Sayi 36

Page 1

2011 Yaz

Sayı : 36 3 ayda bir yayınlanır 10 TL

trends & highlights

Downtown Doğu Avrupa’nın yıldızı

BÜKRE Karşınızda baştan çıkarıcı

NARÇ‹ÇE⁄‹ Çevre dostu bir hız canavarı

Her kadrana gönlünü koyuyor

Koenigsegg Trevita

GERDR.LANG Bol baharat, bol sos ve malzeme çeşnisi

KARAY‹P MUTFA⁄I

Şapka çıkarılacak tasarımlar

Stephen Jones








ED‹TÖRDEN

FARKLI B‹R PENCEREDEN HAYATIN RENKLER‹N‹ KEfiFETMEK ‹Ç‹N...

8

YAZ 2011 - DOWNTOWN

Bu seçim, baflka seçim... Derginiz elinize ulaflt›¤›nda çok az bir zaman kalm›fl olacak seçimlere... Yeni anayasay› yapacak meclisi belirleyecek oylar›m›z. Yani en az birkaç 10 y›l boyunca toplumu yeniden flekillendirecek bir sözleflmeyi...Biraz siyaset bilimi ya da anayasa hukuku okumufl olanlar bilir, bu anayasa denilen fley, asl›nda toplu bir evlilik aktinden baflka bir fley de¤ildir! Bir evlilikten fark›, milyonlarca kifliyi ba¤lar, uymayan› s›k› cezaland›r›r! Jean Jacques Rousseau’nun dedi¤i gibi bir ‘sosyal kontrat’t›r bu. ‹mzan›z› sand›kta verdi¤iniz oyla att›¤›n›z... Yani her sözleflme gibi imzay› atmadan önce çok iyi düflünmek gerek ki, sonradan piflman olmayas›n›z! Gelece¤inizi garanti alt›na alman›z için bu ö¤üdümüzü de verdik ya, art›k biraz hayat›n ayr›nt›lar›ndaki güzelliklerden söz edelim... Güzellik olmas›na güzellik de, biz insano¤lu eliyle yak›nda onlar›n bafllar›na fena bir güzellik gelebilir!.. Tropik adalar› tan›tal›m istedik, zira küresel ›s›nma sebebiyle ço¤u okyanusun alt›nda kalacak. Bu foto¤raflara iyi bak›n, e¤er vaktiniz varsa ilk destinasyon olarak bunlardan birini belirleyin. H›z bir tutkudur. Ama bu tutku müthifl benzin canavarlar›n› kullanmay› gerektirir. Art›k öyle de¤il, haberiniz olsun... Koenigsegg’in yeni modeli hem h›z delisi hem de çevre dostu... En az›ndan di¤er spor otomobillere göre çok daha az yak›t tüketiyor. Yani e¤er ki cennet adalar›n sular alt›nda kalmas›n› istemiyorsan›z, ama h›z tutkunuysan›z, paran›za k›y›p çevreci bir spor otomobil al›n! Hayat bir tasar›m, tasar›m ise hayat› yeni bafltan kurgulamak. T›pk› Stephen Jones’un flapkalar› gibi... Bir aksesuar›n insan siluetini ne denli de¤ifltirebilece¤ini ancak bu flapkalar› görünce anlayabilirsiniz. Zaman ve mekân›n ötesine geçen bu tasar›mlar›yla Jones, bir giyim tasar›mc›s›ndan öte bir heykeltrafl sanki... Tasar›m önemli, ama renkler de öyle... Hayat›n›za biraz daha renk katal›m istedik. ‹flte size narçiçe¤i... Bu y›l›n moda rengi olmas›n›n ötesinde bir ara renk olarak ne denli albenili oldu¤unu bir kez daha keflfedebilirsiniz. Tabii ki bu renge yak›fl›r tasar›mlarla bir bütün halinde... Gezmek, görmek, okumak, ö¤renmek, merak etmek ve bir durufl edinmek... Bu hayat› farkl› k›lmak için küçük bir katk› yapmak amac›m›z. Yeni mizanpaj›yla ve yeni içeri¤iyle dergimizin hayat›n›za yeni bir renk tonu katmas› dile¤iyle...



‹Ç‹NDEK‹LER

GC Tan›t›m Reklam Bas›m Yay›nc›l›k ve Pazarlama San. Tic. Ltd. fiti. Ad›na ‹mtiyaz Sahibi ve Genel Yay›n Yönetmeni

Günnar Camadan gcamadan@downtowndergi.com

Yaz› ‹flleri Müdürü (Sorumlu)

Deniz Camadan dcamadan@downtowndergi.com

DEN‹ZLERDE SÜZÜLEN BEYAZ B‹R KU⁄U

OYSTER

Yap›m

18

HIZ DENEMELER‹ VE VARIfi HESAPLARI YAPMAK DE⁄‹L YELKENL‹ YAT TUTKUSU… RÜZGÂR OLMAYAN HAVADA DAH‹, fi‹fi‹R‹P YELKENLER‹

YÜRÜME HIZINDA ‹LERLEMEK BAZEN…

Yay›n Koordinatörü

Süleyman Karan suleyman.karan@kesisim.com.tr

ESAS OLAN, ROTAYI Ç‹Z‹P TAB‹AT

Editör

fiEK‹LLEND‹RMEK YOLCULU⁄U,

Gülin Sezer

ELVERD‹⁄‹NCE ELLER‹N‹ZLE MÜCADELE ETMEK EN ‹Y‹YE G‹DEN

gulin.sezer@kesisim.com.tr

YOLDA… TIPKI EFSANEV‹ ‹NG‹L‹Z

Kreatif Direktör

OYSTER’IN, RMK MAR‹NE ‹LE

Doğa Özkan doga.ozkan@kesisim.com.tr

fiEK‹LLENEN ÖYKÜSÜ G‹B‹…

Redaksiyon Ayșe Bayraktar

Katk›da Bulunanlar Ayșe Bayraktar, Esma Elif Toksoy, Özer Sayın, Zeynep Kasapoğlu, Ayșe Rengin Koç, Berna Balcı, Ahmet Yavuz, Murat Sarıyar

TAKI TASARIMINDA YEN‹ B‹R SOLUK

EFSANE KUMAfiLAR

Yay›n Dan›flman›

Orhan Ulgur Degütasyon Editörü

30

Nadir Yelkenci Mimari Editör

Hasan Diker

YILLARDIR HATTA

Sa¤l›k Editörü

Arif Budak

ASIRLARDIR ÜZER‹M‹ZE info@arifbudak.com

KES‹NL‹KLE LÜKS,

Amerika Temsilcisi

Albert Nekimken

dnekimken@cox.net

Avrupa Temsilcisi

Nil Nurkan

GEÇ‹RD‹K ONLARI. BU KUMAfiLAR O KADAR MEfiHUR K‹ SANK‹ HER DA‹M VAR

nnurkan@downtowndergi.com

Web editörü

Berk Șișko bsisko@downtowndergi.com

OLMUfiLAR. ‹fiTE BURADA ONLARA OLAN HAYRANLI⁄IMIZI B‹R KERE DAHA

Kesiflim Yay›nc›l›k ve Tasar›m Hizmetleri A.fi. Kasap Sokak, Hilmi Hak Han, No: 22 Kat: 6 80280 Esentepe / ‹stanbul Tel: 0212 337 51 99 (pbx) / Faks: 0212 275 41 83 Bask›-Cilt Ada Ofset- Litros Yolu 2. Matbaac›lar Sitesi E Blok No: ZE2 1. Kat Topkap› / ‹stanbul Tel: 0212 567 12 42 Da¤›t›m - Aras Kargo Downtown Yerel süreli yay›n Dergimizde yay›mlanan yaz› ve foto¤raflar, yay›nc›n›n izni al›narak, kaynak belirtilmek suretiyle, tam veya özet al›nt› yap›larak kullan›labilir.

GC Tan›t›m ve Reklam Bas›m Yay›nc›l›k ve Pazarlama San. Tic. Ltd. fiti. Prof. Dr. Mufide Kuley Cad. P›nar Apt. No: 63/12 Niflantafl›-‹stanbul 34365 Tel: (0212) 247 60 65 / 219 18 42 247 11 35 / 241 13 16 Faks: (0212) 241 17 47 reklam@downtowndergi.com www.downtowndergi.com

10

YAZ 2011 - DOWNTOWN

GÖSTER‹YORUZ

Koenigsegg Trevita Koenigsegg Trevita

116


YAZ 2011

88

18

DEN‹Z TUTKUSU

HER KADRANA GÖNLÜNÜ KOYUYOR

22 30

MODA

Gerd-R. Lang

34

12

38 43

DEST‹NASYON KUZEY YARIMKÜRE’DE MAV‹ ROTA DEN‹ZLERDE SÜZÜLEN BEYAZ B‹R KU⁄U: OYSTER

G‹Y‹M KÜLTÜRÜ HAYATIMIZIN AYRILMAZ PARÇASI EFSANE KUMAfiLAR

ÖZEL TASARIMLAR fiAPKA ÇIKARILACAK TASARIMLAR STEPHEN JONES

MODA DÜNYASINDAN KIRMIZININ fiEHVET‹, TURUNCUNUN HEYECANIYLA B‹RLEfiT‹... KARfiINIZDA NARÇ‹ÇE⁄‹

‹ÇK‹ KÜLTÜRÜ RAKI H‹Ç BU KADAR RAHAT ‹Ç‹ML‹ OLMADI PREMIUM RAKILAR

46 54 58

TAKI TASARIMINDA YEN‹ B‹R SOLUK

EKAY ‹LE EVREN KAYAR

84

GASTRONOM‹ YÜZYILLARA YAYILAN MUTFAK ZENG‹NL‹⁄‹: LEZZET ‹Ç‹NDE LEZZET

TATLAR Ç‹KOLATA DÜNYASI Ç‹KOLATA DÜNYASINDA YEPYEN‹ DOKUNUfiLAR

60

LEZZET DURA⁄I

62

DÜNYA MUTFA⁄I

66

AROMA

70

GEZ‹

76

M‹MAR GÖZÜYLE

80

ANADOLU’DAN

84

TAKI TASARIMI

88

ZAMANÖLÇER

94 88

MÜCEVHER

106 110

KOZMET‹K

114

WELL AGING

116

SPOR OTOMOB‹LLER

120

TASARIM VE PERFORMANS

124

SON MODELLER

128 132

OTOMOB‹L DÜNYASINDAN

134 136 138 142 146

YAZ MEKANLARI

GÜN BATIMINDA... GÜN ORTASINDA... ÖZEL ZAMANLARDA... LAC‹VERT BOL BAHARAT, BOL SOS VE MALZEME ÇEfiN‹S‹ ÇEfi‹T ÇEfi‹T UYARICI AROMAYA DUYULAN AfiK DO⁄U AVRUPA’NIN YILDIZI: BÜKREfi NEW YORK’UN ‹LK YEfi‹L GÖKDELEN‹: HEARST TOWER BULUTLARIN ARASINDAN R‹ZE TAKI TASARIMINDA YEN‹ B‹R SOLUK: EVREN KAYAR HER KADRANA GÖNLÜNÜ KOYUYOR: GERD-R.LANG

GEÇM‹fiTEN BUGÜNE SANAT GEÇM‹fiE AÇILAN S‹H‹RL‹ PENCERE: M‹NYATÜR

SA⁄LIKLI YAfiAM S‹ZE KEND‹N‹Z‹ HED‹YE EDEN MERKEZ: THE LIFECO FLORAME ÇEVRE DOSTU B‹R HIZ CANAVARI: KOENIGSEGG TREVITA BAVYERALI’NIN EN ÖZGÜN TASARIMI: BMW 328 HOMMAGE HER TÜRLÜ KONFORA BENZERS‹Z B‹R ZARAFET EKLEY‹N! MERCEDES-BENZ C-SER‹S‹

SON MODELLER BORUSAN OTOMOT‹V MOTORSPORT EK‹B‹ ÜÇ YARIfiTA TÜRK‹YE’Y‹ TEMS‹L ED‹YOR

MEKANLARDAN... DEKORASYON KÜLTÜR SANAT K‹TAP


DEST‹NASYON

KUZEY YARIMKÜRE’DE

MAV‹ ROTA SÜPER B‹R YATLA GEZEB‹LECE⁄‹N‹Z, H‹Ç OLMADI HAYAL EDEB‹LECE⁄‹N‹Z KUZEY YARIMKÜRE’N‹N EN GÜZEL KIYI ÜLKELER‹NDEN, L‹MANLARINDAN SEÇT‹⁄‹M‹Z BU ROTADA YOLCULUK ETMEYE NE DERS‹N‹Z?

12

YAZ 2011 - DOWNTOWN


BARBADOS

Rotam›z›n yeni hedefi ünlü flark›c› Rihanna’n›n da vatan› olan Barbados... Geliflen dünyada, en yüksek yaflam standartlar›ndan birine ve okuryazarl›k oran›na sahip olan bir ülke Barbados. ‹lk dura¤›m›z baflkent Bridgetown. Demir at›p, aday› dolafl›rken hediyelik eflya seçmekte çok zorlanaca¤›n›z› bafltan söyleyelim. Turist popülasyonu yüksek olan adada, maymunlarla ve kaplumba¤alarla tan›flmak, gece hayat›, sörf alanlar›, Karayip yemekleri, Bajan mutfa¤›... Her fley düflünülmüfl. Ama unutmay›n, bu mutfak kesinlikle baharatl› ve ac›!... Harrison Ma¤aras›’n› görmeden yola ç›kmayaca¤›m›z ise kesin.

DOWNTOWN- YAZ 2011

13


DEST‹NASYON

Amerika’daki tek ada eyaleti olan ve ülkenin en güneyinde yer alan Havai demir ataca¤›m›z ilk liman. Havai, sualt› volkanlar›ndan ç›kan lavlar›n kat›lafl›p kayalara dönüflmesiyle oluflmufl bir ada. Volkanlardan ç›kan lavdan dolay› adan›n hep büyümesi de bir di¤er farkl› özelli¤i. Yaklafl›k 18 küçük adadan oluflan eyalette Niihau, Kauai, Oahu, Molokai, Lanai, Kahoolawe, Maui ve Havai olmak üzere sekiz ana ada yer al›yor. En büyük ada olan Havai’de Honolulu Marinas›’na demir at›p dünyan›n baflka hiçbir yerinde göremeyece¤iniz bitki ve hayvanlar› görebilirsiniz. Yemek konusunda bal›k seçenekleri bolca olmakla beraber, Çin mutfa¤›n›n bu bölgedeki yayg›nl›¤›ndan da istifade etmek mümkün. Merak›n›z, yetene¤iniz ve cesaretiniz varsa sörf yapmak keyifli bir aktivite olacakt›r. Tekrar yola ç›kmadan önce ise mutlaka ‘daiquiri’ içmeli... Bir sonraki k›y›m›z Kosta Rika’ya uzun bir yolumuz oldu¤undan tropik meyvelerden de yan›m›za almay› unutmayal›m.

HAVA‹

Küçük bir Orta Amerika ülkesi olan Kosta Rika Latin Amerika'n›n en önemli noktalar›ndan biridir. Ordusu bulunmayan az say›da ülkelerden biri ayr›ca. ‹spanyolca konuflulan ülkenin baflkenti San José. Baflkente yak›n Puntarenas Koyu’na demir att›ktan sonra Latin mutfa¤›n›n eflsiz lezzetlerinden tatmak üzere flehir merkezine gidip taco ya da tortilla yemek mükemmel bir fikir. Yolculu¤un yorgunlu¤unu almas› için Palermo’da Cacique Guaro Sour siparifl etmek her yudumda ertesi gün ç›karaca¤›n›z deniz keyfine haz›rl›k olacak. Denizin, kumun tad›na vard›ktan sonra, suyun di¤er taraf›na geçmek için Panama’ya do¤ru yol al›yoruz. Büyük zorluklarla aç›lan, deniz seviyesinden 28 metre yüksek olan Panama Kanal›’nda yapaca¤›m›z yaklafl›k dokuz saatlik yolculu¤un ard›ndan Bahamalar’a yol al›rken Haiti ve Küba’n›n ortas›ndan geçerek yolculu¤umuza rüya gibi devam edece¤iz. Elbette bu k›y›larda, mesela; Guantanamo’da demir at›p birkaç saatlik bir kaçamak yapmak kaç›n›lmaz olur.

KOSTA R‹KA

14

YAZ 2011 - DOWNTOWN

BRUNE‹

Dünyan›n en zengin insanlar› aras›nda yer alan Sultan Hassan al Bolkiah’›n sultanl›¤› bu yolculukta son liman›m›z olacak. Jt Sunnway Marina’da demir at›p, bu küçük sultanl›¤› gezebiliriz. Temburong National Park’ta bizi kendimizden geçirecek kokular, ya¤mur ormanlar›nda ise, do¤ayla bafl bafla bir macera bizi bekliyor. Muara, Meragang, Serasa, Pantai Seri Kenangan, Lumut birbirinden güzel plaj seçeneklerimiz. Rotam›z›n sonunda, süper lüks yat›m›zda bir parti vermeliyiz elbette. Böyle bir partiye sultan› ça¤›rmazsak olmaz!..


Fas Kuzey Afrika'da bir Arap ülkesi. Fas'›n komflular› Bat› Sahra, Cezayir ve ‹spanya ile aras›nda Cebelitar›k Bo¤az› yer al›yor. Hem Akdeniz'e, hem Atlas Okyanusu'na k›y›s› olan ülke, Afrika'n›n Avrupa'ya yaklaflt›¤› uçta yer al›yor. Afrika'n›n en ucundaki Tanca flehri Fas'a aitse de, Fas topraklar›ndaki Ceuta ve Melilla ‹spanya'ya ait s›n›rlar içerisinde yer al›yor. Baflkent Rabat d›fl›nda di¤er büyük flehirleri; Kasablanka, Fes ve Marakefl. Özellikle Marakefl bu rotan›n belki de en büyüleyici noktas› olmaya aday... Deniz, da¤ ve çölü birlefltiren bu co¤rafyada gizemli bir masal sanki Marakefl. Yemeklerden ‘kuskus' ve ‘tajiney’i mutlaka deneyece¤iz, ama d›flarda içki sat›fl› yasak. Yine de ülkede otel barlar› istedi¤iniz her türlü içkiyi sunabiliyor. Amanjena Resort Marakefl bize her türlü lüksü sunabilecek bir otel, bu ‹biza öncesi dinlenme flans›m›z olabilir...

K›y›ya yaklaflt›kça flüt, sitar, tabla seslerini duydu¤umuz Maldivler'de resortlar adalar üzerine kurulmufl ve her resort genelde adan›n ad›yla an›l›yor. Resortlardan en ünlüleri; One and Only Reethi Rah Resort, Huvafen Fushi Resort, Naladhu Resort, W Retreat Resort, Banyan Tree Resort, The Beach House at Manafaru Resort ve Sheraton Resort... Sahillerde ve deniz üzerinde infla edilmek üzere ikiye ayr›l›yor konaklama alanlar›. Ayr›ca ço¤u yerde, güvenlik gerekçesiyle 12 yafl alt›nda çocuk kabul edilmiyor. Resortlarda, ödedi¤iniz paran›n tam karfl›l›¤›n› alaca¤›n›z hizmet sizi bekliyor, bunu unutmamal›... Maldiv mutfa¤› a¤›rl›kl› olarak Güney Hindistan mutfa¤›ndan etkilenmifl. Ülkenin geçim kayna¤› ve ana yiyece¤i de bal›k olunca, ton bal›¤›n›n a¤›rl›kta oldu¤u, baharatl› bir deniz mutfa¤› karfl›m›za ç›k›yor. Adada Hindistan cevizi ve ananas bol oldu¤u için yemeklerde bu iki lezzete s›k s›k rastlan›yor. Güney Hindistan mutfa¤›n›n olmazsa olmazlar›ndan olan Basmati pilav›, Maldiv mutfa¤›nda da öne ç›k›yor. Deniz mahsulü de bol, baharat da... ‹fl böyle olunca karides, bal›k köftesi, ahtapot gibi malzemeler ac› ve baharatl› soslarla piflirilip damaklara lezzet flöleni yaflat›yor. Bin 200 aday› gezmemiz hayli uzun sürecek...

MALD‹VLER

FAS

DOWNTOWN- YAZ 2011

15


DEST‹NASYON

‹B‹ZA

Akdeniz'e do¤ru yol al›rken art›k doyas›ya e¤lence vakti geldi. ‹flte bu yüzden yat›m›z› demirleyip, kendimizi, y›llarca unutamayaca¤›m›z bir e¤lencenin kollar›na b›rakaca¤›m›z ‹biza’ya gidiyoruz. Balear Adalar›'nda bulunan ve ‹spanya yönetiminde olan bu ada son 30 y›ld›r gerek turizmin, gerekse de e¤lence dünyas›n›n Avrupa'daki önemli bir merkezi. ‹biza Town, Santa Eularia del Rui ve Sant Antoni de Portmany en büyük üç flehir. San Antonio Liman›’na yat›m›z› demirleyip, sahillerinde doyas›ya denizin ve güneflin keyfini ç›kard›ktan sonra solu¤u dünyaca ünlü gece kulüplerinde almay› hak etmifl olmal›y›z; Space, Pacha, Privilege, Amnesia, Eden ve Es Paradis... Diledi¤inizi seçin, e¤lenmeye gidiyoruz! Cezayir, Tunus, Libya ve M›s›r sahillerinden sonra Süveyfl Kanal›’n› geçerek K›z›ldeniz’in sualt› güzelli¤ini selamlayarak Maldivler’e do¤ru yol al›yoruz.

Güney ve bat›s›ndaki karalardan derin kanallarla ayr›lan bir denizalt› yükseltisinin su üstüne ç›km›fl uzant›lar›ndan oluflan Bahamalar’daki Blue Hole, büyüleyici atmosferi ve dalmak isteyenler için sunaca¤› eflsiz bir deneyimle ziyaret etmeden geçemeyece¤imiz bir sualt› harikas›. Adalar›n etraf› mercan kayal›klar›yla çevrili ve hiç akarsu yok. fians oyunlar›nda kendinize güveniyorsan›z, baflkent Nassau’da, yerli halka yasak olan casinolarda bir akflam geçirmek güzel bir alternatif olabilir. E¤er flansl› gününüzse, çok kazan›yorsan›z koca bir kâse ‘Bahama’s punch’ siparifl edip sizi k›skananlara ikram edebilirsiniz...

BAHAMALAR

16

YAZ 2011 - DOWNTOWN



DEN‹Z TUTKUSU

RMK Marine, Tuzla'da gemi ve yat inflas›, bak›m ve onar›m hizmeti sunmaya devam ediyor. Daha önce tasar›m, mühendislik ve proje yönetimi konusunda yat infla sektörünün en iyi isimlerini biraraya getiren ‘Nazenin V’ ile büyük be¤eni toplayan RMK Marine, dünya yat sektörünü yepyeni bir Oyster ile renklendirmeye haz›rlan›yor. RMK Marine’in üretece¤i Oyster’lardaki ilk sürpriz, yelkenli yat merakl›lar›n› oldukça heyecanland›racak türden… Oyster merakl›lar› bileceklerdir ki, bugüne kadar Oyster’›n gördü¤ü en büyük uzunluk yaklafl›k 26 metreyi buldu.

DEN‹ZLERDE 18

YAZ 2011 - DOWNTOWN


HIZ DENEMELER‹ VE VARIfi HESAPLARI YAPMAK DE⁄‹L YELKENL‹ YAT TUTKUSU… RÜZGÂR OLMAYAN HAVADA DAH‹, fi‹fi‹R‹P YELKENLER‹ YÜRÜME HIZINDA ‹LERLEMEK BAZEN… ESAS OLAN, ROTAYI Ç‹Z‹P TAB‹AT ELVERD‹⁄‹NCE ELLER‹N‹ZLE fiEK‹LLEND‹RMEK YOLCULU⁄U, MÜCADELE ETMEK EN ‹Y‹YE G‹DEN YOLDA… TIPKI EFSANEV‹ ‹NG‹L‹Z OYSTER’IN, RMK MAR‹NE ‹LE fiEK‹LLENEN ÖYKÜSÜ G‹B‹…

SÜZÜLEN

beyaz bir ku¤u... DOWNTOWN- YAZ 2011

19


DEN‹Z TUTKUSU

fiimdi RMK Marine ile üretilen yeni ‹ngiliz, 100 ve 125 fitlik yelkenli yatlarla farkl› bir Oyster deneyimi sunuyor. Üstelik yat tasar›m›nda gerek deneyim gerekse stil bak›m›ndan ustal›¤›n› kan›tlayan Dubois tasar›m›yla… Oyster’da sadece yat›n tasar›m›na de¤il, dekorasyonuna da büyük özenle yaklafl›lm›fl. Haz›rlanan örnek kabinler ve ürün paletleri, sahip olmak istedi¤iniz yelkenli yatla ilgili beklentilerin üstünde bir ilham veriyor. RMK Marine, yolculuk esnas›nda oluflabilecek sallant›lar nedeniyle yatta yuvarlak hat kullan›m›n›n önemini vurgulasa da, farkl› be¤eniler için çizgiler yeniden flekillendirilebiliyor. Oyster’›n gerek iç, gerek d›fl tasar›m›nda ‹ngiliz kültürünün klasik ve efsanevi çizgileri korunuyor. Modern, minimalist ve aç›k renk kumafl seçimleriyle ferah ortamlar yarat›lmaya çal›fl›lan Oyster’da; OM 100 için ceviz kaplama, OM 125 içinse her türlü hava kofluluna dayanabilen, za-

20

YAZ 2011 - DOWNTOWN


Daha önce iki kez ‹ngiltere Kraliçesi Endüstri Ödülü’nü kazanan Oyster’a sahip olmak isteyenler, kalite ve konfordan asla ödün vermeyen deniz tutkunlar›...

RMK Marine’in yeni tasar›m› Oyster, 100 ve 125 fitlik yelkenli yatlarla farkl› bir Oyster deneyimi sunuyor.

man›n eskitemedi¤i tik a¤ac› kullan›lm›fl. Üretim detaylar›n›n Oyster taraf›ndan belirlendi¤i OM 100 ve OM 125’te, RMK taraf›ndan uygulamas› yap›lan rodyum aksamlar, iç mekâna ayr› bir fl›kl›k duygusu veriyor. Oyster’›n cazibesini ikiye katl›yor. ‹ki kez ‹ngiltere Kraliçesi Endüstri Ödülü’nü kazanan Oyster'a sahip olmak isteyenler kalite ve konfordan asla ödün vermeyen yelkenli yat merakl›lar›ndan olufluyor. Söz konusu yelkenli yat oldu¤unda, son derece gurme bir damak zevkine hitap etti¤ini bilen RMK Marine, üretim sürecini de bu gerçek do¤rultusunda flekillendirmifl. Siparifle göre çok farkl› özellikler eklenebilen yat›n en keyif veren özelliklerinden biri yemek alan› için kesintisiz deniz manzaras› sunmas›. ‹malatta olan iki OM 100 ve bir OM 125’ten istendi¤i takdirde, OM 125 modeline ‘fly bridge’ de eklemek mümkün… Oyster’›n RMK Marine ile yapm›fl oldu¤u üretim anlaflmas› hem sektör hem de Türkiye için büyük bir önem tafl›yor. Süper yat üretiminde önemli avantajlara sahip bulunan Türkiye, Oyster ile dünya kamuoyuna bir kez daha, yat üretiminde yetkin bir isim oldu¤u mesaj›n› veriyor. RMK Marine bünyesinde üretilen yatlar hariç, sadece Oyster üretiminin 100-120 kifliye yeni istihdam olana¤› sa¤lad›¤› belirtiliyor. Sadece yelkenli yat üretimiyle de¤il, yelken kültürü ve keyfiyle de yak›ndan ilgilenen RMK Marine, yeni Oyster’›n üretimine geçmeden önce en ince hesaplar› bile göz önünde bulundurmufl. Oyster'›n as›l gücü ise yelkenli tutkusunu bilenlerin, kendilerini Atlantik’te ya da Pasifik’te do¤a koflullar›na b›rakt›¤› zaman gün›fl›¤›na ç›kacak.

Oyster’›n iç mimarisi genel tasar›m›yla yar›fl›yor. Kamaralardaki konfor, befl y›ld›zl› bir otel suitini aratmayacak düzeyde...

DOWNTOWN- YAZ 2011

21


MODA

VAKKO KADINI BU YAZ ÇOK KEY‹FL‹ VAKKO 2011 ‹lkbahar Yaz Koleksiyonu yedi farkl› temadan oluflan özgün tasar›mlar›yla Vakko Kad›n›’n› sezonun en fl›k› olmaya aday gösteriyor. Renklerin capcanl› oldu¤u bu dönemde, yaz›n s›ca¤› kadar içi ›s›tan renkler, açan binbir çiçe¤in bir parças› oldu¤u güzel bahçeler ve farkl› kültürlerden esinlerek yola ç›k›lan doku ve renklerle biraraya geliyor. Do¤adaki renklerin organik hallerini buluflturan bu üç tema ‘Güzel Bahçeler’, ‘S›cak Renkler’ ve ‘Eklektik’ Vakko Kad›n›’n› daha da canland›r›yor. ‹nce kumafllar iç ferahlatan pastel, beyaz, bej, mavi, buz grisi k›sacas› gökyüzünün binbir tonuyla biraraya gelerek zamans›z fl›kl›¤› yarat›yor. ‹ster kalabal›k flehir hayat›nda ister buz gibi serin sular›n üzerinde Vakko Kad›n›’n›n vazgeçemeyece¤i iki tema; ‘Denizci’ ve ‘Metropol’...

70’LER‹N ES‹NT‹S‹ GERARD DAREL HARVEY NICHOLS VE BRANDROOM’DA… EVA LONGORIA, Jessica Alba, Angelina Jolie, Anne Hathaway, Heidi Klum, Sarah Jessica Parker gibi dünyaca ünlü y›ld›zlar›n tercihi Gerard Darel’in, karamel, flarap k›rm›z›s›, turuncu, nane yeflili ve ten rengi gibi tek veya çift tonlar›n a¤›rl›kta oldu¤u 70’li y›llar›n bohem zarafetinden ilham ald›¤› 2011 ‹lkbahar Yaz Koleksiyonu, 70’lerin yaz›n› günümüze tafl›yor.

22

YAZ 2011 - DOWNTOWN


FOREVER NEW’DAN FRANSIZ ES‹NT‹S‹ HER ZAMAN fl›k ve dikkat çekici olmay› seven kad›nlar›n markas› Forever New’un yeni koleksiyonu ‘La Vie En Rose’da kad›ns›l›¤› öne ç›karan parçalar, ilkbahar esintileriyle birlefliyor. Her zaman fl›k ve zarif görünmenizi sa¤layacak ipekli kumafllar ve yumuflak renklerle Forever New’un ‘La Vie En Rose’ koleksiyonu oldukça feminen. ‹ç çamafl›r› ve korse gibi feminen detaylar› önce ç›karan parçalardan esinlenen koleksiyon, sundu¤u alternatifleri, danteller, ba¤c›klar, f›rf›rlar ve drapelerle hareketlendiriyor, çarp›c› çiçek desenleriyle sizi adeta baflka bir döneme götürüyor.

‘KOTON’LA PLAJLARIN GÜNEfi‹ S‹Z OLUN! YAZ GEL‹YOR! 2011 Yaz›’n›n büyük sürprizi, Koton ma¤azalar›nda yerini alan Swimwear Koleksiyonu 9,99 TL’den bafllayan fiyatlarla sat›fla sunuluyor. Koleksiyonda p›r›l p›r›l renkler, hem parlak, hem yumuflak dokular, binlerce desen mayo, mayokini ve bikinilerin yan› s›ra bir de herkesin kendi kombinini yapabilmesi için mix&match seçenekleri de mevcut. Pareolar, genifl kenarl› has›r flapkalar, renk renk sandaletler ve çantalar ise Swimwear Koleksiyonu’nun tamamlay›c› aksesuarlar› aras›nda yer al›yor. Bu yaz Koton kad›n› plajlarda güneflten bile parlak olacak. DOWNTOWN- YAZ 2011

23


MODA

H‹Ç BU KADAR YÜREK HOPLATICI OLMAMIfiTI! MENDO’S DÜNYA moda trendlerini belirleyen markalar› bünyesinde toplayan Mendo’s, 2011 Yaz›’na Maryan Mehlhorn marka mayolarla f›rt›na gibi giriyor. Dünyaca ünlü kad›n tasar›mc› Maryan Mehlhorn taraf›ndan haz›rlanan mayo, bikini ve pareo kreasyonlar› her kad›n›n hayallerini süsleyen özelliklere sahip. Vücut k›vr›mlar›yla mükemmel bir uyum yakalanan kesimler, Maryan Mehlhorn tasar›mlar›n›n en belirgin özelli¤i…

Ç‹ÇE⁄‹N ROMANT‹K DOKUNUfiU OLEG CASSINI AMERIKA’NIN efsanevi tasar›mc›s› Oleg Cassini’nin 2011 koleksiyonunda özel geceler için her zevke uygun tasar›m bulmak mümkün. Gece koleksiyonunda bulunan ister sade, ister gösteriflli, modas› hiç geçmeyen k›sa ve uzun, vücuda kusursuz oturan modeller bu sezon da çok popüler. Oleg Cassini’nin yeni sezon gelinlik tasar›mlar›nda ilkbahar etkili floral esintiler ön plana ç›k›yor. Gelin adaylar›n›n özellikle yaz aylar›nda tercih etti¤i straplez modeller, kuflak detaylar› ve farkl› etek kesimleriyle dikkat çekiyor.

24

YAZ 2011 - DOWNTOWN

BAHARIN RENKLER‹ BEYMEN BUSINESS ‹LE GARDIROPLARDA 30’LAR ve 50’lerin etkisiyle, kol detayl› elbise ve döpiyesler, yüksek bel kalem etekler ve boylar› uzayan ceketler, Beymen Business kad›n koleksiyonunun vazgeçilmezlerinden. 1950’lerin kabar›k etekleri tekrar hayat›m›za giriyor ve f›rf›rl› ipek gömleklerle kombinleniyor. Beymen Business’›n marin koleksiyonu, beyaz koton bermudalar›, lacivert-beyaz penye ve trikolar, f›rf›r, drape, nervürün detaylara sahip gömlek ve bluzlarla kombinliyor. Yaz sezonunun olmazsa olmaz› safari, Beymen Business kad›n koleksiyonunun öne ç›kan temalar›ndan bir di¤eri. Hem ‘smart-casual’ hem de tak›m olarak kullan›labilen safari ceketler bu teman›n önde gelen parçalar› aras›nda yer al›yor.



MODA

ANDREW GN 2011 ‹LKBAHAR YAZ KOLEKS‹YONU HARVEY NICHOLS’DA 60’LARIN sonu ve 70’lerin bafl›ndaki özgür Londra ruhundan ilham alan koleksiyonun en gözde parçalar› aras›nda; dantel detaylara sahip elbiseler, genifl paçal› beyaz pantolonlar, ‹sviçre kumafl›ndan ceket ve ifllemeli etekler, f›rf›rl› tafl ketenden kabar›k kollu bluzlar, ipek jarse elbiseler, çiçek desenli elbise ve bluzlar, uzun ceketler yer al›yor. A¤›rl›kl› olarak ipek krep, ipek jorjet ve koton kullan›lan koleksiyonun ana renkleri ise; beyaz, mercan k›rm›z›s› ve gri tonlar›....

DER‹SHOW ‹LE GELECE⁄E HEYECANLI B‹R MERHABA! MEZUN‹YET gecesinde ne giyece¤ini bilemeyen, bilip de bir türlü arad›¤›n› bulamayanlar için haz›rlad›¤› yeni gece koleksiyonuyla Derishow, aynan›n karfl›s›na geçildi¤inde “‹flte bu benim!” dedirtiyor. Uçuflan hafif, rüya gibi materyallerle giysilerin, saran kumafllarla vücutlar›n dalgaland›¤› mini parti giysileri, tuvalet duygulu tulumlar, önü mini arkas› kuyruklu tuvaletler; kumafl püsküller, metalik bantlar, deri danteller, ›fl›lt›l› sedefler, büyük küpelerle birarada oluflan özgün siluetler, mezuniyet döneminde, yaflad›¤›m›z topra¤›n ‘kutlama duygular›’n› parti tasar›mlar›na tafl›yor. Çünkü bu topraklarda yaz demek; davet, parti, coflku, k›p›rt›, dalgalanma demek...

26

YAZ 2011 - DOWNTOWN

MARKS & SPENCER, ROMANT‹ZM ÖN PLANDA FIRFIRLAR, çiçek desenler ve uçuflan kumafllarla kad›nlar romantik bir görüntü sergilerken, koleksiyonda dikkat çeken temalar, maksi elbiseler ve uzun etekler. Bu sezon aç›k kremleri, somon ve beyaz› ön planda tutan koleksiyon, ayn› zamanda çok canl› ve parlak renkleri de kullanmaktan çekinmiyor. Marks&Spencer 2011 ‹lkbaharYaz Koleksiyonu’nda dantel ve süet dokular çok önemli bir rol oynarken, keten gömlekler, yüzde 100 koton pantolon ve elbiseler de her bahar oldu¤u gibi koleksiyonun vazgeçilmezlerinden. Sezonun trendleri aras›nda olan çiçek desenleri ve çizgililer, asimetrik kesimler koleksiyonda ön planda..



MODA

MEL‹SSA 2011 YAZ KOLEKS‹YONU ‘THE AMAZON’ BILSTORE'LARDA ‹KI YILLIK yo¤un bir araflt›rman›n ard›ndan Belem, Manaus, Ilha de Marajo’da iki haftal›k yo¤un geziler sonucu, Melissa’n›n Amazon’un renk, flekil ve dokular›n› dünyan›n en çok arzulanan plastik aksesuar›na aktarmas›yla ortaya ç›kan özel koleksiyon ‘The Amazon’ Bilstore’larda sat›fla sunuldu.

ST‹L SAH‹B‹ ERKEKLER‹N TERC‹H‹: MUSTANG EYEWEAR

PENT‹ ‹LE NE G‹YERSEN O OLURSUN… PENT‹ bol alternatifli koleksiyonunun yan› s›ra özel olarak tasarlad›¤›, ‘Hürrem’ ismini verdi¤i çorab›yla Osmanl› temas›n›n ve saray hayat›n›n modada yükseliflini bacaklar›n›za yans›t›yor. Topkap› Saray›’n›, saray yaflam› ihtiflam›n›n kad›na yans›mas›n› düflünerek tasarlanan bu çorap, s›n›rl› say›da üretildi. Alt›n mücevherler ve zincir motifleriyle bezenmifl bu fl›k çorab›, özellikle gece kombinlerinizle rahatl›kla kullanabilirsiniz.

28

YAZ 2011 - DOWNTOWN

GÖZLÜK modas›nda yenilikçi bir çizgi yakalayan Mustang, erkek gözlü¤ündeki genifl ürün yelpazesiyle fark›n› bir kez daha ortaya koyuyor. Merve Optik bünyesinde olan birbirinden fl›k alternatiflerle dolu Mustang imzal› gözlük koleksiyonunda; modern tasar›mlar ve kiflili¤inizi yans›tacak çarp›c› detaylar öne ç›k›yor. Metal saplar›n dikkat çekti¤i koleksiyonda farkl› tasar›mlar› ve tüm yüz hatlar›na uygun modelleriyle Mustang yeni sezona damgas›n› vuruyor.



YILLARDIR HATTA ASIRLARDIR ÜZER‹M‹ZE GEÇ‹RD‹K ONLARI. KES‹NL‹KLE LÜKS; BU KUMAfiLAR O KADAR MEfiHUR K‹ SANK‹ HER DA‹M VAR OLMUfiLAR. ‹fiTE BURADA ONLARA OLAN HAYRANLI⁄IMIZI B‹R KERE DAHA GÖSTERIYORUZ.

G‹Y‹M KÜLTÜRÜ

HAYATIMIZIN AYRILMAZ PARÇASI

EFSANE KUMAfiLAR

30

YAZ 2011 - DOWNTOWN


ERKEKLER‹ BAfiTAN ÇIKARAN DANTEL 1954 y›l›nda Ada Missoti, ‹talya’n›n Bologna flehrinde La Perla isimli iç çamafl›r› ma¤azas›n› açt›. ‹talyanca da inci anlam›na gelen La Perla, ismini Ada’n›n mücevherlerle bezenmifl eserlerinin içinde durdu¤u k›rm›z› kadife k›l›ftan al›yordu. 1960’l› y›llarda Bridget Bardot’dan esinlenen yeni bir koleksiyon ortaya ç›kt›, kad›nlar›n özgürlü¤ünden ilham alan La Perla, daha cesur koleksiyonlar ç›karmaya karar verdi. 1990’l› y›llarda ortaya ç›kan Scabal’›n alt›n iplikli koleksiyonunu hat›rlatan, La Perla’n›n 2008 y›l›nda yaratt›¤› 14 ayar saf alt›n iplikle ifllenmifl sUtyeni k›sa zamanda efsanevi, kült bir esere dönüfltü. La Perla’n›n eserlerindeki flehvetin ve duygusall›¤›n arkas›nda, kullan›lan ham kumafllar ve çamafl›rlar› bu kadar de¤erli k›lan iflleme ve flekillendirme süreci var.

NAYLON KAÇMAZ Kad›nl›¤›n ve flehvetin sembolü naylon çoraplar, y›llar boyu erkeklerin fantezilerinden biri olmufltur. Fakat naylonun ortaya ç›k›fl› asl›nda o kadar da parlak de¤il. 1935 y›l›nda Amerikan petrokimya firmas› Dupont de Nemours’dan Wallace Carothers yeni bir plastik keflfeder: Naylon. Bu devrim yaratan materyale önce ‘Nuro’, ‘Nulon’ ve en son ‘Nylon’ ad› verilir. Bu kefliften gurur duyan Dupont, naylonu kad›n çoraplar›nda kullanmay› planlar, fakat Carothers buluflunun kad›nlar›n bacaklar›n› süsledi¤ini göremeden intihar eder. 1940 May›s ay›nda, naylon çoraplar ilk defa ABD’de sat›fla ç›kar ve dört günde 4 milyon çift satar! Savafltan sonra naylon, dayan›kl›, esnek, ucuz ve kolay üretilebildi¤i için Avrupa’da da popüler olur. Ve böylece, giyim endüstrisinde h›zl›ca yay›l›r. 1959 y›l›nda Dupont flirketi, ne kadar esnese de formunu kaybetmeyen ‘likra’n›n patentini al›r. Naylon ve likra kar›fl›m›yla, flimdiye kadar jartiyer kullanmay› gerektiren uzun çoraplar›n tek parça haline gelmesini mümkün k›lar, modaya mini ete¤in gelmesi de bu yeni çoraplar›n üretimini gerekli k›lar... Külotlu çorap fenomeninin potansiyelini yakalayan Frans›z Bernard Gilberstein, ‘Bas Dimanche’ ismiyle ucuz ve kullan›fll› külotlu çorap üretimi yapan bir fabrika kurar. Marka k›sa zamanda büyük baflar› kazan›r. 1963 y›l›nda, ünlü reklamc›l›k flirketi Publicis’in kurucusu Marcel Bleustein-Strainer, markan›n ismini k›saltmay› önerir ve böylece efsanevi ve kazançl› bir marka olan DIM ortaya ç›kar.

DOWNTOWN- YAZ 2011

31


G‹Y‹M KÜLTÜRÜ

MODA SAVAfiI! 20’nci yüzy›l›n bafl›nda, Thomas Burberry, yaflad›¤› Hampshire bölgesinin NEML‹ hava flartlar›na dayan›kl› k›yafetler tasarlamaya karar verir. 1879 y›l›nda, su geçirmeyen ama ayn› zamanda vücudun nefes alabilece¤i bir kumafl icat eden Burberry ilk ya¤murlu¤u yaratm›fl olur. Bu kumafl› yaratmak için, Burberry iplikleri suya dayan›kl› gizli bir maddeyle kaplar. Bu bulufltan etkilenen ‹ngiliz ordusu, Burberry’den ceket ›smarlamaya bafllar. 1914 y›l›nda Burberry’nin ceketlerini giyen ilk askerler siperlerde savaflan askerlerdir; bugün kulland›¤›m›z ‘trench coat’, ismini ‹ngilizce ‘siper’ demek olan ‘trench’ten al›r. Savafltan sonra, askerler ceketleri sivil hayatlar›nda da giymeye devam ederler, y›llar sonra bile orijinal tasar›m›n› kaybetmez ‘trench coat’. 26 ya¤murluk kumafl› ve 10 çapraz dü¤meden oluflan trençkotlar bej, haki ve siyah olarak bulunabiliyor. Audrey Hepburn 1961 y›l›nda çekti¤i meflhur ‘Tiffany’de Kahvalt›’ filminde Burberry’nin trençkotunu giyerken, 1989 y›l›nda Prens Charles markaya, sadece ‹ngiliz kraliyet ailesine servis veren markalara verilen ‘Kraliyet Yetkisi’ni verdi. Y›llar boyunca aralar›nda Winston Churchill, Ronald Reagan ve George Bush’un oldu¤u birçok ünlü politikac› Burberry’nin ceketlerini giydi. Bugün, ‘trench coat’ o kadar meflhur oldu ki birçok marka kendi yorumlar›n› yapt›, ama Burberry Trench Coat hâlâ rakipsiz.

‘DE NÎMES’DEN GELEN DEN‹M Denim, oldukça dayan›kl›, rahat giyimli ve karakterize koyu mavi renkte pamuklu bir kumaflt›r. ‹smini, dokundu¤u Frans›z kasabas› Nimes’ten ald›¤› söylenir. Kumafl›n anavatan›n›n ‹talya’n›n Cenova flehri oldu¤u da iddia edilir, rengini meflhur ‘blu di Genoa’, yani ‘Cenova mavisi’nden ald›¤› ve bu yüzden ‘Blue Jean’ ad› verildi¤ine inan›l›r. Bu renk asl›nda do¤al bitkisel renklerden oluflur ve denim, Jacob Davis ve Levi Strauss efsanesini yarat›r. Hikâye ABD’de, 1860’l› y›llardaki alt›na hücum zaman›nda bafllar. Strauss madenlerde çal›flanlar için iflçi pantalonlar› üretir ve Davis buna turuncu iplikler ve ceplere perçinler ekler. Bu iki adam eserlerini patentler ve 1873 y›l›nda blue jean do¤ar. Baflar›lar›n› garanti eden dayan›kl› denim kumafl›n› tercih etmelerinin ve perçin takviyesinin yan› s›ra, befl cepli geleneksel formu, damgal› dü¤meli önü, bak›r perçinlerle ayn› tonda turuncu dikiflleri ve kemer k›sm›nda bulunan deri imitasyonu marka olur. 1960’l› y›llarda Amerika’da okulu b›rakan gençlerin sembolü olan jean’ler, günümüzde günlük tarz› yans›tman›n yan› s›ra tak›m ceketlerle birlikte kullan›larak fl›k ve sade bir stil oluflturuyor.

32

YAZ 2011 - DOWNTOWN



ÖZEL TASARIMLAR

fiAPKAYI SIRADAN B‹R AKSESUAR OLMAKTAN ÇIKARIP B‹R SANAT ESER‹NE DÖNÜfiTÜREN STEPHEN JONES, DÜNYA MÜZELER‹NDEN SONRA fi‹MD‹ ‹STANBUL’DA. 8 HAZ‹RAN’A KADAR VAKKO MODA MERKEZ‹’NDE SANAT VE MODA TUTKUNLARIYLA BULUfiAN ‘STEPHEN JONES&THE ACCENT OF FASHION’ RETROSPEKT‹F SERG‹S‹NE ‘fiAPKA ÇIKARMAMAK’ ELDE DE⁄‹L.

fiapka ç›kar›lacak tasar›mlar:

34

STEPHEN

YAZ 2011 - DOWNTOWN


1934 Türkiye’sinde flapkay› moda haline getiren fien fiapka’dan Türkiye’nin en köklü moda markas› olmaya kadar geçen süre içinde moda, sanat ve tasar›m endüstrileri aras›nda bir köprü kuran Vakko, moda otoriteleri taraf›ndan ‘dünyan›n en güzel flapkalar›n›n tasar›mc›s›’ olarak nitelendirilen Stephen Jones’un flapkalar›n›, retrospektif bir sergiyle ‹stanbullu modaseverle buluflturdu. 20’nci ve 21’inci yüzy›llar›n en radikal flapka tasar›mc›s› olarak bilinen Stephen Jones, kariyerinin 30’uncu y›l›n› ‘Stephen Jones&The Accent of Fashion’ retrospektif sergisiyle kutluyor. Sanat›n ‘flapka ç›kartt›¤›’ sergi, dünya müzelerinden sonra bu y›l Wallpaper dergisi taraf›ndan dünyan›n ‘En ‹yi Çal›flma Alan›’ seçilen Vakko Moda Merkezi’nde bafllad›.

JONES

DOWNTOWN- YAZ 2011

35


ÖZEL TASARIMLAR

‹talyan Vogue dergisinin editörü Anna Piaggi’nin tan›m›yla Stephen Jones, ‘dünyan›n en güzel flapkalar›n›n tasar›mc›s›’...

Bu çok özel sergi, birçok dünya deviyle çal›flan flapka tasar›mc›s› Stephen Jones’un dünyas›n›, kendi koleksiyonu için yapt›¤› tasar›mlar›n›n yan› s›ra Jean Paul Gaultier, Thierry Mugler, Comme des Garçons, Claude Montana, John Galliano, Christian Dior, Azzedine Alaïa, Walter van Beirendonck, Marc Jacobs ve daha birçok marka için tasarlad›¤› flapkalar› da gözler önüne seriyor. Dört farkl› temada 180 ola¤anüstü tasar›m›n yan› s›ra Stephen Jones’un bu sergiye özel tasarlad›¤› Türk kreasyonlar› da ‘Turkish Entrée’ alan›nda yer al›yor. Aç›l›fl daveti için ‹stanbul’a gelen Stephen Jones; “Kariyerim boyunca, tasarlad›¤›m flapkalar Kuzey'den Güney'e, Bat›'dan Do¤u'ya pek çok s›n›r geçti. ‹stanbul'un, bu görkemli serginin dünya turundaki ilk dura¤› olmas›ndan büyük mutluluk duyuyorum. Bir flapka dükkan› olarak hayata bafllayan Vakko'nun, benim flapkalar›ma Türkiye'de ev sahipli¤i yapmas› ne kadar flahane” diyor.

Modaya flapka giydiren adam ‹talyan Vouge’un editörü Anna Piaggi’nin ‘dünyan›n en güzel flapkalar›n›n tasar›mc›s›’ olarak nitelendirdi¤i Stephen Jones’un flapkalar›, 80’lerden bu yana popstarlar›n ve prenseslerin bafllar›n› süslüyor. Stephen Jones’un tasar›mlar›, giyenleri gitmek istedikleri zamana ve ruh haline götüren bir tür zaman makinesi gibi... Dramatik ö¤elerin nüktedan bir duruflla birleflti¤i benzersiz flapkalar; flekilleri, dokular› ve süslemeleriyle, bu flapkalar› takanlar› daima bir hikâyenin parças› haline getiriyor.

36

YAZ 2011 - DOWNTOWN


Hayalgücü bu kadar zorlan›r! Jones’un tasar›mlar›nda kal›plar uçufla geçiyor. Öylesine iddial› tasar›mlar var ki, kim takarsa baflka biri oluyor!

Stephen Jones’un kariyerine yön veren ve tasar›mlar›na esin kayna¤› olan flapkalar

Marlene Dietrich'in ‹spanyol tara¤›

Elizabeth Taylor’›n ‘Boom’ filmindeki bafll›¤›

Elizabeth Taylor’›n ‘Boom’ adl› filmde giydi¤i, ucuz kas›mpat›lar ve sahte mercanlar›n kullan›ld›¤› flapka, t›pk› sigaralardan yap›lm›fl gibi görünüyor. “fiapkan›n ç›lg›n bir set tasar›mc›s›n›n ifli oldu¤u belli” diyen Jones’a göre bu tasar›m, materyallerden milyon dolarl›k bir flapka yap›labilece¤inin bir kan›t›.

Billie Holiday’in gardenyalar›

“Bu flapkan›n en müthifl yan› Dietrich’in kafas›ndaki duruflu” diyen Jones’a göre, flapka yüz için haz›rlanan bir çerçevedir. Dietrich’in takt›¤› ‹spanyol tara¤›n›, bugüne kadar gördü¤ü en iyi çerçeve olarak yorumlayan tasar›mc›; bu aksesuar›n baflar›s›n› da flöyle aç›kl›yor: “Saç, makyaj ve giysi uyumu kusursuz ama yine de ilk baflta yüzüne odaklan›yorsunuz.”

Bir kad›n›n kafas›na ilifltirilmifl taze çiçeklerden daha güzel ne olabilir? Billie Holiday gardenyalar› severdi. Beyaz renk, teniyle ola¤anüstü bir kontrast olufltururdu ve gitti¤i her yere çiçeklerin mis gibi kokusu sinerdi. Güney Amerika’dan gelen bu çiçekler hayli pahal›yd› ama Holiday her gün saç›na taze gardenyalar takmay› ihmal etmezdi; bu, onun lüksüydü.

DOWNTOWN- YAZ 2011

37


MODA DÜNYASINDAN

38

YAZ 2011 - DOWNTOWN


K›rm›z›n›n flehveti, turuncunun heyecan›yla birleflti....

Karfl›n›zda, bafltan ç›kar›c›

‘NARÇ‹ÇE⁄‹’ “BEN BURADAYIM” D‹YOR. “BURADAYIM... SANA BAKIYOR VE GÜLÜMSÜYORUM... BU ‹MKÂNSIZ, AMA OLUR DA BEN‹ ‹LK GÖRÜfiTE FARK ETMEZSEN, OMZUNA PARMA⁄IMIN UCUYLA DOKUNUYOR, YÜZÜNÜ DÖNDÜ⁄ÜNDE GÖZÜMÜ KIRPIP, ÇENEM‹ YAVAfiÇA KEND‹ OMZUMA E⁄‹YORUM. HAYIR, B‹LEMED‹N. BEN‹M ADIM KIRMIZI DE⁄‹L... KIRMIZI OLSAM, BU KADAR fiIMARIK OLAMAZDIM VE ‹Ç‹N‹ BU KADAR GICIKLAYAMAZDIM... BEN... 'NARÇ‹ÇE⁄‹'... VE ‹STER SARIfiIN OL, ‹STER ESMER, KUMRAL YA DA KIZIL... SEN VE BEN... BU YAZ, MUHTEfiEM B‹R Ç‹FT OLACA⁄IZ...”

DOWNTOWN- YAZ 2011

39


MODA DÜNYASINDAN

Nerede sakl›yordu modac›lar seni narçiçe¤i? Neden sana ulaflmak bu y›l oldu¤u kadar kolay de¤ildi? Yüzümüze renk, tenimize atefl sald›¤›n›, canl›, enerjik ve seksi görünmemizi sa¤lad›¤›n› nas›l unuttuk bunca y›l? Neyse ki, Hollywood starlar›nda gördü¤ümüz, bak›p bak›p iç geçirdi¤imiz renginle, al›flverifl merkezlerinde, hemen hemen her kreasyonun içinde kendine bir yer edindin bu y›l. Bu yaz›n en büyük kozlar›ndan birisin ve seni mayodan, elbiseye, rujdan, çantaya her yerde kullanaca¤›z. Söz!

‹ster cesur ol, ister gizemli

KIRMIZI VE TURUNCUNUN B‹R KARIfiIMI NARÇ‹ÇE⁄‹... MODACILAR KOYU KIRMIZIYLA B‹RL‹KTE KULLANMAYI SEV‹YOR BU RENG‹... AS‹METR‹K MODELLERDE, PARÇALARDAN B‹R‹ KIRMIZI ‹Ç‹N ÇOKTAN REZERVE ED‹LM‹fi OLUYOR. AKSESUVARDA ‹SE DORE TERC‹H ED‹L‹YOR.

40

YAZ 2011 - DOWNTOWN

Fazla m› iddial›? Hadi can›m, herkes iddial› olmak ister. Ama gizli bir iddia ve han›m han›mc›k bir görüntünün alt›na saklanm›fl bir cazibe arayanlar bile, do¤ru modeli bulurlarsa, narçiçe¤i ile amaçlar›na ulafl›rlar. Özgür ve cesur kad›nlar içinse ifl daha kolay. Bu renk, kalabal›kta tüm dikkatleri üzerine çekecek kadar güzel çünkü… Di¤er taraftan bu rengin en güzel taraf›, çok say›da kombin seçene¤i sunmas› ve hemen hemen her kumafla ve modele gitmesi. Biliyorsunuz, k›z›l k›rm›z› veya narçiçe¤i olarak adland›r›lan bu renk, esas olarak k›rm›z› ve turuncunun, daha ziyade k›rm›z› ve sar›n›n karfl›m›. Bu sebeple, k›rm›z› ve turuncunun yak›flt›¤› birçok rengi kucakl›yor: Beyaz, sar›, mavi, taba… Modac›lar, narçiçe¤ini, koyu k›rm›z› ile birlikte kullanmay› da seviyorlar. Asimetrik modellerde, parçalardan biri k›rm›z› için çoktan rezerve edilmifl oluyor. Ifl›lt›l› dore aksesuarlardan han›m han›mc›k çantalara, yüksek topuklu ayakkab›lardan babetlere kadar her parçaya da uyum gösteriyor. Dar elbiselerde seksi, bluzlarda heyecanl›, tiflörtlerde enerjik, ayakkab›larda ise cesur duruyor. Bir kusuru var sadece, o da tek bir parça asla yeterli gelmiyor. Bir baflka deyiflle, narçiçe¤i bir rujunuz yoksa o elbiseyi giymeden önce hemen flimdi gidip bir tane al›n!


Narçiçe¤i, aç›ktan savaflan bir renk oldu¤u kadar, gizemi de içinde bar›nd›r›r. Ne pastel tonlar kadar masum, ne sert tonlar kadar keskindir. Bu nedenle narçiçe¤i bir elbise giyiyorsan›z, genç k›z ya da serseri gibi görünmeyi unutun.

Narçiçe¤i giyen bir kad›n ne der? Bu renk k›yafet giyen kad›nlar, özgüveni yüksek, heyecanl› ve e¤lenceli göründü¤ü gibi, “Ben buraday›m” dedikleri için bir o kadar da seksidirler. Narçiçe¤i rengi, aç›ktan savaflan bir renk oldu¤u kadar, gizemi de içinde bar›nd›r›r. Ne pastel tonlar kadar masum, ne sert tonlar kadar keskindir... Bu yüzden narçiçe¤i bir elbise giyiyorsan›z, genç k›z ya da serseri gibi görünmeyi unutun. Bu renk ‘kad›n’ oldu¤unun fark›na varm›fl ve bununla gurur duyan güçlü karakterlerin rengidir. fiu bir gerçek ki, k›rm›z› ve sar›n›n ortak özelli¤i, her iki rengin de h›rs› ve mücadeleyi simgelemesidir. Günefli ça¤r›flt›rd›¤› için insana nefle ve umut verdi¤i söylenen sar› ile k›rm›z›n›n ateflleyici gücü birleflince ortaya ç›kan bu renk, her iki rengin de olumlu özelliklerini bar›nd›r›r. Makyaj trendleri Rujlarda farkl› tonlar›yla çoktan yerini alan narçiçe¤i rengi, all›k ve farlarda da bu yaz kendine genifl bir yer buldu. Teniniz esmerse, narçiçe¤i göz far› size çok daha fazla yak›flacakt›r. Beyaz tenliler ise tercihlerini rujdan yana kullanmal›lar. Canl› bir renk oldu¤u için rujunuzla birlikte a¤›r bir göz makyaj›ndan kaç›n›n. Göz kalemi ve kaliteli bir maskarayla kirpiklerinizi ortaya ç›karman›z yeterli. Bu renk makyaj malzemesi kullanmak için illa k›yafetinizin de narçiçe¤i rengini bar›nd›rmas› gerekmiyor. Taba rengi dar bir paltolun üzerine giyece¤iniz beyaz gömle¤inizle, narçiçe¤i rujunuz ve ojeleriniz, sizi yeterince iddial› gösterecektir.

DOWNTOWN- YAZ 2011

41


‹LAN ALARAKI

42

YAZ 2011 - DOWNTOWN


Hava s›cak ya da so¤uk fark etmez, günefl ufuk çizgisinden son bir kez göz k›rpar kar beyaz› örtülere kurulmufl sofralarda tokuflturulan rak› kadehlerine. Buz gibi suyla dans eden anason taneleri mükemmel rengini ald›¤›nda, güneflin batmas›yla ortaya ç›kan o hafif esintinin, dostane muhabbetlerin ve uzaktan gelen, Müzeyyen Senar'›n adeta rak›ya adad›¤› müzi¤inin ç›kar keyfi. fiimdi bu keyfi daha da keyifli k›lan premium rak›lar üretiyor rak› firmalar›... En büyük özellikleri üç kez distile edilmifl olmalar› ki, bu hem içimde müthifl bir yumuflakl›k sa¤l›yor hem de fazla kaç›rsan›z bile sabah›nda sizi yorgunluk ve bafl a¤r›s›ndan uzak tutuyor. Bu rak›lar, farkl› alkol derecelerine sahip olsa da, en sertleri bile han›m rak›severler taraf›ndan içilebiliyor. Premium rak›lar, rak›sever profilini de de¤ifltirmifle benziyor. Art›k gençler ve han›mlar da özellikle meyhane ve bal›k restoranlar›nda flarap yerine bu rak›lar› tercih ediyor. Size bir de öneride bulunal›m. Bu rak›lar›n içine buz atmak yerine ehli keyiflerde servis edilmesini isteyin. Hem rak›n›n tad›n› daha iyi hissedecek dama¤›n›z hem de so¤uk so¤uk ama buzsuz içme flans›n› yakalam›fl olacaks›n›z.

‹ÇK‹ KÜLTÜRÜ

RAKI H‹Ç BU KADAR RAHAT ‹Ç‹ML‹ OLMADI

PREMIUM AKILAR

DOWNTOWN- YAZ 2011

43


‹ÇK‹ KÜLTÜRÜ

Rak›lar›, hele ki binbir özenle dam›t›lm›fl, en iyi üzümlerin ve anasonun kullan›ld›¤› premium rak›lar› buz katmadan, ama so¤uk içmek gerek... Hiç merak etmeyin bunun da formülü çok önceden gelifltirilmifl... Ortas›na yerlefltirilen rak› barda¤›n› buzla çevreleyen bak›r ehl-i keyifler, rak› keyfinin vazgeçilmezleri...

RAKININ EN KEY‹FL‹ ADRESLER‹

44

‹skele Restaurant

K›y› Restaurant

Mavi Bal›k

Arnavutköy Sur Bal›k

Lacivert

Karaköy Lokantas›

Nusret Steakhouse

YAZ 2011 - DOWNTOWN

Poseidon

Uskumru

Park Fora

Bebek Bal›kç›s›

Arnavutköy Vira Vira

Yakup 2

Eftalya

Köflebafl› Levent

Arnavutköy Bal›kç›s›

Sunset

Ulus 29

Bal›kç› Kahraman

Kalamata Meyhanesi

Develi Etiler

Papermoon

S›radan bir akflamüstü. Masaya dizilmifl fava, cac›k, tarator, flakfluka, haydari, çoban salata, zeytinya¤l›lar, karides, kalamar, midye dolma, kavun ve ince dilimlenmifl beyaz peynir… Bir eksik var ziyafet bafllamadan önce masada, ince uzun kadehlerde dans eden anason taneleri, önce buz gibi suya renk veriyor, ard›ndan kavufltu¤u buz taneleriyle tamamlan›yor masa. Ç›nlayan kadehler hep birlikte kald›r›l›yor ve a¤›zlardan dökülen cümle hep ayn›: “Sa¤l›¤›m›za, flerefe!” “En kötü günümüz böyle olsun” Yap›m›nda üzümlerin mayayla fermante edilmesinden elde edilen suma ve anason tohumunun kullan›ld›¤› rak›, yüzy›llard›r bu topraklarda ad›yla nam salan, hatta bu nam›n› s›n›rlar d›fl›na tafl›yan bir içki… Yaklafl›k yüzde 45 alkol oran›yla, tad›m› s›ras›nda ilk olarak damakta anason ve fleker sayesinde yaflatt›¤› tatl› bafllang›ca, genizden geçerken b›rakt›¤› hafif yak›c› tat efllik eder. Rak› bo¤az›n›zdan afla¤› do¤ru akarken, üzüm ama en çok da anason aromalar› kal›r a¤z›n›zda. Rak›y› sek olarak da içebilirsiniz, ama genelde so¤uk suyla, s›cak


Rak› keyfine keyif katan premium rak›lar, art›k bu içkiyi ‘erkek içkisi’ olmaktan ç›kard›. Üç kez distile edilen ve içimi kolay hale gelen bu rak›lar sayesinde herkesin rak› sofras›nda muhabbeti biraz daha flenleniyor!

yaz gecelerinde buzlu suyla içimi tercih edilir. Rak›y› sodayla içmeyi tercih eden rak›severler de vard›r. Mezeler rak› sofras›n›n olmazsa olmaz›d›r, ama meze yoksa da bir dilim beyaz peynirle bir parça kavun efllik eder rak›ya… Her ne kadar rak› erbaplar› yak›flt›rmasa da, bal›k rak›yla en çok tüketilen yemektir. Yine de mezelerle bafllan›r rak› içilmeye ve merasime duyulan sayg›dan olsa gerek, muhabbet koyulaflana, kadehler bir kez ve bir kez daha dolana kadar bal›k servis edilmez. Bir sahil kasabas›nda veya ‹stanbul Bo¤az› manzaras› karfl›nda günbat›m›n› rak›-bal›k keyfi yaparak karfl›lamak ise titizlikle vakit ayr›lan bir ritüeldir. Sa¤l›¤a kalkan kadehler, o gün içilecek bir sebep yoksa da “En kötü günümüz böyle olsun” diyerek tokuflturulur. Rak› erbab›ndan… Rak›n›n bunca y›ll›k tarihinin bir getirisi olarak, ince ince ifllenen bir kültürünün olmas› da kaç›n›lmaz elbette. “fiiflede durdu¤u gibi durmaz” söylemine paralel olarak, rak› masas›na oturdu¤u gibi kalkmak, ancak içmesini bilenin yapaca¤› bir ifl say›l›r. Anasonun yukar› ç›kmas›n› ve içkinin tad›n›n kaçmas›n› önlemek için kadehe önce rak›, ard›ndan so¤uk su konulmas› önerilir. Küçük yudumlarla içilen rak›ya mezelerin a¤›r a¤›r efllik etmesi, masadaki yaflça büyük olan kiflinin kadeh tokuflturmak için kadehini kald›rmas›n› beklemek, konuflurken ses tonunu do¤ru ayarlamak da rak› erbab›n›n lugat›nda yazanlar aras›nda… Bundan çok de¤il, 15 y›l öncesinde sadece üç çeflit rak›m›z vard›. Bugün sayamayacak kadar çok ve çeflitli... Özellikle rak›n›n içimini kolaylaflt›ran üç kere distile edilmifl ve en iyi üzüm ve anasonun kullan›ld›¤› rak›lar var ki, içmeyin de yan›nda yat›n! Bu rak›lar›n en önemli özelli¤i distile edilmelerinden kayaklanan ‘terbiyeli’ bir alkole sahip olmalar›... Ayn› zamanda her birinin kendine özgü bir aromas› var ve bir kez içen, bir daha içmek istiyor. Söyleyelim, bu rak›lar› illa ki meyhanede ya da kebapç›da içmeye gerek yok. Rak› barda içilmez sözü art›k tarih oldu! Bu rak›lar her flekilde içilir!...

RAKININ ‘ÂLÂ’SI Seçkin damaklar için nadide ve benzersiz yeni bir tat olan Yeni Rak› ÂLÂ, özenle seçilen kuru üzümlerin bak›r imbiklerde üç kez distile edilmesi ve en az bir ay mefle f›ç›larda dinlendirilmesiyle yarat›ld›. Yüzde 100 kuru üzümden elde edilen, yo¤un anason tad›, kokusu ve yüksek alkol seviyesi damakta daha dengeli ve kal›c› bir tat b›rakan Yeni Rak› ÂLÂ, rak› ustalar›n›n y›llardan beri gelen deneyim ve gelene¤ini yans›t›yor.

DOWNTOWN- YAZ 2011

45


GASTRONOM‹

YÜZYILLARA YAYILAN MUTFAK ZENG‹NL‹⁄‹:

lezzet Lezzet içinde

AYVA, KEREV‹Z, ELMA, LAHANA, KABAK ÇEfi‹TLER‹, DOLMALIK B‹BER, PATLICAN, ENG‹NAR, KAVUN, M‹DYE, BALIK… CEV‹Z, EBEGÜMEC‹, HODAN VEYA ASMA YAPRAKLARIYLA YAPILMIfi SARMALAR YA DA BO⁄AZ’IN MÜTH‹fi LEZZET‹ LÜFERDEN YAPILMIfi DOLMALAR... FARKLI KÜLTÜRLERLE G‹R‹LEN ETK‹LEfi‹M SAYES‹NDE ZENG‹NLEfiEN TÜRK MUTFA⁄I, DOLMA TAR‹FLER‹NDE ‹NANILMAZ B‹R ÇEfi‹TL‹L‹K SUNAR. SEBZELER‹N YANI SIRA MEYVE VE BALIKLARIN KULLANIMI DOLMA TAR‹FLER‹NE SIRADIfiI B‹R BOYUT KAZANDIRIR.

46

YAZ 2011 - DOWNTOWN


Piflirme fleklinin basitli¤ine ra¤men, dolma tarifleri Türk mutfak kültürünün zenginli¤ini yans›tan en önemli unsurlar aras›ndad›r... Sebze ve meyvelerin pirinç, bulgur, et ve çeflitli baharatlarla doldurulmas› fleklinde özetlenebilecek dolma tarifleri; yüzy›llar içinde de¤iflerek çok daha rafine bir hal ald›. Öyle ki, 15’inci ve 16’nc› yüzy›la dayanan ayva, lüfer veya elma dolmas› gibi tarifler, modern mutfak kültüründe bile ayr›cal›kl› yerini koruyor. Dolma tariflerinin gelifltirilerek büyük bir zenginlik haline gelmesi, Osmanl› mutfa¤›n›n geliflimi çerçevesinde oldu. Dolma, komflu ülkelerde halen Türkçe’dekine benzer isimlerle (Farsça ‘dolmeh’, Rumca ‘dolmathes’ gibi) an›l›yor. Binlerce y›ll›k bir gelenek Dolma yeme¤inin geçmifli Osmanl›’dan çok daha eskiye, binlerce y›l öncesine dayan›r. ‹lk dolma tariflerinin sebzelerin kurutularak saklanmas› ya da flarapl›k üzümlerin yetifltirilmesiyle ortaya ç›kt›¤› tahmin ediliyor. Yüzy›llar içinde inan›lmaz bir çeflitlili¤e kavuflan dolma tariflerinin Türkler taraf›ndan uygulanmaya bafllamas› ise tar›m düzenine geçilmesiyle olmufl. Türkler’in Orta Asya’da yaflad›¤› dönemde kabak ve patl›can gibi sebzeler dolma yap›m›nda kullan›lmaktayd›. Bugün dolma denince akla gelen biber ve domatesle Türk mutfa¤›n›n tan›flmas› ise çok daha sonra 19’uncu yüzy›l›n bafl›nda gerçekleflti. Bat›l›laflma sürecinde Yeni Dünya’ya ait yemek türlerinin ortaya ç›kt›¤›n› ve mutfak kültürünün de¤iflmeye bafllad›¤›n› anlatan araflt›rmac› Deniz Gürsoy, domatesin ilk defa Sultan Abdülmecit döneminde (1839-1861) ülkemize girdi¤ini anlat›r. Osmanl› mutfa¤›na yabani bir meyve olarak giren domates, afl›lanarak bugün bildi¤imiz sebze haline gelir. Domatesle ilk defa tan›flan ve onu yeflilken tüketen Osmanl›lar, k›sa süre sonra dolmas›n› ve zeytinya¤l› yeme¤ini yapar hale gelir. O tarihlerde, k›rm›z›ya döndü¤ünde çöpe at›lan domatesin yan› s›ra anavatan› Güney Amerika olan dolmal›k biber de Türk mutfa¤›na girdi. Bu iki sebzeye kadar dolma tariflerinde patl›can, elma, ayva ve kabak gibi sebzeler kullan›lmaktayd›.

LÜFER BALI⁄I DOLMASI YAPILIfiI:

Öncelikle lüfer iyice temizlenir. Ard›ndan k›lç›k kemi¤inin kolay ç›kar›labilmesi

için bo¤az›ndan kuyru¤una kadar bal›¤a parmak yard›m›yla hafif masaj yap›l›r. ‹ç organlar› temizlendikten sonra k›lç›klar› s›yr›lan lüfer tulum fleklinde ayr›l›r. ‹ç malzemeyi haz›rlamak için önce tavaya ayçiçek ya¤› koyup k›zd›r›l›r. K›zd›r›lm›fl ya¤a at›lan çam f›st›klar› renk al›nca ince do¤ranm›fl kuru so¤an ilave edilerek 4 dakika kadar kavrulur. Ard›ndan s›ras›yla bal›k eti, kufl üzümü, tuz, tarç›n, ceviz içi, yenibahar, karabiber, dereotu eklendikten sonra iyice kar›flt›r›l›p ocaktan al›narak so¤umaya b›rak›l›r. So¤uyan iç malzeme bal›¤›n içine doldurulduktan sonra bal›k önce una, ard›ndan yumurtaya, sonra da galeta ununa buland›ktan sonra ya¤da iki taraf› nar gibi k›zart›l›r. So¤uyunca servis edilir.

MALZEMELER: 1 adet lüfer 2 yemek kafl›¤› ceviz içi 1 yemek kafl›¤› kufl üzümü 1 adet ince do¤ranm›fl kuru so¤an 1 yemek kafl›¤› çam f›st›¤› 1 tatl› kafl›¤› tarç›n 1 tatl› kafl›¤› karabiber 1 çay kafl›¤› yenibahar Yar›m demet ince do¤ranm›fl dereotu 1 su barda¤› galeta unu 1 su barda¤› un 2 adet yumurta 1 su barda¤› ayçiçek ya¤›

DOWNTOWN- YAZ 2011

47


GASTRONOM‹

‹ran, Kafkaslar ve Anadolu’da var olan dolma yapma teknikleriyle tan›flan Osmanl›lar, bu tarifleri kendi mutfak kültürleri haline getirerek gelifltirmeye devam etti. En basit haliyle ana maddesi pirinç olan, iç malzemenin yapraklar ve oyulmufl sebzelerin içine doldurulmas› fleklinde tan›mlanabilecek piflirme gelene¤i, Osmanl› mutfak kültürünün geliflmesiyle çok yüksek bir seviyeye ulaflt›.

Damak zevkinin jeopoliti¤i

EKfi‹L‹ ETL‹ DOLMA YAPILIfiI:

‹nce do¤ranm›fl kuru so¤an az tuzla ovulur. Dana k›yma, yar›m çay barda¤› y›kanm›fl pirinç, ince do¤ranm›fl domates, yar›m demet k›y›lm›fl maydanoz, yar›m demet k›y›lm›fl nane, yar›m çay kafl›¤› karabiber ilave edilerek kar›flt›r›l›p dolma içi haz›rlan›r. Islat›l›p tuzu al›nm›fl salamura asma yapra¤›na haz›rlanan dolma içiyle tek tek sar›larak tencereye dizilir. Üzerine kuru erikler konduktan sonra tereya¤› ve et suyu ilave edilir. Dolmalar›n da¤›lmamas› için üzerine bir tabak konup tencerenin kapa¤› kapat›l›r. K›s›k ateflte bir saat piflirilir. Ekflili etli dolmalar iste¤e göre yo¤urtla servis edilir.

MALZEMELER:

250 gram dana k›yma Yar›m çay barda¤› pirinç 2 adet orta boy ince do¤ranm›fl kuru so¤an 2 adet ince do¤ranm›fl domates Yar›m demet ince do¤ranm›fl maydanoz Yar›m demet ince do¤ranm›fl nane Tuz Yar›m çay kafl›¤› karabiber 50 gram tereya¤› 20 adet kuru erik 500 gram asma yapra¤›

48

YAZ 2011 - DOWNTOWN

Dünyan›n en büyük mutfak gelenekleri, yaflam tarz›na göre olufltu. Türk mutfa¤› da yüzy›llar boyu süren göçler, yeni topluluklarla kurulan iletiflim ve bunlar›n do¤al sonucu olarak yaflanan adaptasyon süreçleriyle flekillenmifltir. Akademisyen Chris Boudan, ‘Damak Zevkinin Jeopoliti¤i’ adl› kitab›nda mutfa¤› tan›mlayan›n kendili¤inden teknik de¤il, her yinelenmesinde gerekli olan kurallar oldu¤unu anlat›r. Çünkü mutfak kültürü; san›ld›¤›n›n aksine piflirmeyle de¤il, formülün uygulanmas› ve tarifin gerçeklefltirilmesiyle ortaya ç›kmaktad›r. Böyle olunca sadece ifllemlerin art arda gelmesi de de¤il, ayn› zamanda malzemelerin biraraya getirilmesi ve bunlar› yiyecek kiflilerin arzusu da önem kazan›r. Osmanl› mutfak kültürünün geliflim sürecinde dolma tariflerini zenginlefltirip daha rafine lezzetler haline getiren iflte bu anlay›flt›r. Dolma yap›m›, bir sebzenin içinin doldurulmas›ndan ibaret, basit bir ritüel gibi gözükür. Oysa Osmanl›’n›n uzand›¤› genifl co¤rafi alanda yinelenen her dolma tarifi, bölgeler ve kültürler aras› etkileflimle baflkalaflarak çok daha zengin bir hale gelmifltir. Dolma formüllerinin uygulanmas›nda bu kültürel cümbüfl kendini belli ederek en uygun ve karmafl›k tatlar›n ortaya ç›kmas›na imkân vermifltir. Kabak dolmas›ndaki dereotundan kabak çiçe¤i dolmas›n›n zarifli¤ine, lüfer dolmas›ndan kavuna, bütün tariflerde yüzy›llar›n birikimi ve kültürel zenginli¤i kendini belli eder. Bal›¤› iyi de¤erlendiremeyen günümüz Türk mutfa¤›n›n aksine, Osmanl› mutfa¤› bal›klardan bile dolma yapm›flt›r. Lüfer dolmas›, bal›¤› ana besin maddesi olarak gören Bizans gelene¤inden de beslenen Osmanl› mutfa¤›n›n ortaya ç›kard›¤› büyüleyici bir tarif. Pek az mutfakta görülecek çok özel bir yemek bu...

Her bölgede ayr› bir lezzet Türk mutfa¤›n›n befl yüzy›ll›k döneminde neredeyse bütün sebzeler dolma tariflerinde kullan›lm›fl. Üstelik sadece sebzeyle de yetinilmemifl, ayva ve elma gibi meyveler de dolma tariflerinin vazgeçilmez malzemelerinden olmufl. Türk mutfa¤›ndaki h›zl› ve sürekli de¤iflimin yans›mas›n›, dolma tariflerinde de görebiliriz. Bal ve tavu¤u biraraya getiren Osmanl› mutfa¤›; yay›ld›¤› dört k›tadaki farkl› malzeme ve tarifleri biraraya getirerek bir imparatorluk sentezi oluflturmufl. Bugün, Anadolu’nun farkl› bölgelerindeki dolma tariflerine bakt›¤›m›zda ayn› çeflitlili¤i görebiliriz. Karadeniz’de küçücük yapraklara sar›lan dolman›n içine pirinçten çok et konulurken, Anadolu’nun genelinde yo¤unlukla kullan›lan temel iç malzemesi bulgur. Bu çeflitlilik büyük bir zenginlik getirir; öyle ki Anadolu’nun farkl› bölgelerinde yaprak sarman›n yap›l›fl biçimleri bile bafll› bafl›na bir kitap konusu olabilir. Birecik’te asma yapra¤›n›n tümüne doldurulan sarma, Mardin’de k›fl kaba¤›na piflmifl iç doldurularak tekrar piflirilen dolma olarak karfl›m›za ç›kar. Bal kaba¤›ndan dolma yapmak da bir Do¤u Akdeniz gelene¤i. Baz› Ermeni yazarlar eserlerinde Van bölgesinde bir cins kavuna doldurularak haz›rlanan dolma türünü de anlat›rlar.



GASTRONOM‹

PEKMEZL‹ AYVA DOLMASI YAPILIfiI: So¤an do¤ran›r, kufl üzümü ay›klan›r ve y›kan›r. ‹ç badem ve çam f›st›¤›n›n kabuklar› s›cak suda 10 dakika beklettikten sonra soyulur. Tavada eritilen tereya¤›na at›lan so¤an pembelefltikten sonra, tüm malzeme eklenerek 5 dakika kavrulur. Ortadan enine ikiye bölünen ve içi boflalt›lan ayvalar›n içine, haz›rlanan kar›fl›m eklenir ve orta ›s›daki f›r›nda 15 dakika piflirilir. Ayr› bir kapta daha önce ayr›lan ayva dilimleri içme suyu, bir dal k›y›lm›fl maydanoz ve tereya¤› ile pekmez 5 dakika sote edilerek ayva asidesi haz›rlan›r. Piflen ayva dolmas› servis taba¤›na al›n›r, dolman›n çevresi piflmifl ayva dilimleriyle süslenir.

Malatya’da yarmadan yap›lan, kiraz, ayva, dut ve fasulye yapraklar›na sar›lan sarma ve dolma çeflitleri var. Kayseri’de pirinçle birlikte bulgur da sarmalar›n içine koyularak kemiklerin üzerinde pifliriliyor. Erzurum’da dolma ve sarmalar›n iç malzemelerine genellikle lor peyniri kat›l›yor. Ege’de kabak çiçe¤iyle yap›lan dolma veya bayat francala ekme¤iyle yap›lan dolma büyük bir ra¤bet görür. Karadeniz’de karalahana yapra¤›na sar›lan içe, m›s›r yarmas›yla birlikte f›nd›k da ilave edilebilir. Gaziantep sofras›n›n en sevilen yemeklerinden olan kurutulmufl dolma ve sarma çeflitleriyle k›fll›k bulgur çekilirken yap›lan ‘devlip dolmas›’ da oldukça lezzetli bir dolma çeflidi.

Befl yüzy›l önce bir gezgin… 16’nc› yüzy›lda Anadolu’yu ziyaret eden bir yabanc› gezgin olsayd›n›z; konuk oldu¤unuz sofrada muhtemelen pirinç çorbas›, koyun etinden sade çorba, flifl kebap, bademli pilav gibi yemeklerin yan› s›ra çok say›da dolma haz›rland›¤›n› görebilirdiniz. O dönem gezginlerinden Hans Dernschwam, sofrada yer alan en önemli yemeklerden birinin dolma oldu¤unu aktar›r. Dernschwam, kabak ve patl›-

50

YAZ 2011 - DOWNTOWN

MALZEMELER:

400 gram z›rhla k›y›lm›fl kuzu veya dana k›ymas› 2 adet ayva 1 kahve fincan› pirinç 1 adet kuru so¤an 1 çorba kafl›¤› tereya¤› 2 çorba kafl›¤› soyulmufl iç badem 2 çorba kafl›¤› çam f›st›¤› 2 çorba kafl›¤› kufl üzümü 1 çay kafl›¤› biberiye Maydanoz ve dereotu ‹çme suyu Tuz 1 çorba kafl›¤› pekmez

can dolmas›n›n üzerine yo¤urt dökülerek yendi¤ini, havuçtan bile dolma yap›ld›¤›n› flaflk›nl›kla anlat›r. Gezgin, halen Türk mutfa¤›n›n en güzel tariflerini oluflturan yaprak sarmas›yla ilgili bilgiler de verir: Yaprak sarmas› için k›yma asma yapra¤›na sar›ld›ktan sonra tepsiye dizilerek ve alt›na ekfli erik konularak suda piflirilir. Ekfli eri¤in kullan›m›, dolma tariflerinde denge aray›fl›n›n göstergesidir. Ya¤da kavrularak karamelize edilen so¤an›n dolmaya katt›¤› flekerli tat, eri¤in ekflili¤iyle dengelenir.

Malzeme çeflitlili¤i ‹nan›lmaz bir tedarik trafi¤ine sahne olan ‹stanbul, Osmanl› mutfa¤›n›n da merkezi konumundayd›. Sarayda kullan›lan bu¤day›n büyük bir k›sm› Yunanistan s›n›rlar›ndaki Volos’tan, saray ileri gelenlerinin çok sevdi¤i parmesan peyniri Venedik’ten, tereya¤› K›r›m’dan, bakliyatlar ‹skenderiye’den geliyordu. Böyle bir ortamda farkl› dolma tariflerinin özellikle ‹stanbul’da ortaya ç›kt›¤›n›, farkl› kültürlerin yans›mas›yla ileri tafl›nd›¤›n› düflünebiliriz kuflkusuz. Osmanl› yemek kitaplar›na bakt›¤›m›zda hemen her çeflit malzemenin dolma yap›m›nda kullan›ld›¤›n› görürüz.



GASTRONOM‹

sonras›nda Bat›l›laflma hareketinin bir parças› olarak yaflanan hayat tarz›ndaki de¤iflimi konaklara ve evlere kadar sokan önemli bir belge. Kitab›n önsözünde hayat flartlar›n›n de¤iflmesi yüzünden eski yemeklerin yetmedi¤i ve yeni hayat tarz›na göre yeni bir mutfak oluflmas› gerekti¤i anlat›l›r. ‹flte bu dönemde basit tariflerle farkl› malzemeleri buluflturma aray›fllar› ortaya ç›km›fl.

Meyvenin flafl›rt›c› kullan›m›

TOKAT’IN YAPRA⁄I MAKBUL Osmanl›lar fethettikleri Anadolu topraklar›nda, Antik Yunan’dan bu yana çok popüler bir yemek olarak yap›lmaya devam eden sarma tarifleriyle de tan›flt›. Yap›m› yo¤un bir emek gerektiren sarma tariflerinde; yapra¤›n kalitesi kadar ustal›k da önemli. Do¤ru lezzetin yakalanabilmesi için yapra¤›n cinsi, içinde kullan›lan malzemelerin kalitesi ve istenen incelikte sar›labilmesi gerekir. Etli veya zeytinya¤l› olarak haz›rlanan sarmalar, yo¤un bir lezzeti içinde bar›nd›r›r. Hassas bir denge, el ustal›¤› ve sab›r; iflte muazzam bir sarma yapabilmek için gereken üç unsur… Sarmalar›n temel malzemesi; dana veya kuzu eti, so¤an, bulgur ve pirinç ise di¤er katk›lar. Sarmalarda kullan›lan baharat ve benzeri tatland›r›c›lar ise farkl›l›k gösterir. Mevsimine göre domates, koruk, elma suyu, biber salçal›, nar ekflisi, sumak, ekfli erik gibi malzemeler de kullan›lmaktad›r. Türk mutfa¤›nda en sevilen sarma çeflidinin yap›m›nda özellikle asma a¤ac›n›n yapraklar› tercih edilir. ‹lkbahar aylar›nda toplanan asma a¤ac›n›n yapraklar›, ya k›sa süre içinde kullan›lmal› ya da topland›ktan sonra bozulmas›n› önleyecek yöntemlerle saklanmal›. Sarma yap›m›nda, Osmanl›lar asma yapraklar›n›n yan› s›ra f›nd›k kestanesi yapra¤›n›n sürgünlerinden, atkestanesi yapra¤›ndan, ayva yapra¤›ndan, fasulye yapra¤›ndan faydalan›rd›. Sarmalarda bulgur yerine pirincin kullan›m›na ilk olarak Osmanl› saray›nda rastlan›r. Bugün sarman›n en makbulü Tokat’ta yetifltirilen yapraklarla yap›lan›d›r.

52

YAZ 2011 - DOWNTOWN

20’nci yüzy›l›n bafl›na kadar meyvelerin dolma tariflerinde kullan›m› çok popülerdi. Kuflkusuz, bugün meyvelerden dolma yapmak bize tuhaf bir fikir gibi gelmektedir. Ancak kökeni Amerika k›tas›na dayanan dolmal›k biberin ancak 19’uncu yüzy›lda Türkiye’ye geldi¤ini düflünürsek, meyvelerin dolma yap›m›nda kullan›lmas›n› flafl›rt›c› bulmamak gerekir. fiimdilerde unutulmufl, ancak 19’uncu yüzy›l›n sonuna kadar çok moda bir yemek olan kavun dolmas›, meyvenin kullan›m›na ilginç bir örnek. Olgun olmayan kavunlardan yap›lan kavun dolmas›nda kavunun sap taraf›ndan kapak aç›larak içi temizlenir. Ayr› bir tencerede kavrulan so¤an, k›ymadan, pirinç, kuru nane, çam f›st›¤› kuru üzümden oluflan iç malzeme kavuna doldurulur. Özetle kavun dolmas› tarifi herhangi bir etli dolmadan çok da farkl› de¤ildir. San›ld›¤›ndan daha basit bir tarif oldu¤u kesin; peki damak tad›m›za uygun mu? ‹flte buna cevap vermek zor. Öte yandan ayva ve kavun dolmas›ndan biber dolmas›na do¤ru, damak tad›m›zdaki de¤iflimin çarp›c› oldu¤u aç›kt›r. Bugün ana malzemesine göre s›n›fland›r›lan dolmalar o tarihlerde bal›k, piliç, bumbar ve sebze dolmas› gibi s›n›flara ayr›lmaktayd›. Günümüzde so¤uk ve s›cak yemek ayr›mlar›ndan hareketle, dolmalarda etli ve zeytinya¤l› dolmalar olarak iki ayr› s›n›f kabul edilir. Türkiye’nin ilk yemek kitab› olan A¤diye Risalesi’nde 127 çeflit yemek tarifi bulunur. Türkçe bas›lm›fl ilk yemek kitab› ise Mehmed Kamil’in kaleme ald›¤› ‘Melceü’t Tabbahin’dir. ‹lk bas›m› 1844 y›l›nda olan ve 1889’a kadar tam dokuz bask› yaparak büyük bir baflar› gösteren bu kitap, Tanzimat

Mülebbes dolma Osmanl›’da ‘mülebbes’ olarak geçen etli dolma tarifi, günümüzdeki etli dolma tarifine çok benziyor. Sarmalar piflirilirken tencerenin alt›na kam›fl ya da kemik döflenmesi, yayg›n bir uygulamad›r. Kam›fl, dolmalar›n tencerenin k›zan taban›na do¤rudan oturarak yap›flmas›n› engellemekte, kemikler ise piflme suyuna lezzet katmaktad›r. Dolmalar›n piflme suyuna bir miktar erik ve koruk konulmas› da günümüzde yap›lmakta olan dolmalarla Osmanl› dönemi dolmalar›n›n aras›ndaki di¤er önemli bir fark...



TATLAR

BÜYÜLÜ IN N A T A L O BEYAZ Ç‹K JEAN’S IA R O L G ‹ LEZZET‹N YAfiAYIN Coffees, E D ’ S E E F F ’s CO n Gloria Jean tatlar b›raka z kakao,

A unutulmaz kar›yor. Beya DAMAKLARD lculu¤una ç› yo et z lezzete zz le r an doyumsu büyülü bi ufl ol n de . in konuklar›n› ›n birleflim efllik ediyor tatl› kreman parçac›klar› ve ta t la sü ko k çi te ca s› hocola omas› ve kan White C muhteflem ar az tatlar b›ra m espressonun ul ut ¤uk içecek un So . a damaklard yerini al›yor da da m ›n du as yu ar Her te ilk tercihleri rlanan Whi etseverlerin alar›yla haz› rç Mocha, lezz pa z teflem bu uh ve latan›n m r, so¤uk süt . Beyaz çiko or ›y r ile tercih edenle hl ra C fe ile Mocha hille ocha Chiller te Chocolate hi W ve Chocolate M ha . Moc kat›yor te Chocolate etlere lezzet lezzetini Whi , keyifli sohb es fe of C ’s ria Jean yaflatan Glo

ABSOLUT ELYX: VOTKANIN ULAfiTI⁄I SON NOKTA! YERYÜZÜNDE 500 y›ld›r votka yap›l›yor ama zirveye ulaflan votka henüz yok gibi. Votkan›n lezzet, içim kolayl›¤›, yumuflakl›k ve aroma olarak zirveye ulaflt›¤› süper bir ürün üzerinde son 10 y›ld›r çal›flan Absolut, sonunda zirveye yerleflecek, muhteflem bir votkay› a盤a ç›kar›yor: Absolut Elyx. Elle seçilmifl bu¤day›n, saf ve do¤al suyla harmanmas›yla üretilen Absolut ELYX’i en iyi anlatan kavram ‘kalite’. Küçük miktarlarda üretimi yap›lan, bafl harmanc›n›n ustal›¤›na dayanan geleneksel yöntemler kullan›larak 1929 y›l›ndan kalan otantik bak›r dam›t›lmas›yla ortaya ç›kan Absolut Elyx el iflçili¤i ile üretilmifl, zarif ve ipeksi dokulu ‘süper votka’ olarak karfl›m›za ç›k›yor.

54

YAZ 2011 - DOWNTOWN


TADIMINA DOYUM OLMAYAN FOUR ROSES BOURBON TÜRK‹YE’DE DÜNYA çap›nda be¤enilerek tüketilen Four Roses viskisi üç çeflidiyle art›k Türkiye’de… Birbirinden lezzetli ve tad›m›na doyum olmayan Four Roses çeflitleri Four Roses Single Barrel, Four Roses Yellow Label ve Four Roses Small Batch, burbon viskiseverler taraf›ndan oldukça ilgi görüyor. Kurucusu Paul Jones Jr.’›n evlilik teklifini kabul etmesi için Güney Amerikal› güzel han›ma arma¤an etti¤i çiçek demeti flerefine ‘Four Roses’ ad›n› verdi¤i bourbonun içimine doyum olmuyor.

BAHARIN GEL‹fi‹N‹ BERINGER ‹LE KUTLAYIN! DO⁄A ana taze çiçeklerden bir taçla karfl›n›za ç›k›p akl›n›z› bafl›n›zdan m› ald›? Korkmay›n, bir Beringer aç›n ve tad›n› ç›kar›n! Mania Gurme arac›l›¤›yla, California Collection serisini Türkiye’ye getiren Beringer, bahar›n gelifliyle içini deli bir coflku kaplayan sizleri cabernet sauvignon, chardonnay ve zinfandel üzümlerinden yaratt›¤› flaraplar›n› denemeye davet ediyor. Beringer, kolay aç›lan çevir-aç kapaklar›yla Yeni Dünya flaraplar›ndaki trendin ülkemizdeki en be¤enilen temsilcileri aras›nda.

DOWNTOWN- YAZ 2011

55


TATLAR

KAYRA’DAN KALEC‹K KARASINA Y‹NE FARKLI B‹R YORUM: TERRA BEYAZ KALEC‹K KARASI 2010 KAYRA’NIN dünyan›n ve Anadolu’nun en özel üzümlerini iflleyerek yaratt›¤› Terra serisi, flimdi de Türkiye’nin kalecik karas› üzümünden beyaz flarap stilinde üretilmifl ilk flarab› olan Terra Beyaz Kalecik Karas› 2010’u sunar. Kayra fiaraplar› Üretim Müdürü Murat Üner önderli¤indeki Kayra’n›n genç flarap yap›m ekibi taraf›ndan, kalecik karas› üzümünün esnek ve farkl› kal›plara girebilecek potansiyelinin ortaya ç›kar›lmas›yla hayat bulan Terra Beyaz Kalecik Karas› 2010, beyaz flarap stiliyle üretilmifl bir roze sek flarap özelli¤i tafl›yor. S›n›rl› say›da üretilen bu çok özel flarapla farkl› bir roze deneyimine haz›r olun.

VE B‹NBOA, KADINLARIN VOTKASINI YARATTI… B‹NBOA STRAWBERRY PINK YEN‹L‹KÇ‹ marka duruflu ve trend yaratan ürünleriyle Türkiye’de e¤lence ve gece hayat›n›n bir numaral› içkisi Binboa Vodka, flimdi pembe renkle çile¤in k›flk›rt›c› kokusunu eflsiz votkas›na doldurdu ve kad›nlar›n votkas›n› yaratt›: Binboa Strawberry Pink. Türkiye’nin ilk ve tek çilek aromal› ve pembe renkli votkas› olan Binboa Strawberry Pink, kendini fl›martmak isteyen kad›nlar›n ve kad›n kad›na ç›k›p e¤lenenlerin vazgeçilmez içkisi olacak. Bol buzla sek veya çilekli soda ile tüketilmesi tavsiye edilen Binboa Strawberry Pink ile partiler ve gece hayat› pembeye boyanacak.

56

YAZ 2011 - DOWNTOWN


‹Ç‹N‹ BAHAR COfiKUSU KAPLAYANLARA RENGARENK KOKTEYLLER BAHARIN gelifli rengârenk, k›p›r k›p›r ve birbirinden özel kokteyller denemek için neden bahaneniz olmas›n? Capcanl› bahar günlerini daha da renklendirmek isteyenler için I-Spirit Vodka ile haz›rlanan birbirinden çarp›c› kokteyl tarifleri Mania Gurme’den geliyor. Mania Gurme, I-Spirit Vodka kokteyllerinin Frans›z CapFruit marka meyve püreleri ile birlikte haz›rlanmas›n› öneriyor. Tad› ve kalitesiyle dünyadaki en ünlü mutfaklar›n tercihi olan CapFruit markas› Mania Gurme’nin portföyünde bulunuyor. Bu tarifler önce bahara, sonra y›l›n geri kalan›na damgas›n› vuracak.

YAZA EN YAKIfiAN ROZE, LAMBERTI PINOT GRIGIO BLUSH ‹TALYA’NIN ünlü flarap firmas› Lamberti’ye ait olan, roze flarap kategorisindeki en gözde flaraplardan biri Pinot Grigio Blush. Asl›nda beyaz bir üzüm olmas›na ra¤men, flarap yap›m aflamalar›ndan biri olan maserasyon s›ras›nda pinot grigio’nun kahverengimsi kabuklar›ndaki renk ve tanen maddelerinin fl›raya geçmesiyle bu oluflum elde ediliyor. Blush, California’da beyaz flarap üzümü s›k›nt›s› yafland›¤› dönemlerde tesadüfen ortaya ç›kan bir yap›m tekni¤i. 1970 y›l›nda Sutter Home, zinfandel üretmek isterken fermentasyon s›ras›nda oluflan bir hata nedeniyle mayalar ölüyor ve ortaya tatl› pembemsi bir flarap ç›k›yor. Sutter Home bu hatay› çok önemli bir f›rsata dönüfltürüyor ve daha önce hiç olmayan rozeler ‘blush’ ad›yla flarap pazar›na giriyor. ‹talya’n›n Veneto bölgesinden ç›kan Lamberti Pinot Grigio Blush hafif içimi, meyvemsi ve hofl kokusuyla, a¤›zda narin, kal›c› bir tat b›rak›yor.

TÜRK‹YE'DE bira denince akla gelen ilk marka olan Efes Pilsen, iki y›l› aflk›n süren çal›flmalar sonucunda portföyüne katt›¤› Efes Alkolsüz ile bira severleri, bira keyfi ve lezzetini her zaman her yerde yaflamaya ça¤›r›yor. Dünyada giderek artan alkolsüz bira trendinin Türkiye’deki temsilcisi Efes Alkolsüz, biraseverlere hem bir yemek içece¤i olarak hem de sohbet eflli¤i olarak, evde ve ev d›fl›nda, sosyal hayat›n her alan›nda, her tür mekânda ve günün her saatinde bira keyfini kesintisiz yaflatmay› hedefliyor.

B‹RASEVERLERE HER ZAMAN HER YERDE B‹RA KEYF‹: EFES ALKOLSÜZ

DOWNTOWN- YAZ 2011

57


Ç‹KOLATA DÜNYASI

Türkiye’nin ilk kifliye özel tasar›m çikolata markas› olan Denicious Chocolate Company, çikolatalar›n› el yap›m› olarak haz›rlay›p sunuyor. Çikolatan›n eflsiz lezzeti, Denicious Chocolate Company dokunufluyla adeta bir sanat eserine dönüflüyor. Tasar›ma ve lezzete olan tutkusuyla çikolatay› yeniden yorumlayan Denicious Chocolate Company, her parça çikolatadan küçük bir sanat eseri yarat›p özel günlerinizi, siz ve sevdikleriniz için mükemmellefltirmek, size özel taze haz›rlanan her parça çikolatay› mükemmel sunmak için hayallerinizin ötesinde bir sunum gerçeklefltiriyor. Her renk ve her desende tasarlanabilen çikolatalar kifliye özel haz›rlan›yor. Denicious Chocolate Company çal›flanlar›, kusursuz çikolatay› ve mutlulu¤unuzu yakalamak için tasar›m aflamas›ndan ürünün son flekline kadar sizinle birebir ilgileniyor.

Ç‹KOLATA DÜNYASINDA

YEPYEN‹ DOKUNUfiLAR ADINI HER DUYDU⁄UMUZDA YÜZÜMÜZÜ GÜLÜMSETEN, MUTLULU⁄UMUZA MUTLULUK KATAN LEZZETLERDEN B‹R‹ ÇIKOLATA. fi‹MD‹ BU OLA⁄ANÜSTÜ LEZZET, DENICIOUS CHOCOLATE COMPANY FARKI ‹LE YARATICI ELLERDE, BAMBAfiKA DOKUNUfiLARLA B‹Ç‹M ALARAK HAYATIMIZI ZENG‹NLEfiT‹R‹YOR.

58

YAZ 2011 - DOWNTOWN


Özel günleriniz, size özel sürprizlere dönüflüyor... Dü¤ünler için haz›rlanan büyük pastalar, do¤um günlerinde sevdiklerimizle paylaflt›¤›m›z do¤um günü pastalar› ya da niflan gecelerine özel flekerler hep varolan ve size sunulan seçenekler aras›ndan seçiliyor. Denicious Chocolate Company bu s›radanl›ktan kurtulmak isteyenler için yeni ve e¤lenceli bir çözüm getiriyor. Dü¤ününüz, do¤umgününüz ya da bekarl›¤a veda partiniz için tam da hayalinizdeki gibi bir renk ve flekilde tasarlanm›fl taze, el yap›m› çikolatalar› denemeye ne dersiniz? Küçük dü¤ün pastas› fleklinde çikolatalar, iste¤iniz gibi giydirilip, davet ve kutlamalar›n›z›n temas›na göre tasarlanarak, özel günlerinize renk ve lezzet kat›yor.

Sadece hayalinizi söyleyin...

Denicious Chocolate Company ürünleri; sütlü, bitter ve beyaz çikolata seçenekleriyle tamamen el yap›m› olarak haz›rlan›r. Ayn› flekilde yine el yap›m› çiçekler ya da sizin seçti¤iniz farkl› motiflerle süslenen çikolatalar sar›, pembe, toz mavi, turuncu, f›st›k yeflili gibi renklerde hayalinizdeki biçimde tasarlan›r. Çikolatalar dört de¤iflik ölçüde, diledi¤iniz renk ve tasar›mla özel olarak paketlenir. Dü¤ün, niflan, do¤umgünü gibi özel organizasyonlara hizmet veren Denicious Chocolate Company, siparifllerinizi 10 gün öncesinden alarak tasar›mlar›n› gerçeklefltirir. Daha k›sa süredeki organizasyonlar için Denicious Chocolate Company’nin klasik koleksiyonunda yer alan çikolatalardan be¤endi¤inizi seçebilirsiniz. Fiyatlar›n seçti¤iniz tasar›m detay›na ve boyuta göre belirlendi¤i Denicious Chocolate Company ile buluflmak için geç kalmay›n....

Güzelbahçe Sok. No: 23 D Amerikan Hast. Karfl›s› Niflantafl› / ‹stanbul

Ürünlere www.deniciouschocolate.com dan ulaflabilirsiniz. DOWNTOWN- YAZ 2011

59


LEZZET DURA⁄I

Yüzy›llard›r bollu¤un ve bereketin simgesi olmufl Akdeniz mutfa¤›n›n seçkin lezzetleri, ‹stanbul Bo¤az›’n›n en romantik manzaras›yla bütünlefliyor. Lacivert Restaurant, tarihi bir bo¤az yal›s›nda, yaz aylar›nda ola¤anüstü bir r›ht›mda, k›fl aylar›nda ise manzaray› içine alan yeni tasar›m›yla, camekanl› s›cac›k salonlar›nda, 1999 y›l›ndan bu yana hizmet veriyor.

Günbat›m›nda... Gün ortas›nda... Özel zamanlarda

Lacivert Bo¤az›n en romantik manzaras›na efllik eden, alabildi¤ine

lacivert bir deniz

60

YAZ 2011 - DOWNTOWN


Lacivert Restaurant Körfez Caddesi No:57 / Anadoluhisari Beykoz 0216-413 42 24 www.lacivertrestaurant.com

Bugün Lacivert Restaurant ile bütünleflen Anadolu Hisar›'ndaki bu tarihi ikiz yal›, pek ço¤umuzun aflina oldu¤u bir mekân. Geçmifl y›llarda, Yeflilçam'›n siyah-beyaz ya da renkli çok say›da filmine ev sahipli¤i yapm›fl. Türkan fioray'dan Filiz Ak›n'a, Y›lmaz Güney'den Tar›k Akan'a pek çok ünlü sanatç›, bu yal›da çevrilen filmlerde rol alm›fl. Lacivert Restaurant, sanatç› iki orta¤›n eseri; Fehmi Yaflar ve Önder Köse. Foto¤raf Sanatç›s› Önder Köse ayn› zamanda mekân›n iflletmecili¤ini de üstleniyor. Mevsime göre de¤iflen mönüsüyle, y›l›n tüm zamanlar›nda aç›k bir mekân. Yeflilin ve mavinin bulufltu¤u genifl bahçesi, bahar aylar›ndan itibaren ‹stanbul Bo¤az›’n›n bütün güzelliklerini sofran›za tafl›yor. Servis ö¤le saatlerinde bafll›yor ve gecenin ilerleyen saatlerine dek devam ediyor. R›ht›m bar›, günbat›m› saatlerinde aperatifler için romantik bir seçenek. DJ Canan'›n Lacivert'e özel haz›rlad›¤› müzikler ise gün boyu ambiyans› tamaml›yor. Lacivert'in mutfa¤› ilk günden bu yana Executive fief Hüseyin Ceylan'›n yönetiminde. Salonlarda genç, dinamik, deneyimli bir ekip görev al›yor; ekibin bafl›nda Restaurant Müdürü Hüseyin Çimen, Bas›n ve Halkla ‹liflkiler’in bafl›nda ise Secem Çanc› bulunuyor. Lacivert Restaurant, sa¤l›kl› Akdeniz mutfa¤›n›n rafine tatlar›n› sunman›n yan› s›ra, Türk mutfa¤›na da ayr› bir önem veriyor. Mutfa¤›m›z›n klasikleri aras›na girmifl lezzetleri (zeytinya¤l›lar, mezeler, börekler, tatl›lar) her yeni mönüde ön planda tutuyor. Zaman zaman yabanc› flefleri kendi mutfa¤›na davet ederek hem mutfak ekibine yepyeni bir dinamizm afl›l›yor, hem de Türk mutfa¤› ad›na kazanç olabilecek yepyeni deneyimlere olanak tan›yor. Art›k bir ‘bo¤az klasi¤i’ olan Lacivert'i ‹stanbul'un en iyi 10 restoran›ndan biri düzeyine tafl›yan niteliklerini korumak ve gelifltirmek için çal›flmaya devam ediyoruz.

DOWNTOWN- YAZ 2011

61


DÜNYA MUTFA⁄I

KARAY‹P MUTFA⁄I ‹SPANYOL, FRANSIZ, ‹NG‹L‹Z, KIZILDER‹L‹, ALMAN, H‹NT VE Ç‹N MUTFA⁄ININ MÜKEMMEL KARIfiIMINDAN OLUfiUYOR. BÖLGE YEMEKLER‹N‹ FAZLASIYLA ETK‹LEYEN ‹SPANYOL MUTFA⁄I, KEND‹ ‹Ç‹NDE ENDÜLÜS MUTFA⁄ININ ÖZELL‹KLER‹N‹ YO⁄UN B‹R B‹Ç‹MDE TAfiIDI⁄INDAN BUNU KARAY‹P MUTFA⁄INA DA YANSITIYOR.

62

BOL BAHARAT BOL SOS VE MALZEME ÇEfiN‹S‹…

YAZ 2011 - DOWNTOWN


Dünya mutfaklar› denildi¤inde farkl› lezzetleri ve sunumlar›yla akl›m›za ilk gelen isimler hiç flüphesiz Meksika, Türk, Çin, ‹talyan, Ortado¤u ve Hint mutfa¤›… Avrupa ve Akdeniz bölgesinde art›k neredeyse iç içe geçmifl bu mutfaklar›n d›fl›nda Amerika k›tas›n›n güneyinde keflfedilmeyi bekleyen bir mutfak daha var. Kendi içinde pek çok farkl› kültürün izlerini tafl›yan, yemekleri kadar farkl› içkileriyle de ad›ndan söz ettiren bu tutku dolu mutfak Karayip mutfa¤›.... Leziz yemekleri henüz yayg›n bir flekilde restoran ve ev mutfaklar›m›za konuk olmasa da Karayip mutfa¤›n›n bugün dünya mutfaklar› aras›nda önemli bir yeri var. Tam anlam›yla keflfedip tan›mad›¤›m›z, lezzetlerine, sunumlar›na ve kültürüne pek hakim olmad›¤›m›z bu mutfak, ülkemize çok uzak bir noktada da olsa içimizi ›s›tan günefli, turkuaz rengi denizi, bembeyaz kumsallar›, k›pr k›p›r latin müzikleriyle yerinde tad›lmaya de¤er lezzetler sunuyor. Karayip Adalar›, son dönemde dünyada ve ülkemizde romantik tatillerin adresi olarak öne ç›k›yor. Hollywood’un baflar›l› film serisi ‘Karayip Korsanlar›’ ile de gündemimizde olan Karayipler, iklimi, konumu ve mutfa¤› ile akl›m›z› çeliyor. Bu tropik adalarda bulunmak, farkl› deneyimler edinmek için art›k cazip bir nedenimiz daha var. Çünkü Karayip mutfa¤› bize bambaflka bir lezzet diyar›n›n kap›lar›n› aral›yor. Yemekleriyle tan›flt›ktan sonra ba¤›ml›s› olabilece¤imiz farkl› bir lezzet flöleni sunuyor...

Tutkulu ve k›flk›rt›c› lezzetler Karayip mutfa¤›, bugüne kadar di¤er dünya mutfaklar› kadar öne ç›kmasa da, merakl›lar› d›fl›nda büyük kitleler taraf›ndan pek iyi bilinmese de sundu¤u tutkulu, k›flk›rt›c› ve zengin lezzetlerle fark yaratan bir mutfak. Bat› Hint Adalar› da denen Karayip Adalar›; Büyük Antiller ve Küçük Antiller’den olufluyor. Adalar, Florida’n›n güneyinden bafll›yor ve bir k›vr›m oluflturarak Güney Amerika’da Venezüela’n›n kuzeybat›s›na dek uzan›yor. Bölgede en az 7 bin dolay›nda ada, adac›k ve kayal›k bulunuyor.

DOWNTOWN- YAZ 2011

63


DÜNYA MUTFA⁄I

DÖRT TARAF DEN‹Z OLUNCA Bal›¤›n yan› s›ra yengeç, karides, istiridye gibi pek çok de¤iflik kabuklu deniz ürünü Karayip adalar›n›n yöresel yemeklerinden. Domuz, keçi, tavuk ve yumurta da adalar mutfa¤›nda s›kça kullan›lan malzemeler. Karayip mutfa¤›nda önemli bir yere sahip olan bir di¤er ürün grubu da muz, mango, kavun, ananas, papaya ve Hindistan cevizinden oluflan tropikal meyve grubu. Ayr›ca, yer elmas›, yuka, so¤an, tatl› patates, avokado ve pek çok biber çeflidi de Karayip mutfa¤›nda oldukça yayg›n. Çeflitli bakliyatlar, zeytin, m›s›r unu ve zengin baharat çeflitleri de yemeklerde s›kça kullan›l›yor.

Tarih sayfalar›n› kar›flt›rd›¤›n›zda Karayip bölgesinin geçmiflten günümüze pek çok olumsuz olaya tan›kl›k etti¤ini görüyoruz. 15’inci yüzy›ldan bu yana yaflanan koloni çat›flmalar›, kölelik, göç, soyk›r›m gibi birçok olumsuz etki bölge halk›n›n yaflam biçimini etkilemifl. Bölge mutfa¤›n›n oluflmas›nda da etkili olan bu olumsuz koflullar asl›nda ortaya zengin bir mutfa¤›n ç›kmas›n› sa¤lam›fl. Yoksulluk ve yokluktan do¤an zorunlu yarat›c›l›k, bugün Karayip mutfa¤›n›n çeflitlili¤ini aç›kl›yor. Kendi topraklar›nda yetiflen meyvelerini, sebzelerini, baharatlar›n› ve bakliyatlar›n› olabildi¤ince çok yemekte kullanan bölge halk› böylece çok özel bir mutfak yaratarak baflar›l› lezzetlere imza at›yor.

Dünya mutkfaklar›ndan bir yelpaze Adalar mutfa¤› ‹spanyol, Frans›z, ‹ngiliz, K›z›lderili, Alman, Hint ve Çin mutfa¤›n›n mükemmel kar›fl›m›ndan olufluyor. Bölge yemeklerini fazlas›yla etkileyen ‹spanyol mutfa¤›, kendi içinde Endülüs mutfa¤›n›n özelliklerini yo¤un bir biçimde tafl›d›¤›ndan bunu Karayip mutfa¤›na da yans›t›yor. Neredeyse tüm dünyada ‘k›zartma yemekler mutfa¤›’ olarak bilinen Endülüs mutfa¤›n›n izlerini bugün Karayip mutfa¤›nda çok net bir biçimde görebiliyoruz. Özellikle bol baharat kullan›m› Endülüs mutfa¤›ndan yadigar. Asl›na bakarsan›z bu etkinin Endülüs’e Arap mutfa¤›ndan geldi¤ini unutmamak laz›m. Bir farkla ayn› oranda Hint mutfa¤›n›n vazgeçilmez baharatalar› da mutfakta eksik olmuyor. Yani asl›nda Karayipliler, bilseler de bilmeseler de Arap kültüründen etkilenmifller!

Izgara, buharda piflirme ve k›zartma… Izgara ve buharda piflirme tekniklerinin yan› s›ra k›zartma, Karayip mutfa¤›nda kullan›lan en yayg›n piflirme biçimi. Tavuk, domuz ve keçi eti en çok tercih edilen etler… Tabii her ada ülkesinde oldu¤u gibi bal›k, mutfakta kullan›lan protein kaynaklar›n›n bafl›nda geliyor. Karayip Denizi'nde yer alan, her biri uçsuz bucaks›z bembeyaz kumsallara sahip olan bu adalar zincirinde yemek çeflitleri farkl›l›k gösterse de kullan›lan ana malzemeler ayn›. Deniz ürünleri,

64

YAZ 2011 - DOWNTOWN

YÖRESEL FARKLILIKLAR, ZENG‹NL‹⁄‹ ARTIRIYOR Karayip adalar›nda yemekler Jamaika, Porto Riko ya da Küba usulü gibi pek çok de¤iflik tarzda piflirilebiliyor. Jamaika usulü piflirilen yemeklerde özellikle ac› ‹skoç biberi tercih edilirken Porto Riko usulü piflirilen yemeklerde domates ya da farkl› bitkilerle haz›rlanan soslar öne ç›k›yor. Örne¤in, ‘sofrito’ ad› verilen Porto Riko usulü piflirilen yemeklerde kullan›lan sosun yap›m›nda sebze, çeflitli baharatlar, de¤iflik bitkiler yada domates kullan›l›yor. Küba usulü ‘mojo’ sos ise so¤an, sar›msak, ya¤ ve ›hlamur suyundan haz›rlan›yor.


Çeflit çeflit soslar Karayip mutfa¤›nda oldukça önemli bir yere sahip olan baharatlar yemeklerin olmazsa olmazlar›. So¤an, sar›msak, yenibahar, zencefil, tarç›n, kiflnifl, kimyon, karanfil, defne yapra¤›, Hindistan cevizi ve çeflitli ac› biberler mutfa¤›n kendine has aromalar›n› yaratan malzemeler. Baharatlarla oluflturulan kar›fl›mlar adalar mutfa¤›nda oldukça popüler. Örne¤in, yenibahar, ac› ‹skoç biberi, sar›msak, karanfil, tarç›n ya da Hindistan cevizinin biraraya gelmesiyle oluflan ve ‘Jerk’ ad› verilen baharat kar›fl›m› bölge mutfa¤›ndaki pek çok yemekte karfl›m›za ç›k›yor. Bu denli yo¤un baharat ve sos kullan›m›n›n temel sebeplerinden biri de bu tropik iklimde yemeklerin k›sa sürede bakteri üretmesini önlemek. T›pt› geçmifl yüzy›llarda Avrupa’da bu sebeple yemeklerde bolca tuz kullan›ld›¤› gibi…

Marinasyon için: Dört tane ac› k›rm›z› biber (çekirdekleri ç›kar›lm›fl ve do¤ranm›fl), iki tatl› kafl›¤› yenibahar, bir çay kafl›¤› tarç›n, bir çay kafl›¤› toz zencefil, bir tutam Hindistan cevizi, bir buçuk tatl› kafl›¤› k›rm›z› toz biber, alt› taze so¤an, dört difl sar›msak (dilimlenmifl), bir misket limonu suyu, iki yemek kafl›¤› beyaz flarap sirkesi, dört yemek kafl›¤› zeytinya¤›, iki tatl› kafl›¤› bal…

Caribbean Jerk Steak

çiftlik ürünleri, tropik meyveler, kök sebzeler, baharatlar, bakliyatlar hatta baz› otantik yemeklerde kullan›lan iguana eti ve sadece ada mutfa¤›nda varoldu¤u için de¤il bölgenin en önemli ihracat ürünü oldu¤u için de dikkat çeken fleker kam›fl› Karayip mutfa¤›nda en çok kullan›lan malzemeler. Karayip mutfa¤›n›n bir di¤er ana malzemesi de pirinç… Pirinç genellikle bezelyeyle birlikte piflirilse de adalar aras›nda farkl› biçimlerde de de¤erlendiriliyor.

Haz›rlan›fl›: Bütün malzemeleri blender’da kar›flt›n. Haz›rlad›¤›n›z marineyi etin üzerine bulay›p eti jelatinle sar›n ve buz dolab›nda en az dört saat bekletin (bütün gece kalmas› daha iyi). Kalan sosu da kenara ay›r›n. Piflirmeden 30 dakika önce eti buz dolab›ndan ç›kar›n ve mangalda veya et tavas›nda piflirin. Kalan marine sosu bir tavaya koyun, sos k›vam›na gelmesi için yeterince su ve bal ekleyin. Is›t›p etin yan›nda servis edin.

Kar›fl›mlardan do¤an bolluk Tropik meyvelerden haz›rlanan tatl›lar ve yemekler, çorba ve yahni adalarda günlük beslenmenin en önemli bölümlerini oluflturuyor. Kulkas kökü, dana aya¤›, Çin ›spana¤› yapraklar›, ‹spanyol ›spana¤› yapraklar›, sar›msak, çeflitli bitkiler, Hindistan cevizi sütü, sebzeler ve etten yap›lan bir çorba olan ‘callaloo’, Karayip mutfa¤›nda öne ç›kan lezzetler aras›nda. Farkl› deniz ürünlerinden oluflan salatalar, tavuklu yada kar›fl›k sebzeli risotto’lar, tavuk jambalaya, kimyonlu patates püresi, kar›fl›k egzotik meyve k›zartmas› da bölgenin dikkat çeken lezzetlerinden. Ayr›ca, karideslerin Hindistan cevizi suyuna bat›r›l›p ya¤da k›zart›larak haz›rland›¤› bir yemek olan ‘coconut shrimps’, Karayip mutfa¤›n› sevenler aras›nda oldukça be¤enilen bir lezzet.

Rom olmadan olmaz Bu egzotik yemeklerin yan› s›ra içecekler de hem adalarda hem de Amerika’da oldukça popüler. Karayipler’de üretilen ve bu nedenle en çok tercih edilen geleneksel bir içki çeflidi olan rom baflta olmak üzere, yemeklerden önce ve sonra sunulan kokteyller de yaflad›¤›n›z büyüyü taçland›racak kadar leziz. Adalarda zencefil biras›, milkshake gibi alkolsüz içeceklerle sütlü sert kahve ve çay da oldukça fazla tüketiliyor.

DOWNTOWN- YAZ 2011

65


AROMA

‹Ç‹M‹NE DOYUM OLMAYAN, YÜZYILLARDIR VAZGEÇ‹LMEYEN ‹ÇECEK... KÜÇÜCÜK TANEC‹KLER‹N B‹RARAYA GELEREK YARATTI⁄I EfiS‹Z TAT... P‹fi‹NCE DÜNYAYI SARAN BÜYÜLÜ KOKU... ÇEfi‹T ÇEfi‹T KAHVE VAR, HEM TÜR OLARAK HEM DE P‹fi‹R‹LME YÖNTEMLER‹ AÇISINDAN... HER B‹R TÜRÜNÜN SEVEN‹ AYRI, AMA ÖYLE B‹R SEVG‹ K‹ BU, B‹R GÜN AYRI KALMAYA B‹LE GELM‹YOR!


ÇEfi‹T ÇEfi‹T UYARICI AROMAYA DUYULAN

AfiK Beyaz, porselen bir fincan... Üstünde tüten duman... Bütün oda onun kokusuyla dolu... Minik minik çekirdekler suyla bulufluyor önce, yavafl yavafl dokunuyorlar birbirlerine ve sonra eriyip gidiyor çekirdekler suyun içinde... Birliktelikleriyle oluflan kahve, içimine doyum olmaz, mükemmel bir lezzet ç›kar›yor ortaya... Kokusu bütün mekân› dolan›yor. Elini de¤dirdi¤i her yer kahve kokuyor... Bugünkü Etiyopya, o zamanlar›n Habeflistan›’n›n Kaffa bölgesinde bir keçi çoban›n›n keçileri, meyvesini yer kahve a¤ac›n›n. Ard›ndan hayvanlar›n daha hareketli olduklar›n› fark eder çoban ve kendisi de dener... Çoban›n kahveden ald›¤› hissi sevip baflkalar›na haber vermesiyle bafllad›¤› rivayet edilir kahve serüveninin... Böylece kahve bundan yüzy›llar önce tüketilmeye bafllan›r. Buradan ‹ran’a, Türkiye’ye, M›s›r’a, Kuzey Afrika’ya, Avrupa’ya yay›l›r ve dünya kocaman, beyaz porselenden bir kahve fincan› fleklini al›r.

DOWNTOWN- YAZ 2011

67


AROMA

BREZ‹LYA, V‹ETNAM, KOLOMB‹YA, ENDONEZYA VE ET‹YOPYA KAHVE ÜRET‹M‹NDE ‹DD‹ALI ÜLKELER. DO⁄ADA PEK ÇOK TÜRÜ OLMASINA RA⁄MEN YALNIZCA ‹K‹ TÜR KAHVEN‹N TARIMI YAPILIYOR: ARAP KAHVES‹ VE ROBUSTA. DÜNYADAK‹ KAHVE ÜRET‹M PASTASINDAN YÜZDE 70’L‹K PAYA SAH‹P OLAN ARAP KAHVES‹ ROBUSTAYA GÖRE DAHA AZ KAFE‹N ‹ÇER‹YOR VE AS‹T ORANI DÜfiÜK.

Elitlerin içece¤i halk›n sevgilisi olur

TELVES‹YLE FARK YARATIR Bunlardan bahsettikten sonra cezveye bir fincan için iki çay kafl›¤› kahve at›p k›s›k ateflte kar›flt›rarak piflirirken Türk kahvesinden bahsedelim: Türk kahvesi, sunuluflu, piflirilip haz›rlan›fl›yla ayr› bir konsepte sahip. Özel tad›, köpü¤ü, kokusu ve ikram›yla kendine özgü. Çok ince bir flekilde ö¤ütülen bu kahve, telvesiyle ikram edilen tek kahve türü. Avrupa’ya kahvenin yay›l›fl› Osmanl›’dan oldu¤u için hemen hemen her tür restoran›n mönüsünde mevcut Türk kahvesi. Nerede kalm›flt›k? Köpürmeye bafllayan kahvenin köpü¤ünü fincana koyduktan sonra kalan kahveyi bir tafl›m daha piflirip fincana boflalt›yoruz. Geriye bol köpüklü kahvemizi mis kokusunu içimize çekip içmek kal›yor..

68

YAZ 2011 - DOWNTOWN

Osmanl›, kahveyle Yemen’de tan›fl›r ve ‹stanbul’a getirtmeye bafllar. Çok itibar edilen bir içecek olan kahve bir çeflit hiyerarfli de yarat›r ülkede. Önceleri yaln›zca elit kesimin ulaflabildi¤i içecek zamanla bunu aflar ve kahve halk aras›nda da büyük ilgi görür. Kahvehanelerin aç›l›fl› da kahvenin halk aras›nda yayg›nlaflmaya bafllad›¤› zamana tekabül eder. Halk, art›k camiler d›fl›ndaki yerlerde toplanmaya ve muhabbet etmeye bafllar. Dini çevreler halk› camilerden uzaklaflt›rd›¤› için yasaklanmas›n› sa¤lamaya çal›fl›r ama nafile... Kahve tutkusuyla hiçbir güç bafl edemez ve ocaklarda bir atefl de cezveler için yanar... Dünya kahveyi sever sevmesine, ama ona her zaman sadece bir içecek gözüyle de bakmaz. ‹nsano¤lu s›k›ld›kça farkl› anlamlar yükler ona. Öyle ki dini seremonilere, politik durufllara konu olur. Bu yüzden zaman zaman tüketilmesinin yasakland›¤› anlar› da yaflar bu çekirdek taneleri...

Nazl› bir a¤ac›n meyvesi Çiçekleri beyaz, hofl kokulu bir a¤aç olan kahvenin kiraz› and›ran meyvesinden elde ediliyor çekirdekler... Karfl› karfl›ya konmufl embriyolar› and›ran bu çekirdekler a¤açlardan bir dal yard›m›yla toplanan meyvelerin toprak üstüne serilip kurutulmas› ve sonras›nda da tamburlarda kabuktan ay›rma ifllemi yap›lmas›yla elde ediliyor. Daha sonra kavrulup baz› ifllemlerden geçirildikten sonra küçük kahverengi boncuklar yüzünü gösteriyor ve içime haz›r hale geliyor.


Biraz nazl› olan kahve a¤ac›, so¤uktan kaçarak sürdürüyor hayat›n›. Ömrünü geçirmek için haritadan Ekvator’a yak›n yerleri seçmifl olmas› bir tesadüf de¤il. O¤lak ve Yengeç dönenceleri aras›ndaki s›cak bölgelerde yafl›yor ve aromas›, uçan kufltan, esen yelden etkileniyor. Topra¤›n yap›s›, ald›¤› su, günefllenme zaman› ve nem bunlardan baz›lar›. Mesela, muz a¤açlar›n›n gölgesinde yetiflmekle aromatik bir tat kazan›yorken yanarda¤›n ete¤inde yetiflmesi kül kokmas›na neden oluyor. Brezilya, Vietnam, Kolombiya, Endonezya ve Etiyopya kahve üretiminde iddial› ülkeler. Do¤ada pek çok türü olmas›na ra¤men yaln›zca iki tür kahvenin tar›m› yap›l›yor: Arap kahvesi ve robusta. Dünyadaki kahve üretim pastas›ndan yüzde 70’lik paya sahip olan Arap kahvesi, robustaya göre daha az kafein içeriyor ve asit oran› düflük. Bu yüzden de aromatik ve çok daha lezzetli. Ancak bir o kadar da narin olan bu kahve hastal›klara ve iklim koflullar›na dayan›ks›z oldu¤undan yetifltirilmesi zor bir tür. Bu yüzden de daha pahal›. Brezilya ve Orta-Do¤u Afrika, Hindistan, Endonezya’da yetiflen ‘burbon’ ve Latin Amerika’da yetiflen ‘typica’ en çok bilinen türleri. Robusta ise kafein oran› bak›m›ndan Arap kahvesini ikiye katlar. Odunsu lezzetinden dolay› kaliteli üreticiler taraf›ndan tercih edilmez ama ucuz oldu¤u için kahve harmanlar›na kat›ld›¤› da bir gerçek.

Her çeflidinin ba¤›ml›lar› var Kahve tüketicileri genelde kahve tercihleri konusunda tutucu oluyor. Y›llard›r içtikleri kahveden vazgeçmiyor ve s›kl›kla yeni bir kahve denemiyorlar. Kahvesini Brezilya’dan alan Türkiye de farkl› tatlara genelde kapal›. Brezilya kahvesi, kaliteli, lezzetli ve zor da¤›lan bir yap›ya sahip. Kahvenin y›kanm›fl olup olmamas› da tad›n› çok etkiliyor. Brezilya’dan al›nan kahve y›kanmam›fl kahve. Y›kanmam›fl kahvede asidite oran› yüksek oldu¤u için içimi biraz sert. Lezzetiyle ad›nan söz ettiren bir baflka kahve de Kenya kahvesi. Keskin ve flaraps› bir asitlili¤e sahip olan bu kahve ayn› zamanda farkl› birçok meyve tad›n› da içinde bar›nd›rd›¤›ndan çok fazla tercih ediliyor. Kolombiya kahvesiyse, ›slak ifllenmifl bir kahve. Küçük kaplara konarak ö¤ütülüyor. Özel olarak kurulmufl de¤irmenlerden elde edilenlerin yan›nda botanik türleri de var. Bunlar aras›nda en iyisi de Burbon. Kosta Rika kahvesi, olgun ve temiz bir görünümde. Kuvvetli asitli¤inden dolay› sert bir tad› var. Demli çay içenler taraf›ndan tercih edilebilir. Cava kahvesi, hofl ve zengin tad› ve düflük seviyede fakat hissedilebilir asitli¤iyle di¤erlerinden ayr›l›r. Yumuflak bir içimi var. Guatemala kahvesi, orta ile tam olgunluk seviyesi aras›nda. Baharatl› ya da floral asitli¤e sahip mükemmel bir tat... Kopi Luwak kahvesi, Sumatra, Cava, Bali ve Endonezya’da elde ediliyor. Misk kedisi, olgun kahvenin meyvesini yiyip sindirerek tohumlar›n› d›flar› at›yor. Bu çekirdek ya da tohumlar kuruduktan sonra toplan›yor. En pahal› kahvelerden... Bir fincan›na en az 40 dolar ödemeyi göze almak laz›m içmek için.

KAHVEDEN SÖZ ED‹P DE YEMEN KAHVES‹NDEN BAHSETMEMEK OLMAZ. ÜRETT‹⁄‹ KAHVEN‹N HEMEN HEMEN TAMAMINI ‹HRAÇ ED‹YOR YEMEN. ÇEK‹RDEKLER‹ DAHA KÜÇÜK VE HASARLI G‹B‹ GÖRÜNÜYOR. ETL‹ K‹RAZ KISMI AYRILMADAN KURUTULUYOR. GENELDE B‹R ÖNCEK‹ SENEN‹N KAHVES‹N‹ ‹HRAÇ ED‹YOR YEMEN VE BU BEKLEME DE ÖZEL B‹R TAT KATIYOR KAHVEYE.

Kahve Yemen’den gelir! Kahveyle ilgili konuflup da Yemen kahvesinden bahsetmemek olmaz. Üretti¤i kahvenin hemen hemen tamam›n› ihraç ediyor Yemen. Çekirdekleri daha küçük ve hasarl› gibi görünüyor. Etli kiraz k›sm› ayr›lmadan kurutuluyor. Genelde bir önceki senenin kahvesini ihraç eder Yemen ve bu bekleme de özel bir tat katar kahveye. Elle toplan›r ve milden geçtikten sonra yine elle ve kevgirle temizleniyor. Zengin flaraps› asitli¤e sahip, bu yüzden oldukça pahal›. Ayr›ca Yemen’de kahveye verilen önemin yerini gat a¤ac›na b›rakmas› kahve a¤açlar›n›n da yerlerini bu a¤açlara teslim etmesine neden oluyor. Bu da fiyatta etkili tabii.

DOWNTOWN- YAZ 2011

69


GEZ‹

70

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN


BÜKREfi DO⁄U AVRUPA’NIN YILDIZI

Ko ns e

TAR‹H SAYFALARINDA BULUNDU⁄U CO⁄RAFYA DOLAYISIYLA ADINDAN SIKÇA SÖZ ETT‹REN ROMANYA, BAfiKENT‹ BÜKREfi ‹LE GEZ‹ TUTKUNLARINI MASALSI B‹R YOLCULU⁄A DAVET ED‹YOR

n alo rs

u

“Paketlenip götürülene ‘turist’, kaybolana ‘seyyah’ denir” diyor Özcan Yurdalan ‘Bir Seyyah›n Kaybolma K›lavuzu’ isimli kitab›nda… Bir kenti keflfetmenin belki de en iyi yoludur kaybolmak. Bu keflif s›ras›nda her bir ayr›nt›da kente daha da yaklafl›r, k›sa süreli de olsa kendinizi onun bir parças›ym›fls›n›z gibi hissedersiniz. Dilini bilmedi¤iniz bir ülkede, elinizde harita ve foto¤raf makinesiyle sokak aralar›ndaki sürprizli mekânlarda küçük molalar vererek, kentin en gizemli noktalar›n› keflfedersiniz. T›pk› manast›r ve flatolar ülkesi Romanya’n›n baflkenti Bükrefl’in vaat etti¤i gibi…

Athenaeum anian m o R ›lan lan l u k rak ola

DOWNTOWN- YAZ 2011 G

71


GEZ‹

Parlamento Saray›

Romen mutfa¤› Geleneksel lezzetler Romen mutfak kültürünün bir parças› olmay› sürdürüyor. Lahana sarmas›, bir et yeme¤i olan ‘tokitura’, bizim sulu köfte yeme¤ine benzeyen ‘mititei’, çorba, bal›k, börek ve krep klasiklerden... Erik brendisiyle dünyaca tan›nm›fl flaraplar›n› ise mutlaka denemenizi öneririz.

72

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN

Kendinizi flehrin ritmine b›rak›n Tarihi yap›lar›, yeflil alanlar›, gece hayat›, müzikleri ve renkli detaylar›yla son dönem y›ld›z› parlayan Avrupa kentlerinden biri Bükrefl… Romanya’n›n ticaret merkezi say›lan kent, ayn› zamanda ülkenin en büyük flehri. Genifl caddeleri ve dev bloklar›yla ilk etapta gri ve so¤uk bir kent izlenimi verse de Karadeniz ile olan komfluluk ba¤lant›m›zdan olsa gerek, bu önyarg›n›n etkisi k›sa sürüyor. fiehirde gün Nikolay Çavuflesku döneminden kalma bir disiplinle çok erken saatlerde bafll›yor. Siz daha günü programlarken bu çal›flkan kentte mesai çoktan bafllam›fl oluyor. Bu bak›mdan kentin hiç sekmeyen bir rutini ve kendine özgü hareketli bir ritmi oldu¤unu söylemek mümkün. Bükrefl’i keflfetmeye kentin merkezi say›lan ve flehirdeki tüm önemli bulvarlar›n ba¤lant› noktas› olmas› bak›m›ndan önem tafl›yan Unirii Meydan›’ndan bafll›yoruz. Meydan›n orta yerindeki ayn› isimle an›lan Unirii Bulvar›, Paris’teki Champs Élysèes Bulvar› örnek al›narak tasarlanm›fl. Hem araç hem de yaya trafi¤i düflünülerek genifl bir yap›da düzenlenen Unirii Bulvar›’nda yer alan çeflme ve f›skiyeler, objektifleri süsleyen önemli bir durak. Bulvarda yer alan kafeler ise dinlenmek isteyenlerin u¤rak yeri. Bulvar›n bat› kanad›nda yükselen Parlamento Saray›, kentin en görkemli yap›s›… Yap›m› 1980’li y›llar›n sonunda tamamlanan ve Romence’deki ad› Palatul Parlamentului olan Parlamento Saray›’n›n bir di¤er ismi ise ‘Halk›n Evi’ anlam›na gelen ‘Casa Poporului’. Neoklasik bir mimaride flekillendirilen yap›, dünyan›n ikinci büyük devlet dairesi olarak Guinness Rekorlar Kitab›’nda da yer al›yor. Saray›n bir bölümünün günün belirli saatlerinde rehber eflli¤inde gezilmesine izin veriliyor.



GEZ‹

Tarihi bir ortamda e¤lence Bükrefl’i gezerken irili ufakl› pek çok kilise, heykel, müze ve park size efllik ediyor. Ulusal Bilim ve Teknoloji Enstitüsü, Romanya Ça¤dafl Sanat Müzesi, George Enescu Müzesi, Romen Köylü Müzesi, Athenaeum Müzesi, Milli Sanat Müzesi, Patrik Katedrali, Cretulescu Kilisesi ile Stavropoleos Kilisesi kentin tarih merakl›lar›na sundu¤u noktalardan sadece birkaç›… Yeflille örtülü parklar ise kentin çeflitli noktalar›nda misafirlerine dinlenme imkân› sunuyor. Unirii Meydan›’n›n yak›n›nda konumlanan Carol Park›’nda; büyük bir göl, aç›khava tiyatrosu, gözlemevi ve bir kale yer al›yor. Tarihi opera binas›n›n yak›nlar›nda yer alan Gradina Cismigiu Park› ile Herastrau Gölü’nün çevresindeki Herastrau Park›, Bükrefl’in di¤er dinlenme mekânlar› aras›nda… Kentin tarihinde öne ç›kan noktalardan bir di¤eri de, komünizmin çöküflüne neden olan olaylar›n yafland›¤› Devrim Meydan› (Piata Revolutiei). Meydanda yer alan ve o dönem Komünist Partisi Merkez Komitesi olarak kullan›lan bina bugün Romanya Senatosu olarak hizmet veiryor. 89 Devrimi’ni simgeleyen Yeniden Do¤ufl An›t› ise meydan›n ortas›nda yer al›yor. Devrim Meydan›’n›n yak›n›nda, Calea Victoriei Caddesi üzerinde yer alan tiyatro binas›n›n ön taraf›nda ise Atatürk büstü karfl›l›yor sizi. Balkan müzi¤inin hareketli melodilerinin yükseldi¤i pek çok ünlü kulüp yer al›yor kentte. Bükreflliler çal›flmay› sevdikleri kadar e¤lenmeyi de biliyor. Bu anlamda her türden müzik dinleyicisinin mutlaka kendi zevkine uygun bir mekânda geceyi noktalayaca¤›n› söyleyebiliriz. Sanatsal aktivitelerin yo¤un olarak yafland›¤› Bükrefl’teki gezi program›n›zda, en az bir konsere yer açman›z› öneririz. Görkemli konser salonlar›nda düzenlenen etkinliklere talep çok oldu¤u için önceden bilet almay› unutmay›n.

Tahta iflçili¤i Romenler’in en yetenekli oldu¤u zanaatlardan... Çeflit çeflit süslemelerle bezeli pek çok ürünü pazarlarda ve butiklerde bulman›z mümkün... Romanya’dan yan›n›za alaca¤›n›z en iyi hat›ral›klardan biri...

74

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN

Dambovita Nehri ‹rlandal› yazar Bram Stoker’›n kaleme ald›¤› ‘Dracula’ roman›n› okuyanlar ya da beyazperdede baflrollerini Gary Oldman ile Keanu Reeves’in paylaflt›¤› ‘Dracula’ filmini izleyenler Bükrefl’e kadar gelmiflken bu efsanenin flatosunu gezi programlar›na eklemeyi ihmal etmiyor. Bizim tarih kitaplar›ndan bildi¤imiz ismiyle Kaz›kl› Voyvoda, nam-› di¤er Dracula’n›n flatosu (üstte), Transilvanya’da... Yeflilin her tonuna hâkim Transilvanya’n›n turist ak›n›na u¤rayan bu flatosu, gösteriflli yap›s›yla kesinlikle görülmeye de¤er.



M‹MAR GÖZÜYLE

76

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN


NEW YORK’UN ‹LK YEfi‹L GÖKDELEN‹:

HEARST TOWER ‹LKLER‹N fiEHR‹ NEW YORK’TA BUGÜN NEREDEYSE HER ON GÖKDELENDEN B‹R‹ SÜRDÜRÜLEB‹L‹R ÖZELL‹KLERE SAH‹P, AMA KISA B‹R SÜRE ÖNCE DURUM BUNUN TAM TERS‹YD‹. 2006 YILINDA TAMAMLANAN HEARST TOWER’A KADAR fiEH‹RDE TEK B‹R YEfi‹L GÖKDELEN YOKTU. ‹NG‹L‹Z M‹MAR NORMAN FOSTER TARAFINDAN TASARLANAN BU PARLAK MAV‹ KAFES fiEKL‹NDEK‹ KULE KISA ZAMANDA fiEHR‹N TANINAN B‹NALARINDAN B‹R‹ OLDU.

DOWNTOWN- YAZ 2011 G

77


M‹MAR GÖZÜYLE

2006 y›l›nda ald›¤› Alt›n LEED sertifikas›yla New York’un ilk yeflil binas› unvan›n› kazanan Hearst Tower, bugün birçok gökdelenin izinden gitti¤i bir örnek. Hearst Tower’›n tasar›m›nda, Foster modern mimariyle tarihi binalar›n aras›nda e¤lenceli ve merak uyand›ran bir etkileflim yarat›yor. Joseph Urban taraf›ndan tasarlanan eski tafl binan›n üzerine yerlefltirdi¤i parlak cam kuleyle, ›fl›k ve mekân› mükemmel bir flekilde kullan›yor. Yap›m›na 1926 y›l›nda bafllanan ilk Hearst Tower, 1928’de bitti¤inde alt› katl›yd› fakat planlar daha yüksek olaca¤›n› gösteriyordu. Amerika’da 1930 y›l›nda yaflanan ‘Büyük Depresyon’ ve sonras›nda ‹kinci Dünya Savafl›, binan›n yükseltilmesi planlar›n› zamans›z olarak iptal etti. Binan›n 1988 y›l›nda New York fiehir Konseyi taraf›ndan tarihi eser kapsam›na girmesi orijinal planlar›nda daha yüksek olmas› tasarland›¤› için, Foster’›n 46 katl› cam eklemesi konsey taraBinan›n yeflil özellikleri, f›ndan onayland›. Eski binan›n tarihi fasad›n› koruyarak içini tagerçekten de çok etkileyici... Geleneksel binalardan yüzde mamen boflaltan Foster, alt› katl› bir atrium yarat›rken, ç›kar›lan 26 daha az enerji tüketen bu malzemelerin yüzde 85’i infla edilen yeni k›s›mda tekrardan kullagökdelenin çat›s›nda, n›ld›. Binan›n yeflil özellikleri gerçekten etkileyici... Geleneksel binaya¤mur suyu toplamak için lardan yüzde 26 daha az enerji tüketen binan›n çat›s›nda, ya¤mur sukurulmufl özel bir sistem yu toplamak için kurulmufl bir sistem bulunuyor. Bu sistem sayesinde bulunuyor. Hearst Tower’da kullan›lan dört katl› y›lda 1.7 milyon litre su tasarruf ediliyor. Binan›n ayd›nlatmas› sensörlerüçgen çerçeveler, 2 bin ton daha az çelik kullan›lmas›n› sa¤laman›n yan› le kontrol ediliyor ve gün›fl›¤›n›n yo¤unlu¤una göre otomatik olarak ayars›ra iç mekânlara da ayd›nl›k ve lan›yor. Binada kullan›lan çeli¤in yüzde 90’› geri dönüflümden gelmifl ve diferah bir atmosfer veriyor. Binaya yagonal flekilde yükselen yap› rand›man› art›r›yor. Geleneksel gökdelenlerde girdi¤inizde kulaklar›n›za çal›nan kullan›lan dikey çelik kirifller yerine, Heaerst Tower’da kullan›lan dört katl› üçsu sesi, James Carpenter Design gen çerçeveler, 2 bin ton daha az çelik kullan›lmas›n› sa¤laman›n yan› s›ra iç Associates taraf›ndan tasarlanan ‘Icefall’dan geliyor. mekânlara da ayd›nl›k ve ferah bir atmosfer veriyor. Binaya girdi¤inizde duydu¤unuz su sesi, James Carpenter Design Associates taraf›ndan tasarlanan ‘Icefall’dan geliyor. Yürüyen merdivenlerin yan›ndan akan bu üç katl› cam enstalasyon, ziyaretçileri akan suyun sakinlefltirici etkisiyle karfl›l›yor. Kullan›lan su toplanan ya¤mur sular›n›n ar›t›lmas›yla ortaya ç›k›yor. Icefall, Hearst Tower’a etkileyici bir lobi vermekle beraber yaz›n mekân›n serinlemesine, k›fl›nsa içerideki havay› nemlendirmeye yar›yor. Yürüyen merdivenleri ç›k›nca karfl›n›za bir baflka yeflil sanat geliyor: Riverlines... Çevreci sanatç› Richard Long taraf›ndan tasarlanan 21 metrelik fresk, Hudson Nehri ve sanatç›n›n anavatan› ‹ngiltere’nin Avon Nehri’nden gelen çamurla yap›lm›fl dönen el izlerinden olufluyor. Üst katlarda bulunan Hearst dergilerinin ofisleri, kabin sistemiyle düzenlenmifl olsa da bolca gün›fl›¤› al›yor. Aç›k ofis düzeni ve dört duvar› kaplayan camlar her masan›n do¤al ›fl›kland›rmas›n› sa¤l›yor. Ofis duvarlar› düflük karbonlu boyayla boyanm›fl ve ofiste kullan›lan bütün mobilyalar formaldehit içermeyen malzemelerden üretilmifl. Ofislerin yer ve tavan malzemeleri de geri dönüflümlü malzemelerden yap›lm›fl. Hearst Tower’›n 29’uncu kat›nda her y›l binlerce kimyasal›n test edildi¤i, Good Housekeeping dergisinin araflt›rma laboratuvar›, Good Housekeeping Research Institute bulunuyor. Her gün kimyagerler, bilimadamlar›, mühendisler burada beyaz önlüklerini tak›p, yüz kreminden at›flt›rmal›k yiyeceklere, araba koltuklar›ndan elektrikli süpürgelere kadar evimize giren her fleyi test ediyorlar. Burada bulunan laboratuvarlar dünyada sadece iki tane bulunan elektrikli süpürge test makinesinden birini bar›nd›r›yor. Enstitüde ayn› zamanda yeni ç›kan yemek tariflerini test etmek için bir mutfak da mevcut. Laboratuvar›n cam duvarlar›ndan ziyaretçiler içeride olup biteni kolayl›kla görebiliyor. Hearst Tower’›n belki de en etkileyici yeri 44’üncü katta bulunan etkinlik alan›. Yerden tavana yükselen devasa cam pencereler Manhattan’› gözler önüne seriyor. Mekân›n tasar›m› binan›n üçgen çelik konstrüksiyonunu ortaya koyarken de¤ifltirilebilen duvarlar ister bir kokteyl parti için, ister konferans odas› olarak, mekân› istedi¤iniz gibi kullanman›za yard›mc› oluyor. Hearst Tower’›n yeflil özellikleri atriumda bulunan çal›flanlar›n yemek alan› Cafe57’de de kendini gösteriyor. 380 kiflilik yemek alan› her gün de¤iflen yerel ve organik yemek mönüsünün yan› s›ra organik salata bar›yla çal›flanlara sa¤l›kl› ve ekolojik bir hizmet veriyor.

78

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN


Hearst Tower muhteflem cephesi, çevreci teknolojisi ve tasar›m›yla oldu¤u kadar iç mekânlar›yla da fark›ndal›k yarat›yor. Bina konuk etti¤i insanlara estetik ve teflvik edici bir ortam sa¤laman›n yan› s›ra çevreye sayg›l› durufluyla da ayr› bir karaktere sahip.

Yemekler kafenin mutfa¤›nda pifliyor ve vejetaryenler için her zaman bir seçenek bulmak mümkün. Yemek yemek istemeyenler için sa¤l›kl› at›flt›rmal›klar da kafede bulunuyor. Hearst, sadece yeflil binas›yla de¤il, gerçeklefltirdi¤i yenilikçi ad›mlarla geri dönüflüm ve sürdürülebilirlikte yay›nc›l›k endüstrisinin lideri konumuna geldi. 2004 y›l›nda Hearst, ka¤›t tedarikçilerini daha sürdürülebilir teknolojiler ve geri dönüflümlü lif kullanmaya teflvik etmek için Hearst Sürdürülebilir

Orman Giriflimi’ni (Hearst Sustainable Forest Initiative) kurdu. Befl y›l içerisinde, Hearst’ün sertifikal› liflerden yap›lan ka¤›t yüzdesi 38’den 75’e yükseldi. Huzur dolu bir lobiden ›fl›k dolu ofislerine, Hearst Tower çal›flanlar›na estetik ve teflvik edici bir ortam sa¤larken, yeflil giriflime, sürdürülebilirli¤e, geri dönüflüme ve tasarrufa olan katk›s›yla hem do¤aya kendini temizlemesi için yard›m ediyor hem de New York’un meflhur siluetini oluflturan gökdelenlere öncü olmaya devam ediyor.

DOWNTOWN- YAZ 2011 G

79


ANADOLU’DAN

BULUTLARIN ARASINDAN

R‹ZE

80

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN


Küçük bir çocu¤un gözünden Rize, bir taraf›n› da¤lara bir taraf›n› denize dayam›fl dev bir y›lan›n üzerinde k›vr›la k›vr›la yap›lan bir yolculu¤un sonunda ulafl›lan bir masal ülkesiydi. 30 y›l önce küçük bir çocukken zorlu bir yolculu¤un sonunda nihayet ulaflabildi¤imiz Rize; köy desen köy de¤il, flehir desen flehir de¤il, gerçek desen de¤il, masal hiç de¤il bir ya¤mur ülkesiydi. Rize'den ziyade F›nd›kl›'yd› akl›mda kalan. ‹nsanlar› yak›n, evleri uzakt›... O yüzden de oray› gördükten sonra yapt›¤›m köy resimleri baflkalar›n›nkine hiç benzemedi... Sokaklar› yoktu benim köyümün art›k, meydan› yoktu, evleri s›ra s›ra de¤ildi... Hatta evleri a¤açlar›n aras›ndan zar zor seçiliyordu, küçük flelaleler bir f›flk›r›p bir kayboluyordu iki kaya aras›ndan... Benim köyümde gökyüzü yeflildi ço¤u kez, günefl ancak yapraklar›n aras›ndan süzülebiliyordu... Denizin rengi griydi, kad›nlar› bir devin bile gözünü korkutacak yüklerin alt›na girebilirdi. Erkekleri asl›nda kufllar›n efendileriydi. Kufllar›n dilinden konuflur, atmacalara hükmederlerdi. Gençleri apayd›nl›kt›, flakac›yd›.

KARADEN‹Z’E KUfi UÇUfiU MESAFEDE YÜKSEL‹R DA⁄LAR R‹ZE’DE... YEfi‹L‹N HER TONUYLA KUCAKLAfiIRSINIZ. B‹R DE B‹R ANDA ‹NEN BULUTLARLA... BIR BAfiKA DEN‹Z OLUR BEMBEYAZ YEfi‹LL‹KLER... O YEfi‹LE CAN VEREN NEMD‹R ‹fiTE BU... NE KADAR ÇOK ‹NERSE BULUTLAR, O KADAR FAZLA OLUR YEfi‹L‹N TONU... KARADEN‹Z YAYLALARINDAK‹ O SER‹NL‹⁄‹ VE OKS‹JEN‹ BAfiKA B‹R YERDE ARAMAK ‹SE BOfiUNA B‹R ÇABADIR. DOWNTOWN- YAZ 2011 G

81


ANADOLU’DAN

R‹ZE’N‹N YAYLALARI BAMBAfiKA B‹R DÜNYADIR. SANK‹ BULUTLARLA KUCAKLAfiMAK ‹Ç‹N YARATILMIfi G‹B‹... EVLER‹N B‹RB‹R‹NDEN UZAK OLDU⁄U, UÇSUZ BUCAKSIZ B‹R YEfi‹LL‹KLER CO⁄RAFYASI... GÜZEL OLMASINA GÜZEL DE ÖYLES‹NE ÇET‹N K‹ DO⁄A KOfiULLARI BU YAYLALARDA, ÇOK ÇALIfiMAK DIfiINDA EKMEK VERM‹YOR K‹MSELERE...

Bir flehirli için cennetin tarifi gibi olan bu yaylalar› bir de orada yaflayanlara sorun... Tabii ki , Rizeliler dünyaya de¤iflmez bu yaylalar›, ama ödedikleri bedel ç›kt›klar› yokufllar gibi bitmek tükenmez hayat boyunca...

82

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN

Bir tek ya¤mur hüzünlüydü. O da befl vakit ya¤ar, hüznüne hapsetmek isterdi insanlar›. Direnirdi insanlar, ifli flakaya vururdu, inad›na gülerdi. Karadeniz ise h›rç›nd›, deliydi. Denizin suyuna giderdi oran›n insanlar›, neden bilmem... H›rç›nlafl›verirlerdi aniden. Yine de h›rç›nl›klar› saman alevi kadar sürerdi, kendileri bile flaflar da önce kendileri e¤lenirlerdi bununla... Zaman, bir çocu¤un an›lar›n› ne kadar siliklefltirse de 30 y›l sonra Rize'ye gitme fikri korkutucuydu. Üstelik bu kez yollar hiç de tekinsiz de¤ilken. Uçakla Trabzon'a oradan art›k ferah otoyollardan Rize'ye ulaflmak iflten bile de¤ilken... Bir çocu¤un hayallerine sahip her yetiflkin, hayalleriyle vedalaflma vaktinde duyuyor galiba bu korkuyu, yafl› kaç olursa olsun... Geçen y›llar ülkemizde bafl döndürücü bir de¤iflimi beraberinde getirmesine, konforumuzda belirgin bir yükselifl sa¤lamas›na ra¤men, nedense de¤iflimin o çocu¤un masal ülkesinde pek de hay›rlara vesile oldu¤unu sanm›yordum galiba... Kaçar› yoktu, yüzleflme vakti gelmiflti... Rize'nin kent merkezinin, deniz kenar›na kurulu herhangi modern bir yerleflimden ay›rt edici bir özelli¤i yoktu ilk bak›flta. Hayalimdekilere hiç benzemeyen apartmanlar yan yana dizilmifl, düzenli ve genifl caddelerle birbirinden ayr›lm›flt›. Parklar, havuzlar, heykeller bildi¤iniz gibiydi... Fark›, flehrin içine girdi¤inizde hissetmeye bafll›yorsunuz. fiehrin kokusu çarp›yor önce burnunuza: Deniz ve ya¤mur kokuyor flehir. Çay kokuyor, baflka hiçbir flehrin kokmad›¤› kadar. Çünkü bu flehrin kolonyas› bile çaydan yap›l›yor. Rize'nin sokaklar›nda kaybolursan›z e¤er, ki bir flehri tan›man›n en güzel yoludur bu; kokudan sonra sesleri fark edeceksiniz... Günün popüler flark›lar›n›n çal›nd›¤› çarfl›dan ç›k›p ara sokaklara dald›¤›n›zda, insan seslerini ifliteceksiniz... Yabanc› kulaklar›n yad›rgayaca¤› bir flive duyacaks›n›z... Söylenenleri anlamakta zorlansan›z da sözcüklere sinmifl nefleyi, s›cakl›¤› hemen ay›rt edeceksiniz...


M›s›r ekme¤ine çeflit çeflit kat›k...

Rize'ye gidip de lahana ve hamsi yemeden dönülmez. Zaten bütün yemek çeflitleri, ya hamsiden yap›l›r ya lahanadan ya da m›s›rdan. Ayran do¤ramas›, ç›lb›r, çirihta, fasulye tava, hamsili pilav, hamsili ekmek, hamsi çihirtas›, hamsi kuflu, m›hlama, kabak felisi, ormanl› hamsi, vurma lahana (Lazca ad› ‘lu cahey’), lahana sarmas› yöreye özgü çeflitler. Her sofrada mutlaka m›s›r ekme¤i bulunur. Zaten eskiler, hadi hamsi neyse de lahanan›n m›s›r ekme¤i olmadan bir fleye benzemeyece¤ine inan›r. Turflu kavurmas› ve m›hlama baflta olmak üzere, sofraya önce s›cak tava yemekleri gelir. ‹kinci yemek olarak da fasulye mancas›, lahana çorbas›, lahana vurmas›, kabak mancas›... Tatl› olarak kabak sütlüsü, pekmezli kabak ve pepeçura (üzüm peltesi) en çok tercih edilenlerdir.

Cennetin yeryüzüne inmifl hali ‹l merkezinden ayr›lmadan önce iyi bir gezgin olarak, flehrin tarihi yerlerini de ziyaret ediyoruz. Haz›r sokaklarda kaybolmuflken önce flehrin güneybat›s›na çeviriyoruz yönümüzü. Rize Kalesi, denizden yaklafl›k 160 metre yükseklikte 1314 ile 1330 y›llar› aras›nda Cenevizliler taraf›ndan infla edilmifl. Do¤rusu kale uzman› olmad›¤›m›z için fark etmiyoruz, ama yol sordu¤umuz ve bizi buraya kadar getiren delikanl›n›n dikkatimizi çekmesi üzerine fark ediyoruz ki, bu kalede savunma hende¤i yok. Sahi, baflka bütün kalelerde var m›? Delikanl›y› da al›p flehrin iki tarihi camisini de ziyaret ediyoruz. ‹kisi de 16'nc› yüzy›lda yap›lm›fl. ‹lki Yavuz Sultan Selim'in annesi Gülbahar Hatun taraf›ndan yapt›r›lan ‹slampafla Camii. Tek flerefeli minaresi dikkatimizi çekiyor. Di¤eri Cafer Pafla Camii; Rize fatihi olarak bilinen Cafer Pafla taraf›ndan infla ettirilmifl. Rize gezimiz as›l bundan sonra bafll›yor. fiehir merkezinden ayr›l›p yaylalara uzan›yoruz önce. Kaçkarlar'›n ete¤ine dizili Ayder, Anzer ve Kavron yaylalar›ndan Ayder'i seçiyoruz kendimize. 1987 y›l›nda Bakanlar Kurulu karar›yla 'Turizm Merkezi' ilan edilen Ayder'de y›l›n her mevsiminde dünyan›n dört bir yan›ndan insanla karfl›laflman›z mümkün. Turistler art›k otel ve havuzlar›, dinlenme salonlar›, özel kabinleri ve fizik tedavi bölümüyle modern bir tesis olarak hizmet veren flifal› kapl›calar›ndan yararlanmak için buradalar. Yine eflsiz güzelli¤i yerli yerinde... Çünkü Ayder'de konaklamak hâlâ bir sorun. Yayla evleri olarak infla edilen konaklama tesislerinin kapasitesi s›n›rl›. Biz, Rize gezimizin büyük bölümünü Ayder'de geçirdik. Ama siz, dik yamaçl› vadilerini ve coflkun akan derelerinin ortaya ç›kard›¤›, birer do¤a harikas› olan ça¤layanlar›n›; A¤aran, Çataldere, Kavron flelalelerini görebilirsiniz. F›rt›na ve ‹kizdere boyunca oyalanabilir, dere boyunca rastlayaca¤›n›z, tarihi befl yüzy›l öncesine dayanan tafllar›n sadece çamurla birbirine ba¤land›¤›, yay biçimindeki kemer köprülerde mola verebilirsiniz. Kaçkarlar'›n eteklerinde trekking, yamaç paraflütü, jeep safari yapabilir, kano yar›flt›rabilir, Kaçkar S›rada¤lar›’n›n en yüksek tepeleri Alt›parmak, Kavran) ve Verçenik'e t›rmanabilirsiniz. Dönüfle geçmeden önce son olarak 30 y›l önceki o köye, F›nd›kl›'n›n Sümer (Sumle) Köyü'ne gittik. ‹çimizde büyük bir korkuyla... Çay bahçeleri bildi¤imiz gibi, kad›nlar keza öyle... Gençlerin ço¤u ya okul ya da ifl için göçmüfl baflka flehirlere, en çok da ‹stanbul'a... Tek tük betondan evler yap›lm›fl baba oca¤›n›n yan› bafl›na. Hat›r sormalara, Çernobil kar›fl›r olmufl. Yine de sönmemifl neflesi buralar›n. Delili¤i durulmam›fl, "Bak flimdi ye¤enum" diye bafllayan cümleler, yine deli kahkahalarla son buluyor. Derken gök delinip ya¤mur boflal›yor. ‹nad›na kahkahalar bir an suskunlafl›yor. Hüzün kar›fl›yor havaya. Ama göz k›rpmas› kadar k›sa bir an. Kuflkuya düflüyorum; acaba, 30 y›l önce de vard› da ben o zaman hüznü mü tan›m›yordum?

DOWNTOWN- YAZ 2011 G

83


TAKI TASARIMI

‹STANBUL’DA YAfiAYAN B‹R TAKI TASARIMCISI EVREN KAYAR. YAfiADI⁄I BU EFSANE fiEH‹RDEN, SEYRETT‹⁄‹ F‹LMLERDEN, D‹NLED‹⁄‹ MÜZ‹KLERDEN, OKUDU⁄U K‹TAPLARDAN, GEZD‹⁄‹ ÜLKELERDEN, GÖRDÜ⁄Ü SERG‹LERDEN, KISACASI YAfiAMIN TA KEND‹S‹NDEN ‹LHAM ALAN B‹R SANATÇI. EVREN KAYAR’I VE DÖRT YIL ÖNCE ORTAYA ÇIKARDI⁄I MARKASI EKAY VE KOLEKS‹YONLARINI DAHA ‹Y‹ TANIMAK ‹STED‹K.

TAKI TASARIMINDA YEN‹ B‹R SOLUK

EKAY ‹LE EVREN KAYAR 84

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN


Bize kendinizden bahsedebilir misiniz? Evren Kayar kimdir? Floransa’dan dönünce mücevher tasar›mc›s› Herbert Cendereci ile beraber çal›flmaya bafllad›m. Daha sonra farkl› sektörlerde de çal›flt›m. Bu s›rada kendime tak›lar yap›yordum. Dört sene önce ise bu çal›flmalar›m› bir konsept içinde birlefltirip EKAY markas›n› hayata geçirdik. Merakla ve hobiyle bafllayan bir yolculuk diyebilirim. Tafllar›n her birinin ruhu oldu¤una hep inanm›fl›md›r. Her zaman tak›lara çok ilgim vard›, sabah uyand›¤›mda “Bugün ne giysem?” yerine “Bugün ne taksam bana enerji verir?” diye düflünmüflümdür.

EKAY 2010 Kas›m ay› itibar›yla Çukurcuma, Galatasaray’daki yeni ma¤azas›nda hizmet veriyor.

2000 y›l›nda Floransa’da Scuola d’Arte’de desen e¤itimi alm›fls›n›z. Tak› tasar›m›na olan ilginiz e¤itiminiz s›ras›nda m› ortaya ç›kt›? Tasar›mlar›n›zda ‹talya’daki yaflam›n›z›n etkisi ne derece var? Floransa’da kald›¤›m süre içerisinde birçok tak› tasar›mc›s›n›n sergisine gittim, zaten Floransa o kadar sanatla dolu bir flehir ki ister istemez insan›n vizyonuna çok katk›lar› oluyor. Her tasar›mda sanat vard›r diye düflünüyorum. Sanat tarihine bakt›¤›m›z zaman da binlerce y›ld›r zaten bunun örneklerini görüyoruz. Dolay›s›yla koleksiyonlar›m›zda yapt›¤›m›z tak›lara bakt›¤›mda da sadece moda yada günlük tak›lar görmüyorum. Tafllar›n ve tak›lar›n kifliye özel fleyler oldu¤unu düflünüyorum, trendlere göre de¤iflti¤ini de¤il. ‹stanbul oldukça enerji dolu bir flehir, sizi ve tasar›mlar›n›z› ne ölçüde etkiliyor? ‹stanbul çok dinamik ayn› zamanda da çok mistik bir flehir. Elbette tasarlad›¤›m tak›larda ‹stanbul’un izlerini görmek mümkün.

Evren Kayar için tak› tasar›m›, moday› takip etmek anlam›na gelmiyor. Tak›lar›n kifliye özel objeler oldu¤unu düflünüyor. Trendlere göre de¤iflen tak› tasar›m› anlay›fl›n› ise iflin ruhuyla ba¤daflt›ram›yor. Yine de Kayar’›n tak›lar›nda hemen dikkati çeken bir özellik var; kendi tan›m›yla ‘çok mistik bir flehir’ olan ‹stanbul’un izleri... Osmanl›’n›n estetik miras›na da sahip ç›k›yor Evren Kayar. Söz gelimi hotozlar tak› tasar›m›ndaki esin perilerinden...

DOWNTOWN- YAZ 2011 G

85


Tarih boyunca, Orta Asya’dan Anadolu’ya kadar Türk toplumlar›nda tak› tasar›m› her zaman önemli bir zanaat olmufl… Ça¤dafl Türk tak› tasar›m›na bu gelene¤in ne gibi katk›lar› var?.. Sizin tasar›mlar›n›zda böyle bir etki söz konusu mu? Anadolu elbette ki çok zengin motiflere sahip. Bu zenginli¤in etkileri mutlaka bana da yans›yor. ‹lk koleksiyonunuz ‘Ottoman Remix 2000+’, hem Osmanl› ihtiflam›n› hem de günümüz minimalizmini içeriyor. Böyle bir karmay› ortaya koyma fikri nereden geldi? ‹lk koleksiyonumdu ‘Ottoman Remix’... Retrofütüristik bir tarz› var. Geçmiflin büyüsüyle, yaflad›¤›m›z zaman aras›nda bir köprü kurmaya çal›flt›m. Mesela Osmanl› dönemindeki hotozlardan esinlendim, deriyi çok farkl› flekillerde kulland›m.

“‹LK KOLEKS‹YONUMDU ‘OTTOMAN REMIX’... RETROFÜTÜR‹ST‹K B‹R TARZI VAR. GEÇM‹fi‹N BÜYÜSÜYLE YAfiADI⁄IMIZ ZAMAN ARASINDA B‹R KÖPRÜ KURMAYA ÇALIfiTIM. MESELA OSMANLI DÖNEM‹NDEK‹ HOTOZLARDAN ES‹NLEND‹M, DER‹Y‹ ÇOK FARKLI B‹Ç‹MDE KULLANDIM.”

Peki ‘Flower Power’› ortaya ç›kar›rken nelerden esinlendiniz? Bitki, toprak, çiçek... Yani yeflili ve do¤ay› çok seven bir insan›m. Do¤adaki ahenk ve renkler dolay›s›yla bende merak uyand›ran her fley bana ilham kayna¤› oluyor. Çiçeklerin, topraktan ald›¤› enerjiyle sald›klar› ola¤anüstü kokular›n, hayat›n her döneminde tutkunun ve zarafetin simgesi oldu¤unu düflünüyorum. Çiçekler, biçimleri ve renkleriyle her toplumda farkl› anlamlar ifade ediyor. Ancak türü ne olursa olsun yayd›¤› enerji ve umut çok önemli bence. Topra¤›n derinliklerinden gelen ve bütün evrene yay›lan bu enerjiyi yans›tmaya çal›flt›m ‘Flower Power’ koleksiyonumda... Yeni koleksiyonunuz ‘Tak›m Y›ld›zlar›’n› yarat›rken astroloji ve astronomiden esinlendi¤inizi söylemiflsiniz. Peki siz hangi burçsunuz? Burcunuzun hayat›n›zdaki etkisi nedir? Gökyüzüne bakt›¤› zaman herkes y›ld›zlar› farkl› flekillerde alg›lar. Bu koleksiyonda da aynen böyle. Bir çeflit ‘puzzle’ gibi yani... Üç tafll› tak›m y›ld›z› yüzükleri ya da sekiz tafll› yüzükleri birbirleriyle kar›flt›rarak, herkes kendi y›ld›z›n› yani kendi yüzü¤ünü yaratabiliyor. Ben bo¤a burcuyum. Astronomi ve astrolojinin hayat›m›zdaki mutlak etkilerine inan›yorum. Yerde olan göktekini, gökte olan ise yerdekini mutlaka etkiliyordur diye düflünüyorum. Sonuçta evren bir bütündür. Tak›lar›n›z Aflk-› Memnu dizisinde kullan›ld› ve oldukça ses getirdi. Siz tak›lar›n›z› kimin üzeride görmek istersiniz? Tarz› ve duruflu olan, tak›lar›m› severek kullanabilecek her kad›n›n üzerinde görmek isterim.

86

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN

Astroloji ve astronominin insan hayat›nda önemli bir yeri oldu¤una inan›yor Evren Kayar... Bu düflünce tasar›mlar›nda da kendini gösteriyor. Özellikle üç tafll› ve sekiz tafll› tasar›mlar›nda gök cisimlerinin etkisini görmek mümkün...



ZAMANÖLÇER

Önce tasar›m›yla büyülüyor Chronoswiss’ler, sonra o tasar›m›n arkas›na gizlenmifl müthifl mekani¤iyle... Tüm ayr›nt›lardaki kaliteyi de ekleyince, neden benzersiz oldu¤u anlafl›l›yor.

88

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN


GERD-R. LANG

MEKAN‹⁄‹N CAZ‹BEYE DÖNÜfiTÜ⁄Ü TASARIMLARIYLA CHRONOSWISS, KLAS‹K Ç‹ZG‹LER‹N GÜNÜMÜZ MODELLER‹NDE YEN‹DEN HAYAT BULDU⁄U ÇEK‹C‹ SAATLER YARATIYOR. “H‹ÇB‹R CHRONOSWISS SAAT‹N‹N YÜZÜ B‹R D‹⁄ER‹NE BENZEMEZ” D‹YOR. “YARATTI⁄IM HER SAAT, TEKN‹K VE ESTET‹K AÇIDAN BEN‹M K‹fi‹SEL DUYGULARIMI ‹FADE EDER. ONLAR BEN‹M MÜfiTER‹LER‹ME VERMEK ‹STED‹⁄‹M GÖNLÜMDÜR” D‹YEN CHRONOSWISS’‹N YARATICISI GERD-R. LANG, Y‹NE GÖNÜLDEN KONUfiUYOR;

“EL‹MDEN GELSE H‹ÇB‹R‹N‹ SATMAZDIM”!

Gerd-R. Lang, 1983 y›l›nda Chronoswiss firmas›n› kurdu¤unda, “Kendi alan›nda mükemmel olan her fley kendi türünün s›n›rlar›n› aflmal›; baflka bir fley, k›yaslanamayacak bir fley haline gelmelidir” demiflti. ‹lk kez 19’uncu yüzy›l›n bafl›nda Alman filozof Goethe taraf›ndan ifade edilen bu duygu, günümüz Chronoswiss saatlerinin ruhunu oluflturuyor. Chronoswiss’in kurucusu ve bafl tasar›mc›s› Lang, her iki kol bile¤ine birden takt›¤› saatlerle dikkat çekiyor. Belli ki, Almanlar’›n dillere destan dakikli¤ine sahip ve zaman›n›n de¤erini iyi biliyor. Sürekli olarak yeni saat modellerini denedi¤i ve gelifltirdi¤i, kendine has bir usulde yafl›yor. Normalde pek konuflkan olmamakla birlikte, saatlerden söz aç›l›nca hoflsohbet bir insana dönüflüyor.

DOWNTOWN- YAZ 2011 G

89


Lang’›n saatlerden sonra en büyük tutkusu klasik otomobiller. Favorilerinden biri olan ve foto¤raf›n› gösterdi¤i 1949 Jaguar gibi klasik otomobilleri topluyor. Bu otomobilin de¤erini ve dayan›kl›l›¤›n› kendi kiflisel koleksiyonunda yer alan 800’den fazla saatle karfl›laflt›r›yor. Otomobiller ile kendi tasar›m› olan mekanik saatler aras›nda paralellikler kuruyor. Saatte de otomobilde oldu¤u gibi gerçek klasiklerin yeri doldurulam›yor. Her ikisi de ifllevsel fl›kl›klar› ve mükemmel iflleyiflleriyle birer mekanik harikas› say›l›yorlar. Chronoswiss saat modellerinin ço¤u zorlu hava koflullar›na dayanabilecek flekilde tasarlanm›fl. “Benim vizyonum uzun süre dayanacak ürünler yapmak” diyor ve ekliyor; “Geçmiflin denenmifl ve test edilmifl tekniklerini gelece¤in ürünlerinde uygulamak”. Chronoswiss’in günümüz pazar›ndaki baflar›s›n›n ironisi, mekanik saatlere olan ilginin giderek artmas›yla birlikte, mekanik yedek parça ve zembereklerde k›tl›¤a yol açm›fl olmas›, bunun da bu tür saatlere olan talebin arzdan fazla oldu¤unu göstermesidir. Ancak Lang bunun önemli bir problem olmad›¤›n› ve endüstrideki büyük oyuncular›n bu sorunu çözmek için birlikte çal›flt›klar›n› söylüyor. Onu daha çok endiflelendiren as›l konu, gerçek beceri sahibi saat yap›m ustalar›n›n azl›¤›. “Dünyada gerçek sanatkâr say›s› çok az. ‹nsanlar günümüzde art›k bu gibi becerilerle ilgilenmedi¤inden, saat ustalar›n nesli giderek tükeniyor” diyor.

90

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN

Klasik otomobillere yak›fl›r!

Tasarlad›¤› saatleri satmak istemeyen bir zanaatkâr

Kronograf saatleri ilk kez ‘régulateur’ formuna sokan firma Chronoswiss... ‘Chronoswiss Régulateur’ ile birlikte, ilk kez bir saatte akrep, yelkovan ve saniye üç pencereden takip edilebiliyor.

Chronoswiss saatlerinin ifllemeye devam etmesini sa¤layan en önemli etken, Lang’›n mekanik saatlere olan tutkusu. Her yeni modeli bizzat kendisi tasarlayan, önce kendi kolunda deneyen Lang, “Hiçbir Chronoswiss saatinin yüzü bir di¤erine benzemez” diyor. “Yaratt›¤›m her saat, teknik ve estetik aç›dan benim kiflisel duygular›m› ifade eder. Onlar benim müflterilerime vermek istedi¤im gönlümdür” diyor ve anlatmaya devam ediyor; “Saatlerimi öncelikle kendim için yapar›m ve sonra bütün koleksiyonunun prensiplerini belirlerim”. Biraz da flaka yollu ekliyor, “Elimden gelse hiçbirini satmazd›m”. Öncelikle kendi kullan›m› için saatler yaratan Lang, asl›nda yaln›z kendisi için de¤il, kesinlik ve mükemmellik arayan herkes için kaliteli zamanölçerler yaratma yoluna gönül vermifl. Gerek soyut, gerekse somut aç›lardan Chronoswiss markas›n›n arkas›ndaki yüz olan Lang, Alman giriflimcilik ruhunu ‹sviçre’nin hassas saat yap›m sanat›yla birlefltiren isim. Braunschweig’da do¤an Lang bu sanat›, kendisi de bir saat yap›mc›s› olan babas›n›, o¤lunun bir sanatkâr olarak bir akademisyenden daha büyük bir potansiyele sahip olaca¤›na ikna eden ö¤retmenlerinden birinin teflvikiyle ö¤renmeye bafllam›fl. 15 yafl›nda okulu terk ederek saat yap›m›na ç›rak olarak girmifl. Befl y›l sonra da Avrupa saat endüstrisinin kalbi olan ‹sviçre’ye giderek Heuer’de saat ustas› olmufl. Ayn› dönemde, geleneksel saat imalat›na karfl› duydu¤u artan ilginin bir sonucu olarak, çekmecelerini, bulabildi¤i tüm saat ve yedek parçalarla dolduruyormufl. Pilli saatlerin birdenbire popüler hale gelmesi ve Asya’da daha ucuz imalat yap›labilmesi nedenleriyle, ‹sviçre saat endüstrisinin zor günler yaflamaya bafllad›¤› 1970'lerde Lang, bir yandan mekanik saatler için bir onar›m servisi açmaya, öte yandan da ustas›ndan gördü¤ü saat yap›m alan›ndaki üstün niteliklere ulaflmak için çal›flmaya karar vermifl. Sonunda istedi¤i at›l›m› gerçeklefltirerek, Chronoswiss’i kurmufl ve böylece, mekanik saatlere karfl› duydu¤u tutkuyu birçok baflar›ya imza atacak bir marka haline getirmifl.

‘Régulateur’ ile de¤iflen saat dünyas› Saatlerini ‹sviçre’de imal eden ilk Alman flirketi olan Chronoswiss, kronograf saatleri ‘régulateur’ fleklinde yeniden hayata geçiren ilk flirket. Bu saatlerde ayn› aks üzerinde yer alan akrep, yelkovan ve saniye, üç ayr› pencereden takip edilebiliyor. Bu yolla zaman› ölçme teknolojisi, ‘Chronoswiss Régulateur’ ile birlikte ilk kez, bir kol saatine uyarlanm›fl oluyor. Régulateur’ler ilk üretildikleri günden beri saat sektörünü etkileri alt›na alm›fllar. Lang’›n ilk tasar›m› olan kurmal› model piyasaya ç›kar ç›kmaz tükenmifl. S›n›rl› üretilen bu ilk modelin yerine hemen bir alternatif düflünmek zorunda kalan Chronoswiss’in bafl tasar›mc›s›, ‘Régulateur Automatique’i yaratm›fl.


CHRONOSWISS’‹N ÖZEL TASARIMLARININ ÇO⁄U, LANG’IN K‹fi‹SEL ‹HT‹YAÇLARI VE YAfiAM TARZINDAN KAYNAKLANIYOR. LANG TASARIMIN ÖYKÜSÜNÜ fiÖYLE ÖZETL‹YOR: “B‹R GÜN OTOMOB‹L KULLANIRKEN, EL‹MDE ELD‹VENLER VARKEN KOLUMDAK‹ SAATTEN ZAMANI KONTROL ETMEN‹N NE KADAR ZAHMETL‹ OLDU⁄UNU FARK ETT‹M VE BÖYLEL‹KLE SÜRÜfi ELD‹VENLER‹N‹N ÜZER‹NE TAKILAB‹LECEK B‹R SAAT TASARLAMAYA KARAR VERD‹M.” BÖYLECE LANG, KOLAYLIKLA DE⁄‹fiT‹R‹LEB‹LEN ÖZEL B‹R KAYIfi MEKAN‹ZMASINA SAH‹P OLAN ‘TIMEMASTER’I YARATMIfi.


‘RÉPÉTITION À QUARTS’ ADLI SAAT TÜRÜNÜN TEK ÖRNE⁄‹; Ç‹FT GONGLU B‹R ÇEYREK ÇALAR S‹STEM‹NE SAH‹P TEK KOL SAAT‹. CHRONOSWISS SAATLER‹N‹N B‹RÇOK BAfiARISI KEND‹S‹NE HATIRLATILDI⁄INDA, “BU, SAATLER‹M‹N BAfiARISIDIR” D‹YOR LANG COfiKUYLA VE EKL‹YOR; “SAATLER‹M ‹SV‹ÇRE’DE GELENEKSEL USTALAR TARAFINDAN ELLE ‹MAL ED‹LEN, TAMAMI MEKAN‹K SAATLERD‹R”.

Yeni ve orijinal tasar›ma sahip saatleriyle Lang, birçok kez önemli ödüllere hak kazanm›fl. 1996 y›l›nda ‹sviçre’de, 1998 y›l›nda ise Japonya’da ‘y›l›n saati’ seçilen ‘Opus Skeleton Chronograph’ örne¤in, Chronoswiss’in, içi tümüyle görünen ilk modeliydi. ‘Pathos’, 1999 y›l›nda Chronos dergisinin ‘Innovation Award’ ödülüne lay›k görüldü. Chronoswiss markas›n›n tarihi, türünün ilk ya da tek örne¤i olan tasar›mlarla dolu. Régulateur yüzlü saatler içinde belki de en heyecan vericisi olan ‘Chronoscope’ örne¤in, régulateur kadranl› ilk otomatik kronograf saat; saniyeleri ölçen ek bir chrono-stop mekanizmas›na sahip. ‘Chronoscope’ da 2003 y›l›nda ‘y›l›n saati’ seçilmiflti. ‘Delphis’ ise, retrograde, diJital ve analog gösterge sistemlerini birarada kullanan tek saat. Bu saat de, 1998 y›l›nda Uhrenmagazin’in ‘Golden Balance’ (Alt›n Denge) kategorisinde birinci olmufltu. ‘Répétition à quarts’ adl› saat ise türünün tek örne¤i; çift gonglu bir çeyrek çalar sistemine sahip tek kol saati. Chronoswiss saatlerinin birçok baflar›s› kendisine hat›rlat›ld›¤›nda, “Bu, saatlerimin baflar›s›d›r” diyor Lang coflkuyla ve ekliyor; “Saatlerim ‹sviçre’de geleneksel ustalar taraf›ndan elle imal edilen, tamam› mekanik saatlerdir”.

Zaman›n ötesinde bir de¤eri var Erkek bak›fl aç›s›ndan de¤erlendirildi¤inde, saatin erkeklerin koleksiyonunu yapabilece¤i birkaç aksesuar objesinden biri oldu¤una inan›yor. “Günümüzde, birçok insan›n birden fazla saati var. Benim amac›m, bu insanlara farkl› ve çeflitli alternatifler sunmak. Saatlerim kiflisel tatmin içindir. Zamanla de¤erinden yitirmeyecek ve bir sonraki nesle b›rak›labilecek kal›c› bir de¤er, her zaman kullan›labilecek bir araçt›r. Saatlerim gelir geçer moda eflyalar› de¤ildir. Ge-

92

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN

lecek için tasarlanm›fllard›r. Bu anlamda da, zamana ba¤l› olmayan objelerdir” diyor Lang. Lang, Chronoswiss’in pahal› bir marka oldu¤unu kabul etmekle birlikte, iyi bak›ld›¤› takdirde bir yaflam süresinden daha uzun süre dayanaca¤› için hakl› bir yat›r›m oldu¤una inan›yor. Ona göre Chronoswiss gurmeler ve koleksiyoncular için… Bize göstermek için en sevdi¤i saatini kolundan ç›kar›yor: Bu, 1980’lerde tasarlad›¤› ilk Chronoswiss saat… 1987’de piyasaya ç›kt›¤›nda Hong Kong’da pek be¤eniyle karfl›lanmam›fl olan bir saat. “Hong Kong pazar›na girmek için belki çok erken davrand›m. Oradaki insanlar o tarihte pilli saatlere ilgi göstermekteydiler ve benim tasar›m›m› bilekleri için çok hacimli ve a¤›r bulmufllard›” diyor Lang. Yeni tourbillon ve platin saatlerini piyasaya sundu¤u günümüzde ise bunun art›k böyle olmad›¤› apaç›k belli. Bugünlerde 50’li yafllar›nda olan Lang, her zaman öncellikle bir saat ustas›yd› ve hâlâ da öyle. fiirketinde üretilen her saatle ayr› ayr› ilgileniyor. Tüm zamanölçerler, çok sevdi¤i yeflil mürekkepli kalemiyle imzalad›¤› bir garanti belgesiyle teslim ediliyor ve tüm orijinaller güvenlik için flirket arflivlerine kald›r›l›yor.

“Her saat, bir macerad›r” Lang, reklamlar›nda da gururla belirtti¤i gibi, ‘zaman›n yüzy›l gerisinden gelen’ saatleriyle, zaman› hassasl›kla ölçme sanat›nda ustalaflm›fl büyük bir gelenekçi. As›l tutkusu, saatçilik takviminde birer dönüm noktas› olmufl özel saatleri incelemek. Bu incelemelerin sonucunda da, yüzy›llardan beridir yetkin ustalar›n gelifltirdi¤i zengin bir mekanik zamanölçer teknolojisinin yeni klasikleri olmaya aday saatler yap›yor. “Her yeni saat modelinin tasar›m süreci asl›nda, zamanda geriye giden bir macerad›r” diyor. 19’uncu yüzy›lda teknik aç›dan en mükemmel örneklerini vermeye bafllayarak doruk noktas›na ulaflan, 700 y›ll›k mekanik saat gelene¤inin içinden gelen ve mükemmellikleriyle birer kilometre tafl› say›lan baz› zamanölçerler hâlâ birer mühendislik harikas› say›l›r ve özenle saklan›rlar. Günümüz Chronoswiss saatlerinin tasar›m süreci, saatçilik takviminin dönüm noktalar›n› oluflturan bu çok özel saatlerin incelenmesiyle bafll›yor. Bu yüzden de, saat gelene¤inin özel örnekleri olarak kabul gören saatlerden esintiler tafl›yorlar. ‘Chronoswiss Régulateur’ örne¤in, gözlemevi ve rasathanelerde kullan›lan, zaman› büyük kesinlikle ölçen ve net biçimde gösteren büyük boy saatlerden esinlenerek yap›lan bir kol saati tasar›m›. ‘Timemaster’›n klasik çizgilerdeki büyük kadranl› çelik tasar›m› ise, 1930’lu ve 40’l› y›llarda denizalt›larda kullan›lan büyük ve floresan kadranl› saatlerden yola ç›k›larak yap›lm›fl.


Lang’›n tasarlad›¤› saatlerin en büyük özelli¤i; sadeli¤i... Onun amac›, ifllevsel fl›kl›klar› ve mükemmel iflleyiflleriyle dayan›kl› zamanölçerlertasarlamak...

Gösteriflten uzak bir mekanik harikas› Lang’a göre, mekanik saat tasar›m› yaparken esas olan, tasar›m›n›za neyi katt›¤›n›z de¤il, neyi d›flarda b›rakt›¤›n›z... Sade, ifllevsel fl›kl›klar› ve mükemmel iflleyiflleriyle birer mekanik harikas› olan dayan›kl› zamanölçerler yap›yor. Bunlar, 20’nci yüzy›l›n bafllar›nda üretilen saatler gibi gösteriflten uzak duruyor, de¤erlerini mekanik yönden kusursuz olufllar›ndan al›yorlar. Mükemmellikleri incelikle ifllenmifl detaylarda gizli olan Chronoswiss saatleri, bir yandan kullan›c›lar›na saat gelene¤ine ait özel bir simgeyi tafl›yor olman›n tensel keyfini sunarken, di¤er yandan da, bileklerdeki gerçek birer ayr›cal›k olarak hemen fark ediliyorlar. Kiflisel bir prestij simgesi olarak kullan›c›lar›n›n çok özel bak›fl aç›s›n› yans›t›yorlar.

Yedek parças›yla birlikte…

‘Timemaster’›n do¤uflunda Lang’›n otomobil tutkusunun önemli bir yeri var. Lang bu saati araba yar›fllar›nda ve zorlu arazi sürüfllerinde sürücülere kolayl›k olsun diye tasarlam›fl.

Chronoswiss’in özel tasar›mlar›n›n ço¤u, Lang’›n kiflisel ihtiyaçlar› ve yaflam tarz›ndan kaynaklan›yor. Lang tasar›m›n öyküsünü flöyle özetliyor: “Bir gün araba kullan›rken, elimde eldivenler varken kolumdaki saatten zaman› kontrol etmenin ne kadar zahmetli oldu¤unu fark ettim ve böylelikle sürüfl eldivenlerinin üzerine tak›labilecek bir saat tasarlamaya karar verdim.” Böylece Lang, kolayl›kla de¤ifltirilebilen özel bir kay›fl mekanizmas›na sahip olan ‘Timemaster’› yarat›yor. Bugün, bu saatler iki farkl› boyda kay›flla ve eksiksiz bir kutu yedek parçayla birlikte veriliyor. ‘Timemaster’da saat ve otomobil tutkusu biraraya geliyor. Araba yar›fllar› ya da arazi sürüflleri gibi zorlu koflullar alt›nda, mekanik bir saat tasar›m›ndan beklenenin çok daha fazlas›n› vermek üzere tasarlanm›fl: Yan›lmayacak, ekstrem koflullara dayan›kl› olacak, büyük kadran›yla takip etti¤i zaman›, her durumda, bir bak›flta okuma f›rsat› tan›yacak. Büyük kadran, karanl›k ve zorlu koflullarda bile zaman› bir bak›flta kolayl›kla görebilme imkân› veriyor. Mat siyah kadran üzerine floresan, ya da floresan kadran üzerine siyah rakam, akrep ve yelkovan›yla; iki farkl› renk kombinasyonunda üretilen ‘Timemaster’ versiyonlar›ndan her ikisi de, kolay görünürlük prensibiyle tasarlanm›fl. Her ‘Timemaster’ ile birlikte, klasik siyah timsah derisi kay›fl›n yan› s›ra, dayan›kl› bufalo derisinden ikinci bir kay›fl daha veriliyor. Saatin otomobil yar›fllar›nda, tulum ya da deri ceket üzerine, kola ya da baca¤a tak›labilmesi için uzun tutulan bu ikinci kay›fl, profesyonel ve sportif kullan›ma elveriyor. Farkl› versiyonlarda, kurma kolu tercihen sa¤da, ya da saatin bir yere tak›lmamas› için kadran›n sol taraf›nda olabiliyor.

DOWNTOWN- YAZ 2011 G

93


MÜCEVHER

BU YÜZÜKLER TARZINIZI DE⁄‹fiT‹R‹YOR STORKS KLAS‹K yüzük koleksiyonunun yan› s›ra farkl› formlardan oluflan bir koleksiyon haz›rlayan Storks Mücevherat, de¤erli renkli tafllar› farkl› tasar›mlarla kombine ederek mücevherseverlerin gönlünü yine fethedecek… Tasar›mlar›n›n d›fl›nda p›rlanta, inci ve renkli tafllar› tasar›mlar›nda buluflturan Storks, bu koleksiyonuyla y›l›n yüzük modas›n› renklendiriyor… Storks, klasik yüzüklerin yan› s›ra renkli ve farkl› motiflere sahip tasar›mlar›yla yaz›n sade ama fl›k olmay› seçen bayanlar›n tercihi oluyor… 2011 yüzük koleksiyonunda oldukça genifl alternatifler sunan Storks’da size uygun bir yüzük mutlaka vard›r.

SEYAHAT ETMEY‹ SEVEN KADINLARA ULYSSE NARDIN’DEN ÖZEL SAATLER ULYSSE Nardin yenilikçi ve ölümsüz ‘seramik’ malzemesini, ‘Executive Dual Time’ modeliyle patentli buluflu olan ‘Executive Lady’ modelini ‘Çift Zaman Koleksiyonu’na dahil etti. Hayat›n›n kontrolünü eline alan baflar›l› kad›nlara ithaf edilen bu saat, baflka bir bölgedeki yerel saatin görülebilmesini sa¤layan çift zaman ayar›yla, özellikle s›k seyahat edenlerin dünyan›n baflka bir bölgesindeyken ifl düzenlerini ayarlamalar› için bir kolayl›k. Özel olarak dizayn edilen bu saat, 9 hizas›ndaki yuvarlak pencerede görülen ‘Home Time’ özelli¤iyle, gerek kiflinin baflka ülkedeyken kendi ülkesindeki saati görebilmesi, gerekse kendi ülkesindeyken baflka ülkedeki insanlarla haberleflmesi için farkl› bir bölgedeki saatin görülebilmesini sa¤l›yor.

‘SONSUZ SEVG‹’N‹N SEMBOLÜ ZEN DIAMOND'DA...

OLUfiUMU milyarlarca y›l süren ve do¤ada nadir bulunan, eski ça¤lardan beri ba¤l›l›¤›n ve sonsuz sevginin sembolü p›rlanta, sevdi¤inize özel oldu¤unu ve ona olan ba¤l›l›¤›n›z› hissettirecek en anlaml› hediye. Zen Diamond’›n birbirini tamamlayan formlarda tasarlad›¤› ve ucunda kalp olan sonsuzluk iflareti fleklindeki bileklikler, sevenlerin birbirine olan sevgisini simgeliyor.

94

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN

MÜCEVHER SAATE YEN‹ YORUM: PETER TANISMAN FANTASIA 1001 NIGHTS SIRADIfiI modelleriyle yüksek saatçilikte stil ikonu haline gelen Peter Tanisman, yeni koleksiyonu ‘Fantasia 1001 Nights’ ile mücevher saat tutkunlar›n› bafltan ç›kart›yor. Tasar›m›ndaki estetik aç›s›ndan, ustal›k s›n›rlar›n› zorlayan, kadran›nda yer alan raylar içinde hareket eden 0.63 karatl›k 48 adet p›rlantayla taçland›r›lan ‘Fantasia 1001 Nights’, kasas›nda 4.04 karatl›k 435, silindirinde 2.40 karatl›k 240 ve tokas›nda 1.64 karatl›k 178 adet p›rlantas›yla hayranl›k yaratan detaylarda dikkat çekiyor.


NOSTALJ‹N‹N YANSIMASI ELMAS, PERA’NIN FARKLI YORUMUYLA PERA’NIN, özel olarak tasarlanan p›rlanta ve elmas›n birleflmesiyle oluflturdu¤u bu özel koleksiyon, küpe, yüzük ve kolyeden olufluyor. Özgün bir tasar›mla modern bir flekilde yorumlanan bu koleksiyon, tüm kad›nlar›n ›fl›lt›s›na ›fl›lt› katacak.

OSMANLI’NIN ‹HT‹fiAMI S‹Z‹ DE SARSIN! GOLDAfi TAKI ve aksesuarda özgün tasar›mlar›n adresi Goldafl, Osmanl› tarihi ve kültüründen ilham alan koleksiyonlar›yla fark yarat›yor. fiimdiye kadar Osmanl› ile ilgili pek çok koleksiyona imza atan Goldafl, tarihi formlar› modernize ederek günümüze tafl›yor. ‘Osmanl› Koleksiyonu’ ve ‘Osmanl› Koleksiyonu II’, ‘Ottomania Koleksiyonu’, Bizans’tan ilham alan ‘Theodora Koleksiyonu’, Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan’›n efsane aflk›ndan ve birbirlerine yazd›klar› aflk mektuplar›ndan ilham alan ‘Can›m›n Paresi Sultan›m Koleksiyonu’, hem zengin bir tarihi yans›t›yor hem de bizlere Osmanl›’n›n ihtiflam›n› üzerimizde tafl›ma f›rsat›n› veriyor.

KALEM‹N SIRRI; DA VINCI'NIN ‘ALTIN ORAN’INDA ÜNLÜ ressam Da Vinci'nin bir ‘Sihirli Kalem’i oldu¤u söylenir durur hep. Bu bir efsanedir belki ama Da Vinci ile ilgili efsane olmayan bir fley var, o da ‘Alt›n Oran’. Bu oran sayesinde Visconti ‘Divina Royale’ elle yazmay› sevmeyenleri bile yaz› yazmaya özendiriyor. Kad›nlar için özel olarak tasarlanan ‘Divina Royale Pink’ gerek tatl› pembe rengi gerekse çizgilerini kaplayan Swarovski tafllar›yla ayr› bir güzellik sembolü... Kalemin üstündeki tafllar istenirse p›rlanta olarak da dizayn edilebiliyor.

DOWNTOWN- YAZ 2011 G

95


AKSESUAR

LÜKSÜN VE PREST‹J‹N SEMBOLÜ CROSS GINGHAM ASSORTIE ‹LE RENKL‹ B‹R SEZONA HAZIR OLUN

ST‹L sahibi, fl›k ve kaliteli tasar›mlar›yla y›llard›r bizleri büyüleyen Cross, 70’ler modas›n› günümüze tafl›yan ekose desenlerden ilham al›narak tasarlanan ‘Cross Gingham’ koleksiyonunda fl›k ve feminen modelleriyle nostaljik bir hava estiriyor. Koleksiyon, pembe, lila, turkuaz gibi yaz mevsiminin renkleriyle içimizi ›s›t›rken, klasik siyahla fl›k tasar›m›n› vurguluyor.

SONUNDA bahar geldi. K›fl aylar›n›n kasvetini, karanl›k so¤uk günleri geride b›rakmak ve canlanmak için önümüzde uzun günler var… fiimdi, kat kat giysilerden kurtulup rengârenk tak›lar ve aksesuarlara bürünme zaman›. Assortie’nin yeni koleksiyonunda; renkleri ve desenleriyle göz al›c› çantalar, kolyeler, yüzükler, tokalar ve yaz› beklemeden hemen bir tane edinmenizi tavsiye etti¤imiz günefl gözlükleri yer al›yor.

ZAMANI ICE-WATCH ‹LE RENKLEND‹R‹N HER B‹R‹ ÖZGÜNLÜ⁄ÜYLE CEZBED‹YOR B POINT markas›yla özgün tak› ve tasar›mlara imza atan Bilgün Dereli’nin aksesuarlar›nda Do¤u ile Bat›’n›n mükemmel sentezini hissettiren ince kesim elmaslarla bezenmifl kolye ve küpeler her kad›n›n akl›n› bafl›ndan alacak kadar cezbedici ve zarif…

96

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN

VAZGEÇ‹LMEZ bir aksesuar olarak gördü¤ünüz kol saatleri, ‘Ice-Watch Stone Sili’ serisiyle art›k yaflam tarz›n›z› da yans›tacak. Ice-Watch’un, özgürlü¤üne düflkün, dinamik, hayat› tüm renkleriyle seven ve kalabal›klar içinde fark edilmek isteyenler için üniseks olarak haz›rlad›¤› ‘Stone Sili’ serisi, bileklerin vazgeçilmezi olmaya haz›rlan›yor.



GEÇM‹fiTEN BUGÜNE SANAT

PERSPEKT‹F VE DER‹NL‹⁄‹N GÖZET‹LMED‹⁄‹ B‹R DÜNYA DÜfiÜNÜN; YA DA BÜTÜN ÂLEM‹N RENKLER‹N‹N B‹RB‹R‹N‹N ÜSTÜNE B‹ND‹⁄‹, F‹GÜRLER‹N BOYUT GÖZET‹LMEKS‹Z‹N ‹NCE ‹NCE ‹fiLEND‹⁄‹ B‹R RESME SI⁄AB‹LD‹⁄‹N‹... O RES‹M, ARTIK B‹LMED‹⁄‹N‹Z ESK‹ ‹NSANLARIN ZAMANINI ULAfiTIRMAKTADIR GÜNÜMÜZE. BUGÜN, DÜZ B‹R Ç‹ZG‹ HAL‹NDE ALGILADI⁄IMIZ VE HEP ‹LER‹ G‹TT‹⁄‹N‹ DÜfiÜNDÜ⁄ÜMÜZ ZAMANIN AKIfiI; M‹NYATÜRDE YER‹N‹, HER fiEY‹N B‹RB‹R‹N‹N ‹Ç‹NE G‹RD‹⁄‹, HATTA BÖLÜNEREK B‹RLEfiT‹⁄‹ B‹R DÜNYAYA BIRAKIR.

98

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN


GEÇM‹fiE AÇILAN S‹H‹RL‹ PENCERE

M‹NYATÜR Minyatür sanat›, insanlar›n görsel bir bombard›mana tutuldu¤u 20’nci yüzy›ldan çok öncesinin görselli¤ini yans›t›r. Yüzlerce televizyon kanal›n›n 24 saat yay›n yapt›¤›, insanlar›n gazete ve dergilerin yan› s›ra internet siteleriyle tuhaf bir görsel tap›nma içinde oldu¤u bugünlerde minyatürler bize ne anlat›r? Karfl›m›za tesadüfen de olsa bir minyatür ç›kt›¤›nda, onu nas›l incelememiz gerekir? Bu sorular›n cevab›n› bulmak kolay de¤il… Bu küçük resimler öylesine büyüleyici duruyor ki, onlar› art›k uygulanmayan bir sanat dal› olarak görmek ve sanat mezarl›¤›na kapatmak mümkün de¤il. Belki de minyatürler bize sabr›, kökleri yüzlerce y›l öncesine dayanan bir bilgeli¤i sunmaktad›r, bütün sanat dallar› gibi. Bu da az bir fley de¤ildir elbette.

DOWNTOWN- YAZ 2011 G

99


Minyatür; çok ince ifllenmifl, küçük boyutlu resimleri ve bu sanat› tan›mlamak için kullan›lan genel bir kavram. Etimolojik olarak kelimenin kökeni, Ortaça¤ Avrupas›’nda el yazmalar›n›n bölüm bafllar›na yap›lan süslemelerde bafl harfleri vurgulamak amac›yla kullan›lan k›rm›z› boya ‘minium’a kadar uzan›yor. Latince ‘miniare’ kökünden türetilerek ‹talyanca’ya ‘miniatura’, Frans›zca’ya ‘miniature’ biçiminde geçen kelime, zamanla Bat› dillerinden Türkçe’ye ‘minyatür’ olarak girmifl. Osmanl›’da doruk noktas›na ç›km›fl olan minyatür sanat›, ad›n›n Latince kökenini yans›t›rcas›na bu co¤rafyada a¤›rl›¤›n› k›rm›z› renge vermifl. Do¤u minyatüründe anatomi, derinlik, ›fl›k ve gölge de yok. Uzak ve yak›ndaki figürler ayn› büyüklükte; daha do¤rusu figürler önemine göre büyük veya küçük çizilir. Kendine has bir perspektif anlay›fl› olan minyatürlerde genellikle figürlerin önde olanlar› en altta, arkada olanlar› ise yukar›da gösterilir. Bat›, dünyay› evrenin merkezine koyarken; do¤unun bambaflka bir perspektif vard›r; kaotik ve anlafl›lmayan…

Yasa¤›n do¤urdu¤u sanat Çizgiyle tasvirin yasakland›¤› ‹slam toplumlar›nda minyatürün varl›¤›, resim sanat›n›n bu topraklarda varl›¤›n› devam ettirmesine imkân vermifl. Tanr›n›n yaratt›¤› insan›n çizgiyle yeniden canland›r›lmas›n›n ’günah’ say›lmas› resim sanat›n› yasakl› hale getirirken; kendine has özellikleri sayesinde varl›¤›n› sürdürebilen minyatür sanat› bu günah›n çerçevesi d›fl›nda kalm›flt›r. ‹slam kültüründe bilinen anlamda resim sanat› sadece Emeviler döneminde, 7’nci ve 8’inci yüzy›llarda var olabilmifltir. Yani neredeyse bin y›l boyunca, bu topraklarda resim sanat›n›n varl›¤›n› sürdürmesi minyatür sayesinde gerçekleflti. Oysa Kuran› Kerim’de kesin bir yasak yoktu. Sadece baz› hadislere dayan›larak k›yamet günü geldi¤inde canl› varl›klar›n resimlerini yapanlardan hesap sorulaca¤› ve onlar›n cezaland›r›laca¤› fleklinde yorumlanarak, yarat›lm›fl varl›klar›n tasvirlerinin yap›lmas› bir anlamda Allah’› taklit etmek olarak say›lm›flt›. Mazhar fievket ‹pfliro¤lu, ‘‹slamda Resim Yasa¤› ve Sonuçlar›’ adl› kitab›nda ayd›n çevrelerin ve ‹slam mistiklerinin Yunan düflünürleri Eflatun ve Platinus’un fikirleriyle tan›flmalar›n›n resim sanat›n›n kitaplar içinde yeni bir hayat bulmas›nda etkili oldu¤unu anlat›r. Bununla birlikte Abbasiler döneminin geç evrelerinde toplumdaki iktisadi yap›n›n de¤iflmesiyle birlikte ortaya ç›kan yeni zengin ve tüccar s›n›f› resimli kitap üretiminin art›fl›nda etkili rol oynar. Yunan antik eserlerinin çevrimlerinde ve edebiyat eserlerinde, gölge oyununu and›ran minyatürler dikkat çeker.

Padiflah› resmetmek... Osmanl› minyatür sanat›n›n önemli konular›ndan biri padiflah portrecili¤idir. Sinan Bey ve fiiblizade Ahmed’in yap›tlar›yla Fatih döneminde ilk örneklerini veren padiflah portrecili¤i, Nigari,

Çiçekler minyatür sanat›n›n vazgeçilmez unsurlar›n›n bafl›nda geliyor. Belki de perspektifin eksikli¤ini kapatacak kadar güzel olduklar› için bu denli tercih edilmifllerdir minyatür sanatç›lar› taraf›ndan...

Nakkafl Osman, Nakkafl Hasan, Ahmed Nakfli, Hüseyin ‹stanbuli, Levni, Refaili ve Kap›da¤l› Konstantin’in yönlendirici çabalar›yla 19’uncu yüzy›l sonlar›na de¤in önemini yitirmeden sürmüfltür. Hint ve Mo¤ol minyatürleri d›fl›nda hiçbir Do¤u ülkesinde Osmanl›’daki kadar portre yap›lmam›flt›r. Portrelerde kiflisel hatlar ve portresi yap›lan›n sosyal statüsünü belirleyen özellikler üzerinde durulmufltur.

Osmanl› Nakkaflhanesi ve nakkafllar Osmanl› döneminde kitap sanat›n›n icra edildi¤i atölyelere nakkaflhane ad› verilmekteydi. Bu atölyeler ayn› zamanda sanatç›lar›n e¤itildi¤i kütüphane (kitab-hane) denilen atölyelerin ifllevini üstleniyordu. Nakkafllar, Osmanl› saray› için çal›flan sanatç›lar ve zanaatkârlar teflkilat› olan ‘ehl-i hiref’ içinde en önemli bölü¤ü oluflturuyorlard›. Nakkafllar yazma eserlerin bezenmesi (müzehhiblik), resimlenmesi (musavvirlik), metinleri s›n›rlayan cetvellerin çekilmesi (cedvelkefllik) ve boyalar›n haz›rlanmas› (renkzenlik) gibi kitap sanatlar›yla ilgili ifller d›fl›nda; kalem ifli ve çini desenleri; ahflap ve mukavvadan yap›lan sand›klar›n bezenmesi ve çeflitli dokumalarda kullan›lan desenlerin haz›rlanmas›ndan da sorumluydular. Saray›n ehl-i hiref teflkilat›n›n nakkafllar bölü¤ünün d›fl›nda kalan nakkafllar›n çal›flt›klar› baflka bir atölyenin, saray›n d›fl›nda, Ayasofya’n›n karfl›s›nda yer alan Aslanhane’nin üst katlar›nda yer ald›¤›, belgelerden anlafl›lm›flt›r. Bunun d›fl›nda saray için çal›flan nakkafllar›n sanatlar›n› icra etti¤i bir Hassa Nakkaflhanesi’nin de oldu¤u anlafl›lm›flt›r.


lara yumurta sar›s› yerine tutkal kar›flt›r›lmaya baflland›. Bu teknikte suda eritilmifl tutkal›n içine bir damla pekmez ya da iki damla üzüm suyu kat›l›r, böylece boyalar kurusa bile istenildi¤inde suyla eritilerek yeniden kullan›labilir. Minyatür yap›m›na uygun f›rçalar, üç ayl›k beyaz kedi yavrusunun g›d› tüyünden yap›lm›fl çok ince f›rçalard›r. ‘Tüy kalem’ denilen bu f›rçalar sayesinde çizgileri çizmek ve ince ayr›nt›lar› ifllemek mümkündür. Ka¤›tlar ise yumurtal› veya aharl› ka¤›tlard›r. Yumurtal› ka¤›tlar, yumurta ak›yla bir miktar flap›n s›v›lafl›ncaya kadar ç›rp›lmas›yla oluflan s›v›n›n ka¤›da sürülmesiyle elde edilir. Aharl› ka¤›tlar için flekersiz niflastadan yap›lan yo¤un bir s›v› kullan›l›r, bu kar›fl›m ka¤›da sürülür ve kurutulur. Bu k⤛tlara yap›lan minyatür daha parlak görünür. Minyatürde ifllenecek konu, önce çok ince k›ll› f›rçalarla kiremit rengi boya ve sepya mürekkebi ile ka¤›da çizilir, boyama iflleminden önce renklere saydaml›k kazand›rmak için de bu yüzeyin üzerine bir kat da alt›n tozu sürülür, sonra di¤er renklere geçilirdi.

Benim ad›m k›rm›z›

M‹NYATÜRLER DÖNEM‹N ÖRF VE ÂDETLER‹N‹ GÖZLER ÖNÜNE SERER. ‹NSAN F‹GÜRLER‹N‹N G‹Y‹M VE KUfiAMINDA OLDU⁄U KADAR, GÜNDEL‹K HAYATTA KULLANILAN EfiYANIN ALTIN VEYA GÜMÜfiLE ‹fiLENMES‹, M‹NYATÜR SANATININ ÖZELL‹KLER‹N‹N BAfiINDA GEL‹R. ALTIN VE GÜMÜfi, ZEM‹N RENG‹ OLARAK DA OLDUKÇA SIK KULLANILMIfiTIR. PEK ÇOK M‹NYATÜRDE, GÖKYÜZÜ TAMAMEN ALTIN OLDU⁄U G‹B‹, DEN‹Z VE AKARSULAR GÜMÜfiTEND‹R.

Osmanl›’n›n detayl› dünyas› Do¤u ve Türk minyatürlerinin baz› baflka özellikleri de vard›r. Bu minyatürlerin çevresi ço¤u kez ‘tezhip’ denen bezemeyle süslenirdi. Minyatürde suluboyaya benzer bir boya kullan›l›rd›. Yaln›z bu boyalar›n kar›fl›m›nda bir tür yap›flkan olan arapzamk› biraz daha fazlayd›. Çizgileri çizmek ve ince ayr›nt›lar› ifllemek için yavru kedilerin tüylerinden yap›lan ve ‘tüy kalem’ denen çok ince f›rçalar kullan›l›rd›. Boyama ifli için de çeflitli f›rçalar vard›. Resim yap›lacak ka¤›d›n üzerine arapzamk› kat›lm›fl üstübeç sürülürdü. Renklere saydaml›k kazand›rmak için de bu yüzeyin üzerine bir kat da alt›n tozu sürüldü¤ü olurdu.

Nas›l yap›l›rd›? Minyatür yap›l›rken renkler üst üste sürülür ve birbirine kar›flmamas› için suyla inceltilmifl toprak boyalar kullan›l›rd›. 14’üncü ve 18’inci yüzy›llar aras›nda bu boyalar› sabitleyebilmek için içlerine taze yumurta sar›s› kat›l›rd›, ancak bu boyalar kuruduktan sonra ikinci kez kullan›lamamaktayd›. Bundan dolay› zaman içinde boya-

Osmanl› minyatürünün gerçekçili¤i ve belgesel niteli¤i, onu Do¤u ülkelerinin minyatürlerinden ay›r›r. Osmanl›lar’›n en s›k kulland›klar› renk k›rm›z›d›r. Osmanl› resminde ‹ran’dakinden farkl› olarak daha az ve saf renkler görülür. ‹ran’da nakkafllar, süslü mimari, çiçekler, a¤açlar, dere ve renk renk donanm›fl bir do¤a gösterirken, bunlar Türk nakkafl›n› fazla heyecanland›rmaz. Çünkü nakkafl kentte yaflar ve minyatürlerinde kent yap›lar›na ve görüntülerine yer verir. Yap›lar ‹ran yap›lar›n›n renkli çinilerinden, zengin iç süslemelerinden yoksundur.

Minyatürün tarihi ‹slam sanat›n›n bilinen ilk minyatürlü yazmalar› 11’inci yüzy›l sonuna tarihlenir. Selçuklular’›n Mezopotamya’dan Anadolu’ya uzanan genifl bir co¤rafyada yay›lmalar›yla birlikte Türkler’in ‹slam minyatür sanat› üzerindeki etkinli¤i de artmaya bafllar. Selçuklular’›n minyatür sanat›nda iki ülke aras›ndaki yak›n iliflkilerden dolay› aç›k bir ‹ran etkisi gözlemlenir. Bu dönemde Mevlana'n›n da resmini yapan Aynüddevle gibi minyatür sanatç›lar› yetiflmifltir. Osmanl› Devleti minyatüründe de devam eden ‹ran ve Selçuklu etkisi, o kadar güçlüdür ki 18’inci yüzy›la kadar varl›¤›n› sürdürür. Selçuklu döneminde hükümdarlar›n yan› s›ra; Mevlana ve müritlerinin deste¤iyle Anadolu’da oluflturulan sanat ortam›nda da minyatürün önemli bir yeri vard›r. 12’nci ve 13’üncü yüzy›llara ait ilk minyatür örneklerine Anadolu’nun çeflitli merkezlerinde haz›rlanan eserlerde rastlamak mümkündür. Bu dönemde çevrilen Dioskorides’in ‘Materia Medica’ adl› botanik eserinin ‘Kitab el-Hafla’ifl’ ad›yla Süryanice’den Arapça’ya çevrilmifl nüshas›, minyatür içeren en erken tarihli eser olarak kabul edilir. Osmanl› minyatürü, 11’inci yüzy›ldan itibaren Türkler’in katk›lar›yla ortaya ç›kan Selçuklu resim üslubu ve 14’üncü yüzy›l bafllar›nda Celayirliler ve Timurlular’›n hakimiyetindeki ‹ran topraklar›nda oluflturulan klasik ‹slam minyatürü üslubunun resim dili üzerine kurulmufl; erken dönemde Amasya’da yerli, daha sonra Edirne’de Timurlu ve Türkmenler için çal›flan göçmen sanatç›lar›n katk›lar›yla geliflmifltir. Osmanl› minyatür sanat›n›n bilinen ilk örnekleri baflkentin Bursa’dan Edirne’ye tafl›nmas›ndan sonraki dönemden kalmad›r. Osmanl› minyatür sanat›n›n erken örnekleri, kayna¤›n› Selçuklu resim üslubundan alsa da; ça¤dafl› Timurlu ve Türkmen minyatür üsluplar›n›n etkisi de hissedilmektedir. Osmanl› minyatür sanat›n›n günümüze ulaflabilen en erken tarihli örnekleri, II. Murad’›n flehzadelik döneminde Amasya’da ve o¤lu Fatih Sultan Mehmed’in saltanat y›llar›nda Edirne’de haz›rlanm›flt›r. Osmanl› minyatürlü yazmalar›n›n günümüze ulaflabilmifl en eski tarihlisi ise fiair Ahmedi’nin ‘‹skendername’sinin 1416 y›l›nda Amasya’da kopya edilmifl bir nüshas›d›r. Minyatürlü el yazmalar›n›n haz›rland›¤› nakkaflhanelerin ilki Osmanl› Devleti’nin ikinci baflkenti Edirne’de oluflturulmufltur.


Kitap süsleme sanat›nda minyatür bafl köfleye oturur tezhip ile birlikte... Öyle minyatürler vard›r ki kitaplar› süsleyen, insana “Keflke foto¤raf makinesi icat olmasayd›” dedirtir.

Bat›’n›n etkisiyle portreler ç›kar Fatih Sultan Mehmed döneminde ‹stanbul, yo¤un bir minyatür faaliyetine sahne olmaktad›r. Genifl görüfllü bir lider olan Fatih Sultan Mehmed, bilim ve sanata da büyük bir ilgi duymaktad›r. Venedikli ünlü ressam Gentile Bellini’ye ya¤l›boya portresini, Constanza da Ferrara’ya da üzerinde büstü ve atl› portresi bulunan madalyonlar› yapt›ran Fatih’in çabalar› minyatür sanat›n› da derinden etkilemifltir. Resim sanat›n› ‹stanbul atölyelerine tan›tan bat›l› sanatç›lar›n arkalar›nda b›rakt›klar› izler, Do¤u gelene¤iyle birlikte erken Osmanl› dönemi minyatür sanat› üslubunu oluflturan ilk ad›m olmufltur. Bu süreçte ortaya ç›kan en ilginç eserler, minyatür üslubuyla yap›lan portrelerdir. Türk portrecili¤inin do¤mas›nda da hiç kuflku yok ki, bu faaliyetlerin büyük etkisi olmufltur. Osmanl› portre ressaml›¤›n›n ilk ürününü, ‘Fatih Portresi’ ile Sinan Bey vermifltir. Fatih Sultan Mehmed, bu eserde ba¤dafl kurmufl oturur vaziyette resmiyetten uzak ve samimi bir durumda gösterilir. Gerek yüzdeki hafif gölgelendirme, gerek kaftan›n yakas›n›n ifllenifli, do¤u ve bat› üsluplar›n›n yeni bir sentezini ortaya koymaktad›r. Fatih’in ard›ndan gelen ve tutuculu¤uyla bilinen II. Beyazid’in hükümdarl›¤› esnas›nda Osmanl› minyatürü, ça¤dafl ‹slam hükümdarlar›n›n himayesinde yarat›lan üslubu takip eder. II. Beyezid döneminin önemli resimli yazmalar›ndan biri de Bursal› flair Uzun F›rdevsi’nin hükümdar ve bilge peygamber Süleyman’›n mucizelerle dolu yaflam›n› anlatan ‘Süleymanname’sidir. Yavuz Sultan Selim’in 1512’de tahta ç›kmas›yla birlikte Osmanl› minyatürü için en verimli dönem bafllam›fl say›l›r. Yavuz’un do¤u seferinin ard›ndan ‹stanbul’a gelen, farkl› geleneklerden do¤ulu nakkafllar, birlikte eser üretmeye bafllayarak etkileri 16’nc› yüzy›la kadar devam edecek olan bir dekoratif üslup gelifltirir. Bu dönemde fiiraz üslubunun yan› s›ra Tebriz üslubunun etkileri, söz konusu minyatürlerin ayr›nt›lar›na, kompozisyon düzenlemelerine ve figürlerine yans›r. Osmanl› minyatür sanat›, iflte böylesi etkileflimler ve sanatç›lar›n çal›flmalar›yla sürekli evrim geçirerek 16’nc› yüzy›l ortalar›ndan itibaren klasik üslubuna kavuflur. 17’nci yüzy›l bafllar›na ka-

dar benimsenen bu üslupla resimlenen edebiyat, bilim ve tarih konulu eserlerde metinleriyle ba¤lant›l› tasvir kal›plar› ve ifade biçimleri yarat›lm›flt›r.

Matrakç› Nasuh: Belgesel tad›nda eserler 16’nc› yüzy›lda yaflayan bu ünlü nakkafl, Osmanl› minyatür sanat›nda ilk kez manzaray› baflka bir konunun yard›mc›s› olmaktan ç›kararak ana konu haline getirmifltir. Nakkafl, flehirlerin ve do¤an›n en çarp›c› yanlar›n› büyük bir gözlemcilikle yans›tm›flt›r. Matrakç› Nasuh, fethedilen kentleri, kale ve limanlar› kendine özgü bir formla resmetmifltir. Kanuni Sultan Süleyman dönemi, Osmanl› minyatür sanat›nda pek çok yenili¤in denendi¤i bir dönemdir. Bu yenilikler aras›nda, tarihi olaylar› saptama anlay›fl›n›n ‘flehnâmecilik’ ad›yla resmi bir görev halini almas› da vard›r. Bu anlay›fl içinde tarihi olaylar yazma olarak kayda geçirilirken, bir yandan da resimlenir. Savafllar, tahta geçifller, yabanc› elçilerin kabulü, bayram kutlamalar› gibi önemli olaylar ele al›nabiliyordu. Bu dönem minyatürlerinin ço¤unda oldu¤u gibi yal›n bir düzenleme sunar. Ancak minyatürün yüzeyi ço¤u zaman ana konuyu izlemeyi güçlefltiren süslemeci motiflerle doldurulmufltur. Fakat bu özellik, tarihi olaylar›n minyatürlerle yans›t›lmas› konusundaki titiz yaklafl›m›n geliflmesiyle giderek eriyecektir. Tarihi olaylar› gerçekçi bir tav›rla saptama anlay›fl› ise, art›k Türk minyatür sanat›n›n de¤iflmez bir özelli¤i olarak gelenek haline gelmifltir. II. Selim ve özellikle III. Murad zaman›nda en verimli dönemine ulaflan Osmanl› minyatürü bu dönemde klasik üslubuna kavuflmufltur. Osmanl› minyatürü bu dönemde di¤er ‹slam minyatürlerinin kal›pç› ve bezemeci anlay›fl›ndan s›yr›l›p gerçekçi ve yal›n bir anlat›ma ulafl›r. Bu üslubun yarat›lmas›nda Nakkafl Osman etkili bir rol oynam›flt›r.

Mizahi bir üslup hemen hissedilir II. Osman’›n saltanat y›llar›nda eserler veren Nakfli ile birlikte Osmanl› minyatür sanat›n›n klasik üslubundan kopmaya bafllad›¤› görülür. Nakfli, kompozisyon düzenlemelerinde geleneksel ka-


l›plar› kullansa da figürleri deforme ederek sahnelere dinamizm ve mizah katm›fl. Onun kendine özgü üslubu, 1558 y›l›na kadar Osmanl› topraklar›nda yaflam›fl bilgin, flair ve fleyhlerin yaflam öykülerini anlatan Taflköprüzade Ebu’l-hayr ‹samüddin Ahmed Efendi’nin biyografi türündeki eserinin Türkçe çevirisi olan ‘Tercüme-i fiakâ’ik Numâniye’de kendini iyice gösterir. Eserde Orhan Gazi’den Kanuni’ye gelene kadar tahta geçmifl tüm Osmanl› padiflahlar›n›n yan› s›ra farkl› kiflilerin de portreleri bulunur. Bu minyatürlerde figürlerin bafllar› ve sar›klar›n›n vücutlar›na oranla çok iri tutuldu¤u, yandan ve arkadan görünen figürlerde vücutlar›n çarp›klaflt›¤›, bu deforme edilmifl resimlerle esere mizah kat›ld›¤› görülür.

Moday› yans›tan albümler 17’nci yüzy›lda yayg›nlaflan bir minyatür uygulamas› da hem saray hem de ‹stanbul’a gelen yabanc›lar için haz›rlanan k›yafet albümleridir. 18’inci yüzy›l bafllar›ndan itibaren Bat›l›laflma ak›m› sonucunda Avrupa resmi kurallar›n›n de¤erlendirilmesiyle geleneksel teknikle gölgeli boyayan hacimli nesneler ve derinlik kazand›r›lm›fl unsurlarla üç boyutlu tasar›mlar ortaya ç›kar. Sözü geçen k›yafet albümleri, bu anlay›fl çerçevesinde haz›rlan›r. Bu geliflmelerde dönemin ünlü nakkafl› Levni ve onun izinden giden ‹brahim ve Abdullah Buhari gibi nakkafllar›n önemli rolleri olur. Ayn› yüzy›l›n sonlar›na do¤ru, tutkall› toprak boyan›n guvafl ve suluboyayla de¤ifltirilmesiyle birlikte baz› yazmalar geleneksel minyatür sanat›n› sonland›ran tekniklerle resimlendirilir. Bu dönemde tasvir, kitap sayfalar›ndan duvar ve tuval yüzeylerine tafl›nm›flt›r. 19’uncu yüzy›l bafllad›¤›nda Osmanl› minyatürü önemini yitirmek üzeredir. Son kalan minyatür ustalar›, yani nakkafllar, gelenekten kopmadan bat› etkilerini özümsemeye çal›flarak eserler üretmeye devam ederler. Bu isimler, Tanzimat sonras› aç›lacak modern resim okullar›n›n öncüleri olacakt›r.

Minyatürden ça¤dafl resme Bir dünya devi olarak Osmanl›’n›n eski önemini yitirmesiyle birlikte Bat›l›laflma sürecinin bafllamas›, minyatürün ça¤dafl resme do¤ru yönelmesinin de ortam›n› yaratt›. 18’inci yüzy›lda Osmanl› tasvir sanat›n›n henüz geleneksel kimli¤inden kopmadan klasik üslubun kabu¤undan ç›karak yeni bir sanat anlay›fl›n› özümsedi¤ini söyleyebiliriz. 19’uncu yüzy›l bafllar›nda yenileflme hareketleriyle birlikte minyatürde de Bat› resim sanat›n›n etkileri görülmüfl ve yerini yavafl yavafl ça¤dafl resme b›rakm›flt›r. Her zaman ayr›cal›kl› bir yere sahip olan Osmanl› minyatürleri, belgesel de¤er tafl›malar› ve tarihi konulu eserlerdeki gerçekçi yaklafl›m›yla de¤erlerinden hiçbir zaman kaybetmemifllerdir. Osmanl›’n›n imparatorlu¤una dönüflmesinden itibaren toplumsal ve sosyal hayat› yans›tmaya bafllayan minyatürler, nere-

Detaylar›n bu denli özenle ifllendi¤i pek az sanat dal› olsa gerek... Üstelik s›n›rl› bir alanda bu kadar detaya yer vermek her yetene¤in üstesinden gelece¤i bir fley de¤il...

deyse 600 y›ll›k bir toplumun röntgenini verir bize. Bu yüzden sosyoloji, kültür tarihi gibi alanlarda yap›lan birçok araflt›rmada yararlan›lan görsel belgeleri oluflturmalar›n›n yan› s›ra modern Türk resmine de kimi zaman esin kayna¤› olmufllard›r.

Perspektiften uzaklafl›n Tasvirlerde tek boyut olmas›, eserlerde derinlik kavram›n›n bulunmamas›; minyatür sanat›n›n estetik kurallar›yla yak›ndan iliflkilidir. Osmanl› minyatüründe san›lan›n aksine; perspektif resmin içine saklanm›flt›r. Minyatürde zaman alg›lamas› da oldukça farkl›d›r. Zaman, de¤iflik renk tonlar›n›n kullan›m›yla yans›t›l›r. Geceyi anlatmak için koyu lacivert, gündüzü anlatmak için alt›n gibi renkler tercih edilir. Güneflin bat›fl› ve do¤uflu ise aç›k maviyle simgelefltirilir. Minyatürlerde her bir renk, farkl› bir olay› ifade eder. Minyatürün as›l amac› izleyiciye bir olay› anlatmakt›r. Rengin genellikle bir soyutlama arac› olarak gerçe¤e ba¤l› olmaks›z›n kullan›ld›¤› minyatürlerde, atlar›n mavi veya pembeye; da¤lar›n, tepelerin sar›, eflatun, mercan gibi do¤aüstü renklerle bezendi¤i bile görülebilir. Do¤a düzenlemelerinde, tepeler birbirleri arkas›ndan ç›kar ve genellikle ayr› paftalar halinde, farkl› renklerde boyan›r. Figürlerin birbirini kapatmayacak flekilde dizildi¤i Osmanl› minyatüründe insan figürlerinin büyüklü¤ü, önem derecelerine göre belirlenir. Renklerin ›fl›k-gölge etkisinden ba¤›ms›z olarak kullan›ld›¤› minyatürlerde mesafe fark› gözetmeksizin bütün detaylar en ince ayr›nt›s›na kadar ifllenir. Öyle ki, kafl ve kirpiklerin tek tek boyanmas›na varacak kadar; ayr›nt›lar›n tamam› yans›t›lmaktad›r.




KOZMET‹K

L’OCCITANE BADEM SER‹S‹’YLE VÜCUDUNUZ geçen k›fl aylar›ndan sonra, havalar ›s›nmaya bafllad›¤› zaman HAYAT BULSUN! SO⁄UK badem a¤açlar› yeniden do¤ar, içindeki bitki özü tomurcuklar› canland›r›r ve kadifemsi bir dokuya sahip olmalar›n› sa¤lar. Badem a¤ac›n›n bitkisel gücü, proteinleri ve do¤al kafeinlerinin birleflimi sayesinde vücudunuz daha s›k› ve daha güzel bir görünüm kazan›r. ‘L’Occitane Badem’ serisiyle vücudunuzu canland›r›n, daha s›k› ve daha güzel bir görünüm için ‘Büyüleyici fiekil’i kullan›n!

INGRID MILLET’N‹N EfiS‹Z ALTIN SER‹S‹NDEN GÖZ VE DUDAKLARINIZ ‹Ç‹N, MUC‹ZEV‹ KREM INGRID MILLET’N‹N alt›n serisinden ‘Caviaressence Crème’, göz ve dudaklar›n›z›n gençlik kayna¤›. ‘Caviaressence’ göz ve dudak çevresi için rahatlat›c› k›r›fl›k giderici krem, zengin havyar kar›fl›m› ve anti-aging etken maddelerinin bileflimi ile cildinizde y›llar›n yaratt›¤› etkilerin azalmas›na ve zamanla kaybolmas›na yard›mc› oluyor. Özel spatula bafll›¤›yla sabah ve akflam göz ve dudak çevresi çizgilerine uygulanan ‘Caviaressence Crème’, cildinizi ihtiyac› olan yaflamsal elementlerle besleyerek dolgunlaflt›r›yor ve eski yo¤unlu¤unu kazand›r›yor. Gelen bahar ile birlikte do¤a canlan›rken, siz de cildinizi canland›r›n.

106

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN


LA MER, DÜNYA OKYANUS GÜNÜ’NÜ SEVEN SEAS SOUND MIX ‹LE KUTLUYOR

GÜNEfiTEN NEMS‹ZLEfiEN DONUK C‹LTLERE DARPHIN HYDRASKIN SER‹S‹

2005’TEN bu yana, bulucusu Dr. Max Huber’in an›s›na okyanus korunmas›n› ve restorasyonunu desteklemek amac›yla, dünyan›n en büyük uluslararas› okyanus savunucu organizasyonu Oceana ile çal›flan La Mer, Dünya Okyanus Günü’nü kutlamak amac›yla Soundwalk ile ortakl›k kurarak 8 Haziran 2011 itibar›yla iTunes’dan indirilebilecek bir iPhone/iPad uygulamas› olan ve denizden ilham alan ‘Seven Seas Sound Mix’i ortaya ç›kard›.

GÜNEfiL‹ günlerin sonunda ciltteki donuklu¤u, kal›nl›¤› ve kurulu¤u fark etmemek mümkün de¤il. Bu yüzden yaz›n sadece cildi korumak yeterli de¤il; ciltteki nem seviyesini de art›rmak, böylece güneflin olgunlaflmaya neden olan etkisini azaltmak gerekir. Darphin’in ‘3 Boyutlu Cilt Bak›m› Serisi Hydraskin’; içerisinde bulunan yo¤un nemlendirici etkiye sahip ‘Imperta Cylindirica’ özü ve Darphin’e özgü besleyici ve canland›r›c› özellikteki taze mango ve kivi hücreleri sayesinde, cilde yaz›n güneflle birlikte kaybetti¤i nemi geri kazand›r›yor.

NANEN‹N KARfiI KONULMAZ KOKUSU KÖKEN‹ Akdeniz bölgesine ait olan nanenin zenginli¤i, karfl› konulmaz kokusundan ve özlerinin ar›nd›r›c›, tazeleyici, ferahlat›c› özelliklerinden kaynaklan›r. ‘Durance L'ome’ serisi bu kültürel zenginli¤e sahip ç›k›yor ve bu yararl› bitkiye teflekkürlerini sunuyor. ‘L'ome’ taze nane parfümüyle kokuland›r›lm›fl, cildi tahrifl etmeden temizleyen ve tazeleyen dufl jeli ve Grasse'taki parfüm uzmanlar›n›n gelifltirdi¤i ferah ve ›t›rl› bir kokuya sahip eau de toilette fl›k kutusu içinde sunuluyor.

AVEDA GÜNEfi BAKIM SER‹S‹ B‹TK‹ bazl› ürünleriyle dünya kad›nlar›n›n tercihi Aveda saç ve vücut için yaza özel seçenekler sunuyor. Aveda günefl bak›m ürünleri do¤al içerikleriyle yaz boyu saç ve vücudun maruz kald›¤› klor, günefl ve tuz kal›nt›lar›na karfl› yo¤un koruma ve bak›m sa¤larken saç ve vücuttaki dengenin korunmas›na yard›mc› oluyor.

DOWNTOWN- YAZ 2011 G

107


KOZMET‹K

MUC‹ZE MOLEKÜL PPC, ARTIK FAZLA YA⁄ VE SELÜL‹T‹ DE YOK ED‹YOR KALP ve beyin damarlar›nda birikerek sertli¤e yol açan ya¤lar› çözmek için t›pta kullan›lan soya lesitini (PPC), art›k bölgesel ya¤lanma ve selülit için de kullan›l›yor. Matrigen krem, içeri¤indeki mucize molekül PPC sayesinde ya¤ hücresi zar›n›n ak›flkanl›¤›n› ve geçirgenli¤ini art›rarak etkinlik gösteriyor. Büyümüfl ya¤ hücresini normal boyutlara getiriyor ve sonras›nda da ya¤ hücresinin içini boflalt›yor. Sa¤l›kl› ve h›zl› bir incelme sa¤lamaya yard›mc› olan ürün, göbek, bacak, bel ve kollardaki ya¤lanmalar ile selülitlerde kullanmak üzere üretildi. Matrigen, Sa¤l›k Bakanl›¤›’ndan onayl›...

RARE BLOSSOM NEMLEND‹R‹C‹ VÜCUT LOSYONU ‹LE ‹PEKS‹ B‹R DOKUNUfi... KADINLAR, kurumufl mat tenleriyle vedalafl›yor. Organik sertifikal› ‘Rare Blossom’ nemlendirici vücut losyonu, h›zla emilen yap›s›, uzun süreli nem sa¤layan formülü, içerdi¤i kay›s› ve jojoba ya¤lar› sayesinde cilde canl›l›k veriyor, besliyor ve koruyor. Ürün, masaj yaparak sürüldü¤ünde etkisini daha da art›r›yor. Sa¤l›kl›, pürüzsüz ve ipek yumuflakl›¤›nda bir cilt sunan ürünün, özellikle kuru ve sertleflmifl dirsek, diz ve topuklara uygulanmas› tavsiye ediliyor.

GENÇL‹⁄‹N VE SA⁄LI⁄IN SIRRI DAMARLARINIZDA DOLAfiIYOR... VÜCUDUMUZDA hasar gören dokular›n onar›m›n› ve do¤al haline dönmelerini sa¤lamak için gerekli büyüme faktörlerini yap›s›nda bar›nd›ran kan bileflenleri olan plateletler, herhangi bir doku hasar› olufltu¤unda kan dolafl›m› yard›m›yla bir tür onar›m süreci bafllat›rlar. Dermamed Poliklinikleri’nde gerçeklefltirilen PRP uygulamas›, kifliden küçük bir miktarda al›nan kan›n özel bir tüpe konularak santrfüj ifllemine tabi tutulduktan sonra ayr›flt›r›lmas›yla elde edilen ‘platelet yönünden zenginlefltirilmifl plazma’n›n, ayn› kifliye enjekte edilmesiyle gerçeklefliyor.

108

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN



SA⁄LIKLI YAfiAM

S‹ZE KEND‹N‹Z‹ HED‹YE EDEN B‹R MERKEZ

THE LIFECO Bireysel bir deneyimin, hizmet sektöründe sa¤l›kl› yaflam için bir ad›ma dönüfltü¤ünü görüyoruz. Bu süreci nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Kurucumuz Ersin Pamuksüzer’in ve benim birer haftal›k detoks deneyimlerimiz sonucu yakalad›¤›m›z enerjiyle yaflad›¤›m›z de¤iflim bizi biraraya getirdi. Her ikimiz de vücudumuzda çok büyük de¤iflikliKler gördük; ben kendi ad›ma iki detoksla üç günde 22 kilo verdim, sabah enerjim de¤iflti, hayata bak›fl›m bir de¤iflim yoluna girdi ve bunlar›n hepsi bir kürle, bir s›v› oruçla bafllad›. Sonra bu de¤iflime uygun yaflamaya bafllad›¤›mda fark› çok daha fazla gördüm. Bunun için deneyimler bizim için çok önemli... Tabii ki çok büyük bir yat›r›m, büyük bir karard› bu ifle girmek ama LifeCo’nun kurucusu, sahibi Ersin Pamuksüzer bu deneyimden çok etkilenerek bu ifle inand›. Alt› y›l önce bu yola ç›karak Ersin Bey’in yat›r›m›yla Bodrum Türkbükü’nde 24 odal›, 365 gün aç›k bir detoks merkezi açt›k. 7, 14, 21 günlük de¤iflik kürler yap›l›yor; çok özel enerjisi olan bir yer. Üç y›l sonra ilk bebe¤imiz büyüyünce, “Bir bebek daha yapal›m” dedik ve o da buras› oldu. Akatlar’da, Club Sporium içerisinde, yine 365 gün aç›k, çok huzurlu bir yer açt›k. Ben de ayn› flekilde bütün eme¤imi ve enerjimi LifeCo kuruldu¤undan beri, alt› y›ld›r bu projeye veriyorum. Buraya gelen insanlara da ayn› deneyimi yaflatmak için çal›fl›yoruz. Bizim deneyimlerimize flahit olan insanlar bu fark›ndal›kla etkileniyorlar. Zaten buraya gelen insanlar genelde LifeCo’yu tecrübe etmifl insanlar›n yak›n›, arkadafl› ya da akrabas› oluyor; onlar yaflad›klar› de¤iflimin etkisiyle yak›nlar›yla bunu paylaflmak istiyorlar. Bizim iflimiz, etkisini o kadar aç›k ve net gösteriyor ki… Sa¤l›k sektöründen farkl›y›z biz; insanlara hasta olmadan önce çözümler, tavsiyeler sunarak destek oluyoruz. Halbuki, hasta olunca insan art›k kendini doktoruna teslim eder, çünkü hastad›r ve korkuyordur. Hasta olmadan vücudumuza ses verirsek hastal›¤a teslim olmay›z.

110

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN


SADECE HASTALANMAMAK MIDIR SA⁄LIK?.. HAYATINIZDAN KEY‹F ALMAK ‹Ç‹N ÖNCE SA⁄LI⁄INIZI DÜfiÜNMEN‹N TAM ZAMANI! fiEH‹R HAYATININ YO⁄UNLU⁄U, DO⁄AL KAYNAKLARDAK‹ AZALMA, YAfiAM KOfiULLARIMIZDAK‹ K‹RLENME… GÜNLÜK HAYATTA GEÇ‹fiT‹RD‹⁄‹M‹Z, GÖZ ARDI ETT‹⁄‹M‹Z BU GERÇEKLER B‹Z‹ TÜKET‹YOR. DETOKS MERKEZ‹ ‘THE LIFECO’ ‹NSAN SA⁄LI⁄ININ ÖNCEL‹⁄‹N‹ VURGULAYARAK, VÜCUDUMUZU DO⁄RU YÖNETEREK VE DO⁄RU BESLEYEREK ULAfiACA⁄IMIZ KAL‹TEL‹ YAfiAMIN REHBERL‹⁄‹N‹ YAPIYOR. HASTALANMADAN HASTALIKLARA KARfiI GÜÇLÜ OLMAK EL‹M‹ZDE… B‹L‹M‹N VE TEKNOLOJ‹N‹N HIZLA ‹LERLED‹⁄‹ ÇA⁄IMIZDA, ÜRETEB‹LMEK ‹Ç‹N TÜKENMEMEK fiART.

‹nsanlara sa¤l›klar›n› tekrar hediye ediyorsunuz!.. Evet, inan›n kendimizi dinledi¤imiz zamanlar çok az. Zihnimiz bize hükmediyor ama tersi olmal›... Vücudumuza iyi bakmam›z laz›m… Vücudumuzun hastalanmas›na yol açacak flekilde yaflamak tanr›n›n bize verdi¤i en güzel hediyeye ihanet etmektir. ‹nsanlar kötü olduklar› için yapm›yorlar bu yanl›fllar›, ama kendimizi unutuyoruz bazen öncelik s›ralamalar›m›zda… Motivasyon eksikli¤i var; bu yüzden bu merkezler çok önemli.

Siz, hasta olmadan vücudu koruyan ve daha iyi Do¤a her türlü sa¤l›kl› besini verirken, baflka bir ilaç peflinde koflmaya gerek yok... Önemli olan do¤ru besinleri seçmek, zaten bu besinler evinize giriyorsa doktora gerek kalm›yor.

hissettiren çözümlerle ayn› zamanda yaflam kalitesinin de artmas›n› amaçl›yorsunuz. Ömrü uzatmak gibi bir vaadimiz yok, ancak yaflad›¤›n›z her günü sa¤l›kl› ve pozitif enerjiyle geçirmek istiyorsan›z yard›mc› oluyoruz. Ölüm kaç›n›lmaz bir son; ancak bir kanser hastas›n›n ac› çekerek ölmesi insana yak›flm›yor, bir aileyi böyle üzmemek gerekiyor… Eskiler, “Akflam yatak sabah toprak, kufl gibi uçtu gitti”, derler huzurlu ölümler için. Tüketti¤imiz her fley bizi kendisine dönüfltürüyor, biz ne yersek oyuz. Plastik fliflede su içiyorsak plastik içmifl oluyoruz; su içmifl olmuyoruz asl›nda… Annemiz bize sütünü bir tencereye s›k›p, kaynat›p dört ay sonra iç diye vermiyorsa, bizim dört ay raf ömrü olan bir sütü içerken bir kere daha düflünmemiz laz›m. Sa¤l›kl› olmaktan daha güzel bir hobi, daha iyi bir fley yok. Kanuni’nin dedi¤i gibi; “Olmaya devlet cihanda, bir nefes s›hhat gibi”... Hastalanmadan, ruh ve beden sa¤l›¤›n› dengede ve kaliteli yürütmek. Bir anlamda kendiniz için alternatif bir tatil… Tatilde kendinizi yorup tekrar ifle dönece¤inize, neden daha sa¤l›kl›, dinlenmifl, canl› bir cilt, parlayan gözlerle ›fl›l ›fl›l dönmeyesiniz… Detoks uygulamalar›n›n avantaj› nedir? Her sene bir kere böyle bir s›v› kür yap›p, vücudu flekerden, alkolden, kahveden, a¤›r g›dalardan uzak tutup içten d›fla temizleyerek insan ömrünün uzayaca¤›na inan›yorum. Ben sekiz y›ld›r detoks yap›yorum. Daha iyi, daha genç, daha dinamik hissediyorum kendimi. Etraf›mda detoks yapan kiflilerin sonuçlar› da yine ayn› flekilde. Befl y›ld›r nezle bile olmad›m. Bu ilaç tasarrufudur, hastaneye gitmeme tasarrufudur, çekti¤imiz ac›n›n tasarrufudur… Daha da önemlisi diyabet, tansiyon, kolesterol, kanser gibi hastal›klar›n ço¤u genetikten ziyade hayat tarz› yanl›fll›klar›ndan ortaya ç›k›yor. Genlerdeki riski uyutmak, azaltmak ya

DOWNTOWN- YAZ 2011 G

111


SA⁄LIKLI YAfiAM

LifeCo’da önce bir kan testi yap›l›yor. Ard›ndan kifliye özel bir program belirleniyor. Tabii ki tüm bu program kiflinin ne istedi¤i dikkate al›narak saptan›yor.

da ortaya ç›kmas›n› engellemek yaflam tarz›m›zdan geçiyor. Ben bir damla kandan sizin bedeninize ait her fleyi görebiliyorum. Çünkü kan en büyük ölçü birimi vücutta. Bir akvaryum düflünün, suyu kirlenirse içindeki bütün canl›lar ölür. Buna göre; vücudumuz akvaryumsa kan›m›z da onun suyu. Kan›m›z› nas›l temizliyoruz o önemli. Do¤a bize domates veriyor biz ketçap yap›yoruz. Bizim vücudumuz do¤an›n kendisi… O do¤ay›, dört y›ll›k raf ömrü olan bir bisküviyle mi beslemek do¤ru yoksa iki gün sonra çürüyecek olan bir havuçla m›?.. ‹laç semptom kapat›c›d›r. Bedeninizde eksik olan ilaç de¤il, çünkü bedeninizden bir parça de¤il. Hastalanmadan, do¤ayla iç içe sa¤l›kl› olmak bu yüzden önemli. Büyük firmalar›n, sosyal sorumluluk projesi olarak böyle merkezleri ço¤altmas› laz›m. Programlar›n›z hakk›nda bilgi verir misiniz? Kür sonras› takip nas›l oluyor? Önce bir kan testiyle vücut analizi yap›yoruz. Ayr›ca bir formla kiflinin daha önce geçirdi¤i hastal›klar, mevcut rahats›zl›klar›, kulland›¤› ilaçlar, sigara-içki kullan›yor mu, uyku düzeni nas›l, bunlar› ö¤reniyoruz, böylece profilini ç›kar›yoruz. Bundan sonraki aflamada ne istedi¤ine bak›yoruz; daha m› zay›f, daha m› güzel, daha m› enerjik olmak istiyor... Sonra birlikte bir yol haritas› çizerek nas›l bir kür yapaca¤›m›za karar veriyoruz. Çeflitli kür programlar›m›z var, spor seçeneklerimiz, yoga, hamam, sauna, masaj çeflitlerimiz var. ‹lk bir haftada e¤itimimiz var ve neler yapaca¤›m›z› görüyoruz. Kifliye göre de¤iflen periyotlar var. Kiflinin bir problemi varsa, çok kirlendi¤ini düflünüyorsa önce ona uygun yo¤un bir kür yap›yoruz, daha sonra da koru-

112

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN

yucu kürlerimiz var. Kiflinin yaflam tarz›na göre de de¤ifliyor kürler ve yo¤unluklar›. LifeCo olarak 360 derece felsefemiz var. Bu ne demek? Kulland›¤›n›z difl macunundan soludu¤unuz havaya, giydi¤iniz k›yafetten içti¤iniz suya kadar hayat›n›zda bulunan, kulland›¤›n›z her fleyin mümkün oldu¤unca en sa¤l›kl› olan›n› tercih etmek ve do¤ru kullanmak.. Bunlar›n hepsi bir bütün. Kozmetik mesela... Benim, “Karaci¤erinize parfüm s›kar m›s›n›z?” diye çok ses getiren bir yaz›m var. Parfümü hepimiz kullan›yoruz ama en temas etmemesi gereken yerlere, koltuk alt›m›za, troid bezlerimize yani bir organ›m›za s›k›yoruz. Oysa tenimiz bir organ; iki difl sar›msa¤› aya¤›n›z›n alt›nda ezerseniz 3 dakika sonra kokusu a¤z›n›zdan ç›kar. Parfüm k›yafete ve saçlar›m›za s›k›lmal›. LifeCo’ya gelen insanlar›n etkileflimi nas›l oluyor? Farkl› aktiviteleriniz var m›? Ayn› yaflam tarz›n› paylaflan insanlar›n biraraya gelmesiyle bir buluflma noktas›na dönüfltü merkezimiz. Çok güzel bir sosyalleflme alan›m›z var burada. Böyle merkezler artt›kça, inan›yorum ki çok fazla insan sa¤l›kl› yaflamak istedikleri için üreticilere bu sorumlulu¤u hat›rlat›p, ne yapmalar› gerekti¤ini söyleyecek hale gelecekler. Bireysel de¤iflim toplumsal de¤iflimi beraberinde getirecek. Sa¤l›k için daha çok fley yap›lmal›, bu merkezler daha fazla insana ulaflmal›. Benim hayalim devlet deste¤iyle, bizim gibi merkezlerin aç›lmas›yla ücretsiz ya da düflük ücretli hizmetler verilerek halk›n geneline bu hizmetin, bu bilincin yay›lmas›. Bu mümkün olursa, hastaneler üzerindeki yük azalaca¤› gibi daha sa¤l›kl›, daha pozitif bir toplum olabilece¤iz diye düflünüyorum.


TERMASAJ YATAKLARI

Termal yataklar›, s›rt bel ve ayaklara masaj yapabilen s›n›f›n›n en geliflmifl tipidir. Yap›s›ndaki do¤al yeflim tafllar›, yayd›¤› ›s› ve k›z›lötesi ›fl›nlarla vücut ve iç organlardaki negatif enerjiyi al›r, yaratt›¤› sauna etkisi sayesinde terleme yoluyla toksinlerin vücuttan at›lmas›n› sa¤lar. Uygulanan akupunktur, akubas›nç ve k›z›lötesi ›fl›nlar›n etkisiyle metabolizma h›zlan›rve omurga

YARARLI OLDU⁄U HASTALIKLAR VE BÖLGELER C1. KAN DOLAfiIMI C2. GÖZ, OPT‹K VE TAL‹ DUYMA C3. YANAK, KULAK, D‹fi C4. BURUN, DUDAK, A⁄IZ C5. SES, BO⁄AZ C6. BOYUN, OMUZ, BADEMC‹K C7. T‹RO‹D T1. EL, YUMRUK, PARMAK T2. KALP, KORONER DAMARLAR T3. AKC‹⁄ERLER, BRONfiLAR T4. SAFRA KESES‹ T5. KARAC‹⁄ER, KAN T6. KARIN, M‹DE T7. PANKREAS T8. DALAK T9. ADRENAL‹N T10. BÖBREK T11. BÖBREK, ÜRETER T12. ‹NCE BARSAK L1. KALIN BARSAK L2. APAND‹ST, KUYRUK SOKUMU, UYLUK L3. GEN‹TAL ORGANLAR, RAH‹M, MESANE L4. PROSTAT, S‹YAT‹K L5. KALÇA, REKTUM, BACAK, B‹LEK, AYAK SIRT, BEL, OMUZ VE BOYUN

A⁄RILARINA SON

N I M A fi A Y ‹ L E KAL‹T N I R A V A N I TAD

çevresindeki hücrelerin daha iyi beslenmesi sa¤lan›r. Omurlar aras›ndaki sinirler üzerindeki bask›lar kalkarak bel ve boyun f›t›¤› gibi rahats›zl›klar›n oluflmas› engellenir, vücut, kireçlenmenin ve romatizman›n ortadan kald›r›lmas›na karfl› desteklenir. Metabolizman›n h›zlanmas›yla, omirilik boyunca da¤›lm›fl olan sinirler uyar›l›r ve kontrol ettikleri organlar›n daha sa¤l›kl› çal›flmas› sa¤lan›r. Böylece prostat, kad›n hastal›klar› ve adet problemlerinin ortadan kalkmas›nda ayr›ca göz, kulak gibi duyu organlar›n›n güçlenmesinde vücuda destek ve dayan›kl›l›k verilir. A¤r›lar giderilir. Kan p›ht›lar›n›n ve ya¤lar›n ortadan kalkmas›na yard›mc› olunarak vücudun ba¤›fl›kl›k sistemi güçlendirilir. Uyku düzensizliklerinin ortadan kalkmas›na ve psikolojik rahatl›k oluflmas›na yard›mc› olur. Cilt hücrelerindeki yenilenme h›zlan›r ve ciltte s›k›laflmayla daha genç ve sa¤l›kl› bir görünüm ortaya ç›kar.

DOWNTOWN- YAZ 2011 G

113


Florame markas›n›n kozmetik sektöründeki yeri nedir? Neden Florame’i tercih ettiniz? Çeflitli e¤itimlere kat›larak bilgilerimi derinlefltirirken, bu bilgilere en uygun, kullanabilece¤im bir ürün aray›fl›na girdim. Özellikle Avrupa’da referans verilen markalardan biri Florame’di. Florame 20 y›ll›k geçmifliyle sertifikal› organik kozmetik ürünlere sahip bir Frans›z markas›... ‹lk ortaya ç›k›fl› aromaterapiyle olan marka, günümüzde de aromaterapi alan›nda Avrupa’da en iyi bilinen firmalardan... Aromaterapi alan›ndaki tecrübelerini organik kozmeti¤e tafl›yan Florame, her iki alanda da öncü. Florame’i farkl› k›lan nedir? Florame’in en önemli özelli¤i tüm ürünlerinin sertifikal› organik ürünler olmas›. Hem aromaterapi grubunda yer alan esansiyel ya¤lar hem de tüm kozmetik ürünleri Cosmébio ve Ecocert logo ve sertifikalar›na sahip. Bu logo ve sertifikalar tüm dünyada kabul görmüfl organizasyonlar taraf›ndan denetlenerek verildi¤i için tam bir güvenirli¤e sahip ve ürünlerin, do¤al içerik ve organik tar›m yoluyla elde edildi¤ini ve insan sa¤l›¤›na ve çevreye zararl› maddeler içermedi¤ini garanti ediyor. Siz neden Florame’i tercih ederdiniz? Florame’de beni etkileyen en önemli fley tüm ürünlerin organik sertifikaya sahip olmas›. Bu da üretimden ürünün ambalajlanmas›na kadar olan tüm süreçlerin insan sa¤l›¤›na ve çevreye duyarl›, sayg›l› olmas› anlam›na geliyor. Geleneksel kozmetik ürünlerinin pek ço¤unun içinde çok zararl› petrokimya türevi maddeler, insan ve çevre sa¤l›¤›na karfl› ciddi risk oluflturan içerikler var. Ben de bir kad›n olarak, ambalajlarda yazan içeriklere bakt›kça, bu ürünleri kullanmamam gerekti¤inin bilincine vard›m.

ORGAN‹K ÜRÜNLER‹N RAF ÖMÜRLER‹ VE KULLANIM SÜRELER‹, DO⁄AL ‹ÇER‹KL‹ OLDUKLARI VE SENTET‹K KORUYUCU ‹ÇERMED‹KLER‹ ‹Ç‹N, GELENEKSEL KOZMET‹K ÜRÜNLER‹NE GÖRE DAHA KISADIR.

WELL AGING

Kendisi de uzun y›llar organik sertifikal› ürünler kullanan Fatma Apayd›n, Florame ürünlerinin hiçbir yan etkisi olmamas›n›n yan› s›ra çevre aç›s›ndan da hiçbir zarar› olmad›¤›n› belirtiyor.

Florame


Fatma Apayd›n kimdir? Florame’in tüm ürünleri uluslararas› alanda kabul görmüfl kurumlar›n sertifikalar›na sahip. Ald›¤›n›z ürünün sa¤l›k aç›s›ndan bir yan etkisi olmad›¤›n›n garantisi iflte bu sertifikalar...

10 y›l boyunca Microsoft Türkiye’de çal›flt› ve son olarak sat›fl direktörü olarak görev ald›. Son üç y›ld›r ise bas›m ve ambalaj sanayiinde faaliyet gösteren Alman ortakl› bir aile firmas›nda flirket orta¤› ve ayn› zamanda yönetim dan›flman› olarak görev yap›yor. Uzun y›llard›r organik sertifikal› ürünler kullan›yor ve aromaterapi konusuna merakl›... Bu konuda Türkiye’de bilgilendirmelerin az oldu¤unu hissetmifl ve konuyu ayr›nt›lar›yla araflt›rm›fl.

Sertifikal› organik ürünler tüketiciye neleri garanti eder? Organik ürünler maksimum seviyede do¤al ve organik malzeme içerirler. Buna karfl›l›k sa¤l›¤›m›z aç›s›ndan ciddi risk içeren paraben veya fenoksietanol ile GDO (geneti¤i de¤ifltirilmifl organizmalar) içermezler. Sentetik renklendirici veya koku organik ürünlerin içinde yer alamaz. Hayvanlar üzerinde test edilmemifllerdir. Kutu ve ambalajlar›n tümü geri dönüflümlüdür. Organik ürünleri al›rken nelere dikkat etmek gerekir? Bence en önemlisi, mutlaka geçerli ve kabul görmüfl, uluslararas› alanda tan›nan sertifika ve logolara sahip ürünleri seçmektir. Ayr›ca organik ürünlerin raf ömürleri ve kullan›m süreleri, do¤al içerikli olduklar› ve sentetik koruyucu içermedikleri için, geleneksel kozmetik ürünlerine göre daha k›sad›r. Tüketicilerin buna özen göstermesinde fayda var. ‹çlerindeki yo¤un bitki içeriklerinden dolay›, hassas kiflilerin ve hamile kad›nlar›n esansiyel ya¤ içeren ürünleri bir uzmana dan›flarak kullanmalar›n› öneririm. Arometerapi alan›nda da öne ç›kan bir marka dediniz, bu özelli¤inden bahseder misiniz? Evet. Florame aromaterapi konusunda uzman bir marka. Aromaterapinin temelini oluflturan esansiyel ya¤larla küçük tedaviler yapabilir, cilt bak›m›nda kullanabilir ve günlük yaflam›n zorluklar›na, yorgunluklar›na karfl› önlemler alabilirsiniz. Aromaterapiden k›saca bahseder misiniz? Aromaterapi, esansiyel ya¤lar›n fiziksel, duygusal, ruhsal sa¤l›k ve iyilik (wellness) ile güzellik için çeflitli metotlarla uygulanmas›d›r. Esansiyel ya¤lar kokulu bitkilerden elde edilir. Bir esansiyel ya¤, kokusu kadar, cilt bak›m› ve tedavi edici özellikleri için de

kullan›labilir. Geleneksel olarak, aromatik bitkilerin en önemli kullan›m alanlar› mikroplar›n yay›l›m›n›n önlenmesi, koku yoluyla iyilefltirme, kozmetik ve cilt bak›m›d›r. Bu kullan›m alanlar› günümüzde hâlâ geçerlidir. Florame için flu anki planlar›n›z nelerdir? Ürünlerimizin sat›fl›n› yaparken önceli¤imiz Türk insan›n› aromaterapi ve organik kozmetik konusunda bilinçlendirmek olacak. Çünkü ister Florame, ister baflka bir sertifikal› organik kozmetik markas› olsun, benim dile¤im insanlar›n hem kendileri için hem de çevre için do¤ru ve sa¤l›kl› ürünleri kullanmalar›. Bu amaca ulaflmak için düzenleyece¤imiz e¤itim programlar›n›, aromaterapi konusunda uzman olan, ayn› zamanda flirketimizin dan›flman› ve sorumlu müdürü olan eczac› Nimet Özata ile verece¤iz. Florame ürünlerine nas›l ulaflabiliriz? Hem organik kozmetik hem de aromaterapiyle ilgili temel bilgilerin yer ald›¤› kapsaml› bir internet sitesi kurduk. Bu internet sitesi arac›l›¤›yla Türkiye’deki kullan›c›lar› e¤itmeyi ve onlar› bilinçlendirmeyi amaçl›yoruz. www.organikkozmetikkullaniyorum.com adresinde Florame Türkiye’ye ulaflarak ürünler hakk›nda detayl› bilgi alabilir ve ürün siparifli verebilirsiniz. ‹nternet sitemiz içerisinde bir de üyelik bölümü var. Buraya üye olan kullan›c›lara bültenlerimiz ile düzenli bilgilendirme yapaca¤›z. 2011’de Niflantafl›’nda ma¤azam›z aç›lacak. Ayr›ca www.florame.com.tr de flu anda e-ticaret alt yap›s›na haz›r hale getiriliyor.

DOWNTOWN- YAZ 2011 G

115


SPOR OTOMOB‹LLER

ÇEVRE DOSTU B‹R HIZ CANAVARI

Koenigseg Koenigsegg Trevita

DÖKME ALÜM‹NYUMDAN YAPILMIfi MOTOR BLO⁄U, KONTA⁄IN ÇEVR‹LMES‹YLE B‹RL‹KTE SAK‹N B‹R RÖLANT‹ DEVR‹YLE ÇALIfiMAYA BAfiLIYOR. AYA⁄IN DEBR‹YAJDAN KALKMASIYLA, ÜÇÜNCÜ V‹TESE GEÇ‹fi ESNASINDA KULLANICI BOYUT DE⁄‹fiT‹R‹YOR VE UÇUfi H‹SS‹ TAM OLARAK BU NOKTADA AÇI⁄A ÇIKIYOR. KOENIGSEGG TREVITA’NIN BU ETK‹LEY‹C‹ BAfiLANGICI YAPAB‹LMES‹N‹N SIRRI, DEVASA B‹R GÜÇLE ‹VMELENEN V8 MOTORUNDA G‹ZL‹.

116

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN


2009 Kas›m› lüks araç üretiminde dönüm noktas›na gelindi¤ini iflaret eden bir ay oldu. Koenigsegg, Trevita ile sadece lüks araçlar kulübüne girmekle kalmay›p, kendisini bekleyen tahta oturacak bir kral edas›yla, h›z tutkunu karbon fiber canavar›n› görücüye ç›kard›. ‹lk kez Güney Afrika’da sergilenmeye bafllanan Trevita’ya, yaln›zca üç flansl› otomobilsever sahip olacakt›. “Dakikada 6 bin ile 7 bin devir h›z›yla ata¤a kalkma fikrine inanman›n tek yolu, Koenigsegg’i denemekten geçiyor” diyor Sports International. Automobil Issue ise Trevita’y› “‹nsan›n kan›na giren, çekici, sanatsal ve e¤lenceli… ‹flte Koenigsegg ile tan›flt›¤›m büyük günden akl›mda kalanlar” diyerek deneyimliyor. Üstelik bu Koenigsegg’in Trevita ile ald›¤› ‘gerçeküstü’ yorumlardan yaln›zca birkaç›. Trevita lüks otomobil segmentine yüksek gücüyle damgas›n› vuruyor olsa da, bu onu özel k›lan tek yetene¤i de¤il. Trevita’n›n karbon fiber gövde yap›m›nda kullan›lan ‘gözal›c› elmas dokuma’ (shimmering diamond weave) yöntemi vurucu niteliklerinden bir di¤eri… Ifl›lt›s›yla binlerce elmasla kaplanm›fl gibi duran gövde, ‹ngiltere’de kurulu GE Aerospace flirketi taraf›ndan üretiliyor ve yaln›zca tavana bal›ks›rt› fleklinin kazand›r›lma süresi normal bir otomobilin komple üretimiyle eflit zamana tekabül ediyor.

gg Trevita Detayl› bir iflçilik gerektiren gövdenin k›vr›ml› ve zarif hatlar›, fl›k bir arka kanatla tamamlan›yor. ‘Top Gear’ program›n›n takipçileri hat›rlayacaklard›r, di¤er araçlar arka kanad› daha yüksek bir h›za eriflmek için kullan›rken, Trevita bu aksesuardan yaln›zca 0.2 saniye kazan›yor. Koenigsegg’in sahibi Christian von Koenigsegg mütevaz›, ancak rakiplerine göndermede bulunuyor ve “Koenigsegg olarak arka kanada ›s›nmaya bafllad›k. Oysa kullanmamam›zdaki as›l amaç sadece görüntüyü bozmamakt›” diyerek yaratt›klar› mekanik devin aksesuars›z uçufl deneyimi sundu¤unu vurguluyor.

DOWNTOWN- YAZ 2011 G

117


SPOR OTOMOB‹LLER

Dökme alüminyumdan yap›lm›fl motor blo¤u konta¤›n çevrilmesiyle birlikte sakin bir rölanti devriyle çal›flmaya bafll›yor. Aya¤›n debriyajda kalmas›yla, üçüncü vitese geçifl esnas›nda kullan›c› boyut de¤ifltiriyor ve uçufl hissi tam da bu noktada ortaya ç›k›yor. Art›k yerde süzülen küçük bir jettesiniz!.. Koenigsegg’in bu etkileyici bafllang›c› yapabilmesinin s›rr›, 1280 kilogram a¤›rl›kla ivmelenen V8 motorunda gizli.. Test sürüflünü yapan herkes ayn› noktada birlefliyor: Biyoetanolle beslenen 1000 HP gücü kontrol etmenin nas›l bir duygu oldu¤unu tahmin bile edemezsiniz!

‹lk üretimlerde normal s›ral› vites kutular›na sahip olmas›na karfl›n son derece baflar›l› araçlar üreten Koenigsegg, Xtrac ile sürücülere yeni bir deneyim sa¤lam›flt›. Trevita’da da opsiyonel olarak bulunan s›ral› vites kutusunun yan› s›ra, sürücüye müthifl bir rahatl›k sa¤layan otomatiklefltirilmifl manuel (AMT) vites kutusunu görmek mümkün. AMT’nin en can al›c› özelli¤iyse, sürüfl esnas›nda düz vites de¤iflimi havas› yarat›rken ayn› zamanda daha h›zl› de¤iflimler için krank milinin h›z›n› vites de¤iflimiyle efl zamanl› olarak gerçeklefltirebilmesi... Söz konusu sistemin yenilikçi tarz› da ‘super synchro’ oluflundan ileri geliyor. Motoru çal›flt›rmadan önce lüks araçlarla keyif al›nacak son birkaç detay daha var. Yukar› do¤ru pürüzsüz bir flekilde aç›lan kap›lar ve koltu¤a yerleflilen anda hissedilen kontrol, tam anlam›yla yüksek egolar› tatmin etmek için tasarlanm›fl. Ve unutmadan, Koenigsegg'in yeni gelifltirdi¤i ‘Chronocluster’ donan›m paketine sahip olacak otomobilin; devir saati, h›z göstergesi ve turbo bas›nc› gibi tüm bilgileri tek bir kadran içinde toplayan bir göstergeye sahip oldu¤unu belirtmek gerekiyor. "‹lk etapta karmafl›k gelebilir ancak pratikle kazan›lacak göz al›flkanl›¤›, üç bilgiyi tek bak›flta görmeyi keyifli hale getirecek” diyor Christian von Koenigsegg.

Trevita’n›n dinamizmi, yüksek h›z ve zorlu yol koflullar›nda dahi, otomobilin güvenle yola devam etmesini sa¤l›yor. Sürüfl esnas›nda ihtiyaç duyulan tüm verileri sürücüye aktaran direksiyon, çok hafif dokunufllara bile duyarl› ayarlara sahip pedallar ve motor gücünü flaflmaz bir flekilde tekerleklere aktaran vites kutusu… Tüm bu özellikler pedal döflemeye yap›flt›¤› anda a盤a ç›kan y›k›c› etkinin, Koenigsegg taraf›ndan nas›l ince ince ifllenerek bir araya getirildi¤ini aç›kl›yor.

118

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN


1081 HP ve 1060 Nm olan beygir-tork de¤erleri Koenigsegg CCXR’› inan›lmas› güç bir asfalt roketi haline getirmiflti zaten. CCXR’›n hat›rlanaca¤› üzere, çift supercharger kullanarak 5 litrelik V8 motorla 0-100 km h›zlanmas›n› 2.9 saniyede tamamlad›¤› biliniyor. Lüks özellikleri bir yana 403 km/saat azami sürate ç›kabilen ve CCXR flasisinden yola ç›k›larak gelifltirilen Trevita, imkâns›z bir rüyay› gerçe¤e dönüfltüren illüzyon gibi...

Ve aksiyon… Dökme alüminyumda yap›lm›fl motor blo¤u konta¤›n çevrilmesiyle birlikte sakin bir rölanti devriyle çal›flmaya bafll›yor. Aya¤›n debriyajda kalmas›yla, üçüncü vitese geçifl esnas›nda kullan›c› boyut de¤ifltiriyor ve uçufl hissi tam olarak bu noktada a盤a ç›k›yor. Koenigsegg’in bu etkileyici bafllang›c› yapabilmesinin s›rr›, 1280 kg a¤›rl›kla ivmelenen V8 motorunda gizli. Test sürüflünü tamamlayanlar›n yorumlar› ise mekanik canavar› V8’i flöyle tarif ediyor: “Bir devirden sonra V8 öylesine ç›lg›nlafl›yor ki, bir ara arka tekerleklerin patinaj çekti¤ini düflünüyorum, fakat beni koltu¤a yap›flt›ran G-kuvvetini fark etti¤im zaman oldukça yüksek bir h›zda gitti¤imizi hissediyorum. Bu noktadan sonra otomobil hiç durmayacakm›fl gibi h›zlan›yor ve motor sesi vites de¤iflimleriyle ara s›ra kesiliyor. Biyoetanolle beslenen 1000 beygiri kontrol etmenin nas›l bir duygu oldu¤unu tahmin bile edemezsiniz.”

DOWNTOWN- YAZ 2011 G

119


TASARIM VE PERFORMANS

BAVYERALI’NIN EN ÖZGÜN TASARIMI:

BMW 328, HAF‹F KONSTRÜKS‹YON PRENS‹B‹N‹N B‹R BMW ARACINDA S‹STEMAT‹K OLARAK BEN‹MSEND‹⁄‹ ‹LK ARAÇ OLMA UNVANINI DA TAfiIYOR. MÜMKÜN OLAN HER YERDE EN HAF‹F FAKAT AYNI ZAMANDA EN D‹RENÇL‹ MALZEMELER KULLANILMIfi, BÖYLEL‹KLE ARACIN TAM DOLU A⁄IRLI⁄I 780 KG’DE TUTULMUfi. HAF‹F TASARIM PRENS‹B‹N‹ GÜNÜMÜZE UYARLAMAK AMACIYLA BMW 328 HOMMAGE GÜÇLEND‹R‹LM‹fi KARBON F‹BER PLAST‹KTEN ‹NfiA ED‹LM‹fi.

BMW 238, 1930’lar›n en iyi görünümlü ve en baflar›l› spor arabas› olarak kabul ediliyor. BMW 328’in baflar›s›n›n sebebi; sistematik haz›rlanm›fl hafif yap›s›, aerodinamik hatlar›, en uygun motorlar›n seçilmifl olmas›, üstün süspansiyon teknolojisi gibi dizayn özelliklerinin sonucuydu, bu araç performans›n ancak bu özelliklerin mükemmel uyumu ve en yüksek verimlilik sa¤lanmas›yla baflar›ya ulaflt›¤› yepyeni bir araç konseptinin temel tafl› oldu. Bu özellikleriyle BMW 328, BMW markas›n›n günümüzde de tafl›d›¤› dinamik, estetik ve üst düzey yenilikçilik ilkelerinin vücut bulmufl haliydi. Rüya araç bu sene 75’inci do¤umgününü kutluyor. Kutlamalar Como Gölü yak›nlar›ndaki Mille Miglia’da bafllayacak. BMW 328 Touring Coupé, Milla Miglia pistindeki en yüksek h›z ortalamas› rekorunu hâlâ elinde tutuyor ki 2010’da bir kez daha galip gelmeyi baflard›. Kutlamalar›n bafllamas›ndan bir hafta sonra bu kez Concorso d’Eleganza Villa d’Este’de dikkatler arac›n ifllevsel esteti¤i üzerinde toplanacak. Gelenek ve modernlik aras›ndaki mücadelede, BMW Grubu, BMW 328’in y›ldönümünü yeni bir modelle onurland›racak; BMW 328 Hommage. BMW Group Classic CEO’su Karl Baumer verdi¤i demeçte “BMW 328 Hommage ile, BMW 328’in fikir babalar›n›n tutku ve icat aflklar›na olan ba¤l›l›klar›n› göstermek istiyoruz” diyor ve ekliyor “Otomobil tarihinde dönüm noktas› olacak bir ikon yaratt›lar”. BMW 328 Hommage arac›n karakterini ve prensiplerini günümüze uyarl›yor, o zaman›n tasar›mc›lar›n›n, Fritz Fiedler ve Rudolf Schleicher’in BMW 328’i bugünün teknolojisiyle nas›l tasarlayacaklar›na dair bir tür tercüme..

120

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN


BMW 328 HOMMAGE

BMW 328 Hommage, BMW 328’ in kendi zaman›nda d›flavurdu¤u ifllevsellik tutkusunu görsellefltiriyor. Bu sebeple iç mekân bugün de saf ve ifllevsel. ‹ç yap›n›n tümü CFRP’den yap›lm›fl. Malzemenin uygulan›fl›, aç›kl›klar ve özgürce as›l› duran elemanlar, yüzeyler ve farkl› seviyeler sürücüyü her taraftan saran bir özgürlük hissi yarat›yor.

DOWNTOWN- YAZ 2011 G

121


TASARIM VE PERFORMANS

TASARIMDA BÜTÜNLÜKLÜ YAKLAfiIM Atletik arka tarafta da ön taraftaki tasar›m sözlü¤üne sad›k kal›nm›fl. Ön tarafa benzer bir flekilde arac›n yan taraf›ndan uzanan kesitler arka taraftaki dizayn elemanlar›n› ön tarafla devaml›l›k göstererek çerçeveliyor. Aralar›nda d›fla do¤ru iki genifl ve ince ifllenmifl far, BMW’nin tipik L fleklinin keskin k›vr›ml› bir uyarlamas›n› yans›t›rken, lamban›n d›fl›na dikey yerlefltirilmifl barlar lambalar› yan d›fl alandan ay›riyor. Modern ifllevsel arka farlar arac›n teknik çarp›c›l›¤›n›n alt›n› çiziyor. Arka taraf›n güçlü iflçili¤i, BMW 328’in hafifli¤iyle de örtüflüyor. Genifl oluklar ve aç›kl›klar arka taraf›n karakterini hafif bir görünüfl vererek belirliyor. Kanat fleklindeki k›vr›mlar hem yukar›, hem afla¤› do¤ru k›vr›larak iki kafes biçimli hava olu¤u oluflturuyor. Egzos borular›, alt› silindirli motorun gücünün göstergesi olarak belirgin biçimde kafes yap›dan d›flar› uzan›yorlar.

KARAKTER‹ST‹K BÖBREK fiEKL‹ Dikine konuflland›r›lm›fl çifte böbrek ›zgara, erken dönem BMW modellerinin ince böbrek ›zgaralar›n› taklit ediyor. BMW 328 Hommage üzerinde, dikey yerlefltirilmifl böbrek ›zgara düz siluete dinamik bir flekilde dahil edilmifl. Orta k›s›mda hafifçe arkaya kayarak motor kapa¤›yla bulufluyor, önden bak›ld›¤›nda dik duruyormufl gibi.. BMW 328 Hommage’in böbrek ›zgaralar›, yanlardan bak›ld›¤›nda orijinal BMW 328’in ›zgaralar›na göre oldukça yuvarlat›lm›fl ve çarp›c› duruyor. Böbrek ›zgaralar›n çerçeveleri de bariz bir flekilde üç boyutland›r›lm›fl, arac›n içinde devam ediyormufl gibi görünüyor. Ön yüzeyleri parlak cilayla kapat›ld›¤› halde, yan yüzeyler mat kapan›fla sahip. Bu detay araca üst s›n›f, güncel bir görünüfl kat›yor. T›pk› 75 y›l önceki BMW 328 gibi böbrek ›zgara çerçevelerinin arkas›nda siyah yatay paletler motor kompart›man›n› gölgeliyor.

122

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN


‹fiLEVSEL ODAKLI ‹Ç MEKAN

BMW 328 Hommage’deki göstergeler ayn› oranda sportif ve ifllevsel. Yal›n gösterge paneline yaln›zca bir yuvarlak gösterge hakim. BMW 328 kokpiti ve tipik bir spor arabas›nda oldu¤u gibi gösterge panelinde motor h›z›na ek olarak ya¤ ›s›s›, ya¤ bas›nc› ve su ›s›s› göstergeleri mevcut. Devir sayac›n›n sa¤›nda, kontrol lambalar› ve vites göstergesi kumanda panelini tamaml›yor. Sade gösterge grubuna tripmaster efllik ediyor. BMW 328 Hommage’in gösterge panelinde özel yuvalar›nda sürücü ve yard›mc› sürücüye ek görsel veriler sa¤layan iki iPhone yine en yüksek kalitede alüminyum muhafazalar›nda bulunuyor. iPhone’lar kronometre ifllevleriyle tur zamanlar›n› ölçerek ikinci olarak GPS yol haritalar›n› göstermek suretiyle kullan›l›yorlar. ‹ki iPhone’u kullanarak sürücü ve yard›mc›s› ayn› anda bu iki ifllevi de kullanabilmekteler. A¤›rl›ktan kaç›nmak üzere sadece gerekli temel ekipmana sahip olmas›n›n yan› s›ra BMW 328 Hommage dört noktal› emniyet kemerleri, ergonomik koltuklar ve iki koltuk aras›nda yer alan ‘bone’ ad› verilen arac›n elektronik ekipman› için bir tür acil durum sigortas›yla donat›lm›fl. Z›mparalanm›fl alüminyum kemer pimleri, kemerlerin en iyi flekilde kullan›m›na imkân vermek üzere koltuk bafll›klar›n›n yan›nda konuflland›r›lm›fl.

GÖSTERGELER VE YARIfi SAYACI

BMW 328 Hommage’in iç dizayn› BMW 328’in baflar›larla dolu motor yar›fllar› tarihinden birçok al›nt›y› içermekte. Örne¤in, hafifçe asimetrik tasarlanan ön cam›n ortas›nda ilk dönem yar›fl arabalar›ndakine benzer bir oyuk bulunuyor. Parlak alüminyum emniyet kemeri tokalar›yla, deri kemer kay›fllar›n›n birleflimi, oldukça teknik görünen karbon fiberle karfl›t görünüflte zengin bir dokunufl sa¤l›yor.

BMW 328 Hommage, BMW 328’in kendi zaman›nda d›flavurdu¤u ifllevsellik tutkusunu görsellefltiriyor. Bu sebeple iç mekân bugün de saf ve ifllevsel. ‹ç yap›n›n tümü CFRP’den yap›lm›fl. Malzemenin uygulan›fl›, aç›kl›klar ve özgürce as›l› duran elemanlar, yüzeyler ve farkl› seviyeler sürücüyü her taraftan saran bir özgürlük hissi yarat›yor. BMW 328 H iç mekân›nda CFRP’nin kullan›lmas›yla belirli ifllevler için belirli flekillerin atand›¤› ‘katmanlama’ tasar›m prensibiyle iki genifl yüzey alan› (katman) BMW 328 Hommage’in iç mekân›n› teflkil ediyor. Her ikisi de kaputta bafllayarak içeriye uzan›yor. Katmanlardan biri sürücüye do¤ru uzan›yor, direksiyonu, kontrol elemanlar›n› ve konsolu kapsayarak sürücünün tüm çal›flma alan›n›, yard›mc› sürücünün çal›flma alan›ndan ay›rarak ortaya ç›kar›yor. Bu uzunlamas›na ayraç bambaflka bir materyalle belirginlefltirilmifl; fl›k kahverengi deri, sürücünün girifl yuvas›ndan, koltuklar›n üstünden, arkal›klara kadar uzanarak birinci katman dizayn›n›n bir parças› oluyor. ‹kinci katman ise arkal›¤›n yan›ndan bafll›yor, yard›mc› sürücüye do¤ru k›vr›larak, onun önünde serbestçe kapan›yor. Bu jest yard›mc› sürücüye, önünde kalan ifllevsel bir alan kazand›r›yor. Bu katman üzerindeki dokunmufl karbon fiberin hatlar› iç dizayn anlay›fl›na mükemmelen uyum sa¤l›yor. Motor kapa¤›n›n ve ön camlar›n hafif asimetrik tasar›m› BMW 328 Hommage’in sürücü odakl› yap›s›n› gözler önüne seriyor. Sürücü önündeki cam biraz daha genifl tutulmufl. CFRP’den ayr› olarak deri ve alüminyum, iç mekânda ise bilinçli olarak çok az farkl› malzeme kullan›lm›fl. Fakat kullan›lan her materyal görülebiliyor. Bu özellik BMW 328’e has bir özgünlük kazand›r›yor. So¤ukkanl›, teknik görünümlü karbon fiber ve kaliteli antika gibi görünen derinin kahverengi s›cakl›¤› aras›ndaki tezatl›k iç mekân› karakterize ediyor. Alüminyum kullan›ld›¤› yere göre parlak veya mat saten yüzey olarak tercih edilmifl.

DOWNTOWN- YAZ 2011 G

123


SON MODELLER

MERCEDES-BENZ C-SER‹S‹

COUPE HER TÜRLÜ KONFORA BENZERS‹Z B‹R ZARAFET EKLEY‹N!

Mercedes-Benz, otomobilin icad›n›n 125’inci y›l›nda, yeni bir segmente girecek olan, yepyeni, dinamik, etkileyici, kompakt ve klasik C-Serisi Coupé’yi pazara sunuyor. Bu genç ve sportif iki kap›l› otomobil, ilk kez 2011 Cenevre Motor Show’da dünya bas›n›na tan›t›ld›. Yeni C-Serisi Coupé, k›sa bir süre önce sat›fla sunulan yeni Mercedes-Benz C-Serisi’nin teknolojik özelliklerinin ve güvenli¤inin yan› s›ra bir coupé arac›n sürüfl zevkine ve konforuna sahip.


MERCEDES-BENZ C-SER‹S‹ COUPE, BAfiLI BAfiINA YEN‹ B‹R SEGMENT‹N HABERC‹S‹... C-SER‹S‹’N‹N TÜM ÖZELL‹KLER‹NE KEND‹ ÖZGÜNLÜKLER‹N‹ EKL‹YOR. SEDAN MODEL‹NE GÖRE DAHA ‹NCE B‹R S‹LUETE VE DAHA AKICI, ATAK VE SPORT‹F ÖZELL‹KLERE SAH‹P OLAN BU MODEL, ARKA KISMINDA KISA VE E⁄‹ML‹ B‹R TASARIMA SAH‹P.

Yeni C-Serisi Coupé’de sunulan bir di¤er önemli özellik, yeni nesil telematik sistemi. C-Serisi’nin yeni nesil sedan ve estate modelleriyle dünyaya tan›t›lan bu sistem, sürücülere kullan›mda yüksek konfor sa¤l›yor. Telefon rehberi transferi, SMS mesajlar›n›n gösterimi, bluetooth ile kablosuz müzik çalma ve USB arayüzü kullan›m›na sürücü rahatça ulaflabiliyor. Yeni nesil telematik sistemiyle opsiyonel olarak yüksek çözünürlüklü renkli ekran da sunuluyor. Comand online multimedya sistemi, yeni C-Serisi Coupé ile ilk defa internet eriflimi sunuyor. Bu sistemle kullan›c›lar üyelik ücreti olmadan, sayfalar› h›zl› yüklenen, Mercedes-Benz Online hizmetine göz atabilecek ve kolayl›kla kullanabilecekler. Bu detayl› hizmet, hava durumu bilgisi ve Google® Maps vas›tas›yla lokasyon belirleme özelliklerini de kaps›yor. Bunun yan›nda, belirlenen ve sürekli kullan›lan adresler spesifik kiflisel var›fl noktalar› kaydedilebiliyor.

ATAK, AKILCI VE SPORT‹F Ç‹ZG‹LER

YEN‹ NES‹L TEMAT‹K S‹STEM

Baflar›l›, yaflamdan zevk alan, sportif yaflam tarz›na sahip olan 35-45 yafl grubu için tasarlanan bu otomobil, C-Serisi ürün portföyünde yer al›yor. C-Coupé, sedan modeline göre daha ince bir siluete ve daha ak›c›, atak ve sportif çizgilere sahip ve 41 mm daha alçak. Ön görünümünde, C- Serisi ile büyük benzerlik gösteren tasar›m›nda büyük Mercedes-Benz y›ld›z›n› tafl›yan çift ç›tal› genifl radyatör ›zgaras› hakim. Arka k›sm›nda gerçek bir coupé tarz›nda, k›sa ve e¤imli bir tasar›ma sahip olan C-Coupé, dört kiflilik bir otomobil. Yeni C-Coupé iç tasar›m›nda ince ayr›nt›lara özen gösterilmifl, sportif, güçlü ve kaliteli bir görünüm sunuyor. ‹lk defa CLS Serisi’nde tan›t›lan yeni üç kollu, çok fonksiyonlu direksiyon C-Coupé’de de sunuluyor.

DOWNTOWN- YAZ 2011 G

125


SON MODELLER

BEfi FARKLI MOTOR SEÇENE⁄‹ Yeni C-Serisi Coupé iki dizel, üç benzinli olmak üzere befl farkl› motor seçene¤ine sahip. Çevre dostu BlueEfficiency motorlarla donat›lan yeni C-Serisi Coupé’lerin C 250 ve C 350 benzinli motorlar›nda, gelifltirilmifl 7G-Tronic Plus yedi vitesli otomatik flanz›man özelli¤i standart olarak sunuluyor. C 220 CDI, C 250 CDI ve C 180 benzinli motorlar ise Türkiye paketleri kapsam›nda ayn› 7G-Tronic Plus flanz›manla sunuluyor. Tüm seçeneklerin aras›nda, en üst güç seviyesini sunan C 350 BlueEfficiency, 6 silindirli motora sahip. 225 kW/306 HP güç ve 370 Nm tork üreten C 350 BlueEfficiency, yüksek performans ve yak›t ekonomisiyle her 100 km’de ortalama 6.8 lt benzin harc›yor. En ekonomik motor seçene¤ini ise C 220 CDI BlueEfficiency sunuyor. Alt› ileri manuel vitesli versiyonunda, ECO start/stop fonksiyonunun da yard›m›yla her 100 km’de 4.4 lt yak›t tüketiyor, bu da km bafl›na 117 gram’l›k karbondioksit sal›m› anlam›na geliyor. Türkiye’de sat›fla sunulacak olan C 250 BlueEfficiency modeli ise 4 silindirli 1796cc’lik hacme sahip motorla donat›l›yor. 150 kW/204 HP güç ve 310 Nm tork üreten C 180 BlueEfficiency’de CGI ad› verilen direkt enjeksiyon teknolojisi mevcut.

126

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN

YEN‹ SÜRÜfi S‹STEMLER‹...

Dinamik motorlarla mükemmel bir uyum sa¤layan Agility Control süspansiyon sistemininin standart olarak sunuldu¤u yeni C-Serisi Coupé, bu özelli¤iyle üstün bir konfor ve çeviklik vaat ediyor. Bu sistem yolun durumuna ve sürüfl tarz›na ba¤l› olarak amortisör sertli¤ini kontrol ederken, her sürüfl tarz›nda, her seyahati güvenli ve konforlu bir hale getiriyor. Attention Assist’ten Distronic Plus’a kadar birçok yeni sürüfl sistemi bulunduran yeni nesil C-Serisi Coupé’de destek sistemleri en son radar, kamera ve sensör teknolojilerine dayan›yor ve yak›n sürüfl, yorgunluk, karanl›k gibi kaza nedenlerine sebep olan ö¤eleri hedef al›yor. Bir k›sm› önümüzdeki dönemlerde sat›fla sunulacak olan yeni gelifltirilen destek sistemlerinin baz›lar› sadece uyar›rken baz›lar› tehlikeli durumlarda sürücüye müdahale de edebiliyor;

• Uzun hüzmeli farlar›, trafik durumuna göre di¤er araç sürücülerinin gözünü almayacak flekilde otomatik ayarlayan – Otomatik uzun far yard›mc›s› (Adaptive Highbeam Assist) • Arac›n flerit içinde kalmas›n› denetleyen ve aktif müdahalede bulunan – Aktif fierit Takip Yard›mc›s› (Active Lane Keeping Assist) • D›fl aynalardaki kör noktalar› tarayan ve uyaran – Aktif kör nokta yard›mc›s› (Active Blind Spot Assist) • Sürücünün yorgunlu¤unu tespit ederek uyaran – Konsantrasyon kayb› uyar›c›s› (Attention Assist) • Takip edilen araçla aradaki mesafeyi sürekli koruyan, hatta trafik s›k›flt›¤›nda otomatik olarak dur-kalk yapmas›n› sa¤layan – Distronic Plus • Arac›n h›z›n› sabitleyebilen ya da s›n›rlayan – H›z sabitleyici ve s›n›rlay›c› (Speedtronic) • Arac›n rahat park edilebilmesini sa¤layan ve park etme yard›mc›s› içeren ön ve arka park sensörleri – Parktronic • Olas› kazay› alg›layan ve yolcular› kazay› en hafif flekilde atlatmaya haz›rlayan – PreSafe®



PEUGEOT 908

OTOMOB‹L DÜNYASINDAN

SÜRÜfi HEYECANIYLA ÇEVRE PERFORMANSI B‹R ARADA PEUGEOT 908’‹N dizel-hibrid versiyonu Cenevre Otomobil Fuar›’nda vitrine ç›kt›. Peugeot 908 Hybrid4, markan›n temel amaçlar›ndan biri olan çevre korumaya yönelik çal›flmalar›na katk›da bulunan bir nitelik tafl›makta. 908 Hybrid4’ün sürüfl heyecan›yla çevre performans›n›n gerçek anlamda en üst düzeyde ba¤daflt›r›lmas›, Peugeot’nun kimli¤inin ayr›lmaz bir parças›n› oluflturuyor. Bu taahhüt özellikle 2011’de markan›n iki tarihsel mükemmellik alan› olan dizel ile elektri¤i birlefltiren Hybrid4 teknolojisiyle tafl›nacak.

FARKLI TASARIM, ESTET‹K DETAYLAR... MEKS‹KA’DA bulunan Toluca Fabrikas›’nda bantlardan inerek Avrupa yolunu tutacak olan Fiat Freemont, lüks kabin içi detaylar›, üç koltuk s›ras›nda yedi kifliye varan oturma kapasitesi ve 1461 litreye varan yükleme alan›yla ön plana ç›k›yor. Dodge versiyonundan farkl› olarak k›rm›z› Fiat logosunun taçland›rd›¤› yeni tip ›zgara, estetik ön ve arka tamponlarla LED teknolojili farlar, kasl› Fiat Freemont’un ilk bak›flta göze çarpan tasar›msal farkl›l›klar›n› içeriyor.

128

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN


HER ZAMANK‹NDEN DAHA DA GÜÇLÜ!..

GRAND CHEROKEE

JEEP®’‹N sundu¤u yeni nesil özelliklerle kusursuz hale getirilen Grand Cherokee; tart›fl›lmaz arazi performans›, yolda sürüfl konforu ve üstün teknolojik özellikleriyle tüm kal›plar› k›r›p, hayat›n s›rad›fl› yan›yla tan›flman›z için sizi özgürlü¤e davet ediyor. Yepyeni Quadra-Lift™ yüksekli¤i ayarlanabilen süspansiyon sistemi Jeep’in efsanevi arazi gücüne güç katarken, yeni Selec-Terrain™ sistemi de kullan›c›lar›n sürüfl koflullar›na en uygun çekifl sistemini seçmelerine imkân veriyor. Yeni ön ve arka ba¤›ms›z süspansiyon sistemleri, üstün yol tutuflu ve benzersiz seyahat konforu sunuyor. Günümüzün en kabiliyetli ve en gelifltirilmifl özellikleriyle donat›lan tümüyle yeni Jeep® Grand Cherokee, Türkiye’ye 3.0 lt. CRD dizel motor ve iki ayr› donan›m seçene¤iyle muhteflem bir girifl yapmaya haz›rlan›yor

DACIA DUSTER PAZARA ÇOK HIZLI G‹R‹fi YAPTI DACIA’NIN arazi modeli Duster, 2010 y›l›nda 67 bine ulaflan sat›fl rakam›yla ticarilefltirildi¤i tüm ülkelerde büyük baflar› kazand›. Dacia Duster çok say›da ödüle lay›k görüldü: Fransa’da ‘Autobest 2011’ ödülü, ‘Trophée de l’Argus’ ödülü, Romanya’da ‘Y›l›n Arac›’ ödülü ve Almanya’da ‘De¤er fiampiyonu’ unvan›. Dacia Duster’›n baflar›s› ayn› zamanda otomobil sporlar›nda da kendini gösteriyor: 2010-2011 Trophée Andros yar›fllar›nda Alain Prost ‘Dacia Duster Buz’ yar›fl arac›n›n direksiyonunda ikinci oldu.

DOWNTOWN- YAZ 2011 G

129


OTOMOB‹L DÜNYASINDAN

Ç‹N’DE ‘YILIN EN GÜZEL ARACI’ SEÇ‹LD‹ fiANGAY Otomobil Fuar›’nda dünya prömiyerinde resmi tan›t›m›n›n hemen ard›ndan Peugeot’nun fiangay’daki China Tech Centre tasar›m merkezinin ekipleri taraf›ndan tasarlanan yeni kavram model SXC, Shanghai’da Car and Driver Dergisi’nin ‘ConceptCar’ kategorisinde ‘Y›l›n En Güzel Arac›’ ödülüne lay›k görüldü. Üst gam SUV, güçlü ve benzersiz tasar›ml› SXC, önde 215 HP gücünde benzinli 1.6 THP motor ve arkada 95 HP gücünde bir elektrik motorundan oluflan Hybrid4 güç ünitesiyle donat›ld›.

CENEVRE’DE iki yeni konsept model ‘Captur’ ve ‘R-Space’i tan›tan Renault, ‘DeZir’den sonra, Renault 2016-Drive the Change plan› çerçevesinde markan›n güçlenmesinin temel dire¤i olan yenilenen tasar›m stratejisini a盤a ç›karmaya devam ediyor. Elektrik motorlu araç Renault’nun stratejisinin kalbinde yer al›yor: Herkes için elektrik motorlu araçla, ‘Twizy’nin bafllang›ç fiyat›n›n aç›klanmas›, ‘Kangoo Maxi Z.E.’ versiyonunun ç›kar›lmas› ‘Kangoo Z.E.’ ile ‘Fluence Z.E.’nin reel kullan›mdaki menzilleriyle elektrik devrimi yoluna devam ediyor. Renault yüzünü gelece¤e dönmek için zengin geçmiflinden destek al›yor ve herkes için eriflilebilir teknolojik yenilikler sunuyor.

130

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN

GEÇM‹fi‹N PERFORMANSIYLA GELECE⁄E...



MOTOR SPORLARI

BORUSAN OTOMOT‹V MOTORSPORT EK‹B‹

ÜÇ YARIfiTA TÜRK‹YE’Y‹ TEMS‹L ED‹YOR MOTORSPORLARINDA TÜRK‹YE’YI TEMS‹L EDEN, AYTAÇ B‹TER, KAAN GÜRGENÇ VE KAAN ÖNDER’DEN OLUfiAN BORUSAN OTOMOT‹V MOTORSPORT EK‹B‹, ALTI KUPA KAZANDI. TAKIM OLARAK 50 PUAN TOPLAYAN EK‹P, TAKIMLAR fiAMP‹YONASI’NDA L‹DERL‹⁄E YÜKSELD‹.

Borusan Otomotiv Motorsport 28-29 May›s tarihlerinde Türkiye Pist fiampiyonas› 3. Ayak yar›fllar› için ‹zmir’deydi. Hafta sonu koflulan iki yar›flta üç pilotuyla alt› kupa kazanan Borusan Otomotiv Motorsport, Tak›mlar fiampiyonas›’nda da toplad›¤› puanlarla lider oldu. Aytaç Biter M3 GT ile hafta sonunun en h›zl› ismiydi. S›ralama turlar› sonucunda ilk s›radan yar›fla bafllama hakk› kazanan Aytaç Biter, Maxi Grup’da ilk yar›fl› kazan›rken, ikinci yar›fl› ikinci s›rada tamamlad›. Kaan Gürgenç BMW 320si ile Süper Grup’da her iki yar›flta da birinci olarak flampiyonluk flans›n› art›rd›. Borusan Otomotiv Motorsport’un yurtd›fl› yar›fllar›nda yar›flan ‹brahim Okyay M3 GT4 ile kat›ld›¤› Türkiye fiampiyonas› yar›fl›nda Maxi Grup’da her iki yar›flta da üçüncü oldu.

132

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN


Tak›m halinde birincili¤e yükseldiler Uzunlu¤u 2 bin 186 metre olan pistte yar›fllar 20’fler tur üzerinden kofluldu. Yap›lan iki yar›fl sonunda Tak›mlar fiampiyonas›’nda 50 puan toplayan Borusan Otomotiv birincili¤e yükseldi. Maxi Grup’ta Aytaç Biter 58 puanla birinci s›rada bulunurken, Süper Grup’ta Kaan Gürgenç puan›n› 40’a ç›kararak liderli¤ini korudu. Türkiye Pist fiampiyonas›’n›n bir sonraki yar›fl› 10 Temmuz’da ‹zmit Körfez pistinde koflulacak. Borusan Otomotiv Motorsport’un genç pilotu, 1997 do¤umlu Kaan Önder ise Rotax Avrupa Karting fiampiyonas› ikinci yar›fl› için Almanya’da Wackersdorf pistindeydi. Junior Max kategoride yar›flan Borusan Otomotiv Motorsport'un Milli Sporcusu 70’ten fazla pilotun yer ald›¤› yar›flta sekizinci olarak baflar›l› bir derece elde etti.

BORUSAN OTOMOT‹V MOTORSPORT 2011 Yar›fl Takvimi: 27 Mart ‹stanbul Park TPfi 17 Nisan

‹zmir Ülkü Pisti

TPfi

15 May›s

‹talya Monza

WTCC

29 May›s

‹zmir Ülkü Pisti

TPfi

10 Temmuz

‹zmir Körfez Pisti

TPfi

24 Temmuz

Avusurya Salzburgring

ETCC

31 Temmuz

Almanya Oschersleben

WTCC

07 A¤ustos

‹zmit Körfez Pisti

TPfi

30 Ekim ‹stanbul Park WTCC: World Touring Car Championship ETCC: European Touring Car Cup TPfi: Türkiye Pist fiampiyonas›

TPfi

S›rada Danimarka var Kaan Önder, Avrupa fiampiyonas›nda ilk iki yar›fl sonucunda flampiyona genel klasman›nda toplad›¤› 127 puanla dokuzuncu s›rada bulunuyor. Kaan Önder genç yaflta bafllad›¤› ve k›sa zamanda önemli baflar›lar elde etti¤i motorsporlar› kariyerine, Borusan Otomotiv Motorsport’un da deste¤iyle devam ediyor. Rotax Avrupa fiampiyonas› 3. yar›fl› 27-31 Temmuz 2011 tarihlerinde Danimarka’n›n THY pistinde koflulacak.

KAAN ÖNDER 2011 Karting Yar›fllar› Takvimi: 03 29 10 31 28 11 05

Nisan May›s Temmuz Temmuz A¤ustos Eylül Kas›m

Genk Wackersdorf Ortona Thy Karting Essay Angerville Bahreyn

Belçika Almanya ‹talya Danimarka Fransa Fransa Bahreyn

Rotax Avrupa Rotax Avrupa FIA Akademi Rotax Avrupa FIA Akademi Rotax Avrupa FIA Akademi

DOWNTOWN- YAZ 2011 G

133


YAZ MEKANLARI

YÜZMEK VE GÜNEfiLENMEK ‹Ç‹N ÇOK ÖZEL... YEfi‹LKÖY’DE DEN‹ZE KARfiI, DEN‹ZLE TEHL‹KES‹Z B‹R RANDEVU, HEM DE HAVUZDA! ÇINAR HOTEL, ARITILMIfi DEN‹Z SUYUYLA FARKLI B‹R KEY‹F VEREN; 2.5 METRE DER‹NL‹⁄‹ VE OL‹MP‹K EBATLARIYLA ÖNE ÇIKAN HAVUZUNUN YANI SIRA ‘SUN BED’LER ‹LE FARKINI ORTAYA KOYUYOR. ‘‹K‹ K‹fi‹L‹K’ ÖZEL GÜNEfiLENME YATA⁄INDA ALINAN EXCLUSIVE H‹ZMET, LÜKSÜ GÜN BOYU YAfiAMAK ‹STEYENLERE H‹TAP ED‹YOR. YAZA haz›rlan›rken ‹stanbul'da kal›nan günler için en iyi çare, havuz elbette... 2011 Yaz›’nda da Ç›nar Havuz yine gözde... Yaln›zca Yeflilyurt ve Yeflilköylüler’i de¤il; Ataköy-Florya d›fl›nda uzaklardan gelenleri bile a¤›rlayan Ç›nar Havuz, al›flkanl›k yaratacak kadar rahat çünkü... Gelen konuklara s›cak bir karfl›lama, ücretsiz havlu, dolap, flezlong hizmeti; üzerindeki kal›n beyaz deri minderler nedeniyle gün boyu rahat ettiren ahflap dinlenme yataklar›; ar›t›lm›fl deniz suyunda, olimpik ebatlarda, derin sularda havuza girme olana¤›; lezzetli alternatiflerden oluflan, pazar günü ‘döner’ de sunan ‘Plaj Mönüsü’; güleryüzlü havuz servis ekibi... Manzaras› da özel; havuza, denize, kumsala ya da yemyeflil çimlere, a¤açlara, bitkilere, rengarenk çiçeklere bakmak mümkün... Üstelik kufllar c›v›l c›v›l efllik ederler tüm Ç›nar misafirlerine... Gözlerden uzakta olup ayr›cal›kl› hizmet almak, sevdi¤iyle bafl bafla kalmak ve bu sayede özel hissetmek veya hissettirmek isteyenler için düflünülmüfl yepyeni bir köfle de var. Gizli bir bölüm, özel bir s›¤›nak ve adeta saklambaç! Private Corner’da ‘Sun Bed’ ayr›cal›¤›... Yani sonsuz bir fl›mart›lma hali!.. Yaln›zca dört çiftin bulundu¤u bu özel

134

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN

bölümde, iki kifli için tasarlanm›fl günefllenme yataklar› yer al›yor. Genifl ebatlarda özel havlular, özel bir masa ve sandalyeler... Üstelik gün boyu ‘exclusive’ hizmet... Güneflin s›cakl›¤›ndan bunald›klar›nda buzlu havlu servisi örne¤in... Ya da serinletmek ve mutlu etmek ad›na buzlar›n içinde sunulan en sevilen yaz meyveleri... Yanlar›nda bir termosta sürekli so¤uk su... Yemeklerini arzu edelerse yataklar›nda ya da özel masalar›nda alma olana¤›...

Ekonomik ayr›cal›k Havuzdan günlük olarak yararlanmak isteyenler için girifl fiyat›, geçen y›lla ayn›... Günlük girifl, 50 TL., hafta sonu-bayram günleri girifl, 75 TL... Tek kifli, efller ve aileler için haz›rlanan ekonomik Ç›nar Sezonluk Havuz Paketleri ile ilgili ayr›nt›l› bilgiyi otelden almak mümkün. Ve önemli bir detay daha var: ‘Private corner’... Gözlerden uzakta konumlanan iki kiflilik günefllenme yataklar›n›n bulundu¤u özel bir alan... Özel bir hizmet... Yaln›zca dört Sun Bed oldu¤undan rezervasyon yapt›rmak flart. Sun Bed’lerin iki kifli için hafta aras› günlük kullan›m› 125 TL., hafta sonu ve bayramlarda ise 200 TL.



MEKANLARDAN...

D’ALFREDO’DAN EfiS‹Z B‹R TAT: FAGOTTINI ‹TALYAN tarz› makarna ve mant› sevenlerin gözdesi d’Alfredo’nun yeni ürünü ‘Fagottini’ flimdi sizinle... Mant› tad›nda enfes bir lezzet d’Alfredo Fagottini hem lezzetli hem de doyurucu. Damak tad›n›za uygun olarak taze taze üretilip size sunuluyor. ‹stedi¤iniz soslarla sunup binbir çeflit tat elde ederek, sofran›z› ziyafete dönüfltürebilirsiniz. Tamam› ‹talyan teknolojisi ile tasarlanan ithal makinelerde üretilen, k›sa zamanda befl y›ld›zl› otellerin ünlü flefleri taraf›ndan da büyük ilgi gören Pasta d’Alfredo Fagottini’yi evinizde çabucak haz›rlay›p afiyetle yiyebilirsiniz.

MAXX ROYAL TÜRK‹YE’DE TAT‹L ANLAYIfiINI DE⁄‹fiT‹RECEK

TUR‹ZM’‹N lideri EtsGroup’un, May›s 2011’de Belek’te kap›lar›n› tatilseverlere açacak olan Maxx Royal Golf&Spa Hotel, Türkiye’de ilk kez uygulanan s›rad›fl› konseptiyle farkl› ve özel hizmetler sunmaya haz›rlan›yor. 240 milyon dolarl›k yat›r›m bedeli ile yepyeni bir otel konsepti yaratan EtsGroup, Antalya Belek’te hayata geçirdi¤i Maxx Royal projesiyle al›fl›lagelmifl tatil anlay›fl›n› de¤ifltirerek sektöre yön vermeyi hedefliyor. Maxx Royal, misafir memnuniyeti odakl› bir hizmet anlay›fl›yla 2011 May›s›’nda tatilseverlere kap›lar›n› açacak. Maxx Royal’in ‘upper class’ olarak tan›mlanan konsepti, son iki y›lda 5 y›ld›z ve üstü otellerde konaklama yapan 35 bin misafir taraf›ndan tasarland›. 35 bin misafire tek tek telefon anketiyle ulafl›larak, bu misafirlerin lüks kategorideki beklenti ve dilekleri, tatilde bulmak istediklerine dair görüflleri otelin genel hizmet anlay›fl› olarak kurguland›.

136

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN


GARDENS OF BABYLON’A GELMEK ‹Ç‹N HERKES‹N FARKLI NEDENLER‹ VAR…

BODRUM’UN masmavi denizini kucaklayan do¤as› içinde Gardens of Babylon, bir keyif karmas› sunuyor… Suitler ve villalardan oluflan otel ve rezidanslar›nda ayr›cal›kl› hizmet veren Gardens of Babylon, güzellik ve sa¤l›k merkezi, restoranlar›, iflten kopamayanlar için toplant› salonlar›yla 12 ay boyunca Bodrum’da olmak için farkl› nedenler yarat›yor. Bodrum’un en güzel bölgelerinden Kad›kalesi’nde 2009 A¤ustos ay›nda Çak›rlar fiirketler Grubu taraf›ndan hizmete sunulan Gardens of Babylon, benzersiz bir Ege koyunda farkl› bir mekân aray›fl›nda olanlar için ideal...

‹STANBUL’UN EN GÜZEL MANZARALARINDAN B‹R‹NE SAH‹P GAJA ROOF, YEPYEN‹ B‹R MÖNÜYLE YAZI KARfiILIYOR ‹STANBUL’UN en özel mutfa¤›, flef James Wilkins’in yaratt›¤› mucizelerle konuklar›n› a¤›rlamak üzere haz›r. fiehrin yeme-içme kültüründe önemli bir yere sahip olan Gaja Roof, 2011 yaz›n› çok özel bir mönüyle karfl›l›yor. 170 flarap seçene¤inin efllik etti¤i, taze deniz ürünleri ve ›zgara etlerin sunuldu¤u mönü, kontrastlar› biraraya getiren sofistike tatlarla tamamlan›yor. Sadece do¤al ve taze tatlar›n sunuldu¤u mönüde yerel zenginlikler vurgulan›yor. Bal›kesir’den kuzu gerdan›, Karadeniz’den kalkan, Akdeniz’den taze levrek Gaja Roof mönüsünde öne ç›k›yor…

DOWNTOWN- YAZ 2011 G

137


DEKORASYON

SONSUZLU⁄U YAfiATIR!.. VILLEROY&BOCH’UN 260 y›ll›k köklü geçmiflinden izler tafl›yan ‘La Belle’ duygusall›k ve sonsuzluk arzusunu tatmin ederken, ayr›ca güven duygusunu da yans›tan özel tad›yla bir prestij ifadesi… Çok fazla sofistike detay içeren ve yaln›zca Avrupa’da üretilen ‘Premium La Belle’ tasar›m koleksiyonu, tüm unsurlarla mükemmel uyum sa¤layan komple bir banyo tasar›m›... Harika bir dönemin tasar›m stillerini modern bir görünümle baflar›l› bir flekilde yans›tan ‘La Belle’ modern banyo mobilyalar›n›n tüm konforu sundu¤u romantik bir peri masal› ortaya koyuyor.

SIMSICAK RENKLER, FERAH DESENLER DREAMSWALLPAPER&FABRICS dünyan›n ünlü Frans›z markas› Casadeco’nun 2011 y›l› koleksiyonunda yer alan ‘Dolce Vita’ serisiyle evlerinize bahar› sokuyor. S›ms›cak renkleri, ferahlat›c› desenleriyle hem zarif, hem seçkin aray›fllar›n tam karfl›l›¤›... Asla modas› geçmeyen çiçek desenler nostalji havas› estiriyor.

ÖZEL TASARIMCILARDAN ÖZEL TASARIMLAR DO⁄TAfi, moda, stil ve mimarinin üç önemli ismi At›l Kuto¤lu, Ece Sükan ve Federico Delrosso ile birlikte yaflam alanlar›n›n temel unsuru olan mobilyay› yeniden yorumlad›. At›l Kuto¤lu, Do¤tafl için yapt›¤› yeni tasar›mlar›n evlerde ‘çarp›c› ve ferah bir dünyan›n kap›lar›n› açaca¤›n›’ söyledi. Yenilenme çal›flmalar›n›n en önemli dönüm noktas›n› oluflturan proje ile Do¤tafl, 2011’de mobilya sektörüne damgas›n› vuruyor. Dünyaca ünlü modac› At›l Kuto¤lu ile ünlü moda ve stil dan›flman› Ece Sükan ilk kez sadece Do¤tafl için mobilya tasarlad›lar.

138

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN


‹LAN OUTLET GÜVEN MOB‹LYA

DOWNTOWN- YAZ 2011 G

139


DEKORASYON

TASARIMA ‘DER‹N’ B‹R DOKUNUfi BUGÜNE kadar elde etti¤i uluslararas› baflar›larla, kat›ld›¤› fuar ve sergilerle, ald›¤› ödüllerle Türk tasar›m›n›n dünyadaki en önemli temsilcilerinden olan Derin Design, Türkiye’deki yeni adresinde yenilikçi tarz›n› ortaya koyuyor. Bugüne kadar daha çok çal›flma alanlar›na yönelik mobilyalar›n› ön planda tutan Derin, yaklafl›k 500 metrekarelik alana kurulu Akaretler ma¤azas›nda, ev ve ev yaflam› ile ilgili mobilya, aksesuar ve ayd›nlatma tasar›mlar›n› da modern ve dinamik bir anlay›fl ile sunuyor.

TÜRK KAHVES‹NE SAYGI ÖZLEM TUNA, çok özel tasar›mlar›yla Beymen Home’da... Tasar›mc›n›n Türk kahvesi gelene¤ini ve hep kulland›¤›m›z kase ve flekerlikleri yeniden yorumlad›¤› ‘Zevk-Bahfl’, ‘Dantel’ ve ‘Keyif’ koleksiyonlar›, bak›r dövüsünden çiniye, bize ait zanaatleri bugünün diliyle gösteriyor. May›s ay›nda New York MoMa’da da sat›lacak ürünlerden biri olan ‘Lalegun’, Beymen Home’da da yer al›yor.

140

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN



KÜLTÜR SANAT

Türk sanatç›lar›n›n yarat›c›l›¤›n› ve eserlerini genifl kitlelere tan›tmay› hedefleyen ‘Sanat Akmerkez’de 7’ etkinlikleri kapsam›nda, Ferruh Bafla¤a, Ömer Uluç ve Erol Akyavafl gibi Türk resim sanat›n›n önde gelen ustalar›n eserlerinden oluflan ve Tunca Sanat Galerisi iflbirli¤iyle gerçeklefltirilen ‘Düflten Düflünceye Mesneviden Cinlere’ adl› karma sergi, 25 May›s Çarflamba günü sanatseverlerin kat›ld›¤› bir davetle aç›ld›. Akmerkez Genel Müdürü Zeynep Akdilli Oral; “Sanata verilen de¤erin, toplumsal geliflimle paralel oldu¤una ve sanat›n toplumun geliflimindeki önemine inanan bir kurulufl olarak, de¤erli ustalar›m›z›n eserlerinin yer ald›¤› yeni bir sergiyle sanatseverlerin karfl›s›na ç›k›yoruz. Yeni sergimizde, resim sanat›n›n üç büyük ustas›n› a¤›rlamaktan dolay› mutluyuz. Bu projemizin de sanatseverler taraf›ndan büyük ilgiyle takip edilece¤ine inan›yoruz. 2003 y›l›ndan bu yana düzenledi¤imiz sergi ve sanat aktivitelerimiz, her geçen gün daha genifl kitlelere ulafl›yor, bu da gelecek yeni projelerimiz ad›na bizi heyecanland›r›yor” dedi. ‘Sanat Akmerkez’de 7’ etkinlikleri çerçevesinde gerçeklefltirilen, ‘Düflten Düflünceye Mesneviden Cinlere’ isimli karma sergi, 25 May›s -1 Temmuz tarihleri aras›nda Sanat Akmerkez’de ziyaret edilebilir.

ÜÇ RESSAMDAN METAF‹Z‹K ARAYIfiLAR

AHfiAP, BRONZ VE N‹KEL‹N UYUMU New York'ta yaflayan, uluslararas› mobilya tasar›m markas› Hudson Furniture’› kuran, Türk tasar›mc› Barlas Baylar, ilk defa Türkiye’de tasar›m›n yeni adresi Nicol’de... Barlas Baylar’›n Nicol’de yer alan koleksiyonu bronz ça¤›ndan, ‹nka motiflerinden ve Osmanl› kültüründen soluk al›yor. Masif ahflap, bronz ve nikelden oluflan yemek masalar›, sehpalar, kanape ve ›fl›kland›rma tasar›mlar›, aralar›nda Beyonce, Jennifer Lopez, Jude Law gibi isimlerin de bulundu¤u dünyaca ünlü y›ld›zlar›n da tercihi. Dünyan›n önde gelen Türk tasar›mc›lar›ndan Barlas Baylar’›n özel tasar›mlar›n› Nicol’ün Kuruçeflme’deki tarihi binas›nda bulabilirsiniz.

Kuruçeflme Cad. Ali Vafi Korusu No:65 Dükkan 1-2 Arnavutköy - ‹STANBUL Tel: 0212 2654000

142

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN



KÜLTÜR SANAT

‹stanbul Modern Foto¤raf Galerisi’nde simge olarak kulland›¤› sessiz suretlerle zamans›z ve mekâns›z öyküler yaratan Lale Tara’n›n yeni sergisi ‘Masum Suretler’ aç›l›yor. 1 Haziran 2011- 4 Eylül 2011 tarihleri aras›nda yer alacak serginin küratörü Engin Özendes. Lale Tara, ‘Masum Suretler’ bafll›kl› son foto¤raf sergisinde izleyiciyi, “Hayal mekân ve hayal zamanda kurgulanm›fl, alternatif gerçeklik, umut ve düfl k›r›kl›¤› üzerine bir öyküyü izlemek üzere farkl› bir dünyaya davet etti¤ini” belirtiyor. Bu sergisiyle, ‘Canl›/Live’, ‘Hello Earth Goodbye’ ve ‘Doppelgaenger’ (RUI) sergilerinin izle¤ini sürdüren Lale Tara, suretlere dair öykülerine yenisini ekliyor. Özellikle Rönesans resminde çok belirgin olarak ifllenen anne ve çocuk temas›na bambaflka bir gözle bakmaya ça¤›r›yor bizi. Sanatç›, foto¤raflad›¤› suretlerine yine masals›, do¤aüstü nitelikler kazand›r›yor.

GERÇEKL‹K, UMUT VE DÜfiKIRIKLI⁄I...

FARKLI B‹R BAKIfiLA BAKMAK! Amerikan Hastanesi Sanat Galerisi ‘Operation Room’, 24 May›s-10 Temmuz 2011 tarihleri aras›nda, Gözde Türkkan’›n ‘Bakt›m sana / Looking back at you’ adl› sergisine ev sahipli¤i yapacak. Sanatç› sergisinde, ziyaretçileri kad›n erkek iliflkisi ekseninde keflfe ça¤›r›rken cinsiyetler aras›ndaki iktidar iliflkisinin yaratt›¤› gerilimi aktaracak. Gözde Türkkan’›n ‘Bakt›m sana/ Looking back at you’ adl› sergisi, 2010 y›l›nda haz›rlad›¤› ‘Pay Here / Buraya Ödeyiniz’ ve 2008 y›l›nda ‹stanbul Bilgi Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi Foto¤raf ve Video Bölümü’nden mezun olurken haz›rlad›¤› ‘Bakt›m sana dönüp bakt›¤›mda bakt›n m› bana / I was looking to see if you were looking back at me to see me looking back at you’ adl› serisinden oluflan karma bir seçkiyi içeriyor. ‘Bakt›m sana / Looking back at you’ adl› bu yeni seçki, sanatç›n›n kendi üzerine do¤rulttu¤u bak›fltan baflkalar›n›n bedenlerine, kimliklerine, rollerine ve yatak odas›ndan soka¤a uzanan bir anlat›mla sunuluyor.

144

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN



K‹TAP

EVLATLI⁄IN GÖZÜNDEN ‘MUHTEfiEM YÜZYIL’

GARANT‹L‹ ZAYIFLAMA METOTLARI

‘Mühtedi’; Osman Necmi Gürmen; Roman; Everest Yay›nlar›

Diyetisyen Elvan Odabafl› Kanar’›n ‘Doya Doya Zay›fla’ adl› kitab›nda dokuz ayda 30, alt› ayda 23 kilo verenler de var! Emziklilik döneminde bebe¤ini en sa¤l›kl› biçimde emzirerek kilo verenler de var; ö¤renci yurdunda ders çal›fl›rken ya da iflinde gücündeyken zay›flayanlar da! Y›llarca sporla kilo vermeye çal›flanlarla kendilerini y›llarca aç b›rakm›fl olanlar sonunda Kanar’›n ‘Doya Doya Zay›fla (DDZ) Prensipleri’ ile zay›flad›lar. Ve birbirinden baflar›l› diyet hikâyelerini bu kitapta sizlerle paylaflt›lar. Bu hikâyelerin hiçbirinde kimse hayat›n›n normal ak›fl›n› bozmuyor. Kampa girmiyor, mutfa¤›n› ay›rm›yor, sosyal yaflant›s›ndan soyutlanm›yor. Ve en önemlisi hiç kimse befl dakika bile aç kalm›yor! Çikolatalarla, makarnalarla, k›s›r partileriyle, flinitzellerle, dürümlerle, kebaplarla, dondurmalarla zay›fl›yor! Üstelik zay›flamakla kalm›yor, sa¤l›k sorunlar›ndan da kurtuluyorlar. Kitapta yer alan dokuz diyet hikâyesi dokuz ara bölümle tamamlan›yor.

‹lk kitaplar› dünyaca ünlü yay›nevi Gallimard taraf›ndan bas›lan ve eserlerini Frans›zca ve Türkçe kaleme alan ender yazarlar›m›zdan biri olan Osman Necmi Gürmen’in ‘Mühtedi’ adl› roman›, cep boyutuyla yeniden yay›nland›. Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun en parlak devirlerinin gözlendi¤i roman, dönemin ‘Kapudan-› Derya’s› Uluç Ali Reis (K›l›ç Ali) ve onun evlatl›¤› olan Aliko'nun kaleminden tan›kl›k ediyor üç farkl› padiflah›n saltanat›na… ‘Mühtedi’, 16’nc› yüzy›lda, savafl›n denizlerde kazan›ld›¤› bir dönemde, Endülüs’ten K›br›s’a, Akdeniz’in ve Akdeniz’i yurt bellemifllerin roman›… Tarihsel romanlar› tercih eden okur için kaç›r›lmamas› gereken eserlerden biri... Özellikle tarihsel arkaplan› tarih bilimine sayg›yla oluflturulmufl bir roman ‘Mühtedi’... Hele ki ‘Türk ulusunun tarih boyunca denize s›rt›n› döndü¤ünü’ iddia edenlere, hem sanatsal hem de belgesel bir cevap niteli¤inde... Denize ve tarihe aç›lmak isteyenler için bire bir!..

S‹YAH-BEYAZIN YANINDA GR‹ DE VAR ‘Doya Doya Zay›fla’; Elvan Odabafl› Kanar; Epsilon Yay›nevi

146

G

YAZ 2011 - DOWNTOWN

‘Gece Ana’; Kurt Vonnegut; Roman; April Yay›nc›l›k

‘Baflaran Ak›l’; Jeff Brown, Mark Fenkske, Liz Neporent; Kurald›fl› Yay›nevi; 216 sayfa

BEYN‹N‹ZDEK‹ GÜCÜ KEfiFED‹N ‘Baflaran Ak›l’, flans ya da talih sayd›¤›m›z durumlar›n röntgenini çekip bunun beynimizle olan iliflkisini çözümlüyor. Kurald›fl› Yay›nevi taraf›ndan yay›mlanan ‘Baflaran Ak›l’ ile beyninizi yeniden flekillendirip hayat›n›z› bir baflar› öyküsüne dönüfltürmeye haz›r olun! Hayattaki amaçlar›m›za ulaflmak için neye ihtiyac›m›z var? Yüksek bir zekâ, çok para, bol flans, iyi bir çevre ilk akla gelen fleyler olabilir; ama Harvard Üniversitesi’nden psikolog Jeff Brown ile nörolog Mark Fenske hepsinden daha önemli olan›n baflar›s›zl›¤a dirençli bir beyin oldu¤unu söylüyorlar.

‘Kontra-kültür’ diye bir tan›mlamaya ne dersiniz? “Kurt Vonnegut, George Orwell, Dr. Caligari ve Flash Gordon'un tek bir yazar bedeninde birleflmesi. Ç›lg›n bir kalem” diye tan›ml›yor ünlü haber dergisi Time kitab›... New York Times’›n yorumu ise flöyle: “Kurt Vonnegut, ayn› Mark Twain gibi, insano¤lunun varolufluna dair gerekli sorular› mizah eflli¤inde sorarken bir edebiyat idolüne dönüfltü.” Ve muhalif Amerikal› yönetmen Michael Moore; “Her fley için teflekkür ederim Kurt Vonnegut” diyor. ‹kinci Dünya Savafl› ajan› Howard W. Campbell Nazi savafl suçlusu olarak ‹srail'de yarg›lanmakta... Peki, gerçekten suçlu mu? Kurt Vonnegut, roman›nda siyah ve beyaz› grinin tonlar›na çeviriyor.




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.