4 minute read
Sinyal ile gürültüyü ayırt et!
Koca bir ömür boyu, her anımızı içerik tüketerek geçirsek bile, o devasa okyanustan bir bardak azaltamayabiliriz. Bu çağda, artık ana kaynak ‘dikkat’. Dikkati neye yönelttiğimiz konusunu ise baştan düşünmemiz gerekiyor.
Ozan Dagdeviren
Advertisement
Startup Consultant | Author of Startups Grow With People | Domain expertise on Growth, People, Culture and Learning.
Beyin Bu haftasonu Netflix Vox Special’ın müzikle ilgili olan “Explained” bölümünü izledim. Görünen o ki, konu müziği anlamak olduğunda insanlar başka hiçbir hayvana benzemiyor. Bu, bedenimizin büyüklüğüne oranla en büyük beyinlere sahip olmamızla kısmen açıklanabilir. Duyma veya görme, göz veya kulaktan daha çok beyinle ilgili. Müziği anlamak nedir? Bir düşünelim. Şunu biliyoruz ki, tek bir şey değil. Yani sadece bizde olan ve diğer hayvanlarda olmayan bir “müzik bölgesi” veya bir “müzik organı” yok. Daha ziyade, birçok şeyin bir araya gelişi. Yani, ritmi, perdeyi, tınıyı, dokuyu, sesin yükseliği ve türü birlikte anlamanın bir birleşimi. Bazı kuşlar ritmi anlamada bazı cüce şempanzeler perdeyi anlamada harikalar ama insanlar hepsini anlayabiliyor. Yani müziği almak beyin için aktif ve bilişsel olarak yoğun bir süreç. Kısacası, beynin yaptığı şey sinyali gürültüden ayırt etmek, örüntüleri okumak. En sevdiğiniz, geç kahvaltı veren kafelerden birine oturdunuz, badem sütlü kahvenizi veya
demleme çayınızı yudumluyorsunuz. Arka planda Herbie Hancock - Watermelon Man çalıyor. Sağ arka çapranızıdaki masada, kullandıkları jargondan bir reklam ajansından çalıştıkları belli iki kişi var. Kadın adama neden ısrarla şirketlerin sosyal medya hesaplarının sevilmediğini, artık bu çağın “kişilerin” çağı olduğunu anlatmaya çalışıyor.
Sadece dikkatinizi vererek - bakışlarınızı dahi yönlendirmeden - konuşmaya ya da müziğe odaklanabilirsiniz. Beyniniz ağır işi yapar ve otomatik olarak odaklanmak istediğiniz sinyale yoğunlaşır. (Meraklılar için detay: Bu bağlamda “siz” prefontal korteks ve aynı zamanda “beyin”, yani beynin geri kalanı, esas ses işlemeyi yapan: talamus ve temporal loblar.)
Beyne odaklanmasını istediğiniz şeyin bir tanımını verin ve o geri kalanı yapsın: Tanıma uyan sinyalleri dikkate al; uymayanları görmezden gel.
Gelen kutusu Konu gelen kutunuza geldiğinde (posta kutusunuz, linkedin whatsapp, Messenger mesajlarınız, vb.), durum hemen hemen aynı. Cevaplamak şöyle dursun, okurken %100 dikkatinizi vererek okuyabileceğinizden daha fazla mesaj var. Ne yaparsınız? Taviz verirsiniz. Üstünkörü bakar ve görmezden gelirsiniz.
Doğal olarak, çok umut verici görünmeyen mesajları görmezden gelir, bizim için en önemli olan mesajları dikkate almayı seçeriz. Peki, ama bu tam olarak nasıl oluyor?
Müziği duymak veya duymamak arasında karar vermek gibi: Beynimize potansiyel olarak ilgi duyacağımız mesaj türlerinin belirsiz ve bulanık bir açıklamasını veririz ve onun en iyisini yapmasına izin veririz. Sinyallere odaklan. Kalıpları tanı. Gürültüyü yok say. İçses kendine soruyor, cevap vermeli miyim? 4 Alanınızdaki bir influencer’dan gelen mesaj? Evet. 4 Büyük bir şirketin CEO’sundan gelen mesaj? Büyük olasılıkla, evet. 4 İyi bir arkadaştan gelen mesaj? Evet. 4 Kazanç sağlayan müşteriden gelen mesaj? Evet. 4 SEO servisi satmaya çalışan birinden gelen mesaj? Büyük olasılıkla, hayır. 4 İş arayan birinden gelen mesaj? Büyük olasılıkla, hayır. vb… Çoğu durumda, beyin eşleşen kalıpları bulmak için oto pilotta çalışır, gerisini görmezden gelir. Sadece karar vermeniz gerektiği zaman sizi uyandırır.
Beyin bir sinyal arıyor –bir kalıp. Bu nedenle, o sinyal gerçekten önemli ve bilinçli olarak düşünmeye değer. Bir pazarlama ya da işe alım ajansına verdiğiniz brief’e benzer. Yanlış brief verirsen kötü bir başlangıç yaparsın. Kendi beynine nasıl bir brief veriyorsun? Hangi işaretleri arıyorsun?
Farklı insanlar farklı şeyleri arar Farklı kişiliklerin cevaplayacağı ya da görmezden geleceği mesaj farklı. Bazı roller veya durumlar: 4 Belirli bir rol için yetenek arayan bir işverensiniz. 4 Aktif olarak işe alım arayışında olmayan ama büyük potansiyeli olan insanlarla tanışmaya açık bir işe alım yöneticisiniz. 4 Bir sonraki umut verici yatırımını arayan bir yatırımcısınız. 4 İşletmenizi büyütmek için anahtar kişileri arayan bir startup kurucusunuz.
4 Bir projede işbirliği yapacak kişileri arayan bir girişimcisiniz. 4 Bir sonraki işini arayan bir serbest çalışansınız. 4 Yeni müşteri arayan bir danışmansınız.
4 Yeni müşteri adayı arayan bir satış elemanısınız. Tüm bu insanların gelen kutularındaki cevap verecekleri mesajlarla görmezden gelecekleri farklı olacak. Bu otomatik eleme işlemi, onların zamanının neye değer olduğuna bağlı olarak beyinlerine gönderdikleri kendi brieflerinin bir işlevi.
Eğer dikkatli bakarsanız, garip şekilde dikkat çekici bir şey fark edeceksiniz. Bazı insanlar gerçekten spesifik şeyleri ararken, diğerleri belirlemesi zor olan şeyleri arar. Bu fark nasıl ortaya çıkıyor?
Meşgul tonu O zaman mesajları en çok görmezden gelen kim? Ne aradıkları hakkında çok açık bir fikri olduğunu düşünenler.
Kendi deneyimlerinizi tekrar düşünün, bu mantıklı geliyor mu? Benimkiyle, evet. Örneğin, bir işveren veya VC, eğer mesaj işe almak veya yatırım yapmak için iyi bir adayı işaret etmiyorsa mesajı büyük ihtimalle okumayacak ya da cevap vermeyecektir. Diğer yandan, bir girişimci, doğrudan bir yararı olacağı belli olmasa da ilginç bir geçmişe veya uzmanlığa sahip olan birinden gelecek mesajı büyük olasılıkla okuyup cevap verecektir.
Karşınızdaki aday, kafanızdaki ideal aday profiline tam uymuyorsa onu görmezden gelen bir işe alımcı olabilirsiniz.
Önünüze gelen her hizmet teklifini görmezden gelen ama aslında işinize yardımcı olabilecek bir çözümü gözden kaçıran bir kurucu olabilirsiniz.
4 Çıkarım #1 Mesajı görmezden gelmek, insanların ne aradıkları hakkında çok (bazen fazla) emin olmalarının bir işlevi. Meşguliyetten daha başka bir konu. Çıkarımlar
4 Çıkarım #2 Tam olarak aradığınızı bildiğinizi düşündüğünüzde, aslında en çok ihtiyaç duyduğunuz şeyi kaçırıyor olabilirsiniz. “Tam olarak ne aradığımı biliyorum.” diye düşünmek; “Bilmem gereken her şeyi biliyorum.” diye düşünmekle aynı. Özellikle farklı kültürel geçmişler barındıran büyük şehirlerde, kimin ne bildiğini ya da ne kadar iyi olduğunu söylemek zor.
4 Çıkarım #3 Neye dikkat etmeniz ve neleri göz ardı etmeniz gerektiği konusunda beyninize gönderdiğiniz o brief’e dikkat etmeniz akıllıca olur. Filtreleriniz çok katıysa iyi fırsatları kaçırıyor olabilirsiniz.
4 Çıkarım #4 Baktığınız ip uçlarını değiştirmek için kendinizi zorlayın. Kim ve Ne’den çok Neden’e odaklanın. Daha fazla zaman ve enerji gerektirebilir ancak daha geniş bir ağ oluşturmaya çalışın. Kabul edelim, her şeyi bilmediğimiz gibi, kimi görmezden gelmemiz gerektiğini de tam olarak bilmiyoruz.