MAYIS - HAZİRAN 2017
ARİSTOTELES DIONYSOS VE APOLLO GERİ DÖNÜŞÜM 1
SAYI:6
OLYMPOS Eski Yunan Mitolojisi'nde tanrıların oturduğu kabul edilen ve 2919 m. yükseklikle Yunanistan'ın en yüksek zirvesini oluşturan Tesalya bölgesindeki dağ ile birlikte, antik çağda toplam 19 dağ Olympos ismini taşımıştır; bunlardan biri de Bursa’nın kültürel simgesi olan Uludağ’dır. Olympos’un Yunanca bir kelime olmadığına dair varsayımlar bulunmaktadır. Bu adın kaynağı ve anlamı tam anlamıyla bilinmese de eski Anadolu dillerinden geldiği ve çoğunlukla "yüksek dağ" anlamını taşıdığı anlaşılmaktadır. Gökyüzündeki bulutlara kadar doruğu uzanan ve tanrıların yerleşim edindiği dağ olduğu inancı ise Yunan'a Sümer’den girmiştir. Antik çağın ilk tarihçilerinden Herodot (M.Ö. 490-420) yazdığı Herodot Tarihi isimli kitabında Uludağ, "Olympos" olarak geçer ve Olympos'ta Lydia kralı Kroi-
sos'un oğlu Atys'in yaşadığı trajediyi anlatır. Herodot'tan 400 yıl sonra Amasya doğumlu coğrafyacı Strabon (M.Ö. 64-M.S. 21) yazdığı Coğrafya isimli kitabında Uludağ, Olympos ve Mysia Olympos'u olarak geçer. Strabon, "Mysia" isminin aslının Lydia'lılarda gürgen ağacı anlamına gelmekte olduğunu belirtir. Ünlü coğrafyacı, Prusa’nın (Bursa) Mysia Olympos’u eteklerinde kurulduğunu, Phrygialılar ve Mysialılarla sınır komşusu olduğunu belirtir. İki ayda bir yayınlayacağımız bültenimize verdiğimiz “Olympos” ismi, Bursa’ya özgü olmasının yanında, anlam açısından yüksek fikirleri ve idealleri çağrıştırmasından dolayı, mitolojik olmaktan öte felsefidir de. Bizler de bu ilhamla yola çıkarak, ismi gibi içeriğiyle de sizlere ilham olacak bu yayını oluşturmak istedik. İyi okumalar diliyoruz.
AKTİFFELSEFE YENİ YÜKSEKTEPE KÜLTÜR DERNEĞİ BURSA ŞUBESİ Adres: Fethiye Mah. Gazi Sok. No:14 (FSM Bulvarı Bosch Addax Arası) Nilüfer Bursa Tel : 0542 642 1611 E-posta : bursa@aktiffelsefe.org Web: http://aktiffelsefebursa.org 2
içindekiler Önsöz………………………………………………………………………………..…….2 Aristoteles…………………………………………………………………………..…..3-8 Dionysos ve Apollo ………………………………………………………………….9-10 Geri Dönüşüm……………………………………………………………...…………11-12 Bir Ağız İki Kulak - Thich Nhat Hanh (kitap).……………………..……..13-14 Kadim Bilgelik (şiir)…..……………………………………..…………..…………14 Aktiffelsefe Bursa Giordano Bruno Kütüphanesi……………………..….15
Merhabalar, Yeni sayımızda da dolu dolu bir içerikle karşınızdayız. Aristoteles ile ilgili kapsamlı ve kaynak olabilecek bir çalışmayı sunuyoruz. Dionysos ve Apollo ile ilgili ilham veren ve geri dönüşümle ilgili farkındalık arttıran makaleler gibi, temel amacımızın araştırma yoluyla bütünsel bir bakış açısı kazandırmak olan yazılara yer verdik. Araştırma, sadece almanın bir şekli değil, aynı zamanda da vermenin, cömertliğin de bir şeklidir. Araştırmayı sadece meraktan veya entelektüel doyum sağlamak için yapmıyoruz, bilakis, araştırma yoluyla başkalarına daha fazla faydalı olmanın yollarını arıyoruz. Doğru bilgiye ulaşmanın zor olduğu, bilgi kirliliği içinde yüzdüğümüz bu çağda internet, getirdiği kolaylıkların yanında, araştırmayı bir erdem olarak ortaya çıkarmayanlar için hakikatin önüne çekilen bir perde gibi de işlev görmektedir. Doğru bilgiye ulaşmanın her çağda zor olduğunu görüyoruz, ancak günümüzde yaşadığımız zorluk, ayırt etme yeteneği gelişmemiş, hakikatten ziyade kişisel çıkar ve manipülasyon peşinde olanların yarattığı sisli ortamda doğru yolu bulma zorluğudur. Bundan dolayı araştırma erdeminin ortaya çıkması, birey için doğru bilgiye, hakikate ulaşmanın yegane yoludur. Araştırmanın sağduyulu, objektif, eklektik tarzda olması, kişisel faydadan ziyade geneli kapsayan ortak bir fayda gözetilerek yapılması, alçakgönüllülük, cömertlik gibi erdemlerin ortaya çıkmasına ve nihayetinde de toplumların gelişmesine yardımcı olabilecektir. Sizleri de araştırmacı olmaya davet ediyor, iyi okumalar diliyoruz.
2
FELSEFE
ARİSTOTELES HAYATI: Aristoteles M.Ö 384 yılında, o gün Makedon toprakları sınırları içerisinde bir sahil kasabası olan Stagira’da doğar. Stagira bu gün Yunanistan toprakları içerisinde kalmakta ve hala Aristoteles’in sahiplenilmesi konusundaki çekişmeler Makedonlar ve Yunanlılar arasında devam etmektedir. Bu indirgemeci sahiplenme dürtüsünün ötesinden bakıldığında, Aristoteles’in etkisi yaklaşık 2500 yıldır İslam coğrafyası, Hristiyanlık coğrafyası ve Yahudi skolastiği içerisinde derin izler bıraktığı görülmektedir. Bu zaman dilimi içerisinde Aristoteles’in öğretileri bir şekilde o zamanın dinsel, düşünsel, politik ve ekonomik dünyasında kendisine yer bulmuştur. Bazı kaynaklara göre anne ve babasını küçük yaşta kaybetmiş ve bir akrabasının yanında yetişmiştir. Ancak bazı kaynaklara göre ise de anne ve babası onu, o günün en iyi eğitim kurumu olan Atina’daki Platon’un Akademi’sine kendi elleriyle göndermişlerdir. Kaynaklardaki ortak bilgi ise babası Nikamakhos’un Makedon kralının dostu ve aynı zamanda onun hekimi olduğu yönündedir. Hatta Aristoteles’in canlı bilim olan biyolojiye ilgisinin bir hekim ailesinden geldiği için olduğu yönünde yorumlar kaynaklarda yer almaktadır.
18 yaşında iken Atina’ya gelerek Platon’un okulu olan Akademi’de öğrenci olur ve yaklaşık 19 yıl burada kalır. Bu süreç içerisinde Aristoteles Akademi’de sadece bir öğrenci olarak kalmamıştır. Akademi Atina’da Platon tarafından kurulmuş bir felsefe okuludur ve bugünkü üniversitelerin o günkü antik dünyada, örnek bir temel uygulamasıdır. Eski felsefe okulları geleneğinde eklektik olma ilkesi etrafında toplanan birçok kişi, gerçeği araştırma yolunda adımlar atmışlardır. Bu yolda ilerlerken aynı temel üzerinde kendi bağımsız ve otantik
3
FELSEFE
görüşlerini de damıtarak öğreti haline getirebilen insanlar ortaya çıkmıştır. İşte bu kişilerin meydana getirdiği ve bilgelik yani felsefe çalışılan bu okullarda usta çırak ya da hoca-öğrenci formunda bir eğitim verilmekteydi. Aristoteles de zaman içerisinde hocası Platon’un öğretileri temelinde kendi özgünlüğünü ortaya çıkarır ve Akademi’de dersler verir. Hocası Platon’un ölümü ile Akademi’den ayrılır. O dönem Atina üzerinde artan Makedon baskısı nedeniyle Atina halkında oluşan Makedon düşmanlığı dalgasından, bir kuzeyli olan Aristoteles de nasibini alır ve Atina’yı terk etmek durumunda kalır. Akademi’den arkadaşı olan ve o dönem Asos tiranı olan Hermeias’ın yanına gider. Orada Hermeias etrafında toplanmış olan küçük Platoncu grupla çalışmalarına devam eder ve orada evlenir.3 yıl Assos’ta kalır ve oradan ayrılarak Midilli adasına geçer. Bir süre de burada kaldıktan sonra Makedon kralı 2.Philip’ten oğlu İskender’i eğitmesi için bir davet alır. Bu davet üzerine Makedon sarayına gider ve 13 yaşında olan İskender’in eğitimi ile meşgul olur. Sonrasında babasının ölümü ile İskender tahta
geçer ve bazı anlaşmazlıklar nedeniyle Aristoteles oradan ayrılarak tekrar Atina’ya geri döner. Bu dönüş ile Aristoteles’in en verimli dönemi başlar ve Atina’nın kuzeyinde bir korulukta birkaç bina kiralayarak Hocası Platon gibi bir felsefe okulu kurar. Okuluna Liseum adını verir. Gündüzleri öğrencileri ile derin felsefi meselelerin konuşulduğu ezoterik dersler yapar ve matematik, fizik ve metafizik üzerine çalışırlar. Derslerini dolaşarak yaptıkları için zamanla Aristoteles okulu öğrencilerine gezici-
ler manasına gelen Peripatetikler denmeye başlanır. Akşamları ise Lise’de halktan kişiler ile politika, retorik konuları üzerine daha dışrak dersler yapar. O dönem Aristoteles okulunda İskenderiye ve Bergama kütüphaneleri için model olabilecek bir kütüphane kurulur.12-13 yıl kendi okulu olan Lise’de dersler verir. M.Ö 323 yılında Büyük İskender’in
4
FELSEFE
bir sefer esnasında hastalanarak ölmesi ile Atina’da bir siyasi dağılma yaşanır ve tekrar siyasi karışıklıklar meydana gelir. Bu siyasi karmaşadan Aristoteles de etkilenir ve Makedon düşmanlığı tesiriyle gelişen çalkantıda mahkemeye verilir. Bu karmaşık durum nedeniyle Atina’yı terk etmek durumunda kalır ve ömrünün son 1 yılını Eğriboz adasında geçirerek M.Ö 322 yılında ölür. Kurduğu okulu olan Lise’den neden ayrıldığı sorulduğunda (Anaksagoras’ın cezalandırılmasını ve Sokrates’in ölümünü kastederek) şöyle cevap verdiği söylenmektedir: “Atinalıların felsefeye karşı üçüncü bir hata işlemelerini istemiyorum.”
ve güzel nesnelerin meydana getirilmesi için bilgiyi arayan bilimlerdir. Tüm sanatlar bu sınıflandırma içerisindedir. Başlıca çalışma alanları ise şunlardır: FELSEFİ YÖNTEMİ MANTIK: Bu günkü anlamda mantık biliminin kurucusu olarak bilinmektedir. Mantık bilimi günümüzde lojik terimi ile ifade edilmektedir. Ancak Aristoteles bu bilimi analitik terimi ile ifade etmiştir. Analitik çözümlemeye dayalı bir yöntemdir. Basamak basamak ilerlemeye dayanır. Aslında Aristoteles’in felsefe için benimsediği yöntemin ta kendisidir. Aristoteles mantığı bir bilim olarak görmediğini, bilimin yani felsefenin yöntemi olduğunu eserlerinde belirmiştir. Ona göre mantık bir bilim çalışılmadan önce kişinin kazanması gereken doğru düşünme kültürüdür. O dönem antik dünyasına baktığımızda Sofistlerin felsefe yöntemi retorik, Platon’un felsefe yönteminin ise diyalektik ya da diyalog yöntemi olduğunu görüyoruz. Aristoteles ise yöntemini çözümlemeden, yani mantıktan yana belirlemiştir. Aristoteles mantıkla ilgili eserlerinin tümüne Organon ismini vermiştir. Organon alet demektir. Mantığı bilimin aleti olarak benimsediği için bu ismi eserlerine verdiği tahmin edilmektedir.
BİLİMLER SINIFLANDIRMASI: Aristoteles günümüze ulaşmış eserleri düşünüldüğünde felsefe tarihi içerisinde en çok eser bırakmış filozoflardan biridir. Bilimleri 3 ana bölüme ayırmıştır. Bunlar: Teorik Bilimler: Matematik, fizik ve metafizik teorik bilimlerdir. Bu bilimler bilginin kendisini kazanmak için çalışılırlar. Pratik Bilimler: Bilgiyi eyleme pratiklik etmesi için arayan bilimlerdir. Ekonomi ve politika bu bilimler arasında yer alır. Ürünlü(Prodüktif) Bilimler: Yararlı
5
FELSEFE
özellikleri vardır. Bizler bu kalem hakkında sadece bu fiziki özellikler üzerinden yorum yapabiliriz. Aristoteles’e göre işte bu özellikleri ortaya çıkaran şey maddede edimselleşmeye başlayan Form’dur. Yani kalem salt maddesinde edimselleşen kalem formu bizim elimizdeki kalemi ortaya çıkarmıştır. Tüm bunların ötesinde bu kalemi kalem yapan şey nedir? diye sorarsak, o şey değişmelerden uzak olan ve diğer bütün özellikleri taşıyan Töz’dür. Özellikler değişebilir ancak Töz değiştiği anda, bardak bardak olmaktan çıkar. Özetle Form-Töz-İlinek(özellik) ve salt madde dizgelemi ile Aristoteles bize varlık felsefesini açıklar. Varlık ile yokluk arasını Potansiyellik kavramı ile doldurur. Evrende her şey ona göre imkanlı ya da potansiyellidir. Ve her şey kendi tamlığının yani İyi’nin arayışı içerisinde eylemini sürdürür. Hareket etmeyen hareket ettirici olarak tanımladığı Tanrı (Demurgos), Aristoteles’in ilk hareket ettiricisidir. Bu potansiyellilik Form’da gizlidir ve Form bu potansiyelliği salt madde üzerinde edimselleşerek ortaya çıkartır. Madde ve Form bir arada ve birlikte olmaya ihtiyaç duyarlar. Form maddede ne kadar edimselleşirse, madde de o kadar daha üst düzey bir varlık olabilir.
EVREN DÜZENİ VE DÖRT NEDEN ÖĞRETİSİ: Aristoteles evren içerisinde hareketi oluşturan dört nedenden bahseder. Bu nedenler sırası ile; 1-Maddi neden(madde) 2-Formal neden(form) 3-Tanrı(ilk hareket ettirici) 4-Amaçsal neden(erek) Tüm bu oluş için amacı Aristoteles ‘Her şey kendi tamlığını arar’ şeklinde özetlemiştir. Metafizik kitabının başında bu şekilde bir giriş yaptıktan sonra, evrende var olan hareketin nedeninin her şeyin daha ‘İyi’ye doğru ilerlemesi olduğunu ifade etmiştir. Maddenin doğası kendi ‘İyi’sine doğru hareket etmektir. Dolayısıyla madde gelişmek için bir Form’a ihtiyaç duyar. Form da doğası gereği kendi İyi’ sine doğru hareketini, maddede kendini ortaya çıkartarak gerçekleştirebilir. Bu öğreti insan için beden ve ruh dualitesi, Hint öğretilerinde yer alan Pruşa-Prakriti dualitesini andırır. Salt madde, form kendisinde edimselleşmediği sürece hiçbir özellik kazanamaz. Özelliği olmayan bir şey hakkında da bizler düşünce yürütemeyiz. Bizlerin düşünce yürütebilmesi için maddenin özellik kazanmış olması gerekir. Bir kalem örneği ile açıklamaya çalışalım. Kalemin özelikleri vardır. Rengi, kokusu, şekli gibi fiziki
6
FELSEFE
MUTLULUK VE ERDEMLER Etik açısından konuyu ele aldığımızda da Aristoteles’te yine varlık felsefesine benzer bir düşünce görürüz. Aristoteles’e göre insan psikedir. Yani olanaklar ve imkanlar bütünüdür. Bu bütün içerisinde insan, Tinsel yanına doğru da hareket edebilir veya haz ve istekler yanına doğru da hareket edebilir. Bu seçimle ilgilidir ve Aristoteles bu seçim erdemi için pronesis kavramını kullanır. Pronesis kavramı Farabi tarafından basiret olarak Türkçeye çevrilmiş ve bazı çeviri kitaplarında aklıbaşındalık erdemi olarak geçmektedir. Temelde pronesis erdemi seçimle ilgilidir. Doğu bilgeliğinde Viveka ya da zeka olarak tanımlanan erdemdir. Eylemini seçebilmek kişiye sorumluluk yüklemeyi de gerektirir. Kişiler eylemlerinin sonuçlarından sorumlu tutulmalıdırlar. Bu nedenle Aristoteles, kölelerin özgür olmadıkları için seçim de yapamadıklarını söyler. Tüm olan şeylerdeki gibi insan da kendi tamlığını arayan bir varlık olduğuna göre, seçimlerini Tinsel yanını
besleyecek şekilde yapmalıdır. İnsanın kendi tamlığını arayışındaki bu yola Sofia(bilgelik) erdemi ile ilişkilendiren Aristoteles, bu yolda hareket ederken insanın ihtiyaç duyduğu tüm şeylerin erdemler aracılığı ile gerçekleşebileceğini söyler. Ona göre erdemlere insanlar yapa yapa, uygulaya uygulaya erişebilir. Doğruluk erdemine doğru ola ola, cesaret erdemine cesur ola ola erişilebilir ve bu bir yaşam boyunca sürdürülmelidir. Hayatın kendisi insanın arayış, seçim alanıdır. Seçimlerini düzenleyen ve her seferinde eylemlerini erdemlere göre yapmaya çalışan insan için toplam yaşamı, Eudomania yani mutlu bir yaşam olarak geçmiş varsayılır. Eudomania kavramı Aristoteles’in temel kavramlarından birisidir ve Türkçe’ye mutluluk olarak çevrilmiştir. Mutluluk hayat içerisinde hazsal zevklerden ortaya çıkan bir form olarak düşünülmemelidir. Aristoteles’in öngördüğü mutluluk, bir iç denge ve uyum ile ortaya çıkarılmaya çalışılan ve tüm yaşam boyu insanın kendi tamlığına doğru hareketini içine alan bir yaşam
Logos yanı
Tinsel(Nous) yanı
Psike(İnsan)
Alogos yanı
7
1-Canlı bedeni 2-İstek ve haz yanı
FELSEFE
biçimidir. Nitekim bunu Solon’un şu sözünü kitabının başına koymasından çıkarabiliriz. ‘Hiç kimseye ölünceye kadar mutlu deme.’ Mutluluk Aristoteles felsefesinde elde edilmesi gereken bir durumdur. Sadece kendisi için tercih edilen ve sadece kendine yeter olan bir durumdur. Aslında herkes yaşam tarzına göre bir mutluluk arayışını sürdürmektedir. Ancak Aristoteles’in bahsettiği mutluluk hali bir temaşa yaşamı ile mümkün olabilir. Mutluluk, tam yaşam boyunca ruhun erdeme uygun etkinlikler bütünü olarak tanımlanır. Aristoteles’e göre tercihleri ile birey kişi haline gelebilir ve tercihlerini hazsal dürtüler yerine logos olan yanına doğru yönlendirirse de kişiden insan haline dönüşmeye başlar. Burada herhangi bir birey olmaktan kişi haline geçme durumunu bir değişim, kişi halinden insan haline geçme durumunu da bir dönüşüm olarak değerlendirmek yerinde olacaktır. Aristoteles’in insan tanımı görüntüsel değil, bilgeleşme yolunda hareket eden, seçimlerini logos olan yandan kullanarak erdemler aracılığı ile dönüşümü arayan içsel bir tanımlamadır. Aristoteles insan için yaşam biçimlerini üçe ayırır:
1-Hazsal yaşam: Zevkler, tutkular yolunda geçirilen yaşamdır. 2-Kazançsal yaşam: Sonucundan faydalanmak için geçirilen yaşamdır. Ün kazanmak için, para kazanmak için vb.. 3-Temaşa yaşamı: Bilgelik, dinginlik ve mutluluk yolunda geçirilen yaşamdır.
Yazan: Mustafa Karagöz Kaynaklar: Nikomakhos’a Etik, Aristoteles: Çev. Saffet Babür, Bilgesu Yayınları, 2009 Metafizik, Aristoteles: Çev.Ahmet Arslan, Sosyal Yayınları, İstanbul, 2012 Aristoteles, David Ross: Çev. Ahmet Arslan, Kabalcı Yayınları, İstanbul, 2011 https://www.youtube.com/watch?v=_jM6v1bOSyM https://www.youtube.com/watch?v=NuyCEXJpjGs&t=883s https://www.youtube.com/watch?v=aYoIR6TAcKc&t=200s https://www.youtube.com/watch?v=WpnBYC-u1Xc&t=22s https://www.youtube.com/watch?v=508B0IkeqFo&t=39s
8
MİTOLOJİ
DIONYSOS VE APOLLO Sanatın varoluşu ve sürekliliği, tiyat- onun buyruğu alroyu simgeleyen gülen ve ağlayan tındadır. Günün yüzlerde örneğini gördüğümüz zıtlık kolay anlaşılan olgusuna borçludur. Yunan mitoloji- boş gerçekliğine sinde dış biçime dayanmayan müzi- karşın, bu niteğin Tanrısı Dionysos kendinden ge- liklerin olgunluçişi, hazzı, coşkunluğu temsil eder- ğunu dile getiren, ken, yontu sanatının Tanrısı Apollo daha yüksek bir gerçeklikte yaşam deölçülülüğü ve bilinçli olmayı simgeler. ğerli kılınmış çekilir olmuştur. Helenler, Apollo ve Dionysos arasın- Apollo, yaşamda var olabilmenin gizidaki bu zıt durumun doğuracağı çatış- nin peşine düşen insana, idea dünyamanın gücüne teslim olmazlar çünkü sını madde dünyasına indirebilmesi bu karşıtlığın birbirinden ayrılmaz bir için biçim ve şekil vermeyi bir araç bütün olduğunu görürler. Doğada olarak sunar. gerçekleşen, anlamlandıramadıkları Form veya biçim aracılığıyla kendini olaylar karşısında eylemsiz kalmaya- var etmeye çalışırken, karşı karşıya rak, onunla bütünleşmeyi ve onunla kaldığı Maya’nın oyunundan kurbir olmayı seçerler. Yaratıcı eylem tulma ve özüne dönme çabası insanı aracılığıyla zıtlığı birliğe dönüştüren Dionysos’la buluşturur. İnsandaki yaHelenler eski tragedyanın Diony- ratma eylemi uyum, düzen ve ölçünün sos’ca ve Apollo’ca olan sanat yapıtla- ifadesi olarak Apollo’ca dışa yansırrını ortaya çıkarır. Söylenceler aracılı- ken, insanda var olan yaşama isteği ve ğıyla doğaya öykünen veya onu taklit gücünün tutkulu dışavurumu Dionyederek doğaya devinen insana Apollo sos’ca yaklaşımla ifade bulur. Dionyve Dionysos rehberlik eder. İnsan ya sos’ça olan esrime ya da sarhoşluk Apollo’ca bir düş sanatçısına, ya da hali içinde kendinden geçişin sanatı Dionysos’ca bir coşkunluk sanatçısına doğar. Dionysos getirdiği coşku ile dönüşür. Grek tragedyasında ise hem baharın gelişini bir bayrama çevirir. coşkunluk hem de düş sanatçısıdır. Baş döndürücü içkinin etkisiyle söyleBütün biçimlendirici (görsel) sanatla- nen şarkılara Dionysos’un acısını yanrın tanrısı olan Apollo bilgelikler öğ- sıtan sesler eşlik eder. Baharın doğureten bilici bir tanrıdır. Kökü, bütün şunun canlandırıldığı Dionysos oyun“görünen olaylara” değin inen Apollo larında, şarkıların ezgisi insanları taşbir ışık tanrısıdır, tasarımlar evreni- kınlığa sürükleyerek kendinden geçinin özünü aydınlatan güzel ışık da rir. Dionysos’a dönüşmenin büyüsü
9
MİTOLOJİ
altında kişi sadece kendisiyle değil çevresiyle de iletişime geçer. Ritüel esnasında, Dionysos’ca taşkınlık içinde gelenek kuralları aşılır, ağırbaşlılıktan uzak, vahşi hayvanlara özgü bir ortam oluşur. Doğanın baharla coşmasının getirdiği sevinç içinde insan sıkıntılarından kurtulur ve tüm düşmanlıklar unutulur. Herkes birbiriyle dost olur. “Dionysos dithyrambos’unda insan, kendini yansıtıcı, bütün yetilerin en yüksek basamağına çıkar, dışa duygusuz olmaya, Maya’nın örtüsünü yok etmeye, soyun, doğanın üstün usuyla bir olmaya doğru itilir." Apollo sakinliği çağırırken, Dionysos hareket et der. Helenler görkemli binalarını yaparken Apollo onlara esin olur. Dionysos ise coşku içinde insanların kendinden geçmelerine neden olur. İki kere doğan tanrı Dionysos’a tapımda ortaya çıkan kendinden geçiş, yok oluş ve sonrasında yeniden doğum nasıl gerçekleşir? Kendinden geçişle tanrısal olanla buluşma çabası içindeki insan yaşadığı dönüşümü hatırlayamayacaktır. Acı çekmeninin gerekliliğini bize fısıldayan Apollo böyle bir anda kendini bilmenin yaratacağı bilinçle sırra giden kapının aralanmasına imkan sağlar. Apollo kendine bağlı olandan ölçülü olmayı, onu iyi koruyabilmek için de insandan Delf’teki Apollo tapınağının kapısının
üzerinde yazılı olan “Kendini bil”mesini ister. Bilinç konulmadığında özgürlük taşkınlığa dönüşerek anlamını yitirecektir. Dionysos tapımında kendinden geçişin yaşandığı aşırı taşkınlık, Apollo’ca ölçülülükle düzene sokulur. Trajk yaşamın Dionysos’ca coşkunlukla dışavurumunu, Apollo form aracılığıyla ölçülü bir dışavuruma çevirir. İnsanın yazgısı, yersel dünyadan göksel dünyaya ulaşma çabası üzerine kuruludur. Bu çabanın gerçekleştirilmesinde, insan kendinden geçişi veya kendini bilmeyi seçme özgürlüğüne sahiptir. Kendinden geçiş bir sanattır, içkinin veya uyuşturucu herhangi bir şeyin eşliğinde kendinden geçiş ise bir yanılsamadır. Aşkla yapılan her işte kendinden geçiş ve öze dönmek mümkündür. Gerçek özgürlük, bilincin düşüşüyle değil, farkındalığın kapılarını açan bilincin yükselmesiyle gerçekleşir. Apollo’nun fısıldadığı acının değiştirilebileceğini ve dönüştürülebileceğini keşfeden insan mükemmel olana doğru iç güçlerini yönlendirebilmesini Apollo’nun sunduğu ölçülülüğe borçludur. Dionysos’ça coşkuyu, Apollo’ca ölçülülükle düzenleyerek uyumu ve ahengi ortaya çıkarabiliriz. Yazan: Nurdan Özgür
10
EKOLOJİ
GERİ DÖNÜŞÜM Giderek artan insan nüfusu, gelişen cam, metal, plastik, kağıt bazında sıteknoloji ve yaşam kalitesi ve hızla ar- nıflara ayrılarak toplanması, geri dötan kentleşmeyle birlikte doğal kay- nüşüm işlemlerinde önemli bir tasarnaklarımızı çok hızlı bir şekilde tüke- ruf sağlar. tiyoruz. Daha iyi bir dünyada sağlıklı bir yaşam, doğal kaynaklarımızın akılcı kullanımıyla mümkündür. Bundan dolayı geri dönüşüm, tek başına Kağıt atıklar: Geri dönüştürülen 1 bir çözüm olmamakla birlikte, sürdü- ton kağıt/karton atık ile 17 yetişkin rülebilirliğin önemli bir aşaması ola- ağacın hayatı kurtulur. Ayrıca bir rak görülebilir. Çevrenin korunma- ayda 3 ailenin tüketeceği 32 m3 su tasına, kaynak israfının önlenmesine ve sarrufu, 20 ailenin bir ay süreyle tüekonomiye de katkı sağlayan geri dö- keteceği 4100 kW/sa elektrik enerjinüşüm uygulaması, yaşamsal bir ge- sinden tasarruf edilebilir. Bunun yareklilik olarak karşımıza çıkmaktadır. nında 2,4 m3 çöp depolama alanınGeri dönüşüm, yeniden değerlendi- dan da tasarruf edilir. rilme imkanı olan atıkların çeşitli fi- Cam atıklar: Geri dönüştürülen 1 ziksel ve/veya kimyasal işlemlerden ton cam atık ile 100 litre petrol tasargeçirilerek ikincil hammaddeye dö- rufu sağlanır. Ayrıca enerji tüketinüştürülerek tekrar üretim sürecine minde %25, hava Kirliliğinde %20, dahil edilmesidir. Geri dönüşümün maden atığında %80, su tüketiminde ilk aşaması, değerlendirilebilir nite- %50 azalma sağlanır. Cam, sonsuz bir likli atıkların oluştukları kaynakta döngü içinde geri dönüştürülebilir, çöple karışmadan ve kirlenmesine yapısında bozulma olmaz. izin verilmeden ayırarak toplanması- Plastik atıklar: Plastik ambalaj ve dır, ki bu hepimizin sorumlu olduğu atıklarının geri dönüşümünden, elyaf aşamadır. Geri dönüştürülebilir atık- içeren tekstil ürünleri, atık su boruları ların evsel atıklardan ayrı olarak, ve marley gibi malzemeler üretilir. Metal atıklar: Evlerimizde gıda ve içecek ambalajlarında kullanılan iki tür ambalaj malzemesi vardır: bunlar çelik ve alüminyumdur. Geri dönüştürülmeleri ile her türlü metal malzeme yeniden üretilebilmektedir. Metal içecek kutularının geri dönüşümü
11
EKOLOJİ
işleminde, ham maddeden ürün elde etmeye göre %95 oranında enerji tasarrufu sağlanabilir. Elektronik atıklar: Bu atıklar, ağır metaller ve zehirli kimyasal maddeleri içermeleri dolayısıyla çevreye zararlı olabilecek atıklardır. Toprak dolgusundaki ağır metallerin örneğin Kurşun, Kadmiyum ve Civanın % 40’tan fazlası elektronik alet atıklarından gelmektedir. Çevreye zararlarının azaltılmasının yanında elektronik atıkların geri dönüşümü, enerji tasarrufu, emisyon salınımının azaltılmasını ve fosil yakıtların kullanımının indirgenmesini sağlar. Atık suyun geri dönüşümü: Su kaynaklarının plansız ve aşırı tüketimi ekosistemlerde geri dönüşü olmayan hasarlara yol açıyor ki bunun örnekleri, su bakımından dünyanın görece şanslı bir bölgesinde yaşıyor olduğumuz ülkemizde bile görünüyor. Bunun için su tüketiminde tasarruf yoluna gitmenin yanında atık suyun geri dönüşümü konusunda da çözümler aramalıyız. Suyun geri dönüşümünde atık sular kara su, koyu gri su ve açık gri su olarak üç sınıfta ele alınıyor. Kara su olarak adlandırılan atık sular tuvaletlerden kaynaklanıyor ve yoğun olarak hastalık yapıcı mikroorganizmalar ve organik kirleticiler içeriyor. Koyu gri su ise mutfak lavabolarından kaynaklanıyor. Koyu
gri su da hastalık yapıcı mikroorganizmalar ve besin artıklarından, yağlardan kaynaklanan çok fazla organik kirleticiler barındırıyor. Açık gri su ise banyo, tuvalet lavaboları, duşlar, çamaşır makineleri ve benzer kaynaklardan gelen suları temsil ediyor. Bu sularda da belli bir miktar mikroorganizma ve organik kirleticiler bulunabiliyor, ama kara su ve koyu gri suya göre çok daha az miktarda kalıyor. Atık suyun geri dönüşümünde gri suyun diğer sulara karışmadan ayrılması büyük önem kazanır. Bunun için sıhhi tesisat sisteminin değiştirilmesi ve eğer büyük çaplı merkezi tesisler söz konusu ise kanalizasyon sistemlerinin yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Gri suyun geri dönüşümü şimdilik ekonomik açıdan çok karlı görünmese de lavabodan akan atık suyu klozetin rezervuarını doldurmak için kullanan basit ve ucuz sistemler de mevcuttur. Ancak ekonomik açıdan değil de ekolojik açıdan daha doğru olanı yapmak ve doğanın bir parçası olduğumuzu hatırlayarak bütünsel düşünmek elbette ki her zaman daha iyidir. Yazan: Ergin Yılmaz Kaynaklar: Bilim Teknik Dergisi, Sayı 719, sf.68 Bilim Teknik Dergisi, Sayı 578, sf.104 http://www.cevko.org.tr
12
KİTAP
BİR AĞIZ İKİ KULAK - THICH NHAT HANH Vietnamlı bir Zen Budist usta, ozan, öğretmen ve barış aktivisti olan Thich Nhat Hanh, Dr.Martin Luther King tarafından Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmiştir. Fransa’daki meditasyon merkezi Plum Village’de yaşıyor ve dünyanın dört bir yanında farkındalıklı yaşam konulu inzivalar düzenleyip yönetiyor. Aralarında “Farkındalığın Mucizesi” ve “Ölüm Yok Korku Yok”ın da bulunduğu birçok kitabın yazarıdır. Bir Ağız İki Kulak kitabında yazar, sağlıklı ilişkiler kurmak için sağlıklı bir iletişimin gerekliliğinden ve bunu nasıl gerçekleştireceğimizden bahsediyor. İletişim çatışmalarının en çok karşımızdakini dinleme eksikliğinden kaynaklandığına vurgu yapan yazar, daha etkin bir iletişim için daha fazla empati, duyarlılık ve farkındalık tav- dolayı da zehirleyici iletişimden kasiye ediyor. Sağlıklı olmak için nasıl çınmak için özel bir dikkat sarf etmesağlıklı beslenmemiz gerekiyorsa, liyiz. Sağlıklı iletişimi sağlayan en sağlıklı bir ruh hali için de sağlıklı bir önemli etkenler farkındalık ve dikkatiletişimin gerekliliğinden bahsediyor. tir. Farkındalık, iletişimde sıkça düşGün içerisinde görsel veya sözel te- tüğümüz bir hata olan dürtüsel davramas ettiğimiz her şey bizi besler veya nışı engelleyecek olan en önemli şeyzehirler. Aynı şekilde bizler, etrafı- dir. İlişkiler, doğru besin sağlanmadımızdakilere mutluluk veren, moral- ğında ölmeye yüz tutar; dürtüsellik leri yükselten bir şey söylediğimizde yerine sevgi ve şefkati ortaya çıkardıde sevgi ve şefkati besleriz. Gerilim ve ğımızda ise ilişkilerimizi canlı tutarız. öfkeye yol açacak şekilde konuştuğu- İç iletişimin öneminden de bahseden muz, hareket ettiğimizde ise şiddet ve yazar, kendi bedenimiz ve zihnimizle acıyı doğururuz. nasıl ilişki kurduğumuza dair farkınİletişim bir tür beslenmedir; bundan dalığımızı arttıracak ve iç iletişimimi-
13
ŞİİR
zi düzene sokacak meditasyonlar tavsiye ediyor. Başkalarıyla olan iletişimimizi nasıl geliştireceğimizle ilgili olarak da, sevecen konuşmanın altı mantrasından bahsediyor: “Senin için buradayım” “Burada olduğunu biliyorum ve çok mutluyum” “Acı çektiğini biliyorum, işte onun için yanındayım” “Acı çekiyorum, lütfen yardım et” “Bu, mutlu bir an” “Kısmen haklısın”.
Yazar, bu altı mantradan yararlanarak yakın ilişkilerimizi güçlendirebileceğimizi, ilişkilerimize şefkatli iletişimi getirebileceğimizi söylüyor. Sorunlar baş gösterdiğinde, öfkeliyken kendi içimize dönerek bu mantralar aracılığı ile içsel barışı yeniden sağlayabileceğimizi anlatıyor. Daha az acı çekmek için kendimizin ve başkalarının acılarını kucaklamamız, bunun için de hayatımızı daha yüksek bir farkındalıkla yaşamamız gerektiğini söylüyor; farkındalığımızı arttırmamız için de bazı egzersizler tavsiye ediyor. Yazan: Ergin Yılmaz
KADİM BİLGELİK İskenderiye'de ateşe verdik bilgiyi dogma uğruna katlettik düşünceyi Thoth'un sessizliğine aldandık asırlardır unutuldu kadim bilgelik. Göğün altına yerleştirdik umutlarımızı beton üstüne kurduk düşlerimizi Gaia'nın sakinliğine aldandık asırlardır unutuldu kadim bilgelik. Geçici alem, günübirlik umutlar zihnin yanılsaması tüm sınırlar varlığa içkin olan uzakta değil belki benim yerle bir gökyüzüm var. Duyumsama vakti evrenin gizini sürme vakti hakikatin izini eski kelimeler anlatır düzeni bekler hatırlanmayı kadim bilgelik.
Yazan: Ezgi Çetin
14
AKTİFFELSEFE BURSA GIORDANO BRUNO KÜTÜPHANESİ KÜTÜPHANE ABONELİĞİ DEVAM EDENLER Kemal Karadayı Uğur Kürkçü Mete Alp Potuk Meral İnci Nurdan Özgür Mustafa Karagöz M.Burcu Çalışkan Deniz Yıldız Şebnem M.Ünal Yaşar Kızılırmak Zeynep Bozkurt Dilek Çelikkol Şeref Ünal Eda Yarıcı Taner Bahar Selma Baş Ergin Yılmaz Keriman Sarper Aleyna Ardalı Ezgi Çetin Kıymet Özgür Erhan Çetin Alparslan Telli Nuray Kurt Gökçen Eser Kütüphaneden kitap ödünç alabilmek için abone olmak gerekmektedir. Aboneliği devam etmeyen üyelerimizin aboneliğini yenilemelerini önemle rica ediyoruz. KÜTÜPHANE KURALLARI 1. Kütüphaneden yararlanmak için 5. Kırmızı etiketli kitaplar kütüphane abone olmak gereklidir. dışına çıkarılmamalıdır. 2. Abone olmak için Kütüphane Gö- 6. Aynı anda birden fazla kitap ödünç nüllülerine başvurunuz. Abonelik üc- alınmamalıdır. reti bir yıl için 20 TL’dir. Abone oldu- 7. Kitap ödünç alındığında mutlaka ğunuz süre içinde sınırsız sayıda kitap Kitap Takip Listesi’ne kaydedilmeliödünç alabilirsiniz. Abone olan oku- dir. yucularımıza 4 adet Yeni Yüksektepe 8. Kitap iade edileceğinde yerine kodergisi hediye edilecektir. nulmamalı kütüphane görevlileri ta3. Kütüphaneden kitap ödünç alma rafından yerine yerleştirilmek üzere süresi 15 gün ile sınırlıdır. Aldığınız mutlaka Kitap İade Rafına bırakılmakitabın ödünç alma süresini, Kitap lıdır. Takip Listesine yazarak en fazla bir 9. Ödünç aldığımız kitaplar üzerinde, kez uzatabilirsiniz bu kitabı daha sonra okuyacak kişile4. Ödünç alınan kitap geciktiğinde ki- rin dikkatini dağıtmamak için karalatap gecikme cezası uygulanır. Geciken malar ya da işaretlemeler yapılmamaher kitap için kendi kütüphanenizden lıdır. bir adet kitap bağışı kabul edilir. EN ÇOK KİTAP OKUYANLAR Keriman Sarper Taner Bahar Erhan Çetin Okuyucularımızı tebrik ediyoruz. EN ÇOK OKUNAN KİTAPLAR İçsel Özgürlüğün Yolu - Patanjali Mahabharata
15
Bhagavatgita