Bodrum Bülten Haziran 2006

Page 1



SAYI

125

HAZİRAN

2006

iÇiNDEKiLER

4

MERHABA / Demircan Türkdoğan

6

ATA’NIN YOLUNDA

8

FİLM FESTİVALİ

10

SANAT GÜNLERİ

11

AYIN ANKETİ

16

GEÇİYORDUM UĞRADIM / Bolar İren

18

YENİLER - YENİLİKLER - YENİLENENLER

20

BİR ZAMANLAR / Bülent Akkurt

22

BODRUM TUTKUNLARI

26

TOPLUM - YAŞAM

29

MALEZYA’YA GULET

30

YÖREDEN / GERİŞ

32

İÇİMİZDEN BİRİ / Çiçekçi Ana

34

İMZALAR 150 BİNE ULAŞIYOR

36

BAKAN UNAKITAN BODRUM’DA

38

DÜNDEN BUGÜNE

40

NET BAKIŞ

42

PARANTEZ / Hüsniye Kaya Polat

AYLIK GAZETE 2

HABER TURU

6

ETKİNLİKLER

8 9

ARŞİVDEN

16

BULMACA

10

8

36

34

7

30

ADRES SAYFALARI

27 www.bodrumajans.com.tr

7 info@bodrumajans.com.tr BODRUM

3


B eünt

AYLIK KÜLTÜR ve YAŞAM DERGİSİ

Üye BODRUMajans Yayın Grubu Adına Sahibi, Genel Yayın Yönetmeni:

DEMİRCAN TÜRKDOĞAN Yazı İşleri Müdürü ÖZLEM McCLURE Haber Editörü YİĞİT UYGUR Görsel Yönetmen: EMİNE İLKORUR Grafik Tasarım: BURCU COŞGUN Sayının Yazarları: BOLAR İREN BÜLENT AKKURT HÜSNİYE KAYA POLAT Halkla İlişkiler: CANSIN TÜRKDOĞAN Reklam Koordinatörleri: NURAY ÇEKİN NURHAN İBAK ERMAN SATI İletişim: OASİS Alışveriş Merkezi No:226 48400 BODRUM Tel : 0.252. 317 10 90 - 91 Fax: 0.252. 317 10 92 info@bodrumajans.com.tr www.bodrumajans.com.tr Baskı: Ankara Ofset ANKARA Yayın Türü: Yerel Süreli Basım Tarihi: 28/05/2006

Mavi Bakış Dergisi’nin ücretsiz ekidir. Yayınlanan yazıların sorumluluğu imza sahibine, yayınlanan reklamların sorumluluğu reklam sahibine aittir. Bu dergi basın meslek ilkelerine uymayı taahhüt eder.

17 yei yı d yt i d yv 4

YAYIN GRUBU

BODRUM

B eünt

MERHABA

BODRUM

Brütüs’ün mezarı

B

Koç yerinde incelemelerde bulundu, çok şey konuştu ama hiçbir şey söylemedi. Konu ile ilgili ayrıntılı bilgi sayfalarımızda.

odrum 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı coşkusu ile turizm sezonunu karşılama coşkusunu birlikte yaşadı. Önceden gelen yabancı, bayram nedeni ile gelen yerli konuklar bir yandan tatillerini değerlendirirken öte yandan da hoş bir sürprizle karşılaştılar. 19-20-21 Mayıs günleri gerçekleştirilen Türkiye’nin en büyük Dans Festivali, onlar için oldukça hoş bir sürpriz oldu. Bodrumumuzda Haziran ayı içinde de çok güzel etkinlikler var. 2-10 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan “2. Bodrum Film Festivali” ve 24 Haziran - 7 Temmuz tarihleri arasında bu yıl üçüncüsü yapılacak olan “Uluslararası Bodrum Sanat Günleri” konukların da ilgiyle izleyeceğini umduğumuz etkinlikler.

DEMİRCAN TÜRKDOĞAN Bodrumumuzda Haziran ayı içinde de çok güzel etkinlikler var. 2-10 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan “2. Bodrum Film Festivali” ve 24 Haziran 7 Temmuz tarihleri arasında bu yıl üçüncüsü yapılacak olan “Uluslararası Bodrum Sanat Günleri” konukların da ilgiyle izleyeceğini umduğumuz etkinlikler.

Mavi Yol Girişim Çalışma Komitesi’nin başlattığı, Bodrum Bülten’in www.bodrumajans.com.tr sitesi aracılığı ile destek verdiği, kamu ve orman arazilerinin turizme tahsis edilmesi yönündeki çalışmalara karşı başlatılan toplum bilinci olarak hayır kampanyasına www.bodrumajans.com.tr sitesinde toplanan imza sayısı 150 bine ulaşmakta. Konu ile ilgili incelemelerde bulunmak üzere Bodrum’a gelen Kültür ve Turizm Bakanı Atilla

Bu ayki anket konumuz, son günlerde gündeme oturan “golf turizmi” oldu. Yönelttiğimiz “Bodrum’da golf turizmine nasıl bakıyorsunuz?” sorusuna Bodrum’un sıcak bakmadığını gördük. Sayfalarımıza aktardığımız konu ile ilgili kişilerin görüşlerinin oldukça farklı olduğunu göreceksiniz. Bu ay ki “İçimizden Biri” pek çoğumuzun tanıdığı ama sanıyorum gene pek çoğumuzun ismini ilk kez öğreneceği “Çiçekçi Ana.” “Bodrum Tutkunu” sayfamız bu sayı Bodrum Tutkunları oldu. 7 yıldır Bodrum’da sürekli incelemelerde bulunan Colorado Üniversitesi’nden gelen ekip sizler için Bodrum’u değerlendirdi.

Geçtiğimiz ay “Temeldevren Sergisi” ile büyük ilgi gören Geriş’i ve Muhtarı Ramazan Kayacan’ı konuk ettik sayfalarımızda. Kayacan’ın anlattıkları bir sayıya sığacak gibi değil. Bize neler anlattı neler. Mesela Roma İmparataro Sezar’ı öldürdükten sonra Halikarnassos’a gelen Brütüs’ün mezarının Geriş’te olduğunu hangimiz biliyordu? Geriş’in özelliklerini önümüzdeki sayılarda da sürdüreceğiz. Şimdilik hoşcakalın...

BODRUM BODRUM AJANS / OASİS BODRUM D&R / Milta Marina BODRUM BOSS YAZIHANESİ / Kıbrıs Şehitleri Caddesi BODRUM HIZMA HEDİYELİK BODRUM OASİS DANIŞMA BODRUM EKOZA BAUTY CLINIC GÜNDOĞAN GALİPDOST KONACIK BODRUM MUTFAK KONACIK DENİZHAN KONACIK KARATAŞ MOBİLYA TURGUTREİS MİGROS ÖNÜ GAZETE BAYİİ - D.WAY DISCOVERY (D-MARİN) YALIKAVAK ERDEM ECZANESİ - BORA VETERİNER

DAĞITIM NOKTALARI

BELLİ OTELLERİN RESEPSİYONLARINDAN ve LOBİLERİNDEN ÜCRETSİZ OLARAK ALABİLİRSİNİZ...



HABER TURU

BODRUM GENÇLİĞİ ATA’NIN YOLUNDA YÜRÜDÜ

19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen “gençlik yürüyüşü” Bodrum’da halkın da katılımıyla gerçekleşti. Bodrum Milta Marina önünden akşam 20:00’de başlayan gençlik yürüyüşüne Bodrum’daki ilköğretim okullarının bandoları eşlik etti. Bodrum Kaymakamı Abdullah Kalkan, Bodrum Belediye Başkanı Mazlum Ağan, Akdeniz Üniversitesi öğretim üyesi Fahri Işık ve siyasi parti temsilcilerinin de yer aldığı yürüyüşe 2 bin civarında Bodrumlu katıldı. Turistlerin de ilgi gösterdiği yürüyüş, Bodrum İskele Meydanı’ndaki gençlik şöleni ile devam etti. Bodrum Kaymakamı Abdullah Kalkan’ın konuşmasının ardından İstiklal Marşı okundu ve Bodrumlu gençlerin oluşturduğu gruplar katılımcılara müzik ziyafeti verdi. Gecede ilk olarak Grup Yankı sahne alırken gençler bayramın tadını çıkardı.

19 Mayıs Kutlamalarına 85’lik Ayşe Nine Damgasını Vurdu… Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışının 87. yılında Bitez Beldesi’nde yapılan kutlama töreni renkli geçti. Bitez Belediyesi, Gülümser-Mehmet Danacı İlköğretim Okulu, siyasi partiler ve dernek çelenklerinin konulması ile tören başladı. Atamızın huzurunda saygı duruşu, İstiklal Marşı, şiirlerin okunması ve günün önemini belirten konuşmalar yapıldı. Törenlere damgasını vuran 85 yaşındaki Bitezli Ayşe ninenin okuduğu şiir törene katılanları çok duygulandırdı ve dakikalarca alkışlandı. Bitez beldesinde 19 Mayıs 6.Geleneksel Atatürk koşusu gerçekleşti. 230 sporcunun katılımıyla gerçekleşen koşuda Bitez Belediye Başkanı M. Remzi Güngör, meclis üyeleri Can Çelikyürek ve Hasan Hüseyin Eskici de koştu. Bitez sahilinde yapılan Atatürk Koşusu spor

6

BODRUM

B eünt

tesislerinde sona erdi. 5 kategoride yarışan sporcular koşu sonrası yapılan ödül töreni ile ödüllerini aldılar. Bitez Belediye Başkanı M. Remzi GÜNGÖR geleneksel hale gelen koşunun her yıl devam edeceğini, bu yılki koşunun geçen yıllarda olduğu gibi yine dostluk içinde geçtiğini söyledi. Turgutreis’te, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı coşkuyla kutlandı. Turgutreis Atatürk Anıtı’na çelenk konularak ve saygı duruşuyla başlanan kutlamalar, Şevket Sabancı Parkı’nda düzenlenen gösterilerle devam etti. Hayırlı Sabancı Lisesi ve Anadolu Otelcilik Meslek Lisesi öğrencilerinin tango ve step gösterileri izleyicilerin alkışını aldı. Turgutreis Belediyesi Başkan Vekili Turgut Sevim, Jandarma Karakol Komutanı Orhan Şentürk, okul müdürleri, öğretmenler ve öğrencilerin katıldığı kutlamaları yaklaşık 500 kişi



HABER TURU

2 . ULUSLARARASI BODRUM FiLM FESTiVALi 5 - 10

H A Z İ R A N

SEYiRCiYLE BULUŞUYOR

Bodrum'da Filmler Dikenli Telden Guantanamo Yolu Bodrum'dan Geçiyor

B

odrum Belediyesi, Belgesel Sinemacılar Birliği ve Avrasya Sanat Kolektifi'nin ortaklaşa olarak düzenlediği 3. Uluslararası Bodrum Film Festivali, 5-10 Haziran tarihlerinde başlıyor. Ortadoğu, göç ve küreselleşme özel bölümleriyle yenidünya düzenini tarif etmeye çalışan Bodrum Film Festivali, Akdenizli bir festival olarak öncü kimliğini pekiştiriyor. Uluslararası Bodrum Film Festivali Filistin/İsrail eksenli filmlerle Ortadoğu meselelerini, küreselleşmenin etkilerini ve dünya düzenini tümden değiştiren göç kavramını tartışacak fimlerle izleyicisinin karşısında... "Ve Kadın Sinemayı Yarattı" bölümüyle "kadın sineması" kavramını değerlendirecek yeni örnekler sunacak festival ayrıca, sinema sanatının en dinamik yüzü olan sinema kolektiflerini Bodrum'da ağırlayarak belgesel sinemanın sosyal misyonunu tartışarak bu konudaki alternatif üretimleri ve modelleri inceleyecek. Festivalin en ilginç tarafı ise, Türk Sineması'na nev-i şahsına münhasır örnekler veren Reha Erdem'in retrospektif bölümünde tüm filmleriyle yer alması... A Ay, Kaç Para Kaç, Korkuyorum Anne ve en son önemli başarılar kazanan Beş Vakit filmlerinin gösterileceği

8 BODRUM B eünt

festivalde, ayrıca Reha Erdem Sineması üzerine bir açık oturum yapılacak. 5 Haziran Dünya Çevre Günü'nde farklı etkinlikle açılacak festivalin programındaki çevre filmleri, açık alanlardaki yazlık sinemalarda da gösteriliyor. Guantanamo Yolu'ndan Ortadoğu'ya ve Akdeniz'e ulaşacak festival www.bodrumfilm.org adresinde izleyicilerini bekliyor. 24 ülkeden 70 filmin gösterileceği festivalin açılış konserini Ender Sakpınar yönetimindeki 7 Yunan müzisyenle 70 kişilik Eskişehir Senfoni Orkestrası verecek. Barış temalı konserin merkezinde Theo Angelopoulous/Eleni Karaindrau var. Küreselleşme, göç kavramı ve vahşi kapitalizmin "öteki" kavramını bir tek şarkiyatçılıkla anılmaktan nasıl çıkarıp daha evrensel bir boyuta taşıdığını "az ama haklı" olmanın yalnızlığının sadece (çoğunlukta olsa bile) doğuya ait bir kavram olmadığını, bireyin toplum içerisindeki yalnızlığını, kadınların maruz kaldığı muameleyi, çevrenin ve dünyamızın nasıl duyarsızca katledildiğini artık sınırları iyice küçülen bu dünyada çok daha iyi kavrıyoruz. Göçe hazırsanız, Bodrum Film Festivali 5-10 Haziran'da B.B. Nurol Kültür Merkezi, Cinemarin ve Osmanlı Tersanesi’nde...


FİLM FESTİVALİ AÇILIŞ ve KAPANIŞ PROGRAMI 5 Haziran Pazartesi 2006 Dünya Çevre Günü Kutlaması Nurol Kültür Merkezi 15:00 İskele Meydanı Basın Açıklaması ve Dünya Çevre Günü Konuşmaları 17:00 Bofad ve Çomakdag Halk Oyunları Ekibi Gösterileri 17:30 Fotograf Sergisi Ayşegül Sayran Altın, Çiçek, İpek, Kadın 18:00 Bodrum Turu ve Müzisyenler Korteji 18:00 Açılış Konseri Ege'nin Şarkıları 21:00 Bodrum Kalesi Eşkişehir Senfoni Orkestrası Şef; Ender Sakpınar Solist; Iris Mavraki 10 Haziran Cumartesi Küba Gecesi Kumsalda Dia Gösterisi Serpil Yıldız 22:00 Zeyno's cafe-bar Festivalin Ardı Yiğit Uygur 23:00 Kapanış Partisi Küba'dan Müzikler 23:30

12 AY BOYUNCA BODRUM’DA HİZMETİNİZDEYİZ


HABER TURU

3. ULUSLARARASI 24 HAZİRAN - 7 TEMMUZ

SANAT GÜNLERİ

BAŞLIYOR

Bodrum Belediyesi Uluslararası Sanat Günleri’nin üçüncüsü bu yıl, 24 Haziran - 7 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilecek

B

TANIA MARIA

odrum muhteşem bir festivale daha ev sahipliğine hazırlanıyor. Film festivalinin yanı sıra Bodrum Belediyesi tarafından düzenlenen “Uluslararası Sanat Günleri Festivali” de haziranda başlıyor. Leo Organizasyon desteği ile gerçekleştirilecek Sanat Günleri’ne katılan birbirinden değerli sanatçılar Bodrum Kalesi’nde izleyici ile buluşacak. Festivalin açılış gecesinde efsane grup Jetro Tull’ın ardındaki flüt ve ses olarak bilinen Ian Anderson, Akademi Orkestrası ile birlikte

çalacak. Fahir Atakoğlu’ndan vurmalı çalgıların üstadı Billy Cobham’a; ilk kez Türkiye’ye gelen ve 400 yıllık dev ağaçlardan yapılma Odaiko davullarıyla harikalar yaratan Japon Yamato Grubu’ndan Grammy ödüllü Tania Maria’ya kadar birçok sanatçı Bodrumlular’a ziyafet çekecek. Bodrum’u uluslararası kültür ve sanat buluşmalarında önemli bir merkez haline getirmek istediklerini söyleyen Belediye Başkanı Mazlum Ağan, “Çıtayı her yıl biraz daha yükselteceğiz. Bodrumlular’a ve Bodrum’a gelen yerli ve yabancı turistlere

YEŞİM GÖKALP

10 BODRUM B eünt

24- IAN ANDERSON Plays the Orchestral JETHRO TULL Orkestra: Bilkent Gençlik Senfoni. Konuk Solistler: Lucia Micarelli ve Şefika Kutluer 28- BILLY COBHAM-Culture Mix 29-FAHİR ATAKOĞLU TRIO- If

KALESİ BODRUM 30 : SAAT: 21

YAMATO

temmuz

haziran

3. SANAT GÜNLERi PROGRAMI 1- YAMATO Kaminari - Thunder 2- TANIA MARIA GROUP 5- ORKESTRA AKADEMİK BAŞKENT. Solist: Yeşim Gökalp 6- BILLY & TONI STEWENS Music of America (Yer Osmanlı Tersanesi) 7- ALİ POYRAZOĞLU TİYATROSU Ben Eskiden Küçüktüm


Hazırlayan: YİĞİT UYGUR

Bodrum’da

Tiger Woods ismini bilmeyen yok. Bu siyahi oyuncu dünyanın en çok kazanan sporcusu unvanını elinde tutuyor. 80.3 milyon dolarlık servetini ise golf sporuna borçlu. Golf konusu şu anda yarımadamızda da revaçta. Tuzla'ya yapılması planlanan golf sahası akılları karıştırıyor. Peki, bu aralar herkesin diline dolanan golf sporu nasıl ortaya çıktı? Sizin için golfün kısa bir tarihçesini derledik. Golfün günümüzdekine benzeyen haliyle 15. yüzyılda İskoçya'da ortaya çıktı. Yuvarlak taşların kalın sopalar yardımıyla deliklere sokulması şeklinde oynanan oyuna “chole” deniyordu. Ne var ki, halk arasında büyük beğeni toplayan “chole”, II. James yönetimindeki İskoç Parlamentosu tarafından askeri faaliyetleri engellediği gerekçesiyle yasaklandı. 45 yıl yasaklı kalan golf, IV. James ile yeniden hayata döndü. Genç kral oyunu öyle ilgi çekici buldu ki, daha rahat oynayabilmek için kendine bir ekipman hazırlattı ve “ilk golf ekipmanına sahip olan kişi” unvanını kazandı. İlk golf turnuvası 1552'de St. Andrews şehrinde gerçekleştirildi. 1618'de kullanılan ağır toplara alternatif olarak, dışı sert fakat hafif toplarla da oynanmaya başlandı. 1600'lü yıllarda sadece Avrupa'da kendini gösteren golf, 1659'da Amerika'ya giriş yaptı. 1744'te ilk golf kulübü, “The Honourable Company” adıyla Edingburgh'lu golfçüler tarafından kuruldu. İlk yazılı kuralları 1754'te yayınlandı. Uzun yıllar 22 delikle oynanan golf St. Andrews'ta bulunan sahada 4 deliğin eksiltilmesiyle bugünkü, yani 18 delikli halini aldı. 1848'te tüyden yapılanlara göre daha az maliyetli “guttie” toplar ortaya çıktı. 1900 Paris Olimpiyatları ile olimpik kimliğine kavuştu. Bugün Royal Ancient Golf Kulübü ile birlikte, dünya golfünün çizgisini belirleyen Profesyonel Golf Birliği (PGA) 1916'da kuruldu. 20. yüzyılın ortalarında başlı başına bir sektör haline gelen golfün tüm dünyada aynı standartlarla oynanmaya başlaması

GOLF TURiZMi Geçtiğimiz ay Bodrum Bülten’in bodrumajans.com.tr sitesi anket bölümünde yönelttiğimiz “Bodrum’da golf turizmine nasıl bakıyorsunuz?” sorusuna %62.3’lük kesim “OLUMSUZ” bakarken, %37.7’lik kesim “OLUMLU” yaklaşıyor.

Bodrum’da golf turizmine nasıl bakıyorsunuz? 1- Sulak alanlarını kurutacak, yöredeki canlı yaşama zarar verecektir.

% 62.3

2- Golf turizmi Bodrum’a katkı sağlayacaktır.

% 37.7


Doğanın dengesi bozulmadan www.bodrumajans.com.tr sitemizde her ay farklı konularda değişik soruların yer aldığı anketin geçtiğimiz ayki sorusu, “Bodrum’da GOLF TURİZMİ’ne nasıl bakıyorsunuz?” oldu. Katılımcıların %62.3’ü “Doğa adına olumsuz sonuçlar doğuracağını” belirtirken %37.7’si “Olumlu olur” görüşünde birleşiyor. Biz de her zaman olduğu gibi, konuyla ilgili farklı kişi ve kuruluşların düşüncelerini sayfalarımıza taşıdık. Konuyu daha bilinçli değerlendirebilmemiz için bir de dosya hazırladık.

Türkiye'ye yeni bir turizm modeli olarak sunulan “golf turizmi” ilk bakışta gerçekten de çok karlı bir yatırım. Türkiye "100 golf sahası" projesi ile 1 yatıracak, karşılığında 5 alacak. Ancak, 3 tarafı denizlerle çevrili bir ülkede yaşamamıza rağmen, ülkemiz kurak. Var olan suyu da, yeterli baraj ve ekonomik güce sahip olmadığımız için kullanamıyoruz. Kaldı ki, sadece Türkiye olarak bakmamakta da fayda var. Dünya su rezervlerini hoyratça kullanan golf turizmi ya da genellersek, golf sporu; dünyada susuzluktan kıvranan bölgelere de tam bir haksızlık niteliğinde. Türkiye'de çevreciler golf sahalarının doğal ortamı tahrip edeceğini ve Türk turizmi için bu kadar golf sahasına gerek olmadığını iddia ediyorlar ve golf alanlarının daha sonra yapılaşmaya açılarak doğal hayatın yok edilmesine yol açacağından endişeliler. Geçen yıl kamuoyunun gündemine oturan ve daha yeni davası sonuçlanan Antalya Sorgun ormanına yapılacak golf sahası işletmesinin yarattığı tartışmalar sürerken İzmir-Alanya arasında 86 golf sahası daha yapılacağı haberi çevreciler tarafından kızgınlıkla karşılandı.

Türkiye Golf Federasyonu Başkanı Ahmet Ağaoğlu, geçtiğimiz günlerde basına bir açıklama yaparak Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın iki ay içinde İzmir ile Alanya arasında 40; 2007'de ise 46 olmak üzere toplam 86 golf sahası tahsisi yapacağını belirterek, 4-5 yıl içinde var olanlarla birlikte Türkiye'de 100 golf sahasının olacağını belirtti. Ağaoğlu, halen 50 bin turist çeken golf sahalarının 100 golf sahası ile birlikte 1.5 milyon turisti ülkeye çekeceğini iddia etti. Gündemdeki tartışmaların Bodrum'u da yakından ilgilendiriyor olmasını göz önüne alarak yaptığımız araştırmalarda golf turizminin olumlu ve olumsuz yönleriyle karşılaştık. Sayılarla ifade edildiğinde golf turizmi Türkiye'ye büyük bir döviz girdisi sağlama potansiyeline sahip. Öte yandan yine sayılar, golf turizminin dünyanın felaketlerinden bir tanesi olduğunu gösteriyor. Öncelikle golfun turizme olan katkılarını sayılarla ifade eden Türkiye Golf Federasyonu'nun broşür ve web sitesinde yer alan bilgilerini sizlere aktarmak istedik. Aşağıda, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile Türkiye Golf Federasyonu'nun birlikte

NE DEDiLER? Mahmut S. KOCADON Bodrum Ticaret Odası Başkanı

Golf turizmine karşı olanlar Türkiye’yi ucuz turizme davet etmek istiyorlar galiba... Açılsın, açılsın tabii. Niye? Çok su gidiyormuş. Bir yerlerden arıtma suyu bağlarsınız sularsınız. Ben kendi otelimi arıtma ile suluyorum. Bodrum'daki oteller hepsi arıtma ile sulanıyor. Metrekare başına toprağın su ihtiyacı konusunda ayrıntılı bilgim yok. Bu işin akdemik boyutu ama ben şunu biliyorum; bir metrekare toprağa 14 litre su dökerseniz o suyu alır ve dağıtır. Yok eder, bu fosseptikte de böyledir. Mesela orada Bargilya diye bir site açılacak. Bodrum çıkışında, Güvercinlik sapağında, sadece oranın arıtmasını oraya yönlendirsek rahat rahat sulama ihtiyacını karşılarız. Sulama yaparken biz hep temiz su diye düşünüyoruz; niye kanalizasyon diye düşünmüyoruz. Bodrum yaşayan bir örnek, bütün siteler oteller hepsi arıtma ile sulanıyor. Büyük bir çoğunluğu %80 - %85'i böyle sulanıyor. Kaç beldede kanalizasyon var? Bodrum da, Bitez de, geri kalanlar da arıtma tesislerinde dönüştürdükleri suyu kullanıyor. Aktur bunun en güzel örneğidir. Ortakent'teki benim kendi otelim örnektir. Orada da aynı şey yapılabilir. Tuzla'da 2000 küsur konutluk Bargilya sitesi var. Onlar bu suyu atacak yer arıyorlar. Ben sulak alan olarak kabul etmiyorum. Yani yapılabilir, abartılıyor gibi geliyor. Golf turizmine karşı olanlar Türkiye'yi ucuz turizme devam etmek istiyorlar gibi geliyor. Golf olmasa mass turizmi yapalım di-yorlar, biz mass istemiyoruz ki. Biz klas turizm istiyoruz. Bunun örneği de golftür, kruvaziyerdir ya da kültür turizmidir. Neye karşı çıkıyorlar ki? Yapılıyor ki, sonuçta gelen kişiler para harcamaya geliyor. Golf de paralı turizmin bir modelidir, göstergesidir. Sorun su ise dünyanın her tarafında su problemi var

12

BODRUM

B eünt

ama tatlı su içme suyu problemi var. Yukarıdan sulamada bir kısmı buharlaşma ile su kaybı olur ancak toprak altı sulama yapılabilinir.

Macit GÜNDOĞDU İl Genel Meclisi Üyesi AKP Bodrum İlçe Teşkilatı Başkanı

Golf turizmi için, geniş alanlar gerekiyor. Bu alanlar Bodrum'da var mı önce ona bakmak lazım. Golf sahasını yerine göre düşünmek lazım. Belediye Başkanları, Belediye Meclis üyeleri karar verecekler, hangi belediyeye yapılacak, hangisi istiyor ben bilmiyorum. Kaldı ki, bizim golf sahası orada olsun veya olmasın deme şansımız yok, biz sadece dışarıdan tavsiye eder nitelikte bir şey yapabiliriz. Benim belediyelerin kendi içlerindeki kararları konusunda konuşmam haksızlık olur. Ancak, golf turizmi için, geniş alanlar gerekiyor. Bu alanlar Bodrum'da var mı önce ona bakmak lazım. Golf sahasını yerine göre düşünmek lazım. Mesela Antalya Belek, kilometrelerce araziler, böyle bir yerde gerekli, yapılır ama dediğiniz yerde (Sayın Macit Gündoğdu'ya Gölköy'deki hurmalığın bulunduğu sulak alanı sorduğumuz için bu alan kapsamında cevap veriyor) Gölköy'de yapacağım dersen herhalde olmaz, zaten dediğiniz gibi orayı çimlendirebilmek zaten bir iş…Dediğiniz yer çok yakınımda benim. Tuzluk bir arazi orası, çim yetiştirebilmek için bir dünya toprak getirmek lazım. Dediğiniz gibi doğanın dengesini bozmamak da lazım. Artı çok büyük masraf yapmak gerek. Kolay iş değil, bence oraya yapılamaz. Zengin turist getirdiği de söyleniyor ama bunu ilgili kurumlardan araştırmak lazım.


ülkeye golf gibi temiz bir turizm modeli yerleşse yürüttükleri "Türk Turizminde Yeni İvme" projesi kapsamında 31 Mayıs 2004 günü İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı Topkapı salonunda gerçekleşen "Türkiye Golf Konferansı"nın broşüründe ve kurumun web sitesinde yer alan bilgileri sunuyoruz;

Her yıl 2.5 milyar ek gelir Sürekli sayısal olarak büyüyüp değişen gezgin profili ile turizmden; en çok kazancı, yabancıların ilgisini çekecek projeler üreten ülkeler alıyor. Sadece deniz-kum-güneş; sadece tarih, sadece doğa, sadece hizmet yalnız başına yeterli değil, bu özelliklerin tümü ile desteklenen özel turizm-spor bileşimleri giderek öne çıkıyor. 1990 sonrası tüm dünyada global turizme oranla her yıl yaklaşık 3 kat fazla büyüyen golf turizminin dünya çapındaki mali boyutu 2003 yılında 65 milyar dolara ulaştı. Anadolu, turizm için gerekli tüm özelliklerine ek olarak golf turizmi için en uygun iklim kuşağında ve "Turkish Golf Riviera" olarak anılan Akdeniz bölgesindeki 6 golf sahası yerli ve yabancı binlerce golfçüye hizmet veriyor. 100 golf sahası ile golf turizminin sağlayacağı doğrudan gelir 1 milyar doları

geçecek. Diğer sektörler üzerindeki çarpan etkisiyle golfün Türkiye'ye vaadi ise yılda 2.5 milyar dolar. 100 golf sahasının gerektirdiği toplam yatırım yalnızca 450 milyon dolar. Üstelik bunu sağlamaya hazır yerli ve yabancı turizm yatırımcılarının sayısı şimdiden 150'yi geçiyor. Büyük ve zengin bir aktif sporcu kitlesinin yanı sıra her ülkede geniş izleyiciye sahip golfte uzmanlaşmış özel televizyon kanalları, radyolar ve dergiler, turnuvalar sırasında ev sahibi ülkenin tanıtımını özellikle turizm hedef kitlesinin kaymak tabakasına en etkili biçimde yapar. Bu olanağı Türkiye büyük saha yetersizliklerine karşın ancak son üç yılda kullanmaya başladı. Olanaklarımız genişletildiği, projelerimiz desteklendiği takdirde; Türkiye Golf Federasyonu olarak, ülke sporuna ve kalkınmasına daha da fazla katkıda bulunmak heves, arzu ve azmindeyiz.

Golfçü sıradan turist gibi değil Ülkemizde ilk golf kulübü 1895'te, İspanya'dakinden 4, Portekiz'dekinden 5 yıl sonra kurulmuş olmasına karşın; Türkiye'de

İsmail ALTINDAĞ Yalı Belediye Başkanı

Ben kendi adıma ve beldem adına golf turizmine olumlu bakıyorum. İnsanların bizim hakkımızda, bizim adımıza karar vermemelerini rica ediyorum. Belediyemiz sınırları içersinde bu tip bir destinasyona ihtiyaç vardır. Sadece Yalı Belediyesi olarak değil, tüm yarımadanın bu tip bir destinasyona ihtiyacı var diye düşünüyorum. Ancak Turizm Bakanlığı'ndan çıkacak bir karardır bu. Henüz bir karar çıkmadı ya da elimize ulaşmadı. Ben kendi adıma ve beldem adına golf turizmine olumlu bakıyorum. Benim belediyemin sınırları içinde kalan alanlar, tehlike altında, yapılaşmaya çok açık ve korkumuz, yeni tahsislerin açılması. Halbuki bizim beldemiz doğallığını bugüne kadar koruyabilmiş bir iki belediyeden biri. Bu tip bir destinasyon yaratırsak, yapılaşmayı da engellemiş oluruz. Sulak alanları ya da yeraltı sularını kurutacağı söyleniyor. Bu yatırımcının sorunu, zaten yarımadada su yok. Arıtmasını kuracak, deniz suyunu mu arıtacak, fosseptiğini bilmiyorum ama bir şekilde tesisini kuruyorsa doğaya da saygılı olarak, su sorununu da kendisi çözecek. Biz her türlü düşünceye saygılıyız. Karşı olanların korkularını da anlıyorum ama ben geleceği düşünüyorum. Sadece Yalı'yı değil, Bodrum'u ve yarımadayı da düşünüyorum ve insanların bizim hakkımızda, bizim adımıza karar vermemelerini rica ediyorum. Yalı Beldesi için golf turizmi olumlu bir turizm modelidir, kişilerin bu konuda daha yapıcı olmalarını diliyorum

1986 yılına dek yalnızca bir tek golf sahası vardı. 2004 yılında bu sayı ancak 9'a çıkabildi. Golf turizmi gelirimiz 2003'te sadece 20 milyon dolar; yani, toplam turizm gelirimizin yalnızca binde 2'si oldu. Oysa golfçü, sıradan turistin geldiği mevsimde değil, onların hiç uğramadığı dönemde geliyor. Golf tesislerinin yanı sıra konaklama ve ikram tesislerindeki faaliyet süresini, istihdamı ve geliri doğrudan; ekonominin inşaattan ticaret ve bankacılığa kadar birçok sektöründe ise dolaylı yükseltiyor. Golfçüler arasında, beğendikleri yerlerde, golf sahalarına erişebilecekleri yörelerde kendilerine "tatil evleri" veya "devre tatiller" alma eğilimleri yüksek. İspanya ve Portekiz bunun en yakın örnekleri. Golf sahalarının çevrelerindeki bu tür yatırımlar, benzerlerinden iki kat daha yüksek değer buluyor.

Muğla’ya ilk etapta 6 golf sahası Muğla ve ilçelerinde uluslararası nitelikteki golf ve konaklama tesislerinin yapımına izin

Emekli Bahçıvan Mehmet

Bodrum’un 1 günlük su ihtiyacını biz bir golf sahasına gömüyoruz. Arazilerde aşırı yapılaşmayı önlemek için plancılar belediyelere golf sahasını öneriyorlar. Bizim tabii gözlerimiz fal taşı gibi açıldı. Bir golf sahası ortalama 70 hektar alana yapılıyor. Peki suyu nerden bulacaksınız. Plancı "İşletmeci nereden bulursa bulur" diyor. Biz şaşırdık, ben o an bir hesap yapamadım ama arazi 70 hektar, bu 700 bin m2 demek. 1 metrekare çim alan İstanbul ikliminde yaz aylarında 7 litre su tüketir. Bu yaklaşık 5 milyon litre su demek. Yani günlük 200 litre kişi başı su tüketimi üzerinden hesaplarsak, 25 bin kişinin su ihtiyacıdır. Bodrum'un 1 günlük su ihtiyacını biz bir golf sahasına gömüyoruz. Yatırımcı golf sahasını hizmete soktuğunda ne yapacak, artezyen açacak, önce 200 metreye inecek sonra 400 metreye inecek. Zaten olmayan sulu tarım faaliyeti başlamadan bitecek. Yeni yeni sulu tarım başlamışken yarımadada, yine zeytin ve incire dönecekler. Nedir bu golf turizminin mantığı ben anlamadım. Arıtılmış su kullanımı ne kadar geçerli olur bilmiyorum, o da deniz suyunu arıtmak kadar maliyetli. Toprakta sodyum oranı artıyor ve çim kaybedilebiliyor. Benim haberim olmadan arıtılmış suyla sulamışlar Marmara Oteli’ni, çim kurumuş, hemen Ege Üniversitesi'ne analize gönderdik. Deterjan oranı yüksek çıktı. Golfçuların elinde bazı rakamlar var, 2.5 milyar dolar getirisi olacak deniyor 100 golf sahası yapıldığında. Ama bu yöreyle ilişkisi açısından vahşi bir turizm, buna bir yerde dur demek lazım. Hep deniyor 5 yıldızlı otel; her şey dahil sistemiyle işleyen kitle

BODRUM

B eünt

13


veren rapor geçen ay Muğla İl Genel Meclisi'nde kabul edildi. Buna göre Muğla merkeze bağlı Ardıçovası, Fethiye, Marmaris, Ula ve Bodrum ilçelerindeki 6 noktada golf ve konaklama tesisi yapımı onaylanmış oldu. Muğla'nın Ula ilçesinde 2, Ardıçovası, Fethiye, Marmaris ve Bodrum ilçelerinde Bakanlık tarafından tahsis edilen alanlarda birer adet golf sahası yapılacak. Muğla İl Kültür ve Turizm Müdürü Erdem Uyanık, ulusal basına yaptığı açıklamada önümüzdeki 3 - 4 yıl içinde Muğla'ya 10'a yakın uluslararası standartlarda golf tesisinin yapılacağının haberini verdi. Yaptığımız görüşmede Uyanık şu ifadelere değindi: "İlk etapta 26 noktadan yola çıktık. Bu alanların toprak ve iklim yapısı bakımından bilirkişilerce araştırmalar yapıldı. Biz uluslararası normlarda golf sahaları ve tesisleri olması için kararlar aldık. 65 hektarın altında golf sahası oluşturamazsınız. Muğla ve ilçelerinde belirlediğimiz 6 noktadan önceliği Muğla merkeze bağlı Şenyayla köyü Ardıçovası mevkiindeki noktaya verdik. Bunun nedeni turizmi kıyı kesiminden iç kesimlere doğru çekmek. Biz Muğla'daki var olan potansiyeli harekete geçirdik". Öte yandan Erdem Uyanık, golf sahasının Bodrum'un neresine yapılacağı konusunda da bilgi veremeyeceğini belirtti ve Bodrum'u sadece yarımada olarak değerlendirmemek gerektiğini vurguladı.

Nesli tükenmekte olan bir sürü tür yok olacak Yukarıda,

yazımızın

başında

yaptığımız

araştırmalarda golf turizminin olumsuz yönleriyle de karşılaştığımızı anlatmıştık. Bu olumsuzlukları sayılarla ifade edecek olursak karşımıza karamsar bir tablo çıkıyor. Şöyle ki; golf sahalarını sulamak için sahip olduğumuz su rezervlerini tehlikeye düşürecek bazı kararlar alınıyor Türkiye'de… Böyle bir durumda doğayı bekleyen tehlike, kuraklaşma ve endemik türlerle birlikte nesli tükenmekte olan birçok türün yer yüzünden silinecek olması. Küçük bir örnek; sıcak iklimlerde bir golf sahasının sulanması için yıl ortalaması olarak haftada 140 lt/m2 civarında su gerekli. Bu, 2 milyon 100 bin genç fidanın haftalık su ihtiyacına eşit. 1992 yılında Rio Konferansı'nda birçok dünya devleti tarafından deklare edilen "Biyoçeşitlilik Sözleşmesi"ni 1996 yılında meclis kararı ile imzalayan Türkiye, bu sözleşmeye taraf ülke-lerden biri. BM verilerine göre dünyada 1,5 milyar insan içecek ve elini yüzünü yıkayacak sudan yoksun. Oysa golf sahaları için bir günde tüketilen 660.000 tonu aşkın su, 4.7 milyar insanın günlük su gereksinimini karşılıyor. Dünyada kullanılabilir su rezervi yılda 53 bin kilometreküp olarak gösteriliyor. Türkiye'de kullanılabilir su kaynağı ise yılda 200,7 kilometreküp. Bu, kişi başına yılda yaklaşık 3 bin metreküp su demek. Bu rakam ABD'de 16 bin metreküp, Güney Amerika'da 36 bin metreküp; yani bu, ülke olarak su fakiri olduğumuz anlamına geliyor. Erdem Uyanık'ın açıklamamasına karşın potansiyel alanlardan biri olan Tuzla

NE DEDiLER? turizmi bir şey vermiyor, çeşitli alternatifler aranıyor, gemi yanaşma iskelesi deniyor ama golfün vahşi bir turizm modeli olduğunu turizmciye anlatmak lazım. Bölge planlama diye bir kavram var. Bölge planlamanın temel prensiplerinden bir tanesi, herhangi bir bölgede üretilen artı gelirin aynı bölgeye başka sektörlerle geri dönüştürülerek, bölgenin kalkınmasını amaçlamaktır. Bu tür vahşi turizmin yıllar içinde neyi getirip, neyi götürdüğü zaten gözlerimizin önünde. Öte yandan bir bölgedeki sosyal yaşamı da korumak lazım. Ben yaklaşık 40 yıldır Bodrum'dayım. Bir şeyler kazanalım derken, sosyokültürel değerlerin nasıl kaybedildiğini örnekleriyle gördüm. Gerek belediyeler, gerekse kurullar, plancılar ve mimarlar turizmi bir mutlak olarak görmekten ne zaman vazgeçecekler çok merak ediyorum.

H. İbrahim KAYNAR Göl-Türkbükü Belediye Başkanı

14

Burada bir golf sahası, çok büyük bir hareket getirecektir. Hatta tüm Bodrum'a da katkısı olacaktır. Buradan Milas'a etkileri olacaktır. Bu artık belli, BODRUM

B eünt

bunu tartışmanın anlamı yok. Biz Göl-Türkbükü'ne golf sahası yapacağız, her türlü işlemleri bitti. Golf sahası olarak bir alan ayırdık beldemizde. Hurmalığın arkasındaki tepedeki 730 dönüm arazide yapılacak. Su konusunda problem yaşanmayacak mı diye soruyorlar ama bu artık yatırımcının sorunu, bunu firma çözecek, arıtma yapar ya da bir yerden su getirir. Bu ufak bir yatırım değil ki. Golfün olduğu yerde malum su sorunu mutlaka olacaktır ama su sorununu çözecekler. Turizme katkısı olup olmayacağı tartışılıyor; olacaktır, kesindir. Bölgeler arasında bir yer turizme açılmıştır, güzel bir bölgedir, çok turist geliyordur ama 10 tane golf sahası vardır herkes payını alır. Bugün Bodrum'da bir golf sahası yapılırsa, Bodrum bence bir kat daha değerlenir. Her yapılan yatırımın bir katma değeri vardır ama yüzdelerini, oranını bilemeyiz. Şimdi onu nasıl orantılayacağız? Bu golf sahası olduğu zaman, golf otelleri olacak, golf evleri olacak. Golf turizmine gelen insanlar paralı insanlar, onlar buraya geldiğinde yeni yatırımlar söz konusu olacaktır. Burada bir golf sahası, çok büyük bir hareket getirecektir. Hatta tüm Bodrum'a da katkısı olacaktır. Buradan Milas'a etkileri olacaktır. Bu artık belli, bunu tartışmanın anlamı yok. Tabii 10 tane yaparsan bu bölünecektir. Bodrum zaten belli ama mutlaka az da olsa, çok da olsa turizme etkisi çok olacaktır. Çevrecilerin, bu memlekete


üzerinden düşünecek olursak; endemik türlerin yok olması, Ege denizinde birçok balık türünün bu alanda kuluçkalayamayacak olması, göçmen kuşların burada konaklayamayacağı ve daha uzaktaki bir sulak alana giderken yolda telef olacağı veya o daha uzakta dediğimiz alanın iklim olarak daha sıcak ve o kuş türünün yavrulama ve yaşama kriterlerine uymadığı için yok olacağı anlamına geliyor.

Su neden bu kadar vazgeçilmez bir unsur? Peki, neden golf sahaları için su bu kadar vazgeçilmez bir unsur? Golf sahalarında çimler topun yuvarlanması için kısa kesilir, bu yüzden çimler sürekli kesilmekten dolayı fotosentez yapamaz ve kısa sürede çimen olma özelliğini yitirir. Bu nedenle çimenlerin köklerini su, gübre, ilaç ve hormonla beslemek gerekir. Bodrum iklimine sahip bir iklimde bir golf sahasının sulanması için yılda ortalama haftalık bazda 140 lt/m2 civarında su gerekli. Yani günde 20 lt/m2 su, 18 delikli bir saha için yılda 1.6 - 2 mil-yon ton su anlamına gelir. Bir de bu golf sahasının rutin gübrelenmesi gerekiyor. Bu suni gübre ile oluyor. Metrekareye yılda 2 kg gübre atıldığında saha genelinde yılda toplam 600 ton suni gübre anlamına gelir. Bu miktar ülke tarımında ortalama gübre kullanımının 6 katına eşit. Bu gübreler ve ilaçlar yalnızca üzerlerinde dolaşan canlıları yok etmiyor, yağmurlarla yeraltı sularına karışarak, denizlere akarak sualtı kaynaklarımızı, denizlerimizi de kirletiyor. Sonuç olarak, golf turizmi Türkiye'yi kalkındıracak unsurlardan bir tanesi. Zengin turist gelecek, kış sezonunda yatırımcının yüzü gülecek. Peki, 20 yıl sonra, 50 yıl sonra ne olacak, sıra neye gelecek? Kısa vadeli çözümler artık bir kenara bırakılmalı, gelecek nesillere yaşayabilecekleri bir dünya bırakmalıyız. Şu an için, "Keşke yanılıyor olsak da, doğanın dengesi bozulmadan ülkeye golf gibi temiz bir


GEÇiYORDUM UĞRADIM

İki yüz elli yaşındaki "harika çocuğun" ölümü…

Ç

oğumuz giderek daha az okuyoruz. Okumaktan çok izlemeyi yeğliyoruz. Hızla küreselleşmemize karşın, popüler sanatın dışında kalan, sanat ve kültür hala küçük bir azınlığın ilgi alanında yaşıyor. Tüm yoz inançlar ve değer yargıları tekrar soframıza getirildi. Yüzyıllardır düşlenen birliktelik ve kardeşliğin oluşması için, büyük acı ve deneyimler ile hazırlanmış olan, yapıtlar ve toplumsal örnekler, günümüzde görmezlikten gelinmektedir. Hepimiz düşman kamplara bölünüp, birbirimizin beynini, hatta çoğu zaman vücudunu yok etmeye çalışmaktayız.

BOLAR İREN Yüzyıllardır düşlenen birliktelik ve kardeşliğin oluşması için, büyük acı ve deneyimler ile hazırlanmış olan, yapıtlar ve toplumsal örnekler, günümüzde görmezlikten gelinmektedir. Hepimiz düşman kamplara bölünüp, birbirimizin beynini, hatta çoğu zaman vücudunu yok etmeye çalışmaktayız.

İlginç olan, işte tüm bu olumsuz koşullarda bile Mozart'ın müziğinin dünyada en çok dinlenen yapıtlar arasında olmasıdır. Mozart yalnız, kendisine esirgemeden bağışlanan inanılmaz müzik yeteneği ile bir "harika çocuk" değil, çağını yaşamış, içinde bulunduğu toplumdan etkilenmiş ve onu etkilemiş bir dahidir de. O hala yapıtları ile sevgiyi ve mutluluğun sevincini sunabilmektedir. İki yüz elli yıl önce yaşama bir harika çocuk olarak başlayan Wolfgang Amadeus Mozart, otuz beş yıl gibi kısa bir süre sonra, "Ölüm yaşamımızın gerçek amacı olduğuna göre, birkaç yıldır insanın bu hakiki ve en iyi arkadaşı ile tanışıklık içindeyim" diyerek, bir opera librettosunun final bölümünü besteler gibi yaşamdan ayrıldı.

Onun para pul işleri ile hiç arası olmadı. Eşi Constanze de aynı tondan çalınca ailenin hiç bitmeyen ekonomik sorunları, ölümünden üç yıl önce, dayanılmaz boyutlara ulaştı. Düşünün ki, son dokuz yılda tam altı kez ev değiştirmek zorunda kalmıştı. Borçlanmaktan başka şansı kalmayınca, bir tüccar ve kendisi gibi Mason Locası üyesi olan Michael Puchberger'e mektup yazdı: "Bir iki yıl sonra faizi ile birlikte ödenmek üzere, iki bin guldene acil gereksinimin var. Eğer bu kadar parayı verecek durumda değilseniz, hiç olmazsa yarın için bana 200 gulden yollayın... Mektubumu size bağlılığımın belgesi olarak kabul ediniz ve yaşam boyu dostum ve kardeşim olarak kalınız. Ben mezara kadar sizin dostunuz ve kardeşiniz kalacağım." O gün Puchberger kardeş istediği 200 gulden'i ona yolladı, ama uzun vadeli ricasını duymazlıktan geldi. Zaten, parayı isteme şeklinden üstadın hesap kitap konusunda ne denli ciddi olduğu belli. Doğal olarak bunu Puchberger de biliyordu ve olasıdır ki bu nedenle toplu borç isteğini yerine getirmedi. Kim suçlayabilir ki? Puchberger'in bu şekilde gıdım gıdım yardımı Mozart yatağa düşünceye kadar devam etti. Bu paraların geri ödenip ödenmediğini kimse bilmiyor.

16

Aslında Mozart'ın, Viyana'da soylulardan ve burjuvalardan bir hayli tanıdığı olmasına karşın, borç konusunda Puchberger ve bir iki kişi dışında kimseyle ilişki kurmamıştı. Bu bir iki

BODRUM

B eünt

kişiden bir diğeri de yine locadan Franz Hofdemer'dir. Ona yazdığı ve "gelecek ayın 20'sine kadar 100 gulden" borç isteyen mektup hala arşivlerde saklanmakta. Altı yaşından beri her yıl onlarca besteye imzasını atan "harika çocuk", artık yorgundu. 1790 yılı boyunca ancak yedi yapıtını tamamlayabildi. Yıllardır gerginliklerle dövüşen Mozart'ın hem ruh sağlığı hem mali durumu günden güne bozulmaktaydı. Ve 1791, Amedeus'un son yaşam yılı. Bu yılın başında, otuz beş yaşındaki "harika çocuk" henüz hasta değildi, ama çok yorgundu. Her zamanki gibi parasızdı. Yarınına güvenememek, ne olacağını bilmemek onu iyice zorlamasına rağmen, Mozart bu yıl bestelediği diğer büyük yapıtların yanında, olağanüstü ezoterik bir opera olan "Sihirli Flüt"ü tamamladı.

Sağlığı giderek bozulan Mozart, 20 Kasım'da artık yatağa düştü. Hastalık hızla ilerledi ve on beş gün içinde yaşamından ümit kesildi. Baldızı Sophie, ölmekte olan bu adam için bir rahip istedi, ancak bu isteği kilise kabul etmedi. "Harika Çocuk" 5 Aralık 1791'de gece saat 00:55'te öldü. Ölümünden sonra cesedin şişmesinden ötürü, zehirlenerek öldürüldüğü konusunda savlar ortaya atıldı. Şüpheliler mi? Kimler yoktur ki? Saray besteci Salieri, ders verdiği karısını kıskanan yüksek devlet görevlisi Franz Hofdemer, masonlar, Yahudiler vs. vs... Ancak bunların hiçbiri varsayımdan öteye gitmedi. Doktoruna göre ölüm nedeni aşırı yorgunluk, soğuk algınlığı ve fazla alkolün neden olduğu böbrek iltihaplanmasıdır. Kimine göre parasızlık yüzünden, kimine göre ise mason kardeşi Baron van Swieten'in önerisi ile, karısı Constanze'nin -yoksullar için yapılan türden olmasa da- üçüncü sınıf bir cenaze törenini yaptırması, yasal olarak öldüğü gün defnedilmesi zorunlu iken ancak ertesi gün öğlenden sonra defnedilebilmesi, Viyana'nın varoşlarındaki, küçücük St. Stephans Katedralindeki törene yalnız birkaç arkadaşının gelmesi, kiliseden bir hayli uzaktaki St. Marx Mezarlığına ise papaz ve eşi dahil hiç kimsenin gelmemesi, toplu bir mezarlığa alel acele gömülmesi, mezarının başına bir haç bile konulmaması, tam nerede gömülü olduğunu hala kimsenin bilmemesi, Mozart'ın yaşamının, inanılması güç, dramatik noktasıdır. Cenaze günü Viyana'da fırtınaların koptuğu, yağmur yağdığı, şimşeklerin çaktığı sürekli anlatılır. Oysa hala arşivlerde var olan o günkü Viyana meteoroloji bülteni "puslu ama yumuşak" bir hava olduğunu, "sıcaklığın +2 ile 3C° civarında, rüzgârın doğudan hafif estiğini" belirtmektedir. O günlerde Viyana'da kolera salgınının baş göstermesini, bu nedenle cenaze törenlerinin polis tarafından kısıtlanmasını,



YENiLER

YENiLiKLER

TÜRKİYE PLAJLARINDA İLK…

YENiLENENLER

ARZU OPTİK BODRUM ŞUBESİNİ AÇTI

B

odrumluların bildiği, güvendiği adreslerden biri olan, gözlerinize profesyonel bir bakış sunan ARZU OPTİK yeni şubesini geçtiğimiz günlerde hizmete açtı. Cevat Şakir Caddesi üzerinde yer alan mağazada yine ünlü markaların güneş gözlüklerinin geniş bir koleksiyonu (Gucci, Versace, Armoni, Cartier, Ray-ban, Persol, Vogue ve Chiristian Dior çeşitleriyle) yer alıyor. Reçeteli talepleri de her zamanki gibi karşılayacak olan Arzu Optik, zaman zaman ilgi çekici kampanyalarla Bodrumlulara değişik seçenekler sunmayı planlıyor. Arzu optik Turgutreis'ten sonra Bodrum'da. Cevat Şakir Caddesi 22 numarada. Telefon: 0252 316 33 37

B

itez Belediyesi’nden deniz kazalarına son vermek için bariyer sistemli şamandıra... Bitez Belediyesi sezon hazırlıklarını sürdürüyor. 1180 metre uzunluğundaki mavi bayraklı Bitez plajına Türkiye’de ilk kez uygulanan bariyer sistemli şamandıralar takıldı. Yüzme hattının belirlenmesi ve plajı kullanan vatandaşların güvenliğinin sağlanması için yapılan çalışma 2 hafta sürdü. Su sporları bölgesinin tespitini de sağlayan ve Türkiye’de ilk kez uygulanan bariyer sistemi Bitez plajında oldukça belirgin hatlarıyla dikkat çekiyor. Yarımadada kullanılan mantar sisteminin aksine büyük ve belirgin olarak dizayn edilen bariyer sistemi sayesinde deniz araçları yüzme hattına giremeyecek. 6 bin YTL’ye mal olan sistem ile deniz kazalarının önüne geçilmesi planlanıyor.

STEP COLLECTION AÇILDI

T

ürkiyenin tanınmış zincir mağazalarına ve kendine özgü ürün isteyenlere tasarladığı, butik ürünlerle hizmet veren Step Collection, Oasis Alışveriş ve Kültür Merkezi’nde açıldı. Bayileri içinde senede 2 kez yenilendiği sonbahar/kış ve ilkbahar/yaz dönemi koleksiyonlarında, dönemin moda çizgilerini ve renklerini kullanarak titizlikle hazırladığı ürünlerini satışa sunuyor.

OPTİK STUDIO OASİS’'TE

B

KARADENİZ LEZZET SOFRASI OASİS’TE

B

odrum'da artık her yörenin yemeğini kendi erbabından bulur oldu. Bunun son örneği de bugün açılan Karadeniz Lezzet Sofrası. Mamullerinin tamamı, Karadeniz'den getiriliyor. Konacık FİA unlu mamullerin Bodrum'da ki ikinci yerlerinde Bodrum yaşayanına ve ziyaretçilerine Karadeniz kültürünün en önemli unsuru olan yemeklerini tattırmaktan haz duyuyorlar. Gerek dekorasyonu gerekse lezzetiyle sizlerle buluşan olan Karadeniz Lezzet Sofrası Oasis'te hizmet vermekte.

18

BODRUM

B eünt

irbirinden ünlü ve şık markalarının satıldığı Optik Studio, geçtiğimiz ay hizmete girdi. Modern dizaynıyla dikkat çeken mağaza, Türkiye'deki 8. şubesiyle, Oasis'te hizmet vermeye başladı. Güneş gözlüğünde dünya markalarının yanı sıra, numaralı gözlük çeşitleri, renkli ve numaralı kontak lensler de mağazada mevcut.



BİR ZAMANLAR

Acaba “Divan Edebiyatı”nı anımsayan var mı?

“O gülendam bir al şale bürünsün, yürüsün Ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün, yürüsün” Enderunlu Vasıf

Ş

ikişer çekilerek yerini boş bırakacaktı. Merak ederim, şimdilerde acaba kaç kişi divan şiiri okuyup bundan zevk almaktadır? Ve, kaç kişi hâlâ divan şiiri kalıpları içinde bir şeyler yazmaya çalışmaktadır?

iir denen güzelliğin, ruhumuzda ilk fırtınalarının esip savrulmaya ve o yüce Bizler, bir nebze de olsa lisenin son iki sınıfında duyguyu tüm haşmetiyle yaşamaya BÜLENT AKKURT Divan Edebiyatı okumuş bir nesil olarak başlamış olduğumuz yıllarda; edebiyat kendimizi mutlu saymalıyız. Tabii, pek kolay hocalarımızın sık sık yineledikleri bir Divan şiirinin en önemli olmamışsa da, anlayabildiğimiz kadarıyla bu söz, aradan geçen altmış-altmış beş yıla, hattâ şiirden zevk aldığımızı da rahatça söyleyebiliriz. özelliği ve onu bize belki daha uzun yıllara rağmen hâlâ Her ne kadar hocalarımız bize "Şiirin eskisi, sevdiren de hafızamızdaki yerini tüm canlılığı ile yenisi olmaz!" demişlerse de; yıllar birbiri müzikalitesinin çok korumaktadır. Derlerdi ki; "Şiirin eskisi yenisi üzerine devrildikçe ara açılmış ve giderek Divan yüksek oluşudur. Büyük olmaz. Olsa olsa şiirin iyisi ya da kötüsü olur!" şiiri geçmişin karanlıkları içinde kaybolurken bir rahatlıkla Haksız sayılmazlardı. Doğrusu da buydu. Onlar şiirin de eskisi ve yenisi olabileceği gerçeği söyleyebilirim ki; içinde da buna inanmış oldukları için, bu doğruya herkes tarafından kabullenilmek zorunda kullanılan kelimelerin bizleri de inandırmaya çalışıyorlardı. O yıllarda kalınmıştır. Bir şiirin, ama eski ama yeni, pek çoğunu Divan Edebiyatı henüz önemini fazlaca yitirmiş sevilebilmesi ve zevkle oku-nabilmesi için her anlayamadığım halde, değildi. Divan şiirini okuyan, ama iyi ama kötü, halde o şiirde müzikalite dediğimiz öğenin güzel okunan bir beyti, aruzla şiir yazmaya çalışanlar vardı. Yani divan mevcudiyeti koşulu ilk sırada yer almalıdır. Bu bir musiki dinler gibi şiiri hayatiyetini sürdürüyordu. Otuzlu yılların öyle bir koşuldur ki; kolaylıkla "Olmaz ise olmaz!" sonları ya da kırklı yılların başlarındaydık. Bizler diyebiliriz. Bize sorarsanız Divan şiirinin en önemli özelliği ve bile küçük bir gayretle, biraz lügat karıştırarak ve antolojilere onu bize sevdiren de müzikalitesinin çok yüksek oluşudur. göz gezdirerek, okuduğumuz şiirlerin pek çoğunu anlayabiliyor; Büyük bir rahatlıkla söyleyebilirim ki; içinde kullanılan biraz ağdalı ve ağır olanların dışında kalan şiirlerden de büyük kelimelerin pek çoğunu anlayamadığım halde, güzel okunan bir bir tat alabiliyorduk. Eski-yeni tartışması sertleşmekteydi. beyti, bir musiki dinler gibi dinlediğim çok olmuştur. Lise Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte başlayan, dildeki sadeleşme dokuzuncu sınıftaki edebiyat hocamız Mümtaz bey ve daha çabaları giderek yoğunlaşmış ve eski şiir, yeni şiir tartışması da sonraki yıllarda onuncu ve on birinci sınıfta edebiyat dersini bu arada alevlenmişti. bizlere sevdirmiş bulunan Zekai Kuyaş ve Namık Kiper hocalamız Fuzulî'den, Bakî'den, Nedim'den okudukları parçalarla, sayımız Osmanlı'nın yüzyıllarca kullanmış olduğu Divan Edebiyatı o fazla olmasa da bizleri adeta mest ederlerdi. sıralarda henüz önemini fazlaca yitirmiş sayılamazdı. Sayıları bir

hayli azalmış bile olsa; yazanları olduğu gibi, okuyanları ve zevk alanları kuşkusuz daha da çoktu. Divan şiirinin tadına varmak, yani onu sadece anlamakla yetinmeyip, o şiirin içindeki özü yakalayabilmek öyle pek de kolay değildi. Bunun nedenlerinin başında dil sorunu elbette ki, ilk sırayı almaktaydı. Divan Edebiyatı’nda şiirler Türkçe, Arapça ve Farsça'nın karışımından oluşan bir özel dille yazılmaktaydı. Bu dile birtakım kimseler Osmanlıca diyorlardı. Bu tanımlama pek de yanlış sayılmazdı. Ayrıca, aruz vezni diye adlandırılmakta olan kalıplara uymak hiç de sanıldığı kadar kolay değildi. Divan Edebiyatı’nı Farsça ve Arapça'dan alınmış kelimeler ve terkiplerle yazanların ve okuyanların sayısı artık eskisi kadar çok değilse; bunda dil kadar önemli bir başka öğe de, şiirin içine girmiş bulunan yabancı sözcüklerin arasında ya da arkasındaki mecazın sökülemiyor olması, mazmun dediğimiz dolaylı dokundurmaların, nüktelerin, esprilerin anlaşılamıyor bulunması önemli bir rol oynamaktaydı. Üç ayrı dilden alınmış bulunan seçme kelimelerden oluşan bu karma dilin her kelimesini anlıyor ve biliyor olsanız bile; bunların bir arada kullanılmasından doğan özel anlamı bilmiyor iseniz, bu tarzın size büyük bir tat vermesi beklenemezdi. Divan şiirinde her dize ya da her beyit kendi içinde bir başka anlam taşır ve ayrıca da bütün içindeki yerini doldururdu. Nitekim böyle olduğu için de, her geçen gün yazanı da okuyanı da birer

Eski şiir-yeni şiir savaşımında, yeniyi savunanların bir bölümü kuşkusuz kendi öz diliyle halkına ulaşmayı daha doğru bulan şairler ve yazarlardı. Fakat önemli bir bölümünün de, bu işin altından kalkamayanlar olduğunu, yani Divan şiirini yazabilmek ve sevdirebilmek yeteneğinden yoksun bulunduğunu kabul etmek zorunluluğundayız. Eski şiiri yazabilmek, yaşatabilmek için; en azından bir miktar Farsça ve Arapça bileceksin. Doğal olarak bu dilleri ne denli iyi biliyor olursan o kadar iyi sonuç alma şansın olacaktır. Türkçe'yle birlikte bu özel karma dilin tüm özelliklerini hazmetmiş olacaksın. Bütün bunlardan sonra da o kelimelerle bir kuyumcu inceliğiyle oynayabilecek; o kelimelerden bir renk ve ses dünyası yaratarak şiirini zevkle okunur ve dinlenilir bir şekilde sunacaksın. İşte bu yeteneklere sahip şair sayısı da giderek azalmış olduğu için her geçen gün eski şiir ile yeni şiirin arasındaki uçurum büyümüş ve bugünlere gelinmiştir. Değerli dostlarım! Sizleri Divan Edebiyatı üstüne, yerimizin olanakları çerçevesi içinde aydınlatmaya çalıştım. Gönül, anlaşılabilir nitelikte birtakım örnekler de vermeyi arzu ediyordu ama ne yazık ki; yerimizin darlığı buna olanak vermiyor. Bu nedenle, yukarıda sunmuş olduğum Enderunlu Vasıf'ın bir beyt'i ile yetiniyor daha ileride sizlere Divan Edebiyatı'ndan güzel örnekler sunacak bir yazı vaat ederek veda



BODRUM TUTKUNLARI söyleşi / fotoğraf: YİĞİT UYGUR

Her ay Bodrum tutkunlarından birini misafir ettiğimiz sayfalarımıza bu ay, bir kişiyi değil tam 15 kişiyi konuk ettik. Daha doğrusu bir kurumu; Colorado Üniversitesi'ni. 1999 yılından beri Bodrum'a gelerek, incelemeler yapan Colorado Üniversitesi Mimarlık ve Şehir Planlama Fakültesi, Bodrum'u kendilerine bir laboratuvar olarak seçmiş. Başlarında ise tabii ki, bir Bodrum tutkunu Türk, Asistant Profesör Korkut Onaran bulunuyor. Onaran, Asistan Profesör Korkut Onaran ODTÜ Mimarlıktan mezun olduktan sonra kariyerini ABD'de sürdürmeye karar vermiş ve buraya yerleşmiş. Daha sonra ise kendisinin de hocası olan aynı üniversitedeki bir diğer Bodrum Tutkunu, Prof Fahriye Sancer'le bir proje başlatmış. Bir aya yakın bir süre Bodrum'da kalacak olan Colorado Üniversitesi Mimarlık ve Şehir Planlama Fakültesi ekibiyle sizler için bir röportaj yaptık...

z rerıdi r Ct osnıaoünao

22

BODRUM

B eünt


Bir Bodrum tutkunu üniversite olarak burada bulunuyorsunuz ve 8 senedir de Bodrum'a gelip her yıl farklı bir proje üzerinde Bodrum'da incelemeler yapıyorsunuz. Bu yıl da 13 öğrenci ile Colorado'dan geldiniz, şu an yaptığınız iş nedir, tarif eder misiniz? 1999 senesinden beri her yıl bir yerleşke için çalıştık. Bodrum, Bitez, bir yıl Bitez'in kıyısını, bir yıl da iç köyünü çalıştık. Bir yıl Çiftlik Köyü’nü çalıştık, sonra geçen yıl Yalıkavak’taydık ve bu yıl da ilk defa yarımadanın bütününü ele alalım dedik. Yarımadada havza planı yapılıyormuş; Semra Kutlay Planlama Ofisi projeyi hazırlıyormuş. Bunun üzerine burayı aradık ve görüştük. Üniversite olarak envanter çalışmalarımızla katkı sağlayabileceğimizi söyledik. Bize burada Mimarlar Odası ve Habitat grubu yardım etti. Çalışmalarda ve belediyelerle ilişkilerimizi kurdu. Şu anda da tekneyle kıyılardan bir çalışma yapıyoruz. Her güne bir belde olmak üzere kıyı planlarını inceliyoruz.

Bodrum'da bulunuş sebebiniz nedir?

Bizim amacımız eğitim, planlama ve kentsel tasarım. Colorado Üniversitesi'nden birlikte geldiğimiz öğrenciler de zaten bu konuda eğitim görüyor. Bizim için en önemli unsur, yerel planlamanın içine girip, gündemindeki bazı konuları işleyebilmek. Böylece hem Bodrum ve yarımadanın planlanmasına belki bir yararımız dokunur diye düşünüyoruz hem de öğrenciler için iyi bir çalışma olur.

Yaptığınız bu çalışmalar Bodrum Yarımadası'nın 1/25.000'lik planının hazırlanmasında kullanılacak değil mi? Evet umuyoruz. İşe yarar bir şeyler çıkarsa onlar bunu kullanmak istiyorlar. Onlara, 5 Haziran Pazartesi günü bir sunum yapacağız. Biz döndükten sonra da Colorado'da, çalışmalarımıza devam ediyoruz. Yaz sonunda da bir rapor olarak yollayacağız.

Bize öğrencilerinizden bahsedebilir misiniz?

Biz Colorado Üniversitesi'nin planlama bölümünden geliyoruz. Öğrenciler karışık. Bu yıl 13 öğrenci var, bunlardan 11'i yüksek lisans öğrencisi. İki tane mimar, üç tane peyzaj mimarı, gerisi de planlamacı. Bizim yaptığımız çalışma; tabii yarımada çok büyük bir ölçek olduğu için bütünsel olamayacak. Yaptığımız şey yerleşkeleri birbiri ile karşılaştırıp kimlikleri nedir, bu kimlikler nasıl korunabilir gibi sorular sormak.

Yapılaşma konusundaki düşünceleriniz nedir? Bodrum'a her yıl gelen biri olarak, değişimi nasıl karşılıyorsunuz? Evet, bunun ötesinde yapılaşma ile ilgili çalışmalar yapıyoruz. Bu kıyı fotoğrafı; bunun amacı da ne tür imar şartnameleri hazırlanabilir. Şu ana kadar şartnameler çoğunlukla yakın cephelere önem veriyordu, hiç kıyıdan ne tür bir görünüm vereceği pek düşünülmemiş,


yaptığımız çalışmalarda bunu görüyoruz. Tabii sadece bu değil, nasıl plana koyabiliriz sorusu da var. Bunun ötesinde bir de yerleşke içerisinde gene çekmeler olsun, yoğunluklar olsun, bu konuda daha iyi bir yerleşke gelişmesi sağlayabilmek için ne tür kurallar koyabiliriz, diye de çalışmalarımız var.

Kaç yıl sürecek bu proje? Bu yıl sadece.

Peki 99'dan beri geldiğiniz? Değişik dersler, her yıl değişik projeler.

Önümüzdeki yıllarda da başka projelerle devam edecek o zaman? İnşallah. Evet, bakalım.

İlk nasıl gündeme geldi böyle bir proje? İlk gündeme gelişi yine Colorado Üniversitesi'nde oldu. Fahriye Sancer hocamızla birlikte yaptık ilk projeyi. Onun Yalıkavak'ta bir evi var. O daha önce de burada böyle çalışmalar yapmıştı. O şekilde ilk defa geldik. Bodrum'da daha küçük bir grup vardı. Sonra fark ettik ki bu bizim için çok iyi bir çalışma ortamı. Hem de ürettiğimiz fikirlerden yerel yönetimler yararlanabilir diye düşündük.

Yararlanan belediye oldu mu peki? Az çok oluyorlar. Bitez ile çalıştık. Dün Remzi Bey ile yemekteydik. "Ben hala size referans veriyorum" diye konuştu. 2004'te Yalıçiftlik için çalışmıştık. Geçen yıl Yalıkavak için çalıştık. En azından yaptığımız çalışmayı bir sunuş haline getiriyoruz. Yerel yönetime, Habitat grubuna olsun ve kent sakinleri olsun, onlar arasında bir iletişim olmuş oluyor bu proje. Bazı fikirleri gündeme getirip sorular sormuş oluyoruz. En azından o bir yarar sağlıyor. Yani kim ne

Benim görüşlerim burada yaşamış bir insanın görüşleri olacak. Ancak, 70'lerin başındaki Bodrum'u ben daha çok seviyorum. Küçük, kendine özgü, fazla gürültüsü olmayan... Özellikle günlük yaşantı; insanları çok daha değerli buluyorum ama son yıllarda yapılaşma ve çevre ile ilgili olumsuz bir büyüme içinde girdi Bodrum. Yine de diğer yerleşkelerle karşılaştırıldığı zaman bu kendine özgü unsurları koruyabilmiş bir yer. Yarımada genelinde de hızlı bir gelişme var ama fırsat henüz kaçmış değil. İyi planlama ile gelişmelerin önü alınabilirse bu beğendiğimiz Bodrum'u geleceğe de aktarabiliriz. Tabii büyümenin hızı çok önemli, bu hızı ne kadar daha sürdürebiliriz bilmiyorum.

düşünüyor biraz daha iletişim kurulmuş oluyor. Bizim umudumuz tabii daha çok yardımcı olabilmek. İlk defa bu yıl yarımada kapsamında bir çalışma yapıyoruz. Biraz da zamanı uygun gibi görünüyor. Tam çalışmaların başladığı bir zaman. Umudumuz o ki bu ürettiğimiz fikirler yaptığımız çalışmalar bir yere varır.

Bu öneriler kime sunulacak sadece belediyelere mi? Bu öneriler belediye temsilcilerine, başkanlara ve havza planı yapan gruba yani Semra Kutlay'ın grubuna sunulacak. Çevre Bakanlığı’nın 1/25000'lik planı (havza planı) hazırlaması için görevlendirdiği planlama ofisi.

Bodrum'a görevli olarak dahi olsa her yıl geliyorsunuz, Bodrum'la ilgili gözlemlerinizi aktarır mısınız? Bodrum'a hep geldiğim için Colorado Üniversitesi öğrencilerinin görüşlerini almak daha iyi olabilir. Benim görüşlerim burada yaşamış bir insanın görüşleri olacak. Ancak, 70'lerin başındaki Bodrum'u ben daha çok seviyorum. Küçük, kendine özgü, fazla gürültüsü olmayan, özellikle günlük yaşantı; insanları çok daha değerli buluyorum ama son yıllarda yapılaşma ve çevre ile ilgili olumsuz bir büyüme içinde girdi Bodrum... Yine de diğer yerleşkelerle karşılaştırıldığı zaman bu kendine özgü unsurları koruyabilmiş bir yer. Yarımada genelinde de hızlı bir gelişme var ama fırsat henüz kaçmış değil. İyi planlama ile gelişmelerin önü alınabilirse bu beğendiğimiz Bodrum'u geleceğe de aktarabiliriz. Tabii büyümenin hızı çok önemli, bu hızı ne kadar daha sürdürebiliriz bilmi-yorum.

Colorado Üniversitesi Mimarlık ve Şehir Planlama Bölümü öğrencilerinin Bodrum'la ilgili izlenimleri... Melissa Stolhammer: Yarımada genelinde Bodrum sanki ana gemi ötekiler uydu gemi gibiler. Bodrum kendine özgü bazı servisleri veriyor. Bunun dışındaki yerleşkeler de daha küçük yerleşkeler, Bodrum'a bağlı olarak yaşıyor. İlk izlenimim bu.

Jessica Hendryx: Genç bir kent, gençler için bir kent. Biz bir okuma yaptık önceden bir literatür taraması yaptık. Bu literatür çalışmasında rastladığımız iki çeşit turizm çeşitlemesi var. Bunlardan bir tanesini S1 ve diğerini de S2 diye adlandırdık. S1'in açılımı şöyle; "Sun", "Sex" ve "Spirit" yani eğlenceye ve maceraya dönük yüzü. Bunun ötekisinde de, "Serenity" yani sakinlik ve sessizlik, buna da S2 dedik kendi aramızda. Ancak gördük ki, turizm daha çok S1 olarak öne çıkıyor. Yani maceraya, eğlenceye, gençlere yönelik bir turizm. Aslında spora ve rekreasyona yönelik bazı etkinlikler sessiz yerler de var. Ancak, özellikle kıyı şeridinde bu etkinlikleri göremedik. Ayrıca koşu yolu olsun özellikle tepelere doğru tırmanma yolları olsun pek yayaya yönelik o tür bir bütünleşme yok.

24

BODRUM

B eünt

Noah Bernstein: Çok enerji dolu bir yer. Çok etkinlik var bazen fazla yoğun kaçabiliyor ama genelde çok iyi bir tarafta bu enerji. Özellikle Bodrum sakinleri ile ziyaretçiler arasında çok yoğun bir iletişim var. O çok hoşuma gitti. Misafirperverlik var.

Tom Rogers: Biz 13 saatlik bir gece yolculuğundan sonra Bodrum'a vardığımız için belki benim algılamam biraz uzun sürdü. Fakat ilk algıladığım şey Bodrum'un daha çok turizme yönelik olması ve bunun biraz da fazla üstünde durulması. Fakat bir iki gün sonra yavaş yavaş sakinlerinin nerede yemek yiyip nerede zaman geçirdiklerini öğrendim. Biraz kıyıdan uzaklaşmak gerekiyor. Bu mekanları ve sakinlerle olan iletişimi çok beğendim.

Louren Balsky: Tarihinin olması diğer yerlerle karşılaştırıldığı zaman çok iyi bir özellik. Önemli bir yerdeymiş gibi hisse kapılıyor insan. Kale olsun, moseleum olsun, antik tiyatro olsun. Değişik bir boyut kazandırıyor.


bodrumajans.com.tr

MAYIS 2006 RAPORU

ç Web sitemizde sayfa görüntülemeler, izlenme oranını etkilememekle birlikte, kontur IP numarası doğrultusunda çalışmaktadır. Aynı gün içinde 2. kez girdiğinizde yada site içindeki tıklamalar ziyaretçi sayısını diğer bazı web sitelerinde olduğu gibi etkilememektedir.

DÜNYADAKİ YAKLAŞIK 18 MİLYON SİTE ARASINDA

DEĞERLENDİRME YAPAN www.alexa.com SİTESİNİN VERİLERİNE GÖRE

BODRUM’UN EN ÇOK iZLENEN

HABER PORTALI

WWW

bodrumajans.com.tr MUĞLA, iLÇELERi ve BODRUM

BiRiNCiSi E G E B Ö L G E S İ DOKUZUNCUSU

Bu değerlendirmeyi yapan Alexa adlı kuruluş, bu tip siteleri güvenli bulmadığı için kategorilememekle birlikte dünya sıralamasına almaktadır.

Bu bilgiler www.alexa.com sitesinden alınmıştır.

SiZE DE YER AYIRDIK

BODRUM’UN 1. SİTESİNDE BİRLİKTE OLALIM 317 10 90 - 91

İLANLARINIZ İÇİN OASİS Alışveriş Merkezi No:226

Fax: 317 10 92

info@bodrumajans.com.tr


TOPLUM & YAŞAM

BİTEZ BELEDİYESİ T.S.M. KOROSU YEMEKTE BULUŞTU.

B

itez Belediyesi TSM Korosu bu kez yemekte buluştu. Belediye Başkanı M. Remzi GÜNGÖR, meclis üyeleri ve koro üyelerinin katıldığı yemekte eğlenceli dakikalar yaşandı. Yemekte konuşma yapan BAŞKAN GÜNGÖR, 4 yıl önce kurulan koromuz çok güzel konserlere imza attı. Uzun yıllar beraber çalışmak istediğim bu koroya çok teşekkür ederim. Koromuza maddi manevi her türlü desteği vermeye devam edeceğiz.” Dedi. Fasıl havasında geçen gece geç saatlere kadar devam etti.

BODRUM BELEDİYESİ’NDEN ÇALIŞANLARINA 1 MAYIS YEMEĞİ

B

odrum Belediye Başkanlığı her yıl düzenlediği 1 Mayıs Yemeğini, Belediye Kademesi’nde çalışanlarıyla birlikte gerçekleştirdi. Yemeğe, Tümbel-Sen, DİSK ve Belediye İş Sendikası temsilcileri ile birlikte Bodrum Belediye Başkanı Mazlum Ağan, CHP Bodrum İlçe Teşkilatı Başkanı Erhan Topanoğlu ve Bodrum Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Kocair’le birlikte meclis üyeleri katıldı. Bodrum Belediyesi, döner, pilav ve ayrandan oluşan menünün yanında yemeğe katılan herkese birer karanfil armağan etti. Bodrum Belediyesi’nde 100 DİSK mensubu, 300 Belediye İş Sendikası ve Tümbel-Sen’e bağlı 79 memur görev yapıyor.

BODRUM’U ZiYARET EDEN KONUKLAR MUTLU AYRILDI ALMAN KONUKLAR

A

lmanya’nın Rüsselsheim kentinden “Kardeş Okul Projesi” adı altında Bodrum Anadolu Meslek ve Kız Meslek Lisesi’nin davetlisi olarak Bodrum’a gelen Alman öğrenciler Turgutreis’i de ziyaret ettiler. Almanya’nın Alexander Van Humboldt Meslek Lisesi ile Bodrum Anadolu Meslek Kız Meslek Lisesi’nin 11 yıldır sürdürdüğü Kardeş Okul Projesi çerçevesinde bu sene 12 öğrenci, 3 öğretmen ve 2 proje sorumlusu Türkiye’ye geldi. Turgutreis’te tarihi yerleri, antik hamam kazılarını, Helenistik devirden kalma Kadıkalesi’ni, Roma döneminden kalma tarihi kiliseleri, Mandıra mevkiindeki yel değirmenlerini, Yalı Cami’yi ve Günbatımı Sahili’ni gezen öğrenciler Turgutreis’e hayran kaldılar. Turgutreis Belediyesi tarafından Alman konuklara, beldeyi tanıtıcı kitap ve broşür

KONUKLAR YORGUNLUK ATTI

A

vrupa Birliği’nin MEDA Programı ile İtalya, Yunanistan, Mısır, Fas, Türkiye ve Malta ülkelerini bir araya getiren EUMEDIS projesi kapsamında katılımcılar, 2 gün süren seminerlerin ardından Bodrum Belediyesi’nin düzenlediği akşam yemeğine katıldılar. Akdeniz’in antik deniz ticaret yolları üzerindeki arkeolojik bölgeler arasında turizmi artırmak ve ticari işbirliği ağı oluşturmak için seramik sanatçılarını bir araya getiren toplantı Bodrum Ticaret Odası, Bodrum Turizm Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği, Bodrum Turizm Tanıtma Derneği ve TECLA (Roma) tarafından organize edildi. Bodrum Yağhane Restoran’da düzenlenen veda yemeğinde bir araya gelen yabancı konuklar, Sunu Sahne Organizasyon Folklör Ekibi’nin sergilediği Artvin ve Karadeniz yöresi halk oyunlarıyla ve gecenin ilerleyen saatlerinde sahneye çıkan dansöze eşlik ederek doyasıya eğlendiler.

26

BODRUM

B eünt

AKŞAM YEMEĞİ GÜMÜŞLÜK'TE

A

kdeniz’in antik deniz ticaret yolları üzerindeki arkeolojik bölgeler arasında turizmi artırmak ve ticari işbirliği oluşturmak için Bodrum Ticaret Odası, Bodrum Turizm Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneği, Bodrum Turizm Tanıtma Derneği ve TEKLA (Roma) tarafından 5-6 Mayıs 2006 tarihlerinde Bodrum da toplantı düzenlendi. İtalya, Yunanistan, Malta, Mısır, Fas, ve Türkiye’den katılımcılarla gerçekleşen toplantılar, 5 Mayıs Cuma akşamı Gümüşlük’te keyifli akşam yemeği ile devam etti. Yemekten önce, Gümüşlük Antik Myndos kazı çalışmalarında ortaya çıkan tarihi hamam, misafirlere gezdirildi. Gümüşlük Belediye Başkanı Mehmet Ülküm, Antik Myndos kazı çalışmalarının devam edeceğini ve ileride ortaya çıkması planlanan Myndos kentinin, TEKLA projesi için önemini belirtti.


BTO’DAN BASINA MANGAL PARTİSİ

B

odrum Ticaret Odası Başkanı Mahmut S. Kocadon, yönetim kurulu üyeleri ve oda çalışanlarının katıldığı yemekte, basın mensuplarına BTO binasının çatısında mangal partisi verildi. Başkan Mahmut S. Kocadon, zaman zaman mangalın başına bizzat kendisi geçerek, basın mensuplarına ziyafet çekti. Oldukça samimi bir ortamda geçen akşam yemeğinde, ne Bodrum’un sorunları, ne politika ne de turizm konuşuldu. İlçenin hemen hemen tüm sorunlarını sırtlayan kurumların başında gelen BTO’da, Bodrum’un dertleri bir geceliğine bir kenara bırakıldı. Uzun süredir böyle bir akşamı planladıklarını belirten BTO Başkanı Mahmut S. Kocadon, Bodrum’da medyayla olan iyi ilişkileri ile tanınıyor. Bir yılı aşkın bir süredir BTO’nun başında bulunan Kocadon, şimdiye kadar Bodrum basınında, ilçe ve üyeleri adına imza attığı önemli projelerle gündeme geldi. Mangal partisinin sonunda Başkan, yönetim kurulu üyeleri, oda çalışanları ve basın mensupları, hep birlikte fotoğraf çektirdiler.

BODRUM ROTARY EXCHANGE ÖĞRENCİLERİNİ KONUK ETTİ

U

luslararası Rotary etkinlikleri kapsamında ülkemizde gelen 24 exchange öğrenci Bodrum’u ziyaret etti. 24 farklı kulübün sponsorluğunda ülkemizde bulunan öğrencilerden Meksikalı Marcele Carolina Anguas Vazquez Bodrum Rotary Kulübü’nün himayesinde 07 Eylül 2005 tarihinden bu yana Bodrum’da yaşamakta. Gençlerin farklı ülkeleri farklı kültürleri tanımaları amacı ile her yıl düzenlenen etkinlikle ülkemize çeşitli ülkelerden gençler gelmekte ve ülkemizden de gençler farklı ülkelerde bir yıl geçirmekteler. Bodrum Rotary Kulübü himayesinde Yiğit Girgin de Eylül ayından bu yana Brezilya’da bulunmaktadır. Bodrum’u ziyaret eden 24 öğrenci Kanada, Meksika, Amerika ve Arjantin’den ülkemize geldiler ve burada olmaktan çok mutlu olan gençler özellikle Bodrum’u ziyaret etmekten büyük keyif aldılar. Seçkin Konaklar’da konaklayan gençler Bodrum Kalesi’ni ve tarihi mekanları ziyaret ettiler. Bodrum Rotary, Karia Rotary ve Bodrum Rotaract Kulüpleri ev sahipliğinde Bodrum’da unutamayacakları iki gün geçirerek ülkelerine döndüler.


BODRUM’DAN MALEZYA’YA GULET

T

on üç yıldır

ekne yapımı sektöründe son yıllarda önemli gelişmeler kaydeden Bodrum’dan dünyanın dört bir yanına tekne gidiyor. Son yıllarda dünya çapında yapılan reklam ve tanıtım filmleri ile dünyanın çeşitleri bölgelerinden talep gören Bodrum tekneleri, bu defa Malezyalı bir iş adamı için yapılıyor. 40 metre uzunluğunda ve 9 metre enindeki tekne Bodrum İçmelerdeki Cobra Tersanesi’nde inşa ediliyor. Cobra Tersanesi yat işletmeleri yöneticisi Ertuğrul Kara, “Bodrum'a geçtiğimiz yıllarda gelen Malezyalı iş adamları ve devlet damları ahşap teknelerimizi çok beğenmişlerdi. Halen yapımı süren dev gulet de Malezyalı bir işadamı için yapılıyor” diyerek, yapım aşamasında geçen 9 ayda tekne için 1 mil-yon Euro harcandığını belirtti. Teknenin yapımında 40 kişi çalışıyor Büyük bölümü Afrika'dan getirilen ve su geçirmezlik özelliğine sahip özel ağaçlardan inşa edilen teknenin yapımında 40 kişi görev alıyor. 12 ayda bitirilmesi planlanan teknenin dünya sularında yelken açacağını belirten Kara, teknenin iç mimarisinin İngiliz mimarlar ve kontrolörlüğünün ise Hollandalı teknikerler tarafından yapıldığını ifade etti. Teknedeki 5 master kabin, görevli personel ile misafirlerin karşılaşmayacakları şekilde tasarlanmış. Tekne denize indirildikten sonra sahibi olan Malezyalı iş adamına teslim edilecek ve Bodrum Guleti Malezyalı devlet adamlarıyla üst düzey yöneticileri ağırlayacak.

ROMA DÖNEMİNE AİT MEZAR ÇIKTI

B

28

odrum’da yapılan bir kanalizasyon çalışması sırasında Roma dönemine ait mezar bulundu. Dolgu alanında bulunan “Kaya Oygu Tonozlu Oda Mezar”ının daha önce molozla kapatıldığı anlaşıldı. Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’nden Arkeolog Bahadır Berkaya, “Mezarın tabanına kadar olan dolgu temizlenecek. Daha sonra koruma önlemleri projelendirilecek. Bölgede benzer çalışmalar sırasında başka mezarlar da bulunmuştu. Mezarın içinde ölü hediyeleri olabilir. Kazı çalışmaları sırasında Antik Halikarnassos’a ait yeni bilgiler elde edeceğiz. Bu tür mezarlar Myndos Kapısı ve Göktepe eteklerinde de bulunmuştu” dedi. Roma dönemine ait olduğu anlaşılan mezarın yaklaşık 50 yıl önce üzerinin kapatıldığı anlaşıldı. Yapılan dolguya mezar tavanından düşük seviyede başlanmış olduğuna dikkat çeken Arkeolog Bahadır Berkaya, “Görünen bölüm Roma çağında kaya oyularak mezara geçiş için yapılmış. Bu mezara antik çağda ve sonrasında müdahale edilmiş olabileceğinden umduğumuz kalıntılar çıkmayabilir. Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun önerisine göre antik kalıntı değerlendirilecektir” şeklinde konuştu. Gümbet Mahallesi dolgu alanında Bodrum Belediyesi ekipleri tarafından sürdürülen kanalizasyon çalışması sırasında ortaya çıkan kaya mezarın 3.5 metre genişliğinde ve 3 metre boyunda

BODRUM

B eünt


BODRUM İş Rehberi ajans

Muğla ilinin, ilçelerinin ve BODRUM’un

EN ÇOK iZLENEN HABER PORTALI

www

bodrumajans.com.tr sitesinde

sürekli güncelleştirilerek yayınlanmaktadır. İşyerinizin telefon numarası kayıtlı değilse ya da düzeltilmesi gerekiyorsa bize ulaşarak bu ücretsiz hizmetimizden yararlanabilir, BODRUM’UN

1. SİTESİNDE YERİNİZİ ALABİLİRSİNİZ

BODRUM AJANS Tel: 317 10 90 - 91 Fax: 317 10 92 info@bodrumajans.com.tr


YÖREDEN hazırlayan: ÖZLEM McCLURE Bodrum yarımadasının içinde bir 'Tibet' olduğunu biliyor muydunuz? Başka bir soru soralım; Bodrum'un tarihinin ete kemiğe bürünmüş halde bir tepeden size baktığını biliyor muydunuz? Evet, Geriş'ten bahsediyoruz, eski adıyla Pasanda'dan... Ama onu size biz anlatmayacağız. Geriş Muhtarı Ramazan Kayacan anlatacak. Muhtarlığın sadece vatandaşa 'ikametgah senedi' çıkarmak olmaması gerektiğini düşünen Kayacan, Geriş'in tarihini koruma altına almak, yitip gitme tehlikesi taşıyan gelenekleri, zanaatları canlandırmak için kolları sıvamış. Halkın sorunlarıyla, istekleriyle yakından ilgilenen Yalıkavak Belediye Başkanı Mustafa Saruhan'ın da desteğini alarak, pek çok önemli adımlar atmış. Ramazan Kayacan öyle şeylerden bahsediyor ki, o anlattıkça coşuyor, biz dinledikçe şaşıyoruz. 8 aylık kurs sonunda ortaya çıkan 'Temeldevren Sergisi' ile yine dikkatleri çeken Geriş'in sakladığı güzellikleri öğreniyoruz. Kah 'aynalı kilim'in üzerinde dolama börek yiyoruz; kah çetimek ve incirle yapılan ve 3-4 saatlik bir uğraş sonucu elde edilen tatlının tadını tahmin etmeye çalışıyoruz. Muhtar, Roma kralı Sezar'ı öldürdükten sonra Halikarnassos'a gelen Brütüs'ün mezarının Geriş'te olduğunu iddia edince duraklıyoruz; ancak kanıtlamak için verdiği bilgiler ilginç... Devletin burada yapacağı kazılar sonunda ortaya çıkacak gerçeği öğrenebilmek için sabırsızlanıyoruz. Bizi en çok üzen ise, muhtarın anlattığı tarihi yerlerin koruma altına alınmadığı duymak oluyor. Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'na dilekçe yazan muhtarlık, umutla incelemeden çıkacak sonucu bekliyor.

30

Gerişliler, yaşanan büyük değişime rağmen korumayı başardığı kültürünü dünya ile paylaşmaya hazır... Biz de bu sayıda ve diğer sayılarımızda bu kültürü, yerimiz elverdiğince, muhtar Ramazan Kayacan aracılığı ile size aktaracağız. Bodrum'un sadece barlar, çılgın eğlenceler diyarı olmadığının

BODRUM

B eünt

Manzaranın beşiği Bodrum’un Tibet’i

M

uhtar Ramazan Kayacan, "Leleg'lerden günümüze uzanan Geriş'in (Pasanda) tarihini araştırırken internetten, tarihi kitaplardan, tarihi haritalardan ve elimizdeki kaynaklardan yararlandık. Araştırmamızda o kadar tahribata ve doğal afetlere rağmen kısmen ayakta duran yapıların 4 bin 500 yıllık olduklarını öğrendik. O dönemin insanlarının yaptığı yapıları görmek insanı mutlu ediyor" diye başlıyor söze... 4 bin 500... Dile ne kadar kolay geliyor oysa. Ama kaç medeniyet doğmuş, kaç medeniyet sona ermiş bu 'dile kolay gelen' sürede... Kayacan tarihi haritalardan elde ettiği bilgilere göre medeniyetler ve yerleşim yerlerini şöyle sıralıyor: "Uranium" (Burgaz ve Karain) üzerinde Lelegler, Karlar, Misler, Romalılar ve Yunanlılar... "Pasanda" (Geriş altı ve Erdemil) Romalılar, Yunanlılar ve Türkler. "Kandiba" (Eski Burun diye anılır) Yunanlılar ve Türkler. "Delikul" (Koyunbaba, Kargıcak mevkiinde bulunur) Romalılar ve Yunanlılar. Bunun dışında da adları bilinmeyen daha birçok medeniyetin bu yerlerde yaşam

Geriş Muhtarı Ramazan Kayacan

sürdüğü tahmin ediliyor. Lelegler ise çok büyük taşlarla harç kullanmadan inşaatlar yapan, tarihteki en eski taş duvar ustaları olarak biliniyor. Yalıkavak'ın güneyindeki tepeye kurulu olan Geriş'in sahilinde bulunan Kancalıburun kayalığı, doğal iskele olarak gemilerin yanaşabildiği ender sığ kenarlardan biri. Söz yine Muhtar Kayacan'da: "Pasanda ismini bu doğal iskeleden almıştır. Kurtuluş Savaşı sonrası bütün yerleşim yerleri gibi Pasanda'nın da ismi değiştirlmiş, Giriş olmuş. İsim değişikliğinin nedeni, yaşlılarımızın, eskiden bölgede yaşayan Yunanlıların gelip hak iddia edebileceklerini düşünmeleriymiş. Teknelerin karaya girişi buradan yapıldığından ve geçit ismine benzediğinden Giriş ismi seçilmiş. Zamanla köylülerin lehçesiyle Geriş'e dönmüş. İnternette yapmış olduğumuz Geriş araştırmasında birçok farklı yerde bu isme rastladık ve birçoğunun anlamının birbiri ile hiç uyuşmadığını gördük." Neden Bodrum'un Tibet'i deniyor Geriş'e? Bu soruya Ramazan Kayacan şu yanıtı veriyor:


GERİŞ (PASANDA) Geriş’de düzenlenen “Temeldevren Sergisi” büyük ilgi gördü... "İnkaya'dan Deliktaş'a, Bodrum'un en eski yel değirmenlerinden Taşgöl'e, köy içindeki Sarnıç'tan Kavaklı Çeşmesi'ne ve Kutça Kanellesi'ne, Burgaz Kalesi'nden Karain Mağarası'na, Karain Tepesi'nin yamaçlarında bulunan oyma taş yalaklarından Samanlık Tepesi'ndeki Yağhane'ye, üzüm sıkma taşlarına kadar ve şu an hatırımızda olmayan birçok eseri üzerinde barındıran bir köydür Geriş... Bu kadar tarihi değerlere sahip olan Geriş'in Bodrum'un Tibet'i diye anılmasının esas nedeni, Bodrum yarımadasının en yüksek tepelerinden Karakuzu Tepesi yanındaki Bozdağ'dan denize doğru uzanan sırtların üzerinde kurulu olmasındandır. Coğrafi yapısı nedeni ile her yerden gelebilecek tehlikelere karşı sırtını dağlara, ufkunu açık denizlere çeviren, güneşin doğuşunu ve batışını görebilen nadir yerlerden biridir. Geriş onlarca kavimlerin ve medeniyetlerin mesken tuttuğu yer olmuştur. Yukarıda da bahsettiğim gibi Lelegler, Dorlar, Karyalılar, Romalılar, Bizanslılar, Yunanlılar, Selçuklular, Osmanlılar..." Bölgenin evlerinde bir zamanlar Karain ve Burgaz'da (Uranion) işlenmiş olan ve bu yapıların görkemini oluşturan taşlar kullanılmış. Hemen hemen bütün evlerin taşları, tarihi yapılardan sökülerek, eşek ve develerle taşınmış. Bu yerlerden taş çıkarılırken yapı için işlenmiş taşların yanı sıra şömine taşları, zeytin yağı yalakları ve daha birçok eser halk tarafından kullanılmış ve günümüze gelmiş. Bir projeden diğerine koşan, Geriş'in tarihini merakla inceleyen, ortaya çıkarmaya çalışan Ramazan Kayacan, neden bu uğraşı verdiğini ise şöyle anlatıyor: "Tarihi bir hazine üzerinde yaşıyoruz. Bunu da araştırmacı ve tarihi sevenlerle korumak, gün ışığına çıkarmak ve gelecek nesillerimize aktarmak

istiyoruz. Yakın tarihimize kadar bu gibi eserleri korumak ve kıymetini bilmek bir tarafa, ne yazık ki bu eşsiz tarihi yapıları kendi ellerimizle yok etmenin eşiğine getirmişiz. Bu gibi yerlerin yıkılmasında ve tahribata uğramasında doğanın etkisi de tabii ki azımsanamaz. Depremler ve aşırı yağmurdan dolayı kaynaklanan zeminin yumuşaması ve yapı

içerisinde çıkan bitkiler bu doğal bozulmayı hızlandırmıştır. Bu yüzden tarihi yapılarımızı korumakta ve kurtarmakta zaman kaybetmememiz gerektiği kanısındayım. Zararın neresinden dönülse kardır." İşte böyle... Ramazan Kayacan bu konuda çok kararlı ve elde edene kadar da vazgeçmeyecek görünüyor. Bize ise onun

İşte muhtar Kayacan’ın iddia ettiği, Sezar’ı öldürdükten sonra Halikarnassos’a gelen Brütüs için yapılan mezar Bu bilginin önce kendisini de şaşırttığını söyleyen Ramazan Kayacan şöyle devam ediyor: “Fakat bu Tonuzlu Anıt Mezarın, Roma dönemine ait olması ve böyle bir mezarın ancak bunun gibi bir lidere yapılmış olması hiç kuşkusuzdur. Yaptığımız incelemeler sonucu bu mezarın Brütüs’e ait olduğunu iddia ediyoruz. Bunu burada yapılacak kazı çalışmaları kesinleştirecek. Devletimiz bu alanları koruma konusunda biraz yavaş çalışıyor. Define avcıları ise tam aksine bu alanlara bir gecede geri dönüşü olmayan zarar-

BODRUM

B eünt

31


İÇİMİZDEN BİRİ söyleşi / fotoğraf: YİĞİT UYGUR

Çiçekçi Ana Sezen Aksu ile

HEPİMİZ TANIYORUZ AMA GERÇEK İSMİNİ BELKİ İLK KEZ ÖĞRENİYORUZ

O, BODRUM’UN ÇiÇEKÇi ANASI Bodrum'da herkes onu “Çiçekçi Ana” olarak tanır ama kimse ismini bilmez. Kimse sormaz da, çünkü tanıyanların “Çiçekçi Ana”sıdır o. 1982 senesinde gelmiş, Bodrum'a yerleşmiş Şerife Karagözoğlu. O gün bugündür de ara vermeden her akşam Bodrum'un eğlence dünyasında kolunda bir demet gülle görürsünüz onu. Baş başa yemek yiyen çiftler ya da bir kutlamanın yapıldığı masada bir centilmen, güzel bir bayana jest yapmak istediğinde Çiçekçi Ana, hemen Hızır gibi yetişir. Herkesin sevdiği, saygı ile andığı bir kişilik olmuş. Belki yaşına hürmetten belki hayata karşı tek başına direncinden kaynaklanıyor ama o, "Ben çalışmadan duramam" diyor.

Çiçekçi Ana'yı evinde ziyaret ediyorum. Kapılarını ardına kadar açıyor ve bir acı kahvesini içiyorum. "Anneler günü için de sürpriz oldu benim için" diyor, 'İçimizden biri' Şerife Hanım ve başlıyor hikayesini anlatmaya; "10 yaşında başladım çalışmaya 12 yaşında sigortalı oldum. 25 yıl çalıştım emekli oldum. 2 yıl sonra emeklilik 20 yıla düşürüldü. Ama olsun çalışmaktan kaçmam ben" diyor ve kimseye muhtaç olmadan yaşamaya çalıştığını anlatıyor, "Bu kadar zengin, kalburüstü insan tanırım. 'İhtiyacın olursa söyle' derler ama birinden tek bir şey istemiş olsam biliyorum insanlar beni sevmez. Kimseye muhtaç olmadığım için seviyor insanlar beni. İsteyen insan sevilmez; sabah kalktığımda, kahvaltım

32

BODRUM

B eünt

Bodrum'a ne zaman ve nasıl geldiniz, neden Bodrum? 1975 senesinde emekli oldum, Eskişehir'de yaşıyorduk; Sosyal Sigortalar’dan emekliydim. 1982 senesinde de eşimi kaybettim. Oğlum, Bodrum'da garsonluk yapıyordu. Onun yanına geldim ve kaldım. Daha sonra oğluma bir fotoğraf stüdyosu açtık, bir yandan da çiçekçi dükkanıydı ama olmadı. Bodrum'daki ilk çiçekçi dükkanıydı.

İlk geldiğiniz Bodrum'u bize anlatır mısınız? Bodrum'a ilk geldik, Bitez'de bir ev tuttuk. O kadar güzel bir evdi ki, kocaman bir bahçesi vardı. Sonra ocağı vardı, tüp gaz yakmazdım, yemekleri orada pişirirdim. O zamanlar Bitez çok farklıydı. Her yer man-

dalina bahçesiydi. Gecenin 2'sinde, 3'ünde yürüyerek gelirdim, Bodrum'dan. Korku nedir bilmezdik. Şimdi bak Bodrum ne hale geldi.

Bodrum'un gece dünyasına çiçek satan biri olarak, birçok ünlü de tanımış olmalısınız. Bodrum'un tanıdık yüzleri kimlerdi o zamanlar? Şimdiki Küba Bar'ın olduğu yer Meryem Ana Restoran’dı. Zeki Müren, hep buraya gelirdi. Bir koltuğu vardı, bir de masası; hep oraya otururdu. Bana mutlaka bir şarkı söyletirdi Zeki Müren. Bir o söylerdi, bir ben; sesimi çok beğenirdi. Oğlum keman çalar, ben de Türk Sanat Müziği söylerdim. Herkes ‘anne’ derdi, o benden büyüktü ama ‘abla’ derdi bana. İlk çiçeğini ben koymuşumdur masasına. Tüm kır çiçeklerini severdi ama karanfili nedense sevmezdi. Rahmetli, son


konserini kalede vermişti. Yıl 1985'ti; bir sepet kır çiçeği attım sahnede ona. Sonra röportaj yaptıklarında, ‘Ana kır çiçeklerini atana kadar çok iyiydi. Sonra her yanımı karıncalar sardı’ diye espri yapmıştı. O konser, çıktığı son konser oldu. Bir daha da konser vermedi... (Çiçekçi Ana, düşüncelere dalıyor ve sanki konuşmuyor da, sesli düşünüyor) İzmir'e götürdüler... Götürmeyeceklerdi...

Başka kimler var tanıdığınız? Ferdi Özbeğen, Fatih Ürek... Kenan Doğulu ile iyi görüşürüm. Ozan Orhon'la çok sevişirdik. İkisi de annelerine ‘İşte Bodrum'daki annemiz’ diye tanıştırdılar beni. Sonra Burak Kut var. Sinema sanatçısı Mehmet Arslantuğ'u iyi tanırım. Ahu Tuğba; o da annesine benzetir beni, çok sever. Eskiden İpanema Bar vardı. Herkes burada toplanırdı. Bodrum'u bu insanlar çekip çevirirdi ama şimdiki gibi değil. Olumlu anlamda söylüyorum. Şimdi para babaları yönetiyor Bodrum'u. Veli Bar, o zamanlar çok gidilen yerlerdendi, hala da çizgisini bozmadı ama barlar çok çoğaldı. Darkapı vardı, 80'lerde, 90'larda çok meşhurdu. Müzeyyen Senar gelirdi buraya, sesimi çok beğenirdi Müzeyyen Senar. Muazzez Ersoy, Safiye Soyman, Tennur Çolak, hepsiyle de şarkı söylemişliğim var.

Buralardaki restoranlarda satarım çiçeklerimi, Marina Yat Kulüp, pizzacılar, Yağhane ve köftecilere giderim. Sonra saat ilerleyince barlar sokağına geçerim. Çünkü insanlar da buraya geçer. Önce Meyhaneler Sokağı’na girerim. İbo'nun yeri, Ora Bar, Yettigari, derken Campanella'ya gelirim.

Gecede kaç çiçek satarsınız? Gecede 100 çiçek harcarım. Harcarım diyorum çünkü benim elim çok açıktır. En az 35 tanesini hediye ederim. Beni geçindirecek kadarını kazanayım bana yeter. Benim için ek gelir zaten bu iş. Bir çeşit avunma, bir çeşit hobi...

72 yaşındasınız, işiniz zor mu sizce? Tabii zorlukları var ama ben seviyorum. Çalışmadan yapamam. Gece 3'e, 4'e kadar çalışıyorum. Hele bir de Campanella'ya girdiysem, sabah 5'e kadar kaldığım olur. Tanju var Campanella'da, gitar çalar. Bodrum'un en eski müzisyenlerindendir. Çok sever beni.

Bodrum değişti mi sizce? Bodrum'un değişimine bütün yüreğimle çok üzülüyorum. Geri gelmez o günler ama inşallah daha da kötüye gitmez. Çok bozuldu Bodrum, kendi doğduğum memleketimden çok severdim. Şimdi nefret ettim. Eskiden korku gelmezdi aklınıza ama şimdi şuradan Gümbet'e gidemezsiniz. Birden değişti Bodrum, önüne geçmeniz de

Bunca yıl emek vermiş Bodrum’a ve Bodrum’un gelenine gidenine. Anneler gününü kutladığımız Mayıs ayında yaptığımız bu röportaj ona bir hediye gibi geliyor...

Bir de oryantal vardı, o yıllarda; Gülay Tem, Bodrum'un eskileri hatırlar. Barlarda dans eden ilk oryantaldi.

Bize bir gününüzü anlatır mısınız? Güne nasıl başlarsınız, akşam kaçta çalışmaya gidersiniz, daha çok nerelerde satılır çiçekleriniz ve gün nasıl noktalanır? Sabah 10, 11 gibi kalkarım. Bir kahve yapar kendime gelirim. Sonra ev işlerine girişirim. Öğlenden sonra çarşı pazar işlerini yaparım. Komşulara gitmeye bile vaktim olmuyor. ‘Gel bir kahvemizi iç Şerife Hanım’ derler ama çok nadir vakit bulurum. Yazın zaten çok sıcak oluyor, bir yere gidilmiyor. Sonra akşama doğru çiçeklerimi hazırlarım. Saat 21:00 oldu mu, alırım çiçeklerimi çıkarım. Önce Marina civarına giderim.

imkansız. 25 - 30 sene evvelki Bodrum, şimdiki Turgutreis gibi, gerçi orası da bozuldu ama Türkiye'nin en pahalı kentinde yaşı-yoruz. Bodrum'un Çiçekçi Ana'sı Şerife Karagözoğlu; gözü saatte akşam satacağı çiçeklerin gelmesini bekliyor. Son 24 yıldır yaptığı gibi, ben ayrıldıktan sonra çiçeklerini düzenleyecek ve Bodrum'un tehlikelerle dolu gece hayatına dalacak. 72 yaşında, hayatta bir oğlu ve 3 torunu var. Onlar da çalışsın istemiyor ama o alışmış bu hayata. O, her akşam bir memurun masa başında yaptığı işe gider gibi gidiyor işine. Bunca yıl emek vermiş Bodrum'a ve Bodrum'un gelenine gidenine. Anneler gününü kutladığımız Mayıs ayında yaptığımız bu röportaj ona bir

ŞERİFE KARAGÖZOĞLU’nun albümünden


HABER TURU

Gökova için bodrumajans.com.tr’de toplanan imzalar 150 bine ulaşıyor...

Bakan Koç incelemelerde bulundu Sorular cevapsız kaldı Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, Bodrum’da incelemelerde bulundu. Basını, Belediyeler Birliği ile yaptığı toplantıya almayan bakan, toplantı öncesinde ve sonrasında verdiği demeçlerde çok şey konuştu ama hiçbir şey söylemedi. Ön tahsis alan yatırımcı da bakanla birlikte Kissebükü’ne geldi. Yatırımcıların yaptığı yanıltıcı açıklamalara, çevrecilerden tepki geldi.

M

avi yolculuk için hayati önem taşıyan Gökova’daki Kissebükü koyundaki kamu ve orman arazilerinin Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından turizme tahsisi yoluyla yapılaşmaya açılmaları ilk olarak 2005’in Kasım ayında gündeme gelmişti. 2005’in Ekim ayı sonunda adı geçen bölgeyle birlikte 16 alanı turizm tahsisine açtığını duyuran Kültür ve Turizm Bakanlığı, 24 Aralık 2005 günü tahsislerin gerçekleştiğini ve hangi yatırımcı firmanın nereden ön tahsis aldığını duyurmuştu. Bodrum’da ise tahsisleri engellemek için 23 Kasım 2005 günü Bodrumlu duyarlı çevre örgütleri ve meslek odaları Bodrum belediye meclis salonunda toplanarak Mavi Yol Girişimi Çalışma Komitesi’ni kurmuş, ardından bakanlığın tahsisleri duyurduğu güne rastlayan 24 Aralık 2005 günü Bodrum İskele Meydanı’nda, ve şu sıralar yurt çapına yayılan hatta tüm dünyadan destek alan bodrumjans.com.tr sitesinde imza kampanyası başlatılmıştı.

İmzalar 100 bini geçti İmza kampanyasının başladığı günden bu yana Mavi Yol Girişimi, İskele Meydanı’nda 5

34

BODRUM

B eünt

bin, bodrumajans.com.tr sitesinde100 binin üstünde imza toplayarak kamunun Bodrum’daki ve Gökova’daki koylara olan hassasiyetini de gündeme getirmiş oldu. Bu süreç içerisinde Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç ise bir gazeteye verdiği demeçte, “Ben bir karar verdim. Eğer yanlış yaptığımı fark edersem bunu iptal de ederim” demiş, ertesi gün ise “İncelemeyi yaptırdım. Yapılan işlemler ile ilgili hiçbir hukuki hata yok” açıklaması yapmıştı. Bakan Koç, geçtiğimiz günlerde yine bir gazeteye verdiği demeçte “Koyların turşusunu mu kuracaklar” şeklinde konuşmuştu. Medyadan ve kamuoyundan tepki alan bu söylemlerinin üzerine bölgeyi yerinde incelemek için 3 Nisan’da Bodrum’a gelen Bakan Koç, kendisine tahsis edilen bir Bodrum Guleti ile Kissebükü’ne gitti.

Sorular cevapsız kaldı Basın mensuplarının sorularını yanıtlamayacağını sadece kendisinin konuşacağını başından belirten Bakan Koç, Bodrum Belediyeler Birliği ile yaptığı toplantıya da basın mensuplarını almazken, toplantı öncesinde ve sonrasında birer

konuşma yaptı. Bakanın, konu dahilinde çok şey konuşmasına rağmen hiçbir şey söylememesi ile birçok soru da cevapsız kaldı. Öte yandan bakanın sözlerinde yoruma açık ifadeler de yer aldı. Atilla Koç bir önceki gün yaptığı açıklamada şu ifadelere yer vermişti, “Mesele daha fazla destinasyonla bölgeyi daha fazla tanıtmaktır. Bu benim de, yatırımcının da, hepimizin de görevidir. Vereceğimiz bütün kararlarda çevre dengesi ve turizmin çeşitlendirilmesi göz önüne alınarak hep birlikte müzakere edilecektir. Arkadaşlarla ters düşmek gibi bir şey söz konusu olamaz, ben turizm bakanıyım, görevim bu”.

Bodrum zaten bir marka Bodrum Kissebükü’nde tahsise açılan parsellere talip olan ve ön tahsis alan yatırımcılar da, Bakanla birlikte Sea Garden iskelesine geldiler. Ancak teknede yer kalmayınca Kissebükü’ne basın teknesiyle gelmek zorunda kaldılar. Burada açıklamalarda bulunan ETS Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ersoy, Bodrum’da geniş yataklı oteller olması halinde sezonun 7-8


aya uzayacağını belirterek, Bodrum’un ancak bu şekilde bir marka olacağını belirtti. Çevreciler ise yatırımcı Mehmet Ersoy’un bu ifadesine, tepki göstererek, Bodrum’un zaten bir marka olduğunu ve Mavi Yolculuğun dünyada bir tek Gökova’da yapıldığını hatırlattılar.

Bakana gösterilen yerler tahsis edilen yerler değilmiş Öte yandan bir diğer yatırımcı Erdinç Varlıbaş’ın ise “Bakana gösterilen yerler, bize tahsis edilen yerler değil. Tahsislere karşı yapılan tepkiler yanlış. Bizim aldığımız tahsisler ormanın müsaade verdiği ve Turizm Bakanlığı’ndan alınan tahsisler” şeklinde konuşması Bodrumlu çevre örgütlerinden tepki gördü. Bodrum’da çevreci gruplar tarafından oluşturulan Mavi Yol Girişimi, konu kapsamında tüm hukuki incelemeleri yaparak, tahsislerin parsellerine kadar belgelemiş, uydudan alınan fotoğraflarla da basına ve kamuoyuna açıklamıştı. Mavi Yol Girişimi üyeleri, Erdinç Vardar’ın verdiği bilgiyi kamuoyunu yanıltıcı olarak değerlendirdiler. Erdinç Vardar ayrıca yaptığı açıklamada koylara yapılacak tesislerin getirisinin deniz turizminden sağlanan gelirden daha fazla olduğunu belirtmesi de, Bodrum Ticaret Odası meclis üyesi ve 9 no’lu Meslek Komite Başkanı Arif Yılmaz’ın hazırladığı envanter çalışmalarıyla çürütülmüş oluyor. Her şey dahil sistemi ile bu koyda geceleme yapacak turistin ekonomiye sağladığı girdi, deniz turizminkinden çok daha düşük. Yaz aylarında Mavi Tur’un ilk ve son gecelemelerinin yapıldığı Kissebükü’nde her gece ortalama 100 tekne geceleme yapıyor. Yüksek standartlara sahip turistleri ağırlayan teknelerin bir gecelik ücreti ise 1000 ila 3000 dolar arasında değişiyor. Tüm bunların yanında deniz turizminin kendi getirisinin yanındaki katma değer de hesaplandığında, var olan otelleri dolduramayan Bodrum’un bir de üstüne üstlük tükenmekte olan ormanları da yok edilmiş olacak.

Tahsisler Yargıda

kapasiteli otel ve tatil köyü yapılmak üzere Varyap Yapı Sanayi şirketine; 88500 m2’lik 2 nolu özel parselin 1000 yatak kapasiteli otel ve tatil köyü yapılmak üzere Ersoy Otelcilik şirketine; 54495 m2’lik 3 nolu özel parselin 550 yatak kapasiteli otel ve tatil köyü yapılmak üzere Palmiye Tur şirketine ve Muğla ili Milas ilçesi Kayaönü (Çökertme) köyü/mahallesindeki Hazine mülkiyetindeki 106 ada 161 parselde kayıtlı 10096,85 m2’lik taşınmazın 200 yatak kapasiteli otel yapılmak üzere Kazancı Holding şirketine 49 yıllığına irtifak hakkı tesis edilmek suretiyle Kamu Arazisinin Turizm Yatırımlarına Tahsisi Hakkında Yönetmelik hükümlerine dayanılarak ön tahsisine ilişkin Bakanlık işleminin keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle iptalini, koşulları mevcut olduğundan yürütmenin durdurulmasına karar verilmesini talep etmişti. Açılan davada yapılan işlemin hatalı ve hukuka aykırı olduğu belirtilmiş, yapılan işlemle Bodrum Deniz Ticaret Odası’nın korumakla yükümlü olduğu hak ve menfaatlerin ihlal edildiği, üyelerinin kişisel menfaatlerinin ihlali gerekçe gösterilmişti. Dava metninde ise deniz turizminin sağladığı artı değerler ve tahsislerin çevreye vereceği zararlar, ayrıca tahsislerin hukuken de yanlış olduğu belirtilmişti.

Bakan Koç’un göz ardı ettiği hukuki hatalar Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, basına verdiği bir demeçte, “İncelemeyi yaptırdım. Yapılan işlemler ile ilgili hiçbir hukuki hata yok” demesine karşın, tahsisler tamamen hatalarla dolu. Bakanlığın tahsisleri yapabilmesi ve yatırımcıya da tahsisi için, tahsise açılacak alanların öncelikle imar planlarının yapılmış olması gerekiyor. 2634 sayılı Kanuna dayanılarak çıkarılan “Kamu Arazisinin Turizm Yatırımlarına Tahsisi Hakkında Yönetmelik” hükümlerine bakıldığında da dava konusu işlemin yasal dayanaklarının bulunmadığı anlaşılıyor. Davaya konu taşınmaza ait imar planlarında sadece 1/25000 ölçekli plan mevcut. Öte yandan bölgenin 1/5000 ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ise yapılmamış. Tahsise konu alanlara halen karayo-lundan ulaşım sağlanamamakta olup ana ulaşım yollarına karayolu bağlantısı ve içme-kullanma suyu,

Mavi Yol Girişimi, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 2634 sayılı Turizm Teşvik Yasası kapsamında yarımada genelindeki bazı orman alanlarını turizm tahsisine açması ve bu amaçla Bodrum Kissebükü’nde 3 parsel arazide yapılması planlanan 2 bin 550 yataklı; İBRAHİM SARI / Sabah Gazetesi Çö-kertme’de 1 parsel arazide 200 yataklı otel tahsisi kararının iptali için dava açtı. Mavi Yol Girişimi adına Deniz Ticaret Odası Bodrum Şubesi, Kültür ve Turizm Bakanlığına, Bodrum Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığı ile Muğla İdare Mahkemesi’nde dava açarak, Muğla ili Bodrum ilçesi Yalı beldesi Adalıyalı mevkiindeki Orman mülkiyetindeki 88500 m2’lik 1 nolu özel parselin 1000 yatak

kanalizasyon, elektrifikasyon, telekomünikasyon gibi kentsel altyapı hizmetleri, 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı, hali hazır haritası, orman arazisi olması sebebiyle ağaç rölöveleri, jeolojik, jeoteknik etüt raporları bulunmuyor. Bütün bunların yapılması müteşebbise bırakılmış olmakla birlikte bu çalışmalar yapılmadan taşınmazın yatırımcıya tahsisine karar verilmesi yasa ve yönetmeliklere aykırı. Yapılan tahsis ile Türkiye Cumhuriyeti’nin de taraf olduğu uluslararası anlaşmalar ihlal edilmekte. Şöyle ki, 20 Ekim 2000 tarihinde Floransa'da imzalanan ve 10.06.2003 tarihli ve 4881 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan ve 27.07.2003 tarihli Resmi gazetede yayınlanarak iç hukuk kuralı haline gelen Avrupa Peyzaj Sözleşmesi ile Türkiye Cumhuriyeti, sosyal ihtiyaçlar, ekonomik faaliyetler ve çevre arasında dengeli ve uyumlu bir ilişkiye dayanan sürdürülebilir kalkınmayı sağlamaya önem vereceğini; peyzajın her yerdeki insan için kırsal alanlarda ve şehir dışında, bozulmuş alanlarda ve aynı zamanda yüksek kaliteli alanlarda, sıra dışı güzelliğiyle tanınmış alanlarda ve aynı zamanda günlük alanlarda yaşam kalitesinin önemli bir parçası olduğunu kabul ettiğini beyan etmekte. Ayrıca söz konusu tahsisler, 2658 sayılı kanun ile kabul edilerek ve 4.2.1983 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak iç hukuk kuralı haline gelen Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme hükümlerinin de ihlali anlamına gelmekte. Dava konusu işlem, İnsan Yerleşimleri Konferansı Habitat II (İstanbul Deklarasyonu), İnsan Çevresi Konferansı (Stockholm Deklarasyonu), Akdeniz'in Kirlenmeye Karşı Korunmasına Ait Sözleşme hükümlerini de ihlal eder durumda. Tüm bunların yanında Bakan Koç’un konu dahilinde göz ardı ettiği birçok unsur daha var. Deniz turizmi 2,5 milyar dolarlık bir girdi ile toplam turizm gelirlerinin 1/5’ini üstleniyor. Deniz turizmi, kendine uygun konaklama ve demirleme alanları bulamazsa sürdürülebilirliğini sağlayamayacak. Mavi yolculuğun en önemli rotalarından biri olan Gökova Körfezi’nde her yıl yaklaşık olarak 300 ila 500 bin turist deniz yoluyla tatil yapıyor.

Tahsisler gerçekleşirse; Bodrum’da ön tahsisleri yapılan parseller 24 Aralık 2005’te firmalar, sosyal ve teknik altyapıya katılım miktarları ise şöyle açıklanmıştı. Muğla-Bodrum Adalıyalı-2 No'lu parsel: Ersoy Otelcilik (7 Milyon 750 bin YTL), Muğla-Bodrum Adalıyalı-3 No'lu parsel: Palmiye Tur (4 milyon YTL),

BODRUM

B eünt

35


ÖNCE SAĞLIK

BAKAN UNAKITAN BODRUM’DAN GEÇTİ

M

armaris’te yapılan Türkiye Tekstil Sanayi İşverenleri Sendikası’nın düzenlemiş olduğu “Tekstil Sektöründe Derinleşen Kriz ve Çıkış Yolları” konulu seminer ve Muğla AKP İl Kongresi’ne katılmak amacıyla Muğla’da bulunan Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, 20 Mayıs akşam saatlerinde Bodrum’a geldi. Bakan Unakıtan Bodrum’da Ticaret Odası’nın onuruna verdiği yemeğe katıldı. Bodrum’a gelişinde önce AZKA Otel’de dinlenen Bakan Unakıtan daha sonra beraberindekilerle Bodrum Marinası’ndaki tarihi Yağhane Restoran’da düzenlenen yemeğe katıldı. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın yanı sıra AKP Milletvekili Seyfi Terzibaşıoğlu, Bodrum Kaymakamı Abdullah Kalkan, AKP Bodrum İlçe Teşkilatı Başkanı Macit Gündoğdu, BTO Başkanı Mahmut S. Kocadon, oda üyeleri ve partililer katıldı. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, ertesi günü İber Otel Bodrum Princess’te Vergi Dairesi Başkanları ile birlikte bir toplantıya katıldı.

BODRUM’DA GALATASARAY GECESİ...

B

odrum’da Galatasaray taraftarlarının düzenlediği geceye Galatasaray Başkanı Özhan Canaydın, Başkan Yardımcısı Adnan Polat, Teknik Direktör Erik Gerets ve Galatasaraylılar katıldı. Canaydın, taraftarlara önümüzdeki sezon için de başarılar dilerken, yaptığı açıklamada şampiyonluk kutlaması için Bodrum’da bulunduklarını belirterek, gelecek sezonda tüm Galatasaraylı taraftarlara başarılı bir sezon dilediğini söyledi. Başkan Yardımcısı Adnan Polat ise “Var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Taraftarımız bize güvenmeye devam etsin. En kötü günümüz böyle olsun” diye konuştu. Galatasaraylı taraftarların formalarının imzalanhdığı gecenin sonunda havai fişek gösterisi yapıldı.

Diş Hekimi

Dr. Dt. TUNÇ AKMAN

T

ORTODONTİS

RUM No:48/C BOD Atatürk Cad. 56 6 86 Tel: 0.252. 31 an.com km a nc yardim@tu

Diş Hekimi

R. VECDET ATAY Koray Yılmaz İş Merkezi D Blok D-26 Yalıkavak Bodrum Tel: 0.252. 385 20 90 - Gsm: 0.532. 277 72 13 e-mail: vecdetatay@yahoo.com - www.vecdetatay.com


BODRUM DANSA DOYDU DANS Şampiyonası

B

odrum Kupası Dans Sporu Şampiyonası, Bodrum’da yapıldı. Bodrum Belediyesi’nin düzenlediği Bodrum Kupası Dans Sporu Şampiyonası, Gümbet’teki Kapalı Spor Salonu’nda yaklaşık 100 sporcunun katılımıyla gerçekleşti. 20 Mayıs akşamı gerçekleşen şampiyonaya Bodrumlular yoğun ilgi gösterirken, Türkiye Jimnastik Federasyonu Başkanı Ersin Uysal da Dans Şampiyonası’nı izledi. Akşam saat 17:00’de başlayan gösteri ve yarışmalar gecenin geç saatlerine kadar sürerken katılımcılar cha cha, rumba, salsa, poso doble dallarında yarıştılar. Minikler, yıldızlar, gençler ve yetişkinler kategorilerinde gerçekleşen yarışmalarda sporcular tüm hünerlerini sergileyerek

Türkiye’nin en büyük DANS FESTİVALİ

M

ayan Dünya Salsa Şampiyonu Alex Da Silva & Ruby Karen, dünyanın en popüler salsa grubu Tropical GEM İlk kez Türkiye’de bir araya geldi. Salsa L.A. Style'ın mucidi, salsanın dünyaca ünlü isimleri Luis Vazquez & Melissa Fernandez ikinci kez ve İtalya'nın önemli gruplarından Latin GEM ilk kez Türkiye’de, muhteşem gösterileriyle LatinoBodrum'06 Dans Festivali'nde buluştu.

RESTAURANT CAFE & BAR

BALKAN RESTAURANT

FISH & KEBAB HOUSE

Çarşı Mah. Dr. Alimbey Cad. 38 Bodrum Tel: 0252 316 32 18


ARŞİVDEN - MEHMET USLU / Merhaba Gazetesi 1980

DÜNDEN

Bodrum yöresinin HALI ve Garava (Karaova) Halılarının Çeşitleri:

1 - Köseleli Halı:

Bu halı Mazı Köyü'nün çok eskilerden beri dokuyup geldiği bir halıdır. Köseleli Halı'nın kenar suyunda 4 kancalı yuvarlak ve çentikler olur. Köseleli Halı şimdi hemen hemen dokunmuyor.

2 - Yıldızlı Halı: Bu halının kenar suyunda 8 köşeli yıldız motifleri vardır. Bu halı çok eski bir Mazı halısıdır. Şimdi çok az dokunuyor. 3 - Destereli Halı: (Taraklı Su) Kenar suyundan destereye benzer motifler olan bu halı eski ve tipik bir Mazı Köyü halısıdır. Şimdi dokunmuyor. Bu halıya Taraklı Su Halı da deniliyor. 4 - Mihraplı Halı ve Seccade: Göbekte, goncalı ve heybeli yan işi olan bu halının kenar çevresi makarnacıklıdır. Sonra tabaklı su daha sonra kösele ve en sonra çentikli olan bu halıya Mihraplı Halı denir. Mihraplı Halı üzerinde el, köpek izi, gazan kulpu denilen motifler bulunur. Kahverenginin kenarındaki motife delebik denir. Namaz kılmak için küçük boy olana seccade denir. Mihraplı halılarda ayna, ayor, yaş denilen dörtgen ve kandil, çiçek, ibrik kabe motifleri vardır. 5 - Garanfilli Ada Milas: Garanfil (Karanfil) suyu: Bu halının kenarlarındaki motifi ve sapı güllü tabanca yan işi vardır. Köpek izi de olur. 6 - Gem (Gemi) Suyu: Bu halının kenar suyunda kurbağa (yengeç) motifleri vardır. Kenar suyu kıvrımlarını da geme benzetirler. Gemi rotası veya liman olarak da düşünenler vardır. 7 - Ada Milas: Ada Milas denilen bu halılar iki çeşittir. Deli Ada Milas: Çiçek ve patlıcan motifi bu halının açık kıvrımları arasında yerleştirilmiştir. Köşeli açık kıvrımlarıyla belli olur. Uslu Ada Milas: Bu halıda da çiçekli patlıcanlı desen varsa da kenar suyu çizgisinin köşesiz yuvarlak kıvrımları vardır.

38

BODRUM

B eünt

8 - Anahtarlı Milas: Kenar suyunda anahtar (Tabanca) motifi olan bu halı, Anahtarlı Milas veya Tabancalı Milas olarak bilinmektedir. 9 - Gabıksız (Kabuksuz): Bu halının kenar suyunda yün tarağı motifi lebik (terazi) motifleri olur. Göl kenar suyunda Muskalı Ayşecik bulunur. Göl suyunda da tabaka (hayvan) motifleri ve göl suyu köşelerinde de sadece patlıcan yanışları vardır. 10 - Mazı Caferi (Mazı Suyu): Bu halının kenar suyunda tavık ayağı (gaz ayağı) denilen yanışlar olur. Tavuk ayakları arasında öküz kafası ve tabaka motifleri vardır. Bu halıya Mazı Bozalanı da derler. 11 - Çılgınlı Cafer: Kenar suyunda köpek izi, iç kenar suyunda çiçekli tabanca (anahtar) ve tavık ayağı (tavuk-gaz ayağı) yanışı vardır. Bu halının göl suyuna turunç suyu da derler. 12 - Selvili Su: Göl suyunda uzayan kalınca bir çizgi yeni ağaç Türk Selvili sudur. Tahtacı selvi su: Kenar suyu boyunca uzanan kalınca çizgi

yani selvi ağacı iki tane olursa tahtalı selvili sudur. 13 - Kirmanı (kirmanlı) su: Bu halının kenar suyunda da kirmana benzeyen motifler bulunur. 14 - Kayat (kağı) suyu: Bu halının kenar bordürleri çiçeklerle donatılmıştır. 15 - Peşir suyu: Bu halının kenar suyundaki motifler peşgir uçlarındaki motiflerin işlenmesiyle halıya bu ad verilmiştir. 16 - Eğri su: Bu halının kenar suyunda kelebek ve kurbağacık motifleri vardır. İç kenar suyunda da kayat suyunun motiflerinden bulunur. 17 - Paltalı (balta) su : Bu halının da kenar suyunda balta motifleri vardır. Göbek suyundaki eş kenar, Türk motifi olarak dikkati çeker. 18 - Dokuz Göllü: Bu halı, göbek suyundaki dokuz göl motifinden tanınır. Göllerin yan uçları kesiktir, bir eş kenar bütünü olarak. Bu


BUGÜNE

KiLiM çeşitleri... Türklerle ilgili bir motif olarak dikkati çeker. 19 - Meş (Meşe) yaprağı: Bu halı da, meşe ağacının yaprakları motif olarak işlenmiştir. Öteki çiçek ve şekillerle baharı simgeler. 20 - Eli goynunda (eli koynunda): Bu halının kenarını süsleyen birbirine çapraz el motifleri, eşini yitiren bir sevgiyi simgeliyor, sanıyorum. Bir türküde “Keşke sevmez olaydım. Elim koynumda kaldı” dediği gibi. 21 - Sandıklı: Bu halı da, göbek suyundaki sandık motiflerinden tanınmaktadır. Bu bir ağırlık sandığı olabilir. Bu halıya dokunan kız, oğlan evinin göndereceği ve içindekileri yanış olarak göl suyuna işlemiştir. 22 - Yılanlı Halı: Göbek suyuna işlenmiş büyücek bir yılan motifinden bu adı almış olan halı, Mazı Köyü’nün çocuk mezerliği (mezarlğı) mevkiine, kıslamak üzere gelmiş, (sarı keçili olarak söylenen) bir Yörük beyinin, çocuğunu yılan sokup öldürmüştür. Dertli anne, çocuğunu öldüren bu yılandan intikamını alabilmek için ve her geçişinde

BODRUM IĞI L I C A M U DOK I2 Ğ I L I C A Y ve BO

onu ezebilmek için motifini bu halıya işlemiştir. 23 - Madalyon (Yahudi Halısı) Orta göbekte büyük boy bir madalyon motifinden bu ismi almıştır. Bu halı tipik bir Karaova halısıdır. Bodrum'da 40 sene evelline dek oturan Yahudiler bu halıyı çok aldıkları için bu halıya Yahudi Halısı da deniliyor.

Bu sevilecek bir olaysa da Bodrum kilimlerine Gaziantep motifleri karışmıştır. Karakaya Köyü'ndeki kilimlerin değişim öyküsü: Gaziantepli Duran Yener askerliğini yaptığı bu köyde evlenir. Kilim dokumaya burada da başlamıştır. Yanına aldığı çıraklar da erkek kişiler olduğu için bu köyde kilim dokumaya erkekler de böylece başlamıştır.

BODRUM KİLİMLERİ

KİLİM ÇEŞİTLERİ

Ev ve camilerde yaygı olarak kullanılan kilimler, Bodrumlu kızların çeyizini oluşturur. Oğlan evi tarafından kız evine, düğünün başlamasıyla ilgili olarak gönderilen “ağırlık kilimi”dir. Karaova'da halıya göre kilim az dokunur. Sıralavazlılar Karaovalılara göre daha çok kilim dokur. Her kesimin dokuduğu kilimler aynı büyüklüktedir. Karaova kilimlerindeki renkler daha koyu tondadır. Sıralavaz kilimlerinde daha açık, parlak ve net renkler göze çarpar. Bodrum kilimlerini ev kadınları dokumaktadır. Yalnız Bodrum'un Karakaya Köyü'nde 40 sene kadar öncesinden erkekler de kilim dokumaya başlamıştır.

1 - Alaca Kilim: İki parmak eninde beyaz, parmak eninde kırmızı renk veya istenilen rengin tekrarıyla oluşan, atkı paraleli zeminin dolmasıyla, alaca kilim dokuması elde edilir. Bu kilimin dokuması bitince, çözgü uçlarına, atkıyı tutma hasır örgüsü yapılır ve saç örümüyle devam ederken, konulan düğümle püsküller bırakılır. 2 - Al Kilim: Çözgü uçları taraflarının, genişçe bir kısmı yeşil zemin, çoğunlukla düzdür. Orta kısım da tamamen kırmızı renkten oluşur. Bu kilimi Bodrumlular kız evine düğünü başlatmak için “ağırlık” diye gönderirler. 3 -Tahtalı Kilim: Bir sere (Şehadet parmağıyla baş parmağın gergin uçları arası) bir renk, bir sere başka bir renk olarak doldurulmuş bir zeminden oluşur. Çözgü uçlarının işlemi, alaca kiliminkine benzer bir çalışmayla oluşturulur. 4 - Aynalı Kilim (Turnalı) Al kilimin zemininde turna, orta kısmı süsler. Kenarında destere dişi veya parmak denilen süsler vardır. 5 - Gargaburu (Karga burun) Kilim: İki çözgü ucu tarafından denizler koylar dağlar ve yollar simgelenir. Orta zemin birbirini düzgün aralıklarla takip eden turna sürgüsünün gökyüzünde uçuşunu belirtir. Bu kilim Bodrum'un yüksek bir dağ köyü olan Geriş'te dokunuşuyla ün yapmıştır. 6 - Mazı Kilimi (Yörük Kilimi): Bu kilim, çözgüsü yün, atkısı gazıl olarak üzerindeki motifleriyle öteki Bodrum kilimlerinden ayrılır.

Fotoğrafta sergilenen çeşitler BODRUM EV HALICILIK ürünleridir.

BODRUM

B eünt

39


net b kış

@

CANSU TÜRKDOĞAN

cansu@bodrumajans.com.tr

matrak görüntüler

ilginç siteler

BABAM VE BEN 4 yaş: Babam her şeyi bilir. 5 yaş: Babam çok şeyi biliyor. 6 yaş: Benim babam, senin babandan daha çok şey biliyor. 8 yaş: Babam her şeyi bilmiyor olabilir. 10 yaş: Babamın gençliğinde her şey çok farklıymış. 12 yaş: Aslında, babam bu konuda hiçbir şey bilmiyor. Çocukluğunu anımsayamayacak kadar yaşlı. 14 yaş: Babama kulak asma, o artık çağ dışı kaldı. 21 yaş: Babam mı? Aman Tanrım! O hiçbir işe yaramaz 25 yaş: Babam bu konuda az da olsa bir şeyler biliyor. Ama o yaştaki insanın bu konuda bir şeyler bilmesi normal zaten. 30 yaş: Bu konuda babamın fikrini alsak iyi olur. O kadar deneyimli ki! 35 yaş: Babama sormadan hiçbir şey yapmasam iyi olacak. 40 yaş: Acaba babam bu konunun nasıl üstesinden gelirdi? Ne kadar akıllı ve deneyimli bir insandı. 50 yaş: Babamın yanımda olması ve bu konu hakkında fikir vermesini ne kadar çok isterdim. Onun ne kadar akıllı olduğunu hiç takdir etmemişim. Ondan çok şey öğrenebilirdim.

BABALAR GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN...

40

BODRUM

B eünt

gırgır sözler

ÖĞRENCİ EVİ DEMEK...

Nasıl Yani! 1998'de bir Fransız oldukça karmaşık bir intihar girişiminde bulundu. Deniz kıyısında yüksek bir yamacın tepesine çıkıp boynuna ip bağladı, ipi de büyük bir kayaya bağladı. Sonra zehir içti ve kendini ateşe verdi. Uçurumdan atlarken de tabancayla kafasına ateş etti! Ama devamı daha ilginç. Çünkü kurşun onu ıskalayıp ipi kesti, böylece adam suya düştügünde asılı kalmadı. Soğuk su yanan elbiseleri söndürmekle kalmadı aynı zamanda onu şoka sokarak yuttugu zehri kusmasını sağladı. Sudan bir balıkçı tarafından çıkarılıp hastaneye götürülen adam orada hipotermiden

farklı görüşler

Bir eve ait tüm tabuların yıkılabilirliği demektir. Posterler ve duvar saati tavanda durur, portakal kasasında plaklar, en metalcilerin evinde bile güllü koltuk örtüleri, balkonda depozitosu bir kirayı karşılayacak kadar boş Efes şişeleri, üst daireden kaçak çekilmiş kablolu TV, mutfakta biri diğerine hiç benzemeyen bir yığın tabak ve promosyon Harry Potterli ya da bira markası amblemli bardaklar, yerdeki siyah minderlerle tezat evin demirbaşı koca kollu avizeler, her odada minimum 25 yaşında olan farklı farklı perdeler, dikey ve yatay tıkıştırılmış kitaplarla ve onlardan kalan yere konulmuş yarısı yakılmış mumlar, bir iki Kızılderili kartpostalı, kinder ya da toto oyuncağı, ‘ne alırsan bir milyoncu’dan dayanamayıp alınmış tornavida seti ya da kerpeten, tuvalette muhakkak bir iki dergi, tuvalet kapısında yaratıcılığa bağlı bir iki uyarı ya da bilgilendirme notu. Öğrenci evi zil sesinin günün her saati duyulabileceği, istihap haddinin tahmin edilemediği ve bir gece uyumak için kalan insan sayısı rekorunun sürekli yeniden kırıldığı neşeli ve samimi bir ortamdır. Öğrenci evinde kimse kül döktü diye utanmaz. Öğrenci evinin her köşesinde yatılabilir, her saat kalkılabilir. Kahvaltı 16:00’da öğlen yemeği 22:00’de ve akşam yemeği de 03:45’te yenebilir. Normal evlerin tersine faturalar senede dört ya da altı kez ödenir. Bu ödemeler arası bazı günler, mum ışığında muhabbetle ve camiden su taşırken hem eğlenmek hem küfretmekle geçer. Öğrenci evinde hep fazladan giysi olur. Gelen unutur giden unutur, kocaman bir misafirden kalan eşyalar listesi olur. Öğrenci evinde 24 saat kesintisiz muhabbet olur. Vardiyalıdır, yorulan gider yatar yerini uyanan alır. Öğrenci evi, king demektir, tabu demektir, risk demektir, Efes fıçı demektir, kirli çarşaflarda huzurlu uyku demektir. Öğrenci evi, beş sene elektrik süpürgesi ile tanışmasa dahi asla tozlanacak kadar yalnız kalmayan evdir. Öğrenci evi, öğrencilikten çıktıktan sonra kıymeti onbine katlanan bir gençlik ateşi şöminesidir. Artık bir okulda kaydın yoksa ama SSK'da sicil numaran varsa, ne kadar kasarsan kas ne o gümüşlüğünü tek kolonlu roadstar marka dandik müzik setiyle değiştirebilirsin ne de o yağlıboya tabloyu indirip, duvarına bantla dünyayı kurtaran adamı yapıştırabilirsin. Öğrenci evi dört ila on



PARANTEZ

Ata’ya sitemim var...

K

ars'ta bir yerel TV halkın arasına karışarak gündelik hayata dair röportajlar yapıyor. Muhabir, yaşlı bir amcaya mikrofon tutup soruyor: - Nasılsan dayı eyimisen? - Şükür oğul, can taşirem eyiyem, coh

sıkılıp, bu hakka sahip çıkmak isteyecek gerici zihniyetlerin karşısına sadece Cumhuriyet şehitlerinin cenaze törenlerinde çıkabileceğimizi düşünmedin mi hiç? Sen, sana inananlarla omuz omuza kurtardığın bu vatanın evlatlarına medeni yaşamı layık görüp inkılapları yaparken, bir gün bunların geriye götürülmek istenileceğini, attırdığın kara çarşafın içindeki zihniyetle bu zamanda bile geri gelme isteği ile yanıp tutuşacağını düşünmedin mi hiç? Alfabemizi değiştirip, dilimizi var ettirirken, resmi dilimizi yasallaştırırken, diline elifi, mimi dolamış zihniyetlerin a ve b’yi Avrupa Birliği oyunu için diline alacağını, Arapça’yı gönlünde yaşatabileceğini düşünmedin mi hiç? Ne güzel tekerlenip gidiyormuşuz, ba beyli bala bulada bambırleydi bap bup...

HÜSNİYE KAYA POLAT eyiyem. - Halin keyfin nasıl dayı, sağlığında eyimi? azkaotel@superonline.com - Eyidir he coh eyidir. - Şehirden, hizmetlerden memnun musun? - Nası söz! Ah be Atam bu eserin - Yani memnun musun? teftiş ve dürtülme - Allah devlete, millete, kaymakam bege, bölediye isteyeceğini, başganımıza zeval vermesin. önümüzde senin gibi - Yani memnun musun? - Hiç eyle olur bizim agzımız dövlete ne diyebilir, bir lider olmazsa Allah razi olsun. cumhuriyetçilerin - Yani memnun musun? yerinde sayacağını, Medeni kanunu oluştururken, aslolan kişinin - Dövletimiz, kaymakamımız, başganımız, şanlı medenileşmesi olduğunu, medeniliğin Avrupa ordumuz başımızdadır. Ben vatana nasıl serzenişte benim gibi evlatlarının hayranlığına, temelsiz yozlaşmaya dönüşeceğini, bulunuram, amma benim derdim başgadır. utanç içinde susmak diğer yandan şeriat yasalarını uygulamak - Allahına gurban dayı nedir söyle. zorunda kalacaklarını isteyenlerin kol gezeceğini düşünmedin mi hiç? Doksan sene önce buraya Rusya girdi ya, hani bu düşünemedin mi hiç?.. Eğitime, spora önem verip buna yönelik yatırım ve binaları, okulları, çeşmeleri, istasyonu, yolları, eğitimde türban teşvikleri desteklerken, kaldırımları Ruslar yaptılar ya... kavgalarının çıkacağını, analarımızın baş örtülerinin siyasete alet - Rus işgalinde yapıldı dimi dayı? edileceğini düşünmedin mi hiç? - He... Hec benim dövletime lafım olur mu? Ben bu Rusların..... Doksan sene önce bunları yapıp gittiler, bir gün olsun Kars'a gidek, Bizlere armağan ettiğin seçme ve seçilme hakkımızı bile yollar bozuldu mu, kanallar tıkandı mı, bakak demediler. İnsan bi tembelliğimiz, üşengeçliğimiz yüzünden kullanmayacağımızı, gelir bakar buralara heç bele olur mu..... “Ammannnn kim gidip şimdi yeri bulacak, oy kullanacak” diyip yanımızı devirip yatacağımızı, bu insani hakkı kendimize çok Bu ay ki hikayem bu olacaktı, gelin görün ki işleyeceğim konu göreceğimizi, güdülme durumuna düşebileceğimizi, seçmenin farklıydı. Bugün 19 Mayıs... uykuya dalacağını düşünmedin mi hiç? Bir milli bayram daha kutluyoruz. Gölgeli, mutsuz, endişeli, arifesine kan bulaşmış... Ah be Atam, bunları düşünemedin hadi, ölmeye hakkın olmadığını, bu eserin teftiş ve dürtülme isteyeceğini, önümüzde senin gibi bir Sorulara, gerginliklere gebe... Yine sahalarda gençlerimiz, gösterileri lider olmazsa cumhuriyetçilerin yerinde sayacağını, benim gibi var... Ama büyükler gösterilerini yaptı bir gün önceden. evlatlarının utanç içinde susmak zorunda kalacaklarını düşünemedin Anıtkabirdelerdi. Bir cenaze sonrasında, dillerinde uğurlar ola mi hiç... türküsüyle yine bir cumhuriyet şehidi uğurladılar. Aklımda yüreğimde binlerce soru var, ama susmak en güzeli, Konuşmanın faydasız Toprağı üzerinde birlik beraberlik ve bütünlükle yaşanmak istenen olduğu yerde susmalı derim her zaman... Anlayan bu suskunluktaki herkesin dinine ibadetine saygı olan, ama yasaların kanunların saygı cümleleri bile anlayabilir. Düşülen durumların, yaşanılan kaosun, gördüğü- kitlesel inanç ve isteklerin doğrultusunda anayasanın milliyetçiliğin milli günlere hapsedildiği, gençlerimizin ve olmazsa olmaz maddelerinin değiştirilmeye çalışılmadığı, vatanımın çocuklarımızın bu erdemli bilinçten yoksun büyütüldüğü bu zamanın sınırları içinde resmi dilimi kabullenip milletimin hassas yapısı utancıyla susmak istiyorum. üzerinde etkili olacak taleplerde bulunulmayan Türkiye’de yaşamak istiyorum.... Ama Atam’a söyleyecek sözlerim var... Ona olan bağlılığımı, Uğrunda şehit olunan, kazanılan haklarımın kaybını değil, geriyi hayranlığımı, milliyetçiliğimi, vatanıma olan sevgimi beni tanıyan değil, senin dediğin gibi İLERİ, DAHA İLERİ’yi istiyorum. herkes bilir. Ben Atamın dehasına hayran olduğumu, hatta o zamanın koşullarında gerçekleştirdiklerini imkansızı başarmak olarak, her Gün gelir de bu hallere düşülürse bu evlatlarının hali ne olur zaman dile getirdim. Her zaman gurur duydum böyle bir Ata’ya sahip düşünmedin mi hiç ATAM. Uyansan gelsen görsen sana yazık, olmaktan... gelmesen bize yazık... Bize yazık ki yazık, 68 yıl önce ölen Ama artık gördüm ki Atam bile bazı hesapları yanlış yapmış!.. Atamızdan medet ummaktayız hala... Bırakaydın hak ettiğimiz halde kalaydık be Atam. Aynı olan ATAM SANA SİTEMİMDİR zihniyetler hala aynı, biz de sahip olduklarımıza sahip çıkamazsak ne Atam sen tüm yetkilerinden vazgeçerken, saltanatın bütün tekliflerideğişir ki... ni reddederken, kendini zor ve imkansızın ateşine atarken, Kurtuluş Senden ve şehitlerden özür dileyecek hale düşeceğimizi Savaşı’nı başlatırken, ardında sana ve vatana inanan onca insanla düşünemedin mi hiç. Ah bir düşünseydin, düşünebilseydin, başka ölümüne savaşırken, bir gün kendi kendimizi yönetme hakkımızdan önlemler de alaydın... Keşke alaydın Atam.

42

BODRUM

B eünt




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.