DERİNCE Arel Psikolojik Danışma, Rehberlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Aylık E-Bülten
KASIM 2013
Derince
DERS ÇALIŞAMIYORUM Üniversite yıllarının en yoğun dönemleri vize ve final dönemleridir. Bu dönemlerde en sık “ders çalışamıyorum, tam başlayacağım hemen dikkatim dağılıyor, sıkılıyorum.” sözlerini duyarız. Bu cümleler size de hiç yabancı gelmiyor değil mi? Peki kimimiz ders çalışma konusunda başarılıyken, kimimiz bir türlü konsantre olamıyor, yarıda bırakmak istiyor ve bazen hiç başlayamıyoruz? Ders çalışma bir beceridir ve bilinmesi, öğrenilmesi gereken süreçleri vardır. Ders çalışma becerimizi geliştirmek için yapmamız gereken şeyleri 3 grupta toplayabiliriz: Çalışma öncesinde yapılması gerekenler. Çalışma süresince yapılması gerekenler. Çalışma bittikten sonra yapılması gerekenler.
ncesinde Çalışma Ö rekenler e G ı s a m l Yapı Çalışmaya başlamak bazen en büyük sıkıntı haline gelmektedir. Gerekli ortamı hazırlayamamak, çalışmaya başlamamızı sürekli geciktirir. Bura-
da ilk aşamada yapılması gereken hangi şartlarda daha rahat çalıştığınıza (evde mi, kütüphanede mi?) karar vermek olacaktır. En sık yapılan yanlış televizyonun, bilgisayarın bulunduğu, ortak kullanılan odada ders çalışmaktır. Eğer ayrı odanız yoksa kendinize bir çalışma köşesi ayarlamalısınız. Bu köşe sadece ders çalışmak için kullandığınız bir alan olmalıdır. Çalışma alanınızı ayarlarken ortamda dikkatinizi dağıtacak
posterler, afişler olmamasına, odanın çok gürültülü olmamasına, ortamın çok sıcak/soğuk olmamasına, sandalyenin çok rahat olmamasına dikkat etmek gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki ders çalışacağınız yer/köşe sadece ders çalışmak için kullandığınız bir alan olmalıdır. Bilgisayarınızın bulunduğu masada klavyeyi yana çekerek oluşturduğunuz bir çalışma ortamı sizi sürekli bilgisayarı açmaya isteklendirecektir.
Ayrıca çalışmaya başlamadan önce,
esnasında teknolojiden uzak durmak
elinizin altında olması gerekmekte-
nuya yoğunlaştığımız bir anda gelen
kullanacağınız bütün materyallerin dir. Çalışma esnasında dikkatinizin dağılmaması için yerinizden sık sık kalkmamanız faydalı olacaktır.
nasında r s E a m ş ı nle Çal ı Gereke s a m l ı p Ya İdeal çalışma ortamını yarattıktan sonra, bu sürecin sağlıklı devam edebilmesi için alınabilecek bazı önlemler vardır. Amaç zihnimizin dağılmasını önlemek ve böyle durumlarda
bir an önce dikkatimizi toparlayabilmektir. Zihnimizin dağılmasına sebep olan etkenleri belirlemekle işe
başlayabiliriz. Öncelikle ders çalışma planı yapmamız gerekmektedir.
Hangi gün hangi derse çalışacağı-
nızı, kaç saat çalışmanız gerektiğini planlamak, programsız çalışmadan
daha faydalı olacaktır. Ayrıca çalışma esnasında bunları düşünmenize gerek kalmayacaktır.
Çalışma odasında/köşesinde pos-
terlerin, süslerin olması, ortamın gürültülü olması yoğunlaşmamızı zorlaştıracaktır. Dikkatimizi dağıtacak her türlü şeyden uzak durmamız
gerekmektedir. Gürültülü bir ortamda çalışmak zorundaysak kulak tıkacı kurtarıcımız olabilir.
Teknolojiyle iç içe olduğumuz aşikâr. Hemen hemen hepimizde bir akıllı
telefon, bilgisayar bulunmakta. İn-
ternet artık herkesin cebinde ve her an elinin altında. Sosyal ağları çok sık
kullanır, anlık paylaşımları takip eder haldeyiz. Hal böyleyken ders çalışma
çoğu kişiye zor gelebilir. Ancak koarama, fotoğrafınıza yorum yapıldı
a nrasınd o S a m ş Çalı enler k e r e G ı as Yapılm
bildirimi dikkatinizi dağıtacak ve is-
Çalışmalarınızı programlı bir şekilde
neden olacaktır. Yapılması gereken
kaçınmamak gerekmektedir. Yaptı-
ter istemez dersi yarıda bırakmanıza televizyonun, bilgisayarın ve telefonunuzun kapatılmasıdır. Ayrıca televizyon karşısında, yatarak ve müzik
dinleyerek çalıştığınız derslerden verim almayı beklememelisiniz.
devam ettirirken tekrar yapmaktan ğınız her tekrar bilgiyi hatırlamanızda size yardımcı olacaktır. Konular, dersler arasında mola verilmelidir.
Bir konuyu iyice kavrayıp tekrar ettikten sonra dinlenmek, diğer konuya
sebep
geçerken motivasyonunuzu arttır-
olumsuz düşüncelerimizdir. “Kesin
madan ders çalışmak kısa vadede
tiremezsem herkese rezil olurum,
sebep olurken, uzun vadede bunal-
mıyorum…” vb. düşünceler olumsuz
neden olacaktır.
tür olumsuz düşünceler zihnimize
nemlerinde diğer sosyal faaliyetler-
Dikkatimizin
dağılmasına
olan bir başka etken de tekrarlayan
manıza yarayacaktır. Saatlerce kalk-
kalacağım bu sınavdan, okulu bi-
yorulmanıza, veriminizin düşmesine
çalışsam da ne olacak ki zaten anla-
manıza ve isteğinizin yok olmasına
etkilenmemize neden olacaktır. Bu
Çok yoğun ders çalışılan sınav dö-
geldiğinde yerine olumluları koy-
den uzak durulmaması gerekmekte-
mamız gerekmektedir. “ Ben elimden geleni yapacağım, bu sınavdan kötü not almak dünyanın sonu
değil ama yüksek not almak için çabalayacağım…”vb.
Bu
yöntem
pollyannacılık oynamak olarak dü-
şünülmemelidir. Olumsuz gerçekçi olmayan düşüncelerinizle olumlu
gerçekçi düşüncelerin yer değiştirmesi yöntemidir.
Sınav döneminde stres düzeyimiz artmakta ve vücut alarm halinde ol-
maktadır. Uykumuzun gelmemesi için gereğinden fazla kahve tüket-
mek alarm halindeki vücudumuzu daha da zorlamaktadır. Bu olay za-
manla performansımızı düşürerek, bizi olumsuz etkileyecektir. Beslenmenize dikkat etmeniz ve yeterince
uyumanız uzun vadede daha işlevsel olacaktır.
dir. Ayrılan süre bakımından dersler
biraz daha zaman alsa da, eski alışkanlıklarımızdan
vazgeçmememiz
gerekmektedir. Ders çalışma düşüncesini zihnimizde sıkıcı bir süreç ola-
rak kodlamamalıyız. Sadece günlük faaliyetlerimiz içinde ona da bir yer ayırmalıyız.
Yapılan araştırmalar, ders çalıştıktan sonra uyumanın, bilgilerin işlenmesinde ve hatırlanmasında bize yar-
dımcı olduğunu göstermiştir. Yoğun bir ders çalışma sürecinin ardından
kısa bir uyku bizim için faydalı ola-
caktır. Yatmadan önce konuların son bir defa tekrar edilmesi bu açıdan
önemlidir. (Şimdi yatarım sabah erkenden kalkar çalışırım demeyin:) Başarılı bir eğitim yılı dileğiyle… Gülşen TURNA Psikolog
Derince
İNTERNET BAĞIMLILIĞI İletişimi arttırmak, bilgiye ulaşımı ve bilgi paylaşımını kolaylaştırmak amacıyla ortaya çıkan internetin, tahmin edilenden hızlı yayılması ve popülaritesinin yüksek olması nedeniyle patolojik aşırı kullanımı ve buna bağlı sorunları beraberinde getirmiştir.
İnternet bağımlılığına özellikle 18-35 yaşları arasında rastlanmaktadır. Erkeklerde kızlara oranla 2-3 kat daha fazla gözlenmektedir. Kızlar genellikle okuma ve sohbet amaçlı kullanırken, erkekler spor ve şiddet oyunları oynamak için interneti kullanmaktadır. Bağımlıların %50’sinde başka psikiyatrik rahatsızlıklar da görülmektedir. Özellikle sosyal fobi ve depresyon en sık karşılaşılan rahatsızlıklardır. Erken yaşlarda bilgisayar karşısında fazla vakit kaybetmek dikkat eksikliğine, ileriki yaşlarda ise obeziteye sebep olabilmektedir. Haftada 8-10 saat bilgisayar kullananlar bağımlılığın başlangıç aşamasında bulunmaktadırlar.
İnternet sosyal iletişimi arttırırken, sosyal izolasyona sebep olur. İletişimdeki yakınlığı bozar. Bilgisayarın başındayken daha cesaretliyizdir, normalde konuşamadığımız kişilerle konuşabilir, söyleyemediklerimizi söyleyebilir ve sanal bir kişilik oluşturarak olmak istediğimiz kişi olabiliriz. Bu sanal kimlik bizi internette cesurlaştırırken, günlük hayatta ilişkilerimizi daha korkak kurmamıza ve çekingen biri olmamıza sebep olur. Kendimize yabancılaşmaya başlarız. İnternette daha cesaretli biri olmak, normal hayatta yapamadığımız aktiviteleri yapabilmek, eğlenebilmek bizi reel hayattan koparmaya ve internete bağımlı hale getirmeye başlar.
Orada konuşurken heyecanlandığınızı, sinirlendiğinizi, utandığınızı kimse fark etmez. Yazmadan önce konuşmaya oranla düşünme payınız daha fazla olduğundan saçmalama ihtimaliniz düşer. O gün yüzünüzde çıkan sivilceyi ya da 2 kilo aldığınızı kimse bilemez. “Bilmiyorum” demenize gerek yoktur çünkü Google buna izin vermez. Günlük hayatta kazanmak için uğraşmamız gerekir, fakat internette kolayca maçın yıldızı siz olabilir, kendi imparatorluğunuzu kurabilir, savaş kazanabilir, müzik aleti çalabilir, ev kurabilir, görüntünüzü ayarlayabilir, araba kullanabilir ve gerçek hayatta çaba gerektiren daha bir çok şeyi kolayca yapabilirsiniz.
Sosyal paylaşım siteleri de gittikçe popülerliği artan siteler içinde. Her yaştan kullanıcısı var hatta doğmamış kullanıcıları bile. Artık sosyalleşmek, haberleşmek, paylaşmak için bir gereklilik haline geldiği de gerçek. Ancak kullanıcılar da ikiye ayrılıyor; yaşadıklarını paylaşanlar ve paylaşmak için yaşayanlar. Paylaşmak için yaşayanlar da internet bağımlıları arasında. Ne yazık ki paylaştıkça çoğalan şeyler onlar için paylaştıkça azalmaya başladı.
İNTERNET BAĞIMLILIĞINI 5 GRUPTA SINIFLAYABİLİRİZ
1)Sanal Seks Meraklıları: Erotik ve pornografik sayfalara meraklı bağımlılar. Genellikle erkeklerde görülmektedir. 2)Arkadaş Arayanlar: Bu gruba siber ilişki meraklıları giriyor. Birçok kişi gerçek hayattan kaçışı burada aramaktadır. 3)Online Kumarbazlar: Sanal kumarhaneler ve alışveriş sitelerinin müşterileri bu grupta yer alır.
4)Bilgi Bağımlıları: Yeni bilgilere ulaşmak için saatlerce internette sörf yaparlar. Enformasyon yüklemesinden zevk alırlar. 5)Bilgisayar Kurtları: Bu grupta ise bilgisayar teknolojisine ve oyunlarına bağımlı kişiler yer almaktadır. İnternet bağımlılığı tedavi edilmesi gereken ve eğer edilmezse günlük yaşamı, iş hayatını, sosyal ilişkileri olumsuz etkileyecek bir rahatsızlıktır. İnternetin özgür, eğlenceli, çekici ve sınırsız dünyasına kendimizi kaptırmadan faydalanmalıyız. Bilgisayar kullandığımız bir araç olmalı, amacımız haline getirmemeliyiz.
Burcu YILMAZ Psikolog
TEPEKENT YERLEŞKESİ Tepekent-Büyükçekmece/İstanbul Tel: (0212) 867 25 00 Faks: (0212) 860 04 81 E-posta: arel@arel.edu.tr SEFAKÖY YERLEŞKESİ Sefaköy-Küçükçekmece/İstanbul Tel: (0212) 540 96 96 Faks: (0212) 540 97 97 E-posta: arel@arel.edu.tr
www.arel.edu.tr facebook.com/areledu twitter.com/areledu
(0850) 850
2735 AREL