Muzaffer TAŞYÜREK erzurumsevdasi@mynet.com
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞINDA ERZURUM VE ALMANLAR
Mukayeseli tarih okuma alışkanlığımız yok. Olaylara birde karşı tarafın şartlarından bakma, onların gözlüğü ile okuma gibi bir alışkanlığa çoğumuz sahip değiliz. Birinci Dünya savaşında İlk cephe Erzurum merkezli Kafkasya cephesiydi. Erzurum büyük acılar yaşadı ama tarih kitaplarımız, İnkılap tarihi kitaplarımız bu cephede, Erzurum’da olan biteni yazmadı. Geçiştirdi. Resmi tarih tarihe sansür uyguladı. Çoğumuz Erzurum’a gelen Alman komutanlardan, Alman ajanlarından haberdar olmadık.
Çoğumuz Osmanlı Devleti Almanya ile niçin ittifak yaptı, buna mecbur muydu, Alman ittifakını isteyenler kimlerdi, kimler bu ittifaka karşıydı? Osmanlı Ordusu’ndaki Alman nüfuzu sayesinde Almanya’nın hemen tüm politik istekleri Doğu Anadolu’da nasıl bir faciaya yol açtı? Merak etmedik, araştırmadık.
Osmanlı Genelkurmay Başkanlığına atanan General Bronsart von Schellendorf, Kurmay Başkanı olarak harekâta katıldığını, 3. Ordu Kurmay Başkanı olan Yarbay Felix Guse’nin harekât planlarını hazırlamakta büyük etkisinin olduğunu, birliklerin sevk ve idaresine katıldığını, Enver Paşanın harekât sırasında Erzurum Kalesi komutanlığına Albay Posselt’i atadığını cephedeki Alman ağırlığının daha da arttığını, Sarıkamış harekâtını değerlendirenlerin Alman subayları eleştirme yerine harekâtın en ön saflarında şerefle savaşan Türk subaylarını daha çok eleştirdiklerini, 3. Ordunun böyle bir harekât için hazırlıksız olduğunu düşünen Komutanların ya istifaya zorlanıp veya görevden alınmalarının neden irdelenmediğini merak etmedik?
Türk ordusunda eğer birlik kumandanı Türk ise, kurmay subayı Alman, eğer birlik komutanlığına bir Alman subay atanmışsa yanında ki kurmay subay Türk olarak belirlenmişti. Almanlar Türk askeri harekâtının sevk ve idaresinde cephe gerisinde oldular. Sarıkamış harekatı esnasında çeşitli sebeplerle ölen onbinlerce asker arasında bir tane bile Alman’a rastlanmaması çok manidardır ve üzerinde önemle durulmalıdı.. Almanların derdi, Kafkasya’nın zengin maden yataklarıydı. Alman sanayisinin ileri gelen isimlerinden August Thyssen Eylül 1914’te Alman başbakanına gönderdiği mektupta ’Kafkasya’nın, zengin demir yatakları, Baküde’ki petroller ve stratejik öneminden dolayı bu bölgenin Almanların hâkimiyetinde olmasını gerektirdiğini belirtmişti.
Osmanlı Harbiye Nezaretinin amacı, Kafkasya'da giriştikleri savaşların amacı üç kademeli olarak planlanmıştı: Birinci kademe 1877–78 Savaşı sonunda Ruslara bırakılmış olan Batum, Ardahan ve Kars'ın geri alınacaktı. İkinci kademe de daha önceki savaşlarda Ruslara kaptırılmış olan Kafkas halkını ve en çok Müslümanları Rus boyunduruğundan kurtarılacaktı. Üçüncü kademeye gelince Hazar Denizi dolaylarında