Aralik 2015

Page 1

ARALIK 2015 • SAYI: 80 • ÜCRETSİZDİR

Güneydoğu’nun Sır Dolu Toprakları Adrenalinde Yeni Trend Wingsuit



EDİTÖRDEN

2016 YENİLİKLERLE DOLU BİR YIL Ülke olarak 2015 yılına veda etmeye hazırlandığımız şu günlerde, 2016 yılına daha umutla bakmaya başlıyoruz. 2015 yılı gerek ülkemiz gerekse Metro Turizm açısından yenilikler barındıran bir yıl oldu. Ülke olarak 2015 seçimler yılı oldu. Haziranda yapılan seçimler ülkemiz açısından belirsizlikleri barındırsa da ülke olarak 1 Kasım’da tercihimizi istikrardan yana kullanarak AK Parti için yeniden ülkenin başında olma kararı verdik. Bu kararın ertesi günü piyasalardaki istikrarı net bir şekilde gözlemledik ve doların uzun süreli direncini kırdığını gördük. Piyasalarda yaşanan istikrar gerek yurt içi gerekse yurt dışı ticaret faaliyetlerini yürüten pek çok firmayı mutlu etmekle birlikte, ülke olarak kendimizi daha güvende hissetmemizi de sağlamış oldu. Yenilikler ülke için olduğu gibi Metro Turizm açısından da artarak devam ediyor. Türkiye’nin en geniş ulaşım ağına sahip otobüs firması olan Metro Turizm olarak 2016 yılında da istikrarlı büyümemize devam edeceğiz. 2017 yılında 25. yılımızı kutlamanın şerefine, 25. Yılımıza 25 Milyon yolcu hedefiyle yola çıktık. Bu hedefi gerçekleştirebilmek için ekip olarak özverili bir çalışma içerisindeyiz. Büyüme hedeflerinin yanında yolcularımıza hak ettikleri kaliteli ulaşımı sunabilmek adına da çalışmalara devam ediyoruz. Metro Akademi ile otobüs personellerimize eğitimler vererek, sertifikalı kaptan ve muavinlerimizle siz değerli yolcularımıza hak ettiğiniz kalitede hizmet sunuyoruz. 2016 yılında Metro kalitesini eğitimli personelimizle birleştirerek yolcularımıza huzurlu ve konforlu bir yolculuk sunacağız. 2016 Metro için de yenilik ve kalite yılı olacak. Bir yenilik de yolcularımızı daha kısa sürede istedikleri yere ulaştırabilmek adına İDO ile yaptığımız işbirliği... Artık İstanbul’daki yolcularımızı otogarlar ve servisler yardımıyla Yenikapı İDO istasyonuna ulaştırarak direkt Yalova’ya deniz yoluyla ulaşmalarını sağlıyoruz. Yalova üzerinden Marmaris’e kadar giden otobüslerimiz, yolculara İstanbul trafiğinin yanında Körfez trafiğini de unutturarak üç saat gibi ciddi bir süreden tasarruf ederek yolcularımızı gidecekleri yere ulaştırıyoruz. Bizler Metro Ailesi olarak sevgi taşıdığımızın bilincindeyiz. Annesini evladıyla, öğrenciyi okuluyla, askerleri birliğiyle buluşturduğumuzun bilinciyle daha güvenli, yeniliklerle dolu ve keyifli yolculuklara Metro imzası atmak için tüm gücümüzle çalışıyoruz. Her şey size daha huzurlu yolculuklar sunmak için…

Galİp Öztürk Metro Turizm Seyahat Otg ve Tic. A.Ş. Kurucu ve Onursal Başkanı

Galip öztürk 4


26

54

Adrenalin Wingsuit

34

Tarih Karia’nın Metropolisi: Afrodisias

Teknoloji 3D Yazıcılar

42

60

Alışveriş

48

32

Röportaj Atalay Demirci

Sağlık Kalp Krizi

Edebiyat Yaşar Kemal Yardımcı Grafiker Mustafa Efekan ÜST

Aralık 2015 Sayı: 80 / Yerel / Süreli KURUCU Galip ÖZTÜRK İMTİYAZ SAHİBİ Metro Holding Yönetim Kurulu Başkanı Çağla ÖZTÜRK Yayın Koordinatörü Metro Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa YILDIRIM

6

Yayın Danışma Kurulu Mustafa SARI Şenol AYYILDIZ Av. Aslı ÇOKGÜLER Akın PERVAZ Erkan TAYŞE Orhan SEZER Ömer SÖZERİ Kenan ÇOLAK

Metro Haber Akışı Necmi HATİPOĞLU Elif ÖZYILMAZ Nurcan GÜNEŞ Adem Burak Yazar Murat BAŞARAN

Hukuk Müşaviri Av. Tuncay ÇALTEKİN

Nagihan KAYA 0549 763 31 70

Reklam Pazarlama Metro Turizm Sey. Org. Tic. A.Ş.

Fotoğraf Editörü M. Ali BARS

Genel Yayın Yönetmeni Selda YEŞİLTAŞ selda@viyamedya.com

Muhabir Sinem AYDIN

Editörler Murat ERDOĞAN murat@viyamedya.com Sema YEŞİLTAŞ sema@viyamedya.com

Katkıda Bulunanlar Sevim BESEV Melek ERDOĞAN

Grafik Servisi Esen SARIKAYA Okay KILINÇARSLAN

Reklam Sorumlusu Burcu SÖNMEZ burcu@viyamedya.com Suat YEŞİLTAŞ suat@viyamedya.com

Reklam Rezervasyon 0212 236 00 50 Adres Rumeli Cad. Rumeli Pasajı Yunus Apt. No:40/1 Nişantaşı-Şişli/İSTANBUL Tel: 0 (212) 236 00 50 Faks: 0 (212) 236 00 50 viya@viyamedya.com www.viyamedya.com Baskı Portakal Baskı İt. İh. San ve Tic. A.Ş. Huzur Mh.Tomurcuk Sk. No:5/1 SARIYER - İSTANBUL 0212 332 28 01 PBX

7


AJANDA

İVAL 21. GEZİCİ FEST lık 2015) (27 Kasım-13 Ara

kara Sinema 94 yılından beri An Gezici Festival, 19 ü, adı üstünde tüğ rüt yü de çok şehir Derneği’nin birden içinde Ankara, yıl z tivali. Son on doku fes film bir i” zic “ge kkale, Diyarbakır, ycan), Bursa, Çana Artvin, Bakü (Azerbe Gaziantep, ir, ), Edremit, Eskişeh Drama (Yunanistan rsin, Ordu, Me , ya lat rs, Kayseri, Ma İstanbul, İzmir, Ka k), Sinop, Tiflis sna (Bosna Herse ini Samsun, Saraybo Van’da gösterimler ve ) (Makedonya e yin a ınd (Gürcistan), Üsküp yıl 15 . Gezici Festival 20 gerçekleştirmiş. 21 ve konferanslarla ler lye atö , ler film birbirinden keyifli ze şimdiden diliyor. Takvimlerini sizlerle buluşmayı derler; belki şehre Ne . - 13 Aralık 2015 sım Ka 27 in; ed yd ka bir film gelir…

ROYAL FİLARMONİ ORKESTRASI Dünyaca ünlü The Royal Philharmonic Orchestra, Sezen Aksu’nun eserlerini seslendirecek. Unutulmaz eserler ünlü aranjör Erdal Kızılçay’ın 1,5 yıllık çalışmasının ardından yepyeni düzenlemeleriyle ilk kez seyirci karşısına çıkacak. Orkestra şefliğini ise dünyanın en önemli orkestra şeflerinden Marcello Rota üstlenecek. Tarih: 11 Aralık 2015 Yer: Zorlu Performans Sanatları Merkezi Saat: 21.00

8


AJANDA

ST. PETERSBURG BALE TOPLULUĞU KUĞU GÖLÜ Tarih: 04 Aralık 2015 Yer: Türker İnanoğlu Show Center, İstanbul Saat: 21.00

İNTERNETTE TANIŞAN SON ÇİFT

Dünyaca ünlü bale topluluğu Saint Petersburg Ballet Theatre (SPBT), yine dünyaca ünlü baş balerini Irina Kolesnikova ile birlikte 3-6 Aralık tarihlerinde yeniden TİM Show Center’da... Geçen yıl baleseverlerin büyük bir ilgiyle karşıladığı en önemli klasik bale topluluklarından Saint Petersburg Bale Topluluğu’nun üç ölümsüz eseri Kuğu Gölü, Giselle ve Uyuyan Güzel’i kaçırmayın!

Siz hiç internetten biriyle tanıştınız mı? “Ne kadar fıttırık bi şey çıktın sen ama ya! Bilgisayardan yazışırken ‘çok güzel dolma sararım, gerekirse ikiz, üçüz bakarım’ diyen kızsın sen... Yalancı!” Bo Sahne, İstanbul Tito’nun kaleme aldığı “İnternette Tanışan Son Çift”, Bo Sahne’de sizlerle buluşmaya devam ediyor. Tarih: 18 Aralık 2015 Yer: Bo Sahne, İstanbul Saat: 20.30

SON ZENNE “Hayatımızın içinden geçenler... Üçü de tanıdık. Çok yakınımız da olsa görmezden geldiklerimiz, hatta yok saydıklarımız... Ama asla kaçamadıklarımız... Çünkü onlarda biziz, hepimizden birer parçadır onlar. Onlar demek bile ayıbımız; insanız çünkü aynı hamurdan yoğrulduk farkında mısınız?” Serdar Saatman’ın yazıp yönettiği “Son Zenne”, Bo Sahne’de sizlerle buluşuyor. Tarih:11 Aralık 2015 Yer: Bo Sahne, İstanbul Saat: 20.30

10


AJANDA

ATALAY DEMİRCİ NE ALAKA Bu Atalay Demirci ters adam. Önce 185 gösteride yaklaşık 250.000 izleyiciye cevabı vererek “ Kel Alaka” dedirtti, şimdi ise soruyu sorarak “Ne Alaka” dedirtecek… Atalay Demirci sevenleri ile arasındaki hasreti dindiriyor, yepyeni gösterisi “Ne Alaka” ile 12 Aralık’ta Antalya Kültür Merkezi sahnesinde... Tarih: 12 Aralık 2015 Yer: Antalya Kültür Merkezi, Antalya Saat: 20.30

PIRDİNO TRT Çocuk’un sevimli kahramanı Pırdino arkadaşlarını eski çağlara götürüyor. Bu keyifli macerasında Pırdino sizleri de yanında görmek istiyor. Tarih: 13 Aralık 2015 Yer: Karabük Kültür Merkezi, Karabük Saat: 13.00

YETERSİZ BAKİYE “Kahkaha fırtınasına hazır mısınız?” Bu tiyatro oyununda acı gerçeklerle bir kez daha yüzleşiyoruz. Günümüzde sadece tüketen ve tüketmeyi alışkanlık edinmiş insanların asıl değerlerinden nasıl koptuklarını anlatan bu öykü bir kara mizah örneği... Günümüz hastalığı olan sınıf atlama hastalığı ile yüzleşmeye hazır mısınız? İki perdelik kara komedi “Yetersiz Bakiye”, 1 Aralık’ta Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde sahneleniyor. Tarih: 01 Aralık 2015 Yer: Kadıköy Halk Eğitim Merkezi, İstanbul Saat: 20.30

12

MUTFAK VE İTİRAFLAR Hayat mutfakta pişer! İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV), dünyanın en iyi sirk topluluklarından Les 7 Doigts de la Main’i (Yedi Parmak) beş duyuya hitap eden, yaratıcı ve lezzetli bir performansla İstanbul’da ağırlıyor. Tarih: 27 Aralık 2015 Yer: Zorlu Performans Sanatları Merkezi- Drama Sahnesi, İstanbul Saat: 20.30


AJANDA

ANKARA PİYANO FESTİVALİ Altus Sanat-Kültür tarafından düzenlenen Ankara Piyano Festivali, dünyanın en ünlü ve yetenekli piyanistlerini, Türkiye’nin başkentinde ağırlıyor. Konser salonlarının dışında şehrin eşsiz alanlarında ve muhteşem tarihi mekanlarında gerçekleştirilecek konserler, müzik tutkunlarını ve olağanüstü müzisyenleri bir araya getirecek. Tarih: 12 Aralık 2015-19 Ocak 2016 Yer: Ankara

JOHANN STRAUSS ORKESTRASI Geçtiğimiz sezon harika performanslarıyla İstanbullu müzikseverlere unutulmaz bir gece yaşatan Johann Strauss Orkestrası 2016 için hazırladıkları gösterileriyle İş Sanat’a geri dönüyor. Strauss Ailesi ve çağdaşlarından en sevilen valsler ve polkaları kaçırmayın! Tarih: 05 Ocak 2016 Saat: 20.30 Yer: İş Sanat Kültür Merkezi, İstanbul

CANIM KARDEŞİM TRT Çocuk kanalında reyting rekortmeni olan “Canım Kardeşim” adlı çizgi dizi, müzikli bir gösteriyle 10 Ocak’ta AKKM Orhangazi Salonu’nda çocuklarla buluşuyor. TRT Çocuk kanalında yıllardır çocukların sevgilisi olan iki kardeş Müge ve Mine, yanlarına sevimli kedileri Mıncır’ı da alarak dünyayı dolaşıyor. Gösteri; çevre duyarlılığı, farklı olanı anlamaya çalışmak, empati, kardeşlik, dayanışma gibi evrensel temaları eğlendirici bir dille ve coşkulu müziklerle sahneye taşıyor. Tarih: 10 Ocak 2016 Saat: 13.00-15.00 Yer: AKKM Orhangazi Salonu, Bursa

14

www.atlasyazilim.com.tr


GEZİ

Pek çok hikaye barınır Güneydoğu Anadolu topraklarında… Aşkı en yoğunluğuyla, öfkeyi en dinginliğiyle, sanatı ve tarihi ise kucağında taşır Güneydoğu. İyi niyet, temiz kalp cümlelerinin karşılık bulduğu Güneydoğu’da bereketli, tarih kokan onca değerli yer hakkında bir şeyler anlatalım dedik… YAZI: SELDA YEŞİLTAŞ

16

17


GEZİ

Arkeoloji literatüründe Bereketli Hilal olarak anılan Şanlıurfa, dünyada kültür ve medeniyetlerin merkezi olarak kabul edilir. Şanlıurfa’da yaşadığı kabul edilen peygamberlerden dolayı bu kadim şehir “Peygamberler Şehri” ve “Kutsanmış Şehir” adlarıyla da anılmaktadır. Şanlıurfa’nın dinler tarihi ve inanç turizmi yönünden Mekke ve Kudüs’ten sonra dünyanın önemli inanç merkezlerinden biri olduğunu söylemek yanlış olmaz. Şanlıurfa şehir merkezinin güneybatısında yer alan ve İbrahim Peygamber’in ateşe atıldığında düştüğü yer olarak bilinen Balıklı Göl, kutsal balıkları ve çevresindeki tarihi eserler ile Şanlıurfa’nın en çok ziyaretçi çeken yerlerindendir. İbrahim Peygamber, devrin zalim

hükümdarı Nemrut ve halkının taptığı putlarla mücadele etmeye, tek tanrı fikrini savunmaya başlayınca, Nemrut tarafından bugünkü kalenin bulunduğu tepeden ateşe atılır. Bu sırada Allah tarafından ateşe “Ey ateş, İbrahim’e karşı serin ve selamet ol”’ emri verilir. Bu emir üzerine, ateş suya odunlar da balığa dönüşür. İbrahim bir gül bahçesinin içerisine sağ olarak düşer. İbrahim’in düştüğü yer Halil-ür Rahman Gölü’dür. Rivayete göre Nemrut’un kızı Zeliha da İbrahim’e inandığından kendisini onun peşinden ateşe atar. Zeliha’nın düştüğü yerde de Aynzeliha Gölü oluşmuştur. Her iki göldeki balıklar halk tarafından kutsal kabul edilerek yenilmemekte ve korunmaktadır.

Şanlıurfa şehir merkezinin güneybatısında yer alan ve İbrahim Peygamber’in ateşe atıldığında düştüğü yer olarak bilinen Balıklı Göl, kutsal balıkları ve çevresindeki tarihi eserler ile Şanlıurfa’nın en çok ziyaretçi çeken yerlerindendir.

18

19


GEZİ

NEMRUT Doğu ve Batı medeniyetlerinin, 2150 metre yükseklikte muhteşem bir piramitteki kesişme noktası, dünyanın sekizinci harikası Nemrut, yüksekliği on metreyi bulan büyüleyici heykelleri, metrelerce uzunluktaki kitabeleriyle, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer almaktadır. Nemrut Dağı, üzerinde barındırdığı dev heykellerin ve anıt mezarın yanı sıra, güneşin doğuşu ve batışının en güzel seyredildiği yer olmasıyla da ilgi çekmektedir. Her yıl binlerce insan bu eşsiz manzaraya tanık olmak için Nemrut’un yolunu tutar. UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası olarak ilan edilen Nemrut Dağı,

20

çevresindeki Kommagene uygarlığı eserleri ile birlikte Türkiye’nin önemli milli parklarından biridir. Nemrut Dağı’ndaki dev heykeller ve tümülüs, Arsameia (Eski Kale), Yeni Kale, Karakuş Tepesi ve Cendere Köprüsü, Nemrut Dağı Milli Parkı sınırları içinde yer alır. Eğer hala Nemrut turu yapmadıysanız, Türkiye’de çok önemli bir bölgeyi gezi planınızın dışında tutmuşsunuz diyebiliriz. Pek de kolay olmayan bir yolculukla vardığınız Nemrut Dağı’nın zirvesinde güneş doğmaya başladığında içinize derin bir nefes çekerek heykellerde beliren ışık hüzmesine odaklanabilirsiniz.

21


GEZİ

Hasankeyf’in Türk-İslam tarihi ve medeniyeti açısından önemli bir yeri vardır. “Hısnıkeyfa” olarak anılan bu şehir, “Kaya Kale” şeklinde tercüme edilebilir. Çeşitli kaynaklarda her kavmin kendi dilinde farklı telaffuz edildiği bu kelime, “korunmaya müsait” anlamına gelmektedir. Kale yekpare taş kitlenin oyulması suretiyle oluşturulmuştur. Hasankeyf tarih ve doğanın barışık olduğu bir yerdir. Hasankeyf’in Türkİslam tarihi ve medeniyeti açısından önemli bir yeri vardır. Hısn Keyfa olan bu şehrin adı “Kaya Hisarı” şeklinde tercüme edilir. Bir iddiaya göre Hısn Keyfa adı, Asurca Kipani kelimesinden gelmektedir. Eski tarih ve kavimlerde bu tür kelimelerin anlamının “korunmaya müsait” yer

anlamına geldiği belirtilmektedir. Kalenin yekpare taştan olmasından dolayı buraya Süryanicede “Kayataş” manasına gelen “Kifa” denilmiştir. Roma tarihçileriyse buraya “Kipas veya Cepha” denildiğini yazar. Hasankeyf’in ne zaman kurulduğu konusu, eldeki bilgi ve belgelerin yeterli olmaması nedeniyle şimdiye kadar karanlıkta kalmıştır. Kuruluşu hakkındaki görüşler bir ihtimal olmaktan öteye gitmemiştir. Şehrin jeolojik yapısı ile mesken olarak kullanılan çok sayıdaki kayalara oyulmuş konutları Hasankeyf’in Urartu dönemine kadar uzanan bir yerleşim merkezi olduğunu göstermektedir.

Çeşitli kaynaklarda her kavmin kendi dilinde farklı telaffuz edildiği Hasankeyf kelimesi, “korunmaya müsait” anlamına gelmektedir.

22

23


GEZİ

İlk çağlardan beri önemli bir yerleşim yeri olarak bilinen Mardin, eski Yunan’da “nehirler arasındaki toprak” olarak anılır. Topraklarının verimli olmasından dolayı, tarih boyunca farklı kültürlerin, inançların, dinlerin uğrak yeri olmuştur. Bölge, arkaik pagan inançlara, güneşe tapan Şemsilere, Tavus-u Azam’ı kutsallaştıran Yezidilere ve erken Hıristiyanlık dönemine tanıklık eder. Hıristiyanlığı ilk kabul eden halklar olan Süryaniler ve Ermeniler, bu bölgede münzevi hayatı yaşar, manastırlar bu bölgede yayılır. İlk Türk-İslam yapıları da yine burada inşa edilir. Dervişler buradaki zaviyelerde konaklar. Bir dağın yamacına kurulu şehir, yüzyıllardır süregelen yerleşik kültürünün izlerini, zamana direnen taş mimarisiyle sunar. Medrese, kilise, cami, ev, çeşme, çarşı, sokak her şey sarı taştandır. Hepsi yan yana gelir bir tane olur ve her mevsimde başka renge boyanan sonsuz Mezopotamya’ya doğru bakar. Şehir, yüksek avlu duvarlarının sınırlarını çizdiği dar sokaklardan, abbaralardan (bir tür tünel), kapılardan, bir anda karşınıza çıkan çeşmelerden oluşur. Kaybolarak dolaşırsınız, şehir sizi içine alır nerede olduğunuzu anlamak için dışına çıkmanız gerekir. Yüksek duvarların arkasında avlular, eyvanlar, odalar vardır ve avludaki sesler sokak seslerine karışır; Arapça, Türkçe, Kürtçe, Süryanice... Şehirde baskın olarak iki büyük tek tanrılı dinin varlığı hissedilir. Erken Hıristiyanlık dönemine ait kilise ve manastırlarla Türk-İslam devleti Artuklular’ın medrese ve camileri eşit oranlarda şehre dağılır. Tarihi boyunca önemli ticaret yollarının durağı -özellikle tarihi İpek Yolu- olan şehir, zengin çarşı dokusuyla da bunu hissettirir.

24


ADRENALİN

Uçurumun kenarından bırakıyorsunuz kendinizi boşluğa... Rüzgâr yüzünüze vururken, kanatlarınız sayesinde yatay bir şekilde kuş gibi havada uçuyorsunuz. Kanatlı, özgür, güçlü… Hızınız gittikçe artıyor, saatte 200 kilometreye ulaşıyorsunuz. Rüzgâr nefesinizi keserken 3.000 ft’te paraşüt açma zamanınız geliyor. Kollarınızdaki acıya rağmen kanatları kapatmaya çalışıyorsunuz. Dünya gittikçe size yaklaşırken zevk duygusu ölüm korkusunun önüne geçer. Birazdan patlayarak açılacak olan paraşütü düşünerek omuzlarınızı sıkarsınız. Ve paraşüt açılır! Havada süzülürken, kısa bir süre de olsa kendinizi kuş gibi hissettiğinizi, uçtuğunuzu düşünerek yeryüzüne ayak basarsınız. YAZI: SİNEM AYDIN

26

27


ADRENALİN

Wingsuit eğitimi, kask, altimetre eldiven ve diğer materyaller derken yaklaşık 50.000 TL’ye wingsuit uçuşu gerçekleştirebilirsiniz.

U

çmak… En büyük hayali oldu insanoğlunun. Nasıl olmasın ki? Gökyüzüne baktığımızda gördüğümüz, sayısız kuşu kıskanmamak mümkün mü? Özgür, huzurlu, güçlü… Bu kıskançlık ve merak insanoğluna geçmişten günümüze uçmanın hayalini kurdurmuştur. Tarihte, Leonardo Da Vinci bu hayal ile paraşüt çizimlerini kullanarak taslak hazırlamış, fakat hayalinin gerçekleştiğini görememiştir. Paraşüt, zamanla insanlara uçma hissini yaşatan en temel araç haline gelmiştir. Uçaklar,

28

helikopterler, jetler, planörler, balonlar… Hepsi insanoğlunun uçma hevesini gidermeyi amaçlamıştır ama adrenalin tutkunları bu araçlarla da tatmin olamamıştır. Uçmayı kuşla özdeşleştiren adrenalin meraklıları, kuş gibi kanat çırpmak, havada süzülerek yeryüzüne inmek istemiştir. Tarihimizde en gerçekçi anlamıyla, kuş gibi uçan kişi, Hezarfen Ahmet Çelebi’dir. Uçmayı başaran ilk Türk Hezarfen Ahmet Çelebi, vücuduna yerleştirdiği kuş kanadına benzer yapay kanat sistemiyle Galata Kulesi’nden atlayarak Üsküdar’a kadar uçmayı

başarmıştır. O dönemde yaşayanlar için mucize olan bu durum, günümüzde mucize olmaktan çıkmıştır. Kuş gibi uçmak uğruna gerçekleştirilen mucize, wingsuit flying (wingsuit uçuş)’dir. Türkçe’ye “kanat elbise uçuşu” veya “yarasa uçuşu” olarak çevrilen wingsuit, gün geçtikçe daha popüler hale gelen bir ekstrem spor çeşidi. Hava Geçirmez Kanatlı Kıyafet, Wingsuit Wingsuit uçuş, wingsuit adı verilen özel kıyafetleri giyen adrenalin tutkunlarının uçaktan, dağ yamacından, uçurumdan

29


ADRENALİN

veya yüksek tepelerden atlayarak havada süzülmesidir. Wingsuit, hava geçirgenliğinin en az olduğu kumaşla üretilen özel bir kıyafettir. Wingsuit’in koltuk altı ve bacak arasında kalan bölmelerin iç kısımları hücrelere ayrılmış halde. Atlayış yapıldıktan sonra bu bölmeler hava ile doluyor ve kanat görevi görüyor, böylece sporcunun ileri doğru uçuşu sağlanıyor. Kanatlar oldukça dayanıklı, bu dayanıklılık kanatların hava akımında parçalanmasını engelliyor. Wingsuit, adrenalin seviyesi en yüksek noktalarda olan ekstrem spor dallarından biri olarak nitelendiriliyor ve bu unvanı sonuna kadar hak ediyor! “Ben de Uçmak İstiyorum” Diyenlere; Wingsuit’e yeni başlayanlar, bu sporu uçaktan hava boşluğuna atlayarak yapsalar da daha profesyoneller dağ ve uçurum kenarlarından atlayarak gerçekleştiriyorlar. Tamamen cesaret isteyen bu ekstrem sporun sizi de kendisine çektiğini, “ben de uçmak istiyorum” dediğinizi duyar gibiyim. Ama kuş olmak kolay değil! Wingsuit oldukça tehlikeli bir spor olduğu için uzun bir eğitimden geçmiş olmanız gerekiyor. Profesyonel bir paraşütçü olmanız ve son 18 ayda en az 200 atlayış yapmış olmanız bu sporun ilk koşulu! Edinilen tecrübe sonucunda wingsuit pilotlarından gerekli “ilk uçuş eğitimi” alınır. Bu seviyede, küçük yüzeyli başlangıç wingsuit’leri ile uçuş yapabilmeniz mümkün. Kendinizi geliştirdiğiniz ölçüde büyük kanat yüzeylilerle uçuş yapabilirsiniz. Türkiye’de skydive eğitimi veren tek kuruluş, Skydive Efes’tir.

30

1, 2, 3 Atla! Uzun bir eğitimden geçtikten sonra wingsuit uçuşu yapacağınız gün gelmiştir. Uçağın kapısı açıldığında içinizi büyük bir heyecan ve korku kaplar. Sıra size gelmiştir ve vazgeçmeyi düşünürsünüz. Tam o sırada, hocanızın “atla” komutuyla kendinizi boşlukta bulursunuz! İlk saniyelerde aklınızdan sayısız düşünce geçer. Hisleriniz birbirine karışır. Özgürlük, korku, yalnızlık, ölüm, boşluk, adrenalin, gökyüzüne hâkim olma… Rüzgâr

yüzünüze vururken, dayanıklı ve kanatlı wingsuit kıyafetiniz sayesinde yatay olarak uçuyorsunuz. Hızınız saatte 200 kilometreyi buluyor… Tam anlamıyla kuş gibisiniz o an. Kanatlı, özgür ve güçlü… 3000 ft’te paraşüt açma zamanı gelmiştir… Kollarınız kanatları kapatmak için harcadığınız enerjiyle yorulmuştur, acıyla sızlamaktadır… Ama dayanın, son saniyeleriniz! Dünya gittikçe size yaklaşırken zevk duygusu ölüm korkusunun önüne geçer. Birazdan patlayarak açılacak olan paraşütü düşünerek omuzlarınızı

Profesyonel bir paraşütçü olmanız ve son 18 ayda en az 200 atlayış yapmış olmanız bu sporun ilk koşulu!

sıkarsınız. Ve paraşüt açılır! Büyük bir rahatlama ve yavaşlama yaşarsınız. Havada süzülerek manzarayı izlerken, kısa bir süre de olsa kendinizi kuş gibi hissettiğinizi, uçtuğunuzu düşünerek yeryüzüne ayak basarsınız. İşte, wingsuit! Peki, Bu Sporun Maliyeti Ne Kadar? Wingsuit, yaşattığı özgürlük ve adrenalin hissinin hakkını verecek seviyede maliyete sahip. “Temel Skydive eğitimi” (uçaktan paraşüt ile atlama) yaklaşık 3.000 TL civarında. Temel eğitimin ardından yapılması gereken 200 atlayışın her birinin maliyeti 75-80 TL. Yani, ortalama 16.000 TL maliyetle gerekli uçuşlarınızı da tamamlayabiliyorsunuz. Wingsuit uçuş için üretilen özel kanatlı kıyafet ise yaklaşık 7.250 TL. Wingsuit eğitimi, kask, altimetre eldiven ve diğer materyaller derken yaklaşık 50.000 TL masrafınız olacak. Oldukça maliyetli bir spor, doğrusu. Skydiving Mi, Wingsuit Mi? Skydiving, uçaktan yapılan ve paraşüt kullanılan serbest atlayıştır. Kişi, kendini yerçekiminin gücüne bırakıp kontrollü bir şekilde düşme deneyimi yaşar... Skydiving’in alt disiplinlerinden olan wingsuit’in skydiving’ten farkı, düşüş

esnasında atlayıcıların birbirleriyle konuşabilmeleri. Ayrıca, 13.000 ft’ten ortalama serbest düşüş zamanını 50 saniyeden 2 dakikaya çıkarması, yatay pozisyonda inanılmaz hıza ulaşabilmesi wingsuit’i gün geçtikçe daha popüler hale getiriyor. Çünkü wingsuit’te dikey hızdan kaynaklanan gürültü azlığı söz konusu. Bir süre hız kazandıktan sonra vücut pozisyonunuzu dikey olarak ayarladığınızda rüzgârın sesi o kadar çok azalıyor ki, havada asılı kaldığınızı düşünüyorsunuz. Rüzgâr sesinin az olması wingsuit uçuşun grup olarak tercih edilmesini sağlıyor. Birden fazla wingsuit pilotunun aynı anda uçması “flocking”tir.

düşünülen bu sporu gerçekleştirenler 1520 kişiden ibaret fakat bu rakam gittikçe artıyor. Çünkü metrelerce yükseklikten yeryüzüne atlamak, boşlukta olmak, gökyüzünde uçmak hayat ile ölüm arasındaki ince çizgiyi belirginleştiren, yaşamın farkındalığının farkına varmamızı sağlayan ve ölüm korkusunu zevke çeviren bir eylem. Havada süzülerek, uğruna savaşlar yapılan, sınırlar belirleyip birbirimize düşman olduğumuz, bu sınırlar için milyarlarca can verdiğimiz toprak parçasına yaklaşırken dönmek istemiyor insan, eski yaşamına… Sonsuzluğa uçmak istiyor savaşsız gökyüzünde…

Paraşütsüz İniş Öldürüyor! Uçmakla tatmin olmayan adrenalin tutkunları da var tabii. Bu tutkunların en büyük hayali ise, yere paraşütsüz inebilmek. Bu amaçla wingsuit kıyafetlerini ve uçuş tekniklerini geliştirmeye çalışsalar da paraşütsüz iniş şimdilik mümkün görünmüyor. Çünkü bu zamana kadar wingsuit’te yere paraşütsüz konma girişimlerinin hepsi ölümle sonuçlandı. Uli Emanuele, Loic Jean Albert, ölümü insanın iliklerinde hissettiren bu spora gönül verenlerden sadece birkaçı… Ülkemizde, içerdiği tehlike sebebiyle yasaklanması da

31


SAĞLIK

KIŞ AYLARINDA KALP KRİZİ RİSKİ ARTIYOR

Soğuk havanın damar büzücü etkisi, solunum yolu enfeksiyonları, yağlı besin tüketmek ve fazla kalori harcamamak kış aylarında kalp krizi riskini artırıyor. Ayrıca güneşle temasın daha az olmasının getirdiği bazı hormonal değişiklikler ve kapalı havaların oluşturduğu stres de kalp krizine neden oluyor. Vücudun, özellikle de kalbin, kış soğuklarına ve şartlarına hazırlıklı olmasının önemi ise büyük…

SOĞUK HAVALAR TEHLİKELİ Kalp krizlerinin kış aylarında daha sık olmasının en önemli sebebi; soğuk havalarda damarların büzülmesi. Çünkü soğuk havada, vücut mevcut ısısını korumak için cilde daha az kan gönderiyor. Bu nedenle tüm damarlarda, özellikle cildi besleyen damarlarda büzülme meydana geliyor. Bu büzülme de tansiyonun yükselmesine neden oluyor.

Prof. Dr. İsmet Dindar Kardiyoloji Bölümü

32

GRİP CİDDİ SORUN YARATABİLİR Kış aylarında artan grip salgını da, kalp hastalarında ciddi problemlere yol açabiliyor. Sabah saatlerinde kan akışkanlığı değişir. Ayrıca hormonlar ve tansiyon yükselir. Bu nedenle sabah saatleri, krizlerin en sık görüldüğü saatlerdir. Araştırmalar; karlı bir gecenin ardından dışarı çıkıp evin önündeki ya da arabadaki karı temizlemenin kalp krizi riskini artırdığını gösteriyor.

KIŞ AYLARINDA ATKI VE BERE TAKMADAN ÇIKMAYIN Soğuk havada dışarıya çıkıyorsanız; ani güç gerektiren hareketlerden ve ıslak kar üzerinde yürümekten kaçının. Kalp sağlığı için mevsimsel kurallara uyun ve yaşam şeklinizi ona göre programlayın. Kalp krizi riskini tetikleyen soğuk havalar için de önlemler alın. Bir otomobili kışa uyarlamak için nasıl birtakım bakımlarının yaptırılması gerekiyorsa kalp de kış mevsimine hazırlanmalıdır. EVDE EGZERSİZ YAPIN • Özellikle bacak damarlarınızda problem varsa; kışın uyurken de çorap giyin. • Soğuk havada dışarı çıkarken yün çorap giymeyi ihmal etmeyin.

• Özellikle kalp hastasıysanız, dilaltı tabletlerinizi almadan dışarı çıkmayın. • Kalp hastası ya da tansiyon hastasıysanız, ilaçlarınızı düzenli kullanın. • Soğuk havalarda tam tahıllı besinler, sebze ve meyve yiyin; kalorili besinlerden kaçının.

• Göğüs ağrısı çeken ya da kalp krizi geçiren kişiler, vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmalı. Böylece tıkanan damarları tespit edip açmak mümkün olur.

etlerdeki yağlar sıyrılmalı, daha çok tavuk, hindi, balıketi tercih edilmelidir. Tahıl, sebze ve meyve tüketimi artırılmalıdır. Tam yağlı peynirler yerine az yağlı peynir, yağ oranı azaltılmış süt ve yoğurt tercih edilmelidir.

• Özellikle ilk altı saat içinde yapılan müdahaleler ile damar tıkanmasına bağlı gelişen kalp adalesi hasarları engellenebilir.

STRESTEN UZAK DURUN • Hayat tarzı ve beslenme alışkanlıklarınızı değiştirin. • Sigarayı bırakın.

• Ev ve spor salonu gibi kapalı ortamlarda egzersiz yapın. KALP KRİZİNE KARŞI ÖNLEMLER • Mide, yemek borusu, boyun ve omur hastalıkları; göğüs ağrısına neden olabilir. Ancak göğsünüz ağrıyorsa mutlaka bir hekime danışın ve kalple ilişkisi olup olmadığını öğrenin. • Özellikle yürümek ve merdiven çıkmak göğüs ağrısına neden oluyorsa, araştırın.

YAĞLI ETTEN UZAK DURUN SEBZE YİYİN Kalp hastalarının dengeli beslenmesi özel önem taşıyor. Besinlerle aldığımız doymuş yağlarda fazla miktarda kolesterol, doymamış yağlarda ise daha az kolesterol bulunur. Öyleyse hedefimiz, öğünlerimizde doymuş yağ miktarını azaltmak olmalıdır. Doymuş yağlar en çok hayvansal (katı) yağlarda bulunurken, doymamış yağlar daha çok sıvı yağlarda vardır. Buna göre; yağlı koyun, sığır eti tüketiminden kaçınılmalı, tüketilecekse pişirilmeden önce

• Yüksek tansiyon ve diyabet hastalığınız varsa tedavi olup düzenli olarak takip edin. • Meyve ve sebze ağırlıklı beslenin. • Düzenli egzersiz yapın. • Ailenizde kalp hastalığı hikayesi varsa, düzenli kontroller yaptırın. • Yoğun stres altındaysanız, kendinizi mutlu edecek şeylerle ilgilenin.

33


TEKNOLOJİ

Evler, arabalar, pizzalar, çikolatalar, kekler, protez kol, bacak, kulak ve çok daha fazlası… Hepsi tek bir teknoloji sayesinde çok kısa sürede, çok kısa maliyetle üretilebiliyor; ihtiyacınız olan tek şey, 3 boyutlu yazıcı. Bu yazıcılarla kısa sürede ev, araba, yiyecek ve daha birçok şeyin sahibi oluyorsunuz. Kulağa inanması güç geliyor fakat 3 boyutlu teknoloji durdurulamayacak hızda ilerliyor ve çocukluğunu lego oynarak geçiren mühendislerin ellerinden her gün yepyeni icatlar çıkıyor. Büyük mucit Chuck Hull sayesinde bu yazıcılardan kimisi olası bir doğal afete karşı önlem alıyor, kimisi her gün mucize bekleyen hastalara umut oluyor… YAZI: SİNEM AYDIN

34

35


TEKNOLOJİ

1

980 yılında, 41 yaşındaki bir mühendis, insanlığın geleceğini derinden etkileyecek bir makine icat etmenin peşindeydi. Gündüz, UV lambalarının imalatında çalışırken geceleri, aklındaki bu proje için uğraş veriyordu. Mühendisin aklındaki bu makine, doğrudan üç boyutlu nesneler üretilebilmesini sağlayacaktı. 1984 yılında, mühendis başardı! Yıllar süren emeğin ve denemelerin sonucunda bu mühendis, eşine üç boyutlu bir yazıcı ile üretilmiş çay fincanı hediye etti. Gelecek nesillerin yaşamında önemli bir yer tutacak, tıptan eğlence sektörüne kadar çok geniş yelpazede kullanılabilecek bu üç boyutlu yazıcının mucidi; 3D Systems adlı şirketin kurucusu Chuck Hull

(Charles W. Hull)’du… Başlangıçta bir animasyon programında tasarlanan şekiller katmanlara ayrıldı, daha sonra bu tasarımlar katı cisim haline getirildi. Yani, Chuck Hull sayesinde dijital ortamda çizilen her nesne, aynı boyutta ve aynı biçimde katı cisim haline gelme imkânı buldu. 3 boyutlu baskı için kullanılan üç boyutlu yazıcılarda bilgisayar ortamında hazırlanan üç boyutlu nesne katmanlara bölünüyor ve her katman için eritilen ham madde sırayla dökülerek nesne katı hale getiriliyor. Bu baskı teknolojisinin 1980’li yıllarda icat edilmesine rağmen adını 2010 yılından sonra duyurmaya başlamasının

Çin’in Şangay kentinde üretilen 200 m2’lik genişliğe sahip 3 boyutlu evin maliyeti sadece, 12.580 TL!

sebebi, 3 boyutlu yazıcı maliyetlerinin düşmesi ve girişimci firmaların bu alana yatırım yapmaya başlamasıdır. FDM teknolojisini kullanan masaüstü 3 boyutlu yazıcılar PLA ve ABS plastiklerini kullanırken, profesyonel 3 boyutlu yazıcılar titanyum, seramik, çelik, mumsu materyal gibi birçok farklı malzemeyle baskı yapıyor. Günümüzde 3 boyutlu yazıcı ile üretilen ürünler çay bardağından çok daha fazlası oldu. 3 boyutlu yazıcılar protez uzuv üretiminden otomotiv sektöründe kullanılan parçaların üretimine, çikolatadan meyve üretimine kadar çok geniş yelpazede baskı yapılıyor bu yazıcılarla. Uzayda 3 Boyutlu Teknoloji Günümüzde birçok alanda kullanılan 3 boyutlu baskı teknolojisinden faydalanan bir kurum; NASA. Uzayda 3 boyutlu yazıcılarla besin üretimi yapmak için birçok araştırma yapan NASA 2014 yılında “Made In Space” kapsamında uzay ortamında çalışabilecek 3 boyutlu yazıcı üretti ve bu yazıcı Uluslararası Uzay İstasyonu’nda astronotlara yardımcı olması ve kabiliyetlerini geliştirebilmesi için uzaya gönderildi. Bu yazıcı sayesinde astronotlar kendi basit ihtiyaçlarını üretiyorlar ve dünyadan ürün gelmesini beklemek zorunda kalmıyorlar. Astronotlar istedikleri ürünü NASA’ya bildiriyorlar, ürünün dijital çizimi Uluslararası Uzay İstasyonu’na gönderiliyor ve ürün çok

36

kısa sürede ortaya çıkıyor. 3 boyutlu baskı teknolojisi kullanılarak uzayda üretilen ilk ürün ise; lokma anahtarı. Uluslararası Uzay İstasyonu komutanı Barry Wilmore tarafından tamirat için üretildi ve uzayda üretilen ilk alet olarak tarihe geçti! Eğer 3 boyutlu baskı teknolojisi ile ilgileniyorsanız, başlangıç seviyesindekiler için ücretsiz bir şekilde obje tasarımı yapabileceğiniz programlar; SketchUp, Tinkercad, Autodesk 123D Design, 3DTin. Ama kullanabileceğiniz hazır tasarımların bulunduğu web siteleri de bulunuyor. Bunlar da; Shapeways, Thingiverse, Threeding, Pinshape 3 Boyutlu Yazıcılar Yiyecek Üretiyor! Bilim kurgu filmi değil, gerçek! Çoğunlukla filmlerde gördüğümüz ileri düzeyde teknoloji yıllar geçtikçe hayatımızın içine giriyor. Ve bu ileri düzey teknoloji, yeme ve içme alışkanlıklarımızı da değiştirecek gibi görünüyor. Gelecekte ne olacak, peki? Yiyeceklerimizi teknolojik aletlerle üretip mi doyuracağız karnımızı? İnanması güç ama teknoloji bu yönde ilerliyor!

37


TEKNOLOJİ

Çünkü günümüzde üretici firmalar 3 boyutlu yazıcı kullanarak gıda ürünleri basmayı da başardılar. Yemek basan 3 boyutlu yazıcılardan Foodini ile istediğiniz her yemeği yapabiliyorsunuz. Bunu yapabilmek için istediğiniz yemeği püre ya da sos halinde hazırlayıp kapsüllere doldurmanız gerekiyor. Kapsülleri doldurduktan sonra istediğiniz tasarımı yükleyip yiyeceklerinizi şık bir şekilde sunabiliyorsunuz.İngiltere’de yaşayan dört üniversite öğrencisi tarafından geliştirilen F3D yemek yazıcısının diğer yazıcılardan farkı, bastığı yemekleri pişirebilmesi. Üzerinde bulunan ısıtıcı sayesinde hazırlanan yemeği ısıtıcısına götürüp pişirebilen bu yazıcı sayesinde

kendi bastığınız pizzayı pişirebileceksiniz, inanılmaz değil mi?

Yemek basan 3 boyutlu yazıcılardan Foodini ile istediğiniz yemeği püre ya da sos halinde hazırlayıp kapsüllere doldurduktan sonra istediğiniz tasarımı yükleyip yiyeceklerinizi şık bir şekilde sunabiliyorsunuz.

Kim bilir, belki de önümüzdeki günlerde tarifini gördüğümüz yemekleri anında yapabiliriz… 3 boyutlu sistemlerin üreticiliğini yapan CocoJet şirketi, Hershey şirketi ile birleşti ve ortaya büyük bir icat çıktı; çikolata üreten 3 boyutlu yazıcı! Bu yazıcı ile üretici firmalar daha hızlı ve daha farklı biçimlerde çikolata üretimi yapabilecek. Profesyonel anlamda piyasaya çıkan ilk çikolata yazıcılarından olan Choc Creator yazıcısı ile canınız tatlı

çektiğinde 2 boyutlu olarak tasarladığınız desenleri çikolataya dönüştürebiliyorsunuz. Sadece çikolata basmasın, plastik baskı da alabileyim, hatta kek de yapsın diyorsanız mühendisler bunu da düşünmüş! Zmorph 3 boyutlu yazıcısı değişebilen baskı uçları sayesinde çok amaçlı kullanılabiliyor. İster plastik çıktılar alın, isterseniz de kek hazırlayın! Çikolata, kek olur da meyve olmaz mı? İngiliz Dovetailed şirketi tarafından geliştirilen 3D Fruit Printer ile kendi meyvelerinizi üretebiliyorsunuz. Gerçek meyveye benzeyip benzemediği tartışılsa da, moleküler gastronomi teknolojisi ile böğürtlene benzeyen jöle kıvamında meyveler yapılabiliyor. Kendi 3 Boyutlu Yazıcınızı Üretebilirsiniz! Endüstriyel Tasarım Mühendisliği öğrencisi Seyyid Musab Yavuz, ilk duyduğu an etkilendiği 3 boyutlu

38

teknolojiye gönül verenlerden. Yıllar boyunca firmaların ürettikleri yazıcıları ve evde üretilen kişisel yazıcıları inceledikten sonra kendi yazıcısını tasarlamaya kararı alan Seyyid Musab, yazıcının iç kısmı için gereken özel üretim metal parçalarını bile kendi üretmiş! Elektronik kısmı, yazılım kısmı zorlasa da pes etmemiş. Boyama, aydınlatma derken ellerinin arasından kendi tasarladığı 3 boyutlu yazıcı çıkmış. Günümüzde bütün 3 boyutlu yazıcılar kutu şeklinde fakat Seyyid Musab’ın kendi ürettiği yazıcının diğer yazıcılardan farkı ön tarafının açık olması ve yazılan parçayı görme imkânı tanıması. Hareket sistemi iki motorla sağlandığı için hız olarak da diğer yazıcılardan daha hızlı çalışıyor. 3 boyutlu teknoloji o

kadar gelişti ve insanları o kadar çok etkisi altına aldı ki, tasarımcılar kendi yazıcılarını üretmeye başladılar. 3 Boyutlu Yazıcıyla 200 m2 Ev Üretildi! 3 boyutlu teknoloji inşaat sektörüne de girdi! Çin’in Şangay kentinde üretilen 200 m2’lik genişliğe sahip bu ev 3 boyutlu teknolojinin son örneklerinden… Üstelik maliyeti sadece 12.580 TL! Şangay Winsun Dekorasyon Tasarım Mühendisliği tarafından geliştirilen 3 boyutlu yazıcı ile evin malzemeleri basılıyor. Yazıcı, 32 metre uzunluğunun hakkını verecek şekilde büyük parçaları da üretebiliyor. Yazıcıyla basılan büyük bloklar birleştiriliyor ve iki katlı ev oluşuyor. Bu evler hem ekolojik, hem ekonomik. Yapımını okurken insanın aklına

çocukken oynadığımız legolar geliyor. Eminim, 3 boyutlu yazıcıyla üretim yapanlar çocukluğunu lego oynayarak geçirmiştir. 3 boyutlu teknolojiyle yapılan evlerin düşük maliyetli olması ve bu şekilde basılan evlerin gelecekte artması ev sahibi olanların ceplerini rahatlatacak gibi gözüküyor. 12 metre yüksekliğe sahip, gelmiş geçmiş en büyük 3 boyutlu yazıcı Big Delta World’s Advanced Saving Project (WASP) tarafından inşa edildi ve bu 3 boyutlu yazıcı diğer yazıcılardan farklı bir amaca hizmet ediyor. Olabilecek herhangi bir doğal felakette insanların konut ihtiyacını gidermeye yönelik bu yazıcı sayesinde hızlı bir şekilde, insanların güvenle oturabilecekleri evler inşa edilecek.

39


TEKNOLOJİ

3 Boyutlu Yazıcıyla Mars’ta “Buz Evi” İnşa Edilecek! NASA, 2030 yılında astronotların kalması için 3 boyutlu yazıcı ile basılmak için tasarlanan evlerin yarıştığı 3D-Printed Habitat Challenge adlı bir yarışma düzenledi ve yarışmayı 160 tasarımın arasından SEARCH/ Clouds Architecture firmasının tasarladığı ‘Buz Evi’ kazandı. Yapılması düşünülen bu ev sıkışık buz kütlelerine, -63 derecelik Mars atmosferine dayanıklı. Yani, 3 boyutlu teknoloji sayesinde astronotlar artık uzayda kendi evleriymiş gibi rahat edebilecekler. 3 Boyutlu Teknolojinin Tehlikeli Yönü İnsanların yaşamını kolaylaştıracak ve zaman tasarrufu sağlayacak ürünler üretildiği gibi teknolojiyi korkunç şeyler

40

için kullananlar da var; 26 yaşındaki Cody Wilson gibi. Çok düşük maliyetle evde bile silah yapılabilmesini sağlayan 3 boyutlu yazıcının geliştiricisi Cody Wilson, gezegendeki en ölümcül insanlar listesinin 14. Sırasında. Ne yazık ki, bu yazıcıyla basılan plastik görünümlü bir silah hiç takılmadan 8 adet ateş yapabiliyor. Tıp Mucizelerinin Sebebi 3 Boyutlu Yazıcılar Kulak, böbrek, deri, damar, kemik… Hepsi 3 boyutlu yazıcılar sayesinde üretilebiliyor, organ ve uzuv bekleyen sayısız hastanın umutla bakan gözlerindeki ışığın sönmemesini sağlıyor, hayallerini gerçeğe dönüştürüyor. Hastalar için üretilecek yapay eklentiler, protez uzuvlar sadece bir veya iki saatte, 100 doların altında maliyetle üretilebiliyor. 3 boyutlu

yazıcı, İngiltere’de yaşayan bir kanser hastasına leğen kemiği naklinin yapılmasını ve hastanın değnek yardımı ile yürüyebilmesini sağladı. Aynı hayat kurtarıcı yazıcı, Hollanda’da 23 yaşındaki bir hastanın kafatasını bu yazıcıdan üretilen sentetik bir kafatası ile değiştirilmesini ve hastanın beyin fonksiyonlarını çok rahat şekilde geri kazanabilmesini sağladı. Sadece uzuv yapımında değil, riskli ameliyatların gidişatını da doğrudan etkileyecek bir öneme sahip 3 boyutlu teknoloji. Washington’da Ulusal Çocuk Sağlığı Merkezi’ndeki doktorlar ameliyat öncesinde hastalarının kalplerinin 3 boyutlu yazıcıdan baskısını alarak ameliyatın gidişatını değiştirebilecek bilgiye sahip olabiliyorlar.

kadar yararlı olmadığını söylüyor. Bu modellerin üzerinde çalışarak ameliyata hazırlanabiliyor, hatta ameliyat edecekleri bölgeye nasıl ulaşacaklarını belirleyebiliyorlar.

Doktorlar hiçbir şeyin ameliyat öncesi bir kalbin gerçek boyutundaki kopyası

Peki, Ya Ulaşım? Ev, yemek, organ üretilir de araba üretilmez mi hiç! Oak Ridge National Laboratuvar’ının enerji bölümü araştırmacıları bunu başardılar. Bu araştırmacılar son derece lüks bir jeep ve tek katlı ev bastılar 3 boyutlu yazıcı ile. Bu icatların en önemli özelliği, çift yönlü güç sistemi sayesinde araba ve evin güçleri bittiğinde birbirlerinin güç ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri. Jeep olur da, son model bir spor araba basılmaz mı bu yazıcılarla? Elbette basılır. San

Yazıcı tam boyutta bir kalbi 12 saatte basıyor. Daha ufak bir kalp ise 5 ya da 6 saat sürüyor. Open Bionics ve Disney bir araya geldi ve engelli çocuklar için süper kahraman temalı protez el ve kollar üretildi! Çocukların hem fiziksel hem de psikolojik olarak eksiklik hissetmelerinin önüne geçen bu proje, 3 boyutlu yazıcı teknolojisi ile gerçekleşti. Avengers, Star Wars, Frozen, Iron Man temalı biyonik kollarla engelli çocukların hayalleri gerçekleşti.

Francisco’da bulunan Divergent Microfactories adlı şirket, 3 boyutlu yazıcıların avantajını otomotiv sektöründe kullanmak istedi ve bu gaye ile şirket tarafından, 3 boyutlu yazıcılarla yapılmış Blade isimli süper araba ortaya çıktı. Blade’in sahip olduğu şasi oldukça eşsiz. Karbon fiber bir yapıya sahip olan araç, bu sayede ağırlık olarak da standartlara göre oldukça hafif. Hatta şirketin yaptığı açıklamaya göre çelik ya da alüminyum araçlara göre büyük bir avantaja sahip otomobilin ağırlığı, kendi sınıfı araçlara oranla %90 daha hafif. 700 beygir gücünde bir motora sahip olan Blade, hem CNG hem de gaz ile çalışabiliyor. Gelecekte,

yeterli donanıma sahip herkes belli bir şablonu olan aracı 3 boyutlu yazıcı yardımıyla basabilecek. Kim bilir, belki de internetten Porsche, BMW, Mercedes beğenip bunları yazıcıda basabileceğimiz günler geliyordur! Sadece Yazıcı Değil, Ayrıca Kalem! Kalemlerimizle sadece kağıdın üzerine yazı yazabildiğimiz günler geride kalıyor. Artık, 3 boyutlu kalemlerle havaya da yazı yazabileceğiz hatta üç boyutlu resim yapabileceğiz. Kalemin ucunun değdiği yerde oluşan plastik doku, teknolojinin korkunç hızda ilerleyişinin en büyük kanıtlarından biri!

41


RÖPORTAJ

34 ülkede, ülkemizin hemen hemen her karış toprağında gerçekleştirdiği üç binden fazla gösteri ile güldürdü, yayınladığı şiir albümü ve kitabı ile ağlattı, yetmedi “Yüksel Güvercin”i oldu beyazperdenin… Seyircisini zaman zaman şiirleriyle zaman zaman da güldürmekten ağlattı; önce Kel Alaka, şimdi Ne Alaka gösterileri ile Atalay Demirci… RÖPORTAJ: SİNEM AYDIN

42

43


RÖPORTAJ Biraz kendinizden bahseder misiniz Atalay Bey? Merhaba, ben Atalay Demirci. 8 Temmuz 1976 Ankara doğumluyum ama baba tarafım Samsunlu. Her konuşmada mevzu illa memleket neresi minvaline evrildiği için siz sormadan ben söylemek istedim. Şu anda dâhil olduğunuz proje, gösteri var mı? Kel Alaka uzun soluklu olduğu kadar beni de geniş kalabalıklara tanıtan bir proje oldu. Geçtiğimiz sürede bir yandan Kel Alaka devam ederken bir yandan da yeni projeyi yazmaya başlamıştım. En sonunda o süreç bitti ve 30 Ekim tarihinde BKM’de yeni şovum Ne Alaka ile seyircilerimle buluşacağım. BKM sonrası da yoğun bir turne programına giriyorum. Ülkeyi yine karış karış dolaşacağım. Resmi internet sitemden (www.atalaydemirci.net) turne takvimini sevenlerim takip edebilirler. Ben çok heyecanlıyım, bu heyecanımı da onlarla paylaşmak için sabırsızlanıyorum. Gösterileriniz oluyor, filmde de rol aldınız… Sizi dizi oyunculuğu yaparken görebilecek miyiz? Teklif alıyor musunuz? Dizi oyuncusu olmak hem beni hem de çekim planı yapmaya çalışan yönetmen asistanını zorlar. Çok yoğun bir turne ve oyun takvimim olduğu için dizi oyunculuğu yapmam neredeyse imkânsız. Belki ilerleyen zamanlarda olabilir ama şu an dizilerde olacakmışım gibi durmuyor. Yeteneksizsiniz Türkiye’den önce de gösterileriniz oluyordu fakat sizi bu programla tanıdık. Bu nasıl bir duygu? Yetenek Sizsiniz süreci aslında benden bağımsız olarak ilerledi. Eşim ve yakın arkadaşım Ercan benden habersiz olarak başvurmuşlar, ben neredeyse yayın günü öğrendim diyebilirim. Herkes

44

“Ne Alaka” için inanılmaz heyecanlıyım, umarım bir önceki gösteri gibi bol kahkahalı bir sezon geçiririz.

bu mecranın tanınırlık için en kolay yol olduğunu düşünebilir ama işin içinde olduğunuzda aslında böyle olmadığını anlıyorsunuz. Hatırlarsınız, ben sahneye çıktıktan bir dakika sonra Hülya Hanım hayır demişti. Ondan sonra geçen süreyi bir Allah bir ben bilirim. Kalan sürede diğer jüri üyelerinden biri daha hayır dese şu an benimle röportaj yapmıyor olurdunuz. Yarışma öncesi sahnede geçen 15 senem var, yarışmadaki 15 dakika o geçen seneleri çöpe atabilirdi. Ama çok şükür ki her şey yolunda gitti ve şu an bulunduğum yere ulaştım.

Seyircilerin bir kısmı sizi Cem Yılmaz’la karşılaştırdı. Bu tepkileri nasıl karşıladınız? Siz de kendinizi Cem Yılmaz’la karşılaştırıyor musunuz? Bu gayet doğal, çünkü bu tarz sahne şovuyla ülkeyi tanıştıran kişi Cem Yılmaz oldu. İnsanların Cem Yılmaz sonrası her tek kişilik şov yapan kişiyi kendisiyle kıyaslamasında bence acayip bir durum yok ki, ben de kendisini çok sever ve beğenirim. Cem Bey de dâhil olmak üzere kendimi kimse ile karşılaştırmıyorum çünkü biraz dikkatli seyrettiğinizde sahneye çıkan her şovmenin gerçekten

45


RÖPORTAJ seyirciler tarafından da fazla dillendirilmese de beklenen bir durumdu. Filmdeki tiplemem normal hayattaki görüntümden farklı olduğu için yadırgayanlar oldu tabii ki ama genel olarak baktığımızda hem benim hem de seyircinin içine sinen, son derece keyifli bir film oldu. Güvercin Uçuverdi’nin ikincisi gelecek mi? Filmin senaryosu ikinciye ihtiyaç duymadığı için ikincisinin geleceğini düşünmüyorum ama yeni filmlerle tekrardan beyazperdede olmak istiyorum. Filme başlarken fazlasıyla tedirgindim ama süreç içinde inanılmaz keyif aldım. Sürpriz bir rolde hatta komedi olmayan bir senaryonun içinde olmayı çok isterim.

kendine özgü bir tarzı var ve güzel olan da bu. Taklitten beslenen bir şovmenin fazla ilerleme şansı yok zaten. Özgün olmazsanız, hatırlanmazsınız. Hem şair hem komedyen olmak nasıl bir duygu? Bir koltuğa iki karpuz sığdırmak zor olmuyor mu? Hem güldürmek, hem ağlatmak zor olmalı… İki karpuz bir koltukta durumu yok bence. Ben anlatmayı seviyorum, sadece anlatmanın şekli anlatılanın gitmek istediği yola göre değişiyor. Bazı hikâyeler içinde bir melodiyle geliyor, ister istemez şiirle anlatıyorsun. Bu arada ben kendime kesinlikle şair demem, o kadar kendimi kaybetmedim. Şiir formunda hikâyeler anlattığım doğrudur ama şair olduğuma dair bir iddiam asla olmadı.

46

“Ne Alaka” gösterilerinizden bahseder misiniz? Ne Alaka bu ülke dışındaki herhangi bir yerde şaşırılacak ama bu ülke için son derece normal olan durum ve insanları anlatan bir gösteri oldu. Uzun sayılabilecek bir süre boyunca üzerinde çalıştım ve en sonunda içime sindiğine karar verince de sahnelemek için çalışmalara başladık. İlk gösteri için inanılmaz heyecanlıyım, umarım bir önceki gösteri gibi bol kahkahalı bir sezon geçiririz. Yetenek Sizsiniz’de stand-up ile tanındınız fakat Güvercin Uçuverdi adlı filmde oynadınız. Seyirci bunu nasıl karşıladı, tepkiler nasıldı? Tepkiler gayet olumlu oldu, zaten

ayat Ankara: H k lu u tl u M : Aile imlik Sahne: K sınlar ksik Olma Seyirci: E Hediye Gülmek: i ki var İy : h a Miz az: Zeki Cem Yılm Sihirbaz alı: Acun Ilıc erekli G : u rk o K : Aile k lu Mutlu u g y u D r: ii Ş usal g y u Şair: D ım Şans: Laz lay Demirci Ata Seyahat: fta sonu a H i: rg De İlkbahar : Mevsim

Seyahat hakkında ne düşünüyorsunuz? Otobüs seyahatini seviyor musunuz? Seyahat benim için keyiften öte bir zorunluluk olduğu için çok fazla sevdiğimi söylemem. Turneye çıktığım zaman arka arkaya gelen ve birbirine uzak mesafelerde bulunan illere gittiğim için pek fazla otobüs kullanmıyorum ama rahat bir koltukta, elimde sevdiğim bir kitap ve kulağımda sevdiğim bir şarkıyla yapılan otobüs yolculuklarını da her zaman severim. Otobüs yolculuğu yolcuya gitme, uzaklaşma hissini derinden hissettirdiği için çok güzeldir benim için. Ama dediğim gibi pek fazla fırsatım olmuyor. Türkiye’de en çok sevdiğiniz, tekrar tekrar görmek istediğiniz yer var mı? Klişe gelebilir ama ben bu ülkenin her karışını çok seviyorum bu yüzden de her karışında gösterimi sergilemeye çalışıyorum. Taşı, toprağı ve insanı ile Türkiye içinde barış olduğu sürece fani dünyanın cenneti bence.

47


EDEBİYAT

BİR ANADOLU EFSANESİ

Değirmenoluklu İnce Memed’dir, Ceyhan’a Kaymakam olan Fikret Irmaklı… Muhtar Sefer’dir, Ermiş Mehmet Taşbaş’dır… Çukurova’da pamuk işçisi Sefer, Memidik, Uzunca Ali’dir, Ağrı Dağı eteklerinde Küp gölünün aşıkları Ahmed ve Gülbahar’dır… Zilo’dur…Florya’da kuş avcısı Semih, Hayri, Süleyman’dır… Anavarza kayalıklarında dönen kartaldır, yetim Hasan’dır, tecavüz mağduru bahtsız Esme’dir… Mevsimlik işçidir, pamuk tarlasında ırgattır… Tay Mustafa’dır, pıslanpatıra* (geceleri ay ışığında oynanan bir tür saklambaç) çıkmış çocuklardır… Savaş kahramanı Vasili’dir, Poyraz Musa’dır… Aşkı bekleyen yürektir, denizi bekleyen balıkçı… kanadı kırık martısına şifa olan Salih’tir… Ernisli Sadık’tır, Hemiteli Yaşar Sadık Gökçeli ve Çukurovalı Yaşar Kemal… Kısaca Anadoludur.

l a m e K Yaşar YAZI: SEMA YEŞİLTAŞ

İLK ACI Dokuzunda önce gözünün nurunu, babasını kurban verir sonra ne tesadüftür ki bu sefer bir kurban bayramında sağ gözünü kaybeder. Babasının ölümü bağıra bağıra hem de en yakınından gelmiştir… Üvey ağabeyidir babasını sırtından hançerleyen ama gözü kaza kurbanıdır. Bir kurban bayramında amcasının terleyen elinden kurtulan bıçak karartmıştır Yaşar Kemal’in yarı dünyasını. Gözleri önünde can veren babasından sonra dili tutulan Yaşar Kemal uzunca bir süre kekelemeye başlar…12 yaşına kadar az konuşan ama hayalleri sınır tanımayan bir çocuk olacaktır… Belki de yazıyla olan teşrik-i mesaisi böyle başlar kim bilir. (Yıllar sonra babasının, kimsesiz bir çocuk olarak

48

alıp büyüttüğü üvey abisi tarafından öldürülüşünü “Kimsecik” romanında anlatacaktır.) HAYATLA TANIŞMA Ortaokulu son sınıfTa terk eder ve artık hayat mücadelesi başlar delikanlı Yaşar Kemal’in. Bulduğu her işte çalışır… Irgatlıktan, katipliğe, vekil öğretmenlikten, kütüphane memurluğuna, traktör şoförlüğünden, çeltik tarlalarında kontrolörlüğe kadar. 30 bin kitaplı Adana Ramazanoğlu kütüphanesinde batı ve Rus edebiyatını titizlikle araştırırken Anadolu’yu köy köy, kasaba kasaba dolaşıp halk şairleri gibi şiirler dillendirip ağıtlar yakar. Anacığı biricik oğlunu kaybetmekten öyle korkar ki Yaşar Kemal şöyle anlatır annesinin duygularını:


EDEBİYAT

“Benim saz çalamamamın sebebi var, anam aşık olacağım da diyar diyar dolaşacağım diye saza, aşıklığa düşman olmuştu. Onun tek çocuğuydum ve gözünden ayırmıyordu beni. Okulda, düğünlerde, bayramlarda beni hep Aşık Mecitle atıştırırlardı. Aşık Mecitle, Kadirli’de bir kahvede bir gece sabaha kadar atıştığımı şimdi iyice anımsıyorum.” Adana’da çıkan dergilerde şiirleri, öyküleri, ağıtları yayınlandığında büyük dostlukların da adamı olmuştur. Abidin ve Arif Dino kardeşler ve Orhan Kemal bu dönemde girecektir hayatına. GAZETECİLİK YILLARI Daha 17 yaşında demirparmaklıklarla da tanışır Yaşar Kemal. Ama onun suçu siyasidir ve demir parmaklıkların ardı Kemal için bir kütüphane olacaktır. Bir yıllık mahpusluğun ardından İstanbul’a gelecek ve yine işsizlik, arzuhalcilik, gaz kontrol memurluğunun ardından Cumhuriyet gazetesinde Yaşar Kemal imzasıyla fıkra ve röportaj yazmaya başlayacaktır. Anadolu’yu ve Çukurova’yı anlattığı “Bu diyar baştan başa” dan “Çukurova yana yana” ya kadar pek çok röportaja edebi tatlar katarak bir çok ödülün de sahibi olacaktır. Bu röportajlar Yaşar Kemal’in büyük romancılığının da ilk habercleridir. 1963’te yıllarca çalıştığı gazetesinden kovulan bir yazar olarak da basın tarihine geçmiştir Yaşar Kemal. YAZARLIĞI ÜZERİNE Çukurova’nın sarı sıcağında, çocukluğunun acı gölgesinde, ağalık düzenine karşı, kan davasını, sürgünü, fakirliği anlatmış; eşsiz betimlemeleri ve pastoral anlatımın zirvesinde tasvir ettiği Anadolu ve Çukurova, öykülerine, romanlarına konu olmuş ve kitapları yaklaşık kırk dile çevrilmiştir. Yaşar Kemal sanatın halktan ayrı

50

“Evrende iki sonsuz doğurgan yaratıcı güç vardır; Biri insan, öbürü doğa... İnsan yaratıcılığını yitirdiği gün, doğa yaratıcılığını bitirdiği gün, her şey bitecektir.”

düşünülemeyeceğini her fırsatta dile getirmiş ve bir konuşmasında şöyle söylemiştir: “Ben etle kemik nasıl biribirinden ayrılmazsa, sanatımın halktan ayrılmamasını isterim. Bu çağda halktan kopmuş bir sanata inanmıyorum.” 11 Kasım 2014 tarihinde ‘Fahri Doktora’ unvanı aldığı Bilgi Üniversitesi’ndeki törene katılamayan usta yazar Yaşar Kemal, şu mesajı göndermiştir: “Bir; benim kitaplarımı okuyan katil olamasın, savaş düşmanı olsun. İki; insanın insanı sömürmesine karşı çıksın. Kimse kimseyi aşağılayamasın. Kimse kimseyi asimile edemesin[…] Benim kitaplarımı okuyanlar bilsinler ki, bir kültürü yok edenlerin kendi kültürleri, insanlıkları ellerinden uçmuş gitmiştir. Benim kitaplarımı okuyanlar yoksullarla birlik olsunlar, yoksulluk bütün insanlığın

utancıdır. Benim kitaplarımı okuyanlar cümle kötülüklerden arınsınlar.” “Bilinçli olarak ben aydınlığın türküsünü, iyiliğin, güzelliğin türküsünü söylemek istedim. Romanlarım yaşam gibi doğru söylesin, yaşamla birlik olsun istedim. Çünkü yaşam umutsuzluktan umut üretmektir. İnsan umutsuzluktan umut üreterek bugüne kadar gelmiştir.” DİL ZENGİNLİĞİ Yokluk, yoksulluğa rağmen umut, onun kitaplarında her daim var olmuştur. Ve kendi dil cumhuriyetini yaratmıştır Yaşar Kemal. Çukurova’dan, çocukluğundan heybesine doldurduğu onlarca, yüzlerce kelimeyi Türkçeye kazandırmış, öyle ki ‘ümit’ bile onun süzgecinden geçip ‘umut’ diye kazınmıştır belleğimize. Gazeteci Ahmet Güneştekin onun ardından şu satırları kaleme almıştır:

“Bilinçli olarak ben aydınlığın türküsünü, iyiliğin, güzelliğin türküsünü söylemek istedim. Romanlarım yaşam gibi doğru söylesin, yaşamla birlik olsun istedim. Çünkü yaşam umutsuzluktan umut üretmektir. İnsan umutsuzluktan umut üreterek bugüne kadar gelmiştir.” 51


EDEBİYAT

“Yaşar Kemal, Türkiye edebiyatına geçmişini kazandırdı. Ozanları, dengbêjleri, söz ustalarını, âşıkları, destanları, tarihi, kültürü, folkloru, şakiyi, asiyi, aşireti, geleneği, göreneği günümüze taşıdı. Hem de öyle bir dille taşıdı ki, geçmişiyle bağını koparan modern Türkçeye adeta ruh oldu.” Pek bilinmez ama Yaşar Kemal’in 30 farklı dile çevrilen ilk romanı “İnce Memed”in Rusça çevirisini de Türk şiirinin usta ismi Nazım Hikmet yapmıştır. Sayısız ödül almış, Nobel’e aday olmuş, Légion d’honneur nişanı ve Krikor Naregatsi nişanının da sahibi olmuştur. Yaşarken Larousse da geçmiştir, romanları sinemaya ve tiyatroya da uyarlanmıştır. VE AŞK… Ve Tilda… ey gidinin koca Çukurovalısının diğer yarısı. Yaşar Kemal’in kuğusu… Yarım asıra yakın bir aşk öyküsü, adına “Karıncanın Su İçtiği”ni yazdıran kadın. “Deniz o kadar durgundu ki, karıncalar su içerdi.” Yaşar Kemal’in hep sevdiği kadın, Yaşar Kemal’i hep seven kadın… Ölüm döşeğinde kulağına ; “ Yaşadığımız bu güzel hayat için sana teşekkür ederim Tilda. Korkma sevgilim, sakın korkma. Biz namuslu bir hayat sürdürdük” diye fısıldadığı kadın. SON SÖZ O destansı romanların efsane yazarı… Anadolu’nun ölmeyen efsanesi, hırçın dalgası, Çukurova’nın kızgın sıcağı, kendi zamanını yaratan, zamansız bir koca çınar.“Kendi yaşadığın coğrafyada ne kadar derinlere inersen o kadar evrenseli yakalarsın” savının canlı örneğidir. Çukurova’dan çıkıp evrenseli yakalayan bir halk türküsüdür Yaşar Kemal. Ali özgentürk “Yaşar Kemal insanlığın sit alanlarından biri.”

52

53


TARİH

(Ἀφροδισιάς, Aphrodisias) Aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit’e adanmış bir Antik Roma kenti Afrodisias. Afrodit’in tüm ihtişamı antik kente yansımış. Verimli topraklar, döneminde tüm besin maddelerine kucak açmasıyla da cömertliğini fazlasıyla hissettiriyor. Güzelliğe adanmış bir kent olan Afrodisias, Yunan ve Roma dünyasının en önemli heykelcilik okullarından biri aynı zamanda…

B

irçok kültüre ev sahipliği yapan Anadolu, üzerinde yerleşmiş her kültürden etkilenerek zamanla mimarisinden tarihine, ekonomisinden kültürüne başlı başına bir uygarlık beşiği haline geldi. Özellikle de Ege Bölgesi, Antik Yunan ve Roma uygarlıklarının etkilerinin en çok görüldüğü bölge olarak biliniyor. Afrodit’in güzelliğinden ilham almış bir Antik Kent Afrodisias. Şehrin zenginliğini ise yapılarındaki ihtişam belli ediyor. Kentin adını Ninoe olarak belirten antik çağ yazarlarından Byzantionlu Stephanos, bu ismin Akadlardaki Tanrıça Nin ya da Nina ile benzer olup Afrodit kültürüyle ilişkili olduğunu biliyor muydu bilinmez fakat bölgeye yakıştığı su götürmez bir gerçeklik. Fakat

54

YAZI: SELDA YEŞİLTAŞ

Bizanslılar ile Hıristiyanlığın yayılmaya başlanması ve Hıristiyanlığın derece derece din olarak adapte edilmesi şehrin statüsünde büyük bir değişikliğe de sebep olmuştur. Verimli topraklara sahip bir kent olmasıyla da ihtişamını sürdürür. Dönemin neredeyse tüm besin maddelerini topraklarında yetiştiren Afrodisias, üzerine adandığı gibi bereket saçan bir kent olarak da biliniyor. Yunan ve Roma Dünyasının En Önemli Heykelcilik Okullarından Biri Afrodisias’ın Roma ile yakın ilişkilerinin MÖ 82’de İmparator Sula ile başladığı hakkında birçok kayıt bulunuyor. Kentlere imparatorların yardım ettiği bir dönemde Afrodisias hem dini bir

merkez halini almış, hem de kültür ve sanat alanında gelişerek Karia’nın bir metropolisi olmuş. Bu dönemlerde Afrodit’in adını unutturmak ister gibi kent Stauropolis olarak değiştirilmiş. Yapılan kazılardan Afrodisias’ın Yunan ve Roma dünyasının en önemli heykelcilik okullarından biri olduğu anlaşılıyor, bunun yanında kentte bilim, edebiyat, felsefe alanında da değerli isimler yetişiyor. Got akınlarının tehdidine karşı surla çevrili olan Afrodisias kenti, daha sonraları onarımdan geçirilmiş ve surların iç kısmına kuleler yerleştirilmiş. Afrodit Tapınağı Afrodit Tapınağı, Afrodisias kentinin odak noktası olmuş, ancak sonradan bir Hristiyan bazilikasına dönüştürülmesi esnasında karakteri önemli ölçüde değiştirilmiştir. Afrodisiaslı

heykeltıraşları antik çağda haklı bir üne kavuşturan ustalıklarının ve üretkenliklerinin örneklerini bu tapınakta, sitin diğer bölümlerinde ve Afrodisias Müzesi’nde görebilirsiniz. Agora bölümünde pek çok hasarsız heykele ulaşılabilmiş, gerçek anlamda bir heykelcilik okulunun varlığına işaret eden deneme heykelleri ve tamamlanmamış eserler keşfedilmiştir. Ayrıca, sitin çeşitli noktalarında sütunlar ve çelenklerle bezenmiş Sarkofajlar bulunmuştur. İnsan, kuş ve diğer hayvan figürleri ve bitkisel motiflerle süslenmiş Pilasterler de Afrodisias’ın cevherleri arasındadır.

İnsan, kuş ve diğer hayvan figürleri ve bitkisel motiflerle süslenmiş Pilasterler de Afrodisias’ın cevherleri arasındadır.

Yakın çevrede zengin mermer yataklarının varlığı ise heykel sanatının gelişimine doğrudan katkıda bulunuyor.

55


KAMPÜS

YTÜ Türkiye’nin Sayılı Üniversiteleri Arasındadır! Üniversitemiz özgün bilgi ve teknoloji üretiminin yanı sıra, toplumun değişik kesim ve kurumlarına araştırma-geliştirme projeleri yapması, danışmanlık ve bilgilendirme gibi konularda hizmet sunması da üniversitemizin dış paydaşlarıyla işbirliğini güçlendirmiş ve saygın üniversiteler arasındaki yerini almıştır.

Yıldız Teknik Üniversitesi diğer üniversitelerin yanında nasıl bir fark yaratıyor? Türkiye’nin önde gelen ve tarihi itibariyle en deneyimli teknik eğitim ve öğretim kurumlarından birisi olan Yıldız Teknik Üniversitesi, mühendislik ve mimarlık alanlarında Türkiye’nin sayılı üniversiteleri arasında yerini almıştır. Birkaç teknik üniversiteden biri olma ve İstanbul’da bulunma özellikleri YTÜ’yü diğer üniversiteler arasında bir adım öne çıkarmaktadır. Özgün bilgi ve

56

teknoloji üretiminin yanı sıra, toplumun değişik kesim ve kurumlarına araştırmageliştirme projeleri yapması, danışmanlık ve bilgilendirme gibi konularda hizmet sunması da üniversitemizin dış paydaşlarıyla işbirliğini güçlendirmiş ve saygın üniversiteler arasındaki yerini almıştır. Davutpaşa Kampüsü’nde yeniden yapılanma sürecine giren YTÜ çağdaş ve günümüz ihtiyaçlarına uygun binaları, laboratuvarları, derslikleri, geniş kampus mekanı ve Teknopark projesi ile araştırma ve eğitim kalitesi

açısından sadece yerel değil aynı zamanda uluslararası üniversitelerle rekabet edebilecek seviyeye gelmeyi hedeflediğinden geleceğe umutla bakmaktadır. Üniversitemiz özgün bilgi ve teknoloji üretiminin yanı sıra, toplumun değişik kesim ve kurumlarına araştırma-geliştirme projeleri yapması, danışmanlık ve bilgilendirme gibi konularda hizmet sunması da üniversitemizin dış paydaşlarıyla işbirliğini güçlendirmiş ve saygın üniversiteler arasındaki yerini almıştır.

57


KAMPÜS

Öğrencilerinizi iş hayatına hazırlarken neler yapıyorsunuz? Üniversitemiz Kariyer Geliştirme Merkezi, öğrencilerimizin okurken staj imkanı, mezun olan öğrencilerimize ise iş imkanı sağlama ve firmalarla buluşturma amacı ile kurulmuş bir merkezdir. Yüz yılı aşkın bir geçmişe ve köklü bir geleneğe sahip olan üniversitemiz, yıllardır getirdiği bu birikimi geleceğe aktarma, lisans hayatına yeni adım atan öğrencilerine doğru tercihlerle sağlam bir gelecek oluşturma adına kariyer merkezi kurumunu hayata geçirmiştir. Bu doğrultuda daha önce mezun ettiği kişilerle ilişkiler kurarak tanışma ve fikir alışverişinde bulunma ayrıca yerliyabancı birçok şirketle ve kurumla beraber hareket ederek Yıldız Teknik Üniversitesi kimliği taşımış-taşıyan bütün mensuplarına staj, iş, mentörlük ve kariyer gelişimi konularında imkân sağlamayı kendisine amaç edinmiştir. Öğrencilerimize kariyer danışmanlığı dışında eğitim hayatları boyunca

akademik ve psikolojik danışmanlık desteği de verilmektedir. Teknopark vet Teknoloji Transfer Ofisleri aracılığıyla öğrencilerimize proje geliştirme, girişimcilik duygusunu kazanma ve sanayi-sektör gerçekleri konularında hizmet verilmektedir. Mezun öğrencilerinizi diğer üniversite mezunlarından bir adım önde tuttuğunuzu düşünüyor musunuz? Yıldız Teknik Üniversitesi mezunu olmak nasıl bir avantaj sağlıyor? Üniversitemizin amacı, öğrenmeyi öğrenen, temel kavramları anlayan, yorumlayan ve uygulayabilen, bilimsel düşünme alışkanlığı kazanmış araştıran, sorgulayan, analiz ve sentez yapabilen ve eleştirel düşünebilen bilgi çağının insanını yetiştirmektir. Üniversitemiz, seçkin ve dinamik öğretim kadrosu ve başta mühendislik ile mimarlık olmak üzere fen, sosyal bilimler ve sanat alanlarında disiplinlerarası lisans ve lisansüstü akademik programları ile özellikle mühendislik alanlarında

Üniversitemizin amacı, öğrenmeyi öğrenen, temel kavramları anlayan, yorumlayan ve uygulayabilen, bilimsel düşünme alışkanlığı kazanmış araştıran, sorgulayan, analiz ve sentez yapabilen ve eleştirel düşünebilen bilgi çağının insanını yetiştirmektir.

öğrenim görmeyi isteyen öğrencilerin cazibe merkezi haline gelmiştir. Mezunlarımızın kalitesi ve sanayi ve iş alanlarında tercih edilmeleri öğrenciler arasında üniversitemizin de tercih edilme nedenlerinden birisidir. Öğrencilerimiz hem teorik hem de uygulama olarak donanımlı bir şekilde mezun olarak sanayi ve sektöre değer katmaktadırlar. Bir üniversiteyi üniversite yapanın, öğretim üyelerinin yaptığı çalışmalar, laboratuvarlarının çağdaşlığı ve mezunlarının ülkede kabul edilebilirliği gerçeğinden yola çıkıldığında YTÜ’nün ve öğrencilerinin tüm bu nitelikleri taşıdığı görülmektedir. Yıldız Teknik Üniversitesi’nin ve altında bulunan bölümlerin vizyonu ve misyonu nedir? Üniversitemiz bölümleriyle birlikte evrensel değerlerle donanmış, kendisini sürekli yenileyen, yaşam boyu öğrenmeyi hedef edinmiş, analiz ve sentez yapabilen, yaratıcı, girişimci, sorgulayıcı, etik değerleri özümsemiş, takım çalışmasına yatkın bireyler

58

yetiştiren; Ulusal ve uluslararası işbirliği ve dayanışma anlayışıyla toplumun kalkınmasına ve yaşam kalitesinin yükseltilmesine yönelik eğitim, bilimsel araştırma, teknoloji geliştirme ve sanat çalışmalarına öncülük eden bir üniversite oluşumu gerçekleştirmektir. Teknoloji Transfer Ofisleri ve Teknopark öğrencilere ne gibi bir katma değer sağlıyor? Teknoparklar ve Teknoloji Transfer Ofisleri öğrencilerin fikir ve projelerini destekleme, girişimcilik kültürünü oluşturma ve sanayi ve sektörlerle öğrencileri aynı platformda buluşturma konularında büyük fayda sağlamaktadır. Bu kapsamda; fikirlerin hızla ürüne dönüşmesine olanak sağlayan kuluçka hizmeti sunma; teknolojik fikirleri destekleyerek şirket kurmalarını destekleme; teknolojik bilgiyi ticaretleştirme; girişimciliği destekleme; ve dünyadaki gelişmeleri takip etme; gerekli görülen her nevi teknolojiden ve bu teknolojilerin gelişiminden yararlanma; öğrencilerin ulusal/uluslararası destek programlarına katılımının arttırılması ve yararlanabilmesi adına bilgilendirme, projelendirme ve idari destek hizmetlerinin verilmesini sağlama; proje fikirlerini şirket kurma yoluyla ticari değere dönüşmesi için gereken altyapı ve danışmanlık hizmetini verme; teknolojiye dayalı projeler geliştirmesi, projelerin ticarileştirilmesi, teşvik ve desteklerden faydalanması; Girişimcilik ruhunun arttırılması için girişimcilik yarışmaları düzenlenme; Girişimcilerin projelerinin ticarileşebilmesi için startup veya spin-off şirketler kurmalarına destek olunması, Girişimcilere kurumsal yönetim, hukuki ve mali konularda danışmanlık ve mentörlük hizmeti verilmesi gibi konularda öğrencilere destek vermektedirler.

Yıldız Teknopark’a kimler başvurabiliyor, hangi kriterler çerçevesinde değerlendiriliyor Teknopark için yapılan başvurular? YTÜ Teknopark’a Ar-Ge projesi olan bütün şirketler başvurabilmektedir. Başvuru süreci 5 adımda gerçekleşmektedir. İlk olarak başvuru yapmayı planlayan şirket ile başvuru süreci ve koşullarına ilişkin ön görüşme yapılır. İkinci aşamada başvuru evrakları hazırlanarak YTÜ Teknopark’a sunulur ve uygunluğu kontrol edilir. Uygun olan başvurular hakem değerlendirmesi için belirlenen hakem heyetine gönderilir. Hakem heyetinden gelen rapor Ar-Ge alanına özgün komitede değerlendirilir. Son olarak, onaylanan projeler için YTÜ Teknopark yönetim kurulu alınır ve şirketin kabulü yapılır.

Yıldız Teknik Üniversitesi’nin aldığı ödüller hakkında ne söylemek istersiniz? Üniversitemiz öğrencileri ve akademisyenleri birçok uluslararası ve ulusal eğitim ve araştırma kurumları tarafından düzenlenen konferans ve sempozyum gibi bilimsel etkinliklerde ödüller almaktadır. YTÜ Teknopark ve Teknoloji Transfer Ofisi Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve TÜBİTAK tarafından en hızlı gelişen teknopark ve girişimci üniversite kapsamında ödüller almıştır. Öğrenci kulüplerimiz en aktif öğrenci kulüpleri sıralamasında her yıldan birden fazla öğrenci kulübüyle ilk sıralarda yer almaktadır.

59


ALIŞVERİŞ

Arçelik ve Selamlique’dan ‘’Kapsüllü Türk Kahvesi Makinesi” Geliştirdiği yenilikçi teknolojilerle tüketicilerin hayatında fark yaratan, Türkiye’nin inovasyon alanındaki lider şirketi Arçelik, geleneksel lezzet ve farklı aromalarda üstün kaliteli Türk kahveleri üreten Selamlique ile yepyeni bir işbirliğine imza atarak, Türk kahvesi alışkanlığına yepyeni bir boyut kattı.

Arzum Olimpia Turbo Tozlara Göz Açtırmıyor İnovatif ürünleriyle öne çıkan Arzum, yeni Olimpia Turbo Multi Cyclone Elektrikli Süpürge’siyle tozlara kaçma şansı vermiyor. Toz torbasız kullanılan siklon süpürgelerden farklı olarak Multi Cyclone teknolojisine sahip olan Arzum Olimpia, geliştirdiği siklon tipi süpürge teknolojisi ile maksimum performans sunuyor. Arzum Olimpia Turbo, Multi Cyclone teknolojisi ile tozları yüzde 99,8 oranında ayrıştırarak, tozların tamamına yakınını haznesine hapsediyor. Hepa 13 özelliği filtrenin daha az kirlenmesini sağlayarak Arzum Olimpia Turbo’nun performansını yükseltiyor.

Wi-Fi Özellİğİ İle Evin Dışındayken Bile Kumanda Edilen Klimalar Bosch’ta! ‘Yaşam için teknoloji’ anlayışıyla, tüketicilerine mükemmel sonuçlar elde etmenin en kolay yolunu sunan Bosch Ev Aletleri’nin Wi-Fi özellikli klimaları kış boyu tasarruflu ısınmak isteyenlerin tercihi oluyor. Özellikle kışların daha ılıman geçtiği batı ve güney kesimlerinde, klimalar rahatlıkla ısıtma aracı olarak kullanılabiliyor. Ayrıca, bekârlar, öğrenciler ve küçük dairelerde oturanlar için de son derece ideal ve hesaplı bir ısıtma aracı oluyor.

60

Evlerde Banyolar Yerden Isınacak Banyo gibi ıslak hacimlerde son derece güvenli ve yaygın bir kullanıma sahip olan DEVI Isıtma kablosu çözümleri, banyolarda ayak basılan döşemenin istenilen sıcaklıkta kalmasını sağlıyor. Bu sayede güvenli ve konforlu ısı sürekli korunuyor.

Yenİ HTC ONE A9 ile Mükemmelin Peşinde

HTC, ödüllü HTC One ailesinin en yeni üyesi HTC One A9’u bugün tüm dünyayla aynı anda İstanbul’da tanıttı. HTC’nin büyük beğeni toplayan One ailesinin tasarım ve teknolojisini, Google’ın Android işletim sisteminin en son sürümüyle birleştiren bu dikkat çekici telefon, tüketicilerin mobil deneyimine yeni bir soluk getirmeyi amaçlıyor. Daha farklı ve daha iyi bir seçenek isteyenlere rakipsiz bir akıllı telefon deneyimi yaratmak üzere üretilen HTC One A9, çarpıcı tasarımı ve HTC Sense özellikli Android 6.0 Marshmallow’un en yeni özellikleriyle öne çıkıyor.

61


ALIŞVERİŞ

Mouse Deneyimini Eğlenceye Dönüştürmek İçin

Logitech 2015 Play Collection’ın parçası olan Logitech Wireless Mouse M238, dost karakterleri, eğlenceli modelleri ve geometrik tasarımı ile çalışırken sizleri gülümsetecek. 12 aylık pil ömrüne sahip Logitech M238, 10 metreye kadar kablosuz bağlantı sunuyor. Logitech M238’in sevimli hayvan karakterlerinin ve parlak geometrik desenlerin yer aldığı eğlenceli modelleri arasından istediğinizi seçebilrisiniz. 12 aya kadar pil ömrüne sahip olan Logitech M238’in On/Off tuşu ve uyku modu, pil ömrünü uatmanıza yardımcı oluyor. Logitech M238 yaklaşık 10 metreye kadar kablosuz bağlanabiliyor.

Philips SHB5900 Kulaklığıyla Arkadaşlarınızla Müzİğİnİzİ Paylaşın Philips bluetooth kulaklık ürün ailesine yenilikçi bir kulaklık modeli daha eklendi. Philips SHB5900 bluetooth NFC kulak içi kulaklığı, MusicChain özelliğiyle kullanıcısına müziğini paylaşma imkanını sunuyor. Bu yenilikçi kulaklığın MusicChain özelliği ile çaldığınız parçaları arkadașınızla kolayca paylașabilirsiniz. Kulaklığınızdaki MusicChain düğmesine bastığınızda, kulaklığınız Bluetooth teknolojisi kullanılarak bașka bir MusicChain özellikli kulaklıkla eșleștiriliyor. Ve tek bir kaynaktan kolayca müzik dinleyebiliyorsunuz.

Samsung Buzdolapları ile Yaz Gıdaları Kışın da Taptaze! En yeni soğuk depolama araçları ve nemi kontrol eden özelliklerle donatılarak maksimum tazeliği sağlamak üzere tasarlanan Samsung buzdolapları, bezelye ve barbunya gibi yaz sebzelerini tüm tazeliğiyle kışa kadar saklamanıza imkan veriyor.

Bu Saat 250 Gr Ağırlık Kaldırıyor Türkçe Bilen Dikiş Makinesi Singer’den ConfIdence Modeli

Singer dünyanın Türkçe yazabilen ilk dikiş makinesini, hanımların beğenisine sunuyor. Tasarımlarının üzerini Türkçe ifadelerle süslemek isteyenlerin işi şimdi çok kolaylaşıyor. Singer Confidence 7470 modeli, fonksiyonel özellikleri ve pratik tasarımı ile de standartları yeniden belirliyor.

Victorinox Swiss Army mühendisleri tarafından her detayı mikro derecede kalibre edilen, 130 zorlu engeli aşan I.N.O.X. yeni kayışı ile sınırları zorlamaya devam ediyor. Paraşütlerin kemer sistemlerinden ve tokalarından esinlenen, tamamen el yapımı olan ve çok güçlü ilmiklerle dayanıklılığı arttırılan Naimakka kayış, dayanıklılık standartlarının üzerine çıkan I.N.O.X. ile birbirini tamamlıyor. I.N.O.X.’un her türlü macera ve keşif için yol arkadaşı olan paraşüt ipi kayışı, sökülebilme özelliğine sahip. I.N.O.X.’un bu özel kayışı söküldüğünde 250 kilograma kadar ağırlığı kaldırabiliyor. Doğa sporlarına ilgi duyanların acil durumlarda örgüsünü söküp kullanabileceği Naimakka kayış, I.N.O.X.’u beklenmeyen durumlar için oldukça kullanışlı ve işlevsel bir saat haline dönüşüyor.

Gillette Tıraşı

Yeniden Keşfetti Devrim yaratan ürünleriyle her gün milyonlarca erkeğe mükemmel tıraş deneyimi yaşatan Gillette, geliştirdiği dört yöne hareket edebilme özelliğine sahip FlexBall™ teknolojili yeni Fusion ProGlide ile tıraşın tarihini yeniden değiştiriyor ve maksimum temas çağını başlatıyor.

62

Taşınabilir, Çok Yönlü ve Eğlenceli Yeni Toshiba Satellite Click 10

Yeni Toshiba Satellite Click 10 tam boy klavyeli verimli bir notebook’tan içerik paylaşımı için mükemmel olan sezgisel bir tablete kolaylıkla dönüşebiliyor. Seyahatte taşıyabilmek veya sınıfta not almak için ikincil bir cihaz arayanlar için ideal olan Satellite Click 10, hem üretkenliğe, hem de eğlenceye yönelik olarak geliştirildi.

63


ALIŞVERİŞ Özel günleri unutulmaz anlara dönüştüren Paşabahçe, bu yıl da yılbaşı sofralarının vazgeçilmezi olacak. Paşabahçe’nin şıklığıyla göz dolduran Kayla, Enoteca ve Diony bardak serileri ile Aurora tabak serisi, sevdikleriniz için hazırlayacağınız sofralara zarafet katacak.

Colin’s Örme Koleksiyonuyla Erkekler Bu Kış Soğuklara Aldırmayacak Sonbahar – Kış 2015 sezonuna Colin’s mont ve yelekler damga vuruyor. Sadelik ve şıklığı buluşturan montlar ile erkekler kış soğuklarına aldırmadan gezebilecek. Kış mevsiminin olmazsa olmazı dolgulu kabanlar, dar kesim mont ve yelekler, haki, lacivert, mavi ve siyah renk seçenekleriyle erkeklere rahat bir kış sunuyor. Örgü ve düğmeli özel kol ve yaka detayları taşıyan montlar sportif şıklığı arayan erkeklerin bu sezon favorisi olacak.

Kaykay kültüründen ilham alan Vans, sezona yeni koleksiyonuyla giriş yapıyor. Serin havaların, sonbahar rüzgarlarıyla buluştuğu mevsimde, markanın tutkunları Vans ile tarzlarını ortaya koyuyor. Vans, yeni sezonda da modern malzemeler ve yenilikçi yapısıyla daha fazla konfor, daha fazla esneklik ve daha hafif ayakkabılar sunmaya devam ediyor. Vans tasarımcılarının, 90’ların vazgeçilmezi olan Disney Prenses kültürü döneminden esinlerek hazırladığı kapsül koleksiyon da bu sezon, çocuksu ruhunu kaybetmeyenlerle buluşuyor.

64

PAŞABAHÇE’DEN YILBAŞI SOFRALARINA SİHİRLİ DOKUNUŞ Yeni Yılın En Eğlenceli Hediye Önerisi Mınnıe By KOTON’DA NARS Cosmetics Kohliner’I sunar! Audacious Mascara’nın en kadim dostu NARS Kohliner; kremsi, konsantre yapısı ve siyah/mat formülü ile kirpik çizgilerine dumansı bir çizgi katarak belirgin bakışlar elde etmenizi sağlıyor. Asansörlü tasarımı ve yumuşak, zengin dokusu sayesinde çizgi çekilirken yolundan çıkmaz, eşsiz polimerleri ise uzun süre etkili ve yenilenebilir uygulama imkanı sağlar.

Koton hediye arayışına giren herkesi Disney’in modaya ilham veren efsane karakteri Minnie ile buluşturuyor. Minnie’nin ikonik stilinden ilham alarak Tuba Ünsal tarafından tasarlanan yepyeni Minnie by Koton koleksiyonu, hem çocuklar hem de büyükler için eğlenceli bir hediye seçeneği olmaya aday.

Saatlerde Zaman

Sonbaharı GösterIyor İngiltere’nin ünlü saat markası Daniel Wellington, minimal şık tasarımı, zevkinize göre değişebilir deri kayışları, ince ve sade kadran tasarımı ile İskandinav rüzgârını yeni sezona taşıdı. Siyah, bordo ve kahverengi renk seçenekleriyle sonbaharın hassas ruhuna dokunan saatlerin, Gold Roze ve Silver renklerinden oluşan dört farklı ebatı bulunuyor.

65


ALIŞVERİŞ

Jest yapalım… La Boule d’Ambre, L’Artisan Parfumeur’un eşsiz ve özel bir kreasyonu ve Fransız zanaatkarının değerli bir yaratımıdır. Dikkatlice şekillendirilmiş olarak, nesiller boyunca aktarılan zanaatkar becerileri ile Fransa’nın Kuzeyinde yapılmaktadır.

Kırmızının Büyüsü Bosch Private Collection İle Yeni Yılın İlk Kahvaltı Sofrasında Kahve makinesi, ekmek kızartma makinesi ve su ısıtıcısından oluşan Bosch Private Collection kahvaltı serisi, yeni başlangıçları ve umutları temsil eden yeni yılın ilk kahvaltı sofralarına kırmızı rengin büyüsü ve heyecanını taşıyor. Hem kendiniz hem sevdikleriniz için oldukça göz alıcı ve hayat kolaylaştıran bir hediye seçeneği oluyor.

66

Hayat her gün bize farklı hediyeler sunar. Bazen sevdiklerimizle keyifli bir gün, bazen ise ufak bir sürpriz şeklinde çıkar karşımıza bu hediye. Sevdiklerimizin yüzünü gülümsetmek için ufak jestler yapmalı her gün… Keyifli hediye alternatifleri ve evinizde A’dan Z’ye ihtiyaç duyabileceğiniz her şey Crate and Barrel’da...

Atasay VIve Le RoI’den En Şık Damatlara Özel; Bloom for Men Atasay’ın erkek mücevher markası Vive Le Roi’den yepyeni bir aksesuar tasarımı; Bloom for Men… Tüm damatları adeta birer beyaz atlı prense çeviren smokinlerin olmazsa olmazları arasında yer alan cep mendilleri yerini, şıklığı detaylara taşıyan yaka çiçeklerine bırakıyor. Kışın zor şartlarına uygun karada, suda, yağmurda her anınızı ölümsüzleştirmek için tasarlanan Pentax WG30 ile macera dolu anlar yaşamak hiç bu kadar keyifli olmamıştı.. Yüksek ya da düşük sıcaklık, su, kum, gibi yıpratıcı şartlara da dayanabilen Pentax WG30 seyahat severler ve kış sporlarına meraklı kullanıcılar için mükemmel bir seçenek.

MESSIKA MOVE NOA KOLEKSİYONU

Pırlanta ticareti yapan bir aileden gelen Valerié Messika, ailesinden miras aldığı tutku ile pırlantaları göz alıcı tasarımlara sahip mücevherlere dönüştürerek, ailenin ismini taşıyan Messika markasını 2005 yılında Paris’te kurdu.

67


ALIŞVERİŞ

A7000’in Dolby Atmos Teknolojisi ile Keskin Sesi Hissedin

Zeıtgard ile Zamanı Geriye Döndürün Avrupa’nın en büyük doğrudan satış şirketi LR Health & Beauty piyasaya çıkardığı Zeitgard yüz cilt temizleme cihazı ile dikkatleri üzerine çekiyor. Temizleme ürünlerinin yapamadığını tek başına 10 kat daha etkili yapan Zeitgard ile artık zaman geriye dönüyor. Farklı cilt tiplerine uygun olarak üretilen temizleme jelleri ve özel fırçalarıyla Zeitgard, ince çizgileri ve kırışıklık görünümünü azaltarak cildi aydınlatıyor. Esnekliği kaybeden ve yorgun görünen cildi yüksek teknolojisiyle onaran Zeitgard, gözenekleri derinlemesine temizlerken, ciltteki pullanmalar, lekeler vb. gibi tüm sorunları da ortadan kaldırıyor. Günde sadece bir dakikalık kullanımıyla Zeitgard anında görülen etkisiyle vazgeçilmezler arasına girmeye hazırlanıyor.

Dıadora’nın İkonik 90’lısı Geri Döndü Tasarımlarıyla dünya çapında bir efsane haline gelen İtalya merkezli ayakkabı ve spor malzemeleri üreticisi Diadora, 1990’da piyasaya çıkan, sağlam, yumuşak ve rahat oluşu sebebiyle zamanının büyük şampiyonları arasında gözde olan N9000 modelini yeniden yorumladı. Kullanılan Premium malzeme ile orijinal yapıya tamamen sadık kalınarak tasarlanan 90’ların Retro koşu modeli N9000, ikonik tarzıyla 25 yıl sonra yeniden kataloglarda yerini aldı. Retro stilini taze bir görünümle sunmak isteyenler için birbirinden renkli ürünler sunan Diadora malzeme kalitesi sezonun en stil sahibi alternatiflerini sunuyor.

68

Lenovo A7000, 5,5 inç HD ekranı ve etkileyici Dolby Atmos® hareketli ses teknolojisinin sunduğu mükemmel ses sistemi ile ayrıcalıklı bir telefon alternatifi oluşturuyor. Müzikte, oyunda, video ve video konferansta daha yüksek ve keskin ses kalitesi A7000’de sizleri bekliyor. Özellikle kaliteli kulaklıklarla kullanıldığında sesin keskinliği ve kalitesi sizi şaşırtacak.

Miniklerin Sonbahar Macerası Tchıbo’da Tchibo, çocuklara özel koleksiyonu “Miniklerin Sonbahar Macerası” ile sonbahar trendlerini organik pamuklu ürünlerde tüm çocuklarla buluşturuyor. Uzun kollu tişörtlerin, kapüşonlu rengarenk sweatshirtlerin, rüzgar, su ve kir geçirmeyen çift taraflı montların yanı sıra özel efektli, ipek dokumalı örgü bere ve şalların da yer aldığı koleksiyonda sonbahara dair her şey var. Tchibo, çocuklara özel koleksiyonu “Miniklerin Sonbahar Macerası”nda rengarenk ve sıcak tutan giysilerin yanında sıcacık ve rahat bir uyku için organik pamuklu pijama takımlarını da çocukların beğenisine sunuyor.

69


HABERLER

Metro Otomotiv Yeni Vizyonuyla Sektörün Hizmetinde Yönetimini Metro Rent A Bus organizasyonunun devraldığı Metro Otomotiv, uzman personeli ve yenilenmiş vizyonuyla otobüs müşterisine hizmet vermeye başladı. Metro Rent A Bus bünyesinde yenilenmiş yapısıyla hizmet vermeye başlayan Metro Otomotiv’in açılışı 28 Ağustos Cuma günü gerçekleştirildi. Metro Otomotiv’in yenilenmiş yapısıyla ilgili olarak şu bilgilere yer verildi: “Metro Otomotiv, bakım atölyesi havasından çıkıp, üst düzey servis hizmeti veren kaliteye ulaşma noktasında yatırımlar devam ediyor. Bir ay süren revizyon neticesinde gelinen noktada, aynı anda 6 otobüse hizmet verebilir konuma gelindi. Ayrıca hem istihdamı hem de kalifiye personel sayısı arttı. Toplantıda, Metro Otomotiv’in modern hizmet anlayışıyla servis hizmetinde fark yaratacağı vurgulandı.”

Havza Otogarı Kalkış Noktası Oldu

70

Metro Turizm’de Dört Mevsim Kaptan Eğitimi

Ticaret Odası’nın meclis toplantısında talepte bulunduk. Makul olan bu meslek yüksekokulunun İstanbul’da da açılmasıdır. Sektörümüzün buna ihtiyacı var ” diye konuştu.

Türkiye’nin en geniş otobüs filosuna sahip olan Metro Turizm, yolculukları daha emniyetli hale getirmesi için kaptan şoförlerinin eğitimine ara vermeden devam ediyor seminerlerine sezon süresince de ara vermeden devam ediyor. Kaptanları için 17- 20 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirilen meslek içi eğitim seminerlerine yaklaşık 750 kaptan şoför katıldı.

Havza Otobüs Terminali ve Metro Turizm İşletmecisi Bekir Sabri Turan, İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerini Karadeniz Bölgesi’ne bağlayan yolların kesişme bölgesinde bulunan ve geçiş noktası konumunda olan Havza Otogarı’nın ilk kalkış noktası konumuna

geldiğini belirtti. Havza’nın Karadeniz’e giriş noktası olduğunu belirten Turan, göreve geldiği günden bu yana geçen iki yıllık sürede ortaya konan çalışmalarla orantılı bir başarı elde ettiklerini söyledi. Geçiş noktası olması sebebiyle daha önceleri Havza kalkışlı araç olmadığını hatırlatan Turan; “Kalkış noktaları hep Trabzon ya da Samsun’du. Ayrıca daha evvel burada hiç ek sefer de yapılmazdı. Havza yolcuları Vezirköprü’den ya da Çarşamba’dan gelen araçlara verilirdi. Metro olarak biz, buradan hem araba kaldırarak hem de ek seferler yaparak Havza yolcusunu kazandık. Havza’da bir nevi yeniden yapılandık” dedi. Kurban Bayramı döneminde Havza kalkışlı, günlük dokuz ek sefer yaptıklarını belirten Turan, diğer günlerde ise kalkış noktası Havza olmak üzere akşam iki İstanbul aracımız var. Bundan sonra hedefimiz Vezirköprü’den Ankara, Eskişehir ve Bursa illerine sefer düzenlemek” şeklinde konuştu. Ayrıca Havza’da yaşayan çok sayıda Çerkezköy, Kapaklı ve Çorlu yolcusu olduğunu da belirten Turan, ilerleyen dönemlerde bu illere sefer konulmasının da planlar arasında olduğunu ifade etti.

Eğitimleri yakından takip eden Metro Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Yıldırım, seminerde yaptığı konuşmada; yolcu taşımacılığı sektöründe yolcu ile en çok görüşen ve iletişim kuran kişilerin otobüs kaptanları olduğunun altını çizerek otobüs kaptanlarının yasal haklarının artırılması için yeni kurulacak hükümet nezdinde girişimlerde bulunulacağını söyledi. Kendisinin de bir otobüs kaptanının oğlu olduğunu hatırlatan Yıldırım, “İnsan canının

emanet edildiği sizler ile diğer şoförler aynı kefeye koyulmamalı. Sizlere ‘Kaptan’ sıfatının verilmesi gerekir. Yeni dönemde otobüs kaptanlığı lisansı uygulaması için hükümet nezdinde gerekli girişimlerde bulunacağız dedi. İstanbul’da karayolu yolcu taşımacılığı yüksekokulunun açılması için de İstanbul

Metro Holding Hedef Büyüttü “DAHA İYİ! DAHA GÜÇLÜ! DAHA İSTİKRARLI!” Metro Holding iştiraklerinin üst düzey yöneticileri, 16 Eylül Çarşamba günü, Legend Hotel Park Polenezköy’de düzenlenen toplantıda bir araya geldi. Metro Holding ailesine yeni katılan üyelerle tanışmak ve Holding’in tüm iştiraklerini tanıtmak amacıyla düzenlenen toplantıya; Metro Holding Yönetim Kurulu Başkanı Çağla Öztürk başta olmak üzere grup şirketlerinin yöneticileri tam kadro katılım sağladı. “Daha iyi, daha güçlü ve daha istikrarlı!” bir Metro Holding hedefi ile çalıştıklarını söyleyen

Seminerde Metro Turizm’in kaptanlarına doğru lastiği kullanma, ekonomik ve güvenli sürüş teknikleri, gittikçe teknolojik hale gelen otobüslerin teknik özellikleri, otobüs kaza ve yangınları konusunda da ipuçları verildi. Pirelli eğitim departmanından Ahmet Koca sunumunda doğru lastik kullanımın güvenlik açısından büyük öneminin olduğuna dikkat çekerken, doğru yapılan bir kaplamanın da lastiğin ömrünün yüzde 60 seviyesinde artırdığını dile getirdi. Makine Yüksek Mühendisi Bahattin Kılıçarslan da kaptanlara araçların teknik özellikleri, ekonomik ve güvenli sürüş teknikleri, kaza ve otobüs yangınları konusunda bilgi verdi. Kılıçarslan araçlarda mutlaka yasal yakıt kullanılması, arıza durumunda mutlaka orijinal yedek parça tercih edilmesi gerektiğini ifade etti. Kılıçaslan “Aracın verdiği küçük işaretler iyi değerlendirilirse çok önemli olayların önüne geçilebilir” dedi.

Metro Holding İcra Kurulu Başkanı ve Metro Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Yıldırım, tüm şirketler için planlanan 5 yıllık hedeflerin Kasım ayında paylaşılacağını belirtti. Toplantıya telekonferans yoluyla katılan Metro Holding Kurucu Onursal Başkanı Galip Öztürk, Metro Holding ailesine başarılar dilerken, tüm ekibi bir arada görmenin verdiği mutluluğu dile getirdi. Toplantıya ev sahipliği yapan Metro Holding kurucusu ve Onursal Başkanı Galip Öztürk’ün kızları, Öztürk ailesinin temsilcileri, toplantıya katılan tüm yöneticilere teşekkür ederek, holdingin tüm çalışanları ile birlikte büyük bir aile olduğunun altını çizdiler.

71


HABERLER

İstanbul’un Duyarlı Kadınları Sevgi Evleri’nde Çocuklarla Buluştu

Metro Holding Kurucu ve Onursal Başkanı Galip Öztürk tarafından yaptırılan Sevgi Evleri İstanbul protokolünün eşlerini, çocuklarla buluşturdu. Beykoz Cumhuriyet Köyü’nde Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağlı olarak hizmet veren Galip Öztürk Sevgi Evleri’nde kalan çocukları, Sevgi Evleri Gülümseyen Yüzler Derneği başkanı Bedriye Öztürk’ün daveti ile ziyaret eden İstanbul protokolünün eşleri sevgi dolu bir gün geçirdi. Hayırsever iş adamı Galip Öztürk tarafından yaptırılarak Sosyal Hizmetler Kurumu’na bağışlanan Galip Öztürk Sevgi Evleri’ne misafir olan İstanbul Valisi Vasip Şahin’in

eşi Şeyma Şahin, İstanbul Milletvekilleri Metin Külünk ve Hüseyin Bürge’nin eşleri Semra Külünk ve Fatma Bürge, Ak Parti İstanbul İl Başkanı Selim Temurci’nin eşi Simru Temurci, Beykoz Kaymakamı Ahmet Katırcının eşi Fatma Katırcı, Sevgi Evleri Gülümseyen Yüzler Derneği Yönetim Kurulu Üyeleri Ayten Öztürk Ünal, Fatma Öztürk, Hüseyin Kalaycı ve Metro Holding Yönetim Kurulu Başkan Danışmanı Yunus Seven ile eşi Zeynep Seven’in de katıldığı ziyarette, protokolünün eşleri, çocuklarla yakından ilgilendi. Kimsesiz çocuklarla mutlu bir gün geçiren protokol eşlerinin programı çocuklara çeşitli hediyelerin verilmesi ile son buldu.

Metro Turizm, AB’ye Türkiye’den Önce Girdi Metro Turizm, demiryolu tekelinin kalkması ile birlikte otobüslerle yolcu taşımacılığının başladığı Almanya’da da bir numara olma yolunda hızla ilerliyor. Metro Turizm Almanya Müdürü Osman Mürsel Eşiyok, Almanya’nın otobüsle yolcu taşımacılığı konusunda Türkiye’nin en az 10 yıl gerisinde olduğunu söylerken, “Biz Metro olarak kalitemizi ve tecrübemizi Almanya’ya da taşıyoruz” dedi. Almanya’da 1935’ten beri demiryollarını koruyan yasa 1 Ocak 2013 itibariyle yürürlükten kaldırılmış ve arasında 100 kilometreden fazla mesafe olan ve Alman Demiryollarının çalıştığı noktalarda otobüs taşımacılığı yapılabilmesi için gerekli izin verilmişti. Otobüsleri serbest bırakan yeni dönem sonrası çeşitli yurtdışı firmaları da alman karayolu yolcu taşımacılığı pastasından pay alabilmek için girişimlerde bulunmuştu. Türkiye Karayolu yolcu taşımacılığının lider firması Metro Turizm de tecrübesini Alman yolcularla buluşturmak amacıyla taşıma yapmaya başlamıştı. Metro’nun attığı büyük adımları gören Alman firmalarının kolları sıvadığını belirten Eşiyok, “Burada taşımacılık oldukça eski otobüslerle yapılıyor. Otobüslerde

72

Galip Öztürk’ten ‘Soma’lı Çocuklara Destek Türkiye’yi yasa boğan Soma maden faciasında yetim kalan 56 çocuk “Beykoz Soma’yı Kucaklıyor” Projesi’yle İstanbul’a geldi. Aile sıcaklığında ağırlanan çocuklara müze ziyaretleri, sosyal aktivite ve eğlencelerle unutulmaz bir İstanbul hatırası armağan edildi. İş adamı Galip Öztürk, Somalı çocukların yüzünün bir nebze de olsa güldüren projenin sponsorlarından biri oldu. Beykoz Belediyesi’nin hayata geçirdiği, “Beykoz Somayı Kucaklıyor Projesi” ile faciada yaşamını yitiren madencilerin emaneti olan 56 çocuk, 2-4 Ekim tarihleri arasında ilçede misafir edildi. İstanbul ve Beykoz’un tarihi turistik yerlerini ziyaret

eden çocuklar, Boğaz Turu’na katıldı, Miniaturk, Vialand Eğlence Merkezi, Sultan Ahmet Cami ve Meydanı, Yerebatan Sarnıcı ve Beykoz Cam Ocağı’nı ziyaret ederek yaşamlarına mutluluk katan güzel anılar edindi. Proje kapsamında bazı anneler de misafir edildi. İstanbul ve Beykoz’da güzel zaman geçirdiklerini ve unutulmaz anılarla döndüklerinin belirten Somalı çocuklar kendilerini İstanbul’da ağırlayanlara da birer plaket ile teşekkür etti. Galip

Öztürk’ün plaketini kızı Fatma Öztürk Gümüşsu aldı. Fotoğraf altı: İstanbul Valisi’nin eşi Şeyma Şahin’e de projeye verdiği destek için bir plaket sunuldu.

“Kuzey’in Oğlu” Hayranlarıyla Metro’da Buluştu

klima, ikram, servis gibi hiçbir ek hizmet yok. Yolcular sularını bile yanlarında taşıyorlar. Üstelik burada her bagaj için 5 Euro ücret alınıyor. Her koltukta TV, internet, tek kişilik koltuklar Almanya’da ki yolcular için çok lüks. Şunu çok net söyleyebilirim ki Metro Turizm Avrupa Birliği’ne Türkiye’den önce girdi. Karayolu yolcu taşımacılığı sektöründe Almanya, Türkiye’den 10 yıl geride.” diye konuştu. YÜZDE 81’LİK YOLCU ARTIŞI Almanya Müdürlüğü görevine yaklaşık 2 ay önce geldiğini belirten Eşiyok, sarf edilen yoğun çaba ve reklam çalışmaları sonrasında 2 ay sonunda yolcu oranının yaklaşık yüzde 81 oranında arttığını

belirtti. “2 ay öncesine kadar haftada 3 otobüs ile taşımacılık yapılırken, şimdi her gün karşılıklı Berlin-Sofyaİstanbul sefer i yapılıyor ve araçlarımız doluyor” diyen Eşiyok, Almanya menşeli iki firmanın bulunduğunu belirterek, bunlardan en büyüğünün Metro Turizm’in ancak yarı büyüklüğünde olduğunu ifade etti. Eşiyok, “Alman Devleti’nde ne kadar çok vergi ödersen o kadar çok değerli oluyorsun. Orta vadedeki hedefini Sayın Galip Öztürk’ün destekleri ile Almanya’da da bir numaralı firma olacağımızdan ve en yüksek vergiyi vereceğimizden hiç kuşkumuz yok” diye konuştu.

Karadeniz ve Türk Halk Müziği’nin usta seslerinden Volkan Konak hayranları ile Metro Turizm aracılığı ile buluştu. Metro Turizm’in Büyük İstanbul Otogarı’nda bulunan yazıhanesine gelen Kuzey’in Oğlu son albümü Manolya’yı imzaladı. Metro Turizm’in çalışanlarının yoğun ilgi gösterdiği imza gününe, o saatlerde otobüsü olan ya da bilet

almaya gelen Metro Turizm yolcuları da katıldı. Kuzey’in oğlu Metro Holding Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı Galip Öztürk için de bir CD imzaladı. BANKODA BİLET KESTİ İmza gününde 1000 CD imzalayan usta sanatçı yoğunluk nedeniyle zor anlar yaşasa da Metro Turizm bankosuna geçerek bilet kesmeyi de ihmal etmedi.

Metro Turizm yolcu ve çalışanlarından büyük ilgi gören Konak’ı, Metro Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Yıldırım, Metro Turizm Genel Müdürü Mustafa Sarı, İstanbul Metro Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Köroğlu, Yönetim Kurulu Üyesi Metin Korkmaz, Metro Rent A Bus Genel Müdürü Cömert Agat, Genel Müdür Yardımcısı Resul Kılıç ve Yağmur Öztürk ağırladı.

73






Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.