ERZURUMDA BİR ZAMANLAR GAZ AMBARLARI VARDI
Nahcivan'da bir seyahat esnasında üzerinde yazı yazılan beton ve taşlardan bir yapı görmüş yanına gittiğimizde yazının "Haydar Aliyev Su ambarı" olduğunu görmüş ifadenin ne kadar doğru olduğunu aramızda tartışmıştık. Öyle ya depolanan şey su idi . O halde barajın adı da su ambarı olmalıydı. Diyeceksiniz ki bu ne? Bunun bizle ilişkisi ne? Evet ilişkisi var elbette. Geçmişte kandillerin içini doldurup evleri aydınlattığımız yağ; zegerekten elde edilen beziryağı değilmiydi? Zaman değişti, petrol bulundu bu sefer tenekeden yapılmış fiske lambalar, gaz lambaları icat edildi. Artık evlerimizi, sokaklarımızı gaz lambaları aydınlatıyordu. Lambaların 5, 7 ve 14 numaraları vardı. Duvarlarımızın süsüydü. Onların altında masalları dinledik, manileri söyledik, derslerimizi çalıştık. Ta ki 1980'lere kadar. Lambaların yakıtı olan gaz ; petrolün damıtılmasıyla elde edilirdi. 1940'lar ikinci Dünya Savaşından önce Erzurumun gaz ihtiyacını Rusya'dan alıyordu. Ruslar Bakü petrollerinden el ettikleri gazı Türkiye'ye satarken Erzurum'da bu ticaretten faydalanıyordu. Ruslar bu gazı satmak için Erzurum'da "Zagstrak" adlı bir şirket kurmuşlar ve depolarında yılda 60.000 teneke gaz bulundurmayı taahhüt etmişlerdi. Gaz tenekeleri Trenle Kars'tan Erzurum'a Demiryolu ile getirilmekte bugünkü 50. Yıl Ortaokulunun Dağ Mahallesi tarafında yapılmış olan depoya indiriliyor buradan perakendeci esnafa satılarak halkın ihtiyaçları karşılanıyordu.
Gaz tenekelerinin depolandığı bu depolara o gün halk "Gaz Ambarı" adını vermişti. Böylece uzun yıllar hafızalardan silinmeyecek olan semt adı "Gaz Ambarları" olmuştu. Hani Su ambarı oluyor da Gaz Ambarı neden olmasın. Nitekim olmuştu.
1940'larda bölgede yerleşim yeri yoktu.Sadece ambarlar vardı. Dağın tepesinde bugün yerinde yellerin estiği 1877-78 Osmanlı -Rus savaşının bir bölümünün cereyan ettiği "Süt Nişan Tabyası" Erzurumluların mesire yeri, hastalarına şifanın aradığı "Süt Nişan Baba" kabristanıydı. Şehit mezarları vardı. Bahar aylarında özellikle Nineler ve Anneler buraya akın ederdi. Yıllar geçti, tabyalar yok edildi, şehit mezarlarının üstüne gece kondular inşa edildi. Böylece annelerin çocuklarına özellikle kış mevsimlerinde "sakın Gaz Ambarlarına gitmeyin oralarda kurt, kuş sizi yer, size zarar verirler" deyişi de günümüzde yaşları bir hayli ilerlemiş mahalle sakinlerinin hafızasında kaldı. 1950'de yapılan Azizye İlkokulu , yine Hayvancılığın nişanesi olarak yapılan ve bugün Yakutiye Kaymakamlığı olarak kullanılan "Hayvan Hastanesi" binası da bölgeye renk getiriyordu. "Kayserili Oğlu Mezarlığı" kaldırılarak yerine "Borsa Kantarı" kuruluyor ve Erzurum Ticaret borsası hayata geçiriliyordu. Gaz Ambarları çoktan yıkılmış binanın taşları mahallede ev yapan gece konduculara malzeme olmuştu. Artık Gaz Ambarlarının kalıntısı bile kalmamıştı. Derken bölgeye Afet kontları inşa edildi. Bugün perişan haldeki konutlar insan sağlığına zarar verecek konuma gelmiş yıkılmayı beklemektedirler. 1970 Sonrası bölge okullaşmaya açıldı. 1970 de yapımına başlayan 50 yıl Ortaokulu, 1975 yılında eğitime başlayan Cumhuriyet Lisesi bölgede bir okullar ağı oluşturdu. Geçen zaman içinde Sağlık Meslek Lisesi, Adalet Yüksek Okulu bölgeyi şenlendirirken artık Gaz Ambarları da çoktan tarih olmuştu.