Bulturk Gazetesi 118.Sayı

Page 1

Siyasi ve Aktüel Gazete

Yıl - 15 Sayı: 118 Mart - 2017 -“ B i l g i O r d u s u B i z i m O r d u m u z , B i l d i ğ i m i z i Ö g r e t m e k B i z i m G ö r e v i m i z ”

ÇANAKKALE ZAFERİ VE ŞEHİTLERİMİZİ ANMA KONFERANSI

Türk Milleti’nin iman, cesaret ve kahramanlık sembol zaferlerinden olan, Çanakkale Zaferi’nin 102’nci yılı ve şehitlerimizi anma toplantısı

Bayrampaşa Kaymakamımız Sn.Osman Aslan CANBABA, Belediye Başkanı Atila AYDINER, BGSAM Bulgaristan Stratejik Araştırma Merkezi Başkanı Dr.Erdal KARABAŞ, TRT Sanatçısı Rüstem AVCI, AK Parti İlçe Başkanı Kemal KIDIL, Türk Dünyası ve Akraba Toplulukları Derneği Sekreteri Ahmet Selim ARSLAN, Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği Başkanı Celal OCAL ve Bayrampaşa Meclis Başkanı Rasim BİLGEHAN ve konuşmacı olarak da Araştırmacı Gazeteci Sn.Şamil KUCUR, Konferansımza teşriflerinden dolayı ayrıca üyelerimiz ve tüm dostlara teşekürler. Türk Milleti’nin iman, cesaret ve kahramanlık sembol zaferlerinden olan, Çanakkale Zaferi’nin 102’nci yılı ve şehitlerimizi anma adına, BULTÜRK Derneği tarafından dü-

zenlenen, ‘Çanakkale Zaferi ve Bulgaristan Türkleri’ konulu konferansımızda, Çanakkale Savaşlarına, Osmanlı Devleti coğrafyasının çok farklı bölgelerinden, olduğu gibi, Balkanlar ve bugünkü Bulgaristan coğrafyasından da din, devlet, millet ve hürriyet müdafaası için adeta cepheye koşan ve şehadet mertebesine kavuşan vatan evlatlarını yad ettik. Bayrampaşa Kaymakamı Osman Aslan Canbaba, “Şimdi barışçıl yollarla yeniden Balkanlar’da etkin olmak gibi bir fırsat var. Kimseyi ürkütmeden ama sonuna kadar haklarımızı kullanarak oralarda etkin olmamız lazım.” dedi. Bayrampaşa Kaymakamı Osman Aslan Canbaba, “Şimdi barışçıl yollarla yeniden Balkanlar’da etkin olmak gibi bir fırsat var. Kimseyi ürkütmeden ama sonuna kadar haklarımızı kullanarak oralarda etkin olmamız lazım.” dedi. Bulgaristan Türkleri Derneği (BULTÜRK) tarafından 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 102. yılı dolayısıyla düzenlenen “Çanakkale Zaferi ve Bulgaristan Türkleri” konulu konferansta konuşan Canbaba, Bulgaristan’daki Türklerin Bulgaristan-Türkiye ilişkilerini geliştirecek mekanizmalar oluşturmaları gerektiğini belirtti. Bulgaristan’da 26 Mart’ta yapılacak seçimlere ilişkin sandığa gidin çağrısında bulunan Canbaba, “Ne kadar çok oy o kadar etki demektir. Orada etkin olabildiğimizde oradaki insanlarımızın yaşam kalitesini arttırabiliriz. Bulgaristan’ı Türkiye’ye yakınlaştırabiliriz. Bunu bilimsel metotlarla yapabiliriz. Ekonomik olarak büyüyebilmemizin gelişmemizin bir yolu da bu aslında.” dedi. Balkanların Osmanlı Devleti’nin yaşam alanı olduğuna vurgu yapan Canbaba, şunları kaydetti: “Şimdi barışçıl yollarla yeniden Balkanlar’da etkin olmak gibi bir fırsat var. Kimseyi ürkütmeden ama sonuna kadar haklarımızı kullanarak oralarda etkin olmamız lazım. Sizlerin orada etkin olması oradaki Türklerin yanı sıra geleceğimiz için de önemli. Devamı sayfa 3’te

1.Parti GERB %33.54 ile 1.147.292 oy aldı BGSAM Başkanı Erdal KARABAŞ’tan ULUTÜRK’e Ödül

Bulgaristan’da Seçim Sonuçları MerkezЅeçіmKurulu,sonuçlarıaçıkladı; GERB partisi - %33.54, Bulgarіѕtan Ѕoѕуalіѕt Partіѕі-%27.93, NFЅB, ATAKA,VMRO- Bіrleşіk vatanseverler” koalіѕуаnu %9.31’nі, HÖH–%9.24’nu ve Volya рartіѕі -%4.26 oy aldıkları açıklandı.

BALGÖÇ Genel Başkanı Bulgaristan Türklerinin Medarıiftiharı Sn.Yüksel ÖZKAN Beyefendiye “TÜRK DÜNYASINDA BİR BULGARİSTAN TÜRK’ü Rafet ULUTÜRK 50 yıllık Mücadele” kitabımızı taktim ettik.

“Rоfаrmсu blok-Halkın ѕeѕі” kаalіѕуonu %3.14 , «Evet Bulgarіѕtan» koalіѕуonu %2.88, DOЅT %2.85, “Yenі сumhurіуet” %2.48 oy alan partiler gereklі %4’lük barajını asamayarak parlamentoya giremediler. Devamı 12’de

BGSAM Başkanı Dr.Erdal KARABAŞ Rafet ULUTÜRK’ Bulgaristan Türklerine hizmetleri için özel yapılmış bir kupa hediye etti. Rafet ULUTÜRK; “Bulgaristan Türkleri için yapmış

olduğum çalışmalardan dolayı BGSAM – Bulgaristan Stratejik Araştırma Merkezi Başkanı Sn. Dr. Erdal KARABAŞ Beyefendiden hayatımda aldığım en anlamlı hediyedir” dedi.

ATİLLA JORMA’YI TANIMAK AYRICALIKTIRкrtıуаr, ATA TERZİBAŞI ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE ANILDI İsmail CİNGÖZ* parken birkaç gün sonra Sayın

2017 Şubatının son haftasında Milli Düşünce Merkezi’nde “Kıpçak Bozkırından Karpat Havzasına Kumanlar” başlıklı bir konferans vardı ve daha önce ismini hiç duymadığım Atilla Jorma tarafından verilecekti bu konferans. Sayın Atilla beyle bu konferansta tesadüfen tanıştım. Ne yalan söyleyeyim öncelikle soyismi dikkatimi çekmişti. Türk Dünyasına olan ilgim nedeniyle konferans başlığı da dikkatimi çeken diğer etken olmuştur. Kuman-Kıpçak Türkleri ve Karpat Bölgesi hakkında daha önce hiç duymadığım yeni bilgiler öğrendim. Konferans sonrasında kendisine kartımı verdim ve Ankara’dan gitmeden önce kendisiyle daha geniş bir zamanda görüşmek istediğimi belirttim. Sonra Sayın Atilla Jorma hakkında internet üzerinden yaptığım araştırmada; Yrd.Doç.Dr. ünvanı ile Ardahan Üniversitesi, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Öğretim Üyesi olarak ders verdiğini ve Türk Dünyası üzerine yapmış olduğu çalışmalar ve yayınları hayretimi celp etti. Zira bu bilim adamı Türkiye’de fazla tanınmıyor olduğu izlenimini vermiş olması beni üzmedi desem yalan olur. Ben bu araştırmaları ya-

Sayın Jorma’dan gelen telefon ile yaşadığım mutluluk anlatılamaz. Bu telefon ile Jorma benin Bulgaristan ve Yurtdışı Türkler ile ilgili çalışmalarım olmasının dikkatini çektiğini beyan etmesi üzerine uygun bir zamanı ver ise görüşmek istediğimi söyledim ve beni kırmayarak kabul etti. 2 Mart 2017 günü Ankara Saman Pazarı semtinde buluştuk, sıcak bir sohbet ortamı buldum. Adeta yıllardır tanışıyormuşuz gibi… Çalışmaları hakkında bilgiler verdi. Ben de kısa zamanda Balkanlar ve Türk Dünyası hakkında birçok bilgi edinme fırsatı buldum. Bu görüşmemizden birkaç gün sonra Ardahan’a dönen Sayın Jorma ile telefon görüşmelerimiz devam etti. Sorularıma telefon ile veya elektronik posta ile cevaplar verdi sağ olsun. Böyle bir değerin kamuoyu tarafından daha fazla tanınması gerektiğini düşünerek Atilla Jorma ile 5 Nisan 2017 günü telefon ile mülakat yapmaya karar verdim. Ben Sayın Jorma’yı tanıma ayrıcalığına eriştim. Yapmış olduğum mülakatı Türk Dünyası ile ilgilenenlere arz ediyorum.

BULTÜRK Derneği Ankara Temsilcisi olan ve aynı zamanda Başkent Ankara ve Anadolu Konfederasyonu BAŞKON Yurtdışı Türkler ve Göçmenler Platformu Başkanı görevini yürüten, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı/M. Sc. İsmail CİNGÖZ’ün de davetli olduğu panele başta; Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Sayın Yalçın Topçu, Türkmeneli Kültür Merkezi Başkanı Sayın Dr. Mustafa Ziya, Avrasya Yazarlar Birliği Başkanı Sayın Yrd. Doç. Dr. Yakup Ömeroğlu, Türkmeneli Kültür Merkezi Basın Müşaviri Sayın Dr. Şemsettin Küzeci, Nogay Türkleri Dergisi Ankara Temsilcisi Sayın Hakan Benli ve Türk Dünyasından birçok temsilci katılmıştır.


2

m a r t - 2017

Hepsi Aynı Mal

BGSAM-Tarih: 30 Mart 2017 Konu: Geçici hükümetin başbakanı Bulgaristan Türklerine hakaret etti. Tepkiler. Dış ülkelerdeki Bulgarların 190 okulu var. Geçici hükümet başbakanı Ognyan Gercikov, 27 Mart erken meclis seçimini değerlendirirken, soydaşların Bulgar dili bilip bilmeme gibi sudan gerekçelerle oy kullanmasının engellenmesini “doğdu” buldu. Oy kullanmak için vatandaşlık değil, Bulgarca yüksek öğrenim diploması isteseydi bari. Bulgar ırkçılığı taştı. Soydaşlarımız hakkında “Ne Bulgar vatandaşı! Dilimizi öğrensinler. Ve ondan sonra haklarını arasınlar!” diyen Gercikov’un insan haklarına ve tüm yasalara ters düşen, ayrımcı, ırkçı söylemi sert tepkiye neden oldu. Şu an Bulgaristan’da 1.5 (bir buçuk) milyon Çingene yaşıyor ve bu ülkede hiçbir zaman bu insanların okulu olmamıştır. Türklerin okulları 1957 yılında kapatılmış ve bir daha açılmamıştır. Bulgar elektronik yayınlarında yer alan yorumlar: Geçici hükümet başbakanı, “Bulgarca bilmeyen oy kullanmasın” dedi. Başbakan Gercikov’un seçim sonuçlarıyla ilgili skandal demeci sosyal haber araçlarında bomba gibi patladı. Bir hukuk profesörü olan Gercikov, hukukla, Bulgar Anayasası ve evrensel insan haklarıyla hiçbir ilişkisi olmayan birçok yaban kişisel görüş dile getirdi. Bulgar Milli Televizyonu (BNT-1) yayınına katılan Başbakan DOST partisi lideri ve seçmenlerini önce Bulgar dilinde yazmayı öğrenmeye ve ondan sonra oy vermeye davet etti. Gercikov, aynı seçmenlerin daha önce yine Türkiye’de Hak ve Özgürlükler Partisi’ne (DPS) ve Doğan’a oy verdiğine değinmedi. Başbakan, Bulgaristan’da 500 000 (beş yüz bin) Çingene seçmenin de okuma yazması olmadığına, fakat seçime katıldığına da işaret etmedi. “Hür Avrupa” Radyosunun New York muhabiri Konstantin Mişev, Başbakanın skandal demecine şu tepkiyi gösterdi: “Sayın Prof Gercikov, siz bir Bulgaristan partisinin Genel Başkanını seçmenlerini Bulgarca yazmayı öğretmeye ve ancak Bulgar dilinde yaşmaya başladıktan sonra oy kullanmaya çağırdınız. Şahsen ben, bir hukuk profesörünün böyle bir şey söyleyebileceğine inanmak istemiyorum. Bulgaristan Cumhuriyeti vatandaşı olan, fakat Türkiye Cumhuriyeti’ne kovulan Bulgaristan vatandaşlarına Bulgarca okuyup

yazmaya öğretme görevi DOST lideri Lütfi Mestan’ın vazifesi değildir, fakat sizin Sofya Üniversitesi Hukuk Fakültesinde birinci sınıfa dönmeniz mutlaka zorunlu olmuştur. Bulgar Anayasası, Seçim Yasası ya da herhangi bir başka Bulgar Kanunu seçime katılanlardan oy kullanmaları için diploma göstermelerini öngörmüyor. Üstelik Bulgaristan vatandaşlarının oy kullanması zorunludur. Sayın Başbakan siz ne söylediğinizin farkında mısınız? Sığınmacılara ve savaş kaçaklarına karşı amansız ve saldırgan olabilirsiniz, fakat hukuka ve öğrencilerinize biraz saygılı olunuz.” Eski Cumhurbaşkanı Jelü Jelev’in etnik sorunlar danışmanı olan Prof Mihail İvanov da geçici Başbakan’ı sert eleştirdi. “Hukuk profesörü ve geçici başbakan olan Ognyan Gercikov, demokratik bir devletin yasalarına göre söylenmemesi gerekeni söylemiştir. “ Bulgarca bilmeyen oy kullanamaz. Seçimlere katılmak isteyen, Bulgaristan için zorunlu olan Bulgar dilini mutlaka bilmek zorundadır.” Bu sözler bir saçmalıktır ve “Bulgaristan vatandaşı olmak isteyen Bulgar dilini öğrenmek zorundadır!” anlamındadır. Bulgar vatandaşı olmak her şeyden önce ve her şeyin üstünde oy kullanmak demektir. Yani bir anayasal hakkı yerine getirmektir ki, bu devlet düzenimizin temellerini oluşturur. Bulgaristan Anayasasında olmadığı gibi, Bulgar Vatandaşlığı Yasasında da, Bulgaristan vatandaşı olabilmek için Bulgar dilini bilme istemi veya şartı yoktur. Demek oluyor ki, hukuk profesörü, geçici hükümet başbakanı Gercikov, Bulgarca bilmeyenlerin Bulgaristan vatandaşı olmasına son verilmesini istiyor. Bu arada, Bulgaristan vatandaşlarının Bulgar dilini öğrenmelerine (mali ve örgütsel) ilgi ve çaba göstermesi gereken makam Bulgar hükümetidir. Bulgar hükümetinin Bulgaristan vatandaşlarını Bulgar dilini öğrenmeye davet etmesi de zorunludur. Meydana gelen durumda Cumhurbaşkanı Rumen Radev’in geçici Başbakan Ognyan Gercikov’u istifasını istemesi zorunlu olmuştur. Faktor.bg

Eski İnsanlar Tuvaletlerini Nasıl Yapıyorlardı? Yabancı ülkelerde 18 yeni Bulgar Okulu açılıyor. 2017 – 2017 ders yılında Bulgar devleti 20 bin Bulgar çocuğun

Öğrenciler Bulgarca, tarih, edebiyat ve coğrafya dersleri görecek. Bulgar Haber Ajansı (BTA) bildirdiğine göre 2017 – 2018 ders yılında dış ülkelerde 18 yeni Bulgar okulu açılıyor. Avrupa’da (İspanya, Malta, Kıbrıs, Almanya ve Büyük Briyanya’da) 13 okul ve Kuzey Amerika’da (Mesaşuzets, Nü Cırsi , İlinoys eyaletlerinde) ve Kanada Kvebek’te Bulgar okulları açılıyor. Bu arada, Eğitim ve Teknoloji Bakanlığının bildiği üzere, Birleşik Arap Emirlikleri balkenti Abu Dabi’de Pazar Bulgar okulu açılacak. Bakanlığın bildirdiğine göre böylece dış ülkelerdeki Bulgar okullarının 190 dir. Bu okulların 175’i devlet parasıyla eğitim veriyor. Ukrayna’da 8 Bulgar okullu oradaki etnik Bulgar azınlığına eğitim veriyor. 2016 – 2017 ders yılında dış ülkelerdeki Bulgar Pazar okullarına Sofya devlet eliyle 8 055 896 leva yardım göndermiştir.

dış ülkelerdek,i Pazar okullarında eğitimine yardım edecektir. Bu okullarda Bulgarca, tarih, medeniyetler gibi derslerden başka, 12. sınıfa kadar öğrencilere tüm eğitim dallarından bilgi sunulurken, coğrafya, edebiyat ve Bulgaristan ekonomisi gibi derslere ağırlık veriliyor.. Bu okullarda milli kimliğin, gelenek, görenek, halk sanatları ve halk kültürünün korunması dallarında ders dışı çalışmalar yürütülüyor. Bu eğitim etkinlikleri dış ülkelerdeki Bulgar öğrencileri Bulgar Yüksek OPkulları için de hazırlıyor. *** Biz, Bulgaristan Türklerinin bir tek okulumuz yok. Bunu kendiniz düşünün lütfen. Üstüne Bulgarca yazıp çizmemiz isteniyor. Oku ve paylaş. bTV – haberler

Bulgaristan Türklerinin Sesi

Alptekin CEVHERLİ Suriye’de Neler Oluyor?

Bir suredir Suriye’de yaşanan iç savaşı gerek ülke olarak ve gerekse de dünya olarak izliyoruz. Türkiye son dönemde yeniden yapılandırdığı dış politikasıyla olumlu bir ivme yakalayarak hem bölgede söz sahibi olduğunu dosta düşmana hatırlattı, hem de bölgedeki dost unsurlara (Türkmenlere ve ÖSO’ya güven verdi. Evet, Suriye gibi çetrefilli bir arazide kara harekâtına girmek elbette çok zor. Ancak Türk Ordusu, ilk bir hafta içerisinde geçekleştirdiği üstün başarı ile birkaç yıldır peş peşe büyük bir darbeler almış haliyle dahi, ABD ve Rusya ordularının cesaret edemediği bir alanda ve elbette kendi hinterlandında büyük bir zafer kazandı. Ancak ardından Batı’nın müdahalesiyle harekât görüldüğü kadarıyla rölantiye alındı ve pazarlık sureci başladı. Zaten kayıplarımız da bundan sonra başladı veya arttı diyelim. IŞİD bırakıp kaçmakta olduğu mevzilerine geri döndü ve El Bab önünde durduk. Türkiye gibi bir süper güç için El Bab bir kaç saatlik bir operasyondur. Ancak kapı önünde bekledikçe bize maliyet artmaktadır ve daha beklersek de artacaktır. Türkiye’nin bundan sonra yapacağı şey; gerek Rusya ve gerekse de ABD ile ilişkilerde kararlı bir şekilde duruş sergilemesidir. Bu anlamda Rusya’nın Türk tank birliğinin karargâhını ‘yanlışlıkla’ vurması ve 3 askerimizi şehit edip; 11’ini de yaralaması basit bir hata olarak algılanamaz. Hem de koordinatların sağlamasını yaparak verdiğimiz bir saldırı; ya ABD ile ilişkilerini eskisi gibi tekrar sıcak hale getirme uyarısıdır, ya da Hatay’da vurduğumuz Rus savaş uçağının soğutulmuş intikamıdır. Ve ne yazık ki her ikisi de Türkiye için ciddi bir uyarıdır. Bu durumda Trump liderliğindeki NATO ittifakından destek ne kadar alınabilir ve\ veya karşılığında ne istenir, iyi düşünülmelidir. Bu nedenle Fırat Kalkanı harekâtında El Bab tamamen ele geçirilmeden gecen her gün, Türkiye’nin aleyhine işlemektedir. Son sürat El Bab’ın alınması bu anlamda olmazsa olmaz haline gelmiştir… Fırat Kalkanı harekâtının bilinen 4 temel nedeni vardır: 1. Türkiyesınırlarınıngüvenliğinisağlayaraksınırdan gerçeklesen terör sızmalarının önüne geçmektir. 2. Suriye’de siviller için güvenli bölge oluşturarak Türkiye’ye olan yoğun göçü frenlemektir. 3. IŞİD’in elindeki yerleri kurtararak bölge insanına özgürlüğünü geri vermektir. 4. PKK’nin Türkiye’nin güney sınırlarını tamamen kapatarak ülkenin izole hale gelmesinin önüne geçmektir. Şu an için bunların hangisi birinci önceliklidir derseniz? Aslında hepsi de birbirinden önemlidir. Ama uzun vadede en önemlisi 4. madde olan, Türkiye’nin güney sınırlarının izole edilmesi sorunudur. Ve işin kötü tarafı NATO ile çıkar çatışması yaşadığımız konu da; ne yazık ki budur… Türkiye, eğer ABD ve diğer Batı ülkeleri ile anlaşabilir ve Rakka operasyonunda ÖSO ile birlikte başı çekerse, hem PKK tehlikesini bertaraf edecek, hem de Batı dünyasında haksız bir şekilde bozulan imajını düzeltebilecektir. Ancak Rakka’ya girdikten sonra (tıpkı Barzani’nin Kerkük’ten çıkmaması gibi) çıkılmaması bunun en önemli şartıdır! Aksi durumda El Bab’ı alsak dahi PKK bölgesinin oluşumunu engellememiz şu konjonktürde zor görünmektedir. Bu noktada, Türk dış politikası ile ilgili acı bir saptama yapmak ve ardından konuya devam etmek isterim. Şöyle ki; Türkiye’nin ve dahi duraklama döneminden itibaren Osmanlı Devleti’nin, tarihleri boyunca sürüncemede bırakıp da sonuçta hedefine ulaştığı hiç bir vaka yoktur. Bunun da yegâne nedeni, bunca devlet kurmamıza rağmen “devlette devamlılık esastır” kaidesini hayata geçirmememiz ve her yönetimle ve hatta hatta her bakanla birlikte dış politikada yeni bir maceraya yelken açmamızdır. (Elbette istisna olarak Hatay gibi bir kaç olay vardır. Ancak buna mukabil Musul, Kerkük, Kıbrıs, 12 Ada, Batum vb. yüzlercesini sayabiliriz…) Hükümet değil, devlet politikası belirlememiz şarttır. Bu da ancak millî bilinç sahibi, koltuğundan önce milletini düşünen, kendini milletine vakfetmiş ve idealist devlet adamlarıyla mümkün olabilir. El Bab ve Suriye ile ilgili olarak konuya dönersek; Sayın Cumhurbaşkanımızın bir gazetecinin sorusu üzerine bugün söylediği: “Şu anda El Bab gerek bizim, gerekse ÖSO tarafından dört bir yandan kuşatılmış durumda. Güç-


m a r t - 2017

Bulgaristan Türklerinin Sesi

ÇANAKKALE ZAFERİ VE ŞEHİTLERİMİZİ ANMA KONFERANSI Bunun için çalışmamız, kafa yormamız lazım. Bulgaristan’daki Türklerin örgütlenmesini desteklememiz lazım. Nereye oy verirse versin Türklerin oy kullanması gerektiğini düşünüyorum. Siyasete katılımlarının yüzde 100 olmasını arzu ediyorum.” Bayrampaşa Belediye Başkanı Atilla Aydıner ise Osmanlı’nın Bulgaristan’da uzun yıllar köklü medeniyet kurduğunu, her kentinde Osmanlı eserlerine rastlanabileceğini söyledi. BULTÜRK Genel Başkanımız Rafet Ulutürk’de Türkiye Cumhuriyeti’nin gösterdiği hedefe emin adımlarla ilerleyeceklerini dile getirdi. Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği Başkanı Celal OCAL konuşmasında; Bu gün bir ilk yaşıyoruz, bu gün Rafet Kardeşim beni bile şaşırttı bizden küçük

olmasına rağmen kendi kitabını yazdı. Sizi böyle bir eser meydana getirdiğiniz için tebrik ediyor ve alnınızdan öpüyorum. Bundan böyle artık dernek Başkanları kitaplı Başkan ve kitapsız Başkanlar diye ikiye ayrılacak. Siz Bulgaristan Türkleri davası için böyle bir kitap yazmakla Türklük mücadelenize ne kadar önem verdiğinizi gösterdiniz kutluyorum ve bu eserlerin devamını

diliyorum. Ardından Rafet ULUTÜRK’ü yanına kürsüye davet ederek alnından öptü ve Kahramanlar alnından öpülür, hayırlı uğurlu olsun tekrar sizleri kutluyorum.dedi. Şehitlerimizin ruhları şad olsun. Ben ezelden beridir, hür yaşadım, hür yaşarım/ Hangi çılgın bana, zincir vuracakmış şaşa-

“BULGARİSTAN’DA OSMANLI DÖNEMİ VAKIF ESERLERİ ENVANTERİ” Kitabı Üzerine Bir Değerlendirme

Mehmet Emin Yılmaz Yüksek Mîmar Türk Mîmârîsi Araştırma Merkezi

3

Rafet ULUTÜRK Süne Hastalığı

Tarih: 11 Mart 2017 Bulgaristan ve Türkiye’den gelen ses ve yankılar arasında kalan seçmen. “Dost Birliği” seçim sloganı da tutmadı. “DOST” marşında çelişki var. Mestan Cebel’de siyasi seçim mücadelesinden vazgeçti. “DOST– Birliği” listelerinde 5 gizli polis ajanı var. Kırcaali halkı ajan “Pavel’e oy vermek istemiyorlar. Buğday başak verirken tanelere sataşan zararlı bir böcek vardır. Öyle bir iz bırakır süt taneler üzerinde ki, giderek olgunlaşan ve hasattan sonra ambarlanan buğday tanelerinin özünü yiyip bitirir. Buğdayın hayatının taşıyıcısı olan öz toz olur. Eksek bitmez. Ekmeklik için öğütsen kabarmaz. Bu yenip bitirilen özün bilimsel adı guldendir. Buğdayın ve ekmeğin kalitesini belirleyendir. Anlatmak istediğimiz olay sosyal ve siyasidir. 1990’dan sonra Bulgaristan Türkleri siyasi hayata kendi partileriyle katılıyorlar. Şimdiye kadar 7–8 parti kurdular. Hak ve Özgürlükler Hareketi (DPS) partisinden başka hemen hemen hiç birisi tutmadı. 26 Mart 2017 Bulgaristan erken genel seçimlerine bir de “DOST – Birliği” katılıyor. Benzetme uygunsa “DPS sanki süneli taneleri partiden attı” ve en derin sürümden sonra, en iyi tırmıklanmış tarlalara da ekilse bu özsüz tohumlar hiçbir yerde bitmedi, tarlalar hep boş kaldı. İşte Adem Kenan’ın partisi, işte Güner Tahir’in, Osman Oktay!’ın Kasim DAL’ın “Sağ Kanat” partisi, hepside siyaset çöplüğünde… Hiç biri hiçbir seçimde hiçbir milletvekili çıkaramadı. Şimdi sahnede DOST adıyla ortaya çıkan Sorumluluk, Tolerans ve Özgürlük için Demokratlar Partisi ile 2016’da birbirlerine selam vermeyen ama 2017 seçimleri arifesinde ansızın “Dost Birliği” ilan eden Halkın Özgürlük ve Şeref Partisi (HÖŞP) ortaya çıktı. İlk kez birlikte seçime katılan bu iki parti hem Bulgaristan’da hem de Türkiye’de çok büyük gürültü kaldırırken, hem seçmenlerini hemde sevdiklerini yine kandırdılar. Hatta iki ülke arasındaki ilişkilere de geçen hafta gölge düşürdü, diplomatik gerginlik yarattı. 2 hafta sonra yapılacak seçimde “Dost Birliği” Bulgaristanlı Türkleri Türkiye Cumhuriyeti’nde, Bulgaristan’da ve Batı Avrupa ülkelerinde sandığa davet ediyor. Bulgaristan seçim alanlarında ilk defa “DOST Seçim Otobüsü” belirdi. Otobüs mavi fona Lütfi Mestan ve Orhan İsmailov fotoğraflarıyla süslenmiş. İçinden “DOST” seçim marşı geliyor. Etrafa boy fotoğrafları yapıştırılmış. Ne var ki, otobüsün etrafında insan yok. Dinleyenler uzaktan kulak veriyor ve çekip gidiyor. Neden acaba?! Bir defa “DOST” marşını söyleyenin bizden biri olmadığı ortada! Adamın sesi gırtlaktan geliyor. Bizim türkülerimizde ses ağzımızın içinde oluşur, gırtlakta değil. Sözüme “yattığı yer nur olsun” diyip arkasından yazdığım için özür dilerim, fakat sanatçılarımızdan Osman Aziz “Kırcaali ile Ardanın Arası” türkümüzü gırtlaktan okuduğu için, kendi köyünde ona “Eşek Osman” demişlerdi. 1991 senesinde, NATO devletleri Sofya Büyükelçileri Bulgaristan Türk gençlerine birkaç burs vermişlerdi. Bunların birinden faydalanan Siviştovlu Azmi’nin oğlu Amerika’ya müzik okumaya gitmiş, Hüston’da Yüksek Müzik Eğitimi gördükten sonra birçok parça bestelemiş ve komisyona sunduğunda, “hepsi çok güzel ama bestelerde etnik eksiklik var” kararı alınınca, Bulgaristan’a gelmiş ve eline mikrofon alarak yanık yanık anıran eşek sesleri kaydetmişti. Bestelediği parçalara eşek anırışını katınca Amerikan komisyonundan yüksek not almıştı. Mestan’ın “DOST” marşında da yabancı sesler ve ideolojik çelişkiler var. Yazarken aklıma şöyle bir örnek de geldi. Napolyon Viyana’yı çizmesi altına aldıktan sonra Yukarı Tuna incisi sokaklarında Askeri Bando arkasında Generalleriyle nümayiş edip kaldırım çiğnerken, karşı dükkândan kahvaltılık almak için evinden çıkan Bethowen elini kaldırmış ve Napolyon’a hitaben “Durdur şu gürültüyü, bana engel oluyor. Kafamda senfoni besteliyorum” deyince büyük ve küçük davul, trompet gürültüsü ansısın kesilmiş ve generaller sürüsü de saygıyla yerinde durmuştur. Bethowen’in o zaman bestelediği “Dokuzuncu Senfoni” bugün Avrupa Birliği marşıdır.


4

m a r t - 2017

Levent RASİM Dalga Geri Döndü

Tarih: 28 Şubat 2017 Kubrat ve Glodjevo’da yerel seçimlerin gösterdikleri 26 Şubat Pazar günü Rusçuk ve Razgrat bölgelerinde iki önemli seçim yapıldı. Kubrat ve Glodjevo’da yerel seçimlerde Belediye başkanlıklarını Hak ve Özgürlükler Partisi yeniden ele geçirdi. Deliorman için bu gelişme son derece önemli oldu. Çünkü 2014 seçimleriyle HÖH – DPS partisinden kopma süreci başlamıştı. 2016’ya ait yazılarımda, köylerde ve belediye merkezlerinde seçmenlerimizin HÖH kovanından ayrıldığını, fakat direk olarak DOST partisine yönelmediğini, yarı yolda durup bakındıklarını, yeni bir seçenek aradıklarını yazmıştım. Bu yerel seçimde “Bulgaristan’ı Kurtaralım!” sloganı yükselten HÖH, “Birliktelik!” şiarını yine ele aldı. Sonuçta her iki belediyede de zafer elde etti. Kubrat’ta oyların % 56, 7’sini alan Aklin Nebi Belediye Başkanı oldu. Seçime GERB ve BSP partileri de katıldı, fakat DPS’yi sollayamadılar. Glodjevo’da Belediye Başkanlığına Adem Hacımemişev seçildi. 26 Mart 2017’de yapılacak olan erken genel seçimler arifesinde Deliormanlılar siyasi durumda değişiklikler olduğunu, içten içe kaynayan halk memnuniyetsizliği ve ruhun önünü karanlık görünce, çark ettiğini ve yine eski yuvasına HÖH kanadı altına döndüğünü ortaya koydu. Meclis seçimi öncesi ülke çapında da değişiklikler oluyor. BGhaber.org yorumcuları doğru tespitler yaparak 13 Kasım 2016 Cumhurbaşkanı seçimleri sonuçlarıyla Bulgaristan’da Batıdan Doğuya doğru bir siyasi ibre kımıldaması olduğunu yazsalar da, bu hafta Cumhurbaşkanı Rumen Radev “iki sandalyede oturamayız” dedi. Yani hem NATO ve Avrupa Birliği üyesi hem de çok sıkı Rusya dostu olmanın olanaklı olmadığına işaret etti. Batı ile Doğu arasındaki yüzleşme sınırında olduğumuzu hatırlattı. Bulgaristan’da sonuçlarına inanılarak bakılan “Alfa Riçars” sosyolojik anketle araştırma ajansı 16 – 23 Şubat 2017 günleri arasında ucu bizim bölgeye de uzanan bir seçim önü soruşturmasının sonuçlarını açıkladı. 26 Mart günü seçenlerden % 65.9’unun sandığa gidip oy kullanacağı artık biliniyor. Bu memleketimiz koşulları için oldukça yüksek bir orandır. Seçmenler, % 31,5’ü GERB, % 29,6’sı BSP; % 6,8’i HÖH, % 10,8’, güya yurtseverlere, % 5,7’si “İrade” (Volya) partisine (yeni kurulan bir partidir ve genel seçimlere ilk kez katılacaktır.) oy vereceklerini açıklarken, “ABV”, “21. yüzyıl”, “Bulgaristan Evet”, Yeni Cumhuriyet ve DOST partisi barajın altında kalacaktır. Bulgar seçmenin bütün dikkati yalnız 2 siyasi parti – GERB ile BSP – etrafında yoğunlaşsa da, ülkenin siyasi geleceğinin yalnızca bu iki parti tarafından belirlenmesi yolları kapalıdır. Bir de GERB lideri Borisov ile BSP lideri Bayan Ninpva seçim önü tartışması için bir araya, bir stüdyoda buluşmaya ve tartışmaya yanaşmıyorlar. Bu, Bulgar toplumunun fazla kutuplaştığına işaret ederken, sol cephede BSP’den başka yalnız HÖH-DPS’yi, sağ kanatta ise GERB’le direk koalisyona girecek hazır hiç bir parti görünmüyor. Rusçuluyla bilinen Mareşkin’in “İrade” partisi GERB’ye karşı cephe almış durumda, sözde yurtseverler ise (Ataka, VMRO ve Yurtsever Cephe) üçlüsü olarak Avrupa Birliği tarafından “faşist” partiler olarak damgalandığından direk olarak siyasi erkte yer alamıyorlar. Hemen hemen değişiklik göstermeyen siyaset arenasında durum “pat” kalmaya devam ediyor. Bu açıdan bakıldığında seçimlerden nasıl bir hükümet çıkacağını kestirmek çok zordur. Seçim kampanyasında GERB ile BSP’nin karşılıklı ateşinde hele iç siyaset alanında ekonomi konusu olmaması, ancak iki yönlü yollar, dalavere ve rüşvet konusunun işlenmesi ve yalan değirmeninden emekli maaşlarına zam tozu çıkması, seçmeni yerinde mıhladı. HÖH-DPS ve “Volya” (İrade) partisinin eleştir ilerilerinin sivri ucu ırkçı, milliyetçi ve faşist “Ataka”, VMRO ve sözde “Yurtsever Güçlere” yönelik olması da sonuç verdi. Cumhurbaşkanı seçiminde % 15 alan üçlü milliyetçilerin adayının oy oranı artık % 10’lara düşmüştü. Bol keseden vaatlerde bulunarak bu oranı % 25’e çıkarmaya çalışmaları ise tehlike çanları çalıyor.

Bulgaristan Türklerinin Sesi

Bulgar Parlamentosuna Açık Mektup

BULGARİSTAN SİYASETÇİLERİNE, SİYASİ PARTİLERİNE ve Ye n i Seçilen Bulgar Parlamentosu Üyelerine Açık Mektup. (Slavi Trifonov) Bulgaristan’ın en ünlü sanatçısı ve ReferandumudüzenleyenSlaviTRİVONOV 44.Halk Meclisi için erken parlamenter seçimlerin yapılmasından sonra, Slavi Trifonov, ülkemizde olup bitenle ilgili görüşlerini tüm siyaset adamlarına ve siyasi partilere gönderdiği açık mektupta ifade etti. Slavi Trifonov’a göre, 27 Mart 2017 günü Bulgaristan’da yapılan erken meclis seçimleri tamamen anlamsızdır. Bu seçimler, “hiç kimse tarafından sevilmeyen” eski meclisi yeniden üretti. Bulgaristan’da bugünkü seçim sisteminin halka verebileceği hiçbir şey olmadığına… Yapabileceği tek şeyin ayni kişileri meclise yeniden toplam olduğuna… Aynı anlamsız siyasi bileşimi yeniden ürettiğine kesin kanıt elde etmiş olduk, diye yazan Slavi Trifonov, şöyle devam ediyor: Geçen yılın güzünde yapılan Ulusal Referandumla ilgili siyasetçiler bi-

linçli olarak “kulaklarını tıkadılar.” Bu noktadan hareket ederek Ulusal halk oylamasını örgütleyen Ulusal Komite Başkanı Trifonov, yeni meclisin biricik ödevi ve yükümlülüğü halk oylaması sonuçlarında ifade bulan – iki turlu majoriter seçim sistemine geçme, partilere yapılan oy başı karşılıksız yardımların 1 (bir) levaya indirilme ve seçimlerde ve halk oylamalarınya zorunlu oy kullanma gibi üç temel halk iradesi istemine kesin uymaktır, diyor. Parlamenter seçimlerle ilgili olarak ise Slavi Trifonov, halk meclisinin göreve çağrılmasından sonraki ilk iki hafta içinde, referandumdan kaynaklanan halk kararlarının onaylanması uğrunda somut çalışmalara başlamasını sağlık veriyor. “Eğer siz bu konuda önümüzdeki iki hafta içinde çalışmaları başlatmazsanız, ben vatandaş haklarımı savunmak için, üçüncü haftanın başında Halk Meclisi önüne geleceğim,” tehdidine yer veriyor. Halk oylaması örgütçüsü, “ilgili yasaları onaylamanız için size 2 (iki) ay vakit tanıyorum.” Somut yasal maddelerini uyum lamanıza ve onaylamanıza 2 (iki) ay yeterlidir, diyen Trifonov şu ihtarda bulunuyor: “Hükümet referandum kararlarını kabul edip yasallaştırılmalarını sağlamadığı durumda, Trifonov Halk Meclisi binası önüne yeniden gideceğini ve “yurttaş hakları için mücadele edeceğini” duyuruyor. Bilindiği üzere bu açık mektup, Slavi Trifonov’un siyasetçiler ve siyasi partilerin etkinliklerini kınayan gönderdiği birinci açık mektup değildir. Bu yılın Ocak Ayı sonunda, Cumhurbaşkanı

Rumen Radev 43. Halk Meclisi’nin tatil ettikten ve Slavi Trifonov tarafından örgütlenen referandumun mecliste görüşülmesi olanakları tükendikten sonra, o yapılacak olan erken seçimle ilgili de bir açık mektup göndermişti. Ültimatom (muhtıra) olarak nitelenen bu ikinci açık mektupta yer alan istekler birinci mektuptakilerin aynıdır. Seçimde elde edilen sonuçlar temel alınarak, Trifonov’un istekleri, halk oylaması sonuçlarının yasa olarak mecliste onaylanması için daha önce öne sürdüğü isteklerin yinelenmesi olarak kabul edilebilir. Bu seçimden sonra da GERB partisinin Bulgaristan’da yine önde gelen siyasi güç olduğu ve hükümet kurmayı deneyeceği dikkate alınarak, Sl. Trifonov’un açık mektubu direk olarak Bay Borifov’u hedef alıyor da denebilir. 2017 Ocak ayı sonunda, Baş Savcılığa göre, 2.500.000 (iki milyon beş yüz bin) vatandaşı oyu ile desteklediği Slavi Trifonov girişimiyle gerçekleşen halk oylaması sonuçları milletvekilleri için zorunlu olmalıdır. Slavi Trifonov Bulgar politikacı ve politik partilerine açık mektubunun sonunda, ben hak arama davama kendim tek başına başlayacağım, “ben gibi düşünen ve isteklerini açıkça ifade eden iki buçuk milyonun ne yapacağını önceden bilemem” diyor. Tüm bu uyarılardan sonra Trifonov 27 Mart 2017 tarihli açık mektubuna “PARTİLERİN ARKASINDA SEÇMEN VARSA, REFERENDUMUN ARKASINDA HALK DURUYOR!” sözleriyle noktalıyor.

Bayrampaşa Kaymakamımıza Kitabımızın Taktimi

Türk Dünyası’nda Bir Bulgaristan Türk’ü 50 yıllık Mücadele Rafet ULUTÜRK


m a r t - 2017

Bulgaristan Türklerinin Sesi

H a r a l a n A l e k s a n d r o v : B U L G A R İ S TA N S O S YA L İ S T PA R T İ S İ BSP’NİN KABA SEÇİM KAMPANYASI GERB PARTİSİNE SEÇİMLERİ KAZANDIRDI. Sosyal antropolog HaRumyana Kolaralan Aleksandrov. rova: İki Partili koalisyon kurulabilir. Biz bu seçimlerde büyük Siyaset Bilimci: başarıdan söz edemeyiz. Rumyana Kolarova. GERB zaten birinci partiydi. Bu seçimde GERB Borisov, hükümet kurmak partisi 2014’te aldıve bir sonraki seçimlere kağından 10 – 20 bin dar ayakta kalmak gibi sooy daha fazla aldı. runları çözmek zorundadır. Yeni mecliste 2 parS a ğ p a r t i l e r p a rtili bir ortaklığa giçalandı ve mecdilmesi olasıdır. lise giremedi. GERB partisinin üyelerine ve oyunu alSandalyelerin şimdığı geniş kitleye kendisini tanıtmasına gerek yoktur. diki dağılımıyla Bu seçimde BSP partisinin yürüttüğü kapmansa saldırgan ve şidmuhalefet güçdetliydi, çok kaba ve kışkırtıcıydı. Kampanya biraz daha devam etseydi ve BSP Başkanı Ninova aynı şiddetli kabalıkla konuşmaya lerinin de bir hükümet kurmasından söz edilebilir, fadevam etseydi, parti 2014 seçimlerinde aldığı oylardan bir oy kat en muhtemel olan iki büyük partinin (GERB – BSP) fazla alamazdı. Parti çökecekti deyen Aleksandrov şunları ekledi: ortak noktalarda buluşup bir hükümet çıkarmasıdır. Bizde iki büyük parti var: GERB sağcı Batı yanlısı bir partidir. Bizde yeni hükümetin mutlaka 3 partili olacağına ilişkin yoBSP solcu Rusya yanlısı bir siyasi partidir. rumlar yayınlandı, aynı ortaklığın yalnız 2 parti arasında, asgari B u d u r u m ü l k e m i z i 1 9 9 0 ’ l ı y ı l - müştereklere dayanılarak da oluşturulabileceğine inanıyorum. lara geri çeviriyor, bu durum desteklenemez. Şu anda beliren 5 partili mecliste, belirgin olan ikiye böAleksandov’a göre, bu defa Bulgaristan’da yeni hüküme- lünmüşlüktür. Yeni durum 1991’i fazlasıyla antin kurulabilmesi için toplum tarafından tolerans, siyaset- dırıyor. Siyaset Bilimci Kolarova, eski Cumhurbaşçilerin de esneklik ve yetenek göstermesi gerekli olacaktır. kanı Plevneliev’in siyasi ekibinde görev almıştı.

Statüko Korundu

Adı geçen iki sosyolog, sağ cephede yer alan “Evet Bulgaristan” ve “Yeni Cumhuriyet” partilerinin birleşmesinin olanaksız olduğuna işaret ederken, ortaklık kurmuş olsalardı bu başarıyı elde edemezlerdi, görüşünde birleştiler. Kınço Stoyçev, bu seçimlerde GERB partisi birkaç sandalye fazla alabildi, fakat Reformcu Blok gibi bir merkez sağcı ortak yitirdi, diye yazdı.

26 Mart 2017 seçimleri konusunda kim ne dedi:

Kınço Stoyçev: BU SEÇİMStoyçev, İkinci Boris hükümeLERİN OLAYI “EVET – BUL- tinde işleri yapan Reformcu Blok baAntoniy Gılıbov: YENİ SE- GARİSTAN” PARTİSİ OLDU. kanlarıydı. GERB bu seçimlerde niÇİM YAPILIRSA BULGARİSSosyolog Kınço Stoyçev. telik kaybetti, görüşünü savundu. TAN İÇİN YIKICI OLUR. The Wall Street Journal: BULBu seçimlerin mucizesi “Evet – Siyaset Bilimci, DoGARİSTAN AVRUPA KONUç e n t A n t o n i y G ı l ı b o v. Bulgaristan” partisi oldu, çünkü bu parti 2 ayda oyların % 3’ünü aldı, SUNDA BÜYÜK DEĞİŞİKYeni seçime gidilirse, Bulgaristan hatta barajı aşma sınırına yaklaştı. LİKLERE YOL VERMEDİ. Rusya ile ilişkilerin normalleşmeiçin sonuçları çok ağır ve yıkıcı olur, Büyük bir başarıdır. Yeni Cumhuriçünkü Bulgaristan bir yıl Avrupa Bir- yet ve Reformcu Blok gibi partilerle sine Güney Doğu Avrupa halklarıliği Konsey Başkanlığını üstlenecek karşılaştırdığımızda “Evet – Bulgaris- nın nasıl değer verdiğini öğrenmek ve öncelikle de Bulgar toplumunun tan” partisinin daha onurlu davran- için Brüksel Bulgar seçimlerini çok kendi gündemi dikkate alınmalıdır. dığı öne çıkıyor. Parti Başkanı Hristo yakından izledi. Moskova ile daha yakın bağlar geliştirilmesini isteBu yıl ya da önümüzdeki yıl yeni İvanov’un muazzam potansiyeli var, erken seçim yapılırsa politik sonuç- halka açık ve ılımlı bir tutum içinde yen siyasi partileri seçmen kenara ları taşınamayacak kadar ezici olur. kitlelere iniyor, geleceğine yol açıyor. itti. Bu sonucu yayan The Wall Journal” gazetesi şöyle devam ediyor: Yeni erken parlamenter seçim düşünüSeçimleri Bulgar sağ merBu fikirler yine sol sosyologlarlüyorsa, bu en erken 2018 yılının güzünde olmalıdır, o zaman siyasi ortam dan olan Harlan Aleksandrov tarafın- kez partisi kazandı ve Avrupa Birdeğişikliklere açılan yeni bir yol seçe- dan da paylaşıldı. Örtüşen noktalar liği üyesi olan ülkeyi Rusya ile yabilir. Şu dönemde, ülkenin etkin yöne- şunlardır: Görüldüğü üzere rüşvetçi- kınlaşmaya iten sol partileri yendi. tilebilmesi için, yeni bir idare formatı likle mücadele anti-komünist ve konDoğu Avrupa’da Rusya ile yakınüzerinde uzlaşmaya gidilmeli ve ül- servatif siyasi tutumdan fazla, libe- laşmaktan korkan siyasetçiler, GERRB kede istikrar sağlama yolu seçilmelidir. ral bayrak altında güç toplayabiliyor. partisinin seçim başarısını kutladılar. New York, gazetesi, eski CumhurAntoniy Gılıbov’a göre, şimHiçbir dayanak noktası ol- başkanı Rosen Plevneliev’i zikrederek diki 5 partili mecliste en önemli olan, uzlaşma sınırlarını ve olu- mayan “Evet – Bulgaristan” se- bu gidişin ülke için uğurlu olduğuna şan çoğunluğun yetki sınırlarını be- çim gecesi parladı ve bu ışık- yer veriyor. Böylece Bulgaristan AB lirleyen bir ortaklık sözleşmesidir. lar yanmaya devam edecektir. içinde sözü işitilen bir faktör olabilir.

5

Musa Vatansever Kavgalı Düğüm

Tarih: 12 Mart 2017 Konu: Bulgaristan toplumundaki yan çelişkiler, ana çelişki ve temel çelişki. Bizdeki başkaldırı karanlık bir zihniyetin hortlamasıdır. Dünya düşünürlerinden Karl Yaspersen, “İnsanlar arasındaki en derin çelişkiler onların özgürlüğü farklı anlayışından kaynaklanır” diye yazmıştır. Birinci bölüm: Bugün Bulgaristan’da en çok satan gazetelerden biri “55 Yaş Üstü” gazetesidir. 14 yıldan beri çıkıyor ve gençliğinde “soya dönüş” sürecine katılan, ensimize silah dayayan Bulgar kuşağa bir yandan değişik sağlık önerilerinde bulunurken, onlara gençlikte işlediklerinin cinayet olmadığını hatırlatıyor ve Bulgaristan’da yaşayan Türklerin “İslamlaştırılmış Hıristiyan” oldukları borazanını çalmaya devam ediyor. Hak ve Özgürlükler Partisi (DPS) hakkında “İslamlaştırılmış Bulgarların Anayasaya rağmen kurulmuş” bir Türkçü ve Türkiye’nin Bulgaristan ve Balkanlar siyasetini savun parti diyor. (Sayı 10 yıl 2017) Mahkeme kaydı yapılmış, 26 Mart seçimlerine katılacak DOST partisiyle ilgili ise “evlerinin avlusuna Türk asker anıtı diken” Üzeir kardeşler gibi, “Türkiye çıkarları için çalışan bir siyasi oluşum,” diye yazıyor. Artık ilaçlarını alırken eli titreyenlere moral vermek için yazılıp basılan bu gazete son 27 yılda Bulgaristanlı “Türklerin işlediği en kötü işleri” sıralarken şunları başa alıyor. Burgas’ın Dikenli köyünde (Trınak) 1984 -89 soy kırımına karşı mücadelede şehit düşen Bulgaristan Türkleri kahramanlar çeşmesini kınıyor; Özgürlük Tepesinde “Yeni Han Baba türbesi”nin kurulup ziyarete açılmasını hor görüyor. Razgrat ilinde “Demir Baba” geleneksel törenlerinin yapılmasını uygun bulmuyor. Bulgaristan Türklerinin Ramazan ve Kurban Bayramı geleneklerini yaşatmasına ters bakıyor. 27 yıldır dalgalanan HÖH bayrağıyla yan yana bir de DOST bayrağının dalgalanmaya başlamasını lanetliyor. Sözde “Yurtsever” güçlerin Sofya meclisinde s.o. Osmanlı’da Ermeni Soykırımı Yasa Tasarısı onaylanırken HÖH milletvekillerinin salondan dışarı çıkmalarını lanetliyor. Burada isim değiştirme ve Türk kimliğimizi yok etmeye çalışanlara günlük ferahlık suyu veren bu gazete aslında Bulgar toplumu içinde ne temel ne de ana çelişkiyi ne de günümüz Bulgar toplumunda kavgalı düğümü derinlemesine yansıtmaya gayret gösteriyor. Gazete, ömür boyu işledikleri suçların acısını çeken yaşlığı Bulgar kuşağa, “onlar bizi bağışlamıyorlar” fakat “korkmayın ipler elimizde” deyip, zulüm görenlerin “Tanrı canınızı almasın” yani çekiniz bitmesin lanetine karşı “Azrail mutlaka gelecek” umudu veriyor. “Soya dönüş” kâbusundan kurtulamayan yaşlı kuşağın en büyük çilesi, Bulgaristan’da Bulgarların giderek tükenir derecesinde azalması ve her yıl 6 bin gencin bir daha geri dönmemek üzere İngiltere, Almanya, Amerika, Danimarka, Norveç ve Avusturya’ya okumaya gitmesi ve oralarda iş bulup kalmayı tercih etmesi oluyor. Bu noktada, Bulgaristan’da yaşlı ve genç kuşağın özgürlükleri tamamen farklı bir şekilde anladığı, gençlerin ihtiyar neslin işlediği suçların yüz karasıyla yaşamak istemediği dikkati çekiyor. Öte yandan, başta Türk düşmanlığı olmak üzere ırkçılığı temsil eden % 15 gibi bir kesim de azdıkça azıyor. Geçen hafta Bulgaristan’ın “Belene” kasabasında çok büyük bir ırkçılık patlaması ve ardından önemli gelişmeler oldu. “Sığınmacı iade programına” göre Almanya’dan Bulgaristan’a gönderilen Suriyeli bir genç ailenin merkez makam Tuna Şehri “Belene”ye yerleştirilmesini kararlaştırsana karşı bütün kasaba ayaklandı. Sığınmacı erkek inşaat mühendisi bayansa kimya mühendisi olan bu Suriyeli genç aile şehirden canlı canlı yakılma korkusundan kaçarak kurtuldu. Olay toplumu karıştırdı. 1949’da 4 800 Bulgarin ve 1984-89’da 518 Türk’ün “Belene” ölüm kampının bulunduğu Tuna adasının Belediye Merkezi olan Belene şehrindeki Katolik Kilise’nin papazı olan Pavel Kortezi ırkçılık olayını protesto etmek için şehri terk etti. Roma’ya döndü. Papaz Kortezi “Belene” Ölüm Adasında bir anıt parti yapıp kahramanların isimlerini ebedileştirme programını gerçekleştirmeye çalışan kişiydi.


6

m a r t - 2017

Hüseyin YILDIRIM İlginize Teşekkür

Tarih: 02 Mart 2017 Konu: Yerimizde dururken geriliyoruz. Biz göçmen gençler, yaşlılarımızın atavatandan getirdikleri kültürümüzün Türkiye kültürel harcına karıştırılarak karılmasında köprü oluyoruz. BULTÜRK idesel ortamında geçirdiğimiz vakit, katıldığımız tartışmalı buluşmaların kanımızı kaynattığı oluyor. Bulgaristan Türklerinin hakları ve özgürlükleri için mücadele fikirlerini bina edip direniş Program ve Tüzüğünü yaratanlardan biri olan Sabri İskender Beyin sohbetlerini dinlerken geçmişimizin aynasında yüzüyoruz. Kimliğimizi savunma ve yaşatma mücadelesinde öncü olan birisini tanımak, bize onur verirken, sohbetleriyle kanatlanıyor ve başımız dik geziyoruz. TRT ve soydaş yayınlarından öğrenebildiğimiz kadarıyla, bugün de bir şeyler oluyor. Fakat tam ne olduğunu okul kitaplarından, öğretmenlerimizin anlattıklarından ya da kılavuz bileceğimiz bir eserden öğrenebilmemiz henüz olanaklı olmadı. Herkes bir şeyler anlatıyor, yazanların yazdıklarından, ama bu böyle değil şöyle olsaydı, en büyük ateşi biz yakacaktık dumanı var. Hava hala sisli! Sanki uzak dağların ötesinden gelen efsanelerde bir çakışmazlık, bir çelişkilik ve bir böbürlenme var. Hem geçmişimize, hem de bugünümüz ve geleceğimize ortak değer ve ayar veren yargı değerleri henüz doğmadı. Doğmuş olsa bile onları derleyip, bu yol bizim yolumuzdur, arkası ve önü bizimdir, her düşen kutsaldır, ölçüsü sanki beden olarak yeni kuşağa göre biçilmemiş, biçilemiyor yoksa yeni kuşağın ebatları farklı. Genç kuşak “gidişte dönmemek var, galipte görmemek var” felsefesiyle henüz buluşamadı. Fakat Sabri İskender Beyle görüşmelerimizden şu gerçeğe kesin inanmaya başladığımı özellikle vurgulamak istiyorum: Çağdaş uygarlık için bilgisayarın bulunması ve insanlığın dünyanın her yanında bilgisayar kullanması, cep telefonuyla haberleşmesi ne kadar önemliyse, İnsan Haklarını Korumak için kurulan Demokratik Lig de 20. yüzyılda yaşamış Bulgaristan Müslüman Türkleri için aynı değerde önem taşıyor. Bunu şöyle de anlatabilirim. Köyümün başında bir İnek Kaya vardır. Dedelerimin dedeleri İnek Kaya kuzundaki büyük meşe kökünde kaynayan su bulmuş, oluk taşı oyup onu köyümüze akıtarak indirmişlerdir. Üstü yası taşla kaplı suyolunu toprakta gömülüdür. O zaman bu zaman ne meşe kurumuş, ne kem gözler suyolumuzu bulup bozabilmiştir. Çeşmemizin adı Yukarı Çeşme’dir. Adı değişmiş, dolayındaki gölgeler değişmiş, kaç defa kurnası çalınmış, ama o hep akıyor ve gelip geçene hayat suyu veriyor, hayatı yaşattığı için gururlanıyor, gidenleri bekliyor, gelenlere seviniyor. Demokratik Lig bizim Yukarı Çeşmemiz gibidir. Hayat ağacımız Yaşlı Meşeyse, hayat suyumuz derin köklerinden gelir, su bizde biz de o suda yaşamak için varızdır. Bizim mücadele suyumuz, her markette satılan ve içtikçe sanki ferahlatan ama aslında yoğuran sulardan farklıdır. O bize yaşam suyu getirmiştir yerin dibinden ve onun hayat şarkısını dinleriz kurnadan akarken. Demokratik Lig de yüz yıllık çile ve çekimizin, endişeli ve üzgün zekâ ve alın terimizin özünden doğmuştu. Tek kolda birleşip beraberce mücadele etme fikri önce Sabri İskender’de doğmuştu. Beynini zorlayan illegal değil legal bir mücadele örgütü kurmaktı. Bu fikir onun içinde “Belene” Ölüm Kampında Tuna dalgalarının kovalaşışını sessizce izlerken doğmuştu. Önemli olan insanlarımızı dağlara çağırmak, mısır tarlalarında, bağda bayırda gizlemek değil tek kolda buluşturmaktı. Avrupa sularını Karadeniz’e ve Dünya Okyanusuna taşıyan şu dev nehrin omurgasında benzin, doğal gaz ya da elektrikle çalışan bir motor yoktu. Ekmek su istemeyen ırmak sabah akşam hiç durmadan su deryasını akıtarak ileri taşıyordu. Bu dev güç Bulgaristan Türklerinde de olmalıydı. Aradığı enerji ezilip uyutulanların uyanmasında gizliydi. Bu uyanışla mücadele ruhu doğacak ve hareketlenmesiyle halkımız zaferden zafere ilerleyecekti. Onun ruhunda oluşan bütün halkımızı kucaklayacak legal bir direniş dalgasıydı. Bu işte önemli olan, o ekmek su istemeden, halkı uyandıracak ve birleştirip harekete geçirecek ruhu uyandırmaktı. Bunu tek başına yapmak çok zaman gerektirecekti ve hiç tereddüt etmeden kendisiyle birlikte “Belene”den çıkarılan ve sürgüne gönderilen arkadaşlarını aramaya koyuldu.

Bulgaristan Türklerinin Sesi

Bulgaristan’dan Sınır Dışı Edilen Bulgaristan’dan geçen hafta sınır dışı edilen Türk vatandaşının Edirne Valiliği Özel Kalem Müdürü İbrahim Tarancı’nın olduğu bildirildi. Edirne Valiliği Özel Kalem Müdürü İbrahim Tarancı’nın Bulgaristan‘dan sınır dışı edildiği ortaya çıktı. ŞUMNU’DA TUTUKLANIP SINIR DIŞI EDİLMİŞ. Bulgaristan’ın en büyük gazetelerinden biri olan ‘Trud’, Tarancı’nın geçtiğimiz hafta Cuma namazının ardından Şumnu

şehrinde tutuklanıp sınır dışı edildiğini yazdı. Bulgaristan İçişleri Bakanlığı, Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (DANS), ülkenin ulusal güvenliğini tehdit ettiği gerekçesiyle bir Türk vatandaşının sınır dışı edildiğini, diğer iki Türk vatandaşına ise Türkiye‘de bulundukları için ülkeye giriş yasağı konulduğunu açıklamıştı. “ULUSAL GÜVENLİK SÖZ KONUSU” Bulgaristan Başsavcısı Sotir Tsatsarov, sınır dışı edilen Türk vatandaşının kim-

liği ve gerekçeleri konusunda ayrıntı vermeyeceğini belirterek, “Olay seçim durumu veya siyasi amaç ve nüfuz değil, ulusal güvenlik söz konusu. Ülkenin toprak bütünlüğüne yönelik hareket söz konusu” demişti.

B aBulgaristan’ın ş k o nEdirne s oBaşkonsolosu l o s VVasil i lVilchev, c h eÇorlu v ’ dÇetin e nile Osman B a yÖz-s a n ’ a Z i y a r e t

Belediye Başkanı ÜnalBaysan’ı makamında ziyaret etti. Belediyeden yapılan yazılı açıklamada, Başkan Baysan ve Vilchev’in Bulgaristan’da 26 Mart’ta yapılacak seçimler için kurulacak sandıklar konusunda bilgi, alış verişinde bulundukları belirtildi. Açıklamada, Çorlu’nun Bulgar göçmenlerin yoğun yaşadığı bölgelerden biri olduğu belirtilerek şu ifadelere yer verildi: “Bulgaristan’da 26 Mart 2017 Pazar günü yapılacak olan seçimler öncesinde Çorlu’ya gelen Bulgaristan Edirne Başkonsolosu Vasil Vilchev, Başkonsolos Yardımcısı Radoslava Kafedjiyska ve beraberinde Çorlu Belediye Meclis Üyeleri Güner

türk, Çorlu Belediye Başkanı Ünal Baysan’ı makamında ziyaret ederek görüş alışverişinde bulundular. Bulgaristan’da yapılacak seçimler için göçmen nüfusun en yoğun olduğu yerleşimlerinden olan Çorlu’da kurulacak 2 sandıkta yaklaşık 4 bin oy kullanılması bekleniyor.”

Ya b a n c ı y a p ı m c ı y a f i l m t e ş v i k i y o l d a Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanun’da yapılacak değişiklikle yeni destek türleri oluşturulduğunu, Türkiye’de film çekmek isteyen yabancı film yapımcılarına teşvik verileceğini bildirdi. Avcı, yaptığı açıklamada, bakanlığın sinema sektörüne verdiği desteklerin her yıl arttığını belirtti. Teşviklerin büyük maddi tutarları içermediğini, sektörün büyüklüğü baz alındığında oranların sembolik kaldığını ifade eden Avcı, bu yıl 30 uzun metraj filme yaklaşık 26 milyon destek verildiğini anlattı. Türk si-

nema sektörüne ilginin arttığını, büyük bir Kore firmasının Türkiye’de sinema salonu zinciri satın aldığını aktaran Avcı, firmanın yapımcılık da yapacağını dile getirdi. Avcı, başka şirketlerin de onları takip edebileceğine dikkati çekerek, “Yabancı film yapımcılarına yapabileceğimiz en büyük teşvik Türkiye’de film çekme maliyetlerini düşürmek. Pek çok Avrupa ülkesi bunu çok güzel yapıyor, kolaylıklar sağlayarak. Bulgaristan, Macaristan bunu yapıyor ve etkili de oluyor. Dolayısıyla o konuda Sinema Kanunu üzerinden bir çalışma var” dedi.

İ nBazen s aminicik n ı nayrıntılar, Y ü ciçteneyapılmayan l i ğ i tüm K ügösterişli ç ü k AHediyeler y r ı nvermekten t ı l aya rdadkahramanca a S aeylemler k l ıyapmakdır

hareketlerden daha anlamlı olabilir. Bunlar, varoluşunuzu yükselten küçük hareketlerdir. Basit günlük jestler güçlü duygusal bağlar yaratır. Bu davranışlar, bir jestten diğerine, büyük arkadaşlıklar ve romantik ilişkiler kurması için kalbinize izin verir. Bir insanın mükemmelliğini anlamak için sadece görünüşüne bakmak yeterli değildir. Bazen, insanların sözleri bile, tavır ve konuşmalarının ardındaki şeyleri açığa çıkarabilir. Bir insanın esas niteliği, her geçen gün gelişmekte olan neredeyse algılanamaz şeylerde yatmaktadır. Kuşkusuz ki, siz de kendinizde bu nitelikleri gözlemliyorsunuz. Gerçek şu ki, kalıcı ve sağlam ilişkiler kurabilmeniz için bu küçük ayrıntılara yönelmeniz çok önemlidir. Burası, kişinin gerçek kökeninin büyümeye mahkum olduğu yerdir. Bu nedenle, kişilerle olan ilişkilerimizin bir çoğunu kapsayan bu konuda bizim aracılığımızla yüzleşmenizi öneriyoruz. Faydalı bulacağınızdan emin olabilirsiniz. Minik ayrıntılar, kalbin dilidir Çocukluğumuzdan itibaren sosyal normları öğreniriz. Bunlar saygı, nezaket ve birbirimizle yaşayacağımız saygın bir yapıdan oluşturduğumuz (en azından denediğimiz) davranışlar üzerine kurulmuştur. Ancak nezaket kurallarının ötesinde, “lütfen“, “teşekkür ederim” ya da “günaydın” demek gerçek kişiliğin yaratıldığı içten farkındalığın olduğu noktadır. Bir kişi kolaylıkla yardımsever ve kibar olabilir. Ancak gösterilen yüzün arkasında gizli bir menfaat olabilir. Öte yandan, bu küçük detaylara önem vermeyen insanlar var. Böylelikle birilerinin iyi ya da kötü biri olup olmadığını bilmiyorlar. Onlar sadece diğer davranış türlerine değer veriyorlar. Büyük hareketler ve küçük detaylar Bazı insanlar sevginin en saf duygular içinde “ya hep ya hiç” gibi görkemli eylemlerle gösterildiğine inanır. Bununla birlikte, her gün bağlarını yenilediklerinde daha tatmin edici ve mutlu ilişkiler oluşur.

tan kaçınmazlar. Ancak gerçekten ihtiyaç duydukları şey, karşılıklı olarak her bakışın samimi olduğu, sevginin hem gösterildiği hem de fark edildiği yerdir. “Günün nasıldı?” ve “beni çok mutlu etti” gibi şeyler, sizin ya da eşinizin her zaman minnettar olacağı, sizi en pahalı hediyelerden daha da değerli hissettirecek küçük ayrıntılardır. Kıymetiniz küçük jestlerde gizlidir Bazen kendinizi size bakan ancak gerçekte sizi görmeyen insanlar tarafından çevrilmiş bulabilirsiniz. Sizi duyan arkadaşlarınız ya da akrabalarınız olabilir, ancak aslında sizi dinlemezler. Sonra birdenbire sizi açık bir kitap gibi okuyabilen ve ufak ayrıntılarla size olan içten bir ilgi gösteren kişi gelir. Bu günlük jestler size bir insanın doğal iyiliğini gösterir. İşte bu sebeple, hepimizin, birinin samimi olup olmadığını ortaya çıkaran bir iç pusulası vardır. Bu küçük ayrıntıları değerlendirecek kişi, çabayı, niyeti ve bunların arkasındaki duyguyu tanır. “Sana nasıl olduğunu sorarsam, bunun sebebi gerçekten önemsediğimdendir. Senin yanında olmak isterim çünkü gerçekten buna ihtiyacım vardır ve güvende olduğunu bilmek isterim.” Mutluluğun gerçek rehberini keşfettiğiniz yer, mütevazi ancak altın gibi değerli izlerden oluşan, küçük detaylarla bezenmiş ve sonunda tam olarak kendinizi gerçekleştirme fırsatına ulaştığınız yerdir. Bir de böyle olmayı deneyin. En küçük eylemlere değer verebilen, birlikte saygıyla var olabilmenin mimarları olun. Kendinize ve çevrenizdeki kişilere aynı ölçüde değer vererek, alçakgönüllülük ve saygı ile hareket edin. Defalarca “seni seviyorum” demenin sevginizi daha samimi yapmayacağını anlayın. Bazen sevginizi içtenlikle göstermek, boş sözlerle yetinmekten çok daha iyidir.


m a r t - 2017

Bulgaristan Türklerinin Sesi

B u l g a r i s t a n ’ d a V e k i l Bulgaristan Türklerinin Eğitim, Basın ve Dini Durumları Konuşuldu adayı DS gizli ajanlar Dosyalar Komisyonu’nun yayınladığı dosyalara göre 26 Mart’da düzenlenecek erken genel seçimler İl Seçim Kurulu’na kayıtlı 78 milletvekili adayı komünist dönemin gizli servisi Dır.javna Sigurnost (DS) ajanı olduğu ortaya çıktı Dosyalar Komisyonu, 9 Mart’dan itibaren milletvekilleri adaylarının DS’ye çalışıp çalışmadığını kontrol etmeye başladı.Dosyalar Komisyonu kamuoyunu bilgilendirme acısından tüm siyasetçilerin komünist dönemin .gizli servisi DS ajanı geçmişlerini yayınlıyor Yayınlanan rapora göre 9 milletvekili adayın 10 Kasım 1989’dan sonra da DS ajanı .olarak çalıştıkları belgeleriyle ortaya çıktı EN ÇOK DS AJANI BULGAR SOSYALİST PARTİSİNDEN Milletvekili adayları arasında en çok DS ajanı Bulgar Sosyalist Partisinden çıktı.Toplamda bu partiden 16 aday DS geçmişiyle ilişiği olmuş.İkinci sırada HÖH(DPS) partisinden 9 kişinin gizli servise çalışmış.GERB partisinden 5 milletvekili .adayı,DOST partisinden 5,eski DS ajanı çıktı Komünizm karşıtı Reformcu Blok‘tan 2 kişi, ”Yeni Cumhuriyet-Nova Rebuplika” 1 kişi,”Evet,Bulgaristan-Da Bılgariya” 2 kişi, Kim Koalisyonu 4, Bulgaristan .Baharı(Bılgarska Prolet) 8 kişi yer aldı Birleşik Vatanseverler-NFSB-ATAKAVMRO 8kişi, ABV-Hareket 21‘den 4kişi, Veselin Mareşki’nin partisi .Volya(İrade)’dan 2 kişi eski DS ajanı çıktı Toplamda 4bin 64kişi Dosyalar Komisyonu’ndan araştırıldı,bunlardan 1982 kişi denetime tabi değildir,çünkü Gizli Dosyalara Yasası’nın 26. maddesinin .4.fıkrası gereği açıklanmamaktadır . Bulgar Sosyalist Partisi(BSP) HÖH(DPS) GERB DOST Kim Koalisyonu(Koalitsiya Koi) Birleşik Vatanseverler Reformcu Blok Yeni Cumhuriyet ABV ve Hareket 21 Volya Evet,Bulgaristan Bulgaristan Baharı

Trakya Üniversitesi Balkan Araştırma Enstitüsü tarafından düzenlenen “Balkan Çalıştayı: Bulgaristan Türklerinin Eğitim, Basın ve Dini Durumları” adlı .etkinlik Balkan Kongre Merkezinde gerçekleştirildi Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan program Balkan Araştırma Enstitüsü Müdürü Yrd. Doç. Dr. Bülent Akyay’ın açılış konuşmasıyla devam etti. Yrd. Doç. Dr. Bülent Akyay konuşmasında 2010 yılında kurulan enstitünün amaçları arasında, bilimsel araştırma ve çalışmalarla Türkiye‘de Balkan devletlerinin siyasal, ekonomik, kültürel ve sosyal yapılarının daha iyi anlaşılmasını sağlamak gibi maddelerin olduğunu belirtti. Yrd. Doç. Dr. Bülent Akyay, Bulgaristan Türklerinin sosyokültürel .konularını ele alacaklarını da sözlerine ekledi Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, yaptığı konuşmada programda bulunan katılımcılara teşekkürlerini iletti. Rektör Tabakoğlu, toplantıda Bulgaristan‘daki Türklerin durumu ile ilgili bilgileri orada yaşayanlardan edineceklerini belirterek üniversiteye düşen görevi memnuniyetle yerine getireceklerini ve gerekli .yol haritasını beraber izleyeceklerini ifade etti

Açılış konuşmalarının ardından Yrd. Doç. Dr. Ali Hüseyinoğlu’nun moderatörlüğünde başlayan toplantının ilk oturumunda Plovdiv Paisiy Hilendarski Üniversitesi Filoloji Fakültesi Öğretim Üyesi ve Güney Bulgaristan Türkçe Öğretmenleri Derneği Başkanı Yrd. Doç. Dr. Harun Bekir “Bulgaristan Eğitim Sistemi ve Türkçe Eğitimi”, Kuzey ve Doğu Bulgaristan Türkçe Öğretmenleri Derneği Başkanı Emine Halil “Bulgaristan’da Türkçe Eğitimi”; Gazeteci ve Serbest Foto Muhabir İsmail Köseömer ise “Basın, Türk Kimliği, Türk Kültürü ve Folkloru” konularında sunumlar gerçekleştirdi. Soru ve .cevap kısmının ardından ikinci oturuma geçildi Yrd. Doç. Dr. Bülent Akyay’ın moderatörlüğünü yaptığı ikinci oturumda Başmüftülük Genel Sekreteri Celal Faik “Bulgaristan’daki Vakıflar”, Başmüftülük Dini Eğitim Sorumlusu Hüseyin Karamolla “Bulgaristan’da Din Eğitimi ve İlahiyat Okulları” ve Başmüftülük Dış İlişkiler Dairesi Sekreteri Hayri Emin “Bulgaristan Müslümanlarının Dini Yapılanması ve Sorunları” konuları ile ilgili sunum gerçekleş.tirdi. Program soru ve cevap kısmı ile sona erdi

– 16 –9 –5 –5 –4 –8 –2 –1 –4 –2 –2 –8

Gelin geldiği köyde, patron oldu Özdin: “Ben İstanbul’da doğdum ve büyüdüm. 18 yıl “Köy hayatı ile hayallerimi gerçekleştirdim”

önce köye geldim, bana şu anda herkes gıpta ediyor, şehirden gelip de köy hayatına alışmak benim için kolay oldu. Ben artık köy ekmeği yapıyorum, bahçemde domates, biber yetiştiriyorum, bir de kaz yetiştirerek iş kadını oldum” dedi. İstanbul’dan eşinin köyüne dönen Esra Özdin, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından başlatılan Tarımda Kadın Girişimciliğinin Güçlendirilmesi programı kapsamında başladığı kaz yetiştiriciliği ile kendi işinin patronu oldu. Bundan 19 yıl önce İstanbul’da tanıştığı eşi Necmi ile evlenen Esra Özdin, 17 Ağustos depreminden sonra Kırklareli’nin Beypınar köyüne taşınmaya karar verdi. Aile bütçesine katkı sağlamak amacıyla uzun süredir kaz yetiştirmeyi düşünen ancak yeteri kadar sermaye bulamayan Özdin, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından başlatılan Tarımda Kadın Girişimciliğinin Güçlendirilmesi programı kapsamında hayallerini projeye döktü. Hazırladığı proje ile 30 bin lira destek almaya hak kazanan Özdin’in ‘Kazı Kazan’ projesi 2015 yılında Türkiye’de birinci olarak seçildi. Başarı öyküsü ile kısa sürede herkesin takdirini toplayan Özdin, yılda yetiştirdiği 350 kaz ile hem aile bütçesine hem de köyünün ekonomisine katkı sağlıyor.

Özdin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İstanbul’dan köye taşınırken yakın çevresindekilerin “Sen İstanbul’da doğdun, köyde yapamazsın” gibi düşüncelere hiçbir zaman kapılmadığını söyledi. Köyde yaşamaktan çok mutlu olduğunu belirten Özdin, üç kaz ile başlayan hayallerinin büyüdüğünü belirtti. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından başlatılan Tarımda Kadın Girişimciliğinin Güçlendirilmesi programı ile hayallerini yerine getirdiğini ifade eden Özdin, “Yılda 350 adet kaz yetiştiriyorum. Bunların hepsini köyümüze gelen yerli ve yabancı turistlere yemek şeklinde sunuyorum. Şu anda inanılmaz bir müşteri potansiyeli var. Önümüzdeki yıl üretim kapasitesini arttırmayı hedefledim. Özellikle Bulgaristan, Kırklareli ve İstanbul’dan gelen siparişlere yetişemiyoruz. Ben İstanbul’da doğdum ve büyüdüm. 18 yıl önce köye geldim, bana şu anda herkes gıpta ediyor, şehirden gelip de köy hayatına alışmak benim için kolay oldu. Ben artık köy ekmeği yapıyorum, bahçemde domates, biber yetiştiriyorum, bir de kaz yetiştirerek iş kadını oldum.” şeklinde konuştu. Projesi ile aile bütçesine katkı sağlamanın mutluluğunu

yaşadığını vurgulayan Özdin, hem çocuklarına, hem köydeki kadınlara rol model olmaya çalıştığını ifade etti. Projesi ile köylerinin isminin de duyulmaya başladığını dile getiren Özdin, şöyle devam etti: “Bu proje ile köyümüzün kaderi değişti. Sadece kadın olarak sadece eş, anne olarak değil bizim de kültürel, sosyal, ekonomik alanda bir yerimizin olduğunu kanıtlamak istiyorum. Köyde yaşayan kadınların beni örnek almalarını istiyorum. Köy hayatı çok da zor değil. Beni izleyen gören herkes görecek ki başarılı işlere imza atacağım.” Özdin’in eşi Necmi Özdin ise eşinin başarısıyla gurur duyduğunu bildirdi. Kadınların elinin değdiği her işte bir başarı ve istikrar olduğuna inandığını belirten Özdin, evdeki rollerinin değiştiğini, eşinin patron kendisinin de yardımcısı olduğunu aktardı.

Başkent Ankara ve Anadolu’nun En İyileri Ödüllerini Aldılar

12-03-2017 günü Ankara Ticaret Odası Kongre Salonunda düzenlenen Başkent Ankara Ve Anadolu’nun En İyileri Ödül Törenine her kesimden çok sayıda davetli katıldı. Özellikle sanayici, iş adamı, üretici, kültür ve sanat adamlarının yanında Basın Yayın kuruluşlarının törene büyük ilgi göstermesi dikkatlerden kaçmadı. 70 kategoriden fazla alanda verilen ödüller arasında Türk Dünyasına en iyi Hizmet Veren Yönetici olarak Baş-

bakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Başkan Yardımcısı Sayit YUSUF da ödüle layık görülenler arasında yerini aldı. YUSUF’un Ankara dışında bulunması nedeniyle temsilcisine tevdi edilen ödülü Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği BULTÜRK Ankara Temsilcimiz ve aynı zamanda BAŞKON Yurtdışı Türkler ve Göçmenler Platformu Başkanı olan Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı/M.Sc. İsmail CİNGÖZ tarafından verildi.

7

BGSAM

Dertlerin

Derdi

Tarih: 07 Mart 2017 Konu: Bulgarlar eriyor. 2050 yılında Bulgaristan’da Çingeneler 3 (üç) milyon olacak. Bulgaristan Bilimler Akademisi Demografi Siyaseti Enstitüsü Akademisyen Petır İVANOV’la bir söyleşi: Son 60 yılda yani 1950’den bu yana Bulgaristan’da 6 milyon çocuk aldırıldı. Akademisyen Petır İvanov’ 1946’da Ruse’de doğdu. Sosyal psikoloji dalında doktor ve Profesördür. Bulgaristan Bilimler ve Güzel Sanatlar Enstitüsü (BANİ) Akademisyenidir. Ruse ve Valiko Tırnovo Üniversitesi gibi 2 Bulgaristan Üniversitesinde Psikoloji Kürsülerinin kurucusudur. BANİ Demografi Enstitüsü Genel Müdürüdür. Soru: Yakın zamana kadar Avrupa Komiseri Yohanes Han sunduğu raporların birinde, “Önümüzdeki 40 yıl içinde Bulgarların halk olarak yok olacağını” açıklamıştı. Akademik İvanov, biz demografi uzmanı olarak siz bu konuda neler paylaşmak istersiniz: Yanıt: Bu rapor merak uyandırıcı, fakat hangi tarafından bakarsanız bakınız, yüzde yüz doğru olduğu söylenemez. Geçen yıl ülkemizde 60 bin çocuk dünyaya geldi, Avrupa Komisyonu hepsinin 40 yıl içinde öleceğini söylemiş olamaz. Bir az çılgın değil mi? Ne var ki, biz şu an konuya ciddi girdiğimizde, Bulgaristan nüfusu içinde Bulgar etnik grubu nüfusunun büyük bir hızla azaldığını izliyoruz. Ve bu azalma aynı tempoyla devam ettiğinde önümüzdeki 100 – 200 yılda Bulgar etniğinin yok olacağını söyleyebiliriz. Hatırlarsınız, ben Avrupa Birliği içinde Çingene etnik grubu için yaşam alanı arandığını, bu yere tüm Çingenelerin toplanmasını ve Avrupa’da Çingene sorununun çözülmesi gerektiğini daha 2 000 (iki bin) yılında yazmıştım. Soru: Siz Bulgaristan topraklarının Çingene devletine bırakılacağını mı kastediyorsunuz? Cevap: Ben bu dediğinizi yüzde yüz emin olarak iddia etmiyorum da, işlerin gidiş yönü bu olduğuna göre, şaşılacak bir şey yok – koruyucu kullanmayan Çingene etniği 20 yılda birkaç misli çoğaldığına göre, yapacak bir şey yok. Çingene annelerden % 64’ünün 3-4 veya daha fazla çocuğu var. Bugün Bulgaristan’da dünyaya gelen çocuklardan, daha fazlası Çingene olmak üzere, % 54’ünün ana dili Bulgarca değildir. Bizim hükümetlerimizden hiç biri aile planlaması yapmaya yanaşmadı. Çinde bir ailede 2. çocuk doğduğunda 100 000 (yüz bin” lira ceza geliyor. Bizde Çingeneler özel primleri alabilmek için doğurda yarışına girmiştir. BGSAM Not: (Çingenelerle ilgili durumun daha iyi anlaşılabilmesi için Sliven şehrinden bir örnekleme) “Trud” gazetesi 6 Mart 2017. “Çingene anneler Bulgarca bilmediklerinden doktorların kendilerine söylediklerini anlamıyor. Çocuklara ve hamile kadınlara teçhiz konmasına en büyük engel Çingenecedir. 2016 yılında Sliven devlet hastanesinde reşit olmayan 209 Çingene kızı doğum yaptı. Çingene çocuklarından yarısı okula gitmiyor. Sliven şehrinde 2016 yılında dünyaya gelen toplam 1 287 Çingene bebeden 209’un annesi 18, 5’inin annesi de 13 yaştan küçüktür. Bulgar Öğretmenler Birliği Başkanı Bayan Yanka Takeva’nın açıklamalarına göre, Çingene Çocuklarından % 49,5’i okula gitmezken, % 28’i okula ayak basmamış, okula gidenler de 4. veya 7. sınıfta okuldan ayrılıyor.” Devam: Soru: BANİ’ye bağlı Demografik Enstitüsü araştırmaları bu konuda ne diyor? Cevap: Analizlerimiz birkaç yıl sonra Bulgaristan’daki Çingenelerin 3 milyon olacağına işaret ediyor. Bulgar Milli İstatistik Enstitüsü (MİE) verilerine göre Bulgaristan’da yaşayan Çingenelerin sayısı ancak 300 000 (üç yüz bin) kişidir. 2011 yılında 325 000 (üç yüz yirmi beş bin) kişi iken 2017 yılına kadar azalmış ve şimdi ancak 300 000 )üç yüz) bin Çingene kalmıştır. % 14 gibi bir azalmadan söz ediliyor. Neden? Çingeneler azalıyorsa, Çingene annelerin sadece bir çocuk doğurmuş olması gerekir. Öteyandan biz MSE tarafından yapılan araştırmalarda Çingene annelerin 4’er çocuğu olduğunu görüyoruz. Seçimle ilgili çalışma yapan uzmanların Bulgaristan’da 1.5 (bir buçuk) milyon Çingene olduğunu iyi bilir. Ve aynı tempoyla üredikleri taktirde onların toplam sayısı 2050 yılında 3 (üç) milyon olacaktır.


8

mart - 2017

Bulgaristan Türklerinin Sesi Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı Başkan Yardımcısı Sayın Sayit Yusuf Bey'e ziyaret

Bayrampaşa Belediye Başkanlığında DOST Başkanı

Türk Dünyası Gazeteciler Federasyonu Başkanı İst.

C e l a l

İç

işleri

Bakanımıza

Kitabımızı

Ta k t i m

Ö C A L

Seyhan

ÖZGÜR

ettik Prof.Dr.Mustafa BUDAK

K ü l y e d e

B U L T Ü R K

e k i b i İs tanb ul Türk O cak ları Ş b.Baş kanı makamında

Cezmi

B AY R A M

G ü n e r

H A K K I

BALGÖÇ Genel Başkanı Prof.Dr.Yüksel ÖZKAN’a kitabımızın taktimi


mart - 2017

Bulgaristan Türklerinin Sesi

9

Mehmet MÜEZİNOĞLU

TİKA Balkanlar ve Doğu Avrupa Daire Başkanı Sayın Dr. Mahmut Çevik Bey'e ziyaret

Menderes

Atila

AY D I N E R

DEMİR

Afganistan Sn.Beşer HAKİM' Afganistan Mustafa MAHDUM

Ankara

Külyede

B U LT Ü R K

Ekibi

Mehmet DOĞAN Afganistan Nejmettin BASAR

D i l e k YAV U Z Ahmet

Selim

ARSLAN

Türk Dünyası Belediyeler Birliği Genel Sekreteri Sn.Fahri SOLAK

Batı

Sn. Kerem Ali SÜREKLİ Beyefendiye İzmir AK Parti Milletvekillerine kitabımızı taktim ettik

Sn. Hakkan ÇAVUŞOĞLU Beyefendiye Bursa AK Parti Milletvekillerine kitabımızı taktim ettik

Trakya

D o c . D r. M u j g a n

Grubu

DENİZ

Rasim BİLGEHAN


10

m a r t - 2017

Avşin BALKAN

Şamil

Fransa Geleceğimize El Atıyor

Tarih: 02 Mart 2017 Böyle bir okulumuz ne zaman olacak? Bir Avrupa ülkesi olan ve hatta dünyada en yaratıcı millet olarak ün yapan Almanların 16. yüzyıllarda yazılmış kitaplarında şöyle cümleler okunabilir: “Türkler disiplin bakımından model tutulabilir!” Bir yerde de şu cümle kullanılmıştır: “Türkler bizim prenslerden on misli akıllı ve zühd ve takva sahibidirler.” Zühd – dince yasak şeylerden sakınmadır. Takva–Allah’ankorkanvegünahlardançekinendir. Yılların ve asırların geçmesiyle onlar dünyanın en disiplinli ulusu olurken, o kadar çok buluş yaptılar ki, dünya onların akıl üstünlüğünü kendiliğinden tanıdı. Geçen yüzyıl Türklüğümüz Almanlardan ordu işlerinde ve üniversitelerimizde birçok şey öğrenmeye çok zaman ayırdı. Alman liseleri Türkiye’ye olduğu gibi Balkan başkentlerine kondu. O okullar Güney Doğu Avrupa ülkeleri kadrolarını bugünlere hazırladı. Türkiye, bazı istisnalar hariç, İngilizce üzerinden dünyaya yayılma programını FETO’ya devrederek, emperyalizme köle yetiştirmeye gönül verdi ve bugün zihnimizden başka elimiz kolumuz da pansumanlıdır. Biz Bulgaristanlı Müslüman Türkler olarak ülkemizde birkaç Türk Okulu açılmasını çok özledik, fakat nasip değildi. Bizimle ilgili düşünenler bizim gibi düşünmedikçe bu işin olmayacağına inanmaya başladık. Bugün Bulgar bakanlıklarındaki kadroların çoğu ülkemizdeki İngiliz liselerinden mezundur. İspanyol Liseleri de çok aktifleşti. Rus liseleri çalışmalarını sürdürüyor. İtalyan Lisesi binlerce kadro yetiştirdi. Alman Liseleri dışında, Goethe Dil ve Kültür Merkezleri de çalışmalarından meyve topluyor. Sofya günlük gazetelerinden “Standart” 28 Şubat 2017 tarihli / yıl 14, sayı 8630’da Bulgaristan’da En Büyük Uluslar arası Okul Kapılarını Açıyor başlığı altında yeni kurulan “Victor Hugo” Fransız lisesini detaylı bir şekilde anlatıyor: Bay Paskal Muro, kısaltılmış adı AFOÇ olan, dünya eğitim öğretim ağından olup Bulgaristan’daki dört yabancı okuldan birinde, Sofya “Victor Hugo” Fransız okulunda müdürdür. Kendisinden yönettiği okulu anlatmasını rica ettik. Biz, Fransa dışında, Fransız eğitim ve öğretim sistemi programına tamamen uygun çalışan, 137 devlette etkin, 495 ana-okulu, ilkokul, kolej ve liseye bağlı olan bir programla, Bulgaristan’da 740 öğrenci eğitiyoruz. Okullarımızda uluslar arası değerlere dayanılarak Fransızca eğitim veriliyor. Bu değerler, hoşgörü, insan sevgisi, eşit şans, entelektüel ilgi, eleştirel bilinçtir. Ana-okulundan başlayıp lise sonuna kadar bu temeller üzerinde ders görülüyor. Şunu önemle belirtmek isterim. Okulumuz bir özel okul değildir. Fransa Eğitim Bakanlığı tarafından tanınmış olan bir okul sistemidir. Sofya’daki Fransız Okulumuzda eğitim görmekle, Fransa’da bir devlet okulunda ders görmek arasında hiçbir fark yoktur. Bulgaristan’daki okullarımız Sofya’daki Fransa Büyükelçiliği yönetimi altındadır. Fransız Lisesindeki öğretmenleri anlatır mısınız? Öğretmenlerimizden çoğu Fransız vatandaşıdır. Yarışmalarda ve sınavda seçilmişlerdir. Dış ülkelerdeki okullarımızda derse giren en yetenekli öğretmenlerimiz Sofya’da da ders veriyor. Okulunuza kayıt işlemleri nasıl yapılıyor? 3–4 yaşındaki çocuklar ana-okulumuza kaydedilebilir, boş yer varsa kayıt yapıyoruz. 5 yaşındaki çocuklar Fransızca sınavından geçiyor. 11 Martta “Açık Kapılar” günümüz var ve isteyen anne ve babalar gelip istedikleri bilgiyi alabilirler. “AçıkKapılar”günüiçinbizibirazdahabilgilendiriniz lütfen. Eve beyinlere ne söylemek istiyorsunuz? Törende 2017 – 2018 ders yılı için kayıt yapılacak. Anne ve babalar Bulgaristan’daki bir okulumuzun öncelikleri, okulumuzu bitirdikten sonra gençlerin yüksek öğrenim imkânları vb üstüne ayrıntılı bilgi alacaklar. Personelimizle tanışacaklar. Okulumuzu en iyi tanıyanlar öğrencilerimizdir. Onlar ziyaretçilere sınıf odalarını, kütüphanemizi, özel donatılmış kabineleri, laboratuarları, bilgisayar odalarını, dil öğrenme tesislerimizi, spor salonlarını gezdirecekler.

Bulgaristan Türklerinin Sesi KUCUR

Dr.Erdal KARABAŞ

D r. N e d i m

Sadi SOMUNCUOĞLU

Cahit

Ya k u b

YILMAZ

Agil

BİRİNCİ

SAMETBEYLİ

S e n i h a M E RT

DÖMEROĞLU

Türkmeneli Kültür Merkezi Başkanı Sayın Dr. Mustafa Ziya

Seydullah

Şemsettin

KUZECİ

Bulut

Nafiye

Kosova

HALAÇ

ALEMDAR

YILMAZ

M a h i r YA Ğ C I L A R


m a r t - 2017

Bulgaristan Türklerinin Sesi

11

Şakir ARSLANTAŞ Kuru Rüzgâr

Nahide DENİZ

Pervin

MAŞAOĞLU

Bülent

MAŞAOĞLU

Yılmaz BİRİNCİ

Atilla BAYKAL

Tarih: 03 Mart 2017 Boş boş konuşanlara boş boş işlere karnımız tok! Türkiye’deki soydaş derneklerinde, kahve köşelerinde ve sohbet ortamlarda 26 Mart Pazar günü Bulgaristan erken seçimleriyle ilgili boştan boşa ya da doludan doluya, indirip bindirme muhabbetleri iyice kızıştı. Seçimle onarılmak istenen siyasetin, – Sofya meclisinin – eskimiş, hurdalık yaşına girmiş, dökülmüş, yedek parçası tenekecilerde bile bulunmayan durumunu teçhiz edip kabul etmek ve “Dost Birliği” adındaki seçim ortaklığının muhtemelen çıkaracağı vekiller altın kaplamalı klakson olsa bile, çalışmaz hale gelen külüstürde hiçbir şeyin değişmeyeceğini kabul etmek istemiyorlar. Oysa bugünkü Bulgaristan siyaseti kuru hasır üstünde kalmış, kuru vaatler savurup kuru rüzgâr estirmeye çalışanların yeridir. Bunun daha derin anlamı, aç ve çaresiz, tüm imkânları elinden alınan ve gemileri karaya oturan insanların acınası halidir. Seçim propagandası da bu nedenle yüzde yüz kuru gürültüdür. Yerli dilimizde “kuru çeşme” ve “kuru dere” gibi değimler vardır. Bunlar seçimlere 3 hafta kala durumu en iyi yansıtıyor. Bulgaristan’da bu seçimlerde 23 siyasi parti, birlik ve hareketin katılacağı bu seçimlerde “DOST – Birliği”, “İrade” (Volya), ” Bulgaristan – Evet!”, “ABV – 21. Yy. Ortaklığı” ve “Yeni Cumhuriyet” gibi yeni siyasi olgular ilk defa rastlıyoruz. “Alfa Riçars” gibi bizim koşullarda defalarca % 98 oranında doğru öngörüde bulunan ajanslar, seçim yarışına ilk kez giren yeni siyasi oyuncuların hepsini sınıfta bıraktı ve hiç birisinin, “İrade” (Volya) partisi hariç, % 1.5’ten fazla oy alma ihtimali olmadığını tüm merkez basında yazdı ve yorumladı. Neden bu beş yeni oyuncudan dördü sınıfta kalırken yalnız biri ilk sıçramada % 4 barajını atlayabiliyor. Bu soru artık hiç kimseyi ilgilendirmez oldu, çünkü Varnalı bir ilaç ve akar yakıt tüccarı olan, “İrade” partisi başkanı Mareşki, eczanelerde bulunmayan ilaçları ne yapıp yapıp tedarik ediyor ve hatta 2 ay sonra ödemeli veriyor, onun benzincilerinde fiyat litre başı 20 stotinka (Bulgar levasının kuruşu) daha ucuz ve yıkama, kurulama, balans, yağ değiştirme gibi hizmetler de bedavadır. Halk ve özellikle araba süren orta kesim ile sürekli ilaç kullanan yaşlılar Mareşki’ye minnettarlıklarını 26 Mart günü ifade etme niyetinde olduklarını gizlemiyorlar. Eğilim sosyolojik araştırmalara da hemen yansıdı. Mareşki’nin Bulgaristan toplumuna sundukları yenilip olup halkın desteğini topluyor ve onun % 5’den fazla oy alarak Halk Meclisi’nde grup oluşturması bekleniyor. 02 Mart 2017 sabahı bTV televizyon programının Sabah Söyleşileri bölümünde “İrade” partisi kurucu başkanı Mareşki stüdyo konuğu oldu ve gazeteci Hekimyan’ın seçim önünde siyasetçiler üzerinde baskı uygulanıp uygulanmadığına ilişkin sorularını yanıtladı. Size hangi çevrelerden baskı geliyor? Sorusuna Varnalı siyasetçi şu cevabı verdi. Ben birkaç defa rüşvet vermek zorunda kaldım. Belirli aralarla bana karşı Yükselen baskılar çok şiddetlendi. Özellikle benzinciler kartelinin saldırıları sert oldu. Geriledim ve el altından ödeme yapıp durumu sakinleştirdim. İnsanın hayatı söz konusu olunca, geri adım atıyor, ben de babayım, ailem var. İkinci bir hayat yok… Bir de şöyle bir olay oldu. Size onu da anlatmak istiyorum. Birinci turu 6 Kasım ve ikinci turu da 13 Kasım 2016’daki Cumhurbaşkanı seçimlerinin birinci turunda % 7.5 oy aldım. Siyasete girmek ve Bulgaristan’da siyasi sistem değişikliğine katılmak istediğimi beyan ettikten sonra, “İrade” partisi evraklarını tescil ettirmek üzere mahkemeye sunduğumda Bulgaristan Sosyalist Partisi’nin (BSP) Sofya “Pozitano” sokağındaki Genel Merkezine çağrıldım. İkinci katta bulunan özel bir odaya götürdüler. Karşıma çıkan kişi parti merkezinin üst katlarına işaret ederek, Onlar gelip geçicidir, ama ben burada kalıcıyım, anlaşırsak sorun olmaz, Konuşacaklarımızın dışardan ya da içeriden kayıt edilmesini engellemek amacıyla müzik saldı. Benden 2017’de yapılacak erken meclis seçimlerinde Sosyalist Partiyi desteklememi istendi.


12

m a r t - 2017

Bulgaristan Türklerinin Sesi

Osman BÜLBÜL Bulgaristan’da Seçim Sonuçları ve Seçilen Milletvekilleri Bulgaristan Cumhuriyeti DOST-Birliği Sırıttı

Tarih: 03 Mart 2017 Konu: Silah tacirleri DOST – Birliği’nden milletvekilli adayı oldular. Türkiye’den gelen oylarla Sofya meclisine girecekler. Arkamızdan yapılan hesapları bu defa boşa çıkaralım. Yaprak kurbağaları yeşildir. Güz aylarında çayırlarımız sararıp solarken açık kahverengiye çalan kurbağalara rastlarız. Kitaplarda kertenkeleye benzeyen, cilt rengini değiştirerek çevreyle uyum sağlayan bukelemonluk (hameleon) bir tropik sürüngenin resmini siz de görmüşsünüzdür. Siyasette sık sık görüş (kanaat) değiştirenlerin tavrına bukelemonluk denir. 26 Mart 2017’de yapılacak erken genel seçimler arifesinde siyaset sahnesinden perde kalktıkça ve ilk haftalarda çok koyu olan sis dağılırken milletvekili adaylarının gerçek çehresi de belli olmaya başladı. Bu defa Plovdif’in “Trud” köyünde bütün köylülerin “boğuluyoruz, kapatın şu fabrikayı” feryadı ve maske takıp Plovdiv – Karlovo yolunu kapatmaları, insan hakları savunucusu DOST partisi Genel Başkanı Lütfi Mestan’ın çevre kirleten bir fabrikanın sahibi olduğunu açığa vurdu. Domuz çiftliklerinden dışkı yakan bu fabrika büyük bir köyü zehirlememiş olsa Türkiye ve Bulgaristan’daki seçmenlerimiz Lürfi Mestan’ın çevre düşmanı bir sömürücü olduğunu öğrenemeyecekti. Onun Rodoplar’da yaptığı konuşmalarda “nafakasını tütünden çıkaran anam babam da kuru ekmek geveliyor” sözlerine inananlar ve onu da bir mağdur olarak görenler, aslında ilkesiz ve duruma göre renk değiştiren ve liderlik taslayan birini tanıyamayacaklardı. Oysa Mestan’ın bu fabrikadan aylık geliri 30 bin levadır. Yıllık geliri de 360 bin levadır ve insanlarımızı yanlış bilgilendirerek kendisine acıtmak istemesi ikiyüzlülüğünün eşi olmayanıdır. Plovdiv ilinde onun buna benzer 2 tesis daha olduğu bilinmelidir. *** Lütfi Mestan’ın anti-komünizme gelince şunları bilmekte yarar var. Gençliğinde Demokratik Güçler Birliği (CDC) etrafında dolaşan bu “genç” Bulgar partilerinden Sofya meclisine girememiştir. Onun siyasi kalkınma yolunu açan, Momçilgrat (Mestanlı) Tarım Sanayi Kompleksi (APK) Komünist Partisi Sekreteri Hasan Ali’dir. Hasan Ali komünistliğini rafa kaldırmadan Hak ve Özgürlükler Partisi (DPS) saflarına sızıp başarıyla yerleşen sürüngenlerden biridir. Tarım Bakanlığında Bakan Yardımcılığına ve BULGARTABAK Holding’te DPS temsilcisi olarak tütüncülüğümüzün köküne kibrit suyu döken yeminli düşmanlarımızın başında gelendir. Bu komünistin damadı, Şirin kızımızın eşi ise, bugün anti-komünistlik memesi emerek siyaset yapan Lütfi Mestan’dır. Yani başkaları komünist olunca çok kötü, ama o en azılı komünistin damadı olduğunda helal süt emmiş oluyor öyle mi? Bulgaristan Türklerinden her hangi biri devletine hizmet edince ajanhain, Mestan’ın askeri istihbarata hademelik yapması şerefli vazife yerine getirme oluyor öyle mi? Öte yandan, şu da çok ilginçtir. “Belene” Ölüm Kampında, eritilmiş bok dolu kofaya kafası sokula çıkarıla ajanlık evrakları imzalatılan kahramanlarımız kötü ajan olurken Kasım Dal’ın kurduğu HÖŞP’ne üye bile olamazlarken, 2 ay önce, aynı partinin Genel Başkanı görevine atanan ve Bulgar askeri okulunda aksi istihbarat konusunda doktora tezi savunduktan sonra, gizli polis “DS” tarafından tanzim edilen Bulgaristanlı Müslüman Türklerinin dosyalarını karıştırmaktan ve içlerinden aktüel seçim yapmaktan başka ömründe hiç bir iş yapmamış olan Subay Orhan İsmailov, bugün seçmenlerimizden oy istiyor. Hem de bu süreci “kartonlu ajan” Lütfi Mestan’la birlikte ve bazı önemli diplomatların ve Parti yetkililerinin destekleriyle yapıyor. Olay, Bulgar basınında ince ince yorumlanıyor. 26 Mart seçimlerine giderken Deliorman, Dobruca, Gerlova köy ve kasabalarında seçmenlerin görüşü tamamen kesinleşti. Boyası her gün değişen, Türklük ve adalet özü olmayan, Türklüğümüzü ve Müslümanlığımızı satmış “DOST – Birlikçilere” oy vermektense, “oyumu Bulgar partilerine vermek daha hayırlıdır, hiç olmadı yollarımızı yaptırırız,” diyorlar. Milletvekili Güney Hüsemen’ın Razgrat GERB listesinde 2. olması seçmen tarafından kucaklandı ve büyük destek

Bölge

VOLYA

HÖH BSP

GERB Ataka

Toplam Vekil

Blagoevgrad 0

0

2

3

5

11

Burgaz

0

2

4

6

2

14

Varna

2

1

4

6

2

15

V.Tırnovo

0

1

3

3

1

8

Vidin

0

0

2

1

1

4

Vratsa

1

0

2

2

1

6

Gabrovo

0

0

1

2

1

4

Dobriç

0

1

2

2

1

6

Kırcali

0

3

1

1

0

5

Köstendil

0

0

2

2

0

4

Loveç

0

1

2

2

0

5

Montana

0

1

2

2

0

5

Pazarcik

0

1

3

4

1

9

Pernik

0

0

2

2

0

4

Pleven

1

1

3

3

1

9

Plovdiv

1

0

3

5

2

11

PD Bölge

1

1

4

4

1

11

Razgrad

0

2

1

1

0

4

Ruse

0

1

3

3

1

8

Silistra

0

1

1

1

1

4

Sliven

1

0

2

2

1

6

Smolyan

0

1

1

2

0

4

Sofya 23

1

0

6

8

1

16

Sofya 24

1

0

4

6

1

12

Sofya 25

1

0

5

6

2

14

Sofya bölge 1

0

3

3

1

Stara zagora 1

1

4

4

1

Tırgovişte

0

2

1

1

0

4

Haskovo

0

1

3

3

1

8

Şumen

0

2

1

2

1

6

Yambol

0

0

2

1

1

4

26

80

95

27

Milletvekili 12

Öpüşmenin Öpüşmenin birçok çeşidi vardır ve öpüşerek birçok duygu ve hissinizi gösterebilirsiniz. Öpmemizin ya da öpülmemizin nedeni ne olursa olsun, öpüşmenin sağlığa olan faydaları gerçekten şaşırtıcı. Şimdi bu faydaların neler olduğunu öğreneceğiz.

7

8 11

240

Faydası

Öpüşmek Mutlu Eder Öpüşmek, mutluluk hormonu salgılarını arttırma etkisine sahiptir. Bunlardan bazıları; dopamin, serotonin ve oksitosindir. Bu hormonların seviyelerinin yükselmesi, büyük bir mutluluk ve haz duyulmasını sağlar.

Kan Basıncını Düşürür Tutkulu bir şekilde öptüğünüzde ya da öpüldüğünüzde, kalp ritminiz hızlanır. Bu da Öpüşmek Kalori Yaktırır kan damarlarının genişlemesine ve kanın vüHer bir tutkulu öpücük 8-16 kalori yakcudunuzdaki tüm organlara daha kolay bir şe- manızı sağlayacağından, aldığınız fazla kalokilde iletilmesine yardımcı olur. Böylece kan rileri vücudunuzdan atmanın en zevkli yolu basıncınız normal seviyeye gelir. Bu durum öpüşmektir. yüksek tansiyonlu kişiler için çok faydalıdır. Öpüşmek Özgüveninizi Arttırır Adet Sancılarını ve Baş Ağrısını Azaltır İnsanlar öpüşürken arzulandığını ve deUzmanlar öpüşmenin, baş ağrılarını ve ğerli olduğunu hissettiklerinden, öpüşmek kiadet sancılarını dindirebileceğini belirtiyor. şinin özgüvenini %100’e kadar arttırabilir. Bu, Bunun sebebi ise, birini öptüğünüzde ya da yaş ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin herkes biri tarafından öpüldüğünüzde duyduğunuz için çok önemli bir şeydir. haz sayesinde damarlarınızın genişlemesidir. Sevdiğinizi Kanıtlamanın Bir Yoludur Diş Çürüğü Oluşumunu Engeller Öpüşmek; gerçekten eşinizin, aklınıza geTükürük salgısı öpüşme esnasında çoğalır lebilecek bütün güzel duyguları size yaşatabive öpüşürken tükürük alışverişi yapmak ka- lecek kişi olup olmadığını anlamanın en iyi çınılmazdır. İşte bu yüzden öpüşme, diş çü- yoludur. Sadece bir öpücük, bu kişinin içirüklerinin oluşmasının başlıca sebebi olan diş mizde harekete geçireceği duyguları öğrenplaklarını yok eder. mek için yeterlidir.

Va t a n d a ş l ı k

Esası

Bulgaristan Vatandaşlık Yasasında uygulanan vatandaşlık prensibi “JUS SANGUINIS”, yani “KAN ESASI” dır. Bulgar Vatandaşlık Yasasında tanımlanmış olan “Bulgar Soylu” kişilerin doğuştan ya da sonradan Bulgar vatandaşı olmaları bu prensibe dayanmaktadır. Doğumla gelen vatandaşlık hakkına sahip olan kişiler hariç olmak üzere diğer gerekçelere dayanarak vatandaşlık başvurusu yapma hakkının nasıl elde edildiği, süreçler, ibraz edilmesi gereken belgeler ve vatandaşlık alma koşulları Bulgaristan Vatandaşlık Yasası ve ilgili yasal düzenlemelerde belirtilmiştir.

Bulgar Vatandaşlığı Alma – Çıkma İşlemi Bulgar vatandaşlığına alınma, iade ve vatandaşlıktan çıkma işlemi ilgilinin Bulgaristan Cumhuriyeti Adalet Bakanlığına ŞAHSEN yazılı dilekçe vermesi suretiyle gerçekleştirilir. Dilekçeler, Bulgar Vatandaşlığı Müdürlüğü tarafından kabul edilir ve sisteme işlenir. Dilekçenin verilmesi esnasında mülakat için tarih ve saat belirlenerek dilekçe sahibine bildirilir. Mülakat tarihi ve saati Bulgar Vatandaşlık Kanunu’nda belirtilen Kararname № 1, madde 13’te belirtilmiş olan zaman dağılımına göre yapılır. Mülakat tarihi, dilekçeyle başvurunun yapıldığı tarihten itibaren yaklaşık olarak 12-24 ay sonrasına verilmektedir. Başvuruda verilen belgelerin doğruluğuna ve yeterliliğine kanaat getirilmesiyle mülakat, Bulgar Vatandaşlığı Müdürlüğü memuru tarafından yapılır. Dilekçeyle ibraz edilen belgelerin eksik veya hatalı olduğunun tespit edilmesi durumunda bunların giderilmesi için iki aylık süre verilir. Eksikliklerin veya hataların giderilmesinden sonra başvuru sahibiyle mülakat yapılır. Eksikliklerin veya hataların giderilmemesi durumunda ise idari emre esasen Bulgar vatandaşlığı işlemi sonlandırılır. Dilekçe ve ekinde ibraz edilen belgeler Bulgarca dilinde yazılmalıdır. Yabancı ülke makamları tarafından düzenlenmiş olan belgelerin, uluslararası tasdik-onay işlemleri akabinde Bulgaristan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk İlişkileri Dairesi tarafından belirlenen düzende-şekilde yeminli tercüman tarafından çevirisi ve ilgili onayları yapılmış olmalıdır. Vatandaşlık işlemi için başvurulan tarihten sonra isimlerini değiştirmiş olan kişiler, değişikliği gösterir resmi belge ibraz etmelidir. Bulgar Vatandaşlığı Müdürlüğünün Faaliyetleri: ● Bulgar vatandaşlığı işlemlerine dair verilen dilekçe ve teklifler ile ek olarak ibraz edilen belgelerin hukuki düzenlemelere uygun olup olmadıklarını denetler. ● Vatandaşlık işlemi başlatan kişilerle mülakat yapar. ● Usulen kabul edilmiş olan dilekçe ve teklifleri karara bağlar. ● Dilekçe ve tekliflerde eksiklik veya hataların tespit edilmesi durumunda bunların giderilmesi için yazılı tebligat gönderir. ● Eksik, hatalı ve usulsüz olan dilekçe ve tekliflerin reddedilmesinin karara bağlar. ● Usulen kabul edilmiş olan dosyaları Milli Güvenlik Devlet Müsteşarlığı ve İçişleri Bakanlığıyla istişare eder. ● Bulgaristan Cumhuriyeti Vatandaşlık Kurulu oturumlarını tertipler, tutanak taslaklarını hazırlar. ● Usulen kabul edilmiş olan dilekçelere dair Vatandaşlık Kurulunun kanaatini bildirir nihai tutanağı düzenler ve bakana sunar. ● Bulgar vatandaşlığına alınma, iade ve vatandaşlıktan çıkma işlemine dair Adalet Bakanı tarafından Bulgaristan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına gönderilecek olan, vatandaşlığına alınma, iade ve çıkmanın kabul veya reddedilmesi yönünde kararnamenin düzenlenmesi için görüş bildiren tekliflerin taslaklarını hazırlar. ● Bulgar vatandaşlığına alınma, iade ve vatandaşlıktan çıkma işlemine dair verilen kabul veya ret kararnamesini yayınlar. ● Bulgar Vatandaşlık Kanununda belirtilmiş olan tasdik-onay belgelerini düzenler. ● Bulgar Vatandaşlık Kanunu madde 37’de belirtilmiş olan tebligatları düzenler. ● Bulgar Vatandaşlık Kanunu madde 38’de belirtilmiş olan yazılı arşiv ve kayıtları tutar. ● Bulgar vatandaşlığı konularıyla ilgili olan yasa tasarılarına dair görüş bildirir. ● Bulgar vatandaşlığıyla ilgili olarak verilen dilekçe, şikayet ve tekliflere cevapları hazırlar ve görüş bildirir.


m a r t - 2017

Bulgaristan Türklerinin Sesi

Ankara Temsilcimizden Ankara Valisi Ercan Topaca’yı Ziyaret Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği BULTÜRK Ankara Temsilcisi olan ve aynı zamanda Başkent Ankara ve Anadolu Konfederasyonu BAŞKON Yurtdışı Türkler ve Göçmenler Platformu Başkanı olan Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı İsmail CİNGÖZ ile Demokratik Türkmen Hareketi Lideri ve BAŞKON Yurtdışı Türkler ve Göçmenler Platformu Üyesi Abdulkerim AĞA tarafından 03 Şubat 2017 günü Ankara Valisi Sayın Ercan TOPACA’ya ziyaret geçekleştirilmiştir. Son yılların en önemli gündem maddelerinden olan Suriyeli Sığın-

macılar eksenli olarak gerçekleşen ziyarette; Türkiye’ye gelemeyerek özellikle Ortadoğu ülkelerine sığınmak zorunda kalarak o ülkelerde iş ve mesleklerini icra eden ve ekser çoğunluğu Türkmenlerden oluşan, kariyer ve meslek sahibi olan Suriyelilerin Türkiye’ye getirilerek ekonomiye katkı sağlamaları üzerine istişarelerde bulunulmuştur.

Yabancı yapımcıya film teşviki yolda

Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, Sinema Filmle- yapıyor, kolaylıklar sağlayarak. Bulgaristan, Macarisrinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklen- tan bunu yapıyor ve etkili de oluyor. Dolayısıyla o komesi Hakkında Kanun’da yapılacak değişiklikle yeni des- nuda Sinema Kanunu üzerinden bir çalışma var” dedi. tek türleri oluşturulduğunu, Türkiye’de film çekmek isteyen yabancı film yapımcılarına teşvik verileceğini bildirdi. Avcı, yaptığı açıklamada, bakanlığın sinema sektörüne verdiği desteklerin her yıl arttığını belirtti. Teşviklerin büyük maddi tutarları içermediğini, sektörün büyüklüğü baz alındığında oranların sembolik kaldığını ifade eden Avcı, bu yıl 30 uzun metraj filme yaklaşık 26 milyon destek verildiğini anlattı. Türk sinema sektörüne ilginin arttığını, büyük bir Kore firmasının Türkiye’de sinema salonu zinciri satın aldığını aktaran Avcı, firmanın yapımcılık da yapacağını dile getirdi. Avcı, başka şirketlerin de onları takip edebileceğine dikkati çekerek, “Yabancı film yapımcılarına yapabileceğimiz en büyük teşvik Türkiye’de film çekme maliyetlerini düşürmek. Pek çok Avrupa ülkesi bunu çok güzel

Aç Karnına Su İçmek İçin 10 Neden Su, hayat için vazgeçilmezdir ve sağlığımıza olan yararları tartışılmaz. Sorunsuz ve sağlıklı bir şekilde işlemek için bütün organlarımız suya ihtiyaç duyar. Doğanın bize sunduğu bu önemli, etkili ve sağlıklı maddeden kolay bir şekilde yararlanabiliriz. Tembeller için kilo verme yöntemi! ... 1. Kahvaltıdan önce 1 ya da 2 bardak su içmek toksinlerden kurtulmak ve vücudumuzun ihtiyaç duymadığı maddelerin atılımını sağlamak için idealdir. Bu sayede, her günün başlangıcında su, metabolizmamızı hızlandırır ve hastalıklardan korunmamıza yardımcı olur. 2. Gece boyunca, vücudumuz hücrelerimizi tamir etmek ve kendini yenilemek için çalışır. Bu nedenle sabahları aç karnına bir bardak su içmek atık maddelerin idrar yoluyla atılmasını sağlayacağından çok faydalıdır. 3. Aç karnına bir ya da birkaç bardak su içmek; alkol, tütün, kirlilik, kötü beslenme sonucunda vücudumuza giren zararlı maddelerin etkisini azaltmaya yardım eder. 4. Su cildimizin en iyi dostlarından birisidir ve cilt sağlığı için çok faydalıdır. Aç karnına 2 bardak su içmek cildimizin esnekliğini ve gerginliğini korumasına yardımcı olur ve erken kırışıkların oluşmasını engeller.

5. Sabahları su içmek, yaşamsal organlarımızın su ihtiyacını karşılar ve sağlıklı bir şekilde işlemelerine yardım eder. 6. Aç karnına 2-3 bardak su içmek kilo vermeye yardımcı olur. Su, vücuttaki toksinleri atmak dışında yağ ve kalori yakımına da katkı da bulunur. Ayrıca, açlık hissini bastırarak gereksiz ve fazla yemenin önüne geçer. 7. Sabahları su içmek lenf bezlerimizin ve bağırsak yolumuzun sağlığını koruyarak ve kortizol değerlerimizi kontrol etmemize yardımcı olarak bizi enfeksiyonlardan korur ve genel sağlığımıza katkıda bulunur. 8. Aç karnına bir bardak ılık su içmek, güne enerjiyle başlamanın iyi bir yoludur. Sabahları karşılaşabileceğimiz uyku halini ve yorgunluğu gidermeye yardımcı olur. 9. Kahvaltıdan önce su içmek, bağırsak hareketlerimizi canlandırarak kabızlığı önlemeye yardım eder. 10. Eğer gastrit ve benzeri sorunlar yaşıyorsanız su en iyi yardımcılarınızdan birisi olabilir. Aç karnına en az 3 bardak su içmek midenizdeki asit düzeyini düşürmeye ve gastrite neden olan krampları gidermeye yardımcı olacaktır.

Ölüm tarihinizi gösteren saat! F A R A B İ B İ L İ M V E T E K N O L O J İ D E R N E Ğ İ

SEVGİ Sevgi,

yuva

sıcağı,

Sevgi,

ana

kucağı.

Sevgi, esirgemek, kollamak, Sevgi, bir yetim saçı okşamak. Sevgi, goncadır, gül olup açılan, Sevgi, şekerdir, dillerden saçılan. Sevgi, çevredir, yeşildir daldır, Sevgi,sohbettir,muhabbettirbaldır. Sevgi, var ile yok arası, Sevgi, iki kaşın arası. Sevgi, nimet, aş ekmek, Sevgi, bir türkü, bir gayde çekmek. Sevgi, var olmak, var olanı bilmek

FARABİ BİLİM VE TEKNOLOJİ DERNEĞİ 5 Mart 2017 günü Ankara Konağı’nda “Günümüz Dünyasından Farabi’yi Okumak” adlı seminer programı gerçekleştirdi. Doç. Dr. Hasan Yücel Başdemir’in konuşmacı olduğu “Günümüz Dünyasından Farabi’yi Okumak” başlığı altında gerçekleşen seminer Farabi Bilim ve Teknoloji Derneği (Farabi-Bilted) Genel Başkanı Osman Acar’ın açılış konuşmasıyla başladı. Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği BULTÜRK Ankara Temsilcimiz Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı/M.Sc. İsmail Cingöz’ün de katıldığı seminere, 21. Dönem Afyon Milletvekili Sayın Müjdat Kayayerli, BAŞKON Genel Başkanı Gazeteci-Yazar Mehmet Akyol, Farabi-Bilted ile BAŞKON yönetici ve üyeleri başta olmak üzere katılımın yoğun olduğu görüldü. Acar açılış konuşmasında; “Ülkemizin büyümesi ve kalkınması bilim ve teknolojiye ehemmiyet vermekten geçiyor. Bilim, teknoloji ve inovasyonla ilgili çalışmalar birçok sektörü ve alanı etkilemektedir. Bilim ve teknoloji’nin dertlerimize derman olması ve katma değer üretmesi her anlamda önem ihtiva etmektedir. Bizde bu şiarla ülkemizin geleceğine ufuk

çizmek; bilim, teknoloji ve araştırma geliştirme faaliyetlerinde koordinasyonu sağlamak ve süratli bir şekilde inkişaf etmesi için çalışmalar yapmak için bu yola çıktık. Bilim ve teknolojiyi derneği olarak doktriner bir sivil toplum hareketi oluşturduk” dedi. Akabinde Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Yücel Başdemir’in sunumuyla seminer devam etmiştir. Başdemir; “Günümüz Dünyasından Farabi’yi Okumak” adlı seminer programında; “Türkiye’de pek çok Üniversite’de siyaset bilimi bölümlerinin bulunduğunu ancak hepsinde batılı düşünürlerin anlatılmasına mukabil Türk-İslam filozoflarının derslerde okutulmadığını ve hatta Farabi’nin El Medinet’ül Fadıla adlı eserinin bir ütopya olarak adlandırıldığını ancak ütopyanın fütürist kitaplar için Thomas More’nin Ütopya veya Francis Bacon’un Yeni Atlantis adlı eserlerinde ortaya konulan kuramlar için ifade edilmesinin daha doğru olacağını” ifade etti. Farabi’nin bilgi anlayışını farklı veçheleriyle ele alan Başdemir; “Farabi’nin ahlak felsefesine dair bakış açılarını ortaya koyarak, O’nun epistemolojisi üzerine bir analiz ortaya koyarak, Farabi’nin Türk- İslam geleneğinde bulunduğu yeri misallerle anlattı. Bestseller olan Daron Acemoğlu’nun Ulusların Düşüşü kitabında bahsedilen temanın daha önce Farabi tarafından söylendiğini, yine aynı minvalde 1776 yılında İngiliz yazar Adam Smith’in Ulusların Zenginliği kitabında anlatılananların çok önce Farabi tarafında ortaya koyulduğunu” söyleyen Başdemir; Farabi’nin yaşadığı dönemde savaş üzerine yazdığı, hatta savaş hukuku ve düzeni ile ilgili külliyatın daha yeni oluşmaya başladığını ifade etti.

13

İbrahim SOYTÜRK Demokrasi Püskülleri

Tarih: 05 Mart 2017 Konu: İri komünistlerin torunları iktidar kapısında Seçim listelerine dikkatle bakanlar görmüştür. Bulgaristan Komünist Partisi (BKP) Merkez Komitesi (MK) Politik Büro üyelerinin torunları değişik siyasi partilerin listelerinden erken genel seçime katılıyor. Bu defa seçilemezlerse bir sonraki seçimlerde meclise girmeleri artık garantili gibi… Meclis sandalyelerinden de bakanlıklar ve devlet yönetimi yolu açılıyor. Bulgaristan nostalji stresi yaşıyor. Dibe vurmayan çöküş döneminde eskiden olmuş olana büyük özlem duyuluyor. Seçim afişlerinden gülümseyen iri komünistlerin torunları durumlarından memnun, “hadi bakalım oyunuzu verin de ödeşelim, dedelerimize olan borcunuzu kapatalım” selamı gönderiyorlar. *** Bide bu durumun bir de fıkrası var. Yaşlılar lokantaya gitmişler. Ceplerindeki para emekli maaşı olduğundan yetmez diye çekinerek, siparişleri kısadan veriyorlarmış. Lokanta müdürü yanlarına gelerek, çekinmeyin yiyin için hesabı torunlarınız öder, demiş. Onlar da bol keseden yemiş içmişler ve kapıdan çıkarken durdurulmuşlar. Hesabı ödemediniz, diyen garson şefine. Torunlarımız bu işi hal eder, cevabını verseler de, şef ırar etmiş. Bu sisin hesabınız değil, dedelerinizin hesabıdır demiş. Bizdeki durum da aynı, torunlar dedelerine borçlu olanlardan veresiyeleri topluyor. Zamanlar değişti diyebilirim. *** Kırmızı gelincikler devrinin geri dönüşü Sofya’da ve diğer büyük şehirlerde tepki uyandırmıyor. Resimlerdeki gençler kravatsız, spor giyimli, hafif sakallı, dedelerinden çok farklı… Todor Jivkov ve etrafındakiler halka sürekli el sallarken, torunları hafiften el açmış ve sanki “oyunuzu verin de bitirelim şu oyunu” diyorlar. 26 Mart öncesi biri büyük ve diğeri de küçük olmak üzere memleket iki cepheye parçalandı. Önce küçük (iç) cepheleşmeye bakalım: Şubat başında üçüncü kuşak komünistler Sofya’da bir anti-faşist gösteri düzenledi. Topluma “korkmayın” biz varız ve saf düzüyoruz haberi verdi. Burada üçüncü kuşak dendiğinde Todor Jivkov kuşağının torunları anlaşılmalıdır. Çünkü Bulgaristan’da sosyalist ve komünist hareketin Dimitır Blagoev (ata) tarafından 1895’te kurulan Bulgaristan Sosyal Demokrat İşçi Partisinden sonra gelen 7–8 kuşak var. Ne ki, konu ettiğimiz hareketin başat temsilcisi Todor Jivkov’un torunu Todor Slavkov’tur. Siyasetten pay, ya da siyasi alan istiyoruz sloganıyla sokağa çıkan gençlerin gerekçesi bir anti-faşist cephede toplanmak oldu. 1933–1945 Alman Nazi gençlik örgütleri örneğince 1934’ten sonra Bulgaristan’da kükreyen Genel Lukov hareketi bu Şubat da “Lukov Fener Alayı” yaptı. General Lukov 1942’de Bulgar Çar Ordularının Hitler sürüleriyle birlikte Sovyetler Birliği’ne karşı savaşa katılmasında ısrar eden Çarın faşist Savunma Bakanıydı. 1945–1989 döneminde bu faşist gençlik örgütü yasaklanmıştı. 1990’dan sonra sokak-meydan eylemleriyle yeniden endişe uyandıran görkemli boy göstermeye başladı. Sofya’daki son nümayiş kalabalık olduğu kadar dehşet vericiydi. Zamanını dolduran komünist önderlerin torunları işte bu faşizan hortlamaya karşı boy göstererek sıra düzmeye başladılar. Ve Bulgar toplumundaki öze yakın olan ilk çember: komünist – faşist yüzleşmesi ya da anti-faşist, antikomünist cepheleşme 72 yıldan sonra yeniden geçen ay biçimlendi. Kuşkusuz bu yeni ortamda, hem 1944 öncesi faşist diktatörlüğe, baskı ve teröre dayanan III. Boris rejimine; ayrıca azınlık topluluğu olarak hak ve özgürlüklerimizi yasaklayan, “soya dönüş” saçmalığıyla Bulgaristan Müslüman Türklerine eziyet eden, zulüm uygulayan, dil ve dinlerini yasaklayıp isimlerini değiştiren Todor Jivkov totaliter – komünizmine karşı dik durmak var. Geleneklerimize sadık kalarak, amansız mücadele verip 1989 Mayısında ayaklanan insanlarımız, onların genç kuşağı bu çatışmada nasıl tavır alacaktır? İki ucu keskin bıçak olan bu gelişmelerde konum almak, lehimize olan bir şeyler görebilmek son derece zordur. HÖH, DOST ve HŞHP vb. siyasi örgütlerin her olana seyirci kalma alışkanlığı da siyasi duyarlılığımızda körelticidir. Ne ki bir gün başımıza yeniden buz yağarsa şaşmamak gerek. www.bghaber.org


m a r t - 2017

14

Bulgaristan Türklerinin Sesi

Bulgaristan’ın Edirne Başkonsolosu Vasil Vilchev Bulgaristan’ın Edirne Başkonsolosu Vasil Vilchev, Çorlu Belediye Başkanı ÜnalBaysan’ı makamında ziyaret etti. Belediyeden yapılan yazılı açıklamada, Başkan Baysan ve Vilchev’in Bulgaristan’da 26 Mart’ta yapılacak seçimler için kurulacak sandıklar konusunda bilgi, alış verişinde bulundukları belirtildi. Açıklamada, Çorlu’nun Bulgar göçmenlerin yoğun yaşadığı bölgelerden biri olduğu belirtilerek şu ifadelere yer verildi:

yapılacak olan seçimler öncesinde Çorlu’ya gelen Bulgaristan Edirne Başkonsolosu Vasil Vilchev, Başkonsolos Yardımcısı Radoslava Kafedjiyska ve beraberinde Çorlu Belediye Meclis Üyeleri Güner Çetin ile Osman Öztürk, Çorlu Belediye Başkanı Ünal Baysan’ı makamında ziyaret ederek görüş alışverişinde bulundular. Bulgaristan’da yapılacak seçimler için göçmen nüfusun en yoğun olduğu yerleşimlerinden olan Çorlu’da kurulacak 2 sandıkta “Bulgaristan’da 26 Mart 2017 Pazar günü yaklaşık 4 bin oy kullanılması bekleniyor.”

Bulgaristan Türklerinin Eğitim, Basın ve Dini Durumları Konuşuldu Trakya Üniversitesi Balkan Araştırma Enstitüsü tarafından düzenlenen “Balkan Çalıştayı: BulgaristanTürklerininEğitim,BasınveDiniDurumları”adlı etkinlik Balkan Kongre Merkezinde gerçekleştirildi. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan program Balkan Araştırma Enstitüsü Müdürü Yrd. Doç. Dr. Bülent Akyay’ın açılış konuşmasıyla devam etti. Yrd. Doç. Dr. Bülent Akyay konuşmasında 2010 yılında kurulan enstitünün amaçları arasında, bilimsel araştırma ve çalışmalarla Türkiye‘de Balkan devletlerinin siyasal, ekonomik, kültürel ve sosyal yapılarının daha iyi anlaşılmasını sağlamak gibi maddelerin olduğunu belirtti. Yrd. Doç. Dr. Bülent Akyay, Bulgaristan Türklerinin sosyokültürel konularını ele alacaklarını da sözlerine ekledi. Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, yaptığı konuşmada programda bulunan katılımcılara teşekkürlerini iletti. Rektör Tabakoğlu, toplantıda Bulgaristan‘daki Türklerin durumu ile ilgili bilgileri orada yaşayanlardan edineceklerini belirterek üniversiteye düşen görevi memnuniyetle yerine getireceklerini ve gerekli

yol haritasını beraber izleyeceklerini ifade etti. Açılış konuşmalarının ardından Yrd. Doç. Dr. Ali Hüseyinoğlu’nun moderatörlüğünde başlayan toplantının ilk oturumunda Plovdiv Paisiy Hilendarski Üniversitesi Filoloji Fakültesi Öğretim Üyesi ve Güney Bulgaristan Türkçe Öğretmenleri Derneği Başkanı Yrd. Doç. Dr. Harun Bekir “Bulgaristan Eğitim Sistemi ve Türkçe Eğitimi”, Kuzey ve Doğu Bulgaristan Türkçe Öğretmenleri Derneği Başkanı Emine Halil “Bulgaristan’da Türkçe Eğitimi”; Gazeteci ve Serbest Foto Muhabir İsmail Köseömer ise “Basın, Türk Kimliği, Türk Kültürü ve Folkloru” ko-

nularında sunumlar gerçekleştirdi. Soru ve cevap kısmının ardından ikinci oturuma geçildi. Yrd. Doç. Dr. Bülent Akyay’ın moderatörlüğünü yaptığı ikinci oturumda Başmüftülük Genel Sekreteri Celal Faik “Bulgaristan’daki Vakıflar”, Başmüftülük Dini Eğitim Sorumlusu Hüseyin Karamolla “Bulgaristan’da Din Eğitimi ve İlahiyat Okulları” ve Başmüftülük Dış İlişkiler Dairesi Sekreteri Hayri Emin “Bulgaristan Müslümanlarının Dini Yapılanması ve Sorunları” konuları ile ilgili sunum gerçekleştirdi. Program soru ve cevap kısmı ile sona erdi.

Başbakan yardımcısı Stefan Yanev,Bulgaristan Hükümetinin ve Merkez Seçim Komisyonunun 26 Mart erken Parlamento seçimlerin hazırlıkları ve düzenlenmesi sırasında olası tehditlere karşı önlemleri görüşüyorlar” dedi. Başbakan yardımcısı, “Seçime katılmak isteyenleri taşıyan atobüslerin ülkenin sınırında kuyruklar oluşturması ve bu dönemde mülteci akının yoğunlaşması olasılığı da çok yüksektir” dedi ve devamla ilgili kurumların,hacker saldırılarına karşı hazır durumda olduklarının altını çizdi. Başbakan yardımcısı Stefan Yanev “Bulgaristan İçişleri bakanlığı, güvenlik daireleri ve savcılık arasında, herangi bir oy satın alma sinyali üzerine müdahale etmek için koordinasyon mekanizması çalışmaktadır, ancak diğer seçimlere nazaran bu seçimlerin arifesinde buna benzer sinyaller çok daha azdır” açıklmasını

BULTÜRK-Dünyada’ki Temsilcilerimiz Aylık Siyasi Aktüel Gazete

www.bulturk.net /bilgi@bulturk.net- Tel:0212 511 63 47 İmtiyaz Sahibi Yazı İşleri Müdürü Alptekin CEVHERLİ

Ekonomi Müdürü:

Abidin KARASU Av. Hasan MOLLAOĞLU Ertaş ÇAKIR

İstihbarat Müdürü:

Hüseyin Y I L D I R I M

Yazı İşleri Müdür Yardımcısı İbrahim SOYTÜRK

Eğitim Sorumlusu:

Filiz SOYTÜRK

Kültür-Sanat:

Avşin B A L K A N

Genel Yayın Yönetmeni Abidin KARASU

Spor Müdürü:

Serkan YILDIZ

İnternet Müdürü:

Murat ULUTÜRK

Genel Yayın Müdürü Raziye ÇAKIR

Halkla İlişkiler:

Neriman ERALP

Reklam Müdürü:

N a z ı m Ç AV U Ş

Rafet ULUTÜRK

Yayın Danışmanları: Prof.Dr. Hayati DURMAZ Prof. Dr. Emin ÇARIKÇI Prof. Dr. Ahmet ÇOLAK Prof.Dr.Seçkin DİNDAR Doc. Dr. Sakin ÖNER Doc. Dr. Müjgan DENİZ

Haber Sorumlusu: Hukuk Danışmanı:

İrtibat Bürosu: Yıldırım Mh. Şehit Kamil Balkan cad. No: 114 / A (500 Evler) - Bayrampaşa / İST. Bayrampaşa - Adaparkın üstü - Palmyalar durağın altı

Tel: 0212- 5 11

6 3 4 7 - Fax: 0212 - 511 33 91 Reklam için İrtibat: 0212 526 51 98 Star Medya, Akademi Yayıncılık A.Ş.

Teknik Hazırlık: Murat ULUTÜRK

Bu gazete basın yayın ilkelerine uymayı taahhüt eder. Yazarlar yazılarından sorumludur. w w w. b u l t u r k . n e t

Dostluk Tohumu Yoktur Konumuz: İşler neden olmuyor sorusuna yanıt arayalım. Bizi yönetmek isteyenler isli lamba şişesi bile değil Bugün 8 Mart. Dünya Kadınlar Günü! Saat 14’te kızlık arkadaşlarımla görüşmem var. Önceden önce kahvemi alıp okumanızı rica ettiğim, yazıma lütfen şöyle bir bakınız. Çünkü bizim dava arabamızın lastiği gene patladı, gene tosladık. Başlarken, esin kaynağım olsun diye Sezen Aksu kulağımda: Kadınlar artık, Kadınlar her yerde! Suskunduk ve bekledik Yaşadık seyrettik Sonunda yeter dedik.. Yeter dedik Her yerde! Kadınlar artık, Kadınlar her yerde!

Seçimlerde olası tehditlere karşı önlemler alınıyor

1913 Sofya

Neriman ERALP

/ w w w. b u l t u r k . o r g

Avusturya -Viena Osman BÜLBÜL Almanya-Köln: Ünal G A Z İ Amerika-New York: Alaattin Gokay Nevin BEYTULLAH Belçika-Antwerpen: İspanya-Madrid: Hüseyin Hasan Kazakistan Türkistan: Erkan İsveç Seval ÖZTÜRK Ridvan Akay Riko İngiltere London

B u l g a r i s t a n - Te m s i l c i l e r i Sofya: Hikmet EFENDİEV Blagoevrad:

Smolyan:

Bülent MURADOV

Rufat

FELETİ

Kırcaali: Mehmet RASİM Ardino: Aziz ŞAKİR Cebel: Erdal H. AHMET Plovdiv: Sezgin YILMAZ Stara Zagora: Menderes KUNGÜN Loveç: Emine BAYRAKTAROVA Troyan: E r g ü l BAYRAKTAR Pleven: Rafet RODOPLU Şumen: İ r f a n ÖZGÜR Razgrad Levent RASİM Tırgovişte: Sevinc YÜCE S i l i s t r a : Nermin ÇAKIR Varna: Salih POMAK Dobriç: Sebahattin AYYILDIZ

TÜRKİYE -Ankara: İsmail ÇİNGÖZ İst. Anadolu:Bölgesi İst. Trakya Bölgesi İst. Sultangazi: ist. G.O.P.aşa: ist. Bayrampaşa: ist. Zeytinburnu: ist. Avcılar: ist. Başakşehir: ist. Kağıthane:

Sabri İSKENDER Nedim BİRİNCİ Seyhan ÖZGÜR Avşin BALKAN Raziye ÇAKIR Mustafa AKGÜN Ekrem SÜZEN Aydın FİDAN Nazım ÇAVUŞ Kocaeli: Alptekin CEVHERLİ Bursa- Ayşe HOCAOĞLU -Bursa Yıldırım: Turhan YAMAÇ -Bursa-Hürriyet: Üzeyir AKGÜN -Bursa-Yenibağlar: Cevat ÇALIŞKAN -Bursa-İnegöl Bayram BAYRAM İzmir-Sarnıç: Durmuş HATİPOĞLU -İzm.Görece: Mümin GÜNEY -İzm.Buca: Şevket YILMAZ -İzm.Bornova: Kenan ÖZGÜR Edirne: Nadir ADLI Kırklareli: Ali ÖZTÜRK Tekirdağ: Ertaş ÇAKIR Balıkesir-Bandırma: Güner BAŞARAN Eskişehir: Sevgin GÖKÇE Erzurum Berkay MUTLU Mersin : Ferda ER Fethiye : Fatih AKSAK

Evet, öyle de. 26 Mart’ta bizden oy isteyen “DOST Birliği” yönetiminde hele hele liste başına koyacak bir kadın dahi bulamadılar. Unutulmasın! Bulgaristanlı Türk kadınlar yani biz etnik azınlığımızın toplumsal yapısının alt doku-suyuz. Babalarımız, abilerimiz, eşlerimiz sürgünde zindanlardayken 1989 Mayısında Ayaklanan kitleyiz! 1984 – 89’da adı değiştirilen 1 253 839 (bir milyon iki yüz elli üç bin sekiz yüz otuz dokuz) Türk arasında adını ve ruhunu vermeyen Kırcaalili Hüsniye teyzemizin bayrağını bugün de dalgalandıran genç kuşaklar biziz! Biz dünya kadınlar direnişlerinde bir renk, bir dalga özgün bir Bulgaristan Türk güzelleriyiz. Bayramınız kutlu olsun ablalarım, kız kardeşlerim, hala ve teyzelerim! Hepinizi gönül sevgimle kucaklıyorum. Sizden biri olmanın ne kadar büyük bir mutluluk olduğunu bağırırken hepinizi barıma basıp öpüyorum. Siz hak arama davamızın tahsilsiz akademisyenleri siniz. Vatan sevgimizin bayrağısınız… Mücadeleci Bulgaristan Türkü Bayanlar nerede olursanız olun Bayramınız Kutlu Olsun! Sağ olun! *** Bizde kar kalkınca Mart’ta bahçeler çayırlar tırmıklanır. Çalı çöp ateşe atılır. Dünya yansa umurunda olmayanlar meydanlardadır. Kimse hiçbir şeyden korkmaz. Çünkü tüten duman ateşidir. Ben Bulgaristan’da lamba ışığında yetişen son kuşağım. Kış gecelerini aydınlatmaya çalışan lamba şişeleri sisli olur. Mart geldiğinde lamba şişeleri çıkarılır, güzel bir yıkanır, silinir, parlatılır ve adım adım gelen baharla birlikte daha aydın günleri müjdeler. Bakıyorum da oylarımızı isteyen şu “Dost Birliği” grubunda isli lamba şişesi yok. Bunlardan hiç biri Bulgaristan Türklüğü Davasında yanmamış, tabana inmemiş, tabanda ezilmemiş, Vatan üzerine bile doğru dürüst konuşamıyorlar. Kimisi ihbar yazmış, diğerleri merkezde ihbar okumuş, kimileri yıllarca sıcak saray gölgelerinde kalmış ve “biz sizin ne düşündüğünüzü biliyoruz” iddiasıyla yazanlarla okuyanlar kaynaşmış ve önder olmaya kalkmışlar. “Biz hiç yanmamış bir lambanın şişesi olsak da, o “Belene” kampında, hapislerde, sürgünde sislenmiş lamba şişelerinden daha parlağız,” diyorlar. Ben, ne seçmenin ne de halkımın,y anmamış, is kokusu burun dingilimi kırmamış lamba şişelerinin ruhumuzu aydınlatabileceğine inanmıyorum. Onların kokusu bizden farklı… *** Dünyaya gelen ağalar, öleninse sesi çıkmaz! Siz neredesiniz beyler?! Doğduğu gün ağlayamayan, ertesi günü bekler, onu da yapmadınız…. Beklediğimiz bahar kokusuydu. Kazma kürek sesiydi. Fidan dikimiydi. *** 8 Mart’ta kendilerinden oy istenen genç gelinlerimize birer “DOST Birliği” çiçeği gönderilse iyi olurdu, ama nerde! Kapıyı çalan yok… Bir demet çiçek bir kadının gönlüne dikilmiş bir fidandır. Meyvelerini ömür boyu toplayabilirsin. Çiçekler, fidanlar, jestler insanları dost eder. Bizimkiler başka: Kurbağa, öküz nallanırken görmüş, ayağını kaldırmış… Yalnız istemeyi biliyorlar ve huyları da kurt gibi, ele geçirdiklerini gömüyorlar, zamanı geldiğinde yiyecekler.


m a r t - 2017

Bulgaristan Türklerinin Sesi

BULTÜRK’ün

Kitapları Tanıtıldı Meşale Yakmaya Hoş Geldiniz

Değerli Büyüklerim, Sevgili kardeşlerim Olimpiyat Oyunlarının Meşalesi hep Atina’da yanar, Yani Olimpiyatlar hangi ülkede yapılırsa yapılsın yanan meşale elden ele oraya taşınır. Şu an toplanmış olduğumuz Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği– BULTÜRK dernek merkezi, Bulgaristanlı Türklerin Özgürlük Meşalesinin yandığı yerdir. Tarihte yer alacak ve yeni kuşaklar ilk kaynak olarak derneğimizi ve Bulgaristan Stratejik Araştırma Merkezi Başkanı Dr. Erdal KARABAŞ’ın Başında bulunduğu BGSAM yayınlarını her zaman arayıp kıvılcım alacaklardır. Sayın Kaymakamım, Sn. Belediye Başkanım, Değerli yetkililer, Kıymetli dost ve konuklarımız, BURASI BİR SUBAŞIDIR, bol bol içmeye hoş geldiniz, sefa getirdiniz. Değerli Arkadaşlar, Bir çoğunuzla birçok forum, sempozyum, çalıştay ve toplantıda birlikte olduk. Fakat sizi hayatımızdan süzülen öz zekâmızı akıtarak kendi ellerimizle yazdığımız, bastırıp adam ettiğimiz 3 kitabı birden tanıtma fırsatını, Allah bugüne kadar bana nasıp etmemişti. Bu şeref de bize ve bizim derneğimizde olduğu için, hepiniz adına yaratana teşekkür etmeyi bir borç biliyorum. “Türk Dünyasında Bir Bulgaristan Türkü 50 Yıllık Mücadele” başlıklı eserimde ben, İlk bölümde: Güney Doğu Rodopların Köseler köyünde başlayan hayat yolumu, çocukluk, okul, askerlik ve iş yıllarımı, Hak ve Özgürlük Hareketinde örgütlenip birleşme çabalarımızı, Osmanlıdan kalan son derece zengin manevi, yüksek mimar ve kültürel mirası yaşatabilme çabalarına katkılarımı anlatmaya çalıştım. İkinci bölümde: Bulgaristan Müslüman Türklerinin tarihini, soyunu boyunu, Bulgaristan’da Türk Kimliği oluşturma, Mustafa Kemal ATATÜRK’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin etkisiyle alfabe, okul ve kültür reformu yaparak aydınlanma, çoğulcu bir toplumda özgün kültürlü etnik azınlık oluşturma mücadelemizle başladım. “Soya Dönüş” çilelerimizi pek kanatmadan, 1989 Mayıs Ayaklanmasıyla bilinçli ve iyi örgütlenmiş bir etnik azınlığın tepeden tırnağa silahlı ve zırhlı bir diktatörlüğü devirme zaferini anlattım. “Büyük Göçü”, devam eden insan hakları kavgamızı, dilimizi, dinimizi, kültür ve edebiyatımızı örneklerle sundum. Edebiyatını yaratmış bir azınlık olarak, tarih içinde dimdik duruşumuzu dile getirdim. Bugün burada dikkatinize sunulacak üç kitap, edebiyat ve sanat yapıtlarından, roman ve uzun ve kısa hikaye – şiir değerlemelerinden faklı olarak, Bulgaristan ile ilgili ilk defa siyasi nitelikli bir kitap çıkmıştır. Böylelikle bir, öz edebiyatımızda büyük bir eksikliği tamamlarken, Bulgaristan’da okurken hafızamıza aşılanmaya çalışılan çarpıtılmış terim, kavram, değer yargısı ve değimlere doğru açılım getiriyor, karanlıkla yoğrulmuş yaklaşımları aydınlatıyoruz. Çabalarımız büyük bir sürecin henüz başıdır. Üçüncü bölümde: “50 Yıllık Mücadele” nin Üçüncü Bölümünde, Türk Dünyasında 34 topluluğun ülkelerine ve birkaç kıtaya yayılmış, çok derin kökleri olan Türk Dünyasında Bulgaristanlı kardeşlerimin, siz soydaşlarımın, Bulgaristan Türk Gençliği’nin de yer aldığını, bu büyük aileye ait olduğumuzu, Bizlerde bu Türk Dünyası Gençlik Demetinde bir çiçek olduğumuzu anlatmaya çalıştım. Dilimizin, dinimizin, kültürümüzün değiştirildiği, geleneklerimizin ayak altına alınıp unutturulmaya çalışıldığı bir dönemden sonra, var oluşumuzu, ayakta olduğumuzu dünyaya tanıtma çabalarımın, Aşık Veyselin değimiyle “İnce uzun yolu” on binlerce kilometredir ve Kırgızistan’ın Isık Gölünde, Gökyüzü gölünden Makedonya’nın Ohri incisine kadar uzanır. Anlattıklarım bir Türklük serüvenidir. Büyük bir Türklük deryası içinde, bizim de özden öz, güzellikten güzellik, sonrasızlıktan bir ölümsüzlük oluşumuzun yansımasıdır. Yıllar süren bu tanıtma, öğrenme ve birlikte yeniden doğma çabalarımın felsefesi, kitabımın dinamiğini belirleyen olmuştur. Dördüncü Bölümde, sizi anlattım, BULTÜRK derneğinin kuruluş ve etkinliklerini, BGSAM yayınlarını, ulusal ve uluslar arası forum, sempozyum ve kurultaylarımızı, soy kırıma uğradığımızı, “Büyük Göçle” kovuluşumuzu, hiçbir şeyin unutulmadığını ve unutulmayacağını, hak ve özgürlüklerimizi satanların hainliğini, “Bulgar Etnik Modeli” tuzağını, dayatılan

lider Ahmet Doğan’ın Bulgaristanlı kardeşlerimizi ve soydaşlarımızı “oy kullanan köle” durumuna getirilişini ve 27 yıl önce ilk kıvılcımları çakan uyanıp yeniden dirilme sürecimizin güç toplayışını anlattım. Daha önce böyle kapsamlı bir kitap yazılmadığı için “50 yıllık mücadele” genç kuşak için bir kılavuz eser, yaşlılar için ise yüksekçe bir tepeden geriye bakışı kolaylaştırabilir. Kitabımda birçok kahramanın, Jivkov zulmüne dayanan kardeşimin, şair, yazar, lider, siyaset adamı ve milletvekilinin ve sıradan savaşçıların isimleri geçiyor. Mücadele yıllarımızın sayfa sayfa analizi yer alıyor. Hepinize sunmak istediğim bu 420 sayfalık uğraşıdan çıkan büyük sonuç şudur.Tanımadığımız kişileri lider olarak kabul edip bundan böyle aldanmayalım. Halkının yürüdüğü mücadele yolunu yürümeyen bir kişi, halkına önder olamaz… Sevgili kardeşlerim, Değerli büyüklerim, “50 yıllık mücadele” eserimi kısaca böyle tanıtınca kürsüden çekilmem gerekirdi. Fakat bu 3 eseri tanıtım buluşmamızda üç araştırmacı yazar arkadaş olarak, Rusya’nın günümüz Bulgaristan’ı üzerindeki etkisi gibi bir konuya önemle değinmek istiyoruz. Nedenine gelince, “BG haber”de ve “Bulgaristan Türklerinin sesi gazetesinde” yer alan yazılarımızda bu konuya ara sıra değinmiş olsak da, yüz yüze görüşmelerimizde özel olarak tartışma ve sohbet konusu edemedik. Aslında biz bu konuda çok ciddi bir araştırma yapıyoruz ve BGSAM Başkanımız Dr. Erdal KARABAŞ Hocamızın BGSAM yayını olarak tüm eserlerimizi yılsonuna doğru tamamını yayınlamasını arzu ediyoruz. *** Bulgaristan’da değişen yargı değerlerinde çok büyük farklı bir renklenme var. Bir yandan günde 6 kişi ölen ve ancak 1 kişi doğan Bulgar ırkının suyu çekilirken ve 2050 yılında Bulgar sayısı 600 bin, Türkler 1.5 milyon, Çingenelerde 3 milyon olacak, tablo değişecek derken, memleketimizdeki en az sayıdaki azınlığın, bugün azınlık olarak tanıtılan Türk ve Müslümanları nasıl yöneteceği konusunu tartışmıyoruz. Geçen yüzyılın başında İngiliz ve Portekiz sömürgecilerin Afrika kıtasında 6 kişinin 6 milyon kişiyi yönettiği durum gibi bir yeni durum oluşuyor. Biz, ne yazık ki, bilim ve teknolojilerin kaymağından uzak kalıyoruz. Böylece sanki idare edilmeyi kabul etmiş oluyoruz. Yeni durumun ilk perde arkası, artık Bulgaristan’dadır. 500 bin Rus Kara Deniz kent ve semtlerinde daire sahibidir. Işık tutmak istediğimiz yan konu budur. Bu yeni durumun doğurduğu en yeni siyasi kavram ise “paralel Bulgar devleti” olduğu iddiasıdır. Bulgaristan’ın en stratejik işletmeleri olan “BULGARTABAC”, Vivacom, Bulgar Telgraf Ajansı (BTK), Mobiltel, en büyük Hidro Elektrik Santralleri, AVM – zincirleri, eczane zincirleri, en büyük oteller, otel zincirleri, apart kompleksleri, deniz sayfiye merkezlerindeki tesisler Rusların ya da yerli Rus kopoylarının mülküdür. Karadeniz sayfiye tesislerimizin yarısı Rusların ya da onlara yerel hizmet sunan oligarhların mülküdür. Bulgaristan’da en fazla arsa ve işlenir toprak satın alan şirket de Ruslarındır. Rus bankaları Rusya vatandaşlarına Bulgaristan’dan mal mülk almaları için kredi veriyor. Bulgaristan’da tescil edilen Rus şirketlerinin toplam sayısı 50 bindir. Bu şirketlerden 5 bini Güney Kıbrıs, Lichtenstein, Hollanda ve başka ülkelerde de Off Şor olarak kayıtlıdır ve Bulgaristan’ı dışarı taşıyorlar. Bulgaristan artık 2 milyon emeklisiyle sanki bir Çingene talikasına yüklenmiştir. İlaç almaya parası olmayan yaşlılar art arda ölüyor. Yargı sistemi baştan aşağı Rus mafyasına ve onların ülkemizdeki hizmetkarlarına hizmet veriyor. Bulgaristan git gide Bulgar devlet adamları tarafından değil, Rus valiler tarafından idare ediliyor. Şunu önemle belirtiyorum. 1989’da Rusya ile Bulgaristan arasındaki çok tehlikeli dostluk sona erdi. Rusya Bulgaristan’ı 10 milyar US Dolar borçla bırakmıştı. Bulgaristan yıllarca batı bankalarından borç aldı ve Kremlin’e ödemeler yaptı. Rakamlarla günümüzdeki durum şudur. Rusya ekonomimizin %30’unu ele geçirmiş, diğer üçte birini ise kimsenin görmediği şeref konsolosları tarafından Off Şor şirketler tarafından indirek yönetiliyor. Bu kişiler bir gecede milyoner ilan edilen domuz çobanı, Hak ve Özgürlük Hareketi gölgesine saklanmış, TV sahibi, gazetelerin patronu, gizli polis generallerinin torunları olsa ne değişir. Günümüzde Ruslar, Bulgaristan’ın Gayrı Safi Milli Hâsılatının %10’unu üreten (6–8) milyar leva üretim yapan Burgaz NEFTOHİM rafinerisine sahiptir. Bu işletme bugüne kadar vergi, KDV ve kar payı ödememiştir. Avrupa’nın en pahalı akaryakıtı bizde satılıyor. Bulgaristan’a en ucuz benzin satan ve 2 ay sonra

ödemeli ilaç satan Cumhurbaşkanı adayı Rus damadı Mareşki, “Volya” (İrade) adlı parti kurdu ve 26 Mart seçiminde meclise girmesi garantilidir. Durum her gün aleyhimize değişiyor. Aslında, o toprakların ve mülkilerin üçte biri bizim Türklerin tapulu mülkümüzdür. Belki bir gün gelecek ve biz Bulgaristan’da konuşacak Bulgar bulamayacağız. Ama onların yerini Ruslar alır ve memleketimize bu defa tapulu araziler üstüne çöreklenirlerse çok yazık olur. Aynen 93 harbinde olduğu gibi o zaman evlerimize partizanlar gelip oturmuştur ve bizleri Türkiye’ye kovmuşlardı. Yaramızın kabuğunu kaldırıp dertlerimizi sıralamak istemiyorum. Bu konuda da bu kadar! Sayın Kaymakamım, 2003’te biz BULTÜRK’ü bir kahvede kurmuştuk.Fakat Elektronik ve kağıt üzerimizde yayınlarımıza bundan 14 yıl önce BULTÜRK Gazetesi ile başladık. Daha önce de kitap tanıtımlarımız oldu. Fakat bu 3 eseri birden ilk kez tanıtıyoruz. Bu vesileyle son sözümü söylemezden önce, size bir Bulgar fıkrası anlatmak istiyorum. Bizim oralarda halk arasında kış armudu olarak bilinen bir tür “Papaz Armudu” vardır. Bu armut cinsi diktikten sonra altı yıl çiçek açar, fakat meyve vermez. Başka armutlarla da tozlaşmaz. Yanında aynı cinsten eş ister. Birçoklarımız anavatana geleli 28 yıl oldu. Biz tozlaşmak için kendimize Türkiye Cumhuriyeti Devletini seçtik. Ve gördüğünüz gibi (eliyle kitapları gösterir) artık ilk armutları topluyoruz. Fakat bu gidişle, bu ilhamla, yönetiminizde kısmetse bize daha büyük sepetler lazım olacak. Bu ihtiyacımıza dikkatinizi çekerken, her meyve ağacı benim deyip, boş dallara el uzatanları uyarıp yönlendirmenizi rica ediyoruz.

Davamız ortak olduğu gibi, meyvelerimiz de ortak olacaktır. BULTÜRK’ün yaktığı bu çıra ile hepimize aydınlık verecek, yol ışığı olacaktır inşallah.

*** Değerli dava arkadaşlarım, Şu beraberliğimizde Çanakkale şehitlerini anma yıldönümünde bulunduğumuzu da hatırlatmak isterim. Bugün yandıkça yanmasını sağlamaya çalıştığımız çıra, aslında Çanakkale zaferlerinde atalarımız tarafından yakıldı. Bugün “Anadolu’yu Türklere bırakmayız!” deyenlerin yenildiği gündür. “Yenilmez!” dediğimiz ruh, atalarımızın, büyük önder Atatürk’ün bize bıraktığı en büyük nimettir. Çanakkale’de dokuz düvelden emperyalizmi yenmemiz, 20-inci yüzyıl tarihini değiştiren en büyük zaferdir. Dünya halkları emperyalizm köleliğinden Atatürk ilhamıyla kurtuldu. Osmanlı’dan ayrılan 44 millet arasında ilk Cumhuriyeti yine Türk halkı kurdu. Bağımsızlık, egemenlik ve demokrasi sembolü al yıldızlı bayrağımız, dünya halklarına gurur oldu. Atalarımızın kanı Çanakkale’de kaldığı için Türkiye Cumhuriyeti bizin anavatanımızdır. Geçen yılın 15 Temmuz gecesi Çanakkale ruhumuz yeniden sınandı. Birlik olduk, gece nöbetlerimizde ve al yıldızlı bayrağımızla yan yana BULTÜRK bayrağımız da dalgalandı.”Yenikapı”da da beraberdik. Yediden yetmişe kenetlenmiş saflardaydık. Düşmanlarımız bir asır boyu diş bilediler. Son günlerde 21. yüzyıl Avrupa faşizminin – Almanya ve Hollanda örnekleri ortada – Türk düşmanlığı, kıskançlık, egoizm, fesatlık, yabancı düşmanlığı olarak hortluyor. Unutmasınlar Çanakkale geçilmez! Türk yenilmez! Bu gün en büyük tehlike içimizdeki bizim gibi görünen düşmanlarımızdır, bunu Türkiye’de başlattık (FETO-OPERASYONLARI) fakat bizim Bulgaristan’da da bir an önce bu operasyonların başlamasını arzu ediyoruz. HERKESİN KORKUSU ŞUDUR; Çanakkale yenilgisini asla unutmuyorlar. En çok korktukları Büyük Türkiye’dir. Etki alanımızın Yakın-Doğu’ya, Kavkaslara ve Balkanlara yayılmasıdır. Terörizmle mücadelede sonuç belirleyen dünya gücü olmamızdır. Kardeşçe beraberliğimizdir. Dünyayı aydınlatan çıranın elimizde olmasıdır. Geleceğimiz Türkiye Başkanlı veya Parlamenter sistem mi? Bunu yakın bir zamanda her zaman olduğu gibi dernek olarak referandum öncesi EVET mi HAYIR mı olacağını açıklayacağız. Bunun için Yönetimde daha netleştiremedik, inşallah yakında netleşecektir. Bu gün buraya gelen tüm dostlara teşekkür eder saygılarımı sunarım. Dinlediğiniz için teşekkür ederim. Sağ olun var olun Rafet ULUTÜRK

15

Dr. Nedim BİRİNCİ Penaltı

Tarih 02. Şubat 2017 Son seçimde 218 bin oy geçersiz sayıldı. 17 milletvekili çıkamadı. Yine son seçimde 350 bin oy satın alındı ve 26 milletvekili “seçildi.” 26 Mart 2017’de erken seçime giden Bulgaristan’da seçim çarkı ansızın durdu. Nedeni, Yüksek Seçim Komisyonu’nun (YSK) Seçim Yasası’nı gerektiği gibi uygulamamasıdır. Yasa’da, 2017’dan başlayarak Bulgaristan’da “genel seçimlerin makineyle oy kullanılmasını” öngörürken, YSK gerekli hazırlıkları yapmadığı tespit edilmiştir. Bu konuda Yüksek İdari Mahkeme’ye (YİM) baş vuran Yeni Cumhuriyet Partisi lehinde karar çıkmıştır. Olayın Özü: 2014’te yapılan bir seçim yasası değişikliği ile aşamalı uygulanması şartıyla Bulgaristan Cumhuriyetinde bilgi taşıyıcısı beyaz kâğıt olan seçim bülteni kullanılırken aynı zamanda 2017 yılından başlayarak paralel olarak makineli seçime geçilmesi, 2018 yılından başlayarak da elektronik seçime doğru adım atılması öngörülmüştür. 2014’te yapılan erken seçimde 500 (beş yüz) seçim bürosuna seçim makinesi konmuştu. Bu seçim makineleriyle ancak 100 kişi oy kullanmıştı. Ne var ki 2014 erken genel seçimlerinde toplam 350 000 (üç yüz elli bin) oy satın alındığı ve 27 milletvekilinin halk meclisine satın alınmış oyla girdiği göz önünde bulundurularak, bu durumun değiştirilmesi için daha güvenli bir sistem olduğu iddia edilen bu sisteme geçilmesinde ısrar ediliyor. Her seçim sisteminin iyi ve kötü tarafları olduğundan dolayı, makineli seçim sisteminin Bulgaristan seçim ortamına uyup uymayacağı sorunu da gündem olmuş durumdadır. Çünkü Bulgaristan’da nüfusun % 44’ü Bulgarca okuduğunu anlamadığı gibi, yarıdan çok daha fazlası da dokunmalı bir sistemle çalışmayı beceremiyor. Seçmenin önce makineyi çalıştırması, ardından ekranda seçim listelerini, partilerin isimlerini ve adayları bulması ve üç dört düğmeye basarak oy kullanması ve sonunda makineden çıkacak fişi alması ve ikiye kıvırarak seçim sandığına atması gerekiyor. Bu işlemi yapamayanlar eski usul, karanlık odaya geçerek zarf içinde oy kullanacaklar. Bu imkânın da olmasına rağmen, yasa Bulgaristan’daki her seçim bürosunda ve dış ülkelerde açılacak seçim merkezlerinde birer seçim makinesi bulunmasını şart koşuyor. Bunların toplam sayısı Bulgaristan için 12 500 (on iki bin beş yüz), dış ülkelerdekilerle birlikte toplam 17 bin olması gerekirken, halen Bulgaristan’da bulunan seçim makineleri 500 (beş yüzdür). Gerekli seçim makinelerinin ihraç edilmesi için toplam 23 milyon levaya gerek olduğu bir yana uluslar arası pazarda toptancısı da yoktur. Son olarak seçimde yüzde yüz makine kullanan Ekvator ve Filipinlerde seçim makinesi kiralanmak seçim ne ki henüz bir cevap gelmemiştir. Avrupa Birliği ülkeleri arasında seçim makinesi kullanılarak oy kullanma pratiği Hollanda ve Estonya’da en iyi sonuç vermiştir. Hatta Baltık ülkesi Estonya Cumhuriyeti bu konuda çok başarılı olmaya devam ederken, son seçimlerinde tamamen elektronik oy kullanmayı başarmıştır. Seçimlere 50 gün kala, Yüksek Temyiz Mahkemesinde olan bir başka konu da, seçim sürecinin başlamasına fren oluyor. Oylamadan seçim sisteminde köklü yenilenme isteği çıktı. Şöyle, 6 Kasım 2016’da yapılan halk oylamasında 2 5000 000 seçmen halen “her seçmene, siyasi partilerin seçim listeleri içindeki adaylardan birini tercih ederek seçme hakkı da tanıyan çoğulcu (proporsiyonel) sistemin yüzde yüz majoriter (en fazla oy alan kazanır) kuralı geçerli olacak bir sistemle değiştirilmesini istedi. Ne var ki, yürürlükteki Bulgaristan Anayasası referandum sonucunun meclis onayı almadan kanunlaşması ve 2017 erken genel seçimlerinde de zorunlu uygulanması için, bir önceki genel seçimden bir oy fazla almış olması şartı olduğunu hatırlattı. Referandum sonucunun mecliste onayı almadan uygulanmasına gerekli olan geçerli oy sayısının 12 000 (on iki bin) eksik olduğu YSK tespit edildi. Öyle de olsa, Yüksek İdari Mahkemede, gerekli olan 12 bin oyun kullanıldığını, fakat bültenlerin zarf içinde olması şartına uyulmadığı, bunun sebebinin ise seçim bürolarının bazılarına zarf dağıtılmadığı saptandı. Şimdi, 14 gün içinde sonuç çıkması şartıyla, referandum sonuçları Yüksek Temyiz Mahkemesinde (YTM) görüşülüyor.


Erdoğan’dan Balkanlar ve Rumeli’ye Mesajlar 1913 Sofya

Aylık Siyasi Aktüel Gazete

BULTÜRK YAYINLARINDAN 3 KİTAP TANITIMI

BGSAM Başkanı Dr.Erdal KARABAŞ Rafet ULUTÜRK’Bulgaristan Türklerine hizmetleri için özel yapılmış bir kupa hediye etti. Rafet ULUTÜRK; “Bulgaristan Türkleri için yapmış olduğum çalışmalardan dolayı BGSAM – Bulgaristan Stratejik Araştırma Merkezi Başkanı Sn. Dr. Erdal KARABAŞ Beyefendiden hayatımda aldığım en anlamlı hediyedir” dedi. Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği Başkanı Celal OCAL konuşmasında; Bu gün bir ilk yaşıyoruz, bu gün Rafet Kardeşim beni bile şaşırttı bizden küçük olmasına rağmen kendi kitabını yazdı.

Sizi böyle bir eser meydana getirdiğiniz için tebrik ediyor ve alnınızdan öpüyorum. Bundan böyle artık dernek Başkanları kitaplı Başkan ve kitapsız Başkanlar diye ikiye ayrılacak. Siz Bulgaristan Türkleri davası için böyle bir kitap yazmakla Türklük mücadelenize ne kadar önem verdiğinizi gösterdiniz kutluyorum ve bu eserlerin devamını diliyorum. Ardından Rafet ULUTÜRK’ü yanına kürsüye davet ederek alnından öptü ve Kahramanlar alnından öpülür, hayırlı uğurlu olsun tekrar sizleri kutluyorum.dedi.

BULTÜRK Ankara Temsilcimiz Göç İdaresi İl Müdürünü Ziyaret Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği BULTÜRK Ankara Temsilcisi olan ve aynı zamanda Başkent Ankara ve Anadolu Konfederasyonu BAŞKON Yurtdışı Türkler ve Göçmenler Platformu Başkanı görevini yürütmekte olan Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı İsmail CİNGÖZ; 21. Dönem Afyon Milletvekili Müjdat KAYAYERLİ ve Demokratik Türkmen Hareketi Lideri ve BAŞKON Yurtdışı Türkler ve Göçmenler Platformu Üyesi Abdulkerim AĞA ile birlikte 07 Şubat 2017 günü Ankara Göç İdaresi İl Müdür Vekili Adem SEZER’e ziyaret bulundular. Irak ve Suriye Türkmenlerinin ülkelerindeki ve Türkiye’ye göç edenlerin ülkemizdeki mevcut durumları

Davet edildiğimiz “Rumeli-Balkan Buluşması 23 Mart 2017” organizasyonu için BULTÜRK Derneği Yönetim Kurulu olarak Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde yerimizi aldık. Genel Bşk. Rafet Ulutürk; Ankara Tems. İsmail Cingöz, Seydullah HALAÇ, Alptekin CEVHERLİ, Niyazi GÜLER, S.YAVUZ, Elif GÜNDEŞ, Musa VATANSEVER, Murat YILDIZ, Neriman E.KALYONCUOĞLU ile davete icabet ettik. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Dr. Mehmet Müezzinoğlu, Başbakan Yardımcısı Sayın Tuğrul Türkeş ve Balkan-Rumeli Göçmenleri Konfederasyonu Genel Başkanı Turhan Gençoğlu ile Rumeli ve Balkan Dernek Başkan, Yönetici ve Temsilcilerinin katıldığı toplantıda; -Balkanlarda Osmanlı Bakiyesi Türk ve Müslüman varlığının inkar edilemeyeceği, -Uluslararası hukuk ilkeleri çerçevesinde haklarının yok sayılamayacağı vurgulandı. Rumeli ve Balkanlarda Türk-İslam nüfusunun; -Devam eden sorunları, çözüm önerileri ile ortak hareket edilmesi gerekliliği, -Genel Sağlık sorunları, -Türkiye’de çalışma izin sorunu, -Eğitim sorunları ve

Türk vatandaşı olmayanlara sağlık hizmeti imkanı hakkında genel bilgilerin alınmasına müteakip, halen Irak ve Suriye’de devam eden sorunları ile birlikte Türkiye’ye göç etmek zorunda kalanların karşılaştıkları zorlukların ve sorunların çözüm önerileri istişare edilmiştir.

Kanada’ya vizesiz seyahat dönemi başlıyor

Kanada’ya vizesiz seyahat dönemi başlıyor Bulgaristan ve Romanya vatandaşları Kanada’ya bu yıl sonu itibariyle vizesiz seyahat edebilecek. Tüm vatandaşlar için vizesiz se-

Türkiye’de burslu öğrenci kabulü, Hususları başta olmak üzere sorunlar değerlendirildi. Çömülenenler, çömüm aşamasında olanlar ve çözülmesi gerekenler Devletin en yetkili makamlarınca dile getirildi.

yahat dönemi 1 Aralık’ta başlıyor. Ancak,Kanada’ya son 10 yılda vizeyle giriş yapanlar ve geçerli ABD vizesine sahip Bulgaristan vatandaşları 1 Mayıs itibariyle Kanada’ya vizesiz gidebilecekler.

Çalışma Bakanı Mehmet Müezzinoğlu “Türkiye vatandaşı olup da birinci dereceden yakınları Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayanlar, aylık 53 liralık sosyal sigortalar sağlık primi ödeyerek her türlü sağlık hizmetini bu ülkede alabilecekler” dedi. Balkanların Sorunları Çalıştayı’nda 5 ana başlık belirlediklerini vurgulayan Müezzinoğlu, bunlardan birincisinin vatandaşlıkla ilgili sorunlar olduğunu dile getirdi. Müezzinoğlu, bunu İçişleri Bakanlığı ile görüştüklerini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Diğeri çalışma izinleriyle ilgili durumlar bizi ilgilendiriyor ve inşallah onları daha seri, daha hızlı, daha bürokrasiden arınmış şekilde çözeceğiz. İkamet tezkerelerinin kısa süreli olması, bunları yine uzun süreli ikamet tezkereleri pasaport süresince olabilecek ikamet tezkerelerine dönüştüreceğiz. Bazı denklik gibi buna benzer sorunlar var ama diğer bir konu daha var. Gelmiş kendisi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmuş ama annesi, babası birinci derecede yakını orada, nerede Balkanlarda nerede Batı Trakya’da yaşlı bir sağlık sorunu olduğu zaman evladının yanına, çocuğunun yanına gelmek istiyor ama deniliyor ki ‘Sosyal güvencen olmadığına dair belde getir. Orada sosyal güvencesi var nasıl getirsin. Orada tedavi ol ama evladı burada. Ahir ömründe evladının yanında sağlık hizmeti almak istiyor. Şimdi bugün plan bütçede görüşmeleri yapılan yasa tasarımızla inşallah Türkiye vatandaşı olup da birinci dereceden yakınları Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayanlar, aylık 53 liralık sosyal sigortalar sağlık primi ödeyerek her türlü sağlık hizmetini bu ülkede anavatanında alabilecekler.”

B U LT Ü R K ’ ü n Ö n e r i l e r i - O k u n m a s ı G e r e k e n K i t a p l a r


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.