Erbaa Zaman
DurduÄ&#x;unda
Erbaa when the clock stopped
04
11
Horoztepe
Silahtar Ömer Paşa Camii
16
22
Opadorya / Eupatoria
Emeri Kaya Mezarı
26
28
Kilise Suyu
Simeri Kalesi
30
32
Yer Köprü
Kevgir (Dibek) Kalesi
34
36
Erek Hamamı
Kent Müzesi
Horoztepe Erbaa Belediyesi Adına İmtiyaz Sahibi Belediye Başkanı
Hüseyin Yıldırım Editör / Editor
Horoztepe
Horoztepe
Horoztepe
Nebi Kaya Yayın Kurulu / Editorial Board
Bülent Uzun Muhammet Sinan Kökcü Fotoğraflar / Photos
Cihat Taşkın Belediye Arşivi Grafik Tasarım / Graphic Design
Fatih Nişancı Çeviri / Translate
Şeyma Kökcü
Erbaa Belediyesi Erbaa Municipality © 2019
Horoztepe
Horoztepe
Horoztepe
Horoztepe
Horoztepe
Horoztepe
m.ö. 2300
Horoztepe
Horoztepe
Horoztepe antik ören yeri, modern Erbaa şehrinin doğusunda yer alır. Bu gün batıda İmbat Çayı ile sınırlanmış, diğer yönlerinde ise konutlar ve bir cadde tarafından çevrelenmiştir.
Tanrıça; Horoztepe’den çıkarılan “Çocuğunu Emziren Ana” heykeli Anadolu Medeniyetler Müzesi’nde sergilenmektedir. The Goddess; Removed From Horoztepe “Mother Breast- Feeding Her Baby” is Being Exhibited un Anatolian Civilizations Museum.
Bölgenin antik değeri ilk defa 1944 yılında Prof. Kılıç Ökten tarafından tespit edilmiştir. Horoztepe’deki höyüklerde Bakır Çağı, Hitit ve Frig dönemlerine ait birçok tipik eşyalar bulunmuş, yine 1954 yılında Raci Temizer Horoztepe’nin Alacahöyük tipinde bir özellik gösterdiğini ifade etmiştir. Horoztepe antik ören yeri, modern Erbaa şehrinin doğusunda yer alır. Bu gün batıda İmbat Çayı ile sınırlanmış, diğer yönlerinde ise konutlar ve bir cadde tarafından çevrelenmiştir. Bölgenin antik değeri ilk defa 1944 yılında Prof. Kılıç Ökten tarafından tespit edilmiştir. Horoztepe’deki höyüklerde Bakır Çağı, Hitit ve Frig dönemlerine ait birçok tipik eşyalar bulunmuş, yine 1954 yılında Raci Temizer Horoztepe’nin Alacahöyük tipinde bir özellik gösterdiğini ifade etmiştir.
Horoztepe, Erbaa
“
Newyork Metropolitan Müzesinde Sergilenmekte olan Horoztepe’ye ait eserlerden bazıları Uzun Boynuzlu İkiz Boğa Heykeli ve Sistrumlar
1956 yılı Ekim ayında Prof. Tahsin Özgüç ve Mahmut Akok, Horoztepe’de sistematik olarak çalışmalar başlatmış ve bu çalışmaların sonunda Horoztepe’nin bilinen Alacahöyük ve Mahmatlar’dan sonra üçüncü önemli merkez olarak arkeolojik literatürde yer almasını sağlamışlardır. Zaman zaman Horoztepe ile ilgili incelemeler yapılmış olsa da ne 1956 yılına kadar yapılan çalışmalar, ne de o yıldan bu güne kadar yapılan çalışmalar ören yerinin tamamen ortaya çıkarılmasını hedeflememiştir. Erbaa Belediyesi, Kültür Bakanlığı nezdinde çalışmaları sürdürmekte, ören yerinde kazı çalışmalarının başlamasıyla hem arkeolojinin hem de bölgede turizmin gelişimine katkı sağlanması amaçlanmaktadır. 1956 yılı Ekim ayında Prof. Tahsin Özgüç ve Mahmut Akok, Horoztepe’de sistematik olarak çalışmalar başlatmış ve bu çalışmaların sonunda Horoztepe’nin bilinen Alacahöyük ve Mahmatlar’dan sonra üçüncü önemli merkez olarak arkeolojik literatürde yer almasını sağlamışlardır. Zaman zaman Horoztepe ile ilgili incelemeler yapılmış olsa da ne 1956 yılına kadar yapılan çalışmalar, ne de o yıldan bu güne kadar yapılan çalışmalar ören yerinin tamamen ortaya çıkarılmasını hedeflememiştir. Erbaa Belediyesi, Kültür Bakanlığı nezdinde çalışmaları sürdürmekte, ören yerinde kazı çalışmalarının başlamasıyla hem arkeolojinin hem de bölgede turizmin gelişimine katkı sağlanması amaçlanmaktadır.
Horoztepe, Erbaa
Horoztepe bu güne kadar Türk arkeologlar Prof. Tahsin Özgüç ve Mahmut Akok’un bir hayli zengin buluntuların ele geçtiği kısa vadeli bir kurtarma kazısı ile bilindi. Yapılan kazılarda M.Ö 2300’lere varan Eski Tunç Devri mezar buluntularına ulaşıldı. Gaga ağızlı testiler, madeni meyvelikler, aynalar, savaş aletleri, güneş kursları ve çalparalar gibi müzik aletlerine kadar birçok eser bulundu. Horoztepe’den çıkarılan eserlerden bir kısmı Amasya ve Tokat müzelerin ‘de, bir kısmı Anadolu Medeniyetler Müzesinde sergilenmektedir. Bir kısmı ise yurt dışına kaçırılmış halen New York ve Paris müzelerinde sergilenmektedir. Horoztepe bu güne kadar Türk arkeologlar Prof. Tahsin Özgüç ve Mahmut Akok’un bir hayli zengin buluntuların ele geçtiği kısa vadeli bir kurtarma kazısı ile bilindi. Yapılan kazılarda M.Ö 2300’lere varan Eski Tunç Devri mezar buluntularına ulaşıldı. Gaga ağızlı testiler, madeni meyvelikler, aynalar, savaş aletleri, güneş kursları ve çalparalar gibi müzik aletlerine kadar birçok eser bulundu. Horoztepe’den çıkarılan eserlerden bir kısmı Amasya ve Tokat müzelerin ‘de, bir kısmı Anadolu Medeniyetler Müzesinde sergilenmektedir. Bir kısmı ise yurt dışına kaçırılmış halen New York ve Paris müzelerinde sergilenmektedir.
Boğa Heykelleri Bull Statues
Sürahi Jug Sistrum Sistrum
Güneş Kursu Solar Course
Çocuğunu Emziren Ana Tanrıça heykelciği o devir için ilginç özellikler taşımaktadır. Batı ve İç Anadolu’da eşine rastlanmayan bu heykel şimdilik Anadolu’nun en eski heykellerini temsil etmektedir. Devrine göre mütekâmil bir eserdir ve Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergilenmektedir. Bundan başka madeni mezar eşyaları, harp aletleri, pişmiş toprak kaplar, boğa ve geyik heykeli gibi hayvan heykelcikleri Horoztepe kazılarında bu güne kadar çıkarılmış olan antik eserlerdir. Alanın genelinde yapılan araştırmalar Hitit dönemini ve sonraki dönemlere ait yaşam alanlarının ortaya çıkması beklentilerini güçlendirir niteliktedir. Çanak Dish
Çocuğunu Emziren Ana Tanrıça heykelciği o devir için ilginç özellikler taşımaktadır. Batı ve İç Anadolu’da eşine rastlanmayan bu heykel şimdilik Anadolu’nun en eski heykellerini temsil etmektedir. Devrine göre mütekâmil bir eserdir ve Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergilenmektedir. Bundan başka madeni mezar eşyaları, harp aletleri, pişmiş toprak kaplar, boğa ve geyik heykeli gibi hayvan heykelcikleri Horoztepe kazılarında bu güne kadar çıkarılmış olan antik eserlerdir. Alanın genelinde yapılan araştırmalar Hitit dönemini ve sonraki dönemlere ait yaşam alanlarının ortaya çıkması beklentilerini güçlendirir niteliktedir.
Horoztepe antik ören yeri, Erbaa Ovası’na baştan sona can suyu veren Kelkit ırmağının güneyinde yer almaktadır. Erbaa Ovası’nın İpekyolu üzerinde bulunması, iklimi ve coğrafyası ile birlikte yetişen ürün çeşidi sayısında çarpıcı istatistiklere sahip olması bölgeyi eski medeniyetlerin yaşam sürdüğü bir alan haline getirmiştir. Erbaa’nın tarihte bir ilçe olarak yer alması 143 yıllık bir geçmişe dayanır. Buna karşılık son yapılaşmaların da etkisi ile artık şehrin içerisinde kalmış olan Horoztepe antik ören yeri ve çevredeki bazı köylerde bulunan kalıntıların tarihi M.Ö. 3000’li yıllara kadar uzanmaktadır. Erbaa tarihini ilçe merkezini n geçirdiği evrelerden çok, ilçe topraklarının tamamını içine alan bölgenin tarihine değinerek anlatacağız. Erbaa’nın tarihi özellikle Amasya ve Niksar tarihi ile iç içedir. Tarihi araştırmalar bölgede M.Ö. 3000’li yıllardan başlayarak çok sayıda devlet ve beyliğin hakimiyet kurduğunu göstermektedir. Horoztepe antik ören yeri, Erbaa Ovası’na baştan sona can suyu veren Kelkit ırmağının güneyinde yer almaktadır. Erbaa Ovası’nın İpekyolu üzerinde bulunması, iklimi ve coğrafyası ile birlikte yetişen ürün çeşidi sayısında çarpıcı istatistiklere sahip olması bölgeyi eski medeniyetlerin yaşam sürdüğü bir alan haline getirmiştir. Erbaa’nın tarihte bir ilçe olarak yer alması 143 yıllık bir geçmişe dayanır. Buna karşılık son yapılaşmaların da etkisi ile artık şehrin içerisinde kalmış olan Horoztepe antik ören yeri ve çevredeki bazı köylerde bulunan kalıntıların tarihi M.Ö. 3000’li yıllara kadar uzanmaktadır. Erbaa tarihini ilçe merkezini n geçirdiği evrelerden çok, ilçe topraklarının tamamını içine alan bölgenin tarihine değinerek anlatacağız. Erbaa’nın tarihi özellikle Amasya ve Niksar tarihi ile iç içedir. Tarihi araştırmalar bölgede M.Ö. 3000’li yıllardan başlayarak çok sayıda devlet ve beyliğin hakimiyet kurduğunu göstermektedir.
İğneler Needles
Geyik Heykelciği Deer Statuette
Çeşitli kaynaklara dayanarak bu devletleri şu şekilde sıralamak mümkündür: »» »» »» »» »» »» »» »»
Hattuş Krallığı Hitit İmparatorluğu Frig Uygarlığı Med Devleti Pers İmparatorluğu Makedonya Krallığı Pontus Krallığı Roma İmparatorluğu
»» »» »» »» »» »» »»
Bizans İmparatorluğu Danişmend Devleti Anadolu Selçuklu Devleti Moğol İmparatorluğu İlhanlı Devleti Osmanlı Devleti Türkiye Cumhuriyeti Devleti
Bölgedeki tarihten bahsederken söze Horoztepe ile başlamamızın nedeni, bölgedeki en eski yerleşim yeri olmasının yanında gün yüzüne çıkarılması için yapılan çalışmaların ülkemizin önemli arkeolojik bir değere kavuşması umudunun son günlerde güçlenmesidir. Çeşitli kaynaklara dayanarak bu devletleri şu şekilde sıralamak mümkündür: »» »» »» »» »» »» »» »»
Hattuş Krallığı Hitit İmparatorluğu Frig Uygarlığı Med Devleti Pers İmparatorluğu Makedonya Krallığı Pontus Krallığı Roma İmparatorluğu
»» »» »» »» »» »» »»
Bizans İmparatorluğu Danişmend Devleti Anadolu Selçuklu Devleti Moğol İmparatorluğu İlhanlı Devleti Osmanlı Devleti Türkiye Cumhuriyeti Devleti
Bölgedeki tarihten bahsederken söze Horoztepe ile başlamamızın nedeni, bölgedeki en eski yerleşim yeri olmasının yanında gün yüzüne çıkarılması için yapılan çalışmaların ülkemizin önemli arkeolojik bir değere kavuşması umudunun son günlerde güçlenmesidir.
Silahtar Ömer Paşa Camii
Armourer Omer Pasha Mosque Erbaa topraklarında tarih içinde yolculuğumuza kent merkezinin batısında Akça Köyünde yer alan Silahtar Ömer Paşa Camii ile başlayacağız. Kentin batısında, Kent merkezine birkaç kilometre mesafede yer alan Akça (Fidi) Köyünde bulunan bu mabed sadece bu yörenin değil, Anadolu’daki ahşap camilerin de sağlam kalabilmiş en güzel ve zengin örneklerinden biridir. Erbaa topraklarında tarih içinde yolculuğumuza kent merkezinin batısında Akça Köyünde yer alan Silahtar Ömer Paşa Camii ile başlayacağız. Kentin batısında, Kent merkezine birkaç kilometre mesafede yer alan Akça (Fidi) Köyünde bulunan bu mabed sadece bu yörenin değil, Anadolu’daki ahşap camilerin de sağlam kalabilmiş en güzel ve zengin örneklerinden biridir.
Bakır şamdanlardaki tarihlemelerden anlaşıldığına göre 1688 yılında o dönemle ilgili Ömer Paşa isminde bir kişi tarafından tamirat yapıldığı belirtilmektedir. Dışarıdan bakıldığında sade bir görünüşe sahip olan caminin etrafı üç taraftan bir revak sırası ile kapatılmış, dıştan taş örgülü bir avlu duvarı ile çevrilmiştir. Kuzeyindeki yuvarlak kemerli, tuğla örgülü saçaklı kapı cümle kapısıdır. Bu kapı diğer kapılardan daha büyüktür. Bakır şamdanlardaki tarihlemelerden anlaşıldığına göre 1688 yılında o dönemle ilgili Ömer Paşa isminde bir kişi tarafından tamirat yapıldığı belirtilmektedir. Dışarıdan bakıldığında sade bir görünüşe sahip olan caminin etrafı üç taraftan bir revak sırası ile kapatılmış, dıştan taş örgülü bir avlu duvarı ile çevrilmiştir. Kuzeyindeki yuvarlak kemerli, tuğla örgülü saçaklı kapı cümle kapısıdır. Bu kapı diğer kapılardan daha büyüktür.
Camiye zengin işlemeli bir kapıdan girilir. Kapı kanatları çatma tekniği ile yapılmış, yüzeyleri panolardan ayrılarak kabaralı çivilerle zenginleştirilmiş. Kapı çerçevesi ve kemeri, kilitli geçme taş görünümünde boyanmıştır. Kitabesinde Osmanlıca yazı bulunmaktadır. Burada taşın ahşaba uyarlanmış şekli görünmektedir. Dıştaki sadeliğin aksine caminin içi son derece zengin bir görünüme sahiptir. Cami hem eski inşaat tekniği hem de devrinin ahşap süslemedeki motif ve renk kompozisyonunu en iyi şekilde temsil etmektedir. Camiye zengin işlemeli bir kapıdan girilir. Kapı kanatları çatma tekniği ile yapılmış, yüzeyleri panolardan ayrılarak kabaralı çivilerle zenginleştirilmiş. Kapı çerçevesi ve kemeri, kilitli geçme taş görünümünde boyanmıştır. Kitabesinde Osmanlıca yazı bulunmaktadır. Burada taşın ahşaba uyarlanmış şekli görünmektedir. Dıştaki sadeliğin aksine caminin içi son derece zengin bir görünüme sahiptir. Cami hem eski inşaat tekniği hem de devrinin ahşap süslemedeki motif ve renk kompozisyonunu en iyi şekilde temsil etmektedir.
Ortada, iç yüzeylerinde burmalar, çıtalar bulunan dört ahşap destek ve bunların arasına atılan hatıllara taşıtılan tavan bir çiçek bahçesini anımsatır şekilde renklendirilmiştir. Mimari tarzı Selçuklu mimarisinin temsilcisi olarak ayakta durmakta ve o dönemin inşaat tekniklerini en iyi şekilde göstermektedir. Ortada, iç yüzeylerinde burmalar, çıtalar bulunan dört ahşap destek ve bunların arasına atılan hatıllara taşıtılan tavan bir çiçek bahçesini anımsatır şekilde renklendirilmiştir. Mimari tarzı Selçuklu mimarisinin temsilcisi olarak ayakta durmakta ve o dönemin inşaat tekniklerini en iyi şekilde göstermektedir.
Boğazkesen Köprüsü Kale Köyü, Erbaa
Opatorya / Eupatoria Opatorya / Eupatoria
Erbaa’nın kuzeyinde, Canik Dağları eteğinde, konyonun Erbaa Ovası’na bakan yüzünde, Kelkit ve Tozanlı ırmaklarının birleştiği noktada inşa edilmiştir. Burası Boğazkesen ya da Kale Boğazı adları ile bilinmektedir. Bölgeyi ele geçiren Pont Kralı VI. Mitridat Eupatoria kentinden bir iz kalmamıştır. Yalnız burada inşa edilen kalenin surları dikkat çeken kalıntılardır. Kalıntıların mimari özellikleri kalenin Bizans dönemine ait olduğunu göstermektedir. Buna göre kalenin VI. Mitridat’ın yaptırdığının üzerine Bizans döneminde tekrar inşa edildiği anlaşılmaktadır. Kale taş duvar ile sağlam temeller üzerine oturtulmuştur. İçerisinde gözetleme kuleleri, dış ortam ile irtibatı kesilmiş gizli sığınaklar ve mazgal delikleri bulunmaktadır. Erbaa’nın kuzeyinde, Canik Dağları eteğinde, konyonun Erbaa Ovası’na bakan yüzünde, Kelkit ve Tozanlı ırmaklarının birleştiği noktada inşa edilmiştir. Burası Boğazkesen ya da Kale Boğazı adları ile bilinmektedir. Bölgeyi ele geçiren Pont Kralı VI. Mitridat Eupatoria kentinden bir iz kalmamıştır. Yalnız burada inşa edilen kalenin surları dikkat çeken kalıntılardır. Kalıntıların mimari özellikleri kalenin Bizans dönemine ait olduğunu göstermektedir. Buna göre kalenin VI. Mitridat’ın yaptırdığının üzerine Bizans döneminde tekrar inşa edildiği anlaşılmaktadır. Kale taş duvar ile sağlam temeller üzerine oturtulmuştur. İçerisinde gözetleme kuleleri, dış ortam ile irtibatı kesilmiş gizli sığınaklar ve mazgal delikleri bulunmaktadır.
Boğazkesen Kalesi Kale Köyü, Erbaa
Kale, tamamı kagir bir yapı olup dış alandan bir, iç alandan altı girişlidir. İç kapılarının en büyüğü batı tarafındadır. Yaklaşık on metre boyundaki kapının üzeri tamamen kral resimleri, değişik figürler ve kabartma şekilleri ile işlenmiştir. Bahsi geçen kapının doksan yıl öncesine kadar varlığını koruduğu ancak daha sonra beş çift manda koşulmak suretiyle yerinden sökülerek buradan götürüldüğü yaşlılar tarafından ifade edilmektedir. Kale, tamamı kagir bir yapı olup dış alandan bir, iç alandan altı girişlidir. İç kapılarının en büyüğü batı tarafındadır. Yaklaşık on metre boyundaki kapının üzeri tamamen kral resimleri, değişik figürler ve kabartma şekilleri ile işlenmiştir. Bahsi geçen kapının doksan yıl öncesine kadar varlığını koruduğu ancak daha sonra beş çift manda koşulmak suretiyle yerinden sökülerek buradan götürüldüğü yaşlılar tarafından ifade edilmektedir.
Eupatoria bölgesi adı ile ifade edilen bu yer geniş bir alanda zamana ve insana dair yaptığı tanıklığa yüzyıllardır devam etmektedir. Kuşkusuz burada zengin bir medeniyetin varlığını sürdürmesi, sarp yamaçların eteğinde bulunmasından ve verimli topraklara sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Kelkit ve Tozanlı Irmakları tam bu noktada birleşerek Yeşilırmak Nehrini oluşturmaktadır. Bu iki ırmağın birleştiği noktada inşa edilmiş olan Boğazkesen köprüsü vardır. Tarihte Amasya ve Niksar bağlantısını sağlayan bir insanlık köprüsüdür. Sağlam ve düz kesilmiş dikdörtgen şeklindeki taşlarla zemine oturtulmuş olan Boğazkesen Köprüsü’nün su içerisinde dört ayağı bulunmaktadır. Ayakların yarıya kadar olan kısmı ile yarısından sonrasının mimari tarzı birbirinden farklıdır. Kale köyü tarafındaki ikinci ayağın suya yakın kısmında kesme taşa işlenmiş haç işaretleri bulunmaktadır. Köprü ayaklarının yarısının Bizans dönemine ait olduğu, yarıdan sonrasının ise Selçuklu eseri olduğu anlaşılmaktadır. Yörede yaşayan yaşlılardan edinilen bilgiye göre önceleri köprüde Selçuklu arması olan kartal figürü bulunduğu fakat sonradan sulara karışarak kaybolduğu belirtilmektedir. Eupatoria bölgesi adı ile ifade edilen bu yer geniş bir alanda zamana ve insana dair yaptığı tanıklığa yüzyıllardır devam etmektedir. Kuşkusuz burada zengin bir medeniyetin varlığını sürdürmesi, sarp yamaçların eteğinde bulunmasından ve verimli topraklara sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Kelkit ve Tozanlı Irmakları tam bu noktada birleşerek Yeşilırmak Nehrini oluşturmaktadır. Bu iki ırmağın birleştiği noktada inşa edilmiş olan Boğazkesen köprüsü vardır. Tarihte Amasya ve Niksar bağlantısını sağlayan bir insanlık köprüsüdür. Sağlam ve düz kesilmiş dikdörtgen şeklindeki taşlarla zemine oturtulmuş olan Boğazkesen Köprüsü’nün su içerisinde dört ayağı bulunmaktadır. Ayakların yarıya kadar olan kısmı ile yarısından sonrasının mimari tarzı birbirinden farklıdır. Kale köyü tarafındaki ikinci ayağın suya yakın kısmında kesme taşa işlenmiş haç işaretleri bulunmaktadır. Köprü ayaklarının yarısının Bizans dönemine ait olduğu, yarıdan sonrasının ise Selçuklu eseri olduğu anlaşılmaktadır. Yörede yaşayan yaşlılardan edinilen bilgiye göre önceleri köprüde Selçuklu arması olan kartal figürü bulunduğu fakat sonradan sulara karışarak kaybolduğu belirtilmektedir.
Yavuz Sultan Selim Han, Çaldıran seferine giderken ordusuyla Boğazkesen Köprüsü’nden geçmiştir. Ayrıca bundan üç yıl kadar önce köprünün kuzeybatısında, Karınca Dağları sırtlarında, ormanlık alan içerisinde defineciler tarafından birbirine çok yakın mesafede iki kaya mezarı bulunmuştur. Definecilerin Mithridat ve ailesinin mezarlarını aradıkları kazılarda bulunan iki kaya mezarından biri fazla hasar görmemiş, diğerinin ise giriş kısmı tahribata uğramıştır. Bu kaya mezarlarının ortaya çıkışı ile buradaki tarihi varlığın kale ve köprü ayakları ile sınırlı olmadığı, bölgenin bir bütün olarak ele alınması gerektiği ortaya çıkmaktadır. 2015 yılında, Tokat ilinde kültürel mirasın gün yüzüne çıkarılması için ayrılan bütçeler ve yapılan çalışmalar ile Eupatoria’daki insanlık mirasının da ortaya çıkarılıp, definecilerden ve yok olmaktan kurtarılarak turizme kazandırılması umudu yükselmiştir. Eupatoria bölgesinden ayrılıp Emeri Kral Kaya mezarına, batıya doğru yola çıkıldığında Erbaa’nın en büyük kasabası olan Karayaka’dan geçilir.
Yavuz Sultan Selim Han, Çaldıran seferine giderken ordusuyla Boğazkesen Köprüsü’nden geçmiştir. Ayrıca bundan üç yıl kadar önce köprünün kuzeybatısında, Karınca Dağları sırtlarında, ormanlık alan içerisinde defineciler tarafından birbirine çok yakın mesafede iki kaya mezarı bulunmuştur. Definecilerin Mithridat ve ailesinin mezarlarını aradıkları kazılarda bulunan iki kaya mezarından biri fazla hasar görmemiş, diğerinin ise giriş kısmı tahribata uğramıştır. Bu kaya mezarlarının ortaya çıkışı ile buradaki tarihi varlığın kale ve köprü ayakları ile sınırlı olmadığı, bölgenin bir bütün olarak ele alınması gerektiği ortaya çıkmaktadır. 2015 yılında, Tokat ilinde kültürel mirasın gün yüzüne çıkarılması için ayrılan bütçeler ve yapılan çalışmalar ile Eupatoria’daki insanlık mirasının da ortaya çıkarılıp, definecilerden ve yok olmaktan kurtarılarak turizme kazandırılması umudu yükselmiştir. Eupatoria bölgesinden ayrılıp Emeri Kral Kaya mezarına, batıya doğru yola çıkıldığında Erbaa’nın en büyük kasabası olan Karayaka’dan geçilir.
Verimli arazilerinde karpuz üretimine öncelik veren Karayaka Kasabası’nın koyunu meşhurdur. Adını Karayaka Kasabası’ndan alan Karayaka Koyunu, Erbaa’ da yetişen bir koyun cinsidir. Karayaka Koyunu et ve yünü yönünden oldukça verimlidir. Sürü sahipleri bölgedeki çayırlarla birlikte Giresun’un Karagöl Yaylasından da yararlanmaktadır. Erbaa Ovasında yetişen sebzelerle yapılan meşhur Tokat Kebabının asıl lezzet sırrı Karayaka Koyununda saklıdır. Verimli arazilerinde karpuz üretimine öncelik veren Karayaka Kasabası’nın koyunu meşhurdur. Adını Karayaka Kasabası’ndan alan Karayaka Koyunu, Erbaa’ da yetişen bir koyun cinsidir. Karayaka Koyunu et ve yünü yönünden oldukça verimlidir. Sürü sahipleri bölgedeki çayırlarla birlikte Giresun’un Karagöl Yaylasından da yararlanmaktadır. Erbaa Ovasında yetişen sebzelerle yapılan meşhur Tokat Kebabının asıl lezzet sırrı Karayaka Koyununda saklıdır.
Emeri Kaya Mezarı Emeri Rock Tombs
Tarih içindeki yolculukta Emeri bölgesi, Erbaa’nın Karınca Dağları eteklerindeki en önemli yerleşim yerinden birisidir. Eski adı ile Emeri yeni adı ile Bağpınar köyünün kuzeydoğusunda bulunan Emeri Kalesi doğal bir kaya silsilesi halindedir. Burada bulunan Emeri Kaya Mezarı, Amasya’da bulunan kral kaya mezarlarıyla benzer özellikler taşımaktadır. Bu mezar, kalenin köye bakan tarafının başlangıç noktasında bulunmaktadır. Aynı zamanda Bağpınar Köyü ile Yoldere Köyü sınırında yer alan, üzerinde üç mezarın bulunduğu başka bir kaya daha vardır ki; köylüler bu kayaya “Teknetaş“ adını vermişlerdir. Kalenin Helenistik çağda bir yerleşim yeri olduğu bilinmektedir. Kaledeki mezar ile Teknetaş’ın “Men Tapınakları” nın ruhani liderlerine ait olduğu sanılmaktadır. Tarih içindeki yolculukta Emeri bölgesi, Erbaa’nın Karınca Dağları eteklerindeki en önemli yerleşim yerinden birisidir. Eski adı ile Emeri yeni adı ile Bağpınar köyünün kuzeydoğusunda bulunan Emeri Kalesi doğal bir kaya silsilesi halindedir. Burada bulunan Emeri Kaya Mezarı, Amasya’da bulunan kral kaya mezarlarıyla benzer özellikler taşımaktadır. Bu mezar, kalenin köye bakan tarafının başlangıç noktasında bulunmaktadır. Aynı zamanda Bağpınar Köyü ile Yoldere Köyü sınırında yer alan, üzerinde üç mezarın bulunduğu başka bir kaya daha vardır ki; köylüler bu kayaya “Teknetaş“ adını vermişlerdir. Kalenin Helenistik çağda bir yerleşim yeri olduğu bilinmektedir. Kaledeki mezar ile Teknetaş’ın “Men Tapınakları” nın ruhani liderlerine ait olduğu sanılmaktadır.
Emeri Kaya Mezarı Bağpınar Köyü, Erbaa
Emeri, yeni adıyla Bağpınar köyünün çevresinde yeni adları ile Üzümlü, Salkımören ve Ballıbağ gibi köyler de bulunmaktadır. Adlarından da anlaşılacağı gibi Erbaa Ovasında bağcılık yapılan bu köyler, ülke çapında Tokat Yaprağı adı ile bilinen Erbaa Asma Yaprağının anavatanıdır. Uygun zamanda hasadı yapılan yapraklar salamurada kendine has sarı rengi almaktadır. Yaprakların alt yüzeyi hafif tüylüdür. Ege Bölgemizde yetişen yapraklar gibi sert değildir, yumuşaktır. Erbaa yaprağını diğer salamura yapraklardan ayıran önemli bir özelliği de tülbent kadar ince olmasıdır. Emeri, yeni adıyla Bağpınar köyünün çevresinde yeni adları ile Üzümlü, Salkımören ve Ballıbağ gibi köyler de bulunmaktadır. Adlarından da anlaşılacağı gibi Erbaa Ovasında bağcılık yapılan bu köyler, ülke çapında Tokat Yaprağı adı ile bilinen Erbaa Asma Yaprağının anavatanıdır. Uygun zamanda hasadı yapılan yapraklar salamurada kendine has sarı rengi almaktadır. Yaprakların alt yüzeyi hafif tüylüdür. Ege Bölgemizde yetişen yapraklar gibi sert değildir, yumuşaktır. Erbaa yaprağını diğer salamura yapraklardan ayıran önemli bir özelliği de tülbent kadar ince olmasıdır.
Kilise Suyu Water of Church
Erbaa’ya bağlı Çamdibi Köyüne bir kilometre mesafede bulunan bir kaynak suyudur. Kilise Suyunun içinden bir değirmeni döndürecek kadar su çıkmaktadır. Suyu gayet berrak ve temizdir. Gözenin bulunduğu kısmın önü açıktır. Üzeri kubbemsi bir yapı ile örtülmüş olup ön tarafı suyun akışına göre düzenlenmiştir. Erbaa’ya bağlı Çamdibi Köyüne bir kilometre mesafede bulunan bir kaynak suyudur. Kilise Suyunun içinden bir değirmeni döndürecek kadar su çıkmaktadır. Suyu gayet berrak ve temizdir. Gözenin bulunduğu kısmın önü açıktır. Üzeri kubbemsi bir yapı ile örtülmüş olup ön tarafı suyun akışına göre düzenlenmiştir.
Kilise Suyu Çamdibi Köyü, Erbaa
Eskiden önünde demir bir kapısı olduğu söylenen bu suyun Roma Dönemi kaynak tapınaklarından olduğu öne sürülmektedir. Roma Dönemi ile ilgili eserlerde Roma İmparatorluğu tapınaklarından bazılarının doğrudan doğruya kaynak tapınakları olduğu belirtilmektedir. Bu yönde başka bir işaret de bu tapınaklarda özellikle su kaynağının yapının içinde olmasıdır. Kilise Suyu ile ilgili gündeme gelen bir başka konu da “aktığı yönde tarihin ilk su değirmeninin inşa edilmiş” olmasıdır. Şimdilik bu bir rivayettir. Eskiden önünde demir bir kapısı olduğu söylenen bu suyun Roma Dönemi kaynak tapınaklarından olduğu öne sürülmektedir. Roma Dönemi ile ilgili eserlerde Roma İmparatorluğu tapınaklarından bazılarının doğrudan doğruya kaynak tapınakları olduğu belirtilmektedir. Bu yönde başka bir işaret de bu tapınaklarda özellikle su kaynağının yapının içinde olmasıdır. Kilise Suyu ile ilgili gündeme gelen bir başka konu da “aktığı yönde tarihin ilk su değirmeninin inşa edilmiş” olmasıdır. Şimdilik bu bir rivayettir
Simeri Kalesi Güveçli Köyü, Erbaa
Simeri Kalesi Simeri Castle
Simeri Kalesi, Güveçli Köyü’nde Erbaa Ovasına hakim bir yerde bulunmaktadır. Bulunduğu yer tamamen kayalık olup, sarp ve yalçındır. Kalenin doğu tarafında aşağıya basamaklarla inilen uzunca bir mağara vardır. Mağara içi basamaklarının önceleri yüz adetten fazla olduğu, fakat sonra içinin doldurulması ile yirmi beşe kadar düştüğü, mağaraların aşağısındaki dereyle zeminden bağlantılı olduğu köydeki yaşlılar tarafından ifade edilmektedir. Kaya silsilesi halinde olan kalenin üstünde iki adet yüksek ve geniş delikler bulunmaktadır. Simeri Kalesi, Güveçli Köyü’nde Erbaa Ovasına hakim bir yerde bulunmaktadır. Bulunduğu yer tamamen kayalık olup, sarp ve yalçındır. Kalenin doğu tarafında aşağıya basamaklarla inilen uzunca bir mağara vardır. Mağara içi basamaklarının önceleri yüz adetten fazla olduğu, fakat sonra içinin doldurulması ile yirmi beşe kadar düştüğü, mağaraların aşağısındaki dereyle zeminden bağlantılı olduğu köydeki yaşlılar tarafından ifade edilmektedir. Kaya silsilesi halinde olan kalenin üstünde iki adet yüksek ve geniş delikler bulunmaktadır.
Yer Köprü Yer Bridge
Yer Köprü, Pınarbeyli Köyü’nün (Manasköy) mezrasında tarihi ipek yolu üzerinde bulunmaktadır. Bizanslılar zamanında yapılan köprü, dar bir geçitte ve geçidin her iki tarafıyla aynı seviyede olduğu için Yer Köprü adını almıştır. Köprü, tek kemerlidir. Köprünün kuzeye bakan tarafındaki kemerin en üst taşında bir haç işareti bulunmaktadır. Yer Köprü, Pınarbeyli Köyü’nün (Manasköy) mezrasında tarihi ipek yolu üzerinde bulunmaktadır. Bizanslılar zamanında yapılan köprü, dar bir geçitte ve geçidin her iki tarafıyla aynı seviyede olduğu için Yer Köprü adını almıştır. Köprü, tek kemerlidir. Köprünün kuzeye bakan tarafındaki kemerin en üst taşında bir haç işareti bulunmaktadır.
Yer Köprü Pınarbeyli Köyü, Erbaa
Kevgir (Dibek) Kalesi Kevgir (Dibek) Castle
Erbaa’nın Ordu sınırında bulunan Kevgir Kalesi, Karakuş Çayının dik yamaçlarında inşa edilmiştir. Pont Kralı Mitridat’ın Canik Dağlarının sulak, dik yamaçlı, derin vadiler arasında yaptırdığı kalelerden biridir. Sarnıçların çıkış yerinde, yüz metrekare genişliğindeki kayaların yontulmasıyla oluşturulan, savaş anında sığınak ve sair zamanlarda ambar olarak kullanılan bir oda bulunmaktadır. İki bölümden oluşmakta olan bu oda kayadan direklerle sağlamlaştırılmıştır. Burada da Simeri Kalesinde olduğu gibi aşağıya doğru basamaklarla inilen iki sarnıç vardır. İki sarnıçta da yüzlerce basamak bulunmaktadır. Erbaa’nın Ordu sınırında bulunan Kevgir Kalesi, Karakuş Çayının dik yamaçlarında inşa edilmiştir. Pont Kralı Mitridat’ın Canik Dağlarının sulak, dik yamaçlı, derin vadiler arasında yaptırdığı kalelerden biridir. Sarnıçların çıkış yerinde, yüz metrekare genişliğindeki kayaların yontulmasıyla oluşturulan, savaş anında sığınak ve sair zamanlarda ambar olarak kullanılan bir oda bulunmaktadır. İki bölümden oluşmakta olan bu oda kayadan direklerle sağlamlaştırılmıştır. Burada da Simeri Kalesinde olduğu gibi aşağıya doğru basamaklarla inilen iki sarnıç vardır. İki sarnıçta da yüzlerce basamak bulunmaktadır.
Canik Dağları, eteklerinde ve üzerinde milattan önceden bugüne ayakta kalmayı başarmış eserlerle adeta bir açık hava müzesi gibidir. Burada anlatılan yerlerden çok daha fazla kalıntıyı barındıran bu açık hava müzesi keşfedilmeyi beklemektedir. Canik Dağları, eteklerinde ve üzerinde milattan önceden bugüne ayakta kalmayı başarmış eserlerle adeta bir açık hava müzesi gibidir. Burada anlatılan yerlerden çok daha fazla kalıntıyı barındıran bu açık hava müzesi keşfedilmeyi beklemektedir.
Erek Hamamı Erek Bath
Etrafında farklı uygarlıklardan kalan kültürel mirasa ev sahipliği yapan Erbaa’nın ilçe oluşu bundan 143 yıl öncesine uzanmaktadır. Kelkit Nehri kenarında kurulan Erbaa; 1939, 1942 ve 1943 yıllarında yaşanan ağır depremler sonucu ayakta kalan birkaç yapı haricinde tamamen yerle bir olmuştur. Etrafında farklı uygarlıklardan kalan kültürel mirasa ev sahipliği yapan Erbaa’nın ilçe oluşu bundan 143 yıl öncesine uzanmaktadır. Kelkit Nehri kenarında kurulan Erbaa; 1939, 1942 ve 1943 yıllarında yaşanan ağır depremler sonucu ayakta kalan birkaç yapı haricinde tamamen yerle bir olmuştur.
Şehir, 1946’ da yeni hükümet binasının yapılması ile eski yerleşim yerinin güneyine taşınmaya başlamıştır. Bugün Erek Hamamı adı ile anılan hamam, Eski Erbaa’dan geriye kalan birkaç yapıdan biridir. Erbaa Otogarının yüz elli metre kadar kuzey doğusunda, aşağı mahalle olarak adlandırılan mevkide bulunmaktadır. Zamanın mimari yapısına göre muntazam olarak inşa edilmiş olan hamam özel girişimciler Hacı Durmuşzade Hüseyin Efendi ve Hacızade Ahmet Efendi tarafından yaptırılmıştır. Eski Erbaa’dan ayakta kalan bu yapının kültürel miras olarak yaşatılması için Erbaa Belediyesi yeni şehir yapılanmasında hamam ve çevresinin korunması için gerekli önlemleri almak süretiyle çalışmalarına başlamıştır. Şehir, 1946’ da yeni hükümet binasının yapılması ile eski yerleşim yerinin güneyine taşınmaya başlamıştır. Bugün Erek Hamamı adı ile anılan hamam, Eski Erbaa’dan geriye kalan birkaç yapıdan biridir. Erbaa Otogarının yüz elli metre kadar kuzey doğusunda, aşağı mahalle olarak adlandırılan mevkide bulunmaktadır. Zamanın mimari yapısına göre muntazam olarak inşa edilmiş olan hamam özel girişimciler Hacı Durmuşzade Hüseyin Efendi ve Hacızade Ahmet Efendi tarafından yaptırılmıştır. Eski Erbaa’dan ayakta kalan bu yapının kültürel miras olarak yaşatılması için Erbaa Belediyesi yeni şehir yapılanmasında hamam ve çevresinin korunması için gerekli önlemleri almak süretiyle çalışmalarına başlamıştır.
Erbaa Kent Müzesi Erbaa City Museum
Yeni yerleşim yerinde Erbaa’nın Hükümet Konağı olarak 1946 yılında inşa edilen bina, bugün şehir meydanında Erbaa Kent Müzesi olarak misafirlerini ağırlamaktadır. Müze, Erbaa’nın tarihsel derinliğini ve sosyal zenginliğini gelecek nesillere aktarmak amacı ile her türlü görsel materyali bünyesinde bulundurmaktadır. Yeni yerleşim yerinde Erbaa’nın Hükümet Konağı olarak 1946 yılında inşa edilen bina, bugün şehir meydanında Erbaa Kent Müzesi olarak misafirlerini ağırlamaktadır. Müze, Erbaa’nın tarihsel derinliğini ve sosyal zenginliğini gelecek nesillere aktarmak amacı ile her türlü görsel materyali bünyesinde bulundurmaktadır.
Erbaa halkından temin edilen ve yakın tarihe ışık tutan eşyalarla oluşturulan Kent Müzesi, yerli ve yabancı turistlere Erbaa kültürünü tanıtma misyonunu yerine getirmektedir. Müzenin duvarında asılı duran fotoğraflar, Erbaa’nın yakın tarihine, sosyal yapısına ışık tutmakta, yakın tarihin hatıralarının sıcaklığını korumasını sağlamaktadır. Erbaa halkından temin edilen ve yakın tarihe ışık tutan eşyalarla oluşturulan Kent Müzesi, yerli ve yabancı turistlere Erbaa kültürünü tanıtma misyonunu yerine getirmektedir. Müzenin duvarında asılı duran fotoğraflar, Erbaa’nın yakın tarihine, sosyal yapısına ışık tutmakta, yakın tarihin hatıralarının sıcaklığını korumasını sağlamaktadır.
Kent Müzesinin önemli bir bölümü kaybolmuş ya da kaybolmaya yüz tutmuş mesleklerin belleklerde taze tutulması için ayrılmıştır. Modern zamana yenik düşmüş, sürdürülememiş mesleklerin ve ustalarının canlandırıldığı bu bölüm, ziyaretçilerini eski Erbaa çarşısına taşımaktadır. Semerci, çarkçı, kunduracı gibi mesleklerin zanaatkarları ve bu zanaatkarların icralarının orijinal malzemeleri ile canlandırıldığı bu salon oldukça ilgi çekicidir. Kent Müzesinin önemli bir bölümü kaybolmuş ya da kaybolmaya yüz tutmuş mesleklerin belleklerde taze tutulması için ayrılmıştır. Modern zamana yenik düşmüş, sürdürülememiş mesleklerin ve ustalarının canlandırıldığı bu bölüm, ziyaretçilerini eski Erbaa çarşısına taşımaktadır. Semerci, çarkçı, kunduracı gibi mesleklerin zanaatkarları ve bu zanaatkarların icralarının orijinal malzemeleri ile canlandırıldığı bu salon oldukça ilgi çekicidir.
Parkvadi Parkvadi
Kaynakça/ References Horoztepe Nekropolü Arkeoloji Projesi 2014 / Prof. Dr. Dirk Wicke Erbaa (Tarih, Coğrafya, Ekonomi, Kültür) 1996 / Şükrü Peynirci, Şehri Temiz Bir Zamanlar Erbaa 2013 / Nebi Kaya Strabon Geographika Antik Anadolu Coğrafyası 2000 - Strabon / Wikipedia
Erbaa Belediye Başkanlığı Cumhuriyet Mah. İstiklal Cad. No: 85 60500 Erbaa, Tokat