Mekan #52

Page 1

art’ı Mekan Dekorasyon & Mimarlık Dergisi

SAYI 52 TEMMUZ - AĞUSTOS 2015 · 9 TL

ISSN 1307 - 1939

Söyleşi

Burası daha özgür bir alan

Logartfair

Sultanların mücevherleri

Turgut Tuna

Tasarımda “sınırsız özgürlük”

Safi’e Furniture Design

Dosya

Şehir

Barcelona’da görsel şölen Tasarım

Bodrum Tasarım Köyü Alaçatı Art Shop Sculpture Marka

Ozon Design

Perdeler Ofis

SAP İnovasyon Merkezi Etkinlik

Vienna Biennale Mevsim Yaz 2 Mekan

Kahwet Fairuz Solera Habba


2

May覺s - Haziran 2015 #51


3


4

May覺s - Haziran 2015 #51


5


ITALY

MADE IN

May覺s - Haziran 2015 #51

sho www.palazzani.eu 6

H I G H Q U A L I T Y S A N I TA R Y F I T T I N G S S I N C E 19 6 0


hower M I X E R S

/

S H O W E R S

/

C E R A M I C

/

A C C E S S O R I E S

MILANO ISTANBUL MIAMI SAO PAULO AUCKLAND 7


8

May覺s - Haziran 2015 #51


9


10

May覺s - Haziran 2015 #51


11


12

May覺s - Haziran 2015 #51


13


14

May覺s - Haziran 2015 #51


15


16

May覺s - Haziran 2015 #51


17


18

May覺s - Haziran 2015 #51


19


20

May覺s - Haziran 2015 #51


21


22

May覺s - Haziran 2015 #51


23


24

May覺s - Haziran 2015 #51


25


26

May覺s - Haziran 2015 #51


27


28

May覺s - Haziran 2015 #51


29


30

May覺s - Haziran 2015 #51


31


İçindekiler Dekorasyon

96

38

Detaylarda gizlenen yaşanmışlık Berrin Yıldız

Ajanda

44

Yeni Tasarım

50

Etkinlik

56

Vienna Biennale Viyana, Gizem Önürmen

56

Barcelona’da görsel şölen Şehir, Gülsüm Ekmekçi

138

Beyazın gücü Dilşen Toker

72

SAP İnovasyon Merkezi MuuM Mimarlık

106

Mustesna detaylarıyla Habba Esat Fişek

148

Solera Emre Evrenos Galeri

İçindekiler

60

Biraz da eğlenceli adımlar Fikir, İrem Senemoğlu Dosya

88

Mekanlarımızın kıyafetleri; perdeler Tasarım Proje

58

Bodrum Tasarım Köyü Tasarım Etkinlik

Alaçatı Art Shop Sculpture

158

Konut

Mayıs - Haziran 2015 #51

Mevsim Yaz 2

32

76

118

Mekan

Locca Bodrum

132

152

Kahwet Fairuz

Bulvar 224’te sona gelindi Marka

112

Tasarıma Ozon tedavisi


art’ı MEKAN Dekorasyon ve Mimarlık Dergisi Barış Mh. Tutkun Sk. Çelikay Sit. D Bl. No.18 İhsaniye, Bursa Tel.: 0 224 452 99 63 Sahibi Altıntaş Yayıncılık adına Fatma Altıntaş Yılmaz Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Müdür Fatma Altıntaş Yılmaz fatos@altintasyayincilik.com

Tasarımcı & Söyleşi

Konuk Editör Gözde Severoğlu gozde@artimekan.com Grafik Mustafa Üzülmez Fotoğraf Cumhur Aygün Reklam Sorumlusu Arda Hititsoy arda@altintasyayincilik.com Koordinatör Atakan Şenses atakan@altintasyayincilik.com Yayın Kurulu Adnan Serbest Atilla Kuzu Levent Çırpıcı Kunter Şekercioğlu Esat Fişek İstanbul Temsilcisi Gözde Severoğlu Londra Temsilcisi Esra Tekeli Viyana Temsilcisi Gizem Önürmen

78

Burası daha özgür bir alan Logartfair

154

Tasarımda “sınırsız özgürlük” Safi’e Furniture Design

124

Sultanların mücevherleri Turgut Tuna

Baskı ŞAN OFSET Hamidiye Mh. Anadolu Cd. No:50 Kağıthane, İstanbul Tel: 0212 289 24 24 Baskı Yeri - İstanbul Baskı Tarihi - Temmuz 2015 Süreli Yayın Temmuz - Ağustos 2015 Yazı ve fotoğrafların tüm hakları art’ı Mekan Dergisi’ne, yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir. altintasyayincilik arti_mekan arti_mekan 33


O Tasarımın insani çizgisi...

nca şeyden bahsetmiş ama sonunda “Tüm bunların ötesinde o çizgiye insani diyebilirim. Çünkü sanat ve tasarım üretimlerinin ulaşılabilir olmasını savunuyoruz. Maddi üretimden çok değer ve anlam üretimi bizim için önemli, kişisel ve ekip adına konuşacak olursam bizim buna ihtiyacımız var. Farelerden daha kötü şartlarda yaşayan insanlar var. Kalabalıkken sesini yükselten, tek başınayken apartman yöneticisine bile tek laf edemeyenler var. Gardıropları ağzına kadar kıyafetle doluyken üzerine giyecek bir şey bulamayan kadın ve adamlar da var. Evlerimiz küçüldü, kaldırımlar daraldı. İşte burada kendi algılarımız ve yaşam biçimimiz devreye giriyor. Ona göre yaşıyor ona göre üretiyoruz.” diyerek samimi bir açıklama ile gerçek duruşlarını dile getiriyordu. Sosyoloji, psikoloji ve felsefenin de içinde olduğu bir tasarım yaklaşımı her yerde sevindirici bir şekilde karşımıza çıkıyor artık. Birbirimizi iyileştirecek, kendimize iyi gelecek, dokunduğumuz andan itibaren içselleştirebileceğimiz ürünler yapma peşindeyiz.

Editör

Bu başlıktan Cem Yılmaz’ın cips reklamındaki meşhur “insan yiyecek bunu” repliğinin anlattığı tasarımın ergonomisi anlaşılmasın. İleriki sayfalarda keyifle okuyacağınızı düşündüğüm genç bir tasarımcının ekip olarak tasarıma yaklaşımları için kullandığı bir cümleydi bu...

Yayın Yönetmeni Fatoş Altıntaş Yılmaz

İnsanın insana ettiğini, tasarımlar mı telafi edecek dersiniz? Her geçen gün içini boşalttığımız değerlerimiz ve bunu giderek kanıksıyor oluşumuz, çirkin ve sahte yapılarla çepeçevre sarılışımız, daracık sokaklarda, minicik evlerde sıkıştırdığımız ruhlarımız ve bir cinnetin arifesinde birbirimizin boğazına, giderek yaklaşan ellerimiz... Hal böyleyken bizi dinlendiren, sakinleştiren ve bize iyi şeyler fısıldayana olan ihtiyacımız giderek artıyor. Değer ve anlam üreten içerikleri ile güçlü hikayeleri olan tasarımlar giriyor devreye ilaç gibi.

Her anlamda insani çizgilere yaklaşan tasarımcı ve tasarımcılara yer verdik biz de bu sayımızda. Logartfair bunlardan sadece biri, diğeri ise “Sultanların Mücevherleri” adıyla taşın yüzyıllardır yaşadığı hikayeyi güçlü bir senaryoyla yeniden yazan Çini Çiftliği’nin kurucusu, alanında bir duayen olan Turgut Tuna ile yaptığımız keyifli söyleşimiz.

f.yilmaz@artimekan.com

Mayıs - Haziran 2015 #51

Ayrıca tasarım dünyasında ozon etkisi yapan yepyeni bir nefes bulacaksınız sayfalarımızda. Atilla Kuzu ve Levent Çırpıcı’nın ortaklığını taçlandırdıkları bir marka olan Ozon Design. Sürekli ve aynı mobilya ve tasarım ürünlerini değişik projelerde kullanmak zorunluluğu, zamana yenilmeyen ve trendlere de sırtını çevirmeyen ürünlerin azlığı, oluşumu tetikleyen unsurlardan sadece bir kaçı.

34

Mevsim gereği bol yeşil alanlara çıkabileceğimiz, yazlıkçıların terkettiği sakin sokakları ile yaşadığımız şehrimizde bir nebze de olsa ruhlarımızı dinlendirebiliriz diye düşünüyorum. Şehirde kalanlar için güzel ipuçları var dergimizde. Hikayesi olan tasarımlarla, dokunduğunuzda kendinizi iyi hissettiğiniz insanlar ve eşyalarla buluşmanız dileğiyle, iyi tatiller…


35


36

Temmuz - AÄ&#x;ustos 2015 #52


37


Enza’dan asil bir tercih “Elizabeth” Enza Home, güçlü, asil ve estetik bir duruşa sahip “Elizabeth” yemek odası ile evlerde fark yaratıyor. Yaşam alanlarına kalite, rahatlık ve işlevsellik getiren Enza Home’un tasarımları ile evler artık daha da düzenli. Asil dokunuşlara sahip yemek odası Elizabeth güçlü duruşu estetikle birleştiriyor. Tozpembe rengi ile sade şıklık sunan Elizabeth Yemek Odası üst tablasında yer alan meşe kaplaması ile evlerin havasını değiştiriyor.

Evlerde yeni trend: Tezat tarzlar Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TETSİAD) ve CNR işbirliğiyle düzenlenen ve 21. yılına giren EVTEKS Fuarı’nda 2016’nın ev tekstili trendleri açıklandı. Buna göre 2016 yılında ev tekstilinde yeni trend, tezat tarzlar olacak. Ünlü tasarımcı Vincent Gregoire kaptanlığında geleceğin trendlerine yön veren Fransız Trend Tasarım Ofisi Nelly Rodi; 2016 yılı İlkbahar-Yaz ve Sonbahar-Kış’ın ana renklerini, desenlerini, materyallerini ve son dokunuşlarını, 19-23 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilen EVTEKS Fuarı’nda açıkladı. Dünyaca ünlü yerli ve yabancı firmaların yerini aldığı EVTEKS Fuarı’na 2 binin üzerinde marka katılım gösterdi. Fuarda açıklanan trend yönelimlerine göre 2016 yılında dünya ev tekstilinde duygu alışverişini ve etkileşimi savunan cüretkar ve neşeli tarzlar bizleri bekliyor.

Ajanda

Tasarım ve estetiğin buluşması; Viva Yaşam kaynağımız sudan esinlenerek, su damlasının yumuşak ve kıvrımlı formunu tasarımına yansıtan ünlü İtalyan tasarım ofisi Meneghello & Paolelli Associati; VIVA serisine hayat verdi Seride tasarımı ile en çok dikkat çeken ödüllü monoblok lavabolar, siyah beyaz iki farklı renk seçeneği ve sanatsal formdaki dikkat çekici görünümü ile büyük beğeni topluyor. VIVA’nın tezgahüstü lavaboları ise; doğal ahşap malzemeden üretilen Soluzione tezgahlar ile mükemmel bir bütünlük oluşturarak banyolarda geniş kullanım alanları sağlıyor.

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Geleneksel Aspendos Persan Gecesi

38

Aspendos Persan, Gold Majesty Otel’de düzenlediği geleneksel iftar davetinde Bursalı çok sayıda iç mimarla bir araya geldi. Dekorasyon sektörüne uzun yıllar hizmet veren Aspendos, Persan markasıyla birlikte çalıştığı Bursalı tasarımcılara verdiği davete çok sayıda iç mimar aileleriyle birlikte katıldı. Yemek boyunca tüm konuklarıyla yakından ilgilenerek örnek bir ev sahipliğine imza atan aynı zamanda Halıca Yönetim Kurulu Başkanı olan Hulusi Karakuş, böyle bir gecede tasarımcıları ve dostlarını ağırlamaktan büyük mutluluk duyduklarını söyledi. Renkli görüntülere sahne olan davet, geç saatlere dek hoş sohbetler eşliğinde devam etti.

Takımla uyumlu özel kulplar ve MDF üzeri lake malzeme kullanımı ile Elizabeth Yemek Odası ailelerin buluştuğu yemek saatlerini şıklığı ve rahatlığıyla daha da huzurlu hale getiriyor. Evlerinde romantik bir hava yaratmak isteyenlerin tercihi Elizabeth Yemek Odası yemek odalarına göz alıcı bir estetik katarak, konforuyla ev rahatlığını maksimuma taşıyor. Enza’nın modern klasik çizgisinin örneklerinden biri olan Elizabeth TV ünitesi yemek odasıyla uyumlu tozpembe rengi ve özel tasarımı ile dikkat çekiyor. TV sehpasında yer alan DVD Receiver bölümüyle rahat kullanım sağlarken, duvar modülü ile de aksesuar sergilenmesine olanak tanıyor. Elizabeth Yemek Odası kendine uyumlu olarak beğeniye sunulan sandalye, orta sehpa ve küçük sehpa seçenekleri ile dekorasyonda bütünlük sağlıyor.


A n ka r a C i n n a h C a d d es i N o : 1 Çankaya T: 0 312 4 27 7 1 30 ankara@ dorya.com .tr B u r sa E sk i M ud a n y a Y o lu S i r ke ci Evle ri No: 4 /29 Bade m li T: 0 224 54 9 01 25 burs a@ dorya . com.tr İsta nbu l S ü l e y m a n S e b a C a d d es i N o : 3 7 & 39 A kare tle r Be ş iktaş T: 0 212 258 8 5 7 0 is tanbul@dorya .com.tr İ zm i r Plevn e B lv. 1 5 / A A ls ancak T: 0232 4 21 9 2 6 0 iz m ir@ dorya.com .tr For all international inquiries contact Dorya USA : 501 Brickel Key Drive No: 503 Miami, FL 33131 USA T.+1 305 373 4446 info@dorya.us

39


Modoko bahçe mobilyaları ile bahçeniz şenlensin Bahçe mobilyalarında, özel tasarım güçlerinden kaynaklanan iddialarını her zaman ortaya koyan, mobilyanın başkenti Modoko’nun mobilya mağazaları; yaz günlerinin gelişiyle, tüketicinin hayallerini renklendirecek ürün portföylerini sunmaya başladılar. Endonezya’dan gelen tik ağacıyla, dünya var oldukça çürümeyecek mobilyalar üretilen Modoko’da; Uzakdoğu’nun egzotik dünyası bahçelerinize taşınıyor.

Bu yazı Yataş Ev Tekstili ile doyasıya yaşayın

Ajanda

Modanın değişmeyen trendi geometrik desenler, doğanın vazgeçilmezi çiçek detaylarıyla, yaz mevsiminin tüm canlılığını ev tekstili koleksiyonunda birleştiren Yataş, sizleri doğayla buluşturacak bir uyku deneyimine davet ediyor.Ev tekstil ürünlerinde kalitesinden ödün vermeyen Yataş, hayatın yenilendiği bu günlerde, yaz aylarının enerjisini yansıtan yeni İlkbahar & Yaz Koleksiyonunu Yataş severler ile buluşturuyor. Renklerin coşkusunun yatak odalarına taşındığı yeni koleksiyon ile Yataş, ürün ve renk çeşitliliği ile hayal ettiğiniz farklı kombinasyonları keyifle yapmanızı sağlayacak.

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Dış mekan zemin kaplamalarında porselen etkisi

40

Kamusal alanlardan konut iç mekanlarına kadar farklı ölçeklerdeki mimari ve iç mimari projelere sınırsız tasarım özgürlüğü getiren porselen karolar ile tüm açık alanlar iç mekanlar kadar estetik görünüme sahip… Seramik Kaplama Malzemeleri Üreticileri Derneği’nden (SERKAP) yapılan açıklamaya göre, çatlamaya ve kırılmaya karşı yüksek dayanıklılık gösteren porselen karolar, dış mekan zemin kaplamalarında da ilk tercih oluyor.


41


Nurus Tasarımlarıyla Münih’te fark yaratıyor Nurus, yurt dışı büyüme stratejisi doğrultusunda Mart ayı içerisinde 88. Yılında açılışını yaptığı Münih’teki yeni satış ofisinde sergilenen modern çizgilere sahip tasarım ürünleri ile kentin tasarım dünyasının kalbi olarak kabul edilen 88North’da fark yaratıyor. Dünyaca ünlü tasarımcı Stefan Brodbeck’in Nurus ile ortak tasarımı olan Ashbury yönetici serileri, farklı ayak seçenekleriyle Green Good Design ödüllü Alava Ailesi ve Martin Ballendat tasarımı olan 2015 Red Dot Product Design Award sahibi Uneo çalışma koltuğu, Nurus’un 88North’da yer alan satış ofisinin ziyaretçileri tarafından en beğenilen ürünler arasında yer alıyor. Nurus’un tasarıma ve sürdürülebilirliğe verdiği önemle global bir markaya dönüşmesinin Türkiye açısından önemini ifade eden Renan Gökyay; “Ulusal ve uluslararası platformlarda pek çok prestijli tasarım ödülüne sahip bir marka olarak, Almanya’nın tasarım anlayışını ve trendlerini çok yakından takip ediyor ve Almanya’nın ünlü tasarımcıları ile çalışıyoruz. Münih bizim için tüm Avrupa’nın tasarım dünyasına ulaşmak ve doğru bir noktada konumlanmak için son derece önemli. Münih’te de 88North tasarım dünyasının kalbi olarak en doğru yer. Burada büyük bir ilgi ile karşılanmaktan çok mutluyuz” dedi.

Seramiksan, yeni serisi Grunge ile yenilik katıyor Ajanda

Seramik sektörünün yenilikçi ürünleriyle dikkat çeken markası Seramiksan, farklı tarzdaki yeni serisi Grunge ile gösterişten uzak doğal mekânlar yaratıyor.

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Her ürün grubunda farklı tasarım yaklaşımlarından ilham alarak mekânlarınıza değer katan çözümler sunan Seramiksan, yeni serisi Grunge ile yaşam alanlarını hareketlendiriyor.

42

Villeroy & Boch Legato: Eşsiz bir banyo koleksiyonu Dünyanın en köklü ve tanınmış karo seramik ve banyo markası Villeroy & Boch, başarılı Legato banyo mobilyası serisine dolaplı lavabo, DirectFlush klozet, bide ve akrilik küvet ekleyerek genişletti ve komple bir banyo koleksiyonu haline getirdi. Fonksiyonel ve çok yönlü bir tasarıma sahip olan Legato, banyolara modern bir sıcaklık katıyor.


43


Seranit Porselen’den doğal taşın asaleti: Fibre Seranit Porselen 2015 yılı yeni seri ürünlerini satışa sundu. Seranit Porselen yeni serisinde de yine doğanın eşsiz renk ve desenlerini şık tasarımlarıyla buluşturuyor. 23 Haziran 2015 / İstanbul - 2015 yılı yeni seri ürünlerini satışa sunan Seranit Porselen, Fibre ile doğal taşın tavizsiz asaletini karolara dokuyor. Seranit Porselen modern mekânlar tasarlarken yalın ve doğal bir etki peşinde olanlar için de özel ürünler üretiyor. Doğal taşın tavizsiz asaleti, lappato ve fulllappato seçenekleriyle Fibre’de kendini gösteriyor.

Yeni Tasarım

Fonksiyonellikle rahatlığın birleşimi: Doğtaş Berlin Salon Takımı Doğtaş 2015 koleksiyonun iddialı takımlarından Berlin Salon Takımı, özel tasarım kolları, yuvarlak hatları, farklı renk ve desende kumaş alternatifleriyle her alana kolayca uyum sağlıyor. Modern tasarımı ve dokunmaktan keyif alacağınız kumaşıyla dikkatleri üzerine çeken Berlin Salon Takımı, fonksiyonel yapısıyla kullanışlı çözümler sunuyor.

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Bien Seramik’ten sert ve organic formlar dönemi

44

Son üç yıldır seramik sağlık gereçleri de üreten Bien Seramik vitrifiyede sektöre hızlı ve başarılı bir giriş yaptı. Birbirlerine tamamen zıt formları olan Fracture ve Organic serileri prestijli tasarım ödüllerinin de sahibi. Vitrifiye alanında tasarladığı birçok seriden ödül alan Bien Seramik, bu iki serisi ile banyolarda ayrıcalık yaratıyor. Marka doğaya saygılı ve tasarım konusuna oldukça önem veriyor. Birçok tasarımıyla farkındalık yaratan Bien Seramik hem kadın hem de erkek ruhuna hitap eden formlarda üretim yapıyor.


45


Ödüllü tasarım Enza Santiago Serisi ile evinizi yenileyin

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Yeni Tasarım

Her zevke ve ihtiyaca uygun, şık tasarımlar sunan Enza, modern ürün çizgisinin yeni bir yorumu olarak nitelendirilen Santiago serisi ile dinamik renkleriyle yaz enerjisini evlere taşıyor.

46

Erişilebilir lüksün zarafet ikonu Şık tasarımlardan oluşan Lazzoni Joyce Elizabeth Koleksiyonu’nda geçmişin klasikleşmiş çizgileri günümüze uyarlanıyor. Koleksiyonun tasarımındaki detaylar modernize ediyor.

Crate and Barrel, zarif stili ile kutlama sofralarını süslüyor Crate and Barrel, kalabalık aileyi bir araya getiren sofralara keyif ve şıklık katıyor. İstanbul, 22 Haziran 2015 – Yaşam alanlarında her ihtiyaca yönelik dekorasyon önerileri sunan Crate and Barrel, tüm aile üyelerini bir araya getiren kalabalık sofraları stil ve şıklık katarak bir kutlamaya dönüştürüyor.


47


Doğa dostu Confetti halılar banyoların havasını değiştiriyor Desen desen farklı halı çeşitleriyle banyoların havasını değiştiren Confetti, organik yapısıyla dikkat çeken Naturel koleksiyonuyla genç çiftlere kullanışlı, şık ve modern tasarımlar sunuyor. Organik yapısıyla sağlıklı bir kullanım alanı oluşturan Naturel koleksiyonu, kaymaz jel, emici tabanı ve yıkanabilir özelliği sayesinde yeni evlenecek hanımlar tarafından tercih ediliyor.

Fuga mobilya Leon Berjer’den turuncunun enerjisini Özgün tasarımlarıyla modern mobilyalara tasarımsal değer kazandıran Fuga Mobilya, Leon berjeriyle evlere renkli detaylar katıyor. Turuncu rengiyle sonbaharın hüzünlü havasını enerjiyle değiştiren Fuga Mobilya, Leon berjer ile evinde tek kişilik konforunu yaşamak isteyenlere hitap ediyor.

Ada davlumbaza Silverline yorumu Üstün performans ve tasarım şıklığı özellikleri ile ada mutfaklar için tasarlanan V-Island, kusursuz mutfak deneyimi yaşatıyor.

Yeni Tasarım

Silverline Ankastre, mutfaklarda teknolojinin derinliğini hissettiren yeniliklere imzasını atmaya devam ediyor. Bunlardan biri de V-Island ada davlumbaz... V-Island ergonomik açılı gövdesi, sessiz çalışma özelliği, ulaşılması kolay kontrol paneli ile yine Silverline’ın sade yalın, modern ve fonksiyonel tasarım anlayışını ön plana çıkarıyor. Beyaz ve siyah renk seçeneklere sahip davlumbaz, siyah cam üstü dokunmatik kontrol paneli ve uzaktan kumanda kontrol alternatifleri kullanıcısına kullanım kolaylığı sağlıyor. Otomatik kapanma fonksiyonu sayesinde pişirme sonrası davlumbaz 15 dakika sonra otomatik kapanması için programlanabilir. Bu fonksiyonu seçerek pişirme işlemini tamamladıktan sonra mutfakta kalan tüm kokular ortadan kaldırılırken, enerji ve zamandan tasarruf edilebilir.

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Bayram sofralarında Bernardo şıklığı

48

Bayram coşkusunu bir arada yaşayacağınız, aile fertleriniz ve sevdikleriniz için mükemmel bir sofra hazırlamak istiyorsunuz ama neyi nasıl yapsam diye mi düşünüyorsunuz? O halde, Bernardo Davet Sofraları kitabına mutlaka göz atmalısınız. Farklı temalarda yaratmak istediğiniz sofralarınıza yönelik hem ışıltılı hem de kullanışlı ürünleri, sofra düzeni ve birbirinden lezzetli tariflerle bir araya getiren Bernardo Davet Sofraları kitabı, bayram sofralarının da başrolünde yer alıyor. Bernardo Davet Sofraları kitabının dokuz farklı davet temasından biri olan ‘Bayram Sofrası’ bölümünde yer alan nefis yemek tarifleri ile davetlilerin gönüllerini çalmaya hazırlanın.


49


Ağustos’ta Bodrum’a Sanat Çıkartması Bodrum Art Fair 2015 Bodrum Art Fair ile sanat ve sanatseverler Bodrum’da büyük sanat buluşmasına hazırlanıyor. Kültürel çeşitliliği ve sanatsal zenginliği bir arada bulunduran Bodrum, yeni açılan Bodrum Fuar ve Kongre Merkezi ile uluslararası çapta önem taşıyan bir organizasyona ev sahipliği yapıyor. Farklı kültür ve medeniyetlerin kesişme noktası olan Bodrum, yıllardan bu yana, simgesi haline gelmiş olan kalesi, mavi pencereli beyaza boyalı evleri, turkuaz renkli denizi, gümbetleri ve begonvilleri ile dünyanın her yerinde tanınan çok önemli bir tatil ve sanat merkezi haline geldi. Tüm bu güzellikler, bu yıl ilki gerçekleştirilecek olan Bodrum Art Fair ile daha da renklenecek.

Uzatılan sergiye yeni yapıt eklendi

Etkinlik

İstanbul Modern’de 8 Ocak’ta açılan Ressam ve Resim: Mehmet Güleryüz Retrospektifi yoğun ilgi nedeniyle 26 Temmuz’a dek uzatıldı. Süreli Sergiler Salonu’nda yer alan sergide Mehmet Güleryüz’ün yeni ürettiği “Titian’a Saygı: Marsyas ve Apollon” başlıklı çalışması da izleyiciyle buluşuyor. Serginin uzatılması ve yeni yapıtın sergiye eklenmesine paralel olarak Mehmet Güleryüz ve serginin küratörü Levent Çalıkoğlu, 2 Temmuz Perşembe günü saat 18.30’da bir söyleşi yaptı.

Mosder’den geleceğin tasarımcılarına büyük ödül

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği (MOSDER), bu yıl 11.sini düzenlediği Ulusal Ev Mobilyaları Tasarım Yarışması ile geleceğin tasarımcılarını arıyor. Başvuruları 22 Temmuz’a kadar devam eden yarışmanın finalistlerine toplam 84 bin TL, en çok proje başvurusunun geldiği üniversiteye de 10 bin TL ödül verilecek.

50

Bugüne kadar dünyaca ünlü yerli ve yabancı pek çok sanatçıyı ağırlamış olan Bodrum, bu yıl Ağustos ayında ilki düzenlenecek olan Bodrum Art Fair 2015, Türkiye’nin önde gelen sanat galerilerini ve çok sayıda sanatçısının yanısıra koleksiyonerler, eleştirmenler ve basını mensuplarını da bir araya getirmeye hazırlanıyor. 15-21 Ağustos 2015 tarihleri arasında Bodrum Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek olan Bodrum Art Fair, gerçekleşecek söyleşileri, sanatçı-sanatsever buluşmaları, genç kuşaktan sanatçıların tanıtımları, sanatın farklı dallarından eserlerin sunumu ile ziyeretçilerini zengin bir içerikle karşılamaya hazırlanmakta. Çağdaş sanat bilincinin yaygınlaşmasını ve geliştirilmesini destekleyen Bodrum Art Fair, bu yönüyle de ülkemiz sanat yaşamının önemli organizasyonlarından biri olmaya aday. Bodrum Art Fair; Artı Fuarcılık ve Sanat Galericileri Derneği birlikteliğinde gerçekleşiyor. Fuar’ın destekçileri arasında Bodrum Belediyesi, BodrumART Sanat ve Kültür Derneği ve Görsel Sanatlar Vakfı (GÖRSAV ) yer almakta.


51


Dünya çevre günü’nde “yeşil binalar ve ötesi” konuşuldu Mimarlık ve yapı sektörünün profesyonelleri Dünya Çevre Günü’nde “Yeşil Binalar ve Ötesi Konferansı”nda buluştu. Ekoyapı Dergisi tarafından VitrA ana sponsorluğunda, ‘yeşil binalar konusunda farkındalığı artırmak’ amacıyla düzenlenen etkinlikte, sürdürülebilir mimari ve kentsel tasarımın dünyadaki en önemli örneklerine imza atan mimar ve planlamacılar, yeşil bina, kent ve mimarlıkta sürdürülebilirlik, yeşil altyapı planlamaları ve ekolojik yaşam alanları konularını tartıştı.

Müzede Michelin yıldızlı şeflerle lezzet şöleni

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Etkinlik

Mimarlık ve yapı sektörünün profesyonelleri tüm dünyada Çevre Günü olarak kutlanan 5 Haziran 2015 tarihinde, sürdürülebilir mimari ve kentsel tasarımı konuşmak üzere “Yeşil Binalar ve Ötesi Konferansı”nda bir araya geldi.

52

Türkiye’nin tek Relais & Chateaux oteli olan Museum Hotel, Michelin yıldızlı şefleri ağırlıyor. İlk kez düzenlenen Gourmet etkinliklerine katılmak üzere Türkiye’ye gelen Silvia Regi Baracchi ve Richard Titi, 26 – 28 Haziran tarihlerinde özel menüleri ile konuklarına benzersiz bir lezzet şöleni yaşatacak Gerçeküstü doğası ve tarihi dokusuyla konuklarına büyülü anlar yaşatan Kapadokya’daki Museum Hotel, 26-27-28 Haziran’da düzenlenecek Gourmet etkinlikleriyle lezzet tutkunlarını Michelin yıldızlı tatlar keşfetmeye davet ediyor. Museum Hotel, Gourmet etkinlikleri çerçevesinde ilk olarak Michelin yıldızlı şefler Silvia Regi Baracchi ve Richard Titi’yi ağırlıyor. Bölgenin tek “fine-dining” restoranı olan Lil’a’da; Michelin yıldızlı Relais & Chateaux şefleri, İtalya’nın lezzet durağı Toskana mutfağının leziz örnekleri, özel pişirme yöntemleri ve sunumlarıyla konuklarını ağırlayacak.

İstanbul Modern Sinema, açık hava sinemasında eski İstanbul filmleri gösteriyor. Yeşil binalar konusunda farkındalığı artırma hedefiyle düzenlenen konferansta, Studio Libeskind Başkanı Mimar Yama Karim sürdürülebilir kentsel tasarım pratikleri hakkında deneyimlerini aktardı. “Ortak Şehir: Mimari ve Sosyal Alanlar” başlığını taşıyan sunumunda halka açık alanlara, mimariye ve gelecek vadeden, sürdürülebilir şehir planlama yöntemlerine yoğunlaşan Yama Karim konferasında “Dünya Ticaret Merkezi’nin master planından, Milano’nun tarihi fuar alanlarının yeniden düzenlemesi ve Singapur’un tarihi limanlarının planlanmasına kadar önemli projelerinden kesitler sundu.”

İstanbul Modern Sinema, 2- 4 Temmuz 2015 tarihleri arasında YAP İstanbul Modern: Yeni Mimarlık Programı etkinlikleri kapsamında ziyaretçileri İstanbul’un geçmişinde, sahilleri boyunca yolculuğa çıkaran üç filmlik bir seçki sunuyor. İstanbul Modern’in bahçesine kurulacak açık hava sinemasında her akşam farklı bir film gösterimiyle müzenin bulunduğu bölgenin belleği sinema yoluyla canlandırılacak. Seçilen filmlerde gördüğümüz İstanbul, filmlerin öyküsüne özgün ve dokunaklı bir mekân kurgusu kazandırıyor, karakterlerin içinde bulunduğu duygusal dünyaya görsel karşılık yaratıyor.


53


Dezinti.com tasarımları Startup Istanbul etkinliğinde sergilenecek Türkiye’nin önde gelen hızlandırıcı programı ve erken aşama yatırımcısı Etohum’un her yıl düzenlediği Startup Istanbul etkinliğinin partnerlerinden biri de dezinti.com. 300’e yakın tasarımcıyı bir araya getiren dezinti.com’daki tasarımcılar, Startup İstanbul’da ürünlerini sergileyecekler.

26 ülkeden 91 seçkin galeri İstanbul’a geliyor Her yıl düzenlenen Startup İstanbul buluşmasını bölgenin en önemli internet ve girişimcilik etkinliğinde Türkiye’den çıkan girişimcileri dünya girişimcilik arenasına taşımayı başaran Etohum, Avrasya’dan Afrika ve Avrupa’ya kadar artan bir ivmeyle her yıl yaklaşık 50 ülkenin temsilcilerini ağırlıyor.

İstanbul’dan Leyla Tara Suyabatmaz (Rampa Galeri) ve Yeşim Turanlı (Pi Artworks), Viyana’dan Ursula Krinzinger (Galerie Krinzinger) ve New York’tan Leila Heller (Leila Heller Gallery)’den oluşan seçim komitesinin Avrupa, Amerika, Ortadoğu ve Asya’yı kapsayan geniş bir bölgede yaptıkları değerlendirme sonucu 91 galeri İstanbul’da sanatseverlerle buluşacak. Dünyanın en köklü ve seçkin galerilerinden Paul Kasmin Gallery, Pearl Lam Galleries, Gallery Lelong, Deweer Gallery, Robert Miller Gallery’nin bir kez daha heyecan verici işlerle yer alacağı fuara, Londra’dan Victoria Miro, Bombay’dan Sakshi Gallery, Almatı’dan Aspan Gallery, Hong Kong’dan Galerie Du Monde ve New York ile Londra’dan Aicon Gallery ilk kez katılacak.

Etkinlik Temmuz - Ağustos 2015 #52

54

Türkiye’nin en prestijli uluslararası çağdaş ve modern sanat fuarı ARTINTERNATIONAL’ın üçüncüsü 4-6 Eylül 2015 tarihlerinde gerçekleşecek. İstanbul’un en önemli sanat etkinliklerinden biri kabul edilen ARTINTERNATIONAL’ın direktörlüğünü bu yıl da Dyala Nusseibeh, sanat yönetmenliğini ise Stephane Ackermann üstleniyor. Konuklarını bir kez daha Haliç Kongre Merkezi’nde karşılayacak fuara bu yıl 26 ülkeden 91 seçkin galeri katılacak.

Bu yıl 3-5 Ekim tarihleri arasında Lütfi Kırdar Kongre Merkezinde gerçekleşecek olan Startup Istanbul etkinliğine 2000 den fazla katılımcı ve 200 üzerinde girişimci katılacak. Bölgeden ve Türkiye’den çok önemli konuşmacılarında katılacağı bu etkinlik için dezinti.com hizmet verdiği tasarımcıların ürünlerini sergileyerek etkinlikte yer alacak.

Fuar Direktörü Dyala Nusseibeh, geçen yıl 20 binden fazla ziyaretçinin katılımıyla dikkatleri çeken ARTINTERNATIONAL’ın çok kısa zamanda, yeni keşiflerin yapıldığı bir fuar olarak ünlendiğini belirterek şunları söyledi: “Doğu Avrupa, Kafkaslar ve Orta Asya bölgelerinden galerilerin bu sene fuara katılmış olmaları bizi çok memnun etti. İstanbul, sanat dünyasının buluşması noktası olmaya devam ediyor ve bu dinamik ortam, fuarda sergilenen işlerin kalite ve çeşitliliğine de yansıyor.” ARTINTERNATIONAL’ın Türkiye ayağında ise İstanbul’un güncel sanat dünyasının odak noktası olmayı başarmış 13 galeri yer alıyor. Komitenin, uluslararası sergileri ve başarılarını dikkate alarak yaptıkları seçim sonucu; .artSümer, Dirimart, Galerist, Galeri Nev, Galeri Zilberman, Pi Artworks, Pilot, Rampa, Sanatorium ve x-ist gibi geçen yıl da katılmış galerilerin yanı sıra Kuad, Öktem&Aykut and The Empire Project gibi yeni galeriler fuardaki yerlerini alacak.


55


‘B

iennale’ İtalyanca ‘her bir diğer yıl’ anlamına gelen iki senede bir düzenlenen etkinlikler anlamına geliyor. Çoğunlukla sanat camiası tarafından kullanılan bu terim günümüzde sanat etkinlikleriyle bağdaşmış durumda. İki sene de bir düzenleniyor olması çevrenin merak ve ilgisini arttırdığı gibi, zaman aralığının geniş olması da sergilenen eserlerin ve organizasyonun kalitesini yüksek tutmayı sağlıyor.

Viyana

Vienna Biennale

Mimar Gizem Önürmen

Temmuz - Ağustos 2015 #52

gizemonurmen@gmail.com

56


İlk bienal Venedik’te 1895 yılında düzenlenmeye başlanmış, arkasını Avrupa’nın diğer başkentleri takip etmiş. 1960 yılından bu yana Viennale adı altında film festivalleri düzenleyen Viyana ilk defa bu sene dünyada bir ilk olan çok disiplinli biennale etkinliğine imza atmış bulunuyor. Birbiri arasında şeffaf geçişler olan sanat, tasarım ve mimarlık dünyasını birleştiren Viyana Bienali ‘İdeas for Change’ mottosuyla ortaya çıktı. 1950/60’larda temelleri atılmış, son yıllarda ise tabi ki zor bir hızda ilerleyen gelişmeler hayat algımızı tamamen değiştirmiş durumda. Dijitalleşen modern dünya düzeninde değişen günlük alışkanlıklarımızı çalışma ve eğitim sistemlerimizin farklılaşması sonuçlarında sürdürülebilir, yaşanabilir bir dünya düzeni için insanların tutumlarında radikal bir değişikliğe gidilmesi gerektiğini gösteriyor. Bu değişikliğe teşvik de dijital modernizmin kendisinde bulunabilir. Gezegenimizi daha dikkatli kullanmak zorunda olduğumuzun ortaya konduğu bienalde sergiler farklı başlıklar altında toplanmış. Ekim ayına kadar sürecek olan bienal sergiler, performanslar, workshoplar ve sunumlarıyla katılımcılarına dijital düzenin sonuçları hakkında farkındalık yaratmak için bekliyor. Disiplinler arası ortak çalışma yapılan Bienalin sergileri; Mapping Bucharest; Art Memory Revolution Performing Public Art Festival 205; Smart Life in the City Future Light Uneven Growth; Tactical urbanism for Expanding Megacities Aspern INTERNATIONAL The Art of Working: Agency İn Digital Modernity 7/24 the Human Condition 57


Temmuz - Ağustos 2015 #52

Tasarım Proje

Bodrum Tasarım Köyü 2015 Atölyeleri

58

Tasarım Vakfı tarafından hayata geçirilen Bodrum Tasarım Köyü, 2015 sezonu ile yaratıcı alanlardaki tüm aktörlerin ortak yaratım, öğrenim ve deneyim süreçleri için açılış çalışmalarına başladı.


Bodrum Tasarım Köyü’nde, yurtiçi ve yurtdışından konusunda uzman yürütücülerle gerçekleştirilecek çok disiplinli atölye çalışmaları ile katma değeri yüksek fikirlerin ve ürünlerin ortaya çıkarılması amaçlanıyor. Mimarlık, sanat, tasarım, zanaat önderleriyle, tasarım ve zanaatlar arasında kurgusal, deneysel bağlar kurabilmeye odaklanan Bodrum Tasarım Köyü projesi, yıl boyunca düzenlenecek çeşitli atölye çalışmalarıyla tasarımcıyı sektörlerle buluşturmayı, ürün, hizmet, deneyim tasarımını, katma değerleriyle inovasyona, ekonomiye, kültüre, istihdama kazandırmayı amaçlıyor. Keçe, deri, seramik, kilim, dokuma, mobilya, deneysel fotoğraf, tekstil tasarımı, cam füzyon, alevde çalışma, vitray, giyilebilir teknolojiler, mimarlık, tasarım düşüncesi, açık iş, tasarımla yönetim, sosyal, ekonomik, kültürel inovasyon ve dönüşümlere odaklanan atölyeler gerçekleştirilecek olan tasarım köyünde, kendi alanında deneyim sahibi atölye liderleri, sanatçılar, tasarımcılar, zanaatkârlar tarafından düzenlenecek atölyelere; kademeli ve gruplanmış uzmanlıklar ayırımında tasarımcılar, sanatçılar, zanaatkarlar, meslek kazanmak isteyen yüksekokul, akademi ve üniversite öğrencileri, mezunları, akademisyenler, iş ve düşünce insanları ile profesyoneller katılabilecek.

Yalıkavak sırtlarında 7 dönümlük doğal bir alan üzerine kurulan projenin atölye liderleri arasında, tasarım eğitiminde bir reform açan Poznan School of Form’un Direktörü Agnieszka Jacobson, mobilya tasarımı alanında uluslararası işbirliklerine imza atan Alman tasarımcı Anette Ponholzer, çağdaş seramik alanında bir duayen olarak kabul edilen, 1985-2004 yılları arasında Parsons School of Design’da Seramik Tasarımı bölüm başkanlığını üstlenmiş ve hala Londra’daki RCA Seramik bölümünde ders veren Polonyalı seramik sanatçısı Marek Cecula, İtalyan tasarım stüdyosu Studio Kairos’tan tasarımcı Giuseppe Manente ve tasarımcı Abramo Mion, İsviçreli mimar Prof. Ruggero Tropeano, UNESCO Yaşayan İnsan Hazineleri Listesi’ne giren keçe sanatçısı Mehmet Girgiç, Belçika’da mobilya, mimari ve kentsel ölçekli projeler üzerine deneyimlerini tamamladıktan sonra, 2011 yılında İstanbul’a yerleşerek mimarlık ve sanat çalışmalarına devam eden akademisyen Sinan Logie, giyilebilir teknolojiler üzerine uluslararası ölçekte çalışmalar yürüten tasarımcı ve akademisyen Gökhan Mura, moda teorisi, çağdaş moda ve giysi tarihi, müzeoloji üzerine çalışmalar yürüten ve İzmir Ekonomi Üniversitesi Moda ve Tekstil Tasarımı Bölümü’nde Yardımcı Doçent olarak görev yapan Dilek Himam gibi isimler yer almakta. Bodrum Tasarım Köyü Öğretici Atölyeleri meslek edindirmeye yönelik olacak ve tasarım ürünleri ve malzemeleri temin edilerek ürünlerin satış ve pazarlamalarına modeller geliştirilecek.

59


Y

azın keyifli günleri devam ederken, sıklıkla görmeye alıştığımız, dış mekandaki odalarımızda dolaşmak istiyorum.

Bu bölümleri camekanlar içine almamayı tercih ederim. Niye dışarıdayız? Tabii ki temiz hava almak, keyifli vakit geçirmek için değil mi? İşte size birkaç ipucu. Mavi renk, doğal ahşap, siyah beyaz zemin döşeme malzemeleri ve keten dokulu kumaşlar.

Fikir

Hiçbir ürünü takım almak zorunda değilsiniz, unutmayın farklılıkların dengesini iyi kurduğunuzda, yaratıcılığınız çarpıcı olacaktır.

İç Mimar İrem Senemoğlu

Temmuz - Ağustos 2015 #52

ırem@senemoglu.com.tr

60

Biraz da eğlenceli adımlar


Hani şu eski kahve sandalyelerimiz var ya her zaman çok sıcak bulurum onları, önüne yerleştireceğiniz cam masa ile hemen öne çıkacaklardır. Zeminde geometrik desenli çini ya da ahşap fon, sıcacık bir mekan oluşturur. Tercihiniz kesinlikle ahşap bir masadan ise önerim beyaz oturmalar kullanmanız. Zemindeki siyah beyaz malzeme seçimi için çiniler harika bir fon oluşturacaktır. Ama asla ahşap zemin değil, çok fazla ahşap yoğunluğundan uzak durun derim. Oturma bölümünde de mavi beyaz ikilisini kumaşlarda kullanabilirsiniz. Mekanınızı biraz güneşten korumak isterseniz, perdelerde keten dokulu kumaş seçimleri ise ideal çözüm.

61


Sırada kırmızı renk var. Kırmızının her tonu; özellikle de kiremit tonlarını, doğal ahşap, beyaz ve neşeli aksesuarlarla birleştirmek.

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Fikir

Kırmızıyı sadece büyük parça bir ürün ve ufak aksesuarlar ile sınırlamanızı öneririm zira çok fazla tekrar; yaratmak istediğimiz etkiyi karmaşık bir hale sokacaktır.

62


Bir oturma biriminizi ya da bir dolabınızı tamamen bu renk seçebilirsiniz ya da mekanınıza aksesuar olarak eklenecek çizgili ya da ufak desenli kumaş seçimleri yapabilirsiniz. Mobilyalarda ahşap var ise zeminde gri tonlara yönelmelisiniz, unutmamanız gereken tek şey; başroldeki rengin beyaz olması...

63


Aslında çok da renk istemiyorsanız; doğaya en uyumlu; yeşil rengi tercih etmelisiniz. Yeşilin beraberinde, mutlaka doğal ahşap mobilyalar ve beyaz renk uyumundan hareket edebiliriz. Çok da sıradan olmamak için, seçilecek aksesuarlarda cesur olmalıyız. Duvara yerleşecek aplikler, hele ki dokulu bir duvar üzerindeyse biraz vintage biraz modernin dengeli uyumunu yaratır.

Fikir

Biraz da eğlenceli adımlar… Bir köşeyi farklı bir bank tasarımı ile düzenlemek ister misiniz?

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Modern rattan bir oturma, hamak, salıncak, hangisini daha çok seviyorsanız, dinlenmek, kitap okumak için en sevimli köşeleri yaratabilirsiniz.

64


65


Ama ben rengarenk bir mekan istiyorum diyenlerdenseniz, çok çok dikkatli olmalıyız. Yapılması kolay gibi görünen ama iyi bir göze sahip değilseniz sizi sonrasında çok üzebilecek bir çalışma olabilir. Eklektik, retro vs. tüm stiller için uyum ve renk bilgisi gerekiyor. İlk önerim bunun için 3 ya da 4 renk belirlemelisiniz aksi durumda kontrolsüz, karışık bir tablo ile karşı karşıya kalabilirsiniz.

Fikir

Klasik, desenli, motif tekrarlı kumaşlar seçebilirsiniz. Buna karşılık tüm mobilya seçimleriniz modern ya da redesign ürünler olmalı.

Bu görselin içine yerleştireceklerinize özen göstermelisiniz. Önerim profesyonel bir hizmet almanız. Belki biraz gözünüzü korkutmuş olabilirim ama problem gördüklerim en çok bu tarz seçimlerde oluyor.

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Aslında tasarlamaktan da en keyif alınan, adımlarına dikkat ederek istediğiniz pek çok ürünü bir arada kullanabileceğiniz bir sahne olduğunu söylemeliyim.

66

Haydi ne duruyorsunuz; seçin bir tanesini…


67


68

Temmuz - AÄ&#x;ustos 2015 #52


69


T

arih ve estetik dolu güzel Barcelona’da adeta göz banyosu yaptım. Bu sıcacık Akdeniz şehrinde yerel halkı gibi özgürce gezebiliyorsun.

Şehir

Barcelona’da görsel şölen

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Gülsüm Ekmekçi

70

Evlerin balkonlarındaki çiçekler, caddelere gölgelik olan kocaman ağaçlar, şehir merkezinden yürüme mesafesindeki sahil, müzeler, her köşe başına serpiştirilmiş heykeller ve Gaudi’nin görkemli eserleri. Barcelona’da en çok Gaudi imzası hissedilse de o kadar önemli insanlar geçmiş ki bu şehirden; Antoni Gaudi, Salvador Dali, Pablo Picasso, Joan Miro... Hepsi farklı bakış açılarıyla başka bir dünyanın insanı gibiler. İşte tüm gezi boyunca cevabını bulamadığım bu soru kurcaladı kafamı “Güzel Barcelona mı bu insanlara ilham verdi yoksa bu isimler mi Barcelona’yı Güzel Barcelona yaptı? “ Sanırım karşılıklı bir alışveriş var.


Barri Gotic yakınındaki, nerdeyse bir kulaç mesafesindeki daracık sokakların olduğu El Born Bölgesindeki Picasso Müzesi ile başladım şehri keşfetmeye. Çok güzel bir tesadüfle aynı dönemde yaşamış Picasso ve Dali’nin birbirlerine yazdıkları mektupların da olduğu özel bir sergiyi gezdim. Görsel şölen Casa Battlo ve La Pedrera gezisiyle devam etti. Her ikisi de hem iç hem dış tasarımıyla çok görkemli yapılar. La Sagrada Familia ise yıllardır inşaatı süren ve halk arasında “Hiç Bitmeyen Kilise” olarak bilinen bir kilise. Gaudi’nin hayatını adayacağı kadar büyüleyici bir yapı. Kilisenin bitirilmesi için hedef tarih, Gaudi’nin 100. ölüm yıldönümü olan 2026 yılı. Çocukluğunda geçirdiği bir rahatsızlık sebebiyle diğer çocuklarla oynayamayan Gaudi zamanının büyük bir kısmını doğayı gözlemleyerek geçirmiş. Bu sebeple bütün eserlerinde doğadan izler var; salyangozu andıran sarmal yapılar, sütunların ortasında arı kovanı görünümlü figürler, çeşit çeşit çiçek motifleri gibi. Gaudi’nin Parc Güell’deki evi, Montjuik Tepesi, Barcelona futbol kulübünün stadyumu Camp Nou ve La Rambla sokağı da mutlaka gezilmesi gereken yerler listesinde yer alıyor. Barcelona mutfağına özgü Tapas ve Paella’yı mutlaka tatmalı ve bir gecenizi de Flamenko gösterisine ayırmalısınız, muhteşem performanslar var. Bu şehirden aklımda üç şey ile ayrılıyorum; Gaudi, özgürlük ve görsel doyum... 71


Her gün yeniden biçimlenebilen ofis: SAP İnovasyon Merkezi

Dekorasyon Ofis

İç mimari projesi MuuM imzasını taşıyan ve Kurtköy’deki İstanbul Teknopark yerleşkesi içinde yer alan SAP İnovasyon (Yenileşim) Merkezi, kullanıcılarına bulundukları mekanı her gün yeniden biçimlendirebilme esnekliği tanıyan ve İstanbul’un kent kimliğini de hissetmelerini sağlayan, yaratıcı ve yenilikçi bir çalışma ortamı sunuyor.

Temmuz - Ağustos 2015 #52

MuuM Mimarlık

72

Teknoloji ve yenileşim alanında çalışan nitelikli beyin gücünün kullanımına yönelik olarak tasarlanan SAP Yenileşim Merkezi’nin iç mekanlarında yaratıcı, yenilikçi ve esnek bir atmosfer yaratırken İstanbul’un karakteristik niteliklerini hissettirmek ve SAP’nin kurumsal değerlerini yansıtmak en önemli çıkış noktaları olmuş.


Tasarımın ana felsefesini Amerika’daki Silikon Vadisi’nde filizlenen ve çağdaş iş yaşamında önemli unsurlardan biri haline gelmiş “tasarım odaklı düşünme” (design thinking) teması oluştururken, kullanıcılarını bitmemişlik hissi ile motive eden bir garaj atmosferi yaratılması hedeflenmiş. Kullanılan tüm mobilyaların mobil olması ve ofisin her gün yeniden biçimlenebilecek esnekliğe sahip olması tasarımın diğer önemli kriterleri olmuş. 73


Dekorasyon Ofis Temmuz - Ağustos 2015 #52

74

SAP Yenileşim Merkezi, temelde alışılagelen tekil ve ortak çalışma alanlarından farklı olarak “Meydan” temasıyla düzenlenmiş. Açık kafeterya ile tamamlanan büyük bir ortak alanda planlanmış tematik bölümlerin yerel, kültürel ve sosyal dokunuşlar yardımıyla mekanın kimliğini öne çıkarmaları hedeflenmiş. Böylece bu alan, bir yandan farklı sosyalleşme olanakları sunarken, diğer yandan da esnek teknolojik altyapısı sayesinde ortak çalışma alanı olarak kullanılma olanağına sahip olmuş.


www.polatticaret.com.tr

www.polyap.com

Uluyol Kıbrıs Şehitleri Cd. Şevki İpekten Plaza 28/B Bursa 0224 252 06 66 - 252 06 67 polat@alligatorbayi.com

75


Galeri

Alaçatı

Art Shop Sculpture Temmuz - Ağustos 2015 #52

Geçtiğimiz yıl açtığı heykel galerisiyle Alaçatı’da bir ilki gerçekleştiren Art Shop Sanat Galerisi bu yaz sezonunda da sanatseverleri ağırlamaya devam ediyor.

76


Çağdaş sanatın resim ve heykel aksini yerelden evrensele bir perspektif ile sunmak amacıyla 1998 yılında Melih Balcıoğlu tarafından İzmir’de kurulan ve bugüne kadar 200’den fazla sergiye ev sahipliği yapan Art Shop Sanat Galerisi, 2003 yılından bu yana modern sanatın seçkin eserlerini Alaçatı’da da sanatseverle buluşturmaya devam etmiş ve gördüğü yoğun ilgi üzerine heykel sanatının başarılı örneklerini sergilemek amacı ile geçtiğimiz yıl Alaçatı “Art Shop Sculpture”ı açmış. Yaz sezonu boyunca ziyarete açık olacak Art Shop Sculpture Akın Yıldırım, Anar Eyni, Baran Yılmaz, Cem Sağbil, Malik Bulut, Mustafa Ağatekin, Murat Güzeldere, Nizam Güner, Özer Aktaş, Pınar Yeşilada, Selçuk Yılmaz, Sara Berti, Seyfettin Şekerov, Şahin Domin, Şenol Bora, Yaşar Sami Gökgöz ve Yıldız Yılmaz gibi önemli heykeltraşların eserlerine ev sahipliği yapacak.

77


Bilim ve sanat türlerinin arasına çizilmiş dar disipliner çizgilerin dışında hareket ediyoruz. Burası daha özgür bir alan.

Logartfair

“L

ogartfair şu an benzer paradigmalara sahip farklı disiplinlerden insanların tasarım çatısı altında toplandığı kolektif bir tasarım atölyesi. Bu aralar birinden kolektif kelimesini duyduğunuzda bulunduğunuz yerden koşarak kaçmak isteseniz de kelimeyi boşaltılmamış haliyle kullandığımı belirtmeliyim. Çünkü, davranış ve algılayış biçimlerimizi işlerimize yansıtmaya çalışan bir atölyeyiz. Biz biz biz dediğim için de kalabalık olduğumuzu düşünmeyin, proje bazlı işler dışında beş-altı kadın ve adamdan oluşuyoruz. “

Söyleşi

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Aise Amet

Edemeyebilirim... Amiyane bir girişle... İsmim Cenk Ahmet Kaya. Gündelik hayatta faturamı öderken bile şakalara maruz kaldığım için Cenk’i sonradan ekledim. Malum seveni de sevmeyeni de oldukça fazla olan biriydi, hala da öyle... Demek ki çözülemeyen şeyler var.

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Bırakın Ay’a gitmeyi bakkala gitmeye bile üşenen birçok velet gibi astronot olma hayalleriyle büyüdüm. Gelişmekte olan bir ülkenin evladı olduğumu anladığımda da annemle pazara gitmek pek koymamaya başladı. Ardından hedeflerimi daha uygun yerlerde tutmayı öğrendim.

78

Birkaç başarısız üniversite geçmişim oldu. Felsefeyle birlikte matematik, sanat tarihiyle ekonomi, tasarımla sinema okuyayım diyemiyorsunuz elbette. Ekonomi, endüstriyel tasarım, halkla ilişkiler gibi bölümlerde dolaştım bir süre... Son olarak İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’ndeydim fakat oradan da mezun olamadım. Genelde bir çok şeye yetişmeye çalışan; ya hiçbirine yetişemeyen ya da bir ikisini yakalayabilen sakallı saçlı çirkin bir adamım.

İlle de title ise şu an Logartfair Projesi ile ilgileniyorum. Logartfair Design Studio’nun kurucusuyum ve yaratıcı yönetmenliğini yapamıyorum. O da ne demekse... Logartfair hakkında bilgi verebilir misiniz? Tabi ki, Logartfair şu an benzer paradigmalara sahip farklı disiplinlerden insanların tasarım çatısı altında toplandığı kolektif bir tasarım atölyesi. Bu aralar birinden kolektif kelimesini duyduğunuzda bulunduğunuz yerden koşarak kaçmak isteseniz de kelimeyi boşaltılmamış haliyle kullandığımı belirtmeliyim. Çünkü, davranış ve algılayış biçimlerimizi işlerimize yansıtmaya çalışan bir atölyeyiz. Biz biz biz dediğim için de kalabalık olduğumuzu düşünmeyin, proje bazlı işler dışında beş-altı kadın ve adamdan oluşuyoruz. Aslında 2012 Temmuz’ unda İstanbul’ dan Eskişehir’ e yerleştiğimde çekmek istediğim uzun metraj filmin kısmi bütçesini karşılamak amacıyla düşlediğim bir projeydi Logartfair. Şimdilerde ise sadece sinema değil, diğer sanat türlerindeki üretimlerimiz için de maddi ve manevi destek sağlıyor.


Tasarladığınız ürünler arasında neler var? Belirli bir ürün skalamız yok. Evimin bodrumunda tek başıma çalıştığım ilk dönemlerde yıkılmış müstakillerin ahşaplarını biriktirip spontane işler yapıyordum. İlk yaptığım iş “everything for capital my darling” ahşap sandalyeydi ve buna yakın recovery işler. Bu işlerden elde ettiğim gelirle daha geniş bir yere geçtim. Edebiyat Koleksiyonu oradaki ilk üretimim oldu. Luis Ferdinand Celine, Michel Foucault, Baudelaire, Lautreamont, Genet, Rimbaud, Paul Nizan, Camus, Sartre... gibi yaşamımda sağlam yeri olan yazarların etkilerini; o zamanın imkanlarıyla kullanılabilir biçimlere aktarmaya çalıştım. Sallanan sandalye, duvar panoları, kitaplık, lambader gibi biçimlerden oluşan bir koleksiyondu. İmkanlar gereği yüzeysel kalmaya mecbur işlerdi. Eserlerin ne edebiyat diyarındaki yerini, ne de ben de bıraktıkları hissiyatı tasarım disiplinine; ne malzeme kullanımı, ne estetik ne de biçim olarak yansıtabildim. Anlatımını biraz daha güçlendirmek için de bir video art ile birlikte yayınlamıştım. Ardından Palto Film Günleri ekibiyle tanıştım. Palto Film Günleri fast food dükkanları arasına sıkıştırılmış yağ kokan sinema salonlarında chessburgerlerinizi yerken izleyeceğiniz filmlerden ziyade seçkiye sahip bir sinema etkinliğiydi. İsimlerini Gogol’ un Palto hikayesinden alıyor olmaları bile benim için yeterli olduğundan fuaye tasarımlarını yapmayı kabul ettim. İlk Palto Sandalye de öyle orta çıkmış oldu. Böylelikle ekip sayısı artı, küçük de bir yatırım aldık. 2015’de de içerisinde Palto Sandalye’nin yeni bir yorumunun da bulunduğu dokuz parçalık bir seri olan Ahşap&Kumaş Serisi’ni yayınladık. Seri, kitaplık, sehpa, lambader, masa lambası, sehpa ve puftan oluşuyor. Bugünlerde de yeni yatırımcılarla biraz daha iyi imkanlara kavuşmaya çalışıyoruz. Logartfair’in çizgisini nasıl yorumluyorsunuz? Bilim ve sanat türlerinin arasına çizilmiş dar disipliner çizgilerin dışında hareket ediyoruz. Burası daha özgür bir alan. Multidisciplinary yaklaşım trendsetterlar sağ olsun bu aralar trend, çok duyarsınız. Önceden multiyi işaret etmek için interdisciplinary diyorlardı. Bunlar birbirinden farklı kavramlar. Az şundan az bundan, yemek programı gibi üretim yapılamaz. Hangi disiplinlerle uğraşıyorsanız bunların ilk olarak tekniklerine hakim olmalısınız, literatürü bilmelisiniz ki cevheriniz her ne ise konuşturasınız. Tasarım disiplini örneğin, ilk olarak geometri bilmeyi gerektirir. Tüm disiplinlere de hakim olamayacağımız için bilgi ve tekniğini paylaşan bir ekiple özgün işler ortaya koymaya çalışıyoruz. Tüm bunların ötesinde o çizgiye insani diyebilirim. Çünkü sanat ve tasarım üretimlerinin ulaşılabilir olmasını savunuyoruz. Maddi üretimden çok değer ve anlam üretimi bizim için önemli, kişisel ve ekip adına konuşacak olursam bizim buna ihtiyacımız var. Farelerden daha kötü şartlarda yaşayan insanlar var. Kalabalıkken sesini yükselten, tek başınayken apartman yöneticisine bile tek laf edemeyenler var. Gardıropları ağzına kadar kıyafetle doluyken üzerine giyecek bir şey bulamayan kadın ve adamlar da var. Evlerimiz küçüldü, kaldırımlar daraldı. İşte burada kendi algılarımız ve yaşam biçimiz devreye giriyor. Ona göre yaşıyor ona göre üretiyoruz.

79


Söyleşi Tasarım sizin için tam olarak ne ifade ediyor?

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Birçok şey. Ahmaklık etmek istemem ama tasarımın benim için ne ifade ettiğinin bir önemi yok. Nezaketsizliğimi bağışlarsanız bunu yaptığım işlerle sergilemeyi yeğliyorum. Bunun yanında sanat mı tasarım mı benim ilgilendiğim ve bana göre daha önemli bir konu. Endüstriyel toplumun getirisi otomat olma hali. Reprodüksiyon, saflıktan uzaklaşıyoruz. Anın büyüsü ya da oraya aitlik böylelikle yok olacak. Benim derdimse tasarım yaparak, tasarımı eleştirebilir miyim ya da yeni yerler; yeni projeksiyonlar sağlayabilir miyimdir?

80

Sizce her tasarımın bir hikayesi olmalı mı? Yoksa ergonomi, fonksiyon, amaca uygunluk mu daha öne çıkmalı? Dijitalleşme ile birlikte storytelling kullanımı arttı. Zamanla da anlaşıldı sanırım ve biçimin öncelikli belirleyiciliği ortadan kalktı. İçerik daha önemli hale geldi ki benim için de böyledir. Kalıplaşmış hemen algılanabilir biçimlerdense soyutun niteliklerini bozmadan, malzeme uyumunu da gözeterek yeni biçimler arıyorum. Bu tam olarak hikayelendirme değil.

Ergonomi bizde bir tartışma konusu örneğin. Elbette anatomi gözetmek zorundasınız, gözetmeyi geçiyorum bilmeniz gerekir. Ayakta durmayan, oturulamayacak bir sandalye olsa olsa modern sanat eseridir. Fonksiyon da amaca uygunlukla bağlantılıdır. Bireysel kullanıcı için tasarımda kullanıcının ihtiyaçları biçimi ve fonksiyonları belirler çünkü kişinin davranış biçimi ve alışkanlıkları belirleyici etkendir. Kısacası neyi ne için nereye ve kime yaptığınızla görecelik kazanır bu kavramlar. Tasarımlarınızla yaşama değer kattığınızı düşünüyor musunuz? Bu benim yanıtlayabileceğim bir soru değil.


Neden ağırlıklı olarak ahşap? Mersin’in Çamlıyayla diye bir ilçesi var. Ben orada büyüdüm. Adı üstünde bir yerdir. Çocukluk döneminde çam kabuklarından gemi yontardık. Eski radyo motorlarının ucuna plastik pervaneler yapar ve pekmez yapmak için üzüm ezilen teknelere su doldurup yüzdürmeye çalışırdık. Derelerin getirdiği temizlenmiş kökleri formlarına göre birleştirip figürler oluşturmaya çalışırdık. Ağaçlara olan hassasiyetim orada oluşmuştu muhtemelen. Fakat ahşap zor biçim alan bir malzemedir ana nedeni bu diyebilirim. Bu arada yapardık ederdik diyorum ama çok yaş almış muhabbeti oldu 28 yaşındayım çünkü. Tasarım süreci nasıl işliyor? Fikir ve eskiz elbette, uygulanabilirlik ve malzeme araştırmaları, mocap sürecinden sonra ilk denemeler prototipler, yani bilindik tasarım süreçleri. Fakat bizim bu süreç için bir düsturumuz var. Hayal kiminse patron O deriz. Çünkü tasarımlar birkaç disiplini bir arada barındırıyor, bu nedenle tasarım sürecinde tasarımın sahibi diğer birleşenlere önderlik eder. Bir tasarımı tam olarak ne kadar sürede tamamlıyorsunuz? Ne yaptığınıza göre değişir. Prototip süreci çoğu zaman uzar. Son haline karar vermek için kararsız kalırsınız. Otomat ölçüler dışında bir şey tasarladıysanız daha da uzun, üretim elemanları tasarımın süresini bu nedenle etkiler. Palto sandalye çok karmaşık bir tasarım olmamasına rağmen, son hali için 36 gün harcadık örneğin. Mobilya tasarımının olmazsa olmazları var mı? Andropometri ve sürdürülebilirlik. Kent mobilyaları dışında konuşmak gerekirse, daire kapısından içeri sokulamayan ve modüler olmayan yekpare bir çalışma masası üretemezsiniz örneğin. Evet ben böyle bir şey üreteceğim ve nasıl da kapıdan sokamadıklarını izleyerek gülmekten öleceğim derseniz başka bir bakış açısı derim.

Fonksiyonel kullanım mobilya tasarımlarında nasıl belirlenir? Kullanıcıya göre, değişen diyagramlara göre, yaşam alanları ve biçimlerine göre belirlenir. Artık pazar liderleri hepsi bir arada mantalitesinden uzaklaştılar, doksanlarda matruşka gibi ev/mutfak aleti tasarımlarını hatırlarsınız. Şunu da yapıyor, bunu da yapıyor diye pazarlanıyordu. Şimdi hepsi birlikte yerine hangi özelliğini kullanmak isterseniz onu satın oluyorsunuz. Bu yaklaşım kullanıcıyı seçenekler yığınıyla karşı karşıya bırakmıyor. Göz ardı edilmemesi gereken şeyse bu yaklaşım aynı zamanda marka sahiplerine daha çok kar sağlıyor. “Tasarımda özgünlük” konusunda ne düşünüyorsunuz? Sadece tasarımda değil her alanda kişinin; ressamın, zanaatkarın, tasarımcının kendine dürüstlüğü ile başlar özgünlük. Bunun dışında ayırt edici bilgi birikimi gerekir ve arkasından gelen farkındalık. Nerede durmak istediğinizle ilgili, neyi arzuladığınızla. Beğeni inceliğinizin hali ile alakalı, yüzde yüz tüketime dönük, sadece kar odaklı işlerde zaten özgünlükten bahsetmek mümkün olamaz. Farklı bir bakış açısıyla daha öncede belirttiğim gibi form işlevi izler. Peki kullanıcının işlevleri pazar liderleri, sektörün başında bulunanlar tarafından tasarlanıyorsa ne olacak ki öyle olduğunu belirtmeliyim. İşte bu sefer kullanıcının ayırt edici bilgi ve estetik anlayışı devreye giriyor.

81


Neden piyasada birbirini takip eden onlarca kopya iş var? Etkileşim bu mu? Baudelaire’ in Modern Hayatın Kitabı adlı bir eseri var ve orada özgünlükten uzak ezbere, alışkanlığa dayalı işleri chic olarak adlandırdığını görebiliriz. Popüler kültür ve kitsch. Nedeni nature ve culture uyumsuzluğudur. Yani seri üretim otomat üretim. Dijitalleşmenin getirdiği maliyeti düşük kopyalama, bunu dijitalleşmeye karşı olduğum için söylemiyorum, kullanış biçimi eleştirisi olarak algılayabilirsiniz.

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Söyleşi

Sonuçta makineler belli bir kalıpta çalışıyor, siz farklı bir ölçü ve özellik kattığınızda maliyeti artıyor. Karşılaşmışsınızdır, piyasadaki işler dışında başka bir şeyler yaptırmak isterseniz, kadın ya da adam makinenin ölçülerini değiştireceğini söyler, inanılmaz bir maliyetle karşılaşırsınız. Bu küçük örnek ve endüstri toplumlarının kültür tasarımını birleştirdiğinizde sonuca ulaşabilirsiniz. Hem hali hazırda etkileşim ve kopya farklı şeyler. Kopyalayıp, etkilendim diyemezsiniz. Kopyaladım dersiniz.

82


Tasarım da etkileşim ne kadar olmalı, bunun ölçütü nedir?

Fikir dediğiniz sizin için nedir?

Alan ve türlerde etkileşim paradigmalarla ilgili. Özgünlük ve yenilik bir paradigmadan diğerine geçiş süresinde başlıyor genelde. Almanya’ da savaştan sonra Bauhaus ya da Rusya’ da Bolşevik Devrimi’nden sonra konstrüktivizm gibi. Başka bir açıdan Einstein, Gelileo’ nun Görelelik Prensibi’ni bilmeseydi, İzafiyet Teorisi’ni bulabilir miydi? Bu ölçüt yüzyıllardır kendini inşa ediyor ve tanımlıyor aslında üzerine söylenecek pek bir şey yok.

Uçucu olmayan hevesler bütünü. Başlı başına sarsılmaz bir tutku. Fakat fikir bir başına hiçbir işe yaramaz. Harekete geçmeniz gerekir. Burada öngörü de önemli bir kavram. Çok ön ön görmek de bir işe yaramaz. Kitle hazır değildir anomiye sürüklenirsiniz.

Tasarımda rekabet var mıdır? Rekabet her yerde. Her yer padok alanı gibi. Logartfair olarak biz rekabet dışındayız. Çünkü kırmızı okyanusta kıran kırana bir mücadele içinde olamayacak kadar kendi halinde bir oluşumuz. Orada kalmayı da arzu ediyoruz ve bilgi paylaşımını savunuyoruz. Kırıcı bir rekabettense kendi aramızda gelişime odaklanırız. Tasarıma dair özel teknikleriniz, sırlarınız, örneğin; tasarladığınız ürünlerde gizli bir imza vb. özel çizgiler var mı? Özel bir teknik ya da sırrım yok. Genel prensipte şaaşadan uzak, yalın işler yapmayı severim. Yalınlık ya da minimalizm diyeyim öyle boş alan ortasına kırmızı masa koymakla olacak iş değildir. Minimalizm ile sığlık bir çemberde yan yana duran noktalardır. Siz hop yana geçeyim diyemezsiniz. Dolaşacaksınız.

Tasarım Türkiye’de ne kadar önemli sizce? Ülke de sanat ne kadar önemli ki tasarım önemli olsun. Vergiden düşmek için galeri ya da müze açmakla olmuyor o işler ne yazık ki. Sosyal medya günümüzde oldukça revaçta ve olmazsa olmazlardan biri, siz nasıl kullanıyorsunuz? Hangi mecralarda varsınız? Hemen hemen her mecrada varız. Twitter, Facebook, İnstagram, Pinterest, Vimeo, Issuu, Tumblr. Twitter’ ı haber etmek için kullanırız, genelde içeriğe yönlendirmek için. Facebook daha rahat iletişime geçmek için var ve mailden ziyade müşterilerimiz ya da takipçilerimizle oradan iletişime geçeriz. Pinterest ve İnstagram’ı işlerin farklı açılarını sergilemek için kullanıyoruz. Issuu arşiv yayını ve kataloglar bazında ihtiyacımızı karşılıyor. Tumblr’ da biraz daha blog ve işlerin yapım süreci, perde arkalarının olduğu bir içerik sunuyoruz. Video artlar ya da tanıtım videolarını da Vimeo’ dan yayınlıyoruz.

Her yaratıcı fikir aynı zamanda faydalı olmak zorunda mıdır? Hayır zorunda değil. İlham nasıl oluyor da oluyor? Yaşam biçiminizle ve farkındalığınızla ilgili. Neye ilham ne için beklenilen ya da kavuştuğunuz ilham, bu daha dikkat edilmesi gereken unsur. Eminim Susanna Tamaro’da ilhamdan bahsediyordur.

83


Gelecek dönem(lerde) geleceğe dair nasıl planlarınız var? Logartfair için nasıl değişimler olacak? Birçok proje var. Tasarıda ilk olarak seramik, metal ve ahşap malzemeyi bir araya getirmeyi amaçlıyoruz. Seramiği sadece süslemeden çıkarıp, taşıyıcı özelliği de kazandırmak istiyoruz. Yan projede film konusu devam ediyor. Sanırım ondan önce interaktif bir internet dizi olacak. Herhangi bir diziyi izlerken durdurup kadraja giren herhangi bir ürünü satın aldığınızı düşünün ve satın aldığınız ürünün senaryoyu etkilediğini. İzleyicinin senaryoya dahil olduğu heyecan verici bir iş benim için. Hikayenin niteliği benim için daha önemli olduğundan, senaryo sürecinin sonlanmasını bekliyoruz.

Söyleşi

Sonra tasarım tarlası projem vardı fakat bir benzerini İngiliz tasarımcı Gavin Munro gerçekleştirdi. Tasarımların modüler olduğunu ve parçaların biçimlerini konstrüksiyonu takip eden bitkilerin oluşturduğunu düşünün. Yıllar sonra tasarımın parçalarını budayarak birleştiriyorsunuz. Bu projeyi gerçekleştirmekte ısrarcıyım. Gavin Munro tasarımları yekpare buduyor çünkü. Size yanında da tasarımın direkt kendi ürünü olan bir şişe şarap ikram etmiyor. Chair On The Road ise diziden sonra başlayacağımız bir proje. Maliyetli bir proje olduğundan ilk olarak Türkiye sınırları içinde denemesini yapacağız, sonuçlar istediğimiz gibi olursa sponsor arayışına geçeceğiz. Burada otuz parçadan oluşan modüler bir sandalye söz konusu. Sandalye parçalarını da 30 farklı ülkeden 30 farklı tasarımcı belirtilen hacimlerde tasarımlarını gerçekleştiriyor. Biz de bir rota izleyerek sandalyeyi topluyor ve yavaş yavaş oluşturuyoruz. Aynı zamanda kaydedeceğimiz ve belgesel olarak yayınlayacağımız bir proje.

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Yani hepsini anlatamam bir çok projelendirilmiş şey var, söylediğim gibi harekete geçebilecek zamanı yaratabilir miyiz ilerleyen zamanlarda göreceğiz.

84


StoneWrap, Urban Brick ve Urban Floor Atlantis A.Ş. markalarıdır.

www.stonewrap.com t. 0 216 527 0 393

85


86

Temmuz - AÄ&#x;ustos 2015 #52


87


Mekanlarımızın kıyafetleri;

M

perdeler

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Dosya Perdeler

ekan ve evlerin karakterlerinin ortaya çıkmasında baskın bir rol oynayan perdeler fazla alternatif içeren ürün gamına sahip olduğu için seçim aşamasında çoğumuzu zorlayan bir konu. Biz de bu anlamda biraz olsun yükünüzü azaltmak için seçkin markaların özel koleksiyonlarını sizlerle paylaşıyoruz. Perdelerinizi güzel günlere aralamanız dileğiyle…

88

Kriska


Somfy

Persan

Hometeks

Nezih Bağcı 89


Temmuz - AÄ&#x;ustos 2015 #52

Dosya Perdeler

Persan

90

Kriska Linens

Somfy


91


92

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Dosya Perdeler

Persan

Nezih Bağcı

Kriska


Linens

Hometeks

Somfy

93


Kriska

Dosya Perdeler

Persan

Nezih Bağcı

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Hometeks

Linens 94

Somfy


95


Temmuz - Ağustos 2015 #52

İç Mimar Berrin Yıldız

96

Dekorasyon Ev


Detaylarda gizlenen

yaşanmışlık

Mahal Ada’da zümrüt yeşili bahçeye kapılarını açan aşk, huzur ve şarap kokan bir ev... B2RN Architecture’ın iç mimarı Berrin Güngenci Yıldız, evin her köşesini ev sahibinin hayallerine göre tasarlamış ve 2 ay gibi kısa bir süre içerisinde bu şirin mekanı büyülü bir hale getirmiş. 97


Dekorasyon Ev Temmuz - Ağustos 2015 #52

98

Evin tasarımında öncelikle Rönesans ve Osmanlı esintileri gizemli bir ahenkle göze çarpıyor. 77 m2’lik mekan, doğru malzeme seçiminin yanı sıra alanların birleştirilerek genişletilmesiyle verimli ve ferah bir hale getirilmiş. Salona girildiğinde adeta bahçedeki yeşilliklerin uzantısı ile bütünleşen ördekbaşı yeşili kadife koltuklar, Mitra parkeden alınan baklava motifi ile işlenen venge masif modellerle tamamlanmış. Saray esintilerinin olduğu mekanda ibrikli sehpa detayı da ince bir düşüncenin ürünü olduğunu her halinden belli ediyor. Ev sahibinin kitap okurken bir yandan doğayı seyredip bir yandan evindeki huzuru hissedebilmesi için odaya desenli özel berjer koltuk tasarlanmış. Güngenci Saat’in özel guguklu saat tasarımı da mekanda hoş bir yaşanmışlık yaratıyor.


Mimarın girişte kullandığı Emprador Dark mermer zemin, özel döküm kartonpiyer ve alçı çıtalarla çarpıcı bir karşılama hazırlıyor. Buradaki asıl detay ise kapıdan girildiğinde dökümden yapılmış olan 6 Tanrıçanın gülümseyerek gelenleri selamlaması.

99


100

Temmuz - AÄ&#x;ustos 2015 #52

Dekorasyon Ev


Yatak odasında aşkın rengi bordo baz alınarak oldukça sıcak bir mekan oluşturulmuş. Evin ana konsepti olan aşk, şarap ve huzuru burada en canlı haliyle görebiliyoruz. Hasır kapaklı dolaplardaki kulplar, yatak başında kullanılan bordo tonunda püsküllerle detaylandırılmış. Dikkat çeken önemli bir ayrıntı da, diğer tüm mobilyalar gibi bu mekanda kullanılan mobilyaların da mimarın kendi tasarımı olması. Yatak başının iki yanında Kapalıçarşı’da eski bir ustanın el işçiliği ile yaptığı sandıkların komedin yerine tercih edilmesi, mekana özgü sihirli bir havanın doğmasına neden olmuş. Perde olarak keten kumaş kullanılması ise mekanın mistik ruhunu bütünüyle ortaya çıkarırken, şifonyerin arkasındaki ayna da mekana hoş bir derinlik katıyor. Ayrıca aynanın üzerine konulan ampuller de odaya ekstra bir aydınlık sağlamış ve böylelikle ev sahibinin kullanımına oldukça uygun bir kişisel bakım alanı haline gelmiş.

101


Dekorasyon Ev Temmuz - Ağustos 2015 #52

102

Mutfak içeriye alınan teras ile genişletilmiş, iç mimarın yaptığı özel üretim dolaplarla yeniden dekore edilmiş. Dolapların üzerindeki Rönesans etkisini gösteren cam ve çıtalı lake kapaklarla mekan zenginleştirilirken, yemek bölümünde turkuaz ve eskitme teknikleri kullanılarak oluşturulan damla şeklindeki duvar, yerden gelen Emprador dark mermerle zıtlıkların oluşturduğu bir bütünlük sağlıyor. Ayrıca bu alanda özel döküm melek heykeller ile Osmanlı esintisi görünen avizeler bir araya getirilerek yine iki akım detaylarla harmanlamış.


103


Dekorasyon Ev Temmuz - Ağustos 2015 #52

Berrin Hanım, banyoda evin genel konseptine uyum sağlamak amacıyla Türk hamamına özgü detaylar kullanmış. Duvarlarda Kütahya’dan özel olarak getirtilen çiniler ve mermer kurnayı tahta takunyalar tamamlıyor. Hamam konseptli banyonun girişinde Bursa’da üretilen özel kapı tokmağı, misafirleri içeriye davet eden güzel bir detay olarak dikkat çekiyor. Ayrıca burada da renklerin uyumunu sağlayan turkuaz çiniler ile mercan rengi lamba ve püsküller birlikte kullanılmış.

104


105


Aslında endüstriyel mekanlar oldukça sıcak, doğal malzemenin sıklıkla kullanıldığı mekanlar olarak karşımıza çıkar, aynı bu mekanda olduğu gibi...

Müstesna detaylarıyla

Dekorasyon Cafe

Habba

Temmuz - Ağustos 2015 #52

İç Mimar Esat Fişek

106


Uygulamadaki risk genelde sahte bir mekan yaratmakta karşımıza çıkabiliyor. Batıdaki kadar eski ve kaliteli binalardan yoksun oluşumuzdan dolayı, yeni endüstriyel mekanlar yaratmak oldukça zor ve maliyetli olabiliyor. İç mimar Esat Fişek’in bu mekandaki başarısı malzemeleri yerinde ve yeteri kadar kullanmasına, yapay malzemeden kaçarak doğal malzemelerle hem endüstriyel hem rustik bir tarz ortaya çıkarabilmiş olmasına bağlı. Renk, doku ve malzeme üçlüsünü dengeli bir şekilde kullanan tasarımcı metalin soğuk duruşunun ahşabın sıcaklığı ile yumuşatıldığı ve ferahlık hissi veren beyaz renk ile harmanlandığı bir mekan yaratmış. Aynı zamanda tezat olabilecek bir çok öğeyi başarılı bir şekilde biraraya getirmiş.

107


Temmuz - Ağustos 2015 #52

Dekorasyon Cafe

Duvarlarda seramikle birlikte kullanılan ahşap paneller soğuk sıcak dengesini korurken iskandinav tarza da gönderme yapıyor.

108

Cam ve metal malzemelerle oluşturulmuş bar üzerindeki endüstriyel aydınlatmalar mekanın ruhuna birebir hizmet ediyor. Mavinin dinlendirici etkisi, seramiğin ferahlatıcı gücüyle birleşiyor. Café restoran hizmeti veren mekanın müşterilerine sunduğu müstesna tatlar eşliğinde özgün mimari konseptiyle de ayrıcalıklı yerini alıyor.


109


110

Temmuz - AÄ&#x;ustos 2015 #52


111


Levent Çırpıcı

Deniz Öner

Marka

Atilla Kuzu

Yunus Emre Kara

Tasarıma Ozon tedavisi

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Çok yüksek enerji taşıyan aktif oksijen molekülü diye bilinen Ozon, geçtiğimiz günlerde tasarım dünyasına tam da bu içerikle giriş yaptı.

112

Sektöre taptaze bir nefes olan Ozon Design, Atilla Kuzu & Levent Çırpıcı’nın, 20 seneye yakın süredir mimari-iç mimari çalışma birlikteliklerine yeni bir soluk katarak, ortak bir ideal çerçevesinde hemfikir oldukları mobilya konusunda “projeye uygun özel tasarım” fikriyle Zoom TPU bünyesi altında gerçekleştirdikleri yepyeni bir oluşum…


Sürekli ve aynı mobilya ve tasarım ürünlerini değişik projelerde kullanmak zorunluluğu, hareketli mobilya ve diğer tasarım ürünlerinde zamana yenilmeyen ve trendlere de sırtını çevirmeyen ürünlerin azlığı, Ozon Design koleksiyonunun oluşumunu tetikleyen ve bu koleksiyonun yelpazesinin genişletmesinde etkili olan unsurlar. Bu düşüncelerle start veren Ozon Design yenilikçi ve daha önce denenmemiş form ve malzeme uyumunu, yalın ve mükemmeliyetçi bir detay anlayışı ile birleştirerek ilk koleksiyonunu şekillendiyor. Ozon Design 2015 yılında, henüz üretim süreci devam etmekte olan ürünlerini Red Dot Design Concept mobilya kategorisi altında yarışmaya sundu. Sunulan 11 üründen 9’u finalist olarak shortlist’e kaldı. Shortlist’e kalan ürünler ise;

Atilla Kuzu; Mantis mobilya seti, Tela oturma grubu, Alfalfa sehpa seti Levent Çırpıcı; T50 ve T80 çalışma masaları Deniz Üner; Aeroplano aydınlatma, Angle Magic masa, Bendy sallanan sandalye Yunus Emre Kara; Spin sehpa seti… Atilla Kuzu’ya ait Mantis seti ise mobilya kategorisinde ödüle layık görülerek, Eylül ayında Singapur’da düzenlenecek tören ile sahiplerine verilecek.

Atilla Kuzu • Mantis 113


Deniz Üner• Aeroplano

Atilla Kuzu: Zoom Tpu olarak iç mekan pratiklerimizi her projede biraz daha ileri seviyeye taşıyoruz, ya da taşımaya çalışıyoruz. Bu noktada iç mekan kurgularımızda kullandığımız üniteler, (banko, oturma elemanı vb), her ne kadar o mekana ait o mekanın bir parçası olsalar da, ait tasarımlarımızı başka bir isim altında bir koleksiyon oluşturma fikri, ilk kurulduğumuz yıllardan bu yana vardı.

Marka

Deniz Üner• Bendy

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Atilla Kuzu • Alfalfa

114


Deniz Üner• Angle Magic

Ozon Design bir anlamda Zoom TPU’da yaşadığımız proje süreçlerimizde, projeyi oluşturan bileşenlerin fonksiyon ve işverenlerimizin beğeni ve isteklerinin getirdiği kısıtlardan arınıp kendimizi daha özgür hissettiğimiz bir platform oldu. Ergonomiyi, konforu, estetiği, alışkanlıklarımızı, koşullanmışlıklarımızı sorgulamaya çalıştığımız bir platform. Hedefimiz sadece iç pazarlar değil, dış pazarlar da Ozon için düşündüğümüz tasarımların kendine nasıl bir yer bulacağını görmek istiyoruz.

Yunus Emre Kara• Spin 115


Levent Çırpıcı • T80

Levent Çırpıcı: Daha önce de belirttiğimiz üzere öncelik mesleki pratiklerimize yüklediğimiz giderek de ideamız olarak ölçekler arası çalışma mottosu bizi ürün tasarımı konusunda daha da beklentili hale getirdi.

Levent Çırpıcı • T50

Doğal olarak, proje çalışmalarımız esnasında yerine özel birçok ürün yapma halimiz bizleri bu çalışmaları belli bir düzenleme ile endüstriyel boyuta taşıma düşüncesine itti. Sonunda da tasarımlarımızı öncelikle bir tasarım havuzu yaratarak karşılaştırmalı bir süzgeçten geçirerek, nitelikli, ayrıcalıklı, atıfta bulunanlar olarak ele almaya yöneltti.

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Marka

Koleksiyon böylelikle oluşurken “reddot” tarafından bir ödül & finalistler ile de değerlendirilmiş olduk. Bu durum yolumuzun farkındalığı açısından motive olduk. Bu motivasyon ile bir sonraki aşamalara doğru ilerliyoruz.

116

Atilla Kuzu • Tela


117


Konut Projesi

Locca Bodrum Temmuz - Ağustos 2015 #52

Ömer Kumova İnşaat’tan Bodrum’un incisi Turgutreis’e yepyeni bir değer

118

Bordumlu olmak ayrıcalıktır. Locca Bodrum böyle ayrıcalıklı bir bölgede, kendini daha da farklı ve özel hissetmek isteyenler için oluşturulmuş bir yaşam alanı. Türkiye’nin incisi Bordum’da bir ‘loca’ konforu sunması ise projeye ismini veriyor.


Locca, öncelikli olarak denizin yeşile kavuştuğu özel coğrafyasıyla dikkat çekiyor. Temiz hava ve manzara Locca sakinlerinin yaşamına her daim eşlik ederken sadece 22 yapının yer aldığı projede, her ayrıntı incelikle detaylandırılmış. Locca Bodrum özetle mutlak memnuniyetin, mutluluğun konut sahiplerine yaşatılmasını amaçlayan değerli bir proje olarak karşımıza çıkıyor.

119


120

Temmuz - AÄ&#x;ustos 2015 #52

Konut Projesi


Turgutreis’in tam karşısında yer alan Çatal adası inanılmaz bir manzara sunarken özellikle gün batımında büyüleyici bir görünüme kavuşuyor. Projede iki tip villa bulunuyor. A tipi villalar ortalama 1.000-1200 m2 arsa üzerinde kurulmuş, tek kat ve özel yüzme havuzlu olarak kurgulanmış. Eşsiz manzarası ve bahçe peyzajı ile kendinizi özel hissedeceğiniz bir yaşam alanı ortaya çıkarken, B tipi villalar ise dubleks ikiz villa olup yeşilliklerin içinde sunduğu deniz manzarasıyla ev sahibine huzur veriyor. Tüm Locca Bodrum projesinde villa tiplerine göre açık ve kapalı otopark alanları planlanmış.

121


Konut Projesi Temmuz - Ağustos 2015 #52

122

Locca Bodrum, giderek betonlaşan dünyada doğaya her daim temas etmek, hayattan keyif almak, Ömer Kumova İnşaat güvencesi ile geleceğe yol almak isteyenler için Türkiye’nin incisi Bodrum’da mutluluk ve huzur vaat ediyor.


123


7

yaşındayken Yeşil Türbe’nin mücevher gibi ışıldayan duvarı yüzüne yansıdığında tanışmış çiniyle ve böylelikle başlamış hikayesi… Ona dokunduğunda kendisine fısıldadığı sözcüklerin peşinden gitmiş bunca yıl, yılmadan yorulmadan… 45 yıldır profesyonel kariyerinde çininin bu topraklardaki değerini, kendi deyimi ile “Sultanların Mücevherleri”ni gerçek değerine ulaştırmak için çalışmış bir duayen Turgut Tuna… Kurucusu olduğu Çini Çiftliği’nde çinilerin arasında kendisiyle yaptığımız tarihe yolculuğumuzdan güzel bir kesit…

Söyleşi

Sultanların mücevherleri

Turgut Tuna

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Turgut Tuna 1945 yılında Bursa’da doğdu. Çocukluğundan beri ilgisini çeken Çini’nin eğitimini, İstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu, Seramik bölümünde (1966-1970) aldı. Öğr. Gör. Faruk İşman ile Alman Bauhaus ekol sanatçılarından Dr. Karl Schlamminger ve Ralph Bush ‘un öğrencisi oldu. Öğrenimi sırasında İlk bilimsel çini çalışmalarına da hocası Prof. Hakkı İzzet’in teşviki ile yönelmiştir. O günlerden başlayan AR-GE çalışmaları eğitimden-üretime kesintisiz devam etmektedir. 2002 yılında Yüksek Lisansını, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsünde “Ebul Kasım” Çini Defteri’nin Teknolojik Analizi” tezini vererek tamamladı. Arkeolojik kazı alanlarından restorasyona, laboratuardan porselen sanayii de dahil (1971-1975 İstanbul Porselen), üretimdeki çeşitli kademelerden geçerek uzmanlaşan (restoratör, modelör, laborant, işanalisti, yönetici, planlamacı, kurucu, eğitimci ve danışman) ve bir marka olan TURGUT TUNA 1976 yılında başladığı atölye çalışmalarına eşi seramik ve resim sanatçısı Şebnem Tuna ile beraber, Bursa’da ‘TURGUT TUNA ÇİNİ ÇİFTLİĞİ’nde kültür araştırıcısı olarak birikimlerini yapıtlarına aktarmaya devam etmektedir.

124


125


Temmuz - Ağustos 2015 #52

Söyleşi

Çininin sosyolojisi üzerine bu aralar yoğun bir çalışma içinde olduğunuzu duyduk, biraz sosyolojik kısmını açabilir miyiz çininin?

126

Çini sosyolojisi, ekonomisi ve çininin kültürel değerleri ile ilgili çok geniş bir alan var. Bunların sadece bu güne kadar ya teknik boyutu ya artistik boyutu incelendi. Çiniyi bu kadar küçük bir alana sıkıştırmak onu pek doğru değerlendirmemek anlamına geliyor. Çininin sosyolojisi dediğimiz vakit hangi toplumsal kesime hitap ediyor diye bakmak gerekiyor. Çininin bilindiği gibi üç faili var. Birisi onu yapan, ikincisi onu satın alan, üçüncüsü de aracı. Çini aslında tamamen inovatif bir ürün, neyin inovasyonu dediğimizde; porselenin inovasyonu. Diyeceksiniz ki porselen daha dayanaklı bir şey değil mi? Şu açıdan bakmamız gerekir, yüksek derecelere çıktığımızda seramiğin sıraltı renkleri 3 ya da 4 renkle sınırlı kalıyor. Ama bu derecede 7 renk kullanabiliyorsunuz derece düştükçe de renk sayısı artıyor. Niye porselen değil de bunu yapmışız. Bildiğiniz gibi porselen 18. yy başında Avrupa’da yapılabildi. Bunun sebebi yüksek ısı teknolojisinin o senelerde keşfediliyor olması. Çin’den başka hiçbir yerde bu yok. Yüksek ısı teknolojisi ürünler, metaller de dahil hep Çin’den geliyor. Diğer uygarlıklar ne yazık ki hep 1000 -1200 derecede kaldılar ve üzerine çıkamadılar. İznik’teki çini fırınlarının çoğunda tuğlaların erimiş olduğunu görüyoruz. 3-4 defa kullanıldığında fırın cehennemliği dediğimiz alan eriyor. Bundan dolayı porselen görünüşlü Türklere has bir seramik türü ortaya çıktı ve bütün dünyayı sardı. Aslında porselene rakip olsun diye yapılmış bir şey. Fakat bu yapılanlar halk için değil hepsi sultan ve erkanı yani elit zümreler için yapılmış. 19. yy başına kadar bu zümre tanrının gölgesi olarak kabul edilmişti. Onun için onlara yakışan müstesna seramikler yapılmalıydı. Bu yapılan seramik eşyalar sultanlar içindi.

Dikkatle bakıldığında aslına uygun yapılmış yapay mücevher. Bir simya ürünüdür, simya düşüncesinin ürünüdür onun için de altın değerindedir. Sadece değerli olanlara sunulan eşyalar grubuna girerler. Tören eşyalarıdır. Yas törenleri, kabul törenleri ve sünnet düğünleri, tapınma mekanları gibi devletin işlerinin yürütüldüğü saraylar gibi devletin şaşaasını, dokunulmazlığını, lüksünü, zarafetini gösterecek başka toplumlara kendinizi anlatacak üstün taraflarını gösterecek bir vasıta olarak çini kullanılmıştır. Toplumsal olarak baktığınızda İznik çinilerini sarayın prestij gerektiren alanlarına kaplamışlar. Hem kullanma eşyası olarak hem de tören mekanları için üretilmiş seramik eşyalar olmuşlar. Bu kadar önemli oluşunun nedeni ise ilk çağdan bu yana insanın taşla olan münasebeti. Biliyorsunuz ilk taş devrinde beslenme zincirinin en alt ucundayken insanoğlu bir gün korkuyla eline geçirdiği taşla kendini savundu ve birden bire herşey değişti. Taş onun kutsalı oldu. Çünkü hayatı ona bağlıydı. Derken onu şekillendirmeye başladı. Yonttu, kesici dişine benzer baltalar yaptı. Çünkü insanın böyle bir buluşu soyutlama, kendine uydurma gibi bir yetisi var. Sonra o buluşları bir araya getirip icatlar yapmaya başladılar. Mesela bunları yapan kişi kilin şekillenebileceğini fark etti. Bir gün büyük olasılıkla çünkü ben öyle farkettim; çömlekçi arıyı gördüler ve çömlekçi arının çömlek yaptığını fark edince onlar da kendi ihtiyaçları olan kabukları yapmaya başladılar. Tabi bu ilişkileri insanlar kuramadığı için koptukları için atalarımız nasıl buldu bunu, bu güne nasıl geldi diye düşündüler.


Seramiğin ortaya çıkış hikayesi toplumlara gore değişiyor. M:Ö 12006000 yılları arasında dünya toplumlarının hepsinde bunu farkedip üretmeye başladılar. Hepsi aynı anda garip bir biçimde zaman olarak hepsi aynı anda değil elbet, toprağa yerleşme ile birlikte oldu. 100 yıl içinde çömlekli hayata geçtiler ve bunları yapmaya başladılar. Ateşi keşfettiği için kili pişirdiğinde taştan kabuklar yapmaya başlamışlardı ve bunları da içmede saklamada kullanmaya başladılar. Ve o esnada bir şey farkettiler, taşları… Taşlar hep onların ilgilerini çekiyordu ama bu mücevher olarak alınan taşlar çok ilgilerini çekti ve hepsini tanrıların lütufları olarak gördüler. Her tanrıya bir taş ithaf etiler, aynı zamanda burçların taşları da o zamanlardan kalma birer düşüncenin ürünüdür. Toplumun içinde bu mücevher yapma beğenisi giderek onun yüzeyini parlatmaya parlak tutmaya ve benzerini yapmak gibi bir uğraşıya girdiler. Bunu başaran toplumların önünde geliyoruz. Nedeni de madencilik sanatı ile uğraşmamızdır. Çünkü madeni ergitirken külle maden cevherinin içinde var olan kuvars birleşerek taşı oluşturdu. Bunu düşünerek yapmamışlardı bir tesadüftü bu. Ama sonrasında döküm esnasında kalıba bulaştığını görünce sırlayabileceklerini anladılar. Çubukla üzerini toplarken onu şekillendirilebildiğini gördüler. Sonra soğutarak cam objeleri yapmayı öğrendiler. Bunlar hep seramikten sonra. Bu camı seramiğin üzerine uygulayarak yeni bir ürün yaptılar. Üzerleri değerli taş ışıltılı kaplar… Bu da önemli bir buluştu ve önemli insanlara verildi. Kabile başkanlarına hatta tanrılara sunuldu.

Çininin ülkemizdeki serüvenini dinleyebilir miyiz sizden? İznik’teki atölyeler şeçkin malzemelerle ve pahalı boyarlarla yapıyor ürünlerini. Sultanlara yapılan çiniler İznik’te yapılıyor. Diğer şehirlerde de onları kopyalayan atölyeler oluyor. Tabi ki sultanlara yapılan çiniler ile normal kişilere yapılan çiniler arasında fark var. Halka yapılan çinileri küçümsediğim anlaşılmasın kesinlikle. Avrupa’da porselen yapılmaya başlanınca İznik’teki yer kapandı. 1711’lerde Avrupalılar çiniden daha güzel bir şey yapabileceklerini sandılar ama fazla renk yapamadılar, sadece mavi beyaz. Daha sonra yeniden İznik çinisine dönüldü ama aradan 10 sene geçmişti. Sanayi devrimi Avrupa’da olurken bizde olamadı ve yaşanan ekonomik sıkıntılardan dolayı, saray kendi bünyesindeki atölyelerinin bütçesini sağlayamadığı için İznik’teki çini atölyesi kapatıldı. Bir kısmı diğer şehirlere bir kısmı da çiftçiliğe döndü.

Tabi bu ışıltının pırıltının bir ayarı olmalı bir ölçüsü var. Bu ölçü de kuvars kristalinin parıltısı biçiminde olmalı. Çok parıltılı olursa siz parıltıdan kabın üzerindeki deseni göremezsiniz. Ve ışık öyle hareket etmeli ki kabın yüzeyinden kabın içine doğru geçsin aynı porselendeki gibi… Aslında boyanın altındaki astarın içinden geçer ve ışıklı pano gibi desenleri aydınlatır ama alttan. Bu yüzden bir derinliği vardır.

127


Daha sonra saray 1721’de gelen talepler dahilinde yeniden atölye açtırdı ama eskisi gibi çiniler yapılamadı en fazla Kütahya’da yapılanlar kadar çiniler oldu. Sultanın çinileri değildi onlar. Ve daha sonra Avrupa ile rekabet etsin diye Yıldız Porselen Fabrikası kuruldu sevr destekli. Bu fabrikada da hem çini hem porselen geliştirilmek istendi ama ikisi de istenilen seviyede olmadı. Birçok porselen ressamımız yetişti bu arada, iyi bir koleksiyonumuz oldu. 60’lı yılların başında Kale Porselen, İstanbul Porselen, Eczacıbaşı derken Türkiye’ye hızla yeniden yayıldı. Geçmişle alakalı olan ürünlerimiz yeniden yeşermeye başladı. Birçok okullar açıldı.

Söyleşi

Ve bir okul tadında Çini Çiftliği… Biraz da sizin oluşumunuzdan bahsedelim. Bizim de sultanların atölyesine, o dönemin düşüncesine sadık kalarak yapmak istediğimiz bir sürü çalışmamız var. Bunları hem üniversitede hem de buraya gelen çalışma arkadaşlarımla onlar da benim öğrencilerim onlarla beraber yürütüyoruz. Ortaya tadı tuzu yerinde o mantalitede ve bizim kültür ruhumuza uygun düşüncede bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Gelecekte nasıl ürünler olmalı, onları takip ediyoruz. Bugünün çinisi nasıl olmalıdır ile ilgili tezlerimiz var onları gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Böylelikle birşeyler güncellenirken yarın da neler yapabiliriz gibi ayakları yere basan projeler yapmaya çalışıyoruz. Devletin de bu konuda destek vermesini yıllarca istedim ama ya hazır değillerdi ya da ben anlatamadım. Sonucunda bir örnek kalsın diye, nereden başlayacaklarını bilsinler diye gerçeğinin izinden giden bir örnek oluşturdum burada...

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Biz bir vakıf olmaya hazırız. Bu arada iyi de vergi ödüyoruz. Bütün mücevherciler bunu yaparken biz simyanın mücevherlerini yaptığımız halde vergi ödüyoruz. Bu anlaşılamadığı için ödenen bir paradır. Böyle bir kıyam olamaz çünkü fark etseler bunu yapmazlar diye düşünüyorum. Sanırım ben sesimi duyuramadım bunu hep anlatmaya çalıştım ama olmadı. Hala umudumuz var, bunu da belirtmek isterim.

128


Biz bu oluşumda 3 kardeşiz. Büyük ablam, küçük ablam ve ben. Eşim ve bir öğrencim de dahildir takım çalışmamıza. Hem labaratuvar çalışmalarını beraber yürütüyoruz hem fikirlerimizi tartışıyoruz çünkü ciddi biçimde eleştiriler gelmeli ki toplum içine çıkarabilecek fikirleriniz olsun. Bu tür bir uğraş Avrupa’da bir kaç yerde var o da devlet destekli onun haricinde dünyada böyle bir örnek yok. Burada bizim tek desteğimiz üretilen üründen kazandığımız para. Biz buradan kazandığımız paranın vergiden kalan kısmının yüzde altmışını araştırmalarımız için harcıyoruz yüzde kırkı ile de geçinmeye çalışıyoruz. Kendimizi tek kişilik orkestralara benzetiyorum. Sırtında davulu, ağzında mızıka, elinde akordeonu ile… Marifet gösteriyorsun ama yalnızsın. Veya Don Kişot gibi; vergi olayını yel değirmenleri gibi düşünürsek onlarla savaşmaya çalışıyoruz. Birgün bu kıyamı farkedebileceklerini umut ederek devam ediyoruz. Biz destekleneceksek eğer ciddi bakılması lazım yaptıklarımıza. Ne yaptığımız ile ilgili gerekli yerlerde uluslarası sempozyumlarda panellerde konuşuyorum. İspanya mesela bunu sübvanse ediyor. Orta Avrupa aynı şekilde. Çünkü kendi kültür değerlerini üretiyorlar ve detekleniyorlar. Mesela orada bir sarayın çinileri yapılıyordu ve o döneme ait çinileri üretemediler biz de dedik ki gönderin yapalım. Burada yaptık o çinileri… Yani bu kadar sentez labaratuarına sahibiz. Onun için benim buradaki bitirme tezim Yeşil Türbe idi. Gene ne tesadüftür ki çiniye merakım Yeşil Türbe ile başladı 6 yaşındayken. Babamla, 7 yaşına bastığımda okula yazdırılmak için Bursa’ya gelmiştik. Birden yüzüme bir ışık geldi döndüm baktım Yeşil Türbe’nin doğu duvarı pırıl pırıl parlıyor. Babama şaşkınlıkla “bu ne böyle” dedim.

“Çini diyorlar adına, renkli cam kaplıyorlar ben o kadarını biliyorum ama eğer merak ediyorsan bunun okulu vardır üniversitede gider öğrenirsin” dedi. Böylelikle hayatıma girdi, daha doğrusu ben onu izlemeye başladım. Sonrasında Bursa’daki bütün çinili abidelerde, Bursa’daki kazılarda bulundum. Orada gördüğüm seramikler bana çok şey öğretti. Garip bir şey aslında dokunduğunuz vakit o size bir şeyler anlatıyor, seziyorsunuz bunun adı ne bilmiyorum ama dokunduğunuzda o size bir şey yapıyor. Büyüsel bir şey değil ama bir elektriklenme gibi bir hikaye fısıldıyor sanki. Birden bire o dönemin hikayesinin içinde buluyorsunuz kendinizi. Peki bundan sonraki hedefleriniz neler? İstediğimiz şey bir çini müzesi yapmak ve hemen arkasına bir kütüphane yapmak. Bundan yararlanacak olan üniversitelerin gelip araştırmalarını yapmaları için de bir iki bungalow yapmak, bilimsel çalışmalarını rahatça yapabilmeleri için onlara rahat bir ortam hazırlamak hedefimiz. Daha çok çininin toplumsal getirileri ile ilgili çalışmaları ilerletmek istiyorum. Çiniyi aslında tanıtmak, göstermek, insanların hayatına sokmak amacımız. Kabul edip etmemek onlara kalmış, biz geçmiş kültürdeki sultan düşüncesini anlatmak niyetindeyiz. Size abartı gelen çiniler gerçek sultanlar için yapılmıştır. Bugünün gerçek sultanları kim? Onlar da entelektüellerdir.

129


Söyleşi Temmuz - Ağustos 2015 #52

130

Türk kültürüne boşuna hayran olmadım ben, çininin macerası çok, keşke her şeyi bu şekilde araştırabilsem. Giyim, kuşam, davranış, yemek yeme, yemek yapma, sağlık bununla ilgili insani olan her şeyin kendi standartlarına kendi çağlarına ve bu çağa göre hiç de geri değil. Bir inovasyon var ve bu inovasyon koşullara göre değişimler gösteren ve her koşulda da en iyisini yapma mantığına sahip bir şey. Onun için ortadaki seramikler hem teknik, hem artistik, hem teknolojik yani kültürün her alanında böyle bir incelik anlatıyor. Bu da iyi bir şey ve bilinmesi lazım, işte bu zamanın entelektüelinin tarifi bence bu. Bu zamanın sultanları ve biz de şimdiki zamanın sultanlarına çiniler yapıyoruz.


131


Mekan

Kahwet Fairuz Temmuz - Ağustos 2015 #52

Bir Lübnan hikayesi…

132

“Lübnan şarkıcılığının First Lady’si” diye anılan ve Arap ezgilerini Batı ezgileri ile birlikte yorumlayan, ünlü Lübnanlı şarkıcı Fairuz, anneannesinin meşhur yemeklerini, şarkıları gibi herkese ulaştırma isteğiyle yarattığı Kahwet Fairuz için kendi gibi doğu ile batının muhteşem sentezi İstanbul’u seçmiş.


133


Mekan

Fairuz’un ikonu, logosundan da anlaşılacağı gibi “Fes”… Tatlılardan, aydınlatmalara, taburelerden duvarlara kadar uzanan her yerde fes var. Duvardaki Fairuz’un, Avrupai görünümüyle birlikte taşıdığı fesli enstelasyonu mekanın konseptini, ruhunu en iyi anlatan detaylardan biri.

Çapamarka’nın yeni mekanlarından biri olan Kahwet Fairuz’un dekorasyonu da Çapamarka yaratıcı ekibi tarafından gerçekleştirilmiş. Mekan renk cümbüşünün içinde ahşap zeminleri ile de dikkat çekiyor. Aydınlar Parke tarafından uygulanan lamine parkeler mekana ayrı bir sıcaklık katıyor.

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Anneannesinden öğrendiği geleneksel Ortadoğu yemeklerini, Batı kültürüyle harmanlayıp Fes Food adıyla (ama asla Fast Food değil) misafirlerine sunan Fairuz, eski ‘kahve’ anlayışını güncelliyor.

134


Doğduğu topraklara kökleriyle bağlı bir Lübnanlı müzisyenin doğu ile batı arasında kurduğu o muhteşem köprünün dengeli, güçlü ve değerli izlerini buluyorsunuz Kahwet Fairuz’da. 135


Mekan Temmuz - Ağustos 2015 #52

136

Mekanın içinde bir de Fairuz Design Store bulunuyor. Pop-art bir yaklaşımla tasarlanan mekanın geneline yayılan hava, bu bölümde kendini daha çok hissettiriyor. Takılardan yastıklara, aydınlatma ürünlerinden t-shirtlere uzanan birbirinden neşeli, renkli özel Fairuz Koleksiyonlarını hatıra olarak almanız mümkün. Mağazanın kreatif ortaklığını ise Didem’in İzi markası üstlenmiş durumda.


137


Temmuz - AÄ&#x;ustos 2015 #52

Mimar DilĹ&#x;en Toker

138

Dekorasyon Ev


Bademli’de ev sahiplerinin tercihleri doğrultusunda, klasik avangard tarzda kurgulanan bu evin tasarımı mimar Dilşen Toker’e ait. Kaba inşaat aşamasında projeyi devralan mimar, 4 katlı ve yaklaşık 550 m2 olan bu evde mimariden kaynaklı bazı zorlamalarla karşılaşmış. Salonda ve yatak odalarındaki üçgen formlar mobilya tercihlerini de etkilemiş.

Beyazın gücü 139


Tasarımda oluşturulan şeffaf geçişlerle eve gelen konukların, direkt bahçeyi algılamaları sağlanıyor. Giriş rüzgarlıkta iki taraflı vestiyer dolapları bizi karşılarken cam bir kapı ile hole geçiliyor. Bu holden evin her yerine bir noktadan ulaşılabiliyor. Mimar bu geniş alanları zeminde Bianco Carrera ve Karacabey siyah mermeri Söğüt Gold ile süslemiş. Tavanlarda da hareketli kartonpiyer oyunlarını varak ile işlediğini görüyoruz.

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Dekorasyon Ev

Misafir wc evin en iddialı bölümlerinden biri. Duvarlarda varak ve siyah renkli duvar kağıtları kullanılırken aynı renk uyumu vitrifiyelerde de göze çarpıyor.

140

Oturma odasında ise daha fazla konfor ve rahatlık hakim. Oldukça büyük ve rahat köşe kanepe özel olarak Zebrano’ya yaptırılmış. Berjerler daha önceki evde kullanılan ürünler fakat burası için yeni kaplama yüzleri ile karşımıza çıkıyor. TV ve şömine modülü mimar tarafından komple mermer olarak tasarlanmış. Az eşya kullanılarak ferahlık hissinin korunduğu bu oda da, salon ve mutfak gibi tamamen bahçeye hakim.


Ev sahibesinin beyaza olan tutkusu mobilya tercihlerinde mimarı yönlendiren ana öğelerden biri. Oldukça geniş bir alana sahip olan mutfakta, dolaplar özel imalat ve mimarın kendi tasarımı. Tezgah Belenco, zeminde yine siyah ve beyaz mermer geçişleri bulunuyor.

141


Dekorasyon Ev Temmuz - Ağustos 2015 #52

142

Üst kat tamamen ev sahiplerine ayrılmış. 3 çocuklu genç bir çift olan ailenin üniversiteye başlayan büyük oğullarının odası siyah beyaz kurgulanmış. Giyinme odasından geçilen banyo bir hayli hareketli. Giyinme odası dolaplarında ve banyoda yatay formlar tercih edilmiş. Yatak başı ve karşı duvarda mimarın özel tasarımı ayna oyunları bulunuyor. 7. sınıfa giden evin ikinci oğlunun odası ise daha modern ve doğal malzemeler kullanılarak tasarlanmış. Meşe kaplamanın sıcaklığının hissedildiği odanın banyosu füme tonlarında ve oldukça yalın.


Evin küçük kızı ise oldukça romantik. Uçuk pembe ve uçuk yeşillerle bezenmiş romantik bir tasarım çıkıyor karşımıza. Hareketli mobilyalar Zebrano, diğer sabit mobilyalar ise mimarın özel tasarımı. Küçük kızın banyosunda da aynı etki devam ediyor. Duvarlarda vizon rengi dantel dokulu seramikler ile birlikte kullanılan pembe vitrifiyeler ise Bocchi’den.

143


Dekorasyon Ev

Geniş bir merdivenle diğer katlara bağlanan evde tüm alanlar ferah. Merdiven korkuluklarındaki ahşap ve cam birlikteliği de evin hoş detaylardan biri... Bu kattaki wc ise yalın hatlara sahip ve tüm seramik ve vitrifiyeler Hesapçıoğlu’ndan temin edilmiş.

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Ebeveyn yatak odası, tavan ve duvardaki mobilya ışık oyunlarıyla hareketlendirilmiş. Hayli büyük olan giyinme odasında, dolap kapaklarındaki hareketli formlar tek düzeliği bozuyor. Banyoda açık renkler tercih edilmiş, dolaplar ise özel imalat.

144


Bodrum katta; sinema odası, hamam, sauna, wc, mutfak ve çamaşırlık bulunuyor. Evin geneline göre daha yalın döşenmiş sinema salonunda büyük bir u kanepe bulunuyor. Sinema odası olarak düşünülen bu alanda tüm öğeler dengeli bir şekilde yerini alıyor. Hamamda ise Olimpico Strato mermeri, İznik çinileri ile birlikte kullanılmış. Çiniler tavanda da devam ederken, saunanın da bu projede hamam ile iç içe tasarlandığını görüyoruz. 145


Dekorasyon Ev

Evin tüm aydınlatmaları Işık Evi’nden alınmış. Salona girişte duvarlarda uygulanan füme ayna mekanı daha iddialı kılan detaylardan biri. Sürgü cam kapı ile girilen salonda pastel tonlar tercih edilirken tavan kartonpiyeri, çıtalarla hareketlendirilmiş.

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Evin diğer halıları ile birlikte salondaki İpek Halı Halıca’dan temin edilmiş. Tüm boya ve alçıpan işleri ise DMC Dekorasyon’a ait.

146


147


Dekorasyon Mekan

İç Mimar Emre Evrenos

Solera

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Bir şarap butiği

148

Solera’nın hikayesi aslında epey uzun zaman öncesine dayanıyor. Mekan sahibinin, uzun zamandır hayalini kurduğu ve gönül verdiği mesleğini icra edebileceği bir mekana sahip olma isteğini uzun bir süredir mekanın tasarımcısı Emre Evrenos ile paylaşması ile başlıyor. Ne zaman, nerede ve nasıl gerçekleşeceği bilinmeyen mekanın, tasarım hikayesi de böylelikle başlamış oluyor.


Boğazkesen ve Galatasaray’ı birbirine bağlayan yol üzerindeki bu mekan bulununca da hayaller gerçeğe dönüşüyor. Sokağın genel olarak yapısı bitişik nizam binalardan oluşuyor. Bu binalardan birinin giriş katında bulunan Solera, ilk etapta çok müsait görünmemiş tasarımcıya… 2.80 cm bir cephe, içeri doğru genişleyen 14 mt’lik bir derinlik ve 4 mt’ye yaklaşan bir yükseklik... Yerleşim ve kullanım anlamında dezavantajları olan mekanı nispeten küçük ve modüler masa ve oturma elemanları ile kullanışlı hale getirmeye çalışan Emre Evrenos’un tasarımı, bir şarap butiği olarak da hizmet verecek, satılacak ürünlerin düzgün ve albenili şekilde sergilenmesi ile şekillemiş. Hem ifadeli bir sunum hem de ürünün ışığı doğru alması için duvara dereceli olarak monte edilmiş şarap rafları mekanın ana özelliklerinden biri olmuş.

149


Genel olarak loş bir mekan. Gerektiği kadar ve gerektiği yerlerde kullanılmış bir aydınlatma sistemi uygulayan tasarımcı, ürünlerin aydınlatılması aynı zamanda mekanın da aydınlatılmasına yardımcı oluyor.

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Dekorasyon Mekan

Dip tarafta bulunan uzun masa ise hem güzel bir ambiyans yaratıyor hem de bir sosyalleşme alanı tanımlıyor.

150

Dekorasyonda, şarap evi veya butiği dendiğinde akla gelen ve her yerde gördüğümüz fıçı, eski tuğlalardan yapılmış kemerler, dökülmüş sıvalar vs gibi klişelerden uzak, aslında modern çizgilerle de istenilen etkinin verilebileceğinin üzerinde durulmuş. “Püf nokta, mekanı ve içerisinde yapılmak istenen işi samimi şekilde sunmak. Bu kullanıcıya direkt olarak geçen bir durum, bence bir mekanı başarılı veya başarısız yapan en büyük faktör bu” diyerek tasarıma yaklaşımını dile getiren Emre Evrenos mekanın da bu duyguyu taşıdığının altını çiziyor.


151


Nilüfer’in ilk kentsel dönüşüm projesi

BULVAR 224’te sona gelindi

Konut Projesi

Bursa’nın 1., Türkiye’nin 8. caddesi olan ve bulvar olarak bilinen FSM caddesinde yükselen Bulvar224, özgün mimarisi ile caddenin atmosferini değiştiriyor.

Temmuz - Ağustos 2015 #52

İç Mimar Hümeyra İlhan

152

Nilüfer Proje Tasarım firmasının, 1 Eylül 2014 tarihinde, FSM caddesi üzerindeki mevcut binaların yıkımı ile başladığı Kentsel Dönüşüm Projesi Bulvar224’te sona gelindi. 20.000 m2 inşaat alanı üzerinde 40 adet konut, 11 adet işyeri, 4500 m2 kapalı otoparkı, 2500 m2 yeşil alanı ile gerçek bir şehirli olarak cadde üzerinde hızla yükselirken, modern şehirciliğin ilkelerinin tamamı gözetilerek bol yeşil alan, sosyal donatılar ve çevresel bütün etkiler düşünülerek planlandı.


Eğlence yeme-içme, giyim ve diğer tüketim alanlarında yoğun ilgi gören Nilüfer’in kalbi FSM Bulvarı’nın göbeğinde, lokasyonu itibari ile yüksek ticari değeri olan proje, yatırımcılar için de cazip hale geliyor. Modern mimarisi ile bulvarda fark yaratan projenin geçtiğimiz günlerde örnek dairesi görücüye çıktı. 160 m2 olarak planlanan daireler Kasım ayında sahiplerine teslim edilecek. Aynı zamanda Bulvar224 projesinin de iç mimarı olan Hümeyra İlhan’ın tasarımını gerçekleştirdiği örnek dairede yalın çizgiler göze çarpıyor. Hareketli mobilyaları Classi’den seçen iç mimar, mutfakta İntema ile çalışırken, banyo dolaplarında ise Vitra tercih etmiş. Projenin genelinde de kullanılan bu ürünlere Porcelanosa ve Venis marka ithal seramikler eşlik ediyor. Modern bir yaşam alanı olarak kurgulanan projede parkeler ise Quick - step...

153


Tasarımda “sınırsız özgürlük”

Safi’e Furniture Design

Söyleşi

FA. Fatih Aydın MAE. Mehmet Ali Ercan

Keşfetmeyi, denenmemişi yapmayı, dünya kalitesini ulaşılabilir kılmayı hedeflemiş, sadeliğin içindeki renk cümbüşünün izinden gitmiş bir tasarım ofisi Safi’e Furniture Design... Pop-art ekolünün güçlü savunucularından olan ve yepyeni bir soluk olarak mobilya sektörüne yeni giriş yapan tasarım ofisi ile yaptığımız keyifli söyleşimiz; Dezinti. com- Mekan işbirliği ile sizlerle...

Dezinti Tasarım Danışmanlık www.dezinti.wordpress.com’dan söyleşiyi takip edebilirsiniz.

İlk ne zaman bir tasarımcı olduğunuzu fark ettiniz?

Temmuz - Ağustos 2015 #52

FA: Çocukken izlediğimiz çizgi filmlerdeki motosikletleri, kılıçları vb. şeyleri bahçemizdeki ağaçlardan yaparak aslında ne olacağımı belirlemişim.

154

MAE: Küçüklüğümden beri kendi odamı kendim dekore ettim. Tabii o zamanlar annemden yardımlar da almışlığım oldu ama kendisi bana bu konuda hep yol gösterdi.

2015 yılında işlerinizde yansıtabileceğiniz başka hangi tarafınızı daha keşfetmek isterdiniz? FA: Ben 2015’te iskeleti yapılmış çıplak bir binayı komple butik olarak yenilemek, tasarlamak isterdim. İstanbul’daki yeni yapılaşmaya zıt olarak Sarıyer’deki eski yalıları aslına uygun bir şekilde, karakteristiğini kaybetmeden butik otele çevirip kültürel mirasımıza sahip çıkmak isterdim. MAE: Aslında mimari bir eğitim almış olsaydım 2015’te bu konuda kendimi geliştirmek çok isterdim. Bugünlerde biliyorsunuz İstanbul çok büyük değişimler yaşıyor. Balat taraflarında eski ahşap evler yenileniyor. Şehir büyük bir mimari yenilenmede. Ben de İstanbul gibi muhteşem bir şehirde tarih ile modern mimariden sentez yapmak isterdim.


Mesleğinizde gelmek isteyebileceğiniz en son yer neresi olurdu? FA: Bence mesleğimin zirvesi benim tasarlama özgürlüğümdür. Zincirlerimi kırıp özgürce tasarladığım zaman benim için iş bitmiş demektir. MAE: Ben kendi markamı bir İtalyan, bir Fransız uluslararası markaların seviyesine getirmek istiyorum. Çok klişedir ya “neden bizden çıkmıyor?”. Gençler gelip bana sorsun nasıl başardın diye. Biraz da idolleriniz; en sevdiğiniz tasarımcı kim? Yerinde olmak istediğiniz kişi kim olurdu? FA ve MAE: Biz sokak sanatçılarını çok seviyoruz aslında tabii belli başlı tasarımcılar da var fakat özgürlük ve sınırların olmaması bizce sanatsal açıdan çok daha başarılı işlerin ortaya çıkmasını sağlıyor. Sizi en çok hayrete düşüren şey nedir? FA: Chester kanepelerin aynı ilk günkü gibi popüler olması ve de aynı rağbeti görmesi beni gerçekten hayrete düşürüyor. MAE: Avrupa bu kadar ilerlerken bizim aynı yerde sayıp sektörün Çin gibi kopyala yapıştır üzerinden yürümesi, ucuz işçiliğin sömürülmesi beni hem hayrete hem dehşete düşürüyor. Sizce günün en güzel saati nedir? FA ve MAE: Biz her zaman gece çalışmayı seviyoruz. Tabii ki ortak şehir yaşamından dolayı gündüz saatlerinde çalışıyoruz. Ama imkânımız olsa sadece gece çalışıp gündüz dinlenmeyi tercih ederdik. Ofisinizde bir gün nasıl geçiyor? FA ve MAE: Biz sabahları 9’da kalkıp 11’de işte oluyoruz. Butiğimiz 11’de açılıyor ve gece kaçta çıkmak istersek o zaman çıkıyoruz. Maslak’ta olmamızın en büyük avantajı çalışma saatleri özgürlüğü. Gecenin 2’sinde bile çalışsak şikâyet eden yok. Bu da bize büyük özgürlük yaratıyor.

Dünyanın nereleri daha sizin tarafınızdan keşfedilmeyi bekliyor? FA: Tibet ve Machu Picchu’ya gitmek çok isterdim. Tibet’te dünyanın çatısına çıkmak isterdim. Tibet’in binlerce yıllık kültürü gençliğimden beri ilgimi çekiyor. Inka’ların tarihi de aynı şekilde çok etkileyici. Adamlar nasıl bir sistemle nerelere neler inşa etmişler. Gerçekten çok büyüleyici. MAE: Afrika açıkçası benim çok ilgimi çekiyor. Oradaki doğa ve doğal ortam. Haftalarca safariye çıkıp kamp yapmak isterdim. Kenya ve Tanzanya’nın bakir kalışı, insan eli değmemişliği tek kelimeyle şahane. Yaratıcılığınızı cilalamak için ne yaparsınız; nasıl bir içsel motivasyon tarif edersiniz? FA: Zamansız bir atölye benim için en büyük motivasyondur. Benim için atölyemde olmak bana yetiyor. Kokusu, havasıyla atölyemi hiçbir şeye değişmem. MAE: Benim için seyahat etmek. Ben seyahat ettikçe, keşfettikçe kendime yeni bir şeyler katabiliyorum. Değişik malzemelerden ilginç tasarımlar ortaya çıkarmak, işte bütün mesele bu.

İç mimari projelerinizde hangi alanlarda projeler üretiyorsunuz daha yoğun olarak? FA ve MAE: Safi’e Furniture Design olarak biz örnek daire tasarımına ağırlık veriyoruz. Proje olarak girmediğimiz işlerde mimarlarla ortak çalışıp sadece hareketli mobilya yapıyoruz. Biz aslında müşterilerimizin hayal ettiklerini gerçeğe dönüştürmeye odaklı çalışıyoruz. Özellikle beslendiğiniz yayınlar nedir? Tasarım / mimarlık yayınlarının isimleri? FA ve MAE : Yurtdışı yayınları genelde takip etmeye çalışıyoruz. Ailemizin yarısı yurtdışında yaşadığından güzel yayınlara erişimlerimiz oluyor. Bu konuda aslında en çok yararlandığımız yer sosyal medya, özellikle instagram. Artık bütün yayınları oradan takip edebiliyoruz. İşlerinizi özetleyen kelimeleri sayarsak; neleri katarız? Ahşap, sürdürülebilirlik, kültür, sanat, vb? FA ve MAE: Tabii bizim asıl kullandığımız kelime “hareketli mobilya”. Bunun dışında ahşap ve metalin mükemmel karışımı da var. Biz yaptığımız tasarımlarda ilk olarak kendimizde şunu sorguluyoruz. “Ne kadar kullanışlı ve ne kadar ulaşılabilir?”

155


Size bugüne kadarki en büyük özgüveni ve doygunluğu sağlayan işiniz ne oldu? FA ve MAE: Yaklaşık bir ay önce Maslak’ta yeni açılan bir sanat galerisine ürünlerimizi verdik ve farklı farklı insanlardan gelen geri dönüşler gerçekten çok etkileyici ve güven tazeleyici oldu bizim için. Hangi kültürlerle ortak bir şeyler peşindesiniz? FA: Kişisel olarak ben İtalyan kültüründen etkileniyorum zaten bizim kültürümüze de çok benziyor. Bizim sektörde öncülüğünü hak ediyor. Deri ile ahşap uyumunu çok güzel yansıtıyorlar ve tabii kalite farkı da doğal olarak ortaya çıkıyor. MAE: Ben daha çok Fransız ekolunu seviyorum. Mesela 19, yüzyıl tarzı Fransız mobilyasını Andy Warhol gibi pop-art veya street-art ile harmanlamayı seviyorum. Ürünlerinizde kullanmayı en çok sevdiğiniz malzeme nedir?

Projelerinize başladığınız masa hangisi, bitirdiğiniz yer neresi?

FA ve MAE: Ürettiğimiz koltuklarda deri kullanmayı tercih ediyoruz. Gerçekten kumaşa göre bir kalite farkı ve görünüm farkı katıyor. Kumaş ürünlerimizde kendimize ait özel baskı kumaşlar dizayn edip kullanmayı ve yeni konseptler üretmeyi tercih ediyoruz ki bu kadar çok mobilya markası içinde bir farkımız olsun.

FA ve MAE: Tasarım yaparken biz genelde en büyük tartışmalarımızı kafamızın içindeyken yaşıyoruz. Eğer kalıba maket olarak doğru yansıtabilirsek bir problemimiz kalmıyor.

Tasarımlarınızı en çok etkileyen etmen nedir? Ya da şöyle de sorabiliriz; hayatınız boyunca işinize / yaratım sürecinize etki ettiğini düşündüğünüz “şey/durum/kişi/duygu” nedir? FA ve MAE: Bizce burada önemli olan şey birebir isimlerden ziyade ekoller. Doğallık ve sadeliği lüks ürünlere yansıtmak, harmanlamak... Bizce işin püf noktası burada. FA: Mehmet Ali’nin aksine ben daha çok İtalyan ekolünü seviyorum. Deri ile doğallığın uyumu beni çok etkiliyor.

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Söyleşi

MAE: Ben daha çok Fransızları seviyorum. Biraz neo-klasik ürünler bunların street-art ya da pop-art ekolleriyle birleşimi beni çok etkiliyor.

156

İşlerinizi kimlerle tartışırsınız? Özellikle kimlere danışır, kimden “onay” almak istersiniz? FA ve MAE: Biz genelde kendi içimizde tartışıyoruz. Herhangi bir tasarımı üretime geçmeden önce enine boyuna etraflıca tartışıp ondan sonra üretime geçiyoruz. Hayallerinizi süsleyecek proje ne olurdu? FA: İstanbul’da herkesin özgürce hareket edebileceği içinde kafeler, oyun alanları barındıran bir park dizayn etmek istiyorum. MAE: Benim için en büyük proje Safi’e Furniture Design’ın bir global marka olmasıdır. Bu yüzden zaten insanların alırken düşüneceği farklı konseptler tasarlıyoruz.


Kariyer çizginizde bir “evrim” ve “devrim” tanımlayabilir misiniz? FA ve MAE: Bizce Türkiye’de bizim sektörümüzde öyle bir devrim olduğunu düşünmüyoruz. Maalesef sektörün yüzde doksanı yurt dışından kopyala yapıştır metoduyla ilerliyor. Biz de Safi’e Furniture Design’da kolay olanı değil zor olanı seçtiğimiz için aslında şu anda bir evrim sürecindeyiz. Tasarım-konjonktür ilişkisinde; kendi tasarımlarınızı hangi kelimelerle ifade etmek isterdiniz. Savaş, barış, sol, sağ, vb? FA ve MAE: Biz Safi’e Furniture Design olarak en çok bizi etkileyen akımlar pop-art kültürü oldu. Pop-art akımı aslında 60’larda ilk ortaya çıkarken size tasarımcı olarak çok büyük özgürlükler tanıyor. Andy Warhol kola kutuları ne kadar ünlüdür ve herkes tarafından bilinir.

İşte bu tasarımdaki özgürlüğün uç noktasıdır. Biz de aslında aynı şeyi Maslak sanayide yansıtmaya çalışıyoruz. Çünkü Batı medeniyetinden bir şeyler alırken kendi özgünlüğümüzü de kaybetmememiz lazım. Sizce global gündemin şekillendirdiği kullanma eğilimleri nasıl? FA ve MAE: Global gündem tabii ki moda olarak yansıyor. Türkiye’de bu durum kültürel altyapıdan ziyade kişisel zevkler üzerinden yürüyor. İnsanlar sosyal medya üzerinden beğenip ben bunu istiyorum diye gelebiliyor. Neden Safi’e? Biraz isim hikayenizden bahseder misiniz? FA ve MAE: Fatih’in kızının adi Safiye. Biz de klasik Türk duygusallığımızla biraz oynama yaparak Safi’e koyduk ismimizi. Yani isim babamız aslında kızımız.

Önümüzdeki dönem nasıl bir koleksiyon üzerine çalışmayı istiyorsunuz? FA ve MAE: Artık 2015’in ortasındayız bundan sonra 2016’ya çalışıyoruz aslında. Bu donem biz biraz otantik tasarımlara girmeyi planlıyoruz. 70’lerde moda sektöründe Yves Saint Laurent’in yarattığı akım yeniden geri dönüyor. Aslında farklı sektörler fakat ilham verebiliyor. Safi’e’nin “boyutları” ve “sınırları” nedir? FA ve MAE: Bizim firma mottomuz zaten “sınırsız özgürlük”. Sınır, müşterilerimizin istekleri ve hayal kapasitelerine bağlı. Yani bize gelen müşteri aslında kendi sınırını çizmiş oluyor. Biz sadece isteklerini hayalden gerçeğe dönüştürmeye çalışan isçileriz.

Türkiye sizce büyük bir pazar mı mobilya açısından? Neyi eksik ve neyi gereğinden fazla peki? FA: Türkiye gerçekten çok büyük bir pazar. Nüfusun 25 sene sonra 100 milyon olacağı tahmin ediliyor. En kaba ortalama hesapla her ailenin 4 kişi olduğunu hesaplarsak 25 milyon hane yapar. Bunun da sektöre pozitif yansıması oluyor haliyle yoksa neden bu kadar çok mağaza açılsın. Düşünsenize İstanbul’da iki tane devasa mobilya sitesi var. Kaliteleri ve ürettikleri tartışılır fakat demek ki böyle bir talep var. MAE: Bence fazlasıyla taklit var. Kendi özgün tasarımlarımızı çıkarmak yerine kolay olana kaçıyoruz. Benim anlayamadığım şey biz neden bir Fransa ya da İtalya gibi olup globalleşeceğimize neden Çin gibi ucuz işçi gücümüzü kullandırıp kopyala/yapıştır modeliyle tam lakabıyla köşeyi dönme peşindeyiz, anlayamıyorum.

Mevcut koleksiyonunuz hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? FA: Benim vazgeçilmezim deri işlerimiz. Amerikan teklileri çok seviyorum çalışması çok zevkli oluyor. Kalitesiyle gerçekten farkı hissedebiliyorsunuz. Bunu pop-art ile birleştirmek de en keyifli yani. Bazen sabahlara kadar değişik desenler aradığım veya çizdiğim oluyor. MAE: Ben Audrey koltuklarımızı ve Serenity kanepemizi çok beğeniyorum açıkçası. Tasarım aşaması bayağı uğraştırıcı oldu. Özellikle Serenity’i yaparken matematik ve geometriden yararlanıp insanın oturum açıları ve oturduğunuz pozisyonda hangi noktalarınızın koltukla daha fazla temas ettiğini ölçerek hakikaten insanın içine oturduğu anda huzur veren bir koltuk yarattık. 157


Mevsim Yaz 2 Sanat Sergisi

A

rt’ı Mekan Mimarlık ve Dekorasyon Dergisi olarak Armaggan Art & Design Gallery işbirliğiyle Bamboo Park’ta geçen yıl ilkini gerçekleştirdiğimiz Mevsim Yaz Sanat Sergisi’nin ikincisini 04 Haziran - 04 Temmuz tarihleri arasında sanatseverlerle buluşturduk.

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Etkinlik

Yavuzlar Mobilya ana sponsorluğunda gerçekleşen serginin, açılışı Armaggan sanatçılarının da katıldığı kokteyl ile başladı, ardından canlı orkestra eşliğinde devam eden davette Bursa iş dünyasının ünlü simaları ve çok sayıda sanatsever geceye yoğun ilgi gösterdi. 4 hafta boyunca devam eden sergi kapsamında geçen yıl olduğu gibi bu yıl da workshoplar ve atölyeler gerçekleştirdik.

158


20 Haziran Cumartesi günü Nilgün Sabar ile Yaratma Cesareti Workshop’unun katılımcıları estetik kaygılardan uzak saatler geçirdiler.

29 Haziran Pazar günü Ressam Hüseyin Rüstemoğlu’nun Çocuklarla Sanat Atölyesi ise keyifli, neşeli, enerjik ve rengarenkti. 159


L İ ‘1 5 A V İ T ES F T A UZ M SAN M E T - 04 N A R İ Z 04 HA

Etkinlik

Özge-Asutay Güleç

Fatoş Altıntaş Yılmaz, Başak Kuyumcu Kumbay

Rana Özhamarat, Selma İpekdokuyan

Temmuz - Ağustos 2015 #52

Melih Özden Ural, Semih Ural

Özlem-Erman Ilıman

160

Sinem Erenus Muhtar, Tolga Muhtar

Nesin-Hande Yılmaz


Alara-Tülin Türkün

Güneş - Kaan Dimili

Leyla Olgaç Kamalı, Abdullah Kamalı

Merih Gürer, Murat Taşdelen

Özlem-Nezih Bağcı

Didem-Emre-Bade Çelik

Ece-Aykut Uyanıklar

Hayri İşçimen

Petek Kuban

161


MOBİ Yalova Yolu 14.Km Sanayi Cad. No: 4 T: 0 224 267 06 48 www.mobi.com.tr MIELE F.S Mehmet Mah. Sanayi Cad. No:624 Osmangazi / Bursa T: 0224 224 09 09 www.miele.com.tr VANESSA İnegöl-Bursa Karayolu 13.Km İnegöl / Bursa T:0224 731 33 62 www.vanessa.com.tr OSSA İzmir Yolu No: 166 Nilüfer / Bursa T:0224 453 40 00 www.ossadesign.com.tr KAAS Mudanya Cd. Organize Sanayi Yolu No: 111 Nilüfer / Bursa T: 0224 240 20 04 www.kaas.com.tr AYDINLAR PARKE Balat Mah. Sanayi Cad.(Mudanya Bulvarı) 54.Sok. Office 4200 İŞ Merkezi No:47 Nilüfer / Bursa T:0224 452 10 13 GSM:0542 243 89 14 www.aydinlarzemin.com

BERK MEKANİK

MODERN YAPI

MOBİLİYUM

İhsaniye Mah. Tuna Cad.

Alaahattin Bey Mah. İzmir Yolu

Çetinkaya Sit. No: 1-2

Yeniceköy Mah. Mobilya Cad. No:36

Uludağ Ticaret Merkezi No: 277 / I 16120

T: 0224 247 88 84

Nilüfer / Bursa

www.berkmekanik.com.tr

Fihrist

BEYAZ TEPE Mudanya Yolu Sanayi Cad. No: 132 Osmangazi / Bursa T: 0224 249 06 61 www.beyaztepe.com.tr

Temmuz - Ağustos 2015 #52

DORYA Eski Mudanya Yolu No: 24 Bademli / Bursa T: 0224 549 01 25 www.doryahome.com

162

EMİN IŞIK / IŞIK KAPLAMA Üçevler Sanayi Sit. 80. Blok 18. Cad. No: 37 T: 0224 443 44 95 www.isikkaplama.com MASSİVE PARKE Mudanya Yolu Sanayi Cad. No:334 Bağlarbaşı / Bursa T: 0224 245 65 70 www.massive.com.tr

T: 0224 714 1 400

www.modernyapi.com

www.mobiliyum.com

1.Yaprak Sok.

MUDANYA MARİNA EVLERİ

SOHO KITCHEN STUDIO

Kanuni Cad. No:30/A Nilüfer / Bursa

NİLÜFER PROJE TASARIM

Ertuğrul Mah. Uğur Mumcu Bul.

T: 0224 247 48 40

Halitpaşa Mah. Yeni Cad. No:15/B

www.ferahfirat.com

T: 0542 358 21 00

FERAH FIRAT İhsaniye Mah.

www.mudanyamarinaevleri.com VİSUS MERMER Eski Mudanya Yolu, Tebedebrent Mevkii, Sarı Cad. No: 38 Bademli / Bursa T: 0224 549 07 02 www.visusmadencilik.com

Kumova Kuzey Residence No:19 Nilüfer / Bursa T: 0224 404 00 66

PALAZZANI www.palazzani.eu POLAT TİCARET Uluyol Kıbrıs Şehitleri Cad

YILMAZLAR BANYO MERKEZİ Yeni Yalova Yolu No:456 T: 0224 211 12 73

KUMOVA

Şevki İpekten Plaza No: 28 /8

Plaza Kumova (Carrefour Yanı)

Osmangazi / Bursa

YAVUZLAR MOBİLYA

6. Kat No:7/37

T: 0224 252 06 66

T: 0224 451 39 39

Barış Mah. İzmiryolu Cad. No:168/A

www.polatticaret.com.tr

www.kumova.com No TWO DESIGN Cumhuriyet Mah. Gazi Cad. No: 2 Sadıkoğlu Sit. A Blok/A

MOBİLİTEM Bamboo Park, Balat Mah. Bey Sok. No:21/A T:0224 247 7779

www.no-two.com.tr

www.mobilitem.com

ASPENDOS CONCEPT

DELMO MOBİLYA

İzmir Yolu 7.Km.

Küçükbalıklı Mah. Okul Caddesi Ordulu

No: 276/A

Sokak No:21

Nilüfer / Bursa www.persan.com.tr

T: 0224 215 84 82 YILMAZ KOLTUK

Üçevler Mah. Ahıska Cad. No: 213/A

Beşevler Küçük Sanayi Sit.

Nilüfer / Bursa

64. Blok No: 25-26

T: 0224 271 89 59

Nilüfer / Bursa

www.isikevi.com

T:0224 441 58 89 www.muminyilmaz.com.tr

MOBENZİ MOBİLYA T: 0224 247 58 88 www.mobenzi.com.tr

KROKODİL Cumhuriyet Mah. Nilüfer Hatun Cad. No:114, Bursa

Alaaddin Bey Mah.

T: 0224 453 0055

İzmir Yolu 7.Km No: 305 / A Nilüfer / Bursa

ANADOLU LEZZET DÜNYASI

T: 0224 413 68 62

Bademli Mahallesi, Kapı No:8,, Mudanya,

www.numankaleli.com.tr

16940 Bursa

ATLANTİS MÜH VE İNŞ AŞ Tatlısu Mah Turgut Özal Bulv.

www.yavuzlarmobilya.com

KAHVECİ PARKE Lefkoşa Cad. Mihraplı Plaza No:9/B, Nilüfer/Bursa T: 0224 453 08 11 www.kahveciparke.com

SAFA MOBİLYA İzmir Yolu, No: 178 D:1 Nilüfer, Bursa T:0224 443 09 90 www.safamobilya.com

WOODEA STUDİO Millet Mah. Veli Sok. 3 Yıldırım / Bursa T: 0224 351 45 58 www.woodea-studio.com

Podyum Park Yaşam Merkezi

NUMAN KALELİ

STONEWRAP

T: 0224 451 00 47

Osmangazi / Bursa

IŞIK EVİ

Barış Mah. İzmirYolu Cad. No:178

Nilüfer, Bursa

Nilufer/Bursa

T: 0224 451 02 24

T: 0 224 451 88 10 NURUS İzmir Yolu Cad. No: 212 Nilüfer / Bursa T: 0224 443 22 43 www.nurus.com

T:0224 443 68 68

İnegöl/Bursa

DENİZ AVİZE İzmir Yolu üzeri 7. Km. Beşevler Metro İstasyonu Yanı T: 0224 452 83 43 www.denizavize.com

T: 0224 549 2303 VITALIA MOBİLYA HANÇERLİ SANDALYE

Barış Mah. İzmir Yolu Cad. No: 182/A

Oylum Apt. No.66 D.4

Önder Mah. Demirhendek Cad. No:134,

Ümraniye – İstanbul

Ankara

T: 0216 527 03 93

T: 0312 348 7054

Tel : 0224 451 07 01

www.stonewrap.com

www.hancerli.com.tr

www.vitaliamobilya.com.tr

Nilüfer, Bursa


163


164

Temmuz - AÄ&#x;ustos 2015 #52


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.