Paranın Satın Alamayacağı Şeyler - Michael J. Sandel

Page 1

Micltael ]. Sarı.del Çeviron: N(ehnıet Jwcaoğtu


Michael J. Sandel Paranın Satın Alamayacağı Şeyler: Piyasanın Ahlâkî Sınırları What Money Can’t Buy: The Moral Limits of Markets Çeviren: Mehmet Kocaoğlu

Ekşi Kitaplar: 1 1. Baskı: Ocak 2016 ISBN 13: 978-605-9305-00-6

Copyright © 2015, Ekşi Kitaplar Copyright © 2012, Michael J. Sandel Tüm hakları saklıdır. Hiçbir şekilde tamamı veya herhangi bir parçası fotokopiyle veya başka yöntemlerle çoğaltılamaz ve dağıtılamaz. Bunu yapanlar veya buna teşebbüs edenler hakkında yayınevimiz kanunî takibat yaptırma hakkına sahiptir.

Yayına Hazırlayan: Selçuk Durgut Redaksiyon: Ali Kürşad Çifçi Kapak Tasarımı: Furkan Şener (www.furkansener.com) Sayfa Tasarımı: Ekşi Kitaplar Baskı: Tarcan Matbaası Adres: Zübeyde Hanım Mah.Samyeli Sok. No: 15, İskitler, Ankara Telefon: (312) 384 34 35-36  •  Faks: (312) 384 34 37  •  Sertifika No: 25744

Adres: Dr. Mediha Eldem Sok. No: 68/9, Kızılay, Ankara  •  Telefon/Faks: (312) 434 44 64 E-Mail: info@eksikitaplar.com  •  Web: www.eksikitaplar.com  •  Sertifika No: 25787


MICHAEL J. SANDEL Harvard Üniversitesi’nde siyaset felsefesi profesörüdür. Liberalism and the Limits of Justice (Cambridge University Press, 1982, 2. Edisyon, 1998), Democracy’s Discontent: America in Search of a Public Philosophy (Harvard University Press, 1996), Public Philosophy: Essays on Morality in Politics (Harvard University Press, 2005), The Case Against Perfection: Ethics in the Age of Genetic Engineering (Harvard University Press, 2007), Justice: A Reader (Oxford University Press, 2007 - Adalet: Yapılması Gereken Doğru Şey Nedir? [BigBang Yayınları, 3. Baskı, 2015]) What Money Can’t Buy: The Moral Limits of Markets (Farrar, Straus and Giroux, 2012) dahil olmak üzere çok sayıda kitabın yazarı ve editörüdür. Kitapları on dokuz dile çevrilmiştir. 1980’den beri Harvard Üniversitesi’nde siyaset felsefesi dersini vermektedir. Harvard’ın en popüler ve etkileyici derslerinden biri olan Sandel’in “Adalet” dersine her yıl binlerce öğrenci kayıt yaptırmaktadır. Bu ders, 2009 yılında Harvard Üniversitesi tarafından www.justiceharvard.org adresinde interaktif katılıma uygun hale getirilmiştir. Dersin videoları ayrıca YouTube’dan izlenebilir



ÖZET İÇINDEKILER

1. KUYRUKTA ÖN SIRAYA GEÇMEK 2. TEŞVIKLER 3. PIYASA, AHLÂKI NASIL YERINDEN EDER 4. HAYAT VE ÖLÜM PIYASASI 5. İSIM HAKLARI



İÇINDEKILER

TEŞEKKÜR

15

GIRIŞ

21

Piyasanın Zafer Çağı. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 24 Her Şey Satılık. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 27 Piyasanın Rolünü Yeniden Düşünmek . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 30

1.  KUYRUKTA ÖN SIRAYA GEÇMEK

37

Hızlı Geçiş. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 37 Lexus Şeritleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 40 Kuyrukta Bekleme Hizmeti. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 42 Doktor Randevusu için Sıra Numarası Satışı. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 46 Özel Sağlık Danışmanı Doktorlar. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 47 Piyasanın İşleyiş Mantığı. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 51 Piyasa, Kuyruklara Karşı. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 53 Piyasa ve Yozlaşma . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 56 Karaborsacılıkta Yanlış Olan Nedir?. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 59 Yosemite’deki Kamp Alanlarının Karaborsa Satışı. . . . . . . . . . . . . . . . . 59 Papa Tarafından Yürütülen Dinî Törenlerin Satışı . . . . . . . . . . . . . . . . . 61 Springsteen Piyasası. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 61


Kuyrukta Bekleme Etiği. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 63

2.  TEŞVIKLER

67

Uyuşturucudan Arınmak için Nakit Para. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 67 Hayata İktisadî Yaklaşım . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 72 İyi Not Almaları için Çocuklara Para Vermek. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 76 Sağlık Rüşvetleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 81 Teşviklerin Negatif Etkisi. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 87 Para Cezaları, Ücretlere Karşı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 92 217.000 Dolarlık Aşırı Hız Cezası. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 93 Metro Hileleri ve Video Kaseti Kiralama. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 95 Çin’in Tek Çocuk Politikası. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 97 Pazarlanabilir Üreme İzinleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 98 Pazarlanabilir Çevre Kirletme İzinleri. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 100 Karbon Telâfileri. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 106 Bir Gergadanı Avlamak için Ücret. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 109 Bir Deniz Aygırı Vurmak için Ücret. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 112 Teşvikler ve Ahlâkî Karışılıklar. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 115

3.  PIYASA, AHLÂKI NASIL YERINDEN EDER

125

Para Neyi Satın Alabilir ve Alamaz. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 125 Satın Alınan Özürler ve Düğün Konuşmaları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 128 Hediye Vermeye Karşı Savunu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 131 Hediyelerin Parasallaşması. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 137 Satın Alınmış Onur. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 141 Piyasaya İlişkin İki İtiraz . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 145 Piyasadışı Normları Yerinden Etmek. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 148 Nükleer Atık Yerleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 149 Bağış Günü ve Geç Kalışlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 152 Ticarîleştirme Etkisi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 156


Satılık Kan. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 158 Piyasa İnancının İki İlkesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 161 Sevgiden Tasarruf . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 163

4.  HAYAT VE ÖLÜM PIYASASI

169

Temizlik Görevlisi Sigortası. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 170 Ölümcül Hastalar için Hayat Sigortası (Viaticals): Hayatınız Üzerine İddiaya Girin. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 175 Ölüm Bahisleri. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 181 Hayat Sigortasının Kısa Ahlâkî Tarihi. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 184 Terörizm Vâdeli İşlem Piyasaları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 190 Yabancıların Hayatı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 196 Ölüm Tahvilleri. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 203

5.  İSIM HAKLARI

209

Satılık Otografiler. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 210 Oyunun Adı. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 216 Lüks Localar (Skybox). . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 220 Moneyball. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 224 Reklâmınız Burada. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 229 Ticarî Anlayışta Yanlış Olan Nedir?. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 235 Kentsel Pazarlama . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 240 Plaj Cankurtaranları ve Plajda İçecek Satma Hakları . . . . . . . . . . . 241 Metro İstasyonları ve Doğa Patikaları. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 242 Polis Arabaları ve Yangın Söndürme Muslukları. . . . . . . . . . . . . . . . . 245 Hapishaneler ve Okullar. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 248 Hayat Tarzının Lüks Localara Dönüşmesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 254 SONNOTLAR

259

DIZIN

291



Kiku’ya, aşkla.



TEŞEKKÜR

B

u kitabın hikâyesi çok eskilere dayanır. Lisans öğrencisi olduğumdan beri iktisadın normatif iddiaları bende merak uyandırmaktadır. 1980’de Harvard’da ders vermeye başladıktan kısa bir süre sonra piyasa ve ahlâk arasındaki ilişki üzerine lisans ve lisansüstü öğrencilerine dersler vererek bu konuyu araştırdım. Uzun yıllardan beri Harvard Hukuk Fakültesi lisans öğrencilerine ve Harvard Üniversitesi’nde doktora yapan siyaset bilimi, felsefe, iktisat ve tarih öğrencilerine “Etik, İktisat ve Hukuk” adı altında seminer dersi anlatıyorum. Bu seminer, elinizdeki kitapta yer alan konuların çoğunu kapsamaktadır. Seminer dersimi alan sayısız olağanüstü öğrenciden çok şey öğrendim. Bu kitapta yer alan konular üzerine Harvard’daki meslektaşlarımla birlikte ders vermenin faydasını da gördüm. 2005’in bahar döneminde Lawrence Summers ile birlikte “Küreselleşme ve Eleştirileri” başlıklı bir lisans dersi verdik. Bu ders küreselleşmeye ilişkin ahlâk, siyaset ve serbest piyasa doktrininin iktisadî faziletleri hakkında bir dizi coşkulu tartışmaya dönüştü. Tartışmalarda Larry’nin Michael J. Sandel |  Paranın Satın Alamayacağı Şeyler

15


16

SANDEL | Paranın Satın Alamayacağı Şeyler

görüşlerinden çok benim görüşlerimi destekleyen arkadaşım Thomas Friedman bazı derslerde bize katıldı. Onlara minnettarım. O tarihte siyaset teorisinde bir lisans öğrencisiyken şimdi Yale Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin yükselen bir yıldızı olan beni iktisadî düşünce tarihi konusunda eğiten, Larry ve Tom ile yaptığım entelektüel mücadeleye hazırlanmama yardım eden David Grewal’a da minnettarım. 2008’in bahar döneminde Amartya Sen ve Universite catholigue de Louvain’den Harvard Üniversitesi’ne misafir araştırmacı olarak gelen Philippe van Parijs’le birlikte “Etik, İktisat ve Piyasa” adlı bir ders verdik. Benzer bir siyasal görüşü paylaşsak bile piyasa hakkındaki düşüncelerimiz büyük ölçüde birbirinden farklıdır. Buna rağmen yaptığımız tartışmalardan çok yararlandım. Richard Tuck ile birlikte bir ders vermemiş olsak bile yıllardır iktisat ve siyaset teorisi üzerine çok fazla tartışma yaptık; bu tartışmalar bana her zaman katkı sağladı ve beni aydınlattı. Adâlet üzerine verdiğim lisans dersi de bu kitabın konularını belirlememde fırsatlar sundu. Harvard’da iktisada giriş dersi veren N. Gregory Mankiw’i, piyasa mantığı ve ahlâkî muhakeme üzerine tartışmalarımızda bize katılması için birçok kez dâvet ettim. Öğrencileri ve beni, iktisatçıların ve siyaset felsefecilerinin sosyal, iktisadî ve siyasal sorular üzerine farklı düşünme yolları hususunda aydınlatan Greg’e minnettarım. İktisadî muhakemeyi hukuka taşıyan öncü bir isim olan arkadaşım Richard Posner, Adâlet dersimdeki piyasanın ahlâkî sınırları tartışmalarında birkaç kez bana katıldı. Birkaç yıl önce Dick ve Gary Becker, verdikleri uzun soluklu rasyonel tercih seminerinin bir bölümüne katılmam için iktisadî yaklaşımın her şeye uygulanmasının başlama noktası olan Chicago Üniversitesi’ne dâvet ettiler. Bu, insan davranışlarını açıklamakta benim


Teşekkür

düşüncelerimden çok piyasanın mantığına inanan bir kitle karşısında iddialarımı sınamam için çok özel bir fırsattı. Bu kitaba dönüşen düşüncemin ilk taslağı, 1998’de Oxford Üniversitesi, Brasenose Koleji’nde İnsan Değerleri üzerine Tanner Konferansları’nda ortaya çıktı. 2000-2002 yılları arasında New York Carnegie Derneği, Carnegie Bilim Adamları Programı’nın verdiği burs bu kitabın ilk aşamalarında önemli bir destek sağladı. Vartan Gregorian’a, Patricia Rosenfield’e ve Heather McKay’e sabırları, nezâketleri ve kararlı destekleri için içten şükranlarımı sunarım. Ayrıca bu kitabın bölümlerini bir grup zihin açıcı meslektaşımla tartışmama fırsat veren Harvard Hukuk Fakültesi öğretim üyesi yaz semineri organizasyonuna teşekkür borçluyum. 2009’da BBC Radyo 4’ten Reith Konferansları’nda bir konuşma yapmam için gelen dâvet, piyasanın ahlâkî sınırları konusundaki düşüncelerimi, akademisyen olmayan kitlenin anlayabileceği terimlere dökmeye yöneltti. Konuşmaların genel konusu “Yeni Vatandaşlık”tı ama bu dört konuşmanın ikisi piyasa ve ahlâk konusu üzerineydi. Bu deneyimi müthiş bir keyfe dönüştüren Mark Thompson’a, Mark Damazer’a, Mohit Bakaya’ya, Gwyneth Williams’a, Sue Lawley’e, Sue Ellis’e ve Jim Frank’e şükran borçluyum. Bu kitap, bu yayıneviyle ikinci kitabım ve bir kez daha Jonathan Galassi’ye ve Eric Chinski’yi, Jeff Seroy’u, Katie Freeman’ı, Ryan Chapman’ı, Debra Helfand’ı, Karen Maine’i, Cynthia Merman’ı içeren ekibine ve her şeyin ötesinde muhteşem editörüm Paul Elie’ye minnettarım. Piyasanın yayıncılık dünyası için zor durumlar yarattığı bir dönemde bu yayınevinde çalışan insanlar kitap basmayı bir ticaret olarak değil görev aşkı olarak görmektedir. Yayın temsilcim Esther Newberg de aynı düşüncededir. Hepsine şükran borçluyum.

17


18

SANDEL | Paranın Satın Alamayacağı Şeyler

En derin minnettarlığım ailemedir. Yemek masasında ve aile seyahatlerinde oğullarım Adam ve Aaron, onlarla paylaştığım piyasa ile ilgili her türlü etik çıkmaza ahlâkî olarak düşünülmüş cevaplar vermeye keskin zekâlarıyla her zaman hazırdılar. Elbette kimin haklı olduğunu öğrenmek için her zaman Kiku’ya döndük. Bu kitabı aşkla ona adıyorum.




GIRIŞ Piyasa ve Ahlâk

P

aranın satın alamayacağı şeyler vardır. Fakat şu günlerde paranın satın alamayacağı şeylerin sayısı azdır. Günümüzde hemen hemen her şey satılıktır. Birkaç örnek: • Hapishane Hücresi Şartlarının İyileştirilmesi: Gecelik 82 dolar. Santa Ana, California’da ve diğer bazı şehirlerde, şiddet içermeyen suçların failleri para ödemeyen diğer mahkûmların hücrelerinden uzak daha iyi, temiz ve sessiz bir hapishane hücresi satın alabilir.1 • Arabayla tek başına seyahat eden birinin, içinde en az iki kişinin bulunduğu arabaların kullanımı için ayrılmış şeritleri (Car Pool) kullanım imkânı: Trafiğin yoğun olduğu saatlerde 8 dolar. Minneapolis ve diğer bazı şehirler, trafiğin yoğun olduğu saatlerdeki sıkışıklığı, arabayla tek başınaseyahat eden sürücülerin para ödeyerek en az iki kişinin bulunduğu arabaların kullanmasına ayrılmış şeritleri

Michael J. Sandel |  Paranın Satın Alamayacağı Şeyler

21


22

SANDEL | Paranın Satın Alamayacağı Şeyler

kullanmasına izin vererek çözmeye çalışmaktadır. Bu şeritleri kullanım ücretleri trafiğe göre değişmektedir.2 • Hint taşıyıcı bir annenin gebelik hizmetleri: 6.250 dolar. Çocuk sâhibi olmak için taşıyıcı anne arayan Batılı çiftler yoğun olarak Hindistan’a yönelmektedir. Hindistan, taşıyıcı annelik hizmetinin yasal ve fiyatın Amerika’da geçerli olan bedelin üçte birinden az olduğu bir ülkedir.3 • Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etme hakkına sâhip olmak: 500.000 dolar. 500.000 dolar yatırım yapan ve işsizlik oranının yüksek olduğu bir bölgede en az on tane iş fırsatı yaratan yabancılar, kendilerine dâimî oturma izni sağlayan yeşil kart için hak kazanmaktadır.4 • Nesli tükenmekte olan Afrika gergedanı avlama hakkı: 150.000 dolar. Güney Afrika, çiftçileri nesli tükenmekte olan türleri yetiştirmek ve korumaya teşvik etmek için çiftçilerin sınırlı sayıda gergedanı öldürme hakkını avcılara satmalarına izin vermeye başlamıştır.5 • Doktorunuzun cep telefonu numarası: Senelik 1.500 dolar ve üzeri. Sayıları artan “özel sağlık danışmanlığı” yapan doktorlar, senelik 1.500 dolardan 25.000 dolara kadar değişen meblağlarda senelik ücret ödemeye istekli hastalara cep telefonlarına ulaşma ve aynı günde randevu alma imkânı sunmaktadır.6 • Atmosfere bir ton karbon salma hakkı: 13 Avro (yaklaşık 18 dolar). Avrupa Birliği, şirketlerin çevreyi kirletme hakkını alıp ve satmalarına imkân veren karbon emisyon piyasasını yönetmektedir.7 • Çocuğunuzun prestijli bir üniversiteye kabûl edilmesi: Fiyat alenen açıklanmasa da en popüler üniversitelerdeki bazı yetkililer, Wall Street Journal gazetesine, üniversiteye önemli ölçüde finansal yardım yapmaya hazır zengin ai-


Giriş

lelere sâhip ve mükemmel olmaya yakın bazı öğrencileri üniversiteye kabûl ettiklerini ifade etmişlerdir.8 Herkesin bu şeyleri ve hizmetleri satın almaya gücü yetmeyebilir. Fakat günümüzde para kazanmanın çok sayıda yeni yolu vardır. Biraz ek kazanca ihtiyacınız varsa aşağıda buna imkân veren bazı tuhaf yolları bulabilirsiniz: • Ticarî reklâmları göstermek üzere alnınızı (ya da vücudunuzun başka bir yerini) kiralamak: 777 dolar. Air New Zealand, kafalarını tıraş ederek “Değişiklik mi lazım? Yeni Zelanda’ya gelin” sloganını geçici dövme olarak yaptıracak otuz kişiyi işe aldı.9 • İlâç şirketi için ilâç güvenlik denemelerine kobay olarak katılmak: 7.500 dolar. İlâcın etkisini test eden prosedürün süresine ve yarattığı rahatsızlığa bağlı olarak ücret yüksek ve düşük olabilir.10 • Somali ya da Afganistan’da özel bir askerlik şirketi için savaşmak: Aylığı 250 dolardan, günlüğü 1.000 dolara kadar değişen ücretler. Ücret, özelliklere, deneyime ve mensup olunan milliyete göre değişmektedir.11 • Kongre’de yasalaştırılacak bir konu hakkında yapılacak tartışmalara katılmak isteyen bir lobici için gece boyunca sırada beklemek: Saatlik 15-20 dolar. Lobiciler, evsiz ve diğer insanları kuyruk oluşturmak için istihdam eden kuyrukta adam bulundurma şirketlerine ödeme yapmaktadır.12 • Beklenildiği kadar başarı gösteremeyen bir Dallas okulunda ikinci sınıfa giden öğrenciysen kitap oku: 2 dolar. Okumayı teşvik etmek için okullar, öğrencilerine okudukları her kitap için ödeme yapmaktadır.13 • Aşırı kiloları olan biriysen dört ayda 6,5 kilo ver: 378 dolar. Şirketler ve sağlık sigortacıları, kilo vermek ve sağlıklı ya-

23


24

SANDEL | Paranın Satın Alamayacağı Şeyler

şamaya imkân veren diğer davranışlar için finansal teşvikler önermektedir.14 • Hastalıklı ya da yaşlı bir kimse için hayat sigortası poliçesi satın al, bu kişi yaşarken yıllık primleri öde ve kişi öldükten sonra ölüm parasını al: Potansiyel olarak milyon dolarlar (yapılan sigorta poliçesine bağlı). Yabancıların hayatı üzerine bir çeşit bahse girme olan bu yöntem 30 milyar dolarlık bir endüstri hâline gelmiştir. Sigorta yapılan yabancı ne kadar erken ölürse, yatırımcı o kadar çok para kazanmaktadır.15 Her şeyin alındığı ve satıldığı bir zamanda yaşamaktayız. Son otuz yıldır piyasa ve piyasa değerleri hiç olmadığı kadar hayatımızı yönetmeye başlamıştır. Bu noktaya herhangi bir bilinçli tercih sonucu ulaşmadık. Bu durumla birden karşılaştık. Soğuk Savaş sona erdiği için anlaşılabilir bir şekilde piyasa ve piyasa odaklı düşünme rakipsiz bir saygınlık kazandı. Malların üretimi ve dağıtımını organize edecek başka bir mekanizma, refahın ve zenginliğin yaratılması noktasında piyasa kadar başarılı olamadı. Buna rağmen dünyanın her tarafında sayıları artan ülkeler, piyasa mekanizmasını kendi ekonomilerinin işleyişinde benimsemiş olsa bile, başka bir durum daha ortaya çıkmaktaydı. Piyasanın değerleri, sosyal hayatta giderek artan ölçüde oyuna dâhil olmaktaydı. Ekonomi baskın bir alana dönüşmekteydi. Günümüzde alıp satma mantığı artık sâdece maddî mallara uygulanmamakta aynı zamanda artan ölçüde, hayatın bütününü etkilemektedir. Bu şekilde yaşamayı isteyip istemediğimizi sormak zamanıdır. PIYASANIN ZAFER ÇAĞI

2008 Finansal Krizi’ne sebep olan yıllar piyasaya yönelik güven, piyasaya müdahalenin azaltılması düşüncesi ve pi-


Giriş

yasanın zafer çağı inancı için zor zamanlardı. Piyasanın zafer çağı, Ronald Reagan’ın ve Margaret Thatcher’ın zenginliğin ve özgürlüğün yaratılmasında devletin değil piyasanın anahtar olduğu iddialarını ilân ettikleri 1980’lerin ilk yıllarında başladı. Bu çağ, piyasanın, kamusal yararın sağlanması için başlıca araç olduğu inancına ılımlı yaklaşıp onu güçlendiren Bill Clinton’ın ve Tony Blair’in piyasa dostu liberalizmiyle 1990’larda devam etti. Günümüzde piyasaya yönelik bu inanç sorgulanmaktadır. Piyasanın zafer çağı sona yaklaşmaktadır. Finansal kriz, piyasanın riski etkili olarak düzenleme kabiliyeti üzerine gölge düşürmekten fazlasını yaptı; piyasanın ahlâktan ayrıldığını ve bir şekilde bu ikisini yeniden ilişkilendirilmesi gerektiğini yaygın olarak ifade eden bir düşünceyi ortaya çıkardı. Fakat bunun ne ifade ettiği ya da bunu nasıl yapmamız gerektiği açık değildir. Bazıları, piyasa zaferinin temelindeki ahlâkî başarısızlığın sorumsuzca risk almaya sebep olan açgözlülük olduğunu ifade etmektedir. Bu görüşe göre çözüm, açgözlülüğü dizginlemek, bankacılar ve Wall Street yöneticileri arasında daha büyük bir doğruluk ve sorumlulukta ısrarcı olmak ve benzer bir krizin tekrar yaşanmasına engel olmak için mantıklı düzenlemeleri yasalaştırmaktır. En iyimser bakış açısıyla bu teşhis kısmîdir. Açgözlülüğün finansal krizin ortaya çıkmasında bir rol oynadığı açık olmakla birlikte daha büyük bir şey söz konusudur. Son otuz yıllık süre içinde ortaya çıkan en önemli değişiklik açgözlülükteki artış olmayıp; piyasanın ve piyasa değerlerinin âit olmadığı hayatın alanlarına doğru genişlemesidir. Bunu iddia edebilmek için açgözlülüğü kıyasıya eleştirmekten daha fazlasını yapmamız gerekmektedir; toplumumuzda piyasanın oynadığı rolü yeniden düşünmeye

25


26

SANDEL | Paranın Satın Alamayacağı Şeyler

ihtiyacımız vardır. Piyasanın kendi alanında tutulmasının ne anlama geldiği hakkında kamusal bir tartışma elzemdir. Bu tartışmayı yapabilmek için piyasanın ahlâkî sınırlarını düşünmeliyiz. Paranın satın alamayacağı bazı şeylerin olup olmadığını sormalıyız. Piyasanın ve piyasa odaklı düşünmenin, geleneksel olarak piyasa odaklı olmayan normlar tarafından yönetilen hayatın alanlarına uzanması günümüzün en önemli gelişmelerinden biridir. Kâr amacı güden okulların, hastanelerin, hapishanelerin ve savaşta özel askerî şirketlerin kullanım yaygınlığını düşününüz. (Irak’ta ve Afganistan’da özel paralı askerlerin sayısı Amerika’nın askerî personelinin sayısını geçmiştir.16) Özel güvenlik şirketlerinin gölgesinde kalan devlet polis teşkilâtını dikkate alınız. Özellikle Amerika ve İngiltere, özel güvenlik elemanlarının sayısının devlet polislerinin iki katı olduğu ülkelerdir.17 Zengin ülkelerde tüketicilere yönelik ilâç şirketlerinin ilâç pazarlama yöntemlerindeki atılganlığa bakınız. (Amerika’da akşam haberlerindeki reklâmları izleme imkânınız olduysa, dünyadaki en büyük sağlık krizinin; sıtma, nehir körlüğü, uyku problemi hastalıklarından kaynaklandığını unutabilir salgın hâline gelen sertleşme bozukluğu olduğunu düşünebilirsiniz.) Ticarî reklâmların devlet okullarına girmesini, park ve kentsel alanların isim haklarının satışını, tıbbî yardımla üreme için önceden “tasarlanmış” yumurta ve sperm pazarlamasını, gelişmekte olan ülkelerde taşıyıcı annelik hizmetini, şirketler ve ülkeler tarafından çevreyi kirletme hakkının alım ve satımını, seçimlerin alınmasını satılmasını mâkûl gören bir kampanya finans sistemini de düşününüz.


Giriş

Sağlık, eğitim, kamu güvenliği, ulusal güvenlik, adlî sistem, çevrenin koruması, dinlenme, üreme ve diğer sosyal malların dağıtılmasına ilişkin piyasanın bu kullanımlarının büyük bir kısmı otuz yıl önce duyulmamıştı. Günümüzde bunları büyük oranda doğal karşılıyoruz. HER ŞEY SATILIK

Her şeyin satılık olduğu bir topluma doğru geçiş yaşıyor olmaktan niçin endişe etmemiz gerekir? Bunun iki gerekçesi vardır: Bunlardan biri eşitsizlikle ilgilidir; bir diğeri ise yozlaşma ile ilgilidir. Eşitsizliği düşünün. Her şeyin satılık olduğu bir toplumda hayat, az imkânlara sâhip olan yoksullar için daha zordur. Paranın satın alabildiği şeyler ne kadar çoksa zenginlik (ya da bundan yoksunluk) o kadar çok etkili hâle gelir. Zenginliğin tek avantajı yatlar, spor arabalar ve havalı tâtiller satın alabilme gücü olsaydı gelir ve zenginlikte eşitsizlikler çok önemli olmazdı. Fakat para artan ölçüde siyasal güç, kaliteli sağlık hizmeti, suçun yoğun olduğu bölgelerden uzak güvenli bir mahâllede ev satın alma, başarısız olanlardan ziyâde seçkin okullara giriş hususlarında daha çok etkili olmaya başladığı için gelir eşitsizliği daha da çok önemli olmaktadır. Tüm iyi şeylerin alınıp satıldığı bir yerde para sâhibi olmak dünyadaki tüm farkı yaratmaktadır. Bu tespit, özellikle fakir ve orta sınıf aileler için son yılların niçin zor olduğunu açıklamaktadır. Zengin ve fakir arasındaki makas açılmakla kalmadı her şeyin metalaşması parayı daha da çok önemli hâle getirerek eşitsizliğin iğnesini daha çok keskinleştirdi. Her şeyi satılığa çıkarmak noktasında tereddüt etmemizi gerektiren ikinci gerekçenin açıklanması daha zordur. Bu gerekçe, sâdece eşitsizlik ve hakkaniyetle ilgili olmayıp aynı

27


28

SANDEL | Paranın Satın Alamayacağı Şeyler

zamanda piyasanın yozlaştırıcı eğilimiyle ilgilidir. Hayattaki iyi şeyler için fiyat koymak onları yozlaştırabilir. Çünkü piyasa sâdece malları dağıtmaz aynı zamanda değiş tokuş edilen bu mallara yönelik belirli tutumları ifade eder ve bu tutumları yüceltir. Kitap okumaları için çocuklara para ödemek, onları daha fazla kitap okumaya sevk edebilir. Fakat bu tutum çocuklara kitap okumanın içkin bir tatmin kaynağı olmaktan çok bir angarya olduğunu da öğretebilir. Üniversite birinci sınıftaki sıraları açık artırmaya çıkarmak ve en yüksek fiyatı verene satmak üniversitenin gelirini artırabilir ancak üniversitenin bütünlüğünü ve diplomanın değerini de aşındırabilir. Kendi savaşlarımızda dövüşmek üzere yabancı paralı askerler kiralamak vatandaşlarımızı kurtarabilir ancak vatandaşlığın anlamını yozlaştırabilir. İktisatçılar genellikle piyasanın etkisiz olduğunu, değiş-tokuş edilen mallar üzerinde etkilerinin olmadığını varsayarlar. Fakat bu doğru değildir. Piyasa kendi izini geride bırakır. Bazen piyasa değerleri, önemsenmesi gereken piyasa dışı değerlere alan bırakmaz. Elbette insanlar hangi değerlerin niçin önemsenmeye değer olduğu noktasında hemfikir değildir. Paranın neyi satın alması ya da almaması gerektiğine karar verebilmek için hangi değerlerin sosyal ve medenî hayatımızın çeşitli alanlarını yönlendirmesi gerektiğine karar vermeliyiz. Bunun enine boyuna nasıl yapılacağı bu kitabın konusudur. Kitapta sunmayı umduğum cevabın bir ön izlemesi şöyledir: Belli malların satılmasına ve alınmasına karar verdiğimizde, en azından dolaylı olarak bu şeylere kârın ve kullanımın araçları, nesneleri olarak davranmanın uygun olduğuna karar veririz. Fakat her mal bu şekilde uygun olarak değerlendirilemez.18 En çok bilinen örnek insandır. Kölelik insanlara açık artırmada alınan ve satılan nesneler


Giriş

olarak davranılmasına sebebiyet verdiği için çok kötüdür. Bu şekilde bir muamele insanları uygun şekilde değerlendirmek noktasında başarısız olur. Çünkü insanlar, kazancın araçları ve kullanımın nesneleri olmaktan ziyâde onurlu ve saygıyı hak eden varlıklardır. Benzer yorum değer verilen mallar ve pratikler için de yapılabilir. Çocukların piyasada alınıp satılmasına izin vermeyiz. Alıcılar satın aldıkları çocuklara kötü davranmasalar bile çocukların alınıp satıldığı bir piyasa çocuklara muamelenin yanlış bir yolunu teşvik eder. Çocuklar haklı olarak tüketici malı olarak kabûl edilemez; onlar sevgi ve ilgiye lâyık varlıklardır. Vatandaşların hakları ve ödevleri benzer şekilde düşünülebilir. Mahkemeye jüri görevini yapmak üzere dâvet edilirseniz yerinize bu görevi yapacak birisini kiralayamazsınız. Birileri vatandaşların oylarını satın almak noktasında istekli bile olsa vatandaşların oylarını satmasına izin vermeyiz. Fakat niçin oylar satılmasın? Çünkü vatandaşlık görevlerinin özel mülkiyet olarak değerlendirilmemesi, kamusal sorumluluk olarak kabûl edilmesi gerektiğine inanırız. Vatandaşlık görevlerini satışa çıkarmak bu görevleri alçaltır ve yanlış değerlendirir. Bu örnekler kapsamlı bir noktaya işaret eder: Hayattaki bazı iyi mallar piyasada alıp satılan mallara dönüştürülürse yozlaşırlar ve alçalırlar. Piyasanın nereye âit olduğuna, hangi sınırlarda tutulması gerektiğine karar vermek için sağlık, eğitim, aile hayatı, doğa, sanat, vatandaşlık görevleri ve benzeri alanlardaki malların ve hizmetlerin nasıl değerlendirileceğine karar vermek zorundayız. Bunlar sâdece iktisadî alanla ilgili olmayıp ahlâkî ve siyasal olanla ilişkili sorulardır. Bu soruları cevaplandırmak için malları değerlendirmenin ahlâkî anlamını ve onları değerlendirmenin uygun yollarını mesele mesele tartışmalıyız.

29


30

SANDEL | Paranın Satın Alamayacağı Şeyler

Bu, piyasanın zafer çağı süresince yapamadığımız bir tartışmaydı. Bunun sonucunda tam anlamıyla ne yaptığımızın farkında olmadan, öyle yapmaya bile karar vermeden bir piyasa ekonomisi olmaktan bir piyasa toplumu olmaya sürüklendik. Bu ikisi arasında fark şudur: Bir piyasa ekonomisi üretim aktivitesini düzenlemek için kıymetli ve etkili bir yoldur. Bir piyasa toplumu piyasa değerlerinin insan çabasının her köşesine sızdığı bir hayat tarzıdır. Böyle bir toplum piyasa içerisinde sosyal ilişkilerin dönüştürüldüğü bir yerdir. Çağdaş siyasette eksik olan önemli tartışma piyasanın rolü ve genişliği hakkındadır. Piyasa ekonomisi mi yoksa piyasa toplumu mu istiyoruz? Piyasa kamusal hayatta ve insanlar arası ilişkilerde nasıl bir rol oynamalıdır? Hangi malların alınıp satılacağına, hangi malların piyasa dışı değerler tarafından yönlendirilmesi gerektiğine nasıl karar verebiliriz? Paranın hükmünün nerede yürümemesi gerekir? Bu sorular, bu kitabın cevap vermeye çalışacağı sorular olup; birbirine rakip iyi toplum ve iyi hayat görüşleriyle ilişkili olduklarından kesin cevaplar için söz veremem. Fakat en azından bu sorularla kamusal alanda bir tartışmayı teşvik etmeyi ve bu sorular üzerine uzun uzadıya düşünmek için felsefî bir çerçeve sunmayı umut ediyorum. PIYASANIN ROLÜNÜ YENIDEN DÜŞÜNMEK

Piyasa ahlâkıyla ilgili büyük sorularla uğraşmamız gerektiği düşüncesini kabûl etseniz bile kamusal söylemimizin bu görev için uygun olduğundan şüphe edebilirsiniz. Bu haklı bir endişedir. Piyasanın rolünü ve genişliğini yeniden düşünmek için her çaba iki zor engelin kabûlüyle başlamalıdır. Birincisi, seksen yıllık en kötü piyasa başarısızlıkların sonuçlarına rağmen piyasa odaklı düşünmenin ısrarlı gücü


Giriş

ve saygınlığıdır. Diğeri ise kamusal söylemin kinci ve boş oluşudur. Bu iki engel tamamen birbiriyle ilgisiz değildir. Birinci engel karışıktır. O dönemde 2008 Finansal Krizi, siyasî yelpazede otuz yıl boyunca hüküm sürmüş piyasanın eleştirilemez kapsayıcılığı üzerine ahlakî bir yargı gibi görüldü. Wall Street’in devasa finansal şirketlerinin çöküş tehlikesi ve bu şirketleri kurtarma operasyonu için vergi mükelleflerinin ödemelerine duyulan ihtiyaç, piyasanın yeniden değerlendirilmesine sebep oldu. Amerikan Merkez Bankası başkanlığını yapmış piyasanın zaferi inancının en yüksek rahibi olarak hizmet etmiş Alan Greenspan bile serbest piyasanın kendi kendini düzeltme gücüne ilişkin inancında hatalı olduğu “şok edici güvensizlik durumunu” kabûl etmişti.19 Başarılı bir piyasa yanlısı İngiliz dergisi The Economist’in kapağı “Ekonomide Ne Yanlış Gitti?” başlığı altında, bir ders kitabının eriyip su birikintisine dönüştüğü bir resme yer vermişti.20 Piyasanın zafer çağı yıkıcı bir sona yaklaşmıştı. Zaman şüphesiz piyasa inancı hakkında ciddî, etraflıca düşünmenin ve ahlâkî bir hesaplaşmanın zamanı olacaktı. Fakat beklenildiği gibi olmadı. Finans piyasalarının muazzam başarısızlığı genel olarak piyasa hakkındaki inancı çok az sarstı. Aslında finansal kriz, bankalardan çok devleti itibardan düşürdü. 2011 yılında yapılan araştırmalar Amerikan kamuoyunun %50’sinden fazlasının, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik problemler için Wall Street finansal kurumlarından daha ziyâde federal devleti suçladığına işaret etti.21 Finansal kriz, Amerika’yı ve global ekonomin büyük bir kısmını Büyük Buhran’dan bu yana görülen en kötü ekonomik sıkıntılara sürükledi ve milyonlarca insanı işsiz bıraktı. Buna rağmen bu kriz, piyasanın temelli bir muhakemesine

31


32

SANDEL | Paranın Satın Alamayacağı Şeyler

sebep olmadı. Bunun yerine Amerika’daki en çok göze çarpan siyasal sonuç, devlet düşmanı ve Ronald Reagan’ı bile mahcup edecek ölçüde piyasa taraftarı Tea Party hareketinin yükselişi oldu. 2011’in baharında Wall Street’i İşgâl Et hareketi, protestoların Amerikan şehirlerinde ve dünyada yayılmasına neden oldu. Bu protestolar büyük bankaları ve şirketleri, artan gelir ve refah eşitsizliğini hedef aldı. Farklı ideolojik konumlarına rağmen hem Tea Party hem de Wall Street’i İşgâl Et aktivistleri, şirketleri kurtarma operasyonuna karşı oluşan öfkenin sesi oldu.22 Protestoların bu çabalarına rağmen piyasanın rolü ve genişliği hakkında ciddî bir tartışma büyük oranda siyasal hayatımızda eksiktir. Demokratlar ve Cumhuriyetçiler her zaman yaptıkları gibi vergiler, harcamalar ve bütçe açıkları hakkında tartışmaktadırlar ve tek fark şimdi daha yoğun bir partizanlık ve daha az ilham veren ve ikna eden bir yetenekle bunu yapmalarıdır. Siyasete ilişkin hayâl kırıklığı, kamusal iyi için eylemekten yoksun ve en önemli soruları sormaktan âciz siyasal sisteme karşı vatandaşların yaşadığı hüsran arttığı için derinleşti. Kamusal söylemin bu içler acısı durumu piyasanın ahlâkî sınırları üzerine bir tartışma için ikinci engeldir. Siyasal tartışmanın çoğunlukla televizyonda ağız dalaşlarından, radyo programlarında partizan iğneleyici konuşmalardan, Kongre’de ideolojik yiyecek savaşlarından* oluştuğu bir zamanda üremeyi, çocukları, eğitimi, sağlığı, çevreyi, vatandaşlığı ve diğer şeyleri değerlendirmenin doğru yolu gibi ihtilaflı ahlâkî sorular üzerine mâkûl bir kamusal tartışmanın yapılabilmesini hayâl etmek zordur. Buna rağmen bu tür bir tartışma mümkündür ve kamusal hayatımızı canlandırabilir. * food fight: Amerikan televizyonlarında yiyeceklerin savaştırılması üzerine yapılan çizgi filmler.


Giriş

Bazıları öfke dolu siyasetimizde aşırı bir ahlakî inancın olduğunu düşünmektedir: çok fazla insan inançlarına çok sıkı bir şekilde ve derinden bağlıdır ve inançlarını diğer herkese dayatmak isterler. Bence bu, karşılaştığımız ikileme yanlış bir anlam yüklemek olur. Siyasetimizdeki sorun ahlâkî tartışmaların çok değil, az olmasıdır. Siyasetimiz büyük oranda boş, ahlakî ve manevî içerikten yoksun olması sebebiyle hararet yapmıştır; insanların önemsediği büyük sorularla bağ kurmakta başarısızdır. Çağdaş siyasette ahlâk eksikliğinin birkaç kaynağı vardır. Bunlardan biri, kamusal söylemden iyi hayat yaklaşımlarını uzaklaştırma çabasıdır. Mezhep çatışmasını önlemek adına kamusal alana girdiklerinde vatandaşların ahlakî ve manevî inançlarını terk etmeleri için genellikle ısrar ederiz. İyi hayat konusundaki argümanları siyasete dâhil etmek iyi niyetli bir yaklaşım olmasına rağmen, bu konudaki isteksizlik piyasanın zaferi ve piyasa odaklı düşüncenin nüfuzunun devam etmesi için gerekli zemini hazırladı. Kendi akıl yürütme yöntemi içerisinde piyasa odaklı muhakeme, ahlâkî tartışmanın kamusal anlamını da boşaltır. Piyasanın çekici yanı tatmin edeceği tercihler üzerine yargı belirtmemesidir. Piyasa, malları değerlendirmenin diğerlerine nazaran daha üstün ve onurlu yollarının olup olmadığını sorgulamaz. Birisi seks ya da bir böbrek için para ödemek istiyorsa ve rızası olan yetişkin bunları satmaya istekli ise bir iktisatçının soracağı tek soru “kaç para?”dır. Piyasa yargılayıcı anlamda parmak sallamaz; hayranlık uyandıran ve bayağı tercihler arasında bir ayrım yapmaz. Sözleşmenin tarafları, değiş tokuş edilen mallara yüklenecek değerin ne olacağına kendileri karar verirler. Değerlere ilişkin yargı belirtmeme tavrı piyasa odaklı muhakemenin temelinde yatar ve onun câzibesini açıklar. Ah-

33


34

SANDEL | Paranın Satın Alamayacağı Şeyler

lâkî ve manevî tartışmaya dâhil olmaktaki isteksizliğimiz piyasaya düşkünlüğümüzle birlikte ağır bir sonuç ortaya çıkarır: Ahlâkla ve vatandaşlıkla ilgili olan kamusal söylemi kurutur ve günümüzde pek çok topluma sıkıntı veren teknokrat ve profesyonel siyaset için gerekli zemini yaratır. Piyasanın sınırları üzerine bir tartışma, piyasanın kamusal iyiye hizmet edip edemeyeceği ve nereye âit olduğu hakkında toplum olarak karar vermemize imkân verir; yarışan iyi hayat yaklaşımlarını kamusal alana dâhil ederek siyasetimizi de güçlendirir. Bu tür tartışmalar başka nasıl ilerleyebilir? Belli malları alıp satmanın onları yozlaştıracağı ya da alçaltacağı hususunda hemfikirseniz; bu durumda bu malları değerlendirmenin bazı yollarının diğerlerinden daha uygun olduğuna inanmalısınız. Ebeveyn ya da vatandaş olmanın bazı yollarının diğerlerinden daha iyi olduğunu düşünmüyorsanız bir eylemin, ebeveynliğin ya da vatandaşlığın yozlaştığını söylemek mantıklı olmaz. Bu ahlâkî yargılar inceleyeceğimiz piyasa ile ilgili az sayıda sınırlamalara imkân verir. Ebeveynlerin çocuklarını ya da vatandaşların oylarını satmalarına izin vermeyiz. Bunun gerekçelerinden biri açıkça sağduyuya ilişkindir: Bu tür şeyleri satmanın onları değerlendirmenin yanlış bir yolu olduğuna ve kötü tutumlar geliştireceğine inanırız. Piyasanın ahlâkî sınırları üzerine düşünmek, bu soruları kaçınılmaz hâle getirir; kamusal alanda önemsediğimiz sosyal malların nasıl değerlendirileceği hususunda birlikte akıl yürütmemizi gerektirir. Ahlâkî olarak güçlendirilmiş bir kamusal söylemin, en iyi şartlarda bile, tartışmalı her soru üzerine bir anlaşmaya yol açacağını beklemek saflık olur. Fakat bu tür bir kamusal söylem daha sağlıklı bir kamusal hayatı canlandırabilir; her şeyin satılık olduğu bir


Giriş

toplumda yaşamak için ödediğimiz bedelin daha çok farkında olmamızı sağlayabilir. Piyasanın ahlâkî sınırlarını düşündüğümüzde ilk olarak Wall Street bankalarını ve bu bankaların dikkatsiz davranışlarını, hedge fonlarını, kurtarma operasyonlarını ve düzenleyici reformları düşünürüz. Fakat toplumsal pratiklerimizde, insan ilişkilerimizde ve gündelik hayatımızda piyasanın rolünü ve genişliğini yeniden düşünmek için bugün karşılaştığımız ahlâkî ve siyasal meydan okuma çok daha güçlü ve sıradandır.

35



1 KUYRUKTA ÖN SIRAYA GEÇMEK

H

iç kimse kuyrukta beklemekten hoşlanmaz. Bazen kuyrukta beklememek için para ödeyebilirsiniz. Kalabalık bir gecede pahalı restoranlarda çalışan şef garsona cömert bir bahşiş vermenin bekleme süresini kısaltabileceği uzun zamandır bilinmektedir. Bu tür bahşişler rüşvet benzeridir ve gizli bir şekilde verilir. Mekânın penceresinde garsonun cebine 50 dolar sıkıştırmaya istekli olanlar için hemen bir masa verileceğine dâir bir işaret bulunmaz. Fakat son yıllarda kuyrukta beklemeden ön sıraya geçme hakkı satışı, gizli kapaklı bir eylem olmaktan çıkıp âşina olunan bir eylem hâline geldi. HIZLI GEÇIŞ

Havaalanlarının güvenlik noktalarındaki uzun kuyruklar hava ulaşımını çileye dönüştürür. Fakat herkes kıvrılan uzun kuyruklarda beklemek zorunda değil. First class bilet alanlar kendilerini uçağa biniş ânındaki kuyruğun en önüne geçiren şeritleri kullanabilir. İngiliz havayolu şirketi British Airways daha çok para ödeyen yolcuların pasaport Michael J. Sandel |  Paranın Satın Alamayacağı Şeyler

37


38

1. Bölüm

ve göçmen kontrolü kuyruklarında beklememesine imkân veren bu hizmeti hızlı geçiş olarak adlandırmaktadır.1 Fakat çoğu insan first class uçuş bileti satın alamaz. Bu nedenle havayolu şirketleri ekonomi sınıfı yolcularının, ek tercihe ve ödemeye dayalı bir hizmet olarak kuyrukta beklememe hizmetini satın alabilmeleri için seçenek sunmaya başladı. Amerikan havayolu şirketi United Airlines, Denver’dan Boston’a uçuşunuz için biniş önceliğini, güvenlik kontrol noktasından kuyrukta beklememek hakkıyla birlikte ekstra 39 dolara satacak. İngiltere’nin Londra şehrinde bulunan Luton Havaalanı çok daha uygun fiyatlı bir hızlı geçiş seçeneği önermektedir; güvenlik kontrol noktasındaki uzun kuyrukta bekleyin ya da 3 avro (yaklaşık 5 dolar) ödeyerek kuyruğun en önüne geçin.2 Hızlı geçiş hizmetine karşı olanlar, havaalanı güvenlik noktalarındaki hızlı geçişin satılmaması gerektiğini ifade etmektedirler: Güvenlik noktalarının, ek ayak boşluğu ya da erken biniş ayrıcalığı gibi bir rahatlık hizmeti olmadığını, ulusal güvenlik konusu olduğunu; teröristleri uçaklardan uzak tutma sorumluluğunun tüm yolcular tarafından eşit olarak paylaşılması gerektiğini belirtmektedirler. Hava yolu şirketleri herkesin aynı seviyede güvenlik kontrolüne muhatap olduklarını, değişen tek şeyin fiyata göre belirlenen bekleme süresi olduğunu savunmaktadırlar. Hava yolu şirketlerine göre herkes aynı vücut aramasından geçtiği sürece güvenlik kontrolü noktasında daha kısa bekleme havayolu şirketlerinin satmakta özgür oldukları bir kolaylık olmalıdır.3 Eğlence parkları da kuyrukta beklememek hakkını satmaya başladılar. Genellikle ziyaretçiler çok sevilen ve tercih edilen eğlence araçlarına binmek ve eğlence hizmetlerinden yararlanmak için uzun saatler sırada bekleyebilmektedir. Şimdilerde Universal Hollywood Stüdyoları ve tematik di-


Kuyrukta Ön Sıraya Geçmek

ğer eğlence parkları kuyrukta beklemekten kaçınmanın bir yolunu sunmaktadırlar; standart fiyatın yaklaşık iki katına kuyruğun önüne geçmenize imkân veren geçiş hizmetini satmaktadırlar. Mumyanın İntikamı adlı korkutucu araca binmek için hızlı geçiş, bir havaalanının güvenlik noktasından ayrıcalıklı geçişten ahlâkî olarak daha az anlam yüklüdür. Buna rağmen bazı eleştirmenler erdemli bir medenî alışkanlığın yozlaşması olarak kabûl ettikleri bu uygulamadan hayıflanmaktadır. Bir eleştirmen “tâtil yapan her ailenin demokratik olarak sırasını beklediği tematik eğlence parklarındaki kuyruğun eşitliği sağladığı günlerin geride kaldığını” yazdı.4 İlginç bir şekilde eğlence parkları, sattıkları özel geçiş ayrıcalıklarını gizlemektedirler. Bazı parklar olağan ziyaretçilerini küstürmekten sakınmak için ayrıcalıklı ziyaretçilerini arka kapılardan içeri alıp, kapıları ayırırken, diğer bazıları ise ayrıcalıklı misafirlerinin kuyruklarda öne geçmelerini yanlarına bir çalışan vererek kolaylaştırmaktadır. Gizliliğe duyulan bu ihtiyaç, eğlence parklarında bile para karşılığında kuyrukta öne geçmenin, hakkaniyetin sırayı beklemek olduğunu tekrar eden mantığa karşı mahcup bir şekilde mücadele ettiğine işaret eder. Fakat bu tür bir mahcup mücadele kuyrukta öne geçmenin açık pervâsızlıkla 149 dolara satıldığını ilân eden Universal Hollywood Stüdyoları’nın online bilet satış sayfalarında görünmemektedir: “tüm binişlerin, şovların ve programların kuyruklarında ön sıraya geçin!”5 Eğlence parklarında kuyruk beklemeden önünüze geçenlerden sıkıldıysanız Empire State Binası’nı ziyaret etmek gibi daha geleneksel bir turist aktivitesini tercih edebilirsiniz. 22 dolara (Çocuklar için 16 dolar) asansörle binanın seyir katı olan 86. kata çıkabilir ve New York şehrinin muhteşem görüntüsünün keyfini çıkarabilirsiniz. Fakat ne yazık ki bu bina her yıl birkaç milyon ziyaretçiyi cezbetmekte ve asansör için

39



2 TEŞVIKLER

UYUŞTURUCUDAN ARINMAK IÇIN NAKIT PARA

H

er yıl yüz binlerce bebek, uyuşturucu bağımlısı anneler tarafından dünyaya getirilmektedir. Bu bebeklerden bazıları uyuşturucu bağımlısı olarak doğarken birçoğu da çocuk sûiistimâlinden ya da ihmâlden acı çekmektedir. Kuzey Carolina’da faaliyet gösteren Önleme Projesi olarak bilinen hayır kuruluşunun kurucusu olan Barbara Harris, piyasa odaklı bir çözümü savunmaktadır: Harris, uyuşturucu kullanan kadınlara uyuşturucudan kurtulmayı ya da uzun vâdeli doğum kontrolünü kabûl etmeleri şartıyla 300 dolar nakit ödemeyi taahhüt etmektedir. Projeyi başlattığı 1997’den bu yana, üç binden fazla kadın bu teklifi kabûl etmiştir.1 Eleştirmenler bu programı “ahlâkî olarak ayıplı”, “uyuşturucudan arınma için rüşvet” olarak değerlendirmektedirler; onlara göre uyuşturucu bağımlılarına üreme yetilerinden vazgeçmeleri için finansal bir teşvik önermek baskı içermektedir. Çünkü bu program özellikle fakir mahâllelerdeki Michael J. Sandel |  Paranın Satın Alamayacağı Şeyler

67


68

2. Bölüm

savunmasız kadınları hedef almaktadır. Bu programı eleştirenler, programın uyuşturucu düşkünlerinin müptelalarının bağımlılıklarının üstesinden gelmek yerine bunu finansal anlamda desteklediğinden yakınmaktadırlar. Program için tasarlanan el ilânlarından birinin ifade ettiği gibi: “Hâmileliğin Uyuşturucu Bağımlılığınızı Berbat Etmesine İzin Vermeyin.”2 Harris, bu programdan yararlanan müşterilerin aldıkları parayı daha fazla uyuşturucu almak için kullandıklarını çoğu kez kabûl etmektedir. Fakat Harris bunun, çocukların uyuşturucu bağımlısı olarak doğmasını engellemek için ödenen ufak bir bedel olduğuna inanmaktadır. Uyuşturucudan arınmak için nakit para kabûl eden bu kadınlardan bazıları çok sayıda doğum yapmıştır ve hâlihazırda çocuk bakım evlerinde yaşayan çok sayıda çocuk sâhibidirler. Harris şu soruyu sorar: “Bir kadının üreme melekesini bir çocuğun normal hayata sâhip olma hakkından daha kıymetli kılan şey nedir?” Harris, tecrübeler ışığında konuşmaktadır; kendisi ve eşi, Los Angeles’ta uyuşturucu bağımlısı bir kadının doğurduğu dört çocuğu evlât edinmişlerdir. “Bebeklerin acı çekmesini önlemek için yapmam gereken her şeyi yapacağım. Hiç kimsenin bağımlılığını diğer bir insana zorla yayma hakkı olduğuna inanmıyorum.”3 2010 yılında Harris, arınma için nakit para programını, basının (Telegraph gazetesinde bir makale bu programı “ürpertici öneri” olarak adlandırdı) ve İngiliz Sağlık Derneği’nin yoğun muhalefetiyle karşılaştığı İngiltere’ye götürdü. Harris bu programı, korkmadan, uzun süreli gebeliği önlemenin bir şekli olan rahim iç araçları kullanmayı kabul eden HIV taşıyıcısı kadınlara 40 dolar ödediği Kenya’ya taşıdı. Kenya’da ve daha sonra Harris’in gitmeyi düşündüğü Güney Afrika’da sağlık görevlileri ve insan hakları taraftarları öfkelerini ve karşıtlıklarını dile getirdiler.4


Teşvikler

Piyasanın işleyiş mantığı içerisinden bakıldığında programın niçin öfke yaratması gerektiği açık değildir. Fakat bazı eleştirmenler bu programın Nazilerin üstün ırk yaratma çabalarını hatırlattığı söylese de uyuşturucudan arınma için nakit para programı özel taraflar arasında gönüllü bir düzenlemedir. Devlet buna dâhil değildir ve hiç kimse kendi iradesine rağmen arındırılmamaktadır. Bazı eleştirmenler, umutsuzca para arayan uyuşturucu bağımlılarının para teklif edildiğinde tam olarak gönüllü bir tercih yapabilme yeteneğine sâhip olmadıklarını ifade etmektedirler. Harris’e göre uyuşturucu bağımlılarının sağduyuları bozulmuşsa bu durumda onların çocuk doğurma ve yetiştirme hususunda mantıklı karar alabilecekleri nasıl beklenebilir?5 Yapılan alışveriş bir piyasa işlemi olarak kabûl edildiğinde sözleşme her iki tarafa fayda sağlar ve toplumsal fayda artar. Uyuşturucu bağımlısı olan, bebek doğurma yetisinden vazgeçmesi karşılığında 300 dolar kazanır. Harris ve hayır kuruluşu da bağımlının, gelecekte uyuşturucu düşkünü bebek doğurmayacağı garantisini alır. Piyasanın normal mantığına göre yapılan alışveriş ekonomik olarak verimlidir. Piyasa malı (bu örnekte bağımlının üreme yetisi üzerindeki kontrol) en çok parayı ödemeye istekli olana ve böylece mala en çok kıymet verdiği tahmin edilen kişiye (Harris) dağıtır. Peki, durum böyleyse niçin yaygara yapılmaktadır? Bunun iki sebebi vardır. Her iki sebep de piyasanın işleyiş mantığının ahlâkî sınırlarına ışık tutmaktadır. Bazıları arınma için nakit para anlaşmasını baskıcı, diğerleri rüşvet olarak değerlendirir. Bu itirazlar aslında birbirinden farklıdır. Her itiraz piyasanın âit olmadığı yerlere doğru genişlemesine direnmek için farklı bir gerekçeye işaret eder. Baskı itirazı, uyuşturucu bağımlısı bir kadının para karşı-

69



3 PIYASA, AHLÂKI NASIL YERINDEN EDER

P

aranın satın almaması gereken şeyler var mıdır? Eğer varsa, hangi malların ve hizmetlerin uygun bir şekilde alınıp, satılacağına ve hangilerinin alınamayıp satılamayacağına nasıl karar verebiliriz? Bu sorulara nispeten farklı bir soru sorarak yaklaşmamızı öneririm: Paranın satın alamayacağı bazı şeyler var mıdır? PARA NEYI SATIN ALABILIR VE ALAMAZ

Çoğu insan paranın satın alamayacağı şeyler olduğunu ifade eder. Arkadaşlığı düşününüz. Sâhip olduğunuzdan fazla arkadaş edinmek istediğinizi varsayınız. Birkaç tane satın almayı deneyebilir misiniz? Mümkün değil. Anlık bir düşünme bunun mümkün olamayacağını fark etmenizi sağlar. Kiralık bir arkadaş gerçek bir arkadaşla aynı değildir. Arkadaşların genellikle yaptığı bazı şeyleri yapması için insanları işe alabilirsiniz; siz şehir dışındayken postalarınızı almak, ihtiyaç ânında çocuklarınıza bakmak, bir terapistin yaptığı gibi derdinizi dinlemek ve hâlden anlayan tavsiyeler vermek. Son zamanlara kadar, Facebook sayfanızda arkadaş başına Michael J. Sandel |  Paranın Satın Alamayacağı Şeyler

125


126

3. Bölüm

aylık 99 sente çekici görünen bazı “arkadaşlar” kiralayarak online popülerliğinizi bile artırabilirdiniz. (Kullanılan ve genellikle mankenlere âit olan çoğu fotoğrafın izinsiz olduğu ortaya çıktığında sahte arkadaş internet sitesi kapatıldı.)1 Tüm bu hizmetler satın alınabilse de gerçekten bir arkadaş satın alamazsınız. Bir şekilde arkadaşlığı satın alan para aynı arkadaşlığı yok eder ve başka bir şeye dönüştürür. Nobel Ödülü’nü düşününüz. Çılgın bir şekilde bir Nobel Ödülü istediğinizi ama normal yollarla bir tane almak noktasında başarısız olduğunuzu varsayınız. Bu durumda bir tane satın almak aklınıza gelebilir. Fakat çabucak bunun işe yaramayacağını anlarsınız. Nobel Ödülü, paranın satın alabileceği bir şey değildir. Aynı şekilde Amerikan Beyzbol Ligi En Değerli Oyuncusu (MVP) Ödülü de paranın satın alamayacağı bir şeydir; daha önce bu ödülü kazanmış bazı oyuncular ödüllerini satmaya istekliyse bu ödülü satın alabilir ve oturma odanızda sergileyebilirsiniz. Fakat ödülün kendisini satın alamazsınız. Bu ödülleri satın alamamanız sâdece Nobel Ödül Komitesi’nin ya da Amerikan Beyzbol Ligi’nin bu ödülleri satmamasından kaynaklanmaz. Her sene bir Nobel Ödülü’nü açık artırmaya çıkarsalar bile satın alınmış ödül gerçek olan ödülle aynı olamaz. Piyasa alışverişi, ödüle değerini veren şeyi yok eder. Nobel Ödülü onursal bir şey olduğu için bu böyledir. Bir Nobel Ödülü satın almak aradığınız şeyin altını oyar. Nobel Ödülü’nün satın alındığı sözü ağızdan çıkarsa, ödül, insanların bir Nobel Ödülü’yle ödüllendirildiğinde aldıkları onuru ve ünü artık taşımaz ve ifade etmez. Aynı şey yılın en değerli beyzbol oyuncusu ödülleri için de geçerlidir. Bu ödüller çok onursal şeylerdir ve ödüller bir sezondaki oyun kazandıran koşullar ve diğer destansı hareketler sonucu kazanılmak yerine satın alınırsa ödüllerin değeri


Piyasa, Ahlâkı Nasıl Yerinden Eder

yok olur. Elbette, ödülü sembolize eden bir kupa ve ödülün kendisi arasında bir fark vardır. Hollywood Akademi Ödülü’nü kazananların bazılarının Oscar heykellerini sattığı ya da miras bıraktıkları, vârislerinin de bu heykelleri sattıkları ortaya çıktı. Bu Oscar heykellerinin bazıları, Sotheby ve diğer müzayede salonlarında açık artırmaya çıkarıldı. Rüzgâr Gibi Geçti filmine âit yılın en iyi filmi Oscar heykeli için Michael Jackson 1999’da 1,54 milyon dolar ödedi. Oscar Ödülleri’ni veren Akademi bu tür satışlara karşı çıkmaktadır ve şimdilerde Oscar Ödülü’nü alanlardan heykellerini satmayacaklarına dâir bir sözleşme imzalamalarını istemektedir. Akademi, simgesel heykellerin ticarî koleksiyon mallarına dönüşmesini önlemek istemektedir. Koleksiyoncular, kupaları satın alabilsin ya da alamasın, en iyi kadın oyuncu Oscar Ödülü’nü satın almakla bu ödülü kazanmanın aynı şey olmadığı açıktır.2 Oldukça açık olan bu örnekler bizi ilgilendiren daha zorlayıcı bir soru için ipucu sunar: Paranın satın aldığı ama aslında satın almaması gereken şeyler var mıdır? Satın alınan fakat alıp satmanın ahlâkî olarak tartışmalı olduğu bir şey düşününüz. Örneğin bir insan böbreği. Bazı insanlar organ nakilleri için organ piyasasını savunurken bazıları ise bu tür piyasayı ahlâkî açıdan kabûl edilemez bulur. Bir böbreği satın almak yanlışsa, buradaki sorun Nobel Ödülü’nde olduğu gibi paranın bir şeyin değerini yok etmesi değildir. Böbrek (iyi bir eşleşme olduğu farz edilirse) parasal ödemeden bağımsız olarak işe yarayacaktır. Böbreklerin satılık olup olmadıklarına karar vermek için ahlâkî bir soruşturma yapmak zorundayız. Organ satışının lehine ve aleyhine olan iddiaları incelemeli ve hangisinin daha ikna edici olacağına karar vermeliyiz. Ya da bebek satışını düşününüz. Birkaç yıl önce “Hukuk ve İktisat” hareketinde öncü aktör olan Hâkim Richard Posner, evlât edinilmeyi bekleyen çocukları dağıtmak için

127



4 HAYAT VE ÖLÜM PIYASASI

N

ew Hampshire, Tilton’da bulunan Walmart mağazasında müdür yardımcısı olan kırk sekiz yaşındaki Michael Rice kalp krizi geçirip yere yığıldığında bir müşterinin satın aldığı televizyonu arabasına taşımasına yardım ediyordu. Rice bir hafta sonra öldü. Hayat sigortası poliçesi yaklaşık 300.000 dolar ödedi. Fakat para eşine ve iki çocuğuna verilmedi. Para, Rice için hayat sigortası poliçesi satın almış ve kendi kendini vâris adlandırmış Walmart’a verildi.1 Rice’ın eşi Vicki Rice, Walmart’ın başına konan talih kuşunu öğrendiğinde öfkelendi. Şirket kocasının ölümünden niçin kâr edebilsin ki? Michael şirket için çok uzun saatler çalışmıştı, bazen haftada seksen saat. Eşi, “Şirketin Mike’ı fena biçimde kullandığını ve daha sonra gidip 300.000 doları tahsil ettiğini ifade etti. Bu tamamen ahlâksızca bir şeydi.”2 Bayan Rice’a göre ne kendisinin ne de eşinin Walmart’ın eşinin adına bir hayat sigortası poliçesi almış olduğundan haberi vardı. Bu poliçeyi öğrendiğinde Bayan Rice, paranın şirkete değil aileye verilmesi gerektiğini iddia ederek Walmart’ın Michael J. Sandel |  Paranın Satın Alamayacağı Şeyler

169


170

4. Bölüm

aleyhine federal mahkemede dava açtı. Rice’ın avukatı, “şirketlerin çalışanlarının ölümlerinden kâr etmemesi gerektiğini savundu: Walmart gibi bir devin çalışanlarının hayatları üzerine bahse girmesi kesinlikle ayıplanacak bir şeydir.”3 Walmart’ın sözcüsü şirketin çalışanlarının yüz binlercesine; sâdece müdür yardımcılarına değil temizlik görevlilerine bile hayat sigortası poliçesi yaptırdığını kabûl etti. Fakat aynı sözcü bunu ölümden kâr elde etmek olarak adlandırmayı reddetti: “Çalışanlarımızın ölümünden kâr etmeyiz. Çalışanlar için önemli meblağda yatırım yaptık ve çalışanlar yaşamaya devam etselerdi bundan kâr edecektik.” Sözcüye göre, Rice vâkıasında, poliçe ödemesi bir kâr değildi; aksine Rice’ı bu iş için eğitmenin ya da onun yerine birisini bulmanın mâliyetini karşılamak için bir tazminattı. “Rice’a önemli düzeyde eğitim verilmişti ve Rice mâliyetler olmaksızın yaratılamayacak deneyimler kazanmıştı.”4 TEMIZLIK GÖREVLISI SIGORTASI

Şirketlerin CEO’larına ve üst düzey yöneticilerine hayat sigortası poliçesi yaptırması bu yöneticiler ölürlerse onların yerine birilerini bulmanın önemli mâliyetini karşılamak için uzun zamandır kullandıkları yaygın bir uygulamadır. Sigorta dünyasında, şirketler, CEO’larının hayatları üzerinde hukuk tarafından kabûl edilen “sigorta edilebilir çıkarlara” sâhiptirler. Fakat alt kademe çalışanlar için hayat sigortası satın almak nispeten yenidir. Bu tür sigorta poliçeleri, iş dünyasında “temizlik görevlisi sigortası” ya da “ölü köylü sigortası” olarak bilinir. Son zamanlara kadar bu tür sigortalar pek çok eyalette yasa dışı uygulamalardı; şirketlerin sıradan çalışanlarının hayatları üzerinde sigorta edilebilir bir çıkara sâhip oldukları düşünülmüyordu. Fakat 1980’ler boyunca sigorta endüstrisi, çoğu eyaletin yasama meclisin-


Hayat ve Ölüm Piyasası

de sigorta kanunlarını, şirketlerin üst düzey yöneticilerinden evrak görevlisine kadar tüm çalışanları üzerine hayat sigortası poliçesi yapmalarına izin verecek kadar gevşetmek için başarılı bir şekilde lobi yaptı.5 1990’lara kadar büyük şirketler, şirkete âit hayat sigortası poliçelerine (COLI) milyonlar yatırıyordu ve multimilyar dolarlık bir vâdeli ölüm piyasası yaratıyorlardı. Çalışanlarının üzerine poliçe satın almış şirketler arasında AT&T, Dow Chemical, Nestle USA, Pitney Bowes, Procter&Gamble, Walmart, Walt Disney ve Winn-Dixie süper market zinciri bulunuyordu. Şirketler, bu yatırım çılgınlığına avantajlı vergi uygulaması tarafından çekiliyordu. Sıradan yaşam boyu hayat sigorta poliçelerinde ölüm tazminatları da poliçelerin kazandırdığı yıllık yatırım gelirleri de vergiden muaftı.6 Çok az sayıda çalışan, çalıştıkları şirketlerin kendi hayatlarına fiyat biçtiğinin farkındaydı. Çoğu eyalette bir şirketin çalışanlarına hayat sigortası aldığında bunu onlara haber vermesi veya sigorta yaptırmak için işçilerinin iznini alması gerekmiyordu. Şirkete âit hayat sigortası poliçelerinin çoğu bir işçi işten ayrıldıktan, emekli olduktan ve hattâ işten kovulduktan sonra da yürürlükte kaldı. Böylece şirketler, işten ayrıldıktan sonra ölen çalışanları üzerinden ölüm tazminatı alabildi. Şirketler eski çalışanlarının ölüm durumunu Sosyal Güvenlik Kurumu üzerinden izlemeye devam etti. Bazı eyaletlerde, şirketler çalışanlarının çocukları ve eşleri üzerine bile hayat sigortası poliçesi yapabildi ve ölüm tazminatlarını tahsil etti.7 Temizlik görevlisi poliçeleri özellikle Bank of America ve JPMorgan Chase gibi kaldıralım tanınmış büyük bankalar arasında çok yaygındı. 1990’ların sonlarında bazı bankalar çalışanlarının dışında hesap ve kredi kart sâhiplerine hayat sigortası poliçesi yapma düşüncesini keşfetti.8

171



5 İSIM HAKLARI

M

inneapolis’te büyürken coşkulu bir beyzbol taraftarıydım. Tuttuğum takım olan Minnesota Twins, iç saha maçlarını Metropolitan Stadyumu’nda oynardı. 1965 yılında 12 yaşındayken stadyumdaki en iyi koltukların fiyatı 3 dolarken, açık tribündeki koltukların fiyatı 1,50 dolardı. Twins, aynı yıl içinde dünya beyzbol oyunları serisine kaldı ve babamla gittiğim serinin yedinci maçının bilet koçanını hâlâ saklarım. Babam ve ben, başlangıç kalesinin ve üçüncü kalenin arasında üçüncü bölümde oturduk. Bilet fiyatı 8 dolardı. Dodgers takımının müthiş atıcısı Sandy Koufax’in, Twins takımını yenişini ve Dodgers’a şampiyonluğu getirişini çok üzgün bir şekilde izledim. Bu yıllarda Twins’in yıldızı, tüm zamanların en müthiş sayı turu vurucularından (Home Run Hitter) biri olan ve şimdilerde beyzbol onur listesinde yer alan Harmon Killebrew’du. Kariyerinin zirvesinde yılda 120.000 dolar kazanırdı. Fakat bunlar, serbest oyuncu anlayışından önceki, takımların, oyuncunun tüm kariyerini kontrol ettiği günlerdi. Bu durum, oyuncuların ücretleri için pazarlık ederken çok az güce sâhip olmaları anlamına geliyordu. Michael J. Sandel |  Paranın Satın Alamayacağı Şeyler

209


210

5. Bölüm

Oyuncuların iki seçeneği vardı: ya sâhipleri olan takımlarda oynamak zorundaydılar ya da hiç beyzbol oynamamak. (Bu sistem 1975’te değişti.)1 O zamandan beri beyzbol dünyası çok değişti. Minnesota Twins’ın şu anki yıldız oyuncusu Joe Mauer yakın zamanda 184 milyon dolar karşılığında sekiz yıllık bir kontrat imzaladı. Bu yıllık 23 milyon dolar eder ve Mauer oyun başına (aslında 7 devre fazlayla) Killebrew’un tüm bir sezonda kazandığından daha fazla kazanmaktadır.2 Beklendiği üzere bilet fiyatları fırladı. Twins’in bir maçında loca koltuğu 72 dolar ve stadyumdaki en ucuz koltuk ise 11 dolardır. Twins’in bilet fiyatları göreceli olarak ucuzdur. New York Yankees takımı, bir loca koltuğu için 260 dolar ve açısı kötü olan bir koltuk için ise 12 dolar fiyat biçmektedir. Gençliğimdeki açık hava sahalarında isimleri hiç duyulmamış şirket süitleri ve lüks localar daha da pahalıdır ve takımlar için yüksek gelir kaynağıdır.3 Oyunun diğer yönleri de değişti. Burada, atıcıları atış yapmaktan kurtaran Amerikan Beyzbol Ligi’nin en çok tartışılan kural değişikliği olan atıcının yerine vuruş yapan özel oyuncuyu (designated hitter) kast etmiyorum. Kast ettiğim şey, piyasanın, ticaretin ve iktisadî yaklaşımın modern toplumsal hayatta artan rolünü yansıtan beyzboldaki değişikliklerdir. Beyzbolun kökeni 19. Yüzyıl’a gittiği için profesyonel beyzbol her zaman bir ticaretti en azından kısmen öyleydi. Fakat son otuz yıldır piyasa çılgınlığı çağı, ulusal eğlencemiz üzerinde izini bıraktı. SATILIK OTOGRAFILER*

Spor müsabakalarına âit hâtıra eşya ticaretini düşününüz. Uzun zamandır beyzbol oyuncuları, otografi için çığlık atan * Otografi, ünlü bir kişinin hayranlarına verdiği imzadır. –ç.n.


İsim Hakları

genç taraftarların sıkı tâkibine muhatap olmaktadırlar. Çok nâzik oyuncular, oyundan önce yedek kulübesinin yakınında ya da bazen oyundan sonra stadyumdan ayrılırken oyuncu kartlarını ve beyzbol toplarını imzalar. Bugün mâsum otografi alma mücadelesi komisyoncular, satıcılar ve takımların kendileri tarafından yönlendirilen bir milyar dolarlık spor müsabakası hâtıra eşya ticaretiyle yerinden edildi. En unutulmaz otografi mâceramı 1968’de on beş yaşındayken yaşadım. O tarihten önce, ailem Minneapolis’ten Los Angeles’a taşınmıştı. O kış, California eyaleti La Costa şehrinde hayır için yapılan bir golf turnuvasının yapıldığı yerde vakit geçirdim. Tüm zamanların en müthiş beyzbol oyuncularından bazıları bu turnuvada oynuyordu ve çoğu sahadayken otografileri gönüllüce imzaladı. O zaman beyzbol topları ve keçeli kalem getirmeyi akıl edememiştim. Sâhip olduğum her şey sâdece üç beş oyuncu kartıydı. Bazı oyuncular kartları mürekkepli kalemlerle imzalarken diğerleri ise golf puanlarını yazmak için kullandıkları küçük kalemlerle imzaladılar. Fakat kısa bir sürede, Sandy Koufax, Willie Mays, Mickey Mantle, Joe DiMaggio, Bob Feller, Jackie Robinson ve elbette Harmon Killebrew gibi gençliğimde ve benim gençliğimden de önce oynamış olan efsânelerin imzaladığı otografilerden oluşan bir koleksiyonla ve onlarla tanışmış olmanın heyecanıyla golf turnuvasının olduğu yerden ayrıldım. Hiçbir zaman bu otografileri satmaya düşünmedim hattâ bunların piyasada kaç para getireceğini bile merak etmedim. Bu otografileri beyzbol kartı koleksiyonumla birlikte hâlâ saklıyorum. Fakat 1980’lerde sporculara âit otografiler ve özel eşyalar pazarlanabilir mallar olarak kabûl edilmeye başlandı ve koleksiyoncuların, komisyoncuların ve satıcıların oluşturduğu büyüyen bir kalabalık tarafından alınıp satıldı.4

211



SONNOTLAR

GIRIŞ 1. Jennifer Steinhauer, “For $82 a Day, Booking a Cell in a 5-Star Jail,” New York Times, 29 Nisan 2007. 2. Daniel Machalaba, “Paying for VIP Treatment in a Traffic Jam: More Cities Give Drivers Access to Express Lanes—for a Fee,” Wall Street Journal, 21 Haziran 2007. 3. Sam Dolnick, “World Outsources Pregnancies to India,” USA Today, 31 Aralık 2007; Amelia Gentleman, “India Nurtures Business of Surrogate Motherhood,” New York Times, 10 Mart 2008. 4. Eliot Brown, “Help Fund a Project, and Get a Green Card,” Wall Street Journal, 2 Şubat 2011; Sumathi Reddy, “Program Gives Investors Chance at Visa,” Wall Street Journal, 7 Haziran 2011. 5. Brendan Borrell, “Saving the Rhino Through Sacrifice,” Bloomberg Businessweek, 9 Aralık 2010. 6. Tom Murphy, “Patients Paying for Extra Time with Doctor: ‘Concierge’ Practices, Growing in Popularity, Raise Access Concerns,” Washington Post, 24 Ocak 2010; Paul Sullivan, “Putting Your Doctor, or a Whole Team of Them, on Retainer,” New York Times, 30 Nisan 2011.

MICHAEL J. SANDEL |  PARANIN SATIN ALAMAYACAĞI ŞEYLER

259


260

SANDEL  |  PARANIN SATIN ALAMAYACAĞI ŞEYLER

7. Euro cinsinden şu anki fiyatlara www.pointcarbon.com adresinden bakılabilir. 8. Daniel Golden, “At Many Colleges, the Rich Kids Get Affirmative Action: Seeking Donors, Duke Courts ‘Development Admits,’” Wall Street Journal, 20 Şubat 2003. 9. Andrew Adam Newman, “The Body as Billboard: Your Ad Here,” New York Times, 18 Şubat 2009. 10. Carl Elliott, “Guinea-Pigging,” New Yorker, 7 Ocak 2008. 11. Matthew Quirk, “Private Military Contractors: A Buyer’s Guide,” Atlantic, Eylül 2004, s. 39, P. W. Singer’dan alıntı; Mark Hemingway, “Warriors for Hire,” Weekly Standard, 18 Aralık 2006; Jeffrey Gettleman, Mark Massetti ve Eric Schmitt, “U.S. Relies on Contractors in Somalia Conflict,” New York Times, 10 Ağustos 2011. 12. Sarah O’Connor, “Packed Agenda Proves Boon for Army Standing in Line,” Financial Times, 13 Ekim 2009; Lisa Lerer, “Waiting for Good Dough,” Politico, 26 Temmuz 2007; Tara Palmeri, “Homeless Stand in for Lobbyists on Capitol Hill,” CNN, http://edition.cnn.com/2009/ POLITICS/07/13/line.standers/. 13. Amanda Ripley, “Is Cash the Answer?” Time, 19 Nisan 2010, ss. 44–45. 14. Kilo verme üzerine yapılan çalışmalardan birinde katılımcılar on altı haftada 6,35 kilo vermek için ortalama 378,49 dolar kazandılar. Bkz. Kevin G. Volpp, “Paying People to Lose Weight and Stop Smoking,” Issue Brief, Leonard Davis Sağlık Ekonomisi Enstitüsü, Pensilvanya Üniversitesi, cilt 14, Şubat 2009; K. G. Volpp ve diğerleri, “Financial Incentive–Based Approaches for Weight Loss,” JAMA 300 (10 Aralık 2008): 2631–37. 15. Sophia Grene, “Securitising Life Policies Has Dangers,” Financial Times, 2 Ağustos 2010; Mark Maremont ve Leslie Scism, “Odds Skew Against Investors in Bets on Strangers’ Lives,” Wall Street Journal, 21 Aralık 2010. 16. T. Christian Miller, “Contractors Outnumber Troops in Iraq,” Los Angeles Times, 4 Temmuz 2007; James Glanz, “Contractors Outnumber U.S. Troops in Afghanistan,” New York Times, 2 Eylül 2009. 17. “Policing for Profit: Welcome to the New World of Private Security,” Economist, 19 Nisan 1997.


Sonnotlar

18. Burada Elizabeth Anderson’ın Value in Ethics and Economics adlı aydınlatıcı eserine borçlu olduğumu söylemem gerek (Cambridge, MA: Harvard University Press, 1993). 19. Edmund L. Andrews, “Greenspan Concedes Error on Regulation,” New York Times, 24 Ekim 2008. 20. “What Went Wrong with Economics,” The Economist, 16 Temmuz 2009. 21. Frank Newport, “Americans Blame Government More Than Wall Street for Economy,” Gallup Poll, 19 Ekim 2011, www.gallup.com/ poll/150191/Americans-Blame-Gov-Wall-Street-Economy.aspx. 22. William Douglas, “Occupy Wall Street Shares Roots with Tea Party Protesters— but Different Goals,” Miami Herald, 19 Ekim 2011; David S. Meyer, “What Occupy Wall Street Learned from the Tea Party,” Washington Post, 7 Ekim 2011; Dunstan Prial, “Occupy Wall Street, Tea Party Movements Both Born of Bank Bailouts,” Fox Business, 20 Ekim 2011, www.foxbusiness.com/markets/2011/10/19/ occupy-wall-street-tea-party-born-bank-bailouts.

1. Bölüm: KUYRUKTA ÖN SIRAYA GEÇMEK 1. Christopher Caldwell, “First-Class Privilege,” New York Times Magazine, 11 Mayıs 2008, ss. 9–10. 2. United Airlines’ın uçuş önceliği hattı ile ilgili bilgi şu adreste bulunabilir: https://store.united.com/traveloptions/control/category?category_id=UM_PMRLINE&navSource=Travel+Op tions+Main+Menu&linkTitle=UM_PMRLINE; David Millward, “Luton Airport Charges to Jump Security Queue,” Telegraph, 26 Mart 2009, www. london-luton.co.uk/en/prioritylane. 3. Caldwell, “First-Class Privilege.” 4. Ramin Setoodeh, “Step Right Up! Amusement-Park Visitors Pay Premium to Avoid Long Lines,” Wall Street Journal, 12 Temmuz 2004, s. B1; Chris Mohney, “Changing Lines: Paying to Skip the Queues at Theme Parks,” Slate, 3 Temmuz 2002; Steve Rushin, “The Waiting Game,” Time, 10 Eylül 2007, s. 88; Harry Wallop, “£350 to Queue Jump at a Theme Park,” Telegraph, 13 Şubat 2011. Alıntı Mohney’nin “Changing Lines” eserinden. 5. Setoodeh, “Step Right Up!”; Mohney, “Changing Lines”; www.universalstudios hollywood.com/ticket_front_of_line.html.

261


262

SANDEL  |  PARANIN SATIN ALAMAYACAĞI ŞEYLER

6. www.esbnyc.com/observatory_visitors_tips.asp; https://ticketing. esbnyc.com/Web store/Content.aspx?Kind=LandingPage. 7. www.hbo.com/curb-your-enthusiasm/episodes/index.html#1/ curb-your-enthusiasm/episodes/4/36-the-car-pool-lane/synopsis. html. 8. Timothy Egan, “Paying on the Highway to Get Out of First Gear,” New York Times, 28 Nisan 2005, s. A1; Larry Copeland, “Solo in the Car-pool Lane?” USA Today, 9 Mayıs 2005, s. 3A; Daniel Machalaba, “Paying for VIP Treatment in a Traffic Jam,” Wall Street Journal, 21 Haziran 2007, s. 1; Larry Lane, “‘HOT’ Lanes Wide Open to Solo Drivers—For a Price,” Seattle Post-Intelligencer, 3 Nisan 2008, s. A1; Michael Cabanatuan, “Bay Area’s First Express Lane to Open on I-680,” San Francisco Chronicle, 13 Eylül 2010. 9. Joe Dziemianowicz, “Shakedown in the Park: Putting a Price on Free Shakespeare Tickets Sparks an Ugly Drama,” Daily News, 9 Haziran 2010, s. 39. 10. a.g.e.; Glenn Blain, “Attorney General Andrew Cuomo Cracks Down on Scalping of Shakespeare in the Park Tickets,” Daily News, 11 Haziran 2010; “Still Acting Like Attorney General, Cuomo Goes After Shakespeare Scalpers,” Wall Street Journal, 11 Haziran 2010. 11. Brian Montopoli, “The Queue Crew,” Legal Affairs, Ocak/Şubat 2004; Libby Copeland, “The Line Starts Here,” Washington Post, 2 Mart 2005; Lisa Lerer, “Waiting for Good Dough,” Politico, 26 Temmuz 2007; Tara Palmeri, “Homeless Stand in for Lobbyists on Capitol Hill,” CNN, http://edition.cnn.com/2009/POL ITICS/07/13/line.standers. 12. Sam Hananel, “Lawmaker Wants to Ban Hill Line Standers,” Washington Post, 17 Ekim 2007; Mike Mills, “It Pays to Wait: On the Hill, Entrepreneurs Take Profitable Queue from Lobbyists,” Washington Post, 24 Mayıs 1995; “Hustling Congress,” Washington Post, 29 Mayıs 1995. Senatör McCaskill, Sarah O’Connor’ın Financial Times’ta 13 Ekim 2009’da yazdığı “Packed Agenda Proves Boon for Army Standing in Line,” yazısında alıntılanmıştır. 13. Robyn Hagan Cain, “Need a Seat at Supreme Court Oral Arguments? Hire a Line Stander,” FindLaw, 2 Eylül 2011, http://blogs.findlaw.com/ supreme_court/2011/09/need-a-seat-at-supreme-court-oral-arguments-hire-a-line-stander.html; www.qmsdc.com/linestanding. html. 14. www.linestanding.com. Mark Gross’un ifadesi http://qmsdc.com/ Response%20to%20S-2177.htm adresinde bulunabilir.


Sonnotlar

15. Gomes, Palmeri’nin, “Homeless Stand in for Lobbyists on Capitol Hill.” adlı yazısında alıntılanmıştır. 16. a.g.e. 17. David Pierson, “In China, Shift to Privatized Healthcare Brings Long Lines and Frustration,” Los Angeles Times, 11 Şubat 2010; Evan Osnos, “In China, Health Care Is Scalpers, Lines, Debt,” Chicago Tribune, 28 Eylül 2005; “China Focus: Private Hospitals Shoulder Hopes of Revamping China’s Ailing Medical System,” Xinhua News Agency, 11 Mart 2010, www.istockanalyst.com/article/viewiStockNews/ articleid/3938009. 18. Yang Wanli, “Scalpers Sell Appointments for 3,000 Yuan,” China Daily, 24 Aralık 2009, www.chinadaily.com.cn/bizchina/2009-12/24/content_9224785. htm; Pierson, “In China, Shift to Privatized Healthcare Brings Long Lines and Frustration.” 19. Osnos, “In China, Health Care Is Scalpers, Lines, Debt.” 20. Murphy, “Patients Paying for Extra Time with Doctor”; Abigail Zuger, “For a Retainer, Lavish Care by ‘Boutique Doctors,’” New York Times, 30 Ekim 2005. 21. Paul Sullivan, “Putting Your Doctor, or a Whole Team of Them, on Retainer,” New York Times, 30 Nisan 2011, s. 6; Kevin Sack, “Despite Recession, Personal- ized Health Care Remains in Demand,” New York Times, 11 Mayıs 2009. 22. Sack, “Despite Recession, Personalized Health Care Remains in Demand.” 23. www.md2.com/md2-vip-medical.php. 24. www.md2.com/md2-vip-medical.php?qsx=21. 25. Samantha Marshall, “Concierge Medicine,” Town & Country, Ocak 2011. 26. Sullivan, “Putting Your Doctor, or a Whole Team of Them, on Retainer”; Drew Lindsay, “I Want to Talk to My Doctor,” Washingtonian, Şubat 2010, ss. 27–33. 27. Zuger, “For a Retainer, Lavish Care by ‘Boutique Doctors.’” 28. Lindsay, “I Want to Talk to My Doctor”; Murphy, “Patients Paying for Extra Time with Doctor”; Zuger, “For a Retainer, Lavish Care by ‘Boutique Doctors’”; Sack, “Despite Recession, Personalized Health Care Remains in Demand.”

263


264

SANDEL  |  PARANIN SATIN ALAMAYACAĞI ŞEYLER

29. Yakın tarihteki bir çalışma Massachusetts’te aile hekimlerinin ve iç hastalıkları hekimlerinin yeni hasta kabul etmiyor olduklarını gösterdi. Bkz. Robert Pear, “U.S. Plans Stealth Survey on Access to Doctors,” New York Times, 26 Haziran 2011. 30. N. Gregory Mankiw, Principles of Microeconomics, 5. ed. (Mason, OH: South-Western Cengage Learning, 2009), ss. 147, 149, 151. 31. N. Gregory Mankiw, Principles of Microeconomics, 1. ed. (Mason, OH: South-Western Cengage Learning, 1998), s. 148. 32. Blain, “Attorney General Cuomo Cracks Down on Scalping of Shakespeare in the Park Tickets.” 33. Bir ekonomist olan Richard H. Thaler, John Tierney’nin New York Times’ta 26 Aralık 1992 tarihli, “Tickets? Supply Meets Demand on Sidewalk,” yazısında alıntılanmıştır. 34. Marjie Lundstrom, “Scalpers Flipping Yosemite Reservations,” Sacramento Bee, 18 Nisan 2011. 35. “Scalpers Strike Yosemite Park: Is Nothing Sacred?” başmakale, Sacramento Bee, 19 Nisan 2011. 36. Suzanne Sataline, “In First U.S. Visit, Pope Benedict Has Mass Appeal: Catholic Church Tries to Deter Ticket Scalping,” Wall Street Journal, 16 Nisan 2008. 37. John Seabrook, “The Price of the Ticket,” New Yorker, 10 Ağustos 2009. 4 milyon dolarlık rakam Marie Connolly ve Alan B. Kreuger’dan geliyor, “Rockonomics: The Economics of Popular Music,” Mart 2005, ön rapor, www.krueger.princeton.edu/working_papers.html. 38. Seabrook, “The Price of the Ticket.” 39. Andrew Bibby, “Big Spenders Jump the Queue,” Mail on Sunday (Londra), 13 Mart 2006; Steve Huettel, “Delta Thinks of Charging More for American Voice on the Phone,” St. Petersburg Times, 28 Temmuz 2004; Gersh Kuntzman, “Delta Nixes Special Fee for Tickets,” New York Post, 29 Temmuz 2004.

2. Bölüm: TEŞVIKLER 1. Michelle Cottle, “Say Yes to CRACK,” New Republic, 23 Ağustos 1999; William Lee Adams, “Why Drug Addicts Are Getting Sterilized for Cash,” Time, 17 Nisan 2010. Önleme Projesi’nden bağımlılıklarından kurtulmak veya uzun vâdeli doğum kontrolü için para alma-


Sonnotlar

yı kabul eden bağımlıların ve alkoliklerin sayısı (kadın ve erkekler de dahil) Ağustos 2011 itibariyle http://projectprevention.org/statistics’e göre 3,848 idi. 2. Pam Belluck, “Cash for Sterilization Plan Draws Addicts and Critics,” New York Times, 24 Temmuz 1999; Adams, “Why Drug Addicts Are Getting Sterilized for Cash”; Cottle, “Say Yes to CRACK.” 3. Adams, “Why Drug Addicts Are Getting Sterilized for Cash”; Jon Swaine, “Drug Addict Sterilized for Cash,” Telegraph, 19 Ekim 2010; Jane Beresford, “Should Drug Addicts Be Paid to Get Sterilized?” BBC News Magazine, 8 Şubat 2010, http://news.bbc.co.uk/2/hi/ uk_news/magazine/8500285.stm. 4. Deborah Orr, “Project Prevention Puts the Price of a Vasectomy— and for Forfeiting a Future—at £200,” Guardian, 21 Ekim 2010; Andrew M. Brown, “Paying Drug Addicts to be Sterilised Is Utterly Wrong,” Telegraph, 19 Ekim 2010; Michael Seamark, “The American Woman Who Wants to ‘Bribe” UK Heroin Users with £200 to Have Vasectomies,” Daily Mail, 22 Ekim 2010; Anso Thom, “HIV Sterilisation Shock: Health Ministry Slams Contraception Idea,” Daily News (Güney Afrika), 13 Nisan 2011; “Outrage over ‘Cash for Contraception’ Offer to HIV Positive Women,” Africa News, 12 Mayıs 2011. 5. Adams, “Why Drug Addicts Are Getting Sterilized for Cash.” 6. Gary S. Becker, The Economic Approach to Human Behavior (Chicago: University of Chicago Press, 1976), ss. 3–4. 7. a.g.e., ss. 5–8. 8. a.g.e., ss. 7–8. 9. a.g.e., s. 10. Vurgu orijinaline aittir. 10. a.g.e., ss. 12–13. 11. Amanda Ripley, “Should Kids Be Bribed to Do Well in School?” Time, 19 Nisan 2010. 12. Fryer’ın çalışmalarının sonuçları a.g.e.’de özetlenmiştir. Sonuçların tamamı için bkz. Roland G. Fryer, Jr., “Financial Incentives and Student Achievement: Evidence from Randomized Trials,” Quarterly Journal of Economics 126 (Kasım 2011): 1755–98, www.economics. harvard.edu/faculty/fryer/papers_fryer. 13. Fryer, “Financial Incentives and Student Achievement”; Jennifer Medina, “Next Question: Can Students Be Paid to Excel?” New York

265


266

SANDEL  |  PARANIN SATIN ALAMAYACAĞI ŞEYLER

Times, 5 Mart 2008. 14. Fryer, “Financial Incentives and Student Achievement”; Bill Turque, “D.C. Students Respond to Cash Awards, Harvard Study Shows,” Washington Post, 10 Nisan 2010. 15. Fryer, “Financial Incentives and Student Achievement.” 16. a.g.e. 17. a.g.e. 18. Michael S. Holstead, Terry E. Spradlin, Margaret E. McGillivray ve Nathan Burroughs, “The Impact of Advanced Placement Incentive Programs,” Indiana Üniversitesi, Değerlendirme ve Eğitim Politikası Merkezi, Education Policy Brief, cilt 8, Winter 2010; Scott J. Cech, “Tying Cash Awards to AP-Exam Scores Seen as Paying Off,” Education Week, 16 Ocak 2008; C. Kirabo Jackson, “A Little Now for a Lot Later: A Look at a Texas Advanced Placement Incentive Program,” Journal of Human Resources 45 (2010), http://works. bepress.com/c_kirabo_ jackson/1/. 19. “Should the Best Teachers Get More Than an Apple?” Governing Magazine, Ağustos 2009; Ulusal Teşvik Ödeme İnisiyatifleri, Performans Teşvikleri üzerine Ulusal Merkez, Vanderbilt Üniversitesi, www.performanceincentives.org/news/detail.aspx?pageaction=ViewSinglePublic&LinkID=46&ModuleID=28&NEWSPID=1; Matthew G. Springer ve diğerleri, “Teacher Pay for Performance,” Performans Teşvikleri üzerine Ulusal Merkez, 21 Eylül 2010, www.performanceincentives.org/news/detail.aspx?pageaction=ViewSinglePublic&LinkID=561&ModuleID=48&NEWSPID=1; Nick Anderson, “Study Undercuts Teacher Bonuses,” Washington Post, 22 Eylül 2010. 20. Sam Dillon, “Incentives for Advanced Work Let Pupils and Teachers Cash In,” New York Times, 3 Ekim 2011. 21. Jackson, “A Little Now for a Lot Later.” 22. a.g.e. 23. Pam Belluck, “For Forgetful, Cash Helps the Medicine Go Down,” New York Times, 13 Haziran 2010. 24. a.g.e.; Theresa Marteau, Richard Ashcroft ve Adam Oliver, “Using Financial Incentives to Achieve Healthy Behavior,” British Medical Journal 338 (April 25, 2009): 983–85; Libby Brooks, “A Nudge Too Far,” Guardian, 15 Ekim 2009; Michelle Roberts, “Psychiatric Jabs for Cash Tested,” BBC News, 6 Ekim 2010; Daniel Martin, “HMV Voucher


Sonnotlar

Bribe for Teenage Girls to Have Cervical Jabs,” Daily Mail (Londra), 26 Ekim 2010. 25. Jordan Lite, “Money over Matter: Can Cash Incentives Keep People Healthy?” Scientific American, 21 Mart 2011; Kevin G. Volpp ve diğerleri, “A Randomized, Controlled Trial of Financial Incentives for Smoking Cessation,” New England Journal of Medicine 360 (12 Şubat 2009); Brendan Borrell, “The Fairness of Health Insurance Incentives,” Los Angeles Times, 3 Ocak 2011; Robert Langreth, “Healthy Bribes,” Forbes, 24 Ağustos 2009; Julian Mincer, “Get Healthy or Else...,” Wall Street Journal, 16 Mayıs 2010. 26. www.nbc.com/the-biggest-loser. 27. K. G. Volpp ve diğerleri, “Financial Incentive–Based Approaches for Weight Loss,” JAMA 300 (10 Aralık 2008): 2631–37; Liz Hollis, “A Pound for a Pound,” Prospect, Ağustos 2010. 28. Victoria Fletcher, “Disgust over NHS Bribes to Lose Weight and Cut Smoking,” Express (Londra), 27 Eylül 2010; Sarah-Kate Templeton, “Anger Over NHS Plan to Give Addicts iPods,” Sunday Times (Londra), 22 Temmuz 2007; Tom Sutcliffe, “Should I Be Bribed to Stay Healthy?” Independent (Londra), 28 Eylül 2010; “MP Raps NHS Diet-for-Cash Scheme,” BBC News, 15 Ocak 2009; Miriam Stoppard, “Why We Should Never Pay for People to Be Healthy!” Mirror (Londra), 11 Ekim 2010. 29. Harald Schmidt, Kristin Voigt ve Daniel Wikler, “Carrots, Sticks, and Health Care Reform—Problems with Wellness Incentives,” New England Journal of Medicine 362 (14 Ocak 2010); Harald Schmidt, “Wellness Incentives Are Key but May Unfairly Shift Healthcare Costs to Employees,” Los Angeles Times, 3 Ocak 2011; Julie Kosterlitz, “Better Get Fit—Or Else!” National Journal, 26 Eylül 2009; Rebecca Vesely, “Wellness Incentives Under Fire,” Modern Healthcare, 16 Kasım 2009. 30. Diğer itirazlarla bağlantılı rüşvet itirazının tartışması için bkz. Richard E. Ashcroft, “Personal Financial Incentives in Health Promotion: Where Do They Fit in an Ethic of Autonomy?” Health Expectations 14 (Haziran 2011): 191–200. 31. V. Paul-Ebhohimhen ve A. Avenell, “Systematic Review of the Use of Financial Incentives in Treatments for Obesity and Overweight,” Obesity Reviews 9 (Temmuz 2008): 355–67; Lite, “Money over Matter”; Volpp, “A Randomized, Controlled Trial of Financial Incentives for Smoking Cessation”; Marteau, “Using Financial

267


268

SANDEL  |  PARANIN SATIN ALAMAYACAĞI ŞEYLER

Incentives to Achieve Healthy Behaviour.” 32. Gary S. Becker, “Why Not Let Immigrants Pay for Speedy Entry,” içinde Gary S. Becker ve Guity Nashat Becker, ed., The Economics of Life (New York: McGraw Hill, 1997), ss. 58–60, asıl olarak Businessweek’te çıkmıştır, 2 Mart 1987; Gary S. Becker, “Sell the Right to Immigrate,” Becker-Posner Blog, 21 Şubat 2005, www.becker-posner-blog. com/2005/02/sell-the-right-to-immigrate-becker.html. 33. Julian L. Simon, “Auction the Right to Be an Immigrant,” New York Times, 28 Ocak 1986. 34. Sumathi Reddy ve Joseph de Avila, “Program Gives Investors Chance at Visa,” Wall Street Journal, 7 Haziran 2011; Eliot Brown, “Help Fund a Project, and Get a Green Card,” Wall Street Journal, 2 Şubat 2011; Nick Timiraos, “Foreigners’ Sweetener: Buy House, Get a Visa,” Wall Street Journal, 20 Ekim 2011. 35. Becker, “Sell the Right to Immigrate.” 36. Peter H. Schuck, “Share the Refugees,” New York Times, 13 Ağustos 1994; Peter H. Schuck, “Refugee Burden-Sharing: A Modest Proposal,” Yale Journal of International Law 22 (1997): 243–97. 37. Uri Gneezy ve Aldo Rustichini, “A Fine Is a Price,” Journal of Legal Studies 29 (Ocak 2000): 1–17. 38. Peter Ford, “Egalitarian Finland Most Competitive, Too,” Christian Science Monitor, 26 Ekim 2005; “Finn’s Speed Fine Is a Bit Rich,” BBC News, 10 Şubat 2004, http://news.bbc.co.uk/2/hi/business/3472785. stm; “Nokia Boss Gets Record Speeding Fine,” BBC News, 14 Ocak 2002, http://news.bbc.co.uk/2/hi/europe/1759791.stm. 39. Sandra Chereb, “Pedal-to-Metal Will Fill Nevada Budget Woes?” Associated Press State and Local Wire, 4 Eylül 2010; Rex Roy, “Pay to Speed in Nevada,” AOL original, 2 Ekim 2010, http://autos.aol.com/ article/pay-to-speed-nevada/. 40. Henry Chu, “Paris Metro’s Cheaters Say Solidarity Is the Ticket,” Los Angeles Times, 22 Haziran 2010. 41. Malcolm Moore, “China’s One-Child Policy Undermined by the Rich,” Telegraph (Londra), 15 Haziran 2009; Michael Bristow, “Grey Areas in China’s One-Child Policy,” BBC News, 21 Eylül 2007, http:// news.bbc.co.uk/2/hi/asia-pacific/7002201.stm; Clifford Coonan, “China Eases Rules on One Child Policy,” Independent (Londra), 1 Nisan 2011; Zhang Ming’ai, “Heavy Fines for Violators of One-Child Policy,” china.org.cn, 18 Eylül 2007, www.china.org.cn/english/go-


Sonnotlar

vernment/224913.htm. 42. “Beijing to Fine Celebrities Who Break ‘One Child’ Rule,” Xinhua haber ajansı, 20 Ocak 2008, http://english.sina.com/china/1/2008/0120/142656.html; Melinda Liu, “China’s One Child Left Behind,” Newsweek, 19 Ocak 2008; Moore, “China’s One-Child Policy Undermined by the Rich.” 43. Kenneth E. Boulding, The Meaning of the Twentieth Century (New York: Harper, 1964), ss. 135–36. 44. David de la Croix ve Axel Gosseries, “Procreation, Migration and Tradable Quotas,” CORE İrdeleme Dosyası No. 2006/98, Kasım 2006, SSRN’de bulunabilir, http://ssrn.com/abstract=970294. 45. Michael J. Sandel, “It’s Immoral to Buy the Right to Pollute,” New York Times, 15 Aralık 1997. 46. Sanford E. Gaines, Michael Leifman, Eric S. Maskin, Steven Shavell, Robert N. Stavins’ten editöre mektuplar, “Emissions Trading Will Lead to Less Pollution,” New York Times, 17 Aralık 1997. Mektupların birkaç tanesi orijinal makaleyle birlikte Robert N. Stavins’in editörlüğünü yaptığı, Economics of the Environment: Selected Readings, 5. ed. (New York: Norton, 2005), ss. 355–58 içinde tekrar basılmıştır. Ayrıca bkz. Mark Sagoff, “Controlling Global Climate: The Debate over Pollution Trading,” Filozofi ve Kamu Politikası Enstitüsü Raporu 19, no. 1 (Winter 1999). 47. Kendi adıma şöyle bir savunuda bulunabilirim. Makalenin kendisi karbondioksit salınımının özü itibariyle itiraz edilebilir olduğunu iddia etmemektedir ama benim değil editörün tercih ettiği provokatif başlık -kirletme hakkını satın almak ahlâksızlıktır- bu tarz bir yoruma sebep olmuş olabilir. Makaleyi bu şekilde okuyan birçok kişi itirazıma açıklık getirmem için yeterli bir sebeptir. Peter Cannavo ve Joshua Cohen’e bu noktayı tartışmaya açtıkları için minnettarım. Aynı zamanda bir Harvard Hukuk öğrencisi olan ve bu konuyla ilgili verdiğim seminer üzerine aydınlatıcı bir makale yazan Jeffrey Skopek’e de şükranlarımı sunuyorum. 48. Paul Krugman, “Green Economics,” New York Times Magazine, 11 Nisan 2010. 49. Bkz. Richard B. Stewart, “Controlling Environmental Risks Through Economic Incentives,” Columbia Journal of Environmental Law 13 (1988): 153–69; Bruce A. Ackerman ve Richard B. Stewart, “Reforming Environmental Law,” Stanford Law Review 37 (1985); Bruce A. Ackerman ve Richard B. Stewart, “Reforming Environmental

269


270

SANDEL  |  PARANIN SATIN ALAMAYACAĞI ŞEYLER

Law: The Democratic Case for Market Incentives,” Columbia Journal of Environmental Law 13 (1988): 171–99; Lisa Heinzerling, “Selling Pollution, Forcing Democracy,” Stanford Environmental Law Journal 14 (1995): 300–44. Genel olarak bkz. Stavins, Economics of the Environment. 50. John M. Broder, “From a Theory to a Consensus on Emissions,” New York Times, 17 Mayıs 2009; Krugman, “Green Economics.” 51. Broder, “From a Theory to a Consensus on Emissions.” Sülfür emisyonlarına emisyon sistemi ticareti yaklaşımının önemli bir değerlendirmesi için bkz. James Hansen, “Cap and Fade,” New York Times, 7 Aralık 2009. 52. Bkz. BP “target neutral” websitesi için, www.bp.com/sectionbodycopy.do?categoryId=9080&contentId=7058126; yıllık tahminî £20 www.bp.com/sectiongenericarticle.do?categoryId=9032616&contentId=7038962 adresinde; British Airways’in karbon telâfi projeleri için bkz. www.britishairways.com/travel/csr-projects/public/en_gb. 53. Jeffrey M. Skopek, Harvard Hukuk Fakültesi’ndeki dersimden bir öğrenci karbon telâfileriyle ilgili bu değerlendirmeyi etkileyici bir şekilde şurada ele alıyor: “Note: Uncommon Goods: On Environmental Virtues and Voluntary Carbon Offsets,” Harvard Law Review 123, no. 8 (Haziran 2010): 2065–87. 54. Karbon telâfilerinin bir savunusu için bkz. düşünceli bir iktisatçı olan Robert M. Frank, “Carbon Offsets: A Small Price to Pay for Efficiency,” New York Times, 31 Mayıs 2009. 55. Brendan Borrell, “Saving the Rhino Through Sacrifice,” Bloomberg Businessweek, 9 Aralık 2010. 56. a.g.e. 57. C. J. Chivers, “A Big Game,” New York Times Magazine, 25 Ağustos 2002. 58. a.g.e. 59. Paul A. Samuelson, Economics: An Introductory Analysis, 4. ed. (New York: McGraw-Hill, 1958), ss. 6–7. 60. N. Gregory Mankiw, Principles of Economics, 3. ed. (Mason, OH: Thomson South-Western, 2004), s. 4. 61. Steven D. Levitt ve Stephen J. Dubner, Freakonomics: A Rogue Economist Explores the Hidden Side of Everything, gözden geçiril-


Sonnotlar

miş ve genişletilmiş baskı (New York: William Morrow, 2006), s. 16. 62. Teşvik kavramı ve geçmişiyle ilgili aydınlatıcı bir tartışma için bkz. Ruth W. Grant, “Ethics and Incentives: A Political Approach,” American Political Science Review 100 (Şubat 2006): 29–39. 63. Google Books Ngram Viewer, http://ngrams.googlelabs.com/graph?content=incentives&year_start=1940&year_end=2008&corpus=0&smoothing=3. 9 Eylül 2011’de erişildi. 64. Levitt ve Dubner, Freakonomics, s. 16. 65. a.g.e., s. 17. 66. Google Books Ngram Viewer, http://ngrams.googlelabs.com/ graph?content=incentivize&year_start=1990&year_end=2008&008corpus=0&smoothing=3. 9 Eylül 2011’de erişildi. 67. LexisNexis’in “teşviklendirme” üzerine başlıca gazetelerde on yıllık akademik araştırması. 9 Eylül 2011’de erişildi. 68. Veriler Santa Barbara, California Üniversitesi’nde Public Papers of the Presidents arşivlerindeki Amerikan Başkanlık Projesi’nden toparlanmıştır, www.presidency.ucsb.edu/ws/index.php#1TLVOyrZt. 69. Başbakanın Davos’ta Dünya Ekonomi Forumu’ndaki 28 Ocak 2011 tarihli konuşması, www.number10.gov.uk/news/prime-ministers-speech-at-the-world-economic-forum/; Cameron Londra’daki ayaklanmalardan sonra John F. Burns ve Alan Cowell’ın New York Times’taki 16 Ağustos 2011 tarihli, “After Riots, British Leaders Offer Divergent Proposals,” yazılarında alıntılanmıştır. 70. Levitt ve Dubner, Freakonomics, ss. 190, 46, 11. 71. Mankiw, Principles of Economics, 3. ed., s. 148. 72. Faydacılığa karşı yapılan bu itirazın daha bütüncül bir tartışması için bkz. Michael J. Sandel, Justice: What’s the Right Thing to Do? (New York: Farrar, Straus and Giroux, 2009), ss. 41–48, 52–56.

3. Bölüm: PIYASA, AHLÂKI NASIL YERINDEN EDER 1. Daniel E. Slotnik, “Too Few Friends? A Web Site Lets You Buy Some (and They’re Hot),” New York Times, 26 Şubat 2007. 2. Heathcliff Rothman, “I’d Really Like to Thank My Pal at the Auction House,” New York Times, 12 Şubat 2006.

271


272

SANDEL  |  PARANIN SATIN ALAMAYACAĞI ŞEYLER

3. Richard A. Posner, “The Regulation of the Market in Adoptions,” Boston University Law Review 67 (1987): 59–72; Elizabeth M. Landes ve Richard A. Posner, “The Economics of the Baby Shortage,” Journal of Legal Studies 7 (1978): 323–48. 4. Elisabeth Rosenthal. “For a Fee, This Chinese Firm Will Beg Pardon for Anyone,” New York Times, 3 Ocak 2001. 5. Rachel Emma Silverman, “Here’s to My Friends, the Happy Couple, a Speech I Bought: Best Men of Few Words Get Them on the Internet to Toast Bride and Groom,” Wall Street Journal, 19 Haziran 2002; Eilene Zimmerman, “A Toast from Your Heart, Written by Someone Else,” Christian Science Monitor, 31 Mayıs 2002. 6. www.theperfecttoast.com; www.instantweddingtoasts.com. 7. Joel Waldfogel, “The Deadweight Loss of Christmas,” American Economic Review 83, no. 5 (December 1993): 1328–36; Joel Waldfogel, Scroogenomics: Why You Shouldn’t Buy Presents for the Holidays (Princeton: Princeton University Press, 2009), s. 14. 8. Waldfogel, Scroogenomics, ss. 14–15. 9. Joel Waldfogel, “You Shouldn’t Have: The Economic Argument for Never Giving Another Gift,” Slate, 8 Aralık 2009, www.slate.com/articles/business/the_dismal_science/2009/12/you_shouldnt_have. html. 10. Mankiw, Principles of Economics, 3. ed., s. 483. 11. Alex Tabarrok, “Giving to My Wild Self,” 21 Aralık 2006, http:// marginalrevolution.com/marginalrevolution/2006/12/ giving_to_my_wi.html. 12. Waldfogel, Scroogenomics, s. 48. 13. a.g.e., ss. 48–50, 55. 13. Stephen J. Dubner ve Steven D. Levitt, “The Gift-Card Economy,” New York Times, 7 Ocak 2007. 14. Waldfogel, Scroogenomics, ss. 55–56. 15. Jennifer Steinhauer, “Harried Shoppers Turned to Gift Certificates,” New York Times, 4 Ocak 1997; Jennifer Pate Offenberg, “Markets: Gift Cards,” Journal of Economic Perspectives 21, no. 2 (Spring 2007): 227–38; Yian Q. Mui, “Gift-Card Sales Rise After Falling for Two Years,” Washington Post, 27 Aralık 2010; 2010 Ulusal Perakendecilik Federasyonu Tatillerde Tüketicilerin Harcama Raporu’na, “Gift Cards: Opportunities and Issues for Retailers,” Grant Thornton LLP, 2011, s.


Sonnotlar

2’de atıfta bulunulmuştur, www.grantthornton.com/portal/site/gtcom/menuitem.91c078ed5c0ef4ca80cd8710033841ca/?vgnextoid=a047bfc210VgnVCM1000003a8314RCRD& vgnextfmt=default. 16. Judith Martin, Tracie Rozhon’un 9 Aralık 2002’de New York Times’ta yazdığı, “The Weary Holiday Shopper Is Giving Plastic This Season,” yazısında alıntılandı; Liz Pulliam Weston, “Gift Cards Are Not Gifts,” MSN Money, http://articles.moneycentral.msn.com/SavingandDebt/ FindDealsOnline/GiftCardsAreNotGifts.aspx. 17. “Secondary Gift Card Economy Sees Significant Growth in 2010,” Marketwire, 20 Ocak 2011, www.marketwire.com/ press-release/secondary-gift-card-economy-sees-significant-growth-in-2010-1383451.htm; listelenmiş kart fiyatları 21 Ekim 2011’de Plastic Jungle websitesinde önerilmiş fiyatlardır, www.plasticjungle.com. 18. Offenberg, “Markets: Gift Cards,” s. 237. 19. Sabra Chartrand, “How to Send an Unwanted Present on Its Merry Way, Online and Untouched,” New York Times, 8 Aralık 2003; Wesley Morris, “Regifter’s Delight: New Software Promises to Solve a Holiday Dilemma,” Boston Globe, 28 Aralık 2003. 20. Bkz. Daniel Golden, The Price of Admission (New York: Crown, 2006); Richard D. Kahlenberg editörlüğünde, Affirmative Action for the Rich (New York: Century Foundation Press, 2010). 21. Bkz. Yale başkanı Rick Levin’in Kathrin Lassila’nın Kasım/Aralık 2004 tarihlerinde Yale Alumni Magazine’deki, “Why Yale Favors Its Own,” yazısı içindeki yorumları, www.yalealumnimagazine.com/issues/2004_11/q_a/html; ve Princeton başkanı Shirley Tilghman’ın, John Hechinger’ın 17 Temmuz 2006 tarihli Wall Street Journal’daki, “The Tiger Roars: Under Tilghman, Princeton Adds Students, Battles Suits, Takes on the Eating Clubs,” yazısı içindeki yorumları. 22. Metalaşmaya karşı bu iki itirazın bir versiyonunu daha önce 1998’de Oxford Üniversitesi, Brasenose College’daki Tanner derslerinde sundum. Bu bölümde onların gözden geçirilmiş versiyonlarını sunuyorum. Bkz. Michael J. Sandel, “What Money Can’t Buy,” Grethe B. Peterson’ın editörlüğünde The Tanner Lectures on Human Values, cilt 21 içinde (Salt Lake City: University of Utah Press, 2000), ss. 87–122. 23. Bruno S. Frey, Felix Oberholzer-Gee, Reiner Eichenberger, “The Old Lady Visits Your Backyard: A Tale of Morals and Markets,” Journal of Political Economy 104, no. 6 (Aralık 1996): 1297–1313; Bruno S. Frey

273


274

SANDEL  |  PARANIN SATIN ALAMAYACAĞI ŞEYLER

ve Felix Oberholzer-Gee, “The Cost of Price Incentives: An Empirical Analysis of Motivation Crowding-Out,” American Economic Review 87, no. 4 (Eylül 1997): 746–55. Ayrıca bkz. Bruno S. Frey, Not Just for the Money: An Economic Theory of Personal Motivation (Cheltenham, UK: Edward Elgar Publishing, 1997), ss. 67–78. 24. Frey, Oberholzer-Gee ve Eichenberger, “The Old Lady Visits Your Backyard,” ss. 1300, 1307; Frey ve Oberholzer-Gee, “The Cost of Price Incentives,” s. 750. Kurumun varlığı için teklif edilen miktarlar yıllık 2.175-8.700 dolar arasında değişiyordu. Bölge sakinlerinin aylık hane halkı geliri ortalaması 4.565 dolardı. Howard Kunreuther ve Doug Easterling, “The Role of Compensation in Siting Hazardous Facilities,” Journal of Policy Analysis and Management 15, no. 4 (Sonbahar 1996): 606–608. 25. Frey, Oberholzer-Gee ve Eichenberger, “The Old Lady Visits Your Backyard,” s. 1306. 26. Frey ve Oberholzer-Gee, “The Cost of Price Incentives,” s. 753. 27. Kunreuther ve Easterling, “The Role of Compensation in Siting Hazardous Fa- cilities,” ss. 615–19; Frey, Oberholzer-Gee ve Eichenberger, “The Old Lady Visits Your Backyard,” s. 1301. Para tazminatını destekleyen bir argüman için bkz. Michael O’Hare, “‘Not on My Block You Don’t’: Facility Siting and the Strategic Importance of Compensation,” Public Policy 25, no. 4 (Sonbahar 1977): 407–58. 28. Carol Mansfield, George L. Van Houtven ve Joel Huber, “Compensating for Public Harms: Why Public Goods Are Preferred to Money,” Land Economics 78, no. 3 (Ağustos 2002): 368–89. 29. Uri Gneezy ve Aldo Rustichini, “Pay Enough or Don’t Pay at All,” Quarterly Journal of Economics (Ağustos 2000): 798–99. 30. a.g.e., ss. 799–803. 31. a.g.e., ss. 802–807. 32. Uri Gneezy ve Aldo Rustichini, “A Fine Is a Price,” Journal of Legal Studies 29, no. 1 (Ocak 2000): 1–17. 33. Fred Hirsch, The Social Limits to Growth (Cambridge, MA: Harvard University Press, 1976), ss. 87, 93, 92. 34. Dan Ariely, Predictably Irrational, gözden geçirilmiş baskı (New York: Harper, 2010), ss. 75–102; James Heyman ve Dan Ariely, “Effort for Payment,” Psychological Science 15, no. 11 (2004): 787–93.


Sonnotlar

35. Dışsal ödüllerin içsel motivasyonlar üzerindeki etkileri üzerine yapılan 128 çalışmaya genel bir bakış ve analiz için bkz. Edward L. Deci, Richard Koestner ve Richard M. Ryan, “A Meta-Analytic Review of Experiments Examining the Effects of Extrinsic Rewards on Intrinsic Motivation,” Psychological Bulletin 125, no. 6 (1999): 627–68. 36. Bruno S. Frey ve Reto Jegen, “Motivation Crowding Theory,” Journal of Economic Surveys 15, no. 5 (2001): 590. Ayrıca bkz. Maarten C. W. Janssen ve Ewa Mendys-Kamphorst, “The Price of a Price: On the Crowding Out and In of Social Norms,” Journal of Economic Behavior & Organization 55 (2004): 377–95. 37. Richard M. Titmuss, The Gift Relationship: From Human Blood to Social Policy (New York: Pantheon, 1971), ss. 231–32. 38. a.g.e., ss. 134–35, 277. 39. a.g.e., ss. 223–24, 177. 40. a.g.e., s. 224. 41. a.g.e., ss. 255, 270–74, 277. 42. Kenneth J. Arrow, “Gifts and Exchanges,” Philosophy & Public Affairs 1, no. 4 (Summer 1972): 343–62. Arrow’a kapsamlı bir yanıt için bkz. Peter Singer, “Altruism and Commerce: A Defense of Titmuss Against Arrow,” Philosophy & Public Affairs 2 (Spring 1973): 312–20. 43. Arrow, “Gifts and Exchanges,” ss. 349–50. 44. a.g.e., s. 351. 45. a.g.e., ss. 354–55. 46. Sir Dennis H. Robertson, “What Does the Economist Economize?” Columbia University, Mayıs 1954, Dennis H. Robertson’ın yazmış olduğu, Economic Commentaries içinde tekrar basıldı (Westport, CT: Greenwood Press, 1978 [1956]), s. 148. 47. a.g.e. 48. a.g.e., s. 154. 49. Aristotle, Nicomachean Ethics, çev. David Ross (New York: Oxford University Press, 1925), kitap II, bölüm 1 [1103a, 1103b]. 50. Jean-Jacques Rousseau, The Social Contract, çev. G.D.H. Cole, gözden geçirilmiş baskı (New York: Knopf, 1993 [1762]), kitap III, bölüm 15, ss. 239–40.

275


276

SANDEL  |  PARANIN SATIN ALAMAYACAĞI ŞEYLER

51. Lawrence H. Summers, “Economics and Moral Questions,” Morning Prayers, Memorial Church, 15 Eylül 2003, Harvard Magazine içinde tekrar basıldı, Kasım-Aralık 2003, www.harvard.edu/president/speeches/summers_2003/prayer.php.

4. Bölüm: HAYAT VE ÖLÜM PIYASASI 1. Associated Press, “Woman Sues over Store’s Insurance Policy,” 7 Aralık 2002; Sarah Schweitzer, “A Matter of Policy: Suit Hits Wal-Mart Role as Worker Life Insurance Beneficiary,” Boston Globe, 10 Aralık 2002. 2. Associated Press, “Woman Sues over Store’s Insurance Policy.” 3. Schweitzer, “A Matter of Policy.” 4. a.g.e. 5. Ellen E. Schultz ve Theo Francis, “Valued Employees: Worker Dies, Firm Profits—Why?” Wall Street Journal, 19 Nisan 2002. 6. a.g.e.; Theo Francis ve Ellen E. Schultz, “Why Secret Insurance on Employees Pays Off,” Wall Street Journal, 25 Nisan 2002. 7. Ellen E. Schultz ve Theo Francis, “Why Are Workers in the Dark?” Wall Street Journal, 24 Nisan 2002. 8. Theo Francis ve Ellen E. Schultz, “Big Banks Quietly Pile Up ‘Janitors Insurance,’” Wall Street Journal, 2 Mayıs 2002; Ellen E. Schulz ve Theo Francis, “Death Benefit: How Corporations Built Finance Tool Out of Life Insurance,” Wall Street Journal, 30 Aralık 2002. 9. Schultz ve Francis, “Valued Employees”; Schultz ve Francis, “Death Benefit.” 10. Schultz ve Francis, “Death Benefit”; Ellen E. Schultz, “Banks Use Life Insurance to Fund Bonuses,” Wall Street Journal, 20 Mayıs 2009. 11. Ellen E. Schultz ve Theo Francis, “How Life Insurance Morphed Into a Corpo- rate Finance Tool,” Wall Street Journal, 30 Aralık 2002. 12. a.g.e. 13. Schultz ve Francis, “Valued Employees.” 14. Şirkete âit hayat sigortası poliçesi ile bağlantılı vergi indirimleri 2003 yılındaki bir federal bütçe tahminine göre vergi mükelleflerine yıllık 1.9 bilyon dolar kaybettirmiştir. Bkz. Theo Francis, “Workers’ Lives:


Sonnotlar

Best Tax Break?” Wall Street Journal, 19 Şubat 2003. 15. Bu kısımda şu makaleme başvuruyorum: “You Bet Your Life,” New Republic, 7 Eylül 1998. 16. William Scott Page, Helen Huntley’nin 25 Ocak 1998’te St. Petersburg Times’taki, “Turning Profit, Helping the Dying,” yazısında alıntılanmıştır. 17. David W. Dunlap, “AIDS Drugs Alter an Industry’s Math: Recalculating Death-Benefit Deals,” New York Times, 30 Temmuz 1996; Marcia Vickers, “For ‘Death Futures,’ the Playing Field Is Slippery,” New York Times, 27 Nisan 1997. 18. Stephen Rae, “AIDS: Still Waiting,” New York Times Magazine, 19 Temmuz 1998. 19. William Kelley şu yazıda alıntılanmıştır: “Special Bulletin: Many Viatical Settlements Exempt from Federal Tax,” Viatical Association of America, Ekim 1997, Sandel’ın, “You Bet Your Life.” makalesinde atıfta bulunulmuştur. 20. Molly Ivins, “Chisum Sees Profit in AIDS Deaths,” Austin AmericanStatesman, 16 Mart 1994. Ayrıca bkz. Leigh Hop, “AIDS Sufferers Swap Insurance for Ready Cash,” Houston Post, 1 Nisan 1994. 21. Charles LeDuff, “Body Collector in Detroit Answers When Death Calls,” New York Times, 18 Eylül 2006. 22. John Powers, “End Game,” Boston Globe, 8 Temmuz 1998; Mark Gollom, “Web ‘Death Pools’ Make a Killing,” Ottawa Citizen, 15 Şubat 1998; Marianne Costantinou, “Ghoul Pools Bet on Who Goes Next,” San Francisco Examiner, 22 Şubat 1998. 23. Victor Li, “Celebrity Death Pools Make a Killing,” Columbia News Service, 26 Şubat 2010, http://columbianewsservice.com/2010/02/ celebrity-death-pools-make-a-killing/; http://stiffs.com/blog/ rules/. 24. Laura Pedersen-Pietersen, “The Ghoul Pool: Morbid, Tasteless, and Popular,” New York Times, 7 Haziran 1998; Bill Ward, “Dead Pools: Dead Reckoning,” Minneapolis Star Tribune, 3 Ocak 2009. Güncellenmiş ünlü listeleri şu adreste yayınlanmıştır: http://stiffs.com/stats ve www.ghoulpool.us/?page_id=571. Gollom, “Web ‘Death Pools’ Make a Killing”; Costantinou, “Ghoul Pools Bet on Who Goes Next.” 25. Pedersen-Pietersen, “The Ghoul Pool.”

277


278

SANDEL  |  PARANIN SATIN ALAMAYACAĞI ŞEYLER

26. www.deathbeeper.com/; Bakst, Ward’ın, Reckoning.” yazısında alıntılanmıştır.

“Dead

Pools:

Dead

27. Geoffrey Clark, Betting on Lives: The Culture of Life Insurance in England, 1695–1775 (Manchester: Manchester University Press, 1999), ss. 3–10; Roy Kreitner, Calculating Promises: The Emergence of Modern American Contract Doctrine (Stanford: Stanford University Press, 2007), ss. 97–104; Lorraine J. Daston, “The Domestication of Risk: Mathematical Probability and Insurance 1650–1830,” Lorenz Kruger, Lorraine J. Daston ve Michael Heidelberger’in editörlüğünü yaptığı, The Probabilistic Revolution, cilt 1 içinde (Cambridge, MA: MIT Press, 1987), ss. 237–60. 28. Clark, Betting on Lives, ss. 3–10; Kreitner, Calculating Promises, ss. 97–104; Daston, “The Domestication of Risk”; Viviana A. Rotman Zelizer, Morals & Markets: The Development of Life Insurance in the United States (New York: Columbia University Press, 1979), ss. 38 (Fransız hukukçu Emerignon’dan alıntı), 33. 29. Clark, Betting on Lives, ss. 8–10, 13–27. 30. Kreitner, Calculating Promises, ss. 126–29. 31. Clark, Betting on Lives, ss. 44–53. 32. a.g.e., s. 50; Zelizer, Morals & Markets, s. 69, John Francis, Annals, Anecdotes ve Legends’a atıfta bulunur (Londra: Longman, Brown, Green, and Longmans, 1853), s. 144. 33. Hayat Sigortası Kanunu, 1774, bölüm 48 14 Geo 3, www.legislation. gov.uk/apgb/Geo3/14/48/introduction; Clark, Betting on Lives, ss. 9, 22, 34–35, 52–53. 34. Zelizer, Morals & Markets, ss. 30, 43. Ve genel olarak bkz. ss. 91–112, 119–47. 35. a.g.e., s. 62. 36. a.g.e., s. 108. 37. a.g.e., s. 124. 38. a.g.e., ss. 146–47. 39. a.g.e., ss. 71–72; Kreitner, Calculating Promises, ss. 131–46. 40. Grigsby v. Russell, 222 U.S. 149 (1911), s. 154. Bkz. Kreitner, Calculating Promises, ss. 140–42. 41. Grigsby v. Russell, ss. 155–56.


Sonnotlar

42. Carl Hulse, “Pentagon Prepares a Futures Market on Terror Attacks,” New York Times, 29 Temmuz 2003; Carl Hulse, “Swiftly, Plan for Terrorism Futures Market Slips into Dustbin of Ideas,” New York Times, 29 Temmuz 2003. 43. Ken Guggenheim, “Senators Say Pentagon Plan Would Allow Betting on Terrorism, Assassination,” Associated Press, 28 Temmuz 2003; Josh Meyer, “Trading on the Future of Terror: A Market System Would Help Pentagon Predict Turmoil,” Los Angeles Times, 29 Temmuz 2003. 44. Bradley Graham ve Vernon Loeb, “Pentagon Drops Bid for Futures Market,” Washington Post, 30 Temmuz 2003; Hulse, “Swiftly, Plan for Terrorism Futures Market Slips into Dustbin of Ideas.” 45. Guggenheim, “Senators Say Pentagon Plan Would Allow Betting on Terrorism, Assassination”; Meyer, “Trading on the Future of Terror”; Robert Schlesinger, “Plan Halted for a Futures Market on Terror,” Boston Globe, 30 Temmuz 2003; Graham ve Loeb, “Pentagon Drops Bid for Futures Market.” 46. Hulse, “Pentagon Prepares a Futures Market on Terror Attacks.” 47. Hal R. Varian, “A Market in Terrorism Indicators Was a Good Idea; It Just Got Bad Publicity,” New York Times, 31 Temmuz 2003; Justin Wolfers ve Eric Zitzewitz, “The Furor over ‘Terrorism Futures,’” Washington Post, 31 Temmuz 2003. 48. Michael Schrage ve Sam Savage, “If This Is Harebrained, Bet on the Hare,” Washington Post, 3 Ağustos 2003; Noam Scheiber, “Futures Markets in Everything,” New York Times Magazine, 14 Aralık 2003, s. 117; Floyd Norris, “Betting on Terror: What Markets Can Reveal,” New York Times, 3 Ağustos 2003; Mark Leibovich, “George Tenet’s ‘SlamDunk’ into the History Books,” Washington Post, 4 Haziran 2004. 49. Schrage ve Savage, “If This Is Harebrained.” Ayrıca bkz. Kenneth Arrow ve diğerleri, “The Promise of Prediction Markets,” Science 320 (16 Mayıs 2008): 877–78; Justin Wolfers ve Eric Zitzewitz, “Prediction Markets,” Journal of Economic Perspectives 18 (Sonbahar 2004): 107–26; Reuven Brenner, “A Safe Bet,” Wall Street Journal, 3 Ağustos 2003. 50. Tahmin piyasasının sınırları üzerine, bkz. Joseph E. Stiglitz, “Terrorism: There’s No Futures in It,” Los Angeles Times, 31 Temmuz 2003. Savunusu için bkz. Adam Meirowitz ve Joshua A. Tucker, “Learning from Terrorism Markets,” Perspectives on Politics 2 (Haziran 2004), ve James Surowiecki, “Damn the Slam PAM Plan!” Slate, 30 Temmuz

279


280

SANDEL  |  PARANIN SATIN ALAMAYACAĞI ŞEYLER

2003, www.slate.com/articles/news_and_politics/hey_wait_a_minute/2003/07/damn_the_slam_pam_plan.html. Genel bir bakış için, bkz. Wolfers and Zitzewitz, “Prediction Markets.” 51. George Mason Üniversitesi’nde bir iktisatçı olan Robin D. Hanson’dan David Glenn’in 15 Ağustos 2003 tarihli Chronicle of Higher Education’daki, “Defending the ‘Terrorism Futures’ Market,” yazısında alıntılanmıştır. 52. Liam Pleven ve Rachel Emma Silverman, “Cashing In: An Insurance Man Builds a Lively Business in Death,” Wall Street Journal, 26 Kasım 2007. 53. a.g.e.; www.coventry.com/about-coventry/index,asp. 54. www.coventry.com/life-settlement-overview/secondary-market. asp. 55. Bkz. Susan Lorde Martin, “Betting on the Lives of Strangers: Life Settlements, STOLI, and Securitization,” University of Pennsylvania Journal of Business Law 13 (Sonbahar 2010): 190. Martin’in eserinde atıfta bulunulan, 8 Aralık 2009 tarihli ACLI Life Insurers Fact Book’un 69. sayfasına göre 2008’de vazgeçilen hayat sigortası poliçelerinin sayısı %38’di. 56. Mark Maremont ve Leslie Scism, “Odds Skew Against Investors in Bets on Strangers’ Lives,” Wall Street Journal, 21 Aralık 2010. 57. a.g.e.; Mark Maremont, “Texas Sues Life Partners,” Wall Street Journal, 30 Temmuz 2011. 58. Maria Woehr, “‘Death Bonds’ Look for New Life,” The Street, 1 Haziran 2011, www.thestreet.com/story/11135581/1/death-bonds-look-fornew-life.html. 59. Charles Duhigg, “Late in Life, Finding a Bonanza in Life Insurance,” New York Times, 17 Aralık 2006. 60. a.g.e. 61. a.g.e. 62. Leslie Scism, “Insurers Sued Over Death Bets,” Wall Street Journal, 2 Ocak 2011; Leslie Scism, “Insurers, Investors Fight Over Death Bets,” Wall Street Journal, 9 Temmuz 2011. 63. Pleven ve Silverman, “Cashing In.” 64. a.g.e. Alıntılar Institutional Life Markets Association websitesitesinin


Sonnotlar

ana sayfasından, www.lifemarketsassociation.org/. 65. Martin, “Betting on the Lives of Strangers,” ss. 200–06. 66. Life Insurance Settlement Association murahhas üyesi Doug Head’in Florida Office of Insurance Regulation Informational duruşmasındaki tanıklığı, 28 Ağustos 2008, www.floir.com/siteDocuments/ LifeInsSettlementAssoc.pdf. 67. Jenny Anderson, “Wall Street Pursues Profit in Bundles of Life Insurance,” New York Times, 6 Eylül 2009. 68. a.g.e. 69. a.g.e. 70. Leslie Scism, “AIG Tries to Sell Death-Bet Securities,” Wall Street Journal, 22 Nisan 2011.

5. Bölüm: İSIM HAKLARI 1. Killebrew’ün 1969’daki maaşı Baseball Almanak’ından alınmıştır, www.baseball-almanac.com/players/player.php?p=killeha01. 2. Tyler Kepner, “Twins Give Mauer 8-Year Extension for $184 Million,” New York Times, 21 Mart 2010; http://espn.go.com/espn/thelife/salary/index?athleteID= 5018022. 3. Twins’in 2012’deki bilet fiyatlarına http://minnesota.twins.mlb. com/min/ticketing/season-ticket_prices.jsp adresinden bakılabilir; Yankees’in 2012’deki bilet fiyatlarına http://newyork.yankees.mlb. com/nyy/ballpark/seating_pricing.jsp adresinden ulaşılabilir. 4. Rita Reif, “The Boys of Summer Play Ball Forever, for Collectors,” New York Times, 17 Şubat 1991. 5. Michael Madden, “They Deal in Greed,” Boston Globe, 26 Nisan 1986; Dan Shaughnessy, “A Card-Carrying Hater of These Types of Shows,” Boston Globe, 17 Mart 1997; Steven Marantz, “The Write Stuff Isn’t Cheap,” Boston Globe, 12 Şubat 1989. 6. E. M. Swift, “Back Off!” Sports Illustrated, 13 Ağustos 1990. 7. Sabra Chartrand, “When the Pen Is Truly Mighty,” New York Times, 14 Temmuz 1995; Shaughnessy, “A Card-Carrying Hater of These Types of Shows.” 8. Fred Kaplan, “A Grand-Slam Bid for McGwire Ball,” Boston Globe,

281


282

SANDEL  |  PARANIN SATIN ALAMAYACAĞI ŞEYLER

13 Ocak 1999; Ira Berkow, “From ‘Eight Men Out’ to EBay: Shoeless Joe’s Bat,” New York Times, 25 Temmuz 2001. 9. Daniel Kadlec, “Dropping the Ball,” Time, 8 Şubat 1999. 10. Rick Reilly, “What Price History?” Sports Illustrated, 12 Temmuz 1999; Kadlec, “Dropping the Ball.” 11. Joe Garofoli, “Trial Over Bonds Ball Says It All—About Us,” San Francisco Chronicle, 18 Kasım 2002; Dean E. Murphy, “Solomonic Decree in Dispute Over Bonds Ball,” New York Times, 19 Aralık 2002; Ira Berkow, “73d Home Run Ball Sells for $450,000,” New York Times, 26 Haziran 2003. 12. John Branch, “Baseball Fights Fakery With an Army of Authenticators,” New York Times, 21 Nisan 2009. 13. Paul Sullivan, “From Honus to Derek, Memorabilia Is More Than Signed Bats,” New York Times, 15 Temmuz 2011; Richard Sandomir, “Jeter’s Milestone Hit Is Producing a Run on Merchandise,” New York Times, 13 Temmuz 2011; Richard Sandomir, “After 3,000, Even Dirt Will Sell,” New York Times, 21 Haziran 2011. 14. www.peterose.com. 15. Alan Goldenbach, “Internet’s Tangled Web of Sports Memorabilia,” Washington Post, 18 Mayıs 2002; Dwight Chapin, “Bizarre Offers Have Limited Appeal,” San Francisco Chronicle, 22 Mayıs 2002. 16. Richard Sandomir, “At (Your Name Here) Arena, Money Talks,” New York Times, 2004; David Biderman, “The Stadium-Naming Game,” Wall Street Journal, 3 Şubat 2010. 17. Sandomir, “At (Your Name Here) Arena, Money Talks”; Rick Horrow ve Karla Swatek, “Quirkiest Stadium Naming Rights Deals: What’s in a Name?” Bloomberg Businessweek, 10 Eylül 2010, http:// images.businessweek.com/ss/09/10/1027_quirkiest_stadium_naming_rights_deals/1.htm; Evan Buxbaum, “Mets and the Citi: $400 Million for Stadium-Naming Rights Irks Some,” CNN, 13 Nisan 2009, http://articles.cnn.com/2009-04-13/us/mets. ballpark_1_citi-field-mets-home-stadium-naming?_s=PM:US. 18. Chris Woodyard, “Mercedes-Benz Buys Naming Rights to New Orleans’ Super- dome,” USA Today, October 3, 2011; Brian Finkel, “MetLife Stadium’s $400 Mil- lion Deal,” Bloomberg Businessweek, August 22, 2011, http://images.businessweek.com/slideshows/20110822/nf l-stadiums-with-the-most-expensive-naming-rights/.


Sonnotlar

19. Sandomir, “At (Your Name Here) Arena, Money Talks,” bir spor satış pazarlama yöneticisi olan Dean Bonham’a isim hakları anlaşmalarının sayısı ve değeri ile ilgili atıfta bulunur. 20. Bruce Lowitt, “A Stadium by Any Other Name?” St. Petersburg Times, 31 Ağustos 1996; Alan Schwarz, “Ideas and Trends: Going, Going, Yawn: Why Baseball Is Homer Happy,” New York Times, 10 Ekim 1999. 21. “New York Life Adds Seven Teams to the Scoreboard of Major League Baseball Sponsorship Geared to ‘Safe’ Calls,” New York Life basın açıklaması, 19 Mayıs 2011, www.newyorklife.com/nyl/v/index. jsp?vgnextoid=c4fbd4d392e10310VgnVCM1 00000ac841cacRCRD. 22. Scott Boeck, “Bryce Harper’s Minor League At-Bats Sponsored by Miss Utility,” USA Today, 16 Mart 2011; Emma Span, “Ad Nauseum,” Baseball Prospectus, 29 Mart 2011, www.baseballprospectus.com/ article.php?articleid=13372. 23. Darren Rovell, “Baseball Scales Back Movie Promotion,” ESPN.com, 7 Mayıs 2004, http://sports.espn.go.com/espn/sportsbusiness/news/ story?id=1796765. 24. Bu ve sonraki birkaç paragraf boyunca şu makaleme başvuruyorum: “Spoiled Sports,” New Republic, 25 Mayıs 1998. 25. Tom Kenworthy, “Denver Sports Fans Fight to Save Stadium’s Name,” USA Today, 27 Ekim 2000; Cindy Brovsky, “We’ll Call It Mile High,” Denver Post, 8 Ağustos 2001; David Kesmodel, “Invesco Ready to Reap Benefits: Along with P.R., Firm Gets Access to Broncos,” Rocky Mountain News, 14 Ağustos 2001; Michael Janofsky, “Denver Newspapers Spar Over Stadium’s Name,” New York Times, 23 Ağustos 2001. 26. Jonathan S. Cohn, “Divided the Stands: How Skyboxes Brought Snob Appeal to Sports,” Washington Monthly, Aralık 1991; Frank Deford, “Seasons of Discontent,” Newsweek, 29 Aralık 1997; Robert Bryce, “Separation Anxiety,” Austin Chronicle, 4 Ekim 1996. 27. Richard Schmalbeck ve Jay Soled, “Throw Out Skybox Tax Subsidies,” New York Times, 5 Nisan 2010; Russell Adams, “So Long to the Suite Life,” Wall Street Journal, 17 Şubat 2007. 28. Robert Bryce, “College Skyboxes Curb Elbow-to-Elbow Democracy,” New York Times, 23 Eylül 1996; Joe Nocera, “Skybox U.,” New York Times, 28 Ekim 2007; Daniel Golden, “Tax Breaks for Skyboxes,” Wall Street Journal, 27 Aralık 2006.

283


284

SANDEL  |  PARANIN SATIN ALAMAYACAĞI ŞEYLER

29. John U. Bacon, “Building—and Building on—Michigan Stadium,” Michigan Today, 8 Eylül 2010, http://michigantoday.umich.edu/ story.php?id=7865; Nocera, “Skybox U.” 30. www.savethebighouse.com/index.html. 31. “Michigan Stadium Suite and Seats Sell Slowly, Steadily in Sagging Economy,” Associated Press, 12 Şubat 2010, www.annarbor. com/sports/um-football/michigan-stadium-suite-and-seats-sell-slowly-steadily-in-sagging-economy/. 32. Adam Sternbergh, “Billy Beane of ‘Moneyball’ Has Given Up on His Own Holly- wood Ending,” New York Times Magazine, 21 Eylül 2011. 33. a.g.e.; Allen Barra, “The ‘Moneyball’ Myth,” Wall Street Journal, 22 Eylül 2011. 34. Başkan Lawrence H. Summers, “Fourth Annual Marshall J. Seidman Lecture on Health Policy,” Boston, 27 Nisan 2004, www.harvard. edu/president/speeches/summers_2004/seidman.php. 35. Jahn K. Hakes ve Raymond D. Sauer, “An Economic Evaluation of the Moneyball Hypothesis,” Journal of Economic Perspectives 20 (Summer 2006): 173–85; Tyler Cowen ve Kevin Grier, “The Economics of Moneyball,” Grantland, 7 Aralık 2011, www.grantland. com/story/_/id/7328539/the-economics-money ball. 36. Cowen ve Grier, “The Economics of Moneyball.” 37. Richard Tomkins, “Advertising Takes Off,” Financial Times, 20 Temmuz 2000; Carol Marie Cropper, “Fruit to Walls to Floor, Ads Are on the March,” New York Times, 26 Şubat 1998; David S. Joachim, “For CBS’s Fall Lineup, Check Inside Your Refrigerator,” New York Times, 17 Temmuz 2006. 38. Steven Wilmsen, “Ads Galore Now Playing at a Screen Near You,” Boston Globe, 28 Mart 2000; John Holusha, “Internet News Screens: A New Haven for Eleva- tor Eyes,” New York Times, 14 Haziran 2000; Caroline E. Mayer, “Ads Infinitum: Restrooms, ATMs, Even Fruit Become Sites for Commercial Messages,” Washington Post, 5 Şubat 2000. 39. Lisa Sanders, “More Marketers Have to Go to the Bathroom,” Advertising Age, 20 Eylül 2004; “Restroom Advertising Companies Host Annual Conference in Vegas,” basın açıklaması, 19 Ekim 2011, http://indooradvertising.org/pressroom.shtml. 40. David D. Kirkpatrick, “Words From Our Sponsor: A Jeweler


Sonnotlar

Commissions a Novel,” New York Times, 3 Eylül 2001; Martin Arnold, “Placed Products, and Their Cost,” New York Times, 13 Eylül 2001. 41. Kirkpatrick, “Words From Our Sponsor”; Arnold, “Placed Products, and Their Cost.” 42. Ürün yerleştirmenin olduğu yakın zamanlardaki bir elektronik kitap örneği şurada anlatılmıştır: Erica Orden, “This Book Brought to You by . . . ,” Wall Street Journal, 26 Nisan 2011; Stu Woo, “Cheaper Kindle in Works, But It Comes With Ads,” Wall Street Journal, 12 Nisan 2011. Ocak 2012’de Kindle Touch 99 dolara “özel tekliflerle”, 130 dolara “özel teklifler olmadan” satılmıştır, www.amazon.com/gp/product/ B005890G8Y/ref=famstripe_kt. 43. Eric Pfanner, “At 30,000 Feet, Finding a Captive Audience for Advertising,” New York Times, 27 Ağustos 2007; Gary Stoller, “Ads Add Up for Airlines, but Some Fliers Say It’s Too Much,” USA Today, 19 Ekim 2011. 44. Andrew Adam Newman, “Your Ad Here on My S.U.V., and You’ll Pay?” New York Times, 27 Ağustos 2007; www.myfreecar.com/. 45. Allison Linn, “A Colorful Way to Avoid Foreclosure,” MSNBC, 7 Nisan 2001, http://lifeinc/today/msnbc/msn.com/_ news/2011/04/07/6420648-a-colorful-way-to-avoid-foreclosure; Seth Fiegerman, “The New Product Placement,” The Street, 28 Mayıs 2011, www.thestreet.com/story/11136217/1/the-new-product-placement. html?cm_ven=GOOGLEN. Şirket o zaman ismini Godialing’e çevirdi: www.godialing.com/paintmyhouse.php. 46. Steve Rubenstein, “$5.8 Million Tattoo: Sanchez Family Counts the Cost of Lunch Offer,” San Francisco Chronicle, 14 Nisan 1999. 47. Erin White, “In-Your-Face Marketing: Ad Agency Rents Foreheads,” Wall Street Journal, 11 Şubat 2003. 48. Andrew Adam Newman, “The Body as Billboard: Your Ad Here,” New York Times, 18 Şubat 2009. 49. Aaron Falk, “Mom Sells Face Space for Tattoo Advertisement,” Deseret Morning News, 30 Haziran 2005. 50. Ralph Nader’ın kâr amacı gütmeyen kuruluşu Commercial Alert’ten haberler: “Nader Starts Group to Oppose the Excesses of Marketing, Advertising and Commercialism,” 8 Eylül 1998, www.commercialalert.org/issues/culture/ad-creep/nader-starts-group-to-oppose-the-excesses-of-marketing-advertising-and-commercialism; Micah M. White, “Toxic Culture: A Unified Theory of Mental Pollution,”

285


286

SANDEL  |  PARANIN SATIN ALAMAYACAĞI ŞEYLER

Adbusters #96, 20 Haziran 2011, www.adbusters.org/magazine/96/ unified-theory-mental-pollution.html; müşteri şurada alıntılanmıştır: Cropper, “Fruit to Walls to Floor, Ads Are on the March”; reklam yetkilisi şurada alıntılanmıştır: Skip Wollenberg, “Ads Turn Up in Beach Sand, Cash Machines, Bathrooms,” Associated Press, 25 Mayıs 1999. Genel olarak bkz. Adbusters dergisi, www.adbusters.org/magazine; Kalle Lasn, Culture Jam: The Uncooling of America (New York: Morrow, 1999); ve Naomi Klein, No Logo: Taking Aim at the Brand Bullies (New York: Picador, 2000). 51. Walter Lippmann, Drift and Mastery: An Attempt to Diagnose the Current Unrest (New York: Mitchell Kennerley, 1914), s. 68. 52. Ambarlarla ilgili bilgi almak için -bazı çarpıcı fotoğraflarla beraberbkz. William G. Simmonds, Advertising Barns: Vanishing American Landmarks (St. Paul, MN: MBI Publishing, 2004). 53. Janet Kornblum, “A Brand-New Name for Daddy’s Little eBaby,” USA Today, 26 Temmuz 2001; Don Oldenburg, “Ringing Up Baby: Companies Yawned at Child Naming Rights, but Was It an Idea Ahead of Its Time?” Washington Post, 11 Eylül 2001. 54. Joe Sharkey, “Beach-Blanket Babel,” New York Times, 5 Temmuz 1998; Wollenberg, “Ads Turn Up in Beach Sand, Cash Machines, Bathrooms.” 55. David Parrish, “Orange County Beaches Might Be Ad Vehicle for Chevy,” Orange County Register, 16 Temmuz 1998; “Shelby Grad, “This Beach Is Being Brought to You by...,” Los Angeles Times, 22 Temmuz 1998; Harry Hurt III, “Parks Brought to You by...,” U.S. News & World Report, 11 Ağustos 1997; Melanie Wells, “Advertisers Link Up with Cities,” USA Today, 28 Mayıs 1997. 56. Verne G. Kopytoff, “Now, Brought to You by Coke (or Pepsi): Your City Hall,” New York Times, 29 Kasım 1999; Matt Schwartz, “Proposed Ad Deals Draw Critics,” Houston Chronicle, 26 Ocak 2002. 57. Terry Lefton, “Made in New York: A Nike Swoosh on the Great Lawn?” Brandweek, 8 Aralık 2003; Gregory Solman, “Awarding Keys to the Newly Sponsored City: Private/Public Partnerships Have Come a Long Way,” Adweek, 22 Eylül 2003. 58. Carey Goldberg, “Bid to Sell Naming Rights Runs Off Track in Boston,” New York Times, 9 Mart 2001; Michael M. Grynbaum, “M.T.A. Sells Naming Rights to Subway Station,” New York Times, 24 Haziran 2009; Robert Klara, “Cities for Sale,” Brandweek, 9 Mart 2009.


Sonnotlar

59. Paul Nussbaum, “SEPTA Approves Changing Name of Pattison Station to AT&T,” Philadelphia Inquirer, 25 Haziran 2010. 60. Cynthia Roy, “Mass. Eyes Revenue in Park Names,” Boston Globe, 6 Mayıs 2003; “On Wal-Mart Pond?” başmakale, Boston Globe, 15 Mayıs 2003. 61. Ianthe Jeanne Dugan, “A Whole New Name Game,” Wall Street Journal, 6 Aralık 2010; Jennifer Rooney, “Government Solutions Group Helps Cash-Strapped State Parks Hook Up with Corporate Sponsor Dollars,” Advertising Age, 14 Şubat 2011; “Billboards and Parks Don’t Mix,” başmakale, Los Angeles Times, 3 Aralık 2011. 62. Fred Grimm, “New Florida State Motto: ‘This Space Available,’” Miami Herald, 1 Ekim 2011; Rooney, “Government Solutions Group Helps Cash-Strapped State Parks Hook Up with Corporate Sponsor Dollars.” 63. Daniel B. Wood, “Your Ad Here: Cop Cars as the Next Billboards,” Christian Science Monitor, 3 Ekim 2002; Larry Copeland, “Cities Consider Ads on Police Cars,” USA Today, 30 Ekim 2002; Jeff Holtz, “To Serve and Persuade,” New York Times, 9 Şubat 2003. 64. Holtz, “To Serve and Persuade”; “Reject Police-Car Advertising,” başmakale, Charleston (Güney Carolina) Post and Courier, 29 Kasım 2002; “A Creepy Commercialism,” başmakale, Hartford Courant, 28 Ocak 2003. 65. “Reject Police-Car Advertising”; “A Creepy Commercialism”; “A Badge, a Gun— and a Great Deal on Vinyl Siding,” başmakale, Roanoke (Virginia) Times & World News, 29 Kasım 2002; “To Protect and to Sell,” başmakale, Toledo Blade, 6 Kasım 2002; Leonard Pitts, Jr., “Don’t Let Cop Cars Become Billboards,” Baltimore Sun, 10 Kasım 2002. 66. Holtz, “To Serve and Persuade”; Wood, “Your Ad Here.” 67. Helen Nowicka, “A Police Car Is on Its Way,” Independent (Londra), 8 Eylül 1996; Stewart Tendler, “Police Look to Private Firms for Sponsorship Cash,” Times (Londra), 6 Ocak 1997. 68. Kathleen Burge, “Ad Watch: Police Sponsors Put Littleton Cruiser on the Road,” Boston Globe, 14 Şubat 2006; Ben Dobbin, “Some Police Agencies Sold on Sponsorship Deals,” Boston Globe, 26 Aralık 2011. 69. Anthony Schoettle, “City’s Sponsorship Plan Takes Wing with KFC,” Indianapolis Business Journal, 11 Ocak 2010.

287


288

SANDEL  |  PARANIN SATIN ALAMAYACAĞI ŞEYLER

70. Matthew Spina, “Advertising Company Putting Ads in County Jail,” Buffalo News, 27 Mart 2011. 71. a.g.e. 72. Michael J. Sandel, “Ad Nauseum,” New Republic, 1 Eylül 1997; Russ Baker, “Stealth TV,” American Prospect 12 (12 Şubat 2001); William H. Honan, “Scholars Attack Public School TV Program,” New York Times, 22 Ocak 1997; “Captive Kids: A Report on Commercial Pressures on Kids at School,” Consumers Union, 1997, www.consumersunion.org/other/captivekids/c1vcnn_chart.htm; Simon Dumenco, “Controversial Ad-Supported In-School News Network Might Be an Idea Whose Time Has Come and Gone,” Advertising Age, 16 Temmuz 2007. 73. Şurada alıntılanmıştır: Baker, “Stealth TV.” 74. Jenny Anderson, “The Best School $75 Million Can Buy,” New York Times, 8 Temmuz 2011; Dumenco, “Controversial Ad-Supported In-School News Network Might Be an Idea Whose Time Has Come and Gone”; Mya Frazier, “Channel One: New Owner, Old Issues,” Advertising Age, 26 Kasım 2007; “The End of the Line for Channel One News?” basın açıklaması, Campaign for a CommercialFree Childhood, 30 Ağustos 2011, www.commondreams.org/ newswire/2011/08/30-0. 75. Deborah Stead, “Corporate Classrooms and Commercialism,” New York Times, 5 Ocak 1997; Kate Zernike, “Let’s Make a Deal: Businesses Seek Classroom Access,” Boston Globe, 2 Şubat 1997; Sandel, “Ad Nauseum”; “Captive Kids,” www.consumersunion.org/other/captivekids/evaluations.htm; Alex Molhar, Giving Kids the Business: The Commercialization of American Schools (Boulder, CO: Westview Press, 1996). 76. Tamar Lewin, “Coal Curriculum Called Unfit for 4th Graders,” New York Times, 11 Mayıs 2011; Kevin Sieff, “Energy Industry Shapes Lessons in Public Schools,” Washington Post, 2 Haziran 2011; Tamar Lewin, “Children’s Publisher Backing Off Its Corporate Ties,” New York Times, 31 Temmuz 2011. 77. David Shenk, “The Pedagogy of Pasta Sauce,” Harper’s, Eylül 1995; Stead, “Corporate Classrooms and Commercialism”; Sandel, “Ad Nauseum”; Molnar, Giving Kids the Business. 78. Juliet Schor, Born to Buy: The Commercialized Child and the New Consumer Culture (New York: Scribner, 2004), s. 21; Bruce Horovitz, “Six Strategies Marketers Use to Get Kids to Want Stuff Bad,” USA


Sonnotlar

Today, 22 Kasım 2006, James McNeal’i alıntılamıştır. 79. Bill Pennington, “Reading, Writing and Corporate Sponsorships,” New York Times, 18 Ekim 2004; Tamar Lewin, “In Public Schools, the Name Game as a Donor Lure,” New York Times, 26 Ocak 2006; Judy Keen, “Wisconsin Schools Find Corporate Sponsors,” USA Today, 28 Temmuz 2006. 80. “District to Place Ad on Report Cards,” KUSA-TV, Colorado, 13 Kasım 2011, http://origin.9news.com/article/229521/222/District-toplace-ad-on-report-cards; Stuart Elliott, “Straight A’s, With a Burger as a Prize,” New York Times, 6 Aralık 2007; Stuart Elliott, “McDonald’s Ending Promotion on Jackets of Children’s Report Cards,” New York Times, 18 Ocak 2008. 81. Catherine Rampell, “On School Buses, Ad Space for Rent,” New York Times, 15 Nisan 2011; Sandel, “Ad Nauseum”; Christina Hoag, “Schools Seek Extra Cash Through Campus Ads,” Associated Press, 19 Eylül 2010; Dan Hardy, “To Balance Budgets, Schools Allow Ads,” Philadelphia Inquirer, 16 Ekim 2011. 82. “Captive Kids,” www.consumersunion.org/other/captivekids/evaluations.htm. Bunda ve takip eden iki paragrafta şuna başvuruyorum: Sandel, “Ad Nauseum.” 83. 4. Yıllık Çocuk Piyasa Gücü Konferansı broşürü şurada alıntılanmıştır: Zernike, “Let’s Make a Deal.”

289



DIZIN

# 11 Eylül 2001 terör saldırıları 172 2008 Finansal Krizi 24, 31, 204

A Abdullah, II. Kral 191 Advertising Age 230 Adzookie 233 Afganistan 23, 26 AIDS 172, 175, 177, 179–180, 190, 196, 205 AIG (Amerikan Uluslararası Grup) 201, 204 (insanların) alınlarına reklam verme 23, 234–235 Ali, Muhammed 182 altruizm 156, 159–164, 166, 226 Amerika Emekliler Federasyonu 157 Amerikan Kömür Kurumu 250

Amerikan Merkezî İstihbarat Teşkilâtı (CIA) 193 Amerikan ordusu 245, 249 Amerikan Posta Hizmeti 245 Amerikan Yüksek Mahkemesi 44, 189 Arafat, Yaser 191 Ariely, Dan 157 Aristoteles 136, 164 arkadaşlık 128–129, 136–137, 141–142, 255 Arrow, Kenneth 160–162, 166 asit yağmurları 103 aşk, iktisadî yaklaşım 75, 156 AT&T İstasyonu 243 AT&T Stadyumu 254 avcılık 112–113

B bağış günü 152–155

MICHAEL J. SANDEL  |  PARANIN SATIN ALAMAYACAĞI ŞEYLER

291


292

SANDEL  |  PARANIN SATIN ALAMAYACAĞI ŞEYLER

Bahis Yasası (1774). Bkz Sigorta Yasası Bakst, Kelly 183 Bank of America Stadyumu 254 Bank One Stadyumu 218 Barclays Bankası 242 Barnes&Nobles 139 Beane, Billy 225–228 Bear Stearns 201 bebek satışı 127 Becker, Gary 16, 74–76, 88–90, 116, 156 bencillik 166 Benedict XVI, Papa 59, 61, 63 beyzbol 40, 46, 55, 77, 126, 209–220, 224–229, 237, 239–240, 243, 256 Biggest Loser, The 83 “Big House Stadyumu’nu Kurtar” 224 bilgi asimetrisi 134 Blair, Tony 25 Bloomberg, Michael 242 Bonds, Barry 214 Boston Red Sox 212, 223, 228 boşanmanın iktisadî analizi 75–257 Boulding, Kenneth 98–99 Boxer, Barbara 192 Boyer, Shari 244 böbrek 33, 127–128, 145, 147–148 Brady, Sharon 199 Brady, Tom 221 British Airways 37, 106 British Petroleum (BP) 106 Buerger, Alan 196–197 Bulgari Connection, the (Weldon) 231

Burger King 139, 252, 254 Bush, George H. W. 103, 118 Bush, George W. 118

C-Ç Cameron, David 118 Campbell Çorba Şirketi 251 Candlestick Stadyumu 220 Casa Sanchez 234 Castro, Fidel 181 Central Park 42–43, 53 Channel One 248–249 Chevrolet 241 Chisum, Warren 179–180 Chivers, C. J. 113 CIA. Bkz Amerikan Merkezî İstihbarat Teşkilâtı Cimrinin İktisadı (Waldfogel) 132 Citi Stadyumu 217 Citizens Bank Stadyumu 243 Clark, Geoffrey 187 Clearasil 249 Clemens, Roger 212 Clinton, Bill 25, 118, 213 Coca-Cola 233–257 Cohn, Jonathan 222 Comerica Stadyumu 221 Comiskey Stadyumu 217 Coventry First 197 Craigslist 42–43, 59 Credit Suisse 200–201, 204 Cuomo, Andrew 43 Curb Your Enthusiasm (TV programı) 40 çevre kirletme izinleri 100–105 Çin 46, 97, 129


DIZIN

tek çocuk politikası 97–98 çocuk yetiştirme 119

D DARPA. Bkz Gelişmiş Savunma Projeleri Bürosu Daschle, Tom 192 Dead Pool, The 182 Delta Airlines 232 demokrasi 222, 256 deniz aygırı avlama izni 112–115 Devlet Çözümleri Grubu 244 devlet parkları 244 Dignity Partners 177 DiMaggio, Joe 211–212 dinî törenlerin satışı 61 doktor randevusu için sıra numarası satışı 46–47 Donelan’s Süpermarketleri 247 Dorgan, Byron 192 Douglas, Kirk 182 Dow Chemical 171 Dubner, Stephen J. 116–117, 119, 136 düğün konuşmaları, satın alınan 128–131

elektronik geri hediyeleşme 140 emeklilik fonları 203, 205 emisyon ticareti 103 Empire State Binası 39–40 En Değerli Oyuncu Ödülü (MVP) 126 Erie Bölgesi Tutukevi 248 etik davranış 162 evlât edinme 128 evliliğin iktisadî analizi 75 Exxon 250

F fahişelik 72, 146 fahrî dereceler 142–143 fayda ve mâliyet 75, 83, 88, 101, 227 FedEx Stadyumu 217 Feller, Bob 211–212 Fenway Stadyumu 217, 223 fiyat etkisi 81, 120–121, 150, 154 Forneris, Tim 213–214 Franklin, Aretha 182 Freakonomics (Levitt ve Dubner) 116 Frey, Bruno S. 150, 158 Fryer, Roland, Jr. 77–78

E Eastwood, Clint 182 Economist, the 31 eğitim 27, 29, 32, 74, 76–77, 79, 87, 108, 119, 129, 143–144, 155, 158, 170, 179, 235, 250–251, 253–255 eğlence parkları 38–39, 42, 47, 51, 63, 65 ekspres şeritler 40

G Gabor, Zsa Zsa 181 Gatorade 249 geç kalışlar 152–155 Gelişmiş Savunma Projeleri Bürosu (DARPA) 191, 193–195 George, II., İngiltere Kralı 185 gergadan avlama izni 109

293


294

SANDEL  |  PARANIN SATIN ALAMAYACAĞI ŞEYLER

gergedan 22, 109–113 gergedan avlama izni 109–112 Gillette Stadyumu 217 Ginsburg, Ruth Bader 182 Goldman Sachs 201, 203 Gomes, Oliver 45 Gonzalez, Luis 216 göç 22, 90, 119 göçmenlik 88–90 gölge fiyatlar 88 Graham, Bill 181 Greenspan, Alan 31 Gross, Mark 45 güvenlik önlemleri 173

H Hagerstown Suns 219 hapishaneler 26 Harley-Davidson 94 Harper, Bryce 219 HarperCollins 231 Harris, Barbara 67–69, 71, 73 Harrods 247 hastaneler 26, 46–47, 65, 118 hâtıra eşya piyasası 212, 214–215, 224 havaalanları 38–39, 42, 47, 65, 151, 232 havayolları 217 Hawking, Stephen 182 hayat sigortası 24, 169–179, 183– 190, 196–198, 200–202, 204–205, 219 hayat sigortası endüstrisi 175, 179, 188 hayır işi 157 Head, Doug 202–203

Hediye İlişkisi (Titmuss) 158 hediye kartları 137–140 hediyelerin parasallaşması 131, 137–141 hediyeleşme 131–137 Hershey’s 250 Hershiser, Orel 212 HIV/AIDS 68, 71, 177 hız cezaları 93–95 hızlı geçiş 37–40 hız sınırları 93–95 Hirsch, Fred 156 Holmes, Oliver Wendell, Jr. 189–190 Houston Astrodome Stadyumu 222 Hüseyin, Saddam 193

I-İ InstantWeddingToasts.com 130 Invesco Stadyumu 221 Iowa Elektronik Piyasası 193 Irak Savaşı 193 Ivory Sabun Şirketi 250 İktisat (Samuelson) 115 ilâç şirketleri 23, 26 İngiliz Sağlık Derneği 68 İngiltere 26, 38, 68, 82–84, 118, 185–186, 231, 247 İnsan Davranışına İktisadî Yaklaşım (Becker) 74, 156 isim hakları 26, 209–257

J Jackson, C. Kirabo 81


DIZIN

Jackson, Michael 127 Jegen, Reto 158 Jeter, Derek 215 JPMorgan Chase 171 jüri görevi 29, 65

K kamp alanlarının karaborsa satışı 59–61 kamusal mallar 152 kan satışı 158–162 karbondioksit 102, 106, 239 karbon telâfileri 106–240 Kelley, William 177 kentsel pazarlama 240–254 cankurtaranlar 241–242 doğa patikaları 242–245 hapishaneler 248–257 metro istasyonları 242–245 okullar 248–257 plajda içecek satma hakkı 241–242 polis arabaları 245–248 yangın söndürme muslukları 245–248 Kentucky Fried Chicken (KFC) 247–248, 254 Killebrew, Harmon 209–211 kilo verme 23, 81, 83–86, 88, 116 Kindle 232 King, Larry 201 kitap okuma 28, 87–88, 108, 121, 232 Kongre (ABD) 23, 32, 43–45, 51, 53, 57–59, 65, 79, 90, 172, 191, 222 Koufax, Sandy 209, 211 kölelik 28

kreşler 92, 107, 122, 154 Krueger, Alan 62 kurtarma 31–32, 35 kuyrukta bekleme etiği 63–67 kuyrukta bekleme hizmeti 42–45 küresel ısınma 101, 104–107 kütüphaneler 96, 152 Kyoto Konferansı 101 Kyoto Protokolü 101, 104

L Levitt, Steven D. 116–117, 119, 136 Lewis, Michael 224–226, 228 Lexus şeritleri 40–42 Lincoln arabaları 232, 243, 254 Lincoln Financial Stadyumu 243, 254 linestanding.com 44 Lippmann, Walter 236 Lloyd’un kahvehanesi 185, 206 lobiciler 23, 43–45, 57 localar 46, 55, 210, 220–224, 254, 256 Londra ayaklanması, 2011 118 Louis, XIV., Fransa Kralı 185 Luton Havaalanı 38

M Mail Pouch Tütünü 236 Mankiw, Gregory N. 16, 52, 115, 119, 133–134 Mantle, Mickey 211 Martin, Judith 138 Massachusetts Körfez Toplu Ulaşım İdaresi 242 MasterCard 218, 239

295


296

SANDEL  |  PARANIN SATIN ALAMAYACAĞI ŞEYLER

Mauer, Joe 210 Mays, Willie 211 McDonald’s 239, 245–246, 250, 252 McGwire, Mark 213–214 Menkûl Kıymetler ve Sermâye Piyasası Komisyonu 199 metro hileleri 95–97 Metropolitan Stadyumu 209 meyveler üzerinde reklam 235, 240 Michigan Stadyumu 223–224 Mile High Stadyumu 221 Millî Park Hizmeti 60 moneyball 224–229 Morrison, Kendall 177, 190 mortgage (ev ipotekleri) 203–204 Mountain Dew 252, 254 mutelle des frauders 95 mülteciler 90, 148

New York Times, the 49, 80, 101–102, 129, 140, 177, 180, 200, 203, 235 Nintendo 230, 249 Nobel Ödülü 126–128, 142, 144 “Noel’in Toplumsal Kaybı” (Waldfogel) 132 Nokia 94 nükleer atıklar 149–155, 158

O-Ö Oakland Athletics 224–225, 228 Obama, Barack 79, 118 Oberholzer-Gee, Felix 150 okullar 23, 26–27, 76–81, 240, 242, 248–254, 256 onur, satın alma 141–144 Oscar 127 otografiler 210–216, 218 otoyol 40–42, 65, 95, 102 oylar 29, 34, 150

N Napoleon, Fransa İmparatoru 185 Nelson, Jeff 216 Nesli Tükenmekte Olan Türlerin Uluslararası Ticareti Konvansiyonu 109 Nestle 171, 244 Nevada Otoyol Polisi 95 Newsweek 222 New York Daily, the 42 New Yorker 62 New York Hayat Sigortası 218 New York Şehir Tiyatrosu 42 New York Times Magazine, the 113

Öğretmen Teşvik Fonu 79 ölü köylü sigortası 170. Ayrıca bkz temizlik görevlisi sigortası ölüm bahisleri 181–184, 186, 190, 195, 201, 203, 205 ölümcül hastalar için hayat sigortası 175–181 ölüm tahvilleri 203–210 Önleme Projesi 67 Örümcek Adam 2 220 özel askerî şirketler 23, 26 özel güvenlik şirketleri 26 özel sağlık danışmanı doktorlar 47–51 özürler, satın alınan 128–131


DIZIN

P Page, William Scott 176 para cezaları, ücretlere karşı 92–108 parklar 39, 63, 152, 240–241, 243–245 Pepsi 233, 239, 241, 249 Petco Stadyumu 217 Pitney Bowes 171 Pitt, Brad 226 piyasa piyasa inancının iki ilkesi 161–163 piyasadışı normlar 148 piyasanın işleyiş mantığı 51–53 piyasaya ilişkin iki itiraz 145–148 piyasa ve yozlaşma 56–59 Pizza Hut 229 plajlar 240–241 Plastic Jungle 139 Politika Analizi Piyasası 191 portakal suyu vâdeli işlem piyasaları 193 Posner, Richard 16, 127–128 Pounds for Pounds 83 Procter&Gamble 171, 250

R Reagan, Nancy 182 Reagan, Ronald 25, 32 Reebok 249 reklâmcılık 230, 232, 235–237, 239, 244, 247–248, 252–254 Rice, Michael 169 Rice, Vicki 169 Robertson, Dennis H. 163–166

Robinson, Jackie 211 Rose, Pete 216 Rousseau, Jean-Jacques 164–165 Ruth, “Babe” 212 rüşvet 37, 58, 67, 69–72, 77, 81, 84–87, 100, 104, 108, 150–152 Rüzgâr Gibi Geçti 127 Ryanair 232

S-Ş sağlık hizmeti 27, 49–50, 175 sağlık rüşvetleri 81–87 sağlık sigortası 48–50, 82, 84 Salonoja, Jussi 93–94 Samuelson, Paul 115 Savunma Bakanlığı (ABD) 191 Scholastic 250 Schuck, Peter 91 Seabrook, John 62 ShopRite 251 sırada bekleyenler 53–54 sıra numarası 46 sıra numarası satışı 46 sigara içme 82, 86 Sigorta Yasası (1774) 187 Simon, Julian L. 89–90 Skippy Fıstık Ezmesi 241 Smith, Adam 116–117 Smith, Kari 235 Snapple 242 Snickers 249 sosyal psikoloji 157 sömürülen işgücü 166

297


298

SANDEL  |  PARANIN SATIN ALAMAYACAĞI ŞEYLER

spekülatörin başlattığı ya da yönlendirilmiş hayat poliçeleri 200 Spirit Airlines 232 Springsteen, Bruce 59, 61 Springsteen piyasası 61–93 stiffs.com 181, 183 suçluların cezalandırılması 119 Summers, Lawrence 15, 165–166, 226–227 Superdome Stadyumu 217 Şaron, Ariel 182 şirkete âit hayat sigortası poliçeleri (COLI) 171–172 şizofreni 82

T Tabarrok, Alex 135 Taco Bell 249 tahmin piyasası 193 Target Basketbol Salonu 217 Target Stadyumu 217 “tasarlanmış” yumurta ve sperm 26 taşıyıcı annelik 22, 26, 72 tazminat 149, 151–152, 170–172, 174–175, 197–198, 201, 203 Tea Party 32 Tejada, Miguel 226 tek çocuk politikası 97–98 temizlik görevlisi sigortası 170–174 Tenet, George 193 terörizm vâdeli işlem piyasaları 190–196 teşekkür notu 87

teşviklendirme 117–119 teşvikler 24, 67–125, 148–153, 155, 157–158 çocuklara iyi not almaları için verilen teşvik 76–81 negatif etkisi 87–92 uyuşturucudan arınma teşviki 67–72 ve ahlâkî karışıklıklar 115–125 teşviklerin negatif etkisi 87–92 teşvik programı 79, 81–83 Texas Stadyumu 222 Thatcher, Margaret 25, 156, 182 ThePerfectToast.com 130 Thomas, Mike 180 Tianjin Özür Dileme Şirketi 129 ticarîleştirme etkisi 156–158 Tiger Stadyumu 220 Titmuss, Richard 158–160, 162 Tootsie Roll 251 Truman Show, the 141 tuvalet reklâmcılığı 231 Tüketiciler Birliği 253

U-Ü Ulusal Sağlık Hizmeti 84 United Airlines 38 U.S. Cellular Stadyumu 217 uyuşturucu bağımlıları 67–69, 71, 85 uyuşturucudan arınma teşviki 67–72 Ünlü Ölümü Alarmı 183 üreme izinleri 98–100, 104 ürün piyasaları. Bkz ortak ulusal pazar


DIZIN

ürün yerleştirme 231, 239, 250, 254

V vâdeli işlem piyasaları 190–194 terörizm vâdeli işlem piyasaları 190–196 Valvoline 245 Vanjoki, Anssi 94 vergiler 32, 89, 94–95, 115 Verizon 241 Viatical Association of America 177 Victoria, İngiliz Kraliçesi 185–257 video kaseti kiralama 95

W Waldfogel, Joel 132–133, 136–137 Wall Street’i İşgâl Et 32 Wall Street Journal, the 22, 90, 172, 197–198 Walmart 138–139, 169–171, 174, 239

Walpole, Robert 185 Walt Disney 171 Weldon, Fay 231 Wells Fargo Center 243 Weston, Pulliam 138 Whittle, Chris 249 Williams, Gwyneth 17, 212 Wilson, Charles E. 116, 239 Winn-Dixie 171 Wolfenschiessen, İsviçre 149 Wyden, Ron 192

Y-Z yabancı kaynaklarla ilişkili hayat sigortası (STOLI) 202 Yankees Stadyumu 61, 216, 220, 223 Yeni Zelanda Havayolu 234 Yosemite Millî Parkı 59–60 yozlaşma 27, 39, 56, 58, 70–71, 86, 142, 144–148, 159, 196, 237–238 Zelizer, Viviana 187–188 Zhai Zhenwu 97

299


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.