BULTURK Gazetesi 133.Sayı

Page 1

Türkiye’nin ilk Başkanı Erdoğan

Seçim sonuçları, son dakika 24 Haziran 2018 verileri, sandıkların yüzde 99’u açılırken Cumhurbaşkanlığı ‘milletvekili’ seçim sonuçları-oy oranları netleşti.

TBMM MİLLETVEKİLİ DAĞIMI

AK Parti - 293, CHP - 146, HDP - 67,

MHP

- 50, ve İYİ Parti - 44

HÜDAPAR ve Vatan Parti mecliste yer almadı.

Siyasi ve Aktüel Gazete

Devamı 3’te

Yıl - 15 Sayı: 133 Haziran - 2018 -

BULTÜRK HATIRASI

“Bilgi Ordusu Bizim Ordumuz, Bildiğimizi Ögretmek Bizim Görevimiz “

Türkiye Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin İLK BAŞKANI ERDOĞAN dedi

.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk başkanı seçildi. Millet, Erdoğan’a yüzde 52.50 destek vererek ‘istikrar’ dedi. 100 yıl vesayet sistemi tarihin çöplüğüne atıldı

MHP tarihi bir başarıyla çıktı

24 yılda katıldığı 15 seçimin 15’ini de kazanan Recep Tayyip Erdoğan; tarihe, Türkiye’nin ilk Başkan’ı olarak geçti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk Başkanı seçildi. Millet, Erdoğan’a yüzde 52.50 destek vererek ‘istikrar’ dedi. 100 yıl vesayet sistemi taİNCE CHP’YE FARK ATTI rihin çöplüğüne atıldı. CHP Muharrem İnce, Genel Başkanlık yarışında bir Türkiye “yeni döneme Cumhurbaştürlü üstünlük sağlayamadığı Kemal Kılıçdaroğlu’na kanı Erdoğan’ın başkanlığında geçe- fark attı. İnce, yüzde 30.6 oy alırken, Kılıçdaroğlu ceğim” dedi. başkanlığındaki CHP yüzde 22.6’da kaldı.

MHP Genel Başkanı Bahçeli, “Tuzak bozulmuş komplo püskürtülmüştür. MHP, 24 Haziran seçimlerinden tarihi bir başarı ve alnının akıyla çıkmıştır.” Bahçeli, şunları kaydetti: «Birinci stratejimiz, partimizin TBMM’de denge ve denetleme görevini ifa edebilmesi amacıyla güçlü bir grup kurmasıydı. İkinci stratejimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesiydi. Çok şükür iki stratejik hedefimiz de gerçekleşmiştir.»

BULTÜRK BSP Başkan Yrd. Zlateva ile görüştü

BSP’nin talebi üzerine gerçekleşen görüşmede, iki ülkedeki sivil toplum kuruluşları arasındaki ilişkiler, Türkiye’deki Bulgaristan vatandaşlarının durumu ve başka güncel gelişmeler ele alındı. Türkiye’nin stratejik ve güçlü bir komşu ülke olduğunu belirten Denitsa Zlateva, Bultürk yöneticileriyle görüş alış verişinde bulunmaktan son derece memnun olduğunu kaydetti. Tarihten gelen önyargıların altında ezilip kalmamış ve yeni Türkiye’nin gücünü anlayan herkesle işbirliği yapabileceklerini vurgulayan Rafet Ulutürk, BSP’de Türk üst düzey yönetici görmek istediklerini kaydetti. Görüşmeye, BSP’nin eski yürütme kurulu üyesi Nazmi Mümin de katıldı. Ajans Bulgaristan

Derneği Genel Başkanı Ulutürk BSP Genel Başkan Yardımcısı Zlateva’ya Atatürk resimli kafe takımı verdi.

Bulgaristan Vatandaşı Olmak İsteyenlere Destek BULTÜRK ‘ün öncülüğünde Türkiye’de bulunan eski göçmenlerin vatandaşlık,şirket kurma ve buna benzer konularıyla alakalı olarak bir toplantı organize edildi. Toplantı, BULTÜRK istanbul Genel Merkez’de yapıldı. Eski göçmenlerden,atalarının geldiği yerlere gitmek isteyen,toprakları olan ve çift vatandaşlık hakkı almak isteyenler sorularına çözüm bulabilmek için derneğimizdeydi. Bulgaristan PlovdivFilibe’den gelen avukat Vasil Stoilov MİLANOV ve Katye Lyobomirova,vatandaşlarımızla tek tek ilgilendiler. Kimileri vatandaşlık hakları olmadığını öğrenince üzüldü,kimileri de hak sahibi olduğunu öğrenince sevindi… Böyle faydalı bir toplantı organize ettiği için, Genel Başkan Rafet Ulutürk ve yönetim kuruluna teşekkür ettiler. Eski göçmenlerden, 20-30 yıl birbirleri ile görüşmeyenler buluşma imkanı buldular. Birbirleri ile buluşmaları görülmeye değerdi…

BULTÜRK ‘de gerçekleştirdiğimiz bu toplantıya ilgi çok büyüktü ve bizlerde vatandaşlarımıza faydalı olduğumuz için mutluyuz. Bu toplantıda özellikle BULTÜRK’ü temsilen Hüseyin Bey ve Sezgin YILMAZ olmak üzere iki kişi belirlendi. Saygılarımızla, Genel Sekreter Oya Canbazoğlu Dirier

BULTÜRK-BGSAM Strateji 2019 Toplantısından BULTÜRK’ten Bayrampaşa MHP’ye Ziyaret BGSAM Başkanı Erdal KARABAŞ kısaca

BULTÜRK ve BGSAM Yöneticileri 2019 stratejilerini belirlemek için Aksakallılar ve Bulgaristan Stratejik Araştırma Merkezi Başkanı Erdal KARABAŞ ve ekipleri bir araya geldiler. Bu toplantının amacı 2019 yerel seçimlere hazırlık ve stratejilerin belirlenmesiydi.

BGSAM’ın bu güne kadar 23 kitaba ulaştıklarını, ayrıca 5 ayrı kitap da basarak toplamda 28 kitap bastıklarını beyan etti. Bu kitapların yazıları tamamen ve sadece ve sadece Bulgaristan olduklarını www.bghaber.org internet sitesindeki köşe yazarlarımızın yazıları ile bu kitapların basıldığını anlattı. Ayrıca bu yazıların sadece ve sadece burada olduğunu hiç bir yerde bu yazıları bulunamayacağını da ilave etti. Seçimler konusunda herkes görüşlerini ve yeni fikirlerini dile getirdiler. Ardından BULTÜRK Aksakallarımızın adına Zihni Karpat 2019 seçimleri için stratejimizin ne olması gerektiğini tüm katılımcılara anlattı. İnşallah 2019 yerel seçimlerinde Bulturk zamanı gelmiştir diyen Zihni Karpat Büyümüze tüm katıDevamı 15’te lımcılara şöyle dedi;

BULTÜRK Yöneticileri başta Genel Başkanımız Rafet ULUTÜRK, Genel Sekreter Oya CANBAZOĞLU DİRİER, Mehmet ÇAKIR, Dr. Nedim BİRİNCİ, Hakan ÖZDEŞ, Sezgin YILMAZ, Seydullah HALAÇ, Abdullah HACIFETTAHOĞLU, Aynur FİLİZ MHP Bayrampaşa İlçe Başkanı Sayın Yaşar KABA’yı ve teşkilatı makamında ziyaret ettik. Bayrampaşa’da MHP ilçede çok büyük bir kalabalık vardı. Tabi seçimler yeni geçmişti belki de kalabalıklar devam ediyordu yoksa iktidar oldu artık buraları da AK Parti gibi dolup taşacak mıdı bilemiyorum. Orada olan tüm arkadaşlarla tek tek tokalaştık ve biraz haspihal et- Başkan KABA heyete gelenler ile tek tek iltik seçimleri değerlendirdik. Ardından Başkanlık gilendi seçim çalışmaları esnasında ve sonraodasına aldılar bizleri. Tabi ki burada kolonya ve sında seçim sohbetlerden sonra Başkan söze çikolatalarla karşılandık. Ardından kahveler geldi şöyle devam etti; ve seçim sohbetine devam ettik. Devamı 15’te


2 Sayı 130 - Mart 2018 2

Bulgaristan Türklerinin Sesi AKTÜEL

Leyla ŞERİF TİKA , Balkanların Türkiyesidir

Ramazan ayının son günlerini yaşarken içten içe hüzün, içten içe bayram sevinci ve heyecanı sarıyor herkesi. Bu heyecana Türkiye’deki seçimler de ortak oluyor. Bu heyecanı sadece Türkiye’de yaşayan vatandaşlar değil, dünyanın birçok ülkesinde yaşayanlar da paylaşıyor. Bize ne oluyor peki, neden heyecanlıyız diye birkaç noktada buna değinmek istiyorum bu yazımda. Evet, seçim sizin ama bundan etkilenecek olan kocaman bir coğrafya var, bu nedenle sorumluluğunuz bir kat daha fazla. Birkaç aydır sizler gibi bizler de siyasilerin konuşmalarını, vaatlerini takip ediyoruz. Şimdi biraz daha kolay, her yerde uydu antenleri var, tüm kanallar bizlerin de televizyonlarında. İktidar ile muhalefet her yerde var ve her seçimde olması çok doğal. Biri beyaz derse diğeri siyah der, gri der. Ancak bazen bazı konuşmalar sırf muhalif olmak için yapıldığında hem çok absürt duruyor, hem de samimi gelmiyor. Hatta bazen gülünç oluyor. Neyin ne olduğunu, kimin kime bağlı olduğunu aşağı yukarı ayırt edebiliyoruz. Geride 15 Temmuz gibi bir darbe girişimini bırakmış, Afrin Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı operasyonlarından başarıyla çıkabilmiş bir ülke var. Avrupa’nın ve Batı’nın kontrolü altında olmayan, karşısında ABD olsa bile boyun eğmeyen ve her şeye rağmen dik durabilen, güçlü olmaya çalışan bir Türkiye var. İster terör grupları olsun, ister Batı’nın ekonomik oyunları olsun hiçbirinin etkisi artık eskisi gibi değil. Neden? Çünkü uyanan bir ülke var ve bu ülkenin istediği sadece kendi bağımsızlığı ve yaşadığı coğrafyada sınırlarını koruyabilmesi, milletine güzel bir gelecek kurabilmesi. Bunu benim biri dışarıdan biri bile görebiliyorsa Türkiye içindeki vatandaş da görüyordur, bu nedenle uzun uzadıya bunu anlatmama gerek yok. Kim ne derse desin, hangi ideolojiyi savunursa savunsun, hangi partiden olursa olsun görebildiği bir gerçek var; Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliği. Erdoğan, sadece Türkiye için değil, kocaman bir coğrafyanın ülkeleri için de güçlü bir lider vasfında. Karşısına bugüne kadar çıkan güçlü bir rakip de yok. Seçimlerde ona oy vermeyecek olanlar rakiplerine inandıkları için değil, sadece ona oy vermemek için oy vermeyecek. Dediğim gibi, seçimi siz yapacaksınız ama birçok ülke ve birçok ülkede yaşayan Türkler olsun Müslümanlar olsun etkilenecek bundan. Türkiye’yi seven biri olarak söyleyebileceğim tek şey var, vatanını seven ve dış güçlere peşkeş çekmeyecek birine oy verin. Ancak tabloda görünen de şu: “Anlatmaya gerek yok, görüyorsunuz.” İktidarı paylaşmak zordur, ancak muhalefet kolay paylaşılır, bizler de sizin gibi milletvekili pazarlığı gördük, bir birleşip sonra ayrılanları gördük. Daha baştan tökezleyenlere vatan emanet edilir mi siz karar verin. “Seçim bizim size ne oluyor” diyebilirsiniz yine. Anlatayım. Her şey yolundaydı, bir seçim havası olması gerektiği gibiydi, arada güldük biz de ama dikkatimi çeken bir olay oldu. Mesela siyasilerin işi zordu, çünkü gerçekten son dönemde güçlü ve modernleşen bir ülke vardı, bu “modernleşmekten” siz ne anlarsınız bilemem ama birçok ülkeden çok daha güzel ve güçlü görünüyorsunuz uzaktan. Dosta güven, düşmana korku salıyorsunuz. Her neyse, muhalefetin konuşmalarını da takip ettik, “hazır yapılmışı” olan birçok projenin üzerine ne vaat edebilirler diye. Zor tabi işleri, yapamıyorsak o zaman farklı bir şey yapalım “kapatalım” diye düşünmüş olacaklar ki mantık dışı bazı cümleler çıktı. “TİKA’yı kapatalım”, ardından ”yok TRT demek istedim”, daha neyi ne için yapmak istediğini bilmeyen bir mantıkla kurulmuş cümleler. Siyasetçi dediğin yenilikler açar, daraltmaz genişletir, satmaz, satın alır, velhasıl halkın refahını düşünür. Neden kendilerine oy vermeniz gerek diye seçenekler sunar vatandaşlarına. TİKA’nın neler yaptığını elbette siz Türkiye’de haberlerden izlersiniz, birkaç dakikada geçer gider. Ancak yüz yıldır yetim kalan bu coğrafya onu yaşar, onunla yaşar, onu yaşatır. Ben elbette TİKA’nın Balkanlar için neler yaptığını bilirim, çünkü buna şahidim. Afrika’da yaşayan da kendi ülkesinde olanlara şahittir, Orta Asya’da yaşayan da kendi ülkesinde vs. Siyaseti bir kenara bırakıp biraz da bunlardan konuşalım.

Azra Güneş Bulgaristanlı bir ailenin kızı Elimi Bırakma Azra Güneş Kimdir? Hakkında Bilgiler (Alina Boz)… Elimi Bırakma dizisinin başrol oyuncuları belli oldu. Alp Navruz ve Alina Boz aynı dizide buluşuyor. Üs Yapım’ın projesi olan Elimi Bırakma dizisi hakkındaki detayları paylaşıyoruz. Elimi Bırakma dizisinin yönetmen koltuğunda Sadullah Ceren oturuyor. Elimi Bırakma dizisinin oyuncu kadrosunda Hüseyin Avni Danyal, Dolunay Soysert, Ertuğrul Postoğlu, Cemre Baysel, İpek Filiz Yazıcı, Burak Tamdoğan ve Batuhan Ekşi rol alıyor. Trt1’de yayınlanacak olan Elimi Bırakma dizisi çekimlerine başlandı. Elimi Bırakma dizisinin erkek başrolü olan Alp Navruz dizi de Cenk Çelen rolünü canlandırıyor. Alp Navruz dizi de aile bağları güçlü olan ve büyük bir yemek firmasının sahibi olan zengin bir ailenin Amerika’da okuyan oğlunu canlandıracak. Alina Boz ise ünlü bir kebapçının Amerika’da aşçılık okuyan kızı Azra Güneş rolünü canlandırıyor. Elimi Bırakma Azra Güneş rolünü canlandıracak olan Alina Boz Kimdir? Alina Boz Rusya Moskova’da doğmuştur. Annesi Rus

Konu: Biz yasaklı bayramların çocuklarıyız.

ve babası Bulgaristan göçmeni Türk’tür. Babasının işi sayesinde 7 yaşından sonra Türkiye’ye geldi ve Türkçe’yi burada öğrendi. Dokuz yaşından beri tiyatro eğitimi aldı ve genç yaştan itibaren ekranlarda rol almaya başladı. Birçok reklam filminde rol aldı. Paramparça, Sevda’nın Bahçesi dizilerinde rol aldı. Şimdi de Elimi Bırakma dizisinde rol alıyor. Yeni dizisinde Bultürk ekibi olarak başarılar diliyoruz.

Bayram şiirleri seçerken zorlandım bu defa. Siz yaşlılara, ana babalara seçerken hep çocukları düşündüm. Bayram şekeri verirken şiirler dinlesek onlardan veya biz onlara okusak. Bir iki dörtlük olabilir… Şiiri dinleyen annemin güzelliği gözümde… Onlar gittiler, bayramlar kaldı. Bayramlarımız, ilk ve son gün arasında ebedi. Kokusu değişiyor biraz. Güllerin bahardan bahara azdan az fark attığı misali… Gül kokusunun çiğ yememiş halini severim… Elimdeki, şairlerimizden 1 000 (bin) sayfa şiir. 200 ozan yazmış. Gönlü şarkı söylemeyen şiir yazamaz diyenler haklı. Hepsinde melodi var. Kimisi beklerken, kimiz uğurlarken, kalem elde Bayram anlatmış. Şair Haşim Akifov İbrahimov BAYRAMLAR demiş: BAYRAMLAR Uzanarak umutlarla beklerken sabahları En mübarek duyularla gönülleri okşamak Yüzlerdeki o tatlılık süslerken insanları Sevilerle mutlu olur umut dolu yaşamak.

Coşarak bir kuş gibi göğe yükselmek dolaşmak Ovalardan bulutlara imgelerle ulaşmak Küçüklere sevgi, büyüklere saygı sunarken Sevilerle mutlu olur umut dolu yaşamak. Bir bereket yağmurudur, işte böyle cömert Hak Bayramlarda mutluluğu aramızda paylaşsak Kötülükten kıskançlıktan hırçınlıktan çok uzak Sevilerle mutlu olur umut dolu yaşamak. ***

dolayı, şehrin özel bir kaderi vardır. Aynı zamanda Güney ve Kuzeyin, Ege kıyıları ile Balkan Yarımadası’nın iç kısımlarının, Makedonya ve Trakya’nın arasında bir bağlantı yeridir ve nüfusu 40-50 bin civarındadır. Heraclea Sintica’nın karakteristik özelliği, daha sonraki dönemlere de aktarılan, demokratik bir yönetim biçimine sahip olmasıdır. Antik kentin tarihçesindeki en önemli bina, neredeyse tamamen korunmuş ve Balkanlar’da tek olan, adaletin dağıtıldığı Halk Bazilikasıdır. Dördüncü yüzyılın başlarına dayanan güneybatı topraklarımızdaki en eski Hristiyan kilisesi ise Bazilika’ya sadece yüz metre uzaklıktadır.

Türklerin Rumeli’ye Geçişinin 664. Yıl Dönümü Kutlamaları Türklerin Rumeli’ye geçişinin 664. yılı anma etkinlikleri kapsamında Çardak beldesinde kutlama programı düzenlendi. Türklerin Rumeli’ye geçişinin 664. yılı anma etkinlikleri kapsamında Çardak beldesinde kutlama programı düzenlendi. Çanakkale‘nin Lapseki ilçesine bağlı Çardak beldesinde yer alan Gazi Yakup Bey mezarı başında anıldı. Protokol üyeleri tarafından Gazi Yakup Bey ile aynı adı taşıyan caminin avlusundaki kabrine çiçek sunumu yapıldı. Saygı Duruşu’nun ardından İstiklal Marşı’nın okunmasıyla devam eden programda şehitler için Lapseki Müftüsü İbrahim Sezgin tarafından dua edildi. Mehteran takımı eşliğinde yapılan kortej yürüyüşü sonrasında kutlamalar büyük çamlık aile çay bahçesinde devam etti. Çardak Belde Belediye Başkanı Basri Ulaş günün anlam ve önemine binaen yaptığı konuşmasında, “Rumeli’ye geçişi sağlayacak olan Çanakkale Boğazı ve çevresi Osmanlı hakimiyetine geçti. Osmanlı ordusu Bizans içindeki taht kavgasında taraflardan birine yardım etmek veya Bizans üzerinde baskı kuran Sırp ve Bulgarlara karşı mücadele etmek için Rumeli’ye geçmeye başladı. Osmanlı ordusu kısa süre içinde Gelibolu‘dan başlayarak Balkanlar’ın içlerine kadar ilerledi” dedi.

Bayram Selamı Tarih: 15 Haziran 2018

Heraclea Sintica antik kenti sırları gün ışığına çıkıyor Traklar, Yunanlar, Makedonlar, Romalılar, İliryalılar, Keltler ve Mısırlılar, kent meydanının mermer levhaları üzerinde yüzyıllar boyunca yürüdüler. Yollar tapınaklara, atölyelere ve dükkanlara açılırdı, forum yeri ise aynı zamanda adalet aranacak ve en yeni haberlerin öğrenilebileceği bir yerdi. Heraclea Sintica – farklı kabilelerin, etnik grupların ve halkların kozmopolit merkezi, Petriç belediyesinin Rupite köyü topraklarında ve sönmüş Kojuh yanardağı yakınında, antik mirasını sergiliyor. Toprakları ilk olarak kente adını veren Trak kabilesi Sinti (MÖ 1300-1200) tarafından iskan edilmiştir. Makedon hükümdarı 2. Filip, Sintica’yı ele geçirdiğinde, soyunun mitolojik kahraman Herakles’ten türediği inandığı için, onun adını da ekledi. Heraclea Sintica, topraklarımızdaki en iyi korunmuş antik kenttir – diye anlatıyor Petriç’teki Tarih müzesi müdürü Sotir İvanov.Forumun kuzeyinde yer alan Halk Bazilikası’nin, tapınak ve dükkanların duvarlarının yüksekliği yaklaşık beş metre olup, mimarisi Yunanistan’daki antik Philipi kentine benzemektedir. Daha Sintiler döneminde kültürlerin, politik etkilerin ve ekonomik yaşamın bir kesişim yeri olmasından

Neriman E.KALYONCUOĞLU

200 şair birer kibrit çaksa aydan görünür. BAYRAM SOHRASI kursa asır boyu konuşulur. Kardeşlik sofraları gibi… Şiirimizde değişen bir hava var. Bayramlarda olduğu gibi… Eskimeyen ve solmayan bir yüzyıl saklı özlerinde! Türklük kokusu. Vatan sevgisi. Sevda rengi, yaprak yaprak güzellik dallarında… Halkımız Türklüğü tanımazken, onlar Türk Türlüğünün ne olduğunu taşıdılar kentlerimize, köylerimize, gönlümüze… Onların şiirleriyle besledik ruhumuzu. Yüreklerimiz aynı hisle çarptı Bayramlarda. Kendi şiirimizi okudum, kendi ozanlarımızı dinledik, kendi şarkımızı söyledik. Türk kokusu değişir mi? Birleşince yeni bir niteliğe sıçrama gücü gizli kokularda! Onlardaki, neden yok şairlerde? Şair kongrelerinden neden yeni bir atılım çıkmıyor? Bugün de Tuna gibi akıyor şiirimiz. Kıyısını yıkmak istemiyor. Her satırında Vatanımıza, Kimliğimize, Bayramlarımıza, geleneklerimize sahip çıkıyor. Şairimiz Derhan Mahmu Ali 1993’te şöyle dedi: BİZİM DORUKLAR Evreni cennet köşesi Özlemler memleketine götüren tüm yollar. Kenetlense de volkanlar ruhunda Bir anlık ömrün

Gazi Yakup Bey Camisi’ne gelenler daha sonra özel feribotla Gelibolu’ya geçerek, temsili geçişi canlandırdı. Kutlamalar Gelibolu ilçesine bağlı Bolayır köyünde devam edecek. Çardak beldesinde programa katılanlar arasında Lapseki Kaymakamı Tahir Şahin, Gelibolu Kaymakamı Hakan Kılınçkaya, Lapseki Belediye Başkanı Eyüp Yılmaz, Lapseki AK Parti İlçe Başkanı Halil Özer, Lapseki MHP İlçe Başkanı Hüseyin Doğan, siyasiler, idari amirler ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Kapanmaya hazır ümit kapısından… Son adımla bile hücum edilmesi Hedef tutulan Uzak doruklar Bizim doruklar.

Yenileyebilseydik doruklarımızı ve hedeflerimizi, bayramlarımız da bir başka olurdu. Kara kayada çiçek bitme. HÖH kara kaya çıktı: Düşünüyorum: Bayramsızların mutluluğu, ya da çilelinin hakkı helal olur mu hainlere? Bayramdır. Güzel yüzlü bir halkımız var. Konuşmak ve susmak hakkımızdır. Bayramlar küsleri unutmak içindir. İhanet edenlerin ders alması için vardır. Hain günahları af edilir mi bilinmez…


Bulgaristan Türklerinin Sesi Sayı 130 - Mart 2018

Türkiye Başkanı

% 52.50

Türkiye Pazar günü 13’üncü cumhurbaşkanı ve 27’nci dönem milletvekillerini seçmek için sandık başına gitti. ‘Yeni sistemi süratle hayata geçireceğiz’ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim zaferinin ardından yaptığı ilk açıklamada “Türkiye yüzde 90’lara yaklaşan seçimlere katılım oranıyla tüm dünyaya demokrasi dersi vermiştir” diye konuştu. Bu seçimlerle yeni sistemin de yürürlüğe gireceğini hatırlatan Erdoğan, “Yeni sistemi süratle ve en iyi şekilde hayata geçireceğiz” dedi. “Terör örgütlerinin üzerine çok daha kararlı bir şekilde gideceğiz” Erdoğan, İstanbul Tarabya’daki Huber Köşkü önünde toplanan destekçilerine de seslendi. Yurt içi ve yurt dışından tebrik telefonları aldığını söyleyen Erdoğan, “Parlamentoda her ne kadar hedefe ulaşamadıysak da, inşallah elimizden gelen bütün gayretle Cumhur İttifakı olarak bunu çözmeye çalışacağız” diye konuştu. Erdoğan’ın zaferinin ardından AKP destekçilerinin hem Huber Köşkü önünde hem de Türkiye’nin farklı yerlerinde kutlama yaptığı görüldü. Bahçeli: MHP kilit parti oldu AKP ile beraber Cumhur İttikafı’nın içinde olan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, «Bugün Cumhur İttifakı’nın zaferini gururla, onurla, müsterih bir vicdanla idrak ve ifade ediyoruz» dedi. Bahçeli, MHP Genel Merkezi’nde yaptığı açıklamada, Türkiye’nin resmen cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtiğini, Erdoğan’ı yürekten tebrik ettiğini söyledi. Huber Köşkü’ndeki konuşmasının ardından AKP Genel Merkezi’nde balkon konuşması yapan Erdoğan, şunları söyledi: “Terör örgütlerinin üzerine çok daha kararlı bir şekilde gideceğiz. “Türkiye tercihini demokrasisine, hak ve özgürlüklerine sahip çıkmaktan reformlarını devam ettirmekten yana kullanmıştır, Gelişmeden, yatırımdan, kalkınmadan, dünyanın itibarlı sözü geçen bir ülkesi olmaktan yana kullanmıştır. 2023 hedeflerinden, 2053 ve 2071 vizyonlarından yana kullanmıştır. Bahçeli: MHP kilit parti oldu AKP ile beraber Cumhur İttikafı’nın içinde olan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, «Bugün Cumhur İttifakı’nın zaferini gururla, onurla, müsterih bir vicdanla idrak ve ifade ediyoruz» dedi. Bahçeli, MHP Genel Merkezi’nde yaptığı açıklamada, Türkiye’nin resmen cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtiğini, Erdoğan’ı yürekten tebrik ettiğini söyledi.

Haberler

Troyan’da 14. Ulusal Moskvich Buluşmasına 70 araç katıldı

“Moskvich Bulgaria” Klübü tarafından bu yıl Troyan’da düzenlenen 14. Ulusal Moskvich Sahipleri Buluşması etkinliğinde yaklaşık 70 araç vardı. Çerni Osam köyüne kadar defile yapan katılımcılar, Oreşak köyünde hız ve ustaca şöförlük yarışı yaptı.

Her yıl farklı şehirlerde düzenlenen buluşmanın amacı retro araçların mümkün olduğu kadar çok insana gösterilmesidir. “Çoğu Moskvich arabası orijinel halini koruyor, modifiye edilen araçlar da var” diyen klübün temsilcisi Nedyalko Dimit-

rov, Loveç’teki fabrikada üretilen son araçlardan biri olan Moskvich 2140 arabası kullandığını paylaştı. 1963’te üretilen etkinliğe katılan en eski Moskvich arabasının bütün parçaları orijineldir.

DİĞER SEKTÖRLERDE DURUM NE? Otomotivi, 533,8 milyon dolarla kimyevi maddeler ve mamulleri, 427,9 milyon dolarla tekstil ve ham maddeleri, 332,9 milyon dolarla hazır giyim ve konfeksiyon, 321,1 milyon dolarla elektrik, elektronik ve hizmet sektörü izledi. Bu dönemde Balkan ülkelerine en az ihracat yapan sektör ise 2 milyon 253 bin dolarla süs bitkileri oldu. EN FAZLA ARTIŞ HIRVATİSTAN’A Balkan coğrafyasına gerçekleştirilen ihracat, yılın 5 ayında 2017’nin aynı dönemine göre bütün ülkelerde arttı. Bu dönemde en fazla ihracat artışı ise yüzde 47,7 ile Hırvatistan’da kaydedildi. Hırvatistan’a ihracat geçen yılın 5 ayında 129,2 milyon dolar düzeyinde bulunurken, bu yılın aynı döneminde 190,8 milyon dolara çıktı. Hırvatistan’ın ardından Balkan ülkeleri arasında en fazla ihracat artışının yaşandığı ülke yüzde 37,2 ile Bosna Hersek oldu. Söz konusu dönemde Sırbistan’a yüzde 37’lik, Slovakya’ya yüzde 36,5’lik, Yunanistan’a yüzde 35,3’lük, Arnavutluk’a yüzde 25’lik, Karadağ’a yüzde 24,6’lık, Slovenya’ya yüzde 22,6’lık, Kosova’ya yüzde 21,3’lük, Makedonya’ya yüzde 17,9’luk ve Bulgaristan’a yüzde 3,7’lik ihracat artışı yaşandı.

Karadeniz ülkeleri, ortak turizm markası

Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın üye ülkeleri, Karadeniz’de gemilerle iç turizmin gelişimi için ortak Karadeniz turizm markası yaratmayı planlıyor. Turizm Bakanlığı, bunu bildirdi. Ortak ürün, şarap, gurme, kültür, kaplıca ve SPA turizmi içerecek. Devletler, ortak bir deklarasyonda destinasyonlar arasında turist akınlarının artırılması ve sürdürülebilir turizmin bölgenin gelişimi için başlıca motorlardan birine dönüştürülmesi için çalışmak istediğini bil-

3

Rafet ULUTÜRK

Büyük

Yeni TÜRKİYE

Bulgaristan, Balkan ülkelerine ihracatta ilk sırada Balkanlar coğrafyasına ihracat, yılın ilk 5 ayında yüzde 22,1 artarak 3 milyar 962 milyon 246 bin dolara ulaştı. 16 HAZİRAN 2018 – Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre Arnavutluk, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Hırvatistan, Kosova, Makedonya, Slovakya, Sırbistan, Slovenya, Karadağ, Yunanistan ve Romanya olmak üzere Balkan ülkelerine yılın ilk 5 ayında 3 milyar 962 milyon 246 bin dolarlık ihracat yapıldı. BULGARİSTAN İLK SIRADA Balkan ülkeleri arasında en fazla ihracat 1,1 milyar dolarla Bulgaristan’a gerçekleştirildi. Bulgaristan’ı, 839,5 milyon dolarla Yunanistan, 587,8 milyon dolarla Slovenya ve 367,6 milyon dolarla da Sırbistan takip etti. Aynı dönemde Slovakya’ya 211,5 milyon dolar, Hırvatistan’a 190,8 milyon dolar, Bosna Hersek’e 179,2 milyon dolar, Makedonya’ya 164,3 milyon dolar, Arnavutluk’a 159,1 milyon dolar, Kosova’ya 123,2 milyon dolar ve Karadağ’a 27,6 milyon dolarlık ihracat yapıldı. EN ÇOK İHRACAT OTOMOTİV SEKTÖRÜNDE Balkan coğrafyasına söz konusu dönemde ihracat gerçekleştiren sektörlerde başı otomotiv endüstrisi çekti. Otomotiv endüstrisi sektörünün 2018’in ocakmayıs döneminde Balkan ülkelerine ihracatı 829,5 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti.

3

dirdi. Bulgaristan, artık ortak Balkan güzergâhının oluşturulmasını başlatmıştır. Ortak Balkan güzergâhı, bölgedeki ülkeler arasında sınır ötesi işbirliği için bu türden ilk projedir. Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın merkezi, Türkiye’nin İstanbul kentinde bulunuyor. Şu an teşkilatın üye ülkeleri, Arnavutluk, Ermenistan, Azerbaycan, Bulgaristan, Gürcistan, Yunanistan, Moldova, Romanya, Rusya, Sırbistan, Türkiye ve Ukrayna’dır.

Tarih: 19 Haziran 2018 Konu: Türkiye Aydınlığını biz taşıyalım. Türkiye’de 24 Haziran’da Cumhurbaşkanı-Başkan ve genel seçimler var. BÜYÜK TÜRKİYE SEÇİMİ! Türkiye’mizi büyütüp, güçlendirmek YENİLEMEK, küçülterek BİTİRMEK ve parçalayıp BÖLÜŞMEK isteyenler ile birlikte seçime gidiyoruz. Yenilenme de, bitirme de, bölüşülme de bu Pazar sandıktan çıkacak. Sandığın önünde hepimiz eşitiz. Aramızdaki fark Türkiye algısı, Türk iradesi ve bilinci, Türklüğün ufkudur. Her üç durum için de zaman, SEHER VAKTİDİR. Sandığın adı – DEMOKRASİ! Demokrasi, Fransızca bir kavramdır ve siyasal denetimin doğrudan doğruya halkın ya da düzenli aralıklarla halkın özgürce seçtiği temsilcilerin elinde bulunduğu, tüm yurttaşların eşit kabul edildiği yönetim biçimidir. Bu işlevler meclise yüklenmiştir. 24 Haziran’da vatandaş 600 milletvekilini meclise gönderecektir. Yeni bileşimin siyasetini “Cumhur” ittifakı ile “Millet” ittifakı meclis grupları belirleyecektir. Meclisin ana işlevi yasama ve denetim uygulamaktır. Cumhuriyet, Cumhurbaşkanı başında bulunduğu Türkiye devletidir. 24 Haziran seçimlerinde “Cumhur” ittifakı kazandığında, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı hükumet sistemine geçilecektir. pazartesi itibarı ile yeni sistem devreye girecektir. Buradaki yenilikle, Başbakan görevini de Cumhurbaşkanı üstlenecek ve bakanları meclis dışından kendisi atayacaktır. Bu değişikliklerle, demokratik parlamentarizmden, meclis denetiminde devlet ve hükümet başkanlığı sistemine geçilecektir. Yeni yönetim bizimi büyüyen Türkiye’nin 21. Yüzyılın yönetim istemlerine ve büyük devletlerdeki yönetim biçimlerine daha uygundur. Seçim kampanyası her durum için kaftan biçildiğini gösterdi. Yönetim biçimi Demokrasi kalacak. Geçmişimizden gelen algıda demokrasi, bakire bir kız gibidir. AK parti 2002’de iktidara gelmezden önce demokrasinin saçının teline dokunan parmaklarından, elinden kolundan olurdu. DEMOKRASİ saçını taramaya yeltenenlerin başına gelen en küçük bela, hep askeri darbe oldu. Demokrasinin pervane ve şemsiyesi Silahlı Kuvvetlerdi. Oysa DEMOKRASİ bir Anadolu kızıdır. Anadolu Türk vatanıdır. Demokrasinin kendini en mutlu hissedeceği yer ata ocağı, Türk halkının kucağıdır. Bu algı ve iradeyle, son altı yılda, AK Parti demokrasiyi bir mumya olmaktan kurtardı ve ona zamanın ihtiyaçlarına göre gelişme hak ve özgürlüğü tanıdı. Bu anlayıştan hareketle, 24 Hazir’da vereceğimiz her oyun önemi, daha önceki seçimlerden çok daha büyüktür bu son virajdır. Bundan sonra bizi kimse etkileyemeyecektir. Bu yeni devlet yönetiminde bizlerin de bir tuzu olması için ne gerekir ise yapmalıyız. Sözlerim, hiç istisnasız Bulgaristanlı göçmen soydaşlarımın hepsi için de geçerlidir. *** Yarış halindeki şıklar ikidir Yukarıda belirttiğim üzere, bu seçimde şıklar 3 gibi görünse de aslında ikidir. Üçüncü şık olarak işaret ettiğim, Türkiye Cumhuriyeti’ni parçalayıp BÖLÜŞMEK isteyenlerin kafası 15 Temmuz 2016 FETONATO-cu darbe denemesinde bir yere kadar ezildi. 7 Haziran 2015 karanlığını yaşamak, siyasi olarak kilitlenmek istemeyen irade artık üstün geldi. FETOcularca gizlice desteklenen, PKK’nin legal örgütleniş biçimlerinden biri olan Halkın Demokrat Partisi (HDP) 3 yıl önce meclise 80 vekili soktu. Demokratikleşmemizi ve büyümemizi durdurmak için frene basmak isteyenlere izin verilmedi. Kışkırtıcılardan birçoğu şu an içeride olsalar da, sürükledikleri kitle dışarıdadır ve oyunu kullanacaktır. HDP Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı S. Demirtaş’ın parmaklıklar ardından gelen “bir oyla hepsini boğarız” TV çıkışı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının her vatandaşa tanıdığı eşit hak ve özgürlükleri kendi iradelerine göre kullanarak, Türkiyeyi parçalama çağrısından başka bir şey değildir. Bu çırpınış, dışarıdan körüklenen bir çarpık irade olsa da, seçim sonuçlarına yansıyacaktır. Fakat belirleyici olma şansını yitirmiştir. “Demokrasi” ittifakına özenen bu dönek ve hain güçlerin elebaşları içeride, Pennsylvania’da, ya da eski Alman ve AB şatolarındadır. Bu defa seçim rüzgârı estiremediler. Türk devletiyle pazarlık hayal edip Türk vatandaşlığını, Türkiyeyi bölme silahı olarak kullanmaya çalışıyorlar. Almanya’da meydanlara aynı paçavraları topladılar. İtibarsızlıkları artıyor. Tespitlere göre, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi erken seçiminde küresel sermayenin ve ona uşaklık eden hainler sürüsünün biçtiği parçalayıp paylaşma kaftanı gardıropta veya derin dondurucuda durmaya devam edecektir. www.bghaber.org


4 Sayı 130 - Mart 2018 4

TÜRKİYE GENEL SEÇİM TARİHİ

Türkiye, 23 yıl boyunca ‘tek partili’ seçim sistemi ile yönetildi. Demokrasiyi ise ilk olarak 1946 yılında çok partili sisteme geçerek tecrübe etti. İstanbul Meclisi’nin (Meclis-i Mebusan) 16 Mart 1920’de dağıtılmasından sonra İlk Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) 23 Nisan 1920’de Ankara’da toplandı. 94 yılda toplam 27 kez milletvekili genel seçimi yapan Türkiye, bu seçimlerin 19’unu 1946 yılından sonra yaptı. Ankara’da toplanan Meclis, iki ayrı gruptan oluşuyordu. Bunlar, iki dereceli seçim sistemine göre seçilen yeni üyeler ve Osmanlı Meclis-i Mebusanı’ndan katılan 437 üyeydi. Ancak bu 437 üyenin 337’si dönemi tamamlayabildi. 437 vekilin 23’ü Meclis’e katılmadan istifa etti ya da müstafi sayıldı. Tek parti döneminde yaşanan 1923, 1927, 1931, 1935 ve 1939 seçimleri, I. Meşrutiyet döneminde çıkartılan İntihab-i Mebusan Kanun-i Muvakkati temel alınarak yapıldı. Bu sistem, iki dereceli ve basit çoğunluk sistemidir. Tek parti dönemi, 1946’daki ilk çok partili seçimle sona erdi. Türkiye demokrasisi askeri darbelerle kesintiye uğrasa da sandık daima halkın önüne gelmeye devam etti. Türk seçmeni 94 yılda 27 kez milletvekili seçmek için, 6 kez ise anayasa referandumu için sandığa gitti. Türkiye 7’nci referandum için 16 Kasım’da sandığa gidecek. 5 ayda 5 milyon oy: Kasım 2015 genel seçimleri 7 Haziran seçimleri birçok ilkin gerçekleştiği seçimler olarak Türkiye’nin çok partili siyasi tarihindeki yerini aldı. İlklerin yaşandığı, Türk siyasi hayatının kuşkusuz en önemli seçimlerinden biri olan 7 Haziran seçimlerine nasıl bir atmosferde gidildi? Liderler meydanlarda halka ne söyledi? 13 yıl kesintisiz devam eden tek başına hükümet dönemi hangi etkilerle yerini koalisyon görüşmelerine bıraktı? 7 Haziran seçimlerinde 18 milyon 864 bin oy alan AK Parti, 1 Kasım seçimlerinde oy sayısını 23.2 milyona çıkardı. İstediğini alamasa da seçimde oylarını arttıran bir diğer parti CHP oldu. MHP ve HDP ise vekil sayılarında büyük bir düşüş yaşadı. Haziran 2015 Genel Seçimi Blok hareketi: 7 Haziran 2015 genel seçimi. Türkiye, 7 Haziran’da en kritik seçim süreçlerinden birini yaşadı.2002’den beri iktidarda olan AK Parti, genel başkan değişiminden dolayı 13 yıllık iktidarı döneminde karşı karşıya kaldığı en önemli sınavlarından birini verdi. AK Parti’nin kurucu ve doğal lideri olan Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçildikten sonra AK Parti’nin genel başkanlığına Ahmet Davutoğlu’nun geçmesi ile birlikte iktidar karşıtı kesimler ‘AK Parti Erdoğan olmadan başarılı olamaz’ tezi üzerinden 7 Haziran’a dönük ortak bir cephe kurmaya çalıştı. 2011 Genel Seçimi Başarının sırrı Erdoğan: 2011 genel seçimi. Türkiye genelinde gerçekleştirilen genel seçime katılım yüzde 86.7 olarak gerçekleşti. Seçimlerde Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) yüzde 49.9 oy oranıyla meclise 326 milletvekili sokarken Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yüzde 25.9’luk oyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) 135 milletvekili ile temsil edildi. Yüzde 10’luk seçim barajını aşıp aşamayacağı tartışılan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), beklenenin üstünde oy alarak toplam seçmenin yüzde 13’ünün oyunu aldı. 2007 genel seçimlerinde 331 sandalyesi olan AK Parti, bu seçimlerde beş sandalye kaybederken CHP 102 olan sandalye sayısını 33 arttırarak 135 sandalyeye ulaştı. MHP ise 18 sandalye kaybederek meclise 54 milletvekili sokabildi. 2007 Genel Seçimi TEMMUZ 2007 Halk sandığı patlattı: 2007 genel seçimi 2002 seçimleri ile iktidara gelen AK Parti beş yıl içinde bir yandan kötü giden ekonomiyi yavaş yavaş rayına oturturken diğer yandan özgürlük alanlarını ve demokrasiyi geliştiriyordu. 2004 yerel seçimlerinde de sandıktan açık ara birinci parti olarak çıkan AK Parti halktan güvenoyunu da aldı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde 367 krizini çıkaran CHP ve Anayasa Mahkemesinin Cumhurbaşkanlığı seçimlerini iptal kararı üzerine AK Parti erken seçim kararı aldı. Tarihi ise 22 Temmuz olarak belirlenmişti. Cumhurbaşkanı seçmesine engel olunan ve darbe girişimine maruz kalan AK Parti meydanları dolup taşırdı. 2007 yılında yapılan genel seçimlerde AK Parti, yüzde 47 oy alarak 340 milletvekiliyle iktidar oldu. CHP yüzde 21 oy oranıyla ana muhalefet partisi konumuna yerleşirken, 112 milletvekili çıkardı. MHP ise yüzde 14 oy ve 71 milletvekiliyle mecliste grup kuran son partiydi. Demokratik Toplum Partisi seçimlere katılmayarak gösterdiği bağımsız adaylardan 27’si seçilerek yüzde 10 barajının altında kalmasına rağmen grup kurmayı başardı. 2002 Genel Seçimi KASIM 2002 Kader günü: 2002 genel seçimi Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilk yaşanan 2002 seçimleri sonucunda önceki dönemde Mecliste bulunan tüm siyasi partiler yüzde 10 barajına takılarak Meclis dışı kaldı. Bir önceki seçimlerde (1999) yüzde 8,7 ile seçim barajını aşamayan CHP ve yeni kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Meclisin iki partisi oldular. Seçime giren diğer 16 parti milletvekili çıkaramadı. 2002 seçimlerinde ilk kez oy kullanan 4 milyon

seçmenin yüzde 17’si AK Parti’ye verdi. Yüzde 10’luk ülke barajını aşamayan partilere oy veren seçmenlerin oranı ise yüzde 46,4’tü. AK Parti’nin 40 günde 68 miting yaptı ve tüm mitinglere Erdoğan ve 27 kişilik kampanya ekibi katıldı.

Bulgaristan Türklerinin Sesi BİLİM KÜLTÜR-SANAT

Hititler, Bulgaristan’da Tanıtıldı

Dünyanın en büyük medeniyetleri arasında yer alan Hititler, Bulgaristan‘da tanıtıldı. Vakıf 19’un Hititler elçiliklerde projesi kapsamında bu yıl “Avrupa Kültür Başkenti” seçilen Filibe, Burgaz ve Varna kentlerinde Hitit Uygarlığının köklü zenginliğini, sanatın evrensel dilini, sanatçı imgesinde yaşattığı farklı dil ve tarihi dokularla karşılıklı kültür alışverişine katkı sunacak “Anadolu Katmanlarında 7 Sanatçı Yapıtlarıyla Hititler” adlı plastik sanat sergisi, fotoğraf sergisi düzenlendi. Hitit dönemine ait kabartmalarda bulunan görseller üzerinden günümüze uyarlanan kıyafetlerden oluşan bir defilenin de yer aldığı etkinlikler kapsamında ayrıca yine Hititlere ait enstrümanlarının kullanıldığı konserde Çorum türküleri seslendirildi. Etkinlikler büyük beğeni toplarken, Hitit defilesi ilgiyle izlendi. Vakıf 19 Yönetim Kurulu Başkanı Alper Bilan, bu yıl Bulgaristan’ın AB Dönem Başkanlığı görevini yürütmesi ve Filibe’nin 2019 Avrupa Kültür Başkenti olması dolayısı ile Türkiye ve Bulgaristan arasındaki

ilişkileri kültür ve sanat köprüleri kurarak güçlendirmek adına Anadolu’nun ve dünyanın önde gelen medeniyetleri arasında yer alan Hititler’in başkenti Hattuşa’dan (Çorum)yola çıktıklarını söyledi. Hattuşa’nın, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesindeki kültürel varlıklardan biri olmasının yanı sıra burada açığa çıkarılan belgelerle dünya belleği listesinde yer aldığını vurgulayan Bilan, “Hitit Uygarlığının bu denli önemli merkezinden başlattığımız medeniyet yolculuğumuzun ana hedefi, Hitit Kültüründe son derece önem arz eden eski Anadolu müziği ile Hitit giysilerini ele alarak, farklı toplumlar arasında evrensel değerler üzerinden ortak noktalar bulmak ve barışın hakim olduğu bir dünyada kardeş ve dostça yaşamaktır. Sizlere Anadolu’dan, Hitit Medeniyeti’nin başkenti Hattuşa’dan Kral Hattuşili, Tudhaliya ve Kraliçe Puduhepa’dan sevgi ve selamlar getirdik. Güneş tanrıçası Arinna ile güneşin sıcaklığını, gökyüzünün fırtına tanrısı Teşup ile Hattuşa’nın sert esen ama çiçek kokan, sevda kokan buram buram Anadolu kokan rüzgarlarını getirdik. Tanrıça İştar Şauşka’dan aşkı ve sevdayı, anrı Kumarbi’den bereketi ve bolluğu getirdik. Tarihin ilk uluslararası barış antlaşması Kadeş’in imzalandığı topraklardan siz değerli konuklarımız ve yaşadığımız dünya için kardeşliği, barışı getirdik” dedi.

Sığınmacılar için çözüm bulamazsak Zaharieva: 27 06 2018 Sığınmacılar için çözüm bulamazsak ya kendimizi feshedeceğiz ya da kurduklarımızı yıkmak zorunda kalacağız.

Bulgaristan Başbakan Yardımcısı ve Dış İşleri Bakanı Ekaterina Zaharieva “Avrupa Birliği Konseyi 2018 Bulgaristan Başkanlığı Sonuçları” forumunda konuşan Bulgariistan Dış işleri Bakanı E. Zaharieva, “Sığınmacılarla ilgili genel Avrupa çözümü bulamazsak, ya kendimizi feshedecek kadar kilitleyeceğiz ya da kurduklarımızı yıkmak zorunda kalacağız” dedi. Faktor bg.

Bulgaritan’da öğretmenlere ikramiye müjdesi Sofya’da gerçekleştirilen 21.Yılın Öğretmeni Ödül Töreni’nde yaptığı konuşmada Eğitim ve Bilim Bakanı Krasimir Vılçev, 24 Mayıs Slav Alfabesi ve Bulgar Kültürü Günü münasebetiyle öğretmenlere ikramiye ödeneceğini açıkladı. Bakan, ”Öğretmen Emeğinin Düzenlenmesi ve Ücretlendirilmesi Hakkında Yönetmelikte ve toplu iş sözleşmesinde öğretmenlere yılda üç kez ikramiye ödenmesi düzenlenmiştir. Önceki yıllarda da olduğu gibi öğretmenlere 24 Mayıs, okulların açıldığı 15 Eylül ve Noel Yortusu münasebetiyle ikramiye veriliyor. Bu ikramiyeler okulların maddi imkanlarına göre verilmektedir. Son yıllarda eğitim öğretim yılının sonuna doğru verilen ikramiye en yüksek tutardadır” diye kaydetti. Bakan, ikramiye miktarının her yerde farklı olduğunu ve her eğitim kurumunun imkanlarına dayandığını ekledi. Vılçev, yönetim yetkisi eğitim kurumlarına devredilen bütçe sistemindeki değişikliklerin bir sonucu olarak, daha küçük ve uzak ilçelerde bulunan daha çok anaokulun ve okulun daha iyi finansmana sahip olduğunu vurguladı. Bakan, son yıllarda okulların ve anaokulların yaklaşık yüzde 7-8’inin zorunlu ödemeler yapmadığını ve iş elbiseleri

için para vermediğini vurguladı. Vılçev, “Umarım bu yıl değişikliklerin bir sonucu olarak bu oran daha düşük olacaktır” diye ifade etti. Bakan, üç ikramiye ödemeleriyle öğretmenlerin yüzde 6 oranında ek bir ücret aldığını vurguladı. Vılçev, ortalama brüt ücretin şu anda öğretmenler için 1080 leva olduğunu, ortalama taban ücretin ise daha düşük olup 800 levanın üzerinde olduğunu söyledi. Vılçev, en yüksek maaşların 1500 levadan fazla olduğunu, ancak onların sadece belirli okullar ve pozisyonlar için verildiğini ekledi. Bakan, plana göre sektörde ücretlerin iki kat artışının önümüzdeki dört yıl içinde yapılacağını ve ilkinin önümüzdeki yıl yapılması için söz verdi.

Düzce’den BULTÜRK Genel Merkeze Ziyaret

Düzce BULTÜRK Temsilcimiz Sn. Özcan FİDAN Genel Merkezimizi ziyaret etti. BULTÜRK Temsilcisi olan Sn. Özcan FİDAN kardeşimize bu ziyaretlerinden dolayı şahsım ve yönetimim adına teşekkürlerimi sunarım… Saygılarımızla,

Oya Unustası kimdir? Aslen Bulgaristanlımıdır?

Türk televizyon tarihinin en güçlü projelerinden Diriliş Ertuğrul’un oyuncu kadrosuna Oya Unustası transfer oldu. Peki, TRT 1 ekranlarının kaliteli ve iddialı dizisi Diriliş Ertuğrul’a kadın başrol oyuncusu olarak katılan Oya Unustası kimdir? Pek çok hatrı sayılır projede yer alan Oya Unustası aslen nereli, kaç yaşında? RT 1 ekranlarında her çarşamba akşamı nefes kesen gelişmelerle izleyici kitlesini ağırlayan Diriliş Ertuğrul dizisinin oyuncu kadrosuna sürpriz bir isim dahil oldu. İzleyici kitlesi, profesyonel oyuncu Engin Altan Düzyatan’ın baş rolünü üstlendiği Diriliş Ertuğrul dizisinden ayrılacak olmasının akabinde yeni baş rol oyuncu olarak hangi ismin yerine geleceği konusunda sabırsızlık içerisinde bekleyişe koyulmuştu. Yüksek izlenme oranlarıyla elde ettiği başarısını her geçen gün katlayarak artıran Diriliş Ertuğrul dizisiyle ilgili yepyeni müjde verilerek baş rol oyuncusunun kim olacağı kesinlik kazandı. Oyuncu kadrosu seçimlerinin gizlilik içerisinde gerçekleştirildiği dizinin yeni baş rol oyuncusu olarak güzel ve yetenekli oyuncu Oya Unustası seçildi. Aktarılan bu gelişmenin hemen arkasından Oya Unustası’nın kim olduğu, hayatı, eğitimi ve kariyerine dair detaylar merak edilerek araştırmalara yoğunluk kazandırıldı. Peki, pek çok hatrı sayılır film ve dizi projesinde kendini gösteren Oya Unustası kimdir? Sempatik kişiliği ile geniş kitleler tarafından sevilen isim Oya Unustası aslen nereli ve kaç yaşındadır? OYA UNUSTASI KİMDİR? DETAYLI HAYATI… Güzel ve başarılı oyuncu Oya Unustası, 1988 tarihinde İstanbul Kadıköy’de hayata gözlerini açtı. İki ablası, bir abisi olan Oya Unustası, üniversite eğitimini Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nın Flüt bölümü’nde tamamlayarak mezun oldu. Oyunculuk ve sahne sanatları alanında Ayla Algan’dan eğitim gören Oya Unustası, aslen İzmir Buca’lıdır. Baba tarafı Bulgaristan göçmeni, anne tarafı ise Selanik göçmeni olan Oya Unustası, 173 cm boyunda ve 50 kilo ağırlığındadır. 2013 tarihinde sunuculuğunu Ceyda Düvenci ve Murat Yıldırım’ın gerçekleştirdiği, Rüveyda Öksüz’ün birinci olduğu Miss Turkey Güzellik yarışmasında ilk 20’ye giren finalistlerden oldu. 2015 yılında Kanal D ekranlarında yayın hayatına başlayan Kalbim Ege’de Kaldı adlı dizisde Alper Saldıran (Mustafa) ile birlikte Zeliş rolünde baş rol üstlenmiştir. 2014 yılında ATV ekranlarında yayınlanan “Beyaz Karanfil” adlı dizide Nergis rolünü canlandırmıştır. Bu dizide Kenan Çoban (Zülfü), Hakan Boyav, Ali Sürmeli (Osman), Okan Turan, Çağlar Ertuğrul (Başar) ve Chloe Loughnan (Berrak) gibi isimlerle baş rol üstlenmiştir. 2018 tarihinde ATV ekranlarında yayın hayatına başlayan “Masum Değiliz” adlı dizide Ceyda karakterini canlandırdı. Yine bu dizide Uraz Kaygılaroğlu, Damla Sönmez, Aras Aydın, Ushan Çakır, Oya Unustası ve Sercan Badur ile birlikte rol aldı. OYA UNUSTASI’NIN YER ALDIĞI FİLM VE DİZİLER 2018 – Masum Değiliz (Ceyda Koruhan) (TV Dizisi) 2015 – Kalbim Ege’de Kaldı (Zeliş Gıpgıp) (TV Dizisi) 2014 – Beyaz Karanfil (Nergis) (TV Dizisi) 2013 – Sevdaluk (Gülben Gedik) (TV Dizisi) 2011 – İzmir Çetesi (Duru) (TV Dizisi) 2010 – Kaybedenler Kulübü (Bardaki Kız)(Sinema Filmi)


Bulgaristan Türklerinin Sesi Sayı 130 - Mart 2018

Raziye ÇAKIR

Yılan Dişlerini Çıkardı

Tarih 10 Haziran 2018 Konu: İsimlerimizi değiştirenler kahraman ilan ediliyor. Avrupa Konseyi Sofya toplantılarının son günlerinde Bulgaristan’da her şey birden bire ters döndü. Totalitarizm, güya “soya dönüş süreci” yani Bulgarlaştırma bir daha canlandırılamaz desek de, düşmanlık ocakları bir bir yakılıyor. Eski Zara’dan (Stara Zagora) sonra Şumnu da (Şumen) Türk yer isimlerini değiştiriyor, kıvılcımlar Veligrat’a sıçradı. 134 102 (yüz otuz dört bin yüz iki) ajan dosyasını yok ederek katilleri gizleyen eski partizan, General Atanas Semerciev’in suçları aklandı. Şehrin en gözde meydanına “Atanas Semerciev ŞEHRİN KAHRAMANI” levhası takılıyor. Gen. Semerciev’in Bulgaristan Türklerine ve Pomak kardeşlerimize karşı işlediği cinayetler saymakla bitmez. 1972-73 ve 1984-89 olayların DA ZORBALIĞI uygulayan bu general idi. Son gelişmeler karma bölgelerde belediyelerin komünist-totaliter döneme döndürüldüğüne tanık oluyoruz. Son yıllarda birçok belediye merkezinde sokaklara istilacı Sovyet ve Rus generali ismi verilirken, “Byala” şehrinde kent merkezlerine Sovyet Generali Chukov’un anıtı dikildi. Plevne köylerine Todor Jivkov anıtı dikiliyor. Otobiyografinde tezat olan, terörist partizanlar arasında, imha gruplarında bulunmuş, büyük sayıda vatandaşın sorgusuz yargısız hapse atılmasına veya öldürülmesine neden olan Gen. Atanas Semerciev gibi totaliter zulüm aygıtını yönetmiş kişiler sözde aklanmış gibi ön plana çıkarılıyor ve hayatları efsaneleştirilmeye çalışılıyor. Bu terörist partizanlardan biri de artık hayata gözlerini yummuş olan Gen. Atanas Semerciev’tir. Bilinmeyen bir yerden gelen büyük bir baskı sonucu Velingrad Belediye Meclisi 31 Mayıs 2018 günü Karar № 199 olarak kayda geçen, şu belgeyi onaylamıştır: KOMÜNİST MİLİTANIN DOĞDUĞU EVİN DUVARINA ÖVGÜ LEVHASI KONULMALIDIR. Velingrat Belediye Meclisinde 29 üye vardır. Bunların arasında bulunan Hak ve Özgürlük Partisi (DPS) meclis üyeleri de sözüm ona “soya dönüş süreci” Bulgarlaştırma terörünün önderlerinden biri olan Gen. Atanas Semerciev’in hatırasının şehirde yaşatılmasına “evet” oyu kullanmıştır. Belediye meclis üyeleri 2000 yılında Sofya Meclisinde kabul edilen “KOMÜNİST REJİMİ CİNAYİ BİR TOPLUMSAL DÜZEN İLAN EDEN YASAYI” hiçe saymıştır. Bu, kabul edilemez durumla ilgili Bulgar basınında birçok yazı çıktı. Gen. Atanas Semerciev, ismi komünist dönem suçlarıyla direk olarak bağlı olan biridir. Bulgaristan Komünist Partisi (BKP) tarihini iyi bilenler, Semerciev’in BKP yönetimindeki en çelişkili kişilerden biri olduğunu hatırlar. Bugün tarihin terörist bir hareket olarak nitelediği, Bulgaristan bağımsızlığını baltalamak için örgütlenen partizan hareketine katılmış ve gizli eylem yürütmüş olan bir savaşçıdır. Konuyu inceleyen Prof. Todor Balkanski, araştırma eserinde, Gen. Atanas Semerciev, BKP saflarını içten temizlemek için, işaret edilen kadroları imha eden, bir terör grubunda yer aldığını yazmıştır. Anti-faşist mücadele efsanelerinden biri olan Metodi Şatarov – Şarlo’nun Semerciev tarafından öldürüldüğü biliniyor. 9 Eylül 1944’ten hemen sonra Atanas Semerciev Bulgar Askeri İstihbaratı tarafından “Slaveyçeto” /Bülbülcük/ takma adı ile ajan olarak kullanılmış, fakat daha sonra muhbir dosyası imha edilmiştir. 1989’da Totaliter rejim yıkılana kadar SSCB’ne en yakın olan Bulgar Gen. olarak bilinir. 1962-1989 döneminde Bulgar Halk Ordusu Genel Kurmay Başkanıdır. Komünist diktatörlük döneminde BKP MK üyesidir. 1966-1989 yılları arasında BHC Savunma Bakanı Yardımcısı görevinde bulunmuştur. 1968’de Bulgar Ordusunun “Prag Baharını” bastırmaya göndermesi, iki, 1984’te isim değiştirerek Türkleri Bulgarlaştırma olaylarında ve onların barışçı gösterilerini ezmek için silahlı kuvvetleri kullanması GenAtanas Semerciev’in yargılanarak içeri atılması için yeterlidir. Fakat o bu kanlı ve trajik olaylardan yargılanmamıştır. www.bghaber.org

5

Teknolojiler ve Tarih

Avrupa Teknolojili Altyapısını Süper Bilgisayarlarla Geliştirecek – Avrupa Konseyi yeni bir ortak girişimle yüksek performanslı bir bilgisayar ekosistemine destek vermeyi kabul etti. Ortak girişim, mevcut büyük bilimsel ve toplumsal zorlukları ele almak için gerekli olan büyük verileri işlemek için süper bilgisayarlar geliştirmek üzere Avrupa’daki kaynakların kaynaklandırılmasını denetleyecektir. Bulgaristan Eğitim ve Bilim Bakanı Krasimir Valchev, süper bilgisayarların yeni pazarlar yaratma ve geliştirmek için gerekli olduğunu söyledi ve ekledi, “Süper bilgisayarlar Avrupa’nın rekabetçiliğini artırmak, güvenliğini artırtmak ve iklim değişikliği gibi konularda modellemeler yapabilmek için kullanmamız gereken teknolojilerin merkezinde yer alıyorlar. Bugün alınan karar, Avrupa’nın dijitalleşen ve yenilikçi gündemini destekler nitelikte.”

Endüstri ve veri ekonomisinin en önemli parçası olan süper bilgisayarlar aynı zamanda akademik, bilimsel ve kamu sektörleri için de önem teşkil ediyor. Avrupa’nın bilimsel yeterliliği, endüstriyel rekabetçiliği ve bağımsızlığı açısında da önemli yeri olan süper bilgisayarlar, modern dünyanın karmaşıklık düzeyi giderek artan zorluklarına çözüm bulma konusunda yardımcı oluyorlar. Projenin 2026 yılına dek sürmesi öngörülürken, Avrupa Birliği, üye ülkeler, üye olmayan ülkeler ve özel girişimler tarafından sağlanan 486 milyon euroluk bir bütçesi olacak. – İstanbul

Eski Zağra’daki Yer Adlarının Değişimi İle İlgili Bildiri

Stara Zagora yerel meclisi, Müslüman – Türk isimleri ile ifade edilen ya da ilişkilendrilen coğrafi yer adlarının, Bulgar adları ile değiştrilmesine yönelik peryodik girişimleri, Bulgaristan’daki Müslüman toplumu arasında ciddi endişlere sebep olmuştur. 2018 yılı Mayıs ayında, Stara Zagora Belediye Meclisi, belediye sınırları içersinde yer alan Türk – Arap isimleri ile anılan toponimlerin isimlerinin değiştrilmesi ile ilgili bir strateji oluştrulması için kurulan geçici komisyonla faaliyetlerini yenilemeye karar verdi. Bazı yerel meclis üyeleri tartışmalarda ve medya mensuplarına verdikleri demeçlerde, isimlerinin modern ve Avrupai olmadığını, vatandaşlara yönelik teknik, tarihi ve ahlaki değerlerini yitirdiklerini ve modern gerçeklerle uyum içinde olmadıklarını ifade etmişlerdir. Bulgar isim sisteminin ilkeleriyle, telaffuz etmenin zor olduğunu ifade etmişlerdir. Şu ana kadar yürürlükte olan 1315 sayılı Kararnameye göre: “İsimler, Bulgar dilinin zenginliğini ve güzelliğini yansıtmalı, yüksek sesli, anlaşılabilir, telaffuz edilmesi kolay olmalıdır. Haysiyet ve gurur duygusuna ilham olmalıdırlar”. Belediye meclisinin nedenleri ciddiyet dışıdır. İsimlerin zor telaffuzları onları değiştirmek için bir neden değildir. Hepimiz ana amacın farklı olduğunu biliyoruz. Yani, toponimler Türkçe – Arapçadır ve silinmeleri gerekir, belediye topraklarında İslâm’ı hatırlatmak için hiçbir şey olmamalıdır. Bu durum, sorunlu dönemlerden ve “soğuk savaştan” sonra modern Avrupa’daki müktesebatın ve Bulgaristan’daki demokratikleşmenin ciddi bir endişesi ve ihlalidir. Stara Zagora Yerel Meclisi tarafından yapılan bu teşebbüs, insanların isimlerini değil bu defa alanların ve coğrafi yerlerin bir nevi “isim değiştirme sürecidir”. Bu girişim, dilin doğal alanına siyasi bir istiladır ve Bulgaristan’daki multikültürel toplumun dini ve etnik höşgörüsünü olumsuz yönde etkilemektedir. Din ve etnik aidiyetlik kimliği ne olursa olsun, hepimiz bu toplumun eşit bir parçasıyız. Bulgar kökenli olmadıklarından dolayı yer adlarının ve toponimlerin isimlerinin değiştirilmesi, Avrupa ve dünyada multikültürel ve çok yönlü bir ülke olarak görülen Bulgaristan gibi bir ülkeye yakışmıyor ve en önemlisi bu ortak yaşam biçimine karşı bir suçtur. Bu hatadan geri dönüleceğine inanıyoruz. Sözkonusu coğrafi yerlerin çoğunun tarihte hiç bir zaman başka isimlerinin olmadığını belirtmemiz gerekmektedir. Stara Zagora Yerel Meclis üylerinin iddia ettikleri gibi, isimler yabancı olarak kabul edilmez. Mevzu bahis yer isimleri hiç

bir zaman yabancı olmamışlardır onlar bizimdir – Bulgar isimleridirler, onlar bu topraklara ve ortak tarihimize yüzyıllardır aittirler. Yer isimlerinin işte bu özellikleri Bulgar dilinin zenginliğini ve güzelliğini yansıtıyor. Yerel meclislerin tarihi konularda tartışmalı kararlar alma deneyimleri, tarihi, keyfî okumaya benziyor. Bu aynı zamanda tarihi inkar etmeyi ve silme girişimi anlamına geliyor. Coğrafi yer adlarının değişimi ırkçılığın ve Müslümanlarla ilgili herşeye karşı hoşgörüsüzlüğün çok kritik düzeyde olduğunu göstermektedir. Bu süreç son derece tehlikelidir ve toplumdaki yeni bir bölünme çizgisine yol açabilir, bu da sözde “isim değiştirme sürecinden kaynaklanan yaraları daha yeni yeni tedavi etmeye çalışmaktadır. Geçtiğimiz son aylarda, yer adlarının isimlerinin değiştirme eylemi, Bulgaristan’da yaşayan Müslümanların ve Türklerin ülkeyi tehdit eden unsur olarak görüldüklerini ve yüzyıllardır omuz omuza yaşamış ve aynı kaderi paylaşmış olsak da, yabancı unusur olarak algılandığını açıkça gösteren başka bir eylemdir. Bu tür girişimler, vatandaşların devlete ve kurumlara karşı güvenini azaltmaktalar. Bu girişim, Bulgaristan’da ikamet eden Türklerin ve Müslümanların duygularını zedeleyen, kendilerini kırgın, itilmiş ve yabancılaşmış hissettiren bir eylemdir. Stara Zagora Yerel Belediye Meclis üyelerinin sözkonusu yerlerin isimlerinin değiştirilmesi için öne sürdükleri nedenler, yakın geçmişte aynı nedenlerle insanların onurlarına ve kimliklerine saldırıyı hatırlatıyor. Stara Zagora Yerel Belediye Meclisi’nin Türk – Arap menşeli isimlerinin değiştirilmesinden vazgeçmeye ve bunun yerine belediyenin idari sınırları alanında daha yararlı bir girişim için kendilerine sesleniyoruz. Bütün Bulgar kurumlarına, bu konunun anlamını ve önemini ve gelecekte okunacak tarihi etkileri derinleştirerek olan bu konuya ciddi bir ilgilenmeye çağırıyoruz. Kamuoyuna ve sivil toplum örgütlerini geçmişi bugünü ve geleceği ilgilendiren bu ciddi konu hakkındaki görüşlerini ifade etmeye çağırıyoruz. Bulgaristan’daki Müslümanlar her zaman ülkelerine karşı sadık, fedakar ve iyi niyetliydiler, bu davranışı haketmiyorlar. Biz ülkemizde diğer vatandaşlar ile eşit olarak yaşamak istiyoruz. Bulgaristan Müslümanları Diyaneti bu sorunun çözümü için gereken adımların atılacağını ümit ediyor. Bulgaristan Müslümanları Diyaneti

Bulgaristan’da Vakıf Eserleri BULGARİSTAN’DA OSMANLI DÖNEMİ

Vakıf Eserleri Envanteri I. ve II. Cilt Yazarlar : Prof.Dr. Mehmet Zeki İBRAHİMGİL Prof.Dr. Hamza KELEŞ Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanmış. Bu iki değerli kitabı derneğimize bağışlayan Sayın Celal ÖCAL Hocamıza teşekkür ederiz. Allah kendisinden razı olsun böyle önemli bir eseri derneğimize kazandırdığı için.

5

Oya CANBAZOĞLU Bizi yok oluşa doğru yuvarlıyorlar

Tarih: 10 Haziran 2018 Konu: Trakya ve Deliorman kendini yakar mi? Eski Zara (Stara Zagora) bölgesinden sonra Deliorman’da da yer isimlerinin Bulgar isimleriyle değiştirilmesi, dilimizin, edebiyatımızın, yaşam tarzımızın ve medeni dünya görüşümüzün yok edilmesine doğru atılmış yeni bir adımdır. Yaşadığımız yerler Türklük kalesidir ve hiçbir ismin değiştirilmesini kabul edemeyiz. İsimlerin değiştirilmesinin anlamı şudur. Deliorman’ın Türk kimliğine el kaldırılmıştır.: Artık menekşe koklayamayacağız, Ayşe Gelin Kirazı yiyemeyeceğiz, Beş Pınarda Hıdırellez sofrası açamayacağız, Balkaya’da çobanlık yapamayacağız. Çünkü gelecek bahar, adı değişen menekşeler zalim insanlara küsüp artık açmaya bilir. Ayşe Gelin Kirazı Türk güzelliğiyle allanamayabilir. Beş Pınar adında bir yer olmayacak. Balkaya tepesinden gırtlağımızın çıktığı kadar haykıramayacağız. Yanık Türküler söyleyemeyeceğiz. Adı değiştirilen her yerin silinemez anıları var. Hayat o anılardan fışkırmaya devam edecek. Kafirin milliyetçiliği kestiği domuzun kanını porta kapılarımıza, kuyularımıza atarak büyüdük. Cami kapılarına asılan domuz kellerini unuttunuz mu? Artık ata yadigarı çeşmelerimizin kurnalarına her sabah gidip domuz yağı sürmeye üşenmezler. Çünkü adları değişince onların olacak. “Çeşmeye” ne dediler acaba? Elimizdeki tapuların hiçbir değeri ve geçerliliği kalmayacak, çünkü Türk isimli olan hiçbir mülkümüz olmayacak. Biz, sözde onların olan, toprakları üzerinde göçebe kuşlar gibi yüzer gezer bir durumda ömür törpülemeye itiliyoruz. Guguk kuşu oldular. Bizim yuvalarımızı kullanacaklar. Bu Karlovo’da 10 sene önce de yapılmıştı. 1475’te inşa edilmiş olan Kurşun Camimizi geri alabiliyor muyuz? Alamıyoruz. Adam ne diyor bize, “Bulgar mülkü üzerine kurulmuştur” deyip tersliyor, kestirip atıyor, mahkeme kararlarını tanımıyor. Protesto gösterisi yapsan 1000 motorlu toplanıyor. Motor sesinden konuşsan da işitilmiyor. Hayat boğuluyor. Demokrasi can çekişiyor. Adalet dar ağacında ipte sallanıyor. XXI. yy. tablosu budur. Oysa Karlı Bey askeriyle o vadiye yerleşirken etrafta tek Bulgar yokmuş. Kim nasıl isterse öyle anlasın. Artık şairlerimiz de, söndürülmek istenen vatan sevgimizle şiir yazamaz, çünkü bizim ortak erdemimiz olmayan bir şeyi övmek neye yarar? Trakya Ovası, Balkan, Deliorman ağlıyor. Bahar hüzünlü. Bulgaristan Türkleri için 2018 yılı, 21. Yüzyılın kara yılıdır. 1984 – 1989 zulüm yılları arasında isimlerimizin değiştirilmesine isyan eden şairlerimizden Mehmet Karahasan, Mehmet Ali Oruç ve daha birçokları kendilerini yaktılar veya astılar. O yıllarda dertten kurtuluşun sanki başka bir yolu yoktu. Yer altından, çok derinlerden bir uğultu gelse de, karanlıkların delinebileceğine ve ışığın doğacağına inanlarımız yaşayabilmek için yeterli değildi. İsim değiştirme, Kimliğimizi yok etme baskılarına karşı tepki göstermeyen, şiir ardından şiir yazıp halkımızı isyana davet etmeyen, ses yükseltmeyen ozan, şair ve yaratıcımız yoktur. O yıllar çok virajlıydı. Birçokları zulme dayanamadı. Diğerleri kenara itildi. Bir başkaları imana sarıldı. Fakat hepsi her zaman ana konuda birdiler, kavgamız ortaktı. Patlamaya hazırdık. O yıllarda Bulgaristan Türklerinin doğa, vatan ve insan sevgisi doğru bir Türkçe’yle ve her kalpte yer yapan bir atılımla parladı. Dayanamayanların gen kuşağa vasiyeti her zaman her yerde “sakin soy kökünü kestirme” oldu. Yaşadığımız yerlerin Türk isimleri bizim soy kökümüzden bir parçaydı, bizim tapularımızdır. İçinde yaşadığımız doğanın her çalı- çırpısı, her goncası ve çiçeği, ağaç dalındaki her umut, her meyvenin, dere boylarındaki yalabık taşların, su-çurumların, saçlarını suyun aynasına sermiş salkım söğütlerin ve daha her şeyin isimlerinin değiştirilmesi, bizim soy kökümüzün baltalanması, boğulması, kesilmesi, budanması ve hayat hakkından olması anlamındaydı ve bugün de öyledir. İnsanoğlu doğanın bir parçasıdır, ürünüdür ve ona ad verendir. Biz 1000 seneden beri yarattığımız dünyanın köküne kibrit suyu dökülmesine göz yumamayız. “Biz sizin dostunuz!” kılıfına girmiş katiller, bizim doğamızda yaşayamaz, ne ki onlardan önce doğa kendisi ölür. Deliorman sık ormanlık, Ağaç Denizi olmaktan çıkar. Her Bulgar ortamı gibi, boşalan 2 000 köy gibi eşek dikenliğe ve yılanlık olur. Trakya da kurur. Rüzgarlar küser, Balkan’dan esmez olur. Doğamızın doğal ismi değiştirilince ve yeni uydurma isimler kabul edilmeyince, ne olur dersiniz. Balkan, şairlerimiz gibi kendini ateşe verir mi? Deliorman kendini yıldızlara asmaya ip bulabilir mi? Biz sanal bir dünyada yaşamak istemiyoruz. Köklerimizden beslenmeden modern bir dünya uygarlığına uzanamayız! Çünkü milli his doğadan ve toplumdan doğar ve insanlarda ve onların beraberliğinde, kendi ortamlarında yaşar.

www.bghaber.org


6 Sayı 130 - Mart 2018 6

Bulgaristan Türklerinin Sesi Bulgaristan

Şakir ARSL ANTAŞ

Bilmekte Yarar Var

Çeviri Fakti. Bg’de yayınlandı. Tarih: 07 Mayıs 2018 Konu: Yönü değişmezse Türkiye bizi içine çekecek. Türkiye bizi Osmanlı nüvesinde varoş olarak görüyor. Bulgaristan’ın eski Moskova Büyükelçisi Vasil Vasilev’in Sosyalist Parti (BSP) milletvekili ve Cumhurbaşkanı siyasi danışması Prof. Dr. İvo Hristov ile söyleşisi TV “Evrocom” de yayınlandı. Vasil Vasilev: Son dönemde Bulgaristan’da ve dünyada durumun değiştiği görülüyor. Türkiye’nin Avrupa’da artan etkisini Rusya Federasyonu’nun dikkatle izlerken endişe etiğini, Vladimir Putin’le 40 dakika süren dört göz arası özel görüşmesinden sonra verdiği demeçte Cumhurbaşkanı Rumen Radev’in ifade edişi dikkat çekti. Size göre, bu gelişmenin anlamı nedir? Bu yalnızca Avrupa için mi geçerlidir, yoksa bu Bulgaristan da bu işin içinde midir? Prof. İvo Hristov: Doğru olan ikincisidir. Türkiye’nin Avrupa ile ilişkilerinde mantığa uygun sistemli sorunlar olduğu biliniyor. İki bloklu dünyanın, NATO ve Varşova Antlaşması’nın çökmesinden ve SSCB’nin dağılmasından sonra, Türkiye jeopolitik statüsünü hiç zaman kaybetmeden değiştirdi. Bir yandan Türkiye NATO Güney Doğu Kanadından Merkeze kaydı ve bugün artık kendi çevresi olan bir devlet oldu. Bu değişikliği Ahmet Davutoğlu’nun “Stratejik Derinlik” eserinde de görülebilir. Türkiye Bulgaristan’a Osmanlı nüvesinin çevresindeki bir ülke gözüyle bakıyor. Türklerin konu ettiği, Yeniz Osmanlı Projesinde, Balkanlar, Karadeniz Bölgesi, Kafkaslar ve Yakın Doğu iç kesimdir. Bu bakıma, Putin’in Bulgar Cumhurbaşkanına diplomatik bir şekilde söyledikleri bir kırmızı sinyaldir. Bulgaristan’da kendi başına düşünebilen bir elit var mı, varsa böyle bir tehlikenin var olduğunun bilincinde olan elitin kendi başına geliştirdiği bir fikir var mı? Yok! Vasil Vasilev: Bazı kişiler farkında olunca, önlemler almaları gerekirdi. Çünkü bu Demokles kılıcı gibi Bulgaristan’ın üzerindeki problemdir. Örneklersek, NATO dağılabilir hipotezi gerçekleşirse, ne olabilir? Türkiye ile Bulgaristan arasındaki ilişkilerden söz ediyoruz. Ya da başka bir değişle Türkiye NATO’dan çıkarsa ne olur? Prof. İvo Hristov: İkisi de olası hipotez. Birisi bana bunu 3-5 yıl önce söylemiş olsaydı, bunun bir fantezi olduğunu söylerdim. Arzu edilen gerçekmiş gibi hayal edilmiş olurdu. Bu konuda gerginlik artmaya devam ediyor. Başkan Trump’un son adımları, onun Amerika’yı dev devlet yapmak için, seçimlerden önce verdiği vaatlerin ardında durduğuna işaret ediyor. Her şeyden önce ve her şeye rağmen Amerika. Bunu, NATO ve diğer ekonomik ve askeri yerleşik kurumsal birimler için de geçerlidir. Öyle ki, Bulgaristan’ın savunma açısından bir anda çıplak kalması tehlikesi belirmiştir. Şimdi bu gerçekleşmiş bir durum değildir. Tarihte ve jeopolitikte, adına jeopolitik fizik demek istediğim bir durum var. Türkiye’nin 80 milyon nüfusu var. Yüzyılın yarısına kadar 100 milyon olacaklar. Genç ve enerjik bir nüfus! İki, Türkiye’ sıçramalı gelişir ekonomiye sahip, Bulgar toplumunun geçen yüzyılın 50-li, 60-lı yıllarında yaşadığı kentleşmeyi yaşıyor. Üç, Türkiye, topumun modernleşmesi ve aynı zamanda kendi İslam ve Osmanlı köklerine dönüş gibi olağanüstü enteresan bir deneme gerçekleştiriyor. Türkiye’nin dağılması bunun bir sentezi olabilir. Bu olursa olay Bulgaristan’da bir jeopolitik volkan olarak patlayacak. Bunun tam tersi de olabilir. Türkiye bir büyük atılım, yükseliş yaşayacak, yeni bir aşamaya geçecek ve bölgesel süper güç olacaktır. Her iki durumda da, bugün Bulgaristan’ın 120 yıldan beri en ağır ekonomik durumda bulunması gibi, çok basit bir neden yüzünden, Bulgaristan dev etki altında kalacaktır. Bulgaristan bugün can çekişen bir ülkedir. Başlıca Batı yönünde olmak üzere demografi potansiyeli tamamen tükenmiştir; son 25 yılda dev adımlarla gelişmemize ilişkin balonlar uçurulmasına rağmen, sanayimiz çökmüş ve çalışma durumdadır; milli güvenliğimiz açısından hiçbir garantisi olmayan bir ülkeyiz. Bulgar eliti önceden olduğu gibi şimdi de bir tek yabancı güçlerin himayesine güveniyor. Direk söylemem gerekirse, jeopolitik hizmetkârlığa bel bağlıyorlar. Bu elitin şu ya da bu konuda, kendi fikri olabileceği ve ileri geri manevra yapabilmesi, bir an için olsa düşünülemez. Bunu yapabilmek, bu elitin bam-

başka nitelikler göstermesini gerektirir ki, onda bunların birisi yok.

İstanbul’daki Bulgar Okulu öğrencileri karne heyecanı İstanbul’da “Sv. sv.Kiril ve Metodiy” Bulgar Pazar Okulu öğrencileri ve öğretmenleri karne heyecanı yaşadılar. Üç sene önce açılan okulun öğrencilerin sayıları iki kat artarak 35’i buldu ve geçtiğimiz Pazar günü karnelerini aldılar. Öğrenciler 8 aylık eğitim döneminde öğrendiklerini,ebeveynlerin ve misafirlerin katıldığı bir programda sergilediler.Ekzarhiya’nın çiçekli bahçesinde, rengarenk şeritler ve balonlarla süslü ortamda,”Merhaba,tatil”temalı etkinlik bir televizyon programı gibi tasarlanmıştı. 7’den 14’de kadar öğrenciler Bulgar edebiyatı, kültürü, folkloru ve sanatı hakkında başarılarını sergilediler ve çok beğeni kazandılar.Ve geleceğin televizyoncuları,gazetecileri olmaya hazır olduklarını da gösterdiler… Çocuklar karnelerini Bulgaristan’ın başkonsolusu Angel Angelov ve Bulgar cemaati başkanı Vasil Liyaze’nin elinden aldılar. Angelov,bu okulun başarıları arkasında öğretmenlerin yoğun emekleri olduğunu,canla-

başla çalıştıkların belirtti ve – müdür Nevin Daudova başta olmak üzere ,öğretmenler Nevin Çalışkan,Nataliya Hatipoğlu,Pavlina Kopano,Siyka Çirpanova ve Hristina Raykova’yı tebrik etti… Bulgaristan Milli Eğitim Bakanlığı’nın hazırladığı eğitim programına göre en başta Bulgarca dili ve edebiyatı, tarih ve coğrafya derslerinin yanı sıra, resim, müzik ve folklor dersleri veriliyor burada. Bunun dışında yetişkinlere de Bulgarca kursları açıldı ve şu an kurslara katılanların sayısı 45 kişiyi geçiyor.

Bulgar müzisyenleri, “Solo: Yıldız Savaşları’ndan Hikâye” filmi

Bu yıl en beklenen filmlerden biri olan “Solo: Yıldız Savaşları’ndan Hikâye”, artık beyaz perdede. Ancak film dizisinin hayranlarından çok azı, Bulgar Sofia Session Orchestra & Choir şirketinin, film müziğinin koro kısımlarının bazılarını yaratıp kaydettiğini biliyor. Projeye 30 ses sanatçısından oluşan bir erkek korosu ve “Vanya Moneva Korosu”ndan 30 halk şarkıcısı katıldı. Onlar, film müziğinin bazı kısımlarını kaydetmiştir. Filmdeki müziğin amacı, belli bir karakterin temasının altını çizmektir.

Erkekkorosunun şefiGeorgiStrezov, kadınkorosunun şefi ise Vanya Moneva. Sofia SessionOrchestra Choire şirketinin eylemi,tamamen uluslararası piyasaya yöneliktir ve Disney, Warner Bros, Sony, BBC, Lucas Film, LEGO, Netflix, EMİ gibi dünyada en büyük yapım evleri için projeler hayata geçiriyor.

Bulgaristan’daki kütüphanelerin yüzde 18’i hiç onarılmadı Geçen yıl Küresel Kütüphaneler Vakfı tarafından yapılan bir araştırmaya göre Bulgaristan’daki kütüphanelerin yüzde 18’i hiç onarılmadı, küçük ilçelerdeki halk toplum merkezleri bünyesindeki kütüphanelerin durumu ise en kötüdür. Kütüphanelerin yüzde 90’ından fazlası internet sitesine sahip değil, çevrimiçi kitap kataloglarına ise sadece yüzde 5’i sahiptir. Ulusal Kütüphane Haftası’nın açılışında konuşan Küresel Kütüphaneler Vakfı İcra Müdürü Spaska Tarandova, bununla ilgili açıklamalarda bulundu. Tarandova, “Bulgaristan’daki kütüphanelerin temel sorunları, güncel gerekliliklere uygun olmayan fiziksel ortamın yanı sıra bilgi sağlama ve erişim ile ilgilidir” diye belirtti. Küresel Kütüphaneler Vakfı İcra Müdürü, devamında şöyle konuştu:” Okul kütüphaneleri ile ilgili sorunlar benzerdir. Okul öncesi ve okul eğitimi ile ilgili kabul edilen yasa, kütüphane hizmetlerinin okul kütüphaneleri-

nin işletilmesi yoluyla sağlanmasını öngörmektedir. Hala bununla ilgili yasada öngörülen ikincil mevzuat düzenlemesi yapılmamıştır. Yüksek öğretim kurumları ve araştırma kuruluşları bünyelerinde bulunan kütüphaneler de kapasitelerinin daha iyi işleyişine ve daha iyi kullanımına ihtiyaç duymaktadır. Küçük yerleşim yerlerindeki halk toplum merkezi bünyelerindeki kütüphaneler, modern kütüphanelerde sunulan bilgi hizmetlerinin sağlanmasında en büyük zorluğu çeker”. Kütüphanecilik sektörü çalışanları, Halk Kütüphaneleri Yasası’nın filen uygulanması ve 2015 yılında kabul edilen Kütüphane ve Bilgi Hizmet Standartları’nın uygulanması konusunda ısrar ediyorlar. Ülkemizde 4 000’den fazla kütüphane bulunmaktadır ve onların sunduğu hizmetlerden 1 milyondan fazla vatandaş yararlanmaktadır.

Baloda elbiseye verecekleri paraları

hasta bir çocuğa verdiler

Madan kasabasının Otets Paisiy okulu mezun öğrencileri pahalı elbiseye yerine tişört giyerek mezuniyet törenine gittiler. Pahalı ve lüks elbise için verecekleri paraları tasarruf eden ve paraları kendi aralarında toplayan mezun öğrenciler, hasta olan genç bir çocuğa vererek tedavisi için yardımcı oldular. Mezun çğrenciler ilk önce toplayacakları yardım paralarını kimsesizler yurduna vermeği düşünmüş; fakat daha sonra acil tedavi ihtiyacı olan Madan’dan bir çocuğa vermeyi kararlaştırmışlar. İhtiyaç sahibi hasta çocuk daha önce ameliyat olduğu; fakat hastalığın nüksetmesi sonucu yeniden pahalı olan tıbbi müdaheleye ihtiyaç duyduğu belirtildi. Madan kasabası Otets Paisiy okulu mezunları pahalı elbise için verecekleri paraları toplayarak, yaklaşık 2 bin levayı hasta olan çocuğun tedavisi için teslim ettiler. Mezun olan öğrencilerden Selvie Sadıkova, arkadaşlarıyla hep birlikte böyle bir karar aldılarını ve mezuniyetlerini kutlamanın en güzel şekli olabileceğini düşündüklerini söyledi. Selvie Sadıkova, “Ne de olsa bu bizim olgunluğa erdiğimiz ve olgun insan olduğumuz bir dönem. Bu davranışımızla hem kendimize, hem ebeveynlerimize aklıselim olduğumuzu ve değerlerimizi bildiğimizi göstermek istiyoruz” dedi. Selvie Sadıkova, lüks elbise ve şöhretin bu dünyada insana yardımcı olamayacağını, asıl faydalı olanın iyilik ve ebeveynlerinden miras edindikleri insanlığın olduğunu vurguluyor.

Mezun olan başka bir öğrenci Vesiha Karasulieva, sadece bir kaç sağat giyilecek elbisele çok para vermeye değmediğini söyledi. Vesiha Karasulieva, “Belkide etrafımızda yaşamaları için desteğe muhtaç insanların olması etkili oldu. Belki size hayret verir; ama bu fikre karşı çıkan hiç bir arkadaşımız olmadı. Bizler iki sınıfta, farklı karakterde, toplam 38 öğrenciyiz; ama hiç biri karşı çıkmadı. Büyük kalpli kişiler bir araya gelmişiz ve toplanan paraların daha çok işe yarayacak bir insana verilmesi olacaktır” dedi. Mezunların İngilizce ve sınıf öğretmeni olan Bistra Çolakova actualno.com’a yaptığı açıklamada öğrencileriyle gurur duyduğunu söyledi. Bistra Çolakova, “Bu sınıfı birlikte kılan önemli unusurlardan biri büyük kalpli olmaları ve aldıkları eğitimden kaynaklanan değerlerdir” dedi. Hayatta öğrencilerine başarılar dileyen Bistra Çolakova onların çok iyi genç insanlar olduklarını ve hayallerini gerçekleştirebilme dileklerinde bulundu. Öğrencilerinden ayrılacak olan İngilizce öğretmeninin gözlerinden yaş akmaya başlıyor. Umudu ise bu ayrığılığın uzun olmaması. Çolakova, öğrencilerle hep birlikte lüks ve pahalı elbise ile mezuniyet balosuna gitmemeye karar verdiklerini bu yüzden tişört giydiklerini belirtti. Bistra Çolakova, tişörtlerin kasıtlı olarak siyah veya beyaz renkte olduklarını belirtti. Bistra Çolakova, “Tişörtler her kötülükten sonra iyiliğin geldiği ve bu yüzden beyaz olan tüşörtler daha fazladır” dedi.

Nedim AKIN Bize Karşı Duramazlar

Tarih: 06 Haziran 2018 Konu: Kavgamız yeni değil. Etrafımıza baktığımızda faşistlerle çevrili olduğumuzu hemen görürüz. Başkan Emmanuel Macron’un okyanus içinde sığınmacılar için yüzer gettolar yaratma planı tepki bulmadı. Çünkü Fransa’nın iç içiymiş. Felaketzedelerin Avrupalıların gözünden uzak okyanus üstünde dalgalarla sallanan adalara sünülmesi fikrini Almanya Başbakanı Angele Merkel de Brüksel’de AB merkezinde destekledi. Zavallıları çağıranlar şimdi kurtulma yolları arıyorlar. Bize karşı başlayan yeni baskılara da seyirci kalıyorlar. Faşizme karşı insan hakları bayrağını, azınlık hakları bayrağını yeniden yükseltme zamanı geldi. Eski Zara (Stara Zagora) belediyesinin ildeki Türk isimli yerlerin isimlerini değiştirmesi de Sofya’da Avrupa Konseyi (AK) bileşiminde tepki uyandırmadı. Yemelerine içmelerine bakan heyetler yerel haberlere dikkat çevirmedi. Birkaçı grup hafta sonunu Karadeniz sayfiyelerinde geçirdiler. Otel ve lokanta isimlerinin Batı dillerinden çalınmış olmasından endişe duymazken, sokaklarda, lobilerde, gece kulüplerinde, dondurmacı ve kahvelerle bistrolarda yalnız Rusça konuşulması bazılarını endişelenmişler. Kendilerini işgal edilmiş bir toprak parçasında hissedenler olmuş. Avrupa Birliği’nden Çingeneleri modernleştirerek uygarlaştırmak için alınan bavul bavul paraların Moldova ve Ukrayna’dan çağrılan kısa etekli garson kızların Bulgarlaştırılmasına harcandığına şaşmamışlar. Her meydana dikilmiş Rus anıtları ve Rus isimli sokaklara, “Kamçiya” (Kamçı nehri) bölgesinde kapalı Rus sayfiyelerine akılları takılmış. Bir AB ülkesinde Rus işgal mıntıkaları olmasına anlam verememişler. Sofya’da AK Milli Kültür Evi (NDK) önünde yılın kitap sergisi bu defa çadır kitapçılarda açıldı. 21 çadırın her birini dolaşanlar en kalın, lüks baskı 2 eserden etkilenmişler. Birisi, Bulgar Dilinde Yeniz Sözler Sözlüğü. Sofya’da, 2010 yılında, “Bilim ve Sanat” yayınevi tarafından derlenmiş ve basılmış. XX. Yüzyılın sonu ile XXI. Yüzyılın birinci 10 yılını kapsıyor. 515 sayfa. 1989-2010 yılları arasında genelde elektronik yoldan Bulgarcaya 240 milyon sözle baskı yapılmış, bunlar 6 700 elektron belgede, 1400 kitapta ve 5 300 periyodik yayının ayrı ayrı nüshalarında toplanmıştır. Konuya ilişkin, aynı dönemde çıkan 167 araştırma eseri ve tez de irdelenmiştir. Bu eserden Bulgar diline yeni sözlerin % 80 gibi bir miktarda Batı dillerinden girdiği ortaya çıkıyor. Batı dilleri Bulgar dilini boğarken, Türkçemize, güzelliklerimizce düşmanca saldırılar anlaşılır gibi değildir. Bu işe L. Mestan’ın meclisteki anlaşılmaz bir Bulgarca ile okuduğu raporlar ve konuşmaları da her şeyin çarpıtılmasında özel bir rol oynadı. Sade olmayı öğrenemedik gitti… Konuya ilişkin ikinci eser ise, Bulgarcadaki Yabancı Sözler Eseridir. Aynı yayın evi tarafından basılan bu kitap 850 sayfadır ve Bulgar diline sızmış ve halkın anlamını bilmediği sözlerle ilgili açıklamalarda bulunuluyor. Öyle ki medyada kullanılan söz ve kavramlar sıradan dinleyici ve seyirciler tarafından işitilse ve izlense bile, kimse ne konuşulduğunu anlayamıyor. Bu gerçeklere dayanılarak Cumhurbaşkanı Rumen Radev’in danışmanlarından Prof. Dr. İvo Hristov, meclis kürsüsünden “halkın % 40’ının okuryazar olmadığını, % 60’ının okuduğunu anlayamadığını ve % 80’ini de çaresiz (debil)” olduğunu söyledi. İnsanlar yaşadıkları toplumsal ortam içinde tamamen yetersiz bir durumda bırakılmışlardır. İşte böyle bir ortamda Bulgaristan’ın Eski Zara (Stara Zagora) eyaletinde tarihi mekânların, köylerin, kentlerin, toponimlerin, isimleri Belediye Meclisi kararıyla değiştirildi. “Balkan” gibi bazıları Farsça’dan gelen isimler de değişiklik gördü. Böylece faşist zihniyetli, üstünlük taslayan Bulgar zihniyeti yeniden hortladı ve XXI. Yüzyıl sözde “soya dönüş” yani Bulgarlaştırma siyasetini başlattı. Olay mecliste tartışıldı. “Ataka”, “Yurtsever Cephe”, İç Makedon Devrim Hareketi VMRO voyvodaları ile Avrupa Birliği fonlarından maaş alan eski Bulgar polis ve Komünist Partisi sekreterleri, Varşova Paktı subayları ve milis generalleri vb birlik olarak, “Burası Bulgaristan biz ne dersek odur!” dediler. Kendilerini haklı göstermek için de “Biz bu işe daha 1879’da başladık. Bulgar Etnik Modeli – Ahmet Doğan’ın, Hak ve Özgürlük Hareketi (DPS) falan filanın malı, icadı, bulgusu değil, bizimdir” demekten geri durmadılar. Böylece büyük bir gerçek ortaya çıktı. Ahmet Doğan’ı büyük bir “model mucidi” yapanlara neden deste deste para ödendi anlayabilmiş değilim. Bulgarlar tamamen boş kafalı insanlardan çok sevilen ve sayılan insan yaratma işinde hakikatten ustalaşmışlar. A. Doğan örneği buna kanıttır. Köylüden katil, katilden ajan, ajandan hain, hainden halk lideri yapmak gerçekten çocuğun gazını çıkarmak kadar zor bir iş olsa gerek. Bravo! Bulgarların kendilerine göre, Türk yer isimlerinin Bulgar isimleriyle değiştirilmesine (toponomi değişikliğine) daha 1934 yılında başlanmıştır. O zaman da Eski Zara öncü olmuş, ulusal baskıya oradan başlanmış ve bu işi, 1934 askeri darbesiyle görev başına gelen ve Başbakan olan Kimyon Georgiev başlamıştır. 1936 yılında K. Georgiev Rusya dış istihbarat örgütü KGB tarafından ajan olarak kazanılmıştır. Ne ki, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün Çar III. Boris’e gönderdiği bir mektupla bu çılgınlığa son verilmiştir. www.bghaber.org


Bulgaristan TĂźrklerinin Sesi SayÄą 130 - Mart 2018

7 7


8 Sayı 130 - Mart 2018 8

Bulgaristan Türklerinin Sesi BULTÜRK ULUSLARARASI

Buluşlar ve İcratlar Şumen’de Yaşlılar Temel Jimnastik etkinliği

İsmail CİNGÖZ

Gösterim: 2127 19. yüzyılın sonlarında birçok kadın araştırmacı bulaşık yıkayacak bir makina yapabilmek için değişik fikirler öne sürüyordu.

Türklerin Balkanlara gelmeleri M.Ö. II yüzyıllardan itibaren XI. yüzyıla kadar Karadeniz’in kuzeyinden akın akın gelmiş olsalar da XIII. Yüzyıldan itibaren Türk varlığının zirveye ulaşması Osmanlı Devleti döneminde gerçekleşmiştir. Zira fetihlerle birlikte Anadolu’dan getirilerek bu bölgeye planlı bir iskân politikası uygulanmak suretiyle Türklerin yerleştirilmesi ile gerçekleşmiştir. Bu iskanların etkisiyle artan Müslüman Türk nüfusu Balkanlarda hızla artmış ve özellikle Bulgaristan’da %80’lere varan oranlarda çoğalmış olduğu cizye defterlerindeki kayıtlardan bilinmektedir. Türk iskanları devam ederken bir taraftan da bölgede İslam dinine geçişler de yaşanmıştır. Çünkü Hıristiyan nüfus içerisinde yaşanan mezhepsel baskılara dayanamayan bazı yerli nüfustan İslam’ı tercih edenler görülmektedir, 1410 yılında Protestan Bosna Hersek Basele (Basel) Konsili bir taraftan Katolpak bir taraftan Rum kiliselerinin baskıları karşısında Türkleri ülkesine davet ederek İslam’ı seçtikleri örneğinde olduğu gibi. İslam’a geçmemiş olan yerli halk arasında ise din ve dillerini korumuş olsalar da etkileşimlerin de etkisiyle bir süre sonra yaşam tarzlarında Türk usulünü benimsemeler görülmeye başlanmıştır. Fakat unutulmamalıdır ki gayri Müslim halka Osmanlı idaresi asla İslam dinine girmeleri veya Türkleşmeleri için baskılar yapmamış, yönetim adil bir şekilde sürdürülmüştür. Fakat yüzyıllarca hoşgörüsüne karşılık Osmanlı Devleti’nin bölgeden çekilmesiyle birlikte yeni kurulan devletler Türklere bu kadar müsamahalı olmamışlardır. 1789’daki Fransa’da başlayan milliyetçilik akımlarının da etkisiyle, zayıflamaya başlayan Osmanlı Devleti’ne karşı peş peşe isyan hareketleri başlatan Balkan halkları bağımsızlıklarını elde ettiklerinde ilk olarak Müslüman Türk nüfusuna karşı saldırılar yapmışlardır. Bulgar Prensliği sınırları içerinde 1876 yılında 1.120.000 Türk nüfusa karşılık 1.130.000 Bulgar nüfusunun olduğu görülmektedir. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşında Osmanlı Devleti’nin savaşı kaybetmesi adeta kırılma noktası olmuş, Tükler akın akın Anadolu’ya göç etmeye başlamışlardır. Göç olgusu ile tanışan Müslüman Türk varlığının göçleri adeta günümüze kadar devam etmiştir denilebilir. Fakat bu göçlerde her zaman kan, gözyaşı, baskı ve zulümler yaşanmıştır. Yaşanan göçlerde binlerce soydaşımız yollarda hayatlarını kaybetmiş, kalanlar ise azınlık durumuna düşmüştür. Katliam ve baskıların en fazla yaşandığı Balkanlar bölgesiyse Bulgaristan olmuştur. Oysa 19 Nisan 1909’da Bağımsız Bulgaristan prensliğini resmen tanıyan Osmanlı Devleti, ikili temaslarla Bulgaristan’da kalan Türk Müslüman nüfusuna Din konusunu resmi olarak protokole bağlamıştır. Bulgaristan-Türkiye arasında imzalanan bütün siyasi anlaşmalarda Türk Müslüman nüfusun sosyal ve kültürel hakları garanti altına alınmış olsa da Bulgaristan ısrarla bu maddeleri uygulamaktan imtina etmiştir. Bulgaristan Türklerinin Devam Eden Sorunları ve Çözüm Önerileri; 1. Milli Kimlik Sorunu: Bulgaristan Türkleri Bulgar yasalarına göre Komünist dönemde olduğu gibi “Dilleri Bulgarca Olmayan Vatandaşlar” olarak kabul edilmektedir. Yasalara “Bulgaristan Türkleri” olarak geçirilmelidirler. 2. Dini Eğitim: Günümüzde Bulgaristan Türkleri arasında yoğun bir şekilde istekle dini eğitim başlamıştır. Ancak alt yapı yetersizliğinden dolayı Bulgaristan din adamları eğitimlerini başta Suriye olmak üzere Arap ülkelerinde yapmaktadırlar. Hâlbuki bu eğitim Türkiye’de yüksekokullar düzeyinde milli benliklerle yapılabilmelidir. 3. Din Adamları Yetersizliği: Komünist dönemde din yok sayılmış ve camilerin çoğu da yıkılmıştı. Din adamları yetişmediği için günümüzdeki önemli sorunlardan biri de cami ve din görevlisi sorunu olmuştur. Bulgaristan’da son zamanda camilerin sayısı artmakta ama özellikle Suudi Arabisistan’ın da yardımlarıyla Türk kültürüne uzak mimari ile yapılmaktadır. www.bghaber.org

Bulaşık Makinesinin Bulunuşu Kategori: Buluşlar | İcatlar

Ancak ilk patent 1885′te Josephine G. Cochran tarafından alındı ve 1889’ da tarihin ilk elektrikle çalışan ilk bulaşık makinesini yapmayı başardı. Sistemi çok basitti: Alt kısımda yeralan iki silindir ile pompalanan su ve sabun, makinanın içinde bulaşıkların dizildiği raflara pompalanıyordu. Daha sonra yeniden pompalanmak üzere emici silindirler bu suyu çekiyordu. Evlerde kullanılmak üzere üretilen makinalar, yan taraflarında bulunan kol yardımı ile çalıştırılıyordu. Daha büyük ihtiyaç görülen işyerlerinde ise buhar gücünden faydalanılıyordu. Sonraki yıllarda ise, sistem daha da geliştirilerek günümüzdeki halini almıştır. Buzdolabının İcadı Kategori: Buluşlar | İcatlar Gösterim: 2090 Karl Linde ilk elektrikli buzdolabını yapay olarak 1877′de yapmayı başardı. Fakat bu buzdolabı aslında yiyeceklerin bozulmaması için soğuk ortamın gerekliliğinin ispatı niteliğindeydi. Çünkü bu haliyle kullanılabilir bir yapıdan oldukça uzaktı. Linde’ nin cihazı, yiyecek kabininin arkasına freon gazı yerine metil ether gibi son derece patlayıcı bir gaz pompalıyordu. Güvenlik endişesi sebebiyle pek kullanılamadı. Sonraki yıllarda ise, freon gazı kullanılan ilk buzdolabını Balzer Von Platen ve Carl Munters birlikte tasardı. Çamaşır Makinesi Kategori: Buluşlar | İcatlar Gösterim: 3428 1906’ da Ala Fischer, ilk çamaşır makinesini icat etti. Makinenin içine yatay olarak yerleştirilmiş metal tamburlara kirli çamaşırlar konuluyordu. Tambur, elektrik motoru yardımıyla döndürülüyor ve hareket sırasında çamaşırlar sürekli suyla temas ederek temizlenmiş oluyordu. Bu sistem günümüzde kullanılan otomatik çamaşır makinesinin de temelini oluşturmaktadır. İlk kurutuculu çamaşır makinesi ise 1924’ te yapıldı. Çamaşır makineleri bu tarihten itibaren sürekli gelişerek günümüzdeki halini aldı.

Şumen’de düzenlenen Kuzey Bulgaristan Yaşlılar Temel Jimnastik etkinliğine 18 şehirden 19 takım katıldı. Etkinliğin açılışı öğrenci stadında Şumen Belediye Başkan Yardımcısı Nayden Kosev ve Spor Klüpleri Merkez Komisyonu Başkanı Pavel İvanov’un huzurunda yapıldı. Şumen’den “Sağlık” spor grubu temsilcisi Boyka Geleva, “Yaşlanmamak için spor yap” sloganı ile hareket ediyoruz dedi. Çember, top ve ponponlarla performanslar sergileyen katılımcılar, jimnastiğin, gezilerin ve eğlencenin bitmeyen gençliğin birer sırrı olduğuğunu paylaştı. “Yaşımızdan dolayı hayatımıza hareket katma-

mız lazım, jimnastik yapıyor, farklı yerlere gidiyor, dans ediyoruz. Bu bize memnuniyet veriyor, ömrümüzü uzatıyor” dedi etkinliğe katılan sporsever yaşlılar.

Uluslararası Atlı Dayanıklılık Müsabakası düzenlendi Türkiye Binicilik Federasyonu bünyesinde bulunan atlı dayanıklılık branşında milli sporcumuz Nagihan Tokmak 18-20 Mayıs 2018 tarihinde Bulgaristan’nın Şumnu(Şumen) şehrinde Uluslararası Binicilik Federasyonu’nun düzenlediği “Uluslararası Atlı Dayanıklılık Müsabaka”sında FEI CEI 120 km Endurance yarışmasında yarışı başarı ile bitirebilen tek bayan yarışmacı olarak yedinciliği elde etti.

Bulgaristan, Almanya, Romanya ve Türkiye’nin katılımıyla uluslararası düzenlenen müsabakada Avanoslu Nagihan Tokmak, Azaya

isimli atıyla ülkemizi temsil etti. 120 km’lik parkuru tamamlayabilen tek kadın binici olurken genel sıralamada ise 7. liği elde etti.

Birgül Erken, Sofya Freediving Cup 2018’de ikinci defa şampiyon

Edirne’de de bir süre öğretmenlik yapan Türkiye’nin Serbest Dalış branşında bayrağını dalgalandıran Milli Sporcu Birgül Erken, geçtiğimiz günlerde Sofya Freediving Cup 2018’de ikinci defa şampiyon olup özel ödülü alan tek sporcu oldu. Bulgaristan’ın başkenti Sofya’nın Bankya bölgesinde gerçekleştirilen Sofya Freediving Cup 2018’e Milli Sporcu aynı zamanda AKUT Spor Kulübü Sporcusu Birgül Erken damgasını vurdu. Geçtiğimiz günlerde Dünya Rekoru kırarak adından söz ettiren Erken, söz konusu yarışmada ikinci kez şampiyon olup bayrağımızı dalgalandırdı. Özel bir kupanın verildiği yarışmada tatlı bir çekişme yaşadıklarını söyleyen Erken, Dünya’nın her yerinden sporcuların katılım gösterdiğini belirtti. Erken; “Heyecanı ve en güzel yanı hem kendini dünya ölçeğinde mihenge vuruyor hem de çok değerli tecrübeler ediniyoruz. Dolayısıyla yarışmalar boyunca biribirini göz ucu ile kontrol ede-

rek hedef derecelerimizi rakiplerimizin durumuna göre ayarlıyoruz. Bu arada benim hedefim büyük ödül olduğu için risk almadan akıllı bir strateji geliştirmeye çalıştım. Stetejim şu idi: Statik apnea, dinamik paletli ve dinamik paletsiz olmak üzere çç yarışma disiplininde yarışacaktık. Ben de bu üç yarışmada en iyi olduğum branşlara yüklenerek kendimi zorlamadan kombine puanlarla kupayı almayı hedefledim” dedi.

Hava rallicileri Kapadokya’da Rallye Aero France Sportif Havacılık Rallisi kapsamında 18 uçakla Fransa’dan havalanan pilot ve beraberindekilerden oluşan 45 gezgin, Türkiye’nin önemli turizm merkezlerinden Kapadokya bölgesini ziyaret etti. Fransa’nın Cuers kentinde bir araya geldikten sonra yolculuğa başlayan ve aralarında çeşitli ülkelerin yanı sıra Türkiye’den de katılımın olduğu Cessna tipi 18 uçaktan oluşan ralli ekibi, Slovenya, Hırvatistan, Sırbistan ve Bulgaristan üzerinden Türkiye’ye geldi. Üç gün İstanbul’da konaklayan ekip Kapadokya bölgesinin doğal ve kültürel zenginliklerini yakından görmek için Kapadokya Tuzköy Havalimanı’na iniş yaptı. Burada, havalimanı yetkililerince karşılanan gezginler, uçaklarını

görevlilerin yardımıyla kendileri için ayrılan alana park etti. Daha sonra tur otobüsü ile Göreme beldesine geçen heyet, Paşabağı mevkisi ve Derbent vadisinde peribacaları arasında gezinti yaptı. Rallye Aero France Koordinatörü Jean Michel Collineau, 1995 yılından beri her yıl bir araya geldiklerini belirtti.

Köprü–Georgi

Gezateci-Yazar Georgi Kulov’un kaleme aldığı Köprü adlı kitabı Rodop Dağları’nda yaşayan Türkler ve Bulgarlar arasındaki iyi komşuluk ilişkileri ele almıştır. Buralarda Türk-Bulgar birlikte yaşamı geçmişten örneklerle bugüne taşıyan yazar, olumlu örneklerle vurguluyor. Bu kitabı Kırcaali iline bağılı Cebel ilçesinden Türk girişimci Sn. Sevahattin GÖKÇE’nin destkleri ile yayınlanmıştır. Tür Bulgaristanlı iş adamlarına örnek olsun. Sayın GÖKÇE’yi kutluyoruz. Tabi ki dostumuz Georgi KULOV’u da bu gayretli çalışmaları için tebrik ediyor ve başarılarının devamını diliyoruz.

KULOV

BULGARİSTAN TÜRKLERİ VE DEVAM EDEN SORUNLAR


Bulgaristan Türklerinin Sesi Sayı 130 - Mart 2018

9 9

TBMM

Nedim

AKIN

Gösterişli AK Başkanlık Sofrası Kaldırıldı

Tarih: 27 Haziran 2018 Konu: Vedalaşma, “İnsan Ruhuna İyimler İnançla” Oldu. Sofya Milli Kültür Evi’nin (NDK) 5 bin kişilik büyük salonu dün gece (27 Haziran 2018) hınca hınç doluydu. Bulgaristan’ın Avrupa Birliği Konseyi 6 aylık başkanlık döneminin sona ermesi vesilesiyle 28 ülkeden konuklara bir konser verildi. Avusturyalı besteci Gustav MALER’in 8. Senfonisi olan, “Bin Yılın Senfonisi” seslendirildi. Sahnede 400 sanatçıdan oluşan senfoni orkestrası, çocuk ve karma koro yer alırken solistler de Viyana Operasından gelmişti. Avrupa Konseyi (AK) yeni dönem başkanlığı Avusturya’ya taşınıyor. Başkent TV programlarında Bulgar Başkanlığı konusunda yayınlanan söyleşilerde, AK delegelerinin Bulgaristan gerçekliğine siyah gözlükle baktığı dile geldi. Her hangi bir konuda sıradan insanları ya da her hangi bir sosyal veya etnik azınlık grubunun somut problemlerine çözüm önerisinde bulunulmadığı, gerçekten ihtiyacı olan kesime yöneltilen karşılıksız yardımların da otoriter şahısların çevresinden kişilerin işlettiği “yardım“ kuruluşlarının elinde kaldığı ifade buldu. Çabalarını AK dönem toplantısına bağlayan vatandaşların umutları kursaklarında kaldı. Biraz tarihçe: Bulgaristan Avrupa Birliği üyelik davetini Avrupa Konseyi’nin 10 Aralık 1990’daki Helsinki toplantısında almıştı. Başbakan Jan Videnov (1995-1997) sosyalist hükümeti AB üyeliği için dilekçeyi 1996’da resmen sunmuştu. AB-Bulgaristan görüşmeleri Başbakan İvan Kostov (1997-2001) arasında başladı ve yürütüldü. AB’nin kapatılmasını istemediği sanayi tesisleri parası olana o dönem yok pahasına satıldı. Bulgaristan’ın AB üyeliği Başbakan Saks Koburggotsky (2001-2005) döneminde hazırlıklarını tamamlarken, 2004 yılında Türkiye Cumhuriyeti garantörlüğünde Bulgaristan Kuzey Atlantik Paktı’na (NATO) üye alındı. Ardından Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) Başbakanı Sergey Stanişev (2005-2009) yönetiminde 2007 yılında Avrupa Birliği üyeliğine resmen kabul edildi. O yıllarda hükümet ortaklarından biri Hak ve Özgürlükler Partisi (DPS) idi. Cumhurbaşkanı görevinde bulunan Georgi Pırvanov (2002 – 2012) da Müslüman ve soydaş seçmen oylarıyla seçilmişti. Bulgaristan’ın AB üyeliğinde önce 6 aylık “sıhhi süre” uygulanmıştı. 2013 yılına kadar devam eden bu sürede Bulgaristanlılar Fransa, Almanya ve diğer AB ülkelerinde kayıtlı, sigortalı işe giremedi. Sosyal, sağlık ve başka yardım alamadı. Yıllık izin kullanamadı. Bugün de Bulgaristan, Batı Avrupa ülkelerinde 2 milyondan fazla emekçisi çalışsa da tam entegre olmuş sayılmaz, ekonomik gelişmişlik düzeyi en geride olan ülkede nüfusun % 39’u AB sefillik çizgisinin altında yaşamakta, emekli maaşları kıyaslamasında son sırada bulunmakta, 13 binden fazla çocuk okula gidemediği gibi, azınlık çocuklarının anadilde eğitim almasına izin verilmemekte, özellikle Müslüman azınlığın geleneksel hakları ve yaşam tarzında var olmasına engel olunmaktadır. Nüfusun hemen hemen yarısını oluşturan, Türklerle Müslüman Pomaklardan ve Çingenelerden oluşan Müslüman etnik dil, din ve kültürel azınlık öz vatanlarında hor görülen bir cemaat durumundadır. Hıristiyan ve Avrupa uygarlık değerlerinden uzakta kalan bu halk kitlesi varoluşunu “dededen görme” sürdürürken, emeller binası yıkılmıştır. Bulgaristan Türkleri Avrupa Birliği’ne üye olurken, 20. Asırda içlerinde biriken manevi zulüm ağırlığından kurtulabileceklerini umut etmişlerdi, ümitleri alındı, hayalleri tamamen kırıldı. HÖH partisi bu konuda seyirci kalırken, Demokrasi için Sorumluluk, Hoşgörü ve Özgürlük (DOST) partisi Genel Başkanı Lütfi Mestan da hak ettiklerimi elde etmemiz için gerekli girişimlerde bulunmadılar. Göçmenler ve sığınmacılar. Son 6 ayda Sofya’da çalışan AK görevlilerini en fazla sıkıntıya sokan göçmenler ve sığınmacılar oldu. Önce bu iki kategori (2 tip yabancı) arasında ayrım yapılamadı. AK toplantıları dil bakımından çevirili olduğundan dolayı önce kavramların köküne ve anlamına bakmak gerekti. Göçmen (muhacir) anlamında Bulgarcada kullanılan söz Latin kökenli olup Almancadan “Der Emigrant” yani iltica etmiş yabancıdır. Örneğin son altı ayda ana çeviri dili olarak kullanılan Bulgarcada bu kavram ancak (emigrieren) “göçebe kuşlar” için kullanılırken, yeni sözlüklerde, bir bilgisayar sisteminden başka bir bilgisayar programına sıçramak şeklinde açıklanmıştır. Bulgaristan göç almamış bir ülke olduğundan Birinci Dünya Savaşlarından sonra Ege Trakya’sından, Vardar nehri boyundan ve Makedonya içinden gelen nüfusa “bejansi” yani “kaçaklar, savaş kaçakları” denmiştir. AK komisyonlarının Dublin Göç Anlaşması’na göre çalıştığı dikkate alındığında, bu belgedeki “migrant” tanımı şudur: “Göç eden, bir devletten başka bir devlete iltica eden, gelip yerleşen kişidir.” 2015-2016 yıllarında Yakın Doğu, Afrika ve hatta Uzak Doğu’dan akın eden insanların doğal afet veya savaş kaçağı olmadığı yani göç eden gruptan olmadığı ortaya çıktı. Dublin Anlaşmasına göre, iltica etmek isteyen, sığınmacı kaplarını dolduran bu insanların, anlaşma kapsamında olmadığı şaşkınlık yarattı. Gerçek buydu. Sığınmacıların büyük kısmı savaş olmayan ülkelerden gelmişti.


10 Sayı 130 - Mart 2018

Bulgaristan Türklerinin Sesi Bulgaristan

10

Komşu Bulgaristan’da Gidebileceğiniz Saklı Turizm Cennetleri Hafta sonu Bulgaristan’da renkli bayramlarla geçiyor

2019 Avrupa Kültür Başkenti Filibe’yi, liman kenti Varna’yı ve son yıllarda Bulgaristan’ın nasıl Avrupa’nın yükselen turizm merkezlerinden biri haline geldiğini keşfediyoruz.

2019 Avrupa Kültür Başkenti Filibe’yi, liman kenti Varna‘yı ve son yıllarda Bulgaristan‘ın nasıl Avrupa’nın yükselen turizm merkezlerinden biri haline geldiğini keşfediyoruz.

Batı Balkanlar’dan, Pazar okulları ve daha kolay erişim istiyor

Cumhurbaşkanı Yardımcısı İliyana Yotova, Sofya’da yapılan ve Batı Balkanlar’ın AB’ye katılım sürecinde kilit faktör olarak Bulgar topluluklarına adanan bir konferansta şunları söyledi: “Sırbistan, Makedonya, Arnavutluk ve Kosova’daki Bulgar toplulukları, 17 Mayıs’ta AB-Batı Balkanlar zirvesinden önce yapılan tartışmalara daha aktif katılmalıydı. Bulgar toplulukları, bu ülkelerdeki durumu ve sorunları iyice biliyor ve çok bilgi verebiliyor, çünkü Bulgaristan ile Batı Balkan ülkelerinin hükümetleri arasında doğal bağlantıdır”.

Başbakan Yardımcısı Valeri Simeonov, bölgenin Avrupa ailesine entegrasyonu için politikanın, Avusturya, Romanya, Finlandiya ve Hırvatistan’dan devam ettirileceğini de belirtti, çünkü Bulgaristan’ın Dönem Başkanlığı, bu konuyu AB’nin gündemine geri kazandırmayı başardı. Kendisi, yatırım ikliminin iyileştirilmesinin bölge için büyük önem taşıdığını da söyledi. Konferansa Arnavutluk, Sırbistan, Makedonya ve Kosova’daki Bulgar azınlıklarının temsilcileri de katıldı. Onlar, bu ülkelerdeki Bulgar topluluklarının yüzleştiği sorunları tanıttı. Yurtdışı Bulgarlar Devlet Ajansı Başkanı Petır Haralampiev, Kosova ve Sırbistan’daki duruma özel dikkat çevirdi ve şunları belirtti: “Kosova’daki Bulgarların teşkilatlarından biri, Kosova Parlamentosu’na Bulgar milli azınlığının tanınması için 500’den fazla imza sunmuştur. Yurttaşlarımız, ülkenin

Kiraz diyarı Köstendil’de „Kiraz Festivali” damgasını vuracak. Gelenek üzere Tarım Enstitüsü uzmanları, ülke ve bölgeye uygun olan kiraz cinslerini tanıtacak. Kiraz ve kiraz ürünleri ise kiraz sergisini ve kiraz pazarını süsleyecek. En büyük kiraz , en büyük kiraz dalı ve en güzel kiraz süslü standı yarışması, festivale katılanlara güzel dakikalar yaşatacak. “Tepelerşehri” Plovdiv’te “„Gençlik tepesi” Parkında ilk defa “Ortaçağı Plovdiv’te hayat” isimli festival düzenlenecek. Yaklaşık 120 katılımcı, kurulan otontik askeri kampında dövüş sanatları gösterileri, ortaçağ el sanatları ve tarih açısından gelenek, kostüm ve silah rekonstrüksiyonlarını tanıtacak. Konuklar, ortaçağlardan kalan yemek tarifleri üzerine hazırlanan yemek ve içeceklerin tadına bakacak, okçuluk ve diğer ortaçağ oyunları oynayacak ve aynı zamanda da demircilik, çömlekçilik, dericilik, zırhlı şövalye kıyafeti yapımı, para kesmek, mücevherler, kitap ve mektuplar yapmak gibi işlere katılabilecekler. Festival, Plovdiv belediyesinin

2018 Kültür Takviminin bir parçasıdır. “Eski Karlovo” Turistik Kompleksi ve belediye tarafından organize edilen Lavanta Festivali, tarlada lavanta hasatı töreniyle başlayacak. Konuklar lavanta ve gül ürünlerini tadabilecek. Turistler için damıtma sayesinde lavanta yağının elde edilmesi gösterilecek. Gaydacılar geçidi ile şenlikler, şehrin meydanına taşınacak ve burada otantik şarkılar, halk dansları ve folklor geleneklerinin canlandırıldığı zengin bir program festivalin konuklarını bekliyor.

Bulgaristan’da yaşamak için en iyi şehir Burgaz

verdiği bütün gelişim imkanlarından faydalanabilmek için diğer azınlıklar gibi tanınmak istiyor. Bulgarlar, Kosova’nın Avrupa süreçlerine daha hızlı entegrasyonu için kullanılabilen ciddi bir sermaye olabiliyor. Sırbistan’da ise Bulgar azınlığı tanınmıştır, iki ülke arasındaki işbirliği ise pekiştiriliyor, ancak orada da sorunlar eksik değildir.” Bosilegrad’daki Kültür-Bilgi Merkezi Başkanı İvan Nikolov, Bosilegrad’daki yurttaşlarımızın, Avrupa’nın etnik haritasından kaybolacak ilk azınlık olacağından korktuğunu, bunun sorumluluğunu hem Sırbistan’ın, hem de Bulgaristan’ın taşıyacağını söyledi ve sözlerine şöyle devam etti: Yaşlanan bir nüfus ve çok az çalışan insanlar var. 2001 yılından beri ekonomi, tarım, eğitim ve Bulgar dili eğitimi yoktur.

1714 tarihli berat belgesi, Razgrad Arşivinde saklanan en eski evraktır

Darik Radyosunun her yıl yaptığı sıralamaya Yarışmanın diğer dallarında ödül kazanan şehirler: Yeşil şehir – Sliven, göre 2017 yılında Bulgaristan’da yaşamak için Avrupa şehri – Sofya, en iyi şehir Burgaz belirlendi. Artık 11.yıl DaYatırımlar şehri – Dimitrovgrad, rik Radyosu Bulgaristan’da yaşamak için en iyi Bilim şehri – Smolyan, şehir sorusunu sordu ve 27 ili bir takım kriterMali Sürdürülebilirlik şehri – Filibe.şimdiye kalerle karşılaştırdı. Bu, çağdaş insanların kendilerini en iyi nerede hissettiklerini ve hangi şeh- dar Bulgaristan’da yaşamak için en iyi şehir tarin iyi ve perspektif bir yaşam tarzı sunduğunu nınmasını Stara Zagora, Sofya, Varna, Burgaz ve Veliko Tarnovo kazandı. anlamayı amaçlayan yıllık bir ankettir.

Yıl sonuna kadar Kırcaali’de 35 000’den fazla pasaport yenilenecek

Kırcaali Bulgar Kimlik Belgeleri Şubesi Başkanı Elena Garipova gazetecilere verdiği bilgiye göre gelecek hafta sonundan itibaren pasaport ve kimlik değiştirecek vatandaşların sayısında iki kat artış olması bekleniyor. Artık 5 – 7 günlük bebeklere de pasaport çıkardıkları belirtildi. Garipova, bu yılın sonuna kadar Kırcaali bölgesinde 35 000’den fazla pasaport ve yaklaşık 20.000 kimlik kartının çıkarılması beklendiğini belirtti. Genellikle en yoğun yaz aylarıdır, ancak önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl Pasaport şubesi önünde büyük kuyruklar beklenmiyor. Yılın başından bu yana bölgede 13 852 pasaport ve 7 280 kimlik kartı çıkarılmıştır. Bu yıl bölgedeki 14.555 vatandaşın pasaportlarının geçerlilik süresi sona eriyor. En yoğun aylar, her zaman olduğu gibi Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarıdır. Garipova Pasaportlarını ve kimlik kartlarını değiştirecek vatandaşların

bunu Ramazan Bayramı öncesi yapmaları çağrısında bulundu. Bayram tatilinde göçmenler tarafından büyük yoğunluk olması bekleniyor. Şubelerin önünde fazla yoğunluk olmayan günler çarşamba, perşembe ve cuma günleridir.

Razgrad’ta çocuklar için yaz okuma yeri açıldı Razgrad’da küçük kitap severler için “açık

Razgrad Devlet Arşivinde Bulgaristan’ın Kurtuluşundan (1878) günümüze kadarki dönemde düzenlenen belgeler saklanıyor. Onların en eski olanı, Zin ül Abat Bin Halefi’nin Zavid köyündeki (bugünkü Zavet kasabasındaki) camiye imam hatip olarak atanmasına ilişkin berat belgesiolmakta. Devlet Arşivi uzmanı Gabriela Mihaylova’nın anlattığına göre oldukça değerli olan bu belge, 1714 yılında Konstantinopolis’te düzenlenmiştir. Belge, Razgrad Arşivi tarafından Uluslararası Arşiv Günü vesilesiyle düzenlenen Açık Kapılar Gününde özel bir sergide sergilendi. Arşivi ziyaret edenler, 1865 Haziran’ında Torlak köyünde (bugünku Tsar Kaloyan şehri) Hristiyan kilisesinin inşasına ilişkin Ferman’ı da görme fırsatı buldular. Konuklar ayrıca, 18801901 yılları arasında var olan Razgrad ilçe idaresinin orijinal belgelerine ve 1944 yılına kadarki süreçte Deliorman’ın gelişmesine dair dosyaları da yakından görme imkanını buldu. Mihaylova, bu dönemden birçok esas belgenin eksik olduğunu anlattı. Devlet kuruluşları, belediyenin ve Razgrad’daki çeşitli müesseselerin evraklarının yok olmasının sebebi, 1939’da ilçe idaresi binasında çıkan yangın ve 20. yüzyılın

20’li ve 40’lı yıllarında sık sık yaşanan su taşkınları olmakta. Arşivlerde bulunan bilgilerin sırf tarihçiler değil, birçok insan için önemli ve gerekli olduğunu belirten Mihaylova, Soybilimciler aile hikayelerini yeniden yaratmak için, yöre bilimcileri ise yerleşim yerlerinin tarihçesini araştırırken arşiv kaynaklarına ihtiyaç duymaktadır. Tıp araştırmacıları ise hastalık modellerini incelemek için arşiv bilgilerinden yararlanırlar. Yıllar içinde hakları ihlal edilen vatandaşlar da saklanan belgelere dayanarak tazminat talebinde bulunabiliyorlar diyor Mihaylova. Yazar veya senaryo yazarı, mimar, sinemacı veya televizyoncu olmak üzere farklı alanlarda çalışan sanatçılar da işledikleri dönemi yakından hissetmek için arşivi kullanıyorlar. Mihaylova, son yıllarda çağdaş teknoloji ve iletişim araçlarının kullanılması sureti ile belgesel mirasın popülarize edilmesinin mümkün olduğunu belirtti. Halkın büyük ilgi duyduğu belgelerin dijital ortama aktarılmasının hızla ilerlediğini kaydeden uzman, dokümanların bir kısmının arşivlerinin sitelerinde bulunduğunu da söyledi. Fotoğraflar: Saadet Saffet

hava okuma yeri” çocuk şenliği ile açıldı. Okumayı teşvik etme girişimi Razgrad “Profesör Boyan Penev” Kütüphanesine ait olurken 5 Eylül tarihine kadar “açık hava okuma yeri” her Salı, Çarşlamba ve Perşembe açık olacak. İlginç kitapların yanısıra çocuklar için farklı oyunlar hazırlanırken oyun atölyeleri de onları bekliyor. En küçük çocuklarda kitap okuma merağını uyandırmak amacıyla onlar için resim ve boyama oyunları da düzenlenecek.

Bulgaristan’da sigara içenlerin yüzde 12’si kaçak sigara kullanıyor

Piyasa Ekonomisi Kurumu verilerine göre ülkede sigara içenlerin yüzde 12’si kadarı son yıllarda kaçak sigara kullanmıştır. Sadece geçen yılda devlet bütçesinin bu uygulamadan dolayı uğradığı zarar, 56 ila 82 milyon avro arasında. Sigara içenlerin kaçak sigarayı tercih etmelerinin esas sebebi yasal sigaranın pahalı olmasıdır. Sigara içenler, aylık ge- çak sigaraların fiyatı, yasal piyasada salirinin yüzde 10 ile yüzde 40 arasında tışa sunulan sigaradan ortalama yüzde değişen bölümünü sigaraya ayırıyor. Ka- 70 oranında daha düşük.


Bulgaristan Türklerinin Sesi 11 Sayı 130 - Mart 2018 YAŞAM

Bulgaristan’da Faşizme

karşı mücadele

9 Haziran 1923’te Bulgaristan’da hükümet darbesi yapıldı. Aleksandır Stamboliyski hükümeti düşürüldü. Hükümet darbesi BZSN ile Komünist Partisi arasında mücadele birliği kurulamadığı için başarılı oldu. Böyle bir cephenin kurulamamasının temelinde ise, Komünist Partisinin köy ve kent burjuvazisi arasındaki çatışmaya katılmamak ve tarafsızlığını korumak gibi yanlış bir kararı vardı. Komünist Partisi ve BZN içindeki güçlerin yetiştirdiği köylü ve kentli emekçiler faşizme karşı yer yer ayaklandılar. Komsomolcular, ayaklanmaya her tarafta aktif olarak kitle halinde katılıp, görev alıyorlardı. Ayaklanmalar Komünist Partisi’nin Merkez Komitesi’nin “harekete geçmeyin, bekleyin” emri vererek gençliğin harekete geçme çabasını durdurmuştu. Yer yer patlak veren Haziran Antifaşist Ayaklanması Komünist Partsi ile Çiftçi Birliği arasındaki anlaşmazlığın devam etmesi ve geri çekilme kararı sebebiyle kısa sürede bastırıldı. Tsankov’un faşist iktidarı Çiftçi Halk Birliği’ne, Komünist Partisi’ne ve Komsomol’a karşı amansız bir soruşturma başlattı. YÖNETİME KARŞ BİRLEŞİK CEPHE BKP Merkez Komitesi Ağustos 1923’teki oturumlarında silahlı antifaşist ayaklanmanın hazırlanmasını ve işçi-köylü hükümeti kurulmasını kararlaştırmıştı. Bu amaca ulaşabilmek için önce kent ve köylü emekçileri arasında ittifak kurmak gerekiyordu. Kararlarda, BKP’nin; tüm kitlesel örgütlere birleşik cephe oluşturma önerisinde bulunması vardı. Dimitrov bu birleşik cephe üzerine şunu* yazmıştı: “BKP kendi savaşını, büyük program hedeflerinden vazgeçmeden, parti bağımsızlığını zedelemeden, Sosyal Demokrat, Çiftçi ve radikal partilerinden de kendi program ve amaçlarından vazgeçmelerini istemeden, birleşik cephe kurulmasını öneriyor. Komünistler şu sırada sermayenin saldırısı önlemek, emekçi kitleleri felaket ve tehlikelerden ve burjuvazinin soktuğu çıkmazdan kurtarmak için birleşik cephenin en güvenilir yol olduğuna inanıyorlar.” Birleşik cephe çalışmalarının pekişerek sürmesinden korkan Tsankov faşist yönetimi bu çalışmayı baskınlar, tutuklamalarla engellemeye çalışıyordu. Ayaklanmayı kısa sürede gerçekleştirmek gerekiyordu. Eylül ayında ayaklanma başlamıştı. Birçok köy ve kasaba ayaklanmaya katıldı. Ancak büyük merkezlerin bu ayaklanmanın dışında kalması ve ayaklanmaların aynı anda başlamaması nedenleriyle büyük askeri birlikler ayaklananların safına kazanılamadı. Bundan faydalanarak ayaklanma gaddarca bastırıldı. Kana boyanan fakat Bulgaristan’da gelecekteki savaşlara büyük deneyimler veren 1923 Eylül ayaklanmasına emekçi gençler ön sıralarda ve kitlesel olarak katılmışlardı. * Georgi Dimitrov, Vestnik Gazetesi HALK FAŞİZMLE BARIŞMIYORDU Eylül ayaklanmasının bastırılmasından sonra 1923 Kasım’ında yapılan parlamento seçimlerinin sonuçları faşist yönetimi dehşete düşürdü: işçi ve köylü ortak cephesine oy verenlerin sayısı 300 bini buluyordu. Gelişen işbirliğinden daha da korkar hale geldiler. 1924 yılının başlarında Komsomol’un legal organı olan Bideşte gazetesi ülkenin çeşitli yerlerinde, faşist terörün kurbanlarını desteklemek için gençlik yardım komiteleri kurulmasını propaganda ediyordu. Bu komiteler bütün ilerici gençlikle sağlam bir işbirliği yapılmasına çok yardım ettiler. Bideşte yasaklanınca yerine Svetlina gazetesi çıkmaya başladı. İndirilen ağır darbelerin etkisinden kısa zamanda kalkıp doğrulan devrimci güçlerin kasaba ve köy emekçileri içindeki etklisi daha da arttı çünkü halk faşizmle barışmıyordu. Bu durum yeni bir ayaklanma hazırlığı sürecini başlattı. Devamı gelecek sayıda

11

Mestanlı Belediyesi’nden Nilüfer Belediyesi’ne ziyaret Bulgaristan’ın Mestanlı Belediye Başkanı Sunay Hasan, beraberindeki heyetle birlikte Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’i, Nilüfer Belediyesi Halk Evi’ndeki makamında ziyaret etti. Nilüfer Belediye Meclisi Üyeleri ile Nilüfer Belediye Başkan Yardımcıları Turgay Erdem, Adil Kayaoğlu ve Yalçın Işıkyıldız’ın de yer aldığı ziyarette iki belediyenin çalışmaları ele alındı. Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, insan odaklı projeler hakkında konuk heyete bilgi verdi. Karşılıklı görüş alışverişinde bulunulan görüşmenin ardından Başkan Bozbey,Mestanlı Belediye Başkanı Sunay Hasan ve beraberindeki heyete Nilüfer Belediyesi Halk Evi’nde bulunan Nilüfer “Barış”

Meclisi, Basın Toplantı Odası ve Atatürk Anıtı ile Şiir Kulesi’nin bulunduğu Nilüfer Cumhuriyet Meydanı’nın gezdirdi. Mestanlı Belediye Başkanı Sunay Hasan, Nilüfer’i ve Halk Evi’ni çok beğendiğini ifade ederek, Başkan Bozbey’e çalışmalarında başarılar diledi.

Ulusal Galerisi artık elektronik ortamda Ulusal Galeri’nin yaklaşık 100 eseri, artık dünyanın dört bir yanından insanlar tarafından bir Google platformundaizlenebilecek. İşbirliği birkaç ay önce duyuruldu, günümüzde artık gerçek oldu. Galerinin küratörleri, Bulgar modernistlerinin sanal sergisinin seçimini yaptı. Ünlü Bulgar ressamlar Nikola Petrov ve Vladimir Dimitrov-Maystora’nın resimleri, elektronik ortamda görülebilir. Google her ay sanat ile ilgili 500 milyondan fazla arama kaydediyor. İnternet devinin sanat platformu sadece bir tıklama ile 1 500 müzeye erişim sağlıyor.

Bulgar Şarkıcısı Dzhena, Bodrum’da Sahne Aldı

BULGAR pop-folk şarkıcısı Dzhena, sahne aldığı Bodrum‘daki bir otelin beach club’ında hayranlarını coşturdu. Dzhena, konserin ardından cennet koyları tekne ile ören yerlerini ise lüks otomobil ile gezip, hatıra fotoğrafı çektirdi. Bulgarlar pop müzik yıldızı Dzhena, Bodrum’daki ünlü bir otelin beach clubı’nda dün sahne aldı. Üç dilde söylediği şarkılarla izleyenlerini coşturan Dzhena, sahne aralarında izmleyicilerle sohbet de etti. En çok beğendiği Türk şarkıcısının Tarkanve Hakan Altun olduğunu söyleyen Dzhena, sahne performansıyla

dikkati çekti. Dzhena, konserin ardından Bodrum’un cenet koyları ve örenyerlerini gezdi. Basın mensuplarıyla sohbet eden Dzhena, “Hem konserdeki ortama hem de konser sonrası yaptığım gezilerde Bodrum’un doğal ve binlerce yıllık tarihi güzelliklerine hayran kaldım. Bol bol hatıra fotoğrafı çektirdim. Aslında 3 gün için gelmiştim ama tatili bir haftaya çıkardım. Gelecek yıl, birkaç organizasyon yaparak daha sık Bodrum’a gelmeyi düşünüyorum. Bu ilçenin kıymetini bilsinler” dedi.

Siyasi ve Aktüel Gazete

BULTÜRK - Dünyada’ki Temsilcilerimiz www.bulturk.net /bilgi@bulturk.net- Tel:0212 511 63 47

İmtiyaz Sahibi Rafet ULUTÜRK

D r. N e d i m B İ R İ N C İ

Haber Sorumlusu:

Av. Hasan MOLLAOĞLU

Hukuk Danışmanı: Ekonomi Müdürü:

Z i h n i K A R P AT

Alptekin CEVHERLİ

İstihbarat Müdürü:

Hüseyin Y I L D I R I M

Yazı İşleri Müdür Yardımcısı İbrahim SOYTÜRK

Eğitim Sorumlusu:

Av ş i n

Kültür-Sanat:

Avşin B A L K A N

Spor Müdürü:

Serkan YILDIZ

İnternet Müdürü:

Muhammet ULUTÜRK

Halkla İlişkiler:

N e r i m a n E . K A LY O N C U O Ğ L U

Reklam Müdürü:

Seydullah H A L A Ç

Yazı İşleri Müdürü

Genel Yayın Yönetmeni Abidin KARASU Genel Yayın Müdürü Raziye ÇAKIR

Yayın Danışmanları: Prof. Dr. Ahmet ÇOLAK Prof. Dr. Hayati DURMAZ Prof. Dr. Seçkin DİNDAR Dr. Erdal KARABAŞ

Dr. Sakin ÖNER

BALKAN

İrtibat Bürosu: Yıldırım Mh. Şehit Kamil Balkan cad. No: 114 / A (500 Evler) - Bayrampaşa / İST. Bayrampaşa - Adaparkın üstü - H.TÜRKOĞLU Spor Komp.Karşısı Tel: 0212- 5 11

6 3 4 7 - Fax: 0212 511 33 91 Reklam için İrtibat: 0212 526 51 98 Akademi Yayıncılık A.Ş.

Teknik Hazırlık: Murat ULUTÜRK

Bu gazete basın yayın ilkelerine uymayı taahhüt eder. Yazarlar yazılarından sorumludur.

w w w. b u l t u r k . n e t / w w w. b u l t u r k . o r g

Avusturya -Viena Almanya-Köln: Amerika-New York Belçika-Antwerpen İspanya-Madrid Kazakistan İsveç İngiltere London

: Osman BÜLBÜL : Ünal G A Z İ : Alaattin Gokay : Nevin BEYTULLAH : Hüseyin Hasan : Türkistan: Erkan : Seval ÖZTÜRK : Ridvan Akay Riko

B u l g a r i s t a n - Te m s i l c i l e r i Sofya:

Hikmet EFENDİEV

Blagoevrad:

Bülent MURADOV

Kırcaali: Ardino: Cebel: Plovdiv:

Mehmet TEFİK Aziz ŞAKİR Erdal H. AHMET İsak Yusuf KARAALİOĞLU

Smolyan:

Rufat FELETİ

Stara Zagora: Menderes KUNGÜN Loveç: Pleven: Razgrad

Emine BAYRAKTAROVA Rafet RODOPLU Levent RASİM

Silistra:

Nermin ÇAKIR

Dobriç:

Sebahattin AYYILDIZ

Ruse

Varna:

Zeki

İsmail

Mustafa İSMAİL

T Ü R K İ Y E -Ankara: İsmail ÇİNGÖZ

İst. Anadolu:Bölgesi İst. Trakya Bölgesi İst. Sultangazi: ist. G.O.Paşa: ist. Bayrampaşa: ist. Zeytinburnu: ist. Avcılar: ist. Başakşehir: ist. Kağıthane: İst.Küçükçekmece İst. Eyüp

Kocaeli:

Bursa-

- Bursa Yıldırım: - Bursa-Hürriyet: - Bursa-Yenibağlar: - Bursa-İnegöl İzmir- - İzm. Sarnıç: - İzm. Görece: - İzm. Buca: Edirne: Tekirdağ: Balıkesir-Bandırma: Eskişehir: Erzurum Mersin : Fethiye :

Sabri İSKENDER Nedim BİRİNCİ

Raziye ÇAKIR Murat YILDIZ Vildan ARDA Halil Zeytinburnu Ekrem SÜZEN Aydın FİDAN Nazım ÇAVUŞ Hasan H.KÖK Nuh Mete DENİZ Alptekin CEVHERLİ Ayşe HOCAOĞLU Turhan YAMAÇ Üzeyir AKGÜN Cevat ÇALIŞKAN Bayram BAYRAM Kenan ÖZGÜR Durmuş HATİPOĞLU Mümin GÜNEY Şevket YILMAZ Nadir ADLI Ertaş ÇAKIR Güner BAŞARAN Sevgin GÖKÇE Berkay MUTLU Ferda ER Fatih AKSAK

Zafer Türk Milletinin

Tarih: 25 Haziran 2018 Yazan: Rafet Ulutürk – BULTÜRK Genel Başkanı Konu: BÜYÜK Yeni Türkiye Doğumu Gerçekleşti. Bahçeli tüm tuzakları bozdu 100 yıllık unutulan Türk gücü tekrar dünya yüzüne çıkıyor. Beklenen oldu. Türk halkı kararını verdi: KARAR KÜRESEL GÜÇ OLMAYA DEVAM. Yürüdüğümüz yol Türk Milletinin ZAFER yoludur kardeşlerim. Bu dünyada bir büyük halkın hür iradesinden daha büyük bir güç olamaz. Türkiye’de millet iradesi egemen olmuş, hukukun üstünlüğünü tüm dünya bir daha en şeffaf bir biçimde görmüştür. Başkanlık seçimini Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın zaferi halkın, daha iyi günlerin, umudun ve mutluluğun zaferidir. Bu galibiyette Bulgaristanlı seçmenlerin katkısı olağanüstü büyük oldu. Göçmen semtlerinde yüzde yüze varan aktiflik dikkatleri çekti. Soydaşlarımız Yeni Türkiye Ruhuyla bir daha kaynaştı. İstanbul, Bursa, İzmir ve Trakya illerinde kitlesel bir kararlılıkla Büyük Yeni Türkiye liderine ve halk meclisi iradesine oy verildi. Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni yönetim sistemi soydaşlarımızın onayını ve tam desteğini aldı. Özellikle gençlerimizin yeni siyasi sistem yönelimine desteği çok büyük oldu. Genç kuşak Türkiye çapında birlik dokusunda kenetlendi. Birlik ve beraberliğin ölüm dışında her şeyi çözebileceğinin bilincindedir. Genç yüreklerde ay yıldızlı bayrağımız dalgalandı, tüm sokaklar korna sesleriyle çığlıklarla soydaşlarda bu konvoylara katıldı. 24 Haziran 2018’de AK Parti son dönemde altı seçim kazandı. Bu seçimde % 90’a yakın bir katılımla Türkiye dünyaya demokrasi dersi vermiştir. Bu bir demokrasi sınavıydı ve başarıyla verildi. Türkiye’de 7 partili bir parlamento seçildi. “Cumhur” İttifakı 343 oyla meclis çoğunluğunu oturttu. Türkiye’deki muhaliflerden beklenti içinde olanların ümidi kesildi. Türkiye Cumhuriyeti’nde Cumhurbaşkanlığı Başbakanlık sisteminin seçim kazanması BÜYÜK YENİ TÜRKİYE kapılarını MHP eşliğinde ardına kadar açtı. Yeni Türkiye kavramı ilk kez, Osmanlıdan kükreyişimiz sürecini yöneten Atatürk tarafından ilk kez 1923’te İzmir İktisat Kongresinde dile getirilmişti. Bu kongrede, kurucu lider, “Yollar dikensiz gül bahçesi değildir” demişti. 2018 Meclis ve Başkanlık seçimi bu sözleri bir daha doğruladı. Seçim ZAFERİNE ellerimizin içinde demir eritip kurşun dökerek geldik desem, belki de doğruyu söylemiş olurum. Sonuçlar. Cumhurbaşkanlığı seçimi: 6 aday katıldı. Oy dağılımı şöyle oldu. Recep Tayip ERDOĞAN: % 52.50 Muharrem İNCE: % 30.60 Selatin Demirtaş: % 8,30 Meral AKŞENER: % 7, 31 Temel KARAMOLLAOĞLU: % 0, 89 Doğu PERİNÇEK: % 0,20 Bu sonuçlara göre İkinci tur olmayacak. Yeni sistemin ilk TÜRKİYE BAŞKAN’ı Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN oldu. Kutlu olsun! Seçmenin iradesi kesindir. Türkiye Cumhuriyetinin yeni siyasi yönetim sistemi olan Cumhurbaşkanı Başkanlık sisteminde YENİ İLK BAŞKAN Sayın RECEP TAYYİP ERDOĞAN beş yıl süreyle seçildi. Anayasaya göre, bakanları atama ve yürütmeyi yönetme hakkı ve tüm sorumlulukları da Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’A verilmiştir. Güven YSK seçim sonuçları-oy oranları üzerinden “Seçimde seçmen sayısının 56 milyon 322 bin 632, sandık kurulu sayısının 188 bin 080, cezaevi sandık sayısının 493, cezaevi seçmen sayısının 84 bin 924, gümrük sandık sayısının 81, yurt dışı seçmen sayısının 3 milyon 47 bin 323 olduğunu belirten Güven, yurt dışı temsilciliklerde 1 milyon 357 bin 676, gümrüklerde 167 bin 990 olmak üzere yurt dışında toplam 1 milyon 525 bin 666 seçmenin oy kullandığını, yurt dışı oy kullanma oranının yüzde 50,11 olarak açıklamalarında bulundu. CUMHUR İTTİFAKI – MİLLET İTTİFAKI NE KADAR OY ALDI? 24 Haziran’da yapılan genel seçime dair Cumhur İttifakı (AK Parti ve MHP) 26 milyon 626 bin 445 oy (yüzde 53,63) oy aldı. Millet İttifakı (CHP, Saadet Partisi, İYİ Parti) 16 milyon 900 nin 181 oy aldı. Meclis seçimi. 8 siyasi parti katıldı. 6 parti meclise girdi. Bunlardan 5’i 2 parti ittifakı kurdu. Aldıkları oylar şöyledir: Ak Parti, Cumhur İttifakı. % 42,5. Milletvekili sayısı 293 MHP, Cumhur İttifakı. % 11,3, Milletvekili sayısı 50 CHP, Millet İttifakı. Oy oranı % 22,7, Milletvekili sayısı 146 İP, Millet İttifakı. 0y oranı % 10,1, Milletvekili sayısı 44 SP, Millet İttifakı. Oy oranı % 1,4, Milletvekili sayısı 0 HDP, oy oranı % 11,0, Milletvekili sayısı 67 “Cumhur” İttifakı 342; “Millet” İttifakı 193 ve HDP 67 milletvekili çıkardı. AK Parti ile MHP ittifakı meclis çoğunluğu sağladı. Türkiye Cumhuriyeti seçim yasasına göre birinci sıra milletvekilleri mazbatayı almadan önce istifa ettiklerinde bakan olabilirler. Seçilen milletvekili sayısı 600 olup, görev süresi 5 yıldır.


12 Sayı 130 - Mart 2018 12

BULTÜRK’e AK Parti’den ziyaret

İstanbul 2.Bölge AK Parti Milletvekili adayı Bulgaristanlı Sn.Emine ÇAKIR ve Bayrampaşa AK Parti yöneticileri birlikte Yönetim kurulu toplantımızı ziyaret ettiler. Öncelikle bizi ziyaret ettiğiniz için sizlere teşekkür ederiz. Tanışma merasimi geçtikten sonra sohbet başladı. Bizler dernek olarak faaliyetlerimizi kısaca Dr.Nedim BİRİNCİ anlattı. Aynur ve Oya hanım ve Başkan vekili Mehmet ÇAKIR da bazı ilaveler yaptıktan sonra Genel Başkan Rafet ULUTÜRK sözü aldı; Kendilerine sunduğumuz metini sizlerle paylaşmak isteriz; Genel Sekreter sözü aldı; Biz dernek olarak burada Türkiye’deki derneklerden farklı olarak biraz önce kısaca anlatılanları yaptık ve devam ediyoruz. Öncelikle biz ismimiz Bulgaristan olduğu için Türkiye’de yaşayan Bulgaristan kökenlilerin tespitine başladık bu güne kadar İstanbul’da % 9.8 Türkiye genelinde şu ana kadar %13 civarında olduğunu tespitini yaptık. Ayrıca Bulgaristan’da yaşayan Bulgaristan Türklerinin 1 milyon civarında olduğunu fakat Müslümanlar olarak da %25 civarına ulaştığını tespitlerini yaptık. Şimdi Bulgaristan’da bölgelerde bölge temsilcileri oluşturmaya başladık; Varna’dan başlayarak Dobriç, Silister, Razgrad, Şumlu, Lovça, Plevne ve Tırgovişte olarak bu bölgeye bir temsilci atadık. Nazım ÇAVUŞ kardeşimiz bu bölgeden sorumludur. Bir de Rodoplar’dan bir temsilci atadık o da Haskovo, Kırcaali, Paşmaklı, Pazarcik ve Filibe’den sorumlu Sn. Mehmet TEFİK. Kısaca Bulgaristan’ı ikiye böldük Güney ve Kuzey temsilcilerimizi atadık onlarda bu bölgelerden temsililer atamaya başladılar. Dr.Nedim BİRİNCİ devam etti; Bulgaristan’a CUMHUR İTİFAKI için propaganda yapmak için Varna, Şumen-Şumnu, Razgrad, Plovdiv-Filibe, Smolyan-Paşmaklı, Kırcali illerine giderek Reisin propagandasını yapmaya devam etmekteyiz. Bizim Bulgaristan’dan akrabalarını arayıp etkili olduklarını bildiğimiz için bunu yapmaktayız. Bu arada bir de iftar verelim REİS VEYA BAŞBAKANIMIZ gelsin diye bir proje yaptık 30.000 kişilik iftar Razgrad Valisi Sn.Günya HÜSMEN ile görüştük…. fakat bizi bu konuda bizi arayan oldu fakat çok geç kaldığımız için yapamadık. Başkanımız sözü aldı ve şöyle devam etti. Bulgaristanlı seçmenler için sizlerden AK Parti Genel Merkezinize şunları iletmenizi arzu ederiz. BU SOYLEM-

LER İNSANLARIMIZIN ÜZERİNDE ÇOK ETKİSİ OLUR;

Sosyal haklar ile ilgili Bulgaristan vatandaşlarına Bulgaristan’da çalışılmış yılları burada ödeme borçlanma imkânı verdiler. Fakat bu sadece 1991 yılına kadar gelenleri kapsıyor. Sonradan gelenleri de kapsaması için aynı genelgeyi sadece MACIR kelemesini kaldırarak 1991 sonrası gelenleri de kapsamasını sağlayacak şekilde genişletilebilir. Zorunlu göç 1989-1991 yılında gelenlerden devlet para aldı daire yapacağız diye, bunlara daha sonra kooperatifler kurdurdu ve bizim insanlarımız bunu eline gözüne bulaştırdılar. Sonuçta bir sürü insanımızın hakkı verilmedi. Şimdi bunu TOKİ alsın ve bu insanlarımıza devletin vermiş olduğu sözü yerine getirir ise çok memnun kalırlar, Bulgaristan ile ilgili özel bir büronun kurulması ve burada Başkanımıza Bulgaristan’da yapılması gerekenler ile ilgili danışmanlık yapması ve yol haritasının buradan hazırlanması devletimizin yararına olacaktır. Bulgaristan her gün kan kaybediyor çok ufak bir çalışma ile çok büyük işlerin olacağına inanıyoruz. Bizim Bulgaristan’ı Türkiye’ye entegre etmek için çalışıyoruz, çünkü Bulgaristan Türkiye’nin Avrupa’ya açılan en strtatejik kapısıdır. Bu da o kadar zor değil fakat bunun için de özel çalışma yapılması gerekir. Sadece bu konuyu bilen insanlarımızla bunları yapmak yeterli olacaktır. Uluslararası işlerde duygusallığa gerek yoktur. Her işimizin önüne aklı koyalım yeter, Biz Türkiye’de tüm partileri gezdik gördük. Hepsine gittik dinledik düşüncelerini de gördük. Bizim kafamızda hayallerimizde olanları özellikle Cumhurbaşkanımızda gördük. Genel Sekreter Oya DİRİER sözü aldı; Bizler Milletvekili çıkartalım, Belediye Başkanımız olsun diye çalışma yapmıyoruz, bizim derdimiz devletimizin ebediyen var olması için yollar çareler arayıp bunları bulmaktır. Devletimiz varsa biz varız yoksa hiç birimiz yokuz. Bizler hepimiz Türk’üz biri Makedonya, Yunanistan, Azerbaycan, Türkmen, Özbek vsy. Bunları kaldırmalıyız ve Türk’te birleşmeliyiz Dünyada özgür İslam Devleti sadece Türkiye’dir. Bunu iyi bilmeliyiz ve ardından İslam birliği ve tüm mazlumları da kucaklamalıyız. Şu iyi bilinmelidir biz hepimiz Türkiye Cumhuriyetiyle var olacağız. Devletimize saldırılar bitmeyecektir. Bizler yönetim olarak toplanıp bir karar aldık TİKA gibi kurumları kapamak isteyen, bizi bu ülkeden kovan bir genelgeye imza atan Meral AKŞENER hanımefendiye biz oy veremeyiz. 1997 yılında içişleri bakanı iken bir genelge imzaladı Bulgaristan’dan gelenleri geri gönderilsin diye. Muharrem İNCE Bulgaristan Kırcaali’ye gitti ve orada konuşmasında BULGAR VATANDAŞISINIZ SİZ BULGARİSTANI KALKINDIRMALISINIZ SİZ BULGARİSTANA VERGİLERİNİZİ EKSİKSİZ ÖDEMELİSİNİZ diye Kırcaali halkına seslendi. Bizler eli nasırlı analarımız babalarımız o yapılan iftara İNCE diye gelmediler TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN CUMHURBAŞKANI ADAYI diye geldiler. Bu insanlarımız Bulgaristan’ı kalkındıran yollarını yapan, tarlalarda çalışan, tütünün en iyisini yetiştiren, Rusya’ya gönderilen meyveleri toplayan ayıklayan ve her türlü kötü işlerini yapan hep bizlerdik. Kısaca BULGARİSTANI KALKINDIRAN ZATEN BİZDİK.

Bulgaristan Türklerinin Sesi Ziyaretler

B U LT Ü R K ’ e M H P ’ d e n Z i y a r e t

Bayrampaşa MHP İlçe Başkanı Yaşar bul Milletvekili Adayı Av. Niyazi PAKSOY KABA, Milliyetçi hareket Partisi İstan- Dernek Genel merkezimizi ziyaret ettiler.

BULTÜRK’ Merkeze İyi Parti Ziyareti

İstanbul’da bulunan genel merkezimize İYİ Parti ziyaret etti. İstanbul Milletvekili Adayı ve İyi Parti’de Eğitim Kültür ve Sanattan Sorumlu Genel Başkan Yrd. Fatih Mehmet ŞEKER ziyaret ettiler. BULTÜRK kurucusu olan Sn. Sakin ÖNER hocamıza bu ziyarete vesile olduklarından dolayı şahsım ve yönetimim adına teşekkürlerimi sunarım..

BULTÜRK ANKARA TEMSİLCİMİZ CİNGÖZ’ ÜN TEMAD ÇALIŞMASI

BULTÜRK Ankara Temsilcisi ve aynı zamanda TEMAD AR-GE Komisyon Başkanı olan Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı/M.Sc. İsmail CİNGÖZ ve BULTÜRK Ankara Temsilciliği’nden İş Güvenliği Koordinatörü Fatma AKSOY, TEMAD Genel Başkanı Sayın Hamza DÜRGEN ile TEMAD Genel Başkan Yardımcısı Sayın Osman AKCAN’ı ziyaret etti.

TEMAD Genel Başkanı Sayın DÜRGEN ile yapılan görüşmede Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bünyesinde “Aidiyet duygusunun geliştirilmesi” ve “Kurumsal kültürün oluşturulması” ile ilgili olarak AR-GE Komisyon Başkanı İsmail CİNGÖZ’ün hazırlamış olduğu çalışma hakkında görüşmeler

yapıldı. Yapılan görüşmede TEMAD olarak yılda dört sayı çıkarılması planlanan dergide AR-GE Komisyon Başkanı İsmail CİNGÖZ’den birbirini takip eden sıralı yazılarının yer almasını bekledikleri dile getirildi. TEMAD Genel Başkan Yardımcısı Sayın Osman AKCAN da TEMAD AR-GE Komisyon Başkanı İsmail CİNGÖZ’den dergi için önerilerini ve yazılarını beklediklerini ifade etti. İsmail CİNGÖZ de “TEMAD Merkez Delegesi ve AR-GE Komisyon Başkanı olarak üzerimize düşen her türlü görevi seve seve üstlenerek, camiamıza katkı sağlamak için ne gerekiyorsa yapmaya gayret edeceğiz” diyerek destek olacağını söyledi. BULTÜRK Ankara Temsilcisi ve TEMAD AR-GE Komisyon Başkanı İsmail CİNGÖZ ile BULTÜRK Ankara Temsilciliği’nden Fatma AKSOY, Sayın Hamza DÜRGEN’e BULTÜRK Derneği Genel Başkanı Rafet ULUTÜRK’ün “Bulgaristan Türkleri Kimlik Mücadelesi” adlı ikinci kitabını taktim ederek TEMAD Yönetim Kurulu’na çalışmalarında başarılar dilediler.

Bulgaristanlı iş adamlarımıza ziyaretler

BERK KARGO’nun sahibi BUL- Bulgaristan Türkleri Kimlik MücaTÜRK Başkan Yardımcısı Sayın Şakir delesi kitabımızı taktim ettik. Güzel ARSLANTAŞ’I makamında ziyaret ettik. bir sohbetten sonra kahvelerimizi Ayrıca Moskova Temsilcimiz İstanbul’a içtikten sonra kendisine başarılagelir gelmez birlikte BULTÜRK rının devamını dileyerek ayrıldık. Başkan Yrd. Sn. Şakir ARSLAN- BULTÜRK’e hizmetleri için tüm BulgaTAŞI iş yerine giderek kendilerini ristan Türkleri adına teşekkür ediyoruz. Saygılarımızla. ziyaret ettik. Bulgaristan Türklerine maddi ve manevi hizmetlerinKemal YAVUZ den dolayı kendilerini tebrik ettik. BULTÜRK

Madan’da Halka Sesleniş Madan ahalisinin çok değerli Müslüman kardeşlerim, Öncelikle değerli Rufat FELETİ kardeşime bizleri buraya davet ederek beni Sizlerle görüşmeme vesile olduğu için kendisine hepinizin huzurunda teşekkür ederiz. Evet, Geçmişte Türkiye tamamen kendi kabuğuna çekilmiş dış dünya ile bağlarını koparmış görüntüsündeydi. Bu nedenle Osmanlı bakiyesi olan bizler karşı Bulgaristan’da Totaliter Jivkov rejimi tarafından uygulanan kültürel soykırıma karşı gerekli refleksi gösteremedi. Şimdi ise Türkiye’nin etkinliğini özellikle Balkanlarda, Kafkaslarda ve Ortadoğu’da hatta Afrika’da da artık daha fazla hissedilecek. Özellikle 1972-73 yıllarında Güney Bulgaristan’da başlatılan bu hareket 1984-85 yıllarında bütün Bulgaristan’da uygulandı. Maalesef bizim onurumuz ayaklar altına alınırken o dönemler uluslararası toplumdan da gerekli desteği bulamadık. Ancak daha önce de değindiğim gibi şimdi Yeni Türkiye Recep Tayyip ERDOĞAN önderliğinde kendi kabuğundan sıyrılmaya başladı. Tabi ki bu kolay olmadı. Madan camisinde namaz sonrasında sohbet esnasından. Sayın Cumhurbaşkanı ERDOĞAN’ın bazı çıkışları var ki Batılıları son derece rahatsız ediyor hatta dünyayı korkutuyor. Bunlardan ilki 29 Ocak 2009’daki Davos toplantıları sırasında İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres’e yönelik olarak kullandığı “ONE MİNUTE” çıkışı ile geldi. Bu çıkış Türkiyeİsrail birlikteliğini sona erdirdi ve Ortadoğu’daki dengeler bir anda alt üst oldu. İsraile posta koyduk. Bence Erdoğan’ın ikinci önemli çıkışı 24 Eylül 2014 tarihinde BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmaydı. Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesinin BM’yi etkisiz hale getirmesinin kabul edilemez olduğunu söyleyip “DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR” cümlesini kurmuştu. Cemiyet-i Akvam, Milletler Cemiyeti ve Birleşmiş Milletler tarihinde böyle bir isyan ilk defa yaşanıyordu. Birleşmiş milletlere de posta koyduk. Sayın Erdoğan’ın Batılıları endişeye sevk edecek çok önemli bir çıkışı da birkaç gün önce geldi ve “Milli ve yerli para adımı atıyoruz. İnşallah bu kur oyununu bozacağız, altını belirleyici hale getirmenin adımlarını atacağız” dedi. Yani demek istiyor ki; “Bu aşamadan sonra Dolar ve Euro gibi uluslararası paraların hegemonyasına son vereceğiz, anahtar para olarak altını kullanacağız”. Yani Uluslararası finansa da posta koyduk. Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın Nisan 2018 tarihinde Milli ve yerli para için TÜRKÜN PARASI ALTIN ile alış verişi yapacağız demesi Batılıların bardağını taşırdı. Ayrıca Türkiye’de de önemli tarihler var, 15 Temmuz gibi, Aslında 15 Temmuz dış ülkelerin yaptığı tezgâhı Türk halkı bozdu ve küresel güçlere artık boyun eğemeyeceğini gösterdi. Yani darbeyi Amerika değil Amerika’ya darbe yapacak güce gelmiştir Yeni Türkiye. Bunu da herkese 15 Temmuzda gösterdi. En son tarih ise Afrin operasyonudur; Afrin operasyonu ile eskiden 1970’li yıllarda Türkiye piyade tüfeğini bile satın alırken bu gün insansız hava araçları ile kendi tankı ve tüfeği ile ulaştığı nokta bütün dünya tarafından görüldü. Afrin operasyonunda sadece sivil insanları değil köpek, inek, at vsy. gibi hayvanlara hatta hiç bir canlıya zarar verilmeden bu işin üstesinden gelindi. ABD’nin Irak’a girdiğinde neler yaptığı ortada. Dünya bunu değerlendirir. Bizim Afrin harekâtı da tüm dünyanın gözünün önünde gerçekleştirdi. Dünyada sadece Türk askeri vardı herkes pionlarla iş yapıyordu, biz ise askerimizi oraya göndererek “Biz buradayız, varsa karşımıza çıkacak bekliyoruz” dedi. Afrini hallettik. Türkiye Cumhuriyeti’nin güçlü olması öncelikle Balkanlarda barışın korunması anlamına gelmektedir. Bu da bizim için çok önemli, çünkü geçmişteki acı hatıralar hala hafızamızdadır. Türkiye 80 milyonluk nüfusu ile büyük bir üretim ve tüketim merkezidir. Bu nedenle Türkiye ile yapılacak ticari, sosyal ilişkiler Balkanlardaki refah seviyesini köklü bir şekilde etkileyecektir, zaten de etkilemektedir. Kırcaali örnek verebiliriz; Bulgaristan’ın ortalama şekline baktığımızda bunun da Türkiye’den gelip gidenlerin sürdürdüğü bavul ticareti de etkilidir. Türk iş adamı Nebi ANIL, T-KLAS firmasında bu gün 1 200 leva maaş veriyor, Kırcaali’de hatta Bulgaristan için çok iyi maaş veriyor. Evet, şimdi gelelim Türkiye seçimlerine, Neden Recep Tayyip ERDOĞAN; Recep Tayyip ERDOĞAN bizim manevi dünyamız ile bütünleşen hemhal olan bir LİDERDİR. Şimdiye kadar benzeri bir Lider Türkiye’de iş başında bulunmadı. Bu gün Hoca Ahmet YESEVİ tarafından atılan kıvılcım ile Orta Asya’dan-Balkanlara, Afrika’danSibirya’ya kadar uzanan bölgelerde manevi köprüler atılmaktadır. Bunu çevremize baktığımız her yerde görebiliriz, burada Paşmaklının-Madan ilçesindeki caminin harcından–Mostar köprüsünün taşına kadar çevremizde her gün bu manevi dünyanın uyanışı ile karşılaşıyoruz. Manası olmayan madde neye yarar ki. Bunun devamının getirilmesi gerekir, kesintiye uğraması durumunda yine Türkiye boşa yıllar kaybedilecektir. Yani bu seçimleri Recep Tayyip ERDOĞAN kazanmaz ise Dünya şekillenmesinde yine bizler o masada olmayacağız. Onun için bu seçimler Türkiye’nin yenidünya paylaşımında yerimizi almamız için çok önemlidir. Evet, bu seçim sadece Türkiye’nin seçimi değil, bu seçim umudu Türkiye olan tüm mazlumların da seçimidir. Yeni yüzyıl, Büyük Türkiye Yüzyılı olacaktır, buna kimse engel olamayacak. Evet, bizler Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’A ve MHP Genel Başkanı Devlet BAHÇELİ’YE gönülden inanıyor ve güveniyoruz. Davet bekliyoruz bizim insanlarımızı da aranızda olmasını arzu ediyoruz. İstediğiniz cephede siper almaya hazır olduğumuzu da belirtiyoruz. İşte bunun için burada bulunan hepiniz Türkiye’de bulunan eşiniz dostunuz ve akrabalarınız ile irtibata geçerek ortak geleceğimize oy vermelerini isteyelim. BUGÜN BİRLİK VE BERABERLİK ZAMANIDIR. BİRLİK VE BERABERLİK ÖLÜMDEN BAŞKA HERŞEYİ YENER. SÖZ KONUSU DEVLET O DA HER ŞEYİN ÜSTÜNDEDİR. GÜÇLÜ VE BÜYÜK TÜRKİYE için Recep Tayyip ERDOĞAN’A oy isteyelim. Türkiye’nin geleceği için Oylarımız CUMHUR İTTİFAKINA VERELİM. GÜÇLÜ DEVLET, GÜÇLÜ LİDER, GÜÇLÜ TÜRKİYE için oylar CUMHUR İTTİFAKINA. Saygılarımla, Rafet ULUTÜRK BULTÜRK Genel Başkan


Bulgaristan Türklerinin Sesi 13 Sayı 130 - Mart 2018 Balkanlar

Düzce Balkan Türkleri Dernekleri 7. Geleneksel Hıdrellez Şenliği

Düzce Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Dernekleri 7. Geleneksel Hıdrellez Şenliği yapıldı. Rafet ULUTÜRK’ün Mesajı okundu Sevgili HEMŞERİLERİM, Önce bizi yeni bir BAYRAMA kavuşturan, C. Allah’a, hep birlikte şükür ediyoruz Sn. Valim, Sayın Belediye Başkanım, soydaşlarım ve değerli konuklar Hepinizin Bayramı kutlu olsun. Sağlık, huzur ve mutlulukla hep birlikte daha nice bayramlara diyorum. Bu güzel organizasyon için, önce ev sahibimiz, Hasan Ağa köyü muhtarı, dernek Başkanı ve BULTÜRK Temsilcimiz Sn. Özcan Fidan Kardeşime hepiniz adına teşekkürlerimi sunuyorum. Düzce Balkan Türkleri Kültür Sanat Festivali, artık geleneksel hal aldı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı, Dücze Belediyesi ve BULTÜRK – etkinlikleri Düzce sokaklarını aşmış uluslararası bir organizasyona dönüşmüştür. Bakanlığın, Valiliğin ve Belediyenin katkılarına teşekkür ediyorum. İşbirliğimizin pekişmesi ve serpilip açılması en büyük temennimizdir. Bu etkinliğe katılanlar: En güzel günlerin sizlerin olsun. HEPİNİZE İYİ BAYRAMLAR. *** Sayın DOSTLAR, değerli hemşerilerim Hepinize konuksever ve güle ryüzlü Bulgaristan Türklerinden kucak dolusu selamlar getirdim. Bizler Türklüğüm meyvesi olan Orta Asya Bozkırlarından yola çıkarak, Anadolu’dan önce Türkleşen Bulgaristan’a ulaşıp Türk Dünyası coğrafyasına bu bölgeyi de katan Evlad-ı Fatihan-ların torunlarıyız. Birçok türkülere hikâyelere ve romanlara mani olan tüm Bulgaristan diyarı, Tuna’dan başlayarak Deliorman, Dobruca, Koca Balkanı da aşarak Rila, Pirin ve Rodoplara, Rodop insanının da ayrılmaz parçası nazlı yâri Arda boyundan kıvrım kıvrım akarak Anadolu’ya doğru hızla ilerlediği Akıncılar Yurdundan Bulgaristan Türklerinden hepinize kucak dolusu sevgi ve selamlar getirdim. Önce kendimi tanıtayım, Bayramınızı, Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği – 10 YILLIK GENEL BAŞKAN SIFATIYLA BULTÜRK ve kurucusu ve yöneticisi olduğum BULGARİSTAN STRATEJİKARAŞTIRMAMERKEZİ BGSAM adına ve bu iki soydaş yapılanmadaki 6 bin civarında üyemiz ve arkadaşlarım adına hepinizi kalpten kutluyorum. EN İYİ GÜNLER SİZİN OLSUN. Bir kitle örgütü Genel Başkanı ve 300 binden fazla takipcisi olan, BGSAM internet sayfası gibi bir etkin propaganda merkezi yöneticisi olarak, fırsattan yararlanıp, BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN SESİ gazetesi, www.bghaber.org elektronik yayınlarımızın artık Bulgaristan’da kalan her hanemize ulaştığını saygıyla gururla sizlere duyuruyorum. Sizin de aktif okuyucumuz ve paylaşıcımız olmanız samimi dileğimdir. Bu yayınlar sizindir. Hepinizindir. Bu pınar bu pınarın suyu tüm Bulgaristan Türklerinindir. Bu sudan isteyen herkes içebilir yani bu internet pınarlarımız hepimizindir. Bundan yararlanalım. Yenidünya görüşümüz en büyük ortak nimetimizdir. Çarşıda pazarda satılmayan ama değeri paha biçilmez olan hepimizin ortak edinimidir. Bulgaristan ve Türkiye Müslüman Türk kimliğini yepyeni bir vizyonda buluşturup kaynaştırmak, parlayan zaferimizdir. *** Sevgili kardeşlerim, biz, nerede olursak olalım, hangi minderde güreşirsek güreşelim, her zaman her yerde Türk olan, Türklük adına galip gelen, bizler hepimiz şanlı Türk evlatlarıyız. Biz, çınarlar gibi dev, yere göğe sığmayan gönlü şan, şöhret ve insan sevgisi dolu soyların, kendisi ve devamıyız. Bizler sapına kadar Türk’üz, bundan da gurur duyuyoruz. Anadan doğma vasıflıyız, yetenekliyiz, güçlüyüz, yüce olmaya, yapabilmeye, becermeye, zaferler kazanmaya, birinci olmaya, şampiyonluklara muktediriz. Bayram ve geleneklerimiz vesile. Her gün böyle toplanamıyoruz. Fırsattan istifade, size bir sorum var: Biz neden vatan değiştirdik? Cevabını da ben vereyim: Bulgarların, akıllı, güçlü, beceren ve gönlü ilham dolu insanları çekememeleri ve kıskanmalarındandır bu illet. Ne yazık ki Bulgarlar, nefret, öfke ve düşmanlığa yenik düştüler. Bu onların küçüklüğüne ve zavallılığına tabiidir. Yusuf Pehlivanlar, Osman Duraliler, Lütfi Ahmetler, Naim Süleymanoğulu, onları çıldırttı, delirtti Bulgar’ı. Yedi bitirdi! Artık bitiler. Bulgar suyu tutmaz olmuş. “Beterini bulsun demeyin! Cehennemin en dibine kadar, demeyin. Bayram günü lanet olmaz. Yine de büyüklük bizde kalsın.

Türkiye’ye 180 Ülkeden Ziyaretçi Geliyor Dünyada en fazla ziyaret edilen 10 ülkeden biri olan Irak, İsrail, Suudi Arabistan, Çin Halk Cumhuriyeti, Türkiye’ye yılın ilk 4 ayında 180 ülkeden 7,8 milyon turist geldi. AA muhabirinin, Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) raporundan yaptığı derlemeye göre, ocak-nisan döneminde Türkiye’yi Almanya’dan Rusya’ya, Cezayir’den Fas’a, Çin’den İran, Irak, Hindistan, Kanada ve Japonya’ya kadar 180 ülkeden yaklaşık 7,8 milyon kişi ziyaret etti. En fazla ziyaretçinin geldiği ülkelere bakıldığında ilk sırayı 858 bin 17 kişi ile İran aldı. Bu ülkeyi 671 bin 665 kişi ile Almanya, 651 bin 228 kişi ile Gürcistan, 579 bin 644 kişi ile Bulgaristan, 524 bin 369 kişi ile de Rusya takip etti.

Fransa, Hollanda, İngiltere, Yunanistan, Romanya, Azerbaycan, Ukrayna’dan da yılın 4 ayında 100 binin üzerinde ziyaretçi geldi. Cezayir, Kuveyt, KKTC, Lübnan, Ürdün, Endonezya, Avusturya, Belçika, İsveç, İsviçre, İtalya, Polonya, Makedonya, Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan ve ABD’den de ocak-nisan döneminde 50 binin üzerinde ziyaretçi ağırlandı. – Üçüncü kaynak pazar AKTOB Başkanı Erkan Yağcı, Türkiye’yi 180 ülkeden, Antalya’yı da 120 ülkeden turistin ziyaret ettiğini belirterek, bazı pazarlarda hacmin daha da artırılabileceğini söyledi.

“Dünya Tiyatrosu Sofya’da” Festivali başladı Başkentte düzenlenen “Dünya Tiyatrosu Sofya’da”

festivalinin 12. sayısı başladı.Bu yıl Almanya, Fransa, İtalya, Çek Cumhuriyeti, Rusya ve İngiltere’den temsiller gösterilecek. Festivalin açılışı hayal dünyası ve gerçeklik arasında görsel bir 3D yolculuğu andıran “Hakanai” başlıklı temsil ile yapıldı. “Hakanai” Japonca geçici, kısa süreli, hassas, kırılgan, geçen anlamına gelir. Koreografi, insan vücudunun, müziğin ve dijital teknolojilerin arasındaki gerçek zamanlı diyalogda yaratılan hareket eden görüntüler özel bir küp içinde gerçekleştirilir. “Dünya Tiyatrosu Sofya’da” bu yıl drama tiyatrosunun farklı performansına vurgu yapıyor. Uydu projeksiyonu ve çevrimiçi akış gibi yeni teknolojilerin geliştirilmesi, bazı daha sofistike ve zor taşınabilir performansları mümkün kılmaktadır. Yeni teknolojiler sayesinde Sofya’daki Sinema Evinde ve Varna’ da Festival Kongre Merkezinde izle-

yiciler son üç mevsimde en başarılı tiyatro oyunlarından birini görme fırsatı bulacak. Rus tiyatrosunun “harika çocuğu” olarak tanımlanan Timofey Kulyabin’in Çehov’un klasik “Üç kızkardeşler” piyesinin sıra dışı yorumu söz konusudur. “Dünya Tiyatrosu Sofya’da” festivali 2018 yılında Sofya Belediyesi Kültürel Etkinlikler Takvimi’nin bir parçasıdır. Festival, Kültür Bakanlığı, Ulusal Kültür Fonu, Bulgaristan’da Goethe Enstitüsü, Fransız Enstitüsü, İtalyan Kültür Enstitüsü, “Bulgaristan için Amerika” Vakfının desteği ile gerçekleşiyor.

Kırcaali Valisi Çanev’den iftar yemeği Kırcaali Valisi Nikola Çanev, bölgedeki Müslüman topluluğun önde gelen temsilcilerine iftar yemeği verdi. Vali Çanev yemekte yapmış olduğu konuşmasında, “İyi bir gelenek oluşturuyoruz. Birlik ve beraberlik geleneği. Aramızdaki farklılıklar ayrım nedeni değil, aksine, bizi zenginleştiriyor ve birleştiriyor. Her kişi kendi etnik ve dini mensubiyetine bakılmaksızın eşit olarak değerlidir” dedi. İftar, dün Kırcaali’deki Perperikon otelinin restoranında verildi. Bölge müftü yardımcısı Nasuf Nasuf, sağlık ve refah için dua okudu.

Nikola Çanev’in konukları arasında işletme temsilcileri, doktorlar, pedagoglar, sanatçılar vardı. Kırcaali Valisi, “Birlikte kutladığımız bayramlar, bir iletişim biçimi ve karşındakini eşit olarak kabulüdür. Bundan daha büyük bir değer yok” dedi.

Biga, Avrupa’dan Eğitimcileri Konuk Etti

Diyarbakırlı Ekrem Ergün İlkokulunun ortakları arasında yer aldığı Avrupa Birliğidestekli “The Future Is At School (Gelecek Okulda)” projesi kapsamında, İtalya, İspanya ve Bulgaristan‘dan misafir eğitimciler Biga‘ya geldi. Avrupa Birliğinin Erasmus+ programı kapsamında hazırlanan ve Biga’dan Diyarbakırlı Ekrem Ergün İlkokulunun da ortakları arasında yer aldığı “The Future Is At School (Gelecek Okulda)” projesinde, İtalya, İspanya ve Bulgaristan’dan diğer proje ortakları okullardan eğitimciler, Türk meslektaşlarıyla bir araya geldi.

Biga’ya gelen misafir eğitimciler, Diyarbakırlı Ekrem Ergün İlkokulunda incelemelerde bulundu ve proje toplantıları öncesi İlçe Milli Eğitim Müdürü Erkan Bilen tarafından kabul edildi. Diyarbakırlı Ekrem Ergün İlkokulu Müdürü Recep Topal, projede 4 gün boyunca yapacakları toplantılarla dezavantajlı öğrencilerin eğitime entegrasyonu ile devamsızlık oranının düşürülmesi ve başarının artması için karşılıklı etkinlik paylaşımında bulunacaklarını söyledi.

Dr. Nedim BİRİNCİ

Gensoru

Tarih: 13 Haziran 2018 Konu: Bir hükümet ne zaman düşer? Biz, siyaseti bir tavla oyunu ya da boz yap olarak görmüyoruz. Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP), Boyko Borisov’un GERB ve aşırı sağcı, faşizan ortaklarına karşı hazırladığı GERNSORU’yu meclise sunuyor. Gerekçesi milli güvenlik yetersizliği. Geçen hafta iftarda köylüm Mustafa Çarıkçıyı gördüm, yan yana oturduk, laf lafı açtı, biraz da memleket konuştuk. Sosyalistler GENSORU veriyorlar. İş Allah yakında yeni seçim olur, dedim. Baharda armut düşer mi be oğlum, daha erken, bir güz gelsin bakarız! Dedi. İnsanlarımız sosyal ve siyasal olayları doğada benzerini arayarak algılıyor. Bu bizim dünya görüşümüzün ana yöntemidir. Bulgar toplumunun ve siyasetinin içini göremediğimizden ve neden sürekli kokuştuğunu çözemediğimizden, olayları benzetmeli anlatıyorlar. BSP 2017’de bir GENSORU vermişti. Hükümet düşmedi. Başbakan Borisov akşam söylediğini sabah değiştirerek idare etmeye devam ediyor. Avrupa Birliği Başkanlığı gölgesinde dolaşıyor. “Gölgede gezeni güneş vurmaz” diyor… Son 28 yılın en kargaşalı, en kavgalı yılı bu yıldır. Bulgarlar tavşan kalkacak çalıyı biliyor. Bu yıl Avrupa Konseyi dönem toplantıları Sofya’da yapıldı. 6 ay sürdü. Temmuzda Avusturya’ya taşınacaklar. Konsey’in Sofya’da toplantısı aylarda B. Borisov hükümeti düşmesin diye büyük gayret gösterildi. Anlaşılan rüşvet kesesinin ağacı iyice açıldı, hatta dibine doğru uzanıldı. Başkent’te olaylar 9 Ocakta Polis protestolarıyla başlamıştı. “Para yok” demekten ağızı eğirilen Başbakan Borisov, bütçe dışı bir “yastık altı” kaynaktan 100 milyon Leva çıkardı ve polis şeflerine “alın ve herkes otursun oturduğu yerde” dedi. Polisin üstü başı değişti. Ceplerine sıcak paracık, araçlarına limitsiz benzin doldu. Birden gevşediler. Öyle bir gevşeme ki, 2 Nisan 2018 günü dananın kuyruğu koptu. Milletin ödü patladı. Birisi (Bladimir Pelov) 32 yıla mahkûm, ikincisi (Radoslav Kolev) 26 yıla mahkûm, iki cani, 3 Nisan günü öğle saatlerinde Sofya Merkez Hapishanesinden elini kolunu sallaya sallaya kaçtılar. 60 günden beri yerde gökte aranan “katiller” bulunamadı. 5 Haziran tarihinde Osmaniye (Botevgrad) şehrinde silahlı gece çatışması oldu. Resmi açıklamada çok tehlikeli bir katil olan Vladimir Pelov ile başka bir cani olan Mario Pançev arasında bir silahlı çatışma olduğu, Pelov’un 3 kurşunla yerinde öldüğü, yaralı Pançev’in de 2 gün sonra Sofya’da açıl serviste öldüğü haber verildi. Fakat yerlilerin korkudan titremesi dinmedi. Botevgrat Çingene Mahallesi sakinleri inanmadılar. Polis amirliği önüne toplandılar. Daha önce bu mahalleden 2 kardeşi güpegündüz kurşuna dizen katil Pelov, hapishaneden yazdığı bir mektupta, Çingene mahallesini yakacağını bildirmişti. Olaydan 8 gün sonra, Sofya’da çıkan “Şok” gazetesi, Pelov’un ve içerden beraber kaçtıkları arkadaşının sağ olduğunu, 3 gün önce vefat eden kişinin bir çöpçü olduğunu, aralarında para alış verişi olan M. Pançevle ise hesaplaşıldığı haberini yazdı. Birçok TV programında İç İşleri Bakanı Valentin Radev’in istifası istendi. Bakan Radev ise Sofya İş Polis Müdürlüğü yönetiminin işine son verdi. Bu olayın içinden BÜYÜK BİR GERÇEK çıktı. Son 60 gün üçünde, eski ortaklarının hanelerinde yaşayan ve göletlerde “balık avlayan” kaçak katilleri görenler olmasına rağmen, hiçbir kişi polisi, muhtarı, belediyeyi, itfaiyeyi vs yani devleti aramamış ve katilleri ihbar etmemiştir. Demek oluyor ki, polis gücü ve seçilmiş devlet kurumları kişiliğinde devlet halktan tamamen kopmuş ve güven yitirmiştir. Bu temel gerçek, memleket çapında cinayetin neden çözülemediğine işarettir. BSP’nin hazırladığı GENSORUYU doğuran gerçeklerden birçoğu arasında esas olan işte budur. Cumhurbaşkanı Radev “hükümet istifa etsin” dedi.

“Volya” (İrade) partisi Başkanı ve Meclis Başkanı Yardımcısı Mareşki, Başbakan Yardımcısı, Savunma Bakanı Krasimir Karakaçanov’un hemen istifa etmesinde ısrar etti. Sosyologlara göre Bulgaristan’ıı büyük bir fırtına geliyor. GENSORU şimdi istense ve Cumhurbaşkanı Radev hükümete “artık fazla oldu, istifa edin” dese de, asıl kıyametin Eylül ayında kopacağında direnenler çoğunluktur. Batılı gözlemciler, Amerika, “Rusya Bulgaristan’a “Belene” – 2 Atom Elektrik Santrali yapılmasını istemiyor. Memleketin “Türk Akım” dan doğal gaz almasını ve doğal gaz borularının Bulgaristan üzerinden Bazı Balkanlara ve Doğu Avrupa’ya uzanmasını da istemiyor. Bu iki proje ise, Bulgaristan’ın yakın ve uzak geleceğinde çok önemli rol oynarken, ekonomik bağımsızlık güvencesi de olabilir. Şu anda Bulgaristan’ın tutacak dalı yok gibi… Bu bakıma GENSORU zamanı şimdi gibi.


14 Sayı 130 - Mart 2018 14

Bulgaristan Türklerinin Sesi Geziler Türk Dünyası

İbrahim SOYTÜRK

Aynı Umutla Kenetlendik Tarih: 23 06 2018, Konu: Büyük Yeni Türkiye doğuyor. Bu seçimler konuşulur. Türkiye’miz baştanbaşa çalkalandı, dalgalandı. 90 milyon kişi sandık başına gideceğiz. Sof haftalarda öyle bir bahar yağmuru yedi ki, biz bu coğrafyada vicdanımızla ve umudumuzla yaşamak istiyoruz iradesi meydanlara doldu. Çok güzel oldu aslında, çünkü seçmenler Cumhurbaşkanı adaylarını, siyasi partileri ve kendi çorabını örnek ve sepetini doldurmak için siyasete katılanları yakından görebildi. Bir defa şu iyi bilinmelidir. Seçmenin yüzüne bakamayan adaylar belirdi. Halkın siyasetle ve siyasetçilerle yüzleşmesi iyi oldu. Hisler söndü, beklenti belirdi ve umut kesinleşti. Kısacası iyi oldu. Biz Bulgaristanlı soydaşlarız ve oy vermeye kararlıyız. Türkiye siyasetinin içinde, göbeğinde, umudun özünde olduğumuzu bir daha hissettik. Biz Türkiye toplumu içinde aydınlığı taşıyan kesimdeniz. Toplantılara katıldık, dinledik, soru sorduk ve karar alma hakkımızı kullanmak için bugün kenara çekildik. Başka ülkelerde seçimden bir gün önce propaganda yasak, miting yapılmaz ve gazeteler konuyu ele almaz. Burada öyle değil. Bugün de sallanacak yumruklar var. Yazımı Cumartesi sabahı yani 23 Haziran 2018’de yazıyorum. TV-yi açtım. Bütün kanallarda Bay Muammer İnce halka çekişiyor. Bu aday Türkiye’yi ve hepimizi bir mayın tarlasına ittiğinin farkında değil. Boş konuşuyor ve halkı kandırmaya çalışıyor. Kullanılacağını fark edemiyor. Dört diplomatla temas kurmak dış siyaset yürütmek için yeterli değildir. Türkiye birkaç cephede silahlı savaş yürütürken, adam “paralı askerlikten” toplayacağı paraları dağıttı dağıttı bitiremedi. Bayan Meral Akşener evin içinde bir şeyler kaybetmiş bir anne gibi sanki çocuklarından yani başkalarından hesap soruyor. Bayan olması renk getirdi. Fakat 80 milyonun dertleri bir bölüğe sığar mı bilmiyorum! Aksakallı Temel Karamolla ise, “ah şu gençlik elimden gitmeseydi, ben bilirdim hesap sormayı” havalarında, çırpındıkça çırpınıyor. Demokratik düzen kurallarının zorla bozulması komünist militanları hep parmaklıklar ardına götürmüştür. Devrimciliğin ve 1795’ten beri bereket ve rahmet getirmeden esen “insanların eşitliği ve kardeşliği” rüzgârının etkisi altında kalmak birçok defa hiçbir konuya şözüm değildir. Üstelik bir hayale bağlılığın sınavını vermiş ve yeminini içmiş, Edirne kapalı cezaevinden eşi aracılığıyla selam gönderen Selatin Demirtaş ise, insan hakları olduğu gibi azınlık haklarının da Avrupa’nın hiçbir ülkesinde tamı tamına uygulanmadığını, dün ezilenlerin bugünde aynı çilelerle sızlayan yaralarını yalamaya devam ettiğini görmemekte ısrar ederken, halkı kışkırtıyor. Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek’i anlamak da zor. O, şu ittifak kazanlarının hiç birinde kaynamam derken, inatçı bir et parçası gibi derin dondurucuda kalmakta ısrar ediyor. Oysa buzlu ete olan ilginin azaldığı ortadadır. Siyaset, her fırsatı değerlendirmektir ve hedefte hep iktidar olmuştur. Seçmenin umudu yine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’da kümeleşti. Yenilikçiliğini anlamak istemeyenlerde inatçılık var. Gülhane Parkı’nda yenilenme fermanı okunduğu günden beri Türk demokrasisi gelişmiştir. Son şeklini anlamak zor oldu, çünkü birçok yeniliği birden getirdi. Genelde Türkiye’deki olgunlaşma süreci en az 40 sene ile sınırlıdır. Ortak gelecek umudu git gide güç topluyor. Bugüne kadar beraber yürüyenler ortak sefere kalkıyorlar. Halkımız söze değil işe bakıyor. Gak gak diyenlere değil, proje çıkaranlara ve icatta bakıyor. Bu da bilinçlenmemizin yeni aşamasıdır. Çok iyi oldu! Büyük Yeni Türkiye umudu, birbirimize sarılıp kardeş olmamıza, birbirimize kenetlenmemize, sandıkta AK Parti bülteniyle ve Cumhurbaşkanı Hükumet Sisteminde Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile buluşmamıza vesile oldu. Nereye geldiğimizi, nerede olduğumuzu ve yürüdüğümüz yolun haritasını görebildik. Kararımız karardır. Biz oyumuzu AK Partiye ve Sayın Erdoğan’a vereceğiz. Birbi-

rimizi yarın akşamı beklemeden de kutlayabiliriz. Kutlu olsun!

Filibe’de tüm etnik gruplar iftar sofrasında buluştu Türkiye Cumhuriyeti Filibe Başkonso-

losluğunun 06 Haziran 2018 tarihinde, Filibe Muradiye camii önünde düzenlediği iftara Filibe Vali Yardımcısı Evelina Apostolova, Filibe Belediye Meclis Başkanı Savina Petkova, Belediye idaresinden temsilciler, Kırcaali ve Hasköy Bölge Müftüleri, Ustina İmam Kursu müdürü ve eski Başmüftü Selim Mehmet, işadamları, Türkiye’den gelen misafirler, Sivil Toplum Kuruluş temsilcileri, şehirde yaşayan farklı din ve etnik gruplarının temsilcileri katılmıştır. İftar programı çerçevesinde düzenlenen Yuvarlak Masa’ya Başmüftü Yardımcısı Murat Pingov, Yahudi topluluğunun temsilcisi ve Şalom Derneği’nin başkanı Svetlozar Kalev, Filibe Bölge Müftüsü, Filibe Belediyesi’nin “Sosyal Pollitika” dairesinden uzman Petır Gramatikov katılmıştır. Filibe Müslümanlar encümenliği Başkanı Ahmet Pehlivan tüm katılımcıları selamladı ve yaklaşık 80 yıldan sonra bu caminin önünde bu geleneği geçen yıldan itibaren yeniden başlattıklarını belirtti. Ahmet Pehlivan konuşmasında ”Tüm etnik grupların ve dinlerin temsilcileri bir masaya oturup hoşgörü ve dostluk ilişkilerinin var oloduğunu gösteriyoruz. Biz siyaset ve oy için konuşabiliriz. Ancak hepimizin dünyada terorün olmaması için çalışmamız gerekiyor” diye ifade etti.

Filibe Bölge Müftüsü Taner Veli, “Bu gece hepimiz, farklı din ve etnik gruplar olarak, bir masada beraberiz, birlikte yiyeceğiz ve böyle de Filibe’nin hoşgörü kenti olduğunu ispatlayacağız” dedi. Türkiye Başkonsolosu Hüseyin Ergani, “Filibe bize daha fazla umutla yaşamaya vesile oluyor” dedi ve İbrahim’in İbranice hikâyesini hatırlattı. Devamlı misafirlerinin olmasına rağmen masada yemeğin hiç bitmediğini söyledi. Masanın her zaman dolu olmasını diledi. Ergani, güzellikler ve iyilikler paylaştıkça çoğalacaktır diye sözlerine ekledi.

Eğridereli emekliler Türkan Çeşme’yi ziyaret ettiler Ardino’dan (Eğridere) bir grup emekli Bulgarlaştırma sürecinin en genç şehidi 17 aylık Türkan anısına yapılan Kirkovo’nun Mogilyane köyündeki anıt çeşmeyi ziyaret etti. Kirkovo bölgesindeki tüm Bulgarlaştırma süreci şehitlerini andılar. Burada 26 Aralık 1984’te komünist rejimin milisleri ve askerleri isimlerini ve milliyetlerini savunan Türklere karşı ateş açtılar. Kitna’dan Musa Yakub, Ayşe Hasan ve Kayaloba’dan 17 aylık Türkan öldürüldü. Ardinolu emekliler, insanın inancı ve isminin hayattaki en büyük değerleri olduğunu paylaştılar. Ardino Emekliler Kulübü üyeleri Nedelino, Zlatograd, Benkovski, Podkova Yedikızlar caami ve Kırcaali’ye 1 günlük gezi düzenledi.

Emekliler bir kez daha, unutulmaz bir haftasonu geçirdiler. Bu gezi Svetoslav Saşev ve Ertan ile Ünal Eminov kardeşlerin maddi desteği ile gerçekleşti. Ardino Emekli Kulübünün yönetimi, gezinin gerçekleşmesinde maddi destekte bulunanlara teşekkürlerini sundular. Güner Şükrü,

AB, kohezyon azaltırken sübvansiyonlarını artırıyor Avrupa Komisyonu, 2021-2027 AB bütçesi önerisinde bulundu. İngiltere’nin AB’den ayrılmasından sonra, Avrupa parasının azalacağı ve kesintiler olacağı gözlemlenirken, en fazla kesintinin yapısal fonlarda ve tarımda olması öngörülüyor. Ancak, bu, Brüksel’in mevcut bütçeden daha fazla para sağladığı birkaç ülke arasında bulunan Bulgaristan için geçerli değil. Burada kohezyon politikası ve ortak tarım politikası söz konusu. Her iki programda paralar azaltılırken, kohezyon politikasının 2021-2027 bütçesi şimdikine kıyasla %7 azalarak, 373 milyar Avro olacak. Çiftçi sübvansiyonlarındaki azalma ise daha düşük – yaklaşık% 1 oranında. Böylece Bulgaristan’a ayrılan Avrupa parası yüzde 8 artarak, 8,3 milyar Avro’dan 8.9 milyar Avro’ya çıkacak. Romanya, Yunanistan, Kıbrıs, İspanya, İtalya’ya verilen paralar da artmaktadır. Yapısal fonların yeni kurallarından en çok etkilenenler Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Litvanya, Estonya ve Malta’dır. Bir sonraki programlama döneminde şu anda kohezyon fonları için sahip olduklarının dörtte bir az alacaklar. Daha fazla paranın daha iyi olduğu kuralı Bulgaristan’a verilen AB sübvansiyonları için geçerli midir? Bu konudaki görüşler çelişkili. Bir taraftan bu paralar olmasaydı altyapı projelerinin çoğu gerçekleşemezdi. Örneğin otoyollar ve bir çok yerleşim yerinin bayındırlık planlarının gerçekleşmesi gibi. AB fonlarının payı, söz konusu kamu projelerinin değerinin% 60’ını aşıyor. Gerisi yerel eş finansmana ait. Burada eş finansmandan söz ederken

AB’nin yeni politikasına göre ayrı ayrı ülkelerin hükümetlerinin ortak projelere daha büyük katılımının öngörüldüğünü de ekleyelim. Bu, Avrupalı sübvansiyonlara eklemek üzere Bulgaristan devlet bütçesinin daha fazla para bulması gerektiği anlamına geliyor. En yoksul AB ülkesinin ödev, hiç de kolay olmayacak. Burada Avrupa sübvansiyonlarının nominal artışına rağmen, Bulgaristan’da kişi başına düşen payın en düşük olduğu bir gerçektir. Her bir vatandaşımıza AB’nin yeni bütçesinden 1248 Avro düşüyor, Hırvatistan’da kişi başına düşen pay ise 2100 Avro’dan fazla. AB’nin yeni bütçesinde Bulgaristan’ı etkileyen bir başka önemli nokta daha var. Defalarca söylendiği gibi, Sofya bu ayın sonunda, Avro bölgesi için bir “bekleme odası” olarak adlandırılan ERM2 değişim mekanizmasına katılma teklifini sunmayı planlıyor. Brüksel’de, Avro için aday ülkelerin tamamının, üyelik kriterlerini başarılı bir şekilde karşılama çabalarına yardımcı olmaları gerektiğine inanıyorlar. Bu amaçla, yedi yıl içinde toplam 25 milyar Avro öngörülüyor ve Avro bölgesine girmek istediklerini Brüksel’e bildiren ülkelere bu paralara erişim sağlanacaktır. Avrupa sübvansiyonları her ne kadar büyük olsa da, her derde deva değildir. Ancak, hem disiplinli çalışmak, hem de yolsuzlukla mücadele etmek açısından çok önemlidir. Burada Avrupa parasıyla, insanlar için çok hayırlı birçok şey yapıldığını söylemeliyiz. Çeviri: Müjgan Baharova

Mehmet ÇAKIR Aydın Yolu İzleyelim Tarih: 16 Haziran 2018 Konu: Hayallerin ve vaatlerin değil, gerçeğin yanında duralım. 24 Haziran seçimlerinde Türkiye’yi yüreğinden tutacağız. Ya o yürek söküp alınacak ya da nabzını kontrol edip aydınlığa yürümeye devam edeceğiz. Söküp alınırsa yedek yürek yok. Siyaset kürsülerinde birbirine laf yetiştirenlerin ipe serdiği gerçekler, uzun sürecek bir ameliyat için yedek kan banklarımız da olmadığına işaret ediyor. Kalp dedim ama değiştirilmek istenen Türkiye’nin motorudur. Yeni olarak monte edilmek istenen aslında 30 yıl önce imal edilmiş ve depoda dururken metal yorgunluğundan hurda olmuştur. Sabah karanlığına değil, biz aydınlığa bakalım. Bulgaristanlı göçmenler, soydaşız, vatandaşız, çadırımız anavatan toprağında olsa da henüz kökleri çok derinde ve dalları bulutlarda olan bir çınar değiliz. Geleli 29 yıl oldu. Bir insanın bir toprakta 2 kuşak mezarı yoksa o toprakla haşir neşir olduğu söylenemez. Evet, biz Çanakkale’deydik, Sakarya’daydık, Edirne’deydik, 140 yıldan beri Türkiye’ye akıyoruz, düşüp kalkıp uyanıp diriliyoruz, Türklük denizlerinde yüzüyoruz, henüz yaralıyız, hala meyve verecek, gemi değiştirecek duruma gelemedik. Sabah karanlığına değil, biz aydınlığa bakalım.

Gelen seçim. Yeni çorbada bizim de tuzumuz olacak. Elimizin ayarını bilmemiz gerek. Merhabasına selam verilen yerliler bize, “temkinli olun, acele etmeden karar verin” diyorlar. Türkiye’yi anlamakta zordur. Biz, ilhamlı Atatürkçüler olarak geldik. Atatürk’ü farklı görüp farklı anlayanları burada tanıdık. Büyük Önderin yerinden oynatılamayacak kadar büyük bir temel taşı olduğunu da burada anladım. Temel sağlamsa katlar yükselir. Türkiye’nin temeli bütün Anadolu, bütün Trakya’dır. Başka temel yok. Temeli görmeden binayı yıkmak isteyenlere küsüm. Her kuş her dala yuva yapamaz, dal kırılır diyenlere katılıyorum. Sabah karanlığına değil, biz aydınlığa bakalım.

Turgut Özakman’ın “DİRİLİŞ, Çanakkale 1915”romanı 200, “Cumhuriyet 250”, ÇILGIN TÜRKLER ise 326 baskı yapmış, sanki Türkiye’nin dip dalgası BÜYÜK TÜRKİYE atılımları için şarj olmuş. İşte Atatürk, işte Mehmet amca ve Fatma bacı, temel dediğimiz budur. Cumhuriyet harcı kanla karılmıştır. 24 Haziran günü tüm dalgaları kıracak ve Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN, Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemini kucaklayacak ve başarı yoluna zaferden zafere devam edeceğiz. Bir yüzyılda hayat çok değişti. İnsanımız önce makinalardan, sonra yüksek teknolojiden, ardından yüksek süratten sanki korktu. Biz İstanbul’a köyden geldik. Nasıl korkmayalım ki! Uygarlığı burada gördük. Her neslin kendi sürati var. Hele Sayın Başkan Tayyip Erdoğan yıllarında değişim sürati başımızı döndürdü. Daha önce hiç olmayan şeyler oldu. O, Türkiye’nin kalkınma frenlerini söktü. Ayağımız yerden koptu. Uçuyoruz. Yükseklikten, yüksek süratten kordanlar var. Doğaldır. Sabah karanlığına değil, biz aydınlığa bakalım. En çok tıklanan müziklere bakıyorum. “O ses Türkiye’de” yarışan genç sanatçıların tercihinde “Çok yorgunum kaptan” başta geliyor. 1957’nin 1 Temmuzunda, Karadeniz’in Balçık kıyı şehrindeki, yakın yörenin en güzeli diyebileceğim Botanik Bahçesi’nde sabah turu atan Nazım, kendini kaktüs cennetinde bulur ve durur. O sabah, renkler iğneli gardiyanları aldatmış ve güneşe gülümsemiştir. Nazım çok etkilenir. 17 yıl demir parmaklıklar ardında kalan büyük ozanın ruhu kaynar. Binlerce ince, kalın ve uzun kaktüs iğnesi onun kafasında binlerce coplu silahlı gardiyan ve polistir. Güneşe fışkıran renklerse hürriyettir. His ettiği bir zafer anıdır. Güzellik zulmü yenmiştir. Karanlığın en sivri uçlu bekçilerini aldatıp top top açmıştır. İşte o an Nazım’da şu dörtlük doğar.


Bulgaristan Türklerinin Sesi 15 Sayı 130 - Mart 2018

BULTÜRK’ten Bayrampaşa MHP’ye Ziyaret BULTÜRK-BGSAM StratejiBu2019 Toplantısından seçim öncesi ilk turda seçimin biteceğini söy-

Zihni KARPAT – BULTÜRK Kurucularımızdan Türkiye seçimlere ‘cumhur ittifakı’ ve ‘millet ittifakı’ olarak gitti. Amerikan emperyalizminin son 40 yılda üzerimize saldığı iki proje örgütün biri Pensilvanya’da diğeri Kandil’de yaşayan hain liderleri ölümüne cephe kurmuş durumda, ortaklar aynı zamanda, belgeledik. Tüm tasfiye planlarına rağmen Türk halkı bir kez daha güçlü bir şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında yer aldı. AK Parti’den ayrı olarak Erdoğan’ın tek başına bir parti olduğunu ortaya koydu. Bahçeli seçimlerden sonra merakla beklenen konuşmasında, “Milletimiz hem kilit parti hem denge-denetleme görevi vermiştir” dedi. Bu “denge-denetleme” sözünün altını çizmek lazım. Üzerinde yapılan tüm olumsuz değerlendirmelere rağmen, MHP bir kez daha anketleri ters köşeye yatırdı. Muharrem İnce coşkulu bir seçim kampanyası yürüttü. Yüzde 30’u aşarak çok önemli bir başarı elde etti. CHP’nin oyları gerilirken İnce’nin oyu yükseldi. Muharrem İnce Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetti ama CHP’yi kazandı gibi. Bu seçimlerin en büyük kaybedeni ise Meral Akşener oldu. 2023’e kadar Türkiye’yi durdurmanın kapıları kapanmış, imkânları ortadan kaldırılmıştır. 15 Temmuz gecesi verilen ders neyse bu seçimler de öyledir. Bunu bildikleri için de 15 Temmuz türü saldırılara maruz kaldık, PKK ve FETÖ-NATO gibi yapılar üzerinden hırpalanmak istedik.Bu yönüyle Başkan Erdoğan bin yıllık siyasi tarihimizin öncülerindendir, “Büyük Yolcu”dur, “Büyük Öncü”dür. Artık bu ülke Afrika’nın derinliklerinden Asya’nın ortalarına, Balkanlardan Uzak Asya’ya kadar iddia üreten, güç üreten, söylem üreten bir ülkedir. Zafer milletimizindir. Artık çok daha büyük adımlarla yürüyeceğiz, hazır olun! Şimdi 2019 yerel seçimler ne olacak?… BULTÜRK 2019 yerel seçimlerin en önemlileri 1- Doğru partiyi seçmek ve bunlarla diyalog kurmak

2- Doğru kişi belirlemek ve bu kişilerle eylül sonrası hemen çalışmalara başlamak. 3- Doğru bölgeleri seçmek ve bu bölgelerde insanların önderlerine ulaşılması için çalışmalara başlamak. 4- Özellikle o bölgelerde insanlarımızın tek tek tespitlerin yapılması bunun buradan Bayrampaşa’dan başlatmak. Bunu zaten Rafet kardeşimiz eskiden beri yapmaktadır bunun üzerinden tekrar geçerek güncellemek gerekir. Burada akil insanlara ulaşmak. BULTÜRK Seçim Öncesi Bulgaristan’da ERDOĞAN için toplantılar düzenledi. Diğer tüm Balkan dernekleri arasında seçim öncesi tarafını belli eden tek dernektir.

leyen tek STK’dır. Hatta %92 diye Bulgaristan’da açıklaması olmuştu Başkanımızın. Hatta daha da ileriye giderek bu seçimlerde Bulgaristan Türkleri sayesinde ilk turda ERDOĞAN bizim oylarımızla alacaktır ve MHP de bizim oylarımızla barajı aşacaktır diye röportajını izlediğimde inanın ben bile şok oldum bukadar inanmıştı ki net rakam verdi ERDOĞAN %52-MHP-%11 diye net olarak seçim öncesi bunu söylemiştir. İşte seçim sonrası çok ufak bir farkla aynen dediği gibi oldu ve bunu Bulgar medyasında da en doğru tahmin eden kişi olarak da Bulgarlar kendileri belirtiler. Bu öngörüsünden dolayı Başkanı ve yönetim kurulu arkadaşları kutluyorum. Seçim öncesi bunları söylemek çok önemlidir ve bu konu için karar aldırabilmek daha da önemlidir. Böylece tüm Bulgaristan Türklerinin oyları da kıymet kazanmış oldu. Çünkü bizim insanlarımız oy verirlerdi fakat değerleri yoktu. İşte BULTÜRK derneği sayesinde Türkiye’de derneklerde de yeni anlayışlar getirdi ve seçim öncesi herkes tarafını belli etmesi gerektiğini de artık 6 seçimdir bunu yapmaktadır. BULTÜRK’ün açmış olduğu bu yeni yolda diğer derneklerde arkasından geleceklerdir. Bu kararlılıklarından dolayı ve bu cesaretini tüm yönetim kurulu arkadaşlarını kutluyorum hele hele dernek olarak karar almalarını. YENİ TÜRKİYE ARTIK GERÇEK OLDU BUNU SEÇİM ÖNCESİNDEN YAZAN ÇİZEN BGSAM KOŞE YAZARLARINI DA ERDAL BAŞKANIMIZIN HUZURUNDA KUTLUYORUM HAYIRLI OLSUN. dedi. Türk milliyetçisi, Türk dilini koruyan, Türk seciye ve ahlâkını yükselten, Türk düşüncesinin ilmî, fikrî, edebî, felsefî ve teknik sahalarda imkânlarını geliştiren, İslâmiyet’i muhterem tutan, insandır. Türk milletinin kutlu güç kaynaklarının başında İslâmiyet, milliyetçilik ve Türkçülük vardır. Türk milleti için kurtuluş, yükseliş ve yüceliş çaresi, İslâm inançlarıyla milliyetçilik ülküsüne sarılmaktır. Türklüğü benimseyen ve Türk Milletine, Türk devletine hizmet aşkı taşıyan herkes Türk’tür.” Türk milletinden olmak demek, Türk milletini sevmek ve Türk devletine sadakatle hizmet aşkı taşımak, vatana bağlılık duygusu içinde bulunmak ve Türk milletinin yükselmesi için elinden gelen her fedakârlığı yapmak ve çalışmak duygusu ve şuurudur. “Her şey Türk milleti için, Türk’e doğru ve Türk’e göre” “Bu memleket, tarihte Türk’tü, halde Türk’tür ve ebediyen Türk kalacaktır.” “Ne mutlu Türk’üm diyene” BULTÜRK Başkanı tüm katılımcılara özellikle de Aksakallara hepsine teşekkür etti. Bu toplantıda söz alan fikir veren tüm aksakalılarımızı ve BGSAM yöneticilerine bu derin stratejileri bizimle paylaştığı için teşekkür ederiz. En önemlisi de üyelerimizin BULTÜRK’te özellikle de BGSAM’da aktif olmalarıdır. Ardından basına kapalı olarak kendi aralarında toplantı devam etti. Saygılarımla, Oya CANBAZOĞLU DİRİER Genel Sekreter

“Göreve geldiğimden beri bizleri yalnız bırakmayan BULTÜRK Yöneticilerine teşekkür ediyorum. Allah sizlerden razı olsun. Partimize ve kutlu dava ilkelerimize seçim sonrası Bayrampaşa STK’lardan bizleri ilk ziyaret gerçekleştirmeniz bizleri mutlu etmiştir” dedi. BULTÜRK Genel Başkanımız Rafet ULUTÜRK de MHP İlçe Başkanına BULTÜRK faaliyetlerini kısaca anlatıktan sonra, Bir de kitapçık halinde verdi ve yanında BULTÜRK’ün hazırlayıp bastıkları kitaplardan “Sofya Hatıraları”, “89 Göçü” ve “46 yıl sonra Bulgaristan” kitaplarının yanında, Başkanımızın kendisinin kaleme aldığı “Türk Dünyasında Bir Bulgaristan Türkü” ve “Bulgaristan Türkleri Kimlik Mücadelesi” kitaplarını da tek tek kendilerine taktim ederek MHP kütüphanesinde bu kitaplarımızın da yer alması buraya gelen gençlerimiz Bulgaristan Türklerini bu kitaplardan öğrenmelerini arzu ederek saygılarımızı sunduk. Rafet ULUTÜRK;“MHP olarak özellikle İstanbul’da İL olarak Türk Dünyasına sizden başka sahip çıkan bir parti yok. Türk Dünyasına sahip çıktığınızdan dolayı da Sizlere teşekkür ediyoruz. Ayrıca 24 haziran Cumhur itifakı ve MHP nin erken genel seçimler için Bayrampaşa MHP’ne başarılarından dolayı sizleri tebrik ederiz ve başarılarının devamını diliyoruz”. dedi. Yaşar KABA; da “Türk Dünyası bizim sevdamız bizim davamızdır bizler bunlarla büyüdük bu günlere geldik. Bu seçimlerde Cumhur İttifakı ve MHP Türkiye’nin geleceğidir, yolları belli, bizim yolumuz Liderimiz, Önderimiz ve Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin yoludur, bizim yolumuz Turan yoludur. Türk halkı

24 haziran seçimlerinde Genel Başkanımızın dediği gibi “Üç Hilal sancağını düşürmediniz, dilerim ki, sizler de hayat boyu düşmezsiniz. Türk milleti, Milliyetçi Hareket’i TBMM’nin hem kilit partisi yapmış, hem de denge ve denetleme görevini vererek önemli bir sorumluluk yüklemiştir.”. Sizler BULTÜRK Derneği olarak Rumeli Balkan camiasında tek STK olarak seçim öncesi açıklama yaparak bize “Cumhur İtifakına” ve MHP’ye destek olduğunuzu açıkladığınız için sizleri bu cesaretinizden dolayı başta Başkan Rafet ULUTÜRK olmak üzere hepinizi kutluyorum. İnşallah bizlerde bu üç hilal sancağını Bayrampaşa’da da düşürmeyiz. Bizler birlikte inşallah önümüzde yerel seçimlerde de bu seçimlerde olduğu gibi birlikte çalışmalar yapar ve Bayrampaşa’da da birlikte başarılı oluruz ve olacağız sadece inanmalıyız ve çalışmalıyız.“. dedi. MHP İlçe Başkanı Yaşar KABA’ya 24 Haziran’da Cumhur İttifakı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ilk turda seçilmesi ve MHP nin seçim başarısından dolayı, seçim zaferinden dolayı BULTÜRK yönetim kurulu olarak kendilerini tekrar tebrik ettiği görüşmede, yeni döneme ilişkin fikir teatisinde bulunuldu. Bizleri kapıya kadar geçiren Bayrampaşa İlçe Başkanı KABA tek tek hepimizle ilgilendiği için BULTÜRK grubu adına kendilerine teşekkür ediyoruz. Bu kutsal davalarında Allah yar ve yardımcıları olsun. Oya Canbazoğlu DİRİER BULTÜRK Genel Sekreteri

Şumnu’da geleneksel Toplu Sünnet Etkinliği yapıldı

Bulgaristan NOVA TV’den BULTÜRK’e ziyaret

Ayrıca da Genel Başkanımız Rafet ULUTÜRK ile ve Dr. Nedim BİRİNCİ ile bir ropotaj yaptılar. Roportajın konusu da 24 Haziran Türkiye Başkanlık ve Genel seçimleriydi. Roportajda kendilerine daha ilk turda kazanılacağını soylediler. Hatta %52 oran dahi verildi. Bu seçimlerde Bulgaristan Türkleri sayesinde ilk turda alınacağını ve MHP de bizim sayemizde baraj geçeceğini soyledik.

Üç gündür İstanbulda olduğunu fakat ilk defa ilk turda kazanılacağını soyleyen bir Bulgaristan Türkü görüyorum dedi. Gerçekten çok şaşırdıklarını da ekledi. Bizlerde BULTÜRK her zaman bunu yapıyor dedik. Bu konuda güzel bir soyleşi oldu. Ayrıca kendilerine de Genel Başkanımız Bulgaristan Türklerini Kimlik Mücadelesi kitabımı da kendilerine taktim etti. Saygılarımızla,

Şumnu Bölge Müftülüğü, 26 Haziran 2018 tarihinde şehirdeki Tombul Camii olarak bilinen Şerif Halil Paşa Camii’nde ücretsiz toplu sünnet düzenledi. Sünnet töreninde resmi konuklar arasında Başmüftü Yardımcıları Ahmet Hasanov ve Birali Birali, Şumnu Nüvvab İmamHatip Lisesi Müdürü Şerif Hüsnü ve davetliler yer aldı. Gelenek haline getirilen sünnet etkinliğinin bu yıl 13’üncüsü gerçekleştirildi. Programın başında Şumnu

İmam Yetiştirme Kursu’nda konuk hoca tarafından Kur’an-ı Kerim’den Aşr-ı Şerif okundu. Ardından Şumnu Bölge Müftüsü Mesut Mehmedov ve Başmüftü Yardımcısı Ahmet Hasanov, birer selamlama konuşması yaptılar. Bu yılki toplu sünnet kapsamında Şumnu ilinden 140’tan fazla çocuk sünnet edildi. Çocuklar, bu alanda uzman olan Dr. Lütfi Mehmet tarafından sünnet edildi. Bulgaristan Başmüftülüğü



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.