gezi postası DİRENİŞİN GÜNLÜK GAZETESİ
15-16 HAZİRAN 2013 CUMARTESİ / PAZAR | 08
@gezipostasi | gazetegezipostasi.blogspot.com
#direngeziparkı #occupygezi
Cuma günü Gezi Parkı’nda düzenlenen forumlarda binlerce insan, yaşam alanlarımıza, özgürlüklerimize ve geleceğimize sahip çıkmaya devam edeceklerini gösterdi. Ev sahibi edasıyla “parkı boşaltın” diyen iktidara ise yanıt netti:
GİTMİYORUZ, BURADAYIZ, BİR ARADAYIZ, HER YERDEYİZ!
Perşembe gecesi “Gezi Parkı’nın boşaltılması”nı emreden Başbakan’la görüşmenin ardından Cuma günü 16.00’da Gezi Parkı’nda binlerce insan forumlarda bir araya geldi, Gezi Parkı Direnişinin geleceğini ve verilecek cevabı tartıştı. Her birine binin üzerinde katılım sağlanan 7 ayrı forumun yanı sıra in-
ternette de forum açıldı. Geniş şekilde sahiplenen direnişin nasıl sürdürüleceği konusunda pek çok öneri getirilir ve bundan sonrası için tartışmaya açılırken, tüm forumların kararlarındaki ortak vurgu şöyleydi: “Taleplerimiz karşılanmamış, aksine bize ültimatom verilmiştir. Taleplerimizin arkasında durmaya devam ediyor ve Gezi Parkı’ndan çekilmiyoruz. Direniş Gezi Parkı ile sınırlı değildir, tüm Türkiye’ye yayılmıştır. Bütünlük duygu-
muzu kaybetmeyeceğiz.”
Gezi Parkı’na bir saldırı olsa bile burada yeniden bir araya gelineceği, ültimatomun ve referandum teklifinin kabul edilemeyeceği, forum ve meclislerin direnişin sürdüğü diğer iller ve mahallere de yayılması gerektiği, direnişi bütünleştirmek için oralardan da Gezi Parkı forumlarına katılım beklendiği, Gezi Parkı dışındaki taleplere de sahip çıkılması gerektiği dikkat çeken ortak söylemlerdi.
Gezi Postası: Biz zaten evimizdeyiz Gerek Gezi Parkı mücadelesi, gerekse tetiklediği kolektif bilinç, doğrudan demokrasi ve doğrudan eylemle gerçekleşti. Gezi Parkı’nda şu an doğrudan bir eylem varken, onu temsil eden bir eylem tarifinin gereksiz olduğunu düşünüyoruz. Bu mevcut kolektif bilince erişmiş, artık sokağa çıkıp sesini duyurabilmiş insanların hareketleri bundan sonra kısıtlanamaz. Temsiliyet, ebeveynlik tarifi, vekil tayin etmek bağlamlarından artık kopalım. Biz, doğrudan demokrasi istiyoruz. Forumlar oluşturma kararını sağlıklı ve önemli buluyoruz. Bununla birlikte, istatistiklerde de görüldüğü üzere çoğunluğu çalışanlardan oluşan bu alanda, Cuma günü mesai saati içinde ve sadece bir-iki saat öncesinden karar alınarak yapılan forumların aceleye geldiği ve yetersiz olduğu açıktır. Forumların öneminin altının kuvvetle
çizilmesini, doğrudan etkin kılınmasını ve önümüzdeki günlerde, ayağa kalkmış mahallelerin, çalışan kesimlerin, direnişin öznelerinin daha geniş katılımına uygun şekilde, sürekli olarak yapılmasını öneriyoruz. Başabakanın “Şimdi evlerinize gidin” ultimatomunu kabul etmediğimiz gibi, çadırların temsili düzeye indirilmesi gibi bir kısıtlamayı da kabul etmiyoruz. Bu hareket sokaktadır; hatta artık ülke dışına taşmıştır. Hareketin asıl özelliği çeşitliliği ve indirgenemezliğidir. Zengin çeşitliliğin, politik sosyalleşmenin alabildiğine yaygınlaşmasını, yeni karşılaşmaların ve yeni bir politik kuşağın doğuşunu sağlayan bu benzersiz tecrübe alanlarını ayakta tutarak, çoğaltarak, çeşitlendirerek ve artık Gezi Parkı mekanının ötesine de taşıyarak isyanı derinleştirebiliriz. Çünkü tahayyüllerimiz zenginleşti. Farklı karşılaşma-
lar ve deneyimler üretecek yeni karşılaşma mekanları oluşturabilmek için, devletten icazet almadan eyleme geçmenin meşruluğunun altını çiziyoruz. Gezi Parkı işgali yarın devlet tarafından şiddet yoluyla bitirilmeye kalkışılsa dahi, bu hareketin hızla kendisine farklı formlar bularak devam edebileceğini ve birbirinden farklı protestoları tetiklemeye devam edeceğini görmek zor değil. Taleplerin içerisindeki maddelerden birinde bahsedilen meydan hakkımızı almadan, bir olumlama, bir yaklaşma sürecine girersek bir daha
sokağa döküldüğümüzde “marjinal” addedileceğiz. Yargılandığımız bağlam ise çok daha sert bir zemine oturacak. Başlangıçta “çapulcu” diye tanınmayan hareketi tanımak zorunda kaldılar; şimdiyse onu “marjinal” ve “samimi” olarak ikiye bölmeye çalışıyorlar. Kendi siyaset alanlarımızı bulmuşken, onların gösterdiği zemine çekilmeye izin vermemeliyiz. Dün binlerce insanın katıldığı forumların tek bir ağızdan verdiği yanıt, tam da budur. 18 gün direnmiş bizler, direnmeye devam ederiz, kimse telaş etmesin.
TAKSİM DAYANIŞMASI: “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!” Başbakan’ın “Parkı boşaltın, evlerinize gidin” çağrısına Taksim Dayanışması tarafından sabah saatlerine kadar süren toplantı ve forumlar sonucunda oluşan bir açıklamayla cevap verildi. “Yaşam alanlarımız, özgürlüğümüz ve geleceğimiz için mücadeleye devam ediyoruz,” denilen açıklamanın tamamı 2. Sayfada.
2
Taksim Dayanışması:
gezi postası
HER YER TAKSİM HER YER DİRENİŞ
Taksim gezi parkında ağaç katliamını durdurmak için başlayan direnişimiz, Gezi Parkı sınırlarını aşarak İstanbul halkının ve ardından Türkiye’nin dört bir yanından yurttaşların onbir yıllık AKP İktidarına karşı birikmiş olan öfkesi ile buluştu. Yüz binlerce insan sokaklarda direnişlerinin 18’inci gününü tamamladılar. Bu memleket topraklarının tanık olduğu en büyük hak arama mücadelelerinden biri olarak tarih sahnesinde yer alan bu direniş daha ilk günden başlayarak yoğun polis şiddetinin hedefi oldu. Yaşam hakkı dahil tüm insan haklarının ayaklar altına alındığı bir süreç içindeyiz. Ancak bu zulüm; kalabalıkları dağıtacağı yerde büyüttü, birbirlerini mücadele içinde tanıyan insanların dayanışmasını güçlendirdi, bütün canlıları boğan gaz bombalarının altında her türlü şiddete karşı sokakları doldurdu, direnişi birleştirdi ve bir halk hareketine dönüştürdü. Direnişin başlangıcından beri ortaya konulan son derece açık ve haklı talepleri hükümet öncelikle görmezden gelme tavrı aldı. Ardından direnişi bölme, provoke etme ve meşruiyetini zedeleme çabaları içerisinde oldu. Yerel ve uluslar arası kamuoyu önünde iktidar meşruiyetini yitirerek amacına ulaşamadı. Haklı direnişimizin baskısıyla taleplerini muhatap alma ve tartışma noktasına geldi. Ancak bu daha başlangıç ve mücadele devam ediyor. Bu direniş sırasında polis şiddetinin bir neticesi olarak 18 gün içerisinde 4 yurttaşımız; Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert ve Mustafa Sarı hayatını kaybetti. Pek çok yurttaşımız görme, işitme ve uzuv kaybına neden olacak şekilde yaralandı. Öldürülen arkadaşlarımızın acısını yüreklerimizde hissediyor ve en temel demokratik haklarını kullanırken öldürüldüklerini hatırlatıyoruz. Henüz bu ölümlerin sorumluları hakkında ciddi bir işlem başlatılmamış olduğunu bir kez daha ifade ediyoruz, bu şiddetin sorumlularının yargı önünde hesap vermesinin takipçisi olacağız. Ayrıca polisin keyfi
gözaltı politikası nedeniyle birçok kişi halen gözaltında tutulmaktadır. Taksim Gezi Parkı direnişçileri ve Taksim Dayanışması olarak ülkenin dört bir yanında direnişe katıldığı için gözaltına alınan ve tutuklanan yurttaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Bu süre içerisinde üzerimizde yürütülen şiddet politikalarına rağmen farklı eğilimlerin zenginliği ile bir araya gelebildiğimizi, tartışabildiğimizi, ortaklıklar yaratabildiğimizi ve birlikte mücadele edebildiğimizi gördük. Zayıflık olarak kabul edilen çoğulcu demokrasi, çoğunlukçuluğun karşısında bir direniş odağı oluşturmamızı sağladı. İktidarın üzerinden yükseldiği rant ve ekolojik tahribat politikaları karşısında yüz binlerce insan gezi parkında ağaçları savunarak kendi hayatlarını ve özgürlüklerini savundular. Gezi direnişi bir özgürlük alanı olarak polis şiddetine karşı barışçıl tutumunu korumayı bildi. Taksim Gezi Parkı direnişçileri ve Taksim Dayanışması olarak bu süreç boyunca öğrendiğimiz en önemli şey mücadelenin zaman ve mekânla sınırlandırılamayacağı ve bundan sonra da hayatın, kentin ve ülkenin her metre karesinde ve her anında devam edeceğidir. Direnişimizin 18.gününde 15 Haziran cumartesi günü içindeki tüm canlılar ile beraber parkımız ve kentimiz, ağaçlarımız, yaşam alanlarımız, özel yaşamımız, özgürlüklerimiz ve geleceğimiz için Taksim Dayanışması olarak nöbete devam ediyoruz. Taleplerimizin takipçisi olmaya devam edeceğiz. Bu direniş, Taksim Dayanışmasının kolektif iradesinin yansıması ve bütünlüklü bir mücadelenin ortak bayrağı olacaktır. Bugünden itibaren tüm yurda ve hatta dünyaya yayılan mücadelemizden gelen dinamizmle ve gücümüzle ülkemizde yaşanan her türlü haksızlığa ve mağduriyete karşı direnişi devam ettireceğiz. Şu anda 18 gün öncesine oranla çok daha güçlü, örgütlü ve umutluyuz. BU DAHA BAŞLANGIÇ, MÜCADELEYE DEVAM!
Talep:
“Gözaltındakiler bırakılsın” Cevap:
“Tutukluyoruz” 10 Haziran Salı günü Taksim Meydanı ve Gezi Parkı’na yapılan polis saldırısı sırasında gözaltına alınan SDP üyelerinden 4’ü tutuklandı. Parti binasının içine gaz bombaları yağdırıp, zor kullanarak içeri giren polis, parti üyelerini ve çevreden binaya sığınanları darp ederek toplam 72 kişiyi gözaltına almıştı. 18 yaşından küçük 13 kişi emniyette serbest bırakılmış, diğerleri 4 günlük gözaltının ardından Çağlayan Adliyesi’n sevk edilmişti. Savcının tutuklama talebiyle mahkemeye sevkettiği 31 kişiden 4’ü ise tutuklandı. SDP MYK üyesi Ulaş Bayraktaroğlu “silahlı örgüte üye olmak”, PM üyesi Doğukan Öci ile üyeler Furkan Tombul ve Ceyhun Dönmez ise “örgüt üyesi olmamakla beraber örgüt adına suç işlemek” iddialarıyla tutuklandı. Söz konusu örgütün varlığı ve niteliği meçhul. Davada gizlilik kararı olduğu için avukatlar bile dosyayı inceleme şansı bulamadı. İki senaryo mevcut. Tutuklananları ya şu an tahmin edemediğimiz bir “marjinal” örgüte bağlamaya çalışacaklar ya da devlet Taksim Dayanışması’nın içindeki sosyalist/devrimci bileşenlerden bir örgüt yaratıp, Erdoğan’ın daha önce listelediği “marjinalleri” de bir cadı avıyla bu uydurma örgütün çatısı altında yargılamayı planlıyor.
Taksim Dayanışması:
Taciz ve saldırı failleri direnişin parçası olamaz! Geçtiğimiz günlerde kimi şahıslar ve gruplar tarafından, basına da yansıdığı gibi Kabataş’ta ve basına yansımamış da olsa farklı yerlerde başörtülü kadınlara yönelik olarak gerçekleştirilen taciz ve saldırı olaylarını şiddetle kınıyoruz. Hükümetin politikalarına dair öfkenin başörtülü kadınlara yöneltilmesi kabul edilemez. Bu korkunç olayların failleri katiyen Gezi Parkı direnişinin bir parçası değildir. Saldırganlarla Gezi Parkı direnişçileri bir tutularak, direnişin itibarsızlaştırılmasına göz yummayacağız. Yaşanan saldırının politik bir malzeme haline getirilmesini değil, suçluların bir an once bulunmasını ve cezalandırılmasını istiyoruz.
3
gezi postası
FORUMLARDA KONSENSÜS YÖNTEMIYLE KARAR ALMA
Gezi Direnişimizde yeni yeni oluşmaya başlayan forumlardaki tartışma ve karar alma prosedürlerini oluştururken dünya üzerinde son yıllarda meydana gelmiş doğrudan demokrasi denemelerinden deneyim aktarımı sağlamak faydalı olacaktır. Doğrudan demokrasi uygulanarak akıl açıcı tartışmalar yürütmek ve ortak kararlara ulaşmak nasıl mümkündür? Burada Occupy Wall Street hareketinde oluşan halk meclislerinde uygulanan konsensüs yöntemini genel hatlarıyla özetlemeye çalışacağız. Bu yöntem Gezi ve diğer direnişlerde oluşan halk meclislerinin kendi karar alma yöntemlerini geliştirirken faydalanabilecekleri bir örnek olabilir.
Kolaylaştırıcı Ekip İyi işleyen bir oturumun gerçekleştirilebilmesi için sürecin nasıl yürüdüğünü iyi bilen, bu konuda oturum öncesinde mutabık olup iş bölümü yapmış kolaylaştırıcı bir ekibinin olması gerekmektedir. Bir oturumda kolaylaştırıcı ekipte görev alan kişiler öneride taraf olamaz, yalnızca karar alma sürecinin iyi işlemesinden sorumludur. Bu ekip 5 görevi yerine getirmek üzere organize olur. Birinci görev moderatörlüktür. Tercihen iki kişiden oluşur. Bu kişiler toplantının girişini yapan, akışını sağlayan, tartışmanın konudan sapmadan karara doğru ilerlemesi
Kafalar karışmasın:
ÇADIRLAR KALKMIYOR Bazı bileşenlerin alanı rahatlamak için ortak bir çadır kurma kararı sosyal medyada “tek çadır kalıyor, diğer çadırlar kalkıyor” şeklinde yorumlanarak yayıldı. Oysa karar yalnızca belirli çadırların bir araya gelerek büyük bir çadır kurmasıyla ilgili ve bu çadıra katılan örgütleri bağlıyor. Kamusal alanımız, kitlesel direniş, doğrudan eylem ve demokrasinin simgesi olan Gezi Parkı’nda kimsenin çadırları kaldırma gibi bir karar alması söz konusu değil. Herkes çadır kurmaya ve kalmaya devam edebilecek. Gezi Parkı’nda düzenlenen forumlardaki genel eğilim de bu yönde.
için yönlendirici olan kişilerdir. İkinci görev o günkü toplantıdan sorumlu olan, divanın arkasında olup kolaylaştırıcı ekip içinde hızlıca bir karar alınması gerekirse o kararı alan ve uygulatmaya çalışan, düzenleyicilik görevidir. Üçüncü görev, zaman tutan, konuşanlara zamanlarını hatırlatan bir kişidir. Dördüncü görev konuşmak için söz isteyenleri not tutan, sıralayan ve sırası geldikçe söz veren kişi veya kişilerdir. Beşinci görev acil bir durumda getir götür işlerini yapmak için hazır bekleyen koşucudur. Kolaylaştırıcı ekibin bir görevi de diğer kolaylaştırıcıları eğitmektir ve böylece bu görev dönüşümlü olarak yerine getirilebilir.
Meclis Oturum Prosedürü: Halk meclislerinin her oturumu 3 ana bölümden oluşur: (1) Giriş, (2) Tartışma, (3) Karar. Giriş bölümünde yapılan bir hoş geldiniz konuşmasından sonra öncelikle toplantı usulü açıklanır. Akabinde en kısa zamanda oylamaya sunulacak önerinin duyurulması ve önermenin öneminin açıklanmasıyla devam edilir. Bu öneri karar aşamasında onaylanacak,
reddedilecek ya da küçük değişikliklerle kabul görecek önermeyi içerir. Tartışma bölümü kendi içinde 5 adımdan oluşur. 1) Önerinin anlaşılması: Öneri duyulduktan sonra anlaşılmayan noktaların giderilmesi için sorular alınır. Bu sorular öneriyi yapanlar tarafından açıklığa kavuşturulur. 2) Öneriye dair çekince ve olumlamaların belirtilmesi: Öneriye katılan ve katılmayan taraflardan eşit sayıda kişinin dinlenmesi esasına dayanarak öneriye dair itirazlar ve olumlamalar dillendirilir. 3) Dostane değişiklikler: Önerinin esasına dokunmayan değişiklik önerileri varsa dinlenir. Dinlenen sınırlı sayıda dostane değişiklik teklifinin ardından ağırlıklı yönelime göre kabul ya da reddedilir. 4) Nabız Yoklama: Önerinin kabulü ya da reddi yönünde ağırlıklı bir eğilim oluşmuşsa karar bölümüne geçilir. 5) Derinlikli Tartışma: Karar bölümüne geçilememesi durumunda küçük gruplara bölünüp 5-10 dakika grup-içi tartışmalar yapılıp nabız yoklaması tekrarlanır. Karar bölümünde oylamaya geçilir. Oylama sonucu 2/3 oranının sağlanması durumunda öneri kabul görür ya da reddedilir. Aksi takdirde tartışmanın devamı ya da bir sonraki oturuma ertelenmesi yönünde nabız yoklanır ve karar alınır.
KAZLIÇEŞME AKP MITINGINE BÖYLE, GEZI’YE ISE KORKULARINIZI AŞARAK GELEBILIRSINIZ:
gezi postası
ETHEM için
ETHEM’İN ÖLDÜRÜLDÜĞÜ YERE Gezi Parkı Direnişi’nin başladığı günden beri polis şiddetinin aralıksız devam ettiği Ankara’da binden fazla insan yaralanmış, Ethem Sarısülük ise polis kurşunu ile hayatına veda etmişti. Cumartesi günü tamamlanan otopsiyi takiben yapılan açıklamaya göre, Sarısülük’ün kafasında gerçek mermi çekirdeği saptandı. Böylece ölüm sebebi olarak gösterilen plastik mermi, “arkadan atılan taş” gibi mesnetsiz spekülasyonlara da son nokta konmuş oldu.
Duyuyor” yazan bir pankart astırıldı. Direnişin ilk gününden beri eylemcilere akıl almaz bir nefret ve türlü yalanlarla saldıran Gökçek, Sarısülük cinayetini meşru gördüğünü, yine cinayet mahallinden kamuya böylece ilan etmiş oldu.
Ethem Sarısülük’ün polis tarafından katledildiği Güvenpark’a, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek tarafından üzerinde “Değerli Türk Polisi Ankara Sizinle Gurur
12 gündür sürdüğü yaşam mücadelesini Cuma günü kaybeden Sarısülük’ün cenazesi, 16 Haziran Pazar günü kaldırılacak. Ankara’daki anma programı şöyle: Keçiören’de-
Ankaralı kalabalık bir grup ise dün akşam saatlerinde Ethem Sarısülük’ün evine yürüyerek “Unutmayacağız” afişi asmış, gözyaşları döken annesine “anne ağlama, evlatların burada” diye seslenmişlerdi.
Başbakan Cevap Ver! Dün Twitter’da öğlen saatlerinde başlayıp akşam kadar süren, başbakana yönelik olarak #cevapver hasthagi ile sorulan sorular bir anda sosyal medyanın gündemine oturdu. Başbakandan cevap vermesi istenen yüzlerce sorudan bazılarını sizin için derledik. Sorular her geçen gün artıyor, başbakan kibrinden, devlet zulmünden taviz vermiyor. • 7 bin 478 kişi yaralandı, dört kişi öldü; 55 ağır yaralı var, 10 kişi gözünü kaybetti, sorumlu kim? #cevapver • Hayat karartan polislere değil de hayat kurtaran doktorlara neden soruşturma açtın? #cevapver • 1 polisin ölmesiyle ilgili 24 kişi gözaltına aldığına göre, 3 eylemcinin ölümüyle ilgili kaç polis gözaltına alınmıştır? #cevapver • Gezi Parkı’na Şafak Operasyonu emrini kim verdi? #cevapver
ki Adli Tıp Kurumu’ndan ailesi ve direnişçiler tarafından sabah teslim alınacak naaş, Batıkent Cemevi’nde karşılandıktan sonra, saat 12:00’de Sarısülük’ün vurulduğu Kızılay’a getirilecek. Kızılay’daki anma törenini takiben Ulus’a doğru yürüyüşe geçecek kafile, cenazeyi yeniden Batıkent Cemevi’ne ulaştıracak. 14:30’da cemevinde düzenlenecek cenaze merasiminin ardından, Sarısülük’ün cenazesi saat 16:00’da otobüsler eşliğinde memleketi olan Çorum’un Sungurlu ilçesi Beylice Köyü’ne doğru yola çıkacak. Sarısülük’ü uğurlamak üzere İstanbul’dan Ankara’ya gitmek isteyenler için bu geceyarısı 24:00’te Kadıköy Haldun Taner Sahnesi önünden ötobüs kaldırılıyor.
• Avrupa’nın en büyük adliye sarayında avukatların tartaklanarak gözaltına alınması emrini kim/neden verdi? #cevapver • Sokaklardaki eli sopalılar kim? Neden polisin yanındalar? Eli sopalılarla ortaklaşa çalışan polis kimin polisi? #cevapver • “Ara sokaklara girmeyin” yazan insanı gözaltına alırken, “Yol ver gidelim, Taksim’i ezelim” diyenlere neden dokunulmuyor? #cevapver • Halkoyuna başvuran diktatör olur mu, diyorsun. Hitler’in, Mussolini’nin plebisitlerinden kimse sana bahsetmedi mi? #cevapver • Düzenlediğin nispet mitinglerine ulaşım için kullanılan otobüslerin masrafını kim karşılıyor? #cevapver
Erdoğan Kızdı:
“Sosyolojiden Anlamıyor Olabilir Miyim?!” Başbakan’ın dün il başkanları toplantısında şikayet ettiği “aşırı sendikacı” DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, yaptığı açıklamada Başbakan’ın önceki gece düzenlenen toplantıyı kendisine sinirlenerek terkettiğini ifade etti. Önceki gece sivil toplum örgütü temsilcileri, sanatçılar ve hükümet yetkilileri arasında yapılan toplantıda ağırlıklı olarak Gezi Parkı ve Taksim Meydanı ile ilgili mimari meselelerin konuşulduğunu belirten Çerkezoğlu, kendisinin “Bu artık bir sosyolojik, toplumsal olaydır. Bu sadece bir mimari
mesele değildir” demesi üzerine, Başbakan’ın sesini yükselterek “Siz kim oluyorsunuz da bize sosyoloji öğretiyorsunuz!” dediğini söyledi. Daha sonra ayağa kalkarak “Haddinizi bilin!” ve benzeri kelamlar eden Erdoğan, hükümet mensupları tarafından sakinleştirilemeyince, danışmanı Sümeyye Erdoğan tarafından salondan uzaklaştırıldı. Olayların devamını “tahmin etme” yöntemiyle yorumlayan bir kaynağımız, Erdoğan’ın olaydan sonra “Hayır işte! Mimari işte! Mimari! Barok!” diyerek kızı Sümeyye’ye veryansın ettiğini; daha sonra danışmanı Sümeyye Erdoğan’a “içki içtiler, üç çocuk yap!” diyerek yol gösterdiğini; son olarak, koridorda rastladığı bir hademeye “Haddini Bil!” diyerek serzenişte bulunduğunu değerlendirdi.