Turk 5 conference documentation

Page 1

5



Kazanımlarımızı gözden geçiriyoruz - Türkiye - İsveç gençlik alanında işbirliği projesi kapanış konferansından izlenimler


Önsöz Türkiye Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Gençlik Hizmetleri Dairesi Başkanlığı ve İsveç Gençlik İşleri Ulusal Kurulu, 2008-2010 Türkiye - İsveç Gençlik Politikası Alanında İşbirliği projesini birlikte yürütmüştür. Projenin amaçlarından biri, her iki ülkede de gençlerin yaşam koşulları konusundaki bilgi birikimini çoğaltmaktır. Diğer bir amaç ise gençliğin potansiyelini ortaya koymak ve topluma katılımlarını artırmaktır. İşbirliğinin genel hedefi ise projenin finansmanını üstlenen İsveç Uluslararası Kalkınma ve İşbirliği Ajansı’nın (SIDA) stratejilerinde de belirtildiği üzere Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne giriş sürecinin kolaylaştırılması olmuştur. Proje, aşağıdaki temalara odaklanan beş bileşenden oluşuyordu: Gençlik politikasındaki kavramlar, gençlerin yaşam koşullarına ilişkin bilgiler, gençlerle ve gençler için çalışanlar için ağ oluşturma, işgücü piyasasında gençliğe yönelik en iyi uygulamaların teşvik edilmesi ve gençlere sağlanan sosyal hizmetler ve haklar konusundaki farkındalık. Bu derleme, projenin 07 - 09 Aralık 2009 tarihinde İstanbul’da gerçekleştirilen kapanış konferansının bir çıktısıdır. Konferans, “gençlerle ve gençler için çalışan kişiler arasında ağ oluşturma” bileşeninin bir parçasıydı. Derlemede, iki gazeteci projenin bir özetini yapmış ve işbirliğinin farklı yönleri üzerine katılımcılarla röportajlar yapmıştır. Gazetecilerden biri konferansın kendisine ve konferansta olanlar konusuna odaklanmıştır. Diğer gazeteci ise projeye daha geniş bir mercekten bakmış, uluslararası işbirliğinin değerine yoğunlaşarak öğrenme sonuçlarına ve işbirliği projesinin AB yönüne dikkat çekmiştir. Ayrıca her ülkeden dörder temsilci (İsveçli belediyeler ve yerel gençlik forumları, Türkiye’den gençlik çalışanları ve politikacılar) ile tüm projeye dair izlenimleri hakkında röportajlar yapılmıştır. Derlenen bu yayına ek olarak, ilgilenenler konferansın programını, tüm PowerPoint sunularını, yapılan konuşmaları ve konferanstan alınan kısa video görüntülerini, projenin web sitesi olarak işlev gören www.ungenc.net adresinde ve www.ungdomsstyrelsen.se adresinde bulabilir. Türkiye-İsveç Gençlik Politikası Alanında İşbirliği’nin farklı proje bileşenlerinde elde edilen sonuçlar hakkında daha fazla bilgi almak için, bu işbirliği çerçevesinde hazırlanan diğer dört yayına başvurabilirsiniz. Bu belgelerin İngilizce ve Türkçe versiyonları farklı web sitelerinden (www.ungdomsstyrelsen.se, www.ungenc.net, www.ghdb.gov.tr, www.gsgp.org.tr) indirilebilmektedir. Söz konusu derlemeler aşağıdakilerden oluşmaktadır: 1. Gençlik Politikalarına Giriş – İsveç ve Türkiye Bakış Açıları 2. Ne isterseniz Onu Alırsınız – Gençler hakkında bilgi edinmek için anketlerden yararlanmak 3. Olanaklar ve Fırsatlar – İşgücü piyasasındaki gençlere ilişkin Türkiye ve İsveç’ten en iyi örnekler 4. Gençlerin Haklarını Güçlendirin! – Türkiye ve İsveç arasında Gençlik Politikası alanında İşbirliği Projesi kapsamında gençlere sağlanan sosyal hizmetler ve haklara ilişkin farkındalık konusunda gerçekleştirilen üç seminerin özeti.

© Ungdomsstyrelsen 2010 editör Lotta Jarvenius Rössner, Vildan Görbil ve Ayşegül Böke çeviri Lexicon Konferans Çevirmenleri kapak Christián Serrano dağıtım İsveç ve Türkiye web sitesi İsveç www.ungdomsstyrelsen.se/publikationer web sitesi Türkiye www.ghdb.gov.tr


İçindekiler “Yarının Vatandaşları” Gençlerden “Bugünün Vatandaşları”na – Türkiye-İsveç Gençlik Politikası alanında İşbirliği Projesi Final Konferansından gözlemler.. 3 Gülece Şenel, gazeteci (gsenel@aegee-ankara.org) Final Konferansı çıktıları – Çalıştaylar……………………………………………………………... 6 Bir araya gelmek ve birbirimizden bir şeyler öğrenmek her şeydir………………………….… 10 Helena Gillinger, gazeteci İstanbul Final Konferansınsan sesler...…………………………………………………………….. 14 Merhaba Thomas Sass, Nacka Merhaba Anneli Taavola, Kiruna Merhaba Carina Seger, Sundsvall Merhaba Therese Larsson, Kristinehamn (Röportajlar: Idah Klint, İsveç Gençlik İşleri Ulusal Kurulu) Merhaba İlknur Taşdemir, Malatya Merhaba Fatoş Oktay, Ankara Merhaba Görkem Bağcı, Ankara Merhaba Tekin Bingöl, TBMM (Röportajlar: Gülece Şenel, gazeteci ve Murat Şentuna, Gençlik Spor Genel Müdürlüğü)


“Yarının vatandaşları” gençlerden “bugünün vatandaşları”na – Türkiye

- İsveç Gençlik Politikası alanında İşbirliği Projesi Final Konferansından gözlemler Gülece Şenel, gazeteci (gsenel@aegee-ankara.org) “Ergenler, delikanlılar, öğrenenler, yeni nesil, yeni yetişkinler, tüketiciler, siyasi aktörler, sorun çıkarıcılar, statüyü tehdit edenler, suçlular, muhafazakârlar, radikaller, değişim umutları, toplumun enerjisi, barış kuranlar...” Tüm bu terimler toplumda özellikle bir gruba, ‘gençliğe’ atfedilmiştir. Gençler, sıklıkla kendi toplumlarında birbiriyle çelişen iki imaja sahiptirler. Birincisi olumsuz bir çağrışım taşır: gençlik ‘sapkınlık’ ya da ‘sorunun kaynağı’ olmakla özdeşleştirilmiştir. Ancak bu görüş son dönemlerde, özellikle de 1980’lerde ortaya çıkan Pozitif Gençlik Gelişimi okulu ile değişmeye başlamıştır; toplumlar “gençleri, düzeltilmesi gereken sorunlar olarak görmekten kaynak olarak görmeye... ve genç bireyleri, toplumsal hayatın her alanında ortak olarak benimsemeye”1 doğru yol almışlardır. İkinci görüşün yükselişi, gençlerin sosyal, kültürel, siyasi ve ekonomik hayata katılımını gündeme taşımıştır. ‘Katılım’, sosyal çoğulculuğa ulaşmanın bir anahtarı, “demokrasi okulu, demokrasinin temeli ve aidiyet ve vatandaşlık duygularını geliştirmenin ön koşulu”2 olarak değerlendirildiğinden Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Konseyi (AK) ve Avrupa Birliği (AB) gibi kuruluşlar, gençlik katılımını öncelikleri arasına almışlardır ve üye ülkeleri gençlik katılımı mekanizmalarının desteklenmesi ve geliştirilmesi hususlarında özendirmektedirler. Gençliğe pozitif değişimin aktörleri olarak değer atfeden ve daha iyi bir toplumsal düzene erişilmesinde gençlik katılımının önemini kabul eden iki Avrupa Konseyi üyesi ülke, İsveç ve Türkiye, Ocak 2008’den beri gençlik politikaları alanında işbirliği yapmaktadırlar. Türkiye-İsveç Gençlik Politikası Alanında İkili İşbirliği adlı proje ile İsveç Gençlik İşleri Ulusal Kurulu ve Türkiye Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’ne bağlı Gençlik Hizmetleri Dairesi Başkanlığı, gençlerin topluma aktif katılımını teşvik etmeyi ve gençlerin yaşam koşullarına ilişkin sahip olunan bilgiyi artırmayı amaçlamışlardır. 2008-2009 yılları arasında toplam 21 etkinlik düzenlenmiş ve proje, 7-9 Aralık 2009 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleşen bir final konferansı ile son bulmuştur. Çoğunluğu daha önceki 21 etkinlikten birine katılmış olan 110 kişi, projenin sonuçlarını öğrenmek ve tartışmak için final konferansında bir araya gelmiştir. Konferans, projenin çıktılarını sadece 21 etkinliğin katılımcılarına değil medya, siyasetçiler ve ilgili sivil toplum örgütleri gibi diğer paydaşlara duyurmak üzere düzenlenmiştir. İlk iki günkü (7-8 Aralık) oturumlar, bu amaca yönelik olarak planlanmıştı. Üç günlük konferansın diğer bir hedefi ise yeni proje fikirlerini alevlendirmek ve katılımcılara gelecek işbirlikleri için ilham vermekti. Bu sebeple, son günkü (9 Aralık) tartışmalar, Türkiye ve İsveç arasındaki gençlik politikası alanında işbirliğinin sonu olmaktan çok yeni ortaklıkların (ve ortak hareketlerin) başlangıcıydı. 1

Kim, J. & Sherman, R. F. (2006). Youth as important civic actors: From the margins to the center. National Civic Review, 95 (1), sf. 3-6. 2 Lauritzen, P. (2008). Eggs in a pan: Speeches, writings and reflections. Macaristan: Avrupa Konseyi.


Konferans, Türkiye’den Faruk Nafız Özak (Gençlik ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanı), İsveç’ten Christer Hallerby (Entegrasyon ve Cinsiyet Eşitliği Bakanlığı Müsteşarı), AB’yi temsilen Jan Truszczynski (Avrupa Komisyonu Eğitim ve Kültür Genel Müdür Yardımcısı) ve Avrupa Konseyi adına Ralf-René Weingärtner’ın (Avrupa Konseyi Gençlik ve Spor Müdürü) yaptığı konuşmalarla başladı. Faruk Nafız Özak, konuşmasında, Türkiye’nin AB üyeliğinin öneminin ve müzakere sürecinde gençlik ve sivil toplum alanlarında yapılan reformların altını çizdi. Christer Hallerby, İsveç’teki gençlerin ve gençlik sivil toplum kuruluşlarının durumu hakkında bilgi verdi ve İsveç dönem başkanlığı sırasında AB tarafından geliştirilen, yeni gençlik politikası çerçevesinden söz etti. Jan Truszczynski (AB) ve Ralf-René Weingärtner (AK) ise Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi’nin gençlikle ilgili konular hakkındaki bakış açılarını vurguladılar. Avrupa Konseyi’nin “Gençlik olmadan gençlik hakkında hiçbir şey olmamalı” yaklaşımı, konferans katılımcılarının büyük takdirini topladı. Bu konuşmaları takiben İsveç tarafından, İsveç Gençlik İşleri Ulusal Kurulu’ndan Proje Lideri Emmy Bornemark, Türkiye-İsveç Gençlik Politikası Alanında İkili İşbirliği projesini kısaca tanıttı. Bornemark, işbirliği yapılan beş alanı tanımladı: 1. Gençlik politikasındaki kavramlar, 2. Gençlerin yaşam koşullarına ilişkin bilgiler, 3. Gençlerle ve gençler için çalışanlara yönelik ağ oluşturma, 4. İşgücü piyasasındaki gençler için en iyi uygulamaların teşvik edilmesi ve 5. Gençlere sağlanan sosyal hizmetler ve haklar konusunda farkındalık. Final Konferansı süresince her alandaki proje çıktıları ele alındı. Öğleden sonra, sözü, gençlerin işgücü piyasasına katılımından konuşmak üzere, İsveç Uppsala Üniversitesi’nden Prof. Dr. Peter Waara ve Türkiye Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Hakan Ercan aldı. Her iki akademisyen de gençlik işsizliğinin ciddi bir sorun olduğunun altını çizdi. Buna göre, gençlik, hayat sürecinde kimlik oluşumunun gerçekleştiği özel bir döneme denk düştüğünden uzun süre işsiz kalmak, gençlerin şevkini kıracak ve ‘işsiz olma kültürü’, ‘marjinal olma kültürüne’ dönüşecektir. Gençlik istihdamı başlığı altında eşzamanlı dört çalıştay düzenlendi: ‘Kişisel GirişimcilikGeleceğine Sahip Çık’, ‘Gençlik İstihdamı’, ‘Engelli Gençler Avrupa’da Bir Kaynaktır’ ve ‘Daha Kapsayıcı Bir Topluma Doğru – Engel Yok.’ Her bir çalıştay, daha önce gençlik alanında işbirliği projesi kapsamında gerçekleştirilen etkinliklerin çıktıları üzerine kurulmuştu. Yaygın eğitim yöntemlerinin kullanıldığı bu çalıştaylar, gençlik istihdamının belli bir yönüne dikkat çekmeyi amaçlıyordu. İkinci günün sabahı, ‘Gençlerin yaşam koşullarına ilişkin bilgiler’ bileşenine ayrılmıştı. Jonas Bjalesjo (Lund ve Linnaeus Üniversiteleri, İsveç), Lars Berglund (Nacka Belediyesi, İsveç), Christiane Rüdiger (Sundsvall Belediyesi, İsveç) ve Ali Said Bedük (Kırıkkale Üniversitesi, Türkiye) ile birlikte anket sonuçlarını açıkladı. Anketler farklı belediyeler ve şehirlerin gençler hakkında hangi bilgilere sahip olduklarını ve hangi alanlarda bilginin gerektiğini belirlemek amacıyla yapılmıştı. Konferans boyunca, Türkiye’deki gençlik merkezlerinin müdürleri sıklıkla, anketlerin kendilerine, beraber çalıştıkları gençlerin gereksinimlerini daha iyi anlamada ve gençlik merkezlerinin gençler için verimliliğini artırmada yardımcı olduğunu dile getirdiler. Öğleden sonraki oturumların teması “Gençlere sağlanan sosyal hizmetler ve haklar konusundaki farkındalık” idi. İlk günkü gibi, eş zamanlı dört çalıştay (‘Gerçeklerden kararlara I’, ‘Gerçeklerden kararlara II’, ‘Gençlerin sosyal hakları ve sorumlulukları’, ‘Demokratik bir toplumda gençlik konseyleri gerekli midir?’) düzenlendi. Çalıştaylar öncesinde, Charlotta Öberg (Save the Children Youth, İsveç), Dilek Kumcu (Gündem Çocuk Derneği, Türkiye), Görkem Bağcı (Gençlik Servisleri Merkezi, Türkiye) ve Oskar Eriksson (İsveç Gençlik Örgütleri Ulusal Konseyi), yaratıcı ve enteraktif sunumları aracılığıyla Çocuk Hakları Sözleşmesi ve gençlik hakları konularına dikkat çekmeye çalıştılar. Katılımcılardan 2020 yılında çocukların ve gençlerin durumunun ne olacağını ve böyle bir gelişmede kendi rollerini hayal etmelerini istediler. Türk Milletvekili Tekin Bingöl’ün “Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni meclis gündemine getirmeye çalışacağım.” ifadesi, oturumların ve çalıştayların ne kadar etkileyici olduğunu gösterdi.


Son gün, gelecekteki projelerin planlanmasına ayrılmıştı. IJAB (Uluslararası Gençlik Çalışmaları Uzman Kuruluşu) Almanya’dan Christiane Reinholz-Asolli, Almanya’daki gençlik çalışmalarının durumunu ve Türkiye ile Almanya arasında 1994 yılında imzalanan gençlik politikası alanında ikili işbirliği anlaşmasını açıklayarak projeye dışarıdan bir bakış kazandırdı. Diğer yandan, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu’ndan Caner Demir, gençlik istihdamı konusundaki sorunlara ve Avrupa Komisyonu’nun yeni gençlik stratejisine değindi. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Ulusal İnsani Gelişme Raporu Koordinatörü Aygen Aytaç, bilgilendirici konuşmasında Türkiye’deki gençliğe dair bazı sayısal verilere yer verdi ve özellikle, olanaklar sağlandığında gençliğin gücünün önemini vurguladı. Türkiye’nin gelecek 15 sene için sahip olduğu ‘fırsat penceresi’nden yararlanılmasında kapsamlı gençlik politikalarının öneminden söz etti. “Fırsat penceresi”nin, nüfus artış hızı düşerken aynı zamanda çalışma çağındaki nüfusun artmasıyla bir ülke için bir daha eşine rastlanmayacak bir durum olduğundan ve Türkiye’nin, gençlerin eğitimleri ve iş gücü piyasasına dahil olması için yeterli yatırımları sağlaması ve doğru önlemleri alması durumunda, demografik fırsat penceresini etkili kullanmayı başarabileceğinden bahsetti. “Gençlik Politikası Üzerine Türk ve İsveç Bakış Açıları” ve “Diyalog Zamanı” başlıklı oturumlarda, konuşmacılar sadece en iyi uygulama örneklerinden değil, aynı zamanda Türkiye’nin ve İsveç’in gençlikle ilgili gündemlerinden de bahsettiler. Türkiye’den Gençlik Hizmetleri Dairesi Başkanı Adnan Gül, son yıllarda gençlik merkezlerinde ve gençliğin gelişimi için Türkiye’de neler yapıldığını ayrıntılarıyla açıkladı. Gül, Türkiye’nin bu alandaki ihtiyacının karşılanması için kapsamlı bir gençlik politikası taslağının da hazırlandığını müjdeledi. İsveç Gençlik İşleri Ulusal Kurulu Uluslararası İlişkiler Müdürü Eva Theisz, İsveç’in gençlik politikaları hakkında bilgi verirken Genel Müdür Per Nilsson, gençlerin yaşam koşullarının bilinmeyen alanlarını ve gençliğin gelişiminin desteklenmesi için bu gizli kalmış koşulların da gün yüzüne çıkarılmasının önemini işaret etti. Kapanışta, hem Per Nilsson hem de Adnan Gül, projenin Türkiye ve İsveç’teki gençlik çalışmalarına katkılarını dile getirdi. İkisi de “gençlerin tam bir fotoğrafının elde edilmesi için gençlik politikaları alanında işbirliğinin gerekliliğini” ve “bu projenin, gelecek işbirliklerinin sadece bir başlangıcı olduğunu” vurguladılar. Konferans süresince katılımcılar, Türkiye ve İsveç’in gençlik politikalarındaki farklılıkları daha fazla öğrenmişlerdir. Gençlik çalışmalarının Türkiye’de nispeten daha yeni bir alan olması sebebiyle iki ülke arasındaki işbirliği, Türkiye’ye İsveç’in deneyimlerinden yararlanma olanağını vermiştir. Diğer taraftan, İsveç Gençlik İşleri Ulusal Kurulu’ndan Lotta Jarvenius Rössner ve Emmy Bornemark’ın belirttiği gibi proje İsveç için de bilgilendirici ve öğretici olmuştur. Bornemark bu durumu şöyle açıkladı: “Örneğin, Türkiye, özellikle gençlik istihdamı konusunda çok iyi. Bence İsveç bu durumdan ve girişimciliği destekleyici farklı tür yapılanmalardan çok şey öğrenebilir. Ayrıca Türkiye’deki gençlik merkezlerinde, görevlilerin hareketliliğini ve buluşmalarını sağlayan bir yapıya sahipler. Bu bizim, İsveç’in, öğrenmesi gereken iyi bir örnek; çünkü biz her zaman gençlik alanında ülkenin diğer kısımlarında neler olduğuna dair çok şey bilmiyoruz.” Final konferansı, Türkiye ve İsveç Gençlik Politikası Alanında İkili İşbirliği projesinin sadece gençlerin yaşam koşullarına ilişkin bilginin artırılması, potansiyellerinin gösterilmesi ve topluma katılımlarının teşvik edilmesi amaçlarına ulaşmakta değil, iki ülke için karşılıklı bir öğrenme platformu oluşturulmasında da başarılı olduğunu gösterdi. Ayrıca proje, projeye katılan kuruluşların bu tür uluslararası işbirlikleri için kapasitelerini geliştirmelerine yardımcı oldu ve final konferansı da katılımcılara, gelecekteki projelerin tohumlarını atma olanağı verdi. Sonuç olarak Türkiye ve İsveç, gençleri pozitif değişimin aktörleri olarak görmektedir ve bu üç yıllık proje, iki ülkenin birbirlerinden öğrenme ve daha ileriye gitme niyetleri olarak değerlendirilmelidir. Bu proje, iki ülkenin de gençleri sadece ‘geleceğin vatandaşları’ olarak değil, ‘bugünün vatandaşları’ olarak da önemsediğinin bir göstergesidir ve ülkeler ancak genç nüfuslarının ihtiyaçlarına, becerilerine ve de hayallerine dikkat ettiklerinde gelişirler...


Final konferansı çıktıları – Çalıştaylar Aralık 2009’da, Türkiye - İsveç Gençlik Alanında İşbirliği Projesi”nin final konferansı İstanbul, Türkiye’de gerçekleştirilmiştir. Üç gün süren konferansta, projenin farklı bileşenleri çerçevesinde alınan sonuçlar sekiz farklı çalıştay aracılığıyla ele alınmıştır. İsveç’ten katılan belediyelerin her biri projenin iki bileşeninde yer alırken, Türkiye’den katılan tüm belediyeler zaman elverdiği ölçüde projenin tüm bileşenlerine katılım sağlamışlardır. 1. “Kişisel Girişimcilik – Geleceğine Sahip Çık Bu çalıştayda, girişimciliğin tanımı tartışılmıştır. Toplumdaki temel koşullar arasındaki farklar nelerdir ve kişisel girişimciliği teşvik ederken gündelik iş yaşamındaki başarı faktörleri nelerdir? Kolaylaştırıcılar: Matthias Mellgren, Communicare, İsveç Nenne Theorin, Tensta-Spånga Belediyesi, İsveç Michael Frejd, Tensta-Spånga Belediyesi, İsveç Bu grup, girişimciliği üç aşamada ele alınmıştır: girişimciliğin tanımı, girişimcilikteki farklar ve girişimciliğin desteklenmesinin getirdiği başarı faktörleri. Kolaylaştırıcılar kendi girişimcilik tanımlarını sunmuştur – ne istediğini ortaya çıkarmak ve buna ulaşmak için harekete geçme yetisine sahip olmak. Bugünün toplumunda temel koşullardaki başlıca benzerlikler ve farklılıklar, her iki ülkedeki Arbetsförmedlingen, İŞKUR, Nyföretagarcentrum/ALMI/Vinova/Ung Företagsamhet ve KOSGEB gibi destek kuruluşları olarak belirlenmiştir. Her iki ülke de gençler arasında yüksek işsizlik yüzdesine sahipken İsveç’in daha birey-temelli yaklaşımına karşılık Türkiye’nin daha ataerkil bir aile yaklaşımına sahip olması farklılıklar arasındadır. Kişisel girişimcilik için başarı faktörleri konusunda, grup katılımcıları farklı görüşler ortaya koymuştur. Türk katılımcılar, kamu farkındalığını ve bireyin gereksinim ve arzularının dikkate alındığı planlı bir gereksinim araştırması için bilginin önemini vurgulamış ve farklı kuruluşlar arasında rekabetten ziyade işbirliğine, dolayısıyla da çözüme odaklanmanın, bir başka deyişle, gereksinimleri yerine getiren fırsatlar yaratmanın öneminin altını çizmiştir. Öte yandan, İsveçli katılımcılarca ortaya atılan başarı faktörleri girişimciliğin farklı değerlerine dikkat çekmiştir; bunlar arasında prestij kaygısından uzak, esprili girişimci akıllar, yaptığı işten gurur duyma, iyi planlanmış yöntemler, ortak ve net hedefler ve doğru kişinin doğru yerde olmasının önemi ile birlikte kendini işine adamış bir personele sahip olmanın önemi yer almıştır. Kolaylaştırıcılar kendi başarı faktörlerini şöyle ifade etmişlerdir: Bireysel koçluk ve destek gereklidir, Deneyim kazanmaları için gençlere fırsat yaratın, Gençlerin güvenli ortamlarda ve projelerde deneyim kazanarak kendi yollarını izlemelerine ve hayallerinin peşinden gitmelerine izin verin, Gençlere sorumluluklar verin, Gençlerin sahip oldukları kaynaklara güven duyun ve bu güveni onlara gösterin. 2. “Gençlik İstihdamı” Türkiye’deki gençlerin işgücü piyasasındaki yeri nedir ve bir genç ne tür kariyer olanaklarına sahiptir? Kolaylaştırıcılar: İlknur Taşdemir, Malatya Gençlik Merkezi, Türkiye Ali Sait Bedük, Kırıkkale Üniversitesi, Türkiye


Gençlik istihdamı başlıklı çalıştayda katılımcılar, proje süresince altı çizilen iki ülke arasındaki farklılık ve benzerlikleri tartışmıştır. Başlıca farklardan biri, farklı toplumların gençlere ve gençlerin işgücü piyasasına olan katkılarına nasıl baktığıydı. Türkiye’den gelen katılımcıların neredeyse hepsi, gençlerin toplum için bir kaynak olarak değil, daha çok tehdit olarak görüldüğünü ifade etmiştir. İsveçli katılımcılar İsveç’te gençler için birçok olanak olsa da gençlerin işgücü piyasasına girmesinin yine de zor olduğunu belirtmiştir. Bununla birlikte katılımcılar, her iki ülkede de konu gençlerin işgücü piyasasına girişi olduğunda geniş bir sosyal ağa sahip olmanın çoğu zaman hayati önem taşıdığı sonucuna varmıştır. 3. “Engelli gençler Avrupa’da bir kaynaktır” Günümüzde Avrupa’da farklı engellilik durumlarına sahip olmaları nedeniyle işgücü piyasasına girmekte zorlanan çok sayıda genç vardır. Bizler engelli gençleri birer kaynak olarak görüyoruz ve bu çalıştayda da bu konuda yaptığımız çalışmalara dair bazı güzel örnekler sunulmuştur. Kolaylaştırıcılar: Berndt Jendrny, Kristinehamn Belediyesi, İsveç Lena Lago, Basta Yes Education, İsveç Anders Holmberg, Demokrasi Akademisi, İsveç Gençler ve işgücü piyasası başlıklı proje bileşeninin bir bölümü, her iki ülkedeki engelli gençlere ve bu gençlerin istihdama erişimine odaklanmıştır. Engelli Gençler Avrupa’da bir kaynaktır çalıştayı Türkiye’de ve İsveç’te bu konuya nasıl farklı bakıldığını ortaya koyan “engellilik” kavramının tartışılmasıyla başlamıştır. Türkiye’de, şirketlere belli sayıda engelli istihdam etme zorunluluğu getiren yasalar vardır. Devamında tartışmalar özellikle engelli insanların maruz kaldığı ayrımcılığa odaklanmıştır. Verilen açık örneklerden biri, İsveç’te tekerlekli sandalye kullanan bir öğretmenin iş bulabileceği, buna karşılık Türkiye’de bu durumun pek olası olamayacağı idi. İsveç’te, herhangi bir eşit olmayan muamele ve ayrımcılık karşısında ‘Ayrımcılık Ombudsmanı’na dava etme olanağı vardır; oysa Türkiye’de böyle bir makam bulunmamaktadır. Çalıştay katılımcıları, bireylerin engellerini değil sunabileceği birçok fırsatı görmek için odakta bir kayma sağlanmasının gereğini vurgulamışlardır. 4. “Daha kapsayıcı bir topluma doğru – Engel yok” Engelli gençlerin dahil olması ve entegrasyonu söz konusu olduğunda “istihdam” konusu ne derece önemli? Engelli gençlerin istihdamını güçleştiren nedenler nelerdir? Her iki ülkede engelsiz bir topluma ulaşmak için bazı güzel örnekler ve deneyimleri sizlerle paylaşmak istiyoruz. Kolaylaştırıcılar: Özlem Doğan, Gençlik Hizmetleri Dairesi Başkanlığı, Türkiye Görkem Bağcı, GSM-Gençlik Servisleri Merkezi, Türkiye “Daha kapsayıcı bir topluma doğru-Engel yok” çalıştayında katılımcılar, engelli gençler için istihdamı kolaylaştırmada belediyeler ve dernekler arasındaki işbirliğinin önemini bir başarı faktörü olarak vurgulamıştır. Bu çalıştay ayrıca yetkilendirme kavramının da altını çizmiştir. Araştırmacı Peter Waara’ya göre: "Birçok tartışma yapısal ve toplumsal düzeyde başlar ancak nadiren bireye odaklanır. Yetkilendirme söz konusu olduğunda, durum bunun tam tersidir. Yapıya bakmaksızın bireylerle çalışmaya başladığınızda, sonunda bu toplum düzeyini de etkiler. Grup içinde birlikte çalışan motivasyonu yüksek gençler, hem belediye hem de devlet düzeyinde yapıyı da büyük olasılıkla etkileyecektir. Hiçbir yapıda etkilenme sağlanamasa bile, değişim hem bireysel hem de toplumsal düzeyde meydana gelebilir". Tüm katılımcılar, başarının başarıyı doğurduğu ve ilgili herkesin yürütülen etkinliklere güvenmesi ve inanması gerektiği konusunda uzlaşmıştır. Her bir bireyin potansiyeli ve olanakları açık ve net olarak bilinmelidir. Ayrıca, bireyin gereksinimleri ve kuruluşun sunduğu fırsatlar arasında dengeyi bulmak, güvenli bir ortam ve yeterli destek sağlamak başarı için zorunluluktur. Kısaca, başarılı bir kuruluş bireyin potansiyelini görür ve kullanır.


5+6. “Gerçeklerden kararlara” I Gençlerin yaşam koşullarına ilişkin bilgi edinmek neden önemli? Bu bilgiyle ne yaparız? Bu çalıştayda iki İsveçli belediye ve Türkiye’den bir ilin anket sürecine ilişkin sunumları anlatılmış ve geleceğe yönelik plan yaparken sonuçların nasıl kullanılabileceği gözler önüne serilmiştir. Kolaylaştırıcılar: Ahmet Gürol Karayılmaz, Zonguldak Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, Türkiye Thomas Sass, Nacka Belediyesi, İsveç Carina Seger, Sundsvall Belediyesi, İsveç “Gerçeklerden kararlara” II Kolaylaştırıcılar: İbrahim Dikici, Muğla Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, Türkiye Anders Johansson, Nacka Belediyesi, İsveç Lars-Ove Johansson, Sundsvall Belediyesi, İsveç Projenin ana bölümlerinden biri, gençler hakkındaki bilgiyi artırmaktı. Projenin bu kısmına katılan tüm iller ve belediyeler, kendi bölgelerindeki gençlerle bir anket gerçekleştirmiştir. Gerçeklerden kararlara I ve II çalıştayları sırasında, katılımcılar deneyimlerini ve bu süreçlerin sonuç ve çıktılarını paylaşmıştır. Anketi gerçekleştirmeden önce yapılacak iyi ve derinlemesine hazırlık ise başarı faktörü olarak belirlenmiştir. Sonuçların nasıl kullanılacağı konusunda bir plana sahip olmak ve anketi yanıtlayacaklar için soruların açıklamalarını yapmak önemlidir. Bir başka kilit başarı faktörü ise anket formlarını dağıtanları ki bunlar genellikle öğretmenlerdir, işin içine çekerek motive etmektir. Katılımcılar ayrıca anket sonuçlarını tüm ilgililere ve yerel topluma sunmanın ve bildirmenin önemli olduğunu, böylece sonuçların bilgi temelli olmasının sağlanacağını ve politika kararları için iyi bir temel oluşturacağını düşünmüştür. Anketi yapan İsveçli belediyeler, okullarda ve gençlerde bir “anket yorgunluğu” olduğunu hissederken, Türkiye’den katılanlar gençlerin anketi ciddiye almasını sağlamada zorlandıklarını belirtmiştir. Ancak tüm katılımcılar, artık gençlerin istekleri, yaşadıkları şehirlerde ve bulundukları toplumdaki yaşam koşulları hakkında daha fazla bilgiye sahip oldukları konusunda hemfikir olmuştur. Katılımcılar ayrıca anket sayesinde gençlik merkezlerindeki pek de başarılı olmayan etkinlikler ve bu eksikliklerin nasıl giderilebileceği hakkında da bilgilenmiştir. Her iki çalıştayda da son söz teşvik edici olmuştur: "Eğer anket uygun bir şekilde gerçekleştirilirse gençler için gerçekten fark yaratabilir!" 7. “Demokratik bir toplumda gençlik konseyleri gerekli midir?” Gençlik konseyleri, kuruldukları günden beri tartışma konusu olmuştur. Gençlik konseyleri seslerini yükselttiğinde tüm gençleri mi temsil ediyor? Yerel makamlar gençlerin görüşlerini alma gereği duyduklarında yalnızca gençlik konseyleri ile görüşmeleri doğru mudur? Birçok gençlik konseyi aynı zamanda yerel idare organıyla da yakın bağlara sahiptir ve bu nedenle bu konseyler resmi yapının bir parçası olarak görülebilmektedir. Bu durum gençlik konseyinin toplumdaki diğer gençlerle olan ilişkisini nasıl etkilemektedir? Ve son olarak gençlik konseyleri bağımsız mı olmalıdır? Kolaylaştırıcılar: Silvia Kakembo, İsveç Gençlik Örgütleri Ulusal Konseyi Jimmy Rindhé Gerdsdorff, Sundsvall Belediyesi Gençlik Konseyi, İsveç Grup, İsveç’teki gençlik konseylerinin mevcut durumunu ve örneğin bir gençlik örgütü olmak ya da bir katılım sistemi olmak arasında seçim yapma zorunluluğu gibi karşı karşıya oldukları zorlukları, anlatmıştır. İsveç Gençlik Örgütleri Ulusal Konseyi tarafından kısa süre önce yayımlanan bir rapor, İsveç’te gençlerin yetişkinlerle aynı politik konulara ilgi duyduğunu ve yetişkinlerle aynı şekilde katılım göstermek istediklerini göstermiştir.


Konuşmacılar ayrıca İsveç yerel gençlik konseylerinin geleceğini nasıl gördükleri ve gençlik konseylerinin bağımsız gençlik kuruluşları olarak örgütlendiklerinde en iyi şekilde çalıştıklarına olan inanç üzerinde ayrıntılı olarak durmuşlardır. Tartışma konuları arasında, belediyelerin katılım için iyi işleyen sistemler oluşturmak üzere nasıl çalışabileceği ve bu katılım sistemlerini gençlik örgütlerinden ayırmanın neden bu denli önemli olduğu yer almıştır. Katılımcılar ayrıca usul, hukuk ve yerel gençlik konseylerinde aktif olan kişilerin kimliklerinin yanı sıra farklı yerel bağlamlarda tabi olunan çerçeve üzerinde de durmuştur. 8. “Gençlerin sosyal hakları ve sorumlulukları Gençlerin yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde yaşamlarını etkileyecek kararların alınmasında kilit rolleri vardır. Gençleri, kendi hayatlarını yönlendirebilecek, aktif ve sorumluluk sahibi vatandaşlar olmaları yolunda beceri, bilgi ve güven ile donatmayı amaçlayan gençlik katılımı, genç vatandaşlığı kavramının özünde bulunan temel bir insan hakkıdır. Bu da ancak uygulanabilir gençlik politikalarına sahip olduğumuz takdirde mümkündür. Kolaylaştırıcılar: Tülin Şener, Ankara Üniversitesi, Türkiye Murat Şentuna, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Türkiye Gençlerin sosyal hakları ve sorumlulukları başlıklı çalıştayda, kilit sözcük yetkilendirme olmuştur. Çalıştay katılımcıları, daha çok gencin topluma katılması ve kendi yerel topluluklarını etkileyebilmesi için bu anlayışla çalışmanın öneminin altını çizmiştir. Gençlerin topluma katılma ve toplumu etkileme biçimi ülkeden ülkeye farklılık göstermekte olup, farklı düzeylerde karar alma süreçlerine katılmak için sadece görüşlerini ifade etmekten somut eylemlere ön ayak olamaya kadar geniş bir yelpazeye yayılmaktadır. İsveç ve Türkiye’de gençlerin gençlik politikasına bakışlarının bir karşılaştırması sunulmuştur. İsveç’te, gençlerin katılımı ayrımcılık, katılım olmaması ve çocuk hakları temalarına odaklanırken, Türkiye’deki gençler yaygın öğrenmenin önemi, genç nüfusun karşı karşıya olduğu zorlu sosyal koşullar ve genel olarak bir gençlik politikasına duyulan gereksinim üzerine odaklanmıştır. İsveç’te, ilgi odağı Türkiye’ye oranla daha çok birey olmuştur; Türkiye’de ise topluma daha fazla odaklanıldığı görülmüştür. Çalıştay, bu temaya ilişkin bazı bulguları bir araya getirmiştir: • • • •

Gençlerin katılımı için koşullar iki ülkede birbirinden çok farklıdır. Gençlerin aktif katılımı hem gençler hem de yetişkinler için bir sorumluluktur. Mevcut ekonomik kriz, gençlik konularını tüm düzeylerde etkiler. Küreselleşmenin gençlerin yaşamlarında ve topluma katılma koşullarında hem olumlu hem de olumsuz etkileri olabilir. • Teknolojik gelişme gençlik katılımı için büyük fırsatlar yaratmaktadır. • Küçük adımlar büyük değişimlere yol açabilir.

Sonuçlar Kapanış konferansı ve farklı çalıştaylar, işbirliği projesinin başarılı çalışmalarını yansıtmıştır. Tüm katılımcılar kendi katılımları hakkında çok olumlu bir yaklaşım sergilemiş, hem diğer ülke hakkında hem o ülkedeki gençlerin yaşam koşulları hakkında hem de ayrıca kendileri ve kendi yerel toplulukları hakkında çok önemli şeyler öğrendiklerini ifade etmişlerdir. Katılımcıların çoğunluğu, kuruluşları ve kuruluşlarının çalışmaları konusunda yeni bakış açıları kazanmak, yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası düzeylerde gençlik politikalarının sürekli geliştirilmesi konusunda ilham almak gibi uluslararası bir projeye katılmanın getirdiği birçok faydanın altını çizmiştir.


Bir araya gelmek ve birbirimizden öğrenmek her şeydir Helena Gillinger, gazeteci Türkiye - İsveç Gençlik Politikası Alanında İkili İşbirliği projesinin ne gibi uzun vadeli sonuçlar doğuracağını gelecek gösterecek. Bugünden açık ve net olan şey ise, bu işbirliğinin projede yer alanlar üzerinde şimdiden bir etki yaratmış olduğudur. Farklı kişisel izlenimler, yeni fikirler, yeni ortaklıklar, mesleki ve kişisel keşifler ve geleceğe yönelik olarak yeniden gözden geçirilmiş politika hedefleri. Çağla Duman ve Nathalie Andersson için, bu ikili işbirliği projesine katılmak büyük önem taşıyordu; ancak bu iki katılımcının deneyimlerinde büyük farklılıklar söz konusu. Çağla Duman 22 yaşında ve Türkiye’nin batısında yer alan Aydın ilinde, aynı yaştaki arkadaşlarıyla paylaştığı bir evde yaşıyor. Üniversitede sosyoloji bölümünde okuyor ve bu yaz okulu bitecek. Çağla, yetkililerin kendisini arayarak projeye katılmak isteyip istemediğini sordukları Nisan 2008’den bu yana İsveç’le ikili işbirliği projesinde yer alıyor. Çağla’nın seçilmesinin nedeni, yerel bir gençlik merkezinde aktif olarak çalışması ve ayrıca okuduğu bölümün özelliğiydi. Nathalie Andersson 20 yaşında ve İsveç’in en kuzeyinde yer alan Kiruna’da yaşıyor. Nathalie’nin birkaç yıl önce Kiruna’ya yerleşmesinin nedeni, orta öğretimi henüz tamamlamış olduğu, İsveç’in uzay araştırmalarıyla ilgili tek lisesinin bu şehirde olması. Halen belli aralıklarla engellilere yardımcı olduğu bir işte çalışıyor ama gelecek için planı sosyal hizmet uzmanı olmak ve belediye bünyesinde gençlerle çalışmak. Nathalie’nin Türkiye ile gençlik politikaları alanında işbirliği projesine katılma şansını elde etmesinin nedeni de projenin başladığı sıralarda yerel Gençlik Konseyinin başkanı olmasıydı. Mart 2009’da projeye dahil olan Nathalie, bu süre zarfında Türkiye’yi iki kez ziyaret etmiş. – Ülkenin bu kadar modern olması beni şaşırttı, diyor Natalie. “Türkiye’de daha çok kırsal alanlar olduğunu düşünüyordum, ama neredeyse aynı İsveç gibi.” Nathalie belki de gerçekte Türklerin barakalarda yaşadığını görmeyi beklemiyordu ama bu sözleriyle kendini çok sert ifade ediyor. Ancak Nathalie’nin yorumu, küreselleşmeye ve bilgi akışına rağmen yine de İsveç’te hala hakim olan inançlar hakkında önemli bir şey söylüyor. Ayrıca, İsveç’le olan işbirliği projesi sırasında edindiği izlenimler sorulduğunda Çağla’nın verdiği yanıt da bize önyargı hakkında bir şeyler anlatıyor. – Çok farklı kültürlere sahibiz, ama bu süreç zarfında anladığım şey, her iki ülkede de insana önem verildiğidir, diyor Çağla.

Büyük öneme sahip kişisel deneyimler Kişisel deneyimler elbette ki tüm resmin sadece ufak bir kısmı ve şüphesiz işbirliğinin ana amacını oluşturmuyor. Ancak karşılıklı değişimin özünü, aslında kişilerin bir araya gelmesi oluşturuyordu. İster politikacı, ister belediye yetkilisi, ister kamu kurumlarından katılanlar, isterse gençler olsun tüm katılımcıların üzerinde fikir birliğine vardığı şey, kişisel izlenimlerin ve çeşitli arka planlardan insanlarla bir araya gelmenin en yararlı ve anlamlı faktörler olduğuydu. Bu kişisel buluşmalardan sadece yeni fikirlerle pratik ve teorik bilgiler değil, aynı zamanda değişim, kurumsal demokrasi ve karşılıklı anlayış gereksinimine ilişkin farkındalık ve daha derin anlayış ortaya çıkmıştır.


Süreç içerisinde, çalıştay sonrasında yapılan değerlendirmenin sonuçlarının da gösterdiği gibi, dilden kaynaklanan bazı yanlış anlamalar oldu. Zaman zaman, anlatmak isteneni tam anlamıyla açıkça ifade edememe ve konunun tüm yönlerini anlayamama moral bozucuydu. Bu durum da daha çok serbest zaman ve çay aralarındaki sosyal ortamlarda sorun olmuştur. Türkiye’deki çeviri hizmetinin genelde birinci sınıf olduğu görülmüştür ve değerlendirme sonuçlarında da ortaya çıktığı gibi iyi çevirmenlerin önemi küçümsenemez. Konuşma ve mantık yürütmeleri İngilizce takip etmek, seminerde tam katılım göstermeye yetecek derecede İngilizce bildikleri varsayılan bazı İsveçli katılımcılar için zaman zaman zor oldu. Ancak bazen doğru kişinin orada olması, o kişi her ayrıntıyı anlatamıyor olsa bile çok daha önemlidir. İşbirliğinin kültürel boyutu da katılımcılar arasında her zaman pürüzsüz olmamıştır. Örneğin, bir toplantı sırasında Türk delegasyonu, “tatil giysisi” olarak gördükleri bazı İsveçli katılımcıların giyimlerine ve İsveç tarafının ilgisizliği olarak algıladıkları soğukkanlı tutumlara tepki göstermiştir. İsveç toplumu genel olarak Türkiye’deki kadar resmi bir giyim tarzına sahip olmasa da bu gözlem tamamen de yanlış değil. İsveç grubu tam bir şevk, çalışkanlık ve taahhüt sergilediyse de bazen Türk katılımcıların, özellikle de gençlerin, İsveçli ortaklarına oranla bu işi daha ciddiye aldığı ve bu işbirliği projesindeki kişisel katılımlarını gerçek anlamda bir fark yaratmak için bir fırsat olarak gördükleri açıktı. Tutumlardaki bu farklılık, işbirliği öncesinde ne gibi beklentileri olduğu sorulduğunda Natalie Andersson ve Çağla Duman’ın verdiği yanıtlara da yansımıştır. Natalie Andersson'un “Hiç bir beklentim yoktu,” şeklindeki kısa yanıtına karşılık Çağla Duman, bulmayı umduğu büyük bir fırsatın altını çiziyordu verdiği yanıtta: “Etkili olabilmek için kişisel bir şans ve Türkiye’de gençlik politikasını değiştirmek için bir fırsat olacaktır”. – Türkiye’de kurumsallaşmış bir gençlik politikasına doğru atılmış dev bir adım olduğu için çok önemli olduğunu hissettim, diyor Çağla. Ne yazık ki, Çağla artık işbirliği başladığındaki gibi politikanın umduğu şekilde değişeceğine inanmıyor. En azından yakın gelecekte. Bu işbirliği sırasında politikacılar ve politika yapıcılar arasında çok fazla durağanlık ve muhafazakârlık gördüğünü düşünüyor ve bu nedenle de hızlı bir değişime inanama cesaretini gösteremediğini söylüyor. – Bugün Türkiye’de bir gençlik politikası formüle edebilecek hiç kimse yok. Politika yapıcılar gençlik politikasına hala sadece koruyucu mevzuat olarak bakıyorlar o kadar. Ama gelecekte bu değişebilir. Bu işbirliği projesi de tabii ki iyi oldu. Nasıl olabileceğini göstermek iyi bir şey. Somut örnekler iyidir. Kişisel düzeyde benim beklentilerim karşılanmış oldu, diyor Çağla. Çağla, projeden çok fazla şey öğrendiğini ve süreç içerisinde vizyonunun değiştiğini ve güçlendiğini söylüyor. Gelecek yaz okulu bittiğinde, yurtdışında, belki de İsveç’te yüksek lisans yapmak için para biriktirmek üzere iki yıl gençlik lideri olarak çalışmak istiyor. Sosyal politika alanında öğrenim görmek istiyor ve gelecekte Türkiye’de sosyal kalkınmayı teşvik etmek için siyaset alanında çalışmak istiyor. İsveç’te onu en çok etkileyen şey, işsizlikle mücadelede devletin oynadığı rol ve bu konuda tüm sorumluluğun ailede değil devlette olması olmuş. İstanbul’da gerçekleştirilen final konferansındaki bir panel tartışması sırasında Çağla Duman Türkiye’deki ataerkil sistemi şiddetli bir şekilde eleştirdi: “Türkiye’de işgücü piyasasındaki durumu iyileştirmek için, kadınlar da dahil herkesin eğitimine yatırım yapmalıyız. Cinsiyet eşitsizliğine karşı mücadele etmemiz gerekiyor ve bu mücadele çocuk bakımına yatırımı da içeriyor. Bu çok önemli. Ayrıca toplumumuzda erkeğin sahip olduğu baskın konumu da kırmamız gerekiyor,” şeklindeki sözleriyle Çağla son iki yılda edindiği yetkinliği göstermiş ve dinleyicilerden de uzun süre alkış almıştır.


Nathalie Andersson da Türkiye ile gençlik politikası alanında işbirliği projesi sırasında çok fazla enerji ve istek sergiledi, ancak bu tür bir projeden kazanabilecekleri Türk arkadaşınınki kadar fazla değildi. Nathalie, Çağla’nın bu denli genç yaşta üniversite eğitimini neredeyse tamamlamış olmasından hayli etkilendi. Nathalie, Türkiye’deki gençlerin İsveç’teki gençler gibi durup geleceklerini düşünme ve planlama veya sadece tasarlama fırsatına sahip olmadıkları yönündeki bariz gerçeğe işaret ediyor. – Hayır, diyor Çağla Duman. Burada sorumluluk almanız gerekiyor, özellikle de çok parası olan bir aileden gelmiyorsanız. Böyle bir durumda, ikinci bir şansınız olmuyor.

AB – projede önemli bir faktör İki ülke karşılaştırıldığında, konu gençlik politikası olunca İsveç’in daha gelişmiş olduğu açık. Türkiye’de, Çağla Duman’ın da gayet doğru bir şeklide işaret ettiği gibi, gençlik politikası şimdiye dek gençleri uyuşturucudan koruyan bir mevzuata sahip olmaktan ibaret olmuş. Şimdi ise Türkiye’nin AB üyeliği için aday ülke konumuna gelmesiyle birlikte iki ülke arasındaki işbirliği, Türk politikalarının Avrupa normlarıyla uyumlu olması konusuna da odaklanıyor. Hem İsveç hem de Türkiye, AB’nin bireylere, belediyelere ve kurumlara sunduğu fırsatlara ilişkin faydalı bilgiler edindi. Katılımcılar bu bağlamda mali ve diğer kaynakları kullanmaya davet edildiler. Bu bilgi, ikili işbirliğinin proje sürecine doğal olarak entegre edilmişti ve bu nedenle de her iki ülkenin katılımcıları için faydalı oldu. İstanbul’daki final konferansında, AB’den temsilciler de vardı. Türkiye ile İsveç arasındaki işbirliği övgüler aldı ve Avrupa Komisyonu Eğitim ve Kültür Genel Müdür Yardımcısı Jan Truszczynski, zaten birçok Türk gencinin çeşitli AB gençlik programlarında çoktan yer aldığını söyledi. Truszczynski salondaki tüm gençleri halihazırda var olan ve yürütülmekte olan çalışmaları devam ettirmeye çağırdı. Final konferansında, Türkiye bakanlık düzeyinde temsil edildi ve Gençlikten Sorumlu Bakan Faruk Nafız Özak, AB’nin Türkiye’de oynadığı önemli rolün altını çizdi. İsveç Entegrasyon ve Cinsiyet Eşitliği Bakanlığı Müsteşarı Christer Hallerby ise konuşmasında 100 000’den fazla İsveçlinin Türk kökenli olduğunu, bunun da iki ülke arasında işbirliğini kolaylaştırdığını ve işbirliğinin önemini pekiştirdiğini söyledi.

İsveç ve Türkiye için katma değer İsveç Türkiye’ye göre daha ayrıntılandırılmış bir gençlik politikasına sahip olsa da, Türkiye’nin İsveçlilere gösterecek pek çok iyi örnekleri de vardı; özellikle de meslek liseleri ve çıraklık eğitimi ile İsveçli katılımcıları hayran bıraktığı işgücü piyasası alanında. Gençler hakkında bilgi edinme ve gençlerin hakları gibi projenin diğer bileşenlerinde ise Türkiye’nin İsveç’ten öğrenecek çok şeyi vardı. Bilgi edinme bileşeni kapsamımda, Türkiye bir İsveç modeli kullanarak yaklaşık 4 600 gencin katıldığı bölgesel düzeyde bir anket çalışması gerçekleştirdi. Bu konuda, gençlerin durumuna ilişkin ilk resmi almak açısından işbirliğinin sağladığı yarar hayli somuttu. Bu ilk anket temel olarak serbest zaman ve eğitimle ilgili konuları kapsıyordu. Ancak, gençlerin topluma ve karar alma süreçlerine aktif katılımı ve toplumda etki yaratmalarına ilişkin soruların yer alacağı yeni anketlerin yapılması da planlanıyor. Ayrıca, projenin bu bileşenine katılan İsveçli belediyeler de bu anketi uyguladı ve anket şimdiden en az bir belediyede değişime ön ayak oldu. Ne var ki Türkiye’de, belki de özellikle gençler için, bireysel özgürlükler alanında daha fazla ilerleme ve iyileştirme gerekiyor. Ama belki de gençlerin haklarıyla ilgili olan bu proje bileşeni – bir nevi gereklilik olarak – Türkiye’de insan hakları, eşitlik ve bireysel özgürlüğün önemine ilişkin artan farkındalık sürecinin bir parçası oldu. O halde bu süreç, 90’ların ortalarından 2010’a kadar İsveç’in yaşadıklarına benzer olacak, gençlik konusunda “sorunlu” bir yaklaşımdan daha “kaynak” temelli bir yaklaşıma doğru gidilecektir. İsveç iyi geliştirilmiş gençlik politikaları tarihine sahip olmakla beraber ülkenin öğreneceği çok şey de var. Son yıllarda siyasi gündem de gerçekler de değişti. Belediyeler için, çalışmaları daha etkin hale getirmek ve harcamalar konusunda dikkatli olmak önemli. Buna benzer ikili işbirliği projelerine katılım sağlanması, kaynaklardan yararlanmak ve iyileşmeye yönelik fırsatlar yakalamak için bir olanak sunuyor. İlgili İsveçli belediyelerle ulusal düzeyde yapılan bir toplantıda, yerel etkinliklerin dışarıdan gözlemlenmesinin faydası bir katma değer olarak değerlendirilmiştir. Türk tarafının soruları ve ilgisi, etkinliklerle ilgili bakış açıları kazandırmış ve yeni fikirler uyandırmıştır. Ulusal toplantı sırasında dile getirilen konulardan biri de İsveç’in Türkiye’nin gençlere yönelik tutumundan öğrenebileceği bir şey olup olmadığıydı. Gençlere çok fazla mı yardım ediyoruz ve böyle yaparak


acaba onların kendi yaratıcılıklarını, inisiyatiflerini ve özgüvenlerini ellerinden mi alıyoruz? Uluslararası işbirliği ayrıca İsveçli belediyelere, yerel düzeyde siyasi gündemde yer alan gençlik konularını, projenin uluslararası boyutu sayesinde daha yüksek statüde tartışma fırsatı vermiştir. Türkiye ve İsveç arasında gençlik politikası alanında yapılan karşılıklı değişim genel olarak toplantılarla ve yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde gerçekleştirilen kişilerarası görüşmelerle karakterize oldu. Gerek siyasetçiler ve yerel yetkililer arasında, gerek gençler ve yetişkinler arasında, gerek akademisyenler ve gençlik çalışanları arasında ve gerekse farklı siyasi yönelimlerden gelen insanlar arasında toplantılar gerçekleşti. Toplantılar, işbirliğinin en önemli ve en unutulmaz parçası oldu. Tüm katılımcılar bu konuda hemfikir gibi görünüyor. Çağla Duman sadece Türklerin değil İsveçlilerin de sıcak ve dost canlısı insanlar olduğunu öğrendi. Nathalie Andersson artık Türkiye’nin sadece kırsal değil, aynı zamanda zengin gece yaşamı, kafeler, restoranlar ve büyük alışveriş merkezleriyle modern şehirlere sahip kentsel bir ülke olduğunu biliyor. Çeşitli projeler çerçevesinde bazı işbirliği çalışmaları da başlatıldı ve her iki ülkeden gelen katılımcılar düşüncelerini ve deneyimlerini internet üzerinden, sosyal medyayı kullanarak birbirleriyle paylaşıyor. Ok yaydan çıktı artık ve projeden alınacak sonuçların ne gibi engeller ve fırsatlar getireceğini bize ancak gelecek söyleyebilir...


İstanbul’daki final konferansından sesler... Merhaba Thomas Sass, Nacka! Projenin pozitif yönleri nelerdi? – Hem çok yararlı hem de eğlenceli oldu! Projedeki işbirliğinin hem Nacka Belediyesi için hem de katılan bizler için değer kattığına inanıyorum; bu arada fazlasıyla da eğlendik. İsveç’te ve Türkiye’de birçok şey farklılık gösterse de birbirimizden öğrenecek çok şeyimiz olduğunu düşünüyorum. – Proje sırasında ziyaret ettiğim gençlik merkezleri çoğunlukla çok sade tesislere sahipti ama bu merkezlerde birçok genç, özellikle de birçok genç kız vardı. İsveç’teki birçok yerel toplanma noktalarında hakim grup genellikle erkeklerdir. Türkiye’deki gençlik merkezlerinde neden bu kadar çok genç kız olduğunun bir açıklaması, bu merkezlerin devlet tarafından işletilmesinden dolayı anne babaların “güvenilir” olarak görmeleri ve buraların kız çocuklarını da gönderebilecekleri güvenli yerler olarak kabul edilmesidir. İsveç ile karşılaştırıldığında ilginç bir durum bu; zira “gençlik merkezi” bazı gruplarda olumsuz bir çağrışım uyandırabilmekte ve İsveç’teki bazı anne babalar genç çocuklarının yerel toplanma yerlerine ya da gençlik merkezlerine gitmelerini istememektedir.

Projenin o kadar olumlu olmayan yönleri var mıydı? – Projenin başında, zaman zaman çeviriyle ilgili sorunlar oldu. Birbirinizi anlamıyorsanız bir çalıştaya katılmak ya da çalışmak gerçekten de hayli zor oluyor. Bazı toplantılar öylesine kopuk geçti ki; demek istediğim, planlandığı gibi gitmedi ve zaman zaman toplantıların, odağından uzaklaştığını hissettim. Ama bunun aramızdaki kültürel farklılıkların bir parçası olduğunu düşünüyorum; İsveç’te biz çoğunlukla planlanan programı izleriz; Türkler ise tam olarak böyle yapmama eğiliminde. Bu durum her iki tarafta da moralleri bozabiliyor. – Ayrıca biliyorum ki İsveç’ten gelen gençler, yani “bizim” gençlerimiz, Türkiye’den gelen gençlerle aralarında hayli yaş farkı olmasından dolayı biraz hayal kırıklığına uğradılar, zira Türkiye’den katılanlar yaşça daha büyüktüler ve çoğu üniversiteye gidiyordu. Belki de organizatörler daha en başından, aynı yaş grubundan daha çok ergenin yer alacağı bir gençlik değişimi planlayabilirdi. Belki de gençler için ayrı çalıştaylar düzenleyebilirdik. – Ancak bunlar gerçekten uçta kalmış önemsiz şeyler; projeyle ilgili genel izlenim çok olumlu.

Çeşitli proje bileşenleri sayesinde yaptığınız çalışmalarda neler öğrendiniz? – Gençlik politikası kavramlarına odaklanan birinci proje bileşeninde yer aldık. Bence bu başlı başına bir değere sahip, çok gerekli bir çalışmaydı; birbirimizin görüşlerini ve başlama noktalarını anlayabilmek için gerçekte ne demek istediğimizi tartışma fırsatımız olmalı. Bu, proje sırasında Türk delegasyonlarını daha iyi anlamamıza yardımcı oldu. – Ayrıca “gençleri daha iyi anlamak” başlıklı proje bileşeni sırasında Nacka’da bir anket hazırladık ve uyguladık. Bu, İsveç Gençlik İşleri Ulusal Kurulu’ndan ve projenin bu kısmında yer alan


araştırmacıdan büyük destek aldığımız, çok öğretici bir süreçti. Etkinliklerimizi gözden geçirip belediyemizde daha fazla sektörü içine alan bir gençlik politikası geliştirmeye çalışmak zorunda kaldık. Bu da belediyemizde gençler için neler yaptığımızı kendimiz için netleştirmemize öncülük etti. Anket çalışmasına hazırlık olarak odak grup görüşmeleri ve pilot anket denemeleri yaptık. Çalışmamız için başarı faktörü olarak nitelendirilebilecek bir şey de proje ekibiyle birlikte Serbest Zaman Değerlendirme Komitesi’ne başkanlık etmemizdi; bu sayede yerel politikacılarla doğrudan bağlantı kurabildik ve onlardan geri besleme alabildik. – Tüm proje süreci yaklaşımı bizim için yararlı oldu. Sözleşmeler yapma ve sürekli olarak başardıklarımızın raporlar halinde sunulmasını taahhüt etme yöntemi çok yardımcı oldu ve proje böylece ciddi bir yaklaşım kazandı. Bu sayede yerel düzeyde proje üzerinde çalışmak için zamanımız ve yetkimiz oldu. Bu yetkinin önemli bir yönü de projeye katılacağımız yönünde yerel Serbest Zaman Değerlendirme Komitesi’nden bir karar çıkmasıydı. Bu karar proje çalışmalarını kolaylaştırdı, çünkü çalışmaların meşruluğu politikacılarca onaylanmış oldu. – Ama belki başladığımızda projenin ne kadar büyük olduğunu yeterince anlayamadık. Geriye dönüp baktığımızda, sanki proje zaman içinde büyüdü ve genişledi gibi geliyor oysa belki de sadece bana öyle geliyor. Projeyi yeniden yapacak veya devam ettirecek olsak, ilk aşamada daha fazla hazırlık gerektireceğini düşünüyorum.

Türkiye’den ortaklarla gelecekte projeler yapmayı planlıyor musunuz? – Gelecek için bazı fikirlerimiz ve iyi irtibatlarımız var. Ama öncelikle bu çalışmayı özetlememiz ve bu projeyi hazmetmemiz gerekiyor. Gelecekte yapacağımız bir projede, İngilizce konusuna titizlik göstermemiz ve tercümenin sorunsuz olmasını sağlamamız önemli olacaktır. Ayrıca bu proje aracılığıyla tanıştığımız İsveçli yeni ortaklarımızla irtibatı korumanın da önemli olduğunu düşünüyorum. Kendi çalışma yöntemlerinizi geliştirirken uluslararası işbirliği yararlı oluyor ancak kendi çalışmalarımızı geliştirmek için İsveç’teki diğer belediyelerle işbirliği yaptığımızda da birçok değerli girdi alabiliriz.

Uluslararası projelere katılma konusunda tereddüt eden bir belediye görevlisi veya politikacıya neler söylerdiniz? – Verdiğinizden çok daha fazlasını geri alıyorsunuz! Uluslararası çalışma, belediyenin kendisi için yararlı olan bir gelişme. Bu projeye katılan bizler hem eğitim aldık hem de kişisel gelişimimizi artırdık; yerel belediye ise yeni yöntemler hakkında bilgi edinerek çalışmalarını geliştirdi. İşverenlerin de bunu belediyenin gelişiminin bir parçası olarak göreceklerini umuyorum. Thomas Sass, Nacka Belediyesi’nde gençlik ve serbest zamanları değerlendirme program sorumlusu olarak çalışmaktadır.


Merhaba Anneli Taavola, Kiruna! Türkiye ile gerçekleştirilen işbirliği projesindeki deneyimleriniz nelerdir? – Proje bize çok şey verdi; özellikle de Türkiye’deki ortaklarımızla projenin farklı kısımlarını tartışma fırsatı bulduğumuz zamanlarda. Ülkeler arasındaki ve gençlerle nasıl çalıştığımız konusundaki benzerlikleri ve farklılıkları, yeni soruların ortaya atıldığı toplantılarda belirleyebiliyoruz. – Bir ülke olarak Türkiye hakkında ve ülkelerimizin birbirinden farklılık gösteren kültürel yönlerine ilişkin birçok bilgi edindik, var olan bilgimizi artırdık. Örneğin, Türkiye’de insanlar aile dediklerinde, bu İsveç bağlamında geniş aile/akrabalar anlamına geliyor; Türkiye’nin İsveç’e oranla yaşam kalitesine daha önem verdiğini hissediyorum. Kendi yaşamınız hakkında ve İsveç’te nasıl yaşadığımız konusunda yeni bir bakış açısı ediniyorsunuz. Örneğin, bizler hiç tereddüt etmeden yaşlı akrabalarımızı huzurevlerine yerleştiriyoruz, oysa belki biraz daha fazla zaman ayırıp onlara kendimiz de bakabiliriz.

Projede eksikliğini hissettiğiniz yönler nelerdi? – Kiruna’dan gelen ekip olarak, şehrimizi ve belediyemizi gösterme zamanı veya fırsatı bulamadığımıza üzüldük. Sokaklarda kutup ayılarının yürüdüğü vb gibi bazı önyargılar var ve bu imajı gerçekten ortadan kaldırabilecek tek şey, tabi ki bizi ziyaret etmek. – Kiruna İsveç’in birçok yerinden tamamen farklı ve Kiruna’yı Türklere göstermek ilginç olurdu. Ayrıca Türkiye’nin bazı bölgeleriyle benzeşen yönlerimiz de var, çünkü ikimiz de büyük bir azınlık nüfusuna sahibiz. Türk ortaklarımızın Buz Oteli (Ice Hotel) biliyor olduğunu duymak güzeldi; bu, markanın ne kadar güçlü olduğunu gösteriyordu ve bizi gururlandırdı.

Çeşitli proje bileşenlerine katılımınızdan neler öğrendiniz? – Haklar ve sorumluluklar konusunu tartışırken, iki ülkenin gençlerinin nasıl farklı koşullarda yaşadığını görmek gerçekten aydınlatıcı oldu. Kiruna’dan katılan gençlerin kendi durumları hakkında önceden daha mütevazı düşündüklerini, şimdi ise çok farklı bir şekilde İsveç’i takdir ettiklerini hissettim. İsveç’te gençler, gerçekten siyasetçilerle irtibata geçebiliyor ve görüşlerinin dinlenmesini sağlayabiliyor ki Türk gençleri için böyle bir şey söz konusu görünmüyor. – Gençler için işgücü piyasası ile ilgili proje bileşeni boyunca, engelli insanlar açısından nasıl düşünmemiz gerektiği konusunda somut öneriler aldık. İnsanların gereksinimlerine karşı daha duyarlı olabilmek gerek. Belki insanlarla çalışmaktan rahatsızlık duyuyorsunuz, belki de hayvanlarla çalışırken kendinizi daha emin hissediyorsunuzdur. Bu, gayet açık bir durum gibi görünebilir ama bunun İsveç’te her zaman dikkate alındığını sanmıyorum. – Türkiye’deki engelli gençlerin durumu hakkında daha çok şey öğrendik ve bir kez daha İsveç’te sahip olduklarımız için daha çok değer bilmemiz gerektiği hissine kapıldık. İsveç sisteminde sık sık “arada kalan” birçok insan olduğu söylenir ama Türkiye ile karşılaştırıldığında, hala gerekli olduğunda birçok ihtiyaç sahibini gözden kaçırmayan bir sosyal ağımız söz konusu.


Proje bittikten sonra çalışmalarınıza nasıl devam edeceksiniz? – Türkiye’nin bir ili ve Kiruna arasında bir gençlik değişim programı planlıyoruz. Bu işbirliği projesi aracılığı ile tanışmış olmasaydık böyle bir değişim projesi de ortaya çıkmazdı. İşbirliğini devam ettirmek için Türk meslektaşlarımızdan yoğun ilgi var ve biz de bu konuda pozitifiz. – Ayrıca bu projeye olan katılımımızın bir iç değerlendirmesini de yapacağız ve edindiğimiz deneyimleri, bilgi birikimini gerek politikacılarımızın da yardımıyla gerekse okullarda yaymayı planlıyoruz. Anneli Taavola, Kiruna Belediyesi’nde gençlik çalışanı olarak hizmet vermektedir.


Merhaba Carina Seger, Sundsvall! Projenin pozitif yönleri nelerdi? – Ortak sorunlara odaklanarak başka kültürden ve diğer İsveç belediyelerinden gelen kişilerle birlikte katılım sağlamak ve işbirliği yapmak. Proje sırasında, birbirimizden çok şey öğrendik ve ayrıca bildiklerimiz ve yaptıklarımız konusunda becerilerimizle de katkıda bulunma fırsatı bulduk. Proje ayrıca kendi yerel belediyemizde gençlik konuları üzerinde çalışmamızı sürdürmek için gerekli araçları sağladı bize.

Projenin daha az pozitif olan yönleri nelerdi? – Dil engelleri. İngilizce iletişimde zorluklar olduğu için Türkiye ile olan değişimleri sürdürmeye yönelik ilişkiler kurmak zor oldu. Çoğu yerde çeviriye gereksinim duyuldu, bu da işleri daha da karmaşık hale getirdi.

Türk ve İsveç gençlik politikası arasındaki farklar/benzerlikler neler? – İsveç, gençlik konularını ele almak için daha kapsamlı bir sisteme sahip. Bu anlamda biz daha ilerideyiz. Türkiye’de, onlar da büyük olasılıkla aynı yönde bu konuyu geliştirmek istiyorlar ama toplumdaki daha hiyerarşik yapı nedeniyle bu zor.

Kültürlerarası öğrenmeye nasıl bakıyorsunuz? Bu işbirliği projesi kültürlerarası öğrenmeyi artırdı mı? – Öyle zannediyorum. Türkiye’de işlerin nasıl yürüdüğü ve neden belli şekillerde yürüdüğüne ilişkin daha fazla şey öğrendik. Umarız Türk katılımcılar da bizden beraberlerinde götürüp ileride kullanabilecekleri bir şeyler öğrenmiştir.

Çalışmalarınız sırasında belediyenizdeki gençler hakkında daha fazla bilgi edinmek adına neler öğrendiniz? – Pratik açıdan, yararlı bilgiler edinebileceğiniz yanıtları almanıza olanak veren, amacına uygun ve ince düşünülmüş soruların yer aldığı bir anketi nasıl tasarlayabileceğimiz konusunda birçok şey öğrendik. Ayrıca ankete hiçbir şekilde yönlendirici ve güdümlü olmayan soruları almanın önemini de öğrendik. Bu çalışmada Türklerle aramızdaki fark, onların daha ayrıntılı sorulara yanıt almak istemesi, bizimse daha genel sorular sormamızdı.

Bu projedeki çalışmanızı nasıl belgelediniz/yaydınız? – Gerek anketi yanıtlayan gençler, gerek Serbest Zaman Değerlendirme Komitesi, gerek mahallemizdeki yerel Suç Önleme Konseyi, gerek gençlik departmanından farklı gençlik yöneticileri ve gerekse medya bu projede nasıl çalıştığımızla, anket sonuçlarıyla ve alınan sonuçlara göre ileride nasıl çalışmayı planladığımızla yakından ilgilendi.

Projenin web sitesini nasıl kullandınız? – Aslında pek kullanmadık. Yerelimizde yaptığımız çalışmalara ilişkin gelişmelerle ilgili siteye bilgi yüklememiz gerekiyordu ama bu o kadar zordu ki. Biz de materyalleri İsveç Gençlik İşleri Ulusal Kurulu’na gönderdik, bilgileri web sitesine onlar yükledi.


Projeden elde ettiğiniz deneyimler gelecekte yerel ölçekteki çalışmalarınızı nasıl etkileyecek? – Anketten edindiğimiz sonuçlar üzerinde çalışmaya ve yerleşim bölgesinin tespit edilen “güvensiz kısımları”nı yenilemeye devam edeceğiz. Gençlerle diyaloğu canlı tutmak için anketlerin tekrarlanması gerek. Ayrıca bizim gençlik merkezimizden ve Türkiye’deki bir gençlik kulübünden gençler arasında bir gençlik değişimi planlayabilirsek ilgi çekici olacaktır. Ancak daha önce de belirttiğim gibi, dil engeli bir sorun teşkil ediyor.

Uluslararası projelerin yararları konusunda tereddütleri olan bir memur veya politikacıya neler söylerdiniz? – Tereddüt etmeyin! Karşılığını fazlasıyla geri alıyorsunuz! Carina Seger, Sundsvall’da Kültür ve Serbest Zaman Değerlendirme İdaresi Gençlik Departmanı’nda çalışmaktadır.


Merhaba Therese Larsson, Kristinehamn! Sizce projenin pozitif yönleri nelerdi? – Katılımcıların, gençlik temsilcilerinin, kamu görevlilerinin, politikacıların ve araştırmacıların çok iyi bir harmanıydı proje. Çok da ilham vericiydi! Yerelinizdeki kendi çalışmalarınızı devam ettirmek ve geliştirmek için gereken enerjiyi kazanıyorsunuz. Bence genci, yaşlısı, yer alan herkes projeye katılarak büyük bir fırsata sahip oldular ve projede herkes ciddiye alındı.

Sizin çalışmalarınız ve Türk gençlerinin çalışmaları arasında farklar var mıydı? – İnanılmaz bir katılım ve ilgi gösterdiler! İsveçli ergenler olarak bizim ilgi ve katılım göstermediğimizi söylemiyorum ama bizler gençliği yetkilendirme konularıyla çok uzun süredir uğraşıyoruz ve belki de o kadar sert bir mücadele vermemiz gerekmiyor. Bazen, bizim için işleri yapacak “başka biri” olduğunu düşündüğümüz duygusuna kapıldım. Türk gençlerinin ise bedelsiz sahip olabilecekleri çok az şey var ve gerçek anlamda azimliler, iyi hazırlanmışlar ve eğitimliler.

Projenin daha az pozitif olan yönleri nelerdi? – Projenin farklı kısımlarında farklı belediyeler yer aldığı için, zaman zaman süreci takip etmek zor oldu. Ayrıca diğerlerinin neler yaptığına ilişkin genel bilgi edinmek de zor oldu.

Proje çalışmalarını Kristinehamn’da nasıl yaygınlaştırdınız? – Yerel basınımız projeyle çok ilgilendi ve proje hakkında makaleler yazdı. Şimdi, proje tamamlanır tamamlanmaz politikacılarımızı bilgilendirmeyi planlıyoruz.

Gelecekte Türkiye ile yeni ortaklıklar planlıyor musunuz? – Avrupa Gönüllü Hizmeti (AGH) kapsamında ev sahibi ve gönderici kuruluş olarak yer alıyoruz ve gelecekte Türkiye’yi de dahil etmeye çalışacağız. Sanırım üzerinde düşünülen birçok fikir var ve zaten büyük bir ilgi mevcut ama şu anda somutlaşmış bir şey yok.

Uluslararası projelere katılmak konusunda tereddütlü olan birine neler söylerdiniz? – Yapın! Tereddüt etmeyin. Size çok fazla şey kazandırıyor; kültürlerarası değişim, yeni ufuklar açma ve kendi yaşamınızı ve çalışmalarınızı mercek altına alma yeteneği. Therese Larsson, Kristinehamn’ın Gençlik Forumu’nda aktif olarak yer almaktadır.


Merhaba İlknur Taşdemir, Malatya! Proje ile ilgili olumlu deneyimlerinizi, düşüncelerinizi paylaşır mısınız? Proje ile İsveçli gençlerle tanışıp kaynaşma fırsatı yakaladım. Ayrıca İsveç’e giderek yaşamlarını kısa süre de olsa yerinde görebilmemin bakış açımı geliştirdiğini düşünüyorum. Türkiye’den bu projeye katılan tüm gençlerle yaptığım sohbetlerde ve gözlemlerimde gençlerimizin kendilerine olan güvenlerinin arttığı, Avrupa’ya ve insanlarına bakış açılarının değiştiği, yeni fikirler ve projeler konusunda yaratıcılıklarının olumlu yönde etkilendiği kanaatine ulaştım. Ayrıca final konferansı için hazırlanmış olan ve etkinlik raporlarını içeren kitapçıkların çok yararlı olduğunu düşünüyorum.

Sizce Projenin eksik kalan ve geliştirilmesi gereken yanları nelerdi? Projenin hedeflerine göre etkinlikler hem Türkiye hem de İsveç ayağı olarak iyi planlanmıştı. Ancak “Gençlik İstihdamına İlişkin İyi Örneklerin Paylaşılması” etkinliğinde zamanın yetersizliği konusunda sıkıntı olduğunu düşünüyorum. (Gereksiz yorumlar ve sürelerin yerinde kullanılmaması da bunun en büyük etkeni.) Bu süreçte, İsveç’ten gelen katılımcılar arasında istihdam konusunda kamu temsilcileri yer almadığından devletin bu konuya bakış açısı konusunda pek bilgi alamadım. Genel olarak sivil toplum örgütlerinin bu konudaki çalışmaları ve iyi örneklerin aktarılması güzeldi ama bazı noktalarda bende soru işaretleri bıraktı.

Neler öğrendiniz ve öğrendiklerinizi nasıl kullanmayı planlıyorsunuz? Proje’de, gençlik alanında kavramların tanımlanması ve gençlik istihdamında iyi örneklerin paylaşılması etkinliklerinde yer aldım. İsveç’te ve Türkiye’de etkinliklere katılımlarım esnasında İsveç gençliği, azda olsa kültür ve değerleri, gençlikle ilgili kavramları, ülkenin gençlik yapılanması, istihdam politikaları, gençlerin okuldan iş yaşamına geçişte yaşadıkları ve bu konuda çalışan sivil toplum kuruluşlarının iyi örnekleri hakkında bilgi edindim. Malatya Gençlik Merkezi olarak İsveç Communicare kuruluşunun projesine ortak olduk. Bu süreçte gençlerimize İsveç ve yapısı hakkında öğrendiklerimi aktardım. İsveç’teki sivil toplum örgütlerinden tanıştığım kişilerin, ileride proje ortağı olma konusunda yararlı olacağını düşünüyorum.

Geleceğe yönelik proje ortaklığı fikirleriniz var mı? İsveç Communicare kuruluşunun hazırlamış olduğu projeye Gençlik Merkezi olarak ortak olduk ve proje, İsveç Ulusal Ajansı tarafından kabul edildi. Demokratik yaşam koşulları konusundaki proje için İsveç’ten yaklaşık 24 kişilik ekip, 25-30 Nisan 2010 tarihlerinde ilimize gelecek. Eylül ayında ise gençlik merkezimizden gençler İsveç’e gidecekler. İleride yapılacak projelerde İsveç ortak olarak davet edilecek ve onların projelerinde de yer almaya çalışacağız. İlknur Taşdemir, Malatya Gençlik Merkezi’nde gençlik çalışanı olarak görev yapmaktadır.


Merhaba Fatoş Oktay, Ankara! Proje ile ilgili olumlu deneyimlerinizi, düşüncelerinizi paylaşır mısınız? Konferansta projeye ilişkin genel bilgilendirme yapılmış olmakla birlikte, tüm proje süreci yerine katılımcısı olduğum Final Konferansına ilişkin görüş beyan etmek isterim. Konferansın, katılımcıların gençlik politikalarına farklı açılardan bakabilmelerine katkı sağlandığını düşünüyorum. İsveç ile daha ileri düzeyde işbirliği için güçlü bir temel atılmıştır. Ayrıca Konferansa Almanya ve Avrupa Konseyi temsilcilerinin katılımının sağlanması ile Almanya ve Avrupa Konseyi ile sürdürülen işbirliği de daha ileri bir boyuta taşınmıştır. Proje kapsamında bir anketin gerçekleştirilmiş olması, araştırma/anket sonucunda ulaşılan veriler ışığında yol haritası belirleme yaklaşımının yerleşmesi açısından önem arz etmektedir.

Projenin eksik kalan ve geliştirilmesi gereken yanları sizce nelerdi? Bu soruyu da Final Konferansı bağlamında yanıtlamak isterim. Bu türden etkinlikler kuşkusuz ki bürokratların ve politikacıların gençlik politikasına farklı açılardan bakabilme yetilerine ve konuya ilişkin farkındalığın artmasına katkı sağlamaktadır. Bütüncül bir gençlik politikasının geliştirilmesinde daha hızlı yol alabilmek açısından, öncelikle iktidar partisinden olmak üzere farklı partilerden daha fazla sayıda temsilcinin Konferans süresince katılımı sağlanabilse iyi olurdu. Siyasilerin/karar vericilerin çeşitli etkinliklerin sadece açılışına katılıp, alışılmış beyanlarda bulunmaları pek de tatmin edici olmuyor.

Neler öğrendiniz ve öğrendiklerinizi nasıl kullanmayı planlıyorsunuz? İsveç gençlik politikasına ilişkin genel anlamda bilgi edindim. İsveç gençlik politikasında en dikkate değer boyut, engelli kavramına yaklaşımlarıdır. Ülke koşulları göz önüne alındığında hayata geçirilebilmesi uzak görünse de bu yaklaşımın, ülkemizde de tartışmaya açılması gerekmektedir. Bulunduğum her ortamda bu yaklaşımın önemine dikkat çekmeyi düşünüyorum.

Geleceğe yönelik proje ortaklığı fikirleriniz var mı? Henüz yok. Fatoş OKTAY, gençlik alanında aştırmacıdır.


Merhaba Görkem Bağcı, Ankara! Proje ile ilgili olumlu deneyimlerinizi, düşüncelerinizi paylaşır mısınız? Öncelikle gençlik politikası alanında iyi örnekleri görmek, ve farklı bir politikanın yürütüldüğü bir ülkenin sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya gelmek, karşılıklı olarak vizyon gelişimi açısından çok önemli. Farklı işbirliği alanlarının keşfedilmesi hem Türkiye’de hem İsveç’te gençlik politikalarının geliştirilmesi açısından çok önemli. Farklı uygulama örnekleri görmek sivil toplum kuruluşlarına, kendi gerçekliklerini keşfederek ve bunları gözeterek farklı aktiviteler üretebilmelerine yardımcı olacaktır. Bence projenin en önemli sonucu, sivil toplum örgütlerinin karşılıklı deneyim paylaşımlarıyla kendi vizyonlarını geliştirebilmelerine olanak tanıyacak yeni muhtemel ortaklık alanlarının keşfedilmesi.

Neler öğrendiniz ve öğrendiklerinizi nasıl kullanmayı planlıyorsunuz? Kendi çalıştığım kurumda, hali hazırda bu projeyle tanıştığım kuruluşlarla yeni projeler üretmeye başladık. İsveç’teki kuruluşlarla iyi bir ortaklık süreci başlattığımızı düşünüyorum. Bununla birlikte İsveç ziyaretleri sırasında edindiğim bilgileri şimdiden kendi kurumumda paylaşarak, ürettiğimiz projelerde hem bu yeni fikirlere hem de yeni tanıştığım kuruluşlara yer veriyorum.

4. Geleceğe yönelik proje ortaklığı fikirleriniz var mı? Özellikle İsveç Gençlik Konseyi ile güçlü bağlar geliştirdik. Birçok projeyi birlikte hayata geçirmeye başladık bile. Görkem Bağcı, Gençlik Servisleri Merkezi’nde (GSM) gençlik çalışanı olarak görev yapmaktadır.


Merhaba Tekin Bingöl, TBMM Proje ile ilgili olumlu deneyimlerinizi, düşüncelerinizi paylaşır mısınız? Türkiye ve İsveç arasındaki iş birliği, iki ülke gençliğinin yakınlaşması ve birbirlerini tanımaları açısından son derece olumlu bir çalışma olmuştur. Projenin uzun süreli olması ve her iki ülkede sürdürülmesi katılımcıların kendi ülkelerini tanımalarını da sağlamıştır. Bu projeyle Türkiye’nin farklı bölgelerinde yaşayan gençler, yaşadıkları bölgelerdeki gençlik sorunlarına dikkat çekme fırsatı elde etmişlerdir. Toplantılarda grupların oluşturulması ve her grubun işlediği konuyu diğer gruplarla tartışmaları projenin içeriğini zenginleştirmiştir. Ayrıca, proje süresince kullanılan yeni yöntemler, projeyi diğer gençlik projelerinden farklı kılmıştır.

Projenin eksik kalan ve geliştirilmesi gereken yanları sizce nelerdi? Projede çok önemli eksiklik tespit etmedim. Milletvekili katılımının azlığı eksiklik olsa da bu, projeyi düzenleyenlerden değil, davet edilen milletvekillerinin katılımının azlığından kaynaklanmıştır.

Neler öğrendiniz ve öğrendiklerinizi nasıl kullanmayı planlıyorsunuz? Oturumlarda uygulanan çalışma yöntemlerini ve proje çıktılarını, partimizin gençlik kollarına aktararak çalışmalarında kullanmalarını önermeyi planlıyorum. Ayrıca, bu projelere bundan sonra daha çok gencin katılımının sağlanması gerektiğini düşünüyorum.

Geleceğe yönelik proje ortaklığı fikirleriniz var mı? Bu tür uluslararası projelerin çok yararlı olduğunu ve sık sık yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle bir siyasetçi olarak, gençliği ilgilendiren projeleri desteklediğimi ve bu projelere katılmanın gerekliliğini ifade etmek isterim.

Gençlik konusunda politikacılara önerileriniz neler? Bir politikacı olarak gençliğin ulusal ve uluslararası sorunları olduğunun farkındayım ve gençler her alanda desteklenmelidir. Gençlerin kendi ülkelerini ve dünyayı tanımaları, yetenekler geliştirmeleri ve kendilerini eğitmelerinin önünü açacak olanaklar sağlanmalıdır. Bu yöndeki gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Tekin Bingöl, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)adına Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesidir.


Youth in Action

Education and Culture


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.