Dadas kelimesinin kokeni

Page 1

DADAŞ KELİMESİNİN KÖKENİ Muzaffer Taşyürek

Kuzey ve güney Azerbaycan, Horasan ve Türkmenistan’la yeniden tesis edilen kültürel iletişim kanalları “DADAŞ” kavramının bu coğrafyalar içinde geçerli olduğunu, dadaşlığın Dadaşlık Hinterlandının sadece batıdaki sınırı teşkil etmektedir. Bu kültürün tarihi macerası İran, Irak ve Horasan odağını işaret ediyor. Anadolu coğrafyasında Erzurum’dan başka Dadaş belgesi bulunmazken, Erzurum’un doğusundan başlayıp Horasan’a kadar uzanan geniş coğrafya’da Erzurum’daki Dadaş kavramı ile aynı anlamda ve de aynı kelime ile ifade olunmak suretiyle bir yiğitlik kültürü’nün bulunması kendinden menkul bilgilerle coşturulmuş inkılapçı öğretmen mentelitesinin (zihninin) açıklayacağı bir şey değildir. Sözünü ettiğimiz coğrafya Büyük Selçuklu Devleti’nin oturduğu Anadolu öncesi yurt zeminini teşkil eder Türkmen’in İslamlaşmak macerasında Tuğrul ve Çağrı beylerin Alpaslan’la taçlanacak “ Siyasi Birlik Hülyası “ işte bu toprakta mayalanacaktır Dadaşlığın da mayası muhtemelen aynı süreçte çalındı. Ve bugün de Türk Erzurum’un ikinci kurucusu Kanuni Sultan Süleyman Safevi fetretinde ahalisini tümden kaybetmiş bu şehri, Tebriz’den getirdiği Akkoyunlu sünni Türkmenlerle yenilemişti. Evliya Çelebi bu gerçeği seyahatnamesinin “şehirde konuşulan dil “ konusunu işlediği bölümde teyid eder.” Hardan gelirsen, hara gidersen?” türü verdiği zannedildiği gibi Erzurum’a mahsus bir kültürel değer 1


olmadığını ortaya koydu. Erzurum örnekle 17.asırda Erzurum ağzının Azeri karakterini tescil eder. Bu karakter fetret öncesi Erzurum’unda da aynen vardı. Çünkü bir bölge karakteriydi. Türkler İslam’ı , Fars kültürü kanalından iktibas ettiler. Biz kutsal kitabımızdaki bir çok kavramın farsçasını kullanır, mesela “resul” yerine, peygamber, “salat” yerine namaz, “savm” yerine, rüze den bozma oruç, teharet kılmaya ise abdest deriz. Dadaş kelimesinin etimolojisini yaparken Türkmen’in geçmiş olduğu bu kültürel süreci nasıl ihmal edebiliriz? Kaldı ki, Dadaş kelimesinin tarihen nasıl iştikak ettiğini sırf lenguistik disiplinleri esas alarak açıklasak dahi bu yeterli olmayacaktır. Zira “mana” nın, onun döküldüğü kelimeden çok önce doğduğu lisanın bilinen hakikatidir. Bu yazımızın ilerideki bölümlerinde Dadaş kelimesi etrafındaki kardeş kavramlar ve kelimeler üzerinde durarak konuyu daha da genişleteceğiz. Demek oluyor ki dadaş kelimesinden önce dadaş kavramının çözümlenmesi gerekecektir. Bu kavram hangi tarih kesitinde hangi sosyal ve kültürel şartlarla doğdu? Dadaşlığın ona rengini aldığı, İslam delikanlılık terbiyesinin doruk müessesi olan futuvvete ve ahiliğin, dadaşlıkla olan ilgisini bir sonraki bölümde inceleyeceğiz.

2


DADAŞLIĞIN MACERASI

TARİHİ

Dadaş kavramının izini geçtiğimiz iki asra kadar iyi kötü sürüyoruz.”18. asırdan geriye doğru kümelenen yüzyıllardaki dadaşlığın mahiyeti hakkındaki bilgileri” nasıl edineceğiz? Burada yol çatallaşır. Dadaşlık yalnız Osmanlı Kültür sahasının damgasını taşımadığına göre, doğru adresi arama işi ister istemez kardeş coğrafyalara kayar.

Dadaşlık izleri nerede aranırsa aransın, cevabı bulunması gereken en hayati soru Dadaşlık kavramının, hangi tarih sürecinde ve hangi sosyal şartlarda teşekkül ettiğidir. Dadaş kavramının teşekkül ettiği tarih sürecinin hangi asra tekabül ettiğini tesbite kalkışmak ise problemin ikinci çatalını teşkil eder. Bu konuda imdadımıza ilk olarak “mukayeseli kültür analizleri, yani sosyal antropoloji etütleri “ yetişecektir. Bir önceki yazımızda, gençlik, yiğitlik, cömertlik olgusunun, insanoğlunun tarih sahnesinde gözükmesiyle birlikte başladığını; kültürel dönemlere göre medeni, ırkı, dini, teknolojik, ideolojik şekiller aldığını anlamıştık. Demek oluyor ki, dadaşlık olgusunu bizatihi izleyecek verilerimiz olmasa dahi dadaşlık hinterlandındaki “gençlik, yiğitlik, cömertlik serüvenlerini “ çözümleyerek bazı metodik çıkarımlara ulaşabiliriz. 13. Yüzyılda Anadolu’yu gezerken Erzurum’a uğrayan ibni batuta 130 yaşındaki Erzurumlu Ahi Toman’ın misafiri oldu. O dönemin Anadolu’su ve dolayısıyla Erzurum’u Ahilikle haşır neşirdir. Ahilik toplum dokusunun baş belirleyicilerinden biridir. Erzurum’un ahi yadigarlarını taşıyan tarihi mezarlıkları yakın zamana kadar gelmişti. Biz çocuklar Ahlat mezar taşlarını andıran kapı gibi mezar taşlarının dünyasında oyunlar oynuyorduk. Bir Ahi

3


şehri olan Erzurum’da esnafında şekilde örgütlendiği Ahi hayatından günümüze kalan hatıralardan öğreniyoruz. Dadaşlık bu hatıraların neresindedir? Tasavvuf tarihçisi Süleyman Uludağ ve Ortaçağ Anadolu Tarih etütleri ile ünlü olan Ahmet Yaşar Ocak, hem İslam’ın hem de Türklüğün Fütüvvel prensipleri ile gençliği yiğitliği nasıl kanatlandırıldığını müteaddit neşriyatlarında anlatırlar. Cahiliye devri Araplığının şecaat, iffet, cömertlik, diğerkamlık örneği olan Feta (delikanlı genç adam) tipinden, islamiyette kurumlaşan fütüvvet teşkilatına sonra bu teşkilatın sufilikle birleşip “insan-ı kamil” hedefine yönelmesine nihayet “kemalin derecesi, Haktan gaygısına muhtaç olmaktan yaşamaktır” prensibinden hareketle hirfetlere yani hüner sahibi esnaflığa varılması, sözünü ettiğimiz araştırmaların ana eksenini teşkil eder. İs lamın yiğidine ait şablon işte bu tasavvufi şablondur. “Feba” nefsin arzularına karşı çıkan yiğittir. Madde savaşçılarından geçiş, kabile yiğitlerinde olgun insana yolculuk bir başka değişle ileride Dadaş olar akta özel kalıplara dökülecek bir prototiplik söz konusu olan Bu prototiple nefis putunu kıran kişi heykeli ile Rabbi için hefsinin hasmı olan “ imanlı bir delikanlı ruhu” barınıyor. Tarihçi Josen Von Hammer’in bu delikanlı ruhu “ İslam Şövalyesi “ diye isimlendirmesi sürecin ne kadar evrensel bir muhtevada olduğuna delildir. Bu evrenselliğin bize öğrettiği gerçek ise şudur:Delikanlılık temel cevherde birdir: onu farklılaştıran muameleye girdiği kültürlerdir. Bu paradigmalardan

4


hareketle hüküm verilebilir. Dadaşlık islami bir format olarak ortaya çıktığını kimse iddia edemez. Zira onun bu güne kadar soluklandığı kültür coğrafyası böyle bir iddiaya izin vermez.

5


DADAŞ” SÖZÜ NERDEN GELMİŞ OLABİLİR? İnsan-ı Kamil Delikanlı formatını geliştiren coğrafyanın aynı zamanda Dadaş kavramını yaşatan coğrafya olması ilginçtir. Bizim Güneş zaman teoricilerimiz önce Ahiliğin başka fütüvvetin başka süreçler olduğunu söyleyerek sonrada Divanı Lugati’t-Türk’te cömert eli açık anlamına geçen “Akı” kelimesini ileri sürerek konuyu başka bir zemine çekmek istemişlerdir. Fütüvvetle ahilik arasındaki hiçbir şüpheye meydan vermeyecek olan bağlar bu spekülasyonları engellemiştir. Bir diğer delil bu spekülasyonları engellemiştir. Bir diğer delil fütüvvet ve ahiliğin teori ve pratiğinde bir numaralı isimler olan Şehabettin Es-Sühreverdi ve Ahi türk’ün Horasan-Azerbaycan-Irak üçgeninde yaşamış olmalarıdır. Bu kültürel analizin manası şudur: Dadaş sözcüğünün yaşadığı coğrafya bu kelimenin nasıl istikak ettiğinin de ip uclarını verebilir. Azeri Türkçesi Dil Kılavuzunda Dadaş kelimesi karşısında üç anlamın sıralandığını görüyoruz. 1.Ağabeyi Erkek kardeş 2.Delikanlı Yiğit kimse 3. Seslenme sözü, ilk iki anlama aşinayız. Dadaş’ın bir “seslenme sözü” olması yani Akıllı!” Uşaklar! Yarenleri”Hey!” üslubu ile bir nevi parola şeklinde kullanılması onun örgüt karekterli bir süreçten geldiğini gösterir. Bu nasıl bir örgüttür. Azerice üzerindeki farisi tesirleri hatırlayarak ve “Dad” kelimesinin Azeri türkçesinde yaygın bir kullanım olanı bulduğu gerçeğinden hareket ederek Dadaş sözünün ilk hecesine ait bazı analizler yapabiliriz. Dad, adalet,doğruluk,atıfet,ihsan demektir. Bu kelimenin yaygın anlamlarından 6


ikincisi sızlanma , feryat, figandır. Farsça’da Dadaş kelimesinin hem fonetik hem de anlam olarak okşayan Dad-bahş (hakkı yerine getiren) dadres (yardıma yetişen) kelimeleri acaba üzerinde olduğunuz iz için ne ifade ederler? Dadaş sözü Farisinden bozma bir türk sözü olabilir mi? Başka ihtimallerde var. Bu sözün Farsça Türkçe karışımı bir kelime olması mümkün değil midir? “Daş” ekini Dağ ’la birleştirip hiçbir kültürel arka plan olmaksızın “Dadaş” elde edenler bu sefer Türkçe Daş’la ekini Farsça Dad arkasına koyup hem fonetik hen de etimolojik mantığı olan bir çözümleme yapabilirler:Daddaş. Mana maküldür. Dadaş kelimesi de Adelette,yardımda, ihsanda, doğrulukta, fıtratta, feryatta eş olan manasına gelmez mi? Eğer “Dadaş olgusu” Balkanlarda yakut kırımda boy gösterseydi, coğrafya ve dil üzerindeki analizlerimizi buralarda yapacaktık. Bu analizlerde varılan noktanın elbette ilmi bir değeri yoktur. Ama bir gün ilim Dadaşlık bilgilerine gerekli delilleri ile ulaşırsa, tarihi keşfiyatına, okumakta olduğunuz yazı serisi ile işaret ettiğim adreste yapacağına inanıyorum.

7


DADAŞLIĞIN TOPLUNSAL ANALİZİ Erzurum ve çevresinde yapılan sosyal araştırmalar arasında “dadaş” ve “dadaşlık” başlıklı bir çalışmaya rastlamadım. Özellikle Erzurum köylerinde “dadaş” sıfatı taşıyan binlerce insanın yaşadığı bunların çeşitli toplumsal roller üslendiği üniversitemizin bilgisi dahilindedir. Kaldı ki bölgenin şehir kesimlerinde de dadaşlık kavramı yine kalıplara dökülerek müsfet ve menfi manalarda toplumsal mobiliteye yön vermektedir. Eğer yakın bir zamanda saha araştırmaları yapılıp gerek kadim dadaşlık ve gerekse yeni muhtevalar kazanmış dadaşlığın canlı numuneleri üzerine nesnel bilgiler toplayabilirse Dadaşlığın toplumsal analizi yolunda önemli adımlar atılmış olacaktır. Mevcut bilgiler ve gözlemlerimizle “bir sosyal rol olarak dadaşlık”a baktığınız zaman onu yine “gençlik enerjisi” ne dönük bir vakıa olarak tespit ediyoruz. Dadaş ünvanı niçin dede,baba, amca, dayı’ya değil de ailenin evlad-ı ekberi’ne yani veliahda bir başka değişle büyük erkek kardeş, gerek fiziken gerek zihnen aile muhafızlığı yapmaya, aile çatısı altındaki sosyal ve ekonomik çarkı çevirmeye aday ilk kişidir. Eğer daha önceki kuşaktan ailenin bir dadaşı varsa, genelde aile ikinci bir dadaş’ı nasb etmemekte , ailenin dadaş unvanlı bireye bir piri fani dahi olsa ,aile muhafızlığı ve yöneticitiği sembolik olarak onun üzerine kalmaktadır.

8


Sosyal rol olarak aileler “dadaş” ünvanlı bir birey nasbetmeleri için bazı şartların olması gerekir.. başta ailenin büyük ağabeyisi fıthı olarak dadaşlık kumaşına sahip olmalıdır. Safderun, korkak, ahmak, bencil tabiatlı büyük ağabeyler aileler tarafından “dadaş” mevkilinde görürse de gerek aile bireyleri gerekse toplum o kişiyi dadaş nazarıyla bakmadıklarından unvan eğreti duruşuyla fazla yaşayamaz. Kayıp gider. Bu itibarla kırsal kesimde “dadaşlık unvanı” nın kazanılması farklı niteliklerde olmakta sıradan dadaşlar bulunduğu gibi dadaşlık kumaşına bihakkın sahip olanlar arasından dillere destan dadaşlar çıkabilmektedir. Bu süreç aynı zamanda dadaşlığın aile ortamından sıyrılıp cemiyet ortamına çıkışını ifade eder. Cemiyetinde onayladığı dadaş rolü yeni ritüelleri olan bir dadaşlıktır. Yiğitlik, cömertlik, adalet, zayıfa himaye, barbarlığa karşı duruş, gerekirse vuruşma ve nihayet düğünde, dernekte peklivanlık, cirit oynama, bar tutma, özellikleri “cemiyetin onayladığı dadaş rolü “nün ilk akla gelen ritüellrindendir. Bu rollere icra edecek dadaşın elbette kalabalık ve varlıklı bir aileye mensup olması, onun işini kolaylaştıracaktır. Ancak kudretli bir aileye dayanmasına rağmen toplumca dadaşlık pek makbul görülmeyen dadaşlar olduğu gibi yoksulluğa rağmen dadaşlık heybetine bihakkın sahip olan dadaşlar da elbette olmuştur. Eski Erzurum şehir hayatı ile köy hayatı, aile ve cemiyet yapısı bakımından fazla faklılaşmış değildi. Erzurum’da birçok şehri meslekler icra olunmakla beraber, ekip biçen, hayvancılık yapan, bir ayağı köyde, bir ayağı şehirde olan aileler sayısı hayliceydi. Bu bakımdan şehri Dadaşlık’ın temel prensipleri asrın başında kırsal Dadaşlık’la benzeşir haldeydi.modernleşme ve onunla birlikte dadaşlığa el atan siyasallaşma, şehri dadaşlığı yeni kalıplara dökecektir. Şehri dadaşlığın bir resmi mekanizma tarafından tornadan geçirildikten sonra tanınmış, bir de kendi kaderine terkedilmiş iki çizgisi olmuştur. Yazımızın son bölümünde “modern dadaşlık incelemeye çalışacağız. Kendi kaderine terkedilmiş dadaşlık ise günümüzde “Getto Dadaşlığı”kavramıyla ifade olunarak bir muhtevaya gelip oturmuştur.

9


ÇAĞDAŞ GETTO DADAŞLIĞI “Çağdaş Getto Kavramı” sosyolojide şehirlerin metropollerin yoksullar tarafından yaşayabilmek için sığınmış mahallelerini ifade eder. Bu insanlar genellikle terk edilmiş harap evlere küçük kiralar ödemek suretiyle oturan ve çok düşük gelir seviyeleri iler buralarda bir yoksulluk kültürü meydana getirmek suretiyle “var olmaya” çalışırlar. Bu sürecin Erzurum boyutuna “dadaşlık” zemininde bakan genç yazar Alper Asım şu tespiti yapıyor. “adaş diye birini arıyorsanız size söyleyeyim. Yoncalık mahallesinde, Kırmacı’da, Çırçır’da, Vaniefendi’de, sanayi’de ve da ha onlarca mahallede yaşayan, hemde tavuk kümesi gibi evlerde yaşayan on binlerden başkası değildir o dedikleriniz. Hem de mihneti minnetsiz yaşar onlar. Alın yazıları gibi kabul ederler şehrin acılarını üstlemneyi..” transformasyona uğrayan bir toplum, onun en dinamik zümresi olan gençlik. Burada dadaşlığın yoksulluk kültürü denebilecek bir oluşumla. Karşı karşıyayız. Hünersiz. Mesleksiz ve tabii olarak işşiz ve parasız olan bir gençlik enerjisi, başıbozok bir su kütlesinin akacağı yatağı bizzat zorladığı gibi akıp gideceği mecrasını arayacaktır. Bu gençlerin babaları, amcaları, dayıları Erzurum’da ilk kez neşvünema bulan siyasetin yani particiliğin ilk fügüranlarıydı. O tarihin particileri eşraf eksenliydi. Kırdan kopup gelen, çoğunluğu az topraklı ortakçı maraba çiftçiler olan bu siyasi fügüranlar, parti kodamanlarına “Begi..Begi..” diyerek hulus çakıyorlardı; görevleri “parti hizmetkarlığı” ile 10


sınırlıydı. Günümüzde böylesi ilişkilere ihtiyaç kalmamıştır. Zira partilerin ana ekseninde eşraf ağırlığı kalmadığı gibi köylülüğün ikinci kuşağı için kırsal hiyerarşi de anlamını yitirmiştir.

11


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.