Bodrum Bülten Ocak 2008

Page 1



BODRUM BÜLTEN BODRUM AJANS İŞ REHBERİ B O D R U M SUN GUIDE BODRUM ADRES bodrumajansrehber.com bodrumadres.com b o d r u m a r s i v. c o m bodrumajans.com

www


SAYI

137

ARALIK/OCAK

2007

iÇiNDEKiLER

6

MERHABA / Demircan Türkdoğan

8

2008 MERHABA

10

GEÇTİÐİMİZ YILA BAKIŞ

12

HABER TURU

14

GÜNAYDIN BODRUM

18

KIŞIN DA BODRUM

22 26

İÇİMİZDEN BİRİ YENİLER - YENİLİKLER - YENİLENENLER

28

TOPLUM & YAŞAM

30

BURÇLARA GÖRE ARMAÐANLAR

32

BİR ZAMANLAR / Bülent Akkurt

34

PARANTEZ / Hüsniye Kaya

36

BAHÇEM ve BEN / Gülnar Önay

38

RESTAURANT - CAFE - BAR

40

BODRUM’UN HER KÖŞESİ BİR CENNET

42

BODRUM MÜFTÜSÜ YAKUP EFENDİ

44

BAKIPDURU / Ramazan Borazan

45

LEZZET USTALARI

46

NET BAKIŞ / Cansu Türkdoğan

AYLIK GAZETE 2

GEÇTİÐİMİZ AYA BAKIŞ

4

ETKİNLİKLER

6 7

ARŞİVDEN ADRES SAYFALARI

14

13

22

8

26

27

42

www.bodrumajans.com.

8 info@bodrumajans.com.tr



Bülten

KÜLTÜR ve YAŞAM DERGİSİ

14. yıl BODRUMajans Yayın Grubu Adına Sahibi, Genel Yayın Yönetmeni:

DEMİRCAN TÜRKDOÐAN Haber Editörü: YİÐİT UYGUR Görsel Yönetmen: EMİNE İLKORUR Grafik Tasarım: BURCU COŞGUN Web Tasarım: CANSU TÜRKDOÐAN Sayının Yazarları: BÜLENT AKKURT ERDOÐAN KAYALAR GÜLNAR ÖNAY HÜSNİYE KAYA İNCİ GÜRBÜZATİK RAMAZAN BORAZAN Kapak: BURCU COŞGUN Halkla İlişkiler: CANSIN TÜRKDOÐAN Reklam Koordinatörleri: NURHAN İBAK ÖZGÜR ÜNLÜ BANU KAPLAN İletişim: Caferpaşa Cad. No:52/3 48400 BODRUM Tel : 0.252. 313 42 24 313 56 66 Fax: 0.252. 316 44 42 info@bodrumajans.com www.bodrumajans.com.tr Baskı: Ankara Ofset ANKARA Yayın Türü: Yerel Süreli Basım Tarihi: 21/12/2007 Mavi Bakış Dergisi’nin ücretsiz ekidir. Yayınlanan yazıların sorumluluğu imza sahibine, yayınlanan reklamların sorumluluğu reklam sahibine aittir. Bu dergi basın meslek ilkelerine uymayı taahhüt eder.

6

MERHABA

BODRUM

Yeni yıla, yeniden...

B

u yıl Kurban Bayramı ve hemen ardından gelen Yeni Yılla birleşen on günlük tatil, değerlendirebilen tatilciler için hoş bir zamanlama, Bodrumlu tu-rizmciler için ise güzel bir kış fırsatı oldu. Bir de uzun süredir devam eden yağmurların hızını kaybettiği ve tatil süresince sıcaklığın artacağı haberlerinin gelmesi de Bodrum’da hepten umutları ve beklentileri çoğalttı. Dileriz 2008, Bodrum için olduğu kadar tüm yurdumuz için de huzurlu, sağlıklı ve başarılı bir yıl olur.

Bodrum Bülten’in web sitesi bodrumajans.com da geçen ayki anket konumuz, “Kışın da Bodrum’un tercih edilme sebepleri” oldu.

DEMİRCAN TÜRKDOÐAN Bu yıl Bodrum basını yeni yıla çok önemli bir eksikle giriyor. Yılların gazetecisi, eski tiyatrocu, sevgili dostumuz Aybars Attila bundan böyle her sabah ilgiyle izlenen radyo programında bizlere “Günaydın Bodrum” diye seslenemeyecek. Çünkü onu 23 Kasım 2007 günü kaybettik.

Bu yıl Bodrum basını yeni yıla çok önemli bir eksikle giriyor. Yılların gazetecisi, eski tiyatrocu, sevgili dostumuz Aybars Attila bundan böyle her sabah ilgiyle izlenen radyo programında bizlere “Günaydın Bodrum” diye seslenemeyecek. Çünkü onu 23 Kasım 2007 günü kaybettik.

Aybars Attila’nın kaybı bize göre Bodrum basını kadar Bodrum için de büyük bir kayıptır. Onun yıllardır her gün radyoda ağırladığı yurt genelindeki pek çok önemli konukla memleket meseleleri üzerine yaptığı sohbet ve değerlendirmeler ulusal basındaki benzerlerinin çoğundan çok daha düzeyliydi. Yiğit Uygur, Aybars için bir dosya hazırladı...

BODRUM BODRUM AJANS  BODRUM D&R / Milta Marina BODRUM BUDUN MAÐAZASI BODRUM OASİS DANIŞMA BODRUM DENTBODRUM GÜNDOÐAN GALİPDOS MOBİLYA & AKSESUAR  KONACIK BODRUM MUTFAK KONACIK DENİZHAN KONACIK ALDİMO MOBİLYA TURGUTREİS MİGROS ÖNÜ GAZETE BAYİİ  YALIKAVAK ERDEM ECZANESİ - BORA VETERİNER

Sakinliği, iklimi, aktiviteleri ve yaşama kolaylığı olarak sıraladığımız şıklar arasında “Sakinliği” şıkkı önde giderken “İklimi ve yaşama kolaylığı” şıkları adeta başabaş gitti. Aktiviteleri şıkkı ise 2.1 oylanma oranı ile tam anlamıyla sınıfta kaldı. Anlaşılan o ki kış boyunca Bodrum’da gerçekleştirilen aktiviteler yeterli bulunmuyor ya da yeteri kadar duyurulmuyor. Bodrum’u seçenlerin farklı değerlendirmeleri sayfalarımızda.

Bu sayı Ramazan Borazan yazısını süslediği hikayelerle yine farklı “Bakıpduru” olaylara. Erdoğan Kayalar, Bodrum Müftüsü ile tanıştırıyor bizleri. Gülnar Önay, ciddi bir konuda bizleri uyarıyor. Ve Bülent Akkurt, Hüsniye Kaya, İnci Gürbüzatik farklı konularda farklı görüşler sunuyor yine bizlere. Yeni sayıya kadar hoşcakalın.

DAÐITIM NOKTALARI

BELLİ OTELLERİN RESEPSİYONLARINDAN ve LOBİLERİNDEN ÜCRETSİZ OLARAK ALABİLİRSİNİZ...


AYTUNÇ BENTÜRK DANCE ACADEMY 2008 KIŞ SEZONU DANS ETKİNLİKLERİNE SPORİUM FITNESS CLUB’DA DEVAM EDİYOR


Haber Turu

2008 MERHABA... Önce 20 Aralık’ta bayram ziyaretçilerini karşılayan, onları ağırlayan Bodrum, bir yandan da kendisini bayramın hemen ardından gelecek olan yeni yılı, 2008’i karşılamaya hazırladı. Yıllardır Bodrum Belediyesi’nin düzenlediği, “En Güzel Süslenmiş ve Işıklandırılmış Mekan” yarışmasında birinciliği kaptırmayan OASİS Alışveriş Merkezi, geçtiğimiz yıl iki dalda birden ödüllendirilmişiti. Bu yıl da gene en güzel OASİS...

B

ütün dünyada Noel Baba olarak tanınan Aziz Nicholaos, Türkiye’nin Akdeniz kıyılarında önemli bir Lykia kenti olan Patara'da doğmuştur. M.S. 300'e doğru Patara refah içindeyken kentte yaşayan zengin buğday tüccarının bir oğlu olur ve ona Nicholaos adı verilir. Doğduğunda göğün bir hediyesi, anababasının dualarının ve sundukları adakların bir meyvesi, fakirlerin bir kurtarıcısı olarak dünyaya geldiğine işaret edilmiştir. Daha gençliğinde bile mucizeler yarattığına inanılır. Bu inanca göre inşa halindeki bir kilisenin yıkılmasıyla enkaz altında kalan Nicholaos, annesi ağlayıp inlerken, üzerine yığılan taşların altından sağlam olarak kurtulmuştur. Bir süre sonra babası öldüğünde büyük bir servetin tek mirasçısı olmuş ve servetini yoksullara yardım için harcamaya karar vermiştir. Bu sırada Patara'da önceleri çok zengin olan bir şahıs fakirleşmiş ve kızlarının çeyizini yapamayacak duruma gelmiştir. Çaresizlikten kızlarını satmayı bile düşündüğü bir anda, Nicholaos durumu görerek onlara yardım etmeye karar verir. Kendini belli etmemek ve aynı zamanda gururlarını kırmamak için

8

BODRUM

Bülten

YILBAŞILARIN SİMGESİ, YURTTAŞIMIZ

NOEL BABA

Doğduğu yer olan Antalya’nın Demre ilçesinde yer alan Aziz Nicholaos heykeli, Belediyenin tercihiyle yerini Noel Baba heykeline bırakmış oldu. kızların evine gece gider. Onlar uykuda iken büyük kızın açık olan penceresinden çeyizine yetecek olan bir kese altını içeri atar. Sabah parayı bulan büyük kız çok sevinir ve kötü durumdan kurtulur. Daha sonra ortanca ve küçük kızın çeyiz paralarını da karşılamak isteyen Nicholaos, pencereleri kapalı olduğu için bacadan atar. İşte Noel Baba'nın yılbaşında hediye bırakma öyküsü böylece doğar. İkonlarda ve resimlerde de Nicholaos'ın üç altın top ile gösterilmesi bu yüzdendir.

Aziz Nicholaos'un yaşamıyla ilgili bir öykü de şöyledir; Nicholaos hacı olmak üzere Kudüs'e gider. Geri dönüşünde fırtınaya tutulan gemiyi dualarıyla batmaktan kurtarır, ayrıca denize düşerek boğulan bir denizciyi de diriltir. O günden sonra Aziz Nicholaos denizcilerin de koruyucu azizi olarak kabul edilmiştir. Nicholaos bir müddet sonra Patara'nın komşu kenti Myra'ya göç eder. Myra Başpiskoposu ölmüş yerine geçecek kişi


2008'de 115 gün resmi tatil var

3 GÜNDE BİR TATİL Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin katkıları ile her yıl düzenlenen geleneksel Yılbaşı Kermesi Bedesten'de yapıldı. Duvar süslerinden kıyafete, takıdan örgü işlerine, kağıt hamurundan kolye ve panolara kadar, aranılan her şeyin bulunduğu kermes görülmeye değerdi. Katılımcılar burada bile üretimlerine devam ediyorlardı.

üzerinde anlaşma sağlanamamıştır. Bunun üzerine sabah kiliseye ilk gelen kişinin Başpiskopos olması kararlaştırılır. Aziz Nicholaos kiliseye ilk gelen kişi olarak Başpiskopos seçilir. Burada da mucizelerine devam ederek üç generali ölümden kurtarır. Hıristiyanlara karşı olan İmparator Diocletianus ve Licinius zamanında Nicholaos da diğer Hıristiyanlar gibi bir ara hapsedilmiştir. M.S. 325 tarihinde Hıristiyanlık içindeki problemleri çözmek için İznik'teki (Nikaea) meclis toplantısına Myra Başpiskoposu olarak katılır. Yolda giderken bir handa öldürülerek salamura yapılmış üç çocuğu dirilttiği daha sonra Bonaventure adlı bir kilise adamı tarafından iddia edilmiştir. Ögrencilerin de koruyucusu olduğuna inanılan Aziz Nicholaos'un 6 Aralık 343'te 65 yaşında iken öldüğü sanılmaktadır. Myralılar onun adına bir kilise yaparak içindeki lahitte onu sonsuz uykusuna bırakmışlardır. Haçlı Seferleri sırasında 20 Nisan 1087'de Bari'den gelen tüccarlar kemiklerini çalıp Bari'ye götürmüş ve yaptıkları bazilikaya gömmüşlerdir. Onun olduğu sanılan geride kalmış bir kısım kemik ise bugün Antalya Müzesi'nde saklanmaktadır. Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü

Kamu çalışanları, 2008 yılında hafta sonlarında 104, milli ve dini bayramlarda da 11 gün olmak üzere toplam 115 gün resmi tatil yapacaklar. AA muhabirinin hesaplamalarına göre, hafta sonları, milli ve dini bayramlar dolayısıyla 2008’in ocak ayında 9; şubat ve temmuz aylarında 8’er; mart, mayıs, ağustos ve kasım aylarında 10’ar; nisan, haziran ve eylül aylarında 9’ar, ekim ayında 11, aralık ayında ise 12 gün olmak üzere kamu çalışanları 115 gün resmi izinli olacaklar. Yılbaşı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı hafta içine rastlayan günlerde, 30 Ağustos Zafer Bayramı ise Cumartesi günü kutlanacak. 19 Mayıs’ın Pazartesi gününe denk gelmesi nedeniyle bu günü hafta sonuyla birleştirip 3 gün tatil yapma imkanı bulacak olan çalışanlar, Salı günü kutlanacak olan yılbaşında ve Çarşamba günleri kutlanacak olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile 29 Ekim Cumhuriyet bayramlarında birer gün tatil yapacaklar. DİNİ BAYRAMLAR 9 GÜNE ÇIKABİLECEK Ramazan Bayramı 30 Eylül Salı günü başlayıp, 2 Ekim Perşembe günü sona erecek. Kurban Bayramı ise 8 Aralık Pazartesi günü başlayacak, 11 Aralık Perşembe günü bitecek. Kurban Bayramı’nın arifesi pazar gününe rastladığı için ayrıca yarım günlük bir tatil gerçekleşmeyecek. Pazartesi günü olan Ramazan Bayramı arifesi ile hem Ramazan, hem de Kurban bayramları sonrasındaki Cuma günleri idari izin ilan edilirse, çalışanlar iki bayramda da 9’ar gün tatil yapabilecek. Kamu çalışanları, önümüzdeki yıl şubat ayı 29 gün çekeceği için 366 günün 251 günü işe gidecekler. Bu yıl kamu çalışanları hafta sonu 104, dini ve milli bayramlarda da 10 gün olmak üzere toplam 114 gün tatil yapıyor.

BODRUM

Bülten

9


Bodrum’a Türkiye Satranç Şampiyonluğunu armağan etti.

OCAK “Mahlli İdarelere Hizmet Derneği”nin düzenlediği yılın en başarılı Belediye Başkanı oylaması sonucunda Konacık Belediye Başkanı Mehmet Tosun, Türkiye genelinde en başarılı 4. Belediye Başkanı seçildi. Muğla ve yöresinde en çok ziyaret edilen yerler Bodrum Müzesi ve Zeki Müren Müzesi oldu. Bodrumlu Gönüllüler Derneği Başkanı Cüneyt Karaloğlu’nun “Güneş Evi” projesine “Akıllı Enerji: Türkiye-AB” konulu konferansda bilim adamlarından büyük destek geldi. Milli yelkencimiz Alican Mert Keleş, Türkiye Optimist Rank listesinde yılı birincilikle bitirirken, Optimist’teki jübilesini de yapmış oldu. En Güzel Süslenmiş ve Işıklandırılmış Mekan Yarışması sonuçlandı. OASİS, bu yıl iki ödüle birden layık görüldü.

ŞUBAT Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kissebükü de dahil 53 ön tahsisi iptal ettiğini açıkladı. Çevrecilerin bu girişimine Bodrum Ajans destek vermiş. Bodrum’un en çok ziyaret edilen sitelerinden www.bodrumajans.com sitesi aracılığı ile Dünya’nın dört bir köşesinden ve yurdun çeşitli kesimlerinden çevre dostu 125 bin imza toplayarak katkıda bulunmuştu. Atilla Gürmen’in öğrencisi Demre Kerigan Küçüler-Yıldızlar-Gençler katagorisinde

MART

Jeotermal enerjiye umut bağlayan iş çevreleri ve Bodrumlular ilk yatırım için maddi kaynak arayışına girdi. Bodrum Belediye Başkanı Mazlum Ağan, “Her türlü desteğe biz hazırız” dedi. Başarılı genç sporcumuz Güneycan Kaptan, Bosch Yarıyıl, Yalıkavak Belediye ve Port Bodrum Yalıkavak Marina Kupası yarışlarında Laser Radial genel ve gençler sınıflarında bütün birincilikleri aldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın davetlisi olarak Bodrum’u ziyaret eden 22 Rus gazeteci adına görüş bildiren ITRA TASS Ajansı muhabiri Alanya ve Antalya’nın tanındığını, Marmaris’in de bilindiğini ancak Bodrum’un ismini fuarlarda da fazla duymadıklarını belirterek tanıtıma ve Kültür Turizmine ağırlık verilmesini önerdi.

NİSAN Bodrum Belediyesi yaptırılarak 5 Nisan’da Gümbet kavşağına dikilen, kılıç yerine elinde zeytin dalı taşıyan Atatürk Heykeli, Bodrum’dan Barış ve kardeşlik mesajı veriyor. Laik Cumhuriyetçi, aydın ve tam bağımsız bir Türkiye için 14 Nisan’da Ankara Tandoğan’da buluşacak yüzbinlerce vatandaşla birlikte olmak üzere giden 400 civarındaki Bodrumlu, Bodrum otogarında hazırladıkları bildiriyi okuyarak yola çıktı. İsmail Uslu geçirdiği beyin kanaması sonucunda 23 Nisan günü aramızdan ayrıldı. O, artık Bodrum’a, Bodrum için kazandırdığı kitapları ile anılacak.

60 bin adet basılan 13 yıl boyunca Bodrum’u dünyaya tanıtan dergisinin yayınını sonlandırdı.

MAYIS

İzmir Şehir ve İnsan dergisi tarafından her yıl Türkiye genelindeki gazetecilerin oyları ile belirlenen “Yılın En İyi Belediye Başkanı” seçimi sonuçlandı. Turgutreis Belediye Başkanı Ali Server Yazgan, 5. kez Türkiye’nin en iyi Belediye Başkanı seçildi. Bodrum Belediye Başkanı Mazlum Ağan, Bodrum’da bir Bilim Merkezi kurulması amacıyla Ç.Y.D.D. Bodrum Şubesi ile yaptıkları görüşmeler sonrasında projeyi desteklemeye hazır olduklarını belirtti. 13 Mayıs’ta İzmir Gündoğan Meydanı’ndaki mitinge katılamayanlar, aynı gün Marina önünde toplanarak kaleye kadar yürüdü. Bodrum Gemi Yanaşma İskelesi’ne ilk feribot yanaştı. İstanbul’dan gelen Ankara feribotu, gemi yanaşma iskelesinin ilk konuğu oldu.

HAZİRAN 3. Bodrum Dalış Festivali kapsamında, dalış turizmini canlandırmak amacıyla Deniz Kuvvetleri trafından hurdaya ayrılan 2 askeri gemi, Bodrum Karaada açıklarında törenle batırıldı. Onlar artık Ege’nin mavi sularında turizme hizmet edecek. 5 yıl önce, bir çoban tarafından raslantı sonucu olarak farkedilen 1400 yıllık Bizans Hamamı restore edilerek tekrar hizmet vermeye hazırlanıyor.

Aegean Sun’un babası Bolar İren, Bodrum için yayınladığı. Türkiye’de İngilizce yayınlanan ilk dergi olma özelliğine sahip, bir çok ulusal derginin trajını ikiye katlayarak 1993’ten beri her yıl

2007 ’NiN

10

ARDINDAN GEÇTiGiMiZ YILA BAKIŞ BODRUM

Bülten


TEMMUZ Sağlık Bakanlığ’nın yürütmekte olduğu “Sağlık için sigarasız ve hareketli yaşam” projesi kapsamında Bitez’e Sağlık Ödülü geldi. Kültür ve Turizm Bakanlığı web sitesinde açılan “Sanal Gezinti” bölümüne Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’de eklendi. 360 derece panoramik görüntüler eşliğinde izlenebiliyor. Bodrum Dans Kulübü Halk Oyunları Yurtdışı Tanıtım Ekibi, Fransa turunu başarıyla tamamlayarak döndü. Kültür Bakanlığı, yurt dışında Türkiye’yi tesil etmek için Bodrum Dans Kuyübü’nü seçmişti. Çin’de yapılacak Dünya Mankenler Kraliçesi (Miss Model Of The World) yarışmasında Türkiye’yi temsil edecek manken Bodrum’da belirlendi.

AÐUSTOS Bodrum Bülten 13 yılı geride bırakarak 14. yıla merhaba dedi. Devlet Opera ve Bale Genel Müdürlüğü ve Bodrum Belediyesi’nin düzenlediği ülkemizin ilk ve tek Uluslararası Bale Festivali 5. kez 1-17 Ağustos tarihleri arasında gerçekleşti. Mandalinamız şişeye girdi. Bodrum Mandalina Gazozu ve Bodrum Mandalina Şarabı’nın tanıtıldığı toplantı, Bodrum Ticaret Odası’nda yapıldı. Gümüşlük 15, Turgutreis 4 gün klasik müzikle şenlendi. Şarkıcı Barış Akarsu’nun Torba kavşağında hayatını yitirmesiyle sonuçlanan trafik kazası, kavşağın düzenlemesinin doğruluğunu gündeme getirdi.

EYLÜL Bodrum, Bitez ve Turgutreis su ihtiyacını denizden karşılamaya hazırlanıyor. Yapılan araştırmaların, Khalkolitik Çağ ve Eski Tunç Çağı buluntularıyla en az 5000 yıllık bir tarihe sahip oduğunu gösteren Peynir Çiçeği Mağarası 8 Eylül’de yapılan etkinlikle tekrar gündeme geldi. Türkiye Çevre Eğitim Vakfı, Türkiye’nin en güzel 10 Mavi Bayraklı plajını seçti. Bodrum’da Sea Garden ve Kempinski Barbaros Bay plajları ilk 10 içinde yer aldı.

EKİM 21 Ekim’de oylanan, seçimlerin 4 yılda bir yapılması, Cumhurbaşkanları’nın 5+5 şeklinde iki kez halk trafından seçilebilmesine olanak tanıyan mini anayasa paketine tüm yurtta olduğu gibi Bodrum’da da katılım az oldu. Bodrum’da referanduma 11.960 kişi evet derken, 25.252 kişi hayır dedi. PKK terörüne son verilmesi için sivil tepkiyi göstermek amacıyla 28 Ekim’de “Söz Konusu Vatan ise” adlı terörü lanet ve şehitlerimizi anma mitingi düzenlendi. Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı aramızdan ayrılışının 34. yılında anıldı. OASİS’te 5 ayrı sinema salonu olan Cinemarine, sinemalarına 4 yeni salon daha ekledi. Turgutreis Belediye Başkanı Ali Server Yazgan, 6. defa Türkiyenin en iyi Belde Belediye Başkanı seçildi.

KASIM Bodrum Yarımadası’nın Golf Kulübü 21 Kasım’da verdiği bir davetle Ortakent’te açıldı. Bakımsızlık nedeniyle kötü bir görüntü oluşturan tarihi değirmenler, restore edilerek turizme kazandırılacak. Bodrum Kupası 19. kez yelkenseverleri Bodrum’da buluşturdu. Bodrum Cup’ta Grandi 3. kez şampiyon. Bodrum Açıkdeniz Yelken Kulübü tarafından, Maserati Marina Yacht Club sponsorluğunda düzenlenen ve Türkiye’nin ünlü yüzlerini biraraya getiren Famous Cup’ta zafer Meltem teknesinin oldu. Yılların gazetecisi ve eski tiyatro oyuncusu Aybars Attila'yı 23 Kasım 2007 günü kaybettik. Bodrumlular’ın her sabah merakla" Günaydın Bodrum" adlı radyo programını beklediği Attila, gerek Türkiye gündemi olsun, gerek Bodrum gündemi, yaptığı analiz ve yorumlarla kendine geniş bir dinleyici kesimi yaratmıştı. Göltürkbükü Belediye Başkanı Halil İbrahim Kaynar, yaz aylarında jet sosyetenin uğrak yeri olan Türkbükü sahillerindeki 30 iskelenin yıkılarak halka açılacağını duyurdu. İstanbul Marmara Eğitim Kurumları, Bodrum’a ilçenin ilk huzur evi olan “Bodrum Huzurlu Yaşamevi’ni düzenlediği bir törenle açtı. Muğla’da düzenlenen turizm değerlendirme toplantısına katılan Vali Lütfi Yiğenoğlu, tur operatörlerine “Sorunsuz bir 2008 sezonu” sözü verip, “Alınan kararlardan ödün verilmeyecek” dedi.

Fotoğraf: MAZHAR VARDAR

BODRUM

Bülten

11


Haber Turu

TURGUTREİS'İN GURURU OLDU Genç basketbolcu Mehmet Kadir Kılınç, 15 yaşında Yıldız Basketbol Türk Milli Takımı’na seçilerek Turgutreis’in gurur kaynağı oldu.

T

YALIKAVAK’TA KİVİ BEREKETİ Yalıkavak’ta oturan Sadık Yıldızhan ve eşi Lale Yıldızhan bahçelerinde kivi yetiştiriyor.

G

örenleri şaşırtan kivi salkımları oldukça sağlıklı ve problemsiz bir şekilde büyüyor. Yalıkavak’ta bir inşaat şirketi sahibi olan Sadık Yıldızhan kivileri ilk başta deneme amacıyla ürettiklerini olumlu bir şekilde hasat aldıkları için daha fazla ağaç ekleyerek kivi yetiştirmeye başladıklarını ifade etti. Yalıkavak’ın çok ve-rimli bir toprağı olduğunu söyleyen Yıldızhan “Ülkemizde sadece Karadeniz Bölgesi’nde yetişen bu meyvelerin burada da yetişti-rilebileceğini ispat etmiş olduk, bu durumdan eşim ve

urgutreis Belediyesi Basın Halkla İlişkiler Servisi Müdürü Ayşegül Ülkü’nün oğlu olan başarılı oyuncu, Türkiye’nin 2008 Yıldızlar Basketbol Avrupa Şampiyonası öncesinde Bursa’da düzenlenecek olan kampına davet edildi. Genç oyuncu yaklaşık 1 yıldır formasını giydiği İzmir Büyükşehir Belediyesi Basketbol Takımı’yla ay yıldızlı formaya seçilmenin haklı gururunu yaşadı. Haberi alınca sevincini hemen annesi Ayşegül Ülkü ile paylaşan milli oyuncu telefonla annesini arayarak “Ay yıldızlı formayı giyeceğim günü iple çekiyorum, en büyük hayalim bir gün o formayı giymekti ve sonunda gerçek oluyor. En iyi şekilde mücadele edip elimden geleni yapacağım” dedi.

BODRUM DANS KULÜBÜ, TÜRKİYE 3.LÜK ÖDÜLÜNÜ GETİRDİ Türkiye Dans federasyonu tarafından 9 Aralık’ta 37 çiftin katıldığı İstanbul Burhan Felek Spor Salonu’nda yapılan Türkiye Salsa Şampiyonası’ndan Bodrum’a 3.lük ödülü geldi.

T

ürkiye Salsa Şampiyonası’na Bodrum’u temsilen, sadece Bodrum Dans Kulübü’nden Volkan AKKAYA ve Gülşen KARATOPRAK, yarışmaya katıldılar. Arkadaşlarını İstanbul’da yalnız bırakmayan Bodrum Dans Kulübü yöneticileri ve dansçıları İstanbul’dan 3.lük ödülü ile döndüler.

YABANCILARA TÜRKLÜK KURSU Turgutreis’te yaşayan yabancı uyruklu vatandaşlar için Turgutreis Belediyesi tarafından Türkçe konuşma, müzik, folklor ve geleneksel yemekler adı altında “Türklük Kursları” açıldı.

K

urslara katılan İngiliz, Hollandalı, Alman, İskoç, İrlanda ve Rus uyruklu yabancılara baklava açma, hamur yoğurma, yemek yapma, saz çalma, yöresel folklor oyunları ve Türkçe konuşma dersleri veriliyor. Kurslara yabancılar yoğun ilgi gösterirken özellikle yemek yapma derslerinde renkli görüntüler yaşanıyor. Turgutreis Belediyesi Meclis Salonu’nda başlayan toplam 9 ay sürecek olan Türklük kurslarına katılan yaklaşık 500 kadar yabancıya Türk gelenek ve görenekleri öğretiliyor. Kurs eğitmeni Sadettin Başoğlu tarafından haftada 10 saat verilen ücretsiz kurslara 7’den 70’e yabancılar ilgi gösteriyorlar.

12

BODRUM

Bülten

ÖZEL BODRUM KARTANESİ ANAOKULU YILBAŞI BALOSU DÜZENLEDİ

Ö

zel Bodrum Kartanesi Aile Katılım etkinlikleri çerçevesinde çocuklar ve velilerle beraber 16 Aralık’ta bir yılbaşı balosu düzenledi. Öğrencilerin İngilizce Öğretmenleri Pamela Uslu, Müzik Öğretmenleri Can Atazülal ve Sınıf Öğretmenleriyle hazırladıkları gösterilerini sundular. Açılıştan bu yana yaptıkları etkinlikler barkavizyonla velilere izlettirildi. Çocuklara hediyeler dağıtıldı.


ZIPKINLA BALIK AVLAMA ANI YARIŞLARI’NA BÜYÜK İLGİ... Bu yıl altıncısı düzenlenen Bodrum Belediye Başkanlığı Kupası Zıpkınla Balık Avlama Anı Yarışları, 24 Kasım’da “Başlangıç: Tavşanburnu, Bitiş: Pabuçburnu” arasındaki parkurda gerçekleşti.

i

lginin her yıl biraz daha arttığı yarışlara bu yıl, İzmir, İstanbul, Aydın-Kuşadası ve Çanakkale’den gelen sporcuların yanı sıra, Bulgaristan’ın Naftex Klübünden dört, K.K.T.C’den de dört takım olmak üzere toplam 75 sporcu katıldı. Yarışlara B.B. Bodrumspor Klübü, Ortakent Spor Klübü, Yalıkavak Spor Klübü ile Gümüşlük ve Türkbükü Belediyesi Spor Klüplerinden yaklaşık 40 kadar sporcu katıldı. Bu yıl, Gaydura lakaplı büyük deniz adamı Ali Köse adına düzenlenen yarışların başarıyla geçmesi dileklerini ileten Başkan Ağan’dan sonra sözalan, Bodrum Belediyesi Basın Yayın Halkla İlişkiler Müdürlüğü Spor Sorumlusu Filiz Tan, geçen sene 74 yaşında kaybettiğimiz efsane dalgıçlarımızdan Dara Çetinkale

anısına düzenlenen yarışların bu yıl, yine büyük bir deniz adamı olan “Gaydura” lakaplı Ali Köse anısına düzenlenlendiğini belirterek, yaşayan efsane dalgıçlarımız, Mehmet İmbat, İbrahim Erdoğan, Mehmet Buluş, Ali Yuvanç ve Girgin Denizkıran’ın da aramızda olmasından dolayı büyük mutluluk duyduğunu ifade etti. Brifingde, yarışları, geçmişten bugüne sergileyen bir de dia gösterisi sunuldu.

avlayarak Ferdi Klasmanda Birinci olurken, Ortakent Spor Akya Külübü'nden Ejder Özkoca 3 kilo 90 gr. balıkla İkinci, Bodrum Su Sporları Kulübü'nden Bülent Solak, 2 kilo 840 gr. balıkla Üçüncü oldular. Takım Klasmanı’nda ise Ortakent Spor Akya Kulübü 4 kilo 455 gr. balıkla Birinci olurken, Bodrum Belediyesi Bodrum Spor Kulübü 3 kilo 445 gr.’la İkinci, Bodrum Su Sporları Kulübü ise 2 kilo 840 gr’la Üçüncü oldular.

Ferdi ve takım klasmanlarında gerçekleşen yarışlarda, Bodrum Belediyesi Bodrum Spor Kulübü'nden Emrah Sarı 3 kilo 445 gr balık

Büyük bir coşku ile geçen ödül gecesi, yarışların 2008 yılında daha da büyük bir katılımla gerçekleşme dilekleri ile sona erdi.


Yılların gazetecisi ve eski tiyatro oyuncusu Aybars Attila'yı 23 Kasım 2007 günü kaybettik. Bodrumlular’ın her sabah merakla "Günaydın Bodrum" adlı radyo programını beklediği Attila, gerek Türkiye gündemi olsun, gerek Bodrum gündemi, yaptığı analiz ve yorumlarla kendine geniş bir dinleyici kesimi yaratmıştı. Yorumunu yaptığı haberi her ne kadar ironik bir üslupla aktarsa ve her ne kadar gerçekten kızıyormuş gibi gözükmese de biz bilirdik ki, dünya meseleleri onun ömrünü hep tüketmiştir. Ve yine biliyoruz ki o artık huzur içinde, gerçek bilgiye, hakikatin bilgisine ulaştı. Dünya dediğimiz rüyadan gerçek yaşama uyandı. "Günaydın Aybars Attila"…

GÜNAYDIN BODRUM, BİR ENTELEKTÜEL OLARAK AYBARS ATTİLA'NIN YAŞAMI Aybars Attila, 1942 yazının sıcak bir Temmuz gününde Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'nde dünyaya gelir. 3 Çocukları olan Attila ailesi, babaları Ali Suavi Attila'nın asker olması nedeni ile sürekli oradan oraya taşınırlar; Aybars Attila ise doğal olarak öğrenimini farklı okullarda ve şehirlerde tamamlar. İlkokulu Bursa'da bitiren Aybars Attila, daha sonra İstanbul'da Galatasaray Lisesi'ne gider ve buradan mezun olur. Okul yıllarından başlayarak tiyatroya ilgi duymaya başlar. Aybars Attila'nın okul yıllarında başlayan tiyatro merakı 1968 yılında profesyonelliğe adım atışıyla devam eder. 1968'e kadar ise Ankara'da ve İstanbul'da çeşitli amatör gruplarla çalışır. 1963'te Muhtar Kocataş isimli bir tiyatroseverin tiyatro gruplarına açtığı Genar Tiyatro Salonu’nda kadrolu olmaksızın çeşitli roller alır. Bu toplulukla Anadolu'da turnelere

katılır. Zeki Alaysa-Metin Akpınar ikilisi ile sahne çalışmaları ve oyun yazarlığı yapar. Daha sonra Aksaray Opera, İsmail Şirin'le Küçük Opera Tiyatrosu gibi tiyatrolarda çeşitli oyunlar sergiler. O sıralarda ilk eşi Yıldız Hanım'la evlenir. İlk profesyonel çalışmalarına Lale Oraloğlu ile başlar. Bu dönemlerde Devekuşu Kabare Tiyatrosuyla çalışmalar yapar. Aynı yıllarda kendisi gibi bir tiyatrocu olan Altan Karındaş'la tanışır. 8 sene Altan Karındaş'la nişanlı kalan Aybars Atilla, o dönem 8 yıl boyunca asker kaçağı olduğu için çift, bir türlü nikah masasına oturamaz. Hatta Aybars Attila, bu 8 senenin sonunda asker kaçağı olduğu için tutuklanarak, Ankara Mamak Cezaevi’ne konulur. Burada siyasi mahkumlarla birlikte tutulan Attila, cezaevi günlerinin ardından tiyatro yaşamını sonlandırır. Kız kardeşi Işın Su Aloğlu, Aybars Attila'nın askerlik macerasını ve tutuklanışını şöyle anlatıyor; "Biz asker çocuğuyduk ama askerlik

S AYBAR N ’NI ATTİLA EN ND ALBÜMÜ 2

3

4

1

14

5

BODRUM

Bülten

1- Minik Attila, 2- Okul anısı 3- Askerlik anısı. 4 Futbol hayatından. 5- Böyle bir an. 6Tiyatro provaları sırasında...

6


, GÜNAYDIN AYBARS ATTİLA… onun düşüncesine tersti; askere alındığı gün kaçıp tiyatroya gitmişti. Uzun yıllar kaçtı. Babam da askeri veteriner olduğu için sonunda onu ihbar etti. O zamanlar Ankara'da "Kanlı Nigar"ı oynuyorlardı, babam ihbar edince, askerler de yanlışlıkla Aybars ağabeyimin yerine ortanca kardeşimiz Ayberk'i yakaladı. O da, o sıralar Ankara'da üniversitede okuyordu, kızgınlıktan deliye dönen babam, bu sefer de yanlış adamı yakaladılar diye Ayberk'i kurtarmaya çalışmıştı"… 1970'li yılların ortalarında tiyatrodan uzaklaşmaya başlayan Aybars Attila'nın ilk gazetecilik deneyimleri ABC'de yazdığı köşe yazıları ile başlar. Çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayınlanır. Aybars Attila ve eşi Özgül Hanım'ın annelerinin gençlik yılları İstanbul'da Çengelköy'de aynı konakta geçmiştir. Uzaktan akraba olan çift aslında çok öncesinden tanışıyorlardır. O dönemlerde kendisi de bir gazeteci olan Özgül Hanım'la 24 Ocak 1975'de dünya evine giren Aybars

Attila'nın tiyatroyu bırakması da şöyle olur; Çift yeni evlenmişlerdir ancak mutlulukları bir ay sonra Özgül Hanım'ın annesinin vefatı ile gölgelenir ve tam da karışık duygular yaşadıkları bu dönemde Aybars Attila'ya bir turne teklifi gelir. Lale Oraloğlu bir gece yarısı apar topar Aybars Attila'yı bir Anadolu turnesine götürmek üzere kapıyı çalar, ancak Aybars Attila, eşinin içinde bulunduğu kötü dönemde onu yalnız bırakmak istemez. Attila'nın tiyatro kariyeri yavaş yavaş düşüşe geçerken, kaleminin gücü ile gazetecilik mesleğinde yükselmeye başlar.

hazırlayan: YİÐİT UYGUR

1980'in Ekim ayında Bodrum'a bir aylığına tatile gelir Attila ailesi. Burada 2 yaşındaki kızları Damla ile birlikte Aloş Pansiyonda kalırlar. Tatil o kadar güzel geçmiştir ki, karı koca Bodrum'a yerleşmeye karar verirler. Hemen İstanbul'a dönerler, işlerini güçlerini Bodrum'da sürdürecek şekilde ayarlarlar. O yıllarda daha bir bakir ve büyülü olan Bodrum'da Aloş'un boşalttığı Ali (Sakallı) Doksan'ın evini kiralarlar. Ancak daha sonra

1

2

3

4

1- Müjdat Gezen ve arkadaşları ile. 2- Haldun Dormen’le bir çalışma sırasında. 3- Kanlı Nigar adlı oyunda. 4Kimler yok ki; Münir Özkul, Kerem Yılmazer, Güzin Özipek, Altan Karındaş, Fisun Önal, Suna Selen, Haldun Dormen, Hadi Çaman ve diğer ekip arkadaşları...

BODRUM

Bülten

15


Turgutreis'te karar kılarlar. O kışı ara ara Bodrum'da, ara ara İstanbul'da geçirirler. 1981 yılının Nisan'ında ise Damla'nın bakıcısı da dahil hep birlikte önce Soytaş'ta bir ev kiralayan Attila ailesi bundan böyle artık Turgutreisli olacaktır. Bodrum'da 10 yıl kadar ticaretle uğraşan Aybars Attila'nın damarlarında akan gazetecilik kanı onu tekrar basın camiasına çeker. Bir yandan Bodrum'da Meyhaneler sokağında yapı malzemeleri dükkanı işleten Atilla, bir yandan da Muğla'daki gazetelere köşe yazısı yollamaya başlar. Daha sonra bu dükkanı kapatan Attila, Turgutreis'te giyim ve parfümeri üzerine bir dükkan açar. 1992'de Demircan Türkdoğan'la Bodrum'un ilk dergisi Mavi Bakış'ı; aynı yıl gazete Mavi Haber'i çıkarırlar. Aybars Attila'nın gazetecilik serüveni Bodrum Ekspres'te genel yayın yönetmenliği ile devam eder. Daha sonra 90'lı yılların ortalarında Hürriyet'te yazılar yazan Attila, Bodrum'da ilk kurulduğu yıllarda DHA'nın temsilciliğini de yapar. Kısa bir süre Radyo Eko'da program yapan Attila, o dönem telif yasası nedeni ile kapanan radyoların arasında yer alan Eko'dan ayrılır. 2000 senesinde Yarımada Gazetesi'nde yazarlık yapmaya başlar. Bir yandan telif yasası sorununu aşan bir diğer yerel radyo Bodrum

Üstad Gazeteci Aybars Attila son 7 yıldır Bodrum FM'de hazırladığı Günaydın Bodrum programı ile Bodrum ve il genelinde bir çok başarılı programa imza atarken, bir yandan da yaptığı radyo programlarını köşe yazısı olarak Yarımada Gazetesi’nde yayınlatıyordu. Meslek yaşamı boyunca birçok ödül alan Aybars Atilla, mesleğinin zirvesine çıktığı bir dönemde geçirdiği kalp krizi sonucu 23 Kasım 2007 günü, 65 yaşında iken sevenlerini geride bırakarak aramızdan ayrıldı.

FM'de Cumartesi Günleri yayınlanan Bodrum'a Bakış programını sunmaya başlar. Yarımada Gazetesi'nde görevini sonlandıran Atilla, 2003 yılında tekrar Demircan Türkdoğan'ın çıkardığı Bodrum Bülten Dergisi için çalışmaya başlar.

2

1

4

3

16

Kıvrak zekasıyla bilgi ve mantık denklemini çok iyi kurabilen Aybars Attila, hazırladığı her programı sonuna kadar merakla dinletmesini bilen bir gazeteciydi. Kendine has esprili üslubuyla kimseyi incitmeden akıl dolu sözcüklerle, gerektiğinde karşısındakini kelimelerle çok rahatça hatta hiç hissettirmeden hırpalamayı bilen, Türkçeyi de bir o kadar iyi kullanan bir gazeteci yazar oldu. Güncel haber takibini çok iyi yapar, haber analizlerini gerektiğinde bilimsel bir çatıya oturtur, gerekirse ispat ve delillerle dinleyicisine ya da okuruna sunardı. Hiç bir zaman asılsız iddialarla, mesnetsiz söylemlerle dikkat çekmeye çalışmayan üstad, gazetecilik etik ve usulü üzerine de

1-Eşi Özgül ve kayınvalidesi ile nikah gününde. 2- Bodrum Kalesi’nden şövalyelik nişanı alırken. 3- Eşi Özgül ile. 4- Aynı zamanda okul arkadaşı olan Barış Manço ile. 5- Biricik kızı Damla ile.

BODRUM

Bülten

5


söyleşi: AYBARS ATTİLA / Mayıs 1993 MAVİ BAKIŞ DERGİSİ Aybars Attila 1993 yılında Bodrum Ajans yayınları arasında yer alan Mavi Bakış Dergisi ve Mavi Haber Gazetesi Yayın yönetmenliğini yapmış, bir dönem Bodrum Bülten ailesinde de yer almıştı. Aybars Attila’nın Mavi Bakış Dergisi için o zaman yaptığı söyleşinin bir bölümünü hem birlikte paylaşalım, hem de o günden bu güne Bodrum’da olumlu yada olumsuz gelişmelere birlikte bakalım.

BUGÜNÜN GENÇLERİ, BODRUM’UN YARINI Bu sayımızda Bodrum’da yaşayan gençliğin sorunlarını ele aldık. Bodrum’da yaşayan, Bodrumlu, yeni Bodrumlu, yabancı uyruklu, okuyan, çalışan, işsiz, iş sahibi. Kısacası her kesimden gencimizi biraraya getirerek, bir panel ortamında görüşlerini aldık. Bu panele Damla Attila, Pınar Kavcar, Belgü Alpay, Hakan Kaptan, Özlem Apak, Sevcihan Toker, Oliver Aran, Ejder Özkoca, Tolga Kara, Kemal Karabağlı ve Önder Batmaz katıldılar. Mavi Bakış’ın Yayın Yönetmeni Aybars Attila ile konuştular, dertlerini anlattılar. NE TARAFA DÖNSEK BAR, HER TARAF İÇKİ AYBARS: İlk sırayı alan sorununuz nedir? EJDER: Spor alanları yok. Bir halı saha var, ona da sıra gelmiyor. TOLGA: Basketbol' da Bodrum çok başarılı ama tesis yok. Bir tek lisede kapalı salon var, oraya da giremiyoruz. ÖNDER: Okula giremiyoruz ki spor salonunu kullanalım. Mesela ben lisanslı basket oynayabilmek için Milas' a gidiyorum. OLIVER: Burada bir gençlik lokali bile yok. Almanya'da sadece gençler için lokaller vardır. Buralara gelen gençler bilardo, ping-pong oynar, müzik dinler, sohbet ederler. Bu lokaller her hafta en az bir kere de yine gençler için disko halinde kullanılır. Böyle tesisler olmaması üzücü. DAMLA: Bence en büyük sorun kültür, Bodrum'a kültürden başka her şey girmiş. Bir tiyatro, sinema yok. Gerek kışın gidebileceğimiz doğru düzgün bir yer olmaması, gerekse bu türde kültürel merkezler bulunmaması gençleri bu barlara itiyor. PINAR: Ailece gidilecek bir kafeterya, çay bahçesi bile yok. Ne tarafa dönsek bar, her tarafta içki. İçki görmekten gına geldi. BELGÜ: Bodrum'da yerli gençler gündüzleri pis, sigara dumanlı kahvelerde, akşamlarıda barlarda diskolarda alkol içinde yaşamlarını tüketiyorlar. Bu gidişe ancak kültürel ve sportif faaliyetlere imkan tanıyarak ve gençlik lokalleri açılarak dur denebilir.

BU YANLIŞ BİZİ DEJENERASYONA GÖTÜRÜYOR AYBARS: Öncelikli sorun olarak gördüğüm kadarıyla sosyal, kültürel ve sportif etkinlik alanları bulunmamasını, özellikle de kış aylarında Bodrum' un ölü bir havaya bürünmesi nedeni ile sorunlarınızın daha da arttığını belirttiniz. Peki, gençlikte bir yozlaşma, bir özenme var mı? Varsa sebebi sizce nedir?

KÜLTÜR VE SANAT MERKEZLERİ, GENÇLİK LOKALİ AÇARDIM

PINAR: Elbette var. Burada her şey özenti, herkeste bir özenti var. Bir kere her şey turiste göre yapılıyor. Burada yaşayanlar, kendimiz sanki ikinci planda kalıyoruz. HAKAN: Gençlerin çoğu marka peşinde koşuyor. Bu yanlıştır. İnsanlar üstlerindekilerle değerlendirilince bu özenti başlıyor. OLIVER: Burada moda çok yavaş değişiyor. Buradakiler 15 günde bir modanın değiştiği Almanya'da olsalar acaba ne yaparlardı? DAMLA: Özenti var. Bu belki de kendi kültürümüze sahip çıkamamamızdan ve tüm toplumun da değer yargılarının maddi yönde değişmesinden oluşmakta. KEMAL: Elbette Özenti var. Dışarıdan gelen bir sene çalışıp buraya 15 gün tatile geliyor. Giyiniyor, geziyor, para harcıyor, bu 15 gününü değerlendiriyor. Biz ise bütün bir yıl o hayatı yaşamayı istiyoruz. Konumlarımız farklı, şartlarımız farklı. Bu yanlış bizi dejeneras-yona götürüyor.

AYBARS: Yarın Belediye Başkanı olsaydınız ilk olarak ne yapardınız? PINAR: Kültür sitesi yaptırırdım. Kadromu kaliteli hale getirirdim. BELGÜ: Kahveleri kapatırdım. Kontrolleri sıkılaştırırdım. Sanat kültür merkezleri kurar, spor alanları açar, parklar yapardım. KEMAL: Turgutreis' e bir kültür sarayı ve kapalı spor salonu yapardım. ÖNDER: Turgutreis' e marina yapardım. EJDER: Betonlaşmayı durdururdum. Temizliğe dikkat ederdim. TOLGA: Alt yapı sorunlarını koordineli olarak çözerdim. Plansız işlere son verirdim. Kültür ve sanat merkezleri kurardım. DAMLA: Alınacak kararlarda gençlere de söz hakkı tanırdım. ÖZLEM: Gelirin yanlış yerlere harcanmasını önlerdim, kahveleri kapatır, sanat eğlence ve gençlik lokalleri açardım. Eğlence yerlerini denetler özellikle çok gürültülü yerlere müdahale ederdim. SEVCİHAN: Gençlik sorunlarına kimse eğilmiyor. Ne belediye, ne siyasi partiler ne de başkaları. Ben ilgilenirdim. AYBARS: Dert ve isteklerinizi duyuracak merci bulabiliyor musunuz? TOPLU CEVAP: Hayır. Dinleyen yok. Dinleyen olsa da ilgilenen yok. AYBARS: Sesinizi nasıl duyurmayı düşünüyordunuz? TOPLU CEVAP: Artık bizler Bodrum gençliği olarak bilinçleniyoruz. Sesimizi duyurmakta da kararlıyız. Gençliği toparlayacak, konferanslar, paneller, gençlik günleri yapılmasını istiyoruz. Dışlanmamak istiyoruz. * Aradan 14 yıl geçti. O günkü gençler

BODRUM

Bülten

17


hazırlayan: YiÐiT UYGUR

YAZIN COŞAN BODRUM, KIŞIN SAKİN.

Geçtiğimiz ay Bodrum Bülten’in bodrumajans.com sitesi anket bölümünde “Kışın da Bodrum’u tercih etme sebebiniz...” dedik ve dört şık sunduk: 1234-

SAKİNLİÐİ İKLİMİ AKTİVİTELERİ YAŞAMA KOLAYLIÐI

Bu ay anketimizde "Kışın da Bodrum'u tercih etme sebebiniz?" diye sormamıza rağmen anketimize yaptığımız kısa röportajlardan, kendi sürgününü yaratanların, yaz kış ayrımı yapmadığını gördük. Anketimize gelen cevaplarda ise ziyaretçiler, "Sakinliği" şıkkını öne çıkardılar. Bodrum'a şehirli alışkanlıklarını getirenlerin hala "Sakinlik" arayışında olması ise biraz ironik. Herkes birbirinden kaçmak için sanki aynı yere kaçmış;

KIŞIN DA BODRUM’U TERCİH ETME SEBEBİNİZ...

18

1 - Sakinliği

% 44,6

2 - Yaşama kolaylığı

% 27,6

3 - İklimi

% 25,5

4 - Aktiviteler

% 2,1

BODRUM

Bülten


Bodrum; bir zamanlar toplumdan tecrit edilmek istenenlerin sürgüne gönderildiği o eski küçük kasaba... Tarihe konu olmuş bir ihtişamın ardından yokluk ve esaretin adresi olmuş o güzel sessiz, sakin ve öylesine sakin ki, alışmayanı çıldırtacak kadar sakin, yokluklarla anılan bir Ege kasabası. Anlattıklarım, romantik geliyorsa size; acı değil özlem duygusu veriyorsa, siz de demek gerçek bir sürgünsünüz. İlla sizi birilerinin sürmesi gerekmez, birey bazen kendi kendini de sürgün edebilir. Ama herhalde bu gönüllü sürgünlük, bir toplumun her ne nedenle olursa olsun sosyal bir çöküntüye uğraması ile bireyin kendini soyutlama ihtiyacı ve bir çeşit koruma güdüsü ile yaptığı bir göçtür.

Y

eşil çamların mavi denize eğildiği, meltemin esintisiyle şekillenen bir coğrafyada, bin yılların tarih ve kültürü üzerine kurulu bu küçük köy, gelişen sanayi toplumu bireylerinin şehirlerden kaçışına sahne olacağına, sürgünün, bir kaçamakla yer değiştireceğine ve değişen dünya dengelerinin bir gün gelip de patlayacağı bir coğrafyada yer aldığına inanamazdı. Bodrum'u yeni dünya bunalımlarından kaçanlara adres gösterenlerin en önünde bugün saygı ile andığımız Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı yer alır. Onun 1925 yılında yazdığı bir öykü nedeni ile başlayan 3 yıllık Bodrum sürgünü, bu koca cüsseli ama ince ruhlu adamın yaratıcılığı ve yaşama olan aşkıyla, sürgün olmaktan çıkar. Bodrum onun hayatını, o Bodrum'un hayatını değiştirir. Balıkçı sürgünden sonra da gelir Bodrum'a yerleşir, toplam 25 yıl Bodrum'da yaşar. Bodrum'u ilk anlatmaya, Ege'yi ilk kez kitleler halinde şehirlerde yaşayanlara anlatmaya başladığı kitabı "Ege Kıyıları’ndan" 1939'da yayınlanır. Daha sonra buna ölümünden sonra yayınlananlar da dahil toplam 25 hikaye, roman ve deneme kitapları eklenir. Bodrum'a ilk ilgi 60'larda başlar. Önceleri sanatçılar keşfeder, Bodrum'u. Gezgin ruhlu biraz kalburüstü özellikle İstanbul, İzmir ve Ankara'da yaşayan bir kesim bayramlarda, özel tatillerde Bodrum'un yolunu tutarlar. Artan ilgi üzerine 60'lı yıllarda ilk kez hayata geçirilen Turizm Derneği çerçevesinde turizme merhaba der Bodrum. Bodrum özellikle 70'lerden sonra Türkiye'nin turizm merkezi olma yolunda önemli adımlar atar. Bodrum ve Gökova mavi turlarıyla, deniziyle, barlarıyla, güneşiyle, sanat kokan sokaklarıyla, o kadar özendirilerek anlatılır ki, şehrin büyüyen sosyo ekonomik sorunlarının yarattığı travmadan kaçan kentsoylu - entelektüel kesim bir anda Bodrum'u keşfeder. Bodrum üzerine şiirler, romanlar yazılmaya; şarkılar söylenmeye, filmler çe-kilmeye sonra da inşaatlar yapılmaya başlanır.

Bodrum özellikle 70'lerden sonra Türkiye'nin turizm merkezi olma yolunda önemli adımlar atar. Bodrum ve Gökova mavi turlarıyla, deniziyle, barlarıyla, güneşiyle, sanat kokan sokaklarıyla, o kadar özendirilerek anlatılır ki, şehrin büyüyen sosyo ekonomik sorunlarının yarattığı travmadan kaçan kentsoylu - entelektüel kesim bir anda Bodrum'u keşfeder. Bodrum üzerine şiirler, romanlar yazılmaya; şarkılar söylenmeye, filmler çekilmeye sonra da inşaatlar yapılmaya başlanır.

Bodrum, bir tür kaçamaktır artık. Beyaz evleri, dar sokakları, begonvilleri, misafirperver halkı, turkuaz denizi, mavi turlarıyla sanki bir çeşit rüya. Bodrum o rüyanın karşısında materyalize olmuş bir coğrafyayı temsil ediyordu. Kentlinin gri şehirlerde ki-taplarından tanıdığı yazarlar, şarkılarından tanıdığı müzisyenler burada sizin gittiğiniz barda içer, Gümüşlük'te sizin balık yediğiniz restoranda balık yerdi. Ve bu, Bodrum değişse de, değişmeyen özelliklerden biri olarak hep kaldı. Tabi İlhan Berk'ler, Edip Cansever'ler, Ece Ayhan'lar Bodrum rüyasının önemli isimleri idi. 1970'lerde sol kesimin, sosyal, psikolojik ve biraz da nihilist hayat anlayışını "Her gece Bodrum"la kesiştiren Selim İleri de Bodrum'un günümüzdeki popülaritesinin önemli bir figürü oldu. Ben tüm bunlardan kendi adıma şunu çıkarıyorum; eski Bodrum: "Şehirlinin birbirinden kaçıp da sığındıkları yer olarak Bodrum"; yeni Bodrum: "Şehirlinin birbirleriyle buluşma adresi olarak

Bodrum"… Son yıllarda Bodrum'a şehirlilerle birlikte gelen şehirli adet ve alışkanlıkları, daha fazla şehirliyi Bodrum'a göç etmeye yöneltti. Bu şehirli adet ve alışkanlıkları arasında, süreç içersindeki sıralamayla Süper Marketler, Gross Marketler ve sonra da Hiper Marketler yerlerini aldı. Göç mü inşaat sektörünü doğurdu, inşaat sektörü mü göçü doğurdu bu biraz yumurta-tavuk hikayesine benzese dahi, Bodrum'un kışları da artık dolu dolu geçmeye başladı. Kentsoyluentelektüel şehirli, adetlerinin yanında sosyal faaliyetlerini de getirdi. Tiyatrosunu, sinemasını, MC Donald'sını, alışveriş merkezlerini, dünyaca meşhur markalardan oluşan mağazalarını getirdi. Vahşi alışveriş güdüsü, tüketici toplum özelliklerini coğrafyasına yerleştiren Bodrum, bir anda kendi büyüyüşünü dahi hazmedemez hale geldi. Önce sürgüncüler-kaçamakçılarca, sonra turizm yoluyla, daha sonra göçe dönüşen bir çığla, imara açık alanlar istila edildi. Ama ne Bodrummuş ki, hala yıkılmadı. Edip Cansever'in o meşhur şiirindeki masa gibi; adam ha bire masaya bir şeyler koyuyordu, koydukları sadece anahtar, şişe, bakır kase, çiçek değil, adam masaya yalnızlığı, açlığı, tokluğu, sevgiyi, sevgisizliği de koyuyordu ama masa iki sallandı durdu devrilmedi. Edip Cansever şiirin sonunda "Masa da masaymış ha, bana mısın demedi bu kadar yüke" der. Bodrum da aynı misal, yazıyla, kışıyla doldu da taştı, ne varsa koyduk üstüne. Bakalım daha ne kadar dayanacak? Nasıl anlatsam, nerden başlasam, Bodrum Bodrum, Bodrum Bodrum… Bu ay anketimizde "Kışın da Bodrum'u tercih etme sebebiniz?" diye sormamıza rağmen anketimize yaptığımız kısa röportajlardan, kendi sürgününü yaratanların, yaz kış ayrımı yapmadığını gördük. Anketimize gelen cevaplarda ise ziyaretçiler, "Sakinliği" şıkkını öne çıkardılar. Bodrum'a şehirli alışkanlıklarını getirenlerin hala "Sakinlik" arayışında olması ise biraz ironik. Herkes birbirinden kaçmak için sanki aynı yere kaçmış; orası da Bodrum olmuş…

BODRUM

Bülten

19


NE DEDiLER?

“Bodrum insanın ruhunda HANDAN GAGA - Seramik sanatçısı Duru mavi bir deniz, açık bir atmosfer, gece şehirde farkına çoğu zaman varamadığım net bir gökyüzü, hayvan seslerinin kulağıma geldiği, kedilerin köpeklerin rahatça dolaştığı... Okulları bitirip iyi bir iş bulma ile yaşamın hızlı bir dönemine girme. İş-güç, kariyer, toplumda bir yer edinme, başka bir işe atlama bir de baktım yaşam sanki aslında aynı şekilde değişik kılıflara bürünmüş gidiyor. Bu arada yaş otuz beşi geçmiş ve içinde bulunduğum, çalıştığım yüksek teknolojili, toplantılı, ışıklı, güzel kurumların duvarları sarsılmaya başlamış. Sürekli aynı dinamizm ile bir kuruma hizmet etmek, aynı işi yapmak bana uygun değil. Ben de belki pek çoğumuz gibi tümüyle zevk aldığım bir işi değil, kendimi korumak için, bir okul bitirmiş ve bittiğinde yine aynı amaçlı ihtiyaç giderici (kariyerli, ekonomik) işler bulmuştum. Bütün bunlara kent yaşamının verdiği görünmeyen kuralları ilave olunca... Evet, pek mutlu değildim ve yaşla beraber neyi seçersem, neler olacağını düşünmeye başlamıştım. Yalıkavaklı ve Bodrum'da yaşayan bir kaç arkadaşım ile görüşme olanağı bulup kısıtlı yıllık izinlerde zaman zaman uğrayıp yaz ve kış buralarda tatil yapmıştım. Çalıştığım zamanlar da bazen gözümü işten ayırıp kapatınca, karşıma duru mavi bir deniz, açık bir atmosfer, gece şehirde farkına çoğu zaman varamadığım net bir gökyüzü, hayvan seslerinin kulağıma geldiği, kedilerin köpeklerin rahatça dolaştığı, trafiğin çok düşük oranda olduğu, pazarlarında yerel yiyeceklerin satıldığı, acelesi olmayan insanların görüntüsü, kıyı şeridinde dolaştığımda birbirinden güzel sürpriz koylar, mandalinalimon zeytin ağaçları ile karşılaştığım; kısacası Bodrum Yarımadası geli-yordu... Yalıkavaklı olan arkadaşım şimdi, zorunlu olarak zaman zaman İstanbul'da kalmak zorunda. Bir kaç gün önce bana telefonda şunları söyledi; "Sabah kalkınca plastik bahçe terliklerimi geçirip, kapının önüne çıkmayı özledim". Kent yaşamının görünmez bir el tarafından düzenlenen kurallarından biri. Başlangıçta gerçekten yalnızlık, zorluk ve belirsizliklerle dolu olan bu yol, kimseyi suçlamadan kendi hayatımı, keşiflerimi, hazlarını bulduğum yol oldu. Kurumların ve kentlerin beni esir almasından sanki son anda kurtuldum. Umarım bulduğumuz bu cennet yol, Bodrum Yarımadası yok olup gitmez. Son birkaç yıl içinde hızla çoğalan İnşaat sahaları, kışın hayalet evleri, trafiği, yanan ormanları ve her gün hızla tükenen narenciye bahçeleri, zeytin ağaçları ve denize akıp giden topraklar...

AHMET ÖZBEY - Heykeltraş Sanatla ilgili insanların bir araya gelmesi gerektiğine inananlardanım ve Bodrum'da bunu yaşıyorum. Bodrum'a birçok kereler gelip gittikten sonra bir taş ev beni Bodrum'a bağladı. Beni üretkenleştirmesi ve üretken insanlarla rastlaşma ortamı olmasından etkilendim. Sanatla ilgili insanların bir araya gelmesi gerektiğine inananlardanım ve Bodrum'da bunu yaşıyorum. Burada kendimi evde hissediyorum ve çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Bodrum'u seviyorum.

BEHİYE SÖNMEZ - Takı tasarımcısı Fırsat buldukça geldim ve hep hayalimde yerleşmek vardı.

20

Bodrum'a 1975 yıllarından itibaren hep tatile gelenlerdenim iki gün olsun on gün olsun. Fırsat buldukça geldim ve hep hayalimde yerleşmek vardı. Stilistlik yapıyordum. Vakko ve başka birkaç mağaza için de takı yapıyordum o zamanlar. Bu kadar malzeme

BODRUM

Bülten

yoktu piyasada kendim üretiyordum. Seramik atölyelerinde, ardından da yıldız porselende altı yıl aplikalist olarak çalıştım. Bu arada eşimle tanıştım. Ben sana fırın yaparım dedi ve işten ayrıldım. Çok üzülerek fırında olmadı ve hayallerim gitti. Bu arada Ortaköy oluştu. Açık havada insanlarla hem tanışıp hem satış yapmak benim çok hoşuma gitti. Orayı çok sevdim ve çalıştığım mağazalar ile ilişkilerimi de bitirdim. Hatta ufak bir barım olsa dedim. Arkadaşlarımızla soğuk havalarda konyağı ve sandviçlerimizi paylaşırdık. Velhasıl bana pansiyon teklifi geldi. Ben boncuklarımı ve resim malzemelerimi alıp geldim. Torba tatil köyü vardı o zaman. Restorant kısmına masa koyup satışlar yapıyorduk. Çocuğun bebeğini bırakamadığı gibi boncuklarımla giderdim her yere. Nihayet 1989'da Türkbükü'nde 5 odalı pansiyonu işletmek üzere geldim. Öğleden sonra kalkana bile kahvaltı hazırlardım. Önce arkadaşlarım geldi sonra herkes birbirine söyledi derken sığamadık. O zaman cep telefonu da yoktu. Sonunda bir gün pansiyon sahibi bu yıl ben işleteceğim dedi ve


hissettiklerini görülebildiği bir yer” istediğim ürettiğimiz şarapları tüketiciyle buluşturabileceğimiz bir yer açmak. Bodrum'a yerleşmemdeki en büyük nedenlerden biri de bu. Umarım hayalimi gerçekleştiririm ve güzel olur.

GÜLER BENER - Çevre Gönüllüsü Öncelikle  balıkçıyı  okuyarak  geldim  ve  gelince  de  mutlak  burada yaşamam gerektiğine inandım. Bodrum bir ruh. Öncelikle balıkçıyı okuyarak geldim ve gelince de mutlak burada yaşamam gerektiğine inandım. Bodrum özel bir yarımada. Florası ve faunasıyla kısaca doğasıyla ve geçmiş kültürlerin müziğiyle özgün bir ruh taşıyor ve ben o ruhu seviyorum.

FERİDE SEVEN METE - Ressam Bodrum insanın ruhunda hissettiklerini görülebildiği bir yer. 1980 senesinde tatil için geldiğimde burada yaşamam gerektiğini düşündüm ve istedim. Çocukken okuduğum masal kitaplarının beni hayallere sürükleyen o hoş ruh halini burada hissettim. Bodrum insanın ruhunda hissettiklerini görülebildiği bir yer.

MUTLU ERUYAR Kendimi alabildiğince huzurlu, özgür, mutlu ve temiz hissediyorum. Umarım bodrum'da yaşlanma fırsatım olur. Kendimi alabildiğince huzurlu, özgür, mutlu ve temiz hissediyorum. Bodrum'da aldığım her soluğun ne kadar kıymetli olduğunu düşünüyorum.

MELİHA ŞAHBAZ - El sanatları Bodrum'u  yazlık  sayfiye  değil  de  kışlık  yaşam  alanı  olarak  listeme yazdım  Neden Bodrum'u tercih ettim? Hımm. Sanırım on iki yıl önce Bodrum'un beni çeken bir enerjisi vardı. İklimi, tabiatı, trafiği, insan ilişkileri en önemlisi bugüne nazaran insanın gözüne batmayan imar planı daha huzur vericiydi. Ama artık hızlı kentleşme ve sonucunda yoğun trafik itici güç olmaya başladı. Meliha da kendine tabiî ki başka tercihler aramaya başladı. Artık ciddi bir şekilde bunu düşünür oldum. Bodrum'u yazlık sayfiye değil de kışlık yaşam alanı olarak listeme yazdım, bakalım kısmet zaman ne gösterecek!

Fotoğraf: MAZHAR VARDAR

GÜZİDE YILDIRIM GÜLERCAN Patchwork sanatçısı İstanbul'dan sonra yaşanacak tek yer benim için Bodrum

hala boş. Tepede bir pansiyon. Ben de o arada bar için İşletme teklifi aldım ve beni barın içine attılar. Benim boncuklarım resimlerim de var dedim onları da getir dediler. Hem takı hazırlayıp resim yapıp ve bunları satarak barı işlettim. Şimdilerde Fidel Restorant’a devam ediyorum. Kermesler derken hayat gidiyor zevkli bir şekilde insanın sevdiği işi sevdiği yerde yapması çok güzel.

Neden Bodrum? Tatile gelirdim. Sakin, kentten uzak yaşamayı istedim. İstanbul depremi son damla oldu. Gümüşlük'e yerleştim. Gidebilen herkesin İstanbul'dan gitmesi gerek diye düşündüm. İstanbul'dan sonra yaşanacak tek yer benim için Bodrum ve özellikle gümüşlük olabilirdi. Yedi yıldır buradayım ve burada olmaktan çok mutluyum.

NUR ARINER - Şarap üreticisi

FUNDA BAYSANER - Ressam

Şu an burada olmaktan memnunum. Yapacak o kadar çok şey var ki.

Her zaman kendimi buraya ait hissettim.

Bodrum'u seviyorum. 1986'dan beri Bodrum'a geliyorum ve o zamandan itibaren buraya yerleşmeyi hep düşündüm. Nihayet geçen yıl İstanbul'daki işimden istifa ederek yerleşmeye karar verdim. Şu an burada olmaktan memnunum. Yapacak o kadar çok şey var ki. İstanbul'da yapamadığımız ne varsa burada yapmak mümkün tabi şartların iyi olması gerekiyor. Zamanımı seramik kursuna giderek, ata binerek değerlendiriyorum. Daha da yapılacak çok şey var. Ayrıca şarap üreticisiyiz burada yapmak

1996 yılından beri Bodrum'da yaşıyorum. Öncesinde de çocukluğumdan beri tatil yaptığım yerdi. O yıllarda Bodrum'a yerleşeceğimi hep düşünüyordum. Her zaman kendimi buraya ait hissettim. 1996 yılında üniversitenin bitmesinin ardından buraya yerleşme kararı aldım. Kararımdan çok memnunum. Ben bir Bodrum sevdalısıyım. Resimlerimle Bodrum aşkımı tüm dünyaya gönderiyorum.

BODRUM

Bülten

21


İçimizden Biri söyleşi: YİÐİT UYGUR

HATİCE YÜCEL; Bodrumlu bir eğitim savaşçısı… Kendini ilerici toplum hareketleri ve özgürlüğe adayan Hatice Yücel, bugüne kadar gerçekleştirdiği birçok çağdaş proje ile Bodrum'da inandığı değerleri yaşatmaya çalışmış. Bodrum'a herkesin vermeye değil almaya geldiğini söyleyen Yücel, Bodrum gibi bir güzelliği yaşatmanın herkese biçilmiş bir görev olduğunu vurguluyor. ÇYDD Bodrum Şubesi'nde 11 yıl başkanlık görevini yürüten Hatice Yücel şimdilerde Onursal Başkanlıkla payelendirilmiş. İdealist bir öğretmen olan Hatice Yücel'le Öğretmenler Günü'nün ardından bir söyleşi gerçekleştirip eğitim, ÇYDD ve Bodrum'la ilgili görüşlerini aldık… Hatice Hanım sizi tüm Bodrumlular muhakkak ki tanıyor  ama  bir  de  kendi  ağzınızdan  sizi dinleyebilir miyiz? Ben yalnızca Bodrumlu değilim, bugün baktığımda 5 kuşak öteye gidebilen bir Bodrumluyum; onun için kanıma, canıma, her şeyime işlemiş belki Bodrumlu olmak. Zaman zaman sokakta, dolmuşta ya da herhangi bir yerde Bodrumlulara bir laf geldiği zaman Bodrumlu kanım tutuyor ve herhalde uzun yıllar burada kalmanın getirdiği avantajı da kullanarak onların "Bodrumlular, öyle, böyle" demesine dayanamıyorum. Çünkü iş biraz derinlerde ya da biraz Bodrumlu’nun da üzerine çıktı suçlamalar. 1945 yılında Bodrum'da doğdum. Gerçekten şanslıyım çünkü bu güzel güneşin, bu berrak göğün altında, ağaçların arasında yetiştim yani doğa ile büyüdüm desem

doğrudur. Gördüğünüz dut ağaçları, mandalina ağaçları, asmalar hep benimle büyüdü, biz sanal bir doğada yaşamadık, hep onunla büyüdük.

Beş  kuşak  geriye  gittiğinizde  ailenizin  köklerini nereye kadar takip edebiliyorsunuz? 5 kuşak geriye gittiğimde işte Dirmil'den geldiklerini, Muğla'dan göç ettiklerini görüyorum ama hep bu Türkkuyusu Mahallesi’ne yerleşmişler. Biliyorsunuz Türkkuyusu Mahallesi Bodrum'un en eski mahallesi ve Bodrum için çok önemli bir kuyunun etrafında gelişmiş bir mahalle. Benim de dedelerimin de doğduğu ev burada, bu bahçenin içinde 60 yılımı tamamladım. Düşünün ki, Bodrum'da hiçbir yerde oyun parkı yoktu ama her yer bizim oyun parkımızdı. Biz çocuklar toplanıp arkadaki tepelere, tarlalara lale toplamaya giderdik. Şimdi nerede çocuklar el ele

tutuşup lale toplamaya gidebilecek. O yıllarda yabancı bir insan yoktu zaten. Türkkuyusu Caddesi’nde çocuklar oyun oynardı ama şimdi arabadan geçemiyorsunuz. Şanslı bir çocukmuşum. O yıllarda hasta bile olmamışım ki zaten o yıllarda bir doktor bile yok Bodrum'da ama şimdi bakın belki 50'den fazla uzman doktor var bugün. O yıllarda bir kadın doğumcu, bir çocuk uzmanı bile yoktu. Sanırım 10 yaşlarındaydım bir pratisyen doktor geldi. 3-4 yaşlarımda belki bir sinek ısırmıştı, ayaklarım şişmişti, doktor olmadığı için bir nineye götürdüler beni, ayaklarıma jilet çektiler, kirli kan akıtmak için ama o gün bugündür kana bakamam.

İlkokul  yıllarına  gelirsek  izlenimleriniz  ve Bodrumla ilgili hatıralarınız nelerdir? Ailem Cumhuriyet İlkokulu’na göndermiş

HATİCE YÜCEL’in albümünden

Solda - Hatice Yücel Annesi ve babasıyla Ortada - 1970, eşi ve çocuklarıyla Üstte - 1963, İzmir Buca Eğitim Enstitüsü’nde

22

BODRUM

Bülten


beni. Burada hatırladığım güzel öğretmenler; Safiye Öğretmen'in kokusunu hala hatırlıyorum. Çünkü o anne sıcaklığı, sevgisi, bizim çevremizde olan insanlardan farklı bilgileri benim bugünkü temelimi atmıştır diye düşünüyorum. O zamanlar zaten Bodrum 5 bin nüfusa sahip olduğu için çok az öğrenci ve sadece Cumhuriyet İlkokulu ve Turgutreis İlkokulu var. Biz ise Cumhuriyet İlkokulu’na gidiyoruz. Başarılı bir öğrenci sayılırdım, sessiz, uyumlu, sevilen, her şeye evet diyen…

bizim zamanımızdaki şapkaları kıyaslayıp acı duyuyorum. 1959'lardı, erkek kız şapka giyerdik, denizcilerin şapkaları gibiydi ve hele bir o şapkasız okula gir, almazlardı okula, evinize dönerdiniz. Benim ortaokulda giydiğim şapka çağdaşlığın en güzel belirtisi idi. Bir de beyaz kolalı yakalarımız vardı, 3 tane iliği olurdu. Bunun da anlamı şu; siyah kurdele birinci sınıfta ilk ilmiğe geçirirsiniz, ikinci sınıfta ikinci, üçüncü sınıfta üçüncü ilmik. Bakın yani inceliklere…

Onun arkasından ortaokul yıllarım geldi. O yıllarda ortaokula gitmek kızlar için çok kolay değildi. İlkokulla aynı yerdeydi, üst katındaydı. Annemizin okuyamamış olması daha iyi okumamız gerektiği fikrini aşıladı bize. Ortaokuldan birkaç şey kaldı aklımda, okulda çok güzel akordeon çalan bir müzik öğretmenimiz vardı. Düşünün o yıllarda Bodrum'da bilmem ne barlar, müzik setleri yoktu ama bizim de akordeon çalan öğretmenimiz vardı. Beynimde o kalmış, yani öyle ki, okula girdiğiniz zaman herhangi bir sınıftan akordeon sesi gelirdi. 1956-1959 arası bu anlattıklarım. Bir de matematik öğretmenimiz vardı; Abidin Bey, dimdik ayakta, hele bir gözünü ondan ayır, kafamıza nerden geldiğini anlamadan bir tebeşir yerdik. Tabi matematik korkusu girdi içime ama bununla birlikte matematik disiplini de girdi. Bir de Neriman Hanım vardı, Tarih öğretmeni; o dönemde Bodrum'da herkes ona bakardı çünkü Bodrum o kadar kalabalık olmadığı için Neriman Hanım özel bir kişiydi ama artık değil Bodrum'da, Türkiye'de öğretmenler özelliğini, öznelliğini maalesef yitirdi. Bilmiyorum şimdiki çocuklarımızın aklında bir Neriman Hanım, Abidin Hoca, bir Turgut Karabağlı kalır mı?

Başka neler yapardınız o yıllarda, mesela okulun olmadığı  saatlerde  Bodrum'da  sosyal  yaşam nasıldı?

Turgut Karabağlı da çok emeği geçmiş kişilerden biri Bodrum için değil mi?

Muğla'da yatılı mı okuyordunuz?

Tabi ama Turgut Karabağlı adı verilen okul binası yıkıldı, şimdi onun yerine başka bir isimle -yine bir Bodrumlu- ama onun ismi yok edilerek başka bir okul binası yapılıyor. Yani değerlerimizi de bilemiyoruz, maalesef. Ha bu arada biz şapka giyerdik. Son yıllardaki imam hatiplerdeki kızlarımızın türbanı ile

Tabi bir tane de sinema vardı o yıllarda, çok isterdik sinemaya gitmeyi ama sinema bize yasaktı, kapısında bir okul idarecisi bekler veya hafta içersinde bir sinemaya gidecek olsak vay halimize, disiplin kuruluna giderdik, bu da işin başka bir yanı…

Neredeydi bu sinema? Şimdiki halk eğitim merkezinin olduğu yerdeydi. Orada bir fabrika vardı onun yanındaydı.

Sonra Lise yılları geldi herhalde? Lise yılları tam tehlikeydi. Çünkü liseye gitme şansımız iyice azalmıştı ama tam o sırada kader mi desem ama değil tabi bu devletin o dönem kızlarına, insanlarına gösterdiği saygı bu aslında. Tam o sırada Muğla Öğretmen Okulu açıldı. Eğer açılmamış olsaydı, biz ortaokulda burada kalmıştık. Çünkü çok uzaktı bize göre her yer, ailemiz bizi hem zihniyet olarak göndermezdi, hem ulaşım zordu, ekonomik nedenlerle göndermezdi.

Muğla'da öğretmen okulu ilk açıldığında tabi doğal olarak önce çevresinden öğrenci topladı. Biz o gün buradan 10 kız -ki bugün bile bir kişi kazanamıyor öğretmen okullarını; o kadar zor ki artık- yatılı olarak Muğla'ya gittik. Yatılı oluşu zaten ailemizin ikna olmasına neden oldu. İnanır mısın, o yıllarda Bodrum'da bir araba var, o bir arabaya sabahleyin biniyoruz, akşam Muğla'ya varı-

yoruz. Şimdi kimse inanmaz, o kadar zaman da geçmedi aradan ama bu kadar zorluklarla ve uzun zamanda varırdık Muğla'ya. Sağ olsun analarımız bize her hafta sepet yollarlardı. Sepetlerin içinde Bodrum vardı. Bodrum'un hardalı vardı, Bodrum'un domatesi, mandalinası, sütü, yoğurdu vardı. Biz o sepetten çıkanlarla da Bodrum'un hasretini giderirdik. O sepetler hem ruhumuzu, hem bedenlerimizi besledi. Muğla Öğretmen Okulu kaderimizi değiştirmişti dedim ya, bence bu ülkenin kaderini değiştirmişti. Çünkü Köy Enstitülerini 1945'lerde kapattılar ve ardından öğretmen okullarını açtılar. Sonra da zaten öğretmen okullarını da kapattılar, öğretmen liselerine dönüştürdüler ve öğretmen yetiştirme kurumlarını çağdaşlıktan uzaklaştırdılar. Beni daha sonra Yüksek Öğretmen Okuluna seçmişlerdi ama nasıl gideceksin, Ankara'ya çağırıyorlardı. Ailem göndermezdi, yazıya bakmadılar bile. Onlar bakıyorlardı, öğretmen olayım, geleyim Bodrum'da çalışayım… "İçinde ne kaldı hocam" dersen? Ben yine öğretmen olmak isterdim. Hiçbir zaman öğretmenliğimden üzüntü duymadım, küçüklük duymadım ama yüksek öğretmen okulunu bitirmek isterdim çünkü yüksek öğretmen o sırada Türkiye'nin kalbinin de ötesinde beyniydi zaten. O böyle içimde kalan bir şeydir.

Ama  Hatice  Hanım,  belki  o  zaman  Türkiye'ye malolmuş  olacaktınız  ama  Bodrum'a  bu  kadar katkılarınız  olmayacaktı.  Gerçi  Bodrum'da üstlendiğiniz  misyonla,  örgütlediğiniz çağdaşlaşma  hareketi  ile  Türkiye'ye  de maloldunuz diye düşünüyorum… Teşekkür ederim böyle düşündüğün için.

Peki okul bitti, mezun oldunuz, sonra ne yaptınız, göreve başladınız mı? 18 yaşında Kum Köyü'ne, şimdiki Çamköy'e atandım. Babam ayakkabıcı idi, bıraktı mesleğini benimle Kumköy'e geldi. Yerleştik, 5 sınıflı bir okul, bir dershanenin içinde hem müdürlük yapacağım hem öğretmenlik ama daha 18 yaşındayım, dilekçe yazmaya

Üstte- 1981, Gündoğan Ortaokulu, Üst sol - Bodrum Folkloru çalışması, Üst sağ - Yaşar Kemal ve Ülkü Tamer ile Çocuk Edebiyatı Konferansı’nda, Alt sol - Bir köy düğününde, Alt sağ - Türkan Saylan’la.

BODRUM

Bülten

23


bile korkuyordum. Her ne olursa olsun korkularla büyüdük. Bir ay sonra bir adam elinde bir mektupla geldi. Mektupla beni ertesi gün yapılacak olan Buca Eğitim Enstitüsü’nün Türkçe sınavına çağırdıklarını öğrendim. Hemen babamla yine düştük yollara, ertesi gün sınava girdim ve Edebiyat Bölümünü kazandım. Öğretmen Okuluna giren 10 arkadaşın 5'i de benimle birlikte kazandı farklı bölümleri ve 2 yıl orada okuduktan sonra mezun oldum. Sonra nikahlandım. Yoksa doğuya tayinim çıkacaktı. O günlerde yol yok, su yok, 4 günde, 5 günde gidiliyordu doğuya. Bugünlere biz o günlerden geldik. Yokluğun ve yoksulluğun olduğu yerde her şey olur, oraya doktor da gitmez, öğretmen de. Önce eşitliği getireceksin, eşitlikten sonra zaten özgürlük gelir. Eşitlik en büyük özgürlüktür bence. Ali İhsan Yücel'le, Bodrum Ortaokulunda çalışıyordunikahlanmamız bu tarihlere rastlar. Arkasından Muğla Kız Meslek Lisesi’ne Edebiyat öğretmeni olarak atandım. Bir yıl sonra Bodrum Ortaokulu’na atandım. Evlendik, arkasından bir çocuğum, onun arkasından 2. çocuğum oldu ve 16 yıl Bodrum Ortaokulu’nda -ona lise de eklendiepey bir öğrenci yetiştirdim.

Sosyal  yönünüz  çok  zengin,  o  yıllarda  neler yaptınız, eğitmenliğin dışında? 1972 senesinde Osman Bilgin'in, Mehmet Ceylan'ın başlattığı folklor çalışmalarına katıldım. Ve TRT'ye Çökertme Türküsü’nün öyküleştirilmiş senaryosunu yazdım ve bizim kendi bahçemizde yerel sanatçılarla oyunlaştırdık. Aynı yıllarda ortaokul 2. sınıf öğrencileriyle yazdığımız Halikarnas Balıkçısı’na Mek-tup, en son yazılmış ve en önemli belge olarak yaşamaktadır. Tabi bir kere Edebiyat öğretmeni olduğum için ve o yıllarda öğretmen kıtlığı olduğu için 30 saat Türkçe dersi, artı rehberlik, kültür edebiyat kolu çalışmaları ve bilmiyorum inanır mısın 25 yaşındaydım, Yaşar Kemal'i, Ülkü Tamer'i, Erdal Öz, Karikatürist Mıstık okul aile birliği ve bir kaç kişi daha, Çocuk Edebiyatı konusunda bir açık oturum düzenlemiştim. Ve Yaşar Kemal inanamadı; "Ya seni öğretmen okullarına müdür yapmak lazım" dedi. Ama sonra beni düzenlediğim etkinliklerden dolayı bir mimlediler, -solcu diye- Ama o zaman daha özgürdük, şimdi hiç kimse özgürce konuşamıyor. Ülkeyi, laik, anti laik diye böldüler, sağ-sol diye böldüler, önce öğretmenler öldürülmeye başlandı. 1978-80 arasında çok can törpülendi, çok can kaybı oldu. O yıllardaki ilerici ve aydınlanmacı hareketin önüne engeller kondu. Onun ötesinde 12 Eylül 1980 dönemi geldi ve benle beraber 16 arkadaşı çeşitli yerlere sürdüler… Sebep? Ben de bilmiyorum, sokaklarda ağlıyordum. O kadar iyi öğrenci-ler çıkarıyorduk ki, o zamanlar dershaneler, paralı eğitim yoktu, hatta ayıptı, yasaktı…

Nereye sürüldünüz? Niğde'nin bir köyüne atadılar. Danıştay'a dava açtık o sırada bir kaç arkadaşla birlikte. Davamız kabul edildi, aynı yere atandık ama bir ay sonra o dönemlerde hani bir anahtarla

24 BODRUM Bülten

okul açma modeli vardı -oy sevdası ileGündoğan'da bir ortaokul açılmıştı, beni bu sefer oraya verdiler. Ben 80'den 85'e kadar bir masanın etrafında 7 çocukla Türkçe dersi yapıyordum ama öğretmenliğimin en zevk aldığım yılları Gündoğan'da geçmiştir. Eşim de Danıştay kararı ile gelmişti bir pansiyon kiralamıştık Gündoğan'da ama bu ülkenin yediği en büyük darbelerden biriydi, öğretmenliği öyle bir kesip biçtiler ki, bugün eğitimin bu durumda oluşu sistemin sonucudur. Öğretmen hep yalnızdır, hep ekonomik açıdan zor durumdadır ve bilgi çağı onu içine alıp öğütmüştür. Gündoğan ortaokulundan 4-5 tane çocuğumuz üniversiteye gitti ama bir kütüphanemiz bile yoktu. Bu çocuklar şimdi meslek sahibi, oysa Bodrum'da yüzlerce öğrenci öğretmensiz, benimle birlikte Gündoğan'a 4 öğretmen daha gönderdiler. Bodrum Lisesi'ndeki öğrencilerin dersleri öğretmensizlikten boş geçerken, orda 15 tane öğrenciye ders veriyorduk. Kimya öğretmeni tarım dersine giriyordu. Bizi akıllarınca atıl bir duruma sokuyorlardı ama diğer yandan onca öğrencinin eğitimi yarım bırakılıyordu.

Sonrasında  emekli  oldunuz  sanırım,  kaç yaşındaydınız,  neler  yaptınız,  Çağdaş  Yaşamı Destekleme  Derneği'nde  çalışmalarınız  nasıl başladı? Emekli oldum, geldim kuzu kuzu evime oturdum 39 yaşındaydım. Annem terzi idi, biz onun eseriyiz. Bodrum'da bir süre dinlendim, izledim, partilere baktım ama üye olmadım. Bir yandan da Türkan Saylan'ı Cumhuriyet Gazetesi’nden takip ediyordum, Bodrum'da bir kaç arkadaşımız ÇYDD'nin kuruculuğunu yapmış, bir kaç toplantısına gittim. Gördüm ki benim aradıklarım; kadın hakları, çağdaş eğitim, ilerici toplum hareketleri ve özgürlük var. Girdim ama nasıl olduysa çok da fazla istemeden kendimi yönetim kurulunun içinde buldum. Yıl 1991'di ve daha sonraki 11 yıl derneğin başkanlığını yaptım. Öğretmen her zaman öğretmendir, mesleğime, insanları eğitme sorumluluğuna ÇYDD ile devam ettim.

Neler yaptınız bu 11 yıllık başkanlık döneminde? Epey şey yaptık, onu da nereden gördüm, geçenlerde bilgisayardan arkadaşlar derneğin tanıtımını amaçlayan bir video gösterisi hazırlamışlar, ben de ilk defa öyle izledim. İnanır mısın kendiliğinden gözlerimden yaş aktı. Çünkü ben üretimden, emekten yana bir insanım, insan demek emek demek. İnsan kolay yetişmiyor. 4 torunuma ve çocuklarıma bakıyorum da verdiğimiz emeğin karşılığını aldığımızı görüyorum. Şu Türkkuyusu Mahallesi’nden bir terzi ile ayakkabıcıdan doğan bir Hatice Yücel, bugün topluma genel cerrah olan doktor Erdem Yücel ile Yüksek Mimar Devrim Besim Yücel'i kazandırıyor. Bunlar onlara gösterdiğim değerle, saygıyla ve akılla oldu. Ben bunları savunuyorum. Hani nasıl Atatürk, "Benim mirasım bilim ve akıl" demiş, ben de ona inanıyorum. Benim yolum da onun yolu. ÇYDD'ne dönecek olursak, epey şeyler yaptık. Sivil toplum örgütleri her ne kadar bir AB maddesi olarak sokulduysa da Türkiye'ye

gene de bu yavaş yavaş oturuyor. Çünkü bunu kötüye kullananlar da oldu. ÇYDD'deki insanların birçoğu, Türkan Saylan'ın arkasındaki grup, laik, demokratik, sosyal adalete inanan daha çok eğitimcilerden ve daha çok da kadınlardan oluşmuş. Bu eş değerde olsun isterim ama bu bizim daha çok ezildiğimiz ve bir şeyleri kurtarmak için öncü olduğumuzu gösteriyor, haklarınızı kimse size vermeyecek çünkü.

Haklısınız  erkek  egemen  bir  toplumda  yaşıyoruz ama  ÇYDD  olarak  Bodrum'da  da  pek  çok girişiminiz oldu. Biraz bunları anlatır mısınız? Bir kere "Bir ışık da siz yakın" diye bir projemiz var. Bu projede 1991'de Ümit Ot adında bir çocuğu gecekondudan tespit ettik, ayağına kadar gittik, ailesiyle konuştuk ve yönetim kurulu onu okutmaya başladı. Bugün kaç kişi biliyor musun? 250 kişi. Her yıl 250 çocuğumuzu okutuyoruz. Verdiğimiz küçük bir para önemli değil; önemli olan model oluşturmak. Nasıl Türkan Saylan, Sıdıka Avar ya da 6 yaşındayken şu Türkkuyusu Caddesi’nden geçen boynunda eşarbıyla Fransız kızı benim mo-delim ise, biz de bu çocuklara model oluşturuyoruz. Bunun yanında kültür ve sanat etkinlikleri ile daha geniş kanallara eğitimi yaymaya çalışıyoruz. Biliyorsun Bodrum göçün içinde kaldı. Bodrum Bodrumluktan çıktıysa sadece Bodrumluları suçlamasınlar, istilaya uğradı Bodrum, o kadar çok içerden ve dışardan göç geldi ki, tam bir kültür karmaşası yaşıyoruz. Biz bu kültürleri kaynaştırmaya çalışıyoruz. Ayrıma zaten karşıyız.

Kadın kavramı üzerinde duralım mı biraz? Bizim gibi kadınların işi zor… Neden? Ev kadını sorumluluğumuz var mı? Var… Annelik sorumluluğumuz var mı? Var… İyi bir eş, Türkiye koşullarına göre, sorumluluğumuz var mı? Var… Öğretmenlik sorumluluğum var mıydı? Vardı, çok şükür bitirdim… Benim için şimdi esas olan Aydın olma sorumluluğu, bu en önemli sorumluluk. Ben şimdi bütün bunları yaptığıma inanıp, aydın olma sorumluluğumu da üstlenmek istiyorum, çünkü ülkemizin şuanda geldiği durum, aydın olma sorumluluğumuzun unutturulmak istendiği bir dönem ve ben de buna karşı çıkıyorum. "Dünyanın hali düzelmeden uyumamaya" karar verdim.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı? Bodrum çok büyüdü ve değişti ama gelişmesi bence eksik. Herkes bir değerler karmaşası içinde, sanal mutluluk aramak için gelenler de Bodrum'a çok bir şey katmıyor. Doğayla insanın her gün biraz daha erozyona uğraması beni çözümsüzlükler içinde bırakıyor. Bodrum'a çoğu kişi almaya geliyor, vermeye değil. Bodrum'un magazin yüzünün arkasındakiler beni ilgilendiriyor. Herkesin güzelliği yaşatmada payı olmalı, kaynaşıp, birleşip Bodrum'u bir barış kenti yapmak zorundayız. Burada yerel yönetimlerin işadamlarının, sanatçıların ve medyanın çok büyük bir rol oynayacağına inanıyorum. Kendim için değil ama bundan sonraki mücadelem torunlarım için olacak.



YENiLER

YENiLiKLER

EN GÜZEL BAHÇE DIONYSOS ŞARAP EVİ OLDU

B

eyoğlu Viva Cafe'nin ardından Bodrum'da da Dionysos Şarap Evi’ni açan BerrinAdnan Özensoy çifti Tulip Dünya Şarapları tanıtım kokteyline ev sahipliği yaptı. 1998 yılında Bodrum Belediyesi tarafından en güzel bahçe seçilen mekanda şarapların tanıtımı Osman Önder'in müziği eşliğinde misafirlere keyifli saatler geçirtti.Yemeklerin kalitesi ve şık sunumları ile herkesin beğenisini kazanan şarap evi uğramadan geçemeğeceğiniz mekanlar arasında yer alıyor. Tel: 358 63 50

YENiLENENLER

BODRUM’UN İLK BUZ PİSTİ’NE BÜYÜK İLGİ

Adnan - Berrin Özensoy

Osman Önder

VİTTORİA ÇİLİNGİR SOFRASI

Y

azlık mekanların değişmez adresi Çilingir Sofrası, Aktur Ortaburun’dan sonra kışlık mekan olorak Vittoria’yı seçti. Kış rotasını Bodrum’a çevirdiklerini söyleyen işletmecileri Zafer Olcay ve Biran Serdaroğlu, Vittoria ortaklığı ile Çilingir Sofrası lezzetlerini bizlere sunuyor. Rezervasyon: 316 57 61 - 62

Y

asmin Resort Otel’de açılan Yarımada’nın ilk ve tek buz pistine özellikle çocuklar ilgi gösteriyorlar. Otelin içinde yer alan sentetik buz pistinde haftanın 5 günü buzda kayma eğitimi alan minikler hünerlerini sergiliyorlar. Müzik eşliğinde haftada 10 saat verilen derslerde, artistik buz pateninin geliştirilmesi ve geleceğin yeteneklerinin keşfedilmesi hedefleniyor. İstanbul Paten Kulübü antrenörü Buz Hokeyi Milli Takım oyuncusu Necati Demirel tarafından verilen derslerde çocuklara, artistik petanaj, denge kurma, buzda dans, estetik kayma konularında eğitim veriliyor. Turgutreis’te bir ilki gerçekleştirdiklerini ve buz patenine ilginin her geçen gün arttığını belirten Antrenör Necati Demirel “Hedefimiz geleceğin minik patenlerini yetiştirmek, derslere özellikle çocuklar yoğun ilgi gösteriyorlar, temel buzda kayma eğitimleri veriyoruz. İlerleyen aylarda buzun şov kısmına geçeceğiz. Dileyenler için yetişkinlere yönelik kurslarımız da var. Onlarda otelimize gelip serbest veya hocalar eşliğinde

26 BODRUM Bülten

Zerrin Ulusman

Biran Serdaroğlu - Zafer Olcay

Metin Akkan - Zafer Olcay

“ÇAÐDAŞ KENT PROJESİ” TURGUTREİS’E HAYAT VERECEK

T

urgutreis’e, modern turistik otopark, yeni hal çarşısı, iş merkezleri ve yeni belediye hizmet binasının yapılacağı “Çağdaş Kent Projesi”nin hayata geçirilmesi için 2008 yılı bekleniyordu. Proje doğrultusunda, Otogar binası yıkılarak yerine içerisinde kapalı otoparkın, sinema salonlarının, kültür sarayının, sergi salonlarının, kütüphanelerin bulunacağı yeni modern Belediye Binası yapılacak. Yıkılan otogar binası ise, şu an Kadıkalesi Mevkii’ndeki Turgutreis Belediyesi Kademe Servisi’nin bulunduğu yere taşınacak. Yine proje kapsamında, mevcut Hal Çarşısı yıkılarak yerine beldenin otantik dokusunu bozmadan, daha az beton yapının olduğu, bol yeşil alanın bulunduğu yeni modern çarşı yapılacak. Yeni yapılacak olan hal çarşısının içinde 400 araçlık otopark ve iş merkezleri yer alacak.


1

BODRUM’UN İLK GOLF KULÜBÜ ORTAKENT’TE AÇILDI

2 1

B

odrum Golf Kulübü 21 Kasım’da verdiği bir davetle açıldı. Türkiye'nin en gözde tatil ve yerleşim yerlerinden biri olan Bodrum Yarımadası'nın Ortakent-Yahşi Beldesi'nde, artık Türkiye'de de seçkin ve gözde spor dallarından biri olarak kabul edilen Golf sporunu öğrenme ve oynama şansına sahip olunacak. 50 dönüm arazi üzerinde 2006 yılında yapımına başlanan Bodrum Golf Kulübü'nün yapımı sırasında hiç ağaç kesilmediği gibi var olan ağaçlara ilave 50 adet daha ağaç dikildiği belirtildi. Kulüp çok özel bir çim ile yeşillendirildi. Bermuda denen bu çim az su istiyor ve güneşe çok dayanıklı olduğu vurgulanmakta.

3

Sahada driving range, putting green, pitching, chipping alanları, bunker ve 5 çukur bulunmakta, yeni başlayanlar da golf dersleri alabilecek. Ayrıca country tarzı inşa edilmiş kütük kulüp binasında jakuzili masaj odaları, restaurant, cafe ve bar hizmetleri verilecek, 1000 m2'lik alana yapılan suni göletle tam anlamıyla bir sosyal yaşam alanı olarak tasarlanan Bodrum Golf Kulübü, üye ve misafirlerine her gün gelip yorucu ve stresli çalışma temposundan uzaklaşabileceği, doğal ortamı tamamen korunmuş, asırlık ağaçlarda yaşayan kuşların cıvıltıları ve sincapların eşliğinde yemyeşil bir çim alanın huzurunu yaşatacak. Golf sporunu yaygınlaştırmak ve sevdirmek amacıyla Golf antrenman sahası olarak tasarlanan kulüp aynı zamanda bir akademi niteliği taşıyor. Golf sporunu hiç bilmeyenlerin burada eğitimini alabileceği gibi bu sporla ilgilenenlerin büyük golf sahalarında oynayabilmeleri için Bodrum Golf Kulübü gibi bir antrenman sahasından alacağı "Handicap Kartı"na ihtiyacı olacak.

4

7 5

6

RESİMLER: 1- Caner Tuna, İhsan Küçükünsal, Mehmet Kocadon, Mahmut Kocadon, Tamer Tuna. 2- Mustafa Arıcı, Tamer Tuna. 3- İrem - Mete Can. 4- Dilek - Can Ertem. 5- Belma - Türker Çarga. 6- Mehmet Kocadon, Deniz Eyinç. 7- Canan Küçükeren, Müge Mandalinci, Demet Ergin. 8- Antje - Murat Şeremetli.

8

BODRUM

Bülten

27


UM TOPLA M Y A Ş URHAN İBAK

y hazırla

an : N

ALP KAPTAN KIŞA MERHABA DEDİ

K

ışa merhaba partisiyle açılan mekanlardan bir tanesi de Alp Kaptan Restaurant oldu. Kaptanlığ bıraktıktın sonra 14 yıldır restaurant işletmeciliği yapan Alp Özkan, bundan böyle kış aylarında da hizmet vereceğini söyledi. Bir ev ortamını anımsatan Alp Kaptan Restaurant, sıcak atmosferi ile sizleri bekliyor. Rezervasyon için: 316 86 86

CENGİZ ORÇUN

SARAH LOUSE - RAŞİT HORASAN

AHMET - KAYA KURT

ALP KAPTAN

BODRUM ROTARY KULÜBÜ MESLEK ÖDÜLLERİ

BİRBİRİNDEN GÜZEL GÖRÜNTÜLER

B

odrum Dans Kulübü Latin dansları eğitmenleri Gülşen Karatoprak ve Volkan Akkaya’nın dans gösterileri, doğum günü partisi, grup showlar, taklitler ve sürpriz gösteriler eşliğinde devam eden geceye katılım her hafta olduğundan daha kalabalık oldu. Farklı dans okullarının eğitmen ve dansçılarının da katıldığı gece saat 02.00 ye kadar sürdü. Sokaklara kadar taşan eğlencede gece boyunca herkes gönlünce dans etti. Gecede bu hafta kutlanan doğum günü ise Ekspres Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmet İlerigelen’in oldu. Biz de kendisine mutlu yıllar diliyoruz.

B

odrum Rotary Kulübü'nün 19 yıldır geleneksel olarak verdiği meslek ödüllerine bu yıl Ayaz Otel işletmecisi 63 yaşındaki Hüseyin Ayaz ile Tussock Yatçılık'ın kurucusu 66 yaşındaki Mehmet Yavaş laik görüldü. Kulüp Başkanı Hüseyin Çakaloğlu, Bodrum'da meslek gruplarındaki insanlar arasında işini iyi yapanlara verilen ödüllerle herkesin işinde en iyi olmasına katkıda bulunmayı amaçladıklarını belirtti.

GÜMÜŞLÜK ASKERLERİNİ COŞKU İLE UÐURLADI

İLLAKİ KEYF BODRUM'DA

G

ümüşlük Belediyesi’nde bulunan, vatani görevlerini yerine getirecek olan askerlerimiz; Mehmet Ülküm ve Belediye Meclis Üyeleri’nin de katıldığı coşkulu bir moral gecesiyle uğurlandı. Gecede, ülkemizin yaşadığı bu zor süreçte vatanın askerlerimize emanet olduğu, onların vatanı beklerken bizlerin evlerimizde rahat olacağımızı belirten anlamlı bir konuşma yapıldı.

T

uzla'dan sonra Bodrum'daki fasıl sevenlerle buluşan İllaki Keyf, zengin meze çeşitleri, et, balık ve deniz ürünleri ile Gümbet Kavşağı Kervansaray Tesislerin’de açıldı. İşletmesini Cemal Karadayı ve Buğra Çetin'in yaptığı restaurant canlı müzik keyfini sevenler için de İllaki Keyf diyor. Tel: 316 38 83 0.533 652 77 56

28 BODRUM Bülten

HEDİYE “ORAK ADASI”

E

nka’nın patronu Şarık Tara, kızı Leyla Tara Suyabatmaz’a doğum günü hediyesi olarak Bodrum’da ada satın aldı. 9 futbol sahası büyüklüğündeki ada, Ege Denizi’nde eşsiz sualtı zenginliğiyle ünlü, dalgıçların uğrak noktalarından birisi olan Küçük Orak’ın komşusu sahile 600 metre mesafedeki Aydın Doğan’a ait ada. Küçük Orak Adası’nda 350 zeytin ağacı, 3 iskele ve su sarnıcı bulunuyor. Küçük Orak’ın imarı ise sadece büyük bir malikane yapmaya uygun. Bodrum’daki Küçük Orak Adası’yla Şarık Tara’nın yanı sıra başkaları da ilgileniyordu. Ada’nın eski sahibi ünlü Dişhekimi Doğan Arı, 3 yıl önce vefat edince, mirasçcıları adayı satışa çıkarmıştı. Küçük Orak’la en ciddi olarak Tarkan ilgilenmiş ancak son anda adayı almaktan vazgeçmişti.


BODRUM YARIMADASI ÖÐRETMENLERİN MUTLU GÜNÜNÜ ONLARLA PAYLAŞTI

TURGUTREİS

KONACIK

BODRUM

YALIKAVAK

BİTEZ

BODRUM’DA ÖÐRETMENLER GÜNÜ AZKA OTEL'DE KUTLANDI 24 Kasım Öğretmenler Günü Bodrum’da ve yarımadanın birçok beldesinde büyük bir coşku ile kutlandı. Bodrum Belediyesi'nin Azka Otel'de düzenlediği kutlamaya 600'ün üzerinde eğitim görevlisi katıldı. Bodrum Belediye Başkanı Mazlum Ağan'ın da katıldığı gece saat 19.00 sularında başladı ve geç saatlere kadar sürdü.

BİTEZ’DE ÖÐRETMENLER GÜNÜ Bitez Belediyesi Bitez’de görev yapan öğretmenleri unutmadı. Her yıl çeşitli etkinliklerle kutlanan bu özel gün bu yıl da Bitez’de görev yapan öğretmenlere verilen yemekle kutlandı. Sabah Atatürk Anıtına çelenk konulmasıyla başlayan tören Bitez Belediye Başkan Vekili H. İbrahim Filis’in Bitez Gülümser Mehmet Danacı İlköğretim Okulu’nu ziyaretiyle devam etti. Ziyaret sırasında tüm öğretmenler adına okul müdürüne çiçek veren Filis bu özel günü tebrik etti. Akşam Bitez Belediyesi İskele Kafe’de verilen yemekte biraraya gelen öğretmenler Bitez Belediye Başkan Vekili H. İbrahim Filis’e bu özel geceden dolayı teşekkür ettiler.

GÜMÜŞLÜK BELEDİYESİ EMEKLİ ÖÐRETMENLERİNİ UNUTMADI Gümüşlük’te 24 Kasım Öğretmenler Günü; emekli olmuş ve halen öğretmenlik görevini sürdüren öğretmenlere Gümüşlük Belediyesi tarafından verilen bir yemekle kutlandı. Beldemizde bulunan tüm emekli öğretmenlerin davet edildiği gecede, Belediye Başkanı Mehmet Ülküm yemeğe katılan emekli öğretmenlere eğitime

GÜMÜŞLÜK verdikleri emekler ve öğretmenler günü anısına birer plaket verdi. Gümüşlük Yakamoz Restaurant’ta verilen yemeğe Gümüşlük Jandarma Komutanı Orhan Büyükcindil de eşi ile katıldılar.

TURGUTREİS’TE ÖÐRETMENLERİN MUTLU GÜNÜ Turgutreis’te düzenlenen 24 Kasım Öğretmenler Günü coşkulu ve renkli görüntülere sahne oldu. Geceye katılanlar unutulmaz bir akşam yaşadı. Turgutreis Belediyesi tarafından düzenlenen, geleneksel hale gelen ve bu yıl 8.kez gerçekleştirilen Öğretmenler Günü Yemeği’nde dans, müzik, coşku ve eğlence vardı. Öğretmenler zorlu eğitim yılı maratonu öncesinde stres attılar.

YALIKAVAK BELEDİYEDİYESİ’NDEN ÖÐRETMENLERE JEST 24 Kasım Öğretmenler Günü tüm Türkiye’de olduğu gibi Yalıkavak’ta da coşkuyla kutlandı. Çeşitli etkinliklerin yapıldığı beldede akşam da öğretmenlerimizin şerefine Clup Flipper’da yemek düzenlendi. Yalıkavak Belediye Başkanı Mustafa Saruhan’ında katıldığı yemeğe beldede görev yapan öğretmenlerimizin yanı sıra belde Jandarma Karakol Komutanları ve eşleri Sağlık Ocağı çalışanları da yemeğe davet edildi. Yemekte Yalıkavak’ta yaşayan en yaşlı öğretmen Zehra Nalcı Er’e de ödül verildi. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar süren yemekte öğretmenlerimiz canlı müzik eşliğinde gönüllerince eğlendi. Bodrum Bülten olarak biz de hayatta olan en eski öğretmenlerimizden birisi olan Hatice Yücel’i sayfalarımıza konuk ederek bu vesileyle tüm öğretmenlerimize saygı ve sevgilerimizi sunmak

BODRUM

Bülten

29


BURÇLARA GÖRE ARMAÐANLAR KOÇ Aceleci, sabırsız, düşünmeden karar veren ve hiçbir şeyden yılmayan, maceracı, amacından caymayan zorlamalara katlanamayan, yine de size kendinizi hayatının prensesi/prensi gibi hissettirecek Koçlar için kan kırmızı renk ağırlıklı hediyeler seçmelisiniz: Uzaktan kumandalı ama mutlaka hız yapabilen son model oyuncak araba Sporla uğraşanlar için spor malzemeleri Darbeye dayanıklı çok fonksiyonlu kol saati Macera duygularını tatmin edecek bir hediye tatil Rüzgarlı havada bile yanabilen çakmak Kırmızı kazak, şamdan veya estetik büyük vazo En sevdiği müzik grubu veya kişinin cd serisi Ev dekorasyonu için maket arabalar Metal mutfak dekorasyon malzemeleri Ansiklopedik kitaplar

BOÐA Huzuru, sakinliği, toprağın dinginliğini ve üreticiliğini taşıyan ve bunu korumayı hedefleyen Boğa insanı, etrafını dokunarak hisseder. Dünyanın uğultusundan müzik dinleyerek veya müzik üreterek uzaklaşır. Bu esprili insanlar için yemek yemek en büyük hobidir. Leziz yemeklerle donanmış, romantik şamdanlarla bütünleşmiş, ellerinizle hazırladığınız sofra Ev huzuruna katkıda bulunacak yumuşak, tüylü dekorasyon malzemeleri Fonksiyonel ve sade büro malzemeleri Kendileriyle başbaşa kalabilecekleri düzeyde büyük "Puzzle"lar Yumuşak dokulu hırka, terlik, battaniye gibi ev yaşamını bütünleyen eşyalar Eve dönünce ayaklarını uzatarak oturabilecekleri baba koltuğu En son çıkan yemek, sofra veya meze kitapları Ahşap şaraplık, ahşap kupa Ayaklı veya yastıklı yatak tepsileri Ödüllü filmlerden oluşmuş koleksiyon

30

BODRUM

Bülten

İKİZLER Gözlemlemek, algılamak, hareket halinde bulunmak için doğmuş İkizler burcu insanlarına dünya öğretilerle doludur ve harcanacak bir saniye bile yoktur. Aynı anda birkaç hayatı yaşayabilir, tekdüzelikten ve can sıkıntısından nefret eder. Yeni düşüncelere açıktır. Meraklıdır, araştırıcıdır. El becerileri çok gelişmiştir ve konuşurken bile elleri hareketlidir. Cep telefonu Kitap (bilimsel araştırma, biyografi, bilim kurgu, şiir, matematik) Olasılıkla ilgili zeka oyunları, kelime oyunları Fotoğraf makinası, kamera Elektronik aletler Çok fonksiyonlu kalemler İlginç görünümlü radyolar, cd ve kaset çalarlar Gazetelik Sağlık ansiklopedileri ve vitaminler

YENGEÇ Yaşamın her ayrıntısını hisseden, seven ve kabullenen Yengeçler anaç, dokunmayı seven, anılarına ve annelerine bağlı insanlardır. Her şeyi hisseden yapısıyla sıradan görünebilir ve kendisi hakkında yanıltıcı bilgiler verebilir. Sizin hediyeniz sadece bir kutu kibritse de ne kadar içten olduğunu hissederse dünyanın en mutlu insanı olacaktır. Gri, metalik, mutfak eşyaları Bir demet zambak, Salata çanağı,şaraplık Fotoğrafınız, fotoğraf makinesi, albüm, resim çerçeveleri Resim albümü Kokulu içi deniz kabuklarıyla dekore edilmiş mumlar Su, göl,deniz gibi çağrışımlar sağlayabilecek dekorasyon malzemeleri, tablolar Romantik abajurlar, mumluklar Amerikan servisler Mayo veya yüzme havuzu aboneliği

Hediye almakta zorlananlar, işte her burca, yükselenine ve aynı zamanda güneş burçlarına özel hediye seçenekleri...

Çanta, cüzdan, şık terlikler

ASLAN

Çocuklara özgü açıklığı, tazeliği ve muhteşem yaratıcılığı ile ihtişamı, lüksü ve kaliteyi seven aslanları şımartmak hem zor hem kolay olacaktır. Çünkü siz mutlu olun diye beğenmediği bir hediyeyi sevmiş gibi yapamazlar. Altın renkli metalik süs eşyaları, şık aynalar Markalı takılar Orijinal parfümler Seyahat aksesuarları, deri büro aksesuarları Kristal bardak, vazo, avize v.s. Kaliteli viski, mum Puro, sigara aksesuarları Altın veya altın kaplama anahtarlıklar, kol düğmeleri Orijinal el işlemesi tavla

BAŞAK Pratik ve düzenli olma eğilimindeki Başaklar savurganlıktan, gereksiz ve kullanışsız tüm nesnelerden hoşnutsuzdur. Dakik, ruhsal ve fiziksel sağlığına düşkün başakların en sevdikleri ürünler mutlaka temizlik ve sağlık ürünleridir. Havlusu, kesesi, parfümlü sabunu ve küvet köpüğüyle hazırlanmış küçük temizlik sepetleri Hafif kokulu limon esansı ağırlıklı parfümler Kişisel gelişime yönelik kitaplar, kitap ayraçları, kitap destekleri, Düzenli olma duygularını tatmin edebilecek dolaplar, hazır kutular, cd dolabı Fonksiyonel süs eşyaları; kalemlik, kağıtlık, kartvizitlik, hesap makinesi Cilt temizleme ürünleri, saç sakal bakım aletleri Canlı saksı bitkileri, bakımı kolay hayvanlar Dengeli beslenme kitapları Kum saati

TERAZİ Estetik duyarlılığı çok gelişmiş sanatçı teraziler dengelerini ve bütün dünyanın


dengesini korumaya çabalar. İlişkiler, dostluklar, evlilik, sosyal incelikler terazi için çok önemlidir. Bu kararsız ve kefenin bir ucuna dokunulunca dengesini kolayca bozan ama zarif insanlar için yine zarif hediyeler seçmelisiniz. Orijinal tablolar Gül kutusu, kutuda gül Bardak altlıkları Bakım setleri, saç şekillendirme setleri, epilasyon setleri Her çeşit şamdan, mum ve mumluk Evde yapılmış şarap Makyaj malzemeleri, parfümler Gece giyebileceği gömlekler, son moda elbiseler Ponponlu terlikler Dinlediği tarzdaki en popüler müzik grubunun son çıkan cd'si

AKREP Yaşamdaki her dakikalarını son dakika gibi yaşama arzusunda olan akrepler, yoğun, sezgileri güçlü, tutkulu, gizleri çözmeye meraklı, sivri dilli, çifte standartlı biraz da cimri insanlardır. Sıcaklık hissi veren tüylü, kürklü veya öyle görünüşlü nesnelerden nefret ederler. Bıçak setleri Mutlaka onun tarzına uygun giysiler Can simidi şekilli ip panolar Baharat seti Zarf açacağı, buz kıracağı, büyük boy mumlar Kamera, büyüteç, ses kayıt cihazı Korku ve gerilim filmleri, romanları Müzik cd leri

YAY Gezmeyi, yeni kültürler tanımayı, yeni deneyimler yaşamayı ve herşeyin büyüğünü seven yay aslında kendi kişisel gelişimini bu yolla sağlar. Hayata değişik bir açıdan bakan bu ateş insanlarının felsefeye, dine, spiritüel bilgilere derin ilgileri vardır. Her zaman esprili, neşeli ve her zaman yola çıkmaya hazırlardır. Şık seyahat valizi, çantası, seyahat aksesuvarları Matara, pusula Beyzbol veya tenis panosu Gümüş şamdanlar, peçetelikler, vazolar Fengshui yaparken kullanabileceği kristaller Ok ve yay şeklinde rüzgar çanları, Kızıl tonunda kırmızı yatak örtüsü Piknik malzemeleri sepeti Özel olarak bekletilmiş şaraplar Pahalı takılar Oyun seti Spor ayakkabı

OÐLAK Yalnız yürüyüşler yaparak, özel hayaller kurarak kişisel gelişimlerini sağlayan oğlak burcu insanları sorumluluk alabilen, sadık, disiplinli, sabırlı, kararlı güvenilir ve çalışkandırlar. Bu ciddi, ağırbaşlı insanlar için ağırlığı olan, kullanışlı, ciddi hediyeler seçmelisiniz. Markalı giysiler Kaliteli spor ve trekking malzemeleri İsveç çakısı, kanyak matarası Saksı ve canlı bitkiler Masa çakmağı Ahşap resim çerçevesi Pahalı bir şişe şarap Ortopedik boyun yastığı Gümüş ya da altın burç kolyeleri

KOVA Bağımsız, kısıtlamalardan hoşlanmayan, genel ve geleneksel olan her şeyden nefret eden Kova insanları için O'nun ilk görüşte "farklı" diyebileceği hediyeler bulmalısınız. Kovalar zeki, kendine özgü, dahice fikirler geliştiren, çabuk kavrayan, uzay çalışma-larından, bilinmezlerden hoşlanan insanlardır. Su, içki, kahve, çay gibi her türlü sıvıyı tüketmekten keyif duyarlar Teleskop Sürahi ve bardaklarıyla kanyak veya şarap takımı Elektrikli su ısıtıcısı n Orijinal kül tablaları Fotoğrafçılık malzemeleri Soyut tablolar Değişik desenli, renkli eşarplar Matematiğin tarihsel gelişimini veya son buluşların anlatıldığı kitap ve ansiklopediler Kırışıklığı önleyici kremler, kürler Moda olmayan kıyafetler

BALIK Duyarlı, kendini insanlara adamış, sezgileri güçlü, kolay uyum sağlayan balıklar hülyalı bakışlarıyla gizemli heveslere sahiptir. Sanatçı balıklar için ne alırsanız alın mutlu olacaklardır. Felsefi dinlere, meditasyon ve yoga yapmaya büyük eğilimleri vardır. Tütsü, tütsü tahtası Sufi müzikleri cd'si Yağlı boya seti Sanat ansiklopedileri Elektronik eşyalar Scanner veya printer Her çeşit mum ve mumluk Mutfak robotu, meyve sıkacağı Ufak biblolar, heykeller

BODRUM

Bülten

31


BİR ZAMANLAR

Fransız Lirik Şiirinin Esrarengiz Ustası François Villon

H

ani zaman zaman bir şeyler okurken hoşunuza giden bir özdeyiş, ya da bir şiirden, artık bir beyit mi olur, bir dörtlük mü, yoksa o şiirin tamamı mı bilemem, üç-beş satır kafanıza takılır ve adeta aklınızdan hiç çıkmaz; yerli yersiz dilinizin ucuna gelir veya sizi üzerinde uzun uzun düşündürür.

32

BÜLENT AKKURT

sürmemiş olan yaşamında şiirleriyle, ülkesinde hâlâ lirizmin bir büyük ustası olarak saygıyla anılmaktaydı. Şiirlerinin yanı sıra, büyük bir bölümü sürgünde ya da hapishanede geçmiş olan yaşamıyla da büyük ün kazanmış bulunan Villon; 1431 yılında Paris'te doğmuş, ölüm tarihi ise bilinemiyor. 1462 yılında ölüm cezasına çarptırılmış bulunan François Villon, işte o zaman infazı beklerken yazmış olduğu "Asılanlar Baladı" ile insanların adaleti karşısında Tanrıya sığınıyor ve "Je suis Françoys, don't il me poise / Ben François, Yakaladılar Beni" dörtlüğü ile de mahkemeye başvurarak affedilmesini istiyor.

Oldukça uzun bir süre önce, belki yedi-sekiz yıl, Halkın çok sevdiği kim bilir belki de sekiz-on yıl kadar önce; bir araştırma için kitaplığımı karıştırır ve elime bu şair, zaman aldığım kitaplardan bir takım notlar çıkarmaya zaman kültür düzeyi çalışırken, okuduğum sekiz-on dizelik bir parça yüksek eleştirmenler dikkatimi çekmişti. İmza yabancı değildi, fakat ve şairler ile Nitekim, serseriliğinin yanı sıra şairliğine duyulan çok da tanıdık olduğu söylenemezdi. François büyük saygı ve sevgi dolayısıyla, hakkında verilyazarlar tarafından Villon bir Fransız şairi olmalıydı. Belki de birkaç miş bulunan ölüm cezası sürgüne çevriliyor ve o, şiirini okumuştum. Pek de emin değildim. küçümsenmiş, buna 5 Ocak 1463'te Paris'i terk ediyor. Bu tarihten Nerede, ne zaman ve hangi kitapta kesinlikle karşın pek çok şair sonra da François Villon'dan hiç bir haber anımsayamıyordum. Üzerinde fazlaca duracak ve yazar tarafından alınamıyor. Nereye gitmiş, nerede ne kadar zamanım yoktu. Sanıyorum bir yerlere bir şeyler da baş tacı yaşamıştır, başkaca bir eser vermiş midir ve ne yetiştirmeye çalışıyor olmalıydım. Kim bilir belki zaman ölmüştür hiç kimse bilemeyecektir. İşte bu de bir kitabın son hazırlık çalışmaları içindeydim edilerek konulacak, nedenlerle de Villon'un ölüm tarihi bilinmemekya da bir-iki dergiye yazı, belki de radyoya birkaç oturtulacak yer tedir. program hazırlama durumunda olabilirdim. O bulunamamıştır çalışma ne kadar sürdü şimdi hatırlayamıyorum. Villon'un böylesine geniş ve derin etkiler yaratmış Ama en azından birkaç ay sürmüş olmalıydı. olan şiiri üzerinde ise yorumlar her zaman çeşitli ve birbirine Sonunda bir yerde o çalışma tamamlanmış olmalı ki; aklıma aykırı olmuştur. Halkın çok sevdiği bu şair, zaman zaman kültür takılan Villon'a tekrar dönmüştüm. Anımsayabildiğim kadarıyla o düzeyi yüksek eleştirmenler ve şairler ile yazarlar tarafından sekiz-on dizelik şiir parçasına bir kitabın giriş sayfalarından küçümsenmiş, buna karşın pek çok şair ve yazar tarafından da birinde rastlamış olmalıydım da; işte o kitabın hangi kitap baş tacı edilerek konulacak, oturtulacak yer bulunamamıştır. olduğunu bir türlü çıkaramıyordum. Bir kez kafama takılmıştı Küçük yaşta babasını kaybedince papaz Guillaume de Villon işte. O kitabı ve o şiiri bulamaz isem bu yenilgiyi kabul edemeyetarafından büyütülmüş olduğu için, daha sonraları Paris cektim. Son aylar içinde elden geçirmiş olduğum tüm kitapları Üniversitesi'nde eğitim görmüş olsa da, şiirinde daima dinin tekrar tekrar karıştırdığım halde bir türlü aradığımı bulamıyor etkileri ve izleri görülmüştür. Onun şiirlerinin çoğunun "Tanrı giderek umutsuzluğa kapılıyordum ki; şans yardım etti ve o Merkezci" dönemde yaygın bir Kitabı Mukaddes yorumu parçayı buldum. anlayışına uygun edebî, alegorik, ahlakî ve manevî anlamlar taşıdığı ileri sürülmüştür. François Villon'un hayatının 1463 Bilgi Yayınları arasında yer alan, Cüneyt Arcayürek'in "Yeni yılından sonrası hiç bir şekilde bilinmediğine göre; ortada olan ve Demokrasi / Yeni Arayışlar" adını taşıyan kitabının giriş yarısı çocukluk yılları sayılması gereken otuz iki yıllık yaşamında, sayfasındaydı o şiir parçası. Villon'un bir baladından alınmıştı o yaklaşık üç bin dize şiiri basılmış bulunmaktadır. Bu şiirlerin dizeler. Bu ünlü balad "Ballade des Pendus / Asılanlar Baladı" adını günümüze kadar ulaşmış olması bir bakıma büyük bir başarı taşımaktaydı. sayılmalıdır. "Olmayın bu kadar katı yürekli, Fransız Lirik Şairleri arasında kuşkusuz en etkileyici şairlerden Ey dünyada kalan insan kardeşler. biri olan François Villon, aşktan, acıdan, ölümden söz eden Allah da sizden razı olur belki şiirlerinde insanın duygularına seslenmeyi bilen bir şairdir. Onun Sizler acırsanız bizlere eğer; güzel şiirlerinden ilerde sizlere örnekler sunmaya çalışacağım. Şurada asılmışız üçer beşer; Kuş sütüyle beslenen şu bedene Asıl adı bir İspanyol soylusu Bir bakın dağılmada günden güne, kadar uzun olan Villon, Bakın kül olan kemiklerimize; Fransız lirik şiirinin en büyük Gülmeyin dostlar bu hale düşene, isimlerinden biriydi. Tanrıdan mağfiret dileyin bize." On beşinci yüzyıla damgasını diyordu Villon. vurmuş olan Villon, hiç de uzun sürmemiş olan Kimdi bu Villon? Asıl adı bir İspanyol soylusu kadar uzun olan yaşamında şiirleriyle, ülkesinde Villon, Fransız Lirik Şiirinin en büyük isimlerinden biriydi. On hâlâ lirizmin bir büyük beşinci yüzyıla damgasını vurmuş olan Villon, hiç de uzun ustası olarak anılmaktaydı.

BODRUM

Bülten


12 AY BOYUNCA BODRUM’DA HİZMETİNİZDEYİZ


PARANTEZ

Hoşgörü dini

D

- "Ben bu adamın cenaze namazını kılmam" diye diretmiş. Köy halkı da: - "Allah'a inanmıyordu biz bu herifi gömmeyiz" diye HÜSNİYE KAYA tutturmuşlar. azkaotel@superonline.com Durumu gören köyün yaşlılarından Müzeyyen Hanım, köyün dışındaki Eleştirmek, tepelerden birinde, tek Dinimizin ne suçu var başına yaşayan, köylülerin yorumlamak, icraatta hata, eksik "İşdeli İsmail" diye karalamak o kadar varsa. Şöyle bir andıkları köylüye haber düşündüm de, dünkolaydır ki vermiş. İsmail'in de pek yanın ve insanlığın iki namazla ilgisi yokmuş yaşanılmaz şu haline kelimenin darbesine ama yine de o köye gitmiş bile kazık kakmak cenazeyi almış ve kendi bakar, oysa insanca isteyen insanlar o evinin yakınlarında bir kadar çokken her bakmak emek ister, yere gömmüş. şeyin günlük güneşlik işte kaçınılan budur. O akşam İmam Nazmi olduğu bir ortamda Efendi, Müezzin Mustafa ölmeyi kim isterdi? Efendi ve tüm cemaat uykularında aynı rüyayı görmüşler. Ali Mahmut cennette çok Allah ne yapacağını biliyor bence, iyi bir yerde keyif yapıyormuş. Sabah dengeyi ancak sağlıyor. Bu arada herkes birbirine rüyayı anlatmış. kurunun yanında yaş ta yanıyor ama ınimiz hoşgörü dinidir, bunu ilkokul sıralarında öğrenmeye başlıyoruz, B ü y ü r k e n yaşadıklarımız bunu teyid etmese de bu böyledir.

olsun, bu her zaman her yerde böyle zaten. Kendimi bildim bileli bazı saptamalarım vardır. Karşındakine uyarsan sen sen olamazsın, karşındakinin yansıması olursun, hoşgörü göstermesen insanlığa katkıda bulunamazsın, iyilik gerçekten ihtiyaç duyulduğun da iyiliktir. Herkesten biri olursan sen sana özel olamazsın ki bu önce yaradana sonra kendine saygısızlıktır. Eleştirmek, yorumlamak, karalamak o kadar kolaydır ki. İki kelimenin darbesine bakar, oysa insanca bakmak emek ister, işte kaçınılan budur. Biraz tebessüm biraz konu ile alakalı, bu ayki hikayemin tam yeridir… TANRI MİSAFİRİ Evvel zaman içinde batıda Yotan diye bir köy varmış. Köyde pek namazı niyazı olmayan Ali Mahmut diye bir köylü yaşarmış. İşin doğrusu Ali Mahmut dönemin sayılı ateistlerindenmiş. Köyün imamı da, cemaat de bu durumdan pek hoşnut değillermiş. Gel zaman git zaman bizim ateist Ali Mahmut bir gün Hak’kın rahmetine kavuşmuş. Köyün imamı:

34 BODRUM Bülten

İmam, müezzin yanlarına Bekçi Şinasi Efendi'yi de alıp sabah karanlığında yola çıkıp öğleye doğru İsmail'in yanına gelmişler. İmam sormuş: - "Kardeşim sen nasıl bir dua ettin ki bu imansız Allah katında bu kadar iyi bir yere gitti?" İsmail Efendi: - "Vallahi ben bir şey yapmadım, rahmetliyi gömdüm. Sonra da yüzümü gökyüzüne çevirip; - Allah'ım bazen soğuk kış gecelerinde, bazen sıcak yaz günlerinde insanlar kapımı çaldı ve biz "Tanrı misafiriyiz" dediler. Ben de senin misafirlerini en iyi şekilde ağırladım. Sana güvenip bana gönderdiğin için onlara da neyim varsa yoksa yedirdim. Ben sana ilk defa bir misafir yolluyorum, sen de benim güvenimi boşa çıkarma olur mu?" dedim. Bu hikayeyi birkaç kez okudum, her okuduğumda bir daha gülüp, bir daha düşündüm. Kendimce doğru kabul edip uygulamaya çalıştığım insani prensiplerimi anlatabilecek daha güzel bir hikaye olamazdı sanrım. Yaradan bizi yaratırken gönül ve vicdan yazması bir kılavuz vermiştir içimize. Onu


Y A P I

DEKORASYON


BAHÇEM ve BEN

Yeni yıla girerken Bodrum

Y GÜLNAR ÖNAY gulnaronay@superonline.com

Doğamıza zarar verecek kimi çekinceleri aktarmayı görev biliyorum. Bu sayı ve gelecek sayı ardı ardına Bodrum'umuzu da tehdit eden büyük bir zararlıdan söz edeceğim.

ÇOK ACİL 14.Ekim.2005 15.43 KORUMA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜÐÜ, TARIM VE KÖY HİZMETLERİ BAKANLIÐI, eni yılın ilk yazısında tüm okurlarımın yeni yılını kutlar serin ve keyifli bir yeni yıl dilerim. Kötümser olmak istemiyorum tüm terslikle-rine ve yanlışlıklarına karşın yaşadığım bölgeyi çok seviyorum. Doğaya olan büyük sevgimi pekiştiren ve bana verdiği olanaklardan dolayı da Bodrum'a karşı kendimi borçlu hissediyorum. Bu nedenle doğamıza zarar verecek kimi çekinceleri de aktarmayı görev biliyorum Bu sayı ve gelecek sayı ardı ardına Bodrumumuz’u da tehdit eden büyük bir zararlıdan söz edeceğim. Konuyu doğru olarak aktarmak için sözü uzman tespit ve uyarılarına bırakıyorum. KIRMIZI PALMİYE BÖCEÐİ (I) Yazı: Dr. Ragıp Esener, Köyceğiz Palmiye Merkezi Kurucu ve yöneticisi: Palmiyeler kitabı yazarı

36

BODRUM

Bülten

Sayın Genel Müdür, Ülkemize uzun süredir, Mısır başta olmak üzere dış ülkelerden büyük palmiye (Washingtonia robusta, Archantophoenix alexandria, Phoenix dactylifera vb) ithalatı yapılmaktadır. Bakanlığınızdan bazı üst bürokratların yardımı ve bilinçsiz saha elamanlarınca kontrolsüz olarak yurda sokulan, bu ağaçlarda ölümler olduğu tarafımdan görülmüştür. Ümit ederim en kısa zamanda, elamanlarınızı bu konuda eğitir, sınırlarda gerekli önlemleri alır ve bu palmiyelerin (binlerce) dikildiği yerlerde gerekli incelemeleri yaptırırsınız. Maalesef yıllardır varlığı bilinen ve araştırma komiteleri kurulan bu hastalığa karşı duyarsız kalarak ülkemize hastalığın en fazla bulunduğu bir ülkeden ithalatı kayıtsız olarak yaptıran


?

KÜRESEL ISINMA SONUN BAŞLANGICI MI

S DAHA GEÇ SUSUZ KALMAK İÇİN BİR DAMLA BİLE ÇOK ÖNEMLİ BODRUM

ÖNCE SAÐLIK

Diş Hekimi

RIZA ÇINAROÐLU Atatürk Cad. No:32 Kat:2 Tel:0252 313 10 07 Gsm:0532 363 16 31



RESTAURANT CAFE & BAR


Bodrum’un her köşesi bir sürpriz

i

talya, İspanya, Yunanistan'daki adalarda, dağ köylerinde, kasabalarında eski yolların, sokakların genişletilmediğini, araç vasıta giremese de öyle otantik halleriyle bırakıldıklarını biliyoruz. O sokaklar, yollar, öyle korunuyor, öyle tanıtılıyorlar. Çünkü görmeye gelenler, oraların öyle olduğunu bile bile geliyorlar. Onu görmeye geliyorlar. Orijinal halleri o çünkü. Eski Bodrum'u çok anlatan olmuştur. Herkesin gözünde, belleğinde başka bir Bodrum var çünkü. Herkesin, deneyleri, yaşadığı olaylar, tanıdığı insanlar, ilgi alanları farklı. Dünyayı, olup bitenleri algılamalar, bakış, görüşler de. Bodrum artık küçük kasaba özelliğini çoktan yitirdi. Şimdi artık küçük bir İstanbul diyorlar. İstanbul'un şubesi diyenler de var. Ama neden?

Neden Bodrum artık Bodrum değil? Böylesine değişti? Neden, benim Ankara'dan Bodrum'a döneceğimi duyan arkadaşlarım - Ooooo, Bodrum'a ha! diye imada bulunuyorlar hep? Neden ben de onlara Bodrum'a gidiyorum ama magazin basınının Bodrum'una değil, biz orada eskilerin tabiriyle asude bir hayat yaşıyoruz", diyorum da inanmıyorlar? Demek ki onların da buradaki farklı yaşam tarzlarını, tercihleri anlayabilmeleri için gelip

40

BODRUM

Bülten

görmeleri, kafalarındaki klişeleri, önyargıları atmaları gerekiyor. Buna bir biçimde, medyanın etkisinden kurtulmaları gerekiyor da diyebiliriz.

İNCİ GÜRBÜZATİK

incigurbuzatik@hotmail.com Eski Bodrum'u çok anlatan olmuştur. Herkesin gözünde, belleğinde başka bir Bodrum var çünkü. Herkesin, deneyleri, yaşadığı olaylar, tanıdığı insanlar, ilgi alanları farklı. Dünyayı, olup bitenleri algılamalar, bakış, görüşler de. Bodrum artık küçük kasaba özelliğini çoktan yitirdi. Şimdi artık küçük bir İstanbul diyorlar. İstanbul'un şubesi diyenler de var.

Bodrum'un her köşesi bir sürpriz. Nerede ne ile karşılaşacağınızı bilemezsiniz. Burada doğanın parçası olan insanlar da, bir sürpriz yaşatabilirler size. Biz o sürprizlere alıştık ve hep bekler olduk. Bodrum'a bir gelişimizde Raşit'in Kahvesi’nin önündeki Sahil şeridine koca kayaların döşendiğini ve o canım denizin beton bir yol için doldurulduğunu gördük. Bu da bir sürprizdi o gün için. Bu günkü hali iyi mi oldu bilmiyorum. Ama keşke Raşit yaşıyor olsaydı, o kahve de Bodrum'un tarihinden bir belge olarak, önünde deniz olmasa da öyle, müze gibi korunarak kalabilseydi eski yerinde. Keşke. O, Bodrum'a ilk kez geldiğimiz günün akşamında kızımla birlikte, Artemis Otel’in biraz ilerisinde, denize uzanmış dar bir iskelenin üstünde dalgaların sesini dinlerken, yorgunluktan uyuyakaldığımızı anımsıyorum. Hayatımın en ölü, en unutulmaz huzur dolu uykusuydu o, Bodrum, hala uyuduğum Uyanmadığım,


ÇEŞiTLi

ÇEŞiTLi


SONSUZ BAHAR RÜZGARLARI ÜLKESİ

BODRUM

BODRUM MÜFTÜSÜ YAKUP ÖNEŞ

ERDOÐAN KAYALAR / erdogankayalar@gmail.com

Öndeki: Turan Caner. Ön sıradakiler soldan sağa: Yakup Öneş, Melike Öneş, Süreyya Öneş. Arka sıradakiler soldan sağa: Behiye Caner, Fahrettin Öneş.

BODRUM MÜFTÜSÜ YAKUP EFENDİ

B

odrum Karaburgaz kabristanında bir mezar ve taşı. Üzerinde de bir ibare: "Allah baki. Ziyarette maksat bir duadır. Bugün bana, yarın sanadır." Bodrum Müftüsü Yakup Öneş 1943 Taşa yazılmayan doğum tarihi 1860.

42

okul) görev veriliyor kendisine. Şehzadelere Fıkıh öğretiyor. Fıkıh: İslam hukukunda din ve dünya işleri ile ilgili ana kaynaklardan yararlanarak konulmuş olan kuralların bütünü. Bir anlamda müderris olmuştu Şehzadelere Yakup.

Şair ne diyor. "Zara nire, Ankara nire Dayan bire …"

Diğer taraftan, özel çalışmalarını sürdürmüş, Fıkıh üzerine bir kitap hazırlamıştır. 222 sayfalık bu kitap el yazmasıdır. Eski harflerle ve kendi el yazısıyla yazılan deri kaplı bu defteri torunu Nuran Yüksel muhafaza ediyor.

Söğüt' ten güneye doğru başlayan bir yolculuk… Meşakkatli uzun yolculuk. .. Türkmen Yörük aşiretlerinden biri yollara koyulmuş. Gidiyor. Güneye gidiyor… Yürüyorlar. Bir at arabasının peşinde. Tarih mi? 17. yüzyıl ortaları. Yürümüşler, yürümüşler. Dere tepe aşmışlar. Çömlekçi Köyü’ne gelip yerleşmişler. Sarıosmanoğlu Aşireti’nin bir kolu olarak. Aradan iki yüzyıla yakın zaman geçiyor. Hacı Kara Mehmet'in bir çocuğu oluyor. Erkek. 1860 yılında. Adını Yakup koyuyorlar. Sarıosmanoğullarının oğlu Yakup.

Müderris Yakup Efendi 1908 de Bodrum'a atandı. Sarayda askerliğini yapmamıştı. Seferberlikte askere yazıldı. Çanakkale'ye gitti. Gazi olarak Bodrum'a döndü. Sonraları hep Bodrum’da kaldı. İleri görüşlü, açık sözlüydü. Samimi, güvenilir, sevilir sayılırdı. Sözü dinlenirdi. Kuvva - i Milliyeciydi. İstiklal Harbi zamanında halkın maneviyatını hep yüksek tutmuş, efelere ve sonraları düzenli orduya daima arka çıkmıştı. Cuma hutbelerinde hep modern bir profil çizmiş, kadınlara değer vermişti.

Çömlekçi’de büyümeğe başlıyor Yakup. Yerinde duramayan, fişek gibi bir çocuk. Akıllı mı akıllı. Özgürce büyüyor köyde. Ancak bir takım yeteneklere sahip olduğu da gözlerden kaçmıyor. Dayısı Süleyman Zırh. Nazır. Abdülhamit 'in nazırlarından. Bakıyor ki yeğeni akıl küpü onu alarak İstanbul'a götürüyor. Süleymaniye Medresesi’ne yazdırıyor. Orada okuyor Yakup. Sonra İstanbul Darülfununu’na,hukuka kaydı yapılıyor. Fıkıh eğitimi de alıyor. Diploma sahibi olunca Enderun’da (Devlet görevlilerini yetiştiren

Cenazeleri kadınların kaldırdığı Bodrum’da, kadınların yanında olmuş, tek eşliliğe inanmış ve savunmuştu. Dil, din, ırk ayırımı gözetmezdi. Adildi. Hak yemezdi.

BODRUM

Bülten

Bir gün Süleymaniye Medresesi’nde talebelere sabah çorbaları soğuk geldi. Halbuki müderris Yakup Efendi içeride sıcak içmişti çorbasını. Soğuk çorbaları geri gönderdi. Hayret! Çorbalar tekrar soğuk geldi. Çorbaları tekrar geri gönderdi soğuk diye. Üçüncü


seferde sıcak geldi çorbalar. Hak yerini bulmuş, Yakup Efendi rahatlamıştı.

Boylu bosluydu. Cübbesini çıkartmamıştı. Evinden çıkar ağır ağır çarşıya yürür, esnafla konuşur, dertlerine merhem olmaya çalışırdı.

Bodrum yılları akıp gidiyordu. Bir tarafta müftülük, diğer tarafta müderrislik (Öğretmenlik). Şimdiki Grup Oteli karşısında, sahilde medrese vardı o zamanlar. Lodos patladığında dalgalar binaya kadar geliyor, bahçe sular altında kalıyordu. Yakup Efendi tek varlığı olan, babadan kalan tarlayı Çömlekçi’de sattı. Eline geçen

Etem Usta (Demiröz); "Komşumuzdu. Çekinirdim. Saygıyla korku arası bir histi bu" der. Etem Usta 5 - 6 yaşlarındayken sokağa çıktığında "Etem gel yanıma" diye seslenirmiş. "Yanına gittiğimde bana hemen bir soru sorardı. Daha çok matematik. Doğru cevap verdiğimde, cübbesinin cebinden çıkardığı şekeri veya

Şimdiki Grup Oteli karşısında, sahilde medrese vardı o zamanlar. Lodos patladığında dalgalar binaya kadar geliyor, bahçe sular altında kalıyordu. parayla medreseyle deniz arasına duvar yaptırdı. Artık öğrencileri denizden ve lodostan etkilenmeyeceklerdi. Gönlü rahattı şimdi Yakup Efendi’nin… Cumhuriyet ilan edilmişti. Bürokrasi değişiyor, devrimler arka arkaya geliyordu. Karakteri zaten çağdaşlıkla bütünleşmişti Yakup Efendi’nin. Savunduğu tek eşliliğe medeni nikahı da eklemişti. Yeni Türkiye'yi, devrimleri anlatıyordu hutbede. Yorulmadan… Bıkmadan… Usanmadan… Uzun cübbesini çıkartmamıştı. Aklını ve kalbini uzun cübbesi örtemiyordu aslında. O daima yapıcı ve yaratıcıydı. Cumhuriyet Okulu’nda Türkçe ve Arapça dersleri veriyordu. O yıllarda Cevat Şakir Bodrum'a geldi. İyi arkadaş oldular. Müşterek konuları çoktu. Konuştukça açılıyorlar, açıldıkça konuşuyorlardı. Tek cümleyle Cevat Şakir'e hayrandı. Dinçti. Aklı başındaydı. Ne varki yaşı ilerlemişti. Emekli oldu.

mandalinayı verirdi" diyor. Emekli Yakup Efendi güzel havalarda evinin önündeki mandalina bahçesinde kılardı namazını. Tabiatı çok sevdiği için. Her namaz ayrı mandalina ağacı altında eda edilirdi. Sakallıoğulları’ndan kunduracı İbrahim Ustanın kızı Mensure ile evlendi. Üç çocuğu oldu. İki erkek, bir kız; Süreyya, Fahrettin, Bedriye… Kim bu değerli insan Yakup Efendi? O'nu bütün Bodrum tanıyor aslında. Şimdi tanıyacaksınız. Cevat, Vedat, Osman Öneş ile Cavidan Özcan, Suzan Ziylan ve Nuran Yüksel'in dedeleri. Müderris ve Müftü Yakup Efendi. Yani Bodrum müftüsü YAKUP ÖNEŞ …

Solda - Bodrum Müftüsü Yakup Efendi'nin eski harflerle ve kendi el yazısıyla yazılan deri kaplı bu defteri, torunu Nuran Yüksel muhafaza ediyor. Sağda - Yakup Efendi’nin Bodrum’a atanması.

BODRUM

Bülten

43


B A K I P D U R U

RAMAZAN BORAZAN info@bodrumajans.com.tr

Merhaba. Barış içinde yeni bir yıl dilerim...

K

oskoca bir yıl geldi ve geçti. Şimdi yılbaşı öncesinde, "Kurban Bayramı" var, hemen arkasından "2008" gelecek. Yani, insanımızın mutlu olması gereken özel günlerdir bunlar, adı üzerinde "Bayram" ve hayallerdeki ümitlerin transfer edileceği, 365 günlük yeni bir dönem. Önce bayramlıklar alınacak, güzel çocuklarımız, yeni cicilerini giyip, büyüklerini ziyarete gidecekler. Kurbanlar kesilecek, aile sofraları kurulacak, varlıklı olanlar, varlıksız olanlar ile sahip olduklarını paylaşıp, onları sevindirecekler. Hediyeler ve harçlıklar, sonra yeni yıl kutlamaları için, yine hediyeler ve düzenlenecek toplantılar ile bu özel günler kutlanacak. Sevdiklerimiz ile biraraya gelip, mutlu olacağız. Çocukluk günlerimizden bu yana belleklerimizde ve anılarımızda olanlar bunlar.

Bodrum sokaklarında geziyorum. Bayram öncesinin, yeni yıl öncesinin heyecanını gözlemlemek istiyorum. Gözlerimi kapatıp, kendi çocukluk yıllarımı, kendi köyümü hayal ediyorum. Burada gördüklerim farklı, mutlu, heyecanlı insanlar yok olmuş. Herkes düşünceli, asık suratlı ve gelecek yıla da ümitle bakmıyor gibi… Neden kaybettik ümitlerimizi, neden ileriye ümit-le bakmıyoruz? İşte ben bunları düşünüp duruyorum. Tam bayram ve yılbaşı arifesinde, yazdıklarımıza ve düşündüklerimize bakın hele. Neşe ile yazacak neler var diye düşünüyorum. Zorlanıyorum, ama mutlaka, neşeli bir şeyler yazacağım, çünkü bu konuda kararlıyım. Bodrum'dan bahsetmek kimseyi

44

BODRUM

Bülten

neşelendirmeyecek, o zaman, Bodrum gündemi dışında bir şeyler yazalım. "Canım Türkiyem’in bir bölgesinden hoş bir hukuk hikayesi, fıkra gibi; Dava konusu ile ilgili açıklama yapan davacının avukatı Mükremin Savunurgil; "Müvekkilim, bir marketten aldığı 2 litrelik kampanyalı meşrubatın kapağını açtığında kapak içinde "Tekrar Deneyiniz" yazdığını görmüş. Bunun üzerine kapağı kapatıp tekrar denemiş ancak aynı yazı ve hediye yok. Bunun üzerine tekrar, tekrar çok kere deneme yapmasına rağmen kapaktan hediye çıkmamıştır. Meşrubat şirketinin tüketiciyi dolandırdığını düşünen müvekkilim şirkete dava açmaya karar vermiştir. Biz de bugün gelerek dava dilekçemizi adliyeye teslim ettik. 1 Milyon YTL maddi tazminat talep etmekteyiz" demiş. Davadan haberdar olan meşrubat şirketi yönetimi adına, açıklama yapan bir şirket yetkilisi olayın çok komik olduğunu ve artık söz konusu bölgeye gönderilen ürünlerin kapağına "Başka Şişede İnşallah" yazmayı düşündüklerini söylemiş. Bu tebessümden sonra, başka bir konuya geçelim, örneğin "Küresel ısınma", diyelim. Nedir bu küresel ısınma? Sera gazlarının atmosferde birikmesinin sonucu olarak, yeryüzü ile yeryüzüne yakın atmosfer tabakalarındaki ısının artmasıdır. Atmosfer tabakalarındaki ısı neden artıyor? İnsanoğlu, sera gazlarını fazla üretiyor, ormanları yakıyor, yok ediyor, denizlerdeki bitkisel planktonların yok olmasına sebep oluyor. Nasıl mı? Çarpık ve bilinçsiz kentleşme ile.

"Çarpık kentleşme" deyince, aklımıza hemen, "Acaba küresel ısınmaya Bodrum'un katkısı ne kadardır?" sorusu geliveriyor. Her geçen gün, biraz daha yok ettiğimiz güzel Bodrum'u düşünüyorum yeniden. Acaba diye soruyorum. Acaba? Son yağışlarda, dağlardan Bodrum kıyılarına akan yağmur sularındaki yanmış orman külleri, küresel ısınmaya Bodrum'un katkısının kanıtı mı? Yine ciddi konulara kaydık, oysa neşeli bir şeyler yazmaya halen kararlıyız. "Canım Türkiyem’in başka bir bölgesinde, adamın biri arabasıyla giderken yolda el kaldıran bir yolcuyu arabasına alır. Yolcu, arka tarafa biner. Şöför; "Eee hemşerim kimsin sen, nereye gidersin?" diye sorar. Yolcu; "Ben Azrailim, senin canını almaya geldim" der. Şoför alaycı bir tavırla; "Sen mi Azrailsin? Yahu senin gibi Azrail olur mu hiç?" der. Yolcu sakin bir tavırla sen daha önce Azraili gördün mü ki tarif ediyorsun?" diye sorar ve ekler, inanmadın bana öyle mi?" der. Şoför; "İnanmadım tabii" der. Yolcu; " 200 metre ileride bir adam daha alacaksın" der. Gerçekten de adamın dediği gibi 200 metre ilerde bir yolcu daha çıkar yollarına, şöför durup alır o yolcuyu da, yolcu ön tarafa oturur. Olaylar bundan sonra daha da ilginç bir hal alır, Şöför yanındakine; "Eee sen kimsin bakalım, nereye gidersin?" der. Yeni binen yolcu; "Abi beni merkezde bir yerde indirirsen çok sevinirim, benim adım Muhsin" der. Şöför; " Şu arkadaki adam bana Azrailim diyor görüyor musun adamı, hem iyilik ediyoruz, hem de dalga geçiyor benimle" der. Öndeki arkaya bakar, ama arkada kimse yoktur. Öndeki; "Abi arkada kimse yok ki!" der. Şoför hışımla arkaya bakar ve "Kör müsün be, adam arkada oturuyor ya!" der. Öndeki arkaya bir daha bakar ve "Abi senin kafan mı iyi, yoksa benimle dalga mı geçiyorsun diye sorar, bu sefer arkadaki söze girer; "Gördün mü, öndeki beni ne duyabilir, ne de görebilir" der şoföre. Şoförün bir anda dizlerinin bağı çözülür beti benzi atar. Arkadaki şoföre; "Haydi, arabayı kenara çek dostum, iki rekat namaz kıl da canını alayım" der. Şoför ağlamaklı çaresiz bir şekilde arabayı kenara çeker ve iner arabadan. Sonra? Sonra ne olmuş biliyor musunuz? Adamlar arabayı alıp kaçmışlar.


Yalı Köftecisi’nden Ödemiş Köfte, Ödemiş Izgara Köfte

LEZZETRI USTALA ÖDEMİŞ KÖFTE Malzemeler: - Dana kıyma 500 gr, - ¼ soğan, - Kimyon - Tuz, - 1 çay bardağı İrmik unu

Sos: - Tere yağ, - Domates (1 adet), - Yeşilbiber (1 adet) - Kırmızı toz biber, - Ekmek

Yapılışı: Dana kıyma bir kaba alınır. ¼ soğan rendelenir. 1 çay kaşığı tuz, 1 çay kaşığı kimyon eklenip harç yoğrulur. 1 çay bardağı köftelik irmik bu karışıma eklenir ve iyice yoğrulur. Özel makinesinden kendine özgü şekli verilir ve ızgara odun ateşinde pişirilir. Tereyağı ve kırmızı toz biberli sos ile ekmek ve köfteler yağlanarak, közlenmiş domates ve yeşil biber eşliğinde servis edilir. İzmir'in ödemiş ilçesinde yıllardan beri tercih edilen bu özel tat ekmeğinin özel yağlı sosu ve köftesinin eşsiz lezzetiyle artık Bodrum

ÖDEMİŞ IZGARA KÖFTE Malzemeler - Dana Kıyma 500 gr (çit çekilmiş). Tuz. Kimyon. Soğan ¼

Bitez' de sunulmaktadır. Özel ev yapımı tereyağı ve kırmızı toz biber karışımıyla elde edilen bu sos, bu lezzete lezzet katmaktadır. Ödemiş' te üretilen kırmızı pul biber, közlenmiş domates ve yeşil biber eşliğinde bu tadı denemeye ne dersiniz?

Vanilya Pastacısı’ndan

Kakaolu Pandispanya

Malzemeler: 1 Su bardağı krema 120 gr.bitter çikolata 1 kahve fincanı portakal reçeli ve kabuğu 4 damla portakal esansı

Yapılışı:

Sos

Pandispanya 3'e bölünür.Hazırlanan karışım her kat üzerine sürülür. Dolapta bir süre bekletildikten sonra 120 gr. bitter çikolata 1 su bardağı krema ile karıştırılarak üzerine sürülür.Bitez' de sunulmaktadır. Özel ev yapımı tereyağı ve kırmızı toz biber karışımıyla elde edilen bu sos, bu lezzete lezzet katmaktadır. Ödemiş' te üretilen kırmızı pul biber, közlenmiş domates ve yeşil biber eşliğinde bu tadı denemeye ne dersiniz?

- Tereyağ -Domates 1 adet Yeşilbiber 1 adet -Kırmızı toz biber

Hazırlanışı: Dana kıyma bir kaba alınır. ¼ soğan rendelenir. 1 çay kaşığı tuz, 2 çay kaşığı kimyon eklenir. Kıyma iyice yoğrulur. Özel yassı şekil veril. Izgarada pişirilir. Çelik düz tabağa alınan ızgara köfteler, közlenmiş domates ve yeşilbiber eklenir. Tereyağ ve kırmızı toz biberli sos ile servis yapılır.

MUTFAK SIRLARI Mutfak eşyalarının üzerindeki etiket izlerini yok etmek için, üzerlerine mobilya cilası serpip yumuşak bir bezle silin Ellerdeki soğan ve sarımsak kokularını giderebilmek için yapılacak en iyi şey, haşlanmış patatesle ovmaktır. Krema fazla çırpıldığı taktirde sürme işlemi zorlaşır. Kekler fırına verilmeden önce 1 saat buzdolabında bekletilir.

Yalı Köftecisi Tel: 363 92 23 Bergamut Cad. Bitez  /  Vanilya Pastanesi Tel: 317 19 10

BODRUM

Bülten

45


net b kış

@

CANSU TÜRKDOÐAN

cansu@bodrumajans.com.tr

matrak görüntüler

ilginç siteler

farklı görüşler

gırgır sözler

2008 Merhaba

2007 yılı acılarımızla, sevinçlerimizle geride kalacak. 2008 daha fazla umut, daha fazla sevinç, daha fazla mutluluk getirsin. Yaşamında güzel yıllar, mutlu yarınlar, gerçek dostluklar hep seninle olsun. Yeni yılın sana ve tüm sevdiklerine sağlık, mutluluk, neşe, başarı, bolca para, sevgi ve huzur getirmesini dilerim. Mutlu Yıllar!

l Yeniyı ları j a s e M

Bulutsuz gökyüzü senin olsun demiştim; ümitlerin solmasın, tükenmesin diye. Yeni yılda hiç ümitsiz kalmaman ve hayallerine kavuşman dileğiyle.. İyi yıllar! Baharda gelinciklerin en güzel başlangıçları müjdelemesi gibi yeni yılda da tüm güzellikler sizinle olsun. Mutlu ve sağlıklı yıllar! Bembeyaz yağan kar, ne yaşanmışsa yaşansın örter geçmişin hatalarını... Yeni bir gelecek sunar bize ve yeni bir başlangıç... Yeni yılın tüm insanlığa ve ülkemize barış, mutluluk getirmesi dileğiyle yeni yılınızı kutlarım. Her şey gönlünüzce olsun!

NOEL BABA’NIN ALBÜMÜNDEN

46 BODRUM Bülten

Geleceğii oluşturacak her yeni günün bir önceki günden daha güzel, isteklerinize uygun ve sizi daha da mutlu etmesi dileğiyle. Mutlu Yıllar!

Her Yeni Yıl, yeni tazelenen umutların, çoğalan sevgilerin habercisidir. 2008 yılı da böyle olsun ama hep güzel olsun.. Nice Yıllara..

Kardeşliğin doğduğu, sevgilerin birleştiği, belki durgun, belki yorgun, yine de mutlu, yine de umutlu, yine de sevgi dolu nice yıllara! Mutluluk bankasının sevgi şubesinde, 2008 no'lu hesabınıza, 365 gün daha yatırılmıştır. Mutlu bir şekilde harcamanız dileğiyle.. MUTLU YILLAR... Yaşamın kaynağı Sevgi ise sevgi bir tutku, tutku bir amaç, amaç bir şeyleri birileriyle paylaşmaksa, paylaşmak dostluk, dostluk hatırlamaksa eğer hep aklımdasınız! Yeni yılda da dostluğumuzun daha da pekişmesi ve ebedi olması dileğimle daha nice MUTLU YILLAR!




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.