Emeğin Sanatı EE-Yayınevi
ĐÇĐNDEKĐLER 2- …………………………………………Đçindekiler 3- …………………………………………Acının Ucu 4- …………………………………………Suda Yakarım Sabahı 5- …………………………………………Yakıyorum Sessiz Şiiri 6- …………………………………………Biri Unutmak Đhanettir Diyor 7- …………………………………………Ertelenmiş Umuttaki Aydınlığa 8. …………………………………………Haberin Ola 9- …………………………………………Şiir Hüküm Giydi 10- ……………………………………….Su Üşüdü 11- ……………………………………….Tükeniyoruz Sevgili 12- ……………………………………….Đşte Budur 13- ……………………………………….Filistinli Çocuk 14- ……………………………………….Ödünç Kavgamız 15- ……………………………………….Anıya Düşen Yaşam 16-………………………………………..Barış 18- ……………………………………….Bir Çığlıktı Hrant 19- ……………………………………….Bıçaklar Sırtında 20- ……………………………………….Geldim Sana Suveyda 21- ……………………………………….Kana Süzdü Acılar 22- ……………………………………….Uzak Çalar Hasretim 23- ……………………………………….Yalnızlığa Islık Çalarım 24-…….………………………………….Ceza Ve Suç 26- ……………………………………….Kuşluk Vakti 27- ……………………………………….Örtüsüz Mevsimler 28- ……………………………………….Vurdum Kendimi Şairim 29- ……………………………………….Gidiyorum Đşte
2
ACININ UCU / HAMZA ĐNCE
Acının kaç ucu var sevgili Acımazlığı sayma avcı kurşununda Đhanetin çatal dillisi yaraya tuz basarken Đnce bir sızıda gördüm gördüm Sesime su dökerken acının bir ucu
Dudaklarım küfürleri ısırıyor acı acı Sorabilirsin aklında geçenleri Olsa da tufanlar ortasında acılarım Yırtık parçalarda bir kasırga Güneşli sevdadır emziren direncimi
Oysa benzeyebilirdim şu kalabalıklara Sorgulamasaydım gidenlerin nerde kaldıklarını Ama onlardı öğreten yaşama dair ne varsa Dik kalemimi elime tutuşturan onlardı Ve acılara direnmeyi öğreten
Şimdilerde hazan yapraklarının seyrinde Özlemimde acılar gülüşüyor uzun uzun Tut bir ucundan ekle yüreğini yüreğime Artık cinayet işlemesin şiir ne de acı Beyaz kâğıtlar üzerine ayrılıktan yana kalemim
Göğsüm üşümeyi unuttu unuttu çoktan Kar kabuk bağlıyor çıplak ayaklarım altında Bedenim acının soğuğunu tadarken hainler ortasında Görebiliyor musun ey sevgili bir tek kardelen Acılara inat müjdelesin müjdelesin gel baharı
Yinede paylaşıyorum yaşamı çocuklara aşka Dünyamızı güzelleştiren ne varsa soframda Mızrak gibi yüreğime batan acılara inat Geçiyorum akşam vakti sokağından Acılara haine ana avrat düz gide gide 3
SUDA YAKARIM SABAHI
Tuttum kurşun falına Suda yakarak sabahı Ey suni hayat Yırtık bir yaşamın şafağında Değilsin kulaklarımı çınlatan ses Sözler kısaltılmış sevgiden Kendi çark dişlisini yiyen hayat
Nem kaldı şarkılarında tüten Gayrı bu hasret ellerim ellerin Değilsem pencerende serçe kuşu Değilsem kapını tak tak tokmaklayan Seher yeli Yeşilin tonları yitirmişse yaşamak Yazmaz bundan gayrı kalemim sarı sayfaları Hasretten yana ağzı tükürüklü zarfın adresini
Umudun umudum zaman ihanetinden Kaç tütün sarısı gördü parmaklarım Bir hüzün baharında kururken dalım Sarısını yitirmiş kayısı çağlasında ağlayan Bir anne zılgıtı çıkar bağlamamdan Kurak ömrümün alın çizgisinde Dudaklarımdan ey haykıran suni hayat
4
YAKIYORUM SESSĐZ ŞĐĐRĐ
Gecenin yırtık pençesinde Sancılarım yalnızlık yazıyor Duyuyor musun ölümcül çığlığı Nikâhsız gecelerde biten yaşamı
Hüznümde asırların boşluğu Kum halkalarına nikâhlı sözümle Yalnızlıklar ormanına astım kendimi Hayat denilen boş urganıyla
Ve sol böğrümde üşüyen yıldızlar Bedenimde soğuklar demliyor Cennete Cehenneme rest çekerek Güneşin gözlerine şair inadıyla
Mıhlamış ince sözcüklerimi Çekiyorum geri kerpetensiz Ve yakıyorum eksi kırk soğuğunda Sessiz ölümde aşk şiirini
5
BĐRĐ UNUTMAK ĐHANETTĐR DĐYOR
Bir sis düştü bu şehire Gamzen hazanda, Unutmadım unutmadım, Kaburga ile etim arasında Yaşatırken seni Dilan Dilan.
Bir sis düştü bu şehire, Dudakları patlamış çocuklar, Yırtıyor göz yaşlarda buruşuk suratı, Birileri unut diyor Biri unutmak ihanettir diyor. Oysa Çekemedim resmini bir kez olsun, Nede sevişen kuşları söğüt dalından.
Bir sis düştü bu şehire, Dalıyorum mektepli yıllarıma Sayfalarımda sen, Bir şiir okuyorsun Nazım'dan. Özlem parçalanarak yüreğimde, Gitmeliyim hazanda Gitmeliyim, Pasaportsuz bir yürüyüşe.
Bir sis düştü bu şehire, Gidenler kitap sayfalarında, Kıpkızıl nilüfer çiçeğinden Oluyor aradıklarım. Sisler altından Saç tellerinde çalarken mızrabım, Kar tutsun tutsun. Kar tutanda ucu, Hep bizim şiiri oku Dilan Dilan. 6
ERTELENMĐŞ UMUTTAKĐ AYDINLIĞA
Ayrılığın bitişinde başlayacak zaman, Güneşin gözlerinde. Bazan deniz bazan dağ başında, Olsa da duman yaratan ayrılık, Gözlerimi taşır güneşin gözlerine. Sırtımı kambur hamala çeviren, Aklara çevirgen bir umuttur. Tükenmez baharı taşır, Kanlı savaş çığıtkanları, Barış türkülerini ateşe verseler de. Bir başıma yaşayıp giderken, Sevdam bir geyşanın gözlerinde bileyli. Yitirdiğim ayrılığın koruyla, Öpüşmelerin sıcaklığını dudaklarımla sunar, En çılgınca kör karanlıktan bıkmışlığım.
7
HABERĐN OLA
Göğsümden uyanıyor geceler, Haberin ola, Kaç bin mil uzaktaki yıldız. Titreyişinden kulaç atışımın seyri, Karadeniz Haberin ola.
Biter oldu üstünden göğsümün, Gecelerinde eylül. Şimdi Bir salkım söğüt dalından, Demleniyor ciğerimin tortusu, Ve Kurduğumuz köprünün altından, Geçiyor kanı yüreğim, Haberin ola.
8
ŞĐĐR HÜKÜM GĐYDĐ
Yoruldum yoruldum gayrı Döküldü saçlarıma kır Sürgün bir yaşamda iz Efkâr gözlerimde hırçın Đsyan günlüğünde Kuşatılmış sevdamı çalar
Adımlarımda uçurum tedirgin Bedeli yaşamda başı boş Ben bana yabancı kalışım Gergin yırtar Yırtar çığlıklarımda şiir Gecenin karanlığını
Demlenir şiir Soytarı sofrasında Duymaz umuda kırbaç atışım Ödünç sancılar yüreğimde Her şafak vakti Tutuklar güneşi
Hüküm giydi Aklar içinde sakalım Yorgun bir sevda Getir getirebilirsen töbeye Çalınmış şiirimiz dağ yangını Gecenin rengini ışıldar
9
SU ÜŞÜDÜ
Tutam tutam seviler ektim Karanlıklardaki yıldız izi Damıtarak kara üzümü Yara almış al dudaklara Şaraplar sundum
Göz yaşlarına karışmasın Çiselen yağmur Gerdim bulutları sağnaklara karşı Yakılmış tütünümün dumanıyla Rüzgarları perdeliyerek
Yüklü hasret şimdi Gecelerimde dağ türküsü Parkalı yüreğimi toplar Sol yanımdaki yeminimde Damla damla üşüyen suda
Tırmanarak söndü sönüyor Göğsümde kovuğun kavı Yanardağda yüreğim Lavlar yüklüye yüklüye
10
TÜKENĐYORUZ SEVGĐLĐ
Sevgili tut ki şaraba testi yapıyoruz Kapadokya akşamı bir bağ evinde Avuçlarımızda şekillenen toprak Lezzetin en doyumsuzu kadar Gözlerinin bakışında aldığım Yeşili tonda tarihi ok
Ve özlemde çatlayan dudakların Kıskandırırken beyaz taş evi Yer altındaki şehrinde hazan Yıllanmış şarabı soğutuyor Avuçlarında bağ üzümü Kayarken toprak ayaklar altında
Sevgili tut ki güneşi seyir ediyoruz Nemrut akşamında komagen aşireti Süzülen ışıklarla haran ovasında Belik örüyor kızıl saçların Tarih önünde taş heykelinde şekillenerek Ve geçiyoruz malabadi köprüsünü
Kaçıncı tükenişidir Güneş’in buralarda Kabuk bağlıyan zaman tutmayan sevdalar Dert gam acı çile şiiri ağıda döken satırlarda Yazıtlar görüyorum yenilmiş tarihin Đhanetin yalanın alçalmış insan onurunda Tükeniyoruz sevgili tükeniyoruz
11
ĐŞTE BUDUR
Kıpkızıl avuçlarımızda eriyordu zaman Doğurgan sancılarında Pranga vurulmuş ellerimiz yönleri çoğaltırken Kızıl gül direncinden düştük birer birer Teslimiyetsiz Masum çocuklara bıraktık yarını Hırpalanmış zamanda özgür savaşı
Gün ağarırken mahpushane duvarlarında Çoğuldu özgürlüğe uzanan yollar Kelepçeli ellerimizde alınan kalem direncinden Çoğalırken hüzün Sınırı belli olmayan türkülere yakıldık Doğmamış bebek Birinci sırada olanımızın adını alırken
Đşte budur Bembeyaz düşlerimizi emeğe işleyecek Üşüyen ellerimizi ısıtacak Budur utangaç parmakların Gizemin kapılarını açacak Yaşamın kendisi olan kararlı direnç Ve Adlarımızı alacak haine inat Đçsel evrenine adadığımız buseler
12
FĐLĐSTĐNLĐ ÇOCUK
Vuruldu geceler Yalnızlığı suda yakarak küflenmiş acılara üşümeyi takan Yorgun çocuk yaşam direncinden Coşmaz sokaklar çorak tarla rengi Çürük kökte yarık ayak Cellatın suratına bırakıyor kan Telaşlı bir sonla
Sesiz bir öcü Dona kayıtlıyor kan Doyarsız bir kışın kar savurmasında ölen çocukların bedeni
Hazan toplayıp gitti yapraklarını Sığınaklar yurtsuz bir Filistin Ah çekmeyen bebe bedenleri Orta yerine düştü insan sufatına Vuruldu gece küflenmiş acılarda Hayat üşümeyi taktı
Yakıldı kutsal düşte umut Kurşun izi ırmağın ağzında Taktı üşümeyi Yalnızlığı suda yakarak
13
ÖDÜNÇ KAVGAMIZ
Şimdi ağrılarımda gömüyorum Tüm yalnızlıkları Gömüyorum diş kabuğumun çürüğüne Isırıklarda arda kalanı etimi Bırakmadan yüreğimdeki çocukla Çocuklaşıyoruz dişe diş Adımızla akortsuz oyunlarda
Geçmişte kalan bir imgede Adımız tanrısız oyunlarda Dünden dudağa değen öpüşle El salladı Tez biten sevişmelerde ödünç kavgamız
Sancılı yüreğimizde ısınırdı Isınırdı dört mevsimli yürekler Ve evrendeki tüm çocuklar Fişlendikçe kod adımız kimliğimiz Durmadan alevler yakardık Çocuksu masum cesur
Adsız kitaplarda Hazandaki kuşlara karıştı kimimiz Sevgilimiz sevdamız Đçime işleyen soğukla topluyorum Çocukluğumu tüm yalnızlıkları Ödün vermeden Diş kavuğumun torbasına Bundandır boşanmaya çıkmaz nikâhımız
14
ANIYA DÜŞEN YAŞAM
Bu sevda sarhoşluğum Yaşamın derinliklerinden gelme Bir başkalık alan bu hal Ayrılık şiirleri Yaslandığım bor yamaçtan Bir sevdadan avutur beni
Yeniden Islık çalarım fakir söğütlere Boy gösteren salkım söğüt Kızgın öğle sıcağında Sen beklerken torna başında Yanık ellerin değer ellerime Okunan bir emekçi şiirinde
Nağmeli eski tadı arar kulaklarım Bir fırat türküsünden Be yalpa vuran geçmiş Saz çalmışlığım var dicle kıyılarından Nişangahlardayken aladağ Đş görenimiz ateşlere halay çekerdi
Şimdilerde yağmur yağdırıyorum Dönüşümle Dost dağların uğuldayan rüzgârı Đsyanlarındaki şairim Cebimdeki kitabemle Çal çal esintili yarınlara Çal çal bella türküsünü Tükenmeyen geçmiş ve yarınlara çal Đnadına aşk inadına devrim senin yönünden
15
BARIŞ
Barış ekmektir insanlık aşı Yaşatırsanız filiz verir Kurşunlarsanız kıtlık olur Bilmelisiniz Kıtlıkta doyum olmaz Kin ve kan boy atar
Barış tan vaktidir Kuş olmaktır Seyretmek için gökyüzünü Bilmelisiniz Karanlıkta uçmaz kuşlar Yalnızlık korkusu taşır karanlık
Barış gün aydındır Yaşamak için tebessüm Gün başlangıcıdır yaşamın Bilesiniz El uzatmaz savaş Kan gözyaşı taşır
Barış bağımsızlıktır Tur atar evlerde Öğretir anonimliği Bilesiniz Bir kanalda çekip gider Barışa düşmanlar tarafından
Barış evrendir Plajı var ırmağı var Ücretsiz açıktır ziyarete Bilesiniz Karşı olmak barışa Tir tir titremektir sıtmada 16
Barış bakmaz hiçliğe pencerede Yaşarsın pazarda cumaya evren bir yatak Tasarruf etmez yaşamda Bilesiniz Meydan kandır barışa karşı durmak Senin benim bizim kanımız
Barış cesarettir ister yürek Avazı avazına bağırmaktır Seviyorum seviyorum seni demektir Bilesiniz Sır veriyom şefkatsizlik ve korku taşır Barışta yana olmayan yürek
17
BĐR ÇIĞLIKTI HRANT
Bir çığlıktı Hrant sol kanadında güvercinin Her adımda olsa da bir tedirginlik Ve üç kurşun Öldürebildi mi Öldürebildi mi cellâdın namlusunda Kafatasçı mermi Şeh Bedreddin'den bu yana Hrant Dink'den o yana
Rehber Bin yıllardır Hallacı Mansur Yiğitlik gelmez inkâr Bir felsefedir Anadolu bağrında Vız gelir vız gider Ölüm Gazetemiz elimizde Nazım'dan bu yana Hrant Dink'ten o yana
Đsyanımızdır Ölülerimizin gözlerinde sökeriz Sökeriz kendimizi her şafak Yeniden Derinliklerinde kara toprağın Pir Sultan'dan bu yana Hrand Dink'ten o yana
18
BIÇAKLAR SIRTINDA
Gözlerini kapadı şafak Şafak kapadı bu aralık Bizlerden yana gözlerini Görebiliyor musun dostum Kör karanlığı
Bıçaklar sırtında yürüyüş eyleyenler Bir bir düştü bizden taraf Naçar kalmasın karanlıklar Diye uzatıyorum ellerimi Yenilgisiz
Haberdar eylerim gözlerdeki Kavsız sevgiyi Duyuyor musun dostum Namussuzlar kol kola tutuşmuş Kışla caddesinde
Kaç doğurcum yitik sevdamda Tükenmez ölüme sevdamızla Tüm güzellikler adına Yenilgisiz kav alevi Yakarken hep bizi bizi
19
GELDĐM SANA SUVEYDA
Dün akşam sularında Kuşluk süslenirken geceye Đsterdim görmeni Nazlı mı nazlı Bir fırtına sonrası say Sana gelişimi
Cemre kolları suda Tutuşmuş yamaçların alevi Günlerden nevruz Al kısrak yelesi ellerimde Rengi kan kırmızı Yamaçlarından geçip fıratın Gelmişim sana
Yutkunan sesim analar ağıdında Çeker zılgıtı Her bahar tekrarında Karışırken gök kuşağın rengi Gel baharın umuduna Asırların hasretinde Gelmişim sana
Titreyen şafak direnciyle Asi fırat Zifiri karanlıklar ortasından Aşk taşır doğuya doğru Rüzgârın yelesinde şiir sesine Sevdalar giyindirerek Geldim sana Suveyda
20
KANA SÜZDÜ ACILAR
Dingin bir şafak vakti Ölmüş yılların suratına Tükürerek gideceğim Bendeki Bir talan aşkın yazgısında Korkak ses Kana süzdü acılarını Tutkunun doğuşunda Ağıda yakan sevinç
Yazgılı günlüğümü sevindirdi Yaşamın eylülleşen kolları Karanlığa karşı Böğrümdeki acıların tümü Sende miras Ve Değil hercai menekşe Gözü doymazlık aşk Tepeden tırnağa yalan
Süzüleceğim taaa uzaklara Sende koku almadığı toprak Gövden kış tenin zehir Saçların kasatura Meyvesiz ağaç bacakların Dokunmasın bedenime Isırgan öpüşlerinde Yokum Kadima Bir yiğittir sende kaçan
21
UZAK ÇALAR HASRETĐM
Yasladım sırtımı yalnızlığa Yazamadım son şiirimi Maviş maviş bulutlarda Sol yanım kar boran Bekliyorum evlat sancısında
Uzak çalar hasretim Bazen bir uzun hava Bazen dağlar ardı kardelen Çalar fikrimin gülü ince ince Ney hüznünde nerdesin nerdesin
Şafağın merhametinden başka Yok yok tutunacak dalım Gel gel çığlıklarımda Tükenen isyan Uzak bakar bakar gözlerimde
Geçiyor ömür sessizlik boğusunda Doymaz eş dost olmayan insanlık Bir namlu ucunda keskin sözlerim Bitimsiz şiirimi dilimler Dilimler çığlıklar ortasından
22
YALNIZLIĞA ISLIK ÇALARIM
Đnce iz bırakan yürek, Hız veriyor acılara. Kan sızdıkça yitirmemiş çekim, Islık çalar ıslık yalnızlığa, Yara açan kayalar uyuğundan.
Ve bulur seni, Bulur ıslığın izinde, Duyurmazken yalnızlığın. Kan şeridinde ıslanan dudağınla, Çek ne varsa umuda. Kalsın Duyurmaz ağrılar dünde, Bırakma ıslığımın eşliğini, Yararken karanlığı çığlık, Yararken yüreğin yüreğimi, Hala yolcuyum, Bilesin Seninde yolun benim uğursuz, Yolum bittiği yerde.
Ondadır Değerin olmalı anlayan bekleyiş, Bir büyümesi için bağlılığımızın, Sunarım ısı, Yüreğimdeki kızıl kordan, Ve Haberdardır gözlerdeki sevi, Şimdilik tutsa da ellerimde, Çığlığın ölümcül sesi, Yalnızlığa ıslık çalarım.
23
CEZA VE SUÇ
Tarafım Ceza ve suç denkleminde Bağlarken zincirleme özgürlüğü Düşüyor şiirim dostlar sofrasına Ve ben bağışlıyorum Özgür sözü ezilene
Taşıyorum sözü söze Đnsanın özünü öze Yürürken yaşama dair ne varsa Mıhlayarak sevişmelerde Yaşamın tüm sözcüklerini Güneşin gözlerine dikiyorum
Baş kaldırı zamanı yaşamımda Gözlerinizin önünde Yakılan bir direniş hainler sofrasında Yanan söz ve ses Benden çok siz bir uyansa ah uyansa Ve uyku taklidindeki halkım
Taktım ölülerin sesini Baş uçlarında mermeri taş Konuşmaya dair yok yok tek sözcük Efendilerinden bir de tanrılarından başka Böceklere çıyanlara yem olurken Yaşayıp yaşamadıklarından bi haber
Çağımızda adalet dağıtıcılarının yalanında Frensiz konuk ediyor zaman Güzel kadın sevişmelerinin yalanlarıyla Cennet dolarken gördüm Gördüm Tanrı sözcülerinin taraf olduğunu 24
Emzirerek eşitliyor düşleri toprak Şairin heykeli gölgesinde Ve zaman Kaybolmuş insan insan arayışında Tanrıların sahtekârlığında bozulan dünya Dağları karlanıyor şairin
Đnadına yakar can suyu iklimde toprak Memelerinden fışkıran sütte Ararken insan insanı Piç tanrı sözcüleri lanetler anayı Kendi inkarında evrimsiz insan Çıldırtır çıldırtır şairi sözcüklerde
25
KUŞLUK VAKTĐ
An çözülse dili bu şafak vakti gibi Geldim dese boynumdaki sevgili Đstemezdim sarılsın bitik bir sevdaya Deşelenen toprak gibi canlanıverir miyim? Korkundayken yetik sevdalarım
Bir dalımda üşütürken yalnız aşk Kör sapan ucunda taşa güzergâhım Bir fanus ışığı gösterirken gaz alevi Yitimlik tılsımında uyandı sevgilim Zamanlarda zaman kuşluk vakti
Bir bileydin ören ovası hey de hey Oy havar türküsünü çalardım Argada bu yana dağlıdan oyana Đkindiden evvel arpa buğday zamanı Sen kaçarken ben kovalardım seni
Şimdilerde haykırsın haykırsın çıldırıyası Patlayan şair ciğerinde sabahlar Faka basan bu ömür tecilli hovarda Sevgili soğuk damga ellerinde kazıldı Bir akşam vakti orta yerinde göğsümün
26
ÖRTÜSÜZ MEVSĐMLER
O gece Yarı örtmüştü üstümü gecen, Sen gülerken zaman akışına, Ayak üstü. O görünmeyen pırıltı sarmasıydı, Mevsiminde bedenimi. Genzimde düğümlenen hıçkırık, Sınırda duyulanda, Ağırlığınla çatırdadı çatırdadı hayat.
Şimdilerde Bakmam gerekiyorsa nereye taş yüzler Buz kesiği Mevsimler örtüsüz hesaplaşmalarda Alevlerin gerisinde dirseklerim Dayalı zamana Doyduğum her ses bir ışık Çatlaklardan Göz kamaştırıyor ölüme ağlarken Kürdün gelini Ve Yıllar akıp gidiyor Her bahar kendi sevinciyle yargılanarak
27
VURDUM KENDĐMĐ ŞAĐRĐM
Yağmurlar altında Sorgusuzca vurdum kendimi Şafağa üç çeyrek kala Bir dağ mezrasında Soydum yüreğimi hüryan Vakitlerde kuşluk Şakağıma üç kurşun Biri sen Biri ben Tetik üçüncüde vurdum kendimi Vurdum Şairim
Ölüm çoğunlukta Kuşların kanadındaki sevgili Mavilerdeki çıplak kadınım Kayıp ettim bundan böyle anlasana Mazarsız dağ mezrasında Unutulsun adım Unutulsun diye Vurdum kendimi Vurdum Şairim
Gökyüzü eşitliği bozdu Güneş tutuk Kayıp olan umutlarımın üstünde Cılız yaşamda isyanım Bin seküzyüz rakımlı Karahan geçidinde Vurdum kendimi Vurdum Şairim
28
GĐDĐYORUM ĐŞTE
Gidiyorum Nasıl ki bir çığlıkla merhaba dediysem Öylede gidiyorum Ne aldıysam sende bırakarak Yeşerttiğim fidana bakamadan Bakamadan doya doya Gözyaşlarımı içime döke döke Gidiyorum
Avuçlarımda filizlenen Bir öksüz hayat Yalnızlık sevdalarımı boynuma asarak Đşte Bunlarda boynu bükük şiirlerim Yazmadıklarımı da alarak Saatsiz vardiyamda gidiyorum
Gidiyorum Arka mahallenin mezarlığına Bir başıma Düşünmeden sesiz çığlıklar ortasında Dost ve düşman omzunda Kalbim sırt üstü ölümde Unutulmak üzere Gidiyorum
29