Sayı 1

Page 1



önsöz Nedir bu Dimağ? Dimağ kelimesinin sözlük anlamı beyin ve bilinçtir. Dimağ ekibi olarak, yollarımızın çok farklı bir şekilde kesiştiğini söylemek isteriz. İki sene öncesine kadar birbirimizi ezeli düşman olarak görürken, işte buradayız, hissettiklerimizi yazabildiğimize inanarak geliyoruz! "Burada bir şeye yer yok!" İlk sayımızda sizlerle, Porsuk dizisi oyuncularından, Atakan Kuş, Gece Dergisi yazarlarından Necip Fazıl Say'ın yazılarını sizlerle buluşturacağız. Kullandığımız görseller ise, Ressam Taner Yılmaz'a ait olacak ve bu sayıda onu tanıyacağız.

Dimağ Fanzin Ekibi İrem Genkertepe Nur Kahya


AslÄąnda edebiyat, intihar bazlÄą bir sanat.



İnsanlık Dışı Kat kat giyiniyoruz bize benzemeyen aynaları... Hiç var olmamış yalanları takıyoruz birer birer sırtımıza... Ölüm koynumuzda saklı, yerli yersiz... Yine de, yaşamıyor sevgiyle hiçbirimiz. Hep aynı kokuları duymak, aynı yerde başını öne eğmek ve kalbini, oradaki kimse görmesin diye uğraşmak... Hadi durma, yeni bir şarkıyla kapat kendini ya da tamamla... Ne istiyorsun, ölmek mi? At kendini, kendi ellerinden... Bir şey söyleyeyim mi? Yine de ölmezsin. Tamam, sessiz oluyoruz şimdi... Konuşmaların hepsi bitti, karşıdaki boş sandalyeyle... Birbirimize bakalım sırasıyla... Duvar, boş kahve fincanı, ağzına kadar dolu küllük, merhaba hepinize... Ruhum, canım, kalbim? Olmayan ya da uydurulan Aşk? Hey, kalbim? Atakan Kuş


Sonunda Onsuzluk Sev beni, sevmezsen dokunaklı bir şiir yazarım, Sigaramı da yakarım gençlik ateşimle Güzelsin, kirpiğinin tek teli=ne kadar kadın varsa Çevreciler nükleer santral öldürür diyorlar Ben seninle göz göze gelmekten başka ölüm bilmiyorum İzin ver beline sarılayım belki İstanbul’un trafiği açılır Yollar gurur duyuyor belin gibi kıvrımlı olmaktan Sevmezsen dokunaklı bir şiir yazar, Üçüncü köprü olurum, -hiç ağaç kesmedenSembolist yanım Üçle beşi çarpınca sen buluyor Cibinlikli yatağa sahipsin diye Seni seviyorum Irkçılık yapıyorum Kara kıtada beyaz tenini arzulayarak Kürt gelinler seni Türkçe doğururken Bir şiir yazıyorum Kaldırımda tezgâh açmış ölülerini satıyor Aç kalınca çiçeklerini yiyen bir Çingene Çarpık kentleşen iki tane bacak yürüyor Takım elbiseli gelinlerin olduğu törenlerde Cemal Süreyya, Elvis Presley’den önce ölmeyi diliyor Küçük devrimciler oy verebilecek yaşa gelmeyi


Burkina Fasolular ülke çıkarlarıma uzak kalıyor Sen de kollarıma Güzel bir kadın senin yerine çay ısmarlıyor İzin ver, tutayım elini de birlikte uzun yollara çıkalım Yol boyunca beline sarılmak yasak değildir trafik levhalarında Sarayında kayboldum, yön göstermiyor bu oy pusulaları Milletvekili olsaydın sana dokunamazdım, öyle diyor kanunlar İllegalliğe meyil ettiriyorsun sevgilim, bugün de Gümrük vergini ödemeden geçiyorum gönül sınırlarından İzin ver sarılayım beline, belinin güzelliği Belçika’nın ilk üç harfinde bile yok Hoşuma gidiyorsun ve bu gidişlerin en güzeli Bir de Suriyelilerin gidişi ülkemizden Alıp götüreceğim kız seni Çayın şekerli içildiği bu şehirden Polis telsizlerinden şiir okunduğu gün Kuyumcudan bir yüzük alacağım Bu şiiri yazdım, dedim sen beni seversin Yeni bir kıta keşfedilir, gözlerin mesela keşfedilmek bekliyor

Necip Fazıl Say



(U)mutsuz Vaka

"Toplumca cinnet geçirirken ben, mazeretim de varken, biraz depresyona girmişim çok mu albayım." O zamanlar bir ceset gibi yaşıyorsa, bir kadavra duyarsızlığı içerisindeyse dünyaya karşı, bunları onlara borçluydu Kanat Güner. Polyannalar bile intihar ederken, o yaşıyordu ya; onlara borçluydu. Gelgit arasında boğulan, deli, lanetli şairler de borçluydu onlara. "İlham perisi, içime tatlı dilli bir tanrıça gibi girer, ama oradan bir cadı gibi, ıstırap içinde, inleye inleye çıkar." Bu da bir sokak lambasının onları tarif edişidir. Nazik bir şekilde, Gerard De Nerval'ın kravatını uzatır bize. Siyah gezgini De Nerval bize bir şeyler fısıldar. "Çok eski bir hava, ağır, hazin, muhteşem; yalnız ben duyarım onda ne varsa füsun." İstanbul'u defalarca zevkle gezip en çok mezarlıklarını beğenmiş bir şair, kendini sokak lambasına astığı günü tüm dünyaya "sıcak bir kış günü" olarak tasvir ettiren, şiirlerinden başka bir çocuğu olmayan baba. Aile kurmayı beceremeyip, anneannesine kendisini kanıtlayıp güzel olmayı bile kendince beceremeyen, eroinin öz annesi Kanat.. Cazip görünen, tüm aydınlık kapıları çalmış ve intiharda karar kılmış, yazdıklarını yaşayarak kanıtlayabilmiş, başka dünyaların insanları. Bazen onların hayatını çalıyor gibi yaşıyoruz. Yaşıyoruz da; tek ortak noktamız intihar.

İrem Genkertepe


Fahişe Şairin Asıl Şiiri

İntihar için gece yarısının hangi saat dilimiyim? Ya da hangi sokak arası, hangi boş hangarım. Camları kırık olan hangi viraneye attığın taş yaralayacak beni? Hakikat nedir öğrenmeden, sen ya da ben, hangi yalanla yaşayacağız? Bilmelisin ki o sular ardındaki derin ormanlar arasında içilen şarap şişesinin parçaları yakışacak bileklerime. Hele ki koca köprü üzerinden haykırıldı ise yalnızlık, özgürlük adına tuvalet kabinine ya da bir kan tüpüne hapsolduysa, kim çözer ki anahtarsız kelepçeleri? Ancak böyle yalan yanlış sapmış çağrılara sığınır, kara kaplı defterlere anlatır, suçlu hükmü giydirir, hecelere idam ederim bizi. Dilimdeki kelimeleri sana doğru tükürdüğüm gün, özgürleşmenin kaç sessizliğe sığmadığını öğrenecesin. Varsın olsun sabır. İhanetin ağırlığını öğrettiğim gibi, asıl olgunluğu beraber öğreneceğiz. Üzerindeki ağırlığı devir at ve sarhoş ol bu gece! Mektubun ise karanlık bahçelerde, Yağmur yüzü görüyordur. Eğer iki yalankâr, günahkâr bedenini soyunup hayallere yürümeyi kabul ediyorsa, Adım adım... Gel, sarhoş gel, kanser gel, aşık gel... Razıyım!

Nur Kahya



Dimağ Fanzin uyarıyor! Arkadaşlar, öncelikle şunu belirtmeliyiz ki; Bir eser çıkarıyorsak eleştirilere açık olmak zorundayız. Öncelikle eserin her ince detayına kadar düşünülmeli. Mesela intihar içeren bir yazıda, şeker jelatini fontu kullanmamalısınız. Ayrıca yazım hatalarınıza da bir göz atın deriz.. Mesela "önsöz" birleşik yazılır, araştırma zahmetine girmediyseniz diye söyleyelim dedik. Bir de, sabah kalkar kalmaz günlük rutinlerini yerine getirecek kadar sıradanlaşan insanlarla arkadaşlık yapmayın, malumunuz "hepimiz" intihar düzeyinde, psikolojisi bozuk insanlarız.


 Çizerimiz Taner Yılmaz'a sorduk: Çizerimiz Taner Yılmaz 1981 Almanya doğumlu. Yalnız çıktığı sanat serüveni sonunda üç yıldır profesyonel olarak sanat hayatını sürdürüyor. Kendisi, çizgisel olarak da düşünce olarak da belirli bir klasik formun içinde kalmayı ve bu formun içinde kalmanın sanatçıya yaptığı baskıyı sevmiyor. Gördüklerini akılla birleştirerek doğal bir şekilde aktarmanın daha iyi bir iletişim sağladığına inanıyor. Ayrıca, çeşitli teknikleri ve farklı materyalleri kullanmayı seviyor.


Nerede olduğunu bilmiyorum. Bildiklerimin gizemini çözene kadar da Bilmek istemiyorum. Ama.. Ciğerlerim, oksijen yerine hasret soluyorsa, Benim şehrimde değilsin. Nur Kahya

aynaya göre en güzel benmişim ama yara bere hanımefendilere yakışmıyormuş üzülmeyecekmişim seneye tekrar öpermişim kırık aynayı İrem Genkertepe




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.