3 minute read
AURA
İlknur GENÇ
BUON COMPLEANNO MAESTRO!
Advertisement
* Hale (Aura) nedir? Zamanın ve mekanın oluşturduğu tuhaf bir ağ: ne kadar avucunuzun içindeymiş gibi görünürse görünsün, belli bir mesafede duran şeyin tek bir kezlik görünümü. (Walter B., Fotoğrafın Kısa Tarihi, Agora Kitaplığı, 2011, s.24.)
Hayal evreninin sınırsızlığını sinemanın ele avuca sığmaz evreniyle birleştirerek görsel şölenler yaratan İtalyan sinemasının ‘maestro’su Federico Fellini’nin 100. yaşını kutluyoruz bu yıl!
Fellini, 20 Ocak 1920’de Rimini’de doğmuştur. Bilinen en eski anısı 8 (bazı kaynaklara göre 10) yaşındayken okuldan kaçıp bir sirke katılmış olmasıdır ki bu da hayatını ve dolayısıyla filmlerini etkileyen en önemli anlardan biridir aslında. Yine aynı şekilde filmlerinde kendisini gösteren dini motifler de çocukluk yıllarında Rimini’de San Vicenzo rahibelerinden aldığı ilkokul eğitimi ile bağlantılıdır. Fellini’ye göre sanat otobiyografiktir. Bütün filmleri kendi hayatından, bilinçaltından, rüyalarından parçalar taşımaktadır.
“Dilbalığı filetosu üzerine bir film yapsam bile, bu benimle ilgili olacaktır.” Federico Fellini
Sinemanın büyülü dünyasına girmeden önce, Roma’da çeşitli mizah dergilerinde karikatürist olarak çalışmış olması Fellini sinemasını besleyen bir başka unsurdur. Filmleri, komik, abartılı, eksantrik karakterlerle, gerçeküstü sahnelerle doludur. Fakat usta yönetmen için gerçeklik ve düş arasında keskin bir çizgi yoktur, ikisi birbirinden ayrılamaz hatta iç içe geçmiş bir bütündür. Filmlerini sokakta, hayatın içinde gördüğü gerçek insanlar ve kendi rüyaları üzerinden şekillendirmiştir. 40’lı yaşlarından itibaren her sabah uyandığında gördüğü rüyaları çizdiği bir defteri vardır. Rüyalarını korkusuzca beyaz perdeye taşıyan Fellini, bu cesareti ile sinema dünyasına kendine has ve unutulmaz imzasını atmıştır.
“Sinema rüyaların dilini kullandığına göre rüyalar hakkında konuşmak filmler hakkında konuşmak gibidir; yıllar saniyeler içinde geçebilir ve kendinizi bir anda başka bir yerde bulabilirsiniz” Federico Fellini
“Sinema var olmasaydı, sirk yöneticisi olurdum!” diyen Fellini’nin sinemasında sirkler, gösteri dünyası, cambazlar, palyaçolar, hokkabazlar olmazsa olmaz bir yere sahiptir. Maestro, büyülü dokunuşu ile filmlerini adeta bir gösteriye dönüştürmektedir.
Set fotoğrafçısı olarak Fellini’yle birlikte çalışan Mary Ellen Mark, “Fotoğraflanmayı önemsediğini sanmıyorum, o daha çok keyif almayı tercih ediyordu. Büyük bir şovmendi, farklı setlere gittiğinde peşinden gidip fotoğraflarını çekerdim. O, kamerayı ona doğrulttuğunuzda gözden kaçırmanın zor olduğu türden biriydi.” diyor Fellini için.
Üst Sıra;
1-2-3. “Satyricon” film seti - Roma, Italya, 1969 - Mary Ellen Mark.
Alt Sıra;
1. “Satyricon” film seti - Roma, Italya, 1969 - Mary Ellen Mark. 2. “Amarcord” film seti - Roma, Italya, 1970 - Mary Ellen Mark. Daha fazla Mary Ellen Mark set fotoğrafı için;
Daha fazla Mary Ellen Mark sirk fotoğrafı için;
Federico Fellini ve Mary Ellen Mark, Satyricon film seti, Roma, Italya,1969.
Mary Ellen Mark, sosyal yaşamın dışına itilmiş bireyler, Mumbai’deki hayat kadınları, Seattle’daki evsiz gençler, eroin bağımlıları, sokak çocukları, engelliler, kadın mahkûmlar, Oregon’daki akıl hastaları, ikizler gibi birçok simgesel fotoğrafa imza atan döneminin en önemli belgesel fotoğrafçılarındandır. Fellini’yle birlikte setlerde çalışmış olmasının yanı sıra tıpkı onun gibi sirklere merak duymuş ve sirk fotoğrafları da çekmiştir. Fellini’nin filmleri, Mary Ellen Mark’ın fotoğrafları, sanatın bizleri bambaşka dünyalara taşımakta, hayal gücümüzün çok daha ötesine ulaştırmakta bir köprü görevi gördüğünü bir kez daha göstermektedir. İyi ki doğmuşlar, iyi ki yaşamışlar, iyi ki üretmişler güzel insanlar!
Üst Sıra; 1. Usman ve oğlu, Jumbo Sirki, Bombay, 1992.
Orta Sıra; 1. Bharat Sirki, Bulandshahar, 1989. 2. Ram Pyare, Empire Sirki, Calcutta, 1989. 3. K. Kunjaram, Great Oriental Sirki, Kanpur, 1989.