FELSEFE
içindekiler Önsöz……………………………………………………………………………..…….1 Güzellik ve Sanat……………………………………………………………...…..2-3 Anı Yaşamak, Ama Nasıl?……………………..…..…………………..………4-5 Hayatınızı Değiştirebilecek 10 Felsefi Roman………….………..….….6-7 Kütüphane Aboneliği Devam Edenler………………………….…….……..8 Kütüphane Kuralları………………………………………………………..………8 Vcd-Dvd Kitaplığı Kuralları…………………………….……………….……….8 En Çok Kitap Okuyanlar…………………………………………………..………8 Ocak - Şubat Aylarında Doğanlar…………………….………..…..…..……..8 Gelecek Etkinlikler………………………………………………………….……....9 Geçmiş Etkinlikler…………………………………………………………...……..10
“Ruhun elle birlikte çalışmadığı yerde, sanat olmaz.” Leonardo da Vinci
“Sanatın vazifesi tabiatı kopya etmek değil, tabiatı ifade etmektir.” Balzac
“Marifet nedir, bilir misin? Taşlara bakan gözlerin çiçekleri görmesidir.” Mevlana
“Farkında olmak iyileşmenin ve değişmenin ilk adımıdır.” Louise L.Hay
“Aradığını bilmeyen bulduğunu anlayamaz.” Claude Bernard
Merhaba, Olympos’un yeni sayısı ile karşınızdayız. Eski Yunan Mitolojisi'nde tanrıların oturduğu kabul edilen ve 2919 m. yükseklikle Yunanistan'ın en yüksek zirvesini oluşturan Tesalya bölgesindeki dağ ile birlikte, antik çağda toplam 19 dağ Olympos ismini taşımıştır; bunlardan biri de Bursa’nın kültürel simgesi olan Uludağ’dır. Olympos’un Yunanca bir kelime olmadığına dair varsayımlar bulunmaktadır. Bu adın kaynağı ve anlamı tam anlamıyla bilinmese de eski Anadolu dillerinden geldiği ve çoğunlukla "yüksek dağ" anlamını taşıdığı anlaşılmaktadır. Gökyüzündeki bulutlara kadar doruğu uzanan ve tanrıların yerleşim edindiği dağ olduğu inancı ise Yunan'a Sümer’den girmiştir. Antik çağın ilk tarihçilerinden Herodot (M.Ö. 490-420) yazdığı Herodot Tarihi isimli kitabında Uludağ, "Olympos" olarak geçer ve Olympos'ta Lydia kralı Kroisos'un oğlu Atys'in yaşadığı trajediyi anlatır. Herodot'tan 400 yıl sonra Amasya doğumlu coğrafyacı Strabon (M.Ö. 64-M.S. 21) yazdığı Coğrafya isimli kitabında Uludağ, Olympos ve Mysia Olympos'u olarak geçer. Strabon, "Mysia" isminin aslının Lydia'lılarda gürgen ağacı anlamına gelmekte olduğunu belirtir. Ünlü coğrafyacı, Prusa’nın (Bursa) Mysia Olympos’u eteklerinde kurulduğunu, Phrygialılar ve Mysialılarla sınır komşusu olduğunu belirtir. İki ayda bir yayınlayacağımız bültenimize verdiğimiz “Olympos” ismi, Bursa’ya özgü olmasının yanında, anlam açısından yüksek fikirleri ve idealleri çağrıştırmasından dolayı, mitolojik olmaktan öte felsefidir de. Bizler de bu ilhamla yola çıkarak, sizlere de ilham olacak bir yayın oluşturmak istedik. Bültenimizin bu sayısında, Güzellik ve Sanat isimli makalemizde güzellik, sanat, estetik kavramlarını felsefi açıdan irdeleyeceğiz. Sanat, saf kavramlar dünyasından somut alanlar dünyasına dönüşüm disiplinidir. Pitagoras’ın, Platon’un da bahsettiği gibi erdemin kaynağı olan idealar, yani arketipler, iyilik, güzellik kavramlarının ve dolayısıyla sanatların ortaya çıkmasına neden olurlar. Sanat ve estetik, insana yaşamı boyunca aradığı değerlerin, erdemlerin, ideaların mirasına ulaşmasına yardımcı olur. Anı Yaşamak isimli makalemiz ise günlük hayat içerisinde farkındalığı arttırmaya yönelik bazı ipuçları vermektedir. Eski Amerika uygarlıklarından mutasavvıflara kadar birçok yerde karşımıza çıkan bu düşünce, insanın kendini tanıma sürecinde kişiliğinin ötesindeki Üst Ben’le temasının ilk safhasını oluşturmaktadır. Keyifli okumalar diliyoruz.
1
FELSEFE
GÜZELLİK VE SANAT Günümüzde güzellik, sanat, estetik kav- olarak karşımıza çıkar. Sanat, saf kavramları fiziksel olana indirgense de fel- ramlar dünyasından somut alanlar sefi açıdan değerlendirildiğinde önü- dünyasına dönüşüm disiplinidir. müze çıkan tablo farklıdır. Estetik kav- Platon’un bahsettiği gibi; erdem, güzelramını kronolojik felsefe tarihi içeri- lik, iyilik; bir ve aynı şeydir. Çünkü sasinde en net şekliyle Pitagoras’ta göre- nata “sanat sanat için midir yoksa topbiliriz. Tüm klasik tarz felsefe gelenek- lum için mi” gibi sahte bir paradokstan lerinde olduğu gibi Pitagoras’ta da bi- daha yukarıdan bakıldığında bir iletim lim, sanat, etik, kozmoloji, felsefe bera- meselesi olduğu gerçeğini görebiliriz. ber incelenmiştir. Dolayısıyla hepsinin Sanat bir mesaj aktarır. Mesajın niteliği temelindeki fikir, “erdem” ve erdemin konusu önemlidir. Bu noktada erdemyaşanmasıdır. Bu, insanın kendisini ta- lerden bahsetmek gerekir. Çünkü aktanımasına darılan düşünce yanır. Bu anveya duygu salamda erdedece kişisel min kaynağı olanın düşük idealardan şekilleri olan yani arketipmutsuzluk, aylerden bahserımcılık gibi debiliriz. küçük ve Pitagorasçılar olumsuz bir arketipleri saçevreye sıkışıyılarla ifade yorsa ilettiği ederler. Sayımesaj da lar tüm varlıkların ilkesi - kökenidir. olumsuz, dar bir perspektif sunacaktır. Sayılar fiziksel dünyayla kavramsal Dünyaca ünlü bir piyanistin konserindünya arasındaki köprüdür. Buna göre den sonra bir anne çocuğunun elinden Pitagoras matematiği 4 temel başlığa tutarak yaklaşır, çocuğunu dinlemesini, ayırır: piyanoda gelecek vaat edip etmediğini Aritmetik, Müzik, Geometri, Astro- söylemesini rica eder. Piyanist çocuğu nomi. dinler, annesine sorar: “Çocuğunuzun Aritmetik matematiğin ilk disiplinidir. bir virtüöz, evrensel değerlere sahip bir Sayılar varlıkları nicelikleri bakımın- sanatçı olmasını mı yoksa iyi piyano çadan ölçer. Müzikse niceliklerin ilişkileri lan, bu işten para kazanan biri olmasını üzerinde çalışır. Bu ilişkiler sesler veya mı istiyorsunuz?” Anne: “İyi bir sanatçı notalarla açıklanır. Bu noktada açıyı di- olmasını istiyorum” der. “O halde çocuğer insan yaratımlarına kadar genişle- ğunuza felsefe eğitimi verin. Çocuğunuz tirsek estetik kavramı ortaya çıkar. felsefeyle; ahlakla ve evrensel değerBu sebeple ilişkiler; sesli - sessiz, yazılı lerle temas edebilir ve sanatın doğasını, - görsel, armonik - armonik olmayan evrenselliği yansıtabilir.”
2
FELSEFE
İnsan gerçekte yaşamı boyunca kendisinin olan, değerlerin, erdemlerin, ideaların mirasına geri dönmeyi arar. Sanat ona arayışında yardımcı olacaktır. Öğrenmeyi, gelişmeyi, mutlu yaşamı; yani felsefenin bize öğrettiği değerleri sadece zihinle değil, sanatın tüm şekillerine saygılı biçimde kendimizi eğiterek başarabiliriz. Bu yalnızca şekillerin güzelliğinin değil; konuşmanın, davranışların, seslerin, her şeyin güzelliğinin gelişiminin desteklenmesiyle mümkün olacaktır. Rönesans’ın matematiksel uyuma dayanan mimari eserlerin yapımıyla net bir varlık kazandığını bu eserlerin diğer sanatlarla -süsleme, heykel, akustik, resim- desteklendiğini söyleyebiliriz. Bu yönüyle Rönesans sadece sanat eserlerinin yapımına değil bir bilinç durumuna işaret eder. Rönesans sanatçıları sadece ressam değil, bilim adamıdır da ve eserlerinde de bunu işaret eden çokça öğe bulunur. Bununla birlikte o dönem sanatçıları filozofturlar. Merkezlerinde hümanizm, hoşgörü, ahlak kavramları vardır ve eserleri bu kavramların dışavurumlarıdır. Onlar eserlerinde “iyi”yi somutlaştırırlar ve bu, “iyi”yi bıkmadan aramalarını gerektirir. Eski Yunan’daki heykelleri incelersek etik düşünce biçiminin insan vücudunun en mükemmel şeklinin kullanılarak somutlaştırıldığını görürüz. Bir Apollo heykeli hem saf düşünceyi, hem
bir arketipi, Tanrıyı ifade ediyordu. Heykel sanatının en parlak döneminde heykel etik kavramların taşa yansıtılmasıydı. Eski Yunanlıların heykelleri çok sevmelerinin nedeni buydu. Apollo heykeli bize nü, güzel bir erkek gibi görünebilir ancak o bilgeliğin, neşenin, bereketin görüntüsüydü. Sanat her zaman güzellikle aynı anlama gelmez. Çünkü sanat; yontu, oyun, ses; yani teknik meselesi de olabilir. Eğer amaçların doğası gözetilmeden sadece araçların kişisel bir şekilde bir araya getirilmesi söz konusu oluyorsa ortaya çıkan eser ilham veren, insanda iyiye yönelme ihtiyacını doğurmayan bir eser olacaktır. Böyle bir eser; uyumu, dengeyi, güzelliği barındırmayacaktır. Sanat sadece araçların kullanımı değildir. Araçlar ve amaçlar arasındaki uyumla ilgilidir. Sanat; şekiller hayata tâbi kılındığında, az madde, çok verimle, doğasına uygun şekilde kullanıldığında, her ayrıntıya nüfuz eden düşünceyi veya duyguyu yüksek ahlaka yükseltmek işini yaptığında güzel, verimli olacaktır. Bunun en yakın örneği ‘DOĞA’dır. Yaşamın kendisi; kuşu, çiçeği; içine işlediği her öğeyi ifade aracı olarak kullanır. Bu eylemde güzellik, yaşamın doğanın dışa vurumu olarak yansır. Böylece güzellik, fayda, uyum birlikte yol alır, büyür. Bu sanatsal durum, birlik geliştikçe belirginleşir.
3
FELSEFE
ANI YAŞAMAK, AMA NASIL? ANI YAŞAMAK(CARPE DIEM) binlerce yıl öncesine dayandırılmaktaVE HORATIUS dır. Çoğunlukla bilim insanları ve sa“Tyrhenum. Sapias, vina liques, et spa- natçılardan oluşan Toltek toplumunda tio brevi spem longam reseces. dum Ustalar(nagual) ve öğrencileri bu loquimur, fugerit invida aetas: carpe günkü Meksika’nın dışında, kendileridiem, quam minimum credula pos- nin “İnsanın Tanrı’ya Dönüştüğü” yer tero.’’ olarak isimlendirdikleri Teotihuacan adlı antik şehrin piramitlerinde bir “Bilge ol, süz şarabı damla damla, bu araya gelirler ve kadim felsefe çalışırkısa ömürde bel bağlama boş umut- lardı. lara. Daha biz konuşurken bile geçip Toltek bilgeliğinde insanın başlangıç gitmiş olacak kıskanç zaman: anı, yani sıfır noktası kendisinin farkına Yaşa doya doya gününü, olabildiğince varması olarak tanımlanır. İkinci aşaaz güven yarınına!” mada kendisinin farkına varan kişinin, tüm oluşların üzerine kurgulandığı zamanın farkına varması beklenir. Bu farkına varış sürecinde en son kişi kendi küçük zamanını ve değerini keşfeder. Üçlü bir zamansal keşfedişten sonra kişi hayata dair varsayımları bırakır. Kendine sunulmuş şu anı ne geçmişin karanlık dehlizlerinde boğulmakla ne de geleceğin kendi dışındaki hesaplarını yapmakla harcar. Sadece şu an elinCarpe Diem özdeyişi Latin edebiyatının den gelenin ve yapması gerekenin en ünlü ozanı Roma’lı şair Horatius’un di- iyisini cömertçe yapmaya çalışır ve seszelerinde geçer. M.S 1. Yy ’da yaşamış sizce akışı izler. ünlü ozan bu özdeyişi, farkına var ve anı doyasıya yaşa anlamlarında kullanmıştır. Bir iç savaş ortamında sevgiliye teselli amaçlı yazılan bu dizeler yaklaşık iki bin yıldır insanların kulaklarında ve dillerinde takılı kalmış ve günlük hayat içerisinde farklı içerik ve anlamlarda da olsa kullanılması süregelmiştir. FARKINDALIK VE TOLTEK BİLGELİĞİ Toltekler, Coulomb öncesi Amerika uygarlıklarından olup yaşadıkları dönem
4
FELSEFE
ŞİMDİNİN DEĞERİ VE HATEM-İ ASAMM
disi o günkü şartlarda ilim merkezlerinden olan Horasan’da doğmuş ve Belh şehrinde yaşamıştır. Yine dönemin ünlü düşünür ve mutasavvıfı Şakik-i Belhi’den dersler almıştır. Yaşamı boyunca insanı tanımaya çalışmış ve insan nefsi üzerinde araştırmalar yaparak hayatına uygulamış ve tasavvufta örnek teşkil etmiştir. İnsanın katmanlarından biri olarak tanımladığı nefsin, eğitilmesi ve üzerinde çalışılarak çeşitli denemelerle erginliğe ulaştırılması gerektiğini vurgular. O’nun bu nefs tanımlaması çağdaş psikolojinin kişilik tanımlaması ile çok farklı değildir. Bizim bu gün çağdaş yaşamımız içerisinde dağınık bir zihin yapısı ile haz ve konfor odaklı yaşamı arzu eden, modern insanın kişilik diye tanımladığı şeyin ta kendisidir. Mustafa Karagöz
“Elinden kaçan geçmişin hasreti içinde olma. Ne düne ait yapman gereken ama yapmadığın bir eylemi yapabilirsin, Ne de olmana bir katkıda bulunabilirsin. Şayet bu günü dün için mazeret arayarak geçirirsen, bu günün hakkını ne zaman ödeyeceksin? Bu gün dünü düşünmek, bu günü de boşa harcamak olmaz mı? Elindeki günü ganimet bil, çalış. Hayatını düzene koy, imkânların ölçüsünde doğru eyleme yönel.’’ Hatemi-i Asamm, M.S 9. Yy ‘da yaşamış, mutasavvıf ve düşünürdür. Ken-
5
KİTAP KÖŞESİ
HAYATINIZI DEĞİŞTİREBİLECEK 10 FELSEFİ ROMAN Işık Taşı Serisi – Christian Jacq bir anlamda Daniel Defoe’nin “Robinson Crusoe” romanıyla benzerlikler göstermektedir. Simyacı Jorge Angel Livraga Hermetik kardeşliğin bir üyesi, genç bir simyacı olan Pablo Simon, ortaçaTüm dünya piramitler, tapınaklar, me- ğın karanlığında, engiziszarlar, heykeller veya resimler gibi Mı- yonun baskısı altında, sır sanatının başyapıtlarına hayranlık çağların bilgeliğini korumak ve hocasıduyar. Tinsel ve büyüleyici gücüyle kal- nın aşk mesajını yaşatmak için mücabimizin derinliklerine işleyen bu hari- dele vermektedir. Engizisyondan kaçkaları acaba kim yaratmıştır? Vasıfsız mak zorunda olan Simon, Doğu'ya işçiler veya köleler topluluğu değil tabii doğru yolculuğa çıkar. Hindistan'da ki... gizli bilimin anahtarını bulur, aynı zaChristian Jacq, Antik Mısır tarihine ışık manda öğretilerini takip ettiği Giortuttuğu romanlarında, derin Mısır gi- dano Bruno ile karşılaşır. Bruno'nun zemlerine giriş yaparak bize antik za- engizisyon tarafından mahkum edilmanların bilgeliğini aktarmaktadır. mesi ise Pablo Simon için ağır bir sınav Sofi’nin Dünyası olacaktır. Jostein Gaarder Don Kişot 15. doğum gününde Miguel de Cervantes “Kimsin?” sorusunun yaŞövalyelik kitapları okuzılı olduğu bir mektup yan ve kahramanların haalan Sofi, bütün felsefe tayatlarından etkilenen rihinde sorulmuş soru ve yoksul Don Kişot, onlar cevapların irdelendiği bir gibi macera aramak, kendini tanıma macerasına çekilir. “devletin iyiliği” için, “mutsuz insanlara Özellikle gençliğe yönelik kitaplarıyla yardım etmek”, “insanlığın baştan çıktanınan Norveçli bir felsefe öğretmeni masını önlemek” ve “adaleti kurmak” olan Jostein Gaarder, bu romanında için gezgin şövalye olmaya karar verir. felsefe tarihini eğlenceli bir kurgu ile Cılız atı Rosinante, silah arkadaşı aktarmaktadır. Sancho Panza ile birlikte, yel değirmenlerine karşı amansız bir savaş veren Hay Bin Yakzan Don Kişot, hayalindeki aşkı Dulcinea'ya İbn Sina/ İbn Tufeyl kavuşmanın özlemi içinde maceradan İslam dünyasının ilk felmaceraya koşar. Yazarın ironik bir dille sefi romanı olarak niteleyazdığı, kahramanının gerçek bir şönen kitap, insan eli değvalye değil de kendini şövalye zanneden memiş bir tabiat parçabiri gibi aktarıldığı hikayede, aslında yisında sosyo-kültürel şartlandırmalardan uzak bir insanın tek ba- tirilen değerlerin, şövalyelik ve onur yaşına bir adada tecrübe ettiği ruh ve dü- salarının yerine gittikçe materyalist anşünce gelişimini anlatmaktadır. Kitap, layışın daha fazla hakim olması eleştirilmektedir.
6
KİTAP KÖŞESİ
Atlantis'in Son Prensi Ankor Jorge Angel Livraga Günümüzden yaklaşık on bir bin beş yüz yıl önce yaşamış olan Ankor isimli Atlantis prensinin kendini gerçekleştirme serüvenine tanık olduğumuz bu kitap aslında, nereden gelip nereye gittiğini soran, düşünceyle eylemi buluşturup bilgeliğe doğru yol almak isteyen tüm insanların yaşam hikâyesini anlatmaktadır. Kadim öğretiyle tanışıp onu yaşamaya ve bunu gelecek nesillere aktarmak için zincirin bir halkası olmaya söz vermiş Ankor olarak bedenleştirilen romanın kahramanı, aslında her birimizin içinde varlık gösteren ancak uyanmayı bekleyen filozoftur.
binlerce yıllık aborjin kültür ve geleneğinin derin bilgeliğini aktarmak istemiştir. Zamanın derinliklerinden gelen güçlü mesajı ile aborjin bilgeliği, materyalist değerlerin içinde boğulan çağdaş insana, tüm varlıkların aynı evrensel birliğin bir parçası olduğunu hatırlatarak ona ihtiyaç duyduğu çözümü sunmaktadır. Ateş Geçitleri Steven Pressfield Kitap, Spartalı bir askerin gözünden Termopylae Muharebesi'nı anlatan tarihi bir romandır. Aynı zamanda iyi bilinen Üç yüz Spartalı'nın da hikayesidir. Köklü bir geleneğe sahip Sparta toplumunun yaşam felsefesinin aktarıldığı romanda, cesaret ve fedakarlık temaları işlenmektedir. Gerçek bir savaşçının ve liderin vasıflarının nasıl olması gerektiği anlatılmaktadır.
Siddharta Herman Hesse Nobel Edebiyat ödülü sahibi Herman Hesse'in en önemli eserlerinden biri olan Siddharta, Buda olarak bildiğimiz Siddharta Gautama'nın hayatını konu almaktadır. Budizmin ezoterik (içrek) yönlerinin işlendiği kitap, şiirsel uslübu ile edebi açıdan da dikkat çekmektedir. Herman Hesse, Siddharta için şöyle diyor: "Bu kitapta, tüm dinlerde, insanların benimsediği tüm inanış biçimlerinde ortak olan yanı, tüm ulusal ayrımları aşan, tüm ırkların, tüm bireylerin benimseyebileceği şeyi yakalamaya çalıştım."
Gülün Adı Umberto Eco Bologna Üniversitesinde profesör, filozof, tarihçi, estetikçi ve Orta Çağ uzmanı olan Umberto Eco, Orta Çağ'da geçen, Hıristiyanlık düşüncesini tartışan tarihsel bir roman yazmıştır. Romanda, Papa ile İmparator arasında atama yetkisi savaşı, Hıristiyan tarikatlar arası görüş ayrılıkları, cinayetler, bir manastır ve etrafında gelişen olaylar aktarılmaktadır. Tam anlamıyla ve her bakımdan ortaçağ dünyasını yansıtmakla birlikte "Gülün Adı" kesinlikle çağdaş bir roman; çağdaş romana yepyeni ve uzun soluk getiren özgün bir romandır.
Bir Çift Yürek Marlo Morgan Amerikalı bir kadının Avustralya'da aborjinlerin arasında yaşadığı ruhsal yolculuğun bir öyküsüdür. Yazar, kitabında
7
GIORDANO BRUNO KÜTÜPHANESİ
KÜTÜPHANE ABONELİĞİ DEVAM EDENLER Kemal Karadayı Saliha Demir Sevgi Türk Nurdan Özgür Selma Özütürk Uğur Kürkçü Şebnem M.Ünal Selmin Küçükavşar Neriman Haşhaş Şeref Ünal Ergin Yılmaz Elvan Ender Nurdan Özgür Mustafa Karagöz Alparslan Telli Yaşar Kızılırmak Ersin Gencer Elif Yıldız Aysun Yılmaz Nuray Gezek Ayhan Karaoğlu Çağrı Gizli Kütüphaneden kitap ödünç alabilmek için abone olmak gerekmektedir. Aboneliği devam etmeyen üyelerimizin aboneliğini yenilemelerini önemle rica ediyoruz. KÜTÜPHANE KURALLARI 1. Kütüphaneden yararlanmak için abone olmak gereklidir. 2. Abone olmak için Kütüphane Gönüllülerine başvurunuz. Abonelik ücretsizdir, kitap ödünç alma ücreti ise kitap başına 3 TL’dir. Dilerseniz Yeni Yüksektepe dergilerinden 4 adet (20 TL) alarak kütüphaneden 1 yıl boyunca ücretsiz olarak yararlanabilirsiniz. 3. Kütüphaneden kitap ödünç alma süresi 15 gün ile sınırlıdır. Aldığınız kitabın ödünç alma süresini, Kitap Takip Listesine yazarak en fazla bir kez uzatabilirsiniz 4. Ödünç alınan kitap geciktiğinde kitap gecikme cezası uygulanır. Geciken her kitap için kendi kütüphanenizden bir adet kitap bağışı kabul edilir. 5. Kırmızı etiketli kitaplar kütüphane dışına çıkarılmamalıdır. 6. Aynı anda birden fazla kitap ödünç alınmamalıdır. 7. Kitap ödünç alındığında mutlaka Kitap Takip Listesi’ne kaydedilmelidir. 8. Kitap iade edileceğinde yerine konulmamalı kütüphane görevlileri tarafından yerine yerleştirilmek üzere mutlaka Kitap İade Kutusu’na bırakılmalıdır. 9. Ödünç aldığımız kitaplar üzerinde, bu kitabı daha sonra okuyacak kişilerin dikkatini dağıtmamak için karalamalar ya da işaretlemeler yapılmamalıdır. VCD-DVD KİTAPLIĞI KURALLARI 1. Vcd/Dvd kitaplığından faydalanmak için lütfen ödünç aldığınız Vcd/Dvd'yi kütüphane kitap takip listesine kayıt ediniz. 2. Vcd/Dvd ödünç alma ücreti 3 tl olup ödünç alma süresi bir hafta (7 gün) ile sınırlıdır. EN ÇOK KİTAP OKUYANLAR Çağrı Gizli Kemal Karadayı Uğur Kürkçü Okuyucularımızı tebrik ediyoruz. OCAK-ŞUBAT AYLARINDA DOĞANLAR
Sena Taylan 20 Ocak
Selçuk İlhan 29 Ocak Yaşar Kızılırmak 1 Şubat Alparslan Telli 6 Şubat Şebnem Kadiroğlu 15 Şubat
8
Ezgi Çetin 23 Şubat Nurdan Özgür 26 Şubat
GELECEK ETKİNLİKLER Doğa Yürüyüşü : Alaçam Köyü 17 Ocak Pazar 08:30 Uludağ’a en yakın köylerden biri olan, yaylası, şelalesi, alabalık tesisleri ve doğa örtüsü ile bilinen ve çam ormanları nedeniyle bu adı alan Alaçam Köyü’nden şelaleye keyifli bir yürüyüş yapmak isteyenler; bölgenin doğal güzelliğine, doğasına ve havasına hayran kalacaksınız. Çam ağaçları, şelalesi, bitki örtüsü, serin ve temiz havasıyla Uludağ’a en yakın köylerden Alaçam’dayız… Aktiffelsefe Bursa üyeleri tarafından oluşturulan Patika Doğa Gezileri ve Ekoloji Grubu etkinliğidir.
Felsefe ve Psikoloji Seminerleri Başlangıç ve Tanıtım Konferansı 6 Ocak Çarşamba 19:30
Doğu ve Batı Felsefelerine göre “İnsan Nedir?” sorusuna karşılaştırmalı olarak farklı filozof, kültür ve öğretilerde yanıtlar aradığımız 17 haftalık seminer dizimiz psikoloji pratikleri, tarih ve doğa gezileri, sine-forumlar, kamplar, okumalar ve sosyal çalışmalarla desteklenmektedir. Uygulamalı Felsefe ve Psikoloji Seminerleri Başlangıç ve Tanıtım Konferansı Katılımı ücretsizdir. Lütfen kayıt olunuz. 43. Yalnız Oyuncaklara Yeni Arkadaşlar 9 Ocak Cumartesi 10:30 Siz de bir zamanlar başucunuzdan ayırmadığınız oyuncakları kampanyamıza bağışlayarak, yeni arkadaşlar bulmasını sağlayabilirsiniz. Toplanan oyuncaklar onarılacak, temizlenecek ve paketlenerek yeni arkadaşlarına teslim edilecektir. Dileyenler, gönüllü üyelerimizle sürdüreceğimiz kampanyanın her aşamasında destek olabilirler. Bu bir geri dönüşüm projesidir. Oyuncak Çalışması 7 Ocak Perşembe 19:30
Temel Arama Kurtarma Eğitimleri 28 Ocak Perşembe 20:00 Neredeyse tamamı deprem bölgesi olan bir ülkede ve yaklaşık 160 yıldır deprem yaşanmamış bir şehirde yaşıyoruz. Afetler karşısında hazırlıklı olmak için sizi Temel Arama Kurtarma Eğitimleri’ne davet ediyoruz. KURTARABİLİRSİNİZ! Temel Arama Kurtarma Eğitimleri Katılım ücretsizdir. Lütfen kayıt olunuz.
9