DERİNCE Arel Psikolojik Danışma, Rehberlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Aylık E-Bülten
MART 2014
Derince
NASIL DÜŞÜNÜYORSAN ÖYLE HİSSEDERSİN
Arkadaşlarınızla sohbet ettiğiniz ve keyifli zaman geçirdiğiniz bir ortamda aniden duygularınızın değiştiğini düşünün. Kendinizi birden kötü hissetmeye başladınız ve içinizi bir sıkıntı kapladı. Unutmayın, bunun sebebi duygularınız değil aklınızdan geçen “düşüncelerdir”. Kısacası nasıl düşünüyorsanız öyle hissedersiniz.
Duygularımız düşüncelerimizi, düşüncelerimiz de davranışlarımızı etkilemektedir. Örneğin, saldırgan bir davranışın arkasında öfke duygusu, öfkenin ardında da çoğu zaman haksızlığa uğrama düşüncesi yatmaktadır. Aradığınızda telefonunu açmayan ve size geri dönmeyen arkadaşınız hakkında “benle konuşmak istemiyor” düşüncesi mutsuzluk, “iyice havalara girdi, yeni arkadaşları var artık, beni umursamıyor” düşüncesi öfke, “galiba çok yoğun, geri dönmezse bir daha ararım” düşüncesi nötr hissetmenize sebep olacaktır. Çok coşkulu, mutlu hissettiğiniz zamanlarda da olumlu düşünceler size kendinizi iyi hissettirmektedir. Olaylar karşısında duygularımızı belirleyen şey olayın kendisi değil, olaya yüklediğimiz anlamlar olmaktadır. Aynı olay karşısında her insan farklı duygular yaşayabilmektedir. Bunun nedeni küçük yaştan itibaren yaşadığımız çevre, değer yargılarımız ve altında yatan temel inançlarımızdır. İnsanları güçlü kendimizi ise savunmasız ve güçsüz olarak tanımladığımız bir temel inanca sahipsek haksızlığa uğradığımızda susmayı tercih ederiz ve olumsuz duygulara kapılırız. Kendimizi değersiz başkalarını değerli olarak tanımladığımızda, yaşadığımız her tartışmada alttan almayı tercih eder ve karşı tarafı haklı buluruz. “Ben değerliyim” temel inancına sahipsek özgüvenimiz yük-
sek, olaylar karşısında olumlu düşünebilen ve olumsuz durumlarda mantıklı kararlar verebilen bir birey olabiliriz. Aynı olaylar karşısında her insanın farklı tepkiler verdiğini görürüz, bunun sebebi herkesin farklı düşünce kalıplarına sahip olmasıdır. Bir iş görüşmesi için hazırlanıp başvuru yaptığınız şirkete gittiniz ve görüşmeyi yapan kişi size son derece soğuk davrandı. Konuşurken yüzünüze bakmadı, kırıcı cümleler kurdu ve iş için yetersiz olduğunuzu her fırsatta yüzünüze vurdu. Şüphesiz ki bu, kimsenin karşılaşmak istemeyeceği bir durumdur. Ancak düşünce yapımız görüşme esnasında ve sonrasında nasıl hissedeceğimizi belirleyecektir. “Bu iş için uygun olmayabilirim, yetersiz olabilirim, kendimi geliştirmek için neler yapabilirim acaba düşünmem lazım, adam da çok kırıcı konuştu, nasıl davranacağını bilmiyor maalesef, ne yapalım herkes nasıl konuşacağını bilemiyor, bu benim suçum değil” düşünceleri sizin olumlu hissetmenizi ve kendinizi suçlamamanızı sağlar. Bunun temelinde olumlu temel inançlar bulunmaktadır. Çünkü görüşme bitmiştir ve olayı değiştirme şansınız yoktur. Olumsuz düşündükçe kendinizi kötü hissedersiniz. “Ne gereksiz bir görüşmeydi, kalktım ta nerelere geldim, onca emek boşa gitti, bir de karşıma oturmuş alay
eder gibi konuşuyor, bunlar nasıl iş sahibi oluyor anlamıyorum, lanet olsun ne kötü bir gün” düşünceleri hem öfkelenmenize hem de gününüzün geri kalanını kötü geçirmenize sebep olacaktır. Unutmayın değiştiremeyeceğiniz durumlarda işlevsel olmayan davranışlar hiçbir işe yaramayacaktır. Görüşme bitmiştir ve iyi hissetmek için neler yapılabilir düşünülmesi gereken odur. Kendini tanımak, duyguları ve düşünceleri adlandırmak, duygularımızın altında yatan düşüncelerimizin farkında olmak kendimizi daha iyi hissetmemize yarayacaktır. Ani duygu değişimlerimizi gözlemlemek, “şu an ne düşündüm ki bu şekilde hissediyorum?” sorusunu kendimize sormak olaylara verdiğimiz duygusal tepkileri anlamlandırmada bize yardımcı olur. Anlatılmak istenen her olay karşısında olumlu hissetmek değildir. İlla ki kötü hissettiğimiz durumlarla karşı karşıya gelmekteyiz. Kayıplar, yaslar, ayrılıklar, tartışmalar yaşamaktayız. Önemli olan kendimizi kötü hissettiğimizde kapıldığımız olumsuz duyguların temelinde olumsuz düşüncelerin yattığının bilincinde olmamızdır. Ardından kendimizi iyi hissetmeye karar verdiğimizde işlevsel olmayan olumsuz düşünceleri bir kenara bırakmanın yeterli olduğunu bilmek önemlidir. Düşüncelerini değiştir, iyi hisset… Gülşen TURNA Uzman Psikolog
Derince
KADIN DÜNYAYI GÜZELLEŞTİRİR Geçen yıl kadınlar gününde Türk Telekom bir reklam yapmış. Fonda bir erkek sesi ve görüntüde mutlu kadınlar var. Erkek diyor ki; bir kadından konuşmayı öğrendim, bir kadından dinlemeyi. Bir kadın yüzünden konuşmayı unuttum, bir kadın yüzünden ismimi. Bir kadından sevmeyi öğrendim, bir kadından sevilmeyi. Reklam kadını en güzel tarafından ele almış. Kadın üretkendir, şekillendirir, büyütür, güzelleştirir…
Doğa için toprak ne ise bizim için
rıntıya önem vermiş, daha dikkatli ol-
ce tutup keserdiniz ve herhangi bir
jisinde tarım ve bereket tanrıçasıydı.
leri önlerken kadın da evi huzurlu ve
nız, çok fazla sohbet döneceğini de
kadın odur. Demeter, Yunan mitoloKadın kendisine verileni,
çoğalta-
rak geri verir. Hepimizi büyüten bir kadındı, anaokulu ve ilkokul öğretmenlerimiz genellikle kadındı. Çocuk
doktorları genellikle kadındır. Yani
kişiliğimiz, hayatımız, bedenimiz bir
kadının ellerinde şekillendi. Ondan konuşmayı, yürümeyi, okumayı, yaz-
mayı, iyiyi, kötüyü, sevmeyi öğrendik. Kadın ve erkek doğası gereği farklıdır. Evrimsel süreçte durumu ele
alırsak. Eski çağlarda erkek dışarıda avlanmış, kadın ve çocukları korumak için savaşmış ve bu sayede kadına göre daha güçlü kaslara ve atletik
bir bedene sahip olmuştur. Avlan-
ma, savaşma, at sürme gibi faaliyetler sayesinde motor becerileri daha
kuvvetlidir, alet kullanmada daha yetenekli olmuştur. Erkek yuvasını dış dünyaya karşı korurken kadın ise o yuvayı şekillendirmiş, erkeğin getir-
diği şeyleri yenebilir hale getirmeyi, toprağa tohum ekip biçmeyi, çocu-
ğunu büyütmeyi, giyecek bir şeyler üretmeyi, şifalı bitkiler bulup ilk ilaçları keşfetmeyi, yaşadığı yeri yaşanabilir hale getirmeyi öğrenmiştir. Bu
şekilde daha yaratıcı hale gelmiş, ay-
muştur. Erkek dış dünyadaki tehlikegüvenle yaşanabilir hale getirmiştir.
Günümüzde bu roller eskisi kadar
keskin çizgilerle ayrılmaz. Kadın artık iş dünyasında daha aktiftir. Dış dün-
yada erkek kadar etkin hale geldi. Erkekler de artık sadece dışarıda etkin değil, çocuklar ve ev ile ilgili konularda da yetenekliler. Tüm bu geliş-
melere rağmen eğer dikkat edersek
ilk çağlardaki özelliklerini hala koru-
duklarını görebiliriz. Kadın hala erkeğe göre daha yaratıcı, daha üretken
şekli olmazdı, belki daha az yıkanırdı-
sanmıyorum, konuşulmayacağı için
kelime dağarcığınız bile kısıtlı olurdu. Yediğiniz çeşit çeşit yemekler, tatlı-
lar olmazdı büyük ihtimalle sadece
eti pişirip yerdiniz sosu bile olmazdı. Aslında baya huzurlu bir hayat sanki
erkekler için ilk bakıldığında ama en fazla üç gün tahammül ederdiniz.
Tabi bunlar işin hiciv tarafı. Bütün
erkeklerin durup düşünmesini istiyorum kadınların dünyayı ne kadar renklendirdiğini görmeleri için.
iken; erkeklerde hala mekanik işlerde,
Kadınların ise kendilerini erkeklerle kı-
yetenekliler. Birbirlerini tamamlıyor-
her şeyi ben de yaparım yarışına gir-
fiziksel güç gerektiren işlerde daha lar uzaktan baktığımızda.
Kadın ve olumsuzluklar o kadar sık
meşgul ediyor ki gündemi, kadın olmanın olumlu taraflarını düşünemez hale geldik, unuttuk. Kadın dünya-
ya şekil verir, enerji verir, aşk getirir, güzellik getirir, ilham getirir. Kadın
olmasaydı şiirler sadece siyasi olabilirdi. Çiçek üretilmeyebilir, resme gerek duyulmayabilir, renkler ana renk-
lerin dışına çıkmaz, şarkılar yerine
yaslamayı bırakıp, onların yapabildiği meyi bırakıp, aslında ne kadar önemli yetenekleri olduğunu görmelerini is-
tiyorum. Evet, her insan isterse, çaba gösterirse istediğini yapar tabi ki. Siz
yine de durun ve kadın olmanın tadını çıkarın. Bırakın ağır çantalarınızı taşısınlar, üşüdüğünüzde ceketlerini
versinler. Siz de üretmeye, yaratmaya, zenginleştirmeye, şekil vermeye, dünyayı yaşanabilir kılmaya devam edin. Kadınlar gününüz kutlu olsun.
marşları dinlerdiniz. Moda olmazdı mesela, saçlarınızı sizi rahatsız edin-
Burcu YILMAZ Psikolog
TEPEKENT YERLEŞKESİ Tepekent-Büyükçekmece/İstanbul Tel: (0212) 867 25 00 Faks: (0212) 860 04 81 E-posta: arel@arel.edu.tr SEFAKÖY YERLEŞKESİ Sefaköy-Küçükçekmece/İstanbul Tel: (0212) 540 96 96 Faks: (0212) 540 97 97 E-posta: arel@arel.edu.tr
www.arel.edu.tr facebook.com/areledu twitter.com/areledu
(0850) 850
2735 AREL