Çirkin güzel //Aslıhan Akagöz Ön Okuma.

Page 1

ÇİRKİN GÜZEL ASLIHAN AKAGÖZ


Optimum Kitap: 31 Türk Edebiyatı: 3 ÇİRKİN GÜZEL ASLIHAN AKAGÖZ Yayına Hazırlayan: Seda Akdoğan Editör: Necdet Akkan Redaksiyon: Nesibe Ünal Sayfa Tasarımı: Emir Tali Kapak Tasarım: Abdullah Dede Basım: 2014 ISBN: 978-605-4688-20-3 YAYINEVİ SERTİFİKA NO: 24408 © Türkçe Yayım Hakkı: Hayat Yayın Dağıtım Pazarlama San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne aittir. Copyright ©2014, Aslıhan Akagöz. 2014, Hayat Yayın Dağıtım Optimum Kitap, Hayat Yayın Dağıtım Paz. San. ve Tic. Ltd. Şti. Markasıdır. Basım ve Cilt: Sonsuz Matbaacılık Sertifika No: 28487 Topkapı Davutpaşa Cad. Güven Sanayi Sitesi C Blok No:291 Zeytinburnu / İstanbul Tel: 0212 674 85 28 © Kısa tanıtım alıntıları dışında yayınevinden yazılı izin alınmadan hiçbir yolla çoğaltılamaz.

OPTİMUM KİTAP

Cevizli Mah. Fatih Cad. Atilla Sok. No: 1 Maltepe / İSTANBUL Tel: 0 216 442 16 42 Fax: 0 216 442 16 42 www.optimumkitap.com / info@optimumkitap.com

ÇİRKİN GÜZEL ASLIHAN AKAGÖZ


~Bölüm Bir~ Karısı elinde büyükçe bir kase cipsle salondan içeri girdiğinde kaşlarını istemsizce çattı genç adam. Hele hele onun televizyonun karşısına kurulup kıtlıktan çıkmışcasına o cipsleri midesine indirdirdiğini gördükten sonra, dişlerini sinirle gıcırdatmaması mümkün değildi. Kocasının bu hoşnutsuzluğundan bihaber görünen Melike ise izlediği dizideki olayları kavrayabilmek adına daha bir dikkat kesildi. Dizideki genç kızın sevdiği adamın mutluluğu için ayrılığı seçmesi karşısında kederle burnunu çekerek yanaklarından süzülen yaşlarına engel olamamıştı. “Ah canım...’’ dedi acıyla. “Şuna baksana aşkım ya... Sevdiği adamın ailesiyle arası açılmasın diye, ondan nasıl içi kan ağlaya ağlaya vazgeçti. Ah çok kötü oldum ben. Sen hiçbir zaman benden vazgeçme olur mu?’’ Daha ne olduğunu bile anlayamadan karısının yüz küsur kiloluk ağır bedenini üstünde buldu genç adam. Onun ağırlığının altından kurtulmaya çalışsa da, bu nafile bir çabaydı. Melike neredeyse kendisinin iki katı ağırlığındaydı. Sonunda kurtulabildiğinde, sinirle ayağa fırladı ve odada bir ileri bir geri dolaşırken, homurdanıp durdu. 5


ÇİRKİN GÜZEL

Melike ise meraklı bakışlarla yakışıklı kocasını izliyordu. Allah için Çağrı gerçekten çok yakışıklıydı! Hem de tüm kadınların başını döndürebilecek kadar yakışıklı...Vücudu kaslıydı ve tek bir yağ bile barındırmıyordu. Kömür karası saçları ve masmavi gözleriyle ayrı bir havası vardı. Melike bazen onun yanına hiç yakışmadığını düşünerek kederlense de, yine de onun kendisiyle evli olmasından dolayı sürekli gurur duyuyordu. Yaşı henüz yirmi altı olmasına rağmen çok kiloluydu Melike. Hem de kendini bildi bileli böyleydi. Obez olduğunu kabul edeli çok uzun bir zaman olmuştu. Buna rağmen kendini şanslı da sayıyordu. Eğer öyle olmasa, Çağrı gibi bir erkek nasıl olurda kendisi gibi birine evlilik teklifinde bulunurdu? Demek ki kilolu olsa bile, kocasının başını döndürmeyi başarmıştı! Ah, kesinlikle çok şanslı bir kadındı... “Ne oluyor sevgilim?’’ diye sordu merakla. Çağrı hâlâ sakinleşebilmiş değildi. “Bu halin artık hoşuma gitmiyor, o oluyor...’’ diye sinirle söylendi genç adam. Melike ise hâlâ onun bu sözlerinin anlamını kavrayamamıştı. “Ne varmış ki halimde? Haaa anladım.... Saçımı boyattığım için kızdın sen bana. Oysa saç rengimin seni hiç ilgilendirmediğini sanırdım. Eskisinden de pek farklı olmadı aslında, sadece koyu kahve rengi saçlarımı bir ton açtırdım.’’ Çağrı olduğu yerde durarak, karısını baştan ayağa süzdü. Ardından alayla “İnan bana karıcığım, saçların şu an sende hoşuma giden tek şey!’’ dedi. “Ne diyorsun canım anlamıyorum.’’ “Anlasan şaşardım zaten’’ diye mırıldandı. “Ne dedin?’’ “Kilo vermen gerektiğini söylüyorum!’’ “Kilo vermemi mi istiyorsun ama neden? Beni böyle çok beğeniyorsun sanıyordum. Hatta formumu korumak için iki katı daha çok şey atıştırıyorum.’’

6

ASLIHAN AKAGÖZ

Çağrı elini sinirle alnına vurmamak için kendiyle cebelleşiyordu. “Bence bu çabalarından vazgeç. Senin durmadan bir şeyler yemenden nefret ediyorum!’’ Genç kadının omuzları birdenbire çöktü. Kocasının sözlerine içerlediği her halinden anlaşılıyordu. “Peki canım, ben de yemem. Sen yeter ki kızma.’’ Çağrı’nın sakinleşerek yanına oturduğunu gördüğünde, hüzne bulanan yüzü tekrar gülmeye başladı. Hemen onun yanına daha çok sokularak, başını göğsünün üstüne bıraktı. Çağrı ise dertli bir iç çekti. Melike’ye karşı bazen gereğinden fazla acımasız olduğunu biliyordu ama onun bu halini kabullenemiyordu bir türlü. Aslında onun kilosuna şimdi neden her zamankinden çok taktığını biliyordu. Hafta sonu gidecekleri davetti bunun nedeni. Herkes yanında ince ve zarif eşlerini getirirken, Melike’yle o davete katılmayı hiç istemiyordu ama buna mecburdu. “Hafta sonu Mehmet Bey evinde bir davet veriyor ve biz de davetliyiz.’’ “Aaa öyle mi? Ne güzel! Benim de canım sıkılıyordu sürekli evde oturmaktan. Acaba ne giysem? En iyisi alışverişe çıkmak ve yeni bir şeyler almak ama doğru dürüst bir şey de satmıyorlar ki! Hiçbir şey bulamıyorum.’’ ‘Bu halde bulsan şaşardım zaten’ diye düşündü genç adam, ardından “Kendine özel bir elbise diktir o zaman. Yeter ki o gece az da olsa hoş görün’’ dedi. “Merak etme sen sevgilim... Oradaki en güzel kadın ben olacağım’’ diyerek gülümsedi genç kadın, o sırada kocasının dudaklarında beliren alaylı gülümsemeyi fark etmedi bile. Ertesi sabah gözlerini açtığında kocasının çoktan kalkıp işe gittiğini görerek, derin bir üzüntü duydu. Oysa ondan önce kalkıp, kahvaltısını hazırlamayı her eş gibi isterdi. Üç yıldır evliydiler ama onunla birlikte kahvaltı ettikleri anlar çok azdı. Çağrı sürekli işlerin yoğunluğunu bahane ederek, Melike’yle doğru dürüst zaman geçirmezdi. Ama genç kadın buna kafa yormak yerine, Çağrı’nın varlığıyla kendini şanslı saymayı yeğliyordu; çünkü ona karşı duyduğu aşk çok büyüktü. 7


ÇİRKİN GÜZEL

Çağrı onun için her konuda bir ilkti. İlk aşkı, ilk erkeği, ilk kalp ağrısı... Çağrı her şey demekti onun için. İşte bu sebeple onun her hareketinde mutlu olunacak bir şeyler bulabiliyordu Melike. En ters tepkilerinde bile polyannacılık oynamaktan kendini alamıyordu; çünkü Çağrı’yı kaybetmek istemiyordu. Aslında çok zeki bir kadındı Melike ama iş Çağrı ve davranışlarına gelince, zeki olmayı değil safı oynamayı tercih ediyordu; çünkü Çağrı’nın zamanında etrafındaki manken kılıklı hatunları seçmek yerine, onunla evlenmek istemesi boşuna olamazdı. Melike kilolu da olsa, Çağrı için önemli olduğuna inanıyordu. İnsan sevip önemsemediği kilolu bir kadınla neden evlenirdi? İşte buna güvenerek, Çağrı’nın kendisini sevdiğine tüm kalbiyle inanıyordu. Kahvaltısını yaptıktan sonra, cep telefonundan en yakın arkadaşı Sinem’in numarasını tuşladı. Bu hafta sonu katılacakları davet için güzel bir kıyafet almak zorundaydı ve ona bu konuda en iyi yardımı Sinem yapabilirdi. Sinem’le üniversite birinci sınıftan beri iyi arkadaşlardı. Melike’nin aksine çıtı pıtı, güzel bir kadındı. Bu yüzden Sinem’in kendisi gibi biriyle arkadaşlık etmesine çok şaşırırdı. Artık Sinem’in karakterini en iyi bilenlerden biriydi. Genç kadın dış görünüşe değil, insanın kişiliğine değer verenlerdendi. Bu yüzden Melike’nin biricik dostu, tek sırdaşıydı. “Ooo Melike Hanım... Sonunda aklınıza gelebildim,’’ derken Sinem’in sesi oldukça sitemli çıkmıştı. “Seni çok ihmal ettim öyle değil mi?’’ Melike hatasının farkındaydı ve bu yüzden pişmandı. “Sonunda kocandan bana sıra geldi ha? Hayır yani anlamıyorum, zaten adamın doğru dürüst evde durduğu yok, ne diye onun için ekiliyorsam...’’ “Öyle deme Sinem. Koca evin işi, ütüsü, yemeği derken bütün bir gün nasıl geçip gidiyor anlamıyorum zaten. Bir türlü seni aramaya fırsat bulamıyorum.’’ “Ben de bunu anlamıyorum işte. Kuzum senin baban zengin, ee kocan da sizin zenginlikten payını alıyor. Ne diye eve bir hizmetçi tutup, hayatın tadını çıkarmıyorsun?’’ 8

ASLIHAN AKAGÖZ

“Birincisi: Sana bir daha Çağrı için o sözleri kullanmamanı söylemiştim! İkincisiyse: Ben halimden memnunum. Kocam için bir şeyler yapabilmek beni mutlu ediyor.’’ Sinem başını iki yana sallayarak bu duruma inanamadığını belli ediyordu ama ne yazık ki bunu temiz kalpli arkadaşı göremiyordu. Çağrı gibi birinin Melike’yle evlenmesi için ya zil zurna aşık olması gerekirdi ya da onun parasına göz dikmiş olmalıydı. Çağrı’nın Melike’ye aşık olmadığını kesinlikle söyleyebilirdi. Bu sebeple geriye tek bir seçenek kalıyordu. O da Melike’nin servetiydi ve bunu ne zaman dile getirecek olsa, Melike tarafından çok kötü bir şekilde azarlanıyordu. Aslında bu konunun üstüne gitmesini bilirdi Sinem. Çağrı’nın foyasını ortaya çıkarmak için çok çaba sarfetmesine de gerek olmadığını biliyordu. Ama biricik arkadaşına kıyamıyordu işte. Çağrı’nın hislerinin ne yönde olduğunu bilmemesine rağmen, Melike kocasını gerçekten çok büyük bir aşkla seviyordu. “Tamam canım, affedersin. E sen beni niye aramıştın? Sebepsiz yere aradım deme, inanmam.’’ “Bir sebebi var aslında ama aşk olsun Sinem ya! Ben seni hiç mi sebepsiz yere, sırf lak lak için aramadım bu zamana kadar?’’ “Hakkını yiyemem şimdi, aradın elbette ama hatırlatırım, o zamanlar evli değildin Melike! Beni o şekilde aramayalı üç seneden fazla bir zaman oldu!’’ “Yani her söylediğin sözle beni yerin dibine sokmayı başarıyorsun Sinem, tebrik ediyorum seni!’’ “Peki ben de teşekkür ediyorum canım. Şimdi asıl konuya gel bakalım. Çıkar ağzındaki baklayı.’’ “Bu hafta sonu Çağrı’yla birlikte bir davete katılacağız ve bu yüzden benim güzel bir kıyafete ihtiyacım var.’’ “Hımm, tamam. Bugün çıkalım seninle alışverişe.’’ “Seni işinden alıkoymam öyle değil mi?’’ Sinem başarılı bir avukattı. Melike de aslında bir zamanlar hukuk okuyordu ama Çağrı’yla evlendikten sonra eğitimine ara vermeyi seçmişti. Ev hanımı olmayı avukatlığa tercih ettiği için pişman olmamıştı şimdiye dek. 9


ÇİRKİN GÜZEL

“Yok bugün kendime izin veriyorum. Hem kendi işim olduğundan hesap soranım da yok biliyorsun. Bir saate seni evinden alırım. Ben gelene kadar hazırlan.’’ “Tamam. Sinem?’’ “Efendim?’’ “Sağ ol... İyi ki senin gibi bir arkadaşım var. Zor anlarımda hep imdadıma koşuyorsun.’’ “Aynı durumda ben olsaydım, sen de benim için aynı şeyleri yapmaz mıydın?’’ “Yapardım! Senin için her şeyi yapardım.’’ “Deli kız... Yeter bu kadar duygusallık. Hadi ben gelince devam ederiz.’’ Sinem’in sık sık alışveriş yaptığı mağazadan içeri girdiklerinde, Melike’nin ilk dikkatini çeken içerideki müşteriler oldu. Hepsi de sosyetenin önemli ailelerine mensup kişilerdi. Melike’nin babası ise Türkiye’nin en zengin iş adamlarından biriydi. Bu sebeple sosyetenin en gözde isimlerini tanıyordu Melike. Daha önceleri öyle alışveriş tutkusu olmadığından bu mağazaya da pek gelmemişti. Sinem ve Melike’yi fark eden görevlilerden biri güler yüzüyle onların yanına yaklaştı. “Sinem Hanım, hoş geldiniz. Siz de hoş geldiniz efendim.’’ “Hoşbulduk.’’ “Size nasıl yardımcı olabilirim? Baktığınız özel bir şey var mı?’’ “Evet var. Bize güzel bir gece elbisesi lazım’’ diye cevap verdi Sinem. “Tabii efendim. Tam size göre yeni kıyafetlerimiz geldi. Sizi üst kata alayım.’’ “Yalnız benim için olmayacak. Arkadaşım için bakıyoruz’’ dediğinde kız şaşkınlıkla Melike’yi baştan ayağı süzdü. Bu şekilde incelenmek Melike’yi rahatsız etmişti. Oysa buna alışık olması gerekiyordu. Kız ne diyeceğini bilemeyerek baktı karşısındaki kadınların yüzlerine. 10

ASLIHAN AKAGÖZ

“Şey... Sinem Hanım çok üzgünüm ama bizim mağazamızda hanımefendinin ölçülerine göre bir elbise bulunmuyor.’’ Melike yüzünün düştüğünü biliyordu. Bunun Sinem de farkında olacak ki, arkadaşının koluna girerek ona güç vermeye çalıştı. “Sorun değil. Peki nerede bulabileceğimizi bize söyler misin?’’ “Üzgünüm bu çevrede benim bildiğim bir yer yok. Hem açıkçası hazır bir elbise bulabileceğinizi de pek sanmıyorum.’’ “Ne demek istiyorsun sen? Kilolu insanlara göre nasıl hiç elbise üretilmez? Ne biçim bir ülkede yaşıyoruz böyle!’’ derken kızgınlığı gözlerinden okunuyordu Sinem’in. Arkadaşının kendisini korumak istediğinin farkındaydı. Bu sebeple onun koluna dokunarak, sakinleştirmek istedi Melike. ‘‘Tamam Sinem. Sorun değil.’’ “Sinem Hanım gerçekten çok üzgünüm ama kilolu bayanlar zaten genelde terziye gidip, kendilerine göre özel kıyafetler diktiriyorlar. Mağazalardaki bedenler standarttır.’’ Melike gülümsemeye çalışarak “Tamam, sorun değil... Hadi gidelim Sinem,’’ dedi. Tam o sırada yanlarına yaklaşan iki kadın dikkatini çekti. İçlerinden biri moralini daha da çok bozmaya yetmişti. Böyle bir günde neden bu kadınla yüz yüze gelmek zorundaydı ki? “Ooo kimleri görüyorum. Melike’cim nasılsın? Görüşmeyeli uzun zaman oldu’’ diye pişkince sırıtan Arzu’nun yüzüne bir tane geçirmemek için kendine güçlükle hakim oldu genç kadın. “Çok iyiyim Arzu’cum. Sen nasılsın?’’ Melike de yüzüne aynı alaycı ifadeyi takınmıştı. Arzu’nun karşısında alttan almaya hiç niyeti yoktu. “İyiyim canım. Sanırım sen de hafta sonu verilecek davette giymek için elbise bakıyorsun kendine. Bulabildin mi bari?’’ diye sorarken aslında az önceki konuşmaya kulak misafiri olduğunu açıkça belli ediyordu. “Sen de mi davetlisin?’’ “Elbette. Ne de olsa eşim çok popüler bir iş adamıdır.’’ Melike aldığı bu haberden hiç hoşnut olmadı. Ezeli düşmanının da o partiye katılacak olmasına inanamıyordu. Aslında birkaç 11


ÇİRKİN GÜZEL

sene öncesine kadar Arzu’yla aralarında hiçbir problem yoktu. Karşı karşıya geldikleri an oldukça saygılı bir şekilde selamlaşıp, birbirlerinin hatırını sorabilen kişilerdi onlar. Ne olduysa Çağrı’yı tanıdıktan sonra olmuştu. Genç adam babasının şirketinde ilk işe başladığında Melike’nin dikkatini hemen çekmeyi başarmıştı. Ama dikkatini çekmeyi başardığı tek kadın Melike değildi. Aynı zamanda sosyetenin göz bebeği Arzu Tarhan’ın da dikkatinden kaçmamıştı genç adam. Arzu başlarda evli bir kadın olarak Melike’nin gözüne zararsız görünmüştü ama ne kadar yanlış düşündüğünü Arzu ve Çağrı’yı bir gün öpüşürken yakaladığında anlamıştı. O günün akşamı eve o kadar perişan bir halde gelmişti ki babasının da dikkatini çekmeyi başarmıştı bu haliyle. Kızına neler olduğunu anlayamayan yaşlı adam, sabaha kadar gözyaşı döken biricik kızının yanı başından ayrılamamıştı. Ertesi gün biraz kendine gelebildiğinde, babasını elinde bir bardak sütle yine yanı başında bulmuştu. “Prensesim... Hadi iç şunu. İçine biraz bal da koydum.’’ İsmet Bey’in bu dünyadaki tek hazinesiydi Melike. Onun bir damla gözyaşına tüm dünyayı gözünü bile kırpmadan yakabilirdi. Melike annesini daha bebekken kaybettikten sonra, bu hayatta onunla ilgilenen bir tek babası kalmıştı. İsmet Bey kızı için yeniden evlenmeyi zaman zaman düşünmüş olsa da, kızının kötü bir üvey anneye sahip olma riskini göze alamamıştı. Bu yüzden bakıcılar yardımıyla kendisi büyütmüştü biricik kızını. Şimdi onu bu kadar yıkılmış bir halde görmek canını çok yakıyordu. Onu neyin bu kadar üzdüğünü öğrenmek zorundaydı. Melike babasının kendisine içirmeye çalıştığı sütü onu kırmamak için zorlukla içebildi. Canı hiçbir şey istemiyordu. Tek istediği uyumaktı. Uyuyup, dün karşı karşıya geldiği o görüntüyü zihninden tümüyle silmek istiyordu. “Şimdi bana seni neyin bu kadar üzdüğünü anlatacaksın.’’ “Baba... Ben... Ben konuşmak istemiyorum...’’ diyerek yüzünü babasının güvenli kucağına gömdü. 12

ASLIHAN AKAGÖZ

“Lütfen Melike’m, anlat babana... Bak ben çok endişeleniyorum senin için.” “Baba... Baba’m... Ben.. Ben aşık oldum... Ama o beni sevmiyor. Onu bir başkasıyla gördüm, başkasını seviyor o...’’ diyerek hıçkırıklara boğulduğunda, İsmet Bey ne diyeceğini bilemedi. “Kim bu adam?’’ Melike Çağrı’nın adını verip vermemesi gerektiğini bilemedi başta. Ne de olsa Çağrı babasının bir elemanıydı. Ama İsmet Bey’in o kişinin kimliğini öğrenmeden rahat edemeyeceğini de biliyordu. “Ça-Çağrı...’’ dedi çekinerek. “Çağrı mı? Hani şu bizim yeni insan kaynakları müdürü mü?’’ “Evet.’’ İsmet Bey şaşırmıştı bu habere. Şimdi biricik kızının neden son günlerde sık sık şirkete gelip gittiği de anlaşılıyordu. “Sana başkasını sevdiğini mi söyledi?’’ diye sorarken Çağrı’ya karşı büyük bir öfke duymadan edemedi. Biricik kızını kimse üzemezdi. Buna asla müsaade etmezdi. “Hayır ama gördüm... Onları birlikte gördüm.’’ Babasıyla konuştuktan sonra ki zamanlarda, yine okuluna gidip gelmeye devam etmişti Melike. Ancak bu şekilde Çağrı’yı düşünmüyordu. Kendini tümüyle derslerine vermeye çalışıyordu. Ta ki birkaç hafta sonra Çağrı’yı okuduğu üniversitenin kapısında kendisini beklerken bulana kadar. “Çağrı bey? Sizin ne işiniz var burada?’’ diye sorduğunda hem şaşkındı hem de mutlu. Onu görmeyeli o kadar uzun bir zaman olmuştu ki. Özlemişti sevdiğini. “Merhaba Melike. Nasılsın? Buralarda bir işim vardı da. İsmet Bey zamanında senin bu üniversite de okuduğundan bahsetmişti bana. Uzun zamandır görüşmediğimiz aklıma gelince, gelip seni öğle yemeğine çıkarayım dedim. Biraz sohbet ederdik birlikte.’’ 13


ÇİRKİN GÜZEL

O andan sonra gelişen olaylar, Melike’ye bir peri masalı yaşıyormuş hissi vermişti. Çağrı’yla gittikçe birbirlerine yakınlaşmışlar, sonra da ondan gelen evlilik teklifiyle hayatlarını birleştirme kararı almışlardı. Her şey Melike’nin açısından harika gelişiyordu. Çağrı da İsmet Bey’in kararıyla, insan kaynakları müdürlüğünden, genel müdür yardımcılığına yükselmişti. Şimdi Arzu’yu tekrar karşısında bulmak, o mutsuz olduğu zamanları hatırlatıyordu genç kadına. Kocasına güveni tam da olsa, onu tekrar Çağrı’yla aynı ortamda görmek istemiyordu. “Hadi Melike... Gidelim artık,’’ diyerek arkadaşının düşüncelerin arasından sıyrılmasını sağladı Sinem. “Neyse Arzu’cum. Cumartesi görüşürüz artık.’’ Melike yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirdikten sonra, Sinem’in kendisini mağazadan dışarı çıkarmasına izin verdi. Yakınlardaki bir kafeye geçip oturduklarında, en az Melike kadar burnundan soluyordu Sinem. “Neden yapıyorsun bunu kendine? Ne diye muhatap oluyorsun o şıllıkla?’’ “Utanmadan karşıma geçip, benimle alay ediyor. Ne yapsaydım Sinem? Onun sözlerinin beni ne kadar yaraladığını görmesine izin mi verseydim?’’ “Sadece görmemezlikten gel onu Melike. O kadın tam bir şeytan.’’ “O sadece Çağrı’nın beni seçmesini hazmedemiyor. Ne kadar yüzsüz bir kadın. Evli bir kadın olarak kocasını aldatmaktan hiç çekinmiyor. Allah’tan Çağrı onun gibi namussuz biri değil. Onun kendisini baştan çıkarmasına izin vermedi’’ dediğinde Sinem gözlerini sinirle devirmemek için kendiyle büyük bir mücadele verdi. “Bunun olmadığını nerden biliyorsun? Çağrı’ya o gün gördüklerini sordun mu? Sana aralarında hiçbir şey yaşanmadığını mı söyledi?’’ Melike bakışlarını Sinem’den kaçırarak cevap verdi. “Hayır, soramadım. O kadar mutluydum ki, o mutluluğumun bozulmasını göze alamadım.’’ 14

ASLIHAN AKAGÖZ

“Melike!’’ derken sesi çok çaresiz çıkmıştı Sinem’in. Arkadaşının bu aptal âşık hallerinden nefret ediyordu. O bu kadar küçümsenmeyi hak etmiyordu. Melike hayatında tanıdığı en sevilesi insandı. “Ne yapayım Sinem? Çağrı’yı kıskançlıklarımla bunaltayım mı? Bu sayede benden uzaklaşsın mı? Hayır bunu göze alamam. Geçmişin üzerine bir çizgi çektim ben. Şimdi sadece Çağrı’yla olan geleceğime bakıyorum.’’ “Çağrı hiç seni sevdiğini söyledi mi Melike?’’ “Şey... O hislerini kelimelerle değil, daha çok hareketleriyle belli etmeyi seven bir adam’’ diyerek mahcupça bir yanıt verdi. “Yani söylemedi. Peki seks hayatınız nasıl?’’ Melike gözlerini kocaman açarak “Sinem!’’ diye uyardı arkadaşını. Bir yandan da onun sözlerini etraftan duyan oldu mu diye bakışlarını kafenin içerisinde gezdirdi. “Ne var canım? Birbirinizi seviyorsanız, seks hayatınız da bayağı iyi olmalı öyle değil mi? Haftada kaç kez birlikte oluyorsunuz? Dört mü beş mi?’’ Melike’nin yüzü artık utançtan kıpkırmızıydı. Yer yarılıp içine girebilseydi keşke. “Cevap ver bana Melike. Bir cevap almadıkça seni rahat bırakmayacağımı bilecek kadar tanıyorsun beni.’’ Melike kısık bir sesle “bir”cevabını verdi. “Ne dedin sen?’’ diye şaşkınlıkla doğru duyup duymadığını anlamaya çalıştı. “Haftada bir kez... Bazen iki hafta da bir... Biliyorsun Çağrı çok çalışıyor ve akşamları eve çok yorgun geliyor. Bu yüzden...’’ “Dur, dur... Sen bana Çağrı gibi birinin seninle sadece haftada bir, hatta bazen iki haftada bir mi seviştiğini söylüyorsun?’’ Sesinin tonunu ayarlamak çok güç olmuştu Sinem için. Etrafın dikkatini çekmeyi o da istemiyordu. “Evet,’’ cevabını verirken, Sinem’in neden bu kadar şok olduğunu anlayamamıştı. Sinem en iyi dostu da olsa ona evliliğindeki özel meseleleri anlatmaktan hoşlanmıyordu Melike. Ona göre karı-koca arasında olanları kimse bilmemeliydi. 15


ÇİRKİN GÜZEL

Sinem önünde ki buz gibi suyu bir dikişte bitirdi. Duyduklarından sonra ne düşüneceğini şaşırmıştı. Çağrı’nın haftada bir kezle yetinebilecek biri olmadığını biliyordu. Onun gibi erkekler doğaları gereği bir kadınla daha sık beraber olmaya ihtiyaç duyarlardı. “Kocanın seni aldatmadığına eminsin öyle değil mi?’’ diye sorarken Melike’yi üzmeyi göze almıştı artık Sinem. Çağrı eğer onu aldatıyorsa, bunun bir an önce ortaya çıkması gerekiyordu. Melike aldatılmayı, hele hele aptal yerine konulmayı hiç hak etmiyordu. “Elbette eminim... Bak Sinem, kocamdan hiç hoşlanmadığının farkındayım. Ama ben onun bana duyduğu aşktan eminim ve beni kesinlikle aldatmıyor. O öyle biri değil.’’ “Sen çok temiz kalplisin canım. Bak Çağrı’dan önce hiç erkek arkadaşın olmadı. Bu yüzden bir erkeğin doğasını çokta iyi bilmiyorsun. Açıkçası ben Çağrı’nın sana sadık bir eş olduğunu hiç düşünmüyorum.’’ “Ne yani sırf daha sık birlikte olmuyoruz diye beni aldattığını mı söylüyorsun? Hem bu işte neden tek suçlu Çağrı oluyor anlamıyorum. Sonuçta onun yorgun olduğunu düşünerek, baştan çıkarma girişiminde bulunmayan kişi benim. Belki de bu yüzden benden uzak duruyordur. Benim hislerime öncelik veriyordur.’’ Sinem bu konuştukları konuya hâlâ inanamıyordu. Arkadaşının yatak odası maceralarını konuşmaya meraklı biri değildi. Tek istediği Melike’nin gözlerini açmaktı. “O zaman onu bu gece baştan çıkart. Bakalım sana ne tepki verecek?’’ deyiverdi. “Bu gece mi?’’ “Evet... Hem üç senelik evlisiniz siz ama hâlâ daha bir bebek haberi alamadık sizden,’’ derken merak ettiği bir diğer konuya parmak bastı. “Çağrı bir süre daha çocuk istemiyor,’’ dedi Melike üzgünce. “Ama sen istiyorsun?’’ “Evet... Ama kocam istemedikten sonra ne yapabilirim ki?’’

16

ASLIHAN AKAGÖZ

“Melike...’’ diyerek arkadaşının elini avucunun içine aldı Sinem. “Benim için çok kıymetlisin sen. Acı çekmeni istemiyorum. Bu yüzden artık bir masal diyarında yaşamayı bırakıp, gözlerini gerçek hayata aç ve etrafında olup bitenleri olduğu gibi görmeye bak. Çağrı’ya olan aşkına inanıyorum. Ama sırf ona aşıksın diye seni aldatmasına izin verme.’’ “Sende benim için çok kıymetlisin Sinem ama inan bana kocam beni aldatmıyor. Tamam bu akşamdan sonra kocasını bulduğu her fırsatta baştan çıkaran bir eş olacağım.. Yakında da bebek konusunda onu ikna edeceğim. Bu sayede onun beni gerçekten sevdiğine sende emin olacaksın.’’ Her ne karar Melike sözlerinden emin olsa da, Sinem hâlâ daha farklı düşünüyordu. Çağrı’ya güvenmiyordu. Onda mantığına yatmayan bir şeyler vardı. Rahatsız edici bir duygu barındırıyordu içinde Sinem. Yine de arkadaşının mutluluğu için Çağrı hakkında yanılmış olmayı her şeyden çok istiyordu. Yeter ki Melike mutlu olsundu. Sinem’in başka arzusu yoktu.

17


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.