a
cy
pe
cy a
pe
İlk bakışta LPG tüpü ya da tank. İçinde ise LPG, yani likit petrol gazı...
Dökme LPG 'nin lider ismi. Evde, işyerinde, 34 yıldır
Tıkır tıkır işleyen bir fabrika...
hepimizin yanında olan Aygaz,
Oysa yaşamınızdaki anlamı...
Sıcak suyu her an hazır bir spor
ileri teknolojiyle çalışan dolum
Annenizin leziz yemekleri...
tesisi... Kopkoyu bir gökyüzü
tesisleri, Türkiye'nin ilk ve tek
Çocuğunuzun keyifli banyosu...
altında lambası pırıl pırıl yanan
LPG deniz filosu, yurt sathına
Sıcacık oturma odanız...
bir balıkçı teknesi...
yayılmış 1200 yetkili bayi ile
Kırda pişirdiğiniz menemen...
Ve hayatın içinden daha nice
rakipsizdir. Üstün teknik
En sevdiğiniz tatil yerindeki
anlar,süreçler...
donanımları, uzman kadrosu
gözde lokantanız...
İşte Aygaz.
ve deneyimi ile güvenli
Seramik atölyesinde kızıl bir
Tam güvenli tüpgazın ve şimdi
ve mükemmel hizmetin
fırın... Serada capcanlı bitkiler...
de komple bir yakıt sistemi olan
garantisidir.
Büyükdere Cad. No: 145/1 Aygaz Han Zincirlikuyu 80300 İstanbul Tel: (0212) 274 30 00 Fax: (0212) 288 39 63
pe cy a
Sahibi: Tiyatro Yapım Yayıncılık Tic. Pembe Atıcı, Ertuğrul Gönül Grafik Tasarım -Kapak: Yeşim Yapım Yayıncılık Tic. ve San. Ltd. ve San. Ltd. Şti adına: Cemal Redaksiyon: A. Nalân Özübek Demir Teknik Müdür: Erkut Şti. Firuzağa Mah. Ağa-hamamı Demirkanlı Genel Yayın Yönet- Katkıda Bulunanlar: Ayla Algan, Arıburnu Hukuk Danışmanı: Cad. 5/3 Cihangir-80060 İstanbul meni: Dikmen Gürün Uçarer Haluk Şevket Ataseven, Fakiye Fikret İlkiz Dağıtım: Ahmet Ergin Telefon: (0.212) 243 35 33 - 293 Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Özsoysal Çavuş, Haldun Dormen, Ofset Hazırlık: Tiyatro Yapım 72 77 Fax: 252 94 14 Posta Çeki No: Tiyatro Yapım 655 248 Banka Mustafa Demirkanlı Yayın Koor- Zafer Ergin, Nadi Güler, Koza Baskı: Stil Matbaası Abone Bedeli: dinatörü Emre Koyuncuoğlu Yazı Gökbuget, Kerem Karaboğa, Nihal1.600.000. - Kurumlar Abone Hesap No: T. İş Bankası, Cihangir İşleri: Ilgın Sönmez, Nevra Kuyumcu, Nihal Geyran Koldaş, Bedeli: 2.200.000.- TL Yurtdışı Şb. 197 245 • Yapı Kredi Bankası, Savcılıoğlu Reklam Bölümü: Cengiz Özek, Mustafa Özen Abone Bedeli: 50 DM Tiyatro Cihangir Şb. 10011388-8
EKİM
96
SAYI
63 A
ti y a t r o Y
L
I
K
T
İ
Y
A
T
R
O
D
E
R
G
İ
S
İ
EDİTÖRDEN Dikmen Gürün Uçarer/ S.9 HABERLER
/
S.10
BU AY SAHNEDEKİLER/ S. 14 SEZON ÖDENEKLİ TİYATROLAR İÇİN BAŞLADI Ilgın Sönmez/ S. 16
a
"TİYATRO SAFLIĞINDAN SAPMIŞTIR"/ SÖYLEŞİ: KENAN IŞIK Emre Koyuncuoğlu/ S. 19
cy
ÇOCUK TİYATROLARI DA PERDELERİNİ AÇIYOR Nihal Kuyumcu / S . 122 DOSYA: OYUNCULARIMIZ TÜRK TİYATROSUNU TARTIŞIYOR / S 25 SANAT, İNSANIMIZIN GÜNDEMİNDEN HIZLA UZAKLAŞIYOR Zafer Ergin/ S.25 KENDİ KENDİMLE KONUŞMALAR Ayla Algan / S.26
OYUNCUNUN İNANDIRICILIĞI Nihal Geyran Koldaş/S.30 ÖNCE BİREY SONRA SANATÇI Nadi Güler/ S.32
pe
TÜRK OYUNCUSU Haldun Dormen / S.34
50. EDINBURG FESTİVALİ'NDEN
İZLENİMLER Fakiye Özsoysal Çavuş/ S.35 TANRI OLMAK ZOR BİR ŞEY OLMALI Çev.: Mustafa Özen/ S. 38 ALL'INFERNO Kerem Karaboğa / S. 41 İKİ FESTİVALDEN KISA NOTLAR Dikmen Gürün Uçarer/ S 44 DRAM SANATINDA TEKRARLARIN ESTETİĞİ Haluk Şevket Ataseven / S. 47 "KISACASI; OLDUKÇA KARMAŞIK"/ SÖYLEŞİ: MARTIN WUTTKE Çev.: Koza Gökbuget/ S. 50 KARAGÖZ ULUSLARARASI FESTİVALLERDE Cengiz Özek / S.52 BRIEF NEWS ON TURKISH THEATRE / P. 54 TİYATRODAN ÖNCE... TİYATRODAN SONRA... / S. 55
a
cy
pe
EDİTÖRDEN Dikmen Gürün
Uçarer
Yeni bir tiyatro sezonu daha başlıyor. Taze oyunlar izlenecek, ama tiyatro sorunları hep aynı kalacak gibi. Devlet desteği mekanizmasındaki yetersizlikler, alt yapı eksiklikleri, yüzümüzü güldürecek salonlarımızın yok denecek kadar az olması ve bun lara karşın bir avuç insanın tiyatro yapmak için verdikleri uğraş... Bir süre sonra aynı şeyleri tekrar tekrar yazmanın bir anlamı kalmıyor... Yeni sezonla birlikte dergimiz daha da yoğun bir çalışma temposuna giriyor. Altıncı yayın yılımızı bitirken uzun süredir gerçekleştirmeyi düşündüğümüz "Yıllık" tasarımızı yaşama geçiriyoruz. Bu "Yıllık" da
a
yine tiyatro alanında araştırma
yapacakların kolaylıkla başvurcakları
cy
bir belge kitap niteliğinde olacak. Yıl içinde dergimizde yayımlanmış olan
çeşitli eleştirilerden, kuramsal yazılar dan, söyleşilerden, araştırmalardan, incelemelerden örnekleri kapsayacak
pe
ve o yıl içinde sahnelenen tüm oyun ları içerecek olan Yıllık'ta aynı zaman
da kapsamlı bir ingilizce özet bölümü de yer alacak. Yıllık, salt Türkiye'deki öğretim kurumlarına değil tanıtım amacıyla yurt dışındaki yayın kuruluşlarına, belli üniversitelerin ti yatro kürsülerine ve çeşitli festivallere de gönderilecek. Bu ay Dosyamız oyunculuramızın ti yatromuz üstüne görüşleriyle sürü yor. Yine bu ayın konularından biri Şehir Tiyatroları Sanat Yönetmeni Kenan Işık'la söyleşi. Yurt dışındaki festivallere kısa değinmeler, o festi
vallerde yer alan oyunlara yönelik röportajlar tiyatro evreninden ilgi çekeceğini umduğumuz bölümler... 9
HABERLER Tiyatrokare beş yaşında
pe cy a
Zeki Müren'i Yitirdik Sanatçı denince akla gelecek isimlerin başında yer alan Zeki Müren, tiyatroyla da yakından ilgiliydi. Arena Tiyatrosu'nda Altan Karındaşla birlikte "Çay ve Sempati"de baş rolü üstlenmiş ve hatıralarında o zamanları büyük bir sıcaklıkla anmıştır. Sahne sanatçısı olmak ve sahnede doğup sahnede büyümek... Zeki Müren, yaşamını adadığı yerde öldü. Saygıyla anıyoruz...
Şehir Tiyatroları'nda yeni sezon
Şehir Tiyatroları yeni sezon repertuar tanıtımını 16 Eylül'de Muhsin Ertuğrul sahnesinde düzenlenen bir basın toplantısı ile yaptı. Genel Sanat Yönetmeni Kenan Işık tarafından sunulan toplantıya rejisörler Engin Uludağ, Engin Gürmen, Engin Alkan, Haldun Dormen, Mustafa Alabora, Genel Sanat Yönetmeni Yardımcısı Serra Yılmaz, Müdür Muharrem Ergül ve çeşitli basın kuruluşlarının temsilcileri katıldı. Dünya repertuarından seçilen oyunların yanı sıra Şehir Tiyatroları bu sezon pek çok yerli yapımla da seyircisiyle 10
buluşucak. Türk tiyatrosu "özgün konseptinin yakalanması adına" genç Türk yazarlara ait eserlere repertuarında geniş yer verdiklerini açıklayan Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni, konuşmasında dünya tiyatrosunda da büyük bir metin sorunu yaşandığını, yeni yazarlar yetişmediğini, bu nedenle edebiyat uyarlamalarına ve müzikallere yer verildiğinin altını çizdi. Işık, Goethe' nin "Faust"unun bu sezon mekân sorunları çözülürse ilkba harda Beklan Algan'ın uyarlaması ve rejisiyle sahne alacağını bildirdi. Kenan Işık, çok düşük bedellerle sanatı halkla buluşturduklarını, ancak olanaklar dahilindeki en yüksek kalitede yapımlara imza attıklarını ve değişen politik eksenlerin, tiyatrolarının repertu arını hiçbir şekilde etkilemediğini söyle yerek sözlerini noktaladı.
Bugüne değin "Müziksiz Evin Konuklan", "Oleanna", "Bahara Uyanış", "Cadılar Zamanı", "Salaklar Sofrası", "Üç Kadın, Bir Çapkın" yapıtlarını izleyiciyle buluşturan Tiyatrokare, beşinci yılına umutlarını, coşkularını ve Türkiye'de tiyatro yapa bileceğine olan inancını yitirmeden giri yor. Tiyatrokare Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Arzu Gürayça tiyatronun bu sezon oynayacağı oyunlar hakkında şöyle bilgi veriyor: "Tiyatro sanatçıları televizyon dizilerinde yoğunlaştıkları için projelerini gerçekleştirmekte zorlanan ancak her şeye rağmen direnmeye devam eden tiyatromuz, 1996/97 mevsiminde yine Şişli Gönül Ülkü / Gazanfer Özcan Tiyatrosu'nda perde açacak. Sezona, 1 Kasım 1996 tari hinde Claude Magnier'nin güldürüsü "Oscar" ile başlıyoruz."
Sarıyer'de tiyatro kursları Sarıyer Halk Eğitim Merkezi Tiyatro Kolu 1996-1997 sezonunda amatör t i yatro çatısı altında bulunmak isteyen lere kapısını açıyor. Yıl boyunca eğitim programı içinde oyunculuk eğitimi, tiya tro kurumları, dramaturji ve çeşitli semi nerler yer alacak. Ayrıntılı bilgi için: 0216/463 06 74-75
Oyun Yazma Yarışması Bakırköy Belediyesi 2. Özgün ve Uyarlama Oyun Yazma Yarışması sonuçlandı. Toplam 42 oyunun katıldığı yarışmada seçici kurul üyeleri, Uluslararası Tiyatro Enstitüsü Türkiye Başkanı Refik Erduran, Devlet Tiyatroları Başrejisörü Ergin Orbey, Dokuz Eylül Üniversitesi G . S . F . öğretim üyesi Yr. Doç. Dr. Hülya Nutku, Devlet Tiyatroları Başdramaturgu Özcan Özer ve oyun
yazarı ve Bakırköy Belediyesi Kültür Müdürü Tuncer Cücenoğlu'nun değerlendirmesi sonucunda, özgün dalda altı, uyarlama dalında ise beş oyun ödüle değer bulundu.
Konsepti Naz Erayda ve Bülent Erkmen'e ait olan, Naz Erayda' nın yönettiği "Everest My Lord'dan Kısa Bir Bölüm" isimli oyun Assos Gösteri Sanatları
Ahşap ve Bronz gibi çeşitli materyaller den oluşan sergi 19 Eylül 1996 Perşembe günü açıldı. 35 eserin yer aldığı sergi 12 Ekim 1996 Cumartesi gü nüne kadar sanatseverlere açık olacak.
Tiyatro Stüdyosu "Histeri" ile Ankara'da Tiyatro Stüdyosu 4 Ekim - 13 Ekim tarih leri arasında "Histeri" oyunu ile Ankara'da, Ulus 100. yıl Kültür
Karma Heykel Sergisi
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası Kültür ve Sanat Etkinlikleri Eylül ayı programında yer alan sergi, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü öğretim üyelerinin yapıtlarından oluşmaktadır. Sergiye Rahmi Aksungur, Tamer Başoğlu, Namık Denizkan, Metin Ekiz, Ali Teoman Germaner, Meriç Hızal, Ferit Özşen ve Vedat Somay son çalışmalarıyla katılacaklar. Taş, Oniks,
pe
"Everest My Lord'dan Kısa Bir Bölüm" Kumpanya'yla Assos'da
Yapımını Kumpanya'nın, müziğini Babür Tongur' un, koreografisini Geyvan McMillen'in, Bilgisayar canlandırma ve teknik koordinasyonunu Volkan Duran'ın, süpervizörlüğünü Bülent Erkmen'in üstlendiği oyunda Kumpanya oyuncuları yer alıyor.
cy a
Yarışmada özgün dalda büyük ödül, Erhan Gökgücü'nün "Gerçek Kurbanın Acısı" ve Ali Berktay'ın "Kerbela", başarı ödülü Orhan Asena'nın "Yunus Emre", Üstün Dökmen'in "Psikolog ve Komşu Köyün Delisi", Oben Güney'in "Adem ile Havva" ve Funda Özşener'in "Aşk" adlı yapıtlarına verildi. Uyarlama dalında ise büyük ödül Dinçer Sümer'in "Ortakçılar" (Talip Apaydın); başarı ödülü Y. Kenan Işık'ın "Huzur" (Ahmet Hamdi Tanpınar), Ferdi Merter'in "Küçük Bir Öykü" (Sabahattin Kudret Aksal), Celile Toyon'un "Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu" (Sevgi Soysal) ve Ahmet Çakır'ın "Saatleri Ayarlama Enstitüsü" (Ahmet Hamdi Tanpınar) adlı yapıtlarına verildi.
Festivali' inde sergiledi. Sevim Burak'ın "Everest My Lord- Roman 3 Perde" başlıklı metninin ikinci sah nesinin ikinci yarısının kullanıldığı oyun da, bir yazarın yazdıklarını yeniden 'oku mak', bir ev mekânı içinde dolaşan gözün gördüklerini ev dışına taşımak, bunu yazı-ses-hareket ile yapmak, eşyaları evin üzerine yazmak, geri kalanı evin üzerinden seslendirmek, yazıdaki sesi - sesteki metni - yazı, ses ve hareketteki müziği aramak, bütün bun ları da tek bir yazarı sekiz oyuncuya bölerek yapmak amaçlanıyor.
Merkezi'nde sahne alacak, İngiliz yazar Terry Johnson'ın "En İyi Oyun" ödüllü yapıtı "Histeri", Sigmund Freud'un yaşamının son dönemini sah neye getiriyor. "Histeri"yi Ahmet Levendoğlu çevirdi, Işıl Kasapoğlu yönetti, dekor tasarım Duygu Sağıroğlu'na ait. "Histeri" Kültür Bakanlığı'nın desteği, Efes Pilsen'in sponsorluğu ile gerçekleşmişti.
Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi hizmete girdi Esenyurt Belediyesi tarafından Esenkent konutlarına hizmet vermek amacıyla yaptırılan Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi ve amfiteatr, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından törenle hizmete açıldı.
11
Esen Çamurdan'dan Kuramsal Bir Araştırma
cy
Bahar 96'da beş temsil ile sezonu kapa tan Ankara Devlet ve Opera ve Balesi Modern Dans Topluluğu'nun çalışması "Post" yeni sezonda da devam edecek. Reji ve koreografisini MDT Sanat yönet meni Beyhan Murphy'nin yaptığı bir perdelik "Posf''da bu yıl iki Avusturalyalı konuk dansçı da yer alacak.
a
POST yeni sezon da da devam ediyor
"Çağdaş Tiyatro ve Dramaturgi" adı altında Mitos-Boyut Yayınları'ndan geçen ay Esen Çamurdan'ın çağdaş dra maturgi üzerine kapsamlı bir araştırma kitabı çıktı. Çamurdan, kitabında tiyatro da sahneleme anlayışının değişimine ti yatronun özerkleşmesi, çağdaş tiyatroda dramaturginin evrimi, tiyatroda dra maturgun yeri ve işlevi konularına yer vermiş. Esen Çamurdan önsözünde konuyla ilgili olarak şöyle diyor: "Dramaturgi ve dramaturg kavramlarının üstünde bu denli durmamın asıl amacı ise tiyatro sanatının ince beğeni ve çok yönlülük, özellikle de bilinç isteyen bir sanat dalı olduğunu bir kez daha anımsatmaktır."
pe
Zeynep Oral'ın kaleminden Leyla Gencer
Dormen Tiyatrosu'nda yeni sezon
32 yıl önce ilk kez bir arada çalışan Haldun Dormen ve Duygu Sağıroğlu bunca yıl aradan sonra bu yıl tekrar Filiz Ofluoğlu'nun çevirdiği "Oyun İçinde Oyun"da buluştular. Dormen Tiyatrosunda her yıl olduğu gibi bu yıl da gençler için ayrılan Pazartesi Geceleri'nde Ruhsar Öcal, Halit Ergenç, Ayşe Sedef Ecer ve Uğur Babürhan'ın şarkılarıyla müzikaller tanıtılmaya devam edecek.
12
Zeynep Oral'ın dünya çapında ünlü sanatçımız Leyla Genrcer'in yaşamını ve çalışmalarını anlattığ kitabı "Leyla Gencer, Tutukunun Romanı" Yapı Kredi Yayınları arasında çıktı. Oral'ın kitabı 1992'de T.İş Bankası Kültür yayınları arasında çıkmıştı. Yeni baskıda bazı eklemeler ve Gencer'in renkli fotoğrafları yer alıyor.
Uluslararası bir çocuk oyunu 18-26 Eylül tarihleri arasında Macaristan, Türkiye ve İngiltere ortak yapımı "Gölgelerin Peşinde" adlı çocuk/gençlik oyunu Ankara ve İstanbul turnesine çıkıyor. Alaçatı Belediyesi'nin desteğiyle
TOBAV, Hope Street MYPT ve Tivoli Theatre'dan katılan sanatçılar tarafından üç dilde hazırlanan oyun, 12 Eylül'de İzmir/Alaçatı'da ilk defa seyirciyle buluştu. Aynı topluluk geçtiğimiz yıllarda da "İki Dünya Arasında" ve "Yolculuğun Sonu" adlı prodüksiyonlarla biraraya gelmişti.
Halk Sigorta, "Tiyatro Gecesi" ile sanata katkılarını sürdürüyor Halk Sigorta, 23 Eylül Pazartesi gecesi Robert College Suna Kıraç Salonu'nda sanat ve iş dünyasından geniş bir davetli kitlesinin izlediği "Tiyatro Gecesi"ni gerçekleştirdi. Gecede Dormen Tiyatrosu'nun sahnele diği "Komik Para"nın ardından düzenle nen kokteylde konservatuar öğrenci lerinden oluşan bir Quartet topluluğu da verdiği konserle geceye renk kattı. Halk Sigorta Genel Müdürü K. Erhan Dumanlı, ülkemizde sanata ve sanatçıya ilgiyi arttırmak amacıyla başlatılan "Halk Sigorta Sanat Etkinlikleri" çerçevesinde gerçekleştirilen "Tiyatro Gecesi"ni gerçekleştirmekten mutluluk duyduğunu ifade ettikten sonra, bu tarz etkinliklerin devam edeceğini belitti.
Mimus Kültür ve Sanat Oluşumu 15 Ekim tarihinde, Mimus Kültür ve Sanat Oluşumu Nisa Serezli-Tolga Aşkıner anısına, onların 25 yıl önce sah neledikleri "Yavru Kuşlar" adlı bir kome di ile Gazanfer Özcan-Gönül Ülkü Tiyatrosu'nda perdelerini açacaklar. Çetin Akcan'ın yönettiği oyunun bilet gelirinin bir kısmı "Lösemili Çocuklar Vakfı"na, bir kısmı da "Sokak Çocuklarını Koruma Derneği"ne bağışlanacaktır.
HABERLER... New London Consort İstanbul'da
Cemal Reşit Rey Konser Salonu sezonu 7 Ekim' de açıyor
Philip Pickett yönetimindeki New London Consort Topluluğu soprano Catherine Bott ile beraber British Council'in davetlisi
7 Ekim'de Cemal Reşit Rey'i Anma Gecesiyle açılacak olan CRR Konser Salonunda sezon boyunca, Mayıs ayında yapılacak Gençlik Festivali de dahil olmak üzere 200'e yakın etkinlik yer alırken, iki de opera sahnelenecek. Ayrıca bu yıl ikincisi gerçekleşecek olan Uluslararası CRR Konser Salonu Piyano Festivali, 8-15 Aralık tarihleri arasında yapılacak. Geçtiğimiz yıl Genel Sanat Yönetmeni Arda Aydoğan tarafından kurulan CRR Konser Salonu Opera ve Orkestrası "Arşın Mal Alan Opereti"ni bu sezon da sürdürürken, Donizetti'nin "Aşk iksiri" adlı operası da sahneye konulacak. 1.Uluslararası "Mistik Müzik Festivali" ise bu sezon ilk kez sahnelenecek etkinlikler arasında yer alıyor. 22-29 Mart tarihleri arasında İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Kültür işleri Daire Başkanlığı'nca gerçekleştirilecek olan "AfroAsya Film Festivali" de bu sezonun ilgi ile izlenecek etkinliklerinden biri ola cak. Geçtiğimiz yıl büyük ilgiyle izlenen dünyaca ünlü 35 kişilik Moskova Obrazstsov Kukla Tiyatrosu,"Alaaddin'in Sihirli Lambası" ve "Don Juan"ı
cy a
sahneleyecek.
Genel Sanat Yönetmeni Arda Aydoğan'la yaptığımız söyleşi sırasında
Aydoğan, bir konser salonu olmaktan çıkarak kültür merkezi havasına bürünen CRR'de ki programlarını sekiz ay süren uluslararası katılımlı bir fes
olarak Ekim ayında Türkiye'ye gelecek. Ortaçağ, rönesans ve barok müziği alan larında dünya çapında şöhrete sahip olan topluluk Türkiye'yi ilk kez ziyaret edecek.
tivale benzetirken, konseptlerinin geniş yelpazesi ile de bu uzun festivalin arasına küçük küçük festivaller yerleştirdiklerini söyledi. Uluslararası sanatı en kaliteli biçimde sergilemeye çalıştıklarını ancak bu "kalite" ölçütünün bir sınırı olmadığını vurgulayan Aydoğan, "CRR bizim dünyaya açılan kültür penceremizdir" dedi. "Geçtiğimiz yıl yapılan birtakım değişikliklerle
pe
bütünüyle bir konser salonu kimliğine bürünen CRR, sanat yapılan bir
çatının ve onu sahiplenen sanat kurumunun kimliğinin zedelenmemesi
Düzeltme ve Özür: Dergimizin Ağustos-Eylül sayısında, "2. Bilkent Uluslararası Tiyatro buluşması 96'nın Ardından" başlıklı yazıda, Ayla KAPAN adı yanlışlıkla Ayla Kaplan olarak yazılmıştır. Ayrıca; 38. sayfa, 1. sütun, 8. satırın doğrusu şudur; "Ayna ile karşımıza çıktılar. Bir sirk atmosferi içinde kurgulanan gösterim, kitle insanı imgesi, günlük yaşamın keşmekeşi için deki bireyin yalnızlığı sosyalist dönem eleştirisi gibi birbirinden bağımsız epizotlardan oluşmuştu." 38. sayfa, 2. paragraf, 3. satırın doğrusu şudur; "Aristofanes'in "Lysistrata'sında şaşırtıcı bir yorumla karşımıza çıktılar, 'İnsanların hâlâ acımasızca öldürüldükleri dünyada 'savaşın durdurulması' anlamına gelen Lysistrata, dün olduğu kadar, bugün de aynı biçimde anlamını korumaktadır." denilen oyun, oyuncuların sınıf arkadaşlarından iki genç kadın yönetmenin diploma çalışması." Ağustos-Eylül sayımızda kullandığımız kapak fotoğrafı Levent ÖGET'e aittir.
adına salt sanata ayrılmış bir mekân." Üretimde kalite ve maliyetin birlikte yükseldiğini söyleyen Aydoğan, CRR'nin geçen sezondan başlayarak sponsor desteğine yöneldiğini, amaçlarının tüm
etkinliklere sponsor sağlamak olduğunu sözlerine ekledi. Tüm dünya
sanatının sahip olduğu sorunları yaşadıklarını, ayrıca orkestrasyon eksikleri olduğunu ancak bundan yakınmayıp Avrupa standartlarında çalışmalara imza attıklarını belirtti. Aydoğan, CRR'nin genç Türk bestecilerini destekleyeceğini, repertuarlarında yerli yapımlara yer vereceklerinden de söz etti. Öğrenci ve mezun sanatçılara kapılarının açık olduğunu ancak sanat şevki ve ruhuna sahip, memur zihniyetine sahip olmayan, yaratıcı sanatçılarla çalışmak istediklerini özellikle vurguladı.Yazılı ve görsel medyaya sitemkâr yaklaşan Aydoğan, güncel olanın önemli bir parçası olan sanat olaylarına yeterince ilgi göstermeyen, kan, dehşet, vahşet yüklü T.V endüstrisine malzeme olmayı da zaten arzulamadıklarını önemle belirtiyor. Ekim ayında CRR'de gerçekleşecek konserlerden bir bölümü şöyle: 8-12 Ekim Akbank Caz Festivali, 15 Ekim Barok Müzik topluluğu 'New London Consert', 19 Ekim 'Arşın Alan Mal Alan' opereti, 20 Ekim tenor saksofon 'Michael Brecker', 27 Ekim klarnet virtüözü 'Giora Feidman'. Ayrıntılı bilgi için CRR programını edinmeniz yeterli. 13
BU AY SAHNEDEKİLER Tiyatro: İzmir Devlet Tiyatrosu Yazan: Erdoğan Aytekin Yöneten: Fikret Tartan Sahne Tasarımı: Talay Toktamış Giysi Tasarımı:Talay Toktamış Işık Tasarımı: Osman Kaya Müzik Uyarlama: Levent Güray Dans Düzeni: Suna Şenel Oynayanlar: Yıldız Kültür, İbrahim Şahin, Nurhayat Boz, Türkan Bora, Tansel Türkeç, Yavuz İmsel, Süheyla Gürkan, Şener Ünal, Turan Özdemir, Zafer Önal, Murat Çobangil, Mete Şahinoğlu, Aykut Ünal, Funda İlhan, Serdar Kamalıoğlu.
Tiyatro: İzmir Devlet Tiyatrosu Yazan: Necati Cumalı Yöneten: Çetin Köroğlu Sahne Tasarımı: Tayfun Çebi Giysi Tasarımı:Tayfun Çebi Işık Tasarımı: Hasan Yalman Müzik: Hüseyin Çebi Dans Düzeni: Sibel Kahraman Oynayanlar: Erol Aksoy, Türker Tekin, Fatih Kahraman, Levent Ulukut, İbrahim R. Öksüz, Doğan Yağcı, Mediha Köroğlu, Selmin Barutçuoğlu, Füsun Masri.
pe
cy
Tiyatro: Bursa Devlet Tiyatrosu Yazan: Haşmet Zeybek Yöneten: Hamit Akıntı Sahne Tasarımı: Hüseyin Mumcu Giysi Tasarımr.Hüseyin Mumcu Işık Tasarımı: Rahmi Özan Dans Düzeni: Hasan Şahin Oynayanlar: Yıldız Kültür, İbrahim Şahin, Nurhayat Boz, Türkan Bora, Tansel Türkeç, Yavuz İmsel, Süheyla Gürkan, Şener Ünal, Turan Özdemir, Zafer Önal, Murat Çobangil, Mete Şahinoğlu, Aykut Ünal, Funda İlhan, Serdar Kamalıoğlu.
Ömrünü aynı dairede ve tekdüze biçimde geçirip emekli olan Hamdi Bey, oğluna gitmek için yolculuğa çıkar. Otobüste tanıştığı Canan, emekli memura o güne dek tanımadığı ve yaşamadığı bir dünyanın kapılarını açacaktır..
a
Şeytan Örümceği, savaşın parçaladığı insan ların dünyasını anlatmaktadır. Savaşın üstün den yıllar geçmiştir. Bir gün köye, büyükan nesinin yanına sığınmak isteyen bir kız çıkagelir. Kız, Yunanistan'dan gelmektedir ve köyün kızı kabullenmesi kolay değildir...
Tiyatro: İzmir Devlet Tiyatrosu Yazan: Dinçer Sümer Yöneten: Zafer Kayaokay Sahne Tasarımı: Sertal Çetiner Giysi Tasarımı: Talay Toktamış Işık Tasarımı: Kemal Gürsün Oynayanlar: Vedat Özkök, Serpil Aktaş, Mehmet Gürkan, Birsel Aygün, Ahmet Dizdaroğlu, Filiz Pehlivan, Erdener Başar, Sabiha Sonkan, Azade Küçükaycan, Dilek Çetiner, Tarık Keskiner, Hülya Böceklioğlu, Özlem İpek, Necmettin Amaç, Recep Ayyıldız, Tayfun Bakırdöken, Yener Sezgin.
Oyun, geleneksel köy seyirlik yapısında yazılmış ve sahnelenmekte. Köy seyirlik oyu nunun yapısı gereği göstermeci bir yapıda yanıltsamayı temel alan batılı tiyatronun dışında gestus kavramını içinde taşıyan bir oyunculuk tekniği gerektirmektedir. Bölümler halinde olayın içine girip oynanmakta, dışına çıkıp değerlendirilmesi yapılmaktadır. Konu itibariyle güncel kız isteme, başlık parası ve ağa sistemi hicvedilmektedir. Türk tiyatrosu'nun batılı anlamdaki çizgisine yakın gelenekselle bütünleşen, bu anlamdaki en iyi senteze ulaşmış oyundur.
14
Müzikli bir güldürü olan Gömü'nün konusu kısaca şöyledir. Urla'da serüven düşkünü üç arkadaş, aldıkları bir haber üstüne, bir küp altını aramaya başlarlar. Gömünün bulunduğu evde dul bir kadınla kızı oturmaktadır. Arayışlar giderek boyut değiştirmeye başlar...
Tiyatro: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Yazan: Fazıl Hayati Çorbacıoğlu Yöneten: Can Doğan Sahne Tasarımı: Sabahat Çolakoğlu Giysi Tasarımı: Nihal Kaplangı Kaya Işık Tasarımı: Murat İşçi Oynayanlar: Mazlum Kiper, Ayşen Çetinel, Doğan Bavli, Rıdvan Çelebi, Berrin Koper, Yalçın Akçay, Ersan
BU AY SAHNEDEKİLER Barkın, Selçuk Soğukçay, Metin Çeliker, Kahraman Acehan, Metin Çekmez, Uğurtan Atakan, Yılmaz Meydan, Adnan Altay, Mustafa Aslan, Haşmet Zeybek, Taylan Erler, İskender Bağcılar. Süleymaniye Camii'nin yapımı sırasında, ünü ülkemizi aşan Mimar Sinan'la, 16. yüzyıl dünya tarihine damgasını vuran Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Süleyman'ın kimlik lerinde sanat ve iktidar temasının işlendiği bir oyun.
cy
a
Tiyatro: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Yazan: Gülsüm Siren Yöneten: Engin Gürmen Sahne Tasarımı: Özhan Özdil Giysi Tasarımı:Nilgün Gürkan Oynayanlar: Funda Postacı, Şükrü Türen, Özen Tutucu, Orhan Hızlı, Gülçin Akçay, Bilkay Tekben, Ali Berge, Hakan Güner, Süleyman Balçın, Müge Akyamaç, Ümit Imer, Serhan Aslan, Turan Güçnar.
20. yüzyıl insanını yakından ilgilendiren yalnızlık, iletişim güçlüğü, yabancılaşma insanın akıp giden zaman karşısındaki kayıtsızlığı gibi sorunların ele alındığı oyun, yaşamını küçük entelektüel bir dergi için edebi ve de özellikle sinema alanında eleştiriler ve yazılar yazarak kazanan Ailen Felix karısı tarafından terk edildikten sonra ruhsal duru munu düzeltebilmek için terapiye başvuran yazarın hayatındaki boşluğu kapatmaya çalışması...
pe
Hayal adlı bir kadın kahramanın geçmişine dönmesi, kendisi ve çevresiyle hesaplaşmasını anlatıyor. Bu hesaplaşmaya, 1950'lerin sonu 1960'ların başı ülkemiz yaşamına, giderek birşeylerini yitiren, dağılan ailenin yaşadıklarından bakılıyor.
Tiyatro: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Yazan: Gürkan Gür Sahne Tasarımı: Özhan Özdil Giysi Tasarımı:Ayşen Aktengiz Işık Tasarımı: Kemal Yiğircan Oynayanlar: Murat Gardbaoğlu, Yavuz Şeker, Oya Palay, Şenay Saçbüker, Aziz Sarvan, Ergün Işıldar, Ümran İnceoğlu, Levent Üzümcü, Mahperi Mertoğlu, Berrin Akdeniz.
Tiyatro: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Yazan: Sevim Burak Yöneten: Orhan Alkaya Oynayanlar: Mazlum Kiper, Doğan Bavli, Aslı İçözü, Oktay Sözbir, Ayşen Çetiner, Yıldıray Şahinler, Tanju Tuncel, Kahraman Acehan, Semah Tugsel Oyunun konusu kısaca şöyle; 1930'lu yılların Türkiyesi'ne başkasının kimliğiyle yaşayan Bilal Bey'in dünyasından bakılıyor. Düşle gerçeğin iç içe geçtiği oyun, bir ailenin yaşadıklarında ülkemiz yakın tarihine götürüyor bizleri...
Geç saatte metroda treni bekleyenlerin o gün lerde ünü giderek yayılan metro canavarının öyküntüsünün yaşamaları, tedirginlikleri ve korkuları anlatılıyor. Polisiye bir mizah özelliği taşıyan metro canavarı henüz yapım aşamasında olan İstanbul Metrosunun daha tamamlanmadan pek çok kültürel sorunu da beraberinde getirceğinin haberini veriyor.
15
SEZONA GİRERKEN
SEZON ÖDENEKLİ TİYATROLAR İÇİN BAŞLADI Ilgın
Sönmez
alması. Aziz Nesin Sahnesi'nde geniş bir kadroyla izleyiciye "merhaba" diyecek olan oyun, 2. Dünya Savaşı sırasında bir toplama kampında geçen "Orkestra". Oyunun yönetmeni Arsen Gürzap. Oda Tiyatrosu ise Dario Fo ve Franca Rame'in kadınlar üzerine yazılmış iki ironik oyununu kapsayan "Kadınlardan Konuşalım" ile perde açıyor. Yöneten Tijen Par. Diğer oyunlar ise Serpil Tamur'un sahneye koyduğu Robert Thomas imzalı bir polisiye olan "Sekiz Kadın" ve Alev Sezer'in yönettiği Roberto Cossa'nın bir karakomedisi olan "Babaannem Yüz Yaşında".
a
Ankara Devlet Tiyatrosu, sekiz yeni oyunla sezonu açtı. Geçen yılki repertuardan on beş oyunu bu sezon da devam ettirecek olan Tiyatro'nun yeni oyunları; Turan Oflazoğlu'nun "4.Murat", A. Kutsi Tecer'in "Köşe Başı", Ergun Sav'ın "Vatan Yahut Namık Kemal", Ali Yürük'ün "Türkmen Düğünü", Zeynep Avcı'nın "Gılgamış", Başar Sabuncu'nun "Kış Gelmeden", İsmail Kaygusuz'un "Silvanlı Kadınlar" ve Edward Albee'nin "Üç Uzun Kadın"ı olarak belirlenmiş durumda. "Kuvayı Milliye Destanı", "Azizname 95", "Budala", "Gazap Üzümleri" geçen sezondan devam edenler arasında yer alıyor
İzmir Devlet Tiyatrosu'nun ilk tur oyunları, Dinçer Sümer'in yazdığı Zafer Kayaokay'ın sahnelediği "Memuroğlu Memur", Necati Cumalı'nın yazdığı ve Çetin Köroğlu'nun yönettiği müzikli güldürü "Gömü" ve Erdoğan Aytekin'in yazıp Fikret Tartan'ın sahneye koyduğu "Şeytan Örümceği" olarak belirlen di.
pe
cy
İstanbul Devlet Tiyatrosu da geçtiğimiz sezondan devam eden dört oyunun yanı sıra, beş yeni oyunla Ekim'de prömi yer yapacak. 6 Ekim İstanbul'un kurtuluş gününde AKM Büyük Salon'da Ankara Devlet Tiyatrosu yapımı "Kuvayı Milliye" ile mevsim başlamış olacak. Yeni oyunların dördünün ortak özelliği, hepsinin "Kadın Oyunları" konsepti içinde yer
İstanbul Devlet Tiyatrosu'nun yeni sezonda sahneleyeceği "Kadınlardan Konuşalım''ın provasından bir sahne. 16
a
İstanbul Devlet Tiyatrosu'nun yeni sezonda da sahneleyeceği "Sekiz kadın''ın provasından bir sahne.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları
pe cy
Sezon, Antalya Devlet Tiyatrosu için 17 Ekim'de başlıyor. Açılış, İsrailli yazar Eprahim Kischon'un yazdığı ve Ali Hürol'un sahneye koyduğu "Nikâh Kağıdı" adlı oyunla yapılıyor. Diğer yeniler ise şöyle; Orhan Asena'nın yazdığı ve Mete Sezer'in yönettiği "Ana", Güngör Dilmen'in "Troya içinde Vurdular Beni", Mehmet Büyükağaoğlu'nun yönettiği "Bir Yastıkta". Trabzon Devlet Tiyatrosu, 11 Ekim'de açacağı yeni sezonun ilk oyunu Haldun Dormen'in yazdığı "Sersem Kocanın Kurnaz Karısı"nın prova çalışmalarını sürdürüyor. Yönetmeni, Müjdat Gezen. Trabzon Devlet Tiyatrosu Müdürü Burak Karaman, bir basın toplantısında 10. yılına giren tiyatroda geçen yıl doluluk oranıyla çok başarılı bir sezon geçirdiklerini açıklarken, sözleri ne şunları ekledi: "Amacımız, bu sezon doluluk oranımızı yüzde 100'e çıkarmak. Yeni sezonda ikisi çocuk oyunu olmak üzere altı oyun sahneleyeceğiz.
Bursa Devlet Tiyatrosu, 1 Ekim'de "Düğün ya da Davul" (Seyirlik Güldürü) adlı oyunla sezonu açıyor. Geleneksel seyirlik yapıda yazılmış, Haşmet Zeybek'in bu oyununu Hamit Akınlı yönetiyor. 22 Ekim ise Müjdat Gezen'in yazıp yönettiği "Hamlet Efendi" adlı iki bölümlük komedinin prömiyeri. Oyun, tuluat tiyatrosu yapan bir kumpanyanın yaşadığı olayları, iç yapısını, sanata bakışını ve her şeye rağmen saplantıya dönüşen tiyatro aşkını anlatıyor. Bursa Oda Tiyatrosu da 17 Ekim'de de "Bir Garip Orhan Veli" adlı oyunu sergileyecek. Diyarbakır Devlet Tiyatrosu "Kısasa Kısas" oyunuyla perdelerini açıyor. Bu sezon iki oyun sahnelemeyi planlayan tiy atronun, henüz prova aşamasında olan ilk oyunu, Federico Garcia Lorca'dan "Kanlı Düğün". Oyunu Ege Aydan yönetiyor.
1 Ekim'de sahnelerini açıyor. İstanbul'un değişik yerlerindeki Şehir Tiyatroları, Türk ve dünya klasiklerini, çağdaş tiyatro örneklerini seyirciyle buluşturacak. Şehir Tiyatroları, geçtiğimiz sezon ilgi uyandıran, seyircinin beğenisini kazanan oyunları da oynamaya devam edecek. Sevim Burak'ın yazdığı, Orhan Alkaya'nın sahneye koyduğu "Sahibinin Sesi", Recep Bilginer'in yazıp Engin Gürmen'in yönettiği "Gazeteciden Dost", Turan Oflazoğlu'nun yazdığı, Engin Uludağ'ın sahnelediği "Cem Sultan", Adalet Ağaoğlu'nun yazdığı ve yine Engin Uludağ'ın sahneye koyduğu "Çatıdaki Çatlak", Başar Sabuncu'nun yönet tiği Federico Garcia Lorca'nın "Kanlı Düğün"ü bu yıl da perde açacak. Şehir Tiyatroları repertuarında artık klasikleşmiş "Lüküs Hayat" on ikinci sezonuyla yine İstanbul'lu tiyatroseverlerin karşısında. 1996-1997 sezonunun ilk yarısında, yedi yeni oyun Şehir tiyatrolarında perde açma hazırlığı içinde. Üç yabancı, dört yerli yazara ait olan bu oyunlara, çocuk oyunları ve tek kişilik oyunlar eklenecek. Fazıl Hayati Çorbacıoğlu'nun yazıp Can Doğan'ın sahneye koyduğu "Koca Sinan", Gülsün Siren'in yazdığı Engin Gürmen'in yönettiği "Farklı Bir Kadın", İsmail Kaygusuz'un seyirlik oyun biçiminde yazdığı "Adak-KumaBerdel", bir ekip çalışması olarak seyirciye ulaşacak. Beklan Algan'ın süpervizörlüğünü üstlendiği oyunda Mustafa Arslan da ekip yönetmenliğini yapıyor. "Metro Canavarı" adlı oyunla da genç yazar Gürkan Gür tiyatro dünyasıyla tanışıyor. "Bir Ata Krallığım", Başar Sabuncu'nun William Shakespeare'in yapıtlarından yaptığı bir kolaj çalışması. Antik dönem yazarı Sofokles'in "Kral Oidipus" ve "Oidipus Kolonos'ta" adlı oyun larını Cüneyt Türel sahneye koyuyor. Johan Wolfgang Von Goethe'nin "Fausf''unu Beklan Algan, "Faust 96" adıyla sah neleyecek. 1996-97 sezonunun ilk dönemi için belirlenen bu oyunların yanı sıra, Sönmez Atasoy'un Yahya Kemal'in 17
a
İstanbul Devlet Tiyatrosu'nun yeni sezonda sahneleyeceği "Orkestra"nın provasından bir sahne.
eye koyacağı "Boş Oda" ve Nedim Saban tarafından sahne lenecek olan Brian Phelan'ın ünlü eseri "Tren Yolu Ziyaretçisi". Tiyatrokare ayrıca Edinburg'dan aldığı davet üzerine ulus lararası bir performansa da imza atacak bu sezon. "Ünlülerin Karıları" adıyla (Wives of Famous People) Ağustos 1997'de Londra ve Edinburg'da sahnelenecek olan eserde, ünlüleri ünlü yapan ve nedense tarih tarafından yazılmayan kadınlar anlatılacak. Bu proje Nedim Saban tarafından İngiliz, Amerikan ve Türk tiyatro oyuncularının ortak üretimi olarak sahnelenecek. Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu da sezona Kasım ayında Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde henüz hazırlık aşamasında oldukları yeni bir oyunla başlayacak.
pe cy
yaşamını anlattığı "Kendi Gökkubbemiz", Dinçer Sümer'in İzmir'deki çocukluk ve gençlik yıllarını anlattığı "Maviydi Bisikletim" ile UNESCO'nun bu yılı Nasrettin Hoca yılı olarak kabul etmesi ve ulusal mizahımızın simgesini anmak adına Serpil Akıllıoğlu'nun yazdığı "Küçük Nasrettin" adlı oyunun hazırlıkları sürmekte. Şehir Tiyatroları'nın bu yılki repertuarında üç ayrı uyarlama yer almakta. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Huzur" adlı romanından Güner Sümer'in uyarladığı "Kuyruklu Yıldız Altında", halk şiiri örneklerinden "Leyla ile Mecnun" aynı adla sahnelerde yer alacak.
Bu yıl tiyatro sezonu özel tiyatrolar için pek parlak başlıyor diyemeyiz. Ekim ayında sahne alan birkaç tiyatrodan biri. Tiyatro Ti. Athol Fugard'in geçen sezon sahnelenen "Ada" oyunuyla perdelerini açacak olan Tiyatro Ti, Martı Sanat Evi'nde oynamaya devam ediyor. Kenter Tiyatrosu Ekim ayı içinde Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde geçen sezon oynadıkları "Lütfen Kızımla Evlenir misin" ve "Ramiz ile Jülide" oyunlarını sergileyecekler. Ortaoyuncular da Ekim'de başlamayı planlıyor. Ancak programları henüz belli değil. Kasımda Dormen Tiyatrosu, Tiyatrokare, Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu perdelerini açıyor. Dormen Tiyatrosu ilk oyunları "Oyun İçinde Oyun"un prömiyerini 7 Kasım'da tiyatrolarında yapacaklar. İkinci oyunları "Kare As"ında prömiyerinin 28 Kasım'da olması planlanıyor. Gönül Ülkü/Gazanfer Özcan Tiyatrosu'nda perde açacak olan Tiyatrokare sezona 1 Kasım'da Claude Magnier'nin Fransız klasikleri arasında yer alan ünlü güldürüsü "Oscar''la başlıyor. Bu oyunun ardından dört tasarı daha var programlarında, bunların ilk üçü; Gencay Gürün'ün konuk yönetmen olarak sahneye koyacağı "Portakallı Ördek", modern Fransız tiyatrosunun önde gelen yazarlarından Loleh Bellon'un yazdığı ve Nedim Saban'ın sahn 18
AST ise, Kasım ayında Yeşim Dorman'ın yazdığı ve Rutkay Aziz'in sahnelediği "Kardeş Sofrası" ile sezona başlıyor. Yeni sezonda AST, 4 oyun sahneleyecek. Diğer oyunları; Stanislav Stratlevi'nin yazdığı ve İskender Altın'ın sahneye koyduğu "Otobüs", Metin Balay'ın yazıp yönettiği "İnadına Yaşamak" adlı tek kişilik oyun ve Betin Balay'ın Berat Günçıkan' ın "Cumartesi Anneleri" isimli kitabından oyunlaştırdığı "Kan Ağlamak". Bilsak Tiyatro Atölyesi, yeni sezon projesi için Ekim ayında başlamak üzere 5 aylık bir çalışma dönemine giriyor. Bu proje Heiner Müller' in "Hamlet Makinesi" adlı tiyatro metninden yola çıkarak "düşünce-eylem karşıtlığı" üzerine temelleniyor. Topluluk, orijinal 'Hamlet' metnini de göz önünde bulun durarak yeni bir metin çalışmasına girişecek. Bu çalışma, Mart ayında sergilenmeye başlanacak. Kumpanya, geçtiğimiz sezon oyunları "Haritadan Naklen Yayın"ı Aziz Nesin Sahnesi'nde oynamak için girişimde bulun du. Dilek Türker ise maddi sorunlar yüzünden bu yıl perde açamayacağını açıkladı©
SÖYLEŞİ İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları bu yıl sezona yeni bir sanat yönet meniyle, Kenan Işık'la bir likte başlıyor. Işık'la yeni yönetim, amaçladıkları, idealleri ve sezonun reper tuarı üzerine söyleştik. Yeni Genel Sanat Yönetmeni ulaşmak iste diklerini anlatırken oldukça alçakgönüllü olmasına rağmen belli noktalarda kararlı: Tiyatro özüne dönmeli. Tiyatro kültür yozlaşmasından etkilenmemeli, seyircisini kaybetmemeli... Bunun yanı sıra özenle, yeni yazarlarımızın oyunlarının sahnelenmesinin gerekliliğinden bahsedi yor. Şehir tiyatrosunun geleneğinin korunmasından yana.
Evet, ama bir başka açıdan bakarsanız da yalnızca tiyat ro değil, felsefe, din bilimi gibi alanlardaki öğretiler de kendi özellikleri dışında geliştiler ve amaçladıklarından koptular. Çok önemli bir mesele bu. Bu topraklar üzerinde yani birçok birikmiş kültürlerin topraklan üzerinde tiyatro yaparken, bence "ne yapılmalı" diye sormalıyız, kendi kendimize. Sizce bu birikmiş kültür unsurlarını Türk tiyatrosu kullanabildi mi?
Emre
pe cy a
"Tiyatro Saflığından Sapmıştır" Koyuncuoğlu
Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni olarak tiyatro için tasarladığınız değişimler var mı? Ne tür bir yol takip etmeyi planlıyorsunuz?
Bu soruya Genel Sanat Yönetmeni olarak bakma mak gerekiyor, soruyu bir ti yatrocu olarak düşüneceğim. Türkiye'nin içinde bulunduğu bir ortam var. Halen Türk ti yatrosunun ne olup ne olmadığı konusunda kafalarımız çok karışık. Zaman zaman çağdaş tiyat ronun ne olup ne olmadığı konusunda da kafalarımız karışıyor. "Çağdaşlık nedir?" sorunsalında daha kimsenin bir araya gelip uzlaştığı görülmemiş. Sanat çok birey seldir. Elbetteki siz kendi yönteminizle ve algılama biçi
minizle hareket edeceksiniz. Bir de, bunca yıldır, antik dönemden bu yana birikerek oluşan bir tiyatro konsepti var. Bu ikisi birbirinden asla kopuk değildir. Tiyatro hareketsiz kalmıştır. Tiyatronun bu anlamda bir bozulmuşluğu var. Batı tiyat rosunun Dionisos tören lerinden kaynaklı bir geleneği vardır. O zamanlar bir ritüel vardı. Bugün artık tiyatro, o ritüel tarzından kopulmuş, ucu "Cats" müzikaline dayanmış daha ticari olmuş ve insandan kopmuş. Yani, insanın sanatla birlikte yaşama, sanatla birlikte olma içgüdüsünde var olan "oyun kurma" türü yok olmuş. Temelden kopulmuş. Eugenio Barba geçen yıl bir konferansta bunu tartışıyordu. Burada fark ettim ki, batının tiyatroda kullandığı malzeme tüken miş. Bu uç noktada tiyatro
saflığından ve saf halinden sapmıştır. Tabii ki çok önemli dönemler de yaşandı, bu dönemlerde ve tabii ki tiyat ronun fırladığı dönemler olmuştur. Ama içinde bulun duğumuz duruma baktığımızda, tiyatronun saf halini, özellikle Barba'nın doğuya gidip yakalamayı istediğini ve bizim burada kaynağında oturduğumuz saflığı hatırlamamız gerek.
Saflıkla neyi kast ediyor sunuz? Saf derken insanın kendi içinde var olan "oyuna ihtiyaç duygusu"ndan bahsediyorum. Oyuna gereksinim duymak. Diyorsunuz ki, öyle bir nok taya geldi ki, tiyatro oyun gereksiniminin üstünde var olmaya başladı.
Çok fazla kullanamadı. Kullandığı dönemde de çok folklorik amaçlı kullanmıştır. İçeriğe, temaya ilişkin kul lanamadı. Bizim halkın oyun geleneğinin çok yüksek düzeyde olduğuna inanıyorum. Yani bugün de mevcut olan bir oyun geleneği var. Araştırdığınızda görüyorsunuz, ülkemizde dinsel anlamda ritüeller geleneği de halen devam ediyor. Kız kaçırma geleneğinin ta Likya'ya dayandığını öğrendiğiniz zaman meseleye çok daha farklı bakmaya başlıyor sunuz. Kültürlerarası bu mesele çok önemli. Peki, nasıl bir tiyatro sorusuna ilk olarak bu yoğunlukta cevap verdiğinize göre, bu konu sizin için çok önemli... Çok önemli. Ayağımız sağlam bir zemine oturmu yor. Tiyatro olarak üzerinde durduğumuz zemin kayıyor. Şu anda böyle bir zeminin sahibisiniz diyelim, ne yapacaksınız? Şimdi burada halkla buluşabilmenin yolu olmalı. Demin bahsettiğim meseleler halk donanımlı, çünkü halkta 19
metnin ağır olması, halkın kültür seviyesinin yüksek olmayışı gibi nedenler ola maz. Asıl gerekçe, o metinlere tıpkı kendimize olduğu gibi, doğru bakmadığımızdır. Kendimize uygun gerçek tutarlı çağdaş bir konsept oluşturamadığımızdan. Kendimden ve kendi jene rasyonumdan bahsediyorum. Biz şimdi, Şehir Tiyatrosu'nda "Oedipus"u oynayacağız. Bunu oynarken benim mak sadım, bir kez daha öze yönelmek. Repertuarda klasikler mi ola cak?
20
istediği kadroyu toparlaya bilirse, neden yapamasın? Bir oyuncuyla uğraşıp, onu çağdaş bir oyuncu kıvamına getirme olanağı elinizde ola bilir. Tasarladığınız konsepte uygun oyuncu ya da sah neleyeceğiniz oyuna göre oyuncu seçebilirsiniz. Genel Sanat Yönetmeniyseniz, teorik anlamda bu meseleye inanıyorsanız, uygun bir repertuar oluşturmanız gerekiyor. Kaynak derken bunları kast ediyorum. Bütün bunları yapabilmemiz için önce bunları tartışabilmek, kafamızdaki doğmaları değiştirmemiz gerekiyor. Bunun için kavga da gereki yor, ancak estetik anlamda bir kavga, iktidar çatışması değil. Ben yaptım, sen yapa madın değil. Birbirimize güvenmemiz gerekiyor. Açıkçası bir kere daha başlamamız gerekiyor. Belki biz de "Oedipus"u başarısız yapacağız ve belki böylelikle bir 5 yıl daha Oedipus'un sah neye konmasını engellemiş olacağız, bir ürküntü yaratmış olacağız. Bu da riskli. Ben bu anlamda bir kere, bir kere daha yapmak ve sonuçta bir çıkış yolu bulmaktan başka bir yöntem bilemiyorum. Belki bir yere kadar gelebili riz, sadece, ama hiç başlamazsak hiç "Antigone" oynayamayız. Bana öyle geli yor ki, eğer Türkiye'de Sophocles, Shakespeare cid diye alınsaydı, günümüz poli tikası bu durumda olmazdı.
cy
a
Evet, şimdi klasiklere ve antik piyeslere dönme zamanı. Shakespeare var. Shakespeare okullarda, ders lerde okutulurken insana sempatik gelmez, onunla kolay buluşamazsınız. Ama Shakespeare'in meselelerine baktığınızda bizim bugünkü meselelerimizle bire bir uyuştuğunu görürsünüz. Yani ben, Orta Doğulu gibi düşünürken, bu düşünce biçi mi dışında başka türlü bir Shakespeare yorumu yapa mam. Ben, "ben" olarak yapabilmeliyim. Bütün donanımını bu coğrafyadan, bu kültürden almış biri olarak yapmalıyım. Aynısını yaparsam, 1000 kez Avrupa'da başarılı olmuş bir Shakespeare yorumuna 1001'inci olarak katılmış olu rum. Bu bir şey ifade etmez. Shakespeare'i zenginleştirmez, hatta evrenselliğini de bir ölçüde zedeler.
pe
da bir oyun geleneği var. Biz o halkın bu donanımıyla nasıl bağlantı kurabiliriz ki, halkla yoğun ve coşkulu platformlar da buluşabilelim. Bu bizim çıkış noktamız olmalı. Şehir tiyatrosu 82 yıllık bir geleneği olan bir tiyatro. Bu gelenek gerçekten halkın dokusuna yakın bir bağla başlamış. Bu yapı, zaman içerisinde biraz daha çökmüş, biraz daha yükselmiş belli dönemlerde. Bana sorarsanız, bugün geli nen noktada Türk tiyatrosun da başarıdan söz edilemez. Seyirci çokluğu, oyun çokluğu gibi başarılar bence patetik. Gerçek başarı, sahnelerde görülen oyunun niteliğiyle olmalı. Bu nitelik seyirciyi cezbeden de bir nitelik ola caktır. Eğer bahsettiğim "oyun geleneği" zeminine oturtulmuş bir tiyatro yapıyor sak tabii. Samuel Beckett'in oyunları örneğin. "Biz Beckett'le pek buluşamıyo ruz. Zaten Avrupa'da da seyirci kolay kolay onunla buluşamıyor." diyerek sıyrılmamız yanlış. Bunlar bahane, bizi kurtarmıyor. Beckett'le buluşabilmenin mutlaka bir yolu vardır. Geçenlerde, Cumhuriyet gazetesinde "Godot'u Beklerken"İ hapisanedeki insanların çok başarılı oynandığına dair bir yazı vardı. Doğrudur. Burada sor mamız gereken soru, "Batı'daki konseptlere benzer bir yapıda mı tiyatro yapılmalı?" yoksa, "içinde neler olmalı ki, bizim insanımıza yakın gelsin?". Çünkü Beckett'in oyunları bu enerjiyi taşıyan oyunlardır. Başka bir örnek daha, ülke mizde "Oedipus" 1947'de oynanmış ve bir daha da oynanmamış. Bir daha Oedipus oynayamıyorsunuz, çünkü hep şöyle gerekçeler gündeme geliyor: Oedipus'un eski metni var, halk tutmu yor... Bunlara sığınarak, Oedipus'u 40 yıldır terk etmiş durumdasınız. Gerekçesi,
Kenan Bey, elinizdeki malzeme aynı. Şehir Tiyatrosu aynı, oyuncular aynı, yönetmenler de aynı. Bu değişimi nasıl yapacaksınız? Bir insan yedi yıldır zaten bir metinle alışveriş halindedir,
Peki neden alınmadı? Alınamıyor. Biz biraz savruk mu davrandık? Ya da demek ki tiyatro bulunması gereken yerde bulunamadı. Hasbel kader mi oldu? Çok minik parıltıların, başarıların peşinde mi koştuk bunu söyleyebile cek durumda değilim. Zaten içinde bulunduğum konum bu değerlendirmeyi yapmaya müsait bir konum değil.
Değişimi repertuarla zorlaya caksınız? Repertuarla başlıyorsunuz buna. Bir meseleniz var. Bu kültürel anlamda ve teknik anlamda bir mesele, nitelik meselesi, aynı zamanda da bir ilke meselesi. Bu oyunları çok oynadık dememize rağmen, o oyunlarda anlatılan hiçbir şey gündelik hayatın içinde yok. Shakespeare'in hiçbir öner mesi günlük hayatımızın içine geçmemiş. Kültürel birikimden bahsedi yorsunuz. Evet, tam anlamıyla. Kültür toplumuna dönüşüm, mutla ka ve mutlaka kültür adamlarının doğru ve ciddi önermeleriyle olur. Bizde tam tersi, bir moda takip ediliyor. Bir zamanlar olumlu olan şeyleri bir kere daha yargılayabilirsiniz, ama biz bunu yapmıyoruz. Biz kabul edilmiş her şeyi bir kez daha kabul ediyoruz. Bence bun ların üzerinde konuşmak gerekli, belki o zaman ayak larımız biraz daha yere basar... Tabii ki sanat çok nesnel bir şey. Luc Bondi'ye göre şudur, Peter Zadek'e göre de budur... Biz bütün bu meselelere çok duyarsız yaklaşıyoruz. Biz kendi meselemize döner sek, repertuar belirleme bi rincildi. Üzerinde durduğum diğer sorun, dikkat edersek hep belli bir neslin oyun yazarlarının oyunları gün demde, hepsi hemen hemen 50 yaş civarı oyun yazarları ve mutlaka oyunlarını farklı tiya trolarda görürsünüz. Bunlar, bir dönem Muhsin Ertuğrul tarafından genç olarak desteklenmiş, oyunları oynanmış insanlardır. Aradan geçen 50 sene sürecinde oyun yazarları boşluğu var Türkiye'de. Yani, oyun yazarları pek desteklenmedi.
İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda, Kenan Işık'ın rejisi ile bahnelenen "Abdûlcanbaz" oyunundan bir sahne.
konuda çok ciddiyiz. TAL bu tiyatroya çok yakışıyor.
gelenekçilikten bahsediyo rum.
Misafir oyuncu, yönetmen, sanatçı kavramına nasıl bakıyorsunuz?
Şu anda içiniz rahat mı? Yoksa huzursuz olduğunuz, sıkıldığınız konular var mı?
Ben özgürleşmekten yanayım, Mutlaka misafir sanatçılarla çalışılmalı. Bu çok önemli bir şey. Bazen fiziksel özellikleri nedeniyle dışarıdan oyuncular alınır. Aynı şekilde, "şu oyunculuk türüne daha yatkın oyuncularla çalışmak istiyorum"da, bir o kadar geçerli bir nedendir, benim için.
Başarı ya da başarısızlık halkın, eleştirmenlerin bize yansıtacağı bir şey olacak. Burada tabii ki son derece demokrat olmaktan ve işi sahiplerine bırakmaktan başka çıkar yol yok.
a
Gereklidir, mukakkak. Tüm bu bahsettiğim düşüncelerin uygulanabilirliği için, biraz önce söylediğim gibi insan ların bir anlamda deneyselliğe meyil etmeleri ya da düşüncelerini değiştirmeleri gerekiyor. Bunun için degerçek bir kıyaslama gereke cek öncelikle. Modern oyun culuğun sahnedeki yansımasıyla, gelenekçi oyun culuğun sahnedeki yansımaları biraz çatışmalı. Ve seyirci mutlaka tercihini yeni olandan, çağdaştan yana koyacaktır. Ancak, bu zorla dayatarak yapılacak bir şey değil. Beklan Algan, bu konuda yeri doldurulamaya cak biri . TAL'İ terk ederse, orayı dolduracak nitelikte biri var mı, bundan emin değilim. Bir Genel Sanat Yönetmeni olarak bu konuya ciddi anlamda destek vermeyi düşüyorum, çünkü benim inancımla çok paralel bir anlayışta çalışıyor, TAL. Ama bunun yolu ve yöntemi ne olmalıdır? iki aydır, Beklan'la konuştuğumuz konu, yol ve yöntem üzerine. Bundan sonra ne yapılmalı ki, bu Şehir Tiyatrosu oyuncularının performanslarına yansısın. Bu
pe cy
Bence, metni olmayan tiyatro da çok tuhaf bir tiyatro olur. Yerli metinlere de ihtiyaç var, bu anlamda. Yeni yazar yoksa, çağdaş yerli metinlere nasıl ulaşacağız? Bir sürü yarışma oluyor ve genç yazarlar oyunlarını sunuyor lar, ödül alıyorlar ama bu oyunlar hiç oynanmıyor. Bence bu da bir repertuar politikası olabilir. TAL 'in bu yeni dönemde özerkliği ne konumda ola cak? TAL'a ait politikanız neler?
TAL çok ciddi bir kurum. Şehir Tiyatroları'nın mutlaka bir araştırma laboratuarı olmalı. Üstelik benim tiyat royla ilgili şikayetlerim ve senin "peki değişim nasıl ola cak" diye sorduğun, bu "nasıl olacağın" çözümlerinin yeridir, TAL. Çağdaş oyuncu luk dedik durduk, TAL'in de çalışmaları buna yönelik olmalı. TAL çok iyi bir düşüncedir, insan malzeme si, eğitici kadrosu zengindir. Sizce işlevini yerine getire biliyor mu? Şimdi, "TAL gerekli mi?"
Şehir Tiyatrosu gelenekçi bir tiyatro mu, sizce? Elbette, çünkü Şehir Tiyatrosu'nu özgün kılacak olan 2500 yaşındaki kentin dünyaca kabul edilmiş bir ti yatrosuna dönüşebilmesi için kendine has konumu, geleneği olması lazım. Bu anlamda gelenekçi sözcüğü çağdaşlığa ters düşmüyor. Gelenekçi sözcüğüne biraz özen göstermek istiyorum. Çağdaş bakışı ve geleneği içinde barındıran bir sözcük. Geleneği çağdaşlık olan bir
Yani, oldukça alçakgönüllü davranıyorsunuz ? Mümkün olduğu kadar elim den gelen yardımı, sözünü ettiğim tiyatronun oluşabilmesi için yapacağım. Şunu bile yaptım, Behiç Ak'ın iki yıl önce reddedilmiş "Ayrılık" diye bir piyesini Repertuar Kurulu'na yeniden soktum, çünkü bir rejisör geldi, bu benim iki yıllık bir projem ve sahneye koymak istiyorum, dedi. Yani rejisörebu kadar inanıyorum. Ben, şu anda yalnızca insanlara çok rahat ve demokratik bir ortamda tiyatro yapabilmeleri için olanaklar sağlıyorum©
21
BAKIŞ
ÇOCUK TİYATROLARI DA PERDELERİNİ AÇIYOR
Nihal Kuyumcu
yöneltilen sorulara beklenmeyen yanıtlar vererek diğer çocuk ların rahatsız olmalarına neden oldular. Her ne kadar yönetmen oyunu sahnelerken küçük seyircileri düşünerek dekor, kostüm, müzik, ışık, dans gibi öğeleri yoğunlukla kullanmışsa da küçük bir çocuk için uzun sayılabilecek dialoglar ve hareketsiz sahneler kolaylıkla dikkatlerinin dağılmasına neden oluyordu. Ayrıca çocukluk dönemlerinde yapılacak bir hata, çocukta ömür boyu atamayacağı önyargılar geliştirmesine neden olabilir. Örneğin ilkokul çağındaki çocuklar sahnede daha aktif, gürültülü, hareketli şeyler görmekten zevk alır. Ama aynı görün tüler 3-4 yaşlarındaki çocuğu korkutur, onun paniğe kapılmasına neden olur. Öte yandan çocuklar son derece acımasız seyircil erdir. Beğenmedikleri, ilgisini çekmeyen konuları, anında tepki vererek belli eder, başka şeylerle ilgilenirler. Böyle bir durumda çocuk yapacağı hareketlerle diğer çocukların da ilgisini dağıtacaktır. Bu nedenle oyunlar hazırlanırken mutlaka bir alt sınır, hedef kitle belirlenip oyun ona göre oluşturulmalı ve ilan larda mutlaka duyurulmalıdır. Böyle bir saptama aynı zamanda yönetmene de kolaylık getirecek, hangi kitleye ne gibi bir iletiyi, nasıl vereceği konusunda daha bilinçli, daha etkin olmasını sağlayacaktır.
pe cy
a
Çocuk tiyatrolarına yapılan yatırımın geleceğin tiyatroseverine, Türk tiyatrosuna ve en önemlisi ülkemizin geleceğine yapılabile cek en köklü yatırım olduğu bir gerçektir. Daha güzel bir Türkiye'yi ancak sanata duyarlı nesiller yetiştirerek oluşturabiliriz. Öte yandan oyuncusuz bir tiyatro gibi seyircisiz bir tiyatro da düşünülemez ve gelecekte bugünkü seyirci ve salon sıkıntısı tartışmalarının sürmesini istemiyorsak bugünden kolları sıvamalı, çocuk tiyatrosuna gereken önemi vermeliyiz. İstanbul'da ödenekli tiyatroların hepsi, özel tiyatroların ise bazıları cumartesi, pazar günleri sabah saatlerinde perdelerini çocuklar için açıyor ve hepsi de oldukça dolu salonlara oynuyor. Gazetelerde diğerleriyle birlikte düzenli olarak duyuruları yapılan çocuk oyunları sezon boyunca sergilenmekte. Ancak bu oyunlar İstanbul'da yaşayan çocukların ne kadarına ulaşıyor ve ne kadar etkin. Eksikler var mı, varsa neler? Yapılanlardan yola çıkarak şimdilik sahneleme ve oyun metni dışındaki fiziksel koşulları ird elemek, bazı saptamalar yapmak belki daha etkin bir çocuk tiya trosu için yol açıcı olacaktır. Çocukların gerek fiziksel, gerekse psikolojik yönden yetişkinler den çok farklı oldukları hatta kendi aralarında da yaş gruplarına göre ayrılıklar gösterdikleri herkesin bildiği, özellikle ilgi alanı çocuk olan kişilerin daha iyi bildiği bir gerçektir. Örneğin bir anne baba çocuğuna kitap alırken onun genel durumunu, yaşının özelliklerini göz önüne alarak kitap seçer. Çocuğu eğer 3-4 yaşlarındaysa az yazılı, çok resimli, 10-11 yaşlarındaysa daha az resimli, çok yazılı ama yazıları çok küçük olmayan kitapları seçer, çünkü bilir ki 3 yaşındaki çocuk az resimleri olan bir kita ba ilgi göstermeyecektir. Bu, çocuğun kitapla birebir ilişki kur ması ve kitabı sevmesi açısından önemli bir noktadır. Kitap seçiminde önemli olan bu nokta aynı şekilde tiyatro için de geçerlidir. Peki bir anne baba ya da yetişkin, çocuğunu götüreceği oyun hakkında ilanlarda adından başka hiçbir açıklama göremezse çocuğunu tiyatroya götürürken seçimini neye göre yapacaktır.? Çocukların 3 yaşından itibaren tiyatroya götürüldüklerini düşünürsek 11-12 yaşlarına kadar olan çocuk larla birlikte aynı oyunu seyretmelerini beklemek, 3 yaşındaki çocuğa çok yazılı, az resimli bir kitaba ilgi göstermesini, onu sevmesini beklemekle aynı anlama gelmez mi? Üstelik çocuk evinde kitabı sevmezse bir kenara atar, başka bir kitaba ya da oyuncağa yönelebilir ama tiyatroda oyun boyunca orada otur mak zorundadır. Örneğin Shakespeare'den uyarlanan ve çocuk oyunu olarak sahnelenen "Bir Gece Masalı", ilkokul sıralarından itibaren yaş gruplarının ilgi ile takip edebilecekleri özelliklere sahip bir oyun. izlediğim bu oyunda, afişte bu konuyla ilgili hiçbir açıklama olmadığı için oyuna getirilen 3-4 yaşlarındaki küçükler, oyun boyunca yüksek sesle konuşarak, salona 22
Üzerinde durulması gereken bir başka önemli nokta ise çocuk oyunlarıyla ilgili hiçbir broşür ve tanıtım kitapçığının olmaması. Biletle birlikte oyunu anlatan, çocukları oyunu seyretmeye hazırlayan resimli kitapçıklar, oyundaki bazı noktalara ilgilerinin yoğunlaşmasını sağlayarak, amaç ve vereceği mesajı daha belir gin hale getirebilir. Yine bu kitapçık içinde yer alan bir anket sayfası, oyuncuların yardımıyla, oyunun bir parçası haline getiril miş bir bölümle yanıtlanarak çıkarken toplanabilir. Alınan yanıtların değerlendirilmesi, daha sonraki oyunlarda yol gösterici olarak çocuk tiyatrosu açısından olumlu gelişmelere yol aça caktır. Benzeri çalışmalar İBŞT bünyesinde kurulan çocuk tiyatrosunun ilk yıllarında yapılmış. Küçük seyircilerle iyi bir ilişki kurulmasına yönelik amaçlarla çıkarılan "Çocuk Tiyatrosu" isimli dergi başlangıçta bilet yerine verilirken zamanla para ile satılmış. Arka kapaklarında yer alan yalnızca çocuklar için bir kişilik bilet yerine geçen parça bir sonraki oyuna ücretsiz girmesini sağlaması çocukları tiyatroya çekmesi açısından önemlidir. Yine bu yıllarda basılan dergilerin arka kapaklarında yer alan, oynanan oyunları ve genel olarak çocukların eğilimlerini, isteklerini saptamayı amaçlayan anketler, çocuk tiyatrosu çalışmalarının bilimsel bir temele dayandırılmak istendiğini göstermektedir. Ancak 1937 yılından sonra çocuklara "Türk Tiyatrosu" dergisinden bir sayfa verilerek bu derginin yayını kesilmiştir, ama diğer dergi kadar yeterli ve yararlı olmamıştır.
Shakespeare'den bir çocuk oyunu olarak uyarlanan "Bir Gece Masalı"ndan bir sahne
salonları açısından yaklaştığımızda yine sorunlarla karşı karşıyayız. Ölçüleri yetişkinlere göre yapılmış kocaman bir koltuğa gömülmüş, büyük bir salonun (Örneğin Fatih Reşat Nuri sahnesinin) en arka sırasında oyun seyreden 5-6 yaşlarında bir çocuk düşünelim. Sahnedeki oyun ne kadar cazip olursa olsun vereceği dikkat en fazla 5-10 dakikadır. Ayrıca oyuncunun da büyük bir salonun en arka sırasında oturan çocuğa ulaşması olanaksızdır. Bir de oturan bu çocuğun önünde oturan bir başka anne babanın arkasından sahneyi görmeye, oyunu takip etmeye çalıştığını düşündüğümüzde çocuğun oyuna ulaşmak için ne kadar çok engel aşmak zorunda kaldığı daha iyi anlaşılacaktır. Bu çok basit yerleştirme sorunu bile rahatlıkla gözardı edilmekte dir. O nedenle çocuklar için, onların ölçülerine uygun küçücük, ama sahne donanımı olarak eksiksiz, oyuncularla seyircilerin neredeyse bire bir ilişki kurabilecekleri salonların yapılması, ekonominin gelişmesi ile bağlantılı olduğu sanılan Türkiye'de birçok köklü değişikliğe, ilerlemeye atılacak adımlarda önemli bir etken olacaktır. Şehir merkezlerinde yapılacak bir tane büyük bina yerine her semtte, çocukların kendi kendilerine de gidebile cekleri küçük merkezlerin oluşturulması, hatta semt ilkokullarında, salonlarının bu fonksiyonlara göre donatılması düşük maliyetli çözümler olarak görülebilir.
cy
a
Dünyada çevrilen çocuk filmlerinin hemen ardından o filmlerle ilgili çocuk kitapları, oyuncaklar piyasaya sürülmekte. Ticari kaygılarla yapılan bu çalışmalarla aynı zamanda çocukların ilgi lerinin uzun süre o film üzerinde yoğunlaşmasını ve unutma masını sağlamakta. Çocuk tiyatrosunun bir amacı eğitmek ise bir diğer amacı da tiyatronun sevdirilmesi, çekici bir yer haline getir ilmesi. Böylelikle yarının seyircisinin oluşturulması. Çocuğun, seyrettiği bir oyunun çıkışında kahramanın kullandığı bir şapkayı, bir tacı ya da bir hayvanın başlığını edinmesi, elinde tutması, his setmesi, onu evine gittikten sonra bir süre daha yaşatmasına neden olacaktır. Çok basit materyallerden oluşturulmuş bu ve benzeri aksesuarlar çocuğun tiyatroyu daha çok sevmesine, yaşamasına yardımcı olacak, zevkle, heyecanla gitmek istediği bir yer haline gelecektir.
pe
Çocuk oyunlarında rol almak, oyuncular için, seyircilerinden dolayı özel bir bilgi ve birikime sahip olmayı gerektirir. Oyuncuların bu alanda uzmanlaşmaları, üzerinde durulması gereken çok önemli bir konudur. Özellikle ödenekli tiyatrolarda, yönetimin zoruyla bir çocuk oyununda görev almak bazen bir ceza bazen bir angarya olarak görülebilir. Eğer oyuncunun çocuklarla çok yakın ilişkisi yoksa ya da bu ilişki sadece oynaya cağı oyunla sınırlı ise hele hele bir de bundan hoşlanmıyorsa mutlaka salona yansıyacak durumlar oluşacaktır. Günümüzde sahnelenen bazı çocuk oyunlarında böylesi örneklerle, nefret ederek oynayan sanatçılarla karşılaşıyoruz. Herkes çocuklarla bir likte olmaktan hoşlanmayabilir. Bunu zorlamak bizlerin sandığından daha çok şeyin farkında olan çocuklar açısından sakıncalar doğurur. Oyuncular isteyerek oynadıkları zaman bu durum mutlaka oyuna da yansıyacak, çocuklara daha çok şey verecektir. Ayrıca oyuncu, çocuklarla birlikte olmaktan hoşlansa bile deneyimi yoksa, anında tepki veren çocukların karşısında zor anlar yaşayabilir. Bütün bu durumlar göz önüne alındığında oyuncuların daha yolun başında eğitim sırasında branşlaşmaları söz konusu olabilir. Oyuncuların isteyerek kendi seçimleriyle konuya profesyonelce yaklaşmaları, çocuk tiyatrosunu bugün olduğu yerden çok daha iyi bir yere taşıyacağı muhakkaktır. Hatta bu konuya daha geniş bir açıdan bakarak aynı yaklaşımları yönetmen, kostüm-dekor gibi konularda çocuk işin içine girdiği zaman ne gibi değişikliklerin yapıldığı göz önüne alındığında bu beklentilerin hiç de lüks olmadığı anlaşılacaktır. Konuya tiyatro
Okul yöneticileri, çocukları gruplar halinde tiyatroya götürmek istedikleri zaman çeşitli engellerle karşılaşırlar. (Bazı bürokratik işlemler, izin, ulaşım aracı temin etme v.s.). Kimi aileler ise yaşam mücadelesi içinde böyle bir etkinliğe çeşitli nedenlerle ilgi gösteremiyorlar. Bu durumda tiyatrolar küçük gruplar oluşturup özellikle ulaşım sorunu olan kenar mahallelerdeki okullarda ya da şartları zorlayarak oluşturulmuş meydanlarda ve kahvehanel erde, çeşitli mekânlarda seyircinin ayağına giderek daha büyük kitlelere ulaşamaz mı? Böylece oyunlar hem daha çok sayıda çocuğa ulaşır. Hem de İstanbul'da yaşamalarına karşın hayat larında hiç tiyatro görmemiş çocukların hatta yetişkinlerin tiyatro ile tanışmaları sağlanır. Yukarıda dile getirdiğimiz eksiklikleri, Avrupa'da çocuklarına değer veren birçok gelişmiş ülke artık yaşamıyor. Bugün gelişmiş ve sorunlarının büyük bir bölümünü çözmüş olmasında bu eksik likleri zamanında görerek gidermesinin payı elbette çok büyük
23
cy a
pe
Yepyeni bir anlayışla, müzik dünyasının öncüsü olmayı hedefleyen Metropol FM, Türkiye'de piyasaya çıkacak albümleri ilk kez radyo dinleyicilerine sunmanın heyecanını ve bu alanda tek olmanın iddiasını omuzluyor. Metropol FM, YENİ TUTKUNUZ
ÇOK UZAKLARDA ARAMAYIN, 103'TEYİZ...
pe
cy
a
DOSYA
SANAT İNSANIMIZIN GÜNDEMİNDE Zafer ErgiN O'lı yıllardan beri tiyatronun içindeyim, özellikle de Devlet Tiyatrosu'nun. İki yıl gibi kısa bir zaman dilimindeki (İstanbul devlet Tiyatrosu Sanat Yönetmenliği) görevini saymazsak, çalışmalarım bütünüyle ve özellikle oyunculuğa dayalı, emektir ki 60'lı yıllardan beri ilgim oyun luk sanatı. İlk kelimeyle söyleyebilirim ki ülkemizde sanatsal Değişim" olarak kabul edilebilecek bir değişim varsa bu asla "Sanatsal gelişim" görüntüsünde değil.
HIZLA UZAKLAŞIYOR
Bir tiyatro oyuncusu olarak ülkemizin tiyat-ro alanında -Tiyatro sayısı, sahne sayısı, seyirci sayısı vs.- bulunduğu konum la bulunmasını dilediğimiz konum ve geçmiş dönemlerdeki konumu arasında üzücü gerilemeler görüyorum. Devlet Tiyatrosu'nun Türkiye'nin 8 ayrı kentinde tiyatro açması, seyirci sayısının artması anlamına gelmiyor. Örneğin; Bursa'nın nüfusunun o günden bu yana 7-8 katı art masına karşın 60'lı yıllardan beri, Bursa'da bir tek tiyatro perde açabilmekte.
Kısacası değişik nedenlerle tiyatro ve genelde sanat, ülke insanının günde minden yavaş sayılamayacak bir hızla uzaklaşmaktadır. Özellikle bu durumun üzerinde bütün tiyatro-sanat uğraşısı içinde olanların titizlikle durması, düşünmesi, çaba göstermesi gerektiği inancındayım. Eğer tiyatro ve sanat sevgisi insanlara damardan şırınga edilebilseydi, OYUNCU LUĞU bırakır, SAĞLIK MEMURLUĞU yapardım
DOSYA
KENDİ KENDİMLE KONUŞMALAR
Ayla
Algan
Sordum kendime, dedim ki; Ayla Algan çağdaş yazar, çağdaş rejisör, çağdaş oyuncu nerede yetişebilir? Ödenekli ti yatrolarda mı? Konservatuvarlarda mı? Özel okullar, özel tiyatrolarda mı?
cy a
Sordum kendime; ödenekli tiyatrolarda mı? -Hayır... Kocaman bir hayır. -Neden? Dedim ki; yaratıcı sanatçıların yaratma cesaretini oynayacakları salonun konu mu ve çalışma saatlerinin azlığı kısıtlar, çorap söküğü gibi tiyatro sanatının öteki dallarına sarkar. (Dekor, mekân anlayışı, obje, kostüm,müzik, ışık) sirayet eder ve bir örümcek gibi sarar; yazarın imgeleri ni, rejisörün sahneüstü senik devinimleri ni, oyuncuların beden dili tin varlıklarını ve seyirci ile ilişkilerini olumsuz kılar.
pe
Sordum kendi kendime, dedim ki; kızgın mısın Ayla? -Evet, kızgınım. Ya! Ayla koskoca Türkiye'de, vatanımda Beklan Algan'ın kurduğu Tepebaşı Deneme Sahnesi yıkılıp otomobil parkı olduğundan beri Şehir Tiyatroları'nın Deneme Sahnesi kalmadı ve olmadığı için de kimse rahatsız değil. Beklan'ın dışında. İşte, bundan dolayı kendi kendimle konuşmaya başladım. Ve yabancılaştım kendime, işçiler gibi. iş, işçinin kendisini, gerçekleştirecek, bütünselleştirecek yerde onu kendi kendisinden uzaklaştırır. Aynı oyuncu gibi. Sordum kendi kendime; nasıl? ZONEFABER (yapan eden insan) kavramına göre araç yapan, bilen, insan. Çevreye uyum sağlayan insan, demektir. Bu bağlamda çağdaşlık: Buhar çağı, elektrik çağı, teknoloji çağı, bilgisayar çağı... Multidisiplinler... inter disiplinlerse; Anxiete çağı, bunalım çağı, yabancılaşma çağı (Bizim çağımız). Onun için işçi ve oyuncu çalışırken çalışmaların dışındadır. Onların özsel varlıklarına ait değildir yaratmaları. Oyuncunun yazar tiyatrosu, rejisör ti
26
yatrosundaki konumu gibi. Oyuncu burada 5 duyu tamamlayıcısı yazarın rejisörün imgelerinin kölesi olur ve prodüksiyonlar ürer ürer ürer... Sordum kendi kendime; nasıl bir üre timdir bu dedim. Endüstri sisteminin getirdiği, ardında düşünselliği olamayan medya tarafından en çok beğenilen, tutan, eğlendirici, kendi kültüründen yoksun benzetmeci tiyatro, batı taklitçisi tiyatro. Tiyatroda ritüellerden yoksun olan seyir ci nasıl kendi ritüelini dinlerde aramasın? Fransa'da yüzyıl önce kurulmuş bir sanat ve sanatçılar sendikası var. Sendika diyo rum ha! Düşünür, sanatçı, tiyatrocu değil! Sendika. Sordum kendi kendime; ne yapıyor? Dedim ki, müzisyen, dansçı, operacı, ti yatrocu, sinemacılara normal ağır işçi sigortasını ödettirdikten sonra (ve daha az iş günü saydırttıktan sonra) sanata ve yaratılan yeniliklere sahip çıkıyor. Ve ikin ci bir sanatsal sigorta hakları koruyan sigorta yaratıyor. Her satılan boş kaset, video kaset, tiyatro bileti, sinema bileti de bizim belediyeye giden eğlence rüsumu gibi bir parçacığı sendikaya gidiyor. (Eee, boş kasetleri kimler doldu ruyor ki!). Bu parasal fonlar değişik bir film çekmek isteyen gençlere alt yatırım olarak parasal destek oluşturuyor. Eğitim veriyor. Dans yaşını geçen dansçılara koreografi dersleri aldırarak öğretmen yaratıyor. Şan hocası yaratıyor. Çalgı çalan müzisyenlere beste dersleri aldırtıp besteci kılıyor. Yaratıcı ve çağdaş olabilme olanağını genç yaşta kazanan sanatçılar hayatları boyunca küskün, bıkmış, niye? Sanatçı oldum diye! Hayıflanacağına, kendilerine yabancılaşacaklarına, sevecen araştırmacı düşünür ve yaratıcı gençlere yol gösteren, onlara yeni, özgür dünyalar açan yaratma eylemlerini sevgi ile izleyen görkemli insanlar ve yaratıcı sanatçılar oluyorlar. Yetiştiriyorlar da.
pe cy a
Bense zavallı Ayla, çalıştığım kurumda kapı aralığında süzgün suratlı, kaygılı, iki ay içinde, günde dört saatlik prova ile oyun çıkaracak oyunculara kapkaç, ayaküstü malzeme yetiştiriyorum. Lafın gelişi değil ha! Gerçekten kapı aralığında. Oyun türlerinin, estetik göstergelerinin farklılığını teksten göste rime uzanan yaratıcı oyuncu çalışma sis temlerini ses, öritmi, ilişki proksemetri, anotomi, ses, beden merkezlen, beden dili ile tekstin diyaloglarındaki farklılıkları kapı dibinde üşenmeden anlatıyorum. Türk rejisörlerin çoğu sinema televizyon oyunculuğu arar oyuncuda. Tek tür yani realizm, hipper realizm... Onun da sonuna kadar gitmezler ya, olduğu kadar işte. Hayattaki gibi oyna derken (ki bu zor iştir oyuncu için) taklit kişilikler ve klişelerle karşılaşırlar.
Amerikan Tisceh Üniversitesi'nde Troya'yı oynarken methiye olsun diye bizi tanıtırken Grotovski gibi çalışıyorlar ondan yola çıktılar deyince dayana madım, o bizim kültürümüzün simgeleri ni bizden aldı dedim ve bizden yola çıktı. VE BİR ÇALIŞMA SÜRECİ GELİŞTİRDİ. Bizdeki adacık: Beklan Algan'ın İBŞT de kurduğu laboratuvarda interkültürel araştırmalar, karşılaştırmalı mitolojidoğu-batı kavşağında, Türk insanı, Anadolu efsaneleri, meddah, seyirlik oyunlar, orta oyununda oyuncunun ko numu ve görsel tekst yazımı; Türk folk lorundan yola çıkarak savaş oyunları, dans, müzik halk dili ve biçimleri. Bu adacığın içinde çalışanlar: Yaşar Nezih Eyüboğlu, Nadi Güler, Betül Kızılok... Bu araştırmaya başkoymuş Erol Keskin, Haluk Şevket Ataseven, 12 yıldır birlikte çalıştığımız ve felsefelerini bize getiren Süleyman Velioğlu ve İsmail Tunalı'ya müteşekkirim. Süleyman Velioğlu'nun dinamik psikiyatri ve felse fesinin çağdaş insan varlığı kavramının altında yeni bir oyunculuk araştırıldığı İBŞT Araştırma Laboratuvarı'nın ve İstan bul'da gelişen; bu tip çalışmalar yapan bizim çalışmalarımıza yakın duranların hepsinin sayesinde rahat bir nefes ala biliyorum ekmeğimi kazanırken.
pe cy a
Peter Stein hipper realizm estetiğinde koyduğu Cehov'un "Yaz Misafirleri"nde kayın ormanının ağaçları kağıttan değil gerçektir. Kokuları ve renkleri vardır, gerçek bir ormandır. Rusya turnesine git memelerinin sebebi de Rusların biz ağaç kesmeyiz ama benzerini çok iyi yaparız dedikleri içindi. Peter Stein turneyi iptal etti. Neden? OYUNCULARI ORMAN KOKUSUNDAN, RENGİNDEN YOKSUN OLMASIN DİYE.
si... Yoksul Tiyatro... OYUNCU TİYATRO SU.
Muhsin Ertuğrul Hocamız mermer şömineyi ağır, taşınmaz, ama turnelere taşıtmıştı. Kartonpiyerden bir şömine yaptırmamıştı. Niye? Oyuncular gerçekçi oyunlarında dokundukları mermere varsayımla girmesinler diye. Gerçek mer merlere dokunsunlar diye. Rejisörler ha yattaki gibi rol çıkaran oyunculardan o karaktere göre ses istemezler. Çoğu oyuncularımız her rolü kendi sesiyle oynarlar, ihtiyar sesini de klişe taklit yaparak grotesk bir biçimde sergilerler. Eee, nerede hayattaki gibi oyunculuk. Vazgeçtim... Shakespeare'in Leydi Macbeth'indeki uyurgezer tiradını S harfleri üstüne basarak oynanması gerektiğini, Elektra ile Ofelia'nın sesini ayırd etsinler yeter. Kapı arası olmayan adacıklar da var allahtan!... Barba'nın Odin Tiyatrosu, Tiyatro Antropolojisi, Avrasya Tiyatrosu Araştırması ve Oyunculuk Yöntemleri. Grotovski'nin bizim meddah ve ortaoyunundan yola çakarak kinetik enerjiler ve oyuncunun enerji dramaturjisi, İtalya'da bir çiftlikte hâlâ araştırmalarının sürme 28
güzel" ve dolayısıyla sanatlara eğilir. Platon'a göre, insan varlığı, "idealar dünyası" "yeryüzü" ve "toplum"dan oluşan üç sferin bileşkesinde, "var olan" ile "oluş" halinde olanın ilkeleri doğrul tusunda, ayrı nitelikteki iki tözün yeryüzünde birleşmesiyle meydana gelen ve yaşamının doğal ereği "mutluluk" olan bir canlı varlıktır. Platon'un mutluluk sözcüğüne yüklediği anlam "bütünleşme"dir. iki mutluluk türü olduğu gibi iki de bütünleşme türü vardır: Idealar dünyasıyla ölümsüz psişe'nin bütünleşmesi yoluyla gerçek mutluluğa; akıl bilgisi ve ahlâkla donatılmış yeryüzündeki psikosomatik bireyin toplumla bütünleşmesi yoluyla da görece mutluluğa kavuşulur. Görece mutluluktan gerçek mutluluğa ve yeryüzündeki bütünleşmeden idealar dünyasındaki bütünleşmeye varan yol "ölüm"den geçer. Platon için ölüm olgusu bütünlüğün ve yokluğun karşıtı değil, bir üst düzeyde kurulacak bir bütünlüğün oluşumuna olanak sağlayan bir etkendir.
Çağdaşlık Kavramı (Yaratma Eylemi)
5. Platon'un güzel ile ilgili düşüncelerinin kalıtsal etkisi ve yansımaları: 1- Düşünsel budamacılığın, indirgemeciliğin, hiyerarşinin, 2-Akıl ve akıl bilgisi kültünün oluşmasının (R.Deskartes: Cogito ergo sum) (Hegel: İnsan özbilinç'li tinsel varlıktır.) 3- Estetik ve sanat etkinlikleri bir "bilgi" sorunu olması nedeniyle: "Yaratma" eylemi bir bilgi etkinliğidir.
Düşünsel Alandaki Görüşler 1. Yaratma eyleminin varlık alanı: Yaratma "Tinsel varlık alanı" etkinliğidir. 2. Kavramın ortaya çıkışı: Estetik ve sanat etkinlikleri alanında öne sürülmüş, bu nedenle bu alanla sınırlı kalmış, bu alana özgü bir kavram gibi yorumlanmıştır. 3. Tarihsel süreçteki yeri: a) İyi-doğru-güzel sorunsalı düzeyinde Platon ve Aristoteles'in düşünceleri ile başlar. Platon "Mimesis" (taklit-öykünme) kavramını, Aristoteles "Mimesis"e dayalı "Poiein" (yaratma) kavramını öne sürer. b) 18. yüzyıldan sonra, F. Schiller, N. Hartman, F.W.J. Schelling, G.W.Hegel, Th.Vischer, A.G. Baumgarten, B.Croce, Th. Lipps, F. Nietzsche, M.Heidegger'e kadar yaratma bir estetik sorun olarak yorumlanır. 4. Platon "İdealar öğretisi bağlamında
Bilimsel Alandaki Görüşler 1. Psikolojik Alanda Yaratma psişik varlık alanı etkinliğidir. Bilinç ve bilinçdışı alanları arasındaki süreçtir. 2. Yaratma, "doğum" olaylarına ben zetilir. Yaratmanın bilinçdışında ilk etkisi şiddetli ve sarsıcı bir affeksiyonla yaşanır. Ne var ki, canlı varlık, tohumda önceden saptanmış biçimiyle gelişir. Oysa, yaratılan yapıt birçok süreçten geçer. 3. Yaratma sürecinin bilinçdışı habercisi "esin" dir. Esin, bilinçdışının dolaysız ver ilerdir. Bilinç düzeyine kısa süreli çabasız çıkışlardır. Esin kendiliğindenliktir. Bilinçdışının çabasıyla psişik sentezlerin oluşmasına yol açar. Kendiliğindenlik bazen kolay bazen zor oluşur. Ve düş ve dalgınlık anları onu kolaylaştırır. Duygu-düşünce-tasarımın bağlanıp bütünleşmesi. Fikir çağrışımları aşamasında zengin bir kişilik yapısı,
Kişilik Araştırması Süleyman Velioğlu'nun Psikiyatrde kullandığı bu araştırmayı ben oyunculara tekstten yola çıkıp kendi Hamletlerini kendi Ophelialarini araştırıp yapısal analizlere beden ve tin varlıklarına geçirmelerine yardımcı olur diye yeğliyorum.
pe cy
Kişiliğin İncelenmesi I. Psişik Kategori A. Kişinin Psikolojik Gelişme Süreci 1. İd O yaş 3 2. Ego 3 yaş 7 ego 3. Süperego 7 Yaş 12. Süper ego B. Kişinin Psikoseksüel Gelişme Süreci 1) Oral. 2) Anal 3) Fallik 4) OidipalElektral 5) Latent 6) Heteroseksüel C. Savunma Mekanizmaları D. Ego Fonksiyonları II. Tinsel (Geist) Kategorisi. A. Kişinin etik, estetik, moral, egal değerleri. B.Özümlenmiş tarih ve kültür verileri. C. Sözlü dil ve görsel dil özellikleri. D. Yaratmaları. III. Ailesi. A.Kİşinin ana-baba çocuk ilişkileri. B. Uzak-yakın akraba ilişkileri. C. Karı-koca ilişkileri IV. Çevresi. A. Kişinin oyun-okul-işle ilgili ilişkileri. B. Aarkadaş-öğretmen-usta-rehber-lider ilişkileri. C. Özdeşleşmeleri V. Klanı/Gelenek. Görenek ve kültürlerin kişi üstündeki olumlu ve olumsuz etki leri. VI. Toplumu/Tarihsel-kültürel-inançsalsivasal-ekonomik-verilerin olumlu ve olumsuz yansımaları.
a
hayal yeteneği, yoğun iç yaşantı, etkilere açık duyarlılık, fikir ve sistem gereklidir. Bilinçdışına itilmiş kompleks ve konfliktler bireysel yaratma gereçleridir. Süblimasyon yoluyla yaratmanın yapı taşları niteliğini kazanırlar. Bu aşamada "yargı" yeteneği denetiminde sürekli bir "dikkat", sağlam bir "istem" yoluyla "arıtma" ve "yoğunlaştırma" işlemleri başlar. Taslağın oluştuğu bu dönemde "bilinçli" bir çatışma gereklidir. Düş ve rastlantılar bilinçli olarak değerlendirilir. 4. Yaratma, "yaşam itilimleri" enerjisinin ve süblimasyonun rolüyle, kişiliğin ve bilinçdışı içeriklerinin, harmonik bütünleş mesi ve "biçimlenmesi" ile objektifleşmiş bir dışlaşmadır. Bu süreçte bütün varlık kategorileri bir amaç uğruna işbirliği halindedir.
VII. Doğası/Kişinin içinde doaup yaşadığı coğrafi özellikleri. VI. Evrenil/Evrenin kişi üstündeki etkileri. Kişilik Araştırması Yoksa oyuncular edebi tekstlere nasıl katkıda bulunabilirler. O bedeni, o ka rateri nasıl, nerede bulurlar. Üniversiteler ansiklopedik bilgi ezberi yeri değildir. Neyi nerede, nasıl buluru mun bilgi yöntemlerinin öğrenildiği yerdir, insan varlığı "Evrim süreci içindeki biyo
lojik organizmanın üstüne özbilinç potansiyeli ile yaratma potansiyelinin temellendiği yerde ve zamanda yeryüzünde görünüşe çıkan bir varoluş." olmalıdır. Bilebilen ve kurabilen yaratma edimi bütünselleşme isteğini olduğu kadar özgürlük gibi bir insansal isteği de karşılamaya yönetlik tek etkinliktir O S. Velioğlu Yunus Emre der ki: Ete kemiğe büründüm Yunus diye göründüm 29
DOSYA
OYUNCUNUN İNANDIRICILIĞI Fransız yönetmen Ariene Mnouchkine "oyuncu" ile ilgili şunu söylüyor: "oyun cu içi boş ancak etkin bir kaptır." Eugenio Barba da geçen yıl İstanbul'da düzenlediği 'workshop'ta, fiziksel aksi yon için "her türlü olasılığı içinde barındıran boşluk-boş kap"tan söz etmişti. Mnouchkine, "etkin" sözcüğünü özellikle kullanıyor ve devam ediyor: "Oyuncu için bu bir çelişki değil ancak zorluktur. Aynı anda hem içbükey hem de dışbükey olmak zorundadır. Etkiyi içine almak için içbükey, tepkiyi dışa ver mek için dışbükey." Dışbükey olabilmek için de tek bir silahı vardır; aksiyon, yani tepkisinin göstergesi.
cy a
Nihal Geyran Koldaş
pe
Bu söylenenler oyunculuğun bilinen temel yapı taşları. Ancak sahnelerimize, ya da daha da genelleştirerek de söyleyebiliriz tüm dünyadaki tiyatro sah nelerine bakıldığında oyuncuların büyük bir bölümünün yaşama, çalışma biçimle rine ve sahneleme yöntemlerine bağlı olarak ağırlıklı bir biçimde dışbükey göründüğü söylenebilir. Oyunculukta ve özellikle tiyatro oyunculuğunda "boş kap" boş olmadığı ve gelecek etkiye karşı içbükey olamayacak kadar esnek liğini yitirdiği durumlarda, oyuncunun sahne üzerindeki tek silahı "aksiyonu" yani etkiye tepkisi de "boş", "sahte", "inandırıcılıktan uzak" oluyor. "Aksiyon" yani eylem içinde olmak tek başına hiçbir şey ifade etmez. Eğer kendimizi oyuncu olarak sürekli etkiyi alabilecek durumda birer "boş kaba" dönüştüremezsek, yani kendimizi etkiye açık "durum"lar içine yerleştiremezsek, aksiyonlarımız gerçeklik kazanamaz. Bununsa tek bir yolu var, kendimizi içle rine yerleştirdiğimiz durumlara "inan mak". Bizi aksiyona yöneltecek durum ları yaratıp içimizdeki boşluğa yerleştirmek, onların bizi ele geçirmesine
30
izin vermek, sonra bu ele geçirilişin yarattığı tepkiyi "dışbükey" olarak dışa vurmak yani aksiyona girmek. Bütün bunlar tüm oyuncular tarafından biliniyor. Ancak yine sahnelenen oyun lara ve seyrettiğimiz oyunculara baktığımızda, tiyatronun "inandırıcılığını yitirdiği" görüşününün yaygınlaşması, sinemadan yani bir başka dramatik sanattan çok haz duyan bir seyirci kitlesinin tiyatroyu yapay bulmasını da gözönüne aldığımızda tiyatro genel anlamda inandırıcılığını nerede yitirdiğini bulmak zorunda. Şu soru sorulabilir: Tiyatro ya da herhan gi bir sanat dalı inandırıcı olmak zorunda mı? Burada söz konusu olan inandırıcılık "gerçeklik" ya da "doğallık" anlamında değil, o sanat yapıtını üretenlerle tüketenler arasında yapıtın süresi ile sınırlı, adı konmayan bir önkabul, bir anlaşma, bir uzlaşma olması anlamında düşünülmeli. Sahnelenen yapıtın süresi boyunca seyirci gündelik hali ve dikkat durumu ötesinde sahnede yaratılan atmosfere çekilmeyi ve orada, o boyutta kalmayı kabul ettiğinde, zihninin bir yanı bu duruma muhalif bile kalsa, bu anlaşma sağlanmış demektir. Ancak sahne üzerindeki görsel ve sözlü devinimin iç kurgusunu, oyuncuların et kilenmeleri ve gösterdikleri tepkinin bağlantılarını, nedensellikleri göremeyen seyirci, bir süre sonra yapıtla yaptığı önanlaşmayı bozar ve kendini tümüyle sahnede yaratılan atmosferin dışına çeker. Artık onun için oyuncular, cırtlak seslerle bağırıp tepinen komik kılıklara bürünmüş kadınlar, yerlerde anlamsızca sürünen yarı çıplak adamlar vb.dir. Kullanılan sahne dili gündelik hayatı tıpatıp yansılayan bir doğalcılığa da bağlı olabilir. Tam tersi, yalnızca gündelik
Edward Bond'un yazdığı "Savaş Oyunları'"ndan bir sahne
"görüntüyü kurtarma" üzerine dayalı olması, oyuncuların mesleki eğitimlerine de, bir yapıtı sahne üzerine getirirken kullanılan çalışma yöntemlerine de kaçınılmaz bir biçimde yansımıştır. Oyuncunun mesleki formasyonunda en önemli öğe olan iç dünyasını keşfetmek, düş gücünü harekete geçirme, gerçek tepkilerini açığa çıkarma, jestlerini gün delik hayatında edindiği yapay süslerden arındırma ve "nötr" halini bulma çalışmalarına önem verilmediği görülmektedir. Oyuncular kendi gerçek gizli güçlerini keşfedemeden başka karakterleri dıştan giyinmek, nedenselliği olmayan jestlerle ve tonlamalarla süslen mek durumunda kalıyorlar. Oyuncunun bir aksiyon öncesi "çıplaklığı", "yalınlığı" "içi boş kaplığı" daha eğitim sürecinde yok olup gidiyor.
pe
cy
haraketlerin çok ötesinde kullanılan beden diline dayalı soyut bir yapıya da sahip olabilir. Burada inandırıcılık oyun cuda başlar, oyuncuda biter. Oyuncu yukarda belirtilen içini boşaltıp doldura bilirle esnekliğine sahipse, kendini etki lere açık tutup, tepkisini aldığı etki ölçüsünde (ne az ne de fazla) verebili yorsa, hayal gücünü çalıştırma formas yonu sağlamsa, en akla aykırı ya da komik gelen biçimlerde ve devinimlerde bile seyircisi ile bağını kopartmaz. Seyirci de yapıtın başında yapılan anlaşmaya sonuna kadar sadık kaldığı gibi, yapıtın bitiminden çok sonra bile, belleğinde yapıt ile ilgili kalan izlenimler oyuncunun hayal gücünün onda yarattığıdır. Oyuncunun ve dolayısıyla sahne yapıtının inandırıcı olabilmesi için ne yapmak gerekiyor? Bu sorunun yanıtı üç çatallı: 1- Eğitim-formasyon, 2- Çalışma yöntemiyönetim, 3- Etik-kişilik.
a
ile arasında ya çok mesafe olan ya etkisi altında kaldığı bir başka oyuncuyu yansılayan ya da alıştığı bir forma sıkı sıkıya bağlanarak kendini güvenceye almaya çalışan, içselleştiremedikleri mizansenleri "sahne üstü devinimleri(!)" ile gerçekleştiren oyuncular ve dolayısı ile çok seyrek, uçucu bir atmosfer oluşmasına neden oluyor.
Aslında bu inandırıcı olma sorununun üç dalda da çözümünde karşımıza çıkan en önemli engel 1990'larda yaşıyor olmamız ve Türkiye'de yaşıyor olmamız. Yalnız ülkemiz için değil tüm gezegeni miz için bu çağ bir "olma" değil "görün me" çağı. Devir "imaj" devridir. Bunun dışında tüm eğitim ve yaşama sis temimizin özellikle son yirmi yılda
İkinci aşamada çok kısa süren prova süreçleri ile ortaya çıkan yapıtlarda seçilen çalışma yöntemi, yönetmenlerin oyuncunun gerçek tepkilerini araştırma fırsatını bulamadan mizansene yüklen mesi, oyuncunun rolüyle gerçek bağını araştıramadan rolün bir forma oturtul ması ve oyuncuların sahne üzerinde, öncesinde ve sonrasında mesleki (dostluk değil) bağlarının yeterince güçlü olmaması, sahne üzerine çoğu kez rolü
Oyuncunun inandırıcılığının sağlanmasında son ve en tartışmalı öğe; etik-kişilik. Oyuncunun ahlâkı. Oyuncu dürüst olmalı. Bu ilk bakışta çok gülünç bir önerme. Evet ama herkes zaten dürüst olmalı. Hayır, buradaki dürüstlük gündelik kullanımdaki dürüstlük değil. Herhangi bir sanat üreticisinin yapıtlarını ahlâki durumundan bağımsız ele ala bilirsiniz. Önemli olan ürettiği sanat yapıtındaki içtenliğidir. Ancak oyuncu nun sanat nesnesi, enstrümanı kendi sidir. Oyuncu kendi bedenini, sesini kul landığı gibi sahne üzerinde o anda ve seyircinin tanıklığında kendi yaşam anlarını, geçmişini, tüm ruhunu da kul lanır. Beden ve ses kullanımı teknik çalışmalarla gelişebilir. İmge gücünü kul lanmak da çeşitli çalışmalarla geliştiri lebilir. Ancak her gece aynı anları aynı gerçeklikle oynamanın teknikle bir ilgisi yoktur. Bunun etikle bir ilgisi vardır. Oyuncu sahne üzerinde, gündelik hayatında hiç olmadığı kadar kendini soymak ve çıplaklıkla ortaya sermek zorundadır. Oyuncunun dürüst olup olmaması bu noktada başlar. Çünkü ne kadar keskin gözlü ve duyarlı olursa olsun, hiçbir seyirci oyuncuda böylesi bir saydamlığa varamaz. Bu noktada oyun cu kendi oyunculuk etiği ile baş başadır, oyuncu, hayatı ve insanları kavrayışını, kendini toplumun bir parçası olarak nasıl gördüğünü, toplumsal ve bireysel yük lerini, tüm ruhu ve düşünselliği ile apaçık orada, sahnede ortaya koyacaktır. Bedeninin en küçük devinimi, sesinin en ufak bükümü bize onun bu çıplaklığından bir parça taşıyacaktır. Seyirci de bu açıklığa, bu kendini içtenlik le ele verişe karşı kendi gündelik savun ma sistemlerinden, örtülerinden sıyrılma cesaretini gösterecek ve her ikisi, (oyun cu ile seyirci) tiyatro denilen şeyi (çok ender olarak gerçekleşse bile) bir mucize haline getiren o paylaşma ve aydınlanma anını yaşayacaklardır. Tarihinin başlangıcından bu yana da tiyatro bun dan başka bir şey değildi zaten
31
DOSYA
ÖNCE BİREY SONRA
SANATÇI
N a d i G ü l e r Yaratıcılığın tarihsel bağlamda inandırıcı bir biçimi olması gerekir. Yazılan son şiir, bir dilin başlangıcından beri var olan bütün değerleri içerir. Dolayısıyla yaratıcı uğraşın inandırıcı olabilmesi için bütün tarihsel değerleri temsil etmesi gerekir.
pe
cy a
Endüstri toplumu ilişkilerine baktığımızda, gelişen iletişim araçlarının aksine, bireyin yanlız kalmak isteyişine tanık oluruz. Makineleşmenin ve teknolojinin giderek büyüdüğü çağımızda, birey bu doğal olmayan ortamdan uzak durarak, kendini korumayı amaçlamaktadır. Bu kendi gerçeklerini korumak gereksinimidir. Bunun sanatsal anlamdaki karşılığı da, özünde, yaşadığı gündelik yaşamın eleştirisini getirmekle birlikte, birey kimliğini koruyan yaratıcı sanatçının, ken dini daha çağdaş ifade etmeye çalışma ihti-yacıdır. Bu ilişkiler postmodern çağ ile eşzamanlılık gösterse de, gerçek - yansıma/özne-nesne ilişkilerinin üzerine giderek, aslında modern çağın özeleştirisidir. Zaten biraz geriye baktığımızda
modernizmin ilkelerinin oluşmasıyla, endüstri çağının gelişmesinin eşzamanlı lığını görürüz. 18. yüzyıl tiyatrosunu yapan kurumların var olduğu günümüzde, daha çağdaş anlamda bakarsak, tiyatronun yan öğeleri sayılan tasarım, müzik, mekân ve seyirci ilişkilerinin öne çıkıp, bambaşka çağdaş ve yaratıcı sorunsalları doğurduğunu bili yoruz. Performatif ilişkilerin çözümlenmeye çalışıldığı günümüzde, oyuncu önce birey, sonra da sanatçı olarak, kendi gerçeğinin farkına varmak ihtiyacındadır. Zaten çağdaş sanatın gereksinimlerine baktığımızda, kendi etik problemlerini çözmenin üzerine gittiğini görürüz. Yaratıcının, yani öznenin, kendi gerçeğini göstermesi ihtiyacı, sanatçının kendisiyle karşılaşabildiği anlardaki inandırıcılığıyla ilişkilidir. Sanatçının bireysel ve evrensel anlamda kendini koyduğu yerde başlar sanatçılığı. Bozulmuş çağın farkındalığıyla, sanatçı kendine farklı sorgulama alanları kurar. Ruhsal, düşünsel ve fiziksel olarak 'zinde' olan sanatçı, kendisini (biraz da) evrenin merkezine koyarak eleştirel mantığını işletmeye başlatır. Bu anlamda tiyatromuzun yaşamımızdaki rolünü düşünmektense, yaşamın tiyatro daki işlevini düşünmekte fayda vardır. Bu da özgürlük ve yaratıcılık ilişkisini hemen gündeme getirir. Tam da bu noktada konuyu biraz daha sıkıştırıp; tiyatrodaki tüm öğeleri kenarda tutarak, sadece oyuncu ve seyirci olduğunda tiyatronun var olabileceğine inanıyorsak(!) çağdaş oyunculuk sorunsalına yaklaşmak daha kolay olur. Konservatuar ve benzeri okullarda eğitim almış oyuncular, tam da sosyo-kültürel ihtiyaçlarının karşılığı olarak, hoş, güzel, duygusal ve dramatik roller oynayarak, alkışlanan ve beğenilen tiyatroyu yapmak isterler. Bunun gerekçesi sosyo-ekonomik sorunlar olduğu gibi, esas olarak
32
pe
cy
a
düşünsel altyapı boşluğudur. Zira düşünsel, ruhsal ve bedensel anlamda özgür olmayan ve reklam, dublaj, dizi film vs... mantığıyla yüklü olan sanatçının yaratıcı olamadığını görüyoruz. Buna karşılık olarak, klasik anlayışta olmayan değişik atölye/erdeki araştırma kökenli çalışmalar ise, genelde hedefini bula mayan çıkışlar olarak nitelendirilen zor ve (zaten) az çalışmalardır. Nedensellik ihti yacına dayalı maddi üretim ilişkileri, toplumsal bilinçaltındaki karşılığını, bu tip araştırmacı atölye çalışmalarına soluk aldırmayarak karşılamaktadır. Oysa yüzyıl başında Stanislavski'nin "yeni tiyatro için, baştan aşağı yeni tekniklerle donanmış yeni oyunculara gereksinim vardır" sözünü unutmamak gerekir. Zira var olan tiyatro veya okullarımız, 'yeni teknikler' üretememekte ya da öğretememektedirler. Eğer oyuncuyu biyolojik ve tinsel varlığını sürdürmeye çabalayan bir canlı olarak düşünüyorsak, temelde yabancılaşma ve bütün/eşememe problemini çözmek için, yaratma eylemine gereksinimi olduğunu görürüz. Modern antropolojinin konuştuğumuz çağdaş tiyatro anlamdaki karşılığı ise, dinamik oyunculuğu kapsar. Dinamik oyunculuk ise ontik bir yapı ile var olabilir. Yüzyıl başından beri Maleviç'in beyaz zemin üzerine, siyah kare koyarak yaptığı 'Sıfır-Biçim'i, M. Cunningham'ın iskem lede oturarak 'dans etmesi', J. Cage'in sessizliği, 'müziksizliği' müzik olarak tanımlaması ve J. Beuys'un 'sesten' heykelleri, bilginin sanat yapıtına düşünsel arka düzlem olarak yerleştiğinin göstergesidir. Ayrıca disiplinlerarası bilgi akışının kaçınılmaz olduğu ve var olan kültürlerarası ilişkilere farklı bakış açılarının gerektiği çağımızda tiyatro da, 2500 yıl önceki varoluş gereksinimlerine bakarak, kendini yeniden kurgulamak zorundadır. "Sanat yalnız yapıtı üretmez, aynı zaman da sanat yapıtı yoluyla bir beklenti üretir. Sanat üretimleriyle birlikte değişen bek lentilerin değişmez öğesi de değişim, sür priz ve yeniliktir... Bugünkü sanat, değişim özüyle, ayrımların sanatıdır; yeni bir sanat yeni ayrımları gösterir, eski sanatı çözümler, göreceleştirir ve böyle likle hem sanat ve sanat olmayan arasındaki ayrımları belirler hem de toplumsal bir sistem olan sanatın algılama ufkunu genişletir. "** * J. Kounellis ** H. Böhringer
33
DOSYA
TÜRK OYUNCUSU Dormen
Batılı oyuncularla kıyaslanınca Türk tiyat ro oyuncusunun büyük bir kusuru vardır. Onlar kadar yeteneklidir, onlar kadar karizması vardır sahnede. Belki onlar kadar genel kültürü yoktur ama, zekâsı ve duygu yoğunluğu kapatır bu açığını da... Peki kusuru nedir öyleyse? Batılı bir tiyatro adamının aklının almayacağı kusuru, sahnede kafasına esen sözü söyleme hakkını kendinde görebilmesidir. Tabii ben çoğunluktan söz ediyo rum. Buna karşı olan, bunun yapılmasını, benim gibi, oyuna "ihanet" sayan birçok oyuncumuz ve tiyatro adamımız da vardır çok şükür. Ama ne yazık ki bazı yetenekli, hatta çok yetenekli oyuncularımız yazarı ve yönet meni hiçe sayarak istedikleri doğaçla mayı yapmakta hak görürler kendi lerinde. Bunu nasıl mantıksal bir çerçe veye sokarlar anlamama olanak yok. Bir aktör, bir yazarın bir yönetmenle işbirliği yaparak ortaya çıkarttığı oyuna ağzıyla nasıl kuş kondurabilir? Kuş kondurmak deyimini kullanıyorum çünkü, bir ressamın tablosuna "Burası eksik olmuş" diye bir kuş resmi çizilebilir mi? Ya da bir
pe
cy a
Haldun
solist Schubert'in "Lied" lerini söylerken kendinden birkaç dize ekleyebilir mi? Şunu da söylemem gerekir; Oyuncu, oyuna ve rolüne çok uygun sözler bula bilir ve bu sözlerin, gerek çizdiği karak tere gerek oyunun özüne ve mesajına çok katkısı olabilir. Ama söz ne kadar yararlı hatta parlak olursa olsun bunu oyunun sorumluluğunu yüklenmiş olan yönetmene sorması ve onun iznini alması gerekir. Yönetmen yalnız aktörün değil, tüm oyunun çizgisine ve karakter lerin ilişkisine göre bu kararı verebilir. Ne gariptir ki ciddi tiyatrolarda anında bulunan doğaçlamalara gülüp alkışlayan lar, bu olayı en çok eleştirenler oluverir ler, oyunun bitiminde. Son yıllarda ülkenin çeşitli konservatuar larından ve tiyatro okullarından mezun olmuş genç yetenekler bu kusuru yavaş yavaş unutturuyor bizlere. Böylece gerçek disiplinli oyuncu imajı, Türk tiyat rosunun da vazgeçilmez bir unsuru haline geldi. Artık tiyatro yapanlar daha akademik, daha bilinçli bir yol seçmek zorundalar. Başka türlüsüne seyircilerin de taham mülü kalmadı artık. Bu arada televizyonun çeşitli program larında görünen ve Türkçe'yi göz göre göre katleden bazı kimselerin kendilerini "Tiyatrocu" olarak tanımlamalarına dehşet içinde kalmamak mümkün değil ama, eskiden kalma bir deyimi kullan mak gerekirse sel gider kum kalır çünkü, yakın bir gelecekte, eğitiminden vazgeç tim, hiçbir tiyatro eğitimi olmayan bu kimseleri izleyiciler, televizyonlardan sille tokat kovacaklardır herhalde. Doğru dürüst bir Türk tiyatrosunun geleceği Türk yazarlarının yanı sıra eğitimli ve disiplinli, ama disiplini yalnız oyuna zamanında gelmek olarak tanımlamayan oyunculara bağlıdır. Disiplin tiyatronun ve tabii bu arada oyunculuğun ilk vazgeçilemez kuralıdır.
34
İZLENİM
50. EDİNBURG FESTİVALİ'NDEN İZLENİMLER Fakiye
Özsoysal
Çavuş
50. Edinburg Festivali bu yıl 11-31 Ağustos tarihleri arasında gerçekleşti. Ana programda Robert Wilson sıradışı sahneleme/eriyle ilgileri üzerine çekiyordu. Virginia Woolf'un "Orlando'su Wilson'un sahnelemesinde, sözsel, resimsel ve harekete dayalı, hem birbirini bütünleyen hem de birbirinden kopuk, bağımsız olabilen üç ayrı boyutta yeniden keşfediliyordu sanki. Metindeki bilinç akışı ve zamansızlık, fonda Mondrian'ın tablolarını hatırlatan geometrik biçim ve renk lerin değişim/eriyle, Miranda Richardson'un ağır çekim heykelsi hareket ve
pe cy a
duruşlarıyla birleşiyor, sözlerin şiirselliğinde ve melodisinde akış durmadan devam ediyordu. Oyunda cinsiyet ya da kimlik arayışından çok, aslında cinsiyeti, vücudu, kimliği, zamanı olmayan, olamayan insan ruhunun bir andan ötekine, bir durumdan diğerine değişimiydi söz konusu olan. Tiyatronun ressamı Wilson, tarzını, Virgil Thomson'un bestelediği ve libret tosunu Gertrude Stein'ın yazdığı "Üç Perdenin Dört Azizi" (Four Saints İn Three Acts) operasına da taşıyordu. 16. yüzyıl İspanyol azizlerinin günlük yaşamını konu alan eser, gerek müzik gerekse metinsel yapısı itibariyle Wilson'un bütünü parçalayan soyut sahneleme biçimine tam bir uyum gös teriyordu. Wilson sahne düzenlemesi ve dekorda son derece absürd bir masal dünyası çıkartmıştı ortaya: Sahnenin bir başından ötekine uçan koyunlar, sah nenin dört yanından uzanan devasa zürafa kafaları, fonda kaleidoskopik bir biçimde değişen ışık oyunları, parlak gece mavisi, altın yaldızlı, üzerinde kocaman arı, ok v.s. desenli tuhaf giysi leri içinde heykelvari duruşlar sergileyen, ağır çekim arkaik, geometrik hareketlerle ilerlerken resim sel görüntüler oluşturan oyuncular. Anlamın söz konusu edilmeden, neler olduğu ve nasıl olduğunun öne çıktığı bu sahnelemede, hiçbir zamana, sona ve başlangıça ait olmayan, sürekli bir çizginin küçük bir kesitini görüyorsunuz ve izleyici olarak kendinizi imgelerin
ışığı altında bilinç akışınıza bırakıyor sunuz. Sahnelemelerinde Robert Wilson, izleyi cisini kendi bireysel öyküsüne bırakırken Carles Santos, izleyicisini sür realizm içinde sarsıp yok etmeye çalışıyordu sanki. Böylece festivalin en şaşırtıcı gecesi Carles Santos'un "L'esplendida Vergonya Del Fet Mal Fet" (Kötü Yapılan Erdemliliğin Muhteşem Utancı) sahnelemesiyle yaşandı. Bu operada öykü, ana tema, karakter, durum, mekân, her şey alt üst olmuştu. Sahnede durmadan değişen imgeler, nedensiz girip çıkan oyuncular ya da objeler arasında herhangi bir bağlantı kurmak olanaksızdı. Yaşamını yatarak geçiren bir kadın, kocasının kafasını akvaryuma hapsetmiş başka bir kadın, sahnedekilerin üzerine işeyen başka bir kadın, uçarak tepe üstü keman çalan bir diğeri, kendi kendine çalan ve sahneye girip çıkarak adeta başrolü oynayan bir piyano, fonda beliren neredeyse sahne büyüklüğünde bir gemi, topuklu devasa kadın ayakkabıları, bir buzdolabının içinde çığlıklar atan çıplak erkekler ve daha neler neler. Her biri bir sahnenin konusu ama ne anlama geldiklerini hiç sormayın. Santos'un konusuna göre kadının kocası denizlere açılır ve eğer birisi uzar giderse (geride kalan için) bütün denge bozulur. Bozulan bu dengeyle tiyatroda görsel müzik yapılabilir mi sorusunun cevabını, bu sahnelemede arayan besteci Carles Santos, açılıp kapanan dolap kapıları, çığlıklar, gargara ve işeme sesleri, yere vurulan ayakların gürültülerini piyano ve aryalara eşlik ettiriyor. Santos, "bütün bunların anlamı nedir?" 35
sorusuna karşılık olarak, "Eğer müzik hakkında bir gösteri yapıyorsanız bu son derece soyuttur ve anlamın önemi yoktur. Her şey sahne üzerinde, orada müziği duyabildiğiniz kadar göre bilirsiniz de." diyor. Ancak yine de insan oyunun sonunda acaba bize 50 dakikalık bir şaka mı yapıldı hissine kapılıyordu.
Örneğin Red Shift Tiyatro Topluluğu, Herman Melville'in katip Bartleby'nin öyküsünü konu alan yapıtını başarılı bir edebiyat uyarlaması olarak sahneliyor du. Wall Street'de bir avukatlık büro sunda katip olarak çalışan Bartleby, bir gün kendisine verilen yazıları kopya etme işlerini geri çevirerek "yapmamayı tercih ederim" der ve saatlerce olduğu yerde dikilip, boşluğa bakar. Oysa tuğla ve kağıt içine hapsolmuş, hatta gömülmüş ve robotlaşmış bir toplumun bakışından, Bartleby'nin bu basit, özgür istemi anlaşılması olanaksız bir şeydir. Eleştirel yönü ağır basan oyun, hızlı temposu, epik ve espirili anlatım biçimi, masalardan oluşmuş dekorun işlevsel kullanımı ve güçlü bir oyunculuğun birleşimi olarak izleyicisine zevkli anlar yaşattı.
cy a
Bütün bu çılgın sahnelemelerin, soyut imgelerin ardından Peter Stein'ın yönet tiği "Vanya Dayı", festival izleyicisine derin bir soluk aldırıyor ve insana ait tanıdık şeyler söylüyordu. Canlı tınıları içinde hüznü barındıran ve tekrarlanan melodileriyle bir Akdeniz müziğini hatırlatan oyunda, oyuncuların ustalıkla izleyiciye geçirdikleri iç aksiyon, oyunun tüm ruhunu bütün salona taşıyordu. Üç buçuk saatlik oyunda uzun sessizlikler sanki iç seslerin duyulması içindi. Her bir oyuncu oynadığı karakteri, ağırlığıyla, hacmiyle, zekâsıyla, tepki leriyle ve insan olarak yeniden yaratmıştı. Oyunda, zamanın hissedilmesi ve Stein'ın kendi deyimiyle "insanı deliye çevirecek denli tekrar lanan" durumlar vurgulanırken, Çehov'un günlük yaşamın hüzün dolu karanlık boşluklarından ışığı gün yüzüne çıkaran espri anlayışının da altı çiziliyor du.
Bunca coşku, hareket görmek, her an tiyatro koklamak insana bir rüyada yaşıyor hissi veriyor. Ancak ne yazık ki oyunları gördükten sonra Fringe pro gramında yer alan sahnelemelerde, çoğu zaman bir festivalde sahneye çıkma coşkusunun ötesine gidilememiş olduğunu anlıyorsunuz. Acaba bir eleme yöntemine gidilse daha mı düzeyi yüksek oyunlar çıkardı diye düşünüyor insan. Ama bu düşünce 200'den fazla oyun için uygulanması olanaksız görünen bir şey. Fringe'in yüzünü güldüren çalışmalar da vardı kuşkusuz.
pe
Stein, dönemin giysilerinden, dekora, hatta kuş cıvıltıları, köpek havlamalarına kadar son derece geleneksel bir anlayış çerçevesinde, farklı denemelere girme den, metne sadık kalarak sahnelediği oyun için: "Biçimsel yapısı, ifade araçlarını neredeyse sıfır noktasına indirgeyen anlayışı ve katı bir biçimde uygulanan durum, aksiyon, jest tekrarlarıyla zaten metnin kendisi son derece radikaldir" diyor. Belki de Peter Stein "Vanya Dayı"yla, hız çağının hızını ala mamış, duyarsızlaşmış insanlarına, geçen zamana karşı durup, zamanı ve yaşamı hissetmeleri, insana ait olanı hatırlamaları için bir soluk aldırmak amacında. Festivalde Fringe Ana programın oyunlara seçici yaklaşımının yanı sıra, festivalin Fringe programı için hiçbir seçim söz konusu değil. İsteyen her topluluk katılabiliyor. Bütün gün boyunca ve hatta gece yarısından sonraya dek her gün yüzlerce oyun sergileniyordu festivalde. 36
Polonya'dan Teatr Ludowy'nin ahlâki ikilemler üzerine odaklanmış 90 dakikalık "Macbeth" yorumundaysa, Macbeth'in karısına olan aşkı ve yük selme hırsının altı çiziliyor, ama Macbeth'in katil kimliği daha arka plan da kalıyordu. Kan ve vahşet görmüyor dunuz oyunda. Sadece yaratılan karanlık atmosferde kendini hissettiri yordu kötülüğün gücü. Sanki oyun Macbeth'in bilincinin içinde bir heykel olarak kalakalıyordu sahnenin ortasında. İzleyici gidene kadar da kıpırdamıyordu. Salonun iki yanına otur tulan izleyicinin ortasında oynanan oyunda, dekor hemen hiç yokken ağırlık ışık efektlerinin etkin kullanımındaydı. Yönetmen Jerzy Stuhr oyun için "bu gösteri ihtiraslı bir sevgi hakkında, Macbeth ve Lady Macbeth, birbirleri için her şeyi yapmaya hazırlar, hatta en büyük şeytani kötülüğü gerçekleştirmeye bile." diyor. Polonya
Tiyatrosu belki de kominizm sonrası Shakespeare yorumlarında politik mesajlardan uzaklaşma eğiliminde. Fringe programında, yaratıcı düşgücünün ürünü denecek bir çalışma, 50'den fazla uluslararası festi valde sahnelenen Bulgar Credo Tiyatrosu'nun "Gogol'ün Ardından Palto" adlı oyunlarıydı. Oyunlarını festi vallerine katıldıkları her ülkenin dilinde oynamak gibi bir özellikleri olan Credo Tiyatrosu'nun iki oyuncusu, sahnede sadece birbirlerine bağlı tahta sopalar, karton, yapışkan ve bir parça bezden oluşan malzemeleriyle inanılmaz mekânlar, insanlar, kuklalar, durumlar yaratıyorlar, palyaço geleneğine ve doğaçlamaya dayalı oyunculuklarıyla da izleyiciyle doğrudan ilişki kuruyorlardı. Sorular soruyorlar, tepkilere göre oyun da değişiklik yapıyorlardı, izleyici değişen olayları değerlendirecek ve yargılayacak jüri konumundaydı. Başlangıçta birbirine bağlı tahta sopalardan bir kafesin içinde görülen iki oyuncu, daha sonra özgür kalmanın yolunu buluyor sonunda ve sopaları öyle bir konuma getiriyorlar ki izleyici bu sefer kafes içine girmiş oluyordu. Şimdi özgür olmanın yolunu bulmak izleyiciye kalmıştı. Bir başka özgün ve yaratıcı çalışma örneği, USA Bernard Theatre'ın Jarry'nin "Kral Übü" yorumuydu. Yüzyılımızın vahşi tarihinin ve bu tarihin yaratıcıları olan lunatik diktatörlerin simgesi olan "Kral Übü", küçücük bir sahnede dev grotesk kuklalar ve maskelerle, yüksek volüm çalınan müziğin vahşiliğinde yeniden canlanıyordu. Commedia dell'arte tarzı bir oyunculuk anlayışında izleyiciyi güldürürken, bir yandan da ürpertecek denli korkutan, irite eden bir oyundu "Übü". Üç hafta sanatın bir yaşam biçimi haline geldiği Edinburg'da festival, muhteşem bir havai fişek gösterisiyle son buldu, İskoç Oda Orkestrası'nın seslendirdiği Handel ve Hayd'ın müzikleri eşliğinde, bir saat boyunca izleyenleri büyüleyen görüntüleriyle renkler, gökyüzünde müzikle uyum içerisinde dans ettiler.
pe
cy
a
Charles Santos'un "The Splendid Shame of the Deed Badly Done" oyunundan bir sahne.
ÇEVİRİ
TANRI OLMAK ZOR BİR ŞEY OLMALI! Çev:
Oyunda Aischylos'un oğullarıyla evlenmemek için Argos'a kaçtıkları ilk bölüm Aisychlos'a ait; diğer bölümler Purcarete tarafından yeniden yorumlanmış. "Ben söz ve görüntü arasında bir çelişki göremiyorum. Sanat görüntülerle anlatılabilen bir söz aslında. Bu yüzden klasik tekstler bu kadar ilgimi çekiyor. Bu tekstler bana göre insan olmanın temel problemini sunuyorlar. Günümüzde realist detaylarla ilgilenmeğe gerek yok artık. Bu, benim yapmak iste diğime uyuyor, çünkü bu detaylar beni korkutuyor. Eğer bir tekstle ilgileniyorsam benim için önemli olan, bu tekstin temelinde yatan problem. Bu beni hemen çocuksu, aceleci bir duyguyla çalışmaya itiveriyor."
pe cy
a
Romanyalı rejisör Silviu Purcarete her oyununda renkli ve hareketli mizansenleriyle, ansızın çıkagelen enerjisiyle seyirciyi tutsak ediveriyor. Oyuncular enerji dolu; dans ediyor, koşuyor, tırmanıyor. Ölüm, aşk, su ve ateş gibi kavramlar yönetmenin oyunlarının temel taşlarını oluşturuyor. Belki de bu kavramlar ve semboller Purcarete'nin gösterilerini bu denli ilgi çekici kılabiliyor.
M u s t a f a Özen
Son beş yıl içinde Purcarete çeşitli festivallerde sergilediği oyunlarla bütün Avrupayı fethetti. Belki de bütün bu oyunların rejisörün kendi dilinde oynanıyor olması bir problemmiş gibi gözükebilir, fakat çarpıcı bir görsellik ve koreografi sayesinde bu problem ortadan kalkıveriyor. Purcarete klasik tekstlerle çalışmayı seviyor. Daha önce sergile diği "Phaedre"yi Seneca'nin "Phaedre"sinden ve Euripides'in "Hippolytus"undan esinlenerek hazırlamıştı. Yine aynı şekilde daha önce sergilediği çalışmalarından birinde "Macbeth"den aldığı parçaları Jarry'nin "Übü"süyle birleştirdi ve bir İngiliz ti yatro grubuyla Shakespeare'in "Fırtına"sını sahneye koydu. Son çalışması "Les Danaides" Fransızca olarak Hollanda Festivali'nde sergileniyor. "Oyunlarımın görsel ağırlıklı olması tamemen kişisel bir seçim. Bu, benim çevreme bakış yöntemimden kaynaklanıyor." diyor Purcarete. "Benim olaylara bakış açım tamamiyle görsel. Tabii ki bu tiyatro yapmanın tek yolu değil. Ben bu yoldan tiyatro yapmayı seçtim. Benim hassasiyetim gözlerimde yatıyor." "Bana göre tiyatro etkileyici, hayranlık uyandırıcı olmalı. Tiyatroda sıkıntıya yol açabilecek şeylere yer verilmemeli. Benim her çalışmamda arayıp bulmaya çalıştığım tek şey sıkıntının karşıtı, seyirciyi yakalayıp oyunla aynı frekansta gitmesini sağlayabilecek bir şey. Bana göre benim yaptığım ti yatro bu amaca en uygun olanı." "Les Danaides"in görsel zenginliği seyircinin gözlerini kamaştırıyor. Mavi çarşaflara bürülü, yüzleri siyaha boyalı elli bayan oyuncu (Danaos'un kızları) ve turuncuya bürünmüş elli erkek oyuncunun (Aigyptos'un oğulları) sahnedeki görüntüsü bunun için yeterli.
38
Les Danaides'te bir sığınma sorunuyla karşılaşıyoruz: Argos kralı Pelasgos Danaos'un kızlarını himayesi altına alsın mı, almasın mı? Eğer bunu yapacaksa ne karşılığında yapmalı? Purcarete sahnenin ön tarafında bir talk-show sergliyor. Talkshow'un konukları bir çift ve canı sıkkın Tanrılar. Oyun, klasik tekstlerden alıntıların birbiri ardına okunduğu bu talk-show'la başlıyor. "Bu alıntılarla Aristo'dan Nietzsche'ye uzanan geniş bir yel paze oluşturmaya çalıştım. Diğer yandan Corneille ve Stendhal gibi yazarların tekstlerine de yer verdim. Böylece Les Danaides sadece birinin ya da birilerinin bakış açısından değil, yüzyılların bakış açısından yola çıkıyor. Bu da dramayı bence doğru bir çerçeveye oturtuyor ve seyirciyle oyun arasına bir mesafe koyuyor: Tanrılar mesafesi. Aischylos'un oyununun ilk bölümünü orjinal haliyle tamamiyle kullandım. Fakat öte yandan diğer bölümlerden bağımsız kalmasına da özen gösterdim. Mesela bu durum diğer antik dramalarda farklı: Oresteia'dan sadece Agamemnon'u alıp diğer bölümlerden bağımsız olarak sahneye koyabilirsin, ki bu bölüm en dramatik olanı. Tabii ki her zaman için tamamı alındığında en iyisi. Sonuçta Les Danaides'teki ilk bölüm diğerlerine bağlı olarak kullanılıyor. Bu sıralamayı oldukça heyecan verici buluyorum. Hikâyenin özü Yunan mitolojisinin can damarını oluşturuyor; Yunan toplumunun oluşumu ve icatları üzerine sıcak bir hikâye.
a
Sığınmacıların acınaksı durumunun Tanrılarda eseri yok. "Tanrıların canı sıkılıyor, çünkü onlar yüzyıllık. Eğer yüzyıllarca yaşarsan sonunda canın sıkılır tabii. Mesela sığınmacı kadınlarla yaşanan bu durum belki de on bininci kez tekrarlanıyor ve Tanrılara göre daha milyon kez bu durumlar yaşanacak. Tanrı olmak felaket bir şey olsa gerek.
pe cy
Bundan yola çıkarak hikâyenin sınırlarını Avrupa'ya, dünyaya kadar genişletmeyi hedefledim. Beni çeken de buydu zaten. Çünkü hikâye bir yanıyla eski, arkaik, fakat diğer yanıyla da oldukça modern."
Danaos'un kızları Argos ülkelerinde günlerce denizle boğuşur: elli bitkin, yorgun ve umutsuz kadın elinde bir tek bavuluyla karaya çıkar. Avrupa'nın bugünkü durumu göz önüne alındığında bu görüntülerin inandırıcılığı daha bir kuvvetleniy or. '89'un bahar aylarında demir perdeyi yırtıp Güney Avrupa sahillerin ve havaalanlarına yığılan sığınmacılar hâlâ zihinlerim izde. "Fakat 2500-3000 yıl geriye baktığında yine aynı görüntülerle karşılaşabilirsin. O günden bugüne hiçbir şey değişmedi; o zamanın kadınları siyah ırktandı, belki de mavi giydirilmişlerdi (hani pekçok Kuzey Avrupa ülkesinde olduğu gibi) ve yanlarında bir bavula sığabilecek kadar eşya alabilme şansına sahiptiler.
Bu yüzden bu yüzyıllık sorunu yeniden ele almak istedim. Benim için önemli olan birbirleriyle karşılaşan iki toplum arasındaki bu yüzyıllık çelişki, çatışma. Bu önemli ve trajik bir sorun. Bir yanda korumayı öngören bir Tanrı vergisi anayasa, diğer yanda kendi geleneklerini de beraberinde getiren sığınmacılar. Kaldı ki dünyanın en tolerans sahibi insanı olsan dahi sonuçta biliyorsun ki bu gelenler senden farklı. Ve çok iyi biliyorsun ki bunun sonu felaket. O tanrı vergisi anayasa yok artık, bugün onun yerine İnsan Hakları Sözleşmesi var. Bundan başka her şey aynı kaldı." Purcarete'nin oyununda canı sıkkın Tanrılar sahnenin ön bölümündeler. Sığınmacıların istiflemeye çalıştığı bavullarla Tanrı Zeus sanki domino taşlarıyla oynarmış gibi oynuyor.
Yunanlılar Tanrıları oyun kişileri olarak kullanmada işlerinin ehliydiler. Bu Tanrılar sık sık yeryüzü olaylarına burunlarını so kabilirlerdi. Fakat tek bir olgu var ki o da Yunanlılarda kendini açıkça ortaya çıkarıyor: Tanrılar insani eylemlerle algılanabilir, yeryüzüne inebilir ve orada insanlara katılabilrler. Bu bence oldukça teatral, çünkü bu tesadüfi durumlarla birlikte yeni bir ahlâki durum çıkıyor ortaya. Bir iş yapılıyor fakat denetleyen bir göz altında. Bu benim de sonuçta inandığım bir şey. İlişkileri miz, yapmaya çalıştığımız şeyler sadece içinde bulunduğumuz zaman ve mekânla sınırlı değil. Oyunun teması sonuçta aynı: Tanrıların oyunu yeryüzünde vücuda getiriliyor. Aslında her şey, mesela Danaos'un kızlarının başına gelen, bir oyun. Seyirci bu perspektiften oyuna katılıyor. Oyunu tanrıların gözünden görmeye çalışıyor. Bunun anlamsız olup olmadığını bilmiyorum, fakat gizemli olduğu bir gerçek."
"Les Danaides"te Tanrılar bazen fiilen oyuna katılıyorlar;canları eğlenmek istediğinde cennetteki talk-show'u terk edip beyaz ceketlerini giyip, ya doktor olarak ya da kasap olarak yeryüzüne iniyorlar. "Bazen oyun kanlı bir hâle dönüşüyor. Mesela Budistlerde bu durum farklı: Shiva dans ettiği zaman vücutlar erir ve ateşte uçuşurlar. Bu belki de daha dramatik. Fakat Yunan mitolo jisinde Tanrılar felâketlerden zevk alıyorlar. Kan kokusu heye canlandırıyor onları. Belki de canları sıkıldığı için seviyorlar 39
bunu, fakat bu tamamiyle farklı bir duygu. Bu, rüyalarımızda rastladığımız bilmece durumlara benziyor. Bir oyunun hazırlanması evresinde rüyalarımı sık sık kullanırım ve her seferinde onları provoke etmeye çalışırım. Fakat düzenlen miş bir biçimde değil, daha çok uyanık olmaya çalışarak. Bu malzemenin bende hangi duyguları uyandırdığını bulmaya çalışırım. Ve o anda oluşan görüntüler tamamen irrasyonel. Bazen bu görüntülerin ne anlama geldiklerini bulmak mümkün, bazen imkânsız, işte o zaman seyirci bu görüntü lerin tekstle olan ilişkisini bulmaya çalışıyor.
algılamıyorlar artık. Ben bu malzemelere eklenebilen yada kesilebilen anlamlar olmadan çalışamam. Toz ve rüzgâr misali. Bütün bunlardan sonra geriye kalan yüzyıllar ötesinin bir iskeleti. Belki de aynı kendimin göremediğim kendi iskeletim gibi bir şey. İşte o zaman onu giydirmeliyim. belki de kendi iskeletini açığa çıkarmak biraz acı verici. Eğer tazeyse o zaman yeterince çürümemiş demektir.
Yaptığım her şeyi çok iyi analiz etmeğye çalışırım. Neyle uğraştığını çok iyi bilmek gerekiyor; tabii ki bu çoğunlukla son radan geliyor. Böyle bir analizin mantığa aykırı bir şekilde bulduğum herhangi bir şeyi doğruladığı anlar çok zevkli benim için."
Biz insanlar sadece kelimelerden yapılmadık. Bizler sadece akıldan oluşmuş yaratıklar değiliz, insanlar karanlık ve irrasyo nel yönleriyle daha bir zengin. Bir eski teksti giydirmeye çalıştığında bütün bunları kullanabilirsin. Hemen her sanat (müzik, resim) bunu yapıyor. Arayışlarının sonuna geldiğinde her şeyin bu amaca indirgenmiş olduğunu fark ediveriyorsun. Modern yaşam karmaşık gibi görünüyor, oysa temel hep aynı. Söz gelimi benim oyunumun suyu bir kurnadan geliyor fakat su değişmez. Bazen kullandığımız malzemenin gizemini kaybe diyoruz. Su, hava belki de o kadar tinsel değil, fakat onlar sayesinde yaşıyoruz. Tiyatro bu amaç uğrunda duyguyu restore edebilir ve bu sayede üç bin yıl öncesinde de durumun aynı olduğunu görebiliriz.
Purcarete kolay fakat tesiri kuvvetli malzemelerle çalışmayı seviyor. Mesela tasarımını kendisinin yaptığı ışık-gölge oyunları. "Les Danaides"te ateş ve suyun önemli bir rolü var, her ne kadar yeni bir anlam kazanmış olsalarda. "Ben direkt ilgiyi çekebilecek malzemeyle çalışmayı seviyorum. Tiyatroda bir şeyi kullanmanın binlerce yolu var. Bunlarla oyna mak çocuk oyuncağı gibi bir şey. Prova aşaması, irrasyonel ve bilinçaltının su yüzüne çıkması benim tarzımın temelini oluşturuyor.
Bunu oyuncularda da gözleyebilirsin; hemen tepki gösteriyor lar. Mesela "Les Danaides"te bayan oyuncuların uzun bir yolcu luktan sonra bir yıkanma sahnesi var, evlilik gününden bir öncesi. Fakat Argos'ta su yok. Sadece ellerini ve yüzlerini yıkayabilecekleri küçük bir leğen içindeki sudan başka bir şey yok. Yani oyuncuların otel odasında buldukları cinsten bir duş yok. Bu sahneyi ilk kez prova ettiğimizde oyuncular o anda suyun önenimini çabuk fark ettiler. Sanırım objelerin önemini onları yitirdiğimizde daha iyi anlıyoruz
cy a
Oyunun provalarına başlamadan daha en başında elli bayan ve elli erkek oyuncu kullanmak istediğimi biliyordum, tabii kimse bunu sayacak zaman bulamıyor. Neden? Esrarengiz bir neden den dolayı.
pe
Klasik tekstleri seçme ve günümüzün gerçeğiyle uğraşma nedeni de bunda saklı. Zamana uygun malzeme bulabilmek için mesafelere gereksinim var. Bugün okuduğumuz Aischylos ya da Shakespeare eserlerini yazdıkları dönemdeki gibi
VIVA LA MUERTE
NUKE TÜRKİYE
VALLA, KURDA YEDİRDİN BENİ
KİTAP -1
KİTAP • 2
KİTAP -3
6. BASKI
4. BASKI
3. BASKI
İŞKENCECİ
YASEMİNLER TÜTER Mİ HÂLÂ?
3. BASKI
3. BASKI
40
* Hollanda'nın Le Volkskrant Gazetesi'nin 21 Ağustos 1996'da Kültür ve Sanat sayfasında Michael Zeeman imzasıyla yayımlanan yazıdan çevrilmişti
KADERE KARŞI KOY A.Ş. 3. BASKI
O.K. MUSTİ, TÜRKİYE TAMAMDIR KİTAP -4 2. BASKI
İZLENİM
Kerem
Karaboğa
ALL'INFERNO
Marco Martinelli ülkemiz tiyatroseverleri arasında pek bilinen bir isim değil. Ancak, özellikle son yıllarda yönettiği uluslararası prodüksiyonların ardından, öyle görünüyor ki, bu ismi sıklıkla işitmeye başlayacağız.
pe
cy
a
Martinelli genç sayılabilecek bir yönet men, 1956 yılında Reggio Emilia'da doğmuş, 1971-83 yılları arasında İtalya'daki çeşitli tiyatro topluluklarında oyuncu ve yönetmen olarak çalışmış, Beckett, Büchner, Campanillo, vb. yazarların metinlerine dayalı prodüksiyonlarda görev almış, 1983 yılında Afrikalı ve İtalyan oyuncu lardan kurulu "Teatro delle Albe" topluluğunu kurmuş ve 1991 yılına kadar da bu grupta yazarlık ve yönet menlik yapmış. Topluluk Avrupa ve Afrika'da çeşitli uluslararası etkinlik lere katılırken, Martinelli de ulus lararası tiyatro sempozyumlarının aranan ismi haline gelmiş ve 1991'de "Teatral Gelenek ve Deneyim" konusunda ders vermek üzere Cambridge Üniversitesi'ne davet edil miş. Aynı yıl, "Drammatico Vegetale" isimli bir kukla tiyatrosuyla birleşen "Teatro delle Albe", "Ravenna Teatro" adını almış ve Martinelli topluluğun sanat yönetmenliği görevini üstlenmiş, İtalya'nın Emilia Romagna bölgesinde ki Ravenna kentinin tek tiyatrosu olarak iki sahnede birden perde açan Ravenna Teatro, bir nevi şehir tiyatro su kimliğiyle sürdürdüğü prodüksiyon larına bir yenisini ekledi. Geçtiğimiz Haziran-Temmuz aylarında yapılan Ravenna Festivali'nde dünya prömiye rini yapan "All'lnferno", şu günlerde Senegal'in Dakar şehrindeki
Guediwaya tiyatro binasının açılış gös terisi olmak üzere hazırlanıyor. "All'lnferno" Martinelli'nin deyimiyle "Aristofanesyen Bir Fresk" olarak tasarlanmış. Gösteri '94 Haziran'ından beri süregiden bir ortak projenin ürünü. Ravenna Teatro ile birlikte pro jeye ortaklık yapan diğer iki topluluk; Padua'dan "TAM Teatro Musica" ve Bari'den "Teatro Kısmet OperA". Üç topluluğun da ortak özelliği, İtalyan hükümeti tarafından gerçekleştirilen finansal ve kurumsal bir organizasyon çerçevesinde, kendi bölgelerinin deneysel tiyatro alanındaki prodüksi yon, promosyon ve araştırma merkezi olarak seçilmiş bulunmaları. Ülkede bu nitelikte toplam 25 merkez var ve her biri kendi bölgelerinin temsilciliğini yapan bu toplulukların birlikteliği, bir anlamda, kaynak ve birikim aktarımına dayalı ortaklaşa çalışmalara örnek oluşturacak, yol gösterecek bir model olma özelliği taşıyor. Üç topluluk arasındaki ilişkiler "All'lnferno" projesinden öncelere uzanmakta. 1993 yılında Martinelli'nin yönetiminde sahnelenen "Arlecchino'nun 22 Talihsizliği" oyu nunda TAM Teatro Musica topluluğundan müzisyenler canlı müzik eşliği yapıyorlar. Bir başka ortak çalışma ise, Teatro Kısmet OperA'nın "Aristofanes-Kuşlar" prodüksiyonunun rejisinin Martinelli tarafından yapılmasıyla gerçekleşiyor. Ancak yine de, her üç topluluğu da bir araya 41
aynı şeylerdir. Yalnızca görüntüleri değişir."
Oyun, Aristofanes'in "Pluto" ve "Kurbağalar"ını çıkış noktası yapan yalın bir öyküye sahip: Zenginlik Tanrısı Kaidara (orijinal öyküde Pluto) kördür. Bu körlüğün dünyadaki zenginliklerin insanlar arasında haksız bir biçimde paylaştırılmasının nedeni olduğunu düşünen Senegalli çiftçi Moussa ve yardımcısı Dara (orijinal öyküde Yunan çiftçiler Kremilos ve Karyo) zenginlik tanrısını bulup, iyileştirmeye karar verirler. Böylelikle dünya adilce dağıtılmış bir zenginliğe kavuşacak ve çocuklarının iyi bir yaşam sürmesi garantilenecektir. Fakat, zenginlik tanrısı yeraltında, karanlığın-ölümün ülkesinde yaşamaktadır ve onu bulmak için "Cehennenm''e bir yolculuk yap maları gerekmektedir. "Cehennem''in yolunu bulabilmek için eşekleri Fari'yi de yanlarına alırlar, çünkü "bir eşek insanların bilmediği şeyleri bilebilir". Yolculuklarını tamamladıklarında, girişi kolay ama çıkışı zor olan bu yerde zenginliği değil esareti tanırlar. Onları karşılayan cehennem görevlisi Pia, esir lerin çalışma sürelerini açıklar: Sabah saat yediden ertesi sabah saat yediye kadar aralıksız, yemeden, uyumadan çalışmak. Moussa ve Dara'nın esaret lerinin başlangıcına yani saat yediye kadar geçirebilecekleri serbest birkaç saatleri vardır. Onu da Pia'nın anlattığı öyküleri dinleyerek geçirirler. Aristofanes'in çeşitli oyunlarından alınma öyküler; birbirleriyle didişen kuklalaşmış politikacıların, Lysistrata'nın, oğlunu filozoflara danışarak adam etmeye çalışan, sonra da kendi kazdığı kuyuya düşen çiftçi Strepsiades'in öyküleri... Oyunun sonunda kör zenginlik tanrısını iyileştiremeyen Moussa, Dara'nın da desteğiyle, bu sefer Hiçlik ve Fakirlik Tanrısını alt etmek üzere simgesel bir boks karşılaşması yapacak, ancak gali biyetin imkansızlığını, zenginlik ya da fakirlikten birini diğeri yerine seçmenin anlamsızlığını fark edecektir: "Pluto ya da Kaidara ile Fakirlik, Hades ile Dionysos, ölüm tanrısı ile sınırsız yaşam tanrısı, Heraclitus'un felsefesiyle
Festivalde sergilendiği haliyle süresi 2,5 saati bulan, bu, bir tür büyük prodüksiyonun izleyicileri yeterince tat min edip etmediği apayrı bir konu, ancak özellikle bu son prodüksiyon larının Ravenna Teatro'nun Avrupa ti yatrosunda edinmeye çalıştıkları pozisyonu kuvvetlendireceği kesin. Topluluğun ve tabii Martinelli'nin temel yönelim noktasının Barba'nın "Üçüncü Tiyatro", Kott'un "Yeni Avant-Garde" diye tanımladığı akım içinde bir yerlere oturduğu söylenebilir. Özellikle Martinelli'nin şu anki durumu, yine bir başka İtalyan yönetmeni Eugenio Barba'nın 1970 başlarında, Holstebro'daki konumuyla benzerlikler taşıyor: Rahat bir finans olanağı, Avrupa'daki uluslararasıentelektüel çevrelerle sıkı bir ilişki, her türlü deneyim ve denemeye açıklık, anlatımda anlamın ifadelendirilmesine değil, anlam çağrışımları oluşturul masına dönük biçimci reji anlayışı ve teatral alanda değil ama dünyevi alan da kendini gösteren apaçık nihilizm. Bunlar ve benzerleri Martinelli tiyatro sunun da temel karakteristikleri olarak göze çarpıyor.
pe
cy
a
getiren tek proje, şimdilik, "All'Inferno."
42
Öte yandan, Ravenna Teatro'nun yine Barba'ya referans edilebilecek bir diğer önemli özelliği ise çalışma disiplinleri. Her gün saatlerce süren eğitim egzer sizlerinin yanı sıra, ortaya konan prodüksiyonların her biri birer labaratuvar çalışması görünümünde. Oyunlar seyirci önünde ve sergileme süreci boyunca tamamlanıyor. Örneğin, "AII'lnferno"nun prömiyerde ki süresi 3 saate yaklaşıyordu ve bu haliyle daha çok bir temsil taslağı görünümündeydi. Ertesi gece ise yapılan düzenlemelerle oyun süresi 4050 dakika kadar kısalmıştı. Bir başka örnek: TAM Teatro Musica topluluğundan Michele ve Ravenna Teatro organizatörlerinden Marcella, ilk olarak 1994'te sergilenen bir başka prodüksiyonları, "Arlechino'nun 22 Talihsizliği"nin bugün 1 saat kadar kısalmış ve değiştirilmiş haliyle "tam
kıvamına" geldiğini söylüyordu. Denebilir ki, Ravenna Teatro ve Martinelli için sergileme yapmaktan daha önemli olan şey, birlikte bir oyun çıkarmaya uğraşmak. "Bizi hayatta tutan şey bir merdiven altında ya da kadifelerle kaplı bir tiyatroda çalışıyor olmak değil. Bizi hayatta tutan şey, birlikte var olmanın yarattığı enerji. Orada olmak. Yanmak." diyor Martinelli ve Grotowski'nin kulaklarını çınlatıyor. Bununla birlikte, her ne kadar Barba'nın Martinelli için sanatsal ve ideolojik bir öncül olduğu söylenebilse de, Ravenna Teatro'nun kendine özgü bir yolda ilerlemeye çalıştığı da gözlemlenebiliyor. Martinelli'yi ayırdedici kılan en önemli özellik mizah kullanımına ağırlıklı bir yer ayırması. Oyundaki Moussa-Dara ikilisiyle geçmişteki Commedia dell'Arte ikililer ine anıştırmalar yapılması ama öte yan dan Fari karakterinde açıkça hissedilen Grotowskiyen üslup; mistik bir müzik eşliğinde ve bir ritüel havasında sahne alan Venüs heykelinin sonradan Dara tarafından sırtına "DARA'NINDIR" yazılarak gasp edilmeye çalışılması, kukla-politikacılar sahnesindeki kabare üslubu ile Moussa'nın boks karşılaşmasının tezatlığı; bütün bunlar Martinelli'nin kendine ait üslup arayışında kaba ile kutsal, trajik ile grotesk arasında bir arayış içinde olduğunu gösteriyor. Martinelli'nin tiyatrosu, Barba'nın deyi miyle, "Satürn'ün Halkası" içinde bağımsız ve yerçekimsiz yol almaya çalışıyor ve bunu da kendilerince başarmışlar. Çalışma ilkelerinin netliği ve estetik-ideolojik belirlenmişlikleriyle Avrupa'nın sanatsal iklimiyle flört halindeki bir kumpanya Ravenna Teatro. İtalya'nın küçük bir kentinde yaratılmış çağdaş bir Theatrum Mundiî
1) All'Inferno birden fazla karşılığı olabilen bir deyim. Özellikle de bu nedenle seçilmiş. Bizdeki "Cehenneme kadar yolun var" "İşte Cehennem!" ya da "Cehennemin içine!" diye karşılanabilir.
a
pe cy
İZLENİM
İKİ FESTİVALDEN KISA NOTLAR Dikmen
Gürün
Uçarer
Kültür Başkenti Kopenhag
pe
cy
a
Bu yıl Kopenhag, Avrupa'nın 12. Kültür Başkenti olmanın tadını çıkartıyor. 1985'te Atina ile başlatılan bu gelenek bu yıl da Kopenhag ile sürüyor. Atina Kopenhag arasında yer alan kentler ise şunlar: Floransa, Amsterdam, Berlin, Paris, Glasgow, Madrid, Antwerp, Lisbon, Luxemburg. 1997 yılı için ise komşumuz Selanik hazırlanıyor bu talih kuşunu taşımaya. Önümüzdeki yılların birinde de İstanbul'un kültür başkenti olması için Dışişleri Bakanlığımız, Kültür Bakanlığımız ya da yerel yönetimleri mizde bir kıpırtı var mı bilinmez ama bili nen şu ki bu tür organizasyonlar ülkeler arasında yoğun bir diyalog, ciddi bir ön çalışma gerektiriyor. Ayrıca, salt kültür başkenti seçilen kent değil, o ülke bir yıl boyunca etkinlikleriyle gündemden düşmüyor. Kopenhag'a bu iş için sadece Belediye ve Dışişleri değil Kültür Bakanlığı da büyük destek sağlamış. Katkıda bulunan özel kuruluşların sayısı ise bir hayli yüksek. "Yeşil Kent", "Tarihi Kent", "Düşünen Kent", "Mimari", "Değişen Kent", "Danimarka Resmi", "İslam Sanatı",
44
"Bizans Sanatı", "Rembrandt", "Empresyonistler", "Global Sanat", "Fotoğraf Sanatı", yüzlerce ilginç başlıktan sadece birkaçı. Plastik Sanatlar, (Handan Börüteçene de bir yapıtıyla Konteyner Sergisine katıldı) Senfonik Konserler, Dans, Opera, Caz, Tiyatro... Bir yıl süresince Kopenhag'ı ziyaret eden/edecek olan tiyatro topluluklarına göz atacak olursak; "Oresteia" (Peter Stein), "Leyleğin Şarkısı" (Meredith Monk), "Tartuffe" (Theatre du Soleil), "Ota Nehri'nin Yedi Kaynağı" (Robert LePage), "Dionysos" (Suzuki Company of Toga), "Chimere" (Zingaro), "Les Enfants Terribles" (Philip Glass Ensemble), Pina Bausch, Maly Drama Theatre, Piccolo Teatro di Milano (Strehler), Theatre de Complicite, Deschamps et Deschamps, ISTA, Jerzy Grotowski, Dario Fo, Werner Herzog, Mario Vargas llosa... Bu zengin listeyi daha da genişletmek mümkün. Bu arada birtakım yan etkinlikler de dikkat çekiyor. Azınlıklar Tiyatrosu başlığı altında yer alacak gösterilere Üsküp'ten bir Türk ve Arnavut topluluğu katılıyor. Theater an der Ruhr, çingene Tiyatrosu Roma Theter Pralipe ile bir
a
cy
pe
a
ortak yapım sergiliyor. Bu alanda iki de seminer düzenleniy or. Yine kültürlerarası etkinlikler bağlamında (Orient Köprüsü başlığı verilmiş) Terra Nova Tiyatrosunda Aralık ayı içerisinde eğer nakliye için maddi olanaklar sağlanırsaKumpanya "Kim O", Genco Erkal "İnsanlarım" ye Cengiz Özek "Karagöz" gös terisiyle yer alacak.
pe cy
50 Yaşında Bir Festival: Avignon Bu yıl Temmuz/Ağustos aylarında 50. yılını kutlayan Avignon Festivali pek çok yönleriyle tartışıldı ve Jean Vilar'la başlayan festival öyküsünün aynı zamanda elli yıldır "Nasıl bir Tiyatro?"gibi sorulara da bir yanıt arayış öyküsü olduğu ileri sürüldü. 1947'de Jean Vilar'ın temellerini attığı festival 50 yıldır pek çok ekonomik ve sanatsal krizi atlatarak bugüne kadar gelmenin onurunu taşıyor. Bu yıl festivalin Papalar Sarayı'ndaki Şeref Avlusu'nda açılışı Aime Cesaire'in "Kral Christophe'un Trajedisi" yaptı. İki oyuncu dışında tamamen zenci bir ekibin rol aldığı bu trajedide ana tema demokrasinin sorgulanmasıydı. Berliner Ensemble tarafından sergilenen ve Heiner Müller'in hem ilk Brecht denemesi hem de ölmeden önce yaptığı son reji çalışması olan "Arturo Uli" ise bence Avignon'un en çarpıcı gösterisiydi. Arturo Ui rolünde Martin Wutke yaptığı bir söyleşide şöyle diyordu: "Arturo Ui'nin tırmanışı günümüzde faşizmin tırmanışından çok mafyanın tırmanışıdır. Sonuçta mafya da faşizmin mod ern yüzü değil mi?" Craiowa Devlet Tiyatrosu'nu, festival izleyicimiz "Kral Übü ve Macbeth'ten Sahneler" oyunuyla anımsayacaktır. Avignon festivalinde aynı topluluk yine Silviu Purcarete'nin "Danaidler" yorumuyla dikkat çekti. Aiskylos'un tragedyalarından yola çıkarak oluşturduğu kolajda Purcarete, Avrupa'yı tartışırken insan haklarına, azınlıklara tanınan, daha doğrusu tanınmayan haklara değiniyordu. Meredith Monk'un müzikli tiyatrosu "Sessizliğin Politikası" ise insanları, çevreyi, ilişkileri-kopuklukları, renkleri, karanlıkları keşfeden anlamsız sözlerden oluşan anlamlı bir vokal düzenlemeydi. Festivalin en çok ilgi çeken gösterilerinden biri Josef Nadj'ın sirk tiyatrosuydu. "Bukalemunun Çığlığı"nda genç bir ekip bir panayır atmosferi içinde günümüzün güç simgelerini adeta alaya alıyordu 46
BAKIŞ
DRAM SANATINDA TEKRARLARIN ESTETİĞİ
Haluk Şevket Ataseven
Biz, hepimiz birbirimizin devamıyız, biz, hepimiz birbirimizin tekrarıyız ama, hiçbirimiz birbirimizin aynısı değiliz. Tür olarak bir çam ağacı, diğer bir çam ağacının, bir çınar ağacı, diğer bir çınar ağacının, bir selvi ağacı, diğer bir selvi ağacının devamı ve tekrarıdır ama, aynısı değildir. Üzerinde yaşadığımız yeryüzü, bir devamlılık ve tekrarlar düzenidir ve bu düzen içinde yalnız insan varlığı devamlılığın ve tekrarların bilincindedir.
"Söz gelişi bir parabol çizen eğriyi ancak geometrik figür olarak, yani geometrik bir içeriğin anlatımı olarak gördüğümüz zaman güzel buluruz. Ama bu eğriyi bir insan sırtının dış çizgi leri olarak algıladığımız zaman bu biçim bize çirkin gelir. Bir çam ağacı simetrik yapısıyla güzel durur. Söğüt ağacı da asimetrik yapısıyla." Görüldüğü gibi kendi yapıları içinde bütünlük kazanan görünümler, içeriğin taşıyıp getirdiği ve biçimle uyum ve denge kurmuş olan görünümlerdir. "Bunun için sanatta yaratım süreci, sözlerin, çizgilerin hareke tinin, renk ilişkilerinin, ses tonlarının, mimik, jest ve seslemenin seçiminde, o büyüsel, estetiksel bir 'parçacık'ın peşinde bir koşturmacadır."
Kardeş ölümü, ana baba ölümü, karı koca ölümü, sevgili ölümü, birbirlerinden çok farklı duyguları içerir.
Sanıyorum insan varlığı, bir 'parçacık'ın peşinde koşup, o 'parçacık'tan imgesel dünyalar yaratma evresine gelince, dram sanatı devreye girer.
cy
a
Bu bilinç onu zaman zaman yalnızlığa ve yalnızlığın yüklenip getirmiş olduğu ölüm korkusuna sürükler. Hemen ilave etmeliyiz ki, yalnızlık ve ölüm korkusu da, yaşamsal tekrarların en somut örneklerinden birisidir ama, her yalnızlık ve her ölüm olayı birbirinin aynısı değildir.
Örneğin bunların arasında savaşta ölenlere "şehit" rütbesi veri lir ve bu rütbe savaşan her iki taraf için de değişik anlamlar ve değişik biçimlerle yüklüdür.
pe
Çok yaygın bir deyim olan (Tarih tekerrürden ibarettir) sözü, her ne kadar tarihsel olayların birbirinin tekrarı olduğunu vurguluyorsa da, bunlar biçimsel tekrarlardır ve her birinin taşıdığı içerik kendisine özgüdür. Çünkü her tekrarın içeriksel yapısında karşıtlar, benzerlikler, benzemezlikler, çatışmalar ve çelişkiler vardır ve bunlar tekrarların getirip önümüze yığmış olduğu kaotik bir dünyayı oluşturur... Buna göre tekrarların yapısal konumunu yaklaşık olarak iki boyut üzerinde ele alabiliriz. Birincisi biçimsel, ikincisi içeriksel boyut Türler arasında birbirinin tekrarı olarak görülen her canlı, görünüm alanımıza biçimsel olarak yansır. Oysa içeriksel alanda, yani görünüm alanımızın dışında kalan boyutta, her tür, kendi kaosunu yaşar ve kendi kaosunu yansıtır. Bence sanatsal olan, içeriksel kaostan elde edilen olguları, bir uyum ve denge halinde görünüm alanımıza yansıtabilmektir. "Deneyler göstermiştir ki, kendi içeriğiyle olan ilişkisi kurul madan, bir biçim estetiksel olarak değerlendirilemez." Öncelikle devamlılık ve tekrar, bir biçimler yığınıdır. Her tekrar yeni bir kaosu karşımıza çıkarır. Her tekrar, kendinden önce gelen tekrarın boş alanlarını, kendinden önce gelen tekrara taşıyarak bütünlük kazanır. Her kazanılan ve görünüm alanına aktarılan bütünlük ise, estetik bir oluşumdur.
Çünkü dram sanatının işlevi, hareket halindeki her nesnenin estetiksel uzantısında görsel alanı kurmaktır. Buna 'Görsel alanın örgütlenmesi' de diyebiliriz...
Dram sanatı gün boyu insanla beraberdir. Önünde ardında, sağında solunda, üstünde altında durmadan dolanır ve insan yaşamının özgün fotoğraflarını çekip durur... Dram sanatı ve tekrarların estetik oluşumları üzerinde yaptığımız bu kısa değinide, insan varlığının sadece düşünsel ve sanatsal boyutlarını irdeledik. Yeri gelmişken bir de bu yaklaşımlara, insanın üçüncü boyutu olan bilimsel açıdan değinelim. "İnsan bir görünüme ya da bir nesneye baktığında, onun tümünü algıladığı duygusuna kapılır. Oysa gözler, oradaki her şeye tek tek odaklanır. Her odaklanma sonucunda dışardaki görünümden yeni bir bölüm gözün ağ tabakasına yansır. Optik sinir ise bu imgeyi ana görsel alana taşır." "Ancak buraya taşınan imge bulanık olduğundan, daha üst düzeydeki, her biri renk, devinim ve biçim gibi kimi özellikler üzerinde uzmanlaşmış olan görsel alanlara iletilir." "Beyindeki bu görsel alanlar, görünümü olan farklı özellikleri, 'Dokuyarak' onu yoğunluğu olan ve uzayda belli bir yer kaplayan, bir nesneler topluluğuna dönüştürür..."
Böylelikle bir görünümün tam olarak kavranması için, ilk bakışta elde edilen bilgilerle, daha sonraki bakışlarda elde edi lenlerin bir araya getirilmeleri gerekir. Bu da görme eyleminin, tıpkı konuşma gibi bir eylem olduğunu ortaya koymaktadır. 47
pe cy a
Theater an der Ruhr'un "Godot'u Beklerken" adlı oyunundan bir sahne.
Ne var ki dil, birçok bilim adamının da ileri sürdüğü gibi, eğretilemelerle işlediğinden somut kavramların anlatılması için, soyut imgelerden yararlanılır... Bu kısa bilimsel açıklamalardan da anlaşılacağı gibi, dram sanatı, görsel bir sanattır, bu neden le de 'Görsel Dil'i kullanır.
ağacını, bir çınar ağacıyla, bir akasya ağacını, bir defne ağacıyla, bir akar çeşmeyi, akmayan bir çeşmeyle, bir ölümü, bir doğumla, bir kavgayı, bir dostlukla vb. yumuşatarak, onların farklı olan içeriksel yapılarını anlamlandırıp, görsel alana taşır.
'Sözlü Dil' ise dram sanatında 'Görsel Dil'e yardımcı bir öğedir. Genellikle de 'Görsel Dil', sürekli olarak 'Sözlü Dil'in eksiklikleri ni ve tutarsızlıklarını düzeltmek gibi bir görevi de üstlenmekte dir. 'Görsel Dil'in bu etkinliği, tekrarların içeriğinde barınan kaotik dünyadan estetik olguları bulup çıkararak onları görsel dünyaya katmaktır. 'Görsel Dil'in bu işlevi süresince, 'Sözlü Dil'in görevi ise, 'Görsel Dil'in getirmiş olduğu nesneler dünyasını adlandırmaktır.
Dram sanatı, bu içeriksel anlamlar arasındaki farklı olguların çatışmasından ve bizleri yaşamsal tekrarların tek düzeliğinden kurtaracak uyumu ve dengeyi bulup çıkarır ve güzel olanı görsel alana aktarır...
Böylece 'Sözlü Dil' adlandırıp konuşarak, 'Görsel Dil' ise görüp yorumlayarak eyleme geçirir bizleri. Dram sanatı, bu her iki eylem biçimi arasındaki çatışmayı ve bütünlenmeyi görsel alana taşırken, ayrıca onların kendilerine özgü estetik çizgisini de belirler... Türsel açıdan birbirlerinin tekrarı olan nesneler, anlamlar dünyasında kendi tekrarlarını sürdürürken, insan varlığı bu yaşamsal bunalımı, bir tekrarı diğer bir tekrara kaydırarak yumuşatmaya çalışır. Örneğin insan varlığı optik açıdan bir ormanda, bir çam 48
Görsel alan ise bir başka boyutta, oynayanla seyredenin, yazanla yazmayanın, yönetenle yönetmeyenin, çizenle çizemeyenin, gülenle gülmeyenin barıştığı bir alan haline dönüştürülür... Bu alanda birbirinden farklı olan her olgu ve görünüm, birbirini içerir. Aynen Kübist sanatta olduğu gibi, nesneler arası sürekli etkileşimi görsel alana taşıyarak orada görsel bir tartışma alanı yaratabilmek
Not: Güzellik Bilimi olarak Estetik ve Sanat, Altın Kitaplar, Çev. Aziz Çalışlar
pe
cy
a
Theater an der Rurh'un "Leonce ve Lena" oyunundan bir sahne.
SÖYLEŞİ Franz Wille'nin Theater Heute'de Berliner Ensemble'ın yeni sanat yönetmeni Martin Wuttke ile yaptığı söyleşiden alınmıştır.
Bu çok sade, bundan sonra daha gösterişli bir şey gelmeli, gibi. Veya önce şunu yaparsam, sonra bunu değil, başka bir şey yapmalıyım, diye düşünür-
geçirebilecek kancayı arıyorum. Yani bir zamanlar burada var olan sürekli bir çalışma ve üretim ortamını yaratmak. Bu da şimdilik çok temelden başlayarak, sade
Martin Wuttke Tiyatro Anlayışını ve Berliner Ensemble'ı Anlatıyor:
Kısacası; Oldukça Karmaşık
ıı
Çev.;
Koza
II
Gökbuget
cy
müş. Böyle bir tutum artık yok. Son iki yıldır herkes kendi olayını yaratmak zorunda kaldı. Her yapım kendi içinde kapalı bir sanat sal estetiği temsil ediyordu; önünden veya arkasından ne geldiğinden bağımsız olarak.
pe
Her şeyden önce biraz yabancı gibiyim. Mekânlar bile bu duyguyu yansıtıyor. Oturduğum koltukta yıllarca Bayan Weigel hüküm sürmüş. Anektotların dışında bunun gerçekten ne anlama geldiğini kavramak çok zor. Berliner Ensemble'ın mitleşmiş tiyatro ortamıyla, günlük çalışma gerçeği arasında bir uyumsuzluk söz konusu. Kalan sadece bir yankı bence.
a
Berliner Ensemble'ın yeni sanat yönetmeni olarak, işletmenin beklentilerinin aksine Bertolt Brecht ile Heiner Müller'in mirasını sürdürmeyi amaçlamaktasınız. Bu konu da ne diyorsunuz?
Bu miti hayaletlerden nasıl temizleyeceğinizi düşünüyor sunuz? Beni şu anda somut olarak Brecht ile bayan Weigel'in zamanında tiyatroyu nasıl organize ettikleri sorusu ilgilendiriyor. Sonra da Bayan Berghaus. Zira bu yapılanma artık yok. Daha doğrusu bir takım kalıntılardan söz ede biliriz, onlar da çoktan anlamlarını yitirmiş. Şu anda tiyatroyu yönetebilmem için en uygun çalışma modelini bulmaya çalışıyorum. Yani? Ruth Berghaus örneğin, sezon başında oyunların dekor tasarımlarını önüne alır ve pratik bir sıralama yaparmış. Yöntemi şuymuş: 50
Herkesin birlikte kotardığı ve birbirini ölçüt aldığı ortak bir çalışma ortamını bugünden yarına oluşturmak çok zor olsa gerek. Elbette. Ancak şu anda böyle bir çalışma ortamını yeniden oluşturmayı amaçlıyorum. Bu tiyatroyu ve geçmişini ciddiye alıyorsanız, doğru bir yönet men bulmaktan önce, uygun ortamı yaratabilmek bana daha önemli geliyor. Sihirli değneğiyle büyük tiyatro yapan birisini düşünemiyo rum doğrusu. Elbette çok beğendiğim yönetmenler var. Oyunculukları ilgimi çekiyor veya belli bir yapı içerisinde görebiliyorum onları. Ancak şu sırada her şeyden önce burayı harekete
düşüncelerle, basit girişimler le mümkündür. Bu da "Avrupa Dünya Tiyatrosu Berliner Ensemble" beklen tisinden şimdilik uzaklaşmak demek oluyor. Elbette bura da bir çeşit konuk sanatçılar işletmesi kurulabilir ve Avrupa'nın en büyük yönet menlerine oyunlar sah nelenebilir... Yani Peter Brook, Robert Wilson, Giorgio Strehler gibi... Onlardan Brecht veya Müller'den hatta Shakespeare'den birer oyun sahnelemelerini rica edebilir im. Böylece iki sezonu kolay ca doldurabilirim, ama sorun bu değil. Bu konuda yete rince yardım önerileri de var hatta.
ki 1998 Brecht yılı süresince çalışmalarımızı kısmen de olsa bu şekilde sürdüreceğimizi sanıyorum. Ancak önemli olan tiyatro nun bir başka düzlemde nasıl geliştirilebileceğidir. Heiner Müller böyle bir yapılanmaya gidiebildi mi, yoksa zaman buna yetmedi mi? Onunla bu konuları çok konuştuk ama sonuçta zaman tabii çok kısaydı. Burada sanat yönetmeni olarak göreve başladıktan sonra ancak bir oyun sah neleyebildi ve sezon repertu arını hazırladı. Zadek buradan ayrıldıktan sonra ti yatro maddi olarak çok kötü bir durumdaydı. Artık 15 yıldız sanatçıyı burada barındıramaz olmuştuk eski den olduğu gibi. Öte yandan kantinde çalıştırılamayan bir topluluk vardı. Sonsuz para lar harcadık, yine de tiyatro da tatminsizlik hüküm sürdü ve sanatsal olarak hiçbir yere ulaşılamadı. Artık bunun böyle süremeyeceğinden eminim. Artık büyük isimler bir potaya konulup büyük olaylar yaratılamaz. Başarılı olsa bile bu daha önce ulaşılmış sonuçlara dayan maktadır. Bununla birlikte en azından şimdilik- Berliner Ensemble'ın dünyanın en önemli Avrupa tiyatrolarından biri olduğu saplantısının baskısından kur tulmak gerekiyor. Berliner Ensemble 2002'ye kadar bu haliyle sürecek demek? Berlin'in yeni Kültür Senatörü Peter Radunski duymaktan pek hoşlanmasa da, tiyatro hakkında sahip olduğu o az bilgisine dayanarak, büyük isimleri sıralamayı yeterli san maktadır.
Gazetelere bakmak yeter. Bu çok da hoş bir şey, ancak şu anda görevimi bundan ibaret görmüyorum. En azından şimdilik. Önümüzde
Tiyatronuza maddi katkı olarak verdiği söz nedir? Radunski maddi yardım sözleşmemizi 2002 yılına
Sadece bunu değil, ama bu da var tabi. Beni de rahatsız eden bu. Elbette bugün bir Heiner Müller oynayan veya sahneleyen herkes son bir saygı duruşunda bulunma mahçubiyetinde hissediyor kendini. Brecht mirasçıları ile aranız nasıl? Henüz tanışmıyoruz ama en kısa zamanda bunu telafi edeceğiz. Bu çok önemli. Tanışmaya olumlu yaklaşıyorum ve merak ediyo rum. Bu tiyatro üzerinde bulunan sıkı kontrol mekaniz masının halen sürüyor olması ilgimi çekiyor doğrusu. Belki bunu anlayabilirim, belki de birlikte bunun ötesinde bir şeyler geliştirebiliriz. Bunun mümkün olduğunu düşünü yorum. Olaya şimdilik olumlu
Hangi oyunlar söz konusu olacak? Şu anda gelecek sezonun repertuarını oluşturmaya çalışıyoruz ve birkaç büyük Brecht prodüksiyonu repertu arın belkemiğini oluşturacak. Ancak şu anda bir açıklama yapmak için çok erken. Berliner Ensemble'ın bir başka amacı da oyun yazarlarını teşvik etmek. Bu nasıl olacak? Şu anda biz de bunu tartışıyoruz. Birçok tiyatronun bünyesinde yazarların bir arada oturup bir şeyler yazdıkları köşeler vardır ve zaman zaman bunlar deney sel olarak sahnelenirler. Bizim anladığımız bu değil. Daha anlamlı bir yapının oluşturul ması ise oldukça zor. Zaten daha önceleri çok kolay olduğunu sandığım pek çok şeyin aslında ne denli zor gerçekleştiğini öğrendiğim şu sıralarda... Özellikle çok kolay olduğunu düşündüğüm şeyler en zorlarıymış. İşin
gerçeği, burada, büyük sahnede önemli oyuncularla, kendini kanıtlamış yönetmen lerle çağdaş yazarların oyun larının prömiyerlerini gerçek leştirmeyi arzu ediyoruz. Bu da ancak bu çerçeveye oturabilen metinlerle olur. Her sezon için bu tip en fazla iki oyun düşünebiliriz, belki de sadece bir prodüksiyon. Son soru: İki haftalık deneyi minize dayanarak, iyi bir sanat yönetmeni nasıl olmalı? Şu anda kesinlikle başara madığım bir şey yoğun düşünceleri bir yana bırakıp kafamın içini boşaltabilme. Akşamları oyunum olduğu günlerde bile ancak saat 17.00 civarında rolüme kon santre olabiliyorum. Ama eve geldiğimde beynim zonkla maya devam ediyor. Şöyle kaygısız bir şekilde bir köşede oturup hiçbir şey düşünmemeyi düşlüyorum. Umarım bir süre sonra böyle anlarım olacaktır. Yoksa sanat yönetmenliğini bırak mak zorunda kalacağım O
pe
Sanırım en zor olan da bu. Herkes bilir bunu, herkes gözlemler bunu, herkesin haberi vardır ama zorunlu olarak böyle süreçler tekrar lanır. Bir aktör olarak oyunlar da sanki kurşuni bir Müller vurgusunun öne çıkması beni hep büyülemiştir, ama bir o kadar da bu yaklaşım nefret ettirmiştir. Böyle bir vurgula mayı kanıksamak ölümcül olabilir. Ayrıca kişisel olarak bu yorum tarzı hep sinirimi bozmuştur. Belki de bu yüz den birçok Müller prodüksi yonundan uzak durdum. Bu vurgulama Müller'in somut ve gerçekçi oyunlarını gerçek
Bu Müller vurgusunu Thomas Heise'nin dörtbuçuk saatlik "İnşaat" prodüksiyonunda açıkça görebiliyoruz.
yaklaşıyorum.
a
Brecht'in ölümünden sonra yaşananların Heiner Müller'den sonra da tekrar lanması nasıl engellenebilir? Yani bir biçimde yıpratılması nasıl önlenebilir?
likten uzak kılmakta, onları şiirsellikten uzak, soyut bir düzleme getirmektedir.
cy
kadar onayladı. Zaten bu görevi kabul etmemin ön koşulu da buydu. Tabi sena tonun da bunu onaylaması gerekiyor. Ancak bu konuda tatsız sürprizler beklemiyo rum, sanırım verilen sözler yürürlüğe girecektir.
Siz hâlâ Tiyatro... Tiyatro... Dergisi'ne üye olmadınız mı?
Abone bedeli: 1.600.000.
Tiyatro Yapım: Posta Çeki No: 655 248 T.İş Bankası, Cihangir Şubesi: 197 245
51
İZLENİM
KARAGÖZ ULUSLARARASI FESTİVALLERDE Cengiz
Özek
Karagözümüz uluslararası iki tiyatro festivalinde Türkiye'yi başarıyla temsil etti. Her iki festivalde de, büyük bir ilgi ile izlenen, geleneksel oyunlardan derlediğim ve sunduğum "Dünyayı Sev, Yeşili Koru" adlı gölge oyunum (Karagöz), seyircileri coşturdu. Karagöz figürlerinin deve derisinden nasıl yapıldığını ve oynatıldığını gösteren uygulamalı seminerlerim ise seyircinin Karagöz'ü daha iyi tanımasını sağladı.
pe cy
a
ilk festival Danimarka'da Kopenhagen'ın bir banliyösü olan Hoje Taastrup'ta yapılmaktaydı. Hoje Taastrup aynı zamanda Türklerin çok yoğun yaşadığı bir bölge. Karagözle, kendi kültürleriyle belki de ilk kez karşılaşacak olan vatan daşlarımızın tepkileri ne olacaktı? Onu bağırlarına basmaları, gözyaşları içinde uğurlamaları ise belki de bizim için en önemli anısıydı bu festivalin. "Kopenhagen, Avrupa Kültür Başşehri 96" etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen Uluslararası Kukla ve Obje Tiyatro Festivali, ilk kez seyirciyle karşılaşmak taydı. Festival 24 Ağustos - 8 Eylül tarih leri arasında 16 ülkenin katılımıyla gerçekleşti. Ülkemizi Show Tiyatro'nun temsil ettiği festivalde İsrail, Çin, Japonya, ispanya, Belçika, Pakistan, İran, Polonya ve Danimarka yer aldı. Üç ayrı merkezde açılan kukla figürleri ser gisi de bölgeye ayrı bir canlılık kazandırmıştı. Danimarka'daki festivalin bitmesini bek lemeden, İran'da düzenlenen 6. Uluslararası Kukla Festivali'ne doğru yol culuğumuz başladı. Köklü bir kukla geleneğine sahip olan İran'ın geleneksel Türk süsleme sanatları ile olan yakın bağı, bizlere Türk halkının Karagöz'e karşı beslediği duygulara uzak olmayan bir toplumla karşılaşacağımız mesajını vermekteydi. Gerçekten de Karagözümüzü çok sıcak karşıladılar.
52
Festival 5-11 Eylül tarihleri arasında Tahran'da gerçekleşti. Ülkemizin yanı sıra İspanya, Fransa, Slovenya, Hırvatis tan, Polonya, Pakistan ve İran katılmak taydı. Festival yöneticileri "katılımcılar bize çağdaş tiyatronun kapılarını açmaktalar, İran'daki trajedi ve melodram üzerine kurulmuş tiyatro geleneğini düzenlediğimiz festivallerle değiştireceğimize inanıyoruz" demekteler. Oyunların yanı sıra, tüm katılanların ülke tiyatro geleneklerini anlattıkları bir de seminer düzenlendi. Seminer sonunda, kuklanın özellikle çocuk eğitiminde çok büyük etken olduğu ve bu etkili eğitim aracının uzman kişilerce kullanılmasının her zaman tercih edilmesi gerektiği belir lendi. Bu uzmanların ise sahne sanatları dersleri veren okullarda (özellikle tiyatro okullarında) eğitilmelerinin bir zorunlu luk olduğu ifade edildi. Sanırım bizim gibi köklü bir kukla geleneğine sahip olan bir ülkenin bu eğitim çalışmalarına gereken önemi vermesi kaçınılmazdır. Tüm katılımcılar, bugün Karagöz'ün içinde bulunduğu durumun kendilerini çok üzdüğünü belirttiler. Fakat tiyatro muzun sunduğu "Dünyayı Sev, Yeşili Koru" adlı oyunun, geleneksel yapıdaki Karagöz oyunlarının modern tiyatro sınırlarına bir sıçrayışı gerçekleştirdiğini ve bu sanatın ölmediğine dair bir ümit kaynağı olduğunun da altını çizdiler. Biz de 1997'de planladığımız "Uluslararası İstanbul Kukla Festivali"nden söz ederek ve bu festi valde geleneksel yapıdaki Karagöz ve kukla ile modern oyunlar yapmayı teşvik edeceğimizi belirttik. "Seneye İstanbul'da görüşelim" mesajıyla katılımcılara ve festival yöneticilerine veda ettik
cy
pe a
BRIEF NEWS ON TURKISH THEATRE Zeki Müren
Theatre Awards of Halk Sigorta
Zeki Müren the classical Turkish music star, singer and composer has died at Halk Sigorta, this season launched awards designed to encourage the theatres. A committee consisting of critics, artists and academicians with Haldun Dormen as the chairtnan, will nominate the best productions and achivements of the year. On September 23 a special evening was organised by Dor men Tiyatrosu at the Suna Kıraç Hall in Robert College on this occassion.
La Diva Turca
cy a
This important study on the Turkish diva by Zeynep Oral, chronicles Leyla Gencer's life from the earliest productions through her recent works.
Dramaturgy and Theatrical Forms
Tiyatro Stüdyosu is on tour with Hysteria
Esen Çamurdan's softback published by Mitos-Boyut is an informative book on the concept of dramturgy and its development. The book is aimed not only at the specialists of theatre but also at the non-speccilist reader.
pe
the age of 65. He was also known for his performances in the films of the 1960's and 70's. Zeki Müren önce appeared in theatre scene many years ago with "Tea and Sympathy" at the Arena Sahnesi.
Terry Johnson's award winning play "Hysteria" is in Ankara for a limited period after a successful season in İstanbul. The play is translated into Turkish by Ahmet Levendoğdu, directed by Işıl Kasapoğlu with scene design by Duygu Sağıroğlu.
İstanbul Municipal Theatre The new artistle direetor has announced its repertory for the new season. They will premiere at 5 different stages new plays by young Turkish playwritghts as well as classics such as "Oedipus", "Oedipus at Colonus", a collage from Shakespeare's works and "Faust '96". The new artistic direetor Kenan Işık is stressing the importance of the idea of free theatre and promoting new writing.
The Repertoire of the State Theatres The State Theatres started the season in their stages in 8 cities. "Gılgamış", "Three Tall Woman", "The Idiot", "Azizname 95", "Grapes of Wrath", "Murat the 4th", "Measure for Measure" and "The Orchestra" are some of the plays in the repertory.
"Everest My Lord" at Assos Festival Sevim Burak's "Everst My Lord" a production of Kumpanya, brought together names such as Naz Erayda, Bülent
Erkmen, Geyvan McMillan. Concept of the work in progress is based on the semiology of words and working with voice, which made the creation one of the interesting performanceses of the festival. "Everest My Lord" will also be presented in İstanbul.
Tiyatrokare This season Tiyatrokare will host Claude Magnier's "Oscar", at Gazanfer Özcan Gönül Ülkü Theatre, to celebrate its 5th anniversary.
a cy pe tiyatro Tiyatro'dan Ă–nce... Tiyatro'dan Sonra...
a cy
İçindekiler
pe
Konferanslar-Söyleşiler-Konserler-Radyolar • 58 Sinemalar-Kitabevleri • 59 Sanat Galerileri • 60 Müzeler-Antikacılar • 61 Restaurantlar * 62-63-64-65 Barlar • 66-67 Cafeler • 68 Turizm Şirketleri-Alışveriş Merkezleri • 69 Hastaneler Oto-Kiralama-Havayolları 70
cy
pe a
KONFERANSLAR-SÖYLEŞİLER-KONSERLER-RADYOLAR KONFERANLAR SÖYLEŞİLER-SEMİNERLER AKSANAT Tel: (212)252 35 00 • Seminer - Don Lucoff 6 Ekim 15.00 - Arto Tunçboyacıyan 8 Ekim 15.00 - John Surman 9 Ekim 15.00
14 Ekim 19.00 - Sinemada Fotoğraf, Fotoğrafçılar, Fotoğrafçı Yönetmenler 31 Ekim 19.00
AKSANAT Tel: (212) 252 35 00
• Laser Pise'ten Konserler
A L M A N Kültür M e r k e z i Tel: (212)249 45 82 • Konferans - C. Nevmann "Aslında Batılılaşma Nedir? 22 Ekim 15.30 AVUSTURYA Kültür M e r k . Tel: (212)223 78 43 • Konferans - İstanbul Büyük Bizans Saray Mozaiği 16 Ekim 14.00 BİLYAY VAKFI Tel: (212)243 18 14
• Söyleşiler
pe
- Ruhsal Söyleşiler/Ergün Arıkdal 1 Ekim 19.30 - Ölüm ve Ötesi /Atilla Ultav 8 Ekim 19.30 - Medyumluk ve Ruhsal Tebliğler/Nurettin Ersoy 15 Ekim 19.30 - Dejenerasyon ve Gelişim 23 Ekim 19.30 EVRENSEL KÜLTÜR MERK. Tel: (243 08 06) • Seminer - Devrim ve Propaganda 6 Ekim 14.00 - Ekim Devrimi ve Yeni İnsan 20 Ekim 14.00 • Söyleşi -Vesaire Vesaire 12 Ekim 14.00 - Son Söz Henüz Söylenmedi 13 Ekim 19.00 FOTOĞRAFEVİ Tel: 251 05 66
a
11 Ekim 15.00 - Kerem Gürsev 12 Ekim 15.00
- "Standards" G. Peacock, J. De Johnette 3 Ekim 18.00-7 Ekim 13.00 - Ron Carter "Live Double Bass 9 Ekim 18.00 - Roots: Salute To The Saxophone 10 Ekim 13.00 -John Scofield "Live 3 Ways" 10 Ekim 18.00 - Airto Moreira "Rhythm and Colors" 11 Ekim 13.00 - Eric Dolphy "Lost Date" 11 Ekim 18.00 - Miles Davis 13Ekim 18.00 - Mahler "Senfoni No. 1-4 15 Ekim 12.30 - Elton John "Breaking Hearts Tour" 17 Ekim 12.30 -Wagner "Uçan Hollandalı" 26 Ekim 14.00-18.00 - Mario Lanza 30 Ekim 12.30-17.30 - Mendelsson "Senfoni No. 3 "Seottish" 31 Ekim 12.30-18.00
• Söyleşi - Hint Felsefesi/Mahmut Doğan 2 Ekim 19.00 - Doğa Yürüyüşleri ve Sağlık 23 Ekim 19.00 İFSAK Tel: (0212)243 14 01 • Söyleşi - Fotoğraf Ne Anlatabilir ki 58
• Tiyatro - "Azizname " Kocaeli Bölge Tiy 26 Ekim 19.00
cy
- Steve Turre
EVRENSEL KÜLTÜR MERK. • Film - Dünyayı Sarsan On Gün 1 Ekim 15.00 - Belgesel "Rusy'da İç Savaşın Tarihi" 2 Ekim 15.00 - Grev 3 Ekim 15.00 - Örümcek Kadının Öpücüğü 8 Ekim 15.00 - Ekim 9 Ekim 15.00 -Ana 10 Ekim 15.00- 19.00 - Damdaki Kemancı 11 Ekim 15.00 - Arı Kovanı 23 Ekim 15.00 - Düşman 28 Ekim 15.00 -Yol 28 Ekim 19.00 -Ağıt 29 Ekim 15.00 - Umut 30 Ekim 15.00 - Duvar 31 Ekim 19.00
• Konser - Taci Uslu 20 Ekim 19.30 - Bethoven 9. Senfoni 21 Ekim 15.00 -Yavuz Bingöl 25 Ekim 19.00
RADYOLAR
• Canlı Caz
- "Kaçan Keçi" 7 Ekim 18.30-21.00
• Dia Gösterisi
- Sakine Çil "20. Yüzyıl Seramik Sanatında Resim" 17 Ekim 18.30 - S. Sıtkı Arat "Gerçekte Düş Düşte Gerçek" 24 Ekim 18.30 - AKBANK ULUSLARARASI CAZ FESTİVALİ 2-12 Ekim A L M A N KÜLTÜR MERK. Tel: (212)249 45 82
• Film - İstanbul Kanatlarımın Altında 2 Ekim 18.30 - Denize Hançer Düştü 9 Ekim 18.30 - Lokma 22-27 Ekim 15.30
AÇIK RADYO 94.9 • Otuzbeş Milimetre Filmler ve Müzikleri Salı/15.30-16.00 • Açık Hava Çevre Sorunları ve Doğa Koruma Çarşamba/15.30-16.00 • Kimlik Sivil Bir Kimlik'e Kavuşmanın ipuçları Perşembe/15.00-15.30 • Filozof Dedikoduları Filozofların ilginç Yaşamları, Fikirleri Perşembe/15.30-16.00 • Mürekkebi Kurumadan
Tarih Sohbetleri Cuma/15.00-15.30 • Plastik Sanatlarda Bu Hafta C.tesi/13.30-14.00 • Ağır Sohbetler Gösteri Sanatları ve Müzik C.tesi/18.00-19.00 • Bu Şehr-i İstanbul ki... Pazar/16.0017.00 • Şifa, Şifre, Deşifre Bir ana tema etrafında kurulan müzikli kültür sohbeti Pazar/17.00-18.00 BAHÇELİ FM 101.8 • Emre ve Gece Pazartesi-Salı/23.00-01.00 • Şiir, Tiyatro, Sanat Çarşamba/15.00-17.00 • Ayza ve içimizden Biri Salı/15.00-17.00 • Bahçeli Cadıları Cuma/23.00-01.00 • Emre ve Gece Sanatta Yolculuk C.tesi/23.00-01.00 CAPITOL FM 95.9 • Müzikalite/Klasik Müzik Sah/22.00-24.00 • Atilla Dorsay'la Sinema ve Müzik Cumartesi/11.00-13.00 • Cazino/Orhan Argun Pazar/21.00-22.00 ÇİZGİ RADYO 102.2 • Bir Konu Salı/20.00 • Haberler Kültür/Sanat Çarşamba/11.00 • Çevre Çarşamba/16.00 • Bakış Cuma/20.00 • Şiir/Edebiyat C.tesi/20.00 • Siyaset Tarihi Pazar/14.00 HÜR FM 92.5 • Sanat Noktası Pazartesi/23.00-24.00 • Sessiz Gemi Salı/23.00-24.00 • Ay Işığı Pazar/22.00-23.00 META FM 105.6 • Yeni Çağda Gençlik 2, 7, 23, 28 Eylül 15.30
• Bir Roman Bir Hikaye Hergün/22.45-23.15 TRT FM 91.4 • Biz Bize Hafta içi/14.00-15.30 VE YS FM 87.7 • Sanat Güncesi Perşembe/14.00-15.45 • Radyo Tiyatrosu Perşembe/22.15 Pazar/12.15 YAŞAM RADYO 92.3 • Kültür & Panaroma Cumartesi/10.30-12.00 • Radyo Tiyatrosu Perşembe/22.15 Pazar/12.15 YÖN FM 96.6 • Sis Çanları Hergün 9.30-13.00-14.00 • Seyir Defteri C.tesi-Pazar/9.30-12.00 SİNEMALAR
KENT
Tel: 241 62 03
LALE
Tel: 249 25 24
MODA Tel: (0216)337 01 28 OSCAR
Tel: (0216)390 09 69
PARLIAMENT Tel: 263 18 38 PERA
Tel: 251 32 40
PRINCESS
Tel: 285 06 95
PRINCESS
Tel: 227 91 47
PYRAMIDTel:(0216)348 01 50 REKS
Tel: (0216)336 01 12
RENK
Tel: 572 18 63
SİNEPOP
Tel: 251 11 76
SİTE
Tel: 247 69 47
SÜREYYA Tel:(0216)336 06 82
KİTABEVLERİ ABC Kitabevi İstiklal C. 461-Beyoğlu Tel: (212) 249 24 14 Acar Kitabevi 1- Bağdat C. 374 Şaşkınbakkal Tel. (216)358 20 51 2-Moda C. 102 Kadıköy Tel. (0216)338 53 47 3- Bağdat C Yolaç İş Mrk. No: 68-Kızıltoprak Tel. (216)338 53 73 Adam Kitabevi İstanbul C. Morsümbül S. No: 1-Bakırköy Tel. (212)571 96 54 Afa Kitabevi İstiklale. Bekar S. 17 Beyoğlu Tel. (212)249 22 18 Akademi Kitabevi Akkavak S. 2 - Nişantaşı Tel. (212)248 43 96 Akyüz Kitabevi Kadıköy İş Merk. Neşet Ömer S. 10/123 Tel. (216)336 90 81 Alkım Kitabevi Kadıköy Çarşısı Orta Kat 101-Kadıköy Tel. (216)349 40 75 Arion Kitabevi Sıraselviler C. 1 Taksim Tel. (212)243 23 70 Arşiv Kitabevi Twins Cafe Bahariye C. 86/2 Kadıköy Tel. (216)338 43 12
pe cy a
• Sanat ve Ötesi 3, 24 Eylül 14.30 • İnsan ve Toplum 9, 14 Eylül 13.30 • Kadının Dünyası 20 Eylül 13.30 NUMBER ONE 102.5 • Her Çarşamba Eclectrip 22.00-24.00 • Rejoice Yıka ve Çık Hafta içi/20.00-21.00 • Kapalı Gişe Pazar/16.00-18.00 POWER FM 100 • Power Magazin Hafta içi/12.00-14.00 ÖZGÜR RADYO • Sanat Rehberi Şeri Hergün/10.30 RADYO CONTACT 91.1 • Sanat Dolu Saatler Hafta içi 11.00-13.00 RADYO FENER 97.5 • Söz Yazarı Aşkın Tuna Sunuyor Cuma/16.00-18.00 • Ambians Şiir ve Viyana Valsleri Cuma/21.00-23.00 • Gönüller Diyarı Cumartesi/23.00-24.00 • İnfaz Masası Pazar/18.00-20.00 RADYO FOREKS 95.3 • Günebakan Hafta içi/09.40-15.20 • Klasik Müzik Dünyasında Gezinti Pazartesi/19.00-20.00 RADYO HABER MW 702 • Sanat Rehberi Hergün/9.50-11.35 RADYO TATLISES 97.8 Gündemdeki Sanat Cumartesi/10.00-12.00 Nağmeler Körfezi Hafta içi/22.00-24.00 Cumartesi/23.00-03.00 Pazar/22.00-24.00 Ay Sarayı Hafta içi/24.00-03.00 Pazar/24.00-03.00 RADYO 3 88.2 Şu Caz Dedikleri Pazartesi/20.00-21.00 SHOW RADYO 89.9 Çalar Saat Hergün/9.30-12.00 TRT1 MW 1017
AFM (Nişantaşı) Tel: 230 94 38
AKMERKEZ(Etiler)Tel: 282 05 05
A L M A N K. M. Tel: 249 45 82 APOLLONTel:(0216)362 51 00
AS (Harbiye)
Tel: 247 63 15
AS(Kadıköy)Tel: (0216) 336 00 50 ATLANTİSTel:(0216)418 26 56
ATLAS
Tel: 252 85 76
AVŞAR
Tel: 583 14 97
BAHARİYE Tel:(0216)414 35 05
BAKIRKÖY 74 Tel: 572 04 44 BEYOĞLU
Tel: 251 32 40
BROADWAYTel: (0216)345 1481 CAPİTOL Tel: (216) 310 06 16 CAROUSEL DÜNYA
Tel: 571 83 80 Tel: 249 93 61
EMEK
Tel: 293 84 39
FİTAŞ
Tel: 249 01 66
FRANSIZ K.M
Tel: 249 07 76
GALLERİA PRES.Tel:560 72 66 GAZİ
Tel: 247 96 65
GÜNEY Tel: (0216)354 13 88 HAKAN Tel: (0216)337 96 37 İNCİ
Tel: 240 45 95
İNCİRLİ
Tel: 572 64 39
KADIKÖY Tel:(0216)337 74 00
Bakırköy Kitap Sarayı Gençler C. 8 Bakırköy Tel. (212) 583 09 03 Boğaziçi Kitabevi Nispetiye C. 70 Etiler Tel. (212)265 47 52 Dünya Aktüel Kitabevi İstiklal C. 469 Beyoğlu Tel. (212)251 91 96 Dünya Bebek Kitabevi Cevdet Paşa C. 232/1 Bebek Tel. (212)265 71 03 Evrim Kitabevi Kadıköy İş Mrk. 78-106 Kadıköy Tel. (216)347 49 63 Gençlik Kitabevi Mühürdar C. 68 Kadıköy Tel. (216)337 96 05 Germinal Kitabevi Halaskargazi C. 309 Şişli Tel. (212)241 07 09 Gözlem Yay. Kitabevi Atiye S. Polar Ap. 12/6 Teşvikiye Tel. (212)240 41 44 Hamlet Kitabevi Sıraselviler C. 15 Taksim Tel. (212)244 26 01 Homer Kitabevi Yeni Çarşı C. 28/A Galatasaray Tel. (212)249 59 02 Kabalcı Kitabevi Ortabahçe C. 22/4 B.taş Tel. (212)261 31 24 Kadıköy Kitabevi Kadıköy İş Mrk.-Kadıköy Tel. (216)347 52 81 Mefisto Kitabevi İstiklal C. 173-Beyoğlu Tel. (212)293 19 09 Genç Mefisto Kitabevi Muvakkıthane C.15 K.köy Tel. (216)414 35 19 Metropol Kitabevi İstiklal C. 140/46 Beyoğlu Tel. (212)245 70 34 Net Kitabevi Galleria Ataköy Tel. (212) 559 09 50 İstiklal Cd. No: 79/81 Beyoğlu Tel. (212)293 07 59-60 Nezih Kitabevi 1-Bağdat C. 378 Ş.bakkal Tel. (216)356 56 10 2-Mühürdar C. 40 K.köy 59
SANAT GALERİLERİ
Bağdat Cad. 449 Suadiye Tel: (0216) 363 75 94 Fransız K.M. San. Gal. İstiklal Cd. 8-Taksim Tel: (0212) 252 02 62
Ares Sanatevi Iğrıp Sk. 24-Fenerbahçe Tel: (0216) 345 11 62 Asmalımescit Sanat Gal. Sofyalı Sk. 5 Tünel Tel: (0212)249 69 79 A.K.M Sanat Galerisi Taksim-İstanbul Tel: (0212)251 56 00 Bilim Sanat Galerisi Mühürdar C. Akmar Pasajı 70/1 Kadıköy Tel: (0216)349 26 10 BM Çağdaş Sanat Merk. Akkavak Sk. 1/1-Nişantaşı Tel: (0212)231 10 23 Ekol Sanat Galerisi Bakraç Sk. 35/A Cihangir Tel: (0212) 293 06 17 Eylül Sanat Galerisi Akkirman S. 59 Nişantaşı Tel: (0212) 231 69 56 Exclusive Sanat Merkezi
Galeri Art İnter Cultura İstiklal Cd. 373-Beyoğlu Tel: (0212)243 29 18 Galeri B Hüsrev Gerede C. Fırın Sk. 2/1 -Teşvikiye Tel: (0212) 227 03 63 Galeri Matyatlı Sanat ve Kültürevi İstiklal C. Saka Salim Çık. Kısmet Han. 3/1-Beyoğlu Tel: (0212) 244 15 91 Galeri Nev Maçka C. 33/B-Maçka Tel: (0212)231 67 63 Galeri Replica Cami Sk. Deniz Ap 3/3 Erenköy Tel: (0216)358 60 95 Galeri SZ Kalıpçı Sk. Büyük Bayraktar Ap. Teşvikiye Tel: (0212) 230 17 45 Galeri Vinci Ihlamur Yolu 1 Teşvikiye Tel: (0212) 233 06 19
a
Beyoğlu Tel. (212)243 63 77 Şafak Kitabevi Mühürdar C. 70/34 KadıköyTel.(216)349 20 79
pe cy
Tel. (216)345 31 11 Pan Kitabevi Barbaros Bulvarı 74/4 Beşiktaş Tel. (212)261 80 72 Pandora Kitabevi Büyükparmakkapı S. 3 Beyoğlu Tel. (212)245 16 67 Pentimento Art Shop İstiklal C. 140/3 Beyoğlu Tel. (212)293 39 59 Pera Orient Kitabevi Aznavur Pasajı Yapı Kredi Karşısı-Beyoğlu Polat Kitabevi Ankara C. 105 Cağaloğlu Tel. (212) 513 50 93 Remzi Kitabevi 1-Servili Mescit S. 3 Cağaloğlu Tel. (212)511 69 16 2-Akmerkez Etiler Tel. (0212) 282 02 45 Robinson Crusoe Kit. İstiklal C. 389-Beyoğlu Tel. (212)293 69 68 Saka Kitabevi Eski Yıldız C. 12 Beşiktaş Tel. (212)260 12 79 Simurg Kitabevi Hasnun Galip S. 2/A
Galeri Artist Otim Kar. Yeşil Çimen C. Tel: (0212) 227 68 52 Garanti Bankası San. G. H.gazi C. 36 Şişli Tel: (0212)230 39 80 Gözlem Sanat Galerisi Atiye Sk. 12/6-Teşvikiye Tel: (0212)240 41 44 Güntay Sanatevi Cemil Topuzlu C. Sosyal Ap. 2/1-Feneryolu Tel: (0216) 386 88 98 Hobi Sanat Galerisi V.konağı C. Pas. 73 N.taşı Tel: (0212)225 23 37 İMKB Sanat Galerisi İstinye Tel: (0212) 298 25 10-11 Kadıköy Belediyesi Caddebostan K. ve S. M. Haldun Taner S. C.bostan Tel: (0216)360 95 95 Kare Sanat Galerisi Atiye Sk. 12/2-Teşvikiye Tel: (0212)240 44 48 Mine Sanat Galerisi Sokullu Sk.1-Kadıköy Tel: (0216) 345 64 40 Mozaik Fotoğraf Turizm Kültür ve Sanatevi Söğütlü Çeşme C. 160/1
UYGULAMALI Tiyatro Eğitimi
TİYATROYU ÖĞRENMEK İSTEYEN HERKES İÇİN ANAHTAR KİTAPLAR
UYGULAMALI TİYATRO EĞİTİMİ Komedi Oyunculuğu Stanislawski Oyunculuğu Absurt Tiyatro, Epik Tiyatro Yoksul Tiyatro Oyunculuk Uygulamaları Rol Uygulamaları Tiyatro Makyajı Mimik, Diksiyon Vücut Eğitimi Tiyatro Kuramları ve Tarihi Sanatsal Akımlar Shakespeare Oyunculuğu FİYATI: 850.000 TL
60
UYGULAMALI TİYATRO EĞİTİMİ Her Yönüyle Tiyatro Makyajı FİYATI: 500.000 TL
UYGULAMALI TİYATRO EĞİTİMİ Anlatımlı Vücut Vücudun Dili Vücut Oyunculuğu
UYGULAMALI TİYATRO EĞİTİMİ Kuramlar Kavramlar Yazarlar
FİYATI: 500.000 TL
FİYATI: 850.000 TL
YILMAZ ARIKAN
arıtas
yayınları
UYGULAMALI TİYATRO EĞİTİMİ Oyunculuk Tarihi
FİYATI: 750.000 TL
KİTAP İSTEME ADRESİ Taşsavaklar Sokak No: 10 Cağaloğlu - İst. Tel: (0212) 522 22 23 - 520 18 92 Fax:(0212)513 40 44
MÜZELER-ANTİKACILAR Karikatür ve Mizah Müzesi Pazar, pazartesi dışında 9.00-17.00 Saraçhane-İstanbul Tel: (212)521 12 64 Kariye Müzesi Salı dışında 9.30-16.30 Edirnekapı-İstanbul Tel: (212) 631 92 41 Maslak Kasırları P.tesi, perşembe dışında 9.00-16.00 Maslak-İstanbul Tel: (212)276 10 22 M.S.Ü Resim ve Heykel Müzesi Pazartesi, salı dışında 12.30-16.30 Beşiktaş-İstanbul Tel: (212)261 42 98 Mozaik Müzesi Salı dışında 9.30-16.30 Sultanahmet-İstanbul Tel: (212)518 12 05 Rumeli Hisarı Müzesi Pazartesi dışında 9.30-16.30 Rumeli Hisarı-İstanbul Tel: (212)263 53 05 Sadberk Hanım Müzesi Çarşamba dışında 10.00-17.00 Sarıyer-İstanbul Tel: (212) 242 38 13 Tanzimat Müzesi Hergün 9.00-17.00 Gülhane Parkı-Sirkeci Tel: (212) 512 63 84 Topkapı Sarayı Müzesi Salı dışında 9.30-17.00 Sultanahmet-İstanbul Tel: (212) 512 04 80 Türk ve İslam Eserleri Müzesi Pazartesi dışında 9.30-17.00 Sultanahmet-İstanbul Tel: (212) 518 18 05 Yerebatan Sarayı Müzesi Hergün 9.00-17.30 Sultanahmet-İstanbul Tel: (212) 522 12 59 Yıldız Sarayı Pazartesi, salı dışında 10.00-16.00 Tel: (212) 258 30 80
a
Askeri Müze Pazartesi, salı dışında 9.00-17.00 Harbiye-istanbul Tel: (212)233 27 20 Aşiyan Müzesi P.tesi, perşembe dışında 9.00-17.00 Bebek-İstanbul Tel: (212)263 69 86 Atatürk Müzesi Perşembe, pazar dışında 9.30-16.30 Şişli-İstanbul Tel: (212)240 63 19 Ayasofya Müzesi Pazartesi dışında 9.30-16.30 Sultanahmet-İstanbul Tel: (212) 522 09 89 Aynalıkavak Kasrı P.tesi, perşembe dışında 9.00-16.00 Hasköy-İstanbul Tel: (212)250 40 94 Basın Müzesi Pazar dışında 10.00-17.00 Çemberlitaş-İstanbul Tel: (212)513 84 58 Beylerbeyi Sarayı P.tesi, perşembe dışında 9.30-16.00 Beylerbeyi-İstanbul Tel: (216)321 93 20 Deniz Müzesi Pazartesi, salı dışında 9.00-17.00 Beşiktaş-İstanbul Tel: (212) 261 00 40 Divan Edebiyatı Müzesi Pazartesi dışında 9.30-16.30 Tünel-İstanbul Tel: (212)245 41 41 Dolmabahçe Sarayı P.tesi, perşembe dışında 9.00-15.00 Dolmabahçe-İstanbul Tel: (212)258 55 44 Ihlamur Kasrı P.tesi, perşembe dışında 9.30-17.00 Beşiktaş-İstanbul Tel: (212)258 89 03 İstanbul Arkeoloji Müz. Pazartesi dışında 9.00-17.00 Gülhane-İstanbul Tel: (212)520 77 42
pe cy
Şeyda Ap. Kadıköy Tel: (0216)418 08 48 Mutlu Sanat Odası General Necmettin Öktem Sk. 13/1-Erenköy Tel: (0216)355 35 87 Nadya Sanat Galerisi Gazi Evranos C. 33 Yeşilköy Tel: (0212) 573 81 93 Nokta Sanat Galerisi Restorasyon Atölyesi Ece Ap. 73-75/1-Teşvikiye Tel: (0212) 261 45 09 Nüans Sanat Merkezi Valikonağı C. Şakayık S. No: 40 Kat 5 Nişantaşı Tel: (0212)234 40 44 Özden Sanat Galerisi SporCd. 130/3-Maçka Tel: (0212) 260 44 28 Pavo Sanat Evi Yoğurtçu Parkı C. 62/3 Kadıköy Tel: (0216)338 99 83 Seven Sanat Galerisi 1-Moda C. 66 Kadıköy Tel: (0216)345 56 16 2-Şakayık S. 37 Teşvikiye Tel: (0212)231 70 58 TEM Sanat Galerisi Valikonağı C. Prof. Dr. O. Ersek Sk. 44/2-Nişantaşı Tel: (0212)234 13 46 Urart Sanat Galerisi Abdi İipekçi Cd. No: 18 Nişantaşı Tel: (0212)241 21 83 Ü. Yaşar Sanat Galerisi Bağdat C. Rıfat Bey Sk. 293/3-Caddebostan Tel: (0216)411 35 01 Ürün Sanat Galerisi İskele C. Selin Sk. 11/21 Caddebostan Tel: (0216)360 99 64 Vakko Sanat Galerisi İstiklale. 123-Beyoğlu Tel: (0212)251 40 92 MÜZELER Arkeoloji Müzesi Pazartesi dışında 9.30-17.00 Gülhane-istanbul Tel: (212) 520 77 40
ANTİKACILAR ABDÜL ANTİC Kalıpçı Sk. No: 119 Teşvikiye-İst Tel: 231 74 79 ANTİKHANE Faik Paşa Yokuşu No:41 Çukurcuma -İst. Tel: 251 95 87 ANTİK A.Ş. Eytam Sk. No: 16/1 Nişantaşı - İst. Tel: 241 47 76 ANTİKNAME Billurcu Sk. No: 32/1-A Sıraselviler - İst. Tel: 251 35 71 ANTİK PALACE Spor Cad.. Maçka-İst. Tel: 236 24 60 ASLI TUNCA Çukurcuma Cad. Cihangir-İst. Tel: 249 51 53 ARTİSAN Şakayık Sk. No: 54/1 N.taşı - İst. Tel: 246 58 33 ATRİUM Tünel Pasajı No: 4/7 Tünel-İst. Tel: 251 43 02 BAZAAR 54 Nuruosmaniye Cad. Cağaloğlu - İst. Tel: 511 21 50 CHALABI ANTİC Mim Kemal Öke Sk. No: 17 Nişantaşı-İst. Tel: 225 01 85 KÜSAV MÜZAYEDE Sinanpaşa İş Merkezi No: 304 Beşiktaş - İst. Tel: 227 34 85 MAÇKA MEZAT Tomurcuk Sk. Mecidiyeköy-İst. Tel: 259 4513 MUHTAR KUBAŞIK Çukurcuma Camii Sk. No:18 Beyoğlu-İst. Tel: 252 13 28 RAFFI PORTAKAL Mim Kemal Öke Sk. No: 19 Nişantaşı -İst. Tel: 225 46 37 RESTO Faik Paşa Yokuşu Çukurcuma Cihangir-İst. Tel: 245 74 54 ROMAN ANTIQUES Ağa Hamamı Cad. No 35/D Ç.cuma-İst. Tel: 252 71 19 ŞAMDAN ANTİK Faik Paşa Yokuşu Çukurcuma Cihangir-İst. Tel: 244 36 81 SADABAD ANTİKACILAR ÇARŞISI Dolapdere Kaşkaval Cad. Martı Sitesi 5 Yenişehir - İst. 61
MUTFAKLARI ALA TURKA Cami Meydanı Hazine Sk. No:8 Ortaköy-İst Tel: 258 79 24 ALA-TURKA MEŞK Çarşıarkası Sk. No:32 1. Levent-İst. Tel: 283 45 63 AHIRKAPI LOKANTA Armada Hotel Ahırkapı Sk. 24 Cankurtaran-İst. Tel: 638 13 70 ALİ BABA RESTAURANT Kireçburnu Sk. No:20 Kireçburnu- İst. Tel: 262 08 89 ALTIN KUPA Yerebatan Cad. Şeftali Sk. No:6 Sultanahmet- İst.Tel: 519 47 70 ASUDE Perihan Abla Sk. No: 4 Kuzguncuk-İst. Tel:(216)334 44 14 ASİTANE Kariye Oteli Kariye Camı Sk.18 Edirnekapı-ist. Tel: 534 84 14 AŞİYAN Kalamış Yat Limanı No: 17 Kalamış-İst. Tel: 349 55 69
KERVANSARAY Cumhuriyet Cad. No:305 Harbiye-İst. Tel: 247 16 30
CAMLI KÖŞK Sahil Yolu No:38/1 Sultanahmet-İst. Tel: 638 14 51
GALATA KULESİ RESTAURANT Galata Kulesi Şişhane-İst. Tel: 245 11 60 HAVUZLU LOKANTA Gani Çelebi Sk. No:3 Kapahçarşı- İst. Tel:527 33 46
KONYALI Topkapı Sarayı Sultanahmet-İst. Tel: 513 96 96
CENNET Yöresel Divan YoluSk. No:90 Çemberlitaş-İst. Tel: 513 14 16 ÇATI RESTAURANT İstiklal Cad. Orhan A. Apaydın Sk No:20/7 Beyoğlu-İst. Tel: 251 00 00 ÇİFTNAL RESTAURANT Yıldız Ihlamur Cad. No:6 Beşiktaş-İst. Tel: 260 81 07 DEVELİ Gümüşyüzük Sk. No:7 Samatya-İst. Tel: 585 11 89 DARÜZZİYAFE Şifahane Sk. No: 6 Süleymaniye-İst. Tel: 511 84 14 ECE RESTAURANT Tramvay Çad. No: 44 Kuruçeşme-İst. Tel: 265 96 00 EMMİM RESTAURANT Nispetiye Cad. No:23 Levent-İst. Tel: 264 37 29 EL PATİO Sun Club Bahçeşehir-İst.
Tel: 669 30 00
FEHMİ BABA ET LOKANTASI Meşrutiyet Cad. No:33 Galatasaray-lst. Tel: 293 93 26
pe
BOL KEPÇE Muallim Naci Cad. 41/9 Ortaköy-İst. Tel: 259 82 61
GALATASARAY RESTAURANT Meşrutiyet Cad. No:7 Beyoğlu-İst. Tel: 244 22 09
HİPODROM RESTAURANT At Meydanı No:74 Sultanahmet- İst.Tel: 516 04 74 HACI ABDULLAH Sakızağa Sk. No: 17 Beyoğlu-İst. Tel: 293 18 86 HACI BABA İstiklal Cad. No:49 Beyoğlu-İst. Tel: 224 18 86 HACI SALİH İstiklal Cad. Anadolu Han 201 Beyoğlu-İst. Tel:243 45 28 KALAMIŞ RESTAURANT M. Nurettin Selçuk Cad. No: 46 Kalamış-İst. Tel:(216) 336 54 KANAAT Selmanipark Sk. No:25 Üsküdar-İst. Tel:(216)333 37 91
a
GELEN
BAHAR LOKANTASI İstinye Cad. No: 134 İstinye-İst. Tel: 277 85 55
cy
M.KÖY ANTİKACILAR ÇARŞISI Tomurcuk Sk. No:1/7 Mecidiyeköy -İst.
KATİBİM RESTAURANT Şemsipaşa Cad. Sahilyolu No:53 Üsküdar-lst.Tel:(216) 310 90 80 KAZAN Cumhuriyet Cad. No: 151 Elmadağ-İst. Tel: 232 72 16
LİLİYAR YEMEK EVİ Yeni Çarşı Cad. No: 88 Galatasaray-İst. Tel: 293 05 98 OCAKBAŞI RESTAURANT Tiyatro Cad. No: 25 Beyazıt-İst. Tel: 516 69 80 ORIENT HOUSE Tiyatro Cad. No: 27 Beyazıt-İst. Tel:517 61 63 PANDELLİ Mısır Çarşısı İçi No:1 Eminönü-İst. Tel: 527 93 09 PERA RESTAURANT Sait Paşa Geçidi No: 3 Beyoğlu-İst. Tel: 244 50 20 PERİ PETİE Küçükparmakkapı Cad. No:34 Beyoğlu-İst Tel: 245 20 11 RAMİ RESTAURANT Utangaç Sk. No:6 Eminönü-İst. Tel: 517 65 93 REŞAT PAŞA KONAĞI Kozyatağı Sinan Ercan Cd. 34/1 Erenköy-İst.Tel:(216)361 34 11 SUBAŞI RESTURANT Nuruosmaniye Cad. Nuruosmaniye-İst.Tel: 522 47 62
KRYOLAN
PROFESYONEL MAKYAJ MALZEMESİ
academie
PROFESYONEL CİLT BAKIM ÜRÜNLERİ
FREED
DANS VE BALE MALZEMELERİ
SHOW & KARNAVAL MALZEMELERİ VE AKSESUARLARI
PROFESYONEL SİHİRBAZLIK MALZEMELERİ
ORİJİNAL KOSTÜM & MASKOTLAR SAKAL & BIYIK & PERUK YAPIM MALZEMELERİ HEPSİ AMA HEPSİ SADECE VE SADECE "VlRA KOZMETlK"DE Merkez: Fener, Kalamış Cad. No:26/13 Kızıltoprak Tel: (0216) 347 30 70-347 71 60 Fax:(0216)337 05 25 Şube: İstiklâl Cad. Atlas Sineması Pasajı No: 36 Beyoğlu Tek (0212)293 36 37 Fax: (0212)245 58 44 62
RESTAURANTLAR
VİTAMİN RESTAURANT Divanyolu Cad. No: 16 Sultanahmet-İst. Tel: 526 50 86 YANYALI FEHMİ S.Çeşme Cad.Yağlıkçı Kadıköy-İst.Tel:(216) 336 33 33 YEDİ TEPE BabanakkaşCad.No:48 Kuzguncuk-İst.Tel:(216) 3331307
GELENEKSEL TÜRK MUTFAKLARI AYAZMA RESTAURANT Meserret Sk. No:30 Çengelköy-İst.Tel:(216) 321 5712 AHMET RASİM Ebulullah Mardin Cad. No:27 1. Levent-İst. Tel: 270 93 13 BAHAR LOKANTASI İstinye Cad. No: 138 İstinye-İst. Tel:277 85 55 BEYTİ Orman Sk. No: 8 Florya-İst. Tel: 663 29 90 BEYOĞLU RESTAURANT Asmalı Mescid Sk. No:5 Tünel-İst. Tel: 251 04 66
KOSOVA ET LOKANTASI Florya-İstanbul Tel: 663 84 85 LADES RESTAURANT Sadri Alışık Sk. No:14 Beyoğlu-İst. Tel: 251 32 03 GÖKKUŞAĞI RESTAURANT Lamartin Cad. No: 14/1 Taksim-İst. Tel: 256 66 74 NAPOLEON RESTAURANT Yazmacı Tahir Sk. No:22 Bostancı-İst.Tel:(216) 386 99 96 NEZİH KEBAP Şemsettin Gütnaltay Cad. Erenköy-İst.Tel:(216 )386 75 05
ODA RESTAURANT Zindan Kapı Değirmen Cad. 15 Eminönü-İst Tel: 520 15 30 SULTANAHMET KÖFTECİSİ Divan Yolu Cad. 12/A Sultanahmet-İst Tel: 513 14 38
ŞARK SOFRASI Eski Bağdat Cad. No:9 Bostancı-lst.Tel:(216) 366 33 23
pe
BORSA Kalamış Fener Cad. No:87 F.Bahçe-İst.Tel:(216)348 77 00
KEBAB'S Manolya Sk. No:21/1 Bebek-İst. Tel: 257 71 41
BUHARA RESTAURANT Nurosmaniye Cad. No:7 Cağaloğlu-İst. Tel: 527 51 33
ÇARA ET LOKANTASI Nispetiye Cad. No: 12 Etiler-İst. Tel: 257 54 97
EMMİM RESTAURANT Etilerİst. Tel: 264 37 29 FEHMİ BABA ET LOKANTASI Meşrutiyet Cad. No:33 Galatasaray -İst. Tel: 293 93 26 GELİK MEAT Sahil Yolu Bakırköy-İst.
Tel: 250 72 82
HASIR RESTAURANT 1 Abraham Paşa Korusu Beykoz-İst. Tel:(216) 322 29 01 2 Vali Konağı Cad. No:117 Mişantaşı-İst. Tel: 230 14 84 HOUSE OF MEDUSA REST. Yerebatan Cad. Sultanahmet-İst. Tel: 511 41 16
AMBASSADERUS RESTAURANT Bebek Hotel Cevdet Paşa Cad. Bebek-İst. Tel: 263 30 02
FİLİZ RESTAURANT Kefeliköy Cad. No: 80 Tarabya-İst. Tel: 262 01 52
AQUARİUS 2 Kefeliköy Cad. Tarabya-İst. Tel: 223 87 77
GRAND ÇELLO Tramvay Sk. No: 90 Kuruçeşmeİst. Tel: 263 48 49
BİZİM RESTAURANT Kefeliköy Cad. No: 27 Kireçburnu-İst. Tel: 262 05 04 BABA RESTAURANT İskele Cad. No: 13 A.Kavağı-İst. Tel: (216)320 20 47
GELİK FİSH RESTAURANT Zeytinburnu-İst. Tel: 547 13 20
BOĞAZİÇİ FİSH RESTAURANT Köybaşı Sk. No 10 Yeniköy-İst. Tel: 262 0071 BAŞAK MEAT & FİSH REST. Ayyıldız Cad. No: 38 Heybeliada-İst. Tel:(216)351 12 89 BEYAZ KÖŞK RESTAURANT Yeşilköy-İst. Tel: 663 84 88 CAPTAIN'S TERRACE Sarıyer Balıkçılar Çarşısı Sarıyer-İst. Tel: 242 63 51 CAPTAIN RESTAURANT Tavukçu Fethi Cad. No:28/B Osmanbey-İst. Tel: 241 31 51
a
ÜMİT RESTAURANT Gazi Sinanpaşa Cad. No:1/A Cağaloğlu-İst. Tel: 512 90 94
İKİLER ET LOKANTASI 1-Bağdat Cad. No:289 C.Bostan-İst. Tel:(216) 355 22 53 2- Cumhuriyet Cad. No:82 Tuzla Tel:(216) 395 51 51 KAŞIBEYAZ ET LOKANTASI Çatal Sk. No: 10 Florya-İst. Tel: 663 28 90
ÇENGELKÖY İSKELE REST. Çengelköy Vapur İskelesi Yanı Çengelköy-İst. Tel: (216) 321 55 06
cy
TENCERE Billurcu Sk. No:3/1 Taksim-İst. Tel: 251 01 08
ŞEHİR LOKANTASI KenndyCad. No:40/1 Sahilyolu Cankurtaran-İst. Tel: 526 50 86
ULUDAĞ İskele Cad. 8/A C.Bostan-İst. Tel:(216) 358 33 86
ÇENGEL RESTAURANT İskele Meydanı No: 20 Ç.köy-İst. Tel:(216) 321 55 04 DALYAN RESTAURANT Hasfırın Mah.. Değirmen Sk. 3 Beşiktaş-İst. Tel: 260 25 19 DENİZ RESTAURANT Kefeliköy Cad. No: 23 Kireçburnu-İst. Tel: 262 04 07 DAYICIM RESTAURANT Kumkapı-İst. Tel: 589 00 50
VİLLA KALAMIŞ M. Nurettin Selçuk Cad. No:46 Kalamış-İst. Tel:(216) 336 20 67
DEDEM RESTAURANT Çapari Sk. No:34 Kumkapı-İst. Tel: 517 22 61
BALIK LOKANTALARI
DOPPHİN RESTAURANT Yazmacı Tahir Cad. No: 56 Bostancı-İst. Tel: (216)362 48 82
A DOMAN Arabacılar Cad. No: 5 Beylerbeyi-İst. Tel:(216) 3218304 AKVARYUM RESTAURANT Çapari Sk. 39/A Kumkapı-İst. Tel: 517 22 73 ALİ BABA Kefeliköy Cad. No: 20 Kireçburnu-İst. Tel: 262 08 89
ESCALE Meşelik Sk. No: 4 Levent-İst. Tel: 268 13 13 EVREN RESTURANT Çapari Sk. No:4 Kumkapı-İst. Tel: 522 74 17 FAYÇO Kireçburnu Cad. No: 13 Tarabya-İst. Tel: 262 00 24
GENDA RESTAURANT Bebek Yokuşu H. Gerede Cad. Etiler-İst. Tel: 265 92 70 GÜPGÜP FİSH RESTAURANT Bağdat Cad. No:510 Bostancı-İst.Tel:(216) 373 62 39 HAN RESTAURANT Rumelihisarı-İst. Tel: 265 29 68 HALİKARNAS M. Nurettin Selçuk Cad. No:32 Kadıköy-İst. Tel: (216) 349 51 14 HUZUR RESTAURANT Sahilhane Cad. No: 21 Arnavutköy-İst. Tel: 263 42 19 HASAN BALIKÇILAR RESTR. Yat Limanı Rıhtım Cad.No:8 Yeşilköy-İst. Tel: 573 83 00 HAMDI BABA Gülüsta Sk. No: 18 Büyükada-İst. Tel: (216) 382 36 39 HANEDAN RESTAURANT Barbaros Meydanı Çiğdem Sk. 27 Beşiktaş-İst. Tel: 260 48 54 HAN RESTAURANT Yahya Kemal Cad. No: 10 Rumelihisarı -İst. Tel: 265 29 68 İSKELE 1 iskele Meydanı No: 10 Çengelköy-İst. Tel:(216)321 5505 2 Yeniköy-İst. Tel: 262 07 48 İNCİ RESTAURANT Salacak Sahil Yolu No:1 Üsküdar-İst.Tel:(216) 310 69 98 GARAJ RESTAURANT Yeniköy Cad. No: 30 Tarabya-İst. Tel: 260 00 32 GENOA RESTAURANT-BAR Hüsrev Gerede Cad. No: 13 Etiler-İst. Tel: 265 92 70 KARACA (HAN) RESTAURANT 1-İskeleCad. 15/1 C.Bostan-İst. Tel:(216)350 04 66 2-Yahya Kemal Cad. No: 1/C Rumelihisarı-İst. Tel: 265 97 20 KAPRİ RESTAURANT Büyükada-İst. Tel:(216)382 68 09 KIZ KULESİ DENİZ RESTAURANT Salacak Sahil Yolu No: 41 Üsküdar-İst. Tel:(216)341 04 03 63
RESTAURANTLAR
KOÇO RESTAURANT Moda Cad. No: 265 Moda-İst. Tel: (216)336 07 95
MARMARA RESTAURANT Kenndy Cad. No:100 Yenikapı - İst. Tel: 587 98 74
SULTAN SOFRASI 1. Cad. No:17/1 Arnavutköy-İst. Tel: 248 31 95
KORDON Kuleli Cad. No: 51 Çengelköy-İst.Tel:(216)321 04 75
OLİMPİYAT 2 Kumkapı-İst.
TALİP RESTAURANT Çapari Sk. No:43 Kumkapı-İst. Tel: 517 22 74
KÖRFEZ RESTAURANT Körfez Cad. No: 78 Kanlıca-İst. Tel:(216) 413 43 14 KAMİL RESTAURANT İncirlik Yolu No: 9/1 Paşabahçe-İst. Tel:(216)323 34 34 KIYI RESTAURANT KefeliköySk. No: 126 Tarabya-İst. Tel: 262 00 02 KÖŞK RESTAURANT I. Cad. No: 82 Arnavutköy-İst. Tel: 263 25 74
Tel: 517 22 40
ORFOZ FİSH RESTAURANT Yeşilköy - İst. Tel: 663 09 97 PALET 3 Kefeliköy Sk. No: 76 Tarabya - İst. Tel: 262 29 63 PESCATORE Kefeliköy Sk. Kireçburnu - İst. Tel: 223 18 19 PELİT FİSH RESTAURANT Bağdat Cd. Kasaplar Çarşısı 2/A Bostancı-İst.Tel:(216) 366 35 02
LE PECHEUR Yeniköy Cad. No: 80 Tarabya-İst. Tel: 262 00 20
S RESTAURANT Vezirköprü Cad. No: 2 Bebek-İst. Tel: 287 01 50
LİVAR RESTAURANT İskele Cad. No: 25/1 C.Bostan-İst. Tel:(216)4111700
SET FİSH RESTAURANT Kireçburnu Cad. No: 18 Tarabya -İst. Tel: 262 04 11 SARI ÇİÇEKLER RESTAURANT Tarabya Cad A.Kavağı-İst. Tel: (216)320 21 31
SEAPORT FİSH AND WİNE Yalıboyu Cad. No: 36 Beylerbeyi-İst.Tel: (216)321 14 94
pe
MİLTO RESTAURANT Gülistan Sk. No: 16 Büyükada-İst. Tel:(216)382 53 12
KURUÇEŞME SAFRAN Kuruçeşme-İst. Tel: 287 15 25 KARABİBER DOĞAL GIDA Asmalı Mescit General Yazgan Sk. 3 Tünel-İst. Tel: 251 90 85
ÜÇLER RESTAURANT Ördekli Bakkal Sk. No:3 Kumkapı-İst. Tel: 517 23 59 YENİ BEBEK RESTAURANT Cevdet Paşa Cad. No: 36 Bebek-İst. Tel: 263 34 47 YENİ KAPTAN RESTAURANT Beyaz Gül Sk. No: 2 Arnavutköy-İst. Tel: 265 17 76 YEŞİLKÖY YELKEN RESTAURANT Çamözü Cad. No: 15 Yeşilköy-İst Tel: 573 02 12 YEDİ GÜN İskele Cad. No:27/A Sarıyer-İst. Tel: 242 37 98
VEJETERYAN
MUTFAKLAR
cy
KÖR AGOP RESTAURANT Ördekli Bakkal Sk. No:7 Kumkapı-İst. Tel: 517 23 34
SAFRAN RESTAURANT BaloSk. No:1/1 Beyoğlu-İst. Tel: 252 81 60
URCAN RESTAURANT Ortaçeşme Sk. No:2/1 Sarıyer-İst. Tel: 242 03 67
a
KUYU RESTAURANT Arnavutköy-İst. Tel: 263 67 50
PRETİGE BAR AND RESTAURANT Tramvay Sk. No: 106 Kuruçeşme-İst Tel: 263 27 60 RUMELİ İSKELE RESTAURANT Yahya Kemal Cad. No: 1 Rumelihisarı-İst. Tel: 263 29 97
ZERDEÇAL Moda Cad. Halisefendi Sk. 5/1 Kadıköy-İst.Tel:(216) 414 81 41
NATURE AND PEACE İstiklal Cd. B.parmakkapı Sk.21 Beyoğlu-İst. Tel: 252 86 09
ZENCEFİL DOĞAL GIDA Kurabiye Sk. No:3 Beyoğlu-İst. Tel: 244 40 82
ULUSLARARASİ MUTFAKLAR ADRES Tamburi Ali Efendi Sk. No: 11 Etiler-İst. Tel: 263 14 04 ALFREDO'S Güzel Konutlar E Blok Ulus-İst. Tel: 257 88 18 AMBİANCE Hüsrev Gerede Cad.No: 13 Bebek-İst Tel:265 57 50 ALKENT CUISINE RESTAURANT Tepecik Yolu Alkent Hillside Club. Etiler-İst. Tel: 257 01 27 BİSTROMİM Mim Kemal Öke Cad. No:21/1 Nişantaşı-İst. Tel: 225 46 65 BİSTRO ROYAL Dilhayat Cad. No:7 Etiler-İst. Tel: 265 15 96
Biz Çok Özgürdük! Roman Mustafa Demirkanlı ... Adam, her şey bittiğinde, 'ihanetlerin, acıların ve deneyimlerin, asla devredilemeyen bilgiler' olduğuna karar verir. Boyut Yayınevi 243 35 33 64
RESTAURANTLAR
BRONZ Bronz Sk. No:5/A Maçka-İst. Tel: 232 50 34
GRAMOFON CHEZ EVY Abdi İpekçi Cad. No: 48 Maçka-İst. Tel: 231 95 34
C. FİSCHER RESTAURANT İnönü Cad. 51/A Taksim-İst. Tel: 245 25 76
IL PADRİNO RİSTORANTE İskele Cad. No: 8/1 C.Bostan-İst.Tel: (216)385 93 19
CHİNA PALACE Nispetiye Cad. No: 4 Etiler-İst. Tel: 257 50 68
İL PANİNO Valikonağı Cad. No: 65 Nişantaşı-İst. Tel: 240 54 71
CIDADEL HOTEL RESTAURANT Kenedy Cad. Sahil Yolu No: 32 Ahırkapı-İst. Tel: 516 23 13
JAPON CLUB Mürbasan Sk. Koza İş Mrk. Beşiktaş-İst. Tel:266 14 23
CUİSİNE READY MEAL Nispetiye Cad. 38/3 Levent-İst. Tel: 280 31 70
KURUÇEŞME DİVAN REST. Kuruçeşme Cad. No: 36 Kuruçeşme-İst. Tel: 257 71 50
DA UMBERTO Çamlık Sk. No: 16 Etiler-İst. Tel: 287 16 92
LA TRATTORİA Marina Regatta Çarşısı Ataköy-İst. Tel: 560 33 91 Çalıkuşu Sk. No: 14 Levent-İst. Tel: 270 40 50
DEEP RESTAURANT Kurabiye Sk. No: 2 Beyoğlu-İst. Tel: 243 44 83 DRAGON Harbiye-İst.
Tel: 231 46 50
LA BOHEME Yalı Cad. No: 3 Beşiktaş-İst. Tel: 261 75 20 LES FEMMES DE PARİS Vapur İskelesi Cad. No: 5 Ortaköy-İst. Tel: 227 02 87
EL MARİACCHİ Fulya Bayırı Ferah Cad. No: 19 Nişantaşı-İst. Tel: 248 64 91
LEONARDO Polonezköy No: 32 Beykoz-İst. Tel:(216) 432 30 82 LİTTLE CHİNA Plaj Yolu Tümay Apt. No: 3 C.Bostan-İst. Tel:(216) 363 50 90 Tepecik Yolu Alkent Alışveriş Merkezi Etiler-İst. Tel:263 17 15
OSTERİA DA MARİO Dilhayat Sk. No: 7 Etiler-İst. Tel: 265 51 86 PANDOORİ Alkent Alışveriş Merkezi Etiler-İst. Tel: 257 84 79 ROYAL CHİNA RESTAURANT Polat Renaissance Hotel Sahil Yolu Cad. Yeşilyurt-İst. Tel: 573 67 74 RUSSİAN RESTAURANT inönü Cad. 77/A Gümüşsuyu-İst. Tel: 243 48 92 RAQUETTE RESTAURANT Sadi Gürçelik Spor Sitesi İstinye-İst. Tel: 276 50 87 RİSTORANTE VİTO Osmanzade Sk. No: 13 Ortaköy-İst. Tel: 227 16 10 REJANS Emir Nevruz Sk. No: 17 Galatasaray-İst. Tel: 244 16 10 RİSTORANTE İTALİANO Cumhuriyet Cad. No: 6 Elmadağ-İst. Tel: 247 86 40 SAFARİ Harbiye-İst.
pe cy
ESCALE Meşeli Sk. No:4 Levent-İst. Tel: 268 13 13
ESPERANZA Zambaklı Sk. No: 23 Levent-İst. Tel: 283 50 13 FOUR SEASONS RESTAURANT İstiklal Cad. No: 509 Tünel-İstanbul Tel: 293 39 41 FRIDAY'S Nispetiye Cad. No: 19 Etiler-İst. Tel: 257 70 78 FLORA RESTAURANT Valikonağı Cad. No: 9 Harbiye-İst. Tel: 225 22 26 GREAT HONG KONG İnönü Cad. 12/B Gümüşsuyu-İst. Tel: 252 42 68 GUAND ZHOU OCEAN RESTAURANT İnönü Cad. No:53 Taksim-İst. Tel: 243 63 79 GARİBALDİ İstiklal Cad. Odakule Yanı No: 1 Beyoğlu-İst. Tel: 249 68 95 GOODFELLAS Bomonti Fırın Sk. No: 43 Şişli-İst. Tel: 233 00 35
Tel: 231 31 42
a
DYNASTY ASIAN RESTAURANT Hotel Merit Antique Laleli-İst. Tel: 513 93 00
Nişantaşı-İst.
LA SELECT Manolya Sk. No: 21 Levent-İst. Tel: 268 21 20 LA MAİSON Müvezzi Sk. No:63 Beşiktaş-İst. Tel: 227 42 63
LÜBNAN RESTAURANT Lamartin Cad. No:41 Taksim-İst. Tel: 250 20 71 LE CAVE RESTAURANT Bağdat Cad. No: 476 Çatalçeşme-İst.Tel:(216)368 62 73 LİTTLE ITALY RESTAURANT İstiklal Cad. No: 251-253 Beyoğlu-İst. Tel: 243 17 18
MARMİT İstanbul Cad. No: 58 Yeşilköy-İst. Tel: 573 85 81 MR. WONG Bebek Yolu No: 3 Etiler-İst. Tel: 257 96 06 MİA MENSA Manolya Sk. No: 244/1 Bebek-İst. Tel: 263 60 80 MEZZALUNA Abdi İpekçi Cad. No:38/1
Tel: 231 03 56
SET RESTAURANT Ömer Avni Sk. No: 14 Ayazpaşa-İst. Tel: 252 27 10 SICAK RESTAURANT KeskinKalem Sk. No: 37 Esentepe-İst. Tel: 267 38 56
SUNSERT GRİLL & BAR Adnan Saygun Cad No: 5/1 Ulus-İst. Tel: 287 03 57
T- BONE STEAK Küçük Bebek Cad. No: 16/4 Bebek-İstanbul Tel: 287 05 11 TEGIK Recep Paşa Sk. No: 20 Taksim-İst. Tel: 254 66 99 THE PLAZA RESTAURANT The Plaza Balmumcu-İst. Tel: 274 13 13 THE CHİNA RESTAURANT Lamartin Cad. No: 17 Taksim-İst. Tel: 250 62 63 THE GALLERY Dostlar Sitesi A Blok 5/2 Ulus-İst. Tel: 263 35 35 ULUS 29 Adnan Saygun Cad. No: 1 Ulus-İst. Tel: 265 61 81 WANDA CUZİNA İTALİANA Bağarasi Sk. No: 2/A Bebek-İst. Tel: 265 13 73 VAGABONDO'S Köybaşı Cad. No: 278 Yeniköy-İst. Tel: 299 00 54 VİLLA BLANCH RESTAURANT KeskinKalem Sk. No: 7 Esentepe-İst. Tel: 266 76 81 VİLLA MEDİCİ I. Cad. No: 41-43 Arnavutköy-İst. Tel: 287 19 21 YASEDUR RESTAURANT Nakkaştepe Yolu No: 64/1 Kuzguncuk-İst. Tel:(216)341 3636 YEŞİL EV KONAK RESTAURANT Kabasakal sk. No:5 Sultanahmet-İst. Tel: 517 67 85
SEOUL RESTAURANT Nispetiye Cad. No: 41 Etiler-İst. Tel: 263 60 87
FAST FOOD
SUSAM BAR RESTAURANT Susam Sk. No: 6 Cihangir-İst. Tel: 251 59 35
MUDURNU FRIED CHICKEN Beyoğlu-İst. Tel: 252 98 00 Beşiktaş Tel: 227 19 45 Akmerkez Tel: 282 06 02 Yenibosna Tel: 552 76 98 Aksaray Tel: 518 50 00
SHANGAl RESTAURANT Kefeliköy Cad. No: 14 Kireçburnu-İst. Tel: 262 36 64 SÜREYYA İstinye Cad. No: 26 İstinye-İst. Tel: 277 80 30 SULTAN SOFRASI I. Cad. No: 17/1 Anavutköy -İst. Tel: 263 32 34 ŞANS RESTAURANT Hacı Adil Sk. No: 1 Levent-İst. Tel: 280 38 38
SİCİLY'S PİZZA Mecidiyeköy Tel: 275 71 08 Şaşkınbakkal Tel:(216)385 3045 Maslak Tel: 285 08 22 FenerbahçeTel:(216) 349 09 51 Moda Tel: (216)349 63 13 Kozyatağı Tel: (216) 411 01 81 Nişantaşı Tel: 233 77 50 Etiler-Akmerkez Tel: 282 04 91 Hisarüstü Tel: 265 05 40 Bebek Tel: 287 11 97
65
RESTAURANTLAR-BARLAR
KENTUCKY FRIED CHICKEN Ataköy-Galleria Tel: 559 85 91 Kadıköy Tel:(216) 349 53 34 1. Levent Tel: 269 15 74 Capitol Tel: (216)31097 98
BORSA FAST FOOD Beyoğlu Tel: 245 14 71 Taksim Tel: 245 43 43
Mc DONALD'S Nişantaşı Tel: 233 78 34 Taksim Tel: 293 86 00 Kadıköy Tel: (216) 34516 23 Fenerbahçe Tel:(216) 338 91 88 Şaşkınbakkal Tel:(216)302 02 61 Şişli Tel: 241 39 08 MEYHANELER
ASIR Kalyoncukulluk Cad. No: 94/1 Beyoğlu-İst. Tel: 250 05 57
AHTAPOT Balıkpazarı Köyiçi Kilise Mey. Beşiktaş-İst. Tel: 261 91 48
SERAGLİO BAR Harikulade ortam ve manzara Her gün canlı süper müzik Salacak Sahil Yolu No: 41 Üsküdar Tel: (0216) 341 04 03 334 40 46
66
ÇAPARI RESTAURANT Çapari Sk. No:22 Kumkapı-İst. Tel: 517 75 30
İSMAİL'İN YERİ EğriboyunCad. No: 7 A.Kavağı-İst. Tel:(216)32021 36
AYNALI MEYHANE Tramvay Sk. No: 104 Kuruçeşme-İst. Tel: 265 96 00
İSKELE BALIK LOKANTASI İskele Meydanı No:4/1 Rumelikavağı-İst Tel: 242 22 73
YENGEÇ RESTAURANT Çapari Cad. Kumkapı-İst. Tel: 516 32 27
BEKRİYA 1. Cad. No:90 Kat:2 Arnavutköy-İst. Tel: 257 04 69
LA FUİTE Kuledibi Lüleci Hendek Cad. No: 125-127 Tünel-İst. Tel: 251 95 94
YEŞİLKÖY OCAKBAŞI BAR Demirci Çıkmaz Cad. Yeşilköy-İst. Tel: 573 35 14
BONCUK Balıkpazarı Nevizade Sk. Beyoğlu-İst. Tel: 243 12 19 HATAY RESTAURANT Bağdat Cad. No:526 Bostancı-lst.Tel:(216) 361 33 57 ÇINAR RESTAURANT İstiklal Cad. Çiçek Pasajı-İst. Tel: 251 42 95 CUMHURİYET 1-Balık Pazarı Sahne Sk. No: 47 Beyoğlu-İst. Tel: 243 64 06 2-Balık Pazarı Nevizade Sk. Beyoğlu-İst. Tel: 249 60 55 DENİZ PARK GAZİNOSU Daire Sk. No:9 Yeniköy-İstanbul Tel:262 04 15
KOÇO RESTAURANT Moda Cad. No: 265 Kadıköy-lst.Tel:(216)336 07 95 SÜHEYLA Kalyoncukulluk Cad. No:45 Beyoğlu-İst. Tel: 251 83 47
DENİZ KIZI Yeniköy Cad. No:38 Tarabya-İst. Tel: 262 88 08 GALATA RESTAURANT BAR Orhan Apaydın Sk. No:11 Beyoğlu-İst. Tel: 293 11 39 İNTERMEZZO Aşmalı Mescid Sk. No: 17 Tünel-İstanbul Tel: 293 28 68
İMROZ Balık Pazarı Nevizade Sk. No:24 Beyoğlu-İst. Tel: 249 90 73 İSMET BABA Icadiye Cad. No: 96-98 Kuzguncuk-İst. Tel:(216)333 12 32 KALLAVİ 20 İstiklal Cad. Kallavi Sk. No:20 Beyoğlu-İst. Tel: 251 10 10
KİMENE RESTAURANT Çiçek Pasajı Beyoğlu-İst. Tel: 244 12 66
JASMINE CAFE BAR Burası, türkülerin insanlarla harmanlandığı bir mekândır. Haşmet Zeybek HER GÜN CANLI HALK MÜZİĞİ Akarsu Sk. 10 Galatasaray Rez.-Bilgi: 252 89 74 252 72 66
PERA SANAT EVİ Balyoz Sk. No:25-1 Beyoğlu-İst. Tel: 252 38 57 HRİSTO RESTAURANT Kefeliköy Cad. No:96 Tarabya-İst. Tel: 262 05 35 SIÇANLI MEYHANE Hekimata Sk. No:10 Boyacıköy-İst. Tel: 277 68 78
TAŞ PLAK İstiklal Cad. Beyoğlu-İst. Tel: 251 11 39 YAZARLAR EVİ Bostan Cad. Teşvikiye-İst. Tel: 261 25 58
ANAHTAR BAR Kuruçeşme Cad. No:36 Kuruçeşme-İst. Tel: 257 71 50
YAKUP 2 RESTAURANT Aşmalı Mescid Cad. No:35/37 Tünel-İstanbul Tel: 249 29 25
GRAND ÇELLO Tramvay Sk. No: 90 Kuruçeşme-İst. Tel: 263 48 49
İLHAMİ'NİN YERİ Osmanzade Cad. No:6 Ortaköy-İst. Tel: 259 51 79
pe cy
SULTANAHMET HALK KÖFTECİSİ Sultanahmet Tel: 513 14 38 Osmanbey Tel: 240 71 84 Mecidiyeköy Tel: 288 30 72 Beşiktaş Tel: 258 23 51 Levent Tel: 280 31 44 Fenerbahçe Tel:(216)338 59 08 Kadıköy Tel: (216) 346 55 50 Eminönü Tel: 527 18 33
ANDON MEYHANE Sıraselviler Cad. No:89/A Taksim-İst. Tel: 244 40 90
a
PİZZA HUT Etiler -Akmerkez Tel: 282 06 16 Ataköy-Delco Tel: 559 03 44 Ataköy-Galleria Tel: 559 99 31 Bağdat Str. Tel:(216) 385 86 44 Bahariye Tel: (216) 348 50 80 Bostancı Tel: (216) 410 22 22 Capitol Tel: (216)343 93 33 Etiler Tel: 265 36 06 Feneryolu Tel: (216)414 30 77 Beyoğlu Tel: 249 49 90 Kozyatağı Tel: (216)411 15 38 Nova Baran Tel: 248 17 55 Pendik Tel: (216) 390 90 20 Taksim Tel: 251 89 22
AZDEROĞLU TAVERNA. I.Cad. No:28 Arnavutköy-İst. Tel: 263 23 17 KÖR AGOP Kumkapı Meydanı Kumkapı-İst. Tel: 517 23 34
SICAK MEYHANESİ Keskin Kalem Sk. No:37 Esentepe-İst. Tel: 211 29 27
BARLAR
KATY'NİN YERİ Orhan Adli Apaydın Cad. 31/1 Asmalımescid-İst.Tel: 293 21 42
REFİK Aşmalı Mescit Sofyalı Sk.10-12 Beyoğlu-İstanbul Tel: 243 28 34 ABDÜLCABBAR CAFE BAR İstiklal Cad. Mis Sk. No: 11 Beyoğlu-İstanbul Tel: 243 63 95
MİMİ TAVERNA 1. Cad. No: 68 Arnavutköy-İst. Tel: 265 09 49
ABSOLUT VODKA Muallim Naci Sk. No:132 Kuruçeşme-İst. Tel: 259 70 61
NEŞE TAVERNA Büyük Ayazma Bebek Yokuşu Arnavutköy-İst. Tel: 265 10 93
ALKAZAR SİNEMA BAR Alkazar Sineması Altı Beyoğlu-İst. Tel: 245 75 38
OSMANCIK MEYHANESİ Etap Pulman Oteli Üstü Tepebaşı-İst. Tel: 251 50 74
ALTINBALIK MAHZEN BAR I.Cad. No:62 Arnavutköy-İst. Tel: 257 68 26
BARLAR
ALVVAYS Yeni Sülün Sk. No:103 Levent-İst. Tel: 280 73 97
CAFE İN Muallim Naci C. 142 Kuruçeşme-İst. Tel: 260 79 65
ESCOBAR Çalıkuşu Cad. No: 13 Levent-İst.Tel: 281 91 49
ANDROBAR Yedikuyular Sk. No: 4 Taksim-İst. Tel: 230 46 28
CAZİBE CAFE BAR Turneci Sk. No:5 Galatasaray-İst. Tel: 244 28 96
EYLÜL İskele Cad. No:29 Arnavutköy-İst. Tel: 257 11 09
ARENA Nispetiye Cad. No:6 Etiler-İst. Tel: 270 01 08
CENEVİZ KAHVESİ Osmanzade Sk. No:14 Ortaköy-İst. Tel: 227 14 49
FERMUAR BAR Muallim Naci Cad. No: 120/A Ortaköy-İst. Tel: 227 70 62
AVNİ Cumhuriyet Cad. No:239 Harbiye-İst Tel: 246 16 11
CHURCHİLL'S BAR Arnavutköy-İst. Tel: 287 19 21
FLATLİNE Muallim Naci Cad. Ortaköy-İst. Tel: 261 90 06
AURORA Cevdet Paşa Cad. No:386 Bebek-İst. Tel: 263 22 80 BAR-O-METRE Sıraselviler Cad. No:77 Taksim-İst Tel: 293 02 87 BARVA CLUB Marina Regatta Çarşısı Ataköy-İst. Tel: 560 60 35 BAVUL BAR Nispetiye Cad. Etiler-İst.
Tel: 268 66 60
COOL BAR Levent Cad. No: 15 1.Levent-İst. Tel: 269 52 47 COZY İNN İskele Cad. No:36 C.Bostan-İstTel:(216) 363 77 70 ÇUBUKLU 29 Paşabahçe Yolu No:24 Çubuklu-İst.Tel:(216) 322 28 29 CUBA BAR Vapur İskelesi Cad. No: 16 Ortaköy-İst. Tel: 260 05 50
BEYOĞLU PUB İstiklal Cad. No: 140/17 Beyoğlu-İst. Tel: 252 38 42
CUE POINT BILLIARD BAR İnönü Cad. No: 37 Gümüşsuyu-İst. Tel: 251 72 51
BEYMEN CAFE BAR Akmerkez-İst. Tel: 282 02 30
COUSİN'S BAR I.Cad. No: 108-110 Arnavutköy-İst. Tel: 263 63 97
BEYOĞLU SANAT EVİ Abdullah Sk. 22/1 Beyoğlu-İst. Tel: 252 61 96
ÇİÇEK BAR Billurcu Sk. No: 25 Sıraselviler-İst. Tel: 244 26 19
BİLSAK Sıraselviler Cad. Soğancı Sk. No:7 Cihangir-İst. Tel: 293 37 74
DAPHNE BAR Ataköy-İstanbul Tel: 560 50 62
CAFFETTO Levent-İst.
FLY-İNN Nispetiye Cad. No: 10 Etiler-İst. Tel: 257 89 89 FRIDAY'S Nispetiye Cad. No: 19 Etiler-İst. Tel: 257 70 78
Tel: 264 49 61
CAFE ANTARES Şaşkınbakkal Tel:(216)359 39 29 CAFE LA SPEZİA Teşvikiye-İst. Tel: 296 18 46 CABERET CİNE Yeşilpınar Cad. No:2 Arnavutköy-İst. Tel: 257 74 38 CADDE-I KEBİR İmam Adnan Sk. No:7 Beyoğlu-İst. Tel: 251 71 13 CAFE BAR MARIA Yelkovan Sk. No: 12 Ortaköy-İst. Tel: 227 00 99 CAFE GUİTAR Ayhan Işık Sk. No:11/1 Beyoğlu-İst. Tel: 251 98 32
DELİ BAR Büyükparmakkapı Sk. No: 9/2 Beyoğlu-İst. Tel: 293 12 22 DERSAADET Erol Dernek Sk. No: 11 Beyoğlu-İst. Tel: 251 20 47 DOWNTOWN Yelkovan Sk. No: 5 Ortaköy-İst. Tel: 259 05 49
MASAL EVİ Kadife Sk. No: 33 Kadıköy-İst.Tel:(216)418 27 53 MEİS BAR Büyükparmakkapı Sk. No:7/2 Beyoğlu-İst. Tel: 293 99 73 MEMO'S BAR Muallim Naci Cad. No: 10/2 Ortaköy-İst. Tel: 260 84 91 MEŞALE BAR Vefa Bayırı No: 6/1 Gayrettepe-İst. Tel: 266 64 59 MEYZEN Ayhan Işık Sk. No:9 Beyoğlu-İst. Tel: 293 33 23
HADES BAR Büyükparmakkapı Sk. No: 30 Taksim-İst. Tel: 252 19 67
MİM BAR Mim Kemal Öke Cad. No:21 Nişantaşı-İst. Tel: 225 46 62
HE DE GARI Nispetiye Cad. No: 49 Etiler-İst. Tel: 263 67 74
NİSPET BAR Etiler-İst.
HEZARFEN CAFE BAR REST. İstiklal Cad. Odakule Karşısı Beyoğlu İş Merkezi No: 365 Beyoğlu-İst. Tel: 252 58 44
HAYAL KAHVESİ Büyükparmakkapı Sk. No: 19 Beyoğlu-İst. Tel: 244 25 58 JASMİNE CAFE Akarsu Sk. No: 10 Galatasaray-İst. Tel:252 89 74 KAKTÜS CAFE BAR İmam Adnan Sk. No: 4 Beyoğlu-İst. Tel: 249 59 79
KHALKEDON BAR Münir Nurettin Cadr. Kalamış-İst. Tel:(216) 349 58 72
Tel: 265 96 00
KALEM BAR Cevdet Paşa Sk. No:306/1 Bebek-İst. Tel: 265 04 48
EGE BAR Reasürans Çarşısı Teşvikiye-İst. Tel: 233 27 24
KEMANCI ROCK BAR Taksim Sitesi Sıraselviler-İst. Tel: 245 30 38
ENGLİSH PUB Tiyatro Sk. No: 25 Beyazıt-İst. Tel: 516 69 80
KORU PUB Bağdat Cad. Bostancı-İst.Tel:(216) 384 58 26
ENTEL BAR Salacak Sahil Yolu No:1 Üsküdar-İst Tel:(216) 391 96 48
KÜPEŞTE BAR Haliday Inn Crowne Plaza Ataköy-İst. Tel: 560 81 00
ECE BAR Kuruçeşme-İst.
MARİNA BAR Rıhtım Cad. No:18 Yeşilköy-İst. Tel: 574 55 75
GOLD CAFE BAR Misbah Muhayyaş Sk. No: 9/1 Kadıköy-İst.Tel:(216) 349 80 02 GÜVERTE BAR Emirgan Cad. No: 18 Emirgan-İst. Tel: 229 40 60
pe cy a
BEBEK BAR Cevdet Paşa Cad. No:113 Bebek-İst. Tel: 263 30 00
CIMBIZ Nispetiye Cad. No: 27 Etiler-İst. Tel: 282 44 04
LAL Kadife Sk. No: 19 Kadıköy-İst.Tel:(216) 346 56 25 LEMAN İmam Adnan Cad. No: 20 Beyoğlu-İst. Tel:245 38 06
Tel: 287 27 57
NORTH SHİELD'S Çalıkuşu Sk. No:14 Levent-İst. Tel: 281 43 58 OBA MUM BAR Rumelihisarı-İst. Tel: 277 99 11 OCEANOS Kadife Sk. No: 1/2 Kadıköy-lst.Tel:(216) 414 29 54 OPERA BAR Erenköy-İst.Tel:(216) 359 32 63 OYSTER BAR Muallim Naci Cad. No: 109/1 Ortaköy-İst. Tel: 261 60 06 THE NORTH BAR Regatta Çarşısı No:243 Ataköy-İst. Tel: 559 20 18 PAPİRÜS Ayhan Işık Sk. No:5/A Beyoğlu-İst. Tel: 251 14 28 PİA CAFE BAR İstiklal Cad. No:6 Beyoğlu-İst. Tel: 252 71 00 PARK ŞAMDAN Maçka-İst. Tel: 225 07 10 PUB COINS Recep Paşa Sk. No: 9 Taksim-İst. Tel: 256 71 09 PUPA'S TROPICAL CAFE BAR 1. Cad. No: 17/2 Arnavutköy-İst. Tel: 265 65 33 67
BARLAR-CAFELER
RED CAFE BAR Büyükparmakkapı Sk. No; 7 Beyoğlu-İst. Tel; 251 56 83
TAKSİM NİGHT PARK Nizamiye Cad. No: 12 Taksim-İst. Tel: 256 44 31
ROBIN HOOD İskele Cad. No;42/B C.Bostan-İst.Tel:(216)363 82 84
TEKNE BAR Zeytinoğlu Sk. No: 39 Akatlar-İst. Tel: 270 11 86
ROUTE 66 Arnavutköy-İst. Tel; 256 75 94
TELİS CAFE BAR Misbah Muhayyaş Sk. No:6/3 Kadıköy-İst.Tel:(216)336 12 53
RUBBER Değirmenci Sk. No; 14 Ortaköy-İst. Tel: 261 97 31 SAFAHATHANE İstiklal Cad. Atlas Sineması Pasajı Beyoğlu-İst. SAFARİ Elmadağ-İst.
Tel: 231 03 56
SERAGLİO BAR Salacak Sahil Yolu No:41 Üsküdar-İst. Tel:(216)341 04 03 SEKİZBUÇUK Harbiye-İst.
Tel: 241 61 54
SAPPHO Bekar Sk. No:14 Beyoğlu-İst. Tel: 245 06 68 SÜLEYMAN NAZİF BAR Valikonağı Cad. No: 39/1 Nişantaşı-İst. Tel: 2225 22 43 SİS BAR İskele Cad. No: 4/6 Ortaköy-İst. Tel: 259 48 58
ŞAZİYE BAR Abdi İpekçi Cad. Nişantaşı-İst. Tel: 232 41 55 ULUORTA Ortaköy-İst.
Tel: 227 31 49
URBAN Kartal Sk. No: 6/A Beyoğlu-İst. Tel: 252 13 25 THE GALLERY Ulus-İst.
Tel: 263 35 55
TATOO'S BAR Muallim Naci Cad. No:20 Kuruçeşme-İst. Tel: 259 59 19 TAXİM' S Taksim-İst.
Tel: 256 44 37
TAKSİM SANAT EVİ Sıraselviler Cad. No:69/1 Cihangir-İst. Tel: 244 25 26
68
BOMONTİ ÇAY BAHÇESİ Moda-İst. Tel: (216)338 70 40 CAFFETTO Levent-İst.
Tel: 264 49 61
CAFE ANTARES Şaşkınbakkal-İstTel:(216)359 39 29
TRİBUNAL BAR M. Karaca Çıkmazı No:3 Beyoğlu-İst. Tel: 249 71 79 TREİZE BAR Yeşilköy-İst. Tel: 663 55 31
CAFE FRESKO Harbiye-İst.
TROMPET Etiler-İst.
CAFE KAFKA Yeni Çarşı Str. 26/1 Galatasaray-İst. Tel: 245 19 58
Tel: 257 13 76
TÜRKÜ CAFE - BAR İmam Adnan Sk. No:9 Taksim-İst. Tel: 251 33 00 ZONE Etiler-İst.
Tel: 265 40 34
VİVACHE TERAS BAR - CAFE İstiklal Cad. No:26 Beyoğlu-İst. Tel: 251 28 21 VİVALDİ Büyükparmakkapı Sk. No: 29/1 Beyoğlu-İst. Tel: 293 25 99 YÖREM CAFE BAR Hasnun Galip Sk. No: 15/1 Beyoğlu-İst. Tel: 252 14 28 ZEYTİN & SARDUNYA BAR Kuruçeşme-İst. Tel: 287 10 24
pe
SHERLOK HOLMES Çalıkuşu Sk. No: 5 Levent-İst. Tel: 281 63 72 ŞAMDAN BAR Etiler-İst. Tel: 263 48 98
TOUCDOWN Abdi İpekçi Cad. Reasürans Maçka-İst. Tel: 231 36 71
CAFE CİNE Arayıcıbaşı Sk. No:27/A Kadıköy-İst. Tel:(216)418 06 30
Tel:224 04 26
CAFE KİKKA Abdülkadir Noyan Str.No:17/18 Erenköy-İst. Tel:(216)386 59 23
CAFE DE LEVANT Rahmi Koç Museum Hasköy Str. Sütlüce-İst. Tel: 250 89 38 CAFE AMADEUS Karanfil Sk. No: 39. Levent-İst. Tel: 269 56 86
cy a
ROXY BAR Sıraselviler Cd. Aslanyatağı Sk 13 Taksim-İst. Tel: 249 48 39
BEYMEN CAFE & BAR Etiler-İst. Tel: 282 02 30
ZİHNİ BAR Muallim Naci Cad.No:130 Kuruçeşme-İst. Tel: 246 90 43 ZİYA Muallim Naci Cad. No: 109/1 Ortaköy-İst. Tel: 261 60 05 ZİNDAN BAR İstiklal Cd. Olivia Han Geçidi 13 Beyoğlu-İst. Tel: 252 73 40
CAFELER ALL SPORTS CAFE Çamlık Yolu 1/2 Etiler-İst. Tel: 257 42 99 ÇAĞDAŞ GAZETECİLER DERN. İstiklal Cad Mis Sk.. No:21 Beyoğlu-İst. Tel: 293 52 23 BAGUETTA Bebek Cad. No: 6 Bebek-İst. Tel: 263 60 64 BELLA CAFE Rumeli Cad. 53/A Nişantaşı-İst. Tel: 247 87 26
CAFE ONDAN ONA Nispetiye Cad.Belediye Sit. Levent-İst. Tel: 269 45 97 CAFE BİBER Abdi İpekçi Cad. 48/7 Nişantaşı-İst. Tel: 240 57 49 CAFE LEBON İstiklâl Cad. 445 Beyoğlu-İst. Tel: 252 54 60 CAFE NEON EXPRESS Kasap Sk. 20/3 Esentepe-İst. Tel: 288 17 00 CAFE CİNEMA Vefa Bayırı 6/2 Gayrettepe-İst. Tel: 266 21 90
CAFE VERDE Rumeli Cad.No:17/1 Nişantaşı-İst. Tel: 246 08 22 CAFE WİEN Atiye Sk. No:5 Teşvikiye-İst.
Tel: 247 61 72
CAFE ÇAYDANLIK İskele Meydanı No:36 Ortaköy-İst. Tel: 227 83 69 CAFE ZANZİBAR Teşvikiye Cad. Recsürans Teşvikiye-İst. Tel: 233 80 46 CAFE OFFİCİUM Maya Center Esentepe-İst. Tel: 211 45 69 CAFE CREME Değirmen Sk. No: 12 Ortaköy-İst. Tel: 227 72 94 CAFE MARTI İstiklal Cad. No:330 Beyoğlu-İst. Tel: 251 52 30 COCO CAFE BAR Abdi İpek Cad. No:7/2 Maçka-st. Tel: 224 39 15 CAFE İN Abdi İpekçi Cad. No:17 Maçka-İst. Tel: 241 09 36 CAFFİNET Kurabiye Sk. No:4/1 Beyoğlu-İst. Tel: 249 20 19 CAFE MARMARA Taksim-İst. Tel: 251 46 96 CAFE SHOP Bahariye Cad. Miralay Nazım Sk. No:34 Bahariye-İst.Tel:(216)337 49 20 CAFE MEDUSA Yerebatan Cad. M. Efendi Sk. No: 19 Sultanahmet-İst. Tel: 511 41 16
CAFE CADDE Bağdat Cad. No: 375/2 Şaşkınbakkal-istTel:(216)359 39 29
ÇUKUR CAFE Faik Paşa Sk. 37/A Çukurcuma-İst. Tel: 244 51 14
CAFE DEDİKODU Halaskârgazi Cad. No: 252/4 Şişli-İst. Tel: 231 25 98
DİVAN PUB ERENKÖY Bağdat Cad. 3/9 Erenköy-İst. Tel:(216)358 54 51
CAFE DİVAN Cevdet Paşa Cad. No: 125 Bebek-İst. Tel: 257 72 70
DİVAN PASTANESİ Elmadağ-İst. Tel: 231 41 00
CAFE KEYİF Mim Kemal Öke Sk. 1/4 Nişantaşı-İst. Tel: 252 20 19 CAFE DES THEATRES Muallim Naci Cad. No: 80 Ortaköy-İst. Tel: 259 27 55 CAFE DİNO Mudo City Akmerkez Etiler-İst. Tel: 282 04 74
GERMİNAL CAFE Halaskargazi Cad. No: 309/13 Şişli-İst. Tel: 233 67 23 GRAMOFON CAFE Tünel Meydanı No:3 Beyoğlu-İst. Tel: 293 07 86 HOME STORE Etiler-İst.
Tel: 282 02 53
TURİZM ŞİRKETLERİ-ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ İNCİ PASTANESİ İstiklâl Cad. 24/2 Taksim-İst. Tel: 243 24 12
PATİSSERİE GEZİ CAFE Nispetiye Cad. Petrol Sit. 7.Blok Levent-İst. Tel: 282 82 20
AGENCE SUİSSE Hüsrev Gerede Cad. No: 86/1 Teşvikiye-İst. Tel: 261 59 61
KİRKİT TURİZM Ticarethane Sk. No: 31 Sultanahmet-İst. Tel: 512 05 47
KALE ÇAY BAHÇESİ Yahya Kemal Cad. No: 36 Rumelihisarı-İst. Tel: 257 55 78
PATİSSERİE DE PERA İnşirah Bebek Deresi Sk. No: 1 Bebek-İst. Tel: 257 10 53
AYDAN TURİZM Söğütlüçeşme Cad. No: 75/6 Kadıköy-İst.Tel:(216) 347 93 33
KHALKEDON Münir Nurettin Cad. Kalamış-İst. Tel:(216)347 19 76
PİCASSO CAFE Dereboyu Cad. No: 19 Ortaköy-İst. Tel: 227 43 11
ASYA TUR Cumhuriyet Cad. No: 47/2 Harbiye-İst. Tel: 250 35 00
LATİN TURİZM Barbaros Bulvarı No: 28/3 Balmumcu-İst. Tel: 288 93 16 MİLTUR Cumhuriyet Cad. No: 193 Elmadağ-İst. Tel: 246 04 20
KADİFE CHALET Bahariye Cad. Kadife Sk. No:29 Kadıköy-İst. Tel:(216)347 85 96
RUMELİ CAFE Divan Yolu Cad. Sultanahmet-İst. Tel: 512 00 08
BODRUM TUR Cumhuriyet Cad. No: 317/2 Harbiye-İst. Tel: 234 51 83
KÖY CAFE Holiday Inn Crowne Plaza Ataköy-İst. Tel: 560 81 00
SAHAF CAFEE Mühürdar Cad. Dumlupınar Sk. 8 Kadıköy-İst. Tel:(216) 349 81 42
CANSIN TURİZM Aslanyatağı Sk. No: 33 Cihangir-İst. Tel: 252 90 26
KIRINTI CAFE Ferit Tek Sk. 15/1 Moda-İst. Tel: (216) 346 07 70 KİTAPLI KAHVE Büyükparmakkapı Sk. No:5/3 Beyoğlu-İst. Tel: 243 26 95
S CAFE Etiler-İst.
DARNİ TURİZM Acıbadem Cad. Sadıkoğlu İş Mr Kadıköy-İst. Tel:(216)349 95 30
LECAFE Taksim-İst.
Tel: 251 74 30
SÜTİŞ MUHALLEBİCİSİ Teşvikiye Cad. 137/A Nişantaşı-İst. Tel: 225 30 03 TRİADA ART CAFE Kadife Sk. No: 18/1 Moda-İst. Tel:(216)418 02 77 TRAPEZ CAFE Hasnun Galip Sk. No: 1/D Beyoğlu-İst. Tel: 252 73 12
DEĞER TURİZM Cumhuriyet Cad. No: 229/12 Harbiye-İst. Tel: 232 41 00
MYOTT İskele Cad. No:14 Ortaköy-İst. Tel: 258 93 17 MEHTAP CAFETERİA İstinye Cad. No: 34 Emirgan-İst. Tel: 277 63 73
MEPHİSTO CAFE Muvakithane Sk. No:15 Kadıköyİst.Tel:(216)414 35 19 MODA ÇAY BAHÇESİ Devriye Sk. No:7 Moda-İst. Tel:(216)337 99 86 MİLANTİK Bağdat Cd. Çınardibi No: 352/2 Erenköy-İst.Tel:(216) 360 53 78
ON THE ROCKS CAFE Kaymakçı Sk. No: 10/1 Ortaköyİst. Tel: 260 82 26 OPERA CAFE İnönü Cad. 73/A Taksim-İst. Tel: 245 20 42 OPERA PASTANESİ Bağdat Cad. No:31/9 Bostan-İstanbul PARK CAFE Akmerkez 415 Tel: 28210 58 LERRE LOTİ CAFE Eyüp-İst. Tel: 581 26 96 KATİSSİERE GEZİ İnönü Cad. 5/1 Taksim-İst. Tel: 251 74 30
TEE ROOM Rumelihisarı-İst. Tel: 257 25 80 THE GALLERY Ulus-İst.
Tel: 263 35 55
TROMPET CAFE D'EPOCA I.Cad. 109/1 Arnavutköy-İst. Tel: 287 26 35 UÇURTMA CAFE Osmanzade Cad. No: 11 Ortaköy-İst. Tel: 260 59 57
UNDDERGROUND BİLLARD CAFE Bağdat Cad. 378/1 Ş.bakkal-İst. Tel:(216)359 69 71
VAKKO CAFE İstiklal Cad. 123/125 Beyoğlu-İst. Tel: 251 40 92
VAKKORAMA COFFEE SHOP 1-Taksim-İst. Tel: 251 15 71 2-Rumeli Cad. Osmanbey-İst. Tel:244 40 82
TURİZM ŞİRKETLERİ ACTİVE TURİZM Bağdat Cad. No: 106 K.Toprak-İst.Tel:(216)349 55 90 ALLEGRO TUR 1. Levent Sümbül Cad. No: 7 Levent-İst. Tel: 281 01 14 ALTERNATİF TURİZM Bağdat Cd. Samnu İş Mrk. 36/8 K.Toprak-İst.Tel:(216)345 66 50
PLAZA TURİZM Cumhuriyet Cad. 309/5 Elmadağ-İst Tel: 232 97 31 SÜRPRİZ TURİZM Rıhtım Cad. Polathan No: 15 Kadıköy-İst.Tel:(216) 336 98 22 SETUR Cumhuriyet Cad. No: 107 Elmadağ-İst. Tel: 230 03 30
DURU TURİZM Cumhuriyet Cad. No: 243/2 Harbiye-İst. Tel: 231 90 00
TRAFFİK TUR Halaskargazi Cad. No: 61 Harbiye-İst. Tel: 224 52 50
DETUR TURİZM Yıldız Posta Cad. No: 52/1 Esentepe-İst. Tel: 275 26 22
TRAVEL CLUB Söğütlüçeşme Cad. No: 29 Kadıköy-İst.Tel:(216) 418 02 28
DİDİM TURİZM Altıyol Onur İş Mr. No: 305-307 Kadıköy-İst. Tel:(216)418 02 10 ELİS TURİZM Büyükdere Cad. No: 59/4 Mecidiyeköy-İst. Tel: 275 49 56
TURMAYRA TURİZM Altıyol Bahariye Cad. No: 8/5 Kadıköy-İst.Tel:(216) 418 09 94
FEST SEYEHAT ACENTASI Barbaros Bulvarı No: 85 A/13 Beşiktaş-İst. Tel: 258 25 73 GÜNBATMADAN TURİZM Zambak Sk. No: 15 Beyoğlu-İst. Tel: 245 60 35
VİKİNG TURİZM Mete Cad. No:24 Taksim-İst. Tel: 293 52 72
pe cy a
LE CLASSİQUE Sabancı Korusu Yeniköy-İst. Tel: 262 13 13
Tel:282 05 23
PACHA TUR Cumhuriyet Cad. İnci Ap. 151/1 Elmadağ-İst. Tel: 230 56 59
ULUSOY TURİZM İnönü Cad. No: 67/A Taksim-İst. Tel: 243 10 94
HİLAL TURİZM Topçu Cad. 5/8 Taksim-İst. Tel: 237 03 03
VİSİTUR SEYAHAT Cumhuriyet Cad. No: 129 Elmadağ-İst. Tel: 241 40 40 VIP TURİZM Cumhuriyet Cad. No: 271 Harbiye-İst. Tel: 231 15 64
INTIRA TURİZM Halaskargazi Cad. No: 112/2 Harbiye-İst. Tel: 234 12 00
ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ
İREMTUR Cumhuriyet Cad. No: 189 Harbiye-İst. Tel: 296 25 03 İSTMAR TUR İnebolu Cad. No: 35/3 Kabataş-İst. Tel: 249 28 16 JOKEY TURİZM Bağdat Cad. No: 292/5 C.Bostan-İst.Tel:(216)360 43 48 KARAVAN Cumhuriyet Cad. No:131/3 Elmadağ-İst. Tel: 248 36 99
AKMERKEZ Etiler-İst.
Tel: 282 01 70
CAPİTOL Altunizade-İstTel(216)310 55 14 CARREFOUR Kozyatağı-İst.Tel:(216)416 23 39 COROUSEL Bakırköy-İst.
Tel: 573 99 61
MASLAK ÇARŞI Maslak-İst. Tel: 285 05 20
69
HASTANELER-OTO KİRALAMA-HAVA YOLLARI
Tel: 559 95 60
INTERNATIONAL HOSPITAL Yeşilköy-İst. Tel: 663 30 00
HEWA CARAVAN Ataköy Tel: 661 41 43
REASÜRANS ÇARŞISI Teşvikiye-İst. Tel: 231 47 30
İTALYAN HASTANESİ Cihangir-İst. Tel: 249 97 51
PRINTEMPS Ataköy-İst.
Tel: 559 98 50
ŞİŞLİ ETFAL HASTANESİ Şişli-İst. Tel: 231 22 09
LET'S Taksim Tel: 255 24 31 MEGA Gaziosmanpaşa Tel: 563 50 07
Tel: 285 21 85
TAKSİM İLKYARDIM Taksim-İst. Tel: 252 43 00
GALLERIA Ataköy-İst.
PABETLAND Maslak-İst.
HASTANELER
VATAN HASTANESİ Aksaray-İst. Tel: 534 86 00 ZEYNEP KAMİL HASTANESİ Üsküdar-İst. Tel: (216) 391 0
CERRAHPAŞA HASTANESİ Cerrahpaşa-İst. Tel: 588 48 00
Tel: 246 08 15
VON HOGEN Taksim
Tel: 232 45 66
YES EURODOLLAR Şişli Tel: 234 50 70
HAVA YOLLARI
OTO KİRALAMA AVİS Havaalanı Cihangir Taksim AIRTOUR Kuruçeşme
ÇAPA TIP FAKÜLTESİ Çapa-İst. Tel: 534 00 00
BUDGET Havaalanı Taksim
FLORANCE NIGHTINGALE Çağlayan-İst. Tel: 224 49 58
EKİN HERTZ Harbiye
GÜZELBAHÇE HASTANESİ Nişantaşı-İst. Tel: 246 06 53
ERRENT Taksim
HASEKİ HASTANESİ Aksaray-İst. Tel: 529 44 00
EUROPCAR Havaalanı Taksim
Tel: 663 06 46 Tel: 249 79 41 Tel: 241 78 96 Tel: 257 76 70 Tel: 663 08 58 Tel: 237 29 19
THY Havaalanı Tel: 663 63 00 Taksim Tel: 252 11 06 ADRIA AIRWAYS Laleli Tel: 512 42 31
HAYDARPAŞA HASTANESİ Kadıköy-İst. Tel: 345 40 83
Tel: 237 17 08
Tel: 663 07 46 Tel: 254 77 99
INTER LIMOUSINE SERVİCE Harbiye Tel: 246 03 93
70
Tel: 231 11 26 Tel: 663 33 01
EL-AL Nişantaşı Havaalanı
Tel: 246 53 03 Tel: 663 08 10
EMIRATES Harbiye Havaalanı
Tel: 293 50 50 Tel: 663 07 08
FINNAIR Elmadağ
Tel: 234 51 30
GULFAIR Harbiye Havaalanı
Tel: 231 34 50 Tel: 663 08 25 Tel: 237 31 04 Tel: 663 08 26 Tel: 225 02 55
AIR CHINA Havaalanı
Tel: 663 07 13
IRAN AIR Elmadağ
AMERICAN AIRLINES Taksim-İst. Tel: 237 20 03 AUSTRIAN AIRLINES Taksim Tel: 232 22 00 Havaalanı Tel: 663 07 07
İSTANBUL AIRLINES Bakırköy Tel: 543 62 58 Havaalanı Tel: 574 42 71 JAL (JAPON AIRLINES) Elmadağ Tel: 241 73 66
BALKAN AIRLINES Taksim Tel: 231 33 91
NUKE TÜRKİYE
VALLA, KURDA YEDİRDİN BENİ
KİTAP -1
KİTAP • 2
KİTAP -3
6. BASKI
4. BASKI
3. BASKI
İŞKENCECİ
YASEMİNLER TÜTER Mİ HÂLÂ? 3. BASKI
EGYPTAIR Harbiye Havaalanı
Tel: 231 33 91 Tel: 663 05 77
VIVA LA MUERTE
3. BASKI
Tel: 233 38 20 Tel: 663 07 52
IBERIA Elmadağ Havaalanı
pe cy
Tel: 233 10 18
DELTA Elmadağ Havaalanı
ALITALIA Elmadağ Havaalanı
a
AKSOY HASTANESİ Mecidiyeköy-İst.Tel: 274 88 90 AMERİKAN HASTANESİ Nişantaş-İst. Tel: 231 40 50 AVRUPA HASTANESİ Mecidiyeköy-İst. Tel: 288 20 95 BEYOĞLU HASTANESİ Beyoğlu-İst. Tel: 251 59 05
SUN Elmadağ
BRITISH AIRWAYS Elmadağ Tel: 23413 00 Havaalanı Tel: 663 05 72
KADERE KARŞI KOY A.Ş. 3. BASKI
O.K. MUSTİ, TÜRKİYE TAMAMDIR KİTAP -4 2. BASKI
1989-1996... EFES PİLSEN VE SANAT...
pe
cy a
11989 Herbie Mann (Konser) Jose Feliciano (Konser) 1990 Efes Pilsen Blues Festival I, Lezginka Halk Dansları Topluluğu (Gösteri) İstanbul Film Festivali (Çeşitli Sponsorluklar) 11991 Efes Pilsen Blues Festival II, İstanbul Film Festivali (Çeşitli Sponsorluklar) 11992 Efes Pilsen Blues Festival III, Olympia Brass Band (Konser) Evita (Müzikal)\199Z Efes Pilsen Blues Festival IV, Gizli Oturum (Oyun, İstanbul Devlet Tiyatrosu) İstanbul Film Festivali (Çeşitli Sponsorluklar) 11994 Efes Pilsen Blues Festival V, İstanbul Annendir Çocuğum (Sinema Filmi) Antigone (Oyun, Yunus Emre Kültür Merkezi) Nikah Kağıdı (Oyun, Yunus Emre Kültür Merkezi) Swingle Singers (Konser), Kız Kulesi Aşıkları (Sinema Filmi) Çözülmeler (Sinema Filmi) İstanbul Film Festivali (Çeşitli Sponsorluklar) | 1995-1996 Efes Pilsen Blues Festival VI, Bir Kadının Anatomisi (Sinema Filmi) Yerçekimli Aşklar (Sinema Filmi) Aşk Üzerine Söylenmemiş Her Şey (Sinema Filmi) Noel Baba ve Karun Hazineleri (Sinema Filmi) Bir Erkeğin Anatomisi (Sinema Filmi) Bir Şehir, Bir İnsan (Sinema Filmi) Glub Glub (Oyun, Yllana Komedi Grubu) Viktor Pikaizen-Ahmet Kanneci (Konser) Seneye Bugün (Oyun, Tiyatro İstanbul) Nereye Kadar (Oyun, Tiyatro İstanbul) Çetin Ceviz (Oyun, Tiyatro İstanbul) Eski Usul Komedya (Oyun, Tiyatro İstanbul) Aktör Kean (Oyun, Tiyatro İstanbul) Avusturya-Macaristan Haydn Orkestrası/İdil Biret (Konser) Çöplük (Oyun, Tiyatro Stüdyosu) Matmazel Julie (Oyun, TOBAV) Hadi Öldürsene Canikom (Oyun, İstanbul Devlet Tiyatrosu) Olmayan Kadın (Oyun, İstanbul Devlet Tiyatrosu) Yeşil Papağan Ltd. (Oyun, İstanbul Devlet Tiyatrosu) Bina (Oyun, İstanbul Devlet Tiyatrosu) İlk Kadın (Oyun, İstanbul Devlet Tiyatrosu) Gitgel Dolap (Oyun, İstanbul Devlet Tiyatrosu) Maymun Davası (Oyun, İstanbul Devlet Tiyatrosu) IV Murat (Oyun, İstanbul Devlet Tiyatrosu) Kıyamet Sularında (Oyun, İstanbul Devlet Tiyatrosu) Kamyon (Oyun, İstanbul Devlet Tiyatrosu) İçerdekiler (Oyun, İstanbul Devlet Tiyatrosu) Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz (Oyun, İstanbul Devlet Tiyatrosu) Giydirici (Oyun, İstanbul Devlet Tiyatrosu) Abdülcanbaz (Oyun, İstanbul Devlet Tiyatrosu) Kardeş Sofrası (Oyun, AST) Bir Ceza Avukatının Anıları (Oyun, AST) Histeri (Oyun, Tiyatro Stüdyosu)
EFES Pilsen'in kültür ve sanata katkıları artarak sürecek.
a
pe cy