Boru Dergisi Ağustos'13

Page 1






EDİTÖR

! r ü r ü d l ö a n i b Deprem değil

ari tasarımı ile i o binanın mim iğ kt re zenli bir ge ı as etrik olarak dü n nasıl olm nı om na ge bi n r su bi ı ol kl nı nanın ne olursa Depreme daya r verilen bir bi na fonksiyonu imarisine kara M ılacak olan bi ı. ap al Y am ır. fı, m ıd nı ol al sı rklı minin başlam irinden çok fa n yapılacağı ze at planları birb celikle binanı ön in iç i aha sonra bina olmalı. K es D başlanabilm i bilinmelidir. a iy ın k ar ço pl ri sa le he lik lacağı k özel mühendislik göre maruz ka in depremselli nım amacına leri ile bölgen lla lik el ku n öz i nı lık ik na cı fiz bi yı taşı u yer ve verilmeli, nın bulunduğ melere karar na ze bi al i, m da el k ilm ca ed la sa kullanı laka he plar ak tespit gibi yükler mut kler doğru olar r yü ka , t bi ak sa pr to ı ve , sel, mamas hareketli bileceği rüzgâr zeninin buluna re maruz kala ometrik bir dü ge an idir. Aynı ıd aç durumuna gö i a dahil edilmel anın mimar ar in pl B sa ır. he ıd r al le m vvet tedir. göz önüne alın ak ekstra iç ku em arz etmek dolayı oluşac bir o kadar ön an de nd er bu el m da ze un r… al durum ektedi a kullanılan m ermek gerekm kadar binalard da özen göst na su şanan her nu zamanda bina ko ır ı nda, yıllard ya lik ve altyap su çe nu ir, ko m de em n pr hızla an de Bu bakımda lerinden biri ol iler, önlemlerin çmeyen tepk önemli gerçek ge en e in n tinde ni es ke e’ öt la iy ın fe rk Tü ylaşman deprem olan olası bir ndan acıları pa şü dı rü ar ın gö ın k ta ac or k or… büyü m uzmanların i bize hatırlatıy alınmaması, tü ğimiz gerçeğin ce le tüm bi ya ne yi gerektiği gibi şa n, ya acıları tlanmışke ha büyük yeni l verilerle kanı se siyasi lim bi rlü m tü ne yazık ki da r tü timlerin he kesi olduğu ne ül yö zi em pr ke er de r m n rel ve Türkiye’nin bi ına karşın, ye altında buluna deprem riski k vurgulanmas le sı k lik sı el öz rın ı, la er ar an uzm seferb lışma yapmal tüm olanaklar , hızla ortak ça nutlaşma için ko ı kl nı kaygıdan uzak ya da eme zlerinde depr idiyle… yerleşim merke nmaması üm yle acılar yaşa bö ir… ha id el da değil bina r ilm m bi , re ed ümünde lar “Dep ön na ld bi yı n in ne in dö em za pr ve enka 17 Ağustos de asında yıkılan n binaların ar ra du m la ağ Sapas … akıllara geliyor öldürür” sözü ği ile. le di ek görüşm Yeni bir sayıda , Saygılarımızla

İLETİŞİM MAGAZİN GAZETECİLİK SANAYİ ve TİCARET A.Ş. adına İMTİYAZ SAHİBİ MEHMET SÖZTUTAN

GRAFİK TASARIM RECEP ÜNAL recep.unal@img.com.tr

ABONE İSMAİL ÖZÇELİK ismail.ozcelik@img.com.tr

REKLAM MÜDÜRÜ SEDAT KARADAYI sedat.karadayi@img.com.tr

GENEL MÜDÜR YARDIMCISI AHMET KIZIL

KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ EBRU PEKEL ebru.pekel@img.com.tr

CTP - BASKI İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler/ İSTANBUL Tel: 0212 454 30 00

GRUP BAŞKANI H. FERRUH IŞIK

EDİTÖR AHMET FARUK KOYUNCU faruk.koyuncu@img.com.tr SANAT YÖNETMENİ İSMAİL GÜRBÜZ ismail.gurbuz@img.com.tr

DIŞ İLİŞKİLER INTERNATIONAL  RELATIONS EXECUTIVE AHMET ASLANTÜRK ahmet.aslanturk@ihlasfuar.com

ADRES 29 Ekim Caddesi No:23 34197 Yenibosna / İSTANBUL Tel.: 0212 454 25 03 Faks: 0212 454 25 06 www.nalburteknik.com web@img.com.tr

MUHASEBE MÜDÜRÜ MÜRSEL GÜRLER muhasebe@img.com.tr

İRTİBAT BÜROLARIMIZ KONYA 0332 238 10 71

BORU dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. Boru Dergisi’nin bütün yayın hakları İletişim Magazin Gazetecilik San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan Boru Dergisi ayda bir yayınlanır.


06 09

ne

onomisi Avrupalı, Türk ek güveniyor

i yüküne Hammadde verg üretim ve ru bo rağmen çelik ihracatı artıyor etime az kaldı”

“3 milyon ton ür

catımız 7 aylık çelik ihra oldu 8,6 milyar dolar n UGETAM’a

Enerji Zirvesi’nde altın vana

de nitelikli Plastik sektörün eğitim hamlesi eleman açığına

12 20 24 42

reklam indeksi AFC ........................ 34-35

NET İLETİŞİM ...............67

AKTİF ...........................49

PAKPLAST .....................1

ARB ..............................41

GEDİK ...........................17

PLAST TÜYAP ..............65

AS BİLEK ......................55

HES ..............................53

PLASTSU .............. 22 – 23

ASMAG ................... 28-29

İHALECİLER .................79

SUBOR ..........................7

BORŞEN .......................51

KRİSTAL KOLA .............77

TURAN .........................59

ÇOLAKOĞLU ............Ö.K.İ

KRİSTAL ŞEHİR ...........73

TURAN .......................A.K

EGE ..............................11

NAVLUN .......................75

VALFEX ..........................3


Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve Meksika Dışişleri Bakanı Jose Antonio Meade Kuribrena

Avrupalı, Türkiye ekonomisine güveniyor Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Eurobarometre’nin açıkladığı bahar dönemi kamuoyu araştırma sonuçlarına değinerek, “AB ekonomisini iyi değerlendirenlerin oranı sadece yüzde 26 iken, Türkiye ekonomisini iyi değerlendirenler bunun iki katı ve yüzde 51’dir” dedi

M

eksika Dışişleri Bakanı Jose Antonio Meade Kuribrena ve beraberindeki heyet ile yaptığı görüşmede iki ülke arasındaki ekonomik veriler hakkında bilgi veren Bakan Çağlayan, bu ziyaret vesilesiyle önemli anlaşmaların görüşmelerinin yapılacağını belirtti. İlk olarak Türkiye-Meksika arasında Serbest Ticaret Anlaşması Müzakereleri’ne başlama konusunun geldiğini, Meksika Cumhurbaşkanı’nın Türkiye’ye kısa zaman sonra yapacağı ziyarette müzakerelerin başlaması ile ilgili düzenlemeleri karşılıklı yapma imkânına sahip olunacağını söyledi. Karşılıklı yatırımların artırılması için yatırımların karşılıklı teşviki ve korunması ile ilgili anlaşmayı da bu ziyaret

6 - AĞUSTOS 2013 -

vesilesiyle yapmayı ümit ettiklerini ifade eden Bakan Çağlayan, iki ülke arasında gümrük işbirliği ve çifte vergilendirmenin önlenmesi anlaşmasının biran önce imzalanması gerektiğini belirtti. Meksika’da 7 Türk firmasının 30 milyon dolarlık yatırım yaptığını söyleyen Çağlayan, 11 Meksikalı şirketin de Türkiye’de 11 milyon dolarlık yatırım yaptığına dikkat çekerek daha fazla yatırım yapılması gerektiğinin altını çizdi. Serbest Ticaret Anlaşması ile ilgili kapsamın öncelikle mal ticaretini kapsayan bir sistem olacağını ifade eden Çağlayan, bununla birlikte kapsamlı bir Serbest Ticaret Anlaşması imzalamaya hazır olduğunu ekledi.

EUROBAROMETRE’NİN KAMUOYU ARAŞTIRMASI Eurobarometre’nin bahar dönemi kamuoyu araştırma sonuçlarını açıkladığını söyleyen Bakan Çağlayan, bu anketlerin Mayıs 2013’de yapıldığını, AB ülkeleri ile AB’ye aday ülkeleri kapsadığını ifade ederek, “Araştırma kendi kamuoyu nezdinde AB’ye güvenin ve AB imajının son 10 yıldaki en düşük seviyelere geldiğini gösteriyor. Daha çarpıcı olan ise katılımcıların ‘kendi ülkenizin ekonomisini nasıl değerlendiriyorsunuz’ sorusuna verdiği cevaplarda yer buluyor. AB ekonomisini iyi değerlendirenlerin oranı sadece yüzde 26 iken, Türkiye ekonomisini iyi değerlendirenler bunun iki katı ve yüzde 51’dir” diye konuştu.



“TÜKETİCİ GÜVEN ENDEKSİ 2.3 PUAN YÜKSELDİ” Açıklanan bir verinin de Türkiye ekonomisine güvenin artığını gösterdiğini ifade ederek, Temmuz ayına ilişkin tüketici güven endeksinin açıklandığına dikkat çeken Çağlayan, “Temmuz ayında tüketici güven endeksi Haziran ayına göre 2.3 puan yükseldi ve 78,5 oldu. Böylece endeks bu yıl ilk kez geçen yılın üstüne çıktı. Buda Türkiye ekonomisine olan güvenin arttığını gösteriyor” şeklinde konuştu.

“BELKİ BİRAZ YUKARI YÖNDE OYNAMASI SÖZ KONUSU OLABİLİR” “Enflasyon raporları açıklanmadan nasıl bir öngörünüz var” şeklindeki soruya cevap veren Çağlayan, “Merkez Bankası’nın enflasyon ile ilgili yapacağı açıklamada, son dönemdeki döviz kuru artışlarının ve Türk lirasının döviz sepetine göre değer kaybetmesinin önemli bir fonksiyon işleyebileceğini düşünüyorum. Bu ister istemez maliyet kanallı bir enflasyon artışı getirmiştir. Merkez Bankası her halde son değişen şartları, dolayısıyla kur sepetiyle ilgili gelişimleri dikkate alıp değerlendirmesini yapacak. Belki biraz yukarı yönde oynaması söz konusu olabilir” açıklamasında bulundu.

“TÜRKİYE İLE BİR DİZİ ANLAŞMA İMZALAYACAĞIZ” Türkiye ve Meksika arasındaki politik işbirliğinin 85 yılı doldurduğunu söyleyen Meksika Dışişleri Bakanı Jose Antonio

8 - AĞUSTOS 2013 -

Meade Kuribrena, son yılarda bu ilişkilerde önemli bir artış gösterildiğini ifade ederek, “İki ülke kendi tarihinden gururla bahsediyor ve iki ülkede kendi geleceği açısından önemli çabalar gösteriyor. Meksika aslında Türkiye’nin bir aynasıdır. Bu veriler bizim verilerimizle ekonomik açıdan çok yakın birbirine. Meksika durağan bir ekonomiye sahip ve düşük bir enflasyon oranımız var. Yıllık GSMG düşük oranlarda ve dengeli bir bütçemiz var. Ekonomi politikasında Türkiye gibi serbest ticaret anlaşması yola gittik Meksika’da. 44 ülkeye bize erişim sağlayan yeni 2 tane serbest ticaret anlaşması imzaladık.

Umuyoruz ki, Türkiye gibi gelişmiş ülkelere erişebilirlik sağlayacak yeni anlaşmalar imzalayacağız. Birçok önemli anlaşmayı imzalamak için müzakereler gerçekleştiriyoruz. Türkiye ile yapacağımız bu anlaşmaları özellikle adli bakımdan da destekleyeceğiz. Bu önemli konulardan bazıları çifte vergilendirme, gümrük işbirliği konuları. Karşılıklı yatırımların korunması ile ilgili bir anlaşma düşünüyoruz. Türkiye ile Meksika arısındaki dirik uçuşları sağlayacak bir havacılık anlaşması imzalayacağız. Tüm bu yapılan anlaşmalar geçmişte yapılan anlaşmalardan daha çok olanak sağlayacak” ifadelerini kullandı.


Hammaddede vergi yüküne rağmen çelik boru üretim ve ihracatı artıyor Türk çelik boru sektörü yılın ilk yarısında tüm dünyayı etkisi altına alan ekonomik olumsuzluklara rağmen hem üretim hem de ihracatta yükselişini sürdürüyor

S

ektör, 2013 yılının ilk altı ayında üretimini, geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla yaklaşık yüzde 3 artırarak 2,14 milyon tona ulaştırdı. Yurtiçinde otomotiv sanayi ve inşaat sektöründeki iyileşmeler ile altyapı yatırımlarının devam etmesi üretim artışını tetikledi. Sektör, 2013 yılının ilk yarısında 2012 yılının aynı dönemine oranla yüzde 3,3 artışla miktar bazında 881 bin ton çelik boru ihracatı gerçekleştirdi. Çelik boru üretiminde kullanılan yassı çelik ürünlerinin fiyatlarında yaşanan gerileme ihracatı da olumsuz etkiledi ve değer bazında yüzde 1,7’lik bir düşüş yaşanarak 762 milyon dolarlık ihracat yapıldı.

ÜRETİLEN ÇELİK BORULARIN YÜZDE 41’İ İHRAÇ EDİLDİ Çelik boru sektörü bu dönemde ihracat pazarlarında yaşanan hareketlilik doğrultusunda; toplam 2,14 milyon tonluk üretiminin, yaklaşık yüzde 41’ini ihraç etti. Irak’ın artarak devam eden çelik boru talebi, Kuzey Afrika’daki altyapı yatırımları ile yükselen çelik boru ihtiyacı ve ABD’deki kaya gazı araştırmalarında kullanılan sondaj borusu talebi çelik boru üretimini destekledi. Sektörün Ocak – Haziran 2013 döneminde en çok ihracat yaptığı ülkeler sırası ile Irak, ABD ve Cezayir oldu. Yeniden yapılanma sürecindeki Irak’a 149 milyon 280 bin

dolarlık çelik boru ihracatı gerçekleştirildi ve sektör için en önemli pazar haline geldi. ABD’ye yapılan ihracatta ise geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 17’lik bir düşüş yaşanarak 114 milyon 421 bin dolarlık ihracat yapıldı. Çelik boru ihracatında en fazla artış gösteren ülkeler ise Cezayir, Mısır, Macaristan ve Yunanistan oldu.

EN ÇOK İHRACAT % 34 PAY İLE AB ÜLKELERİNE Türk çelik boru sektörü ihracatı bölgesel olarak değerlendirildiğinde; daha önceki dönemlerde olduğu gibi bu yılın ilk yarısında da en çok ihracatın yüzde

9

- AĞUSTOS 2013 -


34 pay ile Avrupa Birliği ülkelerine gerçekleştirildiği görülüyor. Avrupa Birliği ülkelerine yapılan ihracat geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 33,85’lik bir artışla 258 milyon 240 bin dolara ulaştı. Avrupa Birliği ülkelerini, yüzde 27’lik payla Ortadoğu ülkeleri ve yüzde 17’lik payla Amerika ülkeleri izledi. Ocak – Haziran 2013 döneminde çelik boru sektöründe en önemli ihracat artışına Kuzey Afrika ülkeleri imza attı. Kuzey Afrika ülkelerine yapılan ihracat, 2012 yılında toplam ihracatın yüzde 9’unu oluştururken, 2013 yılında yüzde 14,5 pay ile 109 milyon 899 bin dolar olarak gerçekleşti.

İTHALATIN ÇELİK BORU TÜKETİMİNDEKİ PAYI YÜZDE 5’E YÜKSELDİ Yılın ilk yarısında çelik boru ithalatında da önemli derecede bir artış yaşandı. Bu dönemde çelik boru ithalatı 2012 yılının aynı dönemine oranla yüzde 52 artarak 167 milyon 59 bin dolara yükseldi. Ocak – Haziran 2013 döneminde dikişli çelik boru ithalatı yüzde 35 artarak miktar bazında 67 bin tona ulaştı. 2013 yılının ilk altı ayında gerçekleşen çelik boru ithalatının Türkiye çelik boru tüketimindeki payı ise yüzde 5 oldu.

“ÇELİK BORU SEKTÖRÜ TÜRKİYE İÇİN STRATEJİK ÖNEME SAHİP” Çelik Boru İmalatçıları Derneği (ÇEBİD)

10 - AĞUSTOS 2013 -

Çelik Boru İmalatçıları Derneği (ÇEBİD) Genel Sekretöeri Mehmet Zeren

Genel Sekreteri Mehmet Zeren, sektörün ilk yarı performansını değerlendirirken yaptığı açıklamada: “Çelik boru sektörü Türkiye için stratejik öneme sahip sektörlerin başında geliyor. Sektörümüz tüm olumsuzluklara rağmen üretim ve ihracattaki yükselişini devam ettiriyor. Ancak üretiminin yaklaşık yüzde 40’ını 140’tan fazla ülkeye ihraç eden sektörümüzün ihracatı artık tehlike altında. Şu anda çelik boru üretiminde hammadde olarak kullanılan yassı çelik ürünlerini ithal ederken bize yüzde 9-10 oranlarında gümrük vergisi uygulanıyor. Buna karşılık yerli piyasada kullanılmak üzere ithal edilen çelik boruların gümrük vergisinden muaf olması sektörümüzün üretimini

tehdit ediyor” dedi.

HAMMADDE KONUSU SIKINTILI Mehmet Zeren, “AB ülkelerine baktığımızda ise yassı çelik ithalatına yüzde sıfır gümrük vergisi uygulandığını görüyoruz. Türk çelik boru üreticileri hammaddeyi dünya piyasalarından daha yüksek fiyatlarla temin ediyor. Böylece sektörün rekabet gücü hem yurt içi hem de yurt dışında zayıflıyor. Çelik boru sektörünün hammaddeyi dünya piyasa fiyatlarından temin edebilmesi için gümrük vergisinde düzenlemeler yapılmalı. Aksi takdirde Türk çelik boru sektörü üreticilerinin ihracatları riske girecek” şeklinde konuştu.



“3 milyon ton üretime az kaldı” Yeni yatırımlar ile alakalı açıklamalarda bulunan Kardemir Genel Müdürü Fadıl Demirel; “3 milyon ton hedefine ulaşmaya çok az kaldığını” söyledi

K

arabük Demir Çelik Fabrikaları A.Ş. (KARDEMİR) Genel Müdürü Fadıl Demirel, yatırımlar hakkında bilgi verdi. KARDEMİR’in 3 milyon ton hedefine ulaşmak için uğraştığını kaydeden Demirel, şöyle konuştu: “KARDEMİR son 3-4 senedir ciddi bir yatırım hamlesini yönetiyor. Kendisine 3 milyon tona ulaşmayı hedef olarak seçti. Bu 3 milyon tona ulaşmanın gereği olan yatırımları

12 - AĞUSTOS 2013 -

başlattı ve bir kısmı da sona erdi. Bir kısmı da önümüzdeki 3-5 ay içerisinde bitmiş olacak ve böylelikle KARDEMİR 3 milyon tona çıkmış olacak. Şu an fiili üretimimiz 1 milyon 900 bin ton ve 2 bin ton arası devam ediyor.”

“DIŞARIDAN ELEKTRİK ALMAYAN BİR KURULUŞUZ” Şubat ayında sürekli dökümün devreye

girdiğini anlatan Demirel, şunları söyledi: “Bu büyük bir yatırımdır. 1 milyon 300 bin ton civarında kütük blüm üretimi yapacak bir tesis. 50 MW ile dışarıdan elektrik almayan bir kuruluş haline geldik. Kok fabrikası yatırımı var. Kok fabrikasında çalışan mevcut fırınımız 100 fırın, buna 70 fırınlık ilave ettik. Kok fabrikası komple yenilenmiş oluyor ve kapasitesi de yüzde 80 artış göstermiş


Karabük Demir Çelik Fabrikaları A.Ş. (KARDEMİR) Genel Müdürü Fadıl Demirel

MODERN BİR HADDEHANE SİMTER fabrikasının tam kapasite çalıştığını belirten Demirel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Onun yanına bir üçüncüsünü yapıyoruz. Bu üretim seviyesinde yüzde 90 seviyesinde SİMTER ile devam ediyoruz. 3 milyon dengesinde SİMTER yapıldı, sürekli döküm yapıldı, enerji tesisi yapıldı, Kok fabrikası yapıldı, bir tane fırın kaldı. Bundan sonrası ürün çeşitleriyle ilgili yaptıklarımız var. Kaliteli yuvarlık çelikleri yapacak haddehane yapımı vardı, bunun sözleşmesi imzalandı. 20 aylık periyodu var, önümüzdeki 18 aylık süreçte bu haddehane devreye girecektir. Çok modern bir haddehane, bundan beklentimiz yüksektir. Otomotiv sektörünün kullandığı çeşitli kaliteleri yapan bir haddehane olacak. Bu haddehane yaklaşık 46 dönümlük alana yapılacak”

“140 MİLYON DOLARLIK BİR YATIRIM” olacak. 3 milyon ton için lazım olan kok dengesi de burada kurulmuş oldu, dışarıdan kok alma olmayacak. Dışarıya kok satabilir durumda olacak. Büyük yatırımlarımızdan biri olan Kok fabrikamız da bitme noktasına geldi. Perşembe günü bataryalar ısınmaya başlıyor. 74 günlük bir ısınma periyodunun ardından ilk üretimini alacak. Bacasının ısıtılmasına başlanmıştı şu an devam

ediyor. Maalesef ölümlü bir iş kazası oldu, bitmiş olan bataryaların ısıtma boruları çekiliyordu, bu sırada müteahhit personelinin düşmesi neticesinde oldu. 3 milyon tonun bir ayağı daha tamamlanmış oldu. Biz entegre tesisiyiz, 3 milyon tona baktığımız zaman SİMTER Fabrikası, Kok Fabrikası, yüksek fırınlar, sürekli dökümler kütük ve bulüm üretimine kadar ki en entegrasyondur.”

Demir yolu tekeri üretecek fabrikanın 140 milyonluk yatırım olduğunu kaydeden Demirel, sözlerine şöyle devam etti: “Geçen hafta çok önemli bir yatırımın adımını atmış olduk. KARDÖKMAK şirketimize Türkiye’de yapılamayan demir yolu tekeri yatırımını yaptırıyoruz. Bu da 30 dönümlük arazi üzerine kurulacak bir tesis. Senede 200 bin vagon ve lokomotif tekeri yapacak bir tesis. 140

13

- AĞUSTOS 2013 -


yatırımlar, fabrikanın parasal dengeleri kurtardığı orantıda bu yatırımlar sürdürülmektedir.”

KARDEMİR BÜYÜMEYE DEVAM EDİYOR KARDEMİR hakkında 10’a yakın dava olduğunu belirten Fadıl Demirel, buna rağmen KARDEMİR’de çok ciddi değişimler olduğunu belirterek şunları söyledi: “Açıklama yapmak niyetinde değildim. Bu pehlivan tefrikasına dönmüş bir olay. Ben geldiğimden beri devam ediyor, ondan önce hemen hemen 10 senedir devam ediyor. Açılmış olan 10’a yakın dava var, şuanda sürüyor ama KARDEMİR o denilen durumda değil. Hem Türkiye’de ciddi değişim var, hem KARDEMİR’de değişim var. KARDEMİR nereden nereye gelmiş durumda. KARDEMİR’de 2003-2005-2008 piyasaya 300 bin ton kütük veriyordu, şuan ki kütük sayısı 900 bin ton civarında. Ne kütüğün yokluğundan ne de kimsenin mağdur edildiğinden bahsedilebilir. KARDEMİR Türkiye’deki çelik piyasası içerisinde bu kapasitesiyle toplam yüzde 4 civarında bir paya sahiptir. Piyasayı tek başına tekel gibi tek başına tutması mümkün değildir. Kimin kütük ihtiyacı varsa gelsin istediği kadar kütüğü vereyim. Liste üzerinden satıyoruz. Hiçbir kuruluş bunu yapmaz. Bizim listelerimiz sitemizde yayınlanmıştır. Onun dışında hiç kimseye tek kuruşluk mal verilmez. Haksız rekabet KARDEMİR’e yapılmakta, KARDEMİR mağdur edilmekte. Ana gaye de budur. İnsanlar gelip geçicidir.”

PAZARLAMASINI BAŞARMIŞ BİR KURULUŞUZ milyon dolarlık bir yatırım. Türkiye’de şuana kadar demir yolu tekeri yapılmıyor, çok özellikli çelik malzeme lazım. Bu bölgede de yok. Avrupa’da da bir iki firma var. Çok modern bir tesis olacak. Böylelikle liman hariç 3 milyon ton ve ürün çeşitlenmesinde de KARDEMİR’i rakiplerine fark attıracak bir noktaya getirecektir.“

ÇEVRE YATIRIMLARI Çevre yatırımlarına çok büyük önem verdiklerini belirten Demirel, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Fabrikamız ciddi bir değişim dönüşüm içerisinde. Çevreyle ilgili önemli yatırımlar var. Kirlilik sadece havaya atılan, suya atılan katı

14 - AĞUSTOS 2013 -

atıklardan ibaret değil, gürültü de, görüntü de bir kirliliktir. Tüm fabrikanın çevresini değiştirecek adımları atıyoruz. Ciddi oranda yeşillendirme yapıyoruz. ÇED raporunu almıştık, bununla ilgili ölçümlemelerimizi yapıyoruz. Modernize ettiğimiz her ünitenin yanında çevreyle ilgili yatırımlarda yapıyoruz. Merkezi arıtma tesisini yapıyoruz. Bütün makine ekipmanları gelmeye başladı. 7-8 ay içerisinde bitmiş olacak. Bu yatırımlara suya sıvı olarak bıraktığımız sıfır olacak. Şuanda fabrika tam kapasite çalışıyor. Fabrikanın içerisi pırıl pırıl, burası ağır sanayi kimyasal reaksiyonun her türlüsü burada olmakta, bunun muhakkak bir etkileri vardır. Çevre yatırımları pahalı

KARDEMİR’in bütün bunlara rağmen pazarlamasını başarmış bir kuruluş olduğunu anlatan Demirel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçen Genel Kurul da 62 binin üzerinde ortağımız var. Bunda hâkim ortaklık var, en son Genel Kurulu elektronik ortamda yaptık. Elektronik ortamda oy kullandı. 4 tane bağımsız yönetim kurulu üyesi var, daha önce şirket denetçileri şahıslardı, şimdi Sermaye Piyasası Kurulu’ndan yetkilendirilmiş listesinde olan şirketlerden bir tanesi. Kapasite 1 milyonun altındaydı, şimdi 3 milyon tondan bahsediyoruz, tenkitlerin bu değişime uygun olması lazım. Ben sadece bunu adalete intikal etmiş olan konunun adaleti etkilemeye gayretten başka bir şey olmadığını düşünüyorum.


Biz de yasal şikayetimizi yaptık. Bizim açımızdan herhangi bir şey yok. Benim konuştuklarım tüm yönetimim adınadır. Burada üç hâkim ortak var, Yolbulan, Çağ Çelik, Yücel aileleri bunların genel kurulundan geçmiş satış prosedürünün şartları dışında ne böyle bir talebi vardır ne de bizim buna çanak tutmamız mümkündür. Bizim yaptıklarımız kanuna yönetmeliği uygun yapılmaktadır. ÇELSENTAŞ bu fabrikanın ortağı değildir. Bunların sahipleri bir sürü ortağı var, onlardan bir tanesinin hissesi var, sadece o kullanıyor. Burada esas mağdur olan KARDEMİR’dir.”

“BÜTÜN PROBLEMLERE DUYARLI BİR KURULUŞUZ” KARDEMİR’den kütük alınamadığı yönündeki eleştirilerle ilgili de bilgi veren Demirel, şöyle konuştu: “Zaman zaman burada kütük satışı kampanyası başlatıldığı zaman günlerdir açık kalıyor kimse gelip almıyor. Şu ana kadar biz hiç kimseye bahsedilen imtiyaz, kayırma ayırma gibi bir şey söz konusu değil. Fiyat avantajı kimseye sağlanmıyor. İsteyen istediği siparişi verir ama benim fiyatımdan verir, bunda kimseye avantaj sağlanmaz. Karabük gelişmiş bir piyasa değil, Karabük’te saysanız kütük alabileceklerin toplamı 10 kişiyi geçmez. 10 kişi de yıllardır biberlerini tanıyan kişiler, kuruluşlar, ben kütük satışına çıktığımız zaman bunlar varsayın ki bir şekilde birbirlerini çok iyi tanıyan kuruluşlar, bir kuruş daha aşağı almak için her tüccar gibi bunlar da gayret gösteriyor. Koskoca KARDEMİR bir iki kişi için basın toplantısı yapmaz, ciddi de bir olay değildir. Şuna veya buna bir cevap değildir. KARDEMİR ile sıkıntı olmaz.” KARDEMİR’in bütün problemlere duyarlı olan bir şirket olduğunu anlatan Demirel, sözlerini şöyle sürdürdü: “KARDEMİR prosedürleri hukuku takip eden şirkettir. Her vicdan sahibi bu manzarayı gördüğünde KARDEMİR’in gücü oranıyla çevreyle ilgili yaptıklarını görecektir. Olabilir yetkililer eksik görebilirler, ceza da kesiliyor onlarda ödeniyor, KARDEMİR küllerinden doğan bir şirket. Ağır sanayi işletiyoruz, ağır sanayi işletirken de ‘çevreyi hiç kirletmiyorum’ demek de doğru değildir.”

söyledi: “Filyos Liman Projesi artık konuşula konuşula konuşmanın ötesinde bir noktaya geldi. ‘Artık konuşmayalım da iş yapalım’ diyoruz. Biz hazırız. Bizim icraatçı kuruluş olduğumuzdan kimsenin şüphesi yoktur. Önümüz açıldığında ivedikle hayata geçiririz. Biz laf olsun diye değil, bizim o limana ihtiyacımız var. Zonguldak limanını sonuna kadar kullanıyoruz, Bartın limanına şimdi başladık. Üç limanı 3 milyon dengesinde kullanıyoruz. KARDEMİR’in önünü açmak lazım.”

“ÇALIŞANLARIMIZA ÖNEM VERİYORUZ” Çalışanlarına çok önem verdiklerini belirten Demirel, konuşmasını şöyle sürdürdü:“Biz çalışanlarımıza önem

veriyoruz. Bu önem sadece ücret bazında değil, Türkiye’de görülmeyecek zam verdik. Şu an çalışanlarımız çok mutlular. Kendi sağlıklarıyla ilgili de adımlar attık. Çalışanların eğitimleriyle ilgili ciddi adımlar attık. Eğitim sitesi yapıyoruz, Kasım ayında faaliyete girecek. Bu seneki hedefimiz 60 saat kişi başı eğitimdir. Merkez arazimize göre planlama yaptık. Biz oraya hevesliyiz. Projemiz gündemdir. Şikayet ettiler bizi. Yürütmeyi durdurma kararı verildi, bir şekilde bu olayın kovalayıcısıyız. Çalışanlarımıza ve yöreye de katkı sağlamak istiyoruz. Biz orada insanlarımıza yarar sağlamak için o projelerin içerisindeyiz. Bunlar sosyal projelerdir. Buradan para kazanma amacında değiliz. Engelleri aşabildiğimiz oranda proje devam edecektir.”

FİLYOS LİMANI PROJESİ KARDEMİR’in Filyos Liman Projesine ihtiyacı olduğunu belirten Demirel, şunları

15

- AĞUSTOS 2013 -


Türkiye Demir Çelik Sektörü Aliağa’da Buluştu

A

liağa Ticaret Odası (ALTO), bu yıl ikincisini düzenlediği Uluslararası 2. Aliağa Demir Çelik Zirvesi’nde sektörün liderlerini buluşturdu. Güney Afrika, Almanya, Rusya, ABD., İngiltere, Fransa ve İtalya’dan da sektörün önemli firmalarının katıldığı zirveye, Türkiye’den de üst düzey katılım gerçekleşti. ALTO Başkanı Adnan Saka, Aliağa’nın hızla sanayileşmesinin bir gereği olarak bu zirveyi ilk kez geçen yıl planladıklarını, bu yıl ikincisi ile daha geniş

16 - AĞUSTOS 2013 -

bir kitleye ulaştıklarını belirtti. EBY Summit’in katkılarıyla bu yıl 2. kez gerçekleşen zirvede sektörün geleceği, sektörel gelişmeler ve yeni teknolojiler konuşuldu. Borsa İstanbul Başkan Yardımcısı Dr. Mustafa Kemal Yılmaz’ın açıklamaları ilgiyle karşılandı. Çelik piyasasının Türkiye’de belirlenmesi için çalışmalarda bulunduklarını belirten Yılmaz, bu çalışmaların tamamlanmasıyla Borsa İstanbul’un dünya çelik fiyatlarının belirlendiği bir borsa olmasını

amaçladıklarını söyledi. Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan da, Türkiye demir çelik sektörüne ilişkin bilgi verirken, geçen yıl düzenlenen zirvede görüşlerini yineleyerek Aliağa Ticaret Odası’nın, Ticaret ve Sanayi Odası olması gerektiğini belirtti. Zirveye katılan firmaların sunumlarını yapmasının ardından firmaların ikili görüşmeler yapabilmelerini sağlayabilmek için yuvarlak masa görüşmeleri organize edildi.



Çelik boru ihracat oranları 2013 yılının ilk yarısında Türkiye çelik boru ihracatı, geçen yılın aynı dönemine göre; miktar olarak % 3 artışla 920 bin ton olurken değer olarak % 2,4 azalarak 816 milyon dolar oldu

T

ürkiye çelik boru sektörü, dünya ekonomisinde yaşanan durgunluğa rağmen sınırlı miktarlarda da olsa ihracatını artırmaya devam ediyor. Çelik İhracatçıları Birliği’nden alınan verilere göre, 2013 yılının ilk yarısında çelik boru ihracatı miktar olarak %3 artışla 920 bin ton olurken, hammadde fiyatlarındaki düşüş sebebiyle değer olarak %2,4 gerileyerek 816 milyon dolar oldu. 2013 yılının Ocak – Haziran döneminde en fazla ihracat yapılan ilk üç ülke sırasıyla Irak, ABD ve Cezayir oldu. Yılın ilk yarısında Irak’a yapılan ihracatlar, toplam çelik boru ihracatının %22’sini oluşturdu. 2012 yılının ilk altı aylık dönemine oranla çelik boru ihracatının %19 azaldığı ABD, Türkiye çelik boru sektörü için en önemli pazarlardan birisi olmaya devam etti. Buna karşın, yılın ilk altı ayında Avrupa Birliği ülkelerine yapılan ihracatlarda belirgin bir düşüş gözlemlendi.

18 - AĞUSTOS 2013 -


Aylık bazda Türkiye çelik boru ihracatı, 2013 yılı Haziran ayında geçtiğimiz yılın aynı ayına göre miktar olarak %6,31 artışla 183 bin ton, değer olarak ise %0,06 artışla 160 milyon dolar oldu. Haziran ayında en fazla ihracat yapılan ilk üç ülke sırasıyla; ABD, Irak ve Cezayir oldu. ABD’ye yapılan ihracat bir önceki aya göre belirgin bir şekilde artarak 38 bin ton oldu. 2013 yılı Mayıs ayında Türkiye çelik boru ihracatı; miktar olarak 134 bin ton, değer olarak ise 121 milyon dolar olarak gerçekleşmişti.

19

- AĞUSTOS 2013 -


Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci

7 aylık çelik ihracatımız 8.6 milyar dolar oldu Çelik ihracatındaki gerileme Temmuz ayında da sürdü. Çelik İhracatçıları Birliği verilerine göre sektör, 2013 yılının ilk yedi ayını 8,6 milyar dolar ve 11,4 milyon ton çelik ihracatı ile kapattı

20 - AĞUSTOS 2013 -


D

ünya emtia fiyatlarındaki düşüş ve daralan ihracat pazarları çelik sektörünün ihracatını etkilemeye devam ediyor. Çelik ihracatındaki gerileme Temmuz ayında da sürdü. Çelik İhracatçıları Birliği verilerine göre sektör, 2013 yılının ilk yedi ayını 8,6 milyar dolar ve 11,4 milyon ton çelik ihracatı ile kapattı. Toplam ihracatının yüzde 42’sini 4,73 milyon ton olarak Ortadoğu ülkelerine gerçekleştiren çelik sektörü en büyük gerilemeyi de bölgede Suudi Arabistan ve Mısır’da yaşadı. Çelik İhracatçıları Birliği tarafından açıklanan 2013 yılı yedi aylık verilerine göre; Türkiye’nin çelik ihracatı değer bazında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7,8 gerileme ile 8,6 milyar dolar, miktar bazında ise yüzde 2,1’lik düşüş ile 11,4 milyon ton olarak gerçekleşti. Çelik sektörünün direkt ihracatına diğer birliklerin faaliyet alanına giren demir çelik ürünleri de eklendiğinde Türkiye’nin 2013 yılı yedi aylık dönemindeki toplam çelik ihracatı; miktar bazında 11,9 milyon tona; değer bazında ise 9,8 milyar dolara ulaştı. 195 MİLYON DOLAR’LIK ÇELİK İHRACATI Ocak-Temmuz 2013 rakamlarına göre, bölgeler bazında ilk sırada 4,73 milyon tonluk ihracat ile Ortadoğu yer aldı. Ancak Ortadoğu ülkelerinden Suudi Arabistan ve Mısır geçen yılın aynı dönemine oranla ihracatın en çok azaldığı iki ülke oldu. Suudi Arabistan’a 2012 yılının ilk yedi ayında 1,10 milyar dolar ve 1,68 milyon ton olarak gerçekleştirilen çelik ihracatı bu yıl aynı dönemde 590 milyon dolar ve 978 bin tona düştü. Mısır’a gerçekleştirilen ihracat ise geçtiğimiz yılın ilk yedi ayında miktar bazında 509 bin tondan bu yıl 294 bin tona geriledi, aynı dönemler için değer bazında 350 milyon dolar olan çelik ihracatı ise bu yıl 195 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bölgeler bazında

Ortadoğu’yu 1,76 milyon ton ile Avrupa Birliği ve 1,22 milyon ton ile Kuzey Afrika izledi. Yedi ay içerisinde en çok ihraç edilen ürünler sıralaması ise; 5,05 milyon tonla çubuk, 1,28 milyon tonla kütük, 1,07 milyon tonla boru, 1,01 milyon tonla sıcak yassı ve 970 bin tonla profil olarak gerçekleşti. Çelik İhracatçıları Birliği verilerine göre; 2013 Temmuz ayı ihracatı, geçen yılın aynı dönemi ile kıyaslandığında, miktarda yüzde 9,8’lik bir düşüş ile 1,43 milyon ton, değerde ise yüzde 11,3’lük gerileme ile 1,11 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bölgeler açısından incelendiğinde ise ilk sırayı 633 bin ton ile yine Ortadoğu aldı. Bu bölgeyi 183 bin ton ile Avrupa Birliği ve 174 bin ton Kuzey Afrika izledi. TALEP DARALMASI Temmuz ayı ihracat rakamlarını değerlendiren Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci, Türk çelik sektörü ihracatının olumsuz yönde etkilenmesinin başlıca sebebini küresel pazarlardaki talep daralması ve dünya emtia fiyatlarında yaşanan düşüş olarak belirtti. Ekinci, “Bu nedenlere ek olarak; euro krizi ile Avrupa’ya çelik ihracatımızın azalması, hatta bazı ürünlerde sıfırlanması, Avrupalı üreticilerin ihracat pazarlarımıza yönelmesi, ithalatçı ülkelerin kendi üretim tesislerini kurarak çelik sanayilerini geliştirmeleri ve ithalatlarını azaltması da ihracatımızı azaltıyor. Ayrıca Libya, Suriye gibi Arap Baharı yaşanan ülkelerde pazarın daralması, bazı ülkelerin Türk çelik sektörünün önemli pazarlarına çok ucuza dampingli mal ihraç etmesi, dünya ticaret kuralları çerçevesinde ihracat gerçekleştirdiğimiz gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin pazarlarını korumak amacıyla haksız yere Türk çeliğine dampingli ürün muamelesi yapması, bazı ülkelerin hammadde ile enerjide birim fiyat üstünlüğüne sahip olması, Türk çelik ürünlerine uygulanan tarife dışı engellemeler ve dünya ekonomisindeki genel durgunluk sektörümüzün ihracatının daralmasında etkili olan diğer nedenler arasında yer alıyor” dedi.

21

- AĞUSTOS 2013 -




Enerji Zirvesi’nden UGETAM’a altın vana

UGETAM Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Ümit Doğay Arınç

24 - AĞUSTOS 2013 -

UGETAM, sosyal sorumluluk projesi kapsamında ülkemiz adına ulusal ve uluslararası düzeyde Eğitim, Belgelendirme, Test, Kalibrasyon, Denetim ve Müşavirlik alanında yaptığı başarılı çalışmalardan dolayı Altın Vana almaya hak kazandı


T

ürkiye Enerji Zirvesi’nde, doğal gaz piyasası, yenilenebilir enerji piyasası ve elektrik piyasasında yapılan faaliyetler ve gelecekteki çalışmalar hakkında sektörün aktörleri tarafından bildiriler sunuldu. Gas & Power IV.Türkiye Enerji Zirvesi, Trabzon Dünya Ticaret Merkezinde gerçekleşti. Başkanlığını UGETAM Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Ümit Doğay Arınç’ın yaptığı zirveye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Hasan Köktaş, Özelleştirme İdaresi Başkan Vekili Ahmet Aksu, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Kurul Üyeleri, UGETAM Genel Müdürü Serkan Keleşer, Stratejik Planlama ve Kurumsal İletişim Müdürü Hüseyin Bulundu ile birlikte yerli ve yabancı çok sayıda sektör temsilcisi davetliler katıldı.

UGETAM STANDI, YOĞUN İLGİ GÖRDÜ Zirvede Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanı Hasan Köktaş ve Özelleştirme İdaresi Başkan Vekili Ahmet Aksu enerji politikaları, sektörel beklentiler, piyasanın mevcut durumu

ve geleceğine ilişkin değerlendirmelerde bulunarak yatırımcıların sorularını cevaplandırdı. Gas & Power katkılarıyla Enerji Fuarcılık tarafından düzenlenen IV. Türkiye Enerji Zirvesinde oluşturulan sergide, her yıl olduğu gibi bu yıl da UGETAM Standı sektör buluşmasında yerini aldı. UGETAM, kendine özel

standında önemli misafirlerini ağırladı. Fuar süresince UGETAM standı, yoğun ilgi gördü. Enerji piyasasının yerli ve yabancı temsilcileri ile birlikte sektörel derneklerin de yer aldığı fuarda UGETAM, ziyaretçilerine enerji sektörüne yönelik yapılan çalışmalar hakkında bilgilendirmeler yaptı.

25

- AĞUSTOS 2013 -


ALTIN VANA& ALTIN VOLTAJ ÖDÜLÜ Zirve sonunda yapılan Altın Vana& Altın Voltaj ödül töreninde Enerji sektörüne sağladığı katkılardan dolayı UGETAM Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Prof. Ümit Doğay Arınç’a Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Hasan Köktaş tarafından plaket sunuldu. Ayrıca UGETAM, Sosyal sorumluluk projesi kapsamında Ülkemiz adına Ulusal ve Uluslararası düzeyde Eğitim, Belgelendirme, Test, Kalibrasyon, Denetim ve Müşavirlik alanında yaptığı başarılı çalışmalardan dolayı Altın Vana almaya hak kazandı. Altın Vanayı UGETAM Genel Müdürü Serkan Keleşer, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Kurul Üyesi Zekeriya Gökşenli’nin elinden aldı. UGETAM Genel Müdürü Serkan Keleşer, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Kurul Üyesi Zekeriya Gökşenli’nin elinden aldı

26 - AĞUSTOS 2013 -

AZERBAYCAN GAZ FUARIN’DA TÜRKİYE’Yİ UGETAM TEMSİL ETTİ Hazar havzasındaki enerji kaynaklarının üretimi, işletmesi ve nakliyesi ile ilgili hizmetlerde gelişmiş teknolojileri uygulamak amacıyla düzenlenen ‘’20. Uluslararası Hazar Petrol ve Gaz Fuarı ‘’ Bakü Expo Center’da yapıldı. Fuara, UGETAM, SOCAR, BP, OMV, Conoco Phillips, Statoil, Total, Petkim, TPAO, RWE, Russneft, Interpipe ve McDermott başta olmak üzere 28 ülkeden 386 şirket katıldı. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev ve eşi Mihriban Aliyeva, Türkiye’nin Bakü Büyükelçisi İsmail Alper Coşkun ile UGETAM’dan Genel Müdür Serkan Keleşer, Eğitim ve İş Geliştirme Müdürü Selim Serkan Say, Stratejik Planlama ve Kurumsal İletişim Müdürü Hüseyin Bulundu ve konularında teknik uzman personeliyle katıldı. Açılışta konuşan Cumhurbaşkanı Aliyev, Azerbaycan’ın yürüttüğü enerji politikası, gerçekleştirilen projeler ve gelecekte yapılacak çalışmalarla ilgili açıklamalarda bulundu. 20. si düzenlenen Hazar Petrol ve Gaz Fuarının önemini vurgulayan Aliyev; “ABD Başkanı Barack Obama ve İngiltere Başbakanı David Cameron’un fuar için gönderdikleri tebrik mektupları bu etkinliğin önemini göstermektedir” dedi. TPAO’nun Azerbaycan’ın petrol projelerinde daha fazla yer alması gerektiğini vurgulayan Aliyev; “Hindistan ve Rusya’dan bazı şirketlerin Azerbaycan’ın petrol ve doğalgaz projeleriyle ilgilendiğini, TPAO’nun ve diğer Türk şirketlerinin de istedikleri takdirde bu projelerde daha fazla yer alabileceklerini” kaydetti. Ülkemizin yurt dışında özelliklede kardeş ülke Azerbaycan’a verdiği önemin yansıması olarak UGETAM’ın Azerbaycan’da yapmış olduğu çalışmaların tanıtıldığı ve gelecekte yapılacak çalışmaların gösterildiği UGETAM standı Azeri dostların ziyaretçi akınına uğradı.


İYTE su altı araştırma robotu projesini gerçekleştirdi İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE), öğrencileri tarafından oluşturulan su altı robotu, Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyeleri Yrd. Doç. Dr. Ünver Özkol ve Yrd. Doç. Dr. Can Dede danışmanlığından oluşan 7 ekip tarafından geliştirdi

İ

zmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE), öğrencileri tarafından su altı robotu geliştiriliyor. Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyeleri Yrd. Doç. Dr. Ünver Özkol ve Yrd. Doç. Dr. Can Dede danışmanlığında 7 ekip su altı robotu projeleri geliştirdi. Bu projeler arasından TÜBİTAK yarışmalarına başvuran ROV-IZTECH adlı projeyi geliştiren ekip ödül aldı. Projeyi geliştiren öğrenciler, 22 Haziran 2012 tarihinde Suriye tarafından düşürülen F4 uçağındaki şehit pilotları su altından çıkarmasıyla adını duyduğu Nautilus

araştırma gemisinde yer alan ROV’lerin (RemotelyOperatedUnderwaterVehicle -sualtı keşiflerinde ve operasyonlarında kullanılan ileri teknoloji insansız sualtı robotları) kendilerine ilham kaynağı olduğunu belirtti. Şehit pilotların naaşlarına ulaşılması amacıyla ABD’den gelen Nautilus araştırma gemisinin kullanılmasının kendilerini etkilediğini belirten proje ekibi, ROV robotlarının petrol boru hatlarının gözlenmesi ve operasyonları gibi ticari; sualtı jeolojik ve arkeolojik araştırmaları gibi akademik ve mayın tespit-imha etme, liman güvenliği

gibi askeri faaliyetler başta olmak üzere çeşitli amaçlarla kullanılabildiğini ifade etti.

TÜBİTAK’TAN ÖDÜL ALDI Proje üzerinde Yrd. Doç. Dr. Ünver Özkol ve Yrd. Doç. Dr. Can Dede danışmanlığında 2012-2013 akademik yılının başından beri çalıştıklarını ifade eden proje ekibi, Özgür Akman, Özgür Atik, Kadir Kurbe, Güven Mamikoğlu, M. Kürşat Özdemir ve Ozan Vardal’ın yer aldığı Makine Mühendisliği öğrencilerinden oluşuyor. TÜBİTAK 2241-B Sanayi Odaklı Lisans Bitirme Projeleri Yarışması’ndaki 5 tematik alandan biri olan Tekstil, Makine ve Otomasyon alanında sergilenmeye değer bulunan 23 projeden biri olan ROV-IZTECH, 3 gün süren sergi ve jüri değerlendirmelerinden sonra üçüncülük ödülü ile ödüllendirildi. ROV-IZTECH projesi ayrıca ROV’nin akuakültür sektöründe kullanılması iş fikriyle yer aldıkları TÜBİTAK 2238 Üniversite Düzeyi Girişimcilik ve Yenilikçilik Yarışmasında da değerlendirilmeye alınarak finale kalan 25 iş fikri arasında yer aldı. Nisan ayında TÜBİTAK 2241-A Sanayi Odaklı Lisans Bitirme Projeleri Destekleme Programı’ndan 4 bin Tl destek kazanan ROV-IZTECH projesi, Celal Bayar Üniversitesi 20. Bilim ve Bahar Şenlikleri kapsamında düzenlenen Mühendislik Alanı Proje Yarışması’nda ise birincilik ödülünü kazanmıştı.

27

- AĞUSTOS 2013 -




Türkiye, prefabrike ve çelik yapıda üretim üssü oldu Vefa İcra Kurulu Başkanı Turan Koçyiğit, Türkiye’nin, prefabrike ve çelik yapılar alanında Orta Asya, Afrika, Ortadoğu, Körfez ülkeleri ve Avrupa’nın taleplerini karşılayan bir üretim üssü haline geldiğini söyledi

P

refabrik ve çelik yapı sektörünün önde gelen firmalarından Vefa’nın İcra Kurulu Başkanı Turan Koçyiğit, sektörün son 10 yılda hızlı bir gelişim gösterdiğini belirterek, “Artık sadece Türkiye’nin ihtiyaçlarını değil, çevresindeki Orta Asya, Afrika, Ortadoğu, Körfez ülkeleri hatta Avrupa’nın taleplerini karşılayan bir üretim gücüne ulaştık. Son yıllarda Amerika kıtasında bile çözümlerimizi ulaştırıyoruz” dedi. Sektörün yüksek kapasiteli üreticilerinden biri olarak çözümlerini entegre bir şekilde sunduklarına dikkat çeken Turan

30 - AĞUSTOS 2013 -

Koçyiğit, ürünlerinde kullandıkları ana malzemelerin büyük bir bölümünü kendi üretim tesislerinde üretmeye başladıklarını ve böylece kapasitelerini son yıllarda birkaç kat artırdıklarını söyledi. “Bunu yaparken kullandığımız hammadde ve yarı mamullerin neredeyse tamamını yerli kaynaklardan temin ediyoruz” diyen Koçyiğit, son 10 yıldır üretimlerinin yarısından fazlasını 60’tan fazla ülkeye ihraç ederek ülke ekonomisi için katma değer ürettiklerinin altını çizdi. Vefa İcra Kurulu Başkanı Koçyiğit, sektörle ilgili de şu değerlendirmelerde bulundu:

“TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK İLK 1000 SANAYİ KURULUŞU İÇİNDE YER ALIYORUZ” “Prefabrike ve çelik yapı sektörünün öne çıkan firmaları olarak Türkiye’nin en büyük ilk 1000 sanayi kuruluşu içinde yer alıyoruz. Sektörün ihracat başarısını ilk 1000 ihracatçı firma arasına isimlerimizi yazdırarak tescilleyebiliyoruz. Sektörümüz artık sadece Türkiye’nin ihtiyaçları için değil, çevresindeki Orta Asya, Afrika, Ortadoğu, Körfez ülkeleri ve hatta Avrupa’nın taleplerini karşılayan bir üretim gücüne ulaştı. Türkiye’nin


Vefa İcra Kurulu Başkanı Turan Koçyiğit

çevresindeki 4 saatlik uçuş mesafesinde dünyadaki ekonomik faaliyetin yüzde 47’sinin gerçekleştiği bölgede ürünlerimiz ve sunduğumuz çözümler ile lider konumdayız. Son yıllarda bu potansiyelimizi Afrika’nın tamamına ve Amerika kıtasına da çözümler ulaştırarak genişlettik.”

“SEKTÖRÜN POTANSİYELİ YURTİÇİNDE YETERİNCE KULLANILMIYOR” Özellikle çelik yapı sisteminin bir sanayi ürünü olarak her anı kontrol edilebilen ve hatayı minimuma indiren üretimi, kurulum hızı, depreme karşı güvenliği, ekonomikliği, estetik ve konforu ile çok önemli bir alternatif olarak dikkat çektiğini söyleyen Turan Koçyiğit, birer alternatif yapı sistemi olan prefabrike ve çelik yapı sistemlerinin çok daha yüksek bir potansiyel barındırdığını kaydetti. Ancak Türkiye’de bu potansiyelin tam olarak ortaya çıkarılamadığını vurgulayan Koçyiğit, “Yurt içinde hak ettiğimiz ilgiyi görmüyoruz. Oysa sunduğumuz ürün ve hizmetlere yurtdışında büyük bir ilgi var. Bu durum bizi daha fazla ihracat odaklı çalışmaya teşvik ediyor ve bunun karşılığını da alıyoruz” dedi. Türk yapı sektörünün klasik yapı sistemlerindeki başarısı ve gösterdiği gelişim ile dünya çapında çok önemli bir noktaya geldiğinin altını çizen Koçyiğit, Türkiye’nin bu alandaki başarısının ülkemizde alternatif yapı sistemlerinin kullanılmasını ve yaygınlaşmasını zorlaştırdığını ve daha sorgulayıcı bir yaklaşıma neden olduğunu belirtti. Koçyiğit, “Alternatif yapı üreticileri olarak klasik yapı sistemlerinin gerekliliğini hiçbir zaman sorgulamadık. Dünya

çapında kabul görmüş yapı sistemlerinin tümünün doğru projelendirme ve doğru uygulama yöntemleri ile ihtiyaçlara göre doğru şekilde tercih edilmesi gerektiğini söylüyoruz. Örneğin az katlı yapılarda çoğunlukla çelik yapı sisteminin tercih edilmesi gerekiyor” diye konuştu.

“SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ İÇİN BİRLİKTE HAREKET EDİLMELİ” Devlet kurumları ve özel sektörün alternatif yapı sistemlerini deneyimledikçe potansiyelin gelişeceğini söyleyen Turan Koçyiğit, son yıllarda bu alanda ümit verici gelişmelerin yaşandığını da kaydetti. Yoğun çabaların ardından kendilerini ifade edebilecekleri, çözümlerini sunabilecekleri

imkânları yakaladıklarını dile getiren Koçyiğit, “Ancak firmaların henüz bireysel düzeyde kalan bu çabalarının etkisi de sınırlı oluyor. Sektörün bir çatı altında birleşmesi ile bu etkinin artacağını düşünüyoruz” dedi. Prefabrike ve çelik yapı sektöründe faaliyet gösteren firmalarından oluşturacağı bir platformun sektörün gelişimine olumlu katkılar yaparak alternatif yapı sistemlerinin kullanım alanlarının genişlemesini sağlayacağını söyleyen Turan Koçyiğit, bu sayede ayrıca sektörde yıllardır yaşanan standardizasyon ve kalite sorunlarının ortadan kaldırılabileceğini ve sektör ile ilgili daha sağlıklı verilerin elde edilebileceğini kaydetti.

31

- AĞUSTOS 2013 -


Brandıum Ataşehir Aquatherm ve Wavin As’ı tercih etti Misafirlerine yüksek ve benzersiz konfor sağlamayı hedefleyen Brandium Ataşehir, mekanik tesisatında da kalitesinden taviz vermeyerek Gelişim Teknik A.Ş’nin Türkiye distribütörlüğünü yaptığı markalardan Aquatherm ve Wavin AS‘ı tercih etti

E

may İnşaat ve Erko Grup işbirliği ile toplamda 500 milyon USD yatırımla hayata geçirilen Brandium Ataşehir Yaşam ve Alışveriş Merkezi, ziyaretçilerine açtı. Word Consumer Academy tarafından Avrupa Kalite Ödülüne layık görülen ve İstanbul’un göbeğinde bir yaşam ve alışveriş merkezi olan Brandium Ataşehir hakkında, Emay İnşaat Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Çağlar şunları söyledi: “1,5 yıl gibi kısa sürede tamamlanan, Anadolu Yakasının en prestijli projesini hayata

32 - AĞUSTOS 2013 -

geçirdiğimiz için çok mutluyuz ve bu muhteşem tesise günlük 60.000 civarında ziyaretçi bekliyoruz.’’ Anadolu Yakası’nın en gözde projesi olan Brandium Yaşam ve Alışveriş Merkezi’nin içerisinde 5 yıldızlı ve 4 yıldızlı 2 adet otel ve 1 Avm ile 4 rezidans bloğu yer alıyor. 5 yıldızlı otel konforunu evinize getiren rezidans hizmetleri ile günün her anı şımaracak ve modern bir mimariyle birleşen 3.40 m tavan yüksekliğine sahip dairenizde ya da home-ofisinizde hayatınızın

nasıl kolaylaştığına şaşıracaksınız. Misafirlerinizi en özel şekilde ağırlamanız için tasarlanan Brandium Ataşehir’de hizmet verecek olan Silence İstanbul Hotel & Kongre Merkezi, profesyonel kadrosu ve bölgeye getirdiği dinamizm ile misafirlerinizi evlerinde gibi hissettirecek. Ayrıca bünyesinde barındırdığı balo salonları, yüzme havuzları, fitness, spa merkezi ve Türk hamamı gibi ayrıcalıklı imkanları ile de farkına fark katacaktır. Evinizin yanı başında yer alan sadece


bir asansörle ulaşabileceğiniz toplam 120.000 metrekare’lik alana kurulu, 4 katlı alışveriş merkezinde, ev tekstilinden kozmetiğe, elektronikten giyime kadar farklı ürünler sunan 250 adet mağaza bulunmaktadır. Alışverişin çok ötesinde bir deneyimi ziyaretçilerine yaşatmayı amaçlayan mekanda, kültürel faaliyetlere ayrılmış alanlar, gençler ve çocuklar için tasarlanan eğlence merkezleri, dünya mutfaklarından fast food’a kadar farklı seçenekler sunan restoranlar, bowling

salonu, sinema ve tiyatro salonları gibi hayata renk katacak pek çok hizmetin yer alması planlanmakta.

KOROZYANA KARŞI DAYANIKLI Misafirlerine yüksek ve benzersiz konfor sağlamayı hedefleyen Brandium Ataşehir, mekanik tesisatında da kalitesinden taviz vermeyerek Gelişim Teknik A.Ş’nin Türkiye distribütörlüğünü yaptığı markalardan Aquatherm ve Wavin AS‘ı tercih etmiş oldu. 20 seneden

fazla Türkiye’de satılan bu sistemler benzersiz dizaynı, orjinalliği, enerji tasarrufu, ürün kalitesi gibi muhteşem kriterleri üzerinde taşımaktadır. % 100 korozyona dayanıklı, özel bir teknikle üretilmiş ve içerisinde özel fusiolen hammaddesine karıştırılan cam elyaf lifleri bulunan aquatherm borular, ek sağlamlık özelliği taşımaktadır. aquatherm tesisatı sayesinde, su ilk kaynaktan çıktığı gibi saf ve temiz bir şekilde kullanıcıya ulaşmaktadır. LEED (enerji ve çevre tasarımı) kriterlerine de uygunluk gösteren aquatherm boruları bu sayede de ekolojik olarak rakiplerine fark atmaktadır.

SORUNSUZ UYGULAMA Gelişim Teknik A.Ş’nin yüksek nitelikli ürünlerinden biri olan Wavin AS sessiz boru, sıcak ve kimyasal içerikli atıklara karşı dayanıklı olduğundan ve korozyona uğramadan, delinmeden ve sorun çıkarmadan görevini yerine getirmesi tercih sebebi. Yüksek binalarda kullanılması rahat ve güvenli olan bu ürün, üstün ses yalıtım özelliği ile maximum düzeyde ses geçirmezliği (4lt/sn’de 11dB) sağlamaktadır. Gelişim Teknik A.Ş. gibi, temelde kullanıcılarının rahatlığını ve konforunu temel alan Brandium Ataşehir kurucuları, Gelişim Teknik A.Ş nin eşsiz ve kaliteli ürünlerini projelerine dahil ederek kullanıcılarına sağlık, hijyen ve konforu da garantilemiş oldu.

33

- AĞUSTOS 2013 -




“Yatırımlarımız 20 milyar dolara doğru gidiyor” SOCAR Türkiye CEO’su ve PETKİM Yönetim Kurulu Üyesi Kenan Yavuz, yürüttükleri yatırımların tutarının 17 milyar dolara ulaştığını ve hızla 20 milyar dolara doğru gittiğini söyledi

P

ETKİM’de yatırımların durumu ve projeler hakkında bilgi veren SOCAR Türkiye CEO’su ve PETKİM Yönetim Kurulu Üyesi Kenan Yavuz, Türkiye’nin en büyük dış yatırımcısı olduklarını, yürüttükleri yatırımların tutarının 17 milyar dolara ulaştığını ve hızla 20 milyar dolara gittiğini açıkladı. Yavuz, yatırımlarını 2018, 2023 ve 2030 vizyonu olmak üzere üç aşamalı olarak gerçekleştireceklerini söyledi. PETKİM’i özelleştirdikten sonra PETKİM yarımadasını petrokimya, rafineri, enerji, lojistik ve dağıtım entegrasyonuna dayalı Türkiye’nin en önemli üretim üssü haline getirebilmek için hızla yatırımlara başladıklarını kaydeden

36 - AĞUSTOS 2013 -

Yavuz, “TANAP doğalgaz boru hattı projesiyle birlikte SOCAR, Türkiye’nin en büyük 5’inci yatırımcısı konumunda. Türkiye’nin en büyük dış yatırımcısı olduk. TANAP’la beraber Türkiye’de yürüttüğümüz yatırımların tutarı 17 milyar dolardır. Bu yatırımlar hızla 20 milyar dolara doğru gidiyor. Satın alma dahil devam eden yatırımlarla birlikte PETKİM yarımadasında 2023 yılına kadar 15 milyar dolarlık yatırım yapacağız. Bu rakamlarda sanayi alanında Türkiye’nin ikinci büyük şirketi olacağız. 2023 yılında SOCAR olarak Türkiye’nin en büyük 3 şirketinden biri olacağız hedefimizi Sayın Cumhurbaşkanı’na ilettiğimizde ‘Neden

birinci olmuyorsunuz?’ dedi. Biz de ‘Neden olmasın?’ diyerek, birinci olmayı hedeflerimiz arasına almış durumdayız” diye konuştu.

PETKİM KONTEYNIR LİMANI 20 AY SONRA HİZMETE GİRECEK Yavuz, çalışmaları süren Petkim Konteynır Limanı’nın da Türkiye’deki üçüncü büyük yatırımları olduğunu, 400 milyon dolar maliyetli limanın ilk fazının 20 ay sonra hizmete gireceğini müjdeledi. Yavuz, Türkiye Cumhuriyeti ekonomi tarihinin en büyük dış yatırımcısı haline geldiklerini belirterek, “Biz 2023 yılına geldiğimizde nasıl bir yapıda olacağız? O yıla kadar, ki


biz bugün itibariyle satın alma bedeli dahil yarımadada yürüyen yatırımların bedeli 9 milyar dolar. Türkiye Cumhuriyeti ekonomi tarihinin en büyük dış yatırımcısı olduk. 17 milyar dolar ülkede yürüttüğümüz yatırım tutarı. Yeni projelerimizle birlikte bu rakam 20 milyar dolarlara çıkacak. Konselide ciromuz 20 milyar dolar olacak, 5 milyar dolar ülkemiz ekonomisine katma değer kazandıracağız. Sanayi grubu olarak ikinci sıradayız” şeklinde konuştu.

“LİMAN EGE BÖLGESİ VE İZMİR’E İLK SOMUT YATIRIMIMIZ” Yavuz, liman yatırımlarıyla İzmir ve Ege Bölgesi’ne ilk somut ve önemli yatırımı gerçekleştirecek olmanın gururunu yaşadıklarını belirterek, şu bilgileri verdi: “20 Mart 2013’te dünyanın en

büyük konteynır firması Danimarka’da, Başbakanın da katılımıyla limanımızın anlaşmasını imzaladık. 28 yıl süreyle dünyanın en büyük konteynır firmasına işletmesini devrediyoruz limanımızı. İzmir ve Türkiye’ye kazanımıdır bu. Girilemeyen büyüklükteki konteynır gemiler Pire Limanı’na gidip, daha küçük gemilere bölünüyordu. Bizim limanımız 700 metre rıhtım uzunluğa sahip. 17 metre derinlikte üçüncü kuşak gemilerin girebileceği bir yapıda olacak. Limanımıza 250-300 milyon dolar yatırım söz konusu olacak. Makine ve ekipmanlar da 100 milyon dolar. 400 milyon dolarlık bir liman olacak. Birinci fazı 20 ay sonra hizmete başlayacak. Ege Bölgesi ve İzmir’e ilk somut önemli yatırımımızı sonlandırmanın gururunu yaşayacağız.”

“STRATEJİK YATIRIM BELGELERİNİ ALMAK BİZE HEYECAN VE MOTİVASYON VERİYOR” Türkiye’de katma değeri yüksek, stratejik yatırım teşviği alan tek kurumun da kendileri olduğuna dikkat çeken Yavuz, “Şu anda yürüttüğümüz Türkiye’de özel kimyasallar anlamında bazı özel çalışmalarımızın proje çalışmaları sürüyor. Stratejik yatırımlar, Türkiye’nin yüzde 50’sinden fazlasını ithal ettiği, katma değeri yüksek yatırımlar. Daha özel koşullarda teşviklendirilmesi kapsamında bir yeni yaklaşım sundu hükümet. Kanun çıktıktan sonra Türkiye’de 1 No’lu Stratejik Yatırım Belgesi’ni biz aldık. 2 No’lu Stratejik Yatırım Teşviği’ni de yine biz PETKİM aldık. Bu bize heyecan ve motivasyon veriyor” şeklinde konuştu.

37

- AĞUSTOS 2013 -


“AÇIK EKONOMİLERDE TEK ÜRETİCİ OLMAK ÇOK KÖTÜ BİR ŞEY” Sinevizyon eşliğinde yatırım ve projeler hakkında bilgiler veren Kenan Yavuz, 69 dış üretici rakipleri karşısında haksız rekabetle karşı karşıya olduklarından da yakınarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Açık ekonomilerde tek üretici olmak çok kötü bir şey. Gönülden diliyorum ki PETKİM gibi bir petrokimya şirketi daha olur. Derdimizi paylaşabileceğimiz bir ortağımız olur. Çünkü tüm rakiplerimiz uluslararasıdır. 69 tane dış üretici rakibimiz var. Haksız rekabetle karşı karşıyayız. PETKİM olarak bir başka yerli petrokimya tesisi kurulması için duacıyız. Türkiye’de rafineri yatırımı yapacak başka bir babayiğit çıkarsa ellerinden öpeceğim. PETKİM’in iş yapabilir kabiliyeti bizim omuzlarımızda büyük bir yük. Biz yapınca oluyor, yapmayınca olmuyor. Ama bizim de imkansızlıklarımız var, yapacaklarımız var, yapamayacaklarımız var. PETKİM’in elinde 50’ye yakın proje var. Hepsini birden yapmaya parasal gücümüz yetse de insan gücümüz yetmez. İnşallah başkalarını da bu er meydanına bekliyoruz. Tek üretici olmak açık ekonomilerde zor, büyük bir handikap. Kapalı ekonomide köşeyi dönersiniz.”

“NEMRUT KÖRFEZİ İZMİR’E BAĞIŞLANMIŞ DOĞAL BİR LİMAN” Kenan Yavuz, yıllardır derinlik

38 - AĞUSTOS 2013 -

sorunu çözülemeyen İzmir Limanı’na konteynırların gelip yükünü boşaltıp gitmesi ve bu konteynırları taşıyan Tır’ların trafiği felç etmesinin kente nasıl bir katkı verdiğini anlayamadıkları eleştirisinde de bulundu. Yavuz, “Sanayi, turizm ve tarımı çatışma olmadan aynı bölgede konuşlandıracak bir kent daha yoktur. İzmir kamuoyunun, kendi sınırları dışındaki

imkanlarına daha fazla kucaklaması gerektiğini inanıyorum. Nemrut Körfezi İzmir’e verilmiş ve Türkiye’ye bağışlanmış bir doğal limandır. Ama üvey evlat muamelesi olmamalıdır. İstanbul’dan gelip İzmir içinde dolaşan TIR’ların kente ne faydası var. EXPO adayı olan bir ülkeye bu görünüm uyumlu mudur? Bu konuyu tartışmaya açmak istiyorum” dedi.


3 ayda 1000 konut üretmeye hazırız Deprem kuşağında yer alan Türkiye’de hızlı bir kentsel dönüşüm için hafif çelik yapı sisteminin vazgeçilmez olduğunu söyleyen Steelife Genel Müdürü Bülent Aydın, 3 ayda 1000 konut üretmeye hazır olduklarını söyledi

S

teelife’ın Genel Müdürü Mimar Bülent Aydın, 17 Ağustos Marmara Depremi’nin yıldönümünde çelik yapılara dikkat çekerek, “Ülkemizde depreme karşı alınabilecek önlemlerin başında çelik yapıları kullanmak geliyor” dedi. Aydın, 3 ayda 1000 konutluk üretim kapasiteleri ile kentsel dönüşümün hızla tamamlanmasına katkı sunabileceklerini vurguladı. Türkiye’deki ilk hafif çelik

binayı 2000 yılında üreten Vefa markası Steelife’ın Genel Müdürü Mimar Bülent Aydın, 17 Ağustos Marmara Depremi’nin üzerinden geçen 14 yıl boyunca Türkiye’nin çelik yapılar alanında dünya ölçeğinde çözümler sunabilme noktasına ulaştığına dikkat çekti. Depreme karşı en güvenli yapı sistemi olan hafif çelik yapı sisteminin yüksek izolasyon değerleri, estetik ve konforlu çözümleri ile kentsel

yaşam düzeyinin yükseltilmesi için vazgeçilmez olduğunu kaydeden Aydın, hızlı bir kentsel dönüşüm için de hafif çelik yapıyı önerdi.

ÇELİK YAPI SİSTEMİNİN YÜKSEK BİR POTANSİYELİ VAR Çelik yapı sisteminin bir sanayi ürünü olarak her anı kontrol edilebilen ve hatayı minimuma indiren üretimi sayesinde çok önemli bir alternatif olarak öne çıktığını söyleyen Bülent Aydın, neredeyse tamamı deprem kuşağında yer alan Türkiye’de çelik yapı sisteminin çok daha yüksek bir potansiyeli olduğunu düşündüklerini kaydetti. Ancak Türkiye’de bu potansiyelin yeterince kullanılmadığını vurgulayan Aydın, “Ülkemiz çelik üretiminde dünya sıralamasında 11’inci, Avrupa’da 3’üncü sırada yer alıyor. Türk çelik endüstrisinin kapasitesi yılda 7 ila 10 milyon metrekare inşaat alanı üretebilecek seviyede olmasına rağmen, ülkemizdeki konutların sadece %0,5’inde çelik kullanılıyor. Sanayi yapılarında kullanılan yapısal çeliği de eklediğimizde ancak %5’lere ulaşabiliyoruz. Oysa bu oran Amerika ve Kanada’da %50’lere,

39

- AĞUSTOS 2013 -


kıyaslanamayacak kadar kısa sürelerde inşa edilebildiğini ve böylece dönüşümün hızla gerçekleştirilebildiğini vurgulayan Aydın, 3 ayda 1000 konutu üretebilecek kapasiteye sahip olduklarının altını çizdi. Aydın, “Bu kapasite, Türkiye’deki diğer üreticilerin kapasiteleri ile birleştiğinde bu alanda ülkemizi dünyada söz sahibi konumuna getiriyor. Buna rağmen hafif çelik yapı üreticileri olarak klasik yapı sistemlerinin gerekliliğini hiçbir zaman sorgulamadık. Dünya çapında kabul görmüş yapı sistemlerinin tümünün doğru projelendirme ve doğru uygulama yöntemleri ile ihtiyaçlara göre doğru şekilde tercih edilmesi gerektiğini söylüyoruz. Özellikle az katlı yapılarda çoğunlukla çelik yapı sisteminin tercih edilmesi gerekiyor” diye konuştu. İngiltere, İskandinav ülkeleri, Fransa ve Almanya gibi çelik kullanımının yaygın olduğu Avrupa ülkelerinde ise yüzde 30 ile yüzde 60 oranlarına çıkıyor. Türkiye’de hak ettiği ilgiyi görmeyen hafif çelik yapı sistemine yurtdışındaysa büyük bir ilgi var. Bu durum bizi daha fazla ihracat odaklı çalışmaya teşvik ediyor ve bunun karşılığını da alıyoruz” dedi.

GABON VE VENEZUELA’NIN TERCİHİ HAFİF ÇELİK YAPI SİSTEMİ Kentsel dönüşüm planlaması yaparak bunu hayat geçirmek isteyen ülkelerin hafif çelik yapı sistemine büyük bir ilgi gösterdiğini anlatan Mimar Bülent Aydın, Orta Afrika ülkelerinden Gabon’un, ilk kentsel dönüşüm projesinde hafif çelik yapı sistemini tercih ettiğini hatırlattı. Aydın, “Gabon’da Ulusal Kalkınma Planı’nın en önemli ayaklarından biri olan kentsel dönüşümün 564

40 - AĞUSTOS 2013 -

konutluk ilk projesini sadece 6 ay içinde tamamlayacağız” dedi. Projenin başkent Libreville’in toplu konut alanı olarak belirlenen Angondje bölgesinde gerçekleştirildiğini belirten Steelife Genel Müdürü Aydın, toplam 50 bin 615 metrekarelik alan üzerinde inşa edilen projenin %65’nin tamamlandığını ve 2 ay içinde teslim edileceğini kaydetti. Bülent Aydın, “5 ayda tamamlanan Güney Amerika ülkelerinden Venezuela’daki proje ise 4 katlı binalardan oluşuyor. 1+1, 2+1 ve 3+1 daire tiplerinin yer aldığı 55 bloklu projedeki toplam konut sayısı ise 880” diye konuştu.

“KENTSEL DÖNÜŞÜMÜ YAŞAM DÖNÜŞÜMÜ OLARAK ELE ALMAK GEREKİYOR” Az katlı yapılar ile sokaklarında gökyüzünün görülebildiği estetik, konforlu yaşam alanları vaat eden hafif çelik yapı sisteminin alternatifleri ile

KENTSEL YAŞAM DÜZEYİNİN YÜKSELTİLMESİ Çelik yapıların kentsel yaşam düzeyinin yükseltilmesine de katkı sunabileceğini belirten Bülent Aydın, “Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere gelişmiş pek çok ülkede şehir merkezine yakın ama şehrin dışında müstakil ve az katlı olarak konumlandırılmış yaşam alanları görüyoruz. Bizim de kentsel dönüşümü bir yaşam dönüşümü olarak ele almamız gerekiyor” dedi. Aydın, kentsel yaşam düzeyinin yükseltilmesi için konutların yanı sıra okul, hastane, kamu binaları gibi sosyal yaşam alanlarının inşasında da hafif çelik yapı sisteminin kullanılabildiğini sözlerine ekledi.

“ÇELİK, HER TÜRLÜ ZEMİNE UYGUN BİR MALZEME” Teknolojik altyapı ve yüksek standartlar ile üretilen çelik binaların kuruldukları günkü dayanıklılığını ömürleri boyunca aynı değerde sürdürdüğünü ve klasik sistemlere göre 5 kat daha iyi ısı izolasyonuna sahip olduğunu söyleyen Mimar Bülent Aydın, çeliğin ahşaptan 21 kata kadar, betonarmeden ise 10 kat daha esnek olduğuna dikkat çekti. Çelik binalarda taşıyıcı sistemde kullanılan çeliğin klasik sistemlerde kullanılan malzemelere göre 9 kat daha hafif olması sayesinde bina yükünün de az olduğunu ve böylece deprem güvenliği açısından risk taşıyan zeminli bölgeler dahil her türlü zemine uygun yapılar inşa edilebildiğini söyleyen Aydın, “Çeliğin özgül ağırlığı taşıdığı yüke oranla küçüktür. Böylece hem hafif hem de daha yüksek mukavemetli yapılar ortaya çıkmaktadır. Ülkemizde depreme karşı alınabilecek önlemlerin başında çelik yapıları kullanmak ve kullanımını teşvik etmek gelmektedir” görüşünü kaydetti.



Plastik sektöründe nitelikli eleman açığına eğitim hamlesi Sektörün nitelikli eleman açığı konusunda çözümler önerileri sunan PAGEV, 25 bin kişilik istihdam açığını Voc-Test Merkezi ile çözecek 42 - AĞUSTOS 2013 -


Türk Plastik Sanayicileri Araştırma ve Geliştirme Vakfı (PAGEV) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Uysal

VOC-TEST MERKEZİ Plastik Sektörü Mesleki Bilgi ve Beceri Test ve Belgelendirme Merkezi “Voc-Test” projesi için PAGEV; İMMİB İstanbul Maden ve Metaller İhracatçıları Birliği, Kiplas Türkiye Kimya Petrol Plastik ve Lastik İşverenleri Sendikası ve Petrol-İş Sendikası ile ortaklaşa bir çalışma yürüttü. Mesleki Yeterlilik Belgesi verilecek sektör meslekleri; Plastik Enjeksiyon Üretim Elemanı, Plastik Profil Üretim Operatörü, Plastik Şişirme Film Üretim Operatörü olarak tespit edildi. İlgili meslekler için görev tanımları ile meslek standartları belirlendi. Voc-Test Merkezi uygulama sürecinde sektörde çalışan ya da çalışmak isteyen binlerce kişiye uluslararası alanda da geçerli olacak “Mesleki Yeterlilik Belgesi” verecek. Bu belge ile üretim kapasitesini artıran işveren, ayrıca sigorta prim desteğine de sahip olacak.

SEKTÖRÜN TEKNİK ELEMAN İHTİYACINI KARŞILAYACAK

Ü

lkemizin en önemli sorunlarından biri işsizlik. Son rakamlara göre Türkiye’de 2,8 milyon kişi iş ararken, plastik sektörü eleman bulamıyor. Sektörün nitelikli eleman açığı için ise PAGEV çözümler sunmaya devam ediyor. Bir yanda hayata geçirdiği meslek liseleri ve üniversitelerle yaptığı işbirlikleri çerçevesinde teknik elemanlar yetiştirirken, kuruluşunu tamamladığı Voc-Test Merkezi ile sektöre belgeli plastikçiler kazandıracak. Türk Plastik Sanayicileri Araştırma ve Geliştirme Vakfı (PAGEV) Voc-Test Merkezi ile sektöre belgeli plastikçiler yetiştirmeye başlıyor. Yaklaşık 300 bin kişiye istihdam sağlayan plastik sektörünün şu an yaklaşık 25 bin yetişmiş eleman ihtiyacı var. PAGEV Voc-Test Merkezi, yetiştirdiği nitelikli ve belgeli elemanlar ile bu açığın kapanmasında önemli bir rol oynayacak.

PAGEV Voc-Test Merkezi’nin yaz sonunda faaliyetlerine başlayacağını belirten Türk Plastik Sanayicileri Araştırma ve Geliştirme Vakfı (PAGEV) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Uysal, konuyla ilgili yaptığı açıklamada; “Plastik sektörünün hammadde ve enerji yanında en önemli sorunları arasında yetişmiş, nitelikli işgücü ihtiyacı var. PAGEV olarak eğitim kurumlarıyla işbirliğinde bulunarak plastik eğitimini geliştirmek, yaymak, sektördeki teknik eleman ihtiyacını karşılamak üzere çalışmalar yürütüyoruz. Voc-Test Merkezimiz ile sektörümüzün artan belgeli eleman ihtiyacını karşılayarak hem kendi içimizdeki eksikliği gidereceğiz, hem de ülkemizin en önemli sorunlarından birinin çözümüne katkıda bulunacağız” dedi. Plastik sektörünün nitelikli, yetişmiş elemana olduğu kadar vasıfsız işgücü ihtiyacının da her gün arttığına dikkat çeken Mehmet Uysal, “Ülkemizde işsiz oranları bu kadar yüksek olmasına rağmen, son zamanlarda sektörümüzde vasıfsız eleman bulmak konusunda çok büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Eğer bu sıkıntılar devam ederse yurt dışından özellikle Pakistan, Bangladeş gibi ülkelerden iş gücü getirmek zorunda kalabiliriz” diyerek sözlerini bitirdi.

43

- AĞUSTOS 2013 -


Girdi maliyetleri çelik sektörünü zorluyor

Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği (DÇÜD) Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan

44 - AĞUSTOS 2013 -

Türk çelik sektörü, 2012 yılının son çeyreğinden bu yana, rekabette ciddi güçlükler yaşıyor. Özellikle 2013 yılında rekabet etmeyi zorlaştıracak derecede yüksek seyreden hurda fiyatları ve daralan marjlar, üreticileri daha az üretmek ve daha az ihraç etmek mecburiyetinde bırakıyor. Bu durumun, üretim ve ihracatın gerilemesine, ithalatın ise artmasına sebebiyet verdiği gözleniyor


2

013 yılının Ocak-Mayıs döneminde, Türkiye’nin toplam çelik ürünleri ihracatı % 3.7 oranında artarken, ithalatının % 30’un üzerinde yükselmesi ve ihracatın ithalatı karşılama oranının, geçen yılın ilk 5 aylık dönemine kıyasla % 156’dan % 134’e gerilemiş olması rahatsızlık yaratıyor. Ancak bunun da ötesinde, ÇİB kaynaklı geçici veriler, Haziran ve Temmuz aylarında durumun daha da ağırlaştığını ortaya koyuyor. Gerçekten de, Haziran ayında ihracatın % 20 oranında düşüş gösterdiği ve bu durumun, Ocak-Mayıs döneminde % 3.7 seviyesinde bulunan ihracat artışının, Ocak-Haziran döneminde % 0.5 düşüşe dönüşmesine neden olduğu anlaşılıyor. Haziran ayında % 20 oranında gerileyen çelik ihracatının, 1-14 Temmuz 2013 tarihleri arasında da miktar açısından % 18, değer açısından % 22 oranında gerilemiş olması, ihracattaki düşüşün derinleşerek devam ettiğini ve önlem alınmadığı takdirde, olumsuz tablonun büyüyeceğini gösteriyor. DAHİLDE İŞLEME REJİMİ Çelik sektörünün üretim ve ihracatındaki gerilemede, yüksek elektrik enerjisi maliyetleri, enerji maliyetleri üzerindeki ilave yükler, hurda ve kömür ithalatında çevre katkı payı uygulaması, üreticilerin Dahilde İşleme Rejimi kapsamında

ithal edilen kalitesiz ürünlerle rekabet edememesi gibi içsel faktörler yanında, ihraç pazarlarında bazı ülkelerin korumacı yaklaşımları, önemli ihraç pazarlarımız arasında yer alan İran’a yönelik olarak uygulanan yaptırımlar, yüksek hurda fiyatları gibi dışsal faktörler de önemli rol oynuyor. Her ne kadar olumluya dönüştürmek için azami gayret gösterilse de, yurtdışı faktörler kontrolümüzde bulunmuyor. Buna karşılık, yurtiçindeki olumsuz faktörlerin giderilmesi ve sektörün rekabet gücünün arttırılmasına yönelik tedbirlerin alınması, ekonomi yönetiminin sorumluluğunda bulunan bir keyfiyet olarak ortada duruyor. Avrupa Birliği’nin, AB’nin geleceğinin inşasındaki önemi ve imalat sanayindeki rolüne atıfla, çelik sektörünün üretimini yeniden canlandırmak, rekabette zorlanan üreticileri ayaklara yere basacak şekilde modernize etmek, yeni kapasiteler oluşturmak, istihdamı korumak ve dolayısıyla güçlü bir imalat sanayinin ihtiyaç duyduğu çelik girdilerinin iç piyasadan tedarik edilmesini sağlamak amacıyla AB Çelik Eylem Planı’nı oluşturduğu bir ortamda, uzun yıllardır sektörün rekabet gücünü ve büyümesini olumsuz yönde etkilediği bilindiği halde, Türkiye’de sektörün rekabet gücünü arttıracak tedbirler konusunda müşahhas adımlar atılmaması rahatsızlık yaratıyor. Kaldırılması yönündeki ısrarlı taleplerimize rağmen, çelik sektörümüzün rekabet gücünü azaltan uygulamaların sürdürülmeye devam edilmesi, dünya çelik sektörünün büyümeye devam

ettiği bir dönemde, çelik sektörümüzün küçülmesine, milyarlarca dolar yatırımla oluşturulan kapasitelerimizin atıl durumda kalmasına, ithalatın ve cari açığın artmasına, başka ülkelerdeki istihdamın desteklenmesine imkân sağlıyor. Dünya çelik sektöründeki eğilimin ve ekonomideki gelişmelerin aksine, çelik sektörümüzde devam eden daralma eğilimi, sektörün artık bu yüklerle daha fazla rekabet edemeyecek bir konuma geldiğini açıkça ortaya koyuyor.

20 MİLYAR DOLAR CİVARINDA İHRACAT Bugün geldiğimiz noktada, söz konusu yüklerin ve sınırlamaların çelik sektörünün üzerinde oluşturduğu olumsuz etkiler, yalnızca çelik sektörünün değil, Türk ekonomisinin bir problemi haline gelmiş bulunuyor. Her yıl 20 milyar dolar civarında ihracat gerçekleştiren çelik sektörümüz, uluslararası piyasalarda rekabet gücü zayıfladığı için, daha az üretim ve ihracat yapmak durumunda kaldığı halde, girdi maliyetlerini arttıran yüklerin kaldırılması yönünde müşahhas

45

- AĞUSTOS 2013 -


adımların halâ atılmamış olması, dış ticaret ve cari açıkla mücadele söylemleri ile bağdaşmıyor. Hiçbir şekilde devlet yardımı almayan çelik sektörünün üzerinde bulunan ve başka ülkelerde örneği olmayan yükler, sektörü rekabette geriye düşürüyor. Söz konusu yükler kaldırılmadığı, maliyetlerin düşürülmesine yönelik tedbirler alınmadığı ve üstelik Enerji Bakanlığı’nın her vesile ile, kontrol edilemeyen giderler ve cezalar gibi ilave yükler getiren uygulamalarına son verilmediği takdirde, rekabet gücünün istenen seviyeye çıkartılması ve milyarlarca dolar yatırımla oluşturulan kapasitelerin etkin bir şekilde kullanılması mümkün görülmüyor.

AB’DEN HURDA İHRACATINA SINIRLAMA EĞİLİMİ 2012 yılında gerçekleştirdiği 177 milyon tonluk ham çelik üretimi ile dünya üretiminde % 11 oranında paya sahip bulunan AB çelik sektörü, 2008 yılında ortaya çıkan global finans krizinden bu yana kan kaybetmeye devam ediyor. Krizle birlikte AB sanayinin yavaşlaması neticesinde, halen AB’nin çelik tüketimi kriz öncesi seviyesinin % 27 altında bulunuyor. AB’de faaliyet gösteren firmaların bir kısmı tesislerini kapatırken, bir kısmının üretimini kısma yoluna gittiği ve istihdamın sürekli bir şekilde azalmaya devam ettiği gözleniyor. Global düzeyde artan kapasite fazlalığının, AB çelik endüstrisinin durumunu daha da ağırlaştırdığına dikkat çeken AB Komisyonu, Avrupa Birliği’nin ekonomik, sosyal, çevre ve arz güvenliği gibi açılardan, önemli bir çelik üretim merkezi

46 - AĞUSTOS 2013 -

olarak kalmasının taşıdığı hayati öneme vurgu yaparak, “rekabetçi ve sürdürülebilir bir çelik endüstrisi oluşturmak” hedefi doğrultusunda AB Çelik Eylem Plânı’nı uygulamaya aktarmış bulunuyor. Geniş bir katılımla çalışmalarını sürdüren Avrupa Komisyonu, 11 Haziran 2013 tarihinde açıkladığı AB Çelik Sektörü Eylem Plânı ile, Avrupa çelik endüstrisine günümüzün zorluklarını aşmasında yardımcı olacak; inovasyonu teşvik edip, büyümeyi sağlayarak, sektörün gelecekte rekabet gücü yüksek bir endüstri olmasını sağlamanın temelini atmayı hedefliyor. Böylece Avrupa Komisyonu, 1977 yılındaki Davignon Plânı’ndan bu yana, ilk kez çelik sektörüne yönelik bir plân hazırlamış oluyor.

HURDA İHTİYACININ % 70’i İTHALAT İLE KARŞILANMAKTA Komisyon, Eylem Plânı ile, AB içinde ve dışında, AB menşeli çelik tüketiminin desteklenmesini öngörüyor. Bunu da, AB’de yerleşik çelik üreticilerinin üçüncü ülke piyasalarına adil ticaret uygulamaları ile girmesini sağlayarak temin etmeyi hedefliyor. Avrupa Komisyonu ayrıca, sektör üzerindeki AB mevzuatından kaynaklanan ilave maliyetlerin azaltılmasını amaçlıyor. Bu kapsamda, Avrupa’daki diğer kilit endüstriler bakımından önemli olan yeni jenerasyon çelik ürünleri için, inovasyon, enerji verimliliği ve sürdürülebilir üretim prosesinin hayati önem taşıdığına vurgu yapılıyor. Eylem planında, çelik sektöründe istihdamın


desteklenmesini sağlayacak önlemler yanında, yüksek bilgi birikimine ve tecrübeye sahip sektör çalışanlarının Avrupa’da kalması amaçlanıyor. Avrupa Çelik Eylem Planı’nın hazırlık sürecinde, sektörümüzü en fazla rahatsız eden konuların başında, Avrupa Endüstrisi Yuvarlak Masa Topluluğu’nun (ERT), ‘Avrupa hurdasının yasal veya yasadışı bir şekilde ihraç edilmesinin, çevre üzerinde olumsuz etki oluşturmakta ve Avrupa endüstrisinin ikincil hammadde tedariğini tehlikeye attığına’ dikkat çeken ve hurda ihracatının ‘çevre, sağlık, yönetim yada proses verimliliği gibi kriterlere’ bağlanarak sınırlandırılmasını teklif eden önerilerinin, bir miktar yumuşatılarak da olsa AB Çelik Eylem Planı içerisinde

yer aldığı görülüyor. Nitekim, Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı ve Endüstri ve Girişimcilik Komiseri Antonio Tajani başta olmak üzere, AB Komisyonu kaynakları tarafından yapılan, hurda ihracatının önüne, çevre ile ilgili bir takım kriterler getirilmek suretiyle, hurda ihracatının sınırlanması yoluna gidilebileceği yönünde açıklamalar endişe ile takip ediliyor.11 Haziran 2013 günü kamuoyuna açıklanmış bulunan AB Çelik Eylem Planı’nda, ERT’nin teklifleri açık bir şekilde kabul edilmemiş ve hurda ve hammadde ihracatının kısıtlanmasına doğrudan bir atıf yapılmamış olmasına rağmen, hurda piyasalarının AB çelik sektörünün hammadde tedarik güvenliğinin güçlendirilmesini temin

edecek şekilde takip edilmesi ve çelik üretiminin AB dışındaki ülkelere yönelmesinin önüne geçilebilmesini teminen, hurdanın AB dışına çıkışının çevre temelinde gerekçelendirilerek sınırlandırılmasının mümkün olabileceği hususlarına vurgu yapıldığı görülüyor. Bir başka deyişle, AB kabul ettiği Eylem Planı ile birlikte, gerek duyduğunda, suni bir şekilde çevresel kaygılarını veya kriterlerini öne sürerek, hurda ve hammadde ihracatını sınırlandırma kararı alabileceğini ifade ediyor. Rusya ve Ukrayna’nın hurda ihracatını sınırlandırmalarına, söz konusu iki ülkeye kota uygulayarak reaksiyon veren AB’nin, bu defa kendisinin benzer sınırlamaları uygulama eğilimi ve istekliliği içerisinde bulunması, AB’nin yıllardır savunduğu değerler ve AKÇT ile aramızdaki Serbest Ticaret Anlaşması ile bağdaşmıyor. Hurda ihtiyacının % 70 oranındaki bölümünü ithalat yolu ile karşılayan ve ithalatının da yarısını AB bölgesinden gerçekleştiren çelik sektörümüz açısından, AB Komisyonu’nun hurda ihracatı konusunda uygulamaya aktarmak istediği sınırlayıcı tedbirler, hayati önem taşıyor. Hammaddelerde serbest ticaretin bulunmadığı bir ortamda, nihai çelik ürünlerinde de serbest ticaretten söz edilmesi mümkün bulunmuyor. Bu yönüyle, başta Ekonomi Bakanlığımız olmak üzere, ilgili kuruluşlarımızın, “AB Çelik Sektörü Eylem Planı”nı AKÇT ile aramızdaki Serbest Ticaret Anlaşması şartlarına uygunluk açısından yakından takip etmelerine ihtiyaç duyuluyor.

47

- AĞUSTOS 2013 -


Hakem aranıyor!

Denge

M. Ali Özbudun mehmetali.ozbudun@tg.com.tr

48 - AĞUSTOS 2013 -

Önce darbe, sonra katliam. İhaleyi alan gereğini yapıyor. Şimdi mi? Şimdilerde, Mısır’a mazbut bir hakem aranıyor. Firavunları yemleyen küresel hegemonlar, fırsatı hiç kaçırmıyor. Diyorlar ki: -Bu böyle gitmez. Uzlaşmaktan başka çareniz yok. Size bir hakem lâzım. Hem de acilen! Aslında, bu açıdan bakıldığında, başta Suriye ve Irak olmak üzere, tüm Orta Doğu’ya “hakem” lâzım. Peki.. Hakemi meşru ve zaruri kılan kaotik ortamdan, kim ya da kimler sorumlu? -Rivayet muhtelif! Rivayet muhtelif olunca, kaos ve kargaşa tırmanıyor, hakeme duyulan ihtiyaç daha da kuvvetli bir biçimde kendini hissettiriyor. Anlayacağınız, her şey dengi dengine. Davul, ezilenlerin sırtında, tokmak hakemde. *** Hakem denildiğinde, her nedense, yıllar önce dinlediğim bir kıssayı hatırlarım. Kral, filozofa sual eder: -Bölgemde egemen olmak için ne yapmalıyım? Filozof, cevap verir: -Sürekli ihtilaf çıkar. Mevcut anlaşmazlıkları körükle.. Biraz durakladıktan sonra, ilave eder: -Hakem ol, fakat tüm çözüm yollarını tıka! Kralın, amaçlarına ulaşmak bakımından ne kadar muvaffak olduğunu bilmiyoruz. Ne var ki.. Görülen lüzum üzerine hakemliğe soyunan emperyalizm, “işbirlikçi monarklara ve diktatörlere” şu mesajı çok net bir biçimde defalarca iletmiş: -Bu ülke, sizden sorulur; Siz de, bizden sorulursunuz. Anlaştık mı? Eğer böyle bir senaryo geçerliyse, zarlar cıvalıdır, hakeme yakın olmaktan başka bir alternatifiniz yoktur. *** Gelelim hakemin performansına.. Beyaz Adam, “Saddam’ı getirin, demokrasiyi götürün!” demişti, ama bir türlü olmadı. Sadece Irak’ta değil, bir dizi Orta Doğu ülkesinde, “pizza ve hamburger zinciri” kurar gibi, “demokrasi zinciri” kurulamayacağı anlaşıldı. Bölgenin egemenleri, değişen konjonktüre paralel olarak bir takım yeni pozisyonlar almaya başladı. Mesela.. Saddam sonrasında, komşu ülkelerin monarkları ve elitleri, bürokratlarını uyarıyormuş: -Süper güçlerle iyi geçinin, yoksa bize de demokrasi gelir. Aman ha! Farkında mısınız? Mısır’ın tepesine çöreklenen firavunlar da, böylesine iğrenç reflekslerle hareket ediyor. Anlaşıldığı kadarıyla, bu coğrafyada işler böyle yürüyor. *** Dolayısıyla.. Orta Doğu coğrafyasının, geçmişte olduğu gibi, şimdi de “emperyalizmin laboratuvarı ya da akvaryumu” gibi kullanıldığını söylersek, herhalde abartmış olmayız.



Pazarola

Prof: Dr. İsmail Kaya ismailkaya@gmail.com

Prof. Dr. İsmail Kaya, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Pazarlama Anabilim Dalı Başkanıdır. Kendisine ismailkaya@gmail.com adresinden ulaşılabilir. Başka yazıları için, http://pazarola.blogspot.com, http://pazarlamabitanedir. blogspot.com ve http://pazarlamazekasi.b logspot.com blogları ziyaret edilebilir.

50 - AĞUSTOS 2013 -

Antibiyotik Sembiyotik Kelime ve kavramlarla düşünüyoruz. Pazarlamacılar da dil ve kelimelerle yakından haşır neşirler. Lisanına ve dillerine hakim olabildikleri ölçüde başkalarını kontrollerine alabiliyorlar. Pazarlama bir bakıma, muhatabını kendi diliyle düşündürüp, konuşturabilmek becerisi... Pazarlamada etkili (sihirli) kelimeler üzerine nice liste ve kitaplar var. Markalar da belli kelimeleri sahiplenip zihinlere girmenin peşindeler. Kelimeler bir araya geldiklerinde de derin ve zengin kavramlar ortaya çıkıyor. Mesela, antibiyotiğin öldürücülüğünü biliyoruz. Toplumun antibiyotik manyağı haline getirildiğini de... Paraziti, sırtından geçinmeyi de, zararlı bir şey olarak biliyoruz. Amma, sembiyotik nedir bunu bilen pek az. Halbuki, içlerinde en asili, en insanîsi bu... İnsan, bitki, hayvan farketmiyor, birlikte yaşayan canlılar arasındaki karşılıklı ilişkiler ya nötr, ya parazitik, ya antibiyotik ya da sembiyotik nitelikte oluyor. (Toplumlar ve milletler arasındaki ilişkiler de böyle.) Uzun yıllardır pazarlamayı, iki taraf arasında, alan-satan, sunansunulan düzleminde, antibiyotik bir gözle anlayıp anlattılar. Şimdilerde manzara biraz değişiyor. Antibiyotik ilişkilerde, bir taraf kazanırken, diğeri kaybediyor. Pazarlamacı müşteriyi avlıyor, cebindekini alıyor, karşılığında bir hayal, sahte bir mutluluk, parlak bir imaj bırakıp, yeni müşterilere yöneliyordu. Pazarlamayı ifade için olta, hoparlör, yazarkasa türünden semboller kullanılıyordu. Kazanmak için yok edecek, rakibe ve müşteriye fırsat vermeyecek, malı götüreceksin deniyordu. Şükür ki, pazarlama camiasında bazıları, pazarlamanın sembiyotik bir temele dayandığında daha hoş olduğunun farkına varmaya başladılar. Pazarlama 1.0, pazarlama 2.0, pazarlama 3.0 gibi yeni terim ve yaklaşımlar da konuşulur oldu. Sembiyotik ilişkide, ilişkinin yönü, şekli, konusu, değişkenleri, fırsatları vs. itibariyle iki taraf birbirine güç katıyor, toplamda ikisi de kazanıyor ve mutlu oluyor. İyi bir pazarlamacı olmak için, birilerini zorlamak, köşeye sıkıştırmak, şaşırtmak, elindekini çaktırmadan kapıp almak, sömürmek gerekmiyor. Karşılıklı yararları düşünmek, müşterilere insan gibi yaklaşmak, kendisi için yapılmasını istediklerini yapmak, kendisine yapılmasını istemediklerinden sakınmak yetiyor. Pazarlama, iyi insan olmak sanatıdır, derken biraz da bunu kastediyoruz.



Koruger Boru Alımı

Pvc Borular ve Ek Parçaları, Kaplin, ve Küresel Vana Alımı

İHALE BİLGİLERİ

İHALE BİLGİLERİ

İhale Tarihi : 22 Ağustos 2013 Perşembe İhalenin Yapılacağı İl: Ağrı Kurum Adı : x Sadece Üyeler x İhale Türü : Mal Alımı İhale Kayıt No : 2013/**1275 Şartname Bedeli : 200 TL Bulunduğu Bölümler : Boru, Kauçuk, Plastik, Sentetik ürün, Çocuk oyun gurubu ve Kamelya ihaleleri - İnşaat ihaleleri, yapım, onarım, tamirat, tesisat, peyzaj, çevre düzenleme, hafriyat, boya ihaleleri

İhale Tarihi: 27 Ağustos 2013 Salı İhalenin Yapılacağı İl: Ankara Kurum Adı: x Sadece Üyeler x İhale Türü: Mal Alımı İhale Kayıt No: 2013/**2133 Şartname Bedeli: 200 TL Bulunduğu Bölümler: Boru, Kauçuk, Plastik, Sentetik ürün, Çocuk oyun gurubu ve Kamelya ihaleleri - Kanalizasyon, şebeke, Doğalgaz hattı, Su Arıtma tesisi, Sıhhi tesisat ihaleleri - İnşaat ihaleleri, yapım, onarım, tamirat, tesisat, peyzaj, çevre düzenleme, hafriyat, boya ihaleleri

Doğal Gaz Boru Hattı Yaptırılacak

Kanalizasyon Baca Elemanları ve Koruge Boru Alımı

İHALE BİLGİLERİ

İHALE BİLGİLERİ

İhale Tarihi: 10 Eylül 2013 Salı İhalenin Yapılacağı İl: Ankara Kurum Adı: x Sadece Üyeler x İhale Türü: Yapım İşi İhale Kayıt No: 2013/**845 Şartname Bedeli: 250 TL Bulunduğu Bölümler: Boru, Kauçuk, Plastik, Sentetik ürün, Çocuk oyun gurubu ve Kamelya ihaleleri - İnşaat ihaleleri, yapım, onarım, tamirat, tesisat, peyzaj, çevre düzenleme, hafriyat, boya ihaleleri - Kanalizasyon, şebeke, Doğalgaz hattı, Su Arıtma tesisi, Sıhhi tesisat ihaleleri

İhale Tarihi: 27 Ağustos 2013 Salı İhalenin Yapılacağı İl: Aydın Kurum Adı: x Sadece Üyeler x İhale Türü: Mal Alımı İhale Kayıt No: 2013/**3028 Şartname Bedeli: 20 TL Bulunduğu Bölümler: Boru, Kauçuk, Plastik, Sentetik ürün, Çocuk oyun gurubu ve Kamelya ihaleleri - İnşaat ihaleleri, yapım, onarım, tamirat, tesisat, peyzaj, çevre düzenleme, hafriyat, boya ihaleleri - Kanalizasyon, şebeke, Doğalgaz hattı, Su Arıtma tesisi, Sıhhi tesisat ihaleleri

52 - AĞUSTOS 2013 -



Doğal Gaz Boru Hattı Yaptırılacak

Pe,pvc ve Korige Boru Alımı

İHALE BİLGİLERİ

İHALE BİLGİLERİ

İhale Tarihi: 10 Eylül 2013 Salı İhalenin Yapılacağı İl: Ankara İşin Yapılacağı İl: Elazığ Dosya Görülecek İl(ler): Ankara Kurum Adı: x Sadece Üyeler x İhale Türü: Yapım İşi İhale Kayıt No: 2013/**845 Şartname Bedeli: 250 TL Bulunduğu Bölümler: Boru, Kauçuk, Plastik, Sentetik ürün, Çocuk oyun gurubu ve Kamelya ihaleleri - İnşaat ihaleleri, yapım, onarım, tamirat, tesisat, peyzaj, çevre düzenleme, hafriyat, boya ihaleleri - Kanalizasyon, şebeke, Doğalgaz hattı, Su Arıtma tesisi, Sıhhi tesisat ihaleleri

İhale Tarihi: 28 Ağustos 2013 Çarşamba İhalenin Yapılacağı İl: Erzincan Kurum Adı: x Sadece Üyeler x İhale Türü: Mal Alımı İhale Kayıt No: 2013/**3259 Şartname Bedeli: 100 TL Bulunduğu Bölümler: Boru, Kauçuk, Plastik, Sentetik ürün, Çocuk oyun gurubu ve Kamelya ihaleleri - İnşaat ihaleleri, yapım, onarım, tamirat, tesisat, peyzaj, çevre düzenleme, hafriyat, boya ihaleleri - Kanalizasyon, şebeke, Doğalgaz hattı, Su Arıtma tesisi, Sıhhi tesisat ihaleleri

Hdpe Koruge Kanal Boruları ve Yedek Parçaları Alımı

Pvc ve Hdpe Borusu Alımı

İHALE BİLGİLERİ

İHALE BİLGİLERİ

İhale Tarihi: 27 Ağustos 2013 Salı İhalenin Yapılacağı İl: Isparta Kurum Adı: x Sadece Üyeler x İhale Türü: Mal Alımı İhale Kayıt No: 2013/**5050 Şartname Bedeli: 50 TL Bulunduğu Bölümler: Boru, Kauçuk, Plastik, Sentetik ürün, Çocuk oyun gurubu ve Kamelya ihaleleri - Demir,Tel örgü, Çelik malzeme alımı, Metal, Ahşap, Plastik Doğrama ihaleleri

İhale Tarihi: 2 Eylül 2013 Pazartesi İhalenin Yapılacağı İl: Samsun Kurum Adı: x Sadece Üyeler x İhale Türü: Mal Alımı İhale Kayıt No: 2013/**0724 Şartname Bedeli: 250 TL Bulunduğu Bölümler: Boru, Kauçuk, Plastik, Sentetik ürün, Çocuk oyun gurubu ve Kamelya ihaleleri - İnşaat ihaleleri, yapım, onarım, tamirat, tesisat, peyzaj, çevre düzenleme, hafriyat, boya ihaleleri

54 - AĞUSTOS 2013 -



2012

56 - AĞUSTOS 2013 -


57

- AĞUSTOS 2013 -


012

Not: Navlun fiyatları port to port olarak baz alınmalıdır. Navlun fiyatları Imcosuz ve Prepaid yüklemeler için geçerlidir. Geçerlilik Süresi 30.09.2013 tarihine kadardır. Liman lokal masrafları ve dahili nakliye dahil değildir. Fiyatlarımız ihracat navlun fiyatlarıdır.

58 - AĞUSTOS 2013 -

KISALTMALAR 20’DC : 20’FEET STANDART DRY CONTAINER 40’DC : 40’FEET STANDART DRY CONTAINER 40’HC : 40’FEET HIGH CUBE DRY CONTAINER PB : PARA BIRIMI T/T : TRANSIT TIME



Güney Afrika’nın Gizemli Şehri

Cape Town

60 - AĞUSTOS 2013 -

Güney Afrika Cumhuriyeti’nin üç başkentinden biri olan Cape Town, 2 milyona yaklaşan nüfusuyla ülkenin ikinci kalabalık, alan olarak en büyük şehridir. Afrika kıtasının Avrupa’ya en uzak ucunda olan şehirde Afrika, Hollanda ve İngiliz kültürleri harmanlamıştır


C

ape Town, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin başkentidir. Afrika’nın ikinci yerleşme bölgesi olan Capetown, Afrika kıtasının Avrupa’ya en uzak ucunda olmasına rağmen, tarihte Avrupalıların en eski sömürgesidir. Cape Town (Kap, “keyp tavn” okunur), Güney Afrika Cumhuriyeti’nin üç başkentinden biridir. yaklaşık 500 bin - 1 milyon müslümanın yaşadığı bir şehirdir. Afrika kıtasının Avrupa’ya en uzak ucundadır. Şehirde yaklaşık 300 Türk yaşamaktadır. Cape Town, Güney Afrika’nın en büyük şehridir. Cape town, Güney Afrika’nın tam güneybatı ucunda

yer alır. Cape Town’da Afrika, Hollanda ve İngiliz kültürleri harmanlamıştır. 1488’de Portekizli keşifçi Bartelemeu Dias tarafından keşfedilen Cape Town, sırasıyla Boerler ve İngilizlerin eline geçti. 1652’de Güney Afrika’da kurulan ilk Avrupa yerleşimi oldu. Güney Afrika Birliği kurulduktan sonra ülkenin yasama başkenti seçildi. 1945’ten sonra olan ırkçı Apartheid rejimi beyaz olmayanların tüm haklarını kısıtladı. 1990’da ırk ayrımcılığı bittikten sonra beyaz olmayanlar daha çok topluma çıktı ve resmi görevlere girdi. Şehrin bir bölümü çağdaş gökdelenlerle doluyken; diğer kesimleri gecekondu mahallelerinden oluşur. Ayrıca Fransız göçmenlerin kurduğu birbirinden güzel kasabalar ve bağ evleri bulunmaktadır. Afrika’nın güneyinin yaklaşık yarısını kaplar.

ÜLKE: Güney Afrika Cumhuriyeti BAŞKENT: Cape Town ÜLKE Nüfusu: 49.320.000,00 YÜZÖLÇÜMÜ: 1.125.815 km2 RESMİ DİL: İngilizce, Afrikaans ve Xhosa YÖNETİM ŞEKLİ: Demokrasi İNANÇ (DİN): Hıristiyan PARA BİRİMİ: Rand İKLİM: Dört mevsimin yaşandığı bir coğrafya, kıyılarda Akdeniz iklimi hakim.

61

- AĞUSTOS 2013 -


Güneybatıda Atlas Okyanusu, güney ve doğuda Hint Okyanusu, kuzeydoğuda Swaziland, Mozambik ve Rodezya, kuzeyde Botswana, kuzeybatıda Namibya ile çevrili olan Güney Afrika Cumhuriyetinin sınırları içerisinde, topraklarının ortadoğu kesiminde Lesotho Devleti bulunmaktadır.

SADE BİR GÖRÜNÜM Güney Afrika Cumhuriyeti, sade bir görünüşe sahiptir. Ortalama yüksekliği 1200 m’yi bulan geniş yayla, fiziki görünüşün ana hatlarını çizer. Ülkenin üzerinde bulunduğu 1.123.226 km2lik toprak parçasında göze çarpan tek dağ silsilesi, güneyde Ümit Burnu bölgesinde yer almaktadır. Denizlerdeki kıyı şeridi oldukça dar bir yapıya sahiptir. Kıyı şeridi dik yamaçlarla dağ ve yayla bölgesine bağlanır. Bu dik yamaçlı fiziki yapıya bol miktarda teras ve kayalıklar iştirak ederler. Güneydeki Cape Town bölgesinin kuzeyindeki dağlar, kuzey-güney doğrultusunda uzanır. Bu bölgedeki yükseltilerin eski çağlarda yer tabakalarının kırılmaları neticesinde ortaya çıktığı tahmin edilmektedir. Dağların en önemlileri Nuweveld Dağları, Sneeub Dağları ve Draken Dağlarıdır. Draken Dağları en fazla yüksekliğe sahib olan dağlar olup, en yüksek noktası Sources Dağıdır (3299 m). İç bölgelerde arazi yumuşak bir eğime sahiptir. Orta bölgelerde yer alan geniş yaylalar, çoğu bölgelerde akarsuların meydana getirdiği derin vadilerle bölünür. Bazı küçük dağ sıraları küçük ve büyük Karau

62 - AĞUSTOS 2013 -

ovalarını çevreler. 1200 m yükseklikteki yayla, çok büyük bir tabak şeklindedir. Kuzeybatıda Kalahari Çölünün güney ucu ile batı bölgelerinde Namib Çölünün bir kısmı yer alır.

AKARSULAR BAKIMINDAN OLDUKÇA ZENGİN Denize yakın dağların dış yamaçlarından doğan akarsular, kısa bir yatağa sahiptirler. Fakat bu ırmaklar su bakımından daha zengin, hızlı ve düzensiz bir akışa sahiptir. Ülkedeki akarsulardan en önemlisi olan Orange, ülkenin belli başlı ırmaklarından Karai, Caledon ve Vaal’i de alarak Atlas Okyanusuna dökülür. Hint Okyanusuna dökülen en önemli akarsu, Limpoopo Nehridir. Bunlardan başka Krokodilrivier, Komati, Pongola, Umfolazı, Tugela, Umzimkulu, Umzimvulu, Ker, Groot Visrivier, Sondağ, Grootrivior ve Gourits nehirleri Hint Okyanusuna dökülen önemli akarsulardır. Ülkenin en büyük akarsuyu Atlas Okyanusuna dökülmektedir. Akarsuları ulaşıma elverişli bir yapıya sahip değildir. Kıyılarda körfez ve burun miktarı çok az olup, bu sebepten tabii liman olabilecek yerleri hemen hemen yok denecek kadar azdır. Tabii gölleri oldukça azdır. Bunlar arasında önemli bir büyüklüğe sahib olanı ise yoktur.

TROPİK VE SUBTROPİK BİR İKLİM Umumiyetle tropik ve subtropik (ılıman) bir iklim ülkeye hakimdir. Afrika’nın diğer bölgelerine nazaran iklim daha yumuşaktır. Bu sebepten dolayı Avrupalılar buraya yerleşmişler ve bu bölgeye uzun zaman hakim olmuşlardır. İklimin mutedil olmasındaki en büyük tesir bulunduğu yer ve etrafındaki denizlerdir. Güney Afrika’da hiçbir yer denizden 800 km uzak değildir. Ortalama sıcaklık kuzey ve güneyde dikkati çekecek kadar düzgündür. Batı kıyısı, Benguela soğuk su akıntısının, Doğu kıyısı ise Mozambik sıcak su akıntısının etkisindedir. Batı kıyılarındaki Port Nolloth’da senelik sıcaklık ortalaması 13°C civarındayken, doğudaki Durban’da bu ortalama 20°C’dir. Ümit Burnunda Akdeniz iklimi özellikleri görülür. Bu bölgede yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise ılık ve yağışlı geçmektedir. Kış mevsimi ancak 150 gün kadar sürer. Yaz mevsimi altı ay gibi uzun bir süre devam eder. Yağışlar umumiyetle yaz mevsimlerinde görülür.

GENİŞ BİTKİ ÖRTÜSÜ Güney Afrika’da bitki örtüsü; ormanlar, savanlar, otlaklar, yarı çöller, çöller ve makiler olmak üzere beş bölümde toplanır. Genel olarak tropik ve subtropik olmak üzere iki tip orman mevcuttur. Ormanlar, yağışların en fazla olduğu doğudaki dağ yamaçlarında yer alır. Akdeniz ikliminin hâkim olduğu güney bölgelerinde Akdeniz bitki örtüsü olan makiler yer alır. İç bölgelere gidildikçe


ormanlık bölgeler yerlerini savanlara bırakır. Savanlar ise yağışların az olduğu batı bölgelerinde otlaklar haline döner. Ülkenin kuzeyinde yer alan Kalahari Çölünün güneyi ile batıdaki Namib Çölü, çöl bitkilerinin bulunduğu bölgelerdir. Batıdaki Namib Çölünde bol bulunan Cape maunu ve Cape abanozu gibi mobilyacılıkta kullanılan kıymetli ağaçlar, artık kalmamıştır. Düzensiz avlanma, yabani hayvanların neslinin tükenmesine sebep olmaktadır. Bu durum karşısında ülkenin çeşitli bölgeleri Milli Park ilan edilerek, bu bölgelerde mevcut hayvan nesli korunmaya çalışılmaktadır. Yabani hayvanlardan aslan, antilop, suaygırı, gergedan, zürafa, leopar, Afrika filleri, zebralar, geyik, ceylan, pars, yaban

kedisi, vaşak, tilki, çakal başta gelenleridir. Kokarca, su samuru, sansar, yabani tavşan ve binlerce yılan çeşidi, ülkenin yabani hayvanlarındandır. Güney Afrika’nın bu tabiat zenginliğini ağaçlardaki binlerce kuş ile denizlerdeki balık ve kuş türleri tamamlar. Tropik karakterli kuşlardan muhabbet kuşu, papağan, kırlangıç, incir kuşu, bahçe öteğengili, çeşitleri ile penguen, albatros, yelkovan kuşuna benzer deniz kuşları bol miktarda mevcuttur. Ülkenin güney sahillerinde çıkan fok balıkları da bu tabii güzelliklerin tamamlayıcı unsurlarındandır. Tabii kaynaklarından olan maddelerin en kıymetlileri Güney Afrika’da bol miktarda bulunmaktadır. En önemli madenleri altın, vanadyum, elmas, platin, uranyum,

manganez, krom, demir cevheri, asbest, antimon, kömür, kalay, bakır, tungsten, mika ve nikeldir. Bunların haricinde otuz beş değişik maden de bulunmaktadır.

DÖRT FARKLI ETNİK GRUP 38.160.000 olan Güney Afrika nüfusu, dört farklı etnik gruptan meydana gelmektedir. Siyahlar ve Bantular % 70 ile en kalabalık grubunu teşkil ederler. Beyazlar % 17, melezler % 10 ve Asyalılar ise % 3 ile nüfusun kalan bölümünü meydana getirirler. Beyazlar Hollanda, İngiliz, Fransız ve Alman menşelidir. Beyaz halkın hayat şartları ve kültür yapıları Batı Avrupa halkı gibidir. Beyazlar had safhada tatbik ettikleri ırkçılık sebebiyle ülke nüfusunun çoğunluğunu teşkil eden siyahlara son derece ucuz fiyatlarla ve ağır şartlarda iş yaptırmaktadırlar. Siyahlar ve Bantular umumiyetle Hotantolar ve diğer Afrika

yerlilerinin karışımından meydana gelmişlerdir. Bunlar Cape Town bölgesinde yoğundurlar. Hint menşeili olan Asyalılar; on dokuzuncu asırda Güney Afrika’daki şekerkamışı çiftliklerinde çalıştırılmak üzere getirilmişlerdir. Beyazların Avrupai bir hayat tarzına sahip olmalarına karşılık, diğer etnik gruplar sefil ve yoksul bir hayat sürmektedirler. Güney Afrika halkından dini inanış olarak Bantuların % 32’si Anemist, kalan % 68’i ise Hıristiyandır. Hıristiyan olanlar ise Methodist (bir Protestan mezhebi) Anglikan, Roma Katolik ve Protestan mezheplerine bağlıdır. Beyazların bir kısmı özellikle Hollanda asıllılar Protestan, kalanları ise İngiliz Anglikan mezhebine tabidirler. Melezlerin ise % 90’ı Hıristiyandır. Umumiyetle Hintlilerin meydana getirdiği Asyalıların

ise yaklaşık % 73’ü Hindu, % 20’si Müslümandır.

TROPİKAL MEYVELER VE TURUNÇGİLLERİN MERKEZİ Güney Afrika Cumhuriyeti ekonomik olarak gelişmiş ülkeler arasındadır. Ekonomik gelişmenin sağladığı refah dağılımı etnik gruplara göre çok farklılık gösterir. Dünyada önceleri bir tarım ve hayvancılık ülkesi olarak tanınan Güney Afrika, 19. asrın sonlarında zengin maden yataklarının bulunmasıyla gelişmiş ülkeler arasında yer almaya başladı. Ziraate elverişli toprakların hemen hemen tamamına yakın bir kısmı beyazların elindedir. Ülke topraklarının ancak % 10’u ziraat için elverişlidir. Temel ziraat ürünlerini mısır, yerfıstığı, patates ve buğday teşkil eder. Tropikal meyveler ve turunçgiller de yetiştirilir. Taze ve konserve meyve, en önemli zirai ihraç ürünleridir. Ayrıca önemli ölçüde üzüm

yetiştirilir. Zirai ürünlerden şeker, tütün ve çiçek ihraç edilebilecek bir seviyede üretilir.

BALIKÇILIK ÖNEMLİ GEÇİM KAYNAĞI Hayvancılıkta dünya ülkeleri arasında söz sahibidir. Güney Afrika, topraklarının % 70’ini otlak olarak kullanır. Yetiştirdiği koyun sayısı ile dünyada yedinci sırada bulunan ülkede sığır üretimi de önemli bir seviyededir. Yün üretiminde dünyada beşinci sırada bulunmaktadır. Ülkede yün üretiminin % 60’ı Cape Pravince bölgesinde yapılır. Bu bölgedeki karakul koyunlarının derileri makbuldür. Ülkedeki Angora keçileri ise en güneyde beslenir. Tiftik keçisi üretiminde dünyada üçüncü sırayı almaktadır. Daha ziyade kuzey ve batıda beslenen sığırların et ve sütlerinden istifade edilir. Balıkçılık önemli bir seviyededir. Balıkçılığın % 90’ı batı sahillerinin soğuk sularında yapılır. Cape Town, ülkenin en büyük balıkçılık limanıdır. Sardalya, morino, istakoz ve yengeç en çok avlanan su ürünlerindendir. Açık deniz balıkçılığı,

63

- AĞUSTOS 2013 -


şehirde her yıl Red Bull Big Wave’in Afrika yarışları yapılıyor. Okyanus kıyısı boyunca, kafe ve restoranlar bulunan şehirde, plajların çevresinde de farklı kültürlere ait restoranlarda bulmak mümkün. Şehrin limanı Port of Cape Town’ın yakınlarında çok sayıda alışveriş alanları bulunuyor. Ayrıca, Two Oceans Aquarium’da hiç görmediğiniz deniz canlılarını görebilirsiniz. Şehrin bir diğer görülmesi gereken yeri Robben Adası’na limandaki Nelson Mandela Gateway’den feribotlarla ulaşabilirsiniz. Feribot Hout Bay, Simon’s Town ve Cape Fur Seal kolonileri ile Duiker Adaları’na uğrayarak gidiyor. Robben Adası ve Müzesi görülmesi gereken önemli yerlerden biri. Robben Adaları’na giderken feribota eşlik eden balinaları fotoğraflayabilirsiniz.

KARMA BİR MUTFAK KÜLTÜRÜ özellikle balina avcılığı her geçen gün gelişmektedir. Balık ürünleri sanayii kurulmuştur. Afrika kıtasında üretilen toplam elektriğin % 57’si bu ülkede elde edilmektedir. Kömürlü termik santrallerinin yoğunlukta olduğu Güney Afrika’da son zamanlarda hidroelektrik santraller önem kazanmaktadır. 2000 yılında tamamlanacak bir projeye göre, ülke 20 yeni hidroelektrik santrale kavuşacaktır. Ülkede ayrıca kendi çıkardığı uranyumla çalışan bir nükleer santral vardır.

DÖRT BİR YAN LİMAN Turizm son senelerde büyük bir gelişme göstermiştir. Son on yılda gelen turistlerin sayısı iki katına çıkarak bir milyona ulaşmıştır. En çok turist çeken yerler temiz ve güneşli plajlar, av için tahsis edilen yerler ve göz alıcı manzaralara sahip milli parklardır. Güney Afrika Cumhuriyeti modern ve randımanlı bir ulaşıma sahiptir. Kaplanmış yollar, ülkenin her yerine girmiştir. 31.500 km’lik demiryolu ağı da yük taşımacılığının büyük bir kısmını üstlenir. Dört büyük liman vardır. Bunlar Durban (yükün % 60’ını); Cape Town, Port Elizabeth ve East London’dır. Güney Afrika havayolları iç ve dış hatlarda çalışır. Johannesburg, en büyük havaalanıdır. Ticaretini umumiyetle gelişmiş ülkelerle yapar. Bunlardan ABD, Japonya, İngiltere ve Almanya en başta gelenleridir. Komşu ülkeleri ile olan gümrük birliği sayesinde bu ülkeler Güney Afrika Cumhuriyetinin pazarıdır. Altın, elmas, bakır ve diğer madenler ile meyve, demirçelik, tahıl, yün, şeker, deri ve deri mamülleri ülkenin ihraç ürünlerinin başında gelir. İthal ettiği ürünler ise makina ve ulaşım techizatı, bazı kimyevi maddeler, petrol, çeşitli gıda maddeleri ve metallerdir.

KENTTE YAŞAM Mimari mirası diğer şehirlerden farklı

64 - AĞUSTOS 2013 -

olan Cape Town Cape Dutch stilinin en güzel örneklerini görebileceğiniz yapılarla dolu. Cape Dutch stili, Hollandalı, Alman ve Fransız mimarisinin birlikte kullanılmasından oluşan bir yapı stili. Eski devlet binalarının bulunduğu Constantia, bu konuda önemli bir bölge. Geleneksel Cape Town Minstrel Karnavalı, her yıl 2 Ocak’ta kutlanır. Afrika dilinde İkinci Yeni Yıl olarak adlandırılan bugünde, çok çeşitli renklerde şemsiyeler ya da müzik aletleriyle birbiriyle yarışan takımlar görebilirsiniz. Ağustos’tan Kasım’a kadar balinaların dansını kıyı boyunca bir çok turist ve yerel insan gibi izleyebilirsiniz. Şehre yakın olan Hermanus’ta Balina Festivali yapılmaktadır. Yerel medyanın önemli olduğu ülkede, Cape Town hemen hemen bütün medya kuruluşlarına ev sahipliği yapmaktadır.

GÖRÜLECEK YERLER Cape Town güzel havası ve natural yapısıyla Güney Afrika’nın en önemli turizm şehirlerinden biri konumunda. Table Mountain Ulusal Parkı’nın önemli bir bölümü olan Table Mountain ve City Bowl görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Table Dağı’nın tepesine teleferikle çıkarak Cape’i kuşbakışı izleyebilirsiniz. Chapman’s Peak Drive, Atlantik Okyanusu’nun eşsiz görüntüsü ve dağlara yakınlığıyla gidilmesi gereken yerlerden biri. Tırmanarak ya da araçla çıkacağınız Signal Hill (Sinyal Tepesi) City Bowl ve Table Dağı’nı yakından görmek için başka bir nokta. Şehirde yaşayanlar arasında çok popüler olan Cape Town’ın plajları, farklı ısı dereceleriyle adeta dünyanın en ünlü plajlarını bir gün içinde gezmiş gibi hissettiriyor. Okyanus kıyısı ile körfezlerde deniz sıcaklığı farkı 10 dereceyi bulabiliyor. Boulders plajında Afrika penguenleri koloni halinde görebilirsiniz. Sörfün popüler olduğu

Yılın 4 mevsimi turist ağırladığı için her zevke hitap eden global bir yemek kültürüne sahip olan şehirde, genel anlamda Malezya ve Avrupa mutfağından esinlenerek karma bir mutfak kültürü oluşturmuştur. Sofralarda taze sebze ve meyve her zaman bulunur. Birçok çeşitte et yemeği bulunmaktadır. Afrika yemeklerini bu şehirde bulmak biraz zor olsa da, sayıca az olan Afrika restoranlarında timsah etinden, deve kuşu etine kadar farklı lezzetleri de tadabilirsiniz. Ayrıca mısır ve mısır ürünlerini de her yemeğin yanında garnitür olarak görebilirsiniz. Tatlı olarak, meyve bazlı tatlıları tercih ederler. Cape Town bir liman şehri olduğu için deniz ürünleri açısından da oldukça zengindir. Deniz ürünlerinin tadına bakabileceğiniz en güzel mekânlarda liman çevresindeki Waterfront bölgesinde bulunan restoranlardır. Ülkenin en güzel restoranlarının bulunduğu diğer bir bölge ise Long Street’tir.

EL İŞLERİ VE DERİ TERCİH EDİLEBİLİR Cape Town’ da gerek yerel ürünlerin gerek dünya çapında markalara ait olan ürünlerin satıldığı büyük dünya standartlarında alışveriş merkezleri bulunmaktadır. Bunlardan bazıları V&A Waterfront, Claremont’ taki Cavendish Square ve Century City’deki Canal Walk’tur. Bunların dışında bit pazarları da tercih edilebilir. Bu bitpazarların bir tanesi Green Point’te bulunmaktadır ve pazar günleri açıktır. Bir diğer bit pazarı Greenmarket Meydanı’ndadır ve her gün açıktır. Bunlara ek olarak Waterfront’ta bir diğer bit pazarı bulunmaktadır. Ülkedeki en önemli ürünler, Afrika’ ya özgü el işleri, paltolar, deri işleri ve seramiklerdir. Altından yapılmış el işleri ve mücevherler de oldukça etkileyicidir.



EDITOR

, l il k t o n o d s e k a u q Earth buildings do!

al design of that nds on the architectur pe de be ld ou sh ing esistant build nned building. How an earthquake-r be a geometrically pla to s ha it , ing ild bu g calculations of the function of le to begin engineerin ab building. Regardless be To e. ibl ss po the the same as much as supporting power of Floor plans should be ished, soil class and fin is n sig de al d tur ec cte constru the archit ere the building will be of a building of which ristics of the region wh cte ara ch y live and dead icit , ed ism cid se ed should be de ground with the us be to ials ter ma mined ry well. Then, the d use should be deter should be analyzed ve cording to the intende ac to d se po ms of ex ter in be l wil be exposed to load that the building that the building will ow sn il, so , od flo a d, like win event that building accurately and loads o consideration. In the int en tak be tly ac ex l state should that might occur location and physica , extra internal forces cts pe as al tur ec hit ials used etrical plan in arc Moreover, the mater doesn’t have a geom o these calculations. int ed lud inc important be is ld it ou , n sh In this regard because of this reaso a great importance. rry ca elf its ing ild bu ll as the .. for construction as we el and infrastructure. the elements like iron, ste the to nt realities of Turkey, ica nif sig to pay attention st one of the mo ing be e ak ns qu rtio rth po ea pro of ic aster of ep With respect to issue sorrow after each dis the ng ari sh ately nd tun yo for be t un ge as required reactions which don’t ary measures quickly ss ce ne e the ing tak rth t and no a possible ea quak experienced for years tremendous sorrow in re mo a e nc rie pe ex t we might remind us the fact tha ientists sed on foresight of all sc mm rthquake country, ba disaster being the co ta that Turkey is an ea da c tifi ien sc ke all h ma wit ld d ve trations shou While it has been pro al and central adminis loc t, tis ien sc the lly all asis of s and especia in the on the frequent emph d of political concern kin y an ut ho wit e ibl soon as poss used for earthquakecommon studies as ible means should be ss po ery ev e, ak qu risk of an earth settlements under the perience such sorrows resistant housing... 17, we hope not to ex st gu Au of e ak qu rth the ea In the anniversary of ck outhouse remind again... ildings built like a bri bu the es sid be s ing and ruined build Seeing the crumbled ildings do!”... hquakes do not kill, bu us the quote of “Eart next issue… Hope to see you at the Best regards

GRUP CHAIRMAN H.FERRUH IŞIK

GRAPHIC DESİNGER RECEP ÜNAL recep.unal@img.com.tr

SUBSCRIBE İSMAİL ÖZÇELİK ismail.ozcelik@img.com.tr

PUBLISHER MEHMET SÖZTUTAN on behalf of

ADVERTISEMENT MANAGER SEDAT KARADAYI sedat.karadayi@img.com.tr

PRINTED BY İHLAS GAZETECİLİK A.Ş 29 Ekim Cad. No:23 34530 Yenibosna/İSTANBUL

ASISTTANT GENERAL MENAGAR AHMET KIZIL Ahmet.kizil@ihlasdergigrubu.com EDITOR AHMET FARUK KOYUNCU faruk.koyuncu@img.com.tr ART DİRECTOR İSMAİL GÜRBÜZ İsmail.gurbuz@img.com.tr

INT.RELATIONS AHMET ASLANTÜRK Ahmet.aslanturk@ihlasfuar.com INSTTITUONAL COMMUNICATION MANAGER EBRU PEKEL ebru.pekel@img.com.tr

HEAD OFFICE 29 Ekim Caddesi. No 23 34197 Yenibosna/İSTANBUL Tel: 212 454 25 00 Faks: 212 454 25 98 www.borudergisi.com e-mail: info@boru.com.tr

CHIEF ACCOUNTANT MÜRSEL GÜRLER muhasebe@img.com.tr

Articles and news may be reproduced by satating Boru Magazine as the source. Boru is published monthly. Advertisement responsibilities published in our magazine pertain advertisers

66 - AĞUSTOS 2013 -

İRTİBAT BÜROLARIMIZ KONYA 0332 238 10 71



“Almost 3 million tons production” Fadıl Demirel, General Manager of Kardemir presenting statements about the companies’ new investments said, “We are about to reach our target of 3 million tons production.”

F

adıl Demirel, General Manager of Karabük Demir Çelik Fabrikaları A.Ş. (KARDEMİR) gave information about their investments. Stating that they have been seeking to reach the target of 3 million tons, Mr. Demirel went on to say, “KARDEMİR has been managing a serious investment move for the last 3-4 years. We have set an objective to reach 3 million tons. The investments required to reach target have already been started and some of them are finalized. A specific part of these investments are about to be concluded in 3-5 months and thus KARDEMİR will reach its target. Right now, our actual production is about 1 million 900 thousand tons and 2 thousand tons.”

68 - AĞUSTOS 2013 -

“WE, AS A COMPANY, DO NOT PURCHASE ELECTRICITY FROM OUTSIDE” Mr. Demirel who told that continuous casting has been put into use in February said, “This is a major investment. A plant that will produce billet blooms about 1 million 300 thousand tons. With 50Mw, we become a company which doesn’t purchase electricity from outside. We have made an investment also for a coke plant. We have 100 active coke furnace and we added 70 more to these furnaces. Coke plant will be completely renovated and the capacity will be increased up to 80%. For the target of 3 million tons, the necessary coke balance has been established here and we will no longer

buy coke from outside. We will be able to sell coke to abroad. The construction of our coke plant being one of the company’s biggest investments is about to finish. On Thursday, the batteries will begin heating. After a period of 74 days of heating, the first production will be started. The heating of chimney has been started and still continues. Unfortunately, we experienced a work accident involving death. Heating pipes of the completed batteries were being drawn and one of the personnel of Contractor Company fell. We have completed one more step of 3 million tons. Our company is an integrated plant considering SIMTER Plant, Coke Plant, blast furnaces, continuous casting billet and bloom production.”


A MODERN ROLLING MILL Indicating that SIMTER plant is working at full capacity Mr. Demirel continued his words: “We are establishing the third plant next to it. We have been proceeding on our way at 90% level. In the balance of 3 million, we have made SIMTER, continuous casting, power plant, coke plant and just one furnace is left. We are also carrying out some works for product ranges. We were planning to establish a rolling mill which will produce quality round steel and we have made an agreement for this. We have a 20 months period and in 18 months, this rolling mill will be put into operation. This modern rolling mill raised our expectations. We will be able to produce different parts at various quality used by automotive sector. This mill will be built on a land about 46 decare land.”

Fadıl Demirel, General Director of Karabuk Demir Celik Fabrikaları A.S. (KARDEMIR)

“140 MILLION DOLLAR INVESTMENT” Emphasizing that the plant to produce rail wheel is an investment at the amount of 140 million, Mr. Demirel remarked, “Last

69

- AĞUSTOS 2013 -


week, we took a step for a very important investment. Thanks to this investment, KARDÖKMAK will be able to make production of rail wheels which can’t be produced in Turkey. This plant will be built on a 30 decare land. 200 thousand wagon and locomotive wheel will be produced in this plant. 140 million dollar investment. Up to this date, it wasn’t possible to produce rail wheels as a very special steel material is required for the production of these wheels. This material doesn’t exist around this region. There are several companies in Europe. This will be a very modern plant. Thus, KARDEMİR will be able to outscore its competitors in the product range and with the target of 3 million excluding the harbor.”

INVESTMENTS TO ENVIRONMENT Demirel stating that they place a great importance on environmental investments said, “Our plant is in a great change- transition process. There are significant investments to be made for the environment. Pollution is about not only the wastes left to air and water but also noise and view. We have been carrying out some works to change the plant’s surrounding. We are planting the area. We received EIA report already and have been making the necessary measurements about this issue. Besides each unit we have modernized, we are also making investment to the environment. Right now, a central treatment plant is being constructed. All the machinery and equipment for this plant arrived to us. It will be completed in 7 or 8 months. With this investment, what we leave to water will be reduced to zero. The company is working at full capacity now. The closed area within the plant is as clean as a new pin. Here is a place where any kinds of heavy industry chemical reaction occur and they certainly have some effects. Environmental investments are expensive but as long as the monetary balance of the plant is kept as required, these investments will be sustained.”

KARDEMİR KEEPS GROWING Stating that there are at least 10 lawsuits about KARDEMİR, Fadıl Demirel told that there are significant changes within the company and added, “Actually, I wasn’t going to make a statement about this issue. This is an event which has turned into a complicated plot. There

70 - AĞUSTOS 2013 -

were problems and still are for more than 10 years. We have been dealing with at least 10 lawsuits which still continue but KARDEMİR is not at a situation as thought. Both Turkey and KARDEMİR are in a big change. We have to look at the position of KARDEMİR now and compare it to the past. KARDEMİR was giving 300 thousand tons billets to the market in 2003-2005-2008 but right now, we are providing around 900 thousand tons of billets. It is not possible for anyone to talk about either billet shortage or someone who was unjustly treated. Within the steel market in Turkey, KARDEMİR has a share around a total of 4% with this capacity. It isn’t possible to keep the market standing by monopolizing it. Whoever needs billet, I am ready to provide. We are making our sales over lists. I don’t know any other companies following the same procedure in this sector. Our lists are published on the website. We don’t give any products to anyone except that list. We, as KARDEMİR are experiencing an unfair competition and KARDEMİR is mistreated. The main purpose is this. People are temporary in this competition.”

“WE ARE A COMPANY HAVING ACHIEVED ITS MARKETING” Stating that KARDEMIR has achieved its

marketing despite all these things, Mr. Demirel continued his words “We have more than sixty two thousand members in the previous General Board. There are majority shareholdings here. We have carried out the last General Board in an electronic environment. We have voted in an electronic media. There are four independent members of general board, who were previously company auditors. Now, they are one of the companies listed in the authorized by Capital Markets Board of Turkey. The capacity was below 1 millon, now we talk about 3 millon tons. The animadvertion should be appropriate for this change. I think that the aim here is to influence the justice for a juridical subject. We made our legal complaint. In our respect, there is nothing about the subject. I speak on behalf of the whole management. There are three majority shareholders here. The families Yolbulan, Çağ Çelik and Yücel demands nothing but the sales procedure approved by their general board. It is impossible for us to bring it on ourselves. We carry out everything in compliance with the law and regulations. ÇELSENTAŞ is not a shareholder of this company. The owners of them have many co-partners, one of whom has share and use it. The only victim here is KARDEMIR.”


with KARDEMIR.” Explaining that KARDEMIR is a company sensitive to all the problems, he continued: “KARDEMIR is a company that follows its procedures in legal ways. Every conscientious person will understand what KARDEMIR has done for the environment in proportion with its power upon seeing the view. The authorities may find deficiencies, the punishments for which are paid. KARDEMIR is company reborn from its ashes. We operate heavy industry and it is not truthful to say “I don’t pollute the environment” while dealing with such a heavy industry.”

PROJECT OF FILYOS PORT Stating that KARDEMIR is in need of Project of Filyos Port, Mr. Demirel said: “Project of Filyos Port has come to a serios point after it has been talked about so much. We say ‘Let’s not talk but practise’. We are ready. No one has doubt if we are a company in practice. We bring into action when we have no hindrance. We do not speak in vain, we do need that port. We fully use Zonguldak Port and now we started doing so in Bartın Port. We use three ports in the balance of 3 millons. They should pave the way for KARDEMIR.”

“WE CARE ABOUT OUR WORKERS”

“WE ARE SUCH A COMPANY THAT IS SENSITIVE TO ALL THE PROBLEMS” Clarifying the criticisms claiming that the billets cannot be bought from KARDEMIR, Mr. Demirel stated: “Sometimes we are open for days when the billet sales campaign has been started and no one comes to buy. We have not priviliged or favorited anyone up to now. We do not provide a price advantage to anybody. Anyone can give an order but they do it with regard to my pricing and no one can gain an advantage from this.

Karabük is not a developed market, there are maximum 10 people who have the capacity to buy billets here in Karabük. Those ten people have known each other for years. Suppose that these companies know each other very well somehow when we come onto the market for billets. They struggle to purchase them with the amount not more than the price as well as the others. Such a big company like KARDEMIR would not hold a press conference for just a few people. This is not a serios case. This is not a response to anything. One does not have a problem

Remarking that they give much importance to their workers, Mr. Demirel went on: “We care about our workers. This care is not just about wages, we gave such a rise to wages that no one can see it in Turkey. Our workers are very content now. We made attempts about their own healths. We take considerable steps about the training of the employees. We are constructing a training site which will come into operation in November. Our goal is to give a training of 60 hours per person for this year. We made our plannings according to our central area. We are enthusiastic about there. Our project is on the front burner. They made a complaint about us. They decided about the suspension of execution. We will pursue this in some way. We want to make contribution to both our workers and neighborhood. We support this project to make it useful for local people there. These are social projects. We do not aim to earn money from it. The project will continue as long as we overcome the obstacles.”

71

- AĞUSTOS 2013 -


7 months’ steel export has become 8.6 billion dollars The decline in steel export has continued also in July. According to the data obtained from Steel Exporters’ Association, the sector has finished the first seven months of 2013 with 11,4 million tons of steel export at the amount of 8,6 billion dollars.

T

he decrease in the global merchandise prices and shrinking export markets continue to affect the steel sector’s export. The decline in steel export has continued also in July. According to the data obtained from Steel Namık Ekinci, Chairman of Steel Exporters’ Association

Exporters’ Association, the sector has finished the first seven months of 2013 with 11,4 million tons of steel export at the amount of 8,6 billion dollars. The steel sector exporting 42 percent of its total export rate which equals to

4,73 million tons to Middle East has experienced the greatest decline in Saudi Arabia and Egypt. According to the data for the first seven months of 2013 provided by Steel Exporters’ Association, steel export of Turkey occurred as 8,6 billion dollars with 7,8 percent decline on the basis of amount while it occurred as 11,4 million tons with a 2,1 percent decline compared to the same period of the previous year. With the addition of iron-steel products entering into the field of activity of other unions to the direct export of steel sector, Turkey’s total steel export in the first seven months of 2013 has reached up to 11,9 million tons on the basis of amount and 9,8 billion dollars on the basis of value.

195 MILLION DOLLARS OF STEEL EXPORT On the basis of numbers for JanuaryJuly 2013, Middle East took place on the top with 4,73 million tons of export among other regions. But, Saudi Arabia and Egypt are the two countries in which exportation has a major decline

72 - AĞUSTOS 2013 -



compared to the same period of last year. Steel export made to Saudi Arabia in the first seven months of 2012 as 1,10 billion dollar and 1,68 million tons decreased to 590 million dollar and 978 thousand tone in the same period of this year. The export made to Egypt this year decreased to 294 thousand tons from 509 thousand tons on the basis of amount, last year’s number for the first seven months. Again for the same periods, while the steel export was around 350 million dollar on the basis of value, this year it has become 195 million dollar. As of regions, Middle East is followed by European Union by 1,76 million tons and North Africa by 1,22 million tons. The list of the products exported during this seven months the most is as following; 5,05 million tons of bars, 1,28 million tons of billets, 1,07 million tons of tubes, 1,01 million tons of flat and 970 thousand tons of steel shape. According to the data of Steel Exporters’ Association, compared to the same period of the previous year, export rate in July, 2013 occurred as 1,43 million tons with 9,8% decrease in amount and 1,11 billion dollar with 11,3% decline in value. Analyzing this data in terms of regions, Middle East is again on the top by 633 thousand tons of export. This region is followed by European Union by 183 million tons and North Africa by 174 million tons.

SHRINKING DEMAND Namık Ekinci, Chairman of Steel Exporters’ Association evaluated the numbers of export rate in July and remarked that the main reasons for Turkish steel sector to be negatively

74 - AĞUSTOS 2013 -

affected are the shrinking demand in the global market and the decline in the global merchandise prices. “In addition to these reasons, decrease of steel export to Europe with the Euro crisis, this export rate being set to zero for some products, orientation of European manufacturers to our market, development of steel industries of importer countries with the establishment of their own plants and thus the reduction of import by these countries cause a decline in our exportation. Moreover, the market shrinkage in the countries where Arab Spring have been experienced such as Libya and Syria, some countries exporting dumped commodities with a very low price to the significant markets of Turkish steel sector, developed and developing countries to which we have been making export within the frame of world trade rules unjustly treating Turkish steel like dumped product to protect their markets, some countries having superiority in unit prices for raw material and energy, nontariff barriers to Turkish steel products and general recession in the global economy are among other reasons having effect on the export shrinkage of our sector”, said Ekinci.



New innovative high-speed steel and plastic pipe cutting machines Finnish company Exact Tools Oy, witch has developed a brand new range of steel and plastic pipe cutting sytems along with cutting accessonies

T

he award winning PipeCut range of pipe cutting systems are one of the fastest, easiest, safest and most precise ways to cut and bevel pipes and tubes an-site-producing a straight, ready to install finished surface in a multitude of diameters and materials, eliminating many of the problems associated with pipe cutting. There are over seven different models available ranging from the pipeCutting and plastic systems for cutting 170 and 170 E systems for cutting 15 mm to 170 mm diameter steel and plastic pipe to the PipeCut P400 for cutting and bevellin in one process, plastic pipe from 100 mm to 400 mm in diameter witha wall thickness up to 25 mm. Each model can be supplied with a choice of three different blades – TCT (tungsten carbide tip) blades for general use in cutting steels, copper, aluminium, plastic and multi-layer materials; cermet with ceramic tips for heavy duty applications such as cutting stainless steels and acid proof steel; and diamond discs for cutting cast iron pipes. The Exact V1000 model can cut spiral duct tube ranging from 75 mm to 1.000 mm in diameter with wall thicknesses ranging from 1.5 to 6 mm. These systems are suitable for the professional industrial pipe installer employed in power generation, refinery and chemical

76 - AÄžUSTOS 2013 -

plant, hospital and other construction sites, house building and renovation, shipbuilding, wood pulp, fresh and waste water systems, heating and cooling systems, gas installations,maintenance and repair workç They are very easy to use on steel, cast iron, stainless steel, aluminium, copper and most types of plastic. The cutter frmly grips the pipe to be cut, with the blade being automatically positioned to cut correctly. In addition the entire weight of the cutter rests on the pipe. When started, the blade chips the pipe surface rather than grinding it, producing a burr-free cut surface that is ready for installation. The operation is dust free and does not produce any sparks. Each system comes supplied with its own set of pipe holders (except model V1000 which are an optional extra) pipe saw, allen keys, CD user manual and shoulder bag. Other features of these products include the ability to cut pipe at floor level, improved working environment and user safety including fire safety, increased productivity through extremely

fast cutting speeds, light to use, pipes canbe cut everywhere where electric power is available, and work benches or large manipulators are not required.



Daewoo International started gas production from its Myanmar gas field On July 28th, Daewoo International held a ceremony for the first gas production in the gas fields of Yangon, Myanmar business project. With the Myanmar gas field experience of Daewoo International, POSCO will continue to raise synergy between family companies, `Daewoo International (gas field exploration, production, sales)-POSCO Plantec (production platform construction)-POSCO E&C (plant construction)-POSCO Energy (power plant maintenance/operation).`

LEE BONGJU, COMMUNİCATOR Daewoo International hosted an event to celebrate the start of gas production at Yangon, Myanmar, on July 28th. With CEO Chung Joonyang (4th from the back right) and VIP guests attending, Minister Than Htay of the Myanmar Ministry of Rail Transportation, Vice President Nyan Thun, Minister Zeyar Aung of the Ministry of Energy, and Daewoo International Vice Chairman Lee Donghee (from the front left) are shown taking part in a ceremony for opening the pipeline valve.

O

ver 150 personnel attended the event, including Myanmar Vice President Nyan Thun, Ministry of Trade, Industry and Energy Vice Minister Han Jinhyeon, CEO Chung Joonyang, and Vice Chairman Lee Donghee, as well as representatives of Korea Gas Corp., Hyundai Heavy Industries, CNPC, ONGC, and GAIL, to offer congratulations on the start of gas production. Following the event, a completion ceremony of the 780 km ground pipeline extending from Kyauk Phyu to the border of China was held at the Myanmar Central Mandalay Ground Pipeline Control Center. The three gas fields of Shwe, Shwe Phyu, and Mya, which were found by Daewoo International starting in 2004, contain over 4.5 trillion ft³ of buried gas available for exploitation, and together represent the largest oil and gas field in scale discovered by a Korean company abroad in the past 30 years. As the facilities required for gas production and sales including the offshore production platform, undersea pipeline, ground gas terminal, and ground pipeline have been completed over the past four years, Daewoo International can now produce 120 million ft³ of natural gas daily for export to China and utilization in Myanmar. Once gas production is fully on line, starting in the second half of 2014, 500 million ft³ of gas will be produced daily and sold to CNUOC for the coming 25~30 years. 500 million ft³ of natural gas converts to 860,000 barrels of oil, which is the daily usage of 670,000 homes. Daewoo International expects the Myanmar gas fields to generate 300~400 billion KRW of profit yearly. The Myanmar gas field project utilized the Success Repayable Loan System, sponsored by the government along with the Korea Gas Corp. and Daewoo International, and is expected to become a leading success story of simultaneously securing government funding and succeeding in a new corporate

78 - AĞUSTOS 2013 -






Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.