ED‹TÖRDEN
De¤erli okuyucular›m›z, Dünya bu ay Gazze’de insanl›¤›n ölüme terk edilifline flahit oldu ama üç duyusunun ifllevsizli¤i eyleme geçiremedi bedenleri. Her durum için çözüm üretmeye çal›flan politik aktörler, bu duruma uzaktan bakmay› hatta dokunmamay› ye¤ledi. Binlerce insan›n “Aç›z, dayanam›yoruz, kurtar›n!” 盤l›klar› uzay bofllu¤una do¤ru yol ald› kulaklar yerine. ‹srail’in enerji ak›fl›n› durdurmas›n›n hemen ard›ndan ‹HH ‹nsani Yard›m Vakf›, Filistinli kardefllerinin yan›ndayd›. Filistinliler, komflusu M›s›r taraf›ndan kapat›lan kap›lar›n t›klad›klar›nda aç›lmayaca¤›n› düflünmemifllerdi belki. Çaresizlik t›rnaklar›yla y›kt›rd› duvarlar›, inanmak istemedi elbet yürekleri komflu kap›s›n›n yüzlerine kapanmas›n›. Bu ay Gazzeliler her gün verilen flehitler için hayk›rmad›, bu sefer terkedilmiflli¤in ac›s›n› hayk›rd› dünyaya. Ve ‹HH ‹nsani Yard›m Vakf› y›llard›r Gazze’de geliflen olaylar›, güvenlik sorununu, durumun hukuki ve ekonomik boyutunu, enerji, sa¤l›k alan›ndaki durumu gözler önüne seren Gazze’nin Yavafl Ölümü bafll›kl› raporu Ahmet Emin Da¤ kaleminden yay›mlad›. Dergimizin son say›s›nda dosya konumuz ambargolar içerisinde yer alan raporda Filistin’de yaflanan son krizin boyutlar›n› bulacaks›n›z. Ayr›ca dünya siyasetine yön veren güçlü ülkelerin suçlu sayd›klar› ya da “›slaha ihtiyac› olduklar›n› düflündü¤ü” ülkeler üzerine bask› arac› olarak kulland›klar› ambargolar›n uluslararas› hukuk aç›s›ndan uygulan›fl›, ambargolar› uygulayan merci ve bu mercinin ne kadar tarafs›z olabildi¤ini tahlil eden bir makale de dosyam›zda yer almakta. BM, uluslararas› hukuk ve güvenli¤in korunmas› amac›yla, güç kullanarak bar›fl ve güvenli¤i tehdit eden ülkelere, siyasi, diplomatik, ekonomik ambargolar uygulama karar› alarak onlar› cezaland›rmay› amaçlamakta; fakat uygulanan bu ambargolar güçlü ülkeler taraf›ndan maalesef bir iflgal arac› olarak kullan›lmakta. ‹flte dosyam›zda tam da bu konuya iflaret edilmekte; BM’nin Irak’a uygulad›¤› a¤›r ambargo sonuçlar› ile birlikte ortaya konulmakta. Çad’dan, Kosova’dan, Do¤u Türkistan’dan s›cak geliflmeleri aktaran ve insan haklar›ndan bu kadar çok bahsetmeye bafllad›¤›m›z bir dönemde haklar›n daha çok ihlal edildi¤inin foto¤raf›n› çeken yaz›lar›m›zla sizleri bafl bafla b›rak›yoruz.
D Ü fi Ü N C E G Ü N D E M • S A Y I : 3 9 • Y I L : 4 • fi U B A T 2 0 0 8 ‹HH ‹nsan Hak ve Hürriyetleri ‹nsani Yard›m Vakf› ad›na sahibi: FEHM‹ BÜLENT YILDIRIM Genel Yay›n Yönetmeni: MURAT YILMAZ Editör: H. ZEHRA ÖZTÜRK Yay›n Kurulu: GÜLDEN SÖNMEZ, AHMET EM‹N DA⁄, OSMAN ATALAY, ZEL‹HA SA⁄LAM
Z. TUBA KOR, ENSAR KILIÇO⁄LU Kapak ve ‹ç Tasar›m: GNG Tan›t›m Bas›m: Mavi Ofset • Tel: 0212 549 25 30 Adres: Büyük Karaman Caddesi. Taylasan Sokak. No: 3 Fatih - ‹stanbul Tel: 0212 631 21 21 • Fax: 0212 621 70 51 • dusuncegundem@ihh.org.tr
DOSYA
Bir kitlesel cezaland›rma arac›: Ambargo
• Uluslararas› hukuk aç›s›ndan ambargo /19 • Beflikten mezara /22 • ‹HH ‹nsani Yard›m Vakf› Gazze Raporu /25 • Ambargo alt›ndaki bir halk›n, Filistinlilerin baflbakan› ‹smail Haniye’den Türk halk›na /30 VEYSEL BAfiAR
ADANMIfi HAYATLAR /31
Ömer Muhtar
Kenya iç savafl›n arifesinde RÖPORTAJ /34
Stratejik bir Kafkas beldesi: DA⁄ISTAN ‹SLAM CO⁄RAFYASI /38
KISA KISA /4 • ‹KT‹BAS: Taliban sonras› Afganistan’›n ac› gerçe¤i /36
D Ü N Y A 6\ Kosova’da kritik karar 8\ Hüznün topra¤›, bahts›z Karaba¤ 10\ Do¤u Türkistan Müslümanlar› Çin bask›s› alt›nda
G Ü N D E M ‹ Ortado¤u’da kartlar yeniden kar›l›yor /12 Guantanamo Kamp› yedinci y›l›nda /15 Afrika’n›n k›r›lma noktas›ndaki ülkesi: Çad /16
fi U B A T ’ 0 8
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
K
I
S
A
K
I
S
A
Avrupa Parlamentosu’ndan baflörtüsü yasa¤›na red AB üyesi ülkelerdeki okullarda baflörtüsünün yasaklanmas›n› öngören karar tasla¤›, Avrupa Parlamentosu (AP) taraf›ndan reddedildi. 200’e karfl› 367 oyla reddedilen karar için 134 parlamenter çekimser oy kullan›rken, uzun zamand›r süren tart›flmalara da son nokta konulmufl oldu. ‹talyan parlamenter Roberta Angelilli
taraf›ndan kaleme al›nan ancak AP taraf›ndan reddedilen taslak, AB ülkelerine, en az›ndan ilkokullarda baflörtüsünün yasaklanmas› ça¤r›s› yap›yordu. ‹ngiltere baflta olmak üzere birçok AB ülkesindeki okullarda baflörtüsü temel hak ve özgürlükler kapsam›nda serbest durumda.
Saakaflvili yeniden baflkan Gürcistan’da yap›lan cumhurbaflkanl›¤› seçimlerini eski lider Mihail Saakaflvili tekrar kazand›. %52’lik oy oran›yla alt› rakibinin toplam›ndan daha fazla oy alan Saakaflvili, %50 baraj›n› aflt›¤› için seçimi ilk turda kazanm›fl oldu. Resmi aç›klamalar sonras›nda Saakaflvili yeni iktidar döneminde yoksullukla mücadele edece¤ini ve Rusya ile iliflkileri gelifltirece¤ini söyledi.
SAYI 39
SAYFA 4
fi U B A T ’ 0 8
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
K
I
S
A
K
I
S
A
Libya, alt› milyar dolar tazminat ödeyecek
ABD’de mahkeme, Libya’y› 1989 y›l›nda düflürülen Frans›z havayollar›na ait uçakta hayat›n› kaybeden Amerikal›lar›n ailelerine alt› milyar dolar tazminat ödemeye mahkum etti. N’Djamena-Paris seferini yapan Frans›z uça¤›n›n düflürülmesinden ve 170 kiflinin yaflam›n› yitirmesinden Libya sorumlu tutulmufl ve Fransa alt› Libyal›y› g›yab›nda mahkum etmiflti. K›sa bir süre önce görülen mahkemenin karar›nda ise Libya ve alt› Libyal› yetkilinin ölen yedi Amerikal›n›n ailelerine alt› milyar dolar tazminat ödeyece¤i bildirildi. Kazada ölenlerin ailelerinin Amerikal› avukat›, yapt›¤› aç›klamada, karar›n devlet destekli terörizm karfl›s›nda hukukun üstünlü¤ünün her zaman geçerli oldu¤unu gösterdi¤ini öne sürdü.
50 y›l hapiste unutuldu Sri Lanka’da 50 y›l önce tutuklanan ve bugüne kadar mahkemeye ç›kar›lmadan gözalt›nda tutulan D.P. James, 50 y›l sonra özgürlü¤üne kavufltu. 1958 y›l›nda babas›n› yaralad›¤› gerekçesiyle tutuklanan James’in dosyas›, olay›n hemen ard›ndan adli bürokrasi içinde kayboldu. James k›sa bir süre önce sa¤l›k sorunlar› nedeniyle tedaviye al›nm›fl, bunun ard›ndan cezaevi yönetimi James’in dosyas›n› araflt›rmaya bafllam›flt›. Araflt›rma sonucu, 80 yafl›ndaki mahkum kefaletle serbest b›rak›ld›. Yetkililer ise “nadir görülen bu üzücü olay” için özür dilemekle yetindi.
ABD, Ebu Gureyb’de kendi kendini “aklad›”
Irak iflgali sonras›nda Ebu Gureyb Hapishanesi’nde tutuklu bulunan Irakl›lara insanl›k d›fl› iflkenceler yap›ld›¤› nedeniyle suçlanan Amerikal› subay Yarbay Steven L. Jordan ç›kar›ld›¤› askeri mahkemede akland›. Yap›lan aç›klamada, Washington bölgesi Askeri Komutan› Tümgeneral Richard Rove’un, Yarbay Jordan’›n skandalla ilgili davada “cürüm ifllemedi¤ine” karar verdi¤i kaydedildi. 2003 y›l›ndan beri yürütülen soruflturmada askeri mahkemece suçlanan tek kifli olan Jordan’a yaln›zca sicilinde yer alacak bir k›nama cezas› vermekle yetinildi.
Avrupa’da “‹slamlaflma”ya karfl› siyasi giriflim Avrupa ülkelerindeki afl›r› sa¤c› partiler, gittikçe yo¤unlaflan “‹slamlaflma” karfl›s›nda yeni bir örgütlenmeye gittiler. Almanya, Avusturya, Belçika, Danimarka, Fransa ve ‹ngiltere’den baz› afl›r› sa¤ parti temsilcileri geçti¤imiz ay Belçika’da toplanarak ‹slamlaflmaya Karfl› Kentler isimli örgütlenmelerini ilan ettiler. Amac› Müslüman göçmenlerin k›taya girifllerinin önüne geçmek olan örgüt, kentlerdeki cami inflalar›yla da mücadele etmeyi planl›yor.
SAYI 39
SAYFA 5
fi U B A T ’ 0 8
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
D
Ü
N
Y
A
G
Ü
N
D
E
M
‹
Kosova’da kritik karar
MURAT YILMAZ
myilmaz@ihh.org.tr
So¤uk k›fl flartlar›n›n halihaz›rda devam etti¤i Balkanlar’da siyasi hava yeniden ›s›nmaya bafll›yor. Son birkaç ay içerisinde Kosova ve S›rbistan’daki yerel, genel ve cumhurbaflkanl›¤› seçimleri bölge istikrar› aç›s›ndan oldukça büyük önem arz etmekteydi. Tüm bu hareketlilik ise elbette Kosova’n›n ba¤›ms›zl›k ilan› meselesine ba¤lan›yordu. Kosova’da ba¤›ms›zl›k her ne kadar BM ve Bat› deste¤i olsa da inkar edilmemeli ki ateflten bir gömlek. Kosova’da uzun y›llar›n bekleyiflle geçmesinin ard›ndan Viyana’da bafllayan statü müzakerelerinin tahmin edildi¤i gibi baflar›s›zl›kla sonuçlanmas›, 2007 y›l› fiubat ay› bafl›nda BM ad›na müzakereleri yürüten Ahtisaari’nin plan›n›n S›rbistan taraf›ndan kabul edilmemesi ve Kosova’da 17 Kas›m’da icra edilen genel ve yerel seçimlerden Kosova Kurtulufl Ordusu (KKO) eski lideri Haflim Taçi’nin baflkanl›¤›n› yapt›¤› Kosova Demokratik Partisi (KDP)’nin ezici bir üstünlükle ç›kmas›, gözleri ister istemez S›rbistan’a çevirdi. Kosova’ya özerklikten fazlas›n› vermeyece¤ini, ba¤›ms›zl›k ilan›n›n yeni bir savafl sebebi olaca¤›n› en yetkili a¤›zlardan hemen her f›rsatta dile getiren S›rbistan, cumhurbaflkanl›¤› seçimiyle halk›n›n da meseleye bak›fl›n› görebilecekti. S›rbistan seçimler için haz›rlanadursun Kosova’n›n yeni baflbakan› Haflim Taçi, Bat› rüzgar›n› da arkas›na alarak ba¤›ms›zl›k tarihini çoktan vermiflti bile. 13 ya da 17 fiubat, Kosova’n›n bu co¤rafyadaki ba¤›ms›zl›k tarihi olarak belirtilmiflti. Bu havada 20 Ocak’ta ilk turu yap›lan S›rbistan cumhurbaflkanl›¤› seçiminin iki önemli aday›, milliyetçi S›rp Radikal Parti (SRP) Baflkan› Tomislav Nikoliç ve Bat› yanl›s› halihaz›rdaki cumhurbaflkan› Boris Tadiç oldu. ‹lk turda dört puan farkla Tadiç’i geçen Nikoliç ayn› baflar›s›n› 3 fiubat’taki ikinci turda gösteremedi. %67 gibi rekor bir kat›l›mla icra edilen seçimlerde Tadiç %51’e varan oy oran›yla seçimi önde ta-
SAYI 39
B A L K A N L A R
mamlarken, Nikoliç bu kez %48 alabildi. Bu sonuçlarla S›rp halk› küçük bir oranla da olsa AB yanl›s› Tadiç’i ikinci kez görevlendirmifl oldu. S›rbistan seçimlerinin sonucu Bat›’da memnuniyetle karfl›lan›rken ülkenin afl›r› milliyetçi SRP aday›n›n ald›¤› oy oran› da Kosova, Sancak, Bosna-Hersek ve Preflevo vadisinde yeniden savafl borular›n›n çal›nmas›na sebebiyet verebilir. Zira t›pk› Nikoliç gibi milliyetçi baflbakan Voyislav Kofltunitsa da Kosova’ya ba¤›ms›zl›k vermeye asla niyetli gözükmüyor. Bölge-
‘‘
Kosova’da ba¤›ms›zl›k -her ne kadar BM ve Bat› deste¤i olsa dainkar edilmemeli ki ateflten bir gömlek.
den gelen haberlere göre Kosova içerisindeki küçük S›rp gettolar›nda halk silahland›r›lm›fl durumda ve bölgenin kuzeyindeki Mitrovitsa’n›n S›rp k›sm›nda da savafl haz›rl›klar› çoktan tamamlanm›fl. Ayr›ca yine milliyetçilerin haz›rlad›klar› ve Nikoliç’le de irtibatland›r›lan “Kral Lazar’›n Ordular›” isimli legal olmayan birlikler yeni sald›r›lar için haz›r k›ta. Kosova’n›n ba¤›ms›zl›k ilan›n›n ard›ndan yeni bir savafl ç›kar m› sorusu, baflta bölge ülkeleri olmak üzere zihinleri meflgul eden en önemli sorulardan. 2006 y›l›nda Karada¤’› kaybeden S›rbistan olas› Kosova kayb› sonras›nda bölgenin kuzeyindeki zengin maden yataklar›yla bilinen Mitrovitsa’y› Kosova’dan koparmak istiyor. Bu, S›rp Sanat ve Bilimler Akademisi’nde uzun y›llard›r tart›fl›lan bir konu. Ayr›ca yine Bat›’ya karfl› S›rplar›n Bosna S›rp Cumhuriyeti kart› da daima aç›k bulunuyor. Bosnal› S›rplar, Kosova’n›n olas› ba¤›ms›zl›¤› sonras›nda kendilerinin de S›rbistan’a dahil olacaklar›n› defalarca ifade ettiler. Bosna’daki bu denli bir hareketlilikten tahmin edilebilece¤i gibi Bosnal› ve Sancakl› Boflnaklar, Kosova’daki hareketlilikten de Arnavutluk ile nüfusunun %40’›n›
SAYFA 6
SAYI 39
K A F K A S Y A
SAYFA 7
Kosova’da kritik karar
‘‘
Bölgeden gelen haberlere göre Kosova içerisindeki küçük S›rp gettolar›nda halk silahland›r›lm›fl durumda ve bölgenin kuzeyindeki Mitrovitsa’n›n S›rp k›sm›nda da savafl haz›rl›klar› çoktan tamamlanm›fl.
Arnavutlar›n oluflturdu¤u Makedonya ve Preflevo vadisindeki Arnavutlar uzak kalamaz. S›rplara bu anlamda BM Güvenlik Konseyi ve Temas Grubu üyesi Rusya her daim destek veriyor. Rusya’n›n cumhurbaflkanl›¤› seçiminin hemen öncesinde S›rbistan’la yapt›¤› büyük çapl› enerji anlaflmas› da bu iliflkiyi destekler mahiyette. Bu noktada yeniden pazarl›klar gündeme gelecek. Zira ABD ve AB’nin büyük devletleri taraf›ndan desteklenen Kosova’n›n ba¤›ms›zl›¤› fikri, Rusya engeline ra¤men hayat bulabilecekse verilecek ödün difle dokunur olmal›! Belki Mitrovitsa-Preflevo takas›na taraflar raz› edilecek belki de daha düflük yo¤unluklu bir savafla müsaade edilecek. Fakat bu hesab›n içerisinde hemen her f›rsatta belirtti¤imiz Dayton’un pamuk ipli¤ine ba¤l› çizgilerinin de bulunmas› zorunlu gibi. Zira ç›kabilecek bir savaflta Kosova’dan daha çok Bosna’n›n zarar görece¤i gün gibi aç›k. Bosna Savafl› s›ras›nda en büyük katliamlar›n gerçeklefltirildi¤i Srebrenitsa, Gorajde, Tuzla, Zepa, Viflegrad gibi bölgeler bugün Bosna S›rp Cumhuriyeti s›n›rlar› içerisinde bulunuyor. Tüm toplumlara aç›k baflkent Saraybosna ise seslenseniz duyulacak bir mesafede. Her ne kadar Kosova nezdinde ba¤›ms›zl›k sürecinin tarihleri verilse ve güçlü halk deste¤i bulunsa da, domino etkisine sebep olabilecek irtibatlar, Kosova’da yeni bir erteleme sürecini beraberinde getirebilir.
fi U B A T ’ 0 8
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
D
Ü
N
Y
A
G
Ü
N
D
E
M
‹
Hüznün topra¤›,
bahts›z Karaba¤ HÜSEY‹N ALTINALAN haltinalan@hotmail.com
Kafkasya’n›n s›k›nt›l› ve çalkant›l› topra¤› Karaba¤, Kür ve Aras ›rmaklar› ile Gökçe Gölü aras›nda yer al›yor. Genifl yüz ölçümüne ra¤men flimdi Karaba¤ topraklar›nda bir tek Azeri bile yaflam›yor. Bir milyona yak›n Azeri do¤du¤u topraklar› terk etmifl durumda. Karaba¤ 16 y›l önce Ermeniler taraf›ndan iflgal edilirken binlerce Azeri katledildi, on binlercesi de sakat b›rak›ld›. Yaflanan bu korkunç trajediye ra¤men Karaba¤ sorunu hala dünya gündeminde yer bulamamakta. 1828’li y›llarda 200.000 nüfuslu Karaba¤’›n %95’i Türk’tü. Ancak Rusya, özellikle Karaba¤’a, dünyan›n her taraf›ndan getirtti¤i Ermenileri yerlefltirdi. Böylelikle, Azerilerin yerlerinden edilmesi ve imhas› politikas›n›n temelleri at›larak “Büyük Ermenistan” propagandas›na baflland›. Ermeniler, 1905-1907 y›llar›nda Azerbaycanl›lara karfl›n kanl› terör eylemlerine giriflti. ‹flin garip taraf›, Ermeniler yapt›klar› vahfleti propaganda ile örtmeyi de baflard›lar. Karaba¤ sorunu, 1963 y›l›nda Ermenilerin bu bölge için hak iddia etmesiyle bafllad›. Ermeniler, Karaba¤’› Ermenistan ile birlefltirebilmek için çeflitli bahaneler ürettiler. Azerbaycan’› bölgenin kaynaklar›n› sömürmek, Ermenilerin kültürel haklar›n› inkar etmek ve bölgeye d›flar›dan Azerileri yerlefltirerek Karaba¤’›n demografik yap›s›n› ve nüfus dengesini bozmakla suçlad›lar. 80’li y›llarda Da¤l›k Karaba¤’da, Ermeniler “Büyük Ermenistan” için planlar›n› sahneye koydu. Yukar› Karaba¤ Özerk Bölgesi Yüksek Sovyeti’nin, 20 fiubat 1988 tarihinde Azerbaycan’dan ayr›larak ana vatan olarak kabul ettikleri Ermenistan’a ba¤lanma yönünde karar almas›n›n ard›ndan, Ermenistan Yüksek Sovyeti’nin de 15 Haziran 1988 tarihinde “Karaba¤’› ilhak”a karar vermesi ile sorun büyüdü. Ermenistan Yüksek Sovyeti ile Karaba¤ Ulusal Konseyi, Aral›k 1989’da Karaba¤ ile Ermenistan’›n birlefltirildi¤ini ilan etti. Ancak, daha sonra bu durumun Ermenistan’› uluslararas› arenada zor durumda b›rakaca¤› düflünüldü ve birleflme karar›ndan vazgeçildi. Bir süre sonra Aral›k 1991’de gerçeklefltirilen sözde referandum sonucuna göre 1992’de Karaba¤ ba¤›ms›zl›¤›n› ilan etti. Ancak Karaba¤’›n ba¤›ms›zl›¤›, Ermenistan da dahil olmak üzere hiçbir ülke
SAYI 39
K A F K A S Y A
taraf›ndan tan›nmad›. Bu geliflme üzerine Azerbaycan, 27 Kas›m 1991’de Da¤l›k Karaba¤’›n özerklik statüsünü iptal etti. Ermenistan, Azerbaycan Parlamentosu taraf›ndan al›nan karar›, savafl ilan› olarak de¤erlendirdi¤ini aç›klad›. Aral›k 1991’de çöken Sovyetler Birli¤i, 1997 y›l›na kadar Ermenistan’a, tank ve uzun menzilli füzelerin de bulundu¤u bir milyar dolar tutar›nda askeri malzeme verdi. Ruslar›n büyük çapl› deste¤ini arkas›na alan Ermenistan, Kelbecer, Kubatl›, Fuzuli, Cebrail, Zengelan ve Laçin flehirlerini iflgal etti. Bu nedenle 900 binden fazla Azeri yaflad›klar› topraklar› terk edip Azerbaycan’a s›¤›nd›. Bu arada, yaklafl›k 200 bin Ermeni de Azerbaycan’› terk etti. 1988 y›l› bafllar›nda Da¤l›k Karaba¤’da Ermeniler ile Azeri Türkleri aras›nda çat›flmalar bafllad›. Azeri kuvvetleri, 1992 yaz›na kadar Karaba¤’›n yar›s›n› ele geçirdi ve baflkenti kuflatt›. Bunun üzerine Rusya, Ermeni-
‘‘
Karaba¤ 16 y›l önce Ermeniler taraf›ndan iflgal edilirken binlerce Azeri katledildi, on binlercesi de sakat b›rak›ld›. Yaflanan bu korkunç trajediye ra¤men Karaba¤ sorunu hala dünya gündeminde yer bulamamakta.
SAYFA 8
fi U B A T ’ 0 8
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
SAYI 39
K AA F KRA ‹S YK A A
Ü
N
Y
A
G
Ü
N
D
E
M
‹
n›n üzerinden birkaç gün geçmemiflti ki, Azerbaycan Cumhurbaflkan› ‹lham Aliyev, Ermenistan ile bar›fl görüflmelerinin sonuç vermeyece¤ine inand›klar› anda, askeri yolla ülkesinin toprak bütünlü¤ünü yeniden sa¤layacaklar›n› söyledi. Ermeni taraf› da Aliyev’den geri kalmad›. Ancak uzmanlar, çözümsüzlük süreci b›kk›nl›¤a yol açsa da mevcut yönetimlerin konumlar›n› kaybedece¤i endiflesiyle ateflkesin devam›ndan yana olduklar›n› düflünüyorlar. Sonuç; Karaba¤ sorununda inisiyatif Rusya, ABD ve Fransa’dan oluflan Minsk Grubu’nun elinde. Ancak ABD’nin yan› s›ra Rusya’n›n, geçmiflte oldu¤u gibi günümüzde de Ermenilere tam destek vermesi, Erivan’›n sorunun çözümüne yanaflmamas›na sebep oluyor. Avrupa Birli¤i de ABD gibi ›srarla Türkiye’den uluslararas› kurulufllar taraf›ndan “iflgalci” olarak nitelendirilen Ermenistan ile iliflkilerini normallefltirmesini, ilk ad›m olarak da s›n›r›n› açmas›n› istemekte. Evet, Türkiye, s›n›r›n› açabilir. Zira komflular›m›zla yak›n komfluluk iliflkisi karfl›l›kl› menfaatlere dayan›r. Ancak, bu ad›mlar›n at›lmas› için Erivan, Ankara’n›n “iflgal ettikleri topraklardan çekilmesi” yönündeki flart›n› yerine getirmelidir.
SAYFA 9
Hüznün topra¤› bahts›z Karaba¤
leri aç›kça destekledi. Savaflta güç dengesi de¤iflince Ermeniler, 1992’nin ikinci yar›s›nda Hocal›, fiufla, Laçin koridorunu iflgal etti. Bu savafl›n trajik kesitlerinden birini 26 fiubat 1992’deki insanl›¤›n kara lekelerinden Hocal› Katliam› oluflturmaktad›r. Ermeniler, Ruslar›n deste¤i ile Azerbaycan’›n eski yerleflim merkezlerinden Hocal› flehrinde korkunç bir katliam gerçeklefltirdiler. 1993-94 y›llar›nda, Kelbecer ve Karaba¤ d›fl›ndaki Azerbaycan topraklar›n›n %20’si Ermeniler taraf›ndan iflgal edildi. Topraklar›n› geri almak isteyen Azerbaycan’›n hamlesi sonuçsuz kald›. Çat›flan taraflar, May›s 1994’te Rusya’n›n arabuluculu¤u ile ateflkes ilan etti. Ard›ndan anlaflmazl›k Avrupa Güvenlik ve ‹flbirli¤i Teflkilat› (AG‹T)’na havale edildi. BM, AG‹T ve NATO’nun bildiri ve kararlar›nda, Yukar› Karaba¤’›n Azerbaycan topra¤› oldu¤u defalarca teyit edildi. Ancak bütün bu uyar›lara ve iflgalci olarak nitelendirilmelerine ra¤men Ermenistan tutumundan vazgeçmedi. 1997 y›l›nda uluslararas› arabulucular, isteksizce davransalar da uzun bir süre sonra sorunlar› aflamal› olarak çözüme kavuflturacak bir öneri sundular. Taraflar› ortak zeminde buluflturan plana göre, ilk aflamada Ermeni iflgal güçleri Karaba¤ d›fl›ndaki Azerbaycan topraklar›ndan çekilecek, mülteciler yurtlar›na dönecek, bölgeye bar›fl gücü askerleri yerlefltirilecek ve s›n›rlar yeniden aç›lacakt›. ‹kinci aflamada ise Karaba¤’›n statüsü belirlenecek ve özerk bir Karaba¤ oluflturulacakt›. Ancak, bu plana s›cak bakan Ter-Petrosyan, 1998 y›l›nda cumhurbaflkanl›¤› seçimini kaybetti. Yerini, AG‹T’in bünyesindeki Minsk Grubu’nun önerisini reddeden Koçaryan’a b›rakt›. Ve sorun günümüze kadar geldi. Karaba¤ sorununda flu ana kadar bir mesafe kat edilemedi. Geliflmelere bakt›¤›m›zda çözülece¤e de benzemiyor. Zira geçti¤imiz günlerde, AG‹T Minsk Grubu Efl baflkan›, ABD D›fliflleri Bakanl›¤› Müsteflar Yard›mc›s› Matthew Bryza’n›n yapt›¤› aç›klama bu durumu güzel bir biçimde ortaya koymaktad›r. Bryza, Ermenileri çözüme yaklaflt›racak olan ambargodan duydu¤u rahats›zl›¤› dile getirdi ve haddini aflarak “Türkiye ile Azerbaycan aras›ndaki, bir millet iki devlet düflüncesi de¤iflmeli. Türkiye, Ermenistan ile iliflkilerini, Azerbaycan gibi üçüncü bir ülkeyi dahil etmeden gelifltirmeli ve diplomatik iliflki için ön koflul koymamal›.” ifadesini kulland›. Bryza, iflgalci Ermenistan’a arka ç›kmakta bir sak›nca görmüyordu. Dünyadaki sorunlu bölgelere iliflkin çal›flmalar›yla dikkat çeken Uluslararas› Kriz Grubu (The International Crisis Group), iflgal alt›ndaki Yukar› Karaba¤ ve di¤er Azerbaycan topraklar›na iliflkin ad›m at›lmamas› durumunda bölgede savafl›n yaklaflt›¤› iddias›nda bulundu. Bu raporun aç›klanmas›-
D
fi U B A T ’ 0 8
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
D
Ü
N
Y
A
G
Ü
N
D
E
M
‹
Do¤u Türkistan Müslümanlar› Çin bask›s› alt›nda
A. FARUK ÜNSAL
afunsal@hotmail.com
Çin’de yaflayan Müslümanlar›n say›s›na iliflkin resmi istatistik verilerinin s›hhatinden kuflku duymamak için hiçbir nedenin olmamas›, bölgeye dönük uzun vadeli bir yaklafl›m oluflturulabilmesi için gerçekçi bir öngörüde bulunmaya engel de¤ildir. Çin’in bat›s›nda yer alan ve yine Çin taraf›ndan Sincan Uygur Özerk Bölgesi olarak adland›r›lan Do¤u Türkistan’da (Sincan’›n Çince’deki anlam› yeni fethedilmifl topraklar demektir) 30 milyon kadar Türk kökenli Müslüman (Uygur); Pekin, civar› ve daha do¤usunda da 100 milyon kadar Çin kökenli Müslüman (Hui) yaflamaktad›r. Yani Do¤u Türkistan ve Çin’deki Müslüman nüfus yaklafl›k 130-150 milyon civar›ndad›r. Çin ise gerek Do¤u Türkistan’da gerekse Çin’de yaflayan Müslüman nüfusun say›s›n› oldu¤undan az gösterme çabas›ndad›r. Zira tek çocuk sahibi olma kural›na, özellikle Uygurlar, genelde de Müslümanlar pek riayet etmemekte, gerek ceza ödemek ve rüflvet vermek suretiyle ge-
SAYI 39
O R T A
A S Y A
rekse de çocuklar›n› kay›t ettirmemek suretiyle nüfuslar›n› planlanandan fazla tutmaktad›rlar. 19. yüzy›l sonlar›na kadar Çin sald›r›lar› ve boyunduru¤una maruz kalan, buna ra¤men flu veya bu flekilde kendi kimli¤iyle yaflam›fl olan fiarki Türkistan, 20. yüzy›lda da iki baflar›s›z ba¤›ms›zl›k deneyiminden (1933 ve 1944) sonuç alamam›fl ve nihayet mevcut duruma tahammül etmek zorunda kalm›flt›r. Çin devleti aç›s›ndan Uygurlar›n durumu, sadece Müslüman olmalar›ndan de¤il tarihi ba¤›ms›zl›k iddialar› ve bu konudaki ayr›l›kç› sab›kalar› (!) nedeniyle de ayr› bir dikkati gerektirir hal alm›flt›r. Uygurlar›n Çinlilerle yapt›klar› tarihi mücadelelerde Huilerden bekledikleri deste¤i görememifl olmalar›, iki Hanefi Müslüman topluluk aras›nda k›rg›nl›klar›n ve güvensizliklerin oluflmas›na sebep olmufl ve bu süreç Uygurlarda “negatif milliyetçilik” e¤iliminin oluflmas›na yol açm›flt›r.
SAYFA 10
fi U B A T ’ 0 8
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
SAYI 39
O R T A D O ⁄ U
Ü
N
Y
A
G
Ü
N
D
E
M
‹
‹slam dünyas›na aç›lma kap›s› olarak Türkiye’yi gören Uygurlar›n Türkiye’ye geldiklerinde daha çok milliyetçi (!) çevrelerle irtibat kurmalar› da, negatif milliyetçili¤in geliflmesinde ve pekiflmesinde ayr›ca etken olmufltur. Uygurlara nispetle ‹slam dünyas› ile iliflki kurma beceresi düflük olan Huiler, kendi yurttafllar› olan Uygurlarla da iyi iliflki kuramad›klar› için kendilerine has bir Müslümanl›k gelifltirmifllerdir. Bu kopukluktan beslenerek ortaya ç›kma emaresi gösteren “Çin tipi Müslümanl›k”, tam da Çin kültürünün yabanc› kültürlerle hesaplaflma üslubu olan “direnmek ve karfl› ç›kmak yerine içine alarak absorbe etmek ve dönüfltürüp kendine benzetmek” düsturuna uygun düflmektedir. Gelinen bu noktada,, mezarl›klar›n› bile ay›ran iki topluluk,, bir araya gelip beraberlik infla edeceklerine birbirlerinden ayr›l›p aralar›na duvar infla etmifllerdir. Uygur-Hui kopuklu¤u nedeniyle, Uygur Türkleriyle irtibat›n› soydafllar› Huiler arac›l›¤›yla yürütme meylinde olan Çin hükümetinin, Uygurlarla iyi iliflkiler kurmas› mümkün olmamakta ve Uygurlar için bölgelerinde yaflaman›n siyasi ve sosyal maliyeti artmaktad›r. Bu iki Müslüman halk aras›ndaki irtibats›zl›k, belki her iki taraf›n sorumluluklar›na uygun davranabilmelerine engel olmaktad›r ama bunu aflman›n vebali de Uygurlarla ya da bir baflka deyiflle Çin’deki Müslümanlarla en kolay iliflki kurabilecek olan Türkiye’ye düfler. Çin’in mevcut yasal mevzuat› özel okullaflmaya veya dernek kurmaya izin vermedi¤i için özel okul aç›labilmesi mümkün de¤ildir. Türkiye’den Çin’deki üniversitelere ö¤renci göndermenin de pratik bir yarar›ndan bahsedilemez. fiimdiye kadar benimsenen, Uygur ö¤rencilerin Türkiye’ye getirilmeleri, bir yöntem olarak sürdürülmeye devam ettirilmelidir. Bu ö¤rencilerin gelmeleriyle Türkiye Türkçesi’nin yayg›nlaflmas› ve böylelikle Türkçe yay›nlanan birçok telif ve tercümenin Uygur dünyas›nda okunmas›n›n sa¤lanmas›, dahas› “milliyet ötesi veya uluslar üstü kardefllik anlay›fl›”n›n yayg›nlaflt›r›lmas› mümkün olacakt›r. Uygurca-Türkçe sözlüklerin ve mukayeseli dilbilgisi kitaplar›n›n bast›r›lmas› da ayr›ca bu kültürel köprünün temelini oluflturan önemli araçlardan olacakt›r. Bütün bunlardan daha önemlisi ise Hui ö¤rencilerin Türkiye’ye getirtilerek özellikle ilahiyat e¤itimi görmelerinin sa¤lanmas›d›r. Böylelikle ‹slam toplumunun ücras›nda kalm›fl olan bu parças›, ‹slam dünyas›yla geç kalm›fl entegrasyonunu sa¤lam›fl ve kendilerini geri kalanlar›m›za yabanc›laflt›ran “sui generis” bir Müslümanl›k anlay›fl› gelifltirmelerinin önüne geçilmifl olur.
SAYFA 11
Do¤u Türkistan Müslümanlar› Çin bask›s› alt›nda
Do¤u Türkistan Müslümanlar› her gün yeni bir yasakla karfl›lafl›yorlar. Son günlerde, Müslümanlar›n camiye girifllerini engellemek için cami girifllerine yukar›daki foto¤rafta görülen ikaz tabelalar› yerlefltirildi. Tabelada yazan ifadelerin anlam› ise flöyle: “Afla¤›daki kiflilerin mescide girip dini faaliyette bulunmalar› yasakt›r: 1- Partiye girmeye namzet ö¤renciler, 2- Devlet memurlar›; iflçiler ile emekliler ve izne ayr›lm›fl olanlar, 3- 18 yafl alt›ndakiler, 4- Kent yöneticileri ve memurlar›, 5- Kad›nlar.”
D
fi U B A T ’ 0 8
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
D
Ü
N
Y
A
G
Ü
N
D
E
M
‹
Ortado¤u’da
kartlar yeniden kar›l›yor
AHMET EM‹N DA⁄
ahmetemin@ihh.org.tr
Ortado¤u, geçti¤imiz birkaç ay içinde, uluslararas› sömürge güçlerinden en üst düzey devlet yetkililerinin, al›flk›n olunmad›k bir hevesle, bölgeye üflüflmesine sahne oldu. Bu da ister istemez “Uluslararas› kartlar yeniden kar›lmaya m› baflland›?” yönündeki soru ve kuflkular› gündeme getirdi. Geçti¤imiz ekim ay›nda Rusya lideri Vladimir Putin’in ‹ran ziyaretinin ard›ndan Amerikan Baflkan› George Bush’un bölgedeki müttefiklerine bir ziyaret beklentisi zaten h›z kazanm›flt›. Araya “küçük emperyalist” Fransa’n›n Cumhurbaflkan› Nicolas Sarkozy’nin ziyaretini ve ‹ngiltere’nin yeni Baflbakan› Gordon Brown’›n ziyaretlerini de eklerseniz, çok ciddi bir diplomatik hareketlili¤in yafland›¤› kolayl›kla görülebiliyordu. Bölge halklar›n›n gündemi ile uluslararas› emperyalist güçlerin gündemi do¤al olarak birbirinden oldukça farkl›l›k gösteriyor. Bu nedenle yap›lan ziyaretler daha çok ilgili sömürge gücünün kendi ç›karlar› ve beklentilerine göre tan-
SAYI 39
O R T A D O ⁄ U
zim edilmekte. Hali haz›rda Ortado¤u, 11 Eylül’den sonra bafllayan sürecin gölgesinde, egemen ABD ve müttefiklerince dayat›lan de¤iflim ve yeniden yap›lanma bask›s›yla karfl› karfl›ya. Ortado¤u son befl y›ld›r, hem bölgesel dengeler hem de içerdeki rejimler aç›s›ndan fliddetli etkiler yapacak ürkütücü bir d›fl müdahaleyi savuflturmaya çal›fl›yor. Bu nedenle, ülkeleri, ajandalar› ve hedefleri farkl› olmakla birlikte, her liderin ziyaretinde de¤iflmeyen bir tak›m temel konular hep ayn› kald›. Bu konular›n neler oldu¤una geçmeden önce Ortado¤u denkleminde üçlü bir olufluma do¤ru kemikleflen yap›da bir dengenin halen geçerlili¤ini korudu¤unu söylemek gerekiyor. Yeni koalisyonlar ortaya ç›karken, bunlar›n iliflkileri ayn› anda çeliflik bir yap›y› da ortaya koyuyor. Hali haz›rda Ortado¤u’da üç eksen gelifliyor. Bu eksenlerden ilki, “Yeni Ortado¤u (ya da revizyonist) ekseni”. Bu eksenin çevre gücü ABD ve ‹ngiltere’den oluflurken, merkezde ise ‹srail ve Kuzey Irak Kürtleri bulunuyor.
SAYFA 12
fi U B A T ’ 0 8
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
D
Ü
N
Y
A
G
Ü
N
D
E
M
‹
¤ufltu¤u bir dönemde Ortado¤u’ya ziyaret düzenleyen Bush’un asl›nda bu gezide yeni muhafazakarlar›n “‹srail’in egemen oldu¤u yeni Ortado¤u” projelerini uygulatacak bir performans sergiledi¤i söylenemez. Bundan birkaç ay önce Rusya lideri Putin taraf›ndan düzenlenen bölge ziyaretinde Rusya ile ‹ran aras›nda ciddi bir stratejik iflbirli¤i anlaflmas›n›n teyidi yap›lm›flt›. Bu anlaflma ile “Hiçbir koflulda birbirimize sald›rmay›z ve topraklar›m›z› aram›zdan birine askeri operasyon düzenlenmesi için kulland›rtmay›z.” ifadeleri ile ABD’nin muhtemel ‹ran sald›r›s› durumunda Hazar’a komflu ülkelerin topraklar›n› ABD askerlerine açmayacaklar› mesaj› verilmiflti. Moskova yönetiminin BM Güvenlik Konseyi’nde yap›lan oylamalar s›ras›nda ‹ran yönetimine ambargo uygulanmas› konusundaki karar tasar›s›na z›mnen destek vermesi, ‹ran’› hayal k›r›kl›¤›na u¤ratm›fl olsa da, ayn› Rusya’n›n, ‹ran’a karfl› her-
‘‘
Ortado¤u, 11 Eylül’den sonra bafllayan sürecin gölgesinde, egemen ABD ve müttefiklerince dayat›lan de¤iflim ve yeniden yap›lanma bask›s›yla karfl› karfl›ya. Ortado¤u son befl y›ld›r, hem bölgesel dengeler hem de içerideki rejimler aç›s›ndan fliddetli etkiler yapacak ürkütücü bir d›fl müdahaleyi savuflturmaya çal›fl›yor.
SAYI 39
hangi bir askeri hareketin düzenlenmesine karfl› ç›k›yor olmas› Tahran’›n elini güçlendiren bir unsur olmay› sürdürüyor. Bir de Ortado¤u’daki çekiflmeyi do¤rudan ilgilendirdi¤i halde pek pazarl›k masas›na getirilmiyor gibi görünen kozlar bölge ziyaretlerinin ana gündemini oluflturuyordu. Bunlardan biri, Rusya ile ABD aras›nda Do¤u Avrupa’da füze radar sistemlerinin yerlefltirilmesi konusundaki anlaflmazl›k. Putin yönetiminin ABD’yi bu konudaki planlar›ndan vazgeçiremedi¤i bir dönemde, bölgede ‹ran’›n nükleer çal›flmalar yürütme hakk›na destek vererek, Kosova, Do¤u Avrupa, Afganistan ve Kore gibi tüm ihtilaf konular›nda ç›kar çekiflmesinin sürdü¤ünü gösterdi. Bush’un “bar›fl” kelimesini a¤z›ndan düflürmedi¤i Ortado¤u ziyareti ise yönetimdeki son y›l›nda, ifllerin sarpa sard›¤› bir dönemde Ortado¤u’da gidiflat› kontrolüne alma ç›rp›n›fllar› olarak de¤erlendirilebilir. Bush’un ziyaretindeki temel hedefi, güdümünde oldu¤u yeni muhafazakar kadrolar ad›na ‹srail’e biat tazelemek, onun güvenli¤ini her ne pahas›na olursa olsun koruyaca¤›na dair güçlü bir mesaj vermekti. ‹ran’a yönelik askeri seçene¤i gönülsüzce rafa kald›rmak zorunda kalan Bush yönetimi en az›ndan siyasi ve ekonomik kuflatman›n sürmesi konusunda Bat›’n›n deste¤ini yan›nda hissediyor.
SAYFA 13
Ortado¤u’da kartlar yeniden kar›l›yor
‹kincisi; “Direnifl ekseni” diyebilece¤imiz karfl›t konumdaki güçlerden oluflan ittifak halkas›. Bu blo¤un çevre gücü olarak Rusya ve Çin bulunurken, merkezdeki güçler olarak ‹ran, Suriye, Hizbullah ve Hamas yer almakta. Üçüncü eksen ise; “Il›ml› Sünni eksen” diyebilece¤imiz, Suudi Arabistan, Türkiye ve M›s›r’dan oluflan ve daha çok kendi ç›karlar›n›n gerektirdi¤i flekilde bölgesel olaylarda tav›r tak›nan denge güçlerinden olufluyor. Bunlar, kimi zaman terazinin bir taraf›na a¤›rl›¤›n› verirken, ç›karlar› ile çeliflti¤inde di¤er taraf lehine a¤›rl›k verebilmekteler. Baflta Bush olmak üzere Bat›l› liderlerin bölgeye ziyaretleri askeri/güvenlik eksenli bir çizgide ve özellikle de, uluslararas› güç çekiflmesinin gölge oyunlar› biçiminde flekillendi. Bunda Sovyetler Birli¤i’nin da¤›lmas› sonras›nda uluslararas› sisteme kimin hükmedece¤i ya da hangi güçlerin baflat rol oynayaca¤› konusunda bir karar verilememesinin etkileri vard›. Amerika her ne kadar uluslararas› siyasi ve ekonomik sistemin baflat rolünü oynamaya çal›flsa da, bu rolün oldukça afl›nd›¤› ve süper güçlük iddias›n› ispatlayacak askeri ve ekonomik cayd›r›c›l›kta kendisinin göstermeye çal›flt›¤› kadar bir potansiyel tafl›mad›¤› ortada. Kendi ülkesindeki iç siyasetle ve ekonomik çeliflkilerle bo-
fi U B A T ’ 0 8
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
‘‘
Bush’un “bar›fl” kelimesini a¤z›ndan düflürmedi¤i Ortado¤u ziyareti, yönetimdeki son y›l›nda, ifllerin sarpa sard›¤› bir dönemde Ortado¤u’da gidiflat› kontrolüne alma ç›rp›n›fllar› olarak de¤erlendirilebilir.
Arap ülkelerinin ‹srail’le yak›nlaflt›r›lmas› için ciddi bask›lar yapan Bush yönetimi, Hamas’›n kuflat›lmas› ve yok edilmesi konusunda Araplar› ikna edememifl olsa da, en az›ndan ‹srail ile bar›fl görüflmeleri ad› alt›nda süren siyasi oyalaman›n devam›na ikna etmifl olmas› Siyonistlerin hanesine yaz›lan olumlu bir puan oldu. Arap ülkeleri olas› bir ‹ran askeri operasyonunda rol alma konusunda isteksiz olduklar›n› ortaya koyarken, Bush’a bu konuda yapt›klar› tek jest ‹ran’a yönelik silahlanma amac›yla Amerika’yla cömert silah al›m anlaflmalar› yapmak oldu. Silahlanma ve ‹ran demiflken, Fransa’n›n siyasal giriflimleri de bu çerçevede not edilmesi gereken önemli bir geliflmeye iflaret ediyor. ‹ran’›n nükleer silahlanma yolunda oldu¤una inanan bölge ülkelerinin, savunma amaçl› olarak nükleer güç olma iste¤inin bulundu¤u bir dönemde Sarkozy’nin bu
SAYI 39
O R T A D O ⁄ U
D
Ü
N
Y
A
G
Ü
N
D
E
M
‹
zafiyeti kullanmas› baflar›l› say›labilecek bir giriflim. Fakat bar›flç› nükleer enerji maskesi alt›nda bölgenin ciddi bir silahlanma yar›fl›na girmesi ihtimali de çok uzak de¤il. Kimi uzmanlar›n da dedi¤i gibi, “Sarkozy liderli¤indeki Fransa, ‹ran nedeniyle endifleli olan Arap ülkelerini ‘ayartmak’ için yerinde bir zamanlama yapt›.” ‹fl adam› mant›¤›yla hareket eden Sarkozy, takdir etti¤i Bush yönetimi gibi nükleer anlaflmalar›, siyasi amaçlar için araç olarak kullanma yoluyla ekonomik kazan›mlar›n yan› s›ra bölgeyi kendine ba¤›ml› hale getirmeye çal›fl›yor. Yine uzmanlar›n tespit etti¤i gibi, Sarkozy’nin as›l istedi¤i, bölgedeki bütün devletlerin nükleer güce sahip olmas› de¤il, bu devletlerin “Frans›z nükleer gücü”ne sahip olmas›. Frans›z Cumhurbaflkan›’n›n Akdeniz Birli¤i projesi ve nükleer anlaflmalar yoluyla Afrika ve Ortado¤u’ya sömürge gücü olarak dönüfl plan›, orta vadede ABD ile Fransa iliflkilerinde önemli dönüm noktalar› olabilir. T›pk› Rusya-ABD iliflkilerinde oldu¤u gibi, Fransa-ABD iliflkilerinde de Ortado¤u’ya yaklafl›m farkl›l›klar› temel ayr›m noktalar›n› belirleyecek. Irak, gerek bölge ülkeleri aras›nda ve gerekse emperyalist gündemde s›cak yerini korurken, ülke içi dengelerdeki de¤iflim ciddi hesaplaflmalar›n da kap›da oldu¤unu gösteriyor. Amerikan iflgali sonras›nda fiii partilerin siyasal ve askeri gücünü ABD’nin onlar için takdir etti¤i s›n›r›n çok üzerine ç›karmalar› ve ‹ran etkisinin artmas›, Irak içinde yeni bir dizayn› zorunlu k›ld›. fiii güçleniflini önlemek için Anbar bölgesindeki Sünni afliretlerin silahlanmas›na izin veren iflgal güçleri, bu gruplar›n kendi polis ve askeri gücünü kurmalar›na göz yumarak fiii silahl› gruplar› dengelemeyi hesapl›yordu. Yine direnifl gruplar› içinde Baas yanl›s› eski askeri ve istihbarat kadrolar›n›n da a¤›rl›kta olmas›, büyük bir bafl a¤r›s›na neden olurken, iflgal yönetimi bu kadrolar› yeniden sisteme entegre edebilmek için yeni bir yasal düzenleme yapt›. Bu düzenleme Irak içinde de¤iflik gruplar›n tepkisine neden olsa da, 2008 bafl›ndan itibaren yürürlü¤e girdi. Ancak iç dizayn çal›flmalar›n›n sürdü¤ü bir dönemde Kuzey Irak’taki Kürt yönetiminin petrol ve ba¤›ms›zl›k konular›ndaki yaklafl›m›, merkezi hükümet ile ciddi bir gerilimin yan› s›ra, Türkiye gibi komflu ülkelerle de iliflkilerde en önemli ç›kmaz› oluflturuyor. Kerkük konusundaki referandumun ertelenmesini halen içine sindirememifl görünen kuzeydeki yönetim, petrol konusunda ayr›cal›k taleplerinde ›srar›n› sürdürüyor. Irak’›n, petrol, siyasi nüfuz, mezhebi çekiflme ve fliddetle flekillenen iç siyasi geliflmeleri bir tarafta sürüp giderken, iflgal gücü olarak ABD ve Bat›l› destekçileri ile onlar›n siyasetine karfl› ç›kan Rusya ve yandafllar›n›n Irakl›lar›n kan› üzerine bölgesel hesaplaflmas› öbür mecrada devam etmekte.
SAYFA 14
fi U B A T ’ 0 8
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
D
Ü
N
Y
A
G
Ü
N
D
E
M
‹
Guantanamo Kamp› yedinci y›l›nda
ZEL‹HA SA⁄LAM
zelihasaglam@ihh.org.tr
Turuncu renkte tulumlar, bafllar›na torba geçirilmifl tutuklular, neden hapiste olduklar›n› bilmeyen, haklar›n› savunamayan flüpheliler dendi¤inde akl›m›za gelen ilk yerdir Guantanamo. 2002 y›l›ndan beri askeri hapishane olarak kullan›lan Guantanamo Kamp›’n›n sürekli tart›flmalara sebep olmas›n›n nedeni üs olmas›ndan çok, üssün hapishane olarak illegal kullan›lmas› ve içinde yap›lan insanl›k d›fl› muamelelerdir. 11 Eylül sald›r›s›ndan sonra ABD taraf›ndan Afganistan’dan ve çeflitli ülkelerden el-Kaide ve Taliban üyesi oldu¤undan flüphelenilerek veya baflka sebeplerle kaç›r›larak tutuklanan kifliler bu kampa getirilerek al›konulmakta. ‹çeride tutulan bu kifliler, haklar›nda net bir karar ç›kmamas›na, yasal durumlar›n›n belli olmamas›na, adil bir yarg›lanma imkan› verilmemesine ra¤men al›konulurken ayn› zamanda insanl›k d›fl› muamelelere de maruz kalmakta ve iflkence görmekteler. Ma¤durlar›n de¤il savafl suçlusu hiçbir suçlar› olmamalar›na, suçluluklar› kan›tlanmamas›na ra¤men bir askeri üste al›konan bu insanlar kendileri hakk›nda da hiçbir fley talep edemiyor. Af Örgütü ve birçok sivil toplum kuruluflu taraf›ndan kamp›n kapat›lmas› için s›kl›kla bas›n aç›klamalar› ve eylemler yap›ld›, bildiriler yay›mland›. Uluslararas› kamuoyunun tutuklular›n ak›beti hakk›nda bilgi alma talepleri karfl›s›nda kamp›n kap›lar›n›n aç›k oldu¤u söylense de gerçe¤i yans›tan veriler hiçbir zaman verilmedi. ‹nsan haklar› ihlalinin y›llarca aç›ktan yap›ld›¤› utanç kamp›nda yine Af Örgütü’nün aç›klamalar›na göre kullan›lmas›na izin verilen soru teknikleri aras›nda iflkence, tecrit, bafla çuval geçirme, duyu organlar›na zarar verici yüksek sesle müzik dinletmek ve köpek kullanmak, zalimce prangalamak, strop ›fl›¤a maruz b›rakmak, dinsel afla¤›lama, her türlü hakaret ve küfür bulunuyor. ‹nsan onurunun tart›fl›lmaz gereklerine vurgu yapan bir ülkenin kendi vatandafl›ndan baflka öteki olarak adland›rd›¤› ve tehlikeli damgas› vurdu¤u insanlar için kurulan bu askeri hapishanenin varl›¤› alt›nc› y›l›n› doldurdu. Haklar›nda hiçbir suçlamada bulunulmadan y›llard›r
SAYI 39
A M E R ‹ K A
‘‘
Guantanamo’da tutulan kifliler, haklar›nda net bir karar verilmemesine, yasal durumlar›n›n belli olmamas›na ra¤men insanl›k d›fl› muamelelere maruz kalmakta ve iflkence görmekteler.
kampta tutulan ve iflkenceye maruz kalan insanlar için bu y›l da dünyan›n birçok ülkesinde eylemler yap›ld›. Hukukun üstünlü¤üne inand›¤›n› söyleyen Amerika’n›n soru iflaretleriyle dolu kamp›nda var olan insanl›k d›fl› uygulamalar›n›n yan›nda, koflullar›n tutuklular›n fiziksel ve psiko-sosyal yap›lar›nda ciddi hasarlar yaratabilece¤inden bahseden örgütlere kulak t›kamas›, yarg›lamadan, aileleriyle haberleflmelerine izin verilmeden tutuklananlar›n yaflad›klar› a¤›r tahribata göz yummas› dünya için endifle verici. Farkl› olan halklar› “terorist” olarak etiketlemek, sonra da onlar› yok etmek için ürettikleri savafl politikalar›na asl›nda ne kadar ihtiyaç duyuldu¤unu kan›tlamak m›d›r istenen?
SAYFA 15
fi U B A T ’ 0 8
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
D
Ü
N
Y
A
G
Ü
N
D
E
M
‹
Afrika’n›n k›r›lma noktas›ndaki ülkesi:
Çad
Doç. Dr. AHMET KAVAS akavas@hotmail.com
Geleneklerinden tamamen kopar›lan ülkelerin ne hale getirilebildi¤inin oldukça ibretli örneklerinden birisi de Çad Cumhuriyeti’dir. Afrika’n›n bu talihsiz ülkesi 1920’li y›llarda itildi¤i sömürgecilik girdab›ndan 1960 y›l›nda kurtulmuflsa da hem k›ta içi, hem de uluslararas› menfaatlerin çat›flt›¤› stratejik bir co¤rafyada yer almaktad›r. Geçmiflte Çad’›n da idaresi alt›nda kald›¤› Bornu Sultanl›¤›, köken itibar›yla Çad devlet baflkan› ‹dris Debi’nin de mensup oldu¤u Zegave kabilesinin ba¤l› oldu¤u Tîbû (Toubou) isimli sahra kavmi taraf›ndan sekizinci yüzy›lda kuruldu. Teda isimli hanedan taraf›ndan kurulan bu devletin kral›n›n 1085’te ‹slam ile müflerref olmas›n›n ard›ndan, Çad en iyi dönemlerinden birisini Dunama’n›n hüküm sürdü¤ü 1220–1259 y›llar› aras›nda yaflad›. 14. yüzy›lda Çad Gölü’nün bat›s›na geçince Bornu ad›n› alan bu hanedan 16. yüzy›lda da ayn› gölün kuzeyini ele geçirince Kânim-Bornu ad›yla an›ld›. Özellikle Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanl› Devleti ile çok yak›n münasebet tesis eden Sultan ‹dris Elevma’n›n iktidar› ile, Afrika tarihinin en güçlü devletlerinden biri konumuna geldi. 1882’de ‹ngilizler Sudan’› iflgale bafllay›nca buradan Çad Gölü havzas›na gelen Rabih bin Fazllalah, bölgede Çad’›n da hakimiyeti alt›nda bulundu¤u Kânim-Bornu dahil bütün mahalli sultanl›klar› tek bayrak alt›nda toplad›. Fakat Frans›zlar bu bölgeyi sömürgelefltirmek niyetindeydiler ve 1900 y›l›nda flehit ettikleri Rabih’in idaresindeki bütün yerleri iflgal etmeye bafllad›lar. Osmanl› Devleti bu iflgali durdurmak için çok u¤raflt› ve 1913 y›l›na kadar aral›ks›z bir flekilde Çad’›n iç bölgelerine kadar asker sevk etti. Ülkenin kuzeyindeki Tibetsi’yi idari olarak bir kaymakaml›k yaparak Trablusgarp vilayetinin Fizan sanca¤›na ba¤lad›. Fakat Trablusgarp’›n 1912 y›l›nda ‹talya’ya Ufli Antlaflmas›’yla verilmesiyle birlikte Çad’›n iflgal süreci h›zland› ve 1922 y›l›nda bir Frans›z sömürgesi oldu¤u uluslararas› camiada resmen kabul edildi. 11 A¤ustos 1960 tarihinde Çad Cumhuriyeti ad›yla ba¤›ms›z olan ülkede halihaz›rda nüfusun büyük bir ço¤unlu¤u Müslüman. Ancak buna ra¤men ülke, 1975 y›l›na kadar Protestan François Tombalbaye, 1979’a kadar da onu aske-
SAYI 39
A
F
R
‹
K
A
ri bir darbeyle deviren Félix Malloum N’Gakoutou isimli baflka bir Hristiyan taraf›ndan idare edildi. Yaklafl›k 20 y›l süren bu dönemde Çad Müslümanlar› çok ac› çektiler. Ard›ndan ülkede üç Müslüman devlet baflkan›n›n her birinin askeri darbeyle el de¤ifltirdi¤i iktidar dönemleri yafland›. Önce 1979’da devlet baflkan› olan Goukouni Oueddei ile rakibi Hissène Habré aras›nda büyük bir iktidar mücadelesi bafllad›. 1982 y›l›nda bu mücadeleyi Hissène Habre kazand› ve 1990 y›l›na kadar Çad devlet baflkan› olarak iktidarda kald›. 2 Aral›k 1990’da Sudan üzerinden gelen ‹dris Debi yapt›¤› askeri darbeyle iktidar› ele geçirdi. ‹dris Debi, bafllang›çta Sudan, Libya ve Fransa taraf›ndan destekleniyordu. Çad, bulundu¤u co¤rafyada giderek stratejik bir ülke haline gelmekte gecikmedi. Hatta 18 Ekim 1974’de ABD petrol flirketi Continent Oil Company’nin Kânim’de petrol bulmas› buray› büyük bir menfaat paylafl›m›n›n içine att›. Nitekim Çad’da ABD taraf›ndan bulunan petroller 2003 y›l›nda Kamerun üzerinden döflenen boru hatt›yla Atlas Okyanusu sahiline pompalanmaya baflland›. Tarihi Kânim-Bornu, Vedây ve Bagirmi gibi sultanl›klar›n sömürgecilik u¤runa yok edilmesiyle devlet gelene¤i anlay›fl›n›n tamamen yok edildi¤i Çad’›n farkl› etnik gruplar› bir türlü milli bir kimlik etraf›nda birlefltirilemiyordu. Bunda 40 y›l içinde yaflanan baflar›l› veya baflar›s›z çok say›daki askeri darbeler de etkili oldu. Fransa’n›n sömürgecilik sonras› dönemde hakimiyet kurmak istedi¤i Çad’da, Libya ve Sudan da nüfuzlar›n› daima korudular. Zira, herhangi bir darbe veya iç kar›fl›kl›k yaflan›nca Çad ile bu üç ülke aras›nda daima h›zl› bir diplomasi trafi¤i görülür. Zaten Sudan’da yaflanan bir kargafla ortam› Çad’› mutlaka olay›n içine çekmekte. Bu arada ABD kadar bu ülkenin petrollerine gözünü diken Çin ve hatta Rusya da bölgede giderek nüfuz kurma telafl›n› sürdürüyor. Sudan’da 2003 y›l›nda bafllayan Darfur olaylar›n›n Çad’› etkilememesi mümkün de¤ildi. Çünkü buradaki direnifl harekelerinden birisi olan Zegave ile ‹dris Debi’nin Çad’daki kabilesi ayn› soydan geliyorlard›. Haliyle, ‹dris Debi bu kar›fl›kl›¤› f›rsat bildi ve Darfur’daki direnifl hareketlerini desteklemeye bafllad›.
SAYFA 16
fi U B A T ’ 0 8
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
D
Ü
N
Y
A
G
Ü
N
D
E
M
‹
2005 y›l›nda kangren olan güney meselesini hal yoluna koyan Sudan, Darfur’da ç›kan isyan› destekleyen Çad’a karfl› benzeri bir uygulamada bulundu. ‹dris Debi’nin muhalifleri faaliyetlerini Sudan taraf›nda yürütmeye bafllad›lar. Nitekim 28 Ocak günü Çad’da ‹dris Debi’ye karfl› içlerinde eski savunma bakan› Mahamat Nouri ve Debi’nin ye¤eni Tijani Erdimi gibi liderlerin bafl›n› çekti¤i direnifl hareketleri ortak bir cephe oluflturdular. Her biri 10’ar, 15’er kiflilik gruplar halinde 300 kadar kifli pikaplara binerek baflkent N’Djamena’ya yürüdüler. Devlet baflkanl›¤› saray› hariç her taraf› ele geçirdiler. ‹dris Debi ülkeyi terk edecek veya direniflçilerin eline geçecek derken isyanc›lar baflkentten çekildiler. Bu arada Addis Ababa’da onuncu Afrika Birli¤i Zirvesi toplant› halindeydi ve Libya lideri Muammer Kaddafi ile Kongo Cumhuriyeti Devlet Baflkan› Denis Sassou Nguesso, hemen ‹dris Debi ile direniflçiler aras›nda arabulucu tayin edildiler. Frans›z bas›n› da fiubat ay›n›n ilk günlerinde yaflanan bu bask›nda Fransa’n›n Çad ordusuna lojistik anlamda askeri malzeme sa¤lad›¤›n› iddia etmeye bafllad›. 31 Ocak 2008’de Avrupa Birli¤i’nin Çad’daki Darfur mültecilerini korumak ad›na bölgeye yerlefltirece¤i 3700 askerden oluflacak bar›fl gücü de böylece gecikmifl oldu. Yaflanan bu süreçten sonra, bir iki ay önce Arche de Zoé adl› Frans›z yard›m kuruluflunun ülkesinden çocuk kaç›rmas›na müsaade etti¤i için Fransa’n›n uluslararas› camiadaki imaj›n› zedeleyen ‹dris Debi, daha sonra mahkum ettirdi¤i Arche
‘‘
Oldukça kar›fl›k bir ortama sürüklenen Çad’da bugünden bakarak kimin kazand›¤›n› ifade etmek çok zor. Direniflçiler ülkenin orta k›sm›nda yerleflmifl durumdalar. Sudan ile Çad aras›nda da bir çat›flma görülebilir.
SAYI 39
Burkina Faso’yu kendilerine materyal, bilgi yard›m› ve dostluk eli uzatt›klar› için tebrik etmekte gecikmedi. Oldukça kar›fl›k bir ortama sürüklenen Çad’da bugünden bakarak kimin kazand›¤›n› ifade etmek çok zor. Direniflçiler ülkenin orta k›sm›nda yerleflmifl durumdalar. Sudan ile Çad aras›nda da bu kadar suçlamalar›n ard›ndan bir çat›flma görülebilir. Nitekim bu olaylarla birlikte Darfur’da da büyük bir hareketlilik görünüyor. Çad pastas›ndan büyük pay alma u¤rafl› içindeki ABD ve Çin ise henüz kendi konumlar›n› aç›klamad›lar. K›sacas› Afrika’n›n k›r›lma noktas›ndaki Çad Cumhuriyeti de Somali, Sudan ve Kenya’dan sonra k›tada tafllar›n bir müddet daha oynamaya devam edece¤i ülkeler aras›ndaki yerini ald›.
SAYFA 17
Afrika’n›n k›r›lma noktas›ndaki ülkesi: Çad
de Zoé mensuplar›n› affetti¤ini aç›klad›. Dahas› EUFOR adl› bar›fl gücünün derhal ülkesine yerlefltirilmesini istedi. Bunun yan› s›ra, içlerinde 29 Nisan 1979–3 Eylül 1979 tarihleri aras›nda ara dönemde devlet baflkanl›¤› yapan Lol Mahamat Choua dahil pek çok muhalif siyasetçiyi tutuklatt›rarak göz hapsine ald›rd›. Debi’nin bunlara karfl› nas›l bir muamelede bulunaca¤› konusu ise insan haklar› kurulufllar›n› flimdiden endiflelendirmektedir. Çad Baflbakan› Nourradine Delwa Kassiré Coumakoye ise N’Djamena bask›n› sonras›nda yapt›¤› aç›klamada bafllar›na gelen bu sald›r›n›n yegane müsebbibi olarak Sudan’› gösterirken, baflta Libya ve Fransa olmak üzere Senegal, Gabon, Kongo, Demokratik Kongo, Orta Afrika Cumhuriyeti, Angola, Burundi ve
DOSYA
Bir kitlesel cezaland›rma arac›:
Ambargo
Uluslararas› bar›fl ve güvenli¤i tehdit eden ülkelere ve eylemlere karfl› bir önlem olarak tasarlanm›fl önemli ve etkili yapt›r›mlardan olan ambargo, günümüzde uluslararas› bar›fl ve güvenli¤in gerçek bozguncular› taraf›ndan bafll› bafl›na bir silah olarak kullan›lmaktad›r. fiu günlerde insanl›k, tarihsel bir soyk›r›m edebiyat›n› her tür araçla dünya kamuoyunda diri tutan ‹srail’in, Gazze’de ambargo ad› alt›nda bir halk› k›rmas›na flahit olmakta.
SAYI 39
SAYFA 18
fi U B A T ’ 0 8
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
DOSYA: B‹R K‹TLESEL CEZALANDIRMA ARACI: AMBARGO
Uluslararas› bar›fl ve güvenli¤i korumak için -bar›flç› yollarla, adalet ve uluslararas› hukuk ilkelerine göreuluslararas› anlaflmazl›klar›n çözülmesini sa¤lamak BM’nin amaçlar› aras›ndad›r. BM bu do¤rultuda bir k›s›m yapt›r›m uygulama yetkisiyle donat›lm›flt›r. Bu yetkiler BM Kurucu Antlaflmas›’n›n VII. Bölümü’nde gösterilmifltir. BM’nin en önemli dayana¤›, devletlerin güç kullanmas›n›n uluslararas› boyutta önüne geçmektir. Uluslararas› bar›fl ve güvenli¤i tehdit eden her türlü sal-
Uluslararas› hukuk aç›s›ndan ambargo Av. KAYA KARTAL
kaya_kartal@hotmail.com
Birleflmifl Milletler’in kurucu antlaflmas›nda verili flekliyle ambargo; uluslararas› bar›fl ve güvenli¤i tehdit eden eylemler içerisinde olan bir ülkeye yönelik; ekonomik iliflkilerin ve demiryolu, deniz, hava, posta, telgraf, radyo ve di¤er iletiflim ve ulaflt›rma araçlar›n›n tümüyle ya da bir bölümüyle kesintiye u¤rat›lmas›n›, diplomatik iliflkilerin kesilmesini ifade eder. Bu flekliyle ambargo ekonomik olabilece¤i gibi diplomatik de olabilir.
‘‘
Bugün ambargo adeta bir iflgal arac› olarak kullan›lmaktad›r. ‹flgal edilmesi planlanan stratejik önemi haiz bölgelerde yerli iflbirlikçilerin de yard›m›yla önce kaos ç›kart›lmakta, sonra dünya kamuoyu durumdan tek merkezli olarak haberdar edilmekte ve böylece iflgal meflrulaflt›r›lmaktad›r. Son olarak uluslararas› boyutta aç›kça yap›lan tehditlerden sonra Güvenlik Konseyi’nden ambargo karar› ç›kmaktad›r.
DOSYA
UL US L A RA RA S I HU K UK A ÇI S I ND A N AMBARGO
SAYI 39
SAYFA 19
fi U B A T ’ 0 8
DOSYA
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
UL US L A RA RA S I HU K UK A ÇI S I ND A N AMBARGO
‘‘
DOSYA: B‹R K‹TLESEL CEZALANDIRMA ARACI: AMBARGO
Söz konusu Irak, Sudan, Somali, Afganistan ya da ‹ran olunca ambargo silah›n› devreye sokan BM; ‹srail, ABD, Fransa konusunda asla ad›m atmam›fl veya Ruanda, Bosna, Kosova konusunda oldu¤u gibi ancak ifl iflten geçtikten sonra harekete geçmifltir. d›rganl›¤› cezaland›rmak amac› güden BM, bu amac› Güvenlik Konseyi olarak adland›r›lan organ› arac›l›¤›yla kullan›r. Güvenlik Konseyi, BM Kurucu Antlaflmas›’n›n 41. maddesi gere¤i bar›fl ve güvenli¤i ihlal eden devletlere karfl› siyasi ambargodan ekonomik ambargoya her türlü yapt›r›m› uygulayabilir. Bu yapt›r›mlar 42. maddede de gösterildi¤i üzere nihai aflamada güç kullan›m›n› da içerebilir. Güvenlik Konseyi’nin bu karar› di¤er BM ülkeleri için de ba¤lay›c›d›r. BM Kurucu Antlaflmas›’n›n ambargoya iliflkin 41. maddesine bakacak olursak:
“Güvenlik Konseyi, kararlar›n› yürütmek için silahl› kuvvet kullan›m›n› içermeyen ne gibi önlemler al›nmas› gerekti¤ini kararlaflt›rabilir ve Birleflmifl Milletler üyelerini bu önlemleri uygulamaya ça¤›rabilir. Bu önlemler, ekonomik iliflkilerin ve demiryolu, deniz, hava, posta, telgraf, radyo ve
SAYI 39
di¤er iletiflim ve ulaflt›rma araçlar›n›n tümüyle ya da bir bölümüyle kesintiye u¤rat›lmas›n›, diplomatik iliflkilerin kesilmesini içerebilir.” Görüldü¤ü gibi bu madde ve güç kullan›m›na iliflkin 42. madde kademeli olarak oldukça ciddi yapt›r›mlar içermekte ve gerçekten do¤ru amaçlar için kullan›ld›¤› takdirde mazlum topluluklar aç›s›ndan faydal› olma potansiyeli de tafl›maktad›r. Birleflmifl Milletler bütün üyelerinin egemen eflitli¤i üzerine kurulmufl bir örgüttür ancak an›lan yetkileri kullanmaya karar veren BM organ›, hiç de adil denilemeyecek bir flekilde tasarlanm›fl olan Güvenlik Konseyi’dir. Bu konseyin karar alabilmesi için içerisinde ABD, ‹ngiltere, Rusya, Çin ve Fransa’n›n da oldu¤u befl daimi üyenin olumsuz oy kullanmamas› gerekmektedir. Bu üyelerden birisinin dahi olumsuz oy kullanmas› veto anlam›na gelir. Güvenlik Konse-
SAYFA 20
fi U B A T ’ 0 8
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
yi’nin karar almas›nda ikinci k›stas, toplam 15 üyeden dokuzunun olumlu oy kullanmas›d›r. Yani Güvenlik Konseyi’nden, say›lan befl ülkeden birisinin olumsuz oy kullanmamas› flart›yla en az dokuz ülkenin oyuyla karar ç›kmaktad›r. Befl ülkeye verilen bu imtiyaz, örne¤in ABD’nin destekledi¤i bir ülkeyi ya da yönetimi her türlü fiili iflleme noktas›nda da cesaretlendirmektedir. Uluslararas› kurumlar benzer hatta daha kötü durumlarda farkl› tav›rlar göstererek ikiyüzlü davranmaktad›r. fiöyle ki, söz konusu Irak, Sudan, Somali, Afganistan ya da ‹ran olunca ambargo silah›n› devreye sokan BM, ‹srail, ABD, Fransa konusunda asla ad›m atmam›fl veya Ruanda, Bosna, Kosova konusunda oldu¤u gibi ancak ifl iflten geçtikten sonra ad›m atm›flt›r. 1992-1995 y›llar›nda S›rplar Bosnal›lar› katlederken BM ancak izlemekle yetinmifltir. Bugün ambargo adeta bir iflgal arac› olarak kullan›lmaktad›r. fiöyle ki, iflgal edilmesi planlanan stratejik önemi haiz bölgelerde yerli iflbirlikçilerin de yard›m›yla önce kaos ç›kart›l›yor, sonra dünya kamuoyu
durumdan tek merkezli olarak haberdar ediliyor ve böylece iflgal meflrulaflt›r›l›yor, en son olarak uluslararas› boyutta aç›kça yap›lan tehditlerden sonra Güvenlik Konseyi’nden ambargo karar› ç›k›yor. Bu ambargo karar› neticesinde çocuklar›na verecek ilac› bile kalmayan az geliflmifl(!) ülkeler rahatl›kla içeriden veya d›flar›dan iflgal edilebiliyor. Rusya’n›n, Çin’in ya da Fransa’n›n ç›karlar›na aç›kça ayk›r› olan ambargo kararlar› ise bu ülkelere ra¤men, komflu ülkeler üzerinden ve hukuka aç›kça ayk›r› olarak fiilen yerine getiriliyor. BM’nin kuruldu¤u tarihten itibaren dünyaya bakt›¤›m›zda, Fransa’n›n Cezayir’de, Rusya’n›n Afganistan ve Çeçenistan’da, ABD’nin Vietnam, Güney Amerika ülkeleri ile ‹slam ülkelerinde yapt›¤› soyk›r›m ve benzeri katliamlar, ‹srail’in Filistin’de yapt›klar›, BM’nin dikkatini çekmemifltir veya bu dikkat k›naman›n ötesine geçememifltir. Gazze elektriksiz, ilaçs›z ve yak›ts›z b›rak›l›p açl›¤a mahkûm edilmekte ve Gazze’de aç›kça bir soyk›r›m uygulanmaktad›r. Zira BM’nin tan›m›na göre, soyk›r›m: “Savafl veya bar›fl zamanlar›nda olmas› fark etmeksizin etnik, ›rksal, ulusal veya dinsel bir gruba karfl› ifllenen k›smi veya külli yok etme amaçl› fiillerdir. Bu fiillerin içerisine grup mensuplar›n›n do¤rudan öldürülmesi yan›nda fiziksel varl›klar›n›n ortadan kalkaca¤› hesaplanarak yaflam flartlar›n›n kasten de¤ifltirilmesi de girer.” Tarihsel bir soyk›r›m edebiyat›n› her tür araçla dünya kamuoyunda diri tutan ‹srail, flimdi ambargo ad› alt›nda bir halk› k›rmaktad›r. Bu tutuma 1991 Körfez Savafl› sonras› üretilen “insani müdahale” doktrini çerçevesinde, “‹srail’e yönelik ambargo ve güç kullan›m›” fleklindeki eylemlerle, müdahale etme yetki ve gücüne sahip Güvenlik Konseyi ise bu durumu görmezden gelmektedir. Sonuç olarak görülmektedir ki uluslararas› bar›fl ve güvenli¤i tehdit eden ülkelere ve eylemlere karfl› bir önlem olarak tasarlanm›fl önemli ve etkili yapt›r›mlardan olan ambargo, uluslararas› bar›fl ve güvenli¤in gerçek ve fiili bozguncular› taraf›ndan bafll› bafl›na bir silah olarak kullan›lmaktad›r. Mevcut güç dengeleri ve ambargo karar›n›n vericisi olan BM Güvenlik Konseyi’ndeki adaletsiz oluflumu, bu silah› bozguncular üzerine çevirmeye engel olmaktad›r. Bu sorunun çözülmesi uluslararas› hukuk aç›s›ndan öncelikli sorun haline getirilmelidir.
SAYFA 21
DOSYA
UL US L A RA RA S I HU K UK A ÇI S I ND A N AMBARGO
SAYI 39
DOSYA: B‹R K‹TLESEL CEZALANDIRMA ARACI: AMBARGO
fi U B A T ’ 0 8
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
Beflikten mezara FELICITY ARBUTHNOT*
Saddam Hüseyin’in zulümleri oldukça meflhur fakat Irak’a uygulanan BM ambargosunun etkilerinin üstü sessiz sedas›z örtülmekte. 1995’de “50 Y›l›n Baflar›s›”na iflaret eden bir yay›n, BM sisteminin 1945’den beri tamamlad›¤› çal›flmalar›n bir dökümünü sundu. Bu raporda BM’nin hayata geçirdi¤i çal›flmalardan memnuniyetle söz ediliyor; bu çal›flmalar aras›nda, çat›flma kurbanlar›na insani yard›m götürme, sürekli açl›kla mücadele, temiz içme suyu sa¤lama ve ço-
DOSYA: B‹R K‹TLESEL CEZALANDIRMA ARACI: AMBARGO
cuk ölümlerini azaltma konular› öne ç›k›yordu. Ancak, Irak’› gözlemleyenlere göre ironi ç›r›lç›plak ortadayd›. 6 A¤ustos 1990’da, Hiroflima Günü’nde, BM Irak’›n Kuveyt’i iflgaline karfl›l›k, gelmifl geçmifl en ac›mas›z ambargoyu uygulamaya soktu. fiubat 1991’de 40 gün süren Birinci Körfez Savafl›’n›n sonlanmas›yla Irak Amerika’n›n o zamanki D›fl ‹flleri Bakan› James Baker taraf›ndan tehdit edildi¤i gibi bombalanm›fl ve sanayi ça¤›n›n öncesine dönmüfltü. O zaman ki BM Özel Raportörü Martti Ahtisaari, “Gördü¤ümüz ya da okudu¤umuz hiçbir fley bizi zarar›n kendine özgü bu biçimine haz›rlayamazd›.” diye yazd›. Bu son savafl bir zamanlar k›smen organize olmufl ve flehirleflmifl bir toplumun ekonomik altyap›s›nda neredeyse yok edici sonuçlar do¤urdu. fiimdilerde ise modern hayat› destekleyecek bütün araçlar ya yok edilmifl ya da yetersiz kalm›fl bulunuyor.
‘‘
6 A¤ustos 1990’da, BM, Irak’›n Kuveyt’i iflgaline karfl›l›k, gelmifl geçmifl en ac›mas›z ambargoyu uygulamaya soktu.
DOSYA
fi‹ KTE N MEZARA BEfi‹ SAYI 39
SAYFA 22
* “Cradle to Grave”, New Internationalist Magazine, January/February 2005. Mervenur Lüleci taraf›ndan k›salt›larak tercüme edilmifltir.
fi U B A T ’ 0 8
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
SAYI 39
mesi ise yine “ikili kullan›m” paragraf› gere¤ince yasakland›. Irak’› Kuveyt’i terk etmeye zorlayan bir ambargo, nüfusunun yar›s›n›n 16 yafl›n alt›nda oldu¤u tahmin edilen bir ulusun sessiz sedas›z bo¤az›na sar›ld›. fieker bebekleri Doktorlar 1993 y›l›nda tamamen yeni bir hastal›¤› keflfettiler. Bebeklerini yetersiz beslenme yüzünden emziremeyen anneler -ki obezite bir zamanlar ülkedeki problemlerden biriydi- süt tozu da bulamad›klar›ndan dolay› bebeklerini flekerli su ya da çay ile besliyorlard›. Bu bebeklerin hemen hemen hepsi öldü. Doktorlar bunlar› “fleker bebekler” diye adland›rd›lar. 1990 y›l›nda yedi yafl›ndaki Yasmin’e basit bir kalp hastal›¤› teflhisi koyuldu. Doktoru ambargo kalkar kalkmaz nispeten daha kolay bir uygulamayla hastal›¤› tedavi edeceklerini ve Yasmin’in iyileflece¤ini söyleyerek anne-babas›na moral verdi. Sonraki befl sene boyunca bu basit hastal›k giderek ciddi bir hal ald›. Yasmin, benim ve Irakl› bir arkadafl›m›n, ikimizin gözleri önünde hayat›n› kaybetti. Irakl› arkadafl, Irak’›n her yerinde BM’ye duyulan nefreti gösteren bir h›fl›mla “Umar›m ölümünden önce ona BM’nin kararlar›n› ihlal etti¤ini anlatm›fl olsunlar.” dedi.
SAYFA 23
DOSYA
fi‹ KTE N MEZARA BEfi‹
Irak neredeyse her fleyin %70’ini ithal etmekteydi. BM’nin yapt›r›m düzeni elektrik, su ve telefon teçhizatlar›n›n bak›m›n› sa¤layan yedek parça ithalat›n› durdurdu. Diyaliz hastalar› makine bak›mlar›n›n yetersizli¤inden öldüler. Yan›k ünitelerinde hiç rehidratasyon tuzu, a¤r› kesici ya da antiseptik ilaç bulunmuyordu. “‹kili kullan›m” paragraf› uyar›nca çal›flan ameliyathanelere dezenfektan verilmesi engellendi çünkü BM’ye göre bunlar teorik olarak kimyasal silah üretiminde kullan›labilirdi. Su ar›t›m› için gerekli olan katk› maddeleri de ayn› kategoriye koyuldu. Irak’taki musluklardan akan her fley k›sa zamanda adeta öldürücü hale geldi. Çocuk ölüm oran› bir y›l içinde art›fl gösterdi. Ba¤›ms›z bir kuruluflun haz›rlad›¤› bir rapor, befl yafl›n alt›ndaki çocuk nüfusunun ölüm oran› ortalamas›n›n binde 43,2’den 128,5’e yükseldi¤i sonucuna vard›. Çocuk felci, tifo ve kolera gibi neredeyse tamamen yok edilmifl hastal›klar geri döndü. Marazm (zay›flay›p erime hastal›¤›) ve açl›kla birlikte genellikle yetersiz beslenme nedeniyle çocuklarda görülen kwashiorkor (afl›r› zay›flama hastal›¤›) ortaya ç›kt›. Bölgede kanser hastal›klar›n›n h›zla artmas› 1991’deki bombard›manda kullan›lan seyreltilmifl uranyum silahlar›n›n sonucuydu. Kanser ilaçlar›n›n ithal edil-
DOSYA: B‹R K‹TLESEL CEZALANDIRMA ARACI: AMBARGO
fi U B A T ’ 0 8
DOSYA
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
fi‹ KTE N MEZARA BEfi‹
Amerikan ve ‹ngiliz siyasetçiler ülkenin altyap›s›n›n üzücü konumundan Irak yönetiminin “30 y›ll›k ihmali”nin sorumlu oldu¤unu ›srarla iddia ettiler. Fakat Irak’taki BM yöneticileri gerçek sorumlular› kendileri tespit etmifllerdi. Bütün olan bitenden sonra, ambargo kapsam›ndaki maddeler ülkeye hiç girmedi. Beflikten mezara toplu cezaland›rma, Londra’dan yeni bir torun için plastik bir çantan›n içinde yollanan el örgüsü bir çift patikten, okul kitaplar›na; tahta, kalem gibi sadece e¤itimle ilgili malzemelerden 60 tonluk kefen malzemelerine kadar ülkeye girifli kabul edilmeyen ö¤eler anlam›na gelmekteydi. Irak Program›’n›n yöneticisi Benon Sevon’a göre, 1995’de sonunda kabul edilen “petrol karfl›l›¤› g›da” program› alt›nda, Kuzey Irak’taki BM may›n araflt›rma köpeklerinin her birine Irakl›lar›nkinden daha fazla g›da tahsis edilmiflti. Kukla Irakl›lar hakl› olarak, BM’nin, dünyan›n arabulucusundan hiçbir itiraz gelmeksizin onlar› 13 y›ld›r hemen hemen her gün bombalayan Amerika ve ‹ngiltere’nin bir kuklas› olmaktan daha fazla bir fley olmad›¤›n› düflünmektedir. BM’nin yüzlerce not ve raporu onlar›n görüflü-
SAYI 39
DOSYA: B‹R K‹TLESEL CEZALANDIRMA ARACI: AMBARGO
nü destekler niteliktedir. Örne¤in, 1997’de sadece bir ayda 70’ten fazla antlaflma metni Amerika’n›n iste¤iyle düzenlendi; yine Hiroflima Günü’nde Amerika deniz kuvvetleri Irak kara sular› içindeki çok gerekli temizlik malzemelerini tafl›yan bir yük gemisinin yolunu kesti. Kofi Annan ve Amerika bu konudan ya çok az bahsetti ya da hiçbir fley söylemedi. BM çal›flanlar› ve silah denetleyicileri hiç de s›k›nt› çekiyor gibi görünmüyorlard›. Irakl› doktorlara, not ka¤›tlar› bile verilmezken, onlar en iyi otellerde kald›lar, Landcruiser’lar ve lüks otomobiller kulland›lar, Canal Hotel’deki genel merkezlerinde en karmafl›k iletiflim sistemlerini ve bilgisayarlar› kulland›lar ve bütün harcamalar Irak paras›yla yap›ld›. Dünya 2003 A¤ustos ay›nda, birçok insan›n yanarak hayat›n› kaybetti¤i Canal Hotel’in bombalanmas›na flafl›r›p kalm›fl olabilir fakat sayg›n bir Ortado¤u yorumcusu benimle flu düflüncelerini paylaflt›: “Irakl›lar bu binay› neredeyse 13 y›ll›k ezici sefaletin sembolü olarak görüyor. Niçin herkes flafl›r›yor?” fiimdilerde iflgalle savaflan genç adamlar, ambargo yüzünden çocukluklar›n› yaflayamad›lar; yafll›larsa çaresizce olanlar› izlediler.
SAYFA 24
fi U B A T ’ 0 8
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
DOSYA: B‹R K‹TLESEL CEZALANDIRMA ARACI: AMBARGO
‹HH ‹nsani Yard›m Vakf› Gazze Raporu
Gazze’nin yavafl ölümü AHMET EM‹N DA⁄
ahmetemin@ihh.org.tr
SAYI 39
DOSYA
raf›ndan tüm ekonomik ve siyasi bask› mekanizmalar› harekete geçirildi ve Gazze için zorlu bir dönem bafllad›. GAZZE NERES‹? 1948 y›l›ndaki Arap-‹srail savafl› ard›ndan yap›lan 1950 ateflkes anlaflmas› ile BM taraf›ndan s›n›rlar› çizilmifl olan Gazze, 1967 y›l›na kadar (17 y›l) M›s›r’›n kontrolünde kald›. Ortado¤u’da s›n›r de¤iflikliklerini getiren 67 savafl›ndan sonra do¤rudan ‹srail iflgaline giren bölge, (38 y›l sonra) 2005 y›l›nda k›smi ba¤›ms›zl›¤a kavufltu. Her ne kadar görünüflte ‹srail iflgali sona ermifl olsa da, fiili olarak uluslararas› sahada bu ba¤›ms›zl›k tan›nmad›¤› gibi, Gazze’nin tüm s›n›rlar›, kara sular› ve hava sahas› bu güne kadar ‹srail’in kontrolünde olmaya devam etti. 1 milyon 500 bin nüfusun yaklafl›k 900 bini sekiz mülteci kamp›na da¤›lm›fl vaziyette yaflamakta. Bu mültecilerin sa¤l›k, e¤itim ve di¤er insani ihtiyaçlar› BM, uluslararas› yard›m kurulufllar› ve Arap ülkelerinden gönderilen yard›mlarla karfl›lanmaktad›r.
SAYFA 25
‹ HH ‹ N S A N ‹ Y AR D I M VA K FI GA ZZ E R AP OR U GAZZE’N‹N YAVAfi ÖLÜMÜ
Tarihindeki ilk demokratik seçimlere sahne oldu¤u 2006 y›l›na büyük umutlarla giren Filistin için iki y›l önceki seçimin sonuçlar›; istikrar yerine giderek kronikleflen bir krizin ve bugün yaflananlar›n bafllang›c› oldu. Filistinliler, direniflte büyük fedakarl›¤›na flahit olduklar› Hamas’› iktidara tafl›y›p siyasal bir liderlik rolü verirken; düflman gördükleri bir grubun Filistin’de iktidara gelmesi ‹srail’i, Bat›l› destekçilerini ve baz› Arap ülkelerini oldukça sarsm›flt›. Uzlaflma aray›fl› yerine, ilk andan itibaren Hamas hükümeti ile iliflkilerini kesen söz konusu taraflar, bununla yetinmeyerek hükümet yerine muhalefete aç›k destek vererek, Filistin toplumundaki siyasi farkl›l›¤›, bir çatla¤a dönüfltürme politikas›n› ç›karlar›na daha uygun buldular. 2006 y›l›ndan itibaren iktidardaki Hamas’› kabul etmeme politikas›nda ›srar eden uluslararas› aktörler, 1,5 y›l boyunca iliflkileri ask›ya alma, ekonomik ambargo, askeri sald›r›lar ve el-Fetih’in kontrolündeki cumhurbaflkanl›¤› makam›n› ikinci bir hükümet gibi muhatap alma siyasetinden sonuç almaya çal›flt›lar. D›flar›dan güçlerin çift bafll› bir Filistin seçene¤ini pekifltirici yaklafl›mlar›, Filistinli gruplar aras›nda iç savafla varan gerilimde katalizör rolü oynad›. Dünyan›n en kalabal›k yerleflimine sahip küçük bir co¤rafyas›na s›k›fl›p kalm›fl, 1,5 milyon insan›n 900 bini mültecilerden olufltu¤undan, bu durum siyasi ve sosyal çalkant›lar için de uygun bir toplumsal alt yap› sa¤lamaktayd›. Nitekim 2007 y›l› ortalar›na gelindi¤inde, bir yanda iç k›flk›rtmalar, bir yanda ‹srail’in operasyonlar›; hedeflenen sonucu getirdi ve Gazze’de Hamas ile Fetih aras›nda ciddi bir iç çat›flma yafland›. Olaylarda 200’ü aflk›n insan hayat›n› kaybederken, fiili bir durum oluflturan iktidardaki Hamas, milis güçleri eliyle, Fetih’e ait tüm silahl› birimleri tasfiye ederek Gazze’deki yönetimi tamamen kendi kontrolüne ald›. O tarihten itibaren tüm çabas›n› bu fiili (de facto) durumu yasal (de jure) duruma dönüfltürme çabalar›na yo¤unlaflt›rd›ysa da, Gazze bölgesi bu kez kapsaml› bir kuflatma ile karfl›laflt›. Uluslararas› camia ta-
fi U B A T ’ 0 8
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
1990’larda Gazze’de çal›flan bir havaalan› bulunuyorduysa da, 2000 y›l›ndaki intifada s›ras›nda ‹srail’in bombard›man› ve hava sahas›n› kulland›rmamas› sebebiyle art›k iflletilemeyecek durumda. Denizden de ‹srail kuflatmas› alt›ndaki Gazze’nin dünyaya aç›labilece¤i tek ç›k›fl M›s›r ve ‹srail olmaya devam etmektedir. Gazze potansiyel olarak ‹srail’e karfl› muhalefetin en güçlü ve silahl› direnifl gruplar›n›n en yo¤un bulundu¤u bölge oldu¤undan, ‹srail ve destekçileri gözünde tüm sorunlar›n da kayna¤›n› oluflturuyor. Amerika’n›n uluslararas› çapta bafllatt›¤› “terörle mücadele” söylemiyle kastetti¤i bölgeler aras›nda Gazze de bulunmaktad›r. SON KR‹Z‹N BOYUTLARI
DOSYA
‹ H H ‹ N S A N‹ YA RD I M V A KF I G AZ ZE RA P O RU GAZZE’N‹N YAVAfi ÖLÜMÜ
Siyasi boyutlar› Bölgedeki krizin asl›nda iç içe geçmifl farkl› siyasi boyutlar› bulunmaktad›r. En genifl halkada, uluslararas› aktörlerin hesaplaflmalar› yönüyle Gazze, bir yanda ABD-‹srail-Bat› ekseninin bölgeye biçmek istedi¤i role karfl› ç›kan Rusya-Suriye‹ran ekseninin ileri hatt› ve çekiflme mevzisi olarak görülmektedir. Bölgesel dinamikler yönünden ise, direnifl eksenli Hamas’›n siyasal projeleri ile müzakere yanl›s› Fetih’in projeleri aras›ndaki farkl›l›¤›n rekabet alan›n› oluflturmaktad›r. Temel felsefeleri farkl› olan bu iki proje (amaca direnerek veya müzakare yoluyla ulaflma), bir sonraki aflamada Siyonizmin projelerine nas›l cevap verilmesi gerekti¤i konusunda Filistin içindeki ideolojik çeliflkilerin de temel ayr›m›na dönüflmüfltür. ‹ç siyasi rekabette taraflar, kendilerine yak›n gördükleri uluslararas› aktörlerin deste¤ini alabilmek için, bölge ülkeleri ve d›fl güçler ile belirli bir ba¤›ml›l›k iliflkisi oluflturmufllard›r. Tüm taraflar›n hoflnut göründü¤ü bu ba¤›ml›l›k iliflkisi de Filistin içindeki siyasi bölünmeyi beslemektedir. Bu bölünme Gazze’nin “Hamasistan”, Bat› fieria’n›n da “Fetihistan” haline dönüflmesinde temel rol oynam›flt›r. Askeri hareketlilik ve güvenlik Bu bölgeden ‹srail’e at›lan maksimum 10 km menzilli roketler, ‹srail sald›rganl›¤›n›n, kuflatmas›n›n ve ambargolar›n›n en temel gerekçesi olarak gösterilmektedir. Filistin taraf› ‹srail sald›r›lar›na misilleme olarak bu füzeleri kulland›¤›n› söylerken, ‹srail füze sald›r›lar›na misilleme amac›yla bölgeye operasyon düzenledi¤ini ileri sürmekte ve bu flekilde çok say›da Filistinli sivilin yaflam›n› kaybetti¤i sald›r›lar, sonuçsuz tart›flmalara kurban gitmektedir. ‹lki 2002 y›l›nda at›lan bu roketlerin, ‹srail’in elindeki nükleer silahlarla karfl›laflt›r›l-
SAYI 39
DOSYA: B‹R K‹TLESEL CEZALANDIRMA ARACI: AMBARGO
d›¤›nda gerçekten bir tehdit olup olmad›¤› tart›flmas› bir yana, füzelerin son befl y›ld›r kullan›ld›¤› göz önüne al›n›rsa, ‹srail’in 38 y›ll›k iflgal boyunca yapt›¤› sald›r›lar› salt füze tehditlerine misilleme amac›yla aç›klamak gerçekçi görülmemektedir. ‹ktidara gelmesinden itibaren kapsaml› bir ateflkes ilan etmifl ve silahl› eylemlerini ask›ya alm›fl olan Hamas hükümeti, 2006 y›l› bafl›ndan beri ‹srail içine yönelik k›flk›rt›c› eylemlerden özellikle kaç›nm›flt›r. Buna ra¤men ‹srail, bombalama ve tutuklama operasyonlar›n› sürdürerek, bölgedeki gerilim siyasetini kendi güvenlik kayg›lar›n› dünyaya ispatlamada bahane olarak kullanm›flt›r. Son üç y›lda iki taraftan ölen sivillerin say›s›, fliddet uygulamas›ndaki tabloyu daha net ortaya koyacakt›r:
Y›llar
2005
2006
2007
‹srail taraf›ndan öldürülen Filistinliler
216
678
896
Filistinli gruplar taraf›ndan öldürülen ‹srailli
48
25
13
Hukuki boyutlar› Gazze’de yaflanan problemin en temel boyutunu insan hayat›na yönelik ihlalleri de kapsayan hukuki boyut oluflturmaktad›r. ‹srail, 1993 y›l›ndaki Oslo Antlaflmas› ile en geç 1999 y›l›nda Gazze’yi de içine alan bir ba¤›ms›z Filistin Devleti kurulmas›n› kabul etti¤i halde, sonraki anlaflmalar›n hiçbirini uygulamam›flt›r. 2005 y›l›nda çekildikten sonra da bölge üzerindeki hukuki olmayan denetimini sürdürmüfl, tüm kara, deniz ve hava kontrolünü elinde tutmufltur. Bu denetim Gazze halk›na yönelik her türlü keyfi uygulamaya f›rsat verirken, Ekim 2007 tarihinden itibaren bölgenin “düflman bölge” ilan edilmesi, sald›r›lar›n› meflrulaflt›ran kendinden menkul bir hukuki zemin oluflturmufltur. Öyle ki, ‹srail yüksek mahkemesi Gazze’ye yönelik yapt›r›mlar›n yasall›¤›n› onaylayarak, farkl› bir hukuk anlay›fl›n› ortaya koymufl ve askeri kayg›larla iç içe geçen hukuk alg›s›, kitlesel cezaland›rmay› destekleyerek, dünyadaki hukuk anlay›fl› ile çeliflkili bir örnek sergilemifltir. Yine ‹srail’in elinde herhangi bir suç ifllemedi¤i halde “idari tutuklu” s›fat›yla 1000’e yak›n insan›n hapiste tutulmas›nda, hiçbir fliddet eylemine kar›flmad›¤› halde, pazarl›k unsuru olarak zindana at›lan ve say›lar› 40’› bulan milletvekili ve bakanlar›n tutuklanmas›nda hukuk ayaklar alt›na al›nm›flt›r. Filistin Parlamentosu’nun çal›flmas›n›n önlenmesi, Gazzeli
SAYFA 26
fi U B A T ’ 0 8
D Ü fi Ü N C E
DOSYA: B‹R K‹TLESEL CEZALANDIRMA ARACI: AMBARGO
G Ü N D E M
milletvekillerinin Bat› fieria’n›n Ramallah kentindeki meclis binas›na gitmelerine izin verilmemesi, ‹srail’in Filistin’deki demokratik süreci baltalamak için yapt›¤› hukuk d›fl›l›¤›n ne derece ileri boyutlara gidebildi¤ini göstermifltir. Güvenlik bahanesi, tüm hukuki haklar›n görmezden gelinmesine gerekçe olufltururken, salt güvenlik penceresinden bak›p, bu bahaneyle yap›lan sald›r›larda Filistin’de hayat›n› kaybeden sivillerin say›s›n›n son üç y›lda dört kat artt›¤›n› görmezden gelmek hiçbir flekilde rasyonellefltirilemez.
fller ve Kontrol: Geçifll Kuflatma ve bask› alt›ndaki Gazze’nin d›flar›yla ba¤lant›s›n› sa¤layan befl s›n›r kap›s› bulunmaktad›r. M›s›r s›n›r›ndaki Refah kap›s› Gazze’nin en önemli geçifl noktas›d›r. Bu kap›dan sadece yayalar›n geçifline ve belli oranda ihracata izin veriliyor. Buradan ithalat yap›lmas› mümkün de¤ildir. M›s›r’dan gelen ticari ürünler Kerem fialom s›n›r kap›s›ndan; ‹srail’den gelenler ise, Karni ve Sufa kap›lar›ndan girmektedir. Son iki kap› Hamas’›n kontrolünden beri, ‹srail taraf›ndan hemen hiç aç›lmad›. Kuzeydeki Erez s›n›r geçifli de, ‹srail’den transit geçifller için sadece hastalara izin vermektedir. Bu flekilde tamamen kuflat›lm›fl durumdaki Gazze’nin ekonomik araçlara ulafl›m›, siyasi manevra kabiliyeti, uluslararas› çevrelerle ba¤lant›s› ve onun lehine olabilecek tüm yaflamsal ba¤lant›lar› ‹srail ve M›s›r’›n günübirlik kararlar›na ba¤l›d›r. Bunu bir iflkence politikas›na dönüfltüren ‹srail, hasta ç›k›fllar›nda 600$ ambulans paras›, güvenli görmedi¤i kiflilerin ç›k›fl›nda da özel güvenlik flirketlerinin nezaretinde geçifl yapt›rd›¤› için 1600$ ç›k›fl paras› almaktad›r. Gazze’den ortalama insan ve tüccar girifl ç›k›fllar› (günlük ortalama)
Gazze halk›n›n g›da güvenli¤i ve ekonomik durumu
Kategori Nüfus oran› Kriter
Fakir %18 Günlük geliri ve harcamas› 2$ veya üzerinde
Fakire yak›n %10 Günlük geliri 2$’a yak›n veya üzerine ç›kma e¤iliminde SAYI 39
SAYFA 27
Açl›¤a yak›n %11 Günlük geliri 2$’›n alt›na düflme e¤iliminde
Açl›k oran› %61 Günlük geliri ve harcamas› 1,6$’›n alt›nda
DOSYA
‹ H H ‹ N S A N‹ YA RD I M V A KF I G AZ ZE RA P O RU GAZZE’N‹N YAVAfi ÖLÜMÜ
Ekonomik boyutlar› Gazze’deki temel problem noktalar›ndan birini, ekonomik cezaland›rma oluflturmaktad›r. Hamas’›n iktidara geldi¤i 2006 y›l› bafl›ndan beri kademeli olarak s›k›laflt›r›lan ekonomik ambargo 2007 y›l› Haziran ay›ndan itibaren intikam siyasetine dönüfltürülmüfltür. Temel geçim kayna¤› tar›m, küçük imalat ve bal›kç›l›¤a dayal› olan Gazze’de, sistemli bir fakirlefltirme siyaseti ile bugün 10 y›l önceki üretimin yar›s› dahi yap›lamamaktad›r. Her y›l 1,5 milyar dolar zarar eden Filistin ekonomisinin halka maliyeti y›lda kifli bafl›na milli gelirin Gazze’de 385$’a düflmesi fleklinde sonuçlanm›flt›r. Bu ise açl›k sorununun yafland›¤› Somali’deki kifli bafl› gelirin yar›s›na denk gelmektedir. Yaklafl›k 180 bin memur ile 210 bin iflçi ve serbest meslek sahibinin %80’i iflsiz kald›¤›ndan, halk›n al›m gücü düflmüfl, fiyatlar artarken, bölgeye mal girifli azalt›lm›flt›r. Yine ‹srail içine çal›flmaya giden 21 bin iflçinin ifline 2005 y›l›nda son verilmiflti. Bundan kaynaklanan ekonomik kay›p bir milyar dolar› aflm›flt›r. Görünmeyen kay›plarda ise, ilaç ve gübre giriflinin k›s›tlanmas› sebebiyle tarlalardaki verim %40 düflmüfl, yetifltirilen ürünlerin bölge d›fl›na ç›k›fl› k›s›tland›¤›ndan ihracat geliri %80 azalm›flt›r. Örne¤in Gazze’nin en önemli gelir kayna¤› durumundaki çilek ihracat›n›n sadece 15’te birine ihracat imkan› verilmifltir. Gelirin azalmas›na paralel olarak pahal›laflan g›da maddeleri, bölgede ciddi bir beslenme sorunu ve hastal›k riski ortaya koyarken, olmas› gereken kilonun alt›ndaki çocuk say›s› %60 oran›nda artm›flt›r. Temel ekonomik göstergelerin kötüleflmesi, Gazzelileri d›fl yard›mlara ba¤›ml› hale getirirken, g›da güvenli¤ini siyasal alg›lar ve d›fl bask›lar karfl›s›nda daha k›r›lgan yapm›flt›r.
M›s›r s›n›r›n›n afl›larak kitleler halinde M›s›r taraf›na geçip birkaç ayl›k g›da stoklanmas›na göz yumulmas›, komadaki hastaya a¤r› kesici vermek gibidir. Çünkü Gazze halk›n›n ekonomik anlamdaki sorunu, k›sa vadede g›da s›k›nt›s› çekmesi de¤il, aksine etkisi onlarca y›l sürecek bir fakirlefltirme ve insani kalk›nm›fll›k seviyesinin düflüklü¤ü meselesidir.
fi U B A T ’ 0 8
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
Krizin yol açt›¤› insani sonuçlar Hamas’a yönelik kuflatma, bask› ve izolasyon siyasetinin tüm Gazze halk›n› cezaland›rmaya yönelik kitlesel bir iflkenceye dönüflmesi, uzun y›llar onar›lamayacak insani sonuçlar› getirmifltir. Üçte ikisi mültecilerden oluflan Gazze nüfusunun kitlesel olarak cezaland›r›lmas›ndaki temel hedefler: 1. Gazze halk›n› Hamas’› d›fllamaya zorlamak, 2. Filistin taraf›n›n pazarl›k kozlar›n› azaltmak, 3. Kuflat›lm›fll›k, bask› ve izolasyon politikalar› ile ‹srail’e karfl› askeri direnci k›rmakt›r. Çok yönlü y›ld›rma siyaseti ile hedeflenen sonuçlar›n elde edilifl sürecinin büyük bir insani afete dönüflmesi dünya ülkeleri taraf›ndan makul bir yöntem olarak kabul edilmifltir.
DOSYA
‹ H H ‹ N S AN ‹ Y A RD I M V AK F I GA Z ZE RA P O RU GAZZE’N‹N YAVAfi ÖLÜMÜ
Geçim endeksi Gazze’ye uygulanan abluka bölgedeki insanlar›n yaflam standard›n› açl›k s›n›r›ndaki ülkeler seviyesine düflürürken, kifli bafl› milli gelir 385$’a kadar gerilemifltir. ‹nsani geliflmifllik s›ralamas›nda 177 ülke aras›nda (Bat› fieria+Gazze) Filistin 106. s›rada bulunsa da, Gazze tek bafl›na düflünüldü¤ünde listenin sonlar›nda açl›k s›n›r›ndaki ülkelerle birlikte bulunmaktad›r. Gazze’deki hanelerden %55’inin düzenli bir gelir garantisi bulunmamaktad›r. Aileler ile yap›lan görüflmelerde Gazze’de son üç ayda geliri artan kesimin oran› toplumun sadece %3’lük bir dilimine denk gelmektedir. %60’a yak›n ise bir y›l öncesine göre büyük bir gelir kayb›na u¤ram›fl ve fakirleflmifltir. ‹flsizlik Uygulanan düzenli fakirlefltirme politikas› sonucunda birçok sektörde insanlar iflini kaybederken, 180 bin memur da maafllar›n› alamad›¤› için iflsiz duruma düflmüfllerdir. Di¤er alanlarda iflsiz kalan 200 bini aflk›n kifli de eklendi¤inde Gazze’deki 400 bini bulan iflgücünün neredeyse tamam› ifl yapamaz duruma düflmüfltür. Bölgede iflsizlik oran› %80’leri aflm›fl durumdad›r. Sektörler itibariyle son bir y›lda ifllerini kaybeden insan say›s› flöyledir: Sektör ‹flini yitiren kifli say›s› Bal›kç›lar 5.100 Tar›m iflçileri 30.000 18.000 Çiftçiler 1.100 Hayvanc›lar Sokak sat›c›lar› 20.000 3.000 Çanta imalatç›lar› ‹nflaat iflçileri 70.000
39 SAYI 28
DOSYA: B‹R K‹TLESEL CEZALANDIRMA ARACI: AMBARGO
Sektör Perakendeciler Belediye iflçileri Kamu iflçileri Toplam
‹flini yitiren kifli say›s› 50.000 2.600 10.000 209.800
Enerji Tamamen ekonomik ve teknik bir mesele olmas› gereken enerji konusu, Gazze özelinde siyasi bir silah ve insan haklar› ihlaline dönüflmüfltür. Gazze bölgesi normal zamanda 187 megawatt elektrik kullanmaktad›r. Bunun %64’ü ‹srail’den, %9’u M›s›r’dan, kalan %27’lik k›s›m da Gazze’deki elektrik santralinden sa¤lan›yordu. Bu santralin yak›t› da zorunlu olarak ‹srail’den ithal edilmekte idi. Hamas iktidar›ndan sonra kademeli olarak enerji alt yap›s›n› tahrip eden ‹srail, verdi¤i elektri¤i azalt›rken, 2006 yaz›nda yapt›¤› operasyonla Gazze’deki santralin bir bölümünü ifllemez hale getirdi. O tarihten beri sürekli düflük kapasite çal›flan santralin, 2007 Ekim ay›ndan sonraki dönemde ise k›s›lan yak›t sebebiyle küçük bir bölümü iflleyebildi. 20 Ocak’tan sonra ise bölge karanl›¤a büründü. Jeneratörlerle idare eden hastanelerdeki t›bbi cihazlar, içme suyu ve kanalizasyon flebekelerindeki pompalar, ekmek f›r›nlar›, yak›t yoklu¤undan durunca Gazze’deki yaflam da bir anda durdu. Uluslararas› bask›lar ard›ndan yeniden yak›t girifli bafllad›ysa da, gelinen aflamada Gazze bölgesi ihtiyaç duydu¤u elektrik enerjisinin sadece beflte birini kullanmaktad›r ve art›k Gazze’de günlük yaflam bir anlamda ‹srail kabinesinin verece¤i kararlara daha da ba¤›ml› hale getirilmifltir. Sa¤l›k Enerjinin yoklu¤u bafllarda günlük hayat› zorlaflt›ran etkiler yapsa da, sonraki haftalarda bunun sa¤l›k alan›ndaki y›k›c› etkileri insan hayat›na çok pahal›ya mal olmufl ve en az 80 kifli hayat›n› kaybetmifltir. Elektrik kesintisi s›ras›nda hastanelerdeki makinelere ba¤›ml› yüzlerce hasta ölümle yüz yüze gelirken, küçük kliniklerdeki operasyonlar tamamen durmufltur. fiu an sadece büyük hastanelerde hizmet verilebilmektedir. M›s›r ile olan duvar›n y›k›lmas› sonucu s›n›rdan içeriye yap›lan yak›t ve ilaç y›¤›na¤›, birkaç ayl›k bir rahatlama getirse de, orta ve uzun vadede, halen ciddi bir risk devam etmektedir. Bölgeye ilaç giriflinde uygulanan geçmiflteki keyfi k›s›nt›lar, en az 250 çeflit temel ilac›n bulunmas›n› önlemektedir. Bunlardan 100’e yak›n temel ilac›n eczanelerdeki mevcudu tükenmek üzere iken, 130 çeflidinde birkaç ayl›k stok bulunmaktad›r. Birçok operasyon, gerekli t›bbi malzeme ve ilaçla-
SAYFA 28
fi U B A T ’ 0 8
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
r›n eksikli¤i sebebiyle ya erteleniyor ya da, hayati tehlike oluflturmad›kça yap›lm›yor. Yine hastalar›n ulafl›m›na ç›kar›lan engellemeler, birçok hastan›n hayat›n› riske atmaktad›r. Özellikle ‹srail üzerinden Ürdün’e ç›kmas› gereken hastalar oldukça uzun bekleme süreleri ve keyfi ücretlerle y›lg›nl›k siyasetine kurban edilmektedir. Son iki y›ld›r uygulanan ilaç ambargosu, t›pk› 15 y›l önce Irak’a uygulanan uluslararas› yapt›r›mlar› and›rmaktad›r. Bu yapt›r›mlarda 12 y›lda bir milyondan fazla insan do¤rudan ya da dolayl› olarak ambargo sebebiyle hayat›n› kaybetmifl, tedavi edilebilir birçok hastal›k özellikle Irakl› binlerce çocu¤un ölümüne neden olmufltu. fiu an için yak›n tehditler ortadan kalkm›fl olmakla birlikte, Gazze’deki ambargonun da uzun vadede benzer ölümleri getirmesi kuvvetle muhtemel görülmektedir. SONUÇ Gelinen aflamada Gazze, uluslararas› hukuka ayk›r› olarak açl›k ve yoksun b›rakma yoluyla sivillerin bir savafl arac› olarak kullan›m›na sahne olmaktad›r. Bunun yan› s›ra yoksullaflt›rman›n bir siyasi silaha dönüfltürülmesi, insani kay›plar› ve ekonomik çöküflü h›zland›rmaktad›r. Bölgede k›sa, orta ve uzun vadede gereken ad›mlar at›lmad›¤› sürece, Gazze’deki insani durum daha büyük kay›plara neden olacakt›r. Bu çerçevede
Orta vadede - Gazze’de insanlar›n ifl imkan›na kavuflmalar› sa¤lanmal›. Bunun için, Gazze’deki ifl gücünün eski ifl olanaklar›na kavuflmalar› için ‹srail engelleri sona erdirilmeli; - Filistin ürünlerinin bölge d›fl›na ç›k›fl› uluslararas› güvence alt›na al›nmal›, d›fl ülkeler Filistin ürünleri ithal etme konusunda belirli teflvik kotalar› oluflturmal›; - Filistin’in enerji ihtiyac› konusunda ‹srail’e ba¤›ml›l›¤›n› sona erdirecek yat›r›mlar teflvik edilmeli, bunlar›n korunmas› için uluslararas› bir mekanizma kurulmal›;
SAYI 39
- Erez bölgesinde Türkiye Odalar ve Borsalar Birli¤i öncülü¤ünde yap›lan sanayi bölgesinin güvenli biçimde ifllemesi yeniden gündeme getirilmeli; - Gazzeli ö¤rencilerin okullar›na devam edebilmeleri ve ekonomik iflgücünün yetiflmesi için okul harçl›¤› kampanyalar› çerçevesinde her ö¤rencinin e¤itim giderleri d›flar›dan karfl›lanmal›d›r. Uzun vadede - Filistin’de birlik hükümetinin kurulmas› için arabuluculuk yap›lmal›; - Ba¤›ms›z Filistin devletinin ‹srail ile eflit flartlarda yaflamas› için kuruluflu h›zland›r›lmal›; - ‹srail’in geri ad›m atmamas› durumunda bölgedeki Filistinli memur ve iflçilere ifl bafl› yapt›r›lmal›, Filistin devleti kurulana kadar uluslararas› bir fon oluflturularak maafllar› bu fondan ödenmelidir. TÜRK‹YE’N‹N YAPAB‹LECEKLER‹ Yüzy›llarca bölgede bar›fl içinde yaflama kültürünün temsilcili¤ini yapm›fl olan Türkiye, tarihi ve kültürel birikimlerinin kendisine vermifl oldu¤u a¤abeylik rolünü oynamak üzere çabalar›n› yo¤unlaflt›rmal›d›r. Bunun için Türkiye’nin devlet olarak yapabilecekleri flunlard›r: - Hamas ile Fetih’i uzlaflt›rmak için arabuluculuk ve bu amaçla gerekirse gizli görüflmelere ev sahipli¤i yapmal›. - TBMM’deki Filistin Dostluk Grubu, daha aktif çabalara teflvik edilerek, bölgeye ziyaretler, Türkiye’ye davetler ve farkl› etkinliklerle Filistin sorununda yap›c› roller oynamal›. - Türkiye, devlet olarak ‹srail ile aras›ndaki ikili iflbirli¤i anlaflmalar›ndan do¤an ortak yükümlülüklere dayanarak Tel Aviv yönetimini di¤er uluslararas› anlaflmalara uymas› konusunda ad›mlar atmaya ikna etmeli. Gerekirse bu anlaflmalar› gözden geçirme tehdidini kullanmal›. - Ma¤ripliler Kap›s›’ndaki kaz›lar›n oluflturdu¤u tehlikeyi yerinde tespit etmek üzere bölgeye giden uzmanlar heyetine benzer flekilde, Türkiye, Gazze’deki ekonomik, siyasi ve askeri konularda uzmanlar göndermeyi teklif etmeli. - ‹KÖ Genel Sekreterli¤i arac›l›¤› ile acil bir uluslararas› Filistin Bar›fl Konferans›’n› tertip etmeli. Bu konferanstan bafllayarak, bar›fl konusundaki inisiyatifi Bat›l› ülkelerin tekelinden kurtarmal›. - Ekonomik anlamda bölgeden Filistin mallar›n›n ithalat›n› teflvik etmeli ve Türk ifladamlar›n›n Gazze’de yat›r›m yapmalar› için Türk ‹flbirli¤i ve Kalk›nma ‹daresi Baflkanl›¤› (T‹KA) arac›l›¤› ile bir çal›flma bafllat›lmal›. - Her y›l Türkiye’ye de¤iflik branfllarda en az 50 Filistinli ö¤renci bursla okutulmak üzere getirilmelidir.
SAYFA 29
DOSYA
‹ HH ‹ N S A N ‹ Y AR D I M VA K FI GA ZZ E R AP OR U GAZZE’N‹N YAVAfi ÖLÜMÜ
K›sa vadede - Bölgedeki insanlar›n g›da güvenli¤i garanti alt›na al›nmal›; - Gazze’ye yard›mlar sistemli biçimde artt›r›lmal›; - Yard›mlar›n ulafl›m› önündeki siyasi ve askeri engeller kald›r›lmal›; - Gazze’den girifl ç›k›fllar›n önündeki keyfi engeller kald›r›lmal›; - Gazze’ye uygulanan ekonomik ve siyasi ambargo derhal kald›r›lmal›; - ‹srail sald›r›lar›n›n durmas› için, ‹slam Konferans› Örgütü, Arap Birli¤i ve Birleflmifl Milletler’de ‹slam ülkeleri blok halinde hareket etme konusunda prensip karar› almal›d›r.
DOSYA: B‹R K‹TLESEL CEZALANDIRMA ARACI: AMBARGO
fi U B A T ’ 0 8
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
DOSYA: B‹R K‹TLESEL CEZALANDIRMA ARACI: AMBARGO
Ambargo alt›ndaki bir halk›n, Filistinlilerin baflbakan› ‹smail Haniye’den Türk halk›na
DOSYA
fiBAKANI ‹SMA‹L HAN‹YE’DEN F‹ L‹ ST‹N BAfiB TÜRK HALKINA
Bismillahirrahmanirrahim. Allaha hamd ve Rasulüne, onun aline ve ashab›na salat ve selam olsun. Gazze topraklar›ndan, mübarek Filistin diyar›ndan, Kuds-ü fierif’ten ‹slam hilafetinin merkezi kardefl Türkiye halk›na flahs›m, hükümetim ve halk›m ad›na en içten selamlar›m› sunar›m. fiunun alt›n› çizerek bafllamak isterim ki, Kudüs ve Filistin’i vatan edinmek üzere buraya gelen Yahudiler kargaflalar ç›karmaya bafllad›klar›nda, Abdulhamit Han, bu Yahudi cemaatlerinin Filistin ve Kudüs’ü iflgal etmek için ne denli bir tehlike oluflturduklar›n› fark etmifl ve o meflhur sözünü söylemifltir: “Filistin’in Osmanl› Hilafetinden kopmas›n› görmektense vücudumdan bir parçan›n kopar›lmas›n› tercih ederim.” Abdulhamit Han, Kudüs ve Filistin’in idaresini direkt kendisine ba¤lam›fl ve bizzat kendisi bölgenin idari ifllerini üstlenmifltir. Türkiye halk› ise bu misyonu halen devam ettirmektedir. Bu misyon ‹slam’›n mesaj› olan Filistin’i ve Kudüs’ü sevme misyonudur. Bu mesaj Rasulullah (s.a.v)’in miraç diyar› ile ba¤lant›y› devam ettirme misyonudur. Bugün bu nesil tam manas›yla görevinin fluurundad›r ve Filistin topraklar›nda cereyan eden olaylar› yak›ndan takip etmektedir. Çünkü ‹slami duyarl›l›klara sahip bu nesil Filistin’de olup bitenleri ‹slami bir perspektifle de¤erlendirebilmektedir. Kardefl Türk halk›na ve onun sayg›de¤er yöneticilerine hitap etti¤im bu sözlerimde, siyasetiyle, medyas›yla, halk›yla, mal›yla, hay›r ve hasenat›yla büyük gayretlerinden, yüce durufllar›ndan dolay›, Filistin halk›n›n takdir ve teflekkürlerini iletmeyi bir borç bilirim. Türk halk›na flunu da söylemek isterim: Filistin halk›na karfl› yürütülen savafl pek fliddetli, tehditler pek büyük ve halen Gazze’de devam eden ambargo tahammül edilemeyecek derecededir. Bizler Allah’a güveniyor ve sizin deste¤inizi talep ediyoruz. Üzerimizdeki ambargo kalkana kadar ve Filis-
39 SAYI 28
‹HH ekibinin Haniye ziyaretinden bir görüntü
tin, hürriyetine kavufluncaya kadar, yard›mlar›n›za, bu duruflunuzun devam etmesine, faaliyetlerinizin aral›ks›z sürmesine, halk olarak, siyaset ve medya olarak çal›flmalar›n›z› sürdürmenize ihtiyaç var. Bu flekilde Filistin halk› hürriyetine kavuflsun, baflkenti Peygamberler diyar›, ilk k›blegah›m›z ve üçüncü haremimiz olan Kudüs devletimiz kurulsun. Yine Kudüs’e yard›m için gerçeklefltirilen, Ümmet-i Muhammed’in liderlerinden, kanaat sahiplerinden binlerce kiflinin kat›ld›¤› Kudüs Buluflmas›’na ev sahipli¤i yapt›¤›n›z için takdir ve teflekkürlerimi sunar›m. Bütün bunlar göstermektedir ki Türkiye Filistin için en stratejik öneme haiz ülkedir. Rabbim bütün bu yapt›klar›n›zdan dolay› sizlerden raz› olsun, çal›flmalar›n›z› ve gayretlerinizi mübarek eylesin. ‹daresiyle, meclisiyle, halk›yla bütün Türkiye’ye flu kararl›l›¤›m›z› da iletmek isteriz: Bizler bütün gücümüzle, bütün gayretimizle haklar›m›za sahip ç›kmada, ülkemizin birlik ve beraberli¤ini korumada asla taviz vermeden yolumuza devam edece¤iz. Kardefl ülkemiz Türkiye’nin cumhurbaflkan›na, baflbakan›na, bakanlar›na, milletvekillerine, organizasyon temsilcilerine, parti baflkanlar›na ve bütün halk›na teflekkürlerimi sunar›m. Allah’›n selam›, Rahmeti ve Bereketi üzerinize olsun. ‹smail Haniye Filistin Baflbakan›
SAYFA 30
fi U B A T ’ 0 8
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
A D A N M I fi
H A Y A T L A R
Libya direniflinin sembol ismi:
Ömer Muhtar
SAYI 39
‘‘
Ömer Muhtar, dinine ait hiçbir fleyi ihmal etmeyecek ve dinini herhangi bir maddi menfaat karfl›l›¤›nda satmayacak üstün bir kiflili¤e sahipti. Dünyevi hiçbir ç›kar peflinde olmayan, üstelik hayli fakir bir adamd›. Din ve insan sevgisinden baflka hiçbir dünyevi fleye de malik de¤ildi. mak için teklifte bulunanlara: “Gençleri ihtiyarlatacak kadar fliddetli ve uzun sürecek bir savafl istiyoruz; günden güne fliddet ve ciddiyet kazanmakta olan bu savafl yaln›z yap›ld›¤› yerle s›n›rl› kalmayacakt›r. Etraf›mda “la ilahe illallah Muhammedun Resulullah” hük-
SAYFA 31
ABDURRAHMAN D‹L‹PAK
‹talyanlar›n Libya’ya sald›rmas› ‹talyanlar, II. Abdülhamit’in tahttan düflürülmesinden sonra M›s›r’›n ‹ngiliz iflgalinde olmas›n› f›rsat bilerek 27 Eylül 1911’de ‹stanbul’a verdikleri ültimatomla Trablusgarb’a asker ç›kartt›lar. Ancak, Balkan Harbi’nin bafllamas› ile ‹talya ile anlaflan Osmanl› devleti Libya’dan geri çekildi. Libya halk› ‹talyan güçleri ile bafl bafla kald›. Libya direnifl kuvvetlerinin komutan› Seyyid Ahmed efl fierif es-Sunusi idi. ‹lk günlerde Osmanl›’dan kalan s›n›rl› say›daki silahla direnifl baflar›l› flekilde devam etti. Sunusi zaferden emindi. Kendisine ‹talya ile anlafl-
adilipak@teha.org
Ömer Muhtar, Libya, Defne’de do¤du. Babas› Muhtar, 1878 tarihinde hacda vefat etti. Annesi Muharib’in k›z› Aifle olarak bilinirdi. Amcas› onu ve kardefli Muhammed’i ö¤renimi için babas›n›n yak›n dostu Seyyid el Giryani ile birlikte Ca¤bum’daki medreseye yazd›rd›. Muhtar burada sekiz y›l kald›. Muhtar medrese e¤itimi yaparken, çeflitli meslek alanlar›nda, ziraattan marangozlu¤a, demircilikten duvar ustal›¤›na kadar bir çok iflle u¤raflt› ve kendisini yetifltirdi. Baflar›s› ve flahsiyeti dikkatleri üzerine çekti ve medreseyi temsilen Sudan ve M›s›r’a giden çeflitli heyetlere baflkanl›k yapt›. Adil, dürüst, bilgili bir flahsiyetti. Kabilelerin aras›nda ç›kan anlaflmazl›klarda arabulucu olarak görev ald› ve ihtilaflarda adaletine duyulan güvenden dolay› hakemlik yapt›. Muhtar daha sonra Kasur Zaviyesi’nin bafl›na getirildi. Ard›ndan güneydeki Ayn Kalak Zaviyesi fleyhli¤ine atand›. As›l flöhretini ve kariyerini burada sa¤lad›. Frans›z iflgaline karfl› direniflin sembol ismi haline gelmiflti. Bir yandan talebelerini e¤itiyor, halka rehberlik ediyor, öte yandan istilaya karfl› direnifli örgütlemeye çal›fl›yordu. Kasur Zaviyesi imaml›¤› s›ras›nda da direnifli örgütlemeye devam etti. Dünya, Ömer Muhtar’› 1980’de Mustafa Akkad’›n yapt›¤› ve Anthony Quinn’in baflrolünü oynad›¤› “Lion of Desert / Çöl Aslan›” filmi ile tan›d›.
fi U B A T ’ 0 8
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
‘‘
Ömer Muhtar, ‹talyanlar›n “mücahitlerin teslim olmas›” teklifini reddetmesi üzerine 15 Eylül 1931 günü ‹talyan s›k›yönetim mahkemesi taraf›ndan idam cezas›na çarpt›r›ld›. Ömer Muhtar’›n mahkeme karar›na cevab›: “Hüküm ve karar yaln›z Allah’›nd›r.” idi. münü kabul eden bulundukça, ruhum bedenimde kald›kça Trablus’un d›fl›nda bile cihad› sürdürmemiz mümkün olacakt›r. fiimdiki gibi binlerce, milyonlarca sad›k mücahid bulundu¤u zaman de¤il, belki yan›mda bir gülle, bir fiflek kald›¤› zaman bile bar›fla gelemem.” diyordu. Birinci Dünya Savafl›’n›n ard›ndan Seyyid Ahmed’in yerine Seyyid Muhammed ‹dris geçti. ‹talya’da ise 1922’de Faflistler iktidar› ele geçirmifl, Benito Mussolini Trablusgarb’taki direniflin ezilmesi, Sunusi mukavemetinin k›r›lmas› için emir vermiflti. Mussolini, Muhammed ‹dris Sunusi ile yap›lan anlaflmalar› geçersiz ilan etti ve 1923 y›l›nda ikinci iflgallerine bafllad›. Emir ‹dris ise ‹talyanlar›n sald›r›s›n› beklemeden Libya’y›
SAYI 39
A D A N M I fi
H A Y A T L A R
terk ederek M›s›r’a yerleflti. Yerine kardefli Muhammed R›za ve amcazadesi Seyyid Seyfeddin’i b›rakt›. Onlar da bu ifli yönetemeyince halk ve mücahitler Ömer Muhtar’›n etraf›nda toplanmaya bafllad›lar. 1923’ten 1932’ye kadar süren süreçte direniflin ad› art›k Ömer Muhtar’d›. 1923’ten 1932’ye kadar 500’e yak›n çat›flmaya kat›ld›. 200’den fazla küçük ölçekli çat›flmay› yönetti. Bu çat›flmalarda ‹talyan kaynaklar›na göre bütün mücadele boyunca çat›flmalara kat›lan ve flehit olan toplam mücahit say›s› 4329 idi. Ömer Muhtar kendisine yard›m eden kabilelerin direnifle kat›lan gençlerini 100-300 kiflilik, silahl› atl› ya da yaya birlikleri fleklinde organize etti. Birkaç yüz kiflilik gruplarla, binlerce kiflilik ve modern silahlarla donat›lm›fl ‹talyan birliklerine sald›r›yor ve vur-kaç takti¤i ile hemen ortal›ktan kayboluyorlard›. ‹talyanlar ise her sald›r›dan sonra bölgedeki sivil halk›n, çetelere yard›m ve yatakl›k etti¤ini iddia ediyor, evlerini y›k›yor, hayvanlar›n› gasp ediyor ve birçok kifliyi meydanlarda kurfluna diziyordu. Ömer Muhtar ve mücahitlerinin elde ettikleri silah ve mühimmat›n birço¤u, geri çekilirken düflman›n geride b›rakt›¤› silahlar ve mühimmattan ibaretti. Bu k›t imkanlarla ‹talyan uçaklar›n› düflürdüler, bir tek sald›r›da yüzlerce askeri öldürdüler ve birlikleri da¤›tt›lar. “Muzaffer olmadan bu da¤lar› terk etmeyece¤im.” Savafl›n uzamas› sonucu, açl›k ve bask› artm›flt›. ‹talyanlar›n baz› kabile reislerini Muhtar’›n direniflten vazgeçmesi halinde bu bask›lar›n sona erece¤i yönündeki teahhütleri üzerine, “Baflaramayaca¤› bir savafl yüzünden direnmenin fayda vermeyece¤i ya teslim olmas› ya da bölgeden ayr›lmas›” konusunda kendisine yap›lan telkinlere karfl›, kabile reislerini Kasr el-Mecahir’de müflavereye ça¤›rd›. Sunusi fleyhlerinden, Muhtar›n çocukluk arkadafl› fierif el Giryani ‹talyanlarla anlaflm›flt›. Ömer Muhtar’›n Kur’an’a el basarak yemin etti¤i konuflmas›n› flu sözlerle noktalad›: “Vallahi, ya muzaffer olmadan ya da flehadete ermeden bu da¤lar› terk etmeyece¤im ve ‹talyanlara karfl› devam eden bu savafl› asla durdurmayaca¤›m. M›s›r’a gitmek isteyenler buyurup gitsinler, ‹talyanlara teslim olup ölümden kurtulmak isteyenler de teslim olsunlar, hiç kimse onlar› tutmufl de¤ildir.” Toplant› tekbir sesleri ile son buldu.
SAYFA 32
fi U B A T ’ 0 8
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
‹talyan komutanlardan Mezzetti, Muhtar’›n askerleri hakk›nda flöyle diyordu: “Cihat ruhuna sahip bu göçebe insanlar› çiftlik sahalar›na ve flehirlere çekmeden pek fazla bir fleyin de¤iflmeyece¤ini söyleyebiliriz.” Cephede eflit olmayan bir durum vard›, ‹talyanlar vahfli bir katliamla direnifli sindirmeye çal›fl›yorlard›. Havadan bombalanan bedevi kamplar›, daha sonra z›rhl› araçlarla vuruluyor, ard›ndan piyadeler yo¤un ateflle hedefleri, kad›n, erkek, yafll›, çocuk gözetmeden yok ettikten sonra sa¤ kalanlar› z›rhl› araçlar›n önüne kat›p kuzeye do¤ru, sahildeki müstahkem temerküz kamplar›na götürüyorlard›. 1929’da valili¤e atanan ve Berka kasab› olarak adland›r›lan Badoglio’nun ilan etti¤i genel af bekleneni vermedi. Ömer Muhtar haziranda ateflkes konusunda görüflmeler yapt› ise de sonuç al›namad› ve ekim ay›nda çat›flmalar yeniden bafllad›. 8 Kas›m 1929’da mücahitler Bingazi’de ‹talyan karargah›na sald›rd›. ‹talyan karargah› havaya uçurularak tamamen yok edildi. Bunun üzerine komutanl›¤a 10 Ocak 1930’da Rodolfo Graziani getirildi. Graziani 13 bin kiflilik birli¤i ile Fayed’de Muhtar’›n karargah›na sald›rd›. Muhtar büyük seriyye grublar› ile birçok noktadan birden sald›rarak Graziani kuvvetlerini periflan etti. Bu durum ‹talyan kuvvetlerinde derin bir moral bozuklu¤una yol açt›. Graziani baflarmak için herfleyi yapmaya haz›rd›. Mücahitlerin M›s›r hududundan yard›m almalar›n›n önünü kesmek için güneydeki Kufra’ya sald›rd› ve Kufra düfltü. Libya M›s›r s›n›r›n› may›nlad›, tel örgülerle geçifli engellemeye çal›flt› ve hava denetimi ile bölgeye yaklaflanlara atefl açt›. Burada inan›lmaz katliam, zulüm, tecavüz ve iflkenceler yapt›lar. Kur’an’a hakaret edilmifl; alimler uçaktan at›larak, halk›n gözü korkutulmak istenmiflti. Kuyular doldurulmufl, hurma bahçeleri, kütüphaneler, camiler ve medreseler yak›lm›flt›. Bu eflitsiz savaflta bölgeye gündüzleri ‹talyanlar, geceleri Muhtar’›n çöl kaplanlar› hakim oluyordu. Ancak direniflin devam› için ekonomik, askeri ve siyasi deste¤e ihtiyaçlar› vard›. Muhtar gizlice M›s›r’a gitti ve ‹dris Sunusi ile görüfltü. M›s›r ‹talya hükümetinden çekindi¤i için yard›m› reddetti. ‹talyan istihbarat ajanlar› Muhtar’›n yerini bulup kendisi ile görüfltüler. “E¤er cihat hareketinden vazgeçer ve teslim olursa kendisine
SAYI 39
Ö
M
E
R
M
U
H
T
A
R
Bingazi’de en güzel bir köflk, hayat›n›n sonuna kadar rahat yaflayaca¤› yüklü bir maafl ve ekonomik yard›mlar” teklif ettiler. Muhtar bu teklifi reddetti. M›s›rl› Müslümanlar›n s›n›rl› yard›mlar› ile ülkesine dönerken, ‹talyan istihbarat›n›n suikast planlar›ndan da kurtularak Cebel-ül Ahdar’a döndü. Ölüm asude bir bahar ülkesidir bir rind’e Ömer Muhtar ve arkadafllar› S›lanta mevkiindeki sahabe Seyyid Rafi hazretlerinin kabrini ziyarete gelmifllerdi. Orada pusuya düflürüldüler. Ömer Muhtar esir edildi. Sûse’ye, ard›ndan Bingazi’ye 60 km uzakl›ktaki Suluk’a götürüldü. Ömer Muhtar, ‹talyanlar›n “mücahitlerin teslim olmas›” teklifini reddetti. Bunun üzerine 15 Eylül 1931 günü ‹talyan s›k›yönetim mahkemesi taraf›ndan idam cezas›na çarpt›r›ld›. Ömer Muhtar’›n mahkeme karar›na cevab›: “Hüküm ve karar yaln›z Allah’›nd›r. Sizin bu sahte ve uydurma hükmünüzün hiçbir geçerlili¤i yoktur. ‹nna lillah ve inna ileyhi raciun” fleklinde oldu. Ayn› gün idam edildi. ‹dam sehpas›nda son sözleri, Fecr Suresi’nin son ayetlerinden “Ey huzura ermifl nefis! Raz› edici ve raz› edilmifl olarak Rabbine dön” idi. fiehadeti ülkesinde ve ‹slam dünyas›nda büyük yank› yapt›. 70 yafl›nda bir ihtiyar, piyade tüfekleri ve bir kaç atl› ve develi Afrikal› ile ‹talyan ordusuna karfl› kahramanca direndi.
SAYFA 33
fi U B A T ’ 0 8
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
R Ö P O R T A J :
V E Y S E L
B A fi A R
Kenya
iç savafl›n arifesinde Kenya’da yaflanan seçim süreci, 42 farkl› kabilenin bulundu¤u ülkede, iki kabile aras›nda fliddetli çat›flmalar› beraberinde getirdi. Katliamdan kaçan insanlar›n toplama kamplar›na s›¤›nd›¤›, evlerin, iflyerlerinin hatta mahallelerin yak›ld›¤›, insanlar›n palalarla katledildi¤i çat›flmalarda yaklafl›k 3000 kifli hayat›n› kaybetti. ‹HH ‹nsani Yard›m Vakf›, Kenya’da yaflanan insanl›k dram›na kay›ts›z kalmad› ve bölgeye insani yard›m ulaflt›rd›. ‹HH görevlisi olarak bölgeye giden Veysel Baflar’la Kenya’daki son durum hakk›nda k›sa bir söylefli gerçeklefltirdik. H. ZEHRA ÖZTÜRK
zehraozturk@ihh.org.tr
Say›n Baflar, geçti¤imiz günlerde çat›flmalar›n yafland›¤› Kenya’ya bir ziyarette bulundunuz. Sizin gözlemledi¤inize göre, Kenya’dan dünya kamuoyuna yans›yan olaylar hangi nedenlerden kaynaklan›yor?
1963 y›l›nda ‹ngiltere’den ba¤›ms›zl›¤›n› kazanan Kenya’da, geçti¤imiz günlerde yap›lan seçimin sonuçlar› ve etkileri, ülke tarihinin k›r›lma noktalar›ndan birisini oluflturmak üzere. Ülkede bulunan 42 farkl› kabilenin kamplaflt›¤› ve çat›flma ortam›na sürüklendi¤i dramatik bir durum söz konusu. Kenya’da son seçimlerle yaflanan çat›flma, kabile asabiyetinin çok güçlü oldu¤u ülkede, iktidar› oluflturan Kikuyu kabilesinden Mwai Kibaki baflkanl›¤›ndaki Milli Birlik Partisi’nin, seçimleri kaybetmesine ra¤men hükümeti b›rakmak istememesinin bir sonucudur. San›r›m bu süreci, seçim sonras› protestolardaki gerilim ve fliddet olaylar› takip etti?
Evet, seçimi kazand›¤›n› iddia eden Demokratik Portakal Hareketi (Orange Democratic Movement /ODM) lideri Rayla Odinga, üyesi oldu¤u Luo kabilesinin de deste¤ini alarak, Kikuyu kabilesinin seçim sonuçlar›ndaki ›srarc›l›¤›n› protesto etmek için, kendini destekleyen tüm unsurlar› protestoya davet etmifltir. Bu k›v›lc›mla bafllayan olaylar›n pefli s›ra, gerilim son haddine varm›fl ve çat›flmalarda en az 3000 kifli hayat›n› kaybetmifltir.
SAYI 39
Peki, siz bölgeye ulaflt›¤›n›zda öncelikle ne yapt›n›z?
9 Ocak 2008’de ‹HH ‹nsani Yard›m Vakf› olarak bölgeye ulaflt›¤›m›zda, ilk olarak olaylar›n yo¤un bir flekilde yafland›¤› yerleri tespit ettik. Buna göre, baflkent Nairobi’deki 700 bin nüfuslu Kibera mahallesi, Müslümanlar›n yo¤un yaflad›¤› liman flehri Mombassa ile muhalefetin en çok oy ald›¤› ve Luo kabilesinin merkezi say›lan Kisumu, Nakuru ve Eldoret flehirleri en kanl› çat›flmalara sahne olmufltu. Özellikle Eldoret, can kayb›n›n en yo¤un gerçekleflti¤i bölgeydi. Biz öncelikli olarak bu bölgeleri tespit etmeye çal›flt›k. Veysel Bey, medyaya yans›yan görüntüler orada adeta etnik bir insanl›k dram›n›n yafland›¤›n› anlat›yordu. Peki, siz gitti¤inizde nas›l bir manzarayla karfl›laflt›n›z?
fiehirleraras› yollar›n güvenli¤i tam olarak sa¤lanamad›¤›ndan, biz temin etti¤imiz alt› kiflilik küçük bir uçakla önce Kisumu’ya daha sonra Eldoret flehrine ulaflt›k. Uçaktan gördü¤ümüz manzara buralarda yaflanan dehfleti aç›k flekilde gözler önüne seriyordu. Bölgedeki Kikuyu kabilesine mensup insanlar›n tamam›n›n ev, iflyeri ve tarlalar› yak›lm›fl, tam bir kül y›¤›n› haline getirilmiflti. Baz›lar›ndan hala dumanlar ç›k›yordu. Eldoret’te havaalan›ndan flehre gelinceye kadar gördü¤ümüz manzara bir panik havas›n› yans›t›yordu. Anayollar üzerinde kurulan barikatlar›n bile hala durdu¤unu, polis ve askerlerin ancak bir araç
SAYFA 34
fi U B A T ’ 0 8
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
geçecek flekilde yolu açt›¤›n› ve her barikat›n bafl›nda beklediklerini gördük. Kikuyu kabilesinden sa¤ kalan insanlar›n, yanlar›na alabildikleri eflyalar› ile toplanma merkezlerine do¤ru yo¤un bir hareket içerisinde olduklar›n›; insanlar›n cami ve kiliselerin bahçelerine s›¤›nd›klar›n›; polis merkezlerinin birer toplanma yeri haline getirildi¤ini gördük. Kikuyular›n tamam› buralara intikal etmifl ya da etmek üzereydiler. fiehrin iç kesimlerindeki tüm yollarda 50 ila 100 metre aral›klarla barikatlar kurulmufltu. Bunlar›n kald›r›lamad›¤›, çünkü gerilimin en üst seviyede oldu¤u ifade ediliyordu. Foto¤raf ve kamera çekimi için özellikle dikkat edilmesi, hatta hiç görüntü al›nmamas› için uyar›larda bulunuluyordu. ‹çeride silah bulunmad›¤›na dair arac›m›z›n tüm camlar›na iflaretler as›lm›flt›. Yol boyunca camlar›m›z aç›k ve arac›m›zla yavafl bir flekilde ilerledik. Organizasyonda bize yard›mc› olan Eldoret Merkez Cami ‹mam› ve Medreset-ül Huda’n›n Müdürü Müdrik Karama, bir gün öncesine kadar 42 Müslüman’› defnetti¤ini, hala kay›p insanlar›n oldu¤unu ve bunlar›n cesetlerinin tarlalarda, yol kenarlar›nda bulundu¤unu anlatt›. Ölümlerin genellikle Afrika’n›n katliam silah› palalar ile gerçeklefltirildi¤ini, kesin olmamakla birlikte sadece Eldoret’te 1500 kiflinin üzerinde insan›n hayat›n› kaybetti¤ini anlatt›. Bölgede çal›flma yapan baflka kurulufllar da var m›yd›?
Bölgede Dünya G›da Örgütü (WFP), Uluslararas› K›z›lhaç Örgütü (ICRC), Birleflmifl Milletler ‹nsani Yard›m Ofisi ve birçok uluslararas› sa¤l›k kurumu yo¤un bir faaliyet içerisine girmifl durumdayd›. Hemen her yerde bu örgütlerin temsilcileriyle karfl›laflt›k. ‹talyan ve ‹spanyol doktorlar ile ICRC yayg›n ve yo¤un bir çal›flma içerisindeydiler.
SAYI 39
K E N Y A
‹ Ç
S A V A fi I N
A R ‹ F E S ‹ N D E
Peki, ‹HH olarak siz bölgede neler yapt›n›z?
Öncelikle toplanma yeri olarak kullan›lan merkezi camileri ziyaret ettik. Tespit etmifl oldu¤umuz; Jamia, Kipkaren, Mailine, Langas, Roadblock camileriyle Kamkunji Medresesi ve Other Parts of North Rift kurumunda toplanan insanlara un, ya¤, fleker ve pirinçten oluflan 21 ton civar›ndaki yard›m malzemesini da¤›tt›k. Buralarda ve tüm toplama kamplar›nda insanlar çok zor flartlar alt›nda yaflam mücadelesi vermekteler. fiu an bölgede görülen bafll›ca s›k›nt›lar neler, anlat›r m›s›n›z?
Kamplarda insanlar›n yakt›klar› atefllerin üzerinde sadece su kaynat›p, bu kaynam›fl suyla beslenerek hayatta kalmaya çal›flt›klar›n› müflahede ettik. Temizlik ve sa¤l›k koflullar› çok kötü durumda. ‹çme suyu s›k›nt›s› had safhada. Kamplar son derece kalabal›k ve sürekli yeni gelenler oldu¤u için insanlar çok s›k›fl›k bir flekilde aç›k alanlarda yaflamaktalar. ‹nsanlar yaflad›klar› s›k›nt›lar ve hissettikleri nedeniyle adeta ac›lar›n› unutmufl durumdalar. Eldoret’te birkaç polis merkeziyle birlikte çok say›da arac›n da yak›lm›fl durumda oldu¤unu gördük. Halk, s›cak çat›flmalar›n ard›ndan görülen görece sükûnetin f›rt›na öncesi sessizlik oldu¤unu düflünüyor. Bu süreçte kendilerini güvende hissedebilecekleri bir yer bulmaktan baflka düflünceleri yok gibi. Eldoret’ten dönerken, yukar›dan görülen manzara, Eldoret ve Nukuru çevresinde evlerin de¤il adeta mahallelerin yak›lm›fl oldu¤unu gösteriyordu. Maalesef, iktidar ve muhalefetin (kim iktidar kim muhalefet karmafl›k bir durum) inad› ve ç›kar hesaplar› yüzünden Kenya büyük katliamlar›n yap›laca¤› bir iç savafl›n arifesinde gibi gözüküyor. Say›n Baflar, verdi¤iniz bilgilerden dolay› teflekkür ederiz.
SAYFA 35
fi U B A T ’ 0 8
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
‹KT‹BAS: TAL‹BAN SONRASI AFGAN‹STAN’IN ACI GERÇE⁄‹
Taliban sonras› Afganistan’›n ac› gerçe¤i 30 yafllar›ndaki bir adam birden bire kendini ifllek bir yola att› ve “Öldür beni, üzerime sür!” diye ba¤›rd›. “Onlar bize bakamazlar, en kolay› beni ve çocuklar›m› öldürün. ‹nsanlar, Allah aflk›na, gelin ve bizi öldürün.” diye ba¤›rd› bitkin görünüfllü adam, devletin kendisine sundu¤u hayat flartlar›ndaki baflar›s›zl›¤›ndan dolay› a¤layarak. Onun ba¤›r›fl›na ilk tepkiyi, eski kumandan›n korumas›, lüks cipinden ç›k›p kalaflnikofun kabzas›yla tekmeleyerek ve vurarak verdi. Daha sonra silahl› adamlar onu sürükleyerek yoldan uzaklaflt›rd›lar. Sefil k›yafetli adam büyük bir hayal k›r›kl›¤›yla çocuk gibi a¤lamaya bafllad›. Sefalete düflüfl Bu, fakir bir ülkenin sefalete düflmüfl insanlar›n›n her gün yaflad›klar› korkunç durumlar›n› ifade etmelerinin tek yolu de¤ildi. Afganistan’›n baflkenti Kabil caddelerinde yürürken ya da bir markette al›flverifl yaparken sadaka isteyen yafll›, genç, burkal› kad›n ve çocuk-dilenci sürüsü ile karfl›laflmak kaç›n›lmaz. Müflteri, bir al›flverifl merkezinden di¤erine ve bir caddeden di¤er caddeye kofltururken dilencilerle hiç kimseyle olmad›¤› kadar daha fazla konuflmak durumunda kal›yor. Ço¤unlukla 30 y›ld›r süren savafl ve sivil çekiflmeler dolay›s›yla sakat kalanlar, dilenmenin yeni ve daha çekici bir yolunu benimseyerek yol ortas›nda oturup genellikle be-
SAYI 39
BURHAN YUNUS*
denlerinin kesik kol ve bacaklar›n› sergileyerek yaya ve motosikletlilerin sempatisini toplamaya çal›fl›yor. Afganlar geleneksel olarak özgüvenleriyle gurur duyan insanlar. Onlar baflkalar›na de¤er vermeyi ve sayg› duymay› seven misafirperverlik gelene¤iyle tan›n›rlar. Fakat Afgan milletinin insanlar›ndaki bu gurur, devletin uluslararas› camian›n önünde dilenmesiyle eriyip gidiyor. Görevdeki Afgan hükümetinin her yabanc›, üst düzey yetkiliye “daha fazla yard›m” talebiyle ziyaretinden önce kadeh tuttu¤u görülüyor. Bu el açma ve yard›ma olan güven, Afgan ruhunun geleneksel gururu ile tezat oluflturuyor. ABD destekli hükümet için önemli olan, karfl›l›¤›nda ödemesi gereken bedeli düflünmeden Bat›l› hükümetlerden yard›m sa¤lamakt›r. Milyarl›k yard›m, de¤iflim yok Devlet, kayna¤› ve de¤eri ne olursa olsun dilenmeyi elden b›rakmamas›na ve flimdiden 12 milyar dolarl›k yard›mdan daha fazlas›n› elde etmesine ra¤men bu büyük yard›m gerçek anlamda bir de¤iflimi temin etmiyor. Bat›l› medya ve destekçilerinin tüm propagandalar›na ra¤men s›radan bir
SAYFA 36
fi U B A T ’ 0 8
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
Afgan’›n yaflam› Taliban dönemindeki flartlara k›yasla ABD ipote¤indeki hükümetle daha da kötü hale geldi. Bat›l›lar›n alayl› bir flekilde yan hasar diye niteledi¤i fakirlik, dilencilik ve can kayb› olgusu son alt› y›l içerisinde zirveye ulaflt›. Bu durumda emsalsiz büyük miktardaki bir d›fl yard›m Afganistan’a dikkate de¤er bir de¤iflim getirmeyecekti. Büyük flehirlerde imar ve yeniden yap›lanma ad›na ne yap›l›yorsa, Afgan hükümetine ba¤›fllanan yard›mlarla de¤il Afgan ve yabanc› yat›r›mc›lar›n büyük orandaki yat›r›mlar›yla oluyor. De¤iflim ve geliflimin en büyük tezahürü flehirlerde infla edilen gökdelen tipi ma¤azalar, modern marketler ve lüks otellerde görünebilir. Fakat bu sadece özel ve yabanc› yat›r›mc›lara fayda sa¤l›yor. Fabrikalar açmak, halk›n altyap›s›n› yeniden infla etmek ve do¤al kaynaklar›n› iflletmek gibi devlete faydas› dokunacak uzun vadeli projelere yat›r›m yapmaya fazla ilgi duyulmuyor. Devletten ve yat›r›mc›lar aras›ndan hiç kimse savafl›n y›pratt›¤› bu ülkeyi ›slah etme kayg›s› tafl›m›yor. Milyar dolarl›k yard›m›n ne oldu¤unu ve bu paran›n nerede kullan›ld›¤›n› kimse bilmiyor. Bunun cevab› flehirdeki birçok ma¤aza ve otelin mülkiyeti sorguland›¤›nda yan›t›n› bulabilir. Bahsedilen mülklerin büyük bir bölümü devlet kodamanlar›na, eski mücahit liderler ve bir yeralt› mafyas›na ait. Biri devletin üst düzey bir mevkisine atanmaya görsün, s›radan biri gibi bafllar, fakat iflini b›rakt›¤›nda paraya bulanm›fl bir tüccar, büyük bir yat›r›mc› olur ya da en az›ndan yurtd›fl›nda banka hesab› olur. Bu durum gururlu ulus ad›na dilenilen paran›n nereye akt›¤›na bir cevap olabilir. Paran›n ba¤›flland›¤› bir di¤er yer ise flafl›rt›c› say›daki sivil kurulufllard›r. Uluslararas› donörler, rüflvetçi Afgan hükümetine güvenmiyorlar; alternatif olarak paray› STK’lara veriyorlar. Birço¤u yabanc›lar taraf›ndan idare edilen STK’lar ise kendi paylar›na düfleni yaparak, paray› flahsi ihtiyaçlar›, ulafl›mlar›, tatilleri, yüksek memur maafllar›, misafirhane ve ofis kiralar› için sarf ediyorlar. Yard›m›n sadece küçük bir bölümü Afganl›lar› kalk›nd›rmak için tasarruf ediliyor. Durum daha da vahimlefliyor Yoksul devlet, ba¤›fllar›n büyük bir bölümünün belirli bir kesimin tasarrufunda olmas› ve d›fl güçlerin varl›¤›, hepsi birlikte Afganlar›n düflkünlü¤ünü iki kat›na ç›kar›yor. Temel madde fiyatlar› mütemadiyen yükseliyor, iflsizlik oran› gittikçe art›yor ve gelir düzeyi düflüyor. Örne¤in, Taliban döneminde bir ekmek üç Afghani iken, flimdiki fiyat onun iki kat›. Bir litre petrol 11 Afghani’ye sat›l›rken flim-
‹KT‹BAS: TAL‹BAN SONRASI AFGAN‹STAN’IN ACI GERÇE⁄‹
di 50 Afgani’ye sat›l›yor. Ayn› flekilde bir litre likit gaz 20 Afghani’ye sat›l›rken flimdi 60 Afghani’nin üzerinde bir fiyata sat›l›yor. Fiyatlar yükseliyor fakat insanlar›n maafllar› düflüyor. Kabil sakinleri, alt› y›l önce en az 12 saat elektrik kullan›rken bu süre flimdi dört saate indi. Kabil belki de dünyada elektrik kesintileri yaflayan tek baflkent. Kabilin önemli ana yollar› asfaltl› de¤il, hatta çok bozuk durumda. Taliban sonras›, Afganistan’›n baflkenti Kabil’deki durumu dile getirilen baflar› hikâyesi bu flekilde. K›rsal alanlarda ve de kasabalardaki durum çok daha vahim. Fakirlik ve günlük yaflam›n düzensizli¤i, Afganl›lar›n gittikçe artan hayal k›r›kl›lar› ve devlete olan güvenlerini kaybetmelerinin tek nedeni de¤il. ‹nsanlar› rejime karfl› durmaya iten sebep ise onun “uluslararas› arkadafllar›”. “Kangurular daha önemli” Birçok Afgan, beynelmilel dostlar› taraf›ndan kendilerine hayvandan daha az ehemmiyet verilip verilmedi¤ini merak ediyor. Bir gazete son günlerde d›fl güçlerin bombalayarak katletti¤i Afganl›lar hakk›ndaki haberi piflmanl›kla de¤il de kara mizahla veriyor. “Birleflmifl Milletler özel timi son günlerde Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde bir hayvanat bahçesindeki yedi da¤ kangurusunun öldürülmesine iliflkin bir soruflturma açt›. Bu, hayvanlar›n hayatlar›n›n ne kadar önemsendi¤ini gösteriyor. Biz Afganl›lar da Birleflmifl Milletler’den ve de insan haklar› kurumlar›ndan bu derece itibar görmeyi arzu ederdik.” Bu talihsiz ülkede, özellikle de Afganistan’›n güneyinde düzinelerce sivilin bombard›man alt›nda NATO ve de ABD bölükleri taraf›ndan öldürülmesi rutin bir hale geldi. Birço¤u sakatland›, yetim ve dul kald›lar. Bununla birlikte insan haklar› ve demokrasi savunucular› Afganl›lar›n yak›nlar› ve sevdiklerinin kanlar› için ufak bir aç›klamada bulunarak onlardan kredi topluyorlar. Di¤er yandan, Birleflmifl Milletler itibarl› Amerika ve NATO bölüklerinin merhametsiz bombalama raporlar›n›n ülkenin en ücra köyleri olan Helmand, Kandahar, Uruzhan, Zabul, Paktia, Paktika, Khost, Nangarhar, Laghman, Kunar, Nuristan ya da Kapisa’dan Kabil’e ulaflmas› hususunda sessiz kal›yor. Böyle bir durumda, uluslararas› camia flafl›rt›c› say›daki Afgan’›n Taliban’a veya el-Kaide intihar birliklerine kat›lmalar›na flafl›rmamal›d›r. ‹ntihar sald›r›lar› fenomeni bu gururlu ulusa yabanc› bir eylem fakat onlar paramparça ölmek yerine, bedenleri ile ruhlar› aras›ndaki ba¤› bir anda kopararak ölmenin daha uygun olaca¤›n› düflünüyorlar.
* Burhan Yunus, “Bitter Reality of Post-Taliban Afghanistan”, www.islamonline.net, 25/12/2007. Ayfle Olgun taraf›ndan k›salt›larak tercüme edilmifltir.
SAYI 39
SAYFA 37
fi U B A T ’ 0 8
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
‹
S
L
A
M
C
O
⁄
R
A
F
Y
A
S
I
Stratejik bir Kafkas beldesi:
DA⁄ISTAN ZAZE DA⁄ISTANLI
Da¤›stan Cumhuriyeti, kuzey Kafkasya’n›n do¤usunda yer alan da¤l›k bir bölgedir. Da¤›stan, Kafkas ülkeleri aras›nda en yo¤un nüfusa ve en genifl yüzölçümüne sahip ülkedir. Kafkasya’n›n iki büyük do¤al geçidinden birisi üzerinde bulunan Da¤›stan, yüzy›llar boyunca bu stratejik öneminden dolay› birçok devletin iflgaline u¤ram›flt›r. 13. yüzy›l›n bafl›nda Da¤›stan, Mo¤ol ve Tatarlar taraf›ndan iflgal edilmifl, daha sonra da Selçuklular, Osmanl›lar ve ‹ranl›lar›n hakimiyeti alt›na girmifltir. 1813 y›l›nda imzalanan Gülistan Antlaflmas›’ndan sonra da Rusya’n›n hegemonyas›na girmifltir. Kafkas Savafl› zaman›nda (1817-1864) Da¤l›lar sömürgeye karfl› cihat hareketi yürütmüfllerdir. 20 Ocak 1921 y›l›nda bölgede Da¤›stan Sovyet Sosyalist Muhtar Cumhuriyeti kurulmufltur. Sovyetlerin da¤›lmas›ndan itibaren Da¤›stan, s›n›r devleti olarak varl›k göstermektedir. Bugünkü ad› Da¤›stan Cumhuriyeti olan ülke, kuzeyde Kalmikya, kuzeybat›da Stavropol bölgesi, bat›da ise Çeçenistan’la çevrilidir. Baflkent Mohaçkala, Hazar Denizi’nde bulunan aktif askeri ve ticari bir limand›r. Da¤›stan, Hazar’a k›y›-
SAYI 39
s› en uzun olan ülkedir. Bu k›y› fleridi petrol haricinde karbon, biyolojik kaynaklar ve bal›k türleri aç›s›ndan da zengin bir bölgedir. Nüfusun etnik da¤›l›m› 1989 y›llar›n›n kay›tlar›na göre Da¤›stan’da yaklafl›k olarak 102 etnik grup bulunmaktad›r ve bu gruplar üç büyük dil ailesine mensup dilleri konuflmaktad›r: Da¤›stan-Nahk ailesi, Türk Altay dilleri ailesi, ‹ndo-Avrupal› dilleri ailesi. Da¤›stan nüfusunun %99,9’unu oluflturan gruplar aras›nda Avarlar, Dargiler, Kumuklar, Lezgiler, Ruslar, Laklar, Tabasaranlar, Azeriler, Çeçenler, No¤aylar, Yahudiler, Rutullar, Agullar, Ukraynal›lar, Ermeniler, Tatarlar ve Tsahurlar bulunmaktad›r. Bu kadar çeflitli bir etnik yap›n›n oldu¤u Da¤›stan bölgesinde, birçok dil konuflulmaktad›r. Bölgede küçük gruplar bile kendilerine has dilleri konuflmakta, bu yüzden bölgeye “diller da¤›” da denmektedir. Da¤›stan dilleri Do¤u Kafkas dilleri grubuna dahildir. ‹slam’la birlikte Arapça Da¤›stan dillerini etkilemifltir.
SAYFA 38
Da¤›stan’›n ekonomik durumu
Bölgedeki dinler Da¤›stan nüfusunun %97’si Müslümanlardan olufluyor. Bölge ‹slam’la yedinci ve sekizinci yüzy›llarda tan›flm›flt›r. K›rsal kesimde yaflayanlar›n neredeyse tamam› Müslümanlardan oluflmaktad›r. Müslümanlar›n %97’si Sünni, %3’ü ise fiii’dir. Da¤›stan’da az say›da da olsa Hristiyan ve Yahudi bulunmaktad›r. 1996 y›l› kay›tlar› Da¤›stan’da 1670 cami, yedi kilise, dört sinagog oldu¤unu göstermektedir. Co¤rafi yap› ve do¤al kaynaklar Terek, Sualk, Samur ve Kuma, Da¤›stan’›n bafll›ca nehirleridir. Bu nehirler sulama ve hidroenerji üretimi do¤rultusunda kullan›lmaktad›r. Ovalar›n büyük bir k›sm› tar›m için verimli topraklard›r. Topraklar›n %60’tan fazlas› da¤lar›n yamaçlar›nda bulunmaktad›r. Sadece %8’i ormanlarla kapl› olmas›na ra¤men bölgede mefle, kay›n ve gürgen gibi de¤erli a¤açlar yetiflmektedir. En önemli yeralt› kaynaklar›; petrol, do¤algaz, mineral tuzlar ve da¤ kristalleridir. Da¤›stan, Kuzey Kafkasya s›n›rlar› içinde en zengin mineral ve do¤al kaynak depolar›na sahip olan ülkedir. Hazar Denizi’nde petrol ve do¤algaz kaynaklar›n›n bulunmas›, bölgenin önemini art›rmaktad›r. fiu anda Da¤›stan, kulland›¤› do¤algaz›n %70’ini kendisi üretmekte ve bu oran giderek artmaktad›r. Hazar’›n Da¤›stan’da yap›lan son dönem araflt›rmalar› bölgede 130-500 milyon ton petrol rezervi bulundu¤unu göstermektedir. Yurt d›fl› kaynakl› birçok firma bu bölgede çal›flmalar bafllatm›flt›r. Ayr›ca Da¤›stan Kuzey Kafkasya’daki en büyük hidroenerji kaynaklar›na da sahiptir.
SAYI 39
Da¤›stan için Hazar Denizi önemli bir gelir kayna¤›d›r. Hazar’da bal›k endüstrisi oldukça yo¤undur. Hazar, tüm dünyadaki siyah havyar›n %90’›n› karfl›lamaktad›r. Özellikle hal›c›l›k etraf›nda yo¤unlaflan geleneksel el ifllemecili¤i, ülke için hem bir gelir kayna¤› oluflturmakta, hem de iktisadi potansiyel içermektedir. Ulafl›m aç›s›ndan ülke, stratejik bir özellik tafl›makta ve Rusya’n›n en önemli ulafl›m yollar›ndan olan RostovBakü kara ve demiryolu ülkeyi boydan boya kuflatmaktad›r. Petrol ve do¤algaz bulunan ülkede inflaat, elektrik, metal üretim endüstrisi geliflmifltir. Da¤›stan yüksek kapasiteli hidroelektrik santrallerine sahiptir. Tar›msal ürünler olarak bu¤day, m›s›r, arpa, pirinç, ayçiçe¤i vb. ürünler yetiflmektedir. Bölgede küçükbafl hayvanc›l›¤a da önem verilmektedir.
‘‘
Halen iflgal alt›nda olan Da¤›stan’da çok çeflitli insan hakk› ihlallerine rastlanmaktad›r. Hak arama giriflimleri ise çeflitli bahaneler öne sürülerek gerçekleflen tutuklama ve adam kaç›rma gibi uygulamalarla engellenmeye çal›fl›lmaktad›r.
SAYFA 39
fi U B A T ’ 0 8
D Ü fi Ü N C E
G Ü N D E M
‹SLAM
CO⁄RAFYASI:
DA⁄ISTAN
Rusya’n›n Da¤›stan politikas› Rusya, Da¤›stan’la 16. yüzy›ldan itibaren hem Kafkasya üzerindeki emelleri do¤rultusunda hem de s›cak denizlere ulaflma iste¤iyle ilgilenmeye bafllam›flt›r. Da¤›stan’›n Gülistan Antlaflmas› ile 1813 y›l›nda tamamen Ruslar›n eline geçmesinden sonra, Çarl›k hükümetinin bölgede ac›mas›z politikalar yürütmesinin sebebi hiç flüphesiz, bölgede hakimiyet kurabilmek için uzun bir süre u¤raflmak zorunda kalmas› ve mali aç›dan bölgeye çok fazla harcama yapmas›d›r. 1780’li y›llardan itibaren ‹mam Mansur’la bafllay›p 1794’de Gazi Muhammed, daha sonra da Hamzat Bey ve fieyh fiamil’le devam ettirilen cihat mücadelesi Ruslar›n s›cak denizlere inme politikas›n›n sekteye u¤ramas›na sebep olmufltur. fieyh fiamil, cihat hareketini ciddi bir flekilde organize etmifl ve tam 25 y›l boyunca Ruslara karfl› mücadele vermifltir. Bu çetin mücadele 25 A¤ustos 1859’da baflar›s›zl›¤a u¤ram›fl ve Da¤›stan, Çeçenistan ile birlikte Ruslar taraf›ndan iflgal edilmifltir. ‹nsan haklar›
Statü Baflkenti Nüfusu Yüzölçümü Dini Diller
: Özerk Cumhuriyet : Mahaçkala : 2,900,000 (2007 tahmini) : 150.300 km2 : ‹slam : Rusça (resmi), Avarca, Andiyce, Didoyca, Dargince, Kaytayca, Kubacincelak, Lezgice, Tabassaranca, Camurca Etnik gruplar : Avarlar, Dargiler, Kumuklar, Lezgiler, Ruslar, Laklar, Tabasaranlar, Azeriler, Çeçenler, No¤aylar, Yahudiler, Rutullar, Agullar, Ukraynal›lar, Ermeniler, Tatarlar, Tsahurlar SAYI 39
Köklü bir ‹slam gelene¤ine sahip olan Da¤›stanl›lar, ‹slami kimliklerinden dolay› Rusya’n›n bask›lar›na maruz kalmaktad›r. Direnifl tüm bölgede devam etmekte ve ülkede farkl› bölgelerde neredeyse her hafta çat›flma olmaktad›r. ‹flgal alt›nda olan bu ülkede her türlü insan hakk› ihlaline rastlamak mümkündür. Hak arama giriflimleri ise çeflitli bahaneler öne sürerek tutuklamalar ve adam kaç›rma gibi korku ve bask›y› artt›rmaya yönelik politikalarla durdurulmaktad›r. Periyodik bask›nlar›n s›radan bir olay haline geldi¤i Da¤›stan’da korku, sindirilmifllik, haks›zl›k, adam kaç›rma politikalar› ve benzeri insanl›k d›fl› uygulamalar yayg›n flekilde görülmektedir. Da¤›stan’da vuku bulan hak ihlallerinin son bulmas› için sivil örgütler taraf›ndan eylemler yap›lmakta, kaç›r›lan ve öldürülen kiflilerin aileleri seslerini dünya kamuoyuna duyurmaya çal›flmaktad›r. Her geçen gün Da¤›stan’a y›¤›nak yapan Rusya, bölgeyi tamamen askeri bir üsse dönüfltürmek istemektedir. Gürcistan’dan çekti¤i askeri gücünün neredeyse tamam›n› Da¤›stan’a yerlefltiren Rusya, bir yandan da yeni askeri bölgeler oluflturmakta. Do¤al zenginlikleri ve co¤rafi konumu ile Da¤›stan, stratejik önemi ile gerek Bat›l› ülkelerin gerekse Rusya’n›n dikkatini çekmektedir.
SAYFA 40