Bulturk Gazetesi 102. Sayı

Page 1

Siyasi Aktüel Gazete

Yıl - 12 Sayı:101 Kasım - 2015

B ilgi Ordu s u Bizi m Ordu mu z, B i l i p Ög r e t m e k B i z i m B o r cu m u z

BAYRAMPAşA’da “Birlik ve Kardeşlik” Paneli

Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneğinin “BİRLİK VE KARDEŞLİK” Paneli Bayrampaşanın Tuna Sosyal

Te s i s l e r d e y a p ı l d ı . Toplantıya Türk Dünyası STK’larından büyük ilgi gördü; Abdulmetin KESKİN – Kırgızistan, Özbekistan, Afganistan-Shaima MOBAREZ, Türkmenleri, Kazakistan, Gagauz Derneği, Moldova dostluk kültür ve dayanışma derneği -Necdet ERTURUl, Doğu Türkistan, Terekeme-Ferhat UZUNÇAYIR, Karapapak TürkleriMustafa YILDIZ, Ankara Kızılcahamamlılar – Halil YAVUZ, Avrasya Federasyonu, Diyarbakır Dernekleri Federasyonu-İbrahim YALÇİNTEPE, Kırgız Türkleri Kültür ve Yar-

Erdoğan, Bulgaristan ve Panama Büyükelçilerini Kabul Etti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Slovenya Büyükelçisi Igor Jukic’iCumhurbaşkanlığı Sarayı‘nda kabul etti. Kabulde Slovenya Büyükelçisi Jukic,Cumhurbaşkanı Erdoğan‘a güven mektubu sundu. Jukic, daha önce Slovenya Dışişleri Bakanlığı‘nda Ortak Güvenlik ve Dış Politika Departmanı Genel Müdürü olarak görev yapıyordu.

Kıbrıs’a Su Temin Projesi’nin Açılışı Gerçek-

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, KKTC Su Temin Projesi Alaköprü Barajı ve KKTC Su Temin Projesi Geçitköy Barajı’nın açılış törenine katıldı.

BAŞBAKAN DAVUTOĞLU – Bu proje ile Türkiye ile Kıbrıs hiçbir zaman ayrılmayacak şekilde birbirine kenetlenmiştir. Artık Türkiye’nin suyu Kıbrıs’a rahmet bereket götürecektir. Kıbrıs’ta şehit düşen babalarımız, amcalarımız ve tüm aziz şehitlerimiz de bu açılışa tanıklık ediyor. Çünkü bizim dinimizde şehitler ölmez. Türkiye siyasi ve milli duruşu ile yürüyoruz. Bu projeler adalet ve huzur projeleridir. – KKTC’de 50 yıllık içme ve kullanma suyu ihtiyacını karşılayacağız. Bugün Türkiye, için KKTC için tarihi bir gün. Dünyanın en harika projelerinden bir tanesini hayata geçiriyoruz. Yıllar önce barışı getirdiğimiz KKTC’ye şimdi de hayat anlamına gelen suyu getiriyoruz. Suyun barış içinde can suyu olacağına inanıyoruz. Suyu bir barış projesi olarak Kıbrıs’a getirmek bizim büyük başarıdır.

Bulgaristan Türkü’ dünya satranç birincisi oldu

Bulgaristan’ı temsil eden Nurgül Salimova, Yunanistan’ın Porto Kares şehrinde düzenlenen dünya satranç birinciliğinde altın madalya kazandı. Nurgül Salimova 12 yaş altı kategorisinde mücadele etti. Salimova, oyunu 9.5 puanla bitirdi. Aynı perfomansı gösteren Amerikalı oyuncu Carissa Yip ikinci oldu. Yine Bulgaristan’dan 8 yaşındakiler kategorisinde Dilyana İvanova da iyi performans gösterdi, İvanova 8.5 puanla bronz madalya kazandı. 14 yaş altı kategorisinde Gabriela Antova altıncı yere kaldı.

dımlaşma Derneği - Kurbanbeg KUTLU, Avrasya Türk Dernekleri Federasyonundan – Baki KARASU, Ahıska ve Çerkez Halklarından da katılımlar gerçekleşti. Geceyi yönetim kurulu üyesi Muazzez YURDAKUL sundu. Saygı duruşu ve İstiklal marşından sonra Bultürk Genel Sekreteri Dr. Müjgan DENİZ derneğin bu güne kadar neler yaptığını anlattı. Ardından Faaliyetleri bir slayt olarak sunuldu. Daha sonra toplantıya gelen misafirlere söz verildi tüm dernek başkanları ve yöneticileri kendilerini ifade etme imkanı buldular. Herkes kendisini ve halkını Bulgaristan Türklerine anlatma imkanı bulduklarından dolayı Bulturk derneğine böyle bir imkan sunduklarından dolayı herkes teşşekür ettiler. Devamı 15’te

Bulgaristan’daki Polis Gösterileri 2 bin polisin toplu halde istifa dilekçelerini sundukları bildirildi.

Bulgaristan‘da hükümetin uygulamaya çalıştığı kemer sıkma politikası çerçevesinde, güvenlik sektörü çalışanlarının 20 brüt maaş emeklilik ve istifa tazminatının yarıya düşürülmesi kararına karşı protestolar sürerken, iki bin polis görevinden istifa etti. Maliye Bakanı Vladislav Goranov’un İçişleri Bakanlığı Çalışanları Sendika Federasyonu (SFSMVR) Başkanı Valentin Popov ile yaptığı görüşmenin ardından protestolara katılan 2 bin polisin toplu halde istifa dilekçelerini sundukları bildirildi.

Görüşmenin ardından bir açıklama yapan Bakan Goranov, halen çalışan personel için 20 maaş tazminatının geçerli olduğunu öne sürerek, polislerden toplu halde görevlerinden istifa etmekten vazgeçmeleri çağrısında bulundu. Goranov, tazminat konusunun parlamentonun kabul edeceği yeni bütçe kanununda karara bağlanacağını da sözlerine ekledi. Sendika Başkanı Popov ise, güvenlik sektörü çalışanların haklarını sonuna kadar savunacaklarını belirterek, ülkede üç gündür sivil kıyafetle sokaklara dökülen polislerin gösterilere devam edeceğini ifade etti. Devamı 5’te

Bu 2015 yılının doktoru Dr.. Filiz AHMED Dr. Filiz Abidin-Ahmet Doğum - 14.03.1983 Kırcali Dr. Abidin, mart ayında yaşanan kar felaketi sırasında Bulgar Kızılhaç örgütüne ait bir dağ arabası ile Işıklar köyünde hasta bir aylık bebeğe ulaşabilmek için karda yürümüştü. Devlet Radyosu’nun Horizont programı için verdiği demeçte Dr. Abidin, yeni doğmuş bir bebeğin kurtarılmasının her bir hekimin vazifesi olduğunu söylemişti. Felaketle ilgili zor anları şöyle anlattı: ”O gün olan biten her şeyi hatırlıyorum. Bu benim hayatımda unutamayacağım bir anı. Yeni doğan bir bebekle ilgili Acil Servise ihbar aldık ve hemen oraya gitmem lazımdı. İşte o zaman felaketin gerçek yüzünü gördük. Kırcaali’den 15 km mesafede bulunan bir köye biz yaklaşık 2-3 saatte ulaşabildik. Hızlı karar almak zorunda kaldık. Bebeği Kırcaali’ye götürmeye karar verdik. Böyle bir durumda kalan her bir hekimin sonuna kadar görevini yerine getirmesi gerekir. Bu ödül, sadece bana değil, Acil Servislerde çalışan tüm hekimler adına aldığım büyük bir ödüldür”.

Osmanlı Hükümdarlığından çıktıktan sonra 1878 yılında Bulgarlar Kurultay Meclisi için milletvekilleri seçer. İlk anayasayı kabul edecek vekiller, kuru fasulye ve mısır tanecikleriyle kura çekilerek seçilir. 1879 yılında Tırnovo Anayasanın kabulünden 43 yıl sonra, Aleksandır Stamboliyski hükümetinde ilk defa halk oylaması, yani referandumla vatandaşın fikri sorulur. Bulgaristan’ı Balkan Harbi ve Birinci Dünya Savaşında milli felakete sürükleyen bakanların yargılanıp, cezalansın mı sorusu soruldu. O zaman “evet” veya “hayır” niyetine siyah ve beyaz pusulalarla oylama yapılır. Veliko Tırnovo Üniversitesinden prof. Milko Palangurski şunları anlattı: „Böylece siyah- beyaz ortamda Bulgar referandumları tarihi başlamış olur. Tırnovo Anayasası temelindeki ikinci halk oylaması 1946 yılında yapılır ve yeniden politik soru içerir- Cumhuriyet mi Kraliyet mi sorusu vatandaşa iletilir. Oysa Anayasada bu düzenin sadece Büyük Üçüncü referandum ise 1971 yılında yapılır. Todor Jivkov’un yönetimiyle halkın % 99,92’si katılır. O zaman elbette vatandaş “evet” der”. Bulgaristan’ın en yeni tarihinde 2013 yılında “yeni nükleer santrali kurulsun mu”, 25 Ekim 2015’te ise “seçimler ve referandumlarda elektronik oylamaya izin verilsin mi” şeklindeki sorular iletildi. Pazar günü yerel seçimlerle beraber, halk oylaması %35 katılım toplamayı başardı. Merkez Seçim Komisyonu verilerine göre, oyların çoğu sanal yoldan oylama hakkına “evet” dedi, %27.43’ü “hayır” cevabı verdi. Şimdi bu soru Millet Meclisinde üç ay içinde milletvekillerin tarışması ve kararına bırakıldı. Son kararı Parlamento alacak.

Yılın Doktoru Dr. Filiz ABİDİN -AHMED

Bulgaristan’da vatandaş beş kez halk oylamasına gitti


2

Уникални 5-минутни упражнения за ръцете

Повечето от нас, когато ни заболи нещо, веднага вземаме някакво хапче, че да ни мине. И така би трябвало да бъде, особено, ако е нещо сериозно. Но дали е необходимо за онези малки болежки, които изпитваме всеки ден? Освен хапчетата, има още много естествени методи, които със сигурност не вредят. Като едно древно изкуство за масаж на ръцете. Според него, всеки пръст е свързан с 2 от нашите 10 органа.Ако се практикува редовно, този вид масаж значително подобрява физическото и емоционално състояние на пациентите. Естествено, нищо не може да замени лекарското мнение. Техниката Джин Шин Джитцу е свързана с медитацията. С масаж на ръцете и натиск върху определени точки в тялото, както и с дълбокото дишане, Вие влизате във връзка със себе си. И така, можете да опознаете основните си човешки емоции и състояния. Пръстите отговарят за основни чувства и и емоции като страх, безпокойство, несигурност и раздразнителност. Нежното масажиране на ръцете и пръстите би могло да повияе на определени органи. С този масаж бихте могли да върнете баланса на емоциите си. Палец: безпокойство и главоболие Като котвата на ръката, палецът носи тежестта на всички решения. Свързан е с депресията и безпокойството. Както с далака и стомаха. Ако напоследък се чувствате потиснати или притеснени, или пък имате често главоболие или нервни моменти, хванете палеца си и леко го натиснете. Леко и нежно, без да си причинявате болка! Повторете между 3 и 5 пъти, докато прочистите ума си. Показалец: чувство на неудоволетвореност и болки в мускулите Показалецът е във връзка с чувството на страх и обърканост, както и с бъбреците. Много пациенти на диализа споделят, че с тези масажи, усещат подобрение на състоянието си. Поне според проучване на Университета в Минесота. Същото се отнася за пациенти с болки в мускулите и гърба, ръцете или краката. Среден пръст: гняв и умора За тези упражнения се знае, че намаляват болката и възпалението. Ако напоследък се чувствате по-уморен от обикновено или имате проблеми с кръвообъщението, просто хванете и масажирайте леко средния пръст. Този пръст се свързва с гнева и раздразнението. Според философията Джин Шин Джитцу масажирането на средния пръст помага при проблеми с черния дроб. Освен това има отпускащ ефект. Хора, които са го прилагали, казват, че наблюдават понижаване на кръвното си налягане и чувството на безпокойство. Безименен пръст: негативизъм и проблеми с храносмилателната система Ако се съмнявате в себе си или се чувствате негативно настроени или тъжни, концентрирайте се върху безименния си пръст. Натиск върху този пръст би помогнал при проблеми с храносмилателната и дихателната система. Както и при болка в гърдите и бъбреците. Не забравяйте, докато правите упражненията да останете спокойни и да контролирате дишането си! Ку т р е :

нервност

и

стрес

Dr. Nedim BİRİNCİ “Atacağız”, “temizleyeceğiz” şimdi “köklerini kazıyacağız” oldu. Konu: Bulgaristan Yerel Seçimlerine Genel Bakış. Anneciğim Beni Kısmetimle Doğur da, İstersen Çöpe At.. Bu Bulgar atasözü ne der? Anlayışlı olan bunu hemen anlar. Öyle olsa da, biz kısmetin gökten zembille inmediğine inanırız. Bir de, hayat çizgimizin dışında, hem de hemen yanı başında bir de şansımız olduğunu biliriz. Eğer yoksa onu yaratırız. Var olduğu ikide bir aklımızdan geçmese loto, toto ve çeşit iddialara para döker miyiz? Avrupalılar, kendiliğinden gelene, daha doğrusu ayağa dolaşana “Kara kuğu” demişler. Beyazlarla birlikte çırpınarak bir sabah geleceğini beklemek ekmek – su istemeyen umut! O, bir gün bizi ansızın bulabilir. Okuyucumun, söz hakkını kullanarak “Kısmetinde ne varsa kaşığına o çıkar!” ilavesine, ben de hemen katılıyorum. Şans bir yana, gerçek tabloya bakalım: 1 Kasım’da Bulgaristan’da yerel seçimlerin 2. turu yapıldı. Birinci turda 27 büyük şehir belediye başkanından 13-si seçildi. 2-inci tura katılım çok zayıftı. Sofya’da yalnız seçmenin % 12.64’ü sandığa gitti. İl merkezlerinin 20-sinde iktidar partisi GERB, 4-ü Reformcu Blok, 1-i HÖH-DPS’den ve diğerleri de bağımsız ya da yerel koalisyonlar adayları kazandı. 1944’ten beri Bulgaristan’da hiçbir sosyalist aday il merkezlerinde seçim kazanamadı. Ana muhalefet partisi Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) belediye başkanı çıkaramadı. Tamamen çöktü ve parti yönetimi 2 Kasım sabahı istifa etti. Mühendis Hasan Aziz Kırcaali Belediye başkanlığına yeniden seçilirken, ilin 7 kasabasında belediye başkanları ve köy muhtarları da aynı partiden yine seçildiler. HÖH parti il merkezlerinde belediye başkanlığı için 2. Hamlesini Eski Cuma’da (Tırgovişte) denedi. Milletvekili Emine Yakubova oyların % 42’sini aldı. Bulgar partileri seçimlere Türk ve Müslümanların partisi HÖH-DPS için “siyasetten atacağız”, “devlet makamlarından temizleyeceğiz” söyleviyle girerken, HÖH’ün 25 yıldan beri ilk kez oy kaybından stres yaşadığını görünce slogan değiştirdi, daha da bir coşarak “köklerini kazıyacağız” dediler. Kamuoyuna göre bu seçimde GERB kazandı, HÖH ile BSP’yi kalelerinden attı. Kaleye yeni giren hükümet ortağı 5 partili merkez sağ koalisyon Reformcu Blok (RB) partisi Pleven, Küstendil, Montana ve Dobriç’te bayrak dikti ve çok önemli ana kentlere yerleşerek aslında politik anlamda onu 2. Parti yaptı. Bu tespiti PB’un Sofya’da birkaç semt belediye başkanlığı ve büyük sayıda belediye meclis üyeliği kazanması da destekliyor. Ne ki, bizde seçim kazanan partiler sıralaması hala aldıkları oy sayısına göre yapıldığından GERB’in ardından gelen BSP ve üçüncü yerde de HÖH-DPS partisidir. Bulgaristan’ın Yeniden Doğuşu İçin Alternatif (ABV) partisi; Rusofil bayrağı dalgalandıran milliyetçi “Ataka”; Nikolay Barekov’un Demokratik Merkezcileri; Valentin Simyonov’un sığınmacı ve Müslüman düşmanı ırkçı sağ milliyetçi “Yurtsever Cephe” (PF) vb. marjinal partilere değil belediyelerinde, köy muhtarlıklarında bile yer olmadığı ortaya çıktı. VMRO (Makedon İç Devrim Hareketi) ile topladığı koalisyon, geleneksel kaleleri olan Filibe (Plovdiv) belediyesine giremedi. Tepeler şehrine GERB çadır kurdu. HÖH Başkanı Lütfü Mestan’a göre, partinin seçim kaybı “geçersiz” oylarda gizlidir. Bunlar toplam oyların da % 14, 09 (462 bin) olarak açıklandı. Fakat akçenin bir de yüzü var. 2015 yerel seçiminde Hak ve Özgürlük Partisinde iç sökülme başladı. Örnek veriyorum. Parti Deliorman’da, Razgrat’a ve Silistre’ye bağlı Kemaller (İsperih), Balbunlar (Kubrat) ve Akkadınlar (Dulovo) belediyelerinde bu seçimi, yakına kadar kendi saflarında aktif çalışan, kendi yetiştirdiği kadroların bağımsız adaylıkları karşısında kaybetti. Razgrad İli’ne bağlı Kemaller (İsperih) Belediyesi’ni Bağımsız Aday Beysim Rasim kazandı. Razgrad’a bağlı Balbunlar (Kubrat) Belediye başkanı bağımsız aday Beysim İsmailov oldu. HÖH’ün adayı Güner Ahmet, Silistre İli’ne bağlı Akkadınlar (Dulovo) Belediyesi’ni yine Bağımsız Aday Yüksel Ahmet’e kaptırdı. Hacıoğlu Pazarcık’ta (Dobriç) Reformcu Blok adayı Yordan Yordanov Türk seçmenin de oylarıyla seçim kazandı.

Bulgaristan Türklerinin Sesi Sözün özü: Deliorman ve Dobruca’da hava döndü. İnsanlarımız (seçmen) Hak ve Özgürlüğün bir yalan, sahte bir kabuk, içindeki yapının totaliter diktatörlük kalıntısı olduğunu gördü ve aldatılmışlıktan kurtuluş bayrağını kendisi dalgalandırdı. Hem de Deliorman ve Dobruca ile birlikte Orta ve Batı Rodoplar’da da hava döndü. Biz Hak ve Özgürlük Hareketinin darbe almasına değil, halkımızın uyanışına seviniyoruz. Bu dirilişi yıllar önce gördük ve Bulgaristan Stratejik Araştırma Merkezi olarak onlarca yazımızla hepinizi dehalarca bilgilendirdik ve uyardık. Bunu en iyi niyetle yaptık ve işimize devam edeceğiz. Mestan, dut yemiş bülbül gibi susuyor. Çünkü yalnız Akkadınlar’ı, Kemaller’i ve Balbunlar’ı değil Zlatokrat, Nedelino, Gırmen vb kaleler de elinden alındı. Uyanışa mayalanma ne zaman başladı ve nasıl kabardı? Seçmen çaresizlik içindedir. Bültenler uzadıkça uzuyor. Bu seçimlere de 81 parti ve 3 bağımsız koalisyon girdi. Dikkat çeken büyük özelliklerden biri, 2009’dan beri “geçersiz” oy oranının 7 defa artmış olmasıdır. Örnek veriyorum: 2009 halk meclisi seçiminde geçersiz oylar % 2; 2014 genel meclis seçiminde % 6; 2013 yerel seçimlerinde % 13,4 ve 2015 yerel seçimlerinde % 14,9 olarak resmen açıklandı. Üzerinde durulması gereken bir başka husus ise, seçim tutanaklarının % 90 oranında imla yanlışlı doldurulmuş olmasıdır. Bu olay bizde okuma yazma oranının çok düştüğüne çan çalıyor. Önce oy hakkı olan 6 milyon 680 vatandaş var dediler. Sandığa giden ancak 1.7 milyon. Oyların 1 milyona yakınını GERB, 300-400 binini BSP ve 300 binini HÖH aldı. Dört oydan birisi geçersiz çıktı. Geçersizlerin artması yaşlılardan oy alan BSP’yi ve Bulgar dilinde okuma yazması yeterli olmayan etniklerden oy toplayan DPS’yi bitirebilir. Tabii, burada birbirine ters gelişen iki eğilim var. Zaman’la BSP’ye oy veren kitle doğal olarak azalırken, etnik azınlıklardan Bulgarcayı daha kullanışlı öğrenen DPS’ci Çingene gençler çoğalıyor. Bunu yazmamın nedeni ise, daha önceki bir yazımda bu yerel seçimde HÖH-DPS ikinci parti olabilir, demiş olmamdır. HÖH-DPS Reformcu Blok tarafından sollanmazsa gelecek yıl yapılacak Cumhurbaşkanı ve meclis seçimlerinde bu başarıyı kucaklayabilir, kuşkusuz iç çözülme süreci sürat toplayıp partiyi alabora etmezse! Yazımın başlığına “Ana beni kısmetimle doğur da, istersen çöpe at!” dememin nedeni de, BSP’nin yok olması sonucu DPS’nin ikinci olma yıldızının daha tez doğabileceği umuduydu. İşte böyle bir ortamda, ideolojisi solmuş, yaşlı üye ve yandaşları dünya değiştirdikçe oyları seçimden seçime hızla azalan, 100 yaşındaki Sosyalist Partinin dibe vuracağını saptayan Bulgaristan Stratejik Araştırma Merkezi, seçimlerden 2 ay önce Hak ve Özgürlük Partisi bu yerel seçimden 2. parti olarak çıkacaktır, derken tahmininde haklıydı. Ne ki, HÖH içindeki sökülmenin bu denli hızlanacağını hesaba katmamış olabiliriz. 5-6 kalenin birden düşmesi, yalnız sana bana değil, beceriksiz ama şanslı olan L. Mestan’a bile dudak ısırttı. Saray piresi şu günlerde kımıldamıyor. Olaya bir de şöyle bakarsak, bu seçimlere, bir önceki seçimde HÖH partisine yaklaşık 100 bin oy veren Türkiye’deki soydaşlarımız ve 2014 genel seçimlerine 56 bin olya katılan Batı Avrupa ülkelerindeki işçilerimiz ve ailelerinin toplam 150 bini oyu hesaba katılırsa, Türklerin ve Müslümanların politik iradesi temsil eden reel olarak BSP’yi aslında sollamıştır. HÖH – DPS partisinin 1 Kasım’da Deliorman’dan başka Merkezi ve Batı Rodop’larda Zlatograt, Nedelino, Gırmen, Belingrad, Devin vb. şehir belediyelerini ve birçok muhtarlığı kaybetse de (muhtarlıklar kırktan otuz üçe düştü) genel politik denklemdeki ağırlığı, BSP’nin erimesi, parçalanması, ufalması ve yok olma trendindi karşısında sanki bir az güçlenmiştir. Tüm bunları gikkate alan seçmen, halka hizmeti dokunmayan HÖH partisi şansının açık olmasına, bu defa seçmen “Acı patlıcanı kırağı çalmaz!” atasözüyle benzetme yapsa da, yerel kalelerinde sökülme ve yön değiştirme aldı başını gidiyor. Olayı, bu seçim kampanyasını Kemaller’de başlatırken Makedonyalı sanatçı Faruk Yılmaza Bulgarca şarkı söyletilmesi de damga vurdu. Bizim 600 şarkı ve türkümüz varken, bunların yarısı Deliorman Türklüğünün gönlünden çıkmış ve ruhunu yaşatırken, dil, din, öz kültür ve sanatımız konusunda konsepti olmayan L.Mestan gibi köy okullarında Bulgarca öğretmenliğinden gelen kadroların, olayı alay konusu etmesine ve çarpıttığına da sert tepkidir. Seçmen’in “Bulgar Etnik Modeli”ne yeni isyanıdır. Devamı www.bghaber.org

Yabancı Öğrenciler Darıca Belediyesini Ziyaret Etti

Avrupa Birliği Erasmus Projesi kapsamında Türkiye’de bulunan Polonya, Estonya, Bulgaristan ve İtalya’dan bir grup öğrenci Darıca Belediyesini ziyaret etti. Belediye Meclis Salonunda gerçekleşen ziyarette konuklarını ağırlayan Darıca Belediye Başkanı Şükrü Karabacak, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, yabancı öğrencilere ve öğretmenlere Darıca ile ilgili bilgiler aktardı. Başkan Karabacak, “Ülkeler arası dostluğa katkı sağlayacağına inandığımız bu tür ziyaretlerin, sizler içinde önemli bir tecrübe olduğuna inanıyorum. Ülkemizde sizleri ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz. Misafirperver bir toplum olarak sizleri en iyi şekilde ağırlamaya gayret edeceğiz. Darıca ilçesi olarak hayvanat bahçesi, sahil, tarihi yerler ve Sancaktepe başta olmak üzere sizlere hitap edecek güzel yerlerimiz mevcut. Her geçen gün gelişen ilçemiz önemli bir turizm bölgesi olma yolunda ilerliyor. İlçemize hoşgeldiniz diyorum”dedi.

Karadeniz’de Ortak Askeri Tatbikat Yapılacak Türkiye, Rusya, Bulgaristan ve Romanya’nın katılımıyla Temmuz 2016’ta Karadeniz’de ortak askeri tatbikat yapılacak. Tatbikatta; terör, uyuşturucu, silah ve insan kaçakçılığı ile mücadele konularında işbirliği öncelik kazanacak. Konuyla ilgili basına konuşan Rusya Federal Güvenlik Servisi FSB’ye bağlı Sınır Birliği Komutan Yardımcısı Yuri Alekseyev, Soçi kentinde yapılan Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin sınır güvenlik birliklerinin 6. Forum’unda böyle bir karar alındığını söyledi. Alekseyev, Karadeniz’de güvenliğin sağlanması konusunda ilgili tarafların ortak askeri tatbikat konusunda mutabık kaldığını aktardı.

Yunanistan’ın Ardından Bulgaristan’dan da Başarı Geldi

Geçtiğimiz ay Yunanistan’da yapılan uluslararası turnuvada 20 madalya ile dönen Kağıtsporlu judocular, bu kez aynı başarıyı Bulgaristan’da kazandı. Geçtiğimiz ay Yunanistan’da yapılan uluslararası turnuvada 20 madalya ile dönen Kağıtsporlu judocular, bu kez aynı başarıyı Bulgaristan’da kazandı. Geçtiğimiz ay 12 ülkeden toplam 460 sporcunun katılımıyla Yunanistan’da düzenlenen İlias İliadis turnuvasında 20 madalya kazanan Kocaeli Büyükşehir Belediye Kağıtsporlu judocular, aynı başarıyı bu kez Bulgaristan’da kazandı. Başarılı judocular alt yapı düzeyinde katıldıkları şampiyonada yine kürsüde bir numarada yer aldı. Türkiye’de yapılan müsabakalarda derecelere doymayan Kağıtsporlu judocular, yurt dışında katıldıkları turnuvalarda da aynı başarısını sürdürüyor. Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da düzenlenen uluslararası Judo turnuvasında Kocaeli Büyükşehir Belediye Kağıtsporlu Judocular minderde yine büyük başarı sağladı. 13 ülkeden 750 sporcunun katılımıyla gerçekleşen Uluslararası Judo turnuvası iki gün sürdü.


Bulgaristan Türklerinin Sesi 3 Birlik ve Kardeşlik Gecesinden olacaktır. Bu büyük hamleyi yöneten, bölge halkları-

Sayım Milletvekillerin, Sayın STK Başkanları ve yöneticileri, çok değerli misafirler, HEPİNİZ HOŞ GELDİNİZ, SEFA GETİRDİĞİNİZ. B u l g a r i st a n Va t a n d a ş ı y ı z , h e r k e sin olduğu kadar bizimdir memleketimiz. Coğrafik adı, eskilerden Rumeli’ydi, daha sonra Balkanlar oldu, şimdi ise Güney Doğu Avrupa’ya değiştirildi. Ne olursa olsun, o memleket, bizim memleketimiz! Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneğimiz 2003’ten beri beklediğimiz, soydaş kitlesi inisiyatiflerine sizlerin, sivil toplum örgütleri tabanımızın sahip çıkması, şahsen beni ve dernek yönetimimizi derin etkiledi. Bizim kıvılcımdan ateş doğacak inancım kat ve kat arttı. Bu buluşmamızın 25 Ekim Bulgaristan’daki yerel seçimin şu an oy sayımı devam ederken diğer taraftan da Türkiye’mizde, kader çizgisi belirleyici nitelikte olan, 1 Kasım erken genel seçimlerinden tam bir hafta önceye rastlaması, anavatanımızın geleceği, halkımızın huzuru, Büyük Türkiye atılımlarını kucaklama kararlılığımız açısından, GURUR VERİCİ OLDU. Bulgaristan’daki mahalli seçimde pek bir şey değişeceğine inanmıyorum. Totaliter yapı, sarı öküzleri boz çiftle değiştirip tarlasını sürmeye devam ediyor. 1990’da çarpıtılan sosyal altyapı bir daha toparlanamadı. Mülkiyet bir avuç, oligarşi uzantısı dediğimiz zengin Bulgar tabakasının eline sıkıştırılırken, topraksız, mülksüz ve işsiz kitle, çaresiz yaşlı tabaka, bu arada etnik toplulukların % 90’ı köleliğe ve avuç açmaya alıştırılıyor. Seçim listelerinde 6 milyon 868 bin seçmen ismi sıralanmış, ama sandık başına gidenler 2.5 milyondan fazla değil. Sanki sandıklara girmeyen oylar çuvala girmiş ve Yüksek Seçim Kurumuma düzenli bir şekilde teslim edilmiş. Diyecek bir şeyim yok: Adalet olmayan yerde YASASIN SAHTEKÂRLIK! Adalet, sosyal adalet MÜLKİYET ilişkilerine dayanır. Mülkiyet ilişkilerini adil düzenleyen ise ANAYASA VE KANUNLARDIR. Bulgaristan Krallığı 1908’de kuruldu ve mülkiyet ilişkilerini düzenlemek için birçok Anayasa çıkarıldı, kanunlar yazıldı.Bütünbuuygulama,Osmanlıdankalmabüyükkapsamlı, Mülk ve Eserleri yasal ele geçirmek için kullanıldı, 1879 sayımında kayıtlı 2 bin 356 mescit, cami, 142 medrese, 273 mekteb vs. bunların hepsi usulüne uygun kapatma ve yok etme için yapıldı. Mülkvemirashakkınınzedelenmişveyalnızkimileriiçin var olduğu bir ülkede adalet olamaz. DURUM BUDUR. Kanunsuz bir ülkede MUHTAR ya da BELEDİYE BAŞKANI seçsek de pek bir şey ifade etmez? Bir örnek vermek gerekir ise ; 3 dönem Kırcaali Belediye Başkanlığı yapmış olan Hasan AZİZ maalesef Kırcaalide bulunan Türk-Müslüman mezarlığını bakım ve temizlik işlerini yapmamıştır. Ayrıca ana okullarda Türk-Müslüman çocuklarına zorunlu olarak domuz eti verilmesini desteklemiştir.a! Hiç mi umut yok? Diye soranlara bu yıl baş gösteren bir müjdem var. Avrupa Birliği Eğitim Komisyonu Bulgar okullarındaki ders kitaplarından Osmanlı düşmanı, şair Hristo Botev ile Osmanlı düşmanı yazar ve şair İvan Vazov’un tamamen çıkarılmasına karar verdi. İş Allah tarih dersi kitaplarında 1878 RusOsmanlı Savaşı hakkında, bu Rus Çarının bir saldırı savaşıdır, Osmanlı orduları Bulgaristan’ı ve Bulgar halkını savunmuştur, diye belirtilmesini de isteriz. Çünkü tarih toprak gibidir, zehirli topraktan zehirli mahsul alınır. Bu olursa, Rus aşırı milliyetçilerinden Vladimir Jirinovski Bulgar halkına ikide bir sitemde bulunurken, “biz sizi Osmanlı köleliğinden kurtardık, siz bize ilelebet minnettar olmak zorundasınız!” diye bağırıp çağırması kesilir. Biz artık “Bulgaristan Türklerinin Sesi” gazetesinin 101. Sayısı çıkardık, BGSAM yayınlarıyla, www. bghaber.org üzerinden ve artık bastığımız onun üzerinde kitapla, panel, ulusal ve uluslararası sempozyum ve konferanslarla sizleri hep bilgilendirdik, bilgilendiriyoruz ve bu etkinliklerimiz devam edecektir. Bizler, BARIŞA düşkün insanlarız. Mayamız Osmanlı döneminde Balkanların 300 yıl savaşsızyaşadığıçağdatutulmuş.Değiştirmekelimizdedeğil. Ne yazık ki, baskılardan, terörden, zulümden kaçtık da geldik anavatanımıza. Hıristiyanlık İNSANLIĞIN VE İNSAN SEVGİSİNİN ne tarihini ne de kitabını yazabildi. Olmayan şeyi nasıl yazsın! Biz, dünyanın en güzel diyarında, memleketimizden, daha da güzel ve yaşayışı mutluluk veren anavatanımıza geldik. O gün bu gün memleketimiz üzerinden hüzün bulutları dağılmadı, insanın mutlu olmadığı yerde, hiçbir şeyin mutlu olmadığını herkes gördü, inandı. Biz şanslı insanlarız. Gelir gelmez, 21. Yüzyılın başında, ANAVATAN Partisi daha sonra AK Parti öncülüğünde Büyük Türkiye trendine ayak uydurduk ve anavatanımızın altın çağına birlikte gidiyoruz. Bizden önceki göçlerin bahtı bu kadar açık olmamıştı. Anavatanımız olan, bu cennet toprakların 500 milyon kardeşi doyurmaya yetecek kadar zengin ve verimli olduğuna inandık. Daha 18-inci yüzyılda Anadolu ve Ege ile Trakya’yı anlatan tarihçi Hammer de bu gerçeği, daha o zaman vurgulamıştı. Bu tabanda, bugün, gönül birliğinde buluşmayı başardık ve birbirimize sarılıp yüksek sesle BARIŞ diye yeri ve göğü dolduranların arasına katılmış bulunmamız bizim özümüzü dünyaya gösterdi. Biz korktuğumuz için barış istemiyoruz, KARDEŞÇE YAŞAMAK İÇİN BARIŞ DİYORUZ. İNSAN ÜREMEK, ÜRETMEK VE SEVMEK İÇİN DÜNYAYA GELİR, ÖLDÜRMEK İÇİN DEĞİL. Yakındoğu barışının yeni kalesi Büyük Türkiye

nın umudu ve önderi, Türkiye Cumhuriyeti olacaktır. Bu gün Terörist dediğimiz iç düşman kudurdu. 7 Haziran gecesi Ayaklanma Çağrısı yapanlar, baltanın taşa çarpacağını anlayamadı, Türk’e kalkan kolun mutlaka kırıldığını da unutmuşlardı. Kolları değil belleri de kırıldı, son çığlıkları can acısındandır. Zaferi ülkemizin ufkunda parlayan 1 Kasım 2015 seçimlerini yöneten, Hükümetimizin başı Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu’dur. “Düşman ne kadar zalimleşirse zalimleşsin, halkımızın birliği ve kararlılığı karşısında yenik düşmesi kaçınılmazdır.” Çocuk, kadın ve yaşlı cana kıyan terörizm, PKK, DEAŞ ve aramızdaki uzantıları açtığımız ateşin çemberi içindedir. Tek çareleri kaldı, ateş çemberindeki yengeç gibi, hepsi kendi zehriyle kendini yok etmektir. Ankara’da patlayan intihar bombaları, çaresiz çürümüş zihniyetin çılgınlığından başka bir şey değildir. Bu olayların Berlinde planlandığı da artık gizli değildir. Türkiye büyüdükçe, düşmanları azdı. Barış Sürecini suistimal ederek halkımızın, kamuoyunun gözüne kül atıp binlerce ton patlayıcıyı ev, cami, yol ve köprülerimize yerleştiren katillerin AF OLMA VE SAĞ KALMA ŞANSI yoktur ve olamaz. İyi yürekli insanların ruhunu değiştiren YALAN, İHANET, sinsilik ve satılmışlıktır. Yanlış okunan ve anlaşılan DEMOKRASİ çok kurban aldı. Halkımızın bilinçlenme yolunda atacağı çok yeni adımlar var. Sulh ve Barış’ı tarih boyu aynı duyarlılıkla Türk halkının huzuruna el kaldıranlarla hesaplaşma halkımızın öz davası olmuşsa, son kapışmada BİZ Bulgaristanlı göçmenler ön saflarda yer almaya hazırız. İstiklalimizin en büyük kazanımı – Vatanımızın Bölünmezliği, tek bayrak, tek devlet ve tek millet olmasıdır. Sen ben değil Türkiye, bugün dalgalanan ay yıldızlı bayrağımızdır. Bu yürekli yükseliş 1 Kasım seçimlerinin ruhunu belirledi. Kardeşlerim Dünyada başka bir TÜRKİYE YOK! Bizler hepimiz vatansızlığın ne olduğunu en iyi bilenlerdeniz. Bizler bir defa 500 yıllık kökümüzden, toprağımızdan söküldük ve kovulduk. Bizi 1878’den beri memleketimizden göçe zorlanıyoruz. Varımızı yoğumuzu beş parasız elimizden aldılar. Bayram ediyorlar. Hala orada kalan tarihimizi yok etmek istiyorlar. 26 yıl geçti. Büyük Göç şarkıları hala doğmadı. Soydaşlar zorla kovulduklarını unutamadı. Acının şarkısını söylemeye dil yok. Dile gelen ŞARKI DEĞİL, SONSUS BİR ÇEKİYE AĞIT’TIR. Anavatan toprağında ikinci kuşak yetiştirdik, büyüttük, eğittik, ama yüreklendirip uçuramadık. Biz hepimiz kanadı kırık kuşlar gibiyiz. Beceremediğimiz tek şey korku. İçimizdeki KORKUYU aşamadık. Son 26 yılda ne mi öğrendik? 100 yıllık zulmün insan ruhundan 26 senede bile çıkmadığını, omuzlarımızdaki ağırlık, gözlerimizdeki sönüklük, bakışlarımızdaki batılılık olarak eziyor hepimizi. Uyanma korkusu var bizde. Uçma korkusu, yükselme ve başka korkular hep sırtımızda, bir türlü silkinemedik. Sırtındaki semerden ısınan hamallar gibi, totalitarizm semeri indi, allı pullu, nazar boncuklu HÖH-DPS semeri yaslandı arkamıza. İnerse soğuklarız, ezilmeden nasıl yaşarız, ruh hali var bizde. Türklüğümüz ağır yara almış. Onu gördük. Bu öyle bir yara ki, mehlemi yok, ancak kendiliğinden savıyor. Aynaya bakınca özü alınmış BOMBOŞ bir kimlik çıktıkça karşımıza, o bizi kendisi değiştiriyor, değiştirecek. Bize dayatılan ve ruhumuzu zehirleyen mutluluğun formülü çok çok acıdır, kolay kolay arınmıyor: Biz bu davada galip geldik. Şehitlerimizi saygıyla anarken kendilerine ebediyen minnettarız. Biz arkamızda binlerce adsız mezar bırakan yiğit bir nesiliz. Arkamız, evlerimiz, köylerimiz, kasabalarımız karanlık kaldı. Kuşların geri dönmesi; kertenkelenin tepişmesi bir topluma can vermiyor. Dağ taş ayaklanmış, gerçek sahibimden başkasını istemem diyor. Hayat kimseye aldırmadan devam etmek isterken, o uzaklarda bir çocuk daha kendiliğinden doğmuyor, okullar kendiliğinden açılmıyor, güler yüzlü öğretmenler sınıfa girmiyor, doğa uyanıyor fakat toplum uyanamıyor. Çünkü biz, kaynağı kurumayan bu zehirin kendimiz de kurbanıyız. Her şeyde ve her yerde farklı olanı dikkate alarak, somut olana, farklı yaklaşım gerekliliği T.C.nin Balkanlar politikasında Bulgaristan’ın ayrı ve özel bir yer alması gerektiğini, özgün bir yaklaşımla, araç ve gereçlerle çalışmamızın son derece gerekli olduğu ortadadır. Sözün özü: Sevgili kader kardeşlerim. İnsan aya çıktı, Türkiye’miz de uzayı deldi ama insanoğlu kaderini değiştirmek için her zamankinden daha fazla beraber, birlik içinde olmaya ihtiyaç duyuyor. Bu akşam buraya toplanmamızın nedeni de, bir daha olmak üzere, Yaşasın Halkların Kardeşliği, demekti. Biz barış ve huzur istiyoruz, çünkü bu uğurda mücadele ettik, bu yolun hep yolcusuyduk. Bu yol 1 Kasım’da hepimizden yeni imkânlar istiyor. 2002’den beri Türkiye’mizi yöneten ve yücelten Ak Parti güven tazelemek, tek partili güçlü iktidar olarak Büyük Türkiye yolunca bizimle, hepimizle beraber yürümek istiyor. BİZ, BULTÜRK yönetimi olarak hepinizi sandık başına davet ederken, oyunuzu Büyük ve Güçlü Türkiye özlemine vermenize çağrıda bulunuyoruz. Türkiye’miz karışmıştır. Karıştıranlar, devletimizde el kaldırıp, dil uzatarak, silah yöneltenler ortadadır buna rağmen, biz akan suyun durulduğuna inanırken, hükümetimizin yeni seferinde her şeyin durulacağına, emellerimizin gerçek olacağına inancımızı yeniliyoruz. Rafet ULUTÜRK Devamı: www.bghaber.org

AK Parti

tek başına iktidarda

Konu: Siyasi ayarda dengeleme başarılı oldu.

Zaferimiz Kutlu Olsun!

1 Kasım heyecanı hayırlı sonuçlandı. Siyasi girdaba itilen Türkiye Cumhuriyeti gemisi demir alıp yelkenleri açtı. Yeni Türkiye –“Büyük Türkiye” siyasi atılımı beş aylık bir aradan sonra artık doludizgin yol almaya hazır. Bu sefer yol boyunca ve sonunda halkımıza mutluluk sergileyen güzergah kaptanı AK Partinin kurucusu ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayip Erdoğan ve AK Parti Genel Başkanı ve Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu görev başındadır. Barış, güven, huzur ve istikrar irademizin bütünlüğü olan Ak Parti seçim zaferi, Türkiye halkının, Türk-İslam Dünyasının ve biz soydaşların, hepimizin ortak zaferi ve Türkiye’nizin yeni umududur. 1 Kasım’da Türkiye seçmeni dünyada görünmeyen olağanüstü yüksek bir siyasi katılım, büyük bir olgunluk, sağduyu ve kararlılık gösterdi. Sandıktan çıkan her oy birlik ve kardeşlik, tek partili iktidar, anavatanımızın bölünmezliği ve ülkemizin bir ucundan bir ucuna tek bayrak dalgalandırma azmimizin daha önce görülmemiş bir ifadesi oldu. Bununla birlikte hepimiz tüm olayları yeni bir bakış açısına göre değerlendirme olanağı bulduk. İçte ve dışta “açıldık” ve içimize sızıp kümelenme yaklaşımıyla Türkiye’mizin gece gündüz durmadan kuyusunu kazmaya çalışanlarla yüzleşme imkanı bulduk. Bizi, Türkün büyüklüğünü, Büyük Türkiye ve yeni toplumsal yapılanma ve daha anlamlı demokrasi atılımlarımızı kıskananların hasedi ve kıskançlığıyla savaşmak zorunda kaldık. Doğal süreçleri algılama yetersizliğinden kaynaklanan, zamanını doldurmuş ideolojik saplantılardan kurtulamayan, yeni Türkiye perspektifini algılamakta zorlananların inatlığı ve hırçınlığı Cumhuriyet tarihimizde rastlanmayan siyaseti kilitleme gibi olumsuzlukları ayağımıza dolandı. Üç yüzlü zihniyetin ve düşmanlık zehrinden kurtulamayanların yakın ve uzak hedeflerini çözdük. 1 Kasımda birçok maske birden indi. AK Partiyi 4. kez tek başına göreve çağıran Türkiye’deki seçmenler Cumhurbaşkanımıza ve hükümetimize olan güvenimiz kesinlikle yeniledi. 7 Haziran ile 1 Kasım arası halkımız için yeniden göz açma, bazı umutlardan sıyrılarak uyanma süreci olmakla birlikte, aynı zamandan Çanakkale Savaşı’nda olduğu gibi yeniden dirilme ve hücuma geçme fırsatı oldu. Hainleri yenemeyen ve kendileri hazırlayıp dünyaya dayattıkları planlarından asla vazgeçmeyen emperyalist güçlerce oluşturulan, beslenen ve silahlandırılıp kışkırtılan PKK terör örgütü, onun uzantısı olan ve ülkemizde konuşlanan kimlikleri ve hedefleri karanlık yeraltı müfrezeleri, legal ve gizli kollar 8 Haziran sabahı ayaklanma kararıyla huysuzlaştı. Güney Doğu illerimizde halka zulüm uygulayarak, yol kesip hastane ve okulları havaya uçuran, devlet makamlarını hiçe sayıp mahalli özerklik ilan etme deneme ve silahlı hortlamasına gereken ders kısa sürede verildi. Sınır ötesi düşmanın beli kırıldı. 2600 terörist etkisiz hale getirildi. Bir o kadar halk ve devlet düşmanıyla da memleket içinde hesaplaşırken, dağda ve kentte, köylerdeki patlayıcı ve silah depoları havaya uçuruldu. Militan ve uşak kadroları tutuklandı. Hepsi adalete teslim edildi. Türkiye’nin havası değişti. Üstün gelen barış, kardeşlik ve huzur seçim sonuçlarını belirledi. Silahlı Kuvvetlerimize, polis ve jandarmamıza, özel harekât birliklerimize olan güven kat kat artarken, gönüller gurur ve kıvançla doldu. 1 Kasım erken genel seçimde AK Parti zaferi, barış ve kardeşlikten yana olanların zaferi, bu asil davaya katılan tüm soydaşlarımızın kesin ve büyük zaferidir.

Biz Bulgaristanlı göçmenler için başta gelen Türkiye’mizin birliği ve bölünmezliği, halkımızın kardeşliği ve hepimizin mutluluğudur. Anavatana yapışan köklerimizi besleyen umut budur. Türkiye toprağında patlayan her bomba, yüreğimizi paraladı, verilen her kurban canımızdan can aldı. İki seçim arası etkinliklerini soydaşlarımızı aydınlatırken, Türkiye’mizi yeni ufuklara taşıma davasının ancak AK Parti stratejisiyle olabileceğine inanan BULTÜRK – Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet merkezi, tüm diğer soydaş sivil toplum örgütleriyle kenetlenerek emin adımlarla ilerlemeyi kader bildi. AK Parti’nin çizdiği yeni düzen, Büyük Türkiye, barış ve istikrar siyaseti “Bulgaristan Türklerinin Sesi”, “bghaber org”, “bgbulturk.net” ve başka günlük ve süreli yayınlarımızda, bastığımız kitaplarda, “Akit” TV’de katıldığımız programlarda ana konumuz oldu. Gaziosman Paşa ve Bayrampaşa Belediyeleri ile birlikte maddi ve manevi desteğiyle gerçekleşen milletvekili adaylarımızla görüşme etkinlikleri ve toplantılarda, katıldığımız kitle mitinglerinde aynı ruh büyük bir inanç dile geldi. “Başka bir Türkiye yok” sloganı soydaşlarımızın Ankara hükumetinin 31 Temmuz’da başlattığı hava operasyonlarına tam destek verdi. Mitinglerimizde “Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü vurgulanırken, düşen her şehit bizdendir, canımızdan candır, dendi. Son seçimlerde halkımız daha bir kararlı daha bir dirilmiş ve yarınlardan emin çıktı. CHP, MHP ve HDP partisine yüz çevirip AK Partiye oy verenler genel bir değişimin sinyali oldu. Artık hepimiz Türkiye gibi büyük bir devletin “İt ürür kervan yürür!” siyasetiyle yönetilemeyeceğine inandı. İki seçim arası soluklanma ve öz eleştirel bir ortamda denge hesaplarının yeniden düzenlenirken artık hepimiz yeni bir Anayasa, ayrımsız herkese eşit adalet, Başkanlık sistemi getirilmesine inandığımız kadar, son terör odağı da havaya uçurulana ve mücadelenin son terörist de silahını devlete teslim edene kadar sürmesi gerektiğine kesin inandık. Büyük olmanın büyük ödün verme anlamı olmadığına, Türkiye Cumhuriyeti, Türk Bayrağı ve Ana-vatanımızın birliği, bütünlüğü ve bu konuların hiçbir görüşme masasına yatırılıp pazarlık konusu dahi edilemeyeceğine tüm soydaşlar inandı. Türkiye halkıyla birlikte aynı bayrak altında AK Parti yönetiminde bir hamlede kendini yenileyebilen çok kararlı ve tarihsel geleneklerinden güç alan büyük bir halk olduğunu tekrar ayağı kalkarak dünyaya gösterdi. 1 Kasım 2015 seçim zaferimiz hepimize kutlu olsun. Yeni Türkiye, Büyük Türkiye, dünya lideri Türkiye atılımlarında birlikte olmanın gururu ve kıvancı içinde en iyi temennilerimle AK Partiye oy veren soydaşlarımı, bu çalışmalarda tuzu olan sivil toplum örgütlerini mutlu Türkiye ufkunu görenlerin tümünü en içten kutluyorum. Bundan böyle de birlikte olmanın gücünü çok yakında hepimiz göreceğiz. Kırcaaliden “BİZDE VARIZ TÜRKİYEM” sloganı hepimizin gururunu kabarttı, buradan Mehmet kardeşimiz olmak üzere hepsini kutluyorum. Sağ olun var olun. Allaha emanet olun.


4

57 МИЛИОНА ИЗБИРАТЕЛИ ГЛАСУВАТ

Ако на вота на 1 ноември,се повтори картината от 7 юни, какво ще стане, пак ли избори...

В такъв случай сформирането на коалиция ще е неизбежно. Но трябва да се подчертае, че управляващата ПСР пак ще бъде големият партньор, защото опозицията няма шансове да сформира коалиция помежду си. Алтернативите са коалиция между ПСР и Националистическата партия или между ПСР и Народно републиканската партия. Коалиция между ПСР и прокюрдската ДПН на този етап изглежда невъзможно. Замразяването на процеса на разрешаването на кюрдския проблем оказа значение за 57 МИЛИОНА ТУРСКИ ИЗБИРАТЕЛИ провалянето накоалиционните преговори. ПКК поднови терористичните си атаки, в източните СЕ ОЧАКВА ДА ГЛАСУВАТ НА провниции се водят сблъсъци между ПКК и ПАРЛАМЕНТАРНИТЕ силите на реда, има сериозни проблеми. Разбира се, ако терорът бъде прекратен, т.е. ако ПКК изнесе ИЗБОРИ В НЕДЕЛЯ оръжията си от Турция, процесът може да бъде Nahide-Deniz Нахиде Дениз,кор.на БНР в подновен. Бездруго вече има политическа сила, Истанбул която е получила значителен процент гласове на изборите, имам предвид ДПН. Парламентът е мястото, където трябва да се решават проблемите. Смятам,че ще бъдат взети под внимание исканията на съгражданите от източните провинции и ще бъдат предприети някои стъпки. Коренно различно е мнението за резултатите от предстоящите избори, което изрази Рафет Улутюрк, председател на базираното в компактно населения с български изселници район на Истанбул Байрампаша Дружество Бултюрк, по на когото управляващата ПСР-Партия на Около 57 милиона турски избиратели ще се думите Справедливостта и Развитието ще спечели вота яват на 1 ноември пред избирателните урни,за със значително мнозинство.

28.10.2015

да гласуват за новия парламент на страната. Изборите се провеждат в обстановка на подновяване на боевете между турските сили за сигурност и бунтовниците от Кюрдската работническа партия, ПКК, която е забранена за тероризъм,както и самоубийствения атентат,отнел живота на 102 души в Анкара, за който се обвиняват джихадистите от Ислямска държава. Песимистичните прогнози във връзка с икономическите перспективи пред страната, гражданската война в Сирия и масовата бежанска вълна, от която найзасегната е Турция са акцент в предизборните изяви на опозиционните партии.

Около 4 5 0х . п о л и ц а и с а мобилизирани заохраната на вота. Той бе насрочен внеобичайна атмосфера, само няколко месецаслед изборите на 7 юни, когато управляващатак о н с е р в а т и в н о и с л я м и с т к аП С Р - П а р т и я н а Справедливостта иразвитието загуби за пръв път от 13 годининасам самостоятелното управление. Тогавачетири партии влязоха в парламента, товаса управляващата ПСР, о сновнатао п о з и ц и о н н а Народнорепубликанска партия, Партията нанационалистическото действие ип р о к ю р д с к а т а Д е м о к р а т и ч н апартия, но не успяха да се договорятз а ко а л и ц и о н н о п р а в и т е л с т в ои п р е з и д е н т ъ т Р.Т.Ердоган насрочипредсрочните избори. Какви са прогнозитеще донесе ли нещо ново поредният воти какво, коментира п о л и т и ч е с к и я танализатор Харун Йондем специалноза БНР. Глас: Не смятам, че щеима голяма разлика в сравнение с вота на 7юни, пак четири партии при това същите щевлязат в парламента. М о ж е д а и м ааритметични разлики, но трудно изглеждаедна партия да спечели с а м о с т о я т е л н оуправление. Ако само две партии влезехав парламента, тогава управляващата ПСРби имала шанса да спечели достатъчнодепутати за промяна и на конституциятакъм президентско управление. Споредмен вотът на 1 ноември ще бъде подновяванена предишния. Тогава критичниятпроблем беше ще прескочи или непрокюрдската ДПН 10% процентовияпраг за парламента, но сюпризира и снад 13 на сто влезе в парламента, сега пакможе да сюрпризира, дори да изпреваринационалистите и от четвърта силада стане 3.та сила. Вотът се преценяваза важен и смятам, че избирателнатаактивност пак ще бъде висока, на предишнитеизбори надхвърли 83 процента.

Рафет Улутюрк Аз лично смятам, че на тези избори резултатите ще са различни. Управляващата ПСР ще спечели около 50 процента от гласовете. Смятам, че ще има отлив от гласовете на националистическата партия, които ще се прелеят в управляващата ПСР. Също така смятам, че прокюрдската партия няма да може да прескочи 10 процентовата бариера за влизане в парламента. Управляващата партия ще има мнозинство в новия парлмент. Опозиционните националистическа и народнорепубликанската партия показаха, че не искат да управляват нито самостоятелно, нито в коалиция и не са готови. Какви са настроенията сред изселническа електорат, за кого ще гласуват и защо ?. Рафет Улутюрк Нашите изселници преди повече гласуваха за Народнорепубликанската партия, но и на предишните избори, и на тези избори има промяна в посока на одобрение за управляващата ПСР, защото НРП не дава шансове на нашите хора да бъдат избирани в парламента, да бъдат тяхни кандидати. Националистите издигнаха няколко кандидатури, но имаме най-много кандидати в депутатските листи на управляващата ПСР, затова смятам, че много от нашите хора ще гласуват за ПСР. А що се касае до това, че трябва да има повече кандидати от изселниците Рафет Улутюрк смята, че причината до известна степен е и в самите тях. Трябва сами да си направим равносметката и изводите защо не ни искат, подчерта той. В неделя в Турция предстоят общи избори, дали резултатите ще се харесат или не е отделен въпрос, но изборите дават на страната шанс за обновление,за промени може би на политическата сцена…

Bulgaristan Türklerinin Sesi

S A N D I Ğ A G İ R M E D E N S A N D I K TA N Ç I K A N L A R Konu: Kirli demokrasi yine aydınlanmadı. Ben bir doktorum. Üniversite ve hastane yollarında eskittim ayakkabılarımı. Bir sivilce görsem, sorun ciğerde, sorun pankreasta, sorun böbrekte, midede, ince ya da kalında diyebilmeye çalışmışım bugünüme kadar. Benden önce hayatını sağlığa adayanların yazdıklarını hep okudum, birikimlerini öğrenmeye çalıştım. İnsan sesi işitince normal şartlarda ömrünün kaç yaşa erişebileceğini iki aşağı bir yukarı kestirebilenler tanımışım. Yüz kırışıklarını okuyanlara, el nasırları altındaki enerji volkanını hissedenleri gördüm. Geçmişi bilenlerin geleceği okuyabileceğine inandım. Benim hayat ateşim buydu. Şimdi dünyada, hastaneler ve hatta hastalar değişti. Doğal ortamda doğaya uygun yaşamış, baharda kirazın allanmasını bekleyip tadan, son baharda kerevizi topraktan çıkarıp çorbaya katanlara, hayatı sabırla yaşayarak zevk çıkarmış olmanın gururuyla kapımı çalan “hastalara” aylarca rastlayamıyorum. Hastanenler tamirhaneye döndü. Millet sebepli sebepsiz birbirini kırıp döküyor, biz de bütün gün pansuman yapıp yedek parça değiştirerek sözde “insanları tedavi etmeye çalışıyoruz.” Bu sözleri hastalarım için yazarken, onların yarattığı toplum için de söylüyorum. Hasta insanlar ancak hasta toplum yaratabilir. Bir doktor hastasına “annenizde ya da babanızda, soyunuzda şeker hastası olan var mıdır?” diye sorarken, akan bir ırmakta su damlalarının birbirini kovaladığı gibi, hayatta hastalıklar nesilden nesle devam eder, geçmişinizi bilmeliyim, demek ister. Hasta hanelerin her katının yeni teknoloji deposu haline gelmesine de anlam veremiyorum. İnandığım bir şey var. Yeni teknik araçlarla güneşi kuyruğundan tutmaya çalışsak da, dünyada zaten olması, olmazsa olmaz olan, bir denge olması şartı var. Mesela Yer Çekimi olmasa biz hepimiz kuşlar gibi kanat çırparak değil, balonlar ya da sabun köpüğü gibi uçuşarak kayboluruz. Saray piresi A. Doğan, kendilerini sözde politikacı yayıp, aslında hidrojen ile oksijen bileşimi olan suyun, HİDROJEN ile OKSİJENDEN ayrışımından üretilecek enerjinin dünya enerji sorununu çözeceği iddia ederek kendine “enerji uzmanı” reklamı yaptırıyor. Pire bir sıçrar iki sıçrar sonra tırnaklar arasında ezilir. Bizimki son zamanda çok ileri gitti, kanısındayım. Kendi hayatını tamamen çarpıttığı yetmezmiş gibi, toplumsal yapıyı ve düzeni de 26 yıl gibi kısa bir sürede stop ettirdiler. Sizlere şimdi Bulgaristan’daki hayatın özü olmayan bir şekil haline getirilişini anlatacağım. Bu iş en modern teknolojiyi satın alan bir hastanenin bu teknikle çalışacak uzman hekimi olmamasına benziyor. Toplumsal düzenin adı “demokrasi” ise, bunun adı, baharda otların, dikenlerin, çiçeklerin topraktan kendiliğinden fışkırmasıdır. Futbol sahası da yemyeşil ama çimler seralarda yetiştirilmiş, tıraşlanmış, kesilmiş, düzlenmiş, penaltı noktası önceden boyanmış, üzerleri çizilmiş ve dizilirken birbirine yapıştırılmıştır. Bu da sahte bahar yani çarpıtılmış ve suni demokrasidir. Ve yaptıkları işte budur. Son defa Bulgaristan’a gittiğimde İlyan Boşkov isminde bir Bulgar’la tanıştım. 1991 yılında evlenmiş ve kırmızı Pasport alır almaz eşi Elena ile birlikte İrlanda’ya iş aramaya gitmiş. İki çocuğu da orada dünyaya gelmiş. O bir fırıncı. O memlekette beyaz ekmek yenmediğinden, çavdar ve bezelye ekmeği çeşitlerini Viski masasıyla mayalayıp, odun değil, kömür fırınında pişirmeyi öğrenene yıllarca çıraklık etmişler. “Tadı dilinin ucunda ya da damağında” olmayan bir şeyin iyi ya da kötü olduğunu hatta olup olmadığını anlamak zor bir iş, diye anlatıyor. “Onların sevdiğini biz de sevebiliriz diye bir şey yok, onlar sevdikleriyle mutlu, biz de orada hep anılarımızla, hasret duygularımızla, hafızamızdakilerle mutluyduk,” diye devam ederken sesi bir başka oluyor.

İlyan doğma büyüme Gotse Delçev’li. Günümüz Bulgar Makedonculuğunun göbek oynattığı, Fatih Sultan Camisinin yıllardan beri onarım bekleyen Küstendil iline bağlı olan bu ilçe merkezinden geçen ana yol hem Yunanistan’a hem de Üsküp Ovasınca Vardar ırmağına çıkarken, bir kolu da Rodop Dağları’nın bağrına giriyor. Burası bir kavşak. Birkaç yazıma konu edip ışık tutmaya çalıştığım Blagoevgrat ili, Pirin Dağı yüksek yaylasındaki Gırmen kasabasının “Kremikovtsi” mahallesi Çingenelerine giden yol da buradan geçiyor. Dostum İlyan, Çingene Ayaklanmasını canlı izlemiş. “Kremikovtsi” meyhanesine gidip bira açıp Çingene derdi dinlemiş. Gırmen merkezindeki “Pirin” lokantasına oturup Çingenelerden şikayet edenlerin anlatıklarına da kulak vermiş ve sorun”Çalga” diyor. “Çalga” Çingen popunun adı. Mahalle kasabadan 2.5 km uzakta bulunsa da gece gündüz müzik yapan Çingene edalarının yankılanmasından rahatsız olanlar var. “Dağın uğultusunu” işitemiyorlarmış. Yazmıştım, Çingene kulübeleri, atlarını dizginledikleri derme çatma ahırlar dozer gücüyle, polis gözetiminde yıkıldı. Çingeneler kimsenin anlamadığı bir dilin belki de hiçbir yabancının daha önce işitmediği bir lehçenin en kırık dökük sesleriyle kimi lanetlediği, en ağır kalayların kimin anasına hitaben söylendiğini işitseler de anlayamadılar. Geçen hafta bu mahallede de yerel seçim vardı. 700 kişilik köyde 17 ilk okul mezunu var. Seçim bültenleri siyah beyaz olduğundan, bu defa renk tarifi de yapılamadığından kime oy verileceğini anlatmak çok zor olmuş. Neyse herkes gitmiş, oyunu vermiş, ama eli kalem tutan olmadığından, oylar sandıktan “anadan doğma” çıkmış, hiç kimseyi işaretlememişler. “Evlerimizi yıkmayana helal olsun!” havası esmiş. İlyan oyunu Goyse Delçev’te kullanmış. Anlaşılan memleketten uzak, sıla hasretten usanmış. Çocuklarının doğru dürüst Bulgarca öğrenemediklerine canı sıkılmış, “ana dilimizi bilmeden olmaz” derken, son altı ayda baba ocağında kalırken, kızını ve çocuğunu okula yazdırmış. “Hepten köksüz” kalmasınlar, diyor. Okul işlerini yoluna koyarken eğitimci Mariya Kermezova adında bir Bayan tanımış ve onun belediye meclis danışmanı adayı olduğunu öğrenince Pazar günkü yerel seçimde oyunu eşiyle birlikte Kermezova’ya vermiş. Kermezova seçilemeyince, sandık başkanından adayın kaç oyla seçilemediğini öğrenmek üzere belediye seçim komisyonuna gitmiş ve “Kermezova’ya hiçbir oy verilmediğini” öğrendiğinde eşiyle birlikte şok geçirmişler. Olay “NOVA” TV ekranlarından taşacak kadar büyüdü. Olay bu. Defalarca yazdık çizdik. Uyardık! Bize inanmadılar. BULTÜRK Genel Başkanımız ve Stratejik Araştırma Merkezi çalışanlarımıza hakarette bulunacak kadar ileri gidenler oldu. Ben şu yazımla bir daha bütün kimliğim ve bilinçli birikimimle “bu işin içinde bir bit yeniği var” diyorum. Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az. Örneğin Sofya Belediye Başkanı Fındıkova geçerli oyların ancak % 15’i ile seçilmiştir. Bu durumda seçimlerin meşruluğu söz konusudur. Bu iş büyük ölçüde 1990 öncesine benziyor. O zaman bizim insanlarımız işte güçte, madende, dağda bayırda kuzu koyun peşinde ya da tütünde, mısırda ekinde oy kullanmazdı ama seçim sonuçları hep % 99.9 “zaferle” noktalanırdı. Bu defa 6 milyon 668 bin seçmen var, dediler. Oy kullanan 2 milyon 400 bin olarak açıklandı. Ardından Sofya’da bile 10 oydan biri hileli kullanıldığı için “sayılmayacak” dendi. Bununla birlikte 460 bin oyun sandıktan çıkıp çuvala girerken değiştirildiğini gazeteler yazdı.

Devamı www.bghaber.org


Bulgaristan Türklerinin Sesi 5

Av.Tuncay Ö N D E R Birlik Ve Kardeşlik Yolunca İleri Konu: Bu seçimde Bağımsızlık Hainliktir Türkiye cumhuriyet tarihinin en ağır günlerinde Birlik ve Kardeşlik Panelimizi yaptık. Demokratik kamuoyu, barış güçleri, güvenlik ve huzur isteyenlerin tümü Ankara ve İstanbul’da gerçekleştiği gibi, ana vatanımızın dört bir yanında “Vatan Bölünmez, Tek Bayrak”, “İnadına Birlik ve İnadına Barış” mitingleri düzenlenirken, 10 Ekim sabahı Ankara “Barış Meydanı” Trajedisi yaşandı. Hiç birimize göz açtırmayan, halkımızı mateme boğan, ana vatanımızı parçalamak isteyen kelleş düşmanı, tüm terör olaylarını, katliamlara arka olanları önce Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği BULTÜRK, panelimize katılan Türk Dünyasından tüm kardeş STK’lara tüm soydaşlarım ve Bulgaristanlı Türkler adına terörü kınıyor ve lanetliyoruz. Ankara’da terör saldırısında ölenlere Allah’tan rahmet dilerken, yakınlarına baş sağılığı ve tüm halkımıza geçmiş olsun diyoruz. Tüm dostlar sağ olsun! Bu son derece ağır günlerde biz soydaşların farkında-lığı devletten, hükumetten, güvenlik güçlerinin yanında olmamızdır. Türkiye’mizin istikrarını, huzurunu bozmak isteyen katillerin, seri katillerin, zulüm yapanların karşısındayız. Türkiye’nin geleceği asla önlenemez, kim ne yaparsa yapsın başarı Büyük Türkiye’nin olacaktır. Güzel vatanımızın altın toprağını kana boyayanlar, anaları yürek acısına boğma, ana vatanımızı parçalamak gibi hain planların uzun zamandan beri hazırlandığını gördük. Yılan ininden çıkmış ve amansızca saldırılarda bulunuyor. Sabırlı uyanık ve kararlı olmak zorundayız. Tehlike kapımızdadır. Halkımızın barış iradesinden yeni bir barışçı kuşak yetişirken sanki bize gözdağı vermek isteyenler yaptıkları son kelleş saldırılarla biz soydaşların bağrında sarılmaz yaralar açtı. Türkiye’mizi her gün biraz daha karanlığa itmeye çalışanlara karşı kin, nefret ve öfke doluyuz. Terör örgütlerinin barış örgütleri adı altında legalleştiğini ve başkaldırdığını gördükçe ürperiyoruz. Kayıplarımız ağırdır. Türkiye’miz yasta! Fakat biz bu karanlıktan da aydınlık çıkacağına inanıyoruz. Türkiye devletinin gücüne, Cumhurbaşkanımız Sayın R. Tayyip Erdoğan’ın bilgeliğine, sabır ve sağduyusuna; geçici seçim hükumetinin 1 Kasım’da halkımızı huzura götürecek yolu açacağına, AK Parti yönetiminde Büyük Türkiye yelkenlerine taze güç dolacağına inanıyoruz ve güveniyoruz. Türkiye’mizde hayatı yavaşlatmak ve durdurmak hesapları yapanlar yanılgı içindedir. Yaşamdan koparılan kardeşlerimiz barış ve huzur davamızın yüce şehitleridir. Acılar sarılacak, halkımızın birlik ve kardeşlik iradesi kesin zafer kazanacaktır. Büyük Türkiye yolunda omuz omuza olmak zorundayız. Birlik olmamız kaçınılmazdır. En büyük erdemimiz ana vatanımızda yaşamamızdır ve bu konuda hiçbir ödün veremeyiz. Hepimiz ölür ama ana vatanımızı parçalatmayız. Türkiye Cumhuriyetinin her karışı kutsaldır. 1 Kasım erken genel seçimlerine 29 siyasi parti katılıyor. Bu partilerin arasında Türkiye, Türklük, Türk kimliği davamıza yüzde yüz sahip çıkan tek siyasi parti var: AK Parti. İktidar partisinin doğru yolundan ayrılmak, yan çizmek, sandık başına gitmemek vb ince hesaplı kurnazlıklar bu defa asla af edilemez. Ayrılmak, bölünmek, kişisel hesaplar peşinde ihanet yolu aramak en büyük yanlış olacak, bu defa geleceğimiz hakikatten körelir. Kendi gözle görülmeyen ama elini kolunu sallaya sallaya aramızda dolaştığını hissettiğimiz düşman, güzel yurdumuzla, Türkiye’mizle, hepimizle hesaplaşmak istiyor,canlı bomba kılığına girip kendini feda ediyor. Gözü kararmış olanlarla anlaşma yolu bulmak zor. Durdurup katledip yok etmek istedikleri birliğimizdir, huzurumuzdur, istikrarımızdır, yüksek tempolu atılımlarla kurmaya çalıştığımız Büyük Türkiye hayalimizdir. Büyük Türkiye hepsinin gözünde diken oldu. Oyumuzu bu projeyi düşünen, oluşturan, başlatan ve gerçekleştiren AK Partiye vermeliyiz. AP Parti hepimize altın çağ yaşattı. Yola devam. Buluşma yeri ikinci altın çağımız! Biz, ideolojik hesaplar peşinde değiliz. İnce hesaplarla yolunu şaşıranların yanında, onlarla birlikte olamayız. Biz, Büyük Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” şiarını yanlış algılayanlarla da birlikte olamayız. Oyumuzu onlara veremeyiz. Biz, Türkiye Cumhuriyet tarihinin en ağır katliamlarının birbirini izlediği günlerde, meclisi, siyaseti kilitleyen “Hayır!” politikacılarıyla beraber olama-

yız, biz dış Türkler AK Parti dışında hiçbir partiye oy veremeyiz. Biz, 8 Haziran sabahı Kürtleri silahlı ayaklanmaya çağıran, barış maskesi takmış ve ardına hala gizlenen, ikiyüzlülüğü siyasi ilke yapan, vatan hainliğini değişmez ilke olarak benimsemiş dil ayarı bozuk güçlerle birlik olamayız, onlarla ortaklığımız olamaz. Biz, bölünmeye, parçalanmaya, Türkiye’mizin koşan gidişini frenlemeye kalkan tüm legal siyasi güçlere karşı olduğumuz gibi, iç ve dış teröristlerle, milli güvenliğimize gölge düşürenlerle, canlı bombaların saatini kuranlarla, Türkiye’ye karşı gece gündüz komplo planları çizenlerle, bölücülerle birlik olmuş yerel yönetimleri kınıyoruz. Teröristlere nefes alma hakkı ve ortamı tanıyanları lanetliyoruz. Ülkemizin geçtiği kritik süreçte birlik ve beraberlik için güçlü bir Türkiye için tek başına bir iktidar seçmeliyiz. Türkiye düşmanları, cumhuriyet tarihimiz boyunca olduğu gibi, bugün de biz soydaşları ve derneklerimizi yine karşılarında bulacaklardır. Çanakkale’de mayalanan beraberliğimiz bugün memleketin her karışında mevcuttur. Barışı savunma, güvenliği güçlendirme, iç savaşa yol vermeme gibi konularda milli politikamız, ulusal çıkarlarımız ve sarsılmaz irademizi bir takım ideolojik saçmalıklara kurban edilemez, hainlerin kafa yapısı bize terstir. Türkiye’mizin parçalanmaz bütünlüğü, egemenliğimiz ve anayasal demokratik düzenle yasalara dayanan adaletimiz tüm uydurma soyut değerlerin üstündedir. Bizim Türkiye’den başka ana vatanımız yok. Türkiye’ye, kardeşimiz olan Türkiye halkının her ferdi, canımızdan candır. Türk halkının her bir ferdine kalkan terör eli, her birimize, hepimize tüm Türk Dünyasına kalkmıştır, mutlaka gereken yapılacak ve kırılacaktır. Bunların Fransa veya Almanya’dan gelmesi fark etmez bunun bedelini ödetiriz. Bizler Türkiye’ye gidecek başka yerimiz olmadığı için geldik. Biz terör ve zulüm nedir biliriz. Türk halkına zulüm yapılmasına asla tahammülümüz olamaz. Bulgaristanlı Türkler teröre karşı tek yürektir. Ana vatanımızın politik iradesini ifade eden, onurunu koruyan ve güçlendiren, halkımıza huzur sağlayan her şeyden ve herkesten önce Cumhurbaşkanımız Sayın R.T. Erdoğan, Başbakanımız Sayın A. Davutoğulu, iktidar partisi AK Partidir. Gösterdikleri sabır ve yılmaz irade için kendilerine teşekkür ediyor, her yerde ve yönde muzaffer olmalarını diliyoruz. Biz soydaşlar, bugün ancak sivil toplum örgütlerinde örgütlenmiş bulunuyoruz. Kendi siyasi partimizi kuracak olgunluğa henüz ulaşamadık. Bu bakıma, siyasi arenadaki yerimiz belirlerken, iktidar partisinin, Adalet ve Kalkınma Partimizin yanında olmayı seçtik. Bugün iç ve dış düşmanla, iç ve dış terör odakları ve yardımcılarıyla, dış terör tröstleriyle içte ve dünya çapında mücadele eden AK Partidir, Ankara hükümetidir, Cumhurbaşkanımızdır. Bu kararlılığı Gezi hortlamasında, paralelci hainlerle, PKK ve yandaşlarıyla izledik ve gurur duyduk. Hele İŞİD ve PKK gibi katil sürülerinin Türkiye’ye sızmaya çalıştığı şu kritik dönemde hükümetimizin yanında olmamız kaçınılmazdır. Propagandasına kapılıp yalanlarına inanıp hele hele bağımsıza oy vermek, maskeli düşmana oy vermek affı olmayan bir HAİNLİK olur. Bizlerden her türlüsü çıkar ama hain çıkmaz, çıkmamalıdır! Son günlerde Balkan göçmenlerimizin sivil toplum örgütleri ve soydaşlarımız başka bir haberle de sarsıldı. Rumeli Balkan Federasyonu Başkanı Ayhan BÖLÜKBAŞ’IN Bağımsız Milletvekili Adayı olduğu haberi, demokratik topluluğumuzda infial uyandırdı. Tepkiler gökleri deldi. Türkiye’nin kaderinin belirleneceği böylesi kritik ve Türkiye’nin kaderi belirleneceği bir seçimde (1 Kasım 2015 erken meclis seçimlerinde) tarafsızlık ayakları yapmak, bağımsız aday çıkmak, doğrudan doğruya devlet erkini zayıf düşürmeyi hedefleyen bir karardır. Bu, siyasi alanda hergele sürüsüne katılmaktır. Düşmanlarımızın değirmenine su taşımaktan başka hiç bir şey değildir. Politik hamlık, kişisel çıkar kollamak, seçmenin kafasını karıştırmaktır. Bu bir hainliktir, dönekliktir. Vatan hainliğidir. Düşmanla buluşma ve kucaklaşma anlamındadır. Bizlere Rumelilere Balkanlılara bu yakışmaz. Onur kırıcıdır. İlkesizliktir. Soydaş seçmeni şaşırtmak, kandırmak ve kişisel menfaat ve hesapların peşine düşmek anlamında olan bu tutarsız kararı Rumeli seçmenine anlatmak olanaksızdır. Rumeli göçmenleri her zaman devletimizin, Türkiye’nin, Büyük ve Güçlü Türkiye özleminin gönüllü yandaşları oldu. Olmalıdır ve olacaktır! Ayrıca, Balkan Türkleri arasında en büyük kitleyi oluşturan ve bu seçimlerde oyumuzu AK Partiye vermekte kararlı olan Bulgaristanlı soydaşlar ve derneklerimiz, Federasyon Başkanı Ayhan Bölükbaşı’nın bağımsızlık kararını kesinlikle kınarken, kendisine tek oy vermeyeceğimizi önceden beyan ediyoruz. Bu denli zor bir dönemde, AK partiyi tek başına iktidara taşımamız

Bulgaristan’daki Polis Gösterileri Toplantıya katılan Cezaevleri Gardiyanları Sendikası’nın lideri İvan Petrov da protestoların haklı olduğunu ve haklarını geri alana kadar da mücadelelerini sürdüreceklerini duyurdu. Petrov, nüfusu yaklaşık 7 milyon olan Bulgaristan‘da sayısı 100 bini bulan güvenlik sektörü çalışanlarından sadece 10 bininin istifa etmesi durumunda en az 100 milyon avro tazminat ödememek zorunda olacağını ve devletin büyük zarar göreceğini savundu. Petrov, İçişleri Bakanlığı‘nın bünyesinde itfaiye, askeri personel, gardiyan gibi görevlilerin de çalıştığını anımsattı. Bulgaristan‘daki güvenlik sektörü çalışanların tepkisine eleştirel yaklaşan İçişleri Bakanı Rumyana Bıçvarova, istifa eden herkesin dilekçesinin kabul edileceğini duyurmuştu.

Ülke genelinde halktan destek görmeyen protestolarını sürdüren polisler ise üç gündür kilit ulaşım noktalarında trafiği engelleyerek hükümet karşıtı sloganlar atıyor. Pazar günü ise Sofya’daki parlamento binasının önünde on binlerce memurun katılmasıyla büyük protesto eyleminin düzenlenmesi bekleniyor.

Rusya, Arktika mücadelesine yeniden başlıyor Hidrokarbon yakıtlar, balıkçılık bölgeleri, deniz yolları ve askeri kontrol… Arktika bölgesinin zenginlikleri, bölgenin çevresindeki ülkeler olan Rusya, ABD, Kanada, Danimarka, İzlanda ve Norveç tarafından gittikçe daha büyük bir açgözlülükle tartışılıyor. Uzmanlar,Arktik Okyanusu’nun tabanında gömülü petrol ve gaz kaynaklarının, dünya rezervinin yüzde 20 ile 30’u kadarını oluşturduğunu düşünüyor. Üstelik küresel ısınmanın etkisiyle buz örtüsünün incelmesi, burada yeni deniz yolları ve balıkçılık alanları da açmış durumda.

Coğrafi olarak bölgedeki geniş bir alanı elinde bulunduran ve jeopolitik hırsları gittikçe artan Rusya, henüz tarafı belli olmayan bu bölgenin fethi konusunda başı çekiyor. Geçtiğimiz 4 Ağustos günü Rusya Dışişleri Bakanı Birleşmiş Milletler’e sunduğu belgede, kuzey kutup noktası da dahil 1,2 milyon kilometrekarelik bölgeyle ilgili yeni bulguları aktardı. Ancak Batı ülkelerinin Rusya’ya yönelik yaptırımları, Moskova’nın buradaki planlarına darbe vuruyor. Rusya, 2002’de de BM’ye bir dilekçe sunmuş ve reddedilmişti.

Bulgaristan’da MGK Toplantısı Yapıldı Bulgaristan Cumhurbaşkanı Plevneliev, MGK toplantısının ardından, “Ülkemizin milli güvenliği açısından en büyük tehdit, göçün sürmesi ve artmasıdır.” açıklaması yaptı.

“Ortadoğu, Kuzey Afrika ve diğer bölgelerdeki bir çok ülkede devletlerin çökmesi sonucu dini ve etnik temelli aşırı görüşlerin kaynak olduğu terörizmin geniş bir istilasına tanık oluyoruz. Silahlı çatışmalar sonucu Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rosen ortaya çıkan toplu göç akınları ve Plevneliev, “Ülkemizin milli güven- kaçak geçişler AB’yi tehdit eden en liği açısından en büyük tehdit, göçün önemli risk faktörü haline gelmiştir.” sürmesi ve artmasıdır” dedi. Cumhurbaşkanı Plevneiev, 5 saat süren Plevneliev, ülkenin başlıca siyasi liderleri ve güvenlik kurumlarının yöneticilerinin katıldığı MGK toplantısında, ülke güvenliği, olası büyük bir göç dalgasına karşı etkin öngören plan ve terörle mücadele yasa tasarısı hazırlanması, sanal ortamda etkin mücadele verilmesi ve güvenlik güçlerine gerekli desteğin sağlanması konularında kararlar alındığını açıkladı.

Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısından sonra yaptığı açıklamada, “Global bir cepheleşmenin yaşandığı ortamda, göç ve insan kaçakçılığı milli güvenliğimizi önemli ölçüde tehdit etmeye devam ediyor” dedi. Ulusal ve uluslararası alanında terörizmin yarattığı tehdidin altını çizen Plevneliev, sözlerini şöyle sürdürdü:


6

Bulgaristan Türklerinin Sesi

içişleri ve savunma bakanlıkları yüzünden düzenlenecek Balkanlarda ‘baraja Bütçe İçişleri ve savunma bakanlıkları ve bazı di- sis edildi. Maaş ve sigorta ödeneği kaynaklarının 80 nın 48 milyonluk bölümü personel harcamalarına devlet kuruluşlarının olağandışı personel harca- milyon levaya kadar artırılması öngörülüyor. Göç- 9 milyon 200 bin levalık bölümü bakıma tahsis hücum’ dönemi ğermalarının karşılanması ve Ulusal Fon ve “Tarım” men baskısının kontrol altına alınmasına yönelik edildi. Bakanlık ayrıca askeri teknik araçları dona-

DEM E R YA R ÜNLÜ Balkan ülkelerinde gündemde olan 2 bin baraj inşaatı, Avrupa’nın nehirlerini ve ekosistemini tehdit ediyor. Hidroenerji santrallerinin fakir ülkelere enerji güvenliği sağlayacağını savunan birçok finans kurumu bölgede gerçekleştirilmesi planlanan hidroelektrik santralleri için milyonlarca dolar finansman sağlıyor. Avusturya merkezli sivil toplum kuruluşu RiverWatch’ın direktörü Ulrich Eichelmann, Balkan nehirlerinde bir tür “altına hücum” vakası yaşandığına dikkat çekiyor. Eichelmann, “Batı ülkeleri baraj inşaatlarına finansal destek sağlayarak yarattıkları yıkımın farkındalar mı?” sorusunu yöneltiyor. Hidroelektrik santralleri açısından batının en fazla ilgilendiği ülkelerin başında Arnavutluk geliyor. Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, The Guardian’a yaptığı açıklamada, Avrupa veya ABD’li şirketlerden her gün mail aldığını ve hepsinin ülkede hidroelektrik santral kurmakla ilgilendiğini söylüyor. Nitekim geçtiğimiz sene Arnavutluk’ta hidroelektrik santrallerinin kurulumu veya özelleştirilmesi için gerçekleşen yabancı yatırımlar ülke GSYH’nin yüzde 10’una ulaşmış. Başbakan Rama yabancı finans kurumlarından küçük çaplı tarım üretimini desteklemelerini istediğini, fakat aldığı cevabın olumsuz olduğunu söylüyor. Rama, “Çünkü onlar en çok hidroelektrikle ilgileniyorlar” diyor. RiverWatch verilerine göre; Arnavutlukta 435, Makedonya’da 400, Bulgaristan’da 400, Sırbıstan’da 700, Bosna’da 100, Macaristan’da 100, Karadağ’da 70 ve Slovenya’da 50 baraj inşaatı planlanıyor. RiverWatch’ın değerlendirmeye aldığı 646 büyük hidroelektrik santralinin dörtte birinin milli parklara ve koruma altında olan bölgelere kurulması planlanıyor. Çevreciler ise planlanan hidroelektrik santrallerinin kurulması ile bölgeye yollar inşa edileceğini, bunun da gürültü, sanayi kirliliği ve insan trafiğini beraberinde getireceğini söylüyorlar.

Fonu üzerinden AB projelerinin finanse edilmesi için 2015 Bütçesinde 880 milyon leva tutarında düzenleme yapılacak. Güncelleştirilen bütçe tahmin raporundan görüldüğü üzere önerilen düzenleme, 832 milyon 800 bin leva tutarında olması beklenen bütçe gelir fazlasının 50 milyon leva üzerindedir. Kaynakların en büyük bölümü, 180 milyon leva olmak üzere içişleri bakanlığına verilecek. Bu tutarın 120 milyon levalık bölümü personel harcamalarına, diğer 60 milyon levalık bölümü ise cari ihtiyaçlara tah-

özel polis operasyonları ve kamu düzeninin korunması ve vatandaşların güvenliğinin sağlanması ile ilgili faaliyetlerde mesai dışı çalışmanın ücreti, personel ücretlerine zam getirilmesi ve asgari ücretin yeni tutarı ile ilgili sigorta ödeneklerinin yatırılması için gereken para, bu 120 milyon levalık tutara dahildir. Ayrıca emekliliğe ayrılan çalışanlara tazminat ödemelerine yönelik 40 milyon leva da tahsis edildi. Daha “mütevazi” olan Savunma Bakanlığının ek olarak alacağı 57 milyon 200 bin leva-

tımı ve yedek parçalar için ek kaynaklara muhtaçtır. “Tarım” Fonu 370 milyon 700 bin leva tutarında ek kaynak alacak. Buna dair gerekçelerde bu kaynakların AB programları ve fonları kapsamında yapılan harcamaların yeniden finansmanı ve ek ulusal eşfinansman için gerekli olduğu belirtilmektedir. Yılın sonunda bütçe düzenlemesi yapılırken bütçe gelirleri 800 milyon leva artarken bu artışın mesela hazine açığının daralmasına yol açmaktansa reform uygulanmayan sektörlerin bilinmezliklerine batması üzüntü vericidir.

Bulgaristan’dan Nilüfer’e Kardeş Kent Teklifi Bulgaristan‘ın kayak merkezleriyle ünlü Bansko bölgesinin Belediye Başkan Yardımcısı Malin Bistrin, Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey‘i ziyaret ederek, kardeş şehir olma taleplerini iletti. Bansko Belediye Başkan Yardımcısı, Bansko Oteller Birliği Başkanı ve Bulgaristan Oteller Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Malin Bistrin, Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey‘i ziyaret etti. Nilüfer ile Bansko arasında dostluğun pekiştirilmesi, kültürel, sosyal ve turizm alanında ilişkilerin geliştirilme-

sini arzu ettiklerini belirten Bistrin, kardeş şehir olmak istediklerini söyledi. Bansko’nun, Doğu Avrupa kayak merkezlerinin başkenti olduğunu belirten Bistrin, “DoğuAvrupa‘nın 1, Avrupa‘nın 4. modern kayak merkezine sahibiz. 11-14 Aralık tarihleri arasında gerçekleşecek olan, olimpiyat ve dünya kayak şampiyonlarının da açılışına katılacağı, Bansko Kayak Merkezi yeni sezon açılışında sizleri de aramızda görmek istiyoruz” ifadelerini kullandı. Bulgaristan‘da yapılan son yerel seçim-

lerde Bansko Belediye Başkan Yardımcısı görevini üstlenen Malin Bistrin’i tebrik eden Başkan Bozbey, kardeş şehir olma yolunda ilk adımların atılacağını belirtti.

AB mülteci kabul etme kapasitesinin ne olduğunu bildirmelidir AB üye ülkelerinin devlet ve hükümet liderlerinin Brüksel’deki zirve toplantısından bir gün önce Avrupa komisyonu, 160 bin mülteci kotasının uygulanmaya başlanması gerektiğini hatırlattı. Avrupa Konseyi’nin bugünkü oturumunda göç, öncelikli ve ağırlıklı konu olacaktır. Bunun yanı sıra İngiltere’nin AB’de kalması için referandum ve iklim değişiklikleri de görüşülecektir. Mülteci dalgası konusu ve bunun AB’deki iş gücü piyasasına etkisi, Başbakan Yardımcısı ve Çalışma ve Sosyal politika Bakanı İvaylo Kalfin’in önerisi üzerine AB Konseyi’nin Lüksemburg’daki gündemindeydi. Ayrı ayrı AB üye ülkeleri, bu sorunla başa çıkmak için farklı yöntemler uyguluyor.

İvaylo KALFİN ; “Şu an Avrupa dev bir insan kaçakçılığı işini teşvik ediyor. Bu insanların, Suriye sınırından Avrupa’ya kadar gelmesi için kişi başına binlerce dolar harcıyor, binlerce kilometrelik bir mesafe kat ediyor, bazıları Akdeniz’de veya yolda bir yerde hayatını bile kaybediyor. Tüm bunlar da, insan kaçakçılığı “endüstrisinin” cebine giriyor. Avrupa’nın yaklaşımı başka olmalıdır – o kadar insan için imkanımız var demeliyiz, Suriye sınırlarında bulunan kamplara gidiyoruz ve orada AB’nin belirlediği kriterlere göre hangi insanlara Avrupa’da iltica sağlanacağını söylüyoruz. Oysa şimdi olağanüstü bir durumla karşı karşıyayız. Belli ki sıradan önlemlerle çalışılamaz. Dublin Anlaşması saçma-

dır. Buna göre mülteci, girdiği ülkede kalmalıdır. Macaristan’a günde 10 bin kişi giriyordu. Bu insanlar nerede kalsın? Schengen Anlaşması’na göre kriz durumunda sınır kontrolü için ayrı noktalar yürürlüğe getirilmesine izin veriliyor. Eğer bu kriz durumu değilse, kriz nedir bilmiyoruz. İltica adaylarının gelebildiği bir ülkeler listesi gereklidir. Eurostat’ın verilerine göre mültecilerin ancak yaklaşık üçte biri Suriyelidir. Bu grupta Ruslar, Ukraynalılar, Kosovalılar, Arnavutlar var. Hatta bazı yerlerde Bulgaristan’dan Roman asıllı vatandaşların kendilerini Suriye olarak tanıtarak İsviçre’ye gittiğini bile okudum. Yani Avrupa’nın bu kriz durumlarında yardım edebildiği ülkeleri belirlemelidir”


Bulgaristan Türklerinin Sesi 7 B a l k a n H a l k l a r ı n ı n Ta rihi Belleği “İSLAMOFOBİYE” Geçit Vermeyecektir Abidin KARASU Çeşitli gruplar tarafından servis edilen İslamofobi politikaları Balkanlarda asırlarca yan yana yaşayan halkları bir birine düşürme gayesindedir. Hiç kuşkusuz Balkan halkları bu süreci iyi anlayacak ve asırlardır sadık kaldıkları kardeşlik havasını koruyacaklardır. Fransa’da yaşanan Charlie Hebdo saldırısı Avrupa’daki İslamofobiyi körüklerken bu dalga Balkanlarda da hissedilmeye başlandı. Müslüman nüfusun yoğun olarak yaşadığı Bulgaristan, Makedonya, Bosna Hersek, Arnavutluk gibi Balkan ülkelerinde Müslüman karşıtı gruplar harekete geçerek Müslümanların dini mekânlarına çeşitli saldırılarda bulundular. Düzenlenen yürüyüşlerde ırkçı söylemlere yer verilerek bu coğrafyada Müslümanların gerilimi tırmandırdığı iddia edildi. Balkanlardaki camilere yapılan saldırılar, kundaklama hadiseleri, İslam’ın kutsal değerleriyle alay etme gibi hadiselerle karşılaşılmaktadır. Makedonya’da Vevçani Karnavalında İslam’ın kutsal değerleriyle alay edilmiştir. Charlie Hebdo saldırılarıyla oluşturulan olumsuz havanın İslam dinine mal edilmek istenen vahşet, şiddet, ölüm gibi kavramlar asla kabul edilemez. Bir inancın değerleriyle alay etmek, istismar etmek hakaret etmek ifade özgürlüğü veya demokrasi gibi kılıflarla örtülmesi veya geçiştirilmesi asla kabul edilecek bir davranış şekli olamaz. Balkanlardaki İslam karşıtı hareketlerin çeşitli manipülasyonlar çevresinde gerçekleştiği bilinmektedir. Meydana gelen farklı saldırılar neticesinde medyanın İslam topluluğunu sorumlu tutması bu tezi güçlendirmektedir. Balkan halkları bu oyuna asla gelmemeli tarihi belleklerini taze tutarak barış ve istikrarı yaşatmalıdır. Yine Balkanlarda yaşayan Müslümanların çalıştıkları yerlerde namaz kılmaları, Cuma namazına gitmeleri, başörtüsü takmaları dolayısıyla uğradıkları ayrımcılıkla ilgili sıkıntılar yaşanmaktadırlar. Balkan ülkelerinin anayasalarında dini özgürlükleri destekleyen maddeler olmasına rağmen birçok Müslüman sözlü tacize maruz kalmakta ve çoğu zaman çeşitli sebeplerden dolayı, işini kaybetme korkusu veya dışlanmadan çekindiği için bu tavrını net şekilde koyamamaktadır. Balkan halkları, dedelerinin Osmanlı döneminde yaşadığı huzurlu barış ortamını unutmayarak farklılıkları ve hoşgörüye duyacakları saygıyı pekiştirmelidirler. Bu davranış, asırlarca Balkan tarihi ve yaşanılan güzel anlara karşı bir sorumluluk olacaktır. Bugün Balkanlarda yaşayan bütün halklar şunun idrakine varmalıdır ki dedeleri, ataları huzurlu bir ortamda yaşamasaydı bugün kendileri de olmayacak, dilleri ve kültürleri de yaşamayacaktı. Asırlarca büyük emek ve caba neticesinde oluşturulmuş bu barış ve huzur ortamı bilinçli şekilde çeşitli çevreler tarafından bozulmaya çalışılıyor. Ortak olan bu mirası korumak bütün Balkan halklarının tarihe karşı sorumluluğudur. Osmanlı Balkanları İstikrar Adasına Çevirmiştir Balkanlarda asırlara dayanan hoşgörünün altyapısını anlayabilmek için Osmanlı’nın bütün sınırları içinde uyguladığı ve dünyaya örnek olan “millet” sistemini idrak etmek gerekiyor. Osmanlı, sınırları içinde yaşayan bütün halklara kendi inançlarını yaşama özgürlüğü tanınmıştı. Bu güvence altında yaşayan halk, karşılığında devlete cizye adı altında vergi vererek asırlarca barış, huzur ve güvence altında hayatını sürdürmüştür. Esas itibariyle millet sistemi din hoşgörüsüne ve din farkına dayandığı için Osmanlı toplumu içinde bütün halklar kendi dini kurumlarıyla özerk bir statüye sahipti. Osmanlı devletinin uyguladığı bu sistem temel olarak Allah’ın Kur’ân’daki emirlerine dayanır: “Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adalete uygun hüküm vermenizi emreder. Allah bununla, size ne de güzel öğüt veriyor! Şüphe yok ki Allah Semî ve Basîr’dir (sözlerinizi de, hükümlerinizi de hakkıyla işitir, bütün yaptıklarınızı hakkıyla görür.” (Nisa Suresi, 58) Böyle bir yönetim anlayışını benimseyen Osmanlı idarecileri farklı ırk, din ve mezheplere hoş görü göstererek insanlara eşit davranmışlardı. Osmanlı döneminde dışlanmış, değer verilmemiş halk toplulukları kucaklanarak kaynaşma yoluna gidilmiştir. Devamı www.bghaber.org

Bulgaristan’ın Enerji Politikası Bulgaristan‘ın enerji politikası-“The Economist” dergisinin Sofya Balkan Oteli’nde düzenlediği “4. Uluslararası AB Güneydoğu Avrupa” iş forumu- Bulgaristan Enerji Bakanı Temenujka Petkova Bulgaristan‘ın enerji politikası- Enerji Bakanı Petkova: “Bulgaristan’ın enerji sektöründeki ana önceliği ülkenin Yunanistan doğal gaz boru hattı ağına bağlanmasıdır”SOFYA (AA) – Enerji Bakanı Temenujka Petkova, “Bulgaristan’ın enerji sektöründeki ana önceliği ülkenin Yunanistan doğal gaz boru hattı ağına bağlanmasıdır” dedi.The Economist dergisinin Sofya Balkan Oteli’nde düzenlediği “4. Uluslararası Avrupa Birliği (AB) – Güneydoğu Avrupa” iş forumuna katılan Petkova, ülkenin komşuları Yunanistan, Sırbistan, Romanyave Türkiye ile ara doğal gaz bağlantılarını inşaatına büyük önem verdiğini bildirdi.”Hükümetimiz, komşu ülkelerimizin ulusal doğal gaz dağıtım sistemleri ile ara bağlantıları sağlayacak tüm projelere destek veriyor” diyen Petkova, her bir proje ile ilgili çalışmaların titiz olarak sürdürüldüğünü ifade etti.Petkova, “Bulgaristan’ın enerji sektöründeki ana önceliği ülkenin Yunanistan doğal gaz boru hattı ağına bağlanmasıdır. Bu projenin gerçekleştirilmesi büyük önem sahibi olup ülkemizin doğal gaz teminatı konusunda çeşitlendirme çabalarımız konusunda sonuç sağlayacak” ifadesini kullandı.Yunanistan ile bir aya kadar ilgili sözleşmenin imzalayacağını umut ettiğini belir-

ten Petkova, projenin lehine ülkenin 2015 bütçesinde 80 milyon avroluk teminat parası ayrıldığının ve ihtiyaç duyulursa teminata 30 milyon avro daha eklenmesi mümkün olabileceğini söyledi.Temenujka Petkova, Romanya ile ulusal doğal gaz dağıtım sistemlerini birbirine bağlayacak projeden 2 kilometrelik bir boru hattı inşaatının tamamlanması gerektiğini ifade etti.Petkova, Komşu Sırbistan ile bağlantıların konusunda Avrupa Birliğinin finansmanına dayanan “Rekabetedebilrililik Programı” üzerinde gerekli olan tüm çalışmaların harekete geçirildiğini dile getirdi.Türkiye ile ilgili çalışmaların da “aktif olduğunu” belirten Petkova, AB’nin projelendirme öncesi süreci için finansman 190 bin avroluk bir ön finansmanın sağlandığını, projenin genel finansal çerçevesinin de oluşturulması beklendiğini söyledi.Bakan Petkova, Bulgaristan‘ın sadece kendisine ait değil, tüm Güneydoğu Avrupa bölgesinin doğal gaz temin etme ve dağıtım kaynaklarının çeşitlendirilmesine gayret gösterdiğini açıkladı. Shell’in Bulgaristan‘ın Karadenizsularındaki Silistar bölgesinde sondajlara başlayacağını, bölgenin hemen yanındaki Romanya karasularında doğal gaz bulunması Bulgaristan için umut verici olduğunu ifade etti.Derginin, “İstikrar ve Büyümeye Doğru Geri Sayım” konulu konferansına Güneydoğu Avrupa‘nın finans, iş sektörü ve akademik çevreleri temsilcileri katıldı

Bütçe içişleri ve savunma bakanlıkları yüzünden düzenlenecek

İçişleri ve savunma bakanlıkları ve bazı diğer devlet kuruluşlarının olağandışı personel harcamalarının karşılanması ve Ulusal Fon ve “Tarım” Fonu üzerinden AB projelerinin finanse edilmesi için 2015 Bütçesinde 880 milyon leva tutarında düzenleme yapılacak. Güncelleştirilen bütçe tahmin raporundan görüldüğü üzere önerilen düzenleme, 832 milyon 800 bin leva tutarında olması beklenen bütçe gelir fazlasının 50 milyon leva üzerindedir. Kaynakların en büyük bölümü, 180 milyon leva olmak üzere içişleri bakanlığına verilecek. Bu tutarın 120 milyon levalık bölümü personel harcamalarına, diğer 60 milyon levalık bölümü ise cari ihtiyaçlara tahsis edildi. Maaş ve sigorta ödeneği kaynaklarının 80 milyon levaya kadar artırılması öngörülüyor. Göçmen baskısının kontrol altına alınmasına yönelik özel polis operasyonları ve kamu düzeninin korunması ve vatandaşların güvenliğinin sağlanması ile ilgili faaliyetlerde mesai dışı çalışmanın ücreti, personel ücretlerine zam getirilmesi ve asgari ücretin yeni tutarı

ile ilgili sigorta ödeneklerinin yatırılması için gereken para, bu 120 milyon levalık tutara dahildir. Ayrıca emekliliğe ayrılan çalışanlara tazminat ödemelerine yönelik 40 milyon leva da tahsis edildi. Daha “mütevazi” olan Savunma Bakanlığının ek olarak alacağı 57 milyon 200 bin levanın 48 milyonluk bölümü personel harcamalarına 9 milyon 200 bin levalık bölümü bakıma tahsis edildi. Bakanlık ayrıca askeri teknik araçları donatımı ve yedek parçalar için ek kaynaklara muhtaçtır. “Tarım” Fonu 370 milyon 700 bin leva tutarında ek kaynak alacak. Buna dair gerekçelerde bu kaynakların AB programları ve fonları kapsamında yapılan harcamaların yeniden finansmanı ve ek ulusal eşfinansman için gerekli olduğu belirtilmektedir. Yılın sonunda bütçe düzenlemesi yapılırken bütçe gelirleri 800 milyon leva artarken bu artışın mesela hazine açığının daralmasına yol açmaktansa reform uygulanmayan sektörlerin bilinmezliklerine batması üzüntü vericidir.

Malkara Belediyesi Cebel Belediyesi ile Kardeş

Tekirdağ‘a bağlı Malkara Belediyesi, Bulgaristan‘ın Cebel (Djebel) Belediyesi ile süresiz olarak Kardeş Belediye ilişkisinin başlatılarak hayata geçirilmesi için protokol taslağınıİçişleri Bakanlığı‘nın onayına sunacak.

Birliği hibe programlarına ortak proje çalışmaları ve sosyal yaşamın desteklenmesi’ konularında sosyal, kültürel, ekonomik hayata katkı sunucu ortak çalışmalar yürütmek üzere kardeş belediye ilişkisi kurmak için MalkaraBelediyesi’nin gönderdiği niyet mektubuna Cebel (Djebel) Belediyesi’nden gelen olumlu cevap üzerine süresiz olarak Kardeş Belediye ilişkisinin başlatılarak hayata geçirilmesi için protokol taslağının hazırlanarak İçişleri Bakanlığı‘nın onayına sunulması oy birliğiyle kabul edildi.

Malkara Belediye Meclisi Kasım Ayı Olağan Meclis Toplantısı, Malkara Belediye BaşkanıUlaş Yurdakul Başkanlığında gerçekleştirildi. Açılış konuşması, yoklama, Mustafa Kemal Atatürk ile tüm silah arkadaşları adına saygı duruşunda bulunulması ve meclis gündem maddelerinin okunması ile başlayan topÖte yandan, Gazibey Mahallelantıda, birimlerin yazıları görüşülerek ilgili komisyonlara havale edildi. si, Ağırbağ Çeşme Mevkii Hacıilbey İlkokulu’nun Malkara‘nın tarihi dokuToplantıda, gündemin 5. maddesinde sunun korunması ve halkın kullanımına yer alan Strateji Geliştirme Müdürlüğü- açılması amacıyla mevcut imar planınnün Kardeş Belediye İlişkileri hakkın- daki eğitim niteliğine uygun olarak resdaki yazısı görüşüldü. Malkara Beledi- torasyonun yapılması için 5 Yıllık İmar yesi olarak ortak kültür paylaşılan Cebel Programına dahil edilmesi konusu görü(Djebel) Belediyesi ile; ‘Yöresel kültürün karşılıklı işbirliği içinde yaşatılması, böl- şülerek İmar Komisyonuna havale edilgesel kalkınma hedeflerine ulaşabilme, di. yerel hizmetlerde işbirliği yapma, gençleMeclis toplantısının ardından Belediye rin bir araya gelerek ortak projeler yürütBaşkanı Ulaş Yurdakul tarafından Bahar mesi, her iki kentin hemşehrileri arasında kardeşlik ilişkilerinin güçlendirilmesi, Tesislerinde Belediye Başkan Yardımcıyerel yönetimlere sivil toplum kuruluşla- larına, Belediye Meclis Üyelerine, Birim rının katılımının desteklenmesi, Avrupa Müdürlerine ve eşlerine yemek verildi

Sığınmacı Çığı Ardındaki Güç – CİA

Konu: Dünya politikası içinde Türkiye’nin artan rolü

Avrupa Birliği (AB) sığınmacı sorununa kesin bir çözüm bulamadı. 28 üye ülkeden 28 çatlak ses çıktı. 1954 yılından beri yuvarlanarak ve yeni üyeler cezbederek büyümeye çalışan AB ilk kez bir yüz yüze geldiği bir iç sorununun çözümü için topluluk üyesi olmayan Türkiye’den yardım talep etti. Türkiye’ye 3 milyar Euro yardım önerdi vs. Bu sorunu Türkiye’ye taşıyan Almanya Başbakanı Angela Merkel, Türkiye’nin yenidünya politikasındaki kilit rolünü tanımış oldu. Cumhurbaşkanımız Sayın R.T.Erdoğan ve Başbakanımız Sayın A. Davutoğuluyla görüşmelerinde bu önemli sorunlar dile geldi, iki buçuk milyon sığınmacıya ev sahipliği ederken, PKK, DEAŞ ve İŞİD gibi dış ve iç düşmanla savaşan devletimizde “biz sığınmacı sorununu çözemiyoruz, yardım edin” dendi. Tarihte, Türkiye, yok olma noktasına gelen Fransa Krallarına da birkaç defa yardım etmiştir. 1950’lerden beri Almanya’da çalışan ve bu ülkenin İkinci Dünya harabeliğinden kalkmasında ve bugün artık Avrupa’nın bir numaralı ülkesi durumuna gelmesinde olağanüstü büyük katkıları olan Türk işçileriyani Türkiye olduğunu da unutmayalım. Bu arada sığınmacı sayısının artması, ilk göçmen ayaklanmalarını yaşayan Batı Avrupa’da politik dengeyi etkilerken, ibre sağ kaymaya başladı. BG Stratejik Araştırma Merkezi diğer ülkelerin sığınmacı deliğinden bakınca neler gördüğünü size sunmak için dış basında çıkan birkaç yazıyı dikkatinize Türkçeleştirilmiş olarak sunmayı kararlaştırdı. İyi okumalar. Bir: “Komsomolska Pravda” gazetesi. Yazar DaryaAslanova Krizin sorumlusu kimdir?Avrupa ayakta kalabilecek mi? Bunu ne pahasına yapabilir? Kurtarıcı kim olacak? Adına HALKLARIN BÜYÜK GÖÇÜ dediğimiz olayın üç Balkan versiyonu var. Sığınmacı selinin arkasında duran kim? Sorun çözülebilir mi? Gazeteci D. Aslanova bu soruların yanıtını, Yakın Doğu’dan gelen göç çığının önemli durakları olan Sırbistan ve Hırvatistan’da aradı. Sığınmacı çığına kim neden oldu? Sığınmacı seli Avrupa’ya aktıkça, AB ülkeleri sığınmacı bunalımına batıyor, halkların paniği büyüyor. Adı Avrupa Birliği olan yapay birlik dikiş yerlerinden açılıyor, sınırlara tel örgü çekilirken, yeni DEMİR PERDELER geriliyor. Bunalım, ilk önce hep istikrarsız ve fakir olan Balkanları vurdu, komşular arasındaki eski didişmeleri alevlendirirken yenilerini başlattı. Balkan ocağından dehşetli çığlıklar yükseliyor. Batıya doğru büyük bir umutla bakmaya başlayan Balkan ülkeleri, şimdi nereye bakacaklarını bilemiyorlar. Krizin sorumlusu kimdir? Avrupa ayakta kalabilecek mi? Bunu ne pahasına yapabilir? Kurtarıcı kim olacak? Bu soruların cevabı gün geçtikçe gün ışığına çıkmaya başladı. B i r i n c i ş ı k : Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Rusya ile Almanya’nın arasını açmaya çalışıyor. Soruyu yanıtlayan: DavorDomazet –Loşo. O, bir emekli amiraldir. Hırvatistan Silahlı Kuvvetleri eski Genel Kurmay Başkanı ve istihbarat daire başkanı görevlerinde bulunmuştur.Hırvatistan Cumhurbaşkanı Güvenlik Konseyi üyesidir. – Global bunalımlar genellikle ve hiçbir zaman bir tesadüf eseri olmamıştır. Yüksek makamlarda görev alan strateji uzmanları tarafından hazırlanır. İzlediğimiz süreç bir rastlantı değildir. Daha CorjBuş –baba tarafından ilan edilen YENİDÜNYA DÜZENİ dayatılıyor. XXI. Yüzyıl hakimiyetine açılan yol, YENİ İPEK YOLU, – Adriyatik Denizinden başlıyor, Karadeniz ve Hazar denizinden, Kafkaslardan, Kazakistan üzerinden, baştan başa Çin’den geçip Malezya’ya kadar uzanıyor. Amerikan siyaset bilimcisi ve SSCB’nin dağılmasının ideoloğu ZbignevBjejinski şöyle demişti: Dev petrol, doğal gaz ve doğal kaynaklar ve su havzalarına sahip olan Avro-Asya’yı kontrol altında tutan, dünyayı denetleyen olacaktır. Avro-Asya’ya üç kapı açılır: Birinci kapı, denizden denize yani Hırvatistan’dan İsrail’e kadar uzanır. İkinci kapı: Basra Körfezidir. Üçüncü kapı ise, Kore ve Vietnam’dır. Birinci kapıdan giren sudan geçer. Örnekleri: Yugoslavya Savaşı. Ülkenin parçalanması. Bu, yönetilebilen bir bunalımdı. Aynı zamanda, “Çöl Fırtınası” adı altında Irak’a karşı ilk operasyon başlatıldı. Devamı www.bghaber.org


8

B U LT Ü R K

Bulgaristan Türklerinin Sesi

G E C E S İ N D E N


Bulgaristan T端rklerinin Sesi

9


10

Ş a k i r

ARSLANTAŞ İstifa Ve Yenilenme Zamanı Konu: Kaleler yıkıldı. 1 Kasım 2015 yerel seçimleri Bulgaristan’da dengeleri değiştirdi. Elde edilen sonuçlar her şeyden önce topumun sağ kaydığını gösterirken, Bulgaristan halkının artık eskisi gibi yaşamak istemediği, zamanı dolmuş siyasi parti yöneticilerinin de toplumu başarılı yönetemediği gün ışığına çıktı. 25 yıldan beri dönüşüp yenilenemeyen, baskı ve korku ortamında dinamitleri zedelenen Hak ve Özgürlükler Hareketi (DPS) yükseliş trendini tamamen yitirirken, en önemli kaleleri çöktü. 2. turda seçmenin ancak % 17,2’si sandık başına gitse de dengeler değişti. Mesela Ak Kadınlar (Dulovo), Kemaller (İsperih), Kubrat, Opaka gibi Deliorman ilçe merkezleri HÖH-DPS kontrolünden çıktı. Bu Türklük merkezlerinde bağımsız adaylar belediye başkanı seçilirken, Orta ve Batı Rodoplar’da Seçmen GERB partisine oy verdi. Hava burum burum değişim kokuyor. Halkımız, “diken battığı yerden çıkar” derken, sosyal olaylar da başladığı yerde biter, demek istemiştir. HÖH – DPS’li Bulgaristan direniş hareketinin ilk kıvılcımları Deliorman ve Dobruca’da çakmıştı. Son 25 yılda hareket dallanıp budaklanacağına davayı kızağa çekmekle meşgul oldu, “Bulgaristan Etnik Modeli” içinde boğmaya çalıştı. Bu bir tuzaktı. Bunalım artık aşılıyor. Bu seçimin sonuçlarını HÖH kalelerinin yıkılışı olarak okurken, hak ve özgürlük davamızın darbe aldığı şeklinde algılamamamız gerekir. Çeyrek asırdan beri bir gizli polis rejiminde çalışan parti yönetimi, yerel örgütlerle zaten ilişkisini tamamen kesmişti, halkın dertleri kimsenin umurunda değildi. Seçimden seçime davayı birkaç şişe rakı ve birkaç şarkı türkü ile ısıtanlar, it ürür kervan yürür anlayışıyla işler gidiyor havası devam ediyordu. Oysa parti safları kokuşmuş, seçmen tepkili, köylüler kıt kanat geçiniyor ve umutları sönmek üzereydi. Olanlar “büyük umutları” gömüp “biz kendi yağımızla kavrulacağız” anlamındadır. Tabandaki değişiklik, yenilenme hareketidir. Parti bünyesini baştan aşağı sarması ve gerekenin yapılmasına zorlama kapıdadır. Türk ve Müslümanlarının totaliter zulme, insan hakları ve özgürlüklerimiz için , ülkede demokrasi ve herkese eşit adalet Deliorman ve Dobruca köylerinde kök salmış ve yeşermiş, ilk direniş örgütleri bu toprakta bitmiş, başkaldırı halk ayaklanması bayrağı dalgalandırmıştı. Bulgaristan Türklüğünün bağrında, Demir Baba yatırının hepimizle beraber soluduğu bu kadım diyarda Hak ve Özgürlük hareketi yönetiminin bir işe yaramaz, entrikacı, içinden pazarlıklı, fitneci, doğruluğa kuyu kazan, hain içyüzünü okudu. Hava değişti. Seçmen oyunu kendi seçtiği adaylara verdi. Gönlündeki muhtarları, belediye başkanlarını ve meclis danışmanlarını göreve çağırdı. 04 Ocak 1990’da Varna’da Silistre, Razgrat, Şumen ve Tırgovişte temsilcilerinin de katılımıyla kurulan Hak ve Özgürlükler hareketi, 25 yıldan beri halkımızı kapalı kutuda tuttu. Demokratik toplum kurma ve geleneklerine uygun yaşama özlemine yeşerme olanağı tanımadı. Doğal ve genel insan haklarını kısıtlandı. Yeni yaşam kurallarının, adaletin, demokrasinin kasaba ve köylerimize yerleşmesi engellendi. Köylülerimizin üretimde güç birliği yapmasına olanak tanınmadı. Türklük yöresinde iri ölçekli tarım burjuvazisi oluşmasına destek olan DPS, halkımızı ekonomik ve sosyal açıdan ezdi. Kalkınma ve istikrar yolumuzu açacak olan yeni üretimlere geçilmesine yol vermedi. Bu seçimde köy çobanı değişiyor gibi bir şey oldu. Şimdiye kadar “hak ve özgürlüklerinizin garantörü benim deyen Ahmet Doğan yalancısının sözlerini”, son seçim kürsüsünden “GERB Başkanı Boyko Borisov” tekrarladı. Ses nereden gelirse başımızı o yöne çeviririz. Batı Rodoplar’da olan budur. Kulübeleri yıkılan German köylüleri “Hepinize kaloriferli ve sıcak sulu ev dağıtacağız” yalanıyla aldatıldı. Bunu yapanlar, bugüne kadar elinden geleni ardına koymayanlar, Avrupa Birliği’nden gelen program teşviklerini, karşılıksız yardımlarla köylümüzün yüzünü güldürmediler. Bu politikanın özünde yer alan, 3 defa iktidar ortağı olan, çeyrek yüzyılda halkın lehinde belli başlı bir program ortaya koyamayan HÖH-DPS, mahalli ve yöresel kalkınma projeleri hazırlanmasına engel oldu. Devamı www.bghaber.org

S a b r i y e S AY I N

BULGARİSTAN SANATÇISI

Bulgaristan Türklerinin Sesi

Biz

Anavatanımız

Rafet ULUTÜRK Konu: Büyük Türkiye Yolunu birlikte açalım. Dernek olarak BİRLİK VE KARDEŞLİK PANELİ yaptık. 1 Kasım erken genel seçim arifesinde yüzlerce görüşme, toplantı, yayın yaptı. Hedefimiz Türkiye’mizin içinde bulunduğu durumu, seçim ardından seçime gitmemizin nedenlerini anlatmak, soydaşlarımızı bilgilendirmekti. Her birimizin 1 Kasım 2015, Pazar günü hiç istisnasız sandık başına gidip oy kullanması zorunlu olmuştur. Biz Bulgaristanlı seçmenler oyumuzu geleneksel olarak İKTİDAR PARTİSİNE verdik. 7 Haziran seçimizden sonra anavatanımıza karşı olağanüstü tehlikeli bir iç ve dış terör saldırısı başladığını görüyorsunuz. Maskeli iç ve azmış dış düşman omuz omuza vermiş Vatanımızı parçalamak istiyor. Cumhuriyet tarihinin en gaddar, en keleş ve en ikiyüzlü komplolarını gördük. Diyarbakır’dan başlayıp, Suruç’tan Ankara’ya sıçrayan bombalı saldırılar hepimizi sarstı. Terörü kınıyoruz! Hain saldırılarla ancak AK Parti iktidarının başa çıkabileceğine inanıyoruz ve oyumuzu A Parti’ye vermeye kararlıyız. Türkiye’miz ağır bir dönemden geçiyor. Bunun başat sebebi AK Parti yönetiminde Türkiye’nin kesintisiz bir istikrar, ilerleme, kalkınma ve demokratikleşme trendi yakalayarak BÜYÜK TÜRKİYE hamlesini başlatmış olmasıdır. 2002’den sonra dünya bunalımlar içinde kıvranırken AK Parti yönetiminde Türkiye altın çağını yaşadı. Hem Avrupa hem de Asya kısmı aynı atılım içinde bir bütün oluşturan ülkemiz, bir bütün olarak, sosyal, ekonomik ve kültürel bakıma dünyada en önde gidenler arsında yer aldı. Asya ve Afrika ülkelerine her bakıma örnek oluyoruz. Hatta artık Avrupa Birliği siyaseti üzerinde sonuç belirleyen büyük ülke konumuna yerleştik. Sığınmacı seline boğulan Avrupa Birliği bu sorunu Türkiyesiz çözemeyeceğini kabul etti. Hükümetimize 3 milyar Euro teklif ederek sığınmacı selini durdurmasını rica etti, birçok başka imtiyazlı önerilerde bulundu. Politikayı izleyip iyi algılamamız gerekiyor. Cumhurbaşkanımız Sayın R. Tayyip Erdoğan önderliğinde ülkemiz son yıllarda 2 milyon 400 bin savaş kaçağına ve sığınmacıya hizmeti sunarak ev sahipliği yaparken, 28 AB devletleri 1 milyon sığınmacıyı kabul ederken birbirine girdi. Sığınmacılar konusunda AB ikiye parçalandı. Sığınmacı kabul etmeyiz diyen ve sınırlarına tel örgü geren Macaristan, Polonya, Çek ve Sloven Cumhuriyetleri Merkez Blok oluşturdu. En fazla göç kabul eden Almanya ile Fransa ise Batı Bloku’nda birleştiler. İskandinavya devletleri de olaya olumsuz kaldılar. Gelen sığınmacılar ilgi görmeyince, 5 gün devam eden ve birçok kentte birden başlayan ilk SIĞINMACI AYAKLANMASI yaşandı. Avrupa Birliği hükümetlerinin başbakanları olağanüstü toplanarak çözüm aradı. Türkiye’nin terörle mücadelede ve Yakın Doğu sorunlarının çözümündeki büyük rolüne, yapıcı önerilerine ve barışçı politikasın yüksek değer verdi ve devletimizden yardım istedi. AB’de 28 devlet birbirine düşüren, AP’yi parçalanma sınırına getiren sorunları Türkiye’nin kendi başın çözebilmesi ve insancıl sorunların çözümünde çabalarını esirgememesi dünyanın dikkatini topladı ve hepsi bir şaşkınlık halindeydiler. AB için Türkiye büyük, güçlü ve kritik bil ülkedir. Şuna da önem vermeliyiz. Biz Türkler 1950’lerden beri, artık 3. Kuşak Almanya’dayız. İnsanlarımız orada 90 bin işyeri çalıştırıyor ve Almsn Federal bütçesine her yıl 15 milyar katkı sağlıyoruz. Almanya hükümetinin Türkleri köklerinden koparmadan ikamet etmesi bir yandan bütünleşmeyi sağlarken aynı zamanda yeni bir uygarlığı yapılandırıyor. Bu bakım Almanya kansleri Angela Merkel’in seçim arifesinde Türkiye ziyaretleri, Ankara hükümetinin anti-terör siyasetini, Suriye topraklarında güvenlik bölgesi oluşturulması ve NATO savunma sistemlerinin ülkemize çadır olması ve Yakın Doğu’da barış tesis etmede hükümetimizin izlediği politikanın doğruluğunu bir daha ortaya koyuyor. Aynı konular Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov ile de görüşüldü ve tam destek alındı. Düşmanın beli kırılmıştır. Barış ve güvenlik ufkunu, sığınmacı trajedisine çözümü, önce Suriye topraklarında geçici bir güvenlik bölgesi tesis edilmesinde, dolayısıyla diktatör Beşer Esad’ın gitmesinde ve halk iradesine dayanan demokratik bir Suriye kurulmasında gören güçlü Türkiye Avrupa siyasetinde belirleyici rol oynarken, ülkemize saldıran PKK, İŞİD, DEAŞ ve diğer terör örgütlerinin belini kırdı ve nefesini kesmeye çalışıyor. 7 Hazıran’da Türkiye’de yaşayan halkı AK Partiye % 42 oy vererek tam destek gösterdi. Mesaj bu ağır memleket sorunlarının çözümüne siyasi muhalefeti de davet edin, CHP ve MHP de katılsın, birlik-

İçin

Varız!

te olmaktan başka bir şey değildi. Ne yazık ki olmadı, evdeki hesapları çarşıya uymayan bu iki parti, seçimden sonra kısır politikalar öne sürdüler. Türkiye’ye altın çağını yaşatan AK Parti kurucu başkanı ve % 52 oyla seçilen Cumhurbaşkanımız Sayın R. Tayyip Erdoğan’a dil uzattılar. Başbakanımızı karalama ve küçümseme yolunu seçtiler. Siyasi arenaya yeni çıkan ve HDP ise seçimin ertesi gün ayaklanma çağrısı yaptı, “Çözüm Süreci” ilerlerken 80 bin silahı ve tonlarca bombayı Türkiye’ye depoladığını ve anavatanımızı bölmek ve parçalamak istediğini gizlemedi. Başbakanımız Sayın A. Davutlulu’nun kurduğu Seçim Hükümeti kararlı ve ödünsüz tavır alarak teröristlere karşı kimsenin halay etmediği genel saldırıyı başlattı. Türkiye Cumhuriyeti silahlı kuvvetlerini, uzaydan, havadan ve karadan uyumlu akınları yılan yuvalarını havaya uçururken, düşmanın başını ezdi. Suruç ve Ankara saldırısı gibi çılgınlıklar, toplu katliamların yolu bir daha asla tekrar etmemek üzere kesilmekte, katiller birer birer bulunup etkisiz hale getirilmektedir. Türkiye teröristlerin at oynattığı bir ülke olmaktan mutlaka kurtulacaktır. Türkiye’miz ekonomisi güçlü, teknik düzeyi yüksek, askeri eğitimi ve gücü yeterli büyük ve dinamik bir devlettir. Bu devlet artık eski devlet değil, bu devlet artık uzaya çıktı. Kimseye el açmadan 2,4 milyon sığınmacıya 5 yıldır ev sahipliği yapıyor. Ülkemizi bu imrenilecek duruma getiren AK Partinin 2002’den beri çalışmaları, vatanımıza katkıları, gerçekleşen Büyük Türkiye hamlesidir. Dipten doruğa yükselen bu inkişafın içinde, biz soydaşlar da vardık, varız ve var olacağız 1Kasım’da göstereceğimiz kararlılıkla olmaya devam edeceğiz. 21. Yüzyılda başka hiçbir devletin yapamadığı büyümeyi, büyük bir kararlılıkla gerçekleştirebilen bizleriz. AK Parti yönetiminde olan Türkiye atılımlarında bizim göçmenlerimiz de alın terimiz var. Ve bugün yola devam edelim çağrısını aldık. Yolumuzdan ayrılmayalım, daha büyük başarı, daha mutlu bir yaşam daha rahat ve güvenli yarınlar ufku ağrıyor. Biz evlatlarımızı Büyük Türkiye ruhuyla yetiştirdik ve bugün hedefimiz daha güçlü, daha yakın beraberlik ve birlik içindeyiz. Kötülüğün kısa geçmişi. 7 Haziran meclis seçimlerinden sonra Türkiye politikasında farklı renkler ve tavırlar kendini gösterdi. Bahçemizde gül sandıklarımız gavgalaz ve eşek dikeni çıktı. Bu tavrın kökü ve rengi var. En kötüsü Türkiye seçmeninin % 42 oy verdiği bir partiyi kötülemeleri ve Cumhurbaşkanımız Sayın R. Tayyip Erdoğan’ı karalama ve kötüleme saldırısına girişmeleri oldu. Türk ahlakına sahip seçmenin güvenini yitirdiler. Muhalefetin HDP kanadı Kürtleri ayaklanmaya çağırırken tüylerimizin, soydaş yüreklerinin diken diken oluşunu unutamam. Kan susamış terör örgütü PKK- DEAŞ uzantılarının TBMM’ne girmesi başka bir bela… Sırt sırta vermiş iç ve dış düşman bayram ettiğini gizleyemedi, maskesi düştü. CHP partisinin kendini beğenmiş ve burnundan kıl aldırmaz tavrı, taşıma akılla hareket etmesi hepimizi üzdü. Suruç ve Ankara katliamlarında niyetleri asvalta düştü. CHP Başkanının niyetinin yara sarmak değil seçim hükümetini düşürmek, “hükümetsiz seçim olmaz” velvelesiyle Türkiye’yi parçalamak isteyenlerin ekmeğine yağ sürmek, siyaseti kilitlemek ve anavatanımızı düşman çizmesi altında pes etmekti. Bugünkü CHP zihniyetinin Atatürkçülükle, Kemalimizle, milli kurtuluş davamız, güçlü Türkiye yaratma ve egemenliğimizle yakından uzaktan ilintisi yoktur. Hedeflerinde Atatürk anıtlarının gölgesinde komplo hazırlamak ve hükümete ve Cumhurbaşkanımıza dil uzatmaktan başka bir şey yoktur. CHP sorumluk almaktan korkan bir parti durumundadır ve artık biz balkan Türkleri yani Bulgristanlı Türklerden oy alamaz. CHP’nin pes etmiş, işbirlikçi burjuvaziden aldığı borçları alamamış ve kendini kiralamış durumunu gören soydaş dernek başkanlarının tarafsız ve bağımsız bir tutuma geçiyoruz çağrıları da yanlıştır. Biz anavatana onun atılımlarına katılmaya, onun Büyük Türkiye ruhuna kaynaşmaya geldik ve yerimiz ancak ve bir tek AK Parti’dedir. Yeni durumda, terörün çırpınmaya devam ettiği bir ortamda biz Türk’üz, Türkiye’mizi candan seven vatandaşız ve tarafsız ya da bağımsız olamayız. Bunu yağarsak anavatanımıza ve çocuklarımızın geleceğine hainlik etmiş oluruz. Seçmen gerçeği gördü ve kesin kararlıdır. Bugünkü siyasi ortamda hain durumda olan HDP partisidir. Ankara’da şehit kanı akarken sırıtmalarını, horona kalkışlarını ve devletimizi suçladığını TV’de gördünüz. Halkın kin ve nefretini küreklerken, seçimde kendilerine pay çıkarmak için kürsülere tırmandıklarını gördünüz. Bizim görüşümüz terörü lanetlemeyenlerin hepsi teröristtir. Yarı terörist olmaz, hepsi baştan aşağı satılmış teröristlerdir. Devamı www.bghaber.org


Bulgaristan Türklerinin Sesi 11

A l p t e k i n Balkan Gençleri Başkan Altunay’ın Misafiri Oldu 1 Kasım seçimlerine destek vermek da bu seçimin önemi bildikleri için ‘meamacıyla Balkan Ülkelerinden Türkiye’ye sele bayraksa vatansa gerisi teferruattır’ C E V H E R L İ gelen gençler, Sultangazi Belediye Baş- anlayışı ile buralara gelmişler. Gençleri-

İnsan Canının Bedava Olduğu Coğrafyada… kanı Cahit Altunay’ın misafiri oldu. Bal- miz “ Recep Tayyip Erdoğan ve Ahmet Evde basit bir elektrik işi var. Bayram üzeri yana yakıla elektrikçi arıyorum. Bir tanesine gittim. Ajandasına baktı, “Bayramdan sonra gelirim” dedi. – Usta 10 dakika sürmez, akşam seni dükkândan alsam, iş bitince evine bıraksam? – Olmaz, bayramdan sonra! İyi, iyi de; bayram 9 gün… Bayramdan sonra eder, 10 gün. Ben 10 gün ne yapacağım? – ??? Başka elektrikçiye gidiyorum. Küçücük bir dükkân… Bir bakıyorum usta da dükkân komşusu ile içeride oturmuş, tavla oynuyor. Çırağı, kalfası diğer komşuları da yancı pozisyonunda eğleniyorlar… – Selamünaleyküm, bir elektrikli şofben montajımız vardı da… Usta, başını kaldırıp şöööyle bir bakıyor. – Ağabey, işim çok (?) – Nasıl yani, şimdi montaja gelmeyecek misin? – Ağabey, biz büyük projeler yapıyoruz. Site, blok elektrikleri filan. Öyle basit işlere zamanımız yok. – İyi de kardeşim ben ne yapacağım? – Valla sen arada bir uğra, müsait bir fırsat bulursam gelirim (?) – Valla ben en iyisi elektrikçilik okuyayım da… – Nasıl anlamadım ağabey? – Seninkinin karşısına dükkân açacağım da! *** Bu yıl kutsal hac farzını yerine getiren hacılardan binden fazlası işgüzarlık, iş bilmezlik ve bana necilik yüzünden hayatını kaybetti. Kimi eğreti tutturulan vincin altında kalarak Kâbe’nin dibinde can verdi, kimisi de Prens’e yol vermek için çıkan izdihamda şehit oldu. Suudi Arabistan Kralı da bunun üzerine vincin sahibi inşaat firmasını (ki sahibi ‘Ladin’ ailesidir) kamu ihalelerinden men etti, Mekke Emniyet müdürünü de görevden aldı. Al sana ceza… Bu mudur yani? Binden fazla hacı adayı pisi pisine ölüyor ve sonuç ortada… Binden fazla Müslüman, sırf birilerinin bayram günü Kâbe’yi göresi geldiği için veya Kâbe’nin dibine diktikleri dev otellerin inşasında kullandıkları vinçleri adam gibi inşa etmedikleri için şehit olmasının vebali bu mudur? Evet, kader. Elbette, ecel! Ama sen işini dosdoğru, emredildiği gibi yap; kaderde varsa bile, vebali sende olmasın. Düşünsenize Vatikan’da binden fazla kişi ‘kardinal bilmem kime’ yol vermek için çıkarılan izdihamdan veya vinç devrilmesi sonucu ölse, bizim televizyonlar bile aylarca bunu yayınlar durur, değil mi? Neredeyse milletçe yas tutarız. Yalan mı? Ama binden fazla din kardeşimiz feci şekilde öldü. Çalgı, çengi, eğlence programları gırla… Bu mudur yani? İslâm kardeşliği bu mudur? İsrail, kendi bayramlarında; olur da Müslümanlar bir taşkınlık yaparsa ihtimaline karşı bile ilk Kıble’miz olan Mescid-i Aksa’ya operasyon düzenliyor. Yüzlerce kişiyi göz altına alıp, kendince tedbir alıyor. Diğer yandan güya bir İslâm Devleti’nin kontrolündeki bizim ikinci Kıble’mizde binden fazla hacı pisi pisine ölüyor. Ondan sonra, “Kahrolsun İsrail!” değil mi? Sloganlarla iş bitse, ne de güzel olurdu. Sayın Bakan Mehmet Ali Şahin ve Diyanet İşleri Başkanımız çok doğru söylüyorlar. Hac organizasyonu kesinlikle Suudi yönetiminden alınmalıdır ve Türkiye’ye verilmelidir. Bin yıldan fazla süredir Kâbe’nin güvenliği ve hac organizasyonu Türklerin elinde kalmış ve ciddi hiçbir olay vuku bulmamıştır. Bizden öncesinde vardır, ama bizim dönemlerimizde yoktur… Her şey aslına rücu ettiği gibi Mekke ve Medine’nin kontrolü de Türkiye öncülüğünde İslâm ülkelerinden oluşan bir heyete verilmelidir. Eyyubiler, Memluküler, Selçuklular, Osmanlılar ve diğer ceddimiz gibi kutsal toprakları yine en iyi şekilde biz korur ve gözetiriz.

kan ülkelerinden gelerek İstanbul da bir araya gelen gençler 1 Kasım Seçimlerinde Ak Parti’ye destek vermek amacıyla Rumeli ve Balkan Kökenli vatandaşları kapı kapı ziyaret ederek AK Parti’nin Balkanlar’daki icraatlarını anlattılar. Bu kapsamda Sultangazi’de de bir dizi etkinliğe katılan gençler “ Türkiye güçlü ise biz güçlüyüz “ diyerek 1 Kasım’da AK Parti’ye destek istediler. Gençlerle birlikte Altınser Restoranda kahvaltıda bir araya

Davutoğlu’nun Balkanlara çok hizmetleri var .Biz o hizmetlere şahidiz. AK Parti iktidarında biz çok lütuflar gördük. Bunların devam etmesi için güçlü Türkiye, güçlü Balkanlar denkleminin devam etmesi gerekiyor diyorlar. Ben huzurunuzda bu gençlerimize yürekten teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. “YAPILANLAR KARŞILIKSIZ KALMAMIŞTIR” Çanakkale ruhunun yeniden Türkiye’ye hakim olması için 1 Kasım

gelen Sultangazi Belediye Başkanı Cahit Altunay, “Bu gençlerimiz Balkanlar’dan geliyorlar. Bu kardeşlerimiz Recep Tayyip Erdoğan’ın Ahmet Davutoğlu’nun Balkan Coğrafyasına yaptıkları hizmetleri biliyorlar” dedi “GENÇLERİMİZE YÜREKTEN TEŞEKKÜR EDİYORUM” 1 Kasım seçimlerinin diğer seçimlerden daha çok önemi olduğunun altını çizen Başkan Cahit Altunay, “Kosava’dan, Makedonya’dan, Bosna Hersek’ten gelen gençlerimiz var. Onlar

seçimlerinin önemli olduğunu vurgulayan Başkan Altunay, “AK Parti’nin tek başına iktidar olması gerekiyor. Balkanlar’da ve Türk dünyasında yakaladığımız bu güzel atmosferin devamı için buna ihtiyacımız var. Bugün burada Balkanlardaki genç kardeşlerimizi görüyor olmak beni mutlu ediyor. Demek ki yapılanlar karşılıksız kalmamıştır. Balkan coğrafyasına yapılanların ne kadar kıymetli olduğunu buradaki genç kardeşlerimin yüzünde görüyorum” şeklinde konuştu.

Türk Mucit İcadıyla Einstein’a Bile Kafa Tutuyor

5 saniyede 5000 km. mesafe kat edilebileceğini iddia eden Türk mucit, icadıyla Einstein’a bile kafa tutuyor Kıbrıs’ta çekildiği iddia edilen görüntülerde, Einstein’a bile kafa tutan Türk mucit, kendi icadı olan uçan daire teknolojisi ile 5 saniyede 5000 km. mesafe kat edilebileceğini iddia ediyor. Videoda yer alan ilginç efektlerle ve değişik teorileriyle bilim dünyasına meydan okuyan Türk mucit, Ekşi Sözlük’te de tartışma konusu oldu.

Balkan Türkleri Derneği’nde Aşure Etkinliği

Adana Balkan Türkleri Yardımlaşma ve Kültür Derneği tarafından Aşure Günü etkinliği yapıldı. Adana Balkan Türkleri Yardımlaşma ve Kültür Derneği Başkanı Oktay Ulaşan, derneklerinin 10 Temmuz 1989 tarihinde kurulduğunu anımsatarak, aşure günü etkinliğini de 26 yıldır düzenleyerek geleneksel hale getirmenin mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Derneğin Akıncılar Mahallesi’ndeki Hizmet Binası’nda gerçekleştirilen etkinliğe, Adana Valisi Mustafa Büyük, Emniyet Mü- kanı Zeydan Karalar, Yüreğir Belediye Başdürü Cengiz Zeybek, Seyhan Belediye Baş- kanı Mahmut Çelikcan ve vatandaşlar katıldı.

İnanılmaz Olay! Horoz, Kediye Tecavüz Etti

İzleyen herkesi hayretler içerisinde bıÇılgın horoz, boşluğundan faydalanrakan olay tamamen gerçek. Horoz, bir dığı kediye resmen tecavüz etti. Görenan boşluğundan faydalanarak deyim ye- lerin gözlerine inanmadığı olay izleyen herkesi şoke etti. rindeyse kediye tecavüz etti. Böyle bir olay ne görüldü ne de duyuldu. Horoz niyeti bozmuş ama kedi de durumdan pek rahatsız değil.

BÖYLESİ NE GÖRÜLDÜ NE DE DUYULDU

Rusya hedefte

Ömer Özkaya

2. Dünya Savaş’ının sona ermesinden az önce, Türkiye, Almanya’ya harp ilan edince, Bulgar Meclisi, Rus işgaline maruz kalmamak düşüncesiyle, Türkiye’ye iltihak kararı alır. Bulgaristan Türklerinin önde gelenlerinden Necmettin Deliorman’ın rehber ve tercümanlığında bir Bulgar heyet, Sofya’nın bu kararını Ankara’ya bildirmekle görevlendirilir. Heyete özetle “Nüfusumuzun neredeyse yarısı zaten Türk. Türkiye, Almanya’ya harp ilan ettiğine göre, biz Türkiye’nin payına düşelim. Sınırlarımızı açıyoruz, Türk ordusu Bulgaristan’a girsin, askeri müdahale örtüsü altında iltihak gerçekleşsin. Türkiye’nin kararını bekliyoruz” denir. Heyet Ankara’ya gelir, Başbakan Saraçoğlu ve İsmet Paşa’yla görüşülür. Alınan cevap şudur: “Türkiye, Yurtta Sulh, Cihanda Sulh ilkesine bağlıdır. Ne bir karış toprak veririz, ne de bir karış toprak isteriz.” Bulgaristan Başbakanı İvan İvanov Bagryanov’un “Namusumuz, Rus ayısının ayakları altında kalmasın” arzusu böylece “Rus Ayısı”nın ayakları altında kalır. Bulgaristan’ın yanısıra diğer bazı Balkan devletleri de Komünist Rus işgaline uğrar. Bu hadiseden 5 yıl sonra dahi Bulgarların ümidi, hala Türkiye’dir. Bulgar Milletvekili Emil Antonov şöyle konuşur: “Kiliselerde toplanıp ibadet eden hakiki ve anti-komünist Bulgarlar, gizli gizli dualar etmekte ve Türklerin, kendilerini de bu badireden kurtarmalarını beklemektedirler. Bulgar hudutlarında vuku bulacak küçük bir askeri harekat, bütün Bulgar milletini ayaklandırıp silaha sarılmaya kafi gelecektir. Bulgar milleti nefes alamayacak hale gelmiş olup, dışarıdan bir imdat gelmezse kurtulamayacağına artık kanaat getirmiştir. Bulgarlar, Rus milletinin ve komünistlerin bu derece adi ve aşağı olduğunu bilmiyorlardı. Fakat şimdi Rus milleti ile Türk milleti arasındaki asalet farkını anlamışlardır.” (Milliyet, 12.10.1950, Sayfa 1 ve 5) Yüzbinlerce Rus askeri, yaklaşık 50 yıl boyunca, Balkanların üzerinden bir sürü gibi geçer. Tecavüzler, istenmeyen hamilelikler sonucu bu coğrafyada bir “kayıp nesil” çıkar ortaya… 50 yıl sonra, devran döner, SSCB dağılır, bu kez dünya, Rus kadınının üzerinden geçer, Nataşa, “dünyanın kadını” olur! Etme, bulma! Bölücülüğün bu günlere gelmesinde Rusya’nın payı büyük. Rusya, isyancı Kürtlerle oldum olası ilgilendi. CIA’ye göre; Türkiye, İran, Irak ve Suriye’de yaşayan isyancı Kürtler, Büyük Güçler’ce, Yakın Doğu meselelerinde “kullanılabilir stratejik bir unsur” olarak değerlendirildi. Soğuk Savaş yıllarında, Rusya’nın Kürt ayaklanmalarına yardımı, Kremlin’in, Üçüncü Dünya ülkelerinde Batılıların çıkarlarını zedeleme doğrultusundaki planının da bir parçasıydı. Bir süreden beri ise, Rusya’ya karşı kullanmak üzere, Rusya içine ve çevresine Kürt aileler yerleştiriliyor. Projenin sahibi, Batı’lı bir konsorsiyum. Büyük finansör, bir İngiliz enerji şirketi. Yerleştirilen Kürt aile sayısı şöyle: “İnguşetya – 34 aile, Adıge – 13 aile, Stavrapol Kray – 20 aile, Dağıstan – 27 aile, Çeçenistan – 76 aile, Kalmuk – 15 aile, Kabardin Balkar – 23 aile, Kuzey ve Güney Osetya – 19 aile, Astrahan- 14 aile, Ermenistan – 258 aile, Gürcistan – 300 aile, Abhaz Cumhuriyeti – 150 aile, Karaçay Çerkes – 50 aile, Belarus – 175 aile, Litvanya – 29 aile, Estonya – 22 aile, Letonya – 25 aile, Tataristan – 53 aile, Çuvaşistan – 13 aile, İran – Urmiye civarına 3154 aile.” Yaklaşık 4.500 aile, her bir aile, ortalama 8 kişi. Bu aileler, şöyle görevlendirilecek: “Yardım ve yataklık, lojistik destek, bölgeye seyahat sebebi oluşturarak casusluğu kamufle etme, ajan provakatörleri barındırma – asıl misyon bu-, lejyoner-militan derleme, misyonerlik ve enformasyon.” Bir dönem Rusya’nın da desteklediği bölücüler tornavida gibi; eline geçiren, hasmına saplıyor. Kürtler üzerinden şimdi hedefte Rusya var. Not. Güneş gazetesinden alıntı


12

Rafet Ulutürk ile kısa bir röportaj.

Röportaj-Gülizar MERCİMEK Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği Genel Başkanı Rafet ULUTÜRK ile röportaj Soru; Sizce Türkiye için bugün önemli olan nedir? – Seçimle tecelli edecek halk iradesine yaşam hakkı tanımak; – İç ve dış terör ocaklarını ebediyen gömmek; – Siyaseti frenleyen kilidi bir an önce açmak; – TBMM’ni Türkiye için yararlı çalışır duruma getirip en iyi hükümeti kurmak; – Reform paketlerini, Anayasa değişikliği yolunu açmak ve – Cumhuriyet Devletini daha yüksek bir açılım düzeyine çıkartmaktır. Verilen ve verilecek olan mücadelenin hedefi, özü ve Türkiye’mizi daha ileri götürme araçları bunlardır. Demokrasimizi güçlendirecek yeni Anayasa, Türkiye’mizi yüceltecek Başkanlık sistemine geçiş bekleniyor bir an önce bunlar çözüme kavuşturulmalıdır. Ekonomide birçok stratejik boyutlu proje hazırlanmıştır. Bunları ancak AK Parti ile devam edilirse gerçekleştirilebilir. Daha önce hiç kimsenin düşünmediği Boğazın altında tüp geçit tasarımı! Başka hiçbir yerde olmayan, bizden başka bir ülkede olmayan 3 katlı su altı tünel geçitler. Hiç kimse düşünemedi bir geçit yapıldı Avrupa ile Asya’yı 3 dk. da geçildiğini gören parmak ısırdı. Başka bir değişle yollarında en fazla araç trafiği olan, kıtadan kıtaya en hızlı geçebilen devletler en gelişmiş olanlardır, diyenlere ben de katılıyorum. Türk trenleri, Türk TIR ve Otobüsleri, Köprü ve viyadükleri ilk kez görenlerde hayal durgunluğu yaratıyor. Dünyanın en büyük havalimanı Balkanlarda (bizim Trakya’da) olacak desek kimse inanmazdı işte o da gerçek olacak az kaldı. Eskiden bir şey olmayan yerde şimdi de çabalar boştur diyenler, bizim Traklar’ın, Osmanlıların devamı olmamıza artık gururla bakıyorlar. Dünyanın en uzun köprüsü İstanbul’da az bir zaman içinde açılacaktır. İnşaat dallarında biz Sultan Selimiye Camii emsalsizliğinden sonra hep öncüyüz. Dünyanın en büyük asma köprüsü, Boğazın 3. Köprüsü çok yakında açılacak. Kanal İstanbul gibi dev projeler kapı çalıyor. Bu arada uzaya çıktık, elektronikte dünyayı zorluyoruz. İşte bu projeler devam etmelidir. Bu, Büyük Türkiye yoludur. Bu yolu yürürken Türkiye halkı madden ve manen gönenç yaşayacak, ruhu yeniden kanatlanacaktır. Soru; Aktüaliteye bölgemiz açısından bakarsak bu göç konularına ne dersiniz? – Biz Bulgaristan göçmeniyiz 20.yy. sonlarında 500 bin kişi Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldık. Keyfimizden gelmedik. Kovulduk ta geldik. İnsan bir diş çekmesine dayanamazken, biz memleketimizden söküldük. Anavatan bize kucak açtı. Türkiye’ye yerleşme yolunda artık ilk kuşak burdayız. Göç ihtiyarlamaz da, bizimki 26’sında. Türkiye dünya devletlerine ve halklarına misafirperverlik, hoşgörü ve iyi komşuluk örneğidir. Ne 19., ne 20. ne de 21. Asırda sığınmacılara konukseverlik ederken 9 milyar Dolar harcayan başka bir devlet gösterilemez. Türkiye’ye fakir demeye tenezzül edenler yanılıyor, Türk, kendisi toksa, misafirin karnı da toktur, Türkün misafirperverliği dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir. 21.yy başında 2,5 milyon savaş kaçağı, sığınmacı Suriye’den geldi, Hoş geldi. Çadır kentlerimizde barınanlar gece gündüz barış için dua ediyorlar. Barış olmazsa bu durum devam edecektir. Tankla, topla, uçaktan bombalanan köylerine dönmek istememelerinde hepsi yerden göğe haklıdır. Kucaklarında, eteklerinde çocukları, bombasız bir dünya hayal ederken gökyüzüne bakıyor. Türkiye artık doğru okunan bir ülke oldu. Daha doğrusu daha da kıskanılan bir diyar ve devlet oldu. Vaktiyle yalnız duyularına güvenerek medeniyetler beşiği olarak Anadolu’yu seçenler, artık bizim bereketli topraklarımızın 500 milyon insanı yani bir AB nüfusunu istihdam edip besleyebileceğine inandılar. Tarih okumayı sevenler daha 18. Yüzyılda Osmanlı Tarihçisi Alman Hammer’in yalnız Ege Kıyısının 100 milyon insanı besleyebileceğiniz yazmıştı, anımsatırım. AB düşünsün, bizi yoksul bulanlara biz buradan yol veririz, onlarda AB ye ulaşırlar. AB’in kültür ve medeniyet yenilerken Müslümanlaşması için iyi bir fırsat aslında. Can alıcı olan sorun istihdam sorunu değil, Türk hoşgörüsü, saygımız, müsamahalı davranışlarımız iyi komşuluk gibi devamlılık izleyen ilkelerimiz DÜNYAYA ÖRNEK OLUYOR. Sığınmacıya kurşun çekmek bizim kültürümüzde yoktur. Avrupa yollarında 756 göçmen öldürüldü, bunlar da tarihe böyle yazılsın. Eski kıtaya uzayan göç alayları AB yi çatırdattı, dağılma sınırına getirdi. Berlin Duvarı yıkıldı sevinci dalgalanırken, tel örgüler hayallerimizi kelepçeledi. Şu an eski kıtada düşünemeyenlerin oranı yüzde yüz artmıştır. Yakın tarihte üçüncü dünya halkları anakentlere böyle akmamış, sel olup kudret sergilememişti. Herkes bilir, su seli silahla durdurulamaz, göç seli de bu yolu açtı ve yazılmış yasaların hepsi için “lütfen rafa kaldırılsınlar” dedi. Dünya yeni bir düzen eşiğindedir. Hayırlı olsun. Sözün özü, olaylara bu açıdan baktığımızda, örneğin 50 bin sığınmacı alamam diye kıvranan bir Yunanistan oracıkta acizken, AK Parti Türkiye’de 21. yy. güçlü ekonomisi, istikrarlı devlet yapısı ile önü açık dünyaya örnek olmaya devam ediyor. Kendi kendini besleyebilen, kendi manevi gücünden güç alarak yücelen bir devlet olmakla birlikte, kendi Milli ordusu ile kendi topu, kendi silahı ve kendi tankları ile savaşan bir ülke haline geldi. Türkiye bugün yakın ve uzak devletlere ve halklara ışık olan fikirler üretebiliyor. İçimizdeki devin gücünü, zihnimizde kendi kendini besleyen düşünme kudretimizi hem geçmişimizden hem de

20. Yüzyıl dehası Büyük Atatürk’ten öğrendik. Atatürk dünya halklarına çöken bir imparatorluğun harabeliğinde, tüm emperyalist dünyaya rağmen, en modern devletin nasıl kurulacağını öğreten dehadır. Bu bakıma modern Türkiye deyip Büyük Türkiye hamlesinde Atatürk’ü göremeyenler, önce aynaya baksınlar. MİLLİ SAVUNMA SANAYİ İLE EN BÜYÜK SİLAH TACİRLERİNE KAN KUSTURAN TÜRKİYEYİ KİM İSTER Kİ? Biz güçlendikçe, biz büyüdükçe düşmanlarımızın artmasını ve daha yüksek sesle ulumasını beklememiz normal sayılır. 18. Ve 19. Yüzyıllarda Bütün Avrupa ve Rusya’da sesi çıkan Osmanlıya karşı kurt gibi uludu ve diş biledi, ama bitiremediler. Osmanlıyı silkeleyen Türk halkı Türkiye Cumhuriyetini kurdu. Bu olumsuz lamanın ideolojisini en büyük evladı Atatürk doğurdu. Ret etmeye gücü de halkımız verdi. 21. Yüzyılda göçlerindeki çöp Türkiye’dir. Artık Türkiye’ye kendileri saldırmıyor, Taşeron terör odaklarına iş yaptırıyor. Ankara’daki 102 can alan canlı bomba olayı bir medeniyetler yüzkarası değil de nedir. Bu o kadar büyük bir iğrençliktir ki, azmettiren, “bendim” diyemedi. Bilirsiniz, hukuk psikolojisi, azmettirenin suçu, katilin suçundan büyüktür, yazar. KÜRESEL EMPERYALİZMİ BİZİ SEVMESİNİ İSTEYEN DE YOK ARAMIZDA. Onların derdi, bizimkinden büyük olmasa, karınlarını kendi ambarlarından doyurabilseler, bizimle ne işleri olur ki! Aciz olan anlardır. Başka halklara dayatılan yaşam tarzlarının, sözüm ona demokrasilerin, yeni düzenlerin ömrü her yerde ve her zaman kısa olmuştur. Yeri gelmişken belirteyim, aynı şey ideolojiler için de geçerlidir. Bu başkasının kaşığıyla yemek yemek gibidir ki o kaşık her ağıza uymaz. Örneğin bizim kendi kaşığımız varken, başkasının kaşığında gözümüz yoktur. Ama bizde olan komşumuzda da olsun, elimizden geldiğince komşumuza yardım edelim bir felsefe olarak, bizim özümüzde vardır. Mesela, Kuzey Kıbrıslı kardeşlerimize asrın projesiyle su verirken, Kıbrıslı Yunanlara içme yasağı getirmedik. Ambargolar yaptırımlar bizi ısıtmaz ve bağlamaz. Rusya’nın doğalgazını AB ye taşıyacak en güvenilir ülke Türkiye’dir. “Güney Akım” şeridinin kesilmesini bekliyoruz. Yakın Doğu ve Arap ülkeleri doğal gazlarının Kuzey Tüketicilere Türkiye üzerinden akıtılacağına da inanıyoruz. Sebebi ne olursa olsun, Suriye savaşının duracağına, misafirimiz olan sığınmacıların yurtlarına döneceğine de hem inanıyoruz, hem de duacıyız. Özet olarak; AK Parti döneminde, yani şu son 12-13 yılda Türkiye Cumhuriyeti’nin alt yapısı tamamen değişti, halkın sosyal edinimleri kat kat arttı, TEHNOLOJİMİZ DEVİR ATLADI, BİZ ARTIK BİR UZAY ÜLKESİYİZ. KENDİ FÜZELERİMİZ, KENDİ UYDULARIMIZ GURUR YILDIZLARIMIZ OLDU. Soru; Türkiye’nin etnik azınlıklara bakışını nasıl değerlendiriyorsunuz. Bu konuda Türkiye nerededir? Türkiye artık küresel büyüklerin arasına yer aldı. Azınlıklar konusuna Türkiye çok farklı bakıyor. Nüfusunu bir bahçenin çiçekleri olarak gören Ankara, her çiçeğin açmasında, kokuların birbirine karışmasında ve yeni Türkiye kokusu oluşturmasında ısrarlıdır. Onun için Türklük bahçesinde her çiçeğe su veriliyor. Azınlık hakları tanınmıştır ve daha da tanınacaktır. Farklılıkların demetinden doğan medeniyette buluşuyoruz. Biz Bulgaristan’dan, ötekiler Bosna’dan bir başkaları Kırım’dan gelmişiz, biz hepimiz Türk olmakla, anavatan evladı olmak gurur duyuyoruz ve kendi öz yurdumuzu, memleketimizi de unutmuyoruz. Müslüman olan Türk halkına İslam dışı laikliği kazandıran ve modern düşünmeye ufku açan büyük M. Kemal’in devrim, evrim, düzenleme, yol açma, hatır gönül kırmadan omuz omuza yürüme örneği dünyaca görülmemiş bir nimettir. Tarihi şanlı olmayan bir halk geleceğiyle gururlanamaz. Geçmişi olmayanın geleceği olamaz. İyi mahsul iyi toprakta yetişir. Bizim toprağımız en şanlı tarihle gurur duyan Türk halkının geçmişidir. Övünmekse hakkımızdır. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN geçmişimizi kucaklayan dünya görüşümüzü, düşünce tarzını en yüksek uygarlık aşamasına uzanmış bir yeni Türkiye istemlerine taşırken Atamızın da özellikle altını çizdiği gibi, hedeflerimizde MUASIR MEDENİYETİN ÜSTÜNE ÇIKMAK vardır. Özetlersek, günümüz Türkiye’sinde geliştirilerek uygulanan etnik azınlıklar politikası, bu arada Kürt azınlığa olan sürekli yaklaşım, ABD ve Rusya gibi büyük devletlerde örneğine rastlanmayan bir herkes için nur topu, olumlu bir eserdir. Ulusal Kurtuluş Savaşı ve modern Cumhuriyet kurma, tek partili sistemden çoğulcu modele akışı başarılı gerçekleştiren Türkiye erkinin etnik azınlıkların kendilerini en mutlu hissedecekleri ve aradıklarını her zaman he her yerde bulabilecekleri bir vatan oluşturma yolunda başarılı olacağına kesin inanıyorum. Biz totaliter zulümden kaçtık da geldik ve demokrasisi Türkiye’de kokladık, çok kültürlü demokrasiyi birlikte yaratabildiğimiz için kıvanç duyuyoruz. Soru; Erken genel seçim kapımızı çalarken CHP için düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Bulgaristan Türklerinin Sesi Türkiye bir iç savaş tehlikesi yaşarken, ideolojik saplantıları ulusal olanın üzerine çıkarmak isabetli ve sağduyulu bir siyasetle bağdaşmaz. Türkiye’mizin bütünlüğü ve halkımızın kardeşliği İktidar olma hevesine kurban edilemez. Gün batımında Atatürk Anıtlarının gölgesi uzun olur, fırsat fırsattır, AK Partiyi kenara itelim hesapları, bir rüyadır, CHP liderlerinin evdeki hesapları bu defa da çarşıya uymayacaktır. Türkiye politikasını frenlemek, meclisi kilitlemek ve yol kesen haramı havalarına girmek, aklıselim kaçıklığına işaret ediyor. Halkımız öz ile şekli birbirine ayırır. Bu Anıtlar ve gölgeleri için de geçerlidir. Şekil ile gölge yeni siyasete kaynak olamaz. Halkımız aldatılamaz. Yeni olan AK Parti kimliğinden özden gelmiş, yetişmiş, Türk halkına yeni altın çağını yaşatmıştır ve yaşatacaktır. Verilen vaatler en iyi sözlerle söylense ve en yaldızlı hediye paketlerine de sarılsa Sayın Kılıçtaroğulu’na hitaben söylüyorum, hiçbir anlam, öz ve gelecek taşımaz, paketler ve gölgeler kendileri filiz sürmez. Önemli olan özdür. Türkiye’de 1 Kasım’da bu özü taşıyan ancak ve ancak AK Partidir. İşte biz Bulgaristan Türkleri böyle düşünüyoruz. Biz komünizm yalanından kaçtık da geldik, bir insan kardeşliğinin sözde kaldığında düşmanlık doğurduğunu tattık da geldik. Bir halkın özünde kardeşlik, birlik ve beraberlik erdemleri yoksa bu aşılanamaz. Sizin sözlerinizin geçmişi yok, geçmişi olmayan bir şeyin geleceği de olamaz. BÜYÜK TÜRKİYE İÇİN BİZDE VARIZ DERKEN, AK PARTİYE OY VERMEYE KARARLIYIZ. Biz AK Parti gerçeğini kitapta okumadık, gözlerimizle gördük, algıladık ve benimsedik. Vatanını seven, TÜRKİYE için, Türk Dünyası için, Müslümanlık için, zülüm gören tüm halkların kurtuluşu için AK Partiye oy vermelidirler. Bu Pazar oyumuzu AK Partiye vereceğiz. CHP durumu çaresizliktir. Geçen yüzyılın başında Çanakkale’den saldıran düşmanın bugün Doğu’dan saldırdığını, Anadolu’ya oturmak isteyenleri, memleketi parçalama heveslilerini, terör tröstlerini göremeyecek kadar körleşmiş bir siyasi yaklaşımdır ve Türkiye için olağanüstü büyük tehlike arz ediyor. Türkiye’nin parçalanmasından geçen her iktidar yolu hainliktir, kahpeliktir, mutlaka kökü kazınmalıdır. Soru; Bulgaristan’da Sofya’da cami var mı? Evet, bir Sofya’da açık bir camimiz var. Osmanlı döneminde, Sofya Rumeli Beyler Beyliği olduğu yıllarda 72 cami varmış. Bunlardan en büyükleri bugün müze veya kilise haline getirilmiştir. Soru; Din konusunda ne dersiniz? Bulgaristan Müslüman cemaatinde İslam derin köklerle yaşıyor. Halk geleneklerimizde, özgün etnik kültürümüzde ve yaşam tarzımızda belirleyici olandır. Din okullarımız ve bir Yüksek İslam Enstitümüz var. Baş Müftülük Bulgarca ve Türkçe din kitapları çıkarıp dağıtıyor, “Müslümanlar” dergimiz iki dilde okur buluyor. Müftülerin din bilgilerini halka indirme ve yaşam tarzımızda uygulanmasını sağlamaya gösterdikleri çabalar destek buluyor. Eski cami ve medreselerimizi açabilsek bu çalışmalarımız hız kazanacaktır. Baş Müftülüğümüz komünizm döneminde gasp edilen Osmanlı Müslüman mülklerine ve vakıf taşınmazlarımıza henüz sahip olamadı. Mahkemelere düşen miras mülkler için mücadele veriliyor. Davaların Strazburg İHM’ne taşınması yakındır. 7. Soru; Bu seçimler Balkanlar için önemi nedir? Bizler Evladı Fatiha’n torunları hep beraber Türkiye’deki seçimlerle ilgili dua ettik. Güçlü Türkiye için dua ediyoruz. Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşması ve uluslararası alanda hak ettiği yeri alabilmesi için dua ettik. Çünkü güçlü Türkiye demek tüm Balkan ülkelerindeki Türk Müslüman topluluk ve azınlıklarının özgürce yaşaması, yarınlara güvenle bakabilmesi demektir. Bilindiği gibi Bulgaristan Türkleri yılarca en acımasız baskılara maruz kaldılar. En kutsal haklarımız elimizden alındı. Kültürel soykırıma maruz kaldık. Aynı zamanda Balkanlardaki Müslüman topluluklarda inanılmaz acılar yaşadılar. İşte bu nedenle güçlü Türkiye için dua ettik. Balkanlara ve özellikle Bulgaristan’a daha çok yatırım, Türk İslam tarihi eserlerine daha fazla ihtimam için dua ettik. Şu anda Türkiye’yi gerçekten hak ettiği düzeye ulaştırabilecek Parti ise AK Partidir. Şayet AK Parti tek başına iktidara gelirse yeni bir şahlanışın gerçekleşeceğine inanıyoruz. Bu nedenle AK Partinin tek başına iktidara gelmesi, kaos ortamının ortadan kalkması ve zaman kaybının önlenmesi için dua ettik. Allah dualarımızı kabul etsin. İnşallah Yeni ve Güçlü bir Türkiye’nin inşasına hep birlikte şahit olacağız. Soru; Son olarak ne demek istediklerinizi de alalım: BU PAZAR HERKEZİN BİRLİK VE BERABERLİKTEN YANA ÇIKARAK, BÜYÜK TÜRKİYE’DEN YANA BİRLİK VE BERABERLİĞİMİZDEN, BÖLÜNMEZLİĞİMİZDEN VE BARIŞTAN YANA OY KULLANMASINA ÇAĞRIDA BULUNUYORUM. BU DAVETİ TÜRKİYE’NİN SELAMETİ AÇISINDAN YAPIYORUM. Bu Pazar küçük menfaatlere bakarak, Türkiye’mizi, ANAVATANIMIZI tehlikeye atmayalım, Tek partili, AK Partili iktidar kurulması yolunu açmak için oy kullanmalıyız. Her şeyin üstünde olan Türkiye’nin birlik ve bütünlüğü, halkımızın kardeşliği, barış ve huzurdur. Seçim zaferimizi hepimize kutlu olsun. BULTÜRK Gazetesine yapmış olduğunuz bu röportaj için sizlere teşekkür ediyoruz.

Büyük İç Tepki

Konu: Politikayı doğuran toplumdur. Söylemek istediklerimi daha basit ve anlaşılabilir bir şekilde sunmak işin insanları zenginliği (parayı) sevenler; şerefi sevenler ve bilgiyi sevenler olarak üç gruba ayırıyorum. Bu üç değerden – zenginlik, şeref, bilgelik – bir yerlere ulaşmak istemenin ölçülerine göre, toplumda üç insan tipi meydana gelmiştir. Bu tiplerin anlam kazanması her zaman devlet içinde olmuştur. Bugün günlerden Pazar (8 Kasım 2015) TV bültenlerinde birinci haber Bükreş meydanında 5 günden beri bayrak sallayan, hükumeti düşürmeyi başaranlar, rüşvetçi ve dolandırıcı tabakanın devlet bünyesinden sökülüp atılmasını, anayasa değişikliği ve yeni-genç istidatlı bir elit kuşağın devlet yönetimine berrak bir vicdan ve temiz ellerle el koymasını da istiyorlar. Sofya’da da ulusal direniş var. Ne var ki, burada olaylar tamamen farklı. Önce polis, jandarma, itfaiyeciler, gardiyanlar (60 bin kişi) ve sayıları 29-30 bin olan ordu mensupları sosyal haklarını sözde birlikte koruyacaklardı. Polisler bir haftadan beri kavşaklarda, sınır kapılarında, Bakanlar Kurulu ve Halk Meclisi önünde olaysız direniyor. Ordu mensupları caydı. Olayların derin anlamı nedir? Ansızın patlamış gibi ortaya çıkan bu olay öyle bir fışkırdı ki, Fransız Devrimi’ni yazan tüm kitapları okusak anlamakta zorlanırız. Bu analizimizde Sofya’da başlayan ve il merkezlerini saran hareketlenmeyi, zenginlik, şeref ve bilgelik açısından ele alırsak, hiçbir sonuç elde edemeyiz. Olayın iç yüzü çok farklı! Direnenler zam ve prim istemiyor, ellerinden alınmak istenen, kırpılan sosyal haklarını korumaya çalışıyorlar. Durumları yani iş ekmek parasına dayanmış memur deviniminin nitelik doğuracağına bel bağlamak yanlış olur. Sendikalı ve iyi örgütlü olmalar toplumu silkebilecek bir güce sahip olduklarını endişesini doğurdu. Biraz daha ileri gidersek, polis ile ordunun el ele verip (şu anda böyle bir durum yok) yapacakları olası darbeden ancak, DİKTATÖRLÜK doğar. Bu yazımda hangi güç (parti, iktidar) hangi güçten doğdu konusuna geniş çapta ve önemle değinmek istiyorum. Çünkü git gide büyüyen hareketlenme yeni yıla kadar sürerse ve ödün vermeden aynı isteklerde ısrar edilirse, yılbaşında genel parlamenter seçim gündeme gelebilir. Benzer olaylar tarihte defalarca yaşanmış ve yazılmış çizilmiştir. Olaya daha derin bakabilmemiz için yeniçağdan önce (427-347) yılları arasında yaşayan ve birçok olağanüstü değerli eser arasında “Devlet” i de bırakan Platon’a dönüyoruz. Fakat ben o kadar gerilere dönmeye hazırlanırken, önce Feceebok’ta dünyayı dolaşan 2 700 yaşındaki 100 metre yüksek mum gibi bir ağacı hatırladım. Platon dünyaya gelmezden önce bitmiş bu ağaç 500 defa döktüğü ve yeniden sürdüğü yapraklarının yeşilliğinden asla ödün vermemek için her birine su ve mineralleri en az 100 metre derinden çekiyor ve 100 metre de doruğa taşıyor. Platon da tam bu ağaç gibi! Eserlerinde yaşayan fikirleriyle 2 600 yıl sonra bizim bugünkü toplumu ve devleti anlamamıza ışık tutuyor, ipuçları veriyor. O devlet konusunda kısaca şöyle demişti: Onun doğal kökü, onu kurduran doğal neden, hiçbir insanın kendi kendine yetememesi, bu yüzden de bir sürü ihtiyaçları gidermek için başkalarının yardımına muhtaç olmasıdır. Onun için devletin her yerde ödevi aynıdır: İnsanların ortaklaşa yaşamlarını, bunları mutluluk sağlayacak şekilde düzenlemek. Bu ödev de, topluluk hayatı ahlak ilkelerine göre düzenlenirse gerçekleşebilir. İnsanın ruhunda nasıl üç ayrı bölüm varsa, devlet de onun gibi üç ayrı kısımdan kurulmuştur. Ruhtaki itkilere (dürtülere) karşı olan besleyenler (köylüler, işçiler, üretenler) takımı; iradeye karşı olandan koruyanlar (polis, jandarma, gardiyan, bekçi) takımı; akla karşılık olan öğretenler (yönetenler) takımıdır. İştahlarından doğan bir kaygı ile günlük ihtiyaçların ardından koşan yurttaşların büyük çoğunluğu (çalışanlar), topluluk hayatının maddi temellerini sağlar; Koruyucular dışarıya karşı düşmandan savunma (askeri güç) ile, içeriye karşı da kanunların yürütülmesini sağlamakla (polis, jandarma) devletin varlığını ve bütünlüğünü korurlar. Yöneticiler ise bilgileriyle, geniş görüşleriyle kanunları koyarlar, devleti yönetecek ilkeleri belirlerler. Bütün devletin olgunluğunu da ana erdemler sağlar: Bunlar da bilgelik, cesaret, ölçülülük ve adalettir.

www.bghaber.org


Bulgaristan Türklerinin Sesi 13

D r. M u s t a f a KAHRAMAN Sosyal Hayatı Derin Dondurucuda Tutamazsınız

Konu: Sosyal hareketlenme polisten başladı. Bulgar polisi ayaklandı. Kavşaklara, sınır kapılarına yığıldı. Trafik durdu. Eskiden haydutlar da yol keserdi. Devlete isyanları gelen geçen kervanları soymaktı. 22 Eylül 1972’de Dimitır Obşti yönetiminde Bulgar komitalar Orta Balkan’daki Araba Konak Geçidi’nde Osmanlı kervanını soydu ve yargılandılar ve asıldılar. Osmanlıda daha fazla akçe için kazan çeviren Yeniçerilerin akıbeti de bilinir. Onlardan yalnız itfaiyeciler hayatta kalmıştı. Sultan hepsini bugünkü Sultan Ahmet Meydanı’na toplamış ve top ateşine tutmuştu. 3 yıl önce Batum’a gittim. Trafik polisleri boykot yapıyordu. Işıklar yanıp sönüyor ve yolcu yoluna devam ediyordu. İsviçre yollarında tünel ağızları ve tüm kavşaklarda 24 saat çalışan kameralar var. Telefondan verilen trafik kurallarını ihlal sinyali, kamera kayıtlarına göre denetlenip ya çöpe atılıyor ya da ceza kesiliyor. Ceza internet ya da SMS’le bildiriliyor ve ödenmeyince bak sen ne oluyor. İsviçre’de ordu da yok. Erkekler silahlarını evlerinde saklıyor ve çağırıldığında eğitime gidiyorlar. Romanya 10 yıl önce polis ve güvenlik sisteminde reform yaptı. Polis sayısını 24 bine indirdi. Polis primlerini ve ayrıcalıklarını budadı. Bulgaristan’da 60 bin polis, gardiyan ve jandarma var. 1 Kasım seçimleri ertesinde başlayan ulusal polis başkaldırısına katılanlardan 1 360’ı artık istifasını sunmuş. İstifaların kabul edileceğini beyan eden İç İşleri Bakanı Bıçvarova 15 bin istifa dilekçesi bekliyor. Yani Bulgar polisi 45 bine düşebilir. Bulgaristan’a “polis devleti” dendiğini siz de duymuşsunuzdur. Bu tanım, yol ve kavşaklarda adım başı polise rastlanmasından fazla, üniformalı sahte polislerin Türkiye’den gelenlerin sık sık yolunun kesmesi, kendilerinin ve arabalarının soyulmasından da kaynaklanmıştır. Bu ayaklanma Başbakan Boyko Borisov’un devletin 2016 bütçesini açıklamasına tepkidir. Yeni yıl bütçesinde polis ayrıcalıklarında makas oynatılmıştır. 20 maaş emeklilik primi 10 maaşa indirilirken, yıllık % 2 kıdem tazminatı vb budanmıştır. Toplum, polis direnişini desteklemiyor. Sivil toplum örgütleri ve sendikalar susuyor. Polislere çiçek veren vatandaş yok. Üniversite öğrencileri polis yürüyüşlerine katılmıyor. Basın ve medya da analiz yaparken eleştirel tutumuyla hükümetin zorlanmasına tepkili. Başbakan B. Borisov da, yaz kış güneş altında ya da karlı buzlu havada sahada, sınırda ve hapishanelerde ve tutuk evlerinde görev yapan polisler dışındaki polis müdürlüklerinde çalışan ve kendilerine “çantacılar” denen personelin “birinci kategori” imtiyazlı emekli olmasını desteklemiyor. Bulgaristan’da polisler dışında emekli olurken 20 maaş toplu prim alan sosyal tabaka yok. Üstüne, Bulgaristan devlet kurumlarında polislerden başka 800 leva asgari ücretle iş başı yapan da yok. Öğretmen, doktor ve diğer devlet memurları 470 leva ile iş başı yapıyor. Maaşları yıldan yıla % 2 oranında zam görmüyor. Mesai süresinde porsiyonları da yok. Bunun dışında ülkenin birçok yerinde Polis Hastaneleri var. Hiçbir yerde Öğretmen ve Eğitmen Hastanesi yok. Kültür ve sanat çevrelerinin sosyal durumu da yürekler acısıdır. Birkaç gün önce bir arkadaşımla sohbet ederken, “abi çok güzel yazıyorsunuz da, millet anlamıyor ki sizi,” gibi bir şeyler söyledi. “Biz düşünce ve özverili birinin çoğu zaman günümüz insanına bir şey ifade etmese de, gün gelir gerçek değeri toplumda yerini bulur inancına sımsıkı bağlıyız. Biz yazılarımız için kimseden beş kuruş istemedik, gazete ve kitaplarımızı da bedava dağıtıyoruz. Sizden istenen yalnızca okumak.” Geçse de kafamdan, ona söylediğim sözler şunlar oldu: Biz yeteneğini her an her konuda elinde bulunduran sizlerden olan ve tüm uğraşısını sizin için yapan, mükemmel insanlarız. Ürettiğimiz düşüncelerin, geliştirdiğimiz görüşlerin yazarlar, şairler, diğer taratıcılar, halk ozanları, yaratma hevesiyle doğmuş koncalar tarafından kucaklanmasını ve geniş kitlelere herkese indirilmesini ve halkımızın ruhuna işlemesini arzu ediyoruz. Biz düşünceyi üreten merkez gibi çalışırken, fikirlerimizi ekeceğimiz kültür kaynaklarını arıyoruz. Biz kendimizi halkımıza borçlu hissediyoruz. Bizim yayınladığımız yazılar öğretmenlerimiz, muhtarlarımız, doktorlarımız, mühendislerimiz, özetle aydın kesim içindir, hevesi olanlara hitap eder. Yayınladığımız teorik ve politik yazılar popüler olamaz. Bunu bekleyen ve düşünen yanılır. Bizim yayınladığımız yazılar öncelikle bize benzerlik gösteren kesim içindir ve okurlarımızdan anladıklarını kendi sözleriyle ve ortama göre halka indirmelerini isterken haklıyız.

www.bghaber.org

Nilüfer ile Bansko Arasında Dostluk Pekişiyor Bulgaristan’ın kayak merkezleriyle ünlü Bansko bölgesinin Belediye Başkan Yardımcısı Malin Bistrin, Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’i ziyaret ederek, kardeş şehir olma taleplerini iletti. Bansko Belediye Başkan Yardımcısı, Bansko Oteller Birliği Başkanı ve Bulgaristan Oteller Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Malin Bistrin, Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’i ziyaret etti. Nilüfer ile Bansko arasında dostluğun pekiştirilmesi, kültürel, sosyal ve turizm alanında ilişkilerin geliştirilmesini arzu ettiklerini belirten Bistrin, kardeş şehir olmak istediklerini söyledi. Bansko’nun, Doğu Avrupa kayak merkezlerinin başkenti olduğunu belirten Bistrin, “Doğu Avrupa’nın 1, Avrupa’nın 4. modern kayak merkezine sahibiz. 11-

14 Aralık tarihleri arasında gerçekleşecek olan, olimpiyat ve dünya kayak şampiyonlarının da açılışına katılacağı, Bansko Kayak Merkezi yeni sezon açılışında sizleri de aramızda görmek istiyoruz” ifadelerini kullandı. Bulgaristan’da yapılan son yerel seçimlerde Bansko Belediye Başkan Yardımcısı görevini üstlenen Malin Bistrin’i tebrik eden Başkan Bozbey, kardeş şehir olma yolunda ilk adımların atılacağını belirtti

Uyuşturucu Baronunun Kayıp Servetini Bahçıvan Buldu Kolombiyalı uyuşturucu baronunun kayıp servetini bahçıvan buldu. Bahçeyi kazıyan bahçıvan 600 milyon doları görünce şaşkına uğradı. 65 yaşındaki bahçıvan, Kolombiyalı uyuşturucu baronun kayıp servetini buldu. Çiçek ekimi için kazdığı bahçeden, 600 milyon dolar çıktı. Pablo Escobar, 1 Aralık 1949’da bir köy öğretmeninin çocuğu olarak dünyaya geldi. 44 senelik ömründe sıfırdan dünyanın en zenginleri listesine çıkarak, binlerce düşman bir o kadar da seveni olacak bir isim olmayı başardı.

en zenginler listesinde 7. sırada kendine yer bulmayı başardı. YAŞ GÜNÜNDEN SONRA ÖLDÜRÜLDÜ

Pablo Escobar ile devlet arasında ilginç bir ilişki vardı. İllegal işlerini sürdürürken ona engel olan birçok Kolombiyalı savcı, polis ve devlet adamının emri ile 2 Aralık 1993’te yaş gününden bir gün sonra öldürüldü. SERVETİNİN YERİNİ KİMSE BİLMİYORDU

Escobar’ın milyarlarca dolarının nerede olduğu bilinmiyordu. İşte kayıp milyar dolarlardan 1970’lerin başında Medellin bölgesindeki 600 milyon doları tesadüf eseri bulundu. Bahçıuyuşturucu trafiğinde pay sahibi olmaya başlavan Jose Mariena Cartolos, çalıştığı villanın bahyan Escobar, gelecekte ‘dünyayı kontrol edeceği’ çesini kazdı. alanda isim yapmaya başladı. VARİLLERE KONULMUŞ 600 MİLYON DOLAR EN ZENGİNLER LİSTESİNDEYDİ Varillere konulmuş tam 600 milyon dolarla 1975’te Medellin’deki en büyük uyuşturu- karşılaşan 65 yaşındaki bahçıvan, hemen polise cu kartelini kendi emriyle öldürterek, bölgenin en haber verdi. Devlet yetkilileri de 1 milyon dolarla büyüğü oldu. 80’ler Escobar’ın en güçlü döne- ödüllendirdiği Cartolos’a plaket verdi. miydi. 1989 yılında da Escobar, Forbes dergisinin UYUŞTURUCU TRAFİĞİNDE PAY SAHİBİ OLDU

İnanılmaz Olay! Horoz, Kediye Tecavüz Etti

Vefat

ve

Başsağlığı

BULTÜRK CAMİASININ Merhumeye Allahtan rahmet,

YÖNETİM KURULU ÜYESİ yakınlarına ve BULTÜRK İ L H A N Ç A L I Ş K A N ’ I N camiasına sabırlar diliyoruz. BULTURK GAZETESİ Anne Annesi vefat etmiştir

Filiz SOYTÜRK

Çakıl Çor-

Konu: Yolun sonuna kurulacak sofra Çakıl dense çakıl taşlarını düşünürüz. Rodop dere ve çayları çakıllıdır. Bizimde onlar yalabık, renkleri parlak ve irili ufaklıdır. Mutfak kültürümüzde “Çakıl Çorbası” yoktur. Bir defa işkembe çorbası için pek “takıl tukul” dendiğini işitmiştim. Çakıl çorbası sözüne “Bulgar Halk Masalları” kitabında rastladım. Bu masalın seçilip yeni baskıya alınması ve çok ucuz bir fiyatla genç okula sunulması çok anlamlı olabilir. Çünkü her masal geçmişten bir hatıradır, insana, eşe dosta bir şey hatırlattır. Üstüne bir de geçmiş adına bir uyarıdır. Bulgaristan Türkleri masal ve efsanelerinde “Çakıl Çorbası” diye bir masalı yoktur. Olayın beni iyice düşündürmesinin bir başka nedeni daha var. Bilirsiniz bu yaz sığınmacılar yılıydı. Yaz aylarında Ege’den Skandinavya ülkelerine uzanan savaş kaçakları seli ilerledikçe daha da kalabalık olduğunu gazeteler yazmıştı. Önce nedendir acaba diye düşünsem de, artık olay ortaya çıktı. Sığınmacılar seline Sırbistan, Arnavutluk, Makedonya, Hırvatistan vb Balkan ülkelerinden Romanlar da katılıyormuş. Bulgaristan’ın Kuzey Batı yöresinden, Vidin, Montana ve Vratsa gibi illerde yaşayan Çingeneler de, Bulgar kimliklerini ve Pasaportlarını sıkı saklayıp çocukları koltuk altında kafileye sokulmuşlar. Zaten kimse kimseyi tanımadığından yürüdükçe yürümüşler. Zor zar Avusturya’ya vardıklarında karşılarına dikilen kayıt memurları: “Buraya gelme nedeniniz?” Deyince bizimkiler, kimsenin anlamadığı bir dilde, “Çakıl Taşı Çorbasına” doyduk, açız demeye başlamışlar. Önce bu çorbanın çok özel bir çorba olduğunu düşünen makamlar, tercüme isteyince, karşılarına “Salzstein Suppe” (Kaya Tuzu Çorbası” çıkmış. İlk anda kimse bir şey dememiş, Çünkü onların Salsburg (Kaya Tuzu Dağı) bir şeyler çağrıştırmış. Taş Tuzu Dağı yöresinde benzer çorba içiliyormuş. Almanlar araştırmada bulunmuşlar, AB standartlarında “Çakıl Çorbası” tescili olmadığından, ilk anda kendi ülkelerinde yenmeyen işkembe çorbasını da düşünmüşler. Onlar için kokusu itici olduğundan dolayı dosyayı hemen kaparken, bizim Çingeneleri haklı bulmuşlar. Yani “Çakıl Çorbası” bu kadar ciddi bir konu olurken, Arapsaçı gibi karman çorman yani içinden çıkılmaz bir hale gelmiş, fakat bizimkilerin Avrupa sosyal fonlarından yardım almasına yaramış. Asıl masal ise şöyle: Harmanda top oynamaktan ter su içinde soluk soluğa dönen torun nenesine: Çok acıktım, bir şeyler yok mu?, yesem, demiş ve masa başına çökmüş. Dolap kapaklarını çocuğun da işiteceği şekilde vura çarpa açıp kapayan yaşlı kadın, www.bghaber.org


14

Bulgaristan Türklerinin Sesi

Yüzlerce Ortodoks Silivri’de Ayin Yaptı SKonu: a n aHalkt şiirimiz, A t e ştürkülerii Olan Bir Halkız rihi noktalarını gezdi Dünyanın değişik

Ayin yapılırken görüntüler, - Mum yakarak dilekte bulunanlardan görüntüler, - İlahiler okunurken detaylar - Aziz Nektarios’un doğduğu evin bulunduğu yeri ziyaret eden Ortodokslar, ilçenin ta-

yerlerinden Silivri’ye gelen Ortodokslar, ayin yaptı. Yunanistan, Bulgaristan ve ABD gibi ülkelerden gelen çok sayıda Ortodoks, Tarihi Kale Park’ta düzenlenen ayinde bir araya geldi. Dua ve ilahilerin okunduğu ayine katılanlar, mum yakıp dilek tuttu. Ayinin ardından, Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar ile Silivri Metropoliti Maksimos, dünya barışı için güvercin uçurdu. İlan edilen son azizleri Aziz Nektarios’un Silivri’de doğduğu evin yerini ziyaret eden Ortodokslar, tarihi yerleri gezdikten sonra otobüslerle ilçeden ayrıldı.

1.uluslararası Türk Kültür Başkentleri Bilgi Şöleni Sona Erdi

Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi ile Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı tarafından ortaklaşa düzenlenen ve iki gün süren ‘1. Uluslararası Türk Kültür Başkentleri Bilgi Şöleni (TürkiyeKosova-Makedonya-Özbekistan) sona erdi. Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Prof. Dr. Filiz Kılıç Yerleşkesi Kongre ve Kültür Merkezinde; Rusya, Özbekistan, Kazakistan, Azerbaycan, Kosova, Kırgızistan, Türkmenistan, Makedonya ve yurt içinden birbirinden değerli akademisyenin katılımlarıyla gerçekleştirilen bilgi şöleni, kapanış oturumu ile sona erdi. Şölenin kapanış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Filiz Kılıç, yurt içinden ve yurt dışından bilgi şölenine katılan konuklara teşekkür etti. Kılıç, “Öncelikle, siz değerli bilim insanlarını üniversitemizde ve şehrimizde görmekten büyük mutluluk ve onur duyduğumuzu belirtmek isterim. Bu güzel etkinliğimizin gerçekleştirilmesinde katkıları bulunan başta Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı olmak üzere, düzenleme kurulumuza, siz değerli katılımcılara ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum”

dedi. Türk devletlerinin başta kültürel zenginlikleri ile yaşantılarının gezilip görülmesi gerektiğine değinen Rektör Kılıç, “ Bir akademisyen olarak Amerika’yı da Avrupa’yı da gördüm. Ama çevreme ve özellikle gençlerimize ‘Batıdan çok doğuyu gidip görün’ diye tavsiyede bulunuyorum. Tabi ki bizim için Batı da önemli. Ancak Türk devletlerin barındırdığı kültürel zenginlerin bizler için ayrı bir güzelliği ve yeri var. Bunların yanı sıra kültür başkentlerimizin şehir kültürü, edebiyatı, sinema ve sanat tarihi ile eğitimine yer verildi. Bu vesile ile şunu bir kez daha belirtmek isterim ki; bu tür şölen, sempozyum ve benzeri konuları şahsım olarak da her zaman önemsiyorum. Çünkü bu tür organizasyonlar herhangi bir konuda istişarede bulunma, bilgi edinme ve benzeri birçok konularda bizleri bir araya getiriyor. Siz değerli bilim insanlarının ortaya koyduğu ve zengin içeriğe sahip bu bildirileriniz daha sonra Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı tarafından kitap haline getirilerek insanlığa sunulacak” diye konuştu.

B a ş m ü f t ü D r. M u s t a f a H a c ı : “ V i d i n , t ü m Bulgaristan, hatta dünya için bir örnek”

Başmüftü Dr. Mustafa Hacı, Vidin bölgesini ziyareti kapsamında ülkeden tüm bölge müftüleri eşliğinde Vidin Piskoposluğunu ziyaret etti. Başmüftü ile görüşmesinde Vidin Metropolitanı Piskopos Dometian, “Vidin her zaman karşılıklı anlaşmaya dair bir örnek olmuştur. Biz bu iyi komşuluk ilişkileri ile barış içinde yaşadığımızı daha çok ispatlıyoruz. İnsana kendini geliştirmesi ve etrafına ışık saçması için zeka, duygular ve irade verilmiştir. Biz farklı dinlere mensup olsak da aynı vatanın çocuklarıyız ve bu topraklarda doğan ve büyüyen herkesle yakınız” dedi. Başmüftü, “Vidin’in tüm Bulgaristan, hatta dünya için bir örnek olduğu kanaatindeyim. Çünkü biz her yerde Müslümanlar ve Hıristiyanlar arasında iyi ilişkiler içerisindeyiz, ama Vidin’de Metropolitanlık ve müftülük arasındaki ilişkiler çok daha farklı seviyededir” dedi. Dr. Hacı’nın ifadelerine göre bu gerçek bölgede iki topluluğun arasındaki ilişkilere de yansıyor. Buradaki sivil toplum başka bölgelerde şahit olduğumuz tutumlara kıyasla kökten farklı bir tutum sergiliyor.

Vidin Piskoposu, “Babamın anlattığı bir atasözünü hatırlıyorum: „Pazara parasız, mezara imansız, Allah göstermesin”. Bu atasözünü sık sık kullanıyorum insanlarla görüşmelerimde. Çünkü onların insanın pazara parasız gitmesinin her ne kadar kendini kötü hissettirse de, bir gün mezarına imansız, çaresiz yatmasının çok daha kötü bir şey olduğunu anlamaları lazım” diye belirtti. Piskopos Dometian’ın ifadelerine göre din kurumlarının misyonu insanların daha iyi birileri olmalarını sağlaması. İnsanlar ise hepimizin Yüce Yaradanı olduğunu göz önünde bulundurduklarında kendilerine, ailelerine, topluma, va-

miz, manilerimiz bugün de canlıdır. Sayın okurlarım, Bulgaristan Stratejik Araştırma Merkezi Başkanlığı ve BULTÜRK – Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği Genel Başkanı Rafet Ulutürk’ün girişimiyle alınan bir kararla BULGARİSTAN TÜRKLERİ HALK YARATICILIĞININ ve kültürel atılımlarımızın ana kaynaklarına uzunca bir yazı dizimizle eğilmek istiyoruz. Kapımız herkese açıktır. 1950’li yıllardan sonra yaratıcı aydınlarımız öncülüğünde halk yaratıcılığımızı gün ışığına çıkarma alanda köklü bir çalışma yapılmıştı. Anonim eserler çiğdem çiçekleri gibi çalı altı kuytulardan, gönüllerden çıkarılarak derlenmişti. Riza Mollov, Niyazi Hüseyin, Hüsmen Mutaf, Musa Beytullah, Hüseyin Hasan, Yusuf Kerim, İsmail Cambaz, Müzeyyen Ahmet, Dinçer Haliçoğlu, Nuriye Emin, Sabri Alagöz ve daha birçok yaratıcımız bu çalışmalarda yıllarını tüketmişlerdi. Halk şiirimiz toprağımızda, halkımızın bağrında, sılada, günlük hayatın içinde doğmuştur. Bizimdir. Biz, sanatı, özgün halk kültürü ve şiiri, efsaneleri, öyküleri, taşlamaları vb olan bir halk topluluğu olduğumuzdan dolayı şerefli ve mutluyuz. Kendi yaratıcılığı olmayan halk kördür. Hayatımız baştan başa sonsuz bir yaratıcılık kaynağıdır. Balkanlar, Türkler gibi bir halka, Müslümanlık gibi bir dine vatan olabildiği için gururludur. Onun yüksek dağlarından, berrak sulu derelerinden, karından kışından, şirin yaylalarından, nimet yüklü ovalarından, bahçelerinden, gonca ve çiçeklerinden, kuşlarının şarkılarından ve kurtlarının uğultusundan başka hiçbir yerde esine rastlanmayan özgün kendi sanatımızı yaratabildik. Biz yaşadığımız doğanın bir parçası olduğumuzdan tüm yaratıcılığımız da adına HAYAT denen sonsuz senfoninin içinde özel yeri olan bir fragmanız.

Biz kendimizi biliriz, sözündeki derin anlam budur. Artık neredeyse bir milenyum (bin yıl) boyu Bulgaristan ve Balkanlardaki Türk yaratıcılığı, Müslüman din varlığı, geçen yüzyıl sıkıntılı dönemler geçirse de, yeni asra ayak basarken kendi öz kaynaklarına dönebiliyor. Sararıp düşmüş her yaprak kaldırıldığında altında pırlayan nem damlaları ve kara toprağı delip çıkmış çiçek başları gibi bizim öz sanatımız da kendi sesiyle yaşamak, yaratıcılığımız bahar goncaları gibi patlayıp açmak istiyor. Tanıtım dizimizin ilk bölümünde sizlere yaşını bilmediğimiz, biz bu topraklarda yaşadıkça bizimle beraber olmuş,

aşk, hicran, sabır, hasret duygularımızla dile gelmiş esintiler seçtik. Tarihimiz boyu özellikle analarımız, nenelerimiz, eşlerimiz, kızlarımız yani Türk kadını bu şiirlerle, türkülerle, ninnilerle içini dökmüş durmuştur. Bir halkı tanımak istersen halk şiirine, öz sanatına bak diyenler, bunu kasteder. Çünkü halkımızın yaşayan hayatı eserlerinde anlatılabilen hayatıdır. İnsanlığın en büyük yapıtları, Çanakkale Truva Savaşı’nı anlatan Homeros’un İLYADA eseri bile halktan toplanan efsanelerin, şiirlerin, anıların sanatsal işlenip yansıması ve eski tarihin aynasıdır. Halk yaratıcılığından daha derin ve daha büyük bir yaratıcılık düşünülemez. Bu dizimizde sunacağımız halk eserleri öteden beri öz belleğimizde yaşarken ruhumuza güç vermiştir. MANİLERİMİZLE başlıyoruz.

Konumuz: Gençlik Aşk ve Muhabbet. İndim çeşme başına Ya z ı y a z d ı m t a ş ı n a Sevda nedir bilmezdim O da geldi başıma. Uzaklar seçilmiyor Gönüldür geçilmiyor Gönül bir top ibrişim D o l a ş m ı ş a ç ı l m ı y o r. Bıçağın çeliğine Ta h t a n ı n d e l i ğ i n e Bir kuştur uçar gider Güvenme gençliğine. Sarı üzüm salkımda Ye ş i l y a p r a k a l t ı n d a Şu kızların sevdası Can yüreğin altında Tuna boyu düz gider Fayton dolu kız gider Fayton yolu şaşırmış İ n ş a l l a h b i z e gider. D u l o v o e d i k l e r i Şu nedir yedikleri Hiç aklımdan çıkmıyor K ı z l a r ı n y e d i k l e r i

BULTÜRK - DÜNYA’DAKİ TEMSİLCİLERİMİZ

1913 Sofya

Aylık Siyasi Aktüel Gazete

www.bulturk.net /bilgi@bulturk.net- Tel:0212 418-89-89 İmtiyaz Sahibi Rafet ULUTÜRK Yazı İşleri Müdürü Alptekin CEVHERLİ Yazı İşleri Müdür Yardımcısı İbrahim SOYTÜRK Genel Yayın Yönetmeni Ridvan TÜMENOĞLU Genel Yayın Müdürü Dr. Nedim BİRİNCİ

Yayın DanıSmanları:

Prof.Dr. Hayati DURMAZ Prof. Dr. Emin ÇARIKÇI Prof. Dr. Ahmet ÇOLAK Doc. Dr. Sakin ÖNER Doc. Dr. Hasine ŞEN D o c . D r. A z i z Ş A K İ R

Haber Sorumlusu: Hukuk Danışmanı: Ekonomi Müdürü: İstihbarat Müdürü: Eğitim Sorumlusu: Kültür-Sanat: Spor Müdürü: İnternet Müdürü: Halkla İlişkiler: Reklam Müdürü:

Abidin K ARASU Av. Hasan MOLLAOĞLU Sevilcan YÜCE Hüseyin YILDIRIM Filiz SOY TÜRK Pervin MAŞAOĞLU Serkan YILDIZ M u r a t U LU T Ü R K Neriman ERALP Mesut UĞURLU

İrtibat Bürosu: Yıldırım Mh. Şehit Kamil Balkan cad. No: 114 / A (500 Evler) - Bayrampaşa / İST. Bayrampaşa - Adaparkın üstü - Palmyalar durağın altı Tel: 0212 418 89 89 / 511 63 47 - Fax: 0212 511 33 91

Reklam için İrtibat: 0212 418 89 90 Star Medya Yayıncılık A.Ş.

Teknik Hazırlık: Murat ULUTÜRK Bu gazete basın yayın ilkelerine uymayı taahhüt eder. Yazarlar yazılarından sorumludur.

www.bulturk.net

Avusturya -Viena Almanya-Köln: Amerika-New York: Belçika-Antwerpen: İspanya-Madrid: Kazakistan İsveç

Osman BÜLBÜL Rafet DAL Alaattin Gokay Nevi BEYTULLAH Hüseyin Hasan Türkistan: Erkan Seval ÖZTÜRK

Bulgaristan - Temsilcileri Sofya:

Blagoevrad: Smolyan: Kırcaali: Momçilgrad: Ardino: Cebel: Plovdiv: Stara Zagora: Loveç: Troyan: Pleven: Şumen: Razgrad: Tırgovişte: Silistra: Varna: Dobriç:

Hikmet EFENDİEV Bülent MURADOV Rufat FELETİ Mehmet ANTİKA Akif MEHMET Aziz ŞAKİR Erdal H. AHMET Fikret SEPETÇİ Menderes KUNGÜN Emine BAYRAKTAROVA Ergül BAYRAKTAR Rafet RODOPLU Nurten RECEP Aydoan ALİ Sevinc YÜCE Tijen GÜLER Salih POMAK Sebahattin AYYILDIZ

TÜRKİYE-Ankara: Sebahin AHMETOĞLU

ist. Trakya Bölgesi İsmail ERDEM İst. Anadolu:Bölge- Seniha MERT İst. Sultangazi: Seyhan ÖZGÜR ist. G.O.P.aşa: Sevilcan YÜCE ist. Bayrampaşa: Nedim BİRİNCİ ist. Zeytinburnu: Mustafa AKGÜN ist. Avcılar: Erol KETENCİ ist. Başakşehir: Aydın FİDAN ist. Kağıthane: Nazım ÇAVUŞ Kocaeli: Abidin KARASU Bursa- Ayşe HOCAOĞLU Yıldırım: Turhan YAMAÇ Bursa-Hürriyet: Üzeyir AKGÜN Bursa-Yenibağlar: Cevat ÇALIŞKAN Bursa-İnegöl Bayram BAYRAM İzmir-İzm.Sarnıç: Durmuş HATİPOĞLU İzm.Görece: Mümin GÜNEY İzm.Buca: Hüseyin PAŞAMOĞLU İzm.Bornova: Kenan ÖZGÜR Edirne: Nadir ADLI Kırklareli: Ali ÖZTÜRK Tekirdağ: Ertaç ÇAKIR Balıkesir-Bandırma: Güner BAŞARAN Eskişehir: Sevgin GÖKÇE Mersin : Ferda ER Fethiye : Fatih AKSAK

Adres: Hürriyet Mah. Şakir Kabaağaç Sk. Şebnem Apt. No:1 Süleymanpaşa Tekirdağı Emniyet Müd.Yolu

Tel: 0282 264 23 05 / Cep: 0539 329 44 36


Bulgaristan Türklerinin Sesi 15

Bulgaristan

Yerel

Seçimleri

KUBRAT - Бюрхан Исмаилов Мюзелифов - ВРЕМЕ ЗА ПРОМЯНА - 65.38%

Айхан Мустафов Хашимов – HÖH 68.99% - Loznitsa Бейтула Сали Мюмюн – HÖH - 71.20% 2 0 1 5 YILI SEÇİM SONUÇLARI Samuil ДАУД НАЗИФ АЛЯОВЛУ –HÖH - Tsar %58.03-BLAGOEVGRAD Kaloyan- 51.53% ATANAS KAMBİTOV 52.94% RUSE GERB -Ktlm-%57.72 PLAMEN STOİLOV - GERB 58.24% - Gırmen - Минка Сабриева Капитанова-Bağmsız 58.59% SİLİSTRA YULİAN NAYDENOV - GERB 73.50% - Yakoruda - Нуредин Мусов Кафелов-HÖH Alfatar - 56.93% -Янка Стоянова Satovca -Арбен Мустафов Мименов-HÖH Господинова - ПП ГЕРБ Glavinitsa -53.08% - Насуф Махмуд Насуф84.00% BURGAZ HÖH DİMİTIR NİKOLOV- GERB Dulovo - 53.50% - Юксел Осман Ахмед – 62.37% VARNA Bağımsız EMANUİL MANOLOV- GERB Sitovo - 56.52% - Сезгин Басри Алиибрям -HÖH 65.77% VELİKO TIRNOVO Tutrakan - 50.83% - Димитър Венков DANİEL PANOV- GERB Стефанов - ПП ГЕРБ 55.06% VİDİN OGNYAN TSENKOV- GERB 53.67% SLİVEN KOSTA KARANAŞEV - GERB 53.54% VRATSA DESİSLAVA TODOROVA МК “ЗАЕДНО ЗА БЪДЕЩЕТО НА 54.43% SMOLYAN ОБЩИНА БОРОВАН” NİKOLAY MALEMOV - GERB 68.38% GABROVO Madan TANYA HRİSTOVA- GERB FAHRİ MOLLAHUSEYİNOV - 69.85% 50.61% II. Tur DOBRİÇ YORDAN YORDANOV 60.17% SOFYA РЕФОРМАТОРСКИ БЛОК YORDANKA FINDIKOVA - GERB 59.41% I. Tur KIRCALİ HASAN AZİZ-HÖH-ДПС 79.04% STARA ZAGORA JİVKO TODOROV - GERB Ресми Мехмед Мурад - 77.78% Ardino Айдън Ариф Осман - 81.78% Çernoocene Бахри Реджеб Юмер - 70.37% Cebel Шинаси Сюлейманов - 57.59% Kirkovo Себихан Керим Мехмед - 69.32% Koşukavak

Сунай Хасан Халил - 75.62% Mestanlı 59.43% KÖSTENDİL PETIR PAUNOV- КОАЛИЦИЯ” 51.74% KORNELİYA MARİNOVA - GERB 54.56% MONTANA ZLATKO JİVKOV Коалиция „ЗАЕДНО ЗА МОНТАНА” 58.98% PAZARCİK TODOR POPOV 54.73% PERNİK VASİL UZUNOV Bağımsız

69.18% TIRGOVİŞTE DARİN DİMİTROV - GERB Antonovo - 61.40% - Танер Мехмед Али –HÖH Omurtag - 54.78% - Ешреф Хасанов Ешрефов – HÖH Opaka- 63.92% - ЛЮТФИ РЕЯНОВ РЮСТЕМОВ –HÖH 73.13% HASKOVO DOBRİ BELİVANOV - GERB ŞUMEN LYUBOMİR HRİSTOV - GERB Venets -90.32% - Нехрибан Османова Ахмедова-ДПС Vırbitsa -70.77%Мердин Мустафа Байрям – ДПС

52.99% PLEVEN GEORGİ SPARTANSKİ МЕСТНА КОАЛИЦИЯ “ПЛЕВЕН (КП”Реформаторски блок” и ПП”ВМРО II.Tur 50.73% PLOVDİV İVAN TOTEV- GERB 57.82% RAZGRAD VALENTİN VASİLEV- GERB

Hitrino-83.10% - Нуридин Басри Исмаил – ДПС

АХТЕР СЮЛЕЙМАНОВ ВЕЛИЕВ –HÖH - 80.51% - Zavet

Novi Pazar - 66.40% -Ивайло Стоянов Камаджиев-ПП ГЕРБ

İSPERİH - Бейсим Руфад Расим – Bağımsız - 53.86%

Aolinovo - 73.45% - Нида Намъков Ахмедов– ДПС Nikola Kozlevo-54.70% - Ешреф Вели Реджеб-ПП ГЕРБ

54.84% YAMBOL GEORGİ SLAVOV - GERB

BAYRAMPA ş A’da “Birlik ve Kardeşlik” Paneli

Bu gibi toplantıların daha sık olması ve bir birilerini tanımak için bu güzel organizasyonu yapmakta emeği geçen herkese bir kez daha şükranlarını sundular. Ardından BULTÜRK Genel Başkanı Rafet ULUTÜRK’e söz verildi ve ardından Bayrampaşa Belediye Başkanı Atila AYDINER’e söz verildi. Atila AYDINER; Bu toplantıyı düzenleyenlere teşekkür etti ve önümüzdeki seçimlerde herkesi AK Partiye yani istikrara oy vermelerini istedi. Balkanların çok önemli olduğunu ve Balkanlara en çok yatırımın AK Parti döneminde olduğunu kısa kısa TİKA’nın yaptıklarını anlattı. Vatansızlığın ne olduğunu bilen en iyi sizlersiniz. Onunn için bu seçimler Türkiye’nin kader seçimidir. Bu seçim Türkiye’yi ve özellikle Balkanları da çok etkileyecektir. İstanbul’da Belediyelerden Balkanlara en çok yatırımın Bayrampaşa yaptığını vurguladı. Sonunda da Büyük Türkiye isteyen herkesin bu seçimlerde Türkiye ve Türk Dünyasına hatta dünyada tüm mazlum ülkelere hizmetlerin devamı için AK Partiye oy verilmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca bu gecede Bulgaristan’da yaşayan ayakları tutmayan Omurtag şehrinde yaşayan biri için Bultürk bir sandalye istedi. Bayrampaşa Belediye Başkanı hemen görevlilerden birini göndererek o sandalyeyi o toplantıya getirtti ve o sandalyeyi isteyenin akrabası Bahriye ALKAN Belediye Başkanına ve BULTÜRK başkanına çok çok teşekkür ederek, orada sandalyeyi teslim aldı. Bu davranışından dolayı tüm Bulgaristanlılar Belediye Başkanının bu davranışından dolayı çok memnun oldular ve gecenin en büyük alkışı Bayrampaşa

Belediye Başkanına oldu. Bu davranışıyla tüm Bulgaristanlıların gönlünü kazandı. Ardından herkes Belediye Başkanı ile resim çekilmeye başlandı ve gelen tüm misafirlerle tek tek resim çekildi tüm katılanlar çok memnun ayrıldılar. Gecemize Telgraf gönderenler; AK Parti Genel Başkan Yrd. Bekir BOZDAĞ, Başbakan Yardımcısı Turul TÜRKEŞ, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Çanakkale Milletvekili Bülent TURAN, Balıkesir Milletvekili Sema KIRCI, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. Kadir TOPBAŞ, Bursa Nülüfer Belediye Başkanı Mustafa BOZBEY, Ümraniye Belediye Başkanı Hasan CAN. Ayrıca gecemize katılanlara BOZA dağıtıldı. Bu toplantıya Bulgaristan BOZA’sı gönderen Cevat Kardeşimize de buradan teşekkür ediyoruz. Gecemize Çelenk gönderen; AY Y I L D I Z L I Ç E L E N K Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Prof.Dr. Ahmet DAVUTOĞLU, Metins Deri Metin AKIN, Kloun Deri Sefer YAMAÇ, EROS Deri Niyazi GÜLER, KAR GIDA Seyhan ÖZGÜR, BEST KAFE Necdet MUTLU, BERK KARGO Şakir ARSLANTAŞ Gecemize katılan, telgraf ve çelenk gönderen özellikle AY YILDIZLI ÇELENK GÖNDEREN T.C. Başbakanımıza çok çok teşekkür ederiz. Ayrıca gecemize gelen ve bizleri onurlandıranlar ve gecede emeği geçen herkese şükranlarımızı sunarız. Gülizar MERCİMEK


1913 Sofya

Aylık Siyasi Aktüel Gazete

Bulgaristan’da Polislerin Protestosu

Gösteriye katılanlar-Alkış ve ıslık sesleri-KonuşmacılarGösteriden detaylar Bulgaristan‘da polislerin protestosu- Hükümetin güvenlik sektöründe çalışanların emeklilik tazminatı kısıtlama planları nedeniyle başkent Sofya‘da binlerce polismiting düzenledi Bulgaristan Hükümeti’nin güvenlik sektörü çalışanlarının maaş ve emeklilik tazminatlarında yapmayı planladığı kemer sıkma tedbirleri nedeniyle binlerce güvenlik görevlisi başkent Sofya‘da hükümet karşıtı gösteri yaptı.Ülkenin dört bir yanından otobüslerle parlamentonun önüne gelen polis, itfaiyeci, cezaevi gardiyanı, istihbaratçı hükümet karşıtı sloganlar attı.Hükümetin sektördeki sendikalara danışmadan bütçe tasarısında güvenlik çalışanlarının emeklilik ve istifa durumlarında ödenmesi öngörülen 20 brüt maaş bedelindeki tazminat

hakkını iptal etme girişimleri ülke genelinde büyük tepkiye yol açmıştı.İçişleri Bakanlığı’nın bünyesindeki 7 farklı müdürlükte çalışanların haklarını korumak için bir hafta boyunca ülkenin farlı şehirlerinde trafiği engelleyerek başlattıkları gösteriler pazar günü başkentte büyük bir mitinge dönüştü.Bulgaristan’ın ulusal güvenliğinde risk oluşturan protesto eylemleri yüzünden İçişleri Bakanı Rumyana Bıçvarova miting öncesi toplu tazminat ödemelerinin iptalini öngören düzenlemenin geri çekildiğini duyurdu.

artholomeos Bulgaristan’da GÜÇLÜ VE BÜYÜK TÜRKİYE İÇİN BBulgar Ortadoks kilisesinin davetlisi Bartholomeos, Bulgaristan gezisinin ilk olarak Sofya’ya gelen Fener Rum Patri- gününde Aleksandar Nevski’de kilisesinde K I R C A A L İ ’ D E D U A O K U N D U ği Bartholomeos, başkentteki Aleksandar düzenlenen ayine katıldı. Nevski Katedrali’nin önünde Bulgar Ortodoks Kilisesi’nin (PPZ) ruhani lideri Patrik Nefofi’in himayesinde düzenlenen törenle karşılandı. Bulgar Ortadoks kilisesinin davetlisi olarak gittiği Sofya’da ziyaretinin ilk gününü dinlenerek geçiren Bartholomeos, şehrin merkezindeki Rus Kilisesi’ni ziyaret ederek bir süre dua etti. Ziyaret gerekçesini, geçen yıl ölen Bulgar Ortadoks Patriği Maksim’in daha önce İstanbul’da Fener Rum Patrikhanesi’ne yaptığı ziyaretin bir iadesi olarak açıklayan

Kırcaali’de yaşayan Bizler Evladı Fatiha’n torunları hep beraber öğlen namazında tarihi Kırcaali camiinde Türkiye’deki seçimlerle ilgili dua ettik. Güçlü ve Büyük Türkiye için dua ettik. Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşması ve uluslararası alanda hak ettiği yerini alabilmesi için dua ettik. Çünkü GÜÇLÜ VE BÜYÜK TÜRKİYE demek tüm Balkan ülkelerindeki Türk-Müslüman topluluk ve azınlıklarının özgürce yaşaması, yarınlara güvenle bakabilmesi demektir. Bilindiği gibi Bulgaristan Türkleri yılarca en acımasız baskılara maruz kaldılar. En kutsal haklarımız elimizden alındı. Kültürel soykırıma maruz kaldık. Aynı zamanda Balkanlardaki Müslüman topluluklarda

inanılmaz acılar yaşadılar. İşte bu nedenle güçlü Türkiye için dua ettik. Balkanlara ve özellikle Bulgaristan’a daha çok yatırım, Türk-İslam tarihi eserlerine daha fazla ihtimam için dua ettik. Şu anda Türkiye’yi gerçekten hak ettiği düzeye ulaştırabilecek Parti ise AK Partidir. Şayet AK Parti tek başına iktidara gelirse yeni bir şahlanışın gerçekleşeceğine inanıyoruz. Bu nedenle AK Partinin tek başına iktidara gelmesi, kaos ortamının ortadan kalkması ve zaman kaybının önlenmesi için dua ettik. Allah dualarımızı kabul etsin. İnşallah Yeni Güçlü ve Büyük bir Türkiye’nin inşasına şahit olacağız. Kırcali Mehmet ANTİKA

Ayine, Bulgaristan’ın eski kralı Simeon Sakskoburgotski, Spor Bakanı Krasen Kralev ve bazı diplomatlar da katıldı. Bartholomeos’un gün içinde görev sırasında hayatını kaybeden İçişleri Bakanlığı personelinin çocukları ile de bir araya geleceği belirtildi. Bulgaristan Bilimler Akademisi tarafından yarın kendisine “Fahri Doktora” verilecek olan Bartholomeos, daha sonra Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rosn Plevneliev’in elinden ülkenin en yüksek devlet nişanı olan “Stara Planina”yı alacak.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.