No:88 Ekim/October 2011
Alabilirsiniz / Your Complimentary Copy
24 Hayatın Renkleri / Colors of Life Martılar / Seagulls 36 Yakın Plan / Close Up Mersin 50 Söyleşi / Interview Oylum Talu 78 İstanbul Polonezköy 90 Fikirden Ürüne / From Idea to Product Saatlerin Ustası / A Master Clockmaker 102 360 Derece / 360 Degrees Edirne 114 Portre / Portrait Mirgün Cabas 122 Doğanın Mucizesi / Miracle of Nature Üzüm / Grapes 134 Yöresel Mutfak / Regional Cuisine Güveçte Türlü / Casserole in a Hot Pot 140 Sınırların Ötesinde / Beyond Borders Fas / Morocco 146 Adım Adım / Step by Step Parklar / Parks
1-27EKIM.indd 1
9/27/11 1:44:22 AM
İçindekiler Contents 36
Genel Müdür / CEO Şahabettin Bolukçu
EKİM 2011
Yönetim Yeri: Atatük Havalimanı B Kapısı, Teknik Hangar Yanı 34149 Yeşilköy / İstanbul
OCTOBER
Genel Müdür / General Manager Faik Akın Kurumsal İletişim Direktörü Institutional Communication Director Rauf Gerz rgerz@onuriletisim.com.tr Reklam Koordinatörleri / Advertising Coordinators Cem Ünlü cunlu@onuriletisim.com Fatih Akaslan fatiha@onuriletisim.com Atanur Ayvaz aayvaz@onuriletisim.com Merve Sülükçü msulukcu@onuriletisim.com Yasemin Bölükbaş yaseminb@onuriletisim.com Deniz Koç dkoc@onuriletisim.com
102
Bölge Sorumlusu / Regional Manager Arif Coşkun acoskun@onuriletisim.com
134
Medya Koordinatörü / Media Coordinator Yasin Zengin yzengin@onuriletisim.com.tr Şenlikköy Mah. Çatal Sokak, A2 Blok No: 5, 34153 Florya / İstanbul Tel: 0 212 662 50 55 (pbx) / Faks: 0 212 662 50 56
www.onuriletisim.com.tr
Onur Air Magazin (On Air), Onur Air’in yolcularına ücretsiz armağanıdır. Onur İletişim tarafından aylık olarak yayımlanmaktadır. Onur Air Magazin (On Air) is a complimentary publication for Onur Air passengers. Published monthly by Onur İletişim.
50
İçerik ve Tasarım Genel Yayın Yönetmeni (Sorumlu) / Editor-in-Chief Aykut Aykanat aykanat.aykut@gmail.com Yaratıcı Yönetmen / Creative Director Lalehan Uysal Editörler Haldun Yazar, Uğur Bektaş, İlke Kamar, Ela Ata Sanat Yönetmeni/ Art Director Ferhat Gedik İngilizce Editör/ English Editor Çiğdem Suar Fotoğraflar / Photographs Eren Aytuğ, Ozan Akgün, Murat Düzyol, Barış Hasan Bedir, Gökhan Değirmenci
Yapım NOFF İLETİŞİM
140
04
Sunuş Presentation
06
Ajanda Agenda
10
Ekim Günlüğü October Diary
14
Yaşama Rehberi Living Guide
18
Sinema Cinema
20
DVD DVD
22
Kitap Books
24
Hayatın Renkleri Colors of Life
26
Dünden Bugüne From Past to Present Ayna Mirror
36
Yakın Plan Close Up Mersin
50
Söyleşi Interview Oylum Talu
62
Nostalji Nostalgia İstanbul’un Alâmet-i Farikâları Trademarks Of İstanbul
78
İstanbul Polonezköy
90
Fikirden Ürüne From Idea to Product Saatlerin Ustası A Master Clockmaker
102
360 Derece 360 Degrees Edirne
1 14
Portre Portrait Mirgün Cabas
122
Doğanın Mucizesi Miracle of Nature Üzüm Grapes
128
Mekan Place Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi Zeytinburnu Medicinal Plants Garden
134
Yöresel Mutfak Regional Cuisine Güveçte Türlü Casserole in a Hot Pot
140
Sınırların Ötesinde Beyond Borders Fas Morocco
146
Adım Adım Step by Step Parklar Parks
Perpa Tic.Merkezi B Blok Kat 8 No: 1098 Okmeydanı - Şişli \ İST. Tel: 0212 221 90 54 • Faks: 0212 221 88 54
152 Ayna Ayna Mirror Mirror Suna Dumankaya
Baskı-Cilt / Printing-Binding
153
Neden Why
154
Meraklı For Your Info
155
Vitrin Showcase
Boyut Matbaacılık A.Ş.
Matbaacılar Sitesi 1. Cadde No: 115 Bağcılar/İstanbul Tel: 0 212 413 33 33 / Faks: 0 212 413 33 34 Reklamlar, reklam veren şirketlerin sorumluluğundadır. Dergimizde yayımlanan yazı ve fotoğraflar, yayıncının izni alınarak, kaynak belirtilerek, tam veya özet alıntı yapılarak kullanılabilir. / On Air magazine cannot be held responsible for the content of advertisements and commercials appeared in the magazine. Texts and photos published in the magazine may be reproduced partially or fully by the third parties on the conditions that prior permission of the publisher is obtained and the source is openly acknowledged. Yayın Türü: Yerel süreli aylık dergi Kapak Fotoğrafı: Shutterstock
1-27EKIM.indd 3
162 Onur Air Info 170 Bulmaca
EKİM OCTOBER 2011
Onur Air Adına İmtiyaz Sahibi / Publisher Yönetim Kurulu Başkanı / Chairman Cankut Bagana Yonca Bagana
3
9/27/11 2:52:54 PM
Sunuş
Presentation Şahabettin Bolukçu
Genel Müdür/CEO
Odesa ve Necef’e uçuyoruz
EKİM OCTOBER 2011
We’re flying to Odessa and Najaf Sevgili Yolcularımız,
Dear Passengers,
Sonbaharın sürdüğü ılık günlerde kışa hazırlanırken biz de şirket olarak yoğun bir biçimde Ukrayna’nın Odesa ve Irak’ın Necef şehirlerine tarifeli olarak yapmayı planladığımız uçuşlarımız için çalışıyoruz. Tarifeli Kıbrıs Ercan seferlerimizden sonra başlatacağımız Odesa ve Necef uçuşlarımızla dış hatlardaki uçuş ağımızı da genişletmiş olacağız. Ekim ayı sonunda açmayı planladığımız bu uçuşlarımızda temel prensibimiz siz değerli yolcularımıza seyahatleriniz sırasında en ekonomik bilet fiyatlarını sunmak olacak. İlerleyen dönemlerde ülkemiz sınırlarına yakın bu uçuşları daha uzak noktalarla da çeşitlendirmeyi planlıyoruz. Ukrayna ve Irak ile olan seyahat yoğunluğu içerisinde yolcularımıza Onur Air farkını sunacak olmanın heyecanı içerisindeyiz. Kısa sürede sizlerin ilgisiyle planlanan yoğunluğu yakalayacağını umduğumuz uçuşlarımız İstanbul çıkış ve varışlı olacak.
As you prepare for winter in these warm days of autumn, we as Onur Airlines are working intensely to organize our planned scheduled flights to Odessa in the Ukraine and Najaf in Iraq. After our scheduled flights to Ercan in North Cyprus, Odessa and Najaf will signify our extending our flight network even more. Our basic principle with these flights that we plan to kick off at the end of October is to present you, our valuable passengers, with the most economical fares. Furthermore, we plan to add diversity to these destinations that are close to Turkey with flights to even more distant destinations in upcoming times. We’re experiencing the excitement of being able to present the Onur Air difference to our passengers who fly to the Ukraine and Iraq often. Istanbul will be both the departure and landing point of our flights that we have planned in a short time with your interest at heart. We hope that they will receive positive attention.
Kıbrıs’lı yolcularımıza müjde Bu arada bir başka güzel haberimiz ise Kıbrıs’ta yaşayan yolcularımıza sunacağımız bir başka ayrıcalık olacak. Kıbrıs’ta faaliyet gösteren Universal Bank ile yaptığımız görüşmeler sonrasında Kıbrıs’ta yaşayanlara yönelik ortak logolu bir kredi kartı üretmek konusunda anlaşmaya vardık. Buna göre Onur Air ayrıcalıklarını içeren bu kartı ilk kez alan değerli yolcularımıza bir adet bilet hediye edeceğiz. Bu kart sahipleri Atatürk Havalimanı’nda beraberlerindeki bir misafirleriyle birlikte özel salonda ücretsiz olarak ağırlanacaklar. Ayrıca yine bu kart sahipleri özel koltuklarımızda ücretsiz olarak seyahat edebilirken bagaj limitleri de daha fazla olacak. Yine bu kartlara yönelik birçok kampanya üretilecek. Yeni kartımızın avantajlarından faydalanmak isteyen yolcularımızın kısa sürede binlerce kart sahibi olmasını planlıyoruz.
Good news for our Turkish Cypriot passengers We have more good news. We will be presenting our passengers living in North Cyprus with another privilege. Following negotiations with Universal Bank in North Cyprus, we have decided to produce a credit card with a common logo especially for those living there. According to our agreement, valuable passengers who apply for this card that comes with Onur Air benefits will receive a complimentary airfare ticket. Card owners will be welcomed at a special room together with one guest at Ataturk Airport at no cost whatsoever. Additionally, while cardholders will be able to fly complimentarily on our special seats, they will also have increased baggage limits. Many other campaigns relating directly to these cards will be devised in the future. We expect that passengers who want to benefit from the advantages of our new card will reach thousands in numbers in no time at all.
Saygılarımla.
4
1-27EKIM.indd 4
With respects.
9/27/11 1:44:32 AM
1-27EKIM.indd 5
9/27/11 1:44:34 AM
AJANDA/AGENDA Ekim October
Tarih/Date: 03-09 Ekim 03-09 October Yer/Venue: Sundance Kamp
EKİM OCTOBER 2011
www.j-fest.com
En heyecanlı hareketler bu kampta!
JONGLÖRLÜK FESTİVALİ The most excItIng acts are wItnessed at thIs camp! JUGGLING FESTIVAL
Doğal güzellikleri tarihi güzelliklerle birleştiren Phaselis antik kentiyle iç içe bir ortamda yapılan Türkiye Jonglörlük Festivali altıncısıyla karşımızda! Çağdaş Sirk Sanatçıları Derneği’nin katkılarıyla 03-09 Ekim tarihleri arasında Antalya, Tekirova Sundance Kamp’ta yapılacak olan festival, birbirinden yetenekli katılımcıları ağırlayacak. Gönüllü jonglörlerin katkılarıyla her yıl kendini daha da geliştiren festivalde her yaş ve seviyeden jonglör, akrobat, dansçı ve müzisyenle tanışabilir, heyecanlı gösterileri izleyebilirsiniz. Bu arada katılımcılar da birbirlerinden yeni hareketler öğrenecek. Gala gecesinde eğlenceli şovların sergileneceği festivalde akşamları ateşi ustaca kullanan dansçıların gösterileri izleyicileri büyüleyecek. Katılımcılar festival süresince gösterileri izlemenin yanında denize girebilir, tekne turlarıyla koyları gezebilir ya da ormanda yürüyüş yaparak Sundance Kamp’ı keşfedebilir. 500 kişiyle sınırlı olan ve katılımcılarına mükemmel bir hafta vaat eden festivale katılmanın ücreti ise sadece 70 TL. Festival boyunca giriş ücretine dahil olan kendi getirdiğiniz çadırlarda konaklayabileceğiniz gibi Sundance Kamp ile irtibata geçerek bungalov ve ağaç evlerde de kalabilirsiniz. Ayrıntılı bilgi ve ücretsiz ön kayıt için: www.j-fest.com
Phaselis, the ancient city that unites natural and historical beauties, is the scene of the sixth Turkish Juggling Festival. Supported by the Contemporary Circus Artists’ Association, the festival that will be held at Tekirova Sundance Camp in Antalya between 3-9 October will host a number of talented acts. You can meet jugglers, acrobats, dancers and musicians of all ages and levels and watch their exciting shows at the festival that improves year by year with the participation of volunteer jugglers. By the way, participants will also receive the chance to learn new acts. The gala night will be a feast of fun shows while fire dancers will captivate viewers in the evenings throughout the event. Aside from watching the performances, participants can swim in the sea, take a boat ride to the surrounding bays or walk in the forest and discover Sundance Camp. Limited to just 500 people and promising a spectacular week, the fee to participate in the festival is just 70 TL. You can sleep in your own tent (included in the entry fee) or rent a bungalow or tree house by getting in contact with Sundance Camp. For more information and free pre registration visit www.j-fest.com
6
1-27EKIM.indd 6
9/27/11 1:44:37 AM
1-27EKIM.indd 7
9/27/11 1:44:38 AM
AJANDA/AGENDA Ekim October
Tarih/Date: 22-23 Ekim 22-23 October Yer/Venue: Galata
Sahne Galata! Galata Is the Stage!
EKİM OCTOBER 2011
www.galataperform.com
Sahnesizlikten yakınmak yerine her yeri kendine sahne kılanların festivali başlıyor. Görünürlük Projesi 7, farklı disiplinleri bir araya getiriyor ve Galata sokaklarını sahneye çeviriyor. Yeşim Özsoy Gülan tarafından kurulan GalataPerform’un bu yılki sloganı, ‘Sahneden Çık!’ ‘Amy Winehouse’a Ağıt’, ‘Lale Müldür, Kaan Karacehennem, Serkan Seksek Buluşması’, ‘Harun Ateş’in Yalnızlık Şarkıları’, ‘Oyun Yazarlarına Açık Alan’, ‘Eski Hamursuz Fırınındaki Video ve Performanslar’ gibi etkinliklerin yer alacağı festivalde, Hamursuz Fabrikası, dükkânlar, Galata Meydanı ve farklı mekânlara göre işler üretilecek. Eylül ayı boyunca oluşturulan atölyelerde birçok sanatçının bir araya gelerek yaptıkları çalışmalar, 22-23 Ekim’de yolu Galata’ya düşenler tarafından izlenebilecek. Zürafa Sokak, sinagoglar, Mevlevihâne, kasap, bakkal ve Galata’da akla gelecek her yer bir sürprize gebe. Festivalin en önemli mekânlarından biri olan Eski Hamursuz Fırını, tarihi dokusundan esinlenilerek oluşturulan işlerin sergileneceği ve performansların gerçekleştirileceği bir alan olarak çıkacak izleyicinin karşısına. Sinema yazarı Yeşim Tabak ve tiyatro eleştirmeni Zeynep Aksoy’un ortak çalışması olan ‘Out for a walk’ da oyuncu Gökçe Yiğitel tarafından yorumlanacak.
The festival of those who make everywhere their stage is about to begin. The Visibility Project 7 brings together different artistic disciplines and transforms the streets of Galata into a stage. GalataPerform, which was established by Yeşim Özsoy Gülan, will feature events called ‘Elegy for Amy Winehouse’, ‘Lale Müldür, Kaan Karacehennem, and Serkan Seksek Gathering, ‘Harun Ateş’s Songs of Loneliness’, ‘Open Space for Play Writers’, ‘Video and Performances at Eski Hamursuz Fırını’ and the stage will be Hamursuz Fabrikası, shops, Galata Square and other spaces. Art created by various artists at the workshops throughout September will be open to viewing between 22-23 October in Galata. Surprises will feature on Zürafa Sokak, in the synagogues, Mevlevihâne (dervish lodge), at the butchers, shops and everywhere else in Galata. Eski Hamursuz Fırını, one of the most important spaces of the festival, will appear before viewers as a space where works and performances inspired by its historical tissue will be displayed and staged. Meanwhile, ‘Out for a walk’, a joint effort by cinema writer Yeşim Tabak and theater critic Zeynep Aksoy, will be interpreted by actress Gökçe Yiğitel.
8
1-27EKIM.indd 8
9/27/11 1:44:41 AM
1-27EKIM.indd 9
9/27/11 1:44:47 AM
Ekim Günlüğü October Diary
01.10 04.10 07.10 TİM Show Center’da Rock Around The Clock Yetenekli şarkıcıları, dansçıları ve müzisyenleri bir araya getiren Rock Around The Clock 29 Eylül - 02 Ekim 2011 tarihleri arasında TİM Show Center’da. Tüm zamanların bu en büyük ve en iyi 50’ler gösterisinde izleyiciler Buddy Holly, Bill Haley, Chuck Berry, Elvis Presley, Jerry Lee Lewis gibi sanatçıların efsaneleşmiş şarkılarıyla 1950’lere gidiyor.
Rock Around The Clock at TIM Show Center
EKİM OCTOBER 2011
Bringing together talented singers, dancers and musicians, Rock Around The Clock will be performed at TIM Show Center between 29 September – 2 October 2011. This greatest and best performance of the 50s takes viewers back to the past with the legendary songs of the likes of Buddy Holly, Bill Haley, Chuck Berry, Elvis Presley, and Jerry Lee Lewis.
İstanbul Resitalleri’nin Beşinci Sezonunda Eric Le Sage
Santralistanbul’da İklim Değişikliği Sergisi Amerika’da yüzbinlerce kişi tarafından ziyaret edilen Amerikan Doğal Tarih Müzesi’nin 2009 yılında New York’ta açtığı İklim Değişikliği adlı sergi 4 Ekim 2011 - 15 Ocak 2012 arasında Santralistanbul Ana Galeri’de ziyaretçilerini bekliyor. Her yaşa hitap eden sergi, günümüzün en büyük sorunlarından biri olan iklim değişikliğine karşı sunduğu çözümleriyle dikkat çekiyor.
Climate Change Exhibition at Santralistanbul
Climate Change, the exhibition that the American National History Museum held in New York in 2009 and that was visited by hundreds of thousands of people awaits visitors at santralistanbul’s Main Gallery between 4 October 2011 and 15 January 2012. Addressing people of all ages, the exhibition draws attention to solutions to one of today’s greatest problems.
www.biletix.com
www.iksev.org www.santralistanbul.org
Dört sezondur müzik dünyasının parlayan isimlerini müzikseverlerle buluşturan İstanbul Resitalleri beşinci sezona da konuşulacak bir konserle başlıyor. 7 Ekim’de Financial Times gazetesi tarafından ‘Fransız piyano geleneğinin en yüksek düzeyde rafine edilmiş örneği’ olarak gösterilen Eric Le Sage konseriyle başlayacak sezonda, yıl boyunca birbirinden önemli isimler sahne alacak.
Eric Le Sage in the Fifth Season of the Istanbul Recitals
Uniting music lovers with stars of the music world for four seasons, Istanbul Recitals kicks off its fifth season with yet another no-nonsense concert. The season that will begin with the concert by Eric Le Sage who Financial Times described as “The most refined example of French piano tradition” on 7 October, will feature important names throughout the year.
www.istanbulrecitals.com
10
1-27EKIM.indd 10
9/27/11 1:44:51 AM
1-27EKIM.indd 11
9/27/11 1:44:54 AM
Ekim Günlüğü October Diary
13.10 21.10 29.10 4 ilde Cem Adrian
21. Akbank Caz Festivali’nde Caz tutkunları 21 yıllık geçmişiyle Türkiye’nin en uzun soluklu festivallerinden olan Akbank Caz Festivali bu yıl kapılarını 13 Ekim 3 Kasım arasında açıyor. Arild Andersen, Charles Lloyd, The Ray Gelato Giants ve ZAZ gibi dünyaca ünlü isimlerin sahne alacağı festival, JAmZZ Akbank Caz Festivali Genç Yetenekler Yarışması etkinliğiyle genç yeteneklere bu ustalarla aynı sahnede olma imkânı sunuyor.
EKİM OCTOBER 2011
Jazz enthusiasts st at the 21 Akbank Jazz Festival
Son albümü Kayıp Çocuk Masalları ile hayran kitlesini arttıran Cem Adrian, yeni konserler dizisiyle sevdiklerinin karşısına çıkıyor. İlk albümünü yayınladığı günden bugüne sesi, güçlü yorumu ve alışılmışın dışında cesur müziğiyle müzik dünyasının çok konuşulan ismi olan Adrian, 7 Ekim’de İstanbul, 14 Ekim’de Eskişehir, 21 Ekim’de İzmir ve 23 Ekim’de Antalya’da sevenleriyle buluşacak.
Cem Adrian in 4 provinces
Increasing his fan base with his latest album ‘Kayıp Çocuk Masalları’, Cem Adrian will be performing in front of fans with a new series of concerts. Adrian, who has made a name for himself with his voice, powerful interpretation and unusually courageous music ever since his first album, will be performing on 7 October in Istanbul, 14 October in Eskişehir, 21 October in Izmir and 23 October in Antalya.
Akbank Jazz Festival, one of the most rooted festivals in Turkey with a past of 21 years, is opening its doors this year between 13 October and 3 November. The festival that will host world-famous names like Arild Andersen, Charles Lloyd, The Ray Gelato Giants and ZAZ gives young talent the opportunity to share the same stage with the masters with the JAmZZ Akbank Jazz Festival Young Talent Competition event.
www.akbanksanat.com
Cumhuriyet Bayramı Kutlu Olsun 29 Ekim 1923, Cumhuriyet’in ilan edildiği gün. Cumhuriyet Bayramı bu yıl da ülkenin dört bir yanında coşkuyla kutlanacak. Mustafa Kemal Atatürk’ün 10. Yıl Nutku’nda en büyük bayram olarak nitelendirdiği Cumhuriyet Bayramı, Türkiye Cumhuriyeti’nin de doğum tarihi olarak anılıyor. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun!
Happy Republic Day
Turkey was declared a Republic on 29 October 1923 and will be celebrated across the nation this year with the same enthusiasm as ever. Republic Day, which is regarded as the greatest celebration in Mustafa Kemal Atatürk’s 10th Year Speech, is also acknowledged as the founding day of the Turkish Republic. Happy 29 October Republic Day!
www.biletix.com
12
1-27EKIM.indd 12
9/27/11 1:44:58 AM
1-27EKIM.indd 13
9/27/11 1:45:01 AM
İstanbul sinemalarında
Yaşama Rehberi Living Guide
Filmekimi
FIlmekImI In cInemas across Istanbul
İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından bu yıl dokuzuncusu düzenlenen Filmekimi, 8-15 Ekim tarihleri arasında. Filmekimi, 31 filmle zengin bir programa sahip. Atlas, Beyoğlu, Cinebonus Maçka G-Mall sinemalarında izleyiciyle buluşacak filmler, 11.00, 13.30, 16.00, 19.00 ve 21.30’da gösterime girecek. Organized by the Istanbul Foundation for Culture and Arts, the 9th Filmekimi will be held from 8 to 15 October. The festival will feature a rich program comprising 31 films. The films will be screened at Atlas, Beyoğlu, and Cinebonus Maçka G-Mall cinemas at 11:00, 13:30, 16:00, 19:00 and 21:30.
TezgahtaBalık
FISH ON COUNTERS
Haziran ayında Karadeniz’e göç eden balıkların beslenme sürelerini tamamlayıp Marmara’ya dönmesiyle bollaşan balık, sofraları şenlendiriyor. Özellikle şeker, kalp ve kolesterol hastalarının sofralarından eksik etmemeleri gereken balık, vücudumuzun en önemli gereksinimlerinden A, B ve D vitamini deposu.
Saksılarda Aynısefa
There’s an abundance of fish everywhere now that they’ve finally completed their breeding season after migrating to the Black Sea in June. Fish, an indispensable for diabetics, and those suffering heart and cholesterol related illnesses, are packed with vitamins A, B, and D, the most important requirements of our bodies.
Pot MarIgold In Pots
EKİM OCTOBER 2011
Şamdan çiçeği ya da bahçe nergisi olarak da bilinen aynısefa bitkisi ekim ayının gelmesiyle saksılardaki yerini aldı. Canlı renkli çiçekleriyle evinize ayrı bir hava katacak olan aynısefa aynı zamanda şifalı bitkiler kategorisinde. Aynısefa, merhemiyle ayaktaki mantarları yok ederken çayıyla da mide rahatsızlıklarına son veriyor. Pot Marigold, known also as Common Marigold or Garden Marigold, has taken its place in pots with the onset of October. Adding a unique atmosphere to houses with its bright flowers, pot marigold is also listed as a medicinal plant. While it eliminates fungus on feet when used as a crème, its tea gets rid of stomach problems.
14
1-27EKIM.indd 14
9/27/11 1:45:06 AM
1-27EKIM.indd 15
9/27/11 1:45:08 AM
Dallarda Kestane
Yaşama Rehberi Living Guide Chestnuts On Branches
Sonbaharda doğanın insanoğluna verdiği en iyi hediyelerden biri olan kestane kendiliğinden yetiştiği için organik bir tarım ürünü. En özel yemeklere tat veren kestane, bedensel ve zihinsel yorgunluğa iyi geldiği gibi kandaki kolesterol oranını da düşürüyor. Püresi, kebabı, şekerlemesi ya da haşlaması yapılarak tüketilen kestane, dikiminden on beş yıl sonra meyve vermeye başlıyor. Chestnuts, one of nature’s best gifts to humankind in autumn, are a totally organic agricultural product as they grows without any cultivation. Flavoring the most special dishes, chestnuts are good for physical and mental lethargy as well as reducing blood cholesterol. Consumed as a puree, kebab, and candy or boiled, chestnuts produce fruit 15 years after being planted.
Bahçelerde Zeytin hasadı OlIve Harvest In Gardens
Ekim ayının ortalarında yeşil çizik zeytinin hasadıyla başlayan zeytinlerin toplanması ay boyunca devam eder. Zeytinyağı üretiminin de ilk aşaması olan bu evrede toplanan zeytinler dal ve yapraklarından ayrılıp temizlenerek çuvallara konur. Yağhanelerde zeytinlerin yağı çıkarılır. Bekletilen yağın dibe çöken tortusu sabun yapımında kullanılırken, diğer kısım sofralara ayrı bir tat katan zeytinyağını oluşturur. Collection of olives begins when green olives are harvested in the middle of October, It continues for the whole month. This stage that’s also the first phase of olive oil production entails separating the olives from their branches and leaves and placing them in sacks. The oil is extracted from the olives in rendering plants. The sediment that settles in the bottom from the oil that’s rested is used in soap making while the other section is used to add flavor to foods.
Tezgâhlarda İğde
Sılverberrıes On Shop Counters
EKİM OCTOBER 2011
Haziran başında açan çiçekleriyle sokaklara hoş kokular yayan iğde, meyvesiyle tezgâhlarda. Bağırsak rahatsızlıklarına faydası sebebiyle sık sık tüketilmesi önerilen iğde, aynı zamanda böbrek sorunlarının tedavisinde kullanılıyor. Çoğunlukla Akdeniz Bölgesi’nde yetişen ve zeytine benzer sarımsı meyveleri olan iğdenin çiçeği kaynatılıp balla tatlandırıldığında egzama ve öksürüğe iyi geliyor. Silverberries, which leave a pleasant scent in the air with their flowers that blossom in early June, are now available in shops with their fruits. Recommended for regular consumption due to their powerful affects against bowel problems, silverberries are also used to treat kidney illnesses. Grown mostly in the Mediterranean Region and with yellow fruits that resemble olives, silverberry flowers can be used against eczema and coughs when boiled and flavored with honey.
16
1-27EKIM.indd 16
9/27/11 1:45:13 AM
1-27EKIM.indd 17
9/27/11 1:45:15 AM
sinema/CINEMA
Ustaların elinde yeniden şekillendi:
Üç Silahşörler
RENEWED IN THE HANDS OF MASTERS: The Three Musketeers
EKİM OCTOBER 2011
Yönetmen: Paul W. S. Anderson Senaryo: Alex Litvak Yapım: 2011 / Amerika Tür: Aksiyon-Macera Oyuncular: Orlando Bloom, Milla Jovovich, Logan Lerman, Ray Stevenson, Juno Temple, Luke Evans Director: Paul W. S. Anderson Screenplay: Alex Litvak Production: 2011 / U.S.A Genre: Action, adventure Cast: Orlando Bloom, Milla Jovovich, Logan Lerman, Ray Stevenson, Juno Temple, Luke Evans
Alexandre Dumas’nın ölümsüz eseri Üç Silahşörler farklı bir bakış açısıyla tekrar beyaz perdeye uyarlandı. Daha önce yönettiği bilimkurgu ve aksiyon filmlerinde büyük başarı yakalayan Paul W.S. Anderson, bu klasik hikâyeye yeni bir soluk getiriyor. 14 Ekim’den itibaren üç boyutlu olarak sinemalarda gösterime girecek olan film, usta oyuncu kadrosuyla da beklentileri karşılıyor. Film, asabi bir genç olan D’Artagnan’ın kötülüklere karşı koymak için Krallık Muhafız Birliği silahşörlerinden Athos, Porthos ve Aramis’le güçlerini birleştirmesini konu alıyor. Soysuzlar Çetesi’ndeki rolüyle Oscar ödülü kazanan Christoph Waltz’ın canlandırdığı Kardinal Richlieu’nün şeytani planlarını bozmak için güç birliğine giren kahramanlar, Buckingham Dükü rolündeki Orlando Bloom ve hain Milady rolündeki Milla Jovovich ile karşı karşıya gelecekler. Maceranın bir an bile eksik olmadığı filmde Athos’u Matthew Macfadyen, Porthos’u Ray Stevenson, Aramis’i Luke Evans canlandırırken bu üçlüye sonradan katılan D’Artagnan rolünde ise Logan Lerman’ı izleyeceğiz.
The immortal masterpiece by Alexandre Dumas, The Three Musketeers has just been adapted to cinema with a different perspective. Paul W. S. Anderson, who became hugely successful as a director of science fiction and action films, brings a breath of fresh air to this classic story. The film, to be released in 3D format from 14 October, meets expectations with its superior cast as well. Musketeers of the Guard, Athos, Porthos and Aramis join forces with the hotheaded young man D’Artagnan to prevent the villainous Cardinal Richlieu (Oscar winner Christoph Waltz) from seizing the French throne. But their plans are interrupted when the Buckingham Duke (Orlando Bloom) and the beautiful Milady (Milla Jovovich) deal them a major blow. The adventure-packed film stars Matthew Macfadyen (Athos), Ray Stevenson (Porthos), and Luke Evans (Aramis) as well as Logan Lerman (D’Artagnan).
18
1-27EKIM.indd 18
9/27/11 1:45:23 AM
1-27EKIM.indd 19
9/27/11 1:45:24 AM
DVD/DVD
SEVGİ, SUÇ VE PİŞMANLIĞIN BİRLEŞTİĞİ FİLM: Bıutıful A FILM OF LOVE, CRIME, AND REGRET: Biutiful Geçen Ocak ayında vizyona giren ve mükemmel dramatik sahneleriyle seyirciyi derinden etkileyen Biutiful, çocukları için yasadışı işlerle para kazanmaya çalışan sorunlu ama sadık ve duyarlı bir babanın hikâyesini yansıtıyor. Filmde, 2004 yılında ‘İçimdeki Deniz’ filmiyle En İyi Erkek Oyuncu-Drama dalında Altın Küre’ye aday gösterilen, ‘İhtiyarlara Yer Yok’ filmiyle Oscar kazanan ünlü aktör Javier Bardem’e, Maricel Álvarez ve Hanaa Bouchaib eşlik ediyor. Barcelona’da çekilen filmde Uxbal adında, kanuna aykırı işleri yüzünden polisle başı derde giren bir adamı canlandıran Javier Bardem, performansıyla 2010 Cannes Film Festivali En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’ne lâyık görüldü. İki Oscar adaylığı bulunan filmin yönetmenliğini ve senaristliğini Paramparça Aşklar ve Köpekler, Babil ve 21 Gram gibi filmlerinden tanıdığımız Alejandro González Iñárritu yapıyor.
Biutiful, which hit the big screen last January and deeply affected viewers with its dramatic scenes, tells the story of a loyal and sensitive father who tries to make money, illegally. Maricel Alvarez and Hanaa Bouchaib co-star alongside Javier Bardem, a Golden Globe nominee for Best Male Actor in his role in ‘The Sea Inside’ in 2004, and Oscar winner for his role in ‘No Country for Old Men’. Javier Bardem, who brings to life Uxbal, a character who is in constant trouble with the police due to his illegal activities, won Best Male Actor Award at the 2010 Cannes Film Festival for his performance in this film that was shot in Barcelona. Alejandro González Iñárritu, a two-time Oscar nominee and famous for films like ‘Amores Perro’, ‘Babel’ and ‘21 Grams’ wrote and directed the film. Director/Screenplay: Alejandro Gonzalez Inarritu Cast: Hanaa Bouchaib, Javier Bardem, Maricel Álvarez
EKİM OCTOBER 2011
Yönetmen/Senarist: Alejandro Gonzalez Inarritu Oyuncular: Hanaa Bouchaib, Javier Bardem, Maricel Álvarez Director/Screenplay: Alejandro Gonzalez Inarritu Cast: Hanaa Bouchaib, Javier Bardem, Maricel Álvarez
RAFTAKİLER On the shelves
n Suç Batağı / Empire n Kasabadaki Yabancı / High Plains Drifte n Karayip Korsanları Gizemli Denizlerde / Pirates of the Caribbean: On Stranger Tides n Tehlikeli Aslar / Smokin Aces
20
1-27EKIM.indd 20
9/27/11 1:45:27 AM
1-27EKIM.indd 21
9/27/11 1:45:29 AM
KİTAP/BOOKS AŞKA ÖVGÜ ALAIN BADIOU – NICOLAS TRUONG Can Yayınları / Can Yayınları Fiyatı / Price: 8 TL
Okumadan sonbaharı yaşamayın
AŞKA ÖVGÜ
Don’t experIence autumn wIthout readIng thIs book ÉLOGE DE L’AMOUR Bazıları sonbahara romantik girer. Havada dolaşan hüzün dalgası aşklara da sebebiyet verebilir. Eğer böyle bir havadaysanız iki felsefecinin bu kısa ama ufuk açıcı kitabını okumadan mevsime adım atmayın! Kitapta Truong soruyor, Badiou cevaplıyor. Neden bu kadar düşkünüz aşka; bunu sorguluyor Badiou. Aşk üzerine bu kadar şiir, roman, film, oyun varken aşk hakkında düşünmemek mümkün mü? Badiou, bu yoğun tutkunun farklı yüzlerine tanımlar getiriyor, aşkla bir sahne, bir dünya kurmanın yollarını arıyor. Badiou’nun temel tezi şu: “Aşkın yeniden icat edilmesi, ama aynı zamanda savunulması da gerekiyor, çünkü dört bir yandan tehdit ediliyor.” Peki nedir bu tehditler? Günümüz dünyasında çıkar ve güvenliğin her şeyin üstünde tutulması aşka en büyük tehdit ona göre. Oysa aşk, tüm dünyayı kapsayacak, ortaklaşa bir yaşamın savunma aracı, hatta direnişi... Tehdit altındaki aşkla başlayan kitap, aşkın gerçekliği, aşkla siyaset, aşkla sanat diye devam ediyor. Merak edenler için, Badiou’nun aşk tanımıyla bitirelim: “Aşk inatçı bir serüvendir. Serüven dolu tarafı gereklidir gerekli olmasına ama inat da gerekir. Karşımıza çıkan ilk engelde, ilk ciddi görüş ayrılığında, ilk sıkıntılarda vazgeçmek aşkın bozulmuş bir halini yansıtır. Gerçek aşk uzamın, dünyanın ve zamanın yarattığı engelleri kalıcı biçimde, kimi zaman acı çekerek alt eden aşktır.”
EKİM OCTOBER 2011
Some people enter autumn in love. The melancholic atmosphere in the air can result in sparks of love too. If you’re feeling this way, then don’t enter the new season without reading this short yet enlightening book written by two philosophers; Truong asks and Badiou answers… Why are we so keen on love? That’s what Badiou questions. Is it possible not to think about love when so many poems, novels, films and plays are based on it? Badiou brings descriptions to the different aspects of this intense passion and searches for a stage, a world based on love. His basic thesis is this: “Love has to be rediscovered, but it also requires protection because it’s under threat from all corners.” So what are the threats? According to him, love’s greatest threat is that today’s world is based on self-interest and trust. Whereas love is actually a defense tool of a common life, in fact, it’s resistance that should encompass the whole world… The book that begins with a love under threat continues with the reality of love, politics with love, and art with love. For those of you who are interested, let’s conclude this review with Badiou’s description of love: “Love is a stubborn adventure. The adventure aspect is necessary but it also requires stubbornness. Giving up when we face the first obstacle, the first serious difference of opinion, the first problems reflect a ruined love. True love is a love that overcomes the obstacles created by space, the world and time, and sometimes painfully.”
Raftakiler / On the shelves n Ten ve İz / David Le Breton (Sel) n Heyulanın Dönüşü / Yiğit Bener (Can) n Genç Bir Romancının... / Umberto Eco (Kırmızı Kedi)
n Var mısın Yok musun? / Guido Sgardoli (ON8) n Varolmayanlar / Doğu Yücel (Doğan)
22 1-27EKIM.indd 22
9/27/11 2:34:46 AM
1-27EKIM.indd 23
9/27/11 2:34:48 AM
Colors of Life
EK襤M OCTOBER 2011
Hayat覺n Renkleri
24
1-27EKIM.indd 24
9/27/11 1:45:34 AM
VAPURDAmartı... Belki yüzlerce kez gittikleri yola her seferinde aynı hevesle kendilerine doğru atılan simit parçalarını kapmaya çalışan onlarca
kanat çırpışları... Her biri birbiriyle yarışan, yaşamını denizin kendisine sunduklarıyla sağlayan koca kuşlar! Vapur yolculuklarının neşeli yol arkadaşları... Başlarında genellikle siyah işaretler bulunduran gri ya da beyaz renkli martılar cesaretleriyle bilinir. Perdeli ayakları, uzun gagası ve iri gövdesi ön plandadır. Kuluçka sürecinde dişi ve erkek kuş, görevi paylaşır. Henüz birkaç haftalıkken uçmaya başlayan martılar, hep birlikte yaşamayı ister. Ta ki içlerinden bir Jonathan Livingstone çıkana dek... Amerikalı yazar Richard Bach’ın kaleme aldığı ‘Martı Jonathan Livingstone’, herkesten farklı olmayı, sürünün dışına çıkmayı kafasına koyan martı Jonathan’ın hikâyesidir. “Küçük bir martı bu Jonathan Küçük bir martı o kadar Uçmak istiyordu Jonathan Uçmak istiyordu ama farklı...”
He Wanted To Fly
Uçmak İstiyordu
But Not In The Same Way…
Ama Farklı... of seagulls that try to catch handfuls of bagel that’s thrown at them from the ferry… Wings flutter with the same excitement every time on this journey that they’ve been on possibly hundreds of times… Huge birds that compete against each other, that live with whatever the sea offers! The jovial companions of ferry rides… Grey or white seagulls, which generally have black marks on their heads, are known for their courage. Gulls have winged feet, long beaks and large bodies. Female and male birds share responsibilities during incubation. Flying when just a few weeks old, gulls live communally. Until of course one of them decides to be Jonathan Livingston… ‘Jonathan Livingston Seagull’, written by the American author Richard Bach, tells the story of the gull, Jonathan, who doesn’t want to conform and is determined to escape the flock. “This Jonathan is a small gull, That’s all. Jonathan wanted to fly, He wanted to fly but not in the same way…”
EKİM OCTOBER 2011
TENS
25
1-27EKIM.indd 25
9/27/11 1:45:35 AM
Dünden Bugüne From Past to Present
Ayna ayna söyle bana, Benden güzel varmola?
“MIrror mIrror on the wall, Who In the land Is the faIrest of them all?”
EKİM OCTOBER 2011
BY ELA ATA
26 DUNDEN AYNA.indd 2
Kötü kalpli kraliçenin aynaya sorduğu bu soru hepimizin bildiği bir masalın başlangıcı. Kraliçenin aynada yansımasına bakarak kendini onaylatması, insanoğlunun yüzyıllardır kendi görüntüsüyle ilgilenişinin küçük bir örneği. This question that the wicked witch asks the mirror is the beginning of a fairytale we all know. The queen’s approval of her reflection in the mirror is just a small example of the admiration that humankind has felt towards its own appearance for centuries…
9/27/11 1:46:33 AM
DUNDEN AYNA.indd 3
9/27/11 1:46:37 AM
Dünden Bugüne From Past to Present
Aynanın yansıtma özelliği, bu aracı simyayla birbirine yakın kıldı. Ayna, bilimle büyünün bu ilginç yakınlaşmasına tanıklık etti. Eğlence mekânlarında çok sık rastlanan disko topları aynanın farklı yansıtma özelliğinin kullanıldığı en güzel örneklerden biri. Alchemy and the mirror have a lot in common.The mirror witnesses this interesting intimacy between science and magic. Disco balls, commonly seen in entertainment places, are one of the best examples of the mirror’s different reflective qualities.
SURETİNİNgörüntüsü hakkında az da olsa bilgi A SHADOW OR A
EKİM OCTOBER 2011
yansıması
olan
gölge,
insanın
reflection, was actually enough to give a small
veriyordu aslında. Ancak görüntü bu kadar keskin ve koyu hatlardan oluşmuyordu. Bunun ötesinde çok daha açık, berrak bir görüntüyü görebilmek istiyordu insanoğlu. Bu netliğe doğanın yansıtıcı gücüyle büyük oranda yaklaşılıyor. Parlak ve siyah taşlar ya da bir su birikintisinde görünenler doğal yollarla yansımayı izlemenin örnekleridir aslında.
idea of a person’s appearance. But it was never quite clear. Humankind wanted something that would perfectly reflect and this was mostly achieved by nature’s reflective power; shiny or black stones or even puddles are just a few examples of watching reflections naturally.
İLK AYNALAR METALDEN
METAL MIRRORS
Güzelliğe önem veren Akdeniz medeniyetleri ayna yapımında önemli bir yere sahip. Metalden yararlanarak geliştirilen aynalarda tunç, kalay ve bakır kullanılıyordu. Çoğunlukla içbükey olan aynaların çapı da küçüktü. Arkasına mitolojik figürlerin resmedildiği, çok az kişide bulunan aynaların üstleri, oksitlenip kararmasın diye bir örtüyle kapatılırdı. Zenginlik ve lüksün bir sembolü olan aynalar, kadınların vazgeçilmeziydi. Yapısında zamanla gümüş ve altının da kullanıldığı aynaların değeri, çoğu zaman dönemin varlıklı kadınlarına ödenen çeyiz bedeline eşti. Cam aynaların üretimi, açık renkli, ince ve düz cam üretilemediği ve ani sıcaklık değişimleri sonucu camın kırılıp deforme olmasının önüne geçilemediği için gecikti. Cam ayna denemeleri, çapı birkaç santimetreyi aşmayan sembolik örneklerle sınırlı kaldı.
Placing great importance on beauty, Mediterranean civilizations played a significant role in the making of the mirror. They used bronze, tin, and copper on mirrors that were developed using metal. These mirrors that were mostly concave were also small in diameter. Owned by very few people, the tops of the mirrors with rears that were decorated with mythological figures were covered with a cloth to prevent oxidization and therefore darkening. A symbol of wealth and luxury, mirrors were the indispensables of women. The value of mirrors for which silver and gold were gradually used as well was generally equal to that of a dowry paid for the wealthy women of the era. The production of glass mirrors came late because humankind was unable to prevent glass from breaking and being deformed - they were unable to produce thin, light colored flat glass. Experimentations with glass mirrors were limited to symbolic examples that did not exceed a few centimeters in diameter.
28 DUNDEN AYNA.indd 4
9/27/11 1:46:41 AM
DUNDEN AYNA.indd 5
9/27/11 1:46:45 AM
OPTİK VE YANSITMA PRENSİBİ THE PRINCIPLE OF OPTICS AND REFLECTION
17’nci yüzyılda Kepler ile doğan optik bilimi, aynanın yansıtma özelliğinin ışıkla ne denli ilişkili olduğunu da kanıtladı. Aynaya değen ışınlar yansıma kanunlarına uygun olarak yansır ve bu ışınların uzantılarının kesiştiği yerde aynada gördüğümüz görüntü oluşur.
EKİM OCTOBER 2011
Optical science, which was born with Kepler in the 17th century, proved just how related a mirror’s reflection and light are. Rays that hit a mirror reflect in line with reflection laws and the appearance we see in the mirror is the point where the extension of these rays meet.
SAYDAM CAMA ERİŞMEK ZAMAN ALDI
IT TOOK SOME TIME BEFORE TRANSPARENT GLASS WAS ACHIEVED
Düz ve saydam camı elde etmek için birkaç teknik kullanıldı. Bunlardan en bilindik olanı üfleme tekniği. Bir noktaya tutturulan cam parçasının üflenerek hızla döndürülmesi ve bir zemine iyice yayılmasıyla uygulanan bu yöntemi silindir cam tekniği izledi. Bu teknik, ayna yapımında camdan yararlanılmasının da ilk adımı oldu. Camın bir boru yardımıyla üflenmesiyle düzgün parçalar elde edildi. Camın ayna özelliği kazanması için sırlanması gerekiyordu. Avrupa’da soğuk kurşun uygulaması; kurşun, kalay, gümüş karışımları, cıvalı gümüş kullanımı gibi teknikler geliştirildi.
A few techniques were used to achieve flat and transparent glass. The most common one was the blowing technique. The cylinder glass technique followed the blowing technique which entailed blowing on a piece of glass that was attached to something and turning it around quickly and ensuring that it thoroughly spread on a surface. This technique was the first step that was taken in using glass in mirror production. Even pieces were achieved by blowing glass through a tube. Glass had to be glazed for it to become a mirror. In Europe, techniques using cold lead; lead, tin, and silver mixtures, and mercury – silver were developed.
VENEDİKLİLER İŞİN USTASI
VENETIANS WERE THE MASTERS OF MIRROR-MAKING
İnce, beyaz, saf cam elde etmeyi de, kristalit camı üretmeyi de başaran Venedikliler’dir. Kendilerini bir sanatçı gibi gören ve 16’ncı yüzyılda adeta altın çağını yaşayan Venedikliler, Avrupa’nın ve dünyanın gözlerini kamaştırmayı başardı. Doğu’da Isfahan’a, Lahor’a dahi ayna ihraç etmeyi başaran bu medeniyet, zaman içinde yeni teknikler geliştiremediği ve geniş boyutlu ayna üretemediği için 17’nci yüzyılın sonuna doğru Fransa ve Bohemya sanayisinin bu alandaki başarısına yenik düştü. Avrupa’da 17’nci yüzyılda baş gösteren aynalı oda çılgınlığı, odaların belki de yüzlerce aynayla kaplanmasıyla sonuçlandı. Ülkenin önde gelen kişileri onuruna verilen yemeklerde bu odalar kullanıldı ve ayna, adeta soyluluğun bir yansıması haline geldi. Başlı başına bir eşya olan ayna, 18’inci yüzyılda mobilyalarla bütünleşik olarak da kullanılmaya başlandı. Dolap bölmeleri, tıraş ve makyaj setleri, tuvalet masaları aynalı üretilir oldu. Yüzyılın sonuna doğru da burjuva evlerinde şöminelerin üzerine aynaların yerleştirilmesi sıklık kazandı.
It was the Venetians who discovered how to produce thin, white, pure glass as well as crystallite glass. Regarding themselves as artists and experiencing their golden age in the 16th century, the Venetians succeeded in captivating both Europe and the world. This civilization that exported mirrors to Isfahan in the East and even Lahore, was later unable to develop new techniques and produce large mirrors and towards the late 17th century, succumbed to the success of France and Bohemia in this field as a result. The mirror room craze that swept through Europe in the 17th century resulted in rooms being covered with possibly hundreds of mirrors. These rooms were used at receptions held on behalf of the country’s leading identities transforming the mirror into a reflection of nobility. In the 18th century, mirrors came to complete furniture as well. Cupboard doors, shaving and makeup sets as well as dressing tables came complete with mirrors. And, mirrors were placed on top of fireplaces in the homes of the wealthy towards the end of the century.
30 DUNDEN AYNA.indd 6
9/27/11 1:46:49 AM
DUNDEN AYNA.indd 7
9/27/11 1:46:50 AM
Dünden Bugüne From Past to Present MODERN YÖNTEMLER DEVREDE
MODERN METHODS
Ayna üretiminde 19’uncu yüzyılın ortalarına dek büyük bir değişiklik gözlenmedi. Yüzey yapımında sodyum tuzundan yararlanmak ve fırınlarda daha fazla sıcaklığa ulaşan yakıtlar kullanmak büyük gelişmeler sağladı. Fransa’daki Saint-Gobain cam atölyesi, üfleme tekniğinden sıyrılıp cam akıtma yöntemine geçti. Sırlama sorununu çözmek için civa yerine gümüş tercih edildi. Böylece aynalar daha parlak ve daha net görüntü vermeye başladı. 20’nci yüzyıla gelindiğinde aynalar artık lüks olmaktan çıkmış ve hayatın vazgeçilmezi arasına girmişti. Saint-Gobain fabrikası, on yılda yüzbinlerce metrekare ayna üretti. Cam üretimi için sodyum sülfatın kullanımı, gümüşlü kaplamanın civalı sırın yerini alması bu başarının temelini oluşturdu.
No major changes in mirror production were observed until the mid 19th century. Taking advantage of sodium salt on the surface and using combustibles that reached higher temperatures in ovens ensured greater developments. The Saint-Gobain glass workshop in France abandoned the blowing technique and began using the glass pouring technique. Silver was preferred instead of mercury to solve the glazing problem. In this way, a shinier and clearer reflection was achieved. By the time the 20th century came around, mirrors were no longer a luxury item – instead, they had become an indispensable part of life. The Saint-Gobain factory produced hundreds of thousands of square meters of mirror in 10 years. The factory’s success was mostly owed to using sodium sulfate to produce glass, and silver coating replacing mercury.
AYNALI ODA ÇILGINLIĞI AVRUPA’DA 17’NCİ YÜZYILDA BAŞ GÖSTERDİ...
EKİM OCTOBER 2011
The mIrror room craze kIcked off In Europe In the 17th century.
32 DUNDEN AYNA.indd 8
9/27/11 1:46:55 AM
DUNDEN AYNA.indd 9
9/27/11 1:46:57 AM
Dünden Bugüne From Past to Present
Araçlarda ve trafikte kullanılan aynalar güvenli seyahat için kaçınılmaz. Mirrors used in cars and traffic are imperative for safe travel.
AYNA SAHİPLİĞİ KISITLANMIŞTI MIRROR LIMITATIONS
18’inci yüzyılda bakışınızın değdiği yerde bir ayna çıkıyordu karşınıza. Devletlere çok pahalıya mal olan aynaların evlerde bulunacak miktarına bazı devletler kota koydu. Cenevre Cumhuriyeti, odalarda birden fazla ayna olmasını, bunun belli bir boyutun üstüne çıkmasını yasakladı.
Çelik aynaların cam aynalarla birlikte yaygın bir şekilde üretilip kullanılması 16’ncı yüzyıla rastlar. It was in the 16th century that steel mirrors were produced and used commonly together with glass mirrors.
EKİM OCTOBER 2011
A mirror would appear everywhere you looked in the 18th century. Proving very expensive for governments, some enforced a quota on the number of mirrors in homes. Geneva prohibited more than one mirror in any room and limited their dimensions.
AYNASIZ HAYAT ‘YARIM’
LIFE WITHOUT a MIRROR IS ‘HALF’
Bugün hayatımızın çok önemli bir parçası aynalar. Sabah yüzümüzü yıkarken, işe gitmeye hazırlanırken, yolda arabamızı kullanırken... Hem bir ihtiyaç hem dekorasyonun önemli bir unsuru onlar. Gerçeği düşe, dar alanları derinliğe, her sabah uyandığımızda bizi kendimize kavuşturuyor ve bir anlamda hayatımızı tamamlıyorlar aslında. Belki bu yüzden fotoğrafçı David Hockney’in dediği gibi, ‘aynasız bir hayatı düşünmek, onu yarım algılamaktır.’
Mirrors are today an extremely important part of our lives. When washing our faces in the morning, getting ready to go to work, and driving… They are both a need and important decorative pieces. They make reality a dream, give narrow spaces depth, and reunite us with ourselves every morning. In a sense, they complete our lives. That may be why the photographer David Hockney says ‘imagining a life without a mirror is to perceive only half of it’.
34 DUNDEN AYNA.indd 10
(Sabine Melchior - Bonnet’nin Aynanın Tarihi adlı eserinden yararlanılmıştır.) (Sabine Melchior - Bonnet’s book called ‘The History of the Mirror’ was used as a reference.)
9/27/11 1:47:06 AM
DUNDEN AYNA.indd 11
9/27/11 1:47:08 AM
Yakın Plan
Close Up
Doğu Akdeniz’in davetkâr kenti
MERSİN
The InvItIng cIty of the East MedIterranean
MERSIN.indd 2
9/27/11 1:48:48 AM
Üç kıtanın birleştiği Anadolu yarımadasının Orta Güney Bölgesi’nde yer alan Mersin, Doğu Akdeniz sahilinde önemli bir liman kenti ve Türkiye’nin en büyük narenciye bahçesi. Mersin, located in the Central Eastern Region of the Anatolian peninsula where three continents come together, is an important harbor city on the South Mediterranean shore. It’s also Turkey’s largest citrus garden. By İlke Kamar Photo GÖKHAN DEĞİRMENCİ
MERSIN.indd 3
9/27/11 1:48:51 AM
Yakın Plan
Close Up
HERMersin’in simgesi ne, diye sorduğumuzda verebile- EVERY şehrin bir simgesi var. Akdeniz’in liman kenti
ceğiniz cevaplar diğer birçok Anadolu şehrine göre çok olacaktır. Portakal ve limon bahçeleri, tarihi eserleri, antik kentleri, Cennet ve Cehennem mağaraları aklımıza ilk gelenler. Mersin’e vardığımızda bu şehrin tarihi ve doğal yönden ne kadar zengin olduğunu hissediyoruz. Kentteki daha ilk saatimizi doldurmadan gördüğümüz tarihi yapılar, dev gökdelen, koca bir kent limanı, çok sayıda anıt, camiler ve daha birçokları Mersin’in Doğu Akdeniz’in en önemli kenti olduğunu anlatıyor bize. Kenti boydan boya kaplayan palmiye ağaçları, temalı parklar, yat limanı, Taşucu, Girne, Erdemli plajları şehre hayat veren noktalar.
city has a symbol. Mersin, the harbor city of the Mediterranean, has plenty of symbols and more than that of various other Anatolian cities. Orange and lemon gardens, historical monuments, ancient cities, and Cennet (Heaven) and Cehennem (Hell) caves are the first that spring to mind. We feel a wealth in terms of history and nature as soon as we arrive in Mersin. The historical structures, a giant skyscraper, a huge harbor city, many monuments, mosques and more tell us Mersin is the most important city of the East Mediterranean even before our first hour is up. The palm trees that line the length of the city, theme parks, marina, and Taşucu, Girne, and Erdemli beaches are what give the city life.
KIZKALESİ Efsaneye göre bu kale Korykos kralı tarafından kızını korumak için yaptırıldı.
EKİM OCTOBER 2011
Legend has it that King Korykos commissioned this castle in order to protect his daughter.
38 MERSIN.indd 4
9/27/11 1:48:55 AM
MERSIN.indd 5
9/27/11 1:48:56 AM
Yakın Plan
Close Up
Eski çarşıları, özellikle de Kilis Çarşısı eskisi kadar rağbet görmese de önemli. Mersin’de dikkat çeken bir diğer yapı da 52 kattan oluşan dev gökdelen. Şu an 5 yıldızlı bir otel olarak işletilen bu yapı, çevresine kurulan metropol alışveriş merkeziyle de kent mimarisinde ayrı bir görüntü oluşturuyor. Şehirde, Cumhuriyet tarihinin en büyük ikinci camisi olan Muğdat Camii’ni mutlaka görmelisiniz. Pozcu semtindeki 5 bin 500 kişilik caminin 81 metre yüksekliğinde üçer şerefeli dört minaresi var.
The old marketplaces, especially Kilis, are still important even though their popularity has waned. Another interesting structure in Mersin is the 52-floor giant skyscraper. Currently operating as a five-star hotel, this structure gives the city’s architecture a different appearance altogether with the contemporary shopping center around it. Muğdat Mosque, a must-see, is the second largest mosque of the history of the Turkish Republic. Located in the suburb of Pozcu, the mosque has a capacity for 5500 people and has four minarets (81 meters) with three balconies each.
MERSİN MÜZESİ
MERSIN MUSEUM
Kentin tarihine arkeolojik ve etnografik eserlerin sergilendiği müzede tanıklık edebilirsiniz. Bu müzede Roma dönemine ait mermer insan başları, heykel ve steller ile pişmiş kilden yapılmış mezarlar, Yumuktepe ve Gözlükule kazılarında çıkarılan Yeni Taş, Bakır Taş ve Eski Tunç dönemlerine ait eserler sergileniyor. Urartu, Helen, Roma ve Bizans dönemlerine ait çanak, çömlek, cam ve bronz eserler, sikkeler de dikkat çekici.
You can witness the city’s history in this museum that exhibits archeological and ethnographic objects as well as Roman marble busts, statues and clay tombs, and pieces discovered in the Yumuktepe and Gözlukule excavations that belong to the Neolithic, Chalcolithic, and Ancient Bronze ages. The pots and earthenware pots, glass and bronze objectives as well as the coins from the Urartu, Hellenistic, Roman and Byzantine eras are impressive.
tarihe bakış A LOOK AT HISTORY: Mersin ve civarının tarihine tanıklık etmek istiyorsanız, farklı dönemlere ait eserlerin bulunduğu Mersin Müzesi duraklarınızdan biri olmalı... Mersin Museum is a mustsee if you want to witness the history of Mersin and its surrounds. The museum exhibits objects from different eras.
NASIL GİDİLİR? GETTING THERE
EKİM OCTOBER 2011
Onur Air’in İstanbul’dan Adana’ya 1 saat 30 dakika süren seferleri Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe günleri saat 06:35, 19:35; Cuma günü saat 06:35, 13:35, 19:35, Cumartesi günü saat 06:35, 19:35 ve Pazar günü saat 11:35, 19:35’te. Adana’dan İstanbul’a ise Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe günleri saat 08:55, 21:55; Cuma günü saat 08:55, 16:05, 21:55; Cumartesi günü saat 08:55, 21:55 ve Pazar günü saat 14:05,21:55’de. Onur Air’s 1 hour and 30 minute flights from Istanbul to Adana depart Mondays, Tuesdays, Wednesdays, and Thursdays at 06:35 and 19:35; Fridays at 06:35, 13:35, and 19:35; Saturdays at 06:35, 19:35; Sundays at 11:35 and 19:35. Flights from Adana to Istanbul depart Mondays, Tuesdays, Wednesday, and Thursdays at 08:55 and 21:55; Fridays at 08:55, 16:05, and 21:55; Saturdays at 08:55, 21:55, 21:55; Sundays at 14:05 and 21:55.
40 MERSIN.indd 6
9/27/11 1:49:00 AM
MERSIN.indd 7
9/27/11 1:49:02 AM
Yakın Plan
Close Up CENNET, CEHENNEM AND DıLEK CAVES
Mersin’den Narlıkuyu’ya doğru yol almaya başlıyoruz. Buranın balık lokantaları meşhur. Narlıkuyu’nun asıl ünüyse hemen yanı başındaki Üç Güzeller Mozaiği ile Cennet, Cehennem ve Dilek mağaralarından geliyor. Üç Güzeller Mozaiği; Aglaia, Thalia ve Euphrosyne adlı üç tanrıçayı yarı çıplak dans ederken betimleyen mozaik figüründen ismini alıyor. Koruma altında ve müzeye dönüştürülmüş durumda. Narlıkuyu’da kaya yapısı mağara oluşumu için çok elverişli olduğu için irili ufaklı çok sayıda çöküntü-obruk, mağara bulunuyor. Cennet ve Cehennem bunların en büyük ve etkileyicileri. Cennet mağarasına 460 basamaklı merdivenle iniliyor. Dibe inerseniz çok etkileyici bir görüntüye tanık olacaksınız.
We head towards Narlıkuyu from Mersin. The fish restaurants here are famous. But what makes Narlıkuyu truly special is the Üç Güzeller Mozaiği (The Three Graces Mosaic) and Cennet, Cehennem and Dilek caves immediately next to it. The Three Graces gets its name from the mosaic that depicts the three goddesses Aglaia, Thalia and Euphrosyne dancing semi-naked. It’s protected and has been transformed into a museum. As the rock structure in Narlıkuyu is extremely suitable for cave formation, there are plenty of small and large caves in the area. Cennet and Cehennem are the largest and the most impressive of them all. You have to walk down 460 steps to reach Cennet cave where you’ll witness a very impressive visual feast.
EKİM OCTOBER 2011
CENNET, CEHENNEM VE DİLEK MAĞARALARI
42 MERSIN.indd 8
9/27/11 1:49:11 AM
MERSIN.indd 9
9/27/11 1:49:13 AM
MERSİN ATATÜRK EVİ VE MÜZESİ MERSİN ATATÜRK house and museum
Mersin belediye binasının kuzeyinde, Atatürk Caddesi üzerinde yer alan müze, 1917’de İsviçreli Krizmon tarafından yaptırıldı. Tahinci ailesince satın alınan ev, 1980’de kamulaştırıldı. Atatürk, 20 Ocak 1925 tarihinde, eşi Latife hanımla Mersin’e geldiğinde bu evde 11 gün misafir edildi. Bu yapı, günümüzde Atatürk Evi ve Müzesi olarak düzenlenmiş. İki katlı müzenin ilk katında, Atatürk’ün değişik tarihlerde Mersin’i ziyaretlerini ve Kurtuluş Savaşı’nı anlatan fotoğraflar ve belgeler var. İkinci katında ise çalışma, dinlenme, yatak ve misafir odaları ile şahsi eşyaları bulunuyor. Swiss Krizmon commissioned this museum on Atatürk Caddesi to the north of the Mersin council building in 1917. The house that was sold by the Tahinci family was expropriated in 1980. When Atatürk visited Mersin with his wife Latife on 20 January 1925, he stayed in it for 11 days. The structure now operates as the Atatürk House and Museum. The first floor of the two-story museum contains photographs and documents pertaining to Atatürk’s visits to Mersin and the War of Independence. The second floor on the other hand contains his office, resting, bed and guest rooms as well as his personal belongings.
EKİM OCTOBER 2011
Merdiven ve onu izleyen patika, duvarlarla çevrili küçük bir Bizans şapeline götürüyor sizi. Cehennem ise Cennet’in 75 metre doğusunda. 120 metre derinlikteki mağaranın duvarları çok dik, ancak profesyonel mağaracılar aşağı inebiliyor. Cehennem çukurunun öyküsü şöyle: Tanrı Zeus, ağzından alev fışkıran yüz başlı canavar Typhon’la girdiği savaşı kazanmış ve onu Etna Yanardağı’na sonsuza dek gömmeden önce bu çukurda saklamış. Mersin’de görmeden dönmeyeceğiniz bir diğer mağara da Dilek Mağarası. Buraya 20-30 basamaklı merdivenle iniliyor. Üç galerisi gezilebilen mağaranın havasının astım hastalıklarına iyi geldiği söyleniyor. Mağaradaki sarkıt ve dikitler özel ışıklandırmayla çok etkileyici görüntüler oluşturuyor.
The stairs and the path take you to a small Byzantine chapel surrounded by walls. Meanwhile, Cehennem is 75 meters east of Cennet. The walls of the 120-meter deep cave are very steep meaning that only professional climbers can reach the bottom. The story behind Cehennem is as such: The God Zeus defeated the hundred dragon-headed monster Typhon, who blew fire out of his mouth, and hid him in this cave before burying him forever in Mount Etna. Dilek is another cave that you should see while in Mersin. You only have to walk down 20-30 steps to get to the bottom of the cave that is said to be good for asthmatics. The cave, in which all three galleries are open to the public, is extremely impressive with a special lighting used to light up the stalactites and stalagmites.
44 MERSIN.indd 10
9/27/11 1:49:22 AM
MERSIN.indd 11
9/27/11 1:49:23 AM
LEZZETLİ alışveriş! FLAVORSOME SHOPPING
Mersin’in farklı medeniyetlere evsahipliği yapması mutfağına da yansımış. Ciğer ve tantuni şehrin yiyecek sembollerinden. Adres verelim: Yaprak Tantuni ve Ciğerci Apo. Mersin’in en bilinen yemişi ise seyyar tezgâhlarda karşınıza çıkan yaban mersini. Bu yemiş şeker hastalığının düşmanı olarak biliniyor. Kentteki modern ve geleneksel pazarlardan ise hediyelik eşya alabilirsiniz. The different civilizations that Mersin has hosted have reflected in its cuisine as well. Liver and ‘tantuni’ are the flavorsome symbols of the city. The best places to eat them meanwhile are Yaprak Tantuni and Ciğerci Apo. The most famous treat you’ll find on the streets in Mersin is the blueberry. Blueberries are known for its affects against diabetes. Meanwhile, you can purchase giftware from the traditional and modern marketplaces in the city.
TANTUNİ VE CEZERYE VAKTİ Mersin’de verilecek yemek molasında birçok lezzeti tatma imkânınız olsa da tantuni ve cezeryeyi pas geçmeyin. Kıyma, soğan, domates, sivri biber, maydanoz, sumak, tuz ve yufka ekmek kullanılarak yapılan tantuniyi, Yaprak Tantuni’de denemenizi öneriyoruz. Bir de burayla özdeşleşen Ciğerci Apo’da ciğer yemelisiniz. Mekânda kuzu ciğeri, kuyruk yağıyla birlikte şişe geçirilerek ateşte pişiriliyor; ezme, zeytinyağlı-nar ekşili salata, közde domates, soğan ve biberle servis ediliyor. Balık yemek isterseniz, Narlıkuyu’da Orfoz’u tavsiye ederiz. Mersin’in özel lezzetleri arasında meşhur tatlısı cezerye de var. Havuç, kırık ceviz ve Hindistan cevizinin birleşiminden oluşan bir tatlı bu. Hediyelik olarak da alabilirsiniz.
EKİM OCTOBER 2011
TIME FOR ‘TANTUNI’ AND ‘CEZERYE’ Even though there are plenty of different flavors to taste in Mersin, we strongly recommend ‘tantuni’ and ‘cezerye’. Made with minced beef, onion, tomatoes, pepper, parsley, sumac, salt and pastry, ‘tantuni’ is strongly recommended at Yaprak Tantuni. And you should also eat liver at Ciğerci Apo that’s now synonymous with Mersin. Lamb liver is cooked on a fire on a skewer together with tail fat and served together with ‘ezme’ (tomato dip with pepper and onions), salad with olive oil and pomegranate syrup, roasted tomatoes, onions and pepper. If you want to eat fish, then we recommend Orfoz in Narlıkuyu. The famous dessert ‘cezerye’ is one of Mersin’s special flavors. This is a sweet that’s made from a combination of carrot, walnut and coconut. It also makes an ideal gift.
46 MERSIN.indd 12
9/27/11 1:49:32 AM
MERSIN.indd 13
9/27/11 1:49:34 AM
360 Derece
360 Degrees YAKIN YERLER nearby sıghts Silifke Kalesi, Silifke Müzesi, Anamur, Mamuriye Kalesi, Taşucu, Kilikya Aphrodisiası, Uzuncaburç, Adam Kayalar Aziz Paul Kilisesi, Eshab-ı Kehf (Yedi Uyurlar Mağarası), Tarsus Şelalesi, Tarsus Müzesi&Kubat Paşa Medresesi, Erdemli, Kanlıdivane, Meryemlik (Aya Tekla), Üç Güzeller Mozaiği... Silifke Castle, Silifke Museum, Anamur, Mamuriye Castle, Taşucu, Kilikia Aphrodisias, Uzuncaburç, Adam Kayalar, St. Paul’s Church, Seven Sleepers, Tarsus Waterfall, Tarsus Museum &Kubat Paşa Madrasah, Erdemli, Kanlıdivane, Aya Tekla Church, The Three Graces…
KONAKLAMA ACCOMMODATION Taksim International Hotel Kuvayı Milliye Caddesi, No: 165, Mersin (0324) 336 10 10 Mersin Hilton-SA Hotel Adnan Menderes Bulvarı, Mersin (0324) 326 50 00
EKİM OCTOBER 2011
Yemeğin ardından Antalya’ya doğru yolculuklarını sürdürmek isteyenler, yaklaşık 45 dakika sonra, doğal güzelliğiyle ünlü Erdemli ilçesindeki Kızkalesi’ne ulaşabilirler. Kızkalesi’nin hikâyesine gelince... Evvel zaman içinde Korykos kralının çok güzel bir kızı varmış, ancak kaderi kötüymüş. Sarayın falcısına göre kızı bir yılan sokacakmış. Kral da yılanın ulaşmayacağını düşünerek denizin ortasındaki bu adaya bir kale yaptırmış. Ama kader insanın peşinden gelir ve onu denizin ortasında bile bulur. Günün birinde saraydan gönderilen üzüm sepeti içinde fark edilmeden taşınan bir yılan kızı sokup yaşamının sona ermesine sebep olmuş...
Mersin Hotel Camiişerif Mahallesi, 10. Sokak, No: 2, Mersin (0324) 232 16 40 Kilikya Hotel Kızkalesi, Erdemli (0324) 523 21 16
Those who want to continue their journey towards Antalya after eating can go to Kızkalesi (Maiden’s Castle) in Erdemli, which is famous for its natural beauty, roughly 45 minutes away. The story behind Kızkalesi goes like this: Once upon a time, King Korykos had a beautiful yet damned daughter. According to the palace fortuneteller, the girl was to be bitten by a snake. So the king had a castle built right in the middle of the sea thinking that the snake would not be able to reach it. But destiny cannot be changed. When a basket full of grapes was sent to the princess from the palace one day, a snake that was in the basket went unnoticed and bit the girl.
48 MERSIN.indd 14
9/27/11 1:49:42 AM
MERSIN.indd 15
9/27/11 1:49:44 AM
Söyleşi
Interview
“Olmadığım biri gibi davranamam”
OYLUM TALU
By ALİ DENİZ KUZU
‘Burası Haftasonu’ programındaki sıcak, samimi ve neşeli tavırlarıyla ekranlara soluk getiren Oylum Talu, yaz akşamlarında da ‘Bir Yaz Gecesi Rüyası’yla karşımıza çıktı. Habertürk TV’nin sevilen yüzü, aslında sağlam bir sanat alt yapısına sahip. Belki başarısının nedeni de bu. Bırakalım kendi anlatsın... Bringing a breath of fresh air to the screens with her warm, sincere and jovial nature on the TV program ‘Burası Haftasonu’, Oylum Talu appeared before us in summer in the program “Bir Yaz Gecesi Rüyası”. The much-loved face on Habertürk TV actually has a strong background in art. That may be why she’s successful. Let her do the explaining…
MARMARAma TV Bölümü’nde okudunuz, çektiğiniz
Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sine-
EKİM OCTOBER 2011
ödüllü kısa filmler var. Ama televizyonda devam ediyorsunuz. Neden sinemayla ilgili bir şeyler yapmadınız? Sinema sektörü çok zor ve erkek egemen bir sektör. Bir filmi ortaya çıkarmak için çok çalışmak gerekiyor. Sonuçta her zaman da başarılı olamıyor. Televizyonda daha kısa vadede başarıya ulaşırsınız. Sinema, bu alana aşk duymayanların yapabileceği bir mecra değil.
YOU
studied Cinema – TV at Marmara University’s Fine Arts Faculty and have shot award-winning short films. But you’re still in TV. How come you never went ahead with cinema? Kuruçeşme Arena in Istanbul last month, Yonca Lodi realized an occupational dream and captivated the audience at the very same time. The artist who released her first album in 1999 has actually been on the stage for 20 years despite still being very young. We spoke to Lodi about her music, personal life and travel habits.
50 OYLUM.indd 2
9/27/11 1:50:33 AM
HAZİRAN JUNE 2011
“I can’t be unnatural”
99 OYLUM.indd 3
9/27/11 1:50:35 AM
OYLUM TALU’NUN EN’LERİ OYLUM TALU’S FAVORITES İstanbul’un hangi semtlerinde yaşadınız? Levent ve şimdi Tarabya. İstanbul’un en güzel tarafı nedir? Sultanahmet. Tarih ve modern yaşamın iç içe olması. En sevdiğiniz kafe-restoran-gece kulübü? Sunset, Topaz, Vogue Şu an İstanbul’un neresinde olmak isterdiniz? Boğaz’da bir çay bahçesinde. Mümkünse Anadolu tarafı. İstanbul’a nereden bakmayı seversiniz? Evimden. Şehirdeki hüzün durağınız? Kışın Beyoğlu.
Keşke sanatta kendimi geliştirseydim, dediğiniz olmuyor mu? Ya da bu eğitim şimdiki mesleğinize ne katıyor? Yedi sene bale yaptım, balerin olarak sertifika aldım, 15 senedir gitar, üç senedir piyano çalıyorum. Sanatın aslında çeşitli yönleriyle iç içeyim. Şimdiki programım da çok geniş perspektifli bir program. Her konuda konuk ağırlıyorum. Bu yönlerim de tabii ki programa yansıyor. Televizyonculuğa başlamanız nasıl oldu? Sinema-televizyon okurken cnbc-e’de çalışmaya başlamıştım. Sonra Plato’da Sinan Çetin’in yanında deneyim kazandım. Ama asıl meslek hayatım Habertürk’te Ufuk Güldemir sayesinde başladı. Habertürk’e yapımcı olarak girmiştim fakat beni aynı zamanda rahmetli Ufuk Bey zorla ekran yüzü yaptı. Bu meslekte birçok kişiye emeği geçmiş, medya açısından çok önemli bir isimdi.
EKİM OCTOBER 2011
Do you wish you had developed in art? Or, what does your education contribute to your current profession? I studied ballet for seven years, received a ballet certificate, and have been playing guitar for 15 years and piano for three years. I’m actually involved in various aspects of art. My current program has a really wide perspective too. I welcome guests in every field. So naturally my artistic background reflects on the program.
İstanbul’da vazgeçemediğiniz bir alışkanlığınız var mı? Araba kullanmak.
Which suburbs in Istanbul have you lived? Levent and now Tarabya. What’s the best thing about Istanbul? Sultanahmet. Living history and contemporary life simultaneously. Your favorite café/restaurant or nightclub? Sunset, Topaz, Vogue Where in Istanbul would you like to be now? In a tea garden somewhere in the Bosphorus – preferably somewhere on the Asian bank. From where do you like to look out to Istanbul from? From my home. Where in the city is melancholic? Beyoğlu in winter. Which habit can’t you live without in Istanbul? Driving.
How did you get into TV? I began working at cnbc-e when I was studying cinema – TV. Then I gained experience alongside Sinan Çetin at Plato. But my real career started at Habertürk thanks to Ufuk Güldemir. I had commenced at Habertürk as a producer but he also made me a TV personality. He helped a lot of people in this profession and was a really important name in media.
52 OYLUM.indd 4
9/27/11 1:50:36 AM
OYLUM.indd 5
9/27/11 1:50:40 AM
Söyleşi
Interview
“BAŞKA PROGRAMA VAKİT YOK” Programlarınızda hem yapımcı hem de sunucusunuz. Avantaj ve dezavantajları neler? Ben aksini hiçbir zaman düşünmedim. Yapıma ters. Sadece sunucu olmak benim için çok sıkıcı olurdu. Bu şekilde programa daha çok hakim oluyorsunuz. Zorluklarına gelirsek, iki kat fazla çalışmanız gerekiyor ama sonuç her şeye değer.
“THERE’S NO TIME FOR ANOTHER PROGRAM”
Ekranda çok samimi, içinizden geldiği gibi davranıyorsunuz. Bu tarzınızı sevenler olduğu kadar sizi samimiyetsiz bulanlar da oluyor mu? Muhakkak ki çok samimiyetsiz bulanlar da oluyor. Ama bir insanın samimiyeti ve samimiyetsizliğini değerlendirmek için yakın arkadaş olmanız gerekir. Benim yakın arkadaşlarım, ekran önünde ve arkasında aynı olduğumu bilirler. Aslında saatlerce kesintisiz ekranda kalıyorum, promter’dan geçen yazıları okumadığım gibi, kendi sorularımı kendim soruyor, fikirlerimi paylaşıyorum izleyiciyle. Bu kadar senedir, bu kadar uzun bir programda insanın olmadığı biri gibi davranması herhalde imkânsız olurdu.
You’re very sincere and natural on TV. Are there people who find your style insincere? There’s no doubt that there are people who find me insincere. But you have to be close friends with a person to determine whether he/she is sincere or not. My close friends know that I’m the same on and off screen. I’m on TV continuously for hours and like I don’t read from the prompter, I ask my own questions and share my views with the viewer. I think it would be impossible to be on screen for so many years and on a program that’s continued for so long and not be yourself.
Bir Yaz Gecesi Rüyası programı sona erdi. Yeni yayın döneminde hangi programla sizi izleyeceğiz? Yeni dönemde, benim klasiğim Burası Haftasonu yine ekranda. Bu arada başka program yapmaya vakit bulamıyorum çünkü Müjdat Gezen Sanat Okulu Sinema - TV bölüm başkanlığı görevini yürütüyorum ve Uğur Dündar Televizyon Okulu’nda röportaj teknikleri dersi veriyorum. Aynı zamanda ben de akademik kariyer yapıyorum ve tez yazım aşamasındayım iki senedir. Onun için ancak program hazırlığı ve bu faaliyetlerle hafta tamamlanıyor.
The program “Bir Yaz Gecesi Rüyası” has finished. Which program will you produce in the new broadcast season? My classic “Burası Haftasonu” will again be screened this season. By the way, I don’t have time for another program because I’m also the head of Cinema – TV at Müjdat Gezen Art School and I teach interview techniques at Uğur Dündar Television School. At the same time, I’m working on an academic career and I’ve been writing a thesis for the last two years. So my week’s full with preparations for the program and these activities.
You produce and host your own shows. What are the disadvantages and advantages? I’ve never thought of doing anything else. It would be really boring to just be a presenter. You have much more control of the program this way. As for the difficulties, you have to work twice as hard but the result is worth it.
EKİM OCTOBER 2011
Oylum talu ekranların en başarılı ve sempatik yüzlerinden biri Oylum Talu ıs one of the most successful and lıkeable faces on TV.
54 OYLUM.indd 6
9/27/11 1:50:41 AM
OYLUM.indd 7
9/27/11 1:50:43 AM
EKİM OCTOBER 2011
Portre
Portrait
“PLANLAR VE GERÇEK ÖRTÜŞMÜYOR” Sizin bir programda bilinmeyen bir yönünüzden bahsetmeniz gerekse, o ne olurdu? Herhalde hayvan sevgim ve bir köpeğim olduğu olurdu.
“PLANS AND REALITY DO NOT COINCIDE”
Şimdiye kadar hangi konuklar sizi zorladı, kimlerin yanında daha çok rahat ettiniz? Kendi konuklarımı kendim belirliyorum ve her kanalda görmeye alışık olduğumuz yüzlerden ziyade, daha az tanınan ya da belki hiç tanınmayan ancak çok değişik özellikleri olan isimlerle program yapmayı seviyorum. Onun için hep konuklarımla rahatım.
Which guests have proved difficult and which have you felt comfortable with so far? I determine my own guests and rather than invite the same, familiar faces, I prefer to welcome people who are less known or maybe not known at all but have different qualities. That’s why I’m always comfortable with my guests.
Gelecekle ilgili hedefleriniz neler, medya dışında bir projeniz var mı? Özellikle gelecekle ilgili plan yapmamaya ya da hayal kurmamaya özen gösteriyorum. Medyada kurduğunuz planlar ve realitenin örtüşmediği çok oluyor. Akademik kariyerimi tamamlamak ise şimdiki tek hedefim.
What are your objectives for the future? Do you have a project that’s not related to media? I make a special effort not to make plans for the future, or dream. Media is fickle in that your plans and reality don’t often coincide. My only objective is to complete my academic career.
“Kayıp Yüzyılın Prensesi Oylum” adlı bir kitaba ilham oldunuz. Yazar, sizin için yazdığı kitabı “Ruhlarında prenses olan tüm kadınlara” adamış. Kitabın yazımı nasıl gerçekleşti, neler hissettiniz? Destek Yayınları bana böyle bir projeyle geldiğinde hem çok mutlu oldum hem de çok şaşırdım. Biri hakkında kitap yazılması o kadar önemli ki… Bu bana hayatımda verilmiş en güzel hediye. Benim hayatım, yaşadıklarım ve düşüncelerimden yola çıkılarak kurgulanan bu kitap aslında kadınların bir çoğunun hissettiklerini anlatıyor.
If you had to mention something that we don’t know about you in a program, what would it be? Probably that I love animals and that I have a dog.
You inspired a book called “Kayıp Yüzyılın Prensesi Oylum” (Oylum, The Princess of a Lost Century). The author dedicated the book that was written for you to “all women who have a princess inside”. How did this evolve and how did it make you feel? When Destek Yayınları approached me with this project I was both really happy and surprised. It’s so important to have a book written about you… This is the best gift I’ve ever received. This book that sets off with my life, my experiences and thoughts actually describes what most women feel.
56 OYLUM.indd 8
9/27/11 1:50:51 AM
OYLUM.indd 9
9/27/11 1:50:53 AM
“AŞK GÜZEL AMA BEN SEVGİYE İNANIRIM” Bu yoğun tempoda kendinize zaman ayırabiliyor musunuz? Ayırsanız neler yapmayı seviyorsunuz? Zaman ayırıyorum ve kitap okuyorum. Benim için en keyifli zamanlar odamda sessizlikte kitap okuduğum zamanlar. Tabii ki arkadaşlarımla buluşup akşam yemek-sinema programı yapıyoruz, ancak zorunlu olmadıkça gece hayatına pek dahil olmuyorum. Pek sevmiyorum gece hayatını doğrusu. İçki ve sigara içmiyorum ve gece kulüplerinde pek de eğlendiğimi söyleyemem.
“ŞİMDİKİ HEDEFİM PERU” “MY AIM NOW IS PERU” Ne sıklıkta seyahat ediyorsunuz? Çok sık hem yurtiçi hem yurtdışı seyahatlerim oluyor. Hangi ulaşım aracını tercih ediyorsunuz? Havayolu. Sizin için en güzel tatil programı nedir? Kültür turizmi yapmayı seviyorum. Sadece deniz ve güneş benim için yeterli olmuyor. Yola çıkarken kolay hazırlanır mısınız yoksa gerilir misiniz? Çok kolay hazırlanırım. Hiç gerilmem ve keyif alırım. ‘O olmazsa seyahate çıkmam’ dediğiniz bir şey var mı? Yanınıza neler alırsınız? Çok az eşya almayı tercih ediyorum. Spor ayakkabı, jean, 4-5 tişört gibi. Eğer iş seyahati ise ona göre seyahat çantası değişiyor tabii… Görmek isteyip de göremediğiniz yer neresi? Kenya’ya gitmeyi çok istiyordum. Geçen ramazan bayramında bu isteğimi gerçekleştirdim. Geçen sene de Tanzanya ve Zanzibar seyahati yapmıştım ki, o da muhteşemdi. Şimdiki hedefim çok uzun zamandır gitmek istediğim bir yer: Peru... .
How often do you travel? I travel often both domestically and internationally. Which means of transport do you prefer? Air travel. What’s your ideal holiday program? Culture tourism. Sun and sea is never enough for me.
EKİM OCTOBER 2011
Are you an easy traveler? I pack easily, never get stressed out and I always have fun... Is there something that you won’t travel without? What do you take with you? I prefer to take as little as possible. Sport shoes, jeans and 4-5 t-shirts… If it’s a business trip then my travel bag changes accordingly. … Where would you like to go? I really wanted to go to Kenya and I realized this dream last Ramadan holidays. I went to Tanzania and Zanzibar last year – it was brilliant. My next destination is Peru, somewhere I’ve wanted to go for a long time…
Aşk deyince aklınıza gelen şey ne? Yoksa bu iş keşmekeşinde bir hayıflanma mı sizin için bu? Aşk güzel ama ben sevgiye inanan biriyim. 40 sene bir aşkın canlı kalabileceğine inanmıyorum. Bu tarz birliktelikleri ayakta tutan bence sevgidir. Annem ve babam iki ay sonra 42. evlilik yıldönümlerini kutlayacaklar. Onlara baktığımda sonsuz bir sevgi, saygı ve güven görüyorum. Ve kendim için de bunu diliyorum. Medyada sizin gibi başarılı olmak isteyen genç iletişimcilere ne önerirsiniz? Kararlı olmayı ve sebat etmeyi. Bu sektörde başarılı olabilmek için en aşağıdan başlamayı göze almak gerekiyor. Kendi öğrencilerime de hep aynı şeyi söylüyorum. İlk etapta muhabir asistanlığından başlayın, yavaş yavaş yükselin…
“LOVE IS GOOD BUT I ACTUALLY BELIEVE IN AFFECTION” Are you able to make time for yourself? If so, what do you like to do? I do make time for myself and I read books. The thing I enjoy most is sitting in my room and reading. Of course I get together with friends and have dinner and go to the movies and if I don’t have to, I don’t go out partying. I don’t like really nightlife. I don’t drink or smoke and I can’t say that I have much fun at nightclubs. What do you think about when love is mentioned? Or is this a cause of regret in such a busy routine? Love is good but I actually believe in affection. I don’t believe that love can be kept alive for 40 years. I think its affection that keeps these sorts of relationships alive. My parents will be celebrating their 42nd wedding anniversary in a couple of months. I see eternal affection, respect and trust when I look at them. And this is exactly what I wish for myself too. What do you recommend to young communicators who want to be successful in media? They should be determined and have patience. You have to start from the bottom to be successful in this industry. I always tell my students the same thing. Being as a journalist’s assistant and then climb the ladder slowly…
58 OYLUM.indd 10
9/27/11 1:50:55 AM
OYLUM.indd 11
9/27/11 1:50:56 AM
OYLUM.indd 12
9/27/11 1:50:59 AM
OYLUM.indd 13
9/27/11 1:51:01 AM
Nostalji Nostalgia
İstanbul’un
Alâmet-i Fârikaları…
Trademarks of Istanbul…
EKİM OCTOBER 2011
Unuttuğumuzu sandığımız zevkler, tatlar, nostalji rüzgârlarıyla esmeye devam ediyor... Bugün İstanbul’da asırları geride bırakan nadir markalar bulunuyor... Bazen farkına varmadan yanından geçtiğimiz, bazen de dükkândan içeri baktığımızda tebessüm ettiren bu markalar misafirlerini bir güzel ağırlıyor... İşte bizim keşfimize takılan ve sizin de “ben bunu biliyorum” diyeceğiniz İstanbul’un nostaljik adresleri! Nostalgia keeps the pleasures and flavors we think we’ve forgotten alive… There are rare, century-old brands in Istanbul today… They make us smile and welcome us with hospitality when we take a peek through their doors. Sometimes we simply pass them by totally unaware… Here are the nostalgic addresses of Istanbul. We’re sure most of you will know who they are…
62 NOSTALJIKMEKANLAR.indd 2
9/27/11 1:53:30 AM
NOSTALJIKMEKANLAR.indd 3
9/27/11 1:53:31 AM
EKİM OCTOBER 2011
Nostalji Nostalgia
VEFA BOZACISI
VEFA BOZACISI
1876’dan 2011’e; Vefa’da bir bozacı
From 1876 to 2011; a fermented millet drink seller in Vefa
Bilinen en eski Türk içeceklerinden biri boza. Darı, şeker ve su üçlüsünün meydana getirdiği bu altın sarısı ziyafetin faydaları da düşünülürse, eskilerin zamanında bozayı neden ilaç niyetine tükettiklerini anlarız. İstanbul’da bu ilacı içmek isteyenler, boza denince ilk akla gelen semt Vefa’da ve Tarihi Vefa Bozacısı’nda alırlar soluğu… Dillere destan mekânda, sizi ilk önce girişteki mermerin sayısız adımlardan kalan aşınmışlık merhabası karşılar. Dükkânda bir diğer ayrıntı ise kısa boylu mermer küplerdir. Bu mermer küpler Vefa Bozacısı’nın alâmet-i fârikasıdır. Dört kuşaktır Vefa Bozası adıyla şöhretini sürdüren dükkânın serüveni Prizrenli Sadık Bey’le başlar… ‘93 Harbi olarak anılan OsmanlıRus Savaşı (1876) yüzünden Rumeli’den İstanbul’a gerçekleşen yoğun göç, bozacılık tarihinde bir dönüm noktası olur. Savaştan hemen önce Karadağ’ın Prizren kasabasından İstanbul’a gelen Arnavut genci Sadık Bey, zamanın aristokrat ailelerinin oturduğu Vefa’ya yerleşir. Bu çok rağbet gören içeceğe son tadını veren Vefa Bozacısı, sonraki kuşakların mesleği teknolojik yeniliklerle sürdürmesiyle de bugünkü halini alır.
Boza, a fermented millet drink, is one of the oldest Turkish beverages. A trio of millet, sugar and water, the benefits of the golden yellow feast are so high that it’s easy to understand why boza was consumed as medication in the olden days. Those who want to drink this medication in Istanbul head firstly to suburb of Vefa, to Tarihi Vefa Bozacısı… You’ll be greeted by the countless worn out marble stairs at the entrance of this legendary establishment. The short marble cubes are yet another detail of the shop. These are the trademarks of the brand. The adventure of the brand that has sustained its fame for four generations as Vefa Bozacısı began with Sadık Bey from Prizren… The intense migration from Rumelia to Istanbul following the Russo-Turkish War of 1993 was a milestone in the history of boza making. Sadık Bey, the Yugoslavian young man who came to Istanbul from the village of Prizren in Montenegro just before the war ended in Vefa, which was then inhabited by the era’s aristocracy. Giving this extremely popular drink its final flavor, Vefa Bozacısı took on its current state with technological innovations introduced by following generations.
64 NOSTALJIKMEKANLAR.indd 4
9/27/11 1:53:37 AM
NOSTALJIKMEKANLAR.indd 5
9/27/11 1:53:39 AM
EKİM OCTOBER 2011
Nostalji Nostalgia
PANDO KAYMAKÇISI
PANDO KAYMAKÇISI
Beşiktaş Çarşı’nın huysuz tatlı kaymakçısı
A bad-tempered yet sweet cream shop in Beşiktaş Marketplace
Beşiktaş Çarşı’nın simgesi Pando Sestaki nâm-ı diğer Kaymakçı Pando, İstanbul’da ‘Bulgar Kahvaltısı’ denince akla ilk gelen yerdir. Kimilerine göre huysuz, muzip, kimilerine göre tonton, tatlı bir amcadır Pando. “Hiçbir yerde şubemiz yoktur” yazılı tabelası ve mavi renkli masalarıyla 15 kişiyi alabilecek bu salaş dükkân, 1885’ten beri müdavimlerini ağırlıyor. Dile kolay, 126 yıl… 86 yaşındaki Pando’nun aksine, güleryüzlü 76 yaşındaki eşi Yuhanna’nın masanızı donattığı, öyle görünümüyle cezbetmeyen lezzetler, tatlarıyla insanı aşka getiren türdendir. Nedeni mi? Bulgar Kahvaltısı’na özel manda kaymağı ve manda sütü! Çift, çok uzak yerlerden alıcıları olan bu dillere destan kaymağı, zamanında Emirgan’da kendi mandralarında üretirmiş, şimdi dışardan geliyor. Bu dükkan Pando’ya, Osmanlı döneminde göçen dedelerinden emanet. ‘Modern olmak istemiyorum, ben eskiyim zaten’ diyen Pando, modern dünyaya tek başına savaş açmış gibi... Keyfi yerindeyse, kahvaltısının lezzetlerine Pando’nun keyifli sohbeti de eşlik eder ki, o zaman tadından yenmez...
Pando Sestaki aka Cream-maker Pando, the symbol of Beşiktaş Marketplace, is the first place to come to mind when Bulgarian breakfasts are mentioned in Istanbul. Pando is bad-tempered and feisty to some, and sweet and chubby to others. The shop that has seating for 15 people and blue chairs is not very stylish but it does have a sign that reads ‘We have no branches elsewhere’ on its shop window. It’s been welcoming regulars since 1885; that’s exactly 126 years… Contrary to the 86-year-old Pando, his 76-year-old wife Yuhanna is friendly and decks the table with dishes that don’t look very appealing but taste just divine because of the special buffalo cream and buffalo milk served with the Bulgarian Breakfast. The couple used to produce this legendary cream that has buyers from far and wide in their own dairy farm in Emirgan, but nowadays, it comes from elsewhere. This shop is a legacy to Pando from his grandfathers who migrated during the Ottoman era. Pando, who says, “I don’t want to be modern, I’m old already,” has waged war against the modern world singularly… If he’s in a good mood, he’ll even join in on the conversation. That’s when you’ll savor the taste of that famous ‘Bulgarian Breakfast’. …
66 NOSTALJIKMEKANLAR.indd 6
9/27/11 1:53:45 AM
NOSTALJIKMEKANLAR.indd 7
9/27/11 1:53:47 AM
EKİM OCTOBER 2011
Nostalji Nostalgia
ŞAPKACI MADAME KATIA
ŞAPKACI MADAME KATIA
Elinde iğne iplik, yaratmaya devam ediyor...
She continues to create hats with needle and thread in hand…
Beyoğlu’na eskiden şapkasız, tayyörsüz, eldivensiz çıkılmazmış. Eskiler hep anlatır; kıyafetlerin asaletinin yanında her şapka, özel tasarımıyla imzasını konuştururmuş. Hanımların yüzünü göstermemek için şapkalarının önünden çiçekli tül sarkıttıkları yıllar… Eski adıyla Pera’nın her sokağında, Paris modasını takip eden, geneli Rum asıllı madamlara ait modaevleriyle her gün başka bir kadını güzelleştirdikleri 1900’lerin başı… Şimdiki durağımız; Beyoğlu’nun hatta İstanbul’un tek el yapımı şapkacısı, geçmişi 1930’lara dayanan, Hacopulo Pasajı’ndaki Şapkacı Madame Katia. Zamana inat şapkalarını yapmaya devam eden Katia, işi annesi Madame Eva’dan emanet almış. Moda evinin ilk kuruluş yeri Aznavur Pasajı. Burası restore edilirken Hacopulo’ya taşınan Eva Moda Evi, ilk sahibinin vefatının ardından isim değiştirip Madame Katia’nın adını almış. Şimdilerde dizi, film ve kliplere sipariş üzerine şapka yapan Katia Kiracı, kızına da mesleğin inceliklerini öğretiyor. Yolunuz Hacopulo’ya düşerse dikkatli bakın, elinde iplik, iğnesiyle, şık tasarımlı şapkalarını yaratmaya devam eden Madame Katia’nın size gülümsediğini göreceksiniz.
Back in the old days, no one would go to Beyoğlu without wearing a hat, suit or gloves. Old people always tell us; every hat to match the nobility of an outfit would speak for itself. Those were the years when women wore hats with floral veils to cover their faces… In every street of the suburb that was then called Pera, there were fashion houses that generally belonged to Greek women, beautifying someone new each day. This was the early 1900s. Our stop today is Şapkacı Madame Katia in Hacopula Arcade. She’s probably the only handmade hat maker of Beyoğlu, and in fact Istanbul, and has a history that goes back to the 1930s. Continuing to make hats, Katia took over the business from her mother Madame Eva. Aznavur Arcade was where the fashion house was first established. The Eva Fashion House moved to Hacopula when Aznavur underwent restoration and took on the name Madame Katia when the first owner passed away. Making hats for TV shows, films and video clips nowadays, Katia Kiracı teaches her daughter the tricks of the trade as well. If you happen to drop by Hacopula, take a careful look as you’ll see Madame Katia who continues to make stylishly designed hats with needle and thread in hand smile at you.
68 NOSTALJIKMEKANLAR.indd 8
9/27/11 1:53:52 AM
NOSTALJIKMEKANLAR.indd 9
9/27/11 1:53:54 AM
EKİM OCTOBER 2011
Nostalji Nostalgia
KELEBEK KORSE MAĞAZASI
KELEBEK KORSE MAĞAZASI
Çünkü kuş gibi hissediyorlar...
Because they feel as light as birds...
Çoğul seslerin ve bitmeyen kalabalıkların merkezi İstiklâl Caddesi’nde; gösterişli ve son moda dizaynlarla dikkat çeken dükkânlara inat 433 numarada konuşlanan, kendi halinde bir mağaza gözünüze takılmış olabilir. Vitrini, mağaza içi düzeni ve adımınızı attığınızda naftalin kokusuyla sizi karşılayan Kelebek Korse Mağazası’dır burası. Neredeyse 100 yıldır aynı kalabilen mağaza, caddenin günlük misafirleri farkında olmasa da Beyoğlu’nun en önemli köşe taşlarındandır aslında. Zamanında kadınların daha şık görünmek adına korse kullandıklarını düşünürsek hele... 1930’lardan bu yana hâlâ bulunduğu adreste konuşlanan mağazayı, üçüncü nesilden İlya Avramoğlu işletiyor. ‘Kadınlar korselerimi giydikten sonra kendilerini kelebek gibi hissediyor’ diyen Avramoğlu’nun büyükbabasının kurduğu mağazanın adı bu yüzden Kelebek olmuş. O mağazanın zamana dayanamayıp kapanmasına rağmen, Kelebek nesilden nesile kurulan düzen bozulmadan, Beyoğlu’nun en havalı ve en asil mağazalarından biri olarak kalmayı başarabilmiş.
You might have noticed a shop at number 433 amongst an array of glam shops with the latest fashions on Istiklal Avenue where there’s a never-ending echo of crowds and noise. This is Kelebek Korse Mağazası, which will greet you with a shop window, interior décor and naphthalene smell as soon as you walk in. The store that’s remained as is for nearly a century is actually one of the most important cornerstones of Beyoğlu despite the daily crowds of the avenue being unaware. Especially when we consider the fact that women wore corsets to look better back then… Ilya Avramoğlu from the third generation now operates this store that’s been up and running since the 1930s. The name of the shop that was founded by her grandfather was called Kelebek or in English, Butterfly, and that’s the reason why Avramoğlu says, “Women feel like birds when they wear my corsets”. Despite not being able to withstand the test of time, the shop closed down but nevertheless, was re-established by generation after generation without changing at all and has succeeded in remaining one of the coolest and noblest stores of Beyoğlu.
70 NOSTALJIKMEKANLAR.indd 10
9/27/11 1:54:00 AM
NOSTALJIKMEKANLAR.indd 11
9/27/11 1:54:01 AM
EKİM OCTOBER 2011
Nostalji Nostalgia
BAYLAN PASTANESİ
BAYLAN PASTANESİ
O bir klasik: Çikolata ve pasta müzesi
A classic chocolate and cake museum
Eskiden sevgililerin buluştuğu, kent kültüründe çok önemli yere sahip olan pastaneler günümüzde birçokları için hâlâ nostaljik duraklar... Bu duraklardan biri de birçok edebiyatçı, karikatürist ve tiyatrocunun mesken tuttuğu, hatta ‘Baylan Akımı’ grubu kurmalarına vesile olduğu, önünden geçenlerinse vitrinine bakmadan duramadığı Baylan Pastanesi. Aslında Baylan’ı anlatmak için pastane yazmak yeterli değil. Zira kazandırdığı tatlarla ilklere imza atmış, usta-çırak ilişkisiyle yüzlerce pastacı yetiştirmiş bir çikolata-pasta müzesi burası. Cumhuriyet’le yaşıt olan Baylan, Atatürk’ün konuklarına tatlı ikramı için tercih ettiği üç pastaneden biri. Arnavutluk’tan Türkiye’ye göçen Filip Lenas’ın ‘Loryan’ adıyla ilk şubesini 1923’te İstiklâl Caddesi’nde açtığı pastane, 1934’ten sonra Çağatay Türkçesi’nde ‘kusursuzluk, mükemmellik’ anlamındaki Baylan adıyla yoluna devam etti. 1967’de Beyoğlu, 1992’de de Karaköy şubeleri kapandıktan sonra bu nostaljik pastaneyi Kadıköy’de yaşatmaya çalışan Lenas’ın iki oğlu Harry ve Mihal de babalarının izinden gitti ve yeni tatlar yarattı.. Öyle ki Baylan, Harry Lenas’ın buluşu olan ‘kup griye’nin yanı sıra başka pek çok lezzetin Türkiye’ye ilk tanıtıldığı yer olarak bilinir.
Patisseries have been the meeting place of lovers for eternity. They did and still hold a significant place within city culture. What’s more, most of them are still nostalgic places to stop by… One of these places is Baylan Pastanesi; a place frequented by people of literature, cartoonists and theater actors, in fact, a place that instigated the founding of the ‘Baylan Movement’ group, a place that has a shop window so splendid that it’s difficult not to take a peek as you pass by. Actually, the term patisserie doesn’t do justice when explaining Baylan because the flavors it has produced have been firsts. It has trained hundreds of cake chefs by way of master-apprentice relationship – if you wish, this is a museum of chocolates and cakes. As old as the Republic itself, Baylan was one of three patisseries that Atatürk preferred to take his guests to for something sweet. Opening its first branch under the name of ‘Loryan’ by Filip Lenas, who migrated from Yugoslavia to Turkey, on Istiklal Avenue in 1923, it continued its journey after 1934 with the name Baylan, meaning ‘perfection, excellence’ in Chagatai Turkish. After shutting its Beyoğlu branch in 1967 and Karaköy branch in 1992, Lenas’ two sons Harry and Mihal tried to keep this nostalgic patisserie alive in Kadıköy, following in the footsteps of their father and creating new flavors. Baylan is known as the place where Harry Lenas’s discovery of the ‘kup griye’ as well as a variety of other flavors were first introduced to Turkey. ‘
72 NOSTALJIKMEKANLAR.indd 12
9/27/11 1:54:06 AM
NOSTALJIKMEKANLAR.indd 13
9/27/11 1:54:08 AM
EKİM OCTOBER 2011
Nostalji Nostalgia
ALİ MUHİDDİN HACI BEKİR
ALİ MUHİDDİN HACI BEKİR
Şeker ve lokumların babası
The father of candy and Turkish Delight
Kavanozlara dizilmiş, rengârenk şekerler, kimin aklını başından almaz ki? Şekerleme, özellikle akide şekeri deyince akla hemen Eminönü’ndeki Hacı Bekir gelir. Osmanlı ve Türk şekercilik zanaatında menkıbeleşmiş Hacı Bekir ismi, günümüze şekercilik ekolü sembolü olarak uzanır. Kastamonu’nun Araç ilçesinden İstanbul’a gelerek, 1777’de Bekir Efendi tarafından Bahçekapı’da açılan ve lokum, akide gibi şekerlemelerin satıldığı küçük dükkânda başlayan serüven, 200 yıldan fazla süredir Karaköy, Galata, Tepebaşı, Pangaltı, Çarşıkapı, Beyoğlu, Parmakkapı ve Kadıköy’deki şubelerde devam ediyor. 18. yüzyıl sonlarında Avrupa’da üretilen şeker, o günlerin ismiyle ‘kelle şekeri’ olarak Türkiye’ye gelince Hacı Bekir, bu şekeri havanlarda dövüp eritir ve gül, tarçın gibi tabii aroma ve boyalarla pişirip akide şekeri imal eder. Bizzat kendi eliyle yaptığı imalat çalışmalarıyla Türk şekerleme ve lokum çeşitlerini geliştiren Hacı Bekir, 19. yüzyılda dükkândan aldığı lokumları ülkesine götüren bir İngiliz turist ile Türk lokumunun Avrupa’da ‘Turkish Delight’ olarak tanınmasına da vesile olur.
Who isn’t blown away with jars of colorful candies? Hacı Bekir in Eminönü is the first place that comes to mind when candies, especially rock candies are mentioned. The brand Hacı Bekir, which has become a legend of Ottoman and Turkish candy making, is today the symbol of the school of candy making. The journey that began when Bekir Efendi left Araç in Kastamonu and came to Istanbul and opened a small shop in Bahçekapı selling Turkish delights and candy like sugar candy in 1777 has continued for more than two centuries with branches in Karaköy, Galata, Tepebaşı, Pangaltı, Çarşıkapı, Beyoğlu, Parmakkapı and Kadıköy. Discovered in Europe in the late 18th century, candy came to Turkey as ‘kelle şekeri’ as it was called then, and Hacı Bekir would beat and melt it and cool it with food dyes and aromas like rose and cinnamon finally producing rock candies. Hacı Bekir, who developed Turkish candy making and Turkish delight varieties by personally experimenting with sugar, also contributed to Turkish delight being referred to as ‘Turkish Delight’ in Europe when an English tourist purchased Turkish delights from his shop and took them back to England in the 19th century.
74 NOSTALJIKMEKANLAR.indd 14
9/27/11 1:54:12 AM
NOSTALJIKMEKANLAR.indd 15
9/27/11 1:54:14 AM
NOSTALJIKMEKANLAR.indd 16
9/27/11 1:54:16 AM
NOSTALJIKMEKANLAR.indd 17
9/27/11 1:54:20 AM
İstanbul
Kendinizi Temize Çekin
POLONEZKÖY
Ekİm octoBER 2011
By ALİ DENİZ KUZU Photos GÖKHAN DEĞİRMENCİ
A Nearby Paradıse
İstanbul’un yanı başında böylesine zengin doğal güzelliklere sahip olması bir yana, yemeiçme ve konaklama konusunda sunduğu çok sayıda seçenek de bu küçük köyü yıllardır hepimiz için vazgeçilmez kılıyor. Aside from possessing rich natural beauties and being just around the corner from Istanbul, Polonezköy offers plenty of eating-drinking and accommodation alternatives making it indispensable throughout the years.
78 POLONEZKOY.indd 2
9/27/11 1:55:16 AM
İSTANBUL’UN YANI BAŞINDA rıght next to ıstanbul
İstanbul’dan uzaklaşmadan şehrin ortamından kurtulmak istiyorsanız Polonezköy ideal bir seçim. Burada kırlarda gezebilir, şirin kafelerinde soluklanabilir, elişi tezgâhlarından alışveriş yapabilirsiniz. Dönüş yolunda civar köylerde yetişen taze meyve ve sebzelerden satın almayı da ihmal etmeyin.
Polonezköy is an ideal choice if you want to escape city life without going too far from Istanbul. This is where you can take walks in the countryside, rest at quaint cafes, and purchase embroidery and the like. Don’t forget to purchase fresh fruit and vegetables from surrounding villages on the drive back home.
POLONEZKOY.indd 3
9/27/11 1:55:25 AM
İstanbul
İSTANBUL
gibi dev bir metropolde yaşayanların en önemli ihtiyaçlarından biri de günlük hayatın stresinden uzakta biraz nefes alabilmek. Bu nefes kimileri için lezzetli bir yemek, kimileri için sessiz sabahlarda uyanmak, kimileri için de çıplak ayaklarını çimenlere uzatıp 10 dakika güneşe teslim olmak hatta belki sadece arkadaşlarıyla top peşinde koşmak olabilir. İşte Polonezköy’ün en önemli artısı da bu: Farklı beklentileri azami düzeyde karşılamak ve kısa sürede şehrin tortusunun biriktiği kafaları ‘reset’lemek. Eh, bu kadar övgü sonunda Polonezköy’e olan gönül borcumuzu bir nebze ödemiş olduğumuzu varsayıyor ve anlatmaya devam ediyoruz.
ONE OF THE
most important needs of people who live in large cities like Istanbul is to escape from daily stress somewhere far. This ‘escape’ is devouring a delicious meal for some, and for others, it’s waking up to a quiet morning. For others, it may simply be stretching their bare feet on grass and surrendering to the sun for 10 minutes and even may be, playing ball with friends. This is what makes Polonezköy so perfect: It’s able to meet different needs perfectly and quickly ‘reset’ minds, bodies and souls that have been succumbed to the chaos of the city. Well, after all this praise, I think we’ve done more than enough to repay our debt to Polonezköy but nevertheless, let’s continue…
doğayla iç içe / at one wıth nature
Ekİm octoBER 2011
Polonezköy hafta içi daha sakin. Yol boyunca dizilen çiftlikleri izin alarak gezebilir, doğal yaşamı bizzat gözlemleyebilirsiniz. Polonezköy is calmer during the week. You can check out the farms along the length of the journey and personally observe natural life.
80 POLONEZKOY.indd 4
9/27/11 1:55:35 AM
POLONEZKOY.indd 5
9/27/11 1:55:37 AM
İstanbul HER KAPININ ARKASINDA BİR GÜZELLİK 18. yüzyılda Polonya’dan kaçarak Osmanlı İmparatorluğu’na sığınan Polonyalılar’ın yerleşim yeri olan Polonezköy, günümüzde -çok geniş çaplı olmasa da- önemli bir turizm merkezi. Öyle ki, önünden geçtiğiniz her bahçe kapısının arkasında ya bir motel-pansiyon ya da kır lokantası hizmet veriyor. Kısacası yerli-yabancı hemen her turistin yolu mutlaka bir şekilde Polonezköy’e düşüyor. Polonezköy’ün geçmişteki ziyaretçileri arasında da birçok ünlü isim var.
EACH DOOR REVEALS A BEAUTY Polonezköy, the settlement of Polish people who escaped from Poland in the 18th century and sought refuge in the Ottoman Empire, is a relatively small but important tourism hub. In fact, a motel-pension or country-style restaurant operates behind each garden door that you pass. In short, Polonezköy is a place that both locals and foreigners stop by in one way or another. Polonezköy has seen its fair share of the famous as well.
KONAKLAMA VE YEME - İÇME ACCOMMODATION AND EATING AND DRINKING Leonardo Restoran Polonezköy’de her zevke göre yemek bulmak mümkün. Leonardo bu restoranların en ünlüsü. Köy meydanında hemen gözünüze çarpıyor zaten. Ünü bugün İstanbul sınırlarını aşan Leonardo, on yıl önce bir evin restore edilmesiyle restoran halini almış. Türk, Avusturya, Fransız, Polonya, Slav yemeklerini başarıyla sunan Leonardo’ya gitmeden önce mutlaka rezervasyon yaptırın. Köyiçi Sok., No: 32 • Tel: (0216) 432 30 82 Hera Pansiyon Restaurant Rum ve Polonya mutfaklarının en güzel örneklerini tadabileceğiniz Hera Restaurant’ın spesiyalleri birkaç çeşit peynirin karıştırılmasıyla yapılan Rum yemeği, peynir köftesi ve şaraplı biftek. Ev yapımı vişne ve ceviz likörü Hera Pansiyon’un mutfağından eksik etmediği lezzetler. Köyiçi Sok., No: 9 • Tel: (0216) 432 31 83-84 Polka Country Hotel Tipik bir Polonya evi. 1881 yılında iki bölüm olarak inşa edilen pansiyon, 1996’da aslına uygun olarak restore edilerek otel halini aldı. Evin ön bölümündeki her biri özel banyolu 15 oda, 43 yatak kapasitesiyle adeta beş yıldızlı otel standartlarına kavuşturuldu ve arkadaki ahır kısmı restoran-bar olarak kullanıma açıldı. Otelde toplantı odası, oyun odası ve yüzme havuzu da bulunuyor. Cumhuriyet Yolu, No: 36 • Tel: (0216) 432 32 20-21
EYLÜL SEPTEMBER 2011
Leonardo Restoran Polonezköy has a cuisine for every taste. Leonardo is the most famous of its restaurants. It grabs your attention in the village square immediately anyway. With a fame that’s gone beyond the borders of Istanbul, Leonardo took on its current state after the house it’s located in was restored 10 years ago. Make reservations before you go to Leonardo where Turkish, Austrian, French, Polish, and Slav cuisine is served successfully. Köyiçi Sok., No: 32 • Tel: (0216) 432 30 82
108 POLONEZKOY.indd 6
Hera Pansiyon Restaurant Hera Restaurant is where you’ll get to taste the best examples of Greek and Polish cuisine. Specials include a Greek dish comprising a mixture of various cheeses, cheese meatballs and steak marinated with wine. Homemade sour cherry and walnut liquor are always available at Hera Pansiyon’s restaurant. Köyiçi Sok., No: 9 • Tel: (0216) 432 31 83-84 Polka Country Hotel This is a typical Polish house. Built in two sections in 1881, Polka Country Hotel is the result of a restoration in 1996. The 15 rooms in the front section of the house each have their own bathrooms. The hotel with a 43-bed capacity is at five-star hotel standards and the restaurant-bar is located in the barn out the back. The hotel contains a meeting room, playroom and swimming pool. Cumhuriyet Yolu, No: 36 • Tel: (0216) 432 32 20-21
9/27/11 1:55:43 AM
POLONEZKOY.indd 7
9/27/11 1:55:46 AM
İstanbul 1847’de Franz Liszt, 1850’de Gustave Flaubert, bundan yarım yüzyıl sonra ise Pierre Loti köye gelen ünlü Avrupalı konuklardan. Köy, bütün ziyaretçilerinin anılarında bir şekilde yer etmiş. Çek yazar Karel Droz bu ‘Polonyalılık adası’ üzerinde 1904 yılında yazdığı öyküsüne şöyle başlıyor: “Bu, bir masala benziyorsa da gerçektir. Uzakta, vatandan çok uzakta, Anadolu’nun ormanlarla kaplı tepeleri arasında bir yerde bir Polonya köyü saklı... Türkler ona ‘Çingene Konak’, Polonyalılar ‘Adampol’ derler. Burası adeta cennetten bir köşenin gülümsemesi…”
In 1847, Franz Liszt, in 1850, Gustave Flaubert, and half a century later, Pierre Loti – these are some of the famous European guests that have visited the village. The village has somehow made its mark in the memories of all its visitors. The Czech writer Karel Droz begins the story that he wrote in 1904 on as such: “If this resembles a fairytale, it’s actually real. There’s a Polish village that’s hidden amongst forest-covered hills in Anatolia, far away from home… The Turks call it ‘Çingene Konak’ and the Polish call it ‘Adampol’ (Village of Adam). It’s the smile from a corner of paradise…”
MUTLAKA GÖRÜN SEE! Polonezköy Kültür Evi Köy meydanına girdiğinizde karşınızda. Polart Gallery ve Polonezköy Kütüphanesi olarak hizmet veriyor. Yıl boyunca düzenlenen pek çok kültürel ve sosyal aktiviteye ev sahipliği yapıyor. Burada Polonya kültürüyle ilgili bazı kaynaklar mevcut. Kültür Evi’nin önündeki bahçede sergilenen ağaç oyma heykeller de görülmeye değer. Meryem Ana Kilisesi 1914 yılında inşa edildi. I. Dünya Savaşı’nda Türk ordusu tarafından karargâh olarak kullanılan kilise, 1918 yılında restore edilip bugünkü görünümüne kavuştu. Yıl boyunca düzenlenen festivallere ve çeşitli organizasyonlara ev sahipliği yapan kilisenin bahçesi göz kamaştırıcı. Polonezköy Cultural House You’ll see it as you drive into the village square. It operates as the Polart Gallery and Polonezköy Library and hosts a number of cultural and social activities throughout the year. There are some references related to Polish culture here. The wood-carved statues in the garden in the front of the Cultural House are definitely worth seeing.
Ekİm octoBER 2011
Holy Mary Church It was built in 1914 and was used as a military quarter by the Turkish Army in WWI. The church took on its current state in 1918 when it was restored. The garden of the church that hosts festivals and various events throughout the year is spectacular.
84 POLONEZKOY.indd 8
9/27/11 1:55:54 AM
POLONEZKOY.indd 9
9/27/11 1:55:58 AM
İstanbul NASIL GİDİLİR? GETTING THERE Polonezköy, İstanbul’un Anadolu yakasında. Avrupa yakasından köye gitmek için en iyisi TEM otoyolunu kullanarak Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nden geçmek. Daha sonra ilk çıkış olan Beykoz-Kavacık ayrımından, Çavuşbaşı-Polonezköy yönüne doğru ilerlemelisiniz. Kavacık çıkışından Polonezköy sadece 12 kilometre uzaklıkta. İstanbul-Polonezköy arası ise sadece 24 kilometre. Polonezköy is on the Asian bank of Istanbul. If you’re driving from the European side, take the TEM highway and cross Fatih Sultan Mehmet Bridge. Then take the first exit at BeykozKavacık and head towards Çavuşbaşı-Polonezköy. Polonezköy is 12km after the Kavacık exit. The distance between Istanbul and Polonezköy is just 24km.
MUTLAKA DENEYİN DO! * Meydanda hizmet veren köy kahvesi ve kafeler diğer mekânların yanında çok daha hesaplı seçenekler. Özellikle gözleme çeşitlerini tatmalısınız. * Köyün içine doğru uzanan parkuru takip ederek keyifli bir yürüyüş yapabilirsiniz. * Özellikle minikler köy meydanının biraz aşağısında bekleyen atlarla gezintiye çıkabilirsiniz. Korkmayın hayvanlar gayet sakin… * Eğer arabanızın bagajında top varsa köyün günümüzde kullanılmayan ilkokulunun bahçesinde mini bir futbol turnuvası düzenleyebilirsiniz. Eğer bahçe kilitliyse ilerde yolun ikiye ayrıldığı noktadan sonra karşınıza çıkacak çayır da arkadaşlarınızla koşturmanıza olanak verecek. * The village coffeehouse in the square and the other cafes are much cheaper alternatives. You must definitely try the ‘gözleme’ (fried pastry).
“CENNETTEN BİR KÖŞENİN GÜLÜMSEMESİ” Yalnız sizi baştan uyaralım; buraya gelmenin en pratik ve rahat yolu kendi aracınızı kullanmak ama özellikle hafta sonlarında yaşanan park sıkıntısı ciddi zaman kaybetmenize yol açabilir. Aynı şekilde eğer hafta sonu burada konaklamayı düşünüyorsanız kapıda kalmamak için önceden mutlaka rezervasyon yaptırmalısınız. Ve bir not daha: Polonezköy dört mevsim çok güzel, fakat kış aylarında daha sakin ve kesinlikle çok daha romantik oluyor...
EKİM octoBER 2011
“A SMILE FROM A CORNER OF PARADISE”
* You can enjoy a walk along the track that heads into the village. * Kids can ride on horses that wait a little ahead of the village square. Don’t be afraid because the animals are rather good-natured… * If you’ve got a ball in your car, you can organize a football game in the now-defunct primary school’s garden. If the yard is locked, the land that will appear before you where the road veers off in two directions is also suitable.
Let’s warn you from the beginning: the most practical and comfortable way of getting here is to drive your own car but the serious parking problem especially at the weekends may result in much wasted time. Similarly, if you’re planning on staying the weekend, make reservations beforehand otherwise you may just be left out in the cold. Another note: Polonezköy is beautiful year round however, it’s calmer and definitely more romantic in winter...
86 POLONEZKOY.indd 10
9/27/11 1:56:05 AM
POLONEZKOY.indd 11
9/27/11 1:56:06 AM
POLONEZKOY.indd 12
9/27/11 1:56:09 AM
POLONEZKOY.indd 13
9/27/11 1:56:10 AM
ÖNDER ŞAHMAL
SAATLERİN USTASI A MASTER CLOCKMAKER
EKİM OCTOBER 2011
Bizim için meydanlardaki saat kuleleri bir buluşma mekânı. Nadir de olsa saatimizin doğru işleyip işlemediğini kontrol ettiğimiz dev bir saat. Peki bir kule saati, yapan kişi için ne anlam ifade ediyor? İşte cevabı. For us, clock towers in squares are meeting places. We look at them to see if we have the right time. So what does the clock of a tower represent for its creator? Here is the answer… By İLKE KAMAR Photos OZAN AKGÜN
90 FIKIRDENURUNESAATCI.indd 2
9/27/11 1:56:51 AM
FIKIRDENURUNESAATCI.indd 3
9/27/11 1:56:52 AM
Fikirden Ürüne From Idea to Product İŞARETparçadan oluşan makinayı nefes verme- YOU parmağınızın tırnağı çapında, ortalama 80
den, paslanmaması için parmak izi bırakmadan sökeceksiniz; işinizi bitirip en ufak bir toz kondurmadan toplayacaksınız. Hayli ince bir iş değil mi? Bu ince işi, yaklaşık yarım asıra yakın tecrübeye sahip bir saat ustasından, Önder Şahmal’dan dinledik. Önder Bey’e göre işin en keyifli tarafı yaptığı saatin önünden geçerken, bir komutan edasıyla saati denetleyip ‘aferin aslanım’ demek.
have to disassemble a machine that’s the size of a pointer fingernail without interruption. It contains 80 parts and you mustn’t leave any fingerprints otherwise, it will eventually rust. Then you have to complete your job and put the pieces back together again without letting the slightest dust get in. It’s a craft full of detail. Önder Şahmal, a clock craftsman who has acquired nearly half a century of experience, shared his craft with us. According to him, the best part about clock making is being able to say ‘a job well done’ as he walks by a clock he has made with the air of a commander inspecting his unit.
Saate ilginiz nasıl başladı? Saat tamirciliğine nasıl geçtiniz? Çocukluğumda oyuncaklarımı kendim yapardım. Zaten o yıllarda isteseniz de oyuncak bulamazdınız. Dünyada bir oyuncak sanayi olduğunu, ancak Kore’ye gidip gelen askerlerin getirdiği oyuncakları görünce anlamıştık. Beş yaşlarındaydım, dokuz yaş büyük ağabeyimden esinlenip cam üstüne suluboya resim yapıyor, büyüklerimden aferin alıyordum. El becerisi isteyen işler bana çok keyif veriyordu. Zamanla maharetim daha da arttı. Saatle tanışıklığım ise ortaokul yıllarında oldu. Yakın bir arkadaşımın babasının mahallemizde saatçi dükkânı vardı. Arkadaşım her tatilde babasının yanında çalışırdı. Meraklı olduğumu bildiklerinden, “Gel bize yardımcı ol, sana da yapacak bir şeyler buluruz” dediler. Böylece saatçilik sevdası başlamış oldu. Birkaç yıl içinde değişik yerlerde, başka başka ustalarla çalıştım, deneyim edindim. Beş, altı yıl sonra, birçok ustanın “usta” dediği hale gelmiştim. 1974’te Wolfgang Meyer’in ustaları arasına katıldım. Oradan emekli oldum. Şimdi bir arkadaşımla (Nafiz Usta) beraber büyük saat makineleri yapıyoruz. Ama yine de bir ayağım Meyer’de.
How did you become interested in clocks? How did you begin to repair them? I made my own toys as a child. Back then, you couldn’t find toys if you wanted to anyway. We only realized that there was a toy industry after soldiers who went to Korea came back with them. I was around five. I was inspired by brother who is nine years older than me and I would water paint on glass and receive applaud from my elders. Anything that required hand skills gave me great pleasure. My talent increased even more over time. My introduction to clocks however was in high school. A close friend’s father had a clock shop in our neighborhood and he would work there every holiday. Aware of my interest, they said, “Come and give us a hand. We’ll find something for you to do as well.” This is how my love for clocks began. Within a few years I worked with various craftsmen and gained experience. I had become a ‘master’ about five-six years later. I joined Wolfgang Meyer’s master craftsmen in 1974 and I retired from there. I now make large clock machines with my friend Nafız. But I still have a leg at Meyer.
“Yavaş yavaş yetişiyor saat ustası. Gençler kısa yoldan kazanma hevesinde olduklarından uzun ve zahmetli saatçilik eğitimini cazip bulmuyorlar”
EKİM OCTOBER 2011
“It takes a long time for a person to become a master clockmaker. Young people want to earn money the quick way and that’s why they don’t find the long and painstaking clock making training attractive.”
92 FIKIRDENURUNESAATCI.indd 4
9/27/11 1:56:57 AM
FIKIRDENURUNESAATCI.indd 5
9/27/11 1:56:58 AM
Fikirden Ürüne From Idea to Product “IT’S NOT FOR IMPATIENT PEOPLE”
Mesleğinde yarım asra yaklaşan bir saat ustasısınız. Sizden bu zanaatın inceliklerini dinleyebilir miyiz? Bu işi yapabilmek için hangi özelliklere sahip olmak gerekir? Zor zanaat derler ya, gerçekten öyle. İğne ucu ya da nokta kadar bir vidayı, parçayı, çiftin (cımbızın sivri uçlusu) ucuyla tutup üç parmakla istenilen hareketi yapmak maharet ister. Diyeceksiniz ki “Ne var ben de yaparım,” ama öyle değil. Elinizdeki çifti tutuşunuzdan, ucundaki vidayı, parçayı hareket ettirişinizden, çiftle aranızdaki samimiyetin derecesini anlarım. Süngü gibi tutmak var, mikro cerrah dikkati, hassasiyetiyle tutmak var.
You’ve been in this profession for nearly half a century. Can you tell us about the details of this craft? What qualities must one possess to take this profession on? It truly is a difficult craft. You need skill to hold a screw and part (as small as a pinhead) using a sharp tweezer with three fingers and make it function properly. You might think you can do it but it’s not that easy. There’s a lot of skill that’s required when holding and moving parts. You have to have a micro-surgeon’s attention and use precision when holding the parts.
Mesleğin inceliği bu mu özetle? Mesleğin inceliği büyük ölçüde uğraştığınız makinelerin en küçük makineler oluşundan ileri geliyor. İşaret parmağınızın tırnağı çapında, üstelik otomatik bir saati söktüğünüzü düşünün. Arızasız olup sadece bakıma gelmiş olsun. Ortalama 80 parçadan oluşan makineyi nefes vermeden, paslanmaması için parmak izi bırakmadan sökeceksiniz. Benzinden geçirip, ön temizleyiciden geçirip, tekrar benzin banyosu yaptırıp, nem oranı 0.004 olan özel yağla yağlayıp bu arada en ufak toz kondurmadan toplayacaksınız. Ayar verip kapatacaksınız. Evet, biraz ince iş değil mi? Üstelik bu anlattığım parça tamiri bile yapılmamış, düz bir saatçilik. Parça tamiri ise çok daha zor iştir. Bu iş, sevmeyenin, sabırsız olanın işi değil.
So is this a summary of your profession? The details of the profession are based on the fact that the machine you’re dealing with is the smallest of all machines. Imagine pulling apart an automatic watch that’s the size of your pointer fingernail. It may just need repairing. You have to disassemble a piece of machinery that contains roughly 80 parts without interruption and also without leaving fingerprints to prevent it from rusting. Then it has to be put through gas, pre-cleaner, and then you have to dip it into gas again, oil it with a special oil with a moisture level of 0.004 and put it back together again with not a speckle of dust. You have to set it and then close it up. That’s how detailed it is. Furthermore, what I’ve just mentioned is simple clock making for a piece that hasn’t required repairing a part or anything. Repairing a part is much more difficult. You have to love this craft and be patient in order to take this craft on.
EKİM OCTOBER 2011
“SABIRSIZ OLANLARIN İŞİ DEĞİL”
94 FIKIRDENURUNESAATCI.indd 6
9/27/11 1:57:03 AM
FIKIRDENURUNESAATCI.indd 7
9/27/11 1:57:05 AM
Fikirden Ürüne From Idea to Product “RUSYA VE BULGARİSTAN’A GÖNDERDİK”
“WE’VE SENT CLOCKS TO RUSSIA AND BULGARIA”
Saat sizin için ne ifade ediyor? Ben saatlerin medeniyetin ve zamanın aşamasını gösterdiğine inanırım. Gelişmiş toplumlarda yaşam ve çalışma hayatı dakika sekmeden yapılırken, diğerleri gün ışıdı, sabah oldu, gün battı terimlerini kullanırlar.
What does a clock signify for you? I believe that clocks show stages of civilization and time. While life and work moves along by the minute in developed societies, others use phrases like sunlight, morning, and sunset.
Aynı zamanda saat tasarımı da yapıyorsunuz. Kule saatleri yaptığınızı biliyoruz. Biz kule, meydan saatlerine dönüğüz, küçük çaplı saat üretimimiz yok. Tasarımını, üretimini kendi çapımızda yapıyoruz. Dileyene yardımcı oluyoruz. Yapacağımız saatlerin kabataslak çizimleriyle işe başlıyoruz. İnsan değişiklik peşindedir, “Rakamlar şöyle olsun, kadran böyle, kasayı şundan yapalım” derken, bir model çıkıyor. Rakam karakterini, akrep, yelkovanını, kadranını beğenilecek hale gelene kadar çalışıyoruz. Önemli olan görenlerin dikkatini çekecek, beğenisini kazanacak tarzda dizayn edebilmek. Sipariş verenler, akıllarındaki tasarımların aynısını isteyebiliyor. Bu durumda onlara uyuyoruz. İsterlerse fikren katkıda bulunuyoruz. Tamamen işi bize bırakanlara çeşitli alternatifler sunuyoruz. Kırıkkale Mühimmat Fabrikası’nın meydan saatini biz yapmıştık. Rusya ve Bulgaristan’a gönderdiğimiz saatler de var.
You also design clocks. We know that you make clocks for towers. We are more involved with clocks for towers and squares and don’t produce anything that’s small scale. We design and produce them. Alternatively, we assist when asked. We start with a sketch of the clocks we’re going to produce. Humankind is after something that’s unique. A model appears when the numerals, face, and case material have been decided on. We work until the numerals, hands, and case are good enough to be appreciated. What’s important is to attract people’s attention and design accordingly. People can ask for something specific and we follow. If they ask for our assistance in terms of ideas, we offer our help. We offer various alternatives to people who leave everything to us. We made the square clock at Kırıkkale Mühimmat Factory. We also have clocks that we have sent to Russia and Bulgaria.
İletişim www.samhal.com (0212) 292 04 82 Karaköy - İstanbul
EKİM OCTOBER 2011
Contact www.samhal.com (0212) 292 04 82 Karaköy - İstanbul
96 FIKIRDENURUNESAATCI.indd 8
9/27/11 1:57:11 AM
FIKIRDENURUNESAATCI.indd 9
9/27/11 1:57:13 AM
“BIG BEN’İ ÇOK BEĞENİYORUM” “I REALLY LIKE BIG BEN”
36 METREYLE EN YÜKSEĞİ... İlk yaptığınız kule saati hangisiydi? İlk saatimi Azerbaycan’a yaptım. Türkiye’deki ilk büyük cephe saatim ise Meyer Saat binasını süslemektedir. Fakat kule saati olarak İzmir Çimentaş Sağlık ve Eğitim Vakfı Işıkkent Yerleşkesi’nde bulunan kule saatidir. Şimdiye kadar yaptığım çalışmalar içerisinde en ilginç olanı Yozgat’ın Gedikhasan beldesindeki kule saati. Çünkü bu kule 36 metre ile halen yurdumuzun en yüksek saat kulesi. Geleneği sürdürmek için birini yetiştiriyor musunuz? Gençler bu mesleğe ilgi gösteriyor mu? Ustalaşmaya başlayan yardımcım var. Yavaş yavaş yetişiyor saat ustası. Gençler kısa yoldan kazanma hevesinde olduklarından uzun ve zahmetli saatçilik eğitimini cazip bulmuyorlar. Bununla birlikte zamanında bana da öğretim üyeliği teklif edilen Fatih Meslek Lisesi’nde saatçilik eğitimi veriliyor. Çok büyük saatlerle çalışıyorsunuz. Bu büyüklük nedeniyle tehlikeli olaylar yaşadınız mı? Bir ilçe belediyesinin saatlerini tamir için, uzay lifti dedikleri kepçeyle saate yaklaşırken, operatör hesap hatası yapınca, kafes duvara çarptı ve düşme tehlikesi atlattım.
En beğendiğiniz saat hangisi? Big Ben’i özel bulurum. Uzun zaman almış bir mühendislik işi. Tabii yeterli teknik eleman ve donanımın katkılarıyla. Kendi yaptığınız saatin önünden geçerken neler hissediyorsunuz? Gurur duymuyorum desem yalan olur. Makinanın sağlıklı çalıştığını da gösteriyor aynı zamanda. Zaten çalışmayan saatlerin altında pek kimse resim çektirmiyor. Keşke şu meydana saat yapsaydım, dediğiniz bir yer var mı? Olmaz mı... Taksim Meydanı. Yaptığınız saatin önünden geçerken neler hissediyorsunuz? Denetlemeye çıkmış komutan edasıyla, “aferin aslanım” diyorum. Which clock do you like the most? I think Big Ben is special. It’s an engineering piece that took a long time to build; no doubt with sufficient technical people and equipment. What do you feel when you walk by a clock you’ve made? I’d be lying if I said I didn’t feel proud. It also shows that the machine is working properly. Anyhow, not many people have their photos taken in front of a clock that doesn’t work. Is there a place where you wish you had built a clock? Of course… Taksim Square.. What do you feel when you walk by a clock you’ve made? With the air of a commander who is on an inspection, I say, “a job well done”.
EKİM OCTOBER 2011
THE TALLEST AT 36 METERS… Which tower did you make a clock for? I made my first clock for Azerbaijan. My first largest face clock in Turkey decorates the Meyer Saat (Clock) building. But as a tower clock, it’s the one at the Izmir Çimentaş Health and Education Foundation Işıkkent Campus. The most interesting one I’ve made so far is the clock on the tower at Gedikhasan in Yozgat because the tower stands at 36 meters and is still Turkey’s tallest clock tower. Are you training someone to continue the tradition? Do young people show an interest in this profession? I have an assistant whose becoming very skilled. It takes a long time for a person to become a master clockmaker. Young people want to earn money the quick way and that’s why they don’t find the long and painstaking clock making training attractive. However, there is a course at Fatih Vocational High School, which also offered me a place as a teacher. You work with really large clocks. Have there been dangerous situations that have occurred as a result? As I was approaching a clock with a space lift to repair a council clock, the operator made a miscalculation and the cage hit the wall and I nearly fell out.
98 FIKIRDENURUNESAATCI.indd 10
9/27/11 1:57:18 AM
FIKIRDENURUNESAATCI.indd 11
9/27/11 1:57:19 AM
FIKIRDENURUNESAATCI.indd 12
9/27/11 1:57:21 AM
FIKIRDENURUNESAATCI.indd 13
9/27/11 1:57:25 AM
360 Derece
EDIRNE.indd 2
360 Degrees
9/27/11 2:02:25 AM
Batıya açılan görkemli kapı
EDİRNE By BİLGE NARİN Photos Ozan Akgün
A magnIfIcent door that opens to the West Trakya’nın görkemli şehirlerinden biri durağımız... Camileri, zarif minare ve kubbeleri, çarşıları, kültürel etkinlikleri, şehitlikleri, tarihi köprüleri ve leziz mutfağıyla Edirne’deyiz. Our stop this time is one Thrace’s most magnificent cities… We’re in Edirne, with all its mosques, elegant minarets and domes, marketplaces, cultural events, war graves, historical bridges, and a delicious cuisine.
EDIRNE.indd 3
9/27/11 2:02:28 AM
360 Derece
360 Degrees
THE WESTERNMOST
en batısındaki il olan Edirne, şehri’ olarak biliniyor. Yani bir sınır kenti. 1365’ten İstanbul’un fethine kadar Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapan şehir, Yunanistan’a 7 km, Bulgaristan’a ise 18 km uzaklıkta.
province of Turkey, Edirne is known as the ‘border city’. The capital of the Ottoman Empire from 1365 until the Conquest of Istanbul, Edirne is just 7km from Greece, and 18km from Bulgaria.
SELİMİYE CAMİİ
SELIMIYE MOSQUE
Edirne denince akla ilk gelen Selimiye Camii. Şehrin hemen her yerinden görülebilen bu büyük yapı, II. Sultan Selim’in emriyle 1569-1575 arasında Mimar Sinan tarafından inşa edildi. Sinan’ın ‘ustalık eserim’ dediği cami, bu yıl UNESCO dünya mirası listesine dahil edildi. Selimiye, teknik kusursuzluğu ve büyüklüğünün yanı sıra kalem işi bezemeleri, çini ve mermer süslemeleri, pencerelerindeki cam işçiliğiyle de övgüleri fazlasıyla hak ediyor. Camiler şehri Edirne’de Yıldırım Bayezid Camii, Eski Cami ve Beylerbeyi Camii gibi görülmesi gereken başka ibadethaneler de olduğunu unutmayın.
Selimiye Mosque is the first place that comes to mind when Edirne is mentioned. This giant structure that can be seen from just about everywhere in the city was built by the famous architect Sinan on the order of Sultan Selim II between 1569 – 1575. Revered by Sinan as his highest achievement, Selimiye Mosque was this year included in the UNESCO world heritage list. With technical excellence and huge dimensions, Selimiye also deserves praise for its engravings, tiling and decorations, and the glass workmanship on the windows. And don’t forget that there are other places of worship like Yıldırım Bayezid Mosque, Eski (Old) Mosque and Beylerbeyi Mosque in Edirne, a city of mosques.
EKİM OCTOBER 2011
TÜRKİYE’NİN‘serhat
104 EDIRNE.indd 4
9/27/11 2:02:45 AM
EDIRNE.indd 5
9/27/11 2:02:47 AM
360 Derece
360 Degrees
RÜSTEM PAŞA KERVANSARAYI
Rustem Pasha CARAVANSARaı
Kanuni Sultan Süleyman’ın ünlü sadrazamı Rüstem Paşa tarafından 16. yüzyılda Mimar Sinan’a yaptırıldığı bilinen kervansaray, Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden. Yapı konaklama amacıyla olduğu kadar, korunaklı ve sağlam oluşu nedeniyle de Edirneli tüccarların paralarını ve değerli eşyalarını sakladıkları yer olarak kullanılmış. Edirne’nin merkezinde konuşlanan, Eski Cami’nin yakınında Bedesten’in karşısında yer alan bu kervansaray, bugün otel olarak kullanılıyor. Adres: İki Kapılı Han Caddesi, No: 57 Edirne. Tel: (0284) 212 61 19
The caravanserai that was built by the architect Sinan on the order of Suleiman the Magnificent’s famous grand vizier Rüstem Paşa in the 16th century is one of the most splendid examples of Ottoman architecture. The structure was used for accommodation, as well as a place where local merchants stored their money and valuable belongings; this was due to the structure being sheltered and strong. In the heart of Edirne, near Eski Mosque and opposite the Bedesten, this caravanserai is today used as a hotel. Address: İki Kapılı Han Caddesi, No: 57 Edirne. Tel: (0284) 212 61 19
EKİM OCTOBER 2011
Rüstem Paşa Kervansarayı ve mimarı Sinan’ın heykeli. Rüstem Paşa Caravanserai and a statue of the great architect Sinan.
106 EDIRNE.indd 6
9/27/11 2:02:57 AM
EDIRNE.indd 7
9/27/11 2:02:59 AM
360 Derece
360 Degrees
TARİHİ KIRKPINAR GÜREŞLERİ
HISTORICAL KIRKPINAR WRESTLING
Geleneksel Türk sporlarının belki de en meşhuru olan ve bu yıl 650. kez düzenlenen tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri her yıl haziran ayı sonunda, ‘Sarayiçi Er Meydanı’ denilen sahada düzenleniyor. Binlerce ziyaretçiye ve güreşe ilgi duyanlara ev sahipliği yapan bu organizasyon, dünyanın en eski spor etkinliklerinden biri.
Possibly the most famous traditional Turkish sport, the historical “Kırkpınar Yağlı Güreşleri”, or “Kırkpınar Oil-Wrestling Tournament”, was held this year for the 650th time and is held at the “Sarayiçi Er Meydanı” at the end of June annually. This event that welcomes thousands of visitors is one of the world’s oldest sporting events.
Kırkpınar Müzesi ve II. Murad döneminde yapılan Uzunköprü Edirne’nin simgelerinden.
EKİM OCTOBER 2011
Kırkpınar Museum and Uzunkopru, made during the reign of Murad II, is one of Edirne’s symbols.
144 EDIRNE.indd 8
9/27/11 2:03:08 AM
EDIRNE.indd 9
9/27/11 2:03:10 AM
360 Derece
360 Degrees MİSK MEYVE SABUNLARI MUSK FRUIT SOAPS Mis gibi kokusuyla misk meyve sabunları da Edirne’ye has güzelliklerden. Elma, armut, üzüm, şeftali, muz, çilek, kayısı, portakal, karpuz dilimi, ayva, incir ve erik şeklinde kendilerine has kokularla üretilen meyve sabunları, 19. yüzyılda Edirne’nin önemli ticaret unsurlarından biriydi. Osmanlı padişahlarının yabancı devletlere gönderdiği hediyeler arasında mutlaka bu sabunlar da olurdu. Hem süs eşyası olarak hem de temizlikte kullanılan sabunlar; misk, amber ve gül esanslarının karıştırılıp meyve biçiminde şekillendirilip boyanmalarıyla oluşturuluyor. Arasta Çarşısı’ndan bu sabunların her türlüsünü edinmek mümkün.
ALIŞVERİŞ İÇİN: BEDESTEN VE ARASTA Eski Cami’nin yanında Rüstem Paşa Kervansarayı’nın karşısında yer alan bedesteni Osmanlı hükümdarı Çelebi Sultan Mehmet 1418’de yaptırdı. Bu tarihi yapı, 1965 yılında restore edildi. Evliya Çelebi, bedestendeki elmas ve takıların Mısır hazinelerinden daha değerli olduğunu ve bunların 60 gece bekçisi tarafından korunduğunu yazıyor. Yapı günümüzde kapalı çarşı olarak kullanılıyor.
SHOPPING: BEDESTEN AND ARASTA
Musk fruit soaps are also beauties unique to Edirne with their divine scents. These fruit soaps that are shaped like apples, pears, grapes, peaches, banana, strawberries, apricots, quince, figs and plums with their own distinctive scents were one of Edirne’s important trade elements in the 19th century. These soaps were always included in gifts sent by Ottoman sultans to foreign states. Used both as decorative pieces and for hygiene purposes, these soaps are made by mixing musk, amber, and rose essence and being shaped like fruit. They’re available in all shapes and sizes at Arasta Çarşısı.
The bedesten opposite Rüstem Paşa Kervansarayı, which is near Eski Mosque, was built on the order of the Ottoman ruler Çelebi Sultan Mehmet in 1418 and was restored in 1965. Evliya Çelebi wrote that the diamonds and jewelry in the bedesten were more valuable than the treasures of Egypt and that 60 night watchmen safeguarded them. The structure is today used as an indoor marketplace.
EDIRNE.indd 10
9/27/11 2:56:48 PM
EDIRNE.indd 11
9/27/11 2:56:49 PM
360 Derece
360 Degrees NE YEMELİ, NE İÇMELİ? what to eat and drınk? Edirne mutfağının tatlıdan tuzluya çok zengin bir menüsü var. Edirne ciğeri mutlaka tatmanızı önerdiğimiz lezzetlerden. Özel işlemlerden geçirilerek hazırlanan bu yemeğin, ciğer sevmeyenlere bile sevdirildiği iddia ediliyor. İşte Edirne ciğerini tadabileceğiniz lezzet duraklarından biri: Meşhur Edirne Ciğercisi Adres: Balıkpazarı, Osmaniye Cad., No: 43. Tel: (0284) 212 12 80 Edirne’ye dair tatlı bir hatıra istiyorsanız, tercihiniz badem ezmesi olmalı. Bir-iki tane tadarak başlayıp hem kendinize hem sevdiklerinize kilo kilo taşıyacağınıza eminiz. Edirne’ye özgü bir başka tatlı ise deva-i misk. 41 çeşit baharattan yapılan, Edirneli pehlivanların da temel gıdaları arasında yer alan bu helva, tadı kadar kokusuyla da büyülüyor. Keçecizade Şekerleme Adres: Hükümet Cad., No: 5. Tel: (0284) 225 24 81
Edirne cuisine is rich in terms of both savory and sweet dishes. Edirne ‘ciğeri’ (liver) is a flavor we strongly recommend. This dish that’s prepared after going through various processes is supposedly so good that those who dislike liver end up loving it. Here’s just one place where you can try Edirne liver: Meşhur Edirne Ciğercisi Address: Balıkpazarı, Osmaniye Cad., No: 43. Tel: (0284) 212 12 80
EKİM OCTOBER 2011
Arasta Çarşısı alışveriş için bir diğer cazibe merkezi. Çarşı III. Murat zamanında Selimiye Camii’ne gelir sağlamak amacıyla yaptırıldı. Hazır çarşıdan söz etmişken, ‘arasta’nın sözcük anlamından bahsetmek lazım. Arasta, çarşılarda veya alışveriş bölgelerinde aynı işi yapan esnafın bir arada bulunduğu bölüm anlamına geliyor. Çarşının ortasında yer alan ‘Dua Kubbesi’nin de sembolik bir anlamı var. Dükkân sahiplerinin her sabah bu kubbenin önünde toplanıp, dürüst tüccarlık yapacaklarına dair söz vererek, bereket için dua ettikleri söyleniyor. Çarşıda turistik eşya satan dükkânlar çoğunlukta.
If you want something sweet and unique to Edirne, then we recommend marzipan. Start by tasting one or two and then we’re sure you’ll end up taking kilos back home for you and your loved ones. ‘Deva-i misk’ is another sweet that’s unique to Edirne. Made with 41 spice varieties, this halva that is a core food of oil-wrestlers is captivating with both its flavor and its smell. Keçecizade Şekerleme Address: Hükümet Cad. No: 5. Tel: (0284) 225 24 81
Arasta Çarşısı is another attractive shopping alternative. It was built during the reign of Murat III to ensure an income for Selimiye Mosque. While we’re on the subject, let’s mention a little bit about the term “arasta”. Arasta means an Ottoman bazaar in which shopkeepers in the same business are located in the same area. The “Dua Kubbesi”, or “Prayer Dome” in the middle of the marketplace also has symbolic meaning. It’s said that all the shopkeepers gather in front of this dome each morning to swear that they’ll be honest. They then pray for richness. The marketplace is mostly home to touristic giftware shops.
112
EDIRNE.indd 12
9/28/11 12:05:12 AM
EDIRNE.indd 13
9/28/11 12:05:13 AM
Portre
Portrait
Mirgün Cabas
‘Her Yer’de Mirgün Cabas hosts ‘Her Yer’ By ÖZKAN son
Yıllarca stüdyoda konuklarını ağırlayan televizyoncu Mirgün Cabas, şu aralar iki arkadaşıyla motosikletine atlıyor, dağ tepe dolaşıyor. Yolun sunduklarını, ilginç insanları izleyiciyle paylaşıyor. Programın ismi Her Yer! Cabas ile yol maceralarını ve motosiklet tutkusunu konuştuk TV host Mirgün Cabas has been welcoming studio guests for years. Right now, he’s off the beaten track on his motorbike with two friends; he shares whatever the journey may offer as well as interesting people. The name of the program is Her Yer! - in English, Everywhere! We spoke to Cabas about his road adventures and passion for motorbikes…
Motosiklettehlikelerden bahsetti mi çev- dıd tutkusuna sahip olduğunuzda
EKİM OCTOBER 2011
renizdekiler? Bırakın başkalarını, bunu ben kendi kendime söylüyordum. 30 yaşıma kadar mobilete bile binmemiştim. Sonra birkaç arkadaşım başlayınca heves ettim. Chopper tarzı bir motosiklet aldım. İki, üç yıl kör uçuşu bindim. Şimdi bakıyorum da, acayip tehlikeli bir iş yapmışım. Doğru dürüst eğitim almadan kendimi sokakta buldum. Binmeyi binerken öğrendim. İlk heves geçti ve o motosikleti sattım. Altı, yedi sene binmedim. Sonra, yakın arkadaşım Erdil Yaşaroğlu kendisine BMW aldı. Ona bakarken tekrar depreşti motosiklet arzum. Hemen gidip bir tane de ben aldım. Ama bu kez işi sıkı tuttum. Yol eğitimleri, off-road, viraj eğitimleri aldım. Hâlâ çevremde motora binmemden ötürü tedirgin olanlar var, ama yapacak bir şey yok; çok keyifli.
people mention the dangers of being passionate about motorbikes? Forget about others, I would tell myself about the dangers! I’d never even ridden a scooter until I hit 30. Then I became interested when a few of my friends bought motorbikes. I bought a Chopper motorbike. For two-three years I was blind flying. When I look back now, I can see how dangerous that was. I found myself on the roads without receiving proper training. I learned how to ride while I was riding. The initial excitement wore off and I sold the motorbike. I didn’t ride for six-seven years. Then my close friend Erdil Yaşaroğlu bought himself a BMW. My desire for a motorbike was awakened once again so I immediately went out and bought one. But this time, I was more cautious. I took riding, off-road and turning lessons. There are still people who are worried about me riding a bike but there’s nothing to do because it’s so much fun.
114 MIRGUN.indd 2
9/27/11 2:58:15 PM
HAZİRAN JUNE 2011
99 MIRGUN.indd 3
9/27/11 2:58:23 PM
Portre
Portrait
EKİM OCTOBER 2011
Mirgün Cabas’ın yol arkadaşları Sarper Sesli ve Fem Güçlütürk / Sarper Sesli and Fem Güçlütürk are Mirgün Cabas’s road companions.
Otomobil sürücüleri yollarda ne gibi hatalar yapıyor? Otomobile binenler sadece motosikletlilere değil, birbirlerine karşı da tahammülsüz. Hem kendilerini hem karşıdakini riske atacak hareketler yapıyorlar. Geçenlerde Artvin’e gittik. O virajlı yollarda sürücüler öyle şeyler yapıyorlar ki inanamazsınız. Sonunu görmedikleri virajlara sollayarak giriyorlar. Ne yapıyorsun dediğin zaman tepki gösteriyorlar. Şehirlerin içi aslında motosikletliler için çok tehlikeli. Şehirlerarası yolculukta tehlike daha az. Çünkü daha açık bir trafik var, her yeri görebiliyorsunuz. Kolay hızlanıp kolay yavaşlayabiliyorsunuz. En zevkli motosiklet uzun yollarda bindiğindir.
What sort of mistakes do drivers make on the road? Drivers have no patience for motorbike riders or other drivers. They do things that could prove a risk to both themselves and others. We recently went to Artvin. You wouldn’t believe what drivers do on those windy roads. They overtake even when they can’t see what’s ahead of them. And when you question them they react badly. City roads are actually really dangerous for motorbike riders. There’s less danger riding interstate because there’s less traffic and you can see what’s ahead. You can easily slow down or accelerate. The most pleasurable riding is when you’re on an open road
“HEP BAŞKA OTELDE UYANDIK”
What’s it feel like to leave the studio and hit the streets? I did the exact opposite years ago – I went from the streets to the studio. This is not like making a program on a street in the city. Firstly, the motorbike is tiring. We went a fair distance. And in line with the program format, we left everything to evolve on its own. We said we’d shoot anything that we came across. It’s quite stressful. During the early days, we woke up in a different hotel for 10 days. You have to pack up each day and go to another city. It was difficult but extremely pleasurable. I ride my bike, go to places I’ve never been, and I’m making a program all at the same time.
Stüdyodan sokağa çıkmak nasıl bir duygu? Tersini yapmıştım yıllar önce, sokaktan stüdyoya girmiştim. Şehrin içinde, bir sokakta program yapmak gibi değil bu. Bir kere motosiklet insanı yoruyor. Epey yol gittik. Bir de programın formatı gereği her şeyi akışına bıraktık. Yolda karşımıza ne çıkarsa onu çekeceğiz dedik. İnsanda stres yaratıyor bu. 10 gün boyunca başka bir otelde uyandık ilk zamanlar. Her gün toplanıyorsun, başka şehre gidiyorsun. Zor ama olağanüstü keyifliydi. Hem motosiklete biniyorum hem motosikletle gitmediğim bir yere gidiyorum hem de program yapıyorum.
“WE ALWAYS WOKE UP IN ANOTHER HOTEL”
116 MIRGUN.indd 4
9/27/11 1:58:28 AM
MIRGUN.indd 5
9/27/11 1:58:29 AM
Portre
Portrait “İNTERNET GAZETECİLİĞİ BİTİRMEYECEK “ “THE INTERNET WILL NOT BE THE END OF JOURNALISM” “İnternet basılı gazetelerin, kablo veya antenten yayın yapan TV’lerin önüne geçti. Bir taraftan da hâlâ gazeteciliğe ihtiyacımız var ve olmaya devam edecek. Medyanın araçları değişebilir. Basılı olmaktan çıkabilir ama gazetecilik mesleği ölmeyecek. Çünkü hayat her geçen gün daha sofistike ve karmaşık hale geliyor ve daha fazla uzmanlığa ihtiyacımız var. O uzmanlığın da okuru tatmin edecek düzeyde olması gerekiyor. Kağıt ortadan kaybolsun, derdim değil. Yeter ki gazetecilik bitmesin.”
EKİM OCTOBER 2011
“Internet has surpassed print newspapers, cable and TV broadcasting. Meanwhile, we still need journalism and will continue to need it. Media tools can change. They may not be in ‘print’ but journalism will never die because life is becoming more and more sophisticated and complicated and so we need more expertise. And that expertise must satisfy the reader. I don’t care if the end of paper comes, as long as journalism continues.”
Bu yol hikâyelerinde yaşadığınız ülkeyle ilgili ilginç detayları da görme şansınız olmuştur. Sizi şaşırtan şeyler oldu mu? Muhabirlik döneminde gitmediğim şehir yoktu. Bu anlamda ne şehirler ne de yaşam koşulları beni şaşırttı. Eğlendiğim anlar oldu. Gittiğim bir yol, bir doğa manzarası, bir insan, tanık olduğum bir etkinlik... Artvin’de bir yayla şenliğine denk geldik. Boğa güreşleri yapılıyordu. Müthiş, kalabalık bir organizasyon. İsmini biliyordum ama görmemiştim.
You must have had the opportunity to see interesting details about the country in which you live during these road travels. Were there things that surprised you? There wasn’t a city that I hadn’t been to when I was a journalist. In this sense, nothing surprised me whether it is cities or living conditions. There were times when I had fun. A road, a nature landscape, a person, or an event I witnessed… We happened to see a plateau festival in Artvin. Bull fighting was taking place. It was an excellent and crowded organization. I had heard of it before but I’d never seen it.
“GİTMEK İÇİN GİDİYORUZ”
“WE GO FOR THE SAKE OF GOING”
Yola arabayla ve motosikletle, yalnız ve arkadaşlarla çıkmak farklı, demiştiniz. Bu ne demek? Bir yere otomobille giderseniz varmak için gidersiniz. En kestirme yolu seçersiniz. Motosikletle çevreyle birebir ilişki içindesin. Kokuyu, sıcağı duyarak ilerlersin. Motosiklet seyahatinde varmak için değil gitmek için gidersin. En eğlenceli yoldan gidersin ve bu en kısa yol değildir. İstanbul’dan Bolu’ya normalde otobandan gidersiniz. Biz Şile, Kefken, Kerpe, Akçakoca üzerinden keyfini çıkararak gittik. Durur nefes alırsın, doğaya bakarsın, güzel molalar verirsin. Motosiklet işi arkadaşlarla yapılır. Güzel bir şey paylaştığın anda anlamlı hale geliyor. Bir grubun olması o seyahati özel kılıyor ve seni o insanlara yakınlaştırıyor. Hem sürüş keyfini hem de güvenliğini arttırmak için yanınızda birilerinin olması iyi.
You said that it’s different going on a journey with a car or motorbike, alone or with friends… What does this mean? When you go somewhere in a car, you go just to get from A to B. You choose the shortest route. When you’re riding a motorbike, you’re directly in a relationship with the environment. You move ahead as you breathe in the smell and the heat. When you’re riding a bike, you go for the experience, not to get somewhere. You’ll take the route that’s most pleasurable and this is not the shortest route. Normally, you’d take the highway to get from Istanbul to Bolu. We went via Şile, Kefken, Kerpe, and Akçakoca. You stop and take a breather, check out the nature and have beautiful stops. Riding should be done with friends. It becomes meaningful the moment you share something that’s beautiful. Traveling as a group makes that journey special and brings you closer to those people. It’s good to have people with you to both make the journey pleasurable and ensure safety.
118 MIRGUN.indd 6
9/27/11 1:58:31 AM
MIRGUN.indd 7
9/27/11 1:58:33 AM
Portre
Portrait “UÇAKTA OLMAYI SEVİYORUM” “I LIKE SITTING ıN PLANES” l Geçinilmesi kolay bir insanım. Yumuşak başlıyımdır. Kavga dövüşten, polemikten hoşlanmam. Gerginliği sevmem. l Beni beceriksizlik sinirlendirir. Özellikle kendi beceriksizliklerime çok kızarım. l Küçük şeyler beni mutlu eder. Aslında mutlulukların ömrüne bakmak gerekiyor. Ben çabuk sıkılıyorum. Bir şey yaparken aslında başka bir şey yapmam gerektiğini hissediyorum. Kaçırıyormuşum gibi geliyor. O yüzden mutluluk anlarım çok uzun sürmüyor. l Çok sık seyahat ediyorum. Uçakları çok seviyorum. O süreç hoşuma gidiyor. Pratik olmasının ötesinde havalimanlarında vakit geçirmeyi, uçakta olmayı seviyorum. Aslında dikkati dağınık bir insanım ama orada okuyorum. Çünkü o sayede giderken iki saat okuma şansın oluyor. Uçağın içindeki sesleri, ortamı seviyorum. Lunapark gibi geliyor bana. l Tatil kavramı ruh halime göre değişiyor. Kimi zaman bir doğa kampına gidip bir ağacın altında bir hafta geçirebiliyorum. Suya girip çıkmak, cırcır böceklerini dinlemek, arkadaşlarımla konuşmak iyi geliyor. Bodrum’a gitmiyorum. Sakin yerleri seviyorum. Yurtdışında bilmediğim bir yere gidip turistlik yapmak da hoşuma gidiyor.
l I’m an easy-going person. I’m soft. I don’t like fights or arguments. l Incapability angers me. My own incapability angers me the most.
EKİM OCTOBER 2011
Aranızda hiç sürtüşme olmuyor mu? Hiç. Eğleniyoruz biz. Doğu Beyazıt’a gittik. Ağrı Dağı’na motorla çıkalım dedik. 2200 metreye çıktık. Ama yol o kadar kötüydü ki bir yerde motorlar bitti. Biraz da acemiliğimize denk geldi ve dağda kaldık öylece. Ama bir yandan da Sarper motosiklet eğitmeni, altyapı ve networkü var. Bir arkadaşını aradı, hayvan taşıyan bir kamyon geldi yanımıza. Motosikletleri yükledik. Rize’de bir usta bulduk, İstanbul’dan debriyaj siparişi verdik. Doğu Beyazıt’taki motosikleti Rize’ye gönderdik, İstanbul’dan gelen parçayla buluşturduk. Artvin’de motosikleti iki gün sonra geri aldık. Are there times when you don’t agree with each other? Never. We have fun. We went to Doğu Beyazıt. We decided to climb up to Mt. Ararat on our bikes. We got as far as 2200 meters but the road was so bad that our bikes wouldn’t go any further. It was due to lack of experience and we were stuck there. But Sarper was a motorbike instructor, so he had a network. He called a friend and a truck that carries animals came to our rescue. We loaded the motorbikes onto the truck and then found a mechanic in Rize who then ordered a clutch box from Istanbul. We sent the motorbike in Doğu Beyazıt to Rize and used the part that came from Istanbul on it. We received the motorbike two days later in Artvin.
l Small things make me happy. You should actually look at the length of happiness. I get tired of things easily. I feel like I should be doing something else while I’m doing something. I feel like I’m losing it. That’s why my moments of happiness don’t last very long. l I travel often. I love planes. I like that whole process. Aside from being practical, I like spending time at airports and sitting in the plane. I’m actually quite a distracted person but I’m able to read there because it gives me the chance to read for two hours. I like the sounds in the plane and the environment. It reminds me of a fun park. l The concept of a holiday varies depending on my mental state. Sometimes I can go and spend a week sitting under a tree at a nature camp. Swimming, listening to crickets and talking to friends does me good. I don’t go to Bodrum. I like peaceful places. I also like going to places I don’t know abroad and playing the tourist.
120
MIRGUN.indd 8
9/27/11 3:25:19 PM
FTV Party GİRNE Rocks Otel’dE
GİRNE ROCKS OTEL’deki etkinlikler Eylül ayında da devam etti. 25 Eylül Pazar akşamı Fashion TV ile ortak yapım FTV Party konseptinde bir parti gerçekleşti. Türkiye’nin en iyi şov adamı Mehmet Ali Erbil’in sunduğu gecede İvana Sert, 2012 yaz mayo koleksiyonunu sundu. Defilede Şenay Akay ve Şebnem Schaffer gibi modeller yer aldı. Defile sonrası Demet Akalın, orkestrasıyla en sevilen parçalarını söyledi. Girne’nin kalbinde, şehrin tüm güzellikleriyle iç içe bir tatil geçirmek ve birbirinden renkli etkinliklere katılmak istiyorsanız GİRNE ROCKS OTEL sizin için bire bir.
The events at GIRNE ROCKS HOTEL continued in September as well. A FTV Party was held together with Fashion TV on Sunday night, 25 September. Turkey’s most popular showman Mehmet Ali Erbil was the host at the event where Ivana Sert presented her 2012 summer swimming costume collection. Models like Şenay Akay and Şebnem Schaffer appeared on the catwalk during the fashion show. Demet Akalın performed her most popular songs together with her orchestra following the fashion parade. If you too want to enjoy a holiday in the heart of Girne, at one with all the beauties of the city and attend these colorful events, then GIRNE ROCKS HOTEL is just for you.
EKİM OCTOBER 2011
FTV Party at GIRNE Rocks HOtel
121
MIRGUN.indd 9
9/27/11 3:25:20 PM
Doğanın Mucizesi Miracle of Nature
Çekirdeğinden yaprağına şifa kaynağı A complete source of health
ÜZÜM GRAPEs By UĞUR BEKTAŞ
EKİM OCTOBER 2011
Her hali, her parçası ayrı fayda sağlayan üzüm, bir meyve olmanın yanı sıra efsanevi bir şifalı bitki... The grape, regardless of whether it’s the fruit or the stem, or leaf, is beneficial and what’s more, as well as being a fruit, it’s a legendary medicinal plant…
122 DOGANINMUCIZESIUZUMCEKIRDEGI.indd 2
9/27/11 2:04:04 AM
DOGANINMUCIZESIUZUMCEKIRDEGI.indd 3
9/27/11 2:04:06 AM
Doğanın Mucizesi Miracle of Nature ÜZÜM PEKMEZİ GRAPE MOLASSES Toplanan üzümlerin ezilip kaynatılmasıyla elde edilen pekmez, karbonhidrat bakımından bir hayli zengin. Bol enerji veren pekmez, günlük kalsiyum, potasyum, demir ve magnezyum ihtiyacının büyük kısmını karşılıyor. Üzüm pekmezi, vücutta kan yapması, iştah açması ve kan dolaşımını hızlandırması gibi faydalarıyla diğer pekmez türlerinden ayrılıyor. Molasses, made by crushing and boiling grapes, is packed full of carbohydrates. High in energy, molasses meets a large portion of daily calcium, potassium, iron and magnesium required. Grape molasses stands out from other molasses types due to benefits like being hematinic, and accelerating blood circulation.
YAZINlerde kendine yer bulan asma dallarında üzüm sal- grapes
EKİM OCTOBER 2011
sonbahara döndüğü günlerde balkonlarda, bahçe-
kımları sarkmaya başlar. Başlarda küçük ve ekşi olan üzüm taneleri zamanla irileşip tatlanır. Meyve kategorisinde yer alan bu efsanevi bitki, aslında şarabın, sirkenin, pekmezin ana maddesi. Latincesi ‘vitis vinifera’ olan üzümün 15 bini aşkın çeşidi var. Bunlardan 1200’ünün anavatanı olan Türkiye, aynı zamanda dünyada en çok üzüm üretimi yapan on ülke arasında.
begin to hang from vines that have found a place for themselves on balconies and in gardens as summer turns to autumn. Initially small and sour, grapes gradually become bigger and flavorsome. This legendary plant that’s in the fruit category is actually the main ingredient of wine, vinegar, and molasses. ‘Vitis vinifera’ in Latin, grapes come in more than 15 thousand varieties. Turkey, the homeland of 1200 of these, is also one of the top 10 grape-producing countries.
124 DOGANINMUCIZESIUZUMCEKIRDEGI.indd 4
9/27/11 2:04:13 AM
Üzüm, kış aylarının yaklaştığı şu günlerde bağışıklık sistemini korumada bir numaralı dost.
Üretiminin yapıldığı yerler arasında Trakya, Marmara ve Ege ilk sırada gelirken, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde de üzüm önemli ölçüde yetiştiriliyor. Dondurucu hava şartlarına dayanıklı olması üzümün yetişme alanını genişletiyor. Dünyada üretimi M.Ö 5 binli yıllara kadar uzanan meyvenin Anadolu’daki tarihi M.Ö 3500’ü buluyor. Yapılan arkeolojik kazılarda rastlanan üzüm figürleri ve şarap şişeleri Anadolu’da bağcılığın çok eski dönemlerde gelişmiş şekilde yapıldığına işaret.
Thrace, the Marmara Region, and the Aegean are the primary grape growers, grapes are also cultivated to a significant extent in the Southeast and East Anatolian Regions in Turkey. Grapes are resistant to freezing weather conditions, meaning that they can grow just about anywhere. Grapes were first cultivated some time in circa 5000 BC but its history in Anatolia goes back to 3500 BC. The grape figures and wine bottles discovered in archeological excavations are clear indication that viticulture was quite developed in Anatolia in ancient times.
GÜÇLÜ BİR ANTİOKSİDAN
A POWERFUL ANTIOXIDANT
Şifalı bitkiler kategorisinde yer alan üzüm, alkollü içeceklerden kozmetiğe uzanan bir kullanım alanına sahip ve dört mevsim açık bir eczane gibi. B, C ve E vitaminlerinin yanı sıra potasyum, kalsiyum, magnezyum minerallerini içinde barındırıyor. Vücuttaki hücrelerin sağlıklı çalışmasını engelleyen kökleri yok ederek kolesterol oluşumunu engelleyen üzüm, sahip olduğu antioksidanlar sayesinde vücudumuzda kimyasal reaksiyonlar sonucu oluşan veya dışarıdan sigara, alkol ya da kirli havayla alınan zararlı maddeleri etkisiz hale getiriyor. Tansiyon rahatsızlıklarına iyi gelen üzümün diğer faydası ise böbrekleri çalıştırarak vücuttaki zararlı maddelerin atılmasına yardımcı olmak. Vücuda ve beyne enerji vererek yorgunluğu gideren üzüm, aynı zamanda sinirleri yatıştırdığı için stres ve yorgunluğa karşı da etkili. Hasadı yapılan üzümlerin bağda bol güneş gören yerlere serilerek veya salkımlar halinde ipe dizilerek kurutulmasıyla yapılan kuru üzümlerin besin değeri, en az yaşı kadar yüksek. Özellikle çocukların ve kilo alma problemi yaşayanların en büyük yardımcısı. Göğüs ve karaciğer rahatsızlıklarına faydalı olan kuru üzüm, tam bir enerji deposu.
A medicinal plant, the grape is like a chemist that’s open all year round and that’s why it’s used in everything from alcohol to cosmetics. Packed with vitamins B, C, and E, the grape contains potassium, calcium, and magnesium. Grapes destroy the roots that prevent body cells from functioning properly and in turn prevent cholesterol. The grape’s antioxidant qualities make harmful external substances in things like cigarettes, alcohol or pollution ineffective. Beneficial against problems related to blood pressure, grapes also assist in getting rid of harmful substances by working the kidneys. Giving the body and the brain energy, grapes are also effective against stress and lethargy because they calm the nerves. The nutritional value of dried grapes or sultanas (grapes are harvested then dried on the ground somewhere sunny or lined on a string in bunches) is just as much as its age. It’s the best remedy for children or people who have difficulty putting on weight. Sultanas, which are beneficial against chest and liver illnesses, are packed with energy.
EKİM OCTOBER 2011
Grapes are the best way to protect the immune system as winter closes in.
125 DOGANINMUCIZESIUZUMCEKIRDEGI.indd 5
9/27/11 2:04:17 AM
Salata ve turşulara lezzet veren üzüm sirkesi, üzüm şırasının fermantasyonuyla elde ediliyor. Kuru üzüm hafızayı güçlendirmek için birebir.
Doğanın Mucizesi Miracle of Nature Grape vinegar, which adds flavor to salads and pickles, is made by fermenting grape juice. Sultanas are perfect for strengthening the memory,
HAFIZLARA KURU ÜZÜM VE ASMA
SULTANAS AND VINES FOR ‘HAFIZ’
Tarihe baktığımızda bağcılığın geliştiği ülkelerde şarapçılığın da geliştiği görülüyor. Üzüm üretiminde ilk onda yer alan ülkeler, şarap üretiminde de aynı sıralamayı koruyor. Bağışıklık sistemini güçlendiren ve kanser riskini azaltan şarap, özellikle Avrupa’da çokça tüketiliyor. Kan dolaşımını güçlendiren, damar sertliğini önleyen ve iyi huylu kolesterolü yükselterek kötü huylu kolesterolün düşmesini sağlayan şarap tıbbi olarak yüzyıllardır kullanılıyor. Bacaklardaki şişme, varis ve hemoroid problemlerinin ilacı ise asma yaprağı. Yaprağın en iyi bilinen faydası hafızayı güçlendirmesi. Osmanlı döneminde hafız olmak için yetiştirilen gençlere bol miktarda kuru üzüm ve asma yaprağı yedirilmesi bunu ispatlıyor. Ayrıca asma yaprağından yapılan yaprak sarması, Türk mutfağının geleneksel yemekleri arasında.
History shows that winemaking was developed wherever viticulture was developed. Countries in the top 10 in terms of grape production maintain the same position in wine production as well. Strengthening the immune system and reducing the risk of cancer, wine is especially consumed in large quantities in Europe. Wine, which strengthens blood circulation, prevents arteriosclerosis and increases good cholesterol and hence reduces bad cholesterol, has been used as medicine for centuries. Meanwhile, vine leaves heal of leg swelling, varicose veins and hemorrhoids. The most famous benefit of vine leaves is that they strengthen the memory. In Ottoman times, young people who were trained to become a ‘hafiz’ (a person who has memorized the Koran) were given plenty of sultanas and vine leaves as a result. Additionally, stuffed vine leaves as a food is a traditional Turkish meal.
EKİM OCTOBER 2011
HÜCRELERİ YENİLİYOR Üzümün en şaşırtıcı yönlerinden biri kozmetikte kullanılması. Vücut hücrelerini koruyan zengin maddeler içerdiğinin keşfedilmesinden bu yana kozmetik dünyası, içerisinde üzüm özü bulunan pek çok ürünle tanıştı. Gün boyunca güneş ışınları, sigara dumanı ve diğer çevre faktörlerine maruz kalan cildin güçlenmesini sağlayarak kırışmasını engelleyen üzüm, adeta kozmetiğin doğal silahı. Kimyasal ilaçlar yerine doğal ürünlerin kullanımını seçenlerin ilk tercihleri arasında yer alan üzüm, çekirdeğiyle de revaçta. Çekirdeğinin tıbbi yararları resmi olarak ilk kez 1947’de Fransız tıp profesörü ve kimyacı Jack Masquelier tarafından keşfedildi ve 1950’de bir ilaç haline getirilerek gece körlüğü, varis, diş eti kanaması ve saman nezlesi gibi hastalıkların tedavisinde kullanıldı. Hastalıkların baş düşmanı haline gelen üzüm, şimdiye kadar olduğu gibi önümüzdeki yıllarda da şarabı, kurusu, yaprağı ve çekirdeğiyle insanoğlunun yardımcılarından olacak.
RENEWED CELLS One of the most surprising aspects of the grape is that it is used in cosmetics. Discovery of the rich substances that protect body cells led to the cosmetics world producing a number of products containing grape extract. It strengthens the skin that is harmed by the sun, cigarette smoke and other external factors making it a natural weapon of cosmetics. Grapes, which are the first preference of people who choose natural products as opposed to chemical medication, are also popular for their seeds. The French medicine professor and chemist Jack Masquelier officially discovered the medicinal benefits of grape seeds in 1947. In 1950, this medicine was then used to treat night blindness, varicose veins, bleeding gums and hay fever. The leading enemy of illnesses, the grape will continue to assist humankind with its wines, sultanas, leaves, and seeds.
126 DOGANINMUCIZESIUZUMCEKIRDEGI.indd 6
9/27/11 2:04:19 AM
DOGANINMUCIZESIUZUMCEKIRDEGI.indd 7
9/27/11 2:04:21 AM
Mekân
Place
Bahçelerin en sağlıklısı!
By Aydın Albayrak Photos GÖKHAN DEĞİRMENCİ
The healthIest of gardens!
Bahçe işlerine ilginiz varsa, Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi’ne gitmeyi unutmayın. Burada çocuklara da ‘börtü böcek’ eğitimi veriliyor. If you have a green thumb then take a trip to the Zeytinburnu Medicinal Plants Garden. Children haven’t been forgotten either. They can take part in ‘creepy crawly’ courses.
ZEYTİNBURNU
’nun sokaklarında ilerliyorum. Bitişik nizam binaların kuşattığı sokaklardan geçerken insanın içi daralıyor. Neyse ki çok geçmeden karşıma Tıbbi Bitkiler Bahçesi çıkıyor. Bahçenin kapısından içeri adımımı atar atmaz bir rahatlama hissi sarıyor bedenimi. Yeşillikler içinde bir bahçe; çölde bir vahaya ulaşmış gibi hissediyor insan kendini. Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi 14 dönümlük bir alan üzerine kurulu. Farklı iklim ve coğrafyalarda yetişen bitkilerin biraraya getirildiği ve bu yönüyle bir botanik bahçesi niteliğindeki mekânda ekili ve etiketli tıbbi bitki sayısı 600’ün üzerinde.
EKİM OCTOBER 2011
ı MOVE
along the streets of Zeytinburnu and feel suffocated while walking between attached buildings. Luckily the Medicinal Plants Garden appears before me in no time. My body is taken over by relief the moment I step foot through the garden gate. It’s an evergreen garden; I feel like I’ve reached an oasis in the desert. Zeytinburnu Medicinal Plants Garden was established on an area of 14,000sqm. There are over 600 planted and labeled medicinal plants in this botanical garden-like atmosphere in which plants that grow in different climates and geographies have been brought together.
Türkiye’nin bu ilk tıbbi bitkiler bahçesi sabah dokuzdan gün batımına kadar ziyarete açık. Grup olarak ziyaret etmek isterseniz telefonla randevu almanızda fayda var. İrtibat için: (0212) 664 41 55 www.ztbb.org This first medicinal plants garden in Turkey is open from 9 in the morning until sunset. Reservations are advised for groups. Contact number: (0212) 664 41 55 www.ztbb.org
128 ZEYTINBURNU.indd 2
9/27/11 2:04:54 AM
ZEYTINBURNU.indd 3
9/27/11 2:04:56 AM
Mekân
Place
Bahçede yeşillikler arasında dolaşırken farklı ekosistemlere özgü bitki türlerini görebiliyorsunuz. Örneğin, kaya bahçesinde biberiye, dağ mayasılotu, kekik gibi kayalık alanlarda yetişen tıbbi bitkiler; bahçenin içindeki serada ise muz, limon, portakal, gibi ülkemizde de yetişen bitkilerin yanı sıra demirhindi, mango, papaya, tarçın, zencefil gibi ülkemizde doğal olarak yetişmeyen bitkiler karşınıza çıkabiliyor.
When walking through the garden you’ll see plant species that are unique to various ecosystems. For example, there are medicinal plants like rosemary, carpet bugle, and thyme that grow in rocky areas in the rock garden; and things like bananas, lemons, and oranges in the glasshouse as well as tamarind, mango, cinnamon, and ginger that don’t grow naturally in Turkey.
TOHUM TAKASI
SEED SWAPPING
Bahçedeki bitkilerin beslenmesinde suni gübre değil, bitki artıkları ile diğer organik atıklardan oluşan doğal gübre kullanılıyor. Bitki zararlılarına karşı ise kimyasal ilaçlar yerine haşerat uzaklaştırıcı bitkiler, bitki özleri, kümes hayvanları (bahçede birkaç tavuk, horoz, hindi ve tavuskuşu da var) ve organik ilaçlar tercih ediliyor. Bahçede yetiştirilen bitkiler kurutulduktan sonra etiketlenip muhafaza ediliyor.
The fertilizer used to nurture the plants in the garden is made from plant waste and other organic waste, not artificial fertilizer. Furthermore, chemicals aren’t used to ward off insects. Instead, insects are eliminated with plants, sap, and fowl (there are chickens, roosters, turkey’s and peacocks in the garden as well), and organic medicine. The plants that grow in the garden are dried and then labeled. There’s also a seed bank. Individuals or institutions can swap seeds with the garden if they desire.
FİDE DE DOĞAL SABUN DA ALABİLİRSİNİZ YOU CAN PURCHASE SEEDLINGS AND NATURAL SOAP Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi’nde Köşe Bucak Börtü Böcek çocuk atölyesinin yanı sıra doğal kozmetik, reçel ve sabun gibi yetişkinlere yönelik atölyeler de düzenleniyor. Zeytinburnu Belediyesi ve Merkezefendi Geleneksel Tıp Derneği’nce 2005 yılında hizmete sokulan bahçe 14 dönüm (14 bin metrekare) arazi üzerine kurulu. Bahçeden fide, kurutulmuş drog, uçucu ve sabit yağ, doğal sabun temin edebilirsiniz.
EKİM OCTOBER 2011
There are workshops for adults on natural cosmetics, jam and soap, aside from Zeytinburnu Medicinal Plants Garden’s children’s workshop called Creepy Crawlies. This garden that was put into operation by Zeytinburnu Council and Merkezefendi Traditional Medicine Association in 2005 covers an area of 14 thousand square meters. You can purchase seedlings, dried drog, essential oils and plant extracts, and natural soap from the garden.
130 ZEYTINBURNU.indd 4
9/27/11 2:05:00 AM
Bir de tohum bankası var ve arzu eden kişi ve kuruluşlarla tohum takası yapılıyor. Bahçedeki laboratuvarda ise bitkilerden uçucu ve sabit yağlar elde ediliyor ve bunlardan tentür, merhem, krem, parfüm, sabun gibi ürünler hazırlanıyor. Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi’ni gezerken, toprakla, bitkilerle uğraşan üniversite öğrencileri görürseniz şaşırmayın. Örneğin, ziyaretimiz sırasında, Dumlupınar Üniversitesi Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Bölümü’nden staj için gelen küçük bir grup öğrenci öğle sıcağında bahçede ter döküyordu. Biyoloji, eczacılık, ziraat mühendisliği, tıbbi ve aromatik bitkiler, bahçe ziraatı gibi bölümlerden bahçede staj yapan öğrenci sayısı 150’nin üzerinde. Her yıl sınırlı sayıda lise öğrencisine de bahçenin faaliyet alanındaki konularda proje desteği ve bahçe bünyesindeki laboratuvardan faydalanma imkânı sağlanıyor.
Meanwhile, the laboratory in the garden is used to obtain volatile oil or plant extracts and these are then used to make products like tincture, cream, balm, perfume, and soap. Don’t be surprised if you come across university students working with the soil and plants when walking through Turkey’s first medicinal plants garden. For example, a small group of interns from the Medicinal and Aromatic Plants Department from Dumlupınar University were working up a sweat during our afternoon visit. There are over 150 interns at the garden who are enrolled in departments like biology, chemistry, agricultural engineering, medicinal and aromatic plants, and garden agriculture. Additionally, a limited number of high school students get to support projects in the garden’s activity area and use the laboratory in the garden each year.
EKİM OCTOBER 2011
Tavuskuşu ve tavuklar aslında bahçedeki bitkilerin koruyucusu! Peacocks and fowls actually protect the plants in the garden.
131 ZEYTINBURNU.indd 5
9/27/11 2:05:06 AM
ATÖLYE ÇALIŞMALARI Bahçenin tek ziyaretçileri öğrenciler değil elbette. Bitkilerle tedavi, doğal gıda arayışlarının arttığı bir dönemde ziyaretçi sayısı da artıyor. Bu artışta düzenlenen kursların da etkisi var. Bugüne kadar fitoterapi (bitkilerle tedavi), aromaterapi (bitki yağlarıyla tedavi), doğal bakım gibi başlıklarda seminerlere; bitkileri tanıma ve yetiştirme, kışa hazırlık, doğal kozmetik gibi konularda ise atölye çalışmalarına katılanların sayısı bini aştı. Zeytinburnu Tıbbi Bikiler Bahçesi’nde çocuklar da unutulmamış. Köşe Bucak Börtü Böcek, Geri Dönüşüm, Bahçede Sanat gibi konularda düzenlenen programlarla çocukların doğayla yakınlaşmaları sağlanıyor. Evinizin bahçesini otlar sardı ve siz bu otlarla nasıl başedeceğinizi bilemez halde misiniz? Ya da bahçeye meraklısınız ama işe nereden başlamanız gerektiğini bilmiyor musunuz? Buyrun, gönüllü bahçevanlık programına katılın; hem bahçe işlerini öğrenin hem de bitkilerle uğraşırken stres atın.
EKİM OCTOBER 2011
WORKSHOPS It’s not just students who visit the garden. During this time when people are seeking treatment with plants, and organic food, the number of visitors is naturally on the rise. The courses held at the garden also support this increase. Until now, more than 1000 people have participated in seminars under the headings of things like phytotherapy (treatment with plants), aromatherapy (treatment with vegetable oils), and natural care as well as workshops on subjects like identifying and growing plants, preparing for winter, and natural cosmetics. Children haven’t been forgotten at Zeytinburnu Medicinal Plants Garden either. There are a number of fun programs organized especially for kids to ensure that they get close to nature. Your garden’s full of plants and you don’t know what to do with them… Or, you have an interest but don’t know where to start… Then participate in a voluntary gardening program; learn about gardening and relax at the same time.
İKİNCİ BAHÇE KÜTAHYA’DA KÜTAHYA HOSTS THE SECOND GARDEN Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi’nden esinlenen Kütahya Belediyesi, Türkiye’nin ikinci tıbbi bitkiler merkezini faaliyete açtı. İsmini Divan Edebiyatı’nın önemli temsilcilerinden ve dönemin ünlü hekimlerinden Şair Şeyhi Yusuf Sinan’dan alan Hekim Sinan Tıbbi Bitkiler Araştırma Merkezi 11 bin metrekarelik bir alan üzerine kurulu. Bölgedeki tıbbi bitkilerin kültür bitkisi olarak yetiştirilip ülke ekonomisine kazandırılması, bitkisel ilaç hammaddesi üretilmesi, tıbbi bitkilerle ilgili eğitimler verilmesi araştırma merkezinin başlıca hedefleri arasında. Ekinazya, aynısafa, tıbbi papatya, keten, oğulotu merkezde görülebilecek bitkilerden bazıları. (Telefon: 0274 232 00 09) Inspired by Zeytinburnu Medicinal Plants Garden, Kütahya Council’s medicinal plants center, the second in Turkey, has opened. The Hekim Sinan Tıbbi Bitkiler Araştırma Merkezi (Physician Sinan Medicinal Plants Research Center), which got its name from the famous poet of Divan Literature and physician Şair Şeyhi Yusuf Sinan of the Ottoman era, was established on an area of 11,000sqm. The primary objectives of the research center include cultivating medicinal plants and contributing to the country’s economy, producing herbal medicine as raw materials, and providing training on medicinal plants. Just some of the plants visitors will see are Echinacea, marigold, medicinal chamomile, flax, and lemon balm. (Telephone: 0274 232 00 09)
132 ZEYTINBURNU.indd 6
9/27/11 2:05:10 AM
ZEYTINBURNU.indd 7
9/27/11 2:05:11 AM
EKİM OCTOBER 2011
Yöresel Mutfak Regional Cuisine
134 TURLU.indd 2
9/27/11 2:05:46 AM
Mevsimsiz lezzet
GÜVEÇTE TÜRLÜ
A seasonless flavor CASSEROLE IN A HOT POT Photos TUĞBA KARAGÜLLE - LİMON GÜMÜŞLÜK
Güveçte türlü, geleneksel Türk mutfağının özel lezzeti ve vazgeçilmezi olmayı sürdürüyor. İster yaz ister kış sebzeleriyle yapılan türlünün püf noktası toprak güveçte kısık ateşte yapılması. Lezzetin sırrı ise sebze çeşidinin bolluğunda...
EKİM OCTOBER 2011
Casserole is a special flavor of traditional Turkish cuisine and continues to be its indispensable. Whether you use summer or winter vegetables, the trick of the trade is to use an earthenware pot cooked on low heat. The secret behind the flavor however is an abundance of vegetable diversity…
135 TURLU.indd 3
9/27/11 2:05:48 AM
Yöresel Mutfak Regional Cuisine GÜVEÇTEalan önemli sebze yemeklerinden biri. casserole türlü, geleneksel yemekler listesinde yer
Kış ya da yaz sebzeleriyle yapılan türlü, etli ve etsiz olarak da iki farklı şekilde pişirilebiliyor. Ama püf noktası içindeki malzeme ne olursa olsun toprak güveçte ve kısık ateşte ağır ağır pişirilmesi. Yaz sebzelerinden taze fasulye, domates, yeşil ve kırmızı biber, patlıcan, kabak türlünün olmazsa olmazları. Ama patates, soğan ve bir kaç diş sarımsak da eksik olmamalı. Birbiriyle uymaz görünen bunca malzeme mükemmel bir uyumla toprak güvecin tadıyla birleşir ve mükemmel bir lezzet yaratır. Sebzelerin birbirine verdiği özel tatlar bir yana toprak kabın kokusu siner bu vazgeçilmez yemeğe.
in a hot pot is a significant traditional Turkish dish. It’s made with either winter or summer vegetables and can include or not include meat. The trick to making the perfect casserole however is to cook it in an earthenware pot, slowly, and on very low temperature – all regardless of the ingredients. The indispensables of casserole in summer are green beans, tomatoes, green and red pepper, eggplant, and zucchini. But there must also be potatoes, onions and a few cloves of garlic. When all of these ingredients come together in an earthenware pot, they create the perfect harmony and hence, the best possible flavor. Putting aside the special flavors that the vegetables give each other, the smell of the pot permeates through the vegetables to make for an unforgettable dish.
EKİM OCTOBER 2011
Eskiden yaz ve kış türlüsü diye ayrılsa da artık her mevsim her tür sebze bulunduğu için böyle bir ayrım yok. Ama siz sebzelerinizi mevsiminde tüketin. Yazın yaz kışın kış sebzeleriyle türlü yapın. Çünkü her sebze mevsiminde güzeldir. Limon Gümüşlük Restoran’ın aşçısı Semra Gültekin’in mevsim sebzeleriyle bizim için yaptığı güveçte türlünün içinde havuç bile vardı. Despite being differentiated as summer and winter casserole in the past, there’s no such distinction made nowadays because all sorts of vegetables are readily available throughout the year. Still, we recommend that you consume vegetables in season and make casseroles with summer veges in summer and winter veges in winter because every vegetable tastes best when it’s in season. Carrot was an ingredient in the summer vegetable casserole prepared in an earthenware hot pot by Limon Gümüşlük Restaurant’s chef Semra Gültekin.
136 TURLU.indd 4
9/27/11 2:05:51 AM
Casserole wIth meat Place the meat in a pot and add a little salt and olive oil. Cook until the juice has been absorbed – stir now and again. Sauté for 5-6 minutes. Add the cleaned beans and diced onion and continue to sauté. Place the sautéed beans and met in a large bowl. Add the diced (2-2.5cm) zucchinis, eggplant, potatoes and coarsely chopped green peppers, and peeled and split garlic cloves. Place all the ingredients in an earthenware pot and pour a glass of pepper paste (watery) over the top. Pour enough water to just cover the ingredients. Cover the lid (use foil if you don’t have a lid) and cook for an hour in a 200-degree pre-heated oven. Add coarsely diced tomatoes on top. Cook for another 15 minutes and remove from the oven.
Etlisi de bir başka olur Etler bir tencereye alınarak biraz tuz ve zeytinyağı ilavesiyle ocağa konur. Suyunu verip çekinceye kadar arada bir karıştırılır. 5-6 dakika sotelenir. Ayıklanmış fasulye ve yemeklik küp şeklinde doğranan soğanlar ilave edilerek biraz daha sotelemeye devam edilir. Sotelenen et ve fasulyeler geniş bir kaba alınır. Üzerine 2 - 2,5 cm’lik küpler şeklinde doğranan kabak, patlıcan ve patatesler, iri doğranan yeşil biberler, soyulup ikiye bölünmüş sarımsaklar eklenip karıştırılır. Hepsi güvece boşaltılır ve üstüne 1 bardak suda eritilen salça gezdirilir. Karışımın üzerini bir parmak geçecek şekilde suyu tamamlanır. Kapağı kapatılıp (güvecinizin kapağı yoksa alüminyum folyo ile kapatılır) daha önceden 200 derecede ısıtılmış fırında 1 saat pişirilir. Üzerine iri küp şeklinde doğranan soyulmuş domatesler ilave edilir. 15 dakika daha pişirilir ve fırından alınır.
Ingredients: 3 onions, 2 eggplants, 500gr green beans, 3 zucchinis, 3 tomatoes, 4-5 long green peppers, 50gr margarine, 2 teaspoons powdered red pepper, 1 tablespoon pepper paste, salt and black pepper to taste
KENDİ SUYUYLA PİŞMELİ
IT MUST COOK IN ITS OWN JUICE
Geleneksel yemek kültürümüzde yer alan güveçte türlü, çok zahmetli görünse de aslında yapımı o kadar da zor değil. Bazı önemli detaylar ve ipuçları lezzetli bir türlü yapmanızı kolaylaştırabilir. Tarife geçmeden önce, güveç kabında türlü yapmanın detaylarına dikkatinizi çekelim. Öncelikle kabı özenli bir şekilde yağlamanız gerekiyor. Sebzelerin pişmesi, yapışmaması ve kabın uzun ömürlü olmasının sırrı burada yatıyor. Bir diğer önemli detay ise güveçte pişen yemeğe su koymamak. Çünkü kapta pişen yemeğin kaynaması güveçte su kaybına neden olmuyor. Susuz pişen sebze ve et türü kendi suyu ve lezzetiyle piştiğinden çok daha lezzetli oluyor. Türlüyü yapmak için, ilk önce et sonra soğan ve patatesi sırayla koyup biraz pişirdikten sonra sebzeleri pişme sürelerine göre koymak gerekiyor.
Despite seeming difficult, casserole in traditional Turkish cuisine is actually really simple to make. Some important details and tips will simplify making a delicious casserole. Before giving the recipe, let’s draw your attention to the earthenware pot that you’ll use to make the casserole in. Firstly, it has to be oiled properly. This is what will make the vegetables cook thoroughly and not stick. It will ensure a longer life for the pot as well. Another important detail is not to place any water in the dish because food that cooks in an earthenware pot will not allow any juice to escape. Vegetables and meat cooked in their own juice are much more flavorsome. To make the actual dish, you firstly have to place the meat, then the onion and potatoes in the pot respectively. After they’ve cooked for a while, add the vegetables depending on how long each needs to cook.
EKİM OCTOBER 2011
Malzemeler: Yarım kilo kuşbaşı et, 3 soğan, 2 patlıcan, 500 gr taze fasulye, 3 kabak, 3 domates, 3 patates, 4 - 5 sivribiber, 50 gr margarin, 2 çay kaşığı toz kırmızı biber, 1 çorba kaşığı biber salçası, tuz, karabiber
137 TURLU.indd 5
9/27/11 2:05:53 AM
EKİM OCTOBER 2011
Yöresel Mutfak Regional Cuisine
YA FIRIN YA KISIK ATEŞTE
EITHER IN THE OVEN OR ON LOW HEAT
Niyetiniz sebzeli bir güveç yapmaksa, önce soğanları temizleyip küp şeklinde doğrayın. Taze fasulyelerin kılçıklarını temizledikten sonra sonra patlıcanları soyup küp şeklinde kesin, kararmamaları için tuzlu suda 10 dakika bekletin. Biberleri, kabakları, patatesleri ve domatesleri soyup küp şeklinde doğradıktan sonra derin bir güvecin tabanını 1 tatlı kaşığı sıvı yağ ile yağlayın ve sebzeleri yayın. Sırasıyla patates, fasulye, patlıcan, biber, kabak, soğan ve domatesleri ilave edin. Arzu ederseniz ayrı bir tavada margarin ya da tereyağ eritip biber salçası ve toz kırmızı biber ilave edebilirsiniz. Tuz ve karabiberle tatlandırmayı unutmayın. Güveci kapağı kapalı olacak şekilde fırına yerleştirin. Önceden ısıtılmış 160 dereceye ayarlı fırında 2 saat pişirin. Fırından alıp dinlenmeye bırakın. Fırın yerine ocakta kısık ateşte ağır ağır da pişirebilirsiniz. Her iki pişirmede de güvece tadını veren toprak kabın yanı sıra sebzelerinizin çeşidirir.
If you plan to make a vegetable casserole, firstly dice the onions. Remove the strings from the green beans and peel and dice the eggplant and let it rest in salty water for around 10 minutes so avoid discoloring. After peeling and dicing the peppers, zucchinis, potatoes and tomatoes, oil a large earthenware pot with 1 dessertspoon of oil and place the vegetables over the surface. If you want to, you can melt margarine or butter in a separate pan and add pepper paste and powdered red pepper. Don’t forget to flavor with salt and black pepper. Place the pot in the oven with the lid on and cook for 2 hours in a 160-degree pre-heated oven. Alternatively, you can cook it on the stove on low heat, slowly. What gives both methods flavor is the earthenware pot and the variety of vegetables used.
138
TURLU.indd 6
9/27/11 2:59:36 PM
TURLU.indd 7
9/27/11 2:59:38 PM
Sınırların Ötesinde
Marakeş / Marrakesh
Beyond Borders
EKİM OCTOBER 2011
Casablanca
140 FAS.indd 2
9/27/11 2:06:31 AM
fas
Casablanca’da Hassan II Camii Hassan II Mosque in Casablanca
Renklerin Ülkesi
morocco
A Land of Color
Geleneksel çarşıları, meydanları, camileri ve Casablanca’sıyla Fas; Kuzey Afrika’nın önemli duraklarından. Avrupa’ya yakın olması nedeniyle ekonomik ve kültürel açıdan kıtada farklılık gösteren Fas, Afrika’nın renkli dokusunu da içinde barındırıyor. With its traditional marketplaces, squares, mosques, and Casablanca, Morocco is one of the most important places in Northern Africa. Showing variation on the continent in terms of economy and culture due to it being close to Europe, Morocco also contains the colorful character of Africa.
EKİM OCTOBER 2011
Photos shutterstock
141 FAS.indd 3
9/27/11 2:06:34 AM
Sınırların Ötesinde
Beyond Borders
EĞERnedeniyle belli önyargılarınız olabilir. Ama ülkeye ıf you’re Fas’a ilk defa gidiyorsanız Afrika kıtası olması
adım atmaz atmaz bu duygudan kurtulacaksınız. Çünkü burası bir tarafıyla Avrupa’yı diğer tarafıyla da Afrika kıtasının coşkusunu ve renkliliğini içinde barındırıyor. Fas’ın her şehrinde, eski ve yeni şehir diye bir ayrım var. Eski şehir, büyüleyici yapılar, camiler, saraylar, dar sokaklar ve bu dar sokaklardaki küçük atölyelerden oluşur. Yeni şehir ise daha çok modern oteller, yüksek binalar, lüks kafeler demektir. Marakeş bu eski şehirlerin en önemlisi. Djemaa el Fnaa Meydanı ise Marakeş’in kalbi. Bu meydan için Fas’ta gezilebilecek ilk yer denilebilir. Tam anlamıyla Fas kültürünü yaşamak istiyorsanız, bu meydanda uzun saatler geçirin. Gece başka gündüz bambaşka olan meydanda farklı bir dünyaya gireceksiniz. Bir yanda yılan gösterileri, bir yanda büyücüler, bir yanda hikâye anlatanlar, bir yanda incik boncuk tezgâhları, kumaşlar, dokumalar, kilimler... Marakeş’te görebileceğiniz diğer yerlerse The Souk (geleneksel çarşı) ve Kutubiye Camisi. The Souk’ta deri eşyalar, kumaşlar, kilimler, gümüş objeler satılıyor. Kutubiye Camisi ise Marakeş’in sembolü. 19. yüzyılda inşa edilen cami görkemiyle büyülüyor.
going to Morocco for the first time you might have certain preconceptions due to it being in the African continent. But as soon as you step foot in the country, you’ll be freed of everything you ever thought because Morocco is Europe on one side and the joy and color of Africa on the other. Every city of Morocco makes a distinction between ‘old’ and ‘new’ city. The ‘old city’ contains captivating structures, mosques, palaces, and small workshops collected in narrow streets. The ‘new city’ on the other hand, means modern hotels, tall buildings, and luxurious cafes. Marrakesh is the most important of the old cities. Djemaa el Fnaa Square is the heart of Marrakesh. Consider this square as the starting point of getting to know Morocco. If you want to fully experience Moroccan culture, then spend long hours in this square. Night and day present huge dissimilarities here. Snake shows, magicians, storytellers, novelty stalls, fabrics, weavings, and kilims… The Souk (traditional marketplace) and Kutubiye Mosque are the other places to see in Marrakesh. Leather furniture, fabrics, kilims and silver objects are sold at The Souk. Kutubiye Mosque however is the symbol of Marrakesh. The 19th century mosque captivates with its magnificence.
SAHRA ÇÖLÜ TURU A TOUR OF THE SAHARA DESERT “Timbuktu 52 gün!” Bu levha, eski zamanlarda bedevilerin bu çölü 52 günde geçtiklerini ifade ediyor. Evet Fas’tasınız ve buranın tam anlamıyla her şeyini anlamak için uçsuz bucaksız çöllerini görmelisiniz. Çölde dikkat etmeniz gerekenlere gelince... Öncelikle bol bol su tüketmeye çalışın, ince ve pamuklu kıyafetler giyin ve yanınıza mutlaka çok iyi bir harita alın.
EKİM OCTOBER 2011
“Timbuktu 52 days!” This sign explains that Bedouins crossed this dessert in the olden days in 52 days. Yes, you’re in Morocco so you must see its eternal desserts in order to fully understand the country. There are things you need to pay attention to while in the desert. Drink plenty of water firstly and wear light, cotton clothing. And, whatever you do, make sure to carry a good map!
142 FAS.indd 4
9/27/11 2:06:40 AM
HERKESİN BİLDİĞİ ŞEHİR: CASABLANCA
THE CITY THAT EVERYONE KNOWS: CASABLANCA
“Bir daha çal Sam!” Bu sözler size neyi hatırlatıyor? Humphrey Bogart ve Ingrid Bergman’ın oynadığı efsanevi film Casablanca... Casablanca’yı sadece bu filmle anmak haksızlık olur! Bu şehrin Fas’ın diğer şehirlerine göre daha modern bir görünüşü var. Palmiye ağaçları, okyanus dalgaları ve kilometrelerce uzanan sahil onu Fas’ın diğer şehirlerinden ayıran diğer şeyler belki. Kentte yer alan Hassan II Camii 210 metrelik minaresiyle dünyanın en uzun minareli camisi olma özelliğine sahip. Bu cami denizin kenarına kurulmuş olmasıyla dikkat çekiyor. Geniş bir alana yayılan yapı, bir yanda mavi okyanus, bir yanda kendi etkileyici görüntüsüyle Fas’ta görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Ülkenin diğer önemli şehri Fes. Burada Fas’a ait olan birçok özellikle karşılaşabilirsiniz. Uzun surlar, camiler, kale kapıları... Fes şehri surlarla ikiye ayrılıyor. Surların içinde kalan şehre, Eski Şehir yani Medina deniyor. Medina’ya giriş için birçok kapı vardır. Bu kapılardan içeri girdiğinizde kendinizi daracık sokaklarda bulabilirsiniz, bu dar sokaklarda yeni yerler keşfedebilir, küçük dükkânlardan alışveriş yapabilirsiniz.
“Play it again Sam!” What does this sentence remind you of? Of course, the legendary film Casablanca in which Humphrey Bogart and Ingrid Bergman starred… But it would be unfair to simply associate Casablanca with this film! Casablanca has a much more contemporary appearance than other Moroccan cities. It may also be the palm trees, waves of the ocean and a shoreline that stretches for kilometers that sets this city apart from them. Hassan II Mosque has the longest minaret (210m) in the world and also stands out for being positioned right along the sea. Covering a large area, Hassan II Mosque is a leading highlight in Morocco with its own impressive façade and the blue of the ocean. Fes is another important city of Morocco. This is where you’ll see a number of qualities unique to Morocco. Long walls, mosques, and fortress gates… Walls separate the city in two. The city within the walls is the Old City, in other words, Medina. There are plenty of gates to enter Medina. When you step foot into the city you’ll find yourself in narrow streets where you can discover new places and make purchases in tiny shops.
FAS İSMİNİN KAYNAĞI THE ORIGIN OF THE NAME ‘MOROCCO’
Morocco (El-Magrip) means ‘The Farthest Western’ in Arabic. ‘Maroc’ in French, the country’s name is a derivation from “Marrakesh” which is in the center of the country. In Turkish, Morocco is called “Fas” which comes from the ancient Idrisid and Marinid capital, Fez.
EKİM OCTOBER 2011
Fas, ülke dilinde “El-Magrip” yani ‘en batıdaki yer’ anlamına gelmekle birlikte Arapça’da ‘akşam’ demektir. İngilizce ‘Morocco,’ Fransızca ‘Maroc’ ülkenin ortasında bulunan Marakeş şehrinin isminden türemiştir. Türkçe’ye Fas olarak geçmesinin nedeni ise farklı. Ülkede bulunan Fes şehrinde eskiden Osmanlı fesleri üretilirmiş, bu isim zamanla kalıplaşıp Fas ismini almış.
143 FAS.indd 5
9/27/11 2:06:46 AM
Sınırların Ötesinde
Beyond Borders
ÇARŞI PAZAR KEYFİ
SHOPPING
Fas’ta alışveriş yaparken kendinizi Mahmutpaşa’da ya da Kapalıçarşı’da hissetmeniz mümkün. Yüzlerce sokak tezgâhı, küçük dükkânlar ve sizi alışverişe davet eden satıcılar… Bu sokaklarda dolaşmak bile keyfinizi yerine getirecektir. Peki Fas’ta ne almalıyım, diye soruyorsanız hemen cevaplayalım. Fas’tan alabileceğiniz şeylerin başında kıyafet ve kumaşlar geliyor. Öncelikle uzun pelerinlerden mutlaka almalısınız. Fes Porselenleri, çanak çömlek, takı, gümüş objeler, kilim, dokuma halılar, eşarp gibi ürünler de alışveriş listenizde olsun. Bu alışverişi yapmak için nereye gitmeniz gerektiği ise net. Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi Fas’ta da her şehrin mutlaka alışveriş yapmak için büyük bir çarşısı var. Marakeş’te The Souk, Fes’te Medina’nın içinde bulunan çarşılar bunlardan sadece birkaçı.
It’s quite common to feel like you’re in Mahmutpaşa or the Grand Bazaar in Istanbul when shopping in Morocco. Hundreds of street vendors, small shops and people luring you to shop… Wandering around these streets is enough to make you feel good. So what should be bought in Morocco? Clothing and fabrics are the leading items to buy in this country. But firstly, you must purchase one of the long cloaks. There’s also Moroccan Porcelain, crockery, jewelry, silver objects, woven carpets, and scarves. As to where you should go to purchase all of these, well the answer is clear: Every city in Morocco has a large marketplace, just like in Turkey. You have The Souk in Marrakesh, and there’s Medina in Fes. Undoubtedly, there are others as well.
NANE ÇAYI İÇİN MINT TEA
Fas’ın Atlas Okyanusu kıyılarındaki Essaouira kentinde, bir yanda Fas kültürünün gelenek ve göreneklerini yaşayabilir, bir yanda ise dalgalı okyanusun keyfini çıkarabilirsiniz. Özel tasarımlı kafelerinde nane çayı içmeyi unutmayın.
EKİM OCTOBER 2011
The city of Essaouira on the shores of the Moroccan Atlantic Ocean is where you’ll get to experience traditions and customs of Moroccan culture as well as get the most out of the wavy sea. Don’t forget to drink mint tea at one of the specially designed cafes either.
144 FAS.indd 6
9/27/11 2:06:52 AM
Sınırların Ötesinde
Beyond Borders
Kuskus Türkiye’de bilinen yuvarlak makarnalar değil. Kuskusun ana maddesi irmik. Kuzey Afrikalılar irmiği ıslatılmış elleri ve unla özel bir yöntem kullanıp yumuşatır ve değişik irilikte kuskus elde ederler. En iyi kuskus en ince olandır.
ÇEŞİT ÇEŞİT LEZZETLER
A VARIETY OF FLAVORS
Kuzeybatı Afrika’da yer alan Fas’ın mutfağı gerek çeşni gerekse çeşit açısından çok zengin, kendine özgü ve rafine. Fas mutfağı genelde ete, balığa ve sebzeye dayanıyor. Et olarak kuzu, koyun, tavuk ve güvercin tüketilir. Hem Akdeniz hem de Atlantik Okyanusu’na 2000 kilometre kıyısı olan Fas’ta balık ve deniz ürünleri de çok değişik şekillerde hazırlanarak tüketilir. Tavada, ızgarada, fırında ve tencerede değişik tekniklerle pişirilen balık ve deniz ürünleriyle kuskus sunulur. Balıklı kuskus, Kuzeybatı Afrika ülkelerinde sadece Fas’ta yapılır. Kara erikli tavuk veya kuru üzümlü kuskus Fas’ın en lezzetli yemeklerindendir. Tatlılara gelince... Fas’ta genelde kuru pastalar yapılır. Kurabiye de diyebileceğimiz bu tatlılar iki çeşittir. Çay ile yenen, içi badem ezmeli ‘kaab elghzal’ denen çeşitlerle, üzerine bal dökülerek daha tatlı olarak hazırlanan ve kahve ile yenen tatlılar. Fas mutfağının en ünlü yemeği ise baklava hamuru ile yapılan tatlı ve tuzlu börek ‘Pastilla’dır. Fas’la ilgili daha fazla bilgi için www.fas.gen.tr adresini ziyaret etmeyi unutmayın.
Located in Northwestern Africa, Morocco’s cuisine is extremely rich in terms of both flavor and variety, and is unique and refined. Generally however, Moroccan cuisine is based heavily on meat, fish and vegetables. In terms of meat, locals consume lamb, mutton, chicken and dove. Fish and seafood are prepared in various ways in Morocco which has a 2000km shoreline along the Mediterranean and the Atlantic Ocean. Couscous is served alongside fish and seafood that is prepared in a pan, grilled, oven or pot using different methods. Out of all Northwestern African countries, Morocco is the only place where couscous with fish is made. Meanwhile, chicken with black plum or couscous with sultanas are the most flavorsome dishes of Morocco. As for desserts… Cookies are generally the most common desserts in Morocco. There are those that are consumed with tea and the cookies called ‘kaab elghzal’, which have a marzipan filling. They’re consumed with honey on top and alongside coffee. The most famous Moroccan dish is no doubt what’s referred to as ‘Pastilla’. It’s a sweet and savory pastry made with baklava dough. For more information on Morocco, visit a local website.
EKİM OCTOBER 2011
Couscous is not the same as what’s served in Turkey. Semolina is the main ingredient of the couscous served in Morocco. North Africans soften the semolina and flour with wet hands to obtain couscous in different sizes. The best however are the thinnest ones.
145 FAS.indd 7
9/27/11 2:07:01 AM
Adım Adım
Step by Step
Şehirlerin içindeki
5 cennet FIVE cIty paradIses By UĞUR BEKTAŞ
Kimisi denize paralel uzanır, kimisi yüzlerce hayvan çeşidini içinde barındırır. Yeşilin her tonunu, şehrin içinde huzuru bulabileceğiniz parklar, stresten uzaklaşmanız ve kendinizle baş başa kalmanız için cazip bir kapı... Some stretch out parallel to the sea, and some are home to hundreds of animal species. Parks, where you’ll find every tone of green and peace within the city, are an attractive destination to get away from stress and be alone…
ADIMADIMPARK.indd 2
9/27/11 3:00:29 PM
KAKADU MİLLİ PARKI - AVUSTRALYA KAKADU NATIONAL PARK – AUSTRALIA Yaklaşık 20 bin metrekare alan üzerine kurulu Kakadu Milli Parkı, canlı çeşitliliğinin yanı sıra pek çok arkeolojik kalıntıyı da barındırıyor. Northern Territory bölgesinde bulunan park, 1992 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alındı. Aborjinler’in diyarı olarak bilinen park, farklı bir ekosisteme sahip. Adını bu bölgede yaşayan bir papağan cinsinden alan Kakadu, 100’ün üzerinde sürüngen, 2 binin üzerinde bitki türü, pek çok memeli ve kuşa evsahipliği yapıyor. Covering roughly 20,000sqm, Kakadu National Park is home to wildlife diversity as well as many archeological remains. Located in the Northern Territory, the park was included in the UNESCO World Heritage List in 1992. The land of Aborigines, Kakadu National Park possesses a unique eco system. Taking its name from a cockatoo of this region, Kakadu is home to more than 100 reptiles, more than 2000 plant species and various mammals and birds. ’.
ADIMADIMPARK.indd 3
9/27/11 3:00:40 PM
Adım Adım
Step by Step GOLDEN GATE PARK SAN FRANCISCO - ABD GOLDEN GATE PARK SAN FRANCISCO - USA San Francisco’da 412 hektarlık bir alanda konumlanan Golden Gate Park, yılda 13 milyon turist sayısıyla Amerika’nın en çok ziyaret edilen parkları arasında. 1860’ların başında ferah bir alana sahip olma isteğiyle yola çıkılarak yapılan park, 1870’te hizmete girdi. Ünlü Golden Gate Köprüsü ile aynı ismi taşıyan parkta tenis kortları, futbol, beyzbol ve golf sahaları bulunuyor. Parkın en ilgi çeken kısımları ise dev ‘Çiçek Serası’, döneminin ünlü gazetecilerinden Michael Henry de Young’un anısına kurulan ‘De Young Müzesi’, iki hektarlık ‘Japon Çay Bahçesi’ ve 22 hektarlık alanda 7 bin 500’den fazla bitki türüne evsahipliği yapan ‘San Francisco Botanik Bahçesi’.
CENTRAL PARK - NEW YORK - ABD CENTRAL PARK - NEW YORK - USA
EKİM OCTOBER 2011
New York’un göz alıcı gökdelenleri arasında gölleri, tiyatrosu, buz pisti, çeşmeleri, tenis kortları, beyzbol sahaları, oyun parkları ile 340 hektarlık bir şehir olan Central Park, her yıl 38 milyon kişi tarafından ziyaret ediliyor. 25 binden fazla ağacı barındıran park, 1857 yılındaki tasarım yarışmasını kazanan Frederic Law Olmsted ve Calvert Vaux tarafından düzenlendi. 1960’lı yıllarda çöp yığınlarının ve suçluların meskeni haline gelerek büyük bir düşüş yaşayan park, günümüzde de yönetimini elinde bulunduran Central Park Conservancy’nin 1980’deki çalışmalarıyla dünyanın en iyi parkları arasına girdi.
Located in San Francisco and covering an area of 412 hectares, Golden Gate Park is one of the most visited parks in America with 13 million tourist visits per year. The park was built in order to create a spacious space in the early 1860s and was opened to the public in 1870. Carrying the same name as the famous Golden Gate Bridge, the park has tennis courts as well as football and baseball fields and golf courses. The most interesting sections in the park are the giant ‘Conservatory of Flowers’, the ‘De Young Museum’ which was established in memory of the era’s famous journalist Michael Henry de Young, the two-hectare ‘Japanese Tea Garden’, and the ‘San Francisco Botanical Garden’, home to more than 7500 plant species.
With lakes, a theater, ice skating rink, fountains, tennis courts, baseball fields, and playgrounds, Central Park, a 350-hectare city amongst New York’s striking skyscrapers, welcomes 38 million visitors each year. Home to 25,000 trees, the park was landscaped by Frederic Law Olmsted (winner of a design competition in 1857) and Calvert Vaux. The park became unpopular in the 1960s when it was taken over by rubbish and criminals. However, after the efforts of the Central Park Conservancy from 1980 onwards, the park managed to be listed as one of the best in the world.
148 ADIMADIMPARK.indd 4
9/27/11 2:07:58 AM
HYDE PARK - İNGİLTERE HYDE PARK - ENGLAND Londra’daki Kraliyet parklarının en büyüğü olan Hyde Park, yaklaşık 350 dönümlük bir alana yayılıyor. İçerisinde iki göl bulunuyor ve Serpentine Gölü tarafından ikiye bölünüyor. Şehrin içinde dev bir yeşil alan olan parkın en bilindik yönü ise ‘Speakers’ Corner’ olarak adlandırılan ve söyleyecek sözü olan herkesin serbest bir şekilde konuşma yapabileceği alanın bulunması. Kraliçe’ye hakaret dışında her türlü konunun serbestçe konuşulduğu alan, turistlerin de dikkatini çekiyor. Toplu gösterilerin sergilendiği park, ziyaretçilerine İngiltere’nin en iyi manzaralarından birini sunuyor.
PARC GÜELL - BARCELONA - İSPANYA PARK GÜELL - BARCELONA - SPAIN
The largest royal park in London, Hyde Park covers an area of roughly 350,000sqm. There are two lakes in the park that is separated in two by Serpentine Lake. A huge green space within the city, the park is mostly known for its ‘Speakers’ Corner’ where anyone who has something to say can do so freely. The area that allows speeches regarding any subject except for defaming the Queen also attracts tourists’ attention. The park is also home to performances and presents one of the best views in England.
Extraordinary with its unusual stone structures, columns and mosaics, Park Güell allows visitors to enjoy nature right in the heart of the city. Built by the famous architect Antoni Gaudí as a symbol of the Güell family’s nobility over 14 years, the park draws attention for its fairytale like houses at the entrance. Open since 1923, Park Güell is famous for its spectacular view of Barcelona. A UNESCO World Heritage, the park is also home to a museum in which Antoni Gaudí’s personal belongings and self-designed furniture are displayed.
EYLÜL SEPTEMBER 2011
Sıradışı taş yapılar, sütunlar ve mozaikleriyle alışılagelmişin dışına çıkan Parc Güell, şehrin ortasında doğayla iç içe zaman geçirme imkânı sunuyor. Güell ailesinin soyluluk göstergesi olarak ünlü mimar Antoni Gaudí tarafından 14 yılda yapılan park, girişindeki masalsı evleriyle dikkat çekiyor. 1923’ten bugüne hizmet veren Parc Güell, sunduğu mükemmel Barcelona manzarasıyla meşhur. UNESCO Dünya Mirasları arasında yerini alan parkta Antoni Gaudí’nin eşyalarının ve kendi tasarladığı mobilyaların sergilendiği bir de müze bulunuyor.
155 ADIMADIMPARK.indd 5
9/27/11 2:08:03 AM
ARKA SABITLEREKIM.indd 2
9/27/11 2:09:31 AM
ARKA SABITLEREKIM.indd 3
9/27/11 2:09:32 AM
Ayna Ayna Mirror Mirror
By Suna Dumankaya
www.sunadumankaya.com.tr
Sonbahara girerken tavsiyeler...
Here are some recommendatIons for autumn…
Detox Soup DETOKS ÇORBASI
Malzemeler: Bir orta boy havuç, büyük boy kırmızı soğan, 4 diş sarımsak, büyük boy yapraklarıyla kereviz, 150 gr lahana, büyük patates, 150 gr taze zencefil, 50 gr biberiye, 4 domates, bir çorba kaşığı pul biber, biraz taze kekik. Hazırlanışı: Sebzeleri doğayıp yıkayın ve derin bir tencerede iki litre kaynar suyla 5 dakika kaynatın. Bir saat bekletip blendırdan geçirin. Limon ve baharatla tatlandırıp için. Gün boyu protein almayın. Üç gün ard arda yeşil elma-limon-maydanoz suyu için, bol su tüketin. Dinlenmeyi de unutmayın.
EKİM OCTOBER 2011
Ingredients: One medium-sized carrot, one large red onion 4 cloves garlic , one large celery (with leaves) 150gr cabbage , one large potato, 150gr fresh ginger, 50gr fresh rosemary, 4 tomatoes, one tablespoon red pepper flakes, a little fresh thyme Directions: Wash and chop the vegetables and boil in two liters of boiling water for 5 minutes. Let it rest for an hour and then put the vegetables through the blender. Flavor with lemon and spices and consume. Don’t consume any proteins throughout the day. Drink green apple – lemon – and parsley juice and plenty of water for three days. Don’t forget to rest either.
ENERJİ VEREN DOĞAL DESTEK
An energizing natural supplement Eşit miktarda buğday çimi, hurma ve cevizi blendırdan geçirin. Üzerine bal ekleyin. Küçük kaşıklar halinde buzdolabına koyun. Her gün bir kapsül yediğinizde hem tok tutar hem de enerji verir. Blend equal amounts of wheatgrass, dates and walnuts. Add honey. Place small spoonfuls in the fridge. Consume one each day – it will make you feel full and give you energy at the same time
DİZLER MEVSİM DEĞİŞİKLİĞİNDE AĞRIR
Remedy for aching knees
Kara turbu rendeleyin. Bir bezin içerisine koyun ve ağrıyan yere sarın. Grate black peat. Place it in a cloth and wrap it around the knee that aches.
152 ARKA SABITLEREKIM.indd 4
9/27/11 2:09:40 AM
why
neden
?
UÇAKLAR NEDEN BULUTLARIN ÜZERİNDE UÇAR?
WHY DO PLANES FLY ABOVE THE CLOU
DS?
Uçağın uçtuğu seviyede yağmur, rüzgar, bulut gibi hava hadiseleri daha az olur. Bu da uçağın uçmasını kolaylaştırır ve yakıt tasarrufu sağlar. Bu yüzden uçaklar bulutların üzerinde bir yüksekliğe çıkarak uçarlar. There is much less weather change like rain, wind and clouds at the altitude at which planes fly. This allows planes to fly easily and ensures fuel consumption. That’s why planes fly above a certain altitude.
ISIRGAN OTU VÜCUDU NEDEN KAŞINDIRIR?
WHY DOES STINGING NETTLE MAKE SKIN ITCHY?
Formic acid is present in the structure of stinging nettle, which causes redness and itchiness on the skin. When its thorns touch the skin, the liquid within pours out resulting in redness and itchiness.
EKİM OCTOBER 2011
Vücutta kızarıklık ve kaşıntıya sebep olan ısırgan otunun yapısında formik asit bulunur. Üzerinde dikenler olan ısırgan otu deriye değdiği zaman içindeki sıvı dışarı akar. Bu da vücutta kızarıklığa ve kaşıntıya yol açar.
153 ARKA SABITLEREKIM.indd 5
9/27/11 2:09:44 AM
MERAKLI
FOR YOUR INFO
!
KUŞ ÜZÜMLERİNİ KOLAYLIKLA AYIKLAYIN CLEANING BLACKCURRANTS
Kuş üzümlerinin küçük saplarını ayıklamak için tek tek uğraşmayın. Kuş üzümlerini bir miktar unla ovduktan sonra geniş delikli bir süzgece atın. Unla birlikte üzümlerin çöplerinin de düştüğünü göreceksiniz. Don’t bother trying to individually remove the stems from blackcurrants. Rub a little flour over them and then toss them in a large strainer. You’ll see that the stems fall off together with the flour.
SÜTÜN KISA SÜREDE BOZULMASINI ÖNLEYİN
GER
EKİM OCTOBER 2011
N HOW TO MAKE MILK LAST LO
Sütün bozulmasını geciktirmek için yapılması gereken ilk şey uygun şartlarda muhafaza etmektir. Mutlaka buzdolabında saklanması gereken sütün bozulmama süresini uzatmak için içerisine az miktarda karbonat atabilirsiniz. The first thing that needs to be done to postpone milk from spoiling is to store it in suitable conditions (the fridge). The other thing to do is place a little baking soda in it.
154
ARKA SABITLEREKIM.indd 6
9/27/11 3:01:26 PM
vitrin/showcase
Öbaş Ayakkabıcılık’ın hedefi dünyada bir numara olmak! Öbaş Shoes’ objectIve Is to be the world leader! 1970 yılından bugüne aralıksız olarak çalışmalarını sürdüren Öbaş Ayakkabıcılık, bilgi birikimi ve deneyimiyle hız kesmeden yoluna devam ediyor. Yüksek üretim kapasitesi, ürün çeşitliliği ve farklılığıyla öne çıkan Öbaş Ayakkabıcılık, sektöründe öncü kuruluş olmanın mutluluğunu yaşıyor. Türkiye’nin her bölgesindeki bayilerine önem ve hassasiyet gösteren Öbaş Ayakkabıcılık, müşterilerinden aldığı güçle markalaşma yolunda önemli adımlar atıyor. Öbaş Ayakkabıcılık’ın hedefi ise dünyada aranılan bir marka olmak.
Active since 1970, Öbaş Ayakkabıcılık (Obas Shoes) continues on its path without losing speed with know-how and experience. Standing out for its high production capacity, product diversity, and difference, Öbaş Ayakkabıcılık is experiencing the joy of being the shoe industry’s pioneering corporation. Placing importance and sensitivity on its distributors in every part of Turkey, Öbaş Ayakkabıcılık is taking important steps in the path to becoming a brand with the strength it receives from its customers. Meanwhile, it’s objective is to be a sought after world brand. www.obasshoes.com
Bahçeşehir’in yeni cazibe merkezi Crown Deluxe, 13 Eylül Salı günü düzenlenen basın toplantısıyla görücüye çıktı. Akbatı AVM’nin yanı başında inşasına başlanan Crown Deluxe’e ilgi bir hayli yoğun. 400 residence daire ve 40 alışveriş ünitesinden oluşan proje, Akbatı TEM bölgesinin girişini bölgenin en hareketli noktası yapacak. “Her Adımda Hayat” sloganıyla lanse edilen projede 1+1’den 4+1’e kadar uzanan daire seçenekleri, bahçe ve teras keyfi bir arada. Rezidans bahçe teras konseptinde tasarlanan Crown Deluxe 24 katlı kulelerden oluşuyor. Üst katlardaki daireler ise Küçükçekmece ve Büyükçekmece Gölü manzarasına sahip. Ayrıca Exclusive Panorama olarak tanımlanan çok geniş teraslı özel daire seçenekleri de sunuluyor. 54 dairenin şimdiden satıldığı Crown Deluxe projesinde 2013’ün sonbaharında evler teslim edilecek. Ev sahibi olmak isteyenlere 40 ay vade olanağı ve 120 ay banka kredisi imkânı sunan projede, fiyatlar kısa bir süre için 144 bin TL’den başlıyor.
Crown Deluxe, the new attraction center of Bahçeşehir, made its debut at a press conference on Tuesday, 13 September. Interest in Crown Deluxe for which construction has commenced right next to Akbatı Shopping Center is rather intense. The project that comprises 400 residences and 40 shopping units, will make the entrance of the Akbatı TEM area the most lively point in the district. With a slogan that says “Her Adımda Hayat” (Life In Every Step), the project offers apartment alternatives ranging from 1+1 to 4+1, and presents garden and terrace pleasure together. Crown Deluxe, designed with the residence garden terrace concept, comprises 25-story towers. The apartments on the top floors have a view of Küçükçekmece and Büyükçekmece Lake. Additionally, special apartment alternatives (Exclusive Panorama) with extra large terraces are also on offer. The Crown Project, for which 54 apartments have already been sold, is expected to be completed in autumn of 2013. The project offers 40-month interest and 120 month bank loan opportunities to those who want to own a home. Prices begin at just 144 thousand TL, but only for a short time. www.crowndeluxe.com.tr
EKİM OCTOBER 2011
Crown Deluxe ile “Her Adımda Hayat” “LIfe In Every Step” wIth Crown Deluxe
155
ARKA SABITLEREKIM.indd 7
9/27/11 3:01:30 PM
vitrin/showcase
KARADENİZ’İN EN BÜYÜK KONUT PROJESİ TRABZON’DA YÜKSELİYOR THE LARGEST RESIDENTIAL PROJECT OF THE BLACK SEA REGION RISES IN TRABZON 2008 yılından itibaren Trabzon’da konut yatırımları yapan AKS Grup İnşaat, beşinci projesiyle yine fark yaratıyor. AKS Grup İnşaat’ın son projesi olan 1001 Pırlanta Vadisi, Karadeniz’in en büyük projesi olarak gösteriliyor. 55 metrekareden 350 metrekareye kadar 38 farklı daire seçeneği sunan 1001 Pırlanta Vadisi, Trabzon Çukurçayır’da konumlanıyor. 1001 Pırlanta Vadisi her bloğundan görünen mükemmel deniz ve doğa manzarası, kapalı ve açık yüzme havuzları, alışveriş merkezi, sosyal tesis alanları ve 24 saat hizmet veren kafeleriyle kendinizi özel hissettiriyor. Satış Ofisi: (0462) 351 45 55
With residential investments in Trabzon since 2008, AKS Group İnşaat is making a difference yet again with its fifth project. 1001 Pırlanta Vadisi, AKS Grup İnşaat’s latest project, is viewed as the largest project ever in the Black Sea Region. With 38 different apartment alternatives from 55sqm to 350sqm, 1001 Pırlanta Vadisi is located at Trabzon Çukurçayır. Each block has a spectacular sea and nature view. 1001 Pırlanta Vadisi also contains indoor and outdoor pools, a shopping center, social facilities and a café that’s open 24 hours a day, making you feel special. Sales office: (0462) 351 45 55
Zekeriyapark Evleri için teslimat zamanı DelIvery tIme for Zekeriyapark Evleri M&İ İnşaat’s poolside sample block at Zekeriyapark Evleri will be delivered to their owners in November. Comprising 12 garden duplexes, 12 rooftop duplexes, private car parks, guest car park, tennis court, fitness center, and children’s playground, the project was realized in the greenest area in Zekeriyaköy. Each of the villas have their own private 80sqm organic garden. Covering an area of 14,500sqm, Zekeriyapark Evleri in which there are 24 villa apartments, has a view of Belgrad Forest. www.zekeriyaparkevleri.com
EKİM OCTOBER 2011
M&İ İnşaat’ın gerçekleştirdiği, Zekeriyapark Evleri, havuz başında inşa ettiği örnek bloğunu temmuz ayında tamamladı. Gelecek ay ise tüm site tamamlanarak hak sahiplerine teslim edilecek. Zekeriyaköy’ün en çok yeşil alana sahip bölgesinde hayata geçirilen 12 bahçe dubleksi, 12 çatı dubleksi evler özel otopark, misafir otoparkı, tenis kortu, fitness, çocuk parkı ve her villa dairesine özel 80 metrekare organik bahçeye sahip. 14 bin 500 metrekare alan üzerine kurulu 24 villa dairesinin bulunduğu Zekeriyapark Evleri, Belgrat Ormanı manzarasına sahip.
156
ARKA SABITLEREKIM.indd 8
9/27/11 3:02:06 PM
ARKA SABITLEREKIM.indd 9
9/27/11 3:02:09 PM
ARKA SABITLEREKIM.indd 10
9/27/11 2:10:02 AM
vitrin/showcase
Butik pasta yapımı burada öğrenilir: Butik Pasta Ekipmanları ThIs Is where you can learn to make boutIque cakes: Butik Pasta Ekipmanları Butik Pasta Ekipmanları, bünyesinde verdiği butik pastacılık kursları ile hızla gelişen bu sektöre ilgi duyanların eğitim taleplerini karşılıyor. Evde bulunabilen doğal malzemelerden oluşan nefis reçetelerini kursiyerleriyle paylaşıyor ve tasarım konusundaki bilgi ve tecrübelerini tüm detaylarıyla adım adım aktarıyorlar. Dünyada hızla yayılan butik pastacılık, kişiye özel tasarımlarla standart olarak üretilen pastalardan ayrılıyor. Adeta bir sanat eseri olan butik pastalar, doğum günleri ve düğün gibi özel günlerde daha çok tercih ediliyor. Yeni bir iş kolu haline gelen butik pastacılık, özellikle kadınlar tarafından çok rağbet görüyor.
Butik Pasta Ekipmanları meets training needs of people who have an interest in a rapidly developing industry with its boutique cake making courses. It shares delicious recipes using natural ingredients found easily in the home and relays its know-how and experience regarding design with all the finer details. Boutique cake making, a rapidly grown trend around the world, sets itself apart from standard cake making by creating custom-made special designs. Practically works of art, boutique cakes are mostly preferred for special events like birthdays and weddings. A new profession, boutique cake making is especially popular with women. www.pastaekipmanlari.com
King Paolo, 2012’de 10 yeni mağaza açacak KIng Paolo wIll open 10 new stores In 2012 King Paolo unites style and comfort in shoes with more than 300 sales points in Turkey. And now it’s preparing to make headway with new stores in 2012. King Paolo has realized a world first with its quality understanding, product variety, and its ‘Air-conditioned Shoes’ with its R&D efforts. Manufacturing 200 thousand pairs of shoes in Turkey, the company possesses an industry market share of 5 percent. In just 11 years doctors already recommend the brand that is university accredited. King Paolo’s more than 300 shoe range is available at stores like Ayakkabı Dünyası, Erbil Süel, Huzur, and Gencallar. www.kingpaolo.com.tr
EKİM OCTOBER 2011
Türkiye’de 300’ü aşkın satış noktası, ayakkabıda şıklığı konforla buluşturan yapısıyla öne çıkan King Paolo, 2012 yılında mağazalaşma atağı yapmaya hazırlanıyor. King Paolo, kalite anlayışı, ürün çeşitliliği, Ar-Ge alanındaki çalışmalarıyla ‘Klimalı Ayakkabı’yı üretti ve dünyada bir ilki gerçekleştirdi. Firma, Türkiye’de ürettiği 200 bin çift ayakkabı ile sektörün yüzde 5’ini elinde bulunduruyor. 11 yılda üniversite onaylı, doktor tavsiyeli ürünler sunan bir marka haline gelen King Paolo’nun 300’ü aşkın çeşidi Ayakkabı Dünyası, Erbil Süel, Huzur, Gencallar gibi mağazalardan temin edilebilir.
159 ARKA SABITLEREKIM.indd 11
9/27/11 2:10:06 AM
Sadece iรง hatlarda geรงerlidir. Only valid for domestic flights.
ARKA SABITLEREKIM.indd 12
9/27/11 2:10:08 AM
ARKA SABITLEREKIM.indd 13
9/27/11 2:10:10 AM
Merkez Ofis Head Office
Atatük Havalimanı B Kapısı, Teknik Hangar Yanı 34149 Yeşilköy - İstanbul / Türkiye Tel: +90 212 468 66 87 • Faks: +90 212 468 66 96 web: www.onurair.com • e-mail: info@onurair.com.tr
ARKA SABITLEREKIM.indd 14
9/27/11 2:10:12 AM
ARKA SABITLEREKIM.indd 15
9/27/11 2:10:13 AM
ARKA SABITLEREKIM.indd 16
9/27/11 2:10:15 AM
ARKA SABITLEREKIM.indd 17
9/27/11 2:10:18 AM
ARKA SABITLEREKIM.indd 18
9/27/11 2:10:19 AM
İç Hat Uçuş Noktaları
ARKA SABITLEREKIM.indd 19
Domestic Lines Flight Destination
9/27/11 2:10:23 AM
ARKA SABITLEREKIM.indd 20
9/27/11 2:10:26 AM
ARKA SABITLEREKIM.indd 21
9/27/11 2:10:30 AM
Bulmaca
Hazırlayan : Fulya OMAC Çözümler Sayfa 154’te
ARKA SABITLEREKIM.indd 22
9/27/11 3:02:41 PM