1913 Sofya
Yıl: 8
Aylık Siyasi Aktüel Gazete
Sayı: 64
Eylül - 2012
Bilgi Ordusu Bizim Ordumuz, Bilip Öğretmek Bizim Borcumuz
Bulgaristan Başbakan Yrd. ve İçişleri Bakanı Sn.Tsvetan Tsvetanov İle Bultürk YÖNETİMİ VE TEMSİLCİLERİ arasında Sofya’da ilk görüşme gerçekleşti
BULTÜRK Bulgaristan Parlamentosunu ziyaret etti
Bulgaristan Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı Sn.Tsvetan Tsvetanov İle Bultürk YÖNETİMİ VE TEMSİLCİLERİ arasında Sofya’da ilk görüşme gerçekleşti. Tsvetanov BULTÜRK sorularını şöyle yanıtlamadan önce şunları söyledi:
Türkiye Bulgaristan İçişleri Bakanları Bir arada
Bulgaristan, Türkiye ve Yunanistan sınır güvenliği için koordinasyon merkezi kuruyor AK Partinin kongresine Ankara’ya giden İçişleri Bakanı ve GERB partisi Genel Başkan Yrd. Tsvetan Tsvetanov, Türk mevkidaşı İdris Naim Şahin ile görüştü. İ ç i ş l e r i Bakanlığı’na gelişinde resmi törenle karşılanan Tsvetanov, daha sonra Bakan Şahin’le görüşmeye geçti. İkilinin görüşmesi basına kapalı gerçekleşti. Görüşmede, Bulgaristan, Türkiye ve Yunanistan’ın ortaklaşa gümrük ve polis teşkilatlarının arasında üçlü koordinasyonu sağlayacak bir merkezin açılması ele alındığı belirtildi. Tsvetanov, ‘Bulgaristan, Yunanistan ve Türkiye’nin kuracağı bu merkez sınırlardaki düzeni ve ilgili yasaları korumak için katkı sağlayacak’ dedi.
“Ne mutlu hepimize, Türkiye’de ikamet eden Bulgaristan Türkleri temsilcilerinin Bulgaristan Parlamentosu’na girdiği günleri gördük. Tsvetanobv önce GERB Partisinin kuruluş sebeplerini ve politik tarihçesini anlattıktan sonra,
Bulgaristan’da Türk yurttaşlarının yoğun yaşadığı karma bölgelerde sadece bir partinin temsil hakkı kullanmasını ve siyaset yapma anlayışını 21. yüzyıl ve Avrupa Birliği gerçeklerine ters düştüğünü, bu çarpık durumun demokratik gelişime ters düştüğünü anlattıktan sonra, BULTURK yardımlarıyla bu çarpık durumun değiştirilebileceğinin altını çizdi. Politikada tekelin demokrasiye ters düştüğünü söyledi. Bulgaristan politikasının yeni dönüşümlere gebe olduğuna vurgu yapan Tsvetanov, dönüşümlere altyapı olarak başta Başbakan Sn.Boyko BORİSOV ‘un girişimiyle Türkiye ile iyi her yönlü dostluk ve yardımlaşma ilişkiler kurulduğunu ve ikili ilişki- M ü m i n İ s m a i l i l e re p o r t a j e s n a s ı n d a lerde yeni bir sayfa açıldığını önemle kaydetti. Ayrıca, karşılıklı yayar sağlayan iyi komşuluk ilişkilerin tesis edilmesinde Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın çok önemli rol aldığının da altını çizerek dile getirdi. BULTÜRK heyetinin Sofya ziyaretine yüksek değer veren Bulgaristan Başbakan yardımcısı Tsvetanov, prespektifleri artik görülen yeni aşamada Bulgaristan’da ve yurtdışında azınlıkları temsil eden yurttaşlarımızla samimi ve karşılıklı güven sağlayacak ilişkiler yürütmek amacımızdır, dedi. Devamı 8’de Başbakan Yrd.T.Tsvetanov BG Parlamentosunda
Türk Konseyi II. Zirvesi Bişkek te Toplandı Bulgaristanlı Bir Çinar Yıkıldı Türk Dili Konubaşkanımızın heşan Ülkeler İşbiryeti arasında Avliği Konseyi II. Zirrasya Yazarlar vesi 22-23 Ağustos Birliği Genel Baş2012 tarihlerinde kanı Dr. Yakup Kırgızistan’ın başÖmeroğlu da kakenti Bişkek’te dütıldı. “Eğitim, Bizenlendi. Zirve’ye lim ve Kültürel İşSayın Cumhurbaşbirliği” temasıyla kanımızı Abduldüzenlenen Zirlah Gül’ün yanısıra, vede, Türk DevKırgızistan Cumletleri arasındaki hurbaşkanı Almazçok taraflı işbirlibek Atambayev, ğinin geliştirilmesi Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Na- üzerinde duruldu; Konsey’in kurumsalzarbayev ve Azerbaycan Başbakanı Artur laşması yönünde atılan adımlar ele alındı. Rasizade katıldı. Zirveye Sayın CumhurDevamı 9’da
Bulgaristan’da Araştırma
Filibe Başkonsolosu Tırnovo’da
Orkun vakfı Başkanı, Aydınlar Ocağı Genel Merkezi’nin kurucularından, tarihçi, yazar ve fikir adamı Altan Deliorman 22.08.2012 Çarşamba günü 18.15’te beyin kanaması geçirdikten sonra yatırıldığı Şişli Etfal Hastanesi’nde vefat etti. Vefatı Bulgaristan câmiada büyük üzüntüye sebep olan Altan Deliorman’ın cenazesi 24.08.2012 Cuma günü Fatih Camiinde Cuma namazını müteakip kılındı cenaze namazından sonra ebedî istirahatgâhına defnedildi. Merhuma Allah’tan rahmet dileyip mekânı cennet olsun derken, kederli ailesine, Bulgaristan camiasına ve Türk Dünyasına ve ailesine, dost ve arkadaşlarına başsağlığı ve sabırlar temenni ederiz. ALTAN DELİORMAN KİMDİR Değerli tarihçi, gazeteci, yazar, fikir ve dava adamı, büyük Türkçü Nihal Atsız’ın son talebelerinden Altan DELİORMAN 25 Haziran 1935’te İstanbul’da doğdu. Gazeteci-yazar Necmettin DELİORMAN’ın oğludur. Haydarpaşa Lisesi’ni bitirdikten sonra bir süre İ. Ü. Hukuk Fakültesi’nde okudu. Daha sonra girdiği İ. Ü. Tarih Bölümünü bitirdi. AydınlarOcağı’nınkurucularıarasındayeraldıve1970-1975yıllarıarasındaGenelMerkezMüdürlüğü yaptı.1972-1987yıllarıarasındaBoğaziçiYayınlarınıyönetti.1987’deBayrakBasım-Yayımıkurdu. Tan, Akşam, Ekonomi, Ocak, Son Havadis, Ortadoğu ve Tercüman gazetelerinde muhabir, yazı işleri müdürü ve köşe yazarı olarak çalıştı. Kopuz, Ocak, Toprak, Millî Yol, Boğaziçi, Türk Edebiyatı, Bayrak, Orhun dergilerinde yazıları yayımlandı. Kılıç, Türk Dünyası, Millî Işık, Boğaziçi, Gurbette Bayrak, Tarih Gazetesi ve Edebiyat Gazetesi’ni yayınladı. İlk denemesi “Trenin Ayrılışı” 1948’de Çocuk Sesi’nde, ilk hikâyesi “Bir Kapı Açık Kaldı” 1954’te Türk Sanatı’nda yayımlandı. Yazılarının isminin dışında Murat Gencoğlu, Bahtiyar Bengü ve A.D. imzalarını da kullandı. Altan DELİORMAN evli ve bir kız, bir erkek çocuk babasıydı. www.kircali.eu
Halil Mutlu Türkiye Halter Federasyonu
Başkanlığına Aday! Rafet ULUTÜRK
BAŞYA ZI
Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği Genel Başkanı
SORUNLARIMIZ SOFYA GÜNDEMİNE TAŞINDI B U LT Ü R K B u l g a r i s t a n P a r l a m e n t o s u n d a Bulgaristan Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı Sn.Tsvetan Tsvetanov İle Bultürk YÖNETİMİ VE TEMSİLCİLERİ arasında Sofya’da ilk görüşme gerçekleşti. Tsvetanov BULTÜRK sorularını şöyle yanıtlamadan önce şunları söyledi: “Ne mutlu hepimize, Türkiye’de ikamet eden Bulgaristan Türkleri temsilcilerinin Bulgaristan Parlamentosu’na girdiği günleri gördük. Tsvetanobv önce GERB Partisinin kuruluş sebeplerini ve politik tarihçesini anlattıktan sonra, Bulgaristan’da Türk yurttaşlarının yoğun yaşadığı karma bölgelerde sadece bir partinin temsil hakkı kullanmasını ve siyaset yapma anlayışını 21. yüzyıl ve Avrupa Birliği gerçeklerine ters düştüğünü, bu çarpık durumun demokratik gelişime ters düştüğünü anlattıktan sonra, Devamı 3’de BULTURK yardımlarıyla bu çarpık durumun değiştirilebileceğinin altını çizdi. Politikada tekelin demokrasiye ters düştüğünü söyledi.
Devamı 3’te
Bulgaristan’da yapılan bir araştırmaya göre Bulgar etnik grubu, 2050 yılında ülkede azınlık konumuna düşecek. Demografik Siyaset Merkezi adlı bir sivil toplum örgütünün basına yaptığı açıklamada şimdiki nüfusu 7,5 milyon olan ülkede 2050 yılında 800 bin Bulgar, 3,5 milyon Roman ve 1,2 milyon Türkün yaşayacağını bildirdi. Örgüt Başkanı Prof. Petır İvanov, bilimsel araştırmalara dayalı tahminlere göre 2100 yılında da ülkenin nüfus yapısını oluşturacak başlıca etnik grupların dağılımının, 300 bin Bulgar, 8 milyon Roman ve 1,5 milyon Türk şeklinde oluşacağını söyledi. Yüzölçümü 111 bin kilometrekare olan Bulgaristan’da, daha önce yapılan nüfus sayımı verilerine göre 20’inci yüzyılının başında Bulgarların nüfusu 2,9 milyon, Türklerin 800 bin ve Romanların 60 bindi.
Filibe Başkonsolosu Cebeci, Veliko Tırnovo valisiyle görüştü Filibe Başkonsolosu Şener Cebeci, Veliko Tırnovo Valisi Penço Pençev’le görüştü. Tanışma amacıyla gerçekleştirilen ziyaret sırasında Vali Pençev, Başkonsolos Cebeci’ye ilin ekonomik ve sosyal konumu hakkında bilgi verdi. Başkonsolos Cebeci, Veliko Tırnovo’daki Ulusal Askeri Üniversitesi’ne ilgi göstererek, Türkiye^deki benzer eğitim kurumları arasında öğrenci değişimi konusunda bilgi aldı. Cebeci, Veliko Tırnovo’da yaklaşık 2 bin 500 Türkiyeli üniversite öğrencisinin eğitim gördüğünü kaydetti.
Avrupa, dünya ve olimpiyat şampiyonu halterci Halil Mutlu, 31 Ekim’de yapılacak Türkiye Halter Federasyonu Olağan Genel Kurulu’nda başkanlığa aday olduğunu açıkladı... Avrupa, dünya ve olimpiyat şampiyonu halterci Halil Mutlu, Türkiye Halter Federasyonu’nun 31 Ekim’de yapılacak genel kurulda başkanlığa aday olduğunu açıkladı. Halil Mutlu, Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) Ankara Şubesi’nde düzenlediği basın toplantısında, spor kariyerine nokta koyduğu 2008 yılına kadar 10 kez Avrupa, 6 kez dünya, 3 kez de olimpiyat şampiyonu olduğunu, 20’nin üzerinde dünya rekoru kırdığını hatırlattı. Devamı 2’de
2 Söyleşi - Sevda Dükancı
GERB‘in Gözü Türkiye’de
Tsvetan Tsvetanov: GERB’in göçmenlerle çalışması siyasi ilişkilere katkıda bulunacak Sayın Tsvetanov, Bulgaristan ile Türkiye arasında son dönemdeki ilişkileri nasıl değerlendiriyorsunuz? Partiniz GERB’in Türkiye’de iktidardaki AKP ile arası nasıl? Son yıllarda GERB hükümetinin izlediği yol, Bulgaristan ile Türkiye arasında ilişikilerin çok iyi gelişmesine dair olumlu sinyaller verdi. Hükümetler düzeyindeki işibirliği, hayatın tüm alanlarına yansımaktadır. Yatırım niyetleri, karşılıklı çıkar ve yararlara dayalı adımlara zemin yaratıyor. Biz iki komşu ülkeyiz. Bölgenin kalkınmasına yönelik ortak amaç ve hedeflerimiz var. GERB’in azınlıklara yönelik politikası hangi ilkelere dayanmaktadır? Partinizin, devlet kademelerinde ve istihbarat kuruluşlarında neden Türkler yok? Hemen söylediklerinizi düzeltmek istiyorum. Hükümette ve mecliste bizim Bulgaristan Türkü olan bir bakanımız var. Vecdi Raşidov, Türkiye’de, Bulgaristan’da Müslümanlar arasında çok ünlü ve simgesel önemi olan bir kişidir. Şunu önemle itiraf etmeliyim ki, GERB partisini kurarken, Bulgaristan’da Müslümanlar, Türkler arasında büyük korku vardı. Hak ve Özgürlükler Hareketi dışında bir partide yer almak onları korkutuyordu. HÖH’ün siyasetinde, Bulgaristan’da Müslümanların hak ve özgürlüklerinin sadece ve bir tek onlar tarafından savunulacağı iddia ediliyordu. Bunu aşmanın çok zor oalcağını biliyordum. Ben de Başbakanla yanyana GERB partisinin ilk kurucuları arasındaydım, onun felsefesi ve ilkelerini çizenlerden biriyim. Türklerin de, müslümanların da yoğun yaşadığı, karma bölgelerde parti teşkilatları oluşturmak için çok çalıştım. 2007 yılında ilk defa yerel seçimlere katıldığımızda çok mütevazi sonuçlar aldık. 2011 seçimlerinde artık Türklerin yaşadığı yerlerde de büyük başarılar kaydettik. Ben onları kesinlikle diğer Bulgar vatandaşlarından ayırt etmiyorum. Partimiz, örneğin Dulovo’da çok başarılı oldu. Belediye Başkanımız Yüksek Ahmed seçimleri kazandı. Mümün İsmail de Cebel Belediyesinde başarılı oldu. GERB’e sıcaklık gösteren Bulgaristan Müslümanlarının sayısı çoğaldı. Örnek olarak Kırcali’yi verebilirim. 2007 yılında sadece yedi belediye meclis üyemiz vardı. 2001’de belediye meclis üyesi sayımız 42 oldu. Kırcali ilinde henüz belediye başkanımız yok, fakat Silistre ilinde, Dulovo’da bunu da kazandık. Doktor Yüksel şüphesiz bir lider ve insanlar arasında çok saygın bir kişi. GERB partisi ülke içinde azınlıklara olduğu gibi, son zamanlarda Türkiye’de bulunan göçmenlerin problemleri konusunda da ciddi adımlar atıyor, onlarla yakınlaşmak istiyor. Şimdiye kadar bu insanlarımız sözkonusu olduğunda hep “seçim turizmi”, “otobüsler geliyor” ifadeleriyle anılıyordu... Bulgaristan’dayaptığımızıtemelalarak,bunuTürkiye’dededevam edip,geliştirmekistiyoruz.Türkiye’dekiBulgaristangöçmenlerininbulunduğu yerlerde GERB partisi teşkilatları kurmak istiyoruz. Bunlar hükümetler arasında, akrabalar, dostlar, aileler ve doğdukları yerleri bırakıp Türkiye’de yaşayan insanlarla yeni bir köprü olabilir. Ayrıca birçok BulgarTürkiye’yi turizm amacıyla ziyaret ediyor. Ben de 2000 yılında Kuşadasına tatile gittiğimde, politikacı değil, sıradan bir vatandaş sıfatıyla, aslında şimdi de kendimi sıradan bir insan olarak görüyorum, herkes bize “komşu, komşu” diye hitap ediyordu. Bulgarca konuştuğumuzu duyan göçmenler de yanımıza gelip, bizimle temas a giriyordu. Öyle bir samimiyet ve konukseverlik başka yerde görmedim. Türkiye, ayrım yapmadan herkese karşı çok misafirperver. GERB partisinin orada bürolar oluşturmasında bu da olumlu rol alacak. Şimdi de sıradan biri olarak, ancak İçişleri Bakanı ve Bulgaristan Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı olarak göçmenlerle karşılaşmanızda onların gözünde ne görüyorsunuz. Beklentileri, istedikleri nedir? Göçmenlerimizarasındamevcutgörüşşu:İkiülkearasındakitemasların mutlaka ve sadece Hak ve Özgürükler Hareket Partisi aracılığıyla yürütüldüğünü düşünüyorlar. İlk kuruluş dönemlerinde GERB “isimleri değiştirecek”, “yeni bir asimilasyon kampanyası gerçekleştirecek” şeklinde korkutmalar vardı.Aslı olmayan bu korkular artık mevcut değil.Dahadaötesi,TürkiyeBaşbakanıRecepErdoğanveBulgaristan’ın Başbakanı Boyko Borisov arasında çok samimi bir arkadaşlık var. Bu da güvenlik ve dostluğa yeni ivme kazandırıyor. Türkiye’de oluşturulacak GERB teşkilatlanması ikili siyasi ilişkilere katkıda bulunacak. Çifte vatandaşlığa sahip göçmenler oyunu kullanabilecek mi? Bana göre seçim hakkı herkesin kendi iradesiyle karar vereceği bir olaydır. Anayasal hakkın ve demokrasinin gücü sayesinde insan, doğru bulduğu, kendisine yardım edeceğini umduğu kişiye oy verir. Bu açıdan Bulgaristan göçmenlerinin GERB partisini nasıl ve ne kadar destekleyeceğini bilemem. Onlar elbet oyunu verebilir. Şimidye kadar HÖH tarafından böyle disiplinli, seri bir seçim makinesi görmekteydik. Fakat parti ile insanlar arasında normal iletişim sadece seçim dönemlerinde yapılıyor. Bu kişilerin siyasetçilerle irtibatı yok. Türkiye’de bir yandan kendi yapılarımızı kurmak, öte yandan da o insanlarla devamlı diyalog içinde olmak istiyoruz. Aynen burada 264 Bulgar belediyesindeki seçmenlerimizle devamlı diyalogta olduğumuz gibi. Aynı yere, ikinci, üçüncü defa gittiğimde, vatandaş kendisini unutmadığını, sırtınızı dönmediğinizi anlıyor. Sadece seçimden seçime gitmiyoruz, biz hep onlarlayız. Son zamanlarda herkes Erdoğan ile kim ne kadar daha büyük dost olduğu tartışma konusu, siz ne kadar yakın dostsunuz? Başbakanımız Türkiye Başbakanı ile yaptığı tüm görüşmelerde yer aldım. Erdoğan’ın politikaya bakışı, iki ülkenin ortak menfaatlerine bağlı siyasi yaklaşımlarına hayran kalmışımdır.Türkiye bizim açımızdan çok önemli ve stratejik partner olarak gördüğümüz bir ülke. Biliyorsunuz, Bulgaristan AB’nin dış sınırı, ancak bu sınırdan hemen sonraki ilk komşumuz Türkiye’dir. Bulgar hükümeti üç seneden beri gerçekten inanılmaz şeyler yaptı. Hiçbir zaman iki ülke başbakanları arasında bu denli bir arkadaşlık olmamıştır. Erdoğan gibi bir siyasetçinin profilinden ve siaysi yaklaşımlarından çok etkilendim. Bu kongreye Bulgaristan’dan başka partiler ve kişiler de davetli elbet, fakat bizim davet şahsen Recep Tayyip Erdoğan’dan geldi. Bu temaslar karşılıklı işbirliğimize olumlu etki yaratacaktır. Kongrede Erdoğan’la gayrıresmi görüşme fırsatım olabilir.
Bulgaristan Türklerinin Sesi
Bulgaristan’a Erzak Yardımı Bultürk derneği Bulgaristan’da ilk defa Ramazan ayı içerisinde ihtiyaç duyulan müslümanları tespit ederek erzak kolileri dağıttı. Bultürk yönetiminden Orhan ÇAKIR, Ayşe Halide ÜMİTFER, İsmail ERDEM, Dr.Nedim BİRİNCİ ve özellikle de Bağcılar belediyesin 300 koli yardımı ile Bulgaristanın Kırcaali-Cebel, Mestanlı
ve Çernooçene bölgelerine Mümin İSMAİL önderliğinde, Varna-Şakir Arslantaş, Şumen -Dr.Müjgan DENİZ önderliğinde 600 koli erzak dağıtılmıştır. www. kircaali.eu
Dr.Nedim BİRİNCİ
Büyük İpek Yolu ve Türk Dünyası
300 Milyon Euro’yu Kurban 300 milyon euro dalgınlıga kurban edilir mi Almanya’nın en akılsız bankası başlığıyla” verdiği haberde, yıllık maaşı 800 bin euro olan KfW bankasının müdürü Ulrich Schröder’in bu olaydan sorumlu olduğunu yazdı. KfW’nun sözcüsü Michael Helbig de bunun bir teknik hata olduğunu, bankaya ait olan bilgisayarın Pazartesi günü daha önceden anlaşmaya varılmış olan 300 milyon euroyu yu otomatik olarak Lehman Brothers’e havale ettiğini, havalenin neden durdurulmadığının araştırıldığını belirtti. Lehman Brothers’ın Pazartesi günü iflasını açıkladığı belirtilen haberde, Cuma günü Lehman Brothers krizi ile ilgili KfW uzmanlarının toplantı yaptığını, burada 300 milyon euroluk havale yapılacağının toplantıya katılanların dikkatinden kaçtığı kaydedildi. Alman Maliye Bakanlığı sözcüsü, bu ödemenin can sıkıcı olduğunu, Maliye Bakanı Peer Steinbrück’ün konunun hızlı bir şekilde aydınlatılmasını istediğini ifade etti.
Üniversiteyi birincilikle bitirdi, 23 yaşında avukat oldu Bulgaristan Kırcali doğumlu 23 yaşındaki Suzan Akan avukatlık stajını tamamladı. Akan için dün Edirne Barosu’nda yemin töreni düzenlendi. Geçen yıl Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni, birincilikle bitiren Akan Edirne Barosu’na kayıtlı bayanlarda 73’üncü avukat oldu. Edirne Adliyesi konferans salonunda düzenlenen törene Suzan Akan’ın annesi Nesrin Akan, kardeşi Ozan Can Akan, yakınları, staj dönemindeki arkadaşları ve avukatlar katıldı “Hukuka, ahlaka, mesleğin onuruna ve kurallarına uygun davranacağıma namusum vicdanım üzrine and içerim” diyen Akan’a cübbesini yanında stajını yaptığı
Avukat Ali Gider giydirdi. Kendisine meslek yaşamında başarı dileyen Baro Başkanı Avukat Ahmet Uludağ da ruhsatını verdi.
Yu n a n i s t a n , n a k i t b u l mak için adaları satmaya hazır. Yunanistan Başbakanı Antonis Samaras, hükümetin adaların bazılarını satmayı veya kiraya vermeyi düşündüğünü açıkladı. Fransız Le Monde Gazetesi’ne demeç veren Samaras, bazı adaların, ulusal güvenlik sorunu yaratmaması koşuluyla, ticari olarak kullanılabileceğini söyledi.
Satmayı ve kiraya vermeyi düşündükleri adaların yerleşim bölgesi olarak kullanılmayanlar olacağını söyleyen Samaras, konunun, adaların elden çıkarılması veya ucuza satılması olarak algılanmaması gerektiğini vurguladı. Samaras, adaları ticari olarak kullanmanın, kullanılmayan arazinin adil bir fiyat karşılığında gelir getirecek bir sermayeye dönüştürülmesi olduğunu belirtti. Seyahat sitelerinde,, Girit’e yakın Krissi adasını, yerleşim bölgesi olarak kullanılmayan adalardan biri olarak yer alıyor. Yunanistan, Troyka’nın ikinci yardım paketinden henüz hiçbir kredi dilimini serbest bırakmaması nedeniyle, ekonomisini ayakta tutmak için nakit bulmaya çalışıyor. Aslında kamuya ait arazilerin satışı Yunanistan’da siyasi açıdan hassas bir konu. Eski Başbakan Yorgo Papandreu, kamu arazilerinin satılmasına karşı çıkmıştı. Adası olması isteyenlere duyurulur.
Yunanistanda adalar satılıyor
Parti Türk, Amma Web’de Türkçe Yazı Yok Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisi resmi internet sitesindeki Türkçe bölümü güncellememeye devam ediyor. Parti sitesinin Bulgarca bölümü süreklü güncellenirken Türkçe sayfalar bir yıldır olduğu gibi duruyor. Sitedeki ‘Güncel Haberler’ bölününe en son 1 yıl önce Lütfi Mestan’la yapılan bir söyleşi yüklendi. Bulgaristan’da Türk nüfusunun yaşadığı bölgelerde resmi belediye siteleri arasında Türkçe sayfaları sürekli güncellenen belediyelerin ilk sırasında Kırcaali geliyor. Kırcaali Belediyesinin resmi sitesindeki Türkçe bölümü güncel tutulurken, il genelindeki diğer ilçe belediyelerinin bazılarında Türkçe bölüm bile yok. Belediyelerde durum böyleyken Bulgaristan Başmüftülüğünün resmi sitesininde de
Tarihten Günümüze
durum farklı değil. Başmüftülüğün resmi sitesinde kurumla ilgili güncel gelişmelerTürkçe aktarılmıyor. -TÜRKÇEYOKAMADEKLARASYONVAR Öte yandan belediyelerin resmi sitelerinin Türkçe bölümleri güncellenmezken Kırcaali Belediye Başkanı Hasan Azis, Momçilgrad (Mestanlı) Belediye Başkanı Akif Akif, Kirkovo (Kızılağaç) Belediye Başkanı Sali Ramadan, Krumovgrad (Koşukavak) Belediye Başkanı Sebihan Mehmet, Ardino (Eğridere) Belediye Başkanı Resmi Murat, Cebel (Şeyh Cuma) Belediye Başkanı Bahri Ömer ve Çernooçene (Yeni Pazar) Belediye Başkanı Aydın Osman yeni Eğitim Yasası tasarısında Anadili Türkçe eğitiminin garanti altına alınması için bir deklarasyon imzaladılar.
Büyük İpek Yоlu ifadesi ilk olarak milattan önce meşhur Çin seyyahı ÇjanSyan’ın yolculuğundan sоnra mеydana gelmiş kervan yоlu olarak tarihe geçmiştir.Daha sonraları bu ifade iletişim sistеmlerini, Asya, Akdeniz bölgesini ve Avrupaülkeleri arasındaki ilişkileri anlatmakla yеni bir anlam kazanmıştır. Büyük İpek Yоlu’nun yaklaşık 20.000 kilоmеtresi, Türklerin yaşadığı coğrafyada uzanmaktadır. Dünya ticaretinin şah damarı sayılan İpek Yоlu’nun esasana hattı sayılan ve Çin ile Bizans’ı birleştiren büyük ticaret yоlu, en aktif döneminde Türklerin elindeydi. Tarihin en eski ve en uzun karayolu özelliğinde olan ve milattan önce 2. yüzyıldan 1800’lü yıllara kadar önemini koruyan İpek Yolu, doğu-batı,kuzey- güney etkileşiminin sağlanmasında en büyük rolü oynamıştır. İpek Yolu; farklı medeniyetlerin, farklı kültürlerin, farklı siyasi organizasyonların, farklı dil ve dinlere sahip milletlerin, aynı zamanda üç farklı ırktan insanların yaşadığı coğrafyaları birbirine bağlamıştır. Söz konusu farklılıkları buluşturup, bunların tanışmaları ve kaynaşmalarında köprü rolü oynarken, zaman zamanda devletler arasındaki anlaşmazlıkların,mücadele ve savaşların en önemli sebebi olmuştur. Doğuda Çin’den, batıda Avrupa’ya, güneyde Afrika’nın kuzeyine kadar uzanan İpek Yolu başlangıçta iktisadi zorunluluktan yani insanların ihtiyaçlarını karşılama çabalarından ortaya çıkmış, iktisadi münasebet de beraberinde diğer sosyo kültürel ilişkilerin kendiliğinden kurulmasına, gelişmesine yol açmıştır. Asya’yı Avrupa ile birleştiren Büyük İpek Yоlu farklı toplumların siyasi, diplоmatik ve modern ilişkilerinin gelişmesinde ayrıcalıklı bir öneme sahip olmuş ve hem doğal kaynakların araştırılmasında hem de askerî amaçlı keşif yolu olarak da kullanılmıştır. Doğu-batı arasındaki bağlantıyı düz bir hat olarak değil, aynı zamanda kuzey-güney yönlerinde de uzantıları olan veyine tali bağlantılarla devam eden kısaca bir ağ özelliğinde olan Büyük İpek Yоlu ifadesi ilk olarak milattan önce meşhur Çin seyyahı Çjan Syan’ın yolculuğundan sоnra mеydana gelmiş kervan yоlu olarak tarihe geçmiştir.Daha sonraları bu ifade iletişim sistеmlerini, Asya, Akdeniz bölgesini ve Avrupa ülkeleri arasındaki ilişkileri anlatmakla yеni bir anlam kazanmıştır.Bu yоlun gidiş ve gelişinin çok canlılık kazandığı dönemler оlmuştur. Оrtaasırlarda ise Büyük İpek Yоlu ülkeler arasındaki ticari ve medeni ilişkilerin gelişmesinde çok büyük roller üstlenmiştir (www.ilhamaliyev.org./s.18_world/silk_route_a.html). İpek Yоlu sadece bir ana yol dеğil, çоk farklı kervan yоllarını birleştiren ve başlangıç olarak Çin’deki Hian’dan başlayan ve Avrupa’da Rоmada’ki ticaret yоllarıyla birleşen yоl idi. Bu yоl VII. ve VIII. asırlarda ulaşım yoğunluğu bakımından en parlak dönemini yaşamıştır (Bedirhan,1994: 20). Türklerin yaşadığı coğrafyalarda, Türk tarihinde, Türk kültürünün temel unsurlarında, İpek Yolu’nun apayrı bir önemi olmuştur. Türklerin yaşadığı geniş coğrafi bölgeleri birbirine bağlayan tek ulaşım yolu olan İpekYolu, Türk yurtlarını birbirine bağlarken, ticari ilişkilerini yoğu nlaştırmış,zenginleşmelerine sebep olmuş, birlik ve beraberliklerini sağlamış, zamanına göre medeniyet seviyesi çok yüksek büyük yerleşim birimlerinin kurulmasında ana rol oynamıştır (Hansеn, 2004: 19-21). Aynı şekilde Büyük İpek Yоlu’nun meşhur hâle gelmesinde Türk devletlerinin de büyük rоlü оlmuştur. Bu devletler tarafından hazırlanan kervanlar, bu yоlla doğudan batıya ve batıdan doğuya çeşitli ticaret mallarını taşıyorlardı. Türklerin bu yоla ne kadar büyük önem verdikleri bir Özbek atasözünde şöyle ifadeedilmiştir: “Kâinatta iki büyük yоl vardır: Gökyüzünde Samanyоlu,Yеryüzünde İpek Yоlu.” 1800’lü yıllara kadar faaliyetine devam eden Büyük İpek Yоlu’nun toplam uzunluğunun tahminen 20.000 kilоmеtresi Türk halklarının yerleştiği arazilerden gеçmiştir. Böylece Büyük İpek Yоlu, Türk halklarının Çin,Kafkasya, Rusya, Hindistan ülkelerinin halkları, aynı zamanda Arap ülkelerinin halkları ile iktisadi ilişkilerin meydana gelmesinde ve geliştirilmesinde önemli bir rоl оynamıştır. Ayrıca bu yоl Türk halklarının yеni arazilere yerleşmesine sebepolmuş, böylece оnlar arasında ilim ve medeniyetin karşılıklı olarak geliştirilmesine büyük tesir göstermiştir (Budaqоv, 1998: 65). Dünya ticaretinin şah damarı sayılan İpek Yоlu’nun esas ana hattı sayılan ve Çin ile Bizans’ı birleştiren büyük ticaret yоlu Türklerin elindeydi.Pеkin’in kuzeyinden başlayan Türk sınırları, İran’a, Hоrasan’a, UralDağlarına, Hazar Denizi’ne kadar uzanıyor, Karadeniz sahillerine yakınlaşıyordu. Bu sınırlarla Türkler eski dünyanın büyük devletleri оlan Çin, İran ve Bizans imparatorlukları ile kоmşuydular. Çin, İran ve Bizans imparatorlukları eski ve Orta Çağ dönemindeki büyük ticaretin esas yönlendirici güçleri olup dünyanın istenilen ülkesinde bütün istediklerini kolaylıkla hayata geçirebiliyorlardı (Öztuna, 1969: 331). VI. asrın ikinci yarısından itibaren eski dünyanın hem doğu hem de batı imparatorluklarının içinde Büyük İpek Yоlu’nun ve оnun kollarının yönetilmesi uğrunda yapılan mücadeleler gittikçe artmaya başladı. Türk halklarının eski dönemine ait tarihini inceleyen meşhur araştırmacı, tarihçi L.N. Kumilyоv bu dönemde ipek ve kervan yоllarının ticaret ve iktisadi öneminden söz ederek ortaya koymuştur ki, Türk halkları ve akıncıları Çin hükümdarlıklarını darmadağın еttikten sоnra yalnız siyasi
Bulgaristan Türklerinin Sesi 3
Sofyaya ikinci bir cami yapmak istiyoruz Halil Mutlu Türkiye Halter Federas-
yonu
Başkanlığına Aday!
Bu zorlu süreçte sporcu arkadaşları ve basın mensupları ile yan yana, omuz omuza olduklarını, hüznü ve sevinci birlikte paylaştıklarını dile getiren Mutlu, bugün Türkiye Halter Federasyonu başkan adayı olarak basının karşısına çıktığını kaydetti. Halil Mutlu olarak her şeyini borçlu olduğu halter sporuna vefa borcunu ödemek, Türk sporunun bu lokomotif branşını yeniden eski günlerine döndürmek için elini taşın altına sokması gerektiğini düşündüğünü anlatan Mutlu, ‘’Camiamızın yoğun taleplerini dikkate alarak yaptığımız istişareler neticesinde, bugün federasyon başkanlığına adaylığımı resmen açıklıyorum’’ dedi. -’’Federasyonumuzu kurumsal bir yapıya kavuşturmayı hedefliyoruz’’ Mutlu, Türkiye’de halterin Naim Süleymanoğlu’nun Bulgaristan’dan gelişiyle bir ivme kazandığını ve başarıların ardı ardına geldiğini vurgulayarak, şunları söyledi: ‘’Fakat elbette daha önceki dönemlerde de haltere verilen büyük emekler vardır. Bu emekler gözardı edilemez. Türkiye halterde her zaman dünyanın söz sahibi ülkeleri arasındadır. Türk halterine yönetici, antrenör, sporcu ve hakem olarak hizmet eden herkese teşekkürü bir borç biliyorum. Allah kısmet eder camiamız teveccüh gösterirse, Türk halterine bundan böyle federasyon başkanı olarak hizmet etmek istiyorum. Genel kurulda göreve getirilmemiz halinde öncelikle federasyonumuzu kurumsal bir yapıya kavuşturmayı hedefliyoruz. Halterde teknik, idari, finansal konularda, medya, iletişim, tanıtım alanında, sponsorluk çalışmalarında görev dağılımı yapılacak, tek adam yönetimi değil, ekip çalışması tercih edilecektir. Halter için en önemli sorunlardan biri yeterli tesislere sahip olunamamasıdır. Haltercilerimize çok daha sağlıklı, modern çalışma ortamları hazırlamak öncelikli görevlerimiz arasında olacaktır.’’ Türk halterinin çözülemeyecek hiç bir sorunu bulunmadığını dile getiren Mutlu, doğru yöntemlerle çalıştırılmaları ve iyi motive edilmeleri halinde teknik kadro ve sporcuların arzulanın başarı için yeterli oldukları düşüncesini taşıdığını bildirdi.
-İlk hedef 2012 Rio -
K o n y a M ü f tüsü Şükrü Özbuğday’ı ziyaretinde yaptığı açıklamada, Türkiye ve Bulgaristan arasında özellikle son 5-6 yıldır çok güzel ilişkilerin olduğunu söyledi. Sofya’da 120 yıl öncesine kadar 40’tan fazla caminin olduğunu dile getiren İzbiştali, şöyle devam etti: ‘’Sofya’da bir tane camimiz var. En az 70 bin Müslümanın olduğu bir şehre bir cami çok az, bize yetmiyor. Cuma günleri camimiz dolup taşıyor. Sofya’ya ikinci bir cami yapmak istiyoruz. Bunun için Bulgaristan Başmüftülüğü olarak 7 yıl önce Sofya Büyükşehir Belediyesi’ne cami yapımı için başvuruda bulunduk, ancak bir cevap alamadık. Türkiye’den bu
konuda yardım b e k l i y o r u z ’’ Türkiye’nin, Balkanlar ve Orta Asya’daki önemine dikkati çeken İzbiştali, ‘’Türkiye Hükümeti ve devleti, tüm Balkanlar ve Orta Asya’da da çok büyük bir devlet’’ dedi. Konya Müftüsü Şükrü Özbuğday ise son yıllarda Bulgaristan ile Türkiye arasında din hizmeti ve faaliyetleri konusunda işbirliğinin olduğunu söyledi. Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı’nın da desteği ile özellikle Balkanlar’daki soydaş ve Müslümanlara din hizmeti ve din eğitimi konusunda yardımcı olunduğunu aktaran Özbuğday, bundan sonraki süreçte de yardımların devam edeceğini kaydetti. Özbuğday, ziyarette İzbiştali’ye tablo hediye etti.
Cankaloğlu, Balkan Savaşlarının 100. yıl dönümü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, Balkan Savaşlarının Türklerin kaderinde siyah bir sayfaya kanla yazılan, gözyaşı, acı ve katliamlarla dolu olduğunu belirtti. Savaşların, sebep ve sonuçlarıyla çok iyi anlaşılması gereken, her döneme ibret olacak bir olay olduğunu ifade eden Cankaloğlu, şunları kaydetti: ‘’Balkan Savaşlarında Türkler katledilmiş, camiler kiliseye dönüştürül-
müş, halk Hristiyanlığı kabule z o r l a n m ı ş t ı r. Türklere yönelik katliamlar, uygulanan dini ve sosyal baskılar, evlerin yağmalanması yabancı temsilcilerin raporlarına da yansımıştır. Balkan savaşında 1,5 milyon kadar Türk, Sırp, Bulgar ve Rumlar tarafından yapılan korkunç bir soykırıma maruz kalarak katledilmiş, yaşadıkları topraklardan zorla çıkarılarak Trakya ve Anadolu’ya sığınmaya mecbur edilmiştir. Türk ve Müslümanlara uygulanan Balkan soykırımını duyurmak görevimizdir.’’
Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği Genel Başkan Yardımcısı Nazif Karabulut, saman ithalatı kararı ve besiciliğe altyapı sağlayan süt sığırcılığındaki gelişmenin etkisiyle bu yıl kurbanlık fiyatlarında artış yaşanmayacağını dile getirdi.
lut, saman temini konusunda birlik olarak Ukrayna ile bağlantıya geçtiklerini, Türkiye’de bazı bölgelerdeki besicilerin de samanı Bulgaristan’dan ithal etmek için girişimlerde bulunduklarını ak-
Balkan Savaşlarının 100. yıl dönümü
Kurban fiyatlarında merakla beklenen açıklama
Halil Mutlu, seçilmesi halinde ilk hedefinin Kurbanlık temini konusunda hiçbir 2016 Rio Olimpiyatları’nda Türk halterini yeniden madalyalara ulaştırmak olacağını ifade etti. sıkıntı olmadığı, bu yıl Kurban Bayramı ‘nda pazarlara angus cinsi sığırla“Orta vadedeki hedefim ise inşallah 2020 yı- rın çıkmayacağı öğrenildi. Türkiye Kırlında İstanbul’da yapılması planlanan olimpi- mızı Et Üreticileri Merkez Birliği Genel yat oyunlarında Türk halterini dünyanın zirve- Başkan Yardımcısı Nazif Karabulut, sine çıkarmaktır” diyen Mutlu, şöyle devam etti: Türkiye’de besiciliğin yoğun olduğu “Bunun için yapılması gerekenleri biliyoruz merkezlerde yetiştiricilerin, kurbanlıkve inşallah ivedilikle hayata geçireceğiz. Bir spor larını satmaya başladıklarını söyledi. Saman fiyatlarının geçen yıla göre dalının başarısı tanıtımına bağlıdır. Bunu çok iyi biliyoruz. Gençlik ve Spor Bakanlığımız ve Spor yaklaşık 5 kat artarak 50 kuruş seviyeGenel Müdürlüğümüz ile koordineli bir şekilde lerine yükseldiğini ifade eden Karabubuna rağmen; saman ithalatı kararı Türkiye’de halteri daha yaygın hale getirmek lut, ve besiciliğe altyapı sağlayan süt sığırve daha geniş kitlelere sevdirmek için çalışma- cılığındaki hızlı gelişmenin etkisiyle bu lar yapacağız. Halteri okullara, Yatılı İlköğretim yıl kurbanlık fiyatlarında artış yaşanBölge Okulları (YİBO), Sosyal Hizmet ve Ço- mayacağını dile getirdi. Gıda ve cuk Esirgeme Kurumu’na (SHÇEK) sokmak, Hayvancılık Bakanlığı’nın buTarım yıl kurkulüplerimizi ekonomik olarak güçlendirmek, banlık ithalatı yapmama kararı aldığını belediyeler ve kamu kuruluşları ile işbirliği ya- anımsatan Karabulut, şunları kaydetti: parak halter kulüplerinin sayısını artırmak “Kesinlikle dışardan ülkemize kurbanlık öncelikli çalışmalarımız arasında olacaktır.’’ hayvan girmeyecek. Bu yıl yerli kurbanKonuşmasının ardından Mutlu, ba- lık temini konusunda hiçbir sıkıntı yok. sın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, Avrupa, dünya ve olimpiyat Geçtiğimiz yılın aksine bu yıl kurbanşampiyonu halterci Naim Süleymanoğlu ile görü- lık pazarlarında, zaten tercih de edilmeşüp görüşmediğini sorması üzerine Mutlu, ‘’Naim yen ithal anguslar olmayacak. Kurban Süleymanoğlu ile sürecin başından beri görüşü- fiyatlarının kilogram fiyatının 10-13 yoruz. Kendisi aday değil, beni destekliyor’’ dedi. lira arasında değişeceğini, geçen yıl ile Mutlu, 2005 yılındaki doping cezasıyla ilgili yö- aynı olacağını tahmin ediyoruz. Bu neneltilen bir soruya da ‘’Hiçbir zaman geçmişte ka- denle vatandaşlarımız bu bayram, alışlan biri olmadım. O nedenle artık o konulara da gir- tıkları damak tadında kurban eti yiyemeyeceğim. Sadece şunu söyleyebilirim, doping bilecek. Böylece hem besicimiz mağdur konusunda, WADA ile federasyon arasındaki pro- olmayacak, hayvancılığımız güçlenetokole sadık kalarak, sporcuları temel olarak baştan cek; hem de halkımız ağız tadıyla bir bilinçlendirme eğitimleri vereceğiz’’ yanıtını verdi. kurban bayramı geçirerek.” Karabu-
tardı. “Gönülleri rahat bir şekilde kurban kesecekler” Konya Kasaplar Odası Başkanı Mehmet Cengiz de geçtiğimiz yıllarda ithal edilen kurbanlıklar konusunda kamuoyunda olumsuz bir görüş ortaya çıktığını söyledi. Bu nedenle geçen yıl Kurban Bayramı’nda pek çok kişinin angus cinsi kurbanlıkları tercih etmediğine dikkati çeken Cengiz, “Angus etinin tadının gerçekten kötü olup olmaması bir tarafa, bu yıl vatandaşlarımız, yerli cins sığırları ve bir şekilde yurt dışından ithal edilen ancak Türkiye’de beslenen çeşitli cinslerdeki hayvanları kurban edecek. Böylece gönülleri rahat bir şekilde kurban kesecek olan halkımız, kurban etini de içine sine sine yemiş olacak” diye konuştu.
SORUNLARIMIZ SOFYA GÜNDEMİNE TAŞINDI Bulgaristan politikasının yeni dönüşümlere gebe olduğuna vurgu yapan Tsvetanov, dönüşümlere altyapı olarak başta Başbakan Sn.Boyko BORİSOV ‘un girişimiyle Türkiye ile iyi her yönlü dostluk ve yardımlaşma ilişkiler kurulduğunu ve ikili ilişkilerde yeni bir sayfa açıldığını önemle kaydetti. Ayrıca, karşılıklı yayar sağlayan iyi komşuluk ilişkilerin tesis edilmesinde Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın çok önemli rol aldığının da altını çizerek dile getirdi. BULTÜRK heyetinin Sofya ziyaretine yüksek değer veren Bulgaristan Başbakan yardımcısı Tsvetanov, prespektifleri artik görülen yeni aşamada Bulgaristan’da ve yurtdışında azınlıkları temsil eden yurttaşlarımızla samimi ve karşılıklı güven sağlayacak ilişkiler yürütmek amacımızdır, dedi. Bu gün Bulgaristan Parlamentosunda Bultürk derneğinin temsilcileri ile gerçekleştirdiğimiz görüşme ile bu anlamda bir büyük adım ve güven temelleri atıldığına inandığını vurguladı. Tsvetanov söylevine şöyle devam etti. Halkın arasından gelen bir vatandaş olarak bizde azınlıklar arasında çözümsüz bir sorun yoktur, karmaşık sorunları bazı siyasi grupları, sinsi çıkarları için körüklemektedir. Türk Bulgar iyi komşuluğunu çok iyi biliyorum. Bu bizim yaşam biçimimizde ana çizgilerimizden biridir. Karşılıklıhoşgörününülkeninheryerindeyaşatılarakyerleşmesigerektiğineinancımtamdır.. Türkiye ile ekonomi anlamda da yapılabilecek çok çok yararlı tasarımlar ve işler, özellikle tarımsal etkinliklerde iki ülke arasında işbirliğinin geniş boyutlu gelişeceğine inanıyorum. BULTÜRK Derneğinin görüşmede yönelttiği sorular ve Tsvetan Tvetanov’un cevapları: 1- Soru: Bulgaristan doğumlu olup, halen Bulgaristan Vatandaşı olmayan, Bulgaristanlılara çok girişli Bulgar vizesi verilebilir mi? Ayrıca Spor, Kültür ve Eğitime gelenlere de vizeyi kaldırılabılırmi? Cevap – Bulgaristan’da doğmuş ve Türkiye’ye göç etmiş, halen TC’de yaşayanların Bulgaristan’a gelmeleri konusunda yardımcı olmaya hazırız. Yeni düzenlemeye göre, onların bu hakkı kazanabilmeleri için Bulgaristan’da akrabaları olduğuna dair bir belgenin yeterli olacaktır. Ne var ki, bu hakkın devamlı kullanılabilir durumda olması için, kendilerine bu hak tanınanların yılda en az bir defa Bulgaristan’a giriş yapmaları gerekecektir. Bunları tekrar gözden geçirip size döneceğiz. 2- Bulgaristan yurt dışı pasaportlarının Türkiye Cumhuriyetindeki Konsolosluklarda yenileme işleminin süresi kısaltıla bilinir mi? Buna sebep kadro yetersizliği gösterilmekte, bunun için nasıl bir çözüm üretilebilir? - Cevap - Bu sürenin kısaltılması için Dış işleri Bakanımız Sn.N.Mladenov ile görüşerek gereken ne ise yapmayı öngörüyoruz. 3. İşlemleri Bulgaristan’da yapılan kimlik kartları ve yurt dışı pasaportlarının yaz aylarında yoğun olmaktadır. Bu nedenle insanlarımızın kuyruklarda zaman kaybetmemesi ve mağdur olmaması için bu aylarda nüfus ve emniyet müdürlüklerindeki kadro sayılarının artırılması mümkün müdür. - Cevap – Bu sorunu araştırarak gerekli olanı yapmaya hazırız. 4- Tarlaları ve koruları köy muhtarları, yakınları veya diğer yetkililer tarafından kkeyfi olarak ve yasa dışı gasp edilen ve böylece mağdur edilmiş olan halen TC’de yaşayan hak sahipleri için nasıl bir çözüm üretilebilir? - Cevap – Bu sorunları ciddi bir şekilde araştırılıp vatandaşların şikâyetleri dikkate alınarak adil çözümler aranacaktır. 5 - Daha verimli bir tarım işletmeciliği elde etmek için Türk tarım üreticilerinin deneyimleri Bulgaristan’a uygulamalı olarak taşınabilir mi? - Cevap - Bir sonraki Türkiye ziyaretimde tarım Bakanımızı da yanıma alarak Türkiye tarım Bakanı ile ne gerekirse yapmaya hazırız, bu hususta iki ülkenin de çok iyi potansiyellere sahip olduğuna inanıyorum. 6 - 1989 yılında Bulgaristan’dan sınır dışı edilen ve bir daha her hangi bir sebepten dolayı Bulgaristan’a dönemeyen soydaşlarımız için yaşamlarını idam ettirdikleri ülkelerdeki konsolosluklarda Türk isimlerini geri alabilmeleri için kolaylık sağlanması olanaklı olabilir mi? - Cevap – Bu konuda çok yakın zamanda gereken ne ise yerine getirecektir. Söz veriyorum. 7 - Vefat etmiş soydaşlarımızın birinci derece akrabalarına anne, baba, nine ve dedelerinin isimlerini geri alabilmeleri için hak tanınmas yasal uygulamaya konabilir mi? - Cevap – Bu konuda şu an yasa var mı bilmiyorum. Yoksa da çıkartılabilir, fakat problemin çözüme itme yolunda daha çok mirasçıların bir araya gelebilmek de sorunlar olacağını düşünüyorum. 8 - Totaliter rejim dönemindeki yok edilen (Bulgar isimleri ile değiştirilen) eski Türk isimli kütüklerin tekrar tesis edilmesi işlemi uygulamaya konabilir mi? - Cevap – Çok hassas bir konu, her yerleşim yerinde kütüklerin durum tespiti yapılmalı ve ona göre hareket etmeli, çünkü çok birbirinden farklı uygulamalar yapılmıştır. Bultürk Genel Başkanı Bayram münasebeti ile Kırcaali de köyleri gezdikten sonra şu sonuca vardıklarını açıkladı: Türkiye’de ve Bulgaristan’da yaşayan Türklerin Kırcaali Milletvekili Tsveta KARAYANÇEVA’yı yakından tanıdıklarını ve kendisini takdir ettiklerini söyledi. Sadece seçimlerde değil seçimlerden sonra da köy köy gezen ve vatandaşların su, yol, köprü v.s. gibi problemleri ile ilgilenen Kırcaali de tek milletvekilidir. Vatandaşlar artık yeni bir köprü kurulacak ve bu köprü ile korkular, etnik sataşmalar, kutuplaşmalar, güvensizliğin kaldırıp yerini huzur, hoşgörü, iyi komşuluk ve karşılıklı güven ile dolduracaktır. Öte yandan Karayançeva birinci dönem Milletvekili olmasına rağmen, beşinci dönemVekillik yapan Türk vekillerden halkla daha iç içe ve sıcak temaslarda olduğu görülmektedir. Bultürk derneği Genel Başkanı Rafet Ulutürk Başbakan Yrd. ve İçişleri Bakanı Sn.Tsvetan Tsvetanov ve GERB Kırcaali Milletvekili Sn.Tsveta Karayançeva’yı Türkiye’ye halkla buluşmaya davet etti. Davet memnuniyetle kabul edildi. Başbakan yrd. Sn.Tsvetanov Türkiye’de yaşayan vatandaşlarımızı ilgilendiren tüm problemleri görüşmeye hazır olduklarını ve İstanbul’a gelerek kendilerine seslenmek istediğini ifade ettiler. RafetUlutürk’te,“Türkhalkınınproblemleriileilgilenenveçözümüretenherpartiilediyalog kurmayahazırız.Gerbpartisiilegörüşmesebeplerimizde20yıldanberibirikmişproblemlerimize çözüm aramak için bu gün burada olduklarını ifade etti.6 yıllık beraberliklerini bu yaz mutlu bir evlilikle tamamlayan Onur Emeker (32) ve Meltem Türkten (26) çiftinin balayı olaylıbaşladı.DüğündenöncebalayındaEgeAdalarısözüverendamadın,eşinidünsabahsaatlerindeKardakKayalıkları’naçıkartmasıgelintarafındantepkiylekarşılanırken,Yunanistan DışişleriBakanlığı’nınenkısazamandabirYunançiftininkınagecesiniKardak’tagerçekleştirmek için harekete geçtiği öğrenildi.Her şey dahil tatil demişti… 3 tane keçiyle başbaşayız” DüğünlerininöncesindebalayıplanlarıyapılırkenOnurEmeker’insonderecekendinegüvenerekkonuştuğunu,kesinolarakadalardatatilsözüverdiğinibelirtenMeltemTürkten“İnanınbenbalayınailişkinhiçbirplanakarışmadım,hepsiniOnurhallediyor,banasürprizyapıyor diyemutlumutlubekledim.BugünsabahsaatlerindeBodrum’danbindiğimizbirkayıkbizi işte bu gördüğünüz kayalıklara getirdi… Şok olmuş durumdayım” dedi. Bir hayli sinirli olduğugözlemlenenTürktensözlerini“Banasürekliolarakdoğaylabaşbaşaolacağımızı,adanınsonderecebakirolduğunu,kimseninbizirahatsızetmeyeceğinisöyleyipdurdu.Buyurun, tablo ortada. Halbuki ben onun için hayatımı, gençliğimi feda ettim…” şeklinde noktaladı. “Mykonos çok bozdu” Eşinin tepkileri karşısında sessizliğini bozan Onur Emeker ise “Şimdi biliyorsunuz, Mykonos çok bozdu, ipini koparan Mykonos’a geliyor. Ben istedim ki bize özel bir ada olsun, fena mı ettim?” dedi. Kimi çevreler tarafından balayı planının “Damat ucuza getirdi” şeklinde yorumlanmasının da mesnetsiz bir iddiadan ibaret olduğunu vurgulayan Emeker, “Bakın bazı şeyler maddiyatla ölçülemez. Bu kayalıkların tarihine bakın, burası için zamanında verilen mücadelelere bir bakın. Şimdi siz burayı parayla ölçebilir misiniz? Çok iddialı konuşmuş olmayayım ama bana bedava Santorini’yi verseler yine Kardak derim… Yani… Belki… Bedava diyince bir oturup düşünmek lazım aslında” dedi. Yunanistan harekete geçti Kardak Kayalıkları’nda 1996 yılında yaşanan son krizin ardından adadaki bu yeni gelişmeYunanistan’ı da harekete geçirdi. Konuya ilişkin olarak bir basın toplantısı düzenleyen Yunanistan Dışişleri Bakanı MitokorosYanidis “Valla inanın 1996’daki kriz daha iyiydi. İki taraf da karşılıklı olarak asker çıkartmıştı o zamanlar, en azından ne yapacağımızı biliyorduk. ŞimdiTürktarafıkayalıklarayenievlibirçiftiçıkartmışdurumda.Karşısınaaskerçıkartsanolmaz, SATkomandosu çıkartsan hiç olmaz. Kendi kendimize düşündük, taşındık, biz de evlenmekararıvermişbirYunançiftininkınageceleriniKardak’tayapmayakararverdik”dedi. Ekonomik krizle boğuşmakta olan Yunanistan’ın düzenlenmesi planlanan kına gecesi masrafları ve gelinin eline koyulacak bir çeyrek altın için Avrupa Birliği’nden yardım talebinde bulunabileceği gelen bilgiler arasında.
4
Bulgaristan Türklerinin Sesi
Halil Mutlu Türkiye Halter Federasyonu Başkanlığına Aday! Bu zorlu süreçte sporcu arkadaşları ve basın mensupları ile yan yana, omuz omuza olduklarını, hüznü ve sevinci birlikte paylaştıklarını dile getiren Mutlu, bugün Türkiye Halter Federasyonu başkan adayı olarak basının karşısına çıktığını kaydetti. Halil Mutlu olarak her şeyini borçlu olduğu halter sporuna vefa borcunu ödemek, Türk sporunun bu lokomotif branşını yeniden eski günlerine döndürmek için elini taşın altına sokması gerektiğini düşündüğünü anlatan Mutlu, ‘’Camiamızın yoğun taleplerini dikkate alarak yaptığımız istişareler neticesinde, bugün federasyon başkanlığına adaylığımı resmen açıklıyorum’’ dedi. - ’’ F e d e r a s y o n u m u z u kurum-
sal bir yapıya kavuşturmayı hedefliyoruz’’ Mutlu, Türkiye’de halterin Naim Süleymanoğlu’nun Bulgaristan’dan gelişiyle bir ivme kazandığını ve başarıların ardı ardına geldiğini vurgulayarak, şunları söyledi: ‘’Fakat elbette daha önceki dönemlerde de haltere verilen büyük emekler vardır. Bu emekler gözardı edilemez. Türkiye halterde her zaman dünyanın söz sahibi ülkeleri arasındadır. Türk halterine yönetici, antrenör, sporcu ve hakem olarak hizmet eden herkese teşekkürü bir borç biliyorum. Allah kısmet eder camiamız teveccüh gösterirse, Türk halterine bundan böyle federasyon başkanı olarak hizmet etmek istiyorum. Genel kurulda göreve getirilmemiz halinde öncelikle federasyonu-
muzu kurumsal bir yapıya kavuşturmayı hedefliyoruz. Halterde teknik, idari, finansal konularda, medya, iletişim, tanıtım alanında, sponsorluk çalışmalarında görev dağılımı yapılacak, tek adam yönetimi değil, ekip çalışması tercih edilecektir. Halter için en önemli sorunlardan biri yeterli tesislere sahip olunamamasıdır. Haltercilerimize çok daha sağlıklı, modern çalışma ortamları hazırlamak öncelikli görevlerimiz arasında olacaktır.’’ Türk halterinin çözülemeyecek hiç bir sorunu bulunmadığını dile getiren Mutlu, doğru yöntemlerle çalıştırılmaları ve iyi motive edilmeleri halinde teknik kadro ve sporcuların arzulanın başarı için yeterli oldukları düşüncesini taşıdığını bildirdi.
4 BinYıl Önce Türkler’de Tiyatro Mesut UĞURLU
M.M. Nikoliç isminde bir muharririn Belgrad’da verdiği bir konferans ve Belgrad’da Politika gazetesinin 24 Ocak 1934 tarihli sayısında yazdığı bir makale, o sıralarda dilimize çevrilip, Ankara ve İstanbul gazetelerinde ve bazı dergilerde yayınlanmıştı. Bu Sırp muharriri Türklerin zamanımızdan dört bin yıl önce bugünkü mânâsı ile bir dram san’atı vücuda getirdiklerini söyleyerek Türk kültür ve medeniyetinin geçmiş çağlardaki üstün manzarasından bahsediyor ve iki bin yıl önce yazılmış olduğunu söylediği bir Türk piyesi hakkında malûmat veriyordu. Aşağıdaki satırları Nikoliç’in yazısından alıyoruz: Tiyatro kültür seviyesi yüksek olan milletlere mahsus bir varlıktır; tiyatrosu olan memlekette şair, aktör ve seyirci bulunması gerektir. Bundan dört bin yıl önce, Türkler, büyük ve kültür seviyesi yüksek bir millet ve Orta Asya’da tesirli bir varlıktılar. Türk milleti iyi harbederdi, bu topluluğun içinde yüksek soydan gelmiş olanlar, halk ve yabancı milletlerden alınmış köleler vardı. Asilzadeler kuvvetli ve hâkimdiler, onlar güzel san’atları korumuşlardır; güzel san’atlar ilerlemiş ve Türkler arasında dünyanın en eski tiyatrosu meydana gelmiştir. En eski Türk piyeslerinden birinin bir parçası, bugün de mevcuttur. Bu parça, eski Türk tiyatro edebiyatının epik olduğunu gösteriyor. Piyesin konusu Türklerin o zamanki harblerinden birinde kazandıkları zaferdir. Eski Türk tiyatro san’atından kalmış ikinci eser, birincisinden az daha yenidir. Bu piyes, Türklerin Çin‘e hücumları zamanından kalmadır. Vakanın kahramanları üç kişidir. Bir Türk kahramanı harbe gidiyor, evde güzel karısı ile küçük çocuğunu bırakıyor. O gittikten sonra bir Çinli eve gelerek güzel Türk kadınını elde etmeye çalışıyor. Kadın Çinliye karşı kendisini kahramanca koruyor. Çinli kazanamayacağını anlayınca kadına fenalık etmek için onu yüzünden yaralıyor; daha doğrusu Türk şairinin dediği gibi onun namusunu çalamayınca güzelliğini çalıyor. Harb meydanına doğru ilerlemekte olan Türk, bir aralık hamaylısını evde unuttuğunu hatırlamış, geri dönmüştür; muhaberede muvaffak olabilmek için onun mutlâka boynundan geçirilmiş olarak göğsünde asılı bulunması lâzımdır; eve geldiği zaman güzel karısının uğradığı felâketi görüyor, öcünü alıyor ve facia kanlar içinde bitiyor. Joseph Gregor: “Dünya tiyatro tarihi” adılı eserinde bu piyesten bahsediyorsa da hiç bir komanter yapmıyor. Biz birkaç söz söylemek lüzumunu duyuyoruz. Türk Milleti arasında tiyatro san’atının kendiliğinden vücut bulmuş orijinal bir şey olduğunu kabul etmek lâzımdır. Zamanımızdan iki bin yıl önce Türklerin Çinlilerden başka kültür seviyesi yüksek komşuları yoktu; halbuki Çinliler bundan iki bin yıl önce tiyatro ile uğraşmı-
yorlardı. Çinliler ancak İsa’nın doğuşundan sekiz yüz yıl sonra tiyatro oynamaya başlamışlardır (1). Bu tarihteki Çin tiyatrosu da sırf dekoratif ve çocukça bir şeydir. Ve Türk tiyatro san’atından çok farklıdır. Zira, Türk tiyatro san’atı etik meseleleri ve anlaşamamazlıkları tetkik ve halletmekte, tiyatro tekniğine uygun bulunmaktadır. Demek ki, Türk tiyatrosu, Türk Milleti arasında kendi kendisine genişleyip yükselmiştir. Türk tiyatrosunun karakterleri bakımından bir noktanın daha dikkate alınması gerektir ki, bu da o devirdeki Türk tiyatrosunda mistisizm bulunmayışıdır. Türk dramının bu merhalesinde ne ilâhlar, ne ruhlar, ne de yaradılış üstü şeyler vardır. Bu, o zaman ki Türklerin cemiyet ve bilgi seviyelerinin yüksekliğini – tiyatronun dinî âyîn mahiyetinden yola çıktığını – gösteriyor. Bu devirde Türk kültürü mistisizmden, karanlıklardan uzak ve tamamiyle insanîdir. Eski Türk tarihinde ve Türk tiyatrosunda fertleri hür, yüksek insanlık vekarı, ideal, aşk ve şerefle bezenmiş görmekteyiz. Eski Türk dramının karakteristiklerinden birisi de edebî formu ve yazılış üslûbundaki lirizmdir. Aşk, ruh inceliği, ve hasret duygusunun ifadesi için bu dil çok müsaittir. Türk dili Türkün büyük, hasretli, geniş ruhundan doğmuştur (2). Zamanımızdan iki bin yıl önce Çinin şimal sahasında Hiyung-Nu Türkleri kuvvetli bir hükûmet kurmuşlardı; bunların Çin’e yaptıkları akınlardan kurtulmak için Çinliler General Mong-Tiyen teşebbüsü ile meşhur Çin duvarını yaptırdılar (M.Ö.215). Milâddan evvel 163 yılında Yue-Şi Türkleri Kâşgarda yerleşmiş bulunuyorlardı; sonraları Ceyhun’un güneyindeki Ta-Hiya ülkesine kadar gelmişler ve birçok yerleri ele geçirerek (M.Ö.120) Orta Asya’daki Yunan hâkimiyetine son vermişlerdir. Böylece Büyük İskender’in orada kazanmış olduğu zaferlerin maddî neticeleri ortadan kalkmıştır. Yue-Şi’ler daha sonraları Keşmiri de ele geçirmiş-
ler, fakat Hintteki hâkimiyetleri kısa bir müddet içinde yerli prenslerin eline geçmiştir. Yue-Şi’ler Hint İskitleri de denilen Türklerdir, milâddan sonraki asırlar içinde bulundukları yerler Ak Hun’ların eline geçmiş, bu suretle ortadan kalkmışlardır. Zamanımızdan iki bin yıl önce, bir yandan da Hiyung – Nu Türklerinin Çinlilerle uzun savaşlarda bulundukları, kuvvet ve kudretlerinin en parlak dereceye çıktığı, Asya’nın en kuvvetli devleti oldukları çağa rast geliyor. Mete hakanın altın devri aşağı yukarı bu sıralardır. Sonraları Hiyung-Nu’lar Çinlilerin sürekli hücumları karşısında garbe doğru çekilerek Hun Türkleri adı altında dünya tarihine yeni bir gidiş yolu çizmişlerdir. M.M. Nikoliç’in bahsettiği Türk piyesleri bu Türk boylarından hangisine ait? Türklerin zamanımızdan beş bin yıl önce Çin’e girerek orada bir medeniyet hayatı uyandırdıkları ve sonraları Çin Tiyatrosunun kurulmasına sebep oldukları göz önüne getirilirse Nikoliç’in bahsettiği devirlerde mütekâmil bir Türk tiyatrosunun bulunduğunu kabul etmek kolaylaşır. Zaten, evvelki bahislerden birinde gördüğümüz gibi Çin tarihi boyunca o çağlarda Türklerin dramatik san’atla olan ilgileri geçmiş zamanın karanlıkları arasında tam bir aydınlık içinde belirmektedir. Sinoloji profesörü Dr. Wolfram Eberhard Çinde askerlikle alâkalı piyeslerin doğmasına kuzey kavimlerinin sebep olduğunu söylemişti; bu kuzey kavimleri, evvelce de işaret ettiğimiz gibi, Çinin şimâlinde oturan Türklerdir. Nikoliç’in anlattığı muharebe ile ilgili Türk dram eserleri Çin tiyatrosundaki bu tesiri daha iyi aydınlatıyor. M.M. Nikoloviç’in bahsettiği iki bin yıl önceki Türk dramı hakkında Joseph Gregor’un Dünya tiyatro tarihi isimli eserinde de kısa malûmat vardır. Kitabın eski çağlar tiyatrolarına ait bölümünde eski Türklerden bahsedilerek şöyle denilmektedir: Eski Türklerdeki dramların dinle çok az münasebeti olduğu anlaşılıyor. Elde bulunan en eski ve tanınmış esere ait parça, aşağı yukarı milâddan iki bin yıl önceye ve Türklerin Orta Asya da oturdukları zamana aittir. Münir Hayriye göre, bu bir koro ile birlikte söylenilerek oynanılan bir harb oyunudur. Bu eserin Türklere ait bilinen en eski eser olduğu anlaşılıyor. Yunan dramında da benzerleri bulunan ve meselâ Koralı bir protagonisin vedasını tasvir eden vak’aya yakın bir vak’ası vardır. Bundan başka daha yeni olarak Türklerin Çin’i işgal ettikleri zamana ait bir eser gösterilebilir. Üç aktörle oynanan bu eserde ahlâk ve karakter tasviri vardır. bir Türk harbe gitmek üzere yol çıkar, çocuğu ile karısını şehirde bırakır. Bu arada kadını kaçırmak isteyen bir Çinli görünür; kadın onunla gitmek istemediği için Çinli kızar, kadının yüzüne saldırır ve onun güzelliğini çalar. Hamailini evde unuttuğu için onu almak üzere geriye dönmüş olan Türk, bu faciayı görür ve bunu kanlı bir sahne takip eder.
Okuyuculardan Gelen Mektuplar
Değerli Kardeşim Okuyucu Köşesi Senin çalışmalarını yakından takip etmeye çalışıyorum ve sana yetişemiyorum. Diyorum: Allah’ım bu ne güç? Ve inşallah...Bütünlüğümüze! Zarar vermeden verilmeden bir çok hedeflere ulaşır ve... Soy adına layık başarılara imza atarsın çünkü pek çok kişiler kendilerini bir şeyler yaparlarmış gibi göstererek maalesef bizleri yanıltmayı başardılar. Ama çok yazık oldu insanlarımız bölündüler!!!İster inanırsınız ister inanmazsınız: 1978 yılından geriye doğru gidersek 1951 hatta 1934,1938 yılları arasında göç eden muhacirlerin bile Türk halkı ile kenetlenerek Bulgarya Türklüğü uğruna çok büyük emekleri vardır. 1984 Aralık ayından ta ki 1989 yılı “Büyük Göç” üne kadar çok büyük emekler sarf edildi. Ne yazı ki bizleri uyutulmuşlar!!! Bakın 1989 yılında göç edenler Bulgarya Türklerinden oluyorlarda bizler af edersiniz bizler Arap Türkleri miyiz???Ben bir Bulgarya Türküyüm ve ailemin diğer fertleri de bunu belgelerle ve şahitlerle mi ispatlamam gerekiyor? Diğer Muhacir kardeşlerimiz onlarda...Mağdurlar!!!Bizlerin Bulgar Hükümetlerinden çok taleplerimiz zaten yok. Bizlere vizesiz seyahat hakkı verilsin istiyoruz. Ha Çifte Vatandaşlar da oluruz ...Oy mu istiyorlar oy da veririz. Nasıl benim kardeşlerim, dayılarım,teyzelerim,akrabalarım, komşularım !!!Diyorum ...Oy veriyorlarsa bizde veririz.Bizler unutulmasın ki!... Hala Bulgarya vatandaşlarıyız elimizde kayıtlar belgelerimiz mevcut ne yazık ki hala bölünme devam ediyor belki sizlerde en az bizler kadar işi biliyorsunuzdur. Ama bunlar bir şekilde hala!...Gözden kaçırılmaya devam ediliyor. Bu şekilde nereye kadar gidilir? Avrupa ve Dünya İnsan Hakları hukuku bizlere bu hakkı verirken bizim haklarımız neden gaspediliyor kimler ne yapmaya çalışıyorlar? Kalktı birileri: Memurlara iki defaya mahsus olmak üzere Bulgarya’ya 6 ay ziyaret hakkı tanındı...Kimler bu memurlar bunlar ne iş yaparlar ve nereden bu hakkı ve hakları kazandılar... Bunların özellikleri neymiş bu kadar? Birileri bu konularda ne yapılacaksa yapsınlar... Tüm mağdur: Muhacir kardeşlerimin adına saygı ve selamlarımla diyor ve yaptığınız ve yapacağınız çalışmalarınızda başarılar dileriz...Allah yardımcınız olsun... 3 Ekim 2012 /Trakya/ B u r h a n U t k u A l p
A S E L S A N lazeri imzaladı Savunma sanayi kuruluşlarından sipariş alan Aselsan sözleşme imzaladı. Dünyanın sayılı savunma sanayi kuruluşlarından Aselsan yeni bir sipariş aldı. Aselsanile Milli Savunma Bakanlığı arasında, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyacı olan Lazer Hedef İşaretleme Sistemi’nin tedariki için 9.92 milyon lira bedelli sözleşme imzalandı. Açıklama Aselsan tarafından KAP’a yapıldı.
ASELSAN’dan bir ilk
Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı’nın (TSKGV) 25. kuruluş yıldönümü nedeniyle vakfın çoğunluk hisselerine sahip olduğu ASELSAN, ilk kez halkın ziyaretine açıldı. ASELSAN’ın yüzde 85’i TSKGV’ye ait. Bugün ASELSAN ve perşembe günü de vakfın çoğunluk hissesine sahip olduğu TAI halkın hizmetine açılacak. ASELSAN, Türk Silahlı Kuvvetlerinin teknoloji üssü, TSK’nın elektronik cihaz ve sistem ihtiyaçlarının çoğunluğunun karşılandığı bir AR-GE merkezi. ASELSAN, özellikle haberleşme ve bilgi teknolojileri, kripto sistemleri, radar, elektronik istihbarat sistemleri, uzak komutalı silah sistemleri, mikrodalga sistemler termal silah dürbünleri, gece görüş cihazları gibi yüksek teknoloji ürünlerinin üretildiği 1975 yılında kurulan bir fabrika. Dünya’nın 100 büyük savunma sanayi kuruluşları arasında bulunan kurumu gezmek isteyen vatandaşlar, sabah saatlerinden itibaren ASELSAN’ın Macunköy’deki tesisine kabul edildi. ASELSAN’ın faaliyetleri hakkında uzmanlardan bilgi alan ve aralarında öğrencilerin de bulunduğu ziyaretçiler, daha sonra rehberler eşliğinde ASELSAN’ın tesislerini gezdi. ASELSAN’ı gezen ziyaretçilerden Atalay Cömert, “Uzun zamandır merak ettiğim bir yerdi, halka açıldı. Daha fazla ziyarete açılabilir, süre daha uzun olsa daha güzel olabilir. Yarım saatlik bir tur şeklinde geziliyor” dedi. Bir diğer ziyaretçi Alev Abacı ise, “Çok merak ettiğimiz ve sürekli haberlerini duyduğumuz bir kuruluş. Çok mutluyuz yakından gördüğümüz için. Özellikle Türkiye için milli bir gurur. Gurur duydum. Üretilen teknik sistemler, askeri sistemler ilgimi çekti” şeklinde konuştu. ASELSAN’ın kapılarını halka açmasından dolayı sevindiğini belirten Mustafa Aksu, ilgisini silahların çektiğini ve ASELSAN’da silah değil aslında savunma mekanizmalarının yapıldığını hatırlattı.
Bulgaristan Türklerinin Sesi 5
Umurbeyli öğrenciler, Bulgaristanda genç-
Ziyareti, projenin koordinatörü olan Tekirdağ Malkara Balabancık Ortaokulu ile birlikte gerçekleştirdiklerini belirten Umurbey İlköğretim Okulu Müdür Yardımcısı Recep Yurdabak, gezinin çok yararlı olduğunu söyledi. Öğrenci ve öğretmenlerle birlikte Bulgaristan’ın Varbitsa kentindeki St. Paisi Heldansky Lisesi ve Byla Reka köyündeki Kiril-i Metody Osnovro Uchliste Okulu’nda çeşitli çalışmalar yaptıklarını anlatan Yurdabak, ‘’Öğrencilerimiz yapılan ziyaretlerde, okullardaki demokrasi uygulamaları gözlemlendiler. Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde bulunan okullarda sıcak karşılamalar yaşadık. Çanakkale ve Tekirdağ’dan gelen öğrenci ve öğretmen grubuna, çok sıcak karşılama töreni yaptılar. Bizlere, yöreye ait geleneksel ikramlar sunuldu. Öğrencilerin hazırladığı halk oyunları ve şarkılar söylendi. Öğrenci ve öğretmenlerle beraber halaylar çekildi. Gezi oldukça eğlenceli geçti’’ dedi. Yurdabak, gezi sırasında farklı kültür ve insanlarla kazanılan dostluk ve arkadaşlıkların en büyük kazançları olduğunu kaydetti.
Umurbeyli öğrenciler, Bulgaristanda gençlik programına katıldı
İlham Aliyev, Başkent Bakü’de, 70 ülkeden 700’e yakın devlet ve bilim adamının katılımıyla düzenlenen 2. Bakü Uluslararası İnsani Forumu’nun açılış töreninde, Azerbaycan’ın birçok önemli uluslararası toplantıya ev sahipliği yaptığını, forumun da bu önemli toplantılar listesinde yerini alacağını belirtti. Azerbaycan’daki çokkültürlü yaşam tarzına değinenAliyev, şöyle devam etti: ‘’Azerbaycan, çokkültürlü yaşam konusunda büyük tecrübeye sahiptir. Azerbaycan’da meskun halklar asırlar boyu barış ve karşılıklı anlayış içinde yaşamıştır. Çokkültürlülük, şimdilerde bazı çevrelerde konuşulanın aksine gelecekte de yaşatılacak, ekonomik ve insani gelişimin önemli unsurlarından olacaktır. Herkes bu anlayışı geliştirme konusunda çaba sarf etmelidir. Çokkültürlülüğün alternatifi yoktur. Bu anlayışın olmadığı yerde kendini dünyadan tecrit etme anlayışı başlar. Çatışmaların çıkmaması için bütün halklar birlikte iş birliği ve anlayış içerisinde yaşamalıdır. Forumda konuşulacak konuların bu çabaları geliştirmeye yardımcı olacağına inanıyorum.’’ Toplumlarda çokkültürlülük anlayışının yaşatılması için en önemli katkıyı eğitimli insanların yaptığını vurgulayanAliyev, bu nedenleAzerbaycan’daki eğitim alanına özel önem gösterdiklerini aktardı. ZenginkültürelmirasasahipAzerbaycan’ınuzunyıllarbaşkadevletlerinhegemonyası altında kalmasına bakmayan halkın kendi değerlerini koruyup sakladığını ifade eden Aliyev, katılımcıları Yukarı Karabağ sorunu ve işgal edilmiş Azerbaycan topraklarıyla ilgili bilgilendirdi. Aliyev, şunları söyledi: ‘’20 yıl önce Ermenistan, Azerbaycan toprağı olan Yukarı Karabağ’ı ve çevresindeki 7 ili işgal etti. İşgal sonrasında 1 milyondan fazla vatandaşımız zorunlu olarak yurtlarından ayrılarak göçmen statüsüne düştü. Kişi başına düşen zorunlu göçmen sayısının en yüksek olduğu ülkeAzerbaycan’dır. Uluslarası kamuoyu daYukarı Karabağ konusuna kayıtsız yaklaşıyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin konuya ilişkin aldığı dört karar Ermenistan tarafından uygulanmıyor ve bu ülke işgal politikasına devam ediyor. Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığı ve Yukarı Karabağ sorunu devam etse de Azerbaycan, bağımsızlık döneminde önemli başarılara imza attı. Ekonomimiz 7-8 yıl içerisinde 3 kat büyüdü, ülkedeki yoksulluk oranı yüzde 49’dan yüzde 7’ye geriledi.’’ İlham Aliyev, geçen yıl düzenlenen Bakü Uluslararası Forumu’nun başarılı sonuçlar aldığını, dünyaca ünlü siyasetçilerin, devlet adamları, Nobel ödüllü bilim adamları ve akademisyenlerin katıldığı bu yılki forumun da başarılı olacağını umut ettiğini dile getirdi. Forumda,RusyaDevletBaşkanıVladimirPutin’inmesajı,UluslararasıKültürelİşbirliği özel temsilcisi Mihail Şvıdkoy tarafından okundu. UNESCO Genel Konferans Başkanı Katalin Bogyay ve ISESCO Genel MüdürüAbdülaziz el-Tueydzhi de forumda birer konuşma yaptı. Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi Başkanı HalilAkıncı da Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya, Hırvatistan, Kırgızistan ve Bulgaristan eski cumhurbaşkanlarının katıldığı forumun ikinci oturumunda, Türk Konseyi’nin,Avrasya’da bütün devletlerin toprak bütünlüğü, iyi komşuluk ilişkilerine dayanan barış ve refahın korunması için çalıştığını belirtti. Akıncı,Türk Konseyi’nin, bölgesel barış ve istikrarın korunmasında önemli rol oynadığını, ortak tarih, kültür ve kardeşlik temelinde Türk dili konuşulan devletleri bünyesinde birleştirdiğini söyledi.
Bulgaristan ile Türkiye arasında Köy Kardeşliği projesi
Tekirdağ Kültür ve Dayanışma Derneği’nce kültürel yakınlaşmayı sağlamak amacıyla geliştirilen proje kapsamında, Kırcaali’ye bağlı Sağırlar köyünden gelen heyet, Tekirdağ’ın Bıyıkali köyü sakinleriyle buluştu. Sağırlar köyü muhtarı Erkan Hüseyin, muhtarlıktaki sohbette Türkiye’de bulunmaktan dolayı farklı bir duygu içinde olduklarını söyledi. Köylerinde geçimlerini tütün ekerek sağladıklarını anlatan Hüseyin, ‘’Böyle bir proje köyümüzün tarihinde ilk defa yaşanıyor. Bıyıkali köyü ile kardeş olmamız, bizim için çok büyük gurur. Hayrabolu’dan köyümüze folklor ekibi gelmişti. Onlar bize Bıyıkali’yi anlattı, biz de onlara köyümüzü anlattık. Bugün farklı ülkelerdeyiz ancak aynı burada olduğu gibi bizim köy de muhacir köyüdür. Bizler, Bulgar zulmüne karşı aynı kaderi paylaşan kardeşleriz’’ dedi. Bıyıkali köyü muhtarı Meslan Aslan ise kültürel yakınlaşma ve akrabalık bağlarının güçlenmesi için kardeşlerini köylerinde misafir etmekten dolayı büyük mutluluk duyduklarını belirterek, ‘’Umarım başlattığımız bu kardeşliği bizden sonraki nesiller de devam ettirir. Projenin doğuşu, AK Parti Tekirdağ Milletvekili Ziyaeddin Akbulut’un önerisiyle oldu. Daha sonra dernek başkanımız Ferhat Akgül devreye girdi ve bizi Sağırlar köyü ile kardeş köy olmak için uygun gördüler. Projeyi kabul ettik’’ şeklinde konuştu. Emekli öğretmen Ahmet Turhan da projede geç kalındığını ifade ederek, 120-130 yıl önce terk ettikleri Balkanlar’da yaşayanlarla yeni irtibat kurmaya başladıklarını anlattı. Konuk heyet, köydeki ilköğretim okulunu ziyaret ederek bilgi aldı ve köylülerle sohbet etti. - ’’ İ k i köy arasındaki kardeşl i k p r o t o k o l ü r e s m i y e t k a z a n a c a k ’’ Tekirdağ Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Ferhat Akgül ise AA muhabirine Türkiye ve
Murat ULUTÜRK
TEKNOLOJİ
İnternet Milyonlarca Kat Hızlanacak
Bulgaristan’daki soydaşlarının akrabalık ve hemşehrilik bağlarını pekiştirmek için çalıştıklarını söyledi. Kültürel yakınlaşma için çeşitli aktiviteler gerçekleştirdiklerine dikkati çeken Akgül, ortak dini inançlarının bütün olarak yaşanmasını sağlamayı amaç edindiklerini bildirdi. Akgül, Türkiye’de ilk kez köy kardeşliği projesini uygulamaya koyduklarını belirterek, şunları kaydetti: ‘’Bu projeyle kardeş cami, kardeş okul, kardeş aile, kardeş öğrenci, kardeş kütüphane gibi uygulamaları iki köy arasında pekiştirmeyi amaçlıyoruz. Projeyle aynı zamanda sınır ötesi işbirliğinin artacağına inanıyoruz. Bu proje, Türkiye’de ilk defa uygulandığı için mevzuatta bir takım belirsizlikler var. Belirsizliklerin giderilmesinin ardından iki köy arasındaki kardeşlik protokolü imzalanarak resmiyet kazanacak.’’
Ahilik Haftası Holanda’da Kutlandı
Türkiye’nin değişik yerlerinde kutlanan Ahilik haftası Hollanda’da da kutlandı. Geçtiğimiz hafta sonu UETD Hollanda ve HOTİAD işbirliĝi ile gerçekleştirilen “Başlangıcından Günümüzde Ahilik Felsefesi” konulu toplantı Rotterdam’da ‘Mezem de heerlijkheid’ salonunda gerçekleştirildi. Konuşmacıların yanısıra, programda Sevinç Ölçer yönetimindeki tiyatro Kulis mistik Türk şiirlerinden sunumla sahne aldı. 2012 Hollanda Türkiye ilişkilerinin 400. Yıl dönümü çerçevesinde gerçekleştirilen Hollanda’da Ahilik toplantılarında Ahilik felsefesinin farklı kurum ve kuruluşların İşbirligi ile hem kendi toplumumuza hem de Hollanda kamuoyuna atarılması için yıl boyu etkinliklerin devam ettirileceği ilan edildi. UETD Hollanda başkanı Veyis Güngör, kendi kültüreel değerlerimizi yaşatma ve anlatma misyonun Hollanda – Türkiye (Osmanlı) ilişkilerinin 400. yılı münasebeti ile daha da bir ivme kazandığını belirterek Ahiliğin özellikle Hollandalı dostlarımıza ve öğrencilerimize günümüz konseptiyle aktarılmasının gerekliliğine işaret etti. UETD Hollanda’nın isteği doğrultusunda Abdulwahid van Bommel`un hazırladığı Hollandaca Ahilik kitabının yayım aşamasında olduğunu ve Hollanda’daki genç öğrenci ve akademisylenlerle Ahiliği farklı açılardan işlemeye devam edeceklerini belirtti. Hollanda Türk İşadamları Derneği HOTIAD, Denetleme Kurulu Başkan Yardımcısı İbrahim Atilla ise tıpkı HOTIAD`a bağlı işyerlerinde ve sahibi olduğu Mali müşavirlik bürosunda 35 yıla yakın bir süredir Ahilik felsefesine uygun olarak meslek sahibi, düzgün ahlaklı binlerce insan yetiştirdikleri için mutluluk duyduklarını ve ticari kaygıların ötesinde bunu bir sosyal sorumluluk anlayışı ile yürüttüklerini belirtti. T.C. Lahey Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri ve HDV başkanı Prof. Dr. Mustafa Ünver ise akademisyenlik yıllarında hazırladığı “Anadolu Köylerinde AhilikYarenlik” konulu araştırması hakkında bilgiler vererek, bu kurumlarda tıpkı medreseler gibi gerek fen bilimlerinin gerekse İslamı ahlakının öğretildiğini belirtti. Köylerdeki Yaren odalarının adeta birer sosyalleşme ve terbiye merkezi görevini icra ettiklerini, gençlerin yetişmesinde önemli rol oynadığını, sosyal dayanışma başta olmak üzere, yardımlaşma ve bakım alanında da hizmet verdiğini belirtti. Prof. Ünver günümüzde
Yenilikler
Yazımızın başında da söylediğim gibi teknoloji 2000’li yıllarla birlikte hızlıca ilerlemeye başladı. Tabii ki bu değişim baş aktörü internet. Ağ bağlantı hızı 2000’lerin başında 28.800 bit/s iken şimdilerde 1000 mbps’lara ulaşmış durumda. 1990’lı yıllara göre günümüz bağlantı hızı yaklaşık 150.000 kat artmış durumda. Bu hızın 2030’lı yıllarda günümüze göre 3 milyon kat artacağı düşünülüyor. Hız artınca kullanacağımız veri miktarı da artacak. Video çözünürlükleri tahmin edemeyeceğiniz kadar büyüyecek. Buna bağlı olarak geniş ekranlar daha da genişleyecek, çözünürlükleri ve işlevsellikleri de gelişecek.
Veri Büyüklüğü Tahmin Edilemez Boyutlara Ulaşacak
Sanal dünya kapladığımız alan büyük bir hızla artıyor. 2008 yılında yapılan araştırmalara göre o yıl 5 exabyte’lık veri üretilmiş. Bu, 1 milyar DVD büyüklüğüne karşılık geliyor. 2011n yılında ise bu rakam 1.2 zettabyte’lara kadar ulaşmış durumda. Bu büyüklüğün ne kadar olduğunu sizlere şöyle açıklayabilirim: “Dünyadaki her kişinin 100 yıl boyunca Facebook’dan duvarında bir bilgi paylaşması ya da en sevdiğiniz bir saatlik bir videonun 125 milyon yıl internet üzerinden izlenmesi”. Veri büyüklüğünün 2030’lı yıllarda hangi boyutlara ulaşacağı konusuna ise akıl sır ermiyor
Bulut Bilişimin Önemi Daha da Artacak
de Hollanda’daki camilerin sadece ibadet yapılan yerler olmadığını, çok yönlü emansipatorik fonksiyonlarının olduğunu söyledi. Konuşmasında Ahiliğin gerek İslam tasavvufu gerekse Türk örf ve adetleri bakımından zengin bir kültür olduğunu belirten Zafer Aydoğdu, siyasi bakımdan da yeni çığırlar açtığına değindi. Aydoğdu, gerek Moğal İstilasına karşı Selçuklu direnişi ve Osmanlı’nin kuruluş felsefesinde Ahiliğin önemli rol oynadığını söyledi. Orhan Gazi ve Osman Gazi Ahilik terbiyesi almış, şed kuşanmış birer Ahi olduklarını belirten Aydoğdu, “400 çadırlık bir göçebe toplum ancak nizam-ı Alem fikriyatı ile cihan Imparatorluĝu kurmuştur” dedi. Araştırmacı Fatma Coşkun ise Türk işletmelerinde, Hollanda`da MVO olarak bilinen (Maatschappleijk Verantwoord Ondernemen) sosyal sorumluluk kültürü üzerine yapmış olduğu araştırması hakkında bilgiler verdi. Farklı şehir ve branşlardan 20`ye yakın esnafla görüşerek tamamlamak üzere olduğu araştırmasında, sosyal sorumlu girişimciliğin dini inanışın bir vecibesi gibi görenlerin yanı sıra kurumsal sosyal sorumluluk konusunda yeterli bilgisi olmayan esnafların varlığına da işaret etti. Coşkun, sırf ticari kaygılarla değil çevre, insan eğitimi, meslek eĝitimi ve iş ahlakı gibi konularda da çalışmaların yapılması gerektiğine değindi. Hollanda’da doğup-yetişmiş bir akademisyen olarak Ahilik kavramı ile ilk kez tanıştığını ama çok etkilendiğini belirten Coşkun, “kendi kültürel yorumlarında işletmelerimizde şuur altında Ahiliğin izi var” diye konuştu. Toplantıda ayrıca 28 Ekim tarihinde TURNLinked Foundation UETD Hollanda işbirliĝi ile Eindhoven Parkteater`da gerçekleştirilecek olan Tűrkiye`nin teknolojik ve innovatif potansiyeli adlı bilimsel toplantı hakkında bilgiler verildi.
Yukarıda sizlere zetta büyüklüğünde olacak verilerden bahsettik. Bu verilerin çoğu, ileride bulutta depolanacak. Yapılan araştırmalara göre 2020’de dünyadaki tüm verilerin 1/3’ünün yolu buluttan geçecek. Bulut Bilişim teknolojisi ile tahmin edemeyeceğiniz birçok yenilik hayatımıza girecek. Bankacılık işlemleri dahi Bulut Bilişim teknolojisi altyapısı ile sunulacak. SMS yakın süre içerisinde tarih olacak ve mesajlar sesli olarak gönderilecek. Sesli mesaj gönderim ve alım işlemeleri de bulut bilişim servisleriyle çözülecek. Bunun yanı sura trafik ve araçların yol güzergâhları bulut bilişim servisiyle birlikte kullanıcılara sunulacak. Bakarsınız 2030’lu yıllarında Google’ın akıllı arabası da kullanıcıların beğenisine sunulur, kim bilir?
İnterneti Nesneler Kullanacak
Eğer tahminler gerçekleşirse 2020 yılına gelindiğinde internete bağlı cihazların sayısı 50 milyara ulaşacak. Bu rakam dünyada ki kişi sayısına göre oldukça fazla ve bir kişinin ortalama 5-6 cihazının olması ve bu cihazların internete bağlanabileceği anlamına geliyor. Şu anda birçoğumuz PC, telefon, tablet ve televizyon gibi cihazlarla internete bağlanabiliyoruz. Gelecekte ayakkabılarımız, takım elbiselerimiz hatta iş çamaşırlarımız dahi internete bağlanabilecek. Spor yaparken ayakkabılarız yürüdüğümüz yolu kişisel doktorumuza bildirecek veya kazağımız dışarıdaki hava sıcaklığını anlayıp vücut sıcaklığımızı dengeleyebilecek. Tabii ki söylediklerimizin hepsi sadece benim hayal gücüm ile örnekler farklı amaçlar uğruna çoğaltılabilir.
Sosyal Medya Her Şeyi Değiştirecek
Günümüzde sosyal ağların gücü yadsınamaz bir gerçek. Bunun en önemli belirtilerinden bir tanesi yaşanan felaketler. Sosyal medya üzerinden aldığımız felaket haberlerini birkaç saat sonra haber bültenlerinden alabiliyoruz. Sosyal medya bizleri daha farklı bir yapıya doğru itiyor. İnsanlar evlerinden çıkıp arkadaşlarıyla buluşmaya gitmek yerine Facebook veya Twitter üzerinden mesaj atarak geçiştiriyor. Bu durumun kötü yanları olduğu kadar iyi yanları da mevcut. Bu tamamen kullanıcı alışkanlıklarıyla ilgi bir durum. Yakın gelecekte sosyal ağlar sayesinde kültürler arasındaki engel kalkacak ve tüm dünya tek bir toplummuşçasına hareket edebilecek.
Sanal Dünya Gerçek Olacak
Kullandığımız fiziksel nesnelerin her biri zamanı geldiğinde sanal ortama aktarılacak. Günümüzde okumak veya seyretmek için kullandığımız kitap ve DVD’ler gelecekte 3D baskı teknolojisiyle birlikte karşımıza çıkacak. Kitabın kapağını çevirdiğinizde karşınıza o sayfada yer alan karakterler çıkacak ve sanki bir tiyatro oyunu seyrediyormuşçasına bir hisse sahip olacaksınız. Tıpta yapılan olumlu gelişmelere göre gelecekte insan organları dahi 3D yazıcılarla yapılandırılabilecek. Geçtiğimiz yılın ilk aylarında 3D yazıcılarla insan derisinin kopyası yapılandırılmıştı. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde bu teknoloji daha da geliştirilecek
6 Ta r i h
1912-2012 Balkan Savaşları’nın yüzüncü yıl Anısına Dün ve Günümüz -2
Bulgaristan Türklerinin Sesi
Zengin Ama Cimriye Kısadan Hisse.. Zengin ama Cimri adam kıssadan hisse… Beldelerden birinde, her beldede bir örneğine rastlanan zengin ama cimri bir adam vardı. Herkesin kendisini cimri diye bilmesinden rahatsız olan adam, bir gün o beldenin bilge kişisine gidip dert yanma ihtiyacı hissetti. “Niye herkes benden nefret ediyor, anlamıyorum” dedi cimri. “Halbuki, öldükten sonra malımın bir kısmını hayır hasenat işlerine bırakacağım diye söz vermiştim. Bunu duymayan da kalmadı.” Bilge kişi, adamın sözleri üzerine bir müddet sessiz kaldı. Sonra: “Sana bir öykü anlatayım” dedi. “Domuz ile ineğin öyküsünü…” “Tamam” dedi cimri, “anlat bakalım.” Bilge kişi öyküsüne başladı: “Bir gün, çiftliğin birinde bir domuz komşu ahırdaki ineğe, insanların kendisini hiç sevmediğinden dert yanmaya başlamış. ‘Senden ise’ demiş, ‘hep güzel sözlerle bahsediyorlar. Anlıyorum; sen onlara süt veriyorsun. Ama ben onlara daha da fazlasını veriyorum. İn-
Selanik kalesi yakınında dolaşan bir şüpheli şahıs yakalanmış ve Yunan vatandaşı olan bu çetecinin kaleyi havaya uçurma hazırlığı içinde bulunduğu anlaşılmıştır.( TERCUMAN-I HAKİKAT : 8 Haziran 1882 ). Bu gazete aynı haberinde, bir süre önce Selanik’te Yunan konsolosluk binasında gizli bir cephaneliğin ortaya çıkarıldığını da hatırlatarak Selanik’te bir gizli Yunan hareketinin bulunduğuna işaretini verir . Selanik’ten bildiriliyor : Tamamıyla Bulgarlardan kurulu bir çete, Selanik yakınlarında bir tüccar kafilesini bastırmış ve hayvanları ile bütün mallarını alarak kaçmıştır. Bulgar çeteleri Pugon taraflarında köyleri de basarak,dağa adam kaldırmaktadır. 13 sayısının uğursuz olduğuna ilişkin inanç ( LEVANT HERALD : 17 Aralık 1882 ) dünyada o kadar yaygındır ki, yaVe Günümüz’de PKK kaçırdığı CHP Tunceli Milletvekili Hüse- şamı birçok yönde ciddi olarak etkilemektedir. Bazı ülkelerde evlerin kapılarına 13 nuyin Aygün’ü serbest bıraktı. marası verilmez, uçaklarda 13. koltuk
sanlara etimi veriyorum, derimden ayakkabı yapılıyor. En iyi fırçalar da benim kıllarımdan yapılır. Hâlâ daha beni niye sevmezler, anlamıyorum?’ İnek, üzüntü içindeki domuza bir müddet öylece baktıktan sonra: ‘Belki de’ dostum dedi, ‘sen bütün bunları insanlara ancak öldükten sonra verdiğin halde, ben verdiklerimi hayatta iken verdiğimden.”
13 Sayısının Uğrsuzluğu
Katip Çelebi’nin Cihânnüma adlı ünlü eseri tıpkı-Türkçeİngilizce olarak tekrar basıldı İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş., Osmanlı bilgini Katip Çelebi’nin “coğrafyada çığır açan kitap” olarak kabul edilen ve 279 yıldır kütüphanelerin tozlu raflarında ilgi bekleyen “Cihânnüma” adlı eserinin tıpkı-Türkçe-İngilizce basımını gerçekleştirdi. Tarih, coğrafya, astronomi ve biyografya ile ilgili çalışmalar yapmış olan ünlü osmanlı alimi Katip Çelebi’nin Cihannüma’sı, en eski Osmanlı coğrafya kitabı olarak biliniyor. ESERDEKİ 52 HARİTA SERGİLENECEK Haritalarıyla birlikte İbrâhim Müteferrika matbaasında basılan eser, daha sonra yazılan coğrafya kitaplarına kaynak teşkil etmiş ve Avrupa dillerine çevrilmiştir. Eserde yer alan haritalar da coğrafya tarihi açısından büyük önem taşır. İşte bu haritalardan 52’si İBB Kültür AŞ. tarafından bir sergide izleyiciye sunulacak. “Piri Reis’ten Kâtip Çelebi’ye Osmanlı’nın Dünyaya Bakışı” başlığı ile açılacak olan sergide, Cihânnüma’da yer alan 52 harita sergilenecek..
sırası yoktur, apartmanlarda, otellerde 13. kat ya 12A’dır ya da 14′tür. 13 numaralı oda yoktur. Olsa bile insanlar o odada kalmak istemezler. Hatta ayın 13′ünde işe gelmeme, uçak ve tren rezervasyonlarının iptali, alışverişin düşmesi ve benzeri davranışların ABD’ye günde milyonlarca dolara mal olduğu söylenmektedir. Bu inanç bir fobi yani bir çeşit korku hastalığı olarak kabul edilmiş olup adı ‘triskaidekaphobia’dır. Genel olarak bu inancın, Hz. İsa’nın meşhur son yemeğindeki havarilerin sayısından kaynaklandığı sanılsa da, kökü çok daha eskilere mitolojik tanrıların yaşadığınainanılançağlara,İskandinavyatopraklarınakadargider. OzamanlardaışıkvegüzelliktanrısıBalderbirziyafetverir.Balder Vikking’lerin meşhur tanrısı Odin ile Frigga’nın oğulları olup, ay kraliçesi Nanna’nın da eşidir. Bu ziyafete 12 kişi davetli iken, yalanların ve hilelerin tanrısıLoki,davetliolmadığıhalde,zorla13.kişiolarakkatılmakister. Ancak bu arada çıkan tartışmada, Loki di-
ğer tanrılar tarafından da çok sevilen B a l d e r ’ i ö l d ü r ü r . Bu mitolojik hikaye ve inanış İskandinavya’dan Avrupa’nın güneyine kadar yayılır. Hıristiyan din adamları bu halk masalını kullanırlar ve Hz. İsa’nın son yemeğine uygularlar. Hıristiyan versiyonunda Balder’in yerini Hz. İsa, Loki’nin yerini de hain Judas alır. Bu yemekten sonra 24 saat içinde de Hz. İsa çarmıha gerilerek öldürülür. Bu nedenle Hıristiyanlarda akşam yemeğinde 13 kişi bir arayagelirsebunlardanbirininbaşınabirfelaketgeleceğineinanılır. Bu inanışlara göre 13 sayısı uğursuzdur ama ayın cumaya rastlayan 13. günü hepten uğursuzdur. Ancak böyle bir günde doğmuşsanız tam tersi, yani 13 sizin uğurlu gününüzdür. Cuma gününün uğursuz sayılmasına Havva anamızın Adem babamıza elmayı cuma günü yedirtip cennetten kovulmasına sebep olması, Hz. Nuh zamanındaki büyük selin cuma günü olması, Hz. İsa’nın cuma günü çarmıha gerilmesi gibi olaylardan biri veya hepsi neden olmuş olabilir. Müslümanlar ise Hz. Adem’in cuma günü yaratıldığına inandıklarından bu güne diğer günlerden daha çok değer verirler.
0899 - 14 85 91 - Ramis 0899 - 14 82 05 - Naim 0899 - 52 91 92 - Samir
Hikmet EFENDİEV
VATANA AKIN VAR-3
Baskı ve eziyetin hüküm sürdüğü faşizm ve totaliter dönemlerde şair MUSTAFAMUTLU “-dünya neden bu biçimde?..” diye sorarken, aslında “Sessizce tomurcuklanıyor bahar” mısrasıyla özgür bir Vatan müjdeledi. O gün bu gün Vatan imgesi üstüne ne Bulgar edebiyatıyla örtüşüp kaynaşan, ne Türkiye edebiyatına dahil olan şiirsel söyleşimiz yoğun bir iç birikimin periyodik patlaması olarak ortam aradı. DEĞİŞİK ZAMANDAHER KALEMDE AYNI NETLİKLE İFADE BULAN VATAN SEVGİMİZ yansıyan muhtevası ile emsalsiz bir dile geliş sergiledi. Zaman diyalektiğinde çelişki doğdu: Orada ecdad, burada yarının nesliMemleket neresi, Vatan neresi? Ve Recep Küpçü Vatan uğruna daha fazla savaşım gerektiğini benzetmeli açtı: Git sor açılan tomurcuğa,Yeşeren çimene Ve dalda öten kuşa sor. Göreceksin ki tomurcuk Sanıldığı kadar kolay çatlamıyor, Kolay delmiyor toprağı çimen. Ve rastgele ötmüyor kuşlar. Şair çileli gün, yıl ve yüzyıldan silkinmenin ancak sert ve sıkıntılı bir mücadele ile olacağına işaret etti. “Olacağına varır!” anlayışını ret edip “Hak verilmez, alınır!” mantığından güç alan, toplumsal bilinci hayata çağırdı. 1989 Mayıs’ında Bulgaristan Türklerinin ayaklanmalarında zafer yolu böyle bir inançla açıldı. Deliorman, Dobruca, Rodoplar yankılandı: “Ben yanmazsam, Sen yanmazsan Biz yanmazsak, Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?” Kararlı mücadelede birlik, beraberlik ve kenetlenmiş olmanlar aynı yolun yolcusuydu. Bu yemin Gerlovo toprağı derinlerinden gelen bir sedaydı. Şeyh Bedrettin söyledi. Bu çağrı bizim memleket toprağında 800 seneden buyana vardı. “Özgürce seçebilme hakkı!”uğruna Belene Kampında kalanlar, ceza evlerinde yatanlar için bu emsalsiz bir davet oldu. Hür yaşayıp, hür seçebilmenin felsefi derinliğinden gelen VATAN seçme hakkı, şahlanışın özündeydi. Bu bilinç, tüm kutsaldan daha kutsaldı. Bu yolu aşan en dirençli ve çetin mücadele 1985 -1989 döneminde veridi. Türk kimliğimizin isimlerimiz de değiştirilerek tamamen silinmek istendiği bu ağır yılları şair GALİP SERTELşöyle ebedileitirdi: Ve taş toprak, Toprak ben, toprak biz Taşın toprağın dili tutulmuş köy meydanında Köy meydanı köylülerle köylere tutsak… Ve yıl bin dokuz yüz seksen beş, Ve Ocak Soykırımı sırıtıyor ceviz dallarında çırılçıplak Karlı kan taneleriyle soykırımı salkım saçak… Ve biz , Ve onlar, Ve kızlarımız, Ve gelinlerimiz Ve çocuklarımızın istenilmeyen Türk adları Ve sen, Ve ben Ve kuşatmadan kaçan üç kişi, Ve Dobruca’m Karlar altında kanı donmuş bin ahir zaman… Bilinen ve sevilen şair SABAHATTİN BAYRAMÖZ adlarımızın değiştirildiği gün: “Babam mezarda yabancı oldu bana” dedi ve soykırımı ile alay etti: Hangi dilde ağlayıp, Hangi dilde güleceğim Anılarımda dostlarımı nasıl bulacağımı Bilemedim, Gizlerimi yitirdiğim gün… Şair EŞREF RODOPLU “Ata toprağı başkasına yâr olmaz!” dedi. Şair NASUF REMZİ toplu irademizin ifade edildiği o mitinglerde bulundu ve “Vatan” şiirini yazdı: Bu ne tutku, deseler, Bu ne kader, ne sevda? “Vatan” derim, Her şey uğruna feda! Uyanış döneminde övgü yağdı Vatana.FİRDEVS BÜYÜKATEŞ: Dünyada Vatanlar var binlerce Suyu Kevser, taşı cevher, gecesi renkli Ama tekdir benim vatanım Bin vatandan kıymetli. Mücadele öncelikle Vatan uğruna verildi. Bir doludan bir boşa akan zamandı. 1989 direnişleri ile 1990 mitinglerinin ateşi sönmedi. Politik varlığımızın doruğu olan Partimizin kurulmasıyla VATAN GÜVENCEMİZ DEFALARCAARTTI. Vatanda Hak ve Özgürlükler Hareketi kök salarken, göçmenler de derneklerde birleşti. Etnik haklar uğruna mücadele ideolojik ve politik sahneye taşındı. İki gözü iki çeşme, 1989 dikiliyor karşıma Yirminci yüzyılın vahşetine, Ses çıkarmıyorAvrupa Bal-Göç, Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği, Bultürk gibi derneklerde birleşenler dayanışma bayrağını yükseklerde dalgalandırdı. Kitleleri yüreklendirme yolları bulundu. Bulgaristan’da kalan Türk ve Müslümanlarla Türkiye’deki soydaşların ortak direnme biçimleri benimsendi ve pekişti. Neticede Türkiye’ye kovulanlardan 150 bin kişi Özgür Vatan’a geri döndü, yeni seçimini kendisi yaptı. Bu şahlanış neticesinde Türkiye’de yaşayanlar Bulgaristan’daki mal mülkünü geri aldı, ezilmişliği attı, sınırda vize kalktı,Ata vatanda yerel, parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılma hakkı kazandı, HemAta vatan hemAna vatan vatandaşı, uygar çifte vatandaş oldu,Avrupa vatandaşı hakkını da laik görüldü. Yürek sızımız olan Vatan konusunu işleyen ve sayıları artık 100’ün üstünde olan, genelde Bulgaristanlı köylü Türk ailelerden gelen ve ilk meslek olarak öğretmenliği seçen şairlerimizden biri olan dostum Sabahattin Bayram (öz), bizde halk ozanlığı dışında Vatan sevgisi yüklü şiirsel dile geliş üstüne şöyle der: “Türkçenin güzelliği ile salt kendisiyle buluşan, kendisini tanıyan, kendi kendine yetmeye yazgılı bir şiirdir.” Devamı Gelecek Sayıda
Bulgaristan Türklerinin Sesi 7
İsrailliler’in yeni düşmanı zeytin ağaçları
Filistin’de zeytin hasadının başlaması İsrailli yerleşimcileri harekete geçirdi. Batı Şeria’da 120 zeytin ağacı İsrailliler tarafından kesildi. Çiftçilikle uğraşan Ebu’l Abd Karyuti, bahçesinde Pa-
zartesi günü zeytin hasadına başladığını, gün sonunda eve döndüğünde durumun normal olduğunu ancak sabah kalktığında bahçesindeki ağaçların kesildiğini gördüğünü belirtti. Öte yandan, Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimlerine karşı mücadele eden Filistinlilerden Gassan Dağlas, yerleşimcilerin hasat mevsiminin başından bu yana Ramallah ve Nablus’taki çiftçiler ile bahçelere saldırdığını ifade etti. Dağlas, bu yıl hasat mevsiminin başlamasından bu yana 300 zeytin ağacının kesildiğini, bugün kesilen 120 ağaçla bu sayının 420’yi bulduğunu belirtti. Yaklaşık 20 yerleşimcinin zeytin toplama işlemi sırasında ailesine saldırdığını söyleyen Zeyd Amir, İsrail askerlerinin, zeytin hasadını yapmalarına engel olduğunu ve hasat için Filistinlilerin İsrail işbirliğiyle kurduğu komiteye başvurmalarını istediklerini söyledi. BuyılFilistintopraklarında18ila20bintonzeytinyağıüretilmesibekleniyor.FilistinTarımBakanlığıverilerinegöre,Filistintopraklarındayaklaşıkbirmilyonzeytinağacıbulunuyor.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, Euro krizinin ardından Yunanistan’ı ilk defa ziyaret ediyor. Merkel’i 7 bin polis koruyacak. Tepkili halk ise Merkel’e seslendi: “Döndüğünde bizim politikacıları da birlikte götür.” Euro krizinden sonra Almanya Başbakanı Angela Merkel, Yunanistan’ı ilk kez günübirlik ziyaret edecek. Yunanistan’daki kemer sıkma programının mimarı olarak gösterilen Merkel, halk tarafından sık sık “Hitler”e benzetiliyor. Anketlere göre, Yunanlıların yüzde 76’sı Almanya’yı “düşman ülke” olarak nitelendiriyor. 7 BİN POLİS KORUYACAK Yunanistan ise, halkın tepkisini göz önünde bulundurarak bugün Atina’da her türlü gösteriye yasak getirdi. Almanya Başbakanı Merkel’in ziyareti boyunca 7 bin polis görev yapacak. Merkel’in ziyareti dün Yunanlılar tarafından gösterilerle protesto edildi. Eylemciler, “Ülkemizden defol”, “Hitler’in kızı Yunanistan’dan defol” yazılı pankartlar taşıdı. Alman Die Welt gazetesinin ziyaret öncesi sokakta konuştuğu halk ise, bu konuda karmaşık düşüncelere sahip. Yunan halkının kendi politikacılarına karşı olan duygularını dile ge-
tiren 40 yaşındaki bir lokanta sahibi, “Merkel, bizim politikacılar gibi değil. Ülkesinin çıkarlarını savunuyor” derken, bir banka çalışanı, “Süper, Bayan Merkel geliyor. Umarım, döndüğünde bizim politikacıları da birlikte götürür” diyerek tepkisini dile getirdi. ORTAK BASIN TOPLANTISI Yerel saatle 12.30’da Yunanistan’ın başkenti Atina’ya ulaşacak olan Merkel, Yunanistan Başbakanı Antonis Samaras’le görüşmeler sonrasında ortak bir basın toplantısı düzenleyecek. Yunanistan’da 6 saat kalacak olan Almanya Başbakanı Angela Merkel, Samaras’la Troyka raporunu ve Atina’nın ek paraya ihtiyacı konusunu ele alacak. Merkel’in ayrıca Cumhurbaşkanı Karolos Papulyas tarafından da kabul edilmesi bekleniyor. SEMBOLİK MESAJ Merkel ziyaretini, Yunanistan’ın kurtarma fonuna karşılık 13 milyar Euro’luk kesinti yapacağını açıklamasının ardından yapıyor. Merkel’in Atina ziyareti, Yunanistan’ın Euro bölgesinde kalmasını istediğine dair sembolik bir mesaj niteliği de taşıyor.
- Bulgaristanda avukat ve her türlü hukuk işleri, tecrubeli ve türkçe bilen avukatlardan – ticari, problemli borç, yol kazası, girme yasağı, trafik ve gümrük cezaları. - Bulgaristanın 15 şehrinde bulunan 50ye yakın universitesinde eğitim görmek isteyenlere danışmanlık ve aracılık işlemleri sunulur. - Yurtdışı cenaze nakli - Türkiyede vefaat eden Bulgaristan vatandaşının veya Bulgaristanda vefaat eden Türk vatandaşının memleketine nakli için gerekli belgelerin hazırlanması ve cenazenin yurtdışına taşınması için gerkli aracın sağlanması. - Bulgaristanda şirket ve temsilcilik kaydı ve yasallaştırma. Ofis, mağaza, depo kiralama ve yasallaştırma ve tam teçhizat donatma, tam kapsamlı muhasebe hizmetleri. - Ticarette dolandırıcılık şüphesi olan olaylarda özel yardım - gizli bilgi toplama, şahıs ve şirket inceleme.
- Bulgaristanda fuarlara, kongrelere ve seminerlere katılım aracılığı, konferanslara kayıt. Konaklama, güvenlik, tercuman, rehber ve ulaşım sağlanması. - Bulgaristanda çalısma izni ve oturma izni başvurularında danışmanlık ve aracılık. - Bulgaristanda profesyonel silahli ve silahsız koruma, zırhlı araç, korumalı para ve kıymetli eşya taşıma.
Yunanistan’da “Hitler’in Kızı” krizi...
BULTÜRK ÜYELERİNE BEDAVA DANIŞMANLIK HİZMETLERİ DAHA AYRINTILI BİLGİ İÇİN BULTÜRK GENEL MERKEZİ Adres: Yıldırım Mah.Şehit Kamil Balkan cad.No.114/ABayrampaşa _ İstanbul 0212 511 63 47 Telefon 0212 526-51-98 Belgegeçer
Bedava
Danışmanlık Hizmetleri
Saat 14.00 - 17.00 arası Her Ayın 2. Pazarı
Türk, Yunan ve Bulgar sporcular Yunanistanda buluştu
Edirne Balkan Yıldızı Spor Kulübü Başkan Yardımcısı Raif Yılmaz, yaptığı yazılı açıklamada, Türk, Yunan ve Bulgar sporcuların Orestiada Atletik Spor Kulübü’nün davetiyle dostluk antrenmanında buluştuğunu bildirdi. G e l e c e k b u l u ş m a n ı n B u l g a r i s t a n ’d a ya p ı l a c a ğ ı n ı i f a d e
eden Yılmaz, şunları kaydetti: ‘’100 sporcu, dostluk antrenmanı sonrası piknikte buluştu. Bu tür ortak organizasyonlar ülkeler arası dostluk köprülerinin kurulmasına vesile oluyor. Bize, bu ve benzeri organizasyonlara katılabilmemiz için destek verenlere teşekkür ediyoruz. Bir sonraki dostluk antrenmanı Bulgaristan’ın Dupnitsa kentinde düzenlenecek.’’
Saraybosnada Güneydoğu Avrupa Savunma Bakanları toplantısı Saraybosna’da yapılan ve Türkiye’yi Milli
Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın temsil ettiği ‘’Güneydoğu Avrupa Savunma Bakanları’’ toplantısının ardından düzenlenen basın toplantısında, ülkesinin 2007 yılından bu yana ‘’Güneydoğu Avrupa Savunma Bakanları’’ girişimin üyesi olduğunu hatırlatarak, bugünkü toplantıya 14 ülkenin temsilcilerinin katıldığını belirtti. Bugünkü toplantıda ‘’açık kapı politikasının’’ da tanıtıldığını ifade eden İbrahimoviç, bu politikayla birlikte ‘’Güneydoğu Avrupa Savunma Bakanları’’ girişiminin yeni üyeler kabul etmeye hazır olduğunun altının çizildiğini kaydetti. ‘’Toplantıda kaynaklarda tasarruf yapılması ile birlikte iş birliklerin geliştirilmesinden de söz ettik’’ diyen İbrahimoviç, bölgedeki ülkelerin Savunma Bakanlarının Saraybosna’da toplanmasının önemine işaret etti. İbrahimoviç, bugünkü toplantının, belki de Bosna-Hersek’te bu yıl yapılan en önemli olay olduğunu ifade ederek, ‘’Bosna-Hersek uluslararası yardımı kullanan ülke durumundan, uluslararası alanda yardım sağlayan ülke konumuna geldi’’ diye konuştu. Toplantıda ülkesinin NATO’ya üye olma Eylem Planı’nın hayata geçirilmesinden bahsedilmediğini dile getiren İbrahimoviç, ülkenin NATO’ye üye olması için yapılan faaliyetlerin devam ettiğini vurguladı. -’’Güvenlik politikalarının tasarlanmasının ihtiyacı acil’’Güneydoğu Avrupa Savunma Bakanları Girişimi Dönem Başkanı Gianluigi Magri ise, ‘’Yaşadığımız bu istikrarsız dünyada, gelecekteki güvenlik politikalarının tasarlanmasının acil ihtiyacı bulunuyor’’ dedi. Küresel anlamda, güvenliğin önemine işaret eden Magri, ‘’Bazı devletler ve bazı terör örgütlerinden gelen tehditler büyümektedir. Bu tip riskler bizim bölgemizde de mevcuttur ve bu yüzden ortakça hareket etmeliyiz’’ diye konuştu. Magri ayrıca, Güneydoğu Avrupa düzeyinde ortak bir askeri birliğin oluşturulmasına yönelik çalışmaların başlatıldığın, ‘’Sibrig’’ ismini taşıyacak birliğin dünya çapındaki barışçıl misyonlara katılacağını kaydetti. Toplantıya, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Makedonya Savunma Bakanı Fatmir Besimi, Moldova Savunma Bakanı Vitalie Marinuta, Karadağ Savunma Ba kanı Militsa Peyanoviç-Curişiç, Romanya Savunma Bakanı Corneliu Dobritoiu, Slovenya Savunma Bakanı Aleş Hoys ile Arnavutluk, Bulgaristan, Hırvatistan, Gürcistan, Yunanistan, Sırbistan, Ukrayna ile ABD ve NATO’dan temsilciler katıldı.
Farklı Bakış
Müjgan DENİZ
Günümüz insanına genel bakış Daha yüksek binalarımız, ama daha kısa sabrımız var; Daha geniş oto yollarımız, ama daha dar bakış açılarımız var. Daha çok harcıyoruz, ama daha az şeye sahibiz; Daha fazla satın alıyoruz, ama daha az hoşnut kalıyoruz. Daha büyük evlerimiz, ama daha küçük ailelerimiz; Daha çok ev gereçleri, a m a d a h a a z z a m a n ı m ı z v a r. Daha çok eğitimimiz, ama daha az sağduyumuz; Daha fazla bilgimiz, ama d a h a a z b i l g e l i ğ i m i z v a r. Daha çok uzmanımız, ama yine de daha çok sorunumuz; Daha çok ilacımız, ama d a h a a z s a ğ l ı ğ ı m ı z v a r. Çok fazla alkol ve sigara tüketiyoruz, Çok savurganca para harcıyoruz, çok az gülüyoruz. Çok hızlı araba kullanıy o r, ç o k ç a b u k k ı z ı y o r u z , Çok geç saatlere kadar oturuyor, çok yorgun kalkıyoruz, Çok az okuyor çok fazla TV izliyoruz ve çok ender şükrediyoruz. Mal varlıklarımızı çoğalttık, ama değerlerimizi azalttık. Çok konuşuyoruz, çok az seviyoruz ve çok sık nefret ediyoruz. Geçimimizi sağlamayı öğrendik, ama yaşam kurmayı öğrenemedik. Ya ş a m ı m ı z a y ı l l a r k a t tık, ama yıllara yaşam katamadık. Aya gidip gelmeyi öğrendik, ama yeni komşumuzla karşılaşmak için caddenin karşısına geçmekte sorunumuz var. Dış uzayı fethettik, ama iç dünyamızı edemedik. Daha büyük işler yaptık, ama daha iyi işler yapamadık. Havayıtemizledik,amaruhumuzukirlettik. Atoma hükmettik, ama önyargılarımıza edemedik. Daha çok yazıyoruz, ama daha az öğreniyoruz. Daha çok plan yapıyoruz, daha az sonuca varıyoruz. Koşuşmayı öğrendik, ama beklemeyi öğrenemedik. Daha fazla bilgiyi depolamak, her zamankinden daha çok kopya çıkarmak için daha çok bilgisayarlar yapıyoruz, ama git gide daha az iletişim kuruyoruz. Zaman artık, hızlı hazırlanan ve yavaş sindirilen yiyeceklerin; büyük adamlar ve küçük karakterlerin; yüksek kârlar ve sığ ilişkilerin zamanıdır. Günümüz artık, iki maaşın girdiği ama boşanmaların daha çok olduğu, daha süslü evler, ama dağılmış yuvaların olduğu günlerdir. Bu günler, hızlı seyahatler, kullanılıp atılan çocuk bezleri, yok edilen ahlakî değerler, bir gecelik ilişkiler, obez bedenler ve neşelendirmekten sakinleştirmeye hatta öldürmeye kadar her şeyi yapabilen hapların olduğu günlerdir. Vi t r i n l e r d e h e r ş e y i n s e rg i lendiği, ama depolarda hiçbir şeyin olmadığı bir zamandayız. Öyle bir zaman ki teknoloji bu mektubu size getirebilir, siz bu içselliği ya paylaşmayı, ya da sil tuşuna basmayı seçebilirsiniz. Yaşam, aldığımız nefes sayısıyla değil, nefesimizi kesen anların sayısıyla ölçülür. Paylaşmak özel ve güzeldir, yaşamı paylaşmak, özel gün ve anları paylaşmak değer verip değerinizi bilen birileri olduğunu bilmek onunla paylaşmak ne kadar lüks artık onu bulmak ve kaybetmemek, dostluğu, sevgiyi, hüznü paylaşmak ne güzeldir tüm bunların tarihe karıştığı bir dönemde elde etmek ve yaşamak.
8
Bulgaristan Türklerinin Sesi
BULTÜRK Bulgaristan Parlamentosunu ziyaret etti
Bu gün Bulgaristan Parlamentosunda Bultürk derneğinin temsilcileri ile gerçekleştirdiğimiz görüşme ile bu anlamda bir büyük adım ve güven temelleri atıldığına inandığını vurguladı. Tsvetanov söylevine şöyle devam etti. Halkın arasından gelen bir vatandaş olarak bizde azınlıklar arasında çözümsüz bir sorun yoktur, karmaşık sorunları bazı siyasi grupları, sinsi çıkarları için körüklemektedir. Türk Bulgar iyi komşuluğunu çok iyi biliyorum. Bu bizim yaşam biçimimizde ana çizgilerimizden biridir. Karşılıklı hoşgörünün ülkenin her yerinde yaşatılarak yerleşmesi gerektiğine inancım tamdır.. Türkiye ile ekonomi anlamda da yapılabilecek çok çok yararlı tasarımlar ve işler, özellikle tarımsal etkinliklerde iki ülke arasında işbirliğinin geniş boyutlu gelişeceğine inanıyorum. BULTÜRK Derneğinin görüşmede yönelttiği sorular ve Tsvetan Tvetanov’un cevapları: 1- Soru: Bulgaristan doğumlu olup, halen Bulgaristan Vatandaşı olmayan, Bulgaris-
- Cevap - Bu sürenin kısaltılması için Dış işleri Bakanımız Sn.N.Mladenov ile görüşerek gereken ne ise yapmayı öngörüyoruz. 3. İşlemleri Bulgaristan’da yapılan kimlik kart-
- Cevap - Bir sonraki Türkiye ziyaretimde tarım Bakanımızı da yanıma alarak Türkiye tarım Bakanı ile ne gerekirse yapmaya hazırız, bu hususta iki ülkenin de çok iyi potansiyellere sahip olduğuna inanıyorum. 6 - 1989 yılında Bulgaristan’dan sınır dışı edilen ve bir daha her hangi bir sebepten dolayı Bulgaristan’a dönemeyen soydaşlarımız için yaşamlarını idam ettirdikleri ülkelerdeki konsolosluklarda Türk isimlerini geri alabilmeleri için kolaylık sağlanması olanaklı olabilir mi? - Cevap – Bu konuda çok yakın zamanda gereken ne ise yerine getirecektir. Söz veriyorum. 7 - Vefat etmiş soydaşlarımızın birinci derece akrabalarına anne, baba, nine ve dedelerinin isimlerini geri alabilmeleri için hak tanınması yasal uygulamaya konabilir mi? - Cevap – Bu konuda şu an yasa var mı bilmiyorum. Yoksa da çıkartılabilir, fakat problemin çözüme gitme yolunda daha çok mirasçıların bir araya gelebilmek de sorunlar olacağını düşünüyorum.
Haberler
Bulgaristanda camiler haftası başladı
Ülke çapında bu vesileyle birçok organizasyon düzenlenirken, bazı mabetler halka açık ilan edildi. CamilerHaftasıboyunca‘Kalbegidenyol’sloganıadındaSofya’dafotoğrafsergisiaçıldı.ŞuandaMilliArkeolojiMüzesiolarakkullanılaneskiBüyükCamii’de düzenlenen sergideAntoni Georgiev’in ülke genelinde 30 mabetten çektiği fotoğraflarsergileniyor.AçılıştaCihanHaberAjansı’nakonuşanBaşmüftüYardımcısı Birali Birali, Bulgaristan’daki camilerin sayısının yetersiz olduğunu, komünizmzamanındayıkılancamilerinyerlerineyenilerininyapılmadığınıdilegetirdi. Bürokratik engellerden dolayı cami yapılamayan yerlerde ev satın alındığını ve bunların mescit olarak kullanıldığını söyleyen Birali, “Bulgaristan çapında cami yapımlarında kampanya düzenliyoruz, bu konuda yerli Müslümanların bir hayli aktif olduğu görüyoruz. Her ay sonu bağış kampanyaları düzenliyoruz.” diye konuştu. Bulgaristan genelinde bin 500 cami ve mescidin olduğunu aktaran din görevlisi, son dönemde 28 caminin yapıldığını kaydetti. İlk kez düzenlenen hafta vesilesiyle Sofya Banya Başı Camii önünde kermes organize edildi. Avrupa İstatistik kurumu Eurostat’a göre AB içerisinde nüfusa oranla en çok cami Bulgaristan’da bulunuyor.
Edirne Valisi Duruer:
Edirne Valisi Hasan Duruer, Balkanlarla ilişkileri geliştirmek istediklerini söyledi. Duruer, Polis Bahçesi’nde düzenlediği basın toplantısında, Edirne’de kendisine iki misyon belirlediğini belirterek, birinci misyonunun geçmişi bugünlere taşımak, ikincisinin ise Balkanlarla ilişkileri geliştirmek olduğunu bildirdi. Edirne’nin yüzlerce yıl Balkanlar’ın merkez şehri olduğunu anımsatan Duruer, ‘’Bunu orada çok rahat görme şansına sahipsiniz. Eski coğrafyamızı hinterlandımız olarak kabul ediyoruz. Bulgaristan, Makedonya, Yunanistan’da yaşayan soydaşlarımızla, Sancak bölgesi, Gagavuzlar, Pomaklar, Roman vatandaşlarımıza kadar, oradakilerin hepsini vatandaşımız olarak değerlendiriyoruz. Balkanlarla ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz’’ dedi. Balkanlar’da yaşayan soydaşların kültürünün devamı konusunda ellerinden gelen gayreti göstereceklerini anlatan Duruer, bir ayağının Balkanlar’da olacağını kaydetti. Duruer, dün Bulgaristan’da bulunduğunu ifade ederek, ‘’Şumnu’ya arkasındanRazgat’agittik.Kocayusuf’unmemleketiKaralarköyündeyağlıgüreşfesti-
tanlılara çok girişli Bulgar vizesi verilebilir mi? Cevap – Bulgaristan’da doğmuş ve Türkiye’ye göç etmiş, halen TC’de yaşayanların Bulgaristan’a gelmeleri konusunda yardımcı olmaya hazırız. Yeni düzenlemeye göre, onların bu hakkı kazanabilmeleri için Bulgaristan’da akrabaları olduğuna dair bir belgenin yeterli olacaktır. Ne var ki, bu hakkın devamlı kullanılabilir durumda olması için, kendilerine bu hak tanınanların yılda en az bir defa Bulgaristan’a giriş yapmaları gerekecektir. 2- Bulgaristan yurt dışı pasaportlarının Türkiye Cumhuriyetindeki Konsolosluklarda yenileme işleminin süresi kısaltıla bilinir mi? Buna sebep kadro yetersizliği gösterilmekte, bunun için nasıl bir çözüm üretilebilir?
valiilkdefadüzenlenmişti.Mükemmelbirfestivaldi.Oradakisoydaşlarımızlagu-
ları ve yurt dışı pasaportlarının yaz aylarında yoğun olmaktadır. Bu nedenle insanlarımızın kuyruklarda zaman kaybetmemesi ve mağdur olmaması için bu aylarda nüfus ve emniyet müdürlüklerindeki kadro sayılarının artırılması mümkün müdür. - Cevap – Bu sorunu araştırarak gerekli olanı yapmaya hazırız. 4 - Tarlaları ve koruları köy muhtarları, yakınları veya diğer yetkililer tarafından kkeyfi olarak ve yasa dışı gasp edilen ve böylece mağdur edilmiş olan halen TC’de yaşayan hak sahipleri için nasıl bir çözüm üretilebilir? - Cevap – Bu sorunları ciddi bir şekilde araştırılıp vatandaşların şikâyetleri dikkate alınarak adil çözümler aranacaktır. 5 - Daha verimli bir tarım işletmeciliği elde etmek için Türk tarım üreticilerinin deneyimleri Bulgaristan’a uygulamalı olarak taşınabilir mi?
7 - Totaliter rejim dönemindeki yok edilen (Bulgar rurduydum.Bunundevamıkonusundatümgayretigöstereceğiz’’diyekonuştu. isimleri ile değiştirilen) eski Türk isimli kütüklerin tekrartesisedilmesiişlemiuygulamayakonabilirmi? - Cevap – Çok hassas bir konu, her yerleşim yerinde kütüklerin durum tespiti yapıl-
Köylüler hasadı Cemal Geldi oyunuyla karşılıyor İbrahim Öztosun - Muhsin Arslan - Bulgaristan’dan 1893 yı-
lında Bilecik’in Pazaryeri ilçesine göç edenlerin kurduğu Arapdede köyünde yaşayanlar, gençlerin kadın giysisi giyip bahşiş toplamasına dayanan ‘’Cemal Geldi’’ adlı hasat eğlencesi geleneğini sürdürüyor
malı ve ona göre hareket etmeli, çünkü çok birbirinden farklı uygulamalar yapılmıştır. Bultürk Genel Başkanı Bayram münasebeti ile Kırcaali de köyleri gezdikten sonra şu sonuca vardıklarını açıkladı: Türkiye’de ve Bulgaristan’da yaşayan Türklerin Kırcaali Milletvekili Tsveta KARAYANÇEVA’yı yakından tanıdıklarını ve kendisini takdir ettik-
Bulgaristan’ın Cumali kasabasından Pazaryeri’ne göçen ve Arapdede köyünde iskan edilen vatandaşlar, atalarından kalma gelenek ve göreneklerini yaşatmalarıyla biliniyor. Köyde yüzyıllardır uygulanan gelenekler, hasat sezonu eğlencelerine ayrı bir renk katıyor. Köyde her yıl hasat döneminde bir gece düzenlenen ‘’Cemal Geldi’’ eğlence öncesi iki genç, kadın giysileri giyiyor. Diğer gençler, uzun sopalara taktıkları zillerle bu gençleri köy içinde kovalıyor. Kovalamaca sırasında evlere giden gençler, maniler söyleyip ‘’Cemal geldi, duymadın mı-’’ diyerek evdeki kişi sayısına göre bahşiş topluyor. Sabaha kadar süren kovalamaca sonunda toplanan bahşişlerle mevlit okutulup, köylülere pilav ve ayran ikram ediliyor. -Hasadın bereketli olması için dua ediyorlarEğlenceye katılan Kütahya Milli Eğitim Müdürlüğü müfettişlerinden Ali Naci Aydın, AA muhabirine, atalarının Bulgaristan’dan göç ettiğini ve hasat eğlencesinde önceki yıllarda her evden buğday veya mısır toplanıp bunlarla satın alınan üzümün köy meydanda ikram edildiğini söyledi. Geleneğin zamanla değişime uğrayarak para toplamaya dönüştüğünü dile getiren Aydın, şöyle konuştu: ‘’Gelenek ve göreneklerimiz yüzlerce yıllık bir geçmişe sahip. Atalarımızdan kalma gelenekleri yaşatıp unutulmamasını sağlamaya çalışıyoruz. Gece eğlencesi ve mevlidimize katılım yoğun oluyor. Köyümüzden göç edenleri de davet ediyoruz. Eğlence sayesinde gençlerimiz arasındaki birlik ve beraberlik pekişiyor, yaşlılar ziyaret ediliyor. İnsanlarımız bu birliktelikten mutlu oluyor.’’
Bulgaristan Türklerinin Sesi H AT I R L AT M A
Aklımdan Çıkmıyor
Ben 1993’te ailemi otobüsle getirdim. Vize ve otobüs için 7 bin DM ödedim. O gün bu gün, elimden çıkan bu para, eşimin dilinde iğneli bir sitem. Çünkü ailem gibi, başka aileler bu işi 4-5 bine halletmiş, eşim yılların birikimini bir hamlede elimden çıkarmamı afedemedi, dillerinden düşürmedi. Parayı İvan adında bir otobüs şöförüne vermiştim, o da vize ve bilet işimi, üslendi, 4 kişilik ailemi Kırcaali’den aldı, İstanbul’a indirdi. İş görülmüş, parası ödenmişti. Ben İvan’ı bir daha görebileceğimi düşünmeden yeni hayat düzeni, yuva kurmayı, iş bulmayı düşünmeye başlamıştım. Olacak ya, bir ay bile geçmeden Aksaray’da İvan’la yüz yüze geldik, İyi misin? Hoş musundan? sonra döner yedik. O bana telefonunu verdi, hatta bazı ıvır zıvır bulmada ona yardım edersem, para da kazanabileceğimi söyledi. Neyse o sipariş etti, ben arayıp buldum, götürdüm, teslim ettim, paramı aldım ve aramızda karşılıklı güven oluştu, pekişti. Birkaç yıl geçince iş konusunda kimi evraklarımın tasdiki için Bulgaristan’a gitmem gerekti. İvan’ı aradım, buldum, beni evine davet etti. İhtimanlıydı Misafir oldum ve aramız iyice ısındı. Neredeyse İvan’ın sağ kolu olmuştum. Evi bir kocaman Saray. 10 adet otobüsle şehirler arası yolcu taşıyor. Oğulları levent. Dış görünümde sıkıntı yaşamadığı havası vardı. Misafirliklerimden birinde bir ılık güz akşamıydı, evinin önünde asma altında, çeşme başında masa örtüsünü serdikten ve kadehlere rakı doldurmaya koyulduktan sonra, bana Hak ve Özgürlükler Hareketi Başkanı Ahmet Doğan’ın, o Ahmet’e (sokola) diyordu, ona milletvekili olmasını teklif ettiğini ağazından kaçırdı. Boş bulundum. Ben hemen yetiştirdim: Ama, İvan’e sen Ahmet’i tanıyor musun? Olamaz! Beni şaşırttın! Nerede tanıştınız? diye sordum. İvan hemen durakladı, önce rakısını yudumladı, nasa üzrindeki domates dilimlerine uzandı, sonra – Bu konuyu açmamalıydım, ama neyse, neyse bakla ağazımdan çıktı, sen artık benim adamsın, aramızda kalsın, olur mu! dedi. Gözlerime bakıyordu. Sanki söyleyeceklerinden korkuyordu. Öyle olsa da artık başlamıştı, kendi yarasını deşen kendisiydi ve söyleyeceklerini dökse, belli ki, sakinleyecekti. Kullaklarımı iyice açtım ve beklemeye koyuldum. Önce bana: - Ben bir polisim, fakat benden korkma. MVR’den çıktım. Artık tüccarım, taşımacıyım, işim düşmedikçe, polisle işim olmaz, dedi. Sen Todor Jivkov zamanında milismiydin? diye sordum. Afalamıştım. İtiraf etmesem yalan olur. Totaliter rejim zamanında hele adlarımız değiştirilirken hiç tanımadığım üniformalı milislerle benim de az işim olmamıştı. Yine mi aynı işler, bağlandım mı bacağımdan, fikri geçti kafamdan. Elimi kadehten belli ettirmeden çektim. İçim birdenbire ürperdi. İvan kadehe bakarak konuşmaya devam etti: Sana kötülük yapmayacağım, yemin ederim sana kapan kurmadım, korkma, senden birşey istemiyorum, seni kendime yakın hissediyorum, bana da senin hakkında herhangi birşey soran yok, derken tonu sakindi, sesinde pişmanlık ve yürek acısı okunuyordu. Anlatmak istediği neydi? Konuya hala girmemişti! Ne demek istediğini düşünsem bile, bana ne demek istediğini sezebilmem imkansızdı, konuya Ahmet’le girmişti. Nepaylaşmakistedin?Sırsasöyleme,ricaederim.Anılarımıuyandırma,stresyaşamakistemiyorum. Yapma, yolumu göremem, işlerim karışır. Huzurumu bozmak istemiyorum...dedi. İvan bir yudum daha içtikten sonra, şimdi de elini omuzuma koydu, sanki bana daha da içten görünmek istiyordu. Ve birdenbire: - Ben Pazarcık Hapishanesi’nde Ahmet Doğan’ı koruyan milistim, dedi. Hayret içinde – Öyle mi? Diyemedim. Ben Özel korunan mahküm olduğunu da ilk defa işitmiştim... İvan biraz heyecanlı, devam etti: Orada, herkes işe giderken, ayrı bir odada yatıyordu. Onun hapisliği hapislik değil, tatildi, diye devam etti. Nasıl olur? Adan hapisten eriyip bitmiş, saç sakal birtbirine karışmış, bir deri bir kemik çıktı, ayağındaki ayakkabılar ökçesizdi, demeye çalıştım. Yok öyle birşey, parjolaları köfteleri biz milislerle birlikte güpletiyor, yeyip yatıyordu. Hepten, hiç bir iş yapmadan çıkmasın ceza evinden diye, bir gün “Sokol”a al şu platsı süpür, dedim. Keşke dez olaydım. Hapishane Müdürü beni hemen çağırdı ve süpürgeyi onun elinden alıp bana verdi ve ben meydanı süpürene kadar hiç ayrılmadan başımda durdu.Dönüp giderken de: – “Budala, O bizim adam!” dedi. Başka bizim adamlar da olmuş olabilir, ama diğerlerini tanımıyorum. Hemen ertesi gün Pazarcık Hapishanesi’ne bir Çingene kadını tayin edildi. Kadının eline bir süpürge ve bir kürek tutuşturdum ve işinin meydanı temiz tutmak olduğunu emrettim. Aslında bu iş Sokol’un işiydi. Ama onun elini “soğuk sudan sıcak suya sokmasına” izin yoktu. Avluda, bir peykede oturan Ahmet beni saç sakal arasından süzdü, gülümsüyordu. Vaziflerim arasında onu sık sık özel hamama çıkarmak, berbere götürmek, elbiselerine ütü yaptırmak, kadınla görüştürmek de vardı. Sofya’dan gelen büyükler “kendi adamlarını” temiz ve bakımlı görmek istiyorlardı. Bu gizli görüşmeler genellikle diğer mahpuslar işte iken yapılıyordu. Kimi defa Sofya’dan gelen resmi “Volga”dan inenler aralarında Rusça konuşuyor ve yanlarına Ahmet Doğan’ı (o zaman adı Medyü idi) alıp Pazarcık dışındaki dağevlerinden gidiyorlardı. Dinlerken dudağımı ısırdım. Bunları işitmek bile korkutucuydu. Bir adam nasıl olur da bu kadar sahtekar olabbilir diye düşündüm! İvan sen neymişsin be! dedim. Artık gerginliği sönmeye başlamıştı, davet etti, rakıdan yudumladık, bu defa artık ne onun ne de benim, ne elim, ne de dudağım titremedi. İvan gibi, önemli ve sorumlu bir kişinin bana açılmasından gurur duytmaya başlamıştım. İvan davetsiz devam etti:Paris İnsan Hakları Toplantisı’na Medü’nun sözde gönderdiği Bildiri bu gizli görüşmelerin birinde kaleme alındı, daha doğrusu çantata Sofyadan getirildi ve Medüyu’nun eline tutuşturuldu. Değişik manevralarla hapishaneden çıktı ve yabancı radyolara ve özellikle Almanya’nın Sesi Radyosu’na bizim ajanlarımız tarafından iletildi. Telefonla dikte edildi, diye anlattı. Bana bu bilgiler biraz fazla gelmişti ki, ne demek istediğini merak etmeye başladım. Benden birşeyler isteyeceğini düşünerek yine çekingen bir hal aldım. Anlatıyordu: Sahte bir lider hazırlayıp halka dayatmak için çok çalışıldı, masraf edildi. Ama benim içimde bir ağırı var. Bana kalsa, Sokola birsaz da anadan doğma sahte, ihanetçi bir tip. Düşünüyorum da kime ihanet ediyor diye, Türklere, Türklüğüğe, desem, o Türk değil, annesi Tatar, babası Varna şoparlarından, bu iki farklı etnikten Türk doğması imkansız, başka bir tip insan o, tarihsel geçmişi olmayan, soy ağacı olmayan, aile kültürü tatmamış, kimseyi sevmeyen bir kişilik taşıyor... Bana ne, İvan anlatma bana bunları, demek istesem de, deyemedim, bazı gerçekleri bilmek benim de hakkımdı, adam milisti ve yalın gerçeklerden bahsediyordu ve bu gerçekler anamdaqn babamdan 2 yaşındaki kızıma kadar tüm soyumu ve sülalemi, tüm Türklüğü doğrudan ilgilendiriyordu. İvan, hızlanmıştı hem içiyor, hem heyecanla anlatıyordu: Şu evi görüyor musun?dedi. Saray. Bu Sarayı ben onun yardımıyla yaptım. Seni Türkiye’ye götürürken aldığım paralarla ki, ben binlerce Türkten aldım senden aldığım paraları, toplayıp toplayıp çuvallara doldurdum. Bu öyle bir yağma idi. Bir daha kısmetz olmaz. Ve şunu demek istiyorum. O zaman Sokol bana 500 vize vermişti. Ben de onları üçerbin, beşerbin, yedişer bin, onarbin DM’a sattım, insanları koyun gibi otobüsüme doldurdum, İstanbul’da boşalttım. Sokol bu işten çok hoşnuttu. Gözlerinde kurnazlık parlıyor o da pay alıyordu...Düşündüm de aldatılanlar, kovulanlar, evine barkına el koyulanlar, itilip kakılanlar, yüzüne küfredilenler arasında ben ve aile üyelerim de vardık.Şimdi ise, hem Hapishanede hem de daha sonra Türklerin yurtlarından kovulmasında gördüğü işten çok memnun olan Sokol İhtımanlı milis İvanı bizim yine bizim sırtımızdan, bizim adımıza, bizi aldatarak ve yüzümüze gülerek oylarımızla zorla millet vekili yapmak istiyordu. Allah Allah! Aklım durgunluk geçirdi desem, azdır...Bu durumda ben içmeyeyim de, kim içsin? Kadehi hızla dip yaptım. İvan zaten fırsat bekliyordu, hemen doldurdu, cömert davranıyordu... Ben uyanmayayım da kim uyansın! İşte o gün bu gün herşey aklımdan çıksa da İvan’dan işittiklerim aklımda köflü bir enser gibi donup kaldı. Seçim deyince canlanıyor. Oy deyince kımıldıyor. Hatta son zamanda Rumeli TV’de HÖH deseler, zonk ediyor.Ahmet Doğan-Medü, Sokola, DPS dediklerinde ağırı sızı bütün gece sürüyor. O gece İvan nedense gözümde büyüdü. O büyüdü ben küçüldüm. İvan’a güvenim arttı. İvan bana bu gerçeği anlatırken, BEN HATA YAPTIM! UTANIYORUM! GÜNAHKARIM KABUL EDİYORUM! Sana kalbimi açmakla günah çıkarmak istdim. Şu evimi, otobüslerimi, arabalarımı gördükçe soyup soğana çevirdiğim göçe zorlanan zavalı insancıklar aklıma geliyor, onların gibi benim de gözyaşlarım göz bebeklerimde donuyor, kimi defa süzülerek akıyor, onlar hep gözümün önünde, bana hani kardeştik, der gibi bakıyorlar. Sorularına yanıt veremiyorum. Ben binlerce yurttaşımı aldattım, soydum. Lanet olsun! Bazı geceler çok ağır ve acıklı rüyalar görüyorum, ter su içinde kalıyorum. Çilekeş insanlar hiç bir söz söylemiyor, ama bakışlarıyla beni öldürüyorlar. Tek kurşunsuz ölüm olduğunu önceleri bilmiyordum. İnsanın bakışlarla öldürülebildiğini bilmiyordum. Ölüm korkusuna kapılıyorum, titrediğim, soluk soluğa uyandığım oluyor... O gün bugün hiç bir defa kendime BRAVO, ÇOK İYİ BİR İŞ YAPTIM! deyemedim. İZİN VERİRSENİZ TÜRKİYEYE KAÇIRDIĞIM BÜTÜN TÜRKLER VE AİLELERİ ÖNÜNDE AF DİLEMEK İSTİYORUM. İnsanların beni linç etmediği için TEŞEKKÜR ETMEK İSTİYORUM. BEN VE BENİM GİBİ BU İĞRENÇLİĞİ YAPANLAR LİÇ EDİLMEYE LAYİKTİLER. Artık dünyaya BİZ olarak bakamıyorum, suçluyum, vijdanım yaralı. Ben seninle de burada aynı düşünceleri paylaşamam, çünkü ben İNSAN olarak kimliğime ihanet ettim. Şimdi arınmak istiyorum. Benimle aynı pişmanlık duyguları paylaşacak insanlar arıyorum. Hayat aynasına bakınca, bir sahte kimlik, bir hain bakıyor bana. Ne kadar kötü bir duygu sana anlatamam. Doktora gittim, bir adam bul ve içini dök, dök, dök, adam sana kuvvetli bir tokat vurursa belki kendine gelmeye başlarsın. Ne yazık ki, bu kuvvetli tokatı bana vuracak bir kişi karşıma çıkmadı. Çatışma kendi içimde. Kanayan vicdanla yaşamak çok zor. Çürük bir kiş olsa çektir ve kurtul, ama değil, insan ruhu zehirlendi mi, asla arınmıyor. Milletvekili olmayacağım! Bu kadar alçak düşemem. Ben bir karakter sahibi değilim ve olamam. İnsanlarla olan ilişki, ateşle ilişki gibi birşey. Ben yüzkaramla yanan ateşten
ne kadar uzaklaşacağımı ve ona ne kadar yakınlaşacağımı bilemedim ve yalnız ellerimi değil, ruhumu ve vicdanımı yaktım. Utanç ateşini söndürmeye gücüm yok. İvan, anlattıkça anlatıyordu. Ben ise, artık söylediklerinin derin anlamını algılamakta güçlük çekiyor ve kendimi dipsiz bir kuyuya düşmüş gibi hissderken, ışık arıyordum.
9
Zafer Bayramı Kutlu Olsun “Allah, bir ülkeye yardım etmek isterse Başına Mustafa Kemal gibi Lider getirir.” M.K.ATATÜRK’ÜN Lozan Barışı’ndan sonraki şu sözleri net bir şekilde açıklamaktadır:
“Bugün vardığımız barışın, ebedi barış olacağına inanmak elbette safdillik olur. Bu o kadar önemli bir gerçektir ki, ondan bir an bile gaflet, milletin bütün hayatını tehlikeye sokar. Şüphesiz, hukukumuza, şeref ve haysiyetimize saygı gösterildikçe, karşı saygıda asla kusur etmeyeceğiz. Fakat ne çare ki, zayıf olanların hukukuna saygının noksan olduğunu veya hiç saygı gösterilmediğini çok acı tecrübelerle öğrendik. Onun için her türlü ihtimallerin gerektireceği hazırlıkları yapmakta asla gecikemeyiz.” M.K.ATATÜRK
“Salla başı al maaşı” dönemi bitiyor
Bundan böyle “salla başı al maaşı” dönemi bitiyor. Yeni düzenlemeleri Faruk Çelik canlı yayında anlattı.
Yeni kamu personel rejiminde en temel düzenleme olarak “verimlilik” ilkesi getirilecek. Çalışma Bakanı Faruk Çelik “salla başı al maaşıdöneminin”biteceğinicanlıyayındaanlattı. Yeni personel rejiminde memur için kötü haber “işten çıkarmalara” maruz kalacaklarıyla ilgili... İşte yeni düzenleme; -Memurun iş güvencesi ortadan kaldırılacak. Böylece memurların da işçiler gibi işten çıkarılmaları mümkün olacak. -Memur maaşları da sadece “katsayıgösterge”, “derece-kademe” sisteminden ibaret olmayacak. Yeni sistemde memurların maaşlarında da performans kriteri geçerli kılınacak. ÇOK ÇALIŞANA ÇOK AZ ÇALIŞANA AZ Memurun verimliliği ölçülerek çok çalışanın çok, az çalışanın az maaş alması sağlanacak. Yeni sistemde idarenin görevden alma ve görev yeri değiştirme insiyatifini kullanma şartları genişletilirken, görev yeri değiştirilen bürokratın mahkeme kararıyla geri dönmesinin yolu sınırlandırılacak. Hükümetlerin kendi kadrosuyla çalışabilmesi için “sözleşmeli” uygulaması da yaygınlaştırılacak. CANLI YAYINDA ANLATTI Yeni kamu personel rejiminin ilk sinyalleri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından Bursa’da katıldığı bir yerel TV programında verildi. Çelik yeni sistemin ana hatlarını şöyle anlattı: OTURARAK MAAŞ ALMA BİTİYOR “Verimli kamu çalışanlarından oluşan bir yapı kuracağız. Verimli personelle verimsiz personel arasında bir fark getireceğiz. Soruyorum size, bir personel, 8 saat boyunca nefes almadan çalışacak, bir diğeri de oturarak aynı maaşı alacak. Bu işten ne anladık biz?”
NİTELİKLİ DAĞILIM “Nitelikli memur hep İstanbul’da Ankara’da ve Bursa’da mı olsun? Neden Edirne’de, Diyarbakır’da veya Erzurum’da olmasın? Bu ciddi sorun. Mevcut yasa, bölgeler arası hizmet farklılıkları doğuruyor. Ayrıca bir diğer sorun da üst düzey bürokraside. Mesela ben bakan olarak, istediğim genel müdür veya müsteşarla çalışamayacak mıyım?” DEVLETE KAPAĞI ATTIK DEVRİ BİTİYOR “Şimdi siz kamu çalışanısınız diyelim ve nasıl olsa devlete kapağı attık anlayışındasınız. 25 yılınız da garanti olduğu için suya sabuna hiç dokunmadan idare edelim düşüncesindesiniz. Dünyanın neresinde üretmeyen bir insanı çalıştırırlar? Ha devlette çalıştıralım diyorlar. Oysa ki biz devleti batırmak için değil var etmek için varız. Biz verimliliği esas alan sistemin çalışmasını yapıyoruz. 3 milyon memurdan daha fazla verim almanın yollarını arayacağız. Hani çok maaş istiyoruz veya maaş az diyoruz ya. İşte öyle bir sistem getireceğiz ki çok üretene çok maaş üretmeyene de düşük maaş alsın istiyoruz.”
10
Güzel Konuşma
Güzel konuşma, diksiyon, güzel anlatım “Konuşmak yalnızca düz bir iletişim aracı değildir. Kişinin tüm duygularının yanı sıra düşüncelerini de çevresine ulaştırabildiği en etkin yoldur.” Öyleinsanlarvardırki;onlarkonuştuklarızamansoluduğunuz havanın bile onların sayesinde olduğunu zannedersiniz. Yani; konuşmaları öylesine etkilidir ki, bulundukları her ortamda, kısa bir sürede insanları etraflarında halka yapmayı başarırlarveçevreleriüzerindekıskanılacakbiretkilerivardır. Konuya başka bir açıdan bakacak olursak, bildiğiniz gibi iş görüşmelerinde işveren personelini işe almadan evvel bir mülakattan geçirir. Burada amacı sınırlı bir sürede karşısındakini maksimum ölçüde tanımaya çalışmaktır. Bu görüşmelerin sonunda bazen bir bakarsınız sizden çok daha az özelliklere sahip birisine, o çok istediğiniz işi, kaptırıvermişsiniz, hatta bazen hoşlandığınız kişiye bile… “Bu işin sırrı nedir?” diyecek olursanız bu cevap son derece açık; güzel konuşmayı becerebilmek… Çünkü konuşmak yalnızca düz bir iletişim aracı değildir. Kişinin tüm duyguları yanı sıra tüm düşüncelerini de çevresine ulaştırabildiği en etkin yoldur. Güzel konuşmak için; Psikolog Jack Marrison Pollack diyor ki: * Önce dinlemeyi bilin: Birçoğumuz, ne söyleyeceğimizi düşünmekten, başkalarının söylediklerini doğru dürüst dinlemeyiz. Eğer siz onları dikkatle dinlerseniz, onlar da sizi, ilgiyle dinler. * Başkalarını ilgilendiren konulardan söz edin: Karşınızdakine yetenekli olduğu konuda konuşma imkanı verirseniz, sıkıntılı bir sessizliği önlersiniz ve çoğunlukla karşınızdaki, anlattıklarına o denli dalar ki, iki insanın konuşmasına en çok engel olabilecek olan sıkılganlığı, unutmuş olur. * Sıkıcı ayrıntıdan kaçının: Konuşurken, en küçük ve gereksiz; hiçbir noktayı atlamadan anlatırsanız, karşınızdaki kişi, siz daha ana konuya gelinceye kadar sıkıntıdan patlar ve ilgisi dağılır. * Kesin ifadelerle konuşmaya çalışın: Konuşmaya başlamadan durup, önce aklınızda kelimeleri seçin. Bir konudan ötekine atlamayın. Konuşurken, konuştuğunuz kişinin yüzüne bakın, mırıldanmayın. * Sorularınızı yerinde sorun: Bir sorunun akıllıca sorulmasıyla, karşınızdaki kişinin “açılmasına” sebep olursunuz. “İşler nasıl?” ya da “ne haber?” gibi sorular gereksizdir. Fakat, “işe nasıl başladınız?” veya “sizce nasıl” gibi sorular karşınızdaki kişiyi konuşturur ve sizin de gerekenden fazla konuşmanızı önler. * Öfkelendirmeden karşı çıkmayı öğrenin: Çoğu kez, ne konuştuğunuz değil de, nasıl konuştuğunuz önemlidir. Dostça bir tartışma konuşmayı zenginleştirir, fakat sertçe sarf edilen bir söz, iki tarafın da hırsa kapılıp, birbirlerinden uzaklaşmalarına sebep olur. * Kimsenin sözünü kesmeyin: Eğer biri konuşurken konuşmaya girmeniz gerekirse, konuşmayı keserken yumuşak bir cümle kullanmanız gerekir. * Hoşgörülü ve anlayışlı olun: Çoğu kez bizi sinirlendiren ve rahatsız eden kişilerle konuşmak zorunda kalırız. Böyle durumlarda konuşulan konu ile ilgilenmeye çaba harcayın. * Övgü, çok zaman işe yarar: Birini haklı olarak övmek onu ilgisini kazanmak olur. İnsanlara kompliman yapmayı öğrendiğiniz an, sohbetiniz de daha zenginleşir. * Kendinizi birçok konuda geliştirin: Kitap okuyun, hobiler geliştirin, araştırıcı olun. Böylece sohbetleriniz zenginlik kazanır.
500 Milyon Euro Unutulur mu
300 milyon euro dalgınlıga kurban edilir mi Almanya’nın en akılsız bankası başlığıyla” verdiği haberde, yıllık maaşı 800 bin euro olan KfW bankasının müdürü Ulrich Schröder’in bu olaydan sorumlu olduğunu yazdı. KfW’nun sözcüsü Michael Helbig de bunun bir teknik hata olduğunu, bankaya ait olan bilgisayarın Pazartesi günü daha önceden anlaşmaya varılmış olan 300 milyon euroyu yu otomatik olarak Lehman Brothers’e havale ettiğini, havalenin neden durdurulmadığının araştırıldığını belirtti. Lehman Brothers’ın Pazartesi günü iflasını açıkladığı belirtilen haberde, Cuma günü Lehman Brothers krizi ile ilgili KfW uzmanlarının toplantı yaptığını, burada 300 milyon euroluk havale yapılacağının toplantıya katılanların dikkatinden kaçtığı kaydedildi. Alman Maliye Bakanlığı sözcüsü, bu ödemenin can sıkıcı olduğunu, Maliye Bakanı Peer Steinbrück’ün konunun hızlı bir şekilde aydınlatılmasını istediğini ifade etti.
Diş Hekimi Halide ÜMÜTFER
Bulgaristan Türklerinin Sesi
Ağız Diş ve Çene Anatomisi
Bilgilendirme
Nafiye YILMAZ
Azı dişi agız ve diş anatomisi Ağız Diş ve Çene Anatomisi agız ve diş sağlığı
Bir diş ağız boşluğu dışında incelenirse, şu üç kısım ayırt edilir : Kron. kök ve bu ikisinin birleştiği yer olan, boyun (köle). Kron, normal diş dizilerinde dişin ağız boşluğu içinde görülebilen kısmıdır. Diğer kısımlar ise, dişeti ve çene kemiği tarafından gizlenirler. Görülebilmeleri ancak; dişin, bulunduğu diş çukurundan çıkarılması ile olasıdır. Ağız boşluğu dışındaki bir diş. a) Kron. b) Boyun. c) Kök, DİŞ DOKULARI DİŞİN SERT DOKULARI Her diş üç sert dokudan oluşur. Kron, tüm vücudun en sert dokusu olan mine tabakası ile Ör¬tülüdür. Mine böylesine sert olmalıydı ki, çiğneme işlevinde oluşan tüm çiğneme basıncına dayahabilsin. Kök kısmının dış yüzeyini sement olarak adlandırılan bir başka doku örter. Dişin içinde ise, vücudun en sert ikinci dokusu olan dişkemiği ya da başkadeyişle, dentin bulunur. Bu, kron ve kök içinde uzanır ve asıl diş kütlesinin en büyük kısmını oluşturur. Bir dişin kesiti. a) Diş minesi. b) Dentin ya da dişkemiği (dentin lifleriyle birlikte). c) Dişeti. d) Epitelyal ataşman. e) Sement. f) Pulpa ya da dişözü. g) Diş çukuru bağı, periodontal membran, periodontal ligament ya da periodontal aralık. DİŞİN YUMUŞAK OLUŞUMLARI Dişkemiği, tıkız bir sertdoku değildir; «dentin lifleri» olarak adlandırılan lifli, yumuşak bir dokuyu içerir. Bu lifler aslında sinirsel oluşumlar¬dır ve bu nedenle de oldukça duyarlıdırlar. Başlangıçlarım odontoblast’lardan alırlar. Dişin iç tarafında «Pulpa boşluğu» ya da «Dişözü boşluğu» olarak adlandırılan bir boşluk bulunur. Diş minesinin altındaki dentin liflerinin diğer ucunda ise, şiddetle duyarlı olan piston biçiminde kalınlaşmalar vardır. Dişözü boşluğu krondan kök ucuna dek uzanır. îşin içinde olmayanlarca yanlış biçimde «Sinir» olarak tanımlanan dişözü, sinirlerden başka kan damarlarını (Arterler ve Venler) ve lenf damarlarını içerir. Sement ve çene kemiği arasında da «Periodontal membran», «Periodontal ligament», «Periodontal aralık» ya da «Dişçukuru bağı» olarak adlandırılan diğer bir yumuşak doku bulunur. Bu, dişin çenede asma aygıtıdır. Dişeti kenarının pek yakınında da «Epitelyal ataşman» olarak adlandırılır. Bu halka artırılmış sayıda periodontal lifleri içerir ve periodontal aralığa saldıranlara karşı bir koruyucudur. Çene kemiği, periodontal membran, sement ve dişeti birlikte «diş yatağı» olarak isimlendirilir. Dişeti, vücudun birçok organının iç tarafım kaplıyan «Mukoza»mn, başkadeyişle «Sümükdoku»nun bir parçasıdır. D:T dolaylarında ve çenelerde «Dişeti» olarak adlandırılır. Diş boynu çevrelerinde kemer biçiminde uzanır ve dişler arasında «Papil» olarak adlandırılan tepeler oluşturur. Dişeti, ağız mikroplarına ve diğer yabancı maddelere karşı bir koruma biçimi olan ve sümüksel bezlerden salgılanan sümükle örtülmüştür. Yirmi yaş dişi hakkında bilinmesi gerekenler. İltihamaların, kistlerin ve dişteki eğriliklerin sebebi. Çoğu zaman önemsenmeyen ama aslında en fazla sorun çıkaran yirmi yaş dişleri; gömülü kaldıkları için iltihaplanmalara, kistlere ve dişlerde eğriliklere neden oluyor. Oysa ağız sağlığında birçok probleme neden olan yirmilik dişlerden küçük bir operasyonla kurtulmak mümkün. Ağız, diş ve çene cerrahisi nedir? Ağız-diş ve çene cerrahisinde; ağız boşluğu ve komşu dokularının cerrahi işlemleri gerçekleştirilir. Bu cerrahi müdahalelerin başlıcaları; tümör ve kist ameliyatları, çene kırıkları, diş çekimi, gömülü ve yarı gömülü diş çekimi, apikal rezeksiyon (kök ucu çıkartılması), apse drenajı, distraksiyon osteogenezi, ortodontik ameliyatlar ve alveo genişletmedir. En sık cerrahi işlem gerektiren durumlar nedir? Sürme zamanı geldiği halde çene kemiği
YER FISTIĞI NEYE İYİ GELİR Yer fıstığı, Yer fıstığı faydası, Yer fıstığı faydaları
içinde kalarak sürmeyen dişlere ‘gömük dişler’ adı verilir. Çoğunlukla yirmi yaş dişleri, nadiren kanin (köpek) ve diğer dişler gömük olarak kalabilir. Ancak yirmi yaş dişleri en fazla sorun çıkaran dişlerdir. Gömülü kaldıkları için iltihaplanmalara, kistlere, diğer dişleri öne iterek dişlerde eğrilik ve çapraşıklığa sebep olabilirler. Diş fırçası ile tam temizlenemedikleri için çürümeye meyillidirler. Çürük sonucu oluşan ağrı ve ağız kokusu nedeniyle bu dişlerin alınması gerekebilir. Bu dişlerin çekimi sadece o bölge uyuşturularak küçük bir operasyonla gerçekleştirilir. Doktorun vereceği antibiyotik, ağrı kesici ve ağız gargarası gibi ilaçların kullanımı ile ortalama bir hafta içinde iyileşir. Diş çürüğü konusunda ne yapılmalı? Diş çürüğü; dişin sert yapılarının asitlerce eritilmesi sonucu ortaya çıkan bozulmuş diş yapısıdır. Çürüyen diş dokusu zamanla ‘oyularak’ bir boşluk (kavite, oyuk) meydana getirir. Konservatif diş tedavisi; diş çürüklerinin temizlenmesi ve oluşan boşluğun yapay bir dolguyla doldurulmasıdır. Diş dolgusu ise; çürüyen dişte ortaya çıkan boşluğun, o dişin normal formuna uygun olarak ve ağızda uzun süre problem yaratmadan durabilecek bir madde ile restorasyonudur. Günümüzde en sık uygulanan dolgular; amalgam ve ışınlı dolgulardır. Kanal tedavisi hangi durumlarda yapılır? Diş tedavi yöntemlerinde sık uygulanan yöntemlerden biri de kanal tedavisidir. Endodonti dişlerde bulunan kök kanallarını tedavi eden bir branştır. Kanal tedavisi; dişin damar ve sinir paketini içeren diş pulpası geri dönülmez bir şekilde iltihaplandığında gerçekleştirilen bir müdahaledir. Diş pulpasının alınmasıyla gerçekleştirilir. Kanal tedavisi, bir dişi kurtarmak için yapılacak son müdahaledir. Kanal tedavili diş, ağızda yıllarca sağlıklı bir şekilde kalabilir. Yirmi yaş dişi neden çabuk çürür diş çürükleri nasıl tedavi edilir Yabancıların “akıl dişi” de dedikleri yirmi yaş dişleri geç çıktıkları gibi, çoğu kez problem de yaratırlar ve diş hekimlerince derhal çekilmeleri önerilir. Aslında çiğnemede pek fonksiyonu da olmayan bu dişler bize henüz yiyeceği pişirerek yemeyi keşfedemeyen atalarımızın mirasıdır. Onların çiğ yiyecekleri yemek için daha kuvvetli bir çeneye ve dişlere ihtiyaçları vardı. Zaten diğer bütün dişlerimiz de aynı anda çıkmaz. Önce süt dişleri çıkar. Onlar döküldükten sonra ön dişler ve köpek dişleri çıkar sonra da azı dişleri. Yirmi yaş dişleri bu sırayı biraz gecikerek takip eder. Bütün bu olaylar olurken de çenemiz gelişmeye devam eder, ancak 20 yaşını geçtikten sonra yirmi yaş dişlerine çene kemiğimizde yer açılır. İnsanlık geliştikçe yirmi yaş dişine de çenemizde o kadar az yer kalıyor, yani insanın evriminde çene gittikçe küçülüyor. Bu nedenle bazı insanlarda bu dişler hiç çıkmadan gömülü olarak kalabiliyor. Yerine tam oturamadığından çürüyebiliyor, iltihap yapabiliyor. Bir fonksiyonu olmadığından da diş hekimleri çekip almayı tercih ediyorlar. Görevleri sadece çiğnemek olmasına rağmen dişlerimizin içinde sinirler de vardır. Bu sinirler dişlerimizle ilgili acı, ağrı ve ısıyı beynimize iletirler. Yani dişimiz çürürse sinir bir problem olduğu konusunda beynimizi ikaz eder ama nedense bu ikazı diş çürüdükten, iş işten geçtikten sonra yapar, diş hekimleri de o dişi kurtarmak için önce sinirini alırlar.
Çerezi, kreması, yağı derken yer fısğı günden güne hayatımızda daha çok yer almaya başladı… Hem leziz hem sağlık deposu fıstıpın faydaları… - Yerfıstığı vücuda enerji ve kuvvet verir. - Cinsel gücü arttırır. - Zihinsel ve bedensel yorgunluğu giderir. Öğrenmeyi – kolaylaştırır. - Kalp sağlığına iyi gelir. - Kandaki kolesterol oranını düşürerek kalp ve damar hastalıkları riskini azaltır. - Başta Meme, prostat ve kalın bağırsak kanseri olmak üzere kansere karşı koruyucudur. - Bağışıklık sistemini destekler. - Kandaki şeker oranını ayarladığı için şeker hastalarına faydalıdır. - Yerfıstığı yağı kabızlığa iyi gelir. - Gastrit, mide yanması ve ekşimesi şikâyetlerini azaltır - Böbreklerdeki harareti önler. Fıstık semiz otunun sıkılarak elde edilmiş suyuyla tüketilirse mide yanmasını ve acılığını dindirir. - Zayıf bedene kuvvet verir. Fıstık bal ile yenilirse kuvvet verir. - Böbrekleri kumlardan temizler. - Fıstığı dövüp bal ile macun yaparak her gün aç karnına 10 gram miktarı felç geçiren hastalara iyi gelir. - Fıstık dalını suda kaynatıp, o su ile yara bere içinde olan yerler temizlenirse çabuk iyileşme görülür.
İsim denklik belgesi nereden alınır İsim denklik belgesi ayniyat belgesidir. Bir başka vatandaşlıktan Türk vatandaşlığına geçerken geldiğin ülkedeki ismin ile Türkiye’de soyadının aynı kişi olduğunu beyan eder .
İSİM DENKLİK BELGESİ NERDEN ALINIR : İsim denklik belgesi Başbakanlık Nüfus ve vatandaşlık işleri genel müdürlüğünden alabilirsiniz –Ankara’dan Muhacir belgeniz Eski Bulgar pasaportunuz Bulgar Doğum belgesi Başbakanlık Nüfus ve vatandaşlık işleri genel müdürlüğünden –Ankara’dan 0312 591 21 24
Arayarak posta yolu yada yerinize sizin vekaletiniz olan herhangi birisi alabilir.
Bulgaristan Türklerinin Sesi 11 Bilgilendirme
BULGARİSTANDA VATANDAŞLIK İŞLERİ
90 saniyede bembeyaz dişler
Dişlerinize ve gülümsemenize önem veriyorsanız artık diş hekimine gitM a h m u t O R A L menize ve tonÇocuklar için Bulgaristan Vatandaşlığı larca para harBulgaristan Vatandaşı iseniz,18 yaşından küçük çocuk- camanıza gerek larının Bulgaristan vatandaşlığı almaları için gerekli belyok. Bembeyaz dişlerinizle güvenle gülecek ve kengeler: dinizi daha mutlu hissedeceksiniz.Sağlıklı, 1 - Eksiksiz doldurulmuş Bulgaristan vize başvuru hijyenik ve bütün diş türlerine uygun olan formu Spray White 90 dişlerinizdeki bütün leke2 - Doğum Kâğıdı ve EGN (Bulgaristan Vatandaşlık leri ve sararmaları ilk denemeden sonra 7 Numarası) tona kadar beyazlatmanıza yardımcı olacaktır. Doğum Kağıdı (Akt za rajdane) alabilmeniz için geSon yıllarda diş beyazlatmak için, bembeyaz rekli evraklar: dişlere sahip olmak için çaba sarf ettiğimiz - Nüfus Kayıt Örneği (kaymakamlıktan apostilli) bir gerçek. Bir çok ünlünün kullandığı Spray - Doğum Kayıt Örneği (kaymakamlıktan apostilli) White 90 ile sadece 90 saniyede bembeyaz - Evlilik Kayıt Örneği (kaymakamlıktan apostilli) dişlere sahip olabilirsiniz. Daha genç, daha - İsim Denklik Belgesi (Valilikten Apostilli Olacak) çekici ve çok daha güvenli bir gülümseme - Eşlerden birisinin veya varsa her ikisinin Liçna Kartı- ile sevdiklerinizin gözlerini kamaştırabilirsinın (Bulgar Kimliği) fotokopisi niz. Artık diş beyazlatma yöntemlerini araştırmanıza gerek yok. Spray White 90 ile sadece Bu evraklar Bulgaristan’da Bulgarcaya tercüme edilip 90 saniyede özgürce gülümseyebilirsiniz. Sofya Dış İşleri Bakanlığına gidecek ve orada onaylatılıp, R e s m i S a y f a s ı n d a n v i d e Noterden tastiklenip Apostil olacak. Daha sonra Bulgaris- o y u i z l e m e k i ç i n t ı k l a y ı n ! tan vatandaşı olan eşin kayıtlı olduğu yerden çocuğa DoSpray White 90 diş beyazlatıcı ve koruyucu ğum Kâğıdı çıkacak, onunla Türkiye’den Pasaporta başspreydir. İlk kullanımda bile dişleri 4 tona kavuru yapılabilecek. dar beyazlamasına destek verdiği defalarca gözlemlenmiştir. Sürekli olarak kullanımda Bulgar Evlilik Cüzdanı Çıkartmak ise dişleriniz 7 ton beyazlamasına yardımcı - Bulgaristan’dan alınmış Evlilik Cüzdanı (orjinali) grajdanski brak - Bulgar vatandaşı olan eşin Bulgaristan noterinden eşinin “açık adreste birlikte yadaşıklarını, bütün bakım ve masraflarının bulgar vatandaşı eş tarafından karşılanacaMüze, Bosna-Hersek’in Avusturyağını taahüt eden“ tağahütname. - Türk Vatandaşı olan eş adına Bulgaristan’da herhangi Macaristan İmparatorluğu’nun bir parbir bankada hesap açılması çası olduğu 1888 yılına kurulmuştu. TÜM EVRAKLAR ORİJİNAL VE FOTOKOPİ Kaynak yetersizliği yüzünden müze perOLARAK soneline yaklaşık bir yıldır maaş veri2 DOSYA HALİNDE HAZIRLANACAKTIR. lemiyor. Müze çalışanları ve yüzlerce öğNot: Evlilikten dolayı oturum (D tipi vize) başvuru tari- renci, kurumun kapatılmasını kınamak hinden itibaren 1 ay sonra çıkmaktadır.
olacaktır. Amerika’ da bir çok testten geçirilerek piyasaya sunulan Spray White 90 bilimsel olarak formüle edilmiştir ve klinik olarak test edilmiştir. Spray White 90 ABD’de yayınlanan en seçkin tv programlarından The Doctors’ da canlı yayında test edilmiş ve tam not almıştır. Piyasada bulunan bir çok ürünün tersine etkisi defalarca kanıtlanan Spray White 90 ile gözlerinize inanamayacaksınız. Spray White 90’ nasıl beyazlatır? Spray White 90 yaygın olarak dişleri beyazlatmak için kozmetik ve diş hekimliğinde kullanılan hidrojen peroksit içerir. Dişe uygulandığında , hidrojen peroksit, su ve hidrosil iyonlar ayrılır. Bu iyonlar ağızda yayılarak gıdalar, sigara, kahve, çay vb. maddeler yüzünden oluşan lekeleri dişlerinizden ayırır. Bu sayede dişlerinize daha beyaz ve parlak bir görünüm verir. Ayrıca Spray White 90’nın yanında verilen WOW Enhancing Oral Rinse gün boyu ağız içinde hijyen sağlar ve oluşabilecek sararmalara, lekelere ve bakterilere karşı koruma görevi üstlenir. Kullanımı kolay, güvenli ve hijyenik bir diş beyazlatma yöntemi arıyor ve bembeyaz dişlere hemen sahip olmak istiyorsanız Spray White 90 tam size göre. Üstelik tanıtım fiyatı ile!!!
Parasızlıktan müze kapandı
Bulgaristan Vatandaşlığını Geri Kazamak
1. Bulgaristan Adalet Bakanlığından Bulgaristan vatandaşı olmadığınıza dair yazı 2. Bulgaristan’dan Doğum Kâğıdı (Akt za Rajdane) 3. Daha önce bağlı olduğunuz Belediyeden hangi Antlaşmaya göre göç ettiğinize dair yazı 4. İsim Denklik Belgesi (Apostilli olacak) 5. Bulgaristan’da herhangi bir Bankada adınıza hesap açılması 6. Bulgaristan’da devamlı oturacağınıza dair Bulgar Noterinden tasdikli Deklaratsiya (Taahütname) 7. Bulgaristan’da yapılmış Kira Kontratı 8. Arkası beyaz fon 2 adet biyometrik fotoğraf 9. Pasaport (geçerlilik süresi en az 1 yıl olacak)
Türkiye’den kırmızı pasaport başvurusu
- Bulgaristan kırmızı pasaport başvuru için öncelikle konsolosluk randevu telefonundan randevu almanız gerekmekte. - Eksiksiz doldurulmuş bir adet zaevlenie - Bulgaristan kırmızı pasaport için özel çekilmiş 4 adet biometrik fotoğraf. Bakınız: Biometrik Fotoğraf - Anne babanın Bulgaristan kırmızı pasaport ve Bulgaristan liçna kartlarının orjinali ve fotokopisi. Bulgaristan Konsolosluğu’ndan yapacağınız Bulgaristan kırmızı pasaport başvuruları esnasında ebeveylerin her ikisinin de çocuğun yanında bulunması gerekmektedir. Anne ve baba boşanmış ise; başvuruya sadece çocuğun velayeti bulunan ebeveyn gelebilir ancak bunun için velayet davasının mahkeme kararı ve diğer ebeveynin vekaleti Bulgaristan Konsolosluğu’na sunulmalıdır.
üzere dün protesto gösterileri düzenledi. Bosna’da savaşın sona erdiği 1995’den bu yana, ülkede bölünmüş haldeki etnik gruplar kültürel kurumlar mali kaynakları konusunda anlaşamıyor. Müzede sergilenen eserler arasında, Engizisyon sırasında İspanya’dan atılan bir Yahudi aile tarafından Bosna’ya getirilmiş olan ve 2. Dünya Savaşı sırasında Hitler kuvvetlerinin eline geçmekten kurtarılan çok değerli Saraybosna Haggadah’sı
adlı resimli el yazması bulunuyor. Yıllardan beri Bosna’nın ulusal kültürel mirasının koruyucusu kabul edilen müze ve diğer 6 kültürel kuruluş, hükümetin değişik kurumlarından alınan geçici yardımlarla ayakta kalmaya çalıştı. Ulusal Bosna Müzesi Müdürü Adnan Busulaciç, “Bu denli karmaşık yapıya sahip bir kurum, geçici önlemlerle çalışamaz. Yetkililer çalışanların maaşlarını ve işletme giderlerini karşılamak zorunda.” dedi ve müzenin gündelik çalışma ve faaliyetlerini yürütebilmesi için ayda yaklaşık 60 bin euroya ihtiyacı olduğunu söyledi. Bosna-Hırvat Federasyonu ve Bosna Sırp Cumhuriyeti olarak bölünmüş olan Bosna-Hersek’te, merkezi nitelikte bir kültür bakanlığı bulunmuyor.
İbrahim SOYTÜRK
Çörek otu neye iyi gelir İşte o mucize bitki çörek otu İşte çörek otunun faydaları: Çörek otu inanılmaz bir şekilde bütün hastalıklara şifa olabiliyor. Peygamber Efendimizin (s.a.v) asırlar önce bildirmesine rağmen çörek otunun kıymeti daha yeni yeni anlaşılıyor. Bütün araştırmalar ve deneyler hep aynı sonucu veriyor. Çörek otu hakikaten ölümden başka her şeye faydalıdır. AİDS Son zamanlarda AİDS için yapılan çörek otunun faydaları konusundaki çalışmalar, bitkinin doğal katil hücre aktivitesini arttırırken aynı zamanda yardımcı ve bastırıcı t-lenfosit hücre miktarını da olumlu etkileyerek, bağışıklık sistemi üzerinde meydana getirdiği inanılmaz faydalı sonuçları gözler önüne sermiştir. Alerji Alman bilim adamları aralarında alerjik burun iltihabı, astım ve egzama belirtileri gösteren yüzü aşkın alerjik hasta üzerinde uyguladıkları çörekotu tedavisi sonucunda çörek otu yağının anti-alerjik etki göstererek terapötik etkisinin olduğu sonucuna varmışlardır. Hindistan’da yapılan bir araştırma ise çörek otundaki nigellon bileşiğinin anti-histaminik etki göstererek histamin salgılanmasını baskıladığı görülmüştür. Antioksidan Etkisi Journal of Clinical Psychology in Medical Setting Dergisinde bilim adamlarının karbontetraklorid ile deneysel olarak toksisite oluşturulan farelerin çörekotu yağıyla beslendikleri takdirde bitki yağının anti oksidan etki göstererek denek hayvanlarının toksin etkilerden korunduğuna yer vermiştir. Drug and Chemical Toxicology Dergisinde benzer bir araştırmaya; yani çörek otu yağında anti oksidan maddelerin bulunduğuna yer vermiştir. Bağışıklık Sistemi Amerika’da bilim adamları yaptıkları araştırmalar sonucunda bitki tohumlarının bağışıklık sistemi üzerinde güçlendirici etkisi olduğu ortaya koymuşlardır. Denekler tarafından günde alınan 2 gr. çörekotu, deneklerde yardımcı T-lenfosit, baskılayıcı T-lenfosit ve doğal katil hücre sayısını artırıcı etki göstermiştir. Başka bir araştırmada uzmanlar ise bitkinin bağışıklık sistemi hücreleri üzerinde uyarıcı etkisi olduğu sonucuna varmışlardır. Bakteriler Mısırlı uzmanlar Gr (+) ve Gr (-) bakteriler üzerinde yaptıkları çalışmalarda bitkinin bazı bakteri türlerine karşı anti-bakteriyel etki gösterdiğibildirmişlerdir..
Bankalarla Anlaşmalıyız F r a n s a ’ d a n
A.Halide ÜMİTFER
Diş Hekimi
Kayıp Bulgar pasaportu yeni pasaport başvurusu Bulgar kırmızı pasaport olmaması kaybolması ya da çalınması durumunda pasaport başvurusunda bulunamazsınız. Ancak PASAVAN seyahat belgesi alabilirsiniz (tek sayfalı bulgar pasaportu) 1-BULGAR İSTANA PASAVAN: Bulgar pasaportunuzun çalındığına dair bölgenin karakolundan tutanak ve bu tutanağın Bulgarca tercümesi ile birlikte aşağıdaki evraklarla birlikte başvuru yapabilirsiniz 2-Bulgaristan kırmızı pasaport başvurusu için konsolosluk randevu telefonundan randevu almanız gerekmektedir. 3-Eksiksiz doldurulmuş bir adet bulgar pasaportu başvuru formu - zaevlenie (zaevlenie’yi konsolosluktan sıraya girdikten sonra pasaportu göstermeniz durumunda size Bulgar konsolosluğu görevlileri tarafından 1 adet zaevlenie verilecektir) 4-Bulgaristan doğum belgeniz (AKT ZARAJDANE) 5-Bulgaristan kırmızı pasaport için 4 adet biometrik fotoğraf. Dernekten daha detaylı bilgi alabilirsiniz
Bilgilenmek
Bulgaristan’a İmkan Fransa Bulgaristan ve Romanya vatandaşları için 150 meslek imkanı açıyor Fransa’da yabancıların istihdam edilmesiyle ilgilenen Fransız Migration Conseil sitesi, Fransa’daki işverenlerin Fransa topraklarında adaylar aramak zorunda olmadığı meslekler listesini yayımladı. Bu önlem ama tavsiye niteliğini koruyor. Bu listede yer alan 150 meslek, Cezayirli ve Tunuslular dışında adayın milliyeti farketmeksizin istihdam gerekçesiyle Fransa’daki ikametin yasallaştırılması prosedürü için kullanılabiliyor.
Bulgaristan ve Pekin
Tel: 0212 556 45 30
Adres: Çalışlar İncirli, Ömür sk.No.1/1 Bahçelievler/
Bulgaristan Ticaret ve Sanayi Odası ile Pekin Üniversitesi karşılıklı iş ilişkilerini teşvik edecekler ‘Bulgaristan Ticaret ve Sanayi Odası ile Pekin Üniversitesi Bulgaristan ve Çin işadamları arasındaki iletişimin iyileştirilmesi için ortaklaşa çalışacaklar.’ Bunu Sofya’da Bulgaristan Ticaret ve Sanayi Odası yönetimi ile br araya gelen Pekin Üniversitesi profesörlerinden Lyu Fın belirtti. Bulgaristan’daki iş ortamını ve onun Çin’de tanıtılma yollarını araştıran Prof. Lyu Fın Bulgar şirketlerinin Çin piyasasına girmesin yardımlayacak. Prof. Lyu Fın, Çin’in birbirinden farklı eyaletlerden oluşan çeşitli piyasalar olarak algılanmasını tavsiye ediyor.
12
“Türkiye, Seninle Gurur Duyuyor(?)” Alptekin Bultürk
CEVHERLİ YKÜyesi
Şimdi rahmetli oldu, bir Hocam vardı. T e v f i k H o c a . B i l e n l e r b i l i r … Meşhur bir sözü vardı… O da kendi hocasından dinlemiş. “Üç işe karışılmaz. Allah’ın işine, Hükümetin işine ve evde Hanım’ın işine karışılmaz!” Geçen gün hatırlarsınız Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kongresi yapıldı. Kongreye Irak’ın kuzeyindeki kukla yönetimin başındaki Mesut Barzani de katılıp bir konuşma yaptı. Elbette Barzani’nin o kongreye katılıp katılmaması tartışılabilir. Ancak az önce dediğim gibi devletin işine karışılmaz. Vardır bir hikmeti… Belki özel bir görüşme için gelmiştir, kongreyle kamufle edilmiştir. Başka konular bu vesile ile görüşülmüştür vs. vs. vs… Ama asıl sorun şu: Barzani kürsüye çıktığında binlerce insanın topluluk psikolojisi ile aynı anda “Türkiye, seninle gurur duyuyor!” diye bağırmasının bir açıklaması yoktur! Bu durumun ciddi manada psikologlar ve sosyologlar tarafından incelenmesi gerekir. Türk halkı; kendisine açıkça meydan okuyan, defalarca haddi aşan, hakaretler eden, babası-dedesi yıllarca Türkiye ile savaşan bir insana niye, “Türkiye, seninle gurur duyuyor” diye bağırır? Barzani Türkiye için ne yaptı ki, Türk halkı kendisi ile gurur duyuyor? Bu hezeyanın sosyolojik açıklamasının mutlaka yapılması gerekir. Üniversitelerimiz acil olarak bunu incelemek zorunda. Şahsi kanaatimizi sorarsanız, toplumun ciddi bir travma geçirdiği yönünde. Düşünsenize, her gün 5’er 10’ar terör şehit haberinin geldiği ve bu haberlerin televizyonlarda 30 ile 40 saniye içerisinde geçiştirildiği bir ülkede; Alex’in Fenerbahçe’den ayrılışının ana haber bültenlerinde ilk haber olarak 20 dakika gösterildiğini görünce, toplumun en basit ifadeli argo tabirle “kafayı yediğini” açıkça söyleyebiliriz. Kendisine kahraman olarak futbolcu Alex’i görüp, heykelini diken Türk halkı; son 30 yılda terörle mücadelede kaybettiği 10 bini aşkın güvenlik görevlisi şehidi için bir heykel bile dikmedi… Alex’in aldığı milyon dolarlar karşısında sadece top oynayıp, ardından ticari antlaşmanın bitmesi neticesi ülkesine döneceği için meydanlara inen bağıran çağıran binlerce kişi, bu vatan için, bu din için bu millet için şehit düşenlerin ardından kılını bile kıpırdatmaz oldu. Y a l a n m ı ? Alex’in heykelinin dikildiği bir ülkede kendi öz evlâtları için bırakın heykeli, televizyonda şehit haberi duyulduğunda artık bir Fatiha bile okunmaması, hayatın hiçbir şey olmamış gibi devam etmesi kadar acı ve anormal bir şey olabilir mi? Vur patlasın, çal oynasın bir hayat; gelsin pembe diziler, gitsin magazin programları oh ne alâ… Birkaç iyi niyetli belediye başkanı dışında şehitlerin adını ölümsüzleştirmek için kamu tesislerineisimleriniverenbileyok,neyazıkki… S o n r a … Gak Barzani kürsüye çıkıyor, Türk halkı bağırıyor, “Türkiye seninle gurur duyuyor(?)” Barzani kürsüde konuşmaya başlıyor: “…Gördüğünüz gibi Ortadoğu’da önemli değişimler yaşanıyor. Kendi özgürlükleri için mücadele verenleri bütün gücümüzle destekliyoruz.” S a l o n t ı s s … Sonra çevir kazı yanmasın, efendimiz uyanmasın:
“Suriye halkının özgürlük mücadelesini, canı gönülden destekliyoruz.”
Almanca hadis kitabı
ALMANYA’nın Paderborn Üniversitesi’nde eğitim görevlisi Dr. Yaşar Sarıkaya’nın ‘İslam Dersi İçin 401 Hadis’ (401 Hadithe für den Islamunterricht) adlı Almanca kitabı çıktı.
NRW Eyaleti’nde yeni eğitim döneminde başlayacak İslam din derslerindeki kitap boşluğunu doldurmak istediğini belirten Dr. Sarıkaya, kitabında Hz. Muhammed’in 401 sözüne yer verdi. Kitabında aile, toplum, moral, ahlak, ibadet
Bulgaristan Türklerinin Sesi
Mehmet ÇAKIR
Dünyayı En Çok Kirletenler
gibi konular hakkında hadislerin yer aldığını belirten Dr. Yaşar Sarıkaya, “Kitabı öğren- Dünyayı en çok kirleten ülkeler cilere uygun bir 1. Çin şekilde hazırladım. Hadisleri Karbon dioksit yayımı yılda: 7710,50 milbasit bir dil ile yon ton çevirdim. Hiç- Tüm dünyaya göre oranı: %25,64 bir ön bilgi ol- 2. ABD madan herkes kitaptaki ko- Karbon dioksit yayımı yılda: 5424,53 milnuları anlayabilir. Ek olarak kitabın arkasında yon ton bazı konular hakkında özel bilgiler yer alıyor. Tüm dünyaya göre oranı: %17,84 Yeni okul döneminde İslam din derslerinde bu kitabın kullanılmasını ümit ediyorum” dedi. 3. Hindistan Karbon dioksit yayımı yılda: 1602,12 milyon ton Tüm dünyaya göre oranı: %5,27 4. Rusya Karbon dioksit yayımı yılda: 1572,56 milbildiğini belirten Van der Staaij, İslamiyet’in yon ton yaygınlaşması konusunda kendileri açısın- Tüm dünyaya göre oranı: %5,17 dan soru işaretleri bulunduğunu ifade etti. 5. Japonya SGP lideri Kees van der Staaij, “Madalyonun diğer yüzünü de göz ardı etmiyoruz” dedi. Karbon dioksit yayımı yılda: 1097,56 milKamuoyu araştırmalarına göre SGP, üç mil- yon ton letvekili çıkarabilecek oy potansiyeline sahip. Tüm dünyaya göre oranı: %3,61 6. Almanya Karbon dioksit yayımı yılda: 565,56 milyon ton Tüm dünyaya göre oranı: %2,52 7. Kanada Karbon dioksit yayımı yılda: 540,97 milyon ton Tüm dünyaya göre oranı: %1,78 8. Güney Kore Karbon dioksit yayımı yılda: 528,13 milyon ton Tüm dünyaya göre oranı: %1,74 9. İran Karbon dioksit yayımı yılda: 527,18 milyon ton puanlar kullanılarak hesaplanan toplam puanlara Tüm dünyaya göre oranı: %1,73 göre, ODTÜ dünyada 203., Bilkent Üniversitesi 10. İngiltere 238., Koç Üniversitesi 242., Boğaziçi Üniversitesi 276. ve İTÜ 290. sırada yer almaktadır. Beş Karbon dioksit yayımı yılda: 519,94 milüniversitemiz arasında ODTÜ “Araştırma (bütçe yon ton ve tanınırlık)” ve “Eğitim-öğretim ortamı” kıs- Tüm dünyaya göre oranı: %1,71 taslarında; Koç Üniversitesi “Araştırmanın etkisi (atıflar)” ve “Uluslararası Boyut” kıstaslarında ve İTÜ ise “Sanayiden elde edilen gelir” kıstasında en yüksek puanları almışlardır. Kullanılan “Araştırma”, “Eğitim-öğretim” ve “Atıflar” kıstaslarına ilişkin verilerin büyük bir bölümü Times Higher Education tarafından genel veritabanları ve anketler aracılığıyla toplanmakta, “Sanayi gelirleri” ve “Uluslararası Boyut” verileri ise ağırlıklı olarak üniversitelerin beyanlarına dayanmaktadır.
Camilere sınırlama getirilsin
HOLLANDA Temsilciler Meclisi’nde iki milletvekili ile yer alan SGP (Kalvin Yanlısı Siyasi Parti) Meclis Grup Başkanı Kees van der Staaij, din özgürlüğünü savunduklarını ancak yeni cami inşasına da sınırlama getirilmesinden yana olduklarını söyledi. Popülist PVV’nin (Özgürlük Partisi) İslamiyet konusundaki yaklaşımına anlayış göstere-
Dünyada en iyi universiteler “En İyi 400 Üniversite” sıralamasında Bulgaristan’dan üniversite yok İngiliz Times Higher Education (THE) kurumu, “Dünyanın En İyi 400 Üniversitesi 2012-2013 Sıralaması” sonuçlarını açıkladı. İlk üç sırayı California Institute of Technology, Stanford University ve University of Oxford’un paylaştığı 2012-2103 listesinde Bulgaristan’dan tek bir üniversite bulunmazken Türkiye’den 5 üniversite listede de yer aldı. Açıklanan listede ilk 200 üniversite toplam puana göre sıralanırken, 201400 listesindeki üniversiteler ise gruplanarak her grup içinde alfabetik sırada verildi. O D T Ü 2 0 1 - 2 2 5 , Bilkent Üniversitesi ve Koç Üniversitesi 226-250, Boğaziçi Üniversitesi ve İTÜ 276-300 gruplarında yer aldı. Times Higher Education yaptığı sıralamada “Araştırma (bütçe ve tanınırlık)”, “Eğitim-öğretim ortamı”, “Araştırmanın etkisi (atıflar)”, “Sanayiden elde edilen gelir” ve “Uluslararası boyut” kıstaslarını kullanmaktadır. Üniversitelerin toplam puanı, bu kıstaslardan aldıkları puanların ağırlıklı ortalaması olarak hesaplanmaktadır. Her üniversitenin söz konusu 5 kıstasa göre almış olduğu
Yurtdışı Vatandaşlar Danışma Kurulu Yurtdışı Vatandaşlar Danışma Kuruluna ilişkin esaslar aşağıda belirtilmiştir: a) Kurul; Başbakanın veya ilgili Bakanın başkanlığında, Başkan, Milli Savunma, İçişleri, Dışişleri, Maliye, Milli Eğitim, Ulaştırma, Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Kültür ve Turizm bakanlıkları ile Gümrük Müsteşarlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının en az genel müdür düzeyindeki temsilcileri; Diyanet İşleri Başkanı, Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı, Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Genel Müdürü, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürü, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürü, Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği temsilcisi ve yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın yoğun olarak bulundukları yerlerin başkonsolosluklarına veya Başkanlığa, yönetmelikte belirtilen şartları haiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları veya kaybettirme halleri dışında vatandaşlıktan çıkanlar tarafından yapılan başvurular arasından Başkanın teklifi ve Bakan oluruyla dört yıllığına seçilecek kişilerden oluşur. Kurula, Bakan tarafından uygun bulunan kamu kurum ve kuruluşları ile mesleki yapılanmalar ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri de davet edilebilir. Bakan, Kurul içinden üst ve alt kurullar ile ihtisas kurulları oluşturabilir. b) Kurul kararları alınırken Dışişleri Bakanlığının görüşü öncelikle değerlendirilir. c) Kurulun görevleri şunlardır: 1) Yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarının ve
kaybettirme halleri dışında vatandaşlıktan çıkmış olanların sorunlarının tespiti ve yapılacak çalışmaların koordinasyonu ile ilgili olarak tavsiyelerde bulunmak. 2) Yurtdışında yaşayan vatandaşların ve kaybettirme halleri dışında vatandaşlıktan çıkmış olanların bulundukları ülkelerin sosyal ve ekonomik yaşamlarına eşit katılımlarını sağlayacak öneriler geliştirmek. 3) Yurtdışında yaşayan vatandaşların ve kaybettirme halleri dışında vatandaşlıktan çıkmış olanların Türkiye Cumhuriyeti tarafından karşılanması gereken ihtiyaçlarını belirlemek, bu çerçevede yapılması gerekli kanuni ve idari düzenlemeleri tespit etmek. 4) Yurtdışında yaşayan vatandaşların ve kaybettirme halleri dışında vatandaşlıktan çıkmış olanların yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve ayrımcılık gibi akımlara duyarlılıklarını artırarak uluslararası kamuoyunda yapılması gereken etkinlik önerilerini görüşmek.
Bulgar Gizli İstihbaratına Çalışanlar Partilere Göre Dağılımı ve Sayıları BSP HOH GERB Ataka NDSV-Kral SDS Evroroma BZNS Lider Georgövden
76 60 39 27 8 6 4 3 2 1
Bulgaristan Türklerinin Sesi 13
Dünya Medyasından Haberler Recep Tayyip Erdoğan: “Türkiye Azerbaycan’a olan desteğini hiçbir zaman esirgemedi” Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantılarına katılmak üzere Azerbaycan’a geldi. Erdoğan, Bakü’ye hareket etmeden önce düzenlediği basın toplantısında, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin bundan sonra da gelişmeye devam edeceğini söyledi. Türkiye-Azerbaycan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin önemine de değinen Başbakan “Türkiye, Azerbaycan’a desteğini hiçbir zaman esirgemeyecek” diye konuştu. Başbakan Erdoğan bugün Azerbaycan Cumhurbaşkanı ile birlikte tarihi Şeki ve Zagatala illerini gezecek.
“Proton M” “çöp” anlamına geliyor Rusya, uzay çöplüğüne iki pahalı uydu daha attı. Önceki gece Baykonur Uzay Üssünden fırlatılan Proton-M roketinin taşıdığı Express-MD2 ve Telkom-3 arıza nedeniyle yörüngeye yerleştirilemedi. Endonezya ve Rusya’ya ait uyduları taşıyan roket aslında başarıyla fırlatıldı; ancak uyduları yörüngeye kadar götürecek olan Briz-M modülünde çıkan arıza nedeniyle hedefe ulaşılamadı. Uydular şimdi uzay boşluğunda kontrolsüz halde bekliyor. En şaşırtıcı olan ise artık bu haberlerin sansasyon olarak görülmemesi. Rusya Uzay Kurumu Roskosmos’taki kaynaklar büyük bir gururla bunun 2012’nin ilk kazası olduğunu söylüyorlar! Bundan sonrası ise belli: yine zararlar sigortalanacak, kimse de görevini kaybetmeyecek. Soruşturma açılması ise söz konusu bile değil. Anlayacağınız, uzay alanında tam bir istikrar söz konusu…
Hollande, daha önce görülme dik bir bütçe şokunu yükleniyor
Büyükanne ve büyükbabaların torunlarına daha çok zaman ayırabilmesine imkan yaratmak isteniyor Aile Bakanı Kristina Schröder ilginç bir yasa teklifinde bulundu. Aile Bakanı çalışan büyükanne ve büyükbabaların torunlarına bakabilmeleri için “yasal izin saatleri” hakkı sunulmasını talep ediyor. Almanya’da genelde aile büyüklerinin torunlarının bakımını üstlendiğini belirten Schröder önerdiği yeni yasa sayesinde, büyük anne ve büyük babaların yasal bir şekilde çalıştıkları iş yerinden izin alabileceklerini ya da çalışma saatlerini düşürebileceklerini belirtti. Ancak, Schöder’in bu teklifi tepki aldı. KoalisyonhükümetininküçükortağıolanHürDemokratlar bu düşüncenin evvelce kendilerine danışılmadığını açıkladı. Açıklamada, ayrıca, bu tür bir uygulama için gerekli kaynağın yaratılmasının da güçlüğüne dikkat çekildi.
İngilizlerin Afganistan’da açtığı okullar kapatılıyor Avrupa Alman malları için en önemli pazar olmayı süİngilizlerin Afganistan’da açmış olduğu okul ve sağlık merkezleri Hamit Karzai yönetiminin masrafları karşılayamaması nedeniyle teker teker kapanıyor. İngiltere’nin yerle bir olan Afganistan’ın yeniden yapılandırılması amacıyla son altı yıl içinde yüz milyonlarca pound harcadığı biliniyor. Ancak bazı inşaatların masraflarının nasıl karşılanacağı hesaplanmadan yapıldığı iddia ediliyor.
Cumhurbaşkanı Hollande pazar akşamı katıldığı televizyon yayınında 2013 yılında 30 milyar euroluk bir tasarrufa gidileceğini açıkladı. Amaç ise kamu hesaplarındaki dengesizliğin giderilmesi… Hollande, pazar günü Fransız halkının sorunlarına yanıt ararken “Savaş durumundayım” diyordu. Cumhurbaşkanı,‘2014programı’çerçevesindekamborçları ve işsizliğe karşı savaş açtığını söyledi. Cumhurbaşkanı ayrıca bir yıl içinde göstergelerin tamamen değişeceği sözünü verdi. Bu önlemler kapsamında, 2013 yılı için 10 milyar euro tutarında kamu hesaplarından kesinti yapılacak; 20 milyar euro da vergilerden gelir sağlanacak. Cumhurbaşkanı, süper zenginlere uygulanacak yüzde 75’lik “süper vergi” konusunda da ayrıcalık tanınmayacağını söyledi. Patronlar ise şikayetçi…
İslamcı Fransızlar saldırı hazırlığındaydı Orta halli çevrelerden gelen, içlerinde bazıları geçmişte uyuşturucu veya şiddet olaylarına bulaşmış gençler… Ancak hepsinin de gözleri “Fransa’ya karşı savaşlarını” yürütmek adına Yahudi karşıtı bir dizi saldırı hazırlayacak kadar kör olmuş durumda… François Hollande bu kişilere karşı devletin topyekün harekete geçtiğini duyurdu. Muhalefet de Hollande’ın bu açıklamasına destek verdi. Paris’tebirsavcışimdiyekadaryakalanankişilerinSuriye’de veya Pakistan-Afganistan bölgesinde daha önce eğitim kamplarına katıldıklarına dair bir bulgu olmadığını söyledi. Soruşturmanın başındaki isim ise “Buna rağmen hepsi aynı motivasyona sahip, sonuna kadar gitmeyi öğütleyen aynı hastalıklı öğreti” diye özetliyor. Yakalananlardan birinin ikinci karısının evinde yapılan aramada polis “Allah’a” diye yazılmış bir vasiyet buldu. Görevlilerden biri, aynı kişinin sakalını da kestiğini söylüyor. Harekete geçmeden hemen önce yaptıkları gibi…
Bulgaristan’daki analiz zorunluluğu yaş sebze meyve ihracatını olumsuz etkiliyor
Türk Arkası Yarınlar Brezilya Dizilerine Meydan Okuyor Güney Amerika’da çekilen diziler Osmanlı pembe dizileri karşısında güç kaybediyor… Türk dizilerinin artık yalnızca Ortadoğu’da değil, Balkan ve Kafkaslara da büyük bir ilgiyle izlendiği ortada.. Bugün tam 20 Türk dizisi dünyanın 40 ülkesinde yayınlanıyor ve bu arkası yarınlar 2012 yılında da Batı Avrupa’yı ele geçirmeye hazırlanıyor. Amerika kıtasında hala Brezilya dizilerinin üstünlüğü söz konusu… Ortadoğu dendiğinde ise Türklerin başarısı kültürel nedenlere bağlanıyor. Ancak tüm başarı dini birlik, kültürel yakınlık ve geleneklerin benzemesinden ibaret olamaz çünkü Ortadoğu’daki birçok dini lider Türk dizilerini uygun olmayan içeriklerinden ötürü eleştiriyor. Her ne olursa olsun Osmanlı dizilerinin bu başarısı yalnızca sektörel bir zafer olarak algılanmamalı. . Türkiye bu diziler sayesinde bölgedeki imajını iyileştiriyor ve kendi modelini yayıyor.
Başkan Budak,ATSO yönetim kurulu üyeleri Güray Parlak, LeventYiğiter, Cihangir Mızrab Deniz ile birlikte Gümrük ve Ticaret Bakanı HayatiYazıcı, BakanYardımcısı Fatih Metin ve Bakanlık Müsteşarı Ziya Altunyaldız’ı ziyaret etti. ATSO heyeti, Ankara’daki ilk duraklarında Bakan Hayati Yazıcı’ya, Antalya ticaretinin sorunları ve çözüm önerilerini içeren kapsamlı bir dosya sundu. Antalya ekonomisi hakkında bilgi veren ATSO Başkanı Budak, şehir esnafını yakından ilgilendiren Büyük Mağazalar Kanunu’nun çıkarılamamasının neden olduğu sıkıntıya değindi. Budak, büyük alışveriş merkezlerinin küçük esnaflar ile küçük ve orta ölçekli imalatçıları olumsuz etkilediğini belirtti. Antalya’nın sektörel sorunlarının yanı sıra çek kanunundaki düzenlemeden kaynaklanan sıkıntılar bulunduğuna da değinen Budak, yeni düzenlemenin, çeki güvenilir bir ödeme aracı olmaktan çıkardığını ifade etti. ATSO Başkanı Budak, ayrıca, yaş sebze meyve ihracatında yaşanan sıkıntılara da dikkat çekti. ÖzellikleAvrupa’ya ve Rusya’ya karayoluyla yapılan ihracatta zaman zaman aksamalar yaşandığını anlatan Budak, ürünlerinin sınır kapılarından çıktıktan sonra birkaç kez analize tabi tutulmasının ve bunun uzun sürmesinin ihracatta büyük aksamalara yol açtığına dikkat çekti. Budak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Avrupa Birliği’ne karayoluyla yaptığınız ihracatta, ürünlerinizi sınır komşumuz Bulgaristan’da analizlere tabi tutturmak zorundasınız. Bunun için ürününüzü ana yoldan 170 kilometre içerideki laboratuvara götürmeniz gerekiyor. Analiz süreci iki, hatta üç gün sürebiliyor. Bu süreçte bekleme süresinin uzunluğunun yarattığı sorunun yanı sıra ürünlerinizin bozulma riskini de üstlenmeniz gerekiyor. Bu uzun ve zorlu İspanya’daki kontrolün artması, uyuşturucu ka- süreç, sadece Antalyalı üreticileri değil, bütün Türkiye çapında yaş sebze meyve ihracatı yapanları olumsuz etkiliyor.” çakçılarının Portekiz’e yönelmesine neden oldu Ayrıca, tarım işletmelerinde kullanılan elektriğin ticari tarifeden ücretlendirilmesinin maliyetleri artırdığına da değinen Budak, işletmelerin sanayi tarifesinden yararlandırılİspanyol güvenlik güçlerinin limanlar- masının üreticilerin girdi maliyetlerini düşüreceğini, bunun da sektöre önemli bir destek sağlayacağını sözlerine ekledi. daki kontrolleri sıkılaştırması sonucu uyuştu- DANIŞMANLARINA TALİMAT VERDİ rucu kaçakçıları rotalarını Portekiz’e çevirdiler. İhracatta yaşanan sıkıntılar konusunda danışmanlarına çalışma yapılması talimatını veren Bakan Hayati Yazıcı, Portekiz güvenlik güçleri Fas’tan Avrupa’ya gelen özellikle Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)’nin sınır kapılarında yapılan düzenlemelerle ihrauyuşturucu maddelerin ana giriş noktasının artık İspanya desteğiyle catta büyük bir gelişme sağlandığını, ancak ihracatçılarıdeğil, Portekiz’in Algarve limanı olduğunu açıkladılar. nın ürünlerinin, Türkiye’den çıkınca yaşadıkları sıkıntıları gidermek için de ayrıca inceleme başlatacağını bildirdi. Güvenlik güçlerinin özellikle Algarve limanında Başkan Budak, Bakan Yazıcı’yı, ATSO’nun, kasım gerçekleştirilmesi planlanan geleneksel ödül tökontrolleri arttırdığı belirtiliyor. Ancak uyuşturucu tra- ayında renine de davet etti ve ‘Geçmişten Günümüze Anfiğini engellemede İspanya’nın sahip olduğu tekno- talya’ kitabı hediye etti. ATSO heyeti, başkentte Gümrük ve Ticaret Bakan Yardımcısı Fatih Metin, Balojik desteğin Portekiz’de bulunmaması uyuşturu- kanlık Müsteşarı Ziya Altunyaldız ve Antalya’da da göyapan Ankara Valisi Alaaddin Yüksel’i de ziyaret etti. cuyla mücadelede en büyük sorun olarak gösteriliyor. revATSO Heyeti, Ankara’daki temasları kapsaİspanya uyuşturucu yüklü gemileri tespit etmek için mında Hacı Bayram Veli Camii ve Türbesi çevresinde restorasyon çalışmaları devam eden Anbirçok teknolojik donanıma sahipken, Portekiz ancak kara Evleri bölgesinde de incelemede bulundu.
radar başındaki güvenlik güçlerinin kuşkulu hareketlerden şüphelenmesi sonucu gemiye operasyon düzenliyor.
Başkasının hattını kullananlara son şans!
Aboneliğin Güncelleştirilmesine masumiyeti” İlişkin Usul ve Esaslar>> kurul kararı, Tokyo’nun tavrı “kabul edilemez” Erdoğan Esad’ı sağduyuya davet etti... “Müslümanların Kırım’a vardı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu Çinli yetkililerin Japon Dışişleri Bakan Yardım- Suriye ile ilgili olarak çıkarılan tezkerenin ardından Bugün Simferopol’da Kırım Tatarları “Müslümanların tarafından onaylanarak yürürlüğe konuldu. cısı Chikao Kawai ile yapacakları görüşmede muhalefetin eleştiri oklarına hedef olan Başbakan masumiyeti” filmini protesto etmeye hazırlanıyor. Yeni uygulamaya göre, başkalarına ait cep Japonya’nın Diaoyu Adaları konusundaki tavrını Erdoğan dün önemli açıklamalarda bulundu. Son bir hafta içerisinde tüm Kırım’da müslümanları telefonu hatlarını kullananlar 1 Ekim 2013 Erdoğan Suriye lideri Beşar Esad’a seslenerek aklını değiştirmesi konusunda baskı yapması bekleniyor. başına devşirmesi ve komşu ülkelere karşı takındığı bu protestoya davet eden bildiriler dağıtıldı. Aktivistler sosyal ağlarda gruplar oluşturdu. Japonya’nın Diaoyu Adalarının bir kısmını yasal ol- düşmanca tavırlardan vazgeçmesi uyarısında bulundu. Kırım yönetimi ise durumdan rahatsız. Çünkü tarihine kadar ilgili GSM işletmecisine taahhütname imzalayarak, mayan bir şekilde satın almasının ardından iki ülke ara- Erdoğan tezkere ile ilgili olarak da, halen Müslümanlara hakaret içeren film aslında Kırım başvurup sında son yılların en büyük diplomasi krizi yaşanmıştı. Türk topraklarına saldırıların devam ettiğini, Tatarları’nın gösteri düzenlemesi için bir bahane! Tatar kullandıkları hattı herhangi bir ücret Japonya’nın Çin Dışişlerinden yetkili bir isimle gö- tezkere ile bunlara karşılık verme yetkisinin göçmenlerin toprak sorunları devam ediyor. Ayrıca, ödemeden kendi adlarına kaydettirebilecek. rüşme kararını ikili ilişkilerde yaşanmakta olan ger- orduya verildiğini ve gerektiğinde sınır Yüksek Rada’da kabul edilen yasaya rağmen Tatarcaya Telefon hatlarının eski abonelerine de ginliği yumuşatmak amacıyla verdiği belirtiliyor. dışı operasyon düzenlenebileceğini söyledi. daha halen bölgesel dil statüsü verilmedi. Yüksek Rada Bölgedeki gelişmeleri yakından takip eden gerekçeyle sınırdışı edilmiş insanların haklarının kullanıcı adına yapılan bu kayıt işlemine Gözlemciler ise Japonya’nın bu niyetinde sa- kaynaklar ise Türkiye’nin Suriye’den topraklarına etnik iadesine ilişkin yasayla ilgili görüşmeleri de erteliyor. mimi olduğunu ispatlaması gerektiği ve adalar ko- düşen bomba veya füzelere anında karşılık Aktivistler gerek yerel, gerekse de merkezi devlet itiraz hakkı tanındı. 1 Ekim 2014 tarihine nusundaki tavrından taviz vermediği sürece gö- vermeye devam ettiğini, sınır boyunda da zaman kurumlarının kendisini Kırım’ın yerli halkı olarak gören kadar itiraz etmeyen eski abonelerin telefon rüşmelerin bir yarar sağlayamayacağı görüşünde... zaman sıcak saatlerin yaşandığını söylüyorlar. insanların taleplerini dikkate almadığını bildiriyor... hattı üzerindeki hakları ortadan kalkacak.
14 Analizler
AHİLİK NEDİR Ahilik, sanat, ticaret ve mesleğin, olgun kişilik, ahlak ve doğruluğun iç içe girmiş bir alaşımıdır. Ahi diye anılan kişi kesin olarak bir sanat, ticaret ya da meslek sahibidir. O bununla birlikte olgun, ahlaklı, merhametli, iyi¬liksever ve her işinde, her davranışında dürüst ve güvenilir bir kişidir. Özellikle Orta Asya’daki ve Türkistan’daki eski Türk belgelerini in¬celeyen, başta W. Barthold gibi Rus bilginlerinin yazdıklarına göre Türk¬ler, İslam öncesi dönemlerden beri, sanat, ticaret ve başka meslek alan¬larında büyük gelişmeler göstermişlerdir. Örneğin W. Barthold “Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler” adıyla Türkçe olarak yayınlanan ese¬rinde, bugün bütün dünyaca kullanılan, bir yerden bir yere yollanan ve “çek” denen kâğıt parçasıyla para alışverişi yapılan ticarî işlemdeki “çek”in ilk kez Asya Türklerince kullanıldığını ve Türkçedeki “çekmek” sözcüğünden geldiğini yazıyor. Yine Asya Türklerince, hükümdarın dam¬gasını taşıyan ak ipek kumaş parçasının para olarak kullanıldığı, bu yüz¬den, Osmanlı Türklerindeki madenî para birimi “akça”nın, hükümdar damgasını taşıyan bu ipek kumaş parçasından geldiği de, ekonomi ta¬rihiyle uğraşan herkesçe bilinen bir gerçektir. XIII. Yüzyılın ilk yarısında Anadolu Selçuklu Türklerinin ekonomik yaşamında çok etkin rol oynadığını gördüğümüz ahilik, uzun yıllar boyu Türk ahlakının da simgesi olmuştur. Ahlakla sanatı ve onun kollarını, dallarını yoğurarak kişinin ruhunda, etinde kemiğinde özümlemiş bir kurum olan bu ahilik, Türkler dışında hiç bir ulusta yoktur. Arap ve İran din ve ahlak bilginleri, İslam’ın ilk dönemlerinden beri ki¬şilere doğruluk, iyi ahlak ilkelerini öğretmek, benimsetmek, onları iyi insan, iyi yurttaş yapmak için çaba harcamışlardır. Önceleri yalın bilgiler içeren bu tür eserlere “nasihatname”, “pendname” vb. gibi adlar verilirken zaman geçtikçe, toplumların bilgi ve görgü düzeyi arttıkça, kişi düşüncesi geliştikçe bu konuda daha derli toplu eserler yazılmaya başlanmış ve adlarına “fütüvvetname” denmiştir. Bu eserlerde yazılan insanî ve ahlaki ku¬rallara uyanlara da “feta”, “fütüvvet sahibi”, “civanmerd” denmiştir. Bu Arap ve İran bilginleri, kişinin sanat, ticaret ve Öteki meslekleri öğrenmesi konusuna asla eğilmemişlerdir. Onlar, sanatla ahlakı birbirine kaynaştıran Türk ahiliğine tamamen yabancıdırlar. Türkçedeki karşılığı mertlik, yiğitlik, eli açıklık demek olan fütüvvetçiliğin, fütüvvet sahibi olmanın da dokuz basamağı vardı. Olgun ve mükemmel insan olmak için bu basamaklardan geçmek gerekiyordu. Farsçada fütüvvet sahibine, “fütüvvetdar”, “civanmerd”, “feta” den¬miştir. Fütüvvetçiler XIII. yüzyılda, Abbasîler halifesi Nasır Lidinillah’ın başkanlığı altında örgütlendiler. Nasır Lidinillah (1155–1225), bu yeni kurduğu sapan atma, kamış gövdesine çakıl yerleştirerek atma demek olan “bundukdarlık” gibi askerî nitelikli sivil örgütlerle kendini, düşmanlarına karşı güçlü göstermek istiyordu ama bu ona pek etkin bir yarar sağlamadı. Sözünde durma, doğruluk, güven verme, eliaçıklıhk, alçak gönüllülük, bağışlayıcılık, dindarlık, başkasının ayıbını görmemek gibi fütüvvet ku¬rallarına uyma, fütüvvet sahibi ve olgun kişi olma gibi yetenekleri be¬nimseten kuralları kapsayan fütüvvetnameler, Şiilik, Bektaşilik, ka-lenderlik, Melamilik, ahilik, dahası Yeniçeri sekalan örgütü gibi tarikat ve örgütlerce benimsendi. Her biri, kendi örgütlerine özgü özellikler içeren fütüvvetnameler düzdüler. Bunların kimileri, ahilerin kullandıkları fütüvvetnameleri aynen alıp kimi yerlerini değiştiriyorlardı. Biz bu yazıda daha çok ahilik ve onun neler getirdiği, ne gibi roller oynadığı üzerinde duracağız. Bu nedenle fütüvvetçilik ve fütüvvetle ilgili şeyler üzerinde daha geniş ve ayrıntılı bilgiler için benim yazdığım ve Türk Tarih Kurumunca basılan “Bir Türk Kurumu Olan Ahi¬lik” ile Kültür Bakanlığınca basılan “Ahilik nedir?” adlı eserlere bakmak gerekir. Orada, fütüvvetçilik, kaynaklan, kökenleri, geçirdiği evreler ve gelişmeler uzun uzun anlatılmıştır. Öte yandan bu fütüvvetname kurallarını ahilerin de benimseyip uydukları gibi, başka kurum ve kuruluşlar da benimsemişlerdir; ama yine de söylüyorum ahilik tamamıyla fütüvvetten ayrı bir şeydir. Biraz önce de değindiğim gibi, ahiliğin belirgin niteliği, ahi adıyla anı¬lan kişinin, sanat, ticaret ya da bir meslek koluyla uğraşmakta bu¬lunmasıdır. Bununla birlikte ahi, sanat ve meslek yollarını öğrenirken, fütüvvetçilerin bildiği kuralları ve ahlakî nitelikleri de öğreniyordu; yani sa-natın incelikleri, ahlakî nitelikleri aynı zamanda öğreniliyordu. Ahilerde bu çifte nitelik nasıl öğreniliyordu? Bunlar sanata ve mesleğe çok küçük yaşta başlarlardı. Ahilik yoluna girenlerde ilk basamak, “ya¬maklık” ti. Bundan sonra çıraklık, onun ardından kalfalık, kalfalığın üstü de ustalıktı. Bu basamakların birinden ötekine geçiş süresi fütüvvetnamelere göre 1000 gün yaklaşık üç yıla yakın bir aradır; ama yamaklıktan çıraklığa, iki yılda geçilebilirdi. Çıraklıkla kalfalık, kalfalıkla ustalık arası, sanatına ve mesleğine göre üç yılı da aşabiliyordu. Dükkânda, tezgahta geçirilen bu sürelerin türlü basamaklarındaki genç, kendi ustasından yaşam ve ahlak kurallarını öğrenirdi. Ahiler, şehirlerde, kasabalarda ya da mahallelerde, o bölgenin zengin ve etkili ahisince yaptırılmış bulunan ahi zaviyelerinde her akşam top¬lanırlardı. Burada sık sık, esnaf ve sanatkârlar topluca akşam yemekleri yerlerdi. Hele, zaviyeye yabancı yerlerden bir konuk gelirse bu şölenler daha görkemli olurdu. Bunun için gündüzden, görevli kişiler her esnaftan, akşam yenilecek yemek için para toplarlar, bununla, gerekli et, sebze ve tatlı malzemesi alınır ve bunlar akşam, bu işleri bilen ahilerce pişirilirdi. 1330’lu yıllarda Fas’ın Tanca şehrinden Anadolu’ya gelip ahi za¬viyelerinin pek çoğundaki şölenlere konuk olarak katılan oralarda konuk olan İbn-i Battuta (1304–1368) bunları ayrıntılarıyla anlatmaktadır.Devamı var
Bulgaristan Türklerinin Sesi
Özgüven Eksikliğinin 7 İşareti
Bu maddelere dikkat! Özgüven eksikliğinin 7 işareti… Özgüvenin karşıtı olan özgüven eksikliği genellikle aşağılık kompleksi olarak tanımlanır. Özgüven hakkında çok önemli bir kitap yazan psikolog Don Hamachek aşağılık kompleksi ile ilgili 7 noktaya dikkat çekiyor. 1.Eleştiriye karşı alıngan olmak Aşağılık duygusuna kapılan insanlar hata yaptıklarını bilseler de diğer insanların bunu vurgulamaları hoşlarına gitmez. Ne kadar yapıcı ya da naif olursa olsun her eleştiriyi kişisel bir saldırı olarak algılarlar. 2.Özgüvene uygunsuz cevap verme Bu iki şekilde olur. Bazı insanlar kendileri hakkında iyi şeyler duymak için can atarlar ve sürekli iltifat edilmesinden hoşlanırlar. Diğer davranış biçimi ise tam tersidir. Özgüven eksikliği çeken bir grup insan ise kendileri hakkında pozitif bir şey duymak istemezler çünkü kendi hissettikleriyle çelişirler. 3.Aşırı eleştirel yaklaşım Kendilerini iyi hissetmeyen kişiler başkaları hakkında iyi şeyler düşünmezler. İnsanların kusur ve hatalarını ararlar. Böylece kendilerinin çok kötü olmadığını kanıtlamaya çalışırlar. Bu insanlar çevredeki en akıllı, çekici, başarılı insan olmadıkları zaman akıllı, çekici, başarılı hissetmezler. 4 . S u ç l a m a e ğ i l i m i Bazı insanlar aşağılık hissetmenin acısından kurtulmak için kendi güçsüzlüklerini diğer insanlara yüklemeye çalışırlar. Bu noktada kendi hataları için başkalarını suçlarlar. 5 . İ ş k e n c e i s t e ğ i
Özgüvensizlik doruk noktasındayken başkasına zarar vermeye kadar varabilir. Başkalarını suçlama davranışı kontrol edilemez bir duruma ulaşabilir. 6.Rekabetle ilgili negatif hisler Aşağılık kompleksi olan insanlar da herkes gibi bir oyunu ya da yarışmayı kazanmak ister ama böyle durumlardan kaçınırlar çünkü kazanamayacaklarını düşünürler. Birinci gelememe korkusu tamamen başarısız oldukları korkusuna kapılmalarına neden olur. 7 . Ya l n ı z l ı k v e ç e k i n g e n l i k e ğ i l i m i Aşağılık duygusu olan insanlar diğer insanlar kadar zeki ve ilginç olmadıklarını düşündüklerinden diğer insanların da onları böyle göreceğini düşünürler. Bu yüzden sosyal ortamlardan kaçınırlar. İnsanlarla birlikteyken susmayı tercih ederler çünkü bunun yalnızca aptallıklarını ya da sıkıcılıklarını kanıtlayacağını düşünürler.
Mutlu Olmak İçin 5 Öneri İş hayatında kendini gittikçe daha mutsuz hissedenlerin sayısı artıyor. Bir kısmı yaptığı işten memnun değil, bir kısmı ücreti az buluyor, bir kısmı da çalışma şartlarından şikayetçi. Fakat birçok kişi için işten ayrılmak bir seçenek değil. Peki çalıştığınız işten memnun değilseniz mutlu olmak için ne yapacaksınız? AOL Jobs, işyerinde mutlu olmak için bilimselliği kanıtlanmış 5 öneri sunuyor: Organize olun: Evet organize olmak da çaba sarfetmeyi gerektirir ama neyi nerde ne zaman nasıl kullanacağınızı bilmek daha az çalışmanızı sağlar. Aynı zamanda üretkenliği de artırır. Patronunuz da bunları bir şekilde görür. Daha kısa sürede daha çok iş yapabilir hale gelirsiniz, bu da size boş zaman kazandırır. Fazla mesaiden vazgeçin: Organize olarak, plan program yaparak zaman kazandığınıza göre daha az çalışabilirsiniz. Fazla mesai yapmaktan vazgeçin. Daha fazla saat çalışmak sizi ileri taşıyacak en iyi yol değildir. Ayrıca işleri çalışma saatleri içinde tamamlamak, fazla uzatmamak zamanı iyi kullandığınızı da gösterir. Washington Times’da yayımlanan bir araştırmaya göre, fazla mesai yapanların -cinsiyet veya meslek ne olursa olsun- depresyona uğrama ihtimalinin daha fazla olduğu açıklanmış. Beyninizi meşgul eden şeyleri dengeleyin:
Tamamen bir şeyi düşünmeye odaklanmayın. İşte canınızı sıkan bir durum olabilir. Kafanızı rahatlatın, farklı şeyler düşünün. San Francisco State Üniversitesi’nin yaptığı araştırmaya göre, birçok koç, guru, anı yaşamayı önerse de çalışanların bunu çok yapmaması gerektiğini söylüyor:
“Eğer kafanızı bir şeye çok takarsanız bu sizin için zararlı olur ve yıkıcı davranışlar içine girebilirsiniz. Bunun yerine rahatlamaya ve başka şeyler düşünmeye çalışın.” Bağımsız bir şekilde çalışmaya gayret edin:
Araştırmalar gösteriyor ki kendi başlarına çalışan, kendi işlerini yapan çalışanlar çok daha başarılı , mutlu, üretken ve yaratıcı oluyorlar. Bağlı olunan biri varsa bu biraz daha zor olabiliyor. Yaptığınız iş, çalıştığınız kurum buna elverişliyse patronunuzla konuşup çalışmalarınızla ilgili olarak biraz daha esneklik isteyebilirsiniz. Evdeyken iş düşünmeyin: Açma kapama düğmelerimiz yok. Ofisten çıktığımızda çalışma modundan da her zaman kolay bir şekilde çıkamıyoruz. Hatta eve iş götürdüğümüz bile oluyor. Yolda ertesi günü, toplantıları düşünüyoruz. Bu da özel hayatımızı etkiliyor. Kafamızı kurcalayan bir şey yüzünden iş çıkışı bile dalgın veya mutsuz olabiliyoruz. İşle ilgili şeyleri bu yüzden işte bırakmamız gerekiyor
1913 Sofya
www.bulturk.org / bilgi@bulturk.org- Tel: 0212 511 63 47 Genel Başkan-Rafet ULUTÜRK Yazı İşleri Müdürü Alptekin CEVHERLİ Yazı İşleri Müdür Yardımcısı
Bülent MAŞAOĞLU
Genel Yayın Yönetmeni
Rafet ULUTÜRK
Genel Yayın Müdürü Dr.Nedim BİRİNCİ
Yayın DanıSmanları:
Prof.Dr.Hayati DURMAZ Prof. Dr. Gülfetin ÇELİK Diş Dr. İsmail ALİOĞLU Prof. Dr. Emin ÇARIKÇI Prof. Dr. Ahmet ÇOLAK Orhan ÇAKIR Dr.S ak in ÖNER Doç. Dr. Emine İNANIR D o c. D r. H a s i n e Ş E N Diş Hekimi Halide ÜMİTFER K.Muh.Erdoğan YURDAKUL
Haber Sorumlusu: Hukuk Danışmanı: Ekonomi Müdürü: İstihbarat Müdürü: Eğitim Sorumlusu: Görsel Yönetmen: Kültür-Sanat: Spor Müdürü: Art Direktör: İnternet Müdürü: Halkla İlişkiler: Reklam Müdürü:
Nafiye YILMAZ Av. Hasan MOLLAOĞLU Mujgan DENİZ Hüseyin YILDIRIM Muazzez YURDAKUL Muharrem KIRAN Muharrem TERZİ İbrahim SOYTÜRK Samet ERDEM Murat ULUTÜRK Mahmut ORAL Neriman ERALP
İrtibat Bürosu: (500 Evler) Yıldırım Mh. Şehit Kamil Balkan cad. No: 114 / A 500 Evler - Bayrampaşa / İST. Bayrampaşa - Adaparkın üstü - Palmyalar durağın altı Tel: 0212 581 78 08 // 511 63 47 - Fax:0212 511 33 91
Reklam için İrtibat: 0212 526 51 98 Star Medya Yayıncılık A.Ş. Teknik Hazırlık: Murat ULUTÜRK
Bu gazete basın yayın ilkelerine uymayı taahhüt eder. Yazarlar yazılarından sorumludur.
www.bulturk.org
Mesut UĞURLU Koca Yusuf’un köyünde ilk kez yağlı güreş şöleni yapıldı
İlk kez düzenlenen Koca Yusuf Yağlı Güreş ve Şenlikleri faaliyetine Türkiye’den çok sayıda üst düzey katılım gerçekleşti. Başta Edirne Valisi Hasan Duruer, Trakya Üniversitesi Rektörü Yener Yörük, Edirne Belediye Başkan Vekili Mahmut Keskin, Edirne Emniyet Müdürü Cemil Ceylan, Uzunköprü Kaymakamı Uğur Kolsuz, Yargı Adalet Komisyone Başkanı-Tayyip Özdurmaz, Burgas Başkonsolosu Cem Ulusoy gibi çok sayıda misafir katıldı. Şölen öncesi Koca Yusuf ve tüm güreşçiler için dua edildi. Edirne Valisi Duruer, bir vali olarak ilk kez Karalar’a geldiğini, burada bulunmaktan son derece mutlu olduğunu ifade etti. Şenliklerin aslında bir başlangıç olduğunu belirten vali, bulunan kalabalık ve ilginin faaliyetin devam edeceğine işaret edeceğini aktardı. Açılış sonrası Vali Hasan Duruer, Koca Yusuf’un sembolik mezat taşını ve antrenman yapmak için kaldırdığı yaklaşık 400 kilo taşı ziyaret etti. Ünlü pehlivanın evini de gören Duruer, harabe haldeki yapı için köy muhtarı İsmail Ebazerov’danbilgialdı.MüsabakalaröncesiDuruer,çocuklarakıspethediyeetti. Köy halkı da Koca Yusuf için yaşlılardan duydukları birçok hikaye anlattı. İbrahim Hamit, Koca Yusuf’un daha 16 yaşında iken her sabah namazından sonra üç kez musalla taşını kaldırıp indirdiğini söyledi. Hamit, daha sonraları kendine idman yapmak için büyük bir taş bulduğunu ve onunla kendini devamlı zinde tuttuğunu aktarıyor. ÇOCUKLARIN BİRÇOĞU YUSUF ADINI TAŞIYOR Koca Yusuf’un köy meydanındaki anıtını kendi elleriyle yaptığını belirten muhtar Ebazerov, “Bir gün biri bana dışarıdan sen Koca Yusuf’un köyünden misin dedi? Ben evet dedim, ama onun adına hiçbir anıt olmayışıyla utandım. Daha sonra misafirlerin ziyaret edeceği bir yere yaptım.” diye belirtiyor. Koca Yusuf’un evinin onarılması için Türkiye’den Ceyhan Belediyesi’nden destek sözü aldıklarını da aktaran Ebazerov, şu anda tek problemin arsa sahibinin çok yüksek miktarda fiyat istemesi olduğunu, fakat bunun da çözülmesi için gayret gösterdiklerini anlattı. TapuyualdıktansonraprojeişlemleribaşlayacaklarınıifadeedenEbazerov,evinin köydeki diğer evlere göre restore edilip müze haline getirileceğini söyledi. Köydeki güreşlere karşı ilginin, anıtın yapılıncaya kadar fazla olmadığını, fakat şimdi herkesin heyecanı dorukta olduğunu, hatta bu müsabakaları zor bekleyenlerin olduğunu söyleyen muhtar, köydeki 40-45 çocuktan 15-20 civarındasının Yusuf adını taşıdığını belirtti. İLK AĞA ÇETİN KAZAK OLDU Edirne ve Razgrad ekolünden 40 güreşçinin müsabakalarına sahne olan meydana ilgi oldukça yüksekti. Ağalık arttırmasını kazanarak törenlerin ilk ağası olan Bulgaristan HÖH milletvekili Çetin Kazak, 2 bin 500 lira karşılığında bu unvanı elde etti. Daha sonra meydanda dolaşarak milleti selamlayan Kazak, çok heyecanlı olduğunu ve bu müsabakaların geleneksel hale gelmesi, Deliormanlılara büyük bir sevince vesile olacağını kaydetti. 2011’deTürkiyeCumhurbaşkanıAbdullahGül,HitrinoBelediyesi’ndeKoca Yusuf’un heykelini açılışını yapmıştı. Türk tarihindeki en büyük güreşçilerden biri olan Koca Yusuf’un heykeli 4 metre yüksekliğe ve 8 ton ağırlığa sahip.
BULTÜRK - DÜNYA’DAKİ TEMSİLCİLERİMİZ
Aylık Siyasi Aktüel Gazete
İmtiyaz Sahibi - BULTÜRK
Bilgilendirme
Almanya-Köln: Rafet DAL Amerika-New York: Alaattin Gokay Belçika-Antwerpen: Nevi BEYTULLAH İspanya-Madrid: Hüseyin Hasan (+34665397923) KazakistanTürkistan: Erkan
Bulgaristan - Temsilcileri Sofya: Blagoevrad: Smolyan: Kırcaali: Momçilgrad: Ardino: Cebel: Plovdiv: Stara Zagora: Loveç: Troyan: Pleven: Şumen: Razgrad: Haskovo: Silistra: Varna: Dobriç:
Hikmet EFENDİEV Bülent MURADOV Rufat FELETİ Emel BALIKÇI Akif MEHMET Aziz ŞAKİR Erdal H. AHMET Fikret SEPETÇİ Mehmet KRAL Emine BAYRAKTAROVA Ergül BAYRAKTAR Rafet RODOP Nurten RECEP Aydoan ALİ Güner SERBES Tijen GÜLER Salih POMAK Sebahattin AYYILDIZ
TÜRKİYE-Ankara:Sebahin AHMETOĞLU ist. Trakya Bölgesi İsmail ERDEM İst. Anadolu:Bölge- Mahmut ORAL İst. Sultangazi:
Seyhan ÖZGÜR
ist. G.O.P.aşa:
Suzan YAMAÇ
ist. 500 Evler:
Ayhan BOYACIOĞLU
ist. Zeytinburnu: Mustafa GÜLER ist. Avcılar:
Niyazi GÜLER
ist. Başakşehir:
Ayten ERDEM
ist. Kağıthane:
Nazım ÇAUŞ
Bursa-Yıldırım:
Turhan YAMAÇ
Bursa-Hürriyet:
Üzeyir AKGÜN
Bursa-Yenibağlar: Cevat ÇALIŞKAN
İzmir-İzm.Sarnıç: Durmuş HATİPOĞLU İzm.Görece:
Mümin GÜNEY
İzm.Buca:
Hüseyin PAŞAMOĞLU
İzm.Bornova:
Kenan ÖZGÜR
Edirne:
Nadir ADLI
Kırklareli:
Ali ÖZTÜRK
Tekirdağ:
Sezai ALTINAY
Balıkesir-Bandırma: Güner BAŞARAN Eskişehir: Osmangazi Ünv. - Sevgin GÖKE
Bulgaristan Türklerinin Sesi 15
Vizesiz Ukrayna seyahati başlıyor Türkiye ve Ukrayna vatandaşlarının 1 Ağustos 2012 itibariyle seyahatlerini karşılıklı olarak vizesiz gerçekleştirebilecekleri Türk Dışişleri Bakanlığı’nın sitesinden duyuruldu. Yapılan açıklamada: “Türkiye ile Ukrayna arasında 22 Aralık 2011 tarihinde Ankara’da imzalanan ve gerekli onay işlemleri tamamlanan Vize Muafiyeti Anlaşması, 01 Ağustos 2012 tarihinde yürürlüğe girecektir. Söz konusu anlaşma uyarınca umuma mahsus pasaport hamili vatandaşlarımız, Ukrayna’ya gerçekleştirecekleri 30 güne kadar ikamet süreli seyahatlerinde vizeden muaf olacak; ancak Ukrayna’daki toplam kalış süreleri 180 gün içerisinde 90 günü geçemeyecektir. Çalışma, eğitim, aile birleşimi amacıyla Ukrayna’ya gitmek veya Ukrayna’da 30 günden fazla ikamet etmek isteyen umuma mahsus pasaport hamili vatandaşlarımızın ise seyahatlerinden önce vize almaları gerekmektedir. Diğer yandan, Türkiye ile Ukrayna arasındaki 7 Nisan 1994
tarihli Vize Muafiyeti Anlaşması uyarınca, resmi pasaport (diplomatik, hizmet ve hususi) hamili vatandaşlarımız 90 güne kadar ikamet süreli seyahatlerinde vizeden muaftır.” ifadelerine yer verildi.
Çin’dekivirüsAlmanya’yayayıldı
Almanya’da 11 bin kişinin rahatsızlanmasına neden olan ‘noro virüsü’nün Çin’den ithal edildiği ortaya çıktı.
Bakan Aigner, “Augsburger Allgemeine” gazetesine yaptığı açıklamada, bazı Çinli yetkililerin bu konuda erken açıklama yapıldığı şeklindeki eleştirilerini reddederek, “Şu ana kadar yapılan tüm araştırma sonuçları açık bir dil konuşuyor. Edinilen birçok bilgi, virüsün çileklere, geldiği ülkede bulaştığı yönünde” dedi. Federal hükümet ve eyalet hükümetleri tarafından bu konuda çok hızlı bir şekilde araştırmalar yapılmasını da tak-
dir ettiğini ifade eden Aigner, virüsün bulaştığı tahmin edilen tüm gıda maddelerinin kısa zamanda piyasadan çekildiğini ve böylece virüsün daha da yayılmasının önlendiğini kaydetti. “Noro virüsü” olduğu belirlenen ve Çin Halk Cumhuriyeti’nden ithal edilen dondurulmuş çileklerde tespit edilen virüs nedeniyle özellikle Almanya’nın doğusundaki eyaletlerde bulunan okullarda yaklaşık 11 bin öğretmen ve öğrenci hastanede tedavi görmek zorunda kalmıştı.
Ayak Sağlığı ve Bakım Merkezi Batık tırnak bakımı, Ayak Sağlığı ve Bakım Merkezi sizlere daha yakın; internet sitemiz yardımıyla bizi daha yakından tanıyabilirsiniz. Ayak bakımı Merkezimizde normal ayak bakımının yanında medikal ayak bakımı da yapılmaktadır. Burada yapılan bazı bakımlar şunlardır: E..Posta:ulkuorl@gmail.com
Nasır bakımı,
Medikal problemsiz ayak bakımı,
Tırnak mantarı, Diyabetli hasta ayak bakımı, Ortopedik tabanlık uygulamaları
Web: http://www.ayaksagligimerkezi.com/
E-Posta: podiatri@podiatri.com
Telefon: 0216 - 363 - 47 - 01
Ortopedik Merkezimizde tabanlık uygulamalarınormal ayak bakımının Ortopedik tabanlıkları doktor tavsiyeli olarak veya merkezimize gelerek ayak sağlığı uzmanımız (podiatrist) yardımıyla alabilirsiniz. Merkezimizde ortopedik tabanlık uygulamaları da ya- yanında medikal ayak pılmaktadır.bakımı da yapılmaktadır. Adres:Bağdat Caddesi Ay Apartmanı No:372 Kat:3 Daire:21 Şaşkınbakkal/İST.Telefon:-0216-363-47-01
http://www.ayaksagligimerkezi.com/ E-Posta:podiatri@podiatri.com
Yeni Yapılanma Arayışları İçinde
Hikmet EFENDİEV
Kasim Dal’ın “ÖZGÜRLÜK VE ONUR PARTİSİ” kurma kararını öğrendim. Özümüz ve adetlerimiz gereği “Hayırlı Olsun!”dememiz gerekir.
Öyle olur İnşallah. Bize nasıl bir parti lazım? Üzerinde düşünülmesi gereken ana konu budur. Yanıt: Bize sorunlarımızı çözecek bir parti lazımdır? Hangi sorunlarımız? Çünkü sorun çok. Öncelikli sorunlarımızdan hangilerini? Yanıt: Ortak sorunlarımızı. Bulgaristan’da, Türkiye Cumhuriyeti’nde ve KKTC’de yaşayan Bulgaristan Türklerinin çözüm bekleyen önemli ortak sorunları var. Totaliter dönemden sonra birçok sorunumuz çözüldü. Örnekleyelim. Hak ve Özgürlükler Hareketini (HÖH) kurduk. Parti ülke çapında teşkilatlandı, TC’de yaşayan vatandaşlarımızı da etkisi altına alabildi. Kendi başına seçimlere katıldı. Başarılı oldu ve halen Sofya Parlamentosu’nda 37 milletvekili, belediye başkanları, muhtarları, değişik devlet kurumlarında temsilcileri var. 22 yılda 3 kez hükümet ortaklığına katılması da önemli bir başarıdır. Ne ki, bugün işler yine yerinde saydığından başka, almış kendisi geriliyor. Doruğa doğru çıkarken (DPS) HÖH-arabası durdu, sanki yine hareket halinde ama geri doğru gidiyor. Bu gidişle kaza yapması da olasılıklardan biri. İşte böyle bir zamanda (2012) ve durumda HÖH Başkan yardımcısı ve A.Doğan’ın köydeşi ve yakın yol arkadaşı, 22 yıllık milletvekili HÖH’ten ayrıldı. Ardından HÖH yönetim üyesi ve milletvekili, daha önce gençlik kolları başkanlığı görevinde bulunan İsmail Korman genç arkadaşımız da hareketten ayrıldı. Şimdi ikisi yeni bir parti yani Özgürlükler ve Onur Partisi kuracaklarını beyan ettiler. Yeni bir partiye gerek var mı? Önce, HÖH’ten neden mi ayrıldılar? 22 yıl sonra, s.o. kitaplardanA.Doğan’ın DS ajanı olduğunu okuyup öğrenmişler ve onurlarına yedirememişler. K.Dal 22 yıldan beri A.Doğan’ın avantaları çiğnemeden yuttuğunu görememiş, kimle viski içtiğine dikkat etmemiş, ne yapmış öyleyse... Vay vay? Eminim A.Doğan olmasaydı, İ. Korman TC’de yüksek öğrenim alamazdı, çünkü HÖH kontenjanından okudu. Ve yine A.Doğan olmasaydı 1990 öncesinde olduğu gibi, K.Dal köyünden kara sabanla çift sürmeye ve hayvan bakmaya devam ederdi. Halkımız ne demiş: Sokma akıldan akıl olmaz... HÖH bu iki “savaşçı”ya başka pek çok daha yetenekli kişiye vermediğini vermişti: İktidar, para, avantadan yaşamak... Acaba bu iki yeni “özgürlükçü ve onurlu” lider heveslisi yeni parti kurarken dış ya da iç güçlerle herhangi bir hesaplar içine girdi mi? Girmiştir girmiştir... 1 milyon Evro aldıkları fısıltı gazetesinde manşet. Bildiğiniz üzere,A. Doğan da belirli hesaplarla önceden bağlamıştı kendisini. Örneğin ilgililere verdiği peşin sözler arasında (1) 1989 öncesi Türklerine Pomakların başına gelenden hesap sorulmasına yol vermemek ve (2) BG’de zorunlu Türk dili öğrenmene ana yurtlarında ve okullarda izin verilmesine engel olmak. Hedefler: (1) – Türklerin ve Pomakların belleğinden gördükleri zalimliği silip unutturmak; şanlı direnişleri unutturarak hak ve özürlükler uğruna verilen amansız mücadelede süreklilik ve gelenek oluşumunu köreltmek, yani bilinçlenmeyi çökertmekti. Hedef (2) – Türk çocuklarına 20 yıl daha ana dilini öğretip okutmamakla, vatanımızda Türklerin köklüğün kökünü kazırken, Türk benliğimizi beynimizin ve belliğimizin içinden söküp atmak. Bu iki hedefin gerçekleşmesiyle Bulgaristan Türkü kimliği sayfası olmayan bir tarih olmalıydı. A.Doğan bu işte devletin planlı niyetine yardım etmiştir. El kitabı niteliğindeki bir iki eseri bu konuyu işlemiş ve bir felsefeci olmasına rağmen, insanın kimliğinin ve benliğinin, özünün ve soyunun değişebileceği, daha doğrusu değiştirilebileceği tezini savunmuştur. Tarihsel ve felsefi gerçek ise -bu dünyada hiçbir şeyin öz açısından değişmediğini gösterir. Türk Türktür, Bulgar Bulgardır. Dostum Çingene yazar Georgi Paruşev’in “Hayallerin Hamalları” Kitabında yazdığı gibi, Çingene “kaynatsan da kızartsan da yine Çingenedir!” ve bu gerçeği itiraf eden Paruşev değil, Bulgarların kendisidir. Bu iddia onlara ait. Ne ki, ne kadar safsaklanırsa safsaklansın, Türkler için de tamamen geçerlidir... A.Doğan’ın tezlerinde “bütünleşen kimliklerden” söz edilmektedir ki, bu da onun kafasına göre, BG Türk etniklerinin benlik ve kimliğinin Bulgar etniğin benlik ve kimliği ile bütünleşmesi anlamında kullanılmıştır. Bulgaristan’da sadeceA.Doğan’a karşı kitap yazılmadı, ne yazık ki, milliyetçi kesim, onun yukardaki tezini destekleyici eserler ve öyküler de kaleme aldı. Bunlardan biri Prof. Maksim Mizov’unA.Doğan’a adadığı eserdir. Bu kitaptaA.Doğan’ın daha doktora tezinde BG Türklerinin eritilerek yok edilmesi yolundaki fikirlerine ve son 20 yılda viski içerek uyguladığı “sabırla yorma” ve “bayıltma” politikasına yüksek değer verilmektedir. Ne ki, hala bayılan yok, fakat HÖH ağıcından bazı kuru kabuklar düşmeye başladı... Tabii yıllar geçiyor. 22 yıl geçti gitti. Türk çocuklarına ana dilleri, Türk dilinin okullarda ders olarak okutulmaması ısrarında ve Totaliter rejimdeki suçluların cezalandırılmaması konusunda ayak direnmedeA. Doğan’ın sabrı taşmıyor. Bulgaristan’da onun masasında viski içenler artıyor, ama lehimizde iş yapan yok... Olan olurken, Kasim Dal ile İsmail Korman’ın sabrı 2012’te taştı. HÖH’ten ayrıldılar. Yeni bir parti kurarak “yine özgürlük” için savaşacaklarmış. Yani oy toplayacaklarmış... Bu özgürlüğün içeriği ne olacak? Bu, 8 kadınla evlenme özgürlüğü mü olacak? Devlet ve halk malını daha fazla çalıp çırpma örgütlüğü mü olacak? Halka her konuda ve her zaman istediğin gibi yalan söyleme özgürlüğü mü olacak???? Açıklamıyorlar. Program gizli. Niyetleri sır. Onurlu olmaya gelince. Herkes onurlu olamaz. Onurlu olmak sorumlu olmak anlamına gelir. A. Doğan’dan maaş alırken sorumluluk gösteremeyen bu lider heveslileri, şimdi de hiçbir konuda sorumluluk gösteremez. Onurlu olmak vijdanlı olmak demektir ki, bu da artık bazılarında karanlık gecede mumla arasan da bulunamayan bir nimet oldu. Daha önce de yazdığım gibi, kuru kabuk fidan sürmez. Özgürlük ve Onur Partisi bana böyle bir masalı anımsatıyor. Sayın okurum, bu iş biraz da bir atı zorla suya götürmek gibi bir şey oldu. Atı zorla suya götürebilirsin ama ata zorla su içiremezsin. Seçime katılabilirsin. Ama halkın oyunu zorla alamazsın. Halkı vicdan ihanetine zorlayamazsın. Çünkü halk vicdanının Bultürk Derneği gibi bekçileri ve savunucuları var. Halkımızın hakları uğruna gerçekten mücadele edenler var. Geçenlerde Sayın Dernek Başkanı Rafet Ulutürk başkanlığında İstanbullu göçmen temsilcileri Sofya’da parlamentoda götürdüler, BaşbakanYardımcısıTsvetanTsvetanov tarafından kabul edildiler, sorunları masaya yatırdılar, çözüm yolları bulundu. Bu sorunların arasında 1976’dan önce TC’ye göç etmiş, ama herhangi bir yakını hala BG’de yaşayan soydaşlarımızın BG pasaportu ve kimliği alması, mal ve mülklerinin geri verilmesi gibi hayati önem taşıyan sorunlar da vardır. Bultürk sorunların kesin çözümü için savaşını verirken, Tsvetanov’laAnkara’daAK Parti kongerinde yeniden görüştü. Şimdi de kendi milletvekillerini Sofya parlamentosuna seçtirme ve sorunların yasal çözümünü gündeme getirme yolunda bilgelikle mücadele veriyor. A. Doğanlar ile K. Dallar 22 yıldan beri bu sorunları neden görmek istemedi. Çözdüğü bir sorun gösterin lütfen! Halkın gerçek acı ve derdine mahlem bulmayı hiç düşünmediler. Bugün artık HÖH için asvalt yol ortasında kuru bir karaağaç diyenler var. Ne yazık, bu gidişle trafik engeli oluyoruz. Ne ki bizler, bu hareketi, özgürlüklerimiz ve haklarımız uğruna şanlı savaşımı ne büyük heyecan ve inançla başlatmıştık. Hadi öyleyse “HÖH’ü yıkalım”, yerine “başka parti kuralım” diyenlerin uzantısıdır Kasim Dallar. Öyle ama bu da başka bir masalı getiriyor insanın aklına. Ormanda ağaçlar baltayı yok etmek için karar almaya toplanmış. Tam karar onaylanacak, ağaçlardan biri, “sapı bizdendir,” kalsın demiş. Bizim işler de öyle. Sapı hatırına sabır ediyor bilge halkımız.Ama bardak taştı. Zaman uyanıp direnme, yeni bir birlik kurma zamanı gelip çattı. Baltayı kırmadan sapını değiştirme zamanı kapı çalıyor...
ABD’de2evliliğe1boşanmayaşanıyor 1913 Sofya
Aylık Siyasi Aktüel Gazete
Bulgaristan’dan ‘Kanal D’nın yarışmasına katıldı araba aldı Kanal D’nin, sunuculuğunu İlker Ayrık’ın yaptığı, ilgiyle izlenen yarışma programı “Ben Bilmem Eşim Bilir”e yarışmak için Bulgaristan Sofya’dan gelen Ahmed-Hazel Ahmed çifti araba kazandı. Bulgaristan’da bir gece kulübü işleten ve vücut çalışan Ahmed görünümü ile diğer erkek yarışmacıları hayli tedirgin etti.
AB’de yaklaşık iki evliliğe karşı bir boşanma yaşanırken, çocukların üçte biri evlilik dışı ilişkiden doğuyor Birliğin istatistik kurumu Eurostat’ın verilerine göre, 2004 yılında 25 üye ülkede toplam 2 milyon 178 bin evlilik ve 956 bin boşanma kaydedildi. G e l e n e k ç i R u m l a r Evlenme oranının en yüksek olduğu ülkeler, bin kişi başına 7,2 evlilikle Kıbrıs Rum kesimi, 7 evlilikle Danimarka ve 6 evlilikle Malta şeklinde sıralanırken; 3,3 evlilikle Slovenya, 4,1 evlilikle Belçika, 4,2 evlilikle Yunanistan, 4,3 evlilikle Fransa, İtalya ve Macaristan en geride kalan ülkeler oldu. Bebeklerin yüzde 31,6′sı evlilik dışı AB ülkelerinde 2004 yılında 4,8 milyon bebek dünyaya geldi. Bu çocukların yüzde 31,6′sı evlilik dışı ilişkiden doğdu. Evlilik dışı ilişkiden doğum oranı en yüksek ülkeler, yüzde 58 ile Estonya, yüzde 55 ile İsveç ve yüzde 45 ile Letonya ve Fransa olarak açıklandı. Evlilik dışı bebek doğumu oranının en düşük kaldığı ülkeler arasında Kıbrıs Rum kesimi (yüzde 3), Yunanistan (yüzde 5), İtalya (yüzde 15), Polonya (yüzde 17) ve Malta (yüzde 19) bulunuyor. Çocuklu ailelerin sayısı az AB’de ailelerin (ikametgah olarak bildirilen hanelerin) yüzde 67′sinde çocuk yokken yüzde 16′sında tek çocuk, yüzde
13′ünde 2 çocuk ve yüzde 4′ünde 3 ve daha fazla çocuk bulunuyor. Birlik ortalamasında çocuklu ailelerin yüzde 13′ünde anne ya da babadan biri bulunmazken, bu oranın en yüksek çıktığı ülkeler İngiltere (yüzde 24), Belçika (yüzde 18), Danimarka ve Almanya (yüzde 16´şar) şeklinde s ı r a l a n ı y o r . En çok para kiraya harcanıyor AB´de hane halkı harcamalarının ortalama yüzde 21′i kira, su, elektrik ve yakıta ödenirken yüzde 13′ü ulaşım, yüzde 13′ü gıda ve alkolsüz içecekler, yüzde 10′u eğlence ve kültür, yüzde 6′sı giyim ve ayakkabıya ayrılıyor.
Fotoğraf ve videoları cep- İhanette Kadınlar Önde Boşanma Pastası Olmaz mı? ten duvara yansıtıp izleyin İhanet eden kadın sayısı artıyor Evlilik pasİhanet eden kadın sayısı patladı tası olurda boşanma pastası SON yıllarda eşlerini aldatan evli olmaz mı? kadın sayısında patlama yaşanıyor. Yargıtay’a aldatma nedeniyle gelen boSon dönemşanma davalarındaki artış, dikkat çekici boyutlara ulaştı. Boşanma davaları- lerde boşanmanın karara bağlandığı Yargıtay 2. Hukuk ların ardından Dairesi üyeleri, Türkiye’de kocalarını kutlama yapmak aldatan kadınların sayısında büyük bir moda olunca giartış olduğunu belirtiyorlar. Önceki yıllarda eşlerini aldatan erkeklerin sayısının çok fazla olduğuna dikkat çeken Yargıtay üyeleri, “Son yıllarda karısı tarafından aldatıldığı için boşanma davası açan erkeklerin sayısında büyük bir artış var. Kadınlar da artık erkekler kadar aldatıyor” değerlendirmesini yaptılar. En çok işyeri arkadaşıyla Evli kadınlar kocalarını genellikle işyeri arkadaşıyla aldatıyor. İşyerindeki arkadaşıyla kocasını aldatan kadınlar yine iş yeri arkadaşları tarafından kocaya ihbar ediliyor. Aldatma gerekçesi olarak, “Eşlerin bakımsız’ olması gösteriliyor.
Fotoğraf, video ve tüm dijital içerikleri her zaman ve her yerde oynatabilen, 50 inçe ulaşan genişliği ve yüksek çözünürlüklü canlı projeksiyonuyla Samsung Galaxy Beam, Avealılara 12 aya varan taksit avantajlarıyla 1499 TL’den satışa sunuldu. Galaxy Beam, 1GHz hızında çalışan çift çekirdekli işlemciye, 768MB RAM, 8GB dahili ve microSD desteği ile 40GB’a kadar artırılabilir hafızaya, 5 megapiksel LED flaşlı ve otofokuslu kameraya, 3G görüntülü görüşme özelliğine, masaüstü standına ve 2 adet bataryaya sahip. Android işletim sistemli akıllı telefon Samsung Galaxy Beam’in en çarpıcı ve farklı özelliği ise üzerindeki 15 lumen değerindeki projektörü.
rişimciler de sınırsız yaratıcılıklarını kullandı ve boşanma partileri için bu ilginç pastalar ortaya çıktı. İşte o boşanma pastaları ve birbirinden ilginç gelin ve damatlar
Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği’nin Bulgaristan Medyasında
TRT TURK’e YKÜyemiz Orhan ÇAKIR reportaj verirken Bulturk merkezde
TRT TURK TV derneğimizin genel merkezinde üyelerimizle birlikte
Bulturk Bulgaristan Medyasından
Konya İşadamlarının düzenlediği Mitinginde Bulturk’te yerini aldı
TRT TÜRK BULTÜRK’te yaşlılarımızla reportaj yaptı
Bulgaristan Medyasında BULTÜRK
BULTÜRK’te öğrenciler ile bir toplantı
KONSİAD - Konya işadamları ve Konya kökenli (Balkan) dernekler birarada
Bulturk Bulgaristan Medyasından
Konsiyat’ın yemeğine de Bulturk Bsk.Yrd.Halide ÜMİTFER