ONAIR MAGAZINE ISSUE 85

Page 1

NO:85 Temmuz/July 2011

Alabilirsiniz / Your Complimentary Copy

7yaşındayız... we' re 7...

26 Hayatın Renkleri/Colors of Life Uçurtmalar/Kites 40 Kıyıda/On the Shore Fethiye-Ölüdeniz 82 Fikirden Ürüne/From Idea to Product www.toppuk.com 112 İstanbul Lezzetleri/Flavors of Istanbul 130 360 Derece/360 Degrees Amasra 140 Portre/Portrait Wilco Van Herpen 156 Sınırların Ötesinde/Beyond Borders Floransa/Florence 170 Yöresel Mutfak/Regional Cuisine Yaprak Sarma 186 Yakın Plan/Close Up Alanya 202 Adım Adım/Step by Step Plajlar/Beaches

1-27.indd 1

6/25/11 3:03:04 PM



İçindekiler Contents 40

Genel Müdür / CEO Şahabettin Bolukçu

TEMMUZ 2011

Yönetim Yeri: Şenlikköy Mah. Çatal Sokak, No: 3 34153 Florya / İstanbul

JULY

4

Sunuş Presentation

Genel Müdür / General Manager Faik Akın

6

Ajanda Agenda

Kurumsal İletişim Direktörü Institutional Communication Director Rauf Gerz rgerz@onuriletisim.com.tr

14

Yaşama Rehberi Living Guide

18

Sinema Cinema

20

DVD DVD

22

Müzik Music

10 Temmuz Günlüğü July Diary

Reklam Koordinatörleri / Advertising Coordinators Pınar Güneş pgunes@onuriletisim.com Cem Ünlü cunlu@onuriletisim.com Fatih Akaslan fatiha@onuriletisim.com Atanur Ayvaz aayvaz@onuriletisim.com Merve Sülükçü msulukcu@onuriletisim.com Yasemin Bölükbaş yaseminb@onuriletisim.com Deniz Koç dkoc@onuriletisim.com

156 140

Bölge Sorumlusu / Regional Manager Arif Coşkun acoskun@onuriletisim.com Medya Koordinatörü / Media Coordinator Yasin Zengin yzengin@onuriletisim.com.tr Şenlikköy Mah. Çatal Sokak, A2 Blok No: 5, 34153 Florya / İstanbul Tel: 0 212 662 50 55 (pbx) / Faks: 0 212 662 50 56

www.onuriletisim.com.tr

Onur Air Magazin (On Air), Onur Air’in yolcularına ücretsiz armağanıdır. Onur İletişim tarafından aylık olarak yayımlanmaktadır. Onur Air Magazin (On Air) is a complimentary publication for Onur Air passengers. Published monthly by Onur İletişim.

İçerik ve Tasarım Genel Yayın Yönetmeni (Sorumlu) / Editor-in-Chief Aykut Aykanat Yaratıcı Yönetmen / Creative Director Lalehan Uysal Editörler Haldun Yazar, Uğur Bektaş, İlke Kamar, Ela Ata Sanat Yönetmeni/ Art Director Ferhat Gedik İngilizce Editör/ English Editor Çiğdem Suar Fotoğraflar / Photographs Eren Aytuğ, Ozan Akgün, Murat Düzyol, Barış Hasan Bedir Baskı-Cilt / Printing-Binding

Boyut Matbaacılık A.Ş.

Matbaacılar Sitesi 1. Cadde No: 115 Bağcılar/İstanbul Tel: 0 212 413 33 33 / Faks: 0 212 413 33 34 Reklamlar, reklam veren şirketlerin sorumluluğundadır. Dergimizde yayımlanan yazı ve fotoğraflar, yayıncının izni alınarak, kaynak belirtilerek, tam veya özet alıntı yapılarak kullanılabilir. / On Air magazine cannot be held responsible for the content of advertisements and commercials appeared in the magazine. Texts and photos published in the magazine may be reproduced partially or fully by the third parties on the conditions that prior permission of the publisher is obtained and the source is openly acknowledged. Yayın Türü: Yerel süreli aylık dergi Kapak: Shutterstock

1-27.indd 3

56 186

24

Kitap Books

26

Hayatın Renkleri Colors of Life

28

Dünden Bugüne From Past to Present Sinema Cinema

40

Kıyıda On the Shore Fethiye- Ölüdeniz

56

Söyleşi Interview Nur Fettahoğlu

66

Sırt Çantası My Backpack Kıyıköy

82

Fikirden Ürüne From Idea to Product www.toppuk.com

92

Istanbul Hanlar Inns

104

Doğanın Mucizesi Miracle of Nature Melisa Otu Lemon Balm

112

İstanbul Lezzetleri Flavors of Istanbul

130

360 Derece 360 Degrees Amasra

140

Portre Portrait Wilco Van Herpen

148

Tasarım Design Müge Akyıldırım

156

Sınırların Ötesinde Beyond Borders Floransa Florence

170

Yöresel Mutfak Regional Cuisine Yaprak Sarma

186

Yakın Plan Close Up Alanya

202 Adım Adım Step by Step Plajlar Beaches 217 Ayna Ayna Mirror Mirror Suna Dumankaya 218

Meraklı For Your Info

221

Neden Why

223 Vitrin Showcase 232 Onur Air Info 242 Bulmaca

TEMMUZ JULY 2011

Onur Air Adına İmtiyaz Sahibi / Publisher Yönetim Kurulu Başkanı / Chairman Cankut Bagana Yonca Bagana

3

6/25/11 3:03:23 PM


Sunuş

Presentation Şahabettin Bolukçu

Genel Müdür/CEO

Yazın tam ortası

We’re right in the middle of summer Sevgili Yolcularımız,

Dear Passengers,

İçerisinde bulunduğumuz günler ülkemiz için yaz sezonunun tam ortası. Sıcaklar nedeniyle hem sahil kıyılarının hem de dağlık yüksek bölgelerin, kısacası ülkemizin her bölgesinin ilgi gördüğü bir dönem temmuz ayı. Okulların kapalı olmasının tetiklediği ve sıcakların ateşlediği bir ivmeyle en çok seyahat edilen aylarımızdan birisidir temmuz.

We’re currently right in the middle of summer in Turkey. Due to the heat, July is a time when coastal areas as well as high pastures attract attention. Triggered by the school holidays and the scorching heat, July is no doubt one of the most popular months to travel.

Bu yıl artırdığımız kapasitemize rağmen sabit tutmaya çalıştığımız fiyatlarımız sayesinde çok daha fazla yolcumuza hizmet verme imkânı yakalamanın mutluluğunu yaşıyoruz. Müthiş bir çalışma temposu içerisinde siz değerli yolcularımız seyahatlerini gerçekleştirirken biz de Onur Air ailesi olarak 24 saat çalışıyor ve sizlere eksiksiz hizmet verebilmek için çabalıyoruz.

TEMMUZ JULY 2011

Artan hava trafiği nedeniyle havalimanlarında yaşanan yoğunluklar sektörün tüm şirketlerinde domino etkisi yapan ve tüm güne yayılan rötarlara sebep olabiliyor. Ekiplerimiz uçuş aralıklarında yüksek performansla çalışarak rötarı kapatmaya yönelik çalışıyorlar. Her şey gelişirken sizlerin görmediği binlerce kişilik bir çalışan ordusu bunun için çabalıyor. Temmuz ayındaki yoğunluğu dikkate alarak biletlerinizi planınızı yaptığınız anda almanız en ekonomik rakama ulaşmanız için önem taşımakta. Türkiye’nin en büyük özel havayolu şirketi olarak şüphesiz güvenlikten sonra sizlere sunduğumuz en büyük fark ekonomik rakamlarla seyahat edebilme imkânını siz değerli yolcularımıza sunuyor olmamızdır.

Despite our increasing capacity this year, we’ve tried to keep our rates fixed and as an outcome, we’re experiencing the joy of being able to serve even more passengers. While you, our valuable passengers are realizing your travels, we as the Onur Air family are working non-stop, 24 hours a day, to give you the very best service. Increasing air traffic due to intense airport crowds can have a domino effect in all companies in the industry and result in delays that spread throughout the day. Our teams work towards reducing or eliminating these delays with superior performance. This is the objective of an invisible team of thousands. Taking into consideration the liveliness of July, it’s crucial that you purchase your tickets as soon as you make your travel plans. In this way, you’ll get to purchase your tickets at the most reasonable prices. As Turkey’s largest private airline, the greatest difference that we present you, aside from safety, is no doubt the opportunity to fly at the most economical rates. With respects.

Saygılarımla.

4

1-27.indd 4

6/24/11 11:22:06 PM


1-27.indd 5

6/24/11 11:22:08 PM


AJANDA/AGENDA Temmuz July

Tarih/Date: 16 – 17 Temmuz 2011 16 – 17 July 2011 Yer/Venue: Hezarfen Havaalanı/ Çatalca - İstanbul Hezarfen Airport/ Çatalca - İstanbul

Havalandıran Festival

rock’N cokE 2011 AN outDoor fEstIvAl

www.rockncoke.com

TEMMUZ JULY 2011

İlk kez 2003 yılında düzenlenen Türkiye’nin en büyük açıkhava etkinliği Rock’n Coke, bir kamp şenliği havasında müzik ziyafeti sunmaya devam ediyor. Çadırların kurulduğu, müzikseverlerin her türlü ihtiyacının karşılandığı festivalde ünlü gruplar sahne alıyor. Festival bu yıl 10 bin kişi kapasiteli kamp alanıyla hizmet veriyor. Önceki yıllarda Placebo, The Cure, The Prodigy, Juliette Lewis, Franz Ferdinand gibi sanatçı ve grupları ağırlayan festivalde bu yıl da farklı müzik türleri ve dünyaca ünlü gruplar yer alacak. Müzikseverler, “Ana Sahne,” “Vodafone FreeZone Sahnesi,” “Coca-Cola Zero Sahnesi” adlı üç sahnede sürecek programla unutamayacakları bir haftasonu yaşayacak. İşte Coca-Cola ve Pozitif’in birlikte düzenlediği bu yılki Rock’n Coke’a katılacak isimlerin bazıları: Limp Bizkit, Duman, Kurban, Aloe Blacc, Curry&Coco, Travis, Moby, Skunk Anansie, Athena, Gripin, Beach House, The Qemists... First held in 2003, Turkey’s largest outdoor event, Rock’n Coke, continues to present a feast of music in a camp atmosphere. Famous groups take the stage during the event where tents are put up, and all needs are met. The festival will take place on a campsite that has a capacity for 10 thousand people. The festival that previously hosted the likes of Placebo, The Cure, The Prodigy, Juliette Lewis, and Franz Ferdinand will this year also be hosting different music genres and internationally famous bands. Music lovers will experience an unforgettable weekend with a program that will continue on three stages being the “Main Stage”, “Vodafone FreeZone Stage”, and “Coca-Cola Zero Stage”. Here are some of the names that will be taking part in this year’s Rockn’Coke organized jointly by Coca-Cola and Pozitif: Limp Bizkit, Duman, Kurban, Aloe Blacc, Curry&Coco, Travis, Moby, Skunk Anansie, Athena, Gripin, Beach House, The Qemists...

6

1-27.indd 6

6/24/11 11:22:15 PM


1-27.indd 7

6/24/11 11:22:17 PM


AJANDA/AGENDA Temmuz July

2. Uluslararası İstanbul Opera Festivali 2nd International Istanbul Opera Festival Tarih/Date: 1-21 Temmuz 2011 1-21 July 2011 Yer/Venue: Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu www.istanbuloperafestival.gov.tr

ilHam almaya Hazırlanın: HErkEsE opErA! BE prEpArED to BE INspIrED: opErA for EvEryoNE!

Geçen yıl ilki düzenlenen Uluslararası İstanbul Opera Festivali, zengin bir içerikle izleyicisiyle yeniden buluşuyor. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü tarafından Denizbank sponsorluğuyla düzenlenen Türkiye’nin ilk opera festivali, sekiz farklı opera prodüksiyonu ve bir gala konseri olmak üzere 19 gösteriyle sanatseverlerin karşısına çıkıyor. “Herkese Opera!” sloganıyla operayı şehrin içine getiren etkinlik, Yıldız Sarayı, Topkapı Sarayı, Rumeli Hisarı, Aya İrini, Sütlüce Haliç Kongre Merkezi ve Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda gerçekleştirilecek. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü Başrejisörü Yekta Kara’nın sanat yönetmenliğini yaptığı festivalde, Saraydan Kız Kaçırma, Fatih Sultan Mehmet, Zaide, IV. Murat, Tosca, Aşk-ı Memnu, Mahagonny Kentinin Yükselişi ve Çöküşü, Cezayir’de Bir İtalyan Kızı adlı eserler seyirciyle buluşacak. Biletlere, www.biletix.com’dan ulaşabilirsiniz.

TEMMUZ JULY 2011

Organized for the first time last year, the International Istanbul Opera Festival is coming together with audiences with a rich content yet again. Turkey’s first opera festival, organized by the Istanbul Directorate of State Opera and Ballet and sponsored by Denizbank, will wow audiences with eight different opera productions and a gala concert, making for a total of 19 performances altogether. Bringing opera into the city with the slogan “Opera for Everyone!”, the event will be on at Yıldız Palace, Topkapı Palace, Rumeli Hisarı, Hagias Irene, Aya and Sütlüce Haliç Congress Center, and Cemil Topuzlu Outdoor Theater. Istanbul Directorate of State Opera and Ballet Director Yekta Kara is the creative director of the festival that will stage The Abduction from the Seraglio, Fatih Sultan Mehmet, Zaide, Murat IV, Tosca, Aşk-ı Memnu (The Forbidden Love), Rise and Fall of the City of Mahagonny, and The Italian Girl in Algiers. Tickets can be obtained from www.biletix.com

8

1-27.indd 8

6/24/11 11:22:26 PM


1-27.indd 9

6/24/11 11:22:28 PM


Temmuz Günlüğü July Diary

02.07 05.07 06.07 Santralistanbul’da Efes Pilsen One Love Festival Efes Pilsen tarafından dokuz yıldır düzenli olarak gerçekleştirilen festival, yine müziğin efsanelerini sahneye taşıyor. Suede, Editors, Cake ve Nneka’nın sahne alacağı festival, 24 yaş üzerindeki katılımcılara yönelik olarak gerçekleştirilecek. Festival girişinde tüm katılımcıların bileklerine takılan bilekliklerde, festival deneyimlerini anında sosyal medyaya taşıyacak özel çipler yer alacak. Festival, 2 – 3 Temmuz’da.

Efes Pilsen Oneat Love Festival santralistanbul

TEMMUZ JULY 2011

Organized by Efes Pilsen for nine years, the festival carries the legends of music to the stage again. The festival, which will host Suede, Editors, Cake and Nneka, is open to anyone above the age of 24. Special chips will be placed in the wristbands that will be given to everyone at the festival entrance meaning that festival experiences will be relayed to social media immediately. Festival dates are 2-3 July.

www.facebook.com/onelovefest

Elton John, Ankara Arena’da

RoboCup 2011 Türkiye, ilk defa dünyanın en büyük robot organizasyonu olan RoboCup’a evsahipliği yapıyor. Kırk ülkeden yaklaşık 1500 robotun ve 4000 katılımcının yarışacağı bu dev organizasyon, 5 - 11 Temmuz tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleşecek. 1997’den bu yana düzenli olarak yapılan etkinlik, akademik araştırma sonuçlarının sınanacağı ve gerçek dünyaya uygulanacağı bir platform olarak düşünülüyor.

RoboCup 2011

Ankara, tarihindeki en büyük konserlerden birini gerçekleştiriyor. Rolling Stone dergisi tarafından dünyanın gelmiş geçmiş en iyi 50 müzisyeni arasında gösterilen Elton John, 6 Temmuz akşamı Ankara Arena’da hayranlarıyla buluşacak. Dünya turnesi kapsamında Türkiye’ye gelen Elton John, 5 Temmuz akşamı da İstanbul Küçükçiftlik Park’ta!

Elton John live at Ankara Arena

Ankara will be hosting one the greatest concerts of its history. Declared by Rolling Stone magazine as one of the best 50 musicians ever, Elton John will be performing in front of fans at Ankara Arena on the night of 6 July. In Turkey within the scope of his world tour, Elton John will also be performing live at Istanbul Küçükçiftlik Park on 5 July!

Turkey is hosting the world’s largest robot event, RoboCup, for the very first time. This huge event at which roughly 1500 robots and 4000 participants will compete from 40 countries, will be realized at Istanbul Fair Center between 5-11 July. Organized regularly since 1997, the event is regarded as a platform in which academic research results will be tested and implemented in the real world.

www.robocup2011.org

www.biletix.com

10

1-27.indd 10

6/25/11 3:03:59 PM


1-27.indd 11

6/25/11 3:04:01 PM


Temmuz Günlüğü

July Diary

17.07 28.07 29.07 20. Uluslararası İzmir Festivali 20 Haziran’da başlayan ve 21 Temmuz’a dek süren festival, İzmirli sanatseverleri biraraya getiriyor. Klasik müziğin ağırlıklı olduğu festivalde Natalie Cole’un caz konseri ve Paul Taylor Dance Company’nin dans gösterisi de yer alıyor. Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi, Efes’teki Celsus Kütüphanesi, D.E.Ü. Sabancı Kültür Sarayı ve Çeşme Kalesi; İKSEV (İzmir Kültür, Sanat ve Eğitim Vakfı) tarafından organize edilen festivalin mekânları arasında.

20th International İzmir Festival

TEMMUZ JULY 2011

The festival that began on 20 June and will continue until 21 July brings art lovers of Izmir together. Primarily a classic music festival, the International Izmir Festival organized by IKSEV (Izmir Culture, Art and Education Foundation) will also be hosting Natalie Cole’s jazz concert, and a dance performance by the Paul Taylor Dance Company. Some festival venues include Ahmet Adnan Saygun Art Center, Celsus Library in Ephesus, D.E.U. Sabancı Cultural Palace and Çeşme Fortress.

www.iksev.org

Gümüşlük Uluslararası Klasik Müzik Festivali Bu yıl 8’incisi düzenlenen festivalde İzmir Devlet Senfoni Orkestrası, Frank Wakelkamp, Christine Wolff, Misha Dacic, Zeynep Tanbay Modern Dans Topluluğu, Gülsin Onay, Burcu Uyar, Hakan Dinekli, Emin Fındıkoğlu Dörtlüsü, Gülsin Onay, Jackie Jaekyung Yoo, Gülşen Tatu, Ümit İşgörür, Eren Levendoğlu, Burhan Öçal ve Paganini Trio, Escher Quartet sahne alacak.

Gümüşlük International Classic Music Festival

Held for the 8th time this year, the festival will be hosting the Izmir State Symphonic Orchestra, Frank Wakelkamp, Christine Wolff, Misha Dacic, Zeynep Tanbay Modern Dance Community, Julian Gorus, Gülsin Onay, Burcu Uyar, Hakan Dinekli, Emin Fındıkoğlu Quartet, Gülsin Onay, Jackie Jaekyung Yoo, Gülşen Tatu, Ümit Işgörür, Eren Levendoğlu, Alexander Baillie, Burhan Öçal and Paganini Trio, and Escher Quartet.

www.iksev.org www.gumuslukfestival.org

Madde - Işık II Sergisi Geçen yıl 35 bin kişi tarafından ziyaret edilen Madde - Işık edisyonunun ikincisi Borusan Müzik Evi’nde 25 Eylül’e dek ziyaretçilerini bekliyor. Kanada, Çin, Fransa, Almanya ve Avusturya’dan gelen 7 çağdaş sanatçının eserleri sergileniyor. Yerçekimi ve zaman algısını altüst ederek izleyiciyi farklı bir deneyimin içine sürükleyen serginin küratörü ise geçen seferki gibi Richard Castelli. Borusan için özel olarak geliştirilen temaların da yer aldığı sergi, pazartesi günleri hariç 11- 19 saatleri arasında görülebilir.

Matter - Light II Exhibition

The second edition of the MatterLight exhibition that was visited by 35 thousand people last year awaits audiences until 25 September at the Borusan Center for Culture and Arts in Istanbul. The exhibition features the works of seven contemporary artists from around the world. The curator of the exhibition that captivates audiences with its perception of gravity and time, is again Richard Castelli. The exhibition is open everyday except Mondays between 11:00 and 19:00.

www.borusanmuzikevi.com

12

1-27.indd 12

6/25/11 3:04:05 PM


1-27.indd 13

6/25/11 3:04:07 PM


Başlarda şapkalar

Yaşama Rehberi Living Guide

Hats On heads

Güneşten korunmak için en uzun süredir tercih edilen yol şapka takmak. Aksesuar sevenlerin vazgeçilmezi şapka, bu yaz da birbirinden iddialı modellerle tutkunlarının karşısında. Örgü, hasır ya da kumaş şapkalar hem tarzınızı ortaya çıkaracak hem de sizi yakıcı güneşin etkisinden koruyacak. Yaz ayları için seyrek dokulu ve açık renk şapka tercih etmeye özen gösterin. Hats have been the most popular way to protect oneself from the sun. An indispensable of accessory lovers, hats come in models more ambitious than each other this summer too. Knitted, straw or fabric hats will not only give you style but will also protect you from the scorching sun. Light, airy and pale colored hats are recommended in summer.

Plajdakumdan kaleler

Sandcastles On the beach

Temmuz ayı için en güzel mekân şüphesiz plajlar. Siz şezlongunuza uzanmış bu yaz için seçtiğiniz kitapları okurken ellerine kova ve kürekleri alıp dalgaların hemen önüne kurulan çocukları göreceksiniz. İşte onlar hayallerini yansıtıyordur kumlara... Bir sonraki büyük dalgaya dek gerçek olacak hayallerini... Beaches are no doubt the best place to be in July. While stretching out on a beach bed and reading a book, you’ll see children immediately in front of the waves with bucket and spade in hand. They are no doubt reflecting their dreams onto the sand… Until the next wave, their dreams will be reality…

Her yerdesardunyalar

Geranıums Everywhere

TEMMUZ JULY 2011

Anayurdu Güney Afrika olan sardunya, Akdeniz ülkelerinde en çok rastlanan bitkilerden. Pembe, sarı, beyaz ve kırmızı çiçekleri, hoş kokusu, parlak renkleriyle çok sevilen sardunyanın kışa gerçekten dayanıklı tek türü ise anavatanı Türkiye olan ‘pelargonium endlicherianum.’ Balkon ya da bahçede kolayca yetişen sardunyaya yazın haftada iki kez su vermeyi unutmayın. Originating in South Africa, geraniums are one the most common plants in Mediterranean countries. The only species of the popular geranium which has pink, yellow, white and red flowers, a pleasant scent and shiny colors is ‘pelargonium endlicherianum’, whose homeland is Turkey. Resistant to winter, geraniums can easily be grown in balconies or gardens but don’t forget to water them twice a week in summer.

14

1-27.indd 14

6/25/11 3:04:18 PM


1-27.indd 15

6/25/11 3:04:22 PM


Sokaklarda terlikler

Yaşama Rehberi Living Guide

summer shoes On the streets

Kışlık ayakkabılar, botlar kutulardaki yerini alırken ayaklar da terliklerle buluştu. Terlik alırken, ayağınızın terliğin önlerinden ve yanlarından taşmamasına dikkat edin. Tabanının çok sert olmaması ve uzun süreli kullanımlar için az topuklu olması da önemli. Terlemeyi önleyen doğal malzemeden yapılmış terlikleri almaya özen gösterin. Everyone has put away their winter shoes and boots and exposed their feet. Make sure that your feet fit properly when making shoe purchases in summer. It’s also important that the sole isn’t too hard or doesn’t have heels if you’re planning on wearing them the whole day. Pay attention to natural products to prevent sweating.

Ellerde bir dilim karpuz

A slıce of watermelon In hands

Birçokları için yazın anlamı karpuz. Sahilde, balkonda, sıcaktan bunaldığımız bir öğle arasında buz gibi bir dilim kendimize getirir bizi. Serinletir, sakinleştirir. En doğal tatlıdır. Ayrıca unutkanlığı giderdiği, kansere karşı koruyucu olduğu, kanı temizlediği ve böbreklerdeki taşların atılmasını sağladığı da biliniyor. Daha ne olsun! For many people, summer means watermelons. An icy cold slice of watermelon will cool us down on the beach, balcony, or in the sweltering afternoon. It’s cooling and calming and is the most natural sweet. Additionally, it’s also known that it relieves memory loss, protects against cancer, cleanses the blood and helps pass kidney stones. What more could we want!

Vitrindemayolar

Swımmıng costumes In shop wındows

TEMMUZ JULY 2011

Yazın sıcaklığını en iyi yansıtan mayolardaki renkler, vitrinleri de süsler oldu. Kızıl kahveler, sarı, yeşil, fuşya, turkuaz ve mavi 2011 yazında öne çıkan renkler. Klasikten vazgeçmeyenlerin gözdesi ise yine beyaz, kırmızı ve siyah. Mayo alırken çabuk kuruyan kumaşları tercih edin ve vücudunuzu rahatsız etmediğinden emin olun. Swimming costume colors that best reflect the heat of summer have taken over shop windows too. The popular colors this summer are reddish browns, yellow, green, fuchsia, turquoise and blue. White, red and black are of course still popular with those who like classics. Choose fabrics that dry quickly when purchasing swimming costumes and make sure that you’re comfortable in them.

16

1-27.indd 16

6/25/11 3:04:28 PM


1-27.indd 17

6/25/11 3:04:29 PM


sinema/CINEMA

Larry Crowne

Hayatı Yeniden Keşfediyor Larry Crowne RedIscovers LIfe

TEMMUZ JULY 2011

Yönetmen: Tom Hanks Oyuncular: Tom Hanks, Julia Roberts, Bryan Cranston Yapım: ABD Tür: Romantik komedi Director: Tom Hanks Cast: Tom Hanks, Julia Roberts, Bryan Cranston Production: USA Genre: Romantic, comedy

Forrest Gump, Philadelphia, Er Ryan’ı Kurtarmak, Yeşil Yol, Azap Yolu, Da Vinci Şifresi ve oynadığı daha birçok filmle hafızalarımızda yer eden, performansıyla pek çok ödüle lâyık görülen Tom Hanks, Hollywood’un beğenilen yıldızlarından Julia Roberts ile kameralar karşısında. Yönetmenliğini de Tom Hanks’in yaptığı Larry Crowne, işini kaybettikten sonra tekrar üniversiteye dönerek hayata farklı bir başlangıç yapan orta yaşlı bir adamın hikâyesini anlatıyor. Gittiği üniversitede öğretmeni Julia Roberts’a aşık olur ve hayatı yeniden yorumlayıp anlamaya çalışır Crowne. My Big Fat Greek Wedding (2002) filminin senaristi ve aynı zamanda oyuncu olan Nia Vardalos ile birlikte senaryoyu kaleme alan Hanks, filmin yapımcılığını da üstlenmiş. Film, 9 Temmuz’da sinemalarda.

Embedded in our minds with his award-winning performances in many films including Forrest Gump, Philadelphia, Saving Private Ryan, The Green Mile, Road to Perdition, and Da Vinci Code, Tom Hanks stars alongside Julia Roberts in the film Larry Crowne. Directed and produced by Tom Hanks, Larry Crowne tells the story of a middle aged man who returns to university after losing his job and makes a new start in life. He falls in love with his teacher who is played by Julia Roberts and he tries to reinterpret and understand life all over again. Tom Hanks co-wrote the film with the actor and writer of My Big Fat Greek Wedding (2002), Nia Vardalos. The film will hit the big screen on 9 July.

18

1-27.indd 18

6/24/11 11:23:05 PM


1-27.indd 19

6/24/11 11:23:07 PM


DVD/DVD

Adı Güzel, Tadı Buruk Bir Aşk: İncir Reçeli A BeautIful Name, A Love that Tastes Sour: İncir Reçeli Tıpkı Çağan Irmak’ın “Babam ve Oğlum”u gibi, kulaktan kulağa yayılarak kendine seyirci çeken ve beğenilen bir film bu. Sessiz ve derinden yürüyen bir aşk hikâyesini anlatıyor. Metin, geçimini TV programlarına skeç yazarak sağlamaktadır. Bir gün bir barda Duygu ile karşılaşır. Çok sarhoş olan Duygu’ya evinin kapısını açar. O gece Metin’de kalan Duygu, ertesi gün bir not yazarak ortadan kaybolur. Aradan bir süre geçtikten sonra Metin, Duygu ile yine aynı barda karşılaşır ve Duygu yine Metin’e misafir olur. Metin ise arada sırada gördüğü bu kadına çoktan aşık olmuştur. Halbuki Duygu ile ilgili bildiği tek şey onun incir reçeline olan tutkusudur. Benim ve Roz’un Sonbaharı, Çılgın Dershane, Cennet filmlerinde oyunculuk yapan Aytaç Murat Ağırlar, İncir Reçeli’nde senarist ve yönetmen olarak karşımıza çıkıyor. Film, 2011 Şubatı’nda vizyona girmişti.

Like Çağan Irmak’s “Babam ve Oğlum” (My Father and My Son, Incir Reçeli (Fig Jam) is a film that drew audiences through word of mouth. It tells the story of a love that walks silently and deeply. Metin earns a living by writing TV sketches for TV programs. One day, he meets Duygu in a bar. He lets a very drunk Duygu stay at his place that night. Duygu leaves a note in the morning and disappears. After a while, Metin sees Duygu in the same bar and Duygu stays at his place again. Metin has already fallen madly in love with this woman who he sees now and again. But the only thing he knows about Duygu is her passion for fig jam.. Aytaç Murat Ağırlar, who appeared in the films Benim ve Roz’un Sonbaharı, Çılgın Dershane, and Cennet, appears before us in Incir Reçeli as screenwriter and director. of Incir Reçeli was screened at the cinemas in February 2011.

TEMMUZ JULY 2011

Oyuncular: Melike Güner, Sezai Paracıkoğlu, Selim Akgül, Sinan Çalışkanoğlu, Barbara Lourens Tür: Dram, romantik Senaryo ve Yönetmen: Aytaç Murat Ağırlar Web Sitesi: www.incirreceli.com Cast: Melike Güner, Sezai Paracıkoğlu, Selim Akgül, Sinan Çalışkanoğlu, Barbara Lourens Genre: Drama, romantic Screenplay and Director: Aytaç Murat Ağırlar Web: www.incirreceli.com

RAFTAKİLER On the shelves

n Turist / The Tourist n Siyah Kuğu / Black Swan n Dövüşçü / The Fighter n Aşk Tesadüfleri Sever n Tatlı Çocuk Johnny / Nice Guy Johnny

20

1-27.indd 20

6/24/11 11:23:19 PM


1-27.indd 21

6/24/11 11:23:24 PM


MÜZİK/MUSIC

Bir Teoman klasiği: ‘Aşk&Gurur’

A Teoman classıc: ‘Aşk&Gurur’

TEMMUZ JULY 2011

Söz yazarı, besteci, vokalist… Birçok unvanla dinleyicilerinin karşısına çıkan ve Türkiye’de Rock müziği deyince akla gelen isim Teoman, dokuzuncu albümünü dinleyicileriyle buluşturdu. ‘Aşk & Gurur’, aşka ve İstanbul’a dair sözleri ve hoş tınılarıyla bir Teoman klasiği. Albümün ilk şarkısı olan ‘Tek Başına Dans’ta Teoman’a İrem Candar eşlik ediyor. İlk klip çekiminin de yapıldığı şarkıyı, Teoman’ın albümlerinde eksik olmayan İstanbul temasını içeren ‘İstanbul’da takip ediyor: “Kalbimi söktüm, seni kazıyım derken / Ta en derinden / İliklerimden…” Albümde, söz ve müziği Barlas Erinç’e ait olan ‘Romantik’ ve ‘Martılar’, Mabel Matiz’e ait ‘Sahilde Bir Sarhoş’, sözleri Deniz Durukan’ın ‘Rugan’ adlı kitabından alınarak müziği Teoman tarafından yapılan ‘Ölüm Işığa Uzanmış’ adlı parçalar da yer alıyor.

Songwriter, composer, singer... Teoman, who has appeared before audiences with many a title and the first person to come to mind when rock music is mentioned in Turkey, has just released his ninth album. ‘Aşk & Gurur’ is a Teoman classic on love and Istanbul with pleasant melodies. Irem Candar accompanies Teoman in the first track, ‘Tek Başına Dans’, and video clip of the album. Meanwhile, Istanbul is again the theme of the song ’Istanbul’. The album also comprises tracks like ‘Romantik’ and ‘Martılar’ for which Barlas Erinç wrote the lyrics and composition, ‘Sahilde Bir Sarhoş’ which belongs to Mabel Matiz and ‘Ölüm Işığa Uzanmış’, composed by Teoman from Denz Durukan‘s novel ‘Rugan’.

Raftakiler / On the shelves n Aşk – Demet Akalın n İki Elin Sesi / It Takes Two – Duoist (Erhan Birol, Tolgahan Çoğulu) n Live It Up – Yüksek Sadakat n Behold – Mads Langer

22

1-27.indd 22

6/24/11 11:23:33 PM


1-27.indd 23

6/24/11 11:23:35 PM


KİTAP/BOOKS 1 Asal Sayı 1 Kareköke Dedi Ki Marcus Du Sautoy Kırmızı Kedi Yayınları / Kırmızı Kedi Publishing Fiyatı / Price: 20 TL

1 Asal Sayı 1 Kareköke Dedi Ki Hesabınızı Şaşırtacak Muziplikte ve Üstelik Ödüllü!.. Naughty enough to lead you to make mIstakes and furthermore, It’s award wInnIng! Matematik içeren kitaplar (Adam Fawer’in ‘Olasılıksız’ı gibi) son yıllarda çok tercih ediliyor ve bestseller listelerini sıkça zorluyor. Bu kitapsa, tamamen matematik üzerine kurulu ama aynı iddiaya sahip. Oxford Üniversitesi’nde matematik profesörü olan 45 yaşındaki Marcus Peter Francis de Sautoy grup ve sayı teorileri üzerinde uzmanlaşmış. Bilimin daha geniş kitlelere ulaşması için çabalayan Sautoy, ödüller de almış. Bu keyifli ve eğlenceli kitap, biz farkında olmasak da matematiğin gündelik hayatımızda ne kadar büyük yer kapladığını, hayatımızı ve hatta kaderimizi yönlendirdiğini şaşırtıcı örneklerle gösteriyor. Oyunlar ve bulmacalarla zenginleştirilen beş bölümlük kitabın sürprizi ise her bölümün sonunda şimdiye kadar kimsenin çözemediği bir bulmaca verilmesi. Ve üstelik, Amerikalı bir işadamı bu matematik bulmacalarından her birinin çözümü için bir milyon dolar ödül veriyor!

TEMMUZ JULY 2011

Books (like Adam Fawer’s ‘Improbable) containing math have been quite popular of late and are often seen in bestseller lists. This book however, is a book built fully on math but it is just as ambitious. A professor of math at Oxford University, 45-year-old Marcus Peter Francis de Sautoy specializes in group and number theories. Sautoy, who makes efforts to ensure that science reaches wider audiences, has also won many awards. This fun and pleasant book shows us how math is part of our daily lives whether we’re aware or not, and how it directs our lives and even our fate with examples. The surprise of the five-chapter book that’s enriched with games and crosswords is a crossword at the end of each chapter that no one has been able to decipher to date. Furthermore, an American businessman is offering a million dollars in prize money each to the person who solves the crosswords!

Raftakiler / On the shelves n Cehennem – Robert Olen Butler (İthaki) n İndiragandi – Cem Sancar (Profil) n 1939 Yazı – Werner Biermann (Can)

n Bedenin Tarihi – II (Yapı Kredi Yayınları) n Karizma Zamanları – Yasin Aktay (Timaş)

24

1-27.indd 24

6/24/11 11:23:38 PM


1-27.indd 25

6/24/11 11:23:42 PM


Colors of Life

TEMMUZ JULY 2011

Hayat覺n Renkleri

26

1-27.indd 26

6/24/11 11:23:45 PM


kanatuçurmak. İnsanoğlunun uçma rüyasıdır. Uçmanın en neşeli, en basit sim-

çırpmak, kuş olmak, bulutlara ulaşmak, güneşe göz kırpmaktır uçurtma

gesidir. Hafif, renkli ve özgürdür. İpi, uçuran kişinin elinde olsa da kendi çok uzaklarda bulutlarla baş başadır. Bazen yorulur salınmaktan gökyüzünde, dayanıverir bir buluta ve kuyruğunu yönlendiren rüzgâra selam durur. Yeniden dengesini bulunca da aşağıda onu yönlendiren çocuğa gülümseyerek el sallar. Tahtalarla kurulu iskeletinin üzerine gerilen naylon, ipek ya da kağıt, esen rüzgârda hafif hışırtılar çıkarır. Bu, uçurtmanın ipini tutan kişiyle rüzgâr arasında kurduğu sıcak bir bağdır. Yeryüzünden gökyüzüne gönderilen rengârenk bir kuştur uçurtma. Uçurtma uçurmak başka herhangi bir iş yapmaya benzemez. Kendine has bir zevk verir insana. Yukarı çıktıkça ağırlaşan uçurtmayı tutamama düşüncesinin verdiği korku, korkunun getirdiği heyecan, heyecanın getirdiği mutluluk vardır uçuran kişide. Uçamamamızın verdiği eksikliği kapatan uçurtma, kendisiyle birlikte bizi de yukarılara çıkarır. İşte bu yüzden severiz uçurtmayı; hem uçurmayı hem izlemeyi hem de izlerken zihnimizde uçurtma olmayı… 

Kites

Uçurtmalar

GÖkyüzünün renGârenk kuşları tHE colorful BIrDs of tHE sky

a kite is flapping your wings, being a bird, reaching the skies, and winking at the sun. It’s humankind’s dream to fly. It’s the most joyful and simplest symbol of flying. It’s light, colorful and free. Although its rope is in the hands of the person flying it, it’s actually alone with the clouds in the far away distance. Sometimes it tires of floating in the sky and rests on a cloud and salutes the wind that directs its tail. And when it finds balance again, it smiles at the child directing it from below and waves. The nylon, silk or paper that’s stretched on the wooden frame make light rustling sounds with the wind. This is the strong bond between the person holding the rope and the wind. The kite is a colorful bird that’s sent from the earth to the sky. Flying a kite is like nothing else. It’s a unique pleasure. The fear of not being able to hold onto the kite as it ascends higher and higher, the excitement that comes with the fear, and the happiness that comes with the excitement… The kite, which relieves our inability to fly, takes us with it up to the sky. That’s why we like the kite; flying it, watching it, and being a kite in our mind… 

TEMMUZ JULY 2011

flyING

27

1-27.indd 27

6/24/11 11:23:46 PM


Dünden Bugüne

From Past to Present

SİNEMA CINEMA

SeSSizlikten Beşinci Boyuta... From SIlent FIlmS to 5D…

BY Ela ata

TEMMUZ JULY 2011

Önce fotoğraflar geçti ağır ağır önümüzden, ses yoktu o zamanlar. Ardından konuşmaya başladı yıllarca sessiz bildiğimiz oyuncular. Zamanla hem kullanılan teknikler hem de içerik değişti. Şimdilerde boyut tartışılır oldu sinemada. Üç boyutluyu iyice sindiremeden beşinci boyut sallamaya başladı koltuklarımızı… Photos passed us by slowly at first. There was no sound back then. Then the actors, who were silent for years, began to talk. Techniques and content change over time. And now the dimensions are being debated. Our seats are being rocked with 5D even before we’ve digested 3D…

28 DUNDEN BUGUNESINEMA.indd 2

6/24/11 11:25:57 PM


DUNDEN BUGUNESINEMA.indd 3

6/24/11 11:26:00 PM


Dünden Bugüne

From Past to Present İngiliz yönetmen, oyuncu ve yazar Charlie Chaplin, 1913’te gittiği Amerika’da yarattığı Şarlo karakteriyle dünya çapında ünlendi. English director, actor and writer Charlie Chaplin became famous worldwide with Tramp, the character he created in America in 1913.

SinemanInKardeşler

olarak bilinen Lumiere (Auguste ve Louis), projeksiyon cihazıyla perde üzerine hareketli resimleri yansıtmayı başardıklarında, gösteriyi yaptıkları Grand Cafe’de herkesin ağzı açık kalmıştı. O zamanlarda sirkte yaptığı binbir numarayla herkesi şaşkınlığa sürüklemeyi meslek belleyen Méliés bile olanlara inanamamış, adına ‘sinematograf’ denen bu cihazın becerisine hayran kalmıştı. İnsanların yüzyıllar önceye dayanan hareketli resimler elde etme tutkusu çeşitli şekillerde dışa vurmuş, ancak 1895 Aralıkı’ndaki kadar somutlaşmamıştı.

WHen

ProJekSiyonun ÖncÜSÜ ‘BÜyÜlÜ Fener’

a ‘maGIc torcH’: tHe PIoneer oF tHe ProJector

Adına karanlık oda denen ve hem fotoğraf makinesinin hem de ‘büyülü fener’in doğuşuna önderlik eden ‘camera obscura’, yüzeylerinin birindeki küçük bir delikten ışığın geçmesine izin veren kapalı dikdörtgen bir kutudur. Delikten ışığın geçmesiyle, deliğin önündeki nesnenin ters görüntüsünü kutunun iç çeperleri üzerine yansıtır. 17’nci yüzyılın önemli buluşlarından biri olan büyülü fener ise 1600’lerin ikinci yarısında geliştirildi. Ucuna bir gözlük merceği yerleştirilen bir boru ile mum ışığı yardımıyla merceğin önünden geçirilen hareketli resimlerin görüntülerini duvara yansıtıyordu. Günümüzün projeksiyon cihazlarına önderlik eden bu cihaz, 18’inci yüzyılda panayırların başlıca eğlence kaynağı olmuştu. 1820’lerde geliştirilen ‘tomatrop’ adlı oyuncakla, daire biçiminde kartonun bir yüzüne kuş, diğer yüzüne kafes çizilip hızla hareket ettirildiğinde kuş, kafese girmiş gibi görünüyordu. Bu durum, gözün ağ tabakasında bir yanılsama ilkesine dayanıyordu.

Called the darkroom, the ‘camera obscura’, which pioneered in the birth of the ‘magic torch’ and the camera, is a square box that allows the emission of light through a pinhole on one of the surfaces. When the light enters through the hole, the mirror appearance of the object in front of the hole is reflected on the interior walls of the box. Meanwhile, the magic torch, one of the significant finds of the 17th century, was developed in the second half of the 1600s. With a spectacle lens place on the end of a tube, with the assistance of candlelight, motion pictures were passed in front of the lens and reflected in motion on walls. This device that pioneered today’s projectors was the leading source of entertainment at fairs in the 18th century. With the ‘tomatrop’, the toy that was developed in the 1820s, a bird was drawn on one side of a square box and a cage on the other and when it moved, the bird looked like it had entered the cage. The basis of this was an illusion on the retina.

TEMMUZ JULY 2011

babası

the Lumiere Bros (Auguste and Louis), regarded as the masters of cinema, succeeded in reflecting motion pictures on a curtain with a projector, everyone’s mouths were left wide open at Grand Café where they had held the screening. Even Méliés, who had made it a profession to surprise everyone with his million and one circus tricks, couldn’t believe his eyes and was left in awe of this device that was called ‘cinematograph’. People’s age-old desire for motion pictures has been expressed in different ways however, it hadn’t become concrete until December of 1895.

30 DUNDEN BUGUNESINEMA.indd 4

6/24/11 11:26:06 PM


DUNDEN BUGUNESINEMA.indd 5

6/24/11 11:26:08 PM


KİNETOGRAF KINETOGRAPH

Edison’un kamerası, kitlesel film çekiminin önünü açtı.

TEMMUZ JULY 2011

Edison’s camera paved the way for mass film production.

SANİYEDE 40 GÖRÜNTÜ

40 FRAMES IN A SECOND

1832’de yapılan ‘fenakistiskop’ ve 1834’de geliştirilen ‘zoetrop’, optik aletler kullanılarak hareketli görüntü oluşturulmasını sağladı. 1839’da fotoğrafın bulunması, fotoğraftan yararlanarak hareket çözümlemesi yapma arzusunu da beraberinde getirdi. Bu konuda en büyük başarıyı İngiliz fotoğrafçı Muybridge gösterdi. Fizyoloji uzmanı Marey ile yaptıkları çalışmalar birbirlerine ilham oldu. Marey, fotoğrafları önce bir kağıt, ardından selüloit film üzerine çekti. ‘Kronotograf’ adlı cihaz, süreklilik gösteren fotoğraflardan yararlandı. Optik alanında atılan tüm bu adımlar da Lumiere Kardeşler’e ilham kaynağı oldu. 1891’de Thomas Alva Edison tarafından geliştirilen kinetograf, objektifinin önünden saniyede 40 görüntü geçebilen basit bir kameraydı. Bu cihaz, kitlesel film çekimi yapımının da önünü açmış oldu.

The ‘fenakistiskip’ made in 1832 and the ‘zoetrop’ developed in 1834 ensured that motion pictures became possible using optical devices. When photography was discovered in 1839, it also paved the way for the desire to decipher motion by using photography. The English photographer Muybridge showed the greatest achievement in this sense. The work he conducted together with physiologist Marey inspired them both. Marey firstly shot photos on film then on celluloid film. The device called ‘chromatograph’ benefited from photography that showed consistency. All of these steps taken in the optical field became inspiration for the Lumiere Bros. The kinetoscope that was developed by Thomas Alva Edison in 1891 was a simple camera from which 40 frames could be recorded per second. This device pioneered in mass film production as well.

İLK SİNEMA SALONU PARİS’TE

THE FIRST CINEMA OPENED IN PARIS

1897’de Paris’te ilk sinema salonu Lumiere Kardeşler tarafından açılırken Amerika bu yola 1902’de, Los Angeles’ta girdi. Sinemaya sanat formu kazandıran nokta ise onun bir öyküyle bütünleştirilmesi oldu. Öykülü filmin babası olarak kabul edilen ve aslında bir illüzyonist olan Méliés, sinemayı ‘düş’ ile birleştirdi. Fotoğraf hilelerinden, kurmacalardan yararlandı. Sinema bu zamana dek sessiz olduğu için dil engeli yoktu. Yüzyılın başında Amerika’da yaşayan ve çoğu İngilizce bilmeyen göçmen nüfusun dikkatini çekmek için en iyi yol da aslında buydu. I. Dünya Savaşı sırasında Avrupa, sinema endüstrisinde duraklamaya girerken Amerika’da Hollywood yavaş yavaş New York’un yerini alıyordu. Paramount, burada kurulan büyük stüdyolardan ilkiydi. Amerika, 1920’lerde sinemada altın çağını yaşıyordu. Savaşın siyasal ve toplumsal etkisi, sinemanın bir sanat olmasına zemin hazırladı. Kargaşa ortamı, Almanya’da dışavurumculuk akımını doğurdu. ‘Dr. Caligari’nin Odası’, bu akımın ilk önemli eseri oldu. Fransa’da gerçeküstücülük akımı baş gösterdi.

While the first cinema was opened by the Lumiere Bros in Paris in 1897, America entered the scene in Los Angeles in 1902. What made cinema stand out as an art form however was its integration with a story. The illusionist Méliés, regarded as the father of films with stories, united cinema with ‘imagination’. He took advantage of photography tricks and fiction. There were no language obstacles to overcome because cinema was silent until then. And this was actually the best way to attract a largely non-English speaking community in America in the beginning of the century. While the cinema industry was entering a decline in Europe during WWI, Hollywood was slowly taking over the place of New York in America. Paramount was the first large studio that was set up here. America was experiencing its golden age in cinema in the 1920s. The political and societal impact of the war paved the way for cinema to become an art form. The chaotic environment gave rise to a movement of expression in Germany. ‘The Cabinet of Dr. Caligary’ was the first important masterpiece of this movement. Surrealism reared its head in France.

32

DUNDEN BUGUNESINEMA.indd 6

6/25/11 3:05:41 PM


DUNDEN BUGUNESINEMA.indd 7

6/25/11 3:05:43 PM


Dünden Bugüne From Past to Present

teknikle birlikte içerik değişti THE CONTENT CHANGED TOGETHER WITH THE TECHNIQUE Sinemada teknik hızla ilerlerken 1935’te Becky Sharp ilk renkli film unvanını aldı. Gelişen efektler ve elektronik sinema 80’lerde Üçüncü Türden Yakınlaşmalar ve Yıldız Savaşları gibi bilimkurguları doğurdu. Tekniğin şahikası ise Avatar oldu.

TEMMUZ JULY 2011

While technique rapidly developed in cinema, ‘Becky Sharp’ (1935) became the first film ever to be shot in color. Developing effects and electronic cinema resulted in films like ‘Star Wars’ and ‘Close Encounters of the Third Kind’ in the 80s. However, it was Avatar that became the peak of cinema techniques.

SESLİ FİLMLER BAŞLIYOR

TALKING PICTURES BEGIN

1927’de sinemada en azından müziği duyma arzusuyla çekilen ‘Caz Şarkıcısı’, sesli film dönemini başlattı. Ardından dublaja önem verildi ve gelişimi sağlandı. Sesle birlikte müzikaller de ön plana çıktı. Renkli filme giden yolu da yine Hollywood açtı. Üç bantlı technicolor fotografik renklendirme tekniğiyle 1935’te çekilen ‘Becky Sharp’, ilk renkli film oldu. 1940’larda komünist etkilere karşı kampanyalar yürütülürken sinemada daha tutucu filmler gösterilmeye başlandı. Sinemayı inişe geçiren bu etken, televizyonun yaygınlaşmasıyla iyice belirginleşti. İtalya’da yayılan yeni gerçekçilik akımı, toplumsal temalara yönelik filmleri sinemaya taşıdı ve Luchino Visconti, Vittorio de Sica, Roberto Rossellini gibi yönetmenler özgün üsluplar geliştirdi. Fransa’da ise yeni dalga hareketi başladı. Yenilikçi karşı çıkışları tanımlayan akımın öncüleri François Truffaut, Alain Resnais, Jean Luc Godard, Eric Rohmer ve Jacques Rivette gibi yönetmenler oldu. Amerika’da 60’larda cinsellik, militarizm gibi konular karşı kültür hareketinin izlerini taşırken, 70’lerde sinemada kullanılan gelişmiş efektlerle bilimkurgu, gerilim, serüven türleri gösterilmeye başlandı. 80’lerde videonun yaygınlaşması ‘elektronik sinema’yı öne çıkardı. Yıldız Savaşları, Üçüncü Türden Yakınlaşmalar gibi filmler, kullandığı özel efektlerle seyirciden büyük ilgi gördü. Bilgisayar teknolojisindeki ilerlemeler, gerçeklik yanılsamasının filmlere etkileyici bir şekilde girmesini sağladı.

Shot with the desire to hear music, ‘Jazz Singer’ initiated the talking picture era in 1927. This was followed by voiceovers and its development was ensured. Musicals were at the forefront together with talking pictures. And it was again Hollywood that paved the way for color pictures. ‘Becky Sharp’ was shot in 1935 using the three band Technicolor photographic coloring technique. When campaigns were being held against communists in the 1940s, more conservative films were featuring at the cinema. This factor that had a negative impact on cinema became even more distinct when TV became widespread. The realism movement that spread in Italy carried films with social themes to the cinema and directors like Luchino Visconti, Vittorio de Sica, and Roberto Rossellini developed their own original styles. Meanwhile, a new wave of movements began in France. Directors like François Truffaut, Alain Resnais, Jean Luc Godard, Eric Rohmer and Jacques Rivette were the pioneers of a movement that described an opposition to innovative counterattacks. While subjects like sexuality and militarism carried the traces of the counterculture movement in the America of the 60s, science fiction, thriller, and adventure films with developed effects prevailed in cinema in the 70s. The spread of video in the 80s highlighted ‘electronic cinema’. Films like Star Wars and Close Encounters of the Third Kind were well received by audiences due to their special effects. The developments in computer technology ensured that illusions of reality impressively entered films.

34 DUNDEN BUGUNESINEMA.indd 8

6/24/11 11:26:32 PM


DUNDEN BUGUNESINEMA.indd 9

6/24/11 11:26:33 PM


Üç boyutlu filmler gözlükler yardımıyla izleyiciyi beyazperdenin içine çekiyor. Yeni nesil sinemanın gözdesi ise beş boyutlular... 3D films draw audiences into the big screen with the help of special glasses. Meanwhile, the recent highlight of new generation cinema is 5D…

TEMMUZ JULY 2011

SİNEMA TADINDA TV KEYFİ Yeni yüzyılda, Yüksek Nitelikli Televizyon’un (HDTV) gelişimi, seyircileri sinemaya gitmek yerine evlerinde sinema keyfini yaşamaya davet etmeye başladı. Bu durum, sinemanın kokusunu, geleneklerini, herkesle birlikte izlemenin keyfini bertaraf edecek miydi? Televizyon ve hatta internet başından pek çok filme erişmenin getirdiği kolaylık sinemaya tehdit oluşturunca, yeni teknolojilerden sinemada yararlanma zorunluluğu ortaya çıktı. Çünkü artık seyirci, iyi bir film dendiği zaman senaryo ile birlikte filmde kullanılan teknolojiyi de sorgular oldu. Geliştirilen üç boyutlu filmler, çeşitli gözlükler yardımıyla sağ ve sol gözümüzün gördüğü alandaki derinlik algısından yararlanarak iki objektifli kameralarla çekilmeye başlandı. Animasyon alanında büyük gelişmeler kat edildi. 2009 yılında ABD’de vizyona giren ve ardından pek çok ülkede gösterilen Avatar adlı film, IMAX-3D teknolojisinden yararlandı ve alanındaki diğer filmlerin önüne geçti. Şimdilerde adından söz ettiren beş boyutlu filmler ise ekrandaki görüntüyle senkronize bir hareketlilik sağlaması ve rüzgâr, kar, yağmur gibi efektler eşliğinde yeni nesil bir sinema ortamı sunmasıyla ilgi görüyor. İlk film gösterime girdiğinde insanların birkaç dakikadan fazla ekran başında duramayacağı ve sinema salonlarının hiçbir zaman dolmayacağı tezi, üç saatin üzerinde çekilen filmler ve kırılan gişe rekorlarıyla tarih oldu. Sinema ortamının izleyiciye ulaşma formatı zaman içerisinde değişse de sinemalar seyirciyle bir arada olmaya devam edecek gibi görünüyor. 

CINEMA QUALITY AT HOME Shot with the desire to hear music, ‘Jazz Singer’ initiated the talking picture era in 1927. This was followed by voiceovers and its development was ensured. Musicals were at the forefront together with talking pictures. And it was again Hollywood that paved the way for color pictures. ‘Becky Sharp’ was shot in 1935 using the three band Technicolor photographic coloring technique. When campaigns were being held against communists in the 1940s, more conservative films were featuring at the cinema. This factor that had a negative impact on cinema became even more distinct when TV became widespread. The realism movement that spread in Italy carried films with social themes to the cinema and directors like Luchino Visconti, Vittorio de Sica, and Roberto Rossellini developed their own original styles. Meanwhile, a new wave of movements began in France. Directors like François Truffaut, Alain Resnais, Jean Luc Godard, Eric Rohmer and Jacques Rivette were the pioneers of a movement that described an opposition to innovative counterattacks. While subjects like sexuality and militarism carried the traces of the counterculture movement in the America of the 60s, science fiction, thriller, and adventure films with developed effects prevailed in cinema in the 70s. The spread of video in the 80s highlighted ‘electronic cinema’. Films like Star Wars and Close Encounters of the Third Kind were well received by audiences due to their special effects. The developments in computer technology ensured that illusions of reality impressively entered films. 

36 DUNDEN BUGUNESINEMA.indd 10

6/24/11 11:26:40 PM


DUNDEN BUGUNESINEMA.indd 11

6/24/11 11:26:45 PM


DUNDEN BUGUNESINEMA.indd 12

6/24/11 11:26:47 PM


DUNDEN BUGUNESINEMA.indd 13

6/24/11 11:26:49 PM


Kıyıda

On the Shore

Dünyanın en güzel kumsalı

ÖLÜDENİZ By Hande Öğüt

The world’s most beautIful beach

Bu başlık öylesine atılmadı; 2006’da ona verilen ve güzelliğini evrenselleştiren bir paye bu. Tanrının dünyaya armağan ettiği bu cennette denizin ve kumun tadına doyacaksınız... This heading wasn’t written just for the sake of it; it received this universal distinction in 2006. Relish the sea and sand in this paradise presented to the world by God…

FETHIYE OLUDENIZ.indd 2

6/24/11 11:28:28 PM


FETHIYE OLUDENIZ.indd 3

6/24/11 11:28:30 PM


Kıyıda On the Shore

80’LERİN

I FIRST

went to Fethiye in the late 80s; I couldn’t believe its beauty, peace, and blueness… We had stayed in a bungalow beneath pine trees along the shore of Ölüdeniz. There was only Otel Meri on this huge shoreline. The sea was eternally blue, clean and crystal clear. Despite all the passing years, the sea is still blue, calm and lake-like. Although the shore is inundated with hotels and holiday resorts, the sea is always the same because it renews itself every moment. The existing water outlets in Ölüdeniz flow into the sea and that’s why there’s a constant circulation. The tides ensure that the sea rises and recedes about half a meter every 2-3 days. This results in the entry and exit of a large amount of seawater. This is a huge value that humankind cannot damage, that nature has bestowed… Known as the paradise presented to the world by God, Ölüdeniz’s uniqueness became universal when it was declared “the world’s most beautiful beach” in 2006.

TEMMUZ JULY 2011

sonunda gitmiştim Fethiye’ye ilk; inanamamıştım güzelliğine, sakinliğine, maviliğine… Ölüdeniz kıyısında çam ağaçlarının altında bir bungalovda kalmıştık. Düşünün, bir tek Otel Meri vardı koskoca sahilde. Deniz, uçsuz bucaksız mavi, tertemiz ve cam gibi saydamdı. Onca yıl geçmesine rağmen su hâlâ masmavi, durgun, göl gibi. Sahil, otellerle ve tatil köyleriyle kuşatılmışsa da deniz hep aynı. Çünkü kendini her an yeniliyor. Ölüdeniz’deki mevcut kaynak suyu çıkışları, dipte içeriden açık denize doğru bir akıntı yaratıyor, bu yüzden içeriye ve dışarıya devamlı bir sirkülasyon sözkonusu. Yanı sıra gel-git etkisi ile iki-üç günde bir deniz ortalama yarım metre yükselip alçalıyor. Bu da büyük miktarda deniz suyu giriş ve çıkışı sağlıyor. İnsanoğlunun bozamadığı, doğanın bahşettiği müthiş bir değer bu... Tanrının dünyaya armağan ettiği cennet olarak tanımlanan Ölüdeniz, bu nedenle 2006 yılında “dünyanın en güzel kumsalı” seçildi ve eşsizliği evrenselleşti.

42

FETHIYE OLUDENIZ.indd 4

6/25/11 3:06:25 PM


FETHIYE OLUDENIZ.indd 5

6/25/11 3:06:27 PM


TEMMUZ JULY 2011

Kıyıda

On the Shore

BELCEKIZ’IN EFSANESİ

THE LEGEND OF BELCEKIZ

Fethiye’ye 14 kilometre uzaklıktaki Ölüdeniz, kıyılara kadar uzanan çam ormanları, bembeyaz kumsalı, plajları, tabiat parkları, her tür su sporuna imkân veren coğrafi ve doğal yapısıyla gerçekten bir dünya harikası. Türkiye’ye dair hemen tüm tanıtım ve reklam fotoğraflarında gördüğümüz masmavi bir nazar boncuğu görünümündeki Ölüdeniz’in en ünlü plajı, adını bir efsaneden alan Belcekız Plajı. Efsanesi şöyle; eski çağlarda buralardan geçen gemiler açıkta demirler ve içme suyu almak üzere kıyıya sandalla çıkarlarmış. Bir gün yaşlı bir kaptanın yakışıklı oğlu su almak için koya çıktığında Belcekız’ı görmüş ve birbirlerine vurulmuşlar. Ama delikanlı suyu alıp dönmek zorundaymış. Gemi uzaklaşıp gitmiş. Belcekız hep kıyıyı, sevgilisini kollamış. Delikanlı da geminin buralardan her geçişinde su almaya gelmiş. Böylece görüşürlermiş. Ancak bir gün fırtına patlamış, delikanlı ölmüş. Kayaların üzerinde sevdiğini bekleyen Belcekız da kendini kayalardan atmış. O gün bu gündür kızın öldüğü yere Belcekız, oğlanın öldüğü yere Ölüdeniz deniyormuş...

Located 14km from Fethiye, Ölüdeniz truly is a wonder of the world with its pine forests that extend to the shores, snow white shores, beaches, nature parks, and a geography and natural structure that allows for all kinds of water sports. The most famous beach in Ölüdeniz, which is featured like a lucky charm in just about every promotional film and advertising photo of Turkey, is Belcekız Beach, which gets its name from a legend. The legend goes as such: boats that sailed by here in ancient times would anchor and reach the shores on skiffs to obtain fresh drinking water. When the handsome son of an old captain set foot in the bay, he saw Belcekız and it was love at first sight. But the young man had to return after getting the water. The boat sailed off into the distance. Belcekız constantly watched the shore waiting for her lover. And the young man would always come to collect water every time the boat sailed by. This is how they continued to see each other. One day however, a storm broke out and the young man died. Waiting for her lover on the rocks, Belcekız through herself into the water too. Ever since then, the place where Belcekız died has been referred to as Belcekız, and Ölüdeniz is where the young man died…

44 FETHIYE OLUDENIZ.indd 6

6/24/11 11:28:41 PM


FETHIYE OLUDENIZ.indd 7

6/24/11 11:28:43 PM


Kıyıda On the Shore MOST POPULAR BEACHES

Efsane bir yana Ölüdeniz, yaz ve deniz turizminin, su sporlarının, yamaç paraşütünün günümüzde en dinamik ve popüler kıyılarına, koylarına sahip. Bu sakin sularda dünyaca ünlü Hava Olimpiyatları, Türkiye Yelken ve Kürek Yarışmaları başta olmak üzere pek çok aktivite ve etkinlik yapılıyor. Belcekız ile Ölüdeniz arasındaki Kumburnu Milli Parkı, bölgenin en popüler plajı. Özel Çevre Koruma ve Birinci Derece Doğal Sit alanı ilan edilen parkta, günübirlik dinlenme tesisleri, kafeterya ve büfeler, su sporu imkânları, piknik alanı ve yöresel el ürünlerinin satıldığı bir mağaza var. Buranın plajına turistler ‘Blue Lagun’ diyorlar. 2 km uzunluğundaki plaj, mavi bayraklı. Bir başka alternatif ise Belcekız’a 3 km uzaklıktaki Kıdrak Tabiat Parkı. Çam ağaçları altındaki görece sakin plaj da Özel Çevre Koruma alanı içinde. Fethiye’nin diğer önemli plajları ise Gemiler Koyu, Çalış Plajı, Günlüklü, Katrancı Koyu, Oyuktepe Koyları.

Putting the legend to one side, Ölüdeniz possesses today’s most dynamic and popular shores and bays for summer and sea tourism, water sports and paragliding. The world famous Air Olympics, Turkey Sailing and Rowing Races as well as many other activities and events are held in these calm waters. Kumburnu National Park, in between Belcekız and Ölüdeniz, is the most popular beach in the area. The park, which is Environmentally Protected and is a 1st Degree Natural Protected Site, contains recreation facilities, a cafeteria and kiosks, water sports facilities, a picnic site and a store that sells local handcrafts. Tourists refer to the 2km blue-flag beach here as “Blue Lagoon”. Another alternative is Kıdrak Nature Park just 3km from Belcekız. The relatively calm beach beneath pines is also an Environmentally Protected Site. Gemiler Bay, Çalış Beach, Günlüklü, Katrancı Bay, and Oyuktepe Bays are the other notable beaches in Fethiye.

TEMMUZ JULY 2011

EN GÖZDE PLAJLAR

46 FETHIYE OLUDENIZ.indd 8

6/24/11 11:28:45 PM


FETHIYE OLUDENIZ.indd 9

6/24/11 11:28:46 PM


Kıyıda On the Shore

TEMMUZ JULY 2011

ÖLÜDENİZ’DE YAMAÇ PARAŞÜTÜ PARAGLIDING IN ÖLÜDENİZ

Yeryüzünde günbatımının en güzel izlendiği yerlerden biri olarak nitelendirilen Çalış Plajı, su sporlarına elverişli denizinin yanında, ‘Caretta caretta’ adıyla bilinen deniz kaplumbağası türünün kuluçka alanlarından biri. Fethiye’ye 18 km uzaklıktaki Günlüklü Koyu, dünyada eşine az rastlanan, güzel kokulu ve sık günlük ağaçlarıyla bezeli. Pek çok hastalığın (astım, bronşit, ülser ve mide rahatsızlıkları) tedavisinde ve parfümeride kullanılan sığla yağı, bu ağaçtan elde ediliyor. Denize kadar uzanan sık çam ağaçları ile kaplı Katrancı Koyu, ideal bir çadırlı kamping yeri. Oyutepe Koyları olarak adlandırılan Mempaşa, Küçük Samanlık, Boncuklu, Kuleli, Aksazlar, Akvaryum, Turunç Pınarı gibi doğal koylar da piknik ve deniz keyfi için biçilmiş kaftan.

Çalış Beach, regarded as one of the best places in the world to watch the sunset, has a sea that’s suitable for water sports. It’s is also one of the breeding grounds of the loggerhead sea turtle known as ‘Caretta caretta’. Located 18km from Fethiye, Günlüklü Bay is covered in beautifully scented and dense oriental sweetgum or Turkish sweetgum forest that’s rare anywhere else in the world. Sweetgum extract, which is used to treat various illnesses like asthma, bronchitis, ulcers and stomach problems as well as in perfumery, is obtained from this tree species. Covered in dense pine forests that extend to the water, Katrancı Bay is ideal for camping in tents. Natural bays like Mempaşa, Küçük Samanlık, Boncuklu, Kuleli, Aksazlar, Akvaryum, and Turunç Pınarı that are known as the Oyutepe Bays are perfect for picnics and swimming in the sea.

KAYAKÖY’Ü MUTLAKA GÖRÜN

KAYAKÖY IS A MUST-SEE!

Fethiye kıyılarını ve Ölüdeniz’in koylarını, adaları keşfetmek için en pratiği, günübirlik tekne turlarına katılmak. Turların gözde rotaları, Aya Nikola Adası, Gemiler Koyu, Karacaören, 12 Adalar ve Göcek. Gemiler koyu ve plajının hemen karşısındaki Gemiler Adası, Aya Nikola adıyla da anılıyor. 1990’da yapılan kazılar sonucu, adanın erken Hıristiyanlık döneminde önemli bir ziyaret merkezi olduğu ve denizler azizi Nikolas’ın bu adada yaşadığı ortaya çıkarılmış. Bizans ve erken Hıristiyanlık dönemine tarihlenen kiliselerin freskleri ve diğer antik buluntular görülmeye değer.

Daily boat tours are the most practical ways to discover Fethiye and Ölüdeniz’s shores as well as the islands. The most popular routes are St. Nicholas Island, Gemiler Bay, Karacaören, 12 Islands and Göcek. Gemiler Island just opposite Gemiler bay and beach is also known as St. Nicholas. During excavations in 1990, it was discovered that the island was an important place of pilgrimage during Christianity and that the saint of the seas, Nicholas, lived here. The frescoes and other ancient findings dating to Byzantium and early Christianity are worth seeing.

Türkiye’de yamaç paraşütünün ilk yapıldığı yer olan Ölüdeniz, dünyanın sayılı yamaç paraşütü merkezlerinden biri. Muğla’nın güneydoğusundaki Babadağ’ın Fethiye-Ölüdeniz bölümünde yapılan uçuşlar, tecrübeli pilotlar eşliğinde düzenleniyor. 1970 metre yüksekliğindeki kalkış pistine, 45 dakikalık bir jip yolculuğuyla ulaşılıyor. 3 bin metreye kadar yükselmenin mümkün olduğu bu noktadan Fethiye, Kelebekler Vadisi, Ölüdeniz, Patara Plajı, Dalaman ve Rodos görülebiliyor. Uçuş süresi: 35-40 dakika. Uçuş Mevsimi: Nisan-Ekim arası. Ölüdeniz is the first place in Turkey where paragliding took place and is one of the world’s important paragliding hubs. The flights that take off in the Fethiye-Ölüdeniz part of Babadağ in Muğla’s southeast are done accompanied by experienced instructors. Take off area is at an altitude of 1970 meters and is reached by jeep in 45 minutes. Fethiye, Kelebekler Valley, Ölüdeniz, Patara Beach, Dalaman and Rhodes can be seen during the flight that can take you up as high as 3 thousand meters. Flight duration: 35-40 minutes. Flight season: Between AprilOctober.

48 FETHIYE OLUDENIZ.indd 10

6/24/11 11:28:48 PM


FETHIYE OLUDENIZ.indd 11

6/24/11 11:28:49 PM


Kıyıda On the Shore FETHİYE’DEKİ ANTİK KENTLER ANCIENT CITIES IN FETHIYE Fethiye, Likya bölgesinin önemli kentlerinden Telmessos üzerine kurulmuş. Fethiye iskelesinin yanında bulunan Telmessos antik tiyatrosu, günümüzde çeşitli kültürel etkinliklerde kullanılıyor. Fethiye, kaya mezarları başta olmak üzere pek çok antik kalıntı ve civarında antik kent barındırıyor. En önemlileri, Likya Federe Birliği’nin ilk siyasal başkenti olan ve tiyatrosu, agorası, stadyumu, hamam kompleksi ve anıt mezarlarıyla son yıllarda ilgi odağı haline gelen Xanthos; tanrıça Leto, tanrıça Artemis ve tanrıça Apollon’a adanmış üç tapınağı ile ünlü olan Letoon; tanrıça Afrodit’e adanan ilginç mimari özellikteki tapınağı ile önem kazanan Pınara ve antik Xanthos Çayı’nın (bugünkü Eşen Çayı) çıktığı yerde kurulan Araxa…

TEMMUZ JULY 2011

Fethiye was established in Telmessos, one of the important cities of Lycia. Telmessos ancient theater next to the Fethiye pier is used today as the stage for various cultural activities. Fethiye and its surrounds comprise countless ancient ruins, primarily rock tombs, and ancient cities. The most important of them are Xanthos (the first political capital of the Lycian Federation) with its theater, agora, stadium, bath complex and mausoleums. Then there’s Letoon, which is famous for the three temples in honor of God Leto, God Artemis and God Apollo. Pınara is famous for its architecturally interesting temple dedicated to Aphrodite. Araxa, established at the point where the ancient Xanthos Stream (today’s Eşen Stream) gushes is also famous…

Gemiler koyu ve plajı ise korunaklı oluşu, çam ve zeytin ağaçlarıyla çevrili güzel kumsalıyla sadece gezi teknelerinin değil karayoluyla Fethiye-Hisarönü-Kayaköy üzerinden gelen piknikçilerin de akınına uğruyor yazın. Koyun Kayaköy’e uzaklığı 6 km. Ya iyi bir yürüyüşü göze alın ya da daha sonra araçla gidin ama Kayaköy’ü mutlaka görün. Geçmişi MÖ 3000’lere uzanan Kayaköy, terk edilmiş yüzlerce Rum evi, kilisesi ve muhteşem görüntüsüyle büyüleyecek sizi. Eski adı Levissi olan köyde iki kilise, 14 şapel var. Taksiyarhis ve Katopanayi kiliseleri çok harap, Panagia Pirgiotis Kilisesi (Aşağı kilise) ise iyi durumda. Likyalılar döneminde Karmilassos’un karşısındaki tepenin eteklerinde kurulan Kayaköy, Lozan Anlaşması gereği yapılan mübadeleye dahildi. Kayaköy’de yaşayan Rum halkı ile Batı Trakya’da yaşayan Türk halkı karşılıklı olarak yer değiştirdiler. Mübadeleden önce Rum nüfusunun yaşadığı evler, koruma altına alındıkları için yerleşime kapalı tutuldu. Bu nedenle de köy bir hayalet kente dönüştü. Ancak bir süreden beri burada müthiş bir hareket ve enerji var. Antik kentin bulunduğu alanın çevresinde pek çok ev turizme açıldı. Butik oteller ve restoranların yanı sıra Kayaköy Sanat Kampı, her yaz yüzlerce sanat meraklısını tarih ve doğanın kucağında buluşturuyor.

Meanwhile, Gemiler bay and beach is popular in summer not only for those on boats, but also picnic lovers who come via the FethiyeHisarönü-Kayaköy road due to its being sheltered and possessing a beautiful seaside surrounded by pines and olive trees. It’s just 6km from Kayaköy. Either take a long walk or drive there, but whatever the case, you have to see Kayaköy. With a history that dates back to circa 3000 BC, Kayaköy will captivate you with hundreds of abandoned Greek houses, churches and a spectacular appearance. There are two churches and 14 chapels in the village that was previously known as Levissi. Taksiyarhis and Katopanayi churches are both in a dismal condition but Panagia Pirgiotis Church isn’t so bad. Established on the skirts of the hill opposite Karmilassos in the Lycian age, Kayaköy was included in the population exchange as deemed by the Treaty of Lausanne. The Greek community living there changed places with the Turkish community living in West Thrace. The houses in which the Greek population lived before the population exchange are not used because they’re now protected. That’s why the village has turned into the ghost village that it is. However, there has been some activity and excitement of late. A number of houses surrounding the site where the ancient city was discovered have been opened to tourism. Aside from boutique hotels and restaurants, Kayaköy Art Camp brings together hundreds of art lovers in the lap of history and nature each summer.

50 FETHIYE OLUDENIZ.indd 12

6/24/11 11:28:52 PM


FETHIYE OLUDENIZ.indd 13

6/24/11 11:28:54 PM


NASIL GİDİLİR? GETTING THERE Onur Air’in İstanbul’dan Dalaman’a 1 saat 10 dakika süren seferleri Pazartesi, Perşembe ve Cumartesi günleri saat 11:50’de. Dalaman’dan İstanbul’a ise Pazartesi, Perşembe ve Cumartesi günleri saat13:50’de. Onur Airs 1 hour and 10 minute flights from Istanbul to Dalaman depart Mondays, Thursdays, and Saturdays at 11:50. Flights from Dalaman to Istanbul depart Mondays, Thursdays and Saturdays at 13:50.

NEREDE KONAKLANIR? ACCOMMODATION Yacht Hotel Tel: (0252) 614 15 30 Ölüdeniz Turquoise Otel Tel: (0252) 617 01 78 Club Hotel Meri: Tel: (0252) 617 00 01 Ölüdeniz Resort Hotel Tel: (0252) 617 00 20 Bella Vue Butik Hotel Tel: (0252) 617 00 66 Lykia World Tel: (0252) 617 02 00 Montaverde Otel And Villas Tel: (0252) 616 80 05-06 Otel Pine Valley Tel: (0252) 616 78 13

TEMMUZ JULY 2011

St. Nicholas Park Otel Tel: (0252) 616 63 53 Club Belcekız Beach Muğla Tel: (0252) 617 00 77 Les Jardins de Levissi Oteli Tel: (0252) 618 01 88

Kabak Koyu Kabak Bay

EKOLOJİK YAŞAM VE YOGA İMKÂNI

ECOLOGICAL LIVING AND YOGA

Fethiye’nin deniz, doğa ve tarih meraklılarının yanı sıra ruhunu iyileştirmek isteyenlere de hitap eden bambaşka bir yönü var. Kelebekler Vadisi, Faralya ve Kabak Koyu… Daha çok sırt çantalı gezginlerin ve 68 ruhunu taşıyanların rağbet ettiği bu üç cennet koy, meditasyon ve yoga kamplarına, ekolojik pansiyonlara, organik bahçelere ev sahipliği yapıyor. Fethiye’nin en bakir koyu olan Kelebekler Vadisi’nde çadır ve bungalovda konaklama sağlayan bir işletmeden başka hiç yerleşim yok. Yerli halkın ‘Güdürümsü’ dediği vadide kısa bir yürüyüşten sonra kırmızı renkli kelebekleri görürsünüz. 1. derecede doğal SİT ilan edilen ve her türlü yapılaşmaya kapatılan kayalık ve çamlık vadide binlerce kelebek yaşıyor. İpli kaya tırmanışını göze alırsanız, yukarıdaki Faralya köyünden muhteşem bir manzara seyredebilirsiniz. Fethiye’ye 22 km, Ölüdeniz’e 8 km uzaklıktaki Faralya’ya minibüslerle gelmek de mümkün. Denizden birkaç yüz metre tepeye kurulmuş eski bir Rum köyü olan, günümüzde koruma altına alınan Faralya, tarihi Likya Yolu’nun da duraklarından biri. Hemen ilerisi, dünya gezginlerince “dünyanın en güzel ilk beş yerinden biri” olarak anılan Kabak Vadisi… Yalnızca Faralya’dan yaklaşık 20 dakikalık patika yürüyüşüyle ulaşılan vadiye 1987 yılına kadar ayak basılmamış. Günümüzde de, gürültüden, karmaşadan ve teknolojiden uzaklaşmak, doğaya yakın olmak isteyenler için mükemmel bir inziva ortamı sunuyor. Denizin, kumsalın ve doğanın el değmediği bu muhteşem koydaki Kabak Natural Life, Helin Kamp ve Shanti Garden Kabak, meditasyon ve yoga kamplarının da yapıldığı, ekolojik yaşam alanları… 

Aside from entertaining lovers of sea, nature and history, Fethiye has a completely different aspect that addresses those who want to heal their souls. Kelebekler Vadisi (Butterfly Valley), Faralya and Kabak Bay… These three paradise bays that are favored mostly by backpackers and those with the spirit of 1968 are home to meditation and yoga camps, ecological bed and breakfasts, and organic gardens. There’s nothing else but a facility that offers accommodation in tents and bungalows in Kelebekler Valley, which is the most unspoilt bay in Fethiye. You’ll see red butterflies after a short walk in the valley that locals call “Güdürümsü”. Thousands of butterflies live in the rocky and pine valley that is a 1st degree protected site and is closed to all forms of urbanization. If you’re up for a rock climb using a rope, then you can watch the fantastic view above from Faralya village. It’s also possible to get a minibus to the protected site of Faralya, which is 22km from Fethiye and 8km from Ölüdeniz. An old Greek village established on a hill that’s a few hundred meters above sea level, Faralya is also one of the stops along the historical Lycian Way. Just a little ahead is Kabak Valley, known by travelers of the world as “one of the most beautiful five places on earth”. Until 1987, no one had stepped foot into the valley that can only be reached via a track that last 20 minutes from Faralya. Even now, it offers an excellent retreat for people who want to be close to nature, far from noise, chaos and technology. Kabak Natural Life, Helin Camp and Shanti Garden Kabak are ecological living areas where meditation and yoga camps prevail in the excellent bay with an untouched sea, seaside and nature. 

52 FETHIYE OLUDENIZ.indd 14

6/24/11 11:28:56 PM


FETHIYE OLUDENIZ.indd 15

6/24/11 11:28:57 PM


FETHIYE OLUDENIZ.indd 16

6/24/11 11:29:02 PM


FETHIYE OLUDENIZ.indd 17

6/24/11 11:29:06 PM


TEMMUZ JULY 2011

Sรถyleล i Interview

56 NURFETTAHOGLU.indd 2

6/24/11 11:30:34 PM


NUR FETTAHOĞLU

ÖNCE PEYKER

SONRA MAHİDEVRAN... FIRST PEYKER, THEN MAHIDEVRAN...

By Nihan Bora

Aşk-ı Memnu’daki Peyker karakteriyle evlerimize konuk olan Nur Fettahoğlu, şu sıralar Muhteşem Yüzyıl’daki Mahidevran rolüyle ekranlarda. Geçen yıl da iki sinema filminde rol alan Fettahoğlu ile kamera önündeki yükselişini konuştuk. Nur Fettahoğlu was a guest in our homes as Peyker in Aşk-ı Memnu (Forbidden Love). Nowadays, she appears before us as Mahidevran in Muhteşem Yüzyıl (Magnificent Century). Appearing in two feature films last year, we spoke to Fettahoğlu about her onscreen rise.

tasarımı okudunuz, bir süre bankacılık yap-

ma hayal etmiş miydiniz? Hayır, aslında ilk önce oyunculuk, hep oyunculuk olsun istedim. Ama yaşam önünüze ne çıkartacak belli olmuyor ki.

studied fashion design, worked in banking for a while, and now you’re an actress. Was this how you imagined the order of professions? No. It was acting that I always wanted first. But no one knows how life will treat you.

Aşk-ı Memnu’dan sonra hiç ara vermeden yeni bir dizi projesine başladınız. Muhteşem Yüzyıl’ın çekimleri nasıl gidiyor? Aslında arada iki sinema filmi de vardı. Gişe Memuru ve Kurtlar Vadisi Filistin’den sonra geldi Muhteşem Yüzyıl. İyi ki de geldi. Temposunun yoruculuğuna rağmen çok seviyorum, burada yer almaktan çok memnunum. Setimiz, kostümlerimiz inanılmaz, hep bunu söylüyorum ama bir büyüyü yaşamak gibi bu dizide olmak.

You started acting in a new TV serial immediately after Aşk-ı Memnu. How are Muhteşem Yüzyıl’s shoots going? There were two cinema films in between them. Muhteşem Yüzyıl came after Gişe Memuru (Toll Booth) and Kurtlar Vadisi Filistin (Valley of the Wolves: Palestine). Despite a busy tempo, I love it and am really happy being here. Our set, costumes are amazing and I always say this, being in this TV serial is like being in a spell.

TEMMUZ JULY 2011

modatınız ve şimdi oyuncusunuz. Böyle bir sırala- YOU

57 NURFETTAHOGLU.indd 3

6/24/11 11:30:41 PM


Söyleşi Interview Geçen yıl Aşk-ı Memnu dizisinde Mahpeyker’i canlandıran Fettahoğlu, son ayların en çok izlenen dizilerinden Muhteşem Yüzyıl’da da Mahidevran rolünde başarılı bir performans sergiliyor.

Appearing as Mahpeyker in last year’s TV serial ‘Aşk-ı Memnu’ (Forbidden Love), Fettahoğlu now displays a successful performance as Mahidevran in ‘Muhteşem Yüzyıl’ (A Magnificent Century), one of this year’s hottest TV dramas.

Gişe Memuru’ndaki Kadın The Woman In Gışe Memuru Geçen yıl Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi İlk Film Ödülü’nün sahibi Gişe Memuru, Nur Fettahoğlu’nun ikinci sinema filmi. Babasıyla aynı evde sessiz sedasız yaşayan gişe memuru Kenan’ın hikâyesinin anlatıldığı filmde Fettahoğlu, her gün aynı saatte aynı gişeden geçen bir kadını canlandırıyor.

TEMMUZ JULY 2011

Gişe Memuru, which won the Best First Film award at last year’s Antalya Golden Orange Film Festival, was Nur Fettahoğlu’s second cinema film. In the film in which Kenan, a toll booth officer box officer lives quietly with his father, Fettahoğlu plays a woman who walks by the toll booth at the same time everyday.

Diziye nasıl dahil oldunuz ve nasıl hazırlandınız? Klasik yöntemlerle. Ajansıma gelen teklif vasıtasıyla diziye dahil oldum. Özellikle Mahidevran ile paralel hikâyeye sahip, Aragon’lu Catherine’in hikâyesini The Tudors dizisi vasıtasıyla da olsa görmek, iyi bir başlangıç oldu benim için. Mahidevran’ın hayatını, o dönemin harem yaşamını da anlamaya çalıştım. Bir haseki nasıl durur, nasıl konuşur, nasıl davranır...

How were you included in the serial and how did you prepare? With classic methods. I became a part of the serial after an offer came to my agent. Seeing the story of Catherine from Aragon, which has a parallel story with especially Mahidevran in The Tudors, was a good start for me. I also tried to understand Mahidevran’s life and harem living in that era. How a ‘haseki’ stands, speaks, and behaves…

58 NURFETTAHOGLU.indd 4

6/24/11 11:30:50 PM


NURFETTAHOGLU.indd 5

6/24/11 11:30:52 PM


Söyleşi Interview “BAROK DÖNEMİNDE YAŞAMAK İSTERDİM”

“I WOULD HAVE LIKED TO HAVE LIVED IN THE BAROQUE AGE”

Bir dönem dizisinde oynamanın diğer dizilerden farkı ne? Sonuçta ne olursa olsun değişik çağların, değişik düşüncelerin insanları ile empati kurmak daha zor. Onların içerisinde bulunduğu durumu hayal etseniz de modern insanın nasıl davranacağı üzerinden tepkilerinizi veriyorsunuz ister istemez. Yani, kraliçe olamayan sultan eşlerinin zamanını oynarken. ‘Mahidevran boşansın gitsin işte, kendi yaşamını kursun’u içten içe hissetmiyor değilsiniz,

What’s the difference to acting in a period TV serial and other serials? Regardless of the outcome, it’s harder to empathize with people from different eras and those with different thoughts. Even if you imagine their situation, your reactions are naturally based on how modern people would behave. In other words, you want Mahidevran to get divorced and lead her own life when you’re playing in an era when sultan’s wives can’t be queens.

TEMMUZ JULY 2011

Muhteşem Yüzyıl’da oynadığınız Mahidevran rolü size neler hissettiriyor? O dönemlerde yaşamak ister miydiniz? Mahidevran’ın kayıplarının hikâyesi beni çok ama çok etkilemişti. Hep onu gururlu hayal ediyorum, her şeye rağmen başı dik, mağrur bir karakter. Sevdiği adamı, canı oğlunu, gücünü, mevkisini... Her şeyi yitiriyor düşünsenize. Ama güçlü, ama pes etmeyen biri. O dönemlerde yaşamak ister miydim? O dönemlerde değil de şöyle bir yüz - iki yüzyıl sonrasında Avrupa’da Barok dönemi sürerken yaşamayı çok isterdim aslında.

What does your character Mahidevran make you feel? Would you have liked to have lived back then? Mahidevran’s losses had affected me immensely. I imagine her always proud, with her head held high despite everything. The man she loves, her son, her power, position… She loses everything. But she’s strong and doesn’t give up. Would I have liked to have lived back then? Not then, but maybe a century or two centuries later, during the Baroque period in Europe.

daha Güçlü Bir nur a STronGer nur

Kurtlar Vadisi Filistin filminde İsrail asıllı ABD’li Simone rolünde olan Nur Fettahoğlu, bu karakter sayesinde daha güçlü ve öğrenmeye açık bir insan olduğunu söylüyor.

Nur Fettahoğlu played the American Simone who originated from Israel in Kurtlar Vadisi Filistin. She says that it’s thanks to this character that she’s now stronger and more open to learning.

60 NURFETTAHOGLU.indd 6

6/24/11 11:30:57 PM


NURFETTAHOGLU.indd 7

6/24/11 11:30:58 PM


Söyleşi Interview “DELİ DOLUYUM BEN”

“I’M FULL OF LIFE”

Altın Portakal’da birçok ödül alan Gişe Memuru’nda da oynadınız bu yıl. Bu filmdeki rolünüzden bahseder misiniz? Genelde ödüllü filmlerin gişede hâsılatı pek iyi olmuyor. Siz bu yoruma katılıyor musunuz? O filmde, hayal ile gerçek arasında kalan ‘kadın’ karakterini oynuyorum. Tolga Karaçelik’in ‘evet işte bu, işte aradığım kadın’ diye beni seçmesi sonucunda dahil olduğumu da eklemeliyim. Gişe hasılatından çok, böyle bir filmi ortaya koyabilmek, bunun üzerinden ödül alabilmek ana motivasyon olduğundan, herkese hitap edebilmek gibi bir kaygı duymadan çekiliyor festival filmleri. Ve evet bu nedenle genelde doğru bir yorum oluyor.

You were also in Gişe Memuru which won a number of awards at the Golden Orange Awards. Tell us about your character in this film. Award-winning films don’t generally do well at the box office. Do you agree? I play a ‘woman’ who is lost between the imaginary and reality. I must also add that I was included in the film when Tolga Karaçelik said ‘yes, this is the woman I’ve been searching for’. As the main motivation is winning awards as opposed to box office numbers, festival films are shot without the concern of addressing everyone. So yes, I do agree generally.

Bir röportajınızda çılgın bir karakteri oynamak istediğinizi söylemişsiniz. Şimdiye kadar oynadığınız sakin rollerin etkisi var mı bu isteğinizde? Özümde çılgın olmamın etkisi var. Aynı zamanda oyunculuğumu geliştirmek için büyük bir fırsat, zorlayıcı bir etki olarak görüyorum çılgın karakterleri ve hakikaten fırsat kolluyorum.

You once said you’d like to play a crazy character in an interview. Does the fact that you’ve always played calm roles affect this desire? I think it’s because I have craziness within me. I’m lively and have lots of energy. It’s a huge opportunity to develop my acting as well. Crazy characters are challenging I think and I’m truly waiting for the opportunity.

Türkiye’den ve dünyadan beğenerek takip ettiğiniz oyuncular kimler? Bir gün şu isim gibi anılmak isterim, dediğiniz birileri var mı? Başarılı herkes gibi anılmak isterim ama en önemlisi kendim olarak anılmak... 

Which actors in Turkey and abroad do you follow? Is there anyone that you’d like to be associated with? I’d like to be associated with everyone who is successful but I’d mostly like to be mentioned as me… 

NUR FETTAHOĞLU KİMDİR? WHO IS NUR FETTAHOĞLU?

TEMMUZ JULY 2011

12 Kasım 1980’de Almanya’da doğan Nur Fettahoğlu, Beşiktaş Lisesi’nden sonra Haliç Üniversitesi’nde Moda Tasarım eğitimi aldı. Çeşitli bankalarda çalıştıktan sonra Sky Türk’te borsa spikerliği yaptı. Daha sonra ilk oyunculuk deneyimini Benden Baba Olmaz isimli diziyle yaşadı. Ardından Gönül Salıncağı ve onu kitlelerle tanıştıran dizi Aşk-ı Memnu’da rol aldı. Peyker rolüyle çok sevilen Nur Fettahoğlu, ayrıca birçok markanın reklam yüzü oldu. En son Necati Şaşmaz’la birlikte Kurtlar Vadisi Filistin filminde ve Tolga Karaçelik’in yönettiği ödüllü film Gişe Memuru’nda rol aldı. Şu sıralar televizyonun en çok konuşulan dizilerinden olan Muhteşem Yüzyıl dizisinde Mahidevran Sultan’ı canlandırıyor.

Born in Germany on 12 November 1980, Nur Fettahoğlu graduated from Beşiktaş High School and then studied Fashion Design at Haliç University. After working for various banks, she became a share market speaker on Sky Türk TV. Her first acting stint was in the TV serial Benden Baba Olmaz. This was followed by Gönül Salıncağı and Aşk-ı Memnu, which was her claim to fame. A favorite with her role Peyker, Nur Fettahoğlu has also been the advertising face of many brands. She appeared together with Necati Şaşmaz in Kurtlar Vadisi Filistin and Tolga Karaçelik’s awardwinning film Gişe Memuru. She is currently playing Mahidevran Sultan in Muhteşem Yüzyıl, one of the most popular programs on TV today.

62 NURFETTAHOGLU.indd 8

6/24/11 11:31:03 PM


NURFETTAHOGLU.indd 9

6/24/11 11:31:04 PM


NURFETTAHOGLU.indd 10

6/24/11 11:31:07 PM


NURFETTAHOGLU.indd 11

6/24/11 11:31:09 PM


TRAKYA’nIN en güzel kıyısı

Kıyıköy

The most beautıful shore of THRACE By A. Deniz Kuzu Photos GÖKHAN DEĞİRMENCİ

Doğal güzellikleri, tertemiz havası ve denizi Kıyıköy’ü dört mevsim -ama en çok yaz aylarında- gözde bir kaçış noktası haline getiriyor.

TEMMUZ JULY 2011

It’s natural beauties, fresh air and sea make Kıyıköy a popular getaway throughout the year, but more so in summer.

66 KIYIKOY.indd 2

6/24/11 11:32:29 PM


TEMMUZ JULY 2011

67 KIYIKOY.indd 3

6/24/11 11:32:31 PM


Sırt Çantası

BÜYÜK

My Backpack

ESCAPING

the city is necessary sometimes. If the destination of your pleasant plane journey is Istanbul and if you have a little time to discover the region, then Kıyıköy is a quaint town that you should definitely visit. If you have the luxury of being a ‘truant’ especially during the week, Kıyıköy is a tiny seaside town that has more than enough to make you happy. Actually, it has more of a village atmosphere than that of a town. Of course, like many beautiful things in Turkey, one mustn’t have too high an expectation regarding some things. Seeing as we’ve made our warning, let’s begin our journey to Kıyıköy.

TEMMUZ JULY 2011

şehirlerden kaçmak gerekiyor zaman zaman. Eğer bu keyifli uçak yolculuğunuzun hedefi İstanbul’sa ve bölgeyi keşfedecek zamanınız varsa mutlaka görmeniz gereken sevimli bir kasabadan bahsedeceğiz size: Kıyıköy. Burası, özellikle de hafta içi günlerde ‘kaçak olma’ lüksüne sahipseniz sizi fazlasıyla memnun edecek minik bir sahil kasabası. Aslında kasabadan çok bir köy havasında. Tabii ülkemizdeki pek çok güzel yer gibi burada da bazı konularda beklentileri çok yüksek tutmamak gerekiyor. Baştan uyarımızı yaptığımıza göre dolaşmaya başlayabiliriz.

68 KIYIKOY.indd 4

6/24/11 11:32:39 PM


KIYIKOY.indd 5

6/24/11 11:32:42 PM


Sırt Çantası

My Backpack

TIme to begIn the tour

Köy, çok büyük olmayan bir caddenin iki tarafında yer alan ufak dükkanlar ve evlerden oluşuyor. Yürürken sokak aralarından deniz görünüyor. Yolun sonunda ise sizi muhteşem bir deniz manzarası bekliyor. İki koldan denize ulaşan Pabuç ve Kazan derelerinin arasında yarımada gibi uzanan yüksek bir tepede yer alan Kıyıköy, insanı tuhaf bir şekilde çarpıyor. Belki bunda dört mevsim esen kuzey rüzgarlarının etkisi de vardır.

The village comprises a not-so-large road with small shops and houses on either side. The sea can be seen from between the streets as you wander around. But at the end of the road is a spectacular view of the sea. Kıyıköy, located on a tall hill that stretches out like a peninsula between Pabuç and Kazan creeks, strikes a person in a strange way. The yearlong northern winds might have something to do with this.

TEMMUZ JULY 2011

TURA BAŞLAMA ZAMANI

70 KIYIKOY.indd 6

6/24/11 11:32:55 PM


KIYIKOY.indd 7

6/24/11 11:32:59 PM


Sırt Çantası

My Backpack

Sahilde göreceğiniz Karadeniz’in hırçın dalgalarıyla oyulan kayaların kimisi anıt formunda, kimisi de derin mağaralar şeklinde. Bir zamanlar korsan teknelerinin saklandığı koylar içindeki dev mağaralar günümüzde de ziyaretçilerin akınına uğrarken, özellikle Kartaltepe’den görünen manzara ziyaretçileri büyülüyor. Dokuzuncu yüzyılda yapılan ve Bizans döneminin dini eserleri arasında yer alan bu manastır, kayalara oyularak inşa edilmiş.

Some of the rocks that have been carved by the Black Sea’s fierce waves that you’ll see from the shore are like monuments and are in the form of deep caves. The giant caves that were once a sheltering place for pirate ships are now popular with visitors and the view that can be seen from Kartepe especially wows visitors. This monastery that was built in the 9th century and is amongst Byzantine period religious monuments was carved into the rocks.

NE YENİR? DInIng

TEMMUZ JULY 2011

Yolda (tabii mevsime göre) kurutulmak üzere serilmiş ayçekirdeklerinden bir avuç alın. Eğer arabanız varsa köylülerin sattığı kavun, karpuz, domates gibi ürünlerden almanızı öneririz. Hepsi birbirinden lezzetli. Fotoğraf meraklılarının yolları kapatan çekirdek yığınlarına bayılacağından da eminiz. Balık yemeyi hayal ediyorsanız işiniz biraz da şansa kalmıştır. Balık bulursanız (genellikle nisan sonuna kadar özellikle kalkan balığı) başka seçenekler üzerinde durmayın. Yoksa, muhteşem deniz manzarasıyla avunarak basit bir şeyler de yiyebilirsiniz. Buy a handful of sunflower seeds for sun drying. These can be purchased along the road (depending on the season of course). If you have a car, purchase goods like melon, rock melon and tomatoes from the villagers. They’re all delicious. And, we’re sure photography enthusiasts will love the sunflower seed mounds that block the roads. If you want seafood (turbot especially until the end of April) then it’s all based on luck. If you can find fish, don’t insist on anything else. If it’s not available, then you can make do with something simple and of course a beautiful sea landscape.

72 KIYIKOY.indd 8

6/24/11 11:33:11 PM


KIYIKOY.indd 9

6/24/11 11:33:13 PM


TEMMUZ JULY 2011

Kırklareli’ne bağlı bu ilçenin kuzey batısındaki vadinin yamacında yonca planlı bir şapel, tek nefli büyük planlı bir kilise ile bunun yanında düzensiz yerleştirilmiş odalar var. Mezar şapeli ile düzgün hücrelerden oluşan bu kompleksin duvarlarında; kazınmış haçlar ve bazı resimlerle çeşitli kabartmalar bulunuyor. Hemen aşağıda dikkatinizi çekecek olan nefis kumsal ise yaz aylarında Kıyıköy’e akın eden kampçıların ve deniz tutkunlarının gözdesi.

A clove shaped chapel, a large church with a single nave and irregularly placed cells next to it are located on the shoulder of the valley in the northwest of the borough. The walls of this complex comprising orderly cells and the funerary chapel feature carved crucifixes, illustrations and various reliefs. The beautiful sandy shore immediately below however is a popular destination for campers and sea lovers who flock to Kıyıköy in summer.

74 KIYIKOY.indd 10

6/24/11 11:33:22 PM


KIYIKOY.indd 11

6/24/11 11:33:24 PM


TEMMUZ JULY 2011

Sırt Çantası

My Backpack

EV PANSİYONCULUĞU GELİŞMİŞ

Home style bed and breakfasts

Burada çok sayıda pansiyon hizmet veriyor. Önerimiz tertemiz ev pansiyonlarından birini tercih etmeniz. Ancak dikkat, evin güneş almasına ve rutubetli olmamasına özen gösterin. Çünkü özellikle bahar ve kış mevsimlerinde bölgede hissedilen yoğun rutubet sabah uyandığınızda kemiklerinizin sızlamasına yol açabilir!

There are plenty of bed and breakfasts here. We recommend that you choose one of the clean home style bed and breakfasts. However, make sure that the house gets sunlight and isn’t damaged by moisture because the intense humidity felt in the area in autumn and winter will be enough to make your bones ache on waking in the morning!

76 KIYIKOY.indd 12

6/24/11 11:33:32 PM


KIYIKOY.indd 13

6/24/11 11:33:36 PM


Sırt Çantası

My Backpack

Çadırda kalıp kamp keyfi yaşamak istiyorsanız nispeten sakin olabilecek köşelere yerleşin. Çünkü yaz aylarında her daim kalabalık olan kumsalda sıkıntı yaşayabilirsiniz. Denizi tertemiz ancak genelde dalgalı. Sapsarı kumlar ise kış boyunca kova-kürekle oynamayı bekleyen çocukları mest edecek cinsten.  If you want to enjoy camping then choose somewhere relatively peaceful because you may just end up tiring of the crowds on the shore during summer when it’s always busy. The sea in Kıyıköy is clean but generally wavy. Meanwhile, the golden yellow sand is the type to make any child with a bucket and shovel happy. 

NASIL GİDİLİR? GETTING THERE İstanbul’dan uzaklığı 164 km. olan Kıyıköy’e yolculuk ortalama 2.5 saat sürüyor. Yola arabayla İstanbul’dan çıkanlar Edirne yönüne doğru giderken Çerkezköy ayrımını kullanarak geldikleri Saray’ı geçtikten sonra, ağaçlı bir yoldan Kıyıköy’e ulaşabilirler. Araba yolculuğu fotoğraf çekmeyi sevenler için ayrı bir keyif unsuru olabilir. Çünkü Trakya’nın cömert güneşi, ayçiçek tarlaları ve deniz manzarası fotoğraf meraklılarına bolca çekim yapma imkânı sunuyor. Tercihiniz otobüs yolculuğu yapmak ise İstanbul Esenler Otogarı’ndan Kıyıköy’e her gün 15.30’da yapılan seferi kullanabilirsiniz. DÖNÜŞ İÇİN ÖNEMLİ BİR UYARI: Arabayla özellikle pazar günü dönüşe geçecek olanlar saat 18.00 olmadan yola çıkmalılar. Çünkü o saatlerde İstanbul’a girişlerde kilometrelerce kuyruk oluşabiliyor. Kıyıköy is 164km from Istanbul. The drive takes approximately 2.5 hours. If you’re driving from Istanbul, take the Edirne road and veer off at Çerkezköy, pass Saray and follow the tree-lined road to Kıyıköy. A car journey may be a pleasant experience for photography enthusiasts because Thrace’s generous sun, sunflower fields and sea landscape offer plenty of beautiful opportunities. If you prefer to travel by bus, then go to Istanbul Esenler Bus Terminal. Buses to Kıyıköy depart daily at 15:30.

TEMMUZ JULY 2011

A WORD OF WARNING FOR YOUR RETURN TRIP: If you’re driving home on a Sunday, then please make sure to leave before 18:00. The queues at the Istanbul tollgates can sometimes extend for kilometers.

78 KIYIKOY.indd 14

6/24/11 11:33:42 PM


KIYIKOY.indd 15

6/24/11 11:33:43 PM


KIYIKOY.indd 16

6/24/11 11:33:50 PM


KIYIKOY.indd 17

6/24/11 11:33:52 PM


Fikirden Ürüne From Idea to Product

istediğiniz ayakkabıyı tasarlamak için tıklayın!

www.toppuk.com

ClıCk to desıgn the shoe you want! TEMMUZ JULY 2011

By LaLehan UysaL Photos eRen ayTUĞ

“Hayalinizdeki ayakkabıyı bulamayıp benzeriyle yetinmeyin, kendiniz tasarlayın!” Sloganları bu. Payende Çizmeci ve Ezgi Kocabaş’ın kendi hayallerindeki ayakkabıyı aradıkları gün yarattıkları online ayakkabı tasarım sitesinde ayakkabıların tamamı el yapımı ve kişiye özel... “Don’t make do with an imitation of the shoe of your dreams. Design it yourself!” That’s their slogan. All the shoes on the online shoe website that Payende Çizmeci and Ezgi Kocabaş created on the day they couldn’t find the shoes they dreamed of are homemade and custom made…

82 TOPPUKCOM.indd 2

6/24/11 11:36:36 PM


TOPPUKCOM.indd 3

6/24/11 11:36:38 PM


Fikirden Ürüne From Idea to Product Öncelikle toppuk.com’un fikirden ürüne yolculuğundan söz eder misiniz? Toppuk.com fikri ilk olarak kendi ihtiyaçlarımız doğrultusunda ortaya çıktı. Her kadın gibi biz de ayakkabı delisiyiz. Fakat bazen öyle zamanlar olur ki ne kadar ararsan ara o istediğin ayakkabıyı bulamazsın. İşte böyle zamanların birinde herkesin kendi hayalindeki ayakkabıyı tasarlayabileceği online bir platform yaratma fikri ortaya çıktı. Böylece hem aradığını bulamayanlar, hem de yoğun iş temposundan dolayı alışverişe vakit ayıramayanlar için büyük bir kolaylık sağlamayı hedefledik.

Please tell us about the journey of toppuk.com The idea of toppuk.com firstly came about to meet our own needs. Like all women, we too are crazy about shoes. But there are those times when you search for a specific pair of shoes and can’t find them. It was during one of those times exactly that the idea to create an online shoe platform in which everyone could design the shoe of their dreams came about. Our intention was to offer ease to people who can’t find what they want as well as for those who don’t have the time to shop due to busy work schedules.

Payende Çizmeci ve Ezgi Kocabaş ortaklığında iş bölümü nasıl? Şimdilik kesin çizgileri çizilmiş bir iş bölümümüz yok. İkimiz de elimizden geldiğince işin pazarlamasından üretimine her aşamasında yer almak istiyoruz. Tabii bunu şu an idare edebiliyoruz ama ilerisi için bir iş bölümü mutlaka gerekecek.

What’s the distribution of work in the Payende Çizmeci and Ezgi Kocabaş partnership? Right now there isn’t a definite distinction between who does what. We both want to be a part of every stage from marketing to production as much as we can. We’re able to manage it now but in the future, we’re definitely going to need to determine who does what. How many people are there in your team? We have a team of 40 people. As all our shoes are handmade and custom made, we made it a priority to work with a large team in order to prevent customers from waiting long periods for their shoes.

TEMMUZ JULY 2011

Kaç kişilik bir ekiple üretim yapıyorsunuz? 40 kişiyle. Ayakkabılarımızın tamamı el yapımı ve kişiye özel üretildiğinden, kullanıcılarımızın siparişlerini uzun süre beklemelerini engellemek için kalabalık bir ekiple çalışmaya özellikle önem verdik.

84

TOPPUKCOM.indd 4

6/25/11 3:08:49 PM


TOPPUKCOM.indd 5

6/25/11 3:08:53 PM


Fikirden Ürüne From Idea to Product EN SEVİLEN SO-NİCHE

THE FAVORITE - SO-NICHE

Kişiye özel tasarım sitesine giren kaç model ayakkabı tasarlayabilir? Modellerinizden söz eder misiniz? Sitemizde şimdilik 8 model, 30 aksesuar ve 85 renk var. Bu seçeneklerle yapılacak kombinasyonların sayısı gerçekten çok fazla ama tam sayıyı bilemiyoruz.

How many pairs of shoes can a person who enters the site design? Can you please tell us about your models? We currently have eight models, 30 accessories and 85 colors on our website. The number of shoes that can be designed with these choices is high but we don’t know the exact figure.

En çok hangi modelin tasarlayanı var? Kendi tasarımını yapanlar daha çok topuklu mu yoksa düz ayakkabı mı tercih ediliyor? Aslında kadınlar topuklu ayakkabılara çok düşkün olmalarına rağmen babet de topuklu modeller kadar ilgi görüyor. Ama en çok hangisi derseniz bizim ‘So-niche’ isimli yanı açık yüksek topuklu modelimiz en sevilenler arasında.

Which model is designed the most? Do people who design their shoes prefer heels or flats? Despite women actually preferring heels, flats are just as popular. But if you want to know which model gets the most attention well, it’s ‘So-niche’. They’re heels with no sides.

Toppuk.com’dan üye olmadan da ayakkabı sipariş edilebiliyor mu? Evet edilebiliyor. Sitemizin kullanıcılarına kolaylık sağlamak için otomatik üyelik sistemi geliştirdik. Bu sistem sipariş aşamasında girilen ad, soyad ve e-posta bilgilerini üyelik bilgileri olarak kullanıyor ve kullanıcıya şifresi e-posta yoluyla ulaşıyor. Bu sayede üyelik formu doldurmak istemeyen kullanıcılarımız da sipariş vermiş oluyor.

Can you order shoes without being a member of toppuk. com? Yes. We have developed an automatic membership system for users of our site. The system uses the name, surname, and e-mail details entered into the system at ordering stage and we contact the user via their e-mail address. In this way, people who don’t want to fill in a membership form can still submit orders.

toppuk.com’un yaratıcıları The creators of toppuk.com Payende: 1986 İstanbul doğumluyum. 2008’de Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldum. Profesyonel hayata üniversite 3. sınıfta aile şirketimizde çalışarak başladım. 2010’da özel bir yapı kimyasalları şirketinde iş hayatına devam ederken toppuk fikrini hayata geçirdik. Ezgi: 1986 Kıbrıs/Yeşilyurt doğumluyum. Marmara Üniversitesi Fransızca Kamu Yönetimi bölümünden 2008 yılında mezun oldum. İş hayatına özel bir bankanın kurumsal iletişim bölümünde başladım. Daha sonra toppuk projesini hayata geçirdik.

TEMMUZ JULY 2011

Payende: I was born in Istanbul in 1986. I graduated from International Relations at Koç University in 2008. I commenced my professional life when I began working for the family company in my third year at university. We brought the toppuk idea to life when I was working for a company in special building chemicals in 2010. Ezgi: I was born in Cyprus/Yeşilyurt in 1986. I graduated from French Public Administration from Marmara University in 2008. My career began in corporate communications for a private bank. Afterwards we kicked off the toppuk project.

86 TOPPUKCOM.indd 6

6/24/11 11:36:49 PM


TOPPUKCOM.indd 7

6/24/11 11:36:50 PM


Fikirden Ürüne From Idea to Product

YA AYAĞINIZA UYMAZSA?

AND WHAT IF THEY DON’T FIT?

Site çok ayrıntılı düşünülmüş, tasarlanmış... Neredeyse birçok sorunun cevabı var. “Ya ayağıma olmazsa” sorusunun cevabı da hazır mı? Tabii ki. Herkes gibi bizim de toppuk.com fikir aşamasındayken ilk aklımıza gelen sorulardan biri bu oldu. Bu nedenle ayakkabıların kalıplarına ve numara ölçülerine çok dikkat ettik. Kalıpları, herkesin bir ayakkabı deneyeceğinde ilk istediği numaraya uyacak şekilde seçtik. Ayrıca yine de olmaması durumunda küçültme/büyültme işlemini ücretsiz gerçekleştiriyoruz.

The site is really detailed… You’ve answered just about every question. And have you got an answer for the question “and what if it doesn’t fit?” Of course. Like everyone else, this was one of the first questions that came to mind when we were conceptualizing toppuk.com. That’s why we paid great attention to the mold and size of the shoes. We chose the molds to fit the first size that most people would want when they try them. Additionally, we still offer a service that covers making shoes smaller or larger and it’s free.

Müşterinin eline siparişi aldığında siteden kendi tasarladığı ayakkabı yerine başka bir tasarımla karşılaşma ihtimali var mı? Böyle bir ihtimal mümkün değil. Çünkü çizimlerimiz ve renklerimiz kullanılacak kalıp ve malzemeye birebir uygundur. Yine de böyle bir ihtimalden ötürü sipariş vermeye çekinen kullanıcılarımız için de bir çözüm geliştirdik. Müşterimiz sipariş vermeden önce kullanılacak olan malzemeyi incelemek istiyorsa örnek gönderiyoruz. Sitede ayakkabılarınızın bir yıl garantili olduğunu belirtiyorsunuz. Teslim sırasında bu garantiyi gösteren bir belge veriyor musunuz? Evet, ayakkabı kutularımızın içinde garanti belgesi yer alıyor. Ayakkabılarımızın kalitesine güvendiğimiz için müşteriyi de rahatlatacak bir yöntem olarak 1 yıl garanti vermeyi doğru bulduk.

Is there a chance that the customer will receive a different design to the one they’ve designed from the site? Something like this isn’t possible because our illustrations and colors fit perfectly with the mold and materials to be used. Yet, we have still developed a solution as a result of this off chance to encourage people who are nervous about making an order. We send customers a sample if they want to see the material that will be used before they make an order. You state in your site that the shoes are covered by a oneyear guarantee. Do you present customers with a guaranty certificate on delivering the shoes? Yes. There is a guaranty certificate in the shoebox. As we believe in the quality of our shoes, we felt it was right to present customers with a one-year guaranty.

TEMMUZ JULY 2011

NEW MODELS ARE ON THEIR WAY YENİ MODELLER YOLDA Tasarımın sanal ortamda gerçekleşmesi sonrası sizin gerçek ayakkabıyı üretim süreciniz ne kadar? Ayakkabı sahibine kaç günde ulaşıyor? Siparişin verilmesini takiben yoğunluğa bağlı olarak 5-10 iş günü içerisinde ayakkabılar kargoya veriliyor ve 24 saat sonrasında müşterimizin elinde oluyor. Ayakkabılarımız kişiye özel üretildiği ve el yapımı olduğu için sürecimiz bu şekilde işliyor. Toppuk.com’da gelecek günlerde yenilikler var mı? Toppuk.com’a eklenecek yeni model, renk ve aksesuarların çalışmaları başladı bile. Özellikle sezon modasına uygun yeni modeller ekleyeceğiz. 

Do you receive praise from customers who design shoes on your site? Do you have regulars? Until now, everyone who has just designed a pair of shoes or made orders has been really satisfied. There have been no complaints whatsoever and we have received e-mails expressing thanks because we’ve made people’s lives easier. Will there being anything new on toppuk.com in the near future? We’ve already begun working on new models, colors and accessories that will be added to toppuk.com. We’ll be adding new models that are especially in line with the new season. 

88 TOPPUKCOM.indd 8

6/24/11 11:36:53 PM


TOPPUKCOM.indd 9

6/24/11 11:36:55 PM


TOPPUKCOM.indd 10

6/24/11 11:36:57 PM


TOPPUKCOM.indd 11

6/24/11 11:36:58 PM


İstanbul

İstanbul’un belleği:

HANLAR

The memory of Istanbul: Inns

TEMMUZ JULY 2011

By İlke Kamar Photos Eren Aytuğ

92 HANLAR.indd 2

6/24/11 11:38:38 PM


Bu kentin her şeye rağmen hâlâ etkileyici güzellikte olmasının bir nedeni de açık hava müzesi’nde barındırdığı hanlar. Farklı amaçlar için kullanılan tarihi hanlarda, bugün de geçmişin büyülü dünyasına tanıklık edebilirsiniz.

TEMMUZ JULY 2011

One other reason why Istanbul is still impressively beautiful despite everything is the ‘inns’ that it shelters within this ‘outdoor museum’. Used for various purposes, these historical buildings are places where the magical world of the past is still very much present.

93 HANLAR.indd 3

6/24/11 11:38:40 PM


İstanbul

HERhaber olduğumuz tarihi hanlar, şehrin tüm kargagün sokaklarından geçtiğimiz ama isimlerinden bi-

şası içinde işlevlerini sürdürmeye, bazıları da ticaretin merkezi olmaya devam ediyor. İstanbul’da Osmanlı döneminin ilk hanları, Fatih Sultan Mehmet zamanına tarihleniyor. İkisi Tahtakale’de ikisi de bedesten yakınında olmak üzere dört han yaptırdı Fatih. İlk inşa edilen han, Bedesten yakınındaki Bodrum Kervansarayı. İstanbul’un diğer hanları ise Eminönü Unkapanı bölgesinden başlayarak; Beyazıt-Sultan Hamamı bölgesi, Beyazıt-Aksaray bölgesi ve Haliç-Galata-Beyoğlu’nda olmak üzere dört bölgede toplanıyor.

TEMMUZ JULY 2011

THE

historical inns that we pass by each day and yet are unaware of their names continue to function within the chaos of the city and some even continue to be the heart of trade. The first inns of the Ottoman era in Istanbul date back to the era of Mehmed II. He commissioned a total of four inns; two are in Tahtakale while the other two are near the Bedesten. Bodrum Caravanserai near the Bedesten was the first inn to be built. Istanbul’s other inns begin in the Eminönü Unkapanı area and are collected in four regions being Beyazıt-Sultan Hamamı, Beyazıt-Aksaray and The Golden Horn-Galata-Beyoğlu.

94 HANLAR.indd 4

6/24/11 11:38:47 PM


HANLAR.indd 5

6/24/11 11:38:49 PM


İstanbul MODERN PLAZALARA RAĞMEN... İstanbul’da han inşaatı 20. yüzyılın başlarına kadar sürdü. 19. yüzyıldan itibaren yapılan hanların işlevi biraz değişerek, özellikle Beyoğlu ve Karaköy’de ticarethanelerin toplandığı iş hanlarına ve pasajlara dönüştü. Günümüzde tarihi hanlarda sayıca az olsa da dükkânlar bulunuyor. Genellikle bu dükkânlarda, gümüşçü, havlucu ve eşarpçılar var. Mücevherat, halı-kilim, turistik eşya da bulmanız mümkün. İstanbul’un modern (!) semtlerinde yükselmeye devam eden plazalara, alışveriş merkezlerine rağmen hanlar hâlâ İstanbul’un incisi... Bunu anlayabilmek için Kapalıçarşı’dan Mahmutpaşa’ya, Perşembe Pazarı’ndan Karaköy’e biraz yürümek gerekir. Biz de öyle yaptık. İstanbul’un en eski ve güzel hanlarından üçü olan Büyük Han, Valide Han ve Kurşunlu Han’ı dolaştık.

IN SPITE OF MODERN PLAZAS…

TEMMUZ JULY 2011

Inns were built in Istanbul until the early 20th century. In terms of function, inns changed from the 19th century onwards, becoming trade centers and arcades where businesses were collected especially in Beyoğlu and Karaköy. There are still a few shops in the historical buildings today. Traders of silver, towels and headscarves generally occupy them. It’s also possible to find jewelry, carpetskilims, and touristic products. Inns are still the prized buildings of Istanbul in spite of the plazas and shopping centers that continue to rise in the city’s contemporary suburbs. A walk from the Grand Bazaar to Mahmutpaşa and Perşembe Pazarı to Karaköy is all that’s required to comprehend this. So that’s exactly what we did. We checked out the oldest and most beautiful inns of Istanbul: Büyük Han, Valide Han and Kurşunlu Han.

96 HANLAR.indd 6

6/24/11 11:38:56 PM


HANLAR.indd 7

6/24/11 11:38:58 PM


TEMMUZ JULY 2011

BÜYÜK VALİDE HANI

BÜYÜK VALİDE HANI

Büyük Valide Hanı, İstanbul’da Tarihi Yarımada’da, Eminönü’ne bağlı ‘Hanlar Bölgesi’nde yer alıyor. İstanbul Üniversitesi’nin Bakırcılar Çarşısı tarafındaki kapalı kapısının tam karşısından aşağı doğru Çakmakçılar Yokuşu’ndan inerken solda bu yapıyla karşılaşıyorsunuz. Hanın yerinde önceden bir Bizans yapısı olduğu düşünülüyor. Üç avlulu, büyük ve küçük han olarak iki kısımdan oluşan hanın avlusunda bir de cami bulunuyor. Büyük Valide Hanı, 1651’de IV. Murat zamanında, Kösem Valide Sultan tarafından Üsküdar’daki Çinili Cami’nin vakfiyesi olarak inşa ettirildi. Birinci ve ikinci avlularda toplam 153, üçüncü avluda 57 odasıyla, üç avlulu ilk han olma özelliği taşıyor. Kuzeydoğu köşesinde Bizans orijinli olduğu düşünülen bir kule dikkat çekiyor. Toplam 210 odası bulunan hanın bir kısmı Kösem Sultan’ın ölümünden sonra hazineye kaldı. Cumhuriyet döneminde hanın bazı odaları Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne geçti. Vakıflar, 1940’larda bu odaların bir kısmını sattı. Büyük Valide Hanı’nda bir dönem İranlı tacirlerin konakladığı hatta bu hanın ortasında Hz.Hasan ve Hz. Hüseyin’i anma törenlerinin yapıldığı biliniyor. Handa bugün, turistik eşyalar üreten bir imalathane bulunuyor. Burada dökme işi tabir edilen eşyalar üretiliyor. Handa üretilen eşyalar arasında çay kaşığı, tabak, demlik, kandil, biblo, semazen gibi işler dışında nargile ve mozaik lambalar göze çarpıyor.

Büyük Valide Han or inn, is situated in the ‘Han Region’ tied to Eminönü in the Historical Peninsula of Istanbul. This structure is located on the left as you walk down from Çakmakçılar Yokuşu immediately opposite the closed door of Istanbul University on the Bakırcılar Çarşısı (Coppersmiths Bazaar) side. The inn is believed to have been built on a site that previously housed a Byzantine structure. Comprising two sections (the small and large inn) with three courtyards, the inn’s courtyard hosts a mosque as well. Büyük Valide Han was built in 1651 during the reign of Murat IV by Kösem Valide Sultan as a foundation for the Çinili Mosque in Üsküdar. With a total of 153 rooms in the first and second courtyards and 57 in the third, the inn is the first to contain three courtyards. A tower in the northeastern corner that is believed to date back to Byzantine times stands out. A section of the 210-room inn was handed over to the treasury following the death of Kösem Sultan. Some of the inn’s rooms were passed onto the General Directorate of Foundations during the Republican era. The Foundations then sold a section of these rooms in the 1940s. Iranian merchants stayed in Büyük Valide Han and even while memorial services were held for Hasan Ibn Ali and Hüseyin Ibn Ali in the center of the inn. The inn is today home to a workshop that produces touristic goods; cast objects including teaspoons, plates, teapots, lamps, trinkets, and whirling dervish figurines as well as water pipes and mosaic lighting.

98 HANLAR.indd 8

6/24/11 11:39:03 PM


HANLAR.indd 9

6/24/11 11:39:04 PM


İstanbul

BEKÂRLARA BARINAK A SHELTER FOR BACHELORS 17. yüzyılda özellikle Eminönü-Beyazıt arasında inşa edilen hanlar, hem üretime yönelikti hem de bekârlara barınak oluyordu. Kanuni Sultan Süleyman devrinden günümüze Süleymaniye, Rüstem Paşa, Burmalı ve Küçük Çukur Han gibi külliye ve Leblebici, Büyük Çorapçı, Büyük Şişeci, Balkapanı ve Kurşunlu Han gibi ticaret hanları ulaşabildi.

TEMMUZ JULY 2011

The inns that were built in the 17th century between Eminönü-Beyazıt especially were directed towards production and also offered shelter to bachelors. Built in the era of Suleiman I, social complexes like Süleymaniye, Rüstem Paşa, Burmalı and Küçük Çukur and commercial inns like Leblebici, Büyük Çorapçı, Büyük Şişeci, Balkapanı and Kurşunlu Han are still present today.

BÜYÜK YENİ HAN

BÜYÜK YENİ HAN

Mahmutpaşa’da, Çakmakçılar Yokuşu’ndaki han, İstanbul’un en önemli hanlarından biri. 1764’te III. Mustafa tarafından Mimar Mehmet Tahir Ağa’ya yaptırıldı. Üç katlı, iki avlulu, 173 odası ve 40 dükkânı olan han önce sarraflara (kuyumculara) hizmet verdi. Memurlara borç veren ‘Emniyet Sandığı’ da burada açıldı. Bankalar Caddesi’ndeki hanların yapılmasından sonra sarraflar handan ayrıldı. Büyük Yeni Han duvarlarıyla, kemerli büyük kapısıyla, yolun bir tarafını sur gibi kaplıyor. Büyük bir avlusu bulunan bu han, az da olsa Barok sanatı izlerini taşıyor. Hanın üç katlı olması, onu benzer yapılardan ayıran en büyük özellik. İlk yıllarında devrin bankerleri işlerini görürken, işgal kuvvetlerinin de merkezi oluyor. III. Selim zamanında, Ermeni cemaatinin patriklik seçimi nedeniyle bu han içinde toplantılar yapıldı. Büyük Yeni Han’da günümüzde az sayıda dükkân bulunuyor. Alt katında daha çok tekstil ürünü satanlar, üst katındaysa gümüşçüler var.

On Çakmakçılar Yokuşu in Mahmutpaşa, this inn is one of the most important in Istanbul. It was built by the architect Mehmet Tahir Agha on the order of Mustafa III in 1764. Comprising three floors, two courtyards, 174 rooms and 40 shops, the inn first served jewelry makers. The ‘Emniyet Sandığı’ (Trustee Bank) that gave public servants loans was also opened here. The jewelers moved from the inn when the inns on Bankalar Avenue were built. The inn that has a large courtyard carries minor traces of Baroque art. Its three floors is what mostly sets it apart from other inns. During its heyday, it served bankers and functioned as the administration center for the occupied forces. During the reign of Selim III, meetings were held here for the patriarch elections of the Armenian community. There are very few shops in Büyük Yeni Han today. The bottom floor is home to textile shops primarily while the top floor is dedicated to silver shops.

100 HANLAR.indd 10

6/24/11 11:39:10 PM


HANLAR.indd 11

6/24/11 11:39:12 PM


İstanbul KURŞUNLU HAN

Kurşunlu Han, Karaköy tramvay durağının hemen arkasında, Perşembe Pazarı’nın deniz tarafında yer alıyor. PTT binasının olduğu dar sokağın sonunda giriş kapısını görebilirsiniz. Hanın, 1550–60 arasında Mimar Sinan tarafından, eski bir Ceneviz kilisesinin yıkıntıları üzerine inşa edildiği biliniyor. İki katlı kervansarayın üstü açık ve uzun avlusu, yemyeşil sarmaşıklarla kaplı. Daha çok ‘Kurşunlu Han’ adıyla bilinen mekâna Rüstem Paşa Kervansaray’ı da deniyor. Handa makine parçaları, yay ve vida üreten irili ufaklı 50 - 60 hırdavatçı dükkânı yer alıyor. Kurşunlu Han’ı dolaşırken, bölgenin ticari gelişimine, esnafa ve iş kollarına dair bilgi de ediniyorsunuz. Han’ın mimarisi yalın olmakla birlikte diğer hanlarla benzerlikler içeriyor. İstanbul’un en eski hanları arasında yer alan, ancak bugün hırdavatçıların depo olarak kullandığı Kurşunlu Han’ın içine kaçak bir bina bile yapılmış. Vakıflar Genel Müdürlüğü ve İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı, hanın restore edilip turizme kazandırılması için bir proje geliştirdi. Restorasyon için gerekli girişimlere başlandı. 

Kurşunlu Han is immediately behind the Karaköy tramway stop on the sea side of Perşembe Pazarı. The entrance is located at the end of the narrow street that’s also home to the PTT (Post Office) building. The inn was built on top of the ruins of an old Genoese church by the architect Sinan between 1550-60. The two-story inn’s long outdoor courtyard is covered in green ivy. The structure that’s most commonly known as ‘Kurşunlu Han’ is also called Rüstem Paşa Kervansaray. There are 50-60 small and large hardware shops in the inn that produces machine parts, springs and screws. Kurşunlu Han also gives visitors an idea of the area’s commercial development, merchants and business areas. The architecture of the inn is simple and shows similarities with other inns. An illegal building has even been built in this inn, now used as a storage for hardware shops. One of Istanbul’s oldest, the inn will soon be restored with a project that was developed by the General Directorate of Foundations and the Istanbul 2010 European Capital of Culture Agency, transforming the inn into a touristic component of Istanbul. 

TEMMUZ JULY 2011

KURŞUNLU HAN

102 HANLAR.indd 12

6/24/11 11:39:17 PM


HANLAR.indd 13

6/24/11 11:39:18 PM


Doğanın Mucizesi Miracle of Nature ‘Oğul otu’ olarak da bilinen bitki, Eski Yunan’da ‘arı’ anlamına geliyor... Tıbbi kullanımdan kozmetiğe, ‘çalışkan bir arı’ da diyebiliriz onun için... The herb also known in Turkish as ‘oğul otu’ means ‘bee’ in Ancient Greek. It can also be referred to as a ‘busy bee’ that’s used in everything from medicine to cosmetics…

Eski Çağların Bal ÇiÇEği ThE honEy FlowEr oF ancıEnT TımEs

TEMMUZ JULY 2011

By Ela ata

104 MELISSA.indd 2

MELİSA otu

LEMon bALM 6/24/11 11:40:27 PM


HAZİRAN JUNE 2011

105 MELISSA.indd 3

6/24/11 11:40:28 PM


Doğanın Mucizesi Miracle of Nature Bahçelerde Melisa Lemon baLm In gardens

Bahçeleri seven bir bitki olan melisa, yazları yağışlı bölgelere dikildiğinde ortama kolaylıkla adapte olup gelişir. soğuğa çok dayanıklıdır, kışın kar altında kalsa bile ilkbaharda yeniden filizlenip canlanır. Kokusu ve çiçeği sayesinde bulunduğu bölgeye arıları çeken melisa, bahçedeki diğer bitkilerin polenleşmesine de katkıda bulunur. The lemon balm likes gardens and can easily adapt to rainy places in summer. It’s very resistant against the cold and can come alive even if it’s buried under snow. drawing attention from bees due to its scent and flower, the lemon balm helps other flowers pollinate as well.

yEŞildini melisanın çiçeği. narin, inceciktir. Limon ko- THE

TEMMUZ JULY 2011

, tüylü yaprakları arasından zarifçe gösterir ken-

kusu sarar etrafını. Şifa verme özelliği ve kozmetik alanındaki sırrı eski çağlardan beri bilinir. Sakinleşmenin, ciltteki yaralardan kurtulmanın ve sindirimle ilgili pek çok sorunun ilacıdır o. Kökeni Ön Asya olan melisa, hemen hemen bütün Akdeniz bölgesi’nde yetiştirilir. Çiçeklerinin rengi, açık lila, maviye ya da sarıya çalan beyazdır. Sıcak, fazla kuru olmayan, güneşli yerlerde yetişir. Uygun koşulları bulduğu zaman çok hızlı büyür, bir anda toprağın yüzünü naneye benzer yapraklarıyla örter. Çok yıllık otsu bir bitki olan melisanın çiçekleri dallarının ucunda kümelenir ve bulunduğu yere limon gibi koku yayar. Haziran ve ağustos ayları arasında çiçeklenen melisa, daha çok ekilmemiş alanları sever. ‘oğul otu’ olarak bilinen bitki; kovan otu, turunç otu, limon nanesi, acem, turincin gibi isimler de alır.

flower of the lemon balm or Melissa officinalis appears elegantly from between its green and plumy leaves. It’s fragile and ever so thin. It’s lemon-scented. Its healing quality and use in cosmetics has been known since ancient times. It is the remedy for relaxation, getting rid of sores and various digestive ailments. Originating in Asia Minor, the lemon balm is grown just about everywhere in the Mediterranean Region. The flowers are white with a tinge of light lilac, blue or yellow. Lemon balm grows in hot, sunny places that aren’t too dry. It grows quickly when suitable conditions prevail and covers the surface of the earth with mintlike leaves. A perennial herb, the lemon balm’s flowers cluster on the tips of the branches and give off a lemon scent. Flowering between the months of June and August, the lemon balm mostly prefers uncultivated soil. It has various other names in Turkish.

106 MELISSA.indd 4

6/24/11 11:40:33 PM


MELISSA.indd 5

6/24/11 11:40:35 PM


Cildinizi Melisa İle Temizleyin Clean your skIn wIth lemon balm Melisa, madensel tuz yönünden zengin bir bitki. Bir tas kaynar suya bir çorba kaşığı melisa koyup üstünü kapatın ve ateşte beş dakika bekletin. Karışımı ateşten aldıktan sonra 20 dakika demlendirip süzün. Yüzünüzü beş dakika buhara tuttuktan sonra hazırlamış olduğunuz melisa toniğiyle yıkayın. Tonik, cildi canlandırıp yaşlanmayı geciktirme etkisine sahip.

TEMMUZ JULY 2011

Lemon balm is an herb that’s rich in mineral salts. Place a tablespoon of lemon balm in a pot of boiling water, cover the lid and let it boil for five minutes. After removing it from the heat, strain and brew for 20 minutes. After steaming your face for five minutes, wash it with the lemon balm tonic you’ve prepared. This tonic will refresh the skin. It also has anti-aging qualities.

UYKUSUZLUK ÇEKENLERE...

FOR INSOMNIACS…

Tıbbi amaçlı üretimi gerçekleştirilen melisanın çiçeklerinin tepe kısmı kurutularak kullanılır. Bitkinin kendine has limon kokusunun ciddi bir bölümü çiçek açtıktan sonra kaybolduğu için yaprakları çiçeklenmeden önce toplanır. Kokulu yapraklar gölge bir yere serilerek kurutulur ve tedavi amaçlı kullanılır. Strese ve mide rahatsızlıklarına iyi geldiği eski çağlardan beri bilinen melisa, kozmetik sektöründe de yararlanılan bitkiler arasında. Yağlı ciltler için temizleme maskesi, zayıf saçlar için losyon olarak kullanılır.

Cultivated for medicinal purposes, the top of the lemon balm’s flowers is dried for use. Its leaves are picked before it flowers, as a notable amount of the herb’s scent disappears afterwards. The scented leaves are dried in the shade and used for medicinal purposes. Known to treat stress and stomach problems since ancient times, the lemon balm is one of many herbs referred to in cosmetics as well. It’s used as a cleaning mask for oily skin and as a lotion for weak hair.

108 MELISSA.indd 6

6/24/11 11:40:38 PM


MELISSA.indd 7

6/24/11 11:40:43 PM


Doğanın Mucizesi Miracle of Nature

Sakinliğin Kaynağı A calmIng source

TEMMUZ JULY 2011

Deniz ürünleri, salata ve çorbalara koku vermek için kullanılan melisa, çay olarak da tüketilir. Çayında taze yapraklarını kullanmakta fayda var. Çünkü kuruma esnasında bitkisel özler uçarak yok oluyor. Bir demet melisa yaprağını kaynamış suya atıp yaklaşık 20 dakika kısık ateşte demleyin. İçine bir tatlı kaşığı bal koyup birkaç damla limon suyu damlatın. Sabahları ve gece yatmadan önce içmek sinirleri yatıştırmak için bire bir. Used to add scent to seafood, salads and soups, lemon balm can also be consumed as tea. It’s wise to use fresh leaves in lemon balm tea because the herbal extracts evaporate during drying. Place a bunch of lemon balm leaves in boiled water and brew for roughly 20 minutes on low heat. Add a dessertspoon of honey together with a few drops of lemon juice. Consume in the morning and before bed each night if you want to calm your nerves.

Yunanca’dan bugüne ulaşan melisa, ‘arı’ anlamına gelir. Eski Yunan’da kaliteli bal üretmek için melisadan yararlanılmıştır. Kokusu ve çiçekleriyle arıları çeken melisa, şarapta bekletilerek tedavi amaçlı da kullanılmıştır. Strese, kalp rahatsızlıklarına, astıma ve uykusuzluğa iyi geldiği bilinen melisadan, spazm çözücü, sakinleştirici, hazmı kolaylaştırıcı, yara iyileştirici, terleme önleyici ve bağırsak gazlarını giderici olarak yararlanılıyor. Sakinleştirici özelliğinden dolayı uykusuzluk problemi olanların da başvurduğu bir bitki melisa. 

Meaning ‘bee’ in Ancient Greek, the lemon balm was used to produce superior quality honey in Ancient Greece. Attracting bees with its scent and flowers, the lemon balm was used medicinally after resting in wine. Lemon balm is good for stress, coronary illnesses, asthma and insomnia and is also used to relax spasms, ease digestion, treat injuries, and relieve gas. It’s also an herb that’s referred to by insomniacs because of its relaxing quality. 

110 MELISSA.indd 8

6/24/11 11:40:52 PM


MELISSA.indd 9

6/24/11 11:40:53 PM


İstanbul Lezzetleri

ISTANBULUN LEZZETLERI.indd 2

6/24/11 11:42:22 PM


Yedi Tepeli Şehrin lezzeT durakları

TradıTıonal Flavors

oF The CıTy oF seven hılls By DENİZ MELTEM Photos EREN AYTUĞ - OZAN AKGÜN

Eskiler ağızlarının tadını biliyormuş... Bunun en güzel ispatı geçmişten bugüne efsaneleşen ve sonsuzlaşan İstanbul’un lezzet durakları... Our elders knew when they were onto a good thing… The best proof of this are the legendary and eternalized traditional flavors of Istanbul…

YOU’RE

tadını bir vapurun güvertesinde, gevrek simit ve ince bellide demli çay eşliğinde çıkarmadan olmaz’cılardansanız; Kanlıca Yoğurtçusu’na her gittiğinizde ‘bu sadece bir yoğurt değildir’ diyorsanız; her Türk Kahvesi içtiğinizde canınız Bebek Badem Ezmesi’nin kokulu bademlerinden çekiyorsa, Sultanahmet’e her ayak sürdüğünüzde Sultanahmet Köftecisi’ne uğramayı es geçemiyorsanız iflah olmaz bir İstanbul sevdalısınızdır… O vakit mevsimlerden yaz, mevkilerden de İstanbul olunca akla ilk gelen, en havalı adreslerle başlayalım istikamette salınmaya…

a hopeless lover of Istanbul if you’re one of those people who can’t go without a crispy ‘simit’ (Turkish bagel) and tea in a Turkish tea glass on the deck of a ferry in Istanbul, or if you say ‘this yogurt isn’t just any yogurt’ whenever you go to Kanlıca Yoğurtçusu; if you feel like the beautifully smelling almonds of Bebek Badem Ezmesi every time you have a cup of Turkish coffee and if you can’t go without stopping by Sultanahmet Köftecisi every time you step food in Sultanahmet. Here are the hottest addresses to devour in Istanbul this summer…

MUhTeŞeM ÜÇlÜ: VApUr - ÇAY - SiMiT

The SpeCTACUlAr TrIO: FerrY-TeA-‘SIMIT’

Vapurlar, nostalji ve modern hayatı birlikte yaşatmaya devam ediyor. Her ne kadar yeni yüzleriyle ağırlasalar da İstanbullular’ı… Bugün her şeyi bir kenara koyalım ve farz edelim ki ajandada tüm işler bir günlüğüne izne çıkmış! Güzergâhımız Beşiktaş İskelesi… “Vapur-çay-simit” üçlü şölenine; ilk önce iskele yamacında bulunan bir bayiden günlük mecmuamızı ve susam kokusunun deniz esintisine karıştığı, gevrek simitlerimizi alarak başlayalım. İskele önünde biriken toplulukla Kadıköy vapurunun gelmesini beklemek de adeta bir sosyal şölen gibidir burada. Martı seslerinin nidasında, iskeleye yanaşan vapurda yerimizi alıp güvertenin en ferah köşesine konuşlanınca, birazdan da vapurun düdüğü duyulur nasılsa! Bu, vapurun ‘hoş geldiniz’ ıslığıdır aslında. Herkes yerini aldığına göre sahne, vapuru şenlendiren seyyar satıcılarındır. Şimdi, üçlünün son halkası ince belli cam bardakta demli çayımızı, simitle kaynaştırmaya geldi sıra. Sonrasında ‘manzaraya rast geldik’ makamında, vapurun korkuluklarına ayağınızı dayayıp İstanbul’un esintisini hissedin. Ama bu fotoğrafın en iyi karesi; simidinizin son lokmalarını martılarla paylaşmaktır!

Ferries continue to experience nostalgia and modern life together. Regardless of their many faces, they are all still Istanbulites through and through… Let’s put aside everything today and imagine that everything in our diaries has taken leave. Our destination is Beşiktaş Jetty… To the trio feast of the “ferry-tea-simit”; let’s start by buying something to read from the vendor at the foot of the jetty as well as a crunchy ‘simit’ whose sesame seed scent blends with the sea. Waiting for the arrival of the Kadıköy ferry together with the crowd gathering in front of the jetty is practically like a social fete. To the scream of seagulls, we take our place on the ferry that approaches the jetty, and position ourselves in the coolest corner of the deck. The sounds of the ferry’s whistle will soon be heard. This is actually the ferry saying ‘welcome’. Since everyone’s taken their place, the stage is left to hawkers of all kinds. The time has come to get the ‘simit’ and the last link of the trio, strong tea in a traditional Turkish tea glass, to mingle. Then comes the time to hit the mark and watch the view and take in the breeze of Istanbul while resting your feet on the ferry’s railings. But the best frame in this picture is sharing the last pieces of your ‘simit’ with the seagulls!

TEMMUZ JULY 2011

‘İSTANBUL’UN

113 ISTANBULUN LEZZETLERI.indd 3

6/24/11 11:42:25 PM


İstanbul Lezzetleri

TEMMUZ JULY 2011

KANLICA ASLA SADECE YOĞURT DEĞİL!

IT’S NEVER JUST YOGURT!

Bir zamanlar İstanbullular’ın vazgeçemediği bir ritüeldi Anadolu Yakası’na gidip Boğaz’a karşı meşhur Kanlıca Yoğurdu’ndan yemek. O vakitler leziz akşam yemeklerinin üstüne içilen kahvelerin yanında, Beykoz’un en muhteşem manzarasının dimağında, yorgunluk yoğurtları yenirmiş. Dünyada birçok yoğurda ilham kaynağı olduğu rivayet edilen Kanlıca Yoğurdu, günümüzde ne yazık nostalji kadrajındaki yerini alıyor. Bu lezzeti bizimle tanıştıran kimdir derseniz, işte Kanlıca Yoğurdu’nu efsaneleştiren hikâyenin başlangıcı... Osmanlı-Rus savaşı sebebiyle anavatana geri dönen, kendilerine 93 muhaciri diyen marifetli ellerden çıkmıştır bu lezzet. Kanlıca otlaklarında beslenen hayvanların sütlerinden yapılan Kanlıca Yoğurdu’nun imalatı dünden bugüne, Kanlıca’daki o meşhur çınarın altında, lezzetseverleri ağırlamaya devam ediyor. ‘Bildiğimiz yoğurt bu’ diyenlere inat, siz Tarihi Kanlıca Yoğurdu’ndan bir kase sipariş verin ve üzerine de pudra şekeri serpmeyi es geçmeyin! 

It was once an indispensable ritual of Istanbulites to go to the Asian Bank and eat a Kanlıca Yogurt while watching the Bosphorus. Back then, yogurt would be consumed alongside Turkish coffee after a delicious dinner within the spectacular Beykoz landscape. Kanlıca Yogurt, which is argued to have inspired many a yogurt in the world, is now unfortunately a nostalgic element of the city. So who do you think introduced us to this flavor? Here’s the beginning of the story that eternalized Kanlıca Yogurt… This flavor came out of the talented hands of 93 emigrants who returned to the homeland due to the Ottoman-Russo war. Made with milk from animals that grazed in the Kanlıca pastures, Kanlıca Yogurt continues to welcome flavor lovers beneath the famous sycamore tree in Kanlıca. Balking at those who say ‘this is the yogurt we all know’, order a yogurt from Tarihi Kanlıca Yoğurdu and don’t forget to sprinkle icing sugar on top! 

114 ISTANBULUN LEZZETLERI.indd 4

6/24/11 11:42:30 PM


ISTANBULUN LEZZETLERI.indd 5

6/24/11 11:42:31 PM


İstanbul Lezzetleri

TEMMUZ JULY 2011

SULTANAHMET SULTANAHMET’TE DEĞİŞMEYEN MÖNÜ

THE UNCHANGING MENU IN SULTANAHMET

İstanbul’da canı köfte yemek isteyen pek çok kişinin istikameti, Sultanahmet’te konuşlanan, hikâyesi 1920’lere dayanan Tarihi Sultanahmet Köftecisi Selim Usta’nın yeridir. Gerçi Sultanahmet’te birçok “Sultanahmet Köftesi” satan mekân bulmak mümkün ama Sultanahmet’in en eski köftecisi burasıdır. Kurtuluş Savaşı’nda cepheye kumanya yollayan İstanbul esnafının bir temsilcisi olan ve üç kuşaktır Sultanahmet’te yerli-yabancı turistleri ağırlayan mekânın köftesinden bir kez tadıp o damak zevkini aldınız mı, sonrasında başka bir tadın müdavimi olmanız imkânsızdır. Burada mönü hiçbir zaman değişmez: köfte, piyaz, salata ve helva. 1911’de Dede Mehmet Seracettin Efendi’nin Doğu Türkistan’dan İstanbul’a göçüyle başlayan macera, Dede’nin 1920’de, Sultanahmet’te bir dükkân bulup, köfte yapıp satmasıyla bugünlere ulaşır. Sultanahmet köftesinin tadının nasıl yaratıldığının ve hazırlandığının sırrını bilen yok... Çünkü bu köfteyi imal eden ustalar, ser verip sır vermiyor. O halde bize de tarihin sokaklarında izler bıraktığı Sultanahmet’te, Tarihi Sultanahmet Köftecisi’nden doyasıya nasiplenmek düşüyor. 

When meatballs are on the cards, most people in Istanbul head to the Tarihi Sultanahmet Köfteci, Chef Selim’s place. It’s in Sultanahmet and has a story that dates back to the 1920s. There are plenty of places in Sultanahmet that serve “Sultanahmet Köftesi” but still, this is the best meatball restaurant out of them all. When you’ve had a taste of the meatballs of this establishment that sent lunch to the front during the War of Independence and which has been welcoming local and foreign tourists for three generations in Sultanahmet, it’s impossible to become a regular of another flavor. The menu here is unchanging: meatballs, haricot bean salad and halvah. The adventure began when Dede Mehmet Seracettin Efendi migrated to Istanbul from East Turkestan in 1911 and opened a shop in Sultanahmet in 1920 and began making and selling meatballs. No one knows the secret behind the flavor and how the Sultanahmet meatball is prepared because the chefs that make this meatball won’t give anything away. In that case, the only thing left for us is to benefit from the Tarihi Sultanahmet Köftecisi in Sultanahmet where history has left its mark. 

116 ISTANBULUN LEZZETLERI.indd 6

6/24/11 11:42:35 PM


ISTANBULUN LEZZETLERI.indd 7

6/24/11 11:42:41 PM


İstanbul Lezzetleri

TEMMUZ JULY 2011

BEBEK TÜRK KAHVESİNİN ESKİ SEVDALISI

TURKISH COFFEE’S COMPANION OF LONG AGO

1904’ten günümüze Bebek’te lezzet tutkunlarını ihya eden ve badem ezmesi deyince akla ilk gelen yer olan Meşhur Bebek Badem Ezmesi’nin saltanatı tüm ihtişamıyla sürüyor. Akşam yemeğinden sonra Türk Kahvesi’nin yanına şöyle en kallavisinden badem ezmesi hiç fena olmaz. Bu keyif için verebileceğimiz en güzel adres Bebek’te konuşlanan Bebek Badem Ezmesi... Elazığ, Diyarbakır ve Malatya’nın doğal yağlı bademleriyle, az şekerle, elde döverek yaratılan bu tatların şimdiki evsahibi, bir İstanbul hanımefendisi olan 62 yaşındaki Sevim İşgüder. Baba değil, dede mesleği badem ezmesi Sevim Hanım için. Tek çeşit badem ezmesi ve fıstık ezmesinden oluşan az çeşitli ama çok özel lezzete sahip bu ürünlerin sırrı tabii ki yılların deneyiminden süzülüp gelmeleri ve el yapımı olmaları. Bebek’e yolunuz düşerde Sevim Hanım’la bir fincan sade kahve eşliğinde badem ezmesini tadarsanız, gözünüze beyaz atlas üzerine simle işlenmiş ‘yaşasın şeker’ yazılı baba yadigârı levha takılacaktır. Uzun uzun bakmadan geçmeyin bu levhaya; sonrasında badem ezmesi ve kahvenin keyfini sürün! 

The magnificence of Meşhur Bebek Badem Ezmesi in Bebek has continued since 1904. It’s the first place that comes to mind when marzipan is on the menu. It wouldn’t be a bad idea at all to have a large piece of marzipan alongside Turkish coffee after dinner. Our recommendation to enjoy this pleasure is Bebek Badem Ezmesi in Bebek… A true lady of Istanbul, Sevim Işgüder, 62, is the current owner of the establishment where this delicious sweet is made by hand-mashing naturally oiled almonds from Elazığ, Diyarbakır and Malatya with a little sugar. Marzipan is her grandfather’s profession. The secret behind these products that comprise one variety of marzipan and a few varieties of peanut paste is undoubtedly years of experience and their being handmade. If you happen to be in Bebek and you get to taste marzipan accompanied by sugar-free Turkish coffee with Ms. Sevim, you’ll notice the sign that reads ‘long live sugar’ written with glitter on a white atlas inherited from her father. Make sure to look at it for a good while; then enjoy marzipan and coffee! 

118 ISTANBULUN LEZZETLERI.indd 8

6/24/11 11:42:44 PM


ISTANBULUN LEZZETLERI.indd 9

6/24/11 11:42:48 PM


İstanbul Lezzetleri

TEMMUZ JULY 2011

ÇENGELKÖY EFSANEVİ ÇENGELKÖY BADEMİ

THE LEGENDARY ÇENGELKÖY CUCUMBER

İstanbul’un efsaneleşmiş salatalığı nam-ı diğer Çengelköy Bademi… Bir zamanlar İstanbul, semtten semte farklılık gösteren meyveleri, sebzeleri ve yemekleriyle dünyanın en zengin sofralarının kurulduğu bir şehirmiş. Şimdilerde unutulan lezzetler de var, ölümsüzlüğünü ilan edenler de… Günümüze ulaşan yiyeceklerin hâlâ lezzetseverleri mest ettiği adreslerin başında gelen semt ise Çengelköy. Bu semtin adeta ismiyle özdeşleşen simgesi salatalığıdır… Çengelköy’ü daha da özel kılan, kütür kütür, körpecik ve enfes kokulu salatalığıdır. Diğer salatalıklara oranla boyu daha kısa olan Çengelköy salatalığı, 20 Haziran’dan 10 Temmuz’a kadar çıkar; bu tarihler dışında Çengelköy’den geldiği söylenirse de inanmayın deriz. Demek ki şimdi, bir Çengelköy yapma ve orada da bu harika salatalığı tuza batırıp çerez niyetine yemenin tam zamanı... 

Çengelköy Badem is the legendary cucumber of Istanbul. Istanbul was once upon a time a city in which the richest feasts of the world would be prepared with fruits, vegetables and dishes that varied from suburb to suburb. Nowadays, there are those that have been forgotten, and also those who’ve declared their eternalness… Meanwhile, Çengelköy is one of the suburbs that still excite flavor lovers with its unique foods. This suburb has a cucumber that has become generic with the suburb: Çengelköy Badem. The Çengelköy Badem is fresh and crispy, and it smells delicious. Comparatively shorter to other cucumbers, the Çengelköy cucumber appears between June 20 to around July 10; if you’re told that you’re purchasing a Çengelköy cucumber outside of these dates, don’t believe it. So now’s the time to head to Çengelköy to eat this excellent vegetable dipped in salt… 

120 ISTANBULUN LEZZETLERI.indd 10

6/24/11 11:42:55 PM


ISTANBULUN LEZZETLERI.indd 11

6/24/11 11:42:58 PM


İstanbul Lezzetleri

????? ?????? ??????? ?????

TEMMUZ JULY 2011

BOĞAZ Midye dolma

Stuffed mussels

Midye dolma deyip geçmeyin. Bu lezzet öyle vazgeçilecek türden değil. Bol limonlu bir midye dolma pek çok lezzete değer. Midye dolma bir Rum mezesi olarak bilinse de eski İstanbul’daki Ermeniler’in icadı. O zaman da rakı mezesiymiş. Sonrasında güneydoğudan göç eden Süryaniler öğrenmiş bu muhteşem lezzetin yapımını. Yıllar sonra güneydoğudan İstanbul’a göç başladığında Mardin’den gelen birçok aile en iyi bildikleri işlerden biri olma midye dolma yapmaya başlamışlar. Bugün İstanbul’un her yerinde ama özellikle de Sarıyer ve Yeniköy tarafında midye dolma yiyebileceğiniz balık restoranları mevcut. Ama sokak satıcılarını da unutmamak lâzım. Eğer güvendiğiniz, bildiğiniz bir satıcıysa çekinmeyin, hemen limonu elinize alarak başlayın damağınıza bayram tadı yaşatın. 

They’re not just ordinary stuffed mussels… This flavor truly is of the unforgettable kind. A stuffed mussel with plenty of lemon juice is worth many a flavor. It is a Greek appetizer. Actually, it’s an Armenian invention of Old Istanbul. Back then, rakı was served alongside it as an appetizer. Then the Assyrians who migrated from the Southeast learned how to make this delicious dish. Years later, when migration from the Southeast to Istanbul began, a number of families from Mardin also came and some of them began making stuffed mussels, the thing they knew best. There are plenty of seafood restaurants that serve stuffed mussels everywhere in Istanbul today, but the ones in Sarıyer and Yeniköy are especially prized. However, let’s not overlook the street vendors either. If you have a trusted stuffed mussel vendor, then grab a slice of lemon and let your taste buds feast. 

122 ISTANBULUN LEZZETLERI.indd 12

6/24/11 11:43:04 PM


ISTANBULUN LEZZETLERI.indd 13

6/24/11 11:43:06 PM


İstanbul Lezzetleri

TEMMUZ JULY 2011

MODA Dondurmacı Ali Usta

ıce cream maker, AlI Usta

İstanbul’un 100 lezzetinin sıralandığı listede Ali Usta’nın dondurması da yer alıyor. Bu yüzden Ali Usta’nın önü her zaman çok kalabalık. Moda sahilinin vazgeçilmezlerinden Ali Usta’da birbirinden lezzetli dondurmaların tadına bakmalısınız. 1969’dan beri Moda’nın vazgeçilmez dondurmacısı Ali Usta (Ali Kumbasar), mesleğe çocukken başlamış ve dondurmayı günlük olarak bizzat yapmaya devam ediyor. Gerçek meyve ve şeker kullanan Ali Usta, her gün biri meyveli olmak üzere sade ve çikolatalı 3 çeşit de diyet dondurma yapıyor. Toplamda 70’e yakın dondurma çeşidi var. Günlük olarak tezgâhında 30–35 arası çeşit bulunduruyor. Ali Usta’nın böğürtlenli, ahududulu, muzlu, kavunlu, vişneli, naneli, karadutlu çeşitlerinin yanı sıra içine ne koyduğunu sır gibi sakladığı Santa Maria dondurması da meşhur. 120 metrekarelik mekânı yaz kış açık. 

Ali Usta’s ice cream is one the top 100 flavors to try in Istanbul. That must be why there’s always a large crowd out the front. An indispensable of the Moda shoreline, Ali Usta serves a wide range of ice cream flavors that are all equally delicious. It has been the most popular ice cream shop of Moda since 1969. Ali Usta (Ali Kumbasar) began the profession as a child and continues to make the ice cream daily, himself. Ali Usta, who uses real fruit and sugar, also produces 3 varieties of light ice cream: fruity, vanilla, and chocolate. The shop serves close to 70 different varieties of ice cream but you’ll see around 30-35 varieties on show daily. Aside from Ali Usta’s blackberry, raspberry, banana, melon, sour cherry, mint, and black mulberry varieties, you can also choose to eat his famous Santa Maria ice cream, whose secret he withholds. The 120sqm ice cream parlor is open year round. 

124 ISTANBULUN LEZZETLERI.indd 14

6/24/11 11:43:12 PM


ISTANBULUN LEZZETLERI.indd 15

6/24/11 11:43:17 PM


İstanbul Lezzetleri

TEMMUZ JULY 2011

EMİNÖNÜ Balık ekmek keyfi

FIsh sandwIches

İstanbul’un vazgeçilmez ritüellerinden biri de balık ekmek keyfi. Beş yıl öncesine kadar Boğaz kenarında onlarca teknede balık ekmek yiyebileceğiniz duraklar olsa da yarattığı çevre kirliliği belediyeleri harekete geçirdi. O yüzden şimdilerde sayıları azaldı. Ama Eminönü’ndeki balık ekmek satışı yapan bir iki tekne hâlâ yerinde. Izgaranın üstüne bırakılan uskumruların cızırtısı bile iştah açıyor. Karşınıza Galata ve Karaköy’ü alarak bu lezzeti muhakkak tatmalısınız. Son bir not, balık ekmek yiyecekseniz yanında turşu suyu istemeyi unutmayın. 

Fish sandwiches are another indispensable ritual of Istanbul… Although there were plenty of boats at which you eat a fish sandwich some five years ago along the Bosphorus, the councils moved into action as a result of the environmental pollution they created and that’s why there are so few today. But the boat that sells fish sandwiches in Eminönü is still in its place. The crackle of the mackerel that’s left of the grill is enough to whet one’s appetite. You must try this flavor while watching Galata and Karaköy. A final word, if you’re going to have a fish sandwich, make sure to ask for pickle juice as well. 

126 ISTANBULUN LEZZETLERI.indd 16

6/24/11 11:43:23 PM


ISTANBULUN LEZZETLERI.indd 17

6/24/11 11:43:24 PM


ISTANBULUN LEZZETLERI.indd 18

6/24/11 11:43:27 PM


ISTANBULUN LEZZETLERI.indd 19

6/24/11 11:43:29 PM


360 Derece

360 Degrees

Karadeniz’in Küçük Cenneti

AMASRA

By İlke Kamar Photos B.HASAN BEDİR

The Lıttle Paradıse of the Black Sea Regıon

Yeşilin her tonunu barındıran bir doğanın içinde yer alan şirin ilçe Amasra, sakin yaşamlara akıp gidebileceğiniz küçük bir cennet… Burası Karadeniz’in birçok sahil kentine parmak ısırtacak güzellikte. The quaint district within a cover of every tone of green, Amasra is a small paradise where you can get lost in peaceful living… Amasra is of a beauty that would make many a seaside city in the Black Sea Region envious.

AMASRA.indd 2

6/25/11 3:11:53 PM


AMASRA.indd 3

6/25/11 3:11:55 PM


360 Derece

BARTIN

360 Degrees

A SMALL

district of Bartın, Amasra is a place that attracts attention with its hidden natural beauties. Along the shore, the district is especially preferred in summer and autumn because the forests of Amasra are a true source of oxygen. Meanwhile, in autumn, it’s the stage of a spectacular visual feast. The first things that you’ll notice if you arrive early in the morning are the fishing boats at sea. It’s difficult not to be impressed with the motion of the colorful boats that set sail into the Black Sea. Fatih Mosque should top the sightseeing list in Amasra. This mosque that draws tourist attention especially, is actually a Byzantine church that was built in the 9th century. The structure that was last restored in 1887 has a wooden ceiling. Amasra Castle is also worth seeing too. The place of prayer, Içkale Mescidi, within the castle was converted into a small mosque again in the 15th century. Although only its walls remain today, it’s still a place that receives great attention from visitors. Watching Tavşan Island with binoculars from the top of the castle is another pleasure altogether. This is an island that reflects every tone of green. We recommend that you don’t leave the castle until you’ve watched the sun set.

TEMMUZ JULY 2011

’ın küçük ilçesi Amasra, Karadeniz’in içine saklanan doğal güzellikleriyle dikkat çeken bir ilçe. Deniz kıyısında sakin, kendine özgü bu şirin ilçe, özellikle yaz ve sonbahar aylarında tercih ediliyor. Çünkü Amasra ormanları yazın adeta oksijen deposu. Sonbaharda ise müthiş bir görsel şölen sunuyor. Buraya erken saatlerde varırsanız ilk dikkatinizi çeken denize açılan balıkçı tekneleri olacak. Sırayla Karadeniz’e açılan rengârenk teknelerin hareketi karşısında etkilenmemek çok zor. Amasra’ya gelenlerin göreceği ilk yerlerden biri, Fatih Camii olmalı. Özellikle turistlerin ilgisini çeken bu cami, aslında 9. yüzyılda yapılmış bir Bizans kilisesi. En son 1887’de elden geçirilmiş, ahşap tavanlı bir yapı bu. Amasra Kalesi de görülmesi gereken diğer önemli durak. Kale içinde ibadet mekânı olan İçkale Mescidi, yine 15. yüzyılda mescide dönüştürülmüş. Bugüne sadece duvarları kalsa da ziyaretçilerin hâlâ merakla görmek istedikleri bir yer. Kale’ye çıkıp Tavşan Adası’nı dürbünle seyretmek ise ayrı bir keyif. Yeşilin her tonunu yansıtan bir ada bu. Tavsiyemiz, gün batımını izlenmeden kaleden kesinlikle ayrılmayın.

132 AMASRA.indd 4

6/24/11 11:45:15 PM


AMASRA.indd 5

6/24/11 11:45:20 PM


TEMMUZ JULY 2011

360 Derece

360 Degrees

SURLAR ARASINDA İLERLEMEK

MOVING ALONG BETWEEN WALLS

Yarımada üzerine kurulu Amasra’nın iki koyu, iki de adası bulunuyor. Tavşan Adası ve Boztepe o kadar kendine özgü ki insan hiç buradan ayrılmak istemiyor. Adalardan Boztepe’ye ulaşmak için tek gözlü Roma yapısı kemer üzerinden geçmeniz yeterli. Çünkü bu kemer, Boztepe’yi ana karaya bağlıyor. Karanlık Kapı ve Kemer, aynı zamanda eski iki adayı da birleştiriyor. Karanlık Kapı, tepeyi çevreleyen sura girmek için tercih ediliyor. Nöbethane Sokağı’na saparak, Üç Palamar Sokağı’na girip, surların içinde ilerlemeniz mümkün. Burada birbirinden güzel bitişik bahçeli evlerden, daracık küçük geçitler arasından ilerleyerek, Amasra’nın tarihine tanıklık edebilirsiniz. Demir balkon korkuluklar, pencere kafesler, ahşap ya da kesme taş işlemeli cumbalı evler insanı büyülüyor.

Amasra, established on a peninsula, is home to two bays and two islands. Tavşan Island and Boztepe are so unique that you’re not going to want to leave. All you have to do to reach Boztepe from the islands is walk over the Roman archway that has a niche. This archway connects Boztepe to the mainland. Karanlık Gate and Kemer also connect the two old islands together as well. Karanlık Gate is preferred when entering the wall that surrounds the hill. If you want to move ahead within the walls, turn into Nöbethane Street and then enter Üç Palamar Street. You’ll witness the history of Amasra as you walk by beautiful, attached houses with gardens, and narrow crossings. The iron balcony rails, lattices, and wooden or cut stone, bay windowed houses captivate onlookers.

134 AMASRA.indd 6

6/24/11 11:45:25 PM


AMASRA.indd 7

6/24/11 11:45:26 PM


360 Derece

360 Degrees

KAMP KEYFİ VE YEMEK

CAMPING AND FOOD

Amasra’nın 16 kilometre doğusundaki küçük bir koya kurulmuş Çakraz Plajı’nda kamp alanları bulunuyor. Yarımadanın iki koyundaki plajı da kullanabilirsiniz. Bir tekneye binmek ve çevre adaları keşfetmek isterseniz muhakkak bölgeyi bilen bir rehber olmasına dikkat edin. Amasra’da yapmanız gereken bir diğer şeyse balık lokantalarında yapılan özel lezzetleri tatmak olmalı. Denize bakan lokantalar hem manzarası hem de menüsüyle ilgi görüyor. Karar vermek çok güç çünkü bu lokantaların hepsi birbirinden leziz yemekler yapıyor. Deniz ürünleri dışında ot çeşitleri ve zeytinyağı eşliğinde yapılan salatalar çok lezzetli.

There’s a campsite at Çakraz Beach, on a small bay 16km east of Amasra. You can use the beaches in both the bays of the peninsula. If you want to discover the surrounding islands on boat, make sure you have a guide who knows the area. Another thing that you must do while in Amasra is taste the special flavors in the seafood restaurants. The restaurants that look out to the sea are popular for both their views and their menus. It’s really difficult to make a choice because all of them make equally delicious food. Aside from seafood, the herb varieties and salads with olive oil are scrumptious.

Gürcüoluk Mağarası Gürcüoluk Cave Amasra’nın Karakaçak köyünün Kuyupınar mahallesinde yer alan mağara, görülmesi gereken yerlerden. Mağaraya ulaşmak için mahalleden güney yönünde orman içi, patika yolda yaklaşık 3 kilometre yürümeniz gerekiyor. Bu zorlu yürüyüşün ardından, üçgen biçimli ve 3-4 metrelik oda çevresinde toplanan, 15 odadan oluşan mağara karşılayacak sizi. Birbirleriyle bağlantılı odalardan birinden, üst kattaki odalara geçilebiliyor.

TEMMUZ JULY 2011

The cave in the Kuyupınar Neighborhood of Karakaçak village is another highlight of the city. You have to walk for roughly 3km along a dirt track through the forest from the south of the neighborhood to get to the cave. You’ll be greeted by this cave that comprises 15 rooms around a 3-4 meter triangular room after this tiring walk. One of the rooms, of which all are joined, will lead you to the rooms above.

136 AMASRA.indd 8

6/24/11 11:45:29 PM


AMASRA.indd 9

6/24/11 11:45:34 PM


360 Derece

360 Degrees ETHNOGRAPHIC AND ARCHEOLOGICAL VALUES

Burada yaşayan uygarlıkların kullandıkları eşyaları ve kültür varlıklarını Amasra Müzesi’nde görebilirsiniz. Müzede mezarlardan çıkarılan koku, gözyaşı şişeleri dışında, altın ve bronz süs eşyaları, ayrıca amforalar, testiler, bronz heykeller, heykel başları, heykelcikler, silahlar ve kandiller sergileniyor. Hellenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı devirlerine ait altın, gümüş ve bronz sikkeler de sergilenen diğer objeler. Müze koleksiyonunda özel bir öneme sahip olan zırhlı imparator heykeli ise ilginç görüntüye sahip.

Amasra Museum exhibits the belongings and cultural values of century-old civilizations that lived here. Aside from the scent and tear bottles removed from graves, the museum displays gold and bronze decorative objects, amphora, earthenware pitchers, bronze statues, statuettes, weapons and lamps. There are also gold, silver and bronze coins from the Hellenistic, Roman, Byzantine and Ottoman eras. The armored emperor statue, which holds an important place within the museum collection, is rather interesting.

ÇARŞI VE PAZAR KEYFİ

SHOPPING AND THE MARKETPLACE

Alışveriş yapmak isterseniz, Çekiciler Çarşısı, ahşap işçiliğinin örneklerini bulacağınız, aynı zamanda diğer hediyelik eşyaların bulunduğu bir çarşı. Ayrıca, her salı ve cuma günleri kurulan Galla Pazarı’nda köylülerin bahçelerde yetiştirdikleri meyve, sebze ve otları bulabilirsiniz. Pazar, 200 yıllık bir geleneği yansıtıyor. Taze sebze ve meyvenin satıldığı bu pazarı görmenizi öneriyoruz. Günün büyük bir bölümünde yapılan gezinin ardından şimdi konaklama zamanı. Birbirinden şirin pansiyonlar ve yıldızlı oteller sizi bekliyor. 

If you want to shop, Çekiciler Çarşısı is where you’ll find examples of wood workmanship as well as other giftware. Additionally, you’ll find fruits, vegetables and herbs grown in the gardens of villagers at the Galla Market that’s set up on Tuesdays and Fridays. The market reflects a 200-year tradition and we strongly recommend that you drop by. After spending much of the day sightseeing, it’s now time to find accommodation. You’re in luck because Amasra is home to plenty of quaint bed and breakfasts and hotels. 

TEMMUZ JULY 2011

ETNOGRAFİK VE ARKEOLOJİK ESERLER

138 AMASRA.indd 10

6/24/11 11:45:37 PM


AMASRA.indd 11

6/24/11 11:45:39 PM


Portre

Portrait

Yabancı Damat Anadolu Yollarında

WILCO VAN HERPEN

A ForeIgn Groom on AnatolIan Tracks

By AYDIN ALBAYRAK Photos EREN AYTUĞ

Önce ‘Wilco’nun Karavanı’yla dört buçuk sene Türkiye’yi dolaştı; seçimler öncesinde ise ‘Wilco’nun Seçimi’ programıyla diyar diyar gezip halkın nabzını tuttu. Hollandalı ‘yabancı damat’ Wilco Van Herpen’le yollara düşüşünün hikâyesini ve Türkiye macerasını konuştuk. He firstly traveled Turkey for four-and-a-half years with ‘Wilco’nun Karavanı’, and before the elections, he kept his finger on the pulse by traveling around Turkey with ‘Wilco’nun Seçimi’. We spoke to Wilco Van Herpen from Holland about how he hit the road and his adventure in Turkey.

HOLLANDALIpen 12 yıldır Türkiye’de. Türk- DUTCH

TEMMUZ JULY 2011

aşçı ve fotoğrafçı Wilco Van Her-

çesi kusursuz değil, ama akıcı. Televizyon için hazırladığı gezi programları beğeniyle izleniyor. Son olarak, İz TV için bir yemek kültürü programının çekimlerine başladı. Hollandaca, Almanca, Türkçe, İngilizce ve biraz da Fransızca biliyor. “Bu ülkede yok yok! Yemek turizmi, doğa turizmi, din turizmi, adrenalin turizmi, kültür turizmi, bu alanların hepsi için bir rota çizilip turizmde müthiş bir gelişme yakalanabilir” diyor.

chef and photographer Wilco Van Herpen has been in Turkey for 12 years. His Turkish isn’t perfect but it is fluent. His travel programs on TV have a good following. He has just started to shoot a food culture program for Iz TV. He speaks Dutch, German, Turkish, English and a little French. He says, “There’s nothing that doesn’t exist in this country! Food tourism, nature tourism, religious tourism, adrenalin tourism, culture tourism – a route can be determined for all these areas and a huge leap for tourism could be possible.”

Ne zamandır yollardasınız? 5-6 yaşındaydım, annem bana ceza vermişti; ben de küstüm ve 40 kilometre uzaktaki teyzeme gitmek için bisikletle yola çıktım. Ama sekizinci kilometrede durdum ve bir süre oturup eve geri döndüm. O benim ilk yolculuğumdu. Güney Afrika’ya gidişimi başlangıç olarak görüyorum. Hollanda’da fotoğrafçıda çalışmaktan sıkılmıştım. Çünkü aşçılığı bırakıp fotoğrafçılığa başlamamın nedeni gezme arzumdu. Bir vesileyle 1992’de Güney Afrika’ya gittim ve yaklaşık bir yıl orada kaldım. Vahşi doğada da, gecekondu bölgelerinde de fotoğraflar çektim; sokaklarda yaşanan şiddeti, protesto eylemlerini fotoğrafladım. Türkiye’de ise İz TV sayesinde profesyonel bir gezgin oldum. Bir dönem ayda ancak üç - dört gün evde oluyordum. Ama şimdi 2,5 yaşında bir kızım var, dolayısıyla bu kadar uzun süre evden uzak kalmak istemiyorum.

How long have you been on the road? My mother punished me when I was 5-6 years old. I sulked and so I got on my bike and went to my aunt who lived 40 kilometers away. However, I stopped at the eighth kilometer, sat for a while and then returned home. That was my first journey. I regard my trip to South Africa as the beginning. I was tired of working at a photography shop in Holland because underlying my quitting being a chef and becoming a photographer was my desire to travel. I went to South Africa in 1992 and stayed there for a year. I shot photos out in the wild and in slums. I photographed the street violence and protests. It was in Turkey through Iz TV however that I became a professional traveler. At one point I was only at home for three-four days. I have a 2.5-year-old daughter so naturally I don’t like being away for that long.

140 WILCO.indd 2

6/24/11 11:47:07 PM


HAZİRAN JUNE 2011

99 WILCO.indd 3

6/24/11 11:47:09 PM


Portre

Portrait

YENİ BİR YEMEK PROGRAMI

A NEW FOOD PROGRAM

‘Wilco’nun Karavanı’nda karavanınızla Türkiye’nin neredeyse her yerini gezdiniz. Seçimler öncesinde de ‘Wilco’nun Seçimi’ programınız vesilesiyle pekçok yere gittiniz. Televizyon programcılığına iyice ısınmış olmalısınız… Dört buçuk sene ‘Wilco’nun Karavanı’nı yaptım. Sene başında o program sona erdi ama beğenilmiş olmalı ki, şimdi tekrar bölümleri yayınlanıyor. Yarışmalardan, dizilerden sıkılan insanlar keyifle izlediklerini söylüyor. Bu sene ayrıca fotoğrafçıların hikâyelerinin anlatıldığı ‘İki Göz, Bir Şehir’ isimli bir dizi belgesel yaptım. Şimdi yine İz TV için bir yemek programı hazırlıyorum. Sanırım Haziran sonunda yayınlanmaya başlayacak.

You’ve seen just about everywhere in Turkey in your caravan on ‘Wilco’nun Karavanı’. Before the elections you went to a number of places for ‘Wilco’nun Seçimi’. You’ve taken really well to TV… I did ‘Wilco’nun Karavanı’ for four-and-a-half years. That program ended in the beginning of the year and repeats are being aired now. People who are tired of game shows and serials say they watch the show with pleasure. I also produced a documentary series this year called ‘Iki Göz, Bir Şehir’ (Two Eyes, One City) in which the story of photographers is told. I’m now preparing a food program for Iz TV. I think it’s going to start airing at the end of June.

İlk bölümün konusu ne? İlk bölümde Van’ın otlu peynirini anlatıyoruz. Van’da Kayalar Köyü’ne gittik. O köyden en genci 18 yaşında en büyüğü 35 yaşında kızlı - erkekli 6-7 kişilik bir grupla beraber dolaştık. Otları toplamak için dağlara çıkmak gerekiyor. Ot toplamak için kaç metre tırmandınız? Üç bin metreye tırmandık; sekiz saat yürüyüp 15 km kadar yol katettik. Ama o otlar da sadece orada bulunuyor ve toplamak için sadece 20 gününüz var. Yani o 20 gün içinde bütün senenin peynirini yapıyorlar. Ve o otlu peynirin lezzeti bambaşka; marketlerde satılana hiç benzemiyor.

What’s the topic of the first episode? We talk about Van’s otlu peynir or herby cheese, in the first episode. We went to Kayalar Village in Van. We were together with a group of girls and boys, 6-7 people from the village. The youngest was 18 and the oldest was 35. You have to climb the mountains to pick the herbs. How far did you climb to pick herbs? We climbed three thousand meters; we walked for eight hours and covered 15km. But those herbs are only available there and you’ve only got 20 days to pick them. In other words, they make the whole year’s cheese in those 20 days. And the flavor of that this herby cheese is something else; it doesn’t resemble anything that’s sold in the shops.

Aşçılıktan Fotoğrafçılığa… From cookIng to photography…

TEMMUZ JULY 2011

Wilco Van Herpen’in ilk mesleği aynı zamanda baba mesleği olan aşçılık. Ama Amsterdam’ın ünlü bir otelinde çalıştığı dönemde, mutfaktan uçakların havaalanına iniş-kalkışlarını seyrederken içindeki seyahat arzusu giderek büyüdü. Yaptığı işten, kapalı bir mekânda çalışmaktan sıkılmıştı. En büyük tutkularından birinin fotoğraf olduğunu bilen bir arkadaşı bir gün, “Wilco sen neden fotoğrafçılık yapmıyorsun” dedi. Ve Herpen o gün fotoğrafçı olmaya karar verdi. Wilco Van Herpen’s first profession is his father’s profession; being a chef. But when he was working in a famous hotel in Amsterdam his second desire to travel grew while watching planes land and take off from the kitchen window. He was tired of his job and working indoors. A friend of his who knew that photography was one of his greatest passions said, “Wilco, why don’t you become a photographer?” And it was on that day that Wilco decided to become a photographer.

142 WILCO.indd 4

6/24/11 11:47:11 PM


WILCO.indd 5

6/24/11 11:47:16 PM


Portre

Portrait

“IF ONLY EVERYONE WAS AWARE OF THIS RICHNESS”

Wilco’nun Seçimi’ni çekerken ayın kaç gününü yollarda geçirdiniz, kaç şehir gezdiniz? Mayıs ayında sadece üç, dört gün evdeydim; dört-beş haftada on iki şehre gittik. Tabii, sadece şehirleri değil, köyleri de gezdik. Mesela, Gölyazı’ya (Bursa), Beypazarı’na gittik. Van’da bir Kırgız köyü var, orada çekim yaptık; Zonguldak’a gittik, madencilerle konuştuk.

How many days of the month were you on the roads and how many cities did you visit when shooting ‘Wilco’nun Seçimi’? I was at home for only three or four days in May; we went to 12 cities within four-five weeks. Of course we went to villages as well. For example, we went to Gölyazı in Bursa and Beypazarı. There’s a Kirghiz village in Van; we shot there as well. We went to Zonguldak and spoke with the miners.

Wilco’nun Seçimi programında Doğu Beyazıt’ta İshak Paşa Sarayı’nı da gösterip şöyle dediniz: “İşte bunun için Türkiye’de yaşıyorum.” “Bunun için”i açar mısnız? Bu ülkenin zenginlikleri... Özellikle Hasankeyf, Allianoi, Sagalassos, Zeugma gibi yerler beni bu ülkeye çeken renkler. Mesele sadece tarihi binalar değil; farklı renkler, tatlar, insanların sıcaklığı nedeniyle burada yaşıyorum. Türkiye gerçekten muhteşem bir ülke ve keşke herkes bu zenginliği fark edebilse; bakın o zaman bu ülke nasıl bir yer haline geliyor.

In ‘Wilco’nun Seçimi’, you featured Ishak Pasha Palace in East Beyazıt and said: “This is why I live in Turkey.” Can you please expand on this? The riches of this country. Places especially like Hasankeyf, Allianoi, Sagalassos, and Zeugma are the colors that draw me to this country. It’s not just about historical buildings; I live here because of the different colors, flavors, and the friendliness of the people. Turkey truly is a spectacular country and if only everyone was aware of this richness; imagine what would happen if they did!

TEMMUZ JULY 2011

“KEŞKE HERKES BU ZENGİNLİĞİ FARKETSE”

144 WILCO.indd 6

6/24/11 11:47:33 PM


WILCO.indd 7

6/24/11 11:47:35 PM


Portre

Portrait

UZUN ZAMANDIR BURADA YAŞASA DA BİR YABANCI OLDUĞUNU BİLİYOR VAN HERPEN. ONA GÖRE TÜRKÇE KONUŞAN YABANCILARA TÜRKİYE’DE ÇOK SICAK DAVRANILIYOR: “HEMEN KAPILAR AÇILIYOR, YEMEK İKRAM EDİYORLAR...” DESPITE HAVING LIVED HERE FOR A LONG TIME, VAN HERPEN KNOWS THAT HE’S STILL A FOREIGNER. ACCORDING TO HIM, PEOPLE ARE ALWAYS FRIENDLY TO FOREIGNERS WHO SPEAK TURKISH: “DOORS IMMEDIATELY OPEN FOR YOU, AND YOU’RE ALWAYS OFFERED FOOD.”

Türkiye’de yabancı olarak seyahat etmek nasıl bir şey? On iki buçuk senedir burada yaşıyorum, ama her zaman bir yabancıyım. Bunu silmek imkânsız. Bir yabancı için en önemli şey Türkçe bilmek. Türkçen bozuk olsa da fark etmez, bir yere gittiğinde, sadece “merhaba, teşekkür ediyorum, afiyet olsun” gibi laflar bile etsen, sana hemen kapılar açılıyor, insanlar sana yemek ikram ediyor. Türkçe konuşan yabancılara insanlar daha da sıcak davranıyor.

What’s it like traveling as a foreigner in Turkey? I have been living here for 12-and-a-half years but I’m still a foreigner. It’s impossible to change this. The most important thing for a foreigner is to speak Turkish. It doesn’t matter if your Turkish is bad either. Even if you just say things like ‘hello, thank you, and bon appetite’, doors immediately open for you and people offer you food. People are nicer to foreigners who speak Turkish.

“Misafirperverlik Genlerinizde Var” “HospItalITy Is In your genes”

TEMMUZ JULY 2011

Van Herpen’e göre, her ne kadar son yıllarda bir parça erozyona uğramış olsa da, misafirperverlik Türkler’in genlerinde var. Çünkü yüzyıllar boyu göçebe olarak yaşadı Türkler. Yolda yağmura, fırtınaya yakalanan göçebeler ne yapar? Yakındaki bir köye sığınır. Ve ertesi gün, gideceği yere belki de o köyden insanların eşliğinde yola çıkacaktır. Dolayısıyla, bugün sergilenen misafirperverliğin izleri tarihteki deneyimlerde aranabilir.

According to Van Herpen, hospitality is in Turks’ genes despite there being a little erosion in recent years. The reason why is because Turks lived like nomads for centuries. What do nomads do when they’re caught in the rain, storms? They take refuge in a nearby village. And the next day, they may in fact hit the road accompanied by people from that village. As a result, the traces of today’s hospitality can be searched for in experiences in history.

146 WILCO.indd 8

6/24/11 11:47:45 PM


WILCO.indd 9

6/24/11 11:47:48 PM


Tasarım

Design

Marka şapkaların öyküsü...

The story of brand hats… By Leyla Volkan Photos İF ATÖLYE

Hiç böyle hikâyesi olan fötr şapka gördünüz mü? Ressam Müge Akyıldırım’ın Stouff marka fötr şapkalarında hikâyeler, masallar anlatan fantastik bir dünya var...

TEMMUZ JULY 2011

Have you ever seen a fedora hat that tells a story? Artist Müge Akyıldırım has a fantastic world that tells the story of Stouff brand fedora hats…

148 SAPKACI.indd 2

6/24/11 11:49:28 PM


SAPKACI.indd 3

6/24/11 11:49:33 PM


Tasarım

Design

DOĞAYArında, çalışmalarında dikkat çekecek kadar MÜGE aşık bir ressam Müge Akyıldırım. Tablola-

ADINI HİÇ SORMAYIN

STOUFF MEANS NOTHING AT ALL

Kozyatağı’nda ailece işlettikleri restoranda buluşuyoruz sanatçıyla. Restoran aynı zamanda Akyıldırım’ın çalışma mekânı. Sabah şapkalarını boyamaya başlıyor, öğle tam yemek zamanı, 3-4 saat çalışmalarına ara verdikten sonra tekrar koyuluyor şapkalarını boyamaya. Stouff marka şapkalarının çıkış noktasının tamamen tesadüf olduğunu öğreniyoruz. “Boyayabileceğim materyallerin bir listesini yapmışım. Geçen yıl o liste geçti elime. Madde madde sıralamışım, şu, bu... Bir anda şapka gözüme çarptı. Hemen 2-3 fötr şapka aldım, boyadım. Hoşuma gidince de markamı aldım. Stouff ne demek diye sorarsanız, hiçbir anlamı yok.. Özel bir isim.” Sanatçı, Cassette Butik ile tanışıyor ve şapka boyama artık işi oluyor. Restorana gelenlerin de ilgisini çekiyor şapkalar, “hatta yemek biletleri ile şapka sattım” diyor, Akyıldırım. Peki isteğe göre boyuyor mu? Bir evlilik yıldönümü için, bir doğum günü ya da işe başlama hediyesi, kimbilir? “Evet, yapıyorum. Tabii tasarımını bana bırakırlarsa daha keyifli bir şeyler çıkıyor” diyor.

We met with the artist in the family restaurant in Kozyatağı. The restaurant is also where she creates her art. She begins painting her hats in the morning, takes a break for 3-4 hours during lunch, and then returns to painting. We learn that the discovery of Stouff brand hats was purely coincidental. “I had made a list of the materials I could paint. I found that list last year. I had listed everything in detail… All of a sudden, the hat struck my attention. I immediately bought 2-3 fedora hats and painted them. And when I liked the final product, I had a brand. If you’re curious as to what Stouff means, well it doesn’t mean anything at all. It’s a special name.” The artist met with Cassette Butik and hat painting became her job. The hats drew the attention of people dining in the restaurant as well, “in fact, I sold hats with food coupons,” she says. Does she paint on demand? For a wedding anniversary, a birthday or as a gift for someone who’s just started a new job? “Yes I do. However, if they leave the design to me, the final product is always better.”

TEMMUZ JULY 2011

yeşile de vurgun... Küçük restoranının adı da yeşil Bodrum mandalinası, Satsuma... Ancak, çalışmalarını incelediğimizde doğa manzarası yerine fantastik, güçlü kadın figürleri ile karşılaşıyoruz. “Benim kahramanlarım kadınlar” diyor Akyıldırım. Resim tarzını ise ‘magic realism’e yakın buluyor. Daha doğrusu çiziminden çok konularını öyle yorumluyor.

Akyıldırım is an artist who is in love with nature. Her paintings feature a green that attracts just as much attention… And the name of her small restaurant is Satsuma, the green Bodrum mandarin. However, when examining her work, we see fantastic, powerful women figures instead of a nature landscape. “My heroes are women,” says Akyıldırım, who describes her style as magic realism – that’s how she interprets her subject matter.

“İSTEĞE GÖRE DE BOYUYORUM AMA TASARIMINI BANA BIRAKIRLARSA DAHA KEYİFLİ BİR ŞEYLER ÇIKIYOR.” “IF THEY LEAVE THE DESIGN TO ME, THE FINAL PRODUCT IS ALWAYS BETTER.”

150 SAPKACI.indd 4

6/24/11 11:49:44 PM


SAPKACI.indd 5

6/24/11 11:49:52 PM


Tasarım

Design

ŞAPKA SERGİSİ DÜZENLEYECEK

A HAT EXHIBITION

Peki başka model şapka boyamayı denemiş mi? Önümüz yaz, hasır şapkalar da güzel olabilir ama, Akyıldırım, “başka denemeler yaptım. Farklı modeller çalıştım ama fötr şapka daha çok ilgi görüyor. Ayrıca üzerine çalıştığınız kumaş çok önemli. Boyanın kumaşa uyumlu olması lâzım. Belki farklı bir boyayla çalışılsa olabilir ama başka bir boya arayışına girmek gerekir. Risk almak istemedim” diyor. Şapkaya uyumlu çanta, kemer, ayakkabı?.. Ayakkabıyı hiç düşünmemiş, zaman zaman kendisi için kemer, atlet, kot boyamış ancak, sanatçı “Kendimden korkuyorum, maymun iştahlıyım. Kendimi frenlemeye çalışıyorum, şapka boyamada sebat etmek istiyorum. Tek başına çalıştığım için bir materyale odaklanmak istiyorum” diyor...

So has she tried painting other model hats? Summer is ahead of us, straws may be good as well but Akyıldırım says, “I’ve tried other things and different models, but fedora hats are more popular. Additionally, the fabric you paint on is extremely important. The paint must be in harmony with the fabric. It may be possible with a different paint but you’d have to start searching for other paints. I didn’t want to take risks.” Bags, belts, shoes that go with hats?... She’s never considered shoes but she has painted belts, singlets, and jeans however, “I’m afraid of myself because I’m temperamental. I want to persevere with painting hats. Because I work alone, I want to concentrate on one material,” she says.

aKYILDIRIM, farklı modeller de çalışmış ama en çok fötr şapkaların ilgi gördüğünü söylüyor.

TEMMUZ JULY 2011

Akyıldırım has worked wıth dıfferent models but says that fedora hats are the most popular.

152 SAPKACI.indd 6

6/24/11 11:50:10 PM


SAPKACI.indd 7

6/24/11 11:50:12 PM


Tasarım

Design

KİMDİR? WHO IS SHE? 18 Haziran 1978’de İstanbul’da doğdu. Sanat eğitimine 1995’te Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü’nde başladı. Eğitimini Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde sürdürdü. Hakan Gürsoytrak, Halim Çeliker, Atilla Atar, Gülbin Koçak ve Zeliha Akçaoğlu ile çalıştı ve Akçaoğlu atölyesinden 2001’de mezun oldu. Çeşitli dönemlerde duvar resimleri, sanat yönetmeni asistanlığı ve maket ressamlığı yaptı. Scorpit isimli çağdaş sanat grubunun üyesi olan Müge Akyıldırım, bugünlerde Stouff marka şapkaları ile ilgi çekiyor...

TEMMUZ JULY 2011

Born in Istanbul on 18 June 1978, Akyıldırım enrolled in the Department of Sculpture at Marmara University Faculty of Fine Arts and continued her tertiary education in the same faculty at Anadolu University. She worked with Hakan Gürsoytrak, Halim Çeliker, Atilla Atar, Gülbin Koçak and Zeliha Akçaoğlu and graduated from the Akçaoğlu workshop in 2001. She worked as a mural artist, assistant art director and model artist over various times. A member of the contemporary art group Scorpit, Müge Akyıldırım currently draws attention with her Stouff brand fedora hats…

Gönlünde ise mobilya, masa, koltuk kumaşları, buzdolabı vs. boyamak yatıyor... İki yıl Miniatürk’te maket ressamı olarak çalışan sanatçının resimlerimdeki detaycılık maket ressamlığından sonra gelmiş. Halen maket boyamayı sürdürüyor, özel bir atölyede çalışıyormuş. Akyıldırım’ın işleri yoğun. Düzenli çalışırsa günde üç şapka boyuyor. Önümüzdeki bahar da Moda Deniz Kulübü’nde şapka sergisi düzenleyecek. 

She has furniture, tables, upholstery, a fridge and much more on her mind … The detail in the work of the artist who worked as a model artist at Miniatürk for two years came after her model artistry. She still continues to paint models and works in a private workshop. Akyıldırım is busy. She paints three hats a day if she works regularly. She will also be holding a hat exhibition at Moda Beach Club next autumn. 

154 SAPKACI.indd 8

6/24/11 11:50:17 PM


SAPKACI.indd 9

6/24/11 11:50:19 PM


Sınırların Ötesinde

Beyond Borders

Yeniden Doğuş İçin...

FLORANSA FLOReNCE

Comıng Alıve Agaın…

FLORANSA.indd 2

6/24/11 11:52:17 PM


Rönesans’ın doğduğu topraklarda her şey bir şölen gibi. Sanat da, gündelik hayat da, yemekler de... Zihnini ve ruhunu yenilemek isteyenlere şiddetle tavsiye edilir... Everything on the land on which the Renaissance was born is like a celebration. Art, daily life, and the food… It’s strongly advised to those who want to rejuvenate their minds and their souls… By Hasan ÖZENÇ

FLORANSA.indd 3

6/24/11 11:52:18 PM


PONTE VECCHİO: ESKİ KÖPRÜ PONTE VECCHIO: OLD BRIDGE

FLORANSAmayı sürdürüyor. Dünyanın dört bir yanından akın eden tuyüzyıllar sonra gezginler ve sanatseverler için uğrak yeri ol-

ristler burada geçmişe doğru büyülü bir yolculuğa çıkıyorlar. Floransa’yı gördüğünüz an neden birçoklarının ‘gidilecek şehirler’ listesinin başında olduğunu anlıyorsunuz. Toskana Vadisi’nin muhteşem doğasıyla çevrili bu kent, ortasından geçen Arno Nehri’nin güzellikleriyle bezenmekle yetinmiyor. Dünyamızı değiştiren Rönesans düşüncesi ve sanatının doğuşuna ev sahipliği yapan bu coğrafya tam da o zamanlardan kalma ve bozulmamış yapısıyla eşsiz bir tarihi atmosfer sunuyor. Orijinalliğinden kaybetmemiş Ortaçağ’dan kalma binaları, parke taşlı dar sokakları, göz alıcı meydanları, köprüleri, parkları ve dünyaca ünlü birçok sanat eserlerini barındıran müzeleriyle Floransa’dan etkilenmemek imkânsız.

TEMMUZ JULY 2011

FLOReNCE

continues to a popular destination for travelers and lovers of art even centuries later. The tourists that flock to Florence from around the world take a magical journey into the past here. You’ll understand why Florence tops the must-see list for most as soon as you see it. Surrounded by the spectacular nature of Toscana valley, this city isn’t just home to the prized beauties of the River Arno that flows through it. This geography that gave birth to the Renaissance that changed our world, and art, continues to present the very same historical atmosphere it had back then. It’s impossible not to be impressed with Florence with its Middle Age buildings that are as beautiful as in their heyday, narrow cobblestone streets, captivating squares, bridges, and parks and museums housing world famous artworks.

Size adını ispatlamak istercesine Floransa’nın bu en eski köprüsünün yapım yılı günümüzden altı asır öncesine tarihleniyor; 1345... Üzerinde küçük dükkanlar olan bu köprü önceleri kasaplara ve demir eşya atölyelerine ev sahipliği yapmış. Ancak anlatılanlara göre pis koku ve gürültüden rahatsız olan seçkinlerin etkisiyle 16. yüzyıl sonlarından itibaren köprünün yeni esnafı kuyumcular ve sarraflar olmuş. Günümüzde de ucuzundan pahalısına ziynet eşyalarının yanı sıra birçok turistik eşyayı burada bulabilirsiniz. Sıradışı ve renkli yapısıyla bu taş köprü Almanlar’ı da hayran bırakmış olacak ki, II. Dünya Savaşı sonunda geri çekilirken Arno Nehri üzerindeki tüm köprüleri yıkmalarına karşın Ponte Vecchio’ya dokunmamışlar… As if wanting to prove itself, the construction date of this oldest bridge in Florence goes back 6 centuries; 1345… This bridge that used to house butcher shops and steel workshops later is now home to small shops. According to rumor, with the impact of a distinguished few who were unhappy with the nasty smell and noise, the bridge’s new residents became jewelers and goldsmiths from the 16th century onwards. Today you’ll find cheap and valuable jewelry as well as a huge range of touristic goods. This stone bridge, with its unusual and colorful structure, must have left the Germans in awe as well because as they were withdrawing at the end of WWII, they didn’t harm Ponte Vecchio – but they did demolish all the other bridges on the River Arno.

158 FLORANSA.indd 4

6/24/11 11:52:23 PM


FLORANSA.indd 5

6/24/11 11:52:25 PM


Sınırların Ötesinde

Beyond Borders

SOSYAL BİR ZİYAFET

A SOCIAL FEAST

Bu kentin cazibesi sadece tarihi ve doğal güzelliklerinden ibaret değil elbette. Her şeyden önce şen şakrak ve cana yakın İtalyanlar sizi neşelendirecek. Hızlı ve hafif geçiştirilen kahvaltının acısını çıkaran ve adeta sosyal bir etkinliğe dönüşen uzun öğle yemekleri ve yürüyüşlerle sonlanan akşam yemekleri nedeniyle Floransa’daki yaşam özellikle yaz ve bahar aylarında cıvıl cıvıl bir ortam sunacak size. Meydanlardaki müzisyenlerin ezgileriyle dans edebilirsiniz mesela. Otantik binaların giriş katlarında yer alan başta İtalyan moda tasarımcıları olmak üzere ünlü markaların satış mağazaları ise alışveriş tutkunlarının akıllarını başlarından alacak. Meşhur Tuscan derisinden ayakkabı ve çanta satan dükkânlarsa meraklıları için bulunmaz fırsat…

There’s no doubt that this city isn’t just about historical and natural beauties. First and foremost, the entertaining and lively Italians will give you joy. The long lunches that transform into social events that take revenge on a light and quick breakfast and dinners completed with walks make Florence a lively place especially in summer and spring. For example, you may dance to the tunes of the musicians on the squares. Shopping enthusiasts will go crazy with the stores of famous brands, primarily Italian fashion brands, in the entrance of authentic buildings. The shops that sell shoes and bags made from famous Tuscan leather are a godsend for those interested…

MİCHELANGELO’NUN MUHTEŞEM DAVUD’U MICHELANGELO’S SPECTACULAR DAVID İşte Rönesans’ın başyapıtı… 1501-1504 yılları arasında Michelangelo tarafından yapılan 5 metre boyundaki mermer heykel, ölçülerindeki uyum ve detaylarındaki mükemmellikle gerçekten baş döndürüyor. Sırf bu heykeli görmek için Floransa’ya gelenler var. Daha önceleri Piazza Della Signora’da yer alan heykel 1873’ten beri güvenliği için Galleria dell’Accademia’da koruma altında. Galeri görevlileri fotoğrafını bile çekmenize izin vermiyor.

TEMMUZ JULY 2011

This is the masterpiece of the Renaissance… Built between 1501-1504 by Michelangelo, the 5-meter tall marble statue truly rolls heads with the perfection in its details and harmony in its dimensions. People come to Florence purely to see this statue alone. Previously located at Piazza Della Signora, the statue was taken under protection at Galleria dell’ Accademia in 1873. Gallery officials don’t even permit photographs.

Hollandalı heykeltıraş Giambologna’nın (1528 - 1608) başyapıtlarından Herakles ve Nessus heykeli, bölgenin Uffizi’den sonraki en önemli müzesi Bargello’da bulunuyor. Dutch sculptor Giambologna’s (1528-1608) masterpiece statues, Heracles and Nesses, are displayed in the region’s most important museum after Uffizi, Bargello.

160 FLORANSA.indd 6

6/24/11 11:52:30 PM


FLORANSA.indd 7

6/24/11 11:52:33 PM


Sınırların Ötesinde

Beyond Borders PIAZZA DELLA SIGNORA

14. yüzyıldan beri Floransa’nın siyasi ve sosyal merkezi konumundaki meydan, yönetim binası olan Palazzo Vechio (Eski Saray) ve Loggia dei Lanzi ile birlikte tarihi yapıların yanı sıra birçok sanat eserini barındırıyor. Dört bir yanınızın heykeltıraşların yapıtlarıyla çevrildiğini görecek, kendinizi gerçek bir açık hava müzesinde hissedeceksiniz. Piazza Della Signora’da Michelangelo’nun ünlü Davud heykelinin bir kopyasını da görebilirsiniz. Meydanda yer alan mermer atlar, etrafında deniz kızları ve erkek deniz tanrılarıyla çevrili Deniz Tanrısı Neptün’ün heykeli 1565 yılında heykeltıraş Ammannati tarafından yapılmış. The square that’s been the political and social scene of Florence since the 14th century houses the town hall of Palazzo Vechio (Old Palace) and Loggia dei Lanzi together with a number of other historical structures and masterpieces. You’ll be surrounded by the works of sculptors and feel like you’re in a true outdoor museum. You’ll also see an imitation of Michelangelo’s famous Statue of David at Piazza Della Signora. The sculptor Ammannati made the marble horses, and Neptune statue surrounded by mermaids and male sea gods in 1565.

SOKAKLAR SÜRPRİZLERLE DOLU

SURPRISE-FILLED STREETS

Floransa’da büyük Avrupa kentlerindeki karmaşık yer altı toplu taşıma ağlarıyla karşılaşmayacaksınız. Kent sakinleri buna çoktan uyum sağlayıp bisiklet, motor veya küçük bir araba edinmişler bile. Sizin içinse merkez ve çevresinde her yer yürüyerek ulaşabileceğiniz kadar yakın ve sokaklar biraz yorulduğunuza değecek kadar sürprizlerle dolu.

You won’t be seeing the confusing underground public transportation networks that you see in large European cities in Florence. Residents of the city have adapted to this and have long taken to riding bicycles, scooters or small cars. The city center and everything around it is in walking distance and the streets are filled with enough surprises to make the walk worth every minute.

TEMMUZ JULY 2011

MEDİCİ RİCCARDİ SARAYI MEDICI RICCARDI PALACE

162 FLORANSA.indd 8

Mediciler’e ait Riccardi Sarayı, Rönesans dönemi yapılarından biri. Saray Meicehelozzo di Bartolomeo tarafından tasarlanmış ve Cosimo de’Medici için 1945 - 1960 arasında inşa edilmiştir. Taş duvar işçiliği ve korniş Roma sanatı izlerini taşıyan saray, içindeki heykellerle de dikkat çekiyor. The Riccardi Palace that belongs to the Medici Family is a Renaissance structure. The palace was designed by Meicehelozzo di Bartolomeo and was built for Cosimo de’Medici between 1945 – 1960. Carrying traces of stonewall workmanship and Roman cornice art, the palace draws attention for the statues inside.

6/24/11 11:52:41 PM


FLORANSA.indd 9

6/24/11 11:52:45 PM


Kentin birçok yerinde 15. yüzyıldan itibaren çok güçlü bir konumu olan Medici Ailesi’nin etkilerini göreceksiniz. Aile kuşaklar boyu birçok kilise ve bina inşa ettirmekle kalmamış, maddi destekleriyle Floransa’nın Leonardo Da Vinci ve Michalangelo gibi birçok büyük sanatçıyı yetiştirmesine katkı sağlamış. Mediciler aslında, o dönem İtalya’da nasıl yükselinebileceğinin de göstergesidir. Çeşitli taktik ve entrikalarla sadece zengin bir aileyken çok önemli bir politik konuma ulaşmışlardır. You’ll see the impact of the Medici Family, which was very powerful from the 15th century onwards, in many places around the city. Generations of the family didn’t stop at having churches and buildings built. Instead, they offered financial assistance to the training of greatest artists like Leonardo Da Vinci and Michelangelo. The Medici Family was actually a sign of how to rise to the top in the Italy of that era. The family became wealthy with various tactics and conspiracies taking them to a prominent position within politics as well.

DUOMO KATEDRALİ DUOMO CATHEDRAL

TEMMUZ JULY 2011

Bir buçuk asırlık inşa süresinin ardından 1436’da büyük ölçüde tamamlanan katedral 1800’lerin sonunda dış cephesinin değiştirilmesiyle bugünkü görünümüne kavuşmuş. Pembe, yeşil ve beyaz işlenmiş mermerlerle bezeli ve dünyanın en büyük kâgir kubbesine sahip bu yapı gerçek bir göz ziyafeti sunuyor. Katedralin içinde görülmeye değer birçok fresk olduğunu hatırlatalım… Following a construction period of a century and a half, the cathedral was completed in most in 1436 and took on its current appearance when its exterior was changed at the end of the 1800s. This structure that possesses the world’s largest stone dome and is covered in marbles with pink, green and white presents a true visual feast. There are also plenty of frescoes worth seeing in the cathedral.

164 FLORANSA.indd 10

6/24/11 11:52:48 PM


FLORANSA.indd 11

6/24/11 11:52:52 PM


Sınırların Ötesinde

Beyond Borders Mediciler’in iktidarı bitince önce Avusturya, ardından Napolyon’un kontrolüne giren şehir, 19. yüzyılın sonunda Yeni İtalya Krallığı’nın başkentiyken önemli bir yıkıma sahne oldu ve pek çok eserini kaybetti. Yine, 1996 Kasımı’nda yaşanan büyük sel, başta Uffizi’dekiler olmak üzere çok sayıda resim, heykel, mozaik ve kitabın zarar görmesine neden oldu. Ama Floransa hâlâ Floransa’dır. When the family’s power waned, the city was occupied firstly by Austrians, and then by Napoleon. At the end of the 19th century, when it was the capital of the New Italian Kingdom, it witnessed severe devastation and lost many of its masterpieces. Meanwhile, the great flood in November of 1996 resulted in the damage of a number of paintings, statues, mosaics, and books in Uffizi primarily. Nevertheless, Florence is still Florence.

YEME İÇME KEYFİ... EATING AND DRINKING

TEMMUZ JULY 2011

İtalya’nın Toskana bölgesinin başkenti Floransa’dasınız! Damak tadınıza uygun bir şeyler bulmak hiç zor olmayacak. Pizza, spagetti ve deniz ürünlerinin yanı sıra yöreye özgü enfes bir Floransa bifteği veya zeytinyağıyla lezzetlendirilmiş kızarmış ekmek üzerine domates, sarımsak ve fesleğen ile hazırlanan bruschettayı denemenizi şiddetle tavsiye ederiz. (Üstte) Es geçmeyeceğiniz bir diğer lezzet de ‘Bistecca Fiorentina’! (Solda) Dünyada Floransa usulü biftek olarak bilinen ‘Bistecca Fiorentina’’nın lezzetli olması için etin bir iki gün dinlenmiş olması ve harlı kömür ateşinde toplam 4-5 dakika pişirilmesi gerekiyor. You’re in Florence, the capital of Toscana in Italy! It’s not going to be difficult to find something to whet your appetite. Aside from pizza, spaghetti and seafood, you can indulge in the Florence steak that’s unique to the region or bruschetta, flavored with olive oil. (Above) Another flavor you won’t want to miss is ‘Bistecca Fiorentina’! (Left) Known around the world as the Florence-style steak, the meat used in ‘Bistecca Fiorentina’ has to marinate for two days to reach its flavor peak and has to be cooked for a total of 4-5 minutes over a coal fire at medium heat.

166 FLORANSA.indd 12

6/24/11 11:52:57 PM


FLORANSA.indd 13

6/24/11 11:52:59 PM


Sınırların Ötesinde

Beyond Borders

UFFİZİ GALERİSİ UFFİZİ GALLERY Granduca Francisco de’Medici tarafından 1581’de yaptırılan bu sarayda, 13. yüzyıldan günümüze, sadece İtalya’dan değil birçok Avrupa ülkesinden resim ve heykel sanatının çok değerli örneklerini görebilirsiniz. Mediciler’in birkaç kuşağının kişisel kolleksiyonlarının sergilendiği galeri gerçek bir hazine… Her zaman kalabalık olan galeride çok sıra beklememek için biletinizi önceden almanızı öneririz.

Those who prefer to discover this magical city on foot should take note of the statue masterpieces in the bright courtyards of buildings that are hidden in the narrow streets. Meanwhile, you’ll see old buildings that were decorated with statues worth capturing on film just for us, with stores in the entrance alongside stands that sells historical obelisk masks ... 

TEMMUZ JULY 2011

This palace that was commissioned by Granduca Francisco de’Medici in 1581 houses extremely valuable examples of 13th century paintings and statues from not only Italy, but also many European countries. The gallery in which the personal collections of a few generations of the Medici family are displayed is truly a treasure… We recommend that you purchase your tickets beforehand in order not to wait long to get into the gallery that’s always crowded.

Bu büyülü kenti uzun yürüyüşlerle keşfetmek isteyenler dar sokaklara gizlenmiş binaların aydınlık avlularındaki sanat eseri heykelleri gözden kaçırmamalı… Bizler için sadece fotoğrafı çekilecek heykellerle süslenmiş eski binaları Floransa’da mağazalara ev sahipliği yaparken veya tarihi bir dikili taşı maskların sergilendiği işportayla yan yana görebileceksiniz… 

168 FLORANSA.indd 14

6/24/11 11:53:03 PM


FLORANSA.indd 15

6/24/11 11:53:05 PM


TEMMUZ JULY 2011

Yรถresel Mutfak Regional Cuisine

170 YAPRAKSARMA.indd 2

6/24/11 11:54:16 PM


ASMA YAPRAĞINDAKİ

LEZZET

THE FLAVOR OF VINE LEAVES By elif betül Photos TUĞBA KARAGÜLLE-LİMON GÜMÜŞLÜK

‘Zeytin, Üzüm ve İncir’ kitabında Victor Hehn, asma çubuğunu Dionysos’un yaratıp insanlara armağan ettiğini söyler. Bacchus olarak da bilinen şarap tanrısı Dionysos, sadece üzümden yapılan şarabın ve keyfin değil, asma yaprağının iyileştiriciliğinin de temsilcisidir. In his book ‘Olives, Grapes and Figs’, Victor Hehn says that Dionysus created the vine stem and presented it to humankind. Known also as Bacchus the wine god, Dionysus is not only the representative of wine made from grapes and pleasure, but also the therapeutic nature of vine leaves.

Vine leaves were carefully picked very early in the morning for Limon Gümüşlük. After all, they were going to be used for a photography shoot. That’s why they were even more special.We thank Limon Gümüşlük, the famous summer venue in Bodrum Gümüşlük, for creating such unique flavors for this production.

TEMMUZ JULY 2011

Asma yaprakları Gümüşlük Limon için sabah erken saatlerde özenle toplandı. Eh, ne de olsa bir fotoğraf çekimi için kullanılacaktı. Bu yüzden daha da özeldiler. Bizim için gerçekleştirilen bu prodüksiyon için eşsiz tatlara imza atan Bodrum Gümüşlük’teki ünlü yaz mekanı Limon Gümüşlük’e teşekkür ederiz.

171 YAPRAKSARMA.indd 3

6/24/11 11:54:23 PM


Yöresel Mutfak Regional Cuisine ÜZÜMÜNne inen, gelişme devresi oldukça uzun THE VINE ağacıdır asma çubuğu. Kökleri çok deri-

bir bitkidir. Gelişmesi, sarmaşık gibi sarılması, yapraklarını, meyvesini olgunlaştırmasını beklemek, tanrılara özgü sabır ister... Aynı zamanda bilgi, beceri, emek ve sevgi de... Anavatanı Anadolu’yu da içine alan Küçük Asya olan asmanın ülkemizdeki tarihi, M.Ö. 3500’e kadar uzanıyor. Asma ağacının meyvesi, meyvelerin tacı, şarabın kutsal özü üzüm; yaprakları ise pek çok şifalı özelliğinin yanı sıra yemek kültüründe önemli bir yere sahip. Asma yaprağına dolma yapmak, Antik Çağ’dan bu yana uygulanan bir mutfak geleneği… Anadolu’da ve Girit’te yapılan arkeolojik kazılarda bulunan dolma oyacakları ve erken dönem Yunan ve Pers yazılı kaynaklarında söz edilen ‘sarılmış asma yaprakları,’ yaprak dolmasının tarihi değerini ortaya koyuyor. Mitolojik tanrılardan sofralarımıza hediye edilen asma yaprağının dolması, Türk mutfağının yanı sıra Yunan, Rum, Ermeni, Bulgar, Arap, Romen ve Vietnam mutfağının da baş tacı…

stem is the tree of the grape. It’s a plant whose roots grow very deep below, and has a rather long development cycle. Patience only possessed by the gods is required to wait for it to develop, wrap like ivy, and mature its leaves and fruits… At the same time, it also requires knowledge, skill, effort and love… The history of the vine leave, which originates in Asia Minor including Anatolia in Turkey, dates back to 3500 BC. Aside from its medicinal qualities, the grape, the fruit of the tree keeper, the crown of all fruits, and the sacred juice of wine, holds an important place in cuisine culture. Stuffed vine leaves are a cuisine tradition that has continued since Antiquity. The historical value of stuffed vine leaves was discovered in archeological excavations conducted in Anatolia and Crete as well as in early Greek and Persian written sources. Stuffed vine leaves, which were presented to us by mythological gods, is the crown of not only Turkish cuisine, but also that of Greece, Armenia, Bulgaria, Romania, and Vietnam…

SALTED VINE LEAVES

TEMMUZ JULY 2011

YAPRAK SALAMURA Dalından yeni toplanmış taze yaprakların tuzlanarak, bir nevi turşu şeklinde kavanozlarda saklanması yöntemine salamura deniliyor. Malzemeler: 3 kg ince asma yaprağı, 1 kg rafine kaya tuzu Hazırlanışı: Asma yapraklarını beşer altışar alıp aralarını tuzladıktan sonra uygun büyüklükteki bir kavanoza yerleştirin ve üzerine bir ağırlık koyarak bastırın. Kavanozu dolduracak kadar su ile geri kalan tuzu bir tencerede kaynatın ve kavanoza boşaltıp ağzını sıkıca kapatarak güneş görmeyen serin bir yerde bekletin. Salamura yaprağı kullanacağınız zaman, bir gün önceden yıkayıp soğuk suda bekletmeniz gerekiyor. Tuzunu atması için 5-6 defa suyu yenilenerek yıkanmalıdır. Taze yaprakta olduğu gibi kaynar suya batırılarak sarılır.

This is a method that entails salting fresh vine leaves and storing them in containers as you would pickles. Ingredients: 3kg fine vine leaves, 1kg refined rock salt Directions: Grab the vine leaves in bunches of five or six and sprinkle salt between them. Then place them in a jar that’s big enough for them and place something heavy on top. Boil enough water to cover the vine leaves together with the remaining salt and pour into the jar and store in a cool and dark place. When you’re going to use the salted vine leaves, you have to wash them and let them sit in cold water a day before. Keep rinsing until the salt has been fully washed out. Wrap them, as you would fresh vine leaves – dip them into boiling water.

172 YAPRAKSARMA.indd 4

6/24/11 11:54:29 PM


YAPRAKSARMA.indd 5

6/24/11 11:54:30 PM


TEMMUZ JULY 2011

Yöresel Mutfak Regional Cuisine

YAPRAK SARMANIN TÜRLERİ, İNCELİKLERİ

VARIETIES AND SUBTLETIES OF VINE LEAVES

İnsanoğlunun yaprak içinde pişirme alışkanlığı, çok eski çağlarda ateşe kısmen dayanaklı yaprakların pişirme aracı olarak kullanmasından ortaya çıkmış. Zamanla bu yöntem gelişerek günümüzün dolma ve sarma tekniklerine dönüşmüş. Çeşitli besinler ve tat vericilerin karışımıyla hazırlanan ‘iç’ ve bu için konduğu sebzelerden oluşur sarma ve dolmalar. Patlıcan, biber, domates, patates, enginar gibi türlü sebzelere yapıldığı gibi lahana, karalahana, pazı ve pancar yaprağına da sarılarak pişirilir. Sıcak, soğuk, etli, zeytinyağlı, pirinçli, bulgurlu, salçalı, baharatlı olabilir. Ama sarma ve dolma denince akla ilk olarak asma yaprağı gelir. Yapımı yoğun emek gerektirir ama yaprağın seçimi iyi yapılmış, kararında pişirilmişse dayanılmayacak kadar lezzetlidir. İlkbahar ve yaz aylarında olgunlaşan asma ağacının yaprakları toplandıktan sonra kısa sürede tüketilmelidir. Asma yapraklarının sapları, dibinden dikkatle kesilerek alınmalı, sarılırken içi, yaprağın sapına paralel yerleştirilmeli, kenarları için üzerine katlandıktan sonra sıkıca ileri doğru rulo şeklinde sarılmalıdır. Sade bir yöntemle pişirildiği gibi, domatesli, koruk sulu, elma sulu, biber salçalı, taratorlu, limon ve yoğurt terbiyeli, nar ekşili, acılı, sumaklı, ekşili olarak da pişirilebilir.

The habit of cooking vine leaves was discovered as a cooking tool when leaves were used because they were partially resistant to heat in very ancient times. In time, this method developed and transformed into stuffing and wrapping techniques. Stuffed vine leaves and vegetables comprise a ‘filling’ that’s prepared with various ingredients and flavor additives. It can be made with a range of vegetables including eggplant, pepper, tomato, potato and artichoke as well as wrapped in the likes of cabbage, savoy cabbage, spinach beet and red beet leaves. They can be served hot, cold, with meat, in olive oil, with rice, cracked wheat, with tomato paste, or with spices. But when stuffed foods are mentioned, the first dish that comes to mind is vine leaves. Preparation requires great effort but if you choose the right leaves well and cook it right, then it’s as irresistible as they get. Mature leaves of the tree keeper must be consumed shortly afterwards. They’re ripest in spring and summer. The stems of vine leaves must be cut carefully and while they’re being stuffed, the filling must be placed parallel to the stem. The sides must be wrapped tightly over the filling in the shape of a roll. They can be cooked using a simple method or can also be cooked together with tomatoes, verjuice, cider, pepper paste, nut and garlic sauce, with lemon and yogurt marinate, pomegranate syrup, spicy, with sumac, or sour.

174 YAPRAKSARMA.indd 6

6/24/11 11:54:36 PM


YAPRAKSARMA.indd 7

6/24/11 11:54:38 PM


TEMMUZ JULY 2011

Yöresel Mutfak Regional Cuisine

İL İL, BÖLGE BÖLGE YÖNTEM DEĞİŞİYOR

THE METHOD CHANGES AROUND THE NATION

Pirinç ve soğan gibi iki ana malzemeye katılması gereken taze bahar, baharat ve lezzetlendiriciler (çam fıstığı, kuş üzümü, damla sakızı gibi) mevsime ve zevke göre olduğu kadar bölgelere göre de farklılık gösterir. Anadolu’da yaprak sarmanın tatlı-ekşi dengesi, yeşil erik, ekşi elma, elma suyu, koruk, nar ekşisi, kuru erik, kuru vişne gibi meyvelerle sağlanır. Osmanlı mutfağında vişnelisi yapılan yaprak sarma, Afyonkarahisar’da pirinç yerine ‘düğü’ adı verilen ince bulgurla pişirilir. Erzurum’da etli sarma, erik, kızılcık pestili ya da lor peyniriyle tatlandırılır. Tokat’ın ve Kayseri’nin etli yaprak sarmasının tadını bol soğan ve ince bulgur; Diyarbakır ve Mardin’de yapılanınkini ise nar ekşisi ve kuru nane verir. Rum ve Ermeniler ise bol baharat, kuş üzümü, çam fıstığı ve tarçınla harmanlayarak sararlar yaprakları… Asma yaprağı, içerdiği kalsiyum miktarı bakımından çok değerli bir bitki. Özellikle yaşı 45’i geçenler için kemik erimesine karşı bulunmaz nimet. Asma yapraklarını çay olarak kullanmayı düşünüyorsanız, yaprakların körpe olanlarından ve tepeye yakın yerlerden toplayarak güneş almayan bir yerde kurutun. Kuruyan yaprakları kavanozlara koyup yıl boyunca kullanabilirsiniz. Sarması ve çayıyla hafızayı güçlendiren asma yaprağı, vücuda direnç veriyor, sarılığı iyileştiriyor, varis ağrılarını dindiriyor. Öyleyse haydi mutfağa, yaprak sarma yapmaya…

The two main ingredients of stuffed vine leaves are rice and onion. These can be flavored with fresh herbs and spices as well as foods like pine nuts, blackcurrants, and gum mastic but it all depends on the season and taste, and the region. The sweet and sour balance of stuffed vine leaves in Anatolia is ensured with fruits like greengage, sour apples, verjuice, pomegranate syrup, prunes, and dried sour cherries. It’s made with sour cherries in Ottoman cuisine, and cooked with fine cracked wheat instead of rice in Afyonkarahisar. Vine leaves stuffed with mince is flavored with plums, dried cranberry or goat’s cheese in Erzurum. Exaggerated amounts of onion and fine cracked wheat are used in vines stuffed with mince in Tokat and Kayseri while pomegranate syrup and dried mint are used to add flavor in Diyarbakır and Mardin. Greeks and Armenians use plenty of spices, blackcurrants, pine nuts and cinnamon… Vine leaves are a very valuable plant in terms of calcium levels. They’re a blessing against osteoporosis especially for those over 45. If you’re planning on consuming vine leaves as tea, collect tender vines that are closest to the top and dry them in the shade. You can place the dried leaves in a jar and use them throughout the year. Vine leaves, which strengthen the memory, stuffed or as tea, give the body resistance, treat jaundice and relieve varicose pain. And now it’s time to stuff vine leaves…

176 YAPRAKSARMA.indd 8

6/24/11 11:54:44 PM


YAPRAKSARMA.indd 9

6/24/11 11:54:45 PM


Yöresel Mutfak Regional Cuisine ZEYTİNYAĞLI YAPRAK DOLMASI (OSMANLI USULÜ)

STUFFED VINE LEAVES IN OLIVE OIL (OTTOMAN STYLE)

Malzemeler: 1 su bardağı pirinç, 1 su bardağı zeytinyağı, 250 gr asma yaprağı, 200 gr vişne, 4 adet kuru soğan, 1 yemek kaşığı kuş üzümü, 1 yemek kaşığı dolmalık fıstık, yarım demet nane, dereotu, maydanoz, tuz. Hazırlanışı: Asma yapraklarını suda bekleterek, yıkayıp süzün. Soğanları küp halinde doğrayın, pirinci yıkayıp süzün. Maydanoz, dereotu ve nane yapraklarını kıyın, kuş üzümlerini suda bekletin, vişnelerin çekirdeklerini çıkarın. Büyükçe bir tencerede, soğanları zeytinyağında pembeleştirin, pirinci ekleyerek birkaç dakika çevirin. Fıstığı ve üzümleri koyarak karıştırın. Yeşillikleri, tuzu ve yarım bardak sıcak suyu ekleyerek kısık ateşte biraz diri kalacak şekilde suyunu çektirin. Hazırlanan içi yapraklara sararken ortalarına birer vişne yerleştirin. Sardığınız dolmaları tencereye dizerek üzerine bir porselen tabak koyun. 1 su bardağı su ekleyerek, kapağı kapalı şekilde pişirin. Soğutarak servis yapın.

Ingredients: A cup of rice, 1 cup of olive oil, 250gr vine leaves, 200gr sour cherries, 4 onions, a tablespoon blackcurrants, 1 tablespoon pine nuts, half a bunch of mint, dill, parsley and salt. Directions: Let the vine leaves sit in water then wash and strain. Dice the onion, wash and strain the rice. Chop the parsley, dill, and mint and let the blackcurrants sit in water. Remove the seeds from the sour cherries. Using a large pot, cook the onions, add the rice and cook for a few minutes. Add the pine nuts and blackcurrants and mix. Add the greens, salt and half a glass of hot water and cook on low heat until the water has been absorbed. Place a sour cherry in the middle of the filling when stuffing the vines. Line the stuffed vine leaves in a pot and place a porcelain plate on top. Add a glass of water and cook with the lid closed. Serve cold.

EKŞİLİ ETLİ YAPRAK SARMA

STUFFED SOUR VINE LEAVES WITH MINCE

Malzemeler: 500 gr asma yaprağı, 1 su bardağı kırıklı pirinç, 1 adet kuru soğan, 3 diş sarımsak, 1 çay kaşığı karabiber, kırmızıbiber, kuru nane, yarım demet maydanoz, 3 adet domates, yarım su bardağı sıvı yağ, 150 gr kıyma, 1 yemek kaşığı biber salçası, 1 kahve fincanı nar ekşisi. Hazırlanışı: Asma yaprakları haşlanır, pirinçler yıkanır. Soğan, sarımsak, maydanoz, domates doğranarak kıyma, baharatlar ve nar ekşisiyle birlikte karıştırılır. Haşlanan asma yapraklarına hazırlanan iç koyularak sarılır. Tencereye düzenli bir şekilde dizilip 3 bardak kaynar su dökülerek kısık ateşte yaklaşık 1 saat pişirilir. Sos için ayrı bir tavada yağ kızdırarak domates salçası kavrulur, üzerine nar ekşisi eklenir. Sarmaların pişmesine 10 dakika kala tencereye gezdirilerek dökülür, sıcak servis yapılır.

Ingredients: 500gr vine leaves, 1 cup of cracked rice, 1 onion, 3 cloves garlic, 1 teaspoon black pepper, red pepper flakes, dried mint, half a bunch of parsley, 3 tomatoes, half a cup of oil, 150gr mine, 1 tablespoon pepper paste, 1 small cup of pomegranate syrup. Directions: Boil the vine leaves and wash the rice. Chop the onions, garlic, parsley, and tomatoes and mix with the mince, spices and pomegranate syrup. Stuff the boiled vine leaves with the filling. Line the stuffed vine leaves in a pot and add 3 cups boiling water and cook on low heat for roughly an hour. Cook the oil and tomato paste and add pomegranate syrup. Pour the sauce over the stuffed vine leaves 10 minutes before they’re full cooked. Serve hot.

BULGURLU YAPRAK SARMA

STUFFED VINE LEAVES WITH CRACKED WHEAT

Malzemeler: 500 gr asma yaprağı, 1 çorba kaşığı limon suyu, 1 çay kaşığı tozşeker, 2 su bardağı bulgur, 3 soğan, 1 domates, 2 taze soğan, yarım demet dereotu, 2 çay bardağı zeytinyağı, 1 tatlı kaşığı kuşüzümü, dolmalık fıstık, 1 çay kaşığı nane, karabiber, yenibahar, tozşeker. Hazırlanışı: Asma yapraklarını limonlu suda haşlayıp süzün. Kuru ve taze soğanları temizleyip ince ince doğrayın. Dereotunu kıyın. Domatesi soyup küp küp doğrayın. Soğanları zeytinyağında pembeleştirin. Domatesi ilave edip birkaç dakika sonra bulgur, taze soğan, dereotu, kuşüzümü, dolmalık fıstık, nane, karabiber, yenibahar, tozşeker, bir tutam tuz ve karabiberi ekleyip kavurun. 2 su bardağı su ilavesiyle kısık ateşte bulgur suyu çekinceye kadar pişirin. Ilınmaya bırakın. Yaprakların üzerine iç malzemeden yerleştirip sıkıca sarın. Sarmaları tencereye dizip 1.5 bardak sıcak su, 2 kaşık zeytinyağı, limon suyu, tozşeker ve tuzu ekleyin. Üzerine büyük bir porselen tabak kapatın. Tencerenin kapağını kapatıp orta ateşte 30 dakika pişirin.

YAPRAKSARMA.indd 10

Ingredients: 500gr vine leaves, 1 tablespoon lemon juice, 1 teaspoon sugar, 2 cups cracked wheat, 3 onions, 1 tomato, 2 onions, half a bunch of dill, 2 small cups of olive oil, 1 dessertspoon blackcurrant, pine nuts, 1 teaspoon mint, black pepper, allspice, sugar. Directions: Boil the vine leaves in water with lemon juice and strain. Chop the onions and dill. Peel and dice the tomatoes. Cook the onions in olive oil. Add the tomato followed by cracked wheat, onions, dill, blackcurrants, pine nuts, mint, black pepper, allspice, sugar, a pinch of salt and black pepper. Add 2 cups of water and cook on low heat until the cracked wheat fully absorbs the water. Let it cool. Stuff the vine leaves with the filling. Line them in a pot together with 1.5 cups of hot water, 2 spoons olive oil, lemon juice, sugar and salt. Place a porcelain plate on top. Close the lid and cook on medium heat for 30 minutes.

6/24/11 11:54:47 PM


YAPRAKSARMA.indd 11

6/24/11 11:54:49 PM


Söyleşi

Interview

Aydın’ın Hedefinde

İlk 500 Var

Aydın’s Objectıve ıs the Top 500 By AYDIN ALBAYRAK Photos GÖKHAN DEĞİRMENCİ

Mezun sayısı 11 bine ulaşan İstanbul Aydın Üniversitesi 2020’ye kadar dünyada en iyi 500 üniversitenin içinde yer almayı hedefliyor. Reaching 11,000 graduates, Istanbul Aydın University aims to be one of the top 500 universities in the world by 2020.

DR.BİL dershanesini kurarak adım attı. Ardından Mustafa Aydın eğitim sektörüne 1994 yılında

2003 yılında Anadolu BİL Meslek Yüksek Okulu’nun, 2007’de ise İstanbul Aydın Üniversitesi’nin kuruluşu geldi. Üniversitenin mezun sayısı meslek yüksek okuluyla birlikte 11 bine ulaşmış olsa da, Aydın eğitimdeki hayallerinin daha başında olduğunu söylüyor. İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın ile eğitim alanındaki hayallerini konuştuk.

TEMMUZ JULY 2011

DR.

Mustafa Aydın entered the education sector when he founded the BIL education center in 1994. Then came the Anadolu BIL Vocational School of Higher Education in 2003, followed by the founding of Istanbul Aydın University in 2007. Although the number of students to graduate from the university has reached 11,000 together with the vocational school, Aydın say they’re just at the beginning of the dreams in education. We spoke to Istanbul Aydın University Chairman of the Board of Trustees Mr. Mustafa Aydın on his dreams in the world of education.

180 AYDIN UNIVERSITESI.indd 2

6/24/11 11:56:21 PM


AYDIN UNIVERSITESI.indd 3

6/24/11 11:56:22 PM


Söyleşi

Interview Nasıl bir üniversite, nasıl bir eğitim hayaliniz var? 2005 yılında arkadaşlarımızla beraber bir hedef belirledik: 2015 yılında İstanbul Aydın Üniversitesi Türkiye’nin ilk beşinde, 2020’de ise dünyanın ilk 500’ünde yer alacak. Kalitesiyle, yayınıyla, araştırmasıyla, patentiyle, bir dünya üniversitesi olma özelliğiyle… Dünya üniversitesi olmanın ölçütlerini nasıl koyuyorsunuz? Bünyesinde 1.500 uluslararası öğrencinin olduğu, 300 öğretim üyesine sahip, her yıl 100’e yakın uluslararası yayın yapan, ciddi Ar-Ge projeleri sunan, patentleri olan bir üniversite hayal ediyoruz. Türkiye’nin geri kalmasındaki temel parametrelerin başında üniversiteleri görürüm ben. Yani üniversiteler üstlenmiş oldukları misyonu lâyıkıyla yerine getirmiş olsalardı, Türkiye bugün çok daha ileri bir noktada olurdu.

What sort of university, education do you imagine? In 2005, we determined an objective together with friends: Istanbul Aydın University would be in the top five in Turkey in 2015, and in the top 500 in the world by 2020. It’s to be a university of the world with its quality, publications, research, and patents… How do you determine the criteria of being a university of the world? We imagine a university that has 1500 international students, 300 academicians, a university that publishes close to 100 international publications a year, presents serious R&D project, and has patents. I regard universities as the leading parameters behind Turkey lagging behind. In other words, if universities had done justice to the missions that they’ve taken on, Turkey would be much more advanced today.

Bir Koltukta Beş - Altı Karpuz He has a lot on hIs plate Üniversitenin Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın bir koltuğunda değil iki, beş-altı karpuz taşıyor. Üniversitedeki görevinin yanı sıra Türkiye Sigarayla Savaş Derneği, Türkiye Franchising Derneği (UFRAD), bünyesinde 14 ülkeyi barındıran Karadeniz Franchise Federasyonu, bünyesinde 50’nin üzerinde üniversitenin yer aldığı Avrasya Üniversiteler Birliği ile Küçükçekmece Kent Konseyi’nin başkanlığı görevlerini yürüyor. Arapça, Farsça, İbranice ve İngilizce bilen Dr. Aydın, TRT Arapça kanalında da program yapıyor. The University’s Chairman of the Board of Trustees, Mr. Mustafa Aydın, has a lot on his plate. Aside from his role at the university, he is also the president of the Turkey War Against Smoking Association, Turkey Franchising Association (UFRAD), and the Black Sea Franchise Federation that has 14 member countries, the Eurasia Universities Union with over 50 member universities, and finally, the Küçükçekmece City Council. Dr. Aydın, who is also fluent in Arabic, Persian, Hebrew and English, produces a program on TRT’s Arabic channel.

182 AYDIN UNIVERSITESI.indd 4

6/24/11 11:56:27 PM


AYDIN UNIVERSITESI.indd 5

6/24/11 11:56:28 PM


Söyleşi

Interview Teknopark Yatırımı Bitmek Üzere The Technopark Investment Is About to Be Completed İstanbul Aydın Üniversitesi teknoloji alanındaki yatırımlarıyla dikkat çekiyor. Son iki yılda teknolojiye 15 milyon dolar civarında yatırım yapan üniversitenin teknoloji merkezinde gıdadan elektrik - elektroniğe, genden tekstile kadar birçok alanla ilgili özel laboratuvar bulunuyor. Teknopark yatırımı ise tamamlanmak üzere. Çalışmalarda gıdaya ayrı bir önem veriliyor. Silivri’de üniversiteye tahsis edilen 400 dönümlük arazide hem teknolojik ve organik tarım yapılacak hem de gıdayla ilgili üretim tesisi kurulacak.

TEMMUZ JULY 2011

Istanbul Aydın University draws attention with its technological investments. The university that has invested roughly 15 million dollars towards technology has a technology center that comprises special labs in a wide range of areas from food to electronics, and genes to textiles. Meanwhile, the Technopark investment is about to be completed. Food is being given special importance in the university’s initiatives. A food production facility where both technological and organic farming will take place will be established on a 400-decare land allocated to the university in Silivri.

“GEÇMİŞTE ÜNİVERSİTELER DÜKALIKTI”

“UNIVERSITIES WERE DUKEDOMS IN THE PAST”

Nedir sizce üniversitelerin yanlışı? Daha 1700’lü yıllarda kurulan bir ülke dünyanın ilk yüz üniversitesinin içine 10 üniversitesini sokabiliyor ve sen ilk 500’ün içerisine ancak üç - dört üniversiteni sokabiliyorsan, -ki onların da üçü vakıf üniversitesi- bunu nasıl açıklayacaksın? Sana sormazlar mı, tarihiyle, kültürüyle, astronomi gibi alanlardaki çalışmalarıyla köklü geçmişe sahip bir milletin torunları olarak ne yaptın sen? Kalkınmamızı engelleyen, üniversitelerin görevlerini yeterince yerine getirmeyişidir. Bunun da temel nedeni, üniversitelerin performansa dayalı bir değerlendirmeye tabi tutulmamış olmaları. Şimdi biraz değişmeye başladı, ama geçmişte üniversiteler kimsenin dokunamadığı dükalıklardı. Öğretim üyesi olarak bir üniversiteye girebilmen için ya akrabalık bağının olması ya da o üniversitenin yönetimiyle aynı ideolojik çizgide olman gerekiyor. Bugün akrabalardan kurulu üniversiteler oluşmuştur Türkiye’de maalesef. Bir cumhurbaşkanı bir rektörü görevden alamıyorsa, bir problem var demektir. Haklı gerekçelerle bir rektör de bir dekanı, bir öğretim görevlisini görevden alamıyorsa, orada da bir problem var demektir. Sonuç olarak bir bakıyorsunuz, ne yayın var, ne araştırma, ne de teknoloji…

What do you think universities do incorrectly? How do you explain a country that was founded in the 1700s getting 10 universities into the world’s top 100 universities and you getting only three-four universities, three of which are foundation universities, in the top 500? Won’t you be asked what you’ve done as the grandchildren of a people that has a rooted history in areas like history, culture, and astronomy? What has prevented our progress is the fact that universities haven’t fulfilled their responsibilities sufficiently. And the main reason behind this is that universities have not been subjected to a performance-based assessment. It’s just started to change but in the past, universities were dukedoms that had immunity. To get into a university as an academician, you have to either be related or you have to be on the same ideological wavelength as university administration. There are universities in Turkey today that are unfortunately made up of relatives. If a president cannot dismiss a rector from his post, it means that there’s a problem. If a rector cannot dismiss a dean or academic member on valid grounds, there’s a problem there too. When you look at the outcome, there’s no publication, no research, or technology…

Sizce çözüm ne? Ölçülebilen bir sistemi hakim kılmamız lâzım üniversitelerde. Dönem sonu geldiğinde öğretim görevlisinden rektörüne kadar herkes bir hesaba çekilmeli. Akademik yayın bakımından, proje, Ar-Ge vs. bakımından… Vakıf üniversitelerindeki sistemi birebir devlet üniversitelerine uyarlamak zorundayız. Her akademik personel sözleşmeli çalışmalı ve en az üç yılda bir performans değerlendirmesine tabi tutulmalı. Objektif olarak ölçülebilen bir sistem olmadığı müddetçe hiçbir kurum düzgün işlemez; eğitim hiç işlemez. 

What do you think is the solution? We have to ensure that a measurable system prevails at universities. When the end of the term arrives, everyone, from the academic member to the rector, must be held accountable in terms of academic publications, projects, R&D, etc… We have to implement the system at foundation universities in public universities. Each academic member must be on contract and must be subjected to a performance assessment at least every three years. No institution will operate properly without a system that can be measured objectively; education won’t operate at all. 

184 AYDIN UNIVERSITESI.indd 6

6/24/11 11:56:29 PM


AYDIN UNIVERSITESI.indd 7

6/24/11 11:56:31 PM


Close Up

TEMMUZ JULY 2011

Yak覺n Plan

186 ALANYA.indd 2

6/24/11 11:57:55 PM


Denizin Kalesi

alanYa

By esra çakmak Photos ozan akgün

The CasTle of The sea

Kuzeyinde Toros Dağları, güneyinde Akdeniz’in bulunduğu küçük bir yarımada üzerine kurulan Alanya, sadece kaleden ibaret değil elbette... Son yıllarda atağa kalkan Alanya, tertemiz denizi, antik kentleri, mağaraları, modern otelleri, balık lokantaları ve gece yaşantısıyla turistlerin yeni gözdesi...

TEMMUZ JULY 2011

Alanya, established on a small peninsula with the Taurus Mountains to its north and the Mediterranean to its south, isn’t just home to castles… Making huge leaps in recent years, Alanya is the new holiday destination with its clean sea, ancient cities, caves, modern hotels, seafood restaurants and nightlife…

187 ALANYA.indd 3

6/24/11 11:57:57 PM


Yakın Plan Close Up

TARİHİ

çok eski yüzyıllara dayanan kentlerde, yaşam mutlaka kale içinde, surlarla çevrili o korunaklı alanda oluşmaya başlar. Surlar, saldırılardan korunmayı sağlarken mahremiyet ve kutsallığı muhafaza etmenin de kaçınılmaz gerekliliğidir. Kamusal alan-özel alan ayrımının henüz başlamadığı çağlarda kent, başlı başına dünyevi bir sığınaktır insanlar için. Her ne kadar dışa kapalı gözükse de, kendi içinde o denli düzenli, steril ve açıktır. Tepeden denize kadar yamaç yamaç inen korunaklı bir kalenin eteğine kurulan Alanya da mimarinin hayatı etkilediği, şekillendirdiği önemli kale kentlerinden biri…

LIVING

always took place in sheltered castles surrounded by walls in ancient cities. While the walls protected the people from attack, they were also an inevitable necessity to protect sanctity. During times when a distinction was yet to be made between public and private space, for people, the city was a worldly refuge in itself. Despite looking closed to the outside, the city was organized, sterile and open within itself. Alanya, established at the foot of a sheltered fortress that extends down to the sea, is yet one of many important castle cities where life has been impacted and shaped by architecture…

kızıl kule ve liman KIZIL KULE (RED TOWER) AND THE HARBOR

Alanya Limanı‘ndaki Selçuklular’dan kalma Kızıl Kule (altta), sekizgen planıyla ilçenin sembolü. Limandan kalkan teknelerle civardaki adacık ve koyları gezebilirsiniz.

TEMMUZ JULY 2011

Inherited by the Seljuks, Kızıl Kule (Red Tower) in Alanya Harbor is the symbol of the district with its octagonal plan. You can visit the surrounding islets and bays with the boats that depart from the harbor.

188 ALANYA.indd 4

6/24/11 11:58:08 PM


ALANYA.indd 5

6/24/11 11:58:13 PM


TEMMUZ JULY 2011

TAŞ ATARAK YORULMAYIN!

DON’T BOTHER THROWING ROCKS!

Saldırı ve akınlara karşı korunmak amacıyla kale yapımlarına özellikle M.S. 6 ve 7. yüzyılda öncelik verilmiş Alanya’da. Gelenleri ilk karşılayan, Alanya Yarımadası’nın üzerinde bir taç gibi kurulmuş olan şahane Selçuklu kalesidir. 13. yüzyıldan kalma Alanya Kalesi zamanımıza kadar korunan tek Selçuklu kalesi. 1225 yılında Roma kalesi kalıntılarının yerine Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından yaptırılan kale, 83 kule ve 140 burca sahip. Üç sıra surlarla çevrili olan ve Aya Yorgi Kilisesi, Kanuni Sultan Süleyman Camii, Akşabe Sultan Türbesi Selçuklu Hamamı, Arasta, Bedesten, Sitti Zeynep Türbesi, Sultan Alaaddin Sarayı, irili ufaklı sarnıçlar, deniz feneri ve zindandan oluşan kale, gerçekten eşsiz bir tarih hazinesi. Alanya’ya dair çocuk aklımın tek hatırladığı da yemyeşil bir doku içindeki bu muhteşem kale ve onun sihri… Denizden 250 metre yükseklikteki “Adam Atacağı Kulesi”nden denize attığınız taşın suya değeceğini sanıyorsunuz. Ama yanılıyorsunuz. Zaten binlerce turist her yıl burada denize taş yetiştirebilmeyi deniyor ama başaramıyor. Çünkü taşın düşme eğimini değiştiren tuhaf bir hava akımı var kale çevresinde. Surlar, planlı bir şekilde Ehmedek, İçkale, Adam Atacağı, Cilvarda burnu üstü, Arap Evliyası Burcu ve Esat Burcu’nu inerek Tophane ve Tersane’yi geçip Kızıl Kule’de son bulacak şekilde inşa edilmiş olduğu için kaleyi gezmek son derece keyifli.

The construction of castles for the sake of protection against attacks and raids began especially in the 6th and 7th century BC during which time Alanya was given priority. The first castle to welcome arrivals was the spectacular Seljuk castle that was established like a crown on the Alanya Peninsula. Alanya Castle is the only Seljuk castle to have withstood the test of time since the 13th century. The castle, commissioned by the Seljuk Sultan Alaeddin Kayqubad I on top of the remnants of a Roman fortress in 1225, has 83 towers and 140 bastions. Within three rows of walls sit Aya Yorgi Church, Süleyman I Mosque, Akşabe Sultan Tomb, Seljuk Bath, Arasta, Bedesten, Sitti Zeynep Tomb, Sultan Alaeddin Palace, small and large cisterns, a lighthouse and a dungeon, truly making the castle an unparalleled historical treasure. The only thing that my child’s mind remembers regarding Alanya is this spectacular castle set against greenery and its magic… You’re wrong if you think that the rock you throw from the castle that’s 250 meters above sea level hit the water. Thousands of tourists try it each year but are unsuccessful; there’s a strange draft that changes the direction of the way rocks fall around the castle. It’s extremely pleasant to tour the castle as the walls were constructed to start at Ehmedek, Içkale, Adam Atacağı, the top of Cilvarda cape, extend down from Arap Evliyası Bastion and Esat Bastion, passing the Dockyard and ending at Kızıl Kule (Red Tower).

190 ALANYA.indd 6

6/24/11 11:58:15 PM


ALANYA.indd 7

6/24/11 11:58:17 PM


Yakın Plan Close Up İKİ DENİZİN SULTANI

THE SULTAN OF TWO SEAS

Yarımadanın zirvesinde, açık alan müzesi olarak değerlendirilen iç kale bulunuyor. Alaaddin Keykubat sarayını burada yaptırmış. Orta kale, Ehmedek olarak anılıyor. Kalenin kuzey yamacında Bizans döneminden kalan küçük kalenin yerine Selçuklu döneminde ‘orta kale’ olarak yeniden inşa edilen Ehmedek, adını, Selçuklu döneminin inşaat ustası Ehmedek’ten almış. Üçer kuleli iki bölümden oluşan orta kalenin içindeki üç sarnıç günümüzde de kullanılıyor. Kale duvarlarındaki Selçuklu döneminden kalma gemi resimleri ise büyüleyici. Sultan Keykubat’ın kenti almasından altı yıl sonra Kızıl Kule’nin yakınında 1227’de yapımına başlanan Alanya Tersanesi, Selçuklular’ın Akdeniz’deki ilk tersanesi. Daha önce Karadeniz’de Sinop Tersanesi’ni yaptıran Alaaddin Keykubat, Alanya Tersanesi ile ‘iki denizin sultanı’ unvanını almış. Tersaneden yürüyerek ulaşılan, limandaki Kızıl Kule ise kentin sembolü olan sekizgen planlı muhteşem bir yapı… 1226’da Keykubat tarafından Halepli yapı ustası Ebu Ali Reha el Kettani’ye yaptırılmış. Duvarlarında Antik Çağ’dan kalma mermer blokların görüldüğü kulenin tepesine 85 basamaklı taş merdivenle çıkılıyor. Birinci kat ise Etnografya Müzesi’ne dönüştürülmüş. Işık efektleriyle donatılmış kulenin terasına çıkanlar, burçların arasından Alanya’yı, denizi, günbatımını seyredip bol bol fotoğraf çekiyorlar. Kızıl Kule’nin yanından ayrılan dar patika ise eski Alanya evlerinin çokça bulunduğu kale içi semti Tophane’ye ulaşıyor. Burada bulunan çardak altı kafe ve büfelerde kısa molalar verebilirsiniz. Alanya Kalesi, her unsuruyla yaşayan en önemli kalelerden biri. Surlar içindeki korunaklı, sakin, otantik yaşam hâlâ devam ediyor. Ahşap ve kâgir tarihi evlerin arasında pek çok sanat atölyesi var. Kimi eski evlerin bahçelerindeyse yöresel sofralar kuruluyor.

There’s a citadel that’s regarded as an outdoor museum at the summit of the peninsula. Alaeddin Kayqubad I had his palace built here. Orta kale is known as Ehmedek. Ehmedek, which was rebuilt in the Seljuk era to replace the citadel from the Byzantine era on the northern shoulder of the fortress, gets its name from the Seljuk master builder Ehmedek. The three cisterns here are still used today. The ship illustrations from the Seljuk era on the walls are captivating. Six years after Sultan Kayqubad I captured the city, Alanya Dockyard, for which construction began in 1227 near the Red Tower, was the Seljuks’ first dockyard in the Mediterranean. Alaeddin Kayqubad, who previously commissioned the Sinop Dockyard in the Black Sea Region, took on the title ‘the sultan of two seas’ with Alanya Dockyard. Meanwhile, Red Tower at the harbor is a spectacular octagonal structure that has become the symbol of the city. Kayqubad I commissioned the master builder from Aleppo, Ebu Ali Reha el Kettani, to build it in 1226. You have to walk 85 steps up to the top of the tower comprising marble blocks from Antiquity. The first floor has been transformed into the Ethnography Museum. Those who climb to the terrace of the tower that has decorated with lighting effects take photos of Alanya, and the sunset from between the bastions. The narrow path alongside Red Tower leads to the citadel suburb of Tophane which comprises a number of Alanya houses. The café beneath the pergola and kiosks are good for rests. Alanya Castle is one of the most important castles that stand today. Sheltered, calm and authentic life within the walls still prevails. Aside from wooden and mud brick historical houses, there are also plenty of art workshops. Feasts of local dishes are set on tables in some of the gardens in the old houses.

bir taç gibi NESTLED LIKE A CROWN…

TEMMUZ JULY 2011

Alanya’ya bir taç gibi yerleşen kale, tepeden denize yaşamı da belirler. Surlar içindeki tarihi evleri ve sanat atölyelerini gezmeyi, bazı bahçelerde kurulan yöresel sofralarda yemek yemeyi unutmayın. Nestled in Alanya like a crown, the castle determines lifestyles from the hill down to the sea. Don’t forget to visit the historical houses and art workshops within the walls and eat local food on tables set in gardens.

192 ALANYA.indd 8

6/24/11 11:58:25 PM


ALANYA.indd 9

6/24/11 11:58:30 PM


CLEOPATRA’S BEAUTY BEACH…

Antalya yönünden başlayıp Gazipaşa sahiline kadar devam eden kıyı bandı üzerindeki konaklama ve eğlence merkezleri ile kenti ayıran Alanya Kalesi, turistlerin vazgeçilmez gezi duraklarının başında geliyor. Ama bu demek değil ki Alanya sadece kaleden ibaret! Kuzeyinde Toros Dağları, güneyinde Akdeniz’in bulunduğu küçük bir yarımada üzerine kurulan Alanya, Antik Çağ’da Pamfilya ve Klikya arasındaki çizgide yer aldığı için bazen Pamfilya bazen de Klikya olarak anılmış. Bizanslılar döneminde ise ‘güzel dağ’ anlamına gelen Kolonoros adı lâyık görülmüş. 13. yüzyılda 1. Alaaddin Keykubat’ın kaleyi fethetmesiyle Alaiye, 1935 yılında Atatürk’ün kenti ziyaretiyle Alanya adını almış.

Alanya Castle, which separates the accommodation facilities and entertainment spots on the shoreline that starts from Antalya in the direction of Gazipaşa, is the leading tourist highlight. But this doesn’t mean that Alanya just comprises castles! Established on a small peninsula with the Taurus Mountains to the north and the Mediterranean to its south, Alanya was sometimes referred to as Pamfilya and sometimes as Klikya because it was located between the two during Antiquity. During the Byzantine era however, it was called Kolonoros meaning ‘beautiful mountain’. Alaiye, which was captured by Alaeddin Kayqubad I in the 13th century, took on the name Alanya when Atatürk stopped by in 1935.

TEMMUZ JULY 2011

KLEOPATRA’NIN GÜZELLİK PLAJI...

48 ALANYA.indd 10

6/24/11 11:58:55 PM


ALANYA.indd 11

6/24/11 11:58:57 PM


DENİZ VE KARA MAĞARALARI SEA CAVES AND LAND CAVES Alanya yarımadasının güney ve batısında yer alan, doğal ve jeolojik güzelliklere sahip Korsanlar, Âşıklar ve Fosforlu mağara, en ünlü deniz mağaraları. Deniz motoruyla 10 metre genişliğinde ve 6 metre yüksekliğindeki bir girişten içine girilebilen Korsanlar Mağarası’nda deniz içindeki kayaların renkli taşları ilginç görüntüler oluşturur. Fosforlu Mağara’nın içi de geceleri, fosforla boyanmış gibi parıldar suyun üzerinde. Damlataş, Hasbahçe, Kadı İni (Çatak) ve Gâvur İni (Dim) mağaraları ise önemli kara mağaralarıdır. 14 metre çap ve 15 metre yüksekliğindeki Damlataş Mağarası, 15 bin yılda oluşan dikit ve sarkıtlara sahip. Mağaranın astım hastalığına iyi geldiği tespit edildiğinden şifa ve turizm amaçlı olarak ziyarete açık.

TEMMUZ JULY 2011

The most famous sea caves in Alanya are Korsanlar, Âşıklar, and Fosforlu, which are located in the south and west of the Alanya peninsula and which possess natural and geological riches. The colorful stones in the rocks within the sea at Korsanlar Cave make for interesting sights. The cave can be entered with a motorboat through a 10-meter wide and 6-meter high entrance. The interior of Fosforlu Cave sparkles as if it has been painted with phosphor at nights. Damlataş, Hasbahçe, Kadı Ini (Çatak) and Gâvur İni (Dim) caves are important land caves. With a width of 14 meters and height of 15 meters, Damlataş Cave possesses stalagmites and stalactites that have formed over a period of 15 thousand years. The cave is open to therapeutic tourism as it was determined to be good for asthma.

Bir zamanlar Antalya’nın gölgesindeyken son yıllarda turizmde atağa kalkan Alanya, tertemiz denizi, plajları, antik kentleri, mağaraları, modern otelleri, balık lokantaları ve renkli gece yaşantısıyla turistlerin Akdeniz’deki yeni gözdesi. Kent merkezinde çok sayıda plaj var. Batıda Damlataş ve Kleopatra, doğuda Keykubat ve Portakal plajları, yazın en kalabalık olan kumsallar. Kent dışındaki Ulaş, Konaklı, Fuğla, İncekum, Mahmutlar gibi plajlar ise görece daha sakin.

Once in the shadow of Antalya, Alanya has made an attack in tourism in recent years and is the ‘new’ popular destination of the Mediterranean with its clean sea, beaches, ancient cities, caves, modern hotels, seafood restaurants and nightlife. There are plenty of beaches in the city center. Damlataş and Cleopatra in the west, and Keykubat and Portakal in the east are the most popular beaches in summer. Beaches like Ulaş, Konaklı, Fuğla, Incekum, and Mahmutlar outside of the city are relatively quieter.

196 ALANYA.indd 12

6/24/11 11:59:11 PM


ALANYA.indd 13

6/24/11 11:59:13 PM


Yakın Plan Close Up Alanya’nın yaklaşık 25 km batısında yer alan Avsallar, şirin bir tatil merkezi. Alanya’dan doğuya, Gazipaşa’ya doğru giderseniz karşınıza mükemmel kumsallar çıkar. Aytap, Roma kalıntıları korunmuş plaj ve koylarıyla önemli bir gezi noktasıdır. Kıyıları tekne turlarıyla gezmeniz de mümkün. Alanya Yatçılar Kooperatifi’ne bağlı teknelerin gerçekleştirdiği turlarda ilk mola yeri limanın dışında bulunan antik tersanenin önüdür. Burada Alanya’nın tarihi simgesi Kızıl Kule’yi seyrederek yüzebilirsiniz. Korsanlar Mağarası, Fosforlu Mağara, Âşıklar Mağarası gibi ünlü mağaralara uğrayan turlar, Kleopatra’nın güzellik plajına da gidiyorlar.

Avsallar, roughly 25km west of Alanya, is a quaint holiday spot. Excellent beaches will appear before you when you head east from Alanya towards Gazipaşa. Aytap is important in terms of its Roman ruins, sheltered beach and bays. It’s possible to check out the shores with boat tours as well. The first stop of the tours that are organized by the Alanya Sailors’ Cooperative is the front of the ancient dockyard outside of the harbor. This is where you can swim while watching Alanya’s historical symbol, Red Tower. The tours that also stop by famous caves like Korsanlar Cave, Fosforlu Cave, and Âşıklar Cave also stop by Cleopatra’s beauty beach.

NEREDE KONAKLANIR? ACCOMMODATION Delphin Deluxe Resort Telefon: (0242) 527 51 94 Long Beach Resort & Spa Telefon: (0242) 534 10 10 Saphir Resort & Spa Hotel Telefon: (0242) 527 54 54 Hotel La Mer Delta Alara Telefon: (0242) 527 52 00 Botanik Hotel Telefon: (0242) 527 48 50 Royal Garden Hotel Telefon: (0242) 565 03 30 Seaport Hotel Telefon: (0242) 513 64 87 Kleopatra Hotel Telefon: (0242) 513 72 94 Blue Sky Hotels Telefon: (0242) 514 12 28 Club Parodiso Telefon: (0242) 518 22 00 Alaiye Resort & Spa Hotel Telefon: (0242) 517 43 73 Sultan Sipahi Resort Hotel Telefon: (0242) 512 69 36

TEMMUZ JULY 2011

Eftalia Village Telefon: (0242) 537 66 00

198 ALANYA.indd 14

6/24/11 11:59:22 PM


ALANYA.indd 15

6/24/11 11:59:24 PM


Yakın Plan Close Up YAZ KIŞ SPOR İMKÂNI Alanya’nın uygun iklimi, uzun süren sezonu ve coğrafi şartları pek çok sporun yapılmasına imkân sağlıyor. Tüm yaz ve su aktivitelerinin yanı sıra bölge raftingçilerin uğrak yeri. Alanya’nın 6 km doğusunda denize dökülen Dimçay Nehri her yıl yüzlerce adrenalin meraklısı tarafından ziyaret ediliyor. Trekking ve amatör dağcıların ilgisi ise şimdilerde en çok, Turizm Bakanlığı’nca Kış Sporları Turizm Merkezi ilan edilen Akdağ yönünde… Alanya’da limanı çevreleyen kafeler ve barlar akşam saatlerinde hareketlenir, el sanatı ürünlerin ve yöreye özgü objelerin satıldığı tezgâhlar günbatımıyla yerlerini almaya başlarlar liman yolu boyunca… O dimdik, mağrur, kendi sakinliğinde yaşayan kale ışıklarını çoktan yakmış, misafirlerini karşılamaya başlamıştır bile… 

TEMMUZ JULY 2011

SPORTS THROUGHOUT THE YEAR Alanya’s climate, a long season, and geographical conditions permit various sports opportunities. Aside from summer and water activities, it’s also popular with rafting enthusiasts. Dimçay River 6km east of Alanya is visited by hundreds of adrenalin seekers each year. Trekkers and amateur mountain climbers now prefer Akdağ which was declared the Winter Sports Tourism Center by the Ministry of Tourism. The cafes and bars around the harbor in Alanya become lively at night and stalls selling handcrafts and regional objectives take their place along the length of the harbor… And the bold and proud castle that lives in its own calmness has long since lit its lights and begun welcoming its guests… 

ULAŞIM GETTING THERE Onur Air’in İstanbul’dan Antalya’ya 1 saat 5 dakika süren seferleri Pazartesi günü saat 06:40, 11:45, 16:45 ve 20:35; Salı günü saat 06:40, 10:30, 11:45,16:45 ve 20:35; Çarşamba, Perşembe, Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri saat 06:40, 11:45, 16:45, 20:35 ve 23:55’te. Antalya’dan İstanbul’a ise Pazartesi günü saat 07:00, 08:30, 13:40, 18:45 ve 22:25; Salı günü saat 08:30, 12:20,13:40, 18:45, 22:25; Çarşamba günü saat 08:30, 13:40, 18:45, 22:25; Perşembe, Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri saat 07:00, 08:30, 13:40, 18:45, 22:25’de.

Onur Air’s 1 hour and 5 minute flights from Istanbul to Antalya depart Mondays at 06:40, 11:45, 16:45 and 20:35; Tuesdays at 06:40, 10:30, 11:45, 16:45 and 20:35; Wednesdays, Thursdays, Fridays, Saturdays and Sundays at 06:40, 11:45, 16:45, 20:35 and 23:55. Flights from Antalya to Istanbul depart Mondays at 07:00, 08:30, 13:40, 18:45 and 22:25; Tuesdays at 06:40, 10:30, 11:45 16:45, and 20:35; Wednesdays, Thursdays, Fridays, Saturdays and Sundays at 07:00, 08:30, 13:40, 18:45, 22:25.

200 ALANYA.indd 16

6/24/11 11:59:34 PM


ALANYA.indd 17

6/24/11 11:59:35 PM


Adım Adım

Step by Step

arms of the worlD that extenD to the sea

Dünyanın Denize Uzanan Kolları Her yaz milyonlarca turistin akın ettiği plajlar, denizinin berraklığı, kumunun rengi ve saflığıyla benzerlerinden ayrılıyor. Serin sulara dalmadan önce son nokta olan plajlar, yaz mevsimlerinin cazibe merkezleri! Millions of tourists flock to them each summer. They set themselves apart with the clarity of their sea, color and purity of their sands. Yes, it’s these beaches that are the world’s hottest spots in summer!

PLAJLAR.indd 2

6/25/11 12:01:22 AM


Pınk Sands Plajı (Bahamalar) Pınk Sands Beach (Bahamas) Pembe Kum, doğal güzelliği, gösterişli otelleri, sakin denizi ve en önemlisi 3 mil uzunluğundaki kumuyla dünyanın seçkin plajları arasında. Plaj, ‘foraminifera’ adlı kırmızı ya da pembe kabuklu böceklerin fosillerinin dalgalar sayesinde taşınmasıyla pembe renkte bir kuma sahip. Bahamalar’daki Harbour Adası’nda bulunuyor ve ılık havasıyla turistlere yıl boyunca denize girebilme imkânı sunuyor.

TEMMUZ JULY 2011

Pink Sands is one of the most beautiful beaches in the world with its natural beauty, luxurious hotels, calm sea and most importantly, its length of 3 miles. The beach is covered in pink sand, an outcome of red or pink crustaceans called ‘foraminifera’ being carried by the waves. It’s located in Harbor Island in the Bahamas and offers tourists swimming opportunities throughout the year due to its warm climate.

203 PLAJLAR.indd 3

6/25/11 12:01:30 AM


Adım Adım

Step by Step

WhItehaven Plajı (Avustralya) Whıtehaven Beach (Australıa) Avustralya’nın Queensland eyaletinde bulunan Whitehaven Plajı, ülkenin en iyi plajı olmanın yanı sıra dünyanın da en iyi 10 plajı arasında yer alıyor. Yaklaşık 7 kilometre uzunluğa sahip plaj, bembeyaz kumlarıyla görenleri kendine hayran bırakıyor. Ayrıca dalgaların yaptığı gelgitle kumlardaki renk değişimi plajı farklı kılıyor.

TEMMUZ JULY 2011

Whitehaven Beach in Queensland Australia is not only one of the country’s best beaches, but it is also one of the best 10 beaches in the world. With a seashore that’s roughly 7km long, Whitehaven Beach leaves people in awe with its snow white sands. Additionally, the beach sets itself apart from the rest with the color-changing sand that’s an outcome of the tides.

204 PLAJLAR.indd 4

6/25/11 12:01:32 AM


PLAJLAR.indd 5

6/25/11 12:01:34 AM


Adım Adım

Step by Step

Palm Plajı (Aruba) Palm Beach (Aruba) ABC adaları olarak bilinen adalardan biri olan Aruba’da bulunan Palm Plajı, başkent Oranjestad’ın kuzeyinde yer alıyor. Hemen yanında çok lüks oteller var ve turkuaz denizi, mükemmel kumuyla dünyanın dört bir yanından turist çekiyor. Karayipler’in güzel havasıyla yıl boyunca denize girilebilen Palm Plajı, su sporlarının yapılmasına da olanak sağlıyor.

TEMMUZ JULY 2011

Palm Beach in Aruba, one of the islands known as ABC, is located to the north of the capital Orangestad. There are extremely luxurious hotels immediately next to it and its turquoise sea attracts people from around the world with its spectacular sand. Palm Beach is great for swimming year round thanks to the beautiful weather of the Caribbean. It also has great water sports opportunities.

206 PLAJLAR.indd 6

6/25/11 12:01:39 AM


PLAJLAR.indd 7

6/25/11 12:01:41 AM


Adım Adım

Step by Step

Myrtos Plajı (Yunanistan) Myrtos Beach (Greece) Kefalonia’daki Agia Dynati ve Kalon Oros dağlarının arasında yer alan Myrtos Plajı, günün saatlerine göre mavinin her tonunun görülebileceği bir denize sahip. Yarım daire şeklindeki plaj, etrafını çevreleyen beyaz kayalıkları ve doğal güzellikleriyle defalarca Yunanistan’ın en iyi plajı seçildi.

TEMMUZ JULY 2011

Myrtos Beach is located between Agia Dynati and Kalon Oros mountains in Kefalonia. The water is colored in every shade of blue depending on the time of the day. Shaped like a semicircle, Myrtos Beach has countlessly been declared the best beach in Greece due to the white cliffs that surround it and its natural beauties.

208 PLAJLAR.indd 8

6/25/11 12:01:43 AM


PLAJLAR.indd 9

6/25/11 12:01:44 AM


Adım Adım

Step by Step

Horseshoe Bay Plajı (Bermuda) Horseshoe Bay beach (Bermuda) Horseshoe Bay Plajı, birçok turizm şirketi tarafından Bermuda’nın en güzel plajı olarak görülüyor. Dünyanın da sayılı plajlarından olan Horseshoe Bay, şeklinin at nalına benzemesinden dolayı bu isimle anılıyor. Plaj, pembe kumlarıyla ayrıca ilgi odağı. Sunduğu konaklama imkânları ve kendine has iklimiyle birçok turist buraya koşuyor.

TEMMUZ JULY 2011

A number travel companies regard Horseshoe Bay Beach as Bermuda’s best beach. One of the few excellent beaches in the world, Horseshoe Bay gets its name from its horseshoe shape. The beach is additionally famous for its pink sand. It attracts a unique tourist market with its accommodation facilities.

210 PLAJLAR.indd 10

6/25/11 12:01:47 AM


PLAJLAR.indd 11

6/25/11 12:01:49 AM


Ad覺m Ad覺m

PLAJLAR.indd 12

Step by Step

6/25/11 3:13:29 PM


OlImpos Plajı, (Antalya) Olympos Beach (Antalya) Olimpos Plajı, Akdeniz’in berrak sularına girebileceğiniz bir yer. Hemen arkasında uzanan orman, yeşil ile maviyi bir arada yaşatıyor ziyaretçilerine. Denize nazır Olimpos Antik Kenti de buranın tarih ayağını oluşturuyor. Likya uygarlığının önemli kentlerinden olan Olimpos’ta, tarihi ve doğal dokuyu korumak için beton yapıların yapımına izin verilmiyor. Ahşap pansiyonlarda konaklama imkânı olan Olimpos Plajı, Türkiye’nin önde gelen plajları arasında yer alıyor. Olympos Beach is where you can swim in the crystal clear waters of the Mediterranean. The forest that stretches out immediately behind it ensures that visitors experience the beauty of greens and blues simultaneously. The ancient city of Olympos along the sea is its historical attraction. In order to protect history and its natural character, concrete construction is not permitted in Olympos, an important city of the Lycian civilization. Home to accommodation facilities of wooden bed and breakfasts, Olympos Beach is one of the leading beaches in Turkey.

PLAJLAR.indd 13

6/25/11 3:13:31 PM


ARKA SABITLER.indd 2

6/25/11 12:02:44 AM


ARKA SABITLER.indd 3

6/25/11 12:02:45 AM


ARKA SABITLER.indd 4

6/25/11 12:02:47 AM


Ayna Ayna

Mirror Mirror

By Suna Dumankaya

www.sunadumankaya.com.tr

Bronzlaşmak İçİn Doğal krEm

TannınG, naTurallY

Protect yourself from sunburn

Zeytinyağı, taze havuç suyu, maden suyundan iki çorba kaşığı alıp karıştırarak yanık yere sürün. Güneş yanığının verdiği acının hafiflediğini fark edeceksiniz. Mix two tablespoons of olive oil, fresh carrot juice, and mineral water and apply to sunburns. It will relieve the pain.

Yazın CİlDİnİz SuSuz kalmaSın

Don’t dehydrate your skin this summer

Malzemeler: Maden suyu, yarım limon suyu, bir çorba kaşığı hindistan cevizi suyu. Hazırlanışı: Spreyli şişeye tüm malzemeleri boşaltın. Ağzını sıkı kapatıp buzdolabında muhafaza edin. Karışımı her gün dilediğiniz kadar cildinize sürebilirsiniz. Ingredients: Mineral water, half a lemon juice, a tablespoon of coconut juice. Directions: Pour the ingredients in a bottle with spraying apparatus. Closely tightly and store in the fridge. You can apply as much to your skin each day.

Malzemeler: 3 havuç, 3 çubuk tarçın, 1 tatlı kaşığı karanfil, 2 çorba kaşığı pirinç nişastası, 750 gr susam yağı veya çiçek yağı. Hazırlanışı: Rendelenmiş havuç, tarçın ve karanfili cam kavanoza koyun. Ağzını kapatıp benmari usulü (ateşe direkt temas ettirmeden sıcak su dolu bir kabın içerisinde) kısık ateşte bir süre bekletin. Daha sonra kavanozu açıp karışımı süzün. Elde ettiğiniz yağı ayrı bir cam şişeye koyun. Susam yağı veya çiçek yağının içerisine koyun ve 30 - 40 dakika kaynatın. Bir gece ağzını açmadan çay gibi demlenmesini sağlayın. Sabahında süzün ve koruyucu olarak pirinç nişastası ilave edin. Temiz ciltte kullanın. Ingredients: 3 carrots, 3 cinnamon sticks, 1 dessertspoon clove, 2 tablespoons rice starch, 750gr sesame oil or sunflower oil. Directions: Place the grated carrot, cinnamon and cloves in a glass jar. Close the lid and let heat bainmarie (without allowing direct contact with heat - in a pot with hot water) style on low heat. Then take the lid off and strain the mixture. Place the oil in a separate glass bottle. Place it in sesame oil or sunflower oil and boil for 3040 minutes. Let it brew like tea for a night without opening the lid. Strain in the morning and add rice starch as a preservative. Apply to clean skin.

TEMMUZ JULY 2011

GünEş YanıklarınDan korunun

217 ARKA SABITLER.indd 5

6/25/11 12:02:52 AM


MERAKLI

FOR YOUR INFO

!

Pişmiş Sebzeler Renklerini Korusun vegetables that look alıve

Pişirdiğiniz sebzelerin zaman içinde renklerinin solmaması için içerisine birkaç damla limon suyu ya da bir tane küp şeker koyun. If you add a few drops of lemon juice and a sugar cube to cooked vegetables you’ll see that their colors will remain as lively as when you first cooked them.

Makarna Haşlarken

When boIlIng pasta Makarnanın daha lezzetli ve hafif olması için haşlarken suyuna yarım çay bardağı kadar süt koyun. Lezzetindeki değişimi hemen fark edeceksiniz. Add half a small cup of milk when boiling pasta if you want it to be more flavorsome and light. You’ll notice the change immediately.

Teflon Tavaları Lekelerden Arındırın

Remove staIns from non-stIck pots and pans

ARKA SABITLER.indd 6

Tavada oluşan lekelerden kurtulmak için bir su bardağı suya iki yemek kaşığı karbonat ve yarım su bardağı sirkeyi karıştırın. Karışımı tavanın içerisine dökün ve 15 dakika civarında kaynatın. Add two tablespoons of baking soda and half a glass of vinegar to a glass of water to remove stains. Pour the mixture in the pot or pan and boil it for around 15 minutes.

6/25/11 12:02:58 AM


ARKA SABITLER.indd 7

6/25/11 12:03:00 AM


Where does the term ‘trIck of the trade’ come from?

Usta - çırak ilişkisinin yoğun olarak yaşandığı zamanlarda çıraklar, ustalarından izin alarak ayrı dükkân açabilirlerdi. Ustalar, çırakları belli bir seviyeye geldiği zaman onları kendi işlerini açmaya teşvik ederdi. Rivayete göre cam ustasının yanında çalışan bir çırak, ayrı bir iş açmaya karar verir ve ustasından izin ister. Ustası henüz zamanın gelmediğini, biraz daha beklemesini söyler: “Sen henüz işin püf noktasını bilmiyorsun” der. Çırak ustasını dinlemez ve kendi dükkânını kurar. Yaptığı bütün cam işleri, biblolar kısa süre içinde çatlar. Bir türlü dikiş tutturamaz ve batar. Ustasının yanına geri döndüğünde yeniden işe alınır. Aradan zaman geçince ustası artık işini açabileceğini söyler, ama öncesinde onu bir odaya götürür. Burada fırından yeni çıkan ürünler beklemektedir. Toplu iğne kadar bir delikten gelen ışık huzmesine parçalar tutulur ve küçük hava kabarcıkları üflenerek uzaklaştırılır. Çırak anlar ki çatlamaya bu hava kabarcıkları sebep olmaktadır. İşin ‘püf noktası’nı bilmenin ne denli önemli olduğunu anlar. In times when the master-apprentice relationship was still rife, apprentices were only able to open their own business on receiving permission from their master. Masters would encourage their apprentices to do so only when they had reached a certain level. Rumor has it that an apprentice working alongside a glass craftsman decided to open his own business and asked him for permission. His master told him that it wasn’t the right time and that he had to wait a little longer: “You still don’t know the trick of the trade,” he said. The apprentice ignored his master and opened up his own place. All the glasswork that he made gradually broke and he finally went under. His master took him back in. After some time, his master told him that he could now open his own place but before this, he took him into a separate room. Glass objects that had just been removed from the oven were stored there. The pieces were held to a light beam emitting from a pinhole and the small air bubbles were blown into the distance. The apprentice came to learn that it was these air bubbles that caused the breakage and he realized just how important it is to know ‘the trick of the trade’.

TEMMUZ JULY 2011

MERAKLI

FOR YOUR INFO

!

‘Püf Noktası’ Tabiri Nereden Gelir?

220 ARKA SABITLER.indd 8

6/25/11 12:03:01 AM


why

neden

?

Ağaçlar büyüdükçe dalları birbirine dolanır. Bu da sağlıklı bir şekilde büyümelerini engeller. Özellikle meyve veren ağaçlar belli zamanlarda budanır. Ağaçlar, görünümünün iyi olabilmesi için de budanır.

Branches get tangled as trees grow and this is unhealthy. Trees that grow fruits especially need to be pruned at regular intervals. Trees are also pruned for a better appearance.

Ağaçları Neden Budarız? Why do we prune trees? Bahçe Sulaması Neden Sabahları Yapılır?

Why should the garden be watered In the mornIng?

The weather is cool at night throughout the year except in summer. Roots are damaged when watered at night because of the cold. In summer however, it’s wise to water the garden after sunset.

TEMMUZ JULY 2011

Yaz ayları dışında geceler serin geçer. Bu yüzden de gece sulamaları bitki köklerinin soğuktan zarar görmesine neden olur. Yazınsa bahçeler günbatımından sonra sulanır.

221 ARKA SABITLER.indd 9

6/25/11 12:03:04 AM


why

neden

?

Hayvanlar Neden Kulaklarını Oynatır?

Why do anımals twıtch theır ears? Kulak kepçesi çok hareketli olan hayvanlar çevrelerindeki sesleri daha iyi duymak ve etraflarında kendilerine tehlike oluşturacak durumları fark etmek için kulaklarını hareket ettirirler.

TEMMUZ JULY 2011

Animals’ ears twitch when they want to hear their surrounds better or if they feel a threat coming.

222

ARKA SABITLER.indd 10

6/25/11 3:15:04 PM


?

vitrin/showcase Korkmaz tasarımıyla red dot Design’a layık görüldü Korkmaz was deemed worthy of a ‘red dot Design’ award for its designs 1972 yılından bugüne mutfakların vazgeçilmezi olmayı başarmış olan Korkmaz, Esta Çaydanlık Takımı ürünüyle tasarım dünyasının en önemli ödüllerinden biri olan ‘red dot Design’a lâyık görüldü. Tasarım konusunu yabancıların tekelinden çıkarmak üzere kapsamlı bir çalışma yürüten Korkmaz, Türk tasarımcıların özgün çizgilerini sadece Türkiye’de değil dünyanın 56 ülkesinde tüketicilerin beğenisine sunuyor. Paslanmaz çelik mutfak gereçleri alanında Türkiye’de bu ödülü alan tek marka olmayı başaran Korkmaz, Esta Çaydanlık Takımı özellikleriyle de aldığı ödülü hak ettiğini gösteriyor. ‘Safe-Tea System sayesinde çaydanlık devrilse de kilitli kapak sistemi vasıtasıyla ev kazalarını önleyen Esta, akıtma ve damlatma sorununa da nokta koymuş gibi görünüyor. Succeeding in becoming the indispensable of kitchens since 1972, Korkmaz was deemed worthy of the ‘red dot Design Award’, the design world’s most important award, for its Esta Tea Set. Korkmaz, which conducts comprehensive work to lift the monopoly from foreigners in terms of design, presents consumers with the unique style of Turkish designers in not only Turkey, but 56 countries around the world. The only brand to receive this award in the stainless steel kitchen utensils area in Turkey, Korkmaz proves that it’s worthy of this award with the features of the Esta Tea Set as well. Thanks to the ‘Safe-Tea System’, Esta prevents household accidents because the locked cover system acts even when the teapot falls over and what’s more, it looks like it has also put a stop to dripping problems as well.

Efsane romain Jerome ile yeniden doğuyor The legend comes alive with Romain Jerome Romain Jerome, gerçekleştirdiği son projeyle uzun süre konuşulacak. Tam bir asır önce Titanik’in yapıldığı tersane olan Harland&Wloof ile birlikte yürüttükleri projede, Romain Jerome saatlerinde çelikle Titanik’in batığından çıkarılan metal karıştırılıyor. Saat yapım tarihinde yeni bir dönem başlatacak olan Romain Jerome, yeni saatiyle aynı zamanda iki asrı birbirine bağlayacak. Okyanusun 3840 metre derinliğinden çıkarılan çelik ile Harland&Wloff tersanesi çeliğinin sıra dışı birleşiminden oluşan bu saat, aynı zamanda bir efsanenin yeniden doğuşunu simgeliyor. Pırlantalı modelleriyle de ön plana çıkan Romain Jerome, saat koleksiyoncularının ilgisini çekiyor. Romain Jerome Titanic OXY modelleri, Yazar Saat & Mücevherat Türkiye Genel Distribütörü tarafından, Mardan Palace L’estasi Boutique’de satışa sunuluyor. Romain Jerome’s latest project will keep it in the limelight for some time. Together with Harland&Wolff, the metal obtained from the sunken Titanic is mixed together with the steel in Romain Jerome watches in the dockyard project where the Titanic was built exactly a century ago. Romain Jerome, which will kick off a brand new era in watch making history, will also be joining two centuries together with its new watch. This watch that was made with the unique combination of steel obtained from the depths of the ocean and the steel from the Harland&Wolff dockyard, is also the symbol of the rebirth of a legend. Also standing out for its diamond models, Romain Jerome attracts the attention of watch collectors. Romain Jerome Titanic OXY models are available at Mardan Palace L’estasi Boutique through its General Distributor in Turkey, Yazar Saat & Mücevherat.

ARKA SABITLER.indd 11

6/25/11 3:15:05 PM


vitrin/showcase En sağlıklı protein Yayla Bakliyat’ta Yayla Bakliyat contains the healthiest protein Bakliyat sektöründeki 30 yıllık bilgi birikimini ve deneyimini tüketicilerine aktaran Yayla Bakliyat, sektörünün lideri olarak gösteriliyor. Sofraların vazgeçilmezi ve mutfak kültürümüzün temel taşlarından biri olan bakliyatların tam bir protein deposu olduğunu çok iyi bilen Yayla Bakliyat, katkısız ve sağlıklı ürünlerini tüketicileriyle buluşturuyor. Çeltik üretimi ve çeltik arazisi ıslah çalışmalarıyla da ülke ekonomisine büyük katkı sağlayan Yayla Bakliyat, Türkiye’nin 81 ilinde 23.600 noktaya hizmet götürüyor. Sektöre büyük yatırımlar yapmaya yıl içerisinde devam edecek olan Yayla Bakliyat hakkında ayrıntılı bilgi için, www.yaylabakliyat.com.tr adresini ziyaret edebilirsiniz. Yayla Bakliyat, which has been relaying its knowledge and experience acquired in the legume industry for 30 years, is regarded as the industry leader. Very aware that legumes are a true protein source, Yayla Bakliyat presents consumers with preservativefree and healthy products. An indispensable and fundamental of Turkish feasts and culture, Yayla Bakliyat’s legumes contribute significantly to the economy because of the company’s rice production and reclaiming paddies initiatives. Yayla Bakliyat serves 23,600 sales points in 81 provinces of Turkey. For more information about Yayla Bakliyat, which plans to continue to make large investments in the industry throughout the year, visit www.yaylabakliyat.com.tr.

Lapitak’tan yeni ürün: vücut ve ayak kremi A new product from Lapitak: Body and foot cream

TEMMUZ JULY 2011

Lapitak; nemlendirici vücut losyonu ve ayak bakım kremiyle her yaştan kullanıcısına mükemmel bir rahatlık ve antioksidan etkisi sunuyor, cilde tazelik ve doğal bir parlaklık kazandırıyor. Dört mevsim güvenle kullanabileceğiniz Lapitak, cildin nem ihtiyacını karşılarken; ayak bakım kremiyle de gün boyu ayakkabı içerisinde havasız kalan ayakların rahatlamasını sağlıyor. Ayrıca banyo veya duş, güneşlenme, spor sonrası kullanımda cildin kaybettiği nemi geri kazanmasına ve rahatlamasına yardımcı oluyor. Etil alkol ve domuz yağı içermeyen Lapitak tüm ciltler için uygun. Lapitak offers both the young and old the perfect relaxation and antioxidant effect with its moisturizing body lotion and foot care creams; rejuvenating skin and giving it a healthy glow. Suitable throughout the year, Lapitak meets the skin’s moisture needs and relaxes feet that are stuck in shoes the whole day with its foot care cream. Additionally, it also helps relax the skin and restore lost moisture during a bath, sunbathing, or after sport. Lapitak, which doesn’t contain ethyl alcohol or lard oil, is suitable for all skin types.

224

ARKA SABITLER.indd 12

6/25/11 3:15:08 PM


ARKA SABITLER.indd 13

6/25/11 3:15:09 PM


vİTrİn/ShoWCaSE Yalıkavak’ın muhteşem manzarasını bir de profilo Turkuaz koy Evleri’nden seyredin Watch the spectacular view from Yalıkavak from Profilo Turkuaz Koy Evleri Bodrum’un en gözde yerlerinden biri olan Yalıkavak’ta 4 bin metrekarelik bir alana kurulan Profilo Turkuaz Koy Evleri, yeni sahipleriyle buluşacağı günü bekliyor. İçerisinde 2 adet kapalı, 1 adet açık ve 1 adet özel çocuk havuzu, fitness merkezi, sauna, kafe-bar ve tenis kortları bulunan Turkuaz Koy Evleri, merkeze yakınlığıyla da kendini gösteriyor. Bodrum mimarisine sadık kalınarak hazırlanan evler 119 ile 238 metrekare arasında değişen 2+1, 3+1 ve dubleks seçenekleri sunuyor. 12 ay boyunca kesintisiz peyzaj bakımı ve bahçıvanlığın yanı sıra 24 saat güvenlik hizmetinin de verildiği Profilo Turkuaz Koy Evleri’ne 60 aya kadar 0 faizli vadeler ve kişiye özel hazırlanacak ödeme kolaylıklarıyla sahip olabilirsiniz. Profilo Turkuaz Koy Evleri, set on an area of 4000sqm in Yalıkavak, one of the most popular places in Bodrum, is anticipating the days that it will welcome its new owners. The housing complex contains 2 indoor, 1 outdoor and 1 children’s pool, a fitness center, sauna, café/bar and tennis courts and attracts attention for its proximity to the town center as well. The houses, all remaining loyal to the special architecture of Bodrum, are available in 2+1, 3+1 and duplex alternatives ranging between 119 and 239sqm. Aside from year-round landscaping, Profilo Turkuaz Koy Evleri has 24-hour security and offers easy payment plans with up to 60 monthly installments with 0 interest.

Ödediğinizin fazlasını alabileceğiniz macrocenter, artık antalya’da Macrocenter, where you get more than your money’s worth, is now in Antalya Türkiye’de özel tatlar konusunda öncü olan Macrocenter, İstanbul’daki 11 mağazasının yanı sıra Antalya Terracity’de 2200 metrekarelik yepyeni bir mağaza açmanın mutluluğunu yaşıyor. Dünya mutfağının en özel lezzetlerini seçkin müşterilerine sunan Macrocenter yeni mağazasındaki yenilikleriyle de adından söz ettiriyor. Antalya Terracity Macrocenter baharat kokularının arasındaki kitap okuma köşeleri, özel lezzetler bulabileceğiniz kafesi ve dünyanın en iyi şaraplarını tadabileceğiniz bölümleriyle mükemmelin ötesine geçiyor. Yemeklerinin yanı sıra uzman personelinin üstün hizmet kalitesiyle de fark yaratan Macrocenter, ödediğinizin fazlasını alabildiğiniz bir yer...

ARKA SABITLER.indd 14

Macrocenter, the pioneer of supermarkets in terms of special flavors in Turkey, is now experiencing the joy of opening a brand new 2200sqm branch at Terracity in Antalya. With 11 branches in Istanbul, Macrocenter is making a name for itself with the changes in its new branch in Antalya. Offering the most special flavors to its distinguished customers, Macrocenter takes excellence to another dimension with reading corners amongst the smell of spices, a café in which special flavors are served, and wine tasting sections full of the world’s best wines at Antalya Terracity Macrocenter. Macrocenter, which stands out not only for its foods but also its superior service quality, is where you get more than your money’s worth…

6/25/11 12:03:16 AM


ARKA SABITLER.indd 15

6/25/11 12:03:17 AM


vİTrİn/ShoWCaSE anıt marin villaları ile kendinizi daha özel hissedeceksiniz You’ll feel even more special at Anıt Marin Villas İstanbul’da inşaat sektöründe 30 yıldır faaliyet gösteren; son 6 yılda ise Bodrum’da yaptığı çalışmalarıyla dikkat çeken Anıt Mühendislik, Turgutreis’teki son projesiyle de adından söz ettirecek. Temmuz 2011’de tamamlanacak Anıt Marin Villaları, 6 villasıyla birbirinden seçkin sahiplerini bekliyor. Her biri 525 metrekare olan ve 250 metrekarelik kullanım alanına sahip villalarda havuz, bahçe, özel otoparkın yanı sıra 24 saat güvenlik hizmeti var. Anıt Marin Villaları ile ilgili daha detalı bilgi için www.anitmuhendislik.com adresine girebilir ya da (0252) 382 57 65 numaralı telefonu arayabilirsiniz.

Operating in the construction industry in Istanbul for 30 years and attracting attention in the last six years for its work in Bodrum, Anıt Engineering will make an impression with its latest project in Turgutreis as well. Anıt Marin Villas, which is expected to be completed in July 2011, awaits distinguished owners with its six villas. Each of the 525sqm villas with a usage area of 250sqm come with a pool, garden, private car park, as well as 24-hour security. For more information regarding Anıt Marin Villas, visit www.anitmuhendislik.com or call (0252) 382 57 65.

avek, avrupa’daki En İyi 100 volkswagen Yetkili Servisi arasında! Avek was selected as one the Top 100 Volkswagen Authorized Services in Europe ! The results of the ‘Volkswagen Service Quality Award’ that was organized by Volkswagen AG for the third time this year is based on customer satisfaction and loyalty. Succeeding in becoming one of the Top 100 authorized services from 6,450, Avek is now experiencing the joy of proving its quality. The objective of the competition that was first held in 2008 is to reduce job repetitions and increase service quality.

TEMMUZ JULY 2011

Volkswagen AG tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen ‘Volkswagen Servis Kalite Ödülü’, müşteri memnuniyeti ve sadakatini baz alıyor. Avek, 6 bin 450 yetkili servis arasında ilk 100’e girmeyi başararak kalitesini kanıtlamanın haklı gururunu yaşıyor. İlki 2008’de yapılan yarışmada, iş tekrarının azaltılması ve servis kalitesinin yükseltilmesi amaçlanıyor.

228 ARKA SABITLER.indd 16

6/25/11 12:03:23 AM


ARKA SABITLER.indd 17

6/25/11 12:03:24 AM


ARKA SABITLER.indd 18

6/25/11 12:03:26 AM


vİTrİn/ShoWCaSE farklı ve kaliteli hafta sonu için midilli restaurant&Cafe Midilli Restaurant&Café for a unique weekend of quality Samsun’da 15 bin metrekarelik alanda müşterilerine hizmet veren Midilli Restaurant&Cafe sunduğu lezzetlerle genç - yaşlı herkesin dikkatini çekiyor. 600 kişilik açık ve 300 kişilik kapalı alana sahip olan restoran, taş fırında yapılan meşhur Çarşamba pidesi ve ızgara çeşitleriyle damak zevkine önem verenlerin vazgeçilmezi olmuş durumda. Kaliteli mönüsünün yanında çocuk oyun alanları, kamelyalarla çevrili bölümü ve kır kahvesi bulunuyor. Midilli’de sebze toplamanın keyfini tadacağınız hobi bahçeleri ve evcil hayvanlardan oluşan hayvanat bahçesi de hafta sonu keyfini dilediğinizce yaşama imkânı sunuyor. Adres: Samsun Ordu Karayolu 30. Kilometre Dikbıyık / Çarşamba / Samsun. Tel: (0362) 854 27 02 - 854 27 12 Midilli Restaurant&Café draws both the young and olds’ attention with its flavors in a 15 thousand square meter space in Samsun. The restaurant that has outdoor seating for 600 and indoor seating for 300 people is famous for its Çarşamba pide and grilled varieties which are made in a stone oven. Aside from its superior menu, the restaurant has children’s play areas, a section surrounded by camellias and a country coffeehouse. And the zoo that comprises domestic animals and hobby gardens where guests get to enjoy picking vegetables in Midilli presents great opportunities for an enjoyable weekend. Address: Samsun Ordu Highway 30th kilometer Dikbıyık / Çarşamba / Samsun. Tel: (0362) 854 27 02 - 854 27 12

fairy, onur air uçaklarında yolcularla buluştu Fairy met with passengers on Onur Air flights

Fairy, the dishwashing detergent that attracted attention as soon as it entered the market in Turkey, is the product of P&G, one of the world’s largest manufacturing companies. Fairy, which chose Berna Laçin as the face of the brand, entered the market with the slogan ‘Just one drop of Fairy washes more dishes than any other detergent’. Onur Air passengers who flew between the dates of 10 - 19 June all received a Fairy dishwasher tablet and Fairy liquid detergent.

TEMMUZ JULY 2011

Türkiye’de piyasaya girdiği ilk günden bu yana dikkatleri üzerine çeken bulaşık deterjanı Fairy, dünyanın en büyük üretici firmalarından P&G’nin ürünü. Marka yüzü olarak Berna Laçin’i seçen Fairy, ‘Fairy’nin bir damlası her deterjandan daha fazla ürün yıkar’ sloganıyla piyasaya girdi. 10 - 19 Haziran tarihleri arasında gerçekleşen uçuşlarda, Onur Air yolcularına Fairy bulaşık makinesi kapsülü ve Fairy sıvı deterjan hediye edildi.

231 ARKA SABITLER.indd 19

6/25/11 12:03:29 AM


ARKA SABITLER.indd 20

6/25/11 12:03:31 AM


ARKA SABITLER.indd 21

6/25/11 12:03:33 AM


134-135

ARKA SABITLER.indd 22

6/25/11 12:03:35 AM


134-135 filo

1/28/11

12:53 AM

Page 136

E-bilet E-ticket SIKÇA SORULAN SORULAR Yolcular›m›z taraf›ndan firmam›za bildirilen baz› sorular› sizlere yard›mc› olabilmesi için kategorilere ay›rarak afla¤›da listelemeye çal›flt›k. Di¤er tüm soru veya önerilerinizi Onur Air Ça¤r› Merkezimizi (444 66 87) arayarak veya crm@onurair.com.tr adresimize e-posta göndererek iletebilirsiniz. NOT: Afla¤›daki bilgiler iç hat uçufllar› için geçerlidir B‹LET SATIfi Sat›n ald›¤›m bileti iptal edersem ceza öder miyim? Uçufl saatine 24 saat kal›ncaya kadar iptallere ceza uygulamas› yoktur. Uçufl saatine 24 ila 12 saat aras›nda yap›lan iptallerden bilet bedelinin %10’u, 12 saat ila 30 dakika aras›nda kalan sürede yap›lan iptallerde bilet bedelinin %30’u ceza olarak tahsil edilir. NOT: Bilet iptallerinde tek yön yetiflkin ve çocuk yolcu için hizmet bedelinin iadesi yap›lmamaktad›r. Sat›n ald›¤›m biletimin tarihini de¤ifltirirsem ceza öder miyim? Uçufl saatine 24 saat kal›ncaya kadar tarih de¤iflikliklerine ceza uygulamas› yoktur. Uçufl saatine 24 ila 12 saat kala yap›lan tarih de¤iflikliklerinden bilet bedelinin %10’u, 12 saat ile 30 dakika aras›nda kalan sürede yap›lan de¤iflikliklerde bilet bedelinin %30’u

de¤ifliklik cezas› olarak tahsil edilir. De¤ifliklik yap›lan tarihte fiyat fark› varsa aradaki fark sizden talep edilir. ‹nternetten kredi kart› ile baflkas›n›n ad›na bilet alabilir miyim? Evet, alabilirsiniz. ‹nternet üzerinden ald›¤›m bileti iptal etmek istiyorum. Bu durumda nas›l bir prosedür uygulan›yor? E¤er üyeyseniz internet üzerinden kendiniz iptal edebilirsiniz, üye de¤ilseniz Ça¤r› Merkezimizden iptal iflleminizi yapt›rabilirsiniz. ‹nternetten bilet almak için üye olmam gerekiyor mu? Hay›r gerekmiyor, ancak üye olursan›z ifllemlerinizi (iptal, erteleme gibi) internet üzerinden beklemeden gerçeklefltirebilirsiniz. Onur Air Ça¤r› Merkezi’nden bilet alabilir miyim? Evet. Ça¤r› Merkezimizden kredi kart›yla bilet sat›n alabilirsiniz. ‹nternetten Onur Air bileti almak için hangi internet sitesine girmem gerekiyor? www.onurair.com.tr Onur Air Ça¤r› Merkezi’nin telefon numaras› nedir? 444 66 87

‹NTERNETTEN REZERVASYON

FREQUENTLY ASKED QUESTIONS Here is a list of the questions frequently asked by our passengers. For all other questions and suggestions, please call our Onur Air Call Center on 444 66 87 or send an email to crm@onurair.com.tr NOTE: The information below applies to domestic flights. TICKET SALES Will I pay a fee if I cancel a ticket I have purchased? What must I do if I want to change the ticket I bought on the Internet? Cancellation fees do not apply if cancellations are made 24 hours before a flight. A cancellation fee of 10% of the ticket price does apply to cancellations made 12 to 24 hours before a flight, and 30% of the ticket price for tickets cancelled 12 hours to 30 minutes before a flight. NOTE: When cancelling tickets, a service fee for one way adult and child passenger tickets are not refunded. Do I pay a fine if I change the date of travel? No penalties are applied on tickets changed 24 hours before the flight. But a fine of 10% of the ticket price is applied for tickets changed from 12 to 24 hours before the flight, and 30%

of the ticket price for tickets changed 12 hours to 30 minutes before the flight. You will be required to pay the extra difference, if one exists at the time a change is made. Can I purchase a ticket on the Internet using someone else’s credit card? Yes, you can. I would like to cancel a ticket I purchased online. What is the procedure in this situation? You can cancel the ticket online if you are a member. If you are not a member, you can call our call center and have your ticket cancelled. Do I have to be a member to purchase a ticket online? No, you do not. However, you can make online cancellations and take other actions if you are a member. Can I purchase a ticket via the Onur Air Call Center? Yes. You can purchase a ticket using a credit card through our Call Center. Which website do I have to visit to purchase an Onur Air ticket? www.onurair.com.tr What is the Onur Air Call Center telephone number? 444 66 87

ONLINE RESERVATION

ARKA SABITLER.indd 23

Onur Air’in internet sitesinden rezervasyon yapt›rabilir miyim? Uçuflunuza son 72 saat kal›ncaya kadar internet sitesinden rezervasyon yapt›rabilirsiniz. Son 72 saat içerisinde sadece bilet sat›n alabilirsiniz. Onur Air Ça¤r› Merkezi’nden rezervasyon yapt›rabilir miyim? 444 66 87 no’lu Onur Air Ça¤r› Merkezi’nden haftan›n 7 günü 24 saat rezervasyon yapt›rabilirsiniz. ‹nternetten rezervasyon yapt›rd›m. Biletimi nereden alabilirim? Bileti, internetten, Onur Air acentelerinden ve Onur Air havaliman› ofislerinden alabilirsiniz. Opsiyon süresine kadar kesinlefltirilmeyen rezervasyonlar ne olur? ‹ptal olur. Kendi ad›ma olan biletimi arkadafl›ma devretmek istiyorum. Sorun olur mu? Biletlerde isim de¤iflikli¤i yap›lmamaktad›r. Biletimdeki flehre uçmaktan vazgeçtim. Ayn› ücretle olan bir baflka flehre uçmak istiyorum. Sorun yaflar m›y›m? Biletlerde parkur de¤iflikli¤i yap›lmamaktad›r.

Can I make a reservation via the Onur Air website? You can make an online reservation up to 72 hours before a flight via our website. Can I make a reservation through the Onur Air Call Center? You can make a reservation through the Onur Air Call Center 7 days a week, 24 hours a day by calling 444 66 87. I have made an online reservation. Where can I obtain my ticket from? You can obtain your ticket from the Internet, Onur Air representative agents and Onur Air airport offices. What happens to reservations that have not been confirmed within the option period? They will be cancelled. I want to transfer a ticket issued in my name to a friend. Will this be a problem? Name changes cannot be made to tickets. I have decided to fly to a city not stated on my ticket and would like to fly to another city at the same cost. Will this be a problem? Destination changes cannot be made to tickets.

6/25/11 12:03:36 AM


132-133 evet hayir

2/23/11

8:20 PM

Page 2

132-1

Uçakta In flight

“SAYIN YOLCULARIMIZ...”

“DEAR PASSENGERS...”

Cep telefonlar›n›n kullan›m›; Cep telefonlar›, PDA’lar (Personel Digital Assistant) ve benzeri elektronik aletlerin kullan›lmalar›, uça¤›n uçufl aletlerini olumsuz yönde etkilemekte ve uçufl emniyetini tehdit etmektedir. Can güvenli¤iniz için uça¤a binmek üzere hareket etti¤iniz andan, var›fl noktas›na ulaflana kadar cep telefonu, PDA ve benzeri elektronik aletlerin tamamen kapal› tutulmas› gerekmektedir. Cep telefonlar›n› “sessiz mod”a almak, “uçak modu” özelli¤inde kullanmak veya konuflma yapmadan aç›k b›rakmak da tüm uçufl boyunca kesinlikle yasakt›r. Elektronik cihazlar›n kullan›m›; Uçufl emniyeti için; taksi an›nda, iniflte, kalk›flta veya kemer ikaz ›fl›klar› yanarken dizüstü bilgisayar, tafl›nabilir CD/DVD oynat›c›lar, elektrikli veya pilli t›rafl makineleri, radyo/TV al›c›lar›, oyun konsollar›, ses kay›t cihazlar› veya benzer ifllev gören elektrikli/elektronik aletler kullan›lmas› yasakt›r. Ayn› zamanda telsiz al›c› ve vericilerin, uzaktan kumandal› oyuncaklar›n ve radyo dalgalar› yayan ayg›tlar›n kullan›lmas› da

Mobile telephone use: Use of mobile phones, PDA’s (Personal Digital Assistant) and similar electronic equipment negatively effect aircraft flight equipment and threaten flight safety. That is why you should keep mobile phones, PDA’s and similar electronic equipment switched off at all times from when boarding an aircraft at a terminal through to when the aircraft enters its destination terminal. It is strictly forbidden to switch your mobile phone to “Silent Mode” or “Flight Mode”, or leave your mobile on without talking throughout the duration of the flight. Use of electronic equipment: For flight safety: It is forbidden to use laptops, portable CD/DVD players, electronic or batteryoperated shavers, radio/TV transmitters, game consoles, and tape recorders or similar electronic equipment during taxi, landing, takeoff, or when

ARKA SABITLER.indd 24

uçufl güvenli¤ini etkiledi¤inden dolay› tüm uçufl boyunca kullan›m› tehlikeli ve yasakt›r. Hasta, hamile ve bak›ma muhtaç yolcular›m›z; Hasta yolcu için bilet al›n›rken mutlaka bildirilmesi gereklidir. Hasta yolcunun uçabilmesi için hastal›k türünü ve bu hastal›¤›n uçak yolculu¤una ç›kmas›na engel teflkil etmeyece¤ini belirten “Uçak ile seyahatinde sak›nca yoktur” ibareli doktor raporu gereklidir. Bu rapor, en geç bir hafta önceden al›nm›fl olmal›d›r. Hasta yolcu beraberinde doktor raporu getirmezse, DHM‹ Genel Müdürlü¤ü ‹flletme Hekimli¤i'nin meydan doktorundan uçabilece¤ine dair rapor almak zorundad›r. Bak›ma muhtaç derecede hasta olan yolcu, yan›nda bir refakatçi ile uçabilir. Hamileli¤i 28 ila 35 hafta aras›nda olan yolcular›n, kendi doktoru veya meydan doktorundan “Uçak ile seyahatinde sak›nca yoktur” ifadesi içeren rapor almalar› gerekmektedir. 35. haftadan sonra hamile yolcu uçufla kabul edilmez. Hamile yolcu, ikiz veya daha fazla bebek bekliyorsa, hamileli¤inin 32. haftas›ndan sonra uçufla kabul edilemez. Geçerli raporun 1 haftadan eski olmamas› gerekir. Gerekli raporlara sahip olmayan hamile yolcular, uluslararas› havac›l›k

the seatbelt lights are on. As use of wireless receivers and transmitters, remote-controlled toys and similar apparatus that transmit radio waves negatively affect flight safety, they are dangerous and forbidden throughout the duration of the flight. Passengers who are sick, pregnant and need care: These passengers are required to state their condition when purchasing tickets. A doctor’s report is required in order for a sick person to fly. The doctor’s report should state the illness type (coronary diseases, operations, etc.) and that the illness will not prevent the flight from taking place. It should consist of the phrase, “There is no objection for air travel”. This report must have been prepared at the most 1 week prior. If the sick passenger does not bring a doctor’s report with them, then he/she will have to request a doctor’s report from the General Directorate of State Airport’s Authority (DHMI) doctor giving permission to fly. A passenger who needs attention can fly with a companion. 28-35 week pregnant

6/25/11 12:03:37 AM


132-133 evet hayir

2/23/11

8:20 PM

Page 3

kurallar› gere¤i uçurulamaz. Ayr›ca hamile, yafll›, özürlü, ameliyatl›, çocuklu ve bebekli yolcular›n “EXIT” koltuklara oturmalar›, sivil havac›l›k güvenlik kurallar› gere¤i yasakt›r. Kabinde, tüm uçufl süresince; Tüm uçufl boyunca sigara, pipo, puro ve benzeri tütün mamullerinin içilmesi kanunlar uyar›nca yasaklanm›flt›r. Uça¤›n›za geç kalmamak için; ‹ç hat yolcular›m›z›n uçufltan 1.5 saat önce, d›fl hat yolcular›m›z›n ise 2 saat öncesinde havaalan›nda olmalar› gerekmektedir. Art›r›lan güvenlik önlemleri nedeniyle baz› terminallerde güvenlik kap›lar›ndan geçmek zaman alabilmektedir. Bu nedenle belirtilen sürede havaalan›nda olman›z, uça¤a yetiflebilmeniz aç›s›ndan önemlidir. Güvenlik kap›lar›na tak›lmamak için; Art›r›lan güvenlik önlemleri kapsam›nda, yolcular›n yan›nda kesici, delici, yan›c›, parlay›c› her türlü materyalin bulunmas› uçufl güvenli¤i aç›s›ndan yasakt›r. Bu nedenle t›rnak makas›, çak› ve deodorant gibi kiflisel eflyalar›n›z› kargoya vermeniz gerekti¤ini unutmay›n. Ayr›ca, güvenlik ka-

passengers must obtain a report stating that “There is no objection for flight travel” from their own doctor or the General Directorate of State Airport’s Authority (DHMI) doctor. The valid report must be no older than 1 week. If a pregnant woman is expecting twins or more, she will not be accepted on a flight after the 32nd week of pregnancy. Pregnant passengers who do not have the required reports cannot fly as deemed by international aviation regulations. Additionally, flights after 35 weeks of pregnancy cannot take place due to risks. The necessary doctor’s report can be no more than a week old. Furthermore, civil aviation laws forbid passengers who are pregnant, old, and disabled, or who are traveling with children or a baby to be seated at the “EXIT” seats. Tobacco products in the cabin; Please refrain from smoking cigarettes, pipes, cigars, and other similar products throughout the entire flight. To avoid missing your flight; For domestic flights, you must be at the airport 1.5 hours before the flight and 2 hours before for international flights. Due to security checks, passing through security gates in certain terminals may take

ARKA SABITLER.indd 25

p›lar›nda s›ran›z› beklerken, görevli ikaz›na gerek kalmaks›z›n üzerinizde bulunan saat, kemer, kalem, bozuk para gibi metalleri X-Ray band›na b›rakmak için haz›rlanarak vakit kayb›n›n önüne geçin. Kiflisel güvenli¤iniz için; Çantan›za ve di¤er kiflisel eflyalar›n›za sahip ç›k›n. Yabanc›lardan paket almay›n. K›sa süreli de olsa bagaj ve çantalar›n›zdan ayr›lmay›n. Sahipsiz oldu¤una inan›lan paketlerin güvenlik görevlileri taraf›ndan imha edildi¤ini unutmay›n. Ayr›ca, terör ça¤r›flt›r›c›, bomba veya silah›n›z oldu¤una dair flaka yapmay›n. Bu gibi durumlar›n yanl›fl anlamaya neden olabilece¤ini hat›rlay›n. Bagajlar›n›z; D›fl hat uçufllar›nda tafl›nan kifli bafl› bagaj hakk› uçak tipi ve uçulan noktaya göre de¤iflmektedir. Bunun için rezervasyon s›ras›nda bilgi al›n. ‹ç hatlardaki kifli bafl› maksimum bagaj hakk› 15 kilogramd›r. Yolcuyla birlikte kabine al›nacak el bagaj› boyutlar›n›n, uluslararas› standarda uygunluk göstermek zorunda oldu¤unu unutmay›n.

extra time. This is why it is important to be at the airport at the time stated. To avoid delays at security gates; Due to extra security measures it is forbidden for passengers to carry instruments that cut, pierce, burn or that are flammable on their person. Please remember to put any personal items like nail clippers, penknives, and deodorants in your check-in baggage. Moreover, while waiting in the queue at the gates be ready to leave your watch, belt, pen, change and any other metal objects on the X-ray belt. This will prevent time loss. For your personal security; Please keep your bag and all other personal objects with you at all times. Do not accept any packages from strangers. Never leave your belongings unattended. Remember that security officers will destroy any items left unattended. Please refrain from making jokes concerning terrorism or bombs. Please remember that such situations can be misunderstood. Your luggage; For international flights the baggage allowance changes according to the type of aircraft and the destination. Obtain information concerning this when you make your reservation. The maximum allowance for domestic flights is 15kg. Do not forget that the dimensions of hand luggage must comply with international standards.

6/25/11 12:03:37 AM


ARKA SABITLER.indd 26

6/25/11 12:03:39 AM


İç Hat Uçuş Noktaları

ARKA SABITLER.indd 27

Domestic Lines Flight Destination

6/25/11 12:03:40 AM


icucus-tarife

3/25/11

9:49 PM

icucus-

Page 4

Tarife Timetable Pazartesi Monday

Sal› Tuesday

Çarflamba Wednesday

Perflembe Thursday

Cuma Friday

Cumartesi Saturday

Pazar Sunday

‹STANBUL-ADANA

06.35-08.05

06.35-08.05

06.35-08.05

06.35-08.05

11.35-13.05

19.35-21.05

19.35-21.05

19.35-21.05

19.35-21.05

06.35-08.05 13.35-15.05 19.35-21.05

06.35-08.05

Kalk›fl-Var›fl/Departure-Arrival

19.35-21.05

19.35-21.05

ADANA-‹STANBUL

08.55-10.25

08.55-10.25

08.55-10.25

08.55-10.25

08.55-10.25

14.05-15.40

21.55-23.25

21.55-23.25

21.55-23.25

21.55-23.25

08.55-10.25 16.05-17.40 21.55-23.25

21.55-23.25

21.55-23.25

06.40-07.45

06.40-07.45 10.30-11.35 (14.06/13.09) 11.45-12.50 16.45-17.50 20.35-21.40

06.40-07.45

06.40-07.45

06.40-07.45

06.40-07.45

06.40-07.45

11.45-12.50 16.45-17.50 20.35-21.40 23.55-01.00

11.45-12.50 16.45-17.50 20.35-21.40 23.55-01.00

11.45-12.50 16.45-17.50 20.35-21.40 23.55-01.00

11.45-12.50 16.45-17.50 20.35-21.40 23.55-01.00 (14.05/29.10)

11.45-12.50 16.45-17.50 20.35-21.40 23.55-01.00

08.30-09.35

07.00-08.05 08.30-09.35

07.00-08.05 08.30-09.35

07.00-08.05 08.30-09.35

07.00-08.05 (05.06/24.10) 08.30-09.35

13.40-14.45 18.45-19.50 22.25-23.30

08.30-09.35 12.20-13.25 (14.06/13.09) 13.40-14.45 18.45-19.50 22.25-23.30

13.40-14.45 18.45-19.50 22.25-23.30

13.40-14.45 18.45-19.50 22.25-23.30

13.40-14.45 18.45-19.50 22.25-23.30

13.40-14.45 18.45-19.50 22.25-23.30

13.40-14.45 18.45-19.50 22.25-23.30

06.45-07.50

Kalk›fl-Var›fl/Departure-Arrival

‹STANBUL-ANTALYA Kalk›fl-Var›fl/Departure-Arrival

ANTALYA-‹STANBUL Kalk›fl-Var›fl/Departure-Arrival

11.45-12.50 16.45-17.50 20.35-21.40 07.00-08.05 08.30-09.35

06.45-07.50

06.45-07.50

06.45-07.50

06.45-07.50

‹STANBUL-BODRUM

(18.04/03.10)

(18.04/03.10)

(18.04/03.10)

(18.04/03.10)

(18.04/03.10)

06.45-07.50

Kalk›fl-Var›fl/Departure-Arrival

15.45-16.50

15.45-16.50

15.45-16.50

15.45-16.50

15.45-16.50

15.45-16.50

15.45-16.50

(15.04/29.10)

(14.05/29.10)

(14.05/29.10)

(14.05/29.10)

(15.04/29.10)

(14.05/29.10)

(15.04/29.10)

(05.06/11.09)

BODRUM-‹STANBUL

08.35-09.40

08.35-09.40

08.35-09.40

08.35-09.40

08.35-09.40

Kalk›fl-Var›fl/Departure-Arrival

(18.04/03.10)

(18.04/03.10)

(18.04/03.10)

(18.04/03.10)

(18.04/03.10)

17.35-18.40

17.35-18.40

17.35-18.40

17.35-18.40

17.35-18.40

17.35-18.40

17.35-18.40

(15.04/29.10)

(14.05/29.10)

(14.05/29.10)

(14.05/29.10)

(15.04/29.10)

(14.05/29.10)

(15.04/29.10)

‹STANBUL-DALAMAN Kalk›fl-Var›fl/Departure-Arrival

DALAMAN-‹STANBUL

08.35-09.40 (05.06/11.09)

11.50-13.00

11.50-13.00

11.50-13.00

(14.05/08.10)

(14.05/08.10)

(14.05/08.10)

13.50-15.00

13.50-15.00

13.50-15.00

Kalk›fl-Var›fl/Departure-Arrival

(14.05/08.10)

(14.05/08.10)

(14.05/08.10)

‹STANBUL-D‹YARBAKIR

06.30-08.20 14.35-16.25 19.00-20.50

06.30-08.20 14.35-16.25 19.00-20.50

06.30-08.20 14.35-16.25 19.00-20.50

06.30-08.20 14.35-16.25 19.00-20.50

06.30-08.20 14.35-16.25 19.00-20.50

06.30-08.20

06.30-08.20

19.15-21.05

19.00-20.50

09.10-11.00 17.30-19.30 21.40-23.30

09.10-11.00 17.30-19.30 21.40-23.30

09.10-11.00 17.30-19.30 21.40-23.30

09.10-11.00 17.30-19.30 21.40-23.30

09.10-11.00 17.30-19.30 21.40-23.30

09.10-11.00

09.10-11.00

21.50-23.45

21.40-23.30

12.10-14.00

11.25-13.15

12.10-14.00

12.10-14.00

12.10-14.00

13.40-15.30

12.10-14.00

14.50-16.45

14.00-16.00

14.50-16.45

14.50-16.45

14.50-16.45

16.15-18.05

14.50-16.45

Pazartesi Monday

Sal› Tuesday

Çarflamba Wednesday

Perflembe Thursday

Cuma Friday

Cumartesi Saturday

Pazar Sunday

Kalk›fl-Var›fl/Departure-Arrival

D‹YARBAKIR-‹STANBUL Kalk›fl-Var›fl/Departure-Arrival

‹STANBUL-ERZURUM Kalk›fl-Var›fl/Departure-Arrival

ERZURUM-‹STANBUL Kalk›fl-Var›fl/Departure-Arrival

‹ZM‹R-TRABZON Kalk›fl-Var›fl/Departure-Arrival

TRABZON-‹ZM‹R

17.00-19.00

17.00-19.00

12.30-14.30

19.45-21.45

19.45-21.45

15.15-17.15

Kalk›fl-Var›fl/Departure-Arrival

‹ZM‹R-D‹YARBAKIR Kalk›fl-Var›fl/Departure-Arrival

D‹YARBAKIR-‹ZM‹R Kalk›fl-Var›fl/Departure-Arrival

ARKA SABITLER.indd 28

10.45-12.45 (27.03/07.06) 17.30-19.30 (14.06/25.10)

10.45-12.45

13.30-15.30 (27.03/07.06) 20.15-22.15 (14.06/25.10)

13.30-15.30

07.00-09.00

10.45-12.45

09.45-11.45 13.30-15.30

6/25/11 12:03:41 AM


icucus-tarife

3/25/11

9:49 PM

Page 5

Pazartesi Monday

Sal› Tuesday

Çarflamba Wednesday

Perflembe Thursday

Cuma Friday

Cumartesi Saturday

Pazar Sunday

‹STANBUL-GAZ‹ANTEP Kalk›fl-Var›fl/Departure-Arrival

15.30-17.10

15.30-17.10

15.30-17.10

15.30-17.10

15.30-17.10

15.30-17.10

15.30-17.10

17.55-19.35

17.55-19.35

17.55-19.35

17.55-19.35

17.55-19.35

17.55-19.35

17.55-19.35

06.45-07.45 10.30-11.30 15.20-16.20 20.40-21.40

06.45-07.45 10.30-11.30 15.20-16.20 20.40-21.40

06.45-07.45 10.30-11.30 15.20-16.20 20.40-21.40

06.45-07.45 10.30-11.30 15.20-16.20 20.40-21.40

06.45-07.45 10.30-11.30 15.20-16.20 20.40-21.40

06.45-07.45 10.30-11.30 15.20-16.20 20.40-21.40

08.00-09.00 15.20-16.20 20.40-21.40

08.30-09.30

08.30-09.30

08.30-09.30

08.30-09.30

08.30-09.30

08.30-09.30

Kalk›fl-Var›fl/Departure-Arrival

12.20-13.20 17.10-18.10 22.30-23.30

12.20-13.20 17.10-18.10 22.30-23.30

12.20-13.20 17.10-18.10 22.30-23.30

12.20-13.20 17.10-18.10 22.30-23.30

12.20-13.20 17.10-18.10 22.30-23.30

12.20-13.20 17.10-18.10 22.30-23.30

17.10-18.10 22.30-23.30

‹STANBUL-MALATYA

10.20-12.00

10.20-12.00

10.20-12.00

10.20-12.00

10.20-12.00 23.55-01.30

10.20-12.00 23.55-01.30

10.20-12.00 23.55-01.30

(17.06/05.09)

(17.06/05.09)

(17.06/05.09)

12.45-14.25

12.45-14.25 02.25-04.00

12.45-14.25 02.25-04.00

(17.06/05.09)

(17.06/05.09)

GAZ‹ANTEP-‹STANBUL Kalk›fl-Var›fl/Departure-Arrival

‹STANBUL-‹ZM‹R Kalk›fl-Var›fl/Departure-Arrival

‹ZM‹R-‹STANBUL

09.50-10.50

Kalk›fl-Var›fl/Departure-Arrival

MALATYA-‹STANBUL Kalk›fl-Var›fl/Departure-Arrival

‹STANBUL-SAMSUN

12.45-14.25 02.25-04.00

12.45-14.25

12.45-14.25

12.45-14.25

(17.06/05.09)

11.10-12.30 20.15-21.35

11.10-12.30 20.15-21.35

11.10-12.30 20.15-21.35

11.10-12.30 20.15-21.35

11.10-12.30 20.15-21.35

11.10-12.30

11.10-12.30

Kalk›fl-Var›fl/Departure-Arrival

SAMSUN-‹STANBUL

13.15-14.35 22.20-23.35

13.15-14.35 22.20-23.35

13.15-14.35 22.20-23.35

13.15-14.35 22.20-23.35

13.15-14.35 22.20-23.35

13.15-14.35

13.15-14.35

06.35-08.15

06.35-08.15

06.35-08.15 11.25-13.05 (15.06/28.09)

06.35-08.15

06.35-08.15 11.25-13.05

06.35-08.15

06.35-08.15

13.50-15.30 19.05-20.45 23.55-01.35

14.15-15.55 (14.06/27.09) 19.05-20.45

Kalk›fl-Var›fl/Departure-Arrival

‹STANBUL-TRABZON Kalk›fl-Var›fl/Departure-Arrival

TRABZON-‹STANBUL Kalk›fl-Var›fl/Departure-Arrival

‹STANBUL-KIBRIS

19.05-20.45

(17.06/04.09)

09.00-10.40

09.00-10.40

16.20-18.00 21.30-23.10 02.35-04.15

16.40-18.20 (14.06/27.09) 21.30-23.10 02.35-04.15

(18.06/05.09)

(18.06/05.09)

Pazartesi Monday

Sal› Tuesday

09.00-10.40 13.55-15.35 (15.06/28.09) 21.30-23.10

Çarflamba Wednesday

13.50-15.30 (12.05/29.09) 19.05-20.45 23.55-01.35

19.05-20.45 23.55-01.35

14.15-15.55 19.05-20.45 23.55-01.35

13.50-15.30 19.05-20.45 23.55-01.35

(17.06/04.09)

(17.06/04.09)

(17.06/04.09)

(17.06/04.09)

09.00-10.40

09.00-10.40 13.55-15.35

09.00-10.40

09.00-10.40

21.30-23.10 02.35-04.15

16.40-18.20 21.30-23.10 02.35-04.15

16.20-18.00 21.30-23.10 02.35-04.15

(18.06/05.09)

(18.06/05.09)

(18.06/05.09)

Cuma Friday

Cumartesi Saturday

Pazar Sunday

16.20-18.00 (12.05/29.09) 21.30-23.10

Perflembe Thursday

Kalk›fl-Var›fl/Departure-Arrival

09.00-10.30 (31.03/29.10) 09.00-10.30 (31.03/29.10) 19.05-20.35 (314.06/25.10) 19.05-20.35 (314.06/25.10)

09.00-10.30 (31.03/29.10) 19.05-20.35 (314.06/25.10)

09.00-10.30 (31.03/29.10) 19.05-20.35 (314.06/25.10)

09.00-10.30 (31.03/29.10) 19.05-20.35 (314.06/25.10)

09.00-10.30 (31.03/29.10) 19.05-20.35 (314.06/25.10)

09.00-10.30 (31.03/29.10) 19.05-20.35 (314.06/25.10)

KIBRIS-‹STANBUL

11.30-12.50 (31.03/29.10) 21.30-23.00 (314.06/25.10)

11.30-12.50 (31.03/29.10) 21.30-23.00 (314.06/25.10)

11.30-12.50 (31.03/29.10) 21.30-23.00 (314.06/25.10)

11.30-12.50 (31.03/29.10) 21.30-23.00 (314.06/25.10)

11.30-12.50 (31.03/29.10) 21.30-23.00 (314.06/25.10)

11.30-12.50 (31.03/29.10) 21.30-23.00 (314.06/25.10)

Kalk›fl-Var›fl/Departure-Arrival

KIBRIS-TRABZON Kalk›fl-Var›fl/Departure-Arrival

TRABZON-KIBRIS

11.30-12.50 (31.03/29.10) 21.30-23.00 (314.06/25.10)

21.00-22.35 (19.05/22.09)

21.30-23.05 (19.05/22.09)

23.20-00.55 (19.05/22.09)

23.45-01.20 (19.05/22.09)

Kalk›fl-Var›fl/Departure-Arrival

ARKA SABITLER.indd 29

6/25/11 12:03:41 AM


Bulmaca

Hazırlayan : Fulya OMAC Çözümler Sayfa 218’de

ARKA SABITLER.indd 30

6/25/11 12:03:43 AM




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.