EMO-GENÇ MERsiN
BİLİM VE TEKNOLOJİ BÜLTENİ
SAYI:2
350 GRAMLIK YAZICI PrintDreams'in uzun yıllardır gerçek olması için çaba sarfettiği cep yazıcısı sonunda hazır.
OCAK 2010
NE VAR NE YOK…
Sıradan bir cep telefonu boyutlarındaki PrintBrush'ın toplam ağırlığı sadece 350 gr ve bir gömlek cebine sığabiliyor. Çalışma prensibi ise çok basit. Bluetooth, Wi-fi veya infrared bağlantısı aracılığıyla cihaza basmak istediğiniz dokümanı aktarıyorsunuz. Sonra baskı yapmak istediğiniz yüzeyde PrintBrush'ı gezdirmeye başlıyorsunuz. Seçtiğiniz yüzeyin nasıl bir şekle sahip olduğunun ya da ne kadar kalın olduğunun bir önemi yok. Ayrıca el hareketlerinizi özel olarak ayarlamanıza da gerek yok. Baskı yüzeyinde cihazı gezdirin yeter. SUYLA ÇALIġAN SAAT Duvarda asılı saatlerden sıkıldıysanız bu su ile çalışan masa saati tam size göre. Su ile çalıştığından pil değiştirme derdinizde yok. Ayrıca pil kullanmadığınız için çevreye de katkı sağlamış olursunuz. Bu su ile çalışan dijital saatin tam olarak hatasız çalışabilmesi için yaklaşık 6 ayda bir suyunu değiştirmeniz gerekmekte. BĠLĠM ADAMLARI ĠNSAN DERĠSĠ ÜRETTĠ Üretilen insan derisi özellikle büyük yanıklar sonrası acil uygulamaya imkân vereceği belirtildi. Fransız bilim adamları, insan embriyonu kök hücreleri kullanarak, derinin üst katmanı 'epidermin' tamamını oluşturmayı başardı. Çalışmalara öncülük eden ekibin başkanı Marc Peschanski, deriyi farelere naklettikten sonra üç ay beklediklerini ve derinin üç kere yenilendiğini, zira insan derisinin her ay kendini tamamen yenilediğini belirterek, "Çalışmamızın insanlarda uygulanmasına geçmek için bir transfer teknolojisi çalışması başlatmamız gerek" diye konuştu. Fransız bilim adamı, herşey yolunda giderse bu tekniğin insanlarda uygulanmasına 2011 sonunda geçilebileceğini tahmin ettiklerini belirtti. (ensonhaber.com)
ÇÖLDE GÜNEġ ENERJĠSĠYLE ÇALIġAN BUZDOLABI Doğu Afrika ülkesi Kenya‟daki develer son zamanlarda çok ilginç bir aksesuar taşımaya başladı. Sırtlarına yerleştirilen güneş panelli buzdolapları içinde medikal malzeme taşıyan develer, dünyanın ilk çevre dostu seyyar klinikleri haline dönüştüler. Son 10 senedir göçebe toplumlar en ıssız ve ulaşımın zor olduğu bölgelere ihtiyaçları olan ilaçları deve sırtında taşıyorlardı. Zor arazilerde ulaşım kolaylığı ve tasarruf sağlayan özellikleriyle dikkat çeken develer, yetkililerin aklına gelen parlak fikir ile seyyar klinik hizmeti görmeye başladılar.
KÂĞIDI SÜPER PĠLE ÇEVĠRDĠLER Proceedings of the National Academy of Sciences adlı dergide yayımlanan araştırmayı yapan, Kaliforniya Stanford Üniversitesi'nden araştırmacılar, "gümüş ve karbon nano materyallerinden yapılmış bir mürekkep ile kaplı kağıt yüzeyinden ibaret, çok hafif ve güçlü bir elektrik enerjisi depolama kaynağı" oluşturmayı başardı. (Ntvmsnbc.com)
GÜNEġ ENERJĠLĠ BĠSĠKLET Saatte 24 km. hıza kadar ulaşabilen bu bisikletler, gün ışığıyla çalışıyor. http://www.therapyproducts.com adresinden örnek video izlenebilir.
GÜRÜLTÜ ENGELLEYEN KULAKLIK Kulaklık üreticilerinden AKG, şehrin gürültüsünü „geçirmeyen‟ K 440 NC modelini üretti. Toplu taşıma araçlarını kullanan müzikseverlerin mustarip olduğu „harici‟ gürültü, AKG K 440 NC‟nin sahip olduğu gürültü giderici aparatın aktive edilmesiyle büyük oranda engelleniyor. (Teknoloji1.com)
USB PORTLU PRĠZ Cep telefonları, PDA'lar, taşınabilir oyun konsolları, PMP'ler, müzik çalarlar, dijital kameralar gibi birçok cihaz, USB portu üzerinden şarj oluyor. Bununla beraber her taraf USB şarj adaptörleri doluyor, bilgisayarların USB portları yetmez oluyor. Bu kalabalığa çözüm olur mu bilinmez ama TruePower UCS isimli ürünle, evdeki tüm prizler birer USB şarj portuna sahip oluyor. TruePower UCS isimli prizde iki adet sıradan elektrik soketinin yanında, iki adette USB şarj portu bulunuyor.(Zamazing.org) MERSĠN’LĠ TEKNĠSYEN ‘ELEKTRĠK ÜRETEN ZAYIFLAMA BĠSĠKLETĠ’ YAPTI Mersin'de bir elektrik teknisyeni tarafından tasarlanan ve model olarak da dünyada ilk olduğu belirtilen 'elektrik üreten zayıflama bisikleti', spor yapılırken harcanılan enerjiyi elektrik enerjisine çeviriyor. En yüksek seviyede saatte ortalama 980 wattlık elektrik enerjisi üreten bisikletin normal bir insan gücüyle yaklaşık 715 wattlık üretim gerçekleştirdiği, bu enerjiyle 20 voltluk 5 adet tasarruflu lambanın 6-7 saat yakılabileceği veya televizyon, buzdolabı ve bilgisayar gibi cihazlarda depolanan enerji takip edilerek kullanılabileceği belirtiliyor. 32 yaşındaki elektrik teknisyeni Ali Yeşiltaş tarafından geliştirilen sistemde ayrıca, üretilen elektriğin kaç watt olduğu takip edilebildiği gibi, tüm cep telefonlarına uyumlu şarj yeri, müzik dinleme imkânı, vücuttaki negatif enerjiyi atma yeri, yakılan kalori göstergesi, vücuttaki yağ oranı belirleme göstergesiyle birlikte hız göstergesi ve nabız seviyesi göstergesi gibi özellikler bulunuyor. Yeşiltaş, 2005 yılında tasarladığı sistemdeki temel amacın pedal çevrilerek spor yapılırken bisiklete bağlanan elektrik dinamosuyla hareket enerjisinin elektrik enerjisine dönüştürülmesi olduğunu söyledi. Yeşiltaş, elektrik üretimi esnasında dinamoda bir manyetik alan oluştuğuna dikkat çekerek, bu manyetik alanın ters tepkime kuvvetiyle herhangi bir mekanik parçaya gerek kalmadan sadece pedal çevrilerek insanı zorladığını, söz konusu zorlama esnasında insanların zayıflarken harcadıkları kinetik enerjiyi de sistemin elektrik enerjisine dönüştürdüğünü anlattı. Yeşiltaş, “Pedal çevrilerek üretilen enerji, 12-14 voltluk elektrik güç kaynağı çantası içinde depolanırken, invertör yardımıyla 12 voltluk enerji 220 volta yükseltiliyor. Bu elektriği de spor salonlarında, park ve bahçelerde, restoranlarda, okul ve hastane gibi yapıların yanı sıra ev ve iş yerlerinde kullanabilirsiniz" dedi. (kenthaber.com) GÜNEġ ENERJĠSĠNĠ DEPOLAYAN MONT Soğukların giderek arttığı bugünlerde, olumsuz hava şartarına karşı koruma sağlayan bu mont, vücut sıcaklığını sabit tutma özelliğine de sahip. Her bir kolunda çıkartılabilir güneş pilleri bulunan ve bu sayede güneş ışığını yenilenilebilir bir enerji kaynağına dönüştürewn Ecotech Solar Jacket bu enerjiyi iç cepte yer alan bir pile aktararak mp3 çalarlar, cep telefonları gibi aygıtların şarj edilebilmesine olanak tanıyor ve yakadaki özel ısıtma yöntemine enerji sağlıyor. FOTOĞRAFIN NEREDE ÇEKĠLDĠĞĠ BĠLĠNEBĠLECEK Carnegie Mellon Üniversitesi‟ndeki bir grup araştırmacı, tek bir fotoğrafın analizini yapabilen ve fotoğrafın dünyanın neresinde çekildiğini tespit edebilen ilk komputerize yöntemi buldu. Sistem online fotoğraf koleksiyonu Flickr‟da yer alan GPS-etiketli milyonlarca fotoğrafı tarama becerisine sahip. Sistem fotoğrafın çekildiği bölgeyi bulabilmek için bir insanın yapabileceği gibi giyinme şekilleri, caddedeki levhaların dili veya spesifik bitki örtüsü gibi ip uçlarına başvurmuyor. Bunlardan ziyade sistem fotoğrafın kompozisyonunu analiz ediyor, renklerin ve dokunun dağılımını dikkate alıyor ve fotoğraftaki hatların yönünü ve sayılarını kaydediyor. Böylelikle Flickr‟da yer alan benzer görünüşe sahip fotoğrafları tarayabiliyor. Daha fazla bilgi için IM2GPS projesinin web sitesini kullanabilirsiniz.(Bildirgec.org) USB BATERĠ Usb ile bağlanan aletlerin sayısı arttı. Artık lamba, sayaç, oyuncak vb. gibi birçok alet, usb ile bağlanabilmekte. Artık sıra müzik aletlerinde! Katlanabilen ve bilgisayarınıza usb ile bağlanan bateri: bu aletin adı USB Drum. 6 farklı vurma alanı Rock, Jazz, Latin, Africa,Country, Electro, Waltz gibi hazır davul ses seti bulunuyor. (Thinkgeek.com) MASA TENĠSĠ OYNAYAN ROBOT
TEKNOLOJĠ NEREYE? TEKNOLOJĠ NEREYE?
TEKNOLOJĠ NEREYE? TEKNOLOJĠ NEREYE?
Dinleme–izleme Teknolojileri Üzerine Kısa Notlar
Türkiye‟de cep telefonu 1993 yılında kullanıma girdi; Internet ise 1995 yılında kullanılmaya başladı. Internet ve cep telefonu kullanımının yaygınlaşması asıl olarak 2000‟li yıllarda oldu. Her iki teknolojinin de hayatımızı kolaylaştırdığı söyleniyor. Neredeyse onlarsız yaşamı düşünemez olduk. Bu iki teknolojinin hayatımızı kolaylaştırıp kolaylaştırmadığı bir yana, yapıları gereği dinlemeyi, izlemeyi ve denetlemeyi kesin olarak kolaylaştırdılar. Bilgi iktidardır. İktidarlar, bilgi akışını, iletişim kanallarını her zaman ellerinde tutmayı hedeflemişlerdir. Günümüzde de bu teknolojilerin dinleme, izleme ve denetleme boyutları en çok egemenleri ilgilendirmektedir. SayısallaĢma öncesi TELEFONLAR ve DĠNLEME Türk Telekom‟un PTT olduğu zamanlarda, 1970‟li, 80‟li yıllarda, hatta 1990‟ların ortasına kadar X-bar adı verilen analog santraller vardı. Telefon görüşmeleri sayısal olmayan eski tip anahtarlamalı sistemlerle yapılıyordu. Telefonları dinlemek için repertitör adı verilen merkezlerden dinlemeyi yapacak ilgili kuruluşun merkezine paralel hat çekiliyordu. Kabloların santrallere gitmeden önce birleştiği ve her santral binasında olan repertitörlerde ilgili istihbarat kuruluşlarının “güvenilir” personeli PTT çalışanı kılığındaydı. Önceden dinlenecek “şüphelinin” telefonunun bilgisi verilir, repertitörden o numaranın kablosu bulunur ve dinleme merkezine paralellenirdi. Her kablonun ucunda bir teyp bulunurdu. Her telefon çaldığında otomatik bir teyp devreye girer ve konuşmaları kaydederdi. İlgililer de bunları tek tek dinler, kendileri için “faydalı” bilgileri ayıklarlardı. Kolayca tahmin edilebileceği gibi bu iş, zahmetli ve dinlemeyi her anlamda maliyetli yapmaktaydı. YaĢasın Sayısal Telefonlar ve Cep Telefonları Sayısal teknoloji ile çalışan santrallerde, aranan numarayı görme, çağrı yönlendirme gibi özellikler dinleme işini kolaylaştırdı. Artık telefon görüşmelerindeki sayısal (dijital) ses dosyaları kolaylıkla işlenebiliyor, analiz edilebiliyordu. Ancak sabit telefonlarda hala dağıtık santraller olduğu için bazı zorluklar sürüyordu. Her santral bölgesinde hala bazı işlemler eski usullerle yapılıyordu. Cep telefonları sorunu kökten çözdü. Yine sayısal olan cep telefonu dünyasında merkezi santral yapısı kullanılmaya başlandı. Tüm Türkiye‟de aynı numaranın kullanılması ile dinleme, izleme artık çok kolaylaştı. Cep Telefonda bir kiĢi nasıl izlenir? Her telefonun bir kimlik bilgisi gibi çalışan bir IMEI numarası vardır. Bu sadece o telefona özgüdür. SİM kartında ise ilgili numara ve görüşmeye ilişkin bilgiler bulunur. Telefonlar ve SİM kartları, telefonda enerji (şarj) olduğu sürece en yakınındaki baz istasyonuna “BEN BURADAYIM” bilgisi gönderir. Dolayısıyla, bir telefona ve SIM kartına sahip bir kişinin, hangi gün ve saatte, nerede olduğu baz istasyonu kayıtlarından kolaylıkla öğrenilebilir. Telefon pili çıkarılmışsa, hiç enerjisi yoksa bu durumda bu bilgi sisteme gitmez ve bu bilgilere ulaşmak mümkün olamaz. Cep Telefonunda anahtar kelimelerle kolay dinleme Cep telefonları, izlemeyi son derece kolaylaştırmakla kalmadı. Aynı zamanda da sabit telefonu dinlemek için harcanan onca zahmet ve masrafı da ortadan kaldırdı. Artık eskisi gibi her bir santralde özel işlem yapmaya, “güvenilir” personel istihdam etmeye, ya da teyplere kaydedilmiş konuşmaları tek tek dinleyip içinden “yararlı” bilgilerin ayıklanmasına hiç gerek kalmadı. Bugün, Operatör (Turkcell, Vodafone, Avea) üzerinden • Dinleme yapmak istediğiniz telefonun numarasını merkezi bir bilgisayara girerek sürekli kayda alabilirsiniz. • Kayıt sistemine, sadece içinde belli kelimeler (örneğin eylem, ya da son günlerin popüler kelimesi “Ergenekon”) geçen kelimelerin kayıtlarını al diyebilirsiniz. Bu durumda kayıt sistemi, konuşmalarda sadece bu anahtar kelimeler geçtiğinde kaydeder. • Şüpheli görüşme tanımı yapıp, bu tanıma uyan görüşmeleri kayda alabilirsiniz. Bu dinleme ve analiz işlemleri, sayısal teknolojiler sayesinde tahmin edilenden daha kolay ve hızlı olmaktadır artık. Nefes alıĢımızı dinleyen sistem: INTERNET Internet‟in 1969 yılında Amerikan Askeri araştırma projesi olan ARPANET‟den (Advanced Research Projects Agency Network) doğduğunu herkes biliyor. Ama interneti kullanırken bunu kaç kişi hatırlıyor? 1980 li yılların ortalarına kadar ticari olmayan, sadece araştırmacıların kullanımında olan Internet, 1990‟lı yıllardan itibaren hızla ticarileşti ve insanların gündelik hayatına hızlıca girdi. Gündelik hayata bu denli hızlı giren internet üzerinde, kimileri gönüllü olarak kişisel web sayfaları ya da bloglarda kendileri hakkındaki pek çok bilgiyi kamuya açtı. Ama bu gönüllüler dışında kalanlar için de internetin verili özellikleri neredeyse eksiksiz bir günlük ya da ajanda tutmaya başladı. Demek istiyorum ki, en basit e-posta iletişiminden, Google‟da yaptığınız her aramaya, üye olduğunuz e-posta tartışma listelerinden, MSN ya da Skype üzerinden yaptığınız sohbetlerden,
dâhil olduğunuz sosyal ağlara ve yaptığınız e-alışverişlere dek her şeyin gerçek zamanlı olarak kaydı tutulmakta. Bu da Internet‟te geçirdiğiniz süre boyunca dinlendiğiniz, izlendiğiniz ve denetim altında olduğunuz anlamına geliyor. Örneğin, Türkiye‟den Internet‟e çıkış kapıları belli sayıdadır ve bilinmektedir. Bu kapıları tutmak, bilgi kontrolünü sağlar. Sadece TTNET 6 milyon civarında ADSL kullanıcısına sahiptir. Sayısı 10 u geçmeyen Internet Servis Sağlayıcıları, yine Türk Telekom‟dan internet hizmeti almaktadır. Uydu aracılığı ile Internet‟e çıkış ise daha çok yedekleme amaçlı olarak kullanılmaktadır ve belli sayıda firma tarafından sağlanmaktadır. Hizmet aldığınız internet şirketleri tarafından, kullandığınız program ne olursa olsun mutlaka izlenebilir, dinlenebilirsiniz. Internet‟in teknolojik yapısı bunu son derece kolaylaştırmaktadır. Internet dünyasını dinlemek, izlemek isteyen egemenler, cep telefonunda olduğu gibi anahtar kelime, kullanılan bilgisayar, e-posta adresi, tartışma listesine göre kapsamlı analiz yaparak her şeyi dinleyebilirler. Şifreleme, kriptolama teknikleri var diyeceksiniz belki. Ama unutmayın, “Bir kilit varsa, anahtarı da vardır.” Şifreleme yapıldığında, zaten bir şey saklandığı görüntüsü vereceği için, ilgililerin daha fazla dikkatini çekecek ve şifrenin kırılması için gereken yapılacaktır. MOBESE ve Diğer Teknolojiler Neredeyse her ilin merkezî cadde ve sokaklarına kurulan MOBESE kameraları her an her şeyi kaydediyor. Mobese (Mobil Elektronik Sistem Entegrasyonu) teknolojisi, görüntüdeki kişiyi arananların resimleriyle karşılaştırıp sonuç verebilecek yeteneklere şimdilik sahip değil. Ancak belirli bir mesafeden geçen araçların plakaları tespit ediliyor, arananlar listesinde olan bir araç sistem tarafından otomatik tespit edebiliyor. Yani Mobese kameraları sadece otomobil kaza görüntülerini televizyon kanallarına vermek amacıyla kurulmadı. Diğer yandan işyerlerine ait güvenlik kameraları ile zaten kayıt altına alınıyoruz. GPS (Global Positioning System; Küresel Yer Belirleme Sistemi) navigasyon adı verilen harita yüklü yön bulma sistemlerinde yaygın olarak kullanılıyor. Aynı zamanda bazı cep telefonu modellerinde de GPS sistemleri kullanılmaya başlandı. GPS sistemleri uydu ile sürekli bağlantı kurarak bulunduğunuz yerin koordinatlarını size bildirir. Eğer yüklenmiş bir haritanız varsa, nerede olduğunuzu ve yolları da gösterir. Ama sisteme sahip olan kişiye birçok kolaylık sunan teknolojisi sizi izlemek isteyenlere de önemli kolaylıklar sunmaktadır. GPS sistemi olan bir telefonunuz ve GPS sisteminiz varsa sizi birkaç metre sapmayla anlık olarak tespit etmek, geçmiş hareketlerinizin tamamını takip etmek son derece kolaydır. Bir binanın içini, içeriye yerleştirilen “böcekler”le izlemek ya da casus filmlerinde sıkça görülen bazı cihazlarla belirli mesafeden dinlemek, günümüzde olanak dâhilinde. Örneğin, şüpheli bir odaya, karşı binalardan yönlendirilmiş sabit bir cihaz günlerce kayıt alabilir. Sonra bu kaydedilen sayısal ses ya da görüntüler belli anahtar sözcüklerle rahatça analiz edilebilir. Bugün herkesin kullanımına açık olan ve uydudan çekilmiş fotoğrafların ya da bazı şehirlere kurulmuş sokak kameraları ile caddelerin rahatlıkla izlenebildiği Google Earth‟ün daha ileri versiyonlarının, izleme uydularında egemenlerin hizmetinde olduğunu tahmin etmek zor değil. İstihbarat amaçlı uyduların hassasiyetleri Google Earth‟den çok daha fazla. Bu nedenle birkaç metre sapma ile uydudan istenilen kişilerin izlenmesi mümkün. İzleme ve dinleme işlemi bazen de virüs programlarla gerçekleştiriliyor. Cep telefonlarına sms yolu ile gönderilen özel virüs programlarla, bu programları gönderenler tarafından dinlenmemiz, izlenmeniz oldukça kolaydır. Ġzlenmemek, Dinlenmemek Mümkün mü? “Big brother” bizi her an izliyor. (Her izleme yazısında yer alan George Orwell‟in 1984 kitabındaki Big Brother analojisini kurmamak ayıp olur). Bu durumda çok fazla seçeneğimiz yok… Seçeneklerimiz, “adamlar zaten her teknolojiye sahipler” deyip her şeye boş vermek, bana bir şey olmaz demek, paranoya içinde yaşamak ya da kişisel gizliliğimize daha fazla özen göstermek ve teknolojik araçları, özelliklerini ve sınırlılıklarını bilerek kullanmak. Ama süreklileşen, teknolojik ve sofistike izlenme ve dinlenmeye karşı var olmasını istediğimiz haklarımızı talep etmek de özellikle bugün içinde yaşadığımız koşullarda bir seçenek olabilir gibi görünüyor. (Hasan Pala - 29 Aralık 2009, Sendika.org)
BİLİM
VE
TEKNOLOJİ
BÜLTENİ
NEDEN
ÇIKAR?
Mühendislik öğrencilerinin, özellikle de Elektrik-Elektronik Mühendisliği gibi her alanda tuzu olan bir mühendisliğin eğitimini alanların bilimden ve teknolojiden uzakta kalmaları olacak iş değil. Bunun yanı sıra, teknolojinin, bir avuç azınlığın yararı için işletilmesine eleştirel bir tavır takınmamak da elde değil. 2.sayısını çıkardığımız bu bültenle amaçladığımız da yukarıdaki cümlelerden de çıkacağı üzere, güncel bilimsel ve teknolojik gelişmeleri paylaşmak ve bu gelişmelerin sonuçlarını tartışmaya açmak, gündemimiz yapmaktır. Çalışmaya dahil olmak isteyen arkadaşlar, bu bülteni kendisine ulaştıran kişiyle iletişime geçebilirler. EMO–GENÇ MERSİN
BİLİM VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU