Sayı 21 KASIM ARALIK
Mağaraya dair
2012 Yıl: 4
1
Yayın Kurulu Bülent Demir İlker Gürbüz Mesut Şen Ender Usuloğlu
Mağaraya Dair... Yeni mizanpajlı bültenimize ufak bir hata ile başlamışız. Geçen sayı Eylül-Ekim olacaktı, Ekim-Kasım değil, karışıklıktan dolayı özürlerimizi sunarız. Kasım Aralık ayları daha
Katkıda Bulunanlar Yazarlar
Metin Albukrek Oana Chachula Bülent Demir İlker Gürbüz Mesut Şen Canan Usuloğlu Ender Usuloğlu
Fotoğraflar
Ön Kapak: Tozman Düdeni, Ender Usuloğlu
Arka Kapak: Tozman Düdeni,
çok eğitim gezileri ve haftasonu gezileri ile doluydu. 2011 yılı son ayda maalesef mağarada bir kaza ve ölümle bitti. Amatör bir dalgıç, İzmir Kemalpaşa’da yatay sulu bir mağarada tüple dalmış fakat bilinmeyen bir sebepten dolayı ölmüştür. Kendisine Allah’tan rahmet diliyoruz ve ekliyoruz; Lütfen mağaralara uzman mağaracılarla girin. Bu sayımızda mağaracılıkta ki temel konuları ele aldık ve kemerleri mercek altına aldık. Kamp nasıl yapılır bir anlatalım istedik. Mağara gezilerimizin ikisi de yutdışından. İyi okumalar dileriz. HERKESE MUTLULUK VE BOL MAĞARALI BİR 2012 DİLERİZ !.
Bu dergide yer alan yazılar ve fotoğraflar, kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Websitelerimiz: www.aspeg-medya.com www.aspeg-tr.org Bize ulaşmak ve(ya) mağaracı olmak istiyorsanız: info@aspeg-tr.org
2
Fotoğraf: Hakan Eğilmez
Ceyhun Uludağ
KASIM-ARALIK İçindekiler
KESİN FRACTİO ! (MU?) Kemerler Sayfa:4
KÜBA’DA SALSA ! Mağara Dalışı Sayfa: 8
Ne TMF ne UIS! Sayfa: 10
BULUTLARIN EVİNDE MAĞARACILIK: MEGHALAYA Sayfa: 12
KAMP YAPIYORUZ ! Sayfa: 16
3
Kesin Fractio! mu? Kemerler
Fotoğraf: Marc Faveryon
Yazan: Mesut Şen
4
Bu sayıdaki konumuz dikey mağaralarda ipten sonra en önemli teknik malzeme kabul edebileceğimiz emniyet kemerleri, diğer bir deyişle koşumlar. Dikeydeki beşiklerimiz, ipte kalmamızı sağlayan yegane malzeme. O yüzden hepimiz “Danger”’ın ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Koşumlar, alt, üst ve tam gövde olmak üzere 3 tipe ayrılıyor. Mağaracılıkta alt koşum tipinde olanların delta dediğimiz bağlantı karabini ile kapatılanları kullanılıyor. Bunun amacı ise srt’de kullanılan teknik malzemelerin oldukça aşağıda olmasını sağlamak. Özellikle çıkış malzemelerinin yerleşim noktalarının gövdenin yukarısında olması tırmanış esnasında her hamlede gerçekleşen yükselmenin mesafesinin kısa olmasına sebep oluyor. Mağaracılıkta kullanılan koşumlar genel olarak bel ve bacakları saran iki adet perlondan oluşuyor, bazıları 3 perlonlu oluyor. Dağcıların ve endüstriyelde çalışanların kullandıklarından farklı olarak mağaracı koşumlarının ön kısmı delta bağlanacak şekilde açık oluyor. Kullanılan perlonlar daha dayanıklı hatta sürtünme kısımları kaplamalı, ayar tokaları ise mağarada fazlalık olmaması için daha basit ve küçük oluyor. Dikeyi de olan mağaraların çoğu sadece dikey bir inişten oluşmadığından dolayı eğer inişler birbirine yakınsa yürürken, daralda sürünürken, sudan geçerken hatta yüzerken bile üzerimizde koşumla hareket etmek zorunda kalabiliyoruz. Bu yüzden koşumun hafif, rahat ve aşınmaya dayanıklı olması son derece önemli. Petzl Superavanti Fiyatının diğerlerine göre ucuz olması ve kolay temin edilebilmesi sebebiyle ülkemizde en çok kullanılan koşum sanırım. Temel düzeyde bir mağaracı koşumu, ek bir özelliği yok. Tabi basit bir koşum olmasının da avantajları var. Öncelikle hafif, fazla yer kaplamıyor, 2 perlondan oluştuğu için mağarada sağa sola takılma
riski diğer koşumlara göre daha az. Deltanın bağlantı kısmı perlon halkalardan meydana geliyor. Bu da daha hafif ve daha az metal parça içeren bir koşum demek. Ayar tokaları da gayet kullanışlı. Bu koşumun tek ve en büyük kötü yanı uzun süre ipte kalındığında bacak ve bel perlonlarının çok dar olması sebebiyle bel ve bacakları kesmeye başlaması. Hareket halinde olsanız da pek kurtarmıyor. Bu sebepten dolayı ipte uzun süre kalmayı düşünenlere tavsiye edemeyeceğim bir koşum.
Petzl Fractio Superavanti’den farklı olarak, biri daha ince olmak üzere 2 tane bel perlonu içermesi ve bağlantı noktasının metal halkalara sahip olması. Bel bölgesindeki ikinci perlon malzeme asmak haricinde konfora pek yardımcı olmuyor çünkü ikinci perlon çok dar ve diğer bel perlonuna çok yakın. Metal bağlantı halkası bağlantı karabini yani deltanın düz durmasını sağlamak amacıyla yapılmış ama koşuma yük bindiğinde eğer doğru taktıysanız delta perlon halkalı koşumlarda da düz duruyor. Avantaj gibi görünse de fazladan metal parça taşımış oluyorsunuz. Ayrıca alüminyum malzemenin doğrudan çelik malzemeye bağlanması aşınma açısından pek tercih edilmeyen bir durum. Dolayısıyla bu koşumla uzun vadede Petzl Omni gibi alüminyum bağlantı karabini kullanmak sakıncalı olabilir. Bulmak kolay fakat fiyat olarak pahalı bir koşum. Ürünün performansı vereceğiniz parayı karşılamıyor.
Petzl Falcon Ascent Petzl’ın yakın zamanda endüstriyelde çalışanlar için piyasaya sürdüğü bir koşum. Teknik olarak mağaracılıkta kullanılmaya elverişli, bağlantı karabiniyle kapatılan tipte bir koşum. Uzun süre ipte kalabilmek için perlonları yastıklarla genişletilmiş. Bu açıdan çok kullanışlı bir koşum fakat mağaracılık için özel üretilmediğinden dolayı yastıklarda kullanılan malzemelerin mağarada çabuk yıpranabileceğini düşünüyorum. Koşumun fiyatı, darallarda sürünürken içinizi acıtabilecek kadar pahalı.
Singing Rock Torca Singing Rock’ın zamanında üretip sonra sebebini bilmediğimiz şekilde üretimden kaldırdığı 2 perlonlu koşumlar arasındaki en iyi koşum. Bel ve bacak perlonlarında uzun süre ipte kalabilmenizi sağlayacak yastıklar var. Koşum mağaracılık için üretilmiş ve yastıkları da kolay kolay yıpranmayacak cinsten. Fiyat olarak da oldukça ucuz fakat üzülerek söylüyorum ki artık üretilmiyor. İkinci elden temin edebilirsiniz ama bu koşumu satan birini bulabileceğinizi pek zannetmiyorum. 5
içinden geçen 3 adet perlona sahip. Çapraz perlonlara sahip olması avantaj mı yoksa dezavantaj mı olur bilmiyorum. Koşumu gerçekte görmedim, kullananı da duymadım. Alıp denemek isterseniz fiyatı diğer koşumlara göre daha ucuz, ülkemizde bulmak da mümkün. MTDE Picos Piyasadaki en iyi koşum olarak kabul ediliyor. Bel ve bacak perlonlarının arasında bacak perlonlarına bağlı bir perlonu daha bulunuyor. İpte uzun süre kalmak için ideal bir koşum, orta perlonun konumunu iyi ayarladığınız takdirde hiçbir sıkıntı yaratmıyor. Üretici firma bir İspanyol firması ve maalesef Türkiye’de distribütörleri yok, yurtdışından almanız gerekiyor. Temin ettiğiniz yere göre değişiklik gösterecektir fakat ortalama olarak fiyatı uygun, dayanıklılık konusunda da gayet sağlam. MTDE’nin birkaç koşum modeli daha var ama içlerinden en iyisi Picos olduğu için diğerlerinden bahsetmek istemedim.
Aventure Verticale Tecnibat Aventure Verticale, Petzl gibi mağaracılıktan farklı alanlar için de malzeme üreten bir Fransız firması. 3 farklı tipte mağaracı koşumu var. Tecnibat bunlardan en karakteristik olanı. Petzl Fractio gibi 2 bel perlonuna sahip fakat Tecnibat’in bel perlonları aynı büyüklükte ve birbirinden daha uzak. Bu da çok rahat bir koşum olmasını sağlayabilir. Bağlantı noktasında da metal halka içermiyor. Tek dezavantajı bağlantı noktasının diğer koşumlara göre biraz daha yukarda olması. Bu da tırmanma esnasında cumarlama mesafesini kısaltacağını için uzun çıkışlarda daha fazla efor sarfetmek demek. Diğer yandan hem perlonlarının yerleşimi hem de bağlantı noktasının biraz daha yukarda olması sebebiyle kendisine en rahat koşum ödülünü verebiliriz. Malesef çoğu marka gibi Aventure Verticale’nin de ülkemizde distribütörü yok, gidip yurtdışından almanız ya da aracı ile getirtmeniz gerekiyor.
Rock Empire Speleo Picos’la aynı özelliklere sahip bir koşum. Fiyat olarak da daha ucuz olduğu için Picos’tan daha iyi diyebiliriz. Rock Empire, Çek Cumhuriyeti’ne ait bir marka, Amerika’da da distribütörlükleri var fakat ürün yelpazesi aynı değil. Bu koşumu sadece Avrupa’da bulabilirsiniz. Rock Empire’ın Türkiye’de distribütörü var fakat bu koşum ülkemizde şuan için yok. En iyi koşum ödülünü kendisine veriyor ve devam ediyoruz. 6
OR1 Goliath On Rope 1, Amerika’da malzeme satan bir site, kendi ürünleri de var. Goliath, 2 perlonlu bir koşum, yastıkları da olan iki ayrı modeli daha var. Fiyat olarak uygun, uluslararası gönderim de yapıyorlar.
PMI Pit Viper PMI da Petzl gibi geniş ürün yelpazesine sahip bir Amerikan firması. Farklı alanlar için teknik malzeme üretiyorlar. Pit Viper mağaracılık için ürettikleri koşum, Petzl Superavanti ile hemen hemen aynı özelliklere sahip.
Fotoğraf: Robbie Shone (Scurion lambası ile çekilmiştir) Singing Rock Digger Singing Rock’ın diğer mağaracı koşumu. Çok enteresan bir şekle sahip, tasarımını yapan arkadaş baya bir uçmuş, acemilere kuşanması için verilmemesi gereken bir koşum. Birbirinin
7
Fotoğraf: Hakan Eğilmez
Küba’da Salsa ! Mağara Dalış
Yazan: İlker Gürbüz
8
2010 Kasım, Küba tarihi açısından Fidel ve arkadaşlarının devrimlerini perçinledikleri yer kabul edilen ünlü Bay of Pigs (Domuzlar körfezi) çıkartmasının gerçekleştiği Küba adasının orta/ güneyinde Playa Giron’dayız. Play Giron, Havana’nın 150 km kadar güneyinde, etrafı doğal parklarla ve lagünlerle çevrili küçük sakin bir kasaba. Tarihi misyonu yanında en önemli özelliklerinden biri de Meksika’daki sualtı mağara oluşumlarına benzer yeraltı şekillerini içermesi ve Mart ayında karayı istila eden milyonlarca kırmızı yengeci. Çok az bilinen bu ülkede, 2000 km’den uzun olan karayolu rotamıza Küba’nın en görülesi mağaralarını dahil edip, Maria la Gorda bölgesinde yaptığımız deniz dalışları sırasında yerel rehberlerden duyduğumuz tarif edemedikleri “Cenote dive, like Yucatan, cueva dive” anahtar kelimelerinden yola çıkarak şekerkamışı ve muz tarlalarının arasındaki uzun yolculuğumuz sonrası Playa Giron‘a ulaştık. Burası deniz dalışı açısından diğer yerlere göre çok ilgi görmeyen fakat bölgedeki bir kaç dalış okulu ile gelen konuklarına mevcut tek oteli ile hizmet sunan sakin bir tatil beldesi. Yerleştiğimiz otelin bünyesindeki dalış okulu ile yaptığımız görüşmeler sonrası haritadan seçtiğimiz iki noktada karar kılıp bir gün sonrasının sabahı buluştuk. Sahilden en az 100150 metre içeride, çevresinde bir çok tatlı su göleti bulunduran, yükseltisiz kireçtaşı oluşumlu ve zengin tropikal bitki örtüsü ile kaplı oldukça egzotik ortamdayız. İlk dalış noktamız, ölçümün ve dolayısıyla ilk dalışın Çek dalgıçlar tarafından yapıldığı Çekoslovakyalı Mağarası. Arabayla bir kısmına kadar ulaştığımız 70 metre kadar malzeme ile yürüdüğümüz dalış noktamız, ilk görüşte küçük bir su birikintisi izlenimi veriyor olsa da, bu minik gölet, derinliği 60 metre, yatay uzunluğu 300 metreyi bulan gerçek bir tabiat
harikasıydı. Suya girişimiz yüksekçe bir yerden dikkatlice suya atlama ile gerçekleşti. Göletin batı yönünde yatay ilerleyen 250 metrelik ilk mağarasına daha önceden döşenmiş kılavuz hattı referans alarak Küba’lı liderimiz, Gülhun ve benden oluşan üç kişilik ekip ile üst bacadan giriş yaptık. Tatlı su ve konforlu su sıcaklığında maksimum derinlik 30 metreyi geçmeyerek mağarayı sonlandırdık. Doğu yönündeki 50 metrelik ikinci mağaranın girişi de bir öncekine benzer şekilde 3-5 metre derinliğe dalarak yapılsa da her iki mağarada da dikey çatlak aşağı doğru açılarak devam etmekte ve içeriden dışarıya doğru bakıldığında heybetli mavi bir kapı gözlenmekteydi.
mağara, kontrollü, kolay, riski az bir dalışı seçeneği sunmakta ve deneyimsiz dalgıçlara dahi mağara dalışı yapabilme imkanı sunmaktaydı. Mağara dalışı ve belki keşfedilmiş ve keşfedilmemiş onlarca benzer mağara, denizden içerilerde oluşmuş bu tatlı su havzaları, yükseklik içermeyen bir kireçtaşı platoda uzun zaman önce oluşumları devam ederken yer hareketleri etkisi ile çökme gösterip kırılmalar ile bazı yerlerde derin dikey çatlaklar oluşturmuştu. Yaptığımız her iki dalış daral olmayan ve risk içermeyen ama mağara dalışı deneyimi için çok önemli birer referans olmuştur.
Doğudan batıya bıçakla 60 metre derinlikte kesilmiş, eni 20 metreyi geçmeyen bu kireçtaşı oluşum, özellikle doğudaki bölümündeki oluşumları ile uzun süre su üstünde kalmış, fakat aktif yaşamını su seviyesinin altına çöküş ile sonlandırmış izlenimi veriyordu. Mağaradaki yaşam görebildiğimiz kadarı ile bol sayıda karides ve 3-5 cm uzunluğunda kahverengi tonlarda genelde kayaya bitişik yaşayan balıklardan ibaretti. İkinci dalışımızı yaptığımız isimsiz mağara çok yakında ve yine bu bölgedeydi. Arabanın zorlukla ulaştığı mağara ağzında beton iniş merdiven basamaklar ile gölete ulaşılıyor fakat suya giriş en az 1 metreden yine atlayarak yapılıyordu. Kısmen üstü kapalı çöküntü bu mağara, üst kısımdaki çatlaklardan kısmi ışık alıyordu. Su dolu mağaramızın derinliği 35 metre yatay uzunluğu 40 metre civarındaydı. Yukarısındaki büyükçe çatlaklardan süzen ışık aşağı doğru genişlerken duvarlarında görünen sayısız fosil tarihin izlerini çok iyi yansıtıyordu. Mağaranın doğu yönünde sifon yapıyor olması, hava dolu kapalı bir odacığa açılması ise dalışa ayrı bir zevk katıyordu. Genelde oluşumunu tamamlamış, hatta sarkıt ve dikitleri olan ve sonradan su seviyesinin altına çökmüş bu 9
Ne TMF ne UIS ! Anadolu Speloloji Grubu olarak buradan ilan ediyoruz; Ne Türkiye mağaracılık federasyonu ne de UIS’i tanıyoruz. Bu kurumların standartları bizleri ilgilendirmiyor.
IMSO Standartları Standartları Belirleyen: IMSO Başkanı Metin Albukrek Tarihçe: Ender Usuloğlu
Kurulduğumuzdan beri gizli gizli IMSO’nun standartlarını takip ediyoruz ve her mağaracımızı ona göre sınıflandırıyoruz. Bize uzun yıllardır yol gösteren saygıdeğer IMSO başkanı Metin Albukrek’e sonsuz teşekkürlerimizi iletiyoruz. Kısa adı IMSO, uzun adı International Magister Speleologs Organization olan kurum, Metin Albukrek önderliğinde gizli bir şekilde 1980’lerin başında kurulmuştur. 1980’lerin ortasına doğru özellikle BÜMAK tarafından IMSO standartları kabul edilmiş ve 10. yıl kutlamalarında, çarşaf çarşaf bir odanın duvarını kaplayacak şekilde, mağara saatleri, isim soyad ve mağara mağara kayıt altına alınmış ve bu çalışma Temuçin Aygen tarafından biraz şaşkınla biraz hayranlıkla ve içten içe “ben niye IMSO’yu kurmadım” kıskançlığıyla BÜMAK’ı tebrik etmiştir. Netekim, Temuçin Aygen IMSO altında çalışan BÜMAK’ın çabalarını “Çukurpınar İhbarı” nı vermekle ödüllendirmiştir. 1980’lerin ikinci yarısında IMSO ikinci toplantısında aşağıda bilime dayanan standartları getirmiştir. Eh, biz ASPEG’liler de bilimsel mağaracılık yaptığımız için pek tabii bilime dayanan bu standartları kabul etmekten imtina etmedik. Standartlar, hem uluslararasılığını göstermesi hem bilimsel hava katması açısından latince isimlendirilmiştir. Buna göre;
10
Fotoğraf (Ender Usuloğlu): ASPEG’lilerin IMSO tarafından belirlenen gizli (!) selamlaşmaları.
Speleotempus (Zaman)
Honos (Ünvan, rütbe)
0-25 saat 26-50 saat 51-100 saat 101-200 saat 201-500 saat 501-1000 saat 1000-üstü
Prae-speleolog (ön) Media-speleolog (orta) Bonus-speleolog (iyi) Optimus-speleolog (daha iyi) Süper-speleolog (çok iyi) Magister-speleolog (yüksek öğretmen, prof tadında) Megalo-speleolog (manyamış mağaracı)
Kendi Mağaraya Girmeyip, Mağarasına Girilenler, Saat Mühim Değil
Hötörö-speleolog (Nonoş mağaracı)
Aynı zamanlarda kısa adı FISS uzun adı, Federation of International Super Speleologs adlı kurumda kurulmuş ama mağaracılar IMSO’yu takip etmiştir.
Herkese İyi Yıllar, bol mağara keşiflerinin olacağı ve çokça yazı ve haritaların üretileceği bir yıl dileriz. Aida Barisic’e fotoğraf için teşekkür ederiz. Thank you Aida for sharing this photo with us. Happy New Year!
11
“Bulutların Evinde Mağaracılık”
Meghalaya 2011 12
Yazan ve Fotoğraflar Oana Chachula Thomas Arbenz
2011 yılının “Bulutların Evinde Mağaracılık” gezisi 3-26 Şubat tarihleri arasında Kopili vadisinde, Jaintia ve Kachar dağlarında gerçekleştirildi. Ana kamp, Kseh kasabasının yakınlarında Kopili nehrinin kıyısında kuruldu. Bu yılki takım Avrupa ve Hindistan’dan gelen 21 mağaracıdan oluşuyordu; 8 İngiliz, 4 İsviçreli, bir Avusturyalı, bir Alman, bir Romen, bir Hindistan Deniz Kuvvetleri ve 5 Shillong’da konuşlanmış Meghelaya maceraları grubundan mağaracı. Grupta bir yarasa uzmanı ve biyospeleolog, Meghalaya mağara faunası hakkında araştırma projesi yürüttüler. Bu üçbuçuk haftalık süreçte, önceden yarı araştırılmış beş mağaranın araştırmaları devam etti ve on yeni mağara araştırıldı. Tüm mağara araştırmaları sonuçlandırıldı. On kilometreye aşkın mağara içi araştırma, ölçüm ve haritalama gerçekleştirildi.
1952’den bu yana yapılan araştırmalarda Meghalaya’daki bilinen mağara sayısı 1294’e çıktı. Bunların 810’u araştırılmış veya araştırılmakta ve haritalanan mağara uzunluğu ise 365 km’ye ulaşmış durumda. Bu yılın araştırmasında öne çıkanlar; Krem Tyngheng / Krem Diengjem System Pala sıradağlarını batıdan doğuya geçen bu sistem şu anda 21,250 m’de ve Hindistan’daki 20 km’yı geçen üçüncü en uzun sistem. Krem Labit Kseh Kopili vadisi’ndeki bu mağara 4,746 m’den 6002 m’ye çıkarıldı. Çoğunluğu fosil pasajlardan oluşan bu mağarada muhteşem jips ve aragonit oluşumlar gözlemlendi. Krem Labit Mynlin Kseh yakınlarındaki bu mağara
su toplayan bir mağara ve 1631 m uzunluğunda ve tamamen araştırıldı. Krem Shalong Labirent tipi pasajları ile zorlu bir mağara olan Shalong 2671 m’den 4705 m’ye çıkarıldı ve araştırması sonuçlandı. Bunların dışında Kopili nehrinin Assam tarafında olmak üzere 11 yeni mağara bulundu ve haritalandı. Hindistan’daki en uzun ilk üç mağara bu bölgede yani Meghalaya Jaintia dağlarındadır ve Krem Liat Prah sistemi 31 km ile en baştadır. Bu projenin gerçekleşmesinde Medhalaya Maceraları, Hindistan Hükümeti Turizm Ofisi’ne (Doğu ve Kuzeydoğu Hindistan) Kalküta, Hindistan Deniz Kuvvetlerine, Meghalaya Eyalet Turizm bölümüne, Meghalaya yönetimi ve halkına çok teşekkür ederiz. 13
14
15
Kampa Gidiyoruz ! Yazı ve Fotoğraflar: Bülent Demir Kaya tırmanışı, buzul tırmanışı, yürüyüş, mağaracılık, kanyon geçişi…Hepsi birbirinden farklı hepsi teknik beceri ve yetenek ister. Hangisinden başlarsanız başlayın yapılan bu faaliyetler beraberinde kamp deneyimini de çoğu zaman gerektirir. Günübirlik üç dört yürüyüşün sonunda içinizde aynı coşkuyu hissediyorsanız sıra kamp aktivitesine gelmiştir. İlk geceyi dışarıda geçirecek olmanın heyecanı yanında biraz da korku olması çok doğaldır. Gece vahşi bir hayvan çadıra girer mi? Kötü adamlar bizi kaçırır mı? Böcekler, yılanlar, akrepler… saymakla bitmeyecek liste uzar gider. Bunların başınıza gelmesi şehir yaşamında başınıza gelebilecek tehlikelerden çok daha az bir ihtimaldir. Karşıdan karşıya geçerken sizi fark etmeyen bir aracın size çarpması, merdivenlerden kayarak başınızı yere vurmanız, inşaattan düşen kiremit, terör, gasp, hırsızlık, otobüs kazası… şehir de çok güvenli bir yer sayılmaz. 16
Şimdi dikkat etmemiz gereken noktalara gözatalım
ÇADIRIMI NEREYE KURMALIYIM ?
Çadırımızı evimizde açarak kurmamız, yırtık ve sökük yerlerinin olup olmadığını kontrol etmemiz son derece önemlidir. Daha önce çadırınızı kurmadıysanız bu adımı kesinlikle atlamayın. Deneyimler, kampa geldiğinde çadır çubuklarını unutmuş veya hatalı kurulum yaparken çubukları kırmış kişilerin olduğunu göstermiştir.
Çadırımızı kuracağımız yerin düz bir zemin olması ve küçük taşların daha önce sizin tarafınızdan temizlenmesi rahat bir uyku için olmazsa olmazlardandır. Fındık büyüklüğünde bir taşın çadırınızın tabanını deleceğini unutmayınız.
Kampımızı kuracağımız yer su kaynaklarına ve derelere en az 100 metre uzakta olmalıdır. Bunun bir çok sebebi vardır. Öncelikli neden; hayvanların geceleri su içmek için su kaynaklarına gelmeleridir. Diğer bir başka neden de ani bastıran yağmurun veya kilometrelerce ötedeki bir selin birkaç dakika içinde başımıza olmadık işler açmasıdır. Ayrıca su kaynaklarına yakın yerler sivrisineklerin vazgeçilmez mekanlarıdır, buharlaşmanın fazla olduğu bu yerlerde nem de fazla olacağından sıkıntılı zamanlar geçirebilirsiniz.
Eğer yamaç kenarında çadır kurmak zorunda kalırsanız rüzgar almamasına ve işaret çubukları ile tehlikeli yerlerin işaretlenmesine dikkat edin. Gece ihtiyaç gidermek için kalkan biri uyku haliyle yönünü böylelikle daha kolay bulacak ve çadırınız da temiz kalacaktır. Ağaç altlarını veya sel gelebilecek çukur alanları kamp alanı olarak kullanmayın. Ağaç altına çadır kurmak belki ilk anda size çekici gelebilir; gölgede uyumak, manzara ve korunma içgüdüsü sizi mantığınızın sesinden uzaklaştırmamalıdır. Bir davranışta bulunmadan önce sonuçlarını düşünün. Kol büyüklüğünde, kurumuş dalların
çadırınızın üstüne düşmesi isteyebileceğiniz son şeydir. Elektrik yüklenmiş bulutların, altına çadırınızı kurduğunuz ağacı seçmeyecek olması da şansa bırakılmayacak kadar hayatidir. Son olarak, yağmur sonrası ağaç yapraklarından saatlerce damlayan sular, size niçin ağaç altına çadır kurmamanız gerektiğinin en önemli sebeplerinden yalnızca bir kaçıdır. Çadır kurmak iskeletin üzerine tenteyi geçirmekle bitmez. Rahat bir gece için çadırın düzgün şekilde yere sabitlenmesi ve gergi ipleri ile gerdirilmesi gerekir. Kamp faaliyetlerinde ek olarak getirilmesi istenen 8 metre uzunluğundaki ip, çadır gergi iplerini kontrol etmeden veya unutup gelenler içindir. Çadırınızı kurmadan önce tüm fermuarlarının kapalı olduğundan emin olun, açık bırakılan fermuarlar çadırınızın yırtılmasına yolaçabilir. Çadırınızı kurduktan sonra kapılarını sürekli kapalı tutmaya özen gösterin. Böylece hem uçan
hem de yürüyen haşerelerin içeri girmesini engellemiş olursunuz. Çadırınız çift girişli ise diğer girişi içerinden iple bağlayarak dışarıdan açılmasını engelleyin. Kapının ağzına giriş çıkışı zorlaştıracak nesneler koymayın.
veya sabah yağan çiğde de ıslanmasının önüne geçmiş olursunuz. Ayakkabılarınızı giymeden önce poşetten bile çıkartmış olsanız silkeleyin. Elinizi içine sokarak kontrol etmeye çalışmayın.
Yemeği çadırdan en az 50 metre uzakta pişirin ve çadır içinde yemek yemeğin. Hayvanların çadırınızı kocaman bir sandviç olarak görmesini engellemiş olursunuz. Çöplerinizi ve arta kalan yiyecekleri saklamak için yine 8 metrelik ipinizi kullanın ve ağaca asın. Böylece hayvanlar, hem sizden uzak duracak hem de yükseğe asılan yiyeceğe ulaşamayacaklardır.
Gece yatarken çevrede yiyecek bırakmadığınızı, ateş yakmış iseniz ateşi söndürmüş olduğunuzu iyice kontrol edin. Dışarıda ayakkabı, çanta ve giysi bırakmayın. EŞYALARIM NEREDE ?
Uyku tulumunuzu yatmadan önce iyice kabartın, yastık olarak çantanızı kullanabilirsiniz. Fenerinizi karanlıkta ulaşabileceğiniz uygun bir yere koyun.
Keşke elbise dolabımızı da kampa götürebilseydik, şimdilik bu mümkün değil ! Bu yüzden de kullanacağımız teknik malzeme, kamp malzemeleri ve giyimimizin bir düzen içinde çantamızda veya çadır içinde tutulması gerekir. Etrafa saçılmış eşyaları gecenin bir vaktinde aramak istemediğimiz bir durumdur.
Ayakkabılarınızı çıkardığınızda poşete koyarak muhafaza edin, böylece içine akrep, arı gibi zararlılar giremez, yağmurda
Teknik malzemelerimizde oluşacak zararlar ise hem hayati yönden bizi riske sokar hem de ekip arkadaşlarımızı. Bu yüzden 17
tüm malzemelerimize gereken önemi göstererek kamp alanında hem hızlı bir şekilde ulaşılabilmeli hem de elimizin her zaman altında olmalıdır. KAMP YEMEĞİ Kamp daha doğrusu faaliyet süresince belki de en fazla ortak çalışmanın yapıldığı zaman akşam yemeklerinin hazırlanmasıdır. Oldukça pratik ve hazırlıklı olunması gereken durumdur. Unutulan çakmak veya tuz herşeyin tadını kaçırabilir. Amacımız burada yemek tarifi vermek değil, pratik ve dikkat etmeniz gereken noktaları hatırlatmaktır.
Doğada, liste halinde hazırladığınız malzemeleri ortaya koyarak evde yemek yapar gibi rahat olamazsınız, saat dokuzda kapıcınız gelip çöpleri de almaz. Çoğu zaman sizden uzak duran böcekler, yiyeceklerin kokularını alır almaz çevrenizi saracaklardır. Bir sineğin beş kilometre uzaktan koku alabildiğini düşünürseniz başınızın ağrımaması pek mümkün değil gibi gözükmektedir. Tabi sadece 18
beş kilometre uzaktan sadece sinekler koku almaz, bunu da bir düşünün. Kullandığınız her malzemeyi kapalı bir yerde muhafaza edin. Pişireceğiniz yiyecekler için sıralama yapın. Örneğin suyun kaynama süresi; yüksek irtifa veya rüzgardan dolayı dağda çok daha uzun zaman alır, bu yüzden pişmesi uzun süren yiyecekleri öne alın, böylece yemek vaktine kadar daha az soğurlar. Saatlerce kaynaması gereken veya geç pişen yiyecekleri tercih etmeyin. Plastik ürünler yerine kağıt ürünleri tercih edin, hem çevreyi kirletmemiş olursunuz hem de daha sonra yakarak
yok edebilirsiniz. Malzemeleri karıştırmak için çevredeki dal ve ağaç parçalarını kullanmayın. Bir çok bakteri ve virüs kolaylıkla yiyeceklere bulaşabilir. Kalabalık gruplar halinde hazırlanacak yemeklerde herkesin ayrı bir sorumluluğu vardır. Kişiler görev alırken yetenekli oldukları konuları gözden geçirmelidir. Gruplar işlerini aynı zamanda biterecek şekilde
organize olmalıdır. Yemeği hazırlamaya başlayacağınız en ideal saat havanın kararmasından bir saat öncesidir. Karanlığa kalmadan daha rahat çalışma imkanınız olur. Fener ışığında malzeme aramak zordur. Çöpleri oluşur oluşmaz daha önceden hazırlayacağınız çöp torbasına atın ve ağzını kapatın. Çöp toplama işini daha sonraya bırakmayın, böylelikle hem daha az rahatsız edilirsiniz hem de karantıkta çöp toplamak zorunda kalmazsınız. Yatmadan önce çöp poşetinizi yüksek bir ağaca asın, kesinlikle çadırınızın yanına veya içine koymayın. Yabani hayvanlar ağaca çıkamayacakları için ertesi sabah çevreden çöpleri toplamak zorunda kalmazsınız. Parçanan çöp poşetlerinin tüm gece boyunca yiyecek kokularını kilometrelerce öteye taşıyabileceğini düşünürseniz bu konunun ne derece önemli olduğunu anlayabilirsiniz. SORUMLULUK Kamp sırasında herkese bir rehavet çöktüğü için kimse nereye gittiğini veya ne zaman döneceğini “söylememek” gibi bir lükse sahip değildir. Partner sisteminin uygulanması hem sizin hem de partnerinizin güvenliğini sağlar. Tek bir kişinin onlarca kişiyi takip etmesi, onlara bakıcılık yapması mümkün değildir. Tehlikeli bir durum farkedildiğinde kamp sorumlusuna haber verilmeli, gereksiz müdahalelerden ve bireysel hareketlerden kaçınılmalıdır. Kampın ve çevrenin güvenliğin herkes sorumludur. Başarılı kamp ve faaliyetler; tüm ekip üyelerinin sağlığının yerinde olarak evlerine döndüğü zamanlarda gerçekleşir.
19
20