3 minute read

maske üretiyor Hedef Mutluluk

Hedef Mutluluk Pandemisi

Çin’den çıkan bir virüsün tüm dünyaya yayıldığını gören kapitalizm mesela Afrika’dan yayılacak bir salgının artık kendilerini de etkileyeceğini öğrendikleri için Afrika’yı görmezden gelmeye devam edecek mi? Aşıyı bulan ülke, aşının formülünü dünya ile paylaşacak mı, yoksa bir ticari meta olarak kullanacak mı? Tilkiler dönüp dolaşıyor işte. Duracakları da yok, iyiyi güzeli doğruyu, mutluluk pandemisini görene kadar.

Advertisement

Dün çok tuhaf bir gün yaşadım. Sabah çok erken uyandım, aşırı neşe içinde... Oysa ben erken kalkmayı hiç sevmem. Daha saat çalmadan kendiliğimden kalktığım vaki değildir. Üstelik kalkınca, kahvemi içmeden neşe şöyle dursun yüzümden düşen bin parça olur. Ama tuhaf dedim ya. Gerçekten tuhaf erken kalk hem de neşe içinde. Neşemin nedeni ise kuaföre gidip saçımı boyatıp manikür pedikür yaptıracak olmam. Allah Allah neler oluyor kuaföre gitmemek için bin takla atan ben koşturarak gidiyorum. Kuaföre gidince ayıp olmasın diye merhaba deyip sessizliğe gömülüp bir an önce işimin bitmesini isteyen ben, bu defa bir sohbet bir muhabbet neredeyse herkese sarılmak isteği ile saçımı başımı yaptırıyorum.

Çıkışta markete uğruyorum. Market alışverişinden haz etmeyen ben iştah içinde alışveriş yapıyorum. Market kalabalık ama bu kalabalık beni mutlu ediyor. Deliriyorum galiba diye düşünürken marketten çıkıp eve gidip üstümü değiştirip çıkıyorum. Oysa ben eve girdikten sonra tekrar çıkmayı sevmem. Ama severek isteyerek evden çıkıyorum, arkadaşlarımla buluşuyorum.

Kısa bir Avm turu sonra yemek ve had safhada mutluyum. Dedim ya tuhaf bir gün. Tuhaflıklar bitmiyor gece için iki program var ve ben sevinçten uçuyorum. Üstelik biri karşı tarafta ve de köprü trafiği var. Umurunda değil. Kilit olan trafik bana bir huzur veriyor. Gecenin birinci programında çok kısa kalıyorum çünkü diğer programa yetişeceğim. Aşırı mutluyum. Kesin kararımı veriyorum. Ben delirdim. Benim böyle bir günü söylenmeden, sinirlenmeden geçirmem mümkün değil. Ama günün şahane olduğunu düşünüyorum kilit trafik, kalabalık ortamlar bana huzur veriyor. Sevdim bu tuhaf günü hem de çok sevdim.

Yüzümde bir gülümseme eve geldim daha nice böyle günler yaşama isteği ile. Aaa o ne saat çalıyor. 5 dakika ertelemeye basıyorum ve ertelerken yüzümdeki gülümseme donuyor. Ben bir rüyanın içindeymişim. Ve gördüğüm rüya sayesinde anlıyorum ki pandemi öncesi istemeyerek yaptığım her şey, hayatımın her anı bir nimetmiş.

Bir an önce mezun olsam da bitse dediğimiz okul, emekliliğime ne kadar kaldı diye yapılan hesaplar eşliğinde gidilen işler, yine mi market, yine mi düğün, yine mi yemek daveti, yine mi kalabalık, yine mi yine mi dediğimiz her şey ne nimetmiş halbuki. Anladım.

Ama şu an bana düşen görev keşkelerle hayıflanmak yerine içinde bulunduğumuz gerçekliği kabul edip bu gerçeklikte bana düşen görevi (ki bu görev evde kalmak) eksiksiz yerine getirmek. Korkarak ama endişesiz bu süreci atlatmak. Ama vakit bol olunca tabii biraz kafadaki tilkiler harekete geçiyor.

Mesela tilkiler fısıldıyor; sorun olunca küresel çözümde yerel olunan bu dünyada artık küresellikten söz edilecek mi? Özenerek baktığımız Amerikan sağlık sisteminin bu salgında çöktüğüne, bizim sağlık sistemimizin ise dimdik ayakta olduğuna ve şahane doktorlarımızın olduğuna şahitlik ettikçe Amerika bir balon muymuş gibi düşünmekten kendimi alamıyorum. Ve tilki dolaşmaya devam ediyor yoksa Amerikan eğitim sistemi de bir balon mu?

Avrupa’dan söz bile etmiyorum durum ortada. Türkiye'den kaçmak adına yurt dışından evler alıp oraların vatandaşlıklarını alma hesabında olanlar “Biz ne hata yapmışız” diyorlar mı? Ülkeyi terk edip gidenlerin koştur koştur geri dönmeye çalışmaları acaba akıllarını başlarına getiriyor mu? Bir de hâlâ canım vatanımızı aşağıya çekmeye çalışanlar kendi söylediklerine kendileri inanıyorlar mı?

Çin’den çıkan bir virüsün tüm dünyaya yayıldığını gören kapitalizm mesela Afrika’dan yayılacak bir salgının artık kendilerini de etkileyeceğini öğrendikleri için Afrika’yı görmezden gelmeye devam edecek mi? Aşıyı bulan ülke, aşının formülünü dünya ile paylaşacak mı, yoksa bir ticari meta olarak kullanacak mı? Tilkiler dönüp dolaşıyor işte. Duracakları da yok, iyiyi güzeli doğruyu, mutluluk pandemisini görene kadar.

Sağlıkla huzurla ve tabii ki şükürle kalın... ■

MÜJDE KÖSEOĞLU

This article is from: