1
MAĞRUR YENĠLMĠġLĠK Günü örten geceye benziyor gövdeni kuĢatan baĢka ellerin gücü tin-içre,göksel bir günahın zaferi bu. Sokağa çıkan bir us-kayması, yoksul ve yoksun bedene eĢlik-eden öfkeye gülümseyen mağrur bir yenilmiĢlik bu. Artık unutmalısın o biricik olma yanılsamanı yeni bir sabahta, yeni bir günahı tanıyana dek.
2
NE ÇOK OLDU GĠTTĠĞĠNE ĠNANALI Ölü gövdeyi tanıyorum resimde, yelle gerilen kavakların uğultusu, tıpatıp o! kendi kadar sahici karĢımda gülümsüyor Ģimdi. Boğulan bir ikiz-duygulanım, geçmiĢin basso profondosu ile yalancı-nesnenin koloratur çığlığı anlat bana! neler yaĢadın orada. Ne çok oldu gittiğine inanalı, iĢte buradasın oysa,tam karĢımda yalnızca gözlerin yarı-açık,ellerin ellerime uzanır gibi kucağımda.
3
SARABANDE Her devinim ölüme yakın nesneyi izleyen baĢka bir nesnenin gözleri önünde. O lale ile bu gül arasında bir gülümseyiĢ. Bu çizgiler, hangi varoluĢun alınyazısı ? soluğun ile sabah-yelini aynı gök-sunağında kurban-eden. O tanrı ile bu tanrı arasında bir hiçlik.
4
DEVRĠME SĠTEM Söz, insanı tanımaz , güler-geçer zırvalarına Ģairin, o bilir,nereye gideceğini kimin için söylenilenin. Billur ” çiçek” imgesi, saf çağrıĢımı “masanın”, ya da o “ göksel- yürek” palavrası insanın, hepsi ama hepsi ne denli anlatabilir masada bir çiçeği. Siz yine de yalan iĢitmeye sevdalıysanız benim gibi bakın bu çiçek, bu da bir masa birazdan kızıl güllerde açar bu masada.
5
LA FOLLĠA Soluk alıyor bir köpek inip çıkıyor karnı,çivit mavisi gökyüzü altında bir araya geliyor yosunlu su,mermer fıskiye, kırmızı balıklar,gençliğin öncü-acıları. Karanlıkta birbirini tanımayan iki el uzanıyor yakalamak için Göz-tanrı’yı öldürmek isteyen kör suikastçıyı, unutturmayı tek silah olarak seçiyor oysa adam bir Tanrı’yı öldürmek için önce kendini anımsıyor.
6
KÖSNÜL EMR-Ġ NEFS Eğrelti otunun resmine dalmıĢ kristal çanağın içinde kereviz saplarını arıyor masada aceleyle yazdırılmıĢ e-posta çıktıları yün örtülerle kaplanmıĢ akaju bir karyolanın üstünde geceden kalma giysiler ve kahkahalar Sayısız yüzler geçiyor aklından geceye dair sunulmuĢ tenleri acıyarak anımsıyor deniz ve damla’ da ki aynı tözsel aldanıĢa bir gövde de inanırken,diğerinde inanmıyor ardından ellerini yıkıyor ve suya bakıp “-Benim tek utkum bu!” diye gülümsüyor.
7
BĠR VENEDĠK MASKI ĠÇĠN ÜĢür bedenin,ısıtırsın kendini bildiklerini unutmaya çalıĢarak az söz,az bakıĢ,az anımsama bilgece bir hiçlik arayıĢı uğruna. Sonu gelmeyecek hiçbir zaman us’u hafife alan korkak benliğinin oyunu söz’ü ateĢe atalım diyor her sabah her akĢam geçmiĢe yaslı ağıtlar yakıyor. Bana ölümcül bir güzellik gerekiyor oysa ölümü de yadsıyacak ve birlikte yok-olacak soylu bir nesne-prensesinin son sözleri.
8
GÜNEġ Suçlu ve piĢman gece! kalbimle aynı yıldıza küsmüĢ, ne sabahı özlüyor karanlık, ne kendini tanıyor yüzüm aynada. Yoksa sadece biz miyiz farkında olan güneĢin de bir günahkar olduğunun ?
9
GÜL Dingin ruhun çığlığı ansızın parlayan öfkelerdir. Kaderi yazan kalem sahibinin o lal-gecelere gülümseyiĢi bu yüzdendir. Cism içinde cismi yadsıyan beden bu ten’dendir. Ey bülbül ! ne varsa gül’e ait bilmediğin yine gül’dendir.
10
VARLIĞIN AYNASI YOKLUKTUR Gel dedin geldim geceyle birlikte kapında ürperten telaĢı buhurumeryemin. Ayrılık ki vehm-okunun acısıdır ve baĢkalarına ağlayan göz çiçek-yüreğin davetinden gönülden bir tövbe ile utanmıĢtır. Zuhur ile mevcud ise bu karanlık varlığın da aynası yokluktur.
11
BAġKA Kendini tamamlamak için baĢka gövdelere dokundun önce baĢka yaĢamları tanıdın baĢkalarının elleriyle. ġimdi aynaya bakarken anlıyorsun “ben”le “baĢka”sını aramaya giden “ ikiz-tin”in sadece kendilerine varabildiklerini. Oysa ilk adımda da biliyordun bu sonsuzluk bir son bu özgürlük bir tutsaklık bu arayıĢta. Yani eksiksen tamamsın aramazsan bulursun o baĢka’yı bu yolculukta.
12
BOġ MEZAR Soğuk, günü ölümsüz kılıyor, durgun,saydam suya yansıyor sabahın yorgun yüzü. Bu gözüpek yadsımayı tanımak gerek her susuĢu kutsanmıĢ,henüz adını bile bilmediği,mutlak sessizliği adına taĢların-belleğinin. Yalnızca tek bir dokunuĢa izin veriyor ölümlü-yürek,ve tek bir seçim kalıyor geriye, Ģimdi gözyaĢlarıyla mı örtülecek o boĢ mezar ?
13
BEN BakıĢ, nesneyi diriltir kendi uzamıyla esrik nesne farkına varır ĢaĢkınlıkla, baĢka bir nesne gibi bir nesne olduğunun. Bir savaĢ istemiyor,sessiz bir boyun eğiĢ bu varoluĢ-yalanına tepkisi, sadece biricik-olma yanılsamasına ortak ediyor diğer nesneleri. Hep birlikte gülüyorlar gecede hangisinin en çok inandığını anlamak için bugüne dek bu yalana ?
14
DERT SENDEN DEĞĠLDĠR EY DĠL Dert, senden değildir ey dil ! tufandan habersiz kızgın çöle gülen kalbi yadsıyan bu kalbden’dir. Dert, senden değildir ey dil ! çiğ damlasında laleyi büyütüp sireti, surete döndüren bu ĢimĢekten’dir. Dert,senden değildir ey dil! varlığı yok-eden,yokluğu var-eden bu ayine-i iskenderden’dir. Dert,senden değildir,değildir amma bir kere de sormadın halin nedir diye bu kıyamet akĢamında.
15
NESNE-TANSIĞI Beni izliyor bu kuĢ, yaĢlı bir tin’in koruyucu kanatlısı sözcükleri tanımayan harf-tanrısının kendine övgülerine eĢlik-ediyor bu körleĢmenin suçlusunu arıyorlar birlikte ben ve kuĢ’ u aynı anda ayrımsıyor önce tin aslında hiç var-etmediği baĢka bir gövdeye sitem-ediyor sözü sonra suçlayacağım diyor harf-tanrısı yanlıĢ olan nedir diye mırıldanıyor öfkeyle belki gecikmiĢ bir yaratım tembelliği belki kuĢ’ u fazla ciddiye almanın bedeli oysa bir nesne-tansığı düpedüz bu bilinemezlik aynada kendini yontu olarak görünce anlıyor.
16
BU AN KADAR SAHĠCĠSĠN Bu an kadar sahicisin bu an kadar yalan bunu bana söyleten baĢka bir” bu an”. Zaman! yelle dökülen gelincik yaprakları akrep, denizde dalga yelkovan, sırtını dayadığın ağaç. Nesneler gövdeni de kandırdı sonunda ruhun da bu an kadar sahici Ģimdi bu an kadar yalan.
17
BU ġARKIYI SÖYLEMEK ĠÇĠN Bu Ģarkıyı söylemek için sadece ellerin kaldı ne eĢlik etmek için bir çalgı ne de sesinin utancına eĢlik edecek bir uğultu. Ölmeye çağrılı kuĢların çığlıkları gibi sessizce temizleyip boğazını avuçlarını sıkarak baĢlayacaksın mırıldanmaya. Bu Ģarkıyı söylemek için sadece ellerin kaldı.
18
ÜSKÜDAR Susmanın bedeli,bir parkta savrulan çığlıklarını dinlemek çocukların Ģahane gülüĢüyle yanaĢan vapura dalmıĢ bir simiti koklarken. Belki de bu yüzden bakmak anlamak gibi geliyor bazen susmak ise konuĢmak.
19
GECE VE SOLUK Toprak suya benziyor,su toprağa adımların bütün nesneleri uyandırıyor bu soluk,adını verdiğini biliyor tüm eĢyalara bir sözcük bataklığına dönüĢüyor bütün oda. Ey geceye sevdalı deli-soluk gece bir nesne oluyor,kalem bir gece o anda.
20
VUSLAT Yere basarken, eĢyayı çiçekleyen duruĢun bardağa uzanan el,eli yadsıyan bir oda tahtayla savrulan bir anı-sıtması gözlerimde oturmuĢ,gelmeni bekliyordum. ĠĢte tıpkı böyle duymuĢtum geceyi de sabahtan ikindinin en onulmaz vaktine kadar geç kalmıĢ bir vedalaĢmada susmak ve görünce geliĢini,alınyazılarına tekrar inanır gibi.
21
BU SABAH Bin yıllık taĢ,bin yıllık toprak bin yıllık güneĢ,bin yıllık bulut bin yıldır akan su,bin yıldır açan çiçek henüz yaratılmıĢ gibi. En yaĢlı benim bu evrende bu sabah.
22
BĠLGE-SU Soluğun denli sıcak gül üstünde çiy damlası titreten semender-güneĢi. Uçup varlık-nedeni yeryüzü ve gökyüzüne varacak bilge-su. Hikmete erdiren soru. Su buharlaĢır gökyüzünde yokolur. Yağmur çiçeğe vurur toprakta yokolur.
23
BAKIġIN ÖLÜMÜ 1. Uzakta parıldayan alev ! biz burada karanlıktayız gölgeler usulca savruluyor gece,sıcak rüzgarla. Bir dere-yatağı yapıĢkan yosunlarla uğulduyor yarasa gözleriyle bulutların arasından ay-düĢmanı bir köpek havlıyor. ġimdi kenetlenme vakti matemin bir titremeyle baĢlıyoruz ağlamaya gecenin tam yarısı gündüzden kalan toprak soğumaya baĢlıyor. Gelecek yılların acısı ! HoĢ geldin ! 2. Toprağa çağrılı gövde ateĢte sönen göz-semenderi
24
mermerden akan gözyaĢına eĢlik-ediyor sızıntının hafıza-tözüne karıĢarak gecede. BakıĢ kesinlikle böyle ölüyor.
25
GÖL Bir gölge-oyununa çağırıyor gece suya yansıyan çocukluğunun yüzünü ay ıĢığında parlayan viĢne çekirdekleri ırmağa bakan kayanın üzerinde. Zamanın kuĢatan gücünü görüyor ansızın yalnızlıkla tanıĢmasının yakın olduğunu, hangi yüzü hangi yüzden ayıran ölüm adına. Bir süreç,bir kandilin sönme süreci bu suya dokununca bembeyaz saçlarını görerek irkiliyor.
26
KĠLK-Ġ KAZA Günahla aramızdaki mesafe us’a sızıveren o yumuĢak esinde saklı imgeyi yalımlayan nesne-tanrının yüreği kağıda dökülen sözcüklere sevdalı.
Günahla aramızdaki mesafe yeni-doğan bebeğin ilk çığlığında saklı o sen miydin yoksa sadece sözcükler mi beni kandırarak susmaya sevdalı.
Günahla aramızdaki mesafe bu ayna ile aynaya küskün nigah-ı tegafül kadar mı ?
27
KALEMĠN SIZISI Ġmgelerin tarihi oluyor mutlaka susarak ya da susmaya katılarak çoğalıyor akasyaların kokusu ve ardından anımsama zamanına adanmıĢ bir seçime dudak büküyor imgelem birden yeni bir imgenin tanrısı oluyor bulanık-akıĢa nesneleri de eĢlik-ettirerek yeniden ve yeniden boĢ-kağıda gülümsüyor ve sonunda boĢ-kağıtla boĢ-imgelem birbirine sarılıyor.
28
RAKIDAN SONRA RAKI Yağmurdan sonra güneĢ tahta iskemle,paslı tel makası sandıkta erik çekirdekleri,salatalık kabukları fotoğrafçı vitrininde eski fotoğraflar manavın arkasında yanmıĢ meyhane o yanmıĢ meyhanenin yanmamıĢ günlerinde tuvaletinde kusmuĢtuk birlikte devrim ha oldu ha olacak bizi ha vurdular ha vuracaklar geçen otobüsler troleybüsler falan Pavese’yi yalnızca bizim bildiğimiz günlerde. Ġçtikçe yağmurdan sonra güneĢ güneĢte yağmur oluyor. Ne güzel !
29
SÖZ NEDĠR BÖYLE ZAMANLARDA
Filistinli Çocuklar için Söz nedir böyle zamanlarda gündüzü tanımayan bir gece geceye düĢman bir gündüz. Söz nedir böyle zamanlarda yeni bir dil konuĢan eski kuĢlarla artık onları anlayamayan Süleyman. Söz nedir böyle zamanlarda Cebrail’i piĢman eden bir kainat-nefreti ve emanete ihanet eden insan. Söz nedir böyle zamanlarda Ya Rab !
30
NESNE CEHENNEMĠ
Usulca giriyor kanına sıcak-dokunuĢu günahın,çini bir tabağın renkleri uçuĢurken odanın duvarlarına,o savrulma-ritmi anımsa diyor ve anımsatıyor aynada dalgın gözlerini yine sana,bir devinme-isteği büyüyor ansızın bütün nesnelerin acıma duygusu ile eĢlik ettikleri ve bu tunç varlık-duvarının gizli sandığı sırlarıyla. Burası bizim cehennemimiz diyor masa Biz de günahlarımızın bedelini ödeyeceğiz.
31
NESNE VE AġK Kumda köpük oluyorsun, yıldızların ıĢığında kumsal, suyla salınan sandalda deniz oluyorsun, dolanmıĢ misinayı çözmeye çalıĢırken balık. Ay ıĢığında barıĢmanın üç biçimini sayıklıyorsun her gece, saat dörtte gelincik oluyorsun,saat beĢte menekĢe. Yere düĢen makasa vuran gün-ıĢığı, eğilip halının çiçekleri oluyorsun, lambanın ıĢığında pervane, kapıda kapının eĢiği oluyorsun, masada oturulmayan sandalye. -benimle her Ģeyi beraber yaĢıyorsun -benimle beraber ölsene.
32