Eleştirileriyle:
IRMAK ZİLELİ AZİZ KEDİ AYSEL SAĞIR TOM ROBBINS’İN HAYATI: TİBET ŞEFTALİ TURTASI
DOSYA: HER YAŞTAN ÇOCUKLARA HER TÜRDEN KİTAP
SAYGI DURUŞU: DOĞAN HIZLAN’ın kalem�nden YAŞAR KEMAL
YENİ AR ÇIKANL ÇOK AR SATANL
İNCİ ARAL’IN EDEBİYAT DÜNYASI
Müge İpl�kç� yazdı
Milan Kundera’nın son romanı ‘KAYITSIZLIK ŞENLİĞİ’
İÇİNDEKİLER 4
ÇOK SATANLAR DÜNYADAN VE TÜRKİYE’DEN KİTAP LİSTELERİ
6
MÜREKKEBİ KURUMADAN EN YENİ KİTAPLAR
10
GUSTO rehberİn masallar olsun
12
-18 BUZLAR ŞEHRİNİN GÜNLÜĞÜ
14
SERBEST OKUMALAR İNCİ ARAL'IN SEÇTİKLERİ
16
KISA KISA KİTAP DÜNYASINDAN HABERLER
18
ELEŞTİRİ HAYALLERİNİZDEN VAZGEÇMEYİN!
20 KEŞİF ANKARA'DA KİTAP AŞKI BAŞKADIR 22 KAPAK/ANALİZ YAŞADIĞIMIZ GÜNLERE DAİR BİR ROMAN KAPAK FOTOĞRAFI: © CATHERINE HÉLIE, GALLIMARD
26 İNCELEME MASALLARIN GİZLİ BAHÇESİNDE... Copyright Doğan Burda Dergi Yayıncılık ve Pazarlama A.Ş. Yayın Direktörü İlhan Demiriz Yayın Yönetmeni Ayşegül Savur Özgen Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Cemal Subaşı Görsel Yönetmen Olga Aykan Haber Müdürü Eren Başağan Reklam Satış Koordinatörü Suzan Özen Sayfa Operatörü Selim Gökçe Redaksiyon Nurettin Genç İlk Basım Nisan 2015 Baskı APA UNIPRINT Basım San. ve Tic. A.Ş. Adres: Hadımköy İstanbul Cad. Ömerli Mah. No: 159 34555 Arnavutköy / İstanbul / TÜRKİYE Tel: 90212 798 28 40 / Faks: 90212 798 20 63 Dağıtım Yaysat A.Ş. 0212 622 22 22 Doğan Burda Dergi Yayıncılık ve Pazarlama A.Ş.’nin ücretsiz ekidir
30 RÖPORTAJ "ÇOCUKLARA AZAR AZAR 'HAYAT' AŞILAMAK GEREK" 32 İNCELEME Bİ' DÜNYA ARKADAŞ 34 RÖPORTAJ AYASOFYA'DA MACERA 36 ELEŞTİRİ EĞLENCELİ POLİSİYE SEVENLERE 38 SATIR ARASI ÇÜRÜK TOMMY'NİN HİKÂYESİ 40 ELEŞTİRİ YAZARIN 'TURİST REHBERİ' 41
SON BASKI İSTANBUL'UN 'ORTA YERİ' NERESİ?
42 SAYGI DURUŞU YAŞAR KEMAL 46 AFORİZMA LA FONTAINE Kitap s 3
ÇOK�SATANLAR Almanya
İngiltere
1. 2.
3. 4. 5.
ABD
1. Unterwerfung / Inv�s�ble / James Patterson M�chel Houellebecq Del�c�ously Emma / 2. Zwe� Herren am Strand / Ella Woodward M�chael Köhlme�er M�ght�er Than The Sword / 3. St�ll. Chron�k e�nes Jeffrey Archer Mörders / Thomas Raab El�zabeth �s M�ss�ng / Emma Healey 4. K�ndeswohl / Ian McEwan H �s For Hawk / 5. Geschenkt / Dan�el Glattauer Helen Macdonald Kaynak: www.buchliebling.com
Kaynak: lovereading.co.uk
web
dört dörtlük “Keşke Türkçe’de de böyle b�r s�te olsa ded�rten gerçek b�r k�tap s�tes�. Eleşt�r�ler� kararında, okura yol gösteren c�nsten, röportajları h�çb�r soruyu cevapsız bırakmayan türden. Yazarlardan, yayınevler�nden haberler cabası. Alt sınıflandırma �se şahane. Kadın kurgu, çağdaş romant�k, �lk k�taplar bölümler� b�le var. Tem�z tasarımı, rahat okumayı get�r�yor. İnsanın canı s�teden çıkmak �stem�yor.
1. The G�rl On The Tra�n / Paula Hawk�ns 2. Endangered / C. J. Box 3. Last One Home / Debb�e Macomber 4. All The L�ght We Cannot See / Anthony Doerr 5. A Spool of Blue Thread / Anne Tyler Kaynak: The New York Times
www.bookpage.com
Ferah feza edebİyat
Türkiye
kurgu
Fransa
1. Temps Glac�a�res / Fred Vargas 2. After Sa�son3 / Anna Todd 3. C�nquante Nuances Plus Sombres / E.L. James 4. Héloïse, Ou�lle ! / Jean Teulé 5. C�nquante Nuances Plus Cla�res / E.L. James Kaynak: edistat.com 4s
Kitap
1. 2. 3. 4. 5.
Puslu Kıtalar Atlası / İlban Ertem Ölmek Kolaydır Sevmekten / Ahmet Altan B�ze İk� Çay Söyle / El�f Key Kürk Mantolu Madonna / Sabahatt�n Al� Kafamda B�r Tuhaflık / Orhan Pamuk
kurgu dışı
1. Beraber Yürüttük B�z Bu Yollarda / Yılmaz Özd�l 2. Başarıya Götüren A�le / Doğan Cüceloğlu 3. Pucca Günlük 5: O Adam Buraya Gelecek / Pucca 4. B�g Boss / Mustafa Hoş 5. Dört Anlaşma / Don M�guel Ru�z Kaynak: Remzi Kitabevi
Z�ml�c�ous, adı yabancı, kend�s� Türkçe b�r edeb�yat bloğu. Yazarımız S�may’ın asla haf�fe alınamayacak k�tap yorumları, daha çok genç yet�şk�n türünde yazarlarla olsa da röportajları key�fle okunuyor. Üstel�k kend�s�n� Türkçe’de yayımlanan k�taplarla da sınırlamıyor. İy� de ed�yor. Dünyadan haber�m�z oluyor. Ayrıca k�tap kurtlarının dertler�ne eğ�l�p, müz�k, tasarım g�b� kardeş sanatlara da �lg� göster�yor. www.zimlicious.com
MÜREKKEBİ�KURUMADAN Güneşlİ Gece / Nodar Dumbadze / Dedalus Kitap / 230 sayfa / 15 TL K�tap müh�m, çünkü komşu Gürc�stan’ın belk� de en öneml� yazarlarından Nodar Dumbadze’n�n romanı. H�kâyen�n ana üssü, İk�nc� Dünya Savaşı ertes� T�fl�s. Kahraman sürgünden dönen Temo. Yaşamı, aşkı, âşık olduğu den�z� ve güneş�, yan� yokluğunda değ�ş�me uğrayan tüm kavramları yen�den tanımlamaya başlar. Bu arada b�r not: “Kapak tasarımı” dey�p geçmey�n, Sancar Dalman’ın el�nden çıkan kapaktak� ç�çekler, romanın �ç�nde den�ze düşen ortancalar.
Borges ve Sonsuz Orangutan / Luis Fernando Verissimo Monokl / 104 sayfa / 12 TL Karşımızdak� hayl� entelektüel, felsef� düzey� yüksek b�r pol�s�ye. Borges'le uzun b�r d�yalog olarak kurgulanmış h�kâyen�n odağında hem başkahraman hem de anlatıcı olarak Arjant�nl� yazar var. Her şey 1985 yılında, Edgar Allen Poe uzmanlarının İsraf�l Cem�yet� tarafından düzenlenecek b�r kongre �ç�n Buenos A�res'te b�r araya gelmes�yle başlıyor. Poe’var� b�r c�nayet �şlen�yor. Sır perdes�n� aralamak Borges, Vogelste�n ve Cuervo üçlüsüne düşüyor. Adalet Kİtabı / Halil İnalcık / Yeditepe Yayınevi / 408 sayfa / 30 TL
Türkler gerçekten ad�l b�r halk mı? Adalet geleneğ� nerede başlıyor, nerede b�t�yor? İdare geleneğ�n�n neres�nde adalet var? Heps�n�n yanıtları Türk�ye’n�n en öneml� tar�hç�ler�nden Hal�l İnalcık’ın ‘Adalet K�tabı’nda. Türk toplumlarında adalet� �nceleyen araştırmalardan b�r kes�t sunan k�tap, İslam�yet'ten önce ve sonra Türk devlet geleneğ�ndek� hukuk ve adalet�n yer�n�n anlaşılması, Osmanlı yargı s�stem�n�n anlaşılması ve geç�rd�ğ� dönüşümler�n değerlend�r�lmes�, yargı kurumlarının �ncelenmes� �ç�n hazırlanmış.
Uçak Kazaları / Kerem Gök / Altın Bilek Yayınları / 270 sayfa / 20 TL B�rb�r� ardına F 4 uçakları düşerken, gündem� yakalayan bu k�tabı es geçmek olmaz. Türk�ye tar�h�n�n en acı detaylarını barındıran olaylar arasında yer alan uçak kazalarının bugüne kadar hep saklı kalan detaylarını anlatıyor Kerem Gök. İlk uçak kazalarından başlıyor, b�r zamanlar ‘en ölümcül uçak kazası’ g�b� kötü b�r unvan kazanmış 1974 Par�s kazası ve o dönemde İtalyanlara yas �lan ett�ren 1976 Isparta kazası g�b� sansasyonel uçak kazaları �le devam ed�yor, son olarak da da 2009 Amsterdam kazası �le son buluyor.
Bana Aİt Bİr Yer / Michael Pollan / Sinek Sekiz Yayınevi / 344 sayfa / 20 TL
‘Arzunun Botan�ğ�’ ve ‘Etobur-Otobur İk�lem�’ k�taplarıyla tanıdığımız yazar M�chael Pollan, bu kez yazı yazmak �ç�n hayal ett�ğ� yer� nasıl kend� eller�yle �nşa ett�ğ�n� anlatıyor. Pollan, herkes�n �ç�nde olan, genler�m�ze �şlem�ş en uygun barınağı yaratma ed�m�n�, hem ‘yen� başlayanlar �ç�n �nşaat’ rehber�ne dönüştürüyor hem felsef� boyuta taşıyor. Feng Shu�’den Walden’a penceren�n tar�h�ne pek çok detayı har�ka b�r anlatımla aktarıyor.
Hawler - 60 Yıllık İttİfakta Son Gün / Mete Yarar / Destek Yayınları / 216 sayfa / 16 TL
Tam ‘24’ d�z�s�n�n tutkunlarına göre. Ama bu kez söz konusu olan süre 20 saat. Yer de Türk�ye. Güvel�k pol�t�kaları uzmanı Mete Yarar’ın heyecanlı, akılda b�n türlü komplo teor�s� uçuşturan romanının konusu şöyle: ABD, İnc�rl�k Hava Üssü'nü boşaltıp Erb�l'e (Hawler) taşımaya başlar. Türk�ye şoktadır. Bu harekât, 60 yıllık NATO �tt�fakımızın sonu olarak da yorumlanab�l�r! Aslında romanın baş karakter� Şer�f, tam da bu gel�şmey� öngören b�r rapor verm�ş ama c�dd�ye alınmamıştır. Hawler - 60 Yıllık İtt�fakta Son Gün, kes�nl�kle çok tartışılacak b�r roman.
6s
Kitap
MÜREKKEBİ�KURUMADAN Cennetten Gelen İlk Telefon / Mitch Albom / Pena Yayınları / 344 sayfa / 23 TL Ya son, son değ�lse? New York T�mes’ın çok satanlar l�stes�nde uzun zaman yer alan ‘Öğretmen�m Mor�’yle Salı Buluşmaları’ ve ‘Cennette Karşılaşacağınız Beş K�ş�’ romanlarının yazarı M�tch Albom, en ürkütücü, aynı zamanda s�h�rl� romanıyla karşımızda. M�ch�gan’ın küçük b�r kasabasında yaşayanlara gar�p telefonlar gelmeye başlıyor. Arayanlar cennetten aradıklarını söylüyorlar ve tüm dünyanın d�kkat� bu küçük kasabada toplanıyor.
Derle, Topla, Rahatla / Marie Kondo / Epsilon Yayınları / 232 sayfa / 22 TL Bu çağrıya yanıt vermemek çok güç. Hele çağrıyı yapan Japon tem�zl�k ve organ�zasyon uzmanı Mar�e Kondo olunca. K�tapta kategor�ye göre ev�n�z� nasıl tem�zleyeceğ�n�z�, eşyalarınızı nasıl sınıflandıracağınıza da�r yöntemler ve bazı ‘sır’lar yer alıyor. Tüm dünyada üç m�lyon adet sattığı düşünülürse, kolay kolay yabana atılacak türden b�r k�tap değ�l karşınızdak�.
Yaban / Cheryl Strayed / Pegasus / 416 sayfa / 28.50 TL K�tabı mı f�lm� m�? sorusunun kes�n yanıtını öğrenmek �steyenler �ç�n ‘Yaban’ raflara çıktı. Bugün ünlü b�r yazar olan, geçen ay tanıttığımız Rufus k�tap blogunda sürekl� yazan Cheryl Strayed, 26 yaşında çıktığı ‘yürüyüş’ü anlatıyor. Yaban’da, Kal�forn�ya'nın çöller�nden S�erra Nevada'nın dondurucu tepeler�ne, Oregon'un ormanlarından Wash�ngton State'�n Tanrılar Köprüsü'ne 1800 k�lometreden fazla yürüyen genç kadının kend�ne yolculuğunu da okuyorsunuz. Arkadaşım Orhan Kemal ve Mektupları / Fikret Otyam / İş Bankası Kültür Yayınları / 496 sayfa / 39 TL K�tabı en �y� yazarı anlatır. F�kret Otyam da şöyle anlatıyor: “Yaşadığımız aynı kentten ekmeğ�m uğruna ayrılanda, Orhan Kemal'le ölene dek mektuplaştık, nas�p olanda buluştuk Ankara'da, İstanbul'da, son olarak Moskova'da. Onun mektupları, hep yazmak �sted�ğ�, düşled�ğ� ‘Romancının Romanı’nın b�r kes�t� g�b�d�r. Gem�c�ler�n sey�r defter� g�b�, ‘yazarın sey�r defter�’ ya da onun ‘rota’sı. (…) Bu mektuplar, y�rm� yıla yakın sarsılmaz b�r arkadaşlığın, dostluğun belgeler�d�r.” Bacak Arasından Türkİye / Dr. Feraye Sünev Çokgürses & Kaan Arer / Martı Yayınları / 304 sayfa / 19 TL K�tabın alt başlığı “J�nekolog yazılır kadın doğumcu okunur” en �y� özet� sunuyor. Dr. Feraye Sünev Çokgürses, meslek hayatı boyunca gözlemled�ğ� Anadolu kadınını, kadınların yaşadıklarını, özel sağlık sektöründek� deney�mler�n� anlatıyor. Kadınların gözler�nden Türk�ye’n�n nasıl göründüğüne bakmak �stersen�z, �y� b�r alternat�f sunuyor.
Dİktatörlerİn Akşam Yemeğİ / Victoria Clark - Melissa Scott / GeoTurka Yayınevi / 176 sayfa / 25 TL “İnsan et� sevm�yorum; bana çok tuzlu gel�yor” d�yen İd� Am�n de bu k�tapta yer�n� alıyor, Stal�n’�n �çk� sofralarında kusan T�to da, güverc�n yavrularını y�yen ‘vejetaryen’ Adolf H�tler de. D�ktatörler�n sofralarında resm� geç�t yapan k�tap hem tar�h� b�lg�lerle, fotoğraflarla dolu hem de yemek k�tabı havasında. Ama sonunda okura şunu sorduruyor: B�r canavar �le �nsan arasındak� ç�zg� ne kadar �nce olab�l�r?
Kitap s 7
MÜREKKEBİ�KURUMADAN Trendekİ Kız / Paula Hawkins / İthaki Yayınları / 360 sayfa / 23 TL
Yılın en heyecanlı pol�s�yes�. Öyle k�, pol�s�ye türünde pek �k�nc� baskılara tanık olmayan Türk�ye’de bunu başardı. B�r �lk roman olduğu düşünülürse, durum daha da şaşırtıcı. Konu şu: Esas kadınımız Rachel Watson, yan� trendek� kız, hayatı kötü, evl�l�ğ� b�tm�ş, �ş�nden atılmış ama k�mseye söyleyemed�ğ� �ç�n her gün aynı trene b�n�p �şe g�d�yormuş g�b� yapıyor. Tren�n duraklarından b�r�nde gözüne kest�rd�ğ� b�r eve odaklanır ve orada yaşayan �k� k�ş�ye kend� gerçekleşt�remed�ğ� hayatı yükler ve b�r gün b�r şey olur…
Vaat Edİlmİş Topraklarım / Ari Şavit / Tekin Yayınevi / 480 sayfa / 30 TL K�tabın alt başlığı ‘İsra�l’�n Yüksel�ş� ve Trajed�s�’ çok şey anlatıyor. El�n�zdek� k�tap İsra�l’�n gerçek h�kâyes�. K�tapta 19’uncu yüzyılın sonlarına ve İng�ltere’ye uzanan k�ş�sel a�le tar�h� �le İsra�l tar�h�n� b�rleşt�ren Şav�t, İsra�l s�yaset�nden günlük yaşama, azınlıklar meseles�nden uluslararası düzeydek� tartışmalara pek çok meseley� sunuyor. Haaretz gazetes�nde yazan Şav�t, bu sıra dışı k�tabıyla Natan ve Ansf�eld-Kurt K�tap ödüller�n� kazandı, The Econom�st tarafından 2013’ün en �y� k�tabı seç�ld�, haftalarca best seller l�steler�nde kaldı. İçtekİ Benle Barışmak, Rüya Analİzlerİ / Nusret Kaya-Şafak Özhan Yasemin / Destek Yayınları / 288 sayfa/ 20 TL Rüyalar, anlamları çözülemeyen mesajlar olmaktan çıkıyor. Çünkü k�taba göre savaş, dehşet ve terörü, altbeyn�m�z�n tek ses� olan rüyalarımızın anal�z� kanalıyla “�çtek� benle barışmak” olgusu b�t�reb�l�r. K�tap ps�koloj�k v�rüslerden, namı d�ğer ‘bellek şeytanları’ndan kurtulab�lmek �ç�n b�r başucu k�tabı olarak hazırlanmış. Yazarlar, okurlardan tek b�r şey �st�yor: K�tabı, roman okuma tekn�ğ� �le değ�l, ayrıntılı düşünme tekn�ğ� �le okumalarını.
Yolun Sonu Neresİ? /
Serkan Koktay / Koyu Kitap / 90 sayfa / 10 TL Serkan Koktay, farklı zaman d�l�mler�nde, b�rb�r�nden farklı k�ş�ler�n hayatlarından kes�tler sunuyor. Okurlar da acı, mutluluk, sevme ve sev�lme g�b� duyguların her ne olursa olsun değ�şmez unsurlar olduğunu ve aynı kaldığını görüyor. ‘Yolun Sonu Neres�?’ Koktay’ın ‘Salçalı Ekmek’ ve ‘Val�z�mde Gölgeler’�n ardından çıkan üçüncü k�tabı.
Tüp Babayım / Tuğkan Tepiltepe / Magistra / 240 sayfa / 23 TL Babaolacag�moluyorumoldum.blogspot.com.tr �s�ml� blogunda, tüp bebek deney�mler�n� paylaşan Tuğkan Tep�ltepe yazılarını k�taba dönüştürdü. Tuğkan ve eş� Nursen’�n, tüp bebek tedav�s�ne karar vermeler� �le başlayan yolculuklarını anlatan k�tap, sam�m� üslubuyla d�kkat çek�yor. Önsözü Prof. Dr. Üstün Dökmen yazmış.
senden çocuk düşürmek İstİyorum / Özgen Aydos / Argos / 160 sayfa / 18.50 TL
Aşkın sınırları nerede başlar, nerede b�ter? sorusunun yanıtını arayanlara göre. Z�ra çarpıcılığı başlığıyla sınırlı değ�l, devamı var: "İk�nc� kadının olmak �st�yorum... Ne zaman kavga edersen hayatla kaç bana, g�zl� bahçemde şarap �çel�m müz�k eşl�ğ�nde. Kadın masalları okuyayım daha büyümem�ş kalb�ne. İk�nc� kadının olmak �st�yorum hesap sormadan, geleceğ�n günler�n hesabını tutmadan, h�ç tutulmayacak olan sözler�n ver�lmes�n� beklemeden, sıcak b�r battan�ye altında telev�zyon �zlemek sen�nle. Yorgun omuzlarını ovalamak, geçm�ş�mdek� k�rle... Tüm günahları üstlenerek, ayıplanmaları, babamın soyadını �ade ederek..." 8s
Kitap
Ari Şavit İsrail ve Filistin’e dair tüm bildiklerimizi alt üst ediyor… Etkileyici, duygu dolu ve sarsıcı… İsrail’in Filistin’i işgali, yok ettiği ve yerinden sürdüğü bir halkın acılarını ve “ne olacağını” sorguladığı kitabında yüz yılın filmini çekiyor...
“Altı nolu gözetleme kulesinden denizi, kampı ve Gazze şehrini görebiliyorum. Gazze umutsuz ve çaresiz bir şehir. Burası, evlerini ve köylerini 1948 yılında ele geçirdiğimiz insanların şehri ve biz bu insanların sığınaklarını da 1967 yılında fethettik. Burası on yıllardır süren işgal altında sömürdüğümüz, insan haklarını, yurttaşlık haklarını ve ulusal haklarını inkâr ettiğimiz insanların şehri.”
Natan Kitap Ödülü de dahil çok sayıda ödül aldı… 2013 yılında Economist dergisinin seçtiği yılın en iyi kitabı… New York Times’ın en iyi on kitap ve Bestseller listesinde üst sıralarda yer aldı… Kısa sürede yüz binlerce baskısıyla dokuz dile çevrildi.
TEKİN YAYINEVİ
GUSTO
İtalyanların arasına bir Türk karışırsa
Rehberin masallar olsun!
M
asal okumayalı ne kadar oldu? Beş yıl, 10, 20… “Çocuklarıma okudum/okuyorum” diye yanıtlayanlar sayılmaz. Çünkü sorduğumuz, gerçekten masala kendinizi kaptırarak, masal dünyasında dolaşarak ne zaman okudunuz? Yanıtınız ne olursa olsun şimdi tam zamanı. Judith Malika Liberman bir masalcı. Kulağa garip geliyor ama mesleği bu. Sorbonne'da, Los Angeles'taki Claremont College'da okuduktan sonra, Paris'te konservatuvarda hikâye anlatıcılığı eğitimi almış. O zamandan beri de Paris’te ve New York'taki kütüphanelerde, okullarda, huzurevlerinde, hastanelerde ve kitabevlerinde hikâyeler anlatıyor, görsel çalışmalarını sergiliyor. Ama uzun zamandır temel olarak Türkiye’de yaşıyor; ODTÜ’de altı yıl eğitmen olarak çalıştıktan sonra şimdi Koç Üniversitesi'nde ders veriyor. Kitabı ‘Masal Terapi’ yeni çıktı. İçinde kendimizi bulmak için 54 masal yer alıyor. Liberman, kitaptaki masalların bazılarının yıllardır repertuvarında olduğunu, bazılarının ise tesadüf eseri ona geldiğini ve derin- MASAL TERAPİ den etkilendiği için kitaba koyduğunu söylüyor. “Masalların Jud�th Mal�ka isteklerine saygı göstermeye çalıştım” diyor. Okurdan da bir L�berman dizi isteği var: “Her seferinde yalnızca bir masal okuyun. Bu Doğan Novus / kitabı, kafanıza takılan bir soru olduğunda başvurduğunuz 288 sayfa / 25 TL bilge bir öğretmen gibi görün. Rehberlik almak istediğiniz konuyu düşünün, sonra kitabın rastgele bir sayfasını açıp masalı okuyun. Tabii en başından itibaren. Ve mesaj bölümüne geçmeden önce her seferinde kendinize sorun: ‘Bu masal bana nasıl bir mesaj veriyor?’” Liberman, okurlara bir seyir defteri tutmalarını da öneriyor. “Okuduktan sonra düşüncelerinizi yazın.” ‘Masal Terapi’ kitabını okumak, diğer kitapları okumaya benzemiyor. Çünkü amaç, masalların okurları değiştirmesini, dönüştürmesini, daha iyiye götürmesini sağlamak. Evet masal kitabı, terapi kitabı. T 10 s
Kitap
Makarnalarına, pastalarına bayıldığımız İtalyanlar b�z�m yemekler�m�z� yese ne düşünürler? Sorunun yanıtını Ayşegül Türker Zanette İtalyanca yayımladığı ‘Le M�e R�cette Turche Per Gl� Ital�an�’ (İtalyanlar �ç�n Türk Yemekler�), k�tabında arıyor. F�k�r, Ayşegül Türker’�n aklına İtalyan yönetmen Gugl�elmo Zanette �le evlen�p İtalya’ya yerleşt�ğ� sıralarda gel�yor. N�neler�nden gördüğü, Türk�ye’y� gezerken hafızasına kaydett�ğ� tatları İtalya’da bulduğu malzemelerle yapmaya başlıyor. Kızının okulundak� vel�ler de merc�mek çorbası, etl� dolma, portakallı pelte tar�fler�n� �lg�yle d�nley�nce ortaya k�tap çıkıyor. K�tapta 50 tar�f var; h�ç fotoğraf yok. Fotoğrafları Zanette kend� Facebook sayfası üzer�nden yayınlıyor. Tar�fler� seçerken d�kkat ett�ğ� özell�k İtalyanların da damak zevk�ne uygun olması. Örneğ�n salatalığı pek de sevmed�kler� �ç�n, yemek k�tabında cacık dışında bu sebzeye yer vermem�ş. Tavuğu tatlının �ç�nde düşünemed�kler� �ç�n tavukgöğsü de l�ste dışı kalmış. Ama bulgur, p�lav, börek çeş�tler�, her türlü sebze yemeğ�, zeyt�nyağlılar, mezeler ve tatlılar �ç�n bugüne kadar aldığı ger� dönüşler çok �y�.
_18 ‘Buzlar Şehri’nin günlüğü
Bir İstanbul masalı daha okumaya var mısınız? Delal Arya, Pera Günlükleri’nin dördüncüsünde, ikiz kahramanları Ran ve Lusin’i buzlar altındaki İstanbul’da Akbasanlara karşı bir maceraya götürüyor.
“B
ir sabah buzlar İstanbul Boğazı’ndan içeri süzülmeye başlar. Suyun rengi, yaşadığı dehşetten ötürü beti benzi atan bir adam gibi bembeyaz olmuştur ve parmaklarınızı soktuğunuzda küçük iç denizin korkudan tir tir titrediğini hissedebilirsiniz. Denizcilerin bazıları buzların suyun altında kalan kısımlarındaki yarıklardan bembeyaz hayaletlerin çıktığını görürler. Adına ‘Akbasan’ denen hayaletler, şehrin sokaklarına yayılmaya başlarlar. Cumbalı köşklerin, taş evlerin, kâgir apartmanların duvarlarına yapışıp pencerelerinden içeri girer ve soğuk nefeslerini insanların boğazlarından içeri üfleyerek onları dondururlar. Günün sonunda, ‘Boğaz’ denilen o keyifli su ve Haliç’in kıyısındaki binalar, batan lüks transatlantikler gibi yavaş yavaş buzlara gömülmeye yüz tutar. İstanbul artık bir buzlar şehridir. Şehirde donmayan çok az insan kalmıştır. Bunlar; saçları yosun rengine kesen Lusin’i Kozmidion adındaki okula götüren yaşlı ve esrarengiz bir kadın, onları takip eden madenci oğlan Hakan ve Pera Palas’ın tavan arasında kurtarılmayı bekleyen Ran ve Rudabe’dir. Çocukları bu kez, yepyeni ipuçları ve Kehanet Tahtası adında bir zamanda yolculuk oyunu beklemektedir. Acaba çocuklar sırları gün ışığına çıkartıp İstanbul’u eski haline döndürebilecekler midir?" Yazılarını okumaya doyamadığımız Delal Arya, bir kez daha ikizlerin maceralarıyla karşımızda. ‘Buzlar Şehri’ Pera Günlükleri serisinin dördüncü kitabı. T
Çubuk Köpek Pizza Peşinde Tom Watson / Pena Yayınları / 208 sayfa / 19.50 TL
B’nin Kelimeleri Nazlı Den�z Güler / Kırmızı Ked� Çocuk / 64 sayfa / 8 TL
B�r gün, b�r çocuk oturur ve sadece kend� seçt�ğ� sözcüklerden oluşan b�r sözlük yazar. Ama k�mse bu �ş� onun yaptığını anlamasın d�ye kapağa �sm� yer�ne ‘B’ yazar. Hem bu k�tabın macerasını, hem yazarın başından geçenler� okumak �st�yorsanız, ‘B’n�n Kel�meler�’ tam s�ze göre. S�z olsanız hang� kel�meler� seçerd�n�z?
Büyümeden Önce Yapman Gereken 101 Şey / Laura Dower /
Hayal Kasabası
“Çocuk k�tabı” dey�p geçmek mümkün değ�l. Çünkü herkes�n “Çocukken keşke şunu da yapsaydım” d�ye �ç�nden geç�rm�şl�ğ� vardır. İşte bu k�tapta, fen deneyler�nden or�gam�ye, pusula yapmaya, yıldız seyr�ne çıkmaya 101 etk�nl�ğ�n nasıl yapılacağı yer alıyor. Çocuğunuzla beraber çocukluğunuzu yakalamanın tam zamanı. Kitap
Delal Arya / Can Çocuk / 168 sayfa / 13 TL
Çubuk Köpek hayranlarına müjde! Yen� k�tap çıktı. Öncek� maceralarda hamburger ve sos�s peş�nde kom�k maceralar yaşayan Çubuk Köpek ve arkadaşları, bu kez p�zzaların peş�ne düşüyor. Ancak kolay olmayacak. Önce b�r ked� yavrusunu kurtarmaları, plan yapıp, kargaşayı b�t�rmeler� gerek.
Redhouse K�dz Yayınları / 144 sayfa / 31 TL
12 s
Pera GünlükleriBuzlar Şehri
Yeş�m Keleş / Elma Yayınev� / 56 sayfa / 9.50 TL
“S�zden daha �y� yazan b�r� varken k�tap yazmaya gerek var mı? Ya da ressamlar en güzeller�n� kullanmışken renklere uzanmaya? Pek�, mor gökyüzü olur mu? Rüyalarınızın sonu s�zden n�ye kaçar? Yanıtı Hayal Kasabası'nın sokaklarında! Hayaltoplayan'ı zor günler bekl�yor, çünkü yan komşusu…” ‘Hayal Kasabası’ k�tabı, Hayalseçen ve hayalc� çocuklarıyla dört dörtlük b�r macera.
a y r ı n t ı l a r ö n e m l i d i r
Mart ayı kitaplarımızla sizlerleyiz...
Tom Robbins Tibet Şeftali Turtası’nda
Yazar Mineke Schipper, Adem ve Havva
Dünya edebiyat eleştirisi literatürüne önemli
kendi hayatının dalgalı ve durgun zamanlarını,
inancının farklı dinlerdeki yerini ve anlatı
katkılarda bulunan Northrop Frye’ın, bugün
çalkantılı ve muzip anlarını; çocukluğundan,
biçimini göz önüne sererken, görsel kaynaklarla
artık “kült” kabul edilen eseri Eleştirinin
gazetecilik yıllarından, dünya gezilerinden,
zengin bir bakış olanağı veriyor. Lillith’ten
Anatomisi artık Türkçe’de. Bu kitap, edebi-
yazarlığa başlayışından, askerlik anılarından,
Havva’ya, Tanrı’dan Şeytan’a ve yılana kadar
yat uzamının tüm sakinlerine, özellikle de
evliliklerinden, ilişkilerinden seçtiği
insanlık tarihinin zengin kültür parçalarını bir
Türkiye’deki edebiyat eleştirisi çalışmalarına
eğlenceli hikâyeleri anlatıyor.
arada ve çok boyutlu bir bakış açısıyla sunuyor.
ilham verecek bir armağan olarak görülebilir.
John Urry’nin Mekânları Tüketmek’i, Will Kymlicka’nın Çok Kültürlü Yurttaşlık’ı, Rolf Cantzen’in Daha Az Devlet Daha Çok Toplum’u ikinci basımlarıyla sizlerle...
SERBEST�OKUMALAR İnci Aral
s
YAZAR
Yeri tartışılmaz. Öyküleri, romanları sadece kadınlık hallerini anlatmakla yetinmiyor, insanı kendi içindeki en dolambaçlı yollara çıkarıyor. Yazdıklarını, altını çizmeden okuyup geçmek mümkün değil. Peki İnci Aral, hangi kitapların altını çiziyor? “Hayatını okumak ve yazmak üzerine oturtmuş bir insan olarak bu yaşıma kadar sevdiğim, çok beğendiğim hatta hayranlık duyduğum yüzlerce kitap okudum. Bütün bunlar içinden beşini seçmek çok zor, fazlasıyla sınırlayıcı. Bu yüzden şu an aklıma gelen, belleğimde yoğun okuma tadı ile birlikte olağanüstünün şaşkınlığını yaratan birkaç kitap ve yazardan söz edeceğim.”
1.
Memleketİmden İnsan Manzaraları Nâzım H�kmet Dünya şa�r� Nâzım H�kmet'le k�taplarının yasaklı olması neden�yle epeyce geç tanıştım, ancak ş��rler�n� ve özell�kle adını andığım eser�n� okuduğumda hem çok sarsıldım hem de ülkes�n�, �nsanını anlatmaktak� olağanüstü vurucu ş��rsel ve �mgesel gücüne hayran kaldım. Ben�m �ç�n Nâzım H�kmet kes�nl�kle b�r numaradır. Yapı Kred� Yayınları / 544 sayfa / 30 TL
3.
Anna Karenİna Lev Tolstoy Anna Karen�na büyük Rus yazarı Tolstoy'un �k� c�ltl�k ölümsüz romanıdır. Bana sınırsız b�r okuma zevk� verd�ğ� g�b� çok yönlü, çok katmanlı yapısıyla o zamank� Rus toplumu hakkında b�lg� ed�nmem� sağlamıştır. Anna k�ş�l�ğ�nde kadın ruhunu, bununla b�rl�kte aşkı ve evl�l�ğ� �rdelemes� �se "B�r yazar olarak bana yol açtı" d�yeb�l�r�m. İlet�ş�m Yayıncılık / 836 sayfa / 34.50 TL
14 s
Kitap
2. Baba Evİ
Orhan Kemal
Bu ben�m 11 yaşında, �lk okuduğum romandı. Büyük b�r yazarın d�l�yle, har�ka anlatımıyla tanışmamı sağladı. Sonrak� yıllarda da Orhan Kemal hem en sevd�ğ�m yazarlardan b�r� hem de ustam oldu. Türk edeb�yatının temel d�rekler�nden Orhan Kemal, yazarlık v�cdanı, �nsan sevg�s�, dünya görüşü ve en kötü kahramanından b�le umut kesmeyen yaklaşımıyla ürett�ğ� bütün eserler�yle hâlâ okunuyor ve yaşıyor. Everest Yayınları / 222 sayfa / 16 TL
4.
Dalgalar V�rg�n�a Woolf Yazarın b�l�nç akışı tekn�ğ�n� kullanarak yazdığı bu olağanüstü ş��rsel yapıt ben� konusundan çok, anlatımı �le etk�lem�şt�r. Der�nl�k ve �ncel�ğ�n b�r arada yol aldığı bu eser ben�m yazarlığımda b�r dönemeç oldu, İnsan z�hn�ne g�rmey�, �ç konuşmaları, h�ssed�len�, b�l�nçten gelen� d�le get�rmey� ben�msey�p sevd�m. Baştan başa ş��r olan bu k�tabın bendek� yer� çok ayrıdır. Kırmızı Ked� / 254 sayfa / 19.50 TL
SERBEST
OKUMALAR
İnci Aral Kitaplığı Kend� Geces�nde Kırmızı Ked� / 360 sayfa / 20 TL Şarkını Söyled�ğ�n Zaman Sadakat Unutmak Yazma Büyüsü Safran Sarı Ruhumu Öpmey� Unuttun Yeş�l Taş ve Ten Anlar İzler Tutkular Gölgede Kırk Derece Mor İç�mden Kuşlar Göçüyor H�çb�r Aşk H�çb�r Ölüm Yen� Yalan Zamanlar Ölü Erkek Kuşlar Sevg�n�n Eşs�z Kışı Uykusuzlar Kıran Res�mler� Ağda Zamanı
5.
Hadrİanus'un Anıları Marguer�ta Yourcenar Roma �mparatoru Hadr�anus'un ağzından kurgulanmış bu benzers�z eser, başlı başına b�r �nsanlık destanıdır. Ne demek �sted�ğ�m� �se ancak k�tabı okuyan anlayab�l�r. Marguer�ta Yourcenar, üstün d�l�, felsefes�, b�lgel�ğ� �le dünyanın en güzel romanlarından b�r�ne �mza atmıştır. Her satırıyla okuru şaşırtan, geçm�şle ş�md� arasında salınmaya bırakan bu romanı okumaya doyamadığımı söyleyeb�l�r�m. Hel�kopter Yayınları / 200 sayfa / 25 TL
“Okuduğum kitabı neden sevdiğimi düz sözcüklerle ve kısaca anlatmakta her zaman güçlük çekmişimdir. Çünkü bir kitap her şeyden önce sizi alıp başka yerlere götürdüğü, size bilmediğiniz bir şeyleri anlattığı, zevk verdiği, sizin hep düşünüp de dile getiremediğiniz duygularınızı ifade ettiği ya da başka birçok nedenden sevilebilir. Bir kitap hakkında söylenecekler de genelde birkaç cümleden daha uzun olmalıdır. Herkese, okumaktan zevk alabilmeyi, güzel kitaplar keşfetmeyi ve okumaya zaman ayırabilmeyi diliyorum.”
Kitap s 15
KISA�KISA
K�tap Tutucu 34.90 TL www.ev�dea.com
Metin Altıok Şiir Ödülü Bu yıl 8'incisi verilecek Metin Altıok Şiir Ödülü için başvurular 24 Nisan 2015 tarihine kadar Kırmızı Kedi Yayınevi'ne yapılacak. Yalnız 2014 yılı içinde basılmış şiir kitaplarıyla başvurulabiliyor.
KADINLAR YAZIYOR
Terry Pratchett
ŞİMDİ DİSK DÜNYA’YA NASIL GİDECEĞİZ? Fantastik edebiyatın devlerinden İngiliz yazar Terry Pratchett hayatını kaybetti. Henüz 66 yaşındaki ünlü yazar, özellikle ‘Disk Dünya’ serisiyle tanınıyordu. Türkçe’de daha çok İthaki ve Tudem yayınevlerinden çıkan Pratchett’ın kitapları, 37 farklı dile çevrildi, tüm dünyada milyonlarca adet sattı.
‘Kadınları en iyi kendileri anlatır’ düşüncesinden yola çıkan D&R, 8 Mart 2016 tarihinde tamamlanacak ‘Kadınlar Kitabı’ projesini başlattı. Kitap, Türkiye’nin dört köşesinden kadınların, kadın hakları, hak ihlalleri, hayatta kadın olmak ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne yönelik görüş, düşünce, anı ve mesajlarını içerecek. Kadınlar yazdıklarını yıl boyunca Türkiye genelindeki D&R mağazalarındaki standlara iletişim bilgileri ile birlikte bırakacak. 8 Mart 2016 Dünya Kadınlar Günü’nde raflarda yerini alacak kitabın satışından elde edilen gelir, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne aktarılacak.
İZMİR KİTAP FUARI 20 YAŞINDA 18-26 Nisan 2015 tarihleri arasında Uluslararası İzmir Fuar Alanı’nda (Kültürpark) düzenlenecek 20’nci İzmir Kitap Fuarı, Aziz Nesin’in 100’üncü yaşını çeşitli etkinliklerle kutlayacak. Fuara 400 yayınevi ve sivil toplum kuruluşu katılırken, fuar süresince yaklaşık 150 kültür etkinliği gerçekleştirilecek. Bu etkinlikler ve imza günleri onlarca yazarı, okurlarıyla buluşturacak.
16 s
Kitap
Ahmet Altan
Zamanlama mükemmel
B
alyoz davasıyla ilgili son gelişmelerle tartışmaların odağına oturan Ahmet Altan'ın Balkan Savaşı ve Bab-ı Ali Baskını’nı anlattığı son romanı ‘Ölmek Kolaydır Sevmekten’ de tam şu günlerde piyasada. Roman 1912-1913 yıllarında toplam altı aylık bir sürede Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşanan olayları bir ailenin fertlerinin hatırladıklarına dayanarak anlatıyor. Sıkı Ahmet Altan okurlarının ‘Kılıç Yarası Gibi’ ve ‘İsyan Günlerinde Aşk’ romanlarından hatırlayacağı ailenin fertleri yine başrolde. Everest Yayınları’ndan çıkan kitabın birinci baskısı 100 bin adet.
NEIL GAIMAN komik ve tuhaf bir hikâye anlatıyor!
“Çocuklarınıza sesli okuyabileceğiniz harika bir kitap, ama çocukların kitabı bir defada okuyup bitirmenizi istemesine şaşırmayın (belki yanında süt ve kurabiye de isterler!).”
Newbery ve Carnegie Madalyaları sahibi, çoksatan kitapların yazarı Neil Gaiman’ın yazdığı, zaman yolculuğuna çıkan bir babanın eğlenceli macerasını keşfedin.
Coraline gibi filme uyarlanan kitapların, Doctor Who dizisinin bir bölümünün yazarı, The Simpsons dizisinde kendisi olarak rol alan Neil Gaiman yine çok güldürüyor!
ELEŞTİRİ Hayallerinizden vazgeçmeyin Yalnızlık her derdin devası olabilir mi? Bilimde ilerlemenin, savaş meydanında zafere koşmanın, hatta aşkta mutluluğun? Tereddütünüz varsa Cem Şancı’nın son kitabı ‘Yalnızlık Doktorası’nı okuyun. s
EREN BAŞAĞAN
S
ervet-i Fünun’un büyük ustası Halit Ziya’nın (Uşaklıgil) Yeşilköy’e taşınacağını duyan dostları sorar: “Şehirden neden kaçıyorsunuz mirim? Orada yalnız kalmaktan korkmuyor musunuz?” Cevabı açıktır: “Yalnızlık bir mahrumiyet değil, lükstür.” Halit Ziya’nın ne demek istediğini belki 19’uncu yüzyılın sonunda anlamak zor olabilir ama akıllı telefonlar, kesintisiz internet bağlantıları, sosyal medya ağı ile örülü hayatımızda hangimiz zaman zaman onun gibi düşünmüyoruz ki? Yine de iş açık açık konuşmaya, yazmaya gelince yalnızlık çoğu kez tabu kabul ediliyor. Cem Şancı, son kitabı ‘Yalnızlık Doktorası’ ile bu tabuyu yıkıyor. ‘Doktora’ kelimesine aldanıp, karşınızda akademik çözümlemelerin, felsefi tartışmaların yer aldığı bir kitap var sanıp korkmayın. Yukarıda özetlediğimiz Halit Ziya anekdotu ile başlayan ‘Yalnızlık Doktorası’ dostlar arasında sohbet eder gibi yazılmış, yalnızlıkla ilgili zaman zaman dile getirilen samimi fikirleri yansıtıyor.
ZAMAN ZAMAN YALNIZLIK İYİDİR
Cem Şancı, hiç şüphesiz yalnızlıktan yana. Hem de fena halde. Öyle ki, şu cümlesi aslında kitabı da özetliyor: “Kim olduğunuzu anlayabilmeniz ve kendinizi en doğru şekilde tanıyabilmeniz için sadece tek bir yol vardır, işte onun adına da ‘yalnızlık’ diyoruz.” Ama önermesi “Hep yalnız kalın” değil elbette. Yalnız kalmamak uğruna kendinizden, hayallerinizden, yapmak istediklerinizden vazgeçmemeniz gerektiğinin altını çiziyor kalın kalın. En büyük vurgu da ister istemez ‘aşk tuzağı’na yapılıyor. Aşkın yalnızlık korkusunun sonucu olmaması gerektiğini söylüyor. Ancak aşk ile yalnızlığı karşılıklı iki zıt fikir değil, birbirini besleyen iki kaynak 18 s
Kitap
yalnızlık
olarak değerlendiriyor. Çünkü doktorası / Şancı’nın kastettiği istemeden Cem Şancı oluşmuş değil, tercih edilmiş Remz� K�tabev� / yalnızlık. 128 sayfa / 10 TL Kitabın en güzel yanlarından biri tarihten tanıdığımız kişiler aracılığıyla bu yalnızlığı örneklendiriyor oluşu. Örneğin Evliya Çelebi’nin karşılaştığı çoban ile yaptığı konuşma Cem Şancı’nın tam olarak ne demek istediğini ortaya koyuyor. Evliya Çelebi, çobana gezdiği memleketleri, karşılaştığı olayları, insanları anlatıyor. Çoban büyük bir hayranlıkla dinliyor, bu şehirleri, diyarları çok merak ettiğini ama asla gidemeyeceğini söylüyor ve Evliya Çelebi, “Neden?” diye sorunca şu yanıtı veriyor: “Ben nişanlıyım. Bu keçileri sürüp büyük bir sürü yaptım, şimdi yarısını satıp sevdiğim kızla evleneceğim. Sonra çocuklarımız olacak. Nasıl gideyim oralara? O anlattığın yerler çok güzel ama ben burada mutluyum.” Çobanın hikâyesi yüzyıllar sonra hemen hepimizi anlatıyor. Büyük filozof Eflatun’un sonradan antik Yunanistan’ın en büyük kâşifi olacak Pytheas’a verdiği ders, Fatih Sultan Mehmet’in babası II. Murat’ın tahttan ayrılma hikâyesinde de kendi hayallerimizi yakalayabiliyoruz. Cem Şancı, şiiri de ihmal etmiyor. Kitabın bazı bölümleri yalnızlıkla ilgili dizelerle başlıyor. Ayrıca usta yazarların, şairlerin, düşünürlerin sözlerine de yer veriyor. Edip Cansever’den “İnsanın insana verebileceği en değerli şey yalnızlıktır”, Alex Browning’den “Okumak öğrenmeyi sağlar ama dehanın okulu yalnızlıktır” kitapta yer alan sözlerden yalnız birkaçı. ‘Yalnızlık Doktorası’nı bitirdiğinizde zaman zaman insanın neden –hatta hiçbir şey yapmadan- yalnız kalması, inzivaya çekilmesi gerektiğini anlıyorsunuz. T
KEŞİF Ankara’da kitap aşkı başkadır
Onlarca kitapçı, kitapçıdan çok sahaf, Türkiye’nin belki de en sadık okur kitlesi... Ankara’nın kitap ‘mabet’lerine uzandık, Kızılay’dan bayrağı devralan Kavaklıdere’nin alternatif kitabevlerini dolaştık. s
1.
YASEMİN ÖZTEMÜR
D&R
ORHUN SAHAF (TUNALI SAHAF)
Adres: İran Cad. No: 7 Kavaklıdere Tel: (0312) 426 50 06 / www.dr.com.tr
Adres: Tunalı Hilmi Cad. No: 95/40 Tunalı Pasajı Tel: (0312) 428 18 08
Kuğulu Park’ın karşısında yer alan kitapçı, beş katlı binasıyla “Tunalı Hilmi Caddesi” denince akla gelen en önemli simgelerden. Kapıdan içeri girdiğinizde, sizi çok satanlar ve yeni çıkanların olduğu geniş bir raf karşılıyor. Her katta, farklı türde kitaplar alıcılarını bekliyor. Giriş katındaki Kahve Dünyası ise kitapseverlere, Kuğulu Park manzarası eşliğinde dinlenme fırsatı sunuyor.
Orhun Sahaf’a adım attığınız an, tozlu kitap kokusunun bedeninizi sardığınızı hissediyor, bu kokuyu doya doya içinize çekmek için tüm kitaplara dokunmak istiyorsunuz. Sahafın sahibi Erdal Özdemir, tüm kitapları kabul etmediklerini; daha çok 1930’lardan 1960’lara kadar olan eserlerin sahafta bulunduğunu belirtiyor. Çoğunlukla tarih, sanat, felsefe ve edebiyat kitaplarının yer aldığı sahafın müşteri kitlesini daha çok üniversite öğrencileri oluşturuyor.
2.
DOST KİTABEVİ
Adres: Atatürk Bul. 237 D: 14-15 Kavaklıdere Tel: (0312) 427 24 06 / www.dostyayinevi.com
Bilen bilir, Kızılay’da Konur Sokak’a ruhunu veren mekânlardan biridir. Dokuz yıldır kitap severlerle Atatürk Bulvarı üzerindeki şubesinde de buluşuyor. Ama şube, merkezden epey farklı bir tablo çiziyor. Kızılay’dakinin aksine daha küçük ve sakin kitabevi, şirin bir kütüphane havasında.
3.
İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI
Adres: Tunalı Hilmi Caddesi No: 112/B (T. İş Bankası Tunalı Hilmi Şubesi içi) Tel: (0312) 324 10 73/www.iskulturyayinlari.com.tr
İş Bankası’nın içerisinde ayrı bir bölme olarak hizmet veren İş Bankası Kültür Yayınları Kitabevi, henüz altı ay önce açılmasına rağmen Tunalı Hilmi Caddesi’nin demirbaşlarından olmaya aday gibi görünüyor. Yalnız kendi kitaplarına yer verse de yoğun bir okur trafiğine sahip.
4.
DEVR-İ ALEM SAHAF
Adres: Tunalı Hilmi Caddesi No: 123/18-38 Kuğulu Pasajı Kavaklıdere Tel: (0312) 466 59 75
2002 yılında açılan sahaf, gücünü, eski ve güncel çizgi roman serilerinin oluşturduğu geniş arşivinden alıyor. Burada Türkçe çizgi romanlara ek olarak, İngilizce, Almanca, Fransızca ve İtalyanca gibi farklı dillerde yazılmış çizgi romanlar da mevcut. Geniş çizgi roman yelpazesinin yanı sıra, polisiye ve bilim-kurgu da sahafın iddialı olduğu türlerden. Gençler kadar gençlik günlerinin çizgi romanlarına erişmek isteyen orta yaş ve üstü müşteriler, sahafın müdavimlerinden. 20 s
5.
Kitap
6.
HOMER KİTABEVİ
Adres: Bestekâr Sokak No: 35 Kavaklıdere Tel: (0312) 426 07 77/ www.homerbooks.com
Merkezi İstanbul’da bulunan Homer Kitabevi’ni diğerlerinden ayıran en önemli özellik, kitaplarının yüzde 90’ının İngilizce oluşu. Romandan siyasete, sanattan çizgi romana, pek çok türde İngilizce kitap satışa sunulunca, müşterilerin de büyük kısmı büyükelçilik çalışanları ve üniversite öğrencilerinden oluşuyor. Kitabevinde, arkeoloji, tarih, fotoğrafçılık, dağcılık ve tarih gibi konularda kendi yayınevlerinin çıkarttığı Türkçe eserler de mevcut. Kitabevinin alt katında ise yüzde 50 oranında indirimli kitaplar satışa sunuluyor. İstek üzerine yurt dışından kitap siparişi de alınıyor.
7.
LEYLİM KİTAP SARAYI
Adres: Esat Dörtyol Pamuk Pasajı No: 64 Küçükesat Tel: (0312) 417 67 38
Tunalı Hilmi Caddesi’nin Esat’a dönüşünde yer alan sahafın sahibi Resul Özkula, Leylim Kitap Sarayı’nı ‘halkın kitapçısı’ olarak tanıtıyor. Maddi durumu yeterli olmayanlardan ücret talep etmeyen Resul Bey, sahafında korsan kitapların asla satılmadığını da vurguluyor. Sahafa girdiğiniz an, çevrenizi edebiyat, sanat ve felsefe alanının en önemli eserleriyle sarılı buluyorsunuz. Osmanlıca eserlerin de yer aldığı sahafta, İngilizce, Rusça ve Fransızca dillerinde eserler de yer alıyor. Eski dergi arşivleri de sahafın demirbaşlarından.
8.
MAARİF SAHAF ANTİKA
Adres: Uğur Mumcu Caddesi 50/13 Çankaya Tel: (0312) 437 05 32
Gerçek bir sahaf. Bir rafta Calmet'in 300 yaşındaki (1722 baskısı) İncil sözlüğüyle karşılaşıyorsunuz, diğer rafta 150 - 200 yıllık Bektaşi nefesleri (cenknameler) yer alıyor. Yeni kitapları da bulabildiğiniz dükkân, uzun zaman geçirmek için tasarlanmış. İsteyenler kahve, poğaça eşliğinde kitapları daha uzun süre inceleyebiliyor. Yüzlerce antika eşya ve objenin de bulunduğu Maarif Sahaf Antika’da fiyatlar da makul düzeyde.
KEŞİF
Kitap s 21
KAPAK/ ANALİZ Yaşadığımız günlere dair bir roman Milan Kundera, son romanı 'Kayıtsızlık Şenliği' ile bir kez daha Türkçe'de. 14 Nisan'da Can Yayınları'ndan çıkacak romanı Tempo Kitap için herkesten önce yazar Müge İplikçi okudu. Ona göre "Kayıtsızlık Şenliği'nin lezzeti, Fransa’nın en eski brendisi armanyakla anılacak türden." s
MÜGE İPLİKÇİ
“Soluyun dostum, etrafımızı saran bu anlamsızlığı soluyun, bilgeliğin anahtarı o, gammazlığın anahtarı o...” Ramon’un D’Ardela’ya öner�s�
‘K
ayıtsızlık Şenliği’nde, bir arkadaşın bir diğerine ettiği bu cümle, bir bakıma kitabın temelini oluşturuyor. Satırlar önünüzden akıp giderken tekrar düşünmeden edemiyorsunuz: Gerçekten, bu yaşadığımız dilimde, anlamsızlık varoluşun özü olabilir mi? Öyle ya, kimsenin görmek istemediği yerde bile mevcut olduğu düşünülürse, özellikle de yaşadığımız bu kesit ‘anlamsızlığın’ adıyla anılabilir mi? Dehşette o, kanlı savaşlarda o, en kötü felaketlerde o... Kitaptaki tuhaf kahramanlarımızın işaret ettiği biçimde böylesi dramatik durumlarda ‘bile’ onu kabul etmeli ve adlı adınca anmaya cesaret etmeli miyiz? Yoksa ilk etapta şunu mu teslim etmek durumundayız: Onu kabul etmek için önce anlamsızlığı sevmek gerekir, anlamsızlığı sevmeyi öğrenmek... Bütün açıklığıyla, masumiyetiyle, güzelliğiyle anlamsızlığı sevmek... Böyle bir sorgulamaya niyetliyseniz; ya da derdiniz çoktandır buysa (“Dert” dememe bakmayın, “Çözüm” desem daha doğru olacak) Milan Kundera’nın son kitabı ‘KayıtsızlıkŞenliği’ne hoş geldiniz!
KİTABI OKURKEN
‘KayıtsızlıkŞenliği’ posta kutuma düşer düşmez (basılmadan PDF formatında okudum) kitabın başına oturdum hemen. Yazarın ‘Bir Buluşma’ adlı deneme kitabından sonra nasıl bir ‘kurgu’ kitapla karşı karşıya olduğumuzu gerçekten merak edi22 s
Kitap
yordum. ‘Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği’ni, çağımızın en önemli varoluş metinlerinden biri olarak hafızalarımızın en hassas yerine bir yaprak dokunuşuyla –ve aynı zamanda da çelik ağırlığıyla- bırakan yazarın, 21’inci yüzyıla ‘anlamsızlığın’ merceğinden, bir kez daha, nasıl bakmış olduğu, daha kitabı okumadan beni heyecanlandırdı! Sanırım varoluşun anlamsızlıkla kurduğu ilişkiyi onun kadar irdeleyen bir yazar, çağımızda bir elin parmağını geçmiyor. Bir de şu sanki: Kundera’nınki anlam aramak derdi değil, bir kere bu okur olarak beni çok rahatlatıyor. Anlam ararken anlamsızlığın altında kalmak gibisinden bir açmazın da ortadan kalktığı satırlarında, belki de bu yüzden, çok tekinsiz sınırlar içerisinde dolaşmıyoruz. Buna yatkın bir ruha sahipsek, üç aşağı beş yukarı biliyoruz neyin ne olduğunu. Ve o bildik toprakta, yazarın gerçek bir yaratıcılıkla gözlerimizin önüne serdiği atmosfere şaşarak bakakalıyoruz! Bu kadar bildik bir çerçevenin içerisine (anlamsızlık ve yine anlamsızlık) anlam arayışını sokmadan, birbirine dokunan ve sonra uzaklaşan, birbiriyle ilişkili ve bir o kadar ilişkisiz bir yapboz masalını sekmeyen bir kurguyla, ustalıkla yerleştirmiş Kundera. ANLAMSIZLIK SADECE BU ÇAĞA MI ÖZGÜ?
Evet, "Kitabın en temel sorunu çağımızın anlamsızlığı" diyebiliriz. Ancak bu anlamsızlığın sadece çağımızın sorunu olmadığı da bir o kadar aşikâr.
FRANCOIS LOCHON / GETTY IMAGES TURKEY
KAPAK / ANALİZ
kayıtsızlık ŞenlİĞİ
MIGUEL MEDINA / GETTY IMAGES TURKEY
M�lan Kundera Can Yayınları 112 sayfa 11,50 TL
31 yıl önce, 31 yıl sonra 86 yaşındak� M�lan Kundera ününün doruğuna 1984'te Fransa'da yayımlanan 'Varolmanın Dayanılmaz Haf�fl�ğ�' �le 55 yaşında ulaştı.
Kitap s 23
Örneğin kitabın aralarında -“Kitabın ayracı gibi” dersem yalan olmaz- gezinen bir Stalin imgesi var. Stalin’in avcılığı ve bu avcılığın, yirmi dört keklikle kurduğu ilişki, Stalin ve politbüro üyeleri özelinde, sürekli karşımıza çıkıyor. Meraklı okur için burada anlatıp detay vermiş olmayayım ama totaliter zihniyetlerin, geçmişte ve bugün etrafımızı saran ‘anlamsızlığına’ ve bu anlamsızlığın kemikleşmesine o kadar yerinde bir atıfta bulunuyor ki, sadece Fransa, Rusya ya da Avrupa genelinde değil, bizzat Ortadoğu ve elbette Türkiye için de düşünebileceğimiz şaka-kâbusların açılımı demek olabiliyor böylesi bir imge. KİTAPTAKİ KAHRAMANLAR
Çek yazar Kundera’nın kendi öz vatanında Komünist Parti’den ilk ihracını ‘Şaka’da anlattığını belleği güçlü okurlar hatırlayacaktır. Besbelli ki, bu ‘şaka’ hali onda, ‘Gülüşün ve Unutuş’un ardından vatandaşlıktan çıkarıldığı ve yaşamakta olduğu Fransa’da daha da egemen olmuş. Anlamsızlığı bir kez daha karşımıza bir şaka olarak çıkarırken karikatürleşmesine izin vermediği karakterleriyle kısa bir görüşmenin de adı oluyor ‘KayıtsızlıkŞenliği’.
Ödüllü yazar Toplam 10 roman yazan Kundera, Nobel Edeb�yat Ödülü olmasa da pek çok uluslararası ödül kazandı.
Anlamsızlığı bir kez daha karşımıza bir şaka olarak çıkarırken, karikatürleşmesine izin vermediği karakterleriyle kısa bir görüşmenin de adı oluyor 'Kayıtsızlık Şenliği'. Yaklaşık bir aydır Chagall’ın tablolarının sergilendiği bir müzenin önündeyiz. Müze Luxembourg Bahçesi’ne çok yakın. Kahramanlarımızdan Ramon, müzenin önündeki kuyruğa bakıyor ve sergiyi görmeyi çok istediği halde o kuyruğun ‘gönüllü bir parçası’ olmaya gücünün yetmeyeceği kanısına varıyor. Ve sonra kuyruktaki ‘insanlara, onların sıkıntıdan felç olmuş yüzlerine dikkatlice baktı, bedenlerinin ve gevezeliklerinin örteceği tabloların bulunduğu salonları hayal etti, öyle ki, bir dakikanın sonunda gerisin geri dönüp parkın içindeki ağaçlı yollardan birine girdi.’ Ramon, Luxembourg Bahçesi’nde gezerken biz okurlar da bu kısa romandaki diğer kah24 s
Kitap
ramanlarla tanışmaya başlıyoruz. D’Ardelo, Alain, Charles, La Franck... Bir doğum günü partisi, Kaliningrad’ın öyküsü, gelecekten haber veren sahneler, yaşamın ölümden daha güçlü olduğu, çünkü yaşamın ölümle beslenir olduğu gerçeği... Ve bir sürü şey daha. Sayfalar ilerledikçe, bu kısa metni, bir kalem ustasının çağa yazmış olduğu bir şiir olarak, hızla tüketmek yerine ağırlaştırarak okumaya başladım. Kitabın lezzeti, kitapta da gezindiği biçimde, Fransa’nın en eski brendisi armanyakla anılacak türdendi. Armanyağın lezzetini tam olarak damağımda yer etmiş bir lezzet gibi bildiğimden değil, Kundera’nın anlatısında o muallak lezzeti neredeyse biliyormuş gibi duyumsadığımdan! T
BERTRAND RINDOFF PETROFF / AGENCE ANGELI / GETTY IMAGES TURKEY
KAPAK / ANALİZ
İNCELEME Masalların gizli bahçesinde “Edebiyat” dendiğinde aklıma yüz odalı bir malikâne geliyor. Masallar da bu malikânenin içindeki gizli bahçe. Gülleri, sarı zambakları, sarmaşıkları ve salkım söğütleriyle; bilgi havuzları, sevgi çeşmeleri, sessizlik göletleriyle... s
Ü
zerinde çimenler yüzen bir gölün kıyısındaki o ıssız köyde babaannem elimi avucuna alır ve beni gölün derinliklerinde yaşayan kanatlı atı görmeye götürürdü. Soğuk yeşil suyun derinliklerine doğru kaybolan taş basamakları gösterir ve atın oradan çıktığını, çıkarken toynaklarının taşlara çarparak sesler çıkardığını anlatırdı. Ta o zamanlarda masalların büyülü sözcükler olduğuna inanır, geceleri rüyamda, o taş basamaklardan inip üzerine binmek için kanatlı beyaz atı çağırırdım. Orada geceler soğuk, karanlık ve uzundu; ve ruhu yatıştıracak tek bir şey varsa, o da masallardı. Masalların bu dünyanın anadili olduğunu düşündüm hep. Onları oluşturan kelimelerin yeryüzünün taşından, rüzgârından, sularından damıtıldığını. Görmek isteyen bir göz, duymak isteyen bir kulak için hep bir yerlerde olduklarını. Masalların bir özelliği, masalın kendi dünyasıyla onu dinleyen dünya arasında gidip gelişidir. Hiçbir açıklama yapmanıza gerek kalmadan içine girip çıkabilirsiniz. Tıpkı dağların ardındaki o köyde bulunan ve içine taş basamaklarla inilen o çimenli göl gibi. Masallarla gerçekler bir yerlerde hep iç içe geçerler. Masal anlatmak dünyayla sohbet etmeye benzer çünkü. Onun gizlerini çözmeye, hüznüne ortak olmaya, korkularını dinlemeye, 26 s
Kitap
neşesine neşe katmaya, öpmeye, koklamaya. Masallar bir çocuk gibi saf ve temiz, vahşi bir hayvan kadar güzeldir. Korunmaya muhtaç olmasalar da ilgimizi beklerler. Edebiyat nasıl bir mimari eser inşa etmeye benziyorsa, benim gözümde masallar da, kaynakları yeraltının derinliklerinde olan suların aktığı gizli bir bahçede gezinmek. Andersen’in doğumunun 110’uncu yılında tekrar bu gizli bahçeye girip oturmaya, dolunaylı bir gecede tülden bir çadırın içinde o egzotik dünyanın çiçeklerini koklamaya, Antonin Dvorak’ın Rusalka operasını dinlemeye ve çimenli gölün kenarındaki taş basamaklardan aşağı inmeye heveslendim. Andersen’in, La Fontaine’in, Grimm Kardeşler’in ve diğerlerinin kitaplarını tekrar elime alıp kendi gizli bahçeme çekildim. SEVGİ ÇEŞMELERİ, SESSİZLİK GÖLETLERİ
Masallar uçsuz bucaksız diyarlar değildir. Hayal gücünün zincirlerini kırmayı gerektirmezler. Bir sınırları, sarmaşıkların dolandığı duvarları, dökme demirden bahçe kapıları vardır. Güller kırmızı, prensesler güzel, ormanlar karanlıktır, hepsi bu. Bana kalırsa masallar, içinde zaman geçireceğimiz, düzeni ve kaosu aynı anda barındıran bir bahçedir. Masal bahçesi, geceleri ziyaret edilmek için yapılmıştır, başka
DELAL ARYA
bir şey için değil. Gün ışığında kulağa neredeyse anlamsız gelen cümleleri geceleyin insanın ruhunu titretir. Bazı masallar -ki bunlar en has masallardır- bahçenin içindeki sulardır. Damlayan, akan, çağlayan, fışkıran, ya da durgun, sakin sular. Andersen olsa olsa masal bahçesindeki sevgi çeşmesi olur. Çünkü Andersen’in masalları büyük bir insan sevgisiyle örülmüştür. Lahananın içinden çıkan parmak kızların, kurşun askerlerin, gece çok dans ettikleri için yorulan çiçeklerini çekmecede dinlendiren küçük kızların, güle âşık bülbüllerin, arkadaşını bulmak için Karlar Ülkesi’ne yolculuk eden cesur kızların ardında hep bu sevgi vardır. Yeryüzünün en saf, en temiz sevgisi olmalıdır bu. Öyle ki, Andersen masallarını okurken yazarın dünyayı hafif dokunuşlarla okşadığını hissedebilirsiniz. ANDERSEN 110 YAŞINDA
Hans Christian Andersen, 2 Nisan 1805 yılında Danimarka, Odense’de doğmuş. Kitap okumayı seven babası kunduracıymış ve ölmeden evvel evlerinin buz tutmuş camlarında bir genç kızın kendisini almaya geldiğine dair hayaller görüyormuş. Annesiyse tekrar evlenmiş ve 50'li yaşlarında alkolden dolayı hayatını kaybetmiş. Aileden yana kötü bir başlangıç yapmasına rağmen Andersen çok yetenekliydi ve
İNCELEME
Pamuk Prenses
Karlar Kral�çes�
Külked�s�
Hans Christian Andersen, aralarında 'Küçük Deniz Kızı', 'Kibritçi Kız', 'Kırmızı Pabuçlar' ve 'Çirkin Ördek Yavrusu'nun olduğu 168 masal yayımladı. aralarında ‘Küçük Denizkızı’, ‘Kibritçi Kız’, ‘Kırmızı Pabuçlar’, ‘Çirkin Ördek Yavrusu’nun olduğu 168 masal yayımladı. Dönemin ünlü müzisyenleri, filozofları ve yazarlarıyla arkadaşlık kurdu. Bir dönem Charles Dickens’ın evinde yaşamış ve muhtemelen ‘Büyük Umutlar’ kitabındaki bataklık araziyi yaratmasında ona ilham kaynağı olmuştu. Büyük bir insan sevgisinin yanında masallarının çok karanlık bir tarafı da vardı. Öpücükleriyle küçük
Kay’ı donduran ‘Karlar Kraliçesi’ en karanlık masal karakterlerinden biri olmasına rağmen, Karlar Kraliçesi’nin sarayına doğru uzun bir yolculuğa çıkan küçük Gerda, en cesur masal kahramanlarından biriydi. Masal bahçesinin en karanlık köşesinde, hayaletli bir gölet olmalı diye düşünüyorum. Üzerinde sadece geceleri açan nilüferlerin yüzdüğü, söğüt dallarının sularına eğildiği gölgelerle dolu bir su kütlesi. Orayı Grimm
Kardeşler’in masallarına ayırıyorum. Onların masallarını dinlerken, o karanlık gölete düştüğümü hayal ediyorum. Nefesimi tutmam gerekiyor ki, tek parça halinde yukarı çıkabileyim. Göletin içindeki hayaletler ellerimize dokunurken, masallar bilinçaltımızın en derin yerinden konuşup en karanlık korkularımızdan ve endişelerimizden bahsediyorlar. İçimizde saklanan biriyle konuşuyorlar sanki. Öyle ki Grimm masalları ilk basıldıklarında, çocuklar Kitap s 27
İNCELEME
Masallar çok eskidir ve dünyanın dört bir yanına yayılmıştır. 'Kırmızı Başlıklı Kız' masalındaki kurt Çin'de kaplandır; İran'da da kız değil, oğlandır. için fazla kanlı olduğundan yeniden elden geçirilmiş. Masalların ilk versiyonunda ‘Rapunzel’ hamile kalıyor, ‘Külkedisi’nin üvey annesi cam ayakkabıya sığsınlar diye kendi kızlarının ayaklarını kesiyormuş. Masallar Grimm kardeşlerin kendi eserleri değil. Romantizm akımının yükseldiği 1800’lerde peri masallarına olan ilgi artmaya başladığında, Jacob ve Wilhelm Grimm adındaki bu iki Alman kardeş Almanya ve İskandinavya’daki nesilden nesle aktarılan eski folklorik masalları toplamış ve bunları bir kitapta basmışlar. Aralarında ‘Külkedisi’, ‘Hansel ve Gretel’, ‘Rapunzel’, ‘Kırmızı Başlıklı Kız’ ve ‘Pamuk Prenses’in olduğu masallar bir dönem Alman yurtseverliğinin simgesi olarak kullanılmış. LAMBADAKİ CİN
Oysaki masallar çok daha eskiydi ve dünyanın dört bir yanına yayılmıştı. ‘Kırmızı Başlıklı Kız’ masalındaki kurt, Çin’deki versiyonda bir kaplan oluyordu. İran’da kahraman kız değil, bir oğlandı. Burma’da, Japonya’da, Nijerya’da masal değişik şekillere girerek anlatılıyordu. Aynı şekilde Külkedisi ilk olarak Çin’de anlatılmıştı. Bilinen en eski masal M.Ö. 6’ncı yüzyıldan kalma Ezop’un fabllarıyken, masal türünün bir edebiyat akımı olmasını sağlayan Fransız yazar Charles Perrault’dur. ‘Kırmızı Başlıklı Kız’, ‘Külkedisi’ gibi masalları daha sonra Grimm Kardeşler tarafından yeniden yazılmış olsa da, eserleri operaya ve baleye hâlâ onun 28 s
Kitap
Narn�a Günlükler�
lambadaki cinin aslında biz kendimiz olduğu ve cini çıkarmak istiyorsak erdemli olmamız gerektiği... Tıpkı canavarlarla dolu karanlık ormanın, içimizdeki evcilleştirilmemiş tarafımızı temsil etmesi gibi. Yaratıcı olmak istiyorsak karanlık ormana girmeliyiz. Vahşileşmeliyiz. KAYIP CENNET
adıyla uyarlanmaya devam ediyor. Rus folklorist ve yazar Aleksander Afanasyev de Stravinsky’nin ‘Ateşkuşu’ balesine ilham kaynağı olmuş, Grimm Kardeşler’in Rusya’daki meslektaşı halini almıştı. Bahçenin uzak bir köşesinde yıldızları yansıtan, kenarları gül fidanlarıyla çevrili bir havuz uzanıyor. Etrafında ipek halılar serili, fenerler yanıyor. Orası gece bahçesindeki şafak vaktinin ışıklarıyla dolu bir yer; ‘Bin Bir Gece Masalları’nın bölgesi. Ay ışığından kadınların, Samara’daki spiral kulenin, Dünyazat adında bir kızın, deve kervanlarının, batan güneşin ülkelerinin, Sinbad’ın, lambadaki cinin... Orası Yunan, Mısır, Mezopotamya ve Hint etkilerinde, Doğu’nun öğretileriyle dolu bir bilgelik havuzu. Öğretisiyse,
Masal bahçesinin içindeki su kaynakları gülleri, sarı zambakları, sarmaşıkları, salkım söğütleri besler ve insana kaybedilmiş cennetin hayalini kurdurur. Günümüzde fantastik romanlar çoğunlukta olsa da, bazılarının peri masalı tarafının ağır basması bundan. Cennetten yükselen son sesler onlar. ‘Alice Harikalar Diyarında’, ‘Peter Pan’, ‘Narnia Günlükleri’, ‘Pinokyo’, ‘Gulliver’in Seyahatleri’, ‘Harry Potter’ gibi kitaplar belki de birer masal, kim bilebilir? Neil Gaiman ve Holly Black de aralarında kurt adamların, savaşçı kraliçelerin olduğu folklorik elementlere sahip masallar yazıyorlar. Masallar yazılmaya, okunmaya ve dinlenmeye devam ediyor. Muhtemelen insanlık var oldukça da devam edecek. Ne de olsa hepimizin arada sırada dünyayla sohbet etmeye ihtiyacı var. Bu da ancak içimizdeki gizli bahçede dolaşarak olacak iş. Olabildiğince masal dinleyip, yeni masallar anlatarak bu bahçeyi zenginleştirmek bizim elimizde. Bir gün uydurduğunuz bir masalı ilgiyle dinleyen küçük bir çocuk gördüğünüzde ne dediğimi daha iyi anlayacaksınız. T
RÖPORTAJ “Çocuklara, azar azar ‘hayat’ aşılamak gerek” Terk edilmiş oteller, kumdan salıncaklarda yok olan kızlar, dolaplardan süzülen umacılar, hayaletler… Hanzade Servi, bildiğiniz çocuk kitabı yazarlarından değil. Bazen korkutucu, her zaman heyecanlı, epey farklı. “İyi bir korku kitabı yazmak için sıkı bir korkak olmak lazım” diyor. s
Y
EREN BAŞAĞAN
lığını olumsuz etkileyeceğine dair çok yanlış bir kanı var. Yazarlar da bu sebeple, sanırım bu türe el atmaya korkuyor. (Ya da belki korku kitabı Okumayı sevdiğim türde kitaplar yazıyorum. Daha çocuk sevmedikleri için yazmıyorlardır.) yaştayken Stephen King hayranlığım başlamıştı. Ve anlatı- Hep söylerim, çocukları her şeyden cısı çocuk olan kitapları da çok seviyordum. Sevdiğim şey- soyutlanmış bir fanusun içinde yeler bir şekilde ruhumda harmanlanıp, tarzımı oluşturdu tiştirmemiz imkansız. Büyüdüklesanırım. Elime kalemi aldığımda “Hangi türde yazayım?” rinde, acımasız gerçeklerle dolu bir Hayalet tozu diye düşündüğüm hiç olmadı. Beynime o an neler üşüş- dünyayla karşılaşacaklar. Çocuk Tudem Yayınları / tüyse onları yazdım. psikolojisi konusunda uzman deği488 sayfa / 24 TL lim, fakat “Aman bunu okumasın; Okur k�tlen�z�n büyük ölçüde çocuklar olduğunu düşünürsek, aman şunu öğrenmesin” gibi aşırı korumacılık içine girerkorku unsurlarını kullanırken nelere d�kkat ed�yorsunuz? sek, büyüdüklerinde sudan çıkmış balığa dönebilirler diye Çoğu kişi, korku kitaplarının çocuklara ağır geleceğini düşünüyorum. Çocuklara, azar azar ‘hayat’ aşılamamız düşünüyor. Oysa bence tam tersi. Yolda giderken karşınıza gerekiyor. Bunu da en iyi kitaplarla yapabilirsiniz. Mesela üç metre boyunda, tüylü ve boynuzlu bir canavar çıkarsa, bir çocuk kitabında hayalet gördüğünüzde sevinmelisiniz. aklınızı kaçırırsınız. Ya da bir firmanın reklam maskotu Çünkü bunu okuyan çocuk, belki eğlenirken, belki ürpeolması gibi sıkıcı ihtimallere tutunursunuz. rirken; farkına bile varmadan ölüm gerçeğini Yo-Yo Ama çocukların dünyasında her şeyin mutlaka özümsüyor. TUDEM Yayınmantıklı bir açıklaması bulunur. Yetişkinlerin ları / 336 sayfa ‘YETİŞKİNLERİN DAHA HEYECANLA tüm endişesi, olaya yetişkin gözüyle bakmak/ 23 TL OKUDUĞU ÇOCUK KİTAPLARI’ tan kaynaklanır. Bir duruma, çocuğun bakıOkurlarınızdan ne tür tepk�ler alıyorsunuz? şıyla yetişkinin bakışı tamamen farklı. Ben, ‘Hayalet Tozu’, ‘Kumdan Salıncak’ ve ‘Yosıkıcı yetişkin gözlüklerini takmaya -henüzYo’nun finalinde ağlayan her yaştan okur olfırsat bulamadım. Bu sebeple çocuklara korku muş. Özünde mizah yazarı olduğum için, kikitabı yazarken içim çok rahat. taplarımın genel etkisi fazlasıyla güldürmek, Çocuk korku/ ger�l�m edeb�yatı, yurt dışında çok illa ki hüzünlendirmek ve biraz da ürpertmek… gel�şm�ş b�r alt tür. Ancak Türkçe’de pek rastlaTüm sırların ortaya dökülüşünü finale saklamıyoruz. S�zce neden? mayı seviyorum. İnsanlar kitaplarımı okurken Korku kitabı okumanın, çocukların ruh sağheyecanlandıklarını, merak ettiklerini, ellerin30 s
azdığınız çocuk k�taplarında karşımıza korku unsurları çıkıyor. Hem de ana tema/karakterler olarak. Nereden geld� aklınıza böyle k�taplar yazmak? Bu b�l�nçl� b�r terc�h m�?
Kitap
RÖPORTAJ
ortanca balık
Tudem Yayınları / 128 sayfa / 13TL
ğu bir kitabın nasıl yazıldığına dair ipucu veremem. Çünkü bunun için özel bir çaba sarf etmiyorum. Sanırım kalem tarzım bu; kendiliğinden oluyor. Bence kesinlikle “Yetişkinlerin daha büyük heyecanla okuduğu çocuk kitapları” diye bir tür var. Bazı yetişkinler bu türden habersiz olduğu umacı için, kitapçıların çocuk bölümüne hiç Tudem Yayınları uğramayarak çok şey kaybediyor. Ki/ 144 sayfa / taplarımda, çocuk ve yetişkin okurlar 14 TL arasında bir sınır yok. Ama büyük ihtimalle, her yaşın etkilendiği kısımlar başkadır. Çocuklar �ç�n yazmak nasıl b�r deney�m? Nasıl b�r d�l kullanıyorsunuz?
Kumdan Salıncak Hanzade Serv�, İzm�r'de yaşıyor.
Tudem Yayınları / 240 sayfa / 17TL
den bırakamadıklarını söylüyor. Beni en çok mutlu eden, okur kitlemin yaş sınırının olmaması. Hatta yetişkinlerden daha çok geri dönüş alıyorum. Yeri gelmişken küçük bir not düşeyim: ‘Ortanca Balık’, ‘Kumdan Salıncak’ ve ‘Yo-Yo’ korku kitabı değil. Özellikle ‘Kumdan Salıncak’, yetişkinleri çok etkileyen bir roman oldu. Çocukken s�z� en çok korkutan şeyler nelerd�?
Evimizin arka odasındaki gömme dolapta yaşadığına inandığım hayalet; bir gün okuldan döndüğümde hiç tanımadığım birinin kapıyı açıp “Burada on yıldır biz oturuyoruz; sen de kimsin?” deme ihtimali… Çok fazla şey hayal eder; hayal ettiğim şeylerden korkardım. Bence iyi bir korku kitabı yazmak için sadece kalem gücü yeterli değil. Sıkı bir korkak da olmalı; korkmanın ne olduğunu iyi bilmelisiniz. Çocuk edeb�yatı �le yet�şk�n edeb�yatı k�taplarınızda �ç �çe geç�yor. Sınır var mı s�zce?
Hem çocukların hem yetişkinlerin aynı heyecanla okudu-
Çocuklar için yazarken, beyniniz otomatik olarak bir ‘çocuk kilidi’ yaratıyor. Ben asla “Çocuklara şu yazılır, bu yazılmaz” demem. Gittiğim okul söyleşilerinde de gördüm ki, çocuklara her şeyi anlatabilirsiniz. Asıl konu, nasıl anlatacağınızı bilmek. Yazarın işi ders vermek değildir. Biz “bu iyidir, bu kötüdür” demeyiz. İyi ve kötü karakterler yaratırız. Onların başına gelen şeylerden, çocuk neyin doğru neyin yanlış olduğunu kendisi anlar. Çocuklar benim kullandığım dile bayılıyor. Çünkü onları güldürmeyi başarıyorum. Ama çocuklar için kullandığım dil diye ayrı bir şey yok. Yani o benim normal dilim. Sanırım çocukların beni sevmesinin asıl sebebi bu. Ş�md�ye kadar beş k�tabınız çıktı; b�r öykü k�tabı, dört roman. Yen� b�r k�tap üzer�nde çalışıyor musunuz?
Üç kitap var yazıp bitirdiğim. Biri, TUDEM Edebiyat Ödülleri’nde birinci olan ‘Karakura’nın Düşleri’; korku öyküleri kitabı. Diğer ikisi, yine hem çocukların hem yetişkinlerin heyecanla okuyacağını umduğum romanlar... Umacı’nın mizahı çok sevildiği için, şu ara aynı anlatıcının ağzından yeni bir kitabı tamamlamak üzereyim. Yani yayımlanmak için sıraya girmiş / girecek dört kitap var. Tamamen yet�şk�nler �ç�n yazmayı düşünüyor musunuz?
Aslında yazmaya zaten, tamamen yetişkinler için öykülerle başladım. Üniversitedeyken bitirdiğim, ama yayımlatmadığım ilk romanım da yetişkinler içindi. Sonra ruhumda yaş sınırlaması olmayan çok fazla hikâye biriktiğini fark edip o tarafa yöneldim. Şu an elimde, hemen hemen bitmek üzere olan ve çok güvendiğim iki yetişkin kitabı var. O kitaplarla birlikte, yetişkin edebiyatı kulvarına da gireceğim. T Kitap s 31
İNCELEME Bi’ Dünya Arkadaş
Çin’de yaşayan bir çocuk nelere güler, Kanada’daki hafta sonunu nasıl geçirir, Ekvador’daki en çok hangi yemeği sever? Fatma Işık “Birbirimizi daha küçükken tanımış olsak, dünyada savaş olmazdı” diye düşünmüş, ortaya 15 ülkeyi kapsayan ‘Bi’ Dünya Arkadaşım Var’ kitabı çıkmış. s
GÖKÇEN YÜKSEL
Bİ’ Dünya Arkadaşım var /
Fatma Işık T�maş Çocuk / 304 sayfa /25 TL
Ç
ok tekrarlanması önemini azaltmıyor. Tekrarlamakta yarar var. Bu dnya hepimizin ama en çok da çocukların… Herkesin ortak dileği çocukların savaşsız bir dünyada, barış içerisinde yaşaması. “Peki nasıl?” sorusunun yanıtı, onlara bırakacağımız mirasla ilintili. Çocukların tarihten ders alması, evrensel değerlere önem vermesi; aynı zamanda kendi kültürlerini özümserken farklı kültürleri anlaması, dünyanın tüm halklara, canlılara ait olduğunu, birliğin zenginlik getireceğini bilmesi yepyeni bir dünya için gerekli. Timaş Çocuk Yayınları, ‘Bi’ Dünya Arkadaşım Var’ kitabıyla çocuklara böylesine bir dünyanın kapısını aralıyor. Fatma Işık’ın yazdığı kitap, içindeki renkli çizimlerle, çocukları dünya ülkelerinde çıkardıkları geziyle zengin bir içerik sunuyor. Küçük okurlar kitaptaki öyküleri okurken; Peru’da yaşayan bir çocuğun yaşam şartlarına tanık oluyor, Filistin’de yaşayan bir çocukla empati kurabiliyor, Hindistan’da yaşayanların değerlerini anlayabiliyor, Çin’de yaşayan bir çocuğun hayatını öğrenebiliyor. Fatma 32 s
Kitap
Işık, “Dünyanın dört bir yanından ülkeler olsun istedim. Her kıtadan, her kültürden… Bütün ülkelerin çocuklarına yer verene kadar da devam etmek istiyorum. Hiçbir ayrım yapmadan başladım hikâyelerimi yazmaya. Bu ilk kitabımızda, ilk somutlayabildiklerim yer aldı. Araştırmaya ve yazmaya devam ediyorum” diyor. Kitapta Peru, Filistin, Çin ve Hindistan’ın dışında Mısır, Ekvador, İspanya, İngiltere, Avustralya, Kanada, Japonya, Meksika, İtalya, ABD ve Türkiye yer alıyor. 15 farklı öyküyle okurlar; farklı ülkelerde yaşıtları nasıl yaşıyor, yeme içme kültürleri ne, ülkelerinin tarihi ve coğrafi özellikleri neler, gibi birçok konu hakkında bilgi sahibi oluyorlar. "ÇOCUKLARIN DÜNYASI RENKLİ"
Amaç alışkanlıkların, kültürel farklılıkların, değerlerin yaşanılan ülkelere göre değiştiğini görürken aynı zamanda kendilerinden farklı ülkelerde yaşayan çocuklarla paylaştıkları ortak değerleri keşfetmeleri. Üstelik bunları bir bilgi akışı içerisinde değil; keyifli, heyecanlı öykülerle öğreniyorlar. Uluslararası barışa katkısı da cabası. Fatma Işık, çocuk kitaplarının, uluslararası barış için etkili bir araç olduğunu düşünüyor. “Çocukların dünyası, yürekleri gibi çok renkli ve çok büyük. Onlar için imkânsız diye bir şey yok. Farklılıkları çabucak algılayıp kabullenebiliyorlar. Kavurucu sıcağın altında güneşe bakarken gözünü kısan bir çocuk; o parlak güneşte kutuplarda yaşayan başka bir çocuğu görebiliyor. Aynı dili konuşup konuşmadıklarını önemsemiyorlar. Çünkü onların ortak bir dili var: Tebessüm. Çocuk
kitapları, küçücük yüreklerin birbirinden haberdar olmasını sağlıyor. Bi’ Dünya Arkadaşım Var, bu noktada daha da özel bir görev üstleniyor. Bir kitapta buluşan çocuklar, sevgi ve barış dolu bir dünya için el ele vermek gerektiği mesajını ulaştırıyor bütün dünyaya” diyor. Heyecan verici öykülere eşlik eden eğlenceli çizimler, öykü sonlarında yer alan o ülkeye ait oyun ve sözlük ile ‘Bi’ Dünya Arkadaşım Var’ kitabı; çocukların dünyaya, dünya çocuklarına kardeşlik duygusuyla bakmasını hedefliyor. ‘Bi’ Dünya Arkadaşım Var’ın gerisi gelecek gibi görünüyor. Çünkü yazar Fatma Işık’ın hayali hiçbir ülkenin hiçbir rengin kitabın dışında kalmaması: “Hem yazar, hem öğretmen hem anne olarak en büyük hayalim bu. Aslında bütün çocukları, el ele, gülerken görme hayalinin somutlaştırılmış şekli Bi’ Dünya Arkadaşım Var. Sanki her ülkede evinin ve yüreğinin kapısını açmış başka ülkelerden gelecek arkadaşlarını bekleyen çocuklar var. Bir gün kızlarımı da alıp onları ziyaret edeceğim. Daha çok ülkede daha çok arkadaşım olmasını istiyorum. Bütün dünyadaki çocuklar birbiriyle arkadaş olsun. Çocuklar ele ele tutuşsun ve dünyamızın renkleri çoğalsın.” T Kitap s 33
RÖPORTAJ Ayasofya’da macera
Yazar Füsun Çetinel, ilk çocuk romanı 'Ayasofya Konuştu'da kahramanı Veli’nin başını fena halde derde sokuyor. Tarih, kültür ve macerayı birleştiren Füsun Çetinel’e göre, hikâyeyi de Ayasofya anlatıyor. s
MELTEM IŞIK
U
zun zamandır yaratıcı yazarlık atölyeler�nde danışmanlık yapıyorsunuz. Yazı maceranız nasıl gel�şt�?
Öğrenciliğimde ders kitaplarına karikatür çizmeyi, onları konuşturmayı çok seviyordum. Üniversitede dağcılık kulübü bültenlerinde gezi yazıları yazıp teksir makinesinde basıyorduk. Öğretmenliğimde ise bol bol soru ürettim, sınav kâğıdı karaladım, yorum yazdım. 2010 yılı yazı maceramın başladığı yıl diyebilirim. Murat Gülsoy Yaratıcı Yazarlık Atölyesi’ne başladım. Yine aynı yıl, Yeşim Cimcoz’un düzenlediği ‘İstanbul’u Yazıyorum’ ile (üç yıl sürdü) her ay farklı bir semti dolaşıp yazdık. Yazıevi kurulduktan sonra da kendi atölye çalışmalarımı yürüttüm. Burada hem öğreniyorum, hem de bildiklerimi arkadaşlarımla paylaşıyorum. Murat Gülsoy, Yeşim Cimcoz, Jale Sancak, Müge İplikçi, Semih Gümüş, Nalan Barbarosoğlu, Feridun Andaç, Latife Tekin yolumun kesiştiği çok değerli insanlar. Şu sıralar, kulağa garip gelse de, sevgili Haydar Ergülen ile şiir çalışmaktayım. Fena da gitmiyor sanki…
İlk çocuk romanınız ‘Ayasofya Konuştu’. Dünya kültür tar�h�n�n en öneml� anıtlarından b�r�n� b�r kahramana dönüştürdünüz. Uzun b�r geçm�ş� olan m�mar� b�r yapının gerçekl�k boyutuyla hayal gücünün gen�ş yer bulduğu b�r kurguyu kaynaştırmayı nasıl başardınız?
Ayasofya’nın kendisi gerçekle hayal gücünü bünyesinde o kadar güzel harmanlamış ki, sizin fazla bir çaba sarf etmenize gerek kalmıyor. Tek yapmanız gereken şey, taşlara kulaklarınızı dayayıp 34 s
Kitap
hikâyelerini duymaya, gerisindeki gizleri görmeye çalışmak. Bir şansım, arkadaşlarımın Ayasofya restorasyonu projesinde çalışmalarıydı; bu iş için kurulan iskeleye asansörle çıkan nadir insanlardan biriydim. İkinci şansım, uyurken de çalışabilme özelliğim. Günün, yazdıklarımın devamıdır uyku ve rüyalar. Gündüz görmeyi başaramadığım birçok şey rüyamda önüme düşüverir. Yürürken, metroda, vapurda gördüklerim gece netleşir ve yazıya dökülür. Böyle b�r yapıyı kurgu romanınızda kullanmaya s�z� ne yönlend�rd�? İlham kaynaklarınız neler oldu?
‘İstanbul’u Yazıyorum’ grubumuz ile mekânlar ve efsaneler üzerine bir yazı çalışması yapacaktık. Tarih 1 Kasım 2011 idi. İlk durağımız Ayasofya oldu. Sultanahmet’in parke taşlı arka sokaklarını tek başıma dolaşıyordum, karakterimin yaşadığı ev, yürüdüğü kaldırım önüme çıkıverdi. Adının Veli olduğunu daha Sultanahmet Meydanı’na varmadan biliyordum. O gün alelacele karaladığım öykü, kitabın ikinci bölümü olan Deli’nin Veli’siydi. Atölyede bu öyküyü okuduğumda herkes Veli’yi çok sevdi ve Murat Gülsoy, “Siz koca bir dünya yaratmışsınız, burada kesemezsiniz, mutlaka devamını yazın” deyince, geriye Veli’nin başını iyice belaya sokmak kaldı bana. "KARAKTERLERİMİ DOLAŞTIRIRIM" Sultanahmet g�b� tar�h� mekânlarda karşılaşab�leceğ�m�z türden gerçekç� b�r karakter olan başkahraman Vel�’y� yaratırken nasıl b�r karakter çalışması yaptınız?
RÖPORTAJ
Ayasofya Konuştu /
Füsun Çet�nel Günışığı K�taplığı / 124 sayfa / 14 TL
"Tarih 1 Kasım 2011 idi. Yazı grubumuzla ilk durağımız Ayasofya oldu. Sultanahmet’in parke taşlı arka sokaklarında, karakterimin yaşadığı ev, yürüdüğü kaldırım önüme çıkıverdi." En etkili karakter çalışması, karakteri bir mekânda dolaştırmak, başını derde sokmaktır bence. Böylece ete kemiğe bürünmüş sahici karakterler yaratmak yazar için kolaylaşacaktır. Ayasofya’nın efsanelerini ve iç yapısını çok iyi bildiğim için meraklı bir çocuğun başına burada neler gelebileceğini, lastik bir top gibi oradan oraya nasıl sekebileceğini tahmin etmem pek güç olmadı. Uzunca bir süre Veli’yle yattım, Veli’yle kalktım. Veli ne yer, ne içer? Ne düşünür? Neyi seçer? Kendi çocukluğumu hatırlamanın da epey faydası oldu tabi. Bu �lk çocuk romanınızın ardından bu alandak� ver�-
m�n�z� nasıl projelerle değerlend�rmey� planlıyorsunuz?
Öykü yazmayı sevdiğim için çalışmalarım ilk önce dört, beş sayfalık öykülerle başlıyor sonra bunları novella’ya çevirebiliyorum veya bazen de tek bir öyküden birkaç kısa roman yazabiliyorum. Şu anda on iki yaşlarında Almanya ile Türkiye arasına sıkışmış, Eileen isminde bir kız var içimde, bakalım nasıl çıkacak ortaya? Sonra bir Berke var, sınavlardan, yetişkinlerin beklentilerinden bunalmış tren tutkunu bir çocuk. Haydarpaşa’dan kalkan bir trene atlayacak ve sonrası enteresan bir kurgu. Mekân, insan ve kurgu vazgeçemediğim şeyler. T Kitap s 35
ELEŞTİRİ Eğlenceli polisiye sevenlere
Yaz kapıda, yaz kitapları yavaş yavaş raflara çıkıyor. Dünyanın en çok okunan yazarlarından Janet Evanovich’in polisiye romanı ‘Kafası Güzel Serseriler’i tam da onlardan. Eğlenceli vakit geçirmek için polisiyeyi tercih edenlere göre. s
T
IRMAK ZİLELİ
ürkiyeli okur onunla, bundan nucun en baştan belli olduğu polisiyeler yok yaklaşık üç yıl önce bir gazete hadeğil ama ‘Kafası Güzel Serseriler’ bu sınıfa berinde karşılaştı. Dünyanın en girmiyor. Karakterlerin serseri hayatı, eğlençok kazanan yazarları listesinde celi diyalogları öne çıksa da, ortada polisiye beşinci sıradaydı Janet Evanovich. Ne var ki, Kafası Güzel bir vaka var ve okurundan merak talep edihem Türkçe’de o güne dek sadece bir kitabı Serseriler yor. Yazar kitabın sonunu tahmin edilmedik yayımlandığı için, hem de bu tür haberlerle Janet Evanov�ch bir şekilde bağlamak, okurunu şaşırtmak issık sık karşılaştığımızdan olsa gerek, listeye Martı Yayınları / tiyor. “Bak bu hiç aklıma gelmemişti” de320 sayfa / 19 TL şöyle bir bakıp diğer haberlere geçmiştik. mesini bekliyor belki. Aslında Evanovich’in çok kazanan bir yazar olmasının haber değeri yok. Çünkü 12 kitaplık ÇÖPTEN ÇIKAN MACERA bir serinin parçası olan ‘Kafası Güzel Serseriler’den de Kitabın öyküsü şöyle: Kapaktan ‘kelle avcısı’ olarak lananladığım kadarıyla Janet Evanovich, polisiye türü içe- se edilen Stephanie Plum, bir suçlunun peşine takılıp risindeki ‘light’ kanadı temsil ediyor. Dünyada hayranı gittiği Hawaii’den ‘gizemli’ bir hikâyeyle dönüyor. Hem çok. Türkiye’de de eğlenceli vakit geçirmek için polisi- özel hayatıyla ilgili bir gizem bu, hem de ana kurguyu yeyi tercih eden hatırı sayılır bir kesim var. Renkli kapak oluşturan olayın arkasındaki gizem. Uçakta yanında tasarımı, “Kelle Avcısı Stephanie Blum” ibaresi, içinden oturan adamın yanlışlıkla onun çantasına koyduğu bir şimşek çıkan beyaz bulut resmi ve kapaktaki albenisi fotoğraf, olayların hem başlangıcı, hem de düğümünü oluşturuyor. Stephanie evine döndüğünde bu fotoğrafı yerinde dedektif kadın figürü de bu havayı yansıtıyor. Eğlenceli vakit geçirmek isteyen okur elbette ki- çantasında buluyor, yaşanan karışıklığı önemsemiyor taptan mizahi bir dil de bekliyor. Yazar da bu beklentiyi ve fotoğrafı çöpe atıyor. Fakat daha sonra bu hareketikarşılamak için çabalamış. Evanovich, yaratmak istedi- ne pişman olması gerekecek. Çünkü hayli tehlikeli bazı ği ‘kafası güzel’ imajına uygun karakterler için esprili şahıslar o fotoğrafın peşinde. Stephanie bir yandan bu diyaloglar yazmış, ancak bu diyaloglar gerilim odaklı şahıslardan kurtulmaya çalışıyor, bir yandan da işinin polisiye sevenler için biraz şablon kalıyor. Amerikan başında kalıp kefaletle serbest bırakılmış ama mahkesitcomlarında rastladığımız ‘serseri jargonu’ kitaptaki meye gitmeyen suçluları yakalamakla uğraşıyor. Yazar, Stephanie’nin özel hayatına, ailesiyle diesprilerin mayasını oluşturuyor. Polisiye okurunu kitaba bağlayan en güçlü mo- yaloglarına, iş arkadaşlarıyla muhabbetlerine odaklanıtivasyonlardan biri; roman kahramanlarının girift bir yor. Klasik polisiyelerde olduğu gibi kurgunun heyecan olayı çözme, zekice kurgulanmış bir suçu ortaya çıkar- tonunda fazla iniş çıkış yaşanmıyor. Metin hep bir röma ya da gizemli ilişkileri deşifre etme sürecine ortak lanti içinde akıp gidiyor. ‘Kafası Güzel Serseriler’ kolayolmaktır, diye tahmin ediyorum. Suçlunun ya da so- ca okunup bitiyor. T 36 s
Kitap
TEMPO’DAN NADiDE BiR ESER DAHA!
TARİH ÖNCESİ DÖNEMLERDEN 20’NCİ YÜZYILA
HEYKEL
İLK ÖRNEKLERDEN GÜNÜMÜZE GELİŞİMİ MANİYERİZM’DEN MİNİMALİZM’E AKIMLARIN ETKİSİ ÖNEMLİ SANATÇILARI VE TEKNİKLERİ UYGARLIKLARIN HEYKEL SANATINA K ATKISI ÖZEL CİLTLİ, SERT K APAKLI, TAM 224 SAYFA
SATIR�ARASI Çürük Tommy’nin hikâyesi Dokuz romanının dokuzunda da kışkırtıcı, eğlenceli, akıl uçuran, baştan çıkaran öyküler anlattı; okuyup okuyacağınız en deli, âşık olunası kahramanları yarattı. Hep aynı şeyi söyledi: Aslolan hayattır. Şimdi Tom Robbins otobiyografi olmayan otobiyografisi ‘Tibet Şeftali Turtası’ ile karşımızda. s
DERLEYEN EREN BAŞAĞAN
Neden otob�yograf� olmadığı üzer�ne
Tanrı korusun! Otobiyografi gıdasını egodan alır ve ben, kendiminkinden önce göbek deliklerini anlatmak isteyeceğim insanların uzun bir listesini yapabilirim. N�ye anılarını anlattığı üzer�ne
Hayatımdaki kadınlar, karım, asistanım, temsilcim, yoga öğretmenim, pilates eğitmenim, kız kardeşlerim yıllardır onlara anlattıklarımı hikâyeleştirerek yazmam için kafamı ütüleyip durdular. Onları, “Bu çok hoş ama bu tür şeylerin pazarı yok” diyeceğini düşünerek New York’taki editörüme gönderdim. Geri tepti ve bana bir sözleşme gönderdi. Yazarlığa karar vermes� üzer�ne
Yazar olmaya beş yaşında karar verdim ama 10’lu yaşlarımın sonlarında ve 20’lerimde bu hayalimden vazgeçmiştim. Virginia’daki en iyi arkadaşım beni yeni bir Faulkner olmak için cesaretlendirdi. Faulkner’a çok hayran olduğumdan yeni bir Faulkner olmak istemedim. Kendim olmak istedim. Yazma b�ç�m� üzer�ne
1963’te Seattle Times gazetesine değerlendirme yazmak için özel bir gösterimde tek başıma François Trufaut’nun ‘Piyanisti Vurun’ filmini izledim. Salondan çıktıktan sonra üç tam gün konuş(a)mamıştım. (…) Beni etkile38 s
Kitap
yen Trufaut’nun erken dönem filmlerindeki çatallanmalardı. Romanlarımda trajediyle komediyi, çirkinle güzeli, romantikle gerçekçiyi, fanteziyle gerçekliği, mitosla logosu, duyarlıyla budalayı, kutsalla küfrü karıştırmaya, birleştirmeye -hatta eritmeye- gösterdiğim bana içkin olan meylimi, kendi dünya görüşümü kabul etmemi ve nihayetinde buna göre davranmamı sağlayan da budur. Hayal gücü üzer�ne
Bütün çocukların hayal gücüyle doğduğuna inanırdım; ta ki oğlumu (Robbins’in farklı evliliklerden üç çocuğu var) büyütene kadar… 4.5 yaşında hiç hayal gücü olmayan çocuklarla karşılaştım. Sonra bunun perilerden geldiğini düşündüm. Bazı çocuklar beşiklerinde periler tarafından ziyaret ediliyor ve alınlarına küçük ama parıltılı bir değnekle dokunuluyor. Sonra da kültürümüzdeki tüm güçlere rağmen -ki onlardan çok var- asla tam olarak boyun eğdirilemiyor. Hayata bakışı üzer�ne
Japonya’dayken, epey yaşlı, eski bir Ninja dinleyicim vardı. Evi Mickey Mouse andaçlarıyla doluydu. Hayatıma giren en aklı başında insanların gerçeği budur. Hepsinde oyunbazlık duygusu vardı. Az ya da çok bununla doğduğumu düşünürüm. Hayatın nihai ciddiyetine odaklanan bir göze sahip
Tom Robbins kitapları Dur B�r Mola Ver / Ayrıntı Yayınları / 336 sayfa / 25 TL Parfümün Dansı / Ayrıntı Yayınları / 368 sayfa / 22 TL Ağaçkakan / Ayrıntı Yayınları / 245 sayfa / 18 TL Kovboy Kızlar da Hüzünlen�r / Ayrıntı Yayınları / 384 sayfa / 32 TL Sıska Bacaklar / Ayrıntı Yayınları / 460 sayfa / 30 TL S�r�us’tan Gelen Kurbağa / Ayrıntı Yayınları / 384 sayfa / 28 Tl Sıcak Ülkelerden Dönen Vahş� Sakatlar / Ayrıntı Yayınları / 510 sayfa / 30 TL ULF ANDERSEN / GETTY IMAGES TURKEY
Hep yaramaz Çocukluğunda annes�n�n kend�s�ne seslenmek �ç�n kullandığı ‘sevg� h�tabı’ Çürük Tommy, 86 yaşındak� Tom Robb�ns’�n en sevd�ğ� lakap.
V�lla Meçhul / Ayrıntı Yayınları / 256 sayfa / 19 TL Ger�ye Uçan Yaban Ördekler� / Ayrıntı Yayınları / 272 sayfa / 20 TL B, B�ra / Ayrıntı Yayınları / 112 sayfa / 9 TL
Az ya da çok oyunbazlık duygusuyla doğduğumu düşünürüm. Hayatın ciddiyetine odaklanmak ama kendinizi çok ciddiye almayı reddetmektir bu. Tİbet Şeftalİ Turtası
Ayrıntı Yayınları 416 sayfa 30 TL
olmak, ama olayları ve özellikle de kendinizi çok ciddiye almayı reddetmektir bu.
derinlik ya da gerçeklikle yakalamaya kendisini teslim etmedi.
İlk romanı ‘Dur B�r Mola Ver’ üzer�ne
Profesyonel yazarlık üzer�ne
Bu romanda 1960’ları yazmaya değil, 1960’ları dönüştürmeye girişmiştim. Bunu yapmak için de romanı yeniden keşfetmek zorundaydım. Çünkü geleneksel roman, minör zirveden majör zirveye eğimli bir planla ilerler. Ama bu roman, dönemi
Profesyonelseniz, bunu her gün gösterirsiniz. İlham perisi bazen ortaya çıkar, bazen çıkmaz ama en azından sabah 10.00’da nerede olduğunuzu bilir. Sizi barlarda ya da sahil boyunca aramak zorunda kalmaz. T
Kaynaklar: ‘Tibet Şeftali Turtası’, Seattle Times, www.npr.org, www. / bookpage.com
Kitap s 39
ELEŞTİRİ Yazarın ‘turist rehberi’
Kitap-lık dergisinin yöneticisi yazar Murat Yalçın’ın son kitabı ‘Kontrol Kalemi- Hay 1000 Post-it’ yazmanın ‘sahne arkası’nı en ince ayrıntısıyla gözler önüne seriyor, "Yazar nasıl yazar?" sorusunu yanıtlıyor. s
H
iç düşündünüz mü; resmin okulu var, heykelin var, müziğin, sinemanın, bütün sanatların var da yazmanın okulu yok. Yani yazmayı öğretecek bir yer yok. Herhalde bu yüzdendir ki, yazarlar sanatlarında hep el yordamıyla, iğneyle kuyu kazar gibi ilerlerler. Ancak okumakla, biriktirmekle ve elbette yazmakla ustalaşırlar. Bu defa elimizde yazan, yazar olmayı düşleyen veya halihazırda bunun için çabalayanları çok ilgilendirecek bir eser var. Kitap-lık dergisinin yöneticisi, yazar (ama en çok öykücü) Murat Yalçın’ın kitabı ‘Kontrol Kalemi’, yazma eyleminin ve mesleğinin en merak edilen yerinde, yani kulisinde geçiyor. Yazarlar, yapıt oluştururken arkasında en çok iz bırakan sanatçılar. Bir sayfa, hatta bir cümle oluşturabilmek için sayısız notlar alır, defterler doldururlar. Okudukları, gördükleri, duydukları, düşündükleri her şey onlar için hammaddedir. Bu malzeme biriktirilir ve sonra bir kuyumcu titizliğiyle işlenir. Murat Yalçın da kendi defterlerinden damıttığı 1000 adet notu okuruyla paylaşıyor. Sorulmuş sorulara cevap verir gibi, kendi kendine mırıldanır gibi, görünmeyen birileriyle tartışır gibi... Ama ders verir, nasihat eder gibi değil. Bu üslup kitaba ılık, tatlı bir hava veriyor. Konu edilen çileleri dert etmeyenlere de rahat bir okuma vaat ediyor yani. Şöyle bir dikkat kesilip derinlere dalan içinse yazmanın zehir zemberek tarafları biraz sert, hatta ne yalan söyleyeyim biraz heves kırıcı gelebilir. Kontrol Kalemi’ni bir ‘hikmetler kitabı’ndan çok, bir turist rehberine benzettim. Uçsuz bucaksız edebiyat ülkesini ziyaret etmek, orada bir yaz geçirmek ya da tarlayı tapanı satıp bütünüyle oraya yerleşmek isteyenler için bir kılavuz gibi. Murat Yalçın, özellikle toy yazarın kendine sormaya başladığı (ve ömrü boyunca sormaya devam 40 s
Kitap
Kontrol Kalemİ- Hay 1000 Post-İt
AZİZ KEDİ
Murat Yalçın
edeceği) temel sorularla boğuşuCan Yayınları yor: Neden yazıyorum, kime ya352 sayfa / 26 TL zıyorum, kimi yazıyorum? Bunun yanı sıra şöhret, para, kalıcılık, ölümsüzlük, okur, ödüller gibi yazmanın diğer dertlerini tartışıyor. Üstelik bunu yalnız yazar değil, yayımcı sıfatıyla da yaptığı için mesele daha da çekici hale geliyor. YAZAR DENEYİMİ
Notların kimisi birkaç sözcük, kimisi iki cümle, en kabadayısı yarım sayfa. Atlaya zıplaya da okunabilir. Ancak her biri öğretici, düşündürücü ve tecrübeden damıtılmış. Bir örnek: “Yazacak zamanı olup da yazamamanın sancısını, yazacak zaman bulamamaya yeğlerim. Birine dayanır, kendimi avuturum ama öbüründe mahvolurum.” Sürekli olarak yazarların arasında dolaşıyoruz elbette. Kimler yok ki; Barthes, Mallarmé, Cortazar, Gracq, Gide, Rilke, Svevo, Faulkner, Gasset, Joyce, Bacon, Foucault, Calvino, Kavafis, Proust, Beckett, Goethe, Woolf, Hölderlin, Musil, Canetti, Zweig, Nerval, Flaubert, Nurullah Ataç, Nahid Sırrı Örik, Tomris Uyar, Bilge Karasu, Turgut Uyar, Edip Cansever, Enis Batur, Onat Kutlar... Onlardan alıntılar, anekdotlar, birbirlerine attıkları taşlar ve edebiyat meraklısının gözüne yapışıverecek daha nice cilve söz konusu. Akla bir aforizmalar seçmesi gelmesin, öyle değil. Bütün bunların yazarın kapalı ve gizli dünyasındaki akislerini görüyoruz. Bu akislerin genellikle “Allah bin türlü belanızı versin!” sonucuna ulaştığını görmek için de üstün zekâlı olmaya gerek yok. Neticede yazmak zor, çok zor iş. Gazete sayfalarında verilen ‘yarı hüzünlü yarı bilge yazar pozu’nun ardında neler olduğunu ehil bir kalemden okumaya hevesli herkese öneriyorum. T
SON�BASKI İstanbul’un ‘orta yeri’ neresi? Burhan Sönmez, ‘İstanbul İstanbul’da, diplerdeki kenti bulup çıkararak, üstü acı ve umutla örtülmüş bir İstanbul panoraması çiziyor. s
AYSEL SAĞIR
“B
u kenti biz yaratmadık, kenmetnin olay örgüsünü anlatımlarıyla kurudimizi içinde bulduk. Onu yorlar. öldüren biz değiliz. Çıkış İki kişinin zor sığacağı yere dört kişiyok, bizden öncekiler gemilenin tıkıldığı karanlık, ıslak taş zeminde bir ri yakmış. Ateşi yaratan ilk insanlar gibi yeni araya gelen karakterler nasıl bir ilişki yaşarlar? kenti ilk yaratanlar kim olacak, ona kim can İnsanın sadece en çıplak hali değildir yaşanan. verecek?” Sıcak işkence sürecinin içinde olan söz konuBazı kentler vardır, adı dillendiği anda su karakterler, belirli aralıklarda sorgucular büyüsü de ardından gelir. O büyünün peşitarafından alınıp, sonra da her tarafları kan İSTANBUL ne takılıp da kaybolan çok olmuştur. Büyülü içinde, yüzleri gözleri şişmiş, pelte halinde İSTANBUL Burhan Sönmez kentin sınırlarından adımlarını atanlar içine hücreye döndüklerinde birbirlerine sokularak İlet�ş�m Yayıncılık girip bir süre oyalandıktan sonra bu sefer de canlı kalmaya çalışırlar. Acı tüm duyuları ele 228 sayfa / kırılan hayalleri onların peşinden gelir. Sur geçirip, bedenleri parçalasa da zihinlere ula17.50 TL diplerini, kenar mahalleleri, izbeleri mesken şılamamıştır. Dört karakter inledikleri meedinmişlerdir artık. O kent İstanbul’dur. Aszardan ancak düşlerini, anılarını birbirlerine lına bakılırsa herkesin İstanbul’u başkadır. Türkiye’nin anlatarak uzaklaşırlar. Onlar anlattıkça da mekânın hikâyesidir İstanbul. Göçtür; köylerden, kasabalardan çeperleri genişler. Zaten söz konusu olan İstanbul’dur, akın akın gelenlerin son durağıdır. Eğlencenin, şaşaanın bulundukları yerden görünen İstanbul’la diğer İstanbul tavan yaptığı yer diye içi gider bazılarının. Yoksulluktur zaman zaman çakışacak, bazen de çatışacaktır. aslında, derinlere doğru indikçe iner. Burhan Sönmez,İstanbul İstanbul’da, ta dipler- UMUTSUZLUKTAN BOĞULANLAR deki kenti bulup çıkararak, üstü yaşanmışlıklarla örtül- Bu arada, dört karakterin erkek olması tesadüf değildir. müş bir İstanbul panoraması çiziyor. Ancak bu pano- Onların bulundukları karşı hücrede Zinê Sevda isminramanın parlayan ışıltılarına, aheste giden gemileriyle de bir kadın tutuklu da vardır. Uzaktan da olsa sessiz batan güneşine, martıların sevinç veren çığlıklarla kıyı- sözcüklerle sohbete katılır zaman zaman. Acının, kanın larda süzülmesine düşen izdüşüm başkadır. Göründüğü ortasında bir dünya kurulmuştur. Normal hayattaymış gibi değildir hiçbir şey. Hoyrat eller daha hızlı işler, yani gibi devam etmeye çalışarak içinde bulundukları koşultam da bir İstanbul masalına dalıp gidiyorken başlar asıl lara dayanan karakterin yer yer çocuk hali vardır karşıgerçekler. Asıl olarak nasıl bir yerdir İstanbul, kim ya- mızda. Hayali ziyafetler çekip, bazı akşamlar da hayali rakı masası kurarlar. Hiç bitmeyen sohbetlerle küçük ratmıştır? hücre, ülke ölçüsünde genişler. Karşılıklı sohbetlere PARÇALANMIŞ BEDENLER, ISLAK TAŞ ZEMİN… –her bir karakterin- düşleri, anıları, yaşadıkları olaylar Kısa bir anlatıyla başlayan metnin, başka anlatılarla de- eşlik ederken, metnin ivmesi de asıl buralarda hızlanır. vam ederken okuyucuyu büyülü bir atmosfer içine niye Bir hücrenin duvarlarında olan İstanbul, metafordur argönüllü hapsettiği anlaşılmıştır belki. Bu atmosferi ise tık, ironik dokunmalarla hissettirir kendini. Atmosfer işkence gören dört karakter oluşturuyor bize. Dördü de masalsı ve büyülü olduğu ölçüde keskindir. Bu haliyle değişik yerlerden, değişik çevrelerden geliyor. Öğrenci de -bir alt metin olarak- yaşadığımız ülke gerçeği daha Demirtay, Doktor, Küheylan Dayı ve Berber Kamo, bir belirgin hale gelmekte hiç de zorlanmaz. T Kitap s 41
SAYGI DURUŞU Yaşar Kemal olmak Her edebiyat yapıtı çağının ve halkının tanığı değildir. Yaşar Kemal, yaşadığı ülkenin, insanlarının tanıklığını yaptı. Direnen, halkın içinden çıkan kahramanları, aslında haksızlığa, adaletsizliğe direnen Yaşar Kemal’in ta kendisiydi. s
DOĞAN HIZLAN
E
SKİLERİN kullandığı bir deyiş katı gerçeğin özetidir: “O hayatın sillesini yemiştir.” Bu cümlenin izdüşümünde Yaşar Kemal’in kişisel tarihini yazabilirsiniz. Babası öldürüldü, bir kazada tek gözünü kaybetti, cezaevinde bıçaklandı, linç edilmek istendi, İstanbul’da yoksulluğun en zalimini yaşadı, arzuhalcilik yaparak hayatını kazanmaya çalıştı. Köyden şehire inen birinin bütün şokunu, bütün belalarını yaşadı. Geldiği yeri unutmadı, o yerlerde yaşayanları yazdı. Her edebiyat yapıtı çağının ve halkının tanığı değildir. O yapıtlar da edebiyat tarihinde yerini almıştır. Yaşar Kemal, yaşadığı ülkenin, insanlarının tanıklığını yapmıştır. Nedir onun başarısı? TÜRKİYE’NİN SHAKESPEARE’İ
Bence William Shakespeare’in başarısını çağrıştıran bir başarı öyküsü. Ne yapmıştı Shakespeare? Uzmanların söylediğine bakılırsa, eski yüzyıllardaki halk hikâyelerinden esinlenmiş, bunlardan birer dünya şaheseri yaratmıştı. Yaşar Kemal de destanları, halk edebiyatını, değişik anlamda etnik kültürü, romanlarıyla yeniden yarattı. 42 s
Kitap
SAYGI DURUŞU
HEP SOLDA Pol�t�ka Yaşar Kemal'�n hayatından h�ç eks�k olmadı. Yalnız Türk�ye'de de değ�l üstel�k. Bu kare konuk olarak katıldığı Alman Yeş�ller Part�s�'n�n 2009'dak� kongres�nden.
Kitap s 43
SAYGI DURUŞU
Kaynaklardan esinlenmenin çok tehlikeli bir yazma biçimi olduğunu edebiyat tarihçileri göstermiştir. Onların birer taklitçisi durumuna düşersiniz, bilineni tekrarlayarak özgünlük kelimesini unutursunuz. Köy romanları yazılmadı mı? Köy anlatılmadı mı? Anlatıldı. Peki aynı yöre, aynı havali neden Yaşar Kemal yazınca bir dünya şaheseri oldu? İşte yazarlığın bireysel gücünü burada aramak gerekiyor. Kaynaktan, anlatılandan çok, anlatanın, yazanın ustalığı. Fethi Naci’nin bir sözünü sık sık anarım. Bir gün bana demişti ki, “İnsanlar kötü yazar olunca kötü in-
bir önemi kalır. İnce Memed, birçok özelliği kendinde topladığı için beğenildi, dünya okudu. İyi bir yazar her gittiği yerin, her yaşadığı bölgenin öyküsünü, romanını yazar. ‘Sarı Sıcak’tan İstanbul’a geldiğinde aynı ustalığı burada ispatladı. Röportajla başladı, onu da sürdürdü. Acı çeken, ezilen, yoksul insanları kendinden bildiği için, en iyi röportajları o yaptı. Çünkü sokak çocuklarını, sokaklarda yaşadığı günlerden tanımıştı. Çoğu konuşmalarında, yazmanın kaynaklarını nasıl değerlendirdiğini, esinlendiğini okumuşsunuzdur. O kendini bir incelemeye adadı mı,
“36 arkadaşımız yakıldı Sivas’ta. Yakanları da yaktıranları da lanetliyorum! Dünyada eşi benzeri olmayan bu katliam, Türkiye’nin tarihindeki en büyük kara lekedir! Ancak şunu bilsinler ki, Türkiye’yi yok edemeyecekler! Bu lekeyi onlar çaldı Türkiye’nin tarihine, temizlemek de bizim görevimizdir... Gözlerinizden öperim, bu lekeyi biz temizleyeceğiz.” TARİH YAZARDAN ÖZÜR DİLER
İnsancıl bir yazarın sorumluluğu doğrultusunda nasıl bir dünyayı özlüyordu?
Edebiyat tarihinde yer aldığını söylemek, elbette bilineni tekrarlamaktan ibaret, ama onun eserlerinin sosyoloji tarihinde yararlanılacak birer malzeme olması gerektiğine inanıyorum. san oluyor ya da kötü insanlar zaten kötü yazar oluyorlar.” Yaşar Kemal’in yakın ilişkilerini bildiğim için bu sözün doğruluğunu onayladım. Hiçbir yazarı kötülediğini anımsamıyorum. Onları hep övdü. Nice yazarın kitaplarının yayınlanması için aracı oldu, tefrika döneminde çok yardımlar yaptı. Edebiyat tarihinde yer aldığını söylemek, elbette bilineni tekrarlamaktan ibaret, ama onun eserlerinin sosyoloji tarihinde yararlanılacak birer malzeme olması gerektiğine inanıyorum. “BU LEKEYİ BİZ TEMİZLEYECEĞİZ”
Kahraman yaratmanın bir zorluğu vardır, inandırıcılığı yoksa, ne edebiyat açısından ne de başka açıdan 44 s
Kitap
o tür üzerine donanımlı bir konuşma yapardı. Barselona’da ödül alırken yaptığı konuşma, bir romancının dünya romanını nasıl algıladığını Türk edebiyatını ve romanını nasıl değerlendirdiğini ve kendi eserlerini nerede konumlandırdığını gösteriyordu. Türkiye’de hangi konular can alıcı nitelik taşıyorsa, onları tarihe geçirdi, önemini tescil etti. Köyden şehire uzayan siyaset yolundaki bütün aşamaları onun romanlarından öğrendik. Bugünkü siyaseti aydınlatan ışıldaklardır onlar. Toplumun her acısını kendi acısı olarak içselleştirdi. 36 arkadaşımızın yakıldığı Sivas katliamı için 8 Temmuz 1993 tarihinde bakın neler söylemişti:
Öldürmelerin olmadığı, çocukların, halkın demokratik bir düzende yaşayacağı, farklılıkların düşmanlık konusu edilmediği, barışı çağrıştıran türkülerin söylendiği bir dünya. O mutluluk için yazdı, ağıtların acısını da yaşadı. Yazarlara yapılan zulüm, onların gerçeği, siyasetçilerden önce görmeleridir. Bugün savaşı durdurmak, öldürmeleri yok etmek için çırpınanlar bunu söyleyen Yaşar Kemal’i yargılamışlardı. Tarih daima yazarlardan özür dilemeye mahkûm edilmiştir. Yurt dışı gezilerimde, orada yaşayan herkesin nasıl ona koşup geldiklerini, saygılarını, sevgilerini sunduklarını gören biriyim. Türk de, Kürt de, dünyanın en uzak köşelerinde onun sevgisinde buluşmuşlar,
SAYGI DURUŞU
Yaşar Kemal Bibliyografyası ÖYKÜ
Sarı Sıcak, Varlık, 1952 Bütün H�kâyeler, Cem, 1975
ROMAN
SELIN ALEMDAR / GETTY IMAGES TURKEY
İnce Memed, 1. c�lt, 1955; 2. c�lt., 1969; 3. c�lt., 1984; 4. c�lt, 1987 Teneke, Varlık, 1955 Orta D�rek, Remz�, 1960 Yer Dem�r Gök Bakır, Güven, 1963 Ölmez Otu, Ant, 1968 Akçasazın Ağaları / Dem�rc�ler Çarşısı C�nayet�, Cem, 1974 Akçasazın Ağaları / Yusufcuk Yusuf, Cem, 1975 Yılanı Öldürseler, Cem, 1976 Al Gözüm Seyreyle Sal�h, Cem, 1976 Allahın Askerler�, M�ll�yet, 1978 Kuşlar da G�tt�, (uzun öykü) M�ll�yet, 1978 Den�z Küstü, M�ll�yet, 1978 Hüyüktek� Nar Ağacı, Toros, 1982 Yağmurcuk Kuşu / K�msec�k I, Toros, 1980 Kale Kapısı / K�msec�k II, Toros, 1985 Kanın Ses� / K�msec�k III, Toros, 1991 Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana, Adam, 1997 Karıncanın Su İçt�ğ�, Adam, 2002 Tanyer� Horozları, Adam, 2002 Çıplak Den�z Çıplak Ada, YKY, 2012 Tek Kanatlı B�r Kuş, YKY, 2013
dostluk kurmuşlardı. Bugün, ‘silah bırakma çağrısı’nı konuşuyor Türkiye, yargıladığınız Yaşar Kemal ne istiyordu, bugün ulaşmak istediğiniz gerçeği. Direnen, halkın içinden çıkan kahramanları, aslında haksızlığa, adaletsizliğe direnen Yaşar Kemal’in ta kendisiydi. Sanki Paul Eluard’ın dizesi onun için söylenmişti: “Gece asla tam karanlık değil” diyordu. Yaşar Kemal ne diyor? “Ülkemden umudumu kesmedim, aksine hep büyük umutlar besledim! Bugünlerde de bakıyorum, bundan da kurtulacaktır bu ülke biliyorum.” Bir yazarın büyüklüğünün bence tek önemli ölçütü vardır. Onsuz dünya edebiyatı eksik kalır. İşte tek cümlede Yaşar Kemal böyle bir yazardı. T
ŞİİR
Bugünlerde Bahar İnd�, YKY, 2010 Destansı Roman Üç Anadolu Efsanes�, Ararat, 1967 Ağrıdağı Efsanes�, Cem, 1970 B�nboğalar Efsanes�, Cem, 1971 Çakırcalı Efe, Ararat, 1972
RÖPORTAJ
Yanan Ormanlarda 50 Gün, Türk�ye Ormancılar Cem�yet�, 1955 Çukurova Yana Yana, Yed�tepe, 1955 Per�bacaları, Varlık, 1957 Bu D�yar Baştan Başa, Cem, 1971 B�r Bulut Kaynıyor, Cem, 1974 Röportaj Yazarlığında 60 Yıl, YKY, 2011 Çocuklar İnsandır, YKY, 2013 Neredes�n Arkadaşım, YKY, 2014 Yağmurla Gelen, YKY, 2014
DENEME-DERLEME
Ağıtlar, Halkev�, 1943 Taş Çatlasa, Ataç, 1961 Baldak� Tuz, (1959-74 gazete yazıları)
Cem, 1974 Gökyüzü Mav� Kaldı, (halk edeb�yatından seçmeler, S. Eyüboğlu �le) Ağacın Çürüğü: Yazılar-Konuşmalar, (der. Alpay Kabacalı) M�ll�yet, 1980 Yayımlanmamış 10 Ağıt, Anadolu Sanat, 1985 Sarı Defterdek�ler: Folklor Derlemeler�, (haz. Alpay Kabacalı) Yapı Kred�, 1997 Ustadır Arı, Can, 1995 Zulmün Artsın, Can, 1995 B�nb�r Ç�çekl� Bahçe, YKY, 2009 Bu B�r Çağrıdır, YKY, 2012
ÇOCUK ROMANI
F�ller Sultanı �le Kırmızı Sakallı Topal Karınca, Cem, 1977
ÇEVİRİ
Ayışığı Kuyumcuları (A. V�dal�e; Th�lda Kemal �le), Adam, 1977
Kitap s 45
AFORİZMA Herkes kendisinin dost olduğunu söyler ama sadece bir aptal buna güvenir. Hiçbir şey bu kelimeden çok kullanılmaz, hiçbir şeye ondan daha az rastlanmaz. La Fontaıne Fablları ve sözler� 320 yıl sonra hâlâ güncel.
46 s
Kitap
İlban Ertem’in çizgileriyle İhsan Oktay Anar’ın ünlü romanı Puslu Kıtalar Atlası...
www.iletisim.com.tr
iletisim@iletisim.com.tr
facebook.com/iletisimbirikim
twitter.com/iletisimyayin
vimeo.com/iletisim
instagram.com/iletisimyayin