İzmir 07

Page 1



Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

1


AKDENİZ MEDITERRANEAN SEA TAV İzmir Terminal İşletmeciliği A.Ş. Adnan Menderes Havalimanı Dış Hatlar Terminali Gaziemir / İzmir / Türkiye Tel : +90 232 455 00 00

İzmir Adnan Menderes Havalimanı’ndan Yurtdışına Direkt Uçuşlar / International Direct Flights from İzmir Adnan Menderes Airport

2 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010


Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

3


İçindek iler /

Contents

İmtiyaz Sahibi / Publisher on Behalf İzmir Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü adına Abdülaziz EDİZ İl Kültür ve Turizm Müdürü Director of Culture and Tourism Genel Yayın Yönetmeni / Publishing Director Cengiz KESKİNER İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Provincial Directorate of Culture and Tourism

20 1. yıl gururu!

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü / Responsible Manager of Editorial Department M. Kaan ERGE İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Provincial Directorate of Culture and Tourism

The pride of completing the 1st year!

34 İonia’nın önemli ticaret merkezi

Important city of the Antique Age

Yayın Kurulu Başkanı / Head of Editorial Board Haluk TUNÇSU Vali Yardımcısı / Lieutenant Governor

40 Basmane Oteller Bölgesi

The Basmane Hotel Region

Yayın Kurulu / Editorial Board Prof. Dr. Füsun BAYKAL Doç. Dr. Gözde EMEKLİ Talat AYDİLEK Hamdi TÜRKMEN Selehattin SERT İsmail GÖÇMEN Güzfent DİLEMRE H. Sinan METE Nalân MELEK Serpil ATAM

Ekrem Demirtaş:

Beautiful İzmir is a European city

46 Güzel İzmir Avrupai bir kenttir 52 87 yıl önceki gibi!

56 Birgi’de zaman duruyor

Danışma Kurulu / Consultative Board Başkan: Güman KIZILTAN Prof. Dr. Öcal USTA Prof. Dr. Alp TİMUR Prof. Dr. İge PIRNAR Necmi ÇALIŞKAN Alex BALTAZZI Haluk NİŞLİOĞLU Yalçın ULUKAYA Veysi ÖNCEL Özer MUMCU

İzmir Kültür ve Turizm Dergisi’ne internette www.izmirdergisi.com, www.izmir.gov.tr ve www.izmirkulturturizm.gov.tr adresinden e-dergi olarak ulaşabilirsiniz. You can have İzmir Culture and Tourism Magazine as an e-magazine from www.izmirdergisi.com, www.izmir.gov.tr and www.izmirkulturturizm.gov.tr.

Time stands still at Birgi

Veysi Öncel:

İzmir is a city that needs to be lived in

62 İzmir yaşanılacak bir kent

68 Doğanın içinde geçmişe yolculuk!

A journey to the past in nature!

72 İzmir’de üçüncü bahar!

İzmir Kültür ve Turizm Müdürlüğü Tel: +90 232 483 51 17 Faks: +90 232 483 42 70 E-Posta: iktm35@kulturturizm.gov.tr www.izmirkulturturizm.gov.tr Yayın Türü: Yerel, iki aylık Baskı Yeri / Printing: Neşa Ofset Amb. San. Tic. A.Ş. Baskı Tarihi / Printing Date:

Just as it was 87 years ago

Third spring in İzmir!

76 İzmir’in ilk ekolojik pazarı

İzmir’s first ecologic bazaar

YAPIM / PRODUCTION

RK Medya Yapım ve Tanıtım Hizmetleri Ltd. Şti.

Ajans Başkanı / Chairman Özer KESTANE

İngilizce Editörü / English Editor M. Kaan ERGE

Yayın Koordinatörü / Editorial Coordinator Sabriye MERCAN BOLULU

Çeviri / Translation Yakamoz Çeviri

Haber Merkezi / News Center Çiğdem ASKERİ Ceyda ADAR

REKLAM / ADVERTISING Reklam Direktörü / Advertising Director Güliz İLGEN Reklam Koordinatörü / Advertising Coordinator İrfan IŞIK

Grafik Tasarım / Graphic Design Yeşim AYAN TOPAL Rahşan AKSOY

Müşteri Temsilcileri / Customer Represantatives Can SUSUZ Hakan KÜL

Renk Ayrımı / Color Seperation Faik KALKAN

Abone Sorumlusu / Subscribe Director Melda HİÇDURMAZ

Dergimizde yayımlanan yazı ve fotoğraflardan yayıncının izni alınmadan, kaynak belirtilmeden tam veya özet alıntı yapılamaz. Neither, text nor photographs from this publication may be reproduced either in ful lor summary without acknowleding the source and without prior permission from the publisher.

4 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

RK Medya Yapım ve Tanıtım Hizmetleri Ltd. Şti. 1464 Sokak No: 2 Park İşhanı 3/302 Alsancak-İZMİR Tel: +90 232 463 75 40 Faks: +90 232 421 92 24 www.rktanitim.com e-posta: bilgi@rktanitim.com


Eylül - Ekim / September - October 2010 • Yıl / Year: 2 Sayı / Issue: 7

78 Fıstık çamı ormanı

Stone pine forest

80 Selçuk’tan barış duaları yükseldi

Peace prayers rose from Selçuk

82 İzmir kutsal mekan zengini İzmir is rich in sacred places

Kapak Fotoğrafı: Ceyda Adar

86 Devlet Tiyatrosu’nun yenilenen yüzü

The new face of State Theatre

92 Yaşamın içinden bir sanat serüveni 24 36 Dünya Miras Listesi’ne aday An art adventure from life

94 Tütün deposunda festival

Candidate for the World Heritage List

A festival at the tobacco warehouse

98 2600 yıllık gelenek: Bağbozumu

A 2600-year old tradition: Grape Harvesting

102 En iyi lezzet durakları

The best taste stops

106 Modayla tarihe yolculuk

A fashionable journey back in time

108 Dünya şampiyonları Alaçatı rüzgarıyla uçtu

World champions flew with the wind of Alaçatı

110 Adımlarınızı doğaya atın!

Take a step into nature!

114 İzmir Körfezi’nin vitrini: Pasaport

The showcase of the Gulf of İzmir: Pasaport

120 Mitolojik bir gezi: Kaz Dağları

26 Kahinlerin diyarı: Menderes

Menderes: Land of the oracles

34

A mythological excursion: Kaz Mountains

Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

5


İzmir’s magazine celebrates its first anniversary! With its rich history, and its cultural and natural attractions, İzmir, who has been home to thousands of civilization over the centuries, is among the top attraction spots in our country. Our task is to promote İzmir, a city eligible for sustainable tourism at a time when tourism is considered the steam engine sector in the development of cities, with its full potential. If we think about how important a role constant publications play in presentation, we cannot do anything but be proud of the positive criticisms and the headway made by İzmir Culture and Tourism Magazine, which has played an important part in presenting İzmir to wide audiences, since last September, when it started out with the slogan “We are presenting İzmir to the World.” The magazine portrays our city in all its elements from accommodation to dining, from entertainment to shopping alongside our historical, cultural, and natural values. We take pleasure in reading it and look forward to the articles

6 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

in the next issue. The magazine has succeeded in portraying the city and its districts in every issue. It has portrayed the tourism potential the city has thanks to its historical, cultural, and natural riches, both visually and scientifically. It informs people of the cultural and artistic events held in and around our city. It introduces academics, artists, tourism professionals, and presents the experts with the opportunity to air their views, recommendations, assessments, and articles to the target readers that value such opinions. I would like to thank everyone that has contributed to İzmir Culture and Tourism Magazine, whose aim is to present İzmir domestically and internationally as it deserves, over the past year. I hope that it will continue to present our city with the same force and success.

M. Cahit KIRAÇ Governor of İzmir


İzmir’in dergisi bir yaşında! Binlerce yıldır birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan İzmir, zengin tarihi, kültürel ve doğal çekicilikleriyle ülkemizin cazibe merkezleri arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Kentlerin gelişiminde turizmin lokomotif sektör sayıldığı günümüzde sürdürülebilir turizme en elverişli kentlerden olan güzel İzmirimizi tüm potansiyeliyle tanıtmaya çalışmak görevimiz.

tüm sayılarıyla yaşayan İzmir’in ilçeleriyle birlikte tarihi, kültürel ve doğal zenginliklerinden kaynaklanan turizm potansiyelini görsel ve bilimsel açıdan ortaya koyan kültürel ve sanatsal etkinlikleri izleyip tanıtarak ilimizde ve çevresinde yaşayan akademisyenlerimiz, sanatçılarımız, turizmcilerimizle İzmir’e mal olmuş duayenlerin yazılarıyla, görüş, önerileri ve değerlendirmelerine yer vererek bu değerleri hedeflenen seviyede okuyucu kitlesine ulaştırmayı başarmıştır.

Süreli yayınların tanıtımda çok önemli bir yer tuttuğunu düşünürsek; geçtiğimiz Eylül ayında “İzmir’i dünyaya tanıtıyoruz” sloganıyla yola çıkarak İzmir’in geniş kitlelere tanıtılmasında önemli bir yer edinen İzmir Kültür ve Turizm Dergisi’nin bu anlamda katettiği yolu, aldığı olumlu eleştirilere tanık olarak bir yıldır gururla izliyoruz.

İzmir’i bir yıldır yurtiçinde ve yurtdışında hakkettiği biçimde tanıtma çabasında olan İzmir Kültür ve Turizm Dergisi’nin birinci yaş gününü emeği geçen herkese teşekkür ederek kutluyor, kentimizin tanıtılmasındaki yoluna aynı güçle ve başarıyla kalıcı olarak devam etmesini diliyorum.

Tarihi, kültürel ve doğal değerlerimizin yanı sıra konaklamadan yeme-içmeye, eğlenceden alışverişe ilimizi her yönüyle sergileyen, okumaktan zevk aldığımız ve bir sonrakini merakla beklediğimiz bir yayın haline gelen dergi; yayınlanan

M. Cahit KIRAÇ İzmir Valisi

Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

7


The First Anniversary of İzmir Culture and Tourism Magazine We experienced how time flies by, once again. We set out to do things together in İzmir, the aim being to present the people of İzmir, and İzmir. We did not want the magazine to become an official publication of the Provincial Directorate of Culture and Tourism, the Governorship of İzmir, or the Ministry of Culture and Tourism. We endeavoured to embrace İzmir and its people as much as we could. The magazine itself was around 150 pages, but our heart was large enough to embrace İzmir and its people. We were aware that starting such a study for İzmir would be easy, but its continuation would be hard. İzmir has a 8500-year cultural heritage, it is a city that continues to embrace the religious beliefs of three monotheistic in the tolerance environment going on for centuries, it has always been Anatolia’s opening door to the West, it has transformed many tourism types into various trading activities in its initial 630-kilometre coastal strip, where tourism awareness was born,, and is a city where education, and culture is at its highest level. However, being a close unit made us believe that we could continue on the path we had set out on. A rapport developed thanks to the collaboration between the members of the Consultation and Editorial Board, and the sincere approach of the agency that took on the job of arranging the magazine. We owe a big thank you to Ertuğrul Günay, our honourable Minister, İsmet

8 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

Yılmaz, Undersecretary, and M. Cahit Kıraç, our Governor, for their moral support throughout every stage of the magazine, including the initial offset. The followers and readers of our magazine, for the past six issues, are none other than you, our valuable readers. We would not have been able to continue this without your admiration, sincere thoughts, and constructive criticisms. When one of our esteemed readers showed me a hardback containing the first four issues, I was elated. I am proud of another aspect regarding İzmir Culture and Tourism Magazine, and that is the fact that it has become the pioneer for other publications. By triggering other publications, İzmir has proven, once again, that it is a leader in jobs well done. We hope that various other cities take on board the same exercise, thus we will have taken onboard an important task in promoting our country. I would like to take this opportunity to thank everyone, who contributed economically and morally, directly or indirectly, and supported us in our quest, and hope we will be celebrating a lot more anniversaries in years to come.

Abdülaziz Ediz Provincial Director of Culture and Tourism


İzmir Kültür ve Turizm Dergisi Bir Yaşında Zamanın ne çabuk geçtiğini bir kez daha gördük. İzmir’de beraber bir şeyler yapalım ve yaptığımızla İzmir’i, İzmirlileri temsil edelim amacıyla yola çıktık. Derginin, Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün, İzmir Valiliği’nin veya Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın resmi yayın organı gibi olmasını istemedik. Gücümüz yettiğince tüm İzmirlileri ve İzmir’i kucaklamaya gayret ettik. Basılı yayın alanına baktığımızda yapacağımız 150 sayfa civarında bir dergiydi ancak yüreğimiz İzmir kadar büyük ve İzmirlilerin hepsini alacak kadar genişti.

Sayın Bakanımız Ertuğrul Günay, Sayın Müsteşarımız İsmet Yılmaz ve Sayın Valimiz M. Cahit Kıraç’a teşekkürü borç biliyoruz.

Bilinen 8500 yıllık kültürel birikimi olan, üç semavi dinin inananlarının yüzlerce yıldır bir arada beraber yaşadığı hoşgörü ortamını bugün de paylaşan, Anadolu’nun her döneminde batıya açılan kapısı olan, turizm bilincinin başladığı 630 km’lik sahil şeridinde günümüz turizminin birçok çeşidini ticari faaliyetlere dönüştüren, eğitimin, kültürün yüksek olduğu İzmir’de, böyle bir çalışmaya başlamanın kolay ancak devam etmenin zor olduğunu da biliyorduk.

İzmir Kültür ve Turizm Dergisi ile bir başka açıdan da gurur duyuyorum çünkü ilkleri başlatan İzmir’in çalışmalarının doğruluğu, dergimizin yeni kardeşlerinin yayın hayatına girmesiyle de bir kez daha kanıtlanmış oldu. Dileriz benzer çalışmalar birçok ilde yayın hayatına girer ve ülkemiz tanıtımında, önemli bir görev üstlenmiş oluruz. Bu vesile ile çalışmalarımızda doğrudan veya dolaylı, maddi ve manevi olarak, okuyarak destek olan, katkı sağlayan herkese sonsuz teşekkürlerimi sunar, nice yaş günlerinin yaşanmasını dilerim.

Ancak hep birlikte olduğumuz için devam edeceğine inanarak yola çıktık. Bunda, Danışma ve Yayın Kurulumuzun değerli üyelerinin işbirliği, işi üstlenecek olan ajansın samimi yaklaşımı güven unsurunu oluşturdu. Başlarken ve her aşamada bize manevi destek vererek çalışmalarımıza güç katan

Bir yılda 6 sayının tamamlanmasını sağlayan ise dergimizin takipçileri ve okuyucuları sizlersiniz. Eğer siz okuyucuların beğenisi, samimi duyguları ve yapıcı değerlendirmeleri olmasaydı bunun devamlılığı da sağlanamazdı. Çok saygı duyduğum bir okuyucumuz derginin ilk dört sayısının ciltlenmiş halini gösterdiğinde mutluluğum çok büyüktü.

Abdülaziz Ediz İl Kültür ve Turizm Müdürü

Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

9


Güncel / Actual Buca’ya birincilikle döndüler 27. Uluslararası Moerbeke - Waas Folklor Festivali'ne katılan Ege Efeler Merkezi Gösteri Sanatları ve Spor Kulübü (EGEFEM) Avrupa turundan birincilikle döndü. Altı ülkenin katıldığı festivalde Türkiye’yi temsil eden grup Otantik (Geleneksel) dalda birincilik ödülünün sahibi oldu. Yarışmada 33 kişilik ekibiyle ter döken EGEFEM Başkanı Mustafa Gırlak, “Dört yıl önce kurulan derneğimiz kısa sürede ülke genelinde yarışmalarda birincilikler aldı, çeşitli yurt dışı temsillerinde bulundu. Şu anda Belçika’dan ülkemize ve Bucamız’a birinci olarak dönmenin gururunu yaşıyoruz. Türk motiflerini ve ezgilerini en güzel şekilde yansıttık. Festivale gitmeden önce verdiğimiz derece sözünü yerine getirmenin mutluluğu içersindeyiz. Bizlere desteklerde bulunan Buca Belediye Başkanımız Ercan Tatı'ya da çok teşekkür ediyoruz.” dedi.

Bergama dans gösterisiyle tanıtılacak Bergama Belediye Konservatuarı çatısı altında Bergama’nın 3000 yıllık tarihi ve kültürünün dans yoluyla anlatılması amacıyla bir dans topluluğu kuruldu. Koreograflığını Bora Kaskan’ın, dans eğitmenliği ve genel sanat yönetmenliğini Hasan Türken’in yapacağı dans topluluğu Bergama’nın 3000 yıllık tarih ve kültürünün danslarını, ritüellerini ve geleneklerini Kibele’den Asklepion’a, tinsel törenlerden zeybeklere kadar bir süzgeçten geçirerek modernleştirilmiş sahne teknikleri ile izleyicilere aktaracak. Kısa bir süre sonra ilk gösterilerini sunma aşamasına gelecek topluluk yurt içi ve yurt dışı birçok etkinlikte Bergama’nın tanıtımını yapmayı hedefliyor.

A dance performance will present Bergama A team of dancers have come together, under the roof of Bergama Municipality Conservatory, in order to tell the tale of Bergama’s 3000-year history and culture with dance. The group of dancers will use modern stage techniques, having filtered everything from Cybele to Asklepion, and spiritual ceremonies to zeibeks, to illustrate Bergama’s 3000- year history and culture dances, rituals, and traditions for the audience. The dance group will be taught by Hasan Türken, who is also general art director, and the dances will be choreographed by Bora Kaskan. The aim of the dance group, on the verge of performing their first dance, is to attend various events both nationally and internationally in order to present Bergama.

10 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

Bedri Rahmi tabloları İzmir’de Cumhuriyet dönemi Türk resim tarihinde önemli bir yeri olan Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun tabloları on yıl sonra İzmir'de Kedi Kültür Sanat Merkezi'nde sergilenecek. 14 Ekim - 13 Kasım tarihleri arasında sergilenecek eserler Eyüboğlu Aile Kolleksiyonu’na ait. Satışa da açık olan sergi bir ay süre ile ziyaret edilebilecek. Kedi Kültür Sanat Merkezi 29 Nisan 12 Mayıs tarihleri arasında Bedri Rahmi ve Eren Eyüboğlu'nun resimlerinin kumaş üzerine baskıları olan Kalamış Yazmaları'nı sergiledi. Ailenin halen imalatını sürdürdüğü bu yazmalar da sergi süresince tekrar satışta olacak.

They returned to Buca as winners Aegean Efe Centre Performing Arts and Sports Club (EGEFEM), who participated in the 27th International Moerbeke – Waas Folk Dancing Festival, returned as winners of the European tour. The group representing Turkey at the festival, in which six countries participated, took first place in the “Authentic” (traditional) category. Mustafa Gırlak, Chairman of EGEFEM, shared the excitement together with the competing group, formed of 33 dancers, and stated, “Four years on from being founded, our organisation has won many awards from competitions nationwide in a short period, and it has represented our country abroad. Today, we are proud of ourselves for returning to our country and Buca from Belgium as winners. We portrayed Turkish motifs and tunes in the best possible way. We are elated that we returned with the degree we promised to obtain before we attended the festival. I would like to take this opportunity to thank Ercan Tatı, Mayor of Buca, for the support he has given.”

Bedri Rahmi’s paintings are in İzmir After 10 years, the paintings of Bedri Rahmi Eyüboğlu, a painter from the Republic era with a very important place in Turkish art history, will be on display at Kedi Kültür Sanat Merkezi (the Cat Culture and Art Centre). The works of art that will be on display between the 14th October and the 13th November belong to the Eyüboğlu Family Collection. The exhibition, also open to sales, will open its doors to visitors for a month. Kalamış handmade kerchief bearing paintings of Bedri Rahmi and Eren Eyüboğlu were exhibited at the Cat Culture and Art Centre between the 29th April and 12th May. These hand-made kerchiefs, still manufactured by the family, will be on sale again throughout the exhibition.


Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

11


Güncel / Actual Opera binası için bir adım daha! Sanata ve sanatçıya duyarlı çalışmalarıyla öne çıkan İzmir, şimdi de Cumhuriyet tarihinin “opera sanatına özel” ilk bina projesi ile Türkiye’ye örnek oldu. Opera binası için açtığı “Ulusal Mimari Proje Yarışması”nı sonuçlandırarak bu konuda yapım ihalesi aşamasına gelen İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bu girişimi, sanat ve mimarlık çevrelerinden tam not aldı. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Prof. Rengim Gökmen, İzmir opera binasının Türkiye’de özellikle opera sanatı için yapılan ve opera ismini taşıyan ilk bina olduğunu belirterek, bu konudaki öncülüğün İzmir’den çıkmasının tesadüf olmadığını vurguladı.

Another step taken for the opera building! Coliseum Center satışları başladı İnşaat sektöründe faaliyet gösteren Sönmez Group, Menderes’e konut ve alışveriş merkezi projeleri ile 100 kişiye doğrudan, bin kişiye ise dolaylı olarak istihdam sağlayacak Coliseum Center’ın mülk satışlarına başladı. 10 milyon liralık yatırımla kurulan Coliseum Center, 5 bin metrekarelik alanda hizmet vermeye hazırlanıyor. Toplamda 6 bin 500 metrekarelik alanda alışveriş merkezi ve üç bloktan oluşan Coliseum Center, seçkin markaların bulunacağı 3 bin 350 metrekare alışveriş merkezi, ayrıca 140 metrekare üzerinde 22 lüks daireyi satışa sunacak. Sönmez Grup Yönetim Kurulu Başkanı Sönmez Budak, Menderes’in bu proje için çok uygun olduğunu belirterek, “Alt yapısı, çevre düzenlemesi, havalimanına yakınlığı, güzel plajları, gelişen sanayisi ve hizmet üreten belediyesiyle bitmek bilmeyen bir enerjiye sahip.” şeklinde konuştu.

Coliseum Centre is now for sale Properties at Coliseum Centre are now on sale. Coliseum Centre, a ten million Turkish lira investment built by Sönmez Group, a company in the construction sector, as a housing and shopping centre project in Menderes, will provide employment opportunities for 100 people directly, and 1000 people indirectly. Coliseum Centre, a ten million Turkish lira investment, built over 5000 m² of land, is preparing to open to the public. Coliseum Centre, comprising of three blocks with a shopping centre covering 6,500-m² of land, will put a 3,350-m² shopping centre, with selected brands, and 22 deluxe flats covering 140 m² of land for sale. Sönmez Budak, CEO of Sönmez Group, expressed how perfect this project is for Menderes, and went on to say, “With its infrastructure, environmental planning, its closeness to the airport, its beautiful beaches, its developing industry, and its service producing municipality, it has an ever-lasting energy.”

12 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

İzmir, who has always been the pioneer for studies in aid of the arts and artists, is setting a new example for Turkey with its first “opera specific” building project, an art belonging to the Republic history. By initiating such a project, which is currently at the stage of receiving tender bids after the completion of the “National Architectural Project Competition” in aid of the opera house, İzmir Metropolitan Municipality, have received full marks from the arts and architectural industries. Professor Rengim Gökmen, General Director of the State Opera and Ballet, stated that the opera house in İzmir would be the first to carry the name “opera” and the first to be built purely for the art of opera in Turkey, and emphasised that it being in İzmir, a pioneer on the subject, was no coincidence.

Ege Park’a deneyimli yönetici Ege Park Alışveriş Merkezleri’nin Genel Koordinatörlüğü’ne deneyimli yönetici Timuçin Öner getirildi. Ege Park Mavişehir ve Ege Park Balçova’nın Genel Koordinatörlüğü’ne getirilen Timuçin Öner, İzmir’deki doğru alışveriş merkezi ihtiyacının sürdüğüne dikkat çekerek, “Önemli olan sayıdan çok alışveriş merkezinin, doğru marka kümelenmesiyle, doğru yerde, doğru hizmeti vermesidir. Müşterinin beklentilerini eksiksiz karşılayan AVM’ler ayakta kalacaktır.” dedi. İzmir’de 7’den 70’e her yaştan insana aradıkları her şeyi tek bir çatı altında sunmayı hedeflediklerini belirten Öner, “25 bin metrekarelik alanda, kuyumdan güzelliğe, elektronikten gözlüğe, giyimden aksesuara, eğlence adreslerinden restoranlara dek toplam 65 mağazayla, İzmir'de bulunmayan birçok markayı kente kazandırdık. Ege Park Balçova bünyesinde yer alması planlanan otel projesi için de görüşmelerimiz sürüyor.” diye konuştu.

An experienced manager for Ege Park Timuçin Öner, an experienced manager, has been appointed as the General Coordinator for Ege Park Shopping Centres. Timuçin Öner, recently appointed as General Coordinator for Ege Park Mavişehir and Ege Park Balçova, pointed out that there was still a need for the right shopping centres in İzmir, and went on to say, “It is not about the number of shopping centre; the important thing is that the shopping centres have the correct brand combination, are in the right place, and providing the right service. AVM, the answer to all customer expectations, will remain standing.” Öner explained that their aim was to create a place where people of all ages in İzmir can find what they are looking for under the one roof, and went to say, “We have added many brands, not available in İzmir previously, with 65 shops ranging from jewellers to beauty, from electronic goods to opticians, from clothing to accessories, and from entertainment addresses to numerous restaurants covering a 25,000-m² area. Meetings are still ongoing regarding a hotel project, planned to be built within Ege Park Balçova.”


Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

13


Güncel / Actual Seabird Çeşme ve Bodrum’a uçacak

Mövenpick Hotel İzmir Avrupa birincisi Uluslararası otel zinciri Mövenpick’in Avrupa’daki 27 oteli arasında müşteri memnuniyeti anketinde Mövenpick Hotel İzmir, mayıs ve haziran aylarında birinciliği elde etti. Konaklayan misafirlerin e-mail yoluyla katıldığı ankette son iki aydır en yüksek puanı aldıklarını belirten Mövenpick Hotel İzmir’in Genel Müdürü Melik Kızılcan, bu başarıyı sürdüreceklerini söyledi. Kızılcan, otelde konaklayan misafirlere e-mail yoluyla gönderdikleri ankete katılımın yüksek olduğunu belirtti. Kızılcan, “Açıklanan sonuçlara göre de Avrupa’daki 27 Mövenpick Hotel arasında mayıs ve haziran aylarında müşteri memnuniyeti bakımından ilk sıraya yerleştik. Bizim için büyük bir gurur oldu. 185 odamız ve özveriyle çalışan ekibimizle bu başarımızı sürdüreceğiz.” dedi.

Mövenpick Hotel, İzmir is Europe’s number one The Mövenpick Hotel in İzmir, one of the 27 hotels throughout Europe belonging to the international Mövenpick hotel chain, grabbed the number one spot in both May and June in the customer satisfaction questionnaire. Melik Kızılcan, General Manager of Mövenpick Hotel İzmir, explained that for the past two months they are the highest scoring hotel among questionnaires answered by visiting guests participating via email, which they receive after their stay at the hotel, and stated they will continue this success. Kızılcan stated that the number of guest participation in the questionnaire, which they receive via e-mail, was considerable high. Kızılcan went on to explain, “According to published results, for May and June we are top of the list among the 27 Mövenpick Hotels in Europe in terms of customer satisfaction. This has made us proud. With our 185 rooms and devoted staff we aim to continue this success.”

14 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

İstanbul’u Akdeniz ve Ege’deki tatil beldelerine bağlayan bölgesel yolcu taşımacılığı yapmak için kurulan hava yolu şirketi Seabird, ilk uçuşunu gerçekleştirmeye hazırlanıyor. Türkiye’de ilk defa İstanbul-Çeşme ve Çeşme-Bodrum arasında deniz uçağıyla uçuşlar düzenleyecek olan Seabird’ün uçuş listesine ilerleyen tarihlerde Yunan Adaları ve Kıbrıs da eklenecek. Güvenliğe ve rahatlığa önem veren Seabird’ün uçuşları, dünyada en çok satılan kısa mesafe uçağı Twin Otter ile yapılacak. Yüksek kanatlı ve çift motorlu bir uçak olan Twin Otter, tüm iklim şartlarında kullanılabiliyor. Twin Otter bugüne kadar tropik ormanlardan, çöllere ve kutuplara kadar dünyanın pek çok farklı noktasına uçmuş. Deneyimli yer ekibi ve uçuş mürettebatı ile hizmet verecek olan Seabird, uçuşlarını kış sezonunda da sürdürecek.

Seabird to fly to Çeşme and Bodrum Seabird, an airline company established to carry passengers from İstanbul to holiday resorts in the Mediterranean and Aegean regions, is preparing to carry out its first flight. Seabird is the first airline in Turkey to fly from İstanbul to Çeşme, and from Çeşme to Bodrum with hydroplanes. Flights to the Greek Islands and Cyprus will follow in the future. The Twin Otter, the world’s best selling short distance plane, will execute Seabird flights, which place great importance on safety and comfort. The twin-engine and high-winged Twin Otter is suitable for all climate conditions. The Twin Otter has flown to various points of the world such as tropical forests, deserts, and the poles. Providing service with its experienced ground staff and flight crew Seabird, will continue flights throughout the winter.

Hilton'a yeni genel müdür İzmir Hilton Oteli Genel Müdürlüğü'nü 2008'den bu yana sürdüren Bülent Tarlan, yerini devir teslim töreni ile Todori Kalamaris'e bıraktı. Rum asıllı ve İstanbul Büyükada doğumlu olan Kalamaris, Yunanca bilmesini avantaja çevirerek komşudan daha çok turist getirmek için çalışacağını açıkladı.

A new General Manager for the Hilton Bülent Tarlan, General Manager of the Hilton Hotel in İzmir since 2008, handed over the title of general manager to Todori Kalamaris at the handover ceremony. Kalamaris, born in Büyükada İstanbul and of Greek origin, expressed that he would use his Greek to attract tourists from the neighbour country, thus turning it into an advantage.

Rum konağından butik otele Butik otellerin daha çok tercih edildiği günümüzde iki ay önce açılan Lola 38 Butik Otel Foça'da butik otel kavramına yeni bir soluk kattı. 120 yıllık bir Rum konağını altı odalı bir butik otele dönüştürme fikri ile yola çıkılan Lola 38 Butik Otel'de ABD'de kişiye özel iç mekan tasarımı yapan Aylin Urgun'un dekorasyon ve dizayn anlayışı daha ilk bakışta farklı bir yer olduğu hissini uyandırıyor. Önünde eşsiz deniz ve gün batımı manzarası, arkada huzur dolu bahçesiyle Foça’nın en güzel tarihi konaklarından biri olma özelliğini taşıyor. Bu özel mekanın bahçesinde nikah, kokteyl gibi özel davetleri unutulmaz bir şekilde gerçekleştirmek ise 2011 yazında mümkün olabilecek.

A boutique hotel from a Greek mansion At a time when boutique hotels are preferred, Lola 38 Boutique Hotel, which opened two months ago, adds a new breath of fresh air to the boutique hotel concept in Foça. Lola 38 Boutique Hotel, which came about with the idea to convert a 120-year old Greek mansion into a six room boutique hotel, grabs your attention at first sight with its sense of decoration and design, completed by Aylin Urgun, an personal interior designer in the United States of America. With its unique sea and sunset view at the front, and its tranquil garden at the back, it is one of Foça’s most beautiful historical mansions. It will be possible to use garden of this special place for unforgettable weddings, cocktail parties, and other special events in summer of 2011.


Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

15


Güncel / Actual Turizmde Temmuz bereketi İzmir’de temmuz ayında gelen turistlerin sayısı önceki yıla göre yüzde 10 artış gösterdi. Temmuz ayında kente 138 bin 625’i havayolu, 53 bin 295’i deniz yoluyla olmak üzere toplam 191 bin 920 yabancı turist giriş yaptı. Turist sayısında ilk sırayı 140 bin 754 kişiyle yine Almanlar aldı. İtalyanlar 67 bin 167 kişiyle ikinci olurken, 64 bin 807 kişiyle İngilizler üçüncü oldu. Fransızlar 57 bin 563 kişiyle dördüncü sırada yer aldı. Özellikle yerli turizmin gözdesi Çeşme, 2010 sezonunu sadece otelleriyle değil, plajları, eğlence merkezleri hatta sokaklarıyla da tam kapasite geçiriyor. Çeşme, feribotla Sakız Adası’ndan gelen turistlere de ev sahipliği yapıyor. Otellerin doluluk ortalamasının sezon başından bu yana yüzde 95 civarında olduğunu belirten Çeşme Turistik Otelciler Birliği (ÇEŞTOB) Başkanı Veysi Öncel, ilçenin, özellikle son birkaç yılda ‘moda’ haline geldiğini dile getirdi.

İzmir’den dünyaya 79. merhaba

July fruitfulness in Tourism

İngilizlerin yeni tercihi İzmir

Türkiye’nin uluslararası nitelikteki ilk fuarı olan İzmir Enternasyonal Fuarı (İEF), 79. kez kapılarını açtı. Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, İEF’nin İzmir’in tanıtımında çok önemli bir rol oynadığını vurgulayarak, İEF’nin Türkiye’nin dışa açılan yüzü olduğunu söyledi. İzmir Valisi Cahit Kıraç da İzmir Enternasyonal Fuarı’nın iletişim ve tanıtımı bir arada yaparak, ikili ilişkilerin gelişmesinde büyük rol oynayan önemli bir organizasyon olduğunu vurguladı. Onur konuğu ilin Gaziantep, ana temasının “Enerji” olduğu 79. İzmir Enternasyonal Fuarı’na, 55 ülkeden 803’ü yerli 249’u yabancı olmak üzere 1052 firma katıldı. 27 Ağustos 5 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilen fuarı yaklaşık 1.5 milyon kişi ziyaret etti.

The number of tourists visiting İzmir during the month of July is 10% more in comparison to last year. During the month of July, 191,920 foreign tourists entered the city; 138,625 by air, and 53,295 by sea. German tourists made the top of the list with 140,754, again. While Italians came second with 67,167, the Brits took third place with 64,807. In fourth place were the French with 57,563. In the 2010 season, Çeşme, the favourite of domestic tourism, is full to its capacity not just with its hotels but also with its beaches, entertainment venues, and even its streets. Çeşme is also home to tourists wanting to visit Chios via ferryboat. Veysi Öncel, Chairman of Çeşme Touristic Hoteliers Association (Çeşme Turistik Otelciler Birliği-ÇEŞTOB), stated that the average occupancy rate of hotels had increased by 95% since the beginning of the season, and expressed that in the last couple of years the district had become ‘fashionable.’

İngiltere’nin en önemli arama motoru teknolojisi şirketlerinden Skyscanner, 2010 yaz sezonunda İngiliz turistler arasında popülerliği en hızlı yükselen beş destinasyonu açıkladı. Yeni destinasyonlar keşfetmek isteyen İngiliz turistlerin en çok tercih ettiği beş yer arasında İzmir de yer aldı. Araştırmada İzmir’den “Ege’nin incisi İzmir, palmiye ağaçlarıyla bezeli yürüyüş yolları, bulvarlar ve parklarla dolu, kavisli bir körfezin dağlar tarafından çevrelendiği bir kent. Ege kıyılarına açılan bir kapı olan İzmir’den küçük balıkçı kasabalarına ve buralardaki zeytin ağaçlarıyla çevrili cennet plajlara ulaşmak mümkün” sözleriyle bahsedildi. Skyscanner’in araştırmasından çıkan listede İzmir’le birlikte, Arnavutluk-Tiran, Hırvatistan, Ljubljana –Slovenya, Tel Aviv - İsrail de yer alıyor.

İzmir says hello to the world for the 79th time İzmir International Fair (IEF), Turkey’s first fair at international standards, opens its doors for the 79th time. Nihat Ergün, Minister of Industry and Trade, emphasised how important IEF’s role was in promoting İzmir, and stated that it was the face of Turkey opening out to the world. Cahit Kıraç, Governor of İzmir, underlined how İzmir International Fair was an important organisation that plays a major role in developing bilateral relations, by exercising communication and presentation together. In total, 1052 firms from 55 countries, including 803 domestic firms and 249 foreign firms, attended the 79th İzmir International Fair, whose theme is “energy,” and whose guest of honour city is Gaziantep. Around 1.5 million people visited the fair, held between the 27th August and 5th September.

16 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

The new preference for the Brits is İzmir Skyscanner, one of England’s most important search engine technology companies, published the top five destinations on the up among English tourists for the 2010 summer season. Among the top five destinations, that English tourists wanted to discover was İzmir. In the research carried out, İzmir was referred to as, “İzmir is the pearl of the Aegean, and a city with walking paths decorated with palm trees; full of boulevards and parks, and its winding gulf is surrounded by mountains. It is possible to visit heavenly beaches, surrounded by olive groves, and small fishing towns from İzmir, a gateway to the Aegean shore.” According to Skyscanner’s research, the other four destinations alongside İzmir were Tirana in Albania, Croatia, Ljubljana in Slovenia, and Tel Aviv in Israel.


Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

17


18 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010


Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

19


KÜLTÜR ve TURİZM DERGİSİ

1 YAŞINDA 8 bin 500 yıldır yaşayan ve yaşanan kent İzmir’i dünyaya tanıtan Dergimiz birinci yıl dönümünü kutluyor. İzmir Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün imtiyaz sahibi olduğu, Renkli Kalem Medya Yapım Ltd. Şti. tarafından yayına hazırlanan İzmir Kültür ve Turizm Dergisi, başarılı grafiğiyle yayın hayatında birinci yılını doldurdu. Kentin tarihsel, kültürel ve doğal değerlerinin yurtiçi ve yurtdışı tanıtımlarında araç olması hedefiyle yola çıkan derginin bir yılda kat ettiği yol, sektör tarafından da olumlu eleştirilerle karşılandı.

20 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

The pride of completing the 1st year! Our Magazine, which introduces the 8,500-year old İzmir to the world, is celebrating its first anniversary. İzmir Culture and Tourism Magazine, whose publisher is the Provincial Directorate o Culture and Tourism of the Governorship of İzmir and which is published by Renkli Kalem Medya Yapım Ltd. Şti, has completed its first year of publication with success. Distance the magazine has covered for one year with the goal of being a tool for the domestic and international promotion of the city’s historical, cultural and natural values has received positive criticism also from the sector.

Güman Kızıltan Tourism Investment Advisor:

İzmir Culture and Tourism Magazine is a favorable initiative. It filled a long-felt gap. It opens up new horizons for its readers with its good-quality articles and reviews, and helps them get true information and expand their knowledge. Our magazine will continue being beneficial to the public with each passing year. I hope it will be a long-lasting publication.


Güman Kızıltan Turizm Yatırım Danışmanı: İzmir Kültür ve Turizm Dergisi iyi bir teşebbüs. Hissedilen boşluğu doldurdu. Kaliteli yazılar ve değerlendirmeler okuyucularına yeni bir ufuk açmakta, doğruyu yakalamalarında ve bilgi hazinelerini geliştirmelerinde yardımcı olmaktadır. Her geçen bir yıllık süreçte daha güzel değerlendirmelerle de dergimiz toplumumuza faydalı olmaya devam edecektir. Dilerim uzun ömürlü olur.

Necmi Çalışkan İZTO Yönetim Kurulu Üyesi: Bence bu dergi çok sıcak ve kaliteli bir yapıda… Bir ihtiyacı giderdi. Günümüzün öncelikli sektörü turizmde, tanıtım açısından böyle bir yayının gerekliliği ortadaydı. Dergi, sektörle İzmir arasında bağ oluşturuyor. İyi bir dergi okuyucusu olduğumu düşünürüm. Bu dergi; içeriği, mizanpajı, sunumuyla farkını belli ediyor. Umarım bin yıllar yaşar. Ben de böyle bir ailede olmaktan son derece mutluyum. Daha uzun yıllar bu dergiyi yaşatalım ve zenginleştirelim.

Prof. Alp Timur Dokuz Eylül Üniversitesi Rektör Yardımcısı: İzmir’in sahip olduğu doğal, tarihi, kültürel varlıkların ve turistik zenginliklerin yurt içinde ve yurt dışında tanıtımının yapılması, mevcut ve potansiyel kaynakların değerlendirilmesi amacı ile bir yıl önce yayınlanmaya başlayan İzmir Kültür ve Turizm Dergisi zengin içeriği ve kalitesi ile çok başarılı olmuştur. İzmir’in tanıtılmasına ve İzmir turizminin gelişmesine katkı sağlayan İzmir Kültür ve Turizm Dergisi’nin yayın sürekliliğini koruması dileğiyle destek veren tüm kurum, kuruluş ve kişileri böyle başarılı bir yayını hayata geçirdikleri için kutluyorum.

Prof. İge Pırnar Yaşar Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği Bölüm Başkanı: Yayın hayatında birinci senesini ve turizm medyasında uzun süredir eksikliği hissedilen bir boşluğu dolduran İzmir Dergisi, hem kent turizminin, destinasyon pazarlama ve yönetiminin güncel bir teknik ve yaklaşım olarak ön plana çıktığı günümüzde etkin bir tanıtım ve bilgi verme amacını yerine getirmekte, hem de yerel halkın ve İzmir’de bulunan, yaşayan, İzmir’le iş yapan ve İzmir’le ilgilenen kamu, özel ve diğer her türlü birim ve kurumun İzmir turizminde bilinçlenmesi, bilgilenmesi ve motivasyon kaynağı olma görevlerini de yerine getirmektedir. İzmir Dergisi, süreklilik göstermesi, abonelerine her iki ayda bir düzenli olarak erişebilmesi ile ön plana çıkmaktadır. Derginin İzmir kentine yönelik turizm, kültür ve araştırma konularını detayı ile inceleme-

sinin yanı sıra, turizm hakkında pek çok eğilim, küresel yaklaşım ve uygulamayı da içermesi ayrıca ilginçtir. Derginin İzmir kentinin turizmine ve gelişmesine olumlu fayda sağlayacağına inancım büyüktür. Bunun yanı sıra gençlerimize ve öğrencilerimize hem güzel İzmir’i her yönü ile tanıtan, hem de Türkiye için büyük potansiyeli olan global sektör turizmi sevdiren İzmir Dergisi, pek çok önemli işlevi yerine getirmektedir.

Prof. Öcal Usta DEÜ İ.İ.B.F. İşletme Bölümü Öğretim Üyesi: İzmir Kültür ve Turizm Dergisi’nin büyük bir boşluğu doldurduğunu düşünüyorum. Turizmde hedefleri olan bir kentte tanıtım ayağı çok önemlidir, dergi İzmir’in tanıtımını çok güzel bir şekilde yapıyor. Kaliteli bir içerikle, yerli-yabancı turistlere şehrimizi anlatan derginin birinci yaşını kutlar, kalıcı bir yer edinmesini dilerim.

Doç. Gözde Emekli Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi: Öncelikle turizm gibi çok sektörlü, ulusal ve uluslararası boyutları olan ve de İzmir gibi ülkemizin üçüncü büyük kenti olan bir ilde böyle bir dergiyi çıkarma fikrinin oldukça cesaret isteyen bir adım olduğunu söylemek gerekir. Bu nedenle böyle bir adım atmak ve bunun devamını getirmek hepimiz için, İzmir için bir milat olarak kabul edilmeli. Derginin Valilik, Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü, Yayın Kurulu, Ajans olarak uyumlu bir çalışmanın ürünü olduğunun altının çizilmesi de gerekmektedir. Yayın Kurulu’nda çalışan biri olarak hedeflerimize büyük ölçüde ulaştığımızı söylersek yanlış olmaz. Ancak yerel ve ulusal basından, akademisyenlerden, yerel yöneticilerden, sektör temsilcilerinden, ilgili sivil toplum kuruluşlarından bizlere daha fazla destek olmalarını istemek, ortak akılla hareket ederek İzmir’i tanıtmak, pazarlamak ve turizmi geliştirmek, hak ettiğimiz ilgiye ulaşmak için kaçınılmazdır.

Hamdi Türkmen / Gazeteci: İlk sayı için görüşmeler yapılırken ne yalan söyleyeyim, pek umutlu değildim. İzmir için çok önemli olan İzmir Kültür ve Turizm Dergisi’nin sıradan bir yayın olacağından kuşku duyuyordum. Yani amacına ulaşmayacaktı. Yanılmışım. İzmir yine bir ilki başardı. Olağanüstü, sayfa düzenlemesinden, içeriğine kadar dolu dolu, doyurucu bir turizm tanıtım dergisi yapıldı. İlk sayısı da öyleydi. Hiç kuşku yok ki, birinci yıl dolarken hazırlanan sayısı da öyle olacak. Başta Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve İzmir Valisi Cahit Kıraç olmak üzere, dergimize katkılarıyla büyük değer kazandıran Kültür ve Turizm İl Müdürümüze ve çok değerli hocalarımıza, bir İzmirli olarak teşekkür ediyorum. İyi ki yola çıkmışız.

Necmi Çalışkan İZTO Executive Board Member:

I think this magazine has a very warm structure of high quality… It fulfilled an important need. As one of today’s privileged sectors, tourism obviously needed such a publication for promoting the city. The magazine builds a bridge between İzmir and the sector. I consider myself a good magazine reader. This magazine exhibits its difference with its distinguished content, page layout and presentation. I hope it survives a thousand years. I am extremely happy to be a part of this family. Let’s keep this magazine going through long ages and enrich it even further.

Prof. Alp Timur Dokuz Eylül University, Vice Rector:

İzmir Culture and Tourism Magazine began its publication life with the goal of being a tool for the domestic and international promotion of the city’s historical, cultural and natural values and touristic wealth, and for making good use of its current and potential resources. I am glad to see that the magazine has been very successful with its rich content and high quality. I hope that İzmir Culture and Tourism Magazine, which contributes to the promotion of İzmir and development of city tourism, sustains its continuity; and I congratulate all agencies, institutions and persons providing support for such a successful publication.

Prof. İge Pırnar / Yaşar University, Head of the Department of Tourism and Hotel Management:

The İzmir Magazine, which has completed its first year of publication and fulfilled a long-felt gap in the tourism media, functions as an effective promotion tool and information source today, a period when city tourism, destination marketing and management have come into prominence as an update technique and apEylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

21


Olağanüstü yararlı ve mükemmellikte bir turizm dergisi çıkartıyoruz. Emeği geçen herkesin eline sağlık...

Sirel Ekşi / İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı Basın ve Halkla İlişkiler Danışmanı: İzmir Kültür ve Turizm Dergisi beklentilerimi boşa çıkarmadı. Daha ilk sayısında güzel fotoğrafları, özenle seçilmiş konuları, özel turizm haberleri, nitelikli içeriği ve baskısıyla gönlümü çalmış, diğer sayılarını heyecanla beklememe neden olmuştu. Geçen bir yıl içinde usta işi yayıncılığı ile İzmir’in önemli eksikliklerinden birini giderdi bana göre. Turizm konularını geniş bir yelpazede incelemesi, bu incelemeyi de okuyucusuna zevk veren bir üslup ve harika fotoğraflarla sunması, İzmir Kültür ve Turizm Dergisi’ni vazgeçilmez yapan özellikleri. Benim için bir başka önemi de kentin kültür ve sanat yaşamına gösterdiği ilgi ve sağladığı katkı. Elime almaktan ve okumaktan zevk aldığım İzmir Kültür ve Turizm Dergisi’ne emeği geçen herkese çok teşekkürler. Yayın ömrün çok uzun olsun.

22 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

proach. The magazine also raise awareness, knowledge and motivation related to tourism in the local population, people who live and work in İzmir, and public and private agencies and institutions which are interested in İzmir. The İzmir Magazine is distinguished among its counterparts with its continuity and regular bimonthly delivery to its subscribers. It is noteworthy that the magazine not only covers detailed analysis of touristic, cultural and research issues about the city of İzmir, but also introduces the tendencies, global a p proaches and applications about tourism. I firmly believe that the magazine will provide significant contribution to the development of tourism in İzmir. Furthermore, the İzmir Magazine fulfills many other important functions like introducing the young people and students to the beautiful İzmir in all respects and popularizing the global tourism sector which offers a great potential for Turkey.

Prof. Öcal Usta / Dokuz Eylül University, Faculty of Economics and Administrative Sciences, Department of Business Administration:

I think İzmir Culture and Tourism Magazine filled a big gap. Promotion is very important for a city with goals in tourism, and the magazine promotes İzmir quite well to both domestic and foreign tourists with its high-quality content. I congratulate the magazine on its first anniversary and hope it establishes a permanent place for itself as a publication.

Assoc. Prof. Gözde Emekli / Ege University, Faculty of Letters, Department of Geography:

In the first place, I should note that it is a brave step to publish such a magazine in a city like

İzmir which embodies a touristic potential with multi-sectoral, national and international dimensions and which happens to be the third largest city of Turkey. Therefore, initiating and sustaining such a task should be considered a milestone for us all and for İzmir. It should also be underlined that the magazine is the product of a harmonious cooperation of the Governorship of İzmir, Provincial Directorate of Culture and Tourism, Editorial Board and the Agency. Thus, it makes us proud and happy to see that the magazine, which began its preparations in May last year, completed its first year of publication. As a member of the Editorial Board, I can say that we have reached our goal to a great extent. Yet, we need to ask for more support from local and national press, academics, local governments, sector representatives and related non-governmental organizations in order to promote and market İzmir, improve tourism and attract the attention we deserve.

Hamdi Türkmen / Journalist:

Actually, I was not very optimistic while we were having the initial talks for the first issue. I had no doubt that İzmir Culture and Tourism Magazine would be an ordinary publication which would fail to achieve its purpose. I was wrong. İzmir, again, broke a new ground. An extraordinary tourism magazine was created. It is rich in content and layout. The very first issue was also great. Undoubtedly, the upcoming issue will be as good as the previous ones. I, as an İzmirian, express my thanks to Ertuğrul Günay, the Minister of Tourism, and İzmir Governor Cahit Kıraç as well as to our Provincial Director of Culture and Tourism and valuable professors for their contributions and support. I am happy that we took a step to initiate this project. We are publishing an extremely useful and perfect tourism magazine. Thanks to everyone who contributed…

Sirel Ekşi / The İzmir Foundation for Culture, Arts and Education, Press and Public Relations Advisor:

İzmir Culture and Tourism Magazine did not disappoint me. The very first issue won my heart with its spectacular photographs, carefully chosen subjects, special tourism news, content and print quality, and I couldn’t wait to see the next issues. I think, in the last year, its publication made up an important deficiency in İzmir. The indispensable features of İzmir Culture and Tourism Magazine include the large spectrum of tourism subjects it covers and its pleasing style and magnificent photographs accompanying the writings. Another significant aspect of the magazine for me is its attention and contribution to the city’s culture and art life. I would like to thank to everyone who put their efforts into the publication of İzmir Culture and Tourism Magazine which I enjoy reading very much. I hope its publication life lasts long.


Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

23


NAZAR B NCUĞU Dünya Miras Listesi’ne aday İzmir’in dünyaca ünlü nazar boncukları, UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne aday gösterildi.

Blue Bead Worn Against the Evil Eye Candidate for the World Heritage List İzmir’s word famous blue beads worn against the evil eye are a candidate for UNESCO’s List of Intangible Cultural Heritage.

24 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010


UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Çalışmaları’nda, İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirasının Temsili ve Listesi için önerilen gelenekler arasında İzmir’in nazar boncuğu da yer aldı. UNESCO’nun belirlediği alt çalışma grupları tarafından değerlendirilen öneri 2010 Kasım ayında düzenlenecek UNESCO toplantısında karara bağlanacak. UNESCO’nun kararı kabul etmesi sonucunda binlerce yıllık el sanatlarımızdan nazar boncuğu, dünya mirasları listesinde resmi olarak yer almış olacak. UNESCO, “somut olmayan kültürel mirası”; toplulukların, grupların ve kimi durumlarda bireylerin, kültürel miraslarının bir parçası olarak tanımladıkları uygulamalar, temsiller, anlatımlar, bilgiler, beceriler ve bunlara ilişkin araçlar, gereçler ve kültürel mekanlar olarak tanımlıyor. 2010 yılında kararlaştırılması amacıyla listeye nazar boncuğuyla birlikte, Geleneksel Sohbet Toplantıları, Tören Keşkeği Geleneği, Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali ve Semah konuları da gönderildi.

As part of UNESCO’s studies for its List of Intangible Cultural Heritage, İzmir’s blue bead against the evil eye is among the traditions recommended for UNESCO’S Representative and List of the Intangible Cultural Heritage of Humanity. The recommendation, assessed by the subgroups determined by UNESCO, will be decided upon at the UNESCO meeting to be held in November 2010. If UNESCO accepts the decision, our thousandyear old handmade blue beads against the evil eye, will take its formal place on the world heritage list. UNESCO defines applications, representative, descriptions, information, and capabilities that are part of the cultural heritage of communities, groups, and sometimes individuals, and all relative instruments, equipment, and cultural locations as “intangible cultural heritage.” Together with the blue bead against the evil eye, Traditional Talk Meetings (Geleneksel Sohbet Toplantıları), The Tradition of Keşkek at Ceremonies (Tören Keşkeği Geleneği), Kırkpınar Grease Wrestling Festival (Kırkpınar Yağlı Güreş Festi-

vali), and Whirling (Semah) have also be sent for consideration in 2010.

Blue eyes The blue bead against the evil eye is a cultural object, produced from glass in a bead kiln, generally with an eye-like figure in its centre. Even though the blue bead against the evil eye, thought to protect against the evil eye (negative energy), is used on various living and non-living objects, it is mainly used for decorative purposes nowadays. The belief is that the superstition of the evil eye dates back to the Neolithic era. Due to this belief making its way, with no interruptions, until today, various practices have been enforce periodically in Turkey as protection against the evil eye. The belief in the evil eye continues to be the most wide spread belief among the Turkish people. Today, production of the blue beads against the evil eye with traditional technique continues at kilns based in Nazarköy, in Kemalpaşa, and in Görece Village, in Menderes, both districts of İzmir.

Mavi gözler Nazar boncuğu, boncuk fırınında camdan imal edilmiş olan, çoğunlukla ortasında göz şeklini stilize eden bir figür bulunan kültürel bir obje. Nazara karşı koruma gücü (enerjisi) olduğuna inanılan nazar boncuğu, bu amaçla canlı ve cansız pek çok varlıkta kullanılsa da, günümüzde dekoratif amaçlı kullanılıyor. Nazar inancının kökeninin Neolitik döneme kadar indiği düşünülüyor. Kesintisiz olarak günümüze kadar devam eden bu inanıştan dolayı bugün Türkiye’de her dönemde nazarın kötü etkilerinden korunmak amacıyla çeşitli pratikler icra edilmiş. Türkiye’de bugün dahi nazar inanışı en yaygın halk inanışı olarak varlığını sürdürüyor. İzmir’in Menderes İlçesi’ne bağlı Görece Köyü ile Kemalpaşa İlçesi’ne bağlı Nazarköy’de yer alan ocaklarda boncuk üretimi geleneksel teknikle sürdürülüyor.

Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

25


Kahinlerin diyarı

Dünyanın en büyük kehanet merkezi Klaros’un yanı başında, mis kokulu mandalinaların yetiştiği, yeşil ve mavinin kucaklaştığı plajlarıyla Menderes, İzmir’in yeni turizm merkezlerinden biri.

26 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

Fotoğraflar / Photographs: Çiğdem Askeri / Nejdet Düzen Süleyman Duman / Menderes Belediyesi


Menderes:

Land of the oracles Located right next to Claros, the world’s biggest prophecy, Menderes, where sweet-smelling mandarins are grown and with its beaches that embrace the green and the blue, is one of İzmir’s new tourism centres

Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

27


İzmir’e 23 kilometre mesafedeki Menderes, doğal dokusunu koruyan ender yerlerden biri. 40 kilometrelik sahil şeridinde birbirinden güzel koyları barındıran, dünyanın en büyük kehanet merkezi Klaros’un bilinmezliklerle dolu tarihsel bir hava kattığı Menderes, potansiyeli yüksek bir turistik ilçe. Özellikle Ahmetbeyli - Gümüldür ve Özdere sahil şeridi, her bütçeye uygun konaklama alternatifleriyle turistlerin uğrak yerlerinden.

Kuşkusuz Menderes’in tarihi yerlerini anlatırken en çok üzerinde durulması gereken başlık Klaros. Tarihin en büyük kehanet merkezlerinden Klaros’a, iki tarafı bahçelerle kaplı bir yoldan geçerek ulaşıyorsunuz. Anadolu’nun en eski kentlerinden Kolophon ve Kolophon’un limanı Notion’la beraber sizi karşılıyor Klaros. Kentin ilk yerleşimi Lebedos ve Kolophon’da

Bilicilik merkezi Klaros’ta gezerken, kahinlerin binlerce yıl önceden gelen fısıltılarını işitir gibi olursunuz.

You will feel as if you can hear the whispers of the oracles from thousands of years ago as you travel around Claros, the centre of oracles.

Bölgenin güneşlenme süresinin fazla oluşu, tertemiz denizi ve havası, içinde nesli tükenmekte olan birçok bitki, kuş türü ve deniz canlısını barındıran Gümüldür Ovası, kamping alanları, turuncu renkleriyle mandalina bahçeleri ve sıcak insanları Menderes’in cazibe merkezi olması için diğer sebepler.

Its camping sites, orange-coloured mandarin gardens, and friendly people are among the reasons why Menderes is an attractive location, in addition to the region’s extensive sunbathing period, fresh air, clear sea, and Gümüldür Lowland, home to bird species, sea creatures, and plants on the verge of extinction.

Kehanet merkezi Klaros Menderes’in tarihi İzmir kadar eskiye dayanıyor. İlçe merkezindeki tarihi kalıntılar genellikle camilerden oluşuyor. Kasımpaşa, Samancıoğlu, Cüneyt Bey ve Cumaabat (Yıkık) camileri tarihi geçmişi olan yapılar. Yeni yasayla Menderes’e bağlanan Gümüldür turizm beldesi, “Lebedos” antik kenti üzerine kurulu. 12 İyon kent devletinden biri olan Lebedos ilk olarak kendi adına para basan “Polis”lerden, yani şehirlerden. Yöre tarih boyunca Pers, Yunan, Roma ve Bizans dönemlerinde yerleşim yeri olmuş, özellikle askeri birliklerin konakladıkları bir merkez görevini görmüş.

28 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

Menderes, located 23-kilometres from İzmir, is one of the rare places that continues to preserve its natural texture. With its 40-kilometre long coastal strip that holds beautiful bays, and the world’s largest prophesies centre, Claros, which adds a historical air full of unknowns, Menderes is a touristic district with loads of potential. With its accommodation alternatives suitable for all budgets the Ahmetbeyli – Gümüldür and Özdere coastal strip in particular is one of the spots for tourists.

The centre of prophesies, Claros

eski uygarlıklardan pek iz kalmamışsa da kazı çalışmaları süren Klaros ve Notion, geçmişle ilgili değerli ipuçları verebiliyor. Ahmetbeyli’de yer alan Klaros’un kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber, milattan önce yedinci yüzyıl başında Kolophon’un baş tanrısı Apollo adına inşa ettiği sanılıyor. Dor düzeni bir üslupla inşa edi-

The history of Menderes dates back as far as İzmir’s. Mosques form the majority of the historical ruins in the district centre. Kasımpaşa, Samancıoğlu, Cüneyt Bey, and Cumaabat (Ruined) mosques are structures with a historical past. The tourism town of Gümüldür, recently made part of Menderes under the new


Klaros’a arkeopark yapılacak Ege Üniversitesi ve Menderes Kaymakamlığı işbirliğiyle hazırlanan projeyle Klaros Bilicilik Merkezi’nde İzmir’in ilk arkeoparkı oluşturulacak. Arkeolojik önemine karşın yerli ve yabancı turistler tarafından yeterince tanınmayan Klaros Bilicilik Merkezi’nin, projeyle turistler için bir çekim merkezi haline getirilmesi hedefleniyor. Arkeopark projesi kapsamında Klaros Kutsal Alanı’nda gerçekleştirilecek iyileştirme, düzenleme ve tanıtım faaliyetleri ile Klaros’un yurtiçi ve yurtdışında bilinirliği artırılacak ve İzmir’in turizm potansiyeline önemli katkı sağlanacak. “Klaros Bilicilik Merkezi Arkeopark Projesi” kapsamında öncelikle Klaros kazılarından elde edilen ve halen çeşitli müzelerde veya müze depolarında bulunan 10 eserin kopyalarının yapılarak ören yerinde sergilenmesi hedefleniyor. Proje ile aynı zamanda bilgilendirme ve tanıtım levhaları, Klaros’u tanıtım amaçlı broşürler, afişler ve web sayfası hazırlanacak, ören yerine aydınlatma ve güvenlik sistemi kurulacak.

len tapınağın kült heykelinin bulunduğu odada büyük boyutlu Apollon heykeli ile kız kardeşi Artemis ve annesi Leto’nun heykelleri yer alıyor. Yedi-sekiz metre yüksekliğinde olduğu düşünülen bu heykellerden Apollon oturarak, Artemis ve Leto’nun ayakta betimlenmiş olduğu düşünülüyor. Tapınağın cellasının altında, bugün taş kemerleri kalmış kutsal bölümde kehanet, antik kaynaklara göre Delphi’de olduğu gibi Pythia adı verilen kadın aracılığı ile değil, bir erkek kahin aracılığı ile gerçekleştirilmiş. Klaros’taki Apollon tapınağının kehanet üzerindeki işlevini ortaya koyan en eski bilgi Büyük İskender döneminde karşımıza çıkıyor. Yunanlı gezgin ve coğrafyacı Pausanias’a göre; bir gün Büyük İskender’e rüyasında Pagos (Kadifekale) dağının eteklerinde yeni, büyük bir kent kuracağı söylenmiş. Bunun üzerine kral rüyanın yorumu için Klaros’taki Apollon kahinine danışarak, olumlu yanıt aldıktan sonra yeni Smyrna’yı kurmuş.

Doğanın tüm renkleri Özdere’de Doğal güzellikleri, altın plajları, mavinin ve yeşilin her tonunu bulabileceğiniz, İzmir’in şirin sahil beldelerinden biri Özdere. Ege’nin masmavi sularıyla kucaklaşan Menderes’in en güzel beldelerinden Özdere, 55 kilometrelik alan üzerinde kışın 15 bin, yazın 100

An archaeopark for Claros İzmir’s first archaeopark will be established at Claros Oracle Centre, within the context of a project prepared with the collaboration of Ege University and Menderes District Governorship. The aim of the project is to make the Claros Oracle Centre an attraction centre for tourist, as it is not recognised enough by domestic and foreign tourists even though it has great archaeological importance. Domestic and international recognition towards Claros will increase and it will contribute to the tourism potential of İzmir, once development, arrangement, and promotional activities are carried out at the Claros Sacred Area, within the context of the archaeopark project. The initial aim of the “Claros Oracle Centre Archaeopark Project” is to copy the 10 artefacts uncovered during excavations carried out at Claros, which are currently stored in museum warehouses or on display at other museums, and display them in the ruin. Together with the project, information and introduction boards, brochures and posters about Claros, and a website will be prepared. A lighting and security system will be established for the ruins.

Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

29


Nasıl gidilir? İzmir’den Men deres’e karayoluyla gitmek için 20 kilometrelik kısa bir yol kat etmeniz gerekiyor. İzmir Adnan Menderes Havalimanı’nın ilçede olması nedeniyle en fazla 10 dakikalık bir sürede ilçe merkezinde olabiliyorsunuz. Menderes’te ulaşım aracı olarak tren de kullanabilirsiniz; Aliağa-Menderes Hafif Raylı Tren Hattı’nın son durağı Menderes.

How to go? To travel to Menderes from İzmir by road is just a short 20-minute journey. As İzmir Adnan Menderes Airport is with the district, you can reach the district centre in 10 minutes. Another form of transportation available in Menderes is the train; Menderes is the last stop of the Aliağa-Menderes Light Railway route.

Kuşadası’ndan kalkan günübirlik gezi teknelerinin yeni durakları, yeşil-mavi Özdere koyları… The new stop for daytrip boats departing from Kuşadası is the green and blue bays of Özdere.

binin üzeri nüfusu ağırlıyor. 7 bin yıllık bir geçmişin üzerine kurulu beldede, Hitit ve İyonya kültürünün izleri yaşıyor hala. Özdere sahillerinin kıyıya paralel gitmemesi, girintili çıkıntılı birçok koy oluşturması, kumunun çok kaliteli olması yerli ve yabancı turistlerin tercih nedenlerinden.

Gümüldür’ün mis kokulu mandalinaları

Yeşil dokunun nefes aldırdığı Özdere’de denize girilecek, piknik yapılacak irili ufaklı birçok koy ve sahil bulunuyor. Turistlerin gözdesi ise daha çok Ahmetbeyli Koyu ve Plajı, Koru Koyu, Zindancık Koyu, Göl Yatağı Koyu, Kuyubükü Koyu, Çukuraltı Plajları, Kalemlik Orman İçi Dinlenme

Gümüldür, 12 İyon kentinden biri olan, kendi adına para basan ilk “polis”, yani şehir olan Lebedos kalıntıları üzerine kurulmuş. Deniz melteminin getirdiği mandalina kokuları eşliğinde denizin keyfini çıkartacağınız bir belde Gümüldür. İzmir’e 50 kilometre

Alanı ve Plajları, 14 Evler Plajı ve Göktur Plajı. Tescilli plajlarda denize girmek istiyorum diyenlerdenseniz, Orta Mahalle Gençlik Parkı, Club Maxima ve Sultan Tatil Köyü plajları Özdere sahil şeridinin mavi bayraklı plajları.

laws, is established on top of the ancient city of “Lebedus.” Lebedus, one of the twelve Ionian cities, is one of the first police city to issue its own money. Throughout history, the district has been home to Persian, Greek, Roman, and Byzantine settlement, and in particular, taken on the role as accommodation for military units.

Without a doubt the place that comes top of the list when talking about the historical places in Menderes, is Claros. You reach Claros, the largest prophecy centre, via a road covered with gardens on either side. Claros greets you with Colophon, one of the oldest Anatolian cities, and its port, Notion. Even though there are no traces left of the old civilizations at Lebedus and Colophon,

30 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010


Boncuklara Mehmet Usta’nın eli değiyor Boncukköy’ün son boncuk ustalarından biri 45 yaşındaki Mehmet Erdal. Dedesinden, babasından gördüğü gibi, kendini bildi bileli ocak başında insanları nazardan koruduğuna inanılan nazar boncukları üretiyor. Bin dereceye varan ocağın sıcaklığında, her gün yaratıcılığını ve el becerisini ateşte şekillendiriyor. Binlerce yıl önce de aynı teknikle boncuk üretildiğini gururla anlatıyor Mehmet Usta. Değişik hayvan figürleri, klasik göz boncukları üreten Mehmet Usta’nın ürünleri, Türkiye’nin ve dünyanın farklı şehirlerine gönderiliyor.

The beads pass through the hands of Mehmet Usta One of the last standing bead artisans of Boncukköy is Mehmet Erdal, aged 45. Ever since he can remember, he continues to produce blue beads that protect people against the evil eye at a furnace as he has seen his grandfather and father do for years. Every day, he shapes his inventions and craft with fire at a furnace, whose temperature is a thousand degrees. Mehmet Usta explains with pride that the same technique is used as it was thousands of years ago. Mehmet Usta’s products such as different animal figures and classical blue beads against the evil eye are sent to different cities in Turkey and the world.

Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

31


Yapmadan dönmeyin! - Görece ve Boncukköy’den hediyelik boncuklar almadan, - Gümüldür’de satsuma mandalina yemeden, - Özdere’in bembeyaz kumlu plajlarında güneşlenip, denize girmeden, - Dünyanın en büyük kehanet merkezi Klaros’ta kahinlerini ruhunu hissetmeden, - Malta Şelalesi ve Balaban Göleti’nin fotoğraflarını çekmeden dönmeyin.

Things to do before you leave! - Buy souvenir beads from Görece and Boncukköy, - Eat Satsuma mandarins at Gümüldür, - Sunbath and swim at the white-sanded beaches of Özdere, - Feel the souls of the oracles at Claros, the world’s largest prophecy centre, - Take photographs at Malta Waterfall and Balaban Pond. uzaklıktaki belde, tadı dünyaca ünlü Satsuma mandalinasıyla meşhur. Tatlı, kokulu, lezzetli, çekirdeksiz, vitamince zengin olan dünyanın en meşhur satsuma mandalinasının yetiştirildiği bölgede özellikle Ekim ve Kasım aylarında satsuma mandalinaların tadına bakmadan dönülmez. Menderes’in yeni beldelerinden Gümüldür, tıpkı Özdere gibi, deniz-kum-güneş tatilinin keyifle yapılacağı birçok koy ve plaja da sahip. Geniş, temiz ve uzun sahil bandı, pırıl pırıl beyaz kumla kaplı koy ve plajları barındırıyor. Denizatı Tatil Köyü, Club Yalı ve Club Yalı Paradise ise Gümüldür’ün mavi bayraklı plajları arasında yer alıyor.

Rengarenk Boncukköy İlçedeki Görece Köyü, dünyaca ünlü İzmir’in simgesi nazar boncuklarının yapıldığı iki köyden biri olma özelliğini taşıyor. Bir zamanlar onlarca fırının yer aldığı köyde bugün sadece iki ocak kalmış. Yine de üç bin yıllık el sanatı inatla sürdürülüyor köyde. Bin derece sıcaklıkta, bugün sayıları bir elin parmağını geçmeyen boncuk ve cam ustaları, emeklerini ateşle birleştiriyor. Nazar boncuğu yapımında kırık cam, bakır tozu, metal, kurşun, çinko gibi maddeler kullanılıyor. Gençlerin mesleğe pek ilgi göstermemesi, geleneksel Türk el sanatlarından nazar boncuğu ustalarının da maalesef sayılarının gitgide azalmasına neden oluyor. Kemal Kayhan’ın kurduğu Boncukköy ise, Görece’ye bir hareketlilik getirmiş. Boncukköy masal kitaplarından çıkmış bir manzara sunuyor konuklarına. Mehmet Erdal’ın ürettiği cam ve nazar boncukları, rengarenk dizilmiş satış ofisine. İç ve dış pazara yönelik üretim yapılan Boncukköy’de hediyelik eşya seçmekte oldukça zorlanıyorsunuz.

32 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

the first settlements of the city, excavations ongoing at Claros and Notion provide valuable hints regarding the past. The exact establishment date for Claros, in Ahmetbeyli, is unknown; however, the rumour is that it was built in the 7th century B.C. in honour of Apollo, the head god of colophon. A large statue of Apollo, his sister Artemis, and his mother Leto are located in the room with the cult statue of the temple, built in a Dorian style. The belief is that of these statues, roughly between 7 and 8 metres high, Apollo is sitting down, and Artemis and Leto are standing by his side. As oppose to a female oracle like Pythia in Delphi, prophesies were carried out by a male oracle, located in the sacred section of the stone arches, remaining today, under the cella of the temple according to ancient sources. The oldest information verifying Apollo’s temple in the prophecy at Claros dates back to the era of Alexander the Great. According to Pausanias, a Greek geographer and traveller, in one of his dreams he told Alexander the

Great to build a new city on the skirts of Pagos (Kadifekale). After seeing his dream, he visited the oracle of Apollo at Claros to get his dream interpreted, once he got a positive answer he established new Smyrna.

All the colours of nature in Özdere With its natural beauties, its golden beaches, every shade of blue and green, Özdere is one of İzmir’s adorable coastal towns. Özdere is one of the most beautiful towns in Menderes, which embraces the clear blue seas of the Aegean. On its 55-kilometre land, it accommodates a population of 15,000 during winter, and 100,000 during summer. The town, built on a 7000-year past, carries traces of the Hittite and Ionian culture. Among the reasons why domestic and foreign tourists prefer Özdere is that its coasts do not run parallel to


the shore but form many bays with its winding structure, and because of its high quality sand. In Özdere, a place that allows you to breathe with its green texture, there are a great number of bays and coasts where you can swim and have a picnic. Ahmetbeyli Village and Beach, Koru Bay, Zindancık Bay, Göl Yatağı Bay, Kuyubükü Bay, Çukuraltı Beaches, Kalemlik Forest Recreation area and Beaches, 14 Evler Beach, and Göktur Beach are the places favoured by tourists. For those who wish to swim at certified beaches, Orta Mahalle Youth Park, Club Maxima, and Sultan Holiday Village beaches are the blue-flagged beaches on the coastal strip of Özdere.

The sweet-smelling mandarins of Gümüldür Gümüldür is built on top of remains of Lebedus, one of the twelve Ionian cities, and the first police city to issue its own money. Gümüldür is a town where you can experience the sea accompanied by the sweet smell of mandarins, carried by the sea breeze. The town, 50 kilometres from İzmir, is famous for its Satsuma mandarins, known worldwide. The sweet, scented, tasty, seedless, and vitamin C rich Satsuma mandarins, which are the most famous in the world, must be tasted if you are visiting especially in months of October and November. Just like Özdere, Gümüldür, one of Menderes’s new towns, has a great number of bays and

beaches suitable for a sun-sea-sand holiday. It has bays and beaches covered with sparkling white sand on its wide, clean, and long coastal strip. Denizatı Holiday Camp, Club Yalı, and Club Yalı Paradise are among the blue-flagged beaches is Gümüldür.

Colourful Boncukköy Görece Village, located in the district, is one of the two villages to make blue beads worn against the evil eye, an important symbol of İzmir. Today, only two furnaces remain in the village that used to have tens of furnaces once upon a time. The village persist to continue the 3000-year handcraft. Bead and glass artisans, whose number does not exceed the number of fingers on one hand, blend their efforts with fire, at a temperature of a thousand degrees. Materials such as broken glass, copper dust, metal, lead, and zinc are used in making blue beads worn against the evil eye. As teenagers do not show much of an interest in the profession, the numbers of artisans producing blue beads against the evil eye, a traditional Turkish handcraft, are decreasing. Boncukköy, established by Kemal Kayhan, has brought life to Görece. Boncukköy offers its visitors a fairytale view. The glass and blue beads produced by Mehmet Erdal establish a colourful display at the sales office. Choosing souvenirs to buy at Boncukköy, which produces products for the domestic and international market, is extremely difficult.

İzmir’in yanı başında!

Just next to İzmir

ERGUN ÖZGÜN Menderes Belediye Başkanı

ERGUN ÖZGÜN Mayor of Menderes

Menderes asırlardan bu yana farklı uygarlıklara ev sahipliği yapmış bir bölge. 75 bine yakın nüfusumuzla yüzölçümü en büyük belediyeyiz. İnsanı ve yaşam şartlarıyla çok rahat bir ilçe Menderes. Kent merkezine çok yakın bir yerleşim alanıyız, iklimimiz mükemmel. 45 kilometrelik sahil şeridi, havalimanının ilçemizde olması, Aliağa-Menderes hızlı treninin son durağının Menderes’te olması, doğuya ve batıya giden çevre yollarının Menderes’te bağlantı bulması ilçemizin avantajları arasında. Turizm açısından ise Klaros, Kolophon gibi tarihten gelen zenginliklerimiz, güneş, kum, deniz gibi güzelliklerimiz bulunuyor. Bu değerlerin turizme kazandırılması adına belediye olarak çok ciddi çaba sarf ediyoruz. Turizmde altyapı çalışmalarına ağırlık veriyoruz. Bizim amacımız turistlerin, akşam olduğunda sabah burada uyanmayı istemesini sağlamak. Menderes’in yaşanası bir yer olduğunu anlatmak istiyoruz.

Menderes is a region that has been home to various civilizations over the centuries. We are the municipality with the biggest surface area with a population of 75,000. With its people and living conditions, Menderes is a very relaxed district. We are in a location that is extremely close to the city centre, and out climate is excellent. Its 45-kilometre coastal strip, the fact that the airport is in our district, the fact that Menderes in the last stop of the Aliağa-Menderes light railway, the fact that Menderes is the connection point of all the ring roads travelling east and west are among the advantages of our district. In terms of tourism, we have riches from history like Claros and Colophon, and beauties such as sun, sea, and sand. As a municipality, we are doing everything to add these values to tourism. We are putting great importance on creating an infrastructure for tourism. Our aim is to make tourists want to wake up here at nightfall. We want to show them that Menderes is a liveable place.

Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

33


Ören Yeri / Ruins

İonia’nın önemli ticaret merkezi

Antik çağda on iki İon devletinin önde gelenlerinden olan Erythrai, Arkaik Dönemden itibaren Doğu mallarını İonia’ya dağıtan bir market görevi yapıyordu.

Important city of the Antique Age Being one of the prominent city states of twelve Ion states in the antique age, Erythrai served as a market that distributed the Eastern commodities to Ionia starting from the Archaic era.

34 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010


Yrd. Doç. AYŞE GÜL AKALIN Ankara Üniversitesi / Erythrai Kazısı Başkanı Ass. Prof. Ankara University /Head of Erythrai Excavation

Erythrai antik yerleşimi İzmir Karaburun Yarımadası’nda, İzmir'den yaklaşık 60 km uzaklıktaki Çeşme’nin Ildırı Köyü’nde yer almaktadır. Antik çağda on iki İon devletinin önde gelenlerinden olan Erythrai, Antik Ege dünyasının önemli yerleşimlerden biridir. Öyle ki 19651979 yılları arasında yürütülen kazılarda bulunan Sub-Geometrik, yoğun Arkaik, Klasik, Hellenistik ve Roma çağlarına ait değişik kalıntı ve buluntuların sunduğu bilgiler, yerleşimin İÖ. 8 yy. dan itibaren özellikle M.Ö. 4. yy.’da İonia´daki sosyal politik değişimlerde etkin rol oynadığını ortaya koyar. Aynı zamanda, bu buluntuların yerleşimin büyük kısmında kesintisiz olarak ele geçmesi, İonia kronolojisi problemlerine yeni çözümler getirmesi açısından da önem taşımaktadır. Bununla birlikte Erythrai’ın akropolündeki Pers egemenliği, hemen öncesi ve arkasına ait tabakalar da bu dönemler için daha önce yazılan bilgileri değiştirecek nitelikte özellikler göstermektedir

Antique settlement of Erythrai is located in Ildırı Village of Çeşme that is approximately 60 km from İzmir in İzmir Karaburun Peninsula.

Erythrai Roma döneminde, Batı mitoslarında yer alan ünlü Sibylla’nın (bilici kadın) doğduğu yer olarak itibar görmüştür.

Erythrai was esteemed as the place where the famous Sibylla (the seeress) was born according to Western myths in Roman era.

Antik yazarların bıraktıkları belgelerde Erythrai’ın önemi büyük ölçüde doğrulanmaktadır. Antik kaynaklar ve kazıların verdiği bilgilere göre Erythrai’ın Fenikeliler ile yoğun iletişim içinde olup Doğu Akdeniz, Ege ve Karadeniz’e yönelik ticari faaliyetlerde onlarla birlikte hareket ettikleri anlaşılmaktadır. Bunun yanında bulunan zengin Mısır kökenli eserler de (skrabeler, fayans ve bronz objeler) ticari ilişkilerin Mısır'a kadar uzandığını düşündürmektedir. Sonuçta bu türde buluntularının yoğunluğu ile Erythrai, İonia bölgesinde Doğu bağlantıları yansıtan önemli bir merkez olarak karşımıza çıkmaktadır.

gelmiş ve yerleştirilmiştir ki bu durum yerleşimin aynı zamanda bir Emporio (ticaret kolonisi) olduğunu göstermektedir.

Arkaik Dönemden itibaren Doğu mallarını kullanan ve bunları İonia’ya dağıtan bir market görevindeki Erythrai’ın ticaret ve diplomaside Miletos ve Samos ile birlikte hareket ettiği ve karşı komşusu Khios ile büyük bir rekabet içerisinde bulunduğu bilinmektedir. Hatta bu ilişkiler kapsamında, Arkaik Dönemde Erythrailıların Thrak kökenli unsurları aracılığı ile Tyros Herakles’ini yerleşimlerine kazandırdıklarını ve onun için özel bir kutsal alan oluşturduklarını öğrenmekteyiz. Şüphesiz bu kült yerleşime Doğulu tüccarların sıkça uğraması nedeniyle

M.Ö. 6.yy ortalarından sonra Anadolu’nun Pers egemenliği altında bulunduğu dönemde Erythrai’ın bir liman üssü olmanın verdiği olanaklardan yararlanarak Hellas ile yoğun iletişimde bulunduğu ve hemen ardından M.Ö 5.yy başlarında Attika-Delos Deniz Birliği’nin etkin üyeleri arasında yer aldığı görülmektedir. Yerleşimin bu birliğe İonia devletleri arasında en fazla vergiyi ödemesi bu dönemdeki güç ve öneminin bir göstergesidir. İ.Ö. 4. yy. da Erythrai’ın Karia satrapı Mausolos ve Atarneus Tyranları ile işbirliği yaparak

Being one of the prominent city states of twelve Ion states in the antique age, Erythrai is one of the most important settlements of Antique Aegean world. The information that is provided by various findings belonging to Sub-Geometric, intensely Archaic, Classic, Hellenistic and Roman eras that were uncovered in excavations between 1965 and 1979 demonstrates that the settlement played an active role in social and political changes in Ionia starting from 8th century B.C. and especially during 4th century B.C. At the same time, the uninterrupted presence of these findings throughout the settlement is extremely important in respect of bringing new solutions to problems of Ionian chronology. In addition, the Persian sovereignty in the acropolis of Erythrai and the layers pertaining to both before and after it are in a quality to change the information that has been provided for these eras before. In the documents left by the antique writers, the importance of Erythrai is verified to a great extent. According to the information provided by antique sources and excavations, it can be understood that Erythrai was in close contact with Phoenicians and acted in cooperation with Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

35


Bulunan zengin Mısır kökenli eserler ticari ilişkilerin Mısır'a kadar uzandığını düşündürmektedir. Trade relations are thought to stretch to Egypt because of presence of the rich Egypt-originated works

Batı Anadolu’da Pers yönetiminden ayrı bir güç oluşturma yönünde etkin rol oynadığı bilinmektedir. Bu ilişkiler kapsamında satrap Mausolos buraya büyük ölçüde yardımda bulunmuş, karşılık olarak Erythrai’ın yerel yöneticileri de Mausolos’un altın taçlı heykelini Athena tapınağı temenosuna, karısı ve kız kardeşi Artemisia’nın gümüş taçlı heykellerini de agoraya diktirtmişlerdir. III. Aleksandros´un (Büyük İskender) Asya Seferi sırasında Erythrai’dan geçtiği bilinmektedir ve olasılıkla yerleşimin tiyatrosu ve 4 km'yi aşan surları onun zamanında ve maddi desteği ile inşa edildiği yazıtlardan anlaşılmaktadır. Yerleşimin tiyatrosu bu nedenle Anadolu`daki en erken Grek tiyatrolarındandır. Tiyatronun büyüklüğünden yerleşimde Hellenistik dönemde büyük bir olasılıkla bir synoikismos´a (birbirinden bağımsız, dağınık yerleşimlerin, tek yerleşim bölgesinde toplanması ya da yönetimlerini birleştirerek kendilerine tek bir merkez belirlemeleri) gidildiği düşünülmektedir. Ayrıca tiyatro, Hadrianus’un burayı ziyareti sırasında da bazı eklerle onarılmışdır. M.Ö. 330-315 yılları arasında yapıldığı düşünülen yerleşim suru da büyük olasılıkla tıpkı diğer Hellenistik yerleşimlerde olduğu gibi bir synoikismos´un

36 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

them for the trade activities in Eastern Mediterranean, Aegean Sea and Black Sea. In addition, Trade relations are thought to stretch to Egypt because of presence of the rich Egypt-originated works (glazed tiles, bronze objects, etc.). In conclusion, the intensity of such findings proves that Erythrai was an important center with close contacts from the Eastern world in Ionia region. Acting as a market that used Eastern commodities starting from the archaic era and distributing them to whole Ionia region, it is known that Erythrai acted in company with Miletos and Samos in trade and diplomacy and was in a great competition with its neighbor Khios. Even within scope of these relations, we are also informed that people of Erythrai conquered Tyros Heracles by means of their Thrak-originated elements in the archaic age and formed a special sacred area for this purpose. Undoubtedly, people of Erythrai settled here since this cult settlement was frequently visited by the Eastern merchants and this proves that the settlement was at the same time an Emporio (commercial colony). It is understood that Erythrai had intense relations with Hellas by benefiting from the opportunities of being a port in the era when Anatolia

was under the reign of Persians in the middle of 6th century B.C. and was listed among the active members of Attica-Delos Maritime Union at the beginning of 5th century B.C. It is an indication of power and importance that this settlement paid the highest amount of tax to this union among Ionian states. It is known that Erythrai played an active role in establishing a separate power from the Persians in Western Anatolia by collaborating with Caria satrap Mausolos and Aterneus Tyrans in 4th century B.C. Within the scope of these relations, satrap Mausolos provided great assistance to this settlement and in return the local administrators of Erythrai erected his golden crown statue in the temenos of Athena temple and the silver crown statues of his wife and sister Artemisia in the agora. It is known that Alexandros III (Alexander the Great) passed through Erythrai during his Asia Expedition and it is understood from the inscriptions that the theater of the settlement and the city walls in the length of 4 km were built in his time and with his financial support. The theater is for that reason is one of the earliest Greek theaters in Anatolia. It is assumed from the magnitude of the theater that a synoikismos (Gathering of independent and dispersed settlements in a single settlement or determining a single


center by combining their administrations) was formed in the Hellenistic era. Moreover, theater was repaired with some additions during the visit of Hadrian. The city wall that is assumed to have been built between 330 - 315 B.C. probably supports the presence of a synoikismos just like in other Hellenistic settlements. In Roman era, on the other hand, Erythrai was esteemed as the birth place of Sibylla (the seeress) that is referred in Western myths. The settlement was administered by the statesmen coming from the center (Rome) and this proves the fact that this port was one of the bases that the empire attached great importance in Anatolia due to its trade volume.

varlığını desteklemektedir. Roma dönemine gelindiğinde ise Erythrai, Batı mitoslarında yer alan ünlü Sibylla’nın (bilici kadın) doğduğu yer olarak itibar görmüştür. Özellikle merkezden gelen (Roma’dan) yöneticilerce yönetilmişlerdir ki bu, şüphesiz o dönemde bir liman kenti olan yerleşimin ticari hacminden dolayı imparatorluğun Anadolu’da önem verdiği üstlerden biri olduğunu açıkça ortaya koymaktadır Prof. Ekrem Akurgal dönemi kazılarında ele geçen buluntu ve kalıntıların ortaya koyduğu önemli sonuçlar vardır; öyle ki Athena Tapınağı ve Herakleion, İon mimari düzenleri ile Anadolu’daki en iyi Ephesos türü örneği sergileyen yapılar olarak dikkate alınmaktadır. Samos Heraion’una yapılacak adaklar için Erythrai’ın kore tarzında heykelleri ithal etmiş olması ilgi çekicidir. Ayrıca komşu yerleşim Klazomenai’nın pişmiş toprak lahitlerinin farklı bir versiyonu olan kabartmalı ve kalıptan çıkma süslemeli lahitler burada da üretilmiştir. Tüm bunların yanında Roma çağında Erythrai´ın ticari etkinliği kapsamında, ihracat amaçlı ürettiği çok kaliteli şaraplarla ün bulunduğu bilinmektedir, ki bunlar için de Erythrai’da özel bir amfora türü de üretilmiştir. Helenistik ve Roma çağındaki zenginliğini yerleşimin kuzeyindeki ve Cennettepe diye adlandırılan kesimdeki, zeminleri mozaikli villalar büyük ölçüde yansıtmaktadır. Villalarda bulunan mozaikler ise stil kritikleriyle döneminin mozaik sanat tarzını açıklayan seçkin örneklerdir. Yine Roma dönemine ait olmak üzere, yerleşimin Heroon ve Tiyatro gibi büyük yapılarının İmparator Hadrianus tarafından yapılan maddi destekle onarıldığı kayıtlarda geçmektedir ki bu binalar da mimari tarzlarıyla Anadolu’da İmparatorluk Roması’nın uygulamaları hakkında direkt bilgi sunmaktadır.

Yüzeydeki Kalıntılar Tiyatro: Prof. Akurgal döneminde ortaya çıkartılmış ancak kazısı tamamlanmadan restorasyon denemelerine başlanmış tiyatronun ilk yapım dönemi İÖ. 3. yy’lın ilk yarısına karşılık gelmektedir. Çift diazomalı (seyirci oturma platformları) olan yapının cavea’sı (yarım daire formlu seyirci oturma kısmı) ve analemma duvarları Hadrian döneminde eklenti ve tamir görmüş olmalıdır. Skene (sahne) binasının ise sadece temelleri mevcuttur, ki cavea’ya göre küçük boyutları olan sahnenin yapıldığı dönemde de büyük ölçüde ahşap konstürüksiyonla desteklendiği düşünülmektedir.Görsel anlamda herkes için ilgi çekici olan tiyatronun restorasyonu ve kültürel etkinliklere açılması konusunda yoğun talep vardır. Ancak Erythrai

There are extremely important results put forward by the findings and ruins that were discovered in the excavations of Prof. Ekrem Akurgal; Athena temple and Herakleion are considered to be the structures exhibiting the best Ephesos examples in Anatolia with their Ionian architectural order. It is very interesting that Erythrai imported Korean style statues for the offerings to Samos Heraion. Furthermore, the tombs with reliefs and ornaments coming out of molds which are a different version of the terra-cotta tombs of the neighboring settlement Klazomenai were produced here. In addition, within the scope of the commercial activity of Erythrai in Roman era, it is known that the settlement became famous with high quality wines for exportation purposes and even more there was a special amphora produced only for these wines in Erythrai. The richness in Hellenistic and Roman eras is reflected by mosaic covered villas to the north of the settlement and in the

Ildırı “Kültür Köyü“ olacak

Ildırı is to become a “Culture Village”

Erythrai’ı tarihsel sürekliliği içinde bir bütün olarak kavrayan kazı ekibi, Ildırı’nın da bir tarih kasabası olarak korunup ülke turizmine bu yönüyle hizmet vermesi için diğer üniversitelerle iletişime geçip özellikle çağdaş mimari ve restorasyon bölümleriyle ortak çalışmalar yürütüyor. Özellikle Ildırı’nın 18-19. yüzyıl dokusunun restorasyonlarla ayağa kaldırılması için eski yapıların plan ve rölevelerinin çıkartılarak, çevre düzenlemesinin hızla gerçekleştirilmesi amaçlanıyor. Restorasyonu tamamlanan binaların, butik otel-pansiyon, geleneksel işlikler, dükkanlar, küçük lokanta, kahvehane olarak düzenlenip kendi halkı tarafından işletilmeleri planlanıyor. Aynı kapsamda köyün tam girişinde yer alan Cennettepe, mozaikli Roma villalarının bulunduğu kesimin açıkhava müzesi şeklinde, çevresinin de kültürel programların düzenleneceği bir “kültür parkı“ haline getirilmesi için çalışmaya başlandı.

Having grasped Erythrai as a whole in its historical continuity, the excavation team communicated with other universities so that Ildırı can also serve to the country’s tourism as a historical town and has been conducting joint studies especially with modern architecture and restoration departments. In order to revive especially the 18th - 19th century texture of Ildırı with restorations, the plans and building surveys of old buildings have been discovered and it is aimed to complete the landscape plan soon. It is planned to arrange the restored buildings are boutique hotel- lodgings, traditional shops, stores, small restaurants or coffee houses to be operated by the local residents. Within the same scope, studies have been undertaken to turn the section of Roman villas with mosaics in Cennettepe, in the entrance of the village, into an open air museum and to flourish the surrounding sections with a “culture park” where cultural programs shall be organized.

Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

37


tiyatrosu kalan haliyle diğer restorasyon görmüş örneklerin şansına sahip değildir. Athena Tapınağı: Tiyatronun bulunduğu yamacın tepesi yani akropolde yer alan tapınak, poligonal (çok köşeli) duvar örgüsünün gösterdiği özelliklere göre ilk İÖ. 8. yy’ın ikinci yarısında inşa edilmiş ama 7. ve 6 yy’larda farklı eklerle genişletilmiştir. Kullanılan polygonal duvar (çok köşeli kütlesel taşlarla oluşturulan örgü) tekniği ve iç mekanda yer alan rampası ile Arkaik Çağ mimarisinin önemli bir örneği olarak kabul edilmektedir. Tapınağın doğu kısmında yapılan kazılardan ele geçmiş zengin malzeme arasında pişmiş toprak tanrıça figürinleri yoğun bir grup oluşturur. Tapınak yakınında bulunmuş ve arkeoloji dünyasının ender örnekleri arasında yer alan bir başka önemli buluntu ise şu anda İzmir Fuar Arkeoloji Müzesi’nde bulunan İÖ. 6 yy’la tarihlenen Kore (uzun elbiseli genç kadın / rahibe) heykelidir. Heroon: Tiyatroya giden yolun girişinde yer alan Heroon, Erythrai’da yaşamış dönemin ünlü komutanı vb. önemli kişi adına yapılmış olan anıtsal bir mezardır. Cennettepe Roma Villaları: Ildırı’nın hemen girişinde deniz kenarında yer alan yüksek düz yükselti, Roma Döneminde yönetici ve elitlerin oturduğu zengin bir mahalle olarak karşımıza çıkmaktadır. Bulunan mozaikler Cennettepe’nin, esas Roma döneminde Erythrai’ın zengin ve görkemli kesimini teşkil ettiğini ortaya koyar. Yerleşim Surları: Yerleşimin etrafını 5 km uzunluğuyla çevreleyen surların ilk yapım evreleri İÖ. 4. yy Geç Klasik döneme kadar uzanmaktadır, ancak esas bölümler İÖ 3-2 yy. Hellenistik dönemde yapılmıştır. Özellikle Ildırı-Barbaros karayoluna paralel kesimi 5 m. ye varan yükseklikleriyle günümüze kadar iyi korunmuş durumdadır. Yeni kazı alanı Herakleion: A.Ü Erythrai kazı ekibi 2009 sezonu çalışmalarında, ilk nesil kazılarından beri, andezit bloklar ve arkaik mimari parçaların yüzeyde yoğun olarak bulunduğu kesimin sondaj çukurlarıyla tanınması yoluna gitmiştir. Burada açılan iki açmada sürpriz buluntularda karşılaşılmış ki bunlar Geç Klasik, Erken Hellenistik Döneme ait pişmiş topraktan kabartmalı sima parçalarıdır.

Ziyaret saatleri Yerleşimde yaz ve kışları ziyarete açık yapılar, tiyatro ve tiyatro üzerindeki tepede Athena Tapınağı ile Matrone Kilisesi’dir. Konservasyon ve restorasyon çalışmaları süren Cennettepe ise Temmuz –Ekim ayları arasında 8.00 ile 17.00 saatleri arasında ziyaretçilere açıktır.

38 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

area that is now called Cennettepe. The mosaics in these villas are elegant examples that demonstrate the mosaic art style of the era with stylistic elements. It is also mentioned in the records that great structures of the settlement such as Heroon and Theater were repaired with the financial support of the Emperor Hadrian and these buildings provide direct information about the practices of Roman Empire in Anatolia with their architectural styles.

ogy world is the Kore sculpture (young woman with a long dress / nun) that is dated to 6th century B.C. that is being displayed in İzmir Fair Archeology Museum.

Ruins on Surface

Cennettepe Roman Villas: Being located right next to the sea at the entrance of Ildırı, this high plain land was a rich quarter that was inhabited by the administrators and elites in Roman Era. The mosaics here demonstrate that Cennettepe hosted the rich and elite segment of Erythrai in Roman era.

Theater: The first building period of the theater that was uncovered in the period of Prof. Akurgal but started to be restored before the excavations have been completed coincides with the first half of the 3rd century B.C. The “cavea” (spectator seating section in half circle form) and analemma walls of the double diazoma (spectator seating platform) were added and repaired in the time of Hadrian. There are only the foundations of the stage and it is thought that the stage, which has relatively smaller dimensions compared to cavea, was supported with wooden construction to a great extent. There is a very intense request for the restoration of the theater, which is interesting for everyone in visual sense and opening the building for cultural activities. However, Erythrai theater isn't as lucky as the other restored examples currently. Athena Temple: Being located at the top of the slope where the theater is also located, which is the acropolis, the temple was built in the second half of the 8th century B.C. according to the features of polygonal masonry however that it was expanded with various additions in 7th and 6th centuries B.C. It is considered as the most important example of Archaic Age architecture with its polygonal masonry (composed of multi-corner stones) technique and the ramp within the building. The terra-cotta goddess figures among the rich materials that have been obtained from the excavations in the eastern part of the temple comprise a major group. Another important finding that was found around the temple and that is one of the rare examples of the archeol-

Heroon: Being located at the entrance of the way to the theater, Heroon is a mausoleum that was built for the important personalities of the period such as a famous commander, etc in Erythrai.

City Walls: The city walls that surround the settlement for a length of 5 km were first built in the Late Classic era around 4th century B.C. however the real sections were built in the Hellenistic era around 3rd-2nd centuries B.C. Especially the section that is parallel to Ildırı-Barbaros land route has been preserved very well with a height of 5 m up to date. New excavation area Herakleion: A.U. Erythrai excavation team has taken the option to discover the section, where the andesite blocks and archaic architectural parts are found very intensely on the surface, by means of drilling ditches since the first generation of excavations in the excavations of 2009 season. In the first two drillings, very surprising findings were encountered and these are the embossed facial parts that are made of terra-cotta pertaining to the Late Classic – Early Hellenistic Era.

Visiting hours Theater and Athena Temple on the hill behind theater and Matrone Church are buildings open for visiting both in summer and winter. Cennettepe, whose conservation and restoration studies have been continuing, is open for visiting between 08.00 a.m. and 5.00 p.m. between July and October.


Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

39


Mimari / Architecture

Tarihsel ve Yaşamsal Kesişmeler:

Basmane Oteller Bölgesi Tarihsel süreçte, konut, ticaret, konaklama gibi farklı işlevler ile kozmopolit İzmir’deki farklı kültürlerin birbirine değdiği bir alan olan Oteller Bölgesi, günümüzde hala farklı coğrafyalar arasında bir kesişme alanıdır.

Fotoğraflar / Photographs: Aykut Fırat - Reha Alan

The Hotel Region, which brings together various cultures in İzmir that sustains a cosmopolite identity throughout history with its different functions like housing, trading, and accommodation, continues to be an intersection between various geographies today.

Historical and Vital Intersections:

The Basmane Hotel Region 40 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010


Yrd. Doç. Dr. EMEL KAYIN DEÜ Mimarlık Fakültesi Assistant Professor DEU, Department of Architecture 19. yüzyıldan başlayarak Avrupa’dan Osmanlı İmparatorluğu’na taşınan modern bir kurum olan otellerle tanışan İzmir, kozmopolit yapısının etkisiyle bu yeni kurumu kolay benimsemiştir. Avrupa kökenli toplulukların yaşam alanı olan kıyıda Batı tarzı mimari akımlar ve işlevlere göre inşa edilmiş, Kraemer Palas, Grand Huck Otel, Londra Oteli gibi tesisler, kentin ilk otellerini oluşturmuştur. 20. yüzyılın ilk çeyreğinde ise Kemeraltı, avlulu şemalarıyla han geleneğini çağrıştıran Hacı Hasan, Meserret, Evliyazade Otelleri gibi tesislere yer vermiştir. Kentin ulaşım, alt yapı, sanayi gibi her alanında modernleşme çabasında olduğu bu dönemde otellerin yer aldığı bir diğer bölge ise Basmane’dir. Batı Anadolu’nun verimli ovalarından gelen ürünlerin liman aracılığıyla Avrupa’ya aktarılması, yabancı bir yatırım olarak inşa edilen Basmane Garı’nı artalanı ile kent arasında bir kapı durumuna getirirken, Basmane bölgesi konut ve ticaretin yanı sıra konaklama işlevini de üstlenmiştir.

2000’li yıllarda İzmir kentinin Osmanlı İmparatorluğu otel tarihindeki öncü konumu bilimsel çalışmalarla ortaya konulurken bu değerin mekansal karşılığını oluşturan tarihi oteller de gündeme gelmiştir. Oteller Sokağı’nın cephe sağlıklaştırması Konak Belediyesi tarafından yapılmış ve bölge koruma amaçlı imar planlarında “Oteller Bölgesi” olarak işlenmiştir. Kent-

With its cosmopolite structure, İzmir quickly adapted to the modern institution of hotels, introduced to it after the 19th century once the concept was carried from the Europe to the Ottoman Empire. Facilities like Kraemer Palas, Grand Huck Otel, and Londra Oteli (London Hotel) are the first examples of hotels, built in accordance with the western style architectural movements and functions along the shore that used to be the living area for European origin communities, in the city. In the first quarter of the 20th century, inn-like facilities like Hacı Hasan, Meserret, and Evliyazade Hotel, with courtyard plans were constructed at Kemeraltı. Another region where hotels were built was Basmane during a period where efforts were underway to modernise areas such as transportation, infrastructure, and industry in the city. While Basmane station, constructed as a foreign investment, became a gateway between the background and the city,

teki tarihsel potansiyelin turizm lehine değerlendirilmek istendiği günümüzde, tarihi oteller önemli bir olguyu teşkil etse de bu yapıların iyileştirilmesi için gereken kapsamlı restoras-

to transport products received from the productive plains of Western Anatolia to Europe via the port, it took on board the role of accommodation as well as housing and trade.

ren İzmir Enternasyonal Fuarı ve Kültürpark’ın açılması buradaki otel işlevini yaşatmıştır. 1950’lerden sonra yoğunlaşan göç olgusu bölgenin sosyo-ekonomik yapısını dönüştürürken, tarihi doku çöküntü sürecine girmiş; İzmir Enternasyonal Fuarı ve Kültürpark’ın 1980 sonrasında belirginleşen yıpranması da bu etkiyi çoğaltmıştır. Oteller Sokağı’nda, “Pamukkale, Yeşil Bitlis, Konya-Denizli-Anadolu” gibi otel adları göç olgusunu yansıtırken, bölge yakın dönemde mültecileri de konuk etmiştir.

Basmane bölgesindeki tarihi otel oluşumu Oteller Sokağı ile gündeme gelmiş olsa da, bölgedeki konaklama işlevinin sınırları daha büyüktür. Kıyı ve Kemeraltı’ndaki otellerden farklı olarak Basmane otelleri daha ziyade konuttan dönüşerek gelişmiş; bölgedeki Dibek Sokağı (1296 Sokak) süreç içinde “Oteller Sokağı” olarak anılmaya başlamıştır. Kentin önemli ailelerinin konutlarının bulunduğu alanda konut-otel dönüşümü gelişirken, Kemeraltı’nda olduğu gibi burada da üst düzey aileler otellere adlarını vermiştir. Oteller Sokağı’nın girişindeki Uşakızade ailesine ait Sadık Bey (Yeni Sadık Bey) Oteli ve Anafartalar Caddesi üzerinde otel olarak inşa edilmiş olmasıyla önem taşıyan Cihan Palas (Emniyet) Oteli ile Hatuniye Meydanı’ndaki Tevfik Paşa’nın adını alan Tevfik Paşa (Akseki) Oteli, konut-otel dönüşümünün başlangıç halkasına ait olmaları dolayısıyla önemlidir. Oteller Sokağı’ndaki konut-oteller, İzmir evlerine ait tipik özellikleri ve etkileşim özelliklerini gösteren mimarileri ile dikkat çekmektedir. Ana eksenlerin dışındaki sokaklar üzerinde de geçmişten bugüne dinamik bir yapı gösteren bir otel gelişmesinin varlığı söz konusudur. İzmir’de kıyı bandındaki tarihi otellerin 1922 yangını ve sonraki süreçlerde ortadan kalkması ve Kemeraltı’nda Anafartalar Caddesi’nin Hükümet Konağı’na yakın kesiminde yer alan tarihi otellerin tahrip edilmeleri, erken evreden beri konaklama hizmetini kesintisiz sürdüren Basmane’deki otel oluşumunu önemli hale getirmektedir. Basmane İstasyonu ve Kemeraltı Çarşısı’nın varlığının yanı sıra, 1936’dan itiba-

Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

41


in the house-hotel conversion change. These are Sadık Bey (Yeni Sadık Bey) Hotel, located at the entrance of Hotel Street belonging to the Uşakizade family, Cihan Palas (Emniyet) Hotel, located on Anafartalar Street and important due to being constructed as a hotel, and Tevfik Paşa (Akseki) Hotel, located at Hatuniye Square and named after Tevfik Paşa. The house-hotels along Hotel Street attract attention with their architecture that carries the typical and interactive characteristics of houses in İzmir. An existence of hotel development illustrating dynamic structures from the past to date can be seen on the streets off the main axis. The fact that historical hotels along the shore in İzmir were destroyed by the fire in 1922, and the historical hotels close to the government office on Anafartalar Street at Kemeraltı were ruined in the period after, deemed hotel formation all the more important in Basmane where accommodation service offered by hotels has continued without interruption since early stage. As well as Basmane Station and Kemeraltı Bazaar, the opening of İzmir International Fair and Culture Park in 1936 has allowed the hotel function to continue in the area. While an increased migration phenomenon turned around the socio-economic structure of the region after 1950, the historical texture entered a period of disintegration. The significant erosion of İzmir International Fair and Culture Park after 1980 only increased this effect. While hotel names in Hotel Street such as Pamukkale, Yeşil Bitlis, Konya, Denizli, and Anadolu reflect the migration phenomenon, the region also welcomed refugees quite recently.

yonlar henüz başlatılamamış durumdadır. Tarihsel süreçte, konut, ticaret, konaklama gibi farklı işlevler ile kozmopolit İzmir’deki farklı kültürlerin birbirine değdiği bir alan olan Oteller Bölgesi, günümüzde hala tarihi olanla yeni arasında, konut, ticaret ve konaklama aktiviteleri arasında, farklı sosyo- ekonomik sınıflar arasında, hatta göç olgusu dolayısıyla farklı coğrafyalar arasında bir kesişme alanıdır. Basmane Oteller Bölgesi ve Oteller Sokağı’nın İzmir kenti için taşıdığı kültürel ve mekansal değer özenle işlenmelidir.

42 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

Even though the historical hotel establishing in the Basmane region started with Oteller Sokağı (Hotel Street), the limits of the region’s accommodation function is much greater. As opposed to the hotels along the shore and in Kemeraltı, the hotels at Basmane are mainly house conversions. Throughout time, Dibek Street (1296 Street) became known as “Oteller Sokağı.” While househotel transformations developed in the area where the houses of the city’s important families were located, high society family’s names were given to the hotels, just like in Kemeraltı. Some hotels are important, as they are the first ring

While scientific studies in 2000s proved İzmir’s leading position in hotel history of the Ottoman Empire, hotels establishing the equivalent value location-wise made their way onto the agenda. Konak Municipality carried out a facade project on Hotel Street, and registered it as “the hotel region” on construction plans for region conservation purposes. At a time when historical potential wants to be utilised for the benefit of tourism, even though historical hotels constitute importance, no comprehensive renovation works are underway to improve these structures, yet. The Hotel Region, which used to be an area where different cultures in İzmir, cosmopolite due to its different functions in terms of housing, trade, and accommodation, connected with one another throughout history, remains as an intersection area between the old and new, between housing, trade, and accommodation activities, between different socio-economic classes, and even different geographies due to migration, even today. The cultural and spatial value of the Basmane Hotel Region and Hotel Street for city of İzmir must be handled diligently.


Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

43


Oteller Sokağı tarih kokuyor

Hotel Street gives off smell of history Dönemin Konak Belediye Başkanı Erdal İzgi tarafından ilk temelleri atılan Oteller Sokağı projesi, Muzaffer Tunçağ zamanında geliştirildi. Şimdiki Başkan Hakan Tartan döneminde de çevresiyle birlikte Basmane turizme kazandırılıyor. A. MUZAFFER TUNÇAĞ Konak Belediyesi eski Belediye Başkanı Former Mayor of Konak Municipality Binlerce yıllık geçmişinde pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan İzmir, bu uygarlıkların izlerini taşıyan çok değerli bir kültürel mirasa sahiptir. İzmir’de tarihi mirasımızın bu değerlerinin korunabilmesi ve geleceğe aktarılabilmesi amacıyla oluşturulan koruma alanlarının büyük bölümü, İzmir’in kalbini oluşturan Konak Belediyesi sınırları içindedir. Antik çağlardan günümüze birçok kültürün iz bıraktığı Basmane

44 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

semti de korunup bugüne kazandırılması gereken yerlerden bir tanesidir. Bu semtte bulunan Türk ve Rum mimarisi örnekleri ile yeraltında çeşitli uygarlıklara ait kalıntılar, paha biçilemez kültür mirasımızdır. Basmane semtinde bulunan, l296 Sokak (Oteller Sokağı), Basmane Garı’nın bulunduğu meydana açılıyor. Buradaki oteller, 19. yüzyıl başlarında Kordonboyu otellerinin ve Kemeraltı han-otellerinin tersine, konut olarak inşa edilmiş, daha sonra, Basmane Garı, İzmir Fuarı ve Kemeraltı Çarşısı gibi merkezlere ya¬kın olması ve konaklama gereksiniminin artması nedeniyle otele dönüş¬müştür. İzmir Fuarı açıldıktan sonra ise, fuar zamanı doluluktan insanlar otellerin çatılarında yatar hale gelmiştir. Öylesine bir yoğunluk vardır o günlerde. Yüzyılın or¬talarında yörenin yoksullaşması ve artan iç göç sonucu bu oteller, ekonomik açıdan güçsüz kişilerin konakla¬dığı yerlere dönüşmüştür. Bu yapılar zaman içinde bakımsızlık, yanlış eklentiler ve müdahaleler sonucu mimari özellikle¬rini kaybetmeye başlamıştır. Erdal İzgi’nin Başkanlığı döneminde hazırlanan projede, mevcut as¬falt kaplamanın kaldırılarak yerine doğal taş kaplama yapılması, telefon ve elek¬trik hatlarının yeraltına alın¬ması, cephelerdeki uyum¬suz eklentilerin kaldırılması, yapıla-

Project of Hotel Street, basis of which was founded by Erdal İzgi, Former Mayor of Konak Municipality, was developed during office term of Muzaffer Tunçağ and has been gained to all tourism of Basmane during time of Hakan Tartan, mayor of the present period. İzmir, home to numerous civilizations during its thousands of year history, has an extremely valuable cultural heritage that carries the traces of these civilizations. The majority of the conservation areas, established in order to protect and carry the values of İzmir’s historical heritage in to the future, are within the borders of Konak Municipality, the heart of İzmir. One of the places that need to be preserved and gained is Basmane, a locality that has carried traces of numerous cultures from ancient times to date. The examples of Turkish and Greek architecture and the underground ruins belonging to various civilizations found in this area are our invaluable cultural heritage. Street 1296 (Hotel Street), located in Basmane, is opening up to the square where Basmane Station is located.


be replaced with natural stone coating, the telephone and electrical lines be underground, the incompatible extension be removed, and the roofs, eaves, jambs, and mouldings be repaired according to their original forms. I immediately implemented the project the minute I became the mayor. The key to implementing the project was my close relationship with the tradesmen. Both parties gained a lot thanks to the “street” meetings held weekly. Street parking was banned. Bougainvilleas were planted in front of the hotels. Every building was painted in a different colour. In the meantime, the facade of a burnt building, owned by the foundations, was covered with a painting to hide the ugly view. According to 2005 figures, the Municipality spent TRY 200,000. - on renewing roads and pavements, and landscape. Tradesmen invested TRY 270,000. - to improve building facades. Thanks to this diligence, the Hotel Street application received the ÇEKÜL Foundation best project awarded, presented throughout the country every year.

Basmane bölgesi turizme kazandırılıyor Dr. HAKAN TARTAN Konak Belediye Başkanı Mayor of Konak

rın çatı, saçak, söve ve silmelerinin orijinaline uygun olarak onarılması önerilmişti. Belediye Başkanı olur olmaz, bu projeyi hemen uygulamaya koydum. Projenin uygulanabilme anahtarı, sokak esnafı ile kurduğumuz yakın ilişkide yatar. Her hafta yaptığımız “sokak” toplantılarından iki taraf da çok yarar sağladı. Sokağa park etme yasağı getirildi. Otel önlerine begonviller dikildi. Binaların her biri ayrı bir renge boyandı. Bu arada Vakıflar’a ait yanık bir binanın cephesi resimle kaplanarak görsel çirkinlik giderildi. Çevre düzenlemesi, yol ve kaldırım taşlarının değiştirilmesi için Belediye 2005’in rakamlarıyla 200 bin TL harcadı. Esnaf ise bina cephelerinin iyileştirmesi amacıyla 270 bin TL yatırım yaptı. Bu özen sayesinde, Oteller Sokağı uygulaması ÇEKÜL Vakfı’nın ülke çapında her yıl verdiği en iyi proje ödülünü aldı.

As opposed to the hotels along the Kordon and the inn-hotels at Kemeraltı in the beginning of 19th century, the hotels here were built as houses. In time, because it was close to central attractions such as Basmane Station, İzmir Fair, and Kemeraltı Bazaar, and need for accommodation facilities increased, these houses were converted into hotels. After the opening of the İzmir Fair, people used to sleep on the roofs of hotels during the fair season because the hotels were so full. That was how busy it was back in those days. Mid century, these hotels became a place where poor people stayed, as a result of increasing internal migration and the district becoming poor. In time, these structures became squalid, and lost their architectural characteristics due to incorrect extensions and interventions. The project, prepared during the time when Erdal Izgi was Mayor, suggested that the tarmac

“Basmane ve çevresi İzmir’in en eski semtlerini ve benzersiz güzellikteki tarihi yapıları barındırıyor. Benden önceki belediye başkanlarına, Oteller Sokağı ve semt merkezini bu kente kazandırdıkları için teşekkür ediyorum. Biz de bu zincire yeni bir halka eklemek, İzmir turizmine katkı koymak amacıyla Altınpark’ta bir yıldır bekletilen kazı çalışmalarına başladık. Basmane Altınpark’ta, Atina’nın Akropolis’inin benzeri bir düzenlemeyi yaşama geçirmeye hazırlanıyoruz. İzmir’e can verecek proje kapsamında Altınpark’ta ziyaretçilerin tarihi kalıntıların üzerinde yürüyeceği bir müze ve arkeopark yapılacak.” “Basmane and its surrounding areas are one of İzmir’s oldest regions that incorporated historical buildings of rare beauty. I would like to thank former mayors that have helped in reviving Hotel Street and town centres, enabling them to be gained by the city. In an effort to add a new ring to this chain and contribute the tourism of İzmir we have started excavations at Altınpark, after a-year wait. At Basmane Altınpark, we are preparing to bring to life a layout similar to that at Acropolis in Athens. Within the context of the project to bring life to İzmir, we are planning to build a museum and archeopark at Altınpark where visitors can walk over the historical ruins.” Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

45


Röportaj / Interview

İzmir Avrupai bir kenttir Gerçek İzmir sevdalılarından Ekrem Demirtaş, yaşadığı kenti güzelleştirecek birçok projede yer alıyor.

İzmir is a European city Röportaj / İnterview: ÇİĞDEM ASKERİ

46 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

One of the real İzmir lovers, Ekrem Demirtaş is included in many projects which shall beautify the city he lives in.


İzmir’i geliştiren, değiştiren birçok projede adına rastlanan bir isim Ekrem Demirtaş. İzmir Ticaret Odası gibi köklü bir kurumun 18 yıldır başkanlığını yürüten Demirtaş, “İzmir İzmir’dir, tarif gerekmez.” diyor. 1979 yılında girdiği İzmir Ticaret Odası’nda 1992 yılından beri, en uzun süre başkanlık yapan isim olarak Oda tarihine geçen Ekrem Demirtaş, yıllardır yaşadığı kentin, hak ettiği yere gelmesi adına çalışıyor. “İzmir turizmle var olmuştur, olacaktır da” diyen Demirtaş, Agora-Kadifekale-Kemeraltı üçlemesinin iyileştirilmesiyle kentin en önemli adımı atacağını belirtiyor. İzmir turizminin genel bir tablosunu çizerek başlarsak… DEMİRTAŞ: İzmir’in turizm yapmak için her şeyi var aslında. Kültürü, tarihi, sıcak iklimi… Agora başlı başına bir değer mesela. İzmir Agorası belki de Efes Antik Kenti’nden dahi daha etkileyici bir atmosfere sahip. Bunu ben değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül söylüyor. Agora’yı kente kazandırmak için İzmir Ticaret Odası olarak sekiz yıl önce kazı desteği vermeye başladık. Şu anda da Büyükşehir Belediye Başkanımız Aziz Kocaoğlu, kazılara büyük bir kaynak ayırdı. Kamulaştırmalar yapıldı, etrafı açıldı. Agora yeni yeni gün yüzüne çıkmaya başladı. Ancak bunu kentliye, turiste de göstermemiz gerekiyor. Agora’nın tarihini, kente kazandırdığı değeri basılı yayınlarla anlatmamız gerekiyor. Gecekonduları kente kazandırırsak, iç limanı cazibe merkezi haline getirirsek, Agora’dan Kadifekale’ye teleferik projesini hayata geçirirsek, kruvaziyer limanımızı yaparsak İzmir’i kimse tutamaz. Yapılan güzel işleri de gözden kaçırmamalıyız. Büyükşehir Belediyesi’ni şehrin ihtiyacı olan şehir içi tur otobüsleri projesini hayata geçirdiği için tebrik etmek gerekiyor. Çiğli, Balçova ve Bornova aksında mega alışveriş merkezlerimiz var. Alışveriş turizmi açısından bu bölgeler de çok önemli. Biz sadece yabancı turisti hedeflemiyoruz. Ege Bölgesi’nin nüfusu dokuz milyon. Bu nüfus iki saatlik yolculukla burada olabilir. Sinemaya gidip, alışveriş merkezinde vakit geçirebilir. Kentte geçireceği zaman da turizme katkı sağlayacaktır. Şu anda yaklaşık 20 Anadolu iline uçak seferi yapılıyor İzmir’den. Bu potansiyeli oradaki insanlara da aktarmak gerekiyor. Kemeraltı Çarşısı da sizin önem verdiğiniz bir diğer bölge… DEMİRTAŞ: Kemeraltı geçmişten günümüze gelen en önemli turistik değerlerimizden biri. Büyükşehir Belediyesi’nin çok büyük çabalarına rağmen bazı sorunlar yaşanıyor. Gerçekleştirilen restorasyon çalışmalarına ve iyileştirmelere esnaf da destek vermeli. Bu hepimizin görevi. Hatta belediyeyi beklemeden kendimiz yapmalıyız. Kemeraltı’nın Atina’daki Plaka’dan eksiği nedir? Nasıl Plaka turist akınına uğruyorsa, Kemeraltı’nı da aynı şekilde cazibe mer-

kezi haline getirebiliriz. Bir diğer zenginliğimiz Kadifekale’dir. İnsanlar yabancı bir kente gittiklerinde, en güzel manzara fotoğrafını çekebilecekleri yerler ararlar. Kadifekale’ye çıktığınız zaman, kentin en güzel fotoğraf veren yerine gelmiş olursunuz. Restorasyonla ilgili projelerde ilerleme sağlayamamamız üzücü olsa da kazı çalışmalarının başlaması sevindirici.

Turist memnun Kentin yüzünü güldüren kruvaziyer turizminde hangi aşamadayız? DEMİRTAŞ: Kruvaziyer, şu anda turizmdeki son trend. Akdeniz çanağında dev otel benzeri büyük gemiler limanları dolaşıyor. 2004 yılında İzmir limanına ancak yolunu şaşıran ge

Ekrem Demirtaş is a name encountered in many projects which develop and change İzmir. Having been the Chairman of a well-established institution like İzmir Chamber of Commerce (İzmir Ticaret Odası-İZTO) for 18 years, Demirtaş says “İzmir is İzmir; there is no need for a description.” Ekrem Demirtaş became a member of İzmir Chamber of Commerce in 1979 and has been the Chairman since 1992. Thus, he went down in the history of the Chamber as the Chairmen for the longest period of time. For long years, he has been working for making the city he lives in take the place it deserves. Saying “İzmir has existed and shall exist with tourism”, Demirtaş states that the city shall take the most significant step with the improvement of the trio of AgoraKadifekale-Kemeraltı.

İzmir Ticaret Odası’nın desteklediği Agora’daki kazı çalışmaları sürüyor. Supported by İzmir Chamber of Commerce, excavation works in Agora continue.

Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

47


miler uğruyordu. Biz bu konunun önemini fark ettikten sonra bütün kruvaziyer operatörü firmalarla temaslara geçtik. Ve süreç içerisinde, bugün 450 bin yolcu sayısına doğru ilerliyoruz. Aslında çok daha fazla yolcu gelebilecek bir potansiyelimiz var. Kruvaziyer operatörü firmaların İzmir’e ilgisi var ve yolcu memnuniyeti yüzde 85 düzeyinde. Hatta homeport liman, -yani başlangıç ve bitiş durağı - olarak İzmir’i kullanmak istiyorlar. Ancak uygun liman olmadığı için şimdilik yapılamıyor. Kruvaziyer limanın yapılması konusunda Ulaştırma Bakanlığımız Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun kararını imzaya açtı. Şu anda dosya Başbakanımızın önünde. Kısa sürede ihaleye çıkılarak, 2012 yılında tamamlanacak bir homeport yapılması planlanıyor. Homeport liman bittiğinde İzmir, Akdeniz’in ilk beş kruvaziyer limanından birisi olacak. O zaman beklentimiz 3 milyon yolcunun kente gelmesi. Bu rakam da Türkiye’ye gelen turistin yüzde 10’u demek oluyor. Bu hedefe ulaştığımız zaman İzmir turizmi altın yıllarına geri dönecektir.

İZTO’nun kruvaziyer turizme desteği sayesinde turist sayısında önemli bir artış yaşandı. Kruvaziyer turizm nasıl bir katkı sağlıyor kente? DEMİRTAŞ: Kruvaziyer turist İzmir’e döviz bırakmıyor gibi bir anlayış var. Ancak biz ticaret adamlarının bir prensibi vardır: Turistin ayağının tozu bile kalsa, bizim için kardır diye düşünürüz. Alacakları bir şişe su bile, ya da sadece kentte gezmeleri bile bir kazançtır. Böylece kentin bilinirliği ve tanınırlığı artmış olacaktır. Yaptırdığımız anketlere göre konaklamayan bir kruvaziyer yolcusu ortalama 98 Euro harcıyor. Ama liman, homeport yapıldığı takdirde gemiler buradan kalkış yapıp, burada turu bitirdiğinde tura katılacak yolcular bir süre önce İzmir’e gelecek ve kentin otellerinde konaklayacak. Restoranlarında yemek yiyecek, çarşısında alışveriş yapacak. Ya da dönüşünde İzmir’de vakit geçirmek isteyecektir. Kruvaziyer turizmin istenilen katkıyı sağlaması için kentte başka cazibe merkezleri de yaratmak zorundayız. Tüm kurumların işbirliğinde, turistin üç gününü dolu dolu geçireceği bir program hazırlamak o kadar zor bir iş değil. İZTO olarak siz turizmde hangi rotayı izliyorsunuz? DEMİRTAŞ: Ben artık güneş-kum-deniz turizmi anlayışının geride kaldığını düşünüyorum. Din, sağlık, kültür turizminin ötesinde bugün artık trend “12 ay turizm” olarak nitelenen şehir turizmi. İzmir Ticaret Odası olarak vizyonumuzu 12 ay turizm olarak belirledik. Çünkü bi-

48 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

There has been a considerable increase in the number of tourists thanks to the support of İZTO to cruise tourism. If we start by drawing a general picture of İzmir’s tourism … DEMİRTAŞ: As a matter of fact, İzmir has everything necessary for carrying out tourism activities. It has culture, history, a hot climate … For instance, Agora is a value on its own. Maybe, İzmir Agora has a more impressive atmosphere even than Ancient City of Ephesus. It is told not by me but by the President of Republic of Turkey, Abdullah Gül. As İzmir Chamber of Commerce, we started to give excavation support eight years ago for the purpose of bringing Agora in the city. And, Mayor of Metropolitan Municipality Aziz Kocaoğlu has allocated a big resource to excavations. Expropriations were conducted and its neighborhood was cleared. Agora has started to come to light in recent times. However, we have to demonstrate to the city people and tourists. We have to explain the history of Agora and the value it has brought in the city with printed publications. If we bring shanty houses in the city, turn the inland port into a center of attraction, put the project of cable railway from Agora to Kale into action and build our cruise port, İzmir shall go for it. Besides, we should not miss out good works that have been performed. We should congratulate the Metropolitan Municipality for putting the project of sightseeing busses into practice. We have mega shopping malls in the center line of Çiğli, Balçova and Bornova. These regions are of high importance for shopping tourism as well. We target not only foreign tourists. The population of the Aegean


zim güzel bir şehrimiz, güzel yüzlü insanlarımız var ve biz yıl boyunca turistleri ağırlamayı hak ediyoruz. Yurtdışı tanıtımlarınızda kenti nasıl anlatıyorsunuz? DEMİRTAŞ: İzmir’i herkes seviyor. Geçtiğimiz günlerde Makedonya ve Singapur Dışişleri Bakanlarını ağırladık. Giderken her ikisi de “Çok güzel bir şehriniz var” dedi. Tabii bu cümleyi herkesin söylemesinden ziyade, turizmde dünyaca ünlü bir kentin yöneticisinin söylemesi daha bir anlamlı… Yabancı turistler havaalanından gelip Sahil Bulvarı’ndan bu odaya geldiklerinde “Bir Avrupa kenti” diye nitelendiriyorlar İzmir’i. Her türlü olumsuzluğa rağmen İzmir, yine de İzmir’dir. İzmir turizmle var olmuştur, olacaktır da. İzmir’deki insanın milli gelirden daha fazla pay almasını refah içinde yaşamasını istiyorsak turizmi geliştirmek zorundayız. İZTO’nun kültür ve turizme katkıları nasıl sürecek? DEMİRTAŞ: Biz bir destek kuruluşuyuz. İzmir’i geliştirici projelere bakıyoruz. Kültür aktiviteleri de kentin turizmine katkı sağlar. Kentin tarihini ortaya çıkaran eserler yayınlıyoruz. Kültür yayınları dizimiz var. Cama Yazılan Tarih, Evvel Zaman İçinde, İzmir Kartpostalları, Ticaret Tarihi başlıklı yayınlarımız var. 8 bin 500 yıllık tarihimizi ortaya çıkaracak bütün kazılara desteklerimiz sürecek. Peki sade bir vatandaş olarak Ekrem Demirtaş İzmir’i nasıl betimler? DEMİRTAŞ: İzmir tarife sığmaz. Yurtiçi ve yurtdışında seyahatlere gidiyoruz. İşim biter bitmez hemen biletimi alıp dönmek istiyorum. Paris gibi kentler bile beni tutamıyor. İzmir her daim özlediğim bir şehir.

Demirtaş, turizm vizyonlarını “12 ay turizm” olarak belirlediklerini söylüyor. Demirtaş says that they have defined their tourism vision as “tourism for 12 months”.

Region is nine million people. They could arrive here after a 2-hour journey. They can go to cinema and spend some time in a shopping mall. The time they spend in the city shall contribute to the tourism. Currently, there are flights from İzmir to approximately 20 Anatolian provinces. This potential should be transferred also to the people in those provinces. Kemeraltı Bazaar is another region that you give importance to … DEMİRTAŞ: Kemeraltı is one of the most significant tourism values from past to the present. There are some problems in spite of the great efforts made by the Metropolitan Municipality. Artisans should support the restoration works and improvements as well. It is the duty of all of us. Even, we should do it on our own without waiting for the municipality. What does Kemeraltı lack compared to Plaka in Athens? As Plaka is flooded by tourists, it is possible to turn Kemeraltı into a center of attraction. Another richness of us is Kadifekale. People look for the places where they can take the most spectacular photograph when they go to a foreign city. When you go to Kadifekale, you arrive at a place which gives the most spectacular photograph of the city. Although it is upsetting that no progress has been made in the projects of restoration, it is pleasing that excavation works have started.

Tourist is satisfied In which stage are we in terms of cruise tourism, which makes the city happy? DEMİRTAŞ: Cruise is the latest trend in tourism

right now. In the Mediterranean Basin, big ships which look like a huge hotel touch at ports. In 2004, only the ships which had lost their ways came at İzmir port. After noticing the importance of this subject, we got into contact with all cruise operators. And, within the process of time, we are getting close to 450.000 passengers. In fact, we have the potential of attracting more passengers. Cruise operators are interested in İzmir and the level of passenger satisfactions is nearly 85%. Moreover, they would like to use İzmir as the homeport- port of both departure and destination. However, it is not possible for now because there is not a suitable port. For constructing a cruise port, Ministry of Transportation opened the decision of the High Board of Privatization for signature. Now, the file is in front of our Prime Minister. It is planned that a tender shall be held within a short time for constructing a homeport which shall be completed in 2012. When the homeport is completed, İzmir shall be one of the top five cruise ports of the Mediterranean. In that case, we expect 3 million passengers to come to the city. This figure means 10% of the tourists coming to Turkey. In case we achieve this objective, the tourism in İzmir shall return to its golden years. What kind of a contribution does the cruise tourism make to the city? DEMİRTAŞ: There is an understanding that cruise tourists do not spend currency in İzmir. However, as tradesman we have a principle: It is a profit for us even if tourists leave their dust behind them. It is an income even if they purchase just a bottle of water or if they wander around

Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

49


Kruvaziyerde ikinci olduk İzmir Ticaret Odası’nın büyük çabasıyla kruvaziyer turizmde atağa kalkan İzmir, turist sayısında 2010’un ilk yarısında İstanbul’u geçip, Kuşadası’ndan sonra ikinci oldu. İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş, İzmir’in son dönemde kruvaziyer turizminde hızlı bir büyümeye girdiğini belirterek, bunun rakamlara da yansıdığını söyledi. Demirtaş, “İlk 6 ay sonuçları sevindirici. Kuşadası’na 203 gemi 183 bin 906 yolcu getirmiş. Yani yüzde 30,4 pay ile kruvaziyerde birinci liman. İstanbul’a 215 gemi ile 135 bin 248 yolcu gelmiş. Payı yüzde 21,37. İzmir ise 56 büyük geminin 139 bin 352 yolcusunu ağırladı. Dolayısıyla yüzde 23,1 ile Türkiye’nin ikinci kruvaziyer limanı olup, İstanbul’u geçtik.” dedi.

We came in second in cruise tourism Having started to work on cruise tourism with purpose and vigor owing to the great efforts by İzmir Chamber of Commerce, İzmir surpassed İstanbul and came in second after Kuşadası in the first half of 2010 in terms of tourist number. Chairman of İzmir Chamber of Commerce, Ekrem Demirtaş, expressed that İzmir had entered into a fast growth in cruise tourism in the last period and that it had reflected on figures. “Results of the first 6 months are pleasing. 183.906 passengers came to Kuşadası with 203 ships. In other words, it is the leader port in cruise tourism with a share of 30,4%. 135.248 passengers arrived in İstanbul with 215 ships. Its share is 21,37%. On the other hand, İzmir hosted 139.352 passengers of 56 big ships. So, it is the second cruise port of Turkey with a share of 23,1%. We left İstanbul behind”, said Demirtaş.

50 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

the city. Thus, the recognition of the city shall increase. According to the surveys we conducted, a cruise passenger who does not accommodate spends 98 Euro on the average. Nonetheless, if a homeport is constructed, ships shall depart from and complete the cruise here, and the passengers who participate in the cruise shall come to İzmir a while ago and accommodate at the hotels of the city. They shall eat at the restaurants and shop in the market of the city. Or, they shall want to spend some time in İzmir after the cruise. We are obliged to create other centers of attraction in the city so as to enable cruise tourism make the desired contribution. In case of the cooperation with all institutions, it is not such difficult to prepare a program where a tourist shall spend his/her three days in full. As İZTO, which route do you follow in tourism? DEMİRTAŞ: For me, the understanding of sunsand-sea tourism is out of fashion. Beyond belief, health or culture tourism, the trend of today is city tourism defined as “tourism for 12 months”. As İzmir Chamber of Commerce, we have identified our vision as tourism for 12 months because we have a beautiful city and debonair people and we deserve to entertain tourists throughout the year. How do you introduce the city in your foreign presentations? DEMİRTAŞ: Everybody loves İzmir. A few days ago, we hosted the Ministers of Foreign Affairs of Macedonia and Singapore. While going back

to their countries, both of them said “You have a very beautiful city.” Of course, it is more meaningful when that sentence is uttered by the administrator of a city which is world-famous in tourism, rather than everybody… When foreign tourists come to this chamber from the airport through Sahil Boulevard, they define İzmir as “a European city”. In spite of all kinds of negativities, İzmir is still İzmir. İzmir has existed and shall exist with tourism. If we want the people living in İzmir to get a bigger share from the national income and live in comfort, we have to develop the tourism. How shall İZTO continue to make contributions to culture and tourism? DEMİRTAŞ: We are a support organization. We are seeking for the projects that shall develop İzmir. Cultural activities contribute to the tourism of the city as well. We publish works which bring the history of city into light. We have a serial of cultural publications. We have publications titled “Cama Yazılan Tarih (History Written on Glass)”, “Evvel Zaman İçinde (Once Upon A Time)”, “İzmir Kartpostalları (İzmir Postcards)”, “Ticaret Tarihi (History of Trade)”. We shall continue to support all excavations which will bring our history of 8.500 years into light. Well, as a common citizen, how does Ekrem Demirtaş describe İzmir? DEMİRTAŞ: İzmir does not fit into descriptions. We go to domestic and foreign trips. As soon as I finish my work, I want to buy my ticket and come back. Even cities such as Paris can not keep me. İzmir is a city I always miss.


‘Dünyadaki Cennet’i keşfedin! Tanrı anlamına gelen Teos’ta antik şehir sınırlarında, el değmemiş kızılçam ormanı içerisinde bulunan ve bir aile işletmesi olan Teos Park”ta kahvaltıdan sabahın ilk ışıklarına kadar günün her saati farklı tatlar alacaksınız. Tanrı’nın bahçesinde, Dionysos’un sofrasını bile kıskandıran kahvaltısı ve sunumunun zerafetiyle güne keyifli bir merhaba”dan sonra, mekanın hem annesi hem aşçısı Yıldız hanım”ın hazırladığı Ege ve Girit yemekleriyle damağınız şenlenecek. Çam ağaçlarının altında ormanın doğal dokusuyla bütünleşmiş hamak ve salıncaklarda yemek sonrası tembellik yapmak da cabası… Siz Muhteşem günbatımını tamamlayan deniz manzarası eşliğinde dünyanın en iyi şaraplarını yudumlarken, ‘orman’ı; içindeki insan güzelleştirir’ diye geçirin içinizden ve çocuklarınızı da güvenle doğayla ve doğallıkla kucaklaştırın, ...ve bilin ki Teos Park”ta gün biter, keyif bitmez. Cuma cumartesi geceleri club bölümünde geceyarısından sabaha kadar dans ve kabare gösterileri ve ünlü Dj’lerin canlı performanslarıyla eğlencenin tadına gelin birlikte varalım. Teos Park; Siz ve sevdikleriniz için… Teos Park cafe&restaurant – Teos Park Club Çamlık mevkii – Sığacık – Seferihisar – İzmir Eylül Ekim / September October 2010 İZMİR 0232 745 77 17 \ 0532 694 88 66- Facebook: TEOS -PARK

51


Müze / Museum

87

yıl önceki gibi! 1862 yılından bu yana Kordon’u süsleyen tarihi konaktaki Atatürk Müzesi, tarih yolculuğuna çıkarıyor ziyaretçilerini.

Just as it was 87 years ago The Atatürk Museum, located at the historical mansion that decorates the Kordon since 1862, takes visitors on a journey back in time.

Fotoğraflar / Photographs: Çiğdem Askeri Süleyman Duman

52 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010


1941 yılından bu yana Atatürk Müzesi olarak kullanılan binanın geçmişi 1862 yılına uzanıyor. Halı tüccarı Takfor Spartalı tarafından ev olarak yaptırılan ancak 1922’de sahibi tarafından terk edilen ev, İzmir’e giren Türk ordusu tarafından karargah olarak da kullanıldı. Ulu Önder Atatürk’ün Kordon’da yer alan tarihi konakta ilk kalışı, 1923’te toplanan İzmir İktisat Kongresi için oldu. Atatürk, toplantılarını ve özel çalışmalarını bu evde yürüttü. Kongre bitiminde Karargâh bu binadan taşındı ve hazine binayı Naim Bey’e otel olarak kullanmak üzere kiralandı. 13 Ekim 1926’da bina İzmir Belediyesi tarafından satın alınarak ve bazı yeni eşyalar da konularak Atatürk’e hediye edildi. 1930–1934 yılları arasında İzmir’e beş kez gelen Atatürk, hep bu evde kaldı. 10 Kasım 1938’de Atatürk’ün vefatından sonra ev, kız kardeşi Makbule Baysan’a veraset yolu ile intikal etti. 25 Eylül 1940’da İzmir Belediyesi binayı müze yapmak üzere kamulaştırdı. Atatürk’ün İzmir’e gelişinin 19. yılına rastlayan 11 Eylül 1941 tarihinde müze törenle halka açıldı. 5 Ekim 1962 tarihinden itibaren müze

“Atatürk İl Halk Kütüphanesi ve İzmir Şehri Atatürk Müzesi” adını aldı. 28 Aralık 1972’de Başbakanlık Kültür Müsteşarlığı’nın talimatıyla binanın mülkiyeti Maliye Bakanlığı kanalıyla İzmir Arkeoloji Müzesi’ne verildi.

The history of the building, which has been Atatürk Museum since 1941, dates back to 1862. Takfor Spartalı, a carpet seller, built the structure as a house. After the owner abandoned it in 1922, the Turkish army that entered İzmir used it

Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

53


1934, Atatürk visited İzmir five times, and when he did, he stayed at this house. After his death on the 10th November 1938, the house descended to his sister Makbule Baysan. İzmir municipality expropriated the building to convert it into a museum on the 25th September 1940. On the 11th September 1941, which coincidentally was the 19th anniversary of Atatürk entering İzmir, a ceremony was held to open the museum to the public. As of the 5th October 1962, the museum became “Atatürk State Library and İzmir Atatürk Museum.” On the 28th December 1972, the prime ministry under-secretariat of culture ordered that ownership of the building be given to İzmir Archaeology Museum by means of Finance Ministry. After undergoing renovations, the building opened its doors to visitors as “Atatürk and Ethnography Museum” on the 29th October 1978. When the ethnographic artefacts moved to the new Ethnography Museum in 1988, the building welcomed visitors as “The Atatürk Museum.” The palace, renovated by the Ministry of Culture in 2000, has a neoclassic style created by the blend of Ottoman and Levantine architecture. The building comprises of a basement, a ground floor, a first floor, and a loft. The rectangular-plan masonry building covers an area of 852 m², with a courtyard and a porch at the back. It has a bay window on the front facade of the first floor.

Atatürk’ün vaktinin büyük bir bölümünü geçirdiği çalışma odasında dökme bronz heykeller, oymalı mobilyalar göze çarpıyor. The cast bronze statues and the carved furniture in the study, where Atatürk spent the majority of his time, are eye-catching.

Restore edilerek 29 Ekim 1978’de törenle “Atatürk ve Etnografya Müzesi” olarak ziyarete açıldı. Müzedeki etnografik eserlerin 1988’de açılan yeni Etnografya Müzesi’ne taşınmasıyla bugün “Atatürk Müzesi” olarak ziyaret ediliyor. 2002 yılında Kültür Bakanlığı tarafından restore edilen bina, Osmanlı ve Levanten mimarisi karışımından meydana gelen neoklasik tarzda bir yapıdır. Bodrum, zemin, birinci kat ve çatı katından oluşuyor. Dikdörtgen planlı, arka cephesi revaklı, avlulu 852 metrekarelik bir alanı kaplayan taştan kâgir bir binadır. Ön cephede, birinci katta cumbası vardır.

54 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

as their headquarters. The first time the Great Leader Atatürk stayed at the historical mansion at the Kordon was in 1923, for the İzmir Economic Congress. Atatürk conducted all his meetings and private studies at this house. When headquarters moved out of the building after the congress, the treasury rented the palace to Naim Bey to use as a hotel. On the 13th October 1926, İzmir Municipality bought the property, added some new furniture, and presented it to Atatürk. Between 1930 and

Today, only the first floor used by Atatürk is open to visitors. When visitors enter the Atatürk Museum, they are greeted with a carpet from Uşak, marble statues on display in niches left and right, a large crystal mirror, and an Atatürk bust directly opposite. After entering the arched door, on display under the stairs of the longstretching hall is the small boat Atatürk used to come to İzmir. Stairs that are marble on both sides take you to the next floor of the building. At the entrance of the living room, where the magnificent living-room suite looks like the day it was bought, photographs of Atatürk, a console, tall dressing mirrors, statues, paintings, carpets from Isparta and Uşak, a hat check, and a cast bronze clock decorate the room. On the top floor, is a spacious living room with a sea-view balcony and balcony room, and two spacious rooms at either side. Carpets from Isparta and Uşak decorate the floors of the building, whose rooms are decorated with oil paintings, vases, and bronze cast statues of western origin. The bedroom of the mansion, in which Atatürk stayed every time he visited İzmir is on the south side. In the bedroom are a mahogany bed, two bedside tables, two velvet chairs, a couch, a settee, a canopy, and three wardrobes. The bedrooms carry traces of the time’s fashion. Other parts of the museum, apart from the bed-


Bugün sadece Atatürk’ün kullanım alanlarını içeren birinci kat müze olarak ziyaretçilere açılmış durumda. Atatürk Müzesi’nin girişinde konukları bir Uşak halısı, sağ ve sol nişlerde mermer heykeller, büyük kristal bir ayna ve tam karşıda yer alan Atatürk büstü karşılıyor. Kemerli kapısından girildikten sonra, derinlemesine uzanan bir salonda merdiven altında Atatürk’ün İzmir’e geldiğinde bindiği kayık sergileniyor. Binanın üst katına iki tarafı mermer bir merdivenle çıkılıyor. Görkemli salon takımlarının ilk günkü gibi korunduğu girişte, Atatürk’ün fotoğrafları, konsol ve büyük boy aynalar, heykeller, tablolar ve Isparta ve Uşak halıları, vestiyer, bronz döküm saat salonu süslüyor. Üst katta ise geniş bir salon, denize bakan bir balkon ve balkon odası, iki yanda iki geniş oda bulunuyor. Odaların batı menşeli bronz, dökme heykeller, vazolar, yağlı boya tablolarla dekore edildiği binada yerleri Isparta ve Uşak halıları süslüyor. Atatürk’ün İzmir’e gelişlerinde kaldığı konakta, yatak odası güneydeki tarafta yer alıyor. Yatak odasında maun karyola, iki komodin, iki kadife koltuk, bir kanepe, bir şezlong, bir markiz, üç dolap bulunuyor. Yatak odaları günün modasından izler taşıyor. Yatak odasının dışında Atatürk’ün ülkenin kurtuluşu adına verdiği önemli kararları aldığı çalışma odası, misafir yatak odası, berber odası, bekleme-kabul odası, kütüphane, yemek odası ve banyo müzenin dikkat çeken bölümlerinden.

Merdiven altındaki kayık, Atatürk’ün İzmir’e geldiğinde kullandığı kayık olması nedeniyle önem taşıyor. The importance of the small boat under the stairs is that it was the boat used by Atatürk in İzmir.

408 tane Fransızca (1840 -1913) aylık ansiklopedinin dizildiği kütüphanede, toplantı masasının etrafında 10 adet küçük boy maun sandalye yer alıyor. Sandalyelerin arkalıklarında çini plakalar üzerinde Shakespeare’in eserlerinden sahneler canlandırılmış. Çalışma odasında ise meşe kaplama çalışma masası ve onun üzerinde Atatürk’ün kullandığı yazı takımı sergileniyor. Adres: Atatürk Cad. No: 24 Alsancak / İzmir Tel: (232) 421 70 26

room, that draw attention are the study room, where Atatürk made important decisions in the name of liberating the country, the guest room, the barber room, the waiting-acceptance room, the library, the dining room, and the bathroom. In the library, where there are 408 French monthly encyclopaedias (1840 -1913), are 10 small mahogany chairs around the meeting table. On the plaques, placed at the back of the chairs, are scenes from Shakespeare’s plays. On top of the oak desk in the study is the writing set used by Atatürk. Address: Atatürk Cad. No: 24 Alsancak / İzmir Telephone: (232) 421 70 26 Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

55


Gezi / Trip

Birgi’de zaman duruyor Daracık sokaklarındaki her biri ayrı bir değer taşıyan evleri, Selçuklu ve Osmanlı mimarisini yansıtan yapıları, belki de en önemlisi insanlarının sıcak yaklaşımıyla Birgi, zamana direniyor.

Time stands still at Birgi

Fotoğraflar / Photographs: Çiğdem Askeri SüleymanİZMİR Duman Eylül - Ekim / September - October 2010

56

With its houses, which all have a separate value in the narrow streets they occupy, the structures that reflect Seljuk and Ottoman architecture, and most importantly the warm welcome of its people, Birgi is fighting against time.


İzmir’in Ödemiş ilçesine sekiz kilometrelik bir mesafede yer alan Birgi’ye uçsuz bucaksız mısır tarlaları ile zeytin ve incir ağaçlarının eşlik ettiği manzaralı bir yoldan ulaşıyorsunuz. Ve beldenin giriş yolu, çam ağaçlarının günışığıyla oyununu izletiyor size ilk başta. Antik dönemdeki yerleşim adı Dios Hieron (Zeus’un Kutsal Yeri) olan Birgi, Lidyalılar, Persler, Romalılar ve Türkmenlerin egemenliklerini yaşamış bir belde. Ege tarihinde ise Aydınoğulları Beyliği’ne başkentlik yapması nedeniyle önemli yer tutuyor. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinin sivil ve dini mimari dokusunun sıralandığı dar sokakları, ihtişamlı binaları, havası, suyu, yöresel tatlarıyla Birgi, her türlü ilgiyi hak eden bir turizm beldesi. Birgi’de gezilecek, görülecek, hayran olunacak eserler arasında meşhur Çakırağa Konağı, Dervişoğlu Camii, medresesi ve hamamı, Aydınoğlu Mehmet Bey Camii, Güdük Minareli Cami ve tabiî ki inanç turizminin önemli noktalarından İmam Birgivi Türbesi sayılabilir. Beldeye mistik bir hava katan İmam Birgivi Türbesi sayesinde Birgi, inanç turizminde önemli bir yer tutuyor. Çünkü yılda yaklaşık 150 bin turist, 16. yüzyılın Osmanlısında ün yapmış din ve bilim adamı İmam Birgivi Mehmet Efendi’nin türbesini ziyaret ediyor, dileklerinin gerçekleşmesi için dualar ediyor.

Çakırağa Konağı Beldede mutlaka uğramanız gereken bir diğer durak Çakırağa Konağı. Ege Bölgesi’ne özgü mimari üslubu günümüze kadar korunmuş ender konaklardan birisi Çakırağa. Konağın inşaatının 1761 yılında Mustafa Şerif Ali Ağa tarafından başlatıldığı biliniyor. Ancak konağın zengin, renkli ve süslemeli stili, süslemesinin 19. yüzyılın ilk yarısında yapılmış olduğuna işaret ediyor. 1950’li yıllara kadar

Çakırağa Konağı

You reach Birgi, located 8 kilometres from the district of Ödemiş in İzmir, through a road accompanied by olive groves, fig trees, and endless cornfields. You witness the dance between the pine trees and the sunshine at the entrance of the town. Birgi, known during ancient times as Dios Hieron (the Sanctuary of Zeus), is a town that has lived under the command of the Lydians, the Persians, the Romans, and the Turkmen. It has an important place in Aegean history due to being a capital city during the Aydınoğulları Beylik. With the civil and religious architectural texture from the Seljuk and Ottoman eras adorning its narrow streets, its magnificent buildings, its air, its water, and its regional delicacies, Birgi is a tourism town that deserves every kind of recognition. There are places worth seeing in Birgi that will fascinate you. Among these structures are the famous Çakırağa Mansion, Dervişoğlu Mosque, Dervişoğlu madrassah, Dervişoğlu Turkish bath,

Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

57


konut olarak kullanılan konak, sonrasında Kültür Bakanlığı’na devredilmesiyle bugün müze olarak konuklarına o dönemi yaşatıyor. Üç katlı konak, bahçesindeki müştemilat evleri ve günümüze kadar korunan süslemeleriyle görülmeye değer. Büyük bir kısmı kentsel sit alanı olarak koruma altına alınan Birgi, sadece tarihi eserler arasında yapacağınız bir yolculuktan ibaret değil. Çinilerle kaplı minaresiyle ilgi çeken Aydınoğlu Mehmet Bey Cami’ni gezdikten sonra,

Güdük Minaret Mosque, and of course Imam Birgivi Tomb, one of the most important locations of belief tourism. Thanks to the Imam Birgivi Tomb, which adds a mystical air to the town, Birgi has an important place in belief tourism. An average of 150,000 tourists every year visits the tomb of Imam Birgivi Mehmet Efendi, a man of religion and science who made a name for himself in the Ottoman Empire of the 16th century, to pray for wishes.

Çakırağa Mansion Another stop you must make at the town is the Çakırağa Mansion. Çakırağa is a rare mansion that has managed to preserve its original architectural style, which is specific to the Aegean region. The known information states that the mansion construction was initiated by Mustafa Şerif Ali Ağa in 1761. However, the rich, colourful, and decorative style indicates that it was built in the early 19th century. After being used as a house until the 1950’s, the mansion was handed over to the Ministry of Culture, who how lets its visitors experience that era as a museum. With the outbuildings and decorations left standing today in the garden, the three-storey mansion is worth seeing.

meydandaki kahvede içeceğiniz yöreye has koruk suyunun lezzetini ancak tadınca anlayabiliyorsunuz. Ya da Güdük Minareli Cami’nin karşısında oturan mavi gözlü Nedime Teyze ile sohbete dalmalısınız ki, Birgi’nin bozulmayan dokusunun sadece tarihi değil insani ilişkilerde de geçerli olduğunu hissedebilirsiniz. Nedime Teyze’nin evinin önündeki ağaçtan elleriyle ikram ettiği incir de anlatıyor aslında birçok şeyi. Bozdağ’ın eteklerinden gelen berrak ve soğuk suyu bile ayrı bir turistik değer. Beldenin ve civar köylerinin içme suyu ihtiyacını karşılayan lezzetli sudan beldeyi ziyarete gelenler de şişelerle götürüyor.

Dervişağa Medresesi

58 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

Your journey to Birgi, whose majority is under conservation as an urban protected area, is not just about visiting historical sites. After visiting Aydınoğlu Mehmet Bey Mosque, which draws attention with its ceramic-covered minaret, you can taste the sour grape juice, for which the town is famous for, at the coffeehouse in the square. Another alternative is a chat with blueeyed Nedime Teyze, who sits opposite Güdük Minaret Mosque, to understand that the unspoilt texture of Birgi is not just about history but also human affairs. The figs that Nedime Teyze offers straight from the tree in front of her house, tells many things. The clear and cold water flowing from the skirts of Bozdağ is a completely different touristic value. Those visiting the town take back bottles of water, which meets the water needs of the town and its surrounding villages.

Nasıl gidilir? İzmir’e 120 kilometre uzaklıktaki Birgi’ye, bağlı olduğu Ödemiş’ten sadece 10 dakika süren sekiz kilometrelik bir yolla ulaşılıyor. İzmir Otogarı’ndan sık aralıklarla kalkan otobüs seferlerinin yanı sıra Ödemiş’e trenle de keyifli ve nostaljik bir yolculuk yapabiliyorsunuz.

How to get there? Birgi, located only 120 kilometres from İzmir, is ten minutes from Ödemiş via an 8-kilometre road. As well as coaches from the bus terminal in İzmir, you can travel to Ödemiş by train to experience a pleasant and nostalgic journey.


Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

59


Advertorial

Başarılı projelerin sıradışı mimarı:

Doku İnşaat İnşaat sektöründe 25 yıllık deneyime sahip Doku İnşaat, kaliteden ödün vermeyen hizmet anlayışıyla Türkiye çapında başarılı projelere imza atıyor.

Doku Building,

the extraordinary architect of successful projects Doku Inşaat, with a quarter-century worth of experience in the construction sector, is the signature of successful projects throughout Turkey with its first-class service mentality.

60 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010


İnşaat sektörünün öncü firması Doku İnşaat kurulduğu günden bu yana hızlı yükselişini sürdürüyor. Sektörde çeyrek asırlık geçmişe sahip Doku İnşaat, 1994 yılında merkezini Aydın’a taşımasının ardından çatısı altında sektöre kazandırdığı Krom İnşaat, Alkom Alüminyum, Alkor Alüminyum, Kor Alüminyum, Montalsol Alüminyum ile de inşaat sektöründe gerekli her türlü alüminyum malzemenin üretimini gerçekleştiriyor. Bugüne kadar yurtiçi ve yurtdışında çeşitli kuruluşların yanı sıra Türkiye genelinde üniversitelerin, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Devlet Karayolları, Devlet Su İşleri gibi kurum ve kuruluşların alt ve üst yapı inşaatları ile yapım ve onarım çalışmalarını üstlenen Doku İnşaat, alüminyum alanında ürettiği ürünleri de Avrupa Birliği’nin hemen her ülkesine ihraç ediyor. Dededen toruna süren inşaat müteahhitliği mesleğini başarıyla sürdüren Doku İnşaat’ın sahibi Abdurrahim Dokumacı, “Kazanmaktan ziyade beğendirmeyi seviyorum. Beğeniyi verdiğiniz zaman siz zaten tercih ediliyorsunuz.” diyor. Faklı olmanın bir ayrıcalık olduğunu söyleyen Dokumacı, İzmir’de yakın gelecekte başlayacakları konut projesinin de müjdesini veriyor: “İzmir Urla’da satın aldığımız arsa üzerine malikaneler yapacağız. Toplamda 13 adet özel tasarlanmış mimariye sahip olacak evler, denize hakim, doğa ile iç içe konumu ve bir evin içerisinde bulunması arzu edilen her türlü konforu ile çok farklı bir konsepte sahip. Bu proje için İzmir Mimarlar Odası ile ortak bir çalışma yürütüyoruz. Proje için düzenlenecek yarışma ile üniversitedeki mimarlar ve öğretim üyelerinin bilgi ve tasarımlarından destek alacağız. Yarışmanın sonuçlanmasının ardından da projeye

2011 yılı başında başlayıp 1,5 yıl içinde de bitirmeyi planlıyoruz.” Alüminyum alanında Ege Bölgesi’nin en çok tanınan firması Alkor Alüminyum’u da geçtiğimiz sene hizmete sokan Doku İnşaat, İzmir’de ilk alüminyum fabrikasını hizmete sokmanın gururunu yaşıyor. Alüminyum alanında her aşamada ihtiyaç duyulan bütün ürünlerin üretimini gerçekleştiren Alkor Alüminyum, ürünlerinin yüzde 70’ini yurtdışına ihraç ediyor. Ürünlerin satışı için Kor Alüminyum adı altında bir de satış mağazası açan Doku İnşaat hem yürüttüğü projelerin kalitesi hem de T.S.E standartlarına uygun ürünlerin üretimi ile sektör firmalarına örnek oluyor.

Since its establishment, Doku Inşaat, the pioneer of the construction sector, continues to excel. After moving its head office to Aydın in 1994, Doku Inşaat, with a quarter-century worth of experience in the sector began manufacturing every aluminium material required by the construction sector with its subsidiary companies Krom Inşaat, Alkom Alüminyum, Alkor Alüminyum, Kor Alüminyum, and Montalsol Alüminyum. To date, Doku Inşaat has carried out construction, repair, superstructure, and infrastructure works for organisations and institutions such as universities, Ministry of Public Works and Settlement, Ministry of Defence, State Highways, and State Hydraulic Works throughout Turkey, as well as for various national and international organisations and has exported its products in aluminium sector to almost all countries of European Union. Abdurrahim Dokumacı, owner of Doku Inşaat, which has successfully continued the constructor profession handed down from grandparents, stated, “As oppose to making money, I like it when people like my products. Once people like what you produce, they choose you anyway.” Dokumacı expressed that being different was a privilege, and gave the good news of the projects due to start in İzmir in the near future. “Our plan is to build mansion-type houses on our land in Urla, İzmir. The thirteen houses with special designed architecture, on the seafront and in the heart of nature, will be built with a very different concept, as they will have every type of luxury requires for first-class comfort. We are working together with İzmir Chamber of Architects on this project. With the competition, due to be arranged for the project, we aim to get support from the information and designs submitted by architects and lecturers at universities. After the conclusion of the competition, we aim to start implementing the project next year, and complete it in eighteen months.” Doku Inşaat is very proud of the fact that they opened the first aluminium factory in İzmir. Alkor Alüminyum, established last year, is the most recognised company specialising in aluminium in the Aegean Region. Alkor Alüminyum produces all products required in every stage of the aluminium sector, and exports 70% of its products overseas. Doku Inşaat has opened a shop under the name of Kor Alüminyum, which sells the products. With the projects it carries out and the products it manufacture in accordance with Turkish Standards Institute, Doku Inşaat is a prime example for the industry.

Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

61


Röportaj / Interview

“İzmir is a city that needs to be lived in” Veysi Öncel, an experienced name in tourism and Chairman of Çeşme Touristic Hoteliers Association (ÇEŞTOB), explained that the only way to experience İzmir is to live it not hear about it.

yaşanılacak bir kent Turizm sektörünün tecrübeli ismi ÇEŞTOB Başkanı Veysi Öncel, İzmir’in anlatılacak değil yaşanacak bir şehir olduğunu belirtiyor.

62 İZMİR

Röportaj / İnterview: ÇİĞDEM ASKERİ

Eylül - Ekim / September - October 2010


Çeşme Turistik Oteller Birliği’nin 14 yıldır başkanlığını yürüten, TÜSİAD, İzmir Ticaret Odası (İTO) gibi meslek kuruluşlarında meclis üyeliği yapan Veysi Öncel, İzmir turizminin Agora, Kemeraltı, Kadifekale gibi zenginliklerinin ortaya çıkarılmasıyla canlanacağını söylüyor. Turizmin ilk başladığı kentlerden, Türkiye’nin ilk tatil köyüne sahip İzmir’in turizm potansiyelini, izlemesi gereken yolu anlatan Öncel, kentte yaratılacak cazibe merkezleri ve mevcut değerlerin iyileştirilmesiyle İzmir’in çok hızlı yol alacağını dile getiriyor.

çok önemli bir turistik değerdir. İTO’nun da verdiği destekle kazı çalışmaları ve çevresindeki istimlak çalışmalarının tamamlanmasıyla Agora gerçek kimliğine kavuşacak ve kentteki en çok ziyaret edilen yerlerden birisi olacaktır. İzmir’de özellikle kruvaziyer gemilerle günübirlik gelen turistlerin uğrak yeri Agora olacaktır. Bir diğer zenginliğimiz kenti kuşbakışı en güzel izleyebildiğimiz nokta olan Kadifekale. Kalenin

60 ortaklı dev şirket, Çeşme’ye termal kür merkezi kazandıracak. İzmir’in turizm potansiyelinde neler barınıyor sizce? ÖNCEL: İzmir yaşanası bir kent. Agora, Kadifekale, Kemeraltı fark edilmesi gereken zenginlikleri bünyesinde barındırıyor. Kemeraltı anlatılacak değil yaşanacak bir tecrübe mesela. Kiliseler, sinagoglar ve camilerin yarattığı kutsal mekanlara has dinginliğiyle, her daim hayat enerjisi veren alışveriş mekanlarıyla değişik hisleri bir arada yaşatabilen bir bölge. Büyükşehir Belediyesi’nin sürdürdüğü restorasyon sürecinin tamamlanmasıyla Kemeraltı bir bütün olarak ortaya çıkacak. Aynı şekilde Agora Antik Kenti de görülmeye değer bir mekan. Kentin ortasında, binlerce yıllık tarihi kalıntıların gün yüzüne çıkartılması o kent için

Veysi Öncel’e göre, Agora ve Kemeraltı kent turizmi için kilit taşı niteliğinde. According to Veysi Öncel, Agora and Kemeraltı play a key role in city tourism.

Veysi Öncel, Chairman of Çeşme Touristic Hotelier Association for the past 14 years, who is also a council member of professional organisations such as TÜSIAD and İzmir Chamber of Commerce (ITO), states that the tourism in İzmir will thrive by uncovering riches such as Agora, Kemeraltı, and Kadifekale. Öncel explained the route İzmir, owner of Turkey’s first holiday village and one of the cities where tourism first started, needs to take in order to reach its true tourism potential, and indicated that by creating attractive centres and developing current values, İzmir will make a lot of headway. What lies in the tourism potential of İzmir? ÖNCEL: İzmir is a liveable city. It bears riches such as Agora, Kadifekale, and Kemeraltı, which need to be discovered. For example, Kemeraltı needs to be experienced not talked about. It brings together the energy of life, injected by its shopping malls, and the unique tranquillity triggered by its sacred places such as the churches, synagogues, and mosques. Once the renovation process, undertaken by the Metropolitan Municipality, is complete, Kemeraltı will emerge as a whole. Similarly, the ancient city of Agora is a place worth seeing. Uncovering the historical remains, dating back thousands of years, in the middle of the city, is a very important touristic value for the region. Once the excavations, supported by the İzmir Chamber of Commerce, and the surrounding expropriation works are complete, Agora will obtain its natural identity, and become one of the most visited locations in the city. Agora will become the stop off spot for tourists visiting İzmir on daily cruise ships. Another of our riches is Kadifekale, the best place to get a birds-eye view of the city. Once the castle is emptied, the region will become very different. The Kadifekale, Agora, and Kemeraltı triangle will promise visitors a day’s joy in the city. Once they leave Kemeraltı, tourists come face to face with modern face of İzmir. With its cafeterias, restaurants, and shopping centres in Kordon, Alsancak carries a resemblance to European cities. You can find all types of seafood dishes at the restaurants in Kordon. You can also taste traditional Turkish dishes, dating back centuries, at Kemeraltı.

A huge company with 60 partners is planning to build a thermal cure centre in Çeşme Which element within the said potential needs to be brought out most? ÖNCEL: The truth is that İzmir is a mosaic city. We have the chance to utilise numerous forms of tourism. It is a city open to utilising historical, cultural, and entertainment places. In the event that a calendar consisting of clever plans and doable projects is prepared, İzmir will start attracting many tourists in a short period. In re

Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

63


tors of cruise tourism will visit and be satisfied. With their touristic locations and ruins, they are a huge advantage for the city.

Thermal Cure Centre Çeşme has an important place in sun-seasand tourism. What have the newly built internal marinas in Çeşme added to the district? ÖNCEL: The marina has brought dynamism to Çeşme. The most important thing the marina has achieved is extending the short season in Çeşme into a 12-month opportunity for tourism. Due to the shortage of beds, Çeşme is a district in which mainly domestic tourists show an interest. For that reason, it is literally dead during the winter. The marina will liven up this quiet period. The locations that remain open all year round will bring dynamism to Çeşme.

Çeşme Pırlanta Plajı

boşaltılma işleminin tamamlanmasıyla bölge farklı bir hale gelecektir. Kadifekale - Agora Kemeraltı üçgeni içerisinde İzmir, bir günün dolu dolu geçirilebileceği bir kent olacaktır. Kemeraltı’ndan çıktıktan sonra da İzmir’in modern yüzüyle karşılaşıyor turistler. Kordon’daki kafeteryaları, restoranları, alışveriş mağazalarıyla Alsancak Avrupa kentlerinin izlerini taşıyor. Deniz ürünleri mutfağımızın tüm lezzetlerini Kordon’daki restoranlarda bulabiliyoruz. Kemeraltı’nda da Türk mutfağına dair yüzlerce yıllık geçmişi olan yemekleri tadabiliyoruz.

cent years, cruise tourism is on the up; this is just the thing İzmir needs. The issue of expanding or changing the port has been discussed and anticipated for years. The “homeport” port project, due to be completed in a couple of years, will be the start and return port for cruise ships, and add momentum to the tourism in İzmir. Çeşme and Selçuk are the most important cities, which visi-

Are new investments on the cards for İzmir’s favourite, Çeşme? ÖNCEL: Yes, a huge project will start in the near future. An organisation formed of 60 partners will establish the Thermal Cure Centre in Alaçatı. Şinasi Ertan will be the Chairman, I will be the Deputy Chairman, and the remaining partners will be Çeşme District Governorship, Alaçatı and Çeşme Municipalities, the Chamber of Artisans, a company formed of 40 hotelier, and businessmen of İzmir. A complex facility will be constructed on 90 acres of land, consisting of a thermal treatment centre, sporting areas, and a

Bu potansiyelin içinde öne çıkarılması gereken başlık hangisi olmalı? ÖNCEL: Aslında İzmir mozaik bir kent. Birçok turizm çeşidini kullanma şansımız var. Tarih, kültür ve eğlence merkezleriyle değerlendirilmeye açık bir kent. Akıllı planlar ve gerçekleşebilecek projelerle iyi bir takvim hazırlanırsa İzmir çok fazla turist çekmeye başlayacaktır kısa zamanda. Son yıllarda öne çıkan kruvaziyer turizm İzmir için biçilmiş kaftan. Limanın değiştirilmesi ya da büyütülmesi gerektiği yıllardır tartışılan ve beklenen bir konuydu. Birkaç yıl içinde tamamlanması hedeflenen kruvaziyer gemilerin başlangıç ve dönüş limanı olarak kullanılacak homeport liman projesi İzmir turizmine ivme kazandıracak. Kruvaziyer turizmle gelen konuklarımızın gezebilecekleri ve mutlu ayrılacakları en önemli destinasyonlarımızdan Çeşme, Selçuk gibi turistik ve ören yerleri büyük avantaj kent için.

Termal kür merkezi Deniz-güneş-kum turizminde Çeşme’nin önemli bir yeri var. Çeşme’de yeni yapılan iç marina neler kazandırdı ilçeye?

64 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

Alaçatı


ÖNCEL: Marina Çeşme’ye çok büyük bir hareketlilik getirdi. Marinanın en büyük özelliği sezonun kısa sürdüğü Çeşme’ye 12 ay turizm fırsatı getirmesi oldu. Yatak sayısı az olduğu için daha çok yerli turistin rağbet gösterdiği bir ilçe Çeşme. O yüzden de kış turizminde bir durgunluk yaşanıyor. Marina bu durgunluğu canlandıracak. 12 ay açık kalacak mekanlar, yıl boyunca ilçede bir hareketlilik yaratacak. İzmir’in gözdesi Çeşme için yeni yatırımlar düşünülüyor mu? ÖNCEL: Evet, yakın zamanda büyük bir projeyi başlatacağız. 60 ortaklı bir oluşum, Alaçatı’da Termal Kür Merkezi’ni hayata geçirecek. Şinasi Ertan başkanlığında, benim başkanvekilliğimdeki oluşumda, Çeşme Kaymakamlığı, Alaçatı ve Çeşme Belediyeleri, Esnaf Odası, 40 otelcinin kurduğu şirket ile İzmirli işadamları yer alıyor. 90 dönümlük bir alanda sadece termal tedavi merkezi, sportif alanlar ve sağlık tesislerini içeren komplike bir tesis yapılacak. Tesis sadece Çeşme’ye değil, İzmir’e de artı değer kazandıracak. 15 milyon dolarlık proje hayata

Bu yıl Kültür ve Turizm İl Müdürümüz Abdülaziz Ediz Bey’le ortak bir karar alarak, Çeşme ve İzmir olarak yurtdışı fuarlarına birlikte katılmaya karar verdik. Özellikle Arap ülkelerinden Suriye, İran, Libya ve Dubai fuarlarını hedef seçtik. Çeşme zaten trendi yükselen bir ilçe. Doğal güzellikleri, termali, tabiatı, sörfü, rüzgar enerjisi, yelken sporu ve ulaşımıyla sadece Türkiye’nin değil dünyanın sayılı turizm merkezi adaylarından. Bu şansı iyi kullanmak zorundayız.

Çeşme farklılığını korumalı Çeşme’nin daha çok iç turizme kaymasının nedeni nedir peki? ÖNCEL: Çeşme her zaman karlılığı arayan bir bölge oldu. Şu anda iç turizm daha karlı görünüyor. Tabii bunu söylerken, yabancı turistleri de ihmal etmiyoruz. Yatırım planlamaları tamamlandıktan sonra Çeşme gerçek kimliğine kavuşacak diye düşünüyorum. Şu anda cebinde parası olan bir girişimci bölgede otel yapamıyor; çünkü yer bulamıyor. Biz her zaman

health facility. The facility will not only add value to Çeşme, it will also add value to İzmir. Once the USD 15 million project is completed, we can start talking about all year round tourism in Çeşme. The whole point is for Çeşme to gain a facility that will serve tourism all year round. Construction of the centre will start in 2011 and the aim is to finish it by 2013. There will be limited capacity to treat only the seriously ill patients at the facility. The aim is to provide shuttle routes to 95 facilities in Çeşme and enable visitors to stay in the district. The thermal cure centre will serve to local and foreign tourists. Meetings are still ongoing with selected tour operators worldwide. We can collaborate with them. By taking this step, Çeşme will make a grand entrance in to health tourism. Çeşme is considered the steam engine of city tourism. What path is Çeşme following? ÖNCEL: Çeşme is an integral part of İzmir. This year, together with Abdülaziz Ediz, Provincial Director of Culture and Tourism, we decided that Çeşme and İzmir would attend all exhibitions abroad together. In particular, we chose exhibitions in Arab countries such as Syria, Iran, Libya, and Dubai, as our target. Çeşme is already a district with an increasing trend. With its natural beauties, its hot springs, its nature, its surf, its wind energy, its sailing, and transportation, it is on its way to being one of the sought tourism destinations, not just in Turkey, but worldwide. We have to use this opportunity wisely.

Çeşme must keep its edge

Meles

geçirildikten sonra Çeşme’de 12 ay turizm konuşmaya başlayacağız. Buradaki bütün amaç Çeşme’ye turizmde 12 ay hizmet verecek bir tesis kazandırmak. Merkezin yapımına 2011 yılında başlayacağız, 2013 yılında da bitirmeyi hedefliyoruz. Tesiste sadece ağır hastaların kalabileceği kadar sınırlı bir yatak kapasitesi olacak. Amaç Çeşme’deki 95 tesise ring seferleri gerçekleştirerek, buradaki konukların ilçede konaklamasını sağlamak. Termal kür merkezi yerli yabancı turiste hizmet verecek. Bu konuda dünyanın sayılı yabancı tur operatörleriyle görüşmelerimiz sürüyor. Onlarla ortak hareket edebiliriz. Çeşme bu adımla sağlık turizmine hızlı bir giriş yapacak. Kent turizminin lokomotifi görülen Çeşme, hangi yolda ilerliyor? ÖNCEL: Çeşme İzmir’in ayrılmaz bir parçası.

şunu savunuyoruz: Çeşme; Antalya, Bodrum gibi olmamalı. Şu andaki imar durumu, ilçenin betona karşı savaşı son derece doğru. Çeşme sahip olduğu doğal avantajlar nedeniyle pahalı bir destinasyon olmak zorunda. O yüzden yapılaşması, planlanması da bu doğrultuda yapılmalı. Yüksek bloklarla, 2-3 bin yataklı otellerle Çeşme bir yere varamaz. Alaçatı’da şu anda 2 bin yatağı çok yüksek ücretlerle satan butik oteller açılmaya başlandı ve çok ciddi talep görüyor. Demek ki Çeşme, farklılığını hissettirmeli, marka restoranlar, oteller yaratmalı. Bu farklılık yaratılırsa hem kişi başı bırakılan döviz açısından hem İzmir’e gelen turist açısından bir yükseliş olur.

What is the reason behind Çeşme leaning towards domestic tourism? ÖNCEL: Çeşme has always been a region seeking revenue. At the moment, domestic tourism is generating the most profit. This does not mean we are overlooking foreign tourists. I believe that once investment plans are completed, Çeşme will regain its true identity. Currently, in the event that an entrepreneur has money, and wants to build a hotel in the region, they cannot because there is no available space. Our argument is that Çeşme should be like Antalya and Bodrum. The current state of reconstruction and the district’s fight against concrete is extremely accurate. Due to its natural advantages, Çeşme needs to be an expensive destination. Likewise, its structuring and planning should be along the same lines. Çeşme will not get anywhere with high buildings and 2-3-thousand capacity hotels. Boutique hotels, recently opened at Alaçatı, with 2000 beds, are demanding high prices and receiving huge demand. This means that Çeşme needs to make its difference known by establishing branded restaurants and hotels. If it can create the edge, this will mean more currency spent by individuals, as well as an increase in İzmir’s tourism.

Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

65


Çeşme Ilıca

ÇEŞTOB Çeşme’yi dünyaya tanıtıyor

ÇEŞTOB is promoting Çeşme to the world

Veysi Öncel’in başkanlığını yürüttüğü Çeşme Turistik Otelciler Birliği’nin (ÇEŞTOB) 100’e yakın üyesi var. Faaliyetleriyle Türkiye’de de adını duyuran ÇEŞTOB, sektörde yaşanan sıkıntılarda Bakanlıkla sıkı ilişkiler kurarak çözüm yolları üretiyor. Yurtiçi ve yurtdışındaki fuarlara katılarak Çeşme’yi aktif bir şekilde dünyaya tanıtan birlik, her yıl binlerce yazılı ve görsel tanıtım materyali hazırlayarak, yerli turist de çekme uğraşında.

The Çeşme Touristic Hoteliers Association, headed by Veysi Öncel, has approximately 100 members. The Çeşme Touristic Hoteliers Association, who has made its name heard throughout Turkey with its activities, works closely with the Ministry to resolve issues experienced by the industry. While the association actively promotes Çeşme at foreign and domestic exhibitions, it also publishes thousands of written and visual promotional material every year in order to attract domestic tourists to the region.

66 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010


Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

67


Gezi / Trip

Doğanın içinde geçmişe yolculuk!

Seferihisar bölgesinin en eski yerleşim yeri Teos, çevresindeki doğal güzellikler ile dopdolu geçecek bir günü müjdeler.

A journey to the past in nature! Being the oldest settlement of Seferihisar region, Teos heralds a jam-packed day to be spent with surrounding natural beauties

68 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

Yazı ve Fotoğraflar Article & Photographs: CEYDA ADAR


Takvimlerde Eylül ayı sonbaharın başlangıcıdır ama İzmir’de yaz devam etmektedir hala. Tatil sezonu bitmiştir ama İzmirliler için hafta sonu kaçamaklarının başlama günleridir aynı zamanda. Çantalar hazırlanır, atıştırmalıklar da aldı mı çantadaki yerini artık yola çıkmaya hazırdır İzmirli. Dört bir yanı gezi cenneti İzmir’de pek çok alternatif arasında en çok tercih edilenler arasında Seferihisar güzergahı gelir. Bir hafta sonu sabahına uyandığında İzmirli, biraz tarih, biraz doğa, biraz deniz diyenlerdense eğer, oklar Teos yönüne çevrilir. Ve bölgenin en eski yerleşim yeri Teos, çevresindeki tüm güzellikler ile dopdolu geçecek bir günü müjdeler. Teos’a giden ilk durak Sığacık yolu üzerindeki kahvaltılık yerlerdir. Bakmayın kahvaltılık dediğimize, kelimenin hafif kaldığı bir köy kahvaltısı güne en iyi başlangıç olur. Arka bahçeden toplanan taze sebzeler ile süslenen sofraya sonbahar aylarında mandalina kokusu dolar. Tertemiz doğayı içinize çekerek biten kahvaltının ardından rotanızı yazdan kalma son günleri değerlendirmek için denize çevirin. Teos çevresindeki Akkum ve Ekmeksiz plajları tatilin anahtarını emanet etmek için en iyi alternatifler. Mavi ile yeşilin görsel ziyafeti, adı gibi bembeyaz kumları ve serin sularıyla Akkum, yörenin gözde plajlarından. Plajın girişinde ufak bir ücret ödeyerek dilerseniz serin sulara kendinizi bırakabilir, balık tutabilir ya da Türkiye’nin en iyi sörf merkezlerinden biri olan Akkum’da sörf keyfini doyasıya yaşayabilirsiniz. Akkum’un berrak suları ve incecik kumları deniz tutkunlarını kendine hayran bırakacak güzellikte.

Mavi ile yeşilin görsel ziyafeti ve serin sularıyla Akkum, yörenin gözde plajlarından. Deniz keyfini noktalayarak öğle saatlerinde hem serinlemek hem de doğayla iç içe yemek keyfi için Teos Piknik ve Dinlenme Alanı’na doğru yol alıyoruz. Göğe uzanan yemyeşil çam ağaçları arasına sıralanmış tahta masalardan birini seçerek mangalımızı yakıyoruz. Ormanlık alan, sabah saatlerinde tuttuğunuz balıkları mangal tadında afiyetle yemek için en güzel alan. Yemek bitimi kuş sesleri arasında yeşil bir doğa yürüyüşü de yapmadan dönmeyin. Son durağımız olan Teos Antik Kenti, zamana yapılan bir yolculuk niteliğinde. İon uygarlığına bir dönem başkentlik de yapmış olan kent, bölgenin sanat merkezlerinden biri olarak anılıyor. Yörenin en eski yerleşim

September is considered the beginning of autumn according to calendars, but it is still summer in İzmir. Although holiday season is over, it is a time for weekend escapes for the İzmirians. Once the bags are prepared and snacks are placed in the bags, people of İzmir are ready to hit the road. Seferihisar is one of the most preferred destinations among several alternatives in İzmir which is surrounded by heavenly spots on all sides. When a person of İzmir wakes up to a beautiful weekend morning, if he/she wants to taste nature and sea along with a touch of history, Teos would be his/her choice of destination. Being the oldest settlement of the region, Teos heralds a jam-packed day to be spent with surrounding natural beauties.

Akkum is one of the most popular beaches in the region with its cool waters and spectacular view where the blue meets the green. The first stop on the way to Teos is the breakfast nooks located on Sığacık road. A good village breakfast beyond expression would be the best way to start a day. Mandarin smells fill the air in autumn months when you enjoy your breakfast at the tables adorned with fresh vegetables picked up from the back gardens of villagers. After you finish your breakfast in pure open air, you should head for the sea to enjoy the reminiscent of summer days. Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

69


yeri olan ve bölgeye ismini veren Teos, M.Ö.1080'lerde Atamas tarafından kurulmuş. Teos ören yerinde kazı çalışmaları büyük bir titizlikle sürerken siz de tarihin izlerini süreceksiniz. Tarihe tanıklık ettiğimiz Teos turu ile bir günün sonuna gelindiğinde gündüzü geceye uğurlamak için de en iyi adres Teos Piknik Alanı’nın bulunduğu tepe. Günün kızıllığına dalın sessizce ve Teos’tan günümüze kentin yaşayan güzelliklerini çekin içinize. Farklı tatları aynı gün içinde yaşayabileceğiniz Teos, hafta sonlarınızın vazgeçilmez duraklarından biri olacak.

Akkum and Ekmeksiz beaches around Teos are the best alternatives for spending your holiday. Akkum is one of the most popular beaches of the region with its cool waters, white beaches like its name and spectacular view where the blue meets the green. By paying a small amount of fee at the beach entrance, you can leave yourself to the cool waters of the sea, go fishing, or enjoy surfing at one of the best surf centers in Turkey. Clear waters and fine sands of Akkum are charming enough to fascinate sea enthusiasts. After we have enough of the pleasures of the sea, we head for Teos Picnic and Recreation Area at noon hours to have lunch in a cool atmosphere in nature. We pick up one of the wooden tables aligned under green pine trees reaching the sky, and start our barbecue. This forested area is the best spot to enjoy the barbecued taste of fish we caught in the morning. After you finish your lunch, do not leave the district without taking a nature walk accompanied by bird calls. The Ancient City of Teos, our final stop, offers a journey in time. The city, which once served as a capital to the Ionian civilization, is considered one of the art centers of the region. Teos, which happens to be the oldest settlement in the area and which gives its name to the re-

70 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

gion, was founded in 1080’s B.C. by Atamas. While the excavation studies have been meticulously carried out in the ruins of Teos, you follow tracks of history. At the end of your Teos tour which offers you a glimpse in history, the hill where Teos Picnic Area is located is the best address to bid farewell to the day and welcome the night. Lose yourself in the afterglow and absorb the beauties of the city surviving from time of Teos to present. All in all, Teos, which offers you several different tastes within a single day, will become one of the indispensable destinations for your weekends.


Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

71


Sağlık Turizmi / Health Tourism

İzmir’de üçüncü bahar! Ilıman iklimi, şifalı termal kaynakları, gelişen tıp teknolojisi ile İzmir, “üçüncü yaş” kesimi olarak da tanımlanan ileri yaştakilere üçüncü bahar şansı sunuyor.

Third spring in İzmir! With its warm climate, healing thermal springs and advanced medical technology, İzmir presents the chance of third spring to the elderly that are also called as the “third age” segment.

ÇİĞDEM ASKERİ

72 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010


rin de entegre olması gerektiğini savunan Akçiçek, “Yabancı dil bilen personel sayısının artırılması ve randevu sisteminin oturtulması atmamız gereken ilk adımlar. İzmir’de ileri yaş turizmine yönelik en başarılı örnek şu anda İl Özel İdaresi’ne bağlı çalışan Balçova Termal Tesisleri. Sağlık turizmini büyük bir başarıyla uyguluyorlar. Özellikle İskandinav ülkelerinden kalabalık yaşlı turist kafileleri geliyor. Ancak İzmir’in barındırdığı potansiyelle çok daha fazla şey yapılabilir. Doğanbey, Çeşme-Şifne’deki benzer kaplıcalarla aynı kalitede tesisler yapabiliriz.” diyor. İlk çağlardan bu yana antik dünyanın akın ettiği bir tedavi merkezi olan Bergama Asklepion’un İzmir’in rotasını çizebileceğini anlatan Akçiçek, “Son yıllarda özel hastaneler yoğun olarak Türk Cumhuriyetleri’ne yöneldi. Bence Avrupa ve Afrika’yı sağlık turizmi hedeflerimiz arasına alabiliriz. Afrika kıtası Türkiye’nin yeni yeni keşfetmeye başladığı bir bölge. İzmir’in gözünü dikmesi gerekirken bir pazar. Genel anlayışın dışına çıkmış bir hizmetle yabancı turistleri çekebiliriz. Bizim sadece iyi bir organizasyona ihtiyacımız var.” diye belirtiyor. Prof. Dr. Fehmi Akçiçek Doç. Dr. Sevnaz Şahin

Üçüncü yaş turizmi olarak da tanımlanan turizm çeşidinde İzmir, ileri yaşın sağlık sorunlarına çözüm olabilecek birçok unsuru kent kimliğinde taşıyor.

Yaşlı insanların sadece sağlık problemleriyle değil, yaşam şartlarıyla da mücadele ettiğini anlatan Akçiçek, “İzmir yürüme kolaylığı

In the tourism type that is defined third age tourism, İzmir features many elements that might be considered as solution to health problems in old ages. In the old-age tourism that is one of the subtitles of health tourism, the 65+ segment who wants to lead a healthy and quality life is being targeted. In this age group, there might be degenerations in skeleton system, walking problems, chronic diseases such as diabetics, blood pressure and deterioration of already existing problems because of the age. Moreover, the resistance power of the body against diseases caused from the old age diminishes and the side effects that arise due to excessive medicines increases. The health problems of the old age require medical travels as well. İzmir is an important destination for the individuals that would like to find the comfort and confidence, that they are used in their own countries, in the country of destination. Featuring any kind of old-age tourism element from geographical and seasonal conditions to medical treatment opportunities, İzmir is extremely lucky in this respect. Having been founded in 2008, one of activities of Aegean Geriatrics Association is to make İzmir a center of attraction that is preferred in old-age tourism. Prof. Dr. Fehmi Akçiçek, the Chairman of the Association, states that health infrastructure of the city for old-age tourism is sufficient.

Sağlık turizminin alt başlıklarından biri olan ileri yaş turizminde, sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürmek isteyen 65 yaş üstü kesim hedefleniyor. İleri yaş grubunda, yaşa bağlı iskelet sisteminde dejenerasyonlar, yürüme problemleri, şeker, tansiyon gibi kronik hastalıklar, var olan hastalıkların daha da ağırlaşması sıkça görülüyor. Ayrıca ileri yaşta yıpranmadan kaynaklı hastalıklara direnç düşüyor ve fazla ilaç kullanımından kaynaklı baş gösteren yan etkiler de artıyor. İleri yaşın artan sağlık sorunları, tıbbi seyahatleri de beraberinde getiriyor. Kendi ülkelerinde alışık oldukları rahat ve güveni seyahat ettikleri ülkelerde bulmak isteyen yaşlılar için İzmir önemli bir destinasyon. Coğrafi ve iklimsel koşullardan, tıbbi tedavi olanaklarına kadar her türlü ileri yaş turizmi öğesine sahip olan İzmir bu alanda oldukça şanslı. 2008 yılında kurulan Ege Geriatri Derneği’nin de faaliyetleri arasında İzmir’i ileri yaş turizminde tercih edilen bir merkez haline getirmek yer alıyor. Dernek Başkanı Prof. Dr. Fehmi Akçiçek, kentin ileri yaş turizmine yönelik sağlık altyapısının yeterli olduğunu belirtiyor. Akçiçek, hızla yaşlanan dünya nüfusunu İzmir’de sağlığına kavuşturmanın yolunun tanıtım ve organize olmaktan geçtiğini söylüyor. Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin bağlı olduğu çoklu sigorta sistemlerine İzmir’deki hastanele-

Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

73


sağlayan sokakları, caddeleri, ekonomik bir şehir olması, birçok hastalığa iyi gelen termal kaynaklarıyla her açıdan cazip bir kent. Türkiye’de emekli olan insanların gelip yaşamayı hayal ettikleri bir şehirdir İzmir. Tüm bunları göz önüne alarak sağlık turizmi kampanyası düzenleyebiliriz. Dernek olarak bu konuda çalışmalar yürütüyoruz.” diyor.

Cazibe merkezi 2008 yılında kurulan Ege Geriatri Derneği, ileri yaşlı insanların sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sunması için çözüm önerileri getiriyor. Her yıl uluslararası konuşmacıların katıldığı ulusal sempozyum düzenleyen derneğin bünyesinde sadece sağlık temsilcileri değil, mimarlar, şehir plancıları, yerel yönetimlerden isimler de yer alıyor. Ege Geriatri Derneği Başkan Yardımcısı Dr. Sevnaz Şahin, diğer derneklerden farklı olmalarını “Geriatri yaşlı sağlığı, sağlıklı yaşlanma anlamına geliyor. Ancak biz ileri yaşlardaki kişilerin sadece sağlık alanında değil, sosyal, kültürel, mimari alanda karşılaştıkları birçok sorunu da dile getiriyoruz. Amaç ileri yaş kesiminin kaliteli yaşam sürmesini sağlamak. Bu amaçla, sempozyumlar organize ediyoruz, kentimizdeki ve yurtdışındaki huzurevlerini dolaşıyoruz. Amaç onlar adına değil, onlarla bir şeyler yapabilmek. Dernek olarak sağlık turizminin altyapısına katkı sağlamak da hedeflerimiz arasında. İzmir zenginlikleriyle ileri yaş turizminde Türkiye’nin cazibe merkezi olabilir.” diye açıklıyor.

Rakamlarla ileri yaş nüfusu İzmir’in ileri yaş nüfusu yüzde 8.3 oranında. Türkiye’de ise bu oran yüzde 7. Bir toplumun 65 yaş üstü nüfusu yüzde 4’ün altındaysa genç nüfus, yüzde 4-7 arasındaysa olgun nüfus, yüzde 7’nin üzerindeyse yaşlı nüfus olarak algılanıyor. Türkiye genel olarak yaşlanmakta olan bir nüfus profili çiziyor. Avrupa’da ise bu oran oldukça yüksek: Yüzde 15-20 arasında. Yani Avrupa’da her 5 kişiden biri ileri yaşlı.

Old-age population in figures The old-age population of İzmir is around 8.3%. This ratio is around 7% in Turkey. If the 65+ population ratio of a society is below 4%, it is designated as young population, if it is between 4-7% then it is mature population and if its above 7% then it is designated as old population. Turkey has an aging population profile in general. In Europe, on the other hand, this ratio is quite high: around 15-20%. This means that one out of each five persons in Europe is old.

74 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

Akçiçek says that the road to make ever-aging world population heal in İzmir is paved by promotional activities and being organized. Claiming that the hospitals in İzmir should also integrate the multi-insurance systems to which the member of EU countries are a party, Akçiçek goes on as follows: “Increasing the number of foreign language speaking personnel and establishing an appointment system are some of the first steps that we should take. The most successful example of old-age tourism in İzmir currently is Balçova Thermal Facilities that is operated by the Special Provincial Administration. They have been practicing health tourism very successfully. Large groups of elderly tourists come especially from Scandinavian countries. However, İzmir can do more thanks to its potential. We can built facilities in the same quality with the similar thermal springs in Doğanbey, Çeşme-Şifne." Claiming that Bergama Asclepion can determine the route of İzmir as being a treatment center that has been flooded by the whole world since the early ages, Akçiçek says that “Recently, private hospitals have focused on Turkic Republics. I believe that we can include Europe and Africa among our health tourism targets. Africa continent is a region that has been discovered by Turkey very recently. It is a market that İzmir should focus on. We can attract foreign tourists with a service concept outside the general understanding. We only need a good organization.” Reminding that the elderly have to combat with not only the health problems but with the living conditions, Akçiçek goes on as follows: "İzmir is a very attractive city with its streets facilitating walking, a cost-saving economy and thermal springs that can heal any kind of disease. İzmir is a city that every retired person dreams in Turkey. We can organize a health tourism campaign taking into account all these issues. We have been conducting related studies as Aegean Geriatrics Association."

Center of attraction Having been founded in 2008, Ege Geriatrics Association brings solutions so that the elderly can lead a healthy and quality life. There are not only the representatives of the health sector but also architects, city planners and representatives of the local administrations in this association that organizes a national symposium each year that is attended by international speakers. Vice-Chairman of Ege Geriatrics Association, Dr. Sevnaz Şahin explains the reason of being different from other associations as follows “Geriatric means elderly health and healthy aging. However, we focus on many problems that the elderly encounter in social, cultural or even architectural respect. Our aim is to make the elderly lead a quality life. For this purpose, we organize symposiums and visit the nursing homes around İzmir and abroad. The aim is not to do something on behalf of them but to do something with them. As Association, we also target to contribute to the infrastructure of the health tourism. İzmir can easily become a center of attraction in Turkey for elderly tourism with its richness."


Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

75


Güncel / Actual

İzmir’in ilk ekolojik pazarı Karşıyaka Bostanlı’da açılan İzmir’in ilk ekolojik pazarı yoğun ilgi görüyor.

İzmir’s first ecologic bazaar There is great interest towards İzmir’s first ecologic bazaar opened for service in Karşıyaka, Bostanlı.

76 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010


İzmir Büyükşehir Belediyesi, Karşıyaka Belediyesi, İzmir Tarım İl Müdürlüğü ve Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği (ETO) işbirliğinde açılan Ekopazar, organik tarım üreticilerini tüketiciyle buluşturdu. Karşıyaka Bostanlı’da açılan ekopazarda, İzmirli organik tarım üreticilerinin yanı sıra, Türkiye’nin dört bir yanından gelen organik tarım üreticilerine de yer veriliyor. Sadece organik logosu olan ürünlerin yer aldığı pazarda, katkı maddesiz ürünler satılırken, organik üretim yapan üreticiler de ürünlerini sağlıklı bir ortamda tüketiciye sunma olanağı buldu. “Ekopazar İzmir”, 12 bin metrekare kapalı alana sahip olan Bostanlı pazaryerinde, yaklaşık 4 bin metrekare alan üzerinde sadece cuma günleri kuruluyor.

Ahşap tezgahlar, kağıt ambalajlar Ekolojik pazarda, kimyasal işlemden geçmemiş ahşap tezgahlarda satılan ürünler, tüketicilere bez ya da kağıt ambalajlarda veriliyor, kesinlikle naylon poşet kullanılmıyor. Tüm pazarcılar, Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlatılan şapka, önlük ve çantaları kullanıyor. Organik ürün sertifikası olsa bile, ürünlerin hepsi pazar alanına girmeden önce “karantina bölgesi”nde tekrar denetimden geçiriliyor. ETO tarafından oluşturulan komisyon, burada ürünleri kontrol ederek halka ulaştırılmasına izin veriyor. Komisyon tarafından organik olmadığına karar verilen ürün, tahlile gönderilerek, pazar alanına alınmıyor.

The Ecobazaar, opened thanks to collaboration among İzmir Metropolitan Municipality, Karşıyaka Municipality, İzmir Provincial Directorate of Agriculture, and Ecology Agricultural Organisation Association (Ekolojik Tarım

Organizasyonu – ETO), allows producers of organic agricultural goods to meet with the consumer. Producers of organic agricultural goods from all over Turkey participate in the ecobazaar at Bostanlı in Karşıyaka as well as the producers of organic agricultural goods in İzmir. While goods with no additives are sold at the bazaar, which only has goods that carry the organic logo, producers of organic goods have the opportunity to present consumers with their goods in a healthy environment. The “Ecobazaar İzmir” takes place every Friday and covers a 4000-m² area of the 12000-m² Bostanlı closed bazaar place.

Wooden stands, paper packagings Consumers receive their purchased products, which are on sale on non-treated wooden stands at the ecologic bazaar, in cloth or paper packaging as no nylon bags are used. All bazaar sellers use the hats, aprons, and bags prepared by the Metropolitan Municipality. Even if the organic product holds a certificate, all products are inspected in the “quarantine region” before they enter the bazaar area. The commission formed by the Ecology Agricultural Organisation Association inspects the products and allows them to reach the public. In the event that the commission finds a product that is not organic, they send it off to be analysed, and prevent it from entering the bazaar. Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

77


Ekoturizm / Ecotourism

Fıstık çamı ormanı 500'den fazla ailenin yaylacılık geleneğini sürdürdüğü Kozak Yaylası'nda beş milyon adet fıstık çamı orman denizi oluşturmuş.

Stone pine forest Kozak Plateau, where over 500 families continue the transhumance tradition, has a sea of stone pine forests formed of over five million stone pine forests.

Fotoğraflar / Photographs: Işık Teoman – Aykut Fırat – Bergama Belediyesi

78 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010


IŞIK TEOMAN Gezgin / Traveller

Hafta sonu İzmir ve çevresinde günü birlik keyifli bir pazar tatili geçirilebilecek pek çok yer var. Genellikle hava sıcaklığı kış boyunca ılıman seyrettiği için, bu geziler ailece çoluk çocuk rahatlıkla yapılabilir. Bizim tercihimiz bu hafta sonu Bergama'nın Kozak Yaylası oldu. İzmir'e 100 kilometre uzaklıktaki Bergama'ya ulaşana kadar insan zamanın nasıl geçtiğini anlamıyor. Karşıyaka'dan çıktıktan sonra Menemen'e varmadan önce Eski Foça girişindeki salaş kahvede nefis bir kahvaltı ettik. Aliağa'yı geçtikten sonra Şakran ve köylerine girdik. Bu köylerde hala eski evler ayakta kalabilmiş. Körfeze bakan doyumsuz manzarası, günün her saati esen rüzgarı, sessiz sakin köy meydanı haftanın yorgunluğunu silip süpürüyor.

Ağaçlara tırmanmak ustalık işi Bergama'da alışveriş yaptık. Bergama'nın tarihi mekanları oldukça çok. Ancak bu kez Kozak Yaylası'nı aldık güzergahımıza. Bergama kent merkezinden dolaşarak yol ayrımından Kozak Yaylası'na ulaşılıyor. Yaklaşık 20 kilometrelik bu güzergah gerçek bir fıstık çamı ormanı. Türkiye'de eşi ve benzeri yok. Bu şahıs ormanlarında yetişen fıstık çamları babadan oğla geçerek günümüze kadar gelmiş, her biri asırlık ağaç olmuş. Tabii ki bu ağaçlara tırmanmak ve fıstık kozalaklarını koparmak büyük ustalık istiyor. Ama artık, ağaçlara tırmanmak, Kozak Yaylası'ndakiler için sıradan işler. Kozak Yaylası'nda, 5 milyon adet fıstık çamının varlığını öğreniyoruz. 500'den fazla aile geçimini, ayrıca yaylacılık geleneğini sürdürüyor. Kozak Yaylası deniz seviyesinden 500, bazı yerlerde de 1000 metre yüksekliğe kadar ulaşıyor. Bu gezimizde yeni bir şey daha öğrendik. Kozak'ın kendi adıyla anılan üzümü de bu çevrede çok biliniyor ve meşhurmuş. Mevsim nedeniyle tadına bakma şansımız olmadı.

15 köy yol boyunca sıralanmış Bergama'dan başlayan yolculuk boyunca; Yukarıbey Nahiyesi (Bergama) Kozak diye biliniyor ve Kozak bölgenin en büyük yerleşim alanlarından biri. Sırasıyla; Yukarıbey, Karaveliler, Kıranlı, Çamavlu, Güneşli (Tekke), Göbeller, Terzihaliller, Kaplan, Hacıhamzalar, Aşağıcuma, Aşağıbey, Hisarköy, Ayvatlar, Yukarıcuma, Demircidere ve Okçular köylerinden birçoğuna girip çıktık. Köy kahvelerinde oturduk, çaylarımızı yudumladık ve yorgunluk attık. Genelde yörede yaşayan vatandaşlar bu köylerin tümüne Kozak Köyleri adını vermiş. Dağlık ve ormanlık bir alanda kurulduğu için de bölgenin adı Kozak Yaylası olmuş.

There are plenty of places in and around İzmir, where you can spend a pleasant day trip at weekend. As the weather is relatively mild throughout winter, you can go on these trips with your family. Our choice this weekend was Kozak Plateau at Bergama. You do not realise how the time passes when travelling to Bergama, 100 kilometres away from İzmir. After exiting Karşıyaka, we had breakfast at a hovel coffeehouse at the entrance to Old Foça, just before reaching Menemen. Once passed Aliağa, we entered Şakran and its villages. The old houses still stand in these villages. The endless view of the gulf, its daylong breeze, and its quiet and calm village square, takes the tiredness of the week away instantly.

Climbing the trees is a job for experts. We shopped at Bergama. Bergama has plenty of historical locations. This time we added Kozak Plateau to our route. After travelling through Bergama city centre, you reach Kozak Plateau after the intersection. The route, which is approximately 20 kilometres long, is a true stone pine forest. There is no other place like it in Turkey. The stone pines, grown in personal forests, have reached today by being passed on from father to son, and every single one is centuries old. Of course climbing these trees, to collect their cones, requires immense expertise. For those living at Kozak Plateau, climbing the trees is an everyday task. Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

79


Kozak taşı da ünlü Yol boyunca kozak taşını işleyen tesislere rastladık. Yani Kozak Yaylası sadece fıstık çamıyla ünlü değil. Kozak taşı da bu bölgenin geçim kaynakları arasında yer alıyor. Özellikle belediyeler bu taşları kendi kent merkezlerine döşemek için aylar öncesinden sıraya giriyormuş. Yukarıbey’de verdiğimiz mola sırasında kahvede sohbete katılan köylüler bize 15 köyde halı dokumacılığının da yapıldığını anlattılar. Ancak ekonomik nedenlerde köy sayısı günümüzde yediye düşmüş. Sadece, Karaveliler, Kıranlı, Çamavlu, Güneşli (Tekke), Terzihaliller, Yukarıcuma ve Hacıhamzalar köylerinde halı dokuma işi sürdürülüyormuş. Kozak Yaylası'ndan dönüşü farklı yerler görmek amacıyla geri dönmeden Çanakkale yoluna kadar sürdürdük. Ayvalık Çarşısı, oradan Dikili'ye geçtik. Havanın da güzel olmasından yararlanıp sahilde bir kafeteryaya oturup çaylarımızı yudumladık. Dönüşte Çanakkale yolu yerine Çandarlı yolunu tercih ettik. Yaklaşık 20 kilometrelik bu güzergah da kırmızı kiremit kaplı köy evleriyle dolu ve tam bir köy yolu. Çandarlı sahilinde de birer sıcak çay içip İzmir'e dönüş yaptık.

Ne yapılır? Kozak köylerinde kahvehane, berber, bakkal, düğün salonu, umumi tuvalet, banyo ve çocuk parkı gibi sosyal tesisler bulunuyor. Her köye uğrayıp keyifli zaman geçirebilirsiniz. Nebiler Köyü’ndeki şelaleyi görebilirsiniz. Küçük bir kaplıcası da var. Ayvatlar’da henüz kazı çalışmaları başlamamış bir antik kent bulunuyor. Göbeller’de kamp alanları ve yürüyüş parkurları var. Kuş gözlemciliği yapmaya da elverişli. Demircidere’de Türkmen geleneklerini gözlemleyebilirsiniz. Aşağıbey’de tarihi Roma hamamı bulunuyor. Yöresel peynirler, çamfıstığı ve üzümlerin tadına bakın mutlaka. Köylerde bulursanız keşkek ve sura yemeğinin tadına da doyamayacaksınız.

What to do? There are social facilities such as coffeehouses, barbershops, groceries, wedding ceremony halls, public toilets, baths, and playgrounds in the Kozak villages. You can spend a pleasant time visiting every single one of the villages. You can see the waterfall at Nebiler Village. It has a small hot spring. There is an ancient city, whose excavations have not been started yet, at Ayvatlar. There are camping areas and walking routes at Göbeller. It is also suitable for bird watching. You can see the Turkmenian traditions at Demircidere. There is a historical Roman bath at Aşağıbey. Definitely taste the regional cheese, pine nuts, and grapes. If you find keşkek (a dish of mutton or chicken with coarsely ground meat) and sura at the villages, you will not be able to eat enough of it.

We find out that there are five million stone pines at Kozak Plateau. More than 500 families work and continue the tradition of transhumance. Kozak Plateau is 500-metres above sea level, and in some places, it reaches 1000 metres. We learnt something new on our trip. The grapes of Kozak are well known in this area and are extremely famous. Due to the fact that it was not in season, we did not get a chance to taste them.

15 villages take their place along the road Throughout our journey that started in Bergama, Yukarıbey Township (Bergama) is known as Kozak, and is one of the biggest settlement areas in the Kozak region. We visited numerous villages in turn, such as Yukarıbey, Karaveliler, Kıranlı, Çamavlu, Güneşli (Tekke), Göbeller, Terzihaliller, Kaplan, Hacıhamzalar, Aşağıcuma, Aşağıbey, Hisarköy, Ayvatlar, Yukarıcuma, Demircidere, and Okçular. We sat down in village coffeehouses, drank tea, and rested. The citizens living in the region general refer to all of the villages as Kozak Villages. The region was given the name Kozak Plateau, as it is located in an area full of mountains and forests.

Cone stones are also famous We came across numerous facilities on our way that constructs the cone stone. In other words, the Kozak Plateau is not just famous for its stone pine. The cone stone is also a form of income in the region. Municipalities especially take their place months in advance in order for the stone to be used in the city centres. During our chat with villagers at the coffeehouse we sat down in, while having a break at Yukarıbey, they informed us that 15 villages carried out carpet weaving. However, due to economical reasons, the number of villages is now seven. The villages left carrying out carpet weaving are Karaveliler, Kıranlı, Çamavlu, Güneşli (Tekke), Terzihaliller, Yukarıcuma, and Hacıhamzalar. In order to see different places on our way back from Kozak Plateau, we continued on our way towards Çanakkale. We visited Ayvalık Bazaar first, and then Dikili. Taking advantage of the great weather, we sat down at a cafeteria to drink our tea. On the way back, we preferred Çandarlı road instead of Çanakkale. This route, approximately 20 kilometres long, was a typical village road full of village houses covered in red tiles. After drinking a cup of tea on the shore of Çandarlı, we returned to İzmir.

80 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010


Nasıl gidilir?

How to go?

Bergama ile Ayvalık’ın arasında yer alan Kozak Yaylası’na her iki ilçeden de minibüslerle gidebilirsiniz. Kozak Yaylası’na üç yoldan gidebiliyorsunuz. Bunlardan en çok bilineni İzmir-Bergama’nın içinden geçen yol. Bergama’nın çıkışından Kozak Yaylası 20 kilometre uzaklıkta. Yol ayrımına kadar çoğunluğu rampa olan ancak düzgün bir yola çıkıyor. Bergama tarafından gidildiğinde yaklaşık 16 km sonra bir yol ayrımı geliyor. Bu ayrımdan sağ yöne doğru ilerlendiğinde Kozak Yukarıbey’e ulaşılıyor. Yukarıbey’in içinden Kozak köylerine giden yollar mevcuttur. Dikili’nin Kabakum Mevkii’nin yakınlarındaki ikinci yolla ulaşmak için ise Nebiler Köyü’nün tabelasını gördükten sonra sağa, dağa doğru sapmak gerekiyor. Ayvalık tarafından gelinmek istenirse İzmir - Çanakkale yolu üzerinde bulunan Kozak tabelasını takip ederek 20 km sonra yol ayrımından sola dönüldüğünde Kozak Okçular Köyüne ulaşılır. Okçular Köyü’nden bütün kozak köylerine giden yollar mevcuttur.

You can access Kozak Plateau, located between Bergama and Ayvalık, with minibuses departing from both districts. There are three alternative roads to reach Kozak Plateau. The most known is the road that passes through İzmir – Bergama. Kozak Plateau is 20-kilometres after the Bergama exit. After the intersection, the road is an upward climb, with good road conditions. When you enter from Bergama, after 16 kilometres you come to an intersection. Turn right, and continue to reach Kozak Yukarıbey. There is a road available within Yukarıbey that takes you to the Kozak villages. To reach the second road near Kabakum in Dikili, turn right at the sign for Nebiler Village, and turn towards the mountain. In the event that you want to travel from Ayvalık, follow the sign for Kozak on the İzmir – Çanakkale road, turn left after 20 kilometres at the intersection to reach Kozak Okçular Village. Roads are available to all of the Kozak villages from Okçular Village.

Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

81


Güncel / Actual

Selçuk’tan barış duaları yükseldi Meryem Ana’nın göğe yükselişinin yıldönümünde, Selçuk Bülbül Dağı’ndaki Meryemana Evi’nde binlerce Hıristiyan barış duası etti.

Peace prayers rose from Selçuk On the anniversary of The Virgin Mary being assumed to heaven, thousands of Christians prayed for peace at the House of the Virgin Mary on Mount Bülbül in Selçuk.

Fotoğraflar / Photos: Serdal Bayraktar

82 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010


Meryem Ana’nın göğe yükseliş günü olarak kabul edilen 15 Ağustos’ta İzmir Selçuk’taki Meryem Ana Evi’nde yapılan ayine, Türkiye’deki Katolik cemaatinden çok sayıda kişi ile yurt dışından gelenler ve tatil yapan yabancı turistler katıldı. Bu yıl beklenenden fazla ilgi gören ayinde, alan tıklım tıklım dolarken, Meryem Ana Evi’ne girip dua eden ve mum yakanlar kuyruk oluşturdu. Bu yılki ayini yöneten İzmir Katolik Kilisesi Başpiskoposu Ruggero Franceschini’ye, Türkiye’nin çeşitli yerlerinden ve İtalya’dan gelen çok sayıda rahip de eşlik etti. İngilizce, İtalyanca ve Türkçe olarak yapılan ayin, ekmek, incir ve üzümlerin kutsanması ile başladı. Daha sonra İncil’den bölümler okunarak ilahiler söylendi.

Ayin sonrası kutsanan ekmek, incir ve üzüm katılımcılara dağıtıldı. Başpiskopos Franceschini, Hazreti Meryem’in bedenen ve ruhen göğe alınması nedeniyle kutlanan bu günün aynı zamanda geleneksel yaz mevsimi nedeniyle düzenlendiğini söyledi. Barış mesajları veren Franceschini, “İsa Peygamberimizin annesi Meryem Anamız bugün göğe yükselerek Rabbimizin yanına ulaştı. İşte bugün bizim için büyük gün, bizim en büyük bayramımızdır. Meryem Anamızı tüm insanlık sevmektedir. Biz de bugün ayinde tüm insanlık için dualar edeceğiz, dilekler dileyeceğiz. Tüm insanlarımız savaşsız, barış içerisinde sağlıklı bir ömür sürsünler dileğinde bulunacağız. Tüm insanlar Allah’ın kuludur, kardeştirler. Hep barış içinde olalım, savaşlar olmasın, insanlar ölmesin.” dedi.

Numerous people from the Catholic society in Turkey, those travelling from abroad, and foreign tourists on holiday participated in the religious ceremony held at the House of the Virgin Mary in Selçuk, İzmir on the 15th August, accepted as the day the Virgin Mary assumed to heaven.

After the ceremony, the blessed bread, figs, and grapes were offered to the congregation. At the ceremony, which received a lot more interest than expected, the area filled up completely, and those wanting to enter the House of the Virgin Mary to pray and light a candle formed long queues. Numerous priests travelling from Italy and those from various places in Turkey accompanied Ruggero Franceschini, Archbishop of İzmir Catholic Church, who conducted this year’s ceremony. The ceremony, presented in English, Italian, and Turkish, started with blessing bread, figs, and grapes. The ceremony continued with bible readings and hymn singing. Archbishop Franceschini stated that today was not only a day to celebrate the Virgin Mary’s body and soul entering heaven, but at the same time, it had been organised because of the traditional summer season. While sending out piece messages Franceschini went on to say, “Today

the Virgin Mary, mother of Jesus, rose to the sky to join our God. That is why today is a big day for us; it is our most important religious festival. The Virgin Mary is loved by all humankind. That is why today we will pray and wish for all humankind. Our wish is that all humans live their lives in health, peace, and without war. Everybody is a creature of God, which means we are all siblings. Let us all live in peace, stop wars, and stop people from dying.”

The House of the Virgin Mary Some historians of Christianity believe that the Mary lived at the House of the Virgin Mary, located on Mount Bülbül near the ancient city of Ephesus in the Selçuk district of İzmir, until she was 101 and that this is where she then reached heaven when she died. The house, known by Christians living around Ephesus as the House of the Virgin Mary, and where religious ceremonies took place until the end of the 18th century, became forgotten in time. Then upon dream of Anna Catherine Emmerich, a nun living in Germany who had never visited Ephesus, it was discovered and accepted that it was the house in which the Virgin Mary spent her last years, after which it was blessed in the 19th century. Pope Paul VI (1967), Jean Paul II (1979), and Benedict XVI (2006) are all popes that have visited the House of the Virgin Mary, one of the most important sacred locations in Christianity.

Meryemana Evi İzmir’in Selçuk ilçesinde Efes antik kenti yakınlarında bulunan Bülbül Dağı’nda yer alan Meryemana Evi, Bazı Hıristiyan tarihçiler tarafından Hazreti Meryem’in 101 yaşına kadar yaşadığı ve burada ölümünün ardından göğe yükseldiği yer olarak kabul edilmektedir. Efes civarında yaşayan Hıristiyanlar tarafından 18. yüzyıl sonlarına dek Meryemana Evi olarak bilinen ve dini törenler gerçekleştirilen ev, zamanla unutulduktan sonra 19. yüzyılda Almanya’da yaşayan ve Efes’e hiç gelmeyen rahibe Anna Catherine Emmerich’in gördüğü rüya üzerine keşfedilmiş ve Meryemana’nın son yıllarını geçirdiği ev olarak kabul edilerek kutsanmıştır. Hıristiyanlığın en önemli kutsal mekânları arasında yer alan Meryemana Evi, Papa 6. Paul (1967), Papa 2. Jean Paul (1979) ve 16. Benedictus (2006) tarafından da ziyaret edilmişti. Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

83


İnanç Turizmi / Belief Tourism

İzmir kutsal mekan zengini Üç büyük dinin kutsal mekanlarının bulunduğu İzmir, inanç turizminde cazibe merkezi olma yolunda ilerliyor.

İzmir is rich in sacred places Hosting the sacred places of three major religions, İzmir is becoming a center of attraction in belief tourism.

84 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

Yazı / Article: ÇİĞDEM ASKERİ


Turizm sektöründe önemli bir yer tutan inanç turizmi yılda 300 milyon kişinin seyahatini kapsıyor. En çok döviz getiren sektörlerden inanç turizminde, yılda yaklaşık 100 milyar dolar harcanıyor. Kutsal mekanlara yapılan hac ziyaretleri, ibadet yerlerinde düzenlenen ayinlere katılan binlerce turist, kentlere turizm canlılığını yaşatıyor. Üç büyük dinin kutsal mekanlarının bulunduğu İzmir, inanç turizminde cazibe merkezi olmak için son derece şanslı. Efes’teki Meryemana Kilisesi, Bergama’daki Bazilika, Konak’taki Saint Polycarp Kilisesi, Balkanlar’ın en büyük sinagoglarından Beth İsrael Sinagogu İzmir’in kutsal mekan zenginliğine örnek olabilecek birkaç ibadet yeri sadece. İzmir’de inanç turizmine yönelik somut girişimler 10 yıl öncesine dayanıyor. Hz. İsa’nın iki bininci doğum yılına da denk getirilen ve farklı kesimlerin yer aldığı İnanç Turizmi Koordinatörlüğü, çeşitli projelere imza attı. Valilik başkanlığında Kültür ve Turizm Müdürlüğü, TÜRSAB, Otelciler Birliği, Rehberler Odası ve turizm sektörünün diğer temsilcileri platformda yer alıyordu. Vali yardımcılığı döneminde 2000 Yılı İzmir İnanç Turizmi Koordinatörlüğü görevini üstlenen Mustafa Tamer, gerçekleştirdikleri projelerle kentin inanç turizminde ilerlemesini sağladıklarını belirtiyor.

İnanç Turizmi Koordinatörlüğü, 2000’li yıllarda turizm alanında uzman dünyaca ünlü köşe yazarlarına İzmir tanıtımı yaptı İzmir’in turizm çeşitliliği açısından zengin bir kent olduğunu belirten Tamer, özellikle 12 ay sürdürülebilen ve getirisi yüksek olan inanç turizmini biraz daha ön plana çıkarmaya çalıştıklarını belirtiyor. Dünyada da özel etkinliklerle kutlanan Hz. İsa’nın iki bininci doğum yılı nedeniyle farklı temsilcilerin yer aldığı Koordinatörlük İzmir’de özel etkinlikler gerçekleştirdi. Birçok somut projeye imza attıklarını söyleyen Tamer, yaptıkları çalışmaların tanıtım ayağını şöyle anlatıyor: “Öncelikle koordinatörlük olarak Çeşme, Bergama, Ödemiş ve Selçuk ilçelerini merkez seçip, her ay koordinasyon toplantıları gerçekleştirdik. İnanç turizminde otorite kabul edilen ABD’den, Fransa’ya, Çekoslovakya’dan Mısır’a kadar birçok ülkeden çeşitli dinlere mensup, alanında uzman 22 ünlü gazeteciyi İzmir’de ağırladık. Beş günlük bir tanıtım turuyla İzmir’in inanç turizmi potansiyelini yerinde anlattık gazetecilere. Bu çok önemli bir

Ulucami

tanıtım atağı oldu. Şaşırarak ve mutlu bir şekilde döndükleri ülkelerinde, İzmir’le ilgili çok olumlu ve tanıtıcı yazılar kaleme aldılar. Afiş, broşür gibi birçok yazılı tanıtım materyali hazırladık. Dış tanıtıma da önem verdik. Belediye başkanları, TÜRSAB yetkilileri ve otelcilerle beraber İsrail’e gittik, İzmir’i tanıtıcı faaliyetlerde bulunduk. İzmirlilerin bir lobisi var zaten ora da. Kalpleri İzmir’de olan Yahudilerin çok des-

Belief tourism, that occupies an important place in tourism sector, covers the travelling of 300 million people per year. People spend approximately 100 billion dollars in this type of tourism, one of the sectors that bring the greatest amount of foreign currency. The pilgrimage journeys to sacred places and the tourists of thousands participating in religious ceremonies reflect the liveliness of tourism in cities. Being the cradle of sacred places of three major religions, İzmir is extremely lucky for being a center of attraction in belief tourism. The Church of the Virgin Mary in Ephesus, the Basilica in Bergama, Saint Polycarp Church in Konak and Beth Israel Synagogue, which is one of the greatest synagogues of Balkans, are only some of the religious places that might be an example of the richness of İzmir in respect of sacred places.

Belief Tourism Coordination Office introduced İzmir to world famous tourism columnists in 2000s. The solid attempts in respect of belief tourism in İzmir go back to 10 years ago. The Belief Tourism Coordination Office that coincided with the two thousandth birthday of Jesus Christ and that embraced different segments has accomplished various projects. The representatives of the Directorate of Culture and Tourism, TÜRSAB (Association of Turkish Travel Agencies), Association of Hoteliers, Chamber of Tourist Guides and other segments of the tourism sector contributed to this platform under the leadership of the GovEylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

85


ernorship. Having been assigned as İzmir Belief Tourism Coordinator in 2000 during his office as the Deputy Governor, Mustafa Tamer stated that they have enabled to advance of the city in belief tourism with the projects that they have accomplished. Stating that İzmir is a very rich city in respect of tourism variety, Tamer states that they are planning to promote belief tourism that can be sustained especially 12 months with very high level of income. Embracing various representatives, the Coordination Office organized special events in İzmir for the two thousandth birthday of Jesus Christ that was also celebrated with various activities in the world. Stating that they have accomplished various solid projects, Tamer explains the promotional leg of their studies as follows:

Mustafa Tamer’e göre, inanç turizmi için sistemli bir devlet politikası oluşturulmalı. According to Mustafa Tamer, there should be a systematic state policy for belief tourism.

teğini gördük. Vatikan’da papalığın resmi turizm acentesiyle de görüşmeler yaptık.”

“We firstly designated the districts of Çeşme, Bergama, Ödemiş and Selçuk as the center of the coordination and organized coordination meetings every month. We hosted 22 famous specialized journalists from various religions and countries varying from the USA, France, Czech Republic and Egypt, deemed as authori-

İzmir. İzmir already has a lobby there. We witnessed the support of the Jew whose hearts still beat in İzmir. We also met the official tourism agency of the papacy in Vatican.” “We also put emphasize on infrastructure works for belief tourism in 2000. The roads to important sacred places were rearranged. During that period, we accomplished certain improvements such as the lighting of Ancient City of Ephesus, placing modern toll gates at the entrance, asphalting the roads, eliminating the unnecessary visual pollution, performing various amelioration activities on the way to Asclepion and Acropolis in Bergama and various studies to preserve Islamic artifacts.” Reciting their accomplishments of that period as mentioned above, Tamer states that belief tourism is very important because of being sustainable. Stating that “People can abandon their vacations but can not abandon the rituals required by their belief”, Tamer continues as follows: “We are approaching this subject not from the perspective of any ideology but as an economical activity. Why shouldn't İzmir and Turkey receive the share from such a big cake that they

Meryemana Evi

“2000 yılında inanç turizmi adına altyapı çalışmalarına da ağırlık verildi. Önemli kutsal mekanlara ulaşılan yollar yeniden düzenlendi. Efes Antik Kenti’nin ışıklandırılması, girişe modern turnikeler yapılması, yolların asfaltlanması, gereksiz görüntü kirliliklerinin ortadan kaldırılması, Bergama’daki Asklepion ve Akropol’e gidiş güzergahlarında çeşitli iyileştirmeler yapılması, İslami eserlerin korunmasına yönelik bir takım çalışmalar o dönemde oldu.” O dönem gerçekleştirdiklerini böyle anlatan Tamer, inanç turizminin sürdürebilir turizm çeşidi olması nedeniyle önemli olduğunu da belirtiyor. “İnsanlar tatilinden vazgeçebilir ancak inançlarının gerektirdiği ritüellerden vazgeçmez” diyen Tamer, “Biz konuya ideolojik açıdan değil, ekonomik bir hareketlilik olarak yaklaşıyoruz. Bu kadar büyük bir pastadan İzmir ve Türkiye neden hak ettiği payı almasın? Üç semavi dinin kutsal mekanlarını barındırıyoruz. İzmir’de büyük bir potansiyel var. İncil’de adı geçen yedi kiliseden üçü İzmir’de. Konak’ta Saint Polycarp, Bergama’da Bazilika, Selçuk’ta Saint Jean, Efes’te Meryemana Kilisesi, Museviler için Karataş’ta Türkiye’nin ve Balkanlar’ın en büyük sinagogu olan Beth İsrael Sinagogu, İslamiyet açısından Hisar Cami, Selçuk’ta İsa Bey Cami, Bergama’da Ulu Cami, Birgi’de İmam Birgi Türbesi… İzmir’in çeşitli dinler açısından zenginliğini sadece bu örnekler bile anlatıyor. Mesela Hayim Palaçi, İzmir’de yetişen Yahudi bir din adamı. Hayim Palaçi’nin ibadet ettiği Gürçeşme’deki Beth İllel Sinagogu, mezarı ve aynı mezardaki kutsal su havuzu (mikve) Yahudiler tarafından pırlanta üç-

86 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

ties of belief tourism, in İzmir. We introduced the potential of İzmir for belief tourism on site with a five days introduction trip. This was a very important promotion step. They wrote very positive and introductory articles about İzmir when they returned to their countries with an astonishment and happiness. We prepared very important printed promotional materials such as posters, brochures, etc. We also put emphasize on international promotion. We went to Israel together with mayors, TÜRSAB representatives and hoteliers and introduced promotional events about

deserve? We host the sacred places of three divine religions. There is such a great potential in İzmir. Three of seven churches that are referred in Bible are in İzmir. There are Saint Polycarp in Konak, Basilica in Bergama, Saint Jean in Selçuk, The Church of the Virgin Mary in Ephesus, Beth Israel Synagogue in Karataş that is the largest synagogue of Turkey and Balkans for jews, Hisar Mosque, İsa Bey Mosque in Selçuk, Ulu Mosque in Bergama, İmam Birgi Tomb in Birgi, etc. Only these examples are sufficient to demonstrate the richness of İzmir in respect of various religions.


geni olarak adlandırılıyor ve kutsal kabul ediliyor. O dönem otobüslerle Yahudiler hac ziyaretine geliyorlardı. İzmir’in gizli kalmış hazinesi Palaçi’yi daha iyi tanıtmamız gerekiyor.” İzmir Tanıtma Vakfı’nın (İZTAV) kurucu başkanlarından olan Mustafa Tamer’e göre inanç turizminde adı geçen bir destinasyon olmanın yolu, sistemli bir devlet politikası oluşturulmasından geçiyor. Hıristiyanlığın Kudüs’te doğduğunu ancak dünyaya Türkiye’den yayıldığını vurgulayan Tamer, “Önemli bir kentiz Hıristiyanlar için. Musevilik ve İslamiyet için de aynı şekilde değerli bir bölgeyiz.” diyor. Tamer, şimdi inanç turizmi ile ilgili bilgi birikimini ve tecrübelerini bir kitapta topluyor. Vali yardımcılığı döneminde koordinatörlük olarak gerçekleştirdikleri çalışmalar, inanç turizminde İzmir’in izlemesi gereken rotaya dair notlar yer alacak kitapta. Kitabın redaksiyon aşamasında olduğunu belirten Tamer, inanç turizmi nedir, İzmir’in inanç turizmindeki potansiyeli, başarılı olmak için hangi yolu izlememiz gerekiyor gibi soruların cevaplarına kitabında yer verdiğini söylüyor.

For instance, Hayim Palaçi was a Jewish clerk that grew up in İzmir. Beth İlel Synagogue in Gürçeşme, where Hayim Palaçi prayed, and also his tomb and the sacred water (mikve) in the same tomb are referred as the diamond triangle by the Jews and regarded as sacred. Back then, the Jews would come for pilgrimage by buses. We have to introduce Palaçi - the secret treasure of İzmir - better." Being one of the co-founders of İzmir Promotion Foundation (İZTAV), Mustafa Tamer believes that the road to becoming a prominent destination in belief tourism is based on a systematic state policy. Stating that Christianity was born in Jerusalem however that it spread to whole world from Turkey, Tamer continues as follows: "This is a very important city for Christians. This is also an invaluable region for Judaism and Islam." Tamer now collects all of his knowledge and experiences about belief tourism in a book. The book will encompass the works that he accomplished as the coordinator during his office as

the deputy governor and the notes for route that İzmir should follow in belief tourism. Stating that the book is still being edited, Tamer says that he has included in his book the answers to various questions such as what belief tourism is, what is the potential of İzmir in belief tourism, which route should be taken in order to be successful and so on. Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

87


Sanat / Arts

Devlet Tiyatrosu’nun

yenilenen yüzü İzmir Devlet Tiyatrosu, yeni sezonda Cumhuriyet döneminin en güzel mimari yapılarından Konak Sahnesi’nin yenilenmiş yüzüyle izleyicileriyle buluşacak.

The new face of State Theatre In the new season, the İzmir State Theatre will welcome spectators with its new Konak Stage, one of the most beautiful structures from the Republic era.

Röportaj / Interview : ÇİĞDEM ASKERİ Fotoğraflar / Photographs: SÜLEYMAN DUMAN

88 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010


53 yıldır İzmirlileri tiyatroya doyuran İzmir Devlet Tiyatrosu, 1 Ekim’de perdelerini Konak’taki yenilenmiş tarihi binasında açacak. Konak ve Karşıyaka sahnelerinde birçok yerli ve yabancı oyunun sergileneceği sezonda, Moliere’in Mösyö de Pourceaugnac oyunu İzmir seyircisiyle ilk kez buluşacak. İzmir Devlet Tiyatrosu’nun (İDT) kuruluş hikayesi, 1957 yılında Konak’taki Halk Eğitim Merkezi binasında başladı. Tiyatro perdelerini “Yağmurcu” adlı oyunla açan Devlet Tiyatrosu’nun İzmir’deki varlığı ise 1944 yılına rastlıyor. İDT bugün Konak Sahnesi, Karşıyaka Ragıp Haykır Sahnesi, Karşıyaka Oda Tiyatrosu ve İDT’nin ilk kadın müdürünün adını taşıyan Melek Ökte Sahnesi’nde İzmirli tiyatroseverlerle buluşuyor. 80 kişilik sanatçı kadrosuyla bir sezonda yaklaşık 18 oyun sahneleyen İDT, İzmir seyircisine farklı oyunlar sergilemek için uğraşıyor. Hayatında ilk defa tiyatroya gelen izleyiciyi de entelektüel izleyiciyi de salona çekebilmek için oyun yelpazelerini geniş tuttuklarını söylüyor İDT Müdürü Hülya Savaş. Zaman zaman entelektüel seyirci kesiminden bu nedenle eleştiri alsalar da Savaş, “Seyirciye ulaşmak istiyorsanız oynarsınız. Hiç tiyatroya gitmemiş bir izleyiciye çok ağır bir oyun sergilerseniz tiyatrodan soğuyabilir.” diyor.

İDT kültür hizmeti veriyor Devlet tiyatrolarının gişe kaygısı olmadığını söyleyen Savaş, amaçlarını şöyle özetliyor: “Bizim bütün derdimiz kültür hizmeti verebilmek, tiyatro sanatını hepsinden öte Türkçenin doğru kullanımını yaygınlaştırmak, Türk yazarlarını ve dünya edebiyatını seyirciyle buluşturabilmek. Özel tiyatroların ise haklı olarak gişe kaygıları var. Biz devletten belli bir ödenek alırken, onlar almıyor.”

İzmir State Theatre, satisfying the appetite of theatregoers in İzmir for 53 years, will open its curtains at its renewed historical building in Konak on the 1st October. Among the local and foreign plays to be staged this season at Konak and Karşıyaka, Moliere’s Monsieur de Pourceaugnac will be staged for the people of İzmir for the first time. The story of İzmir State Theatre (IDT) starts at the Public Education Centre building at Konak in 1957. The existence of the State Theatre in İzmir, which first opened its curtains with the play “Yağmurcu” (“Rainmaker”), dates back to 1944. Today, İzmir State Theatre greets its audience at stages in Konak, Karşıyaka Ragıp Haykır, Karşıyaka Chamber Theatre, and Melek Ökte, named after İzmir State Theatre’s first female director. İzmir State Theatre, which has staged approximately 18 plays with its 80 cast members in one season, makes a special effort to stage different plays for its audience in İzmir. Hülya Savaş, Director of İzmir State Theatre, explained that they keep their play range broad enough to attract intellectual spectators as well as first time visitor. Even though they receive the occasional criticism from intellectual spectators Savaş says, “You perform because you want to reach spectators. When you put on an intellectual play, those coming for the first time may never visit the theatre again.”

İzmir State Theatre is offering a cultural service Savaş stated that state theatres did not worry about box office income, and went on to explain their objectives as, “Our only worry is to be provide a cultural service, first and foremost

Mesleğine tutkuyla bağlı! 25 yıldır İzmir Devlet Tiyatrosu’nun sahnesinde yer alan bir isim Hülya Savaş. Sahne tozunu figüran olarak yutmaya başlamış. DEÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Müzikoloji Bölümü’nde okurken bile aklı tiyatrodaymış. Zaten bir süre sonra da bırakmış okulunu. Tiyatroyu çok sevse de Ankara’ya gidip okumayı göze alamayan Savaş’ı hocası Erol Yamaç ikna etmiş. “Hayatın boyunca figüran mı olacaksın, gel buraya, oku!” sözleriyle Savaş, Hacettepe’de tiyatro bölümünde okumuş. Dört yılın ardından bugüne kadar hiç ayrılmadığı İzmir Devlet Tiyatrosu’na dönmüş. Savaş artık figüran olmasa da, hala aynı ruhla sahnede... “Hastalık derecesinde mesleğime tutkunum. Bütün oyunlarda rol alayım istiyorum, bu konuda arsızım” sözleri de ruhunu doğruluyor.

Devoted to the profession! Hülya Savaş is somebody that has been on the stage of İzmir State Theatre for the past 25 years. She started her stage career as an extra. Even when she was a student at the Department of Musicology at DEU Faculty of Fine Arts, her mind was on theatre. After a while, she left school. Her teacher Erol Yamaç, persuaded her to go to Ankara to study, when she could not bear the consequences even though she loved theatre so much. With the words, “Are you going to spend your life as an extra, come here, and study,” Savaş studied theatre at Hacettepe University. After four years of school, she returned to İzmir State Theatre, which she never left. Even though she may not be an extra anymore, Savaş still goes on stage with the same spirit. She describes her spirit as, “I am so devoted to my profession it is almost like an obsession. I want to play all the roles, I am very cheeky.”

Hülya Savaş

Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

89


Eşsiz mimarisiyle Konak Sahnesi Barut Fıçısı

we want to spread and teach the correct use of Turkish before the art of theatre, and bring Turkish writers and world literature to the audience. Private theatres, rightfully, focus on box office income. While we have a specific budget allocated to us by the government, they do not have that luxury.” İzmir State Theatre, who performs plays for theatre-lovers at all four stages with a capacity of approximately 600 seats, uses every opportunity to articulate their need for a new hall with larger stage. Savaş expressed that large theatre halls proved difficulties in reaching out to the audience, and went on to say, “The seating capacity of an ideal theatre hall is between 300 and 500 because the audience comes to experience that atmosphere. In order to experience the emotions and excitement of the actors they need to see their facial expressions. It is not a big hall we want it is a large stage. With a big stage, we can put on large productions, and stage plays that have magnificent stage props. Aziz Kocaoğlu, Mayor of Metropolitan Municipality, has promised us a new hall. The idea is to demolish the İsmet İnönü Culture Centre at Kültürpark and replace it with a hall for the state theatre. We are looking forward to it.” İzmir State Theatre also aims to expand the stage at Karşıyaka, as well as making it a more modern building overall.

Barut Fıçısı

A rich program for the new season İzmir State Theatre will open its curtains for the new season on the 1st October, as well as opening its renovated Konak Stage. As it is the 90th anniversary of the Grand National Assembly of Turkey, İzmir State Theatre will stage “Hâkimiyet-i Milliye /Aşevi” by Güngör Dilmen, during this season. Among the plays to be staged for

Aşk Öldürür

90 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

Cumhuriyet Döneminin en iyi korunmuş örneklerinden Konak Sahnesi, Mimar Necmettin Emre’nin elinden çıkma bir eser. Türk Ocağı olarak yapımına 1926 yılında başlanan ve 1927’de tamamlanan bina, bir süre sonra halk evi olarak hizmet verdi. 1957 yılında ise dönemin Belediye Başkanı Sabri Süphandağlı, binayı İzmir Devlet Tiyatrosu’nun hizmetine bağışladı. 1971’e kadar turne tiyatrolarının oyunlarında kullanılan tarihi binada, o tarihten bu yana hem İzmir Devlet Tiyatrosu’nun hazırladığı oyunlar hem de turne oyunları sahneleniyor. Süreç içerisinde birkaç küçük onarımın yapıldığı binanın baştan aşağı yenilenmesi bu yıl içerisinde oldu. 50 yılın ardından büyük bir ödenekle, tarihi bina aslına uygun olarak restore edildi, İzmir pirinç avizeli, eşsiz tavan süslemeli bir o kadar da modern sahnesine tekrar kavuştu.

The Konak stage with its unique architecture The Konak Stage, one of the best-preserved examples from the Republic era, is a masterpiece from Architect Necmettin Emre. Its construction started as a Turkish House in 1926 and ended in 1927, after a while it started serving as a community centre. In 1957, Sabri Süphandağlı, the Mayor at the time, donated the building to the İzmir State Theatre. The history building, the stage for plays on tour until 1971, is now a stage for İzmir State Theatre as well as plays on tour. Throughout time, the building had small repairs carried out; however, this year it underwent full renovation. After 50 years, with a large budget put aside, the historical building has been renovated in accordance to the original, and now has its modern stage with its İzmir brass chandelier, and unique ceiling decorations back.


Dört sahnede her oyunda doldurdukları yaklaşık 600 koltukla tiyatro severleri oyunlarla buluşturan İDT, sahnesi büyük, yeni bir salon isteğini her fırsatta yineliyor. Tiyatro salonlarının çok büyük olmasının seyirciye ulaşmada sıkıntı doğurduğunu anlatan Savaş, “İdeal tiyatro salonu 300 - 500 koltuk arasıdır. Çünkü tiyatroya o havayı teneffüs etmek için geliyor seyirci. Oyuncuyla aynı duyguyu, heyecanı yaşayabilmek, mimiklerini görmek gerekir. Biz salonun değil sahnenin büyük olmasını istiyoruz. Geniş bir sahnede, büyük prodüksiyonlu, görkemli dekorlu oyunları oynayabiliriz. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu yeni bir salon için söz verdi. Kültürpark’taki İsmet İnönü Kültür Merkezi’nin yıkılıp yerine devlet tiyatrosu adına bir salon yapılması düşünülüyor. Biz de heyecanla bekliyoruz.” diyor. İDT, Karşıyaka’da şu anda oyunları sergiledikleri binayı da daha modern, geniş sahneli bir salon haline getirmeyi hedefliyor.

Yeni sezona zengin program Perdelerini 1 Ekim’de açacak olan İDT, hem yenilenen Konak Sahnesi’nin hem sezonun açılışını gerçekleştirecek. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 90. yılı olması nedeniyle İDT, bu sezon Güngör Dilmen’in “Hâkimiyet-i Milliye /Aşevi” adlı oyununu programına aldı.

Ali Berktay’ın Sabahattin Ali’nin hayatını anlattığı “Benim Meskenim Dağlardır”, Moliere’in İzmir’de ilk defa oynanacak oyunu “Mösyö de Pourceaugnac”, “Terör”, Vodvil tarzı “Lursin Sokağı Cinayeti”, sadece kadın kahramanların yer aldığı “Orkestra ve Dullar” yeni sezonda İzmirlilerin izleyeceği tiyatrolar arasında. Geçtiğimiz yıl devlet tiyatrolarının 60. yılı olması nedeniyle prömiyeri yapılan 60 yerli oyundan geçen seneki sezona yetişemeyen 14 oyun da yeni sezonda sahnelenecek. İzmir’in sahnelerinde bu yıl kukla rüzgarı da esecek. Uluslararası İzmir Kukla Günleri’nde İDT, “İnok ve Güneş” adlı kukla oyunu ile çocukların karşısına çıkacak. Blacklight tekniğiyle sahnelenecek olan “Eddie’nin Annesi Nerede” oyunu ise çocuklar için sahnelenecek bir diğer oyun. İDT, dar kadrolu oyunların sahnelendiği oda tiyatrosu için ise bu yıl “Günlük Müstehcen Sırlar” adlı oyunu seçti.

the people of İzmir in the new season are, “Benim Meskenim Dağlardır,” which is a play by Ali Berktay on life of Sabahattin Ali, “Monsieur de Pourceagnac,” a play by Moliere to be staged in İzmir for the first time, “Terror,” a vaudeville, “Murder on Lursin Street,” and “An Orchestra and Widowers,” where only female heroes take stage. Fourteen of the 60 plays, premiere of which were performed last year in honour of the 60th anniversary of state theatres but not staged, will also be staged this season. A puppet phenomenon will also strike the stages of İzmir this year. İzmir State Theatre will greet children with the “Inok and Sun” puppet show on International İzmir Puppet Days. Another play to be staged for the children with the blacklight technique is “Where is Eddie’s mother?” This year, İzmir State Theatre has chosen to stage “Daily Racy Secrets” at the chamber theatre with its limited cast. Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

91


Kültür - Sanat / Culture - Arts

Yaşamın içinden bir sanat serüveni Birçoğunu Türkiye’nin önemli sanatçılarının yaptığı ve devasa bir sanat galerisini andıran Swissôtel Grand Efes’te önemli sanat eserleri sergileniyor.

An art adventure from life Important works of art, most of which are by significant Turkish artists, are on display at Swissôtel Grand Efes, which is like a magnificent art gallery. Dünyanın Lider Otelleri üyesi Swissôtel Grand Efes, birbirinden değerli sanat eserini, otelin dört bir yanında sergileyerek konuklarına eşsiz bir göz ziyafeti sunuyor. Bu sergi için özel olarak hazırlanan, “Grand Efes; Çağdaş Mekanda Sanat” isimli kitap ise tüm eserlerin daha fazla sanatsevere ulaşması amacını taşıyor. Hem Türk Çağdaş Sanatı hem de İzmir için tarihi bir değere sahip olan bu eserler, oteli ziyaret eden konuklar için birer sürpriz niteliğinde. Büyük Efes Oteli’nden miras kalan eserler, otelin sanat danışmanı ve heykeltıraş Cumhur Ata Türk başkanlığında yürütülen zorlu bir restorasyon çalışmasıyla elden geçirildi. Bu koleksiyon, aralarında Bedri Rahmi Eyüboğlu, Jale Yıl-

92 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

mabaşar, Attila Galatalı gibi Türkiye’nin değerli sanatçılarından oluşan bir sanatçı grubunun eserlerini içeriyor. Yaklaşık iki yıl önce Swissôtel Grand Efes olan Büyük Efes Oteli’nin ilk yapım aşamasında hazırlanan eserler, otelin dönüşümü ile birlikte zenginleştirildi. Otel girişinde misafirleri dünyaca ünlü Kolombiyalı sanatçı Botero’nun 2.5 metre boyundaki Atlı Adam heykeli karşılıyor. Bu heykel İzmir’de ve Türkiye’de ortak mekanda sergilenen bu ebatta ilk Botero heykeli. Ayrıca otel odalarının her birinde Türk çağdaş sanatının önemli temsilcilerinden Devrim Erbil’in, her oda için farklı renklerde tasarladığı, İzmir’i anlatan çalışmaları bulunuyor. Güneş

By exhibiting valuable works of art in every corner of the hotel, Swissôtel Grand Efes, a member of Leading Hotels of the World, offers it guests a unique visual extravaganza. The objective of the book, “Grand Efes; Art in a Modern Location,” prepared especially for this exhibition, is for reaching more art lovers to see all of the works of art. The works of art, which have historical value for İzmir as well as Turkish Modern Art value, all possess an element of surprise for guests visiting the hotel. The works of art, left as heritage by Grand Efes Hotel, have all undergone hard renovation works, lead by Cumhur Ata Türk, sculpturer and art consultant of the hotel. This collection includes works of art by an artist group compris-


Çınar ve Yaşam Şaşmazer’ın ahşap pano üzerindeki şehir rölyefleri, Alev Gözonar’ın renk tünelleri, Seçkin Pirim in üç boyutlu çalışmaları, otelde sergilenen yeni dönem eserleri arasında. Ayrıca Kemal Önsoy, Mithat Şen, Mike Berg, Gültekin Çizgen, Zeynep Eren, Serdar Arat, Levent Morgök, Melek Mazıcı da otelde eserleri yer alan diğer sanatçılar… Sergi, otelin her katından, restoranlarından ve kongre merkezinden geçen bir gezi parkuru ile rehber eşliğinde gezilebiliyor. Büyük Efes’in ilk yıllarının ve yaşadığı dönüşüm ile birlikte sanat koleksiyonunun anlatıldığı, editörlüğünü İzzettin Çalışlar’ın üstlendiği “Grand Efes; Çağdaş Mekânda Sanat” isimli kitap ise hem Swissôtel Grand Efes’te hem de kitapçılarda satışa sunuldu.

ing of some of Turkey’s most valuable artists such as Bedri Rahmi Eyüboğlu, Jale Yılmabaşar, and Attila Galatalı. The works of arts prepared during the first construction stage of Swissôtel Grand Efes from Grand Efes Hotel, nearly two years ago, enriched together with the transformation. The 2.5-meter tall Man on Horse sculpture of Colombia’s worldfamous figurative artist Botero greets guests at the entrance of the hotel. This sculpture is the first Botero sculpture of this dimension exhibited on common ground in İzmir and Turkey. Additionally, individual works describing İzmir, designed by Devrim Erbil in different colours, an important representative of Turkish Modern Art, decorate every single hotel room. Among the new era works of art are three-dimensional

artefacts by Seçkin Pirim, the colour tunnels of Alev Gözonar, and the city reliefs of Güneş Çınar and Yaşam Şaşmazer on wooden panels. Other artists, whose works are on display at the hotel, are Kemal Önsoy, Mithat Şen, Mike Berg, Gültekin Çizgen, Zeynep Eren, Serdar Arat, Levent Morgök, and Melek Mazıcı. The exhibition is available for viewing accompanied by a guide, following a tour course through every floor, restaurant, and conference centre. The book, “Grand Efes; Art in a Modern Location,” which describes the early years of the Grand Efes Hotel, the transformation it went through together with its art collection, whose editor is Izzettin Çalışlar, is on sale at Swissôtel Grand Efes and all leading bookstores.

Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

93


Kültür - Sanat / Culture - Arts

Tütün deposunda festival 2007 yılında sanatın sokağa taşındığı Port İzmir’in ikincisi bu yıl eski tütün deposunda İzmirlileri güncel sanatlarla buluşturacak.

A festival at the tobacco warehouse This year, the second Port İzmir Festival, which carried the art onto the streets in 2007, will bring together the people of İzmir and contemporary art at the old tobacco warehouse. of Konak Municipality and Metropolitan Municipality, Port İzmir 2 – 2010, a K2 Contemporary Art Centre Project, will be held between the 27th September and 30th November 2010. Jean-Luc Maeso (Director of the French Cultural Centre), Ayşegül Kurtel (Founding Director of the K2 Contemporary Art Centre), and Dr. Necmi Sönmez (Curator), form the advisory board for Port İzmir 2.

İzmir’in ilk uluslararası güncel sanat festivali Port İzmir, üç yıl aradan sonra yine dolu bir içerikle kentin kültür sanat hayatını canlandıracak. K2 Güncel Sanat Merkezi’nin projesi olan Port İzmir 2 - 2010, 27 Eylül - 30 Kasım 2010 tarihleri arasında Fransız Kültür Merkezi’nin kurumsal işbirliğinde, Konak ve Büyükşehir Belediyelerinin destekleriyle gerçekleşecek. Port İzmir 2’nin danışma kurulunu ise Fransız Kültür Merkezi Müdürü Jean-Luc Maeso, K2 Güncel Sanat Merkezi Kurucu Direktörü Ayşegül Kurtel ve Küratör Dr. Necmi Sönmez oluşturuyor. Port İzmir’de bu yıl kentin atıl durumdaki eski tütün depolarına dikkat çekmek amacıyla ana sergi mekanı olarak Çankaya’daki eski Avusturya-Türk Tütün Deposu seçildi. 27 Eylül’de açılışı yapılacak olan Port İzmir 2010’un teması kentin potansiyeline atıfta bulunurcasına “sessizlik_fırtına” olarak belirlendi. K2 Sanat Merkezi’nin izleyici profilinin genç sanatçılar, akademisyenler, sanata ilgi duyan

94 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

This year Port İzmir chose the location for the main display as the old AustrianTurkish Tobacco Warehouse in Çankaya, in order to draw attention to city’s old tobacco warehouses that are in an inactive state. As if referring to the potential of the city, this year’s theme for Port İzmir 2010, due to open on the 27th September, is “silence_storm.”

After three years, Port İzmir, the only international contemporary art festival in İzmir, is due to liven up the city’s cultural art life with its packed schedule. In corporate collaboration with the French Cultural Centre and the support

Ayşegül Kurtel, Founding Director of K2 Art Centre, states young artists, academics, and a small proportion with an interest in art, establish the centre’s group of followers, and expressed that the path they wanted to follow was “We will go to them,” in order to reach a greater population. Kurtel ex-


küçük bir kesim olduğunu söyleyen merkezin Kurucu Direktörü Ayşegül Kurtel, daha geniş kitlelere ulaşmak için “Biz onların ayağına gidelim” düşüncesi ile yola çıktıklarını belirtiyor. Uluslararası sanat kurumlarıyla sanatçı değiş tokuşu yapmak istemelerinin de Port İzmir’in temelinde olduğunu anlatan Kurtel, “Kaliteli, uluslararası katılımlı bir güncel sanat festivalini İzmir’in hak ettiğini düşünüyoruz. Minimal bütçelerle projeyi gerçekleştirdik. Kentteki büyük sanat potansiyelini görünür kılmak adına hayata geçirildi proje. Çünkü İzmir uluslararası bir sanat etkinliğini kendi içinde yapıp izleyebilecek düzeyde bir kent. Bu amaçla tepkileri görmek için sokağa çıktık. Sanatla hiç ilgisi olmayan tren istasyonu, viyadükler, palmiye ağacı gibi mekanları, nesneleri kullandık. Birçok sanatçı tahmin etmediği izleyici duyarlılıklarıyla karşılaştı. İki katlı tur otobüsleriyle sergi mekanları arasında ulaşım sağlandı. İnsanlar önce meraktan sonra ilgiden gelmeye başladılar. Sanatın ilgi çekiciliği devreye girdi, bu buluşma bizi çok heyecanlandırdı. Bu yüzden Port İzmir 2010 buluşmasını çok daha fazla önemsiyoruz.” diyor. ‘Sessizlik_fırtına’ konseptiyle bir şeyleri dürtüklemeye çalıştıklarını belirten Kurtel, Çankaya’daki Avusturya-Türk Tütün Deposu’nun sergi mekanı olmasının da bir mesajı olduğunu söylüyor. Kurtel amaçlarını, “Tütün deposunun yıkılmadan önce kent belleğinde sanat etkinliğiyle yer etmesi” olarak açıklıyor. Port İzmir 2010 için farklı ülkelerden 19 uluslararası sanatçı, toplam 40 sanatçı İzmir’e gelecek. Etkinliğin açılışı 27 Eylül’de Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi’ndeki dört sergi ve panel ile yapılacak. Aynı gün ayrıca Fransız Kültür Merkezi, tütün deposu ve K2 Sanat Merkezi’nde de sergiler olacak. Festival süresince ana mekandaki sergiler, paralel etkinliklerle de desteklenecek. Fransız Kültür Merkezi’nde geleneksel tiyatro gösterimleri ve farklı kesimlerden İzmir’e dair söyleyecek sözü olanların sahneye çıkacağı tiyatro kurgusundaki etkinlik, K2 Sanat Merkezi’nde dört ayrı odada, dört ayrı dilde (aynı anda çevirilerinin de okunacağı) 12 saat sürecek kitap okuma etkinliği gibi ilgi çekici projeler de Port İzmir aktiviteleri arasında. Tüm etkinliklerin ücretsiz olacağı Port İzmir 2010, 30 Kasım’a kadar sürecek. K2 Güncel Sanat Merkezi Cumhuriyet Bul. No: 54 Büyük Kardıçalı Han Kat: 2 Konak - İzmir Tel: 445 31 51 - k2info@gmail.com

plained that the desire to exchange artists with international art organisations was one of the fundamentals of Port İzmir, and went on to say, “We believe that İzmir deserves a contemporary art festival with quality and international participation. We have completed the project with minimal budgets. The project got underway in order to uncover the huge art potential in the city because İzmir is a city that is at a level where it can organise and experience an international arts event. For this reason, in order to see the reaction we went out on the streets. We used locations and objects such as train stations, viaducts, and palm trees that had nothing to do with art. Most artists came across unexpected susceptibility from their spectators. Transportation between exhibition locates was enabled with double decker buses. People came out of curiosity at first, but then because of their interest. The attraction of art came into play, and this meeting excited us. This is why we value the Port İzmir 2010 so much more.” Stating that their aim with the “Silence _Storm” concept is to prod some issues, Kurtel expresses that appointing the Austrian – Turkish Tobacco Warehouse in Çankaya as the exhibition location is another message. Kurtel explains their aims as, “The tobacco warehouse should makes it mark on the city’s memory with an arts activity before it is demolished.” Forty artists, of whom 19 international artists will attend from various countries, will come to İzmir to attend Port İzmir 2010. Four exhibitions and a panel will take place at the Ahmet Adnan Saygun Art Centre on the 27th September for the opening of the event. Exhibitions will also open at the French Cultural centre, the tobacco warehouse, and K2 Art Centre on the same day. Throughout the festival, simultaneous activities will support the exhibitions at the main location. Traditional theatre performances and an interactive activity where people will take the stage to air their views on İzmir will be held at the French Cultural Centre. A 12-hour reading activity will take place in

f o u r separate languages (translations will be read simultaneously), in four separate rooms at the K2 Arts Centre. The two mentioned events are some of the intriguing projects that are among the Port İzmir activities. All Port İzmir 2010 events will be free of charge and end on the 30th November 2010. K2 Contemporary Art Centre Cumhuriyet Bul. No: 54 Büyük Kardıçalı Han Kat: 2 Konak - İzmir Tel: 445 31 51 k2info@gmail.com

Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

95


Geleneksel ve güncel sanat buluşması K2 Güncel Sanat Merkezi, 2003 yılından beri K2 Çağdaş Sanat Derneği kapsamında faaliyetlerini sürdürüyor. Merkez, 2004 yılının ikinci yarısından itibaren, bünyesindeki aktif sanatçı atölyelerinin de desteğiyle İzmir’deki tek bağımsız sanatçı girişimi haline geldi. Bu tarihten itibaren sanat merkezinin eylemleri ve etkinliklerinde önemli rol üstlenen bu grup, bulundukları mekandaki ortaklıktan beslenerek kendisini K2 Sanatçı İnisiyatifi olarak tanımlamaya başladı. K2 Sanatçı İnisiyatifi’nin öngördüğü; açık bir platform ve buluşma noktası oluşturmaktı. K2, İzmir için, dışardan küratörlerin, sanatçıların gelip lokal sanatçılar, öğrencilerle buluştuğu önemli bir durak oldu. Merkez, sanat izleyicisine güncel ve yenilikçi modeller sunmaya çalışıyor. Tarihi Kardıçalı Hanı’nda sanatçıların özel alanlarının ve ortak alanlarının yer aldığı merkez, gönüllü, ticari kaygısı olmayan bir yapıda. Düşük bütçeli projelerin sergilendiği, sanatçılara sergi davetlerinin de yapıldığı K2’de, fotoğraf, video, performans, geleneksel sanat veya birçok disiplinin bir araya geldiği enstalasyon sergileri gerçekleştiriliyor. K2’nin Alsancak’taki diğer sanat galerisi K2R ise, yurtiçi ve yurtdışından konuk sanatçıları ağırlıyor.

96 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

The meeting between traditional and contemporary art K2 Contemporary Art Centre continues to hold events within the context of K2 Modern Art Association, sine 2003. With the support of active artist workshops, held by the artists within its organisation since the second half of 2004, the centre has become the only independent artist enterprise. The group, who take on a great role in the activities and events held at the arts centre after this date, have started presenting themselves as K2 Artist’s Initiative, feeding off the partnership formed within the location. The stipulation of the K2 Artist’s Initiative is to form an open platform and a meeting place. For İzmir, K2 has become an important stop where local students and artists meet up with foreign curators and artists. The centre tries to present contemporary and innovative models to art lovers. The centre with special areas for the artists and common grounds in the historical Kardıçalı Inn is a voluntary organisation with no expectations of profit. K2 puts on photographs, videos, performances, traditional arts, and installation art exhibitions that bring together other disciplines, as well as low budget projects and sending exhibition invitations to artists. K2R, the other art gallery of K2 in Alsancak, welcomes domestic and foreign guest artists.

Ayşegül Kurtel


Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

97


Güncel / Actual

2600 yıllık gelenek:

Bağbozumu 2 bin 600 yıldır olduğu gibi üzümler yine ezildi, Urla bağbozumu şenliğiyle renklendi.

A 2600-year old tradition:

Grape Harvesting As it has been for 2600 years, the grapes were squashed, and Urla livened up with the grape harvesting festivities

98 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010


Nysa Dağı ve Bozdağ’da yaşadığına inanılan eğlence ve şarap Tanrısı Dionysos adına yapılan şenlikler yine canlandırdı Urla’yı. 2 bin 600 yıllık bağbozumu ritüeli, ilçenin tarihi Malgaca Pazarı’nda coşkulu kalabalıkla hayat buldu. Boyunlarında binlerce yıllık kültürün simgesi poşularla kalabalığı oluşturanlar bağbozumunu renkli etkinliklerle kutladı. Urla Belediyesi ve Urla Ziraat Odası’nın her yıl geleneksel olarak düzenlediği Urla Bağbozumu Şenlikleri, Urla Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü Halk Oyunları ekibinin folklor gösterileriyle başladı. Urlalı üreticilerin yoğun ilgi gösterdiği ve emekleri ürünlerinin sergilendiği şenlikte, üzümden incire, zeytin ve zeytinyağından çiçeğe, çeşit çeşit sebze ve meyveye,

küçük ve büyükbaş hayvanların yer aldığı ürün yarışmasında dereceye girenler altın ve gübre ile ödüllendirildi. Geleneksel yöntemlerle, ata tohumlarıyla üretim yapanlar ve geleneksel hayvan ırklarını koruyan üreticiler de plaketle desteklendi şenlikte. Etkinliğin en renkli anı ise kuşkusuz, yöresel kıyafetli kızların temsili olarak üzüm ezmesi oldu. Kilolarca üzümü tahta havuzun içine girip ayaklarıyla ezen gençler, fotoğraf makinelerine bol bol poz verdi. Ezilen üzümlerden elde edilen şıra, konuklara ikram edildi. Urla Geleneksel Bağbozumu Şenlikleri, Yolcu, Banu Soner ve E.K.G. Grubu’nun sahilde verdiği eğlenceli konserlerle sona erdi.

The festivities in memory of Dionysus, the god of joyful worship and wine, thought to have lived in Mount Nysa and Bozdağ, livened up Urla once again. The 2600-year old grape harvesting ritual found live with the elated crowd at Malgaca Bazaar, a historical location of the district. The crowd, together with their silk headscarves, a thousand-year old cultural symbol, around their necks, celebrated the grape harvesting with colourful activities. Urla Grape Harvesting Festivities, traditionally held annually by Urla Municipality and Urla Chamber of Agriculture, started with folk dancing performances by the folk dancing team of Directorate of Urla Public Training Centre. Producers of Urla show a great interest in the festival, where

Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

99


tional animal breeds in aid of support. The most colourful highlight of the event was without a doubt, girls dressed in traditional clothes specific to the region crushing the grapes. The youngsters, crushing tonnes of grapes in wooden basins with their feet, gave plenty of poses for the cameras. The fermented grape juice obtained from the crushed grapes was offered to guests. The Traditional Urla Grape Harvesting Festivities ended with entertaining concerts from Yolcu, Banu Soner, and E. K. G, at the beach.

In memory of Dionysus The term grape harvesting never meant gathering the grapes from the vineyards. For thousands of years, it has been a form of celebration to share the happiness, enthusiasm, and reward efforts. In ancient Greece, grape harvesting was celebrated by crushing grapes while accompanied by music. Even theatre, one of the hardest and most respected forms of art today, was a present from grape harvesting days. The songs and dances performed at grape harvesting festivities in memory of Dionysus, god of wine and joyful worship, are the ancestors of theatre, as we know it.

Urlalı gençlerin ezdiği üzümler, yolculuğuna şıra olarak devam etti. The grapes squashed by the youngsters of Urla, continued their journey as fermented grape juice.

Dionysos anısına Bağbozumu, üzümün bağlardan toplanması anlamına gelmemiş hiçbir zaman. Binlerce yıl boyunca, emeğin mükafatının alındığı, coşkunun ve mutluluğun paylaşıldığı bir çeşit şölen olmuş. Antik Yunan’da bağbozumu şenliklerle kutlanıyor, üzümler müzik eşliğinde ayakla eziliyordu. Bugün sanatın en zorlu ve saygı duyulan türlerinden biri olan tiyatro bile, insanlığa bağbozumu zamanlarının armağanı olmuş. Eğlence ve şarap Tanrısı Dionysos için yapılan bağbozumu şenliklerinde söylenen şarkılar ve yapılan danslar, bildiğimiz anlamdaki tiyatronun da atası sayılıyor.

100 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

there products and efforts are displayed. At the festival, competitions are held to choose the best product including everything from grapes to figs, olives and olive oil to flowers, a variety of vegetables and fruit, ovine and cattle. Prize-winners were awarded with gold and fertilizer. Plaques were presented to those using traditional methods to breed ancestor seeds, and protecting tradi-


Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

101


Mutfak Kültürü / Cuisine Culture

En iyi lezzet durakları Ağzının tadını bilenlerin tercihi esnaf lokantaları, bugün sayıları azalsa da İzmir’de en iyi lezzet duraklarında hala ilk sıralarda yer alıyor.

The best taste stops Even though their numbers are significantly lower nowadays, tradesman restaurants, preferred by those who like their food, are still among the top ten best taste stops in İzmir.

Yazı ve Fotoğraflar Article & Photographs: ÇİĞDEM ASKERİ

102 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010


Günümüzün sürekli bir yerlere yetişme telaşındaki insanoğlu, iş yaşamında ayaküstü atıştırmalarla yemek ihtiyacını karşılama yoluna gidiyor. Ancak “geçmiş zaman olur ki” diye cümleye başlayan esnaf kesimi, yemeğin sadece bir ihtiyaç değil, mutluluk verici bir eylem olduğunun da farkındaydılar. Bu nedenledir ki İzmir’de köklü geçmişe sahip esnaf lokantalarının yeri bir başkadır. Farklı kültürlerin beşiği olmuş İzmir’de, geleneksel Türk yemeklerinin birçok çeşidinin bulunabildiği esnaf lokantaları kabuğunu değiştirse de hala gözlere ve midelere ziyafetler çekiyor. Geçmişte ve bugün kentin iş merkezi konumunda yer alan Basmane bölgesindeki lokantalar, çalışan insanlara geleneksel tatların hazzını yaşatıyor. Basmane bölgesindeki esnaf lokantaları arasında zamana direnen birkaç mekan kaldı. Hasan Usta Lokantası, Çankaya Restoran, Adil Müftüoğlu / Uğur Lokantası ve Çorbacı İsmet Usta’nın adını yaşatan Yenice Restoran hala kaliteli hizmetini sürdüren restoranlar arasında.

Esnaf lokantalarında geleneksel et yemeklerinin ayrı bir yeri var. 1950 yılında Mezarlıkbaşı’ndaki Tarihi Abdülkadir Paşa İşhanı’nda Çorbacı İsmet Usta olarak lezzet yolculuğuna başlayan Yenice ailesi, bugün üçüncü kuşak temsilcilerinin yöneticiliğinde esnaf lokantaları arasındaki yerini koruyor. Türkiye Lokantacılar ve Pastacılar Federasyonu Genel Başkanlığı görevini de yürüten Aykut Yenice, böyle köklü bir meslek geçmişinin ardından bu görevi yürütmenin gurur verici olduğunu söylüyor. Aykut Yenice Çorbacı İsmet Usta geleneğinin üçüncü kuşak temsilcisi. Ve şimdi bayrağı kızı Melis Yenice’ye devretmeye hazırlanıyor. 8 bin 500 yıllık tarihi, 36 uygarlığa ev sahipliği yapmış zengin coğrafyasıyla İzmir’in olağanüstü bir mutfak kültürüne sahip olduğunu anlatan Yenice, “Deniz ürünleri, tahılı, otlarıyla Türkiye’nin yemek kültürünün mozaiğini İzmir’de görmek mümkün.” diyor. “Yemek emek gerektirir” diyen Yenice, usta-çırak ilişkisinin zayıflamasının mutfak kültürümüze olumsuz etkisinin üzücü olduğunu da dile getiriyor. Son üç yıldır yenilenen yüzüyle Çankaya’da iş merkezlerinin en yoğun olduğu noktada hizmet veren Yenice Restoran, çorbacı da olması nedeniyle 24 saat açık. Yenice Restoran’a girdiğinizde önce gözleriniz ziyafet çekiyor. Kış aylarında 50’den fazla etli-sebzeli yemek çeşidini restoranda bulabiliyorsunuz. Elbasan tava, piliç sarma, Selanik kebabı, kuzu kapama, bal-

lı-fıstıklı biftek sarma, kuzu tandır, tas kebabı, işkembeli nohut ve elbette ki restorana yarım asırlık ününü kazandıran kestirmeli terbiyeli çorbalar (kelle paça, işkembe gibi) Yenice’nin spesiyalleri arasında. Yaz aylarında ise hafifliği sebebiyle rengarenk zeytinyağlı yemekler Yenice’nin menüsünü oluşturuyor.

Bit Pazarı’nın simgesi Basmane’deki bir diğer lezzet durağı efsaneler arasına giren Uğur Lokantası. Daha doğrusu herkesin bildiği ismiyle Adil Müftüoğlu’nun esnaf lokantası. 1955 yılından beri kentin hareketli bölgesi Bit Pazarı’nda çarşı esnafıyla birlikte kepenk açan Müftüoğlu ailesi, 55 yıldır aynı mekanda, aynı lezzette yemeklerle müşterilerinin karşısında. Uğur Lokantası’nın başında bugün Adil Bey’in oğlu Mithat Müftüoğlu bulunuyor. Gelişen ama değişmeyen lezzetle müşterilerine Türk

Nowadays, people are constantly on the go, and have chosen to eat on the run while working. However, tradesmen that start with the sentence “in the past,” believe that eating is not just a necessity but also an activity that provides joy. It is due to this that the tradesmen restaurants in İzmir, with their rooted history, have their own special place. Even though the tradesmen restaurants, which offer various different traditional Turkish dishes, in İzmir, a cradle for a variety of cultures in the past, look different, they still provide immense pleasure for the eyes and stomach. The restaurants, located in Basmane, the heart of the city as they have always been in the past, allow working people to taste traditional dishes. There are only a handful of tradesmen restaurants left that have survived through time in Basmane. Hasan Usta Restaurant, Çankaya Restaurant, Adil Müftüoğlu / Uğur Restaurant, and Yenice Restaurant, continuing the legacy of the Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

103


Liver Wrap Ciğer Sarma Malzemeler : ) zarı (iç gömleği 1 Adet koyun ri ğe ci zu ve ku Yarım kg. dana kıyma zu ku . kg Yarım 2 baş soğan ç Yarım kg. pirin margarin t ke pa k 1 küçü 2 yumur ta noz, karabiber üzümü, mayda Tuz, fıstık , kuş

Ingredients: in 1 lamb inner sk lamb liver d an lf Ca . 1/2 kg ced meat in 1/2 kg. Lamb m 2 onions 1/2 kg. rice of margarine 1 small packet d black pepper 2 eggs nts, parsley, an rra cu k ac bl , ts Salt, nu

butt to the melted the mincemea Directions: d an nuts e ns th io on ith d w y choppe re, along rsd to the mixtu k Add the finel pa ad çü d d kü an an , ri er er ğe pp ci liv e pe n, salt, black nla kavuru nely chop th e Fi ğa th r. Hazırlanışı: so d te iş ad ke m lu ed Tu en e ok n. el nc ayı rend ixture. O s. Once co ha kavuru d black current e mincemeat m Yağı eritin, kıym th , an üzümle biraz da es to ve d ec yu pi tık ad az d fıs ize ı ci -s an ay e kıym boil the ric in into hand ve edin. Pirin ly sk ila r ht zu ne ig Sl in no e y. kıyıp, kavrulan da le th e t ay os k mix. Cu fing. Cl rıştırın. Ilı ri ve kıyılmış m ith the rice stuf d the eggs, and malzemeye ka zunu, karabibe ladle, and fill w par- warm, ad e yın ve kıymalı r and cook th da şla rt to ka ha gu r in el e yo da ği on ka le ith e at them w tırın. İç göm t ever y singl Co muşayıncaya rış y. pu ka , tra urın ng ld kı ki do rı ba la vı mur ta ve pila ace on a hale gelince yu in içine koyun the tops and pl irin, üstlerine birini bir kepçen r şt he rle . , es ye sin ut rs ke in te m ra çala for 10 psisine kapatın, fırın te run, bohça gibi . in şir pi ka 10 daki yoğurt sürüp,

mutfağının en leziz yemeklerini sunan Uğur Lokantası, hafta içi her gün öğleden sonra 16.00’ya kadar açık. Zaten o saatlerden sonra uğrasanız bile yemekler bittiği için, üzülerek dönersiniz lokantanın kapısından. Lokantanın bunca yıldır sadece İzmir’den değil, şehir dışından da birçok müdavimi olmasının bir nedeni var tabii ki. Midenizde bir doygunluk, yüzünüzde bir tebessümle lokantadan çıkmanızın sebebi, bu lezzetlerin 55 yıldır kömürde pişiyor olması. Zeytinyağlarının Ayvalık’tan, tereyağlarının Urfa’dan gelmesi, ocakbaşında 20 yıldır aynı ustanın emeğinin olması, bütün malzemelerin bizzat yöneticisi tarafından alınması lokantanın diğer sırları.

104 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

soup maker İsmet Usta, are among the restaurants that continue to provide quality service.

Traditional meat dishes have a place of their own at tradesman restaurants. The Yenice family, who started their taste journey as Soup Maker İsmet Usta in the historical Abdülkadir Paşa Office Building at Mezarlıkbaşı in 1950, continue to preserve their place among tradesmen restaurants under the management of their third generation. Aykut Yenice, General President of the Turkish Restaurateurs and Cake

Makers Federation expressed how honoured he was to be appointed to this position after a rooted career history. Aykut Yenice is the third generation representative of Soup Maker İsmet Usta. Currently he is preparing to pass the flag over to his daughter Melis Yenice. Yenice explained that İzmir, with its rich geography that has been home to 36 civilizations over its 8500-year history, has an outstanding cuisine culture, and went on to say, “It is possible to see the mosaic of Turkish cuisine with its seafood, its cereals, and its herbs in İzmir.” Yenice stated, “Cooking requires effort,” and expressed how upsetting it was that the lack


Lor Tatlısı

Turkish Ricotta Dessert

Malzemeler: 1 kg lor (püre makinesinden geçirilmiş) 7 yumurta (tercihen köy yumurtası) 150 gram ince irmik 1 çorba kaşığı un 150 gram sadeyağ ve tereyağı 2 çorba kaşığı pudra şekeri 1 paket kabartma tozu Yarım bardak maden sodası

Ingredients: 1 kg ricotta (processed through a puree machine) 7 eggs (preferable village eggs) 150 gr fine semolina 1 tablespoon of flour 150 gr cooking oil and butter 2 tablespoons of icing sugar 1 packet baking powder ½ a glass of mineral water

Hazırlanışı: Pudra şekeri, kabartma tozu ve maden sodası karıştırılır. Diğer malzemeler hamur kıvamına gelinceye kadar iyice karıştırıldıktan sonra, dibi yağlı tepsiye toplar halinde dizilerek fırına sürülür. Bu arada orta halli kestirilen şeker, fırından çıkarılan tatlının üzerine dökülür ve ateşin üzerinde şurubu çekinceye kadar kaynatılır. Kabarma tamamlanınca fırından çıkarılır ve soğuduktan sonra servis yapılır.

Directions: Mix the icing sugar, the baking powder, and the mineral water. After mixing the remaining ingredients to form dough, place on a greased baking tray in small round balls, and place in the oven. Take the baked dough out of the oven, pour the sugar mixture on top, and cook until the dough sucks up the syrup. Once it rises take out of the oven, and serve once cool.

“Uğur Lokantası’nda ne yenir?” sorusunun cevabı ise çok uzun. En özel lezzetler arasında kuzu dolma, ciğer sarma, elbasan tava, beğendili kebap, Türkiye’de ilk beşte yer alan kuru fasulye ve yazın dondurma, kışın kaymakla servis edilen lor tatlısı geliyor. Uğur Lokantası Tel: 0232 483 32 34 / 425 23 99 Adres: Gaziosmanpaşa Bulvarı 1369 Sok. No: 11 Çankaya-İzmir Yenice Lokantası Tel: 0232 483 83 20 Adres: Fevzi Paşa Bulvarı No: 23 Çankaya / Konak- İzmir

of the master/apprentice system is the reason behind the adverse effect on the cuisine culture. Yenice Restaurant, located at the heart of office buildings in Çankaya, undergoing reconstruction over the last three years, is open 24 hours, as it is a soup maker. The minute you enter Yenice Restaurant, your eyes are satisfied before your stomach. During the winter months, more than 50 types of dishes with meat and vegetable are available to taste at the restaurant. Elbasan tava (lamb casserole in yogurt), piliç sarma (chicken wrap), Selanik kebabı (Salonika Kebab), kuzu kapama (lamb stewed with lettuce and fennel), ballı-fıstıklı biftek sarma (beef wrap with honey and nuts), kuzu tandır (pit roasted lamb), tas kebabı (lamb stew with vegetables), işkembeli nohut (chickpeas with tripe), and of course the restaurants half a century old soups for which it is famous for (sheep’s head and foot soup, tripe) are among the Yenice specials. During the summer months, the menu for Yenice is adorned with light and colourful olive oil appetizers.

The symbol of the flea market The other taste stop legend at Basmane is Uğur Restaurant. In other words, more commonly known among locals as Adil Müftüoğlu’s tradesmen restaurant. Opening its doors with tradesmen since 1955, located at the same place for 55

years at the flea market, one of the busiest places in the city, it offers its customers the same delicious dishes. Nowadays, Mithat Müftüoğlu, son of Adil, runs Uğur Restaurant. Uğur Restaurant, which continues to offer its customers the tastiest dishes of Turkish cuisine with no difference in taste, is open until 16.00 everyday. Even if you show up after that time, you will find that there is nothing left to eat. There is a reason why the restaurant has customers that come to eat from outside of İzmir, as well as its regulars in İzmir. The reason why you leave with a full stomach and a smile on your face is that dishes continue to be cooked on coal, as they have been for 55 years. Other secrets of the restaurant are that the olive oil is from Ayvalık, the butter is from Urfa, the chef that has not changed for the past 20 years, and the fact that the managers chooses every single ingredient bought. The answer to the question “What do you eat at Uğur Restaurant?” is extremely long. Among the specialities are kuzu dolma (stuffed lamb), ciğer sarma (liver wrap), elbasan tava (lamb casserole in yogurt), beğendili kebap (kebab with aubergine puree), baked beans (among the top five best-baked beans in Turkey), and Turkish ricotta dessert with ice cream in the summer months and cream in the winter months.

Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

105


Moda / Fashion

Modayla tarihe yolculuk

Fotoğraflar: Emre Tazegül - Çiğdem Askeri

İzmirli Modacı Hanife Çetiner’in antik dönemlerden bugüne İzmir’i kıyafetlerle yansıttığı Arkeomoda Sergisi ilgi çekiyor.

A fashionable journey back in time Hanife Çetiner, a fashion designer from İzmir, is drawing attention with her Archaeofashion (Arkeomoda) Exhibition, which reflects the ancient and modern İzmir with clothes.

106 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010


Güzellik yarışmalarında ülkemizi temsil eden güzellerimize özel tasarladığı milli kıyafetlerle adını dünyaya duyuran İzmirli Modacı Hanife Çetiner’in “Arkeomoda - İzmir Projesi”ne ait dönemsel tasarımlar Havagazı Fabrikası’nda tarih rüzgarı estiriyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği sergi Kasım ayına kadar sürecek. Çetiner’in Amazonlar & İyonyalılar, Büyük İskender & Roma, Anadolu Selçuklular & Osmanlılar ve Cumhuriyet dönemlerine ait kıyafetleri tasarladığı proje, Havagazı Fabrikası’nın keyifli atmosferinde sergiye sunuldu. İlk olarak 2008 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 29 Ekim kutlamaları sırasında düzenlenen özel defileyle sergilenen kıyafetlerin özelliği, kullanılan dokumaların projenin uygulandığı yöreye ait olup, arkeolojik görüntü kazanması için de günlerce toprak altında bırakılıyor olması. Kumaşlara eskitme işlemi yapılarak da kıyafetlerin tarih kokması sağlandı. İzmir’in 8 bin 500 yıl öncesine uzanan köklü tarihinin ve kültürel zenginliklerinin modayla birleştirildiği projede her dönemin kıyafetleri Kasım ayına kadar belirli sürelerde sergilenecek. Çağlar boyunca var olan medeniyetlere moda açısından bakılmasını sağlayan sergide, 14 Ağustos -12 Eylül tarihleri arası Büyük İskender & Roma, 15 Eylül - 13 Ekim arası Anadolu Selçuklular & Osmanlılar, 16 Ekim - 30 Kasım tarihleri arasında da Cumhuriyet dönemine ait kıyafetler sergilenecek.

Historical winds are blowing at the Gasworks with the periodic designs belonging to the “Archaeofashion – İzmir Project” (“Arkeomoda - İzmir Projesi”) by Hanife Çetiner, a fashion designer from İzmir, recognised worldwide for the national costumes she designed especially for the contestants representing our country in beauty competitions. The exhibition, organised by İzmir Metropolitan Municipality will continue until November. The project consisting of designs belonging to the Amazons and Ionians, Alexander the Great and Roman era, the Anatolian Seljuks and Ottomans, and the Republic era, created by Çetiner are on display in the joyful atmosphere of the Gasworks. The clothes, first displayed at a special fashion show during the 29th October celebrations of İzmir Metropolitan Municipality in 2008, are extremely special because the materials used belong to the region where

the project is applied, and are left underground for days in order to obtain an archaeological look. An aging technique used on the fabric also enabled the clothes to have a feel of history. The project comprises brings fashion together with İzmir’s 8500-year rooted history and cultural riches, and clothes belonging to every era will be on display at various intervals until November. At the exhibition, which enables people to look at civilizations throughout the ages in terms of fashion, clothes belonging to Alexander the Great and the Roman era will be on display between the 14th August and the 12th September, clothes belonging to Anatolian Seljuks and the Ottomans will be on display between the 15th September and the 13th October, and clothes belonging to the Republic era will be on display between the 16th October and the 30th November.

Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

107


Spor / Sports

Dünya şampiyonları Alaçatı rüzgarıyla uçtu Profesyonel Windsurf Birliği’nin (PWA) Windsurf Dünya Kupası, Alaçatı’da yapıldı.

World champions flew with the wind of Alaçatı Windsurf World Cup of Professional Windsurfers Association (PWA) was organized in Alaçatı

108 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010


Pritchard and also female windsurfers such as Karin Jaggi and Valerie Arrighetti windsurfed in the famous wind of Alaçatı. 10 national male windsurfers Enes Yılmazer, Ertuğrul İçingir, Bora Kozanoğlu, Emirhan Kolburan, Remzi Kocakıran, Berk Yalgın, Ufuk Sönmez, Erkan Morgan, Burak Dalgıç and Ege Şefik Kurt and 6 national female windsurfers Çağla Kubat, Lena Aylin Erdil, Melek Toraman, Burçe Vardarlı, Dilara Uralp and Deniz Şekercioğlu combated for an award of 55 thousand Euros.

Türkiye Yelken Federasyonu himayesindeki Profesyonel Windsurf Birliği’nin (PWA) Windsurf Dünya Kupası dördüncü ayak yarışları Pegasus Airlines sponsorluğunda Alaçatı’da gerçekleşti. Alaçatı Belediyesi tarafından özel olarak tahsis edilen Alaçatı Surf Arena’da 32 ülkeden 64 erkek, 21 kadın toplam 85 profesyonel windsurf sporcusunun katıldığı Pegasus Airlines PWA Windsurf Dünya Kupası mücadeleli yarışlara sahne oldu. Dünyanın en iyi slalom windsurfçülerinden, 2009 Dünya Şampiyonu ve 49.09 deniz mili ile dünya hız rekortmeni Antoine Albeau, 12 kez Dünya Şampiyonu olan Björn Dunkerbeck, dünya sıralamasında ilk sıralarda yer alan Finian Maynard, Kevin Pritchard ve kadınlar kategorisinde Karin Jaggi, Valerie Arrighetti gibi sporcular Alaçatı’nın ünlü rüzgarında windsurf yaptı. Milli sporcularımızdan Enes Yılmazer, Ertuğrul İçingir, Bora Kozanoğlu, Emirhan Kolburan, Remzi Kocakıran, Berk Yalgın, Ufuk Sönmez, Erkan Morgan, Burak Dalgıç ve Ege Şefik Kurt’un aralarında bulunduğu 10 erkek, Çağla Kubat, Lena Aylin Erdil, Melek Toraman, Burçe Vardarlı, Dilara Uralp, Deniz Şekercioğlu olmak üzere 6 kadın sporcumuz toplam 55 Bin Euro’luk ödül için mücadele etti. Şampiyonada ilk iki gün erkekler ve kadınlar kategorisinde yapılan dört yarış sonucu geçerli oldu. Pegasus Airlines PWA Alaçatı’da erkekler şampiyonu Amerikalı Micah Buzianis olurken, ikinciliği Fransız Antoine Albea, üçüncülüğü Virgin Adaları’ndan Finian Maynard kazandı. Türk sporculardan Bora Kozanoğlu altıncı, Enes Yılmazer ise 10. sırada yer aldı. Kadınlar kategorisinde ise birincilik ödülünü Fransız Valerie Arrighetti alırken, ikinci sırada İsviçreli Karin Jaggi, üçüncü sırada ise Ermenistan adına yarışan Sarah Hebert yer aldı. Türk sporcularımızdan da Çağla Kubat yedinci olurken, Lena Aylin Erdil 12. oldu.

The fourth leg of Windsurf World Cup of Professional Windsurf Association (PWA) was organized in Alaçatı by Turkish Sailing Federation under the sponsorship of Pegasus Airlines. Having been specially allocated by Alaçatı Municipality, Alaçatı Surf Arena witnessed very challenging competitions in Pegasus Airlines PWA Windsurf World Cup that was attended by 85 professional windsurfers (64 male and 21 female windsurfers) from 32 countries. Being one of the best slalom windsurfers of the world and the World Champion of 2009 and the world speed record holder with 49.09 nautical miles, Antoine Albeau, 12 times World Champion Björn Dunkerbeck, Finian Maynard that ranks on the top of t h e list, Kevin

The results of the four races that were held on the first two days of the championship were valid both in men’s and women’s categories. The champion in men’s categories in Pegasus Airlines PWA Alaçatı was the American windsurfer Micah Buzianis while the second place was taken by the French windsurfer Antoine Albeau and third place by Finian Maynard from Virgin Islands. Out of Our national windsurfers Bora Kozanoğlu ranked 6th and Enes Yılmazer ranked 10th. In women's category, the first place was taken by the French Valerie Arrighetti and she was followed by the Swiss Karin Jaggi and Armenian Sarah Hebert respectively. While our Turkish windsurfer Çağla Kubat ranked sev- enth, Lena Aylin Erdil took 12th place.

Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

109


Spor / Sports

Adımlarınızı doğaya atın! Şehir hayatının stresinden kurtulup, kendinizi 10 dakika sonra çam ağaçlarıyla kaplı ormanda bulmak istiyorsanız tatil tercihiniz İzmir olmalı.

Take a step into nature! For those who want to escape the stress of city life, and find themselves in a forest full of pine trees in ten minutes, their preferred destination should be İzmir.

110 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

Yazı / Article: ÇİĞDEM ASKERİ Fotoğraflar / Photographs: ORHAN KOZAN


Sürekli bir koşturmaca hali, trafik stresi, günlük sıkıntılar bazen hepimizi kaçma noktasına getirebiliyor. Sunduğu teknolojik olanaklarla yaşamımızı kolaylaştırıyormuş gibi görünen kent hayatı, aslında bedenlerimize gizlice bir tembellik yayıyor. Ve doğanın her daim yaptığı sessiz davetini görmezden gelebiliyoruz. İşte günübirlik doğa yürüyüşleri, doğanın davetine icabet etmemiz için mükemmel bir fırsat yaratıyor. Türkiye’nin en rahat, en güzel kenti İzmir, yüzlerce yürüyüş parkuruyla doğaseverlerin dikkatini çekiyor. İzmir’e tatile geldiyseniz, keyifli bir kent keşfinin ardından kendinizi doğaya bırakabileceğiniz birçok alternatif bulunuyor. İster Balçova-Halkapınar aksı gibi şehir merkezinde, isterseniz en ünlü parkurlardan Kemalpaşa bölgesi gibi şehir dışında oksijen depolayabilirsiniz. Ege Üniversitesi Kültür ve Sanat Hizmetleri Müdürü, Zirve Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü Genel Başkanı Orhan Kozan, tam bir doğa tutkunu. Yaklaşık 20 yıldır doğanın çağrısını dinleyen Kozan, ilk etapta küçük sosyal yürüyüş gruplarıyla doğayla tanışabileceğinizi anlatıyor. Kozan’a göre, riskli olarak bilinen dağlar, aslında şehirlerden çok daha güvenli. Dağcılık sporlarının var olan riskini ise en zayıf halkaya göre alınan tedbirlerle en aza indirebiliyorsunuz. İzmir Körfezi’ni çevreleyen 600-700 metre yükseklikte inip çıkan tepeler ve onlarca küçük zirveyi barındırdığı için İzmir, Türkiye’de dağcılığın kalbinin attığı yer olmaya başladı son zamanlarda. Coğrafi şartların uygunluğu nedeniyle günübirlik doğa yürüyüşlerinin de sayısı arttı. Kozan, spor turizminin öneminin arttığı son yıllarda, yerli yabancı turistlerin İzmir’e geldiklerinde tercih edebilecekleri bir aktivite olduğunu belirtiyor günübirlik doğa yürüyüşünün.

Constantly being on the go, the noise of traffic, and daily problems, push all of us to the point where we just want to escape. It may look as though technological opportunities are simplifying city life, but in fact, the only thing it is doing is making our bodies lazy. We always seem to overlook the quiet invitation of nature. Daily nature walks are the ideal opportunity to accept nature’s invitation. İzmir, Turkey’s most laid back and beautiful city, draws the attention of nature lovers with its hundreds of walking routes. For those who choose to come to İzmir on their holidays, loads of alternatives to lose yourself in nature are on offer after discovering the city. You can either go to central place such as Balçova – Halkpınar, or stock up on oxygen at one of the most famous routes, which is located in the region of Kemalpaşa.

Orhan Kozan, Chairman of Zirve Mountaineering and Nature Sports Club, and the director of Ege University Culture and Art Services, is quite the nature enthusiast. Kozan, who has been listening to nature’s call for almost 20 years, explains that you can initial acquaint yourself with nature with small walking groups. According to Kozan, the mountains known to be dangerous are in fact safer than cities. By taking precautions, thinking about the weakest link in the chain, you can reduce the risk of mountaineering to a minimal. As there are hills, whose heights are between 600 – 700 metres, surrounding the Gulf of İzmir, and tens of small peaks within İzmir, in recent years, it has become the heart of mountaineering in Turkey. Due to the eligible geographical conditions, the number of daily nature walks has increased.

En ünlü parkurlar Kemalpaşa’da

The most famous routes are at Kemalpaşa

İzmirli yürüyüşçülerin en ünlü ve keşfedilmemiş ilk beş parkuru aşağıdaki gibi sıralanıyor:

The following are top five of the most famous and worth discovering routes for the walking enthusiasts of İzmir:

En popüler parkurlar: Nif Dağı / Kemalpaşa, Mahmut Dağı /Kemalpaşa, Dededağı / Kemalpaşa, Kurudere Kanyonu / Kemalpaşa, Spil Dağı

The most popular routes: Mount Nif / Kemalpaşa, Mount Mahmut /Kemalpaşa, Dededağı / Kemalpaşa, Kurudere Canyon / Kemalpaşa, Mount Spil

Keşfedilmesi gereken parkurlar: BağyurduCinderesi /Kemalpaşa, Türkmen Şelalesi / Aliağa, Kaynaklar –Kavaklıdere /Buca, Vişneli - Babadağ / Kemalpaşa, Ansızca Kanyonu / Spil Dağı

Routes worth discovering: Bağyurdu-Cinderesi /Kemalpaşa, Turkmenian Waterfall / Aliağa, Kaynaklar –Kavaklıdere /Buca, Vişneli Babadağ / Kemalpaşa, Ansızca Canyon / Mount Spil

Doğayı keşfedin İzmir, 200’ün üstündeki yürüyüş parkuruyla doğaseverler için tam bir cennet. Sayının fazlalığından kaynaklı bir yıla sığmayan yürüyüş programları, Ekim ayında başlayıp Mayıs ayının son haftalarına kadar sürebiliyor. Kemalpaşa, Spil Dağı gibi en ünlü parkurları programlarına mutlaka alan günübirlik doğa yürüyüşçüleri, her yıl yeni 15-20 parkuru keşfetmeye çalışıyor. İzmir’in yürüyüş severler için en büyük avantajı, evinizden çıktıktan sonra hiçbir araca binmeden 10 dakika içerisinde ulaşabileceğiniz rotalara sahip olunması. Kentin stresinden kısa bir sürede kurtulup kendinizi orma-

Her ne kadar doğaya sırtımızı dönsek de, doğa bize karşı cömertliğinden hiçbir şey kaybetmiyor. Even though we turn our backs on nature, nature losses none of its generosity towards us.

Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

111


nın bilinmezliklerinde, macera dolu bir yolculukta bulabiliyorsunuz. Balçova Halkapınar güzergahında oturuyorsanız Balçova’nın sırtını yasladığı ormanlara, Karşıyaka tarafında oturuyorsanız, Doğançay ya da Örnekköy’ün arkasındaki ormanlık alana yürüyüşe gidebilirsiniz. Deneyimli dağcı Orhan Kozan, İzmir’de yürüyüşçülerin tercihinin çam ormanları, vadileri, küçük tepeleriyle yeşil cennet Karadeniz’i anımsattığı için Kemalpaşa bölgesi olduğunu söylüyor. Vahşi doğa şartlarının da yaşanabildiği Kurudere Kanyonu, Bağderesi, Ovacık Yaylası, Nif Dağı, Dededağı, Mahmutdağı keyifli bir o kadar da zorlu Kemalpaşa parkurları arasında.

Orhan Kozan’ın yürüyüş ritüelleri “Yaşadığımız bütün streslerden arınmak adına doğaya açılıyorum. Negatif enerjiyi toprağa bırakıp, pozitif enerjilerle hayatıma dönüyorum. Belki de en önemlisi doğanın yarattığı farkındalık. Sırtınızı yaslayamadan saatlerce yürüdüğünüzde, bir sandalye ve masada oturup yemek yemenin ne kadar önemli olduğunu anlıyorsunuz. “

The walking rituals of Orhan Kozan “In order to cleanse myself from all the stress I experience, I open up to nature. I leave the negative energy on the ground, and return to my life with positive energy. Maybe the most important thing is the awareness nature creates. When we spend hours walking without lying back, we appreciate what it means to sit down at a table and eat.“

112 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

In recent years, during which the importance of sports tourism has increased, Kozan states how daily nature walks have become an activity preferred by domestic and foreign tourists visiting İzmir.

Discover Nature With over 200 walking routes, İzmir is a heaven for nature lovers. Due to the vast number of walking programmes, it is impossible to fit them all into a year, which is why it can last from October through to the last week of May. Daily nature trekkers, who always incorporate Mount Spil in Kemalpaşa, one of the most famous routes, into their programs, try to discover 15 to 20 new routes every year. The biggest advantage for lovers of walking in İzmir is that it has routes at a 10-minute walking distance, without having to take any form of transportation. You can escape the stress of the city and find yourself on an adventure-packed journey in the unknown of the forest in a very short period. If you live near Balçova-Halkapınar, you can take a walk in the forests behind Balçova, if you live in Karşıyaka, you can take a walk in the forest area behind Doğançay or Örnekköy. Orhan Kozan, an experienced mountaineer, expresses that the most preferred location for trek-

kers in İzmir is the region of Kemalpaşa, as it reminds them of the Black Sea region with its pine forests, valleys, and green heaven in the form of small hills. Kurudere Canyon, Bağderesi, Ovacık Plateau, Mount Nif, Dededağı, and Mount Mahmut, all places where wild nature conditions may be experienced, are among the hardest routes of Kemalpaşa, but are also extremely enjoyable.

Çantanızdan macera ruhunuzu eksik etmeyin! Ekip ruhu gerektiren doğa yürüyüşleri güzel hava şartlarında 200 kişilik ekiple yapılabiliyor. “Sırtıma çantamı alır, yürürüm, ne olacak” diyemiyorsunuz. Zorluklarına göre kategorilendirilen yürüyüşler üç sınıfa ayrılıyor. A Grubu, yeniler için kısa mesafelik yürüyüşleri barındırıyor. B Grubu; zirveyi hedefleyen, zorlu, spor amaçlı yürüyüşler. C Grubu ise doğaçlama yürüyüş olarak adlandırılıyor. Bilinen patikalar kullanılmadan, keşif amaçlı, zirvenin hedeflenmediği ancak daha zor bir kategori. Tüm zorluğuna rağmen, şikayet etmeyecek macera ruhu taşıyan herkes zorlu C Grubu’na da katılabiliyor.

Do not forget to put your sense of adventure in your bags! In amicable weather conditions, nature walks, which require team spirit, are carried out with a team of 200 people. You cannot simply say, “I will take my backpack and go for a walk.” In accordance with their level of difficulty, walks fall under three categories. The A group comprises of short-distance walks, suitable for beginners. The B group comprises of walks aiming for the peak, which are challenging and sporting. The C group is known as the improvisational walk. This category, in which known paths are not used, it is purely for discovery purposes, and where the peak is not the objective however, is harder. Regardless of its difficulty, those carrying an adventurous soul can par ticipate in the challenging C group.


Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

113


Kent / City

İzmir Körfezi’ nin vitrini:

Pasaport Deniz kentinde yaşamanın, “içeride” yaşamaya nazaran farklı bir havası olacak illa... O nedenledir ki, deniz kentinde yaşayan insanlar için gemiler kâğıt da olsa kâfidir... Denizi yaşayanlar o kâğıt gemilerin kaptanıdır çünkü.

The showcase of the Gulf of İzmir

Fotoğraflar / Photographs: Erdinç Ereeş

114 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

Living in a marine city would of course have a different atmosphere than living “inside”... That is why, for people who live in a sea city vessels, even if they made of paper, are enough... Because the one who experiences sea is the captain of that paper ship.


UĞUR BİRYOL Gazeteci - Yazar Journalist - Author Martılar kanatlarını rüzgârla doldururken, şehrin sıkışmışlığından bunalan ruhumuzu ferahlatmak, belki biraz da derdimizi denize ve körfeze bırakmak için düştük Pasaport’un yollarına. Eskiden balık hali olarak kullanılan, şimdinin Konak Pier’inden Alsancak Limanı’na kadar uzanan Kordonboyu’nun en müstesna yerlerinden biri şüphesiz Pasaport’tur. Pasaport İskelesi, Alsancak Limanı yapılana kadar eski liman olarak görevini layıkıyla getirmiş olmanın verdiği gururla karşılar misafirlerini. Çünkü Pasaport İzmir’in bir nevi vitrini konumundadır. Konak Pier demişken, bu şimdinin gözde alışveriş merkezinin bu kadar gözde olduğuna aldanmamalı. Eskiden balık hali olarak kullanılan ve yıllarca atıl durumda bulunan bina restore edilmese gerçekten çok yazık olacakmış. Binada yer alan dükkânlardan alışveriş edenler, soluğu denize sıfır mekânların bulunduğu teraslarda alıyor. Gerçekten de burada oturmak ve körfezi seyre dalmak insana bütün yorgunluğunu unutturacak kadar keyif veriyor. Konak Pier’den Cumhuriyet Meydanı’na kadar olan mesafeyi kat ettiğimizde Pasaport’u da dolaşmış oluyoruz. Pasaport’un müstesnalığı elbette doyumsuz manzarası kadar, sırtını verdiği tarihi binalardan da pay alıyor. Körfez İşhanı, Bugün Gazetesi’nin olduğu bina ve kafeterya, Kantar Polis Karakolu, Sahil Sağlık Baştabipliği, Denizcilik İşletmeleri binası ile İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün bulunduğu, ara sokaklardan da Çankaya’nın tarihi Borsa binasının görülebildiği, oldukça eski bir yapı tarihi müzesi gibi Pasaport. Bu tarihin arkasında oldukça hareketli bir yaşam sürüyor ancak Pasaport’a gelenler çok da fazla etkilenmiyor bundan... Pasaport’ta, insanların denizin kenarında ne kadar huzurlu olduğunu fark edebiliyoruz. Nargilesini tüttürenler, demli çaylarını ve köpüklü kahvelerini içenler, zar seslerinin şenlendirdiği tavla oyunları... derken bir cümbüş halini alıyor Pasaport. Bu lezzetlere bir de İzmir gevreği, kumrusu ve illa ki yumurtayla birlikte meşhur “boyoz”u eşlik ettiğinde misafirlerin değmeyin keyfine. Seyir terasları şeklinde düzenlenmiş yerlerde oturan İzmirliler için denizle bütünleşmek zaten başlı başına bir ritüel olsa gerek. Hatta Göztepe’den, Konak’tan, Bostanlı’dan, Karşıyaka’dan gelen vapurlarla Pasaport İskelesi’nde inen, işlerine gitmek için Cumhuriyet Meydanı’na, oradan da Alsancak’a giden İzmirliler günlerini nasıl bu kadar rahat geçiriyor sizce? Bence, işe gitmeden Pasaport’ta bir çay kaçamağı yapıyorlar. Ya da iş çıkışında mutlaka Pasaport’a uğranıp, bir çay, kahve molası veriliyor. Yani Pasaport çalışan için de işsiz için de bir huzur mekânı aslında.

We fall into the paths of Pasaport to relieve our spirit distressed by the crowd of the city or maybe to leave a little of our trouble to sea and the bay when gulls fill their wings with the wind. One of the most exceptional places of Kordonboyu starting from Konak Pier, formerly used as a fish market, reaching Alsancak Pier, is undoubtedly Pasaport. Pasaport Pier welcomes its guests with an honor of accomplishing its task duly as an old port till Alsancak Port was built since Pasaport is a kind of showcase of İzmir. Speaking from Konak Pier, we should not be fooled that the present fashionable shopping center is so popular. If the building, formerly used as a fish market and being inert for years, has not been restored it would really be a shame. The ones who shop from the shops in the building find themselves on terraces where there are seaside places. Really, sitting here and looking into the bay are exhilarating enough to make people forget all of their tiredness. When we traverse from Konak Pier to Cumhuriyet Square, we would have encircled Pasaport. Extraordinariness of Pasaport as well as its insatiable landscapes receives a sharing of course from

Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

115


İnsanlar her yerde, her an hareket halinde. Gidenler, gelenler… Sürekli bir kalabalık halinde oluyor gün içinde. Özellikle öğleden sonraları, deniz kenarında hatıra fotoğrafı çektirenler, çiğdemlerini (çekirdeğin İzmircesi!) çitleyenler ve oltaya rasgele deyip balık tutmaya çalışan gençler. Sonra bütün bunların yanında durmuş büyük gemiler. Sahi, bunlar ne işe yarıyor diye sormadan edemiyoruz. Belki bu sorunun yanıtını bize bir Seferis şiiri verebilir diye düşünüyoruz:

“Masallarımı gemilerde öğrendim ben yolculardan değil, denizcilerden de değil ceplerinde sigara arayıp duran iskelede bekleyen daimi işsizlerden de değil. Gemi simaları dünyama yerleşmiştir benim, kimisi Kyklops gibi tek gözle bakar hareketsizce deniz aynasına kimisi karınca gibi davranır, kimisi kelebek, kimisi uykuda gezer gibi ilerler tehlike saçarak ve kimisi uyuyakalmıştır denizin derinliklerinde. Tahtalar, halatlar, zincirler. (...)”

116 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

Pasaport çalışan için de işsiz için de bir huzur mekânıdır. Pasaport is a peaceful place both for the employed and the unemployed.

the historical buildings which it gives its back to. Pasaport is like a quite old building of history museum where Körfez Business Center, Bugün Newspaper building and the cafeteria, Kantar Police Station, Coastal Health consumables, Marine Operations building and the Provincial Culture and Tourism Directorate are located and historical Exchange building of Çankaya can be also seen between the streets. There lays quite an active life beyond this history; however, the ones who come to Pasaport is not affected much from this ... We can realize how blessed people feel by seaside. Smoking their hookah, drinking their brewed tea, frothy coffee, the backgammon games cheered by their voice ... Pasaport then becomes a carousel. When these tastes of İzmir, “gevrek” (kind of a special pastry), “kumru” (kind of a special pastry) and must be tasted, famous “boyoz” (kind of pastry) with two cooked eggs accompany, do not touch the pleasure of these guests. Being integrated with sea must already have been a ritual on its own for İzmir residents who live in the areas organized in the form of viewing terraces. How do you think İzmir peoples who come by boats from Göztepe, from Konak, from Bostanlı, from Karşıyaka and land in Pasaport pier, then go to work first through Cumhuri-


İki kordon yaşama bağlar Seferis gibi denize tutkundur İzmirli de. Ama tutkunu olduğu denizin en vazgeçilmez noktası Kordonboyu’dur. İzmir’de yapılan bir söyleşide “İzmirliyi yaşama iki kordon bağlar, birisini doğarken keserler...” diye bir söz edilmiştir. Bu söz İzmir’i de İzmirlileri de anlatmaya yeter sanırım.

yet Square, then to Alsancak spent their days this much relaxed? I think, they do a tea getaway in Pasaport before they go to work or a tea-coffee break is done when the work is done in Pasaport. That is to say, Pasaport is a peaceful place both for the employed and the unemployed. Everywhere, at any moment people are in mo-

Pasaport İskelesi, Alsancak Limanı yapılana kadar eski liman olarak görevini layıkıyla getirmiş olmanın verdiği gururla karşılar misafirlerini. Pasaport Pier welcomes its guests with an honor of accomplishing its task duly as an old port till Alsancak Port was built.

Pasaport’un tarihi de denizle komşuluğu kadar eskidir. Eski kartpostallardan birinde “Debarcadere et Bureau de Passeports” (İskele ve Pasaports Bürosu) olarak gösterilen yapı, 1884 yılında bir Fransız şirketi tarafından inşa edilmiş. Yapımına 1867 yılında başlanan ve 1884 yılında tamamlanan rıhtım, mendireğe yanaşan yolcu ve yük gemileri, atlı tramvaylar ile Birinci Kordon Caddesi, İzmir’in en hareketli kıyı caddesi konumundaymış. İskelenin yanında bulunan şimdiki Gümrük Muhafaza Başmüdürlüğü’nün bulunduğu binalar ise, Yunan işgali döneminde (1919–1922) “Liman Dairesi Başkanlığı” olarak kullanılmaya başlanmış. 1800’lü yıllarda yapılan “İzmir Körfezi Osmanlı Vapurları Hamidiyye Anonim Şirketi”, Karşıyaka, Alaybey, Osmanzade, Bayraklı, Turan, Pasaport, Konak, Karataş, Salhane ve Göztepe vapur iskeleleri arasında sekiz gemilik filo ile hizmet veriyormuş. Bugünkü Pasaport İskelesi’nin ise Osmanlı ve Selçuklu mimarlığından esinlenen 1. Milli Mimari özelliklerini taşıdığı kaydedilmiştir. Yani, Pasaport İskelesi, 13 Eylül 1922 yılında İzmir’de çıkan, Kordon Caddesi üzerindeki tüm binalara yayılan yangında zarar görmüş, 1926 yılında dönemin Valisi Kazım Dirik tarafından “Birinci Ulusal Mimarlık Akımı” adı verilen tarzda yeniden yapılmıştı.

Two Kordon (Cord) tie to the life İzmir people are fans of the sea, so is Seferis. However, the most indispensable point of sea is Kordonboyu. In an interview in İzmir, İzmir is mentioned, “Two Kordon (cords) tie the people of İzmir to the life, one is cut off when one is born ...” This phrase is enough to explain both İzmir and the people of İzmir. The history of Pasaport is as old as its neighborhood with the sea. The structure shown in one of the old postcards, “Débarcadère et Bureau de Passeports” (Pier and Passports Office), was built by a French company in 1884. The pier construction of which started in 1867 and completed in 1884, First Kordon Street with passenger and cargo ships boarding to pier, with horsed tramways was the most vibrant coastal street of İzmir. The buildings, located in the place of current Customs Regional Directorate next to the pier, were used as “Harbor Department Directorate” in the Greek occupation period (19191922). “Gulf of İzmir Ottoman Boats Hamidiyye Anonym Corporation” was established in 1800s served between the piers of Karşıyaka, Alaybey, Osmanzade, Bayraklı, Turan, Pasaport, Konak, Karataş, Salhane and Göztepe with the fleet of eight ships. It is stated that the current Pasaport pier carries out the features of First National architecture inspired by the Ottoman and Seljuk architecture. Pasaport Pier was damaged due to fire having spread around all buildings in Kordon Street in İzmir on 13 September 1922, and it was rebuilt by Kazım Dirik with the style called “First

tion. They are going; they are coming ... they are always in a crowd within a day. Especially in the afternoons the ones who take photographs by the sea, who eat roasted sunflower seed (in İzmir people says “çiğdem”!) and youngsters who try to fish saying that “rastgele” (anyhow). Then, great ships standing by all of these. Really, we cannot do without asking what the use of them. We think that a poem of Seferis may give us perhaps the answer to this question:

“I have learned my tales in ships not from passengers, nor from sailors seeking cigarette in their pocket, also not from forever unemployment who wait on the pier. Ship faces are placed in my world, some like a one-eyed Cyclops looks motionless to a sea mirror, some behaves like an ant, some butterfly, some walks away like a sleepwalker by scattering danger, and some oversleeps in the depths of the sea. Woods, ropes, chains. (...)”

Pasaport’un tarihi de denizle komşuluğu kadar eskidir. The history of Pasaport is as old as its neighborhood with sea.

Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

117


National Architectural Movement”. İzmir, 8500 yıllık tarihi boyunca liman kenti olma özelliğini taşımış bir yer. Bilinen en eski liman da Tepekule’nin doğusunda yer alıyormuş. Liman 19. yy’da Pasaport Limanı’nın yapımı ile buraya taşınmış ancak Pasaport Limanı’nın yetersiz hale gelmesi nedeniyle 1954 yılında Alsancak Limanı inşaatına başlanmış. Bizce Pasaport limanının taşınması iyi olmuş. Belki kızanlar olacaktır ama böylesi daha güzel olmuş. Eğer, Pasaport limanı bugün faal durumda olsaydı ne martılar kendilerini sakınmadan körfeze pike yapabilirdi ne insanlar rahatça gelip seyir teraslarında denizi duyumsayabilirdi.

İzmir is a place carrying the feature of being a port city during its 8500 years of history. The oldest known harbor was located on the east of Tepekule. Harbor moved here with the construction of Pasaport Pier in 19th century, but Alsancak Harbor construction started in 1954 due to the inadequateness of Pasaport Pier. We think it is good that they moved Pasaport Pier. Maybe some would be furious but this is better. If Pasaport Pier had been active today, neither gulls could have made nosedives without protecting themselves nor people could have come freely and sense sea on viewing terraces.

Fotoğrafçı gözüyle…

Through the eyes of a photographer...

“Pasaport, İzmir’e özgü sosyal yaşam, kültürel çeşitlilik, tarihsel ve görsel fenomenler sunan en güzel yeridir. Burada yaşanılan bir günbatımı sonrası daha çok İzmirli olursunuz. Nerede doğmuşsunuz, nereden gelmişsiniz hiç önemi kalmaz bunların.”

“Passport is the most beautiful place of İzmir offering social life specific to İzmir, cultural diversity, historical and visual phenomena. You will be more Izmirian after having experienced a sunset in here. Where you were born, where you’ve come from do not matter. “

ERDİNÇ EREEŞ

118 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010


Bostanlı Vapur İskelesi üstünde, gözünüzün Körfezi gördüğü en güzel noktada hizmet veren Altınbalık işletmeleri İzmir’de balık keyfinin ilk akla gelen adresi...

ALTINBALIK

İŞLETMELERİ

Bostanlı Vapur İskelesi Üstü 0232.362 01 75 - 330Eylül 45 -14 Ekim / September - October 2010 İZMİR www.altinbalik.net

119


Günübirlik / Excursion

Mitolojik bir gezi:

KAZ DAĞLARI Dünyanın en büyük oksijen depolarından Kaz Dağları’na küçük bir yolculuk yapmak istemez misiniz?

A mythological excursion:

Kaz Mountains

Would you like to take a short trip to Kaz Mountains, one of the biggest oxygen reservoirs in the world? Fotoğraflar / Photographs: Işık Teoman / Emrah Elmas – Serap Tetik (Edremit Belediyesi İZMİR Basın Eylül Merkezi) - Ekim / September - October 2010

120


Ege Bölgesi’nin zengin coğrafyası, İzmir’e gelen turistlere sayısız günübirlik gezi alternatifi sunuyor. Balıkesir ve Çanakkale kentlerinin sınırında yer alan, gözlere yeşil, ciğerlere oksijen bayramı yaşatan Kaz Dağları da bu alternatiflerin en cazip olanlarından. Endemik bitkileri ve yeşilin her tonuna rastlayabileceğiniz doğası, doğa yürüyüşleri gerçekleştirebileceğiniz onlarca güzergah, hüzünlendiren efsaneleri Kaz Dağları’nın vaat edip de gerçekleştirdiklerinden. Yeşilin tonlarıyla bezenmiş bir tablo gibi duran Kaz Dağları’nda bir gününüzü dolu dolu geçirebileceğiniz pek çok gidilecek ve görülecek yer var. Şahindere Kanyonu, Ayazma, Sütüven göletleri gibi doğal güzellikler, taş evleri ile dikkat çeken köyler, orman gözetleme kulelerinin yer aldığı manzara noktaları, şifalı sular, Sarıkız Şenlikleri ile dikkat çeken Sarıkız Tepesi önerebileceklerimiz arasında…

Geniş bir alana yayılan Kaz Dağları’nda elinizi attığınız her yerden tarihi ve doğal bir güzellik fışkırıyor. Mitolojik ismi İda Dağı olan Kaz Dağları, farklı efsanelerin baş mekanı olarak geçiyor. Dağın adının Giritli denizciler tarafından, Girit’te Zeus’un doğduğu İda Dağı’na atıfta bulunmak için İda konduğu yer alıyor Yunan mitolojisinde. Paris’in Altın Elma’yı Afrodit’e vermesi sonucu, dünyada ilk güzellik yarışmasının yapıldığı yer olması, bu güzellik yarışmasının sonuçları nedeniyle de tarihte meşhur Troya savaşlarının çıkması da mitler arasında yer alıyor. Sarıkız’ın hüzünlü öyküsü ve kavuşamayan genç aşıklar Hasan ile Emine’nin hikayeleri de Kaz Dağları’nın Türk efsanelerinden.

The rich geography of the Aegean Region offers numerous alternative daytrips to tourists visiting İzmir. One of the most attractive among these alternatives is a daytrip to Kaz Mountains which is located on the borderline of Balıkesir and Çanakkale cities and which offers a feast of green to the eyes and a feast of oxygen to the lungs.

Kaz Mountains covers a large area and bursts with historical and natural beauty everywhere you touch. Kaz Mountains promises the visitors a lovely nature with endemic plants and every tone of green, besides stories from tragic legends and tens of routes for nature walks. Standing out like a painting decorated with various tones of green, Kaz Mountains is a reserve for many spectacular spots. Among our recommendations are the natural beauties like Şahindere Canyon, Ayazma and Sütüven ponds; villages that attract attention with their stone houses; landscape spots with forest watchtowers; healing waters; and Sarıkız Hill where Sarıkız Festivals are held… The mythological name of Kaz Mountains is Mount Ida, which is the primary setting in various legends. According to the Greek myths, the mountain was named Ida by the Cretan seamen

Homeros, ünlü İlyada destanında da “bol pınarlı, vahşi hayvanlar anası” diye bahsediyor Kaz Dağları’ndan. Dağın her yerinde bin 500 metre rakımda dahi yaz kış suyu olan kaynaklar, Edremit, Akçay ve Altınoluk’un ihtiyacını karşılayan eriyen kar sularından bol soğuk suyu Homeros’un destanını doğrular gibi. Geniş bir alana yayılan Kaz Dağları’nda elinizi attığınız her yerden tarihi ve doğal bir güzellik fışkırıyor. Bilinen tarihi milattan önce 2000’li yıllara dayanan Kaz Dağları’nda çağlar boyunca çeşitli medeniyetler barınmış. Thebe, Lyrnessos, Khrysa, Killa, Anderia, Antandros, Adramytteion, Astrya ve Gargara gibi Kaz Dağları’nda kurulan kentlerin birçoğu Troya Savaşları sırasında yok edilmiş. Kentlerin kalıntılarından Şahin Kale, Kaz Dağları’ndan görebileceğiniz tarihi yapılardan. Şahin Dere kanyonunun başlangıcında bulunan kale, milattan sonra 672 - 678 ve 717 yıllarında

Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

121


İstanbul’u iki kere kuşatan ve Batı Anadolu’ya da gelen İslam ordularından korunmak amacıyla, Antandros kentinin halkı tarafından kurulmuş. Bölgenin sarp ve ulaşımın zor olmasından dolayı büyük bir kısmı günümüze kadar ayakta kalabilen kalenin civarında yerleşime ait kalıntılar da bulunuyor. Adatepe ise (Gargaran Tepesi), eski Yunan kültürüne göre tanrılarına kurbanlar sunmak üzere yapılmış bulunan Zeus Sunağı’na ev sahipliği yapıyor.

as a reference to the Mount Ida in Crete where Zeus was born. It is also narrated in the myths that Ida is the place where the first beauty contest in the world was held after the Golden Apple was given to Aphrodite by Paris and where the famous Trojan wars started as a consequence of this beauty contest. The sorrowful story of Sarıkız and the tales of two young lovers, Hasan and Emine who failed to unite, are among the Turkish legends of Kaz Mountains.

Kaz Dağları’nda halen geleneksel dokularını hiç bozmadan yaşantılarını devam ettiren Türkmen

Homer mentions Kaz Mountains in his wellknown epic Iliad as “the mother of wild animals

and full of springs”. The springs full of water in every season all over the mountain even at an altitude of 1500 meters, and the abundant and cold water of the melting snow that meets the need of Edremit, Akçay and Altınoluk appear to confirm the narration in Homer’s epic. Kaz Mountains covers a large area and bursts with historical and natural beauty everywhere you touch. Several different civilizations founded settlements in Kaz Mountains, whose known history dates back to the 2nd millennium B.C. Many of the cities founded in Kaz Mountains, such as Thebe, Lyrnessos, Khrysa, Killa, Anderia, Antandros, Adramytteion, Astrya and Gargara, were destroyed during the Trojan Wars. Among these historical city remains, Şahin Fortress can be seen from Kaz Mountains. The fortress is situated at the entrance of Şahin River canyon and was built by the people of Antandros city in order to protect the city from the Islamic armies which arrived in Western Anatolia after encompassing Constantinople twice in 672-678 and 717 A.D. Since the area is steep and difficult to reach, there are settlement remains around the fortress, a large part of which still survives. Adatape (Gargaran Hill) hosts the Altar of Zeus which was built to offer sacrifices to gods according to the ancient Greek culture. The Turkmen villagers, who still maintain their traditional life style on Kaz Mountains, make your trip more memorable with their warm and welcoming attitudes. The traditional Sarıkız festivals, which are held on Sarıkız Hill in the last 15 days of August every year, are jollified by the

122 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010


environment created by the upland tents pitched by Turkmen villagers in line with their local outfits and traditions. In Ayazma where the first beauty contest in history was held, this tradition is still maintained by the villagers who choose the Miss Kazdağı (Miss Ida) in the festivals. A large part of Kaz Mountains is covered with forests, and the natural texture of the mountain is preserved mostly due to the limited number of settlements and the designation of the mountain area falling within the borders of Edremit as a National Park… You can reach the travel routes in the National Park either on foot or by car. Şahin River, among these routes, is a challenging track, but it rewards

köylüleri sıcakkanlı yaklaşımlarıyla gezinizi daha bir keyifli hale getiriyor. Her yıl Ağustos ayının son 15 günü Sarıkız Tepe’de düzenlenen geleneksel Sarıkız şenlikleri, Türkmen köylülerinin yöresel kıyafetleri ve adetlerine uygun olarak çadırlar kurdukları yayla yaşantıları şenliği renklendiriyor. Şenlikte tarihte bilinen ilk güzellik yarışmasının yapıldığı Ayazma’da halen her yıl bu gelenek devam ettirilip, Kazdağı Güzeli de seçiliyor.

liyorsunuz. Güzergahlardan Şahin Deresi, zorlu bir parkur olmakla birlikte, yorulduğunuza değecek güzelliklerle sizi ödüllendiriyor. Araçla gidilmesi gereken parkurda, Avcılar Köyü girişinde arazi araçları kiralayabiliyorsunuz. 37 kilometre uzunluğundaki güzergahta, Şahindere Kanyonu’nun kimi zaman ürküten, ancak etkileyici manzaraları yolculuğunuza eşlik ederken, yazın da derenin soğuk sularına girebiliyorsunuz.

Büyük bir kısmı ormanlarla kaplı olan Kaz Dağları’nda, yerleşimin çok nadir görülmesi doğal dokunun da bozulmamasını sağlıyor. Bir diğer neden ise, dağın Edremit sınırlarında kalan bölümünün Milli Park olarak ilan edilmesi…

Bir diğer parkur ise Sarıkız güzergahı. Zeytinli Köyü’nden başlayan, zeytin ve kızıl çam ağaçlarının arasında yapılan yürüyüşle üç kilometre sonra Milli Park girişine ulaşabiliyorsunuz. Kaz Dağları’nın endemik bitkilerine rastlayabileceğiniz, bin 726 yükseklikteki Sarıkız Tepesi, Edremit Körfezi’ne doğru uçuyormuşsunuz havası da yaratıyor.

Milli Park’ta belirlenen gezi güzergahlarına isterseniz aracınızla isterseniz yürüyerek gidebi-

Nasıl gidilir?

How to go ?

İzmir’den Menemen - Aliağa - Ayvalık - Gömeç - Burhaniye - Edremit güzergahlarını takip eden karayoluyla yaklaşık 3,5 saatlik bir sürede Kaz Dağları’na ulaşmak mümkün. Edremit’ten Kaz Dağları’na Zeytinli, Kızılkeçili Köyü, Güre Köyü ve Altınoluk istikametinden orman yollarıyla gidiliyor.

You can reach Kaz Mountains in approximately 3.5 hours by following the highway from İzmir to Menemen - Aliağa - Ayvalık - Gömeç – Burhaniye - Edremit. Once you arrive Edremit, you can reach Kaz Mountains following the forest routes through Zeytinli, Kızılkeçili Village, Güre Village and Altınoluk directions.

you with beauties that will worth the effort. This track should be covered by car, and you can rent off-road vehicles at the entrance of Avcılar Village. On the 37 kilometers long route, you can enjoy the occasionally scary but fascinating view of Şahindere Canyon and the cold waters of the river in the summer. Another route is the Sarıkız track. You can reach the National Park entrance after a three kilometers walk from Zeytinli Village and through olive trees and calabrian pines. Sarıkız Hill with an altitude of 1,726 meters, where you can see the endemic plants of Kaz Mountains, makes you feel as if you are flying towards Edremit Bay.

Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

123


İnfo ACİL TELEFONLAR / EMERGENCY TELEPHONE NUMBERS İtfaiye / Fire Department

110

AKS / Emergency Rescue (AKS) Hızır Acil / Medical Emergency Service

Pasaport 484 22 56 Göztepe 224 20 22 Üçkuyular 259 40 13

110

112

Polis İmdat / Police Department 155 Cenaze Hizmetleri / Funeral Services

188

TÜRK TELEKOM

Sahil Güvenlik / Coast Guard 158 Orman Yangınları / Forest Fires 177

Arıza / Breakdown 121

Hava Ambulans / Air Ambulance

Bilinmeyen Numara / Unknown Numbers

463 33 22

11811

Danışma / Information Service 161

HASTANELER / HOSPITALS

Uyandırma / Wake Up Service 135 Fono Tel / Fono Phone 141

Üniversite Hastaneleri / University Hospitals Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi / Ege University Medical Faculty Hospital

343 43 43

TİYATROLAR / THEATRES

9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi / 9 Eylul University Medical Faculty Hospital

412 22 22

Konak Sahnesi / Konak Stage 483 50 35

Dokuz Eylül. Ü. İlaç ve Zehir Danışma / 9 Eylul U. Drug and Poison Information Center

412 39 39

Dokuz Eylül Üniversitesi Karşıyaka Polikliniği / 9 Eylul University Karsiyaka Polyclinic

Devlet Tiyatroları / State Theatres Karşıyaka Sahnesi / Karşıyaka Stage

369 64 87

Bornova Sahnesi / Bornova Stage

343 04 33

369 30 40 Özel Tiyatrolar / Private Theatres Konak Belediye Tiyatrosu / Konak Municipality Theatre

246 63 93

449 49 49

Ege Sanat Merkezi / Ege Art Centre

381 64 06

388 19 63

Hamle Tiyatrosu / Hamle Theatre

446 70 18

Tansaş Çocuk Tiyatrosu / Tansaş Children’s Theatre

483 48 28

Pınar Çocuk Tiyatrosu / Pınar Children’s Theatre

463 15 15

Doğumevleri / Maternity Hospitals Ege Doğumevi / Ege Maternity Hospital Ege Ü. Kadın Doğum / Ege U. Maternity Hospital Kan Merkezleri / Blood Centers Türk Kızılayı / The Turkish Red Crescent

421 47 89

Çocuk Has. Kan Bankası / Children’s Hospital Blood Bank

483 61 33

Ege Ü. Has. Kan Bankası / Ege U. Hos. Blood Bank

388 28 61

SANAT GALERİLERİ / ART GALLERIES İzmir Sanat Merkezi / İzmir Art Centre

483 63 34

İZFAŞ Sanat Galerisi / IZFAŞ Art Gallery

482 12 70

Çetin Emeç Sanat Galerisi / Cetin Emec Art Gallery

445 20 34

Akbank Sanat Galerisi / Akbank Art Gallery

484 16 66

Aphrodite Sanat Galerisi / Aphrodite Art Gallery

482 33 02

Denizyolları / Maritime Lines 464 88 64

Adnan Franko Sanat Galerisi / Adnan Franko Art Gallery

464 41 86

THY Rezervasyon / Turkish Airlines Reservation

444 08 49

TCDD Sanat Galerisi / TCDD Art Gallery

433 58 97

Basmane Rezervasyon / Basmane Reservation

484 86 38

Yapı Kredi Sanat Galerisi / Yapı Kredi Art Gallery

463 56 28

TCDD Santral / Turkish State Railways Central

464 31 31

Selçuk Yaşar Sanat Galerisi / Selcuk Yasar Art Gallery

422 65 32

Alsancak Gar / Alsancak Railway Station

464 77 95

Rotary Sanat Galerisi / Rotary Art Gallery

421 56 61

Otogar / Bus Station 472 10 10

Leonardo Sanat Galerisi / Leonardo Art Gallery

422 13 95

Vakıfbank Sanat Galerisi / Vakifbank Art Gallery

441 59 00

Tepecik / Tepecik Blood Center 433 38 74

ULAŞIM / TRANSPORTATION

İskeleler / Piers

İzmir Resim Heykel Müzesi /

Konak 484 98 56

İzmir Art and Sculpture Museum

441 41 92

Karşıyaka 368 00 42

GF Sanat Galerisi / GF Art Gallery

421 29 95

Alsancak 464 78 31

İzmir Türk Amerikan Derneği Sergi Salonu /

Bostanlı 330 50 71

Turkish American Association Art Gallery

464 20 95

Bayraklı 345 77 53

Kedi Kültür Sanat Merkezi

464 99 35

124 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010


Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

125


KÜLTÜR MERKEZLERİ / CULTURAL CENTRES

TURİZM SEKTÖR TEMSİLCİLİKLERİ / REPRESENTATIVES OF TOURISM SECTOR

Atatürk Kültür Merkezi / Atatürk Cultural Centre Konak

483 85 20

Sabancı Kültür Merkezi / Sabancı Cultural Centre Konak

441 90 09

İzmir Tanıtma Vakfı 465 28 90

Alman Kültür Merkezi / German Cultural Centre

489 56 87

TURSAB İzmir Bölgesel Yürütme Kurulu /

İZFAŞ Sanat Galerisi Kültürpark / İZFAŞ Art Gallery Kulturpark 482 12 70

TURSAB İzmir Regional Executive Committee

464 03 47

İzmir Türk Amerikan Derneği / Turkish American Association 464 20 95

ESAD (Ege Seyahat Acenteleri Derneği)

484 87 02

İngiliz Kültür Merkezi / British Cultural Centre

446 01 31

ETİK (Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği)

489 47 77

İtalyan Kültür Merkezi / Italian Cultural Centre

421 52 42

Ege Turizm Derneği / Aegean Tourism Association

441 46 12

Fransız Kültür Merkezi / French Cultural Centre

463 61 42

TUREVS (Turistik Ev Pansiyoncular Birliği)

425 72 73

Kıbrıs Türk Kültür Derneği /

TURING 421 71 49

Cyprus Turkish Cultural Association

421 13 40

Rehberler Odası / Chamber of Guides

463 21 53

Otelciler Derneği / Hotels Associations

425 45 85

TURİZM BÜROLARI / TOURISM OFFICES İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü / Provincial Directorate of Culture and Tourism

483 62 16

Turizm Danışma / Tourism Information

445 73 90

Adnan Menderes Havalimanı Turizm Dan. / Adnan Menderes Airport Tourism Inf.

274 22 14

WEATHER CONDITION in İZMİR

633 18 62

In İzmir, while summers are hot and dry, winters are mild and rainy due to its location in Mediterranean climatic zone. The fact that mountains run perpendicular to the sea and plains edge in with threshold of the Inland Western Anatolia allows marine effects spread through inner regions. However, physical geography differences such as altitude throughout the Province, or distance from the west and the coast cause climate differences that can be assumed as important in terms of rainfall, temperature and sun.

Bergama Turizm Danışma / Bergama Tourism Information

Çeşme Turizm Danışma / Çeşme Tourism Information

712 66 53

Foça Turizm Danışma / Foça Tourism Information

812 12 22

Selçuk Turizm Danışma / Selçuk Tourism Information

892 63 28

Tire Turizm İrtibat Bürosu / Tire Tourism Contact Office

512 66 14

On the basis of the Province, annual average temperature changes between 14-18 ºC in coastal regions. While the hottest months are July (27.3 ºC) and August (27.6 ºC), the coldest months are January (8.6 ºC) and February (9.6 ºC). In summer, temperature at the coastal regions is approximately 1-2 ºC lower in comparison with inner regions by the effect of sea breeze. Temperature which is average 7 ºC in winter season decreases occasionally due to maritime air mass coming from the north and the northwest. In İzmir, significant differences are seen in rainfall distribution according to the months and seasons. Annual average rainfall amount in İzmir is 700 mm ; while more than 50 % of the annual rain falls in winter season and the 40-45 percentage falls in spring and autumn, as for 2-4 %, it falls in summer months. While number of snowy days is not almost existed in lower regions, both number of snowy days and snow’s residence time on the ground increase in higher regions.

126 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010


Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

127


İnfo BAŞKONSOLOSLAR / CONSULATE GENERALS

Lüksemburg / Luxembourg

421 48 82

Macaristan / Hungary

421 28 61

Almanya / Germany

488 88 88

Malta 422 31 38

Romanya / Romania

465 04 63

Meksika / Mexico

327 32 63

421 69 92

Moğolistan / Mongolia

478 50 15

Yunanistan / Greece

Moldova 472 18 13

FAHRİ BAŞKONSOLOSLAR / HONORARY CONSULATE GENERALS

Norveç / Norway

421 92 80

Pakistan 459 16 16 Bangladeş / Bangladesh

421 23 32

Portekiz / Portugal

483 80 31

Endonezya / Indonesia

421 81 77

Rusya Federasyonu / Russian Fed.

461 51 86

Güney Afrika / South Africa

376 84 45

Sırbistan / Serbia & Montenegra Rep

441 91 81

Hindistan / India

46146 60

Slovakya / Slovak Rep.

486 11 75

Makedonya / F.Y.R.O.M.

421 41 92

Slovenya / Slovenia Rep.

425 99 83

Malezya / Malaysia

445 05 46

Şili / Chile 446 93 01

KONSOLOSLAR / CONSULATES Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti

489 77 89

İngiltere / United Kingdom

463 51 51

İtalya / Italy

463 66 76

FAHRİ KONSOLOSLAR / HONORARY CONSULATES ABD / U.S. Of America

464 87 55

Arnavutluk / Albania

483 33 76

Avusturya / Austria

347 66 76

Türkmenistan / Turkmenistan

484 77 75

Ukrayna / Ukranie

421 21 41

Ürdün / Jordan

482 24 45

İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ’NE SİZ DE ABONE OLUN !

1 YILLIK ABONELİK 60 TL Tarih:

/

ADIMA FATURA EDİNİZ ŞİRKET ADINA FATURA EDİNİZ

/ 20..........

Belarus 482 31 82 Belçika / Belgium

463 47 69

Bosna Hersek / Bosnia&Herzogovina

328 18 90

Brezilya / Brazil

463 86 07

Çek Cumhuriyeti / Czech Rep.

422 10 80

Danimarka / Denmark

489 54 01

Estonya / Estonia Rep.

469 79 69

Etiyopya / Ethiyopia

388 25 57

Fas / Morocco

421 23 32

Fildişi Sahili Cumhuriyeti / Ivory Coast

479 07 09

Filipinler / Philippines Rep.

472 13 75

Finlandiya / Finland

877 02 35

Fransa / France

421 42 34

Gürcistan / Georgia

425 93 53

Hırvatistan / Croatia Rep.

446 28 70

Hollanda / Netherlands

464 02 01

İspanya / Spain

441 66 99

İsveç / Sweden

422 01 38

İsviçre / Switzerland

421 42 39

İzlanda / Iceland

446 57 00

Kazakistan / Kazakhstan

482 22 11

Kore / Korea Rep.

479 04 04

Litvanya / Lithuania

371 51 50

128 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

ADI SOYADI

KURUMU

GÖREVİ

ADRESİ

ŞEHİR

POSTA KODU

ÜLKE

TELEFON

FAX

E-MAIL

VERGİ DAİRESİ/NO

Yıllık abonelik bedeli olan 60 TL yi Halk Bankası Alsancak Şb. Kod.731 09000473 nolu RK Tanıtım Hizmetleri hesabına havale ettim. Not: Lütfen havale dekontunuzu, doldurduğunuz Abone Formu ile birlikte fax veya e-mail yoluyla gönderiniz. Abonelikle ilgili ayrıntılı bilgi için arayabilirsiniz.

ABONE TELEFON

(0232) 463 75 40 ABONE FAX (0232) 421 92 24 E-MAİL bilgi@rktanitim.com


Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

129


İZMİR GUİDE

HİLTON İZMİR ( ) Gaziosmanpaşa Blv. No:7 35210 / İZMİR Tel: +90 232 497 60 60 Faks: +90 232 497 60 00 www.izmir.hilton.com sales.izmir@hilton.com

SOLTO ALAÇATI HOTEL 2.Çark Plajı Liman Mevkii 35950 Alaçatı Çeşme / İZMİR Tel:+90 232 716 06 61 Faks:+90 232 716 06 69 info@soltohotel.com www.soltohotel.com

BİRLİK OTEL Yeni Hal Yanı Kaynaklar Buca / İZMİR Tel : +90 232 443 06 56 Fax : +90 232 443 06 70 info@birlikhotel.gen.tr www.birlikhotel.gen.tr

BLUE BOUTIQUE HOTEL Mürselpaşa Blv. 1265 Sok. No:13 Basmane / İZMİR Tel: +90 232 484 25 25 Faks:+90 232 484 25 50 www.bluehotelizmir.com info@bluehotelizmir.com

RESIDENCE HOTEL Mürselpaşa Blv. No: 28 Kahramanlar / İZMİR Tel: +90 232 441 90 90 Faks: +90 232 441 60 40 www.residencehotel.com.tr info@residencehotel.com.tr

ALTIN BALIK Bostanlı Vapur İskelesi Üstü Bostanlı / İZMİR Tel: +90 232 362 01 75 +90 232 330 45 14 www.altinbalik.net

BALÇOVA TERMAL OTEL 35330 Balçova / İZMİR Tel: +90 232 259 01 02 Faks: +90 232 259 08 29 www.balcovatermal.com info@balcovatermal.com

DenİzAtı Holiday Village Meryemana Cad. No:19 Gümüldür / İZMİR Tel: +90 232 790 91 91 www.denizati-hv.com

Hotel Grand Amphora İsmet Paşa Mah. 206 Sok. No:7 Foça / İZMİR Tel: +90 232 812 39 30 +90 232 812 39 97 focagrandamphora@hotmail.com

ALTINPARK CITY Çilek Çam Dağı Orman Alanı Örnekköy - Karşıyaka / İZMİR Tel: +90 530 927 10 56 - 59 www.altinpark.net info@altinpark.net

OTEL KÂYA ) ( Gaziosmanpasa Blv. No: 45 35230 Çankaya / İZMİR Tel: +90 232 483 97 71 Faks: +90 232 483 97 73 www.otelkaya.com info@otelkaya.com

Hanedan Resort 4. Mersinaki Koyu, Club Med Yanı Foça / İZMİR Tel: +90 232 812 36 50 www.hanedan resort.net info@hanedanresort.net

Naz Otel Ali Stair Cad. No: 135 Yenifoça / İZMİR Tel: +90 232 814 78 28 www.nazotel.com

ALTIN KAPI 1444 Sok.No:9/A Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 422 27 09 Faks: +90 232 421 21 47 www.altınkapi.com altınkapi@superonline.com

CAFE ROSE Ali Çetinkaya Blv. No:23/A Alsancak / İZMİR Tel:+90 232 422 10 02

RED DRAGON DENİZ RESTAURANT İzmir Palas Oteli Zemin Kat Atatürk Cad. No: 188/B Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 464 44 99 – 422 06 01 Faks: +90 232 463 00 86 www.denizrestaurant.com.tr

İZMİR KONAĞI Sakarya Cad. No:131, 35330 Balçova / İZMİR Tel: +90 232 278 66 88 Faks: +90 232 278 47 57 www.firuzcatering.com

KIRÇİÇEĞİ Alsancak (Merkez) Kıbrıs Şehitleri Cad. 1443 Sk. No: 83 Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 464 30 90 Faks: +90 232 465 32 71 merkez@kircicegi.com.tr

LA CIGALE Cumhuriyet Blv. No: 152 Fransız Kültür Merkezi Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 421 47 80 Faks: +90 232 464 79 86 lacigalealsancak@hotmail.com

RED DRAGON İZMİR CHINESE RESTORAN 1379 Sok. No:57/6 Hilton Otel Yanı Alsancak / İZMİR Tel:+90 232 483 00 79 Faks:+90 232 441 64 69 reddragonchinese@hotmail.com www.reddragon.com.tr

Telephone: International code for Turkey: +90 İzmir area code: 232

130 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010


Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

131


İZMİR GUİDE

SU RESTAURANT Atatürk Cad. No: 314 / A 1.Kordon / İZMİR Tel: +90 232 464 57 57 Faks: +90 232 464 84 54 www.surestoran.com info@surestoran.com

TEOS PARK CAFE & RESTAURANTTEOS PARK CLUB Çamlık mevkii Sığacık–Seferihisar / İZMİR Tel: +90 232 745 77 17 Gsm: 0 532 694 88 66

VELİ USTA Atatürk Cad. No:212/A Alsancak / İZMİR Tel:+90 232 464 27 05 10 Sok. No:179/A İnciraltı/İZMİR Tel:+90 232 277 77 66 www.izmirbalikpisiricisi.com

KÜNENFES TATLI İMALATI Osmangazi Cad. No:82/A Osmangazi Mah. Bornova / İZMİR Tel: +90 232 374 74 47 Gsm: 0532 544 85 56

SIroğlu BAKLAVAları Piri Reis Mah. İnönü Cad. No:240 Üçyol - Hatay / İZMİR Tel: + 90 232 227 08 07 www.siroğlu.com siroglu@siroglu.com

Kedİ Kültür Sanat Merkezİ Atatürk Cad. No: 386/A 35220 Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 464 99 35 Faks: +90 232 464 98 35 Email: info@kedikultursanat.org Web: www.kedikultursanat.org www.kedikultursanat.com

ÇİTTUR SEYAHAT ACENTASI Gaziosmanpaşa Blv. No:10/1B Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 446 44 00 Faks: +90 232 484 67 14 www.cittur.com info@cittur.com

MİSTİK YAPI Cumhuriyet Bul. No:26 Cumhuriyet İş Hanı K:4 D: 407 Konak / İZMİR Tel : +90 232 441 21 50 Faks: +90 232 441 21 50 mistikyapi@gmail.com

SUNUCU İNŞAAT TURİZM Fatih Cad. No:90/3 Çamdibi / İZMİR Tel:+ 90 232 435 34 33 Faks: +90 232 435 34 61 sunucuinsaat@hotmail.com

KUAFÖR KÜRŞAT Kıbrıs şehitleri Cad. 136/ A Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 422 44 37 k.tasin@hotmail.com

SOLMAZ GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ Kıbrıs Şehitleri Cad. Kristal İş Merkezi No:136 K :3 Alsancak / İZMİR Tel :+90 232 463 65 16 (pbx) Faks: +90 232 463 65 20 www.solmaz.com.tr ismailt@solmaz.com

3 Aylıktan 14 yaşına kadar çocuklar için ingilizce

Hanedan Beach Club 4. Mersinaki Koyu Foça / İZMİR Tel: +90 232 812 36 50 www.hanedanresort.net info@hanedanresort.net

ENGLISH LIFE İNG. DİL OKULLARI

853 Sok. No: 29 K: 2 D: 234-205 Konak İZMİR Tel:+90 232 441 04 36 Faks:+90 232 441 04 37 www.dilokulum.com info@dilokulum.com

ORION REMAX ORİON GAYRİMENKUL & DANIŞMANLIK

Mithatpaşa Cad. No:1133/Z-1 Üçkuyular / İZMİR Tel:+90 232 247 31 32 Faks:+90 232 247 92 71 info@remax-orion.com www.remax-orion.com

FAAL ÖZEL EĞİTİM HİZMETLERİ Talatpaşa Bul. No:3 D: 1 Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 464 54 60 Faks: +90 232 464 54 61 izmir@helendoron.com www.helendoron.com

İthal Duvar Kağıdı, Halı ve Parke

SİMMSAR GAYRİMENKUL Değerlendirme Yalı Caddesi No:414/1 Karşıyaka-İzmir Tel: +90 232 364 47 48 Faks: +90 232 368 95 97 info@simmsar.com.tr www.simmsar.com.tr

Zem-ka YER VE DUVAR DÖŞEMELERİ 1398 Sok. No:9/B Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 466 00 65 (Pbx) Fax: +90 232 466 00 69 www.zem-ka.com.tr info@zem-ka.com.tr

İZAİR Adnan Menderes Havalimanı Girişi 35410 Gaziemir / İZMİR Tel: +90 232 298 35 00 Faks: +90 232 298 35 54 www.izair.com s.atli@izair.com.tr

Agora AVM Mithatpaşa Cad. No:1446 Balçova / İZMİR Tel: +90 232 277 25 25 (pbx) www.agoraizmir.com info@agoraizmir.com

SİFA HASTANELER GRUBU İZMİR ŞİFA HASTANESİ Tel: +90 232 444 44 04 BORNOVA ŞİFA HASTANESİ Tel: +90 232 444 74 32 ERZURUM ŞİFA HASTANESİ Tel: +90 442 329 00 00 www.sifatip.com.tr

132 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010


Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

133


ADVERTORIAL

Balığın tadı

Restoran’da çıkar

Urla’nın dokusu bozulmamış limanında yer alan Yosun Restoran, eşsiz bir manzara eşliğinde lezzetli deniz ürünleri sunuyor.

The best tasting fish is at Yosun Restaurant 40 yıldır restoran işletmeciliği yapan Bayram Kaman’ın başarılı yönetimindeki Yosun Restoran, Urla’nın İskele Beldesi’nde dört yıldır konuklarına balık ziyafeti yaşatıyor. Deniz mahsulleri ve spesiyallerinin sunulduğu restoranda, sargoz, mercan, sinarit, trança, lagos, levrek, çupra, barbun, tekir, granyoz ve dil balığı başta olmak üzere 30’a yakın balık çeşidini bulabiliyorsunuz. Ege’de sofraların baş tacı olan balığın karides, kalamar, ıstakoz, ahtapot, sübye, pavurya, yengeç ve erişteli deniz mahsul-

Bayram Kaman

134 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

leriyle süslendiği Yosun Restoran’da, balıklar günlük olarak, tazeliğini kaybetmeden Özbek Köyü, Güzelbahçe, Çeşmealtı, Sığacık, Urla İskelesi gibi yakın yerlerden geliyor. 40 yıllık tecrübesiyle Yosun Restoran’a gelen konukları karşılayan Bayram Kaman, “Bir kere gelen mutlaka ikinci defa da gelir. Güzel bir manzara ve keyifli sohbet sunuyoruz.” diyor. Küçük bir balıkçı kasabası sakinliğindeki İskele’de bulunan Yosun Restoran haftanın yedi günü hizmet veriyor.

Located in the port of Urla that continues to preserve its natural texture, Yosun Restaurant offers delicious seafood dishes with a unique view. For the past four years, Yosun Restaurant, successfully managed by Bayram Kaman, with his 40-years experience as a restaurateur, offers fish feasts to its guests at the town of Iskele in Urla. White sea bream, red sea bream, sea bream, Aegean tuna, grouper, sea bass, gilthead sea bream, red mullet, barbel, mearge and sole are among the thirty types of fish on offer at the restaurant, along with other seafood and specials. The fish, and the seafood that accompanies it such as prawns, calamari, lobster, octopus, ink fish, crab, shore crab and noodles, on offer at Yosun Restaurant are all fresh and arrive daily from close places like Özbek Village, Güzelbahçe, Çeşmealtı, Sığacık, and Urla Jetty. Bayram Kaman, greets the guests at Yosun Restaurant with his 40 years experience, and states, “Those who visit us always come back. We offer a pleasant atmosphere accompanied with a great view.” Yosun Restaurant, located in Iskele, which has the serenity of a small fishing town, is open seven days a week.


Çalışmalarımız; daire, villa, showroom, cafe-bar, restaurant, rezidans, bina giydirme üzerinedir. En modern ürünlerimiz ve kişiye özel tasarımlarımızla hizmet vermekteyiz.

Hayalinizdeki yaşam alanınızı gerçeğe dönüştürüyoruz

6371 sokak No: 55 /A Dudayev Bulvarı Atakent - Karşıyaka - İZMİR Tel - Faks :0 232 337 35 45 Mail: avyapi@gmail.com Eylül - Ekim / September - October 2010 İZMİR

135


Fulya OMAÇ / e-mail: medyapuzzle@yahoo.com

136 İZMİR

Eylül - Ekim / September - October 2010

Bulmacanın çözümü 126. sayfadadır.




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.