BULTURK Gazetesi 134.Sayı

Page 1

BULTÜRK’ten Bulgaristan Vatandaşı Olmak İsteyenlere Destek Oya CANBAZOĞLU DİRİER

BULTÜRK ‘ün öncülüğünde Türkiye’de bulunan eski göçmenlerin vatandaşlık,şirket kurma ve buna benzer konularıyla alakalı olarak bir toplantı organize edildi. Toplantı, BULTÜRK istanbul Genel Merkez’de yapıldı. Eski göçmenlerden,atalarının geldiği yerlere gitmek isteyen,toprakları olan ve çift vatandaşlık hakkı almak isteyenler sorularına çözüm bulabilmek için derneğimizdeydi. Bulgaristan Plovdiv-Filibe’den gelen avukatVasil Stoilov MİLANOV ve Katye Lyobomirova,vatandaşlarımızla tek tek ilgilendiler. Kimileri vatandaşlık hakları olmadığını öğrenince üzüldü,kimileri de hak sahibi olduğunu öğrenince sevindi…

Atamızın Evinde Selanik -2018

Siyasi ve Aktüel Gazete Yıl - 15 Sayı: 134 Temmuz - 2018 -

Böyle faydalı bir toplantı organize ettiği için, Genel Başkan Rafet Ulutürk ve yönetim kuruluna teşekkür ettiler. Eski göçmenlerden, 20-30 yıl birbirleri ile görüşmeyenler buluşma imkanı buldular. Birbirleri ile buluşmaları görülmeye değerdi… Toplantının devamında; Türkiye’de hiçbir partinin kendilerine ilgi göstermediğinden şikayet ettiler. Artık bizim insanlarımızın da tarih perdesinde olduğu gibi, günümüzde de bir yerlere gelmesi gerektiğini belirtip önümüzdeki yerel seçimlerde bunu görmek isteriz sloganında birleştiler. Toplantının sonuna doğru, Bulgaristan Türkleri’ni temsil ederken,kendi menfaatlerini ön planda tutarak bize büyük zarar veren hiçbir temsilciyi, kabul etmeyeceğimizi üstüne basarak belirttik.

“Bilgi Ordusu Bizim Ordumuz, Bildiğimizi Ögretmek Bizim Görevimiz “

2018 YılınınErgenekon’ 13. Yönetim Kurulu Toplantısı danÇıkışımızın 4655. Yılıİstanbul’daYapıldı Kutlandı

Oya Canbazoğlu DİRİER

BULTÜRK yöneticileri, İstanbul Sultanahmet – Şerbathane’de Aydın FİDAN’ın iş yerinde bir araya geldiler. Toplantının açılışında kurulun gündemi hakkında bilgi veren BULTÜRK Genel Sekreteri Oya Canbazoğlu DİRİER, sözlerine kısaca geçen 1 yıl içerisinde yapılan faaliyetleri hatırlatarak başladı.

Toplantıda Temmuz 2018 – Temmuz 2019 yılında gerçekleştirilmesi planlanan faaliyet ve projeler üzerinde değerlendirmeler yapıldı. Oya DİRİER; BULTÜRK’ün Nisan 2017Haziran 2018 yılları arasında faaliyetlerini okudu; 18 Nisan 2017 kongremizi yaptık 08 Mayıs 2017 BULTURK tanıtım toplantısı ve tanıtım broşürü hazırlandı 10 Mayıs 2017 BULTÜRK çadırı kuruldu ETNOSPOR’a katılım sağlandı 9 Haziran 2017 R.ULUTÜRK’ün kitabı Başbakanlık Cumhuriyet Arşivine teslim edildi Ayrıca Kırşehir Ahi Evren Üniversitesi Kütüphanesine verildi. Bulgaristan’da Kırcaali kütüphanesine verildi Filibe Kütüphanesine verildi Peşerada bulunan kütüphane ve Yeni mahale köy kütüphanesine verildi Rusçuk kütüphanesine verildi Şumnu kütüphanesine verildi

Türkiye’ye iri baş hayvan ihracatının başlaması Deliorman’ı canlandıracak

Bulgaristan’danTürkiye’ye 10 yıl aradan sonra ilk defa bir kamyon canlı dana ihracatı gerçekleşti. Bulgaristan’dan kırmızı et ve canlı iri baş hayvan ihracatı yasağı kalktı ve 60 dana Türkiye’ye satıldı. Razgrad Valiliği Basın merkezinden verilen habere göre, Razgrad’dan bir Bulgar şirketi 60 danayı kamyona yükleyerek, Türkiye’ye ihraç etti. Geçen yıl Kasım ayında Türkiye ve Bulgaristan Tarım bakanları Ahmet Eşref Fakıbaba ve Rumen Porojanov bir araya gelmiş ve bu yasağın kaldırılması konusunda mutabakata varmıştı. Razgrad Valisi Günay Hüsmen, bu yönde gösterilen çabalardan dolayı Bulgaristan başbakanı Boyko Borisov ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çabalarını takdire şayan bulduğunu belirterek, teşekkür etti.

Günay Hüsmen bu ilk kamyon ihracatından hemen sonra iri baş canlı hayvan fiyatının 3 levadan 4.80 levaya yükseldiğini, bölgenin kalkınması ve gençlerin bu topraklarda kalması için önemli bir adım atıldığını söyledi. Hayvancılığın kolay iş olmadığını belirten Hüsmen, Bulgar devletinin her iri baş hayvan için yıllık 900’er leva sübvansiyon verdiğini hatırlatarak, gençleri bu işe teşvik etmek istediklerini vurguladı. Günay Hüsmen “Gençlerimizi burada tutalım, Deliorman gibi verimli ve doğası zengin bölgede hayvancılığı yaşatalım” dedi ve Türkiye’ye ihracatın başlamış olmasının çok önemli etken olacağını vurguladı. Kurban bayramı öncesinde de canlı hayvan taleplerinin çok olacağına işaret eden Hüsmen, bir başka büyük sorunu da dile getirdi. İhracat prosedürlerinde hayvanların kan tahlilini yaptırmak için laboratuvar eksikliği çok büyük bir engel. Şimdi ilk kez Türkiye’ye satılan 60 dananın ihracat tahlilleri Macaristan’da bulunan bir laboratuvara gönderildi.

Erdoğan yeni yönetim sisteminin ilk kabinesini açıkladı

Herkes önce kendini düzeltmeli, bu büyük seferberliğe katılmalı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi‘nin ilk Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni yönetim sisteminin ilk kabinesini açıkladı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay – Adalet Bakanı Abdulhamit Gül – Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk – Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum – Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu – Enerji ve Tabii Kaynaklar BakanıFatih Dönmez – Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu

– Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak – İçişleri Bakanı Süleyman Soylu – Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy – Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk – Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar – Sağlık Bakanı Fahrettin Koca -Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına Mustafa Varank -Tarım ve Orman Bakanlığına Bekir Pakdemirli – Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan

Devamı 11’de

16 Temmuz 2017 – Bulgaristan’da Kazanlıkta 15 Temmuz Şehitleri anıldı 24 Temmuz Türk Dünyası Belgesel Film Festivali toplantısında 24 Temmuz BULTÜRK SINAV Koleji arasında eğitim protokolü Ağustos 2017 Türk Ordusu İlk Defa bir STK ya kapısını aştı 25 Ağustos 2017 Başbakan yrd. Hakan ÇAVUŞOĞLU’nu Ziyaret 29 Eylül 2017 Bulgaristan Sofya Büyükelçiliğine ziyareti 1 Kasım 2017 URAL Derneği ile birlikte konferanslar yapılmaya başlandı 12 Kasım 2017 – Sanal tehditler ve tedbirler konferansı – Bayrampaşa Kültür merkezi 13 Aralık 2017 Ak Parti GOP ilçe başkanını ziyaret etti 13 Aralık 2017 Genel Başkanımızın Kimlik Mücadelesi kitabı çıktı

23 Aralık 2017 Bursa Pomak Türkleri Kongresinde 24 Aralık 2017 Bursa BALGOÇ Kongresine katılım 27 Aralık 2017–Çorlu CHP ilçesinde konferans “Türkkan Bebek ve Kimlik Sorunu” 14 Ocak 2018 – İstanbul Balat’ta Bulgar kilise açılışı yapıldı 20 Ocak 2018 – Düzce Valisi Sn.Dağılı’yı ziyaret ettik 20 Ocak 2018 – Ankara SASAM-Sahipkıran Stratejik Araştırma Merkezi paneline katılım 5 Şubat Sofya’da Yeni atanan Büyükelçimizi ziyaret ettik 5 Şubat 2018 Bulgaristan Kültürel Etkileşim derneğine ziyaret 22 Şubat 2018 Bulgaristan’da – Osmanlı yer adları internet sayfamızda 24 Şubat 2018 Ankara-Halk kültürü araştırmaları kurumunu ziyaret 24 Şubat 2018 Ankara Türk ocakları genel merkezi ziyaret

Devam sayfa 11’de

MHP’den BULTÜRK’e Teşekkür ziyareti

İstanbul MHP İl Başkanlığından gelen, Türk Dünyası’ndan Sorumlu MHP İl Başkan Yrd. Bülent MAŞAOĞLU ve ekibi tarafından Bayrampaşa’da bulunan BULTÜRK Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği Genel Merkezimizi ziyaret ettiler. Toplantıyı Genel Sekreter Oya DİRİER açtı. BULTÜRK Genel Sekreteri Oya CANBAZOĞLU DİRİER gelen misafirlere hoş geldiniz sözleri ile açılışı yaptı. İstanbul MHP İl yetkililerinin Derneğimizi ziyaret etmesinden dolayı BULTÜRK adına teşekkür etti ve memnuniyet duyduğunu belirtti.

Ardından Açılış konuşması için BULTÜRK Genel Başkanı Rafet ULUTÜRK’ü kürsüye davet etti. ULUTÜRK; “Seçim sonrası Partilileri pek görmeye alışık olmadığımız için kusura bakmayın biraz şaşkınlık yaşadık. Partilerde bir ilki gerçekleştirdiniz. MHP’yi seçim sonrası derneğimizde görmekten çok sevindiklerini ve kendilerine ziyareti için teşekkür etti. Kısaca derneğin tarihçesini anlattı ve derneğin gelecek hedefleri hakkında katılımcılara bilgi verdi. Devamı 5’te

2017 yılında ülkede 49 kişi kumar oyunlarından milyoner oldu

Bu yıl ilk kez, Bulgaristan>da şans oyunları düzenleyenler, kazanılan ikramiye değeri 5.000 Levanın (2500 Avro) üzerine çıktığında, ödenen rakamlar hakkında Ulusal Gelir Dairesi’ne bilgi vermek zorunda kaldı. Dairenin resmi bilgilerine dayanan MediaPool ajansı, Bulgaristan>daki kumar endüstrisinin devasa bir ciroya sahip olduğunu ve geçen yıl 5000 Leva üzerine çıkan ikramiyelerin toplam değerinin 627 milyon Levaya (314 milyon Avro) kadar çıktığını belirtti. Bu miktar, 13 447 kişi arasında dağıtıldı.

Sayısal oyun düzenleyicileri, yasal olarak bahislerin değerinin en az yüzde 50’si oranında kar ödemek zorunda olduklarından, sadece toto, loto ve piyango oyunları cirosunun 1 milyar Leva (500 milyon Avro) civarında olduğu sonucuna varılabilir. Devamı 15’te


2 Sayı 134 - Temmuz 2018 2

Bulgaristan Türklerinin Sesi AKTÜEL

Raziye ÇAKIR

Eski Dünya Düzenine Karşı Başkaldıran yalnız

Hazırlayan: Raziye ÇAKIR Çeviridir (24 Saat Gazetesi) Konu: Başkan Erdoğan ABD Başkanı Trump’u devirebilir mi? Eski Dünya Düzenine Karşı Başkaldıran yalnız Türkiye Değil ABD Türkiye’ye yaptırım uyguladı. Erdoğan dize gelecek mi? İyi bir komutan uygulanmayacak olan emirleri imzalamaz. Trump bu prensibi bozdu ve şimdi Erdoğan emirlerimi yerine getirecek mi diye beklerken tırtır titriyor. Erdoğan isteklere uymayacak. O artık 3 Başkan’ın isteklerini yerine getirmekten uzak kaldı. ABD’nin, hemen salıverilmesi için yaptırım uyguladığı casus Papaz Anrü Bronson hemen salıverilmezse, gerçeğin çanları çalacak ve Türkiye NATO’dan çıkıp henüz oluşmamış olan yeni daha özgür bir ceo-politik bloka katılacaktır. Fakat (3 aya kadar) salınırsa Trump’un elinin öpüldüğü ortaya çıkacaktır. Ev hapsinde tutulan Papazı 3 aydan sonra serbest bırakırsa, şimdilik NATO’dan çıkmadan, Trump’u devirme kavgasına devam edeceği anlaşılmış olacaktır. Bu olay bizi neden ilgilendiriyor. Bulgaristan % 30 Türkiye’nin yörüngesinde bulunurken, ekonomik olarak da, şu ya da bu oligarşi temsilcinin gölgesinde, % 30 Rusya yörüngesinde yüzmeye çalışıyor. Türkiye NATO’dan çıkıp, Rusya ile daha da yakınlaşırsa, bu bizi de beraberinde sürüklemez mi? Bu gelişme hızlı sürat toplayacak. Çünkü Kasım 2018’de Birleşik Amerika’da seçim var ve bu seçimler Başkan Trump’un kaderini belirleyecek. Bu seçimi Demokrat Parti kazanırsa, Trump’un başkanlığına halkoyu istenebilir ve hatta Donald Trump cezaevini boylayabilir. Bu Cumhuriyetçi Parti için de bir felaket olabilir. İşte bu noktada ipin kopacağı yere geliyoruz. Türkiye’de 15 Temmuz 2016 darbesine katılmakla itham edilen Papaz A. Bronson bir Amerikan Evanjelist’tir. Amerikan cumhuriyetçilerinin ardında duran en önemli örgütlü güç ise Evenjalistlerdir. Son aylarda Amerikalı Evanjelistlerin liderleri Trump’la birkaç görüşme yaptı ve Papaz Bronson’u kurtarması için masaya vurdular. Erdoğan Papaz Bronson’u salıverirse, yaklaşan senato seçimlerinde Amerikan Evanjelistler cumhuriyetçi parlamento adaylarını büyük bir coşkuyla destekleyecekler. Papaz içerde kalırsa bu destek yarım ağızla ve sonuna kadar silkilmeyen cüzdanlarla olacak. Görüldüğü üzere Trump’un kaderi bir yere kadar tamamen Erdoğan’ın avucunun içindedir. Tarih yineliyor. Tahran’daki Amerikan Büyükelçiliği ele geçirilirken tutuklanan 66 Amerikan görevlinin serbest bırakılmasını sağlayamayan Başkan Carter, 1980’de Ronald Reagan karşısında seçim kaybetmişti. Aynı yılın baharında Carter İran’a askeri operasyon yapmaya çalıştı, başarısız oldu. Hiçbir destek bulamadı, ABD helikopterlerinin çöl üzerinde uçmakta zorlandığı iddialarıyla kendini haklı göstermeye çalıştı. Helikopter türbinlerine kum doluyor diyen Jimmy Carter’in otoritesi alabora oldu.

2 0 1 8 B a n s k o Y ı l d ı z l a r A l t ı n d a Ya z Sinema Günleri başlıyor

Bansko, 25-28 Temmuz tarihleri ​​ arasında «2018 Yıldızlar Altında Yaz Sinema Günleri»ne yine evsahipliği yapıyor. Dağlık tatil yerinin sakinleri ve ziyaretçileri 9 ülkeden 12 filmle dünyanın en iyi ekstrem ve dağ sineması örneklerine dokunma fırsatı yakalayacak. Filmler, Grönland, Antarktika>da Kraliçe Maud toprak-

ları, Hindistan’da Ganj Nehri ve aynı zamanda Kuzey Amerika, Avrupa ve Bulgaristan’ın en ilginç tırmanma yerlerini sunacak. Etkinlik, Bansko ve Bulgaristan’a dağ sinema alanında dünyanın ilk üç festivallerinden birini kazandıran Petar Atanasov’un anısına düzenlenecek.

.Eu uzantılı Kiril alfabesindeki alan adları geçmişte kalıyor

1 Haziran 2019 tarihinden itibaren, Avrupa Komisyonu adına .ею ve .eu alanlarını yöneten EURid kuruluşu, Kiril alfabesiyle yazılan ve Latin alfabesinde .eu uzantılı tüm alan adlarını kayıtlarından kaldırıyor. EURid kuruluşunun ulusal üst düzey alanlarını yöneten hosting şirketi ICN.Bg>nin yöneticisi Yulian Borislavov, amacın, alan adlarının yazımında Kiril ve Latin karakterleri birleşiminin neden olduğu karışıklığı azaltmak olduğunu söyledi. Bu, www. сайт.eu alan adı taşıyan bir sitenin, bundan sonra www.сайт.ею adresine yönlendirilmesi gerektiği anlamına geliyor.

Afganistan’daki 35’inci Bulgar kontenjanı Bulgaristan’a geri döndü

Afganistan’daki 35’inci Bulgar kontenjanının bütün 158 askeri, bir kaç gün önce 36’ncı kontenjanın “Kararlı Destek” misyonundaki görevlerinin devralmasından sonra Bulgaristan’a geri döndü. Savunma Bakanı Krasimir Karakaçanov, Sofya’daki ziyaretinde 35’inci kontenjanın misyonunun, başarılı

bir şekilde tamamlandığını, NATO ortaklarının Bulgar askerlerinin hazırlığı hakkındaki değerlendirmesinin ise çok iyi olduğunu açıkladı. Bulgaristan’ın Afganistan’daki kontenjanı, milli unsur, koruma için bir bölük, danışman ve NATO misyonunun kurmayından subaylar ekibinden ibarettir.

Neriman E.KALYONCUOĞLU

O Yollar Bizim Konu: Vatan sevgimiz hep umut kaynağımızdır Bulgaristan’da Türklük barajının suyu çekilirken, deremizin dibi kurur mu diye, sorduğum oluyordu kendi kendime. Çünkü bu barajdan önce şu karşıki iki dağın arasına sıkışan denizin yerinde Kuduz Dere akardı. Adını bahar aylarındaki halinden almıştı. Hayat hakkını hak etmemiş ne varsa önüne takar alıp götürürdü. Yuvarladığı taşlar değirmen taşlından iri, yarma, tomruk, koyun kuzu ne varsa önüne takıp götürürdü. Kuduz Dere son defa 1989 baharında boşandı. Aldı gitti, aldı gitti! Geride kalanları öksüz bıraktı. Dereler insanlardan çok farklıdır. Ödevleri durup yatmak değil, aktıkça akmaktır… Irmaklarla denizlere döküldüklerinde suları tuzluya karışmaz. Tatlı su kaderine boyun eğip deniz dibindeki bitkilerin, midye ve yosunların, adını bilmediğimiz o yeşilliklerin taze suya susamışlığını gidermek için derinlere girer. Zaman içinde tatlıdan tuzluya dönüşmesi de denizin dibindeki hayatın sürekli kaynamasından aldığı tuzla oluyor. Gün gelir tuzunu denize bırakır ve rahmet olur. Bizim yolumuz son hesapta denizin dibi mi dersiniz! Denizin mıknatıs gücü var ve bütün suları kendine çekip topluyor, aynı zamanda da deniz yeni hayata uyanmak isteyenleri bulutlara yükleyip geri gönderiyor. Rahmet olarak bize geri dönen, bizimle birlikte doğanın da yüzünü güldüren damlacıkların bizden sellerle gidenler midir acaba? Bunu düşünmüş ve umut etmişimdir. Birçok kez şu geri dönüşün süresi ilgilendirmiştir beni. Bir nesil dendiğinde 25 yıl anlaşılıyor. Bir asırda 4 nesil beraber yaşarken değişiyor. Hepimiz aynı doğanın evlatları olmuş olsak da, onu bir başka seviyoruz, her mevsim bir başka umutla donanıyoruz. Ne yazık ki doğanın ve toplumun mevsimleri çakışmıyor… Biri açarken öteki soluyor. Vatan sevgimizin demirbaş şairlerinden Mehmet İsmail Keçicinin dili henüz toprağa ve topluma düşmemiş yağmur damlasından temiz. Kaldır başını, bak şu Deliorman’a Onun güzel kokulu ovalarına… Doğayı, hatta kırların rengini ve kokusunu resmedip beyaz kâğıt üzerinde dizmek büyük bir yetenek! Özgün algılama biçiminin özü. Tabii ki insanların hayvanları sevmesi için çoban olması gerekmiyor. İçindeki gelinciklerle birlikte ovaca dalgalanan buğday denizini sevmek için başak kılçıklarıyla okşanan teninin kıpkırmızı ürpermesi de gerekmiyor. Bazen etkileyen güzellik, bin tonlu yeşil, pembenin tonlarından birini kendine beğenirken zorlanan gül burcu, sıçrayan böceklerin şarkısı, hem kadife gibi yumuşak hem de başak dalgası gibi kılçıklı bir dünya… Şair Mehmet Keçici onu şöyle tarıyor: Emek sever insanlarının türküleri Heyecanla coşturuyor yürekleri… İnsan doğayı gözleriyle sever, okşar, ondan ilham toplar ve kanatlanır. Seller, yeller, kuzgun kışlar geçse de bizim oralardan toprağımızın bağrında gizlenen bereket ve sonsuz güzellik ilk fırsatta, Güneşin ilk işaretiyle uyanır ve dirilir. Deliorman, Dobrucamız ve Rodop Dağlarımız, Trakyamız için geçerlidir bu. O kutsal işareti alan Kara Denizimizin kokusu bile birden değişir. Şairimizin kalemine bu değişim ve dönüşüm en özlü bir şekilde şöyle yansımıştır: Sensin beni ana eliyle okşayan Candan seviyorum seni Deliorman. 12 Nisan 2005. Çukurca (Yasenkovo) Bu romantik ve gönül okşarken düşündüren çağrışımın içinde, hüzün veren bir gerçek daha var. Bu gerçek, doğada selden yelden sonra zaman içinde rahmet şeklinde geri dönenin, toplumda gidenin geri gelmemesinde gizlidir. Biz 1989 seliyle çok yaralandık. Yarımız gitti. Yarım kaldık. Gidenler toprak ve toplumdan söküldü. Kalanlar çukur ve hendek içinde kaldı.


Bulgaristan Türklerinin Sesi Sayı 134 - Temmuz 2018 3 Haberler

BULTÜRK’ten Bulgaristan Vatandaşı Olmak İsteyenlere Destek Neslimizin orada,bu tür menfaat gösterenler yüzünden yok olduğunu görüyoruz ve buna müsade etmeyeceğiz.Bunu herkes bilmelidir. BULTÜRK ‘de gerçekleştirdiğimiz bu toplantıya ilgi çok büyüktü ve bizlerde vatandaşlarımıza faydalı olduğumuz için mutluyuz. Bu toplantıda özellikle BULTÜRK’ü temsilen Hüseyin Bey ve Sezgin YILMAZ olmak üzere iki kişi belirlendi. Bu konularda kendilerine müracaat edilmesi gerektiği onaylandı. Problemler 1) Bulgaristan Vatandaşlık işleri 2) Bulgaristanda ikamet 3) Bulgaristanda şirket kurulmasi 4) Bulgaristandaki üniversitelere öğrenci gönderilmesi ve Diploma Denklik işleri 5) Diğer geliştirilecek işler Derneğimiz vatandaşlarımıza yardımcı olabilmek için çalışmalarına devam etmektedir. Gelen tüm üyelerimize teşşekkür eder saygılar sunarız. Saygılarımızla, Genel Sekreter Oya Canbazoğlu Dirier

Bulgaristan’dan TürkAkım hamlesi Oxford Enerji Enstitüsü Doğalgaz Araştırma Bölümü

Başkanı Prof. Dr. Jonathan Stern, Bulgaristan ile Türkiye arasındaki enterkonnekte doğalgaz boru hattının kapasitesinin 15,7 milyar metreküpe yükseltildiğini belirterek, “Bu adımın Bulgaristan tarafından TürkAkım’ın Avrupa’ya ulaşacak 15,75 milyar metreküp kapasiteli ikinci hattı için atıldığını düşünüyorum.” dedi. STERN, AA muhabirine Bulgaristan-Türkiye arasında yeni açılan 20 kilometrelik doğalgaz boru hattına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. TürkAkım’ın Avrupa’ya gaz transferi sağlayacak ikinci hattının ilk gideceği ülke olarak Yunanistan ve Bulgaristan’ın öne çıktığını hatırlatan Stern, “Eğer Gazprom boru hattıyla İtalya’yı ana pazar olarak benimseyecekse Yunanistan doğru bir tercih olur. Ancak Merkez Avrupa pazarını hedef alacaksa Bulgaristan daha iyi bir seçenek olacaktır.” değerlendirmesinde bulundu. Stern, TürkAkım’ın ikinci hattı konusunda AB ile de bir anlaşmaya varılmadığına dikkati çekerek,

“Bulgaristan’ın bu konudaki adımı AB ile varılacak anlaşmaya ve AB içinde gaz transferine onay verilmesine de bağlı olacaktır. Bulgaristan ile Türkiye arasındaki enterkonnekte doğalgaz boru hattının kapasitesi 14 milyardan 15,7 milyar metreküpe yükseltildi. Bu adımın Bulgaristan tarafından TürkAkım’ın 15,75 milyar metreküp kapasiteli ikinci hattı için atıldığını düşünüyorum. Bulgaristan, TürkAkım’ın ikinci hattındaki kapasitesinin tamamına sahip olmak isteyebilir.” diye konuştu.

Eurostat, Bulgaristan nüfusunun kalıcı azalması Eurostat’ın 2016-2070 dönemi için demografik tahmini, Bulgaristan’daki nüfusun kalıcı olarak yüzde 30 azalması eğilimi olduğunu gösteriyor. Tahminlere göre 2016 yılında 7,1 milyon kişilik nüfustan 2070 yılında 4,9 milyon kişi kalacaktır. 2060 yılına kadar çalışabilir yaşta olan nüfusun, yüzde 39 azalması bekleniyor. Bu, hükümet tarafından kabul edilen 2017 yılında ülkenin Milli Güvenliği İçin Rapor’da kaydediliyor.

Bulgaristan para birimi Leva’nın TL karşısında Bulgaristan’dan özel otobüslerle kente gelen Buldeğer kazanması, Edirne’de ticareti hareketlendirdi. garlar, toptan alışveriş yapıp, ülkelerinde 3 katı fiOtobüslerle kente gelen Bulgarlar, temizlik ürünle- yatına satıyor. rinden mobilyaya, gıdadan tekstile kadar geniş bir İstanbul’dan gelerek her hafta cuma pazarında yelpazede alışveriş yaptı, esnafın yüzü güldü. tezgah açan Nurettin Dursun, Bulgaristan’dan geBULGARİSTAN para birimi Leva’nın Türk Lirası lenlerin iyi alışveriş yaptıklarını ve bu durumdan karşısında değer kazanması, sınır komşusu Edirne’de memnun olduklarını söyledi. Dursun, “Haftada bir ticareti hareketlendirdi. Hafta sonu otobüslerle kente gün İstanbul’dan gelip cuma pazarında ayakkabı sagelen Bulgarlar, temizlik ürünlerinden mobilyaya, tışı yapıyoruz. Bulgaristan’dan gelen çok müşterigıdadan tekstil ürünlerine kadar geniş bir yelpazede miz var. Onlara göre daha cazip geliyor fiyat olaalışveriş yapınca, esnafın yüzü güldü. Edirne Ti- rak, çünkü kur farkı var. Onlar pazara geldiğinde iyi caret ve Sanayi Odası Başkanı Recep Zıpkınkurt, satış oluyor. Anlaşabiliyoruz, çoğu, kendini anlataBulgaristan’dan gelen turistlerin kişi başı 50 ile 100 cak kadar Türkçe konuşabiliyor. Boş çıkan Bulgar Euro arasında alışveriş yaptığını söyledi. Bulgaristan müşteri olmuyor. Her hafta geliyor, kalabalığın yapara birimi Leva’nın, Türk parasına göre değer ka- rısı onlardandır. Herkes memnun” dedi. Pazarcı eszanması Edirne’de ekonomiyi hareketlendirdi. Bir nafından Burcu Kurum da gelen Bulgar turistlerin Bulgar Leva’sının 2 lira 80 kuruş, 1 Euro’nun ise 5 pazardaki fiyatları çok cazip bulduğunu ifade edelira 45 kuruş olması nedeniyle Bulgaristan’dan ge- rek şunları söyledi: “Dört yıldır pazarcılık yapıyolen turistler, neredeyse tüm ihtiyaçlarını Edirne’den rum. Bulgar müşteriler çok, Bulgaristan para birimi karşılamaya başladı. Önceleri sadece temizlik mal- Leva, Türk lirasına göre, neredeyse 3 kart değerli zemesi satın alan Bulgarlar, şimdiler kur farkının art- durumda. Bir Leva’ya burada 3 liralık alışveriş yamasıyla ürün sepetlerini genişletti. Bulgar turistlerin pıyorlar. Buradan toptan alıp, kendi ülkelerinde sagözde alışveriş yerleriyse, cuma günü kurulan halk tıyorlar. İyi ki geliyorlar, işimizin bereketi artıyor. pazarı ve kentin en büyük AVM’leri oldu. Sabah er- Bulgaristan’dan gelenlerin çoğu İngilizce bilmiyor, ken saatlerde Edirne’ye otobüslerle gelen Bulgarlar, biz Bulgarca öğrenmeye başladık. Pazardan perdegün boyu kenti gezip, alışveriş yaptıktan sonra akşam sinden, terliğine, iç çamaşırına, ayakkabısına, kozsaatlerinde yeniden ülkelerine dönüyor. Özel araçla- metiğine kadar çok geniş yelpazede alışveriş yapırıyla gelenler ise özellikle Bostanpazarı Mahallesi’nde yorlar. Benim 6 liraya sattığım çocuk çamaşırları var. kurulu olan ve temizlik ürünleri satan dükkanlar- Bunları 6 liraya alıp, kendi ülkelerinde 3 katı fiyadan ve halk pazarlarında alışveriş yapıyor. Bulgar tıyla satanlar var. Ama bireysel olarak gelenler, alırgümrükler, her gün gelenler için 20 Euro, ayda bir ken çok karlı alışveriş yapıyorlar. Onların ilgisinden kez gelenler için 260 Euro’nun altındaki alışveriş- memnunuz.” Bulgaristan’dan alışveriş yapmak için lerde vergi almıyor. Bunu avantaja çeviren Bulgar gelen Güler Mustafa da, Edirne’yi çok sevdiklerini, turistler, kentte tekstil ürünlerinden, mobilyaya ka- alışveriş yapmak için neredeyse her gün gelenler oldar alışveriş yapıyor. duğunu söyledi. Edirne’de Bulgarların kaliteli ürünleri ucuza aldığını ve bu nedenle ilginin arttığını kayEN GÖZDE ALIŞVERİŞ NOKTASI, SOSYETE deden Mustafa, “Her hafta Bulgaristan’dan alışveriş PAZARI - Edirne’de cuma günleri kurulan ve ‘Sos- yapmak için geliyoruz. Pazar çok uygun, kaliteli, yete Pazarı’ olarak bilinen halk pazarı, Bulgaristan’dan marka kıyafetler de var” şeklinde konuştu. gelenlerin en gözde alışveriş noktası haline geldi.

3

Rafet ULUTÜRK

Bulgaristan’da Gazeteciliğin YALOVA – TÜRK DÜNYASI MEDYA MENSUPLARI BULUŞMASI’NDAKİ KONUŞMA Sayın Divan, Türk Dünyası Gazeteci delegeleri kıymetli arkadaşlarım! Değerli dava arkadaşlarım, meslektaşlarım ve ülküdaşlarım! Yalova’da bizi yeniden bir araya getiren YAFEM Derneği Başkanı ve görev yapan tüm arkadaşları huzurunuzda kutluyorum. Bilgi akümüzü şarj edip, irademizi keskinleştirme işbirliğimize hoş geldiniz. İşbirliği diyorum buluşmalarımıza, çünkü burası gerçekten örs ile çekiç arası ve şarj olup güç tazeleme yerimiz oldu. Halk belleğimize gerçeklik ve umut tohumları atan öncüler olarak BİZLER, bu görüşmemizi tarihsel 15 Temmuz zaferinin ikinci yıldönümünde, anma törenlerinden aldığımız derin ve güçlü etkisi altında yapıyoruz. İstanbul’da katıldığımız görkemli törenlerde, şehitlerimizi, kahramanlarımızı andık. Ay yıldızlı sancağımızı mukaddes bir halk zaferi coşkusuyla dalgalandı. Tarihte yeni bir sayfa açtık. İhanetçi darbenin, silahlı başkaldırının KİTLELERİN TÜRK HALKININ BARIŞÇI EYLEM VE DAYANIŞMASIYLA önlenebileceğini dünyaya tekrar gösterdik. Trajedimize seyirci kalan dünya, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin devamlılığın ne pahasına olursa olsun devam edeceğini gördü. Bizim yenilmezliğimizi ve bizim çok büyük bir devlet olacağımızı kabul etmek zorunda oldukları gün gibi ortada. 24 Haziran 2018 seçim zaferi DEMOKRASİMİZİ YENİ BİR AŞAMAYA TAŞIDI. 9 Temmuzda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine başarıyla geçtik. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN liderliğinde yeni sistem ilk defa çalıştırıldı. Kararnameler çıktı. Sistem değişiyor. Perspektifimiz dünya devlet ve hükümet başkanları tarafından onaylandı, kutlandı. Dünyanın beşten büyük olduğunu kabul edenler, artık dünya Türkiyesiz, Erdoğan’sız yönetilemez, diyorlar. Arkadaşlar, bizler Türk Dünyası el ele vermişiz – Bizler bu gün tarihimizi yazıyor ve hepimiz BÜYÜK YENİ TÜRKİYE’nin kurucularıyız. Yeni Büyük Türkiye’nin kabuğuna sığmadığını, etkisi arttıkça yakın ve uzak bölgeye taştığını, komşu halklara huzur ve güven taşıdığını şimdiden görüyoruz. Biz bu hamlenin erleriyiz. Ne mutlu bize! Şunu önemle belirtiyorum: İslam’ın içinin boşaltılmasına, Vatansız din algısına, adaletsiz bir dünya çırpınışına, kısacası FETO-NATO sapıklığına son veriyoruz. Büyük bir illetten kurtulduk. Ne mutlu hepimize! Ne mutlu Türk Dünyası! Artık hainlerin ihanet tohumu atma devri kapanmıştır. Yeni tohumları atan artık biziz. Hain Kadro Hareketi’nin beli kırıldı. Yeni kadroları yetiştiren bizler olacağız. Onlar tarih yazamayacak. Tarih yapmak ve yazmak bizim işimiz. Galip olan biziz ve zafer destanını biz yazacağız. Türkiye bugün bu havayı soluyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin 21. yüzyıl yolu Bize Türk Dünyasına açılmıştır. Türkiye’nin ufku açıktır, geleceğin umudun yolları bize hepimize açılmıştır. Bu kısa girişi, 15 Temmuz – BULTÜRK etkinlikleri ve soydaşlarımın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak aldığı yola işaret etmek için yaptım. Şimdi önceden ilan edilen konuşmama Bulgaristan’da Türk basınına geçmek istiyorum: Kısaca Bulgar basını, Bulgaristan’da Türk basını ve günümüzde Bulgar medyasının siyasi rolü üzerinde durmak istiyorum. Uzun uzun tarih anlatmak istemiyorum. Tarih bilen akıllıdır. Fakat tarihçilerimizin kalemi öyle bir yazılıyor ki, okuyucuda, akmaktan yorulmuş dere suyu gibi ah denize bir varsam ve yatağıma yatsam da rahat etsem, hayali yaratıyor. Oysa tarih ders çıkarıp akıl almak, geleceğe yön vermek ve karar alabilmek için vardır. TV ekranlarımızın gözde tarihçisi Prof. Dr. İlber Ortaylı’nin DOKTORA TEZİ, Bulgar basınıdır. Osmanlı tarihi üzerine otorite olan Burada, bulunduğumuz konferans salonuna ismi verilen Sn. Prof.Dr.Halil İNALCIK Hocamızın Doktora tezi de BALKAN AYAKLANMALARIDIR. Ben mi olaylara ters taraftan bakıyorum bilemedim. İslam tarihi eserlerini okurken aklıma olaylar değil, coğrafik bölgeler geliyor. Demek istediğim, Amerika’da ders vermiş Prof. Dr. Kemal Karpat gibi tarihçilerimizin geçmişimizi anlatan eserlerini okuduktan sonra bile, kitabı kapadığımızda kendimizi yorgun, bitkin hatta, dişleri dökülmüş bir yaşlı gibi hissediyoruz. Bu neden böyle hiç düşündünüz mü? Aynı sözleri Bulgar basın tarihi için söylüyorum. Bulgarların ilk gazetelerinin çıktığı 1846’dan beri geçen 176 yılda Bulgaristan’da Bulgarca olarak 500’den fazla gazete, 100’den fazla dergi çıktı.


4 Sayı 134 - Temmuz 2018 4

Kurban Bayramı önemi nedir?

Kurban Bayramı önemi ve fazileti haberimizde. İslam dininde Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramıdır olmak üzere iki bayram bulunmaktadır. Kurban kesmenin tarihi Hz. Adem (a.s.) dönemine kadar uzanmaktadır. Yüce Allah’ın kelamı olan Kur’an-ı Kerim’de Yahudilik ve Hıristiyanlık’ta da kurban kesmeye işaretler bulunmaktadır. Peki Kurban Bayram’ında kurban kesmenin önemi ve fazileti nedir? Kurban Bayramı önemi nedir? Kimler Kurban kesmelidir? Kurban ne demektir? Kurban kesme ibadetinin tarihi ve fazileti nedir? sorularının yanıtını haberimizde sizlerle paylaşıyoruz. Kur’an’da bir çok ayette kurban kesimine işaret edilmiştir. Kurban kesme ameli ile diğer ümmetler, Allah tarafından imtihan edilmiştir. Müminler her kurban kesiminde Hz. İbrâhim ile oğlu İsmâil’in Cenâb-ı Hakk’ın buyruğuna mutlak itaat konusunda verdikleri başarılı sınavın hâtırasını tazelemiş ve kendilerinin de benzeri bir itaate hazır olduğunu simgesel davranışla göstermiş olmaktadır. İşte Kurban Bayramı önemi ve Kurban kesmenin Sözlükte “yaklaşmak, Allah’a yakınlık sağlamaya vesile olan şey” anlamına gelen kurban, dinî bir terim olarak, “ibadet maksadıyla belirli bir vakitte belirli şartları taşıyan hayvanı usulünce boğazlamak, ya da bu şekilde boğazlanan hayvan” demektir. Arapça’da bu şekilde kesilen hayvana udhiyye denilir. İnsanlık tarihi boyunca hemen bütün dinlerde kurban uygulaması mevcut olmakla birlikte şekil ve amaç yönüyle aralarında farklılıklar bulunur. Kur’an’da Hz. Âdem’in iki oğlunun Allah’a kurban takdim ettiklerinden söz edilir (el-Mâide 5/27); bir başka âyette de ilâhî dinlerin hepsinde kurban hükmünün konulduğuna işaret edilir (el-Hac 22/34). Ancak Yahudilik ve Hıristiyanlık’ta kurban telakkisi bir hayli değişikliğe uğramıştır. Hıristiyanlık’ta İsâ’nın çarmıha gerildiği ve bunun insanoğlunun aslî günahına karşı Baba’nın oğlu İsâ’yı feda etmesi olduğu inanışıyla kurban telakkisi özel bir anlam kazanmıştır. İnsanlık tarihi boyunca hemen bütün dinlerde kurban uygulaması mevcut olmakla birlikte şekil ve amaç yönüyle aralarında farklılıklar bulunur. Kur’an’da Hz. Âdem’in iki oğlunun Allah’a kurban takdim ettiklerinden söz edilir (el-Mâide 5/27); bir başka âyette de ilâhî dinlerin hepsinde kurban hükmünün konulduğuna işaret edilir (el-Hac 22/34). Ancak Yahudilik ve Hıristiyanlık’ta kurban telakkisi bir hayli değişikliğe uğramıştır. Hıristiyanlık’ta İsâ’nın çarmıha gerildiği ve bunun insanoğlunun aslî günahına karşı Baba’nın oğlu İsâ’yı feda etmesi olduğu inanışıyla kurban telakkisi özel bir anlam kazanmıştır. İslâm’da kurbanın dinî hükmüyle ilgili olarak Kur’an’da, Hz. Peygamber’in sünnetinde önemli açıklamalar yer almış, bu çerçevede oluşan fıkıh kültüründe de konu hakkında ayrıntılı bilgi ve hükümler derlenmiştir. Kurban Bayramı önemi nedir? Kurban gerek fert gerekse toplum açısından çeşitli yararlar taşıyan malî bir ibadettir. Kişi kurban kesmekle Allah’ın emrine boyun eğmiş ve kulluk bilincini koruduğunu canlı bir biçimde ortaya koymuş olur. Müminler her kurban kesiminde Hz. İbrâhim ile oğlu İsmâil’in Cenâb-ı Hakk’ın buyruğuna mutlak itaat konusunda verdikleri başarılı sınavın hâtırasını tazelemiş ve kendilerinin de benzeri bir itaate hazır olduğunu simgesel davranışla göstermiş olmaktadır. Kurban toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar, sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Özellikle et satın alma imkânı hiç bulunmayan veya çok sınırlı olan yoksulların bulunduğu ortamlarda onun bu rolünü daha belirgin biçimde görmek mümkündür. Zengine malını Allah’ın rızâsı, yardımlaşma ve başkalarıyla paylaşma yolunda harcama zevk ve alışkanlığını verir, onu cimrilik hastalığından, dünya malına tutkunluktan kurtarır. Fakirin de varlıklı kullar aracılığıyla Allah’a şükretmesine, dünya nimetinin yeryüzündeki dağılımı konusunda karamsarlık ve düşmanlıktan kendini kurtarmasına ve kendini toplumunun bir üyesi olarak hissetmesine vesile olur. Kurban Kesme Yükümlülüğü Bir kimsenin kurban kesmekle yükümlü sayılması için bulunması gereken şartlara kurbanın vücûb şartları denilir. Kurban kesmenin sünnet oldu- ğunu söyleyenlere göre ise bunlar sünnet oluşun şartlarıdır. Bir kimsenin kurban kesmekle yükümlü olabilmesi için dört şart aranır: 1. Müslüman olmak. 2. Akıllı ve bulûğa ermiş olmak. 3. Mukim olmak, yani yolcu olmamak. 4. Belirli bir malî güce sahip bulunmak. Gayri müslimler öncelikli olarak imanla mükellef olup ancak iman ettikten sonra ibadetleri ifa etmeye ehil sayılırlar. Bu sebeple, bir kimsenin kurban kesmekle yükümlü tutulabilmesi, daha doğrusu böyle bir ibadeti ifaya ehil sayılabilmesi için müslüman olması gerekir. Bu kural bütün ibadetler için geçerlidir. Hanefîler’den Ebû Hanîfe ve Ebû Yûsuf ile Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre kurbanla yükümlü sayılmak için akıl ve bulûğ şart olmayıp gerekli malî güce sahip olan küçük çocuklar ve akıl hastaları adına kanunî temsilcileri tarafından kurban kesilmesi gerekir. Bu fakihler kurbanın malî bir ibadet oluşu ve başta fakirler olmak üzere üçüncü şahısların hakkının gözetilmesi hususunu ön planda tutmuşlardır. Hanefî fakihlerinden İmam Muhammed’e ve Şâfiîler’e göre kurban mü- kellefiyeti için akıl ve bulûğ şarttır. Hanefî mezhebinde bu konuda fetva İmam Muhammed’in görüşüne göre verilmiş ve tatbikatta bu görüş ağırlık kazanmıştır. Bu son görüşün ilk bakışta, üçüncü şahısların yani kurban etinden yararlanacak ihtiyaç sahiplerinin haklarını göz ardı ettiği ileri sürü- lebilirse de, ehliyetsiz ve eksik ehliyetli kimselerin mal varlığının korunması ve gerekli tedbirler alınarak onlara daha güvenli bir gelecek hazırlanması açısından isabetli olduğu da söylenebilir. Çünkü çocuk ve akıl hastasının haklarının istikbale mâtuf olarak korunması, kanunî temsilciler için hukukî ve dinî bir sorumluluktur. Böyle bir kaygının söz konusu olmadığı durumlarda kanunî temsilcilerinin zengin çocuklar ve ehliyetsizler adına kurban kesmesi güzel bir davranış olur.

Bulgaristan Türklerinin Sesi BİLİM KÜLTÜR-SANAT

Yurtdışı Bulgar Okulları Birliği’nin yıllık konferans

Halk Meclisi, Yurtdışı Bulgar Okulları Birliği’nin yıllık konferansına evsahipliği yapıyor. «Bulgar dili, ulusal birliğin manevi köprüsüdür» motosu altında düzenlenen forumda yurtdışında bulunan Bulgar okullarının kaydettiği başarılar ve karşı karşıya oldukları sorunlar üzerinde durulacak. Toplam sayısı 400’ün üzerinde olan

yurtdışı Bulgar okullarının esas faaliyeti, çocuklara Bulgar dili, edebiyatı, tarihi ve çoğrafyasının öğretilmesi yolu ile ulusal kimliklerinin korunmasına yöneliktir. İstatistik verilerine göre 2 milyon kadar Bulgaristan vatandaşı, yani ülke nüfusunun yaklaşık üçte biri Bulgaristan toprakları dışında yaşamaktadır.

Sırbistan’daki Bulgar azınlığının medyalarının görüşmesi yapılıyor

Sırbistan’ın Bosilegrad şehrinde, Bulgaristan’ın batı komşusundaki Bulgar azınlığının medyalarının Bulgaristan Telgraf Ajansı ve “GLAS” Derneği tarafından düzenlenen görüşmesi başladı. Görüşmeye, Sırbistan’daki farklı etnik grupların temsilcileri, Tsaribrod, Bosilegrad, Niş, Buyanovats’dan medyalar ve Sırp ve Bulgar milletvekilleri katılıyor. BTA Genel Müdürü Maksim Minçev, tartışmanın amacının, tartışmalı sorunların çözümlenmesi olduğunu söyleyerek, Sırbistan’daki azınlık medyaları-

nın tartışmalı sorunlarının bir kısmına Cumhurbaşkanları Aleksandır Vuçiç ve Rumen Radev’in görüşmesinde artık değinildiğini, bazı konularda çözümler bile olduğunu hatırlattı. Genel Konsolos Edvin Sugarev, yaklaşık 2 yıl için Zapadni Pokrainini olarak bilinen ve Sırbistan’daki Bulgar azınlığının yoğun olarak yaşadığı bölgedeki medyaların, arttığını, ancak yerel makamlar tarafından baskı, medyaların seviyesi ve içeriği ile ilgili sorunlar hala olduğunu açıkladı.

İtalya’da yaşanan silahlı saldırıda bir Bulgar çocuğu yaralandı Dışişleri Bakanlığı’nın verdiği bilgiye göre, İtalya’da Calabria bölgesine bağlı Seminara şehrinde, 10 yaşındaki bir Bulgar çocuğu vuruldu. Bulgaristan Büyükelçiliği’nden alınan bilgiye göre, çocuğun durumu iyi.

Olay, bir İtalyan suçluya karşı kendi çiftliğinde yapılan silahlı saldırı sonucu yaşandı. “La Reppublica” gazetesine göre, komşu Bulgar göçmen ailesinden olan çocuk, olay esnasında adamın yanında bulunuyordu.

Bayram namazı nasıl kılınır kaç rekat?

Bayram namazı nasıl kılınır, kaç rekat? Zilhicce ayının ilk günlerinin sona ermesiyle Kurban Bayramı ile ilgili konu başlıkları merak konusu oluyor. Zilhicce ayının 10.günü Kurban Bayramı>nın 1>inci günü. İslam aleminde tüm Müslümanlar birlikte coşkuyla bayramlarını kutlayacak ve paylaşmanın önemini kesilen kurbanlarla derinden yaşayacaklar. Peki, Ramazan ve Kurban Bayramı olmak üzere sende iki kez kılınan bayram namazı nasıl kılınır? Bayram namazı kaç rekattır? İşte bayram namazı kılınışı videolu anlatımı... Bayram namazı ne zaman kılınır? Bayram namazı kılınışı, bayram namazının kaç rekat oluğuna dair tüm ayrıntıları Diyanet İşleri Başkanlığı ilmihalini baz alarak sizlerle paylaştık. Ayrıca Bayram namazı kılınışı video anlatımı da izleyebilirsiniz. Bayram namazı Hanefî mezhebinde, cuma namazının vücûb şartlarını taşıyan kimselere vâciptir. Şâfiî ve Mâlikîler>e göre müekked sünnet, Hanbelîler>e göre ise farz-ı kifâyedir. Bayram namazına giderken yolda tekbir getirilir Bayram namazına giderken yolda tekbir getirilir. Bu tekbirler ramazan bayramında sessiz, kurban bayramında ise açıktan yapılır. Camiye varıldıktan sonra her ikisinde de namaz vaktine kadar hep birlikte tekbir alınır. Camide vaaz ediliyorsa oturup sessizce dinlenir. BAYRAM NAMAZI NASIL KILINIR? Bayram Namazının Kılınışı Birinci Rek>at: 1) Cemaat düzgün sıralar halinde imamın arkasında yer alır ve «Niyet ettim Allah rızası için Ramazan yada Kurban Bayramı namazını kılmaya, uydum imama» diye niyet eder. 2) imam «Allahu Ekber» deyip ellerini yukarıya kaldırınca. Cemaat de «Allahu Ekber»diyerek ellerini yukarıya kaldırıp göbeği altına bağlar. 3) Hem imam, hem de cemaat gizlice «Sübhaneke»yi okur. Bundan sonra üç kere tekbir alınır. Tekbirlerin alınışı şöyledir:Birinci Tekbir: imam yüksek sesle, cemaat da onun peşinden gizlice «Allahu Ekber»diyerek (iftitah tekbirinde oldugu gibi) ellerini yukarıya kaldırıp sonra aşağıya salıverirler. Burada kısa bir süre durulur.ikinci Tekbir: ikinci defa «Allahu Ekber» denilerek eller yukarıya kaldırılıp yine aşağıya salıverilir ve burada da birincide oldugu kadar durulur.Üçüncü Tekbir: Sonra yine «Allahu Ekber» denilerek eller yukarıya kaldırılır ve aşağıya salıverilmeden bağlanır. 4) Bundan sonra imam, gizlice «Euzü Besmele», açıktan Fatiha ve bir sure okur .(Cemaat bir şey okumaz, imamı dinler) 5) Rüku ve secdeler yapılarak ayağa (ikinci rek>ata) kalkılır ve eller bağlanır.Bayram Namazının Kılınışı Bayram Namazının Kılınışı İkinci Rek>at: 6) imam gizlice Besmele, açıktan da Fatiha ve bir sure okur. Sure bitince imam yüksek sesle, cemaat da içinden(birinci rek>atta oldugu gibi) üç kere daha tekbir alır, üçüncü tekbirden sonra eller bağlanmadan, dördüncü tekbir ile rükua varılır,.sonra da secdeler yapılarak oturulur. 7) Oturuşta. İmam ve cemaat, Ettehiyyatü. Allahumme salli, Allahumme barik ve Rabbena atina... duasını okuyarak önce sağa, sonra sola selam verip namazı bitirirler. Namazdan sonra hutbe okunur. Kurban bayramı namazının kılınışı da bunun gibidir. Sadece niyeti değişiktir. Bayram; Allah>ı bir, Peygamberi bir, Kitabı bir, aynı kıbleye yönelen, aynı heyecanı taşıyan Müslümanların sevinçlerini paylaştığı mukaddes bir gündür.Mü>minler; Allah>ın emrini yerine getirmek maksadıyla, bir ay boyunca imsak vaktinden aksama kadar en tabii hakları olan yemeyi, içmeyi terk ederek insani adeta melekleştiren oruç ibadetinin manevi zevkini duyarlar.»Düşmanla savaşın küçük cihat, nefisle savasın büyük cihat» olarak kabul edildiği bu mücadelede mü>minler büyük bir zafer kazanarak kulluk imtihanında gösterdikleri basarının sevincini taşırlar.Çok mübarek bir gün olan bayramda, kutsal mekânlar olan camilerde topluca ibadet etmenin suruna eren Müslümanların arsa yükselen tekbir sesleri, kalbilerimizdeki imanın açık bir delili, yan yana gelerek. Omuz omuza vererek cemaat halinde kılınan bayram namazları Müslümanlar arasındaki birlik ve beraberliğin en güzel göstergesidir. Kadınlar Bayram namazına gidebilir mi? Hz. Peygamber döneminde kadınların sabah namazına gittiklerine dair rivayetler yanında, Hz. Peygamber>in kadınları bayram namazına katılmaya teşvik ettiğine dair rivayetler de bulunmaktadır (Tecrîd-i Sarîh Tercümesi, I, 98-99; II, 222-223, 311, 510-511, 891). Bu hadislerden birinde Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: «Henüz kocaya gitmemiş genç kızlar, perde arkasında yaşayan kadınlar (zevâtü hudûr) ve hayızlı kadınlar evlerinden çıksınlar; hayır ve müminlerin duasına (davet) şahit olsunlar. Hayızlı kadınlar, namaz kılınan yerden uzak dursunlar» (Tecrîd-i Sarîh Tercümesi, I, 234-235). Bayram namazı ne zaman kılınır? Bayram namazının vakti, güneşin doğuşu sırasındaki kerâhet vaktinin çıkmasından sonradır. Bir mazeret sebebiyle bir beldede bayram namazı birinci gün kılınamamışsa, ramazan bayramı 2. gün, kurban bayramı ise 2. gün yine kılınamazsa 3. gün kılınabilir. Ancak bayram namazı özürsüz olarak terkedilmişse artık kılınmaz, kurban bayramı ise kerâhetle birlikte 2. veya 3. gün kılınabilir. Bayram namazı sıhhat şartı Bayram namazının sıhhat şartları, Hanefîler>e göre, hutbe hariç, cuma namazının sıhhat şartları ile aynıdır. Sadece hutbenin hükmü bakımından aralarında fark vardır. Yani cuma namazında hutbe sıhhat şartı olduğu halde, bayram namazında sünnettir. Yine hutbe cuma namazında namazdan önce, bayram namazında ise namazdan sonra okunur. Şâfiîler>e göre kadınlar da bayram namazı ile yükümlüdürler. Şu var ki bu namazın cemaatle kılınması şart olmayıp, münferiden de kılınabilir, fakat camide cemaatle kılınması daha faziletlidir. İl il bayram namazı kılınış saatleri: BAYRAM NAMAZI SAAT KAÇTA?


Bulgaristan Türklerinin Sesi Sayı 134 - Temmuz 2018 5 5

Spor - sağılık

M H P ’ d e n B U LT Ü R K ’ e

Te ş e k k ü r z i y a r e t i

Özellikle BULTÜRK’ün Türkiye’deki derneklerle aynı görmemelerini çünkü BULTÜRK dernekler arasında bir devrim yaptıklarını belirtti. Türkiye’de bulunan bir dernek gösterin Türkiye dışında bir devlette Cumhurbaşkanı adayı çıkartsın. İşte biz Bulgaristan’da Türk Cumhurbaşkanı çıkartabildi ve 21 adaydan ilk 10 girerek 50.000 civarında oyla 9.sırada yarışı tamamladık. Ayrıca Sofya’da Türk Dünyasından gelen 23 ülke Liderlerini bir araya getiren dernekte bizim derneğimizdir. Bulgaristan’da 8 bin Türkiye’de ise 5 bin kişi ile dev bir anket yaptık, İlk defa Sofya meclisinden bir parti hükümette olan bir parti bir derneği parlamentoya davet etti; Türkiye’de 3 uluslararası sempozyum yaptık vsy. dile getirdi. Türkiye’de bulunan dernek STK vsy bir tane gösterin Türkiye dışında Cumhurbaşkanı çıkarmayı düşünsün, işte bu nedenle biz diyoruz ki Türkiye’de derneklerde devrim ve yeni anlayış getirdik. Ayrıca bizler gelecek 2019’da Bulgaristan’da yapılacak yerel ve AB Parlamento seçimleri için şimdiden hazırlıklarımıza başlamış bulunmaktayız. Bu konuda yönetimimiz 3 kişiye görev verdi ve çalışmalar başladı. Bulgaristan’da önümüzde Kasım ayında da erken genel seçim olabileceğini ve bu konuda çalışmalara da şimdiden başladıklarını ve bir hafta önce Bulgaristan’a giderek BSP Başkan Yrd. Zlateva ile bizzat görüştüm ve Eylül ayı içerisinde Genel Başkanları Ninova ve bir heyet ile Sofya’da bir araya gelmemiz için tarih verilmesini bekliyoruz”. dedi. ULUTÜRK sözlerine şöyle devam etti; “Bizim Bulgaristan’da tek amacımız var İnsanlarımıza öz güven aşılamak ve İnsanlarımızı birinci sınıf vatandaş yapmak, Türk-İslam eserlerimizi geri almaları için vesile olmaktır”. BULTÜRK Genel Sekreteri Genel Başkan ULUTÜRK’e teşekkür ederek sözü misafirimizden Türk Dünyasından Sorumlu İstanbul MHP İl Bşk. Yrd. MAŞAOĞLU’nu kürsüye davet etti. Bülent MAŞAOĞLU; “Derneklerin toplumsal hayatın gelişiminde çok önemli olduğunu vurgulayarak, sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerini çok önemsediklerini kaydetti. Ben öncelikle hepinize İl Başkanımızın Selamını getirdim. Öncelikle şunu belirtmek isterim. Bizler İstanbul’da teşekkür için hiçbir STK ya gitmedik, gitmeyeceğiz sadece BULTÜRK’e geldik. Bunun tabi ki bir nedeni var. Bunun nedeni seçim öncesi BULTÜRK Genel Başkanı çıkıp BU SEÇİMLERDE OYLARIMIZ CUMHUR İTTİFAKINA, CUMHURBAŞKANINA VE MECLİSTE MHP ye veriniz demesi bizi buraya getiren neden olmuştur. Seçim öncesi bizi herkes %5-6 oy alacaklar derken BULTÜRK Başkanı, Biz Bulgaristan Türkleri ilk önce bu seçimlerde Cumhurbaşkanı yarışını ilk turda bitireceğiz, iki Mecliste MHP’ne barajı geçireceğiz demesi cesaret işidir. Her dernek başkanı bunu yapamaz yapamadı da. Burada oy geldi mi gelmedi mi o pek önemli değil burada önemli olan tarafını belli edebilmektir. İşte bu cesaretinden dolayı hepinizi özellikle de başınızda olan Başkanınız Rafet ULUTÜRK’ü kutluyor ve tekrar hepinizin huzurunuzda teşekkür ediyorum. “BULTÜRK “diğer Balkan derneklerin arasında en genç dernek, fakat kısa bir zamanda, uzun ama meşakkatli bir yolu başarı ile sonuçlandırıyorsunuz. Çalışmalarınız takdire şayandır. Derneğiniz ve yönetiminiz olarak çıkmış olduğunuz bu zorlu süreçte sizlere başarılarınızın devamını diliyoruz.” dedi. Herkese hak ettikleri kadar değer verileceğini vurgulayan MAŞAOĞLU; Bizler Liderimizin dediği gibi, ”Önce Ülkem ve Milletim sonra Partim ve ben.” İşte bizim sloganımız budur. Sizin sorunlarınız konusunda da bilgim var, seçim öncesi Başkandan bir rapor aldım ve raporu da inceleyerek Ankara’ya ilettim. Biz size bu konuda söz veriyoruz; sizin tüm problemlerinizi direk Genel Başkanımıza ve devlete ileteceğiz iletilecektir, bundan emin olabilirsiniz. Zaten Başkanınızın benden isteği de budu, BİZİM BULGARİSTAN KONUSUNDA DEVLETİMİZE YANLIŞ BİLGİLER GİDİYOR. GELİN BU KONUDA BİZE YARDIMCI OLUN VE DOĞURU BİLGİLERİ İLETELİM.dedi. Bende bu konuda kendisine söz verdim bundan sonra Türkiye Cumhuriyetine yanlış bilgi veren herkes bedelini çok ağır ödeyeceğini söyledim. Ayrıca sizin Bulgaristan Türklerinin en acil konusu en önemli probleminiz emeklilerin sorunlarıdır.Bulgaristan’da çalışmış yıllarınızın 1991 yılı sonrasında gelenler için de uygulanmasını istediğinizi biliyoruz. Parlamento açılır açılmaz bu konuyu gündeme aldıracağız ve bu sorunun peşini bırakmayacağız. Diğer konuları da sırasıyla gücümüzün yettiği kadar ele alacağız. Bundan hiç şüpheniz olmasın. “Allah birliğimizi daim eylesin. Bizim ortak bir derdimiz bir kaygımız var. Bizim derdimiz vatan ve millettir. Genel Başkanımızın dediği gibi; “Bugün cumhurun başarı ve yükselişine hayranlıkla şahit oluyoruz. Bugün Cumhur İttifakının zaferini gururla, onurla, müsterih bir vicdanla idrak ve ifade ediyoruz. Çok şükür, Türk milletinin kutlu iradesi sandıkta tecelli etmiştir. Türkiye bugün itibariyle resmen Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi’ne geçmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi Sayın Cumhurbaşkanımızın

arkasında tavizsiz durmuştur. Aynı zamanda partimiz bütün engelleri aşarak, bütün oyunları bozarak, bütün karanlık senaryoları parçalayarak TBMM’de temsil edilme imkânına kavuşmuş, çok değerli bir milletvekili sayısına ulaşmıştır. Türk milleti, Milliyetçi Hareket’i TBMM’nin hem kilit partisi yapmış, hem de denge ve denetleme görevini vererek önemli bir sorumluluk yüklemiştir. Türkiye’nin önü açılmıştır. Türkiye’nin geleceği aydınlanmıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sisteminin tüm kurum ve kurallarıyla yerleşmesi konusunda üstümüze düşen her görevi azimle yerine getireceğiz.

Tarafımız Türkiyedir. Safımız büyük Türk milletidir.” Artık yolumuz aydın bahtımız açıktır. dedi. Hepimize hayırlı uğurlu olsun şeklinde sözlerini bitirdi ve sıcak karşılamadan dolayı dernek yöneticilerine teşekkür

Bulgar-Türk Ticaret Günleri Sofya

Türkiye’nin Sofya Büyükelçisi Hasan Ulusoy’un konuşması – Bulgaristan Ekonomi Bakanı Emil Karanikolov’un konuşması – Türkiye’nin Sofya Büyükelçisi Hasan Ulusoy’un AA mikrofonlarına açıklaması – Türkiye’nin Sofya Büyükelçisi Hasan Ulusoy: – “Bulgaristan – Türkiye ekonomik ilişkilerinde büyük potansiyel var” dedi. Büyükelçi Ulusoy, Türkiye’nin Sofya Büyükelçiliği ve Bulgar – Türk Ticaret ve Sanayi Odasının iş birliği ile düzen-

lenen “Bulgar – Türk Ticaret Günleri” etkinliğinde konuştu. Bulgaristan Ekonomi Bakanı Emil Karanikolov’un da etkinliğe katılmasından büyük memnuniyet duyduğunu aktaran Ulusoy, “Bulgaristan – Türkiye ekonomik ilişkilerinde büyük potansiyel var. Bence ekonomik alanında ilişkiler doğru yolda.” ifadesini kullandı. Ulusoy, Bulgaristan ile Türkiye arasındaki ekonomik ilişkilerin geliştirilmesinin her iki halkın refahına katkı sağlayacağına işaret etti.Bulgaristan’da yatırımcı olarak faaliyet gösteren 55 Türk şirketinin bulunduğunu ve komşuluk kültürünün büyük önem taşıdığını anlatan Ulusoy, “Komşu olmamızın bir diğer önemi de, bu güzel ülkede firmalarımız ve yatırımcılarımızın hem Bulgarca, hem Türkçe okuma ve yazma bilen kalifiye ve aranan işlere uygun Bulgaristan vatandaşları ne kadar çok olursa, o kadar çok Bulgaristan ekonomisi ve istihdamı da kazanacak. Bu, özellikle gençler için önemli bir fırsat.” değerlendirmesinde bulundu. Etkinlikte Türkiye’den 200 şirket stant açarak Bulgar iş adamlarıyla görüşmeler gerçekleştirdi.

Bulgaristan Euro’ya geçmeye hazırlanıyor

Avrupa Bölgesi Maliye Bakanları Bulgaristan’ın Avrupa Bölgesi ve banka birliğinin “bekleme alanına” girişine yeşil ışık yaktı ve bunun ne zaman ve nasıl olacağını belirledi. AB üyelik anlaşması gereğince zorunlu olarak da Sofya’nın Euro’ya geçmesi gerekiyor. Bu karar da, Bulgar yönetimin bu talebine karşılık olarak geldi. Bu zorunluluk AB’ye yeni üye olan bütün ülkeler için geçerli olsa da, çoğu ülke ulusal para birimini korumaya bakıyor ve Euro’ya geçiş için acele etmiyor. Dolayısıyla Bulgaristan Euro’ya kabul etmek için somut adımlar atan tek yeni üye ülkedir. Bu da Sofya’nın neden bu kadar Euro’ya geçmekte ısrarlı olup, diğer ülkeler neden Euro’ya geçmek istemiyor sorularını doğuruyor. Diğer ülkelerin kendine göre haklı gerekçeleri olabilir. Bulgaristan’a baktığımızda, Bulgar vatandaşlarının çoğunun ortak Avrupa para birimine geçilmesine sıcak baktığını görüyoruz. Bu şekilde AB’nin kaderini belirleyen zengin ve gelişmiş ülkelere biraz daha yaklaşmış olacağımız fikri yaygınlaşıyor. Bu yeni adıma karşı koyan çevreler de var. Şu an Bulgaristan’da Euro’ya geçmeye karşıt seslerin imza kampanyası sürüyor. Ülkenin mali ve para bağımsızlığının korunmasını isteyenler 100 000 imza topladı. Siyasi ve iş çevreleri ve ekonomi uzmanlarının çoğu oybirliği ile Euro’nun kabul edilmesinden yana görüş ifade ediyor. Mutlak Avrupa yanlısı siyaset

izleyen Boyko Borisov hükümetine bu olumlu sesler de güç veriyor. Bulgaristan’ın AB Konseyi Dönem Başkanlığına sayılı günler kala bu hükümet ülkenin Avro Bölgesi ve banka birliğine üyelik başvurusunu sundu. Bu çok iyi bir zamanlama ve iyi oynanmış bir koz oldu. Uluslararası gözlemciler, uzmanlar, AB üst düzey yöneticilerinin muazzam çoğunluğuna göre bu dönem başkanlığı Bulgaristan’ın şimdiye kadar pek parlak olmayan Avrupa imajına olağanüstü büyük katkı sağlamıştır. Güvenin arttığı bu dönem, Sofya’ya Avro Bölgesine giriş için yeşil ışık yakılmasına da vesile oldu. Sofya, Brüksel’in ve Frankfurt merkezli Avrupa Merkez Bankası’nın istemlerini yerine getirmekte zorluk çekmeyeceğinden emin. Ülkede para kurulunun bulunması, güçlü bir argüman olarak öne sürülüyor. Bulgar ulusal levası yabancı dövize göre sabit bir kura bağlı ve bir Euro 1.95583 leva değerinden sabit işlem görüyor. Dolayısıyla Bulgar levanın değer kazanması veya kaybetmesi gibi bir sürpriz beklenilemez. Hiçbir ciddi siyasetçi veya ekonomi uzmanı para kuruluna karşı söz söylemiyor. Pratikte Avro Bölgesine resmi üye olmadan bile Euro’yu uygulamaya geçirmiş sayılır. Bu anlamda levadan Euro’ya geçiş diğer ülkelere kıyasla çok daha kolay ve acısız olacak. Sarsıntı ve olumsuz etkiler beklenmiyor. Tam tersine- zaten iyi çalışıyor olan Bulgar ekonomisi, kamu kaynaklarının istikrarı, devletin düşük borçları, bütçe açığının olmaması ve tamamen makul olan enflasyon oranı Bulgaristan’ın Euro’ya geçişinden ayrıca tetiklenmiş olabilirler.

Sofya’da “Bulgar-Türk Ticaret Günleri” Etkinliği Türkiye‘nin Sofya Ticaret Müşavirliği, Filibe Ticaret Müşavirliği ile Bulgar-Türk Ticaret ve Sanayi Odası (BULTİŞAD) işbirliğinde organize edilen “Bulgar-Türk Ticaret Günleri” etkinliği Bulgaristan‘ın başkenti Sofya’da yapıldı. Etkinliğin ev sahipliğini BULTİŞAD Başkanı Edis Emre, Türkiye’nin Sofya Büyükelçiliği Ticaret Başmüşaviri Emrah Sazak, Türkiye’nin Filibe Başkonsolosluğu Ticaret Ataşesi Mehmet Ali Erdem yaptı. Organizasyona Bulgaristan Ekonomi Bakanı Emil Karanikolov, Bulgaristan Ekonomi Bakan Yardımcısı Alexander Manolev, Türkiye’nin Sofya Büyükelçisi Hasan Ulusoy, Bulgaristan KOBİ Destekleme Ajansı İcra Müdürü Gabriela Kozareva, Bulgaristan Yatırımlar Ajansı İcra Müdürü Stamen Yanev, Bulgaristan Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Tsvetan Simeonov, Bulgaristan Ticaret ve Sanayi Odası Genel Sekreteri Vasil Todorov, Bulgaristan İşverenler ve Sanayiciler Konfederasyonu (KRİB) Başkan Yardımcısı

Yanik Mekushin, Alman-Bulgar Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı ve Aurubis Bulgaria şirketinin müdürü Tim Kurt, Bulgaristan’daki Amerikan Ticaret Odası İcra Müdürü Peter Ivanov, Türkiye Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu Türkiye-Bulgaristan İş Konseyi Başkanı Osman Ak, Azerbaycan Büyükelçiliğinden Zulfiyya Alizada, Trakya Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mahmut Şahin, Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Volkan, Edirne Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Recep Zıpkınkurt, Kırklareli, Uzunköprü ve Keşan Ticaret ve Sanayi Odaları’ndan yönetim kurulu üyeleri katılım sağladı. Gün boyu süren etkinliğin özel oturumunda Bulgar-Türk Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Edis Emre, TTicaret Başmüşaviri Emrah Sazak, Ticaret Ataşesi Mehmet Ali Erdem, Türkiye’nin Sofya Büyükelçisi Hasan Ulusoy, Türkiye Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu Türkiye-Bulgaristan İş Konseyi Başkanı Osman Ak, Edirne Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Recep Zıpkınkurt, Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Volkan ve Trakya Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mahmut Şahin bir araya gelerek, 2018 yılında Balkan ülkelerinde düzenlenmesi planlanan etkinlikler hakkında istişarelerde bulundular.

Oya CANBAZOĞLU Karanlığı Işıkla

Yakanlar

Konu: Kökten gelenler bizdendir. Geri dönüş kaçınılmaz mı! İçine düştüğümüz karanlık, öyle bir zifiri karanlık ki, anlamaya çalışıyorum, kendime bile anlatamıyorum. Boyacılara gittim, karanın zifiri karası yani kapkarasını hangi renk karışımla elde ediyorsunuz? diye sordum. Hiç biri cevap veremedi. Çünkü Allah renkleri yaratırken kara örneğini kömür ve kara kaya yanağına sürmüş, küstahlığın ve ihanetin rengini yaratmayı insanlara bırakmış… Onlar da kömür rengini değiştirmek için onu ateşe atmışlar, kül rengini bulmuşlar. Kara kayayı ateşte çatlatmışlar. İçinden mücevher çıkmış… Bulgar hükmünde geçirdiğimiz şu 140 yılın karanlığı bir tek rengimizi değil özümüzü de değiştirilmek istedi. “Eritilmek”, “asimile edilmek”, “zorlayarak soya döndürmek” denemelerinden hep kıvılcım, hep alev ve mücevher çıktı. Bu konuda, kalın kitaplarda yazılanların hepsi yalandır. Alev rengiyle doğar ve rengiyle ölür. İnsanlar, kendilerine benzeyen bir sima ile doğduklarından dolayı, onların şekli ve özüyle ilgili yapılan tüm işlemler yapay ve köksüzdür. “Benzeşiyorlar”, “o kadar çok benziyor ki, şaşırdım!” gelişi güzel savlardır. Bulgar kimliğimin şifre bölümündeki son rakam kaç kişinin sana benzediğine işarettir. Oysa bana benzeyen yoktur. Biz her birimiz tek ve emsalsiziz. Arkada kaldığına inanmak istediğim, özellikle en zor yıllarımızda, özümüzü değiştirme denemeleri, daha somut bir ifadeyle “Bulgarlaştırılmaya zorlayışın” ağır zulüm yılları gönlümüzü sarstıkça şiirimizi ve sanatımızı çok derin etkiledi. “Kurşun gibi ağır” ortamı sakinleştirmek isteyen yaşlılar, “aşı çekirdeği boştur, eksen de bitmez! Sabırlı olun!” derken, iç çekiyorlardı. O zamanlar, bahçemizde dolaşan dedemin aşı fidanların dibine çömelişi ve köke yakın fışkırmış “piçleri” seyredişi hala gözlerimin önündedir. Yıllar sonra en değerli olanın o filizler olacağına inanıyordu. Bulgarlarla aynı kültürde buluşmayı ve uygarlaşmayı kabul edince “bize yanlış aşı yapıldığını” söylüyordu dedem. Ne var ki, insan ruhu ağaçlar gibidir, özüne yapılan aşıyı kendisi yok edemez ve zamanını doldurmasını beklemek ve kökten yeni filizlerin fışkırmasını beklemek zorundadır. Bu bekleyişin adı SABIRDIR. Günümüzde Eski Kıtadaki birçok halklar gibi Bulgarların da suyunun kesildiğine tanık oluyoruz. Suyun kesildiği yerde hayat yeşermez. Taşıma suyla orman denizi yetişmez!. Ağaçların mücadele alanı köklerindeki sudur. Özü yaşatma davasıdır. Aşı yapraklar, aşı meyveler, kök özden gelen dalların meyve biçimlerinden, renk ve lezzet bakımından farklıydı. Bu dava özü koruma davasıdır. Türk kimliğimizin içine düştüğü karanlığı aydınlatmak için 1984-1989 yıllarında bedenini ateşe veren, yüksek binaların 4. ve 5. katlarından atlayıp ışık olan kardeşlerimiz var. Onlar, halkımızın ancak kendi aydınlığında yaşayabileceğinin farkındaydılar. Onlar karanlıkta parlayan mücevherlerimizdi. Bulgaristan Türk toplumunu onlardı yüreklendirdi. İlk kıvılcımların buluştuğu yerde ruhumuz kaynaştı. Ruhsal buluşmamızdan can çekiştiği sanılan mücadeleci kimliğimiz baş kaldırdı. 1989 Mayıs Ayaklanmamız alevlendi. Karanlıkla aydınlığın bu savaşımda asla sönmeden parlayan çok önemli simalarımızdan birisi şair Mehmet Karahüseyin’dir. Bir şair olarak onun yürüdüğü yol, aşıyı kabul eden BABA ile kök suyundan kopmayan OĞUL arasındaki kavga yolu oldu. İntihar eden Mehmet karanlığı ölümüyle yaktı. Bu kavga, zifiri karanlıkta, hiçbir kıvılcım çakmayan, babanın oğula, oğlun da babaya güvenmediği bir ortamda yürütülmüştür. Baba şair, oğul şair, belki ikisinin de gece şiirler vardı… Karanlık sokaklarda gece yalnız yürürken hep yanan bir lamba aradılar. Gece kül olmak için her gün bir kor gibi yandılar. Tek kıvılcıma rastlanmazken, şair Mehmet Türk özüne ve kimlik bilincine hayat hakkını alev ve kül olmakta buldu. Onun ateşi insan özünün asla değiştirilemeyeceğini gösterdi. O, Bulgaristan Türklerinin her şeye rağmen kimliğini koruma yolunda, hak ve özgürlük davasında ebediyen dalgalanan bayrak oldu. Onun emsalsiz kahramanlığını her geçen an daha iyi anıyoruz. Karanlığı aydınlatan adına şiir geceleri düzenliyoruz. Destanlarını tercüme ediyor, kitaplarını yayıyoruz. Şair Mehmet’in yakın dostu ve yaratıcılık ruhlarının aynı semalarda uçuştuğu Dobrucalı şairlerimizden Yusuf Yakubov “GECE GÜNDÜZ” derlemesinde yayınlanan İNTİHAR şirinde şöyle haykırdı. İNTİHAR


6 Sayı 134 - Temmuz 2018 6

Bulgaristan Türklerinin Sesi Türk Dünyası

Şakir ARSL ANTAŞ Selamım olsun Tarih: 26 Temmuz 2018 Konu: Dünü anlamadan bugünü anlayamayız. Öz Vatanı terk edip, “vatan” aramaya gidenlere “Güler yüzlü bir Halkım var!” diyen de bizden, “Bizden bir şey olmaz! diyen de bizden. Türkiye’ye yaralı geldik. Bu yalnız zulüm yarası değildi. Göçmen çadırlarında ilk çorba tasını uzanırken, yarım ekmeği de öteki elimle aldım. İçimde, bir şey daha uzatacaklardı bana, hissi vardı. Kimseye başka bir şey uzatılmadığı gibi, bana da vermediler. O an, hayatımda eksik bir şey olduğunu, noksanlık belirdiyse bir ilacı olmalı diye düşündüm. Bu bir mehlem olmalıydı. İçimdeki bir boşluktu. Ne sızlıyor, ne ağrıyordu. Kendini hissettirdikçe boğuyordu. Çadır yerleşke kalabalıktı. Ekmeğini alan yürüyordu. Ben de yürüdüm. Boğan illet benimle geldi. Ne önüme geçiyor ne de arkamda kalıyordu. İçime oturmuştu. Halinden memnun ve gidici değildi. O görülmeyen boşluğun beni boğazladığı günden bugüne neredeyse 30 yıl geçti. Çocuklar askerden döndü, üniversiteye gidip geldi, çoluk çocuk sahibi, kocaman adam oldular. Hayata ton ve renk veriyorlar. Bazen eşimle baş başa kaldığımda, “o içine oturan artık terk etti mi seni?” diye sormak istiyorum. Tam soracağım an dilim dönmüyor. Bana bir şey oluyor. Gözle görülmeyen, elle tutulmayan bir güç, bana, “sana ne!” diyor. Hiç bir şey demese de “otur oturduğun yerde!” demiş gibi bir duyguya yenik düşüyorum… Komşu köyden şair Ahmet Haliçov’un UNUTAMAYIZ şiiri geliyor bu durumlarda hep aklıma. Karanlıktı yaşanası dünyamız, zifiri karanlık. Acı bekleyiş içinde avunup durduk.

Emzirme geleneği ve modern yaşam genç anneleri bir araya getirdi

Bulgaristan>da emzirme haftası sona erdi. Genç anneler ve anne adayları tarafından büyük ilgi görmesinden dolayı etkinlik 7 günden fazla sürdü. Bu tür kampanyaları Dünya Emzirme Hareketi Birliği (WABA) 1992 yılında başlattı. Bulgaristan’da emzirme haftası çerçevesinde Sofya ve başka 7 şehirde ilginç görüşmeler yapıldı. Genç kadınlar, daha fazla anne sütüne sahip olma ve çocuklarını daha sağlıklı beslemeleri konusunda uzmanlar-

Bu yıl dünya evine girenler arasında 8 ve 18 Ağustos tarihleri

Bugün ve 18 Ağustos>ta Sofya, Plovdiv, olmak üzere rekor Varna, Burgas, Sliven ve Dobriç’te 300 kırıyor. Anlaşıdüğün yapılacak. Tekrarlanan rakamlalan evlilik yaprın uğurlu olduğuna inanan çiftler, dünya mak, nikah kıyevine girmek için 8 ve 18 ağustosu seçti. mak yine moda Üstelik bu yıl tekrarlanan rakam olan seoluyor. Varna’da kizi yatay olarak düşünürsek sonsuzluğun denizcilerin yasembolü oluyor. bancı kadınlarla evlenmeleri dikBirbirini sevenler, evlenmek için çoğunlukla yaz mevsimini tercih ediyor, bazıları da «evet» kat çekiyor. Romanya, Türkiye, Rusya, İngildemek için deniz kıyısını seçiyorlar. Varna’da yılın tere, Muritius adası, hatta Japonya ve Çin’den başından bu yana yapılan evliliklerin sayısı 800 gelen gelinler var Varna’da.

Bulgaristan’ın Avrasya Üniversite Ağı önerisi Brüksel’de onaylandı

Ruse Üniversitesi tarafından sunulan Avrasya Üniversite Ağının kurulması önerisi, Brüksel’de onaylandı. Avrupa’da ve Kazakistan, Kırgızıstan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan olmak üzere beş Orta Asya ülkesinden üniversitelerin yer alacağı proje, bu ülkelerde yenilikçi eğitim teknolojilerinin uygulanması yolu ile yüksek eğitim sistemlerinin modernleştirilmesi amacına yöneliktir.

Tiksintiyle içmiştik mutsuzluk şerbetini

Kadın erkek, kız, oğlan O korkulu yılları asla unutamayız. Biz dünya değiştirirken kişisel duygusallığımızın budanmaya başladığını fark edemedik. Bu budamayı hayat kendisi yapıyordu. Esaretten kurtulduk ve özgürlüğe kavuştuk hissiyle birlikte, artık kimse kıramaz beni, duyumu da oluşmaya başladı. Gelenleri karşılayan en yüksek makamda, Ankara’da Encüment Konukman Bey adından bir “Hoş Geldiniz!” diyenimiz vardı. Birçoğumuz o yüksek makama çıkınca, ana kuşun kursağında taşıdığını yuvadaki yavrunun ağızına akıttığı gibi, ortaya döküp rahatlıyordu. Aslında bu rahatlamanın sırrını çözmek çok zordu. Ercüment Bey hepimize sırdaş oluyordu. “İyi evladım, anladım! Sen şimdi bir rahatla! Yerleş! Gereken Yapılır!” diyordu. Önünde açılan yaraya, onun mehlemi bu içten sözlerdi. İşte o an ben içimdeki boşluğun dolmaya başladığını hissetmiştim. Bu doluş içimde doğan umutların birer ikişer dallarımdan uçmasına bağlı olabilirdi. Güzdü. Güneş ışığını kaybetmiş. Yapraklar düşüyor, meyveler toplanıyor. Güz oturmuştu. Birçoğumuz için yitirilen umutlardı. Yerleşip iş tutmak kolay olmadı. Yıllar geçti. Göçmenlerin kursaklarında getirdikleri kitap oldu.

dan bilgi aldı. Kadınlara yararlı kitaplar kitaplar ve filmler sunuldu. Yurdun birçok yerinde genç anneler dışarıda, açık alanlarda bebeklerini emzirdi. Böylece, alışveriş merkezlerinde, toplu ulaşım araçlarında ve parklarda emzirmeye karşı önyargıyı kabul etmediklerini gösterdiler. Veliko Tarnovo’da ilginç bir etnografya sergisi gösterildi. 100 yıl önce emziren annelerin giydiği özel olarak dikilişmiş işlemeli gömlek büyük ilgi gördü.

Bulgaristan iklim değişikliğine uyum için önlemler almalı Dünya Bankası’nın analizine göre Bulgaristan, iklim değişikliğine uyum için zamanında önlem almazsa ekonomik büyümesi ciddi tehlikeye girecek. Uyum için önlem alınmaması halinde 2050 yılına kadar ekonomik büyüme oranları önemli düşüş gösterecek, ondan sonra da negatif oran olur. Bu bağlamda Dünya Bankası ekibi şu anda İklim Değişikliğine Uyum için Ulusal Strateji projesi hazırlıyor, Çevre ve Su Bakanlığı’nın sitesinde ise stratejinin Eylül sonuna kadar hükümete sunulacağı bildiriliyor. Proje geliştirilirken uluslararası kurumun ekibi AB üyesi olan diğer ülkelerde kullanılan modeller ve yöntemler kullanıyor. İklim değişiklerinin– tarım, biyoçeşitlilik, enerji bilimi, ormanlar, sağlık, ulaştırma, kentsel gelişimi, turizm ve su olmak üzere 9 anahatar sektör olası etkileri analiz ediliyor. Uzmanlar, bundan sonra yönetim ve yatırım kararları alınırken iklim değişikliğine karşı uyum önlemleri gerekliliğinin dikkate alınması gerektiğini öne sürdüler. Analizler iklim değişikliklerinin etkisini azaltma politikaları için yatırım yapılan her bir euronun geri döndü-

ğünü gösteriyor. Örneğin yıllık ortamala sıcaklıklar 2050 yılına kadar 4 derece ile artarsa yatırım yapılan her euronun tarım için yaklaşık 4 euro tutarında kar olması bekleniyor. Prensipte sıcaklıklıkların 4 derecelik bir yükseliş senaryosu, uyum önlemleri, gayri safi yurtişi hasılanın % 4.3’ten % 2.6 indirerek bu değişikliğin negatif etkisini azaltır. Fakat uyum için önlemler alınmazsa, bütün ekonomide gerçek fiyatların artması, gerçek gelirde ciddi azalma ve fakirliğin artması gibi Bulgaristan için başka ağır sonuçlar da olabilir.

Nevzat ÖZTÜRK’ün Değerlendirmesi

Rafet ULUTÜRK’ün yazısını değerlendirme yapmanın gerekli olduğunu düşünüyorum BULGARİSTAN’DA GAZETECİLİĞİN MİSYONU. BULTÜRK Genel Başkanı Rafet ULUTÜRK’ün, “ Yalova – Türk Dünyası Medya Mensupları Buluşması’ndaki Konuşma”sı ile ilgili değerlendirme yapmanın gerekli olduğunu düşünüyorum. Konuşmasında ULUTÜRK, “Bilgi akümüzü şarj edip, irademizi keskinleştirme işbirliği”, “Örs ile çekiç arası ve şarj olup güç tazeleme yeri”,“ Halk belleğimize gerçeklik ve umut tohumları atan öncüler olmak” ifadelerini kullanıyor. Sayın Başkan, bu ifadelerinde; 1- Bilgiye olan ihtiyacı ve bilginin sürekli güncellenmesini, 2- Güçlü ve kararlı bir iradeye sahip olmamızı, 3- Çalışma ve azimli olmanın yanında, sürekliliği, “ Trajedimize seyirci kalan dünya, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin devamlılığın ne pahasına olursa olsun devam edeceğini gördü. Bizim yenilmezliğimizi ve bizim çok büyük bir devlet olacağımızı kabul etmek zorunda oldukları gün gibi ortada” ifadeleri ile, 1- 15 Temmuz’da yaşanan hain darbe girişiminin milletin iradesi ile sonuçsuz kaldığını, 2- Milletin gösterdiği sahiplenme ve iradenin tarihteki büyük devlet olma gereceğinin yeniden hayata geçirilebileceğinin işareti olduğunu, 3- Hainlerin milletin iradesi karşısında, milletin azim ve kararlığını ve yenilmezliğini kabullenmek zorunda kaldığını, 4- 24 Haziran seçimlerinin Zaferle sonuçlandığını ve artık Türklüğün yeni bir demokrasi aşamasına geçiş yaptığını, “Bizler Türk Dünyası el ele vermişiz – Bizler bu gün tarihimizi yazıyor ve hepimiz BÜYÜK YENİ TÜRKİYE’nin kurucularıyız. İslam’ın içinin boşaltılmasına, Vatansız din algısına, adaletsiz bir dünya çırpınışına, kısacası FETO-NATO sapıklığına son veriyoruz. Büyük bir illetten kurtulduk. Ne mutlu hepimize! Ne mutlu Türk Dünyası! Artık hainlerin ihanet tohumu atma devri kapanmıştır. Yeni tohumları atan artık biziz. Hain Kadro Hareketi’nin beli kırıldı. Yeni kadroları yetiştiren bizler olacağız. Onlar tarih yazamayacak. Tarih yapmak ve yazmak bizim işimiz. Galip olan biziz ve zafer destanını biz yazacağız. Türkiye bugün bu havayı soluyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin 21. yüzyıl yolu Bize Türk Dünyasına açılmıştır. Türkiye’nin ufku açıktır, geleceğin umudun yolları bize hepimize açılmıştır.” ifadeleri ile, 1- Türk Milletinin el ele verdiği zaman tarih yazabileceğini, 2- Bu gün ele ele veren herkesin Büyük Türkiye’nin kurucusu olarak tarihteki yerini alacağını, 3- İslam’ın içinin boşaltılması ve vatansız din algısının tehlikeli olduğunu, 15 Temmuz Darbe girişimi sonrasında bu olumsuz algının yıkıldığını, milletin vatansız din olmayacağını bizzat yaşadığını, İslam’ın içinin boşaltılması durumunda ne kadar tehlikeli, o kar da iradesiz ve acımasız tiplerin ortaya çıkacağını, 4- FETÖ ve NATO’nun Büyük Türkiye önündeki sapıklardan farkı olmadığını bize anlatırken Gazetecinin ve Gazeteciliğin misyonunu ele alırken çok çarpıcı ifadelere yer veriyor: “Bulgarların ilk gazetelerinin çıktığı 1846’dan beri geçen 176 yılda Bulgaristan’da Bulgarca olarak 500’den fazla gazete, 100’den fazla dergi çıktı. Burada şunu soruyorum: Bu ilk gazete hangi ocağı tutuşturdu? Halkına ne dedi? Ve neden yaktığı ateş söndürülmeden bir meşale gibi bugüne kadar taşınmıştır?Almanya’nın Laypzig şehrinde, 20 Nisan 1846’da, Eski Zağra’ya bağlı Karlovo’lu Doktor BOGOROV tarafından çıkarılan “Bulgar Kartalı” (Bılgarski Orel) adlı gazete birinci sayısının birinci sayfasında Bulgarlara şöyle seslendi:“Bulgar çocukları Bulgarca okusunlar. Çocuklarımızı Rum okullarına göndermeyelim. Yavrularımız Rum okullarına gitmesinler!”O zamanlar kiliselerdeki papazlar ve okullardaki öğretmenler Rum’du.Kilise ve okulundan çıkan gençlerin Rumlaştığını gören Dr.Bogorov, uyanabilmeleri için Bulgarları, Kiril Alfabesine, Bulgarca kitaplara, Bulgar halk kültürüne, kendi öz tarihlerine dört elle sarılmaya çağırdı. “Bulgar Kartalı” gazetesinin misyonu Bulgar yavrularına dil, din, yazı dili, edebiyat ve kültür olarak Rum’dan koparıp ve Bulgar kimliği oluşturmak için çıkmıştı…İki: Birinci Bulgar dergisi “Halkımızın Kökleri” (Narodnik) adıyla çıktı. Yazılıp basıldığı yer Filibe, (Plovdiv). Derleyen, Doktor Konstantin Fotinov. O da bir öğretmendi. Birinci sayının birinci sayfa makalesinde onun Bulgar halkına söylediklerini aynen veriyorum: “Kilisede Rumca konuşmayın, aranızda yalnız Bulgar dilinde sohbet edin. Bulgarca konuşmaktan zevk alın, gurur duyun!” diyordu. Evet, demek oluyor ki, 170 yıl önce Bulgarların dili Rumcaya kaymış, halk arasında Rumlaşma almış yürümüş ve Filibe’de hekimlik yapan Bulgar Aydını Dr.Fotinov, işini gücünü bırakmış, elini cebine sokup dergi çıkararak “Kendi aranızda Bulgarca konuşun!” diye haykırdı.172 yıl sonradan, 2018 doruğundan baktığımda, Dr.Bogorov ve Dr.Fotinov’u sokakta taşlayanlar olduğunu, “çıldırmış,” bu adam “tımarhanelik” diye haykıranları görebiliyorum. Ayrıca Zaman Osmanlı dönemi, Bulgar kimliğinin uyanması Yunanlar tarafından boğazlanmış, Laypsig’te Bulgarca okuyup yazan 5, Filibe’de ise 53 kişi varken, halkı gazete çıkararak “kendine gelmeye, kimliğine dönmeye” çağırmanın yüceliğini ve dehalığını, ben bu kürsüden bu Bulgar Aydınlarını alkışlıyorum. Karanlıkta kimsenin göremediği ışığı görebilen gazeteci, ancak çapraz dokulu bir insan olabilir. Çapraz doku halıcılıkta sökülmeyen düğümdür ve bunu toplumda ancak gazeteciler yapabilir. İlk gazete ve dergi “Bulgarlara, aranızda Bulgarca konuşun, Bulgarca dua edin, kiliseye bağlı okullarda Bulgarca okuyun!” dedi. Peki Neden? Rumca kötü dil mi? Onlar, Milli kimliğin köklerinin anadile dayandığının bilincine varan Bulgar uyanış çağı aydınlarıydı. (Dönem 1846 – 1876’dır) Onlar, Osmanlı içinde Bulgar Milli Kimliği mayalanmasının ancak ve yalnız Bulgar dili, Bulgar tarih bilgi ve bilinci, Bulgar dininde ibadet, yaşam ve kültür hakkı ile gerçekleşeceğini görebilmişti. Ve buna inanmışlardı. Bulgarlara tarihin aynasında kalma şartı olarak, Rumlara veya Ruslara değil, Türklere düşman olma şartı koşulmuş ve 2018’de bu tabloda değişen hiç bir şey yoktur. Bu düşmanlığın adı, Müslüman Türk maneviyatını yok etmektir ” vurgulayarak; 1- Bulgar gazetecilerin toplumu ayakta tutabilecek çıkış yolları aradığını ve sürükleyici ve meşale yakıcı rol aldıklarını, 2- Toplumun öz kültürüne, diline, dinine ve vatanına bağlılığını kuvvetlendirici, arttırıcı rol oynadıklarını, bunun için çaba harcadıklarını, 3- Yazar, Bulgar yazarları ve gazetecileri örnek verirken, onların bu öncü rollerine dikkat çekmiş ve bizlerin de gazetecilerin de aynı şekilde toplumun öncüsü ve kültürel kimliğin korunmasında, inşasında öncü rol almasının önemine, 4- Milli Kimliği mayalamanın Milli Dil ile olabileceğini; dil, olmadan sağlıklı bir gelecek inşa etmenin mümkün olmadığını haykırırken; “Bugün Bulgaristan’da çıkan Türkçe ULUSAL gazete yoktur.186 gazetemiz ve 20 dergimiz kapanmıştır. Yazarlarımız, 200’den fazla yaratıcımız sınır dışına kovulmuştur. Düşünce merkezlerimiz sınır dışına itilmiştir. Yeni bir strateji, en modern teknolojilerle, yeni bir atılımla dava ateşimizi yeniden yakmalıyız. Son yıllarda Bulgaristan’da elde ettiğimiz en büyük başarı FETO hainlerinin ülkeden kısmen de olsa temizlenmesi oldu. Onlar ülkemizdeki İmam Hatip Liselerine, Sofya İslam Enstitüsüne girmiş ve “Kuran’da Vatan yoktur. Öyleyse Vatan diye bir şey yoktur” “Kuranda anadil yoktur ve anadil diye bir şey yoktur!” diye çocuklarımıza zulüm ediyorlardı. Zehirlerini çocuklarımızın körpe beyinlerine işliyorlardı. Baş Müftümüz Mustafa Hacı ise, bugün de “Din anadilden öndedir!” propagandası yapmaya devam ediyor. Çok yönlü mücadele etmemiz gerekti. Bulgar zulmü bir yandan, FETO zulmü öte yandan, Türk kimliği davamızda çok çektik. Ama kazandık. Kazanıyoruz. Kazanacağız.” ifadelerini kullanarak;


Bulgaristan Türklerinin Sesi Sayı 134 - Temmuz 2018 7 7

Aile Spor

Merkez Bankası son Bulgaristan ve Yunanistan, doğalgaz bağlantısının imzaladı Başbakanlık basın merkezinden verilen bilgiye boru hattı ve Yunanistan’dan sıvılaştırılmış doğal gaz üç ayda 250 sahte göre Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Jean- ile ilave kaynaklardan doğal gaz sağlayacaktır.

Nisan ayından Haziran ayının sonuna kadarki dönemde Bulgaristan Merkez Bankası BNB tarafından 252 sahte banknot saptandı. Sahte kağıt paralar arasında 20 levalık kupürler en çok olurken ardından 10 ve 50 levalık olanlar geliyor. Sahte madeni paralar da saptandı. Çoğunlukla 50 stotinkalık, 1 ve 2 liralık paralar söz konusudur.

Toll sistemi ve elektronik vinyetlerin getirilmesi Parlamento’da onaylandı

Toll Ücretli Yol Geçiş sisteminin kurulması ve işlemesi ile ilgili Trafik Yasasına getirilen değişiklikler Parlamento’da birinci okumada onaylandı. Değişikliklere göre ücretli yolların toplam ağırlığı 3,5 tonun altında olan binek araçlar ve taşıtlar tarafından kullanılması, 2019 yılının başında getirilecek olan elektronik vinyetlerle olacak. Şimdiye kadar olduğu gibi yıllık, üç aylık, aylık ve haftalık olacak olan vinyetlerin fiyatlarında değişiklik olmayacak. Cuma günü öğlenden Pazar günü gece yarısına kadar geçerli olacak olan haftasonu vinyeti de getiriliyor.

Claude Juncker’in huzurunda Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov ve Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras , doğalgaz bağlantısının inşaatı için sözleşme imzaladılar. Borisov ve Çipras, iki ülkenin ara bağlantı projesini tamamlamak için siyasi desteğini açıkladı ve bildirge Brüksel’de AB Konseyi toplantısında imzalandı. Bildirgede iki taraf, proje faaliyetlerini yürütmek için iddialı zaman çizelgesini desteklediğini vurgulamaktadır. Bildirgeye göre, Yunanistan-Bulgaristan doğalgaz boru hattına yönelik inşaat işlerinin 2018’in sonuna kadar başlaması planlanıyor. Ara bağlantı hattının, Azerbaycan doğalgazının Trans-Adriyatik Doğalgaz Boru Hattı ile ilk teslimatı beklendiği zaman 2020 yılında hizmete girmesi planlanıyor. Bulgaristan ve Yunanistan Başbakanları, zamanında uygulanmasını sağlamak için proje faaliyetlerinin uygulanmasını yakından izleyeceklerdir. BulgaristanYunanistan doğalgaz ara bağlantı hattı projesi, Güneydoğu Avrupa bölgesine doğal gaz tedariki için kaynakların ve güzergâhların çeşitlendirilmesi için stratejik bir projedir. Hattın inşaatı, Avrupa’ya, özellikle Hazar bölgesinden Trans-Adriyatik doğalgaz

Yunanistan-Bulgaristan doğalgaz ara bağlantı hattı projesi, Avrupa Komisyonu için yedi öncelikli projeden biridir ve Orta ve Güneydoğu Avrupa İçin Gaz Bağlantı Girişimi’nin (CESEC) bir parçasıdır. Boru hattının uygulanması, enerji piyasalarının birleştirilmesine, rekabetin artırılmasına ve Güneydoğu Avrupa’da gaz arzının güvenliğinin sağlanmasına katkıda bulunacaktır. Boru hattı, Bulgartransgaz’ın Stara Zagora (Eski Zağra) yakınlarındaki ulusal gaz iletim şebekesi ile Yunanistan’ın Gümülcine yakınlarındaki gaz iletim şebekesi arasında bağlantı kuracak. Proje, her iki tarafın da yüzde 50 oranında eşit katılım payı olan bir ortak şirket tarafından yürütülmektedir. Gaz bağlantı hattının Bulgar topraklarında uzunluğu 140 kilometre olacak. Ara bağlantı boru hattının öngörülen başlangıç kapasitesi yılda 3 milyar metreküp gaz, bir sonraki aşamada ise 5,5 milyar metreküpe kadar ulaşabilir. Gaz boru hattının 2018 yılına kadar inşa edilmesi ve 2020 yılında işletmeye alınması planlanıyor. BulgaristanYunanistan doğalgaz ara bağlantı hattı projesi, Avrupa Komisyonu tarafından AB’nin ortak çıkarları olan proje ilan edildi.

Çaf Bulgar Gazetecilere Tanıtıldı

Tekirdağ Valiliği, Çorlu Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası, Kaymakamlığı, Tekirdağ Büyükşehir Trakya Kalkınma Ajansı ve Belediyesi, Çorlu Belediyesi, KOSGEB tarafından

Bayraktarlar Holding Bulgaristan’da

Filibe Bölgesi’ndeki Türk yatırımları artıyor! Filibe/Kuklen’de dünya otomotiv devlerinin aydınlatma aksamlarını üretmek maksadıyla kurulacak Bayraktarlar Holding’e bağlı “Odelo Farba” üretim tesisinin temelini Bulgaristan Ekonomi Bakanı Sayın Emil Ka-

ranikolov ve Odelo Farba Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Bayraktar’la birlikte yoğun yağmurun altında dün attık. Bayraktarlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Bayraktar, Bulgaristan Bulgaristan Yatırım Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı Stamen Yanev, Filibe Vali Yardımcısı Dimitır Kerin, Filibe Belediye Başkanı İvan Totev, Kuklen Belediye Başkanı Mariya Belçeva, Filibe Belediye Başkan Yardımcıları Rozalin Petkov ve Stefan StoyanovBulgaristan’ın Bursa ve İstanbul Ticaret Ataşeleri Aleksandır Aleksandrov ve Toşko Tomov, DEİK Bulgaristan iş Konseyi Başkanı Osman Ak da törene katılanlar arasındaydı.

Yaklaşık 40 milyon Avro’luk yatırımı temsil edecek olan tesisin 2020 Aralık ayında üretime başlaması hedefleniyor. Hayırlı uğurlu olsun!

Sofya merkezinde çok eski antik mezar bulundu Sofya Belediye Başkanı Yordanka Fandıkova dün akşam “Moskovska” sokağı tamiri sırasında yazıt taşları bulunan çok eski antik mezar bulunduğunu duyurdu. “Aya Sofya” Bazilikasına yakın ortay acıkan gömünün 4. asır sonrasına ait olduğu tahmin ediliy o r. B e l e d i y e t a m i r i ş l e r i n i durdurdu ve bu yeni bulguları araştırmak üzere sahada arkeologlar çalışmaya başladı.

Nedim AKIN Dediğim Dediktir, Zamanı Geçti!

Konu: Amerika, dünyayı beyaz ve siyah görmeye devam ediyor. Ya biz ya onlar oyununa devam ediyor. Bu oyunda daha önce dе sonuç her zaman SIFIR olmuştur. Sert söylemli ve aşırı uca (marjinale) kaçan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) politikası şimdiki Başkan Donald Trump’la başlamadı. Tarihte güçleri dengeleme siyasetinin temelleri, 30 yıl savaşını sonlandıran, 1648 Vestfalya Barış Antlaşmasıyla atılmıştı. O Antlaşmayla Avrupa’da en küçük Prenslikler bile bağımsız devlet statüsü kazanmış, büyüklerin küçüklere dayatma ve yaptırım politikası yasaklanmıştı. İnsanlık için bu büyük kazanıma, dev düşünür Voltiare şöyle demişti: “Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu “artık ne Kutsal ne Romalı ne de İmparatorl” (Azınlıklar azınlık olduklarının bilincine varmazdan önce dinsel hakları sanki daha titiz savunulmuştu.) *** 1878’de kurulmazdan önce ABD bir göçmen ve koloni ülkesiydi. Thomas Jefferson İnsan Hakları Bildirgesini yazmazdan önce, uzun bir kölelik ve sömürge dönemi yaşadı. Dünya zirvesine tırmanınca küremizi kendine boyun eğdirmeye çalıştı. Biz bu gün Amerikan Çağı’nın sönerken fırlattığı lavlardan yanmamaya çalışıyoruz… *** Birinci ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD ekonomik ve askeri güç olarak çok büyüdü. Soğuk Savaş yıllarında (1945-1989) Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) ile dengeliydiler. SSCB’nin dağılmasıyla (1990) ABD tek kalem küresel lider oldu. Ne ki, 1991’de dağılan devletlerden çoğu kendi aralarında Bağımsız Devletler Antlaşması imzalayarak ve daha sonra Şanghay Birliğine katılarak bölgesel dev güç statüsü elde ettiler. Günümüzde artık en az ABD gücüne denk birkaç ittifak (birlik) kurulması muhtemel oldu. Bunlardan birisi, Rusya, İran ve Türkiye gibi üç egemen devletin birliği olarak biçimleniyor. Yazımızın konusu budur. Yakın Doğu (Suriye) bunalımına çözüm bulmak için, Kazakistan’ın Başkenti Astana’da baş başa verip masaya oturan bu üç güçlü devlet, aynı zamanda ABD’ye karşı oluşan yeni küresel dengeleyici gücü doğurdu. Bu birlik günümüzde güç toplamaya devam ediyor. ABD- Başkanı D.Trump ekibi 2017 başında Beyaz Saraya girdi. İlk anda ürktü ve kudurdu. İlk işi Venezüella’nın iç işlerine karışmak oldu. Komşu Latin Amerika ülkelerine petrol satmasını yasakladı. Anayasa ve yasa değişiklerini engelleyerek iç işlerine müdahale etti. Ticari yaptırım uyguladı. Venezüella halkını açlık sınırına itti, karne sistemi uygulattı. Ardından Rusya-Almanya “Kuzey Akım” doğal gaz boru hattı inşaatının durdurulmasını istedi. Yaptırımlarla, Rusya’nın demiryolu, gemicilik, metal ve madencilik gibi kilit sanayi sektörlerini de hedef aldı. Bu uygulamalarla Rusya’daki petrol şirketleriyle iş yapan yabancı şirketlere de kısıtlamalar getirmeyi öngördü. Ardından İRAN-ABD Nükleer Anlaşmasını tek taraflı bozdu. İran’a ambargo rejimine döndü. Bu yaptırımı AB ve NATO müttefiklerinden de istedi. Bu müttefiklerden birisi 18 Şubat 1952’den beri NATO üyesi olan Türkiye Cumhuriyetidir. ABD İran’la doğal gaz ticaretimizi yasaklamak istiyor. Doğal gaz transiti de bu arada birçok konuda engelleme uygulaması beklenebilir. ABD kabul etmek istemese de, 21. Yüzyılda dünya hızla değişti. Soğuk Savaş Döneminde, Başkan Ronald Regan (1981-1989), Sovyetler Birliği’nin enerji sektörünü tökezletmek amacıyla bu ülkeye petrol sanayi teknolojisi ambargosu uygularken susan Rusya, şimdi ABD’ye karşı yaptırımlar uyguladı. Kırım’ın Rusya Federasyonu tarafından 2014’te ilhak edilmesinden sonra Başkan Barak Obama (2009 – 2017) Rusya yaptırımlarına Avrupa Birliği’ni (AB) de dahil etti, fakat değişen bir şey olmayınca ambargo siyaseti sökülmeye başladı. Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovenya gibi ülkeler Rusya ile ticareti sürdürüyor. AB ülkelerinden daha fazlası ambargonun kaldırılmasında diretiyor. ABD’nin sert önlemlerini, Anlaşma bozmasını, tavır değiştirmesini dinlemeyen ve seçtiği yoldan ilerleyen ülkelerden biri de İran. Her zaman Türkiye’ye istediğini yaptırabileceğini hayal eden Beyaz Saray, 15 Temmuz 2016 FETO askeri darbe denemesinden sonra Ankara’ya gözdağı verip, oluşan Rusya-İran- Türkiye küresel dev güç birliğini bozmak için, Türkiye’nin Rusya’dan “CC 400” savunma füzeleri almasını yasaklamak gibi bir sürü yeni yaptırımlar denerken, 25 Temmuz’da bunlara yenisini ekledi. ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence yaptığı bir konuşmada; “ABD Başkanı adına konuşuyorum. Erdoğan’a mesajım var: Rahip Andrew Brunson’ı derhal serbest bırakın, yoksa sonuçlarına katlanmaya hazır olun. Eğer Brunson serbest bırakılıp ABD’ye gönderilmezse, Brunson serbest bırakılana kadar ABD Türkiye’ye çok ciddi yaptırımlar uygulayacaktır’’ dedi. Yenilir, tutulur bir tehdit değil bu! Cumhuriyet tarihimizde ilk defa, bir Cumhurbaşkanımız açık bir biçimde tehdit edilmiştir. Türkiye benzer olayları ilk defa yaşamıyor. 5 Haziran 1964 tarihinde ABD Başkanı Lyndon B. Johnson (19631969) T.C. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye gönderdiği bir mektupta Kıbrıs’a yapılacak müdahalede ABD silahlarının kullanılamayacağı belirtmişti. O zaman bu mektuba cevaben; İnönü “Yeni bir dünya kurulur ve Türkiye bu dünyada yerini alır” demişti ve işte o günler artık geliyor. Bedeli, Soğuk Savaş’ın (1947-1989) sürdüğü yıllardı! Türk-ABD ilişkileri en kötü seviyesine indi. Ayrıca İnönü, koltuğundan da oldu!


8 Sayı 134 - Temmuz 2018 BULTÜRK ETKİNLİKLERİ

8

Bölgedeki istihbarat teşkilatları, Bulgaristan’dan bilgi toplamaya

Bu hafta Devlet Milli Güvenlik Ajansı’nın (DANS) 2017 yılı çalışmaları hakkında yıllık raporu kamunun dikkatine sunuldu. Medyanın büyük bir çoğunluğu bölgedeki çeşitli ülkelerin istihbarat teşkilatlarının, Bulgaristan’daki sosyal, politik, ekonomik ve askeri alanlardaki süreçler hakkında hassas ve gizli bilgi edinme girişimleri de dahil olmak üzere, dış politika doktrinlerinin ve stratejik çıkarlarının gerçekleştirilmesi amacıyla aktif olarak çalışmaya devam ettiklerine dair sonuç ön plana çıkıyor. Bulgaristan devletinin ve müttefiklerinin dış politikasındaki Avrupa- Atlantık yönleri, güvenlik politikası ve savunma çalışmalarındaki planlama ve işrbirliğindeki tutumlar, niyetler ve faliyetler, yabancı gizli servislerin odağında bulunuyor. Özellikle yılın ilk yarısına denk gelen Bulgaristan’ın AB Konseyi Dönem Başkanlığı hazırlıklarına da özel ilgi gösterilmiş. 2017 yılında Bulgaristan’da, yurtdışında yaşayan Bulgaristan vatandaşlarına karşı herangi bir terör saldırısının gerçekleşmesi veya hazırlıklarına, Bulgaristan topraklarında terör örgütlerinin kurulmasına dair bilgi edinilmemiştir. Buna rağmen DANS, yabancı ülkelerinin Bulgaristan’daki varlıkları ve aynı zamanda da yurtdışında bulunan Bulgaristan vatandaşları ve varlıklarının olası terör saldırıların hedefinde bulundukları belirtiyor. 31 kişiye terör örgütlerine yardım etmekten dolayı “oturum hakkının alınması “,”sınır dışı edilmesi “ve” Bulgaristan’a giriş yasağı ” kararları uygulanmıştır.Ülkedeki aşırı sağ, aşırı sol ve anarşist gruplar ve örgütler gerçek bir politik ağırlığa ve kamu desteğine sahip değiller, dolayısıyla faaliyetlerinden kaynaklanan ulusal güvenlik riski de düşüktür. Bulgaristan’a göç baskısı 2016 yılına nazaran 2017 yılında yüzde 84 oranında azalmasına ragmen ülkemiz Batı Avrupa göçünde önemli bir transit bölgesi konumundadır. DANS’ın yıllık raporunda, üst düzey yolsuzluğun önemli bir politik, ekonomik ve sosyal sorun olmaya devam ediyor, deniyor. Yolsuzluğa en duyarlı olanlar, önemli maddi kaynaklara sahip sektörlerdir. Gümrük İdaresi ve Devlet Mali Denetim Kurumu yetkilileri tarafından işlenen yolsuzluk suçları önlenildi. Bakan yardımcısı, teknokrat hükümetinden bir bakan, hastane müdürü, Ulusal Kültür Sarayı NDK Kongre

Bulgaristan Türklerinin Sesi

Bulgar Astronomi Olimpiyat Ta21 Temmuz akşamında uzay cisimlerinin büyüsüne dokunmak isteyen herkes, Bulgar astronomi Olimpiyat takımı ve yöneticileri ile görüşebilecektir ve çağdaş teleskop teknik araçlarının yardımıyla göğün sırlarını keşfedebilecektir. Doğa Bilimleri Olimpiyat Takımları Derneği’nin etkinliği, Sofya’da Ulusal Kültür Sarayı’nın merkez girişi yanında saat 20’de yapılacaktır. Etkinliğin eş organizatörleri, Bulgaristan Bilimler Akademisi ve Bulgaristan Turizm Birliği’dir.

son zamanlarda Bulgaristan’ın en çok konuşulan filmlerinden “Privliçane” ve “Revolutsiya X” filmleri gösterime girdi.

Komşu Bulgaristan’da Gidebileceğiniz Saklı Turizm Cennetleri

2019 Avrupa Kültür Başkenti Filibe’yi, liman kenti Varna’yı ve son yıllarda Bulgaristan’ın nasıl Avrupa’nın yükselen turizm merkezlerinden biri haline geldiğini keşfediyoruz.

2019 Avrupa Kültür Başkenti Filibe’yi, liman kenti Varna‘yı ve son yıllarda Bulgaristan‘ın nasıl Avrupa’nın yükselen turizm merkezlerinden biri haline geldiğini keşfediyoruz.

Momçilovtsi köyünde yoğurt festivali Çinli turistleri çekiyor Momçilovtsi köyü muhtarı Siyka

Surkova geleneksel yoğurt festivalinin 7 -9 Eylül günlerinde düzenleneceğini söyledi. Festival Rodoplar’ın meşhur yoğurdunu, uzun ömürlülerin

Aleksandra Naçeva, üç adım atAleksandra Naçeva, Finlandiya’nın

Tampere şehrinde yapılan 20 yaş altında gençler için Dünya Şampiyonası’nda üç adım atlamada altın madalyayı kazandı. 18 yaş altında kızlar için Avrupa’da ikinci olduktan bir hafta sonra Naçeva, ülkemiz için yeni bir rekor ile daha büyük rakiplerini 14.18 metre skoruyla yendi. Bu haber, bgathletic. com tarafından yayınlandı.

Marş Mira Yürüyüşü Başladı…

1992-1995 Bosna Savaşı’nda Birleşmiş Milletler Srebrenitsa da dahil olmak üzere 6 bölgeyi güvenli bölge ilan etmişti. Hollanda birliği tarafından korunan şehir hiçbir savunmadan 11 Temmuz 1995 tarihinde Sırp güçlerine teslim edildi.

Sliven’e seyyar sinema geldi

Sliven “Haci Dimitır” Stadyumu ve “Yunak” Parkında iki ayrı yerde seyyar sinema keyfine kucak açtı. 11 Temmuz’da saat 21 ve saat 23 projeksiyonuyla seyyar sinemada

İsmail CİNGÖZ

Sırplar sırf 11 Temmuz 1995 -17 Temmuz 1995 tarihleri arasında, kadınları ve çocukları ayırt ederek yaklaşık 8 binden fazla genç ve yetişkin erkeği katlettiler. Maalesef katliamlar bunlarla sınırlı kalmamıştır. Sırp kuvvetlerinden kaçmak isteyen yaklaşık 15.000 Osmanlı bakiyesi Müslüman Boşnak dağlara yönelerek Srebrenitsa Soykırımı’ndan kaçabilmek için “Güvenli Bölge” Tuzla şehrine ulaşmak için kullandığı ve Sırp bombardımanı altında orman içlerinden gece gündüz neredeyse durmaksızın yaklaşık 110 Km. mesafeyi yürümüşler fakat ancak 5.000’i bunu başarabilmiştir. O dönemde “Ölüm Yürüyüşü” adı verilen fakat daha sonra barışın kalıcı olması için “Barış Yürüyüşü” (Marş Mira) adıyla her yıl dönümünde yürüyüş tertip edilmeye başlanmıştır. Osmanlı Devleti idaresinde Türk Milleti tarafından yüzyıllarca barış içerisinde yönetilmiş ve gönül bağımız olan Bosna’da Sırp militanlarca katledilen binlerce masum insanı rahmetle anıyor, Sırp katliamlarını görmezden gelerek onlara göz yuman ve medeni (!) olduğunu iddia eden emperyalist Batı’yı lanetliyorum. Zalimler için yaşasın cehennem…

Risk altında olan çocukların bakımı ile ilgili STK’lara daha fazla yetki verilecek

Çocukları Esirgeme Devlet Ajansı Başkanı Eleonora Lilova, çocuklara ilişkin hazırlanan yeni ulusal stratejide sivil toplum örgütlerine engelli çocuklara ve risk altında bulunan çocukların bakımı ile ilgili fazla yetki verilmesinin beklendiğini açıkladı. Şu an hazırlanmakta olan strateji, engelli ve risk altında olan çocuklara yönelik eylem ve hizmetlerin bir kısmının, sivil toplum örgütleri tarafından üstlenmesini sağlayacak. Bu açıklamayı Lilova, UNİCEF’in Bulgaristan temsilcisi Dr. Jane Muita ile birlikte Razlog şehrindeki aile tipi yerleştirme merkezini ziyaret ettikten sonra yaptı.


Bulgaristan Türklerinin Sesi Sayı 134 - Temmuz 2018 9 BULTURK ETKİNLİKLERİ

9


10 Sayı 134 - Temmuz 2018 10

Bulgaristan Türklerinin Sesi Bulgaristan

Batı Balkanlar’ın nüfusunun üçte ikisi, Bulgaristan’ın Blagoevgrad’da Dünya Matematik Olimpiyatı düzenleniyor

Batı Balkanlar’da nüfusun yaklaşık üçte ikisi, Bulgaristan’ın, ülkelerinin Avrupa entegrasyonu için yardım ettiğini düşünüyor. Bunu “Gallup İnternational”ın bir araştırması gösterdi. Bulgaristan’ın katkısı hissedildi ve Batı Balkan ülkeleri, Bulgaristan’ın rolünü daha çok olumlu algılamış-

tır. “Gallup İnternational”a göre bu, son bir yılda bölgedeki ülkelerde tanıma oranını artıran Bulgar Başbakanı Boyko Borisov’un nasıl algılandığına da yansıyor. Araştırmaya Makedonya, Kosova, Sırbistan, Arnavutluk, Bosna-Hersek ve Karadağ’dan 6 binden fazla kişi katılmıştır.

Rusya’nın Balkanlar’da etkisi

Balkanlar Rusya’nın etkisinde bulunuyor mu? Batı Balkan ülkelerinin arzuladığı Avro- Atlantik üyeliği bağlamında bu ne anlama geliyor? Yunanistan ile Rusya arasında beklenmedik anda çıkan diplomatik skandal bu soruları da beraberinde getirdi. Atina’da hükümet iki Rus diplomatı sınır dışı ederken, diğer iki Rusun ülkeye girişini yasakladı. Söz konusu diplomatların Makedonya ile isim sorununda Rusya’nın Yunanistan’da etkisini arttırmak için birçok koordineli denemede bulunduğu iddia edildi. Ardından Yunan hükümeti bu kararı aldı. Zira Makedonya’nın AB ve NATO yolunu açmanın ana şartlarından biri isim sorununu çözen anlaşmaya varılmasıydı. Rusya, diplomatik skandalı sadece Yunanistan’ın icrası olmayacak kadar “kaba provokasyon” olarak nitelendirdi. Rusya’nın AB Daimi Temsilcisi Vladimir Çijov “Elbette dışarıdan müdahale söz konusudur” derken, Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova Yunan suçlamaları için “boş laf iddialar” ifadesini kullandı. Uzmanlar bu gerilimin ABD’nin bölgedeki menfaatlerinden de tetiklendiği yorumlarında bulundu. NATO’nun Balkanlar yönünde genişlemesi hedeflerine Rusya sı-

cak gözle bakmıyor. Balkanlar’da ve Rusya’daki süreçleri yakından takip eden Washington Atlantik Konseyi danışmanı Dimitır Beçev, Rusya’nın Balkan ülkelerini NATO’ya kabul edilmesine karşı direnişini “konjonktürel” olarak nitelendirdi. Снимка“Rusya’nın bir takım stratejik menfaatleri zedelenmedi. Bunlar Rus Federasyonu’nun komşuları değil, Rusya’nın güvenliği hiçbir şekilde tehdit edilmiyor. Balkanlar, Ukrayna krizi sayesinde 2013-2014 yıllarından beri Batı ile cepheleşme arenasına dönüştü. Rusya, NATO ve AB’nin politikasını durdurmak, zorlaştırmak için elinden gelen her fırsatı kovalıyor. Bizim bölgede ne yazık ki, bunun için elverişli şartlar mevcut. Rusya’nın bu politikasını sızdırması için birçok açık, birçok imkanlar bulunuyor”. Dimitır Beçev’e göre, Balkanlar için mücadele jeopolitik değil, iç siyasetle ilgili bir süreçtir. “Bu süreç, Bulgaristan’da da mevcut problemlerle bağlantılı. Demokrasinin ne kadar kök saldığı, yasaların üstünlüğü ne kadar tesis edildiği, medyanın ne kadar serbest ve özgür olduğu, sivil toplumum politik çevreler karşısında sesini ne kadar yükselttiği gibi konular ortadadır”. Balkanlar’ı iyi tanıyan ve Rusya’daki süreçleri izleyen diplomat Valentin Radomirski güncel durumu farklı değerlendiriyor: Снимка“Rusya’nın Balkanlar’a olan menfaatleri eski tarihe dayanıyor. Her zaman olmuştur ve olacaktır bu çıkarlar. Ancak bana göre Rusya şimdi bu ihtiraslarını, diğerlerinin iddia ettiği gibi yoğun olarak uygulayamıyor. Rusya yönünden tehdit açıklamalarının asılsız olduğunu düşünüyorum”. Radomirski sözlerine devamla şu görüşü paylaştı: “Bana göre Rusya jeopolitik dünya gücüdür. Moskova, yeni, çok cepheli dünya düzenin üç merkezlerinden biri olacaktır. Fakat o ekonomik, mali bir cücedir. Tam bu durum onu içe dönük konumda olmaya itiyor”.

Güney Bulgaristan’da çok uluslu askeri talim yapılıyor

Üniversite öğrencileri düzeyinde dünyanın en büyük Matematik Olimpiyatına katılmak üzere 400’den fazla genç matematikçi Blagoevgrad’a geldi. 28 Temmuz’a kadar sürecek olan yarışmanın ev sahibi, Bulgaristan’daki Amerikan Üniversitesi. Olimpiyatlara bu yıl 55 ülkeden 160’ın üzerinde üniversiteden matematikçiler katılıyor. Yarışma soruları cebir, matematiksel analiz, geometri ve birleştirici alanlardan oluşuyor.

Razgrad’ta Yoğurt Panayırı ile Halk Gelenek ve Zanaatlar Festivali Razgrad’ta 23 ile 25 Temmuz tarihleri arasında Yoğurt panayırı ile Halk Gelenek ve Zanaatlar Festivali düzenleniyor. Üç gün boyunca kent yeniden Yoğurdun Başkenti olacak. Razgrad, halk oyunları, gelenekler, zanaatlar ve folklorun zenginliğini sergileyen festivale de kucak açacak. Şehir rengarenk kostümler, danslar, geleneklerin zenginliği ve heyecanlı bir kalabalığa bürünecek. Panayır kapsamında yemek yarışmaları, zanaatçı atölyeleri, eğlenceli yarışlar ve küçük, büyük katılımcıların iştirak edebileceği farklı etkinlikler yapılacak. СнимкаRazgrad Belediyesinin “Kültür” Şubesi baş uzmanı Violeta Antonova programı tanıttı: “Panayırda dokuz çadır kurulacak ve orada ev usulü mayalanmış yoğurt, ev işi börekler, hamur işi ve özel çiftliklerden süt ve süt ürünleri sergilenecek. 22 farklı kategoride 70 usta ise halk sanatları ve zanaatçılık hünerlerini gösterecek. Razgrad’ın Romanya’dan

kardeş şehir Sloboziya ve Kılıraş’tan konuklar bekliyoruz. Fotoğraf sanatçısı Petır Petrov’un objektifinden “ 2017 Yoğurt Panayırı” adlı sergi de açılacak. Uluslararası turizm piyasasında turistik güzergah olarak Razgrad’ın imkanlarının tartışılacağı bir bilimsel panel de organize edilecek.» Bu yıl Folklor Festivaline altı ülkeden gruplar katılacak. 23 Temmuz’da bütün gruplar şehir meydanındaki geçitte yer alacak. Yoğurt Panayırı bu akşam (23 Temmuz) saat 20.30’da resmen açılacak. İlk akşam Costa Rica ve Filipinler gecesi düzenlenecek. İkinci akşam Beyaz Rusya, Meksika ve Karadağ takımları sahneye çıkacak. Bulgar folklorunu 3. gece “Ludogorçe” çocuk grubu ve Kapanski Ansambıl grubu tanıtacak. “Kapançe” çocuk korosu ve “Napredık 1901” kültür merkezi halk oyunları topluluğu da Bulgar folklorunun zenginliğini tanıtacak.

Engelli çocukların anneleri ulusal çapta protesto yapıyorlar

Haziran ayının başında Parlamento’nun önünde çadır kampı kuran engelli çocukların anneleri, bugün ulusal çapta protesto düzenliyorlar. Bütün ülkeden “Sistem bizi öldürür” hareketinin üyeleri de katılacak. Bugün yapılan gösteri, “Sistem bizi öldürmez” motosu altında geçiyor. Protesto göstericilerine göre tekliflerinin çok küçük bir bölümü, Engelliler Yasasında dikkate alındı, diğerleri ise yanlış anlaşıldı.

Yaşı küçük, yeteneği büyük Yaşı küçük olmasına rağmen çok yetenekli olan Zerrin Süleymanoğlu, Bulgaristan Ulusal Radyosunun çocuk korosunda yer alıyor, ayrıca da keman çalıyor. Yeni verdiği zor müzik sınavları sonucu “Lübomir Pipkov” Ulusal Müzik Okulunu kazanan 12 yaşındaki Zerrin ve annesi Zöhre Hamzova ile yaptığımız söyleşiyi ekli .ses dosyasından dinleyebilirsiniz

Nankov: Kırcaali Çevre Yolu inşaatına 2019’da başlanacak

Almanya ve İngiltere>de astronomik merkezlerde çalışan onlarca öğrenci, genç bilim adamı ve yerliler Rodoplar’daki geleneksel astronomi okuluna katıldılar.Ardino yakınlarındaki bir turistik tesiste 48. kez düzenlenen etkinliğin organizatörü Kırcaali Gözlemevi>ne bağlı “Vega” kulübüdür.Gözlemevi müdürü Agop Uzunbohosyan, bu yılki odaklanmanın konuları dijital astronomi ve fotoğrafçılık olduğunu söyledi.

Bulgaristan vatandaşları, AB’de en eski arabaları sürüyor Bugünden itibaren 12 Ağustos tarihine kadar Güney Bulgaristan’daki “Novo Selo” poligonunda “Platinum Lion 18” adlı çok uluslu askeri talim yapılıyor. Talime Bulgaristan, ABD, Arnavutluk, Gürcistan, Moldova, Ro-

manya, Sırbistan ve Karadağ’ın silahlı kuvvetlerinden 700 asker ve 100 savaş, ulaşım ve özel teknik aracı katılacaktır. Talim çerçevesinde bölük taktik eylemleri, savaş atışları ve barışı koruma operasyonlarına ağırlık verilecek.

Bulgaristan vatandaşlarının çoğu, ikinci el arabaları sürüyor. Ülkemizdeki arabaların yaklaşık yarısı, 20 yıldan fazla kullanılıyor. Bunu Eurostat’ın ve Otomobil Üreticileri Derneği’nin verileri gösteriyor. AB’de en yeni otomobilleri Belçika vatandaşları sürüyor. Belçikalıların araçlarının yaşı ortalama 7 yıldır. Bulgaristan’da geçen sene yaklaşık 3.4 milyon otomobil kayıtlı idi. Benzin ve dizel kullanan taşıt araçlarının payı, neredeyse eşittir, ancak benzin kullanan

araçların birçoğu dizel de kullanabiliyor. Ülkemizde kaydedilen eko otomobiller son dere az olup ancak 2474 hibrit ve sadece 274 elektrikli arabadır.


Bulgaristan Türklerinin Sesi Sayı 134 - Temmuz 2018 11 YAŞAM

Bulgaristan, aktif olarak yabancı yatırımcılar aramak zorunda

27 Şubat 2018 Bulgaristan’da başarılı Belediye Başkanarını Ziyaret Nikola Kozlevo Şumen 20 Şubat 2018 Hocalı Soykırımı anma etkinlikleri İstanbul 3 Mart 2018 – Ankara Temsilcimizin – Dünya Avşarlar Derneğinden Ziyaret 3 Mart 2018 – İstanbul’da Türk Dünyası STK’larını akşam yemeğinde topladık 3 Mart 2018 – Ankara BULTÜRK’e Stockholm’dan Misafirlerimiz Geldi 4 Mart 2018-Bayrampaşa Kaymakamlığımız ve Giresunlular Toplantısında 6 Mart 2018 -NOGAY TÜRKLERİ Kültür ve Yardımlaşma Derneği 20. Kuruluş yılı 6 Mart 2018 – Ankara – Türk Kültürünün Kaynaştırılması Amacı Taşıyor 9 Mart 2018 – Ankara – “MEN TÜRKMENEM MEN BEGEM” BELGESEL FİLMİNİN GALASI 9 Mart 2018 – BULTÜRK TV -5 Te Bulgaristan’da 3 mart konusu ele alındı 15 Mart 2018 – İsmail CİNGÖZ TEMAD AR-GE Başkanı seçildi 15 Mart 2018 – BULTÜRK’ten Afganistanlı Kardeşlerimize Kitap Yardımı 15 Mart 2018 – BULTÜRK Yönetimi Kahvaltıda Murat AKÇALI iş yerinde 15 Mart 2018 – BULTÜRK İst. Valiliğinin Nevruz Bayramı Hazırlıklarında 17 Mart 2018 – BULTÜRK TRT’nin “Arda Boyları” Programında 19 Mart 2018 – Best -Nejdet MUTLU’ya BULTÜRK’ten Hizmet Plaketi 24 Mart 2018 – Bulgaristan’da Türkçe Yer Adları – İnternet sitemizde 1 Nisan 2018 – Ankara Macar Atilla Jorma Ile Hasret Giderdik 1 Nisan 2018 – BULTÜRK Yayınları Ankara’da kütüphanelere dağıtılıyor 1 Nisan 2018 – BULTÜRK Ankara YTB’de Sayit YUSUF’u ziyaret 1 Nisan 2018 – BULTÜRK’ten Sogut Belediye Başkanı Aydoğdu’ya Kitap Taktimi 1 Nisan 2018 – BULTÜRK Yayını Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi Müdürlüğünde 2 Nisan 2018 – Ankara Kürşad Demirci Ile Ankara Palas Buluşması 5 Nisan 2018 – Ankara Göçmenlere Yardım Derneği Yeni Başkanı ziyaret

5 Nisan 2018 – Ankara BULTÜRK, Lütfü Şehsuvaroğlu’nu Ziyaret Etti 1 Mayıs 2018 – NOGAY TÜRKLERİ 1. Geleneksel Tarih Sohbeti ve Müzik Şöleni 10 Mayıs 2018 Ankara Doğumunun 125. Yılında Mağcan Cumabay Anısına 16 Mayıs 2018 – BULTÜRK Etnospor Kültür Festivalinde Balkanları Temsil Etti 10 Haziran 2018 – Bulgaristan Gezileri– Filibe-Smolyan Madan Kırcaali ziyaretler 10 Haziran 2018 – BULTÜRK’e AK Parti’den Ziyaret edildi 14 Haziran 2018 – Balkan derneği ve Valilikle birlikte BULTÜRK’ün de katkıları ile Düzce Kültür Sanat Festivali Düzenlendi 15 Haziran 2018 – Bulgaristan’da Vakıf Eserleri – BULGARİSTAN’DA OSMANLI DÖNEMİ Vakıf Eserleri Envanteri I. ve II. Cilt Yazarlar: Prof.Dr.Mehmet Zeki İBRAHİMGİL 22 Haziran 2018 Bulgaristan NOVA TV’den BULTÜRK’e Ziyaret etti ve Türkiye seçimlerinde Oylarımızın Cumhurbaşkanı ERDOĞAN’a ve MHP’ye olduğunu belirttik. 1 Temmuz 2018 – BULTÜRK’ten Bayrampaşa MHP’ye Ziyaret 1 Temmuz 2018 – Bulgaristan Vatandaşı Olmak İsteyenlere Destek toplantısı 1 Temmuz 2018 – Bulgaristanlı Iş Adamlarımıza Ziyaretler BERK KARGO’nun sahibi BULTÜRK Başkan Yardımcısı Sayın Şakir ARSLANTAŞ’I makamında ziyaret ettik. 1 Temmuz 2018 – BGSAM Toplantısı 30 kitap oluşturulduğunu tek tek gösterildi. 4 Temmuz 2018 – Bulgaristanlı Iş Adamlarımıza Ziyaretler AKAD Construction sahibi Sayın Müh. İlhan KADIOĞLU’nu 50. yılında makamında ziyaret ettik. 5 Temmuz 2018 – MHP’den BULTÜRK’e Teşekkür Ziyareti 6 Temmuz 2018 – Bursalı Bindiği Dalı Kesen MHP’liye DUYURU 6 Temmuz 2018 – BULTÜRK’ten Fatih Belediyesine Ziyaret 13 Temmuz 2018 – Bulgaristanlı Iş Adamlarımıza Ziyaretler Bulgaristanlı iş adamlarımızdan bu gün de Sayın Niyazi GÜLER’I makamında ziyaret ettik. BULGARİSTAN’DA UNİVERSİTE OKUMAK İSTEYENLERE İSTANBULDA BRİFİNG Türkiye’de dışarıda kalan universite öğrencilerinin Bulgaristan’da okumaları konusunda BULTÜRK Merkezde bilgilendirme toplantıları yapılması kararlaştırıldı. Bulgaristan universitelerinden universitelerden sorumluları İstanbul’a getirerek onlara burada bir konferans vermeleri sağlanacaktır.

11

“Aziz Toma” adasında arkeologlar Trak tapınağı buldu Ulusal Tarih Müzesinden arkeologlar Sozopol yakınlarındaki “Aziz Toma” adasında büyük bir tapınak keşfettiler. Adanın batı kıyısında, geç Demir Çağı’na ait iki ritüel çukur bulundu. Sayısı muhtemelen daha çok. Bulunan Yunan Amfora parçaları Traklar tarafından M.Ö. 5. yy’dan sonra kullanıldığına işaret ediyor Kalıntılar “Az.Toma” adasında büyük bir deniz tapınağının bulunduğunu kanıtlamaktadır. Yer tesadüfen seçilmemiş, çünkü Sozopol’dan Konstantinopolis’e giden antik yol adaya çok yakın bir yerden geçiyormuş. 1955’teki adaya yapılan ilk resmi sefer, küçük bir kilisenin ve bazı

ek binaların temellerini ortaya çıkardı. Arkeologlara göre, bunlar bir kilisenin kalıntıları. Adanın tepesinde, arkeologlar bir ortaçağ manastırı keşfetti.

Dobriç’te Roma hamamı kalıntıları tekrar ziyaretçilere açık Dobriç merkezinde Dobruca’nın eski tarihinden önemli bir kesit oluşturan kalıntılar bulunuyor. Bölgenin Roma dönemine ışık tutan bu yapının zengin bir ailenin hamamı olduğu düşünülüyor. Kalıntılarda 6 odanın izi var. Bunların soyunma alanı, soğuk, ılık ve sıcak havuz odaları ve suyun ısıtıldığı bir kazan odası olduğu tahmin ediliyor. Bütün bu kalıntıların 3.- 4. asır Roma döneminden olduğu tahmin ediliyor. O zamanlar Dobruca Roma İmparatorluğu sınırları içinde bulunuyormuş. Roma hamamı kalıntıları 1963 yılında arkeolojik kazılarda ortaya çıksa da,

sonra yıllar boyunca terkedilmiş ve harabeye dönüşmüşlerdi. Şimdi Dobriç bölgesi kalıntı alanını temizledi ve yeniden turistlerin ilgisine sundu.

Bulgaristan’dan çıkış yapan göçmenler girenlerden daha çok

“Dnevnik” gazetesinin İçişleri Bakanlığı verilerine dayanarak verdiği habere göre son iki ay içinde Bulgaristan’a giren göçmenler ülkeden çıkanlardan daha azdır. Haziran ve Temmuz aylarında devlet sınırından çıkış yaparken polis tarafından tutuklananların sayısı 88 olurken, giriş yaparken tutuklananların

sayısı 52. Bulgaristan sınırını geçmeye çalışanlar arasında Iraklı ve Afganlar çoğunluktayken, Suriyeliler’in sayısı en küçük. Bundan önce çoğu göçmenler Bulgaristan’ın Sırbistan’la olan sınırı üzerinden çıkış yaparken bu yıl büyük çoğunluğu Bulgaristan’ın Romanya ile olan sınırı üzerinden çıkış yapmıştır.

Siyasi ve Aktüel Gazete

BULTÜRK - Dünyada’ki Temsilcilerimiz www.bulturk.net /bilgi@bulturk.net- Tel:0212 511 63 47

İmtiyaz Sahibi Rafet ULUTÜRK

Haber Sorumlusu:

D r. N e d i m B İ R İ N C İ

Av. Hasan MOLLAOĞLU

Hukuk Danışmanı: Ekonomi Müdürü:

Z i h n i K A R P AT

Alptekin CEVHERLİ

İstihbarat Müdürü:

Hüseyin Y I L D I R I M

Yazı İşleri Müdür Yardımcısı Abidin KARASU

Eğitim Sorumlusu:

Avşin B A L K A N

Kültür-Sanat:

İbrahim SOYTÜRK

Spor Müdürü:

Serkan YILDIZ

İnternet Müdürü:

Muhammet ULUTÜRK

Halkla İlişkiler:

N e r i m a n E . K A LY O N C U O Ğ L U

Reklam Müdürü:

Seydullah H A L A Ç

Yazı İşleri Müdürü

Genel Yayın Yönetmeni Oya CANBAZOĞLU Genel Yayın Müdürü Raziye ÇAKIR

Yayın Danışmanları:

İrtibat Bürosu: Yıldırım Mh. Şehit Kamil Balkan cad. No: 114 / A (500 Evler) - Bayrampaşa / İST. Bayrampaşa - Adaparkın üstü - H.TÜRKOĞLU Spor Komp.Karşısı

Prof. Dr. Ahmet ÇOLAK Tel: 0212- 5 11 6 3 4 7 - Fax: 0212 511 33 91 Reklam için İrtibat: 0212 526 51 98 Prof. Dr. Hayati DURMAZ Akademi Yayıncılık A.Ş. Prof. Dr. Seçkin DİNDAR Teknik Hazırlık: Murat ULUTÜRK Bu gazete basın yayın ilkelerine uymayı taahhüt eder. Dr. Erdal KARABAŞ Yazarlar yazılarından sorumludur. Metin KARAN w w w. b u l t u r k . n e t / w w w. b u l t u r k . o r g

Avusturya -Viena Almanya-Köln: Amerika-New York Belçika-Antwerpen İspanya-Madrid Kazakistan İsveç İngiltere London

: Osman BÜLBÜL : Ünal G A Z İ : Alaattin Gokay : Nevin BEYTULLAH : Hüseyin Hasan : Türkistan: Erkan : Seval ÖZTÜRK : Ridvan Akay Riko

B u l g a r i s t a n - Te m s i l c i l e r i Sofya:

Hikmet EFENDİEV

Blagoevrad:

Bülent MURADOV

Kırcaali: Ardino: Cebel: Plovdiv:

Mehmet TEFİK Aziz ŞAKİR Erdal H. AHMET İsak Yusuf KARAALİOĞLU

Smolyan:

Rufat FELETİ

Stara Zagora: Menderes KUNGÜN Loveç: Pleven: Razgrad

Emine BAYRAKTAROVA Rafet RODOPLU Levent RASİM

Silistra:

Nermin ÇAKIR

Dobriç:

Sebahattin AYYILDIZ

Ruse

Varna:

Zeki

İsmail

Mustafa İSMAİL

T Ü R K İ Y E -Ankara: İsmail ÇİNGÖZ

İst. Anadolu:Bölgesi İst. Trakya Bölgesi İst. Sultangazi: ist. G.O.Paşa: ist. Bayrampaşa: ist. Zeytinburnu: ist. Avcılar: ist. Başakşehir: ist. Kağıthane: İst.Küçükçekmece İst. Eyüp

Kocaeli:

Bursa-

- Bursa Yıldırım: - Bursa-Hürriyet: - Bursa-Yenibağlar: - Bursa-İnegöl İzmir- - İzm. Sarnıç: - İzm. Görece: - İzm. Buca: Edirne: Tekirdağ: Balıkesir-Bandırma: Eskişehir: Erzurum Mersin : Fethiye :

Sabri İSKENDER Nedim BİRİNCİ

Raziye ÇAKIR Murat YILDIZ Vildan ARDA Halil Zeytinburnu Ekrem SÜZEN Aydın FİDAN Nazım ÇAVUŞ Hasan H.KÖK Nuh Mete DENİZ Alptekin CEVHERLİ Ayşe HOCAOĞLU Turhan YAMAÇ Üzeyir AKGÜN Cevat ÇALIŞKAN Bayram BAYRAM Kenan ÖZGÜR Durmuş HATİPOĞLU Mümin GÜNEY Şevket YILMAZ Nadir ADLI Ertaş ÇAKIR Güner BAŞARAN Sevgin GÖKÇE Berkay MUTLU Ferda ER Fatih AKSAK

Erdoğan yeni yönetim sisteminin

ilk kabinesini açıkladı – Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turan “Ülkemiz tarihinin en önemli demokratik dönüşümlerinden biri tamamlanmıştır” Sözlerine “Ülkemiz tarihinin en önemli demokratik dönüşümlerinden biri bugün başarıyla tamamlanmıştır. Dünyada yönetim sistemini demokratik yollarla değiştirebilen az sayıdaki ülke arasına Türkiye olarak girmiş bulunuyoruz.” diye başlayan Erdoğan, demokrasinin 15 Temmuz gecesi milletin kanı ve canıyla aslında rüştünü ispat ettiğini belirtti. Başkan Erdoğan, 16 Nisan halk oylaması ve 24 Haziran seçimlerinin ülkenin demokrasisinin sandıkta rüştünün en üst düzeyde ispatı olduğunu bildirdi. Gerek katılım gerekse kesin sonuçlara bakıldığında ortaya çıkan tabloyla dünyada eşi ve benzeri olmayan bir seçim gerçekleştiğini anlatan Erdoğan, “Bir kez daha hem seçim sonuçlarının hem de yeni yönetim sistemimizin ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını Allah’tan temenni ediyorum.” diye konuştu. “MHP’ye teşekkür etmek istiyorum” Başkan Erdoğan, seçimlerde sandığa giderek iradesini yansıtan 50 milyonun üzerindeki vatandaşın her birine parti ve aday ayrımı gözetmeksizin şükranlarını sunarak, şahsını cumhurbaşkanlığına layık gören 26 milyon 331 bin vatandaşa ayrıca teşekkür etti. “Artık 81 milyonun cumhurbaşkanı olarak görevimizi yürüteceğiz.” diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası için yüreğinde ülke ve millet sevdası olan herkesle birlikte çalışmaktan memnuniyet duyacağız. 15 Temmuz’dan itibaren bizi destekleyen, yeni yönetim sistemimizi hayata geçirebilmemize imkan sağlayan Milliyetçi Hareket Partisi’ne, buradan başta Sayın Genel Başkan Bahçeli olmak üzere, teşekkür etmek istiyorum. Milliyetçi Hareket Partisi ile ülkemizin ve milletimizin menfaatleri çerçevesindeki iş birliğimizi inşallah Meclis’te de geleceğe yönelik sürdüreceğiz.” “Yeni dönemin ruhuna uygun yönetim mimarimizin çatısını oluşturduk” Başkan Erdoğan, yeni yönetim sisteminin hazırlıklarına 16 Nisan halk oylamasının hemen ardından başladıklarını vurgulayarak, “Uzun ve yoğun bir mesainin ürünü olan yeni yönetim sistemi mimarimizin çalışmalarını geçtiğimiz günlere kadar devam ettirdik. Cumhurbaşkanlığı Merkez Teşkilatı, bakanlıklarımız, politika kurullarımız, ofislerimiz başta olmak üzere, yeni dönemin ruhuna uygun şekilde yönetim mimarimizin çatısını oluşturduk.” değerlendirmesinde bulundu. Bakan yardımcılarından başlayarak, aşağıya doğru üst yönetim yapılarının hazırlıklarını da tamamladıklarını bildiren Erdoğan, yeni yönetim mimarisini seçimden önceki günlerde televizyon programlarında milletle de paylaştıklarını anımsattı. Erdoğan, geçen hafta boyunca eski sistemden yeni sisteme geçişin alt yapısı mahiyetindeki kanun değişikliklerinin Resmi Gazete’de yayımlandığını hatırlattı. Bugün de TBMM’de yemin ederek, “yeni sistemin yetkilerine sahip cumhurbaşkanı” olarak resmen göreve başladığını aktaran Erdoğan, şunları söyledi: “Hemen ardından da 1 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ni yayımladık. Bu kararnameyle anayasamızın verdiği yetkiye dayanarak, yeni yönetim yapısının çatısını resmen hayata geçirmiş olduk. Böylesine kapsamlı ve önemli bir değişimin kolay olmadığı gerçektir. Bununla birlikte yeni sistemi en üstten en alta kadar devletimizin tüm hücrelerine en kısa sürede nüfuz ettirmekte kararlıyız. Ne bizim ne de bizden sonra gelecek olan cumhurbaşkanlarının yürütme görevi konusundaki aksaklıklar, esiklikler hususunda milletimize karşı öne sürebilecekleri bahaneleri kalmamıştır. Elbette anayasa ve yasa gerektiren reformları Meclis’te uzlaşma yoluyla çıkarmak mecburiyetindeyiz. Ancak anayasanın, cumhurbaşkanına verdiği yürütme görevleri ve bununla bağlantılı yetkiler konusunda hiçbir mazerete sığınma hakkımız bulunmuyor. Bunun için milletimize verdiğimiz sözleri yerine getirmek için bakanlarımız ve ekibimizin diğer mensuplarıyla gece gündüz çalışacağız.” “Bakanlık sayımızı başkan yardımcımızla 17’ye indirdik” Cumhurbaşkanı olarak yeni dönemdeki en önemli yetkilerinden birisinin de kabineyi hiçbir sınırlamaya tabi olmaksızın oluşturabilme imkanı bulunduğunu kaydeden Erdoğan, “Daha önce de açıkladığımız gibi bakanlık sayımızı başkan yardımcımızla 17’ye indirdik. Başkan yardımcımızın dışında 16 bakan.” dedi. Başkan Erdoğan, bazı bakanlıkların isimleriyle aynen muhafaza ettiğini, işlevlerini ve bağlı kurumlarını değiştirirken bazı bakanlarını birleştirdiklerini, bazılarını da tümden lağvettiklerini aktardı. Erdoğan, yeni yapılarıyla bakanlıkların daha etkili ve hızlı icraat yapabileceklerine inandığını, yeni sisteme göre kurulan ilk Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’ndeki bakanların isimlerini açıkladı. Erdoğan’ın açıkladığı Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Daha sonra, yeni sisteme göre kurulan ilk Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’ndeki bakanların isimlerini açıklayan Erdoğan, kendilerini aynı zamanda kürsüye davet etti. İlk olarak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ı kürsüye çağıran Erdoğan, ardından bakanları açıklamaya devam etti. Parlamento’dan 4 ismi kabineye aldığını belirten Erdoğan’ın bakan isimlerini şöyle sıraladı: “Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turan.”


12 Sayı 134 - Temmuz 2018 12

Bulgaristan’ı tercih etmen için 25 sebep Mesleki gelişim arayan genç Bulgarlar için

“Bulgaristan” tercihi, ülkede veya ülke dışında sunulan somut başarı fırsatlarına bağlı olmaktadır. Bu seçimi ülkemiz lehine yapmaları için Bulgaristan’da başarılı bir iş geliştiren ve gençlerin potansiyeline inanan uluslararası ve yerli lider şirketler “Bulgaristan’ı tercih etmen için 25 sebebin” kampanyasına katıldılar. Kampanyada 15 ülkede 127 üniversiteden 1300 Bulgar üniversite öğrencisi anavatanlarında kalmak için sebeplerini savundukları deneme yazıları yazdılar. Yarışmayı kazanan 25 genç, şirketlerden birinde staj yapma imkanı, akıl hocası olarak bir iş lideri ve 6000 levallık yıllık burs kazandılar. “Kampanyanın amaçlarından biri Bulgaristan’da gelişme için imkanlar olduğu yönünde gençlere güven aşılamamızdı, fakat aynı zamanda iş dünyası mensuplarına da gençleri Bulgaristan’da tutabilecek iyi nedenler ve fikirler olduğuna inandırmaktır” diyor yarışmayı organize eden şirketin “İnsan Kaynakları” müdürü Svilen Pankov. Son yıllarda Bulgaristan’dan yetenekli gençler eğitim ve iş için yurtdışını tercih ediyorlar. Bulgaristan’da eğitim sektörü ve işverenler arasında işbirliğinin eksikliği, kadro eksikliğine sebep oluyor. Bazı ülkeler, Genç ve eğitimli uzmanları cezbetmek için yarışırken,değerli kadrolarınmesleki eğitim ve gerçekleşimlerini dağlayan sistem geliştirmişlerdir. Bu sadece bir seçim meselesi mi? Bulgar işverenlerinin genç uzmanları çekebilmek için ne gibi stratejileri var? “Çalıştığım bankada biz hedeflediğimiz yetenekli öğrencileri arıyoruz. Bunun diğer şirketler için geçerli olup olmadığından emin değilim” diyor projeye katılan şirketlerden birinde çalışan Veselin Dimitrov ve şöyle devam ediyor: “Son istatistiklere göre işsizlik oranı ciddi bir şekilde düşüş göstermekte, bu da kadro yetersizliği anlamına gelmektedir ve ekonominin büyümesini engellemektedir. Nitelikli uzmanların bulunmaması ciddi bir probleme dönüşmektedir.” O yüzden de genç uzmanların yurtdışına “göçünü” önleme düşüncesiyle yürütülen “Bulgaristan’ı tercih etmen için 25 sebebin” kampanyası büyük popülerlik kazanıyor: “Bizim önümüzde Bulgaristan’ın geleceği ve burada kalıp gelişmek mi yoksa yurtdışına gitmek mi sorusu var. O yüzden biz bu tür imkanlardan yararlanmalı ve korkmamalıyız. Bir deneme yazısı hayatımızda bize çok iyi bir başlangıç verebilir” diye vurguluyor Vasilena Vasileva. Kendisi kampanyada kazananlardan biridir ve Sofya “Aziz Kliment Ohridski” Üniversitesi’nde Bulgar Filolojisi okuyor. Gerçek şu ki Bulgaristan, AB’nde serbest işgücü piyasasının bir parçasıdır, bu da söz konusu seçimi daha da zorlaştırmaktadır: “Bazı insanlar gitme kararını çok kolay verir, diğerleri tereddüt eder. Şahsen benim için ne ile ilgileneceğimi seçmek daha zor oldu” diye açıklıyor Sofya Üniversitesi Gazetecilik Bölümünde ikinci sınıf öğrencisi ve yarışmada ödül kazananlardan biri olan Borislav Vılov. Yarışmanın 25 finalistinin her birinin staj yerini seçme imkanı olmuştur.”10 lider şirket arasında seçim yapma imkanım vardı. İki saatlik bir süre içinde her biri ile mülakat yapma imkanım ve stajımı nerde yapacağıma dair kararımı verme imkanım oldu” diye anlatıyor BNR için Vasilena. “Bu bir deney, meydan okuma, yararlı bir deneyimdir, belki de bilinçsizce bir bilgi ve beceri kazanma serüvenidir. Şirketler ve uzmanlar ile karşılaşmak gerçekten çok faydalı” diyerek tamamlıyor Vasilena’nın sözlerini Borislav ve devamla şunları söylüyor: “İşverenimi seçmemde en önemli sebep ilgi alanları arasındaki ilişki oldu. Beni çeken nedir ve şirketten alabileceğim şey. Meraklı olmalısın, kendine hedefler belirlemeli ve akıl hocalarından ne öğrenmek istediğini hayal etmelisin. İmkanları kendi etrafında aradığında, varolduklarını görüyorsun.” Organizatörler, kampanya başarısının vermiş olduğu heyecan ile bu deneyi bir kez daha tekrarlamayı düşünüyor: “Devam ettirmemizi istiyorum, çünkü işverenler de burs alanlar da bu faaliyetten memnun kaldılar” diyor Svilen Pankov. Gerçektir ki, bu tür staj programlarından sonra işverenler daha sık gençleri işe alıyorlar. Tek şart var, adayın nitelikleri ile öne çıkması. Diğer yandan işverenler ve teklif ettikleri çalışma şartları arasında da rekabet var. Genç insanlar ise güvenebilecekleri, gelecek yaratan bir işveren arıyorlar.

Bulgaristan Türklerinin Sesi Dünya

Rodoplar’ın “Çiğnenmemiş yollarında” Oda Müziği Festivali

Yaz mevsimi, birçok sanat fikrinin hayat bulduğu zamandır, çünkü bu fikirlere doğa ilham kaynağı oluyor. Rodoplar’ın “Çiğnenmemiş yollarında” Oda Müziği Festivali de işte böyle bir etkinlik. 3 ila 6 Ağustos günleri arasında Batı Rodoplar’ın yeşillik içinde gizlenen Kovaçevitsa köyünün suskunluğunu piyano, keman, klarnet, çello ve en zor enstruman olan güzel sesin güzel müziği bozacak. Festivalin organizatörü ve kurucusu Lora Çekoratova şunları anlatıyor:

oldum. Benim amacım, Rodoplar’dan ilham alarak turizmi ve müziği bir araya getirmektir. Lora Çekoratova, başarılı sanat kariyerine sahip ve New York’ta yaşayan başarılı bir piyano ustasıdır. Kendisi orada Bulgar müzik kültürünün tanıtımında önemli bir destekte bulunmuştur. Buna benzer bir festivali organize etme fikri de, müzik misyonunun bir parçası. Eşi, ünlü keman ustası Georgi Vılçev de desteğini esirgememiştir. Her ikisi de dünyanın farklı ülkelerinde konserler veriyor, ancak doğdukları ülkeyi unutmuyorlar:

СнимкаBu fikrimize gösterilen ilgiden dolayı çok mutluyum. Ben Bulgaristan’a hayranım ve her zaman büyük bir heyacanla buraya dönüyorum. Eşim ke- Bizim için önemli olan Kovaçevitsa man ustası Georgi Vılçev ile bir festi- müzik festivaline sadece köylüleri değil val düzenleme fikri aklımda dolaşıyordu komşu köylerden insanları da kazandıruzun zamandır. maktır. Burada çocuklar çok önemlidir. Bu bana Bulgaristan’da daha fazla ka- 3 Ağustos, festivalin resmi açılışının helıp ilginç şeylerle uğraşmam için güzel men arifesinde Gotse Delçev şehrinde bir fırsattı. Ülke çapında gezerken çok bir çocuk konserimiz olacak ve konsere güzel yerler keşfediyorum. Kovaçevitsa’yı bölgeden çocukları davet edip klasik müseçmeme New York’tan buraya gezmeye ziği, enstümanları anlatacağız ve onlar gelen Bulgar arkadaşlarım sebep oldu. için çalacağız. Birçok müzisyen arkadaBurası onları güzelliği ile mest etmiş. şımızla bir araya geleceğiz. Büyük bir Onlar da bunu benimle paylaşınca ben bölümü ile beraber büyüdük. Diğerlede Kovaçevitsa’yı ziyaret ettim ve bu- riyle ise yollarımız New York The Juilrası beni de büyülemiş oldu. Leşten liard School’da kesişti. Hayat hepimizi köyü, Ognyanovo köyü, Gotse Delçev dünyanın farklı yerlerine savurdu. Ancak şehri...bunlar hep güzel yerler. Tek sözle hedefimiz, buraya Bulgaristan’a döndüBulgaristan’ın bu bölgesine, onun renk- ğümüz zamanlar aynı sahneyi paylaşlerine, olağanüstü insanlarına, tarihine mak ve ortak eserler yaratmak. ve geleneklerine deyim yerindeyse aşık

Çeviri: Şevkiye Çakır

Milletvekilleri, yaz tatiline çıktı

Bugünden itibaren Bulgaristan milletvekilleri, yaz tatilindedir. Yeni parlamenter oturumun ilk toplantısı, 6 Eylül tarihinde kutlanan Bulgaristan Prensliğinin Doğu Rumeli ile Birleşmesi ile ilgili bayramlar yüzünden olağanüstü olarak 4 Eylül tarihinde yapılacak. İktidardakiler, verimli yasama çalışmaları ile övünerek parlamentonun çalışmalarını olumlu değerlen-

dirdi. Beklendiği gibi muhalefetin değerlendirmesi olumsuz idi. Ona göre sona ermiş parlamenter oturum, bir daha skandal ve kaos içinde yasamanın izlerini taşıyor. Tatile çıkan milletvekilleri, Haziran ayının başından bu yana parlamento önünde çadır kamp kuran engelli çocuk annelerinin protestosu ile uğurlandı.

Sevilcan YÜCE

Benliğimizin Doğduğu Yere Gidelim

Tarih: 23 Temmuz 2018 Konu: Memleket kokusu nefes etmeyeli kaç sene oldu? Tanıştığımızda onu usulca elinden tutup bizim Cevizlik’teki Kuru Çeşme yoluna çekmeye çalışıyordum. O çeşmenin aktığını bilmiyordu. Adı bir yana, derin ceviz köklerinin asırlık bir susamışlıkla toprak cennetindeki bütün suları içtiğini, kurna boğazını ıslatacak bir damla bile kalmadığını düşünmüş olabilirdi. Kendisine göre haklı olması beni hiç ilgilendirmiyordu. Efsanelerimiz, evlenmezden önce Kuru Çeşme’den su için damat, bizi sever ve burada kalır, der. Ben de onun buna uymasını istiyordum. Ne yazık ki, ona kader çeşmemizden su içiremedim, çetin cevizlerimizi kırdıramadım, tekkemize götürüp adetlerimizi gösterip öğretemedim. Kahrolası isim değiştirme meselesi çıktı. Gelmek istese de uzun zaman gelemedi. Evlenmek istesek de “sular bulanık” dendi. Göç geldi. Bütün kafile aynı yoldan ve yanı kapıdan geçse de, adı değişmiş, yolu farklı, köyü kasabası belli değil, buluşmamız iki buçuk sene sürdü. Yılardan sonra, büyüdükçe büyüyen milyonluk kalabalığın, genel adı Türklük olan tablosunun içinde kendi rengimizi seçip parlatabilme zamanının geldiğine inanıyorum. Çünkü ufaklar başkaldırdıkça biz buraya hangi ırmağın suyuyla geldik, beni bu yuvaya hangi “leylek getirdi” demeye başlıyorlar. Ben de yavrularıma “Dağlarına bahar gelmiş memleketimin!” dediğimde “memleketimiz neresi anne?” demelerini bekliyorum. Anavatan, vatan ve memleket arasındaki ince çizgiyi anlatabilmeye hazırlanıyorum. Memleket kokusu nefes etmeyen biri memleketini sevebilir mi? Diken batardı çocukluğumuzda ayağımıza, sızısı hep içimdedir. Bir de bahar yaza dönerken dolu dolu akan çeşme oluklarından kız kıza birbirimize su sıçratırdık. Etraf kuş sesi! Kuşların ise aralarında “ama bunlar bugün çok delişmen, annelerinin sesi de işitilmiyor, ne zaman gidecekler” diye konuştuğunu düşünüyorum. İşte şu anlatmaya çalıştığım, ufak ufak şeyler, hata okuldan çaldığımız tebeşirle gelin ebesi çizmek için paylaşamadığımız kara kaya benim kimliğimi biçimleyen renklerdir. Burada büyük şehirde yetişirken çok defa kendime “BEN KİM’İM?” diye sordum. Dedemin yakın arkadaşı olan, öğretmenlik, ticaret ve muhtarlık yaparak ömür törpüleyen ve boş zamanlarında şiirler yazan Hasan Basriev gençliğinde kara kalemle çimento torbası kâğıdı üzerine karaladığı şiirlerinden birinde, benim yaşımda iken şöyle demiştir: Ben, dertli bir gencim, amalim kırık Yolum uçurumdur, atim (geleceğim) karanlık… Gönlümdeki neşe, titrek hıçkırık, Irkımın sevgisi ile yaşarım… Beş dörtlük-lü bir şiirin bu ilk küpleti. Bulgaristan’da 1934 askeri darbesinden hemen sonra yazılmıştır. Hasan Bey o yıllarda “Turan” gençlik örgütüne üyedir. Futbol ve spor takımlarında, sanat gruplarında buluşan Türk gençler ülkenin dört bir yanında gençlere Türklük bilinci kalemleri aşılamakta, Birinci Türk Kongresinden alınan ilhamla BEN KİM’İM?, sorusuna yanıt aranırken, Türkçe çıkan gazetelere gönderdiği mektuplarda BULGARİSTAN TÜRKLERİ PARTİSİ kurma çağrısı yapmaktadır. Genç yaşta da olsa, o yazılmayan bir tarihin silinip yok olacağına inanmıştır. Gençlerle konuşmalarında sık sık “Türklük elden giderse!” sorusunu soruyor. Onların alevli bakışlarındaki şimşekleri okuyordu. Askeri darbecilerin birkaç günde yüzlerce köy okulunu kapatmasından korkmuştu. Aklından geçeni kimseyle paylaşmasa da, darbecilerin ve Çar’ın dini, dili, kültürü, örfü adeti derken, Bulgaristan Türk Kimliğini silmeyi hedeflediğini hissediyordu. Yukardaki dörtlükten 85 yıl önce akan bilgelik buna işarettir. “Ben, dertli bir gencim” diyen şair, kendi derdinden söz etmiyor, halkımızın dertli olduğunu ve Türk kimliğimizi belirleyen en büyük manevi değerlerimize saldırıldığını, bunların dayanağı olan okul, medrese, oda, camı ve cem evlerine el uzatıp yasak getirmekle geleceğimizin maddi temellerinin yok edilmek istendiğine vurgu yapıyor. “Geleceği karanlık” gören şair, bir halk öncüsüdür. Halkın durumunu isabetli ve doğru algılamıştır. Türk azınlığı, çemberin gerilmesine, o yıllarda Bulgar faşistlerinin nefes almaya başlamasına boyun eğemezdi. Kurbanlar vermeye başlayınca kendini toparlayacak ve başını kaldıracaktı. Ne ki, o zaman Türklük oyamıza çiçek örenler, Milli Türk Kongresinden sonra bir Türk partisi kuruculuğuna doğru dallanıp budaklanma hevesiyle çalışanları durmak zorunda kaldı.


Bulgaristan Türklerinin Sesi Sayı 134 - Temmuz 2018 13 Türk Dünyası

Sofya İtfaiyesi 140 yaşında Interpol’ün Bulgar mafya babası İstanbul’da yakalandı

16 Nisan 1832’de Sofya’da, dükkanları, kafeleri, fırınları ve evleri kapsayan bir yangın çıkar. Endişeli halk sokaklara akın eder, ancak yangını bastırmaya gücü yetmez. Tam da o gün Sofya’daki ana su kaynağı hasarlıdır ve sular kesiktir. Yangının tüm şehre yayılma tehlikesi bulunmaktadır. Özel bir birimi oluşturmagerekliliği ortaya çıkar. Sofya itfaiyesinin başlangıcı 14 Temmuz 1878 yılında ilk defa gönüllü itfaiyecilerin kurduğu örgüte dayanmaktadır. 1884 yılında, atlar tarafından çekilen itfaiye pompaları temin edilmesiyle, itfaiyecilikte yeni bir aşamaya geçilir.

Bulgaristan‘da düzenlenen organize suç örgütü operasyonundan kaçan Dimitar Zhelyazkov’un ülke dışına çıktığına yönelik bilgiler edinilmesi üzerine İnterpol’e başvuru yapıldı. İnterpol Bulgaristan’ın başvurusunu kabul ederek Kırmızı Bülten çıkardı. Bulgar mafya babasının İstanbul’da olduğu yönünde istihbarat alınması üzerine İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri harekete geçti.

İnterpol, Bulgar güvenlik birimleriyle koordineli hareket için İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Zhelyazkov’un Bakırköy’de bir otelde kaldığını belirledi. Kaldığı otel belirlenerek fiziki takip başlatıldı. Zhelyazkov, sevgilisi ve 6 adamı otel dışında gözaltına alındı.

Bulgar çiftçilerin üçte birinden fazlası 65 yaş ve üzerindedir

Başlıca görevi, yangınlar, afetler, depremler vb. durumlarda, çevrenin ve mülkün korunmasını sağlamak olan ve ayrıca şehrimizde yaşayan, çalışan, öğrenim gören, ziyaret eden ya da seyahat eden yaklaşık 1,5 milyon insanın yaşamı ve sağlığı için koruma sağlamak olan, bu insanlar kimlerdir? “Sofya itfaiye ekibinin yaklaşık 1000 çalışanı var”, diyor belediyeye bağlı “Önleyici Kontrol ve Önleyici Faaliyet” grubu başkanı baş müfettiş Nikolay Grigorov. “Özel itfaiye ekipleri ve kurtarma ekiplerinin çalışmalarını desteklemek için, bilgi ve analitik uzmanları, mühendisler, maliyeciler de çalışıyor. Çalışmalarımızın çoğu benzer amaçlar için çalışan, Başkent Belediyesi ve Bulgar Kızıl Haç örgütü gibi kuruluşlarla ortaklaşa yapılır. Ayrıca yerel yetkililer ve diğer acil durum servislerliyle de irtibat halindeyiz. Sahne arkasında ise, acil bir durumda 112’yi arayan herkes için hayati önem taşıyan Merkezi Sevk Noktası’nın çalışanları var. Onlar ilk çağrıları kabul ederek nöbetçi ekipleri harekete geçirir ve olaylar sonlanıncaya kadar ekiplerle sürekli iletişim halinde kalırlar.”

Bir başka son derece ciddi görev ise önlemdir. Özellikle önemli hedef grupları çocuklar ve öğrencilerdir, çünkü onlar sadece en savunmasız ve risk altında olan gruplar değil, aynı zamanda bireyin yurttaş kültürünün bu çağda oluşmasından dolayı da önemlidir. Ve bu, uzun vadede tüm nüfusun acil durumlar için daha iyi hazırlanmasını garantiliyor. Çocuklar için, deprem, yangın, sel ve radyasyon kazaları için tahliye tatbikatları ve kurtarma eylemleri de dahil olmak üzere birçok programlar geliştirilmiştir. İtfaiyecilerin çalışmalarına duyulan ilgiyi halka açık dersler ve “Açık Kapılar Günü” arttırıyor. “Yenilikçi eğitim biçimleriyle – spor oyunları, anketler, yarışmalar gibi, çocukların doğru eylemleri bulmaları için onları teşvik ediyoruz. Çocukların bunu yapabildiklerini söyleyebilirim, çünkü onların, biz erişkinlerden farklı olarak, belli bir durumda nasıl hareket edebilecekleri konusunda rehberlik eden içgüdüleri vardır. Ancak, çocuklar eğitilmez ise, belirli durumlarda yanlış yön seçeceklerdir, bu yüzden daha küçük yaşlarda ne yapmaları gerektiğini bilmeleri çok önemlidir. Ayrıca onlara acil durumlarda panik yapmamalarını hatırlatmak gerekir. Çünkü panik halinde, eğitimli bir kişi bile hata yapabilir ve kendisine ve başkalarına zarar verecek davranışlar ve yanlış eylemlerle hayatını tehlikeye sokabilir.” – diye anlatıyor müfettiş Grigorov ve şu sözlerle söyleşiyi tamamlıyor. “Afetler, yangınlar ve acil durumlar gelecekte de gerçekleşecek – bu hayatın mantığı. Bizim cevabımız ise, insanları tehlikeye karşı korumak için tepki vermeye hazır olmaktır.”

Eurostat’ın 2016 yılında çiftçilik mesleği üzerine yaptığı araştırmaya göre, AB’nin neredeyse tamamında bu mesleğe sahip gençlerin azınlık olduğunu ortaya koymuştur. Bulgaristan’da, çiftçilik veya diğer çiftçilik faaliyetlerinde bulunanların yaklaşık yarısı 40-65 yaş-

larında ve gençlerin sayısı sadece yüzde 14’tür. Bulgar çiftçilerin yaklaşık yüzde 36’sı 65 yaş ve üzerindedir. En fazla genç çiftçiye sahip Avusturya’yı Polonya ve Slovenya takip ediyor. 40 yaş altı çiftçinin en az bulunduğu ülkeler Kıbrıs ve Portekiz.

Yunatsite köyü yakınında Avrupa’nın en eski şehri araştırmaları devam ediyor

Pazarcik’e yakın Yunatsite köyünde orOrtaya çıkarıtaya çıkan Avrupa’nın en eski kenti hangi lan antik yerleşim asır kurulmuş? Doçent Yavor Boyaciev başyerinin tam olarak kanlığındaki arkeologlar heyeti bu esrarenhangi dönemden kalgiz sorununun cevabını arıyor. dığı şimdiye kadar saptanamadı. YerPazarcik müzesinden tarihçiler, ABD’den leşim yerinin Gü8, Avustralya’dan iki ve Danimarka’dan bir ney duvarı da bu olmak üzere, toplam 11 gönüllü öğrenci de araştırmalarda arakazılara katılıyor. 2000 yılında bir araştırnacak. mada tepenin üst bölümü incelenmiş ve orada Ortaçağ mezarları, antik kale, De- Ekip 20 Ağustos’a kadar çalışacak. Kafimir çağdan iki ve Erken Tunç çağdan 17 lenin kazılarını Pazarcik Tarih Müzesi ve köy bulundu. Kültür Bakanlığı finanse ediyor.

Bulgaristan vatandaşları, AB’de suç ihbarları konusunda en aktif BTA tarafından alıntılanan Eurostat’ın 2016 tarihli “suç” konulu geniş çaplı analizine göre Bulgaristan vatandaşlarının yaklaşık 25’i, yani neredeyse her dört vatandaştan biri, işlenen bir suç veya vandallık olayında yetkili makamlara ihbarda bulunmaya hazırdır. İstatistik verilerine göre bir suç, kriminal veya vandallık olayında, yetkili organlara görgü tanığı olarak ihbar vermeye hazır olan Avrupalıların oranı yaklaşık yüzde 15 civarında. Bulgaristan, vatandaşlarının yüzde 25’inin suç ihbarında bulunma hazırlığı açısından AB’de lider konumunda. İtalya için bu gösterge yüzde 20, Hollanda ve İngiltere için yaklaşık yüzde 18. Hırvatistan’da bu oran yüzde 3, Polonya’da ise yüzde 5. Eurostat verilerine göre AB şehirlerinde neredeyse her beş vatandaştan biri, yani nüfusun yaklaşık yüzde 20’si, suçla mücadeleye katkıda bulunmaya hazırdır. Kırsal kesimlerde vatandaşların hazırlık oranı neredeyse üç kat daha düşüktür. Bu kesimlerde yaşayanların ancak yaklaşık yüzde 7’sinin böyle bir tutumu sergilebileceği tespit edilmiştir. Eurostat analizine göre, Bulgaristan kişi başına düşen adalet sağlama giderleri en düşük AB ülkeleri arasında yer alıyor. Suçla mücadeleye en çok kaynak İsviçre ayırıyor. İsviçre’de suçla mücadeleye kişi başına 450 avro ayrılıyor. Bu gösterge

açısından ikinci ülke, kişi başına ayrılan 200 avro ile Lüksemburg. Bulgaristan ve Macaristan’da bu amaçla yaklaşık 50 avro ayrılıyor, Kıbrıs ve Romanya’da ise yaklaşık 25’er avro olmak üzere en az kaynak harcanıyor. Analizde, geniş suç yelpazesinin bazı kilit noktaları da belirtiliyor. Burada kasıtlı cinayetler ilk sırayı alıyor. Söz konusu dönemde Bulgaristan’da kasıtlı cinayetler 130 idi, ki bu 100 bin kişiye 1,7 cinayet işlendiğini gösteriyor. AB’de bu konuda ortalama gösterge yüzde 0,7 oranında. Litvanya, Letonya ve Estonya’da cinayetlerin payı en yüksek. Üç Baltık Cumhuriyetinde 100 bin kişiye 7 cinayet vakası düşüyor. İngiltere ve Avusturya’da 100 bin kişiye 0,5’in altında cinayet vakası var. Fransa, 1017 cinayet vakası ile en çok cinayetin kaydedildiği ülke, yani Fransa’da 100 bin kişiye 1,5 cinayet düşüyor.

Dr. Nedim BİRİNCİ

Politika Tatilde

Tarih: 20 Temmuz 2018 Konu: Sosyalistler “uçan darbe” hazırlıyor. Bulgaristan siyaseti hep avda konuşulmuş ve biçimlenmiştir. Bulgar Çarı III. Boris (1918 – 1943) iyi bir avcıydı. Yaban tavuğu avcısıydı. Avını sabırla bekler ve sakin bir ortamda siyaset düşünürdü. Av onun için bir sanattı. İki askeri darbede (1925 -1934) ayakta kalması ilginçtir. 1925 Ankara Anlaşması onun hükümdarlığı döneminde imzalanmıştır. Diktatör Todor Jivkov ava bir sürü “avcıyla” birlikte giderdi. Brejnev, Honeker ve Strauss gibi zamanın siyasetçileriyle gizli konuşacaklarını av evlerinde konuşurdu. İç siyaset de dağ evlerinde belirlenir, en önemli atamalar avcı gruplarından yapılırdı. Totalitarizm yıllarında avcı başlarından biri de BKP MK Politik Büro üyesi Penço Kubadinski idi. Ona, Bulgaristan dar geldiği için tüfeğini sırtlayıp Afrika’yı boylardı. Türklere yapılan zulmün onun başının altından çıktığı söylenir. Oysa III. Boris’in faşist monarşi rejimi yıllarında bir çeteci olan Kubadinski’nin hayatını 3 defa Türkler kurtarmıştır. İsim değiştirilerek asimile edilişimizin bir başka adı olan “Soya Dönüş” zulmünü uygulayan İç İşleri Bakanı Dimitır Stoyanov da aldığı yüksek göreve Koca Balkan’da bir yaban domuzu avında başarılı olunca atanmıştı. Günümüz Bulgar yöneticileri Cumhurbaşkanı Rumen Radev ile Başbakan Boyko Borisov ava çıkmıyor. Borisov’un “Bankiya”daki baba evinde baktığı köpekler “Karakaçan” cinsi çoban köpeğidir. Meclis Başkanı Karayançeva’nin atanması için Kırca Ali ilinde Türklere karşı başarılı çalışması yeterli oldu. Başbakan Yardımcıları Krasimir Karakaçanov (VMRO) ile sahte yurtsever Valentin Stoyanov’un s.o. “Yurtsever Cephe” Başkanı, azmış Türk, Müslüman, İslam düşmanı oldukları için ödüllendirildiler. Avlanmak için olmasa da Dağa Çıkmak, Balkan Doruklarında bayrak sallamak, büyük mitingler toplamak, yamaçtan yamaca yankılanan gür sesle konuşmak Bulgar sosyalizminde önemli bir gelenektir. Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) bu geleneği günümüzde “Buzluca” mitingleriyle sürdürüyor. BSP’nin anası ve babası olan Bulgaristan Sosyal-Demokrat Partisi 2 Ağustos 1891’de Koca Balka’nın “Buzluca” tepesinde kurulmuştu. Kurucu başkanı Dimitır Blagoev sosyalist ideolojiyi, sosyoloji öğrenimi gördüğü Petersburg’tan getirmişti. Bulgaristan’da uygulanan stratejik siyaset açısından, arkada kalan 127 yıl ile gönümüz arasında büyük bir benzerlik var. XIX. asrın sonunda, Başbakan olan Halkın Liberal Partisi Başkanı Stefan Stanbolov (1887 – 1894) Bulgaristan’ı Rus Çarlığından koparıp Batıya bağlamaya çalışıyordu. D. Blagoev ile St. Stambolov ikisi de av tutkunu değildi. St. Stambolov Bulgaristan’ı Batıya çekerken, Dimitır Blagov doğuya yani Rus Çarlığı yörüngesine çekiyordu. Fakat Bulgaristan’da Rusya’yı istemeyenler ile Rusya sevdalıları arasındaki ilk kapışmaların tarihi daha derinlere dayanır. Stefan Stanbolov, Bulgar ulusal kurtuluş hareketinin örgütçüsü ve ideoloğu olan Vasil Levski’nin 19 Şubat 1873’te tarihe karışmasından sonra, İç Devrim Hareketi’nin yani direniş örgütlerinin (komitaların) başına geçen liderdir. Levski, Bulgaristan’ın bağımsızlığını dış müdahalesiz kazanmasını isteyen bir halk lideridir. Rusçu bir din adamı olan Papaz Kristü tarafından ele verilmiş ve hayatını kaybetmiştir. Levski’den sonra komitaların başına geçen St. Stambolov da Başbakan olarak, anti-Rusya siyaset çizgisi izlemiş ve “Rus esaretinden koparak Batıya bağlanma” siyasetini güçlendirmeye çalışmıştır. Bu nedenle de o, Başbakan (1878) olduktan sonra, Rus ajanlarının ve sevdalılarının ülkedeki etkinliklerini yasaklamıştır. Bulgaristan Sosyal-Demokrat Partisi kurucu kongresinin “Buzluca” Tepesinde gizli toplanmasının nedeni budur. Etraf illerden sosyalistler, Osmanlılarla bir çarpışmada bu dağ doruğunda hayatını kaybeden Voyvoda Hacı Dimitır’ı sözde gece gece anmaya toplanmışlardı. Sonuçta bu partiyi kurdular. Programını kabul ettiler.


14 Sayı 134 - Temmuz 2018 14

Bulgaristan Türklerinin Sesi Geziler Türk Dünyası

İbrahim SOYTÜRK

Liderin İşi Nedir? Tarih: 01 Ağustos 2018 Konu: Veren bir, vermeyen iki dilenci! Toplum kafa karışıklığı yaşıyor. Sebep lidersizlik. Modern teknik araçlar doğmamış çocuğun cinsiyetini gösterse de, lider olup olamayacağını bilemiyor. Bulgaristan’da lider okulu yok. Üniversite demiyorum, çünkü olacak olan dana ……belli olurmuş. Bizde bu işlerde hala eski Rus deneyimleri uygulanıyor. Ruslar, becerikli olanların arasından işe yaramayanı BAŞKAN, KAPTAN, MÜDÜR, BAKAN, BAŞBAKAN, yapardı. *** “Bghaber.org” konuyu defalarca işledi. Orman kesmeye gidenlerin lideri kimdir? Balta sallayan, yola tomruk yuvarlayan yoksa kamyona odun yükleyen mi? En yüksek ağaca çıkan, etrafı kolaçan eden ve “kesim şu yönde yapılacak!” diyen LİDERDİR. Suya ilk atlayan kara koyundur. Sürü peşinden giden kalın enseli kurttur. *** Bir AB üyesi olan ülkemizde yenimodern kalıplar aranırken, Rusya ile ilişkilerde “eski kalıplara dönüş” izleniyor. “Modern” Bulgar toplumunda artıkyeni yerli kalıplar var. FARKLI OLANDAN korkuyorlar. Romenler, Türkler, Müslümanlar, sığınmacı ve kaçaklar huzurlu insanlar olsalar bile korkunun odağı olarak belirleniyor. Bulgar nüfus yaşlandı. Üstüne seyreldi de!Artık yardımlaşamıyorlar. Birbirlerini ateşleyip karşı koymak için güç toplayamıyorlar. Pes edip yok olmayı kabullenmiş gibiler… Bulgar ruhunu dönüştürecek lider henüz ortada yok! *** Bu hafta okuduğum “Sözcü” yorumlarından birinde Sakarya Savaşı ile ilgili “Keşke yunan kazansaydı!” ifadesi gözüme takıldı. Türk ruhun söndüğünü ifade eden bu acıya ilk önce Lev Troçki’nin 1912 Edirne Savaşı röportajlarında bir er ve bir Çavuş arasında siperde geçen bir diyalogda şu şekilde rastlamıştım: Asker Çavuşuna soruyor: “Bulgar ne istiyor?” Çavuş yanıtlıyor: “İstanbul’u!” Asker, “Hımmm! Verelim gitsin. Onlar idare eder, biz gölgede yatarız!” Bu noktada Türk halkının beynini ters çeviren Büyük Atatürktür. *** Şahsi kanım: Bulgaristan’da durumun henüz çözülme perdesine vardığını düşünmesem de, gerek AB’nin memleketimizin geleceğine ilişkin sözlü tasarımları, gerek Rus varlığının Karadeniz kıyısından ülke içine yayılması ve sınırlarımızı zorlayacak muhtemel sığınmacı selinin çığa dönüşebilmesinden gelecek tehlikesi birbirini tamamlar nitelikte. Korkulanaslında Hıristiyan ve Bulgar olandan farklı olan! Korku damarı canlı kalır ve beslenirse,aşırı milliyetçilik ve öteki düşmanlığı iyice köpürebilir. Kaynağında solmayan, silinmemiş, hala canlı XX. Yüzyıl bellek yaraları var. Öç alırlar endişesi korku olmuş. Kanımca günümüzün atan damarı bu. Ülke yönetimi kanamayan yaraya pansuman yapılmaz zihniyetine hizmet ediyor. *** Anti-Rus propagandaya rağmen, Bulgarlar Rusları öteki olarak görmüyorlar. Karadeniz kıyı şehirlerinde Bulgarlar 24 bin kişilik bir sözüm ona “yurtsever” doku oluşturmuşlar. Tatil merkezlerinde nüfusun % 30’u artık problem çıkarmayan “yerli” Rusyalı! % 37’si eski KGB (Sovyet Diş Casusluk Örgütü), şimdiki CBR (Rusya Güvenlik Kurulu) elemanı olsa da onlara karşı bir nefret dalgası yükselmiyor. Motorluların gövde gösterisi alkışlanıyor. Rusça gazete ve kitap satılıyor. Radyo ve TV’de Rusça programlar var. Batıya bağlı bir ülke olan Bulgaristan’da Ruslara karşı nefret dalgası uyanmasını önlemek bir lider işidir. Başarı sırrı açıklanmıyor. Lider ya deniz dibini inceliyor ya da gelişmeleri uzaktan takip ediyor. *** Bu durumda, Liderin vazifesi, “farklı olanı yok etmek, ülkeden kovalamak, ona yaşam hakkı tanımamak” olabilir mi? Olmamalı! Çünkü birini kaldırıp kovsak, boş kalan yere başkası gelip konuyor. Farklı olana karşı “Sen bizim istediğimiz gibi biri olacaksın!Olmazsan yok olacaksın!” formülü artık geçerli kabul edilemez. Vatandaşların özgürce yetişip gelişmelerine yeşil ışık yakılmalıdır. Her yanlış siyasetin azınlıkları kemirip bitireceği gibi ana unsuru yani Bulgar nüfusu da geleceksiz bırakacağı gün gibi ortadadır. Bu gidişi toplum kendiliğinden ve kendi başına durduramaz. Liderin rolü burada belirleyici oluyor. Kararlı ve cesur, bilgili ve öngörülü bir önderle isabetli bir nüfus ve azınlıklar siyaseti, azınlık topluluklarının çok renkli bir milli demedi kucaklanırken alkışlamak istiyoruz.

M o l d o v a ’ n ı n Ta r a k l i y a şehrinin arması ve

Moldova’da Heraldik Ulusal Komisyonu, çoğunlukla Bulgar nüfusunun yaşadığı Tarakliya şehrinin arması ve bayrağını onayladı. Arma, Tarakliyalı ressam Petır Veliksar’ın eseridir, şehir sembollerinin yapılması projesinin danışmanı tarih uzmanı dr. İvan Duminka

olmaktadır. Bulgar arma geleneğine uygun olarak armada aslan, kalkan ve taç yer alıyor. Kalkanı tutan iki insan figürü, Moldova’da yaşayan Bulgar halkını temsil ediyor. “Bulgar ruhu yenilmezidir” şeklindeki şiar, beyaz şerit üzerine yazılıdır.

Bulgaristan vatandaşları, ar tık kişisel bilgi-

Her Bulgaristan vatandaşı, hangi kişisel bilgilerinin, kamu sicillerinde bulunduğunu ve onların idareler tarafından nasıl kullanıldığını yoklayabiliyor. “Gerçek kişinin, sicillerde bulunan verilerine üçüncü kişiler tarafından ulaşımı için RegiX Siciller Arası Teati Ortamı üzerinden kişisel refe-

ransının sunulması” hizmeti, tüketiciler için www.edelivery.egov.bg adlı Güvenli Elektronik Sunma Sistemi’nde ulaşılırdır. Kayıt, Özel Elektronik İmza veya Milli Sigortalama Enstitüsü’nün Kişisel Kimlik Kodu ile yapılabiliyor. Yeni sicillerin eklenmesi süreci sürüyor.

Bulgar gençleri Rusya’da Bilişim Olimpiyatlarında ikinci oldu

Bulgar yarışmacıları Rusya’da İnopolis şehrinde düzenlenen eJOI 2018 Avrupa Gençlik Bilişim Olimpiyatlarında iki altın, bir gümüş ve bir bronz madalya kazanarak, toplamda ikinci yeri aldı. eJOI Başkanı Prof. Krasimir Manev “Bulgaristan

bu başarısıyla, Avrupa’da yarışmalı bilişim programcılığı alanında lider pozisyonunu koruduğunu teyit etti” dedi. eJOI 2018 olimpiyatlarında Avrupa Konseyi üyesi 21 ülkeden katılımcılar yer aldı.

Mehmet ÇAKIR İlinden Ayaklanması:

Tarih: 02 Ağustos 2018 onu: Laf lafı açar. 1877/78 Osmanlı-Rus savaşından sonra yapılan 03 Mart 1878 Ayastefanos (İstanbul / Yeşilköy) Antlaşması’yla kurulan “Büyük Bulgaristan,” Makedonya bölgesini de büyük ölçüde içine almaktaydı. Bir tutanak olan bu sözleşmenin hazırlanmasına hiçbir Bulgar katılmadığı gibi hiçbir Makedon da katılmamıştır. Aynı yıl imzalanan Berlin Antlaşması, daha önce imzalanan Ayastefanos Protokolü’nün 3 ay sonra rafa kaldırılıp geçersiz kılınmasına neden olurken, Büyük Bulgaristan’ı da üçe bölmekteydi. Berlin Antlaşması ile Bulgaristan Prensliği kurulurken, Doğu Rumeli adı altında bir de özerk bir eyalet oluşturuldu. Osmanlı’nın Balkan Yarımadası topraklarından Makedonya bölgesini kapsayan kısım ise reformlar yapılması şartıyla Osmanlı idaresi altında bırakıldı. Bulgaristan Pensliği 1885’te Doğu Rumeli vilayetini ilhak etti. Bulgar siyasetinin bundan sonraki hedefi ise Makedonya’yı ele geçirmekti. Bunun için ilk önce Makedonya’daki Bulgar varlığının güçlendirilmesi gerekiyordu. *** 2 Ağustos 2018 Makedonya’da milli bayram günüdür. Aynı tarihte 115 yıl önce İlinden Ayaklanması patlak vermiştir. Makedonya Başbakanı Zaev milli bayramı bu yıl Bulgaristan’ın Yukarı Cuma (Blagoevgrad) kentinde Başbakan Boyko Borisov ile birlikte kutladı. Bulgaristan 6 aydan beri Makedonya’yı NATO ve Avrupa Birliği üyeliğine çekmeye çalışıyor. Bu süreçte iki ülke arasında dostluk işbirliği ve yardımlaşma antlaşması imzalandı. Bu yılın ilk 6 ayında yapılan Avrupa Konseyi’nin Sofya dönem başkanlığında Batı Balkanlar konusu aktüel leşti. Bulgar hükümeti de bu bütünleşme sürecinde önemli ödevler üstlendi. Gelişmelerin yakın tarihinde Makedonya 1991’de Yugoslavya Federatif Cumhuriyetinden ayrıldı. Türkiye Cumhuriyeti ve Bulgaristan ön sıralarda olmak üzere birçok ülke ve Birleşmiş Milletler tarafından bağımsız ve egemen bir devlet olarak tanındı. Bu süreçte sorun çıkaran ülke Yunanistan oldu. Atina bir defa Makedonya bayrağına (Büyük İskender’in babasının mezarında bulunan Vergina sembolünü koyarak), parasına, üzerine (Selanik Kulesi’ni basarak Yunan toprakları üzerindeki “ideallerini” gün yüzüne çıkarmış oluyor) itiraz etti. Şu an bu itirazlarla ilgili çözüm, siyasi muhalefetin ve Cumhurbaşkanının itirazlarına rağmen, Makedonya Cumhuriyeti isminin “Kuzey Makedonya” olarak değiştirilmesi referandumuna düğümlenmiş bulunuyor. Bu değişikliği halk kabul etmezse ülkenin NATO ve AB yolu kapalıdır, çünkü Yunanistan “veto” hakkını kullanmada kararlıdır. Bu kargaşa içinde Bulgaristan Makedonya’ya “İlinden Makedonya’sı” adını önermişti. *** Bugün hala Makedonya Cumhuriyeti olarak belirlenen topraklar önceleri çok sayıda devlet ve eski imparatorlukların bulunduğu bir alandı. Bu topraklar üzerindeki ilk resmî devlet Payonya Thraco-İllyrian krallığıydı. Kalıtlarına daha fazla Arnavutluk ve Hersek’te rastlanır. Yine bu toprakların bir kısmı eski Makedon (bugünkü Yunanistan Makedonya’sı), Roma Cumhuriyeti, Roma İmparatorluğu, Doğu Roma İmparatorluğu, Sırp İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu’nun silsilesel bir geçiş yoludur. Makedonya’daki varlığı 1389’lara dayanır. 1382’de Sofya merkezli Rumeli Beylerbeyliğine bağlı kalmış. 1826’da Manastır Beyler Beyliği kurulmuştur. Osmanlı’da, Makedon, Makedonya, Batı Balkanlar ve Balkan sözleri geçmez, herkes Osmanlı’nın Rumeli eyaleti tebaasıdır. *** Başbakanı, ülkesinin milli bayramını komşu bir ülkede kutlayan Makedonya’nın Bulgaristan’la sınırı 148 km, yüzölçümü 25.333 km2, % 66’sı Ortodoks, % 30’u da Müslüman olan nüfusun % 22’i Arnavut ve % 4’ü de Türk olup, toplam nüfus 2 milyon dolayındadır. *** Makedonya Başbakanı son konuşmalarından birinde şöyle demişti: (Fakti bg’de yayınlanmıştır.) “İlinden Makedonya’sının, tarihte var olabilmesi ve gelişmesi için özgürlükleri ve bağımsızlıkları uğruna Makedonların, ve Arnavutların, ve Türklerin, ve Sırpların, ve Ulahların, ve Çingenelerin, ve Bosnalıların mücadele ettiğini biliyorum.” 2017’de Dostluk…antlaşmasının imzalanmasından önce “Makedonlar ve Bulgarlar bir halktır” diyen Başbakan Zaev, şimdi Bulgarların İlinden Ayaklanmasına katılışlarını unuttu. “Makedon Kimliğinden” söz etmeye başladı. Hatta Bulgaristan’da kutladığı “İlinden Ayaklanması” yıldönümünde Bulgarların rol ve katılımını, ölü ve yaralı sayısını vurgulamadı.


Bulgaristan Türklerinin Sesi Sayı 134 - Temmuz 2018 15

Rila gölleri arasında rekor denemeleri

2017 yılında ülkede 49 kişi kumar oyunlarından milyoner oldu

Binlerce doğa meraklısı, bu Cumartesi ve Pazar günlerini Bulgaristan’ın en yüksek dağı olan Rila’nın gözde mekanı olan Yedi Göllerde toplanıyor. Tatil programında en büyük dağ horonu planlanmaktadır. Bulgaristan’ın yedi etnografya bölgesinden yedi folklor topluluğu dağa çıkacak. Hava koşulları izin verirse, bu harika yerde balon uçuşları yapılacak. Balonlara binerken engelli insanlara

Geçen yıl, 1 milyon Leva ve üzerinde değerde ikramiye kazananların sayısı 49. Toto, loto ve1 piyango oyunları alanında en büyük şirketler, devlete ait «Bulgarski sporten totalizator» ve işadamı Vasil Bojkov’a ait “Eurobet”, “Natsionalna Lotariya” ve “New Games” şirketleri olarak bildirildi. «Mediapool», bu yılın baharında Başbakan Yardımcısı Valeri Simeonov’un, son yıllarda ülkeyi istila eden piyango biletlerireklamlarını ve satışını sınırlamak için yasal değişiklikler başlattığını hatırlattı. Çaresizce kâr elde etmek isteyen binlerce yoksul Bulgar, son birikimlerini şans oyunlarına veriyor. Ancak Simeonov>un çabaları, Bulgaristan>daki İşverenler ve Sa-

öncelik verilecek. Programda iki balon arasındaki ip üzerinde yürüme gösterisi de var. Bu gösteri ile Guinness rekor kitabına kaydetme girişiminde bulunulacak. Ve daha da var. Deniz seviyesinden 2200 metre yükseklikte, halk kıyafetleriyle insanlar en büyük “Bulgaristan” yazıtını canlı olarak görüntüleyecekler. Bu yazıt ile de Guinness rekoru denemesi yapılacak.

Eurostat: Bulgaristan vatandaşı en çok parayı yiyecek için harcıyor

Eurostat Ajansı’nın AB’de ailelerin tüketim özelliklerine dair yaptığı analiz, Bulgaristan vatandaşlarının 2017 “tüketici sepetinde” en çok kaynağı yiyecek için harcadığını gösterdi. Vatandaşların genel masraflarından üçte biri gıda için giderken, Bulgaristan bu göstergeyle Roman, Letonya ve Estonya ile aynı grupta

yer alıyor. Hanelerin gıdadan sonra en çok para ayırdıkları gider ise su, elektrik, gaz, ısıtma, kalorifer, yakıt gibi ev ihtiyaçları için harcanıyor. Aile gelirlerin %15’i bu faturalar için giderken, ulaşım ve sosyal sigorta için %7, kıyafet ve ayakkabı için % 4.2, sağlık için %5.4, iletişim için % 4.4 oranında kaynak ayrılıyor.

nayiciler Konfederasyonu, Bulgar Futbol Birliği ve kumar patronlarından sponsorluk alan tüm spor kulüpleri olmak üzere, karşısında kumar lobisinden ciddi bir direnişle karşılaştı. Sonuç olarak, Başbakan yardımcısının yasal değişiklik önerisi, milletvekillerinin Avrupa Komisyonu>na bir bildirim göndermeye karar vermesiyle, birkaç aylık bir süre için dondurulmuş oldu. Bu esnada, Simeonov>un İtalyan mevkidaşı, Başbakan Yardımcısı ve “Beş Yıldız” hareketinin lideri Luigi di Mayo, İtalya>daki kumar reklamlarıyla birlikte, kumarhanelerin spor kulüplerine sponsorluk yapmalarını engelleyen bir yasanın yürürlüğe girmesini sağladı.

Kayra Sır: Sanat, dünyayı daha güzel bir yer kılabilir

Kısa Boylu İnsanlar Merkezi kuruluyor

«Bulgaristan Kısa Boylu İnsanlar» örgütü Başkent Belediye Başkanlığı tarafından Kısa Boylu İnsanlar Merkezinin kurulması için sağlanan binanın onarım çalışmalarına start verecek. Kısa boylu insanların özel ihtiyaçlarına göre donatılacak olan bina, Sofya, sok. «Sveti Kiril ve Metodiy» sokağında bulunuyor. Kurulacak olan merkezde kısa boylu insanlara bireysel destek, eğitim, ve danışmanlık hizmeti verilecek, iş bulmaları ve uygun sosyal hizmetlere yönelmeleri konusunda kendile-

rine yardım sağlanacak. «Podkrepa» İş Konfederasyonu tarafından yapılan son araştırmalara göre kısa boylu insanlar örgütüne üye olanların yüzde 44>ü işsiz, istihdam edilenlerin oranı yüzde 39, emeklilerin oranı yüzde 10, öğrenci olanların olanı ise yüzde 9. Küçük boylu insanların yüzde 55 kadarı, aldıkları emekli aylığı ile geçinmek zorunda. Araştırmaya katılanların yarısı kadarı, kendilerine küçük bir nevi karşı görme ve ayrımcılık tutumunun uygulandığını paylaşıyorlar.

Pera Güzel Sanatlar Lisesi Tiyatro Bölümü öğrencisi 16 yaşındaki Kayra Sır, baleye 5, piyano çalmaya 6 yaşında başlıyor. Şu anda Altınok Çocuk Tiyatrosu’nda oynuyor. Kayra “Ancak asıl meslek olarak tiyatroyu seçtim” diyor Bulgaristan Radyosu “Gençlik” programına verdiği özel röportajında. Söyleşiyi gerçekleştiren Süleyman Süleymanoğlu’nun”Çukur” dizisindeki rolü hakkında neler söyleyeceği sorusu üzerine Kayra Sır ani olduğunu anlatıyor.

Genç kız, bugünlerde İngiltere’de kazandığı yaz okulunun heyecanı içerisinde. Aynı zamanda Ardinolu bir annenin kızı olarak “Tatillerimi Ardino’da geçrimeyi çok seviyorum. Fakat ziyaret ettiğim Varna’yı çok beğendim” diye altını çiziyor. Sanatın hayatını nasıl etkilediği sorusu üzerine Kayra Sır “Sanat, dünyayı daha güzel bir yer getirme isteği uyandırıyor içimde” cevabını verirken Bulgaristan Radyosu dinleyicilerine de çok özel mesajı oldu.


Dr. Hasan Ulusoy’un 15 Temmuz Şehitleri Anma,

İki yıl önce, 15 Temmuz gecesi, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile bağlantılı darbeci teröristler, hayatına kastetmek suretiyle Cumhurbaşkanımızı ve Hükümetimizi devirmeye, demokratik anayasal düzenimizi yıkmaya yönelik hain girişimde bulunmuşlardır. Ulusal iradenin kalesi olan Meclisimizi bombalamışlar; kendilerine cesurca karşı çıkan sivil halkımızı katletmiş, tanklar altında ezmişlerdir. Bu koşullar altında demokrasiyi savunma çağrıları yayınlayan bağımsız medya kuruluşlarını basmış, yayınlarını kesmeye çalışmışlardır. Demokrasiye, hukuk devletine ve halkımızın temel hak ve özgürlüklerine yönelik bu hain teşebbüs, halkımızın ve Türk devletinin demokrasiyi koruma yönündeki ortak kararlılığı ve kahramanca direnişi sayesinde akim bırakılmıştır. Akabinde, on yıllarca ülkenin ve devletin çeşitli kesimlerine sinsice sızmış olan bu demokrasi düşmanlarına karşı demokratik yollarla her türlü önlem alınmaya başlamıştır. Bu önlemler, her zaman güvenliközgürlük dengesi içinde, ülkemizin anayasası ve yasaları ile uluslararası yükümlülükleri gözetilerek alınmıştır. Bu süreçte, başta kurucu üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi olmak üzere, ilgili uluslararası örgüt ve mekanizmalarla düzenli işbirliği içinde olunmuştur. Geçen iki yılda, eli kanlı darbecilere, FETÖ mensup ve işbirlikçilerine yönelik sürdürülen yargı süreçlerinin önemli kısmı sonuçlanmış olup, suçlular hak ettikleri cezaları demokratik ve adil yargılama sonucunda almaktadırlar. 24 Haziran seçimleriyle tam olarak yürürlük kazanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi bu sürece de katkı

sağlayacaktır. Hain darbe girişiminin ikinci yılını doldurduğumuz bugünlerde, bu çetin sınamayla mücadelemizi demokratik meşruiyet temelinde evrensel hak ve özgürlüklere, hukukun üstünlüğüne ve uluslararası yükümlülüklerimize halel getirmeden, titizlikle ve azimle sürdürüyoruz. Zorlu bir sınama, metanet ve cesaret gerektiren bu mücadele, gelecek kuşaklarımıza olduğu kadar, 15 Temmuz gecesi hayatlarını feda eden 251 Şehidimize ve 2 binden fazla Gazimize olan borcumuzdur. Bu süreçte,desteğini esirgemeyen dost ve müttefik ülkelere ve halklarına da teşekkür ederiz. FETÖ yapılanması, sadece ülkemiz için değil, mensup ve işbirlikçileriyle faaliyette bulunduğu diğer ülkeler için de tehdit oluşturmaktadır. Gelinen aşamada, yabancı ülkelerdeki FETÖ elebaşlarının hareket kabiliyetleri giderek kısıtlanmaktadır. Geçtiğimiz iki yıl içerisinde çeşitli ülkelerdeki FETÖ yöneticileri Türkiye’ye sınırdışı edilmişlerdir. Oturma izinleri iptal edilerek üçüncü ülkelere çıkartılan çok sayıda FETÖ mensubu da bulunmaktadır. Bazı devletler, kendi ülkelerindeki FETÖ yapılanmalarına karşı adli süreçler başlatmışlardır.

Türk Dünyası Belgesel Film Yarışması: 20 Ağustos 2018 son 7 Ülke 8 Şehir 1 Festival ismiyle start alan yarışma öğrenci ve profesyonel kategorilerinde yapılıyor. Profesyonel kategori ödülleri 1. 20.000 TL 2. 10.000 TL 3. 7.000 TL Öğrenci kategori ödülleri 1. 15.000 TL 2. 7.000 TL 3. 5.000 TL Dereceye giren filmler 7 ülkede yüz binlerce sanat severle buluşacak. Yarışmanın son başvuru tarihi 20 Ağustos 2018

Cumhurbaşkanı bazı İdare Yasası değişikliklerine veto

sası değişikliklerine veto uyguladı. Cumhurbaşkanına g ö re b u n l a r, i d a re h u k u k u n u n g e l e n e k s e l p re n s i p l e r i n i d e ğ i ş t i r i y o r, v a t a n daşların ve tüzel kişilerin haklarının korunmasını azalt ı y o r v e i d a re y a rg ı s ı n ı n s ı r a d a n v a t a n d a ş ı i d a re n i n Cumhurbaşkanı Rumen Ra- y a s a d ı ş ı e y l e m l e r i n e k a r ş ı d e v, P a r l a m e n t o > n u n y a z k o r u y u c u ro l ü n ü o l u m s u z tatilinden hemen önce onay- y ö n d e e t k i l i y o r. l a d ı ğ ı b a z ı İ d a re U s u l Ya -

Rumen Radev Brüksel’de Recep Tayyip Erdoğan ile görüştü

Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rumen Radev Brüksel’de NATO Zirvesi kapsamında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştü. İki devlet başkanı “Türk akımı” doğalgaz projesinin muhtemel Bulgaristan uzantısı konusunu gündeme aldı. Radev “Türkiye Bulgaristan’ın önemli komşu, ortak ve müttefikidir. İkili ilişkilerimizin seyri açısından aramızda çözümlenmemiş sorunlar bırakmamalıyız” dedi. Rumen Radev NATO devlet ve hükümet liderlerinin iki günlük toplantısından sonra yaptığı açıklamada, “Her ülkenin savunma kapasitesinin arttırılması, diş baskılara cevap olarak değil, bilinçli bir ihtiyaç olarak algılanmalıdır” dedi. “Bunun bilincine varmak çok önemlidir” diyen Radev, bu zirvede NATO’nun birlik içinde olduğunun teyit edildiğini belirtti.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.