Tempo Kitap

Page 1

SEZGİN KAYMAZ'IN

KALEMİNDEN EN SEVDİĞİ KİTAPLAR

DOSYA:

KADIN YAZARLAR, NASIL YAZAR?

DOĞAN HIZLAN’DAN İYİ OKUR OLMANIN İPUÇLARI

YENİ AR ÇIKANL ÇOK AR SATANL

BEJAN MATUR, ‘SON DAĞ’INI BERRİN KARAKAŞ’A ANLATTI

ELEŞTİRİLERİYLE MÜGE İPLİKÇİ AZİZ KEDİ IRMAK ZİLELİ

‘Taht Oyunları’nın yazarı

GEORGE R. R. MARTIN’DEN ‘VAHŞİ KARTLAR’IN ŞİFRELERİ EN SEVDİĞİ SÜPER KAHRAMAN ‘TAHT OYUNLARI’NA DAİR MERAK EDİLENLER



İÇİNDEKİLER

Copyright Doğan Burda Dergi Yayıncılık ve Pazarlama A.Ş. Yayın Direktörü İlhan Demiriz Yayın Yönetmeni Ayşegül Savur Özgen Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Cemal Subaşı Görsel Yönetmen Olga Aykan Haber Müdürü Eren Başağan Reklam Satış Müdürü Suzan Özen Sayfa Operatörü Selim Gökçe Redaksiyon Nurettin Genç İlk Basım Mart 2015 Baskı APA UNIPRINT Basım San. ve Tic. A.Ş. Adres: Hadımköy İstanbul Cad. Ömerli Mah. No: 159 34555 Arnavutköy / İstanbul / TÜRKİYE Tel: 90212 798 28 40 / Faks: 90212 798 20 63 Dağıtım Yaysat A.Ş. 0212 622 22 22 Doğan Burda Dergi Yayıncılık ve Pazarlama A.Ş.’nin ücretsiz ekidir

4

ÇOK SATANLAR DÜNYADAN VE TÜRKİYE’DEN KİTAP LİSTELERİ

6

MÜREKKEBİ KURUMADAN EN YENİ KİTAPLAR

8

NOTTE/FİKİR KENDİ OKURUNU SEÇEN KİTAPLAR

10

GUSTO "O PATATES KIZARTMASINI YAVAŞÇA YERE BIRAK"

12

-18 EĞLENCE BAŞLASIN!

14

SERBEST OKUMALAR SEZGİN KAYMAZ'IN SEÇTİKLERİ

16

KISA KISA KİTAP DÜNYASINDAN HABERLER

18

SATIR ARASI SÜPER KAHRAMANLARIN SÜPER YAZARI

20 İNCELEME İSKELENİN UCUNDAKİ KADINLAR 22 ELEŞTİRİ EMEKLİ SHERLOCK HOLMES 24 ELEŞTİRİ İŞTE BUNLAR HEP... 25 ELEŞTİRİ TAŞA FISILDAMAK 26 İNCELEME ESKİYİ BİLMEDEN YENİYİ ANLAYAMAZSINIZ 28 RÖPORTAJ KALBİM ÇOK YORULUR BAHARDA, DELİRECEK KADAR 30 AFORİZMA JULES VERNE

Kitap s 3


ÇOK�SATANLAR Almanya

İngiltere

ABD

1. F�fty Shades Of Grey / E. L. James 2. El�zabeth �s M�ss�ng / Emma Healey 3. The M�n�atur�st / Jess�e Burton 4. The S�lkworm / Robert Galbra�th 5. Amer�can Sn�per (Mov�e T�e – İn Ed�t�on) The Autob�ography of the Most Letal Sn�per �n U.S M�l�tary H�story / Chr�s Kyle, Scott McEwen, J�m DeFel�ce

1. Geschenkt / Dan�el Glattauer 2. Zwe� Herren am Strand / M�chael Köhlme�er 3. Der Sohn / Jo Nesbo 4. Brennerova / Wolf Haas 5. Untreue / Paulo Coelho Kaynak: www.buchliebling.com

Kaynak: lovereading.co.uk

web

Notos’dan Notosolojİ

Harry Potter’ın get�rd�kler�nden Orhan Pamuk röportajına, tüm zamanların en korkunç kısa öyküler�ne ele aldığı konular, en taze haberler, lezzetl� röportajlar ve b�lg� bankasıyla k�tap dünyasının açık ara en �y� web s�teler�nden. Arkasında Notos edeb�yat derg�s�n�n b�r�k�m� var.

1. The G�rl On The Tra�n / Paula Hawk�ns 2. F�fty Shades Of Grey / E. L. James 3. Obsess�on �n Death / J. D. Robb 4. Mot�ve / Jon Kellerman 5. F�fty Shades Darker / E. L. James Kaynak: The New York Times

www.notosoloji.com

"Sevgİlİ Şeker"

Türkiye

kurgu

Fransa

1. Elle & Lu� / Marc Levy 2. C�nquante Nuances De Grey / E. L. James 3. C�nquante Nuances Plus Sombres / E. L. James 4. La Bd Est Charl�e / Collect�f 5. Soum�ss�on / M�chel Houellebecq Kaynak: edistat.com 4s

Kitap

1. 2. 3. 4. 5.

Küçük Prens / Anto�ne de Sa�nt-Exupery Gr�n�n Ell� Tonu / E L James Bana İk�m�z� Anlat / Ahmet Batman Kürk Mantolu Madonna / Sabahatt�n Al� Kafamda B�r Tuhaflık / Orhan Pamuk

kurgu dışı

1. Allah De Ötes�n� Bırak-2 / Uğur Koşar 2. Beraber Yürürttük B�z Bu Yollarda / Yılmaz Özd�l 3. Ç� / Ak�lah Azra Kohen 4. F� / Ak�lah Azra Kohen 5. İn - Baykal Kaset�, d�nk C�nayet� ve D�ğer Komplolar / Sabr� Uzun Kaynak: D&R

10 yıldır web alem�nde “Edeb�yat” den�nce akla gelen �lk mecralardan b�r� The Rumpus. Mottosu şöyle: 140 karakterden fazla yazan k�mseye asla güvenme. Ama bu mottoya bakıp yanılmayın, s�tede s�z� dört başı mamur k�tap eleşt�r�ler�, röportajlar bekl�yor. Dahası ç�zg� romanlara ayrılmış koca b�r bölüm var. Ayrıca 25 dolara üye olup onl�ne katılab�leceğ�n�z b�r k�tap kulübü mevcut. Yazılarına ‘Dear Sugar’ d�ye başlayan yazar Cheryl Strayed dâh�l pek çok köşe yazarı da öner�ler�yle yer alıyor. www.therumpus.net



MÜREKKEBİ�KURUMADAN Sırılsıklam Aşk / Jessica Park / Altın Kitaplar/ 352 sayfa/ 20 TL ‘Aşk, v�rajlı, engebel� ve heyecanlı b�r yolculuktur. Ve böyles� b�r yolculukta k�msen�n yara almadan kurtulması mümkün değ�ld�r.’ Bu cümleye katılıyorsanız, ‘Sırıksıklam Aşk ‘ tam s�ze göre b�r roman. New York T�mes’ın çok satanlar l�stes�nden düşmeyen usta yazar Jess�ca Park, bu kez karmaşık, tuhaf aşk üçgenler�ne, aslında dörtgenler�ne odaklanıyor.

İnsan Tanrı & Ölümsüzlük / James George Frazer Altın Bilek Yayınları / 585 sayfa/ 30 TL Antropoloj�n�n babası James Frazer’ın kend� dey�ş�yle “Bütün k�taplarının İnc�l’�” n�hayet Türkçe’de. İnsan evr�m�n�n safhalarına �l�şk�n araştırmalarının sonuçlarını, meden�yete doğru uzun yürüyüşün ana noktalarını aktarıyor. Korkmayın, James Frazer her zamank� g�b� kavranması en zor konuları b�le rahat, anlaşılır b�r d�lle aktarıyor. Kestİk Dİyor Yönetmen / İkbal Bayrak Everest Yayınları / 192 sayfa / 15 TL “Ölüm sevg�yle sorgulanır mı?” İkbal Bayrak, son romanında �şte bu sorunun peş�ne düşüyor. Kısmen otob�yograf�k özell�kler taşıyan romanında, akıl ve duygular arasındak� kıyasıya kavgayı taşıyor sayfalara. Öyle b�r kavga k�, Ahmet Üm�t, “Yumruk g�b� b�r roman!” d�ye tanımlıyor, “Yaşadığınız sarsıntı geçt�ğ� an, yen�den başlıyorsunuz hayatı düşünmeye.”

Bİr Ceset Bİr Söz / Gülce Başer / Remzi Kitabevi 336 sayfa/ 20 TL B�r şa�r, hem de b�r ş��r derg�s�n�n ed�törlüğünü üstlenm�ş b�r şa�r, pol�s�ye b�r roman yazarsa nasıl yazar? Sorunun yanıtı bu k�tapta. Yasakmeyve derg�s�n�n ed�törü Gülce Başer, bu kez okurlarını soluk soluğa gel�şen olaylar d�z�s�nde b�r c�nayet�n peş�nden koşturuyor. Ger�l�m h�ç düşmüyor.

Sonbahar Ülkesİ / Ray Bradbury İthaki Yayınları / 416 sayfa / 22 TL “Yılın hep son dönem�n�n yaşandığı ülkeye” hoşgeld�n�z. Usta korku ve b�l�mkurgu yazarı Ray Bradbury s�z� ölümün kıyısında bekl�yor. K�tapta yer alan 19 öykünün 15’� henüz 26 yaşına gelmeden yazdığı ve �lk k�tabı ‘Dark Carn�val’da yer alanlar. Ş�md� yen� öyküler�n eklend�ğ� yen� basım ‘Sonbahar Ülkes�’ adıyla raflarda. İç�n�zdek� karanlığa �nmeye hazır mısınız?

Hz. Süleyman’ın Sandığı “Kayıp Tablo”/ Ferhat Çakır / Siyah Beyaz Kitap/ 280 sayfa/ 19 TL “Cehenneme z�nc�rlenm�ş b�r cennett� ben� bekleyen ve oraya g�decek cesaret�m vardı…” d�ye başlıyor roman. Bugünün dünle karıştığı, kutsalın 21’�nc� yüzyıl hayatlarında yen�den şek�llend�ğ� b� h�kâye anlatıyor Ferhat Çakır. ‘Kad�m zamanlardan kalan kutsal sırrın yen� sah�b�’n�n, Sel�m’�n h�kâyes�n�. 6s

Kitap


MÜREKKEBİ�KURUMADAN Orkestra Şefİ / Sarah Quigley / Kırmızı Kedi Yayınevi / 344 sayfa / 25 TL H�tler, “Len�ngrad dünya yüzünden s�l�nmel�” der. Çünkü Len�n öyle b�r tehd�tt�r k�, �sm�n�n ver�ld�ğ� kent b�le yok ed�lmel�d�r ve 8 Eylül 1941’de kent kuşatılır. Dünya tar�h�n�n gördüğü en zorlu kuşatmalardan b�r�d�r söz konusu olan. Üç yıl boyunca şeh�rde 1.5 m�lyon k�ş� açlık ve d�ğer sebeplerden ölür. Ünlü Rus bestec� D�m�tr� Şostakov�ç savunmaya katılmak �ç�n kentte kalanlardandır. B�r yandan da Len�ngradlılara moral verecek b�r senfon� üzer�nde çalışır. Senfon�y� �lk kez savaşın ortasında derme çatma b�r orkestra çalar. Roman, bütün bu sürec� anlatır. Ölümü, vahşet�, umudu… Mutlu Aİlelerİn Sırları / Bruce Feiler / Martı Yayınları/ 384 sayfa/ 17 TL Modern çağların modern a�les�n�n sorunları, tar�h�n h�çb�r dönem�ndek�ne benzem�yor. Bu nedenle mutlu a�len�n kodlarını da keşfetmek öyle kolay değ�l. Ebeveynler�yle �lg�lenme ve çocuklarını yet�şt�rme sorumlulukları arasında sıkışıp kalan New York T�mes köşe yazarı Bruce Fe�ler, cevaplara ulaşmak �ç�n üç yıllık b�r yolculuğa çıkmış. Klas�k a�le 'uzmanları' yer�ne, alanındak� en yaratıcı bey�nlere danışıp, ed�nd�ğ� f�k�rler� kend� a�les�nde denem�ş. Sonuçları da okurlarıyla paylaşıyor. Karşınızdak� c�dd� b�r rehber k�tap.

Gözlerİndekİ Canavar / J. M. Darhower Yabancı Yayınları / 448 sayfa / 23 TL Kırmızı Başlıklı Kız, Koca Kötü Kurt'a âşık olursa… Klas�k b�r aşk h�kâyes� beklemey�n. Baş karakterlerden b�r� alab�ld�ğ�ne kötü. Ne kötüsü? Karanlık ve öldürücü. B�r yandan da büyüley�c�. Saplantılı aşkın, sınırları aşan tutkunun sansürsüz öyküsünü okumak �steyenler �ç�n b�ç�lm�ş kaftan. Türün d�ğer örnekler�ne fark atan edeb� n�tel�ğ� de cabası. Osmanlı’nın Kanlı Tarİhİ / Lütfi Şahin / A’ dan Z’ye İyi Kitaplar/ 224 sayfa/ 14.50 TL Tar�h�n en acı sayfaları. Z�ra sultanların, k�m� kundakta şehzadeler�n, devlet adamlarının bazen taht uğruna bazen de başkalarının s�ya� hırsları yüzünden öldürülmes�n� anlatıyor. I. Beyazıd �le başlayan k�tap, şehzade katl�amı ve devlet adamlarının öldürülüşü �le sürüyor. Kayıp Kız / Sangu Mandanna / Hyperion Kitap / 340 sayfa / 21 TL Sam�m� b�r hüzün ve kayıp h�kâyes�. G�b� yapmak, duyguların zaman �ç�nde gerçeğe dönüşmes�n� sağlar mı? Ya başka b�r�n�n duygularıyla çok uzun zaman haşır neş�r olursanız neler olur? Romant�k b�r h�kâyede, hem b�yoloj� alanındak� gel�şmeler�n et�k değerlend�rmes�n� hem k�ş�l�k arayışının boyutlarını keşfetmeye hazırsanız, bu roman tam s�ze göre.

Üç Sevda / Güvenç Sözeri / Destek Yayınları 192 sayfa/ 15 TL “İç�mde kıvrılan b�nlerce kel�mey� kanla boyayıp ekl�yorum ş��rler�me… En çok da özlemey�… Mav�lere savaş açan ruhum yokluğundan, dahası sen� özlemey� unutmaktan mustar�p. Bu kez sen� değ�l, sen� özlemey� özled�m.” Güvenç Sözer�, son k�tabı ‘Üç Sevda’da yalnızlığı ve kırgınlığı cümlelere böyle döküyor. Kitap s 7


NOTTE / FİKİR Kendi okurunu seçen kitaplar Kafka Kitap, İngiliz Penguin Books’un ünlü ‘Great Ideas’ serisini aynı isimle Türkçe’ye kazandırıyor. 30 kitaptan oluşması planlanan ‘Büyük Fikirler’ serisinin iddiası büyük: Okurun hayatını değiştirmek.

T

ürkiye’nin önemli yayınevlerinden Epsilon’un alt markası Kafka Kitap, bugünlerde büyük heyecan içinde. İngiliz Yayınevi Penguin’in ‘Great Ideas’ serisinden bir seçkiyi ‘Büyük Fikirler’ adıyla Türkiye’de de geniş okur kitlelerine ulaştırmaya başladılar. ‘Büyük Fikirler’ serisinin yayın yönetmeni Didem Bayındır Yenici, kitapları yayına orijinal, sıra dışı kapaklarla özel olarak hazırladıklarını söylüyor. Burada amaç genç okurları kitaplara yönlendirmek. “Genç” derken kastedilen 7’den 77’ye, okuma coşkusu ve heyecanı hayatlarından eksilmeyen, yeniliklere ve öğrenmeye açık herkes aslında. Yenici'ye göre dizi, dünyada demokrasinin güç kaybettiği tartışmalarının yapıldığı bu günlerde, faşist ideolojilerin yarattığı zararları hatırlatıyor. Dizinin bir başka özelliği okuru, dost edinmek arzusunda olması. Bunun için de eserlerin okura tepeden bakmamasını ilke edinmişler. Yenici, “Serideki kitaplar hazırlanırken ana metin haricinde eklemelerden kaçınmaya çaba gösterdik. Okuru uzun önsözlerle ve yararsız dipnotlarla yönlendirmek istemedik” diyor. 30 kitap olarak planlanan dizinin ilk etapta dört kitabı yayımlandı. Bunlar psikanaliz yönetimini uygulayıp geliştiren Sigmund Freud’un ‘Uygarlığa Dair Hoşnutsuzluğumuz’, usta kadın yazar Virginia Woolf’un ‘Bir Hava Taarruzu Sırasında Barış Üzerine Düşünceler’, milattan önce 6’ncı yüzyılda yaşamış Sun Zi’nin ‘Savaş Sanatı’, Wumen Huikai ve Kou’an Shiuvan’ın yazdıkları ‘Zen Ustaları’ kitapları. Yenici, 'Büyük Fikirler' dizisindeki kitapları okumaya başlayanların serinin her ay yayınlanacak yeni eserini merakla bekleyeceklerini düşünüyor. T

Uygarlığa Daİr Hoşnutsuzluğumuz

S�gmung Freud Kafka K�tap / 120 sayfa / 9.90 TL

8s

Kitap

Bir Hava Taarruzu Sırasında Barış Üzerİne Düşünceler

V�rg�n�a Woolf Kafka K�tap / 160 sayfa / 13.50 TL

Savaş Sanatı

Sun Z� Kafka K�tap / 86 sayfa / 9.90 TL

Zen Ustaları

Wumen Hu�ka� ve Kou'an Sh�uvan Kafka K�tap / 118 sayfa / 9.90 TL

Erken Kaybedenler

Emrah Serbes İlet�ş�m Yayıncılık / 143 sayfa / 14.80 TL

KİTABEVLERİ SEÇİYOR Remz� K�tabev�

K�m? İlkay Kırcı / Remz� K�tabev� Kanyon mağazası çalışanı Ne? Erken Kaybedenler / Emrah Serbes Neden? Emrah Serbes’ten herkes�n kend�nden b�r şey çıkaracağı, sıkmayan, yormayan, m�zah� ve b�r o kadar da gerçekç�, herkese epey tanıdık gelecek çok güzel b�r çalışma. K�tapta; gençler�n, kend�n� ve hayatı tanımaya, anlamaya, anlamlandırmaya çalışanların, kalpler� kırık, hayatın onları pas geçt�ğ�n� düşünen erkek çocuklarının aleng�rl� dünyasına yolculuk yapılıyor. Hayatın �ç�nden Türk�ye’den bazen gülümseyerek, bazen de kahkahalar atarak okuyab�leceğ�n�z çok eğlencel� b�r k�tap. Key�fl� okumalar. Nerede? Remz� K�tabev� Kanyon Alışver�ş Merkez�, Büyükdere Caddes�, No: 185, 1. Levent - İstanbul Nasıl? K�tabev�n�n kapısından �çer� g�r�nce karşınıza çıkacak �lk masada k�tabı bulab�l�rs�n�z.


ROMAN

KİTABÜ’L ACAYİP Kad�r Dan�ş

CEPHE ARKADAŞI Mehmet Hal�t Bayrı

ÇANAKKALE TUFANI İsma�l B�lg�n

H�kmet Aksoy K�tabı

KARINCA İZLERİ Söy: Nazan Bek�roğlu

CAN AVAR Haktan Kaan İçel

ZAMAN YOLCULARI ÇANAKKALE SAVAŞI’NDA Mustafa Orakçı OBLOMOV İvan Aleksandrov�ç Gonçarov


GUSTO İstanbul Fotoğrafçılar Sultanlar 1840-1900

"O patates kızartmasını yavaşça yere bırak!"

B

u cümleyle başlayan bir sağlık kitabına kayıtsız kalmak mümkün değil. Hele hepimizin merak ettiği soruların yanıtlarıyla dolu olunca: Her gün Aspirin içsem kalp krizini önleyebilir miyim? Diyet içecekler kilo almama yol açabilir mi? Bulmaca çözmek, Alzheimer hastalığını engeller mi? Cep telefonu kansere yok açar mı? Bu ve buna benzer aklımızı kurcalayan onlarca sorunun yanıtı, ABD’li halk sağlığı uzmanı Dr. Richard Besser’in ‘Bana Gerçeği Söyle Doktor’ kitabında karşımıza çıktı. Uzun zamandır bu alanda yazılan en net, anlaşılması, okunması kolay kitap olduğunu söyleyerek başlamalıyız tanıtmaya. Dr. Besser, her gün karşılaştığı kişilerin kendisine yönelttiği sorulardan yola çıkmış. “Hastaları ailesinden biri gibi gören doktorlar kuşağından geliyorum. İçinde kişisel yorum bulunan tıbbi bilgiler aktarabilmek benim için çok önemli” diyor. Kitap altı bölümden oluşuyor. İlk bölüm, diyet, beslenme ve gıda güvenliğine; ikinci bölüm egzersiz ve fitness’a odaklanıyor; üçüncü bölüm iPod kullanmanın zararlı olup olmamasından antibakteriyel sabun kullanmanın yararına, doktorlara sorulan günlük hayata dair genel soruları yanıtlıyor; dördüncü bölüm vitaminler ve ilaçlar hakBana Gerçeği Söyle Doktor kında; beşinci bölüm hastalıkları anlamak için yol yordam R�chard Besser / gösteriyor; altıncı bölüm ise gereksiz testlerden, tedavilerden Esen K�tap/ nasıl kaçınabileceğimize dair sorulara yanıt veriyor. Aman 312 sayfa / 25 TL yanlış anlamayın, daha ilk sayfada bu kitabın yalnızca tavsiye niteliğinde olduğu altı çizilerek vurgulanıyor. Bu arada kitapta, Türkiye'deki yayıncısı Esen Kitap'ın da hayli emeği var. ‘Bana Gerçeği Söyle Doktor’ temel olarak ABD’nin sağlık verilerine dayandığı için bilgilerin Türkiye’deki karşılıkları yeri geldikçe köşeli parantez ve dipnotlarla verilmiş. Sonuçta da yavaş yavaş okunacak, üzerinde uzun uzun düşünülecek, konuşulacak bir kitap çıkmış ortaya. T 10 s

Kitap

Sıra dışı n�tel�ğe sah�p b�r k�tap var karşınızda. Araştırmacı yazar Cather�ne P�nguet, 1840 yılından 20’nc� yüzyılın başına kadark� dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nun �lk fotoğraflarını çekmek üzere harekete geçenler�n h�kâyeler�n�, Kargopulo’nun, Sebah’ın ve Abdullah B�raderler’�n yönet�m�ndek� büyük stüdyoların altın çağını anlatıyor. Dönem fotoğraflarından 150 örnek de k�tapta yer alıyor. İş Bankası Kültür Yayınları / 240 sayfa / 80 TL

dİn adamından şehvet derslerİ

Yılın belk� de en �dd�alı k�taplarından. Kapağında ‘İl�şk�n�zde tutkuyu yaşatmak �ç�n devr�m yaratacak b�r kaynak’ yazıyor. Musev� d�n adamı Shmuley Boteach, Kabala felsefes�nden yararlanarak üç adımda – şehvet�n neden ş�md�ye dek olumsuz görüldüğü, aslında ne olduğu, şehvet� hayatınıza ger� get�rmek �ç�n yapılacaklar- evl�l�ğ� /�l�şk�y� yen�den caz�p kılmanın yollarını anlatıyor. Koton K�tap / 240 sayfa / 20 TL



_18 Eğlence başlasın! Hırsız martılar, öğretmen diş telleri, flamingolu maceralar, en güzel tarihi mekânlar, mucizeler, devler ülkesinden kaçan küçük kızlar… Hepsi birbirinden heyecanlı maceralar bu kitaplarda. Ada’nın Saçları Berr�n Karakaş / F�nal Yayınları / 32 sayfa / 8 TL

B�r �lkbahar günü, El�f’�n en sevd�ğ� oyuncak bebeğ� Ada’nın güzel�m sarı saçlarını b�r martı kapar. Aradan mevs�mler geçer ve El�f kel kalan bebeğ�n�n hal�ne üzülür durur. B�r yıl sonra y�ne b�r �lkbahar günü b�r muc�ze gerçekleş�r. Berr�n Karakaş’ın kalem�nden, Tayfun Pekdem�r’�n ç�zg�ler�nden.

Yeşil Dinozorlar Derneği

Mehmet Güler / Ş�mşek Yayınları / 112 sayfa / 8 TL

Ağırlıkları 30 tonu bulan d�nozorlar yok artık. Yok oluşları hakkında teor� çok. Günümüzde, küresel ısınmanın hang� boyutlara ulaştığını hep�m�z b�l�yoruz. Bozulan doğal denge hayvanlarla b�rl�kte b�z�m yaşamımızı da tehd�t ed�yor. Hayvanların yok olup g�tt�ğ� b�r dünyada k�m mutlu olab�l�r k�... Pek� ne yapab�l�r�z? Yeş�l D�nozorlar Derneğ�’n�n yolculuğu çok aydınlatıcı.

Flamingo Günlüğü Koray Avcı Çakman / Can Çocuk / 64 sayfa / 9 TL

Fotoğraf mak�nes�, sey�r defter�, kamuflaj ağı… Her şey hazır! Kahramanımız Kaan �le b�r belgesel çek�m ek�b�ne katılıyoruz. ‘Flam�ngo Günlüğü’nde yok yok. Ç�taların rüzgârla yarış ederces�ne koşması, b�r kaplanın akşam yemeğ�n� saatlerce kovalaması, b�r balık sürüsünün neh�rdek� gez�nt�s�, daldan dala çığlık çığlığa atlayan maymunlar… Doğaya, hayvanların yaşam haklarına yakından bakmak �ç�n neden çok. En �y�s� de sevg�.

12 s

Kitap

Gülümse Ra�na Telgeme�er / Desen Yayınları / 224 sayfa / 15 TL

Altıncı sınıfa g�den Anna’nın hayatı d�ş tel� takması gerekt�ğ�n� öğrend�ğ� gün kararmaya başladı. Üstüne üstlük yavaş yavaş bel�ren s�v�lceler de �ş�n� kolaylaştırmıyor. Tam “Yoksa büyümek güzel b�r şey değ�l m�?” d�ye düşünmeye başlarken her şey değ�ş�yor. Nasıl mı? Yanıt ‘Gülümse’mekte saklı. Her yaştan okura sıcak duygular yaşatan b�r ç�zg� roman.

Güzel Ülkem Türkiye

Met�n Özdamarlar / T�maş Yayınları / 190 sayfa / 9.50 TL

Tar�h� sever m�s�n�z? Ders olanını değ�l, gerçek tar�h�? Güzel Ülkem Türk�ye-2, tıpkı �lk c�ld� g�b� Türk�ye'n�n UNESCO Dünya M�rası l�stes�ne g�rm�ş, pek çok özel ve g�zl� bölges�n�, m�ll� parkları ve öneml� ören yerler�n� eğlencel� ve kom�k gez�ler�n h�kâyeler�yle anlatıyor. Hem tar�h� yerler�n ve tar�h� dokunun önem�n� öğret�yor hem yaz - kış yapılab�lecek doğa gez�ler�n�n rotası ç�z�l�yor.

Lilliput Sam Gayton / İthak� Yayınları / 288 sayfa / 18 TL

Devlerle dolu b�r şeh�rde küçük b�r kız ev�n�n yolunu nasıl bulur? L�lly, n�nes�yle L�ll�put'ta sak�n sak�n yaşarken den�zden çıkan b�r dev tarafından kaçırılır. Kaçıran, şu b�ld�ğ�m�z Gull�ver'd�r. Çünkü L�lly'y� anlattıklarının kanıtı olarak herkese göstermek �ster. Bunun �ç�n de onu Londra'da kuş kafes�ne hapseder. Orada tutulduğu altı ay boyunca sürekl� kaçış planları yapan L�lly'n�n denemeler� �şe yaramaz. Tam vazgeçmek üzereyken ortaya çıkan F�nn, L�lly'ye yardım ed�yor ve maceralar b�rb�r�n� kovalıyor. Sam Gayton, 'Gull�ver'�n Gez�ler�'nden es�nlenerek yazdığı k�tabında okurlarını, Jonathan Sw�ft'�n muhteşem dünyasının parçası olmaya çağırıyor.



SERBEST�OKUMALAR Sezgin Kaymaz

s

YAZAR

Hentbolcu, milli takım teknik direktörü, en çok da yazar... Türk edebiyatının farklı kalemlerinden Sezgin Kaymaz, son kitabı ‘Bakele’ ile bir kez daha ‘çok okunanlar’ listesinde. Onun çok okudukları da burada. 1. GÖZLEMEVİ HİKÂYELERİ

Edward Carey

B�r zamanların haşmetl� Tearsham Mal�kânes�, zaman mak�nes�n�n d�şl�ler� arasında kar�zmasını b�r tamam kaybed�p ‘Gözlemev�’ adında saçma sapan b�r apartmana dönüşmüştür. Apartman, her b�r� �nz�vada külüstür k�racılarıyla modern İng�ltere'de öcü g�b� durmaktadır. K�tap apartmanın sah�b� Franc�s Orme'n�n yalnızlığını mı, Franc�s dışında kalan tüm �nsanlığın yalnızlığını mı, Gözlemev�'n�n yalnızlığını mı anlatır, meçhul. Belk� de heps�n� b�rden anlatır. Durgun sanılmasın; dolud�zg�n anlatır. Mumya Müzes�’nde cansız manken rolü yapan Franc�s Orme, fers�z gözler�yle önünden geç�p g�den dünyanın benzers�z fotoğraflarını çekmekte, g�zl� g�zl� gözlemled�ğ� �nsanların eşyalarına, zorunlu �nz�va uygulamaktadır. Kâh araklayarak, kâh çöpten, kâh sokaktan toplayarak. Gözlemev�'n�n bodrum katında muazzam b�r müzes� vardır. Sonra aşk gel�r paldır küldür. Öyle b�r macera k�, tadından yenmez Gözlemev� H�kâyeler�... Okuyana salgın hastalık g�b� bulaşan olağanüstü empat� duygusu, alışılmadık b�r akıcılık, s�ps�vr� b�r zekâ ve akıllara zarar b�r m�zah... En karasından. Dört dörtlük b�r k�tap. Dön dön oku. O derece. Neredeyse "Masum�yet Müzes�", ama bu onu döver; çünkü çok daha önce yazılmış. İş Bankası Kültür Yayınları 351 SAYFA/ 25 TL

14 s

Kitap

2. GORMENGHAST

Mervyn Peake

3.

ZEN VE MOTOSİKLET BAKIM SANATI Robert M. P�rs�g

Her şey�yle; taşı, duvarları, merd�venler�, lab�rentler�, dehl�zler�, g�zl� geç�tler�, küfü, pası, sel�, çamuru �le ölmüşten beter b�r şato Gormenghast. Ama �ç�nde yaşayanlara bakarak, heps�nden daha d�r�. Heps�n� tepelemeye n�yetl�; gözünü karartmış. B�lmem kaç yüz yıllık Groan hanedanının son erkek tohumu küçük Lord T�tus'ın hayata tutunma macerasını anlatıyor roman. Yed� yaşından alıyor T�tus'ı, kötülük kötülük üstüne, �y�l�k �y�l�k üstüne, c�nayet c�nayet üstüne ve tab�� feodal�zm feodal�zm üstüne, ergenl�ğ�ne yet�r�yor. Ama k�m�n umurunda? T�tus'un tek derd� var; normal b�r �nsan olmak. Dışarıda, Gormanghast'ın uzaklarındak� dünyada yaşamaya gönül �nd�rm�ş b�r kere; bağlasan durmuyor. "Ben ben�m..." d�yor. "Sadece T�tus. Lord falan olmak �stem�yorum." Gelenekler yakasını tutmuş bırakmıyor; T�tus �se ölümüne kem�r�yor ayaklarındak� z�nc�r�. Adamı �ç�ndek� her kahramanla hemhâl eden, �nsanın havsalasından su g�b� akıp g�den dört dörtlük b�r anlatım, dört dörtlük b�r d�l ustalığı, dört dörtlük b�r semant�k, dört dörtlük b�r h�kâye, dört dörtlük b�r macera. Işıksa ışık, karanlıksa karanlık, ger�l�mse ger�l�m, m�zahsa m�zah. Hem de edeb�yat; dört dörtlük. Daha ne olsun? İthak� Yayınları /

Amer�ka'yı motos�klet üstünde, arkasına attığı küçük oğluyla b�r uçtan b�r uca geçerek okyanusa ulaşan b�r adamın bu upuzun yolculuk sırasında yaptığı kend� �ç yolculuğunu anlatıyor k�tap. Bazen karıştırıyoruz okurken; okyanusa doğru mu yol alıyor, kend�ne doğru mu? Aslında �k�s� de b�r. Ders alıp ders vererek; h�ssed�p h�ssett�rerek basıyor gaza sürücü. Sank� b�z�m beyn�m�z�n gazını köklüyor. Daha b�r başka düşünmeye başlıyoruz yollarda, sayfalarda �lerled�kçe. "B�z adam olmazsak bu dünya adam olmaz" d�yen adamlara dönüşüyoruz. Veya "B�z güzelleşmeden dünya makyaj tutmaz." Kend�n� anlatıyor, z�hn�ne buyur ed�yor b�z� yazar; aslında z�hn�m�ze sızıyor. B�r bakıyoruz ‘akıl’ şurda duruyor, b�z alıp başımızı g�tm�ş�z, b�r bakıyoruz, basbayağı �şletmeye başlamışız aklımızı. ‘Kend�n olmanı’ hunharca aşağılıyor P�rs�g; ‘adam olmanı’ öğütlüyor çaktırmadan. Tek Amer�ka denen ülkey� değ�l, b�r uçtan b�r uca �nsan denen varlığın ruhunu kat ed�yor motos�klet sırtında. B�z� göster�yor, b�ze ve yarattığımız sahte dünyayı gözümüze sokuyor; "K�msen�n kabahat� yok!.." d�yor, "... Senden başka!" Acımasız ve mert b�r roman. İlle de okunmalı. Ayrıntı Yayınları / 384

520 SAYFA / 24 TL

SAYFA / 25 TL


Sezgin Kaymaz Kitaplığı Bakele / Apr�l Yayıncılık / 200 sayfa / 17 TL Kısas Deccal’�n Hatırı Kün Ateş Canına Yapışsın Medet Sandık Odası Z�ndankale Lucky Kaptanın Teknes� Geber Anne!.. Uzunharmanlar’da B�r Davets�z M�saf�r Tarkan Kurt Kanı

4. ZAMAN ÇARKI / Robert Jordan

Hayal� b�r dünyada �y�l�kle kötülüğün ezel� ve ebed� savaşını anlatırken bugünün dünyasına bolca dokunan, �ht�raslarımızla, kom�k - tuhaf huylarımızla, eğr� - doğru yanlarımızla b�ze b�z� anlatıveren, eşs�z, emsals�z b�r fantast�k roman. Yazılışı b�le fantast�k... Yazarı, "Tabutumun son ç�v�s� çakılıncaya kadar yazacağım" dem�şt�, öyle de yaptı. Son üç c�ld�n� ölümünün ardından as�stanı tamamladı. Dünyanın Gözü, Büyük Av, Yen�dendoğan Ejder, Gölge Yüksel�yor, Göğün Ateşler�, Kaos Lordu, Kılıçtan Taç, Hançer Yolu, Kışın Yüreğ�, Alacakaranlık Kavşağı, Düş Hançer�, Fırtına Toplanıyor, Geceyarısı Kuleler� ve Işığın Anısı adlı k�m� �k�, k�m� üç c�ltl�k 14 ayrı k�taptan oluşuyor. ‘Yün kafalı’ çoban Rand Al Thor �le en az onun kadar ‘yün kafalı’ can dostları Mat ve Perr�n'�n derts�z tasasız köyünde başlıyor h�kâye. Ansızın saldırıya geçen Gölgedöller�, kıdeml� Aes Seda� Mora�ne tarafından durduruluyor ve gençler�n hayatı değ�şmeye başlıyor. Efsaneler, kehanetler, büyüler arasında dolanıp duruyor, ağır ağır; Mora�ne'�n, bu çok özel güçler� olan çocukları �y�l�ğ�nden değ�l, yaklaşmakta olan Tarmon Ga�'don (kötülükle �y�l�ğ�n son savaşı) �ç�n hazırlamak amacıyla kurtardığını anlıyoruz. Ve anlıyoruz k�, son savaş başlamak üzere. Romanın devasa hacm� göz korkutuyordur muhakkak; ama cesur olup g�r�şmek lazım. Sular seller g�b� d�l�yle, hem fantast�k, hem gerçek dokusuyla, cıvıl cıvıl neşes� ve �nsanın �ç�ne �şleyen keder�yle olağanüstü. Fantast�k edeb�yatın köşe yastığı... Okumayan eks�k kalır. İthak� Yayınları

5.

ALAMUT - FEDAİLERİN KALESİ Vlad�m�r Bartol N�zamülmülk ve Ömer Hayyam �le tesadüfen tanışıp arkadaş olan Hasan Sabbah, geçen zaman �ç�nde Selçuklu vez�r� N�zamülmülk tarafından tepelenmeye çalışılınca, Ömer Hayyam'ın yardımıyla kurtulur ve canını Alamut Kales�ne dar atar. Artık tek b�r hedef� vardır Sabbah'ın: N�zamülmülk'ten �nt�kam almak. Öyle �çerlem�şt�r k�, bu yolda her şey� mubah sayacak, d�n� de öç alma planlarına alet ed�p cennet vaad�yle kandırab�ld�ğ� herkes� ölmey� çılgınca arzu eden b�rer fanat�ğe dönüştürecekt�r. Okurken sık sık "O gün mü bu gündür, yoksa bu gün mü o gün?" d�ye soruyor roman; cah�l bırakılmış �nsanların �nanç cenderes�nde nasıl da şek�lden şek�le sokulab�leceğ�n� göster�p tüyler�m�z� d�ken d�ken ed�yor. Pek esk�lerde kalmış b�r h�kâyed�r sözde, ama sank� b�r yerlerden hatırlıyoruz b�z bu olup b�tenler�. Dünden, dem�nden hatırlıyoruz. İk�z Kuleler'den, Hatay'dan, Charl�e Hebdo'dan. Alamut konusunda kaleme alınmış en sıkı k�taptır Vlad�m�r Bartol'un yazdığı. Sek�z senede tamamlanmıştır. ‘Assas�n’ kel�mes�ne �lham veren ve Haşhaş�ler olarak b�l�nen Alamutlu İsma�l�ler'� anlatır. Ama tek anlattığı bu değ�ld�r. Ömer Hayyam'ı anlatır, N�zamülmülk'ü anlatır, Hasan Sabbah'ı anlatır, dehayı, kavrayış gücünü, arkadaşlığı, �nsanlığı, �nancı, �nt�kamı anlatır. Yolsuzluğu, rüşvet�, Büyük Selçuklu'nun nasıl küçüldüğünü. Her satırı aklımızda kalır b�t�rd�kten sonra. En çok da Hasan Sabbah'ın şu sözü: "H�çb�r şey yasak değ�ld�r; her şeye �z�n vardır." Okumayan, Alamut lafını ağzına almasın. Ona �z�n yoktur. Kor�dor Yayıncılık / 510 SAYFA / 24 TL Kitap s 15


KISA�KISA K�tap okurken hem çay-kahve keyf� yapmak hem de not almak �ç�n üstüne yazılab�l�r kupalar: Memo-mug.

Edebiyat buluşmaları Pera Palas'ın aylık Perşembe Buluşmaları'nın bu ayki konuğu Buket Uzuner. Edebiyat severlerle 'Uzun Beyaz Bulut- Gelibolu' romanını konuşacak.

20 dolar (yaklaşık 50 TL) www.amazon.com

J.K. Rowl�ng

EN ÇOK BRİTANYALILAR OKUYOR Uluslararası Yayıncılar Birliği açıkladı; dünyada kişi başına düşen en çok kitap Britanya’da basılıyor. Liderliğin başlıca sebebi: J.K. Rowling’in yazdığı Harry Potter roman serisi ile Jamie Oliver’ın yemek kitapları. Nüfusu Britanya’nın kat kat üzerinde olan Çin ve ABD bile yüzbinlerce kitap baskısıyla Britanyalılara yetişemedi. ABD 12’nci, Çin ise 25’nci oldu.

Lena Dunham

ATÖLYEDEN ÇIKMA EDEBİYAT İÇİN

ÇOK DİLLİ KİTAPLAR Ayrıntı Yayınları, “Şimdi sürgün bir edebiyatı topraklarına geri döndürme zamanı” dedi ve Kürt edebiyatının en önemli isimlerini Sarı Kitaplar dizisinde bir araya getirdi. Arapça yazan Kürt yazar Selîm Berekat’ın ‘Tüy’ romanıyla başlayan seride, ilk etapta Sherko Fatah, Cemil Turan, Şeyhmus Dağtekin, Ariel Sabar, Ali-Ashraf Darvishian ve Ali Muhammed Afgani’nin farklı dillerde yazdıkları kitaplar ayrı ayrı hem Kürtçe hem Türkçe yayımlanacak. Dizinin editörlüğünü Yavuz Ekinci yapıyor. 16 s

Kitap

Okumaktan sıkıldınız mı? Sarnıç Öykü dergisinin yeni projesi tam size göre. Kadıköy’de bu ay açılan Öykü Atölyesi, üç yazın dalında, şiir, öykü ve romanda katılımcıları usta isimlerle buluşturuyor. Atölyenin şiir etkinliklerini Hilmi Yavuz, roman etkinliklerini Irmak Zileli ve öykü etkinliklerini ise Faruk Duman yönetecek.

G

O kız Türkçe'de

eçen yıl ABD’nin en çok konuşulan otobiyografi kitabı kesinlikle oydu: Bildiğin Kızlardan Değil. Dünyayı kasıp kavuran ‘Girls’ dizisinin ödüllü senaryo yazarı, yapımcısı ve başrol oyuncusu Lena Dunham, zekâ dolu, en komik ve samimi düşüncelerini bu kitapta topladı. Şimdi Türkçe’de. Dunham, ilk seks tecrübesinden ölüm takıntısına, hep beş kilo fazla gezmeye, yaşadıklarını ve gerçek hislerini tüm çıplaklığıyla yazmaktan çekinmiyor. Kaçırmayın! Bu yıl ikincisi düzenlenen CNR Kitap Fuarı, 27 Şubat-8 Mart arasında CNR Expo Yeşilköy’de yapılacak.



SATIR�ARASI Süper kahramanların süper yazarı Uzaydan gelen ve insanlığı tehdit eden virüsle mücadelede ikinci perde açıldı: ‘Vahşi Kartlar IIYüksek Aslar’ raflarda. 20 yılı aşkın süredir devam eden efsanenin şifrelerini, ‘ordular’ın başındaki George R. R. Martin kendisi anlatıyor. Evet, herkesin ‘Buz ve Ateşin Şarkısı’ serisinin altıncısını yazmasını beklediği aynı George R. R. Martin. s

DERLEYEN: EREN BAŞAĞAN

Vahşİ Kartlar IIYüksek Aslar

George R.R. Mart�n Eps�lon Yayınları/ 488 sayfa/ 25 TL

‘Vahşi Kartlar’a şimdilik yabancı olanlar için özet geçmek gerekirse, hikâye 1946’da, New York’a uzaydan gelen virüse şükür, süper güçlerin ortaya çıktığı alternatif bir evreni anlatıyor. Virüs yüzünden kurbanlarn bir bölümü ölüyor, bir bölümünün genetik kodu yeniden yazılıyor; sonuçta ortaya deforme olmuş ‘joker’ler ve süper güce dönüşen ‘as’lar çıkıyor. Bu bir dünya antolojisi serisi. Birden çok yazarı var. Melinda Snodgrass, John Jos. Miller, Victor Milan ve diğerleri. Ben de yazıyorum, ayrıca editörlüğünü yapıyorum. Birlikte ortak bir dünya yarattık. Zaman zaman birbirimizin karakterlerini de kullanıyoruz. Seri 1987 yılından bu yana devam ediyor. Çizgi romanlara eğilimim 1960’lara gidiyor. Dolayısıyla süper kahramanlara düşkünlüğüm ‘Vahşi Kartlar’ serisinden çok önce başladı. İlk kurgu öykülerim çizgi roman fanzinlerinde basıldı. Yani ‘Vahşi Kartlar’ köklerime, özüme bir çeşit geri dönüşü simgeliyor. Elbette çok daha yetişkin bakış açısıyla… Aslında 'Vahşi Kartlar'dan söz ederken, belki süper kahraman deyimini kullanmak da pek doğru değil. Çünkü bizim ‘as’larımız ölümlü insanların çok ötesinde güç ve yeteneklere sahip ama pek azı çizgi romanlardaki profesyonel kahramanlara benziyor. Genellikle sıradan kadın ve erkekler. Yalnız bazı sıra dışı yeteneklere sa18 s

Kitap

hipler. Bu yeteneklerin etkisi hikâyelerimizin merkezini oluşturuyor. Siz de kendinize şunu sormak durumunda kalıyorsunuz: “Yarın kalktığımda süper bir gücüm olsa hayatım nasıl değişirdi? Ne yapardım?” Yanıtınız asla “Hemen taytımı giyip, suçla mücadele etmeye giderim” olmaz, öyle değil mi? ‘Vahşi Kartlar’daki tüm hikâyeler çocuklarım gibi, hepsi favorim. Seri için kendi yarattığım karakterlerin de hepsini çok seviyorum. Ama en sevdiğim dördüncü kitaptaki (henüz Türkçe’de basılmayan ‘Aces Abroad’daki) ‘Xavier Desmond’un Seyir Defteri’. Seri devam ederse, Hoodoo Mama karakterimle ilgili de yazmak isterim gerçekten. Ama bütün bunlar zaman meselesi. Şunu itiraf edeceğim; Roger Zelany’nin Croyd Crenson, Uykucu hakkında yazdığı hikâyeleri daima sevdim. Uykucu hep bir sürpriz idi. Roger Zelany, Croyd’da mükemmel bir ortak dünya karakteri yarattı. Hemen her hikâyede yerini alabilen, diğer yazarların da kullanabildiği bir karakterdi. Roger’ın hâlâ bizimle olmasını ve daha çok yazmasını isterdim. Ama 20 yılın ardından ‘Vahşi Kartlar’ pek çok büyük yazarla yayımlanmaya devam ediyor. Steve Leigh’in yarattığı Gregg Hartmann da şaşırtıcı bir karakterdir. Benim kendi adamım, Büyük ve Güçlü Kaplumbağa’nın da ilginç bir yolculuk yaptığını düşünmek isterim. Ama ‘Vahşi


SATIR ARASI

ABD'n�n Tolk�en'ı George R. R. Mart�n, fantast�k, b�l�mkurgu ve korku türler�nde yazdığı 30'un üzer�nde k�tabıyla bugüne kadar 19 ödül kazandı. Popülar�tes� 'Buz ve Ateş�n Şarkısı' ser�s�n�n 'Taht Oyunları' adıyla d�z�leşt�r�lmes�yle doruğuna çıktı

Kartlar’ın hepsi büyük karakterlerle dolu zaten. Elbette geriye dönüp bakınca pek çok hata yaptığımızı görüyorum. İşe yarayacağını, ilerleyeceğini umduğumuz bazı olay örgüleri işlemedi. Hangileri olduğunu söylemem tabii ki. Hepsi de büyük fikirler gibi görünmüştü gözümüze ilk başta. Ama ‘Vahşi Kartlar’ kadar uzun süren başka ortak dünyalar da çıkmadı. 20 yılı aşkın bir süredir devam ediyor. Bir 20 yıl daha sürmesini isterim. PEKİ YA ‘BUZ VE ATEŞİN ŞARKISI’?

Biliyorum ‘Taht Oyunları-Buz ve Ateşin Şarkısı’ tutkunları, altıncı kitabı ‘Kış Rüzgârları’nı ne zaman yazacağımı merak ediyor. Üzerinde çalışıyorum. Ayrıca Westeros kıtasının bütün tarihiyle ilgili 'Buz ve Ateş Dünyası' denilen büyük uyumu hem

söze dökmeye hem resme aktarmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla 200 ya da 500 yıl önce egemen olmuş kralların tarihini yazıyorum. Bir de harita kitabı hazırlıyoruz ve yeni bir kısa roman da sürüyor. Bu boyutta ve içerikte kitapların yazım süreci biraz yavaş ilerliyor. Arkamda sürekli üzerime gelen devasa bir lokomotif varmış gibi hissediyorum. Biliyorum, vagonları çok daha hızlı çekmeliyim. Ama dizi prodüksiyonu, yazabildiğimden çok daha hızlı ilerliyor. Hikâyeyi aynı anda bitirebilmeyi umuyorum. Göreceğiz… Şimdi iki izleyici kitlemiz var. Biri kitabı okuyor, diğeri diziyi izliyor. Bu iki farklı kitle, bazen aynı şeylere çok farklı tepkiler verebiliyor. İlk kez seyredenler yalnızca “Heyecanlı mı? Sarıyor mu?” diye soruyor. Ama okurlar ayrıca “Peki bu olay, kitapta nasıl anlatılmıştı?” sorusunun peşine düşüyor. T

*Bu yazı, newsrama.com, HBO ve emp�reonl�ne.com s�teler�nden derlenm�şt�r.

Kitap s 19


İNCELEME İskelenin ucundaki kadınlar Bir kadının kitap yazması, bunun için vakit ve kendine ait bir oda bulması hâlâ bir mücadele gerektiriyor. Bu yüzden kadın yazarlar bir nevi Külkedileri, gece yarısından önce eve dönen Sindirellalar. s

A

tlamak hangimizin fikriydi hatırlamıyorum. Her şey bir meydan okumayla başlamıştı. Nisan ayında olduğumuz için su çivi gibiydi ve biz 15 yaşındaydık. Can bir su samuru gibi denize dalıp uzunca süre dışarı çıkmadı. Üzerimde eski bir The Cure tişörtü iskelenin ucunda durmuş titriyordum. Sonunda teslim olup kendimi ayaklarımın ucundaki karanlık durgun suya bıraktım. O kadar soğuktu ki, dışarı çıktığımda ağzıma geleni söylüyordum. Saçlarımızdan sular damlarken iskelede oturup tuzlu parmaklarımızla çantamızdaki çikolatalı kekleri yemiştik. O gün eve dönerken ayaklarım yere basmıyordu. Daha önce kendimi hiç o kadar özgür hissetmemiştim. O iskele benim özgürlüğümün merkeziydi. O günden sonra dünyaya hep o iskelenin ucundan baktım. Ne yazdıysam, hayalimde hep o iskelede yazdım. Kadın yazarları gözümün önüne getirdiğimde hep buna benzer bir sahne düşünüyorum. Birkaç Sindirella saati boyunca kafalarının içinde oturup yazdıkları bir yer. Onların kitaplarını gerçek dünyada olduğu kadar hayali dünyada da yazdıklarını gözümün önüne getiriyorum. Gerçek dünyada bu yer bir çalışma odası veya bir bahçeyse bile, kafalarındaki hayali dünyada burası bambaşka bir yer olmalı. Yaratıcılıklarının arkasında duran ve onları

20 s

Kitap

besleyen bir an. Bir noktada nefeslerini tutup buz gibi soğuk suya dalmış olmalılar. Belki bazısı çaydanlığı ocağa koymuştu. Belki de küllükleri boşaltmış ya da çiçekleri vazoya yerleştirmişti. Kimi küçük bir gezintiye çıkmış, kimi yıldızları izlemişti. Erkeği kadından ayıran küçücük bir fark varsa, o da kadın yazarın içinde yaşadığı ve oradan dünyaya bakıp kitaplarını yazdığı yerin bence aslında derleyip topladığı, vakti geldiğinde süslediği, arada bir tozunu aldığı hayali bir sahne olması. Virginia Woolf’un ‘Kendine Ait Bir Oda’sı gibi, ama daha çok kendine ait hayali bir oda, bir ev, bir bahçe, bir iskele. Bütün kitaplarının ardında yatan bir sahne. Kadın yazarın kitaplarının özü. Yapıtını oluşturan ‘o şey’. KENDİNE AİT BİR HAYAL

Kadınlar mimari eserlere benzeyen romanlar yazar. Onların kitaplarını okurken bir apartmanın merdivenlerini çıktığınızı, bir malikânenin koridorlarında dolaştığınızı hayal edebilirsiniz. Ama onlara asıl anlamlarını veren içlerinde yürürken kırdığımız nesnelerdir; paha biçilmez vazolar, kapı kolları, aynalar, kalpler… "Virginia Woolf" dendiğinde, bir bahar akşamı ön bahçeye bakan bir oturma odası geliyor gözümün önüne. Masada gümüş bir demlik ve gül desenli fincanlar duru-

DELAL ARYA

yor. Ön bahçedeki çiğdemler sapsarı. Fakat bahar akşamında bir yabanıllık var. Bu yabanıllıkta buluyorum ben Virginia Woolf’u. Sükûnetin her an bozulabileceğini gösteren bir güç sızıyor Woolf’un kitaplarından dışarı. Ona istediğini yazmakta özgür kalma yollarını açıyor. Aynı şekilde 18’inci yüzyılın ortalarında ‘Jane Eyre’i yazan Charlotte Brontë bir tavan arasıyken, ‘Uğultulu Tepeler’in yazarı Emily Brontë terk edilmiş büyük taş bir malikânenin soğuk mutfağı. Buz tutmuş camların ardından fırtınanın sesi geliyor. Hırkalar giymiş, omuzlarına şal almış yaşlı bir hizmetçi kadın tahta masanın başında oturuyor ve patatesleri soyuyor. Sonra Marguerite Duras var. Kaplanların kol gezdiği korkunç bataklık gecelerinde Mekong deltasında bir bungalov. Manzara okyanusa doğru akıyor. Mekong Irmağı alıp götürüyor her şeyi. Hiçbir şey ırmak kadar güçlü değil. Margaret Atwood bir köprü. Tıpkı ‘Kedi Gözü’ndeki köprü gibi. Buz tutmuş derenin, o yasak ve ıssız yerin üzerinde asılı duruyor. Altındaki buzlar çatırdıyor ve mavi beresini almak için inen küçük kızı yutuyor. Sevgi Soysal, Ankara’da cereyandan tül perdeleri şişen bir evken, Tezer Özlü, bir mezarlıkta oturmuş yazıyor. O yazdıkça başının üzerindeki hüzünlü serviler dalgalanıyor. Mezar


İNCELEME

Dor�s Less�ng

Margaret Atwood

Dünyanın ruhunu damıtmanın bir bedeli var. Çünkü yazı yazmak da yemek yapmak gibi ateşle, buharla, baharatlarla yapılan bir iş. taşlarının üzeri yosun tutmuş, hava soğuk. Nobel ödüllü Güney Afrikalı yazar Doris Lessing’i tanımlamak çok zor. Onun olduğu yerde duvarlar yapılmış ve duvarlar yıkılmış. Onlar ortadan kalkınca kalıplar yok olmuş. İnsanın başını sokabileceği güvenli bir yere ihtiyaç kalmamış. Doris Lessing açık havaya ait. Bu yüzden özgür, kolayca yanlış anlaşılabilen, mücadeleci bir karakteri var. KİTAPLARIN KOKULARI

Bazı kitaplar gözümün önünde nasıl bir ev gibi yükseliyorsa, bazı kitaplar da küçük parfüm şişeleri gibi kokuyor. Onları bir koku olarak tanımlayabiliyorum. Cinayet romanları kraliçesi Agatha Christie, eski bir malikânenin duvarlarını saran sarmaşık çiçeklerinin zengin ve karanlık kokusuyla dolu. İçine her tür suçu saklayabileceğin, küçük kıvrımları, gölgeleri var bu kokunun. Sylvia Plath’ın şiirleri yağmurdan sonraki bir bahçe veya sokağın köşesini döndüğünüz anda karşınıza çıkıveren

deniz gibi kokuyor. Aniden çarpıyor ve uzun süre kaybolmuyor. ‘En Mavi Göz’ romanının yazarı, Nobel ödüllü Toni Morrison, tatlı suyla insan yaratıcılığının birleştiği bir kokuya sahip. Serin, nemli ve insanın içine dokunan bir koku. Yarı melek, yarı insan bir koku. Emily Dickinson, birbirinden farklı yüzlerce küçük çiçek yağının harmanlanmasından meydana gelen çetrefilli bir buğu. İçinde hangi kokular olduğunu anlamak için çok keskin bir buruna sahip olmak gerek. Sonra bir de Isabel Allende var. Kadın bilgeliğinin köklerinin yattığı bir mutfak gibi kokuyor. Türlü çeşitli otlar pişiyor ateşte. Toprak gibi, deniz gibi, dağlar ve nehirler gibi kokular yayılıyor tencerelerden. “Ruhlar,” diyor hayalimdeki Allende onlar için. O mutfakta üzerinde bir önlük, dünyanın ruhlarını damıtıyor. CAM AYAKKABILAR

Belki de dünyanın ruhlarını damıtmanın bir bedeli var. Çünkü yazı yazmak da yemek yapmak gibi ateş-

V�rg�n�a Woolf

le, buharla, baharatlarla yapılan bir iş. "Kadın yazar" dendiğinde aklıma küçük Külkedisi geliyor. O mutfakta damıtılan ruhlarla başa çıkabilmek için insanın biraz tuhaf olması gerekiyor. Emily Dickinson gibi bir dolabın içinde yaşamak lazım belki. Veya Virginia Woolf gibi cebini taşlarla doldurup kendini nehre bırakmak, Sylvia Plath gibi başını fırına sokmak kaçınılmaz oluyor. Bazıları Charlotte Brontë gibi doğum sırasında ölüyor, bazıları Anna Kavan gibi eroinman veya Dorothy Parker gibi alkolik oluyor. Gene de Mary Shelley gibi daha ilk romanında edebiyat tarihine Frankenstein’ın canavarını hediye edenler de var. Kadın yazarların, her ne kadar kafalarının içinde bir yerde oturup yazmış olsalar da, daima dışarıdaki dünyayla bir mücadele içinde olduklarını görüyorum. Bir kadının kitap yazması, bunun için vakit ve kendine ait bir oda bulması, kitaplarını bastırabilmesi hâlâ bir mücadele. Bu büyük savaşın içinde en önemli şeyi öğreniyorum: Külkedisinin ayağına giydiği cam ayakkabının aslında prensle bir alakası olmadığını, bir özgürlük nesnesi olduğunu... Cam ayakkabının, tıpkı kadın yazarın kafasının içindeki hayali yer gibi ona duyarlılık, dikkat ve dayanıklılık kazandırdığını... Onun artık bir köle olmayacağını gösterdiğini. T Kitap s 21


ELEŞTİRİ Emekli Sherlock Holmes

Dedektif romanlarının piri 90 yaşına gelirse neler yaşar? Neleri hatırlar, nelerle uğraşır? Mitch Cullin’in 45 ülkede yayınlanan ‘Hafif Bir Akıl Tutulması’ romanı bu soruların yanıtını veriyor: İnsani özlemleri, istekleri, zayıflıklarıyla tekmili birden Sherlock Holmes. s

N

IRMAK ZİLELİ

e yalan söyleyeyim, iyi bir polisigelmeyecek o kılığa girmem ne dahiyane buye okuru sayılmam. Yine de soluştu” falan değil. Kendi efsanesiyle pek o kanuna bir “herhalde” ekleyerek şu dar ilgili olmayan bir ihtiyar var karşımızda. cümleyi kurmamda sakınca yok: Öte yandan hafızasının vefasızlığı da canını “Çoğunlukla polisiye romanların kahramansıkıyor. ları hemen hemen kusursuz resmediliyordur Neleri hatırlıyor Holmes? Biri, karısını herhalde.” Dahası bu argümanımı geliştirebitakip etmesini isteyen Mr. Keller davası, ötelirim bile. Derim ki, karizmatik ve zekidir bu hafİf bİr akıl ki de babası tarafından terk edildiğine inanan kahramanlar. Polisiye edebiyatında başarısız- tutulması Mr. Umezaki’yle yaptığı Japonya seyahati… lıkla sonuçlanmış bir dedektif hikâyesi var mı M�tch Cull�n Kimi şeyleri hatırlarken Holmes, bildiğimiz o bilmiyorum ama "Dedektiflerin piri" diyebile- Lab�rent Yayınları / soğukkanlı dedektif olamıyor. Ölü bedenleri ceğimiz Sherlock Holmes ile belki de ilk kez 224 sayfa / 19 TL orasından burasından kaldırıp inceleyen, sonpolisiye olmayan bir romanın içinde karşılaşra da arkasını dönüp giden biri yok. Kederle ve ma olanağımız var artık. acıyla hatırlayan biri var. “Yaşlanınca insan duygusallaşıMitch Cullin’in aynı anda 45 ülkede yayımlanan yor tabii” diyeceksiniz ama belki de daha fazlasıdır. kitabı ‘Hafif Bir Akıl Tutulması’nın kahramanı Sherlock Hatırladığı her iki vakayı da okurken, vakaların Holmes, dedektiflikten elini eteğini çekmiş, 90’larında çözümleriyle ilgilenmiyoruz. Çünkü Holmes da onlar ihtiyar bir ‘eski tüfek’. Yo yo, Hollywood tadında bir için hatırlamıyor. O vakaların kahramanı insanların hikâye anlatmıyor Cullin. Emektar dedektifin son mey- hikâyelerinden etkilenen biri var kitapta. Emekli Holmes, dan okuması falan da değil okuduğumuz. Bu romanda insana daha yakın. Ya da belki hep öyleydi. Bu romandapolisiye bazında ‘kayda değer’ hiçbir şey olmuyor. Hol- ki Holmes’un, insanla kurduğu bağın ve o insanın ruhumes emekli. Arılarla ilgileniyor. Evet, bildiğiniz arılarla. na yönelik merakının nedeni, vakaları çözerken işe yarar Kafayı neredeyse takmış arılara. Onlar hakkında ‘Arıla- diye düşünmesi değil. rın Örgütlenme Biçimi’ ya da ‘Hayatta Kalma Kılavuzu’ Ve bugün. Yani iki hikâyeye geri dönüşlerin yapılgibi kitaplar yazacak kadar bilgi sahibi. Kuşkusuz ‘arı se- dığı, romanın kendi zamanı. Ölüme her geçen gün biraz çimi’ rastlantı değil… Hiç bulaşmadım ama dedektiflik daha yaklaşan Holmes’un, Mrs. Munro ve oğlu Roger ile işi yapan birinin kafayı motosiklete ya da arabalara değil ilişkisine tanık oluyoruz. Onlar, dedektifin kibriyle son de, arılara takmasına da şaşırmadım. Başkalarına mana- yüzleşmesine vesile olacak. Roger, Holmes’a hayran. Onun sız gelecek bilgilerle neredeyse obsesif bir ilişki kurmak gizli takipçisi. İkisinin ortak noktası: Arılar. Roger’ın ile polisiye bir olayın içinde olmadık ayrıntılara takılmak ölümü de bu ilgi yüzünden olacak. Ama kitapta Roger’ın aynı kafa gibi geliyor bana. ölümünden daha önemli olan, Holmes’un bu ölümü karHer neyse, Sherlock Holmes da ‘bu kafada’. Emek- şılayışı… ‘Hafif Bir Akıl Tutulması’, Holmes’un ‘vakalara lilik günlerinde arılarla ilgileniyor ve hafızasının çelme- dönük’ büyütecini elinden alıp onun insani özlemlerine, lerine inat hatırlamaya çalışıyor. Ve hatırladıkları da öyle isteklerine ve zayıflıklarına doğru tutuyor ve dedektifi “Şu cinayeti de nasıl çözmüştüm ama”, “Kimsenin aklına yine sevdiriyor. T

22 s

Kitap


a y r ı n t ı l a r ö n e m l i d i r

Mart ayı kitaplarımızla sizlerleyiz...

Tom Robbins Tibet Şeftali Turtası’nda

Yazar Mineke Schipper, Adem ve Havva

Dünya edebiyat eleştirisi literatürüne önemli

kendi hayatının dalgalı ve durgun zamanlarını,

inancının farklı dinlerdeki yerini ve anlatı

katkılarda bulunan Northrop Frye’ın, bugün

çalkantılı ve muzip anlarını; çocukluğundan,

biçimini göz önüne sererken, görsel kaynaklarla

artık “kült” kabul edilen eseri Eleştirinin

gazetecilik yıllarından, dünya gezilerinden,

zengin bir bakış olanağı veriyor. Lillith’ten

Anatomisi artık Türkçe’de. Bu kitap, edebi-

yazarlığa başlayışından, askerlik anılarından,

Havva’ya, Tanrı’dan Şeytan’a ve yılana kadar

yat uzamının tüm sakinlerine, özellikle de

evliliklerinden, ilişkilerinden seçtiği

insanlık tarihinin zengin kültür parçalarını bir

Türkiye’deki edebiyat eleştirisi çalışmalarına

eğlenceli hikâyeleri anlatıyor.

arada ve çok boyutlu bir bakış açısıyla sunuyor.

ilham verecek bir armağan olarak görülebilir.

John Urry’nin Mekânları Tüketmek’i, Will Kymlicka’nın Çok Kültürlü Yurttaşlık’ı, Rolf Cantzen’in Daha Az Devlet Daha Çok Toplum’u ikinci basımlarıyla sizlerle...


ELEŞTİRİ İşte bunlar hep… Dans eden kibritler, sıcak buzlar, sanat eserine dönüşen pisuvarlar, içinizdeki Picasso’yu dürten resimler… Hepsi Domingo’nun yeni serisinde. Renkli tasarımına, eğlenceli içeriğine kanmayın. Hem çocuklara, hem büyüklere… s

AZİZ KEDİ

İşte Bunlar Hep BİLİm

İşte Bunlar Hep Sanat

Dan�el Tatarsky Dom�ngo Yayınev� 112 sayfa / 20 TL

S�mon Armstrong Dom�ngo Yayınev� 112 sayfa / 20 TL

K

arşımızda Domingo Yayınları’ndan çıkan sevimli, ilham verici ve önemli bir seri var. Orijinal versiyonu İngilizler’e ait ve ‘Cool…’ adıyla yayımlanıyor. ‘Cool Art’, ‘Cool Science’ vs. Bizimkiler de eserleri ‘İşte Bunlar Hep…’ adıyla çevirmiş. İyi de etmişler. ‘İşte Bunlar Hep Bilim’ ve ‘İşte Bunlar Hep Sanat’ı sizler için okudum. İç arka kapağa bakılırsa serinin astronomi olanı da basılmış. Devamı gelecektir umudundayız. Şimdi bir kere bu kitaplar hiç anlamadığımız (ve hazzetmediğimiz) halde eşe dosta gösteriş olsun diye çantaya koyacağımız, içinden alıntılar yapıp Instagram’da paylaşacağımız türden değil. Bunlar tam anne-baba ya da abi-abla tipi kitaplar. Alıyorsunuz, çocuğunuz ya da kardeşinizin erişebileceği bir yere koyuyorsunuz ve elindeki dijital tablete şempanze gibi vura vura oynayan yavrunun ölene kadar dua edeceği bir hareket yapmış oluyorsunuz. Demek değil ki, yetişkinlere hitap etmez, demiyorum ki, siz alıp okuyamazsınız. Tabii ki bu da mümkün ve tavsiyeye değer. Ancak sekiz - on yaşlarında bir çocuk bu (ve buna benzer) kitaplarla buluşturulursa, 1980’lerin sonundan bu yana ortadan yok olmuş bir fırsat ayaklarına geldi demektir. Bilenler bilir, tee 1970’lerin başından itibaren orta ve üst sınıf ailelerin kitaplıklarına yalnız çocuklar için üretilmiş eserler girmeye başlamıştı. Bunlar çocuğu gerzek yerine koyan, kocaman resimli, az yazılı kitaplar da değildi üstelik; daraltılmış dünya klasikleri, yalnız çocuklar için yazılmış bilim kurgular, çizgi roman serileri söz konusuydu. Doğan Kardeş, Milliyet Çocuk, Remzi gibi yayınevleri, okumayı sökmüş her çocuğun muhayyilesini hakikaten açan işlere imza atıyorlardı. Bugün, o zaman yalnız çocuklara yönelik cilt cilt ansiklopediler bile vardı desem, “Ansiklopedi ne ya?!” diyecek yaş grubundan olabilirsiniz. Sonra bunlar ortadan yok oldu. Şimdi

24 s

Kitap

internette her şey var, lakin çocuğa “Bak bunlar yırtıcılar, bunlar dinozorlar, uçaklar böyle uçar, ilk uygarlıklar şunlardır” gibi düzenli ve kategorik şekilde sunum yapmanın olanağı bulunmuyor. TATLI TATLI, KISA KISA

‘İşte Bunlar Hep…’ serisi aynen o anlı şanlı öncülleri gibi bir tavır sergiliyor. Genç okura “Senin kafan bunlara basmaz” demeden, yalın ama ciddi bir şekilde bilim, sanat, astronomi gibi disiplinlerin temel noktalarına temas ediyor. Üstelik dili eğlenceli, ders kitabı gibi değil. Örneğin ‘İşte Bunlar Hep Bilim’, kimyanın, fiziğin, mekaniğin elifbasını ‘50 eğlenceli trik’ şeklinde süsleyerek sunuyor. ‘Bu yumurtayı avucunda sıkarak kıramazsın’ ya da ‘Su bardağında yok olan para’ gibi numaralar, genç okura çaktırmadan doğa bilimlerinin yasalarını öğretiyor. ‘İşte Bunlar Hep Sanat’ daha direkt. Çoğunlukla resim sanatı üzerinden; mağara resimlerinden kavramsal dışavurumculuğa kadar ne kadar akım, önemli sanatçı ve kavram varsa tatlı tatlı, kısa kısa anlatıyor. Medeni dünyanın çok iyi bildiği üzere, çocuklara şunu bunu öğretmek değil, öğrenme hevesini öğretmek çok önemli. Ve korkarım artık bunlar son trenler. Elinizi çabuk tutmanızda fayda var. ‘İşte Bunlar Hep…’ serisi iyi fırsat olabilir. T


ELEŞTİRİ Taşa fısıldamak

38 yerli - yabancı yazar bir araya gelir ve Orta Doğu’da son yılların en zorlu savaşını, Kobane’yi yazarsa ortaya ne çıkar? Yanıtı ‘Taşa Fısıldayan ÖykülerKobane’ kitabı barışın diliyle veriyor. s

MÜGE İPLİKÇİ

21’

inci yüzyılda insanlık adına pek de parlak bir yerde durmadığımız aşikâr. Bir araştırmada Orta Doğu’da barışa en çok katkıda bulunan ve Arap Baharı’ndan en kârlı çıkan ülkenin Türkiye olduğunu okuduğumda şunları yazmıştım: “Diyelim ki böyle... Peki. Bir sürü yaşananın ardından, bir ülkenin çatısı altında değil de sanki bir misafirhanenin odalarında kalıyormuşçasına üstlenmek durumunda kaldığımız dilsiz konuk dublörlüğümüze edilecek lafımız var mı? İçimize lök gibi oturanları şeytan uçurtmalarına bağlayıp göğe saldığımızda içimiz rahatlar mı? Örneğin, bizzat kendi topraklarımızda yaşadıklarımız bu katkının neresine denk düşer? Hal böyleyken kârlı başoyuncu olsak ne olur, olmasak ne olur?” Bu soruları 2012 yılında sormuşum. Gelmişiz 2015’e sorularım yine aynı. Yine aynı noktadayız. Arap Baharı’nda nerelere vardığımız ortada. Dahası temel sorunumuz devam ediyor: “Barış dilinin ne olduğu konusunda nerelerdeyiz?” Evet, kesinkes düşünmek durumunda olduğumuz bir soru!

AMA BİR DE KİTAPLAR VAR!

Bereket bu sorularıma parantez açacak kimi kitaplar içimize su serpiyor. Bunlardan biri ‘Taşa Fısıldayan Öyküler, Kobane’. Orta Doğu’da son yılların en çetrefil savaşına sunulmuş, barışa dair alternatif bir dil olarak da okunabilecek bir kitap. Kitabı yayına hazırlayan Tekgül Arı, bulunduğumuz coğrafyanın zorluklarını gözeterek Kobane direnişine edebiyatın açabileceği o narin ama bir o kadar da dayanıklı pencereye dikkat çekmemize yardımcı oldu, oluyor. Kitabın önsözünde dediklerine bakmakta fayda var: “Biz yazarlar diyoruz ki bu savaş son olsun, barış gelsin dünyaya.” "Böyle diyerek yazarlar dünyaya barışı getirebilir mi?" sorusuna ise kitabın yazarlarından biri olan Aydın

Taşa Fısıldayan Öyküler, KOBANE

Kolekt�f

Çubukçu’nun dedikleri eşlik edebiNotabene Yayınları lir: 240 sayfa / 17 TL “Bazen savaşın akıl dışı ya da çılgınca bir şey olduğunu, savaşa karar verenlerin ya deli, ya da canavar olduklarını sanıyoruz! Hayır. Hepsi çok aklı başında, çok hesaplı, ne yaptığını çok iyi bilen politikacılar ve sanayiciler bunlar. Bütün sonuçlarını bilerek savaşa karar veriyorlar. Hal böyle olunca daha dikkatli olmak gerekiyor. Bu dikkati, hayata geçirecek en etkili yollardan biri, sanatın ve edebiyatın bizlere bıraktığı ipuçları olduğunu söyleyebiliriz. Savaşın arka planını, söz edilmeyenini, insana yüklediği ölüm gerçeğini insanlığa anlatmak bile bunun için önemli adımlardan biri olsa gerek.” SAVAŞTA BİZ YAZARLARA DÜŞENLER

Tekgül Arı, aralarında Ece Temelkuran, Kiyoshi Nakagawa, Gabriel Binder’ın da bulunduğu yerli ve yabancı 38 yazarı, savaşın nelere mal olduğunu ve olacağını anlattıkları öykü ve denemelerle böylesi bir kitapta buluştururken, aslında dünya barışında biz yazarlara düşen rolü de hatırlatıyor. Kalemimizle vereceğimiz bu mücadelenin, dünyadaki en zor ama en kazanılası mücadele oluşu, coğrafyamızda yaşanan nice sevgisizliğe, hoyratlığa ve şiddete dikkat çekmek açısından son derece kayda değer. Barış dilinin sabırla ve iğneyle kuyu kazarak ‘kazanıldığı’ düşünülecek olursa ‘Taşa Fısıldayan Öyküler’, sadece Kobane için yazılmış bir kitap olarak da karşımızda durmuyor. Okuduğunuz zaman, bu ortak çabanın, dünyadaki bütün savaşların kokusunu ve özellikle de bu korkunç savaşlarda yalnız bırakılmış kadın ve çocuklardaki sesini takip edecek ve savaşın kor (ve kâr kokan) yüzünü bir kez daha düşüneceksiniz. Savaşı siyaset malzemesi yapanların aksine, bizlerin kârı da bu olacak işte. Sizlere savaşın gerçekte ne anlama geldiğini bir anlığına da olsa düşündürebilmek. Sonsuza kadar ‘Savaşa Hayır’ için küçük bir adım. Ama değer! T Kitap s 25


İNCELEME Eskiyi bilmeden yeniyi anlayamazsınız

Her zaman iyi yazarlığın nitelikleri tartışılır. Peki ya iyi okur olmanın kriterleri neler? Türk ve dünya edebiyatının özet bir tarihini bilmekten klasikleri okumaya kadar, yapılacak şeyler listesi hiç de az değil.

K

s

DOĞAN HIZLAN

imileri kendilerini kitap okuma konusunda şöyle överler; “Çok kitap okurum, bütün yeni yayınları izlerim.” Hatta rakam da verirler, "Haftada şu kadar, ayda şu kadar kitap okurum" diye. Onlara bir soru yöneltmelisiniz: Dünya ve Türk edebiyatından kimleri okudunuz? Yanıt listesinin içinde Yunan-Latin klasiklerinden modern klasiklere, Türk edebiyatının ustalarına kadar birçok adın bulunmasını beklerim. Yazarın nitelikleri, özellikleri çok tartışılır, okur düşünceleri hep gündeme düşer ama “Nitelikli okur nasıldır?” sorusu pek sorulmaz. Oysa yazar, şair yapıtına nasıl emek veriyorsa, okur da belli bir eğitimden, daha doğrusu okuma tecrübesinden geçmelidir. Elbet herkesin bu kadar yoğun bilgi edinmesine imkân yok ama ben başlangıç seviyesinde de olsa böyle bir bilgi edinilmesini şart koşuyorum. Nedenlerine gelince… Bu temel bilgileri bilmiyorsanız, zaten

okuduğunuzu değerlendirecek ölçütleri oluşturmamışsınız demektir. Her eseri kendi ekseninde değerlendirirsiniz. Bu da, okuduğunuz kitabı yanlış değerlendirmenize yol açar. Belki daha iyilerini gözden kaçırmanıza sebep olur.Her kitap, genel bir dairenin içinde yerini alır ve bu gerçekten yola çıkılarak yorumlanır. Peki, okur bu edebiyat tarihinin genel çizgilerini öğrendikten sonra bütün iş bitiyor mu? Hayır! Kitap tanıtımları yazanlara, eleştirmenlere düşen işi de anımsatalım. Onlar sadece yeni kitapları tanıtarak görevlerini yerine getirmiş olmuyor, çünkü zincirin halkalarını eksik bıraktıkları için okuru yanıltıyorlar. Veya kaleme aldıkları yazılarda öncüllerden de muhakkak söz etmeliler ki, kaynağı okur da görsün veya neyle mukayese ettiğini biz de görebilelim. Ustalar yalnızca doğum ve ölüm yıldönümlerinde anılıyorlar, yazılıyorlar. Kaçını takip edebiliyoruz? Bu koşullar yerine getirildiğinde okur, tür ve yazar seçimi konusun-

da bilinç kazanır, okuduğundan daha çok zevk alır. Başkalarının yazılarını da kendi bilgi süzgecinden geçirir. EDEBİYAT TARİHİ ÖNEMLİ

Bizde okura özet bilgi verecek kitaplar ne yazık ki yok. Gerek Türk gerek dünya edebiyatını az sayfada özetleyen kitaplara ihtiyacımız var.Kitap tanıtanların yazılarındaki yöntem konusunda da önerilerim var. Bir yazarın kitabını tanıtırken, o yazarın hem eski kitaplarına gönderme yapılmalı, okur yönlendirilmeli hem de belli bir tema üzerinden anılması gereken başka kitaplar varsa, onlardan da söz edilmelidir. "Niçin klasikler?" sorusunun yanıtını çeşitli yazarların notlarında, konuşmalarında bulabilirsiniz. Son olarak çok sevdiğim, çok okuduğum yazar Alberto Manguel, her sabah kalktığında Dante’nin ‘İlâhi Komedyası’ndan bir bölüm okuduğunu yazdı. Italo Calvino bu konuya dair müstakil kitabında, “‘Yeniden okuyorum’ dediğimiz kitaplardır” der klasikler için… Elbet

Alberto Manguel, her sabah kalktığında Dante'nin 'İlahi Komedya'sından bir bölüm okuduğunu yazdı. Italo Calvino da, "Yeniden okuyorum dediğimiz kitaplardır" der klasikler için. 26 s

Kitap


İNCELEME

Yen� başlayanlar �ç�n Batı’nın edeb�yat derg�ler�nde, 'Başlayanlar �ç�n' d�ye b�r bölüm vardır. Genç veya hevesl� b�r�, o yazıdan hareketle k�taplığını kurar.

bu tesbitten bir başka soruya da geçebiliriz. Bizim klasiklerimiz var mı? Varsa hangileri? Bu soruyu “Ustalarımız kim?” şekline dönüştürebiliriz. “Edebiyat tarihi” deyince okur kütüphanelerinde antolojilerin bulunmasını söylemek, bilineni tekrarlamaktan öteye geçmez. Ustaları okumanın şart olduğunu söylerken, gelişen/değişen dil meselesini de ortaya koymak lazım. ÇOK SATAN KLASİKLER

1970’lerde yazılan kitapları bugün herhangi bir genç, okurken anlamakta güçlük çekiyorsa, bunu sözlükle çözmesi gerekiyor. Sözlüğe bakma alışkanlığından yoksun olduğumuzu da unutmayalım. İyi bir okurun en azından divan şiirini de okumasını salık vereceğim.

Best-seller fırtınası bazen iyi kitapları savurabilir, gene eleştirmenin görevi bu edebi âfete göğüs germek, iyi eserlerden söz etmektir. Klasikler satılıyor mu, okunuyor mu? Bu hafta kitapçılarda yaptığım bir araştırmada, satıldığı konusunda sevindirici sonuçlar aldım. Birçok yayınevi klasikler dizisini indirimli şekilde satışa sundu. Bazıları çok satanların rakamına ulaşmış. Bu da gösteriyor ki, sunulduğunda talep oluyor. Ustaları okumadan yenileri anlamak mümkün değil. Somut örneklere indirgeyelim yazımızı. Bugünün genç bir romancısını değerlendirebilmeniz için Ahmed Midhat Efendi, Halit Ziya Uşaklıgil, Yaşar Kemal’i ve daha nicelerini okumuş olmanız gerekiyor. Dünya klasiklerini, hiç olmazsa Dostoyevski, Tolstoy, Conrad,

Balzac, Stendhal, Steinbeck’i okumanız gerek. Yazarken aklıma düşenler bunlar, yoksa çok ama çok daha uzun bir okuma listesi çıkarabilirim. Antolojilerin, herkes için yararı, seçim zenginliği sunmasıdır. REHBER KİTAPLAR

Rastgele okumaları hiç onaylamam. Bir anlayış vardır, okusun da ne okursa okusun, bir gün doğru okumalara ulaşır. Ben bunun yanlış olduğu kanısındayım. Böyle düşünen birçok kişi pembe kitaplarla okurluğunu sürdürmüş, iyi kitaplara asla geçememiş veya geçene kadar çok zaman kaybetmiştir. "Ustalar" derken sadece edebiyatın bilinen türlerini kastetmiyoruz. Yeni türlerin de ustalarını, tarihini bilmek gerek. Polisiye, bilim kurgu, fantastik edebiyat da böyle bir çabayı gerektirir. Yazı boyunca sözünü ettiğim şeyleri gerçekleştirebileceğiniz ilk aklıma gelen, önemli bir iki kitabı anmalıyım. Masanızın üstünde, kitaplığınızda bir yazarlar sözlüğü bulunsun. Örneğin Behçet Necatigil’in Yazarlar Sözlüğü ve Eserler Sözlüğükitaplığımın en önemli kitapları. Edebiyat tarihini, ustaların ürünlerini bilmek, sadece edebiyat kültürünüzü geliştirmez, iyi bir okur yapmaz. Türkiye’nin siyasal, toplumsal tarihini de size öğretir. Sözgelimi köy romanlarını okumadan, Türkiye’deki köy gerçeğini anlayamazsınız, bugün gelinen yer konusunda gerçek tahminlerde bulunamazsınız. Stendhal, romanın sokağa tutulan bir ayna olduğunu söylemişti. Bugün okuduğunuz bir kitapta dünün izleri vardır, eğer eskiyi okumamışsanız, bu izleri süremezsiniz. Hangi meslekte olursanız olun, işin ABC’sini bilmelisiniz, okurluğun da ABC’si vardır. Günübirlik okumalarla yetinmeyin. T Kitap s 27


RÖPORTAJ Kalbim çok yorulur baharda, delirecek kadar

Bejan Matur, karanlıkta ilerlerken bir dağa çıkıyor yolu. Yeni şiir kitabı ‘Son Dağ’ eşliğinde, kurguladığı gibi, uzaktan gördüğümüz dağı usul usul adımlıyoruz. Ve zirvede, varlığın derin nefesini çekip, eteklerine geri dönüyoruz.

s

BERRİN KARAKAŞ

s

FOTOĞRAF ALTAN AYKAN

Son Dağ

Bejan Matur Everest Yayınları 144 sayfa 12.50 TL

‘S

on Dağ’ başlangıcı, o ilk müziği fısıldadığından, başlangıçtan başlamak istedim Bejan Matur’la sohbete. Yazıda, özellikle de şiirde dert ettiği asıl şeyden. “İlk ses annenin seslenişi mi, başlangıç orası mı?” diye sorduğumda, annenin Kürtçe, öğretmenin Türkçe seslendiği bir dile göçün ilk adımlarını işitiyoruz. “İki dil arasında gidip gelmekle yaşanan büyük yolculuk”tan söz ediyor Matur. O sesin geride bırakılmasının verdiği kederden, iyileştirici gücünden, o çocukluk sesinde çok dolaştığından bahsediyor bu kitapta. “Geriye annenin çağırma sesi kalıyor” diyerek devam ediyor: “O sesin hissedildiği eşik bizi biz yapan yer. O yerin anlamıyla doğarız, sesleriyle, ışığıyla, büyüsüyle kalbimiz biçimlenir. Bu sebeple ilk olana bağlıyım. O nedenle kök büyü-

28 s

Kitap

lü bir kavram. Her şeyi içeren, başlatan, var olma sebebimize kapı aralayan yer köklerimizdir. Ve ömrümüz o anlamı yeniden üretmekle geçer. Her şair böyle bir girizgâh kapısına ihtiyaç duyar. Oradan kâinata gider çünkü. Çünkü ancak kâinatla ilk karşılaştığımız yerden kâinata açılan kelimeleri daha net duyarız. Bu sebeple göç kederli bir deneyimdir. İnsanlığın, kavimlerin göçleri geride bir yurt bıraktıkları için değil sadece, geride o anlamın kaidesini bıraktıkları için acıdırlar. Zor deneyimlerdir.” NEDEN?

Dönüşlerden bahsederken Maraşlı Bejan Matur’un Maraş Katliamı’na dönüp baktığında, henüz 10 yaşında bir çocukken neler yaşadığını soruyorum. “Bulunduğunuz zemin ayrıştığında her şeye bakış açınız değişiyor” diyerek devam ediyor: “İçinde hu-

zurla kendinizi yaşadığınız çocukluk oyunlarından dünya birden incitici bir yere dönüşüyor. O zaman ruhunuza bir hüzün yerleşiyor. Ve “Neden?” sorusunu soruyorsunuz! Maraş Katliamı’ndan Ermeni meselesine gidiyorsunuz. Bugün bizi katledenler dün başkalarını incittiler. Böylece zalim mazlum ikilemi, bulunduğun coğrafyayla da ilişkili olarak tarihsel bir gerçek olup karşına dikiliyor. Eğer insanın kâinattaki değerine dair bir meseleniz varsa bu ikileme kayıtsız kalamazsınız. Muhayyilenizi şekillendiren, peşinizi bırakmayan o kederli ses olur. Maraş’ta bir Alevi’nin 1980’de yaşadığı, Saroyan’ın yaşadığından, Şeyh Sait’in idam edilişinden, Seyit Rıza’nın bir gece vakti oğlunun yaşı büyütülerek, kendi yaşı küçültülerek öldürülüşünden bağımsız değil. Bunlara biz nasıl bakabiliriz iyileşmek için? Geçmişin inciticili-

"Şiir olmasaydı, bu kadar güçlü duygular neye dönüşürdü bilemem. Şiirimde dağ ontolojik bağlama oturan bir metafor, varoluşla ilgili olan yer."


RÖPORTAJ

24 d�lden Bejan Matur Ş��rler� bugüne dek İng�l�zce'den Ç�nce'ye 24 d�le çevr�ld�.

ğinden hangi kelimelerle arınabiliriz? Dert edindiğiniz şeyi o ana kadar hiç kimsenin söylemediği bir duyguyla söylediğinizde, başkalarına, dünyanızda bir kapı aralarsınız. O ruhlarda bir dönüşüme aracılık eder kelimeleriniz. Ben politik sanatı, şiiri başından itibaren böyle anlıyorum.” BAĞIŞLIYORUM

Bir ağıtçı olarak ‘Saroyan’a Ağıt’ ile bitiyor ‘Son Dağ’. Son dizelerinde “Bağışlıyorum” diyor şiir. “Affın gerçekleşmesi için bağışlanmayı talep eden birinin olması gerekiyor. Bir affedilme talebi yokken de affetmeyi düşünmek kutsalın alanına giriyor. Öfkesiz olmaktan söz etmiyorum. Ama nefreti dilimizden çıkaran olmak zorundayız. Ruhun karartılmaması asıl mesele. Bu insanın kendi beniyle büyük bir savaşı...” diyor Matur.

“Şiir olmasaydı acaba siz de dağda mı oldurdunuz?’’ dediğimde, şiirinden yola çıkarak cevaplıyor: “Fiziki olarak orda olup olmamak değişmiyor. Herkesin dünyadaki kötülükle baş etmesinin bir yöntemi, isyanı var. Gezi’de olan başka bir şey miydi? Bir isyan duygusu hep var. Zorluklar karşısında başka bir yerden okuyorsunuz hayatı. Ruhunuz derinleşiyor. Şiir olmasaydı bu kadar güçlü duygular neye dönüşürdü bilemem. Şiirimde dağ ontolojik bağlama oturan bir metafor, varoluşla ilgili olan yer; Tanrı, anne, yuva, her şey. Karanlıkta yolunu bulmaya çalışarak ilerlerken, kendisini bir dağda bulduğunu anlatıyor Matur. “Aslında tüm doğayla ilişkim böyledir. Rüzgâr, taş beni ağlatır. Nar ağaçları, kiraz çiçekleri açtığında kalbim hızlanır. Onlardaki şiiri duymak belki

bu... O yüzden baharı çok sevmem, fazla gelir bana. Kalbim çok yorulur baharda, delirecek kadar” diyor. KIZ KARDEŞ

‘Son Dağ’da karşımıza sık çıkan kardeşlik bağına gelince; “Hz. Zeynep’e, Antigone’ye göndermeler yapan bir kavramlaştırma var orda. Kız kardeş olmak, yasın anlatıcısı, sürdüreni olmak. Kerbela acısının hatırlanmasında Hz. Zeynep’in anlatısının çok önemli bir rolü var: Kardeşlerinin kesik başlarını taşıyanların peşinden Emeviye Sarayı’na gelir ve orada bir konuşma yapar. Sarayda huzurda bulunan herkesi haklı sözleriyle mahcup hissettirir, utançtan önlerine bakarlar! Kadınların, anneliğin, kız kardeş olmanın böyle bir gücü var. Doğanın kadına verdiği büyük bir güç bu.” T Kitap s 29 29


AFORİZMA

“İmkânsız hedefler yoktur; daha güçlü ya da daha zayıf iradeler vardır, hepsi bu!”

JULES VERNE 'KAPTAN HATTERAS’IN MACERALARI'NDAN

30 s

Kitap




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.