Eğitimde niçin şimdi reform yapmalıyız? İki gün sonra 8 Mayıs günü TSİ 06.00’da son zamanların en önemli eğitim tartışmalarından birisi sahne alacak. Dünya eğitim tartışmalarına yön veren başlıca isimlerin de aralarında bulunduğu 9 isim, kısa ama etkili konuşmaların sergilendiği ted.com serisinde pbs.org ile işbirliği içerisinde hazırlanan bir etkilikte ABD’deki okul terkleri sorununu masaya yatıracak. http://www.pbs.org/wnet/tedtalks-education/ Müzisyen John Legend’ın sunumuyla ted.com’da artık bir efsane halini alan Sir Ken Robinson, Microsoft’un patronu Bill Gates, Harlem Çocukları Projesi’nin başındaki isim Geoffrey Canada ve eğitimci Rita Person’nın da yer aldığı eğitim düşünürleri bir saat boyunca hayatlarında yapmak zorunda oldukları en kısa ama etkili konuşmaları 800’ü aşkın eğitimciyle paylaşacak. İmkân olması halinde ülkemizdeki tüm eğitimcilerin seyretmesi ve anlamasını temenni etmekten başka bir şey dileyemeyeceğim bu etkinlikle ilgili konuşmacılar arasında yer alan Sir Ken Robinson bir yazı kaleme aldı. Sizlerle tümünün tercümesini paylaşmak isterim:
ABD felaket sınırlarına dayanan liselerde okul terki konusundane yapmalı dersiniz? Ödüllü müzisyen John Legend sunumuyla ilk kez düzenlenecek olan TedTalkEdu (TED Eğitim Konuşmaları) aynı zamanda ilk kez TED/PBS’in ortaklaşa yayınına sahne olacak. Program sadece liselerde ne yanlış gidiyor sorusuyla alakadar değil, aynı zamanda nasıl düzeltebiliriz sorusunun da cevabı aranacak. Kabul etmeliyiz ki, bu bir mucize gerektirmemekle beraber, iyileştirme şu an uygulanan politikalarda köklü bir değişimi gerektirmektedir. ABD, 1970’de dünyanın en yüksek lise mezuniyet oranlarına sahip olmakla beraber, bugün bu oranın en düşük görüldüğü ülkeler arasındadır. OECD verilerine göre ABD’de lise mezuniyet oranı yüzde 75 civarında. Bu oran, araştırmanın yapıldığı 28 ülke arasında 23’ücü sırada yer almaktadır. Bazı bölgelerde mezuniyet oranları yüzde 50’lere kadar düşmektedir. Ülkenin liselerinde her gün yaklaşık 7000 öğrenci okulu bırakıyor. Bu senede 1.5 milyon öğrenci yapar. Bu tablonun sosyal ve ekonomik boyutları inanılmaz boyutlarda. Başka bir araştırma şunu göstermektedir, lise mezunları okulu terk edenlere göre daha kolay iş bulabilmekte, daha fazla gelir elde etmekte ve daha fazla vergi ödemektedirler. Üniversiteye veya diğer bazı programlara devam etme şansları daha fazla. Yaşadıkları toplumlara daha fazla uyum gösteriyorlar ve yaşamlarını sosyal [yardım] programlara daha az ölçüde bağımlı sürdürüyorlar. Ancak liseyi her terk eden hemen belaya bulaşır önyargısı elbette tamamen gerçeği yansıtmıyor. Okulu/liseyi terk etmiş bireyler olağanüstü başarılı hayatlara sahip olabiliyorlar. Sadece elimizdeki verilerin netliği şunu ortaya koyuyor: uzun süreli işsiz, evsiz, sosyal yardım alan ve suça bulaşmış insanların hemen hiçbirinin lise diploması mevcut değil. Bir tahmine göre ise, eğer lise terk sayıları yüzde 50 azaltılabilseydi, bunun ABD ekonomisine sosyal yardımlara yüklenecek maliyetlerden tasarruf ve kazanılacak ek vergi gelirleri ile beraber ilave katma
değer yıllık 90 milyar dolar seviyesinde olacaktı. Bu, 10 yılda neredeyse 1 trilyon dolara tekabül eder. Büyük bir rakam… Hadisenin ayrıca bir de yüz binlerce genç insanın daha üretken ve başarılı birer hayata yelken açmasıyla elde edilecek sosyal kazanım boyutunu düşünmek gerek. ABD’deki lise terk sorununu uzun zamandır biliyoruz. Reagan hükümeti 1983 yılında Tehlikedeki Ulus başlığıyla okul sisteminde köklü reformların gerekliliği konusunda bir rapor yayınladı. Aradan geçen 30 yılda federal ve yerel hükümetler tam da bu tespit edilen sorunları gidermek için yüzlerce projeye milyarlarca dolar harcadı. Hiçbir Çocuk Arkada Kalmasın projesinin başlangıcından bu yana geçen 10 yıl içerisinde tüm bu çabalar gitgide yoğunlaştı. Sonuçlar tam bir ‘milli’ felaket. Mezuniyet/okulu tamamlama oranları düşmeye devam ediyor ve hem öğrenciler hem de öğretmenler durumdan son derece hoşnutsuz. Öyleyse önümüzdeki gerçek problem ne? TEDTalksEducation’ın en önemli tartışma noktalarından birisi mevcut politikaların trajik seviyede yanlış teşhis edilmiş sorunların üzerine inşa edilmesidir. Bu politikalar eğitimi, insani bir süreçten ziyade bir endüstriyel süreç olarak algılamaktadırlar. Mevcut politikalar, müfredatı daraltan/sıkıştıran, öğrenciyi bir puan torbası olarak, öğretmeni de nefes alan bir canlıdan ziyade görevli memurrobotlardan ibaret gören hâkim bir standartlaştırma ve test kültürüne mahkûmdur. Okullarımızı iyileştirmek için politikalarımızı insanileştirmek, eğitimi ise sistemdeki her öğrenci ve öğretmen için bireysel hale getirmek şart. Eğitim her daim insani ilişkiler üzerinedir. Mükemmel öğretmenler sadece iyi ders anlatmazlar veya sadece iyi sınav gözetmenliği yapmazlar; onlar ayrıca mentörlerdir, eğitim koçudurlar, motivasyon koçudurlar, ve öğrencileri için hayat boyu sürecek birer ilham kaynağıdırlar. Dr. Rita Pearson 1972’den beri profesyonel bir eğitimci. Ebeveyni ve hatta iki kuşak ötesi de eğitimcidir. (http://www.ted.com/talks/rita_pierson_every_kid_needs_a_champion.html?utm_content=awesmpublisher&utm_campaign=&awesm=on.ted.com_RitaPierson&utm_source=t.co&utm_medium=on.t ed.com-static&utm_expid=166907-24&utm_referrer=http%3A%2F%2Ft.co%2FTpLbN51HMH) O da çok iyi biliyor ki, her öğrenci eğitilebilir ve öğretmenlik sanatının yolu bu mesleği en iyi yapabilmenin yollarını araştırmaktan geçer. ‘Her çocuk’ der Pearson, ‘onunla ilgilenmekten bıkmayacak ve neyi başarması mümkün gözüküyorsa ona ulaşmasını sağlama konusunda pes etmeyecek bir kahramanı olsun ister’. Öğretmenlik bir sanat dalıdır. Mükemmel öğretmenler öğrencilerindeki merak, tutku ve yaratıcılık duygularını işlemeleri gerektiğini bilirler. Ramsay Musallam, öğretmenler öğrencilerinin hayal dünyasını sorgulayıcı bir ruhla ateşledikleri zaman başarının nasıl alevlendiğini çok iyi bilen bir lise kimya öğretmenidir. Bütün öğrencilerin kişisel birer hikâyesi, çeşitli motivasyonları ve şartları mevcut. Öğretmen bu şartlarla birebir ilgilenmeli. Psikolog Angela Lee Duckworth öğrencilerin öğrenme ve yaşama yönelik olumlu tutumlarının teşvik edilmesinin öneminin altını çizerken; buna ‘cesaret’ adını verir. Pearl Arredondo işte bu cesaretin güçlü bir örneğidir. Arredondo’nun babası Doğu Los Angeles’ta nam salmış bir suç çetesi üyesiydi. [Bu şartlar altında] kendini işine adamış öğretmenleri sayesinde ‘kurtuldu’ ve kendisi de bir öğretmen olarak, yetiştiği okula kendi çocukluğuna benzer çocukluklar yaşayan diğer öğrencilerin hayatında değişiklik yapabilmek için göreve gitti. ‘Herkesin bir hikayesi var’ diyor Arredondo, ‘…ve herkes bu tür zorlukları yaşarken yardıma muhtaç’.
Her genç bireyin değişik yetenekleri ve ilgileri vardır. Malcolm London etkileyici bir şiirinde eğitimin, gençlerin gerçek hayatlarıyla bağ kurması gerektiğini anlatırken, aynı şekilde umut ve hayallerini bastırmaması gerektiğini dile getirmektedir. Bu benim ‘Kendinizi Bulma: Hayatınızı değiştirmek için beceri ve tutkularınızı nasıl keşfedersiniz?’ başlıklı yeni kitabımın da konusu. Geoffrey Canada, yüzde 100 mezuniyet oranlarına sahip Harlem Çocukları Projesi’nin kurucusudur. Canada, ‘eğitimden uzaklaşan milyonlarca gencimiz var’ demektedir. Ama şimdi hepsini sadece aynı şeyleri yaparak değil aynı zamanda inovasyonu kullanarak kurtarmamız mümkün. Canada, hemen her yerdeki okulların kendisi 50 sene önce öğrenciyken gördüğü gibi aynı rutin işleyişi ve süreçleri takip ettiklerine dikkat çekmektedir. ‘Hiç kimse bu kadar bizim için yeter diyecek kadar aptal değildir umarım… çünkü ABD’nin bu durumu düzeltmek için bir elli sene daha bekleyecek mecali yok’. Eğitimde bireyselleştirmeyi başarmanın anahtarı öğretmenlerin profesyonel/mesleki gelişimlerine doğrudan nitelikli yatırım yapmaktan geçer. Bill Gates’in savunduğu gibi öğretmenlerin de mentörlere ihtiyacı vardır. Okulların daha iyi hale getirilmesi için izlenen yolların en garantilisi öğretmenlerin gelişimini ertelememekten geçmektedir. Bana kalırsa bu noktada öğrencilere inovatif olmak konusunda yaratıcılık hakkı vermeliyiz. Her işlerini kamusal açıklık ve şeffaflık çerçevesi ve ilgisiyle yapmaları sağlanmalıdır. Eğitimin her öğrenci ölçeğinde bireyselleştirilmesinin mümkün olmadığını düşünenler var. Gerçek şu ki asıl eğitimin bireyselleştirilmemesini düşünmenin bedeli çok ağır olacaktır. TedTalkEDu Proramı’nı seyredin ve ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaksınız.
Kaynakça: http://www.huffingtonpost.com/sir-ken-robinson/reform-american-educationnow_b_3203949.html?ncid=edlinkusaolp00000003&ir=Education http://www.ted.com/playlists/124/sir_ken_robinson_10_talks_on.html http://www.ted.com/talks/rita_pierson_every_kid_needs_a_champion.html?utm_content=awesmpublisher&utm_campaign=&awesm=on.ted.com_RitaPierson&utm_source=t.co&utm_medium=on.t ed.com-static&utm_expid=166907-24&utm_referrer=http%3A%2F%2Ft.co%2FTpLbN51HMH http://www.americangraduate.org/learn/research-center.html http://www.nytimes.com/2012/01/26/opinion/the-true-cost-of-high-school-dropouts.html?_r=1& http://datacenter.spps.org/sites/2259653e-ffb3-45ba-8fd604a024ecf7a4/uploads/SOTW_A_Nation_at_Risk_1983.pdf