BAHARA GEBE DÜŞLERİM - SEVGİNAZ İNAL

Page 1

SEVGİNAZ İNAL

Bahara Gebe Düşlerim Emeğin Sanatı E-Yayınları


2


BAHARA GEBE DÜŞLERĐM

Sevginaz Đnal Emeğin Sanatı EE-Yayınları Emeğin Sanatı E-Kitaplığı Şiir Dizisi - 11 Şubat / 2012

3


Bahara Gebe Düşlerim SEVGĐNAZ ĐNAL

Kapak Fotoğrafı: Ali Ziya Çamur Yayın, Tasarım ve Düzenleme: A. Z. ÇAMUR Emeğin Sanatı E-Yayınları Emeğin Sanatı E-Kitaplığı

Emeğin Sanatı E-Yayınları Emeğin Sanatı E-Dergisinin yan kuruluşudur. Đlgili web adresleri: http://emeginsanatie-yayinevi.blogspot.com http://emeginsanati.blogspot.com http://issuu.com/emeginsanati

Emeğin Sanatı E-Yayınları e-posta adresi: emeginsanati@gmail.com

Şiir Dizisi: 11 Şubat 2012 © Bu e-kitabın tüm hakları Sevginaz Đnal’a aittir. Bu kitap ve kitabın özgün özellikleri Emeğin Sanatı kolektifine aittir. Şairin ve Emeğin Sanatı Kolektifinin izni olmadan hiçbir biçimde taklit edilemez, kopyalanamaz, çoğaltılamaz. Ancak kaynak belirtilerek alıntı yapılabilir.

4


ĐÇĐNDEKĐLER: 7- ______________________ Bahara Gebe Düşlerim 8- ______________________ Asma Dalı 9- ______________________ Dağ Çiçeğim, Kır Çiçeğim 10- _____________________ Köylüce Severim 11- _____________________ Pelit 12- _____________________ Pelit'in Ezgisi 13- _____________________ Pelit'in Ağıdı 14- _____________________ Nisan Değdi Yüreğime 15- _____________________ Bir Kırlangıç Havalandı Gökyüzüne 17- _____________________ Alkımın Đmbiğinden Đçmeli Hayatı 18- _____________________ Umut Ektim Zeytin Tarlasına 19- _____________________ Anne Beni Sevsene 21- _____________________ Kanadı 22- _____________________ Anne Ben Büyüdüm Artık 23- _____________________ Eylül Karası Günler Ve Kız Çocuğu 24- _____________________ Nevruz Zamanı Kadın Düşleri 25- _____________________ Ağlar Yüreğimin Kafes Kuşu 26- _____________________ Aşk Ve Kadın 27- _____________________ Öpüş 28- _____________________ Örümcek Ağı 29- _____________________ Düşlerimin Çıngırağı 31- _____________________ Issız Damın Sessiz Çığlıkları 33- _____________________ Arada Bir Yerde 34- _____________________ Adı Aşktı.... 35- _____________________ Sarhoş Olmalı Bazen 36- _____________________ Söz Benden Đçeri 37- _____________________ Dipsiz Bir Çukurdur Ölüm 38- _____________________ Issız Damın Sessiz Çığlıkları 40- _____________________ Gülleri Derdirmezler Bize Güleycan 41- _____________________ Özgür Ruh Tutsak Beden 42- _____________________ Dileklerimi Umut Ağacına Bağladım 44- _____________________ Kadınım 45- _____________________ Kadınım Uyan 46- _____________________ Tanrılar ve Oğulları 48- _____________________ Damgalı Şiir 50- _____________________ Para......................... 51- _____________________ Suya Yazılan Şiir 52- _____________________ Korku 53- _____________________ Çiçek Ve Mapus 54- _____________________ Resimlerde Saklı Barış 56-_____________________ Umudun Ezgisi 57-_____________________ Mayıs 58- _____________________ Üç Yıldız Açtı Gökyüzünde

5


Şiire Sesleniş Ben herkese yalan söylüyorum, şiir, Anama, babama ona, buna, şuna.... ama birisine yalan söyleyemiyorum o da sana. Ben her şeye küfrediyorum bazen defterime, kitabıma, çalıya, çırpıya,taşa. ama bir şeye küfredemiyorum O da sana. Ben hiç kimseyle konuşmam kimi zaman anamla, babamla arkadaşımla,karındaşımla.. işte o zaman bir tek birisine açılırım O da sana Sevginaz Đnal

6


BAHARA GEBE DÜŞLERĐM

Bahara Gebe Düşlerim siz gece yarıları uykularımı bölensiniz uyanıklığımdaki düşsünüz yasaklarımı delen uluorta dökülüveren yağmursunuz Nisan'ı muştulayan hazırlıksız yakalanıyorum yine... dağın lalelerine gebe yine yüreğim alı al,moru mor çiğdemler açıyor yüzümde... küçük bir derecik var suyunda arındığım bir bebek gibi masumum... yüzünüze bakıyorum,susarak konuşuyorum bakın evet susuyorum size susarak sevdiğimi haykırıyorum... her gün yeni bir gün aslında kim koymuşsa günlerin adlarını... benim için her gün Perşembe mesela bir hafta yedi Perşembe eder bir yıl on iki Nisan... yollar uzanır kıvrım kıvrım patika yollar,çakıllı yollar,taşlı yollar... her bir yolda mendilim kalır ekmeğimi kuşlar toplar... gidilen yol başkadır hep... başkadır gelinen yol aslında. siz yol arası verdiğim molasınız tökezleyince tutunduğum kayasınız nolur çevirmeyin yüzünüzü... kalabalıktan kaçtığım doğasınız... bir yer var biliyorum kuytu ve dingin ellerim avuçlarınızda ısınacak... dudaklarım ellerime inat dudaklarınızı yakacak... bir yağmur sonrası ısıtacak yüzümüzü güneş bahara gebe düşlerim...

7


ASMA DALI aynada ki küçük kız, bize ayıplar öğretildi eteğini ört,gömünü koru benim gömüm yok çok şükür sevdiğim asma dalı tadı mayhoş,tadı bir hoş... öyle saf bakma küçük kız dünya yeterince kirli abi dediklerinden korunaklan önce aldığın elma tadı tadı mayhoş,tadı bir hoş... çingenelik senin de ruhunda var bakışlarından belli senin annen baban vardı değil mi? bende varında üstü o yüzden tekin olmadım bir türlü erkil yanlarımı büyütüyorum gizlice sevdiğim asma dalı tadı mayhoş,tadı bir hoş... aynada ki küçük kız sen benim yarım mısın? şu sıralar öyle çok bölündüm ki kadın yanım ayrı, kız yanım ayrı, çocuk yanım ayrı eril tuğlalar örüyorum yaşama sevdiğim asma dalı tadı mayhoş,tadı bir hoş... aynanın içinden nanik yapma bana senin ailen vardı değil mi? çocuklarını bırakmışlarda oraya... beni avutmaya gelmişlermiş oysa yaşam ikimizi de sobelemiş sevdiğim asma dalı tadı mayhoş,tadı bir hoş... aynada ki küçük kız o boynundaki de ne? ip çocuklukta atlamak içindir dur yapma! ! ! hani benim yarımdın? benim çocuk yanımdın... ah sevdiğim asma dalı tadı mayhoş, tadı bir hoş... 8


DAĞ ÇĐÇEĞĐM, KIR ÇĐÇEĞĐM

yüksek dağların yarların da ben bir dağçiçeğiyim yıldız örterim üstüme geceleri sen bilmezsin güneş toplarım her sabah taçyapraklarım duvaklanır yağmur ayaklarıma döşek olur boylanırım. engin ovaların düzlerinde ben bir kırçiçeğiyim her şafak vakti kızıla doğarım arılar suyumu içer kelebekler kokumu çimenler etrafımda dönenir canlanırım. bana sevdalanıp vurulursan koparıp en narin yerimden yaşatmak için ne denli çabalasan da kürklere sarsan beni,incilere bezesen de altın kafes bülbüle karetmez artık gül kanasa da farketmez ben ölürüm ben ölürüm.

9


KÖYLÜCE SEVERĐM

ben sevdim mi köylüce severim Ali'nin, Fatma’nın al donuna yanması gibidir sevdam.. çeşme başında bir tas suyadır, hasretim yılkı atının koşusundadır, yüreğim... ben sevdim mi köylüce severim sarı tütünün acısıdır,yüreğime batan pamuk pamuk açarım ovalarda öyle akça pakça... çay bahçerindedir filizlerim ekin tarlalarında başaklanır bağ bozumunda hüzünlenirim... ben sevdim mi köylüce severim yağmur duasınadır el açtığım toprak nasıl hasretse suya ben sana öyle susarım yokluğunda toprak nasıl çatlarsa çöle döndüğümdür,özlemim... ben sevdim mi köylüce severim ilmek ilmek dokuduğumdur kilimlere nakış nakış işlediğimdir mendillere tane tane diktiğimdir tarlalara bir gün goncalaşır diye beklerim... ben sevdimmi köylüce severim ak kuzularla meleşir al turnalarla söyleşir bülbüllerle ağlaşırım diken diken battığıdır, yüreğime sevdan... ben sevdim mi köylüce severim ak eline al kınalar yandığıdır ak geline al bürümcük örtüldüğüdür bir eline buğday,diğerine testiyle... yüz görümlüğüne bir öküzün verildiğidir öküze saban,yaradana kurbandır benim sevdam...

10


PELĐT

ben istemedim pelit olmayı üzümün çöpünün erdem sayıldığı yerlerde, çekirdeğimle övünebilirim. anacılım yok saysanızda... siz lav püskürtürsünüz dışına dünyanın, ben yeni dünyalar yaratırım kaselerden içerken şarabınızın,tadına varın ben hücremden size el sallarım. orgazmik müziğin tınısında çoğalırım milyonlarca aksanızda üzerime sonunda ölgünsünüz... kapımı bir tek istediğime açarım ezsenizde ................kırsanızda .................................yoketseniz de.. ırzına geçilse de duygularımın lavlarınızın küllerinden çoğalır doğurganlığım. adamdan sayın kendinizi... ben her her koşulda Havva'yım.

11


PELĐT'ĐN EZGĐSĐ

çiçeklerden ballanan arı/dır erkil tuğlalar örüyorum tümlemek öyle zor ki beni... dişledikçe usumun kılcallarını eksiliyorum dudaklarımda elma tadı taçyapraklarımda özsuyum ağlar. hücrelerim polenlerle dansederken k/oyunlaşırım güdül/en/meye hazır sosyal taşlarımı dökerim ortaya ilk ateşini yakarım çobanın demir tavında olmalı/ki biçimlensin yüzyıllar var ki biçimsizim. bir yandan biçimsiz yanım için kavgam kalıba kondukça erimem bu yüzden damlalarım var okyanuslar aşacak cennetten kovulmam sırf bu yüzden kaselere hapsedilişim...

12


PELĐT'ĐN AĞIDI

ben istemedim pelit olmayı... kabuğumu da ben seçmedim üstelik çıktığım döl yatağında gömüm meşeyse anam, bağlıysa karnından toprağa ben de toprakta var olurum... çekirdeğime sarılıp uyurum... susuz koyduysanız beni sevgiden yana suçluyu bende aramayın... genlerle taşınıyorsa fahişe duygular herkes kadar masumum/ suçluyum çift başlı bir sürü yılanlar dolaşıyorken ortada erekleri yalnızca akarlarını korumaksa her şeye, hiçbir şeye eder biçiyorlarsa sevgiyi darağacında sallandırıyorlarsa asırlardır... bu yüzden yoksa aşkın mutlu sonu... ben Pelitim, beni vurun... nasılsa bir çılgın anımda bir çalı altında, yeniden yeniden var olurum...

13


NĐSAN DEĞDĐ YÜREĞĐME

bu gün adı yok yaşımın eteklerimde bahar çiçekleri dudaklarımda bir Nisan öpüşü gelincik tarlasında boylanırım. bu gün delifişek duyularım ırmak olur çağıldarım güneş olur ısıtırım yüreğinin buzullarını... öperim taçyapraklarından...tozlaşırsın organellerinde gezinirim bu gün kanım kaynar,yüreğimin sedirinde hücrelerimin bayramıdır sürgüne durur,filizleşirim menevişleşir usum,baharlanırım. bu gün çocuklaşırım saklambaç oynarım bakışlarında bilyalarımı saklarım kuytularına topacımı döndürürüm dudaklarında avucunun içine saklarım balparmağımı.. bu gün kelebeğin ömründe saklarım düşlerimi serçenin kanadına asarım yüreğimi turnanın tellerindedir türkülerim kuğunun gözlerinden içerim maviyi bu gün ıslık çalarım notasız ezgiler söylerim gözlerim değer yüreğine,dellenirsin çakıltaşı olurum gizlerinde.. bu gün gül kırmızıdır gülüşlerim bu gün nar kırmızıdır öpüşlerim bu gün kan kırmızıdır çiçeklerim Nisan yağmuruyla yeşillenirim

14


BĐR KIRLANGIÇ HAVALANDI GÖKYÜZÜNE, NAR KIRMIZI KEFENĐ... Ibirisinin zevki yakmaktı altı günde,altı yerde, altı yeşili yaktı altmış yıl yatsa mapus ne yazar ciğeri beş para etmezin yüzünden ülkemin ciğerleri yandı... keçiye sorsalardı yanarak mı ölmek isterdin diye dili olsaydı dilemezdi yanmayı ya sen insan mısın? keçi keçiliğinden utanır da ya sen arlanmak nedir bilir misin? IIbir kırlangıç havalandı gökyüzüne nar kırmızıydı kefeni son kanat çırpınışlarını bıraktı yeşile yeşil,nar kırmızı,kan kırmızı yandı bütün kuşlar,böcekler canlı cansız ne varsa artık yoktu ne yeşil ne mavi. kül grisiydi herşey,kömür karasıydı yanan sadece yeşil değil çocuklarımızın çocuklarının mirasıydı. IIIüzgünüm dünyam senin binlerce yıllık değişimini on yıllara sığdırdık nükleer denemelerle,kimyasal silahlarla biyolojik,sosyolojik bilumum silahlarla suni depremler yarattık ormanlarımızı yaktık,gölleri kuruttuk çiçekleri ezdik,gülleri soldurduk yetmedi...kudurduk kudurduk! ! ! elbirliği ile kıyameti oldurduk doğumuna az kaldı...

15


IVdoğaya zulmetme intikamı acı olur nice uygarlıkları suya gömen odur tanrıları yokeden... sanma ki sana ihtiyacı olur...

16


ALKIMIN ĐMBĐĞĐNDEN ĐÇMELĐ HAYATI

bir alkımın imbiğinden içmeli hayatı... bir kereliğine altından geçmeli.. bir kereliğine erkekse kadın kadınsa erkek olmalı insanlar... bir kereliğine yerinde olabilmeyi bilmeli... bir kereliğine yaşamak için ölmeli.. sonra gelsin HAYAT! ! bir türkünün ezgisinde değmeli hayata... bir kereliğine şehirli, köylü olmalı güneşin altında ırgatlık nasıl olur yaşamalı akmalı ellerle,soğan ekmek yemeli... bir kereliğine zengin,yoksul olmalı havyar üretim çiftliğinde çalışmalı örneğin balığın kokusunda tatmalı hayatı... bir namlunun ucundan asılmalı hayata... bir kereliğine savaşta ölenler,dirilmeli örneğin ölüm gerekçelerine imza koymalı her savaş öleni yandaş olmalı... bir kereliğine çocuklar,büyük olmalı şaşırıp şu dünyanın düzenine... vazgeçip büyümekten,çocuk kalmalı... bir alkımın imbiğinden içmeli hayatı bir türkünün ezgisinde değmeli hayata bir namlunun ucundan asılmalı hayata.. tutunmalı sarmaşığın kollarında...mavi

17


UMUT EKTĐM ZEYTĐN TARLASINA

bu günü yazmalıyım nasıl umut ektiğimi bilmeli herkes dağlara,taşlara uçan kuşlara... bir leylim havası tutturduğumu bilmeli. yüreğim yüreğime sığmıyor avuçlarımı açtım,umutlarım havalanıyor bir güvercin kanadında... ak güvercinim benden selam söyle barışa,kardeşliğe... ilkem barış olsun andım kardeşlik üstüne... bu günü çizmeliyim mavi gökyüzü tualim olmalı içine her renkten koymalıyım bulutları boyamalıyım örneğin siyahtan,griden maviler yaratmalıyım mavi,daha mavi, en mavi olmalı ışık hüzmesi aydınlatırken dünyayı mavi ışıtmalı deniz mavi,gök mavi... bu günü yaşamalıyım dolu dolu,her anın hakkını vererek bütün kemiklerim ağrıyıncaya dek çalışmalıyım bir baş soğanı yumruğumla bölmeli zeytin,peynirle karnımı doyurmalıyım ürettiğim için mutlu alın terimi akıttığım için huzurlu olmalıyım bu günü yazmalı,çizmeli en çok ta yaşamalıyım umut ektim zeytin tarlasına... bir gün ektiğimi biçeceğim.

18


ANNE BENĐ SEVSENE

anne beni sevsene ben istemedim ki; dedemin babam olmasını dayımın beni boğup, seni vurmasını ben istemedim hiç kimsenin ölmesini anne beni sevsene... anne beni sevsene ben istemedim ki; köprü altlarında yaşamayı yıldızları örtünmeyi,beton döşeği çöplerden beslenip tiner,bali çekmeyi anne beni sevsene... anne beni sevsene ben istemedim ki, mayın tarlasında kelebek uçurmayı bombaların yokettiği babamsız dünyayı daha on yaşında tüfek tutmayı anne beni sevsene... anne beni sevsene ben istemedim ki; yoksul olmayı onca kardeşten sonra,yatalak bir babayı eksi derecelerde ayakkabı boyamayı okul yerine sokakta mendil satmayı anne beni sevsene... anne beni sevsene ben istemedim ki,bulanık sulardan su içmeyi yüzümü yiyen börtü böcek,sineği açlıktan kavrulan kara kuru şu deriyi anne beni sevsene... anne beni sevsene ben istemedim ki; dünyanın dörTte bir nüfusu olmayı ucuz eşya yapıp satmayı okul yerine atölyede çalışmayı anne beni sevsene anne beni sevsene ben istemedim ki,özürlü doğmayı ben de isterdim koşup oynayıp gülmeyi tercih ederdim bu şekilde yaşamaktansa ölmeyi sorsalardı isterdim herşeyi öğrenmeyi anne beni sevsene... 19


anne beni sevsene ben istemezdim ki, annesiz babasız olmayı annem babam diye sizi bilmeyi istedim sadece sıcak bir çöreği vurma baba,vurma anne anne beni sevsene... anne beni sevsene ben istemedim ki,koca adamların beni görünce tahrik olmasını daha açmadan gülümün solmasını nasıldır bilmiyorum bunun utancıyla yaşamasını anne beni sevsene... ANNE BENĐ SEVSENE! ! !

20


KANADI

kanadı… bir bebek dünyaya gözlerini açtı kanadı… bir kız çocuğu ürktü kanadı… çarşaf sakladı birileri kanadı… bir cana can vermeyi anladı kanadı… yüreği kanadı… göğsü kanadı… rahmi kanadı… eli kanadı… gözü kanadı… kan kustu kızılcık şerbeti içtim dedi… kanamalar sustu bir gün üzerine ölü toprağı serptiler…

21


ANNE BEN BÜYÜDÜM ARTIK

anne ben büyüdüm artık leylek masalını öğreneli çok oldu… bana dokunmanın güzelliğini anlat sarılmanın sıcaklığını… arterlerimdeki fokurdamayı anlat siyah beyaz bir filmdeki masumiyeti… ırzına geçilmesin duygularımın bana büyümeyi anlat anne büyümenin bariyerlerini anlat… bana senin pencerenden bakmayı bırak anne bana benim penceremden bakabilmeyi dene… sesimin çatallaşmasını göğsümün delişmence kabarıvermesini tüylerimden korkmamam gerektiğini kanamalarımın utanılacak bir şey olmadığını, beni utandırmaması gerektiğini… benim birey olduğumun, ayrıcalığımın olduğunun ayrımını anlat… bana yasaklar koyma anne beni başıboş da salıverme senin arkamda olduğunu hissedeyim … bir gölge gibi değil belki bir şemsiye gibi koruyan… bana çocukça kızmayı bırak anne çocuklaştırma… ruhumdaki çalkantıları anlamaya çalış başkalarıyla kıyaslama … bana bir masal anlat gerçeklerden olsun… içinde bir tutam sevgi içinde bir tutam saygı içinde yaşama sevinci olsun…

22


EYLÜL KARASI GÜNLER VE KIZ ÇOCUĞU

Eylül karası günler düşer hüznüme akbaba olur deşer yüreğimi... on iki yaşında bir kız çocuğu gülbeyaz düşlerini bırakır uçurtmanın kanadına Eylül gölgesi boyar üstünü tuhaf bir korkudur Eylül çocuk yüreği kanar anlayamadığı bir el dokunur... marşlar coşkulandırmaz artık,korkutur ayak sesleriyle yüreği üşür çiğli bir sabah,radyoda türküler ölür yetmiş dörtlü yıllardan kalma uçağın sesi ürpertirken bir yanını... /hani babasını alıp götürecekler diye buğday anbarına sakladıkları/ düşer aklına bir de bu korku...büyür....büyür on iki yaşında bir kız çocuğu düşünür bunca çıra varken yakacak bir çok kitap neden ölür? fidanlar filizlenir yeşerir delikanlı çağında fidanlar filiz yürekleri vurulur... on iki yaşında bir kız çocuğu tütün sarısı ellerinden emeği öğrenir yokluğunda ekmeğin ederini... yamalı çoraptan utanmamayı öğrenir gizleyebiliyorsa dora papucun uçlarında hayalleri,yıldızlar kadar çokken yıldızların yasaklanması Eylül karası günlere denk düşmüştür.

23


NEVRUZ ZAMANI KADIN DÜŞLERĐ

narkotik düşünceler asılmış usuma sinir iletilerim kördüğüm aşksızlık mı beni böyle duyarsız kılan ya da umutsuzluk mu esir olduğum? nevrotik düşünceler sarmış dört bir yanımı. tamda nevruz zamanı... ne çabuk unutmuşum her nevruzun yeni bir umut olduğunu birileri kökenime kibrit suyu döküyor birileri yarınımı iğdiş ediyor kimliksizim... oysa ki Ortaasya'dan gelen göçebe yörüğünün genleri taşıdığım otağ zamanından...o taa uzaklardan gelen kadınanaların kızıyım ağrıma gidiyor,saray entrikalarıyla örtünmek...düşüncelerimin mimozasında prangalar vurulmak.. kurtlar sofrasında esir alınırken kimliğim yüzyıl öncesinin kararları hükümsüzdür benim için alt kimlik üst kimlik ne alt sınıf üst sınıf ne tanımıyorum hiçbirini sınıfsızım kimliksizim tanımsızım... insan olmanın erdemi yoksa erkinde varlığım birilerini yok etmek içinse tanrılara yaranmaksa amaç vazgeçtim...akılsızım insan olmanın erdemi varsa içinde karanlığa doğmaksa erek yakılması gereken meşaleyse ben meşaleyim...yakın...

24


AĞLAR YÜREĞĐMĐN KAFES KUŞU

zehirini akıtıyorum acılarımın kendimi sağaltıyorum ne bir kırmızı gülde ne de mor karanfilde arıyorum seni ruhumun gömütlüğündesin elimde kör bir lamba... merdiven arası yürüyüşlerdeyim yükseldikçe basamaklar düşüyorum palazlanan düşlerim vardı oysa günah keçisi saydığım inatlarım nerden bilirdim ben yalnızca piyonum... ilkel egomun tutsağıydım belkide beni sende oynaştırdığım ya da kendimi sende var saydığım sen çekip gittin şimdi öylemi? git beni seninle bırak ben hüznümün tarağıyla taranıyorum... ben ne Munzur'un kara kızıyım buğday başağından taneleyeceğin hamur kokulu ellerde tazeleştirdiğin ne de kısrak gülüşlerdeyim günahlarımı mendil yaptım önüme sadece sana dileniyorum... sarı tütünün acısını katık yapmış anam akmasını göbeğime bezemiş sırf bu yüzden zor seviyorum sırf bu yüzden düşlerim acı bir roman kahramanına benzemiyor gerçeklerim... hayat ne çok rol yaptırıyor insana içim ağlarken yüzümde maske gülüşlerim ikinci benimle gerçeklerim özdeşleşmiş yapmacık tarafım öksüz sen çekip gittin şimdi öylemi? yapma gülüm ben yıllar varki zaten gömüyüm…

25


AŞK VE KADIN

kadınlar aşık duygularında yaşar yemeği karıştırırken gülümseyivermektir aşk bir kedinin bakışına ağlayıvermek ya da... kadınlar aşkı kuytularında yaşar bir busenin sıcaklığını saklar yıllarca dokunulan ruhudur oysa... kadınlar aşkı düşlerinde yaşar ellerinin başka bir elde saklanması ya da bir omuzda uyuya kalınmasıdır aşk... kadınlar aşkı söyleyemediklerinde yaşar kendi karmaşasından anlaşılmayı bekler bakışlarından, konuşulmasını... sessiz çığlıklarından, avutulmasını... kadınlar aşkı tutkularında yaşar gözü karadır, pire için yorgan yakabilir bazen cesaretlidir, sokak ortasında ölüme göz kırpar... kadınlar aşkı eylemlerinde yaşar aşk yasaklara başkaldırıdır... doğaya,doğala dönüştür bir hayvanın arsızlığınca yaşar... kadınlar aşkı yüreğinde yaşar bir papatyanın narinliğinde bir ırmağın doludizgin akışında, su gibi duru yaşar... kadınlar aşkı doyumsuzca yaşar bir kedinin nankörlüğünde bir köpeğin sadakatinde egosunun en ilkelinde yaşar... kadınlar kadınlar kadınlar kadınlar kadınlar kadınlar kadınlar kadınlar kadınlar

aşkı; duygularında yaşar aşkı; kuytularında yaşar aşkı; düşlerinde... aşkı; söyleyemediklerinde aşkı; tutkularında aşkı; yüreğinde aşkı; eylemlerinde aşkı; doyumsuzca aşkı /KADINCA/ yaşar... 26


ÖPÜŞ

dölyatağında büyüyendi o alnından öpülen bir öpüş bu kadar kutsal olurdu her canlının cenini kendine güzel toprak istemezse tohumun sonu değirmen içine almazsa en bilge tohumu bile umarsız bir yok oluşu bekler en duygusal adam bile bir ananın memesinin sızlamasını gökten yağar gibi boşalmasını anlayamaz ve hiç bir öpüş bir oğulu emzirmek hazzından daha fazlası olamaz o yüzdendir adamların kasık yangısı...

27


ÖRÜMCEK AĞI

bir örümceğin ağına takılmaya gör arı olsan da, akrep olsan da, sinek olsan da fark etmez ya akrep gibi kendi kendini sokarsın ya arı gibi kustuklarını yutarsın ya da sinek gibi kanatlarından asarlar seni... kendi dalına tutunamazsın ve de kendinin sandığın ağacın kökü dışarıdaysa dışarıdan emdiriliyorsa özsuyu içerden çürür gidersinde anlayamazsın sen seni... bir örümceğin ağına takılmaya gör kim vurdu ya gider anlayamazsın özgür bir coğrafyada olduğunu düşünürken sivil bir kurtçuğun kozasında boğarlar seni küresel bir dünya umarken hayattan kölelik iplerinden kurtulamazsın...

28


DÜŞLERĐMĐN ÇINGIRAĞI

ruhumun gelgitlerinde deniz kestanesi oluyorsun umulmaz bir anda yüreğime batıyor sevdan... çatısız bir çatıda her yer her yerde bir sürü çul çaput arasında gülümsemelerim oluyorsun... toprağın tadı dudaklarında ve ellerin ırmağımın okyanusa açılan penceresinde ve toprak kokusu ellerin... iki kez yakınım sana iki bin kez uzaktayım oysa iki milyon kez yüreğimdesin hala tenin deniz tadında ve çatlayan dudakların ve durduğun aynı çöl... on yıl çok uzak yirmi yıl çok yakın bana yıkanıyorum gözlerinin deltasında usulca gözlerimden dokunuyorsun ellerin, saz çalan ellerin bir neyzenden fısıltılar üflüyor kulağıma... ellerin ah ellerin gözlerimi kapatıyor sobeliyor beni haşarı bir çocuk elleri ellerin oyunsu dokunuşların pembe bir erguvan çiçeği tüllerimi kucaklıyor on yıl öncesinin aynı zamanı ev,oda,eşyalar aynı bu gün gözleme yaptım gelir misin? evet bal peteği gözlerinde saklı evet krem rengi gömleğin evet evet her şeyinle aynı düşlerimin çıngırağı... 29


turuncu bir sabaha uyanıyorum bu gün düş oyuncağım ellerimde oyunbozanlık yok öyle saklambaç oynayacağız ben körebe seni sobeleyeceğim işte bak elim sende...

30


ISSIZ DAMIN SESSĐZ ÇIĞLIKLARI

-kaç kadın yaşamadı ki benzer bir gece...kapanınca yatak odasının kapısı ne çok gizleri oynaştırır içinde adsız kadınlarımızın yarası içinde... sarhoş olan geceler değildir adamlardır ilkel egosuyla usları tırmalayan şiddetin katmerlisini uygulayan her sarhoş gece gözlerimde bir mezar kazar yüreğim sıkışır kan ağlar bilirim suçsuz değildir geceler... gecenin koynunda oynaşırken yalnızlıklar bir kadın büzüşür yatağında yılların verdiği alışkanlıkla eşini bekler gecenin kör bir saatinde adını koyamadığı bir nedenle bekler aşk dese değil sevgi dese değil onun adına kaygı duyar ulaşılmazdır adam hastaneleri arar karakolu arar onun ölebileceğinden korkar -ölüm korku tanımaz oysasonra çok sonra gelir adam gecenin kör bir saatinde sabah alacasına yakınken yada... kızmıştır... aranmaktan,aranılmaktan kapatmıştır telefonunu.. öyle ya kılıbık durumuna düşmek vardır karından korkuyor musun demişlerdir belki de kadeh tokuşturmuşlardır ne kadar erkek olduklarından dem vurmuşlardır oysa oysa kadın en kötü olasılıkları düşünmüş yüreğinin tam orta yerine bir taş oturmuştur onu mengene gibi sıkan ya başına bir şey geldiyse 31


ya başına bir şey geldiyse.. ah kadınım onun başına bir şey gelse bile umrunda değilsin ya da başına birşey gelecekse zaten gelecek be gülüm asıl gecenin kör bir saatinde bir kerecik bile çekip gidebilecek misin evden sen asıl onu düşün..düşün ve hiç bir şey olmamış gibi ve hiç bir şey yaşanmamış gibi adam sırtını döner uykusuna dalar bir trenin cuf cufları gibi horuldar... ıslatırken gözyaşları yastığı kadının bir çaresizliğine bir kadınlığına bir yalnızlığına ağlar bir de kör gecelere.. çift kişilik yatağında tek kişilik yalnızlığına dalar yüreğinin orta yerinde bir şiir ağlar...

32


ARADA BĐR YERDE

sen Sevgi tarihin derinliklerinden gelen Safo değilsin kimse seni şiirinle anımsamayacak ne de kimsenin giydiğin kara gelinlikten haberi olacak senin adın olsa olsa bir kasaba mezar taşında olacak kimse bilmeyecek ruhuna Fatiha okunmasını istemediğini... bir Hristiyan mezarında da olabilirdin ya da bir Yahudi mezarlığında ya da Ganj Nehrin de yakılabilirdin yani insansan bir şekilde öleceksin nasıl gömüldüğün ne fark eder ki ya da nasıl öldüğün... ama nasıl yaşadığın önemli işte yani kırık ayaklı bir martıya ağlayabilmek yere düşen bir ekmek kırıntısını bir karıncaya sunabilmek önemli.. öldükten sonra savaşanların tarafsızlığını bilebilmek yani dişini kurcalıyorsan tok olduğunu ayırt edebilmek kışın üşümüyorsan bir damın olduğunu yazın yanmıyorsan bir gölgen olduğunu maviyi görüyorsan bir gözün olduğunu kuş seslerini duyuyorsan bir kulağın... elmayı yiyebiliyorsan bir dilin olduğunu papatyayı kokluyorsan sonra ve dokunabiliyorsan yatalak birine beşikteki bebeği sever gibi... sen Sevgi bir kasaba mezarlığına gömüleceksin ne köylü ne de kentli arada bir yerde... ve mezar taşında da şöyle yazmalıydı 'Safo gibi anılmak isterdi..'

33


ADI AŞKTI....

benim de aşklarım vardı amansız büyük çılgınlıklarım... ağlamalarım vardı nedensiz,tuz tadında tenimde yanardı köz yangınları kış ortası birden bire gülümsemelerim vardı yanaklarım gülpemde...adı aşktı... benim de sevdalarım vardı olanaksız ve yaşamaya çalıştığım yasaksız bir çınarın ululuğunda... sarı gecelerde uyanıklığım vardı bal rengi gözlerde yitip gittiğim....adı aşktı. benim de sevgilerim vardı uçsuz bucaksız dünyayı tersine çevireceğimi sandığım mercan içinde saklı inci tanesi bir kadının memesinden soğurur,gibi verimli... semiz çocuklar büyüten...adı aşktı benim de düşlerim vardı mavi engin okyanuslara açılan... kendi neronumu yarattığım bir bakışa gecelerimi yaktığım karbeyazı sabahlara kalktığım...adı aşktı benim de hayallerim vardı güncesiz muhacır pazarlarında sattığım ekmek,peynir gibi öpülesi hava gibi, su gibi ateş gibi, toprak gibi olmazsa olmazdı...adı aşktı.

34


SARHOŞ OLMALI BAZEN

içmeli bu akşam sofra da balık puşt etmemeli ortalıkta bu kadar puşt gezerken içmeli bu akşam hatta hatta...küfürleri çerez niyetine tüketmeli hazır kafa da kıyakken bir ayyaşın penceresinden bakmalı belki de... bunca midesizlikleri taşırken heybemizde ağız dolusu kusmalı belki... bir naranın coğrafyasında koşmalı ruhları çırılçıplak soymalı giyiniklikleri asmalı duvara kral çıplak diyebilmeli belki de... bulutları örtünmeli yorgan niyetine şimşekleri çekmeli bazen üzerimize öylesine içmeli bazen... içmeli bu akşam bütün çirkeflikleri,pislikleri yok saymalı üstüne bir sarhoşun abasını örtmeli yani...yani düşüncelerin ortaçağını kırmalı korkunun kokusunu yok etmek için içmeli.. içmeli anam babam yarına gül dikebilmek için içmeli... bir bardakla sarhoş olmalı cancağızım yarına ayık kalmak için içmeli bacaklarımızın bizi taşıyabildiği oranda koşabiliriz yada koşabildiğimiz oranda uçabilir içimizdeki kuş göğün maviliğine....içmeli...içmeli bu akşam.

35


SÖZ BENDEN ĐÇERĐ

beyaz bir sayfayı kirletmek midir şiir? yada sözcüklerin yavan düzgüsü içinde akan bir ırmak yoksa... hep söyleyemediklerimin öksüzlüğündeyim bu yarım kalan neyin türküsü...? şiirin gözlerinde çağıldamak isterim oysa... yeşilin tonların yazmak isterim sarının hüznünü sabaha doğan kuş seslerini ölümün yüzünü... narçiçeklerini haziranda gelincikleri baharda bir savaş sonrası kan çiçeklerini bir tuvale resmeder gibi.. ve aşkı sevgilinin gözlerinden içmek isterdim sonra yoksa ne işe yaradı şiir sözüm benden içeri...

36


DĐPSĐZ BĐR ÇUKURDUR ÖLÜM

gri zamanlar dipsiz çukurlar sonra sözcüklerin ölgün zamanları çığlık çığlığa sessizler korosu ürperiyorum... binlerce kişi ve çıt yok ölümün ağırlığının vuduğu yüzler yaşamlarını unutmuşlar evdeki askılarda. omuzlarda taşınan,yirmiüçüncü yaşında... baharda ötmesin baykuşlar vurmayın anaları canevinden göğüs kafesine yatan huma kuşu ahların en acı halleri çaresizliklerin... oğul kokusu nedir bilirmisin ey can görmemeyi bile bile kucaklayamamanın ağırlığını bir daha onsuz oturmak sofraya kazağına sarılmak içinde varmış gibi atkısını avuçlamak yüzünü avuçlarcasına.. ah gri zamanlar siyaha düşürdünüz günümü dipsiz bir çukurdur ölüm yada söylenmemiş nota selvide dal ince sürgüne veremeden tomurcuklarımı zamansız geldin ey ölüm yeraltındaki börtüböcekler eksik gelmiştir sizlere gülüm başka bedenlerde açmak üzere...

37


ISSIZ DAMIN SESSĐZ ÇIĞLIKLARI -kaç kadın yaşamadı ki benzer bir gece...-

kapanınca yatak odasının kapısı ne çok gizleri oynaştırır içinde adsız kadınlarımızın yarası içinde... sarhoş olan geceler değildir adamlardır ilkel egosuyla usları tırmalayan şiddetin katmerlisini uygulayan her sarhoş gece gözlerimde bir mezar kazar yüreğim sıkışır kan ağlar bilirim suçsuz değildir geceler... gecenin koynunda oynaşırken yalnızlıklar bir kadın büzüşür yatağında yılların verdiği alışkanlıkla eşini bekler gecenin kör bir saatinde adını koyamadığı bir nedenle bekler aşk dese değil sevgi dese değil onun adına kaygı duyar ulaşılmazdır adam hastaneleri arar karakolu arar onun ölebileceğinden korkar -ölüm korku tanımaz oysasonra çok sonra gelir adam gecenin kör bir saatinde sabah alacasına yakınken yada... kızmıştır... aranmaktan,aranılmaktan kapatmıştır telefonunu.. öyle ya kılıbık durumuna düşmek vardır karından korkuyor musun demişlerdir belki de kadeh tokuşturmuşlardır ne kadar erkek olduklarından dem vurmuşlardır oysa oysa kadın en kötü olasılıkları düşünmüş yüreğinin tam orta yerine bir taş oturmuştur onu mengene gibi sıkan 38


ya başına bir şey geldiyse ya başına bir şey geldiyse.. ah kadınım onun başına bir şey gelse bile umrunda değilsin ya da başına birşey gelecekse zaten gelecek be gülüm asıl gecenin kör bir saatinde bir kerecik bile çekip gidebilecek misin evden sen asıl onu düşün..düşün ve hiç bir şey olmamış gibi ve hiç bir şey yaşanmamış gibi adam sırtını döner uykusuna dalar bir trenin cuf cufları gibi horuldar... ıslatırken gözyaşları yastığı kadının bir çaresizliğine bir kadınlığına bir yalnızlığına ağlar bir de kör gecelere.. çift kişilik yatağında tek kişilik yalnızlığına dalar yüreğinin orta yerinde bir şiir ağlar...

39


GÜLLERĐ DERDĐRMEZLER BĐZE GÜLEYCAN

hani uçmak istiyorsun ya martılar gibi seninki odalar arası kadar bilemedin komşu kadınlar kadar en fazla karşı mahalle kadar bir avucunun içi kadar...Güleycan hani palazlanıyor ya yüreğin yüreğin aklının önünde olmak istiyor ya kafa tutmak istiyor duyguların düzene iğnenin yurdasından geçmek gibi...Güleycan. hani kızılca kıyametler kopuyor yüreğin de haykırasın,bağırasın,ağlıyasın geliyor ya akşam yediğin tokatın değil yüreğindeki izlerini silmek istiyorsun ya kırık cam parçalarının birleşebilirliği kadar...Güleycan ne çok görevler yüklemiş hayat sana ne çok vereceklisin herkese,herşeye.. at,avrat,silah üçlemesin de yerin hala değerin öküzün önüne geçemedi be...Güleycan. yaratılışında bile bir kaburgadan sıyrıştırmışlar elmayı yedirdin diye şeytanla eşleştirmişler saçı uzun,eksik etek giydirmişler ne ekersen onu biçersini unutup doğurganlığın bile ceza olmuş sana..Güleycan. bir avucunun içi kadar özgürsün iğnenin yurdasından geçmek gibi duyguların kırık cam parçaları gibi yüreğin gülleri derdirmezler bize..Güleycan.

40


ÖZGÜR RUH TUTSAK BEDEN özgür ruh hep kanatlanmak ister açık durur penceresi yapboz tahtasıdır yüreği bir çok gizin odağıdır bazen bir dağın doruğundaki martı bazen bir bağın üzümündeki şarap bazen kaldırımların fahişesi bazen sokakların efendisi tekil değil çoğuldur her dem kalıba sığmaz değişken tutsak beden etken değil edilgen bir yanıyla bir yönüyle bir biçimde bağlıdır bir adama yada kadına çekip gidemez uzaklara istesede çakılı kalır hep çivisi hep nedenleri vardır tutsaklığında çocukları vardır evi vardır barkı vardır ana babası toplumun koşullandırması yüreği zincirlidir usu bağımlı ayağı topaldır bir biçimde özgür ruh kendi kendinin efendisidir kendi kendinin tanrısı neden niçin nasılla koşullanmaz eğer imgesindeyse anka kuşu yaratıcıdır bir biçimde çıplaklığı sever özgür ruh yalınlığı renkleri sonsuzdur günleri adsız en uçtadır hazları en çok rüyaları sever tutsak beden zamanla kanıksar tutsaklığı azat edilse de kendi yörüngesinden dışa uçamaz artık tek başına var olamaz hep nedenleri vardır onu tutan bir adam bir kadın bir çocuk bir ev bir toplum bir biçimde kıyısında durur uçurumun beden giyiniktir ruhsa çıplak o yüzden fırlayıp gider ruh kefenden 41


DĐLEKLERĐMĐ UMUT AĞACINA BAĞLADIM

Hep güzellikleri anlatmak isterdim bebeğim sana, Irmakların çağladığı,kuşların ötüştüğü güllük gülistanlık bahçeler sunmak isterdim sana Savaşların olmadığı... Bombaların parçalayıp gülüşü yüzünde solan çocukların resmini DEĞĐL... Hep iyilikleri sunmak isterdim bebeğim sana, Paylaşmayı, bir simidi bile bölüşebilmeyi bilmeyi... On kuruş için adamların öldürüldüğü çalmanın çırpmanın olağan sayıldığı toplumu DEĞĐL... Hep sevgileri sunmak isterdim bebeğim sana Elma yanaklı,semiz çocukların yüzünde diş ısırıkları gibi sevimli... Afrika'da,Asya'da ve ülkemdeki açları DEĞĐL... Hep aşkları anlatmak isterdim sana bebeğim dağları delen Ferhatları Kerem ile Aslı'yı Leyla ile Mecnunu..yürek yakan sevdaları... Kazara dünyaya gelipte üç şerefsizin tecavüzüne uğrayıp dünyası kararan bebeği DEĞĐL... Ki bu aysberkin görülen yüzü. Ya daha nice kirlilikler gizimizde... 42


Hep mutluluğun resmini yapmak isterdim bebeğim sana, Gül yüzünde güller açan anneyi ve kucağında bebeğiyle... Aile içi şiddetin her türünü yaşamış Karnında sıpası,sırtında sopası eksik olmayan kadını ve üzüm karası gözleriyle çaresiz bakan çocuğu DEĞĐL.. Dileklerimi umut ağacına bağladım ya tutarsa diye...

43


KADINIM Benim direnmelerim daha anam karnındayken başlamış beni düşürmek için damdan atlamış anam... Ben yaşamak için direnmişim. Benim ezilmelerim şuncacık çocukken başlamış Bir avuç kiraz için, kilomun iki katı Hamdi'yi sırtlamış omuzlarım Onlar varsıl,biz yoksul... -----ezilmişim. Benim başkaldırmalarım her zaman vardı da bu günlerde daha bir başkaldırıyorum Kadının ne istediğini düşünmeyen erkeklerde... Ayaklar altına alınmış kadınlığım... Bilmeseydim keşke, ------okumasaymışım Bu benim görevim der Kadınlık buymuş der bir koyun gibi yatardım. Bitlis'te onbeş gün sonra evlenecek olan,ama kocasını görmemiş,Dilan 'da kaldı ----kadınlığım. Ağrı'da üçüncü kuma olan -Yetmiş yaşında -dedem yaşında ki adama giden,hem de onbeş koyuna giden Hasret 'te kaldı... ..........kadınlığım. Onları her düşünüşümde,üşüyorum Ezilmişliğimi,direnmelerime katıp -------başkaldırıyorum --------başkaldırıyorum. Babamın öfkesinin annemin suratın da patlamasında kaldı Đstanbul'da Laleli'de Altı yaşında ki çocuğunu büyütmek için çalışan,kaldırım dilberi,Đffet'te kaldı ----kadınlığım Ben bir eksilir,bin çoğalırım Ben KADINIM.

44


KADINIM UYAN

nereye gidersin böyle akbulut umutlarımı da devşirerek söz cambazları iğdiş ederken düşüncelerimi ipotek ederken yarınlarımı siyasi erkin göbek taşına oturtan kim beni? sen kadınım özgürlük kılıfında köleleşirken dağıt saçlarını...yeller kıskansın Anadolu 'luk yüreğine aksın kökenine git... arabın yoz kültürünü azat et avuçlarından beyaz güvercin havalansın sen doğansın,doğuransın... yeni baharlara döl verirken düşünceler bir umut olmalı diyorum yine de bir ışık olmalı düşten kopmalı bir ateş şimşek olup çakmalı...

45


TANRILAR VE OĞULLARI

I-tanrılartanrıları mutlandırmak, yaranmak mıdır erek günahlara kılıf mı? kurban ederken canları... doymadılarsa bunca zaman aç gözlüdürler ve günahları ağırdır bizlerden yada etoburdur tanrılar II-tanrıya yaranmak isteyenleradamlar ve oğlulları sunmuşlar paylarını tanrılara nice bakir kızlar semiz koçlar,altın tepsilerde,sunaklarda kanları akıtırken yunaklarda temizler mi /ki sular utançtan ağlarlar kan kokusu suları tutar. III-kendini tanrı sananlaradamlar ve oğulları tanrılığa soyunmuş bu sıralar doymuyor karınları,ahtapot kolları bir elinde din,iman,inan oyunları öbüründe petrol kuyuları maden kurguları ve beslendikleri Asya'nın, Afrika'nın açları,açıkları, safları, salakçıkları kançiçeği Asya,ağarmaz Afrika tanrıların köstebek oyunları.

46


IV-ve halklar köleleşen toplumların duyarsız kılcalları kesilen arterleri...içtikleri kendi kanları irinleşirken çıbanları,yokettikleri canları beslerken kurtçukları ve tapınırken onlara ve kader mi Afrika,Asya? ve kader mi kardeşin kardeşi kıyması? ve tanrılar oturmuş etnik köken haritasında oynarken karesini,asını ve madenler mi vareden dünyayı? yok etmenin inancında ve sonuç; inanan yoksa ne işe yarar tanrılar?

47


DAMGALI ŞĐĐR

niye korkar şair damgalı şiirler yazmaktan niye korkar taraf olmaktan şiir ille de aşk mı kokar ya ellerinde mayınlar açan çocuklar karanfiller neden onlara ağıt yakar bir gün ortası oyunlarında sobelerken dünyayı çocukların elleri neden barut kokar ebesi kimdir sonra ölümün yüzü soğuktur oysa ölüm neden yakar neden kınalanır yiğitler giderken askere kızlar neden kınalanır sonra baba ocağının son gününde ölüme inat kınalanıyorum elimde taşıyorum ağıtımı... vuran vurulan kimdir sonra kıyan kıydıran bellide bölen böldürende belli soyan soyduranı saymıyorum ağrıma gidiyor bilmek bazen susuyorum suskunluğuma inat gözlerimden dökülüyor sözcükler tepe taklak neden korkar şair damgalı şiirler yazmaktan doğmayacaksa karanlığa taşıdığı mum ne işe yarar gözesinde kana bulanmışsa ırmak nehirler onu nasıl paklar coğrafyasını bilmeden doğar insan genlerinde taşır toprak bilincini topraksız var olamaz ki uluslar imler kimleri yaftalar bazen kim kimin tarafıdır yalnızca doymayı ister çocuklar ruhen bedenen doymayı ister engin denizlere yol almayı ister düşlerinde yarınlar umut çırpan düşler kurarlar sonra umuda kurşun işlemez donmamışsa göz bebeklerinde yaşam pınarı...

48


kaç gün dolanımı zamanlar geçirdik sancılı sevincini tamamlamamış kaç türkü kaç şiir bu ağıda yazılan kağıt şiire toprak kana doymamış çok sürdü suskunluğumuz parmaklarının ucundan dokun yüzüme dilim suskularda belki gel bakışlarımı mimle birlikte damgalanalım içimdeki çocuk

49


PARA.........................

para/ para/para... elimin kiri para gözümün nuru para oluk oluk para umut umut para elime değen para elime değmeyen para parayla saadet olmayan para parasız sağlık olmayan para paran yoksa öl para paran çoksa gül para bir akşam ki dişimin kovuğu para bir yıl ki emeğimin yoğu para bozuk para gibi harcanan para bozuk para gibi harcanan insan beş kuruş için adamı dininden eden para üç kuruşluk insana beş kuruş değer verdiren para/ her kapıyı açan para yoksulun elinden kaçan para para/ para/ para... Napolyon'u olduran para Brütüs'ü öldüren para mendil satan çocuğu üzdüren para fahişeyi düzdüren para destan kadar uzun para/ kağıt kadar ince para kurşun kadar ağır para nefes kadar hafif para ve ayakların altında para ve yatakların üstünde para para senin gözün çıksın yine çenemi yordun para...

50


SUYA YAZILAN ŞĐĐR

ve suya yazılır gibi unutulmak için yazıldı bu şiir okuyanı yoktu nasılsa anımsayanı olmayacaktı sözcükler ağır aksak ilerliyordu yazanın dilinden bir arpa boyu ilerlemezdi yazgısında doğduğu topraklar...ve katırtırnakları döl vermeye duruyordu her bahar büyük adamlar büyük laflar ediyordu... ana rahmine kor gibi,battı yaktı kış uykusundan uyanır gibi silkelendi. köhnül bir kahvede piposunu tüttürmedi yada kunderanın barınağına hiç gitmedi ne yeni dünyanın tadına vardı ne eski dünyada tutuklu... tütünün acısının ayırdına,işlerken varmıştı ayrık otunu,kanyaşını... şairliği nerden bilsindi entel desen değildi bazen doğum sancısına benzer sancılanırdı yüreği acır,kıvranır,taşardı evet belki sözcükleri kuramazdı doğru... sözcükleri kördü,sağırdı,aksaktı birilerinin yüreğine değsin diye gözlerinin penceresine asardı.. kadın olduğunu unutmak istediysede insan olmanın erdemine varmaksada ereği olmadı...olamadı daha kapının eşiğinden çıkmadan düşüncelerini vurdular ortayerinden. kentsel özlemini çekerken düşüncelerinin ona kırsal mirası kaldı sevindi yüreğim yinede çocuksu bir coşku ile kızarmış yeşil domatesin lezzetine vardı suya yazıldı bu şiir ve unutulmak için yazıldı.. 51


KORKU

tıpkı çocukluk günlerindeki gibi korkuyorum dut ağacının altındaki kuyuda saklı korkularım öcüler vardı orda Arap dudaklılar yaklaşılmaz ki dipsiz kuyuların yanına şimdide korkuyorum iliklerime vuran öcü adamlardan öcü ayaklardan dağlardan karlardan değil de şehrin ayaklarından korkuyorum bir sen vardın elimden tutacak korkumu kıracak omzuna yaslanacağım dağdın oysa.. tuz buz oldu aynada adamdan yansımalar sen beni sevmiştin öyle mi aynadan sevilmeyi bilmez ki içimdeki çocuk yalın dokunulmayı sever yılanı bile sever sokmasının acısını bilmediğinden yalanı sever yalansız olduğundan ya da çek git beni dipsiz kuyularda bırak içimden bir tren geçer ellerim üşür,kalkmaz mendil sallamaya zamanın sarkacı vururken tik taklarını sol yanım sızlar..heybeme korku dolmuş.

52


ÇĐÇEK VE MAPUS

Koruyabilirmi çiçek rengini,solunca Solunca al,al görülmez,sarı da sarı.. Kararır esmerleşir,kül rengi olur çiçek. Sırf beyaz beyazlığını korur belli bir süre.. Koparılınca dalından daha bir tez kurur, Renk değiştirir çiçek. Koparılınca,alınınca özgürlüğü elinden insan, Bir çiçek gibi solar,kurur Hele mapussa birde.. çöker,yudum yudum erir Suçsuzsa, insan bir başka erir... Suçu özgür yaşamak için yaptığı eylemse... istiyorsa emeğinin karşılığını.. istemiyorsa sömürülmeyi... ve de istiyorsa barışı, bulunuyorsa bunun için mapusta... Soluncaya kadar emek sarferder. farkıda budur solan çiçekten

53


RESĐMLERDE SAKLI BARIŞ

ben kim miyim adım barış şu resimdeki resmin içine sakladılar ya beni oradan sesleniyorum işte şu resimden bak bak bu resimden hani çerçevesi kırık hani rengi soluk hani tan zamanı kırılmıştı ya camı o resimden sesleniyorum size barışım ben beni bulmak çok mu zor? bir Eylül zamanı kırmışlardı ya kolumu oymuşlardı bir mapus damında gözümü ellerime kelepçe vurup üç öğün tayın yerine sulamışlardı ya tenimi kar suyuyla hem de aklamak için besbelli işte o barışım ben bir türlü yerimi beğenmemiştim ya sola dursam solcu sağa dursam kolcu bir tek sigaramdı birinci işte o barışım ben bir parkam yeşildi bir de umutlarım eşitlik,kardeşlik,barıştı savunduklarım bir çok i/z/mle mimlendiğim itlerin ağız dalaştırdığı işte o barışım ben bakıyorum da hala çok değişmemiş zaman yalnızca oyuncular farklı oyunlar hep aynı maşa aynı maşa yani küllenmeye yüz tutmuşsa da hani kıvılcım olup çakacak 54


güneş olup yürekleri ısıtacak gül olup yarin yanağında açacak al yanaklı bebeğin yüzündeki o barışım ben ben kim miyim adım barış saklanmaktan yoruldum hadi sobeleyin beni

55


UMUDUN EZGĐSĐ

zamanın tanıkları olmalı zamanın sarkaçları kaldırım yosması lambalar kör lambalar sağır kapanıyorlar aydınlığa suçlu varsa kaldırım taşları kara çarşaf sokaklar günahlara kılıf...vitrinler sevemedim kırmızıyı orospu tanrıları anımsatıyor mitolojiden kalma hala doyamadılar kana sunaklar dolusu toprak kan ağlıyor doğumuna az kalan gebe belki de ağrısı içinde... güneş sen tapınmaya değmezsin benim güneşim sen değilsin benim doğumuma az kaldı özgürlük adına ormandaki ışığımı söndürdün anıtlarda var olamaz ki özgürlük ben bir karıncayı bile incitmezdim yeşilimi yok etmezdim kan için mavim elimde filiz doğmamış cenin...

56


MAYIS

Mayıs dudağımda kekremsi bir tad bir işçinin avuçlarında açar bahar gülleri alın terinin tuzu karışır yağmurlarıma toprak yeşerir her direniş bir umuttur filizlenen yarınlara... ne zaman bir işçi görsem şapka çıkarır şiirim... Mayıs mavi bir umut gözlerimde bir fabrika kızının ilmek ilmek dokuduğu bir sevda basması eteğinde bahar dalları... ya da Çukurova 'da pamuk tarlasında Harran'da, Giresun'da fındık tarlasında alın terinin olduğu her yerde daha nice adı sayılamayan Mayıs içimdeki erguvan... Mayıs bir direniş yüreğimde yanık tenli kara yağız amelenin malasında ki türkü tütün tarlasındaki al yazmalı kızın caneriğindeki masalı... Mayıs Mayıs Mayıs Mayıs

dağdan kopan ateş darağacında yeşerenlerin öyküsü umudun romanı işçilerin bayramı...

57


ÜÇ YILDIZ AÇTI GÖKYÜZÜNDE

onlar ki; tan gecenin koynundan ayılmadan asıldılar puslu bir gece zamanı... tenleri oldu göçüp giden üç yıldız açtı gökyüzünde Hüseyin,Yusuf ve Deniz ve yetim kaldı Mayıs erguvan ağladı gözleri darağacından ağaçlar utandı taçyapraklarından çekildi ardamarları... üç yıldız açtı gökyüzünde büyük kavgaları vardı...amansız onurluydu duruşları,bir arslan ululuğunda okyanusları aşacak damlaları vardı ve yürekleri vardı deniz maviliğinde ve okyanus büyüklüğünde onurları vardı ve iman gibi inançları vardı. bir karıncayı bile incitmemişlerdi emekçi diye... işçinin,emekçinin hakkı halkların eşitliği idi parolaları gerçekleşsin diye dağdan koparmışlardı ateşlerini... Mayıs'ı vurdular ortayerinden gözleri denizdi Mayıs'ın her Altı Mayıs'ta yeşile çalar ağlardı... işçi bayramlarına gebeydi Mayıs yıllar var ki; doğamadı.. Hüseyin,Yusuf ve Deniz üç selvi dal üç kırmızı gül üç açmamış gonca onur,inanç ve imanları vardı Mayıs'ın gözlerinde Ölümsüzleştiler...

58


EMEĞĐN SANATI E-KĐTAPLIĞI

Şiir Dizisi: 1- Kalp Örsünde Karanfil - ALĐ ZĐYA ÇAMUR 2- Arsız Akrostiş - SERKAN ENGĐN 3- Diplerin Zirvelere Uçurumlardır Yolu - ADNAN DURMAZ 4- Acının Ucu - HAMZA ĐNCE 5- Yıldızlı Gece Kanamaları – ĐRFAN SARĐ 6- Öfkeye Tutunmak – ERCAN CENGĐZ 7- Semahlar, Horonlar, Gowendler – YAŞAR DOĞAN 8- Militan Bir Ağrı – MELĐH COŞKUN 9- Söylenmemiş Sözdeyim – ABDULLAH KARABAĞ 10- Yaralı Ağaç – MEHMET RAYMAN 11- Bahara Gebe Düşlerim – SEVGĐNAZ ĐNAL 12- Dene Ve Yenil – UYSAL HĐMMET ASLAN Anlatı Dizisi: 1- Ofir’e Yolculuk – MUHAMMET DEMĐR Düşünce Dizisi: 1- Gölge Boksu – SERKAN ENGĐN

http://emeginsanatie-yayinevi.blogspot.com http://issuu.com/emeginsanati

59


60


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.