Erzurum esat pasa cami kabristan

Page 1

ESAT PAŞA CAMİİ

Hazırlayan: İsmail Hakkı KAVURMACI

Esat Paşa, zarif minaresiyle Erzurum’un süsü tarihi bir camimizdir. İmamından aldığımız bilgilere göre yakın zamana kadar, caminin minaresi üzerinde bir lamba bulunmaktaymış. Şehrin orta yerinde yüksekçe bir tepede olduğundan özellikle akşam ve yatsı ezanlarını okumak için diğer camilerin müezzinleri bu minare üzerindeki lambanın yanmasını beklerlermiş.

Caminin yakın zamandaki hususi özelliklerinden biriside Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri 1908 yılında gelip otuz beş gün kaldığı Erzurum’da Cuma namazlarını bu camide kılmıştır. Şehrimizin manevi mimarlarından Mehmet Kırkıncı Hoca Efendide halen Cuma namazlarını devamlı yine bu camide yani Esat Paşa Camiinde kılmaktadır.

1


03 Nisan 2013 tarihinde Esat Paşa Camiyi ziyaret edip fotoğraflar çektik. Caminin avlusundaki abdest mahallinde sular akmamaktaydı. Bunun haricinde cami oldukça bakımlı

ve temizdi. Ayrıca camii, Erzurum kalesinin bulunduğu tepede hemen saat kulesinin önünde bulunması itibariyle Kale çevresinin düzenlenmesi projesi kapsamında Camii ve çevresinde onarım ve düzenlemelerin yapılacağını umuyoruz. Cuma namazlarında oldukça kalabalık olan caminin diğer vakitlerde cemaati pek az. Bunun sebebi de Erzurum Kalesi çevresinin tarihi dokuya uygun yeniden düzenlenmesi projesi gereği çevredeki birçok evlerin boşaltılması ve bu civarda birbirine yakın bir çok caminin bulunması.

2


Esat Paşa Camiin çok önemli haziresinde bulunan kabristandır.

özelliklerinden

biriside,

Camii

3


Tarikat şeyhleri, âlimler, askeri şahsiyetler gibi birçok kabrin bulunduğu bu mezarlıkta Erzurum’un yakın tarihindeki önemli şahsiyetlerinden, şapka isyanında vurulan Kırbaşzade Fevzi Bey’inde kabri bulunmaktadır. Yine yakın zamanın önemli âlimlerinden Nakşibendi Şeyhlerinden Hacı Salih Efendi’nin de manevi kabri de buradadır ki; aslında bu kabir şuanda boştur! “Yakın tarihimize ilk ceset çalma olayı” olarak geçen ve mahkemelik olan durumu Gazeteci Sayın Sayıl Narmanlıoğlu “Kar’a İz Bırakanlar” isimli kitabında şöyle anlatıyor:

“Dadaş, sevdiğine ölümüne bağlı… Erzurum bunu 1993 yılında yaşanan bir olayla ortaya koydu. Din âlimi Çögenderli Hacı Salih Efendi İstanbul’da vefat etti. Vasiyeti gereği Menderes Caddesi yakınındaki Esat Paşa Cami Mezarlığı’na defnedildi. Aradan 6 ay 10 gün geçmişti ki, camiye gelenler, Hacı Salih Efendi’nin mezarının boş olduğunu gördüler. Emniyet alarma geçti, cenaze aranmaya başlandı. Çok geçmeden gerçek ortaya çıktı. Çöğenderlilier, canlarından çok sevdikleri şeyhlerinin cenazesini köylerine götürmüşlerdi. Nasıl mı?

4


Gece geç saatte mezarlığa gelen 6 Çöğenderli, Salih Efendi’nin cenazesini büyük bir soğukkanlılıkla mezarından çıkarırlar. Köye götürülmek üzere bir minibüse konur. Köylü sabaha kadar uyumamıştır. Heyecanlı bekleyiş, sabaha karşı biter ve cenazeyi getiren minibüs gözükür. Ağlama ve dua sesleri birbirine karışmıştır. Cenaze daha önce hazırlanan musalla taşına alınır ve Salih Efendi’nin henüz çürümemiş eli kefenden çıkarılır. Tüm köylü kuyruğa girer, el öpülür. Sonra köy girişinde hazırlanan mezara yine dualarla defnedilir. Devamı mı? 6 köylü şeyhin cesedini kaçırmaktan hâkim karşısına çıkar. Yargılama sonunda Çögenderlilere birer ay hapis cezası verilir. Ceza, para cezasına çevrilir.”

5


Esat Paşa Caminin tarihi özelliklerini hakkındaki bilgilere kaynak kitabımız İbrahim Hakkı Konyalı’nın “Abideleri ve Kitabeleri ile Erzurum Tarihi” adlı eserinden devam edelim. “Cami, saat kulesinin önünde Erzurum’un hâkim bir yerine, muntazam ve kırmızımtırak kesme taşla yapılmıştır. Son cemaat yerini 6 ağaç sütunun tuttuğu bir dam örter. Mabet de dam örtülüdür. Taştan yapılmış sütun endamlı minaresi sağındadır. Mabet Erzurum’da minaresi itibariyle eşsizdir. Diğer minarelerin hepsinden yüksektir. O tarihlerde İstanbul’da yapılan camilere benzer. Mabedin kapısı üstündeki mermerde ortasında Sultan Abdülmecid’in tuğrası bulunan beş satırlık şair Cazim’in hazırladığı şu kitabe okunur;

6


Muhlis-i ehl-i turuk Paşa-i Es’at menkibet Eyleyüp bu camiin tesisine say-i mezid Hazret-i Sultan Mahmuda teberru iderek Nakşibend-i kar-i hayr olmuştu ber vefk-i ümid İndirase meylin inha ile paşay-ı zarif Emr-i tamirin irade kıldı Hakan-ı Ferid Nur-i Osmaniyyeye reşk-aver olursa nola Feyz-i envarından olmakda cemaat müstefid Geldi bir tarih-i cevherdar cazim hatıra Kıldı bu nev camii tamir u ihya Han Mecid 1269 Kitabenin son mısrasının noktalı harfleri Ebced hesabına vurulunca 1269, M. 1852 yılı çıkar. Bu tarih altına rakamla da yazılmıştır. Vezni, mevzunu yerinde, dört başı mamur bu kitabeden öğrendiğimize göre camii 1830’dan 1836 yılına kadar Erzurum’da yedi sene valilik yapan Esat Muhlis Paşa yaptırarak İkinci Sultan Mahmud’a teberrü etmişti. Mabet 1851’den 1852 yılına kadar 18 ay Erzurum valiliği yapan Zarif Mustafa Paşa zamanında harap olmuştu. Bu Paşa Sultan Abdülmecid’e yazmış, Padişah 1852 yılında camii İstanbul’daki Nur-i Osmaniye camiini gıpta ettirecek bir halde tamir ettirmiştir. Şair (Nur-i Osmaniye) ile bu caminin tekyesinde Nakşibendi tarikatının Şeyhliğini ve mürşitliğini yapan Osman Efendiye telmih etmiştir.

7


Mabedin son cemaat yerinin sol kısmı Caferiye Camii gibi türbe haline konmuştur. Burada iki mezar vardır. Birisi taşsızdır. İkincisi muntazam mermerden pehle taşıyla yapılmıştır. Üstünde tarikat serpuşu bulunan baş taşında şu kitabe okunur. Hüv-el-Baki Eyledi hem nam-i Z-in-Nureyn terk-i masiva Arif Billah-i aziz-i nakşbend-i gam-ver Zikr ü fikri Hak idi mürşid-i mutlak idi Kırk sene taat ile evkatı etmişti güzer Pote-i takvada sim-asa vücudun kal’idup Paye-i iksir olurdu hake itseydi nazar Tekye-i dehr-i deniden tay idüp seccadesin Hanikah-i kurb-i hakka gitti ol sahip siyer Söyledim mu’cemle Gaüp fevtinin tarihini Cenneti Osman Efendi eyledi yahu makar Fi10recep1283 NemekahuMısri

Şair Galib'in nazm ettiği, Mısri'nin yazdığı bu kitabeye göre burada kırk sene ibadet ve taatla meşgul olan, takva potasında vücudunu gümüş gibi eriten, toprağa baksa iksir yapan Nakşıbendi mürşidi Osman Efendi gömülüdür. Osman Efendi 1283 yılı Recebin onunda bu, deni Dünya tekyesinden seccadesini dürerek Tanrı yakını Hankahagitmiştir. Son mısranın noktalı harfleri Ebced hesabıyla ölüm tarihini gösterir.

8


Esat Paşayla İlgili Bir Menkıbe

Esat Paşayla ilgili bir menkıbeyi arkadaşım Cihat Can’dan dinlemiştim, ona da babası Rahmetli Fuat Can anlatmış. Hatırlayabildiğim kadarıyla menkıbe şöyle: Bir mahallede, yıllardır komşularının yardımıyla hayatını idame ettiren yaşlı, kimsesiz, fakir bir kadın varmış. Mahallelide fakirmiş, komşuları ne kadar yardımcı olsalarda kadının en zaruri ihtiyaçlarını bile karşılayamıyorlarmış.Bir gün mallede kurnazlığıyla tanınmış bir şahıs bu yaşlı kadına gelmiş; "Nene sen çok çile çektin, eğer benim dediklerimi yaparsan hiç değilse şu son günlerini rahat yaşarsın. Şimdil seni Valiye götüreceğim. Ona, Şehrin zenginlerinden olan iki kardeşin anneleri olduğunu, çocuklarının sana bakmadıklarını söyleyeceksin. Onların anneleri çok uzun zaman önce ölmüş, Vali bunu bilmez onlardan mutlaka senin için yardım alır” der ve yaşlı kadını o gün Şehrin valisi olan Esat Paşa’nın kapısına götürüp bırakır. Görevliler kadını Valinin huzuruna çıkarırlar. Kadın komşusunun öğrettiklerini valiye söyler. Esat Paşa çok asabi biriymiş. Bir kızdı mı karşısındakilerin dili tutulurmuş. Esat Paşa kadını dinleyince deyim yerindeyse köpürür ve hemen o iki kardeşi getirmeleri için zabitlerine emir verir. Kardeşlerin iş yerlerine giden zabitler, birini orada bulur ve hemen Esat Paşanın huzuruna getirirler. Paşa hiddetle “bre gafiller, bre zalimler niye ananıza bakmıyorsunuz” diyerek söze başlar ve tehditler savurur. Adam korkudan titremektedir. Ne diyeceğini bilemeden Paşanın karşısında iki büklüm boyun bükmektedir. Paşa epey bir fırça attıktan sonra “Hemen anneni al evine götür, sık sık kontrol ettireceğim. Bu kadınının en ufak şikâyeti olursa vay halinize” der. Adam öylesine korkmuştur ki en ufak itirazda bulunmadan yaşlı kadını sırtına alıp, evine doğru yollanır. O sırada diğer kardeş, kardeşinin zabitlerce valiliğe götürüldüğünü öğrenmiş, telaşla oda valiliğe doğru gitmekteyken kardeşinin sırtında bir yaşlı kadınla geldiğini görür ve “Paşa bizi neden çağırtmış, o sırtındaki kadında kim” diye sorar. Diğer kardeş, “Kim olacak Esat Paşa’dan bize bir ana çıktı” der ve durumu anlatır. 9


Esat Paşanın gazabından da korktuklarından da hiçbir itirazda bulunmadan ölene kadar bu yaşlı kadına anaları gibi bakarlar.

10


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.