MÜSLÜMAN OLAN ALMAN SOSYOLOG, GELEN TURÝSTLERÝ ÝSLÂMÝYET HAKKINDA DOÐRU BÝLGÝLER VEREREK AYDINLATIYOR
RESMÎÝDEOLOJÝ Doðru Ýslâm bilgisi DÝNÝ YENEMEDÝ önyargýlarý kýrýyor Çok yakýn gelecekte dinin toplumsallýk özelliðini kaybederek tarih sahnesinden silineceði ve geleceðin toplumunda “bâtýl inanç” kategorisinde ele alýnacaðý varsayýmýna dayanan ve 1930'larda donan Türk resmî ideolojisinin modernliðe cevap verebilme yeteneði din ve geleneðinkine kýyasla geride kaldý. M. Þükrü Hanioðlu'nun yazýsý 8. sayfada
Almanya Karlsruhe Üniversitesi Öðretim Üyesi Sosyolog Doç. Dr. Andrea Kronenthaler (Hatice Özdemir): Turistlerin yüzde 87’sinin Ýslâm hakkýndaki bilgileri kulaktan dolma. Doðru bilgilendirme yapýldýðýnda can kulaðýyla dinliyor ve önyargýlarýnýn kýrýldýðýný itiraf ediyorlar. Müslümanlarýn da davranýþ ve eylemleri ile güzel örnekler vermeleri çok önemli. Haberi 7’de
Y GERÇEKTEN HABER VERiR
ASYA’NIN BAHTININ MÝFTAHI, MEÞVERET VE ÞÛRÂDIR
YIL: 42
SAYI: 14.905
22 AÐUSTOS 2011 PAZARTESÝ / 75 Kr
Batý, Afrika’yý hâlâ sömürüyor YRD. DOÇ. DR. TEYFUR ERDOÐDU: 19. YÜZYILDA BAÞLAYAN SÖMÜRÜ ÇARKI, AFRÝKA ÜLKELERÝNDEKÝ ÝNSAN KAYNAKLARI BAÞTA OLMAK ÜZERE, PEK ÇOK ALANDA HÂLÂ DEVAM EDÝYOR.
www.yeniasya.com.tr
MÝLLÎ SAVUNMA BAKANI:
Ustalýk döneminde terörü bitireceðiz
Sivas Platformu ve Sivaslý Sanayici ve Ýþadamlarý Grubunun iftarýnda konuþan katýlan Millî Savunma Bakaný Ýsmet Yýlmaz, ‘’Ustalýk dönemindeyiz. Terör belâsýnýn üstesinden geleceðiz. Bundan hiç kimsenin þüphesi olmasýn’’ dedi. 4’te
KORA. SAÐDIÇ DA YARGILANACAK
VERÝMLÝ TARIM ARAZÝLERÝ BATILILARIN ELÝNDE
Afrika’da hektar hektar tarým arazileri ecnebi ülkeler tarafýndan ya satýn alýnýyor veya kiralanýyor. Bu topraklarda organik tarým yapýlýyor. Ancak ürünler pahalý olduðu için Afrika içinde tüketilemiyor. Bu muazzam verimli topraklarda yetiþtirilen ürünler dünya pazarlarýna sunulurken, küçük toprak sahiplerinin ürettikleri piyasaya Teyfur Erdoðdu sürülemeden çürür hale geldi.
100 MÝLYAR DOLAR YARDIM HÂLÂ VERÝLMEDÝ
2009 yýlýnda Ýklim Zirvesi yapýldý. Afrika’ya yapýlacak yardým 100 milyar dolar olarak tesbit edildi. Sömürdükleri açlýk kýtasýna dünyanýn borcu var. Ancak vaad edilen para Afrika’ya hâlâ verilmedi. Ayrýca yardýmlar hep köylünün hasadýný pazara götüreceði dönemde yapýlýyor. Böylelikle Afrikalý köylülerin mallarý satýlamýyor. H. HÜSEYÝN KEMAL’ÝN RÖPORTAJI SAYFA 6’DA
Gölcük dâvâsý yarýn baþlýyor
Genelkurmay MEBS Baþkaný Korami ral Kadir Saðdýç’ýn da aralarýnda bulunduðu 5’i tutuklu 10 kiþi hakkýnda Gölcük Donanma Komutanlýðýnda ele geçirilen belgelere iliþkin açýlan dâvânýn ilk duruþmasý yarýn yapýlacak. 4’te
ÝSRAÝL SALDIRISINDA ÖLEN 5 YAÞINDAKÝ ÇOCUÐUN ANNESÝ: MÜSLÜMAN OLAN ALMAN DOKTOR:
Çocuðumun suçu neydi?
Oruç tutunca Somali’yi anladým
Gazze Þeridinde Ýsrail uçaklarýnýn bombardýmanýnda ölen 15 kiþi için cenaze töreni yapýldý. Saldýrýda ölen beþ yaþýndaki çocuðun annesi, “Çocuðumun suçu neydi? Yahudiler hep masumlarý öldürüyor” dedi. Haberi sayfa 7’de
Ýsrailli aileyi de roket vurdu
Gazze'den Ýsrail’in Ofakim ve Ber Þeva þehirlerine yapýlan roket saldýrýlarýnda bir evle araç isabet aldý, 1 kiþi öldü, 2'si çocuk 12 kiþi yaralandý. Haberi sayfa 7’de
MAVÝ MARMARA RAPORU YARIN AÇIKLANACAK 7’de
Kýtlýk ve kuraklýkla mücadele eden Somali’de baþkent Mogadiþu’nun en büyük hastanesi Banadýr’da doktorlar yetersiz imkânlarla hizmet vermeye çalýþýyor. Hastalarýn yerlerde yattýðý, onlarca insanýn kuyruklarda beklediði hastanede aðýr bir koku ve etrafý saran sinekler dikkat çekiyor. Hastanede tedavi gören hastalarýn durumlarý ise içler acýsý. FOTOÐRAF: AA
Datça’da da orman yangýný Haberi sayfa 5’te
Her gün 4 milyon 600 bin ekmek çöpe Haberi sayfa 11’te ISSN 13017748
Alman asýllý psikolog dok tor An ters Geb Radojcic, Müslüman olduktan sonra oruç tutmaya baþlayýnca Somali’de açlýktan ölen insanlarýn durumunu çok daha iyi anladýðýný söyledi. Haberi sayfa 3’te
Anters Geb Radojcic
2
LÂHÝKA
22 AÐUSTOS 2011 PAZARTESÝ
Ýktisat ile cimriliðin farký
‘‘
›
ktisat ve hýssetin çok farký var. Tevazu, nasýl ki ahlâk-ý seyyieden olan tezellülden mânen ayrý ve sureten benzer bir haslet-i memdûhadýr. Ve vakar, nasýl ki kötü hasletlerden olan tekebbürden mânen ayrý ve sureten benzer bir haslet-i memdûhadýr. Öyle de, ahlâký âliye-i Peygamberiyeden olan ve belki kâinattaki nizam-ý hikmet-i Ýlâhiyenin medarlarýndan olan iktisat ise, sefillik ve bahillik ve tamahkârlýk ve hýrsýn bir halitasý olan hýsset ile hiç münasebeti yok. Yalnýz sureten bir benzeyiþ var. Bu hakikati teyid eden bir vakýa: Sahabenin Abâdile-i Seb’a-i meþhuresinden olan Abdullah ibni Ömer Hazretleri ki, Halife-i Resulullah olan Faruk-u Âzam Hazret-i Ömer’in (r.a.) en mühim ve büyük mahdumu ve Sahabe âlimlerinin içinde en mümtazlarýndan olan o zât-ý mübarek çarþý içinde, alýþveriþte, kýrk paralýk bir meseleden, iktisat için ve ticaretin medarý olan emniyet ve istikameti muhafaza için þiddetli münakaþa etmiþ. Bir Sahabe ona bakmýþ. Rû-yi zeminin halife-i zîþâný olan Hazret-i Ömer’in mahdumunun kýrk para için münakaþasýný acip bir hýsset tevehhüm ederek, o imamýn arkasýna düþüp, ahvâlini anlamak ister. Baktý ki, Hazret-i Abdullah hane-i mübarekine girdi. Kapýda bir fakir adam gördü. Bir parça eðlendi, ayrýldý, gitti. Sonra hanesinin ikinci kapýsýndan çýktý, diðer bir fakiri orada da gördü. Onun yanýnda da bir parça eðlendi, ayrýldý, gitti. Uzaktan bakan o Sahabe merak etti. Gitti, o fakirlere sordu: “Ýmam sizin yanýnýzda durdu, ne yaptý?” Herbirisi dedi: “Bana bir altýn verdi.” O Sahabe dedi: “Fesübhânallah! Çarþý içinde kýrk para için böyle münakaþa etsin de, sonra hanesinde iki yüz kuruþu kimseye sezdirmeden, kemâl-i rýza-yý nefisle versin!” diye düþündü. Gitti, Hazret-i Abdullah ibni Ömer’i gördü, dedi: “Ya imam, bu müþkülümü hallet. Sen çarþýda böyle yaptýn, hanende de þöyle yapmýþsýn.” Ona cevaben dedi ki: “Çarþýdaki vaziyet iktisattan ve kemâl-i akýldan ve alýþveriþin esasý ve ruhu olan emniyetin, sadakatin muhafazasýndan gelmiþ bir hâlettir, hýsset deðildir. Hanemdeki vaziyet, kalbin þefkatinden ve ruhun kemâlinden gelmiþ bir hâlettir. Ne o hýssettir ve ne de bu israftýr.” Ýmam-ý Âzam, bu sýrra bir iþaret olarak, “Lâ isrâfe fi’l-hayri kemâ lâ hayra fi’l-isrâfi” demiþ. Yani, “Hayýrda ve ihsanda—fakat müstehak olanlara—israf olmadýðý gibi, israfta da hiçbir hayýr yoktur.” Lem’alar, 19. Lem’a, 6. Nükte, s. 205
Söz ve dil
Abdullah bin Zübeyr (ra) rivayet ediyor: [Peygamberimiz bir iftar ziyafetinde] “Oruçlular yanýnýzda oruçlarýný açtýlar; iyi kimseler yemeklerinizi yediler. Melekler de Allah’tan Câmiü's-Saðîr, No: 765 / Hadis-i Þerif Meâli günahlarýnýzý baðýþlamasýný dilediler” buyurdu.
‘‘
Ahlâk-ý âliye-i Peygamberiyeden olan ve belki kâinattaki nizam-ý hikmet-i Ýlâhiyenin medarlarýndan olan iktisat ise, sefillik ve bahillik ve tamahkârlýk ve hýrsýn bir halitasý olan hýsset ile hiç münasebeti yok.
Y
hasangunes@hotmail.com
alum “Sözler” ayný zamanda Risâle-i Nur’un tamamýný da ifade eden bir kitaptýr. Risâle-i Nur, Kur’ân-ý Kerim’in çaðýmýza bakan muazzam bir tefsiri… Kur’ân-ý Kerim ise kâinatýn ezelî tercümesi, tüm zamanlarýn en mukaddes ve en yüksek kelâmý… Yani her þeyin aslý, esasý ve özü kelâmdýr, sözdür. Söz yoksa kelâm yoksa þu koca âlem, mânâsýz bir muammadýr, mutlak bir karanlýktýr. Âlemlerin Rabbi ezelî ve ebedî kelâmýnda ferman eder: “Rahmân, Kur’ân’ý öðretti, insaný yarattý, ona beyâný öðretti.” (Rahmân Sûresi, 55:1-4). Beyaný yani anlamayý, anlatmayý, konuþmayý, kýsacasý söz ve kelâmý öðrenme her þeyin aslý esasý ve nimetlerin en büyüðü. Kâinatýn esasý ve kalbi, söz olduðu gibi insana bakan cihetiyle sözün ve kelâmýn esasý ve madeni de kalbdir. Elbette diðer canlýlarýn da kendilerine göre bir konuþma ve haberleþme tarzlarý var… Ancak küçücük bir dil ve iki dudak hareketiyle milyonlarca kelimeyi konuþmak Cenâb-ý Hakk’ýn bizlere muazzam bir ihsaný ve misilsiz bir mucizesidir. Ancak unutmamak gerekir ki, hâdise sadece konuþmakla bitmiyor. Ýlimle konuþmak, hikmetle konuþmak, içten ve kalpten konuþmak gerekiyor. Ýnsaný kâinata halife kýlan, diðer canlýlara üstün kýlan, Bakara Suresi’nde ifade edildiði gibi Hz. Âdem’e (as) “isimlerin öðretilmesi”dir. Yani ilimdir, hikmettir, kâinattaki bütün ilimlerin özü, esasý ve en nihayetinde de marifetullahtýr. Dilde, bir mânâyý ifade eden birçok kelime olduðu gibi bir kelimeye karþýlýk gelen birden fazla mânâ da çoktur. Ancak ikisinin bir arada olduðu, birçok kelimenin ve birçok mânânýn gelip bir yerde düðümlendiði ifadeler nadirdir. Söz, kelâm, dil, lisan, kalb ve gönül gibi ifadeler bunlardan birisidir. Kâinatýn kalbinden insan kalbine bir nakýþ gibi düðüm düðüm dokunmuþ ve hepsi bir yerde merkezlenmiþ iplikler gibidir. Düðümler, hiç bir kýlýcýn çözemeyeceði ve kesemeyeceði kadar derin ve hassastýr. Meþhur bir söz vardýr: “Kýlýç yarasý geçer,
M
dil yarasý geçmez.” Ýfadenin halk arasýnda þöhret bulmasýnýn sebebi her ne kadar “dil” kelimesin “söz” mânâsýnda yorumlanmasý ise de, Farsça’da gönül ve kalb manasýna gelmesiyle muazzam bir derinlik kazanmýþtýr. Farklý dillerde ve farklý kültürlerde tevafuk ederek nakýþlanan düðümler… Sabýrla þükreden, hiç þikâyet etmeyen Hazret-i Eyub (as), hastalýklarý iyice ilerleyip lisanen ve kalben zikrine mânî olmaya baþlayýnca, kendi istirahati için deðil Cenâb-ý Hakk’a
‘‘
Risâle-i Nur, Kur’ân-ý Kerim’in çaðýmýza bakan muazzam bir tefsiri… Kur’ân-ý Kerim ise kâinatýn ezelî tercümesi, tüm zamanlarýn en mukaddes ve en yüksek kelâmý… Yani her þeyin aslý, esasý ve özü kelâmdýr, sözdür. Söz yoksa kelâm yoksa þu koca âlem, mânâsýz bir muammadýr, mutlak bir karanlýktýr.
ibadet için “Ya Rab! Zarar bana dokundu” diyerek niyaza baþlamýþtý. Ýkinci Lem’a’da ifade edildiði gibi: “Hazret-i Eyüb Aleyhisselâm’ýn zahirî yara hastalýklarýnýn mukabili, bizim bâtýnî ve ruhî ve kalbî hastalýklarýmýz vardýr.” Yani ondaki hastalýklar “kýlýç yarasý” misâli ise bizdekiler ondan kat kat tehlikeli olan dil yarasýdýr, kalb yarasýdýr, gönül yarasýdýr. Ondaki yaralarýn tedavisi mümkün olmakla birlikte en kötü ihtimal kýsacýk dünya hayatýný, bizdeki iflah olmaz hastalýklar ise ebedî olan âhiret hayatýmýzý tehdit ediyor.
Mânâlar ve kelimelerdeki tevafuklar gerçekte yaratýlýþtaki harikalýklardan kaynaklanýyor. Cenâb-ý Hak her þeyden bir þeyi, bir þeyden her þeyi yaratmaya muktedirdir. Yine muazzam kudret ve ilminin tecellisiyle bir þeyden had ve hesaba gelmez meyveler ve neticeler hâsýl eder. Yine kâinatýn tamamýndan da bir meyve, bir netice halk eder. Peygamberimizin (asm) yaratýlmasýnda olduðu gibi… Aðýzdaki dil, tevafuk eden duygu ve uzuvlara harika bir misâldir. Dil sayýsýz kelimeyi telaffuz edebildiði gibi, yemek yemedeki birçok fonksiyona ilaveten binlerce farklý tadý alýr. Ýnsanoðlu, binlerce yýllýk birikimi ve uzaya çýkan teknolojisine raðmen bu kadar farklý deðerlerin binden birini ölçebilen tek bir ölçü cihazýný henüz icad edemedi. Bu kadar daracýk bir mekânda küçücük bir cihaz tadlar ve kelâmlar adedince mucizelere sahne oluyor. Ýmam-ý Gazalî’nin “Daire-i imkânda bu mükevvenattan daha bedî’, daha güzel yoktur.” ifadesinde olduðu gibi, dil ve lisanýn; tatma duygusu ile konuþmanýn bu kadar harika bir þekilde bir araya gelmesinin baþka bir alternatifi yok… Bu vazife ve fonksiyonlarýn bir dilde toplanmasýnýn hikmeti estetikten kolaylýða kadar saymakla bitmeyen sebepleri var… Acaba hepsi bu mu ya da bu tarz hikmetler mi? Altýncý Söz’de dil için Cenâb-ý Hakk’ýn insana ihsan ettiði sayýsýz nimetlerdeki lezzetleri tatmakla vazifeli bir “müfettiþ” ifadesi kullanýlýr. On Dokuzuncu Lem’a’da ise þöyle bir ifade geçer: “Ve o kuvve-i zaikayý (tatma duygusu) taþýyan lisaný, þükürde istimal etmek için leziz taamlarý tercih edebilir.” Rýzkýn þu âlemdeki en önemli merkezlerden birisi olduðu da dikkate alýnýrsa dilin en önemli vazifesi “þükreden bir mü-
fettiþ” olmaktýr. Tadarken tefekkür etmek ve þükretmek, bu kadar fonksiyonun iç içe olmasýnýn ve yaratýlýþtaki hikmetin olmazsa olmaz þartý… Þüphesiz rýzýklar sadece yiyecek içecek nevinden deðildir. Ýslâm’dan Kur’ân’a, imandan nura kadar muazzam nimetler mânevî birer rýzýktýr. Onlarý da tadan, kalb ve gönül mânâsýndaki dildir. Onlarý da hakikat ve tefekkür sofrasýndan ayýrmamak gerekiyor. Ramazan ayýnda tatma duygusu olan dile çeki-düzen vermek, yýl boyunca aþýrý ve gereksiz kullanýmdan dolayý yorulmuþ ve hasssasiyetini kaybetmiþ harika ölçü cihazýný bakýma almak, revizyona sokmak ve cennetteki nimetleri de ölçebilecek hassasiyete yükseltmek demektir. Bu dili maddîmânevî kontrol altýna alalým ki, Rahman Sûresinde ifade edilen “beyan” nimetine mazhar olan dil, nimetleri yalanlamasýn, aksine þükretsin. Aðýrlýklarýný býrakýp melekler seviyesine çýksýn. Þükreden, zikreden ve okuyan þerefli bir müfettiþ olsun. Mübarek Ramazan ayý, ezelî ve ebedî kelâm olan Kur’ân-ý Kerim’in dünya semasýna indirildiði muazzam bir ay... Evet, söz dedik, kelâm dedik, dil dedik, lisan dedik. Yine kalb dedik, gönül dedik… Ramazan ise bütün bunlarýn ayrýlmaz parçasý olan Kur’ân-ý Kerim’i dile, lisana, kalb ve gönüle ve hâl diline nüfuz ettirme ve istifade etme zamaný…
HABER
Y
Genel Yayýn Müdürü
Yayýn Koordinatörü
Haber Müdürü Recep BOZDAÐ Ankara Temsilcisi Mehmet KARA Reklam Koordinatörü Mesut ÇOBAN Görsel Yönetmen: Ýbrahim ÖZDABAK
Kâzým GÜLEÇYÜZ
Abdullah ERAÇIKBAÞ
Abone ve Daðýtým Koordinatörü: Adem AZAT
Yeni Asya Gazetecilik Matbaacýlýk ve Yayýncýlýk Sanayi ve Ticaret A.Þ. adýna imtiyaz sahibi
Mehmet KUTLULAR Genel Müdür
Recep TAÞCI
Yazý Ýþleri Müdürü (Sorumlu) Mustafa DÖKÜLER Ýstihbarat Þefi Mustafa GÖKMEN Spor Editörü Erol DOYURAN
Yeni Asya basýn meslek ilkelerine uymaya söz vermiþtir.
Merkez: Gülbahar Cd., Günay Sk., No: 4 Güneþli 34212 Ýstanbul Tel: (0212) 655 88 59 Yazýiþleri fax: (0212) 515 67 62 Kitap satýþ fax: (0212) 651 92 09 Gazete daðýtým: Telefax (0212) 630 48 35 ÝlânReklam servisi fax: 515 24 81 Caðaloðlu: Cemal Nadir Sk., Nur Ýþhaný, No: 1/2, 34410 Ýstanbul. Tel: (0212) 513 09 41 ANKARA TEMSÝLCÝLÝÐÝ: Meþrutiyet Cad. Alibey Ap. No: 29/24, Bakanlýklar/ANKARA Tel: (312) 418 95 46, 418 14 96, Fax: 425 03 36 ALMANYA TEMSÝLCÝLÝÐÝ: Zeppelin Str. 25, 59229 Ahlen, Tel: 004923827668631, Fax: 004923827668632 KKTC TEMSÝLCÝLÝÐÝ: Avni Efendi Sok., No: 13, Lefkoþa. Tel: 0 542 859 77 75 Baský: Yeni Asya Matbaacýlýk Daðýtým: Doðan Daðýtým Sat. ve Paz. A.Þ.
Yayýn Türü: Yaygýn süreli
ISSN 13017748
22 AÐUSTOS 2011 PAZARTESÝ
NAMAZ VAKÝTLERÝ Hicrî: 22 Ramazan 1432 Rumî: 9 Aðustos 1427
Ýller Adana Ankara Antalya Balýkesir Bursa Diyarbakýr Elazýð Erzurum Eskiþehir Gaziantep Isparta
Ýmsak 4.25 4.25 4.44 4.46 4.40 4.03 4.04 3.52 4.35 4.17 4.42
Güneþ 5.54 5.59 6.12 6.20 6.14 5.33 5.36 5.26 6.09 5.45 6.12
Öðle 12.49 12.59 13.07 13.19 13.14 12.29 12.33 12.25 13.08 12.41 13.08
Ýkindi 16.29 16.42 16.48 17.02 16.57 16.11 16.15 16.08 16.51 16.21 16.49
Akþam 19.32 19.46 19.50 20.05 20.01 19.13 19.19 19.12 19.55 19.24 19.52
Yatsý 20.53 21.12 21.11 21.31 21.28 20.36 20.42 20.38 21.21 20.45 21.14
Ýller Ýstanbul Ýzmir Kastamonu Kayseri Konya Samsun Þanlýurfa Trabzon Van Zonguldak Lefkoþa
Oruç tutunca Somali’yi daha iyi anladým ALMAN ASILLI PSÝKOLOG RADOJCÝC: ÝNSAN ORUÇLU OLUNCA AÇLIÐIN NASIL BÝR DUYGU OLDUÐUNU ANLIYOR týný çizen Radojcic, dünÝKÝ yýl önce Antalya Manavgat yanýn, kara kýtanýn insanMüftülüðü’nde yapýlan ihtida larýna karþý sessiz kalýrken töreni sonrasý Müslüman olduTürkiye’de 7’den 70’e herðunu ve Fatma ismini aldýðýný kesin destek vermesinin belirten Alman doktor Anters sevindirici olduðunu söyGeb Radojcic, insanlýðýn Soledi. Radojcic, “Bir anne omali konusunda çok büyük larak Somali’daki çocuklaimtihandan geçtiðini kaydetti. rýn halini görünce çok üzü2 ay içinde Somali’de açlýða Anters Geb Radojcic lüyorum. Müslüman oldukbaðlý 30 bin çocuðun ölmesinin insanlýk adýna çok üzücü olduðunun al- tan sonra oruç tutmaya baþlayýnca Somali’deki insanlarý daha iyi anlýyorum. Ýnsan oruçlu olunca açlýðýn nasýl bir duygu olduðunu daha iyi anlýyor. Somali’de insanlar açlýða baðlý sürekli oruç tutmak zorunda kalýyor. Ýnsanlýk bu çýðlýða sessiz kalmamalý. Türkiye’de insanlarýn Somali konusunda gösterdiði hassasiyeti tüm dünyanýn göstermesi gerekir” diye konuþtu. Antalya/cihan
22
Ýmsak 4.37 4.53 4.17 4.19 4.34 4.07 4.11 3.54 3.48 4.24 4.38
Güneþ 6.13 6.24 5.53 5.51 6.04 5.43 5.40 5.30 5.19 6.01 6.04
Öðle 13.14 13.22 12.55 12.48 13.00 12.45 12.35 12.31 12.17 13.03 12.56
Ýkindi 16.58 17.04 16.40 16.30 16.42 16.29 16.16 16.16 15.59 16.48 16.35
Akþam 20.03 20.07 19.44 19.34 19.44 19.34 19.18 19.20 19.02 19.53 19.37
3 Yatsý 21.31 21.30 21.13 20.57 21.07 21.02 20.39 20.48 20.25 21.21 20.55
yeniasyadansize@yeniasya.com.tr
Kur’ân kampanyasýndan sonra Ümraniye’deki çalýþmalarda son durum: ur’ân kampanyasýnda gazeteye abone olan 100 yeni okuyucunun çocuklarýna Can Kardeþ dergimizle çocuk kitaplarýmýz hediye ediliyor ve bu ikinci hamle de yeni okurlarýmýz tarafýndan takdir ve teþekkürle karþýlanýyor. Bu çalýþmayý, aboneliklerin devamý için fiilî bir dua olarak niteleyen Ümraniyeli arkadaþlarýmýz, “Ayrýca yeni abonelerden müsait olanlarla Risale-i Nur dersleri yapmaya baþladýk ve buna inþaallah devam edeceðiz” diyorlar. *** Gazete sayýsýný Kur’ân kampanyasý ile yüzde 700 arttýrdýðýný yazdýðýmýz Bozyazý temsilcimiz Ahmet Yýldýrým, bu oraný yüzde 800’e çýkardýðýný bildirirken, bütün aboneleri bir araya getiren bir iftar daveti tertiplediklerini de haber verdi. *** Havva Gedik’in mesajý: Gazetenizin uzun zamandýr abonesiyim ve yazarlarýnýzýn hepsine baþarýlar dilerim. Hem bu dünyada, hem de ahirette Allah mükâfatýný verir inþaallah. Hizmetlerinizin devamýný dilerim. Gazetenizin verdiði Kur’ân-ý Kerimi temsilciniz sýcakta getirip teslim etti. Bu hizmetten çok etkilendim. Kur’ân’ý mukabelede okuyorum. Herkes çok beðendi. Çok teþekkür ederim. Allah razý olsun. Bu mesajý yeðenime yazdýrýp ona gönderttim. Çünkü bilgisayar kullanmayý bilmiyorum. Bilseydim her gün sizleri tebrik ederdim. *** Geçen hafta Kýrýkkale’deki örnek çalýþmalarýndan bahsettiðimiz temsilcimizin ismini Ahmet Akçay olarak düzeltiyor ve bu vesileyle bir kez daha takdir, tebrik ve teþekkürlerimizi ifade ediyoruz. ***
K
Yeni Asya eskimez Kenan Toprak’ýn uzun mesajýndan bir bölüm: Yeni Asya’yý elime aldýkça eskimeyen, pas tutmayan, sürekli cilâlanmýþ þekliyle ümit veren bir gazete olarak görmüþümdür. Çünkü sadakatle çalýþarak, menfî hareketlere aldýrýþ etmeyip, hiç durmadan yoluna hep devam etmiþtir. Böyle çalýþan ve sürekli birþeyler üreten bir gazete hiç eskir mi, hiç paslanýr mý? Elbette hayýr. Yeni Asya hem bir gazete, hem bir kitap, hem bir tarih, hem bir akademi, hem bir okul mahiyetinde olduðu için hiç eskimedi. Öyle ki, geçmiþ tarihli bir gazete nüshasýný elimize aldýðýmýzda, bir ders olduðu için okumanýn ayrý bir lezzetini hissetmiþizdir. Birçok kimsenin sustuðu ve ancak iþaretlerle konuþabildiði devirlerde, tüm rezalet ve sefahetlerin yaþandýðý, mimsiz medeniyetin unutturmaya çalýþtýðý ahlâkî, vicdanî, dinî ve imanî hakikatlerin yaný sýra uhuvvet baðlarýna en çok uzak kalýndýðý dönemlerde, hizmet-i Kur’ân’a taalluk eden noktalarý her gün okuyucularýna bildirmeyi vazife bilmiþtir. En baþta, Kur’ân ve imanýn manevî kuvveti ve desteði ile, ilmî ve mantýkî beyanlarýyla, bazan ikaz denilen yumuþak üslûp içerisinde, bazen de uyandýrmak ve cevap vermek için baþ sayfada baþlara sertçe vuran manþetler yayýnlamýþtýr. Uzun yýllarýn ýztýrap ve elemlerini yudum yudum içip sabýr ve metanet içinde bugünlere gelmiþ ise, bunun tek sebebi Hakka dayanmasýdýr. Her dönemde olduðu gibi Kur’ân’a, dine, mukaddesata, ehl-i imana, Risale-i Nur’a ve Üstada karþý yalan yayýn yapan kiþiler ve gazeteler karþýlarýnda hakký, hakikati, doðruyu ve gerçeði yaymaya çalýþan Yeni Asya’yý bulmuþlardýr. Bir zamanlar ve hattâ þimdilerde de olduðu gibi, gizli din düþmanlarýnýn þiddet, fesat, iftira, yalan ve bozgunculuklarý karþýsýnda ne kadar susturulmak istenmiþse de hiç susmamýþ, hep hakikati haykýrmýþtýr. Yeni Asya her zaman ilim ve ahlâkça tekâmül etmeyi hedef seçmiþ, yoluna çýkan zorlu daðlarý ve taþlarý büyük bir azimle eritmeyi baþarmýþtýr. Yeni Asya, var olduðu günden bu yana hakikatýn yolunda hiç þaþmayarak gitmiþ, bu uðurda kalemiyle mücahede etmiþ, herþeyi göze almýþ nice manevî fedakârlarla beraber faziletli ve þerefli yazarlarla doludur. Yeni Asya, hayatî ve pek mühim noktalarda, sosyal, ahlâki ve ilmî yazýlarýyla, ikaz edici, yol gösterici yayýnlarýyla etkili olabilmiþ, çýktýðý tarihten bu yana hedefi þaþýrmadan yoluna istikamet içerisinde devam etmiþtir. Yeni Asya bu memleket insaný için can damarý hükmünde olan vazifeleri görerek çalýþmýþ, hiçbir vakit de bu vazifesini ihmal etmemiþtir. Tarih suskun deðildir. Ýsteyenler tarihle konuþabilirler. Hatta Yeni Asya da bir tarih olduðu için onunla da konuþabilirler.
4
HABER
22 AÐUSTOS 2011 PAZARTESÝ
Terörün çözüleceði yer: TBMM
cakir@yeniasya.com.tr
Çay üreticisinin çilesi ýllýk iznimizin bir bölümünü kullanmak üzere memleketimizde, Rize’nin Çayeli ilçesinde bulunuyoruz. Türkiye’de yoðun gündemler var, ama mesela Senoz Vadisi köylerinde yaþayanlar bu ‘önemli gündem’lerle çok ilgilenmiyorlar. Onlarýn gündeminde çay ve onunla ilgili meseleler var. Ýki kiþi bir araya gelse sohbet dönüp dolaþýp çay alýmý, satýmý ve ücretinin tahsiline geliyor. En baþta þunu ifade edelim ki çay üreticisi rahat deðil. Hele hele, ‘merkez’e uzak, yani gözden ve gönülden ýrak çay üreticisi hiç rahat deðil, memnun da deðil. Çok basit meseleler yüzünden üreticiler sýkýntý içerisinde. Mübarek Ramazan ayýnda olmamýz ve bayramýn çok yaklaþmýþ olmasý da üreticilerin sýkýntýsýný arttýrýyor. Bayramdan önce çaylarýný kesip/ toplayýp satmak istiyorlar, ama iþler arzu ettikleri gibi gitmiyor. Bilenler biliyor, bilmeyenler için kýsaca bahsetmekte fayda var ki, yaþanan göç sebebiyle artýk ‘yerli’ iþçi bulmak neredeyse imkânsýz. Hiç kimse kendi ürettiði çayý toplayýp satabilecek durumda deðil. Devreye ‘yabancý’ iþçiler giriyor. Hemþehrilerimizin ‘Rus’ dediði, gerçekte Gürcistan’dan gelen gündelik iþçilere çaylar toplattýrýlýyor. Ancak bu çok da kolay deðil. Her iþçi ayný vasýflara sahip olmadýðý için iþler düzenli yürümüyor. Kimileri, bir gün çalýþtýrdýðý iþçiyi ikinci gün çalýþtýramýyor; çünkü istediði verimi alamýyor. Yeni iþçileri bulmak da her zaman mümkün olmuyor. Çay üretiminde asýl söz sahibi, kamu kuruluþu olan ÇAYKUR’dur. Üretici çayýna ÇAYKUR’a satabilse mesele yok. Ama uygulanan ‘kota’ ve ‘kontenjan’ sebebiyle bu mümkün olmuyor. ‘Kota’ sebebiyle kabaca üretici ürettiði çayýn ancak yarýsýný devlet kuruluþu olan ÇAYKUR’a satabiliyor. Kalan çayýný ise özel sektöre satmak mecburiyetinde. Ýþte, asýl dert, asýl problem ve asýl çözümsüzlük bu noktada baþlýyor... Zaman zaman ifade etmeye çalýþtýðýmýz gibi ‘özel sektör’ün neredeyse her sahada çözüm olurken, çay konusunda dertlere dert katýyor. Bunun sebebi, yeteri kadar denetleme olmamasý ve firmalarýn tamamen keyfi davranmasý... Devlet, yaþ çay için bir fiyat belirlemiþ ve o fiyata göre çay satýn alýyor. Özel sektör ise mutlaka belirlenen bu fiyattan daha ucuza çaylarý satýn alýyor. (Mesela, bu yýl için 1 ton yaþ çayýn fiyatý ortalama 1.100 TL’dir. Özel sektör, zorda kalan üreticiye “Ben 650 TL’ye alýrým, iþine gelirse” diyor. Vatandaþ ne yapsýn? Yaþ çayý saklayýp, sonra satma imkâný yok. Bir gün, bilemedin iki gün içerisinde yaþ çayýn fabrikada iþlenmesi lazým. Mecburen yok fiyatýna elindeki çayý satmak durumunda kalýyor. Bu kadarla olsa iyi, daha fenasý ‘merkez’e uzak ‘dað köyleri’ndeki çaylar olgunlaþmadan özel sektör firmalarý fabrikalarýný kapatýp, tatil edip çay satýn almaya son veriyor. Peki, bu halde vatandaþ ne yapacak? Ayný þekilde devlet kuruluþu olan ÇAYKUR da çay satýn alma kampanyasýna ‘ara’ veriyor. (Çay üretimi ortalama yýlda 3 sürgün þeklinde yapýldýðý için ‘sürgün’ aralarýnda fabrikalar kapanýr.) ‘Dað köyleri’ çaylarýný kesip, satamadan fabrikalar kapanýnca ‘derd’i siz hesap edin! Bu sene, þu mevsimde tam da bu hal yaþanýyor. ‘Çile’ bitmedi, devam ediyor: ‘Para’ ile yaþ çay satýn alanlar devreden çýkýnca üretici yaþ çay karþýlýðý ‘kuru/ içime hazýr çay’ veren fabrikalarýn eline mahkûm oluyor. Yani fabrikaya yaþ çay satýyor ve karþýðýnda para yerine mecburen ‘kuru çay’ alýyor. “Ýyi iþte, kuru çayý satsýn, paraya çevirsin” denilebilir. Keþke çözüm o kadar kolay olsaydý. Bütün üreticiler ihtiyacýn çok üstünde ‘kuru çay’ alýnca kim kime çay satacak? Satabilir, ama fabrikadan aldýðý fiyatýn neredeyse yarýsýna! Meselâ, yaþ çay satýp para yerine kg.’ý 10 TL’ye kuru çay alan vatandaþ, bu çayý çay toptancýlarýna 6 TL’den satmak mecburiyetinde kalýyor! Üretici zarar içinde zarar ederken, özel firmalar kâr içinde kâr ediyor. Peki bu adalet mi? Devlet almaz, özel sektör para vermez, vatandaþ nasýl memnun olsun? Senoz Vadisi köylerinden Ormancýk, Baþköy, Yenice ve Uzundere’de tam da þu günlerde yaþanan sýkýntý bu. Türkiye’yi idare eden ve varsa vatandaþýn halini merak edenlere duyurulur...
Y
Bahçeli, kara operasyonu istedi MHP Genel Baþkaný Devlet Bahçeli, ‘’Kara operasyonuyla destekli bir imha harekatý bir an önce hayata geçmeli ve canilerin yuvalandýðý sýnýr ötesindeki kamplar yok edilmelidir’’ dedi. Bahçeli, Etimesgut Belediyesinin Eryaman’daki Türk Konut Maket Salonu’nda düzenlediði iftara katýldý. Yemek sonrasý davetlilere hitap eden Bahçeli, PKK terör örgütünün adam kaçýrma ve haraç toplama eylemlerine hýz vermesinin devletin zaaf içinde olduðunun iþareti ve ispatý olduðunu ileri sürdü. Kuzey Irak’taki PKK kamplarýna yönelik hava harekatlarýna da deðinen Bahçeli, ‘’Terörist kamplara düzenlenen hava harekatlarý iyi bir baþlangýç ama yeterli deðildir. Kara operasyonuyla destekli bir imha harekatý bir an önce hayata geçmeli ve canilerin yuvalandýðý sýnýr öte sindeki kamplar yok edilmelidir’’ dedi. Ankara / aa
HAS Parti Genel Baþkaný Numan Kurtulmuþ, terörün tek baþýna silâhlý mücadele ile önlenemeyeceðine iþaret ederek, terörün çözüleceði yerin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) olduðunu bildirdi. Kurtulmuþ, partisinin Bursa il Örgütü tarafýndan Atalay Clup’da düzenlenen iftar yemeðinde yaptýðý konuþmada, genel seçimlerde milletin kendilerine ‘’bir daha ki sefere’’ mesajýný verdiðini söyledi. Kurtulmuþ, seçim döneminde dile getirdikleri ekonomik kriz uyarýlarýnýn gerçeðe dönüþtüðünü belirterek, ‘’Seçimden hemen sonra ekonomik krizin bütün çevreler tarafýndan nasýl dikkate alýndýðýný ve örtülü þekilde yüzde 30 devalüasyon yapýldýðýný bütün Türkiye gördü’’ diye konuþtu. Terörün sadece terör örgütlerinin iþi olmadýðýný, u-
luslararasý büyük güçlerin dýþ politikada kullandýðý önemli bir aygýt haline geldiðini söyleyen Kurtulmuþ þunlarý söyledi: ‘’Dünyanýn hiçbir yerinde hiçbir terör olayýnýn arkasýnda büyük devletlerin parmaðý olmazsa, mümkün deðil büyük olaylar cereyan etsin. Terör sonuna kadar önlenmelidir ama tek baþýna bir olgudur. Bir büyük meselenin sadece bir þubesidir ve dýþ güçlerinde desteðiyle ortaya konan bir olaydýr. Terörü ortaya koyanlarý lanetliyoruz. Nasýl bu Ramazan günü annelerin babalarýn ocaklarýna feryat düþürdülerse, bunu yapanlarýn ocaklarý sönsün, elleri kýrýlsýn, elleri kurusun.’’ Terörün tek baþýna silâhlý mücadele ile önlenemeyeceðine iþaret eden Kurtulmuþ, terörün çözüleceði yerin TBMM olduðunu bildirdi. Bursa / aa
Y
Bakan Ýsmet Yýlmaz: Ustalýk döneminde terörü bitireceðiz MÝLLÝ Savunma Bakaný Ýsmet Yýlmaz, ‘’Ustalýk dönemindeyiz. Terör belâsýnýn üstesinden geleceðiz. Bundan hiç kimsenin þüphesi olmasýn’’ dedi. Yýlmaz, Sivas Platformu ve Sivaslý Sanayici ve Ýþadamlarý Grubunun birlikte düzenlediði iftar programýnda yaptýðý konuþmada, Sivaslý olmanýn, tarihi bir mirasýn bekçisi olmak anlamýna geldiðini söyledi. Sivas’ýn, doðu ile batý kültürünün ortasýnda, farklýlýklarý zenginliðe dönüþtürmüþ bir þehir olduðunu ifade eden Yýlmaz, ‘’Bir olduk, dirlik olduk, insaný temel deðer olarak kabul ettik. Bizim bir Aþýk Veysel’imiz var. Biz onu Sivas’ta benimsedik, özümsedik. Ama bilin ki Aþýk Veysel’i Türkiye’ye zerre zerre okusaydýk, bugün Türkiye’deki bölücü terör örgütü olmazdý. Biz A-
Gölcük da dâva vâsý yarýn baþlýyor GÖLCÜK DONANMA KOMUTANLIÐINDA ELE GEÇÝRÝLEN BELGELERE ÝLÝÞKÝN AÇILAN DÂVÂNIN ÝLK DURUÞMASI YARIN.
þýk Veysel’in diliyle Sivas’a seslendik, Sivaslý bir oldu. Ama Türkiye’ye de seslenebilmeliy dik, o nu ih mal et tik. Ýn þal lah bun dan sonra ona da sesleneceðiz’’ diye konuþtu. Terörle mücadele konusunda kararlý olduklarýný vurgulayan Yýlmaz, ‘’Ustalýk dönemindeyiz. Terör belasýnýn üstesinden geleceðiz. Bundan hiç kimsenin þüphesi olmasýn’’ dedi. AKP Genel Baþkan Yardýmcýsý Ekrem Erdem de ülkenin birliðine kurþun sýkanlar olduðunu dile getirerek, ‘’Terörü bitirmek mecburiyetindeyiz. Artýk Türkiye bunu taþýyamaz’’ dedi. Somali’de yaþananlara da iþaret eden Erdem, Türkiye’nin genlerinde olan dayanýþma, yardým etme duygusunu bir kez daha ortaya koyduðunu ve bu ülkeye sahip çýktýðýný söyledi. Ýstanbul / aa
Kökü kazýnana kadar devam
BAÞBAKAN Yardýmcýsý Bekir Bozdað, terörle mücadelenin, terörün kökü kazýnana kadar, terör bitene kadar süreceðini vurguladý. Çeþitli ziyaretler için Yozgat’a gelen Bozdað, Kadýþehri ilçesindeki hayvan pazarýnýn açýlýþýný yaptý. Bozdað, burada yaptýðý konuþmada son günlerde yaþanan terör olaylarýna deðinerek þunlarý kaydetti: ‘’Terörle mücade le terörün kökü kazýnana kadar, terör bitene kadar devam edecektir. Takip ettiðiniz hava operasyonlarý, kara operasyonlarýyla terörün inlerine dönük bir takým operasyonlar yapýldý ve bu operasyonlar bundan sonraki süreç içerisinde de ihtiyaç duyulduðu, gerek duyulduðu her an tereddütsüz yapýlacak, mücadele sonuna kadar devam edecektir. Türkiye bü yük bir ülke. Bugüne kadar tüm terör örgütleri ne emel beslediyse, hiçbirisi emellerine ulaþamadý, hepsi hüsranla bitti sonlarý. Terör örgütü PKK da sonu hüsranla biten örgütler arasýna girecektir ve hiçbir emeline ulaþamayacaktýr. Terör konusu, partilerin konusu, ki þilerin konusu, Sivil Toplum Kuruluþlarýnýn konusu deðil. Terör konusu 74 milyonun ortak konusudur. Bu anlayýþla bakmamýz lazým. Biz teröre karþý tek yürek olacaðýz. Onun için diyoruz ki terör konusu Türkiye’de iç politikada iç siyasetin konusu olmaktan kesinlikle çýkarýlmalý ve terör, partiler üstü sorun olarak telakki edilmeli.’’ Yozgat / aa
Saldýrý Adlî Týp’ta incelenecek
98 sayfalýk iddianamede, ''Ergenekon Terör Örgütünün Türk Silâhlý Kuvvetleri içerisine sýzma ve kadrolaþma faaliyetlerini hedeflediði'' ifadesine yer veriliyor.
GENELKURMAY Muhabere ve Elektronik Bilgi Sistemleri (MEBS) Baþkaný Koramiral Kadir Saðdýç’ýn da aralarýnda bulunduðu 5’i tutuklu 10 kiþi hakkýnda Gölcük Donanma Komutanlýðýnda ele geçirilen belgelere iliþkin açýlan davanýn ilk duruþmasý yarýn yapýlacak. Ýstanbul 12. Aðýr Ceza Mahkeme sinde, yarýn görülmesine baþlanacak olan davanýn Ýstanbul Cumhuriyet Baþsavcýlýðýnca hazýrlanan 98 sayfalýk iddianamesinde, soruþturmanýn, Ýstanbul Emniyet Müdürlüðü Muhabere Elektronik Þube Müdürlüðüne 6 Aralýk 2010 tarihinde gelen bir elektronik posta ihbarýyla baþladýðý belirtiliyor. Elektronik posta ihbarýnýn içeriðine yer verilen iddianamede, ihbar doðrultusunda, 6 Aralýk 2010 tarihinde Gölcük Donanma Komutanlýðý Ýstihbarat Þube Müdürlüðü Ýstihbarat Kýsým Amirliðine ait odada yapý-
lan aramada, yer karolarýnýn vakumlu alet yardýmýyla kaldýrýlmasý sonucu, zeminin altýnda, içerisinde çeþitli materyaller bulunan 9 adet siyah, bir adet mavi olmak üzere toplam 10 adet poþet bulunduðu ifade ediliyor. Ýddianamede, poþetlerin incelemesi sonucu eski tarihli farklý dergiler, afiþler, Gölcük’e ait bir kýsým sandýk seçmen listesi, not defterleri, video kasetler, mikro kasetler, ses kayýt cihazlarý, çeþitli elektronik malzemeler, kameralar, gizli kamera düzenekleri, kablo ve bataryalar, VHS video oynatýcý, çeþitli ara kablolar, anten, kulaklýk, adaptör ve kamera bataryasýnýn yaný sýra hard diskler ve dijital veriler ele geçirildiði belirtiliyor. El geçirilen belgelerin ve dijital verilerin içerikleri ile þüphelilerin konuya iliþkin ifadelerine yer verilen iddianamede, Do nan ma Ko mu tan lý ðý Ýs tih ba rat Þu be
Müdürlüðünde çalýþan þüphelilerin, döþeme altýnda bulunan malzemelerden haberdar olduklarýný, ancak içeriklerini bilmediklerini söyledikleri anlatýlýyor. Ýddianamenin, ‘’Sonuç ve Deðerlendirme’’ bölümünde, ‘’Ergenekon Terör Örgütünün Türk Silâhlý Kuvvetleri içerisine sýzma ve kadrolaþma faaliyetlerini hedeflediði, soruþturma dosyasýndaki delillerden, örgütün Türk Silâhlý Kuvvetleri içerisinde yapýlanma faaliyetlerini gerçekleþtirdikleri, Türk Silâhlý Kuvvetleri içerisindeki irtibatlarý, örgütün amaç ve hedefleri doðrultusunda kullanmayý amaçladýklarý görülmüþtür’’ ifadesine yer veriliyor. Dâvânýn iddianamesinde Saðdýç’ýn da aralarýnda bulunduðu 5 sanýðýn 2’þer kez müebbet, diðer 5 sanýðýn da 1 ile 27 yýl arasýnda deðiþen hapis cezalarýna çarptýrýlmalarý isteniyor. Ýstanbul / aa
Kanlarý yerde kalmayacak BAÞBAKAN Yardýmcýsý ve Hükümet Sözcü sü Bülent Arýnç, terör saldýrýlarýyla ilgili ‘’Bu kadar þehidimizin acýsýný elbette bunlardan çýkaracaðýz, hepsinin hesabýný soracaðýz, hiçbirisinin kaný yerde kalmayacak. Bu terör belasýndan ülkemizi kurtaracaðýz’’ dedi. Bülent Arýnç, Manisa Valiliði önderliðinde hayýrseverlerin katkýlarýyla Yunt Daðý Ortaköy Piknik Alaný’nda 2 bin 500 kiþiye verilen iftara katýldý. Ýftar sonrasý bir konuþma yapan Arýnç, Türkiye’nin dünyada itibarýnýn çok güçlü olduðunu ifade ederek, ülkede ekonomisiyle, saðlýðýyla, eðitimiyle, ulaþýmýyla iþlerin çok güzel olduðunu söyledi. Arýnç þöyle konuþtu: ‘’Ancak bir sýkýntýmýz var, üzüntümüz var. Kanýmýza kan damlatýyorlar. Alçak bir terörist gurup memleketimizin huzurunu ka çýrýyor. Canlarýmýzý þehit ediyor. Her gün kalbimizde acý bir sýzý bizi üzüyor. Yýllardan beri bu mücadele var. Türkiye’de terör var, örgüt var, terörist faaliyetler var. Bazen topraðýn altýna gizlenmiþ, bazen diþlerini gösteriyor ve
Arýnç, memleketi Manisa'da iftar programýna katýldý.
nice askerimizi, polisimizi masum insanlarý, imamlara varýncaya kadar camiden çýkarken hatta üzerinde sivil giysiler olduðu halde evinden çýkan uzman çavuþlarý arkasýndan vurup þehit ediyor. Üzülüyoruz, kahroluyoruz, gözyaþý döküyoruz. Rabbim onlara rahmet eylesin. Allah þehitlere cennet vaat ediyor.
Onlarýn ailelerine ve bütün milletimize sabýr versin. Gazilerimize yaralýlarýmýza da Allah’ým þifa versin. Þu anda içimizi burkan gönlümüzü karartan ve acýlara bizi gark eden olay terör olaylarýdýr. Geçmiþte de mücadele edilmiþ bugün de ediliyor. Ama þu anda bu kadar þehidimizin acýsýný elbette bunlardan çýkaracaðýz, hepsinin hesabýný soracaðýz, hiçbirisinin kaný yerde kalmayacak. Bu terör belasýndan ülkemizi kurtaracaðýz. Bundan hiç endiþeniz olmasýn. Kalleþçe, kahpece pusu kurarak, mayýn patlatarak bu din düþmanlarý, bu vatan düþmanlarý, bu bayrak düþmanlarý, bu toprak düþmanlarý bizi üzüyor. Ama sonlarý yakýndýr. Bütün imkanlarýmýzla neye mal olursa olsun ülkemizde terörü bitireceðiz. Bütün bunlarýn hesabýný soracaðýz. Bu vatan topraðýnda inþallah huzur içinde yaþayacaðýz. Bu ramazan hürmetine, bu ülkeye göz dikenlere Allah fýrsat vermesin. Bu alçakça ihanetlerin hesabýný sormayý Cenâb-ý Hak bizlere muvaffak kýlsýn.’’ Manisa / aa
HAKKARÝ'DE bir köy korucusu ile 8 askerin þehit edildiði, 15 askerin de yaralandýðý patlamanýn ardýndan olay yerinde önceki gün yapýlan incelemede elde edilen bulgularýn, Ankara Adli Týp Kurumuna gönderildiði bildirildi. Hakkari Valisi Muammer Türker, yaptýðý a çýklamada, 17 Aðustosta, Hakkari-Çukurca karayolunun 12. kilometresinde askeri konvoyun geçiþi sýrasýnda terör örgütü PKK üyele rince yola döþenen 4 ayrý patlayýcýnýn infilak etmesi sonucu bir köy korucusu ile 8 askerin þehit olduðu, 15 askerin de yaralandýðý patlamayla ilgili olay yerindeki incelemelerin devam ettiðini söyledi. Güvenlik güçlerince olay yerinde önceki gün yapýlan incelemede bir takým bulgulara rastlandýðýný vurgulayan Vali Türker, þunlarý kaydetti: ‘’Dün yapýlan incele mede elde edilen bir takým bulgular, Ankara Adli Týp Kurumuna gönderildi. Adli týp kurumunun yapacaðý inceleme sonunda bulgularýn kime ait olduðu ortaya çýkacak. Olay yerindeki çalýþmalar bugün de devam edecek. Bu nedenle Hakkari-Çukurca karayolu bir süre daha ulaþýma kapalý kalacak.’’ Hakkari / aa
Barýþ Anneleri olay yerinde saldýrýyý kýnadý
KENDÝLERÝNÝ Van Barýþ Anneleri Ýnisiyati fi olarak tanýtan bir grup, bir korucu ile 8 askerin þehit olduðu Hakkari-Çukurca karayolu nun 12. kilometresinde bir araya gelerek saldýrýyý kýnadý. Türk Silâhlý Kuvvetlerinin, terör örgütü PKK’nýn Irak’ýn kuzeyindeki hedef grubuna yönelik baþlattýðý operasyonlara karþý Van’dan ‘’canlý kalkan’’ yürüyüþü baþlattýklarýný belirten ve kendilerini Van Barýþ Anneleri Ýnisiyatifi olarak tanýtan bir grup kadýn, önceki gün Hakkari’ye ulaþtý. Dün sabah saatlerinden Hakkari’den yola çýkan 15 kiþilik grup, 17 Aðustosta terör örgütü PKK üyelerince düzenlenen saldýrýda bir korucu ile 8 askerin þehit olduðu Hakkari-Çukurca karayolunun 12. kilometresine gelerek, patlamanýn olduðu yere beyaz tülbent býraktý. Saldýrýyý kýnayan kadýnlar adýna açýklama yapan Esmer Abi, yaklaþýk bir hafta önce bulunduklarý bölgede 9 güvenlik görevlisinin þehit olduðunu hatýrlatarak, Baþbakan Recep Tayyip Erdoðan’dan yaþanan çatýþma ortamýnýn sona erdirmesini ve akan durdurmasýný istedi. ‘’Saldýrýda þehit edilen askerler yerine, keþke bizim cesetlerimiz burada olsaydý’’ diyen Abi, hiçbir gencin ölmemesi için bedenlerini siper etmeye hazýr olduklarýný söyledi. Kadýnlar, açýklamanýn ardýndan Çukurca’ya hareket etti. Hakakari / aa
HABER
Y
22 AÐUSTOS 2011 PAZARTESÝ
5
Bir arpa boyu... receptasci@yeniasya.com.tr
isan, Mayýs, Haziran aylarýný kapsayan Mayýs dönemi anketleri açýklandý. Ýþsiz sayýsý azalýyor. Ne kadar? Bir yýl öncesine göre 296 bin kiþi. Halen 2 milyon 550 bin iþsizimiz var. Yüzde ile ifade edelim. Nisan dönemine göre 0,5 puan, 1 yýl öncesine göre 1,6 puan düþerek yüzde 9,4’e indi. Kentlerde iþsizlik oraný yüzde 11,6 civarýnda. Kýrsalda ise yüzde 5,4. Tarým dýþý iþsizlik oraný mayýs döneminde yüzde 12’ye düþtü. Genç nüfustaki iþsizlik oraný yüzde 17,5 oldu. Son bir yýlda 1 milyon 390 bin kiþi istihdama katýldý. Bunlardan 442 bini tarým sektöründe kalan 948 bini ise tarým dýþý sektörlerde iþe yerleþti. Sizleri daha fazla rakama boðmayalým.
N
Akdamar Kilisesi ayine hazýrlanýyor
KÜLTÜR ve Turizm Bakanlýðýnýn izniyle 95 yýl aradan sonra ibadete açýlan ve bu yýl ikincisi gerçekleþtirilecek olan Akdamar Kilisesindeki ayin için Van Valiliðinde toplantý yapýldý. Vali Yardýmcýsý Atay Uslu baþkanlýðýnda Valilik salonunda bir araya gelen yetkililer bu yýl 11 Eylülde ikinci kez ayine ev sahipliði yapacak olan Van Gölü’ndeki Akdamar Adasýnda bulunan Akdamar Kilisesindeki törende yapýlacak çalýþmalarý görüþtü. Yaklaþýk bir saat süren toplantýda alýnacak tedbirleri de masaya yatýran Vali Yardýmcýsý Uslu, geçen yýl yapýlan ayinin sorunsuz geçtiðini hatýrlatrak, bu yýl da ilgili kurumlarýn görevlerini yerine getirmesi için ayný hassasiyeti göstermelerini istedi. Geçen yýl yapýlan ayinden sonra Akdamar Adasýný ziyaret eden yerli ve yabancý turist sayýsýnda önemli artýþ yaþandýðýna dikkati çeken Uslu, ‘’Geçen yýl Akdamar Adasý’ný 35 bin yerli ve yabancý turist ziyaret etmiþti. Bu yýlýn ilk 6 ayýnda biz bu sayýya ulaþtýk. Bu yýlki hedefimiz ise 75 bin ziyaretçidir’’ dedi. Van / aa
Halý saha dönüþü kaza: 4 ölü
KADIKÖY’DE kontrolden çýkarak üst geçidin beton direðine çarpan otomobildeki 4 kiþi öldü, 1 kiþi de aðýr yaralandý. Kadýköy’de halý saha maçýndan Ýçerenköy’deki evlerine dönenlerin bulunduðu Soner Þekercioðlu’nun (21) kullandýðý 34 AH 1382 plakalý otomobil, Yeni Sahra mevkisinde, sürücünün kontrolü kaybetmesi sonucu refüje çýktý, daha sonra buradaki üst geçidin direðine çarptý. Kazada, sürücü Þekercioðlu ile otomobilde bulunan Þükrü Þekercioðlu (32), Ferhat Þekercioðlu (30) ve Ramazan Kafaoðlu (20) araçta sýkýþýrken, Sabri Þekercioðlu (23) aracýn ön camýndan dýþarý savruldu. Olay yerine gelen itfaiye ekiplerince olarak otomobilden çýkarýlan yaralýlar ambulanslarla Fatih Sultan Mehmet, Göztepe ve Haydarpaþa Numune Eðitim ve Araþtýrma Hastanelerine kaldýrýldý. Þükrü Þekercioðlu, Ferhat Þekercioðlu ve Soner Þekercioðlu ile Ramazan Kafaoðlu, götürüldükleri hastanelerde yapýlan müdahalelere raðmen hayatlarýný kaybetti. Kaldýrýldýðý Göztepe Eðitim ve Araþtýrma Hastanesinde tedavisi süren Sabri Þekercioðlu’nun ise durumunun aðýr olduðu bildirildi. Ýstanbul / aa
Biraz da yorumlayalým. Yüzde 9,4’lük aylýk iþsizlik verisi son yýllarýn en düþük rakamý. Takdir edelim. Ekonomi yönetiminin preformansýný deðerlendirirken dikkate alýnmasý gereken en temel göstergelerden biri iþsizlik verileridir. Ýþsizlik azalýyor ise bir baþarý söz konusudur. Tabiî baþarýyý alkýþlarken abartmamak gerekir. Noksanlýklar yanlýþlýklar da dile getirilmeli. Evet, iþsizliðin yüzde 9,4’e çekilmesi olumludur, ama madalyonun öteki yüzü de gözden kaçýrýlmamalýdýr. Bir kere yüzde 9,4 rakamý hâlâ çok yüksektir. Yüzde 5’lere inmelidir. 2001 krizine kadar iþsizlik tek haneydi. Yani bu hükümet döneminde iþsizlik konusunda bir arpa boyu yol alýnmýþ. Sürekli eleþtirdikleri ve kötüledikleri dönemlerin seviyesini ancak yakalayabilmiþler. Ha... 2009 ve 2010’la mukayese edildiðinde baþarý göz kamaþtýrýyor. Bu yýllarda iþsizlik yüzde 15’lere 16’lara fýrlamýþtý.
‘‘
Ýþsizliðin yüzde 9,4’e çekilmesi olumludur, ama madalyonun öteki yüzü de gözden kaçýrýlmamalýdýr. Bir kere yüzde 9,4 rakamý hâlâ çok yüksektir. Yüzde 5’lere inmelidir. 2001 krizine kadar iþsizlik tek haneydi. Yani bu hükümet döneminde iþsizlik konusunda bir arpa boyu yol alýnmýþ.
Dünya rekoruna yaklaþýlmýþtý. Þimdi 9,4. 6-7 puanlýk bir düþüþ. Elbette gurur verici bir tablo. Yalnýz bir sorun var. 2009-2010 yýllarýnda da ayný hükümet iþ baþýndaydý. Ve krizin teðet geçtiðini iddia ediyordu. Hâlâ da ýsrarlý. Bu durum aynen “ merkebini kaybedip
tekrar bulmaya” benziyor. Yanlýþ politikalar yüzünden iþsizlik rakamýna tavan yaptýrýp sonra ayný noktaya getirmek baþarý mý? Takdir siz okuyucularýn. Ayrýca... Tarým sektöründeki istihdam artýþý(!) kentlerde ve gençler arasýndaki iþsizlik oranýnýn yüksekliði, iþ aramaktan umudunu kesen 1 milyon 912 bin kiþi... Dikkate alýndýðýnda ekonomide en önemli sorunun iþsizlik olduðu görülecektir. Burda bir handikapla karþý karþýyayýz. Ýþsizliðin azalmasý ekonominin büyümesine baðlý. Büyüyen ekonomi istihdam imkâný saðlar. Tersi durum iþsizliði artýrýr. Öyleyse hýzla büyüyelim. Hayýr... Frene basýlýyor. Büyüme yavaþlatýlacak. Neden? Çünkü büyüme cari açýðý tetikliyor. Cari açýk da ekonomiyi kýrýlgan hale getiriyor. O yüzden ekonomi soðutulmalý. Büyüme hýz kaybederse iþsizlik artmayacak mý? Ýþte kafa yorulmasý gereken mesele bu.
YENÝ ANAYASA TÜRKÝYE’NÝN ÖNÜNÜ AÇAR GÜSÝAD BAÞKANI ATEÞ, ANTÝ DEMOKRATÝK YAPILARIN KALDIRILMASININ ARDINDAN TÜRKÝYE'NÝN ÖNÜNÜN AÇILACAÐINI KAYDETTÝ. GÜNGÖREN Sanayici ve Ýþ Adamlarý Derneði (GÜSÝAD) Baþkaný Ekrem Ateþ, Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacý olduðunu vurgulayarak, anti demokratik yapýlarýn kaldýrýlmasýnýn ardýndan Türkiye’nin önünün açýlacaðýný ifade etti. Ýstanbul’da özellikle tekstil sektöründe önemli isimleri bünyesinde barýndýran GÜSÝAD’in verdiði iftar yemeðine aralarýnda CHP Genel Baþkan Yardýmcýsý Erdoðan Toprak’ýn da bulunduðu pek çok iþ adamý, milletvekili ve misafir katýldý. GÜSÝAD Baþkaný Ateþ, yaptýðý konuþmada, demokratik ve insani deðerlere baðlý yeni bir anayasa yapýlmasýný çok önemsedikle-
rini belirtti. Ateþ, “Yýllardýr ülkemizin geliþmesine mani olan tüm anti demokratik yapýlanmalarý çocuklarýmýza aktarmamalýyýz. Bu yapýlardan kurtulmalýyýz. Kendine güvenen, saygý duyulan, hür bir ülke görmek istiyoruz. Bu noktada tüm fýrsatlarý deðerlendirmek gerekiyor” diye konuþtu. Ülkenin acilen yeni bir anayasaya ihtiyacý olduðunu dile getiren iþ adamý Mehmet Katar da “Dünyadaki konjoktürel geliþmeler doðrultusunda gelecekte insanýmýzýn daha fazla söze sahip olabilmesi için yeni bir anayasa yapýlmalý. Bu anayasa bizi 21. ve 22. yüzyýla taþýyacak. Çeþitli anayasa tarifleri var. Anayasa oksijen gibi
olmalý. Varlýðýný hissettirmeli. Yokluðuna tahammül edememeliyiz. Anayasa, hiçbirimizin önünde engel gibi durmamalýdýr” dedi. Müteahhit Muammer Yüksel Yavuz ise Türk halkýnýn bir daha darbe yaþamak istemediðini belirterek, þunlarý söyledi: “Bir daha darbelerin olmayacaðýný anayasa teminatý altýna almamýz lazým. Yýllarca TBMM’de ‘Egemenlik kayýtsýz þartsýz milletindir’ yazýyordu. Ancak bu ülkede bir onbaþý bile yargýlanamadý. Dolayýsýyla son dönemde generallerin bile yargýlanabileceðini görmek ülkede demokrasi adýna umut vaat edici. Bu umudun anayasa teminatý altýna alýnmasý gerekiyor.” Ýstanbul / cihan
Somali felâketinin perde arkasý (2) ýzka dair âyetleri tefsir eden Bediüzzaman, Kur’ân’ýn rýzýk hakkýndaki hükmüyle, Cenâb-ý Hak’ýn “tedricî ve münteþir (insan, hayvan, nebat bütün mahlûkata daðýtýlan) rýzýk, pürþer beþerin ihtiyarý tavassut etmezse (müdahalesi olmazsa) bütün insanlýða ve topyekûn mahlukata kâfi geldiðini” belirtir. Zâlim insanýn elinin karýþmasýyla yer altý ve yerüstünde dolu “ihtiyat mâdenleri”, “gýda depolarý”nýn tahrip edildiðini yazar. Ýnsanlarýn çýkarcýlýðýyla, açgözlülüðüyle, israfýyla rýzkýn çarçur edilip insanlýðýn ve hatta hayvanatýn istifadesinin engellendiðini izâh eder. Gerçek þu ki Bediüzzaman’ýn “beþerin zâlim kýsmý” tâbir ettiði iþgalci zâlimlerin elleri, tarih boyunca Afrikalýnýn kursaðýna uzandý. Baþta Somali olmak üzere daha önce dýþarýya gýda ihraç eden birçok Afrika ülkesi, Avrupalý sömürgecilerin el atmasýyla kýtlýðýn ve açlýðýn pençesine düþtü. Zira fevkalâde verimli topraklarýn “vahþi Batý”nýn “endüstri hammaddesi” gereklerine göre ekilmesi zorunlu dayatýldý. Afrika’da yetiþen ürünler “Batý pazarlarý”na mahkûm edilip, oldukça düþük ücretlerle âdeta talan ve tahrip edildi. Koca kýt’ayý sömürmek ve soymak hesabýna, sistemli bir biçimde Afrika insaný tarýmdan ve topraktan koparýldý; geri kalanlarý topraklarýný ekemez, iþleyemez hale getirildi…
R
“AVRUPA’NIN TASALLUTU…” Neticede yüz milyonlarca Afrikalý, Amerika’ya, Avrupa’ya göç ettirilip ya “köleleþtirildi” ya da “esir gibi ecir (ücretli)” hale getirilip Batý’nýn aðýr iþgücünde ucuz ücretlerle çalýþtýrýldý. Daha evvel basit pis menfaatleri uðruna topraklarý iþgal edilerek kaný emilen “kara kýt’a” insanýnýn bu kez alýn teri ve ucuz emeði istismar edildi. Ecnebilerin küresel hegemonya ve çýkarlarý uðruna, yüz milyonlarca insanýn katledildiði dünya savaþlarýndan sonra, bu kez darbelerle, iç savaþlarla örtülü bir biçimde “istilâ ve egemenlik alaný”na çevirdikleri, uluslararasý menfaat þebekelerinin dadandýðý koca kýt’ada on milyonlarca insan açlýða mahkûm edildi, milyonlarcasý kýrýldý… Özellikle Müslümanlarýn ekseriyetle bulunduðu bölgelerde “zarûrî kuttan (gýdadan)” ziyâde insanlara birþey býrakýlmadý, çoðu zaman “zarûrî kut” da býrakýlmadý; toptan sömürülüp götürüldü. Bediüzzaman’ýn ifadesiyle “Avrupa’nýn tasallutu (sömürgesi) altýna giren milletler”in fakirliðinin zulüm ve sömürüden geldiði, genelde Afrika’da, son misal olarak özelde Somali’de görülüyor. Geçen asrýn baþlarýnda, “Görülmüyor mu ki en hürriyetperver maskesini takan Ý.G. (Ýngiliz) elini uzatýp arýyor. Nerede Hýristiyan bulsa hayat veriyor” cümlesiyle özetleyip, “Ýþte Habeþ, Sudan. Ýþte Tayyar, Ertaþi. Ýþte Lübnan, Huran. Ýþte Malsor ve Arnavut. Ýþte Kürt ve Ermeni, Türk ve Rum ilâhir…” misâlleriyle yaptýðý tesbit, gayet açýk bir biçimde zulüm ve sömürü ile kýtlýða ve açlýða düþürülen Somali dramýnda okunuyor. (Lem’alar, 174; Sünûhat, 78)
ASIL SEBEP, ÝÞGAL VE ÝÇ SAVAÞ…
Sancaktepe’den þehit yakýnlarý ve gazilere iftar
SANCAKTEPE Belediyesi’nin hazýrlamýþ olduðu Ramazan programýnda her mahallede Ramazanýn coþkusu yaþanýrken en son olarak Sancaktepe Eyupsultan Mahallesi’ndeki iftarýn çok özel konuklarý vardý. 5 bin kiþinin iþtirak ettiði iftar programýnda bu kez þehit yakýnlarý ve gaziler ön saflarda gecenin onur konuðu olarak yer aldýlar. Geceye ev sahipliði yapan Sancaktepe Belediye Baþkaný Ýsmail Erdem, birlik ve beraberlik örneði gösterdiklerini belirterek, “Þehit yakýnlarýmýz ve gazilerimiz ile tüm ilçe vatandaþlarýmýz bir araya gelip adeta biz bir bütünüz” mesajý verdiklerini söyledi. Gecede çocuklarýn ilgi gösterdiði Hacivat-Karagöz, ilüzyonist gösterileri, Keloðlan, Osmanlý macunu, pamuk þeker ve þerbetçi gibi ikramlar da ücretsiz olarak daðýtýldý. Bu arada Sancaktepe Belediye Baþkaný Ýsmail Erdem, Afrika’da yaþanan açlýk savaþý karþýsýnda Sancaktepe belediyesi olarak Türk Kýzýlayý ile iþbirliði yaparak büyük bir yardým kampanyasý baþlattýklarýný da belirtti. Ýstanbul / Yeni Asya
cevher@yeniasya.com.tr
Datça’daçýkanormanyangýnýkontrolaltýnaalýndýktansonrabölgedesoðutmaçalýþmalarýyapýldý.Söndürmeçalýþmalarýsýrasýnda5iþçidumandanetkilendi. FOTOÐRAF: AA
Datça’da da orman yangýný MUÐLA’NIN Milas ilçesinde önceki gün çýkan orman yangýný söndürüldükten sonra, bu sefer Datça ilçesinde orman yangýný çýktý. Ekipleri uzun uðraþlarý sonucu yangýn kontrol altýna alýndý ve bölgede soðutma çalýþmalarý yapýldý. Muðla Orman Bölge Müdürü Ali Yýldýrým, yaptýðý açýklamada, Datça’nýn TRT vericileri mevkiinde önceki gece baþlayan orman yangýnýnýn havadan 3 uçak ve 5 helikopter, karadan ise arazözler ve orman yangýný, dün öðle saatlerine doðru söndürme iþçileriyle yapýlan müdahaleyle kon-
trol altýna alýndýðýný söyledi. Yýldýrým, ‘’Yangýn kontrol altýna alýndý, soðutma çalýþmalarýna baþladýk. Yangýnýn enerji nakil hatlarýndan çýkmýþ olabileceðini tahmin ediyoruz. Þimdilik öyle görünüyor. Bölgede vatandaþlarýn arýcýlýkta kullandýðý yerler de var ama bu bölgeler az miktarda. Arýcýlýðýn çok olumsuz bir yönde etkileneceðini zannetmiyorum. Yanan alanlarýn bir bölümünde de dað keçisi olduðu söyleniyor. Ancak bazý bölgelere arazinin çok dik olmasý nedeniyle ulaþamadýk’’ dedi. Yýldýrým, orman yangýnýný
söndürme çalýþmalarý sýrasýnda dumandan etkilenen 5 iþçinin 112 Acil Servis ambulanslarýnda tedavi edildiðini kaydetti. Bu arada, yangýn söndürme çalýþmalarý sýrasýnda, Marmaris yangýn söndürme ekibinde görevli Nurhan Urkan’ý akrep soktu. Arkadaþlarý tarafýndan ambulansa taþýnan Urkan’ýn ilk tedavisi ambulansta yapýldý. Urkan, yangýna müdahale ederken bir anda vücudunda akrebi fark ettiðini belirterek, ‘’Akrep kolumu soktu. Sonra arkadaþlarým beni ambulansa götürdü’’ diye konuþtu. Datça / aa
Somali, bunun açýða çýkan son örneði. Son üç ayda beþ yaþýn altýnda 30 bin çocuðun açlýktan öldüðü ülkede her gün yüzlerce çocuk ölmeye devam ediyor. Tarih boyunca basit pis menfaatleri uðruna Afrika’yý sömüren Batý ise seyrediyor. BM’nin Temmuz ayý raporuna göre, 500 bin çocuk ölüm “açlýktan ölüm” riski taþýyor. 7.5 milyon insan açlýk tehlikesiyle karþý karþýya. Keza Somali’nin güneyindeki iki bölgede kýtlýk yaþandýðý, Etiyopya, Eritre, Kenya ve Cibuti’de yaklaþýk 12 milyon Afrikalýnýn hayatýnýn tehlikede olduðu açýklanmakta. Yine BM raporlarýna göre, ülkedeki yokluðun ve kýtlýðýn görünürdeki sebebi “kuraklýk” ve “susuzluk” görünse de, insanlarý en temel tahýl ve besin ihtiyaçlarýný yetiþtiremez, yeraltýndaki sularý çýkaramaz duruma düþüren asýl nedenin, yabancýlarýn iþgalleri, mâdenleri, yeraltý ve yerüstü kaynaklarý sömürmek ve stratejik bölgelerde hâkimiyet kurmak adýna çatýþmalarý, bu maksatla yerli iþbirlikçilerine yaptýrdýklarý darbelerle alevlenen iç savaþ olduðu açýkça itiraf edilmekte. (Milliyet, 5.8.11) Afrika Kalkýnma Bankasý Baþkaný Donald Kaberuka’nýn ikrarýyla, Somali’de 1988’den bu yana devam eden ve bitmek bilmeyen iç savaþ, kýtlýðýn ve açlýðýn asýl sebebi. Buna baðlý olarak otorite boþluðu, terör örgütlerinin tedhiþiyle süregelen kargaþa ve kaos, yardýmlarýn muhtaçlara ulaþmasýný engellemekte. Kýzýlay (eski) Baþkaný’nýn ifâdesiyle, bu yüzden gönderilen yardýmlarýn ancak yüzde 30’u kýtlýk ve açlýk içindeki insanlara ulaþabilmekte. Bunun içindir ki yardýmlarla birlikte en evvel, baþta Somali olmak üzere el-an kýtlýk ve açlýk tehdidine mâruz ülkelerde ve bölgelerde düzen ve asâyiþin temin edilmesi gerekiyor…
6
RÖPORTAJ
22 AÐUSTOS 2011 PAZARTESÝ
Y
BATI, AFRÝKA’YI SÖMÜRÜYOR YILDIZ TEKNÝK ÜNÝVERSÝTESÝ ÝNSAN VE TOPLUM BÝLÝMLERÝ BÖLÜMÜ ÖÐRETÝM ÜYESÝ YRD. DOÇ. DR. TEYFUR ERDOÐDU AFRÝKA'DA YAÞANANLARDAN BATILI DEVLETLERÝ SORUMLU TUTARAK “19.YÜZYIL BAÞINDAN ÝTÝBAREN KONUÞURSAK AVRUPA, ÖZELLÝKLE ÝNGÝLTERE VE FRANSA AFRÝKA'NIN YERÜSTÜ VE YER ALTI ZENGÝNLÝKLERÝNÝ SÖMÜRÜYOR” DEDÝ.
hhkemal@yeniasya.com.tr
Somali yaþanan dramý anlamanýn yolu Afrika’nýn tarihinde gizli. Yani Afrika’yý anlamadan Somali’yi anlayamayýz. Biz de Afrika’nýn sömürü tarihini, þu anda yaþanan sömürüleri Yýldýz Teknik Üniversitesi Ýnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü hocasý Yrd. Doç. Dr. Teyfur Erdoðdu ile konuþtuk. Erdoðdu Afrika’nýn topraklarýnýn batýlý þirketler tarafýndan sahiplenildiðini burada organik tarým yapýldýðýný ancak bu ürünlerin Afrikalýlar tarafýndan tüketilmediðini söylüyor. Erdoðdu’nun ayrýca ilginç bir iddiasý var ‘Dünya Saðlýk Örgütü Afrikalý yerel üreticinin ürünlerini pazara çýkaracaðý dönemde yardýmlarýný yoðunlaþtýrýyor’. Afrika’yý analiz etmeden Somali’nin durumunu anlamak pek mümkün deðil galiba… merika Kýtasý keþfedilmeden önce dünya ikiye ayrýlýyordu. Portekiz ve Ýspanya dünyayý ikiye bölüyordu. Akdeniz dünyasý, Ortadoðu, Afrika, Avrupa hâkimiyet savaþlarýnýn yaþandýðý yerlerdi. Afrika’nýn bir kýsmý Ýspanya’nýn, bir kýsmý Portekiz’in sömürgesi altýndaydý. Afrika boynuzu olarak tarif edilen Etiyopya, Somali’nin bulunduðu bölge 16.yy’da çok kýymetli topraklar olarak kabul ediliyordu. Burasý dönemin önde gelen devletlerinin ticaret yollarýnýn kapýsýndan biriydi. Afrika Fenikeliler, Romalýlardan bu yana sürekli sömürülmüþ bir yerdi.
A
Bu sömürü hâlâ da sürüyor deðil mi? 1830’da Ýngiltere köle ticaretini tek baþýna kaldýrdýðýný ilân ediyor. Ardýndan 1890’da Portekiz köle ticaretini, köleliði iptal ettiðini duyuruyor. Osmanlý ise köle ticaretini Avrupa’nýn baskýsý sonucu kaldýrýyor. Ancak Osmanlý’nýn köleleri kullanma tarzý ile Batýnýn kullanma tarzý arasýnda büyük farklar var. Osmanlý kölelerini ev içinde, daha çok hizmetli olarak kullanýyor, öbür taraftan kendi çocuklarý gibi davranýyordu. Avrupa ise köleleri hem ziraî faaliyetlerde, hem de madenciliðin en tehlikeli yerlerinde kullanýyordu. 19. yüzyýl baþýndan itibaren konuþursak Avrupa, özellikle Ýngiltere ve Fransa Afrika’nýn yer üstü ve yeraltý zenginliklerini sömürüyor. Hatta Afrika’nýn topraklarýný tarýma açarak kendi ülkelerinden 40 bine yakýn ziraatçý getiriyor. Topraðýn sahibi olan Afrikalýlarý ise ýrgat gibi kullanýyor. Birinci ve Ýkinci Dünya Savaþlarýna gelindiðinde Ýngiliz ve Fransýz ordularýnda zenci askerlere rastlýyoruz. Bu iki büyük savaþ sonrasýnda artan fabrikalaþmayla birlikte çok sayýda Afrikalýlarýn buralarda köle gibi çalýþtýrýldýðýný biliyoruz. Afrika’daki baðýmsýzlýk hareketlerini nasýl analiz ediyorsunuz? . 1950’den itibaren baðýmsýzlýk hareketleri baþlýyor. Ancak bir ülkenin baðýmsýz bir þekilde yönetilmesi için yetiþmiþ idarecilere ihtiyacý vardýr. Ama Afrika’da yetiþmiþ eleman yok. Çünkü yüzyýllýk bir sömürüden sonra köleleþmiþ bir toplum yapýsý oluþmuþtu. Afrika’da bazý devletler baðýmsýz oldu, ancak ülkeyi kim yönetecek? Hangi memuru nereden bulacaksýnýz? Hangi mühendise inþaat yaptýracaksýnýz? Bunlar büyük sorunlar. Osmanlýnýn kültürünün Afrika üzerinde bir mirasý var mý? Libya’nýn Osmanlý egemenliðinden diðerlerini göre oldukça sonra çýkmasý Afrika ülkeleri arasýnda kendine apayrý bir konum saðlamýþtýr. Bugün Libya devlet olabilen bir ülke. Hatta Kaddafi’nin Afrika Birliði kurma konusunda projeleri bile vardý. Peki, yetiþmiþ insanlar devletlerini kurmak için çaba sarf etmediler mi? Bölgede yetiþen insanlar kendilerine sunu-
Afrika’yý anlamadan Somali’yi anlayamayýz. Afrika’nýn sömürü tarihini, þu anda yaþanan sömürüleri Yýldýz Teknik Üniversitesi Ýnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü hocasý Yrd. Doç. Dr. Teyfur Erdoðdu ile konuþtuk.
lan cazip teklifler sebebiyle Avrupa’ya ve Amerika’ya yerleþmiþ durumda. Yaþanan iç kargaþalar yüzünden ülkelerini terk edenleri de buna eklemek gerekir. Cezayir’de iç savaþ çýktýðýnda 45 bin tabip, mühendis, sosyal bilimci, teknisyen ülkeyi terk ediyor. Tüm bunlarý topladýðýmýzda asýl sorunun devlet adamý zihniyetindeki eksiklik olduðunu görebiliriz. Bu da kompradorlarý ortaya çýkarýyor: Avrupa’nýn ekonomik, siyasî iþlerini Afrika ülkelerinde görebilecek yönetici adam tipi. Bu tip yöneticiler Avrupalý politikacýlarýn söylediklerini yapan kukla yöneticiler. Bununla ilgili önemli eserler var. Hannah Arendt, Homi Bhabha gibi isimler Avrupa sömürgesinin ülkeden çýktýktan sonra etkisini nasýl devam ettirdiðini araþtýrmýþlar. Avrupalýlar ülkeyi öyle bir þekilde kullanýyor ki, insan kaynaklarýný kendine baðýmlý kýlýyor. Afrika ülkelerinin sözde baðýmsýz olduklarýndan bahsetmiþtik. Bu baðýmsýzlýk hareketlerinden sonra bölgede diktatörlük dönemi baþlýyor. Bu dikta dönemi ülkelerdeki uyanýþa geçebilecek cemaatlerin baský altýnda tutulmasýnýn bir aracý haline geliyor. Burada ortaya “Yerli Efendililik” kavramý çýkýyor. Avrupa’da bulunmuþ, diðerleri kadar bilgisi olan yerli biri Avrupa tarafýndan komprador olarak seçilerek bölgeye idareci olarak gönderiliyor. Ülkedeki iç çatýþmalarý nasýl yorumluyorsunuz? Bu vatandaþlarýn sömürüldüklerinin farkýna varmamasýyla mý ilgili? Diktatörlerin ne zaman baþý Batýyla sýkýþsa arkalarýný Sovyetlere dayadýlar. Sovyetler de bu ülkelere silâh sattý. Amerika ise Sovyetlerle iliþkili olan ülkelerdeki çetelere silâh satarak yönetimi güçsüzleþtirme yoluna gitti. Böylelikle diktatörlerin elinde Sovyet, çetelerin elinde Amerikan silâhý oldu. Bir de bu çatýþmalar sonucu ortaya çýkmýþ silâh baronlarý var. Afrika’nýn korkunç bir yer olduðu, “Ýnsaný palayla doðrarlar” haberleri farklý ideolojilerdeki ülkelerin manipülasyonlarý. Afrika’da Batýnýn etkisini konuþuyoruz. Çin’in etkisini
arttýrdýðý yolundaki analizler doðru mu? Afrika’da çok güçlü bir Çin hâkimiyeti var. Yaklaþýk 54 ülkenin 47’si Çin’le anlaþma yapmýþ durumda. Ýktisadî bakýmdan Çin Afrika’yý farklý bir þekilde sömürüyor. Çin’in yaptýðý devlet kapitalizmi. Diyelim ki Nijer’in altyapýsý için Çin hükümeti ve Amerikan þirketleri ihaleye giriyorlar. Çin hükümeti yapýlacak iþin yanýnda Nijer’e iki bina daha yapma sözü veriyor. Pür liberal olan Amerikan þirketi bunu yapamadýðý için ihalelerden eli boþ dönüyor. Çin inanýlmaz bir þekilde Afrika’ya yayýlmýþ durumda. Afrika’nýn tropik meyveler yönünden dünya pazarýnda tanýnmýþ bir yer olmasý ve açlýk durumunu nasýl baðdaþtýrýyorsunuz? Afrika’da hektar hektar tarým arazileri ecne-
bi ülkeler tarafýndan ya satýn alýnýyor, ya da kiralanýyor. Bu topraklarda organik tarým yapýlýyor. Ancak ürünler fiyatlarýnýn pahalý olmasý nedeniyle Afrika içinde tüketilemiyor. Bu muazzam verimli topraklarda yetiþtirilen ürünler dünya pazarlarýna sunuluyor. Büyük þirketlerin tarýma el atmasýndan sonra küçük toprak sahipleri ürettikleri piyasaya sürülemeden çürür duruma geldi. Bu topraklarý satan ya da kiralayanlar ise az önce bahsettiðimiz kompradorlar. Sizce Afrika su meselesini çözebilir mi? Afrika’da Nijer ve Nil nehirleri var. Bu iki nehrin sularýnýn paylaþýmý âdil bir þekilde yapýlsa su sorunu yüzde 15 nispetinde azalýyor. Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin su kaynaklarý iyi kullanýlýrsa susuzluðun giderilmesine yüzde 8 katký saðlýyor. Zengin su kaynaklarý olan Sahra Çölü’nün altýndan sular kuyularla çýkarýlacak olsa bunun da etkisi yüzde 9. Yaðmur sularýnýn da dünyanýn baþka örneklerinde olduðu gibi tutulduðunu düþünürsek, göller bölgesindeki sularýn iktisatlý kullanýlacaðýný hesap edersek Afrika’nýn su sorunu yüzde 70 civarýnda hallediliyor. Anlaþýlan “Su sorunu yok, yönetim sorunu var.” Aslýna bakarsanýz Afrika göstermelik kurulmuþ köleler cumhuriyetidir. Refah seviyesi yüksek olan Liberya Devleti ise isminden de anlaþýlacaðý üzere Batýnýn dünyaya lansman için kurduðu bir yapýdýr. Liberya üstünden “Biz köle de azat ederiz, onlara devlet de kurarýz” demektedir. Arap Baharý denilen geliþmelerin durumunu bu tabloda nasýl okuyorsunuz? Libya 2002’den bu yana Afrika Birliðini kurmaya çalýþýyor. Bu Amerika’nýn ve Avrupa’nýn canýný sýkýyor. Son dönemde bu bölgelerde yaþanan ayaklanmalar iki þekilde okunabilir. Birincisi zenginliðin halka yayýlamamasý. Ýkincisi ise Esed, Kaddafi gibi kendi baþýna hareket eden baðýmsýz liderlerin AYrd. Doç. Dr. merikan ve AvruTeyfur Erdoðdu pa politikalarý-
na eyvallah dememeleri. Bu liderler bize göre bazen zalim de olsalar bile vizyon itibariyle Amerika’yla çatýþýyorlar. Bir yazýnýzda Somali’ye balýk tutmayý öðretmeyi býrakýn, balýklarýnýn çalýndýðýný yazdýnýz. Bunu biraz açar mýsýnýz? Büyük balýk þirketleri iç karýþýklýk nedeniyle devlet gücünün olmamasýndan istifade ederek Somali açýklarýnda kalorisi yüksek balýklarý yakalayýp dünya pazarýna sunuyorlar. Bu balýklar kalite ve aðýrlýk itibariyle yüksek nitelikte. Balýklar þirketlerinin gerdiði aðlar nedeniyle Somali yakýnlarýna gelemiyorlar. Bu nedenle de Somalili korsanlar diye tabir edilen kiþiler uluslar arasý gemileri kýyýya çekip tarumar ediyorlar. Burada suçlu kim? Suçlu korsan denilen kiþiler mi, yoksa bir ülkenin öz varlýðýný aç gözlülükle ele geçirenler mi? Somali’nin balýklarýný kimin çaldýðý biliniyor, ancak yeterli devlet mekanizmasý olmadýðý için uluslar arasý arenada dile getirilemiyor. Bu kadar sorunlarý olan bir yer için toplanan yardýmlarýn anlamý var mý? Haziran ayýndan itibaren dünyanýn çeþitli yerlerinden yardýmlar toplanýyor. Yardým meselesine kimsenin itirazý yok, ancak yardýmlarýn sürekli gelmesi saðlýk ve gýda sisteminin kurulmasýný engelliyor. Diyelim ki yardým için Somali’ye giden doktorlar ülkelerine döndüklerinde orada saðlýk sistemi kalmýyor. Bu tip yardýmlarýn yanýnda hastaneler, týp okullarý inþa edilmeli. Bir baþka sorun ise Dünya Saðlýk Örgütünün siyaseti. Dünyadan Afrika’ya yardým genelde köylünün hasadýný pazara götüreceði dönemde yapýlýyor. Böylelikle Afrikalý köylülerin mallarý satýlamýyor. Bunun bilinçli olarak yapýldýðýný düþünüyorum. Yoksa sürekli olarak yardýmlarýn ayný döneme denk gelmesi mümkün deðil. Bu Afrikalý üreticiler için felâket. Eðer böyle bir siyaset izliyorlarsa bu alçakça! Sizce geliþmiþ ülkeler Afrika’ya yeterince yardým ediyorlar mý? 2009 yýlýnda Ýklim Zirvesi yapýldý. Afrika’ya yapýlacak yardým 100 milyar dolar olarak tespit edildi. Sömürdükleri açlýk kýtasýna dünyanýn borcu var. Ancak bir kýsým yardýmlar olmasýnýn yanýnda vaat edilen para Afrika’ya verilmedi. Halbuki 2020’nin sonuna kadar bu para verilecekti.
DÜNYA
Y
Filistinli annenin feryadý: Çocuðumun suçu neydi?
GAZZE Þeridi’nde Ýsrail uçaklarýnýn gerçekleþtirdiði bombardýmanda çeþitli noktalarda ölen 15 kiþi için cenaze töreni düzenledi. Þifa Hastanesi ambulans þefi Andah Ebu Selmiye, biri beþ yaþýnda çocuða ait gelen cenazelerin parçalanmýþ, tanýnmayacak durumda olduklarýný söyledi. Þifa Hastanesinden alýnan cenazelerin i çinde yoðun bakým ünitesinde çalýan Dr. Munter Krika ile kardeþi Mutaz Krika’nýnkiler de var. Ýslami Cihad örgütü yöneticilerinden Kadir Habib, Ýsrail’in Eylat operasyonunu bahane ederek bu cinayetleri iþlediðini ve saldýrganlýðýný ispatladýðýný söyledi. Gazze bombardýmanlarýnda ölen beþ yaþýndaki çocuðun annesi, “Çocuðumun suçu neydi... Yahudiler hep ma sumlarý öldürüyor” diyerek tepkisini dile getirdi. Gazze / aa
Ýsrailli aile de vuruldu
GAZZE Þeridi’nden Ýsrail’in güneyindeki þehirlerinden Ber Þeva’ya yapýlan Grad roketi saldýrýsýnda aðýr yaralananlardan bir Ýsrailli’nin hayatýný kaybettiði bildirildi. Grad roketinin biri, bir eve isabet etmiþ ve bazýlarýnýn durumu aðýr olmak üzere en az 10 kiþiyi yaralamýþtý. Ber Þeva’ya atýlan son Grad saldýrýlarýnýn sorumluluðunu Halk Direniþ Komiteleri’nin silahlý kanadý Nasýr Selahaddin Tugaylarý üstlendi. Tel Aviv / aa
Kaddafi'ye baðlý 31 asker öldürüldü
LÝBYA’DA baþþehir Trablus’un kontrolünü ele geçirmeye çalýþan muhaliflerin, Libya lideri Muammer Kaddafi’ye baðlý 31 askeri öldürdüðü bildirildi. El Cezire tele vizyonu, dün sabah Trablus’a taarruza geçen muhaliflerin, Kaddafi güçleriyle girdikleri çatýþmada 31 Kaddafi askerini öldürdüðünü duyurdu. Haberde, Libyalý muhaliflerin, Kaddafi’ye baðlý 42 askeri de ele geçirdikleri belirtildi. Kahire / aa
Vanuatu’da çok þiddetli deprem
BÜYÜK Okyanus’taki ada ülkesi Vanuatu’da çok þiddetli bir deprem oldu. Amerikan Jeolojik Araþtýrma Mer ke zi, mer kez üs sü Port-Vi la þehrinin 60 kilometre güneybatýsý olan depremin büyüklüðünü 7,5 olarak açýkladý. Depremin, 40,5 kilometre derinlikte meydana geldiði belirtilirken, Pasifik Tsunami Merkezi, bu büyüklükteki bir depremin, bazen bölgesel tsunamilere yol aça bileceðini bildirdi. Washington / aa
22 AÐUSTOS 2011 PAZARTESÝ
7
“ÝSLÂM DÝNÝNÝN BÖYLE OLDUÐUNU BÝLMÝYORDUM!” KENDÝSÝNÝN toplam 120 Alman, Ýngiliz, Rus, Belçika, Hollanda, Norveç ve Ýsviçreli üzerinde yaptýðý araþtýrmada yüzde 87’lik bir oranla turistlerin Ýslâm dini ile ilgili bilgilerinin kulaktan dolma olduðunu tespit ettiðini kaydeden Kronenthaler, turistlerin doðru bilgilendirme karþýsýnda önyargýlarýnýn kýrýldýðýný itiraf ettiklerini dile getirdi. Araþtýrmaya konu olan turistlerin ‘Ýslâm dininin hiç böyle olduðunu bilmiyordum’ diyerek hayýflandýklarýný ifade eden Kronenthaler, Avrupalýlar arasýnda Ýslâm dini ile ilgili en fazla bilgi sahibi olanlarýn Almanlar, en az bilgi sahibi olanlarýn da Finlandiyalýlar olduðunu aktardý.
Doðru bilgiler, Ýslâma karþý önyargýlarý kýrýyor TÜRKÝYE’YE GELEN TURÝSTLERÝN ÝSLÂMÝYET ÝLE ÝLGÝLÝ BÝLGÝLERÝNÝN KULAKTAN DOLMA OLDUÐUNU TESPÝT EDEN SOSYOLOD DOÇ. DR. HATÝCE ÖZDEMÝR, TURÝSTLERÝN DOÐRU BÝLGÝLENDÝRME KARÞISINDA ÖNYARGILARININ KIRILDIÐINI ÝTÝRAF ETTÝKLERÝNÝ DÝLE GETÝRDÝ. ALMANYA Karlsruhe Üniversitesi Öðretim Üyesi Sosyolog Doç. Dr. Andrea Kronenthaler (Hatice Özdemir), Side’ye gelen turistlere Ýslâmiyet ile ilgili bilgilendirme yaparak, Müslümanlarla ilgili önyargýlarý yýkmaya çalýþýyor. Doç. Dr. Andrea Kronenthaler, Manavgat’a baðlý Side beldesindeki Fatih Camii’ni gezen turistlere Ýslâm diniyle ilgili konularda Almanca ve Ýngilizce olarak bilgiler veriyor. Avru palý turistlerin genelde Ýslâm dinine karþý ilgili ol duk la rý ný Doç. Dr. Andrea kaydeden Kronenthaler Kronenthaler, (Hatice Özdemir) kendisinin de 13 yýl önce Ýslâm dini ile ilgili araþtýrma yaparken Hz. Muhammed (asm)’in örnek hayatýna hayran kalarak Müslüman olduðunu söyledi. Batý insanýnýn genelde Ýslâm dinine karþý önyargýlý baktý ðý ný i fa de e den Kronenthaler, bu durumun araþtýrmacýlar tarafýndan ortaya konulduðunu ifade etti. Antalya / cihan
MÜSLÜMANLAR ÖRNEK OLMALI MÜSLÜMANLARIN davranýþ ve eylemleri ile örnek insan olmasý gerektiðini anlatan Kronenthaler, þöyle konuþtu: “Turistlerle yüz yüze yaptýðým anket çalýþmasýna göre Avrupa insaný Ýslâmiyeti doðru bir þekilde tanýmýyor. Bazýlarý Ortadoðu’da ve bazý Ýslâm ülkelerinde yaþanan olaylardan dolayý ‘öcü’ gibi görüyor. Ýslâmla ilgili doðru bilgi verince de can kulaðý ile dinliyor. Ardýnda da kafasýnda oluþan soru iþareti varsa soru soruyor. Soru soran Avrupalýlar genelde ilk önce kendi dillerinde Kur’ân-ý Kerim satýn alýyor. Avrupa insanýnýn Ýslâm dini ile ilgili doðru bilgilendirmeye ihtiyacý var. Turistler, camiye girmeden önce abdest almayý çok seviyor.” Ýslâm dini ile ilgili hiç bilgi sahibi olmadýðýný belirten Ýngiliz makine mühendisi Tony Franek, ateist olduðu için araþtýrma gereði duymadýðýný kaydetti. Ýslâm dini ile ilgili ailecek ilk defa bilgilenmeyi Türkiye’de yaptýklarýný belirten Franek, Müslümanlarýn ölüm sonrasý hayata bakýþ açýlarýnýn kendisi i çin ilginç geldiðini söyledi. Franek, Ýslâmla ilgili geniþ bilgi sahibi olmak için eczacý olan eþi ile birlikte Ýngilizce Kur’ân-ý Kerim aldýklarýný kaydetti.
Ýsrail, Mýsýr’a üzüntüsünü iletti
Ýsrail saldýrýsý sonrasý Mýsýr polis görevlilerinin öldürülmesi protesto edilmiþti.
ÝSRAÝL Savunma Bakaný Ehud Barak, geçen Perþembe günü ÝsrailMýsýr sýnýrýnda meydana gelen saldýrý sýrasýnda öldürülen Mýsýr polis görevlileri için üzüntü duyduklarýný bildirdi. Barak, güvenlikle ilgili bir brifingde yaptýðý açýklamada, Ýsrail ile Mýsýr arasýndaki barýþ anlaþmasýnýn çok önemli ve Ortadoðu’nun istikrarý için de stratejik deðere sahip olduðunu söyledi. Ýsrail Genelkurmay Baþkaný Beni Gantz ile isti þarelerden sonra, orduya olayýn soruþturulmasý talimatýný da veren Barak, daha sonra olaylarýn nasýl meydana geldiðini Mýsýr ordusu ile birlikte inceleyeceklerini söyledi. Ýsrail Savunma Bakaný, ‘’Soruþturma sonucuna göre de uygun karar larý alacaðýz’’ dedi. Tel Aviv / aa
MAVÝ MARMARA RAPORU YARIN AÇIKLANACAK BÝRLEÞMÝÞ Milletler’in, Ýsrail’in uluslar arasý sularda saldýrarak 9 Türk’ü öldürdüðü Mavi Marma ra baskýnýna iliþkin rapo runun Salý günü açýklana ca ðý öð re nil di. Ýs ra il haber sitesi Ynet, raporu hazýrlayan Palmer Komi te si’nin ra po ru bu gün BM Genel Sekreteri Ban Ki-mo on’a su na ca ðý ný belirtti. Ynet, raporun ise ya rýn ya yýn la na ca ðý nýn öð re nil di ði ni du yur du. Tel Aviv / cihan
mikailyaprak@gmail.com
Bir yaz ayýnda geçtik dünyadan kafilelerle übarek Ramazan dün geldi, bugün gidiyor. Bu kadar hýzlý geçen bir baþka zaman dilimi var mý ki acaba? Halbuki, sýcak ve uzun yaz günlerine denk geliyor diye tedirgin olan bedbaht nefisler, “Nasýl olacak, nasýl geçecek” hesaplarýný aylar öncesinden yapmaya baþlamýþ, kaygýlarýný izhar etmekten sýkýlmamýþtý. Mübareðin böyle hýzlýca gelip geçmesi, biraz da bundan mý ki? Yani kýrgýn ve kýzgýn olarak mý gidiyor acaba? “Alýn iþte, gün boyu yemeniz içmeniz, gezip tozmanýz sizin olsun. Ben gidiyorum iþte. On bir ay sonra, tekrar bana ya kavuþursunuz, ya kavuþamazsýnýz.” Artýk, “elveda yâ þehr-i Ramazan” nidalarý ve hüzün verici veda duygularý da, Ramazan’ýn kadir ve kýymetini bilenlere münhasýr kalýyor... Ýþte insanoðlunun iki ayrý yüzü burada da sýrýtýyor, gün yüzüne çýkýyor! Karþýlarken nefisleri saran kaygýlar mý? Uðurlarken kalpleri kuþatan veda hüznü mü? Bunlardan hangisi daha gerçekçi, hangisi daha hasbî? Hangisi dünyevî, nefsanî ve beþerî? Hangisî ruhanî, uhrevî ve melekî? Nefisleri “mutmain” olan ehl-i kalp, ehl-i iman ve ehl-i Kur’ân bir heyetin takdirlerine havale ediyoruz!.. Merhum Yahya Kemal’in, “Bir yaz günü geçtik Tuna’dan kafilelerle” dediði gibi; biz de bir yaz ayýnda geçtik dünyadan kafilelerle, imanlý sinelerle, mücehhez duygularla ve inþaallah manevî zaferlerle... “Dünyaya veda ettik, atýldýk dolu dizgin; En son koþumuzdur bu! Asýrlarca bilinsin!” Þairin bu mýsralarý hangi maksada mebni olursa olsun, bizim Ramazan duygularýmýzý da güzel tefsir ediyor. Kimilerimiz, son koþularýný mânevî hazlar içinde Ramazan’da tamamlayarak, dünyaya hakikaten veda ettiler.. Hatta bunlardan bazýlarý, kýþlalarýnda talim görürken dünyadaki sevdiklerini dünya gözüyle bir daha göremeden, gencecik yaþlarýyla bâkî menzillere uçtular! Bu manevî koþuda en zor olaný da, dünyaya kalben veda edebilmek. Ayrýlýk vakti gelip çatmadan, kalben ayrýlmak; dünyanýn aldatýcý yüzünden yüz çevirmek! Yani “vade” tamam olmadan “veda” etmek! Bu iki kelimeye dikkat lâzým: Birisi vade, diðeri veda!.. Baþbakanýmýzýn da böyle mânevî duygulara sahip olduðundan þüphemiz yoktur. Hele hele duygularýn kabardýðý, gönüllerin coþtuðu, yüreklerin hazýr olduðu bu Ramazan’da Somali’yi ziyaret edip “Yediðimiz her lokmada Somalililerin hakký vardýr” diyen bir baþbakandan ve hükûmetinden ciddî revizyonlar beklenir. Kendisinden, ailesinden, kabinesinden ve vekillerinden baþlayan ve memleket sathýna yayýlan ciddî tasarruf ve iktisat tedbirleri beklenir. Býrakýnýz mideciklerinin hakký olan yediklerini; yiyilip yutulmamasý gereken ve tüyü bitmemiþ yetimlerin hakký olan büyük lokmalarý da, deveyi amuduyla yutarcasýna yutanlarýn defterini dürmek beklenir. Çarçur edilen sermayenin, çöpe giden nimetlerin hesabýný sormak beklenir... Ve bir fýkra: Temel, mezarlýðýn içinden geçerken müthiþ bir korkuya kapýlýr. Korkusunu bastýrmak için var gücüyle baðýrarak: “Ay akþamdan ýþýktýr!” türküsünü söyler. Hemen ardýndan mezarlýðý çýnlatan bir koro: “Yaaaylalar, yaylalar!”
M
BM ekibi Suriye’de
BM’NÝN, Suriye’deki insani ihtiyaçlarýn deðerlendirmesini yapacak ekibinin ülkeye geldiði bildirildi. BM’nin sözcüsü, Suriye hükümetinin, insani misyonu onaylamasýný memnuniyetle karþýladýklarýný belirterek, Suriye’ye gelen ekibin, “ülkede insani durumu ve temel sosyal hizmetleri deðerlendireceðini, hýzla yanýtlanabilecek öncelikli yardým ihtiyaçlarýný belirleyeceðini” söyledi. Sözcü, BM ekibinin, Suriye’nin hangi bölgelerini ziyaret edeceði konusunda bilgi vermezken, misyonun Perþembe gününe kadar süreceðini kaydetti. BM, Mart ayýndan bu yana ülkeye ekip göndermek için Suriye hükümetinin onayýný bekliyordu. Beyrut / aa
8
22 AÐUSTOS 2011 PAZARTESÝ
Metropollerin isyaný veya Londra’nýn arka sokaklarý…
s.bulut@saidnursi.de
etropol, zihinlerde göþteriþ ve debdebeye yakýn bir mânâ çaðrýþtýrabilir. Yunancada “anaþehir” anlamýna gelen bu kelimenin temsil ettiði büyük þehirlerin mâhiyetini ise, çok azýmýz biliyordur. Bazen bir kanadýnda sefil çocuklarýn yoksulluk besteleyen bakýþlarýyla, diðer kanadýnda köpeðini kucaðýnda taþýyan madamýn topuk sesleriyle karþýlaþtýðýmýz bu þehirlerin hakikî mâhiyetleri ortaya çýkarýldýðýnda, metropollerin naliþlerini duyamamak mümkün deðildir. Gücü ellerinde tutanlarýn iki üzlülüðü bazen þehirlere de yansýyor. Ýstanbul'un hikâyesini yazanlar, hep Ataköy ile Þirinevler'i bu hastalýða örnek gösterdiler. Geleneklerinin fukarasýnýn isyanýndan koruduðu Ýstanbul, belki de Asya, Amerika ve Avrupa metropollerine nazaran en þanslýsýydý. Sözü Ýngiltere þehirlerindeki yangýna getirmek istiyoruz. Veya “arka sokaklarýndaki” isyanlarýna… Ýngiliz milletine iþlediði zulüm ve garatýn senfonisini iþittiren “siyahî çocuklarýn” baþ kaldýrmalarýna… Asya´da veya Latin Amerika´da olsaydýlar, Londra merkezli glonbal cereyanlarýn iþine yarayabilirdi. Gel gör ki, dünya kapitaline yön veren baronlarýn, fon sahiplerinin veya bankerlerin oturduðu þehrin arka sokaklarýnda yangýný çýkarýnca, Ýngilterenin canýný sýktý bu sokak çocuklarý… Baþbakan Cameron, aileden yoksun ve insanî deðerleri aile ortamýnda almamýþ ve iþi serseriliðe vermiþ bu kalabalýklara “insanî deðerlerin” verileceðinden bahsediyor. Çok ilginçtir ki, çoðu Hristiyan veya putperest kökenden gelen bu siyahîlerin arasýnda Müslüman yok. Saðý-solu yaðmalayan bu insanlar Müslüman kökenli siyasîleri de maðdur etmiþler. Ýslâmiyetin insanî deðerlerini ve aile yapýsýný tanýmayan bu kalabalýklara karþý Müslümanlar emniyet görevlilerinin yanýnda yer almýþlar. Dünyanýn en hürriyetçi, medenî geçinen ve global finans merkezi olan Londra'daki olaylar yalnýz Ýngilizleri korkutmadý. Ayný kaderi paylaþmasalar dahi fukara metropoller de tedirgin… Ýngiltere'nin tarihî þehirlerini ateþe veren siyahî hareketi deðerlendiren Cambridgeli prof. feylesofun orjiinal analizi Batý medyasýnda yanký buldu. Londra, Manchester, Birmingham'da çýkan olaylarla ilgili Almanya televizyonunda konuþan siyaset felsefecisi Prof. Raimond Geues’in tesbit ve teþhislerini okuyucularýmýzla paylaþmak istiyoruz. Geuess, anlattýklarý itibariyle Avrupa'nýn “ehl-i mektep” çizgisine yakýn olduðunu gösteriyor. Ýlmî araþtýrmalarý, sosyal tecrübeleri ve bilgileriyle hadiseyi analiz ediyor. Ona göre Perþembe´nin geliþi Çarþamba'dan belliymiþ. Margaret Thatcher, Ýngiliz cemiyetinin cemiyet olma vasfýný kaybetmekte olduðunu, cemiyetin olmadýðý yerde sosyal sorumluluklarýn da ortadan kalkacaðýný kendi döneminde söylemiþ. Dünya finansörlerini baðrýnda toplayan Londra, cemiyetin çöküþüne, zenginlerle fakirler arasýndaki mesafenin açýlýþýna ve sosyal aðýn çöküþüne adeta seyirci kalmýþ Geuess'e göre. Zenginlerle fakirler arasýndaki köprülerin, finans sektörünü kollayanlarca uçurulmuþ olmasý ve gide gide fakirlerin açlýk sýnýrýna yanaþmalarý bugünkü patlamalarý netice vermiþ. 2007’de UNESCO’nun çocuklar arasý araþtýrmalarýnda, Ýngiltere'deki çocuklarýn periþan hali tâ o zamanlarda ortaya çýktýðý halde, fukara coðrafyalarda ateþ yakmakla meþgul olan Ýngiltere, bazý palyatif giriþimlerin dýþýnda bir çalýþma yapmamýþ diyor siyasal
M
felsefe münekkidi… Geuess'e göre Ýngiltere aktüel politikalarýyla yolun sonuna dayanmýþ durumda. Kendi adasýna çekilerek euro'ya dahil olmamasý, bu haliyle maðrur devleti geleceðinden de ediyor. Londra'nýn dünya finans merkezi olmasý, þu haliyle isyanlarýn ne doðru anlaþýlmasýna ve ne de çözümüne yardým etmiyor. Global siyasal duruþu, ekonomik politikalarý ve sosyal yapýsýyla Ýngiltere çöküþe doðru yol alýyor. Çaresi ise politikalarýnýn paylaþýma ve adalete dayalý bir organize ile tümden deðiþtirilmesi. Vergilerin yükseltilmesi kadar dünya finansýnýn kontrolünü üstlenecek demokratik bir sistemin âcilen yürürlüðe girmesini de ön þart kabul ediyor siyasalbilimci Prof. Raimond Geuess. Siyahîlerin polisiye tedbirlerle durdurulmasýný ve hatta politik katýlýmlarýný palyatif kabul ediyor. Deðerlerden mahrum, zenginlerle ayný ekraný seyreden ve fukaralýðýn kuþattýðý bu imkânsýzlar ordusunu durdurmanýn tek yolu insanî deðerleri öne çýkararak yapýlacak köklü deðiþim. En önemlisi de kapitalin þeffaf metodlarla demokratik kontrole dahil edilmesi… Ýngiltere'nin hal-i pürmelâlini zaman zaman yazýyoruz. Gariban ekonomileri vuran zalim korsanlarýn adasýnda siyahîlerin yaktýðý ateþe sevinenler olabilir. Hâlâ Afganistan'da, Irak'ta ve Libya'da masumlarýn kanlarýný akýtan Ýngiltere'ye bedduâ edenlerin sayýsý oldukça fazla… Londra'daki yangýnýn elektronik sosyal aðlarla önce Amerika ve sonra Avrupa metropollerine sýçrama ihtimâli, metropol idarecilerine yeni kâabuslar yaþatýyor. Zulümle dedeleri topraklarýndan koparýlmýþ veya özyurtlarýnda zalimlerce sömürüldüklerinden Avrupa metropollerine sýðýnmak mecbûriyetinde býrakýlmýþlarýn isyanlarý þu hâliyle gittikçe þiddetleneceðe benziyor. Londra'yý günahkâr bir metropol görenlerin iddialarý çok ilginç… 300 sene Hint dünyasýný üç yüz memuru ile sömüren Britanya Ýmparatorluðu hem Hint Yarýmadasýnýn doðusunda ve batýsýnda ve hem de yarýmadanýn her iki þeridinde onlarca metropolün oluþmasýný zulümleriyle saðlamýþ. Latin Amerika'nýn Brezilya'sýnda, Arjantin, Þili ve Orta Amerika'sýnda sefil varoþlarýn kuþattýðý metropolleri de Londra´yý üs olarak kullanan global soyguncular oluþturmuþ. Yani anlayacaðýnýz, dünyanýn doðusunda ve batýsýndaki birçok metropolün zulüm ve yoksullukla oluþmasýnda Londra'ya hisse arayanlar, galiba çok da haksýz deðiller. Baþta Ýngiltere olmak üzere “sefil arka sokaklarýn isyanýndan” derin endiþeler duyan Batýlý ülkeler; ahlâksýz, cahil, tembel ve insanî deðerlerden yoksun addettikleri kalabalýklara ne verdiklerini ve dedelerine neler yaptýklarýný düþünmeye baþladýlar. Avrupa´da tarihinden en çok ürken milletlerin baþýnda gelen Ýngilizler, henüz ne diyet ödemeye ve ne de tarziye vermeye yanaþmýyor. Milyonlarýn bir anda Facebook gibi sosyal aðlarla tahrip üzere organize olduðu bu dünyada Londra'nýn iþi fevkalâde zor. Cameron insanî deðerleri evvelâ Ýngiliz hükümeti için öne çýkarmalý deðil mi? Afganistan, Irak, Libya ve ülkemizin güneydoðusunda akan kanlarýn ve kaybolan haklarýn sorumluluðuyla günümüzden ve tarihinden özür dilemeyen Ýngiltere'yi daha büyük ateþler, kriz ve kayýplar bekliyor. Þayet þu yangýnlardan ders alarak özür makamýna geçecek olsa, hem Londra'nýn, hem de dünyanýn barýþýna katkýda bulunmuþ olur Cameron…
MEDYA POLÝTÝK
Y
RESMÎ ÝDEOLOJÝ DÝNÝ YENEMEDÝ TÜRK ulus-devletinin kurucu kadrosu “ilim havassýn (seçkinlerin) dini, din avamýn ilmidir” vecizesini Ýkinci Meþrutiyet Garbcýlarý’ndan miras almýþtýr. Dine Karl Marx’ýn genellikle baðlamýndan çýkarýlarak kullanýlan “halkýn afyonu” olduðu ifadesindekine (Hegel Felsefesi’nin Eleþtirisi’nde yaptýðý bu tespit öncesinde Marx “dinin ezilenlerin derin bir nefes almasý, kalpsiz bir dünyanýn kalbi, ruhsuzluðun ruhu” olduðunu söylemiþtir) benzer bir rol atfetmekle kalmayarak, ondan istifade edilmesi gerekliliðine iþaret eden bu vecize Cumhuriyet ideolojisinin dine bakýþ açýsý ve onun nasýl “ýslâh” edileceði alanýndaki tezlerinin de özetidir. Bu vecize bize ayný zamanda oluþumu lise öðrencilerine bilimci (scientist) tezler çerçevesinde, insanlardaki “korku ve ümit” duygularýna baðlanarak anlatýlan, modern geliþmeler çerçevesinde artýk insanlýðýn ihtiyacý kalmadýðý savunulan “din”de reform yapýlmasý için neden önemli gayretler sergilendiðini de açýklar. Resmî ideoloji bir yandan “bilim”i yönetici sýnýf ve seçkinlerin “din”i haline getirirken, öte yandan da avamýn “terbiyesi, eðitimi ve yönlendirilmesi” amacý ile dinin ýslâh edilmesi gerekliliðine iþaret ediyordu. Camiye gitmeyen seçkinlerin, ibadetin nasýl yapýlacaðý, namaz kýlmayan bürokratlarýn ezanýn hangi dilde okunacaðýyla yakýndan ilgilenmelerinin paradoksal gibi gözüken nedeni de “avamýn bilimini ýslâh” arzusundan baþka bir þey deðildi. Genel yayýn siyasetleri fazlasýyla içselleþtirilmiþ bir “bilimcilik”i yansýtan gazete ve dergilerin okuyucularýna “aydýnlatýcý” dinî sahifeler vermeleri de bu istekten kaynaklanýyordu. Diðer bir ifade ile “dinin” bilimsel yolla açýklanabileceðini varsayan seçkinler, onun ýslâhýnýn avamýn yararý için gerekli olduðunu düþünüyorlardý. Erken Cumhuriyet’in dine “ýslâh” temelli yaklaþýmýnýn en önemli hususiyeti “dindarlýðý” “avama” ait bir davranýþ biçimi olarak içselleþtirmesidir. Buna karþýlýk seçkin-
‘‘
1930’larda donan Türk resmî ideolojisinin modernliðe cevap verebilme yeteneði din ve geleneðinkine kýyasla geride kaldý.
lik ise bir inanç biçimi haline getirilen “bilim” ile iliþkilendirilmiþtir. Bu anlamý ile bilim kendisine inananlara deðiþik bir kurtuluþ saðlayan, onlarý farklý bir ahlâk ile teçhiz eden ve onlara “üstünlük” saðlayan bir din halini alýyordu. Bu yaklaþýmýn entelektüel köklerinin Osmanlý ve Türk toplumlarýnda fazlasýyla etkili olan on dokuzuncu asýr Alman bilimci ideolojisinden kaynaklandýðý þüphesizdir. Ýlginç olan Ludwig Büchner baþta olmak üzere bilimcilerin “eðitimli orta sýnýflarýn yeni dini” haline getirmeye çalýþtýklarý modern bilimin erken Cumhuriyet Türkiyesi’nde “seçkinlerin” ideolojisi ve inanç sistemi haline gelmiþ olmasýdýr. Bunun önemli bir sonucu Türkiye’nin Tek Parti döneminde, bireysel düzeyde baðdaþtýrma yapmaya çalýþan istisnâlar bir kenara býrakýlacak olursa, seçkinleri ve kitlesi ayrý inanç biçimlerine mensup bir toplum haline gelmesi olmuþtur. Kendi inanç ve ahlâklarýnýn üstünlüðüne inanan seçkinler, hurafelere inandýðýný düþündükleri avamý aydýnlatmayý, onun inanç sisteminin modernlikle kaçýnýlmaz olduðunu düþündükleri çatýþmasýný asgarî düzeye indirmeyi önemli vazifelerinden biri olarak telâkki etmiþlerdir. Türk seçkinlerinin bu yaklaþýmlarý iki temel varsa-
Olle Johansson / Ýsveç
yýma dayanmaktaydý. Bunlardan birincisi, on dokuzuncu asýr düþüncesinin temel söylemi olan “dinlerin sonu” tezi idi. Ýnsanlýk tarihini bir din-bilim çatýþmasý olarak kavramsallaþtýran bu yaygýn kanaate göre on dokuzuncu asýr bilimsel devrimi dinlerin sonunu getirmiþti. Çok yakýn gelecekte din toplumsallýk özelliðini kaybederek tarih sahnesinden silinecek, geleceðin toplumunda ise “batýl inanç” kategorisinde ele alýnacaktý. Ýkinci varsayým geri dönülmez bir çöküþ sürecine girmiþ olan dinler ve gelenekselliðin modernitenin beraberinde getirdiði büyük dönüþüme cevap veremeyecekleri idi. Bu bilimsel devrimle beraber dinlerin kaçýnýlmaz sonunu getirecekti. Toplumumuzun yapýsal sorunlarýndan bir tanesi, toplumun önemli bir bölümünün “din” ve “dindarlýk”ý on dokuzuncu asýr sonunun yaygýn varsayýmlarý çerçevesinde kavramsallaþtýrmakta olmasýdýr. Bu kavramsallaþtýrmayý yapan bireylerin kendilerini “üstün” bir inanç sistemi olduðunu düþündükleri “bilim”le iliþkilendirmeleri ve kendilerine bu nedenle “seçkin” statüsü atfetmeleri ise sorunu daha da derinleþtirmektedir. Ýnsanlýðýn yirminci asýr serüveni, evvelki asrýn yaygýn kabul gören her iki varsayýmýnýn da tersine bir geliþimi ortaya koymuþtur. Dinler sona ermemiþ, asýr baþý bireylerinin yaþamlarý sona ermeden görmeyi ümit ettikleri “bilimin insanlýðýn yeni dini” haline geldiði toplum ortaya çýkmamýþtýr. Beklenenin aksine modernliðe cevap vermelerinin imkânsýz olduðu varsayýlan dinler, gelenekle modernlik arasýnda ilginç bir te’lif yaratmýþlardýr. Buna karþýlýk Türk resmî ideolojisi ile onu içselleþtiren bireyler her iki varsayýma on dokuzuncu asýr sonu bilimcilerine has bir inançla sarýlmaya devam ederek “din” ve “dindarlýk”a bu çerçevede yaklaþmýþlardýr. Bu açýdan bakýldýðýnda, 1930’larda donan Türk resmî ideolojisinin modernliðe cevap verebilme yeteneðinin din ve geleneðinkine kýyasla oldukça geride kaldýðýný söyleyebilmek mümkündür. Resmî ideolojinin kabul etmemekte direndiði bir diðer geliþme de dindarlýðýn “avama ait bir davranýþ biçimi” olduðu varsayýmýnýn günümüz toplumunda fazlasýyla anlamsýzlaþmasýdýr. Seçkinliðin, tek tip modernliði yansýtan yaþam tarzý üzerinden tarif edildiði, bahþedicisinin Tek Parti ve ideal tipinin “bürokrat,” olduðu bir yapý içinde anlamlý olabilen bu kanaat, yirmi birinci asýr baþý Türk toplumunda bir altýn çað nostaljisinin dile getirilmesinden baþka bir anlam taþýmamaktadýr. Dünyada dinlerin yükseliþine baðlý olarak zamanýn ruhunun deðiþimi ile toplumumuzun ekonomik geliþme ve demokratikleþmesi siyasî seçkinler baþta olmak üzere toplumsal elit için de dindarlýðý olaðan bir hususiyet haline getirmiþtir. Günümüz toplumlarý için oldukça doðal olan bu gerçeklikle kavga edilmemesi, bilime bir din olarak baðlanmanýn kimseye toplumsal bir statü ve üstünlük kazandýrmayacaðýnýn kabûlü Türkiye’yi rahatlatacaktýr. Bu yeni toplumsal tasavvur ise þüphesiz dinin yukarýdan aþaðýya ýslâhýný amaçlayan “projelerin” ne denli anlamsýz olduðunu ortaya koyacaktýr. M. Þükrü Hanioðlu, Sabah, 21.8.2011
Bîhaberlere haberler!
HABER: "Çukurca'da þehit olduðu açýklanan Uzman Çavuþ Erhan Ar'a Yerköy'de cenaze töreni düzenlendi. Müftü cenazenin getirileceðini duyurdu. Vali mikrofonu alýp þehitle ilgili bulguya rastlanmadýðýný, törenin iptal edildiðini söyledi. Ýtfaiye bayraklarý kaldýrdý. Vali, en doðru açýklamayý TSK'nýn yapacaðýný belirtti. NOT: Canlýsý zaten yok sayýlýp ölüleri kutsananlarýn bu kez ölüsü de yok sayýldý belki. HABER: Eruh'ta þehit edilen Astsubay Atan ile Diyarbakýrlý (eþi Türk, kendi Kürt, bir bebek babasý) er Garlý'nýn cenazesine Maliye Bakaný Mehmet Þimþek de katýldý. NOT: Maliye Bakanlýðý, astsubay, uzman... bu insanlarýn canlýsý için yapýlabilecekleri, bütçeye yük ve külfet buluyor! HEPSÝNE YORUM (Mektup Çukurca'dan önce yazýlmýþtý): "Tatildeyken mektuplarýmýza yer veriyorsunuz. Baþbakan seçimden hemen önce, 'Uzman erbaþ haklarýnda iyileþtirmeler gerekli. ABD'de de profesyonel ordu var, onlarýn haklarýna bakýnca bizdekilerin durumu içler acýsý, kýsa sürede düzelteceðiz'demiþti. Unutturmamak adýna köþenizden seslenmek istiyorum: 3269 sayýlý Uzman Erbaþ Kanunu (18 Mart 1986): Madde 5 - Ýki yýldan az, beþ yýldan fazla olmamak þartýyla sözleþmeyle göreve baþlarlar. Azami 45 yaþýna girdikleri yýla kadar uzatýlabilir. Yaþ nedeniyle TSK'dan ayrýlacaklardan istekliler emekli maaþý hak edene kadar sivil memur istihdam edilir. MEALÝ: Gençliðin boyunca savaþabilirsin. ANCAK 45'inde seni hiç almadýðýmýz ordu evinde kasiyer ya da güvenlik görevlisi olmayý
‘‘
"Ýki dudaðým arasýndasýn. Basarým cezayý. Atarým seni" diye ezilenlere ya insan gibi davranýn ya da tabutu baþýnda nutuk atmayýn.
lütfederiz. Madde 9- Uzman erbaþ, er ve emsal rütbedeki erbaþýn üstü olup; disiplin ve ceza ile yargýlamada er ve erbaþýn tâbi olduðu hükümlere tâbidir. Madde 7- Uzman erbaþlar, kadro görevleriyle beraber TSK Ýç Hizmet Kanunu'nda erbaþlar için belirtilen görevleri de yapar. MEALÝ: Operasyonda komutansýn, ANCAK hata yaparsan erler gibi ceza alýrsýn. Madde 8 - Uzman erbaþ giyecek, bakým ve barýnmasý er ve erbaþ gibi Devlet tarafýndan saðlanýr. MEALÝ: Çalýþma kýyafetini karþýlarýz ANCAK palaskan, yaka iþaretin, apoletin olmaz. Ayrýmcýlýktan moralin bozulabilir. Genelkurmay'da Moral Disiplin Subaylýðý var, ANCAK direkt baþvuru yapamazsýn. Madde 10 - Uzman erbaþ hava deðiþimi ve istirahat süresi toplamý, tedavi süresi hariç, bir yýlda üç ayý geçemez. Geçenlerin TSK ile iliþikleri kesilir. MEALÝ: Hasta olduðunda seni tamir (pardon tedavi) ederiz, ANCAK 90 günde iyileþemezsen iliþiðini keseriz.
Madde 13- Uzman erbaþ ilk sözleþmeyi müteakip bedeli karþýlýðý zatî tabanca edinebilir. MEALÝ: Tabancan olabilir. ANCAK herkese mesleðe baþlarken hediye ederiz. Sen kendi paranla alýrsýn. Madde 16 - Uzman erbaþa, Ek-1 sayýlý gösterge tablosundan aylýk verilir. Uçuþ, dalýþ, paraþüt atlayýþ tazminatý verilir. ANCAK astsubaylara ödenenin 1/3'ü oranýnda. MEALÝ: Tabii maaþ da alacaksýn ANCAK öyle bir cetvel hazýrladýk ki, 20 yýl çalýþsan da bugün iþe baþlayanla ayný maaþý alýrsýn. Kýdem, tecrübe neymiþ. Paraþütle atlarsýn, dalgýç, uçucu olabilirsin. ANCAK ayný tazminatý bekleme. Çünkü senin paraþütünü, dalgýç takýmýný, bineceðin uçaðý garantili yaptýk! Bir de 12. madde, aslýnda en sonda olmasý gerekiyor: Bunlardan þikâyetçi olursan, aman dikkat et. Bir yýlda bir disiplin amirinden 30 günden fazla ceza alýrsan iliþiðin kesilir. Askeri Ceza kanunu der ki: Kanunun herhangi bir yerinde suç tanýmlanmayan ve cezasý da belirtilmeyen, ANCAAAK bir komutanýn suç deðerlendirdiði konularda ceza verme yetkisi vardýr. Hem deee, itiraz, temyiz yargýya kapalýdýr. Geçen dönem bütçeye külfet diye tasarýlara karþý çýkan Maliye Bakanýmýz Mehmet Þimþek'e tüm samimiyetimle sormak istiyorum: Neresi, hangi satýrý mali külfet getirecek bunlarý düzeltmenin! Esef Merdoðlu, Emekli Uzmanlar Derneði Baþkaný" Notum: "Ýki dudaðým arasýndasýn. Basarým cezayý. Atarým seni" diye ezilenlere ya insan gibi davranýn ya da tabutu baþýnda "Yiðidim aslaným, þurada doðdu, þurada öldü" diye nutuk atmayýn. Ister üniformayla, ister lacilerinizle, ister medyanýzla! Umur Talu, Habertürk, 21.8.2011
MAKALE
Y
22 AÐUSTOS 2011 PAZARTESÝ
9
Derdimiz aðalýk mý, âmiriyet mi, üstün olmak mý?
fersadoglu@yeniasya.com.tr
arz edelim sizde akýl hâkim, muhakemeniz güçlü, beyninizin sol lobu daha aðýrlýklý çalýþýyor... Veya diyelim ki, idarecilik, yöneticilik kabiliyetiniz fevkalâde. Veya ehl-i kalp veya akýl ehl-i hizmetsiniz... Niyetiniz ilme, topluma veya imana hizmettir. Ne var ki, kabiliyetiniz olan bir sahada deðil de, baþka bir yerde bulunuyorsunuz. Baþka kulvar-
F
larda yarýþýyor veya deðiþik beklentiler içine giriyorsunuz. Acaba sonuç ne olur? Mühim âlimlerden merhum Ali Ulvi Kurucu’nun ifadesiyle, “kudretli bir ýslahatçý ve harikalar harikasý bir pedagog (mürebbî/terbiyeci) ve bir nadire-i fýtrat”1 olan Bediüzzaman, “üç temel hastalýðýn” nüksedeceðini ve bunlarýn da hem þahsî, hem ilim ve hizmet hayatýný, hem de sosyal hayatý mahvedeceðini belirler: 1- “Meylü’l-aðalýk”, yani aðalýk meyli, eðilimi, kibir, azamet ve büyüklük meyliyle hareket ederseniz... Büyüklük, aðalýk taslamaya, “Bu iþleri ben bilirim” demeye baþlarsýnýz. Bunu seslendirmezsiniz þüphesiz. Ama, hâl ü tavrýnýz, beden diliniz bunu ilân eder... 2- “Meylü’l-âmiriyet”e soyunursunuz. Emir
verme, hükmetme meyli uyanýr sizde. Birlikte çalýþtýðýnýz arkadaþ ve kardeþlerinize de emirler yaðdýrmaya baþlarsýnýz. 3- “Meylü’t-tefevvuk”, yani üstün olma meyli sizi çepeçevre kuþatýr. Bir iþi, bir hizmeti Allah rýzasý, sizin yapmanýz gerektiði için deðil, üstün olmak için yapmaya baþlarsýnýz. Bu sefer mütehakkim geçinmeye, yani amirlik, aðalýk taslamaya baþlarsýnýz. Bu da sýrýtýr, aksülamel yapar, ters teper. Halbuki, ilmin ve ihlâsla hizmetin þaný, gereði þudur: * Teþvik * Ýrþad * Nasihat * Ve lütufla ýslâha çalýþmak. Bunlarý terk eden, tahakküm eder, baský yapar,
kendini üstün göstermek için cebir ile zorlamaya gider. “Ýlme hizmete bedel, ilmi istihdam eder. Buna binaen, iþ ehil olmayanýn ellerine geçer.” Özellikle ilme hizmet etmesi gereken medreselerin (bütün eðitim sisteminin) bozulmasýnýn sebebi de bu. Bunun çare-i yegânesi2, insanlarýn yaratýlýþ kanunlarýna uymasý, nefsine deðil, dine, ilme hizmet etmesidir. Þimdi kendimizi bir kuytuda yakalayýp soralým: Derdim aðalýk mý, amiriyet mi, üstün olmak mý; yoksa hizmet mi? Dipnotlar: 1- Bediüzzaman Said Nursi, Tarihçe-i Hayat, s. 17.; 2-Nursi, Muhakemat, s. YAN, 2006, s. 79.
Müflis tecrübeler mfutkan@yahoo.com
Kitaplarýma veda ediyorum anlýþ anlamayýn deðerli okuyucularým. Baþlýktaki söz bana ait deðil. Aðabeyimin ilkokul 3. sýnýfa geçmiþ torununa ait. Bu sözü niçin ve hangi ortamda söylediðini yazýmýn sonunda belirteceðim, ama önce bir fikir çalýþmasý yapalým. Ýnsan kitaplarýna veda eder mi? Veda ederse, tüm okuduðu kitaplara mý veda eder? Her kitaba veda edilir mi? Veda edilen kitaba ne yapýlýr? Ýnsan okumaya baþladýðýndan itibaren çok çeþitli kitaplar okur. Bazý kitaplarý okumaya baþlar, bitirmeden bir yere koyar, bir daha yüzüne bakmaz. Kimini bir kere okur, kimini gerektiðinde tekrar okur. Ben de þimdiye kadar birçok kitap okudum, kimine veda ettim, kimine edemedim. Kimilerini defalarca okumaktan kendimi alamýyorum. Herhalde anladýnýz hangi kitaplarý defalarca okuduðumu? Risâle-i Nur eserlerini. Allah’a hamdolsun, 40 yýlý aþkýn okumaya çalýþýyor ve bir türlü onlara veda edemiyorum. Diðer Risâle okuyanlara baktýðýmda onlarýn üzerinde merhamet, þefkat, dayanýþma, empati, yardýmlaþma, diðergamlýk, emniyet, ötekini anlayabilme, dinlemesini bilme, muhabbet, sevgi, huzur, sükûnet, sekine, tebessüm gibi halleri sýklýkla görüyorum. Bunlarýn aksine zulüm, adaletsizlik, yabancýlaþma, þiddet, tahakküm, istibdat, yolsuzluk, sefahat, sefalet gibi haller görülmez. Çünkü “Kur’ân-ý Hakîm’in sýrr-ý i’câzýyla hakikî bir tefsiri olan Risâle-i Nur, bu dünyada bir mânevî cehennemi dalâlette gösterdiði gibi, imanda dahi bu dünyada mânevî bir cennet bulunduðunu ispat ediyor. Ve günahlarýn ve fenalýklarýn ve haram lezzetlerin içinde mânevî elîm elemleri gösterip hasenat ve güzel hasletlerde ve hakaik-i Þeriatýn amelinde cennet lezaizi gibi mânevî lezzetler bulunduðunu ispat ediyor.”1 Ve bunlarý saðlamak için de, Üstad Bediüzzaman Said Nursî kendi talebelerinin ve Risâleleri okuyanlarýn durumlarýný, görevlerini ve cemiyet içindeki davranýþlarýnýn nasýl olmasý gerektiðini, “En az 15 günde bir okunmalýdýr” notunu düþtüðü 21. Lem’a’da þu þekilde belirtmektedir: “Ýþte, ey Risâle-i nur þakirtleri ve Kur’ân’ýn hizmetkârlarý! Sizler ve bizler öyle bir insan-ý kâmil ismine lâyýk bir þahs-ý mânevînin âzâlarýyýz. Ve hayat-ý ebediye içindeki saadet-i ebediyeyi netice veren bir fabrikanýn çarklarý hükmündeyiz. Ve sahil-i selâmet olan Dârüsselâma ümmet-i Muhammediyeyi (asm) çýkaran bir sefine-i Rabbâniyede çalýþan hademeleriz. Elbette, dört fertten bin yüz on bir kuvvet-i mâneviyeyi temin eden sýrr-ý ihlâsý kazanmakla tesanüd ve ittihad-ý hakikîye muhtacýz ve mecburuz.” Evet, bu kadar güzel hasletleri kazandýracak kitaplar olan Risâle-i Nur Külliyatýný okumak ve sonra onlara veda etmek hiç de akýllýca davranýþ olmadýðý görülüyor. Elbette hayatýmýzda bir veya birkaç kere okuyup da veda ettiðimiz kitaplar vardýr ve olacaktýr da. Artýk yukarýda kullandýðým baþlýðýn hikâyesine geçebiliriz: Aðabeyim hastanede yatarken (bu arada duâlarýnýza da muhtaç) kýzý ve torunu onu beklerken, ben de ziyaret için yanlarýna girdim. Selâm ve nasýlsýn sözlerinden sonra baktým küçük Serra bir þeyler yazýyor. Bir ara annesine “Kitabým nerede?” diye sordu. Annesi tarif ederken bana döndü, “Kim bilir kaçýncý defa bu kitabý okuyor?” dedi. Serra annesine dönüp “Ama anne onlarý kuzenime vereceðim, onlara veda ediyorum” demez mi? Ben orada donup kaldým. Küçük bir kitap kurdu ile tanýþmak ve onu sizlere tanýþtýrmak istedim. Bütün okuyucularýmýzýn Ramazanlarýný tebrik eder, Ramazan ayýnýn tüm âlem-i Ýslâma hayýrlar getirmesini dilerim.
Y
Dipnot: 1- Þuâlar, 582
latif@yeniasya.com.tr
ürkiye'nin "terörle mücadele politikasý", adeta bir deneme tahtasýna döndü. Dahasý, bu politikalarýn önemli bir kýsmý birer "müflis tecrübe" olarak neticelendi. Yaþanan tecrübelerden gerekli dersler çýkarýlamadýðý için de, ne yazýk ki "silbaþtan" kabilinden soru iþareti yüklü yeni uygulamalar devreye sokuluyor. *** 1990'lý yýl la rýn baþ la rýn da Mil lî E ði tim Bakanlýðý esnasýnda sayýn Köksal Toptan'a Caðaloðlu'nda þunu sormuþtum: "Özellikle Kürt nüfusun yoðunlukta olduðu bölgelerde ve bilhassa okul çevrelerinde 'Türkçülük propagandasý' mahiyetini taþýyan kýþkýrtýcý söz ve yazýlarýn ýsrarla, hatta inatla na za ra ve ril me si nin se be bi ne dir? Baþ ka hiç vecize yok mudur ki, her tarafta 'Ne mutlu Türküm diyene. Türk, öðün, çalýþ, güven...' türünden tahrik edici sözler, þehir giriþlerine, okul çevrelerine, hatta dað yamaçlarýna yazýlýp çakýlýyor? Okullarda her gün okutulan 'Varlýðým Türk varlýðýna armaðan olsun' nakaratý da cabasý. Bu anlayýþla, sizce ne yapýlmak isteniyor?"
T
Sayýn Toptan, cevap yerinde þunlarý söyledi: "Devlet büyüklerimiz, Kürt vatandaþlarýmýzý bu þekilde uyumlu ve problemsiz hale getireceklerini düþünmüþ olmalýlar. Muhtemel problemleri bu yöntemle çözeceklerini düþünmüþlerdir herhalde." Oysa, bu yöntemin bizzat kendisi problemlidir ve mütemadiyen de problem üretmektedir. Dolayýsýyla, Kürtleri Türkleþtirme þeklinde ki a si mi las yon po li ti ka la rý, ke li me nin tam anlamýyla bir "müflis tecrübe"den ibaret tir. Bu müf lis tec rü be, ay ný za man da devletin resmî ideolojisi mahiyetini taþýmaktadýr. Hü kü met ler, bu sa kat i de lo lo ji ye son vermedikleri müddetçe, Türkiye'nin sosyal huzur ve barýþ ortamýna kavuþmasý mümkün görünmüyor. Kürt kö ken li va tan daþ la rý hem tah rik, hem de rencide eden bu tarz ýrkçý argümanlar, terör örgütü tarafýndan etkili bir malzeme olarak kullanýlmakla birlikte, örgütün gerçekte böyle bir derdi yoktur. Zira, terörün dinî, mezhebi, milliyeti olmadýðý gibi, hedefine giren kim varsa vurup öl dü rü yor. Kan a kýt mak ta, can yak makta Türk–Kürt ayrýmý yapmýyor. Sadece þehirlerde taraftar toplamak ve dað kadrosunu güçlendirmek için "Türk ýrkçýlýðý"ný bir malzeme olarak kullanýyor. Do la yý sýy la, ev ve lâ ay rým cý lýk to hu mu
TARÝHTE BUGÜN
22 Aðustos 1863
Kýzýlhaç, Kýzýlay ve Marko Paþa B
ugün itibariyle resmî adý "Uluslararasý Kýzýlhaç ve Kýzýlay Hareketi" olan teþkilât, 22 Aðustos 1863'te Ýsviçre'nin Cenevre þehrinde kuruldu. Ýlk etapta 12 devletin imzaladýðý antlaþmaya göre kurulan insanî amaçlý teþkilâtýn ismi Kýzýlhaç idi. Osmanlý Devleti, "Cenevre Sözleþmesi" çerçevesinde kurulan bu teþkilâta ait sözleþmeyi 5 Temmuz 1865 tarihinde imzaladý. Sözleþme gereðince, ayný maksada hizmet için Osmanlý Devleti bünyesinde "Mecrûhîn ve Marzâ–yi Askeriyyeye Ýmdad ve Muâvenet Cemiyeti" ismiyle kuruldu. (11 Haziran 1868) Ýsmi "Yaralý ve Hasta Askerlere Yardým ve Destek Cemiyeti" anlamýna gelen bu kuruluþ, bugünkü "Türkiye Kýzýlay Derneði"nin ilk ismini ve ilk halini teþkil ediyordu. Cemiyetin baþýna ise, Rus asýlý Osmanlý hekimi Marko Paþa ( 1888) getirildi. Dr. Marko Paþa, mesleðinde alabildiðine tecrübeli ve hastalarýný sonuna kadar dinleme nezaketi gösteren öyle tahammülü bir hekim idi ki, zamanla adeta "dert babasý" oldu. Bu özellikleri sebebiyle, ismi þu deyim ile tarihe geçti: "Git derdini Marko Paþaya anlat." Bizde, 1877'de "Osmanlý Hilali Ahmer Cemiyeti"ne dönüþen bu kuruluþun ismi, 1923'de "Türkiye Hilaliahmer Cemiyeti", 1935'te "Türkiye Kýzýlay Cemiyeti" ve nihayet 1947'de "Türkiye Kýzýlay Derneði" þeklini aldý. Uluslararasý statüde ise, "Uluslararasý Kýzýlhaç ve Kýzýlay Hareketi" içinde yer alýr.
Kýzýlhaç ve Kýzýlay'ýn müþterek hizmetini aksettiren bir görüntü.
Hedef, maksat ayný Kýzýlay ile Kýzýlhaç'ýn hedef ve maksadý, hemen hemen aynýdýr. Ayrýca, dünyanýn pekçok yerinde müþterek hizmet verirler. Bu insanî yardým kuruluþlarýnýn temel maksadýný aþaðýdaki þekilde özetlemek mümkün: Her nerede olursa olsun, , hiçbir ayrým yapmaksýzýn insanlarýn acýsýný önlemeye veya hafifletmeye çalýþmak, insanýn hayatýný ve saðlýðýný korumak, temel kiþilik haklarýna saygý gösterilmesini saðlamak ve insanlar arasýndaki karþýlýklý anlayýþý, dostluðu, sevgiyi, saygýyý, iþbirliðini ve sürekli barýþý yerleþtirmeye çalýþmaktýr. Din, dil, ýrk ayrýmý gözetmeden, tarafsýzlýk, baðýmsýzlýk, hayýr kurumu niteliðinde, birlik ve evrensellik ilkeleri çerçevesinde hizmet veren Kýzýlay ve Kýzýlhaç, tüzel kiþiliðe sahip, özel hukuk hükümlerine tâbi, kâr gayesi gütmeyen, yardým ve sâir hizmetleri karþýlýksýz olan ve kamu yararýna çalýþan bir gönüllü sosyal hizmet kuruluþudur.
GÜN GÜN TARÝH
Turhan Celkan
saçmamak ve Kürt vatandaþlarý rencide etmemek için, ikinci olarak da terör örgütleri ne koz ver me mek i çin þu "Ke ma list Türkçü" ideolojisinden ve politik uygulamalarýndan þiddetle kaçýnýlmasý gerekiyor. Her iyi niyet, iyi sonuç vermez Bugünkü hükümetin "Kürtlerin sýkýntýsý"ný gidermede ve bilhassa "terör sorunu"nu çözmede iyi niyet sahibi olduðu genel kabul görmekle beraber, mesele bununla bitmiyor. Zira, her iyi niyetten iyi netice çýkmýyor. Ýki senedir gündemde tutulan "Kürt açýlýmý" politikalarý bu konuda aktüel bir örnektir. Hükümet, "Kürt açýlýmý, demokra tik açýlým..." falan diyerek, ne yazýk ki, terör örgütü mensuplarýný muhatap aldý. Ýþte bu basiretsiz hareket de, "Silopi gösterisi" ile birlikte iflâs etti. Bel ki bi nin ci ke re dir i fa de e di li yor ki: "Kürt halký ayrýdýr, terör örgütü ayrýdýr." Evet, bu iki unsurun inançlarý gibi, talepleri, yaþantýlarý, mukaddes deðerleri, örfî ve kültürel halleri dahi ayrý ayrýdýr. Dünyada "Ýslâm ve terör" kavramlarýnýn yan yana getirilmesi nasýl yanlýþsa, "Kürt ve terör" kavramlarýnýn birbiriyle irtibatlandýrýlmasý da ayný þekilde yanlýþtýr. Ýþte bakýnýz... Kürt hal ký, mut lak ek se ri yet le Müs lü mandýr ve dinin mukaddesleri onlar için herþeyden önce gelir. Terör örgütü ise, din ve Ýslâm diye bir meselesi yoktur. Hatta, "Din bizi geri býraktý" argümanýyla, Ýslâma eskiden açýkça, þimdi de zýmnen muhaliftir, düþmandýr. Kürtler, nâmuskâr ve misafirperverdir. Bu deðerler için, canýný, malýný fedâ eder. Terör örgütü ise, tarihte hiç görülmedik þekilde, ar damarýný çatlatýrcasýna genç kýzlarý da daða kaldýrarak, onlarý genç erkeklerle ihtilât ettiriyor. Misafirperverlik ise, hak getire. Onlar, Doðu'ya gelen masum misafirleri bile katletmeyi marifet sayýyor... Bu tarz, karþýlaþtýrmalý örnekler çoðaltýlabilir. Netice olarak þunlarý ifade edelim ki: Devletin güvenlik birimleri, eline silâh alan lar la el bet te mü ca de le e de cek tir. Bu yön tem, dün ya nýn her ye rin de uy gu lan maktadýr. Ne var ki, bizdeki terör, sadece eli silâhlý kesimden ibaret deðildir. Resmî ideloji bataklýðý, her türlü anarþi ve terörü üretmeye elveriþli görünüyor. Önce, bu bataklýðý kurutulmasý lâzým. Gerisi, kolayca helledilecek sýkýntýlardýr. Yok, öyle yapmayýp habire gençlerimizi birbirine kýrdýrtmak, sýkýntýyý gidermez, sadece yarayý azdýrýr. Þu noktayý özellikle hatýrlatmak isteriz: Ýsteði ve arzusu dýþýnda oðlu daða çýkan ve terör örgütüne katýlan bir babanýn evlât acýsý, hem mahallî örfün, hem de ideolojik propagandalarýn etkisiyle kolaylýkla devletin aleyhine döndürülebiliyor. Dolayýsýyla, terörü imha edelim, teröristleri bertaraf edelim derken, Kürtleri devlete düþman veya hükümetle kan dâvâlý bir hale getirmemeye de âzami derecede dikkat ve hassasiyet gösterelim. Aksi halde, BDP'nin oy potansiyelini daha da artýrmýþ olursunuz. Zira, bu partinin en büyük besin kaynaðý, bölgedeki hizmeti deðil, Kürtlerin birikmiþ acýlarýdýr.
turhancelkan@hotmail.com
fikihgunlugu@yeniasya.com.tr www.fikih.info (0 505) 648 52 50
Orucun kazasý
Bayan okuyucumuz: “Hangi oruçlarýn kazasý yapýlýr? Hükümleri nelerdir? Orucun kazâsý hangi hallerde, nasýl ve ne zaman yapýlýr?” azen gafletimizden, bazen de gerçek bir özrümüzden ibadetlerimizi aksatmýþ, Allah’a emrettiði þekilde itaat etmekte aciz kalmýþ olabiliriz. Bu bir günah hali olsun veya olmasýn, þunu unutmamalýyýz ki: Her ibadet noksanlýðýnýn bir telafi þekli vardýr. Kim Allah’ý maðfiret ve merhamet Sahibi bilirse, maðfirete ve merhamete erer. Bu bakýmdan üzülüp ümitsizliðe kapýlmamýza gerek yoktur. Eski asil insanlarýn bir sözü vardý: “Sen geçmezsen namaz geçmez” derlerdi. Biz de diyelim ki: “Sen geçmezsen namaz da, oruç da geçmez.” Niyetlenip býrakýlan, yani bozulan oruçlarýn kazasý yapýlýr. Zamanýnda tutulmayan veya tutulup bozulan farz orucun kazasý farzdýr. Meselâ Ramazan orucunu zamanýnda tutamamýþsak, gününe gün kaza etmekle yükümlü oluruz. Eðer saðlýðýmýz oruç tutmaya elveriþli deðilse gününe gün fidyesini vermekle oruç borcundan kurtuluruz. Fakat saðlýðýmýz oruç tutmaya elveriþli ise tutamadýðýmýz her bir oruç günü için bir gün oruç tutmakla yükümlüyüz demektir. Bozulan vacip bir orucun kazasýný yapmak ise vaciptir. Meselâ bir adak orucu bozulmuþ olsa, kazasýný yapmak vaciptir. Bozulan bir nafile orucun kazasýný yapmak da vaciptir. Farz oruç deyince aklýmýza hiç þüphesiz Ramazan orucu gelir. Ramazan ayýnda mü’minler eþsiz rahmet ve maðfiret saðanaklarý altýnda günahlarýndan arýnýrlar. Farz bir emir olan oruçla nefislerini melekleþtirirler. Fakat, mübarek Ramazan ayýný iyi deðerlendirmek her beþere nasip olmamýþ olabilir. Bazen kimimiz oruç tutmaya güç yetirememiþ, kimimiz ciddî özürler yaþamýþ, kimimiz bu müstesna ibadet ayýný ihmallerimize ve lâkaytlýklarýmýza kurban vermiþ olabiliriz. Allah’ýn rahmeti bütün dünyayý kuþatmýþken, biz her nasýlsa kendimizi hariçte tutmuþ ve bu eþsiz rahmetten hâriçte kalmýþ olabiliriz. Geç kalmýþ sayýlmayýz. Sakýn, sakýn; kendimizi geç kalmýþ bilmeyelim. Aksi takdirde önce þeytanýn ekmeðine yað sürmüþ, þeytaný sevindirmiþ oluruz, sonra da—Allah muhafaza—kaybedenlerden oluruz. Allah’ýn rahmeti bizi kuþatmýþken, kendimizi kendi ellerimizle dýþarý atmayalým. Kendimize kötülük yapmayalým. Rahatsýzlýklar ve kabul edilir özürler sebebiyle oruç tutamamýþ isek, zaten mesele yok. Rahatsýzlýðýmýzýn veya özrümüzün bittiði ilk günden itibaren gününe gün kazâ etme imkânýmýz vardýr. Bunu ihmal etmeyelim, geri de býrakmayalým. Yok, eðer; ihmalkârlýk ve vurdumduymazlýk nedeniyle ramazan orucunu yemiþsek, tevbe kapýsýnýn bizim için de açýk olduðunu, Allah’ýn rahmetinin ve maðfiretinin bizi de kuþatmakta olduðunu sakýn, ama sakýn unutmayalým. Ne olur; maðfiret kapýsýndan kaçmayalým, kendimize yazýk etmeyelim. Tevbe imkânýmýz hep vardýr. Tevbe ile Allah’ýn þefkat kucaðýna tâlip olalým, gözyaþlarý ile Allah’a iltica edelim, tevbe ve istiðfar edelim ve tutmadýðýmýz oruçlarý günü gününe muhakkak kaza edelim. Ýþte yine mübarek günlerin içindeyiz. Günler de çok uzun sayýlmaz. Allah sabýr veriyor. Hem üç aylarýn feyzinden istifade etmek de mümkün. Orucumuza bu gün hemen baþlayalým. Oruç borcumuzu ise, Ramazanýn ardýndan kaza edelim. Nitekim hatýrlayalým ki: Ramazan ayýnda ister özürlü, ister özürsüz bir gün bile oruç tutmayanlarýn, Ramazandan sonra tutmadýklarý gün sayýsý kadar bire bir oruçlarýný kaza etmeleri farzdýr. Ramazan orucunun kazasý bayram günleri dýþýnda her gün yapýlabilir. Ramazan dýþýndaki adak oruçlarý, baþlanýp bozulmuþ olan nafile oruçlarý ve kefâret oruçlarýnýn da kazasý yapýlýr. Tutulmayan Ramazan orucu, önceden fidyesi verilmiþ olsa bile, iyileþtikten sonra tekrar gününe gün kaza edilmelidir. Hastalýðý sebebiyle oruç borcu olduðu halde; orucunu kaza etmeye güç yetiremeden, fidyesini de vermeden ölen kiþilerin fidyelerini vârisleri verebilirler ve vermelidirler.
B
Duâ Ey Rahman-ý Rahim! Bizi Sana yakýn kýlan hallerimizi artýr! Bizi Senden uzaklaþtýran davranýþlardan uzak eyle! Ýbadetlerimizi eksikleriyle kabul et! Noksanlýklarýmýzý ikmal eyle! Amelimizi tamama erdir! Ýmanýmýzý kemale erdir! Âmin!
10
KÜLTÜR SANAT
22 AÐUSTOS 2011 PAZARTESÝ
Y
ALAHAN MANASTIRI FOTOÐRAFLAR: AA
TOROS Daðlarý eteðinde yaklaþýk bin 200 metre rakýmda bulunan ve Göksu Vadisi’ne hakim tepeden bakan Alahan Manastýrý’nýn duvarlarýnda, St. Paul, St. Pierre resimlerinden baþka Cebrail ve Mikail’i simgele yen kanatlý melekler, kükreyen aslan, kartal ve öküz sembolleri, Ýncil’de geçen olaylardan tasvirler, üzüm salkýmlarý, asma yapraklarý ve balýk motifleri yer alýyor. Özenli bir iþçilikle kesme taþlardan inþa edilen ve deðiþik yerleri kabartma süsler ile dekore edilen Doðu Kilisesi, Ýstanbul’daki Ayasofya ile ortak özellikler taþýyor. Yapýda dinî törenlerin yapýldýðý, üstü kapalý, dar ve uzun bir geçit, 11 metre uzunluðunda kemerli ve sütunlu bir galeri yer alýyor. Galeride vaftizhane, haç biçimli havuz ve kaya mezarlar bulunuyor.
syasar33@yahoo.com
Koca Seyit’in hayatý film oluyor
Zor’un katsayýsý farklýdýr Zor’a talip olmak… Ýnsan kolaycýdýr. Hangi bir þeyin kolay tarafý varsa onu tercih eder. Onun için biran evvel köþeyi dönmek, biran evvel diploma almak, biran evvel iþ sahibi olmak ve bir an evvel cenneti hak etmek. Oysa böyle bir kanun yok. Kolay elde edilenler de, içinde çok verimli sonuçlar taþýyor deðildir. Velev ki öyle olsa bile, kolay kazanýlanýn imtihaný ile zor kazanýlanýn imtihaný bir deðildir. ‘Ýþlerin en hayýrlýsý en fazla zahmetli olanýdýr’ hakikati bizi, zahmetli olana talip olmayý öðütlüyor. Yani herkes kolay soruyu çözmeye odaklansa ve kolay sorunun da puan deðeri zor soru ile ayný olsa, olmaz. Durum sosyal hadiseler için de geçerlidir. Nerede, baþýndan aðýr imtihan halleri geçmiþ birisi varsa, elbette o kiþi baþýnda ciddî bir vakýa geçmemiþ birisinden daha anlam deðeri yüksektir. Bu, beden ve karþýlaþtýðý hastalýklar için de geçerlidir. Pek çok hastalýklarla tanýþmýþ olan bir bedenin dayanýklýlýðý, elbette ilk kez aðýr bir hastalýkla karþýlaþmýþ olandan daha güçlüdür. Beden de hastalýklarla tasaffi eder, güç kazanýr ve dayanýklý hale gelir. Evet, bilinir ki zahmette rahmet vardýr. Zorun kat sayýsý da farklýdýr. ** Hazret-i Peygamber, bu konuda da örnek alýnmasý gereken bir rehberdir. Vadesi dolmadan alacaðýný istemeye gelen Yahudiye karþý Hazret-i Peygamberin sergilediði yumuþak, sabýrlý ve tahammüllü tavýr, karþýsýndaki Yahudiyi düþünmeye sevk eder ve “Böyle bir yumuþaklýk, sabýr ve tahammül hali ancak bir peygamberde olabilir” der ve ailesiyle birlikte Müslüman olur. Elbette günümüz dünyasýnda, henüz vadesi dolmadan istemeye gelinen alacakla ilgili o kiþiye karþý sergilenecek tavrýn nasýllýðýný siz düþünün. Oysa karþýlaþtýðýmýz her vakýa, bizim için bir katsayýsý farklý imtihan sorusudur. Kendimizi zor sorunun muhatabý görmek ve zor soruyu cevaplamaya çalýþmak. ** Kýrk kez kapýsýný çalan bir Yahudi, her seferinde Ýmam-ý Azam’ýn kapýya kadar gelmesine ve geri gitmesine sebep olur. Ve her defasýnda da Yahudi ortamdan kaçýp uzaklaþýr. Yahudinin amacý, Ýmam-ý Azam’a eziyet vermektir. Ama Ýmam-ý Azam her defasýnda sanki ilk kez kapý çalýnmýþ ve kapýya gidiyor gibi bir halette kapýyý açar. Ama her defasýnda da kapýda kimsecikler yoktur. En sonunda yine kapý çaldýðýnda sanki ilk kez kapý çalýyor gibi kapýya gelir ve karþýsýnda Yahudi genci gördüðünde, gülümseyen bir yüz ifadesiyle ‘buyurun’ der. Yaþlý haliyle böyle bir eziyet karþýsýnda hiçbir þey yokmuþ gibi bir tavýr içinde olan Ýmam-ý Azam’ýn bu tavrý karþýsýnda Yahudi þaþkýnlaþýr ve derin düþüncelere dalar ve sonunda bu yüksek ahlâk Yahudiyi etkiler ve Müslüman olur. Evet, bu da zor bir sorudur. Kalkýp, kapýyý çalýp, eziyet veren kiþinin peþinden koþup yakalayýp ve elinden geldiðince bir his tatmini yapmak çok kolay olandýr. Ama iþte zor olan, yaptýðý kötü davranýþ karþýsýnda onu düþünmeye sevk etmek ve zor davranýþýnýn dâvâsýndan geldiðini ve dâvâsýnýn da güçlü olduðunu göstermektir. ** Yine Malik bin Dinar Hazretlerinin baþýnda bir zor imtihan örneði vardýr. Yahudi komþusunun laðým suyu, aþaðýlarda oturan, Malik bin Dinar Hazretlerin bahçesine akmaktadýr veya akýtýlmaktadýr. Malik bin Dinar Hazretleri bu zor imtihana uzun yýllar katlanýr. Yahudi komþu yýllar sonra laðým suyununun hazretin bahçesine aktýðýný kendisi görür ve neden itirazlar etmediðini ona sorar. Hazret, verdiði cevapta, dininin, komþuluk hakkýna ve hukukuna vurgu yaptýðýna dikkatleri çeker. Yahudi, “Böyle bir yüksek bir ahlâkla yetiþen insanýn dinî de yüksektir, ulvîdir ve o din haktýr” diyerek Müslüman olmuþtur. Evet, Malik bin Dinar Hazretleri de zor bir soru tercih etmiþtir. Hislerini gemleyip, yüksek bir hilm, yumuþaklýk örneði sergileyerek, komþusunun Müslüman olmasýna vesile olmuþtur. ** Evet, lisan-ý hal lisan-ý kalden tesirlidir hakikatini, bizzat davranýþlarda yaþamak ve bunu bir ahlâk haline getirmektir büyüklük. Nitekim ihlâslý davranýþýn nasýl tesirler içerdiðinin birkaç örneði ile karþýlaþtýk. Asrýn Müceddidi Bediüzzaman Said Nursî de, Hutbe-i Þamiye isimli eserinde, yine, yaþanan Ýslâm’a dikkatleri çekmektedir: “Eðer biz ahlâk-ý Ýslâmiyenin ve hakaik-i imaniyenin kemalatýný ef’alimizle izhar etsek, sair dinlerin tabileri elbette cemaatlerle Ýslâmiyete girecekler, belki küre-i arzýn bazý kýt’alarý ve devletleri de Ýslâmiyete dehalet edecekler.” Yukarýdaki örnekler sadece geçmiþ zaman örnekleri olarak görülmemelidir. Ýnsanýn olduðu her zaman ve zemin etkileþimin olduðu zaman ve zemindir. Yaþadýklarýmýzý ibretle izleyip sorgulayan bakýþlar þimdi geçmiþten daha çok var. Kayýttayýz…
TOROSLAR’IN ETEÐÝNDE YILLARA DÝRENÝYOR EVLÝYA ÇELEBÝ’NÝN “USTASININ ELÝNDEN YENÝ ÇIKMIÞ GÝBÝ DURUYOR’’ DÝYE TANIMLADIÐI GÖKSU VADÝSÝNÝ TEPEDEN ÝZLEME ÝMKÂNI SUNAN ALAHAN MANASTIRI, RESTORASYON ÇALIÞMALARININ ARDINDAN ÝNANÇ TURÝZMÝNE KAZANDIRILACAK EVLÝYA Çelebi’nin ‘’Ustasýnýn elinden yeni çýkmýþ gibi duruyor’’ diye tanýmladýðý Mersin’in Mut ilçesindeki Göksu Vadisi’ne hakim dik bir yamaçta bulunan Alahan Manastýrý, Kültür ve Turizm Bakanlýðý tarafýndan yapýlacak restorasyon çalýþmalarýyla hem inanç, hem de doða turizmine kazandýrýlacak. BM Bilim, Eðitim ve Kültür Teþkilatý’nýn (UNESCO), ‘’Dünya Mirasý Geçici Listesi’’nde yer alan Mersin’in Mut ilçesindeki Alahan Manastýrý, tarihi dokusuyla özellikle yabancý turistlerin ilgisini çekiyor. Ýlçe merkezine yaklaþýk 20 kilometre uzaklýkta bulunan ve milattan sonra 440-442’de inþa edildiði tahmin edilen manastýr, bugün yýkýlmýþ durumdaki batý kilisesi, manastýr, doðu kilisesi, kayalara oyulmuþ keþiþ odalarý ve çevredeki mezar lardan oluþuyor. Kilise binalarý Ayasofya ile ortak
BULMACA 1 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
mimarî özellikleri taþýrken, süslemesinde ustalýklý taþ oymacýlýðý göze çarpýyor. Alahan Manastýrý’nýn, Ýsa Peygamberin havarilerinden St. Paul ve yine Tarsus’ta yaþamýþ Hristiyan öncülerinden Barnabas’ýn Anadolu’da Hristiyanlýðý yaymak için yaptýðý yolculuklar sýrasýnda konakladýklarý yerlerde yapýlan mabetlerden biri olduðu belirtiliyor. Mut Kaymakamý Mustafa Þahin, AA muhabirine yaptýðý açýklamada, Alahan Manastýrý’nýn dünyanýn önde gelen manastýrlarý arasýnda yer aldýðýný söyledi. Gerçekleþtirilecek restorasyon çalýþmasýyla manastýrýn, hem inanç hem de doða turizmi açýsýndan bölgenin bir cazibe merkezi haline gelmesini saðlayacaðýný belirten Þahin, ‘’Kültürel özellikleri bakýmýndan dünyada baþka bir örneði bulunmayan Alahan Manastýrý, hem
Hazýrlayan: Erdal Odabaþ (erdalodabas@mynet.com)
2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12
yapý kompleksiyle hem de motif iþlemeleri yönünden ayakta kalabilen en iyi manastýrlardan birisidir’’ dedi. Manastýr yakýnýna kafeterya, bekçi kulübesi, otopark ve tuvalet gibi tesislerin inþa edilmesi için Adana Kültür ve Tabiat Varlýklarýný Koruma Bölge Kurulu Müdürlüðü ile Kültür ve Turizm Bakanlýðý Yatýrým Ýþletmeleri Genel Müdürlüðü’nden onay alýndýðýný vurgulayan Þahin, bu yýl içerisinde çalýþmalara baþlanacaðýný kaydetti. UNESCO’nun ‘’Dünya Mirasý Geçici Listesi’’nde de yer alan manastýrýn özellikle yaban cý turistlerden ilgi gördüðüne iþaret eden Þahin, restorasyon çalýþmasýnýn tamamlanmasýnýn ardýndan seyahat acenteleriyle iletiþime geçerek tarihi yapýnýn inanç turizmine kazandýrýlacaðýný sözlerine ekledi. Mut/ aa
SOLDAN SAÐA— 1. Bu günlerde kuraklýk ve açlýðýn pençesinde kal mýþ ülke. - Özen, hassasiyet. 2. Allah'ýn insalara yüklediði insanlýk ve kulluk mesuliyeti. 3. Kimi bayanlarýn boyunlarýna doladýklarý eþerp.(Tersi) Baþ harfine (K) eklenirse yakýn, çok yakýn. 4. Ödünç, iðreti mal. - Arýnýn ürettiði sývý besin. - Demir yol. 5. Bir varlýðýn hýzlý ve kolay bir biçimde nakde çevrilebilme derecesi. 6. Ön Asya'da gerip likleri ile ünlü esli çað ülkesi. - Namazda kýyam ile baþlayýp secde ile son bulan bölüm. 7. Arapçada incir. - Yol, çizgi, sýnýr. - (Tersi) Beyaz. 8. Ticarette durgunluk. - Çifte minareli tarihi medrese'nin bulunduðu ilimiz. 9. B ir erkek adý. - Kantaný simgeleyen harfler. 10. Canlýlarda baþ bölümünde yer alan, kemik veya kýkýrdak ile desteklenen, altlý üstlü diþleri taþýyan ve aðzýn kapanýp açýlmasýný saðlayan kaslarý üzerinde barýndýran iki parçaya veriBÝR ÖNCEKÝ BULMACANIN CEVABI len ad. - Mayda1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 noz gil ler (Um B A L A D U R A O OM A 1 belliferae) familyasýna ait 1-2 m 2 E T Ý K E T H L O K A L boyunda, sarý çi- 3 H E L A K A Ç Ý K O L A çekli, parçalý yap - 4 Ý Þ A R O B A B A A U T raklý, yapraklarý 5 Y E T E S A Þ A L A M A yemeklere koku 6 E N A Z I L A B Ý U A V ve tat vermek iC E R E N A K A P U T L çin, meyveleri ise 7 Ý V A Z A T Ý E T S L V 8 gaz giderici ola9 A A Z A M Ý L Ý Ü L K E rak kullanýlan bir 10 A L Ý Þ A R E A S U R A bitki.
YUKARIDAN AÞAÐIYA— 1. Açlýk fakirlik ve diðer olumsuzluklarýn bir araya gelmesiyle oluþan þiddetli sýkýntý. - Yiyecek bulamayan. 2. Omurga içinde bulunan kanal boyunca uzanan, boz madde ve ak maddeden oluþan sinir dokusu, murdarilik. 3. Büyük ve gösteriþli çiftlik evi. 4. Yavru sahibi diþi. - Ýþaret, alamet. - ( S) uzun söyleniþi. 5. Bir çokluk eki. - Hafniyumu simgeleyen harfler. 6. Köpek, kelp. - Erkek kardeþ. 7. Allah'ýn emir ve yasaklarýna harfiyyen uymak. - Latince tekrar anlamýna gelen ön ek. 8. Ýki deðiþik kullanýmý veya uygulamasý olma durumu. - Genellikle su kýyýlarýnda, bataklýk yerlerde yetiþen ince, açýk sarý renkli kamýþ, hasýr otu. 9. Bir sonuca ulaþýncaya kadar yapýlan iþ. - Ölen kimsenin yakýnlarýna baþsaðlýðý dileme. 10. Oluþan, meydana gelen. 11. Narda sessizler- Satrançta düz ve saða sola hareket kabiliyeti olan taþ. 12. Anadolu ajansý'nýn kýsasý.- Ön ayaklarý perdeli kanat biçiminde geliþmiþ, vücudu yumuþak sýk kýllarla kaplý, iskeletleri hafif yapýlý, uçabilen memeli hayvan .
ÇANAKKALE Savaþlarý’nda 276 ki logramlýk top mermisini tek baþýna namluya yerleþtirerek Ýngilizlerin ‘’Batýrýlamaz’’ dedikleri ‘’Ocean’’ adlý savaþ gemisinin batýrýlma sýný saðlayan Çanakkale kahramaný Koca Seyit’in (Seyit Çabuk) hayatý beyaz perdeye aktarýlacak. Fil min senaristi ve yapýmcýsý Kýbrýs ga zi si Ýs ma il Gül nar, 2,5 yýl dýr 50’yi aþkýn ilde ‘’Koca Seyit’’ adlý tiyatro oyununu sergilediklerini belirtti. En büyük hayalinin Koca Seyit’in hayatýný beyaz perdeye aktarmak olduðunu, bu nedenle ti yatroya baþladýðý günden bu yana Koca Seyit’in filmini çekmek için çaba gösterdiðini ifade eden Gülnar, buna karþýn sponsor bulamadýðý için bu isteðini yerine getiremediðini söyledi. Gülnar, Koca Seyit gibi bir halk kahramanýna sponsor bulamamanýn kendisini derinden yaraladýðýný ifade ederek, þunlarý kaydetti: ‘’2,5 yýl boyunca spon sorluk için görüþtüðümüz yüzlerce firmadan olumsuz yanýt alýnca filmi kendi imkânlarýmla çekmeye karar verdim. Lafa geldi mi mangalda kül býrak mayanlar bugün bu topraklarda rahat uyumamýzý saðlayan halk kahramaný Koca Seyit’e sahip çýkmadý.” Yaklaþýk 400 bin lira bütçeyle Konya’nýn Hüyük ilçesinin Ýlmen beldesinde çekmeyi planladýðý filmin ‘’Koca Seyit’’ ismini taþýyacaðýný belirten Gülnar, ‘’30 Aðus tosta Ýlmen beldesinde ‘motor’ diyece ðiz. 29 Ekimde yine Ýlmen’de filmin galasýný yapmayý planlýyoruz’’ dedi. Gülnar, filmde Koca Seyit’in torunlarý nýn rol alacaðýný da belirtti. Konya/aa
25 metre yükseklikteki peri bacasýnýn onarýmý için 437 bin lira harcanacak. FOTOÐRAF: AA
Çöken peri bacasý tekrar onarýlacak TÜRKÝYE’NÝN önemli turizm merkezlerinden Kapadokya’da, 2010 yýlýnýn Aralýk ayýnda çöken 25 metre yükseklikteki peri bacasýnýn onarýmý için 437 bin lira harcanacak. Kapadokya Milli Parký içinde yer alan Nevþehir’in merkeze baðlý Göreme beldesi Aydýnlý Mahallesi Çakmaklý Sokak’ta 2010 yýlýnýn Aralýk ayýnda, tabiî etkenler sebebiyle çöken 25 metre yüksekliðindeki peri bacasý için Kültür ve Turizm Bakanlýðý tarafýndan restorasyon projesi hazýrlatýldý. Kültür ve Turizm Bakanlýðý Kültür Varlýklarý ve Müzeler Genel Müdürlüðü’ne baðlý Kayseri Rölöve ve Anýtlar Müdürlüðü tarafýndan peri bacasýnýn restorasyon projesinin ihalesi, 437 bin 470 lira sözleþme bedeli ile gerçekleþtirildi. Mimsan Mühendislik Ýnþaat ve Seramik Sanayi Ticaret Limited Þirketi ve Restorasyon uzmaný Yüksek Mimar Faruk Saðcan tarafýndan yürütülecek olan çalýþmalarla çöken peri bacasý yeniden ayaða kaldýrýlacak. Nevþehir / aa
TEBRÝK ve DUYURU Lisans Yerleþtirme Sýnavýna (LYS) giren tüm öðrencileri tebrik ederiz. Yeni Asya Vakfý'nýn temsilciliði olan tüm illerde, üniversiteyi kazanan öðrencilere kalacak yer konusunda yardýmcý olunmaktadýr. Büyükþehirlerdeki temsilciliklerde, kalacak yer ve burs imkânlarý ile birlikte kayýt sürecinde özel olarak ilgilenilmektedir. YGS ve LYS sýnavlarýna ilk defa girecek olan veya tekrar hazýrlanmak isteyenler Üniversite Hazýrlýk Hizmet Merkezlerimize müracaat edebilirler.
Ayrýntýlý bilgi için irtibat telefonu: 0212 513 11 10
EKONOMÝ
Y
SERBEST PÝYASA
EURO
ALTIN
DÜN 1,7865 ÖNCEKÝ GÜN 1,7865
DÜN 2,5695 ÖNCEKÝ GÜN 2,5695
DÜN 106,52 ÖNCEKÝ GÜN 106,52
C. ALTINI DÜN 720,97 ÖNCEKÝ GÜN 720,97
DOLAR
Küçük iþ fikri 12.5 milyon dolar ciro yaptýrdý
22 AÐUSTOS 2011 PAZARTESÝ
PLASTÝK sektöründe uzun yýllar fason üretim yaptýktan sonra tüm sermayesini bir fabrika çalýþanýnýn fikrine yatýran Modelsa, 12.5 milyon dolarlýk ciro elde etti. Tüm paralarýný plastik kalýp makinesi almak için harcadýklarýný anlatan Modelsa Elektrik ve Plastik Genel Müdürü Atilla Çavuþoðlu, kendi geliþtirdiði þeffaf ayakkabý koruma kutusuyla firmaya dünya çapýnda iþ yaptýrmaya baþladý. 2 yýl boyunca Ar-Ge yatýrýmý yaptýklarýný anlatan Çavuþoðlu, “Türkiye’de ilk defa geliþtirilen Modelüks ismini verdiðimiz bu ürün sayesinde ayakkabýnýn ömrü 5 yýla kadar uzuyor. Sýk seyahat edenler için ayakkabýnýn deforme olmadan taþýnmasý büyük sorun. Bu ihtiyaçtan yola çýkarak dünyada ilk defa kullanýlan bir havalandýrma sistemi kurduk. 4 TL’ye satýlan bu þeffaf kutulara yatýrým yaparak geçen yýl ciromuzu 12,5 milyon dolara çýkardýk. Hedefimiz Irak ve Romanya ile baþladýðýmýz ihracatý yýlsonuna kadar 10 ülkeye, ciromuzu ise 20 milyon dolara çýkarmak. Kalitemiz ve özel tasarýmýmýzla kalitesiz Çin mallarýný pazardan silmeyi hedefliyoruz” ifadelerini kullandý. Ýstanbul/Yeni Asya
Ekmekte büyük israf GÜNLÜK ÜRETÝLEN 82 MÝLYON EKMEÐÝN 4 MÝLYON 600 BÝNÝ ÇÖPE ATILIYOR. BUNUN MADDÝ DEÐERÝ GÜNLÜK 3,5 MÝLYON LÝRAYI BULURKEN, YILLIK 1 MÝLYAR 258 MÝLYON LÝRAYA ULAÞIYOR. YANÝ AFRÝKA’YA YETECEK EKMEÐÝ ÝSRAF EDÝYORUZ. TÜRKÝYE'DE günlük olarak üretilen her 15 ekmekten 1’i fýrýnlardaki fazla üretim ve saklama þartlarýnýn yetersizliði nedeniyle israf ediliyor. Türkiye Fýrýncýlar Federasyonundan (TFF) derlenen bilgilere göre, Türkiye’de günlük üretilen 82 milyon ekmeðin 77 milyon 340 bini tüketilirken 4 milyon 600 bini çeþitli nedenlerle israf edilerek çöpe atýlýyor. TFF Baþkaný Halil Ýbrahim Balcý, her gün Türkiye’de yaklaþýk 5 milyon ekmeðin israf edildiðini söyledi. Türkiye’de her gün 82 milyon ekmek üretildiðini belirten Balcý, ‘’Bu rakamýn 77 milyonu tüketilirken yaklaþýk 5 milyonu israf ediliyor. Bu israf, halkýmýz tarafýndan yapýlan israf. Bunun dýþýnda fýrýn enflasyonundan kaynaklanan israflar da var. Bunun da yaklaþýk yüzde 40’ý fýrýnlarýmýzda meydana gelen israflardýr. Esnafýmýz belirli bir miktarda ekmeði çýkarma gayretinde olduðundan dolayý, satýlmayan ekmekler de israfa yol açýyor. Yani 5 milyon ekmeðin yaklaþýk 2 milyonu fýrýnlarýmýzda israf oluyor’’ dedi. Türk halkýnýn ekmek israfý konusundaki kötü alýþkanlýklarýnýn devam ettiðini kaydeden Balcý, insanlarýn yetmeyeceði düþüncesiyle tüketemeyecekleri kadar çok ekmek aldýklarýný söyledi. Balcý, ekmeðin buzdolabýnda muhafaza edildiðinde ihtiyaç olduðunda tüketilebileceðini de vurguladý. Sakarya/aa
Üretim yapýn ülke kazansýn
DOÐU Marmara Kalkýnma Ajansý (MARKA) Genel Sekreteri Erkan Ayan, Doðu Marmara’da bankalara yýlýn altý ayý itibariyle 10,2 milyar lira tutarýnda tasarruf mevduatý yatýrýldýðýný bildirdi. Ayan, yaptýðý yazýlý açýklamada, Doðu Marmara bölümünü Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu ve Yalova illerinin oluþ turduðunu hatýrlatarak, BDDK’dan alýnan verilere göre tasarruf mevduatýnda geçen yýlýn ayný dönemine göre yüzde 17’lik artýþ gerçekleþtiðini kaydetti. Bankalara yatýrýlan tasarruf mevduatýnýn sadece yüzde 10’nun yerel giriþime dönüþmesi durumunda, bölgenin yerelden küresele sürdürülebilir kalkýnmasýnda önemli bir katký yapýlacaðýna dikkati çeken Ayan, þunlarý bildirdi: ‘’Yerel giriþimciliðin geliþtirilmesi için çok farklý geliþtirme çalýþmalarý yapýyoruz. Bugüne kadar bin 125 giriþimciye yeni iþ açma imkâný saðladýk. Bankalara yatýrýlan mevduat yerine, giriþimci düþünceyle üretime dönen para daha fazla kazanç getirilebilir. Herkesi bankaya para yatýrmak yerine, giriþim ve üretim yapmaya davet ediyoruz.’’ Sakarya/aa
KKTC’ye 2010’da 1,1 milyar lira yardým yapýldý
TÜRKÝYE geçen yýl, Kuzey Kýbrýs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) 1 milyar 100 milyon 412 bin 450 lira kaynak tahsis etti ve bunun 867 milyon 72 bin 467 lirasý harcamaya dönüþtü. 2010 yýlýnda yatýrým harcamalarý, 100 milyon dolarýn üzerine çýkarak 103 milyon dolar seviyesinde gerçekleþti. Türkiye’nin Lefkoþa Büyükelçisi Halil Ýbrahim Akça baþkanlýðýnda, Türkiye Cumhuriyeti Yardým Heyeti tarafýndan hazýrlanan ‘’2010 Yýlý Faaliyet Raporu’’na göre Türkiye’den 2010 yýlýnda KKTC’ye 1.100.412.450 TL kay nak tah sis e dil di ve bu nun 867.072.467 TL’si harcamaya dönüþtü. Bu kaynaðýn 475 milyon TL’si bütçe açýðý için 376 milyon TL’si yatýrým, savunma ve reel sektör destek harcamalarý için yapýldý. Toplam yardým olan 851 milyon TL, KKTC bütçe gelirlerinin yüzde 32,2’sine denk geliyor. 2010 yýlýnda yardýmlarýn kullanýmý açýsýndan en önemli geliþme ödemelerde kulla nýlan nakdin KKTC Hazinesine girmeksizin doðrudan hak ediþ sahibine ödenmesi uygu lamasý oldu. Bu sayede hak ediþ ödemeleri nin KKTC Hazinesinin nakit sýkýþýklýðý ne deniyle gecikmesi önlendi. Raporda, KKTC bütçesinin yüzde 82,2’sinin maaþ ve maaþ benzeri ödemelerden oluþtuðu belirtilerek, ‘’KKTC vatandaþlarýnýn kendilerinin ve gelecek nesillerin ihtiyacý olan yatýrýmý yapamadýðý gibi kendi cari giderleri için de gelecek nesilleri borç altýna soktuðu’’ deðerlen dirmesi yapýldý. Lefkoþa/aa
“ÝNSANIMIZ GÜNLÜK 3,5 MÝLYON LÝRA DEÐERÝNDE EKMEÐÝ ÇÖPE ATIYOR’’ BALCI, israf edilen ekmeðin mali deðerinin hesaplanmasý durumunda büyük rakamlar ortaya çýktýðýný kaydederek, ekmeðin 70 kuruþtan hesaplanmasý durumunda günlük 3,5 milyon liralýk israf yapýldýðýný söyledi. Aylýk israfýn hesaplanmasý durumunda daha korkunç rakamlarýn ortaya çýktýðýna iþaret eden Balcý, ‘’Bu rakam, aylýk olarak 104 milyon 850 bin lira, yýllýk olarak da 1 milyar 258 milyon 200 bin lira. Bunlar gerçekten çok büyük rakamlar. Yani insanýmýz günlük 3 milyon 500 bin liralýk ekmeðini çöpe atýyor. Bu para, israfýn önüne TFF Baþkaný Halil geçilirse ekonomiye kazandýrýlýr. Boþ Ýbrahim Balcý yere çöpe atýlan ekmeklerle çok sayýda okul açýlabilir’’ diye konuþtu. Açlýktan insanlarýn hayatlarýný kaybettiði bir dünyada, Ýslâm dininde de yasaklanan israfýn Türkiye’de çok yüksek seviyelere ulaþmasýnýn üzüntü verici olduðunu kaydeden Balcý, þöyle devam etti: ‘’Ýnsanlar bir taraftan gýda alamadýklarý için hayatýný kaybedecek, diðer yandan her gün 5 milyon ekmeði israf edecek, bu korkunç bir rakam. Bunun acilen önüne geçilmesi gerekiyor. Bu doðrultuda insanTFF Baþkaný Halil Ýbrahim Balcý, açlýktan insanlarýn hayatlarýný kaybettiði bir dünyada, Ýslâm dinince de larýmýzýn bilinçlendirilmesi gerekir. Afrika’ya yeteyasaklanan israfýn Türkiye’de çok yüksek seviyelere ulaþmasýnýn üzüntü verici olduðunu söyledi. cek kadar ekmeði israf ediyoruz.’’
Neova ile ESDER’den ÝÞBÝRLÝÐÝ ANLAÞMASI NEOVA Sigorta ve ESDER arasýnda imzalanan iþbirliði protokolü ile ESDER üyeleri tüm elementer sigorta hizmetlerini Neova Sigorta’dan çok daha avantajlý þartlarda alabilecekler. Ayrýca Neova Sigorta yýl içinde ESDER üyelerine elementer sigortalar konusunda eðitim seminerleri düzenleyecek ve iki kurum önümüzdeki günlerde sosyal sorumluluk projeleri geliþtireceklerdir. Ankara Aktif Metropolitan otelinde ortaklaþa düzenlenen iftar yemeðinde basýnla buluþan ESDER Genel Baþkaný Mahmut Çelikus ile NEOVA Sigorta Genel Mü dürü Özgür B. Koç imzalanan protokol ile iki kurumun birçok noktada ortak hareket ederek karþýlýklý fayda saðlanacaðý görüþünü dile getirdiler.
ESNAFA HER TÜRLÜ DESTEÐÝ VERECEÐÝZ
SÝGORTA BÝLÝNCÝNÝ ARTTIRMAK
PROTOKOL imza töreninde ESDER Genel Baþkaný Çelikus, 17 Aðustos depreminin yýldönümünde hayatýný kaybeden vatandaþlara rahmet dileyerek, depremde mânevî kayýplarýn yanýsýra maddi kayýplarýn da bulunduðunu, esnaf tezgâhlarýnýn daðýldýðýný hatýrlatarak, buna karþý bazý tedbirlere baþvurmanýn zaruretini nazara verdi. Bu tür felâketlerde, helâl kazançtan gelen güçleriyle esnafýn yanýnda olduklarýný ve olacaklarýný belirten Çelikus, esnafýn maddî ve mânevî hassasiyetlerini dikkate alarak Neova Sigorta ile birlikte bu sorunu çözdüklerini ve artýk gönül rahatlýðýyla bu hizmetten istifade edebileceklerini anlattý. Esnaf ve sanatkâr larýn bin yýldan beri gelenek ve imanýyla gücünü birleþtirdiðinde kurumsallaþarak bütün sorunlarýnýn üstesinden geleceðini söyleyen Çelikus, hükümete seslenerek terör sorununun çözülmesi gerektiðini ve her zaman milletin inancýnýn yanýnda olan esnaf ve sanatkârlarýn her türlü desteði vermeye hazýr olduðunu dile getirdi.
ÝMZA töreninde NEOVA Genel Müdürü Koç, 17 Aðustos’a denk gelen bu programýn hafýzalardan hiç çýkmayan 1999 Marmara depreminin yýl dönümünde sigorta bilincinin arttýrýlmasý için tüm sivil toplum kuruluþlarý ile iþbirliðine hazýr olduklarýný vurguladý. 17 Aðustos depreminde 15 milyar dolar kaybýn ancak 750 milyon dolarýnýn sigorta þirketi tarafýndan karþýlandýðýný söyleyen Koç, geri kalanýn devlet-millet tarafýndan karþýlandýðýný ifade ederek, sigorta sektörünün önemine dikkat çekti. Sigorta kurumu olarak her türlü tedbiri alacaklarýný belirtti. ESDER Genel Baþkaný Çelikus ise NEOVA’nýn destekleri ile yapmýþ olduðu bu iþbirliðinden duyduðu memnuniyeti dile getirdi. Ankara/Yeni Asya
11
HABERLER
Kart taþýmadan, þifre unutmadan el izi ile para çekilebilecek.
Bankamatikler, el izinden tanýyacak
OTOMATÝK para çekme makinelerinden (ATM) artýk el izi ile para çekme dönemi baþlýyor. Yanýnýzda bankamatik ya da kredi kartý taþýmadan, kart kaybetme endiþesi taþýmadan bankamatikten tüm banka iþlemlerini yapabileceksiniz. Ziraat Bankasý, biyometrik bankacýlýk hizmetini yakýn zamanda faaliyete geçiriyor. Bankamatiklerde özel olarak hazýrlanan bölüme elini koyan müþteri doðrudan banka iþlemlerini yapacak. Bunun için müþteri, önce Ziraat Bankasý’nýn kuracaðý merkezlerde el izini sisteme kaydettirecek. Vücut ýsýsýna duyarlý olacak olan sistemde müþteri, bankamatikteki bölüme elini yerleþtirecek. Doðrudan bankamatikteki bölümlere baðlanacak olan müþteri, buradan para çekme, yatýrým, EFT, havale, fatura ödeme gibi birçok bankacýlýk iþlemini gerçekleþtirecek. Ziraat Bankasý yetkilileri, sistem üzerinde uzun süre çalýþýldýðýný belirterek, güvenlik yönünden her türlü çalýþmalarýn tamamlandýðýný söyledi. Yetkililer, bu sayede müþterilerin hayatlarý boyunca deðiþmeyecek, hatýrlamak zorunda kalmayacaklarý ve kopyalanamayacak þifreyi taþýyacaklarýný vurguladý. Ankara/cihan
ABD vergi toplayamadýðý için gücünü kaybetti
BOÐAZÝÇÝ Üniversitesi Ekonomi Bölümü ve Atatürk Enstitüsü Öðretim Üyesi Prof. Dr. Þevket Pamuk, Amerika’nýn bugünkü sorununun iktisadi gücünün gerilemesinden deðil, vergi toplayamamasýndan kaynaklandýðýný belirtti. Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Üyesi de olan Pamuk, bütçe açýklarý ve bu açýklarýn kapatýlamamasýnýn, borçlarýn giderek büyümesinin siyasi bir konu olduðunu söyledi. Pamuk, ‘’Çünkü devletlerin vergi toplama kapasiteleri ve yaptýklarý harcamalarýn miktarý da son tahlilde siyasi olarak belirleniyor’’ dedi. Vergi toplama kapasitelerinin üzerinde iþlere kalkýþan, savaþlara giriþen imparatorluklarýn da borçlarýný ödeyemez duruma düþtüklerini anlatan Pamuk, þunlarý söyledi: ‘’ Amerika’nýn bugünkü sorunu iktisadi gücünün gerilemesinden deðil, vergi toplayamamasýndan kaynaklanýyor. Vergi toplama konusunda içeride çok büyük siyasi sorunlarý var. Þimdiye kadar borç alarak dýþ gücünü sürdürmeye çalýþtý ama artýk bu seçenek ortadan kalkýyor. Vergi toplamadan büyük güç olmak çok zor. Bu nedenle ABD’yi artýk sýkýntýlý bir dönem ve zor kararlar bekliyor. 2008 krizi sonrasýnda Avrupa ve Amerika’da büyümenin durmasý borçlardaki sýkýntýyý su yüzüne çýkardý. Eski dönemlerde bir devlet borçlarýný ödeyemez duruma düþtüðünde etkisi sýnýrlý kalýrdý. Ancak küreselleþme nedeniyle bugün borç sorunlarý tüm dünyayý etkiliyor. Yine de borç krizi en çok Amerika ve özellikle de Avrupa’yý etkileyecek, Asya’nýn hýzlý büyüyen ülkeleri üzerindeki sonuçlarý daha hafif olacaktýr.’’ Ankara/aa
15 yýl sonra Demirözü’nde mutlu sona doðru
BAYBURT'TA temeli 1996 yýlýnda atýlan ve yeterli ödenek olmadýðý gerekçesiyle bitirilemeyen Demirözü Barajý, 15 yýlýn ardýndan bölgeye hizmet vereceði günü beklemeye baþladý. DSÝ 22. Bölge Müdürü Mehmet Recep Çýtýr, barajýn, hizmete girmesinin bölgede tarýmsal kalkýnmanýn alt yapýsý için büyük önem taþýdýðýný ifade etti. Çýtýr, 2011 yýlý sonunda barajda su tutmaya baþlayacaklarýný, barajýn, sulama ihalesine çýkma aþamasýnda olduðunu kaydederek, ‘’Devlet Su Ýþleri tarafýndan Lori Çayý üzerinde tarýmsal sulama amaçlý olarak inþa edilen Demirözü Barajý tamamlandýðýnda, halen sulanamayan 11 bin 339 hektar tarým arazisi modern borulu sistemle suya kavuþacak’’ dedi. Maliyeti 250 milyon lira olacak barajýn 2012 yýlýnda tamamen bitirilmesi bekleniyor. Demirözü Belediye Baþkaný Selami Ersen ise, barajýn faaliyete geçmesiyle birlikte sulamanýn da artýþ göstereceðini, böylelikle ürün çeþidinin saðlanacaðýný vurguladý. Bayburt/aa
DUYURU Kahramanmaraþ Sütcü Ýmam Üniversitesini Kazanan Bay ve Bayan Öðrencilere kalacak yer temin edilir. Ýrtibat Telefonlar. (0 533) 769 04 02 - (0 535) 203 06 55
Kahramanmaraþ Yeni Asya Vakfý
12
22 AÐUSTOS 2011 PAZARTESÝ
CR–Z’de dikkat çekenler CR-Z sürücü seçeneklerini maksimum düzeye çýkarmak ve otomobilin günlük kullanýlabilirliðini artýrmak için 3-Modlu Sürüþ Sistemi ile donatýldý. Aracýn bu özelliði sayesinde sürücünün, gaz pedalýnýn ve direksiyonun hassasiyetini, rölanti stop süresini, klima kumandasýný ve IMA sisteminin destek düzeyini deðiþtiren üç sürüþ modu arasýnda seçim yapmasýna olanak tanýnýyor. Honda bu yeni özelliði geliþtirerek, sürücünün, sürüþ keyfini veya tasarrufu maksimum düzeye çýkaracak ya da ikisi arasýnda denge kuracak þekilde seçim yapabilmesini saðlýyor. CR-Z’de kullanýlan yeni 3 Modlu Sürüþ Sistemi, seçilen moda baðlý olarak hibrit güç aktarýmý ve hidrolik direksiyon takviyesinin seviyelerini deðiþtiriyor.
OTOMOBÝL
n i ç i a Avrup r i b i n ye i j o l o n tek
DRD’den VW Passat kampanyasý! DRD Derindere Filo Kiralama, VW Passat 2.0 TDI Tiptronic DSG modeli için Aðustos ayýna özel fýrsatlar sunduðu stoklarla sýnýrlý avantajlý kiralama kampanyasýyla dikkat çekiyor. Her büyüklükte iþletmelerin operasyonel filo kiralama sistemi taleplerine hýzlý ve güvenilir çözümler üreten DRD Derindere Filo Kiralama, 325 Euro’dan baþlayan fiyatlarla 30’dan fazla markanýn 120 âdete yakýn farklý modeli için operasyonel filo kiralama hizmeti sunuyor.
CR-Z sürücü seçeneklerini maksimum düzeye çýkarmak ve otomobilin günlük kullanýlabilirliðini arttýrmak için 3-Modlu Sürüþ Sistemi ile donatýldý. Aracýn bu özelliði sürücüye üç sürüþ modu arasýnda seçim yapmasý imkâný tanýyor.
Honda CR-Z eko-hibrid DÜNYANIN ÝLK 6 VÝTESLÝ MANUEL HÝBRÝT OTOMOBÝLÝ HONDA CR-Z, TÜRKÝYE'DE 55.000 TL'DEN BAÞLAYAN FÝYATLARLA SATIÞA SUNULDU. ARAÇTA 1500 CC'LÝK MOTOR VE ÝKÝ FARKLI DONANIM SEÇENEÐÝ BULUNUYOR. HONDA, Türkiye’deki otomobil severlere yepyeni bir araç sunuyor. Dünyanýn ilk 6 vitesli manuel hibrit otomobili Honda CR-Z, Türkiye’de 55.000 TL’den baþlayan fiyatlarla satýþa sunuldu. Honda’nýn ilk hibrit modeli Insight’tan sonra geleneksel manuel þanzýmanla benzin-elektrik motor kombinasyonunu birleþtirdiði CR-Z modeli ekonomik olmasýyla da dikkat çekiyor. Yeni model sürücü odaklý þasisi, 3 modlu sürüþ sistemiyle kumanda edilen hibrit sistem destekli uyumlu motoru ve direksiyon özellikleriyle mevcut hibrit otomobil anlayýþýný deðiþtirmeye hazýr.
Sportif bir hibrid HONDA Türkiye Genel Müdürü Hideto Yamasaki “Honda’nýn ekonomik modeli CR-Z, sportif tasarýmlý bir hibrit otomobil üretmek ve sürüþ keyfini ön plana çýkarmak amacýyla tasarlandý. Biri tasarým çalýþmasýndan, diðeri ise hibrit coupe gereksiniminden doðan bu iki fikir, mevcut benzin-elektrik araç anlayýþýný deðiþtirecek bir otomobil yapmak üzere birleþtirildi. Yakýt tasarruflu, düþük emisyonlu paralel hibrit sistemi ilk kez, hassas ve sürücü odaklý, 6 vitesli manuel þanzýmanla birleþtirildi. Bu ancak Honda’nýn IMA paralel hibrit sisteminin esnekliði sayesinde gerçekleþtirilebiliyor”dedi. Yamasaki ayrýca 1.5 litrelik 4 silindirli motorla tamamlanan manuel þanzýmanýn, CR-Z’in en önemli özelliklerinden bir olduðunu ve bunun Avrupa için de yeni bir teknoloji olduðunu belirtti.
Yeni Hyundai i20 Troy ile daha az yakýt tüketin HYUNDAI Ýzmit Fabrikasý’nda üretilen ve tüm Avrupa’ya sadece Türkiye’den ihraç edilen i20 Troy ve Accent Era’larda, Türkiye pazarý için 2012 model yýlý satýþlarý baþladý. Bu iki araç arasýndaysa, 2012 model yýlý ile birlikte yeni teknoloji ve donanýmlara kavuþan i20 Troy ön plana çýkýyor. Hyundai’nin daha ekonomik ve daha çevre dostu teknolojisi olan “BlueDrive”, i20 Troy’da da sunulmaya baþlýyor. i20 Troy’da “ISG – Idle Stop and Go” olarak adlandýrýlan akýllý dur-kalk sistemi, artýk 90 PS maksimum güç üreten 1.4 litre CRDi dizel motor seçeneðiyle alýnabiliyor. Sistem, kýsa süreli duraklamalarda ve dur-kalk trafikte motoru durdurarak, zaten düþük olan yakýt tüketimini yüzde 20’ye varan oranda azaltýyor.
Skoda’dan yeni segment yorumu: Mission L konsepti
SKODA'NIN kompakt sedan konsepti olarak tanýtýlacak “Mission L”nin tanýtýmý Frankfurt Motor Show’da gerçekleþtirilecek. Fuarda sergilenecek konsept araç 2012 yýlýnda üretilecek yeni kompakt sedan modelin ve dizaynýný yansýtacak. Ürün yelpazesini geniþletmeye hazýrlanan Skoda, yeni kompakt sedan modelinin dünya prömiyerini ise 2012 yýlýnda gerçekleþtirecek Cenevre Otomobil Fuar’ýnda yapacak. Mission L konsepti ile yeni modelin dizayný ve donanýmýyla ilgili ilk bilgileri paylaþacak olan Skoda, otomotiv dünyasýnda yeni bir segmentin oluþmasýna da öncülük edecek. Skoda, Mission L ile ilk bilgi ve görselleri 5 Eylül 2011 tarihinde kamuoyu ile paylaþmaya hazýrlanýyor.
Peugeot Professionel
PEUGEOT, profesyonel müþterilerin beklentilerini en
üst düzeyde karþýlayabilmek amacýyla bu programa katýlan 31 adet Peugeot Yetkili Satýcýsý bünyesinde, filo müþterisi olan tüzel kiþilere yönelik Peugeot Professionnel programýný hayata geçirdi. Böylece filo satýþlarýna yönelik özel hizmetlerine bir yenisini daha ekleyen Peugeot, ticari yaklaþýmlarýndaki iddiasýný sürdürüyor.
Geely Emgrand EC7 Hatchback satýþta
Toyota’nýn prizden þarjlý otomobili Frankfurt’ta olacak 2011 Frankfurt Motor Show, çevreci teknolojilerin lideri Toyota’nýn, pazara sunacaðý ilk þarj edilebilen elektrikli hibrid aracý olan Prius Plug-in Hybrid üretim modelinin dünya prömiyerine ev sahipliði yapýyor. Toyota, bu sene Frankfurt’ta Prius Plug-in Hybrid ile çevreci teknolojiler üzerine yürüttüðü 40 yýllýk çalýþmasýnda önemli bir dönüm noktasýna imza atýyor. Yeni Prius Plug-in Hybrid, Toyota’nýn güvenilirlik standartlarýný karþýlamak amacýyla geliþtirilen daha kompakt lityum-iyon pil ile donatýldý. 0 emisyon sunan elektrikli sürüþ menzili önemli oranda artan Prius Plug-in Hybrid, bu sayede 100 km’de sadece 2.2 litre yakýt tüketirken, otomobilde benzeri görülmemiþ bir þekilde yalnýzca 49 gr. CO2 salýmý gerçekleþiyor. Prius Plug-in Hybrid, ayrýca normal bir elektrik prizinden 220 V ile 1.5 saatte þarj edilebilirken, elektrikli sürüþ performansý 100 km/saat hýza ulaþýyor.
GEELY’NÝN C segmentindeki Emgrand EC7 modelinin hatchback versiyonu Türk tüketicisiyle buluþtu. Emgrand EC7 Hatchback, 1.5 lt. benzinli motor seçeneði ile 28,990 TL’den baþlayan fiyat etiketiyle satýþa sanuluyor. Geely’nin Emgrand serisi, markanýn Avrupalý kullanýcýlar için Avrupa standartlarýnda ürettiði ilk otomobil serisi olma özelliðini taþýyor. Geely Emgrand EC7 Hatchback, 1,5 lt. 106 hp benzinli CVVT motor ile donatýlmýþtýr. Dakikada 5,800 devir ile 106 beygir güç üreten bu motor, 4400 dev/dak’da ise 133 Nm maksimum tork üretiyor. Bir çok prestijli marka tarafýndan da kullanýlan yüksek teknolojili yeni nesil CVVT motor, her devirde yüksek performans ve düþük yakýt tüketimi sunuyor.
2 saatte 100 araç sattý
TÜRKÝYE'NÝN kurumsal ikinci el markasý DOD, Profesyonel üyelik tanýtýmýný yaptýðý açýk artýrmayý 2 saatte 100 araç gibi rekor bir satýþla kapadý! DOD’un araç alým satýmýný profesyonel iþ olarak benimseyen üyelerine özel ProDOD üyelik sisteminin de tanýtýldýðý açýk artýrmaya yoðun ilgi oldu. Profesyonel ve bireysel katýlýmcýlardan oluþan 160 kiþinin katýlýmýyla gerçekleþen açýk artýrmada, 2 saat gibi kýsa bir sürede 100 adet araç satýldý. DOD bu satýþ adedi ile kuruluþundan bu yana düzenlediði açýkartýrmalarýnda bir seferde yapýlan en yüksek satýþ adedine ulaþtý.
Audi A6’yý nasýl isterdiniz?
NEXUM Creative’in Audi A6 için geliþtirdiði iPad uygulamasý sayesinde kullanýcýlar Audi A6’yý istedikleri þekilde tasarlayýp kendilerine özel bir A6 oluþturabiliyor. Audi A6 tutkunlarý http://itunes.apple.com/tr/app/audi-a6 adresinde yer alan ücretsiz uygulama sayesinde Audi A6’yý tüm detaylarý ve ilerici teknolojik özellikleriyle inceleyebiliyor. Kullanýcýlar uygulama içerisinde kendilerine en yakýn yetkili satýcýya ulaþýp test sürüþü talebindede bulunabiliyor.
Proton’dan bayram gezmesi için
Volvo kârlýlýðýný ve satýþlarýný arttýrdý Volvo Car Türkiye, 2011’in ilk altý ayýnda geçen yýla oranla yüzde 78 oranýnda daha fazla satýþ gerçekleþtirdi. Volvo’nun 2011’in ikinci çeyreðinde vergi öncesi faaliyet kârý 65 milyon 400 bin Euro olarak gerçekleþirken geçen yýla göre 18 milyon 600 bin Euro artýþ kaydedilmiþ oldu. Volvo Car Corporation Baþkaný ve CEO’su Stefan Jacoby, “Amaçlarýmýza ulaþmak için daha yapmamýz gereken iþler olsa da, birçok pazarda satýþlarýmýzý önemli miktarda artýrdýðýmýzý rahatlýkla söyleyebiliriz” dedi. Volvo Car Türkiye de yýlýn ilk altý ayýnda, geçen yýlýn ayný dönemine oranla satýþlarýný yüzde 78 oranýnda artýrdý. 2010’un ilk altý ayýnda Volvo satýþlarý 1442 adet olarak gerçekleþirken, 2011’de bu rakam 2529’a ulaþtý. Volvo’nun premium segmentteki pazar payý da geçtiðimiz yýla göre yükseldi.
PROTON Ulu Motor, Haziran ayýnda baþlatýlan ve büyük ilgi gören ayda 390 lira ödemeli yaz kampanyasýný Aðustos ayýnda 2012 model yýlýna ait araçlarda da devam ettiriyor. Yeni model yýlýna tavsiye edilen anahtar teslim fiyatlarýnda hiçbir artýþ yapmadan giren Proton’un, ayrýca 2012 model yýlýna ait araçlar için de özel ödeme seçenekleri sunuyor. Kampanyadan yararlanmak isteyenlerin 3 bin 900 lira peþinat ile Savvy, 4 bin 900 lira peþinat ile Saga, 5 bin 900 lira peþinat ile Gen2 Hacthback ve 6 bin 900 TL peþinat ile Gen2 Sedan satýn alabilecekler.
SPOR
Y
22 AÐUSTOS 2011 PAZARTESÝ
PLAY-OFF TARTIÞILIYOR
13
HABERLER
FEDERASYONUN TÜRK FUTBOLUNU CANLANDIRMAK ÝÇÝN HAZIRLADIÐI PROJEYE GÖRE NORMAL SEZONU ÝLK DÖRT SIRADA TAMAMLAYAN TAKIMLAR ÇÝFT DEVRELÝ LÝG USULÜ YENÝDEN MÜCADELE EDECEK. LÝGDE ALINAN PUANLAR PLAY-OFF'TA GEÇERLÝ OLACAK. BU YENÝ SÝSTEM ÝLE TAKIMLAR ARASINDAKÝ ÇEKÝÞME SON HAFTAYA KADAR SÜRECEK. FUTBOL Federasyonu'nun yeni sezonda uygulamaya koymayý planladýðý play-off sisteminde, 34 haftalýk Süper Lig maratonunda toplanan puanlar da geçerli olacak. Milliyet gazetesinde Cemal Ersen'in haberine göre, þike ve teþvik soruþturmasýyla kan kaybeden Türk futbolunu cazip hale getirmek için hazýrlanan projeye göre normal sezonu ilk dört sýrada tamamlayan takýmlar çift devreli lig usulü oynayacak. Bu takýmlar ligde kazandýklarý puanlarýn avantajýný play-off'ta kullanma hakkýný elde edecek.
Örneðin ligi 76 puanda ilk sýrada bitiren takým play-off mücadelesine 38 puanla baþlayacak. 71 puan alan ve dördüncü olan takým ise 35.5 olan puaný yarým puanlýk ekleme yapýlacak ve 36 puanla play-off grubuna katýlacak. Kulüpler böylece bir sezonluk performanslarýnýn karþýlýðýný playoff'taki maçlarýna taþýma imkaný bulacaklar. Dört takým play-off'ta toplayacaðý puanlarý normal ligden taþýdýklarý puanlarýn üzerine ekleyecek ve ilk iki sýrada yer alan ekipler ülkemizi Þampiyonlar Ligi'nde temsil edecek.
Ayný sistem 5 ve 8. sýrada ligi tamamlayan takýmlarýn kendi aralarýnda oynayacaklarý maçlarda da uygulanacak. Böylece 34 haftalýk lig maratonunda saðlanan kazanýmlar da gözardý edilmemiþ olacak. Play-off sistemi ile lig 40 haftaya uzayacak ve ekstra 24 maç daha oynanacak. Yeni formatta 9 hafta çarþamba günlerine lig maçý konulacak. Yeni sistem ligi 8. sýrada bitiren takýma da UEFA Avrupa Ligi kapýsýný açacaðý için, sezon içerisindeki mücadele ve çekiþme son haftaya kadar devam edecek.
Play-off mücadelesinde averaj hesaplamasý aynen 34 haftalýk normal sezonda olduðu gibi yapýlacak. Puan eþitliði halinde önce play-off'ta kendi aralarýnda oynadýklarý maçlardaki gol averajýna, sonra genel averaja bakýlarak bir sýralama gerçekleþtirilecek. Ligden gelen disiplin cezalarý playoff'a taþýnacak. Örneðin son hafta kýrmýzý kart görüp 3 maç ceza alan oyuncu cezasýný bu maçlarda tamamlayacak. Saha kapatma veya seyircisiz oynama cezalarý da aynen uygulanacak.
Brezilya finalde Portekiz'i 3-2 yenerek þampiyonluða ulaþtý.
20 Yaþ Altý Dünya Kupasýnda Brezilya þampiyon oldu
Trabzonspor'da ceza sýkýntýsý
KOLOMBÝYA'DA süren FIFA 20 Yaþ Altý Dünya Kupasý'nda, finalde Portekiz'i uzatmalarda 3-2 yenen Brezilya, 5. kez þampiyon oldu. Bogota'daki El Campin stadýnda oynanan ve normal süresi 2-2 tamamlanan maçta Brezilya'nýn gollerini Oscar (Dk. 5, 78, 111), Portekiz'in gollerini Alex (Dk. 9) ve Nelson Oliveira (Dk. 59) attý. Brezilya Milli Takýmý böylece bu kupayý 5. kez kazandý. Daha önce 1983, 1985, 1993 ve 2003'te þampiyon olan Brezilya, 2009'da finalde penaltýlarla Gana'ya yenilmiþti. Þampiyonada Portekiz'i 3'üncülük maçýnda 3-1 yenen Meksika da 3. oldu. Kupanýn en iyi oyuncusu Brezilya'dan Henrique seçilirken, Henrique ile birlikte 5'er gol atan Alexandre Lacazette (Fransa) ve Alvaro Vazquez (Ýspanya) gol kralý unvanýný paylaþtýlar. Turnuvanýn fair-play ödülü ise Nijerya'ya verildi.
BORDO-MAVÝLÝLERDE KULÜP BAÞKANI SADRÝ ÞENER ÞÝKE SORUÞTURMASINA ÝLÝÞKÝN AÇIKLAMALARLA CEZA ALIRKEN, TEKNÝK DÝREKTÖR GÜNEÞ DE PFDK'YA SEVK EDÝLDÝ. AVRUPA ÞAMPÝYONLAR LÝGÝ ÖN ELEME TURUNDA ZOKORA VE ADRIAN, AHTLETÝC BÝLBAO MAÇINDA DA COLMAN VE BURAK GÖRDÜKLERÝ KARTLARLA CEZALI KONUMUNA DÜÞTÜLER.
Forlan'ýn babasý: Oðlum Atletico'da kalmayacak
Þenol Güneþ
Burak Yýlmaz
YENÝ sezonu Avrupa kupalarýndaki eleme maçlarý nedeniyle erken açan Trabzonspor, henüz Spor Toto Süper lig baþlamadan hem yönetim, hem sporcu hem de teknik adam olarak ceza sýkýntýsý yaþýyor. Ýlk olarak Futbolda þike soruþturmasý kapsamýnda göz altýna alýnan ve tutuksuz yargýlanmak üzere serbest býrakýlan kulüp baþkaný Sadri Þener'e yurt dýþý yasaðý cezasý getirildi. Bordo-mavili takýmýn Avrupa Þampiyonlar Ligi 3. ön eleme turunda Benfica, UEFA Avrupa Play-off turunda Athletic Bilbao deplasmanlarýna bu nedenle gidemeyen baþkan Þener, daha sonra Futbol Federasyonu tarafýndan tedbirsiz olarak da Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'na (PFDK) sevk edildi. Soruþturmada ismi geçen diðer yöneticiler Nevzat Þakar ve Recep Denizer de PFDK'ya sevk edilen diðer yöneticiler oldu. Tedbirsiz olarak PFDK'ya sevk edilen Þener, daha sonra buna tepki olarak basýnda çýkan açýklamalarýna iliþkin olarak 30 gün hak mahrumiyeti cezasý aldý. ÞENER MAÇ ÝZLEYEMÝYOR Kulüp baþkaný Sadri Þener, yurt dýþýna çýkýþ yasaðý nedeniyle bordo-mavili takýmýn Benfica ile Athleti Bilbao ile deplasmanlarda yaptýðý maçlarý stattan izleyemedi. Þener, ayrýca PFDK tarafýndan aldýðý 30 günlük hak mahrumiyeti cezasý nedeniyle de ligde de takýmýný temsil edemeyecek.
Gustavo Colman
Trabzonspor'da teknik direktör Þenol Güneþ de Ýspanya'da yaptýðý açýklamalar nedeniyle tedbirli olarak PFDK'ya sevk edildi. Savunmasýný Futbol Federasyonu'na gönderen ve bu konudaki kararý bekleyen Güneþ, ayrýca Athletic Bilbao maçýnda da hakeme yaptýðý itiraz nedeniyle kýrmýzý kart ile tribüne gönderildi. Güneþ, Athletic Bilbao maçýnda da yedek kulübesindeki yerini alamayacak. 4 OYUNCU CEZALI DURUMDA Futbol federasyonunun aldýðý kararlara iliþkin olarak yaptýðý açýklamalarla baþkan Þener ve yönetim kurulu üyeleri cezalandýrýlýrken bu konudaki kararý bekleyen teknik direktör Þenol Güneþ'in yaný sýra bordo-mavili futbolcular da maçlarda gördükleri kartlar ile cezalý konumuna düþtüler. Avrupa Þampiyonlar Ligi ön eleme turunda sarý kart gören Zokora ve kýrmýzý kart görerek 2 maç ceza alan Adrian, UEFA Avrupa Ligi'ndeki Athletic Bilbao maçýnda forma giyemediler. Athletic Bilbao maçýnda kýrmýzý kart gören Burak ile sarý kart gören Colman ise bu takýmla 25 Aðustos'ta Ýstanbul'da oynanacak maçta forma giyemeyecek. Bordo-mavililer, Burak, Adrian ve Colman gibi üç önemli oyuncusunun forma giyemeyecek olmasý nedeniyle rövanþ maçý öncesi bir hayli sýkýntý yaþýyor.
Bilbao'yu Zokora durduracak UEFA Avrupa Ligi playoff turunda Athletic Bilbao ile 0-0'ýn rövanþýna Ýstanbul'da çýkacak olan Trabzonspor'da, sezon baþýnda Ýspanya'nýn Sevilla Kulübü'nden transfer edilen 'Maestro' lakaplý Fildiþi Sahilli oyuncu Zokora'ya büyük görev düþecek. UEFA Þampiyonlar Ligi 3. ön eleme turunda Benfica ile yapýlan rövanþ maçýnda sarý kart görerek cezalý konuma düþeren ve Athletic Bilbao ile yapýlan ilk maçta forma giyemeyen Fildiþi Sahilli oyuncu, rövanþ maçýnda takýmdaki yerini alabilecek. Orta alanda Polonyalý oyuncu Adrian ve Arjantinli Colman'ýn kart cezasý nedeniyle forma giyemeyecek olmasý
nedeniyle gözler Didier Zokora da olacak. Bu iki oyuncunun yokluðunda Brezilyalý Alanzinho'nun orta alanda görev almasý, hücum hattýnda oynayan Halil Altýntop'un da bu mevkiye çekilmesi bekleniyor. Zokora, yaptýðý açýklamada, ilk maçta takým arkadaþlarýnýn iyi bir mücadele örneði gösterdiðini belirterek, ''Onlarý kulübüm ve taraftarlarým adýna tebrik ediyorum. Çok iyi mücadele ettiler'' dedi. Önlerinde çok önemli bir haftanýn bulunduðunu ifade eden Zokora, ''Avrupa Ligi'nde gruplara kalmak istiyoruz. Bunun için var gücümüzle mücadele edeceðiz'' diye konuþtu.
TERÝM MORAL VERDÝ: Hazýrlýklarýný Slovenya'nýn Bled kasabasýnda sürdüren Galatasaray, akþam 1,5 saat süren antrenman yaptý. Fatih Terim yönetiminde yapýlan idmanda futbolcular ýsýnma hareketlerinden sonra taktik aðýrlýklý çift kale maç yaptýlar. Daha sonra yarý saha maçý yapan futbolcular Fatih Terim tarafýndan taktiksel olarak uyarýldýlar. Terim
maç esnasýnda gol pozisyonlarýný kaçýran futbolculara büyük moral verirken, gol yapan futbolcularý ise alkýþladý. Terim, özellikle gole yakýn oyuncularýndan gol vuruþlarýnýn isabetli olmasýný istedi. Kaleci antrenörü Tafarel kaleciler Muslera, Aykut ve Ufuk'u çalýþtýrdý. Özellikle yeni transfer Muslera kurtarýþlarýyla göz doldurdu. FOTOÐRAF: A.A
NURÝ ÞAHÝN G.SARAY'A KARÞI FORMA GÝYECEK ÝSPANYA'NIN Real Madrid takýmýnda ilk sezonunu geçiren, ancak sakatlýðýndan dolayý henüz hiçbir maçta oynayamayan milli futbolcu Nuri Þahin'in, 33. Santiago Bernabeu Turnuvasý'nda Galatasaray'a karþý forma giymesi bekleniyor. Ýspanyol spor basýný, 12 Temmuz'dan bu yana sol dizinden sakatlýk yaþayan ve tam olarak takýmla antremanlara çýkamayan Nuri'nin gelecek Pazartesiden itibaren takýmla birlikte idmanlara çýkacaðýný ve 22 Aðustos Çarþamba günü Galatasaray'a karþý oynanacak özel turnuva maçýnda forma giyeceðini ileri sürdü. Borussia Dortmund'da iken geçtiðimiz 17 Nisan'da sað dizinden sakatlýk geçiren Nuri, o tarihten bu yana hiçbir maçta forma giyemedi. Real Madrid kulübü herhangi bir açýklama yap-
masa da, Ýspanyol basýnýnda yazýlanlara göre, Nuri'nin aðrýlarýnýn tamamen geçtiði ve Türk futbolcunun oynamak için sabýrsýzlandýðý öne sürülüyor. Marca gazetesi, Türk futbolcuyla ilgili verdiði geniþ haberde, ''Mourinho, süratli futbol oynayan Nuri'nin birkaç ay içinde Avrupa'nýn en üst düzey futbolcularýndan biri olacaðýna emin. Portekizli teknik adam, Nuri'nin önemini iyi bildiðinden sakatlýðýna raðmen yerine hiçbir oyuncu istemedi. Madrid'de herkes, Türk futbolcunun takýmýn kilit oyuncularýndan biri olacaðýna inanýyor. Nuri, orta sahada Xabi Alonso'nun görevini hafifletecek. Madrid taraftarý, en fazla heyecan yaratan transferi artýk görmek istiyor'' yorumlarýnda bulundu.
bir ortamda çalýþtýklarýný kaydeden Albayrak, ''Futbolcularýmýzýn neþesi ve mutluluðu gözlerinden okunuyor. Hazýrlýklarýmýzý günde yaptýðýmýz çift idmanla sürdürüyoruz. Teknik direktörümüz Fatih Terim, futbolcularla tek tek ilgileniyor. Hocamýz uyumadan ben de uyumuyorum. Allah Fatih Terim'i baþýmýzdan eksik etmesin'' diye ko-
Levent Cup'ta Ukraynalý Svitolina þampiyon TF Kadýnlar Turu kapsamýnda bu yýl ikincisi düzenlenen Levent Cup Tenis Turnuvasý'nda teklerde Ukraynalý Elina Svitolina þampiyon oldu. Levent Tenis Kulübü Derneði kortlarýnda gerçekleþtirilen 10 bin dolar ödüllü turnuvanýn tekler finalinde, Sloven Anja Prislan'ý 6-2, 5-7 ve 6-0'lýk setlerle 2-1 yenen Svitolina mutlu sona ulaþtý. Svitolina ve Prislan'a kupalarýný Levent Tenis Kulübü Tenis Direktörü Ömer Uslu ile Üniversite Sporlarý Federasyonu Yönetim Kurulu üyesi Sedefhan Oðuz verdi. Çiftlerde ise Christina Shakovets (Almanya)Ashvarya Shrivastava (Hindistan) ikilisi, Büyük Britanya'dan Tara Moore-Lisa Whybourn çiftini 6-1 ve 6-3'lük setlerle 2-0 yenerek, ilk sýrayý aldý. Çiftler kategorisinde dereceye giren tenisçiler, kupalarýný Levent Tenis Kulübü Baþkaný Ali Kurt ve kulübün en yaþlý üyesi Sagman Belgerden'in elinden aldý.
Brezilyalý eski yýldýz oyuncu Socrates yoðun bakýmda
Real Madrid'in yeni transferi Nuri Þahin'in sakatlýðýnýn geçtiði bildirildi.
ALBAYRAK: MÜKEMMEL BÝR HAVAMIZ VAR GALATASARAY yöneticisi Abdülrahim Albayrak, ''Takýmýmýzda mükemmel bir hava var'' dedi. Yeni sezon hazýrlýklarýna Slovenya'nýn Bled kasabasýnda sürdüren sarý-kýrmýzýlýlarýn yöneticisi Albayrak, kamp çalýþmalarýyla ilgili olarak açýklamalarda bulundu. Teknik direktör Fatih Terim'in daha önce tespit ettiði Bled kasabasýnda çok güzel
ATLETÝCO Madrid'in yýldýz futbolcusu Diego Forlan'ýn geleceði tartýþma konusu olmaya devam ederken, Uruguaylý golcünün babasý, ''Oðlum, Atletico'da kalmayacak'' açýklamasýnda bulundu. Uruguay radyosuna demeç veren Pablo Forlan, ''Diego, Atletico'da memnun deðil. Herþeyini verdi, büyük bir profesyonellik örneði gösterdi ama karþýlýðýný göremedi. Ben kendi çocuklarýmý savunurum ve yanýlmayacaklarýný düþünürüm. Ondan dolayý Atletico'ya aldýðýndan dha çok verdiðini düþünüyorum'' dedi. Forlan'ýn Atletico ile iki yýllýk daha sözleþmesi bulunmasýna raðmen Madrid'deki döneminin sona erdiðini savunan baba Pablo Forlan, ''Menajeri, Milano'da görüþüyor ve Diego da bekleyiþte'' ifadelerini kullandý. Atletico Madrid kulübünü eleþtiren Pablo Forlan, ''Kulüp, yýldýz futbolcularýna daha çok bakmalý. Agüero'ya da aynýsý yaptý. Ýdol olan futbolcularý tutmak için onlara sarýlmak yerine satýyor'' þeklinde konuþtu. Bu arada Forlan'ýn, Ýtalya'nýn Ýnter takýmýna gitme olasýlýðý yüksek gösterilirken, Atletico'nun bu futbolcusunun yerini doldurmak için Portekiz'in Sporting Braga takýmýndan Pizzi ile ilgilendiði ileri sürülüyor.
nuþtu. Transfer çalýþmalarýnýn artýk noktalamasý gerektiðini belirten Albayrak, ''Basýn mensubu arkadaþlarýmýz her gün yeni bir ismi transfer edecekmiþiz gibi haberler yazýyorlar. Bu da bizi üzüyor ve kulübümüze zarar veriyor. Artýk transferin konuþulmasýný istemiyoruz. Tek amacýmýz lige en iyi þekilde hazýr olmak'' ifadelerini kullandý.
BREZÝLYA Milli Takýmýnýn eski oyuncularýndan Socrates'in (57) sindirim sistemindeki kanama nedeniyle hastaneye kaldýrýldýðý ve yoðun bakýma alýndýðý bildirildi. Ünlü futbolcunun tedavi gördüðü Sao Paulo'daki Albert Einstein hastanesinin açýklamasýnda, Socrates'in portal hipertansiyona baðlý kanama belirtisi gösterdiði belirtildi. Socrates'in tedavisinin sürdüðü kaydedildi. Tam adý Socrates Brasileiro Sampaio de Sousa Vieira de Oliveira olan ve 1982 ve 1986 Dünya Kupalarýnda Brezilya Milli Takýmýnýn kaptanlýðýný yapan Socrates, Botafogo (1974-1978), Corinthians (1978-1984) ve Fiorentina'da (1984-1985) forma giydi.
Hazal dünya dördüncüsü PERU'NUN baþkenti Lima'da devam eden Dünya Gençler Yüzme Þampiyonasý'nda, Türk sporcu Hazal Sarýkaya, dünya dördüncüsü oldu. Yarý finalde 3. olana Sarýkaya, 50 metre sýrt üstü finalinde 29.12'lik derece elde ederken, 4. oldu ve madalyanýn az farkla uzaðýnda kaldý.
Y Allah yolunda nasýl cihat etmek gerekiyorsa öyle cihat edin. (...) Namazýnýzý dosdoðru kýlýn, zekâtýnýzý verin ve her iþinizde Allah’a sarýlýn. Sizin dostunuz O’dur. O ne güzel dosttur ve O ne güzel yardým edicidir! (Hac/22:78) Derleyen: ORHAN GÜLER
ÇOCUKLUÐUMUN RAMAZANLARI EKREM KILIÇ
azlarýný ilçe merkezinde geçirmek zorunda olanlar için en kötü hâdise, geceleri ortalýðý istîlâ eden sivrisinekler idi. Kýzýlýrmak kenarlarýndaki ovada pirinç ekimi yapýlýrdý. Çeltik tarlalarý su dolu tutulduðu için çok miktarda sivrisinek ürerdi. Bunlar geceleri insanlarý çok râhatsýz ederdi. Üstelik, sýtma mikrobu aþýladýklarý için tehlikeli idiler. Sineklerden sakýnmak için, evlerin pencereleri önüne saksýlar içinde, fesleðen denen reyhan bitkisi konurdu. Pek lüzumlu olmadýkça, pencereler açýkken ýþýk yakýlmazdý. Geceleri râhat bir uyku için en gerekli malzeme cibinlik idi. Kasabanýn içi hem ýrmaðýn nemi, hem orta yerinde dönümlerce yer kaplayan cesîm kaya kütlesi sebebiyle sýcak olurdu. Cibinliðin içi sýcak, dýþý sinek hücûmuna mârûz idi. Baðlar, 510 km. uzakta ve tepelerin eteklerinde olduðundan hayli serin ve sivrisineksiz idi. Halk, bu sýkýntýlardan kurtulmak için o mesâfeyi yürüyüp her gün kasabaya gidip gelmeyi göze alýrdý. Hani, buna da deðerdi! Yaz ve Ramazan rehâveti ikindiden sonra
Y
Kim Allah rýzasý için bir gün oruç tutarsa, Allah o bir güne karþýlýk onu cehennemden 70 yýl uzaklaþtýrýr. (Neseî, Sýyâm: 44; Ýbni Mâce, Sýyâm: 34)
22 RAMAZAN 1432 / 22 AÐUSTOS 2011 PAZARTESÝ
Yaz rehaveti halkýn üzerine iyice çökerdi. Çarþýda iþler, Cuma ve ilçenin pazarý olan gün hâriç, zâten pek durgun olurdu. Birkaç yabancý memurun dýþýnda yabancý âile yoktu. Onlar da hem yaz sýcaðýndan, hem Ramazan yorgunluðundan kurtulmak için izinlerini bu vakitlere denk getirirlerdi. Dolayýsý ile yaz ikindilerinden sonra akþamý beklemeksizin iþyerleri tâtil edilir ve serinlikte baðlara doðru yola koyulunurdu. Sýcaktan, susuzluktan, açlýktan, sigarasýzlýktan, orucun verdiði halsizlikten bitkin bir vaziyette baðýna ulaþan erkekler iftara kadar bir köþede dinlenip kendilerine gelmeye çalýþýrlardý. Çocuklarýn dikkatli olmalarý gereken zamanlardan biri, belki en önemlisi bu sýralar idi. Çünkü, sabýrlarýný tüketmek üzere olan babalar, aðabeyler bu vakitlerde çok sinirli ve kýrýcý olabilirlerdi. Günün bütün yorgunluðu içilen ilk yudum suda, yenen ilk lokma yemekte, çekilen ilk nefes sigarada duman olur giderdi. Tiryâkilerin nefes almasý ile çocuklar da râhat bir nefes alýrlardý.
Kumbara
Ýmam Hatip Lisesi’nde... GEÇMÝÞ RAMAZAN OLUR KÝ ADEM PALA
ostlarýmý yakýndan tanýma vakti gelmiþti artýk. “Oruçlu iken þu yapýlýrsa mekruh olur, bu yapýlýrsa sevap kazanýrsýn. Namazýn sünnetleri bunlar, vacipleri þunlardýr.” Derken yanýk bir sesle ezan sesi duyuluyor koridordan. Nerede miyim ben? Lisede, Ýmam Hatip Lisesinde. Bunu okurken gözlerimin içinin güldüðünü anlamýþsýnýzdýr. Aradýðýmý yeri bulmuþtum, elhamdülillah... *** Amatörlükten kalfalýða geçiþimi tamamlýyordum artýk. Mahallemizin güzide genç müezzinlerinden birisiydim. Minareden ezan sesi ile ilânâtý yapar olmuþtum. Teravihlerde gür bir sesle salâvat çekerken, diðer yandan rekatlarý ellerimle takip ediyordum. Anlayacaðýnýz, tam konsantre olmuþtum. Gençlik ya iþte, hissiyatlarýn kýpýr kýpýr olduðu zamanlar bunlar.
D
HAYATIN ÝÇÝNDEN NEVÝN ALAN
. Kocaeli Kitap Fuarý’nda yola devam. Çok özel ve güzel bir anne yanýmýza geldi. Yavrucuklarýyla birbirlerine sýkýca sarýlmýþlardý ve gözlerini kitaplardan alamýyorlardý. Annemiz mümkün olsa hepsini kucaklayacak baðrýna basarak onlarý koklayacaktý. Standýmýzýn da seçkinliðinin farkýndaydý ve kitaplar üzerine muhabbeti koyulaþtýrdýk. Bir yandan çocuklarýna okuma ve kitap aþkýný anlatýyor, bir yandan “Seçiminizi kendiniz yapýn” diye yavrularýný
3
teþvik ediyordu. Yavrular bu az bulunan kapasitedeki annenin varlýðýnýn kýymetini kavramýþlardý. Bu da beni ayrýca çok mutlu etmiþti. Kitaplar destelendi, hesaplatýldý, bana dönerek “Eþim asgari ücretle çalýþýyor. Kâðýttan kumbara yaptýk çocuklarýmla, bir önceki kitap fuarýndan bu yana para biriktirdik, þimdi onlarla ödeyeceðiz.” Bu nasýl bir kitap aþkýydý ki bir senedir sabýrla alacaklarý kitaplar için özveriyle para biriktirilmiþti. Daha önce tatmadýðým bir ‘kitap aþkýyla’ tanýþmýþtým.
Y
22 RAMAZAN 1432 22 AÐUSTOS 2011 PAZARTESÝ
Ey Veliyy-i Vekîl! Amellerimde rýzaný, emellerimde rahmetini, kulluðumda feyzini, duâmda icabetini, iþlerimde tevfikini esirgeme! Dinimde sa’yü gayret, himmetimde bereket, hizmetimde sadakat, davamda istikamet nasip eyle! Müslüman’ý Müslüman’a kardeþ kýl! Kardeþler arasýnda tefani sýrrýný ikame eyle! Kusurlarýmýzý affet! Âmin!
SÜLEYMAN KÖSMENE
RAMAZANNÂME ABDULLAH ÞAHÝN
Çok muazzeziz, savmýmýz oldu yirmi iki Gayri ayrýlýk çalar kapýmýzý hüzün bir-iki Kalpleri yaralar onun acý firkati Oruçla kurtulalým faniyattan, olalým bâki
SEMA CEYHAN
Cennetlik zerreler! ACBÜ’Z-ZENEB Dr.BAHRÝ TAYRAN
RAMAZAN’DA AÇILAN KAPILAR
Vuslat kapýsý
eliþini kandillerle karþýlarýz. Gönül hanelerimizi mümkün olduðunca paklamaya, kalplerimizi kandillerin nurlarý ile parlatmaya çalýþýrýz. Zira hasretle yolunu beklediðimiz “mübarek misafir” gelmektedir. Giderken “Elveda” diye gözyaþý döktüðümüz “on bir ayýn sultaný” tekrar gönüllerimizi þereflendirmeye, hanelerimizi þenlendirmeye, sofralarýmýzý
bereketlendirmeye gelmektedir. Minareler arasýna dizdiðimiz ýþýktan harflerle “Hoþ geldin ya Þehr-i Ramazan” diye geliþini hoþâmedilerle karþýlarýz. Onun geliþi, Hýzýr ile Ýlyas’ýn buluþmasý, âþýk ile mâþukun kavuþmasý gibi mü’minlere sevinç gözyaþlarý döktürür. O gelirken öyle bir vuslat kapýsý açýlýr ki, gönüllerimiz sürura, kalplerimiz nura gark olur.
ABDÝL YILDIRIM
G
Temel bir gün Ramazan ayýnda sevdiði bir dostunu ziyarete gider. Ne görsün, gaflete dalan dostu bir ziyafet sofrasý kurmuþ, bir þeyler týkýnmaya çalýþýr. Temel’i karþýsýnda gören dostu sýkýla utana Temel’e “Sen de gel, bir þeyler ye” der. Ramazan’da oruca riayet etmeyen dostuna acýyarak bakan Temel: “Ula sen zanneder misin ki ben kendime malikim, ben memurum, emir O Haþmetlu Padiþah’tan gelmezse yiyemem” der ve çýkar gider.
ikmet-i Ýlâhî, eðitim alan zerreleri dünyadan Cennete almayý gerektirmektedir. Zerrelerle ilgili “hikmetliliðin” kanun boyutunun, Bediüzzaman önce canlýlar âleminde nasýl iþletildiði tespitini yapar ve devamýnda ahiret boyutuna geçer. Dünya boyutunda zerrelerle ilgili olarak önce Allah’ýn israf etmeyen bir usulü olduðunu ve fena (kötü) iþler yapmadýðýný ifade ettikten sonra þu tespitte bulunur: Güz mevsiminde (sonbahar) vazifesi bitmiþ mahlûklarýn (canlýlarýn) maddî enkazlarý, ilkbahar ve yaz mevsimlerinde sanatkârane yeni yarattýklarýnda kullanýlmaktadýr. Bu deðerlendirmesinden sonra, ebedî âlemle ilgili olarak iki âyetle iki olaðanüstü tespitte bulunur. Âyetler þöyledir: “Dünyanýn baþka bir dünyaya (tebeddül) döneceði gün“ (Ýbrahim suresi 14/ 48) “Asýl hayata mazhar olan ise ahiret (ebedî âlem, cennet) yurdudur.” (Ankebut suresi 29/64) Bu âyetler ýþýðýnda der ki; “cansýz, þuursuz ve önemli vazifeler gören dünyadaki zerreler (elementler) elbette taþý, aðacý, her þeyi hayat ve þuur sahibi olan ahiretin (cennetin) bazý binalarýnda kullanýlmalarý hikmetin gereklerindendir. Çünkü harap olmuþ dünyanýn zerratýný dünyada býrakmak veya yokluða atmak israftýr”. Bu ifadeden anlaþýlmaktadýr ki dünyada yaþamýþ tüm canlýlarýn vücutlarýna girip görev almýþ zerreler (elementler) bu fýrsatý bulamayanlardan daha üst seviyede ve daha deðerli bulunmaktadýr. Onlarýn canlýlarýn vücutlarýnda gördükleri görevlerinde bir hedef vardýr. O da cennetteki bitkiler, taþlar ve bazý binalarda görev almalarý ve tekrar kullanýlmalarýdýr. Onun için dünyada býrakýlmayacaklardýr.
H