Kadim şehir Erzurum'un geri dönüşümü
"Şehir, doğa ve tarihin bilincidir." der sosyologlar. Onda tüm bir geçmişin, fiziksel çevrenin, psikolojik etkilenmelerin ve kaynaşmanın, farklı yaşam tarzlarının yansımasını buluruz. Şehir farklı yaşamlara tahammül edişiyle kasabalardan ayrılır. Şehir zengin deneyimlerinin izleriyle örer binalarını, sokaklarını,meydanlarını,mekânlarını? Aristoteles'in atfedilen çok önemsediğim bir söz var: "Bir şehir farklı tür insanlardan oluşur; benzer insanlar bir şehir meydana getiremez!" Benzerliğin en yoğun olduğu mekân evdir; sonra köydür, kasabadır. Farklılık eşsiz bir birikim demektir. Bu birikim ve tecrübe kültürün beslendiği en önemli kaynaktır. Kültür, Latince "culture" kelimesinden gelmiş olup ekip ürün almak anlamındadır ve dilimizde zaman zaman "ekin" kelimesiyle karşılanır. Yani, insanların ürettiği her şey? Ve insanlık tarihi kadar eski. Gelenek, görenek, inanç ve adetler, ahlâk kuralları, alışkanlıklar, normlar, düşünce eğilimleri, eşyaya bakış açısı kültürün organlarıdır. İnsanın ve toplumun hayatındaki tüm maddî ve manevi öğeler diyebileceğimiz kültür, hayatın kazandığı anlam ve biçimdir aynı zamanda. Doğa ve tarihin bilinci olan şehir ile kültür iç içe kavramlardır aslında. İkisi de insanı ve toplumu kuşatan geniş içeriklidir ve birçok bilim dalının ilgi alanına girer: sosyoloji, felsefe, arkeoloji, ilahiyat, antropoloji, psikoloji, ekonomi...