Işık

Page 1

2 Işık

Işık dünyayla birlikte var. Binlerce yıldır da insanlar ışığın ne olduğunu, onun özelliklerini çözmeye çalışıyorlar. Işık nesnelerin görünebilirliğini sağlıyor. Işık üzerine düştüğü cisimleri etkiler. Işık dolayısıyla meyvelerin renkleri değişir, uzun süre güneş altında kalan cisimlerin renkleri solar, derimiz güneş altında esmerleşir, evlerimizdeki gümüş eşyalar kararır. Işık olmadan fotoğraf olmaz. Işık çevremizi ve nesneleri görünür kılan, örneğin; kar, yağmur, rüzgâr gibi algılanamayan, ancak olmadığı zaman fark edilebilen bir olgudur. Işık, tanecikler halinde (foton) ve dalgalar biçiminde hareket eden bir enerji biçimidir. Işık olmaksızın göremeyiz, ışık olmaksızın fotoğraf, sinema ve televizyonda görüntü oluşturulamaz. Elektromanyetik dalgalar ve tanecikler biçiminde yayılan ve saniyede 300 000 km. hızla hareket eden ışığın dalga boyları 3X10-²²cm ile milyonlarca kilometre arasında değişir. İnsan gözü algılayabildiği dalga boyları ışımanın belli biçimleridir. Işıma dalga hareketinin özelliklerini taşır. Bu dalgalar dalga boyuyla ölçülür ve tanımlanır. Işık ışınlarının dalga boyları santimetrenin milyonda birlerinden kilometrelerce genliğe dek ulaşır. Genellikle milimikron, nanometre veya Ångstrom birimleriyle ölçülür. Görünebilen ışık, 400 milimikron (mor ışık) ve 700

19


milimikron (kırmızı ışık) veya (4000 Ångstrom - 7000 Ångstrom) arasındadır.

Dalga boyu, dalganın iki tepe noktası arasındaki mesafedir

Bu genel spektrum içinde çok küçük bir yer alır. Bunun dışında kalan morötesi (ultraviolet) ve kızılötesi (infrared) ışık ve diğer ışık ışınlarını insan gözü algılayamaz, bunlar ancak özel aygıtlar ve özel filmler, filtreler aracılığıyla görülebilir veya algılanabilir. Aynı dalga boyundaki ışık ışınları aynı renkleri oluşturur. Görünebilir spektrumda kısa dalga boyları mor - maviye doğru eğilim gösterirken, uzun dalga boyları kırmızıya doğru gider. Işık, nokta gibi bir kaynaktan veya birçok kaynaktan çıkarak nesnelerin üzerine düşer ve onları görünür kılar. Nokta gibi kaynaktan çıkarak belli bir açıyla nesneyi aydınlatan ışık, nokta ışık olarak adlandırılır. nokta ışık, sert ve yoğun gölgeler oluşturur. Güneş bir nokta kaynaktır. Stüdyolarda kullanılan spot ışıkları da nokta kaynaklardır. Dağınık ışık ise farklı açılardan, farklı noktalardan gelir. Yumuşak gölgeler oluşturur. Bulutlu bir gündeki gün ışığı dağınık ışıktır. Işık ışınları, farklı ortamlara girdiğinde kırılır veya geliş açısına bağlı olarak geçer, parlak bir yüzeyden yansır, yarı geçirgen bir ortamda dağılır. Işığın belli özellikleri vardır. Bu özellikler fotoğraf makinelerinin objektiflerinin imalatında, filtrelerin imalatında ve kullanılmasında, aydınlatmada devreye girer. Işık geçer, emilir, yansır ve kırılır. 20


Beyaz ışık bir prizmadan geçtiği zaman farklı renklere ayrılır. Bu bir yağmur sonrası gördüğümüz gökkuşağı renklerinin aynıdır.

Geçme Cam gibi saydam bir yüzeye çarpan ışığın bir kısmı yansır, bir kısmı emilirken önemli bir kısmı geçer. Geçirgen maddeler, renksiz, başka bir deyişle saydam oldukları sürece tüm dalga boylarını eşit olarak geçirirler. Renksiz bir cam için bu böyledir. Mavi renkli bir cam mavi rengi geçirir diğer renkleriyse emer, kırmızı bir filtre kırmızı rengin geçmesine izin verir. Buzlu cam gibi yarı saydam malzemeler ise ışığın bir kısmını geçirirken bir kısmını emer.

Emilme Yansımayan veya geçmeyen ışık emilir. Cisimler değişik dalga boylarındaki renkleri emer veya yansıtır. Bir yüzeyin rengi o yüzey tarafından yansıyan ve emilen dalga boyları aracılığıyla belirlenir. Bir elma mavi ve yeşil renkleri emip kırmızıyı yansıttığı için kırmızı görünür. Yeşil bir yaprak ise kısa dalga boylarını emip daha uzun dalga 21


boyunda olan yeşili yansıttığı için yeşil görünür. Beyaz, siyah veya gri renklerse spektrumdaki tüm ışığı emdikleri için bu renklerde görünürler.

Yansıma Yansıma da aynı aynada olduğu gibi ışığın geliş ve gidiş açıları eşit olabileceği gibi, dağınık biçimde de olabilir. Aynasal yansıma, ışık ayna gibi parlak bir düzleme geldiği zaman geliş açısıyla yansır. Dağınık yansıma da ise, ışık mat veya pürüzlü bir yüzeye çarpar ve değişik yönlere değişik açılarla yansır. Karışık yansıma da ise yüzey, su gibi veya cilalı bir yüzeydir. Işık hem geliş açısıyla yansır, hem de yüzeyin yapısına bağlı olarak dağınık yansıma gözlenir. Nesnenin rengine bağlı olarak da yansıma oranı değişir. Açık renk yüzeyler, koyu renkli yüzeylerden fazla ışık yansıtır. Fotoğraf çekimi sırasında, ansımaların dikkatle kontrol edilmesi gerekir.

Kırılma Işık bir ortamdan yoğunluğu farklı olan bir diğer ortama geçtiği zaman açısında belli bir değişiklik olur. Bu değişiklik kırılma olarak adlandırılır. Kırılan ışığın yönü değişir.

Kırılma

22


Işığın İşlevleri Işık dünyayı görsel olarak algılamamızda en önemli etkidir. Biz dokunma veya koku duyularımızdan fazla görme duyumuzu kullanırız.

Işık Nesneleri Görünür Kılar Işık olmaksızın göremeyiz. Işık nesnelerin fotoğraflanabilmesi için gerekli koşulları yaratır. Işık fotoğraflanan nesnenin hacim ve derinliğini ortaya çıkartır. Fotoğraf kartı bilindiği gibi iki boyutlu bir ortamdır. Biz ışık ve gölgeler aracılığıyla iki boyutlu olan bu ortamda üçüncü boyut yanılsamasını yaratmaya çalışırız. Işık fotoğrafa duygu katar ve zamanı ortaya çıkartır Işık kullanılarak fotoğrafın duygusal boyutu oluşturulur. Fotoğrafla verilmek istenen duygusal atmosfere uygun ortamlar ışıkla yaratılır. Bir başka deyişle korku, gizem, sevinç, hüzün gibi duygu ortamları ışıkla yaratılır. Işık fotoğraflanan nesnede zamanı ortaya çıkartır. Fotografik zaman ışıkla kurulur. Işıkla günün, yılın belli zamanları aktarılabilir. Işık dikkatin belli bir noktada yoğunlaşmasını sağlar. Fotoğrafta göstermek istediğimiz noktalar ışıkla ön plana çıkartılır. Bazı öğelerin önemi ışığın azaltılmasıyla azaltılabilir veya yok edilebilir. Işık işaret edici bir özelliğe sahiptir.

Perspektif, Doku ve Biçim İlişkileri Işıkla Ortaya Çıkartılır Işık doğal veya yapay olabilir. Anlatılmak istenen konuya göre ışığın türü, şiddeti, açısı seçilebilir ve doku. biçim ve perspektif ışığın değişik biçimlerde yönlendirilmesiyle ortaya çıkartılır. Işık biçimi belirtir. Perspektifle ve değişmezlik/ sabitlik etkileriyle birlikte, biz fiziksel dünyanın biçimini ışığın ve gölgenin onun üzerine nasıl düştüğüyle algılarız. 23


Mesafe ve perspektif ışığın niteliğinden etkilenir. Bir başka deyişle mesafe ve perspektifi ışık aracılığıyla algılarız. Işık aracılığıyla rengi algılarız. Rengin psikolojik etkisi göz ardı edilemez. Kültürel değerler (karanlık: kötülük, aydınlık: iyilik, psikolojik değerler (kırmızı: sıcak, mavi: soğuk) hafıza (turuncu / mor: batan güneş, titreyen kızıllık: ateş) gibi etmenler bizim dünyayı algılamamızda ve algılarımızı şekillendirmede önemli rol oynar. Işığın bu duyguları uyandırmak için kullanılmak istenmesi durumu ayrı bir çalışma konusu olarak karşımıza çıkar. Işık bizlerin nesneleri ve uzayı algılamamızda önemli rol oynar. Gösterilmek istenilen nesne aydınlatılır.

Işığın Değişkenleri Işığın temel olarak üç değişkeni vardır. Bunlar ışığın rengi veya renk ısısı, ışığın yoğunluğu ve ışığın niteliğidir. Fotoğrafta kullanılan aydınlatma araç ve gereçleri fotoğrafçının çalışmalarında büyük esneklik sağlamaktadır. Kullanılan aydınlatma araçlarının çeşitliliği, zaman zaman birlikte kullanılan bu kaynakların renk ısılarının dengelenmesi konusunu da beraberinde getirmiştir.

Renk Isısı İnsan gözü yaşam deneyimleri dolayısıyla renkleri olması gerektiği gibi algılar. Örneğin, beyaz bir kağıt parçası, gün ışığında da, çalışma masasındaki tungsten ışık kaynağı altında da floresans ışık kaynağı altında da hep beyaz olarak algılanır. Aynı biçimde evde kullanılan tungsten filamanlı bir ampulün ürettiği ışığı da, floresans bir ampulün ışığını da, gün ışığını da hep beyaz ışık olarak algılanır. Bilindiği gibi herhangi bir kaynaktan çıkan ışıkta yalnızca belli dalga boyları baskındır. Renközü (hue) veya renk ısısı bu dalga boyları tarafından belirlenir. Bir fotoğrafçı kullandığı kaynakların renk ısılarını çok iyi 24


bilmek ve farklı aydınlatma kaynaklarının renk ısılarını dengeleyebilmek için kullanılan filtreleri de iyi tanımak zorundadır. Renkli film emülsiyonları belli dalga boylarına, bir başka deyişle, belli renk ısılarına duyarlı olarak üretilmiştir ve yalnızca o renk ısısını üreten aydınlatma kaynağı altında doğru tepkiler verir. Siyah beyaz (pankromatik) film ise spektrumun mavi bölgesine doğru daha hassastır, dış çekimlerde doğal ışık altında kullanıldığı zaman gökyüzü normalden daha açık renk, deri tonları ise daha koyu renkte çıkar. Tonları olarak elde etmek isteyen bir fotoğrafçı veya görüntü yönetmeni fotoğraf makinesinin önünde kullanacağı sarı turuncu veya kırmızı tonlardaki bir filtre ile baskın olan mavi rengi engeller ve daha doğala yakın tonları elde eder. Filtreler cam veya jelatinden yapılan fotoğraf makinesi objektifinin önünde kullanılan veya aydınlatma kaynağıyla birlikte kullanılan saydam veya yarı saydam aksesuarlardır. Özelliklerine göre kendi görünebilir renklerini geçirir ve diğer renkleri engelleyerek film emülsiyonu üzerinde oluşan görüntüyü etkiler. Renk ısısı konusu, renkli fotoğraf çekimlerinde önem kazanır. Tungsten bir ışık kaynağının renk ısısına göre dengelenmiş bir film, tungsten ışık altında doğru renkleri verirken, gün ışığı altında renkler mavileşecektir, günışığına dengeli bir film emülsiyonu ise gün ışığı altında doğru renkleri verirken, tungsten ışık kaynağı altında kırmızı renk hakim olacaktır. Dolayısıyla ışık kaynağının renk ısısı ve film emülsiyonunun renk dengesi konuları mutlaka bir çekim sırasında göz önünde tutulması gereken kavramlardır. Yukarıda insan gözünün çeşitli ışık kaynaklarının yarattığı değişik renk ısılarına kolaylıkla adapte olabildiğinden söz edildi. Filmler ışık değişimlerine insanlar gibi adapte olamazlar, bu yüzden film üreticisi firmalar, film emülsiyonlarını değişik renk ısılarına tungsten ışığa (indoor), 3200° K ve gün ışığına (daylight) 5500°K'e dengelenmiş olarak üretilirler. Sayısal fotoğrafçılık renk ısısına uyumu kolaylaştırmıştır. Sayısal fotoğraf makinelerinin menülerine girilerek, hangi ışık altında 25


çalışılıyorsa, bir başka deyişle hangi renk ısısı altında çalışılıyorsa, o renk ısısını ayarlayabilme olanağı vardır.

Işığın Yoğunluğu Işığın yoğunluğu, fotoğraflanan sahne üzerine düşen ışığın miktarıdır. Aydınlatma kaynağından bir nesnenin üzerine düşen ışığın toplamı "düşen ışık" olarak adlandırılır. Aydınlatılan nesne veya sahne üzerine düşen ışığın bir kısmını yansıtır, yansıyan bu ışığın toplamı ise "yansıyan ışık" olarak adlandırılır. Bir nesne / sahne üzerine düşen ışığın toplamı, aydınlatma / ışık kaynağının parlaklığına / ışıma yoğunluğuna bağlıdır. Ayrıca kullanılan aydınlatma kaynağının (eğer yapay bir aydınlatma kaynağı kullanılıyorsa) optik yapısı, aydınlatılan nesne veya sahneyle aydınlatma kaynağı arasındaki mesafe, ışığın geçtiği ortamda bulunan ve ışığın yoğunluğunu azaltan, kırılmasına neden olan duman, sis, cam, filtre gibi etmenler de sahne / nesne üzerine düşen ışığın toplam değerini etkiler. Işığın parlaklık yoğunluğu mesafe ile orantılı olarak azalır. Bu şöyle formüle edilebilir. Yoğunluk = ( 1/ aydınlatılan nesne ile ışık kaynağı arasındaki mesafe) nin karesi. Bunu şöyle açıklayabiliriz: Mesafe (m/ft) Yoğunluk

1 m/ft

2 m/ft

3 m/ft

4 m/ft

1

1/4

1/9

1/16

Bir başka deyişle ışık kaynağından iki birim uzaktaki bir yüzey, bir birim uzaktaki yüzeyden dört kez daha az ışık alır. Bu ters kare kuralı olarak bilinir. Işığın parlaklığı ise pozlamayı belirler.

26


Işığın Niteliği Işığın niteliği, çoğu zaman kafa karıştırıcı olabilir. Işığın rengi dendiği zaman “renk ısısı” anlaşılır. Işığın yoğunluğu doğrudan miktarla bağıntılıdır. Işığın niteliği ise, ışığın sert veya yumuşak olup olmamasıyla ilgili bir kavramdır. Sert ışık sert ve koyu gölgeler oluşturur. Yumuşak ışık ise, yumuşak gölgeler oluşturur zaman zaman da hiç gölgesiz görüntüler elde edilir. Işığın niteliği aynı zamanda kontrastla ilgilidir. Fotografik görüntüdeki kontrastı etkiler. Işığın niteliği ışık kaynağının boyutu değiştirilerek kontrol edilebilir.

Işık Kaynakları Fotografide kullanılan aydınlatma kaynakları, a) Doğal Işık Kaynakları, b) Yapay Işık Kaynakları olarak ikiye ayrılır. Doğal ışık kaynağı güneş ve buna bağlı olarak ay ve gökyüzü, bulutlardan yansıyan ışıklardır. Gün ışığı genellikle “beyaz ışık” olarak adlandırılır. Aslında var olan ışık saydamdır. Yeşil, kırmızı ve mavi renkler eşit miktarda birleşirse beyaz ışığı bir başka deyişle saydam olan ışığı oluştururlar. Gün ışığının rengi günün belli saatlerinde değişiklik gösterir. Aynı sahne sabah gün doğumunda fotoğraflandığı zaman farklı renklerde görünür, öğle ışığı altında farklı görünür, akşam ışığı altında farklı renkte görünür. Parlak güneşli bir günde, bir başka deyişle bulutlarla kaplanmamış bir gökyüzünde güneş sert ışık verir ve sert görüntüler oluşur. Bulutlu bir günde ise daha yumuşak ışık ve yumuşak gölgeler oluşur. Yapay ışık kaynaklarının birçoğu elektriği kullanarak ışık verir. Ancak yanan bir odun, bir mumun verdiği ışık da yapay ışık olarak kabul edilmelidir. Bir fotoğrafçı, yapay ışık kaynaklarına renk ısısı açısından bakmalıdır. Çünkü yapay ışık kaynaklarının birçoğu farklı renk ısısına sahiptir. Aşağıdaki çizelgede yaklaşık renk ısıları verilmiştir. Renk ısısı 27


konusunda değinildiği gibi, doğru renk ısısını kullanmak doğru renkleri ve tonları elde etmek için gereklidir. Elektrik enerjisiyle çalışan yapay ışık kaynakları arasında, Tungsten flamentli lambalar, ark lambaları, cıva buharlı lambalar, flüoresans lambalar ve flaşlar vardır. Işık Kaynağı Kızgın Demir (Mat Kırmızı) Mum Işığı 100 Watt Tungsten Filamanlı Ampul 800-1000 Watt Tungsten Halojen Ampul Flüoresans Ampul Flüoresans Ampul (Gün ışığına Yakın) Flaş Gün Işığı, Normal Güneşli Gün Beyaz Bulutlardan Yansıyan Işık Bulutsuz Parlak Gökyüzü

Kelvin Değeri (⁰K) 800⁰ K 1200⁰ - 1800⁰ K 2800⁰ - 2900⁰ K 3200⁰ K 3500⁰ - 3750⁰ K 4800⁰-5000⁰ K 6000⁰ K 6000⁰ K 6000⁰ - 7000⁰ K 7000⁰ K Üzeri

Yukarıda belirtilen değerler yaklaşıktır. Kuramsal olarak günışığı 5500°K olarak kabul edilir ve renkli filmler 5500°K’de doğru renkler vermek üzere tasarlanmıştır. Son yıllarda geliştirilen LED ampul teknolojisiyle gün ışığına eşdeğerde Kelvin değerlerini elde etmek olanaklıdır.

Işığın Yönü Fotoğraflanan bir sahne veya nesne üzerine düşen ışık farklı yönlerden gelir. Üç temel yön vardır. Bunlar; Ön, yan ve arkadır. Ön ışık fotoğraf makinesinin arkasından gelir. Fotoğraflanan sahne veya nesnenin üzerine düşer. “Işığı arkana al!” sözü, çoğu amatöre ilk önerilen yöndür. Sahneye düşen ışık, sahneyi eşit olarak aydınlatır. Çoğu zaman derinlik duygusu yok olur. Işık miktarı yeterliyse ve doğru renk ısısındaysa doğru renkler ve doğru tonlar elde edilir. 28


Yan ışık, fotoğraf makinesiyle 90°’ye kadar açı yapan ışık kaynağıdır. Gölgeleri dolayısıyla dokuyu ortaya çıkartır. Derinlik yan ışıkla daha belirgin olarak ortaya çıkar. Arka ışık, aynı zamanda ters ışık olarak da adlandırılır. Işık kaynağı, fotoğraflanan sahnenin veya nesnenin arkasında, fotoğraf makinesinin ise önündedir. Siluet fotoğraflar ters ışıkla elde edilir. Bunun dışında bulutlu bir gökyüzünden gelen ışık dağınık ışıktır veya ışık, reflektör vb. gibi bir nesneden yansıyarak da gelir.

Aydınlatmada İlk Adımlar Çevremizde bulunan her tür aydınlatma kaynağı fotoğraf çekimlerinde kullanılabilir. Aydınlatma kaynaklarının niteliği ne olursa olsun dört temel biçiminde kullanılabilir. Bunlar, anahtar ışık, dolgu ışığı, arka ışık ve fon ışığıdır. Fotoğrafta aydınlatma yapmanın üç temel nedeni vardır. Bunlardan ilki teknik nedenlerdir. Nesnelerin görüntülerini kaydedebilmek için ışığa gereksinimimiz vardır. Işık olmadan fotoğraf olmaz. İkinci aydınlatma nedeni, işin estetik boyutudur. İki boyutlu bir düzlemde üçüncü boyut yanılsamasını yaratabilmek için aydınlatma gereksinimi bulunmaktadır. Son olarak, psikolojik ortamı yaratmak ve zamanı belli etmek için aydınlatma yapma gereği vardır. Aktarılmak istenen duygu, düşünceler ve psikolojik atmosfer aydınlatma aracılığıyla oluşturulur. Ayrıca aydınlatmayla günün veya yılın belli zamanları ortaya konabilir. Aydınlatmayla üçüncü boyut yanılsamasını yaratabilmek, bir başka deyişle gerçek yaşamdaki görüntüye benzer görüntüler oluşturabilmek için yapımlarda üç nokta aydınlatması olarak adlandırılan aydınlatma biçimi kullanılır. Aydınlatılacak nesne veya ortamın özelliklerine göre üç farklı aydınlatma kaynağı fotoğraflanacak sahneye yerleştirilir. Doğal olarak etkili bir derinlik yaratabilmek için, aydınlatılacak mekân veya nesnenin her yüzeyi farklı ışık yoğunluklarıyla aydınlatılmalıdır.

29


Üç Nokta Aydınlatma Bu tür aydınlatmaya üç nokta denmesinin temel nedeni üç farklı aydınlatma kaynağının kullanıyor olmasıdır. Bu kaynaklar, anahtar ışık, dolgu ışığı ve arka ışık olarak adlandırılır. Buradaki anahtarın kapı açmayla ilgisi yoktur. Ama anahtar ışığın yerleştirildiği nokta, diğer aydınlatma kapılarını da açacaktır. Bir başka deyişle diğer aydınlatma kaynaklarının nerelere yerleştirileceği, anahtar ışığın yerleştirildiği yere bağlı olacaktır. Aydınlatılan sahne veya nesne üzerinde bu üç kaynağın her birinin farklı etkileri vardır. Sözü edilen üç aydınlatma kaynağı farklı açılardan, farklı yoğunluklarda ve farklı yönlerden aydınlatılacak nesne / sahne üzerine yönlendirilir. Bu kaynakların ışıkları odaklanmış veya dağınık olabilir. Üç ışığın bir arada kullanılmasıyla doku, gerçeklik yanılsaması, psikolojik atmosfer ve ilgi nokta (sı) ları, ortaya çıkartılır. Üç noktadan söz ettik ama elimizde dört tane aydınlatma kaynağı var. Bu durumda ne yapacağız? Yanıt basittir. Eğer fon ışığı istemiyorsak üç ışık kaynağı yeterlidir. Fon ışığı kullanılacaksa dört ayrı kaynak kullanılarak aydınlatma yapılacaktır.

Anahtar Işık Anahtar ışık, bir nesne veya mekânın aydınlatılmasında kullanılan en önemli kaynaktır. Genellikle hemen fotoğraf makinesinin yanından nesne veya mekânı görünür kılmak, nesnenin temel biçimini ortaya çıkartmak için kullanılan aydınlatma kaynağıdır. Anahtar ışığın aydınlatmasını güneşin nesneleri aydınlatması gibi düşünebiliriz. Eğer sert bir gölge yaratılmak isteniyorsa, sert ışık veren bir kaynak kullanılabilir. Bunu öğle üzerinin sert ışığına benzetebiliriz. Eğer gölgesiz yumuşak bir görüntü isteniyorsa, yumuşak ışık veren bir aydınlatma kaynağı kullanılması gereklidir. Bu türdeki bir aydınlatmayı ise bulutlu gölgelerin olmadığı bir ışığın bulunduğu güne benzetebiliriz. Anahtar ışık prensip olarak kameranın hemen yanından kullanılsa da 30


çekimin niteliğine ve anlatıma bağlı olarak fotoğraf makinesiyle belli açılar yapabilir. Anahtar ışığın bulunduğu noktaya göre tüm nesneleri eşit olarak aydınlattığı düşünülür. Tüm noktalar aynı biçimde aydınlatılırsa derinlik etkisi ortadan kalkar. İki boyutlu bir görüntü oluşur. Örneğin; bir küre tek bir kaynakla önden aydınlatılırsa gölgeler ve derinlik oluşmayacaktır, dolayısıyla küre bir daire gibi görünecektir. Anahtar ışık kameranın hemen yanında olursa gölgeler küçük olacaktır ve yukarıda sözünü ettiğimiz gibi nesnenin biçimi net olarak ortaya çıkmayacaktır. Eğer kamerayla arasındaki mesafe ve açı artarsa gölgeler uzayacaktır. Anahtar ışığın kamera ile nesne arasında yatay ve düşey düzlemlerde 45°'lik bir açı yapması ideal konumlardan biridir. Kullanılan anahtar ışığın ışık düzeyi, çok düşük veya çok yüksek olmamalıdır.

45⁰ açıyla yerleştirilmiş ışık kaynağı

Anahtar ışık nesnenin veya mekânın yalnızca bir kısmını aydınlatacaktır. Örneğin; bunun bir insan olduğunu düşünecek olursak, yüzün ışığın geldiği tarafı aydınlatılacak diğer taraf ise aydınlatma kaynağının niteliğine göre (sert veya yumuşak ışık oluşuna göre) gölgeli kalacaktır. Eğer aydınlatma kaynağı sert ışık kaynağı ise gölgeler sert olacak, keskin ve koyu gölgeler oluşacaktır. Anahtar ışığın ortaya çıkardığı sert gölgeleri yok etmek için ikinci bir aydınlatma kaynağına 31


gereksinim duyulacaktır. Bu ise dolgu ışığı olacaktır. Dolgu ışığının devreye girmesiyle sahnenin görünümü hemen değişiverir. Dolgu Işığı Anahtar ışığın oluşturduğu gölgeleri yok etmek veya anlatıma uygun biçimde azaltmak için dolgu ışığı kullanılır. Kullanılacak bu aydınlatma kaynağı, anahtar ışıkta olduğu gibi sert ışık veren bir aydınlatma kaynağı ise veya bu kaynağın oranı anahtar ışığa eşit ise aydınlatılan nesnenin diğer tarafında da sert veya istenmeyen gölgeler oluşacaktır. Anahtar ışığın oluşturduğu sert gölgeleri yok etmek ve doğal bir anlatımı sağlayabilmek için daha yumuşak, bir ikinci ışık kaynağına gereksinim vardır. Dolgu ışıkları genellikle dağınık ve yumuşak ışık veren aydınlatma kaynaklarından oluşur. Dolgu ışığı için ideal noktanın kameranın hemen üzeri olduğu düşünülür, ancak aydınlatma kaynağının bu biçimde yerleştirilmesi zor olabilir, o yüzden dolgu ışığın, kameranın, anahtar ışığa göre aksi tarafında ve aşağı yukarı aynı açıyla yerleştirilmesi yaygın bir kullanım biçimidir. Dolgu ışığı gölgeleri en aza indirir ve görüntülenen nesne veya mekânda biçim, doku ve boyutların ortaya çıkmasında yardımcı olur. Arka Işık Aydınlatılan nesne veya mekânda üçüncü boyut yanılsamasını yaratabilmek için bir üçüncü aydınlatma kaynağına gereksinim vardır. Bu aydınlatma kaynağının kullanılma nedeni, video ile kaydedilen nesnenin fondan ayrılmasını sağlamaktır. Bu aydınlatma kaynağı arka ışık olarak adlandırılır. Bazı kaynaklarda tepe ışığı olarak da geçer. Arka ışık nesneyi fondan ayırmada ve derinlik etkisini artırmada kullanılır. Arka ışık genelde sert bir ışık kaynağıdır. Nesnenin tam arkasından veya arka üst açısından verilir. Arka ışığın çok yukarıda olması durumunda, örneğin aydınlatılan bir insansa yüzdeki aydınlatmayı bozar, omuzlarda ve saçlarda sert parlamalara çene altlarında ve göz çukurlarında gölgeye 32


neden olur. Bu aydınlatma kaynağı çok altta olursa kamera tarafından görülme tehlikesi olabilir veya oluşan ters ışık film üzerinde istenmeyen etkilere neden olabilir. Bu etki genellikle diyafram biçiminin bir ışık kümesi olarak görüntüde yer alması biçimindedir. Arka ışığın kullanıldığı durumlarda, eğer bir insan veya dekor malzemeleri varsa bunlar fondan uzakta olmalıdır. Böylelikle arka ışığın, nesneleri fondan ayırma işlevi tam olarak ortaya çıkacaktır. Arka ışığın eğer yoğunluğu az ise üçüncü boyutu oluşturma işlevi azalacaktır. Bu yüzden arka ışığın anahtar ışığa eşit veya ondan biraz az şiddette olması tercih edilir. Fon Işığı Yukarıda sayılan üç aydınlatma kaynağına ek olarak fonu aydınlatmada kullanılan aydınlatma kaynaklarına gereksinim duyulur. Nesnenin arkasında kalan kısmı aydınlatmak için genelde yumuşak ışık kaynakları kullanılır ve bu kaynakların anahtar ışığın bulunduğu yönden kullanılması tercih edilir. Fon aydınlatmasıyla, fon ortaya çıkartılıp derinlik oluşturulurken fonda oluşan gölgeler, örneğin mekânda bulunan nesnelerin gölgeleri yok edilebilir. Dört Aydınlatma Kaynağının Birlikte Kullanılması Televizyonda üç nokta olarak adlandırılan aydınlatmayı uygularken, her üç aydınlatma kaynağının da güçlerini göz önünde tutmak gereklidir. Eğer anahtar ışık ve dolgu ışığı eşit yoğunluklara sahipse aydınlatılan mekân veya nesnede hem anahtar ışıktan, hem de dolgu ışığından kaynaklanan gölgeler oluşur. Bu genellikle istenmeyen bir sonuçtur, genellikle tek gölge istenir. Yoğunluğu fazla olan bir dolgu ışığı anahtar ışığın ortaya çıkarttığı biçimi yok edebilir. Eğer anahtar ve dolgu ışığının güçleri eşitse derinlik duygusu yok olacaktır. 33


Aydınlatılan bir mekânda birden fazla gölge varsa dolgu ışığının anahtar ışık gibi bir işlev gördüğü düşünülebilir. Dolgu ışık kaynaklarının yumuşak ışık veren kaynaklar olduğundan söz edilmişti. Dolgu ışık kaynakları birden fazla sayıda olabilir. Ancak bunların oluşturacakları gölgelerin çok iyi denetlenmesi gerekmektedir. Anahtar, dolgu ve tepe ışığı birlikte kullanıldığı zaman görüntünün derinliği ve boyutu ortaya çıkacak ve üçüncü boyut yanılsaması ortaya çıkacaktır.

34


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.