BULTÜRK Gazetesi 104.Sayı

Page 1

Siyasi Aktüel Gazete

Yıl - 13 Sayı: 104 Ocak - 2015 “Bilgi Ordusu Bizim Ordumuz, Bildiğimizi Ögretmek Bizim Görevimiz”

Komunist Dönemde İşlenen Suçlular Mahkeme’de Bultürk (Bulgaristan Türkleri Derneği) Sivil toplum kuruluşu olarak, şaşırtmaya ve dokunulmazlara dokunmaya devam ediyor.

Bulgaristan’da 1944 / 1989 yılları arasında komünist dönemi mezaliminin elebaşları olan Todor Jivkov, iç işleribakanı Georgi Tanev ve dönemin baş savcısı Kostadin Kotsaliev’in hem tarih önünde hem de hukuk önünde hesap vererek yargılanabilmesi için başlatılan girişimlere tam destek olacağını geniş katılımlı bir basın toplantısı ile kamu oyuna bildirdi. 20 Ocak 2016 saat 14*30’da

Türk Ocakları merkezinde yapılan basın toplantısına başta Türk Ocakları İstanbul şubesi olmak üzere Türk Dünyası temsilcilerinin yoğun ilgisi dikkati çekti. Ahmet Burak KAVAKLI ve Davut NURİEV– Türk Edebiyatı Vakfı Doğu Türkistan, Davut NURİLER – Bosna Hersek Dostları Vakfı, Dr. Osman BÜYÜKKAYA -Türk Dünyası Konseyi Başkanvekili, Mustafa Kemal MAHDUM – Afganistan’da İpek Yolu Vakfı Başkanı, Ahmet Selim ARSLAN – Dünya Türkleri ve Akraba Toplulukları Hizmet Derneği Genel Sekreteri, Elif GÜNEŞ-İstanbul Büyükşehir Belediyesinde Psiholog, Celal ÖCAL – Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği İzmir, Bultük Derneği adına basın bildirisini Genel Sekreter Doç.Dr.Müjgan Deniz okudu. Basın toplantısının sonunda yapılan karşılıklı görüş alış verişleri bu girişimin tüm insanlığa bir mesaj olması ve bir daha bu acıların yaşanmaması açısından son derece önemli olduğu konusu ortak görüş olarak benimsendi. Belene zindanlarındaki yapılan işkencelerin anlatıldığı esnada ise salonda duygusal bir hava oluştu. Sofya’da 22 Ocak 2016 tarihinde Hana Arend Vakfı tarafından düzenlenecek olan basın toplantısına da katılıp tam destek vereceklerini belirten Bultürk Genel Başkanı Rafet Ulutürk, artık eylem zamanı diyerek katılımcılara teşekkür ederken, Bultürk teşkilatının bilinen sivil toplum kuruluşlarından farklı bir çalışma içersinde olduklarını ve şaşırtmaya ve dokunulmazlara dokunmaya devam edeceklerini bildirdi. Mahmut ORAL

Büyük bir davanın temellerini atmak üzere, Birimiz Hepimiz, Hepimiz Birimiz için can vermeye hazır olma büyüklüğünün yapısını örmeye toplanmış bulunuyoruz.

Bakü’den, “Bileğimizi Kimse Bükemez”…

Türk Dünyası STK’ların Bakû Kongresi Büyük bir davanın temellerini atmak üzere, BİRİMİZ HEPİMİZ, HEPİMİZ BİRİMİZ için can vermeye hazır olma büyüklüğünün yapısını örmeye toplanmış bulunuyoruz. Memleketinden kovulmak ne demektir, soyunda boyundan ayırıp yok etmeye hazırlamaktır. DİASPORA’nın derin anlamı nedir? Belirli sosyal ve ekonomik ve başka faktörlerin etkisi altında, topluca yok edilme, genosit, soykırım tehlikesi belirdiğinde, zorla göç ettirilen, zorbalıkla kovulan, evini barkını bırakıp kaçan, memleket toprağından sökülen insanların bir dış ülkeye kaçması ve orada kalmasıdır. Biz Bulgaristanlı Türkler bu bakıma çok şanslıyız ki, kaçıp gitmek zorunda kaldığımız ülke anavatanımız Türkiye’dir. Biz, 1989 Ağustosunda, bir ay gibi çok kısa bir zaman kesimi içinde 500 bin kişi baba ocağından sökülüp kaçmak zorunda kaldık. Sebep komünist totaliter rejim zulmüdür,

baskı ve terör rejiminin sözle anlatılması güç baskılarıyla örülü çok şiddetli bir trajedi sonucudur. Binlercemiz öldü, binlercemiz hapis yattı, binlercemiz sürgündü, hepimizin isimleri, hepimizin ana baba isimleri, hepimizin soyadları zorla değiştirildi, köylerimiz tanklarla basıldı, anadilimiz, dinimiz yasaklandı, okullarımız, hastanelerimiz, cemaat evlerimiz vesaire yasaklandı. Adı değiştirilmeyen, dini yasaklanmaya tek bir Bulgaristan Türkü kalmadı. Sünnet etmek yasaklandı, ay yıldızlı veya Müslüman isimli mezar taşı dikmemiz yasaklandı, Fatiha ve Mevlit okumamız yasaklandı. Suçumuz, Türk ve Müslüman olmamızdı. BULGARİSTAN’DA TODOR JİVKOV rejimini, totalitarizmi deviren biz olduk. 21. yüzyıl imparatorluk politikaları etnik azınlıklar, farklı kimlikli topluluklar, yani DİASPORALAR üzerinden yürütülüyor. Hıristiyan dünya, özünde ayırbuyur –siyaseti olan, bu mücadele biçimini Osmanlı ile Rus imparatorluğu arasında, 1773’te

Küçük Kaynarca Antlaşmasıyla başlatmıştır. Bugün bu stratejik siyaset yerel savaşlarla, önce Karabağ istila edilerek başladı. Ardından dünya yeni tarihin en feci trajedisine seyirci kalarak; Güney Osetya, Gürcistan bombalanarak, Alyaska Türkleri zorlanarak, Kırım ilhak edildi. Bulgaristan’da yaşayan Müslüman Türk, Pomak azınlığı Türkiye Cumhuriyetinden koparılmaktır. Ne olursa olsun biz Vatan toprağımızda Türklüğün ve İslam’ın yaşaması için

mücadele ediyor ve buna devam edeceğiz. Değerli kardeşlerim, Biz el ele tutunursak bütün ezilen baskı gören, güçlükleri aşar, yaralarımızı kendimiz sararız. Bu yolu ancak birlikte yürürsek ilerleyebiliriz. İşte burada bu ilk adımı atmış bulunuyoruz. Hepinizi Kutluyorum. Biz Bulgaristan Türkleri olarak, 1950–1960 döneminde, yani Bulgar sosyalizminin Türk azınlığa karşı güler yüzlü davrandığı yıllarda, Devamı 3’te

Hana Arend Merkezi Bulgaristan’da Katiller Mahkemeye Veriliyor

TÜRK, TARİH YAPAN BİR MİLLETTİR

Alman Hana Arend Merkezi Bulgarlaştırma katillerini nihayet mahkemeye veriyor… Alman Hana Arend Merkezi, soya dönüş sürecindeki “Bulgarlaştırma uzmanları” emekli generaller Georgi TANEV ve Kostadin KOTSALİEV’i 10`dan fazla kişiyi öldürmeye teşvik ettikleri gerekçesiyle mahkemeye veriryor. Başkent Sofya’daki Bulgar Telegraf Ajansı Basın Merkezinde 22 Ocak 2016 tarihinde düzenlenen toplantı esnasında, Hana Arend Merkezi, Bulgaristan Başsavcısı TSATSAROV’un talebi üzerine komünist döneminde işlenen suçlarda zaman aşımının kaldırılmasına dair Ceza Kanunu’nda yapılacak değişikler hakkında görüşünü açıkladi. Hana Arend Merkezi temsilci Vasil KIDRİNOV, 2014 yılının Sonbaharı’nda Ceza Kanunun’nda değişiklikler yapılması ve komünist döneminde işnenen suçlarda zaman aşımının kaldırılması taslağının, Tsveta KARAYANCHEVA, Metodi ANDREEV, Djema GROZDANOVA, Dimitar GLAVCDevamı 3’te HEV,

TÜRK TARİHİ BÜTÜN İNSANLIK İÇİN REFAH VAAD EDEN BÜTÜN İNSANLIK İÇİN ERDEM VAAD EDEN BİR TARİH. TARİHİMİZİ İYİ İNCELER İSEK DÜNYAYA SÖYLEYEBİLECEĞİMİZ SÖZ ÇOK. BU SÖZÜ TÜRKTEN BAŞKASI DAHA YÜKSEK SESLE SÖYLEYEBİLECEK BİR MİLLET DE YOK. DÜNYA MİLLETLERİN TARİHİNDE VARIZ VE CİDDİ ANLAMDA VARIZ VE O TARİHLERDE YERİMİZ HEP FAZİLET, ERDEM GÖRÜNGESİNDE.BİZ HİÇ KİMSEYE ZARAR VERMEMİŞİZ SÖMÜRMEMİŞİZ BU İNSANLARI KULLANMAMIŞIZ, ÇOK ÖNEMLİ BİR ŞEY BU... D Ö N Ü P K E N D İ TA R İ H İ M İ Z E BAKACAĞIZ VE DÜNYAYA SESLENECEĞİ YENİ BİR DÜNYA KURULUYOR. BU DÜNYANIN NASIL ŞEKİLLENECEĞİ KONUSUNDA ŞU ANDA HİÇ KİMSENİN BİR BİLGİSİ YOK BUNDA BUYUK DEVLETLER DE DAHİL


2

Levent Rasimov Korku Tırmanıyor

Bulgaristan Türklerinin Sesi

Şehit mezarına sel zarar vermedi...

9. Uluslararası Mübadele ve

¾ Mumya, Mumya’nın Dönüşü gibi yüksek bütçeli filmlerden tanıdığımız yönetmen Stephen Sommers, yine yüksek bütçeli bir filmde, 170 milyon dolarlık bütçeli G.I.JOE: Kobra’nın Yükselişi’nde, Türk askerlerinden ilham aldı. Türk askerinin üstün gücü, zorluklarla mücadelesi ve yılmayan savaşcı ruhu, dünyaya nam saldı salmasına ama bu yetmedi, şimdi de Hollywood’un milyon dolarlık filmlerine ilham kaynağı oldu.

Gece saldırıları başladı. Yeni yılında daha ilk günlerinde birçok iğrenç olay yaşadık. Omurtak’a bağlı Kamburovo köyünde kendi evlerinde, gecenin bir yarısında, derin uyku esnasında yaşlı Hüseyin ve Hatice Kadirov çiftinin maskeliler tarafından basılması ve kafasına kafasına çamaşır tokmağı ile vurularak, hastanelik edilene kadar dövülmeleri, bütün Bulgaristan Türklerini ürpertmiştir. Benzer olay Filibe (Plovdiv) ili Golyam Çardak köyünde de yaşandı. 70 yaşındaki çiftçi gece uykusunda 3 maskeli tarafından basıldı, dövülerek sakatlandı, kötürüm kaldı. Bulgaristan’da köylerde yaşayan yaşlıların savunmasız olduğu tamamen ortaya çıktı. Muhtarlar ve belediye başkanları devlet makamlarından, jandarmadan destek umuyor. Herkesin bildiği, 23 iş yeri olan, Sofya “ Agresiya” hazır giyim şirketinin sahibi Antov güpegündüz 7 kurşunla öldürüldü. Benzer cinayet olayları basın sayfalarından taşıyor. TV ekranından inmiyor. Suçlular bulunamıyor. Bulgaristan İş Adamları Birliği Başkanı Domusçiev, İç İşleri Bakanı Rumyana Bıçvarova’nın görevden alınmasını istedi. Meclis Güvenlik Komisyonu Başkanı General Atanas Atanasov görevinden ayrıldı. Son gelişmelerle ilgili Bakanlar Kurulu’ndan bir açıklama beklense de Başbakan Boyko Borisov susuyor. 2015’te memleketimizde meydana gelen en önemli olay yerel seçimlerdi. Seçimler yöneticilerin halkın istediği gibi yönetemediğini ve seçmen tepkisini ortaya koydu. Bulgaristanlı Türk ve Pomaklar ve Çingenelerin oy verdiği Hak ve Özgürlükler Partisi (HÖH) mahalli seçimlerde oy ve konum kaybetti. Dobruca’da ve Batı, Orta ve Güney Doğu Rodoplar’da Belediye Başkanlıklarını ve muhtarlıklar bağımsız adaylar tarafındak kazanıldı. Kemmaler, (İsperih) Kubrat, Ak kadınlar (Dulovo) Vırbitsa ve Kozlevo’da HÖH muhtarları görevden çekilmek zorunda kaldı. Homurdanan seçmen tabanının kazan kaldırması, bir buçuk ay sonra 17 Aralık 2015’te HÖH partisi içinde iş darbeye neden oldu. Genel Başkan Lütfü Mestan ve daha 3 milletvekili partiden ihraç edildi. Gerekçe olarak ne gösterilirse gösterilsin son gelişmeler ve trajik olaylar Türk partisi içinde bir uyanışa, fikir değişikliğine ve doğruyu arayanların hareketlendiğine işarettir. Bu gelişmenin ardından bir sürü olay yaşandı, ama en önemlisi Kamburovo köyünde Kadirovlar ailesine yapılan gece baskını, bunun başka yerlerde tekrar etmesi ve sıradan vatandaşların korku kâbusuna itilerek memleketimizde yeni bir sosyo-psikolojik dehşet ortamı yaratma hortlamasının baş kaldırmasıdır. Politik gözlemcilerin açıkladığı araştırma sonuçlarına göre, Bulgaristan SARAY – KÜTÜPHANECİLER GRUBU tarafından yönetiliyor. Saray dendiğinde – eski bir KGB ve Bulgar gizli polis ajanı olan, 18 Ocak 2013’te Hak ve Özgürlükler Partisi 8. Olağan Kurultayında genç partili Burgas’lı Oktay Yeni Mehmedov tarafından kürsüden fırlatılan Ahmet Doğan ve Rusya’nın ülkemizdeki oligarşi çıkarlarını savunan ve bir medya kodamanı sayılan Delyan Peevski grubu ve onların devlet, hükumet ve kamuoyu üzerindeki baskısı anlaşılıyor. Kütüphaneciler Grubu dendiğinde ise, Sofya’daki Kütüphaneciler Enstitüsü ve aslında yalnız Bulgar gizli polisi için kadro eğiten, sözde bu bilimsel kurumu yöneten, elit kadroları komünist dönemin gizli servisleri ile BKP MK arasındaki istihbarat etkinliklerini uyulmayan ve örgütleyen ALTINCI İDARE, ALTINCI ŞUBE ŞEFİ görevinden gelen, etkinliğini Profesör kılığında legalleştiren Albay Dimitır İvanov gibi seçkin totaliter istihbaratçı subayların çalıştığı yer anlaşılmalıdır. HÖH meclis grubu eski üyesi, P. Oreşarski hükümetinde Spor Bakanı olan Bayan Mariyana Georgieva da Kütüphaneci Enstitüsü öğretim üyeleri takımındandır. De-

vam

Mübadele Derneği Başkanı Erdoğan Özoral, yerli ve yabancı akademisyenler, vakıf dernek başkanları ve yöneticileri ile mübadiller katıldı. SULTAN 2. ABDÜLHAMİT HAN FOTOĞRAF SERGİSİ Kongre öncesi İlkadım Belediyesi tarafından Sultan 2. Abdulhamit Han’ın kendi döneminde çektirdiği fotoğraf koleksiyonundan oluşan Balkan Fotoğraf Sergisi’nin açılışı yapıldı. İlkadım Belediyesi, Samsun Mübadele Derneği, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı(TİKA), Kültür ve Turizm Bakanlığı ortaklığında Serra Otel’de gerçekleştirilen 9. Balkan Türk Kültürü Araştırmaları Kongresi yapıldı. Kongreye, eski Makedonya Devlet Bakanı ve Türk Harekat Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Adnan Kahıl, Bulgaristan Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisi Milletvekilleri Hüseyin Hafızov, Kosova MilletvekiliMüferra Şinik, Samsun Vali Yardımcısı Recep Yüksel, OMÜ Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Akan, İlkadım Belediye Başkanı Erdoğan Tok, Lozan Mübadele Vakfı Başkanı Ümit İşler,Samsun

TANAP “tam gaz” ilerliyor

Azeri gazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşımayı amaçlayan Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) için tüm çalışmaların hızla devam ettiği ve projede kullanılmak üzere şu ana kadar üretilen 850 kilometrelik borunun teslim edildiği belirtildi. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, teslim edilen 850 kilometrelik borunun yüzde 20’lik kısmının üretimi Çin’de, geri kalanıysa Türkiye’de gerçekleştirilidi. Proje kapsamında, Türkiye sınırları içerisinde biri Eskişehir ve diğeri Trakya’da olmak üzere, ulusal doğalgaz iletim şebekesine bağlantı için iki çıkış noktası yer alacak. Bu çıkışlardan Türkiye yıllık 16 milyar metreküplük kapasitenin 6 milyarını kendi kullanımı için alırken, kalan 10 milyar metreküp Avrupa’ya gidecek. Güney Kafkasya Boru Hattı (SCP) ve Trans-Adriyatik Boru Hattı (TAP) ile birleşerek Güney Doğalgaz Koridoru’nun parçasını oluşturacak TANAP Doğalgaz Boru Hattı, 19 kilometresi Marmara Deniz geçişi olmak üzere toplam bin 850 kilometre ana hat ile Türkiye içerisindeki çıkış noktalarına olan bağlantı hatlarının işletmesinde kullanılmak üzere inşa edilecek yer üstü tesislerinden oluşacak.

SOCAR’ın yüzde 58, BOTAŞ’ın yüzde 30 ve BP’nin yüzde 12 hisse ile ortak olduğu projenin temeli, geçen yıl mart ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ErHak ve Özgürlükler Partisi, işte bu oligarşi ve doğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham mafya benzeri yönetimi mecliste politik olarak temsil Aliyev’in katılımıyla Kars’ın Selimiye ileden güçtür. Bugünkü Bulgaristan’da, (1) SARAY – çesinde gerçekleştirilmişti. Bugün Bulgaristan’ı Başbakan Boyko Borisov ile Ahmet Doğan şahsında Saray Kütüphaneciler grubu yönetiyor dendiğinde anlaşılması gereken totaliter yapı işte budur.

Kongrede Samsun Mübadele Derneği Başkanı Erdoğan Özoral ve Lozan Mübadele Vakfı Başkanı Ümit İşler’in açılış konuşmasından sonra kürsüye çıkan İlkadım Belediye BaşkanıErdoğan Tok, “Kültür bir milletin maddi ve manevi değerleridir. Bir milletin inançları, örf ve adetleri, yaşama biçimi, anlayış ve davranışlarının toplamı o milletin kültürüdür. Balkanlar dünyanın en büyük medeniyetlerinin kesiştiği, dinamik çok katmanlı bölgedir. Ecdadımız Balkanlarda 1371-1912 yılları arasında 541 yıl hüküm sürdüğü asırda günümüze önemli bir kültürel miras bırakmıştır. Bu miras aynı zamanda tüm hakların ve ulusların da ortak mirasıdır. Bu miras yaşam

tarzı ve aile yapısıyla da bu bölgede silinmesi mümkün olmayan bir kültür hazinesidir” dedi. REKTÖR AKAN: “BALKAN BİRLİĞİ KURULMALI” Balkanlardaki gezdiği ülkelerden örnekler vererek konuşmasına başlayan OMÜ Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Akan, “Türkiye, Balkanlardaki ülkeler için güvenli coğrafyadır. Burası anavatan. Allah Türkiye‘ye dirlik ve düzen versin. Çünkü burası da bozulursa gideceğimiz yer yok. Dünyada en rahat kurulabilecek, bir birlik Balkan Birliği’dir. Çünkü kültürümüz, hayat tarzımız, birçok şeyimiz benziyor. 600 yıldır bir problem olmadan birlikte yaşamışız. Belki bu balkan birliği bütün bu balkan ülkelerini bir arada ekonomik olarak, hatta siyasi olarak daha güçlü hale getirebilir ve dünyada da önemli bir güç oluşturabilir” diye konuştu. Türk kavramının, Türk olgusunun, Türk mührünün olabildiği her yerde huzurun, barışın, işbirliğinin, sevginin ve saygının görüldüğünü belirten Vali Yardımcısı Recep Yüksel, “Bunların çok hafiflediği yerlerde bizim dışımızdaki biraz daha sert kafaların,

Bulgaristan’da Polislerin Protestosu

Gösteriye katılanlar-Alkış ve ıslık sesleriKonuşmacılar-Gösteriden detaylar Bulgaristan‘da polislerin protestosu- Hükümetin güvenlik sektöründe çalışanların emeklilik tazminatı kısıtlama planları nedeniyle başkent Sofya‘da binlerce polismiting düzenledi Bulgaristan Hükümeti’nin güvenlik sektörü çalışanlarının maaş ve emeklilik tazminatlarında yapmayı planladığı kemer sıkma tedbirleri nedeniyle binlerce güvenlik görevlisi baş-

Milli savaş uçağı için karar arifesi

TUSAŞ Genel Müdürü Dörtkaşlı, “Milli Muharip Uçak tasarım fazına girebilmek için SSM ile sözleşme görüşmeleri içerisindeyiz. 2016’nın ilk yarısında bu sürecin tamamlanmasını ümit ediyoruz” dedi. Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ/TAI) Genel Müdürü Muharrem Dörtkaşlı, milli savaş uçağına ilişkin sözleşme görüşmelerinin yılın ilk yarısında tamamlanmasını beklediklerini, bu dönemde uçağın tasarımına ilişkin belirleyici kriterlerin de Türk Hava Kuvvetleri ve Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM) ile sonlandırılacağını belirtti. Dörtkaşlı, “Türkiye’nin Hayal Projesi” olarak nitelendirilen Milli Muharip Uçak Projesi’nin geldiği aşama ve bundan sonrasına ilişkin yol haritasına yönelik değerlendirmelerde bulundu. 2016’NIN İLK YARISINDA SÜREÇ TAMAMLANACAK

kent Sofya‘da hükümet karşıtı gösteri yaptı.Ülkenin dört bir yanından otobüslerle parlamentonun önüne gelen polis, itfaiyeci, cezaevi gardiyanı, istihbaratçı hükümet karşıtı sloganlar attı.Hükümetin sektördeki sendikalara danışmadan bütçe tasarısında güvenlik çalışanlarının emeklilik ve istifa durumlarında ödenmesi öngörülen 20 brüt maaş bedelindeki tazminat hakkını iptal etme girişimleri ülke genelinde büyük tepkiye yol açmıştı.İçişleri Bakanlığı’nın bünyesindeki 7 farklı müdürlükte çalışanların haklarını korumak için bir hafta boyunca ülkenin farlı şehirlerinde trafiği engelleyerek başlattıkları gösteriler pazar günü başkentte büyük bir mitinge dönüştü.Bulgaristan’ın ulusal güvenliğinde risk oluşturan protesto eylemleri yüzünden İçişleri Bakanı Rumyana Bıçvarova miting öncesi toplu tazminat ödemelerinin iptalini öngören düzenlemenin geri çekildiğini duyurdu. Bıçvarova’nın açıklamalarına rağmen miting yapma planlarından vazgeçmeyen göstericiler parlamento binası önünde hükümeti istifaya çağırdı.Mitingde konuşan sendika temsilcileri, sektörde çalışanlara karşı çifte standart

Tamamen özgün bir proje olan Milli Muharip Uçak Projesi’nde onlarca çalışma sonunda nihai tasarımın 3 değişik geometriye indirildiğini ifade eden Dörtkaşlı, “Uçak tek motorlu ya da çift motorlu olabilir, bu karar uçağın geometrisini, dolayısıyla tasarımını etkiliyor, nihai karar henüz verilmedi, çalışmalar devam ediyor. İsterlerin belirlenmesi ve riskin azaltılması faaliyetlerini içeren bir konsept fazından geçtik. Tasarım fazına girebilmek için SSM ile sözleşme görüşmelerimiz devam ediyor. 2016’nın ilk yarısında bu sürecin tamamlanacağını ümit ediyoruz” dedi. TASARIMDA KRİTİK KARAR MOTOR SAYISI Milli muharip uçağın tasarımına ilişkin nihai kararın da yılın ilk yarısında şekilleneceğinin tahmin ettiğini dile getiren Dörtkaşlı, motor sayısının kararlaştırılmasının tasarım aşaması için kritik bir karar olduğunu belirtti. Dörtkaşlı, şunları kaydetti: “Biz ilk faz çalışmalarımızı tamamladık, bundan sonra kullanıcının nihai kararını vermesini bekliyoruz. Her 3 model ile vazife isterleri ve harekat kabiliyetleri sağlanabilir. Çalışmalarımız bu seçimin yapılmasından sonra detaylanacak. Uçağımızın tasarımı ve içerisinde kullandığımız alt sistemler de olabildiğince milli. Projede hedeflenen milli egemenliğimizi etkilemeyecek konularda hazır alt sistemlere bu aşamada gidilebilir, ileride onlar da yerlileştirilebilir. Şu aşamada konuştuğumuz konular arasında onlar da var.”


Bulgaristan Türklerinin Sesi 3

Hana Arend Merkezi Bulgaristan’da Katiller Mahkemeye Veriliyor Rafet Ulutürk Altimir ADAMOV, Petar SLAVOV, Boris kadar bu rejimin işlediği suç ve cinayetler için he- yılında 9 milyonluk Bulgaristan’da sadece 1 milSTANİMİROV, Vili İLKOV, Nikola HAD- sap sorulmadı, oysa uluslararası hukuk kurallarına, yonu Bulgaristan Komünist Partisi üyesiydi, koBakü’de JİYSKİ, Korman İSMAİLOV, Georgi GE- Anayasaya ve o dönemdeki rejim esnasında yü- münist dikta rejimleri tarafından insan hakları kaORGİEV, Martin DİMİTROV, Nayden ZE- rürlükte olan Ceza Kanunu’na göre hayatta olan baca çiğnendi, Romanya’da komünist döneminde LENOGORSKİ tarafından, Bulgar Halk elemanlardan cezai sorumluluk aramak için bü- işlenen suçlarda zaman aşımının ortadan kaldırılKonuşma Meclisi onayına sunularak mutlak bir çoğun- tün gerçekler ortadadır, bunların bir kısmı Bulgar masını isteyen Başsavcı yoktur, arşivler konuşulukla kabul edildi, ancak 22 Aralık 2015 tari- Komünist Partisi mensuplarıdır, diğer kısmı ise iş- yor, yeter ki şimdiki mahkeme azalarının vicdanı Metni hinde Bulgaristan Başsavcısı TSATSAROV kence uygulayan devletin üst kademelerinde görev da canlandırılsın, çünkü vijdanı olmadan ve suçAnayasa hakkından yararlanarak Anayasa alan Devlet Güvenlik Servisi ve Halk Milisi şefleri lular cezalandırılmadan çağdaş Bulgaristan olaMahkemesine başvurarak, ülkedeki yabancı düşnalığı teşvik edebileceği gerekçesiyle değişiklerin iptal edilmesini talep etti. Bizler bu talebi hiç bir gerekçelere dayanmadığından dolayı reddediyoruz, çünkü insanlığa karşı işlenen suç için sözkonusu oluyor, bu tür suçlar için zaman aşımı olamaz, bu küstah nitelikli iddia uluslararası huhuka tamamiyle aykırıdır, diye belirtti. Hana Arend Merkezi temsilcisi, SATSAROV’tan Bulgaristan’da yürürlükte olan Ceza Kanunu’nu uygulamasını, en kısa zamanda generalleri arayıp bulmasını ve kendilerinden cezai sorumluluk aranmasını ısrar ediyoruz, biz burada masal anlatmıyoruz, somut delil ve kanıtlar sunuyoruz, dedi. Sözkonusu sivil örgütüne göre, Bulgaristam’daki komünist dikta rejimi, mahkemesiz katledilen binlerce kişinin ölümleri için sorumludur. Bu suçlular arasında Bulgar Komünist Partisi’nin eski Kırcaali sektereti Georgi TANEV de bulunmaktadır. Şahsen komünist diktatör JİVKOV tarafından TANEV’e Kırcaali yöresinde oturan Türklerin ismlerini 20 gün içinde değiştirmesi için övgüler yağdırmıştır. 19-27 Mayıs 1989 tarihleri arasında Bulgaristan’ın Kuzeydoğu bölgesinde yaşayan Türkler insan hakları ve isimlerinin iadesi için açlık grevleri, yürüyüşler, eylemler ve mitingler düzenlerler. Hana Arend Merkezine göre, gösterilere 25 – 30 bin kişi katılır ve burada en başta 1989 yılının Mayıs ayı sonlarında Paris’te Helzinki Sözleşmesini imzalayan 35 ülkenin ve dünya kamuoyunun dikkatini insan hakları üzerine odaklamaktır.Barış yürüyüşleri esnasında şehit düşen 10 kişinin isimleri de belirtilmiştir. TANEV, göstericileri öldürdüklerinden dolayı askerlere ve komutanlara derin şükran duygularını ifade etmiştir. Kostadin KOTSAREV, 28 Ocak 1985 tarihindeki Bulgarlaştırma Süreci esnasında o dönemin İçişleri Bakanı Dimitar STOYANOV’a sunduğu raporda, Belene toplama kampında 1500 kişinin barınabileceğini, anılan tarihe kadar 319 kişinin yakalandığını kaydediyor. Bulgaristan hükumeti tarafından 2002 yılında onaylanan, Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma statüsü’nün 7. Maddesine göre, söz konusu cinayetler, sivil vatandaşlara karşı bilinçli bir saldırının ve insanlığa karşı işlenen bir cinayetin geniş ve sistematik parçasıdır. Georgi TANEV, Ceza Kanunu’nun 116. Maddesi’nin 4. Hükmüne göre, 1 kişiden fazla, yani 10 kişiyi öldürmeyi teşvik etme gerekçesiyle, Kostadin KOTSALİEV ise 1983-1989 dönemindeki Genel Soruşturma Dairesi Müdürü ve Devlet Güvenlik Dairesi kadrolu ajanı olarak, sistematik bir biçimde Bulgaristan ve yabancı uyruklu vatandaşlara karşı işlediği cinayet nedeniyle yargılanacak. KADRİNOV, Bulgaristan’daki komünist rejim Bulgaristan Halk Meclisi tarafından kanun ile kınandı, ancak şu ana

ve komutanlarıdır, dedi. Vasil KADRİNOV, Eski Doğu Blokü ülkelerindeki komünist rejimlerden hesap soruldu ve bunların çoğu yargıladı, sadece bizim ülkemizde hiç bir hesap sorulmaması, işkence gören görgü tanıkları ve olaylara tanıklık eden nesiller bunları unutsun ve yaşamlarını yitirsin diye elden gelen her şey yapılıyor, bahsettiğimiz “yoldaşlar” veya onların mirasçıları medya, şirket ve siyasi partiler aracılığı ile ülkedeki siyasi ve okonomik iktidarı tekrar ele geçirmek istiyorlar, ancak Bizler Hana Arend Merkezi olarak buna asla izin vermeyeceğiz. Avrupa Parlamentosunu da bu konuda haberdar ettik, bu iki generali rahat bırakmayacağız ve daha bu yılın Nisan ayında Avrupa Parlamentosu Milletvekilleri, Pablo de GRAVE ve çok sayıdaki görgü tanığı katılımıyla daha görkemli uluslararası bir toplantı düzenleyeceğiz, ayrıca daha fazla delil ve kanıt toplayacağız. İşte bundan dolayı tutumuzu belirten bildiriyi hazır hale getirdik ve ilgili deklarasyonu Hana Arend Merkezi adına daha bugün Anayasa Mahkemesi nezdine sunacağız, dedi. Bulgaristan’daki İnsan Hakları Demokratik Hareketi Başkanı Sabri İSKENDER, İlkbaşta Hana Arend Merkezine şükran duygularımı belirtiyorum, Bulgaristan’da böylesi bir toplantı 26 yıldan sonra ilk kez yapılıyor, ancak hiç bir zaman yapılmamaktansa geç yapılması daha iyidir, Romanya’daki demokrasi kanlı bir şekilde geldi, bunun Bulgaristan’da da aynı şekilde yapılmasını istemiyorum, ancak bu kişilerin mahkeme yoluyla cezalandırılmasını istiyorum, şu ana kadar Bulgaristan’da bu hususta hiç kimse cezalandırılmamıştır. Boris STANİMİROV – Güçlü Bulgaristan Demokratları; Güçlü Bulgaristan Demokratları milletvekili Boris STANİMİROV ise, komünist rejimi esnasında işlenen suçların ders kitaplarında yer almasına dair Parlamento’ya bir taslak sundum, ancak oylama esnasında destek bulamadım ve bu bende büyük şaşkınlık yarattı, bu cinayetler toplumumuz için büyük travmadır, aslında Bulgar Komünist partisi militanlarının katliamları, 1925 yılında başkent Sofya’daki Aziz Pazar kilisesine düzenledikleri süikastle başlıyor, 9 eylül 1944 yılından sonra ise mahkemesiz yargılanan on binlerce kişinin katledilmesiyle devam ediyor, ardından Çekoslovakya ve Macaristan Olayları esnasında uygulanan siyasi takibat ve baskı politikası mevcut, Bulgaristan’ı Türklere karşı uygulanan insanlık dışı zulüm politikası ile son buluyor. Tüm bu işlenen cinayetler kınanmalıdır, genç nesiller bunları bilmelidir. Bu bizim kendilerine yönelik boyun borcumuzdur. GERB Partisi milletvekili Metodi ANDREEV; İktidardaki GERB Partisi milletvekili Metodi ANDREEV, bu değişikler komünist rejimi mağdurları tarafından sabırsızlıkla bekleniyordu, 1989

maz, buradan bütün herkese ve bihassa komünist rejimi mağdurlarına bidirimize katılıp, bu konudaki şikayetlerini yazıp, Anayasal Mehkeme’ye ve Başsavcı’ya göndermeleri çağrısını yöneltiyorum, dedi. HŞHP Korman İSMAİLOV;Üyelerinin çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu HŞHP Korman İSMAİLOV, gerçekten bu güne kadar ülkemiz birçok şeyi katetti, AB bayrakları ile her yerler süslü, ancak bu sadece dış görüntü ve vitrindir. Bulgaristan’da her şey suya düştü, 45 yıldır oradaydık, 25 yıldır ise bir şeyler yapmak istiyouz, ancak her şeyi sonuçlandırmak için en az daha 20 yıl gerekecek, dedi. Bultürk Genel Başkanı Rafet ULUTÜRK; Biz 1944-1989 dönemdeki çekilenleri affedemeyiz ve unutamayız. Ben öncelikle bu bildirinin Parlamentoya sunan 13 kişiye ve Bulgaristan Parlamentosunda onaylanmasında GERB, HÖH ve Reformcu Blok partilerine destek verdikleri ve oy kullandıkları için teşekkürlerimi sunarım. Bizler BULTÜRK Derneği olarak İstanbul’da da bir basın toplantısı ile bu toplantıyı duyurduk. Bu toplantımıza katılan Ahmet Burak KAVAKLI- Türk Edebiyatı Vakfı Doğu Türkistan, Davut NURİLER – Bosna Hersek Dostları Vakfı, Dr. Osman BÜYÜKKAYA -Türk Dünyası Konseyi Başkanvekili, Mustafa Kemal MAHDUM – Afganistan’da İpek Yolu Vakfı Başkanı, Ahmet Selim ARSLAN – Dünya Türkleri ve Akraba Toplulukları Hizmet Derneği Genel Sekreteri, Elif GÜNEŞ-İstanbul Büyükşehir Belediyesinde Psiholog, Celal ÖCAL – Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği İzmir, Bulturk’ten Mahmut ORAL, Mujgan DENİZ, Aydın FİDAN, Musa VATANSEVER ve bir çok arkadaşımızın da sizlere selamlarını getirdim. Biz 1944-1989 dönemdeki çekilenleri affedemeyiz ve unutamayız. Bunlar sadece Türkleri değildi, ilkin Belene’ye Bulgarlar tıkıldı ve kendileri yiyecek için hayvanlara atıldı. KORKU BULGARİSTAN’DA YAŞAMAYA DEVAM EDİYOR. Komünistler sahnede yer aldıkça ve bunlar cezalandırılmadıkça bunlar Bulgaristan’da özellikle korku hüküm sürmeye devam edecektir, dedi. 1984/1985 dönemindeki zorla isim değiştirme kampanyası esnasında şehit düşenler; Nazife HASAN, Şakir ŞAKİR, Mehmet LOM, Ahmet BURUK, Mehmet SARAH, Hasan ARNAVUT, Mehmet EMİN, Bilan HACİEV, Mehmet KAROV, Sezgin KARAÖMER’in isimleri de bildiride yer almaktadır.

Eğitimde İmkansızlar ve Gerçekler

Bakû’den, Gence’den, Azerbaycan’ın dört bir yanından gelen çok değerli Doc. Ve Profesör hocalar, Türklük ateşimizi yakarken kıvılcım oldular. Pedagoji okullarında, Sofya Üniversitesinde Türkçe, Fizik, Matematik, Tarih, Coğrafya, Edebiyat öğretmenliği yaptılar. Onların yardımıyla Bulgaristan Türkleri 500 kitap yayınladı, gazete ve dergi çıkardı, Nizami ve Fuzuli vs ile tanıştı. Fırsat bulmuşken diasporam adına size o büyük öğretmenlerimize Bulgaristan Türkleri adına o yıllarda Bulgaristan’a gelen tüm Azerbaycanlı Hocalarımıza candan teşekkür etmek boynumuzun borcumdur. Değerli kardeşlerim, Bir olalım, iri olalım, diri olalım. Bilimle gidilmeyen yolun sonu yoktur. Bizler de artık dile ve söze bakmayız; Birlikte güç doğar sözü de bizimdir ve biz bugün burada BİRLİK kurmak, BERABER OLMAK için toplanmış bulunuyorum. Davamız Türk Dünyasının ortak davasıdır. Bizim Türk Dünyası Sivil Toplum örgütleri olarak bu Kongrede DÖRT TEKLİFTE BULUNMAK istiyorum. İlk önerimiz; Şöyle bir araya gelmişken ve İDESEL VE ÖRGÜTSEL OLARAK DİASPORALARIMIZI BİRLEŞTİRMEK GİBİ TAKDİRE DEĞER BİR NİYETLE HAREKET EDERKEN önce DÜNYA TÜRK DİASPORALARI SEKRETARYASI KURULMASINI öneriyorum. Sekretaryaya Kongremize katılan ve daha sonra katılacak olan her ülkeden bir temsilci alınmasını uygun görüyorum. Sekretaryanın yönetim merkezi Ankara’da olabilir Bakû’de olabilir. İkinci önerimiz. Sekretarya üyesi temsilcilerin milli bölümleri hazırlaması koşuluyla ilk adım olarak TÜRK DÜNYASINDA SOYKIRIMLAR kitabını çıkarmak için hazırlıklara bu gün başlayalım. Arkamızdaki vatanlarımızdan zulümle koparılmış geniş kitleye, dil, din soykırımı, edebiyat soykırımı, kültürel soykırım gibi konuları geniş olarak işleyerek inceleyelim. Toprağından sökülmüş insanların aynı yere dönüp de Vatan kurmasının zorluklarını anlatalım. Parçalanmış aileler konusunu ele alalım. Bu kitapta birleşeceğimiz fikirlerle basın, radyo ve TV yayınlarına çıkalım ve yeni tohumlar birlikte torağı atalım. Üçüncü önerimiz; Bizim davamızda yardımcı olacak, Türk-İslam dünyasında fikirsel doku tabana atkı olacak eserleri araştırıp bulalım ve işlerine Türk Diasporası Ruhu işleyerek, birlik ve beraberlik kalemizi örmeye başlayalım. Bunu yaparken diğer devletlerde olan bizim gibi düşünen kardeşlerimizi meclislere kongrelere kısaca o devlette söz sahibi olabilecek ne kadar kurum teşkilat varsa bizim kardeşlerimizin o mevkilere gelmelerini sağlayalım. Dördünü önerimiz; Türk Dünyasında bulunan Türk Şehitliklerimizin, Türk-İslam Eserlerimizi ve mezarlıklarımızı tespit etmek için acilen başlanması; Türk Dünyasında şehitlikler, Türk dünyası kahramanları üzerine hedefli, bilimsel, çalışmalar başlatma zamanı geldi. Diasporalarımızın bulunduğu devletlerde sivil toplum örgütlerimizi öncülüğünde toplu çalışma, açıkoturum, bilgi şöleni çalışmaları başlatmalıyız. Türk mezarlıkları, anıtları, tarihi ve yüksek sanat eseri camilerimiz, türbe ve kalyalarımız üzerine yeni çalışmaların kapısını açmalıyız. Biz bir bütün oldukça, biz beraber hareket edebilme sanatını öğrenebildikçe biz her şeyi başarırız. Acil bir şekilde bu gün ayakta kalan Türk Dünyasında bulunan Türk-İslam eserlerini ve mezarlıklarımızın resimleri ve adresleri alınarak bir kitapçık haline getirilmeli ve belgelenmelidir. Yeni kurumumuz Türk Dünyasına hayırlı olsun ve hepimizin arzusu olan bu önümüzde gelen YENİ 2016 Yılında Türkiye Cumhuriyeti Birleşmiş Milletler ailesine Türk-İslam Birliği adına girmesini cani gönülden arzu eder.

YENİ yılı Dünya Türklerine

hayırlı olması dileği ile…

Teşekkür ederim.


4

Dr.Mustafa Kahraman

Putin

Batakta Her şeyi elde etmek isteyen elindekini de kaybeder. Yakın Doğuya kanatlı “Kalibır” füzeleriyle gövde gösterisi yaparak giren Rusya lideri Putin’in egosu (sözde terörizm ile mücadeleci kişiliği) solmaya başladı. Rus askeri bombardıman uçaklarının DAEŞ mevzi, üs ve kamplarını bombalamadığı, sivil halkın katili olduğunu dünya öğrendi. Bayır Bucak Dağlarında yaşayanlara ve Beşer Esat diktatörlüğüne karşı silahlı mücadele veren Yurtsever Demokratik Cephe güçlerine bomba yağdırdığını dünya kamuoyu gördü. Putin’in Suriye’ye neden gittiği artık gün ışığındadır. Bombalamakla savaş kazanılmadığını bilmeyen kalmadı. Bilindiği üzere, Suriye Suniler ile Şiilerin yaşadığı bir ülkedir. Bu mezhepsel ayrışımda Şiilerden yana olan taraf İran’dır. Beşer Esat’ı da destekleyen de odur. Rusya’nın Suriye’de DEAŞ terör örgütüne karşı geçerli strateji ve taktiği olmadığı tamamen netleşti. İran’ın Suni kıyımına arka olan Putin, aynı zamanda Lâskîye ve Tarsus’ta genişlettiği askeri kara ve deniz üslerine daha sağlam tutunmaya çalışıyor. Bölgedeki Suni Şii savaşı kışkırtmacılığı da tutmadı. Son günlerde Putin uçaklarının doğrudan doğruya okulları, hastaneleri, pazarları ve hapishaneleri bombaladığı, kör bombalardan büyük sayıda sivilin öldüğü, su ve elektrik şebekelerini yıkıldığı TV’lerde haber oldu. Suriye’de anlaşma, demokrasi, güvenlik, huzur ve normal yaşam koşulları isteyen dünya barışsever kamuoyu yeni bir atılım ve kararlılıkla güç toplamaya devam ediyor. Rusya, İran’ın anti-suni stratejisini desteklerken, git gide daha da açık bir şekilde olmak üzere, nüfusu ezici çoğunlukla suni Müslüman olan, Orta Asya Türkî Cumhuriyetlerini de kesin karşısına alma yolunda adımlıyor. Müslüman dünyanın en saygın lider devletlerin biri olan Türkiye’ye karşı uyguladığı kısıtlama ve yaptırımlar siyaseti ise, Rusya’nın anti-terör savaşımında, kaşarlı terörcüler olan PKK ve PYD gibi Kürt terör asileri tarafında yer aldığı, onları desteklediği, silahlandırdığı, para vererek kışkırttığı gün gibi ortaya çıktı. Songelişmeler Ankara terör saldırısı sırasında, baş sağlığı için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ilk arayanın Putin olması da, göz boyama olduğu artık biliniyor. Çünkü bu taktik 11 Eylül 2001’de Çifte Kuleler saldırısından, Paris’te son 2 yılda art arda tekrarlayan terör saldırılarında ve Londra yeraltı treni saldırında da aynı şekilde ilk gelen başsağlığı telefonu olarak izlenmiştir. Bu bir ikiyüzlülükten başka bir şey değildir. Putin’in kendi saldırganlığını gizlemek, Gürcistan’da Güney Osetya, Dagistan, Kırım ve Doğu Ukrayna’da döktüğü kanı gizleyerek, şirin yüzlü tavırla Batı dünyası liderlerini gevşetme taktiği olarak değerlendiriliyor. Anti-terör güçlerle savaşta Türkiye’nin ön saflarda yer aldığını karalamaya çalışan Putin, Suriye’de Türkiye’ye karşı olan terör odaklarına arka oluyor. Yurtsever güçleri, diktatör Esat’la savaşanları, barışçı Türkmen köylülerini bombalayarak, sindirip topraklarından kovarak Esat diktatörlüğünün ömrünü uzatmaya çalışıyor. Son 3 ayda, Suriye savaşına 6 milyar US Dolar harcayan Putin rejiminin darboğaza girmeye başladığı açıklandı. Yakın Doğu’da her şeyi elde etmeye heveslendiğini artık gizleyemeyenlerin ellerinde bulundurduklarını da kaybetme tehlikesi baş gösterdi. Putin ile Sedat bu savaşı kaybettiklerinde iktidarlarını ve her şeylerini yitireceklerdir ve o gün yakındır. Sovyet devlet başkanı Brejnev’in başını Afganistan Savaşı yemişti, Purin de Suriye batakDevam lıklarında kalabilir.

Bulgaristan Türklerinin Sesi

Dünyadan Haber

Rus Müzik Grubunun “Yolsuzluk Klibi” Putin’i Çok Kızdıracak

Rus müzik grubu Pussy Riot, Rusya Başsavcısı Çayka’yı, hakkındaki yolsuzluk ve usulsüzlük iddiaları nedeniyle son kliplerinde eleştirdi. Putin de şarkıdaki siyasi göndermelerden nasibini aldı. Rus müzik grubu Pussy Riot, Rusya Başsavcısı Yuriy Çayka’yı, hakkındaki yolsuzluk ve usulsüzlük iddiaları nedeniyle son kliplerinde dalga geçerek eleştirdi. Rusya Devlet Başkanı Putin de şarkıdaki siyasi göndermelerden nasibini aldı. “ÇALMAKTA VATANIMA SADIĞIM” Grup üyelerinin, savcı kıyafetleriyle çektiği ve “Chaika” adını verdiği şarkının klibinde, “Ben Vatanseverim. Rusya’yı seviyorum. Almak, öldürmek ve çalmakta vatanıma sadığım” gibi ifadeler yer aldı. UKRAYNA ELEŞTİRİSİ Şarkıda, Rusya’nın Ukrayna’daki krize müdahalesine de değinilerek, Ukrayna’da ayrılıkçıların kontrolündeki bölgeye ‘Novorusya’ (Yeni Rusya) denildiği hatırlatılıyor. “Eğer bana Novorusya’yı kuralım mı diye sorarlarsa, kuralım derim. Çünkü Rusya ne kadar büyük olursa süt sağımı o kadar fazla olur” sözlerinin

yer aldığı şarkının klibinde, bir Rus hapisanesinde gözaltındakilere yapılan kötü muameleler de gösteriliyor. “ESİNLENDİK” DEDİLER Grup üyesi Nadejda Tolokonnikova, Rus basınına yaptığı açıkalamada, klip için Başsavcı Çayka ve oğulları hakkında çekilen “yolsuzluk belgeseli”nden esinlendiklerini belirtti. BAŞSAVCININ OĞULLARI YÜRÜDÜ GİTTİ!

Dünyadan Kareler

Rusya’da muhalefet, Başsavcı Çayka’nın çocuklarının, babalarının pozisyonundan faydalanarak iş hayatında ilerlediği ve çeşitli yolsuzluklara karıştığını iddia etmişti. 2 YIL HAPİS CEZASI Rus punk rock müzik grubu Pussy Riot üyeleri, Moskova’daki Kurtarıcı İsa Kilisesi’nde Putin aleyhinde şarkı söyledikleri için ikişer yıl hapse mahkum edilmiş ve afla salıverilmişti.

Buldozer, Türk mezarlığında 9 mezar taşını tahrip etti

Tırnova İli’ne bağlı Kalaycılar köyünde odum firması, buldozerle eski Türk mezarlığında 9 mezar taşına zarar verdi. Birkaç gün once odun firmasının buldozeri ağaçları ve çalıları keserek mezarın ortasından yapmaya çalışırken meraz taşlarını tahrip etti. Köy halkı, hunharca saldırıyı polise ihbar etti. Polis olay yeri incelemesi yaptı. Dine karşı suç nedeniyle soruşturma açıldı. Sorumlular, mezar taşlarına zarar vermekten 3 yıla yakın hapis cezası alabilir veya 3 ila 10 leva arası para cezasına çarptırılabilir. Köy halkı 1950’li yıllarına kadar ölülerini Büyük Tarla mezrasındaki mezara gömüyordu. 50’li yıllardan sonra kullanılmaz oldu. Merazlık ot ve çalılara boğuldu.

Çin Seddi Neden Yapıldı?

“Çin Seddi, Çin’lilerin ruhlarını rahatsız eden, binlerce yıllık medeniyet övgülerine kara düşüren ve gizliden utançları olmakla beraber, Türklere karşı hissettikleri bu aşağılık kompleksini perdelemek için, seddin Türk korkusu ve savunma amaçlı olmadığı, kendi içindeki ahalinin Türk diyarına göçünü engellemek için inşa edildiği yalanını söylerler.” Julia Lovell (Modern Çin Tarihi ve Edebiyatı Öğretim Görevlisi)

MİT Ajanlarının Sofya’da Kulakları Çalınmış dımcısı Orhan İsmail’in kardeşine ait bir otelde

Bulgaristan’a giden 4 MİT ajanının cipi ve içindeki en ileri teknolojiye sahip dinleme cihazlarının, kaldıkları otelin garajından çalındığı ortaya çıktı. Bulgaristan‘da yetkililerin, iki ülke arasında diplomatik krize neden olabilecek bir skandalı aylardır kamuoyundan gizledikleri ortaya çıktı. ULTRA MODERN DİNLEME CİHAZI Vatansever Cephe Meclis Grubu Başkanı ve milliyetçi ‘Bulgaristan‘ın Kurtuluşu için Ulusal Cephe’ (NFSB) partisinin Genel Başkanı Valeri Simeonov’un Bulgar meclisine taşıdığı iddiaya göre, 4 MİT ajanı, Türkiye plakalı Audi Q7 marka bir ciple Bulgaristan‘ın başkentiSofya‘ya gitti. Bulgaristan göçmeni bir iş adamına ait cipi kullanan Türk ajanlar, beraberlerinde ultra modern bir dinleme cihazını da getirdi. OTELİN KAPALI GARAJINA BIRAKILDI Türk ajanlar Sofya‘nın Dragalevtsi semtinde bulunan ve Türk kökenli olan Savunma Bakan Yar-

konakladı. Dinleme cihazı ve cip otelin kapalı garajına bırakıldı. Ancak hırsızlar gece garaja girerek aracı içindeki dinleme cihazıyla birlikte çaldı. MAFYA BABASI DEVREYE GİRDİ Olay ortaya çıkınca Bulgar siyasetçiler, polis, gizli servis ve mafya seferber oldu. İlk olarak aracın bulunması için Bulgaristan‘ın büyük mafya babalarından ‘Mityo Ochite’ lakaplı Dimitar Zhelyazkov ile irtibata geçildi. Bulgar mafya babası bütün kanalları kullanarak aracı kimin çaldığını tespit etti ve içindekilerle birlikte iade edilmesi için girişimde bulundu. TERK EDİLMİŞ HALDE BULUNDU Aracı çalanlar durumdan şüphelendi ve 20 bin euro fidye istedi. Yapılan görüşmelerin ardından Bulgar polisi aracı ve dinleme cihazını Sofya yakınlarında terk edilmiş olarak buldu. BABA KENDİ CEBİNDEN VERDİ Bulgar basını, mafya babası Zhelyazkov’un 20 bin euro’yu kendi cebinden ödediğini ve daha sonra da bu parayı Bulgar siyasetçilerden tahsil edemediğini öne sürdü. Bulgar basınının İçişleri Bakanlığı ve polis kaynaklarına dayandırdığı habere göre, hırsızlık olayı gizlenerek iki ülke arasındaki gerilimin tırmanması engellendi.


Bulgaristan Türklerinin Sesi 5

Ekonomi Bakan Berat Albayrak’tan doğalgaz ve bor müjdesi

Projelerini milletvekilleri ile paylaşan Enerji Bakanı Albayrak, doğalgazda 3 önemli yatırımları olduğunu söyledi. Albayrak, Tuz Gölü Depolama tesisinin bitirileceğini, Silivri’nin kapasitesinin artırılacağını ve yeni bir tesis kurulacağını belirtti. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Türkiye’nin enerji alanında orta ve uzun vadeli projelerini milletvekilleri ile paylaştı. Albayrak’ın son dönemde yaşanan elektrik kesintileri ve Türkiye’nin doğalgaz arz güvenliği konusunda önemli mesajlar verdiği öğrenildi. Arz güvenliği ile ilgili orta vadeli çalışmaları aktaran Albayrak, depolama alanında yapılacak yatırımlara dikkat çekti. Albayrak, arz güvenliğinde orta vadeli olarak depolama kapasitesinin artırılması için 3 önemli projeleri olduğunu vurguladı. Milletvekillerinden edinilen bilgilere göre Tuz Gölü Yer altı Depolama Projesi’nin ta-

mamlanmasının yanı sıra Silivri’de 2.6 milyar metreküplük kapasiteye sahip olan doğalgaz depolama tesisinin kapasitesi 4.3 milyar metreküpe çıkarılacak. Ayrıca yeni bir LNG depolama tesisi daha kurulacak. Bu 3 proje ile birlikte depoların sisteme gaz verme kapasitelerinin de artırılması için çalışma yapılacak. Bakan Albayrak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın koordinasyonunda TEDAŞ ile Enerji Piyasası Denetleme Kurumu (EPDK) ile kurulacak 3 ayaklı mekanizma ile tüm yatırımların yakından denetleneceğini ve takibinin yapılacağını vurguladı. MODERNİZASYON AK Partili milletvekilleri ile 3 grup halinde düzenlenen toplantılarla buluşan Albayrak, vekillerin sorularını da tek tek yanıtladı. Milletvekillerinden edinilen bilgiye göre, toplantılarda en çok sorulan soruların başında son dönemde yaşanan elektrik kesintileri yer aldı. Berat Albayrak, sorunun büyük ölçüde Türkiye’nin yetersiz ve eski fiziki altyapısından kaynaklandığını ifade etti. Sorunun çözümü için Türkiye çapında altyapı iyileştirmesi hamlesi başlattıklarını ve 17.8 milyar TL’lik bir yatırımla, altyapının yüzde 85’inin 5 yıl içinde modernize edileceğini söyledi. 2020 MODEL SANTRAL Enerji Bakanı Albayrak ile görüşen milletvekillerinin aktardığına göre görüşmede nükleer santral konusu da gündeme geldi. Albayrak dünya genelinde 400’ü aşkın nükleer santral olduğunu ifade ederek “Bulgaristan ve Ermenistan’daki eski teknoloji ile yapılmış nükleer santraller mevcut. Türkiye 2020 teknolojisi ile do-

natılmış yüksek güvenli nükleer santrale sahip olacak. Dünyadaki durum göz önüne alındığında böyle bir teknolojiden Türkiye’nin yararlanmaması düşünülemez. Arz çeşitliliği açısından bu konu önemli” değerlendirmesinde bulundu. Bakan Albayrak, Türkiye ekonomisindeki büyüme ile birlikte talebi karşılamak amacıyla kurulu gücün de artacağını ifade ederek burada önceliği yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına vereceklerini kaydetti. Albayrak, yerli kömür üretiminde çevre ve işçi güvenliği hassasiyetinden kesinlikle taviz verilmeyeceğinin altını çizdi. Özellikle kömür santrallerindeki filtreleme sisteminin önemli olduğunu dile getirerek emisyon hacminin en düşük seviyede tutulmaya önem verileceğini aktardı. BORDA KENDİ GÖBEĞİMİZİ KENDİMİZ KESECEĞİZ Albayrak’a ‘bor meselesi’ de sorulurken, konuyu ‘fındık’ örneği ile anlattı. Borun en büyük kaynağının tıpkı fındıkta olduğu gibi Türkiye’de olduğunu söyleyen Albayrak, şu değerlendirmeyi yaptı: “Dünyada kaliteli çikolatayı fındık belirliyor. Ancak dünyanın en büyük çikolata tüketicisi ABD’de fındık yerine kendi ürünleri olan yer fıstığı kullanılıyor. Çünkü ham madde olarak kendi elindeki kaynağı kullanıyor. Borun da kaynağı bizde. Bu nedenle dünya katma değeri yüksek ürün elde etmek için kaynağı kendisinde olmayan ham madde yerine farklı ham maddelere yöneliyor. Borda kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Borun katma değeri yüksek ürünlerde kullanılması için Ar-Ge faaliyetlerine önem vereceğiz.”

Bulgaristan’ın 2015 En Büyük Satın Alma Elektrik santralleri 2015

2015 yılında girişimciler yatırım için en cazip fırsatlar olarak telekomünikasyon ve imalat şirketlerini değerlendirdi. Bulgaristan yatırım piyasasında son 5 – 6 yıldır süren yabancı yatırımların yerel piyasadan çekilme sürecinin sonlanmasını olumlu gelişme olarak değerlendirebiliriz. Yabancı yatırımlar, güçlü ürünleri olan ve yerel piyasada yer edinmiş çalışan şirketlere yönelmektedir. Bulgaristan’da 2015 yılı için en büyük satın alma anlaşmaları: BTK – Bulgar işadamı Spas Rusev ve Rus finans grubu VTB Bulgaristan’ın en büyük

Amerika’da En Genç Üniversiteli

Telekomlarından birini 330 MilyonAvroya satın alacak; KAİ Grubu – Sektörde dünya lideri olan Mohawk Industries, yerel fayans üreticisi şirket için 195 MilyonAvro ödedi; Blizoo – Telekom Austria’nın bir parçası ve ülkenin diğer büyük telekomünikasyon şirketi olan Mobiltel, ülkenin lider kablolu televizyon ve internet tedarikçisi şirketi Blizoo’yu 119.7 Milyon Avro’ya satın aldı; Ameta Holding – Razgrad’ta ‘Ludogorsko Pile’ markası altında tavuk eti üretimi yapan Bulgarian – American Foods Limited şirketi, Avrupa’da piyasa liderleri arasında olan Alman Paul Wesjohann & Co. şirketine hisselerinin % 50’sini sattı. Anlaşma bedelinin resmi olarak açıklanmamasına rağmen, piyasa değerlendirmeleri 10 ile 20 Milyon Avro arasında olduğu yönde; Hilton oteli – Vinprom Peştera’nın kurucuları olan Anton Şterev ve Atanas Petrov’un Filibe’deki şirketi Galaxy İnvestment Group otelin yeni sahibi. Anlaşma bedelinin resmi olarak açıklanmamasına rağmen, piyasa değerlendirmeleri 20 Milyon Avro civarında olduğu yönde.

yılında rekor elektrik ürettiler

Geçen 2015 yılında su santrallerin ürettiği elektrik enerjisi bu santrallerin tarihinde rekorlara ulaştı. 2014 yılına göre artma %22. Aynı zamanda ısı santraller ve işletmelerin ürettiği elektrikte kesin düşüş gözlendi. Ülkede elektrik tüketimi %2.5 arttı. Bu sene 37 milyar 813 milyon kW/h. Elektrik ihracatı yaklaşık 510 arttı, esasen Türkiye ve Yunanistan’a elektrik ihracatı gerçekleşiyor. Bütün bu bilgileri merkez dağıtım yönetiminden Mitü Hristozov Bulgaristan milli radyosuna verdi.

2016 yılında Bulgaristan’da yürürlüğe giren yenilikler

– Asgari ücret 420 leva oldu. – Vinyet ücretlerinde büyük artış yapıldı. Otomobiller için haftalık vinyetler 15 leva, aylık 30 leva, yıllık 97 leva oldu. – Zorunlu araç sigortasını yaptırmayanların araçları trafikten durdurulacak. – Sağlık sigortalarını 3 ay boyunca ödemeyen vatandaşlar haklarını yeniden alabilmeleri için son beş yıldaki tüm sağlık sigorta ücretlerini faiziyle birlikte ödemeleri gerekiyor. – Sigaralara zam getiriliyor – Emeklilik yaşı yükselmeye başlıyor. 2016 yılında üçüncü kategoride çalışan Bayanların emekli olabilmeleri için 60 yıl 10 ay yaş ve 35 yıl iki ay çalışmışlıkları olması gerekiyor. Erkek-

ler için ise 63 yıl 10 ay yaş ve 38 yıl iki ay çalışmışlıkları olması gerekiyor. – Çocuk ücretleri artıyor. Ailelere bir çocuk için 37 leva, iki çocuk için 85 leva, üç çocuk için 130 leva ve dört çocuk için 140 leva aylık ücret ödenecek. – Yoksulluk sınırı 14 leva artarak 300 leva oluyor. -Nakit ödemelerin miktarı azaltıldı Bundan böyle vatandaşların nakit ödemelerinin miktarı 10 bin levayı aşmamalıdır. Bundan önce ise vatandaşlar 15 bin levadan az nakit ödeme yapma hakkına sahipti. Yeni kararın kayıt dışı mücadeleye karşı bir önlem olduğu ileri sürüldü. -Bazı gelirler üzerinden alınan vergi avans olarak ödenebilecek İş sözleşmeleri dışında faiz, piyango ikramiyesi veya çeşitli şans oyunlarından elde edilen gelirler üzerinden alınan vergiler Ulusal Gelir Ajansına avans olarak ödenebilecek. Vergiler, yüzde 10 oranında kalıyor. – Doğal gaz ucuzladı Enerji ve Su Düzenleme Komisyonu tarafından tedarikçiler ve nihai tüketiciler için doğal gazın fiyatı yüzde 2,32 oranında düşürülerek 1000 nm3 başına 413,28 levaya kadar düştü.

Musa VATANSEVER Havalandırma

Zamanı Boyko Borisov hükümetinin ayağı az kala kaydırılıyordu. Dünya politikasının “petrol doları” veya “doğal gaz doları” ekseninde döndüğünü ve 2016’da da bu eksenden çıkamayacağı yeni yılın ilk haftasında göründü. Bu büyük politikanın şimşek çaktığı ülkelerden biri Bulgaristan oldu. 1 Ocakta “Rus Overgaz” Bulgaristan’a gaz vermeyi kesti, 200 bin tüketici şok geçirdi. 17 Aralık gecesi Hak ve Özgürlük Hareketi (HÖH) bedava yeme içme merkezinde fahri başkan A. Doğan bir sihirbaz gibi hareket ederek, 3 yıldan beri partiyi Avrupa-Atlantik ve Türkiye siyaseti çizgisine çekmeye çalışan Genel Başkan Lütfü Mestan ile bu çizgiye yakın olan birkaç milletvekilini partiden attı. HÖH Kırcaali İl Başkanı B. Ömer de görevinden istifa etti. Bu olay Bulgaristan iç siyasetine damga vurdu, 15 günden beri gündemden düşmüyor. Balkanlar, Avrupa Birliği ve Türkiye Bulgaristan ilişkilerine de sıkıntılar yaşattı. Türkiye dışında en büyük Türk nüfus Bulgaristan’da yaşıyor. Bulgaristanlı Müslüman Pomak ve Çingenelerle birlikte Türkler ülke nüfusunun üçte birini oluşturuyor. HÖH, Bulgaristan Müslümanlarının siyasi örgütüdür. Parti listesinden 43. millet meclisine 38 vekil seçilmiştir, partinin parçalanması sonucu 6 vekil şimdi bağımsızlar grubuna girdi. Partinin Moskova’ya bağlı görev yaptığı ortaya çıkınca meclisteki otoritesi sıfırlandı. “Sarayda” kör sofraya toplayan Moskofcu Doğan, Genel Başkan Mestan’ın, mecliste yaptığı konuşmada “CU–24” Rus askeri uçağı Türkiye hava sahasına girmiştir, uyarılara uymamıştır ve Türkiye egemenliğini ihlal etmiştir, düşürülmesi saldırıya cevaptır” demesini gerekçe gösterip “Rusya’nın bölgemizdeki gücünün arttığını gerekirse zorla kabul ettirmek zorundayız,” şeklinde konuştu. Aynı gece parti siyasetinde ve yönetiminde darbe yaptı. Böylece Putin Bulgaristan Müslümanlarını yeniden Moskof çizmesi altına almış bulunuyor. 1998’den beri KGB lehinde gizli ajanlık yaptığı ve hatta Bulgaristan’da yaşayan Türk, Pomak ve Çingene Müslüman etnik azınlığa “istasyon şefi” atanan A. Doğan’ın sırları basına düştü. Bulgaristan Türklerine Moskova’nın Balkanlardaki “6. kol ordusu” olduğu yazıldı ve yorumlandı. Kuşkusuz Bulgaristan Türklerinin haklarında süre giden bu ince hesaplardan haberi yoktu. Olaylar olağanüstü ciddi ki, “istasyon şefi” harcandı. Doğan, Türk partisinin Rusya’ya bağlılık çizgisinden uzaklaştığı gerekçesi bir uydurmadır. Parti memleketimizin 2000 yılından beri sürdürdüğü Avrupa Birliği ne NATO’ya bağlanma siyasetinin içinde yer almıştır. Ani saldırı ile HÖH içinde darbe yapma gerekçesi esasızdır. Türkiye’de yakını olmayan Bulgaristan Türk ailesi olmadığı dikkate alınırsa, insanlarımızdan Türkiye’ye bağlılık dışında bir siyasi çizgi beklemek de yanlış olur. Bu açıdan değerlendirdiğimizde, HÖH partisinde iç darbe gerçekleşti. Genel Başkanı Mestan 8. olağan kurultay Ocak 2013’te seçmişti. Partiden atılırken ona kendini savunma hakkı tanınmadı. Böylece HÖH içindeki sıkı merkeziyetçi baskı iddiaları kendini doğruladı. Bu kaba küstahlık, BGSAM ve BULTÜRK Derneği tarafından kınandı. Bu gerçek defalarca yazıldı. Toplantı ve konferanslarda dile geldi. Açık oturum ve sempozyumlara konu oldu. “Bulgaristan Türklerinin Sesi Gazetesi” de soydaşlarımızı ve memleketteki kardeşlerimizi beklenen iç darbe konusunda defalarca uyarmıştır. Ne yazık ki, Bursa’da ve diğer göçmen merkezlerinde soydaşlarımızı temsil eden BAL-GÖÇ ve diğer hemen hemen tüm göçmen dernek, federasyon ve konfederasyon başkanları 26 yıldan beri Ahmet Doğan’ın boynuna sarılmaktan ve tüm uyarılarımıza karşın, onu öperek her seçimde çuval dolusu oy hediye etmekten bir Devamı türlü vazgeçemediler. Parti içindeki iç darbeden ders almalarını beklemek hakkımızdır. Doğan, soydaş oylarımızla, isimlerimizi değiştiren ve bizi memleketimizden kovan “DS” generallerini HÖH milletvekili seçtirdi. Biz bu gerçeği göremeyenlerin karanlık ortamında yıllarca çalışmak zorunda kaldık. Dernekçilerimizin yıllarca anlamakta zorlandığı veya anlamak istemediği noktalar şunlardı: Bir) “Bulgar Etnik Modeli” diye bir şey yoktur.


6

Tarih ve Eğitim

BULGARİSTAN

Davutoğlu

Bulgaristan’da Rüyasını Açıkladı

Başbakan Davutoğlu, meslektaşı Borisov’la birlikte düzenlediği ortak basın toplntısında “Bizim rüyamız İstanbul’dan Sofya’ya, Sofya’dan da Avrupa’ya gidecek bir hızlı treni gerçekleştirmek. Otoyollarla, ulaşım hatlarıyla Bulgaristan ile Türkiye’yi birbirine bağlamaya kararlıyız” dedi. Başbakan Davutoğlu, Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov ile Bakanlar Kurulu Boyana İkametgahı’nda ortak basın toplantısı düzenledi. Davutoğlu, 1 Kasım seçimlerinin ardından, KKTC ve Azerbaycan’dan sonra ilk yurt dışı ziyaretini Bulgaristan’a yapmaktan mutluluk duyduğuna işaret ederek, bunun da komşuluğun bir gereği olduğunu ifade etti. “Biz hem komşu hem dost hem müttefik iki ülkeyiz. Birçok konuda ortak çıkarlarımız, ortak kaderimiz, ortak vizyonumuz var” diyen Davutoğlu, bugün yaptıkları baş başa ve heyetler arası görüşmelerde iki ülke arasındaki bu perspektifi görmekten de ayrıca mutlu olduğunu belirtti.Davutoğlu, önlerindeki 4 yıl boyunca hükümette kalacak bir iktidar olarak Bulgaristan ile ilişkileri en önemli gündem maddelerinden biri olarak gördüklerini vurguladı. Özellikle ulaştırma, enerji, tarım, su, Meriç başta olmak üzere ticaret ve yatırımlar alanında Bulgaristan ile her türlü işbirliğine hazır olduklarını ifade eden Davutoğlu, şöyle devam etti: “5 milyar dolar civarındaki ticaret hacmimizi ilk fırsatta 10 milyarlara çıkarmak bizim hedefimiz. 2 milyar dolar civarındaki yatırımımızı, Bulgaristan’daki Türk yatırımlarının 5 milyar dolara çıkması yine hedefimiz. Ayrıca büyük ulaştırma projelerini birlikte gerçekleştirebiliriz. Meriç otoyolu dolayısıyla değerli dostumu tebrik ediyorum. Aynı şekilde bizim rüyamız, idealimiz İstanbul’dan Sofya’ya, Sofya’dan da Avrupa’ya gidecek bir hızlı treni gerçekleştirmek. Yine otoyollarla, ulaşım hatlarıyla Bulgaristan ile Türkiye’yi birbirine bağlamaya kararlıyız.” Davutoğlu, Hazar’dan gelen TANAP doğalgaz projesi bağlamında Bulgaristan ile enerji alanında birlikte çalışmaya hazır olduklarını vurgulayarak, “Bulgaristan’da ortak tarım projelerinde bazı çalışmalarda birlikte gayret sarf etmek de önemli hedeflerimizden” diye konuştu. Her iki ülkenin tarihi varlıklarını koruma konusunun da ortak kültürün bir gereği olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, “Bulgaristan’da yaşayan soydaşlarımız, Türkiye ile Bulgaristan arasında bir köprüdür. Onlar Bulgaristan’ın eşit vatandaşları olarak her zaman, ki bu topraklarda, kendi topraklarında, Bulgaristan’da huzur içinde yaşamaları bağlamında da elimizden gelen her türlü çabayı birlikte göstermemiz de doğal” dedi. Bulgar mevkidaşı Borisov’a, Avrupa Birliği konusunda, Avrupa Konseyi’nde yaptığı konuşmada verdiği destek dolayısıyla bir kez daha teşekkür etmek istediğini belirten Davutoğlu, “Türkiye için Bulgaristan Avrupa Birliğinin kapısıdır. İnşallah Türkiye, AB’ye girdiğinde Bulgaristan ile çok daha geniş havzada birlikte hareket edeceğiz” ifadesini kullandı. EN ÖNEMLİ MESELE SURİYE’DEN KAYNAKLANAN İNSANİ TRAJEDİ. Davutoğlu, Balkan ve bölge politikaları çerçevesinde bazı konuları da ele aldıklarına işaret ederek, şunları söyledi: “Yunanistan, Türkiye ve Bulgaristan arasında ortak alanlarda çalışılması hepimizin menfaatine. Bu konularda son derece verimli istişarelerde bulunduk. Hepimizin karşıya karşıya kaldığı, dünyanın karşı karşıya kaldığı en önemli mesele bugün Suriye’den kaynaklanan insani trajedi ve mülteciler sorunu. Gönül ister ki Suriye’de bir an önce barış gerçekleşsin, bu mesele Suriye toprakları içinde çözülsün, orada kalsın ama maalesef Suriye’de gerek barbar bir rejimin gerekse terör örgütlerinin baskısından kaçan insanlar akın akın Türkiye, Bulgaristan ve Avrupa’ya geliyorlar. Bunların yönetimi konusunda, bunların düzenli bir şekilde ele alınması konusunda da son Avrupa Konseyi’nde, bu konuları ele aldık. Türkiye ve Bulgaristan arasında bu konuda son derece verimli bir işbirliği var.” Davutoğlu, görüşmede ayrıca gelecek nisan ayında Sofya’da, Türkiye-Bulgaristan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Toplantısı’nı yapmaya karar verdiklerini kaydetti.

Bulgaristan Türklerinin Sesi

BULTÜRK YÖNETİCİLERİ VE KURUCUL ARI B U LT U R K

yönetimi birlikte Yönetim kurulu üyelerimiz Şakir ARSLANTAŞ’ın iş yerini ziyaret ettik bizleri misafir etmesinden dolayı kendilerine teşekkür eder ve Ankara heyetinde yer alacak kişiler belirlenmiştir.

HALK EDEBİYATI GENEL ÖZELLİKLERİ

>>>

1. Halk Edebiyatının Sınırları ve Sınıflandırılması

2. Türk Halk Edebiyatının Tarihçesi >>> 3. Halk Edebiyatının Yazılı Kaynakları>> Türk halk edebiyatı ürünlerinin ortak özelliklerinin başında, anlaşılır bir Türkçeyle söylenmiş ya da yazılmış olmaları gelir. Halk edebiyatı ürünlerinin büyük bir bölümünü nazımla söylenmiş türkü, ağıt, ninni, mani, koşma, koçaklama vb. türler oluşturduğu için, bu türlerde başlıca ölçü hece ölçüsüdür. Özellikle 16. yüzyıldan sonra, kimi halk şairlerinin gerek ilişkide oldukları medrese kültürü ve çevresinin etkisi, gerekse divan şairlerine özenmelerinden kaynaklanan hece dışında ve ağdalı bir dille söyleme özellikleri görülmüştür. Fakat bu, halk edebiyatı ürünlerinin özellikleri sıralanırken temiz bir Türkçeyle söylenmiş olduklarının belirtilmesine engel değildir.

Mutluluğun sırrı gende!

Mutluluk, ruh halinin ötesinde genlerle bağlantılı olabilir mi? Bulgar araştırmacılara göre bu sorunun cevabı ‘evet’. Varna Üniversitesi araştırmacılarına göre genler, ulusal düzeyde mutluluğu doğrudan etkiliyor. Bulgaristan’daki Varna Üniversitesi araştırmacıları, mutluluğun genlerle bağlantılı olduğunu açıklarken, genlerin yalnızca kişisel düzeyde değil ulusal düzeyde de mutluluğu etkilediğini savunuyor. Araştırmacılara göre mutlu olmak ya da olmamak, ülkelerin refah seviyesi ya da güvenliğine değil, vatandaşların genlerine bağlı. Sağlıktan daha belirleyici.Üniversitede yapılan deneyler sırasında, küresel düzeyde yapılan mutluluk araştırmaları incelendi. Daha sonra bu veriler zevk duyusunu artırırken acının azalmasını sağlayan ‘anandamide’ maddesini düzenleyen gen varyantı ‘A allele’ ile karşılaştırıldı. Sonuçlarda, genin yaygın olarak görüldüğü toplulukların mutluluk sıralamasında da üstlerde olduğu ortaya çıkarıldı. Araştırmacılara göre, bu gen, ülkelerin mutluluk seviyelerinde, zenginlik, istikrar hatta sağlıktan bile daha belirleyici. Araştrıma ekibinden Michael Minkov, ‘ülkelerin mutluluk düzeyinin sanılanın aksine zenginlik veya refah düzeyiyle bağlantılı olmadığını’ belirtirken, mutluluğun ülke vatandaşlarının ‘A allele’ gen varyantıyla ilintili olduğunu belirledi.

Halk edebiyatı ürünlerinin dil ve biçim dışında bir diğer özelliği ise büyük bir bölümünün bireysel değil imece usulüyle yaratılmalarıdır. Bu imece usulüyle yaratım, kimi adlara ait gösterilen şiirlerde de böyledir. Bir şiirin, bir masalın, bir türkünün, bir fıkranın birden çok söyleniş şeklinin olması da bu ortak yaratma niteliğinden ileri gelmektedir. Bugün Karacaoğlan, Pir Sultan, Yunus Emre gibi adı belli halk ozanlarımıza ait şiirlerin bile birden çok söyleniş şekilleri vardır. Bu ozanlarımız etrafında bir Karacaoğlan şiirinden çok Karacaoğlan şiir geleneği ya da Pir Sultan şiir geleneği vurgulamasının yapılması da bu gerçeklikten ileri gelmektedir. Yani, halk benimsediği, kendi duygu ve düşüncesiyle bütünleştirdiği ürünlere yenilerini eklerken, ona gönlünde yer etmiş bu adlardan birini yakıştırmaktan kaçınmamıştır. Halk Edebiyatının özelliklerini maddeler halinde şöyle özetleyebiliriz: 1.Dil ve anlatımda süslü söyleyişe yöneliş yoktur. Genellikle yalın anlatım kullanılır. 2.Söylendikleri, yaşatıldıkları devir ve çevrenin yaygın Türkçesi kullanılmıştır. 3.Halkın içinden doğan eserler, konu, tema ve duyarlık bakımından halkın hayatına sıkı sıkıya bağlıdır. 4.Şairler, genellikle okumamış kişilerdir. 5.Aşk, doğa, ayrılık, özlem, ölüm, din, tasavvuf konularının yanı sıra toplum hayatını ilgilendiren sorunlara da sık

Namık Kemalin

Vatan Yahut Silistre adlı piyesinin ilk gösterimini izleyen Seyirciler, 1873 yılı

Dünyada 13’üncü sıradayız, hedef ilk 10! Türk Hava Yolları Genel Müdürlüğü’nün yanı sıra Avrupa Havayolları Birliği Başkanlığını da yürüten Temel Kotil, sektörün sorunlarını ve havayolu şirketlerinin taleplerini AB Komisyonu’na taşıdı. Temel Kotil, Avrupa’da birçok havalimanının artık talebi karşılayamaz hale geldiğini ve yenilerine ihtiyaç duyulduğunu, gece uçuşları konusunda esneklik sağlanması gerektiğini, Schengen vizesinin kolaylaştırılarak özellikle Asya’dan yolcu sayısının artırılabileceğini ve Tek Avrupa Hava Sahası inisiyatifinin uygulanmasının verimlilik açısından elzem olduğunu vurguladı. Temel Kotil, “Avrupa hava yollarının performansını olumsuz etkileyen bu sorunların Türkiye örnek alınarak kolaylıkla aşılabileceğini. Türkiye havaalanlarında devrim yaptı. 10 yıl önce 26 faal havaalanı varken bugün bu sayı 52’ye çıktı. AB Komisyonu Üyesi Bulc’a Türkiye’yi örnek vererek Avrupa’da havalimanlarının geliştirilmesi gerektiğini söyleyeceğim. Avrupa’da Londra Heathrow, Paris ve Frankfurt başta olmak üzere

kapasiteler yetmiyor, yeni havaalanları yapılması gerekiyor” şeklinde konuştu. Kotil, Türkiye’nin başlattığı elektronik vize uygulamasının oldukça başarılı olduğunu ve Avrupa Havayolları Birliği olarak AB’den benzer adımlar atmasını talep ettiklerini söyledi. HEDEF İLK 10 THY’nin bugün açıklanan 2014 mali sonuçlarını değerlendiren Temel Kotil, geçen yıl satış gelirlerinin yüzde 29 artışla 24,2 milyar TL, esas faaliyet karlarının yüzde 10 artışla 1 milyar 359 milyon TL ve net karlarının yüzde 266 artışla 1 milyar 819 milyon TL’ye yükseldiğini anlattı. Kotil, “Ekibimiz çok iyi çalıştı, operasyonel ve finansal açıdan iyi bir yıl geçirdik. Net kardaki yüksek artış biraz da avro/dolar paritesindeki hareketlerden kaynaklanıyor. 2015’te büyümeye ilave uçaklarla devam ediyoruz” dedi. Temel Kotil, “THY dünyanın en büyük uçuş ağına sahip hava yolu şirketi. Bizim yapmamız gereken bunu işlemek, gittiğiniz nokta sayısını artırırken sefer sayısını da artırmak. Organik büyümeyle ilgili yapacak çok işimiz var, dolayısıyla diğer hava yollarıyla çok ilgimiz yok” şeklinde konuştu. 2014 rakamlarına göre THY’nin yolcu sayısında Avrupa’da ciroda ve arz edilen koltuk kilometre rakamında 13’üncü sırada bulunduğunu ve ilk 10’u hedeflediklerini belirti


Bulgaristan Türklerinin Sesi 7

Kültür - Sanat

26 Ülkenin Tapusu Türkiye’nin Elinde Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nün arşivleme çalışmalarının devam ederken 26 ülkenin tapu kayıtlarının Türkiye’de olduğunu ortaya çıktı. Bu tapuların ilgili devletlere sorunlarını çözmek için gönderildiğini söyleyen Türkoğlu “Özellikle Balkan bölgesindeki ülkelerin tamamın tapusu Türkiye’de mevcut” diye konuştu. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Dairesi Başkanı Zeynel Abidin Türkoğlu ; “Kadastro çalışmalarının yüzde 97’si bitti. Yüzde 3’lük ihtilaflı bölge var. Bunlar da çözülmeye çalışılıyor. Orman ve terör sıkıntıları olan bölgeler. Terör olaylarından dolayı geçmişte bazı köyler boşaltılmış durumda, onun için de sıkıntı çözülemiyor” diye konuştu. JAPONLAR DAHA ÇOK GELİYOR Tapu arşivleme çalışmalarının da devam ettiğini belirten Türkoğlu arşivlerinde 3 bin 494 tapu ve tahrir belgesinin olduğunu söyledi. Arşivlerinde bulunan belgeleri araştırmacıların hizmetine sunduklarını söyleyen Türkoğlu “Türkiye’den ve dünyadan çok sayıda araştırmacı buraya geliyor. Amerikalı, İngiliz, İtalyan araştırmacılar çalışma yapmak için ge-

liyorlar. Osmanlı’ya karşı en fazla ilgiyi Japon araştırmacılar gösteriyor. Türk araştırmacılardan daha fazla Japon araştırmacılar belgeleri araştırmak için müracaat ediyorlar. 1847 yılına kadarki belgeler araştırmacıya açık, ancak 21 Mayıs 1847 yılından sonraki belgeler araştırmacıya kapalı. 21 Mayıs 1847 yılından sonra mülkiyet arazisi rejimine geçiliyor. Özel kayıtları sadece yetkilisini ilgilendirir” ifadelerini kullandı. Tapu Kadastro arşivinde 26 ülkenin tapu kaydının bulunduğunun altını çizen Türkoğlu, şunları söyledi: “Osmanlı coğrafyasının hakim olduğu yerlerin tapuları Türkiye Devleti’nin elinde. Bu tapuları ilgili devletlere sorunlarını çözmek için veriyoruz. Makedonya’ya verdik, Yunanistan’la olan problemini bu tapu kaydı ile çözüyor. Libya’ya verdik, Tunus ile sorununu çözüyor. Kudüs’ün tapusu var. Filistin devletinin yetkililerine verdik. En son Kıbrıs’ın tapusunu yetkililerine verdik. Suriye, Irak, Lübnan, Ürdün, Suudi Arabistan, Sırbistan, Bulgaristan, Yunanistan, Bosna Hersek, Kosova, Balkan bölgesindeki ülkelerin tamamın tapusu Türkiye’de mevcut.” ABDÜLHAMİT’İN 5 BİN 619 ÖZEL MÜLKÜ VAR Abdülhamit Han’ın şahsi mülklerine ait olan ikinci nüsha defterin restore edildiğini ifade eden Türkoğlu, “Abdülhamit Han’ın Ortadoğu’da, Balkanlar’da ve Anadolu’daki mülklerinin kayıtları yer alıyor. Mekke ve Medine’deki, Suriye’deki, Batı Trakya ve Balkan adalarındaki mülkleri yer alıyor. Kudüs’te 146, Almus’ta 58, Halep’te ve İstanbul’da

Kahve içmek ömrü uzatıyor mu?

Amerika’da sonuçlanan yeni bir bilimsel araştırmanın sonuçlarına göre kahve içmek ömrü uzatıyor olabilir. Harvard Üniversitesi Halk Sağlığı Bölümü uzmanlarının yaptığı açıklamaya göre; kahve içmenin kötü bir alışkanlık olduğu düşüncesi sanıldığı kadar doğru değil. İki yüz bin sağlık çalışanı üzerinde 30 sene boyunca yapılan bilimsel bir araştırmanın sonuçlarına göre; günde 3-5 kupa kahve içenlerin, içmeyenlere oranla kalp hastalıkları, şeker hastalığı, parkinson gibi nörolojik hastalıklardan ölme riskinin ortalama %15 daha az olduğu ortaya koyuyor. Erkeklerde bu etkinin %12, kadınlarda ise %16 olduğu düşünülüyor. Geçmişte İngiltere’de dört yüz bin kişi üzerinde yapılan başka bir araştırmada da aynı sonuçlara

ulaşılmıştı. Eğitiminin bir bölümünü Oxford Brookes’ta tamamlayan Diyetisyen Gizem Şeber kahve ömrü nasıl uzatabilir, depresyon riskini azaltır mı, kimler kahve içmemeli gibi soruların yanıtlarını veriyor. Kahve ömrü nasıl uzatıyor olabilir? Bilim adamları kahvenin; vücutta iltihaplanmayı azaltarak ve daha iyi bir kan şekeri dengesi yaratarak bu etkiyi yarattığını düşünüyorlar. Kahvenin antioksidan yani vücudu zararlı maddelerden temizleme etkisinin de payı olduğunu belirtiyorlar. Depresyon riskini azaltıyor Harvard Üniversitesi’nin açıklamasına göre, kahve bütün bu olumlu etkilerinin yanı sıra depreyon riskini %20’ye kadar, intihar riskini ise %53’e kadar azaltmaya yardımcıdır. Ancak aşırı miktarda yani günde 5 kupadan fazla kahve tüketiminin anksiyete yaratabileceği birçok sağlık otoritesi tarafından açıklanmıştır. Sağlıklı yaşam tarzına ekleyin Amerika Ulusal Sağlık Komisyonu; kahvenin tek başına ömrü uzatmak konusunda mucize olarak görülmemesi gerektiğini; sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz, sigarasız bir hayata destek olarak kullanılabileceğini belirtmiştir.

çok sayıda mülkü bulunuyor. Bunlar da genelde çiftlik tarzı yerler. Ortadoğu’da sadece 850 kayıt var. Bunlar devlet mali değil, şahsi mallar. Torunları, İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurarak bunlarda hak sahibi olabilirler. Toplamda 5 bin 619 adet kayıtlı şahsi mülkü var” ifadelerini kullandı. AYASOFYA VAKFİYESİ RESTORE EDİLDİ En özel ve en çok kıymet verdikleri belgenin Ayasofya Vakfiyesi olduğunu söyleyen Türkoğlu, “65 metre uzunluğunda Arapça yazılmış vakfiye, Ayasofya Vakfiyesi’nde 12 cami, aşevi, şifahane yerlerini içeriyor. Camiler içinde Ayasofya Camii, Fatih Camii, Zeyrek Camii bulunuyor. Bu camilerin tek bir vakıf tarafından yönetildiği ve gelir giderinin ne olduğunu gösteren vakfiyedir. Vakfiye, rulo halinde, ahşap gül ağacından yapılan Kubur’da saklanmış. 1950’li yıllarda İngiltere gönderiliyor. Ve maalesef ilk 3 metresini çalıyorlar” diye konuştu. BELGELERİ DEPOLARDAN TURGUT ÖZAL ÇIKARTTI 1980’lere kadar arşivciliğin depoculuk mantığı ile gerçekleştiğinin altını çizen Türkoğlu, “1984’te Turgut Özal’ın talimatı ile depolar açılarak tasnifleme çalışması başlıyor, 2004’e kadar da devam ediyor. 2004’ten sonra bu belgeler araştırmaya açılıyor, ancak zamanla belgeler yıpranmaya başlıyor. Bu sebeple 2007’de restorasyon atölyesini kurduk ve restorasyon atölyesinde belgeleri tedaviye başladık. 2010’lardan sonra belgeler dijital ortama geçirildi” diye konuştu.

VEHBİ EMRE VE HAMİT

KAPLAN’DA ŞAMPİYON TÜRKİYE

Nahit DOĞU PARA ve Çizgi Mücadelesi Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisinde olanlar aslında gösterildiği gibi Rusya yanlıları ile Türkiye yanlılarının bir çatışması değil. Yaşananlar üyelerinin çoğunluğu Türklerden oluşan ancak Bulgaristan’daki Türklerin kültürel kazanımları doğrultusunda çalışmayı çoktan bırakan Hak ve Özgürlükler Hareketi içinde çıkar gruplarının mücadelesi sadece. Parti içi gruplaşmaların para mücadelesi topluma milliyetçilik, iç ve bölgesel siyaset kılıfı giydirilerek sunuluyor. Ülkedeki Türk toplumunun mücadelesi ise bambaşka. Türkler, komünizmin çökmesinden sonra önemli kültürel haklar elde etmelerine rağmen eksikliklerin giderilmesini bekliyor. Ne var ki, Ahmet Doğan yönetimindeki Hak ve Özgürlükler, Türklerin elde edebileceği hakların bir sınırı olduğuna, olması gerektiğine inanıyor. Doğan’ın, Bulgaristan’daki Türklerin sahip olabileceği haklar konusunda bir çizgisi var ve o çizgi de asla geçilmemeli. Doğan’ın çizgisi devlet tarafından da destek görmüyor değil. İşte parti içindeki çıkar gruplarının dışındaki Türklerin arasındaki görüş ayrılığı bu çizgi nedeniyle ortaya çıkıyor.

Uluslararası 34. Vehbi Emre ve Hamit Kaplan Grekoromen Güreş turnuvasında Şampiyon Türkiye. 4 Altın ve 5 Bronz Madalya ile turnuvayı tamamladı. 70 puan toplayan Türkiye birinci olurken, Gürcistan ikinci ve Kazakistan’da üçüncü olarak turnuvayı tamamladı. Turnuvanın son gününde mindere 66 kiloda çıkan Atakan Yüksel Atın, A. Samet Günal, Osman Köse ve Osman Yıldırım bronz madalya kazandılar. Dün yapılan müsabakalarda ise, Cenk İldem, Mustafa Sağlam, Y. Emre Başar Altın, Erhan Karakuş ve Atem Aslan ise Bronz madalya ile turnuvayı tamamladı.

Glavinitsa’da Geçici Yönetim Yerine geçici Belediye Başkanı getirildi. Şu anda Geçici Belediye Başkanı SENİHA BEYHAN NİYAZİ yeni gelecek olan Başkanın seçilene kadar görev yapacaktır. 7 Ocak 2016 yılından itibaren göreve başlamıştır. Yeni seçilen NASUF MAHMUT NASUF görevinden alınmıştır. YENİ YAPILACAK SEÇİMLERE KADAR yani Bulgaristanın kuzeyinde Tuna yeni seçimler yapılana kadar boyuna yakın Silistranın Glavinitsa burada Sn.Seniha Beyhan Belediyesinde seçimler iptal edildi NİYAZİ görev yapacaktır.

Doğan’ın Hak ve Özgürlükler’i, Türklerin kamusal alanda anadillerini konuşabileceklerini ancak siyasi mitinglerde Türkçe yasağının kalmasında sakınca görmüyor. Doğan’ın Hak ve Özgürlükler’i, ulusal çapta 24 saat Türkçe yayın yapacak radyo ve televizyon istemiyor. Türklerin can alıcı konularından hayli uzak duran devletin televizyon kanalından 10 dakikalık Türkçe yayını yeterli görüyor. Doğan’ın Hak ve Özgürlükler’i, Türk çocuklarının okullarda anadillerini ‘mecburi ders’ değil, ‘seçmeli ders’ olarak okutulmasını kâfi görüyor. Bunun gibi örneklerin sayısı haylı fazla. Hak ve Özgürlükler’i destekleyen ve eleştirenler arasındaki mücadele iste bu çizgi yüzünden ortaya çıkıyor. Parti içindeki baronlar, Doğan’ı mevki ve para için desteklierken, parti dışındaki sıradan seçmen ise söz konusu mücadele çizgisini idrak edemediği ve başka çaresi olmadığı için destek veriyor.

Türk Yıldızları çaldı, Sırmalı söyledi...

Sırmalı’nın beklenen klibi yayınlandı. ‘Gökyüzü Olsam’ şarkısında Türk Yıldızları hem akrobasi yaptı hem de şarkıya çaldıkları müzik aletleri ile eşlik etti. Ankara Devlet Opera Bale sanatçısı olan ve “Sırmalı” ismiyle rock müzik yapan Oğuz Sırmalı’nın, “Gökyüzü Olsam” isimli şarkısına Türk Yıldızları ile çektiği klip büyük ilgi gördü. Türk Yıldızları’nın özel bir uçuşla destek verdikleri klip, Konya 3. Ana Jet Üs Komutanlığı’nda çekildi. Klibe aynı zamanda Türk Yıldızları pilotları çaldıkları enstrümanlarla da destek verirken sosyal medyada klip büyük ilgi gördü. https://www.youtube.com/ watch?v=1JlLY8KV13o


8

Bulgaristan Türklerinin Sesi

B U LT Ü R K F A A L İ Y E T L E R İ N D E N


Bulgaristan T端rklerinin Sesi

9


10

Filiz Soytürk ÜÇ APTAL Şiire ve masala yansımayan hayat boştur. Sayın okurum size ibret verici bulduğum “Üç Aptal” masalını anlatmazdan önce, bu sabah bilgisayarımı açınca, seçkin aydınlarımızdan Mümün Topçu’nun postasından gelen bir şiiri sunmak istiyorum. Sabah keman dinlemeyi severim. O benim gecemi gündüzüme sihirle bağlayan çalgı aletidir. İnanır mısınız, ömrümde hiç kemana dokunmadım, ayarını bilmem ama o duygularımla insan gibi konuşurken, dinlemeye bayılırım. Şairlerimizden Şahin Mustafa’ yazmış gelen şiiri. Onu tanımıyorum. Nereli olduğunu da bilemedim. Ama denizi böyle okumak! Hapsedilmiş doğan bilincin kapı ve pencereleri param parça edip, bilgelik olarak kükremesi. Tellal ruhu var bu dörtlüklerde. Kemancıları tanımadığım gibi şairi de tanımıyorum ama tanımamış olmam o kadar güzel ki… şun.

Siz de şöyle bir okuyun ve kendinizle konuHAKİKİ HAYAT Hayatı denize ben benzetmedim Benzeten benzetmiş yıllarca evvel Bunun için de denizdir, dedim Olsa da denizden çok daha güzel Deniz, dalgalanma, yeter desen de Seni dinlemez ki, coştukça coşar Bunu, istesen de, istemesen de Hayatın denize benzerliği var Korkaklar söyle denizde ne arar? İleri yüzmeli, dalga kudursun Yalnız bataklıkta sakindir sular Dalga istemeyen orada dursun.

Fikirlerin çakışmasından önce, duygu dalgalarının çarpışması adıyla bilinen işte bu olmalı. Akademi bitirmekle, kitap okumakla yazılamaz bu dörtlükler. Düne kadar savrulup esen rüzgârı gemleyip pervanelere sarıp ampulle aydınlık saçmak gibi bir şey! Öyle de güzel anlatmış ki, denizin içinde olan, ne zaman ve nasıl başladığı bilinmeyen ama devinimi sonsuz olduğuna inanılan. Diyalektiği 3 dörtlükte anlat deselerdi Hegel, bu kadar güzel benzetmeli toparlayamazdı. Hele şu bataklık bölümünü! Dalgalanmayı istemeyenlerin “saraya” hapishaneliği anımsadım. Durgunluktan gelen boğucu kokuyu! “Üç Aptal” masalı canlandı hafızamda. Hani en lüks arabaların sağ koltuğunda kokona kokona oturanlar var ya, onları. Araba sürmeyi, yol işaretlerini, vites değiştirmeyi bilmeyen, kasılmış kasaplık öküz gibidirler, dolmuşlar şişmişler de daha fazla şişsem patlar mıyım takıntısında duraklamışlardır. Ne ileri ne geri! Deniz gibi değil yanı, tam tersi bataklık benzeri. Bataklığın daha ne gibi kokular çıkarayım da insanları rahatsız edeyim diye beyin fırtınası yaptığı gibi. Halkımız aptallığı geçen yüzyılın başında işte şöyle anlatmış: ÜÇ APTAL Şimdi zamanlar değişti. Yeni aptallar var. Biz eski üç aptalı, Ahmet Doğan’ın “saray” karanlığında kulağından yakaladığı ve imzası tükürük, kaşesi patates özel SARAY FERMANI ile GENEL BAŞKANLAR ilan ettiği Mustafa, Ruşen ve Çetin’e benzettik. Yenilerin yenü günlere ait bazı özellikleri bilmemesi, görememiş olması doğaldır. Çünkü Mustafa dağdan inmiş, Ruşen 16 yaşından beri hafiyelikle uğraştığına parti işlerinde gözünden kaçmışlar olabilir. Çetin’se Fransa’dan yeni döndü. Yeni evli. Genç baba ve veli asıl HÖH’ün nasıl bir şey olduğunu birden bire hayal edememiş olabilirler. “Saray” bekçisi HÖH sözünü kullanmadığından DPS demiş ödev verirken. Bir “fiil gibi büyüktür,” gezdiği yer orman, çayır bayır, yediği ottur, içtiği ise su, diye tanıtmış. Üçlü Başkanlı Ekip de yönetecekleri HÖH mü DPS mi neyse işte, onu en kolay Deliorman’da buluruz, yüz yüze görüşür el sıkışırız niyetiyle yola düşmüşler. DPS filini başka bir hayvanla şaşırmamak için yanlarına o yöreden olan Dr. Hasan Adem’i mihmandar olarak almışlar. Deliorman’a gece inmişler, buralarda hiç fil gören olmadığından, yerlilere sormuşlar, hep “işten yeni döndüm yolda fil yoktu” olmuş. Filcileri hep başından savmışlar. Ortam yoklama başlamış.

Bulgaristan Türklerinin Sesi

Ziyaretler

Bulgaristan Milletvekillerinden Edirne Valiliği’ne Ziyaret

Bulgaristan Kırcaali Bağımsız Milletvekili Şaban Ali Ahmet ve Bağımsız Şumnu Milletvekili Aydoğan Ali, Edirne Valiliği’ni ziyaret etti. Bulgaristan Kırcaali Bağımsız Milletvekili Şaban Ali Ahmet ve Bağımsız Şumnu Milletvekili Aydoğan Ali, Edirne Valiliği’ni ziyaret etti. Ahmet, ziyarette yaptığı konuşmada, Tekirdağ, Kırklareli ve Edirne’de çeşitli temaslarda bulunduklarını söyledi. Ziyaretlerinin devam edeceğini aktaran Ahmet, Edirne Vali Vekili Beyazıt Tanç ve ekibine başarılar diledi. Tanç da ziyaretten memnuniyet

duyduğunu dile getirdi. Bulgaristan ile her türlü işbirliğine hazır olduklarını ifade eden Tanç, “ Bulgaristan ile kurduğumuz dostluk köprüsü devam edecek” dedi.

Ziyarette, Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyon Bursa Başkanı Zürfettin Hacıoğlu ve Edirne Balkan Türkleri Federasyonu’ndan Nedim Dönmez de yer aldı.

Çiftçiler Yunanistan’ın Türkiye ve Bulgaristan Sınırlarını Kapatıyor

Tempoi geçidinin 12 saat boyunca kapanmasıyla da ülke ikiye ayrılıyor Türkiye ve YunanistanBulgaristan sınırlarını süresiz kapatacaklarını açıkladılar.

Tempoi geçidinin 12 saat boyunca kapanmasıyla da ülke ikiye ayrılıyor Türkiye ve YunanistanBulgaristan sınırlarını süresiz kapatacaklarını açıkladılar. Batı Trakya Çiftçiler Kooperatifi başkanı Giannis Margaritidis, Kastanies gümrüğünü iki saatliğine kapatan çiftçilerin, yazdıkları bir panoyla komşu ülkelere geçmek isteyenleri sınırların süresiz kapanacaklarına dair uyardıklarını açıkladı. Bu arada Kipoi sınırında 24 saat boyunca kanyon-

Bulturk Kurucularımızdan Muharrem Terzi’nin Annesi Vefat etmiştir

Merhumeye Allahdan Rahmet ve tüm Bulgaristan Türklerine Başsağlığı dileriz.

ların geçmesi kısıtlanınca gümrükte çok sayıda araç birikti. Bugün akşama doğru Türkiye’ye geçecek kamyonların bazılarına izin verilmesi bekleniyor. Bu sabah saat 10.00’dan yarın saat

10.00’a kadar Tempoi geçidinin kapanmasıyla ülke ikiye ayrılacak. Çiftçiler bu şekilde hükümetin çiftçilerle ilgili hazırladığı kanun tasarısı konusunda baskı uygulamak niyetindeler.

Bulgaristan Türklerine Başsağlığı Bulgaristan Türkleri-

nin amansız savunucularından, Bulgaristan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı Sayın Avukat İbrahim EFENDİOĞLU’NU dün Ankara’da vefat etmiştir. Cenazesi 27.01.2016 Çarşamba günü Ankara Karşıyaka Mezarlığında Öğlen Namazını müteakip toprağa verildi. Merhuma Allahdan Rahmet ve tüm Bulgaristan Türklerine Başsağlığı dileriz.

BAŞSAĞLIĞI “Bulgaristan Türklerine yaptığı katkıların hayırla yad edileceğine inandığımız merhum İbrahim EFENDİOĞLU’na Allah’tan rahmet, ailesine, sevenlerine ve Bulgaristan Türklerine başsağlığı diliyoruz” BULTÜRK YÖNETİMİ


Bulgaristan Türklerinin Sesi 11

Kadın - Aile

Yetimlerimiz, Hainleri Unutmayacak

Son 6 ayda 185 şehit verdik. Onlardan geriye 250’ye yakın yetim kaldı. Minik yürekler, kundaktayken babasını ellerinden alanları ve onların hamilerini ömürleri boyunca nefretle hatırlayacak. Onlar Ankaralı küçük Eymen, Burdurlu Aysel, Adanalı İsmail... Kimi babasız kaldığının farkında, kimi değil... Onlar öylece donup kalmış; Çorumlu Kaan, Diyarbakırlı Tuğçe, Yozgatlı Gülten, Zonguldaklı Elif... Onlar ağzı emzikli... Ne bayrağa sarılı tabuttan, ne evlerini saran ateşten ne de annesinin döktüğü gözyaşından haberleri var. Kiminin ise daha adı bile konmamış, ana karnında doğmayı bekliyor. Onlar, terörün babalarını ellerinden aldığı çocuklar... Bizim yetimlerimiz... Neredeyse her gün birisinin görüntüsüyle sarsılıyoruz. Küçücük yanaklarından dökülen yaşlar ok olup vicdanı olanın yüreğine saplanıyor. Şehirlerde hendek kazıp kurşun sıkan teröristler bu acıların sebebi... Hainlerin hamiliğine soyunan siyasiler ve satılmış kalemler de ortakları... Son altı ayda 96 asker, 86 polis, 3 korucu şehit düştü. En çok acı haber “hainliğin merkez üssü” olarak anılmaya başlanan Diyarbakır’dan geldi. Bu, kadim İslam beldesinde 22 asker ve polis şehit edildi. Şırnak’ta 16, Iğdır’da 14, Mar-

din ve Şanlıurfa’da 5, Adana’da ile Tunceli’de 4 polis memuru hain saldırıların hedefi oldu. Şehirlerin bir önemi yok; ebediyete uğurladığımız 185 kahramandan geriye 250’nin üzerinde yetim kaldı. Bizim yetimlerimiz... Bayramlarda önce mezarlığı ziyaret edecek çocuklar onlar... “Baba” demenin zorluğunu bir ömür yaşayacaklar... Öğ-

retmenin “Baban ne iş yapıyor?” sorusuna yutkunarak sessiz kalacak... Ya da “Şehit oldu öğretmenim” diyecek çocuklar onlar... Onlar şehit evladı olmanın gururunu taşırken, kalplerini dağlayan korla ömürleri boyunca yaşayacaklar. Dikili bir mezar taşına, bir avuç toprağa “baba” diye sarılacaklar. Bizim yetimlerimiz...

Brestovitsa köyü “Şarapta gerçek gizlidir” deyişini doğruluyor

Rodopi belediyesinin Brestovitsa köyü, nüfusu azalan ve yoksulluk ile işsizlikle mücadele eden tipik Bulgar köylerine benzemiyor. Bugün Brestovitsa köyünde 3000 kişi yaşıyor, üstelik sayısı da devamlı artıyor. Gençler, burada kalmak için gücu doğadan alıyorlar. Çünkü doğa burada bağ yetiştirmek için mükemmel şartlar yaratmış. Her iki köylüden bir tanesi kendi bahçesinde bağ yetiştiriyor. Şarapçılık, bu bölge halkı için temel geçim kaynağıdır. Son yıllarda ise geleneksel ve yeni çeşit sofralık üzüme ilgi artıyor. Brestovitsa köyü muhtarı Lüben Radev, övünerek “Yerel pazarlardaki hemen hemen tüm sofralık üzüm miktarı, Brestovitsa’dan geliyor” diye paylaşıyor. Sözlerine göre, Bulgaristan’nın hiçbir bölgesinde bu denli büyük bağ bahçeleri mevcut değildir. Geçtiğimiz yıl üzüm üreticileri için bereketli bir yıldı. Sonbaharın sonuna kadar seyreden sıcak ve kurak hava, üzüm üreticilerine zengin üzüm hasadını toplamalarına imkan verdi.

Lüben Radev, Brestovitsa’nın Bulgaristan’da “Şarap Başkenti” olarak patentini savunduğundan dolayı gururludur. Bu köyün imajı için çok önemli, çünkü Bulgaristan’ın ilginç turlar arasına dahil edilmesini sağlıyor. Aynı zamanda Brestovitsa, yurtdışında da şarap merkezi olarak anılıyor. Bundan kısa zaman öncesi büyük bir tur operatör şirketi, burada bir temsilcilik açma planlarını açıklamış. Muhtar Lüben Radev, bu adımın turist sayısının daha da fazla olmasını sağlayacağını tahmin ederek şunları söylüyor: “Köydeki şarap üreticilerine şükranlarımı sunuyorum, çünkü ortak menfaatler yolundaki çabalarımız ortaktır. Her hafta şarap üreticileriyle görüşüyor ve Brestovitsa’nın Bulgaristan’da şarap merkezi olarak gelişmesi yönünde yeni fikir ve projeleri ele alıyoruz. Bir birlik kuracağız Avrupa Kırsal Bölgeleri kalkınma Programlarına başvurabilmek için. Köyümüz çok canlı, çok fazla genç var, ki onların büyük bir kısmı tarımla uğraşıyor. Son zamanlarda ülke çapından insanlar bana geliyor ve buradan arazi satın almak istediğini söylüyorlar. Bunun dışında çok büyük bir yatırımcı büyük bir sitenin kurulması için girişimlerde bulundu, ki bu site köyün en yeni semti haline gelecektir. En yakın zamanda ortak çabalarımızla köyümüz tamamen değişikliğe uğrayacak, daha iyi bir altyapı kurulacaktır ve bütün bunlar tüm köylülerin yararına olacaktır.”

Spor Yazarlar Derneği (SYD) Toros Zirvesi

Spor Toto Süper Lig takımlarından Medicana Sivasspor’un golcü futbolcusu Aatif Chahechouhe, Türkiye’de yaşamaktan dolayı mutlu olduğunu söyledi. Fransa doğumlu Müslüman futbolcu Chahechouhe, Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) tarafından Belek Turizm Bölgesi’ndeki Gloria Golf Resort Hotel’de düzenlenen Toros Zirvesi’nde, “Türkiye’de yabancı futbolcu olmak” konulu panele katıldı. Türkiye’den önce eşinin tavsiyene uyarak 6 ay Bulgaristan’da futbol oynadığını anlatan Chahechouhe, burada yarım sezonda attığı 10 golle, Medicana Sivasspor’un dikkatini çekmeyi başardığını ifade etti. Chahechouhe, Medicana Sivasspor’un kendisine iyi şartlar

sunduğunu belirterek, “Gerçekten Türkiye’de olmaktan dolayı çok mutluyum. Kendimi bazen Türk hissediyorum. Daha uzun yıllar var önümüzde, inşallah kariyerime Türkiye’de devam etmek isterim. Futbol kariyerimden sonra bile Türkiye’ye yerleşmeyi düşünüyorum. İki kızım da Türk okulunda okuyor ve Türkçe konuşuyor. Geleceğimle ilgili ne yapacağımı tam olarak bilmiyorum ama umarım futbol sektöründe devam ederim ve Türkiye’de yaşarım” diye konuştu. Chahechouhe, Sivas’taki özel yaşamıyla ilgili soruya ise “Çok basit bir hayatım var. İdmanda eve, evden idmana gidiyorum. Evimizde Türk aşçı var. Türk yemeklerine bayılıyorum. Çok dışarı çıkmak istemiyorum. Türkçe’yle arası sorulan Chahechouhe, “Aslında gelecekte Türkiye’de yaşmak istiyorsam tabii ki Türkçe’yi öğrenmeliyim. 4 yaşındaki kızım benden daha iyi Tükçe okuyor. Çünkü Türk okuluna gidiyor. İlginç ve çekici bir dil ama bir taraftan da çok zor” dedi. Chahechouhe, Türkiye’den en çok Galatasaraylı futbolcu Selçuk İnan’ı beğendiğini sözlerini ekledi. Medicana Sivassporlu futbolcuya oturumun ardından plaket takdim edildi.

Bulgaristan‘da Blagoevgrad iline bağlı Ribnovo köyünde geleneksel toplu sünnet töreni bayram havası estirdi. Civar köylerden katılan yaklaşık 50 Müslüman çocuğunun sünneti, at yarışı ve yağı güreşlerle şenlendi. Rodop dağlarında etrafta en yüksek rakımlı köyündeki tören, köyün en düz ve geniş alanı olan stadyumda düzenlendi. Hafta sonu düzenlenen programa Pazarcik ve Gotse Delçev bölge müftülerinin yanında Sofya‘da görevli Türkiye Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri Ulvi Ata da katıldı. Öğle namazı öncesi camide sünnet ile ilgili vaaz verildi. Namazı müteakip köy merkezinde toplanan çocuklar ve aileleri, arkasındaki kalabalıkla tekbir getirerek stadyuma hareket etti. Saha 3 defa tekbirlerle turlandı. Yerli hocaların kısa konuşmadan sonra dua edilerek, erkekliğe ilk adımı atan minikler için hayırlı bir hayat te-

Dünyada geniş yankı uyandıran Nude Glasses

ÇIPLAK GÖSTEREN GÖZLÜK

Artık Türkiye’de! Amerika’da IBN Technology firması tarafından geliştirilen ve üretilen Nude Glasses, satışa sunulduğu ilk gün tükenmesi ve BBC’de haber olması sonrası geniş yankı uyandırmış, dünyanın bir çok ülkesinden sipariş talebi gelmesi üzerine seri üretimine başlanmıştır. Amerika’da satışa sunulmasının ve seri üretimine geçilmesinin ardından İngiltere, Almanya, İtalya ve son olarak Türkiye pazarına giriş yapmıştır. NG-2658 modeli, video kayıt ve farklı çEkim modları sayesinde alanında en gelişmiş Nude Glasses modeldir.

Neriman ERALP KORKU Korku Gölgesi Alacalanırken Yazar ve Sanatçılar Topluma Her Bakıma Örnek Olmalıdır. Dünyada 197 ülke var. Bunların 32’si Birleşik Amerika (ABD) kontrolüne girmiş bulunuyor. Emperyalizmin kontrolü altına giren ülkeler git gide aynı rengi alıyor. Ülkeleri kıskıvrak bağlandığında durum sürekli değişiyor. Bu sene Venezüella, Arjantin ve neredeyse Bulgar kökenli Ruseva’nın yönettiği Brezilya’nın da ayağı kaydı. ABD balonuyla uçmak isteyenler sanki çoğalıyor. Halklar bu balonla seyahat etmeyi daha güvenli buluyor. Amerikanlaşıyoruz mu? Bulgaristan dünyayı Doğu ve Batıya ayıran jeopolitik çizginin ucunda. Avrupa’nın sonunda ve Asya’nın ise başlangıcındadır. Bulgaristan, bu arada Balkanlar Doğu Batı yüzleşmesinde değişen bir durumla karşı karşıya geldi. 2004’te NATO üyesi olmamızdan bu yana ülkemize 4 US üssü kuruldu. Avrupa’daki en büyük Amerikan üssü ise, burnumuzun dibinde, Balkanların göbeğinde, yeni devlet Kosova’da bulunuyor. Bu üsler son yıllarda hortlatan Rus siber savaş tehlikesine karşı ortak savunma gücü oluşturuyor. Ücretli göstericiler: Bu arada kamuoyu oluşturan mekanizmalar doğrudan Sofya’daki Amerikan Büyükelçiliği tarafından finanse ediliyor. 2013’te başkentimizin sarı kaldırımını her gece çiğneyen göstericilerden 12 bin kişiye, bunlar arasında birçok politikacıya, avukata, gazeteciye, sivil toplum örgütü liderine, gösteriye katıldın diye içeri girip çıkanlara, siyasi partilere, sivil kuruluşlara, yayın evlerine para verildiği ortaya çıktı. Bazı gazetecilerin banka hesaplarına yüzer bin leva havale edilmiş, ama sustular. Başkentimizde 1.2 milyon insan yaşadığını dikkate alırsak, her 100 kişiden birine “gidin protesto edin, hükümeti lanetleyin” parası ödenmiştir. Mertlikte üstüne olmayan bu göstericilerin elebaşçılarının aslında paralı ajanlık yaptığı böylece gün ışığına çıktı.Dışardan, büyükelçiliklerden para alarak gösteri yapmak artık suç değil, korkulacak bir şey yok gibi…Ne de olsa, ücretli protesto gösterileri halkımızı aldatma anlamına geldiğinden dolayı, insanımızın gözüne korku külü atmak anlamına gelir. Ücretli gösteri yapmakta Moskova’dan ileriyiz. Moskova 20 milyonluk bir anakent ama orada bu yemleme ancak 20 bin kişiye yapılmış yani 1 500 kişiden birisine, bu da bizim Washington’un gözünde çok daha önemli olduğumuzu ortaya çıkarıyor. Bulgaristan kamuoyu bakış açısının Batıya dönmesi, AB ve NATO lehinde bir yaklaşım gelişmesi de korku bulutlarını dağıtmada etkin olabilir. Bu da bizim kendi derdimiz. Dertlerimiz, yerinde sayan reformlarımız, içinde bulunduğumuz tünelin sonsuzluğu, sürmeye takatimiz olmayan tarlalarımızın dikenlik oluşu Amerikan yönetimini ilgilendirir mi dersiniz. Hayır, asla ilgilendirmez. Çünkü onların derdi bizimle değil. Biz onlar için uçaklarını indirip bomba yükleyecekleri ya da yakın ve orta menzilli kara füzelerini üslendirecekleri bir atlama tahtasıyız. Para verip gösteri kışkırtarak erişmek istedikleri hedef, bastıkları tahtanın kırılmasına imkân vermemek, taşın yerinde oynayıp düşmelerine sebep olmadan, gerekli olanı güvence altına almayla ilgilidir. Biz de onların ülkemizde olmasının gölgesinde serinlemeye çalışıyoruz. Bu gölgede serindir, uyuya kalsak hastalanırız, üşütürsek hastalığı savmakta zorlanırız, tedavi yolu bulamayız korkusu kulaktan kulağa dolaşıyor da, henüz fazla ileri giden yok. Para alıp gösterilerde ajanlık yapmaktan korkalım mı? Sığınmacılardan korkalım mı? Bizim üzerimizde bir gölge daha var. Bu da Avrupa Birliği’nin Güney Doğu Avrupa’da yani Balkanlarda kalkmaya başlayan gölgesidir. Bizi beğenmez oldular. Avrupa ana kentlerindeki sığınmacıları isteyenler ve istemeyenler arasındaki taşlı sopalı kavga ve çatışmaların esintisi bize vuruyor. Gölgeye dolan ve sıkışan Suriye’den gelen sayıları 1 milyonu aşan savaş kaçaklarıdır. Almanya Başbakanı “Merkel”in “gelsinler, gelsinler” demesi işleri karıştırdı. Ters tepki verdi. Düdüklü tencere çalıyor. Bir defa Almanya kendi içinde ikiye bölündü. Leipzig kentindeki son protesto ateşleri yüksekti. Olay AB’yi de parçaladı. Kimileri “küçük Schengen yapalım” derken, öte yandan Türkiye’nin diplomatik atılımı ve iş adamlarına vizesiz seyahat hakkı elde etme yolunda adımlaması olumlu yankılandı. Rusya Suriye’ye daha büyük bombalar attıkça sığınmacıların tavrı ise sertleşiyor. Tarla ve kırları askeri atış poligon olarak kullanılırken yaşadıkları doğa zehirlenen insanların feryadı büyüdükçe büyüyor.. Kimse su çıkmış evde ve zehirle kavrulmuş topraklarda yaşamak, hatta gömülmek istemez. Öte yandan ne Almanlar, ne İskandinav ne de İsviçre ülkesinde Müslüman mezarlığına izin verilmiyor. Müslüman mezarlıkları AB için tehlike mi? Devam


12

Bulgaristan Türklerinin Sesi

Bilgi - Araştırma

BULMACA

FIKRA Rusya’nın St.Petersburg kentinde “Rusya-Gelibolu: 1920-1923 yıllarında Rus Ordusu Türkiye’de” başlıklı sergi açıldı.

St.Petersburg Üniversitesi binasında açılan ve Gener A.Kutepova Uluslararası Hayırsever Vakfı tarafından organize edilen sergide 1920-23 yıllarında Türkiye’deki Gelibolu’ya yerleşen Rus Beyaz Ordusu birliklerine ait fotoğraf ve belgeler, dergi ve gazete makaleleri, belgesel filmler yer aldı. Serginin açılışına St.Petersburg Belediyesi Kültür Komisyonu, ayrıca da Türkiye, Bulgaristan ve Ukrayna yetkilileri de yardımcıskerinin hayatını kaybettiği kaydediliyor. 1923 yılından sonra burada yaşayan Rus askerler Balkanlar üzerinden Avrupa’ya gitmişti. 16 Temmuz 1921 yılında Gelibolu’da ölen askerlerin anısına Rus mezarlığında ilk anıt açılmıştı. 1949 yılında yaşanan deprem anıtın yıkılmasına neden oldu. 1990’lı yılların ortalarında Rusya’da Vladimi yaşayan askerler arasında salgın hastalıklar baş gösterdi. Burada 342 Rus askerinin hayatını kaybettiği kaydediliyor. 1923 yılından sonra burada yaşayan Rus askerler Balkanlar üzerinden Avrupa’ya gitmişti. 16 Temmuz 1921 yılında Gelibolu’da ölen askerlerin anısına Rus mezarlığında ilk anıt açılmaya

Rusya’nın St.Petersburg kentinde “Rusya-Gelibolu: 1920-1923 yıllarında Rus Ordusu Türkiye’de” başlıklı sergi açıldı.

St.Petersburg Üniversitesi binasında açılan ve Gener A.Kutepova Uluslararası Hayırsever Vakfı tarafından organize edilen sergide 1920-23 yıllarında Türkiye’deki Gelibolu’ya yerleşen Rus Beyaz Ordusu birliklerine ait fotoğraf ve belgeler, dergi ve gazete makaleleri, belgesel filmler yer aldı. Serginin açılışına St.Petersburg Belediyesi Kültür Komisyonu, ayrıca da Türkiye, Bulgaristan ve Ukrayna yetkilileri de yardımcı oldu. Çanakkale’nin Gelibolu ilçesinde ölen Rus askerlerin geçen yıl anısına anıt da dikilmişti. 1920 yılların başlarında Rusya’da Beyaz ve Kızıl Ordu arasındaki iç savaş nedeniyle 150 bin Beyaz Rus askeri Karadeniz üzerinden 26 gemi ile Türkiye’ye kaçmıştı. Bunların çoğu üst düzey komutanlar idi. Bitkinlik ve yokluk içinde Gelibolu’da yaşayan askerler arasında salgın hastalıklar baş gösterdi. Burada 342 Rus askerinin hayatını kaybettiği kaydediliyor. 1923 yılından sonra burada yaşayan Rus askerler Balkanlar üzerinden Avrupa’ya gitmişti. 16 Temmuz 1921 yılında Gelibolu’da ölen askerlerin anısına Rus mezarlığında ilk anıt açılmıştı. 1949 yılında yaşanan deprem anıtın yıkılmasına neden oldu. 1990’lı yılların ortalarında Rusya’da Vladimir yaşayan askerler arasında salgın hastalıklar baş gösterdi. Burada 342 Rus askerinin hayatını kaybettiği kaydediliyor. 1923 yılından sonra burada yaşayan Rus askerler Balkanlar üzerindenAvrupa’ya gitmişti. 16 Temmuz 1921 yılında Gelibolu’da ölen askerlerin anısına Rus mezarlığında ilk anıt açılmıştı. 1949 yılında yaşanan deprem anıtın yıkılmasına neden oldu. 1990’lı yılların ortalarında Rusya’da Vladimi yaşayan askerler arasında salgın hastalıklar baş gösterdi. Burada 342 Rus askerinin hayatını kaybettiği kaydediliyor. 1923 yılından sonra burada yaşayan Rus askerler Balkanlar üzerinden Avrupa’ya gitmişti. 16 Temmuz 1921 yılında Gelibolu’da ölen askerlerin anısına Rus mezarlığında ilk anıt açılmaya


Bulgaristan Türklerinin Sesi 13

1913 Sofya

Turizm - Spor

Bansko suni kar ve yeni bir teleferik ile 2016 kış sezonunu açtı

Suni kar ile de olsa Bulgaristan’daki kayak sezonu resmi olarak açıldı. Bunu ilk yapan Bansko beldesi oldu. Orada kayak sporunu severler, efsanevi kayakçıların gösterilerini seyretmek üzere toplandı ve böylece yeni kış sezonu açılmış oldu. Her yıl olduğu gibi resmi açılışta beş kez Dünya Kayak Kupası’nın taşıyıcısı Marc Girardelli ve en iyi Bulgar kayakçı Petır Popangelov hazır bulundu. Resmi açılışın özel konuğu iki kez Olimpiyat Şampiyonu Markus Wasmeier idi. Bansko, Doğu Avrupa’da en modern kış merkezidir. Son 12 yıl içerisinde

Bulgaristan ve İtalya 2018 yılındaki Dünya Voleybol Turnuvası’nın ev sahibi olacak

Bizleri yoktan var eden Yüce Yaradan’ın selamı ile selamlıyor, O’nun rahmeti ve bereketinin O’na inanan tüm insanların üzerinden eksik olmamasını temenni ediyorum. Rabbimiz bizleri sadece kendisine kulluk etmemiz için yarattığı gibi aynı zamanda da tüm insanlığa iyilik ve dürüstlükle davranmamız için Dünya’ya göndermiştir. Bu zamana kadar gelmiş bütün Peygamber ve Nebiler insanlara sevgiyi, dürüstlüğü, yardım etmeyi emretmiştir. Ne zaman ki bizler Allah (c.c.)’ın bizden istemiş olduğu ibadetlerin yanı sıra, çevremizdeki insanlara karşı sevgi, saygı, yardımlaşma ve dürüstçe davrandıkça bizlere yardım etmiş bizleri yüceltmiştir. Ne zamanki Allah (c.c.)’ın emirlerini sadece ibadet olarak algılayıp, diğer emirlerini askıya alınca; yani

Bansko beldesi buralarda en aranan kayak destinasyonu haline geldi. Bu yıl itibariyle Bansko’da yeni bir teleferik var. Bugün Bansko’da kayakçılar farklı zorlukta olan ve toplam uzunluğu yaklaşık 70 kilometre olan güzergahlar arasında seçim yapabiliyor. Eski teleferiğin yenisiyle değiştirilmesi uzun yıllar çevrecilerin mücadelesi yüzünden geciktiriliyordu. Yatırımcılar ile çevreciler arasındaki çatışma sadece Bulgaristan’a has değil. Bulgaristan Turizm Bakanlığı’nın danışmanı olan Marc Girardelli’ye göre dünyanın her yerinde öyle sorunlar var. Marc Gigardelli, konuyla ilgili olarak şunları da açıkladı: “Bulgar hükümeti, altyapının modernizasyonu olmadan başarılı bir turizm olamadığını anladısanırım. Bansko’daki kayak sahası artık gerçektir. Bence Bansko ve bölgedeki insanların sesi duyulmalı, çünkü turizm onların geçinimidir.” Bansko beldesinin popüler olmasına bir sürü Dünya Kayak Kupası yarışmaları da katkı sağladı. Bunlar, Bulgaristan’daki

kayak severler ve de dünyadaki milyonlarca televizyon seyircileri için mıknatıs gibi oldu. Kayak sporunun yıldızlarından biri olan Alman Markus Wasmeier, Bansko’da ilk defa bulunmuyor, ama buradaki insanların dağa ve kayak sporuna davranışından şaşırmış olduğunu paylaşıyor. “Burada insanlar doğa içerisinde olmaktan gerçek bir zevk alıyor” diye söylüyor Wasmeier ve devamla şunları belirtiyor: “Ancak eski şehir ve yeni otel karışımı hoşuma gitmiyor. Bansko, eğer öz ruhunu ve eski geleneklerini korursa çok daha kazanacak ve önemli bir beldeye dönüşecek. Amerika veya Batı Avrupa’nın beldelerinin tatsız stilini kopyaladığın zaman elde değil mutlaka kimliksiz bir yere dönüşüyorsun. Hiç kimse eski Doğu Blok’a has panel binalara benzeyen bir otelde kalmak istemez. Bansko, tarihi ve kültürü olduğunu göstermeli, çünkü bu değerlidir ve daha fazla ziyaretçiler çekiyor. Kayak sahasında her şey çok profesyonelce yapılmıştır. Aynı şey şehirde de yapılmalıdır.”

Liteks, Bulgaristan Birinci Ligi’nden Atıldı

Bulgaristan Birinci Futbol Ligi’nde 4. sırada yer alan Liteks, 20. haftadaki maçını, ilk yarı tamamlanmadan terk etmesi sebebiyle ligden atıldı. HEM İHRAÇ HEM PARA CEZASI Bulgaristan Futbol Federasyonu (BFS) Disiplin Kurulu,Liteks Kulübü’nün, BulgaristanBirinci Ligi’nden ihraç edildiğini açıkladı. Federasyon ayrıca kulübe, 20 bin leva (10 bin avro) para cezası da verdi. “İTİRAZ EDECEĞİZ” Liteks ise federasyonun kararına itiraz edeceğini duyurdu. Kulüpten yapılan açıklamada, “Aleyhimize verilen ceza kararını soğukkanlılıkla karşıladık. Yasaların izin verdiği tüm yollardan bu karara sonuna dek itiraz edeceğiz. Adaletsizlik olarak gördüğümüz bu karar, yasal yollardan çökertilecektir” ifadeleri kullanıldı. İKİNCİ LİGDE MÜCADELE EDECEK

Bulgaristan‘daki spor gözlemcileri, ligden atılma kararının hukuki sonuçlarının ne olacağının belli olmadığına işaret ederek, Liteks’in gelecek sezon muhtemelen ikinci ligde mücadele edeceği yorumunda bulundu. HAKEME KIZIP İLK YARIYI TERK ETMİŞTİ. Ligin 20. haftasındaki Levski SofyaLiteks karşılaşmasında 10 kişi kalan misafir takım Liteks, hakem Georgi Yordanov’un bir oyuncularına daha kırmızı kart göstermesi ve penaltı kararı vermesi sonrası ilk yarı tamamlanmadan sahayı terk etmişti. HAKEMLERE SUÇLAMA Olaydan sonra konuşan son 4 sezonun şampiyonu Ludogorets‘in sahibi Kiril Domusciev, hakemlerin başkent takımlarına destek verdiğini öne sürerek, takımı ligden çekebileceğini söylemişti.Liteks, lig lideri Ludogorets‘in 5 puan arkasında 4. sırada bulunuyordu.

Osmangazi’nin Balkanlar’daki Faaliyetleri Takdir Topluyor

Koşukavak Yöresi Kültür ve Dayanışma Derneği yöneticileri, Osmangazi Belediye BaşkanıMustafa Dündar‘ı ziyaret etti. Makamında ağırladığı misafirleri ile sohbet eden Başkan Dündar, ecdat yadigarı topraklara ulaşarak hizmet götürmekten mut-

luluk duyduklarını söyledi. Osmangazi Belediyesi‘nin Bulgaristan‘daki kardeş şehirleri olan Kırcaali ve Omurtag ile Türklerin yoğun yaşadığı Koşukavak kasabasını sık sık ziyaret ettiklerini ve buraya çeşitli hizmetlerde bulunduklarını ifade eden Başkan Dündar, “Balkanlar uzun yıllar birlik ve beraberliğe hasretti. Son yıllarda gerek yerel yöneticilerin gerekse de hükümetimizin yürüttüğü çalışmalar ile Balkanlarda barış ve huzur ortamı oluşturuldu. İnşallah bu yakaladığımız güzel ortam uzun yıl-

lar devam eder” dedi. Koşukavak Yöresi Kültür ve Dayanışma Derneği üyeleri, gerek Balkanlar, gerekse de kasabalarına yaptığı hizmetlerden ötürü Dündar’a teşekkür ederek, plaket takdim etti.

Alptekin CEVHERLİ Müslüman Türkün Balkanlardaki Tapusu

Bu hafta sonu Kosova’da evlâd-ı fatihanı ziyarete ve onları yerinde görmeye gittik. Gittiğimizde de adetten olarak yörenin en ulu kişisini ziyaret etmemiz kaçınılmazdı. Bu amaçla da Sultan 1’inci Murat Hûdavedigâr’ın kabrini de ziyaret ettik. Orhan Gazi’nin vefatından sonra Sultan Murat Hûdavendigâr döneminde de Osmanlı Devleti Balkanlarda hızla büyümeye ve ilerlemeye devam eder… Osmanlı Devleti’ni Balkanlardan uzaklaştırmak isteyen bölge devletleri de Sırp Kralı Lazar komutasında büyük bir Haçlı ordusu oluştururlar. Sultan 1’inci Murat, iki oğlu ile birlikte 20 Haziran 1389 tarihinde Kosova’da Haçlı ordusunu karşılar. Sekiz saat süren uzun bir savaşın sonunda Haçlı ordusu, kumandanları Sırp Kralı Lazar da dâhil imha edilir. Balkanlardaki Müslüman Türk hâkimiyeti bir kez daha çok net bir şekilde ilan edilmiştir… Savaş meydanını gezen Sultan 1’inci Murat yaralılara su vermekte her iki tarafın ordusundan da askerlerin tedavisiyle bizzat ilgilenmektedir. Ancak yaralı bir Sırp askeri (Miloş Obiliç) kendisine yardım etmek için eğilen Sultan’ı sakladığı hançeri ile şehit eder. Suikasta uğradığı yerden derhal Otağ’a getirilen Sultan Murat Hûdavendigâr son nefesini burada vermiştir. Miloş Obiliç derhal idam edilir. Sultan’ın naaşı Bursa’ya getirilmek üzere mumyalama (tahnit) işlemine tabi tutulur, iç organları Kosova Ovası’na defnedilir. Yeni Sultan, Yıldırım Beyazıt buraya babası için derhal bir türbe yaptırır. Bugün o türbe Meşhed-i Hûdavendigâr adıyla Başkent Priştine’ye yaklaşık 25 dakikalık mesafede Mazgit köyündedir. Önemli bir ayrıntı olarak ayrıca Türk bayrağının, şehit kanları (Söylenceye göre Sultan Murat’ın kanının) üzerinde gece doğan hilâl ve yıldızın yansımasının düşmesi ile bu savaşta ortaya çıktığı iddia edilmektedir. Bu arada Sırplar, Yugoslavya döneminde Miloş Obiliç’in adına Gazi Mestan Bey’in türbesinin hemen yanına dev bir anıt dikerler. Bu anıt aynı zamanda Sultan Murat’ın türbesinde de 2 – 3 km. kadar mesafededir. Kosova’da türbeye gidince, yaklaşık 170 yıldır Sultan Murat’ın kabrinin türbedarlığını yapan Buharalı Hacı Ali Bey’in ailesinden torunu Saniye Ablamızla da konuşma imkânımız oldu. Saniye Hanım bize dedesinin rüyasında gördüğü bir işaret üzerine Buhara’daki (Özbekistan) Medrese Hocalığı görevini bırakarak o devirler henüz Osmanlı toprağı olan Kosova’ya Sultan Murat’ın türbesini korumak üzere geldiğini o gün bugündür aile fertlerinin bu türbeyi koruyup bakımını yaptığını anlattı. Düşünsenize Balkan Savaşı, 1’inci Dünya Savaşı, 2’nci Dünya Savaşı, Komünist dönem, Kosova’nın Bağımsızlık Savaşı ve daha pek çok olaya rağmen türbe, bu aile ile birlikte varlığını devam ettirebilmiş. Sultan Murat Türbesi’ndeki Buharalı bu aile, 1854 yılında devrin Padişahı Sultan 1’inci Abdülmecit tarafından ayrıca görevlendirilmiştir. İlk türbedar böylece Buharalı Hacı Ali Bey olmuştur. Dolayısıyla da aile, kesin olarak 162 yıldır; yaklaşık olarak da 170 yıldır Sultan Murat Hüdavendigâr’ın türbedarıdır. Saniye Abla, orada pek çok hikmetli söz söyledi bizlere, ama en önemlisi bence şuydu: “Bu türbe, Müslüman Türklerin Balkanlardaki tapusudur. Sizler gelip malınıza sahip çıkıyorsunuz!” Biz oradayken NATO görev kuvvetinde vazifeli iki Müslüman Hırvat askeri de gelip türbede dua etti ki, bu bizleri daha da memnun etti. Türkiye bütün varlığı ile bölgede kendini hissettiriyor. Diyanet İşleri Başkanlığı, TİKA ve Yunus Emre Enstitüleri canla başla çalışıyorlar. TİKA yüzlerce eserimizi restore edip yeniden hayat vermiş. Diyanet İşleri Başkanlığı gönderdiği imam ve hatiplerle Katolik kilisesinin misyonerlik çalışmalarına set çekerek hem dini eğitimi sağlıyor, hem de Türkçe’nin yaşamasına vesile oluyor. Çünkü Vatikan, özellikle Arnavutları Hıristiyanlaştırmak için Rahibe Teresa üzerinden yoğun bir propaganda sürdürüyor. Yunus Emre Enstitüsü de açtığı Türkçe kurslarıyla yeni neslin Türkçe’yi öğrenmesini kolaylaştırıyor. Ayrıca Türk şirketleri de önemli başarılara imza atmışlar. Ancak ne yazık ki şu iki hususa da değinmeden geçemeyeceğim: Kosova’da Türkçe ciddi bir baskı altında. Hatta dediklerine göre eskiye göre çok daha fazla baskı görüyorlar. Türkler, kendi aralarında bile Türkçe konuşmaya korkar durumdalar. Yasal olarak değil belki ama moda tabiriyle söyleyelim “mahalle baskısı” yüzünden kendi aralarında dahi Arnavutça konuşmak zorunda kalıyorlar. Meselâ dükkânda Türkçe konuşarak alışveriş ediyorsunuz, o sırada içeriye yabancı biri giriyor diyelim, o az önce bülbül gibi Türkçe konuşan esnaf, bir anda Türkçe’yi unutuveriyor ve sizinle Arnavutça konuşmaya başlıyor. Bu nedenle devletimizin Kosova hükümetini acil olarak bu konuda uyarması gerekiyor. Din kardeşliğimiz mevzuu ne yazık ki hep Arnavutların lehine çalışıyor.


14

Bulgaristan Türklerinin Sesi

Cumhurbşakanı ve B U LT Ü R K A n k a r a Te m s i l c i m i z B A Ş K O N ’ d a Yardımcısı çalışmalarını rapor ettiler

Dr.Hamiyet ÇAKIR

Cumhurbaşkanı ve Yardımcısı, göreve başlamaları üzerinden geçen 4 yıl münasebeti ile cumhurbaşkanlığı makamı tarafından yapılanların raporunu sundular. “Bulgaristan’ın enerji sektöründe öncelikleri tamamen değiştirdim. Üç Rus projesinden oluşan “büyük slam” yerine üç anlamlı öncelik belirledim: enerji etkinliği, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve liberalizasyon” şeklinde konuştu Cumhurbaşkanı. Sözlerine göre 2015 yılında nispi siyasi istikrarlaşma sağlanmıştır, fakat yargıda reform iradesi yeterli değildir. Cumhurbaşkanına göre Bulgaristan’da asıl kriz, vatandaşların siyasetçilere ve kuruluşlara olan güveninin düşük olmasından kaynaklanıyor. Bu bağlamda Rosen Plevneliev, vatandaşlar tarafından düzenlenen protesto gösterilerini hatırlattı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Margarita Popova ise “pembe bulutlar” üzerinde dolaşmaktan vazgeçme zamanının geldiğini öne sürdü “Sosyal devlet projesinde nereye gelindi? Sosyal güvenlik var mı? Manevi güvenlik var mı? Toplumda sosyal bütünleşme var mı? Bunlar cumhurbaşkanlığı makamının görevi ve sorumluluğudur” şeklinde konuştu Margarita Popova.Politolog Dr. Boris Popivanov’a göre devlet başkanının konuşması cumhurbaşkanlığı yetkileri ile pek alakalı olmayan birçok konuya değindi: “Bütün bu konu yelpazesinde Cumhurbaşkanı Plevneliev, çok azimli bir program çizdi, çözüm getirmesi gereken 8 meydan okumasını anlattı. Bence iki önemli konuyu kaçırdı. Cumhurbaşkanlığının icra erki ve Halk Meclisi ile nasıl iletişim içind eolduğunu söylemedi. Ayrıca ülkeledeki partilerle ilgili de hiçbir şey söylemedi. Sunduğu rapor son derece “pembe” oldu. Büyük ekonomik ve teknolojik ilerlemeden bahsetti. Ayrıca ülkemizde sosyal durumla ilgili hiçbirşey söylenmedi.” Politolog Georgi Harizanov

ise cumhurbaşkanlığı yetkileri ile ilgili 1. şahıs tekil olarak yapılan açıklamaların zaman zaman tuhaf izlenim bıraktığını kaydetti. “Öte yandan Cumhurbaşkanının şahsi başarısı olarak öne sürdüğü enerji önceliklerinin değiştirilmesini de inkar edemeyiz. Referandumların dışında olumluluk olarak gösterilebilecek başka bir şey de 2013-2014 döneminde yaşanan dış politika izolasyonundan çıkıştır. Olumsuzluk olarak gösterebileceğimiz bir şey ise Cumhurbaşkanı ve Yardımcısı tarafından farklı yönlü söylemlerdir.”“AB ve Bulgaristan 1 değil, 11 krizle karşı karşıyadır ve her bir krizi onları zayıflatabilir” dedi Cumhurbaşkanı Plevneliev ve şöyle devam etti: “Rusya yönetimi tarafından Ukrayna krizi ile ilgili tutumu konusunda sessiz kalmadım. Rus halkına, Rus kültürü ve bilimine saygı duyuyorum fakat Kremlin’in Ukrayna krizi ile ilgili icraatları uluslararası hukuk düzenine aykırı düşüyor” dedi.

Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği BULTÜRK Ankara Temsilcimiz Sn. İsmail CİNGÖZ, BAŞKON-Başkent Ankara ve Anadolu Konfederasyonu bünyesinde yer alan Uluslararası İlişkiler Koordi-

nasyon Kurulu’na, Uluslararası İlişkiler Üyesi olarak görevlendirilmiştir. BULTÜRK ailesi olarak, Ankara Temsilcimiz İsmail CİNGÖZ’e yeni görevinde başarılar dileriz.

Bulgaristan Milletvekillerinden Kırklareli Belediyesi’ne Ziyaret Bulgaristan Kırcali ve Şümen Milletvekilleri, Kırklareli Belediyesi’ni Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu’nu makamında ziyaret etti.

Bulgaristan Kırcali ve Şümen Milletvekilleri, Kırklareli Belediyesi’ni Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu’nu makamında ziyaret etti. Ziyarete Kırcali Milletvekili Şaban Ali Ahmet, Şümen Milletvekili Aydoğan Ali, Haskova İl Müftüsü Basri Emin Efendi, Balkan Türkleri Konfederasyon Başkanı Zülfettin Hacıoğlu,

Edirne Balkan Türkleri Federasyonu Başkanı Nedim Dönmez ve Kırklareli Balkan Türkleri Göçmenler Dayanışma Derneği Başkanı Erol Ateş katıldı. Bulgaristan ile dostluklarının her zaman devam ettiğini belirten Kesimoğlu, bu tür ziyaretler ile de dostluklarını pekiştirmeye devam ettiklerini söyledi

BULTÜRK - DÜNYA’DAKİ TEMSİLCİLERİMİZ

1913 Sofya

Aylık Siyasi Aktüel Gazete

www.bulturk.net /bilgi@bulturk.net- Tel:0212 418-89-89 İmtiyaz Sahibi Rafet ULUTÜRK Yazı İşleri Müdürü Alptekin CEVHERLİ Yazı İşleri Müdür Yardımcısı İbrahim SOYTÜRK Genel Yayın Yönetmeni Ridvan TÜMENOĞLU Genel Yayın Müdürü Dr. Nedim BİRİNCİ

Yayın DanıSmanları:

Prof.Dr. Hayati DURMAZ Prof. Dr. Emin ÇARIKÇI Prof. Dr. Ahmet ÇOLAK Doc. Dr. Sakin ÖNER Doc. Dr. Hasine ŞEN D o c . D r. A z i z Ş A K İ R

Haber Sorumlusu: Hukuk Danışmanı: Ekonomi Müdürü: İstihbarat Müdürü: Eğitim Sorumlusu: Kültür-Sanat: Spor Müdürü: İnternet Müdürü: Halkla İlişkiler: Reklam Müdürü:

Abidin K ARASU Av. Hasan MOLLAOĞLU Sevilcan YÜCE Hüseyin YILDIRIM Filiz SOY TÜRK Pervin MAŞAOĞLU Serkan YILDIZ M u r a t U LU T Ü R K Neriman ERALP Mesut UĞURLU

İrtibat Bürosu: Yıldırım Mh. Şehit Kamil Balkan cad. No: 114 / A (500 Evler) - Bayrampaşa / İST. Bayrampaşa - Adaparkın üstü - Palmyalar durağın altı Tel: 0212 418 89 89 / 511 63 47 - Fax: 0212 511 33 91

Reklam için İrtibat: 0212 418 89 90 Star Medya Yayıncılık A.Ş.

Teknik Hazırlık: Murat ULUTÜRK Bu gazete basın yayın ilkelerine uymayı taahhüt eder. Yazarlar yazılarından sorumludur.

www.bulturk.net

Avusturya -Viena Almanya-Köln: Amerika-New York: Belçika-Antwerpen: İspanya-Madrid: Kazakistan İsveç

Osman BÜLBÜL Rafet DAL Alaattin Gokay Nevi BEYTULLAH Hüseyin Hasan Türkistan: Erkan Seval ÖZTÜRK

Bulgaristan - Temsilcileri Sofya:

Blagoevrad: Smolyan: Kırcaali: Momçilgrad: Ardino: Cebel: Plovdiv: Stara Zagora: Loveç: Troyan: Pleven: Şumen: Razgrad: Tırgovişte: Silistra: Varna: Dobriç:

Hikmet EFENDİEV Bülent MURADOV Rufat FELETİ Mehmet ANTİKA Akif MEHMET Aziz ŞAKİR Erdal H. AHMET Fikret SEPETÇİ Menderes KUNGÜN Emine BAYRAKTAROVA Ergül BAYRAKTAR Rafet RODOPLU Nurten RECEP Aydoan ALİ Sevinc YÜCE Tijen GÜLER Salih POMAK Sebahattin AYYILDIZ

TÜRKİYE-Ankara: Sebahin AHMETOĞLU

ist. Trakya Bölgesi İsmail ERDEM İst. Anadolu:Bölge- Seniha MERT İst. Sultangazi: Seyhan ÖZGÜR ist. G.O.P.aşa: Sevilcan YÜCE ist. Bayrampaşa: Nedim BİRİNCİ ist. Zeytinburnu: Mustafa AKGÜN ist. Avcılar: Erol KETENCİ ist. Başakşehir: Aydın FİDAN ist. Kağıthane: Nazım ÇAVUŞ Kocaeli: Abidin KARASU Bursa- Ayşe HOCAOĞLU Yıldırım: Turhan YAMAÇ Bursa-Hürriyet: Üzeyir AKGÜN Bursa-Yenibağlar: Cevat ÇALIŞKAN Bursa-İnegöl Bayram BAYRAM İzmir-İzm.Sarnıç: Durmuş HATİPOĞLU İzm.Görece: Mümin GÜNEY İzm.Buca: Hüseyin PAŞAMOĞLU İzm.Bornova: Kenan ÖZGÜR Edirne: Nadir ADLI Kırklareli: Ali ÖZTÜRK Tekirdağ: Ertaç ÇAKIR Balıkesir-Bandırma: Güner BAŞARAN Eskişehir: Sevgin GÖKÇE Mersin : Ferda ER Fethiye : Fatih AKSAK

Devlet K u şu Bir yaralı kuş olsak bile zaman gelir devir döner. Evvel zaman içinde bir adamın iki çocuğu ile bir karısı varmış. Bu adam zengin dedikçe zenginmiş. Dağda kırmızı çubuklu bağları uzanır, denizde gemileri yüzermiş. Bir gece adamın düşüne sakalı dizine, nuru yüzünde bir ihtiyar gelmiş:Başına bir iş gelecek, gençliğinde mi gelsin, kocalığında mı? Adam durmuş düşünmüş:Hele bir karıma danışayım da demiş.Sabah olmuş, iş-güç derdi derken adam düşünde gördüklerini unutmuş. Akşamdan sonra yiyip içip yatmışlar.Gene o ak saçlı bir dikilmiş önüne. Eğilip yavaşça. Başına bir iş gelecek, gençliğinde mi gelsin, kocalığında mı? Sabah olunca düşünü hemen karısına anlatmış. Karısı da:Gelecekse gençliğinde gelsin, demiş. Yine akşam olmuş, yemekten sonra uykusu gelen düşüp yatmış. Adam, düşüne gelen pire “Gençliğimde” diye yanıt vermiş. Bir de ne görseniz. Ev kibrit gibi tutuşmamış mı! Yalınlar evi kül edip bırakmış. Adam temiz yürekli olacak ki, karısı ve çocuklarıyla kurtulmuş. Hiç birinin burnu bile kanamamış. Ve sonradan kara bir haber daha iletmişler: “Bağında çubukların kurudu, denizde gemilerin battı.” Acınmışlar, üzülmüşler ama ne çare! Başa gelen çekilecek bir kez. Üç beş gün komşularda konuk olmuşlar. Bir gün değil, iki gün değil. El bu, üçüncü gün kapıyı gösterir. Adam karısının kulağına eğilip demiş ki: Burada ne çalışılabilir, ne geçinebiliriz. Komşuları da fazla yormayalım.Bize bu illerden gitmek düşer. Adı sanı bilinmedik, duyulmadık yerlere gidelim.Düşmüşler yola. Az gitmiş, uz gitmiş altı ay bir yıl gitmişler. Gele gele bir köye gelmişler. Köyde garip dostu, insan mı insan, konuksever bir adam varmış. Yer yurdu verip aileyi yerleştirmiş. Adam zamanla köylüye kaynaşmış. Onu köye kır bekçisi tutmuşlar. Adam elinde değnek, sırtında azık torbası dağ-taş dolaşıyor, bağ bahçe bekliyormuş. Bir yol kenarında dalgın dalgın giderken bir kervana rastlamış. El kaldırmış. Kervancı başı kervanı eğlemiş. Ne diyorsun? Demiş.Kır bekçisi: Ekili yerleri yaymadan geçip gidin. Hayvanlarınızı ekine, bağ-bahçeye sokmayın.Kervancı başı? Hiçbir çöpüne dokunmayız. Yalnız çamaşırlarım çok kirlendi, yıkatır mısın? Her kaç kuruşsa vereyim. Kır bekçisi:Pranın sözü mü olur. Hay hay. Garibe hizmet görevimdir, deyip alıp götürmüş Çamaşırları karısına. Sonra iyice yıkatıp getirmiş. Kervancıbaşı çamaşırları çok beğenmiş. Köpük gibi, kar gibi tertemiz hepsi de. Fakat birden Kervancıbaşı’nın içine bir kötülük düşmüş. İçinden “Bekçinin karısını alıp kaçarım” demiş. Kervanı kaldırıp yola vurmuş. Kervan az uzaklaşınca kendisi at ile köye gelmiş. Bekçinin evini sormuş, göstermişler, doğruca gitmiş, adam kadını kapıya çağırmış, duvarın dibinde oturan çocukların dibine iki avuç dolusu para bırakmış. Sonra da kadını zorla atının terkisine bindirmiş, dörtnala çekip gitmiş.Berkçi akşamüzeri evine gelmiş, bir de ne görsün, çocukların cebinde para, ağlaşıyorlar. Bekçi durumu öğrenir, öğrenmez derin düşüncelere dalmış, elleri böğrüne düşüp kalmış. “Ne talihsiz başım var. Yine göçü çekmek gerek uzak illere” demiş.Çocuğun birini sırtına, birini kucağına alıp yola koyulmuş.Gitmişler, gitmişler… Dağlar aşıp dereler geçmişler. Altı ay bir güz yol tepmişler. Gele gele gelmişler bir ırmak kıyısına. Adam kendi kendine düşünmüş: “Çocukların ikisini birden geçiremem. Biri bu kıyıda kalsın, birini geçireyim, sonra gelip onu alayım.” Adam sırtında çocuk, suda cumbul cumbul yürümeye başlamış. Irmağın orta yerine gelince bir bağırtı duymuş. Bakmış ki kıyıdaki çocuğunu kurt alıp gidiyor. Vay, hey derken sırtındakini de suya vermiş. Adam öylece tek başına kalakalmış mı! Elden ne gelir? Irmağı geçip düşmüş yollara yollara. Az gitmiş, uz gitmiş, ulu bir kente varmış, bir hana konmuş. Bir zaman sonra bu hana kapıcı durmuş. Bir gün ocak başında kederli kederli düşünürken kulaktan kulağa acı bir haber yayılmış: “Ulu kentin padişahı ölmüş!” Bu haberi duyan kara giymiş, yaslara batmış. Bu yas kırk gün kırk gece sürmüş. Kırkıncı günün sabahı halk kentin alanını doldurmuş. Bir kalabalık ki, iğne atsan yere düşmüyor. Bu nedir diye adam da kalabalığa karışmış. Ulu kentin yasasına göre, padişahı devlet kuşu seçermiş. Kuş kimin başına konarsa o padişah olurmuş. Devlet kuşunu uçurmuşlar. Kuş gelip adamın başına konmaz mı! Adam şaşkına dönmüş. “Ben ilden ile dolaşan bir garibim. Nasıl olur da ben padişah olurum?…” Kuşu ikinci kez uçurmuşlar. Kuş yine dolanıp çevrilip adamın tepesine inmiş. Bazen insanın bahtı gül olur açılır. Ve bu garip kişi alkışlar arasında ulu kentin altın tahtına oturmuş.


Bulgaristan Türklerinin Sesi 15

Dünya

Basınından

Ördekli’de Balkan ve NATO Uçaklarına Bulgaristan Hava Sahasını Koruma İzni Hava Kuvvetlerinin kriz içinde bulunduğu Bulgaristan‘da, ihtiyaç durumunda ülkeKafkas Ezgileri nin hava sahasının NATO uçaklarınca da ko-

Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Türk Müziği Ana Sanat Dalı öğretim üyelerinden oluşan ‘Uludağ Makam Topluluğu’, Ördekli Kültür Merkezi’nde konser verdi.

Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Türk Müziği Ana Sanat Dalı öğretim üyelerinden oluşan ‘ Uludağ Makam Topluluğu’, Ördekli Kültür Merkezi’nde konser verdi. ‘ Uludağ Makam Topluluğu’, salonu dolduran müzikseverlere 20 eserden oluşan bir müzik ziyafeti sundu. Kafkaslar ve Balkanlar’dan yapılan göçlerin ardından yaşananları anlatan eserlerin seslendirildiği konserde konuşan Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, “Bu akşam burada sazları ve sözleri kendi orijinal sesleriyle dinledik. Birçok sanatçı elektronik müzik aletlerinin arkasına sığınırken, burada gerçek sanatçıları dinledik ve büyük bir keyif aldık. Üniversitemizle imzaladığımız işbirliği protokolü çerçevesinde gerçekleştirilen ilk konserde bize güzel bir gece yaşatan değerli üstatlarımıza teşekkür ediyorum. Gecede bizleri yalnız bırakmayan sanatseverlere de, ayrıca teşekkür ediyor ve bu etkinliklerimizin yıl boyu süreceğini ifade etmek istiyorum” dedi. Ördekli Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen ve yaklaşık 2 saat süren konserde, Balkan, Kırım, Bosna-Hersek, Rumeli, Selanik ve Girit gibi bölgelerden derlenen eserlerin yanı sıra, ülkemizde yaşanan göçlerin de anlatıldığı şarkılara da yer verildi. Konser, seyircilerin tek bir ağızdan seslendirdiği Kırım türküsü ile son buldu.

runmasına izin verildi. Parlamentoda yapılan oylamada milletvekilleri, Savunma ve Silahlı Kuvvetleri Yasası’nda “Air Policing” adı verilen hava devriyesine ilişkin bazı değişiklikleri kabul etti. Görüşmeler sırasında yaşanan yoğun tartışmalara rağmen 2004 yılından bu yana NATOüyesi olan Bulgaristan‘ın, hava kuvvetlerinin dışarıdan lojistik destek almasına izin veren yasa onaylandı. Muhalefet partilerinin temsilcileri, Bulgaristan‘ın toprak dokunulmazlığının anayasada belirlendiğini ve yeni durumun buna aykırı düştüğünü öne sürdü. Türkiye tartışması Ana muhalefet konumundaki Rusya yanlısı Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) milletvekilleri ise Bulgaristan hava sahasının korumasının bir NATO ülkesi olan Türkiye‘ye verilebileceğine yönelik duydukları endişeleri dile getirdi. BSP Milletvekili Takso Ermenkov, Parlamentoya “Bulgaristan’ın artık Bulgar olmadığını gösterdi” suçlamasını yöneltirken, ülkenin Osmanlı egemenliğindeki dönemine işaret ederek “Böylece 500 yıl bizleri koruyanlar tekrar koruyabilir” ifadesini kullandı. Parlamento Savunma Komisyonu Başkanı Valentin Radev ise gerektiğinde bu konuda birNATO ülkesi ile anlaşma yapılabileceğinin

belirlenmesine ilişkin Türkiye ile görüşmelerin yapılmadığını duyurdu. BSP’nın “ülkenin hava sahasının korumasının Bulgaristan‘ın öncülüğünde yapılmasına” ilişkin önerisi ise reddedildi. Savunma Bakanı Nikolay Nençev Parlamentoda yapılan görüşmelere katılmadı. – Bulgaristan Hava Kuvvetlerinin durumu Rus yapımı 16 adet MiG-29 uçağından oluşan Bulgaristan Hava Kuvvetleri filosunda, teknik nedenlerden dolayı sadece 4 jeti uçma iznine sahip. Bu uçakların ikisinin ise teknolojik ömrünün haziran ayında sona ermesi bekleniyor. Bulgaristan uçakların onarım ve bakım konusunda Polonya ile bir anlaşma yaptı. Bedeli 6 milyon avroyu aşan anlaşmaya göre Polonya, Bulgar MiG’lerin 6 motorunun onarımını yapacak. Polonyaayrıca Bulgaristan‘a geçici kullanım için 2 uçak motoru ödünç vermişti. Parlamento yeni bir uçak filosunun edinilmesi ve gerekli görüşmelerin yapılması için Savunma Bakanlığına yetki vermişti. Bu konudaki görüşmeler başlangıç aşamasında bulunuyor.

Filibe Başkonsolosu’ndan Etso’ya Veda Ziyareti

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı’na atanan Bulgaristan Filibe Başkonsolosu Alper Aktaş, Edirne Ticaret ve Sanayi Odası’na veda ziyaretinde bulundu. Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı’na atanan Bulgaristan Filibe Başkonsolosu Alper Aktaş, Edirne Ticaret ve Sanayi Odası‘na veda ziyaretinde bulundu. Edirne Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı

Çivisiz Mescit İbadete Açıldı

Aslı, Ordu’nun İkizce ilçesinde yer alan ve tarihi 1 600’lü yıllara dayanan çivisiz caminin benzeri, orjinaline sadık kalınarak Karadeniz sahiline inşa edildi. Ordunun Altınordu ilçesi sahilinde ahşap oyma işçiliği ile karaçamdan inşa edilen çivisiz mescit, merasimle ibadete açıldı. 90 kişilik kapasiteye sahip mescidin 235 bin liraya mal oldu ifade edildi.

Saklı Bavuldan İstanbul Çıktı

Cumhuriyet sonrası İstanbul’da yapılan arheolojik kazıların detaylı fotografları, İngiliz Birmingham Universitesi arşivlerinde bulundu. 1927-1957 yılları arasında İstanbuldaki kazılara katılan İngiliz sanat tarihçisi David Talbot’un arşivi, Birmingham Universitesi Doğu Akdeniz arşivi içinde bir çantada bulundu. İstanbulun yer altı tarihine ışık tutacak belge ve bilgiler ihtiva eden arşiv toplam 785 parça görsel, çizim ve notlardan oluşuyor.

Recep Zıpkınkurt ile görüşen Aktaş, yeni bir göreve atanması nedeniyle veda ziyaretinde bulunduğunu söyledi. ETSO Başkanı Zıpkınkurt, dış Ticaretin gelişmesinde büyük katkıları bulunan Aktaş’a başarılı çalışmalarından dolayı teşekkür ederek, yeni atandığı görevinde de başarılarının devamını diledi. Zıpkınkurt, ziyaret sonunda Başkonsolos Aktaş’a ziyareti anısına hediye takdim etti.

Dr.Nedim BİRİNCİ Koltuk Değneği – 5 Kendisine faydası olmayanın başka birine faydası dokunmaz. Bulgar hükümeti uzmanları 2016 yoksulluk çıtasına 300 leva dediler. Sendikaların hesaplamasına göre 4 kişilik bir Bulgaristanlı aileye gıda, kira, okul, elektrik, su, ısı ve sağlık hizmetleri için ayda ortalama 2 242 leva gerekti. Bizim Türk, Pomak ve Çingene emekliler genellikle 157leva emekli maaşı alıyorlar. Tarım emeklilerinin aylık geliri bu kadardır. Bizim insanlarımızın hepsi yoksulluk çizgisinin 2 defa altında geçinmek yani sürünmek zorundadır. Onlar, fakirlik çıtası altında sefiller arasında yaşamak zorunda olanların % 60’ıdır. Hükümetin belirlediği en düşük geçim endeksi, yaşayabilmek için ayda en az 300 levaya ihtiyacın var anlamındadır. Çocuklara gelince 2015yılında annelerin % 84’ü ayda 350 leva çocuk parası almışlar. Yani 350 leva / 170 Euro / ödenen çocuklar çıtanın 50 leva yani 25 Euro üzerinde bulunuyor. Geçen sene Bulgaristan’da genç işsizler sayısı artarken, dış ülkelere kaçan yükseköğrenimle uzman sayısı da 2 defa yükselmiş, ülkede kalan, aile sahibi olup devletten sosyal yardım isteyen genç ailelerin sayısı da % 34 artmıştır. Ülkede genel ekonomik durgunluk bir yana, dış borçlarımız da 24 milyar Euro’yu buldu. Hükümetin, hükümet ortaklarının ve hükümet dolayında yalakacılık yapanların hiç bir önerisi tutmuyor, halkı aldatanlar kendileri de artık kör sokağa geldiler. İleri ne gidiş, ne çıkış ne de başka dönemeç var. Devlet yönetimini, devleti soyup talan etme ve Çarı donsuz bırakma olduğunu sananlar, artık kendi kabuğuna sığınmak, saklanmak ve büzüldükleri yerde sonlarını beklemek zorundadırlar. Halkı aç bırakmak, ne üstün zeka alemi, ne namusluluk ne de milli menfaatlere sadakat emsalidir. Günümüz Bulgaristan’ındaki durum 1945’te Çarın tarih kuyusuna itildiği ve 1990’da totaliter halk düşmanlığının diri diri gömüldüğü zamandan daha gönül açıcı değildir. 50 yıllık bir ağacı devirsen, köklerini söküp çıkarmadan, açılan çukura iyi toprak ve gübre doldurmadan hiçbir şey yapamazsın, yerine yeni fidan dikemeyeceğin gibi, sürüp ekip biçemezsin. 10 Kasım 1989’da Todor Jivkov’un zulüm rejimini devirdik. Devirdik de enkazı yerinde kaldı. Kökleri sökülmedi, çıkarılıp Bulgaristan bahçesinin dışına atılmadı, yakılıp külleri savrulmadı. Komünist partisi Sosyalist Partisi (BSP) olurken, Gizli Polis “DS” de boş durmadı. Türk Müslümanların kurduğu partinin (HÖH-DPS) başına kendi ajanlarını bela etti. Hatta eğittiği baş ajan olan Ahmet Doğan’ı istediğiniz gibi kullanın diye Rusya gizli servisi (KGB) casus merkezine kiraya verdi. O gün bugün, yıkıldı dense de, yıkıldığından pek emin olmadığım komünist rejimin güya “demokrasi” biçiminde ayakta durması için koltuk değneği rolü görüyor. Yani biz Bulgaristanlı Türkler, Pomaklar, Çingenelerimiz ve oy verdikleri sürece hatta soydaşlarımız, eğirilen ama çökmeyen, çökmüş olsa dahi kökleri sökülmeyen, sökülmüş olsa bile yakılıp külü saçılmamış bir rejime “koltuk değneği” yapacak kadar alçak bir durumda kullanıldık. Kullanılmaya devam ediyoruz. Bugünkü Boyko Borisov hükümeti de totaliter dönemin polis, milis, savcı, sorgu amiri, gardiyan, sopacı, dayakçı ve 1984-1989 döneminde Türklere karşı birlikte hareket ettikleri tankçı, topçu, piyade vb asker ve subaylarının partisidir (GERB) ve aynı köhnemiş ve insan düşmanı davaya hizmet etmek için görev başına gelmiştir. 26 yıldan beri sözde politik irademizi temsil eden HÖH partisi, yaptığı kötülüklerin bilincinde olan Ahmet Doğan, büyük bir baskı altında tutarak devamlı kullandığı, Güner Tahir, Osman Oktay, Kasim Dal ve Lütfü Mestan bu “koltuk değneği” siyasetinde rol almıştır. Şahsi kazanç sağlamıştır. Halkımıza yalan söylemişlerdir. Etnik halk topluluğu olarak azınlık haklarımızı elde etmemizi engelleyen suçlu siyasi kadrolar sürüsündendirler. Geçen sene ve iki yıl önceki Oreşarski hükümeti zamanında çekilen dış kredilerin, büyük ölçekli borçlanmaların hepsine HÖH-DPS partisi oy vermiş, pay almış ve ödemeyi halka yüklemiştir. Bu ulusal hainliktir. İşte bunları yapanların bugün “ulusal menfaatlerden” dem vurması günahtır, suçtur. Hepsi tutuklanmalıdır.


Ahmet DOĞAN’IN talihsiz açıklaması konusundaki, 1913 Sofya

Aylık Siyasi Aktüel Gazete

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin Sofya büyükelçiliği konutunda soydaşların kanaat önderleri ve sivil toplum temsilcileri bir araya geldi. Bulgaristan Cumhurbaşkanı ve Başbakanıyla verimli görüşmelerde bulunduğunu anlatan Davutoğlu, iki ülke arasındaki dostluğun köklü bir şekilde gelecek nesillere aktarılması için siyasi irade ortaya konulduğunu söyledi. Bulgaristan’da soydaşların dilinin korunmasının en doğal hakkı olduğu ifade eden Davutoğlu, “Bununla ilgili tedbirlerin alınması da Bulgaristan hükümeti tarafından bir sorumluluk. Son dönemde Bulgaristan’da Türkçe seçmeli ders haline gelmesinin ardından talebin düşmesine karşı herkesin gerekli özenin göstermesi gerekiyor. Dil her halükarda öğreniliyor ancak edebi dilin okullarda okutulması önemli ve bunun için gereken her türlü desteği vermeye hazırız” dedi. Nisan ayında yüksek Düzeyli İş Birliği Konseyi’ne Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ile geleceğini anlatan Başbakan Davutoğlu, “Ona da söyledim. Nulgaristan’da Türkçe’nin korunması artık sizin hem etik, tarihi ama aynı zamanda Bakan ola-

KAFE Moli-

rak da sorumluluğunuz. Türkçe’nin korunması, yaygınlaştırılması için çaba gösterilmesi gereken her şeyi yapmalısınız. Bulgaristan’da Osmanlı mirası eserlerin sadece Türkiye’nin tarihi mirası değil, aynı zamanda Bulgaristan’ın kültürel mirasıdır. Bunların korunması için elimizden gelen çabayı göstermemiz lazım. Bizim Büyükelçimize, buradaki kuruluşlarımıza, TİKA’ya, Yunus Emre Vakfı’na, yetkili arkadaşların tümüne Rumeli geneliyle ilgili verdiğimiz bir talimat var” diye konuştu. Başbakan Ahmet Davutoğlu, konuşmasının ardından Bulgaristan’ın başkenti Sofya’daki temaslarını tamamlayıp, Sofya Uluslararası Havalimanı’na geçti. Davutoğlu Türkiye’nin Sofya Büyükelçisi Süleyman Gökçe ile Bulgaristan Dışişleri Bakan Yardımcısı Valantin Poryazov uğurladı. Davutoğlu’na Bulgaristan temasları sırasında Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım da eşlik ederek aynı uçakla Ankara’ya döndü.

BASIN BİLDİRİSİ

Bulgaristan Türklerinin HÖH (Hak ve Özgürlükler Hareketi) adlı siyasi kuruluşunun uzun yıllardır ONURSAL BAŞKANI görevinde bulunan A. Doğan Aralık 2015’te Türkiye Cumhuriyeti Devleti–Rusya Devleti arasında meydana gelen uçak düşürme hadisesiyle ilgili vermiş olduğu beyanat ve hezeyanları gerçekleri çarpıtma yönünde şahsi çıkarlarla uluslararası barışı bozucu beyanlarda bulunmak şeklinde algılıyoruz. Söz konusu beyanatı destekleyen tüm kurum kuruluş ve kişileri menfur niyetlerinden dolayı “BULTÜRK” olarak şiddet ve nefretle telin ediyor ve kınıyoruz. Yukarıda belirtilen eylemleri Türkiye Cumhuriyeti Devletinin nezdinde özellikle Türk Milleti ve Ortadoğu coğrafyasında İslam ülkelerinin düştüğü zaaf ve yıkıntılardan fayda sağlama stratejisini kapsayan bir rol kapma çabasıdır.

“KÜFÜR BİR MİLLET

İMAN BİR MİLLETTİR”

Tarih; Türk-İslam medeniyetinin bakiyesi olan biz “EVLAD-I

FATİHAN’ların” daima haklının, doğrunun, haçlı ruhuna karşı Müslüman âleminin yanında olmamızı nasip etmiştir. Bu günde aynı ruhla oynanan oyunlara karşı Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin destekleyicisi olarak Müslüman âlemi ile omuz omuza olduğumuzu beyan ederiz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükumeti bu haklı davasında yanında bulunan ve kendisine karşı hareket ve eylemlerde bulunanlarla dostluk ya da muarızlık yönünden gereken adımları özellikle diplomatik yollar ve ağızdan olmak üzere yeniden değerlendirmelerde bulunacağına inanç ve güvenimiz tamdır. Bu vesile ile, Türkiye Cumhuriyeti ve Hükümeti yanında dost olarak kalanları “BULTÜRK” başkanlığımız adına muhabbetle selamlıyoruz. İdrakinde bulunduğumuz 2016 yılının Türk-İslam âlemine ve mazlum milletlerin gaflet uykularından uyanarak kurtuluşlarına barış ve huzura kavuşmalarına sebep olması dileklerimizle kutluyoruz. Saygılarımızla BULTÜRK

LOBİ KAFE

Bakü Devlet Üniversitesi Dekanı Prof.Dr.Akif GULİEV’i

B U LT Ü R K İ l k T o p l a n t ı s ı


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.