6-7
6/12/09
9:21 PM
Page 1
6-7
6/12/09
9:21 PM
Page 2
Eskisinden de ›fl›lt›l› ve parlak…
fiermin Cengiz
Meflhur hikayedir: Dünyan›n en büyük elmaslar›ndan biri olan Kafl›kç› Elmas›, tozun, çamurun içinde tesadüfen bulunmufltur. Mücevherler böyledir iflte… Bazen paha biçilmeyecek de¤erler gözden yitiverir; yok olur; uzun y›llar boyunca sesi solu¤u ç›kmaz, unutulur. Ama gün gelir, bir göz onu görür; tozun, çamurun içinde olsa da onun ›fl›lt›s›n› fark ediverir. Fikirler de, flehirler de, insanlar da bazen hak ettikleri de¤eri ve yeri bulamazlar. Unutulurlar, gözden yitiverirler. Ancak tam ad› san› unutuldu¤unda, e¤er gerçekten de¤erliyseler, bir gün tekrar günyüzüne ç›k›verirler: Eskisinden de ›fl›lt›l› ve parlak… Dünya ekonomisinin gördü¤ü en büyük çalkant› dönemlerinden birini yafl›yoruz. Varolan sorunlar› daha da büyüten kötümserler iflbafl›nda. Ama insano¤lu öyle kolay kolay yenilmez. Tarihte medeniyetlerin, ülkelerin, insanlar›n atlatt›¤› krizler, çalkant›lar, gerilemeler hep var. Ancak yine tarihte bu karmafl›k dönemleri atlatmaya dirençli insanlar da var. Ve iflte o insanlar›n azim ve kararl›l›klar›, inanç ve sebatkârl›klar› güneflin tekrar do¤mas›n› ve umutla ›fl›ldamas›n› sa¤lar. Tüm sorunlar›n, ekonomik ve sosyal çalkant›lar›n ortas›nda ‹stanbul da bir mücevher gibi parlamak için 2010 y›l›nda Avrupa Kültür Baflkenti olmaya haz›rlan›yor. Ve biz de böyle bir kentte, ‹stanbul Jewelry Show’u 28 y›ld›r düzenlemenin gururunu ve hazz›n› yafl›yoruz. As›l ifl, f›rt›nan›n ortas›nda ayd›nl›¤› ve ›fl›lt›y› görmek de¤il midir? Elmas, her yerde ve flartta elmast›r ve p›r›lt›s›n› hiçbir fley söndüremez…
More glamorous and glittering than the past The story is famous: The Spoonmaker’s Diamond, one of the world’s largest diamonds, was found by chance amongst litter. That’s what jewels are like… Sometimes priceless values disappear, remain silent for years and then are slowly forgotten. But then will come the day when an ‘eye’ sees it, recognizes its glamour even in garbage. From time to time, ideas, cities, and people do not receive the value or place they deserve They are forgotten…Their sight disappear from our eyes. However, just as they forgotten, there is no doubt then that a day will come when they come out under the daylight again, only if they are truly precious… More glamorous and glittering than the past. It’s a clearly evident that we’re experiencing one of the world’s most turbulent days economically. Pessimists are ready to make matters worse and exaggerate problems. Humankind however, cannot be beaten so easily. In history, the crisis and periods of turmoil that civilizations, countries and peoples have overcome have always existed. Those strong people who have tried to overcome periods such as these have made their mark in history. Their determination, decisiveness, belief and patience have ensured the opening of new paths, a new sunrise, all in hope. Within all problems, economical and social Istanbul, just like a diamond, is preparing to shine as the European Capital of Culture in 2010. And we are very proud and delighted to have been organizing the Istanbul Jewelry Show in this city for 28 years. Isn’t the main issue to see the light and glow right in the middle of the storm? Diamonds are diamonds everywhere and in every condition and nothing can stop their sparkle…
BAHAR / SPRING 2009 G
7
8-9icindekiler
6/13/09
2:30 PM
Page 2
Nuriosmaniye Cad. 77 Orient Center Kat:7 Daire: 705-706 Ca¤alo¤lu 34120 ISTANBUL/TURKEY Phone: +90 212 519 07 19 Fax: +90 212 513 30 38
YAYINCI / PUBLISHER Published by Rotaforte Yay›nc›l›k, Reklam ve ‹letiflim Ltd. fiti. fiERM‹N CENG‹Z Yarat›c› Yönetmen ve Genel Yay›n Yönetmeni Creative Director & Editor-in-Chief LALEHAN UYSAL Sorumlu Yaz›iflleri Müdürü / Features Editor FATMA VOLKANG‹L Editörler / Editors BARIfi DO⁄RU M‹NE ERO⁄LU ‹ngilizce Editörü / English Editor Ç‹⁄DEM SUAR Editör Asistan› / Assistant Editor FERYADE TOKAN D›fl Haberler Direktörü / Correspondent for International News ASLI CERC‹fiO⁄LU D›fl Haberler / International News EBRU ‹LDAN, SUAT KURfiUN, fiEYDA SELÇUK Redaksiyon / Redaction F‹GEN KAYRALCI Sanat Yönetmeni / Art Director FERHAT GED‹K Foto¤raflar / Photographers THEODOROS THYMIANOS TOLGA ÖZGAL Yap›m Koordinatörü / Production Coordinator AYfiEGÜL ÇARKÇI ÖZGÜNAYDIN Reklam / Advertising FERHAT BAY
YAPIM / PRODUCTION
içindekiler contents Hikâye / Story 42 Zaman ve Kad›n Time and Woman
Master / Usta 58 Kadim Biros Tarih / History 64 Troya’n›n Hazineleri The Jewels of Troy
Portre / Portrait 74 Arna K›l›çarslan Proje / Project 80 ‹stanbul 2010 Show 86 Oscar ve Mücevher Oscar and Jewelry
Tel: +90 212 272 11 00
BASKI / PRINTING KOR‹DOR MATBAACILIK Adres: ‹kitelli O.S.B. ‹pkas Sanayi Sitesi 3. Etap 19 B Blok No:5 Küçükçekmece / ‹STANBUL Tel: 0212 549 88 61 ISSN 1306-5521
28 Belgesel / Documentary 144 Yapay Elmas Cultured Diamond
5 Element
Söylefli / Interview 154 ‹mam Alt›nbafl 160 Alaattin Kamero¤lu
Like A Jewel 106 Klasik Otomobil Müzesi
Dosya / File 164 Sektörün Yay›nlar›
Clasical Otomobile Museum
Industry Magazines
Yarat›m / Creation 124 Gerçek Çiçekten Mücevherler
176 Rotaforte A¤ustos 2008 /Rotaforte August 2008 185 Uluslararas› Fuarlar / International Fairs 192 Haberler / News
Tema / Concept 96 5 Element
Real Flower Jewelry Leylak Sok. Murat ‹fl Merkezi B Blok Kat: 7/25 34387 fiiflli-‹stanbul TURKEY
42
64
96
gust 2008
nal Fairs
8-9icindekiler
6/13/09
2:30 PM
Page 3
editörden / editor-in chief Zaman herfleyi birbirine benzetir ve unutulmaya yüz tutar benzeflenler... Yarat›c›l›kla özgünlük zaman ve s›radanl›kla savaflt›¤› sürece dünya daha renkli, daha bak›lmaya de¤er, daha özenle yaflan›r bir hal al›r. Her göz farkl› görür. Her nota farkl› t›n›dad›r, her sözün anlam› bir baflka gelir her insana… Ruhun ve bedenin muazzam birleflimi ile oluflan her insan tektir, kendine özgüdür, kimseye benzemez. Zamanla insan kendini di¤erlerine, yan›ndakilere, ötekilere benzetmeye bafllar. Kendini, özde tözde var olan› kaybeder, ellerinden kayar onu de¤erli yapan notalar... Birbirine benzer insanlar›n çoklu¤u bundand›r, vitrinlere birkaç saniye bak›p geçmemiz de… Akl›m›zda kalanlar›n azl›¤›, daha az filmi hat›rlamam›z, sand›klardan ç›kanlarla vitrinlerin doldurulmas› bundand›r... Art›k flark› söyletmiyor gördüklerimiz… 70’li y›llar›n bol paçalar›n›n unutulmazl›¤› ilk kez giyiliyor olmas›ndan de›il özgün olmas›ndand›r… Hala ‘ah bir zamanlar’ diye bafllanan cümlelerdeki an›lara terk edilenler, yerlerine konulacak fleyler bulunamayanlard›r. ‹flte bu nedenledir ki moda dünyas› ördek sürüsü içindeki ku¤uya sar›l›r. S›radan bir tafl ya da parlak metal parças›n›n mucizevî bir forma getirilebilece¤ini ispatlayan çizgilerin sahibi her devrin yarat›c›s›d›r. 60’larda elmas, 70’lerde yakut, 80’lerde p›rlanta alt›nla, gümüflle ya da platinle bir elde buluflsa da, de¤iflmeyen ve sonsuza kadar yaflayan, tafllar›n ve madenin bir araya gelmesini sa¤layan tasar›m›n özgünlü¤üdür. Moda rüzgard›r, tarz ise nehir... Rüzgar›n nehir üstünde yaratt›¤› dalga gelip geçicidir ama nehir engin bir denize ulafl›r. Tarz›n ölümsüzlü¤üne renk katanlar›n var olmas› ve modan›n de¤iflmesi dile¤imle…
Time molds everything into mediocre copies of each other and these copies slowly fade into oblivion… As creativity and uniqueness fight against mediocrity, the world becomes more colorful, more appealing and aging in solititude. Every ‘eye’ perceives differently and to every individual, a musical note has a different tone, every word a different meaning… Every individual, formed from the magnificent union of body and soul, is unique. Through time, the individual starts to look like the others, the ones next to her and far away from her.. She loses the essence of her spirit, the notes making hre valuable slip through her hands… That’s why there are so many people loooking like each other and that’s why we no longer stare at window shops with awe and excitement … This is the reason why what remains in our minds is scarce and what we remember from movies less and less while windows are filled with objects that fill dusty chests… What we see no longer makes us sing… What makes the wide leg trousers of the 70s so unforgettable was not because they were being worn for the first time, but instead, because they were unique… It is still those things that no longer exist give way to the expression ‘once upon a time…’ It is exactly for this reason that the world of fashion embraces the swan floating amongst ducks. The creator of every era is the individual who proves an ordinary rock or shiny piece of metal can take on a miraculous form. Whether it was the diamond in the 60s, the ruby in the 70s, and diamond and gold, or silver or platinum in the 80s that came together in the same hands, what never changes and lives forever is the originality of the design that ensures that the stones and metal come together. Fashion is the wind, style however is the river… Every wave the wind creates on the river is transient but the river will ultimately lead to the open sea. Hoping for the existence of those who add color to the eternalness of style and a fashion that changes…
BAHAR / SPRING 2009 G
9
RENKLER(LA)FK
6/13/09
2:42 PM
Page 1
RENKLER / COLORS
"Asl›nda çirkin de¤ilsin, sadece öyle görünüyorsun güzelli¤i tarif için" demifl bir flair. Siyah öyledir. Tevazu ve asalet akar onun üzerinden. Kendini göstermez; ama içten içe bilir ki o tüm renklerin as›l sahibidir çünkü tüm renkler ona akar…
1
"You’re not ugly, you only look that way in order to describe beauty” said a poet. Black is like that. It is humble and noble. It will not reveal itself; however, it knows that it is the master of all colors because all colors are drawn to it…
2
3
5
4
1,3,5 Pelinler Gökflah 4 Zen Diamond 2,6 Roberto Bravo
12 G SPRING / BAHAR 2009
6
RENKLER(LA)FK
6/13/09
2:42 PM
Page 2
RENKLER(LA)FK
6/13/09
2:42 PM
Page 3
RENKLER / COLORS
1 2
3
En zor solan mavidir. Çünkü onun varoluflu solgundur. Belki bu yüzden mavi gözler en geç yafllanand›r. Ve bu yüzdendir ki uyku en çok maviyi sever…
1 Regold 2 Zen Diamond 3 Regold 4 Montürifl
4 14 G SPRING / BAHAR 2009
Blue is the color that fades slowest. Its existence is pale. That may just be why blue-colored eyes are the ones that age last. And that may be why sleep loves blue the most…
RENKLER(LA)FK
6/13/09
2:42 PM
Page 4
RENKLER(LA)FK
6/13/09
2:42 PM
Page 5
RENKLER / COLORS
1
2 5
1 Regold 2 Regold 3 Simorro 4 Roberto Bravo 4 Regold
Yan yana gelmesinden en çok korkulan iki fley vard›r: Aflk ve tutku. Kimseyi yanlar›na koymazlar ve onlar› da birbirlerinden kimse ay›ramaz. Ateflle barut gibidir ikisi ve tepkimelerinden tek bir renk par›ldar: K›rm›z›
3
4 16 G SPRING / BAHAR 2009
There are two things that are feared the most when they come together: Love and passion. They won’t let anyone near and no one can separate them. They are like smoke and fire and only one color glows from them: Red
RENKLER(LA)FK
6/13/09
2:42 PM
Page 6
RENKLER(LA)FK
6/13/09
2:42 PM
Page 7
Günefl bu dünyada en çok bu¤day baflaklar›n› sever. Çünkü en çok ona verir o kusursuz ve belirsiz rengini. Baflaklar da bu sevgiye kay›ts›z de¤ildir . Birbirlerini görmeden edemez; birbirleri olmadan yaflayamaz bu ikili…
RENKLER / COLORS
The sun most probably loves the wheat grains on this earth the most because it is to wheat grains that it gives its color so distinctly and flawlessly. And wheat grains are not impassive to this love either. They can’t do without seeing each other; they can’t live without seeing each other…
1
2
3
4
5
1,2,3,4 Montürifl 5 Roberto Bravo
18 G SPRING / BAHAR 2009
RENKLER(LA)FK
6/13/09
2:42 PM
Page 8
RENKLER(LA)FK
6/13/09
2:42 PM
Page 9
RENKLER / COLORS
1
2
3
5
4
1,2, Regold 3 Pelinler Gökflah 4,5 Zen Diamond
20 G SPRING / BAHAR 2009
Sükût alt›na düflmüfltür, söz ise gümüfle… “Konufl hadi” der kendi dilince, “Anlat hikâyemi”: “Anlat ki çözülsün dilin, ben rüzgâr›m demeliyim, rüzgarl›¤› anlat bana, senin gibi esmeliyim...”
Hushing is for gold, and talk is for silver… It says “Speak” in its own language, “Tell me my story”: “Tell me so you are not speechless, I must be able to say that I am the wind, tell me about the wind, I must blow like you do…”
RENKLER(LA)FK
6/13/09
2:42 PM
Page 10
RENKLER(LA)FK
6/13/09
2:42 PM
Page 11
RENKLER / COLORS
1
4 2
Maviden yeflile, yeflilden maviye çok k›sa bir yoldan gidilir. Birini mavi, di¤erini yeflil yapan fley, içine kat›lan sar›n›n oran›d›r sadece. Ama bazen do¤a, bazen insan bu oyunu bozar ve ortaya ç›kan›n ad› MaviYeflil olur…
3
1,2, Regold 3 Simorro 4 Zen Diamond 5 Regold
22 G SPRING / BAHAR 2009
There is a very short path that goes from blue to green and green to blue… What makes one blue and the other green is only the amount of yellow added to it. But sometimes nature plays a trick and the name of what appears becomes BlueGreen…
RENKLER(LA)FK
6/13/09
2:42 PM
Page 12
RENKLER(LA)FK
6/13/09
2:42 PM
Page 13
RENKLER / COLORS 1
2
4 3
1 Roberto Bravo 2,3 Süha Bedestenci 4,5 Roberto Bravo
4 24 G SPRING / BAHAR 2009
Baz› fleyler hem bir madde hem de bir renktir. Daha do¤rusu madde, renge kendi ismini verir kimi zaman. Alt›n öyledir. Yeryüzünde do¤al halde göremezsiniz onun rengini; ancak topra¤›n ba¤r›ndan söküp ifllenince verir o benzersiz rengini…
Some things are both an element and a color. More clearly, sometimes an element gives its own name to a color. That is how Gold is. You won’t be able to see its color naturally on earth; it’s only when it is extracted from the earth and treated that it takes on its unequalled color…
RENKLER(LA)FK
6/13/09
2:43 PM
Page 14
RENKLER(LA)FK
6/13/09
2:43 PM
Page 15
RENKLER / COLORS
1
2
4
3
1 Montürifl 2 Zen Diamond 3, 4 Montürifl 5 Roberto Bravo
5
26 G SPRING / BAHAR 2009
Roma ve Bizans kültüründe soyluluk ve otorite simgesi olan Eflatun, ünlü düflünür Platon’un Arapça’daki karfl›l›¤› haline gelivermifltir. Eflatun, “erguvan - mor - mavi üçgeni”nde yaflar. Koyu ucunda siklamen rengi, en aç›k ucunda ise flap tafl› rengi ile karfl›lafl›r›z. Ve hiç kuflku yok ki merkezinde de Asalet ve Soyluluk ikamet eder.
Lilac or Eflatun, which was a sign of aristocracy and authority in the Roman and Byzantine cultures, was the name given to the famous philosopher Plato in Arabic. Purple lives in the “triangle of violet-purpleblue”. Its darkest point is the cyclamen, and its lightest point is the color of alum stone. And, there is no doubt that Aristocracy and Nobility is set deep in its center.
RENKLER(LA)FK
6/13/09
2:43 PM
Page 16
RENKLER(LA)FK
6/13/09
2:43 PM
Page 17
RENKLER / COLORS 1
2
3
4
1 Montürifl 2, 3, 4 Roberto Bravo
28 G SPRING / BAHAR 2009
Kelebekler özgürdür. Hatta ömürlerinin k›sal›¤› bile eksiltmez bu özgürlü¤ü. Birkaç günlük ömürlerinde, belki birkaç insan ömrünün göremeyece¤i özgürlük hissini tadarlar. Ve onu kuflanmak bu histen bir yudum almaya benzer: Bal gibi tatl› ve sirke gibi keskin…
Butterflies are free. In fact, their short life spans aren’t enough to dampen their freedom. They experience a feeling of freedom that can’t be experienced within a human life. And, wearing it resembles living this feeling: Sweet as honey and as bitter as vinegar…
RENKLER(LA)FK
6/13/09
2:43 PM
Page 18
RENKLER(LA)FK
6/13/09
2:43 PM
Page 19
RENKLER(LA)FK
6/13/09
2:43 PM
Page 20
RENKLER(LA)FK
6/13/09
2:43 PM
Page 21
RENKLER / COLORS
En zor o anlafl›l›r; ço¤u zaman bir yokluktur; kimi zaman ise safl›k ve temizlik. Üstüne bir çizik att›n m›, belirir; sustun mu yok olur. O’nun ad› Beyaz’d›r ve temiz yalanlara en çok onun ismi verilir…
It’s the most difficult to understand; most of the time it is absence and sometimes it is purity and cleanliness. It shows itself when you scratch it and once you are quiet, it disappears. Its name is White and this is the name given to innocent lies: white lies…
1
4
2
5
3 1, 2, 5 Zen Diamond 3, 4 Pera
32 G SPRING / BAHAR 2009
RENKLER(LA)FK
6/13/09
2:43 PM
Page 22
RENKLER(LA)FK
6/13/09
2:43 PM
Page 23
RENKLER / COLORS
1 2
3
“Herfley kendi dilince konuflur Karanl›k örtse de üstünü Gecede devam eder renk A¤ac›n dal›nda, rüzgarda Herfley kendi rengince konuflur” Can Yücel 4
5
1 Zen Diamond 2, 3 Montürifl 4 Simorro 5 Roberto Bravo
34 G SPRING / BAHAR 2009
“Everything speaks its own language Even if the darkness covers it Every color continues at night In tree branches, in the wind Everything speaks its own color” Can Yücel
RENKLER(LA)FK
6/13/09
2:43 PM
Page 24
RENKLER(LA)FK
6/13/09
2:43 PM
Page 25
RENKLER / COLORS
2
Do¤an›n en büyük sürprizlerinden biridir nar. Yeflil mahfazas›n›n içinde binlerce küçük difl saklar. Ama dikkatli gözler, mesaj› çok daha önceden, bahar›n bafl›nda, çiçe¤inin o benzersiz renginden alm›flt›r...
The pomegranate is one of nature’s greatest surprises. It hides thousands of little seeds in its green home. But attentive eyes will have received a message from the unique color of its flower at the onset of spring…
1
3
4
1 Pera 2 Montürifl 3 Simorro 4 Roberto Bravo
RENKLER(LA)FK
6/13/09
2:43 PM
Page 26
RENKLER(LA)FK
6/13/09
2:44 PM
Page 27
RENKLER / COLORS Biri digerine mutlaka bagli Yok รถyle basina buyrukluk Anca beraber kanca beraber Hepsi esit gucte olmali Yoksa tek bir zayif halkayla birlik biter...
1
One is always tied to the other There is no room for waywardness Together through thick and thin They must each have equal strength For only one weak link will destroy the union...
2
1, 2 Mioro
RENKLER(LA)FK
6/13/09
2:44 PM
Page 28
RENKLER(LA)FK
6/13/09
2:44 PM
Page 29
RENKLER / COLORS
1
2
1 Zen Diamond 2, 3, 4 U¤ur ‹nci
4 3
40 G SPRING / BAHAR 2009
RENKLER(LA)FK
6/13/09
2:44 PM
Page 30
3
2
1
1, 2, 3, 4 Suha Bedestenci
4
SPRING / BAHAR 2009 G
41
SENAY (LA)
6/13/09
3:30 PM
Page 1
JASABI
HİKAYE / STORY
Zaman ve Kad›n T Kostüm /Costume Sibel Turnagöl Styling Yeliz Demir Foto¤raf /Photo Tolga Özgal Rötufl /Retouch Deniz Aç›ksöz Makyaj /Make up Fulya K›z›lduman Saç /Hair Serkan Karada¤ Mekan /Venue ‹stanbul Niflantafl› Long Table
42 G BAHAR / SPRING 2009
SENAY (LA)
6/13/09
3:30 PM
Page 2
Sayfalar›m›z›n oyuncusu, tiyatro sanatç›s› fienay Gürler. O Türkiye'yi çarflamba geceleri televizyon karfl›s›na kilitleyen Avrupa Yakas›'n›n renkli karakteri Fatofl! Oynad›¤› karaktere ruhunun sihrini, kalbinin at›fl›n› katan bir yüz! K›salan, uzayan, renk de¤ifltiren saçlar› yüzünü çevreliyor. Boynundaki p›rlantalar›n ›fl›¤›yla renk de¤ifltiren gözleri bir an derin, bir an üstten bak›yor. fienay Gürler kadar usta bir oyuncu gibi yüzünü de¤ifltiren eflsiz mekan Long Table da bu oyunun sahnesi! Rol arkadafl› iyi bir oyuncu olan zaman! Bakal›m kim daha iyi oyuncu? The star of our pages is theater actress fienay Gürler. She’s Fatofl, the colorful character in the sitcom Avrupa Yakas› that ties everyone in Turkey to their seats on Wednesday nights. She’s a face that adds the magic of her soul and the beat of her heart to the character she depicts! Her face is framed by hair that becomes short, long, and changes color. Her eyes that change color with the glow of the diamonds on her neck look deep one moment and the next, from above. Long Table, the unique establishment that changes its face like the master actress fienay Gürler, is the stage of this play! Time is her co-star! Let’s see who is the better actor?
Time and Woman BAHAR / SPRING 2009 G
43
SENAY (LA)
6/13/09
3:30 PM
Page 3
ZELA JEWELL
HİKAYE / STORY
Zümrütün tene dokundu¤u sahnede bakana da dokunan bir an var ya bu bak›fl uzayacak ya sayfay› çevirince ak›ldan uçup gidecek
On the stage in which emerald touches the skin There is a moment when it also touches the observer This glance will either be prolonged Or it will be forgotten as soon as you turn the page
44 G BAHAR / SPRING 2009
SENAY (LA)
6/13/09
3:30 PM
Page 4
BAHAR / SPRING 2009 G
45
SENAY (LA)
6/13/09
3:30 PM
Page 5
HİKAYE / STORY Zaman sanki akan ve duran diye ikiye bölünmüfl Zümrütün içinden akarak geçiyor Ve O'nun yüzünde duruyor... Art›k sonu gelmeli bu oyunun!
ZELA JEWELL
It’s as if Time is confused as to whether it should flow or stand still It flows through the emerald And stops at Her face… The time has come to end the play!
46 G BAHAR / SPRING 2009
SENAY (LA)
6/13/09
3:30 PM
Page 6
SENAY (LA)
6/13/09
3:30 PM
Page 7
HİKAYE / STORY
Mor giysiyle dans eden elmastan ›fl›klar gülümsemenin k›y›s›nda dolafl›yor ‹flte oyunun sakin anlar›ndan biri bu.
48 G BAHAR / SPRING 2009
U⁄URCAN
Lights from diamonds that dance with a purple dress Are on the verge of laughing It is exactly this that is one of the calmer moments of the play.
SENAY (LA)
6/13/09
3:30 PM
Page 8
SENAY (LA)
6/13/09
3:31 PM
Page 9
HÄ°KAYE / STORY
50 G BAHAR / SPRING 2009
6/13/09
3:31 PM
Page 10
Zamanla oynanan bu oyunun ad›n› siz koyun! Salisenin de¤erini versin Yakuta ve aflka yak›n olsun!
It’s up to you to give this play that plays with time a name! Let the millisecond show its worth. Let it be near to the ruby and love!
JASABI
SENAY (LA)
BAHAR / SPRING 2009 G
51
6/13/09
3:31 PM
Page 11
HİKAYE / STORY Bu bak›fl, bu durufl, boyunda süzülen p›rlanta tafllar meydan okuyor hep birlikte! Birazdan zaman›n rolü bitecek Peki kim diyecek zamana Senin için bu son perde?
This glance, posture, and the diamond stones on her neck Defy all together! The role of Time will shortly come to an end So who will tell Time That this is its last scene?
ZEN
SENAY (LA)
, r ! k a ?
k ! y d e ?
SENAY (LA)
6/13/09
3:31 PM
Page 12
SENAY (LA)
6/13/09
3:31 PM
Page 13
HİKAYE / STORY
This is a play of a Time without hands And a face that is just as scorching as the ruby! It’s worth watching! Time will change that face and that face will change Time.
54 G BAHAR / SPRING 2009
MONTÜR‹fi
Akrep ve yelkovans›z zaman›n yakut kadar yak›c› bir yüzle oyunu bu! Seyretmeye de¤er! Zaman o yüzü, yüz de zaman› de¤ifltirecek.
SENAY (LA)
6/13/09
3:31 PM
Page 14
SENAY (LA)
6/13/09
3:31 PM
Page 15
SENAY (LA)
6/13/09
3:31 PM
Page 16
USTA
6/12/09
9:59 PM
Page 1
USTA / MASTER
58 G BAHAR / SPRING 2009
USTA
6/12/09
9:59 PM
Page 2
Mükemmelliyetçi bir usta
Kadim Biros A Perfectionist master Yaz›/Text Mine Ero¤lu Foto¤raflar/Photos Tolga Özgal
Dükkân›ndan ç›kan her ifl Kadim Usta’n›n süzgecinden ve elinden mutlaka geçiyor. ‹flini tutkuyla seviyor o. ‹flini yaparken, yani tezgâh›n bafl›nda, dal›p gidiyor, her fleyi unutuyor.
Master Kadim screens every piece that leaves his shop. He loves his trade with a passion. While engaged with his work at his counter, he loses track of everything…
USTA
6/12/09
9:59 PM
Page 3
USTA / MASTER Henüz 17 yafl›ndayken bir atölyenin sorumlulu¤unu alacak kadar cesur, gözüpek... ‹fl saatlerinde çal›flmayla yetinmeyip evde de gece demeden cumartesi, pazar demeden ifline devam edecek kadar çal›flkan... Titiz ve bir o kadar da mükemmelliyetçi. Bir önceki yapt›¤›n›n daha iyisini yapmay› hedefleyenlerden... Ona göre insan kendini sürekli yenilemeli... Babas› çiftçi, dedesi zanaatkâr. Yozgatl›... Orada do¤mufl. Kaybettikleri amcas›n›n ad›n› tafl›yor. Ad› Kadim. (Bafllang›c› olmayan, ezeli, eskimifl anlam›nda ne güzel bir sözcüktür Kadim). Kadim Biros... O alt› yafl›ndayken ailesi ‹stanbul’a gelmifl. O gün bugündür ‹stanbullu... Gümüflçü olan a¤abeyinden baflka bu sektörde çal›flan kimse yok ailesinde. Türkiye’nin önde gelen sadekarlar›ndan, gerekti¤inde m›hlama da yap›yor. Büyük ço¤unluk gibi o da ifle ç›rak olarak bafllam›fl. Tarihler 1973 y›l›n› gösteriyormufl. Getir, götür ve bol bol izleme dönemi olarak tan›mlad›¤› bu dönemde, ustalar ne yap›yor, nas›l
Ustas› Simon Manc›l›k’› sevgiyle an›p kulaklar›n› ç›nlat›yor Kadim Biros. Onunla çal›flt›¤› için kendisini flansl› say›yor.
Kadim Biros mentions his master Simon Manc›l›k with affection. He considers himself lucky to have worked with such a master. He was just 17, yet he had enough courage to take on the responsibility of an atelier… And, he was so hard working that he wasn’t satisfied working within working hours alone, but rather, he continued working both day and night, at home, and at the weekends. He is fastidious and just as much a perfectionist. He’s one of those people who strive to make the next better than before… According to him, people must constantly renew themselves… His father was a farmer, his grandfather an artisan. He was born in Yozgat. He was given the name of his deceased uncle. His name is Kadim, Kadim Biros… His family migrated to Istanbul when he was six and ever since, he has called Istanbul his home. There’s no one other than his silver maker brother in the industry in his family. He’s one of Turkey’s leading ‘sadekars’ (designers) but when necessary, he can also set. As most, he too started the art as an apprentice. That was in 1973. It was a time when he was made to do menial tasks but most importantly, it was a period in which he was able to observe the master craftsmen. Then, he would go home and try
60 G BAHAR / SPRING 2009
USTA
6/12/09
9:59 PM
Page 4
yap›yor, hep izlemifl, gözlemifl. Sonra gidip evde gördüklerini uygulamaya çal›flm›fl. Çal›flkan olman›n erdemine inan›yor. “Çal›flmadan hiçbir fley olmaz” diyor. Ustas› Simon Manc›l›k’› sevgiyle an›p kulaklar›n› ç›nlat›yor. Onunla çal›flt›¤› için kendisini flansl› say›yor. Simon Manc›l›k uzun y›llar Türkiye’de çal›fl›p sonra Paris’te hem e¤itim görüp, hem mücevher sektöründe çal›flan ustalardanm›fl. Memlekete dönüp bir dükkân açan Manc›l›k’›n yan›nda yetiflen Kadim Biros, ustas› ile, o Paris’e dönmeye karar verinceye kadar çal›flm›fl. Simon Usta dükkân› Kadim Biros’a devretmeye karar verdi¤inde y›l 1978’mifl. Dükkân›ndan ç›kan her ifl Kadim Usta’n›n süzgecinden, elinden mutlaka geçiyor. ‹flini tutkuyla seviyor o. ‹flini yaparken, yani tezgâh›n bafl›nda, dal›p gidiyor, her fleyi unutuyor. “Hele bu ortamda, kriz s›ras›nda, tezgâh›n bafl›na geçince hiçbir fley düflünmüyorum, kendimi tamam›yla elimdeki tak›ya veriyorum. Zaten baflka fleyler düflünürsen, nas›l sataca¤›n› mesela, ortaya ç›kan ifl iyi olmaz” diyor. ‹ki k›z› var Kadim Biros’un. Biri üniversitede, di¤eri lisede... E¤er isterlerse ileride
to do exactly as they did. He believes in the virtue of being hardworking. He says, “Nothing happens without working hard.” He mentions his master Simon Manc›l›k with affection. He considers himself lucky to have worked with him. Simon Manc›l›k was one of those masters who after many years of working in Turkey, went to Paris to receive training while working in the jewelry industry. Kadim Biros, who took a job alongside Manc›l›k before he returned and opened a store in his homeland, worked with his master until his decision to move to Paris. It was 1978 when Master Simon decided to hand the store over to Kadim Biros. Every single piece that is produced at his store is most definitely screened by Master Kadim. He loves his craft and he loves it with a passion. While doing what he does at his counter, he loses track of everything. “Especially in this environment, during the crisis, I don’t think about anything when I’m at my counter. I give myself completely to the jewelry in my hand. If you think about something, how to sell it for example, the final product won’t be good,” he says. Kadim Biros has two daughters. One’s at university and the other is in high school… He will
onlara bir mücevher ma¤azas› açacak. ‹flini gerçekten çok sevdi¤inin iyi bir kan›t› de¤il mi bu? Kimse sevmedi¤i bir ifle çocuklar›n› bulaflt›rmak istemez çünkü... ‹flin pazarlama aya¤›nda olurlarsa ayr›ca sevinecek, çünkü kendisini sat›fl ve pazarlama alanlar›na yatk›n bulmuyor hiç. “Böylece aile ifli de devam eder” diye düflünüyor. Ama karar elbette çocuklar›n›n. Halen tezgâhta çal›flmaya devam ediyor. Niye halen tezgâhta oldu¤unu soranlara ise buna hep devam edece¤ini söylüyor: “Herkese ne yapaca¤›n› söyleyip, odama çekilip masada öylece oturamam.” Müflterilerinin isimlerini vermiyor, bunu do¤ru bulmuyor. Yar› de¤erli tafllarla hiç ifli olmuyor. En çok alt›n, elmas, gümüfl ve platin kullan›yor. Bugün 25 fiubat... Onun do¤um günü. Kadim Biros usta bugün 48 yafl›na girdi. “Maaflallah” diyor ve uzun ömürler diliyoruz kendisine. Maflallah diyoruz, çünkü yafl›n› hiç göstermiyor. Henüz 48 yafl›nda ama onlarca kifli yetifltirmifl ve yetifltirmeye devam ediyor. Ona göre hayatta en önemli fleylerden biri bildiklerini genç kuflaklara aktarmak... Onun için insan yetifltirmek, meyveli bir a¤aç dikmek gibi...
open a jewelry store for them in the future if they so desire. Is this not adequate evidence of his love for his craft? Because no one in their rightful mind wants to pass on their trade to their children if they themselves aren’t happy with it… He’ll be especially pleased if they take up the marketing aspect of his business because he doesn’t feel he’s good at sales or marketing. ‘And this way the family business will continue’ he thinks. But of course, the decision is theirs. He still continues to work at the counter and when asked why, he says, “I can’t just tell everyone what to do and go and sit at a table in my office.” He won’t divulge the names of his customers because he doesn’t think it is appropriate. He won’t have anything to do with semi-precious stones and uses mostly gold, diamonds, silver and platinum. Today is February 25… It’s his birthday. Kadim Biros is now 48-years-old. We say ‘maflallah’ (may God preserve him from evil) because he doesn’t show his age at all. He’s only just 48 but he has trained tens of people and continues to do so. According to him, one of the most important things in life is to pass your knowledge onto the next generation… To him, training a person is like planting a fruit tree… BAHAR / SPRING 2009 G
61
USTA
6/12/09
9:59 PM
Page 5
USTA
6/12/09
9:59 PM
Page 6
TROYA
6/13/09
12:27 PM
Page 1
TARÄ°H / HISTORY
64 G BAHAR / SPRING 2009
TROYA
6/13/09
12:27 PM
Page 2
Troya’n›n Tak›lar› The Jewels of Troy Ülkemizin önemli sanat tarihçisi ve ressam-heykelt›rafllar›ndan Gürol Sözen, Anadolu uygarl›klar›nda tak›n›n ve süslenmenin izini sürüyor ve ad›n› daha çok savafllarla bildi¤imiz Troya’n›n, muhteflem tak›lar› ile de ünlü oldu¤unu hat›rlat›yor bizlere… Gürol Sözen, one of Turkey’s finest art historians and artist-sculptors, follows in the traces of jewelry and decoration in Anatolian civilizations, and reminds us that Troy, which is recognized around the world for its wars, is also famous for its spectacular jewels…
Yaz›/Text Gürol Sözen Tak› Foto¤raflar›/Jewelry Photos Hadiye Cangökçe Tak› Foto¤raflar› ‹stanbul Arkeoloji Müzesi’nin izni ile kullan›lm›flt›r. Jewelry photographs have been used with the permission of the Istanbul Archeology Museum
Troyal› ustalar, tan›k olduklar› dönenceleri, alt›n bilezik, küpe ve saç i¤nelerine uygulam›fllar. Trojan masters depicted the tropics that they witnessed on their gold bangles, earring and hairpins.
BAHAR / SPRING 2009 G
65
TROYA
6/13/09
12:27 PM
Page 3
TARİH / HISTORY Binlerce y›l öncesinde yaflayanlar›n varl›k nedenleri, asl›nda hiç de farkl› de¤ildi günümüzden. Yeme içme, avlanma, gezip tozma, ev bark edinme, evin içini süsleme ve tak›p tak›flt›rma ad›na akl›n›za ne geliyorsa, binlerce y›l öncesinde de ayn› endifle ve istek vard›. Onlar da fliirlerin, flark›lar›n güzelli¤inden tad al›yordu. Onlar da flüt, lir, çalpara, davul ve ziller eflli¤inde dans ediyordu; savafl›rken bile. Üstelik savafl araçlar›n›, kulland›klar› silahlar› da süslemeyi unutmad›lar: Belki, ölümü ve zaferi daha güzel gösterebilmek için. Yaflad›klar› topraklar›n havas›na suyuna göre biçim verdikleri giysileri ise ola¤anüstü bir be¤eniyi yans›t›yordu. Saçlar›na verdikleri biçim ve tak›p tak›flt›rd›klar› alt›n, gümüfl, bronz ve de¤erli tafllar›n kuflkusuz bir nedeni olmal›yd›! Belki de bunun ad›, be¤endirme duygusu! Kime, kimlere be¤endirme? Efline, akrabas›na, komflusuna, kentlisine, köylüsüne diyelim. Tabii ki bir de kendilerine. Belki!.. Ama tüm bunlar›n ötesi de var: Hayat›n anlam›. fiiirle, flark›larla, öykülerle, masallarla, dansla, resmetmeyle, yontup biçim vermeyle güzelleflen bir hayat... Ustal›kla, bilgiyle yarat›lan bir çevre ya da co¤rafya… Evet, bu co¤rafya; her toprak diliminde de oldu¤u gibi do¤a bir ö¤reti ve önemli bir tan›kt› insano¤lu için. Çünkü do¤a, her mevsim de¤iflimini yaflarken yeniden çiçekleniyordu. ‹nsano¤lunun ça¤lar boyu zaferi, asl›nda do¤an›n zaferi ve mutlulu¤uydu.
What is the meaning of existence today? Well, it’s no different then what it was thousands of years ago. In fact, eating and drinking, hunting, enjoyment, the need for dwellings and their decoration – whatever comes to mind! These were the same contemporary-day anxieties and desires felt a thousand years ago. Past civilizations too enjoyed the beauty of poetry and songs and dancing accompanied to the sounds of the flute, lyre, castanet, drum and bell; what’s more, even during war. And, the act of decorating weapons of war may just be an example of the desire to make death and victory more appealing. They shaped their clothes, which reflected extraordinary good taste, based on the air and water of the lands on which they lived. There must undoubtedly have been a reason for their hairstyles and the silver, gold, bronze and precious stones they wore in their hair! Maybe this is what is referred to as inspiring attraction or admiration! But from whom? Let’s say it was their friends, relatives, neighbors, kinsfolk, and townsfolk, whatever you’d like to call them. And of course, themselves. Maybe! But there’s more to it than this: It is the meaning of life: a life that is beautified with poetry, song, stories, fairytales, dance, and visual depiction… A nature or geography created with mastery and knowledge… Yes, this geography was a natural doctrine and an important witness for humankind as is the case in all lands. Because, nature would rejuvenate itself during each change of season… Humanity’s century-old victory was actually the victory and happiness of nature.
TROYA
6/13/09
12:27 PM
Page 4
TROYA
6/13/09
12:27 PM
Page 5
TARİH / HISTORY
Binlerce y›l öncesinde yaflayanlar›n varl›k nedenleri, asl›nda hiç de farkl› de¤ildi günümüzden.
What is the meaning of existence today? Well, it’s no different then what it was thousands of years ago.
Troya’da hayat vard›… ‹flte bu co¤rafyadan bir uygarl›k: Troya… Çanakkale, Hisarl›k’taki Troya. Öykülerin, masallar›n, destanlar›n, savafllar›n Troyas›. Bir bak›ma Troya’n›n topraklar›na ‘savafl yorgunu topraklar’ da diyebiliriz. Belki bu nedenle bilge Homeros: “Her fleyden b›kar insan, ama her fleyden / Uyumaktan, seviflmekten, tatl› türküden, horadan / Savafltan çok bunlar› özlemez mi kifli? / Ama Troya’l›lar bir türlü doymak bilmez savafla.” diyor. Sanki ça¤›m›z biliyor mu? Belki bu nedenle, Troya denince ‘Tahta At’tan baflkas› gelmiyor insan›n akl›na. Belki de üflengeçlikten. Tak›p tak›flt›r›rken hayat›n fark›nda olmamak. Ama birilerimiz gelip birilerimiz göçüyor. Birilerimiz gelip birilerimiz göçerken, geride kalan yaln›zca fliirler, flark›lar, ustal›klar ve ustalarla bilgeler… Gelin de yaflad›¤›n›z ça¤› güzellefltirmeyin. Tak›p tak›flt›rmay›n, flark›lar, fliirler söylemeyin.
There was life in Troy… A civilization from this geography: Troy… the Troy in Hisarl›k in Çanakkale province in Turkey. The Troy of stories, fairytales, legends, and wars… In a sense, we can refer to the land of Troy as ‘war weary land’. That may be just the reason why wise Homer says, “Humankind tires of everything, but everything / From sleeping, sex, sweet song, and dancing / Would not a person miss such things more than war? / But Trojans are insatiable to war.” Do you think our generation is aware of it? That may be why nothing springs to mind other than the “Trojan Horse” when Troy is mentioned. Maybe it’s just laziness. Not being aware of life when adorning all those jewels… When some come and go, what remains are poems, songs, mastery and masters and the wise… Stay away from beautifying the era in which we live if you can. Don’t adorn yourselves with jewels, or sing songs and recite poetry...
68 G BAHAR / SPRING 2009
TROYA
6/13/09
12:27 PM
Page 6
TROYA
6/13/09
12:27 PM
Page 7
TARİH / HISTORY
‹fllemede, nak›flta Anadolulu kad›n hiç flüphe yok ki daha basit hayat süren Akha kad›nlar›ndan çok daha üstündü…
There is no doubt that the Anatolian woman’s embroidery skills were far superior to the Achaean women who lived much simpler lives…
‹flte, savaflkan Troya’n›n güzellikleri. Üç-dört bin y›l öncesinde Troya’da ölüm vard› ama bugün o k›raç topraklarda yarat›lan uygarl›klar, günümüze meydan okuyor. Tabii yaratt›klar› ile. ‹flte bizim Troya’m›z: Tam tam›na dokuz katman. MÖ 3000 ile MS 4. yüzy›la de¤in. Homeros’un, ‹lyada adl› eserinin giriflinde Azra Erhat, Homeros’a dayanarak Troyal› kad›nlar› anlat›r: “ Kad›n›n hayat› erke¤inkinden ayr›d›r ama kad›n kapal› yaflamaz. Evinin han›m›d›r. Evindeki yetkileri erke¤inkileri geçer. Ev hizmetlerini o idare eder. Hizmetçilere, kâhya kad›na o buyurur. Onlara ifl yapt›rmak gerekirse, erkek kar›s›na baflvurur. Kad›n›n ilk ifli bütün ev halk›n›n giyimini sa¤layacak kumafllar› dokumakt›r… ‹fllemede, nak›flta Anadolulu kad›n hiç flüphe yok ki daha basit hayat süren Akha (Troyal›lar›n savaflt›¤› Akhal›lar) kad›nlar›ndan çok daha üstündü… ‹lyada’da kad›nlar süslerine çok düflkündüler. Saçlar›n›n güzelli¤i üstünde uzun uzun durulur… Tak›p tak›flt›rmaktan da pek hoflland›klar›, Hisarl›k kaz›lar›nda meydana ç›kar›lan o güzelim alt›n gerdanl›klardan, yüzüklerden, i¤nelerden anlafl›l›r.”
Aah, the beauties of fiery Troy. There was death in Troy some three-four thousand years ago but today, those civilizations that were built on barren lands, defy contemporary day. Of course, with what they created. Here is our Troy: A total of nine layers from 3000 BC until the 4th century BC. In the introduction of Homer’s Iliad, Azra Erhat describes Trojan women based on Homer: “A woman’s life is separate to a man’s but a woman does not live a secluded life. She is the woman of the house. Her responsibilities in the home outweigh the man’s. She takes care of home duties. She gives order to servants and the housekeeper. If something needs to be done in the house, the man will refer to his wife. The primary role of the woman is to weave enough fabric to clothe all the people in the house… There is no doubt that the Anatolian woman’s embroidery skills were far superior to the Achaean women who lived much simpler lives… Women in The Iliad were very fastidious about their beauty. They would spend hours beautifying their hair… And it is understood from those beautiful gold necklaces, rings and pins excavated from Hisarl›k that they loved to decorate themselves.”
TROYA
6/13/09
12:27 PM
Page 8
TROYA
6/13/09
12:27 PM
Page 9
TARİH / HISTORY
Troya Troy Uygarl›klar, do¤aya benzer. Do¤an›n görkemli bulutu, suyu, çiçe¤i ve sesine, sessizli¤ine benzer. Ça¤lar boyu insano¤lu do¤ay› nas›l özümseyip yorumlam›fl ise Troyal›lar da ayn› izi sürmüfltür. Tak›p tak›flt›rmak baflka, tak›p tak›flt›r›lana biçim vermek, yak›flt›rmak baflka… Troya’l›lar alt›na, toprak kaplara ve madene biçim verirken do¤a onlara yol gösteriyordu. Do¤an›n çiçe¤ini, dal›n› bafl›na takar gibi tak›p gezindi Troyal› kad›nlar: Gerdançeler, küpeler, bilezikler, bafll›klar ve dokuduklar› kumafllardaki i¤nelerle. Her biri, ustal›klarla bezeli… Dünün Troyas›, yaln›zca destanlar›, savafllar› ile de¤il, bezedikleri, tad›n› ç›kard›klar› hayat›n ustal›¤› ile de bugüne kald›lar. Bu belki de sanat›n büyüsüydü!..
Civilizations resemble nature. They resemble the magnificent cloud, water, flower, sounds, and quiet of nature. For centuries, humankind has been assimilating to nature and interpreting it just as the Trojans did. It’s one thing to decorate oneself, but giving it form and making it suit is something different altogether… While the Trojans gave form to gold, earthenware and metals, nature directed them. Trojan women wore nature’s flower on their heads as if they were carrying the weight of gold; Necklaces, earrings, bangles, headpieces, and the pins on the fabric they weaved. Each one with great mastery… Yesterday’s Troy has made its way to modern day with not only its legends and wars, but also with the mastery of life that the Trojans embellished and enjoyed overwhelmingly.
72 G BAHAR / SPRING 2009
Çanakkale iline ba¤l› Tevfikiye köyü yak›nlar›nda bulunan ve günümüzde “Hisarl›k” ad›yla an›lan Troya (Türkçe’de daha çok Truva ad›yla bilinmektedir), Homeros’un MÖ 9. yüzy›la ait ünlü ‹Iyada ve Odysseia destan›na konu olan önemli bir antik yerleflim merkezidir. Avrupa ile Asya aras›ndaki bafll›ca ticaret yollar›ndan biri üzerinde yer alan Troya, Alman kaflif H. Schliemann taraf›ndan 1871 y›l›nda bafllat›lan çal›flmalarla a盤a ç›kar›lm›fl; bunu W. Dörpfeld ve C. Blegen’in kaz›lar› izlemifltir. 1938 y›l›nda ara verilen kaz›lar› ve restorasyon çal›flmalar›n› 1988 y›l›ndan beri M. Korfmann sürdürmektedir. Troya kaz›lar›nda bulunan muhteflem hazinelerden bir k›sm› Schliemann taraf›ndan yurtd›fl›na kaç›r›lm›flt›r. Kaz›lar s›ras›nda bulunan di¤er önemli eserler halen kaz› alan›ndaki Truva Müzesi’nde sergilenmektedir. Troy or Truva in Turkish is known today as “Hisarl›k”, an area near Tevfikiye village in Çanakkale province. It is an important ancient settlement that was the subject of Homer’s famous Iliad and Odyssey legends belonging to the 9th century BC. German businessman H. Schliemann excavated Troy, which was one of the primary trade routes between Europe and Asia, in 1871. The excavations by W. Dörpfeld and C. Blegen followed this. The excavation work and restorations stopped in 1938 and were restarted in 1988 by M. Korfmann who still continues it. A part of the treasures excavated at Troy were stolen by Schliemann and taken abroad. Other important objects excavated are still displayed at the Troy Museum at the excavation site.
TROYA
6/13/09
12:27 PM
Page 10
ARNA(LA)FK
6/13/09
1:47 PM
Page 1
PORTRE / PORTRAIT
Arna K›l›çarslan:
74 G BAHAR / SPRING 2009
“
ARNA(LA)FK
6/13/09
1:47 PM
Page 2
Ifl›lt›l› mücevherlerin hayat›n› de¤ifltirdi¤i insanlardan biri o. Day›s› kuyumcu olmasayd› da yine yarat›mla ilgili bir ifl yapaca¤› belli olanlardan. Belki mimar olurdu, belki de modac›. Arna K›l›çarslan’a göre herkes mutlu oldu¤u gibi yaflamal›, ancak o zaman üretken olur” diyor.
He’s one of those people whose lives have been changed by the sparkling jewelry If his uncle had not been a jeweler, there is no doubt that he would still have been doing something creative. Maybe he would have become an architect, or maybe a fashion designer. Arna K›l›çarslan says, “People are productive only when they work with what makes them happy.
“Güzelliklerin peflinde kofluyorum”
“I go after beauty” Yaz›/Text Mine Ero¤lu Foto¤raflar/Photos Necmi Aydin Küçükmüfl, daha okula bile gitmiyormufl. Day›s›n›n Kapal›çarfl›’daki kuyumcu dükkân›nda ›fl›l ›fl›l parlayan mücevherlerden gözlerini alamazm›fl. Biraz dikkatli bir göz, bu küçük çocu¤un ileride hangi mesle¤i seçece¤ini rahatl›kla anlayabilirmifl yani. Arna K›l›çarslan, ‹stanbullu bir ailenin çocu¤u. Yedi yafl›nda ailesiyle Fransa’ya gitmifl, 21 yafl›na dek orada yaflam›fl. Yafla-
He was small; in fact, he hadn’t even started school yet. He couldn’t take his eyes off the sparkling jewelry in his uncle’s jewelry shop in the Grand Bazaar. Even a slightly attentive eye could foresee which profession this small child would choose later on in life. Arna K›l›çarslan is the child of an Istanbulite family. When he was seven-years-old, his family went to France where he lived until he was 21. However, each summer he returned to K›nal›ada in Istanbul and spent his holidays work-
BAHAR / SPRING 2009 G
75
ARNA(LA)FK
6/13/09
1:47 PM
Page 3
PORTRE / PORTRAIT m›fl ama her yaz Türkiye’ye, K›nal›ada’ya gelmifl ve tatilini kuyum sektöründe çal›flarak geçirmifl. Her yaz ç›rak olarak çal›flt›¤› için iflin her aflamas›n› ö¤renmifl. Mücevherin vitrine gelene kadarki zor aflamalar›n›, kararmas›n›, yanmas›n› binlerce kez deneyimlemifl. Bu arada k›fllar›n› da bofl geçirmemifl, Fransa’da okuldan artan vakitlerinde m›hlama atölyesine devam etmifl. Uzun bir süre sonunda m›hlamay› aflt›¤›n› anlam›fl; art›k d›fla aç›lmak, insan tan›mak gerekti¤ini düflündü¤ü bir dönemde 20’li yafllar›n›n bafl›nda, askerli¤ini yapt›ktan sonra Amerika maceras› yaflam›fl bir de. Art›k üretim yapmaya bafllad›¤› bu dönemde büyük bir cesaretle ifline dört ay ara vermifl. Bir sanat okulunda mine iflleme atölyesine devam etmifl. Strüktür ve montür olarak üç boyutlu mine yapmay› ö¤renmifl. Do¤a içindeki okulu anlat›rken, oran›n yeflilinden, kocaman kelebeklerinden söz ederken gözleri parl›yor. Belli ki do¤ay› çok seviyor Arna… O zamanlar renkli, farkl›, heyecan verici olarak gördü¤ü Amerika’ya bir hayat kurmaya gitmifl asl›nda. Ona göre çok yarat›c›, sürekli de¤iflik ifller üretilen, insana yenilikler sunan bir ülke ABD… Ama orada yaflamamaya karar vermifl sonra ve dönmüfl memlekete… ABD’de mezatlarda sat›lan Art Nouvo ürünlerin röprodüksiyonlar›n› yaparak kald›¤› yerden devam etmifl burada.
Arna K›l›çarslan, beyaz alt›n›, safiri ve bunlarla en çok brofl yapmay› seviyor. Arna K›l›çarslan loves working with white gold and sapphire and he especially likes making broaches using the two. Beyaz alt›n ve safir… Biraz karamsar, ona göre ço¤u fley vitrin… Göründü¤ü gibi de¤il pek çok fley. Kriz döneminin gerçek fleyleri ortaya ç›karaca¤›n› düflünüyor. Kaliteden ödün vermedi¤ini ve kaliteli ürünleri oldu¤unu söylüyor ve ancak yarat›c›l›kla ayakta kal›nabilece¤ini biliyor. ‹flin ekonomik yan›n› de¤il, insanlar› memnun etmeyi ve ortaya ç›kard›¤› iflten zevk almay› önemsiyor. Kendini güzelliklerin peflinde koflan, kuyumculuk sektöründe bir araflt›rma-gelifltirmeci olarak tan›ml›yor. Çok yetenekli oldu¤unu de¤il, daha derin ve detayl› bakabildi¤ini, zor be¤endi¤ini düflünüyor. “Mimar da olabilirdim, önemli olan içindekini ortaya ç›karabilmek” diyor. Zevkli, tarz› olan insanlara üretim yapmaktan çok hofllan›yor. ‹nsan tan›mak, onlar›n zevklerini ö¤renmek ve özel ifller üretmek onu çok heyecanland›r›yor. “Herkes mutlu oldu¤u gibi yaflamal›, ancak o zaman üretken olur.” diyor. En çok beyaz alt›n›, safiri ve bunlarla brofl yapmay› seviyor.
76 G BAHAR / SPRING 2009
ing in the jewelry industry. Working as an apprentice each summer meant that he had the opportunity to learn every stage of the craft, including all the difficulties, starting from production all the way until a product made its way into the shop window… He didn’t stop in winter either and in France, spent his free time after school in a setting atelier. After a long while, he realized that he had mastered setting and knew that the time had come to take a step into the real world to meet new people. When he was in his early 20s, after he completing his military service, he went on an adventure to America. During this time when he had also begun to manufacture, he courageously took four months off his craft. He continued studying enameling at an art school. He learned three-dimensional enameling in terms of structure and mounting. Even today, when he describes the school nestled in nature, its greenery, and huge butterflies, his eyes glow . It’s obvious that Arna loves being at one with nature… Back then, he went to America to try and make a life in what he perceived to be a colorful, different, and exciting country. According to him, America was a creative country in which unique prevailed and where people always surprised with new innovations… He later decided not to settle there and returned to his homeland. On returning to Istanbul, he made reproductions of Art Nouveau jewelerythat are sold at auctions in America.
White gold and sapphire… He’s a little pessimistic and according to him, everything is a window… Many things aren’t as they seem. He thinks that the crisis period will result in prevailing truth. He says that he doesn’t compromise on quality having only quality goods – however, it is only with creativity that he is able to survive. He’s not interested in the economic aspect of the business but rather, he prefer making people happy and taking pleasure from what he produces. He describes himself as a person who goes after beauty, a researcher-developer in the jewelry industry. He thinks that he isn’t all that talented, but his assets are his deep perception along with an eye for detail. “I could have been an architect. What’s important is to be able to bring what’s within out to the surface,” he says. He especially likes creating jewelery for tasteful and stylish people. It excites him to get to know a person, know their tastes and create something special. Arna K›l›çarslan says, “It’s only when people do whatever makes them happy that they can be productive.” He loves working with white gold and sapphire and he especially likes creating broaches using the two.
ARNA(LA)FK
6/13/09
1:47 PM
Page 4
ARNA(LA)FK
6/13/09
1:47 PM
Page 5
ARNA(LA)FK
6/13/09
1:47 PM
Page 6
2010 (LA)FK
6/12/09
10:10 PM
Page 1
PROJECT / PROJE
Parla seni ç›lg›n elmas!
Senih Gürmen
1985 y›l›ndan beri düzenlenen Avrupa Kültür Baflkentleri organizasyonu, 2010 y›l›nda ‹stanbul’da gerçekleflecek. Uzun bir zamand›r çal›flmalar› süregelen bu taç giyme töreni, ‹stanbul’un parlakl›¤›n› tüm dünyaya yaymaya haz›rlan›yor… Biz de ‹stanbul Jewelry Show’u, bu mücevher flehirde düzenlenmekten büyük bir gurur duyuyoruz!
‹stanbul, Avrupa’n›n 2010 Kültür Baflkenti oluyor… 80 G BAHAR / SPRING 2009
2010 (LA)FK
6/12/09
10:10 PM
Page 2
‘Shine, On You Crazy Diamond’ The European Capitals of Culture organisation dating back 1985 will be taking place in Istanbul in 2010. Istanbul's crowning ceremony has been a long time coming and now it is being preparedi to spread the city’s 'shine' to the whole world... And as Istanbul Jewelry Show, we are extremely proud to be taking place in this jewel city! Yaz›/Text Bar›fl Do¤ru ‹ki k›tay›, say›s›z kültürü, uygarl›¤› ve üç büyük dini bir araya getiren dünyada sadece bir kent var. Bu buluflmadan do¤an par›lt› ayn› eflsiz de¤erde bir mücevher, efsanevi bir tek tafl gibi biny›llard›r par›ldamaya devam ediyor. O kentin ad›, tahmin etti¤iniz gibi ‹stanbul ve flimdi, o eflsiz par›lt›, 2010 y›l›nda Avrupa Kültür Baflkenti olmaya haz›rlan›yor. 2010 Avrupa Kültür Baflkentleri organizasyonun geçmifli 1980’li y›llara kadar uzan›yor. ‹lk kez 1985 y›l›nda dönemin Yunanistan Kültür Bakan› Melina Mercouri taraf›ndan ortaya at›lan Avrupa Kültür Baflkenti fikri ayn› y›l Avrupa Birli¤i Bakanlar Konseyi’nin gündemine geldi ve uygulamaya konuldu. 1985'ten 2000 y›l›na kadar, Avrupa Birli¤i'ne üye olan ülkelerin kentlerinden biri, Avrupa Kültür Baflkenti olarak seçildi. 2000 y›l›na gelindi¤inde,
There is only one city in the world that unites two continents, countless cultures, civilizations and three great religions. The ‘shine’ that was born from this union has continued to glow for thousands of years like a jewel, or even perhaps a diamond. The name of that city is ‹stanbul and now, that unequalled ‘shine’ is preparing to become the 2010 European Capital of Culture. The history of the 2010 Capital of Culture organization dates back to the 1980s. The idea of having a European Capital of Culture was first put forward in 1985 when Melina Mercouri was Greek Minister for Culture. In the same year, the European Union Council of Ministers determined the scope of the project and put it into implementation. From 1985 to 2000, each year one city from the member countries of the European Union was
Istanbul will be the 2010 European Capital of Culture… BAHAR / SPRING 2009 G
81
2010 (LA)FK
6/12/09
10:10 PM
Page 3
“Sahne Senin ‹stanbul” slogan›yla start verilen ve ‹stanbul’un binlerce y›ll›k zenginli¤ini tekrar gözler önüne sermeyi hedefleyen bu giriflimin sonuçlar›n› flimdiden görüyoruz ancak as›l kutlama, 2010 y›l›nda olacak.
yeni biny›l nedeniyle Avrupa Kültür Baflkenti unvan› hem birden fazla kente, hem de AB aday› olan ülkelerin kentlerine verilmeye baflland›. Ve bu karar ‹stanbul’un Avrupa Kültür Baflkenti yolculu¤unun da bafllang›c› oldu. 2000 y›l›nda bafllayan haz›rl›klar, 2006 y›l›nda meyvelerini verdi; kültürel, do¤al ve sosyal zenginlik aç›lar›ndan dünyan›n en önemli kentlerinden biri olan ‹stanbul, Macaristan’›n Peç ve Almanya’n›n Essen kentleriyle birlikte, 2010 y›l›nda Avrupa Kültür Baflkenti olma hakk›n› elde etti. Bu muhteflem mücevher, 2010 y›l›nda bütün ›fl›lt›s›yla parlayacak.
Mücevher parlamaya bafll›yor… ‹stanbul’un bu önemli unvan›n hakk›n› vermesi için 2000 y›l›ndan itibaren hummal› bir çal›flma bafllad›. Bu çal›flmalar› yönlendirmesi amac›yla kurulan 2010 Avrupa Kültür Baflkenti Ajans›, çok de¤iflik alanlarda çal›flmalar›n› sürdürüyor. Hem resmi hem de sivil kurulufllar›n içinde yer ald›¤› ve aslen bir sivil toplum giriflimi olan Ajans, ‹stanbul’un bu önemli organizasyonunun haz›rl›klar› için kollar› s›vam›fl durumda. Kentsel uygulamalardan, kültürel miras›n korunmas› ve müzelerin gelifltirilmesine; geleneksel sanatlardan görsel sanatlar, müzik, edebiyat,
82 G BAHAR / SPRING 2009
selected as the European Capital of Culture. To mark the start of the new millennium, from 2000 onwards, the title of European Capital of Culture began to be given both to more than one city each year including the cities in EU candidate countries. This is how Istanbul’s journey towards becoming a European Capital of Culture commenced. The preparations which began in 2000 started giving its fruits in 2006. Together with Pecs in Hungary and Essen in Germany, Istanbul being one of the world’s richest cities culturally, enviromentally and socially, was deemed worthy of the title 2010 European Capital of Culture. This spectacular jewel, will no doubt ‘shine’ in all its glory in 2010.
The jewel starts to ‘shine’… Istanbul has been working feverously since 2000 in order to give its dues to this significant title. The 2010 European Capital of Culture Agency, which was established in order to direct the activities, continues its efforts in a wide range of areas. The Agency which is actually an NGO comprised of both official and civil organizations has pulled up its sleeves for this very
2010 (LA)FK
6/12/09
10:10 PM
Page 4
We can already see the results of this initiative that set off with the slogan The Stage is Yours Istanbul”. However, the main celebration will no doubt be in 2010.
opera, sinema ve gösteri sanatlar›na kadar uzanan genifl bir alanda çal›flmalara imza atan giriflim, ‹stanbul’un sahne alaca¤› 2010’u önemli organizasyonlarla taçland›rmaya haz›rlan›yor. Antik dönemden bu yana dünyay› oluflturdu¤una inan›lan dört element, yani Toprak, Hava, Su ve Atefl konseptleri çevresinde örülen çal›flmalar, üç ana hedef üzerinde ilerliyor: Bunlar›n bafl›nda, “Kentlilik Bilincini Yükseltmek” fleklinde özetlenen, ‹stanbul’un sakinlerinin yaflad›klar› flehre sahip ç›kmas›na yönelik çal›flmalar geliyor. Bu amaçla, kentin gerçek sahiplerini bu sürece katmak, kültürel ve tarihsel miras› kent yaflam›n›n asli parçalar›ndan biri haline getirmek için çok çeflitli çal›flmalar gerçeklefltiriliyor. ‹kinci hedef olarak belirlenen “Yarat›c› ‹nsana Yat›r›m” ise, sanat, sanatç›lar ve sanat mekânlar› üzerinde yo¤unlafl›yor. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Sanats›z kalm›fl bir milletin hayat damarlar›ndan biri kopmufl demektir” sözünü hat›rlatan bu çal›flma kapsam›nda, bir kenti en iyi temsil eden öznelerden biri olan sanatç›lara farkl› yarat›m olanaklar› sunuluyor. Yeni kültür merkezleri ve mekanlar›n›n ortaya ç›kmas›n› da sa¤layan giriflim, ‹stanbul’u dünya çap›nda bir ça¤dafl sanat merkezi haline getirme hedefini de önüne koymufl durumda. 2010 Avrupa Kültür Baflkenti Ajans›’nun üçüncü temel
important event. The initiative is preparing to crown Istanbul with important events in 2010 when Istanbul will take the world stage with various activities in areas ranging from urban practices to the protection of cultural heritage and development of museums, from visual arts to music, opera, cinema, literature, traditional arts and performing arts. The activities based on the concept of four elements, Earth, Air, Water, and Fire, which are believed to have formed the world since ancient times, are developing in line with three main objectives. The leading objective is summarized as “Raising Awareness of Urbanism”. The scope of these activities is to ensure that Istanbul residents embrace the city in which they live. With this aim, participatory activities are being realized so that the rightful owners of this city have a real place in this city’s cultural and historical heritage. The second objective is “Investing in Creative People” focusing on the arts, artists, and art venues. The scope of this, which reminds us of Mustafa Kemal Atatürk’s words “An artless nation means a nation without a life vein”, will be to present different creative opportunities to artists, one of the elements that best represent a city. The initiative, which also includes new cultural centers and venues, has made it a priority to make Istanbul a BAHAR / SPRING 2009 G
83
2010 (LA)FK
6/12/09
10:10 PM
Page 5
PROJECT / PROJE
hedef ise, ‹stanbul’un “Turizm ve Tan›t›m›na” katk› sa¤lamak. Bu ba¤lamda ‹stanbul’un benzersiz özelliklerini dünyan›n dört bir yan›nda yaflayan insanlara daha ayr›nt›l› tan›tmak ve kültür turizmini gelifltirmek ana amaçlar aras›nda… “Sahne Senin ‹stanbul” slogan›yla start verilen ve ‹stanbul’un binlerce y›ll›k zenginli¤ini tekrar gözler önüne sermeyi hedefleyen bu giriflimin sonuçlar›n› flimdiden görüyoruz ancak as›l kutlama, 2010 y›l›nda olacak. Bir taç giyme töreni, insanl›¤›n tüm miras›n› bünyesinde bar›nd›ran ‹stanbul’un de¤erlerinin bir daha silinmemek üzere tarihe kaz›nmas› anlam›na gelecek bu büyük organizasyon, önümüzdeki y›l bize kimbilir ne büyük sürprizler sunmaya haz›rlan›yor. Dünyan›n en de¤erli tafllar› olan elmaslar, bildi¤iniz gibi, afl›r› yüksek bir s›cakl›¤›n ve korkunç büyüklükte bir bas›nc›n s›k›flt›rmas›yla cisim kazanan nadide oluflumlard›r. Bütün bu flartlar›n bir araya gelmesi çok büyük tesadüfler içerdi¤inden elmaslar bu kadar az ve nadir bulunur. ‹ki k›tan›n, onlarca kültürün, uygarl›¤›n ve üç büyük dinin bir araya gelmesi de, en az bir elmas›n oluflumu kadar az rastlanan bir fley de¤il mi? ‹flte bu kaynaflmadan do¤an ‹stanbul, dünyan›n en parlak ve nadide elmaslar›ndan biridir ve bu ç›lg›n elmas›n ›fl›¤›n› tüm dünyaya yaymas›n›n vakti çoktan geldi. 2010, bu ›fl›¤›n gösterisinin ve ‹stanbul’un y›l› olacak. Herkes haz›r olsun…
84 G BAHAR / SPRING 2009
global contemporary art center. The third fundamental objective of the Agency is to contribute to Istanbul’s “Tourism and Promotion”. Some of the main goals in line with this include promoting Istanbul’s unique qualities to people all around the world and developing culture tourism… We can already see the results of this initiative that set off with the slogan “The Stage is Yours Istanbul”. However, the main celebration will no doubt be in 2010. This great organization, a crowning ceremony, will make history as its brings Istanbul’s thousands of years of riches to the forefront. Who knows what sorts of surprises it is preparing for us for next year… Diamonds, one of the world’s most valuable stones, is a rare formation born from an excessively high temperature and just as powerful pressure. The union of all these conditions is based on coincidence making diamonds truly exceptional. And, is not the union of two continents, tens of cultures and three great religions just as rare as the formation of a diamond? Istanbul, born from this fusion and union, is one of the most shinining rarest diamonds of the world and it’s been a long time for this crazy diamond waiting to radiate its ‘shine’ to the world. 2010 will be the spectacle of this light; it will be the year of Istanbul. Everyone, be prepared…
2010 (LA)FK
6/12/09
10:10 PM
Page 6
OSCAR AMCA(LA)FK
6/13/09
4:47 PM
Page 1
SHOW
Oscar ve
mücevherleri Oscar and the jewels Yaz›/Text Bar›fl Do¤ru
Oscar Ödülleri Töreni’nin en çok konuflulan konular›ndan biri ödüller kadar y›ld›zlar›n mücevherleridir. Hiç kuflku yok ki bunun bafll›ca nedeni, y›ld›zlar›n kendileri gibi parlak p›rlantalara duydu¤u vazgeçilmez tutkudur...
The jewelry worn by the stars at the Academy Award Ceremony is just as much mentioned as the awards themselves. There is no doubt that the main reason for this is the eternal passion the stars feel for diamonds... 86 G BAHAR / SPRING 2009
OSCAR AMCA(LA)FK
6/13/09
4:48 PM
Page 2
Kate Winslet
Ünlü hikâyedir… Oscar ödüllerini veren Akademi’nin kütüphanecisi ve eski yöneticisi Margaret Herrick, o zamanlar Akademi heykeli diye isimlendirilen ödüle bakar ve “Bu heykel Oscar Amca’ma ne kadar benziyor” der. O anda çevrede bulunan bir gazeteci bunu duyar ve haber yapar. Art›k Oscar Amca literatüre girmek üzeredir. Ama as›l tescili, 1934 y›l›nda, 6’nc› Oscar Ödülleri’nde olur. Hollywood yazar› Sidney Skolsky, Katharine Hepburn’ün en iyi aktris ödülünü kazand›¤›n› anlatt›¤› yaz›s›nda “Oscar Amca” tabirini kullan›r. Ancak Akademi’nin “Oscar” sözünü resmi biçimde kullanmaya bafllamas› 1939 y›l›n› bulur. Peki, ünü k›talar› aflan Oscar Amca’n›n törenlerinden söz aç›l›nca akl›n›za ilk ne gelir? “And the Oscar goes to…” cümlesi (Ve Oscar … gidiyor) ve tabii ki Hollywood y›ld›zlar›n›n birbirinden fl›k k›yafetleri ile par›lt›l› mücevherleri. Oscar Amca’n›n mücevherleri, en az filmler kadar konuflulan popüler bir temad›r. Hem de sadece günümüzde de¤il, daha ilk törenlerden itibaren…
It’s a famous story… On seeing the Academy statuette, Margaret Herrick, the Academy’s librarian and former manager says, “This statuette looks so much like Uncle Oscar”. A journalist who happens to be nearby hears this and writes a news story about it. Uncle Oscar is now about to make it into world literature. But it was in 1934, during the 6th Academy Awards when Hollywood writer Sidney Skolsky used the expression “Uncle Oscar” in his article about Katharine Hepburn winning the best actress award that the term “Oscar” became widely used. However, it was in 1939 when the Academy of Motion Pictures Arts and Sciences officially dubbed the statuette as the “Oscar”. So, what’s the first thing that comes to mind about Uncle Oscar’s world-famous award ceremony? The sentence beginning with “And the Oscar goes to...” and of course the beautiful gowns and jewels worn by the stars of Hollywood. Uncle Oscar’s jewels are a theme just as popular as the films themselves. And not just today, but ever since the very first ceremony… BAHAR / SPRING 2009 G
87
OSCAR AMCA(LA)FK
6/13/09
4:48 PM
Page 3
SHOW
Penélope Cruz
Peki, Hollywood y›ld›zlar›n›n ço¤unun törenlere ödünç p›rlantalarla geldi¤ini hiç duymufl muydunuz? Bu oldukça eski bir gelene¤in 1944 y›l›nda Oscar adaylar›ndan Jennifer Jones’un (o y›l Bernadette fiark›s› filmiyle Oscar’› kazanmas›nda mücevherler ne kadar rol oynad› bilinmez!) 5. Cadde’nin ünlü kuyumcusu Harry Winston’dan ödünç ald›¤› p›rlanta kolye ve küpe setiyle törene gelmesiyle bafllad›¤› rivayet edilir. Y›llar boyunca bu gelenek, kuyumcular ile Hollywood y›ld›zlar›n›n iflbirli¤i ile devam etti. Bu arada ödünç al›nan mücevherlerin sonradan sat›n al›nmas› da bir baflka gelenek. Örne¤in 1999 y›l›nda “Afl›k Shakespeare” filmiyle En ‹yi Kad›n Oyuncu ödülünü almay› baflaran Gwyneth Paltrow bunlardan biri. Babas› ve yap›mc›s› Bruce Paltrow, 160 bin dolar de¤erindeki 40 karatl›k p›rlanta gerdanl›¤›, ödül hediyesi olarak yine Harry Winston’dan sat›n alm›fl. Ama Gwyneth de hak etmifl bu hediyeyi, öyle de¤il mi? Yine 1996 y›l›nda, Nicolas Cage’in kar›s› Patricia Arquette’e, “Las Vegas’a Veda” filmiyle En ‹yi Aktör Oscar’›n› al›rsa, , o gece takt›¤› mücevherleri hediye olarak sat›n alaca¤›na dair bir söz verdi¤i de bilinir. ‹kilinin o gece eve, Oscar heykelci¤i ve muhteflem p›rlanta küpelerle gitti¤ini belirtelim…
Did you know that most Hollywood stars wear borrowed diamonds to the Oscar ceremony? This is an old tradition that is believed to have started when Jennifer Jones, one of the Oscar nominees in 1944 (who knows how much of a role jewels played in her winning the Oscar that year for her role in The Song of Bernadette?), came to the ceremony adorned with a diamond necklace and earring set she borrowed from Harry Winston, the famous jeweler on 5th Avenue. This partnership between jewelers and Hollywood stars continued for many long years. Another tradition is to purchase the borrowed jewels afterwards. For example, Gwyneth Paltrow, who won the “Best Actress” award in 1999 for her role in “Shakespeare in Love”, is just one of many stars to have purchased jewels she had previously borrowed. Her producer and her father Bruce Paltrow purchased the 40 carat diamond necklace worth 160 thousand dollars from Harry Winston as an award gift. Gwyneth did deserve this gift, did she not? It’s also known that Nicolas Cage promised his then wife Patricia Arquette that he would purchase the jewels she wore on the night of the 1998 Oscars ceremony if he was to win an Oscar for his role in “Leaving Las Vegas”. Let’s just add that the couple went home that evening with an Oscar statuette and spectacular diamond earrings…
OSCAR AMCA(LA)FK
6/13/09
4:48 PM
Page 4
Bir di¤er ilginç hikâye de Julia Roberts’ten. 2001 y›l›nda En ‹yi Oyuncu Oscar›’n› kazanan Roberts de törenlere, Van Cleef & Arpels imzal› göz kamaflt›r›c› ödünç p›rlanta bilezikle kat›lm›fl ve küçük çapl› bir sansasyon yaratm›flt›. Bu bilezik herkes gibi ünlü Latin flark›c› Luis Miguel’in de ilgisini çekmifl ve hemen sat›n al›p, o zamanki sevgilisi Mariah Carey’e hediye etmifl. Oscar törenleri gerçekten de, mücevher pazarlamas›nda çok etkili bir strateji galiba…
Another interesting story is about Julia Roberts. Julia Roberts, who won the award for Best Actress in 2001, attended the ceremonies wearing a borrowed dazzling Van Cleef & Arpels diamond bangle causing a small-scale sensation. This bangle took everyone’s interest including famous Latino singer Luis Migeul who ended up purchasing it as a gift for his then lover Mariah Carey. It seems then that the Oscar ceremonies truly are an effective strategy to market jewels…
Maximilian Schell & Joan Crawford
Richard Burton & Elizabeth Taylor
“Ben ödünç almam” Tabii bütün y›ld›zlar ödünç tak›larla gelmiyor Oscar Törenleri’ne. 40 ve 50’li y›llar›n önemli kad›n oyuncular›ndan Joan Crawford bunlardan biriydi. 1962 y›l› Oscar törenlerine kat›l›rken takt›¤› kolyenin sökülüp tak›labilen broflunun da ayr› bir hikâyesi var. Crawford bu benzersiz de¤erdeki broflu bir restoranda kaybeder. Bu kadar büyük ve gösteriflli bir tafl›n gerçek olamayaca¤›n› düflünen komi de, broflu çöpe atar. Neyse sonunda hikâye aç›kl›¤a, Crawford da p›rlantas›na kavuflur. Tek zararl› ç›kan ise zavall› komi olur: O iflini kaybeder… Israrla “ben sadece kendi p›rlantalar›m› takar›m” diyenlerden biri de Oprah Winfrey’dir. 1996 y›l› ödül töreninde takt›¤› göz kamaflt›r›c› Rivieara p›rlanta gerdanl›k, gecenin en çok konuflulan konular›ndan biri olmufltu. Törenlere kendi mücevherleriyle gelenlerden biri de Hollywood’un efsane isimlerinden Elizabeth Taylor’d›r. Mücevherleri aratmayacak parlakl›kta bir çift menekfle rengi göze sahip olan Taylor, 1970 y›l›nda gerdanl›¤›n›n ucuna tam 69 karatl›k armut fleklindeki bir p›rlanta tak›nca ortal›k sallanm›flt›.
“I won’t borrow” Of course not all stars come to the awards wearing borrowed jewelry. Joan Crawford, one of the all-time favorite actresses of the 40s and 50s, was one of them. There’s an interesting story behind the necklace-broach that she wore to the 1962 Oscars. Crawford loses this uniquely valuable broach at a restaurant. The bellboy, who doesn’t think that such a large and dashing stone could be real, throws the broach in the bin. Anyway, the truth unveils and Crawford unites with her diamond. The only person hurt by this incident is the poor bellboy who loses his job… Another person who insists on wearing her own diamonds is Oprah Winfrey. The Riviera diamond necklace that she wore to the 1996 award ceremony was one of the most talked up subjects of the night. Hollywood’s legendary Elizabeth Taylor is another woman who insists on wearing her own jewels. Taylor, with beautiful violet-colored eyes to match sparkling jewels, caused waves when she attached a 69 carat diamond in the shape BAHAR / SPRING 2009 G
89
OSCAR AMCA(LA)FK
6/13/09
4:48 PM
Page 5
SHOW
Angelina Jolie
Uzun ve çalkant›l› bir birliktelik (defalarca evlenip bofland›lar) yaflad›¤› Richard Burton’un hediyesi olan bu muhteflem p›rlanta, halen ikilinin ismiyle biliniyor: Taylor-Burton p›rlantas›. Oscar töreninde en fazla p›rlanta takma rekoru ise, Whoopi Goldberg’e ait. Ünlü komedyen 1999 Oscar törenlerine, üzerinde tam 71 milyon dolar de¤erinde p›rlanta ile kat›lm›fl ve bunlardan sadece 10 milyon dolarl›k bir p›rlanta yüzü¤ün ödünç al›nd›¤› san›l›yor (yüzük yine Harry Winston’dand›). Tabii p›rlantalar olur da kay›p hikâyeleri olmaz m›? Bunlar›n belki de en ünlüsü Elizabeth Hurley’in bafl›na gelen. 2001 y›l› Oscar töreni sonras›nda Vanity Fair dergisinin düzenledi¤i partide 750 bin Dolar de¤erindeki Harry Winston (yine o isim!) imzal› p›rlanta bilezi¤inin kaybolmas› sonras›nda ç›kan kargafla hala haf›zalarda. Neyse ki, New York Observer muhabiri Frank DiGiacomo mücevheri yerde bulmufl da, olay mutlu sonla kapanm›flt›. Benzer bir durum da Angelina Jolie’nin bafl›na 1998 y›l›nda geldi. Ödül kazanman›n sarhofllu¤u içinde, Van Cleef & Arpel imzal› 130 bin Dolar de¤erindeki p›rlanta mücevherle havuza atlayan Jolie, kay›p mücevherleriyle bir hayli konuflulmufltu. Hatta bir daha havuza yak›n yerlerde Angelina Jolie’ye gözkulak olmak gerekti¤i esprileri yap›lm›flt›. Hollywood, mücevherle sadece ödül törenlerinde hafl›r neflir olmad› tabii ki. P›rlantalar, beyaz perdenin ünlü filmlerinde de resmi geçit yapmay› çok uzun zamand›r adet edinmifllerdi.
of a pear to a necklace in 1970. This spectacular diamond, a gift to her from her long and turbulent relationship (they married and divorced a number of times) with Richard Burton, is still known as the Taylor-Burton diamond. Whoopi Goldberg broke a record when she attended the 1999 Oscars wearing 71 million dollars worth of diamonds. And it is believed that only the 10 million dollar diamond ring she was wearing was borrowed, again, from Harry Winston. It’s inevitable that there are also stories about diamonds lost. One of the most famous is probably Elizabeth Hurley’s story when she lost a diamond bangle worth 750 thousand dollars at the Vanity Fair after party following the 2001 Oscar ceremony. The bangle was borrowed yet again from Harry Winston and yes, everyone still remembers the chaos experienced looking for it. Luckily, New York Observer journalist Frank DiGiacomo found the bangle resulting in a happy ending. Angelina Jolie experienced a similar situation in 1998. Jolie, who after winning an Oscar jumped into the pool wearing a Van Cleef & Arpel diamond jewel worth 130 thousand dollars, became a hot topic and was discussed for some time. In fact, people even made jokes about having to keep an eye on her whenever near a pool.
90 G BAHAR / SPRING 2009
OSCAR AMCA(LA)FK
6/13/09
4:48 PM
Page 6
Audrey Hepburn
Audrey Hepburn’un “Tiffany’de Kahvalt›” filminde takt›¤› mücevherler her zaman konufluldu. Yine Mia Farrow’un “Muhteflem Gatsby“ filminde takt›¤› p›rlanta da, sinemada görülmüfl en güzel mücevherlerden biri olarak haf›zalara kaz›nd›. Markiz kesimli p›rlantadan niflan yüzü¤üne hayranl›¤› saplant›ya dönüflen bir kad›n›n, Cartier ma¤azas›ndan, “Ben o yüzü¤ü istiyorum” diyerek sat›n al›fl› da tarihe kay›t edilen olaylardan biri… Sinema bazen de do¤rudan elmas sanayine çevirdi kameralar›n›. “Vendome Meydan›” bu filmlerden biridir. Gizli ve nadide bir p›rlanta koleksiyonunu keflfetmesiyle tekrar hayata ba¤lanan alkolik kad›n rolünde Frans›z aktris Catherine Deneuve, bu filmdeki karakteriyle unutulmazlar aras›na girdi. Filmde kullan›lan tak›lar da an›nda moda oluverdi. Sinema ve mücevher denildi¤inde yaz›lacaklar gerçekten bir dergi sayfalar›na s›¤acak gibi de¤il. Oscar Amca’n›n mücevherlerinin hikâyesi ise yaz yaz bitmez. ‹sterseniz bu ilginç iliflki üzerine çal›flan Amerikal› bir akademisyene verelim son sözü: “Sinema söz konusu oldu¤unda, p›rlantalar özel bir de¤ere sahiptir. Bunun nedenlerinden biri bence flu: Sinema büyülü bir dünyad›r ve bu büyüden bir parça elde etmek istedi¤inizde minyatür bir vizon manto veya bir Rolls Royce’un küçük bir parças›n› sat›n alamazs›n›z ama küçücük bir parça elmas veya bir tek tafl alabilirsiniz ve bu gerçek bir fley olur”. Do¤ru söze ne denir?
Hollywood is not just cheek to cheek with jewels at award ceremonies. Diamonds have made a habit of parading themselves in famous cinema films for many years. For example, the jewelry worn by Audrey Hepburn in “Breakfast at Tiffany’s” have been mentioned for as long as time itself. And the diamond worn by Mia Farrow in “The Great Gatsby” has made its mark in cinema history as one of the most beautiful jewels ever. The woman, who became obsessed with transforming a marquise cut diamond into an engagement ring, goes to a Cartier store and says, “I want that ring” and buys it. Cinema has sometimes turned the cameras directly towards the diamond industry. One of these films is “Place Vendome”. French actress Catherine Deneuve, who plays an alcoholic bouncing back to life after discovering rare diamond collection, is one of the most unforgettable stars in this role. The jewelry in the film soon became a hot fashion item. There is insufficient space to write everything about cinema and jewels… This also applies to the story of Uncle Oscar and his jewels. If you wish, let’s lend an ear to a famous American academician who studies this subject in particular: “Diamonds have a special value. One of the reasons for this is that if you want a piece of the magic of the films, you can’t buy a miniature mink coat or a Rolls Royce, but you can buy a tiny diamond and turn magic into a reality.” What’s to say to the truth?
Catherine Deneuve BAHAR / SPRING 2009 G
91
OSCAR AMCA(LA)FK
6/13/09
4:48 PM
Page 7
SHOW
Anne Hathaway
81. Oscar Töreni ve P›rlantalar 25 fiubat 2009 günü düzenlenen 81. Oscar Ödülleri de bir mücevher geçidine dönüstü. Küpelerde sallant›l› modeller tercih edildi ve modellerin geneli çiçek motifliydi. Çiçek motifinin d›fl›nda Fred Leighton ve Cathy Waterman gibi tasar›mc›lar›n damla tafll› modelleri de oldukça dikkat çekti. Törenin ad›ndan en fazla söz ettiren mücevherini ise hiç kuflkusuz Amy Adams tafl›yordu. Fred Leighton'a ait irili ufakl› yeflil, bordo ve lacivert tafllarla süslü kolye, tafllar›n›n rengiyle 2006 y›l›nda Keira Knightley'nin Bulgari marka kolyesini an›msat›yordu. Gecenin galibi Fred Leighton oldu. Sarah Jessica Parker baflta olmak üzere Amy Adams, Taraji P.Henson, Alicia Keys, Tina Fey, Reese Witherspoon gibi isimleri mücevherleriyle donatan Leighton, Oscar ödüllerinin vazgeçilmez tak› tasar›mc›s› olmaya devam ediyor. Törenin en güzel bileziklerini Marisa Tomei ve Kate Winslet’in takt›¤› konusunda da genel bir mutabakat vard›. Marisa Tomei'nin mavi safir tafllar›yla bezeli bilezi¤i Van Cleef & Arpels imzas› tafl›yordu. Kate Winslet'›nki ise Chopard imzal›yd›. Yüzüklerde de fazla abart› yoktu. Angelina Jolie'nin Lorraine Schwartz'a ait 65 karatl›k Kolombiya zümrütü yüzü¤ü gecenin en dikkat çeken tak›lar›ndan biriydi. Törenin belki de en abart›l› mücevherlerinden biri ise Beyonce'un yine Lorraine Schwartz imzas› tafl›yan çiçek motifli yüzü¤üydü.
81st Academy Awards (Oscars) and Diamonds The 81st Academy Awards held on 25 February 2009 was transformed into a runway of jewels. Dangly earrings were preferred as were floral motifs. Aside from floral motifs, diamond drops by designers like Fred Leighton and Cathy Waterman were also rather eye catching. It was Amy Adams who stole the show with her Fred Leighton necklace made up of small and large green, purple and navy stones. It resembled Keira Knightley’s Bulgari necklace she wore in 2006. The winner of the night was no doubt Fred Leighton. Leighton’s jewels were worn by names like Sarah Jessica Parker, Amy Adams, Taraji P. Henson, Alicia Keys, Tina Fey, and Reese Witherspoon. No doubt he continues to be one of the indispensable Oscar jewelry designers. There was general agreement that the best bangles at the ceremony were the ones decorating the arms of Marisa Tomei and Kate Winslet. Marisa Tomei wore a Van Cleef & Arpel bangle adorned with blue sapphire stone and Kate Winslet wore a Chopard bangle. There was very little exaggeration when it came to rings. Angelina Jolie’s Lorraine Schwartz 65 carat Columbian emerald ring was one of the night’s hits. Beyonce’s Lorraine Schwartz ring with floral motifs was probably the most exaggerated piece of the evening.
92 G BAHAR / SPRING 2009
OSCAR AMCA(LA)FK
6/13/09
4:49 PM
Page 8
OSCAR AMCA(LA)FK
6/13/09
4:49 PM
Page 9
OSCAR AMCA(LA)FK
6/13/09
4:49 PM
Page 10
GERDANLIKLAR(LA)FK
6/13/09
5:49 PM
Page 1
CONCEPT
Befl Element
5
Five Elements
Felsefenin temel sorular›ndan biri, dünyay› oluflturan elementlerdir. Antik ça¤ filozoflar›n›n ço¤unun ortak yan›t›: SU, HAVA, ATEfi ve TOPRAK’t›r. Kimileri ise hepsini bir araya getiren baflka bir töz olmas› gerekti¤ini söylerler. O adland›r›lamayand›r; o aç›klanamayand›r. O’nu yüre¤inde duyan bilir ve hayk›r›r: AfiK…
The elements that form the world are the basic questions of philosophy. Ancient philosophers most in commen point to WATER, AIR, FIRE and EARTH as being the basic elements. There are others however, who argue that there must be another substance uniting these elements; a substance that cannot be name or expressed. Only those who feel it in their souls know and scream the word LOVE…
SU, rahmettir… / WATER is the Creator’s mercy…
1
Onu bir Nisan ya¤murunda da tan›yabilirsiniz; coflkun akan, önüne set çekilemeyen azg›n bir selde de… O hem bir çi¤ tanesi, hem de uçsuz bucaks›z bir okyanustur. Yerkürenin dörtte üçü, bedenimizin üçte ikisi ondan oluflur. Ve ana rahminde bizi o korur ve büyütür. O’nun ad› SU’dur… You may come upon it during the April rain or even in a wildly uncontrollable flood… It is both a dewdrop and a never-ending ocean. It makes up three quarters of the earth and two thirds of our body. It is that which protects us and enables us to grow in the mother’s womb. It’s name is WATER…
96 G BAHAR / SPRING 2009
GERDANLIKLAR(LA)FK
6/13/09
5:49 PM
Page 2
U¤ur ‹nci By Ugur Pearl
BAHAR / SPRING 2009 G
97
GERDANLIKLAR(LA)FK
6/13/09
5:49 PM
Page 3
CONCEPT
HAVA, görülmeyendir… O’na görülmezlik bahfledilmifltir. Derya içinde olup deryay› bilmeyen bal›klar gibi onun içinde yaflar›z. ‹çimize çekilen bir derin nefestir onun tek kan›t› ve o yüzden ne bir biçime, ne bir kokuya, ne de renge ihtiyaç duyar. O’nun ad› HAVA’d›r…
2
98 G BAHAR / SPRING 2009
AIR, is invisible… It has been granted the gift of invisibility. We live in it like fish that live in the sea without knowing it. Its only evidence is a deep breath we inhale and that’s why it doesn’t require a form, a scent or a color. Its name is AIR…
GERDANLIKLAR(LA)FK
6/13/09
5:49 PM
Page 4
Pera By Pera
BAHAR / SPRING 2009 G
99
GERDANLIKLAR(LA)FK
6/13/09
5:49 PM
Page 5
CONCEPT
TOPRAK, do¤urgand›r… O’ndan do¤duk ve ona gidece¤iz. Ana’d›r; do¤urgand›r, cömerttir. Saklar, korur, esirger. En k›ymetli hazinelerini, bereketini paylafl›r. Nankörlük bilmez. Cimrilik kitab›nda yazmaz. O’nun ad› TOPRAK’t›r…
3
EARTH, is fertile…
100 G BAHAR / SPRING 2009
We were born from it and we will return to it. It is the Mother, fertile and giving. It protects and withholds. It shares its most precious treasures and blessings. It knows not ingratitude or stinginess. Its name is EARTH…
GERDANLIKLAR(LA)FK
6/13/09
5:49 PM
Page 6
Süha Bedestenci By Süha Bedestenci
BAHAR / SPRING 2009 G
101
GERDANLIKLAR(LA)FK
6/13/09
5:49 PM
Page 7
CONCEPT
ATEfi, ayd›nlanmad›r… ‹nsano¤lu en son onunla tan›flm›flt›r. Prometheus, onu tanr›lardan çalm›flt›r ve onla tan›flan insano¤lu bir daha eskisi gibi olmam›flt›r. Çünkü onla birlikte gelen ak›ld›r, bilgidir, hikmettir. Bu yüzden o, ayd›nlanman›n ismidir her dilde. O’nun ad› ATEfi’tir…
4
FIRE, is enlightenment…
102 G BAHAR / SPRING 2009
Humankind got to know it last. Prometheus stole it from the gods and humankind has never been the same , together with it came reason, knowledge and wisdom. That’s why it is the name of enlightenment in all languages. Its name is FIRE…
GERDANLIKLAR(LA)FK
6/13/09
5:50 PM
Page 8
Zen By Zen
BAHAR / SPRING 2009 G
103
GERDANLIKLAR(LA)FK
6/13/09
5:50 PM
Page 9
CONCEPT
AfiK, h e r fl e y d i r … Dört element tamam olmufltur. ‹nsano¤lu yeryüzünün egemenli¤ini ele geçirmifltir. Ama her zaman egemenlik yetmez; bir fleylere secde etmek de gerekir. ‹flte o zaman, O gelmifltir. Su’dan, Hava’dan, Toprak’tan yarat›lan insano¤lu ba¤r›n› sonsuz bir Atefl’le yakar. O’nun ad› AfiK’t›r…
5 104 G BAHAR / SPRING 2009
LOVE, is everything… The four elements were complete. Humankind took rule over the earth. But ruling is not always enough; one must prostrate to something. That’s when IT came. Humankind, born from Water, Air, and Earth, flames its soul with an eternal Fire. Its name is LOVE…
GERDANLIKLAR(LA)FK
6/13/09
5:50 PM
Page 10
Pera By Pera
BAHAR / SPRING 2009 G
105
AUTOMOBILE MUSEUM(LA)FK
6/13/09
12:33 PM
Page 1
MÜCEVHER GİBİ / LIKE A JEWEL
Art›k caddelerde yoklar. Onlara sadece eski filmlerde rastl›yoruz. Tarabya’daki Klasik Otomobil Müzesi, bu eski ihtiflaml› araçlar›n dünyas›na götürüyor bizleri…
They are not seen on the streets any more. We see them only in old films. The Classic Automobile Museum in Tarabya takes us to the world of the magnificent vehicles .
AUTOMOBILE MUSEUM(LA)FK
6/13/09
12:33 PM
Page 2
Mücevher kadar parlak...
Klasik Otomobiller
ClassicThey sparkle like jewels...
Automobiles
Yaz›/Text Mine Ero¤lu Foto¤raflar/Photos Necmi Aydin
Kap›dan giriyorsunuz… Girmenizle birlikte sanki zaman bir anda 50 y›l geriye gidiyor. Herhalde zaman tüneli fantezisi bir gerçek… Bir yanda kola ve çikolata makineleri, benzin pompalar›, otomatik pikap, di¤er yanda jant kapa¤› koleksiyonu ve her biri bir mücevher p›r›lt›s›nda klasik otomobiller… Mekân neon reklam panolar›yla ayd›nlat›lm›fl. Aaaa bak›n flurada da 1950’lerin Amerika’s›nda “Diner” ad› verilen restoran-barlardan biri var. Dev reklam panolar› ve çalan müzik 50 y›l öncesine döndü¤ünüz duygusunu iyice güçlendiriyor.
You walk through the door and suddenly feel like you’ve gone back 50 years in time… It seems as though the time travel fantasy has become a reality… On one side are cola and chocolate machines, gas pumps and automatic pickup trucks, and on the other, a hubcap collection and classic automobiles, each one sparkling like a jewel… The space has been lit up by neon advertising boards. Hey look, and there is one of those restaurant-bars termed as “Diner” from the America of the 1950s. The feeling of traveling through time is reinforced with the giant advertising boards and BAHAR / SPRING 2009 G
107
AUTOMOBILE MUSEUM(LA)FK
6/13/09
12:33 PM
Page 3
MÜCEVHER GİBİ / LIKE A JEWEL
Ama hay›r, ne yaz›k ki henüz zamanda yolculuk yapam›yoruz. Buras› Tarabya’daki Klasik Otomobil Müzesi. 2000 y›l›nda Ural Ataman ve k›z› Ayfle Ataman taraf›ndan halka aç›lan müze tasarlan›rken 50’li ve 60’l› y›llar›n klasik otomobilleri ve bu dönemdeki yaflam biçiminden yola ç›k›lm›fl.
Minik bir yar›fl pisti bile var… Klasik otomobillerin arkas›ndaki duvarlara o araba ile ilgili bilgiler, belgeler, plaketler ve araban›n ön ve arkas›n›n görülebilmesi için özel imal edilmifl d›flbükey aynalar konmufl. ‹ç mimar Ayhan Geveli’nin de klasik otomobil tutkunu olmas› ise
108 G BAHAR / SPRING 2009
music. But no, unfortunately we aren’t able to take a journey back in time just yet. We’re at the Classic Automobile Museum in Tarabya. When designing the museum, which was opened to the public in 2000, Ural Ataman and his daughter Ayfle Ataman set off with the idea of creating a place that would showcase classic automobiles from the 50s and 60s while also depicting the lifestyle of the period.
There’s even a mini racetrack… Specially manufactured convex mirrors have been placed so that both the front and rear end of the vehicles can be seen.
AUTOMOBILE MUSEUM(LA)FK
6/13/09
12:34 PM
Page 4
Tarabya’daki Klasik Otomobil Müzesi, her cumartesi günü 1920-1970 y›llar›na ait otomobilleri bir arada görme f›rsat› sunuyor.
Every Saturday, the Classic Automobile Museum in Tarabya presents the opportunity to see automobiles manufactured between the 1920s and 1970s.
bir tesadüf de¤il. Müzede flu an sergilenen araç say›s› 60’› geçmifl. Araç diyoruz çünkü burada sadece otomobil sergilenmiyor. Motosiklet, kamyonet, traktör ve buhar gücüyle çal›flan motorlar da var… Müzede araçlar›n yan› s›ra yine dönemin aksesuar ve otomobil parçalar› da görülebiliyor. Bar›n arkas›nda ise bir maket otomobil koleksiyonu bulunuyor. Müzede Amerikan ve Avrupa otomobilleri iki ayr› blokta sergileniyor. Avrupa’n›n be¤enisini yans›tan ‹ngiliz Bar’da bir kütüphane, piyano, koleksiyon de¤eri olan eflyalar ve minik bir klasik otomobil yar›fl pisti var. Klasik Otomobil Müzesi içerisinde bir de hediyelik eflya
Information, documents and plaques relating to the cars decorate the walls behind the cars. And, it’s no coincidence that interior designer Ayhan Geveli is a lover of classic automobiles either. The number of vehicles currently displayed at the museum exceeds 60. We say vehicles because it’s not just automobiles that are on show. There are also motorbikes, utes, tractors and steam-powered motors… The museum is also home to period accessories and automobile parts plus a model automobile collection located behind the bar. American and European automobiles are displayed separately at the museum. The European section has an English Bar housing a library, piano, collection pieces and a BAHAR / SPRING 2009 G
109
AUTOMOBILE MUSEUM(LA)FK
6/13/09
12:34 PM
Page 5
MÜCEVHER GİBİ / LIKE A JEWEL
ma¤azas› bulunuyor. Bu ma¤azada klasik otomobil merakl›lar› için anahtarl›k, tiflört, rozet, safari ve beyzbol flapkas›, saat ve takvim gibi hediyelik eflyalar bulunabiliyor. Müze, cumartesi günleri saat 11.00-18.00 aras› ziyaretinize aç›k… Klasik Otomobil Müzesi’nde toplant›lar, yemekler, kokteyllerin yan› s›ra do¤um günü partileri de düzenlenebildi¤ini hat›rlatal›m…
mini classic automobile racetrack. At the Classic Automobile Museum, there’s also a gift shop selling items like key rings, t-shirts, rosettes, safari and baseball caps, watches and calendars. The museum which is also available for your meetings, dinners, cocktails and birthday parties, is open to visitors on Saturdays between 11:00-18:00.
Ayr›nt›l› bilgi için / For detailed information, visit www.atamanmuseum.com Tel: (0212) 299 45 39
110 G BAHAR / SPRING 2009
AUTOMOBILE MUSEUM(LA)FK
6/13/09
12:34 PM
Page 6
Müzede neler var? What’s on show at the museum? Otomobil ve kamyonlar / Automobiles and trucks 1926 Ford Model T , 1931 Ford V8 Convertible w/Rumble Seat, 1937 Ford 4 Door Sedan, 1939 Ford V8 Convertible w/Rumble Seat, 1939 Mercedes Benz 4 door Sedan, 1946 Ford Super de Luxe Tudor, 1947 Ford V8 Fire Truck itfaiye arac›, 1948 Oldsmobile Dynamic Sixty Six Convertible, 1949 Chevy Thriftmaster 3100 Truck 6, 1959 MG TD l1952 Willys Jeep M38A, 1953 Volkswagen Betle, 1954 Chevrolet Corvette "Blue Flame", 1954 Jaguar XK 120, 1954 Jaguar XK 120 Rally, 1954 Triumph TR2, 1955 Buick Roadmaster, 1955 Cadillac Coupè de Ville, 1955 Chevrolet Coupè, 1955 Ford Thunderbird, 1955 Mercedes Benz 300 SL "Guilwing", 1956 Ford Thunderbird, 1957 Chevrolet 4 Door Sedan, 1958 Cadillac Eldorado "Biarritz", 1958 Facel Vega "Typhoon", 1959 Porsche 356 B, 1959 Chevrolet Impala, 1960 Cadillac Series Sixty Two Convertible, 1960 Rolls Royce Silver Cloud II V8, 1960 Triumph TR3, 1962 Mercedes Benz 190 SL Convertible, 1963 Jaguar XKE Roadstar, 1964 Ford Mustang 289 V8 Convertible, 1964 Chevrolet Impala SS 283V8 Convertible, 1964 Lincoln Continental Convertible, 1964 Triumph TR4 A, 1965 Austin Healey 3000 Mark 3 "Gold Anniversary", 1965 Chevrolet Impala SS 327V8 Convertible, 1966 Chevrolet Corvette Sting Ray, 1966 Dodge Coronet 500 V8 Convertible, 1966 Triumph TR6 Roadstar, 1967 Mercedes Benz 280 SL Convertible, 1972 Mercedes Benz 3.5 8 cyl 4 Door Sedan, 1996 Maral Convertible.
Motosikletler / Motorbikes 1938 BMW l10-951 DKW, 1954 BMW Sidecar, 1954 Zundapp, 1962 Matchless, 1972 Hercules.
BAHAR / SPRING 2009 G
111
CIHANNUMA(LA)FK
6/13/09
12:47 PM
Page 1
KİTAP / BOOK
‹çeri¤iyle, bas›m›yla, yorumuyla bafll› bafl›na bir hikâye Its content, print, and interpretation make it a story within itself
C‹HÂNNÜM Yaz›/Text Hande Ö¤üt Foto¤raflar/ Photos Batuhan K›ran
‹lki ordu kâtibi Katip Çelebi’nin notlar›ndan 360 y›l önce do¤an “Kitab-› Cihânnümâ”, 78 y›l sonra ilk matbaac›m›z ‹brahim Müteferrika taraf›ndan saraya sunulmufltu. Bülent Özükan ve ekibi y›llar sonra “Cihânnümâ”y› orijinalini koruyarak yeniden yorumlad› ve bir koleksiyon eseri ortaya ç›kt›…
The first “Kitab-› Cihânnümâ” was born from the notes of military clerk Kâtip Çelebi some 360 years ago. Turkey’s first printer ‹brahim Müteferrika presented it to the palace 78 years later. Today, Bülent Özükan and his team have reinterpreted the “collector’s piece” while remaining true to the original... 112 G BAHAR / SPRING 2009
CIHANNUMA(LA)FK
6/13/09
12:48 PM
Page 2
Jorge Luis Borges bir metne anlam›n› verenin, metnin kendisi de¤il ba¤lam› oldu¤unu söyler ve sanatta kimin yazd›¤› de¤il, kimin okudu¤unun önemli oldu¤unu vurgular. Ki Kâtip Çelebi’nin notlar›ndan 360 y›l önce do¤an “Cihânnümâ”n›n günümüze hem de postmodern versiyonunu uyarlayan Bülent Özükan ve arkadafllar›n›n eserini gördükten sonra bu “hikâye”nin tam da Borges’lik oldu¤unu düflündüm. Metnin anlam›n› de¤ifltirmeden, yepyeni bir ba¤lam içinde yorumlayan bu çal›flma, ayn› zamanda farkl› zamanlarda yapt›¤› farkl› okumalarla okura da, metnin farkl› biçimlerde yorumlama imkân› tan›yor ki her yeni yorum, karmafl›k bir anlam›n yeni yüzünü yans›t›r. Kâtip Çelebi’nin 1648 y›l›nda yazmaya bafllad›¤›, 1654 y›l›nda eklemeler yapt›¤› ve 1732 y›l›nda ‹brahim Müteferrika’n›n da kendi eklemelerini yaparak Matbaa-› Amire’de bast›¤› “Kitab-› Cihânnümâ” Boyut Yay›nc›l›k taraf›ndan yepyeni bir anlay›fl, yeni bir tasar›mla ve asl›ndan uzaklaflmaks›z›n hayata geçirildi; içerdi¤i ve zaman içinde farkl›laflan bilgiler aç›klamalar eflli¤inde sunuldu. Yirmi üç y›ld›r kitap, dergi, ansiklopedi üreten Boyut Yay›nlar›’n›n sahibi Bülent Özükan ve befl y›l boyunca ona yard›mc› olan özverili ekibinin -Murat Önefl, Orhan Kolo¤lu, Mustafa Kaçar, Füsun Savc›, ‹brahim Y›lgaz- haz›rlad›¤› eser, okurlar›na isme özel sertifikalar› ile sunuluyor. Orijinali Topkap› Saray›’nda sergilenen Cihânnümâ’n›n postmodern versiyonu üzerine Bülent Özükan ile görüfltük.
Jorge Luis Borges says that it’s the context that gives meaning to a text and stresses that it’s not the author who writes it that is important but rather, who reads it. And after seeing the postmodern version of “Cihânnümâ”, which was first born 360 years ago, adapted to contemporary day by Bülent Özükan and friends, I thought that this “story” was a perfect Borges example. This exercise which interprets the text with a brand new context without changing the meaning, at the same time allows readers to interpret the text in different ways based on the information provided during different eras. Kâtip Çelebi began writing “Cihânnümâ” in 1648, and made additions to it in 1654. In 1732, ‹brahim Müteferrika made his own additions and had it printed at the Matbaa-› Amire. It has now been brought to life with a brand new understanding, and a brand new design. What’s more, it’s totally loyal to the original! The information that it contains and the changes made over time have been presented together with explanations. The masterpiece prepared by Bülent Özükan, the owner of Boyut Publishing producing books, magazines, and encyclopedias for 23 years, and his team (Murat Önefl, Orhan Kolo¤lu, Mustafa Kaçar, Füsun Savc›, ‹brahim Y›lgaz) is presented to readers with certificates in their own names. We spoke to Bülent Özükan about the postmodern version of Cihânnümâ of which the original is displayed at Topkap› Palace. BAHAR / SPRING 2009 G
113
CIHANNUMA(LA)FK
6/13/09
12:48 PM
Page 3
KİTAP / BOOK Bu y›l Frankfurt Kitap Fuar›’n›n gözdesi idi Cihânnümâ. Yabanc› yay›nc›lar›n ilgisi nas›ld› kitaba? Frankfurt’ta okurdan ve yay›nc›lardan gördü¤ü ilginin yan› s›ra ‹talyan Giunti Yay›nevi, kitab› ‹talyanca ve ‹ngilizce olarak kendi yay›nevlerinin markas›yla basmaya karar verdi. Yine Britannica, Dublin Üniversitesi Yay›nlar› ve Cambridge Yay›nlar› Cihannüma ile yak›ndan ilgilendiler. Osmanl› co¤rafyas›na iliflkin, 16. ve 17. yüzy›l bilgilerini içeren yay›n yok denecek kadar az. O yüzden bu kadar yayg›n ilgi görüyor “Cihânnümâ”
Cihânnümâ proved quite popular at the Frankfurt Book Fair this year. What was the interest like from foreign publishers? Aside from attention of readers and publishers in Frankfurt, the Italian Giunti Publishing House decided to print it in both Italian and English under their own publishing name. Britannica, Dublin University Publications and Cambridge Publications showed considerable attention too. There are nearly no publications whatsoever on Ottoman geography that contain information from the 16th and 17th centuries. That’s why “Cihânnümâ” is attracting such interest.
Bu antika eseri yeniden yorumlamak nereden akl›n›za geldi? Bir müzayededen “Cihânnümâ”n›n bask›lar›ndan birini alm›flt›m. Uzun süre arflivimizde bir kitap olarak kald›. Ad›n› biliyorduk ama içinde ne yazd›¤›n› bilmiyorduk. Meraktan bafllad›k bu ifle, yap›p satal›m diye düflünmedik, keyif için yapt›k öncelikle.
What inspired you to reinterpret this antique piece of work? “I had purchased one of the “Cihânnümâ” prints at an auction. It remained in our archive as a book for a very long time. We knew its name but didn’t know what it said. We set off purely out of curiosity. We weren’t thinking of putting it together and selling it. Initially, we did it just for pleasure”
Haz›rlan›fl süreci nas›l oldu? San›r›m önce bir kitap haz›rlay›p be¤enmediniz onu… Tek nüsha olarak ço¤altt›¤›m›z t›pk›bas›m “Cihânnümâ” bizi hayal k›r›kl›¤›na u¤ratt›. Çünkü haritalar› hariç girifl ve içindekiler bölümleriyle orijinalinin ayn›s› hissini veren bu kitapta hiçbir ilgi çekici yan yoktu. Onu bir yana b›rak›p yeniden bafllad›k çal›flmaya ve akademik olmaktan özellikle uzak durduk; sadece tarih araflt›rmac›lar› için de¤il, tarihe merakl› herkes için anlafl›labilir bir kitap haz›rlamak istedik çünkü. Bugüne dek Türk Tarih Kurumu, “Cihânnümâ”y› iki cilt olarak Latin harfleriyle bast›, buna ra¤men çok zor anlafl›lan bir dili var bu çevrim yaz›n›n. Çünkü Osmanl›ca’da nokta yok. Cümleler bafll›yor ve nerdeyse sat›rlarca sürüyor. Bu nedenle biz bir özet bilgi vermeyi uygun gördük, mealen bir tercüme yapt›k, birebir çeviridense…
114 G BAHAR / SPRING 2009
How did the preparation take place? I’m aware that there was an initial book you weren’t happy with, so you started all over again… The exact copy “Cihânnümâ” we reproduced as a single issue version copy was disappointing for us because apart from the maps, in the book giving the sense of the original with it’s introduction and contents, there was nothing interesting. We put it aside and started all over again and we especially refrained from being academic. We wanted to prepare a book that would be understood by not only history researchers , but also anyone having interest in history. The Turkish Historical Society had printed “Cihânnümâ” in two volumes using the Latin alphabet. Despite this, the converted text has a very hard-to-understand language because there are no full stops in Ottoman. Sentences start and continue for lines and lines. That’s why we thought it would be suitable to give a summary of the information, and rather than word for word, we made a significated translation.
CIHANNUMA(LA)FK
6/13/09
12:48 PM
Page 4
Kitab› önemli k›lan elbette içerdi¤i de¤erli bilgilerin yan› s›ra özellikle ço¤u ‹brahim Müteferrika taraf›ndan eklenen harita ve levhalard›.
What makes this book important is undoubtedly the valuable information it presents as well as the maps and inscriptions added mostly by ‹brahim Müteferrika. En büyük özelli¤i ya da yenili¤i ne idi dönemin “Cihânnümâ”s›n›n? Dünyan›n yuvarlak oldu¤unu Osmanl› dünyas›nda ilk telaffuz eden kitap olufluydu.
What was the significance of the original “Cihânnümâ? It was the first book to suggest to the Ottoman world that the world was round.
Kitab› neden postmodern diye tan›ml›yorsunuz? Cihannüma, 1648’de Kâtip Çelebi taraf›ndan yaz›lm›fl, kitaplar o dönem saray ve kral için yaz›l›yor. Hem bilgi vermek hem de e¤lendirmek amac›n› tafl›yor. Bu kitap da Osmanl› saray›n›n d›fl›nda olup bitenleri anlatmak için yaz›lm›fl. ‹lk bas›m›ndan 76 y›l sonra fleyhülislam bu kitab› yeniden basma önerisinde bulunuyor. ‹brahim Müteferrika kitab› ilginç bulup çeflitli eklemeler yaparak yeniden bas›yor. 360 y›l sonra ise tüm bu birikimleri irdeleyerek bugünün teknoloji ve bilgileriyle “Kitab-› Cihânnümâ” üzerine bir kitap yapt›k. Kendi içinde t›pk›bas›m› da var, kifliye özel sertifikas› da var. Koleksiyon de¤eri de olan bir kitap. Sonuçta 300 y›l sonra ‹brahim Mütferrika’l›k yap›p mevcudiyetteki metne yeniden bir fleyler ekledik. Postmodern dedi¤imiz, bu kitab›n yeniden yarat›lmas›d›r.
Why do you describe the book as being postmodern? Cihânnümâ was first written by Kâtip Çelebi in 1648. Back then, books were written for the palace and the king. They were meant to be informative and entertaining. This book was written to describe what went on outside of the Ottoman palace. 76 years after the first print, the fieyhülislam (the chief religious official in the Ottoman Empire) suggested to have it reprinted and ‹brahim Müteferrika, finding the book interesting, made various additions and reprinted the book. 360 years later, we made a book on “Kitab-› Cihânnümâ” by examining all of this information using today’s technology and knowledge. It comes with an exact copy of the original as well as a personal certificate. It’s a book with a collection value. Ultimately, 300 years later, we did what ‹brahim Müteferrika did: made some additions to the existing text. What’s postmodern is this book being recreated.
Neler eklediniz bu yoruma? Kitab› önemli k›lan elbette içerdi¤i de¤erli bilgilerin yan› s›ra özellikle ço¤u ‹brahim Müteferrika taraf›ndan eklenen harita ve levhalard›. Osmanl› tarihi üzerine çok de¤erli araflt›rmalar› bulunan Prof. Dr. Mustafa Kaçar, haritalar ve levhalar üzerine isteklerimizi ve sorular›m›z› yan›tlad› ki bu çeflitli aralarla 3 y›l sürdü. Haritalar›n birebir çevirisi yap›ld›, renklendirildi. O zaman›nkine benzer yald›z boyalar bulup kulland›k. Kitab› Türkçe’ye çevirdik. Orhan Kolo¤lu, bugünün okuyucusuna heyecan verecek flekilde mealen ve bugünün bilgisine gönderme yaparak bir çeviri yapt›. Kitab›n içinde “Cihânnümâ” kitab›n›n t›pk›bas›m› da var. Bunun bir de Topkap› Saray›’na kay›tl› kopyas› var. 698 sayfa, 40 levha, 56 sayfadan oluflan koleksiyonun asl› var. Biz o kopyan›n asl›n›n tamam›n›n t›pk›bas›m›n› koyduk.
What additions did you make to the new interpretation? What makes this book important is undoubtedly the valuable information it presents as well as the maps and inscriptions added mostly by ‹brahim Müteferrika. Prof. Dr. Mustafa Kaçar, an Ottoman history researcher, answered our questions regarding the inscriptions and maps. This phase took 3 years. The maps were translated identically and were produced in color. We found gold paint similar to what was used back then. We translated the book into Turkish. Orhan Kolo¤lu translated the text in such a way as to excite the reader and made references to today’s knowledge. There is an exact copy of the “Cihânnümâ” book itself in the book. There is also a registered copy at the Topkap› Palace. There’s the original of the 698 page collection that comprises 40 inscriptions and 56 pages. We also included the exact copy of the complete original copy in the book. BAHAR / SPRING 2009 G
115
CIHANNUMA(LA)FK
6/13/09
12:48 PM
Page 5
KİTAP / BOOK
Cihannüma Creative Ekip / Creative Team Murat Önefl, Orhan Kolo¤lu, Mustafa Kaçar, ‹brahim Y›lgaz Orhan Kolo¤lu
C‹HÂNNÜM Çeviren / Translation : Füsun Savc› Boyut Yay›n Grubu / Boyut Publishing Group, 2008 208 sayfa, 325 TL. / 208 pages, 325 TL. Kitab› D&R ma¤azalar›nda ve Boyut Yay›nc›l›k’ta bulabilirsiniz. Boyut Yay›n Dan›flma Hatt› aran›larak siparifl verildi¤inde; kitap isme özel düzenlenmifl sertifikas› ile birlikte adrese ücretsiz teslim ediliyor.
The book is available at D&R stores and Boyut Publishing. If you purchase the book via Boyut Publications Information Line, the book is delivered with a certificate in the name of the purchaser. Tel: (0212) 444 53 53 www.boyut.com.tr
116 G BAHAR / SPRING 2009
CIHANNUMA(LA)FK
6/13/09
12:49 PM
Page 6
TACLAR (LA)FK
6/12/09
10:27 PM
Page 1
RÜYA / DREAM
“O güne taç giydiremez miyim?” Hiç kuflkusuz dünya edebiyat›n›n en usta kalemidir Shakespeare. Krallar, prensesler ve taçlar söz konusu oldu mu, söyleyecekleri kolay kolay tükenmez… Zümrütten, alt›ndan veya çiçekten, hiç fark etmez: Taç hep ayn› fleyi anlat›r. Gördü¤ünüz kifli, s›radan bir insan de¤ildir. Tam da bu yüzden taçlar üzerine konuflmak kolay ifl de¤ildir. O yüzden kenara çekiliyor ve sizi Shakespeare’in 115. Sonesi ile baflbafla b›rak›yoruz…
Shakespeare is undoubtedly one of the leading writers in the world of literature. And when kings, princesses and crowns are the subject at hand, there is a lot that he has to say… It doesn’t matter when it is made from emeralds, gold or flowers; a crown always tells the same story. The individual you see wearing it is no ordinary individual. That’s exactly the reason why it’s difficult to talk about crowns. So, we’ll move aside and leave you with Shakespeare’s Sonnet 115…
“Crowning the present, doubting of the rest?”
Model Melda Volkangil Kostüm /Costume Hakan Y›ld›r›m Foto¤raf /Photo Tolga Özgal Styling Yeliz Demir Rötufl / Retouch Deniz Aç›ksöz Makyaj /Make up Fulya K›z›lduman Saç /Hair: Serdar Dafldan 118 G BAHAR / SPRING 2009
TACLAR (LA)FK
6/12/09
10:27 PM
Page 2
“Sana önceden yazdı¤ım dizeler yalan söylüyordu; Seni bundan daha çok sevemem diyenler hani; Ama o zamanlar aklım bir türlü almıyordu, ‹çimdeki alevin daha da parlak yanabilece¤ini”
USLUCAN
“Those lines that I before have writ do lie, Even those that said I could not love you dearer: Yet then my judgment knew no reason why My most full flame should afterwards burn clearer”
söz BAHAR / SPRING 2009 G
119
TACLAR (LA)FK
6/12/09
10:27 PM
Page 3
RÜYA / DREAM
“Oysa zaman, kralların fermanını bile de¤ifltirir, Yeminler arasına girer, milyonlarca oyunuyla, Kutsal güzelli¤i karartır, sivri niyetleri köreltir; Nice dik baflları de¤iflimin çarkına uydurur sonunda;”
MOD‹fi
“But reckoning Time, whose million'd accidents Creep in 'twixt vows, and change decrees of kings, Tan sacred beauty, blunt the sharp'st intents, Divert strong minds to the course of altering things;”
120 G BAHAR / SPRING 2009
TACLAR (LA)FK
6/12/09
10:27 PM
Page 4
????
“Heyhat! Ben de zaman denen zorbanın korkusuyla, 'En çok flimdi seviyorum seni,' diyemez miyim; Aflkımdan kuflku duymadı¤ım, en emin oldu¤umda, Gelece¤i unutup, o güne taç giydiremez miyim?”
“Alas! why, fearing of Time's tyranny, Might I not then say, 'Now I love you best, 'When I was certain o'er incertainty, Crowning the present, doubting of the rest?”
BAHAR / SPRING 2009 G
121
TACLAR (LA)FK
6/12/09
10:28 PM
Page 5
RÜYA / DREAM
“Aflk bir bebek oldu¤una göre, Hayır, bunu diyemem, Büyümesini sürdüren fleyi, Büyümüfl gibi göremem”
USLUCAN
“Love is a babe, then might I not say so, To give full growth to that which still doth grow?”
122 G BAHAR / SPRING 2009
TACLAR (LA)FK
6/12/09
10:28 PM
Page 6
SELENE(LA)FK
6/13/09
1:21 PM
Page 1
YARATIM / CREATION
124 G BAHAR / SPRING 2009
SELENE(LA)FK
6/13/09
1:21 PM
Page 2
Gerçek Çiçekten Mücevherler Real Flower Jewelry
“Koreli mücevher firmas› Selene’nin dökme çiçeklerinin dokusu, gerçek hissi uyand›r›yor! . Ürünlerin fiyatlar›n›n a¤›rl›klar›na göre hesaplanmas› mümkün de¤il...”diyor Selene Co.Ltd.’in baflkan› Myong Ja Kim
Röportaj/Interview Feryade Tokan
"Selene's products are designed and finished by skillful professionals. Therefore price of the products can not be estimated per its weight," so says Myong Ja Kim, the president of Selene Co. Ltd. from Korea BAHAR / SPRING 2009 G
125
SELENE(LA)FK
6/13/09
1:21 PM
Page 3
Mücevher alan›ndaki di¤er firmalarla k›yasland›¤›nda, çok k›sa bir zamanda büyük bir baflar› elde ettiniz. Bu baflar›n›n arkas›ndaki s›r nedir? 2000 y›l›ndan itibaren dünyadaki en önemli trend, do¤a ve sa¤l›k haline geldi ve biz de tamamen bu konseptlere odakland›k. Çiçek motifinin modas› hiç geçmez ve mücevherlerinde çiçekleri kullanma yoluna giden firmalar oldukça etkilidir. ‹flte bu etki ve uluslararas› pazarlamadaki becerimiz baflar›m›z› sa¤lad›.
Compared to other companies in the jewelry industry, you have achieved considerable success in a short time. What is the secret behind this success? We focus on the theme of nature and well-being, the world trend since Millennium. The flower motif is an everlasting fashion trend. Companies that reverted to using flowers in their jewelry have seen a huge impact. This impact and our international marketing activities have reinforced our success.
Selene, Kore Teknoloji Kredileri Fonu’na kay›tl› bir firma. fiirketinizin kurumsal yap›s› hakk›nda bilgi verebilir misiniz? Selene bir Kore firmas› ve Kore’de kuruldu ancak Kanada, Çin ve Hindistan’da uluslararas› ofislerimiz var. fiirketimiz, yönetim, deniz afl›r› pazarlama, sat›nalma, araflt›rma-gelifltirme ve üretim birimlerinden olufluyor.
Your company is registered by Korea Technology Credit Guarantee Fund. Please tell us about the structure of your company. We are registered as Selene Co., Ltd in Korea where we are based. We have international offices in Canada, China and India. Our departments include business management, overseas marketing, purchasing resource, and R&D center, and production.
Selene, el yap›m› mücevherlerini çok farkl› bir teknikle üretiyor. Bu teknik konusunda biraz bilgi verebilir misiniz? Selene’nin ürünleri dünyan›n en kaliteli mücevherleridir. Dökme çiçeklerinin dokusu, tamamen gerçek hissi uyand›r›r. Neredeyse tek fark kokular›n›n olmamas›d›r. Selene’nin döküm tekni¤indeki hassasiyeti, hiç kuflkusuz ki onu dünyan›n en iyisi k›l›yor. Baflkalar› da bunu yapmay› denedi ancak onlar kurutulmufl çiçe¤i metala dald›rarak yapt›lar. Bizim ürünlerimizde ise hammadde olarak taze çiçekler kullan›larak imbikten döküm yap›l›yor ve hassas döküm teknikleri sayesinde müthifl bir dayan›kl›l›k elde ediliyor.
126 G BAHAR / SPRING 2009
Selene produces a technically unique handmade jewelry. What are these specific techniques? Selene’s products are of the world’s highest quality. The texture of the cast flower makes it feel real. The only difference is that it doesn’t have a fragrance. The precision casting technique we use is no doubt the world’s best. Others try to do the same but instead dip dried flower into metal. Our product is cast from the flask using fresh flowers as a raw material with precision casting techniques guaranteeing its durability.
SELENE(LA)FK
6/13/09
1:21 PM
Page 4
SELENE(LA)FK
6/13/09
1:22 PM
Page 5
YARATIM / CREATION
“‹nsanlar gerçek taze çiçeklerden yap›lm›fl mücevherler konusunda henüz tam bir bilgi sahibi de¤iller ve bu bizim için bir avantaj haline gelebilir”
“People are not yet fully acquainted with fresh flower jewelry as yet and this can create an advantage” Biraz da mücevher iflleme lisanslar›n›zdan söz eder misiniz? Süslemeli saatler ve boncuk ürünleri için ›fl›n sistemleri konusunda patentlerimiz var ve bunlar Kore Fikri Haklar Bürosu taraf›ndan kay›t alt›na al›nm›fl durumda. Ve 2008 y›l›nda hassas döküm tekniklerimiz, Janyoungsil taraf›ndan ay›n en iyi tekni¤i olarak seçildi. Bundan da büyük bir gurur duyuyoruz. Bu teknik beceriyi tasar›mla nas›l birlefltiriyorsunuz? ARGE merkezimizdeki yetenekli tasar›mc›lar›m›z, tel iflçili¤i konusunda büyük bir ustal›¤a sahipler. Tasar›mlar›n› bilgisayarda yap›yorlar ancak mücevher profesyonellerinin gereksinim duydu¤u el maharetine de sahipler. Tasar›mc›lar›m›z, hayal güçlerini gerçe¤e dönüfltürmek için çok de¤iflik türde tafl kullanmalar› gerekiyor ve bu konuda gerçekten çok büyük bir depomuz var.
Tell us about your jewelry manufacturing license. Selene possesses patents of the ornamental watch and radiate system for bead products issued by the Korean Intellectual Property Office. And, we’re very proud to have received recognition as the best technician of the month by Janyoungsil for our precision casting techniques in 2008. How do you unite technique with design? Our skillful designers in our R&D center are capable of wirework, designing with the computer system and possess the handy work required by jewelry professionals. We have a large safe containing various kinds of stones to support the designers in transforming their imagination into reality.
128 G BAHAR / SPRING 2009
SELENE(LA)FK
6/13/09
1:22 PM
Page 6
SELENE(LA)FK
6/13/09
1:22 PM
Page 7
YARATIM / CREATION
Türkiye mücevher endüstrisi konusunda görüfllerinizi alabilir miyiz? Türkiye’deki mücevher endüstrisi, kendi a¤›rl›¤›na göre, ürünlerin ifllenmesi konusunda oldukça at›l. Bir tasar›mc› olarak, bir flirketin, özellikle de moda endüstrisi alan›nda çal›flan bir firman›n, kendisine özgü ve benzersiz tasar›mlar yaratmadan büyük karlar elde etmesinin çok zor oldu¤una inan›yorum. Hâlihaz›rdaki ekonomik krizi de göz önünde bulundurdu¤unuzda, mücevher endüstrisinin bir ürünün de¤erini art›k metalinin a¤›rl›¤›na göre de¤il de, tasar›m›na göre de¤erlendirmesinin zaman› geldi bence. Mücevher endüstrisinin gelece¤i için öngörüleriniz nedir? Bence bu alanda iki grup oluflacak. Birinci grup, taklit ziynet eflyalar› gibi ucuz ürünlerle u¤raflacak; ikinci grup ise, yüksek kaliteli ve fiyatl› ürünlerle. Popüler temalar ise do¤a ile ilgili olacak. Bunlar›n d›fl›nda, mücevher üretim prosedürleri de de¤iflecek; ürünler çevreyi daha az kirletecek. fiu anda bile, kurflun ve nikel içeren ürünlerin sat›fl› yasal de¤il.
What’s your opinion of the jewelry industry in Turkey? The jewelry industry in Turkey is inactive in terms of dealing product per its weight. As a designer myself, I believe that it will be hard to make a profit for a company especially in the fashion industry without creating unique and special designs. Considering the current economic crisis, it is time for the jewelry industry to accept that the value of a product should be judged based on design as opposed to the weight of the metal. What do you foresee for the jewelry industry? There will be two groups. The first group will comprise cheap products like costume jewelry. The second group will comprise jewelry of high quality and price. Popular motifs will be found in nature. Jewelry making procedures will demand product regulations. In fact, it is now official that products cannot be sold unless they are lead and nickel free.
130 G BAHAR / SPRING 2009
SELENE(LA)FK
6/13/09
1:22 PM
Page 8
SELENE(LA)FK
6/13/09
1:22 PM
Page 9
YARATIM / CREATION
Bundan sonraki plan ve stratejileriniz hangi yönde? Ürün çeflitlendirme stratejisi olarak, müflterilerin kendi kifliliklerini ifade edebilme ihtiyaçlar›n› tatmin etmeye çal›fl›yoruz. Bunun için de kifliye özel mücevherler üretme niyetindeyiz. 2009 y›l›nda ifl alan›m›z› tüm Avrupa ve hatta Güney Amerika’ya kadar geniflletmeyi planl›yoruz. ‹nsanlar gerçek taze çiçeklerden yap›lm›fl mücevherler konusunda daha tam bir bilgi sahibi de¤iller ve bu bizim için bir avantaj haline gelebilir çünkü bu flekilde pazara yepyeni bir ürün sunmufl oluyoruz. 2009, ürünlerimizin dünyan›n en iyi ürünleri oldu¤unun ortaya ç›kaca¤› ve Selene markas›n›n tüm yeryüzünde tan›naca¤› y›l olacak.
What is your strategy and plan? As a strategy of product differentiation, we intend to provide customers unique jewelry to satisfy their need of expressing their personality. We are planning to expand our business territory all over Europe and even to South America in 2009. People are not yet fully acquainted with fresh flower jewelry as yet and this can work as an advantage because we’re introducing a new product to the market. 2009 is the year to introduce the brand name Selene to the world with our world best products.
132 G BAHAR / SPRING 2009
SELENE(LA)FK
6/13/09
1:22 PM
Page 10
TARZ ALYANS (LA)FK
6/13/09
1:33 PM
Page 1
KAMPANYA / CAMPAIGN
Ana fikir AfiK .
Main concept is LOVE
Röportaj/Interview Lalehan Uysal Model Ana Schuster Foto¤raflar/Photos Yüksel A¤ufl
Bafllang›çta bir kad›n ve bir erkek vard›: Adem ile Havva... Onlar “Yasak Elma”y› tadan ilk çiftti. Binlerce y›l sonra yine bir kad›n ve bir erkek var ortada. Onlar› bir araya getirenle, insanl›¤›, nesilleri, kültürleri ve sanat› vareden fley de ayn›: Aflk... ‹lk aflk›n simgesi “Yasak Elma”yd›. Bu noktadan hareket eden Tarz Alyans, 2009 y›l›na farkl› bir kampanya ile girdi. Tarz Alyans’›n reklam kampanyas›n›n foto¤raflar›nda tasarlad›klar› alyanslar öne ç›km›yor. Kampanyan›n ana fikri de elbette ki AfiK... Tarz Alyans’›n CEO’su Mert Ayarman’a reklam kampanyas›n›n detaylar›n›, 2009 alyans modas›n› ve hedeflerini sorduk. In the beginning, there was a man and a woman: Adam and Eve... They were the first to taste the "Forbidden Apple". Thousands of years later, there is still a man and a woman. And what united them is the same thing that created humankind, generations, cultures and art: Love. The first symbol of love was the “Forbidden Apple” This is the point from where Tarz Alyans, one of the industry’s significant players, welcomed 2009 with a very unique campaign. And undoubtedly, the main concept of the campaign is LOVE... We spoke with Tarz Alyans CEO, Mert Ayarman, about the details of the advertising campaign, 2009 wedding ring trends and the company's goals.
134 G BAHAR / SPRING 2009
TARZ ALYANS (LA)FK
6/13/09
1:33 PM
Page 2
BAHAR / SPRING 2009 G
135
TARZ ALYANS (LA)FK
6/13/09
1:33 PM
Page 3
KAMPANYA / CAMPAIGN
Tarz Alyans "Herkesin bir tarz› var, senin tarz›n ne" diye soruyor. Tarz Alyans'›n tarz› ne? Sektöre ne gibi yenilikler ve farklar getirdi? Tarz alyans›n tek fark› var, o da tarz›n›n olmas›. Sadece sat›fl amac› güden zihniyette bir tarz yakalamak mümkün de¤il. Biz, sat›fltan önce modern çizgimizi ön plana ç›karacak modelleri seçip onlar üzerinde çal›fl›yoruz. Çizgimiz, kalite için verdi¤imiz emek ve hizmet çabam›z biraraya geldi¤inde as›l tarz›m›z ortaya ç›k›yor. Tarz Alyans müflteri memnuniyeti için çal›fl›yor. Tek bir ürüne yo¤unlaflman›n avantajlar› neler? Olumsuz yanlar› da var m›? Kuyumculukta her mal› yap›p hepsinde baflar›l› olmak maalesef mümkün de¤il. Mutlak bir ifl bölümü gerekiyor. Baflka firmalara siparifl kayd›r›l›yor ve çizgi de do¤al olarak kay›yor. Biz sadece alyans düflünüyoruz. Tek bir üründe gerçekten iyi olmaya çal›flmak baflar›y› daha kolay getiriyor. Yenilikler daha kolay ç›k›yor. Çeflitlemeleri, çizgi denemelerini daha çok deneyip daha iyiye ulaflmak kolaylafl›yor. Ekip hem imalata hem de sat›fla daha iyi konsantre olabiliyor. Bunlar olumlu yanlar›. Olumsuz diyebilece¤im yan› ise topu topu birkaç santimetrekarede çal›flmak kuyumculu¤un di¤er güzel ürünlerinden insan› uzaklaflt›r›yor. Bir gerdanl›¤a hayran hayran bakakalabiliyorum mesela. Yemek yedi¤im tabakta, yoldaki dükkânlar›n tabelalar›nda, bir paspas›n deseninde bile alyans motifi yakalamaya çal›fl›yor gözlerim. Bu bir süre sonra yorgunluk veriyor do¤al olarak ama paspas motifinden yakalad›¤›m alyans modelinin be¤enilmesinin verdi¤i zevk anlat›lamaz elbette. Türk insan› ile ihracat yapt›¤›n›z ülke insanlar›n›n tercihleri aras›ndaki farklar neler? En bariz özellik Türk insan›n›n zevkinin çok h›zl› ilerliyor olmas›. Türk insan› yeniliklere çok aç›k, merakl› ve hep farkl›l›k ar›yor. Bu da bizi sürekli yeni dizayn aray›fllar›na
136 G BAHAR / SPRING 2009
Tarz Alyans asks, ‘Everyone has a style, what’s yours?’ What is Tarz Alyans's style and what sort of innovations has it brought to the industry? There’s only one difference of a Tarz wedding ring: it has a style. It’s impossible to have a style with the sole aim of making money. We choose models that will bring our contemporary style to the forefront and work on those. Our true style is formed with the combination of our efforts for quality and service. Tarz Alyans works in line with customer satisfaction. What are the advantages of concentrating on just the one product? Are there any disadvantages? Unfortunately it’s impossible in the jewelry business to produce every product and expect to be successful. Division of labor. is absolutely necessary . Orders are passed onto other firms and naturally this results in a change of style. We think only about wedding rings. Success is much easily achieved with the one product when you’re trying to be successful with. Innovations are more easily achieved. It becomes easier to try varieties, experiment with styles and make variations to produce the very best. The team can concentrate better on both manufacturing and sales. These are the advantages. The disadvantages however are being distanced from other jewels. For example, I can admire a necklace but my mind is always on wedding rings. I try to find a wedding ring motif in everything from the plate I eat off to street signs and a doormat for example. This naturally becomes tiring, but of course, I get great pleasure when a wedding ring model inspired by a doormat motif is appreciated. What are the differences between Turkish people and the people of countries you import to? The most obvious difference is that the taste of Turkish people develops extremely quickly. Turkish people are open to innovations, they’re curious and want something different. This naturally forces us to search for new designs. This pushes us to try new designs each season which leads to the effort losing value.
TARZ ALYANS (LA)FK
6/13/09
1:33 PM
Page 4
“Göze hofl gelen, sanatsal de¤eri olan, alyanslar› ba¤›rtmayan bir çal›flma yapt›k” Our advertising campaign is aesthetically pleasing, has artistic value and doesn’t highlight wedding rings. itiyor. Bunun en kötü taraf› ise eme¤in çabuk eskimesi. Aylarca u¤rafl›p üretti¤iniz modeller sadece bir sezon sat›yor. Seneye sil bafltan... Yurt d›fl›nda ise genelde daha sade, daha düz modeller tercih ediliyor. Bizim vitrinimiz sanki alyans vitrini de¤il de dizayn vitriniymifl gibi geliyor yabanc›lara. Bu yurt d›fl›ndaki patent yasalar›ndan kaynaklanan, modellerin korunmas›yla bafll›yor, X firmas›n›n buldu¤u modeli sadece X firmas› y›llarca satabiliyor. Baflkas› yapam›yor, böylece Bulgariler, Chopardlar do¤abiliyor.
Models that we’ve worked on for months only sell for one season and we have to start from scratch the following year… Generally, plain and simple models are preferred abroad. To foreigners, our window is not a wedding ring window but instead, it is a design window. Of course, this has a lot to do with protection of the models as a result of patent regulations abroad. A model manufactured by X firm can only be sold by X firm for years. No one else can manufacture it and that’s how Bulgaris and Chopards are born.
Kaç de¤iflik model alyans üretiyorsunuz? fiu anda koleksiyonumuz 1300 modeli geçti.
How many different models do you manufacture? Our collection currently exceeds 1300 models.
Tarz Alyans’›n hedefi nedir? Hedefimiz dünyan›n birçok yerinde kendi markam›zla mal satabilmek. Bu nedenle yurtd›fl› ofislerimize ve temsilciliklerimize çok önem veriyoruz. Say›lar›n› art›r›p içeri¤ini kuvvetlendirmeye çal›fl›yoruz. Gelecekte, 3 yafl›ndaki o¤lum markam›z› devam ettirip baflar›l› olursa; benim yafl›ma geldi¤inde "dünya markas› olmaya bafll›yoruz baba" diyebilmesini umuyorum.
What is Tarz Alyans’s objective? Our objective is to be able to sell our products with our own brand name internationally. That’s why we place a lot of importance on our international offices and agencies. We’re trying to increase the number and make the content stronger. If, in the future, my three-year-old son continues our brand and is successful, then I hope when he reaches my age he’ll be able to say “we’re becoming an international brand dad”. BAHAR / SPRING 2009 G
137
TARZ ALYANS (LA)FK
6/13/09
1:33 PM
Page 5
KAMPANYA / CAMPAIGN
Son reklam kampanyas›nda "Adem'den Havva'ya Aflk" temas›n› ifllediniz. Kampanya foto¤raflar›nda alyanslar›n›z önde de¤il... Neden? Y›llard›r reklam foto¤raflar›n› incelerim. Ne yaz›k ki hep ayn›. Biz dahil, ya ürün foto¤raf› koyar›z ya da elleri kollar› garip bir flekilde ürün göstermeye çal›flan manken foto¤raflar›n›. Bizim bu konuda bir avantaj›m›z var. Ana fikri olan bir ürün yap›yoruz biz. Bu ana fikir de aflk... Afl›k olan çiftler evlenmeye karar verip alyans al›yorlar. Ben kulland›¤›m alyans› yapmadan önce bir sene düflünmüfltüm. Demek ki insan ne kadar âfl›ksa alyans›na o kadar önem veriyor. Aflk da ilk insan›n oluflumuyla beraber var zaten yeryüzünde. Adem ve Havva’ya inince çok de¤iflik bir aflk hikayesi ç›k›yor. Aflk mitolojideki tanr›larda da vard›, Roma’da da, Bizans’ta da, Osmanl›’da da... Üründen önce kendisi küçük ama derinli¤i büyük bir hikâye anlatal›m ve bu flekilde öne ç›kal›m istedik. Göze hofl gelen, sanatsal de¤eri olan, alyanslar› ba¤›rtmayan bir çal›flma yapt›k. Çekimlerde ve katalog haz›rl›klar›nda çok zevk alarak çal›flt›k. Umar›m meslektafllar›m›z da be¤enir. 2009 alyans modas›ndan söz eder misiniz? Tafl, tafl, tafl... Alyansta p›rlanta art›k son derece revaçta. P›rlanta ulafl›lmas› uzak bir zevk olmaktan ç›kt›. Tektafl yüzü¤ü olmayan neredeyse kalmad› ve alyans p›rlantayla bulufltu. Son kullan›c›lar›n aflklar›na verdi¤i de¤er tek tafltan alyansa s›çrad›. Gerdanl›k ve bileklik gibi di¤er tak›lar ise hem pahal›l›k hem de ihtiyaç öncelikleri nedeniyle s›ran›n kendilerine gelmesini biraz daha bekleyecekler. Ve teknolojik ürünler... S›ra d›fl› zevkleri tatmin etmek gittikçe zorlafl›yor. Farkl› model yapmak için art›k teknolojiyi do¤ru ve zevkli kullanmak gerekiyor. 2009’a, Türkiye için alyansta p›rlanta ve teknolojinin harmanlanmas›n›n bafllang›ç y›l› diyebiliriz.
138 G BAHAR / SPRING 2009
You used the theme “Love from Adam to Eve” in your latest advertising campaign. Wedding rings weren’t highlighted in the campaign photographs… Why? I’ve been examining advertising photographs for year. Unfortunately they’re all the same. Like everyone else, we too use photographs highlighting the product or use photographs with models twisting the arms and hands in strange ways to show a product. We have an advantage. We have a product that has a main concept and that main concept is love... When couples decide to get married, they buy wedding rings. So the greater the person’s love is, the more importance he/she places on his/her wedding ring. Love has been existent since the dawn of man. With Adam and Eve, love took on a totally different light. Love existed among the gods in mythology as well as in Rome, Byzantium and the Ottomans… We wanted to describe a story that has the same depth as the product itself. Our advertising campaign is aesthetically pleasing, has artistic value and doesn’t highlight wedding rings. We enjoyed ourselves immensely during the preparation and shooting of the campaign. I hope that my colleagues will appreciate it as well. Can you please tell us about wedding ring fashion for 2009? Stones, stones, stones… Diamonds are quite popular now on wedding rings. Diamonds are no longer a distant pleasure. There’s just about no one who doesn’t own a diamond ring and the wedding ring has met with the diamond. The value people place on their love has jumped from diamond rings to wedding rings. Necklaces and bracelets will just have to wait their turn for the time being. And technological products… It’s gradually becoming more difficult to satisfy unusual tastes. Technology needs to be used in order to produce different models but it has to be used properly and tastefully. We can say that 2009 will be the beginning of a blend of wedding rings with diamonds and technology.
TARZ ALYANS (LA)FK
6/13/09
1:33 PM
Page 6
IDL
6/13/09
12:51 PM
Page 1
ROPORTAJ / INTERVIEW
“P›rlanta ve mücevherin noteriyiz” “We’re the notary of diamonds and jewels” Röportaj/Interview Mine Ero¤lu Foto¤raflar/Photos Tolga Özgal
International Diamond Laboratory (IDL) Türkiye’nin kurucusu Martin Metin, IDL ile p›rlanta ticaretine kalite geldi¤ini, art›k eskisi gibi istenilen tafl›n sat›lamad›¤›n› söylüyor.
Martin Metin, International Diamond Laboratory’s Turkey founder, says that IDL has brought quality to diamond trading and stones are no longer being sold the way they used to be.
140 G BAHAR / SPRING 2009
IDL
6/13/09
12:51 PM
Page 2
International Dimond Laboratory (Uluslararas› P›rlanta Laboratuar›) Türkiye’de ne zaman, nas›l kuruldu? Amerika merkezli bir firma International Dimond Laboratory (IDL). Biz kendileriyle 2005 y›l›ndan bu yana görüflüyorduk. 2007 y›l›nda da büyük bir risk alarak Türkiye’de kuruluflu gerçeklefltirdik. IDL bir ihtiyaç üzerine kuruldu. Sektörde bir fleffaflaflma gere¤ini hissettik. Çünkü standartlar çok kar›fl›kt›. Herkes gördü¤ünü söylüyordu. Nas›l alt›nda ayarland›rma var, biz de bir p›rlanta ayar evi kurmay› istedik. K›sa zamanda çok ciddi yol ald›k, iki y›lda s›k› bir müflteri portföyü edindik. Darphane’ye ba¤l›y›z. Ayar evi yetki belgemiz var. Türkiye’ye ithal edilen tafllar bizden geçiyor. Bu yetkiye sahip tek laboratuar›z.
When and how was International Diamond Laboratory (IDL) founded in Turkey? IDL is an American-based firm. We had been coming together with IDL since 2005 and in 2007, we took a great risk and realized its founding in Turkey. IDL was established to meet a need. We felt that transparency was required in the industry because standards were very confusing. There were no standards. Just as there are gold assay houses, we wanted to establish a diamond assay house. We went a significantly long way in a short period of time and in only two years, have a considerable customer portfolio. We’re tied to the Mint and we have an assay house authorization certificate. We screen stones that are imported from Turkey. We’re the only laboratory with this authority.
Neler yap›yorsunuz bu laboratuarda? Burada mücevhere, p›rlantaya, renkli tafllara uluslararas› alanda geçerli sertifika veriyoruz. Bu sertifikay› ABD’deki sitemizden de takip edebiliyor, görebiliyorsunuz. Böylece piyasaya bir fleffafl›k, bir güven getiriyoruz.
What do you do in this laboratory? We give jewels, diamonds and colored stones internationally recognized certificates. This certificate can be monitored from our site in America also. In this way, we have brought transparency and confidence to the industry.
P›rlantaya, mücevhere bir kimlik kazand›r›yorsunuz… Evet, aynen öyle… “P›rlanta ve mücevherin noteriyiz” diyoruz. Ayn› zamanda sektördeki hem büyük firmalara hem de kuyumculara e¤itim veriyoruz. Diplomal›, ciddi bir haftal›k bir e¤itim bu.
You give diamonds, jewels an identity… That’s exactly right… We say “we’re the notary of diamonds and jewels”. We also provide training to the large firms in the industry as well as jewelers. This is a serious one-week course after which attendants receive diplomas.
Nas›l bir e¤itim bu? E¤itimi alanlar p›rlantay› sahtesinden ay›rabiliyor öncelikle. 4 C dedi¤imiz kesim, renk, karat ve berrakl›k olarak p›rlantay› de¤erlendirebiliyorlar. Böylece p›rlantan›n kalitesine ve fiyat›na ulaflabiliyorlar. Bu e¤itimi alanlar müflteriyle daha güvenli bir iletiflim kurabiliyorlar. Hem sat›n al›rken hem satarken güvenli oluyorlar. Ham elmas bilgisi ediniyorlar. E¤itimlerimizi laboratuar deneyimli uzman gemologlar veriyor. E¤itimin sonunda baflar›l› kat›l›mc›lara IDL P›rlanta Uzmanl›k Diplomas› veriyoruz.
What sort of training is this? People who receive this training can first and foremost differentiate between a fake diamond and a real one. They can evaluate a diamond by its cut that we refer to as 4 Cs (cut, clarity, color and carat weight). In this way, they can determine the quality and price of a diamond. People who receive this training can communicate more comfortably with customers and, they are more confident when making a purchase. They learn about uncut diamonds. The training here is provided by specialist gemologists who have laboratory experience. Successful students receive IDL Diamond Specialist Diplomas at the end of the training.
Sektöre fleffafl›¤›n yan› s›ra baflka katk›lar› var m› IDL’nin? IDL p›rlanta ticaretine kalite getirdi. Eskisi gibi istenilen tafl sat›lam›yor. Satarken dikkatli olunuyor art›k. Neden? Çünkü laboratuar var. Kriterler belli. Bu da profesyonellik getiriyor sektöre. Çal›flanlar e¤itimlerimizden ötürü daha kaliteli art›k. Eskiden p›rlanta babadan o¤ula geçerken IDL ile herkese aç›k bir hale geldi. Çok kapal› olan sektörü açt› IDL, herkesin ö¤renebilece¤i ve para kazanabilece¤i bir ifl haline getirdi. Burada ayr›ca p›rlantaya istenen yaz›y› yazma hizmeti de veriyoruz. Vakumlu paket de yap›yoruz.
What are IDL’s added-benefits to the industry aside from transparency? IDL has brought quality to diamond trade. People can’t sell just any stone anymore. People are now more cautious when selling. Why? Because there is now a laboratory. The criteria are clear. This brings professionalism to the industry. Employees have more quality due to our trainings. Before, the diamond business was passed on from father to son. IDL has now ensured that it’s open to anyone. IDL has opened an industry that was very secluded. It has turned diamonds into a business that everyone can learn and make money from. We also proBAHAR / SPRING 2009 G
141
IDL
6/13/09
12:51 PM
Page 3
ROPORTAJ / INTERVIEW
Martin Metin, IDL’i tam bir marka yapmak istiyor. Son tüketicinin kuyumcuya gitti¤inde “IDL sertifikas› istiyorum” demesini hedefliyor. Martin Metin wants IDL to become a brand. His objective is for the final consumer to go to a jeweler and say, “I want an IDL certificate”. Kimlerle çal›fl›yorsunuz ve bugüne kadar ne kadar sertifika verdiniz? Toptanc›larla bafllad›k, flimdi daha çok perakendecilerle çal›fl›yoruz. Çünkü bir marka olmaya bafllad›k ve art›k son tüketici de sertifika istiyor. fiu ana kadar sertifika verdi¤imiz tafl say›s› 7 bin kadar… Türkiye’de ve dünyada tafllar›n ne kadar› sertifikal›? Karat üstü tek tafllar sertifikal›. Dünyada minimum yüzde 2’si, ABD’de yüzde 5’i, bizde de yüzde 1-2’si sertifikal›. Henüz çok az. Son tüketiciyle çal›fl›yor musunuz? Hay›r, onlara “kuyumcunuzdan isteyin” diyoruz Fiyatlar›n›z nas›l? Sertifikalar›m›z 20 ile 50 dolar, mücevher ve renkli tafl raporlar› 30-50 dolar. Fiyatlar›m›za KDV dahil. E¤itimlerimiz de 250 dolar ile 1000 dolar aras›nda. Hedefiniz ne? IDL’yi tam bir marka yapmak istiyorum. Son tüketicinin kuyumcuya gitti¤inde “IDL sertifikas› istiyorum” demesini hedefliyorum.
vide a service in which we engrave words on diamonds. We also have vacuumed packages.
Who do you work with and how many certificates have you distributed so far? We started with wholesalers and now we work more with retailers. The reason for this is that we’ve started to become a brand and now, the final customer also wants a certificate. We have given around 7 thousand stones certificates so far… What’s the proportion of certified stones in Turkey and abroad? Superior carat diamonds are certified. 2 percent minimum are certified in the world, 5 percent in America, and 1-2 percent here in Turkey. For the time being, that’s very low. Do you not work with the final consumer? No. We tell them to go to a jeweler. What is your pricing policy? Our certificates are 20 and 50 dollars, jewel and colored stone reports are 30-50 dollars. VAT is included in our prices. Our training ranges between 250 dollars and 1000 dollars. What is your objective? I want to make IDL a brand. I want the final customer to go to a jeweler and say “I want an IDL certificate”.
142 G BAHAR / SPRING 2009
IDL
6/13/09
12:51 PM
Page 4
YAPAYELMAS (L)
6/12/09
10:50 PM
Page 1
BELGESEL / DOCUMENTARY
Yaz›/Text ?????
144 G BAHAR / SPRING 2009
YAPAYELMAS (L)
6/12/09
10:51 PM
Page 2
Cultured
Diamonds Belçika, Antwerp’te kurulu Diamaz firmas›, 30 y›l› aflk›n bir süredir yapay elmas üretimiyle u¤rafl›yor. Firma k›sa bir zaman önce, do¤al elmas üretiminin yan› s›ra, ifl alan›n›, en üstün niteliklere sahip, renkli yapay elmas üretimi ile geniflletmeye karar verdi.
Diamaz International, based in Antwerp Belgium, has been manufacturing natural diamonds for over 30 years. Recently the company decided to expand its activities to include the top quality production of colored “Cultured Diamonds”, alongside their well-known production of natural diamonds. Röportaj/Interview Bar›fl Do¤ru “Yapay elmas”›n tam olarak ne oldu¤unu bize anlatabilir misiniz? Laboratuar ortam›nda oluflturulmufl elmas ismiyle de bilinen Yapay Elmas, topraktan ç›kar›lan elmasla ayn› optik, fiziksel ve kimyasal özelliklere sahiptir. Bu anlamda tek fark› kayna¤›d›r. Biri yeralt›ndan ç›kar›l›r, di¤eri ise yeryüzünde üretilir. Ancak bu tam olarak ayn› elmast›r. Yapay (‹ngilizce’de Cultured) terimi, do¤an›n oluflturdu¤u ile insan elinde oluflturulan› ay›rt etmek için kullan›l›r. “Yapay” tüketicinin anlayabilece¤i bir terim çünkü yüzy›l› aflk›n bir zamand›r insan elinde gelifltirilen inciler için de kullan›l›yor. Üretim süreçleri konusunda bize biraz bilgi verebilir misiniz? Do¤al elmastan temel fark› nedir? Asl›nda do¤al elmas›n oluflumu için do¤an›n yeralt›nda yapt›klar›yla ayn› süreç söz konusu. Buradaki tek fark bunun bir laboratuar ortam›nda gerçeklefltirilmesi. Yapay elmas, küçük bir elmas çekirde¤inin büyütülmesi. Elmas çekirde¤i, do¤al elmas›n da moleküler bilefleni olan karbon ihtiva eden bir bölüme yerlefltirilir. Çok s›k› bir biçimde denetlenen koflullar alt›nda çok büyük bir ›s› ve bas›nca maruz b›rak›lan bu küçük elmas çekirde¤i, do¤adaki süreçlerine benzer bir flekilde, molekül molekül ve katman katman büyümeye bafllar. Dört günün sonucunda ortaya ham elmas ç›kar. Bu ham elmas, do¤adan ç›kar›lm›fl herhangi bir elmas gibi mücevherlerde kullan›lmak için art›k kesilmeye ve parlat›lmaya haz›rd›r. Bu anlamda ya-
What exactly is a “cultured diamond”? Would you please provide brief information about cultured diamonds? A cultured diamond, also called laboratory-grown diamond, is a stone that has the identical optical, physical and chemical properties as a mined diamond with point of origin being the only differentiator. One is grown above the ground, while the other is extracted from the ground. Simply put, it is a diamond. The term cultured is used to distinguish diamonds grown by man from those grown in nature. "Cultured" is a term that is understood by the consumer. It has been used for over one hundred years to describe pearls engineered by man. Please explain briefly the production process? What is the main difference with natural diamonds? The exact same process that a natural diamond undergoes underground through nature is reproduced in the laboratory. A Cultured Diamond is a diamond that is grown from a small diamond seed. The diamond seed is placed in an environment that contains carbon, the molecular component of diamonds. After applying tremendous pressure and very high temperatures, under highly controlled conditions, the small diamond seed begins to grow, molecule by molecule, layer by layer, emulating nature’s process. The result is a rough diamond within 4 days, which can be cut and polished for use in BAHAR / SPRING 2009 G
145
YAPAYELMAS (L)
6/12/09
10:51 PM
Page 3
BELGESEL / DOCUMENTARY
Do¤al elmasla ayn› optik, fiziksel ve kimyasal özelliklere sahip yapay elmaslar› büyük bir titizlikle ürettiklerini belirten Diamaz’›n CEO’su Thierry Silber, “tek fark birinin yeryüzünde, di¤erinin yeralt›nda oluflmas›” diyor.
pay elmaslar›n, do¤al elmaslardan fiziksel, optik ve kimyasal olarak hiçbir farklar› yoktur. Tamamen ayn› par›lt›ya, parlakl›¤a, sertli¤e, ›fl›k geçirgenli¤ine ve a¤›rl›¤a sahiptir. Tek farklar›, elde edildikleri yerdir. Biri yeryüzünde, di¤eri ise yeralt›nda oluflur. Bu konudaki di¤er kurumlar gibi, Amerikan Gemoloji Enstitüsü de, bunlar›n elmas oldu¤unu ve laboratuar ortam›nda üretildiklerini gösteren elmas de¤erlendirme sertifikalar› düzenliyor. Peki, taklit elmastan fark› nedir? Yapay elmas›n, taklit elmasla hiçbir benzerli¤i yoktur. Kübik zirkonyum ve Mozanit (Moissanite) gibi taklit elmaslar, gerçekte elmas de¤ildir ve zaten bunu kimse iddia da etmez. Bu taklitler, sektörde “simulant” olarak adland›r›l›r. Bu simulantlar›n hiçbirisi, elmas ve yapay elmasla ayn› özelliklere sahip de¤ildir. Hiçbir ortak yanlar› ve karakteristikleri bulunmaz. Onlar farkl› flekilde parlat›l›rlar ve derecelendirmeleri de de¤ifliktir. Ancak daha da önemlisi, simulantlar, elmas ve yapay elmas›n ›fl›lt›l› güzelli¤ine ve parlakl›¤›na da sahip de¤illerdir. Yapay elmas nerelerde kullan›l›yor ve ne gibi avantajlar› var? Üretti¤imiz yapay elmaslar›, sar›n›n, oranj›n ve pembenin tüm
146 G BAHAR / SPRING 2009
jewelry like any other naturally mined diamond. Cultured diamonds are physically, optically and chemically the same as earth-grown diamonds. They have the same brilliance, luster, fire, hardness, refractive index and specific gravity with the only difference being their origin. One is grown above the ground, while the other is extracted from the ground. The Gemological Institute of America, among others, will provide diamond grading reports certifying it is a diamond and the source being laboratory-grown.
How does it differentiate from imitation diamonds? Cultured diamonds are absolutely not like imitation diamonds. Diamond imitations, such as cubic zirconium and moissanite are not in fact Diamond, and they don’t declare themselves to be. These imitations are called "simulants" in the industry. None of these simulants have the same properties as diamonds and cultured diamonds. They do not have the same features or characteristics at all. They will be polished differently and are graded differently. Most importantly, simulants do not have the same scintillating beauty or brilliance as diamonds and cultured diamonds.
YAPAYELMAS (L)
6/12/09
10:51 PM
Page 4
tonlar›nda kesebiliyor ve parlatabiliyoruz. Yak›n bir zamanda mavi tonlar›na da bafllayaca¤›z. Sözkonusu renkler, hâlihaz›rdaki moda ak›mlar› ile uyum içindedir ve ço¤u zaman, ayn› renk tonuna sahip do¤al elmaslardan bile daha üstündür. Müthifl al›ml›lar ve mücevherlerde gerçekten de çok güzel duruyorlar. Ve fiyatlar›n›n gerçek hakk›n› da veriyorlar çünkü do¤al elmaslar kadar gözal›c›lar, ayn› özellikleri tafl›yorlar ve yaklafl›k %65 daha ucuzlar. Bu fiyat avantajlar›n›n yan› s›ra yapay elmaslar, günümüzün en yüksek sosyal, çevresel ve ticari standartlar› alt›nda üretiliyorlar. Bu giriflim, üretici ve perakendecilere yeni, kazançl› ve güvenli bir f›rsat sunuyor: Art›k yüksek kaliteli ve uygun fiyatl› elmaslarla koleksiyonlar›n› çok daha iyi gelifltirebilirler. Bize firman›z Diamaz hakk›nda bilgi verebilir misiniz? Uzun bir süredir Antwerp Elmas Borsa ve Kulübü’nün üyesi olan Diamaz, uluslararas› mücevher ve saat ticaretinde kullan›lan do¤al elmaslar›n parlat›lmas› konusunda 30 y›ll›k dene-
How is it used? What are the advantages? We cut and polish our cultured diamonds in a full range of hues of yellow, orange and pinks. Soon, we are planning to introduce the blues. These colors are very in line with current fashion trends and are often superior to mined fancy diamonds in the same color range. They look stunning, and really stand out in jewelry. They are a real value-for-money purchase because they look as brilliant as natural diamonds, have the same properties and cost about 65% less. Besides their interesting price our cultured diamonds are produced to the highest social, environmental and business practice standards expected today. This venture offers jewelry manufacturers and retailers a new, profitable and proven opportunity to enhance their collections with a high quality and value-for-money diamond. Can you please tell us more about Diamaz? Diamaz is a longstanding member of the Antwerp Diamond Bourse and Club, with 30 years of experience polishing qual-
Diamaz’s CEO Thierry Silber, who states that Diamaz meticulously manufactures cultured diamonds with the same optical, physical and chemical properties as natural diamonds, says, “The only difference is that one is from above the ground, and the other is from below the ground.” yime sahip bir firmad›r. Elmas ve mücevher dünyas› son birkaç y›ld›r ola¤anüstü bir de¤iflim içinde. Firmalar, madenden tüketiciye kadar uzanan (markalaflma, pazarlama, perakende ortakl›klar› vb.) tedarik zinciri içinde farkl› bir konum elde etmek için u¤rafl›yorlar. Tüketicilerse kendi lüks ve statü gereksinimlerini tatmin edecek de¤iflik ürünlerin pefline düflmüfl durumdalar (bu gereksinimler de arabalardan, seyahatlere, tatillerden, elektronik eflya ve benzerlerine kadar büyük bir çeflitlilik gösteriyor). Dolay›s›yla modern dünyada büyümesini sürdürmek isteyen firmalar bir yandan kendi güç ve yeteneklerini korurlarken di¤er yandan da tüketicinin nihai ihtiyaçlar›na yan›t vermek için yarat›c› ve inisiyatifli olmaya çal›flacaklard›r. Diamaz da, do¤al elmas üretimindeki baflar›lar›n›n yan› s›ra, ifl alan›n›, en üstün niteliklere sahip, sar› ve pembe renkli yapay elmas üretimi ile geniflletmeye karar verdi. Bu stratejik karar, bu yarat›c› konseptin dünyadaki en önde gelen isimlerinden GEMESIS firmas› ile, benzersiz bir iliflki gelifltirmeye yöneltti bizi. Bunun için hat›r› say›l›r bir zaman, enerji ve mali kayna¤a yat›r›m yapmam›z gerekti. Ve böylece Diamaz, Avrupa pazar›na, ham haldeki elmastan do¤rudan sat›fl› yap›lan “Yapay Elmaslar”›n Avrupa’daki tek üreticisi ve da¤›t›mc›s› haline geldi.
ity natural diamonds for the international Jewelry and Watch trade. The Diamond and Jewelry world has seen incredible change over the last few years. Companies have looked to achieve a presence at different levels of the supply chain – from the mine-to-the-consumer (branding, marketing, retail partnerships…) Consumers have looked to different products to satisfy their need for luxury and status (from different kinds of diamonds to cars, cruises, holidays, electronics…) Therefore, companies who want to keep growing in the modern world will look to be imaginative and very pro-active to meet the end-consumers’ needs, whilst always remaining true to their key strengths and true skills. DIAMAZ decided to expand its activities to include the top quality production of a range of yellow and pink colored “cultured diamonds”, alongside their well-known production of “natural diamonds”. This strategic decision saw us investing significant time, energy and financial resources to develop a unique relationship with GEMESIS, the world’s foremost core developer of this innovative concept. DIAMAZ has become unique in Europe as a manufacturer and distributor of “cultured diamonds” purchased directly from ‘rough’ source, to the European trade. BAHAR / SPRING 2009 G
147
ML
6/12/09
10:52 PM
Page 1
TEKNOLOJİ / TECHNOLOGY
Sektöre özel biliflim çözümleri Muzaffer Engin ve Levent Sekban taraf›ndan 1994 y›l›nda kurulan M&L Bilgisayar Yaz›l›m, Donan›m ve Dan›flmanl›k Hizmetleri Ltd. fiti. özellikle kuyumculuk sektöründe profesyonel bilgi ifllem hizmeti veriyor.
M&L Bilgisayar’›n kurucu ortaklar› Levent Sekban ve Muzaffer Engin. / The founding partners of M&L, Levent
Sekban and Muzaffer Engin
M&L Computer Software, Hardware and Consultancy Services Ltd. fiti., which was founded by Muzaffer Engin and Levent Sekban in 1994, provides especially the jewelry industry with professional information technology services.
M&L Bilgisayar’›n temeli 1992 y›l›nda Muzaffer Engin ve Levent Sekban taraf›ndan gelifltirilen kuyumculuk otomasyonlar›, programlar, e¤itim ve destek hizmetlerine dayan›yor. Bugün Türkiye genelinde 75 flehirde ve ABD, Almanya, K›br›s, ‹spanya, ‹skoçya, Bulgaristan, Azerbaycan, Rusya baflta olmak üzere 15 ülkede 3500'ün üzerinde kuyumculuk firmas›nda M&L Bilgisayar’›n programlar› kullan›l›yor. Merkezi ‹stanbul Nuruosmaniye’de olan M&L Bilgisayar, ilk flubesini 1996 y›l›nda Antalya’da Akdeniz Bölgesi’ne hizmet vermek için açm›fl. ‹zmir’de Ege Bölgesi Çözüm Orta¤›, Ankara ‹ç Anadolu Bölge fiubesi, Samsun Bölge Çözüm Orta¤› ve Akdeniz ve Karadeniz’de faaliyet gösteren di¤er çözüm ortaklar› arac›l›¤›yla bu bölgelere de hizmet veriyor. Türkiye genelindeki 40 bin kuyumculuk firmas›na hizmet etmeyi amaçlayan M&L Bilgisayar, e¤itilmifl bayileri arac›l›¤› ile kuyumculuk sektörünün bilgisayar ça¤›n› yakalamas›na katk›da bulunmay› hedefleri aras›na koymufl. fiirket, uzun vadede ise biliflimin di¤er alanlar›nda faaliyet sahas›n› geniflletecek. Ayr›ca kuyumculuk alan›nda yabanc› dillerde program üreterek d›fl pazarlara aç›lmay› da planl›yor. Hizmet ve müflteri odakl›… Türkiye’deki ilk ve gerçek anlamda tek kuyumculuk sektörüne odakl› biliflim firmas› olduklar›n› söyleyen Muzaffer Engin ve Levent Sekban, “Hizmet ve müflteri odakl›y›z. Ekibimizle, tüm yaz›l›mlar›m›z› sistematik olarak 6 ayda bir fonksiyonel
148 G BAHAR / SPRING 2009
The jewelry automations, which were developed by Muzaffer Engin and Levent Sekban, who laid the foundations of M&L Bilgisayar in 1992, relies on providing programming, education and support services. Today, over 3500 jewelry firms in 75 cities throughout Turkey, and in 15 countries namely America, Germany, Cyprus, Spain, Scotland, Bulgaria, Azerbaijan, and Russia use M&L Bilgisayar programs. The first M&L branch was opened in 1996 in Antalya to serve the Mediterranean Region. The company’s head office is in Nuruosmaniye in Istanbul. It also services other areas with its Aegean Region Solution Partner in ‹zmir, Ankara Central Anatolia Regional Branch, Samsun Regional Solution Partner and other solution partners in the Mediterranean and Black Sea area. M&L Bilgisayar, which services 40 thousand jewelry firms across Turkey. The company’s franchises have assisted the Turkish jewelry industry become in tune with information technologies. The company’s long-term goal is to develop its activity areas within information technologies. Additionally, the company also plans to extend to international markets by producing programs in the jewelry field in foreign languages.
Service and customer focused… Muzaffer Engin and Levent Sekban, who both state that
ML
6/12/09
10:52 PM
Page 2
IT solutions for the jewelry industry anlamda köklü geliflimlerden geçiriyoruz. Yaln›zca yaz›l›m üretmiyoruz. Yaz›l›m gelifltirme-e¤itim destek ve teknik dan›flmanl›k hizmetleri üretiyoruz. Müflterilerimiz biliflimle ilgili her türlü ihtiyac›n›n yaz›l›mlar›n› bizden h›zl›, güvenilir ve etkin bir flekilde al›yor” diyorlar. Alt›n, p›rlanta, gümüfl, tafl firmalar› ve imalat, toptan ve perakendeciler için kuyumculuk otomasyonlar› gibi çözüm odakl› ürünleri bulunan M&L Bilgisayar’›n yaz›l›mlar› d›fl›nda sistem çözümleri de bulunuyor. Bunlar; Barkod Çözümleri, Network Uzak Ofis Ba¤lant› Çözümleri, Plastik Kart Katalog-Sertifika Otomasyonlar›, Bayi-Franchising Oluflturma Otomasyonlar›,Toptan-Mobil Barkodlu Sat›fl Otomasyonlar›, Kuyum Saat-Optik Etiketleri ‹thalat› Üretim ve Sat›fl›, Donan›m Sistemi ve Network Kurulumlar›, Çok Kullan›c›l› Yaz›l›m Çözümleri, E-ticaret Çözümleri ve AGES. Dünyadaki kuyumcukta radyo frekansl› etiketlerle ürün say›m sat›fl ve kontrol uygulamas›n› Türkiye’de ilk ve tek uygulayan flirket olduklar›n› belirten Engin ve Sekban’a göre, AGES Ak›ll› ve Güvenli Elektronik Etiket sistemi adl› ürün ve hizmetler bütünü farkl›l›klar›n› vurguluyor. “Ortalama üç dakikada 1000 adet ürünün say›m sat›fl ve kontrolünü sektöre ilk ve tek biz tan›tt›k. Bu proje 2006’da dünyada RFID çözümleri alan›nda birincilik ödülü alm›flt›. M&L Programlar›na entegre edildi ve ikinci ülke olarak Türk kuyumculuk sektörünün hizmetine sunuldu” fleklinde aç›klayan Engin ve Sekban, www.mlshop.biz adl› eticaret sitelerinde ifl odakl› çözümleri dahil yaklafl›k 5000’e yak›n ürünü h›zl›, güvenli ve uygun fiyata sat›n al›nabilece¤inin de alt›n› çiziyorlar.
they’re the first and only information technology company that is focused specifically on the jewelry industry say, “We’re service and customer focused. Together with our team, our software goes through fundamental upgrades in terms of functionality every six months. We don’t just produce software. We provide software development-training support services. Our customers meet all their information technology needs in an efficient, secure effective manner.” M&L Bilgisayar, which has solution-focused products like jeweler automations for gold, diamond, silver, stone firms and manufacturers, wholesalers and retailers, also has system solutions aside from its software. These are Barcode Solutions, Network Mobile Office Solutions, Plastic CardCatalogue-Certificate Automations, Franchising Automations, Wholesale-Mobile Barcode Sales Automations, Manufacturing and Sales of Jewelry-WatchOptics Labels Imports, Hardware System and Network Installations, Multi-User Software Solutions, E-business Solutions and AGES. Engin and Sekban, who state that they’re the first and only company to practice product stock taking and controls using radio frequency labels, perceive the product AGES (Smart and Secure Electronic Label System) and services as an indication of the company’s uniqueness. “We were the first and only firm to introduce the industry to stock taking and controls of 1000 units in roughly three minutes. This project received first prize in the area of RFID solutions in the world in 2006. It was integrated into M&L Programs and was presented to the Turkish jewelry industry as the second country,” said Engin and Sekban. They also stress that close to 5000 products, including businessfocused solutions, can be purchased swiftly and securely at reasonable prices on their e-business site www.mlshop.biz. BAHAR / SPRING 2009 G
149
PERA
6/12/09
10:53 PM
Page 1
EĞİTİM / EDUCATION
“Tasar›mc› büyük düflünmeli” Pera Mücevher Tasar›m Okulu 2004 y›l›ndan bu yana sektöre tasar›mc› yetifltiriyor. Sektörde 30 y›ll›k bir birikimi olan bölümün kurucusu Murat Nifl’le verdikleri e¤itimi, sektöre katk›lar›n› ve iyi tasar›mc›lar›n özelliklerini konufltuk.
Röportaj/Interview Mine Ero¤lu
Pera Jewelry Design School has been training designers for the industry since 2004. We talked to Murat Nifl, the founder of the department who has 30 years of experience in the industry about their training, contributions to the industry and the qualities of a good a designer.
Okulunuzun e¤itimi sektörde nas›l bir fark yarat›yor? Bölümün kurucusu olarak benim avantaj›m mektepli ve alayl› olmam. Konumla ilgili 30 y›ll›k bir bilgi birikimim var. Bu ifl yaklafl›k 500 y›ld›r çarfl›da yap›l›yor. 30-40 y›ld›r bu ifli yapan ustalar›m›z›n ço¤unlu¤unun üniversite e¤itimi yok fakat ders kitab› yazacak kadar deneyimliler. Akademisyen kadromun yan›nda bu gruptan da usta e¤itmenlerim var. Zaten bu alandaki üniversite e¤itiminin tarihi 15 y›la dayan›yor. Üniversiteler bu süre içinde sektörle sa¤l›kl› bir iletiflim kuramad›lar. Hoca kadrosu genellikle endüstri tasar›mc›lar›ndan veya resim-ifl hocalar›ndan olufluyordu ama sanat›n bu iflin bafl›nda olmas› gerekiyor. Kuyumculuk okulu dedi¤inizde ana malzeme metal ama biz farkl› olarak heykel dersini ana ders olarak koyduk; rölyef ve desen dersiyle takviye ettik.
What sort of difference does your school’s training provide to the industry? As the founder of the department, my advantage is that I am both educated and I received on the job training. I have 30 years of experience in this field. What we do here has been done for roughly 500 years at the Grand Bazaar. Most of the master craftsmen who have been in this business for 30-40 years don’t have a university education but they have enough experience to write a textbook. I have master craftsmen lecturers aside from my academic team. Actually, it was only 15 years ago when university education in this field became available. Educators were generally made up of industrial designers or fine arts but art itself should be at the core of this subject. The main material used in jewelry school is metal but we included sculpting as a main subject as well; we reinforced it with a relief and pattern class.
Bilgisayarda m› yap›l›yor çizimler? Ö¤rencilerimiz iki ve üç boyutlu çal›fl›yorlar. Sektörde imalat için olmazlardan biri tabii ki CAD çizimi. Ancak pazar›n önemli oyuncusu olan baz› firmalar›n CAD operatörleri kendilerini gelifltirmek için gelip bizde illüstrasyon e¤itimi al›yorlar. Sadekarlar, kuyumcu eflleri, çocuklar› hatta baz› üniversite hocalar› çizim derslerimize kat›l›yorlar. Hocala-
Are the designs created using the computer? Our students work either two-dimensionally or using 3D. Of course, there is CAD, an indispensable in manufacturing in this industry. In fact, the CAD operators at some of the important players within the industry come to us to develop themselves and receive training in illustration. Designers, partners of jewelers, their children and in fact some university lecturers take part
150 G BAHAR / SPRING 2009
PERA
6/12/09
10:53 PM
Page 2
“A designer must think big”
r›m›z alanlar›nda çok deneyimli ve birikimli kifliler. Önemli olan tasar›mc› olacak ö¤renciyi düflündü¤ünü objeye çevirebilece¤i bir e¤itimle beslemek. CAD-CAM e¤itimi de veriyoruz ama öncelikli olarak heykel, rölyef ve desen... Bunlar yarat›c›l›¤› besliyor çünkü. Bu nedenle de ö¤rencilerimiz bugüne kadar ifl arayan de¤il ifl teklif edilen oldular. Bu anlamda sektörün önemli bir zinciri oldu¤umuzu düflünüyorum. Ayr›ca Bluediamond Mücevher Akademisi’nin Genel Koordinatörü Ceyda Han›m tüm y›l bizim derslerimize giriyor ve ö¤rencilerimiz Bluediamond bünyesindeki tafllara dokunma, inceleme olana¤›na her an sahipler. fiu anda sektörün birinci pazar› Rusya gibi gözüküyor. Biz bir köprü olarak o pazar›n beklentilerini de ö¤rencilerimize vermeliyiz, diyoruz. Rusya’n›n kültürünü araflt›r›yoruz. Ö¤rencilerimizi e¤itirken Rusya pazar› konusunda da donatarak haz›rl›yoruz.
in our design classes. Our teachers are very experienced and knowledgable people in their own industries. What’s important is to nurture a student into transforming a thought into an object. Aside from providing CAD-CAM training, we give priority to sculpting, relief and pattern… These nurture creativity. That’s why our students have always been offered jobs. They have never had to seek employment. In this sense, I think we’re an important ring in the chain of this industry. Additionally, Ceyda, the General Coordinator of Bluediamond Jewelry Academy attends our classes throughout the year and in this way, our students have the opportunity to examine the stones made available by Bluediamond. Russia currently looks like the leading market in the industry. We feel that we must also show our students that particular market’s expectations in the jewelry industry. We are researching and studying Russian culture. We are feeding our students with information regarding the Russian market.
Kaç mezun verdiniz flimdiye dek? Yar› zamanl› ö¤rencilerimizi de sayarsak yaklafl›k 50 kadar ö¤renci yetifltirdik. Buras› bir kurs diye geçebilir ama tam olarak bir okul asl›nda. Milli E¤itim Bakanl›¤›’na ba¤l›y›z ve sertifika veriyoruz. Ö¤rencilerin disiplini, ödevlerine özenleri ve devaml›l›klar› çok önemli... Tasar›m sektörün en önemli sorunu, iflin içinden ç›kamad›¤› yer, tasar›m. Bu sadece bizde böyle de¤il, ‹talya’da da flu günlerde bu sorun yaflan›yor. Biz burada at gözlü¤üyle, baz› devlet okullar›ndaki klasik kadrolu e¤itici mant›¤›yla dersler vermiyoruz. Anadolu topraklar› üzerindeki emsalsiz zenginliklerle içiçe yafl›yo-
How many people have graduated so far? If we include our part-time students, roughly 50 people have graduated from our school. This may seem like a course but it’s actually a school. We’re tied to the Ministry of Education and we provide certificates. Discipline, homework and attendance are all very important… The greatest problem that the industry faces is design. The same applies to Italy. We don’t provide narrow-minded education in a classic educational way like some state schools. We are living amongst the unequalled riches of Anatolian lands. We are very lucky… After a certain time, we instruct our sculpture classes at the Archeology Museum. Students are able to smell the history there… We go to Chora, BAHAR / SPRING 2009 G
151
PERA
6/12/09
10:53 PM
Page 3
EĞİTİM / EDUCATION
“Tasar›m sektörün en önemli sorunu, iflin içinden ç›kamad›¤› yer tasar›m”
“The greatest problem that the industry faces is design” ruz. Bu bir flans ve ö¤rencim için çok önemli... Belli bir zamandan sonra heykel derslerimizi Arkeoloji Müzesi’nde veriyoruz. Ö¤renci orada tarihin ta içine giriyor... Kariye’ye, Ayasofya’ya gidiyoruz. Eski mezarlar› inceliyoruz. Göz çok önemli. Ö¤renciyi güzel sanatlarla beslemek ve gözünü gelifltirmek gerekiyor. Ya bu sektöre tasar›mc› yetifltirece¤iz ya da di¤er sektörlerin tasar›mc›lar›n› alaca¤›z. Bu noktada Rotaforte’nin Fuar›’n›n da bizim e¤itimimizdeki yerini vurgulamal›y›m. 2004 y›l›ndan bu yana her sene kat›l›yoruz. Fuar vaktini iple çekiyoruz. Bizim için çok yararl› oluyor. Bizim için e¤itimin bir parças› bu fuar. Eme¤i geçenlere çok teflekkür ediyoruz... Sektörde, önemli yerlere gelmifl ö¤rencileriniz var m›? Var tabii ki birçok yerlerde... Mesela bir ö¤rencim Sevan B›çakç›’n›n yan›nda. 2005’teki Rotaforte Fuar›’nda sergiledi¤imiz bir koleksiyon taklit edilmiflti, yabanc› bir firma yine ö¤rencilerimizin üretti¤i koleksiyonu taklit etti. Bunlar kötü fleyler ama ö¤rencilerimizin üretimleri üzerine de bir fikir veriyor... Endonezya ve ‹sviçre’den bize tasar›mc› talebi geldi, tabii Rotaforte Fuar› sayesinde... Bir ö¤rencimizin üretti¤i bir modelin Kuveytli bir tasar›mc› taraf›ndan sat›n al›nmas› ise çok hofltu... Sektöre koleksiyon haz›rlamak gibi bir katk›m›z daha var. Ö¤rencilerimizden bir grup, flu anda bir firmaya koleksiyon haz›rl›yorlar. ‹yi bir tasar›mc› sizce nas›l olur? Kreatif bir ruhunun olmas› ön koflul. Tafltaki form bile tasar›mc›ya ›fl›k yakmal›. Estetik görüflü kuvvetli, her tür kültürle ilgili, araflt›rmac› ve iyi bir gözlemci olmas›, düflündü¤ü fleyi k⤛da geçirebilmesi çok önemli. ‹flin mutfa¤›n›, imalat› iyi bilmesi gerekiyor. Hedeflerinin büyük olmas› bir de… Bir firmada 09.00-18.00 ifle girmek isteyen kiflilerden genellikle iyi tasar›mc› ç›km›yor. “Ben bilmem kime özel koleksiyon haz›rlayaca¤›m” veya “yurt d›fl›nda yar›flmaya kat›laca¤›m” diyen ö¤renci bana çok heyecan veriyor.
Haghia Sophia. We also examine the old cemeteries. A good eye is very important. Students have to be nurtured with fine arts and need to develop their eye. We’re either going to train designers for this industry or we’re going to take designers from other industries. At this point, I must stress the importance of Rotaforte’s Fair in our education. We have been taking part every year since 2004 and look forward to it each year. It proves quite beneficial for us. The fair is a part of our education. We thank everyone for their efforts…
Do you have any students who are in important places within the industry? Of course, in many places… For example, one of my students is working with Sevan B›çakç›. A collection that we had displayed at the 2005 Rotaforte Fair was imitated, and another foreign firm imitated a collection created by one of our students. These aren’t very positive things but give ideas about our students’ works.… We have had requests for designers from Indonesia and Switzerland, of course, thanks to Rotaforte… And, it was very pleasant when a designer from Kuwait purchased a model that was designed by yet again, one of our students. We also contribute to the industry by preparing collections. A group of our students is currently working on a collection for a firm. What makes a good designer? A prerequisite is a creative spirit. A form on a stone must give a designer an idea. A designer must have a good eye for aesthetics, must be interested in all cultures, must research and be a good observer. A good designer must be able to realize a thought on paper. Again, a good designer must know the basics of the job and know production well. Aiming high is also very important. Generally, a person who wants to work between office hours is never a good designer. It is a student who says “I’m going to prepare a collection for so and so” or “I’m going to take part in a competition abroad” that excites me.
Ayr›nt›l› bilgi için / For more info: : www.perasanat.com.tr www.goldenanatolia.com
152 G BAHAR / SPRING 2009
PERA
6/12/09
10:53 PM
Page 4
IMAMALTINBAS(L )
6/13/09
12:53 PM
Page 1
ROPORTAJ / INTERVIEW
154 G BAHAR / SPRING 2009
IMAMALTINBAS(L )
6/13/09
12:53 PM
Page 2
‹DMM‹B Baflkan› / Chairman of IDMMIB
‹mam Alt›nbafl: “Dünya liderli¤i yolunda bir ad›m daha” Röportaj/Interview Lalehan Uysal
Dünya Kuyumculuk Federasyonu CIBJO'nun 2009 Dünya Mücevher Kongresi’ni ‹stanbul’a getirmeyi baflaran ‹stanbul De¤erli Maden ve Mücevherat ‹hracatç›lar› Birli¤i Baflkan› ‹mam Alt›nbafl, bu organizasyonu “dünya liderli¤i yolunda bir mihenk tafl›” olarak görüyor.
Dünya Kuyumculuk Federasyonu CIBJO'nun bu y›lki kongresinin Türkiye'de yap›lmas› için yo¤un bir çal›flma yapt›n›z. Baflka adaylar da vard› herhalde... Bu süreci anlat›r m›s›n›z? Alt›n ve mücevher sektöründe uluslararas› alanda en büyük örgütlenme olan ve BM ile AB taraf›ndan tan›nan CIBJO Dünya Mücevher Konfederasyonu’nun 2009 Dünya Kongresi’ne ‹stanbul’un ev sahipli¤i yapacak olmas› hiç kuflkusuz ‹stanbul De¤erli Maden ve Mücevherat ‹hracatç›lar› Birli¤i’nin (‹DMM‹B) çok önemli bir baflar›s›d›r. Bu kongre, her y›l dünya mücevher sektörünün önemli bir merkezinde düzenleniyor. ‹stanbul’dan önceki son üç kongre, Güney Afrika, Hong Kong ve Dubai’de yap›ld›. Her y›l düzenlenen kongrede geleneksel olarak bir sonraki kongrenin yeri ve tarihi de karara ba¤lan›yor. 2008 Dünya Mücevher Kongre’sinin düzenlendi¤i Dubai’de de süreç bu flekilde ilerlerken kongreye ev sahipli¤i yapabilmek için iki y›ld›r lobi faaliyetini yürüten ve mücevher sektöründe Hong Kong’a rakip olmaya haz›rlanan Macau’dan gelen teklif Yönetim Kurulu’nun
“Another step towards world leadership” Imam Alt›nbafl, the Chairman of the General Secretariat of Istanbul Mineral and Metals Exporters’ Association (IDMMIB), has guaranteed Istanbul the honor of hosting the 2009 World Jewelry Congress. In his words, this event is the industry’s “touchstone towards world leadership”.
You made significant efforts to ensure that the World Jewelry Confederation’s annual congress took place in Istanbul this year. There were obviously other cities competing… Can you tell us a little about this process? There is no doubt that hosting the World Jewelry Confederation’s 2009 World Congress in Istanbul is a significant success achieved by the General Secretariat of ‹stanbul Mineral and Metals Exporters’ Association (IDMMIB). The World Jewelry Confederation is the largest organization in the Gold and Jewelry industry and is recognized by the UN and EU. The CIBJO World Jewelry Congress that Istanbul will be hosting in 2009 is held in major hubs of the world jewelry industry each year. The last three congresses preceding Istanbul took place in South Africa, Hong Kong and Dubai. A date and city for the Congress is decided upon at each congress for the following year. While the process developed in the same way for the 2008 World Jewelry Congress in Dubai, a proposal to host the Congress from Macau, which was preparing to compete against Hong Kong, was presented to the Board of Directors. During the meetings that I had with Alt›nbafl BAHAR / SPRING 2009 G
155
IMAMALTINBAS(L )
6/13/09
12:53 PM
Page 3
ROPORTAJ / INTERVIEW görüfllerine sunuldu. Bu s›rada Alt›nbafl Mücevherat Grup Baflkan› Say›n Ali Bulut yapt›¤› görüflmeler neticesinde, CIBJO Yönetim kurulu üyelerinin Macau’ya karfl›l›k ‹stanbul önerisine s›cak bakt›klar› izlenimini benimle paylaflt›. O dönemde ‹DMM‹B baflkan vekili oldu¤um için böyle bir giriflimin ‹DMM‹B Yönetim Kurulu karar› ile daha fl›k olaca¤›n› belirttim. Bu aflamada; 2001 y›l›ndan bu yana CIBJO’nun baflkan› olan Dr. Cavallieri de Türkiye’nin ev sahipli¤inden onur duyacaklar›n› ancak ‹DMM‹B’in CIBJO’ya üye olmamas› nedeni ile teklifte bulunamayaca¤›n› söyleyerek konuyu nazik bir flekilde kapatt› ve kongrenin 2009 y›l›nda Macau’da yap›lmas›na karar verildi. Ancak bu dönemde CIBJO’nun yönetiminde önemli a¤›rl›¤› olan Hong
Jewelry Group President Ali Bulut, he informed me that the members of the CIBJO Board of Directors were looking favorably at ‹stanbul as the 2009 Congress host in competition with Macau. As I was the IDMMIB vice chairman at the time, I stated that an initiative like this would be much more impressive if the decision came from the IDMMIB Board of Directors. At that stage Dr. Cavallieri, who has been the Chairman of CIBJO since 2001, stated politely that they would be honored if Turkey hosted the event but as IDMMIB was not a member of CIBJO, they would not make an offer to Turkey and that a decision had therefore been made to realize the 2009 Congress in Macau. However, Hong Kong, which has considerable weight in CIBJO management,
“2009 ‹stanbul Dünya Mücevher Kongresi, sektörümüzün dünya liderli¤i yolunda çok önemli bir kilometre tafl› olacak”
Soldan sa¤a: Mücevher Tan›t›m A.fi. Genel Müdürü Ifl›l Kuru, CIBJO Baflkan› Gaetano Cavalieri, IDMMIB Baflkan› ‹mam Alt›nbafl, IDMMIB Yönetim Kurulu Üyesi Münir Üçkardefl. Soldan sa¤a: Mücevher Tan›t›m A.fi. Genel Müdürü Ifl›l Kuru, CIBJO Baflkan› Gaetano Cavalieri, IDMMIB Baflkan› ‹mam Alt›nbafl, IDMMIB Yönetim Kurulu Üyesi Münir Üçkardefl.
Kong, Macau’da yap›lacak kongreye karfl› örtülü bir muhalefet bafllatarak yönetim üzerinde oldukça etkili oldu. HKJMA Onursal Baflkan› Aaron Shum, ‹stanbul’a kadar gelerek CIBJO Kongresi’nin burada yap›lmas›na destek olacaklar›n› söyledi ve ‹DMM‹B’in zaman geçirmeden resmi baflvuruda bulunmas›n› istedi. Bunun üzerine, CIBJO Baflkan› Dr. Gaetano Cavallieri'yi ‹stanbul Jewelry Show’a davet ettik. Dr Cavalieri CIBJO’ya üye oldu¤umuz takdirde Türkiye’nin Kongre’yi kazanma flans› oldu¤unu belirtti. Bu süreçte Dünya Alt›n Konseyi Türkiye Genel Müdürü Say›n Murat Akman’›n önemli katk›s› oldu. Bunu takiben yap›lan ‹DMM‹B Yönetim Kurulu seçimlerinin ard›ndan yeni yönetim olarak CIBJO üyelik baflvurusu ile birlikte kongreye talip oldu¤umuzu da Yönetim Kuru-
156 G BAHAR / SPRING 2009
began a coveted campaign opposing the congress taking place in Macau. This was quite effective. HKJMA Honorary Chairman Aaron Shum came all the way to Istanbul and said that they would fully support the idea of the CIBJO Congress taking place in Istanbul and urged IDMMIB to make an official proposal as soon as possible. In turn, we invited CIBJO Chairman Dr. Gaetano Cavallieri to the ‹stanbul Jewelry Show. Dr Cavalieri stated that Turkey would have a chance of winning the Congress if we were to become members of CIBJO. I must also add that Murat Akman, the Turkey General Manager of the World Gold Council contributed significantly during this period. This was followed by the IDMMIB Board of Directors elections. As the new management, we applied for CIBJO membership and handed a proposal stating our desire to be the host country of the 2009 Congress. Of course, Macau persisted during this time to organize the Congress. Our struggle continued as well. In September, Münir Üçkardefl, a member of the IDMMIB Board of Directors, continued his meetings with CIBJO Chairman Dr. Cavalieri at the Hong Kong Fair. In November when I was in Dubai, CIBJO’s decision turned in favor of ‹stanbul after long discussions between Dr. Gaetano Cavalieri and Eli Izhakoff, CIBJO Honorary Chairman and World Diamond Council Chairman. The IDMMIB Board of Directors agreed upon the principle agreement made with CIBJO there and ‹stanbul hosting the Congress became definite.
What’s the importance of this Congress taking place in Turkey? The 2009 Istanbul World Jewelry Congress will be an extremely significant milestone in our industry’s journey
IMAMALTINBAS(L )
6/13/09
12:53 PM
Page 4
lu’na bildirdik. Bu süreçte Macau elbette ongreyi düzenleme konusundaki ›srar›n› sürdürdü. Ancak biz de mücadeleyi b›rakmad›k. Eylül ay›nda Hong Kong Fuar›’nda ‹DMM‹B Yönetim Kurulu üyemiz Münir Üçkardefl CIBJO Baflkan› Dr. Cavalieri ile görüflmelerini sürdürdü. Kas›m ay›nda bir vesile ile bulundu¤um Dubai’de Dr. Gaetano Cavalieri, CIBJO Onursal Baflkan› ve Dünya P›rlanta Konseyi Baflkan› Eli ‹zhakoff aras›nda uzun süren görüflmeler sonunda, CIBJO’nun karar› ‹stanbul lehine de¤iflti. Orada CIBJO ile var›lan ilkesel anlaflma, ‹DMM‹B Yönetim Kurulu’nda görüflülerek karara ba¤land› ve ‹stanbul’un kongreye ev sahipli¤i yapmas› kesinleflti
towards world leadership. However, as IDMMIB management, we don’t see the World Jewelry Congress as a final objective, but rather, we see it as a beginning. Seeing as we’re one of the world’s important countries in terms of gold and jewelry production, then we have to have a correct communication strategy in order to have our country properly understood and we have to make well-constructed messages consistent. The 2009 Istanbul World Jewelry Congress is presenting our industry with an extremely important opportunity and I believe that the congress that will take place in May will be the most powerful message our industry has given to the world ever. Another very important point that must be drawn attention to is that IDMMIB will be hosting
The 2009 Istanbul World Jewelry Congress will be an extremely significant milestone in our industry’s journey towards world leadership. Bu Kongre'nin Türkiye'de yap›lmas›n›n önemi nedir? 2009 ‹stanbul Dünya Mücevher Kongresi, sektörümüzün dünya liderli¤i yolunda çok önemli bir kilometre tafl› olacak. Biz ‹DMM‹B yönetimi olarak Dünya Mücevher Kongre’sini nihai bir hedef olarak de¤il, aksine yeni bir bafllang›ç olarak görüyoruz. Mademki biz alt›n ve mücevher üretiminde dünyan›n önemli ülkelerinden biriyiz o halde sektörümüzün ve ülkemizin do¤ru anlafl›lmas› için do¤ru bir iletiflim stratejisi ile do¤ru kurgulanm›fl mesajlar› sürekli hale getirmemiz gerekiyor. 2009 ‹stanbul Dünya Mücevher Kongresi sektörümüze çok önemli bir f›rsat sunuyor, inan›yorum ki may›s ay›nda yap›lacak kongre, sektörümüzün bugüne kadar dünyaya verdi¤i en güçlü mesaj olacak. Üzerinde önemle durulmas› gereken bir di¤er nokta ise; ‹DMM‹B’in ekonomik olumsuzluklar›n yafland›¤› bir dönemde Dünya Mücevher Kongresi’ne ev sahipli¤i yapmas›d›r. Bu, tüm sektörlere örnek olmas› gereken bir baflar› öyküsüdür. Kongrenin ana gündemi nedir? CIBJO, alt›n ve de¤erli madenler, p›rlanta, de¤erli ve yar› de¤erli tafllar ile mücevher üretimi ve da¤›t›m› alan›nda Birleflmifl Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi taraf›ndan kabul edilen tek örgüt olma özelli¤i tafl›yor. 69 ülkeden 120 ulusal meslek örgütünün üye oldu¤u CIBJO mücevher sektöründe en büyük örgüttür. Böyle bir kurumun kongresine ‹stanbul’un ev sahipli¤i yapacak olmas› sektörümüz için çok önemli bir geliflmedir. Dünya mücevher sektörünün kanaat önderlerini buluflturacak kongrenin gündemi esas olarak komisyon toplant›lar›yla flekilleniyor. CIBJO bünyesinde, alt›n ve de¤erli madenler, p›rlanta, de¤erli ve yar› de¤erli tafllar konular›nda çal›fl-
the World Jewelry Congress during a time of economic turmoil. This is a success story that should be an example for all industries.
What’s the main agenda of the congress? The CIBJO is the only association that is recognized by the United Nations Economic and Social Council in the area of gold and valuable metals, diamonds, precious and semi-precious stones and jewelry production and distribution. There are 120 national professional associations from 69 countries that are members of CIBJO, making it the largest organization in the industry. To have an organization like this hold its congress in Istanbul is a hugely important development for our industry. The agenda of the congress, which will bring together the opinion leaders of the world jewelry industry, is actually shaped by the commission meetings. As part of CIBJO, there are committees that will be active on the subjects of gold and valuable metals, diamonds, and precious and semi-precious stones. Additionally, as well as presenting an opportunity for us to share our industry’s experiences that has a history that dates back thousands of years with the world’s most important players, we believe that the congress will be an important platform for bilateral discussions. What sort of participation are you expecting to the Congress? The 2009 Istanbul World Jewelry Congress set off with the idea of being the greatest congress ever organized in terms of content and in terms of participation. With very important speakers and delegates, we will be realizing the congress at the highest standards in order for our industry to give the right messages to Turkey and to the world. As IDMMIB, we believe that we have an especially important responsibility and we are striving to organize the congress in a way befitting both our country and BAHAR / SPRING 2009 G
157
IMAMALTINBAS(L )
6/13/09
12:53 PM
Page 5
ROPORTAJ / INTERVIEW our industry. We are targeting close to 1000 delegates from 69 CIBJO member countries. As well as representatives from the UN and European Parliament, there will of course be important names from the political arena and government.
You said that this Istanbul gathering is just the start. So what will follow? There is no doubt that the 2009 Istanbul World Jewelry Congress is a great step towards world leadership for our industry however, as IDMMIB, our projects aren’t just limited to this. Following the congress, we would like our country to have a role in the CIBJO Board of Directors and subcommittees. In this way, our aim is also to be one of the decision-makers of the jewelry and precious stone industry in the most important platform of the World Jewelry industry.
malar yapacak komiteler var. Ayr›ca kongrenin tarihi binlerce y›la dayanan sektörümüzün tecrübelerini dünyan›n önemli oyuncular›yla paylaflma olana¤› sa¤lamas›n›n yan›nda ikili görüflmeler için de önemli bir platform olacak. Kongre'ye nas›l bir kat›l›m bekliyorsunuz? 2009 ‹stanbul Dünya Mücevher Kongresi’nin gerek içeri¤i gerek kat›l›mc›lar›yla flu ana kadar düzenlenen kongrelerin en büyü¤ü olmas›n› hedefliyoruz. Sektörümüzün yurtiçi ve yurtd›fl›na verece¤i mesajlar›n do¤ru adrese ulaflmas› için kongreyi çok önemli konuflmac›lar ve delegelerle en yüksek
158 G BAHAR / SPRING 2009
Where is the Turkish jewelry industry today? Our industry has become one of the most important players of the World Gold Industry with its performance in the last 20 years in terms of production and exports, branding and retail. The Turkish jewelry industry has always been high in the list internationally in terms of gold demand, production, employment and exports. As an outcome, it is inevitable that Turkey becomes one of the major hubs of the World Gold market. Our industry’s positive developments paved the way for the founding of IDMMIB in 2003. In this way, the process of having a voice over the world has been sped up for the Turkish Gold and Jewelry industry. The Turkish Jewelry Industry’s unique development has played a huge role in our industry enjoying more power in the world markets. Thus, there are nearly 2500 manufacturer companies, more than 30 thousand retail jewelry stores and more than 250,000 employees in our industry today. Aside from this, there is a registered export of close to 2 billion dollars and the same amount for suitcase trading and when you add the same amount to tourist sales, then you have a considerable figure even for the world economy. It must be accepted that when an industry is growing, especially when it’s growing at this rate, the number of problems increase in line with growth. There are especially problems related to our industry being taxed. As IDMMIB, we constantly voice these problems and the practices that bring these problems about. This may just in fact be the first time ever that we are discussing our industry’s problems in all transparency by coming together frequently with relevant ministers and bureaucrats. I sincerely believe that when the necessary legal and tax infrastructure is achieved, the Turkish Jewelry and Jewel industry will have the potential to be the World Leader. As IDMMIB, our sensitivity towards the problems of our industry will continue at the highest level both locally and internationally in 2009 also. The 2009 Istanbul Jewelry Congress is an important sign of this sensitivity and it will be the touchstone that takes our industry towards world leadership.
IMAMALTINBAS(L )
6/13/09
12:53 PM
Page 6
profesyonel organizasyon standartlar›nda gerçeklefltirece¤iz. ‹DMM‹B olarak önemli bir sorumluluk tafl›d›¤›m›za inan›yor ve kongreyi hem ülkemize hem sektörümüze yak›fl›r biçimde gerçeklefltirmek için çal›fl›yoruz. Dünya mücevher sektörünün kanaat önderlerini ‹stanbul’da buluflturacak kongreye; CIBJO üyesi 69 ülkeden 1000’e yak›n delegenin kat›lmas›n› hedefliyoruz. BM ile Avrupa Parlamentosu’ndan yetkililerin yan› s›ra elbette siyaset dünyas›ndan ve hükümetten önemli isimlerin kat›l›m›n› bekliyoruz. ‹stanbul buluflmas›n›n bir bafllang›ç oldu¤unu söylüyorsunuz. Peki, bunun ard›ndan neler gelecek? 2009 ‹stanbul Dünya Mücevher Kongresi sektörümüzün dünya liderli¤i yolunda çok büyük bir ad›md›r. Ancak ‹DMM‹B olarak projelerimiz bununla s›n›rl› de¤il. Biz kongreyi takiben ülkemizin CIBJO Yönetim Kurulu ve alt komisyonlar›nda da görev almas›n› arzu ediyoruz, bu sayede Dünya mücevher sektörünün en önemli platformunda kuyumculuk ve de¤erli tafllar sektörünün karar vericilerinden biri olmay› hedefliyoruz.
Dünya Kuyumculuk Konfedasyonu The World Jewelry Confederation Dünya Kuyumculuk Konfederasyonu CIBJO, mücevher alan›ndaki dünyan›n en eski organizasyonudur. Kökleri, 1926 y›l›na kadar uzanan Avrupa menfleli BIBOA’nun yeniden yap›land›r›lmas›yla 1961 y›l›nda kurulmufltur.
Türkiye, mücevher sektöründe nas›l bir yerde? Sektörümüz, son 20 y›lda üretim ve ihracatta, markalaflma ve ma¤azalaflmada gösterdi¤i performansla Dünya alt›n sektörünün en önemli oyuncular›ndan biri oldu. Dünyada üretilen alt›na olan talepte, üretim, istihdam ve ihracatta hep ilk s›ralarda yer al›yoruz. Türkiye’nin Dünya alt›n piyasas›ndaki merkezlerden biri olmas› kaç›n›lmaz. Sektörümüzle ilgili olumlu geliflmeler 2003 y›l›nda ‹stanbul De¤erli Maden ve Mücevherat ‹hracatç›lar› Birli¤i’nin kuruluflunun önünü açt›. Böylece sektörün dünyada söz sahibi olma süreci h›zland›. Sektörümüzün dünya pazarlar›nda güç kazanmas›n›n ard›nda, Türk kuyumculuk sektörünün efline az rastlanan bir flekilde geliflmesinin büyük pay› var. Sektörümüzde bugün 2500’e yaklaflan üretici firma, 30 binden fazla perakende kuyumculuk ma¤azas› ve 250 binden fazla personel bulunuyor. 2 milyar Dolar’a yaklaflan kay›tl› ihracat, yine ayn› miktarda bavul ticareti ve bir o kadar turistik sat›fl, dünya ekonomisi için bile hat›r› say›l›r bir büyüklük. Bir sektör büyürken, hele bu kadar h›zl› büyürken, sorunlar›n say›s› da ayn› paralelde artar. Özellikle sektörümüzün vergilendirilmesi ile ilgili birçok s›k›nt› var. ‹DMM‹B olarak bu s›k›nt›lar› ve s›k›nt› yaratan uygulamalar› s›kça dile getiriyoruz. Belki ilk kez, ilgili bakanlar ve bürokratlarla s›k s›k bir araya gelerek sektörümüzün sorunlar›n› tüm fleffafl›¤› ile dile getiriyoruz. Gerekli yasal ve vergisel alt yap› sa¤land›¤›nda da Türk kuyumculuk ve mücevherat sektörünün Dünya lideri olabilecek potansiyeli bulundu¤una yürekten inan›yorum.‹DMM‹B olarak sektörümüzün sorunlar›na olan duyarl›l›¤›m›z hem yurtiçinde hem yurtd›fl›nda 2009 y›l›nda da en üst düzeyde devam edecek. 2009 ‹stanbul Dünya Mücevher Kongresi duyarl›l›¤›m›z›n önemli bir simgesi olarak, sektörümüzü dünya liderli¤ine götürecek yolda bir mihenk tafl› olacak.
Mücevher dünyas›n›n Birleflmifl Milletler’i kabul edilen ve 40’›n üzerinde ülkenin temsil edildi¤i CIBJO’nun y›ll›k kongreleri de, mücevher endüstrisine yön veren en büyük organizasyon olarak bilinir. Birleflmifl milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi’nin üyesi olan ve baflkanl›¤›n› 2001 y›l›ndan bu yana Dr. Gaetano Cavalieri’nin yapt›¤› CIBJO’nun 2009 y›l› kongresinin ‹stanbul’da düzenlenme karar›, tüm dünya mücevher endüstrisinin dikkatini çekti. CIBJO – The World Jewelry Confederation is the oldest organization within the jewelry industry. It was founded in 1961 when BIBOA, which has a history dating back to 1926, was restructured. CIBJO is regarded as the United Nations of the jewelry arena and represents over 40 countries. Its annual congress is recognized as the greatest event that provides direction to the jewelry industry. Dr. Gaetano Cavalieri has been the Chairman of CIBJO since 2001. He is also a member of the United Nations Economic and Social Council. The CIBJO’s decision to select Istanbul as the host of the 2009 annual congress has drawn the attention of the international jewelry industry.
BAHAR / SPRING 2009 G
159
IKO
6/13/09
12:55 PM
Page 1
RÖPORTAJ / INTERVIEW
160 G BAHAR / SPRING 2009
IKO
6/13/09
12:55 PM
Page 2
‹KO Baflkan› / Chairman of I CJ
Alaattin Kamero¤lu: “Sektörün kalbi ‹stanbul’da at›yor” “The heart of the industry beats in ‹stanbul” Küresel mali krizin kuyumculuk sektörünü delip geçti¤ini söyleyen ‹stanbul Kuyumcular Odas› (‹KO) Baflkan› Alaattin Kamero¤lu, “Bar›fl ortam›nda herkes idare eder, önemli olan savafl s›ras›nda ayakta kalmakt›r” diyor.
‹stanbul Chamber of Jewelry (ICJ) Chairman, Alaattin Kamero¤lu, who states that the jewelry industry has been hit hard by the global economic crisis says, “Everyone manages in environments of peace but what’s important is to be able to survive during war.” Röportaj/Interview Lalehan Uysal ‹stanbul kuyumcular sektörü ne büyüklükte bir sektör? ‹ç pazar ve ihracat rakamlar›ndan söz eder misiniz? Türkiye’de en önemli zorluklardan biri rakamlar› kay›t alt›na almak, istatistik ç›kartmakt›r. Herkesin ne üretti¤ini, ne satt›¤›n› bilmek ne yaz›k ki mümkün de¤il. Ancak ‹hracatç›lar Birli¤i’nin ve Alt›n Borsas›’n›n rakamlar›na bakabilirsiniz. ‹thalat› ö¤renmek için de gümrü¤e gitmek laz›m. 2008 bafl›ndan, yani Yetkili Ayarevleri uygulamas› bafllad›¤›ndan bu yana art›k sektörde ne oldu¤unu bilmek mümkün de¤il. 2008 y›l› ihracat, ithalat rakamlar›n› bilmiyorum. 2008’in son çeyre¤inde yaflanan küresel mali krizle ihracat›m›z son üç dört y›la k›yasla miktar baz›nda %30-40 oran›nda düfltü. ‹thalat ise miktar baz›nda %25 artt›. Bu rakamlar dünyada nas›l bir büyüklü¤e tekabül ediyor? ‹fllenmifl alt›n ihracat›nda ikinciydik, üçüncülü¤e düfltük. Hindistan bizi geçti. Sektörel kapasite olarak dünyada afla¤› yukar› dördüncüyüz. Küresel mali kriz sektörü nas›l etkiledi? Odan›zda rakamsal veriler var m›? fiu anda ifller çok durgun. Küresel mali kriz bizi deldi geçti. Her gün 150-200 kiflinin iflsiz kald›¤› bir sektörden söz ediyoruz. Yeni aç›lan firma hiç yok, kapatan da mutlaka var-
How large an industry is the ‹stanbul jewelry industry? Can you please provide figures regarding the domestic market and exports? One of the greatest difficulties in Turkey is to record figures and put together statistics. It’s unfortunately not possible to learn what people are producing and what they’re selling. However, you can look at the ‹stanbul Exporters’ Association and the Gold Exchange figures. To find out about exports you have to go to customs. Since the beginning of 2008, that is, since the Authorized Fire Assay Offices practices commenced, it’s been impossible to know what’s going on in the industry. I don’t know the export, import figures for 2008. The global economic crisis experienced in the last quarter of 2008 has decreased our exports by 30-40% compared to the last three, four years on a volume basis. Imports however have increased by 25% based on volume. What do these figures mean on an international level? We were second in treated gold exports and now we’re third. India has passed us. In terms of industry capacity, we’re approximately fourth in the world. How has the global economic crisis impacted the industry? Does the Chamber have numerical data? BAHAR / SPRING 2009 G
161
IKO
6/13/09
12:55 PM
Page 3
RÖPORTAJ / INTERVIEW
“‹stanbul’da imalat taraf›nda 30-40 bin kifli var. Toplamda ise Türkiye’de 250 bin kifli çal›fl›yor kuyumculuk sektöründe”
“There are 30-40 thousand people in manufacturing in ‹stanbul. In total however, there are 250 thousand people working in the jewelry industry in Turkey” d›r. Büyük firmalar büyük olmak için y›llar›n› vermifllerdir, o nedenle dayan›kl›d›rlar. Krizden etkilenebilirler ama çok büyük risklere girmemifllerse y›k›lmazlar. Oda baflkan› olarak beni büyüklerden çok orta ve küçük ölçekli iflletmeler ilgilendiriyor. Büyüklerin her yerde kendilerini kurtarma flanslar› var. Fuarlarda, yurtd›fl›nda, yurtiçinde... Ama küçükler eziliyor. Sektörün istihdam rakamlar› nedir? ‹stanbul’da imalat taraf›nda 30-40 bin kifli var. Toplamda ise Türkiye’de 250 bin kifli çal›fl›yor kuyumculuk sektöründe. ‹hracat›n %80’i ‹stanbul kökenli. Türkiye’de 30 bin
162 G BAHAR / SPRING 2009
There is currently very little activity. The global economic crisis has heavily impacted us. We’re talking about an industry in which 150-200 people are being left unemployed daily. There are no newcomers to the industry and there are most certainly companies that have closed down. Large companies have given their years in order to grow and that’s why they are able to resist. They may be impacted by the crisis but they won’t cave in if they haven’t taken significant risks. As the chairman of the Chamber, I’m much more interested in medium-sized and small businesses. The large ones have a much greater chance of surviving – at fairs,
IKO
6/13/09
12:55 PM
Page 4
kuyumcu varsa bunun 6 bini ‹stanbul’da. Sektörün kalbi ‹stanbul’da at›yor. Biz Türkiye kuyumcu odas› gibi çal›fl›yoruz. Bu mali kriz için bir ön haz›rl›¤›n›z oldu mu? Bu krizi en az hasarla atlatmak ve f›rsata çevirmek için ‹KO sektöre önerilerde bulundu mu? Krizin ayak sesleri 2008’in bafl›nda vard›. Hatta 2007 y›l›nda Avrupa’da bir durgunluk yafland›. Alt›n›n yükselmesiyle tak› talebi düflme e¤ilimine geçmiflti. Avrupa’da sinsi bir tüketim s›k›nt›s› vard› asl›nda. 2008’de parti kapatma olay›n›n yaratt›¤› bir gizli kriz yafland› Türkiye’de. Ancak yaz mevsimine, dü¤ün, niflan ve mahsul al›m sezonuna denk geldi¤i için bu kriz fark edilmedi. Sonras›nda ramazan vard› ki o dönemde talep hep düfler zaten. Bir ad›m sonras›nda ise küresel kriz patlay›nca bize te¤et geçmedi, deldi geçti. Hesapl› gidenler ayakta kald›. Riske girenler sars›ld›. Önerilerimize gelince, yar›n yang›n ç›kacakm›fl gibi yang›n söndürme cihazlar›n› taze tutmak gerek. Aya¤›n›z› yorgan›n›za göre uzatmal›s›n›z, yorgan bile¤inize kadar ç›kmal›, dizlerinize kadar ç›karsa romatizma olursunuz. Bunun d›fl›nda ticaret serbesttir. Herkes istedi¤ini yapabilir. Biz ‹KO olarak ilkbaharda özellikle küçük ve orta ölçekli firmalar için bir toplant› yapmay› planl›yoruz. Bu toplant›da neler yap›lmas› gerekti¤ini, yurtiçi ve yurtd›fl› iliflkilerinde ne tür tedbirler almak gerekti¤ini konuflaca¤›z. Buna sektörün ihtiyac› var. Bar›fl ortam›nda herkes idare eder, önemli olan savafl s›ras›nda ayakta kalmakt›r. Öte yandan kriz dönemleri suiistimalleri de beraberinde getiriyor. Bahardaki toplant›m›zda bunlar›n hepsini konuflaca¤›z.
Sektörün ÖTV baflta olmak üzere bir tak›m problemleri var. Bu konudaki çabalar›n›z› biliyoruz... Alt›n Zirvesi’nde verdi¤iniz rakamlara göre 2007’de 11 milyon dolarl›k tafl ithalat› sonucu 2,2 milyon Dolar ÖTV al›nm›fl. 2008’de ÖTV rakam› ne oldu? ‹fllerin durgunlu¤u nedeniyle ÖTV 2008’de mutlaka düflmüfltür. Böyle devam ederse sektör 2007 y›l› ÖTV’sinin dörtte birini bile bulamayacak. Bu konudaki mücadelemizi sürdürece¤iz, çünkü ÖTV bizim hareket kabiliyetimizi daralt›yor. Umudumuzu yitirmiyoruz, hakl› mücadelemizi her zaman sürdürece¤iz.
abroad, and nationally… The small ones however get crushed. What are the industry’s employment figures? There are 30-40 thousand people in manufacturing in ‹stanbul. In total however, there are 250 thousand people working in the Turkish jewelry industry. 80% of exports originate in ‹stanbul. If there are 30 thousand jewelers in Turkey, 6 thousand of these are in ‹stanbul. The heart of the industry beats in ‹stanbul. So we can say that we operate like the Turkey chamber of jewelry.
Did you prepare for this economic crisis? Did ICJ make any suggestions to the industry regarding how to be least impacted and how to turn this period into an opportunity? We could feel the crisis in early 2008. In fact, Europe experienced inactivity in 2007. With gold prices rising, demand for jewelry was experiencing a declining trend. There was actually sly consumption distress in Europe. A hidden crisis was experienced due to the closing of a party in 2008 in Turkey. However, this crisis went unnoticed because it came in summer during the time of weddings, engagements and crop buying season. It was followed by Ramadan when demand always decreases. Then when the global economic crisis broke out, it hit our industry hard. Those who were careful survived and those who took risks, were shaken. As for our suggestions, well, you have to keep your fire extinguishers operational as if a fire could break out tomorrow. You must act accordingly with your finances. Aside from this, trade is free. Everyone can do as they wish. As the chamber however, we are planning a meeting in spring for small and medium-sized businesses especially. We will be discussing what needs to be done and what sort of measures should be taken in both domestic and international relationships. The industry needs this. Everyone manages in environments of peace but what’s important is to survive during war. On the other hand, periods of crisis bring corruption together with it . We will discuss all of these points at our meeting in spring. The industry has some problems with private consumption tax (PCT) leading the way. We’re aware of your efforts in this regard… According to the figures you provided at the Gold Summit, 2.2 million dollars in private consumption tax was paid for 11 million dollars in stone imports in 2007. What was the PCT figure in 2008? Due to the inactivity in the industry, the PCT has more than likely decreased in 2008. If it continues this way, the industry will not achieve even a quarter of the 2007 PCT. We will continue our fight regarding this subject because the PCT limits our ability to move. We’re not losing hope and we will always continue our rightful struggle. BAHAR / SPRING 2009 G
163
YAYINLAR(LA)
6/12/09
10:58 PM
Page 1
DOSYA / FILE
Ka¤›ttan Vitrinler ...
164 G BAHAR / SPRING 2009
YAYINLAR(LA)
6/12/09
10:58 PM
Page 2
Sektörün Yay›nlar› Printed Windows Industry Magazines Onlar kuyumculuk sektörünün k⤛ttan vitrinleri. Hepsi ortak bir amaç için çal›fl›yor; gittikçe kurumsallaflan sektörün iletiflim platformu olmay› hedefliyorlar. Sektör için yay›n yapan gazete, dergi ve rehberlere bu yay›nlar› üretme fikrinin nas›l ortaya ç›kt›¤›n›, sektöre katk›lar›n›n neler oldu¤unu, yeni fikirleri ve hayallerini, sektörden beklentilerini ve yay›n› haz›rlarken ne tür zorluklarla karfl›laflt›klar›n› sorduk.
They are the shop windows of the jewelry in print. They all work with a common goal; to become a communication platform for an industry that is gradually becoming corporate. We asked industry newspapers, magazines and guides how the idea to produce these publications came about, what their contributions to the industry are, their new ideas and aspirations, their expectations and the difficulties they experience preparing a publication. Alt›n Dünyas› (World of Gold) / Tamer Coflkun-Cihan Encan
“Kamuoyu, bürokrasi ve d›fl dünya ile iletiflimin yolunu açt›k” “We have paved the way for communication with the public, bureaucracy and outside world” Sektörde son 10 y›lda yaflanan geliflmeler, sektörün bir sesi olma gereklili¤ini do¤urdu. Buradaki bofllu¤u fark ederek, sektörün kendi içindeki bilgi ak›fl›n› sa¤l›kl› hale getirmek için böyle bir yay›n›n gereklili¤ine karar verdik. Sektör için bir rehber niteli¤i tafl›d›¤›m›z›, yol gösterdi¤imizi, bir tak›m konular› ayd›nlatt›¤›m›z› düflünüyoruz. Sektörün kendi içinde haberleflmesinin yan› s›ra Alt›n Dünyas›, kamuoyu, bürokrasi ve d›fl dünya ile iletiflim kurman›n yolunu da açt›. Bundan sonraki çal›flmalar›m›zda sektörün özellikle d›fl dünyaya aç›lmas›na a¤›rl›k verece¤iz. ‹yi bir gazete yapt›¤›m›za inan›yor ve hak etti¤i yerde olmas›n› hayal ediyoruz. Sektörün yay›nlar›na sahip ç›kmas› gerekiyor. Yay›nlar›, d›fla aç›lmada ve ayd›nlanmada bir pencere olarak kullanmalar› gerekiyor. Firmalar›n bilgi ak›fl›nda gecikmesi, yaflad›¤›m›z en büyük zorluk.
The developments experienced in the industry in the last 10 years necessitated a voice in this industry. Seeing the void in this area, we decided that it was necessary to publish a magazine that would enable healthy flow of information. We believe that we act as a guide, show the way for the industry and enlighten it in certain subjects. Alt›n Dünyas› has also paved the way for communication with the public, bureaucracy and the outside world. From now on, we will especially focus on the industry extending to foreign markets in our publication. We believe that our magazine is good and hope that it will receive its rightly dues. The industry has to embrace its publications. They should use publications as a way to open out to foreign markets and for enlightenment. The greatest problem we face is delayed information flow of companies. BAHAR / SPRING 2009 G
165
YAYINLAR(LA)
6/12/09
10:58 PM
Page 3
DOSYA / FILE
Dreams Türkiye / U¤ur Vanl›
“Dünyay› Türkiye’ye, Türkiye’yi dünyaya tafl›may› amaçl›yoruz” “Our objective is to carry the world to Turkey and Turkey to the world” Uluslararas› mücevher ve saat markalar›n›n ülkemizde ma¤aza açmalar› ile beraber kaliteli ve uluslararas› bir yay›na ihtiyaç duyulmaya bafllanm›flt›. Ülkemizin de¤erli mücevher markalar›n›n da yurtd›fl›na aç›lma iste¤i, mücevher ve saat sektöründe lüks segmentte yay›n yapan bir derginin ülkemizde yay›nlanm›yor olmas› Dreams Türkiye’nin do¤ufl nedenleridir. ‹lk say›m›z› Aral›k 2007 y›l›nda ç›kard›k. Üç ayda bir yay›nlanan Dreams Türkiye, dört magazin bir özel albüm ekiyle beraber y›lda befl özel say›s› olan sektörümüzdeki lisansl› tek uluslararas› lüks mücevher ve saat dergisidir. Dreams Türkiye olarak bizim misyon ve vizyonumuz dünyay› Türkiye’ye, Türkiye’yi dünyaya tafl›makt›r. Bu amaçla her say›m›zda minimum yüz sayfa yurtd›fl› bilgileri yer al›r. Biz de ülkemizdeki geliflmeleri altm›fl-seksen sayfa ekleyerek aktar›r›z. Dergimiz birçok uluslararas› fuarda da¤›t›l›yor ve Dreams’in uluslararas› VIP müflterilerine gidiyor. Bizim dergimiz sayesinde yurtd›fl› Türkiye hakk›nda detayl› bilgi edinmifl oluyor. Dreams Dubai edisyonunu ç›karmak istiyoruz. Bunun için çal›flmalar›m›z› bafllatt›k. San›r›m ilk say›s›n› 2009’un son ay›nda yay›nlayaca¤›z. Sektördeki firmalardan markalar›na yat›r›m yapmalar›n›, y›lda en az›nda iki kez hikâyesi olan koleksiyon üretmelerini ve bunlar› anlatan, foto¤raflayan tan›t›m kitlerini uluslararas› standart ve kalitede haz›rlamalar›n› bekliyoruz. Bu konuda uluslararas› a¤›m›z ve ba¤lant›lar›m›zla yard›ma haz›r›z. Firmalar›n tan›t›m kitlerinin kalitesinin düflüklü¤ü ve hikâyelerinin aktar›m›nda zay›f ve yetersiz kal›nmas› yay›nc› olarak bizi zorluyor.
A need for a high quality, international publication prevailed with the opening of international jewelry and watch brand stores. And the desire of Turkey’s valuable jewelry brands to open out to foreign markets was one of the reasons of the birth of Dreams Türkiye, a publication directed at the luxury segment of the jewelry and watch industry. We published our first issue in December 2007. Dreams Türkiye, which is a quarterly magazine, is the only registered international luxury jewelry and watch magazine. With four magazines and a special album supplement… Our mission and vision as Dreams Türkiye is to carry the world to Turkey and Turkey to the world. With this objective, a minimum of hundred pages of international news is published. And we add sixty-eighty pages of news from Turkey. Our magazine is distributed at many international fairs and is sent to Dreams’ international VIP clients. Thanks to our magazine, foreigners are informed in detail of what’s going on in Turkey. We want to publish a Dreams Dubai edition. We started working on it already. I think we will publish the first issue in the last month of 2009. We expect industry firms to invest in their brands, produce at least two collections per year and prepare high quality marketing kits describing their collections with visuals at international standards. We are ready to assist them in this subject using our international network and connections. The low quality of marketing kits and their weakness in relaying their stories make it difficult for us as publishers.
Golden Book / Ayflegül Kartal
“Üreticinin, toptanc›n›n ve perakendecinin buluflma noktas›y›z” “We’re the meeting point of manufacturers, wholesalers and retailers” Golden Book’u yay›mlama fikri 1997 y›l›nda ortaya ç›kt›. O zamanlar reklam fikri pek geliflmifl de¤ildi. Fazla yay›n da yoktu. Gold Book, firmalar›n reklamlar›ndan oluflan, haber ve magazin içermeyen bir ticari referans katalogu. Üreticinin, toptanc›n›n ve perakendecinin bir buluflma noktas›. Golden
166 G BAHAR / SPRING 2009
The idea to publish Golden Book was bo›n in 1997. Back then, advertising was not a developed concept. There were very few publications. Golden Book is a business reference catalogue. Golden Book is a meeting point of manufacturers, wholesalers and retailers. We publish visuals of the most recent products, and ads. The magazine does not provide news or magazine
YAYINLAR(LA)
6/12/09
10:58 PM
Page 4
Book’ta son ç›kan ürünlerin görsellerini yay›ml›yoruz. Amac›m›z firmalar›n yeni ürünlerini sektörle paylaflmalar›. Bu misyonu 13 senedir sürdürüyoruz. Sektör, yay›nlar›n› yük olarak alg›lamamal›. Amerikal›lar›n sayfas› 7 bin dolar olan JCK türü bir yay›n›m›z olmas›n› istiyorum art›k. En çok yaflad›¤›m›z problem zaman… Çünkü firmalar ürünlerini fuar öncesi haz›rl›yorlar, çekim ve grafik tasar›m için bize fazla vakit kalm›yor.
content. Our objective is for firms to share their new products with the industry and we’ve been continuing this mission for 13 years. The industry should not perceive its publications as a burden. I want our publication to be something like the American JCK which charges 7 thousand dollars per page. The problem that we face the most is time… Firms prepare their products just before a fair and there is very little time left for photo shoots and graphic design.
Golden Guide / Melek Yaz›c›
“Sektör sayemizde isim ve kartvizit aram›yor” “Thanks to us, the industry doesn’t seek names and business cards” 12 y›ld›r sektörün içindeyim. Müdürlü¤ünü yapt›¤›m firma kapan›nca, sektörden de bu yönde talep gelince bir Türkiye rehberi yay›mlamaya karar verdim. ‹lk rehberi perakendeci, toptanc› ve imalatç›lar› ayr› kategorilerde toplay›p alt› yüz sayfa olarak yay›mlad›k. Y›l 2003’tü. ‹stanbul rehberi haz›rlay›p, Türkiye bilgilerini CD olarak vermeye bafllad›k. Golden Guide, hem rehber hem de reklam içermesi nedeniyle ticari bir katalog mant›¤› tafl›yor. Rehberimizde dökümcüler, imalatç›lar düzenli olarak s›raland›. Ne aran›yorsa onun bilgilerine kolayca ulafl›labiliyor. Sektör, rehber sayesinde art›k isim ve kartvizit aram›yor. Toptanc›lar arad›klar› ürünlere daha kolay ulafl›yor. ‹lk ç›kt›¤›m›zda senede bir yay›ml›yorduk, daha büyük bir kitleye ulaflmak için 6 ayda bir yay›mlamaya bafllad›k. Türkiye’nin her yerinden rehbere kaydolmak veya bir önceki katalogumuzu almak için ar›yorlar. Rehberimize kaydolman›n herhangi bir maddi bedeli yok. Dergi de¤iliz, tümüyle ticari bir katalog de¤iliz. Bu farkl›l›¤› sektöre biz getirdik ve bugüne dek on üç say› haz›rlad›k. Bölgesel rehberler üretmeyi planl›yoruz. Yedi bölge, ya da birkaç bölgeyi içeren rehberler. Bizim rehberin verilerine göre Türkiye’de k›rk befl-elli bin kuyumcu var. Biz en çok 7 bin adet basabiliyoruz. Golden Guide, reklamla destekleniyor, baflka bir geliri yok. Sektörümüz reklama çok uzak, bu nedenle onlar› ikna etmekte çok zorlan›yoruz. Sektörün birlik içinde olmas›n› bekliyoruz.
I’ve been in the industry for 12 years. When the firm that I was a manager at closed down, and demand along this line came from the industry, I decided to publish a Turkey guide. We published the first issue as six hundred pages of retail, wholesale and manufacturers listings as a guide. It was 2003. Then we prepared an Istanbul guide and started to present Turkey information in the form of a CD. As both a guide and advertorial content, Golden Guide is a trade catalogue. Founders, manufacturers are all listed in our guide regularly. You can find whatever you’re looking for easily. The industry no longer needs to seek name and business cards. Wholesalers now easily find the products they are looking for. We were only publishing one issue per year when we first came out. There are many people from all around Turkey who phone to register for the guide and obtain a copy of our previous catalogue. We do not ask for any fees to list something in our guide. We have published 13 issues until now. We are planning regional guides. Guides that cover 7 regions or just a few regions... According to our guide data, there are fourtyfive-fifty thousand jewelers in Turkey however, we can only print 7 thousand copies. Golden Guide is supported only by advertising revenue. Our industry is very distant to advertising and that’s why we have great difficulty trying to convince them. We expect the industry to be united.
YAYINLAR(LA)
6/12/09
10:58 PM
Page 5
DOSYA / FILE
Golden Life / Hasan Can
“Sektörü birbiriyle tan›flt›rd›k” “We have introduced the industry to each other” Tercüman, Hürriyet, Günayd›n, Sabah gazeteleri ve Kad›nca dergisinde Kapal›çarfl› sorumlusu olarak çal›flt›m; 35 y›ld›r sektörün içindeyim. Kapal›çarfl› esnaf› birbirini tan›r, ama kim ne yap›yor, ne üretiyor, ne sat›yor pek bilinmezdi. Bu durum bana sektörde ciddi bir haber gazetesinin eksikli¤ini hissettirdi. 2000’li y›llara do¤ru sektör kurumsallaflmaya bafllay›nca bu ihtiyaç iyice belirginleflti. Golden Life’›, sektörün iletiflim platformu olmas› amac›yla dört sene önce yay›mlamaya bafllad›k. Sektör taraf›ndan sevildi, benimsendi. Sektörü birbiriyle tan›flt›rd›. Hem kim ne yap›yor ö¤renildi, hem ortaya ç›kan ürünler görüldü. Tabloid boy gazetemiz Golden Life’›n yan› s›ra flimdi bir de dergi yap›yoruz, ad› Gold Business. ‹lk say›s›n› mart ay›nda yay›mlamay› planl›yoruz. Biz yay›nc›lar da sektörle birlikte büyüyoruz. Sektörden beklentimiz dünya lideri olmas›. Haberleri ve reklamlar› al›rken yaflad›¤›m›z gecikmeler de bizi zora sokuyor.
I worked as the person responsible for the Grand Bazaar for Tercüman, Hürriyet, Günayd›n, and Sabah newspapers and Kad›nca magazine. I have been in the industry for 35 years. The shop owners and craftsmen at the Grand Bazaar all knew each other but no one knew who produced what and what was sold. This situation instigated a need for a serious newspaper featuring news. When the industry began becoming corporate towards the 2000, this need became even more apparent. We started to publish Golden Life four years ago with the objective of being the industry’s communication platform. It has been well received and embraced by the industry. It has introduced the industry to each other. People learned what others were doing and products made were showcased. Along with Golden Life, we are also putting together a magazine called Gold Business planned to be published in March. We publishers are growing together with the industry. Our expectation of the industry is it’s being a world leader. The delays we experience with news and ads is always a problem.
Gold Magazine / Murat Küçüky›lmaz
“Model odakl› bir trend dergisiyiz” “We’re a trend magazine focused on designs.” Diapozitif yay›nc›l›k olarak sektörde bir trend dergisi ihtiyac› görerek bafllad›k Gold Magazin’i yay›nlamaya. 20 y›ll›k yay›n geçmifli olan Diapozitif olarak 2003 y›l›nda yay›nlamaya bafllad›¤›m›z Gold Magazine iki ayl›k bir dergi, aktüel bir yay›n olarak sektöre hizmete devam ediyor. Gold Magazine genel olarak sektörün sorunlar› ve tart›flmalar› d›fl›nda model odakl› bir trend dergisi olmay› hedefledi. Tasar›mdan üretime, çizgide sektörün nabz›n› tutmak istedi.Yay›n›m›zla ilgili sektörel anlamda arad›¤›m›z› bulduk diyebiliriz ama sektörün yap›sal de¤iflimi bizi son tüketiciye yönelik projeler haz›rlamaya yöneltti. Sektöre bu anlamda bir müjdemiz var. Sektörden beklentilerimizi etkileyecek en önemli geliflme, içinde bulundu¤u zor flartlar›n afl›lmas› sonras›nda flekillenecek. Talep elastikiyeti çok fazla olan alt›n ve p›rlanta, sektöre tüketim
168 G BAHAR / SPRING 2009
Diapozitif realised the need for an industry trend magazine. With 20 years of publishing experience, Diapozitif has been publishing Gold Magazine bi-monthly since 2003 as an actuality publication for the industry. Aside from featuring industry problems and subjects of discussion, Gold Magazine is generally a trend magazine focused on designs. The idea was to keep the industry’s pulse from design to production. In terms of industry, we have found what we were looking for but the structural changes within the industry have led us to prepare projects directed at the end consumer. In this regard, we have good news for the industry. It will be shaped after overcoming the current tough conditions because gold and diamonds, which have exaggerated demand elasticity, is currently experiencing tough times in terms of consumption within the industry. The subject that we have most difficulty with when
YAYINLAR(LA)
6/12/09
10:59 PM
Page 6
anlam›nda flu s›ralar zor günler yaflat›yor. Yay›n› haz›rlarken en çok s›k›nt› çekti¤imiz konu, sektörde yay›n fazlal›¤›ndan dolay› yaflanan bilgi kirlili¤i. Sektörün bu kadar yay›n› ne içerik, ne de mali olarak kald›rd›¤›n› söyleyemeyiz.
preparing the publication is information pollution due to the exaggerated number of industry magazines that are available. We have to admit that this industry doesn’t have enough content or financial power to support so many publications.
Gold News - ‹KOVizyon - Golden Shine / Nesim Ak›n
“Sektör için var›z” “We exist for the industry” Kuyumculu¤un geliflmesine paralel olarak sektörel yay›nlara htiyaç duyuldu. Türk kuyumculuk sektörünün ilk bilinen yay›n›; 1990’l› y›llarda birkaç sektör mensubunun öncülük etti¤i ‘Alt›n Haberler’ gazetesidir. Alt›n Haberler gazetesi firmalar›n ve sektörün tan›t›m› için ortaya ç›kt›. Belli bir yay›n aral›¤› olmayan bu tabloid gazete, bir süre sonra bu önemli görevi sektörün öncü temsilcisi olan ‹stanbul Kuyumcular Odas›’na devretmifl oldu. Alt›n Haberler, böylece ‘Gold News’ dergisine dönüfltü. Gold News, 18 y›ld›r sektörü yurt içinde ve yurt d›fl›nda tan›tmak, trend ve yenilikleri ilk elden yans›tmak, Anadolu’nun zengin mücevher tarihi ve kültürünü anlatmak gibi ifllevlerinin yan› s›ra, h›zla geliflen ve büyüyen Türk kuyumculu¤unun ihtiyaç duydu¤u mesleki ve ekonomik altyap› bilgilerine de genifl yer ay›r›yor. Sektörün yay›nc›l›ktaki amiral gemisi Gold News dergisi, bugün 18. yafl›nda… 1991 y›l›ndan beri hiç ara vermeden sektörün yerli ve yabanc› oyuncular›yla bulufluyor. ‹ki ayda bir Türkçe ve ‹ngilizce yay›mlanan Gold News’un flu anda 171. say›s› haz›rlan›yor. ‹KO Bülten ve yeni ismi ‹KO Vizyon’a gelince… H›zla globalleflen dünyada iletiflimin önemi artt›. Ayn› sektörde çal›flan ve ayn› sorunlar› paylaflanlar aç›s›ndan iletiflim kurabilmek hayati öneme sahip. ‹flte, ‹stanbul Kuyumcular Odas› da bu ihtiyaçtan yola ç›karak, yaln›zca ‹stanbul’dakileri de¤il, Türkiye’deki tüm meslektafllar› kapsayacak bir yay›n organ› ç›karma ihtiyac› duydu. Y›l 2002’ydi. 2007 y›l›na kadar ‹KO Bülten olarak ç›kan yay›n, 2007 y›l›ndan bu yana zengin bir içerik kazanarak ‹KO Vizyon ad›yla yay›n hayat›n› sürdürüyor. Türkiye’nin birçok noktas›na ücretsiz olarak gönderilen ‹KO Vizyon, ayl›k olarak yay›mlan›yor. ‹KO Vizyon’un 19. say›s›n› yay›na haz›rl›yoruz. Gold News, yurt içi ve d›fl›nda sektör ve firma tan›t›mlar›na yo¤unlafl›rken, ‹KO Vizyon ise sektörel sorunlar› dile getiren bir iletiflim köprüsü oldu. Son y›llarda tüketicilerin alt›n tak›ya ve mücevhere olan ilgisilerinin artmas› bayilerde sat›lacak bir dergiye olan
With the development of the jewelry industry came the need for industry publications. The first publication known in the Turkish jewelry industry was ‘Alt›n Haberler’, which was published in the 1990s by a few members of the industry. Alt›n Haberler came out in order to market firms and the industry. After a while, this tabloid newspaper, which was published irregularly, handed over this important role to Istanbul Jewelers’ Association, the leading representative of the jewelry industry. In this way, Alt›n Haberler became ‘Gold News’ magazine. For 18 years, Gold News has been marketing the industry both locally and abroad, reflecting trends and innovations first hand, and relaying Anatolia’s rich jewelry history and culture. Alongside all of this, it also dedicates considerable space to informing the rapidly developing and growing Turkish jewelry industry of information regarding professional and economical infrastructure. Gold News, the industry’s flagship magazine, is now celebrating its 18th anniversary. It has been coming together regularly with local and foreign players since 1991. The 171st issue of Gold News, which is published every two months in both Turkish and English, is currently being printed. As for IKO Bülten and IKO Vizyon… The importance of communication has increased in this rapidly globalizing world. Communication is of vital importance for people working within the same industry. To meet this need, Istanbul Jewelers’ Association felt the need to prepare a publication dedicated not only to Istanbul, but to all colleagues in Turkey. That was in 2002. The publication that was published as IKO Bülten until 2007 has continued its existence with a richer content under the name of IKO Vizyon. IKO Vizyon is distributed free to many points throughout Turkey and is published monthly. We are currently preparing IKO Vizyon’s 19th issue. While Gold News concentrates on marketing local and international industry and firms, IKO Vizyon has become a communication bridge that focuses on industry problems. Consumer interest in gold jewelry and jewels has increased in recent years resulting in the need for a selling magazine at franchises. The magazine while encouraging consumers to purchase gold jewelry and jewels, would also be informative. And that’s exactly how BAHAR / SPRING 2009 G
169
YAYINLAR(LA)
6/12/09
10:59 PM
Page 7
DOSYA / FILE ihtiyac› ortaya ç›kard›. Bu dergi, öyle bir yay›n olmal›yd› ki tüketicileri alt›n tak› ve mücevher tüketimine teflvik ederken bir yandan da bilgilendirmeliydi. Golden Shine da iflte, böyle bir ihtiyac› karfl›lamak üzere bayi raflar›nda yerini ald›. ‘Türkiye’nin ilk ve tek mücevher trendleri ve al›flverifl modas› dergisi’ slogan›yla k›sa süre içerisinde kendine sad›k bir okuyucu kitlesi oluflturdu. Shine dergisi, 2006 May›s’›ndan beri iki ayda bir tüketicilerle bulufluyor. ‹KO yay›nlar› (Gold News/Shine/‹KO Vizyon), sektörün geliflmesine katk› sa¤lamak amac›yla yay›nlar›n› sürdürüyor. Her üç yay›nda da içeri¤in zenginlefltirilmesi için çal›flmalar yap›l›yor. Özellikle sektörün uluslararas› yay›n› ve yüz ak› olan Gold News’un daha çok profesyonel al›c›ya ulaflmas› için saha çal›flmalar› sürdürülüyor. Gold News’un stand›(Vicenza, Basel, Inhorgenta, Münih, Hong Kong vb.) dünyan›n en önemli kuyumculuk fuarlar›nda yer al›yor. Gold News’un gelecekte sektörün sadece kat›l›mc› olarak yer ald›¤› de¤il, ziyaret olarak gezdi¤i her fuarda yer almas› için çal›fl›yoruz. ‹KO Vizyon ise tarafs›z yay›nlar›yla sektörün takdirini topluyor. ‹KO Vizyon’a önümüzdeki dönemde daha zengin bir içerik kazand›rmak için yo¤un bir çal›flma içerisindeyiz. ‹KO Yay›n Grubu olarak sektör için var›z. Onlar›n olmad›¤› yerde biz de yokuz. Bu düflünceyle kendi seslerini duyuran ‹KO yay›nlar›na geçmiflte oldu¤u gibi gelecekte de sahip ç›k›lmas›n› istiyoruz. 2004 y›l›ndan beri ‹KO Yay›n Grubu mutfa¤›nda çal›fl›yorum. Zaman geldi foto¤rafç›, muhabir ve editör oldum. Kuyumculukta ve ticarette oldu¤u gibi yay›nc›l›kta da ‘güven’ olgusu çok önemli. Sektörde tan›n›rl›k ve süreklilik bu aç›dan büyük önem tafl›yor. ‹lk dönemlerde hangi konunun nerede ve nas›l ele al›naca¤› konusunda bocalad›¤›m› söyleyebilirim. Sektördeki yay›n say›s› artsa bile bugün sektörün büyük bir k›sm›, yay›nlar›n öneminin çok da fark›nda de¤il. Büyük emeklerle haz›rlanan dergilere hala ‘katalog’ gözüyle bak›l›yor. Bu da bizi üzüyor.
Golden Shine took its place on franchise shelves. Golden Shine has earned a loyal readership in only a short while after setting off with the slogan ‘Turkey’s first and only jewelry trends and shopping fashion magazine’. Shine magazine has been published every two months since May 2006. IKO publications (Gold News/Shine/IKO Vizyon) continue its existence in order to contribute to the industry’s development. Efforts are being made to enrich the content of all three publications. Field exercises continue for especially Gold News, the industry’s international publication and honor, to reach more professional buyers. Gold News has stands at the most important international jewelry fairs (Vicenza, Basel, Inhorgenta, Munich, Hong Kong etc.) As Gold News, we are working towards ensuring that the industry participates in all fairs and has a place even if they’re just visiting. IKO Vizyon on the other hand, is appreciated by the industry as an objective publication. We are currently working towards enriching its content. As IKO Publishing Group, we’re here for the industry and we don’t exist anywhere where it’s not present. And as its voice, we want the industry to embrace IKO publications just as it has done in the past. I have been working for IKO Publishing Group since 2004. Where necessary, I have been a photographer, journalist and editor. “Confidence” is very important in publishing as is the case in the jewelry industry. That’s why acknowledgement and continuity are important in the industry. I can say that I had difficulty in how to portray a subject or where it should be placed at the very beginning. Although there are increasing numbers of publications in the industry, a large portion of the industry is mostly unaware of their importance. Magazines that are prepared with great efforts are still perceived as ‘catalogues’. This is disappointing.
Kuyum Time / Necati Aydo¤du
“Da¤›t›ma çok önem veriyoruz” “We place a lot of importance on distribution” Kuyumcular›n büyük ço¤unlu¤u çocukluk arkadafl›m. Kapal›çarfl› esnaf›n›, ustalar› tan›yorum. Sektörü bildi¤im için bu alanda dergi yay›mlamaya karar verdim. Kuyum Time on alt› ayd›r ç›k›yor. Anadolu’nun her yerine gidiyor ve dergimizin da¤›t›m›n› yap›yorum. Fuarlara göre ortalama 4 bin-6 bin adet bas›yoruz. Kuyum Time Türkiye’deki perakendecilere yönelik Türkçe olarak yay›mlan›yor. Sektörün sorunlar›n›, haberlerini, reklamlar›n› ilgili kitleye ulaflt›rma amac›nday›z. Tüketicilere ulaflmaya
170 G BAHAR / SPRING 2009
Most of the jewelers are my childhood friends. I know the Grand Bazaar craftsmen and shop owners. I decided to publish this magazine because I know the industry. Kuyum Time has been published for sixteen months. It’s sent to Anatolia and I do the distribution myself. Depending on fairs, we print 4 -6 thousand copies. Kuyum Time is published in Turkey and directed toward retailers in Turkey. Our objective is to communicate the industry’s problems, news and ads with the relevant audience.
YAYINLAR(LA)
6/12/09
10:59 PM
Page 8
çal›fl›yoruz. ‹stanbul’daki tüm al›flverifl merkezlerine, befl y›ld›zl› otellere, belli bafll› kuaför ve güzellik salonlar›na da¤›t›m yap›yoruz. Da¤›t›m›m›z›n iyi olmas› nedeniyle kriz olmas›na ra¤men reklam sayfalar›m›zda art›fl yafl›yoruz. ‹ki profesyonel gazeteciyle çal›fl›yoruz, grafikerimiz, ekibimiz çok iyi ama ayl›k oldu¤umuz için çok zorlan›yoruz. Sektördeki firmalardan dergimize haber ak›fl› bekliyoruz.
We also try to reach consumers. We distribute to all shopping malls in Turkey, five-star hotels, and specific hair and beauty salons. As our distribution is good, our ad pages are increasing despite the crisis. We work with two professional journalists and a graphic artist. Our team is great but we have a lot of difficulty. We expect information from firms within the industry.
Jewelery Passion / fieyda Karaköse
“Moda, tasar›m ve trendi bir araya getirdik” “We have united fashion, design and trend” Uzun y›llar bu sektörün içersinde yer al›yor olman›z sizi dolayl› olarak s›k›nt›larl karfl› karfl›ya b›rak›yor. Mücevher sektöründe güzel oluflumlar, geliflimler söz konusu. Neye ihtiyaç var bunu iyi tahlil etmek ve do¤ru bir ad›mla bafllamak gerekiyordu. Her baflar› mutlaka küçük detaylar bar›nd›r›r. Çünkü herkes her fleyi her zaman göremez ve cesaretli olamaz. Bir hayalin pefline cesaretle düfltük. JP dergisine hayat veren güçlü bir ekip var. Farkl› beyinlerin ayn› gözle görmesi ve do¤ru zamanda buluflmas› diyebilirim. fiu an çok iyi bir yerdeyiz moda, tasar›m ve trend ayn› kapta farkl› lezzetlere dönüflüyor. JP için ilk telafl›m›z 2006’n›n Ekim’inde bafllad›. Sektöre ve beklentilere nas›l cevap verebiliriz diye düflündük. Çünkü amac›m›z farkl›, modern ve dünya standartlar›nda bir dergi olabilmekti. Ve aç›l›m› ilk olarak isimle bütünlefltirmek gerekti. Derginin ismi ‘Mücevher Tutkusu’ oldu. H›zl› bir beyin f›rt›nas›, sa¤lam bir araflt›rma ve altyap›, iyi bir ekip çal›flmas› ile Ocak 2007’de JP’nin ilk say›s› ç›kt›. Biz farkl› olan bir çizginin pefline düfltük ve dünya standartlar›nda bir sunumu seçtik. Nitekim her say›m›z bu fikri destekleyecek kadar güzel oldu. Kat›ld›¤›m›z fuarlar, ba¤lant›da oldu¤umuz firmalar ve kifliler k›saca moda ve tasar›m›n ön plana ç›kt›¤› her ortamdan çok güzel tepkiler ald›k. Dünyan›n her yerinde bu sektöre katk› sa¤layan bir sürü insan var ve biz herkes aras›nda sa¤lam bir köprü olmay› seçtik. Dergimiz her yere girer ve her zaman okunabilirli¤i ve kal›c›l›¤› fazlad›r. Bunu destekleyen teknolojik ulafl›m araçlar› mevcut elbette fakat dergi hiç akla gelmeyen kap›lar› aralayan gizli bir anahtar ve en uza¤› bile yak›nlaflt›r›yor. Önemli olan iyi bir iletiflim a¤› kurabilmek ve derginin da¤›t›m›n› iyi bir flekilde sa¤lamak. Bu da sektörümüzde var olan markalar›n en iyi flekilde tan›nmas›na katk› sa¤layacak. Hayaller asla bitmiyor, s›k›nt›lar da. Her fleyiniz var ama sizi k›s›tlayan durumlar da söz konusu.
As we have been in this industry for a long time, we have also witnessed the difficulties. Beautiful creations, developments are the subject at hand. Needs needed to be determined properly and taking the right step. Every success harbors finer details because not everyone can see everything or be brave. We went after this dream. There is a powerful team behind JP magazine. I can say a union of different minds with the same perspectively meeting at the right time. We’re currently in a very good place where we’re transforming fashion, design and trend into different flavors in the same medium. We started working on the first issue of JP in October 2006. We considered how we would answer the industry and its expectations. Our objective was different; we wanted to be a modern magazine at world standards. Our debut had to be integrated with the name. The name became ‘Mücevher Tutkusu’ (Passion for Jewelry). Rapid brainstorming, solid research and infrastructure, a good team, and that’s how the first issue of JP came out in January 2007. We went after a different style and chose a presentation at world standards. Our following issues have maintained this style. We have received exceptionally good feedback from all the fairs we’ve attended, from firms and individuals, in short, from every environment in which fashion and design stands out. There are many people from around the world who contribute to this industry and we chose to act as a solid bridge between everyone. Our magazine is distributed everywhere and its readability and permanency is strong. Of course there are technological communication tools that support this but a magazine is a secret key that opens the door to unimaginable places and even the most distant becomes near. What’s important is to create a good communication network and distribute the magazine well. And this will contribute to the marketing of existing brands. Dreams are never-ending as are difficulties. You have everything but there are situations that are limiting. One of these is the variable markets and the situation of the industry. Despite BAHAR / SPRING 2009 G
171
YAYINLAR(LA)
6/12/09
10:59 PM
Page 9
DOSYA / FILE Bunlardan birisi de¤iflken olan piyasalar ve sektörün durumu. Her fleye ra¤men kal›c› ve uzun soluklu ifller yapmak ve her daim sektöre faydal› çal›flmalar gerçeklefltirerek kal›c› bir isme sahip olmak hayallerimden biri. Bir Türk dergisi olarak dünya dergi piyasas›nda isim yapm›fl dergilerle yan yana yürümeyi hayal ediyorum. Dergi içerik anlam›nda modern ve farkl› bir kimli¤e sahip. Bu kimli¤i de¤ifltirmeden, yeniliklerle paralel olarak dergi ad› alt›nda çeflitli projelere imza atmay› istiyorum. Mesela dünya markalar›n›n bir arada oldu¤u bir defile, ya da tasar›m yar›flmas› yapmak ve bu geliri bir vak›f ad› alt›nda ihtiyaç sahiplerine ulaflt›rmak. Böyle bir çal›flma Türkiye ad›na güzel bir prestij çal›flmas› olabilir. Sektörün bizi desteklemesini bekliyoruz. Bunu sadece JP için söylemiyorum çünkü o flu an emin ad›mlarla ilerliyor ve iyi bir ç›ta yakalad›. Fakat bunun devam› için bize ait olan dergileri tercih etmeliyiz. Sonuçta burada dönüflümlü ve sektöre yarar sa¤layacak bir ifl yap›yoruz. Bu da d›fla karfl› bizi daha sa¤lam yapar ve bizim de kalitemizi en üst seviyeye tafl›r. Her yeni say› bizim için yeni bir do¤um ve çocuk gibi. Bunun gerçekleflmesi ise uzun, yorucu ve sanc›l› zamanlar demek. ‹yi bir ekibiniz varsa ve hem d›fl hem de iç piyasa ile iletiflim s›k›nt›s› yaflam›yorsan›z yay›n zaman› tatl› bir telaflla geçiyor.
everything, one of my dreams is to have permanency and produce long-term work and be of benefit to the industry, and have a permanent name. As a Turkish magazine, I dream of being considered in the same thought as successful magazines in the international magazine market. In terms of content, the magazine is modern and has a unique identity. I want to sign my name to various projects as part of the magazine without changing this identity. For example, a fashion show in which world brands are showcased together, or organizing a design competition of which the proceeds are donated to a foundation. This sort of exercise could be quite prestigious for Turkey. We expect the industry to support us. I’m not saying this for JP because it’s moving along with confident steps. But for the continuation of this, we must prefer magazines that belong to us. Ultimately, we are producing something that can be reciprocally benefited from. This would make us stronger from an outsider’s perspective and will take our quality even further. Each new issue is like give birth to a new baby. Preparation consists of long, tiring and painful times. If you have a good team and you’re not experiencing communication problems with both the local and foreign markets, then publishing time can become a sweet excitement.
J Star Magazine / Murat Baflsoy, Ayflegül Kartal, Melek Yaz›c›
“Tak›y› öne ç›kar›yoruz” “We highlight jewelry” J Star sektördeki iki rakip ajans›n ortak projesi. ‹ki ajans da ticari referans katalogu yay›ml›yordu. Sektörden dergi yay›mlamam›z talebi geldi. Güçleri birlefltirip tek bir dergi olarak yay›mlama fikri üç y›l öncesine dayan›yor. ‹sminden içeri¤ine çok düflündük, çok araflt›rd›k. ‹simler hep alt›n üzerineydi. Tak› temas›n› vurgulayan, uluslararas› bir isim olmas›n› istedik. ‹lk say›s›n› 2008 bafl›nda yay›mlad›k. ‹lk 3 senesi yurt içine sonras›nda ise yurt d›fl›na yönelik olacak flekilde planlad›k. ‹ngilizce-Türkçe bas›yoruz. ‹çerikte tak›yla birlikte güncel moda modelleri, moda haberleri, kültür-sanata iliflkin geliflmeler de bulunuyor. Türkiye’de tak› çekiminde uzmanlaflm›fl foto¤rafç› yok. Dergi için tak›ya özel moda çekimleri yap›yor, bu çekimlerde tak›y› öne ç›kar›yoruz. Çok iyi geri dönüfller al›yoruz. Türkiye kuyumculuk sektörü dendi¤inde yurt d›fl›nda akla gelen ilk yay›n olmas›n› hedefliyoruz. Yurt d›fl›ndaki önemli fuarlara kat›l›p derginin isim yapmas› ve sektörü
172 G BAHAR / SPRING 2009
J Star is a common project of two competing agencies within the industry. Both agencies were publishing a trade reference catalogue. The idea of joining forces and publishing the one magazine came about three years ago. We thought more about the content than the name and researched heavily. All the names were based on gold. We wanted it to be an international name that highlighted the theme of jewelry. We published the first issue at the beginning of 2008. We have planned the first three years to be directed at the local market and afterwards to be directed at the foreign market. Our magazine is published in Turkish and English. As well as jewelry, we also feature current fashion models, fashion news, and arts and culture news. There are no specialized jewelry photographers in Turkey. We conduct special fashion shoots for the magazine and highlight jewelry in these shoots. We receive great feedback. Our objective is to be the first publication that comes to mind abroad wherever the Turkish jewelry industry is mentioned.
YAYINLAR(LA)
6/12/09
10:59 PM
Page 10
oralarda tan›tmak bir di¤er amac›m›z. National Jewellery türü bir yay›n olmay› arzu ediyor, bunun için sektörün deste¤ini bekliyoruz. Dünyan›n birincisi mi, en iyi tak› tasar›mc›s› ülkesi mi, yoksa en iyi taklitçi mi olaca¤›z? Sektörün nerede olmay› istedi¤ine karar vermesini istiyoruz. Siyaset ve magazin yapmad›¤›m›z için sektörün ilgisini çekebilecek yaz›lar› ve içeri¤i oluflturmakta güçlük çekiyoruz. Her konuda firmalardan geri dönüfl alabilmek istiyoruz. Sektörün daha kurumsal, daha profesyonel ve daha seçici olmas›n› bekliyoruz.
Another objective is to attend international fairs and for the magazine to make a name for itself and promote the industry abroad. Our desire is to be a publication like National Jewellery. Are we going to be the first in the world, the country that designs the best jewelry, or the best imitator? We want the industry to decide where it wants to be. We have difficulty putting together articles and content that can draw industry’s attention. We want companies to return to us quickly regarding every subject. We want the industry to be more corporate, more professional and more selective.
RFJ Magazin / Lalehan Uysal
“Sektöre fuarla verdi¤imiz deste¤i dergiyle pekifltirdik” “We’ve reinforced our support of the industry with this magazine” Sektörün iletiflimine katk› sa¤layacak, dünyay› ülkemize, ülkemizi dünyaya tan›tacak bir dergi yay›mlama düflüncesi fuar›m›z›n geliflmesiyle birlikte düfllerimizdeydi. Fuar›m›z›n büyümesi vaatlerimizi güçlendirdi. Türkiye mücevher sektörü için yapmam›z gerekenleri sorumluluklar›m›z› çok daha net gördük. Bunlardan biri kesinlikle bir dergi yay›mlamakt›. Mücevher sektörüne fuarla verdi¤imiz deste¤i dergiyle pekifltirmek istedik. Foto¤raflar›yla, konseptiyle kendine özgü bir tarz yaratt›¤›na inand›¤›m›z RFJ Magazin’in ilk say›lar›n› bu amaçla 2006 bahar›nda iki dergi olarak (RFJ VIP Türkçe ve RFJ WORD ‹ngilizce) yay›mlad›k. Farkl› içeriklere sahip iki dergi, iki y›l süreyle fuarlar›m›zda yerini alarak dünyay› dolaflt›. Rotaforte, mücevher sektöründe dünya ile Türkiye’yi birbirine ba¤layan en önemli köprülerden biri. Fuarlar›m›z sayesinde, tüm dünyan›n mücevher üreticileri ülkemize geliyor. Onlar bizi, bizi onlar› tan›yoruz. Bir y›ld›r iki dilde tek dergi olarak yay›mlanan RFJ Magazin’inin de ifllevi ayn›. Biz bu bilgi, tecrübe ve estetik paylafl›m›n bir aya¤›n› oluflturuyoruz. Yaz›l› kültür aç›s›ndan zay›f bir toplumuz, ama asl›nda biny›llard›r çok güzel fleyler üretmifl ama bunlar› ne iyi bir flekilde saklayabilmifl, ne de iyi bir flekilde aktarabilmifliz. RFJ Magazine, bu bilgi ak›fl›n› güçlendirmeyi, ço¤altmay› ve niteli¤ini yükseltmeyi hedefliyor. Bu nedenle dünyan›n önde gelen mücevher al›c›s›na, pahal› mücevher perakendecisine, acenteliklere, distribütörlere, toptanc›lara ve üreticilere dergimizi ücretsiz iletiyoruz. RFJ Magazine, dünya mücevher fuarlar›nda tan›nan, bilinen bir dergi. Bu bilinirli¤i daha da art›rmak hedeflerimizden biri… Bu iyi bir tan›t›m ve da¤›t›m›n yan› s›ra, daha iyi fikir, daha iyi içerik, daha iyi tasar›m gerektiriyor. Bu anlamda daha
With the development of our fair, we dreamt of publishing a magazine that would add value for the industry and introduce the world to Turkey, and Turkey to the world. The growth of our fair strengthened our commitments. We were able to see our responsibilities; what we needed to do for the Turkish jewelry industry much more clearly. One of these was definitely to publish a magazine. We wanted to reinforce the support we gave the industry with a magazine. With this in mind, in the spring of 2006, we published two separate magazines (RFJ VIP Turkish and RFJ World English) that we believe created a totally unique style with their photographs and concept. These two magazines with completely different content took their place at our fairs for two whole years and traveled the world along with us. Rotaforte is one of the most important bridges that join the jewelry industry in Turkey and the world together. Thanks to our fairs, jewelry manufacturers from around the world come to Turkey. We know them and they know us. RFJ Magazine, which has been published in two languages in the same magazine for a year, has the same purpose also. We form an arm of this information, experience and sharing of aesthetics. In terms of written culture, we’re a weak society but actually, we’ve been producing beautiful things for thousands of years yet haven’t been able to preserve them well or communicate them properly. RFJ Magazine aims to strengthen and reproduce this information flow and increase its quality. It’s for this reason that we forward a free copy of our magazine to the world’s leading jewelry buyers, expensive jewelry retailers, agencies, distributors, wholesalers and manufacturers. RFJ Magazine is a magazine that is known and recognized at BAHAR / SPRING 2009 G
173
YAYINLAR(LA)
6/12/09
10:59 PM
Page 11
DOSYA / FILE iyi, daha farkl› foto¤raflar›n, metinlerin, tasar›mlar›n peflindeyiz. Ve bu bitmeyecek bir süreç… fiansl›y›z, dergi, konusu gere¤i zengin bir malzemeye sahip. Ustalar›m›z, tasar›mc›lar›m›z, ürün hikayeleri, hepsi bizim için çok k›ymetli… Dergimizin takip edilen, beklenen, okunan, biriktirilen, tutkunlar› olan bir dergi olmas›n› istiyoruz. Bir baflka amac›m›z da, sektör d›fl›na ulaflmak. Konumuz mücevher ve bu alandan sanat›, kültürü, arkeolojiyi, toplumbilimi, ekonomiyi ve esteti¤i ay›rmak mümkün de¤il. Bu anlamda, sektör d›fl›ndan konular›, önemli düflün ve sanat insanlar›n› dergiye katmaya çal›fl›yoruz. Ayn› flekilde mücevher alan›ndaki geliflme ve çal›flmalar›n d›flar›ya, farkl› sektörlere, akademilere, kamu kurumlar›na aktar›lmas› da önemli. Bu karfl›l›kl› iliflkiyi en iyi flekilde kurdu¤umuzda, çok daha iyi olaca¤›z. Dergiyi üretirken sektörün kendisinden besleniyoruz. Bu anlamda, sektör, yay›n›n can damar›. Bu nedenle, dergi ile sektörün iliflkilerinin gelifltirilmesi son derece önemli. Bu konuda da önemli yard›mlar görüyoruz mücevher sektöründen. Ancak bu karfl›l›kl› iliflki daha mükemmel olabilir. Bu konuda bizim eksiklerimiz olabilece¤i gibi, sektörün baz› yap›sal sorunlar›n›n da rol oynad›¤›n› dile getirebiliriz. Firmalar, kendi duyurular›n›, PR çal›flmalar›n› daha iyi bir biçimde yapman›n haz›rl›¤›ndalar. Bu haz›rl›k aflamas›nda flimdi iliflkiler biraz kiflisel çabalarla yürüyor. Dünyan›n dönüfl h›z›na ayak uydurmam›z için bunun kurumsal ve yap›sal bir al›flverifl olmas›n›, düzenli bir flekilde yürümesini arzu ediyoruz. Önümüzdeki süreçte bu kurumsallaflman›n sa¤lanaca¤›na ve bunun sonucunda çok daha iyi iliflkiler gelifltirilece¤ine inan›yoruz. Türkiye’de herhangi bir yay›n›n›n haz›rlanmas›nda yaflanan benzer zorluklar› biz de yafl›yoruz. Özellikle firmalar aras› rekabetin d›fl›nda duruyoruz. Her kifliye, her kuruma eflit mesafedeyiz. Bizim için bu anlamda önemli önemsiz konu, küçük büyük firma ayr›m› yok. Profesyonellerden oluflan çok iyi bir ekibe sahibiz. Ancak firmalar›n da çaba göstermesi gerekiyor. Farkl› tan›t›mlar, yarat›c› reklam kampanyalar›, yepyeni koleksiyonlar, sosyal sorumluluk projeleri, e¤itim çal›flmalar›, yeni yarat›c›lar› ortaya ç›karabilecek yar›flma ve organizasyonlar, defile ve flovlar gördü¤ümüzde heyecan duyuyoruz. Sektörün bu tür yenilikçi çal›flmalara çok ihtiyac› var. Ve biz de bu tür yenilikçi ifllere destek olmaya ve bilgi paylafl›m›n› yapmaya gönüllüyüz. Sonuçta hepimiz bu sektörün bir parças›y›z ve birlikte aflamayaca¤›m›z hiçbir sorun yok.
international jewelry fairs. Increasing this recognizability even further is one of our objectives… Aside from good marketing and distribution, this requires a better idea, better content, and better design. In this sense, we’re after features, designs and photographs that are better and more unique. And this is a neverending process… We’re lucky because the magazine has a wealth of materials to take advantage of thanks to the subject at hand. Our masters, designers, the stories behind products created, they’re all very valuable to us… We want our magazine to be followed, anticipated, archived, and for people to be passionate about it. Another one of our aims is to reach outside the industry. Our subject is jewelry and it’s impossible to separate art, culture, archeology, social science, economy and aesthetics from this field. In this sense, we try to include subjects outside of this industry, important thinkers and people of art in our magazine. Likewise, it’s also important to communicate the developments and activities in the jewelry industry to world, to different industries, academies, and public institutions. When we form this reciprocal relationship in the best possible manner, we will all be much more successful. The industry is the publication’s life vein. For this reason, it’s extremely important to develop relationships between the magazine and the industry. Furthermore, we receive significant assistance from the jewelry industry. Just as we may have our own insufficiencies, we must also state that some structural problems within the industry also play a role. Firms are ready to conduct their PR activities in a much better manner. During this preparation stage, these relationships are currently based on individual efforts. In order to catch up with the world’s turning cycle, we hope for this to be a corporate and structural exchange and for it to be conducted in an organized manner. We remain outside of competition especially between firms. We maintain the same level of distance with each individual and institution. There is no discrimination between small or large objects or firm, whether large or small. We have an made up of professional journalists. However, firms have to show much more effort. We become exceptionally excited when we witness different PR launches, creative advertising campaigns, brand new collections, social responsibility projects, educational initiatives, competitions and events that can introduce new creators to the industry, and fashion parades and shows. The industry really needs these sorts of innovative exercises.
Sektör dergilerinden ortak tav›r! Geçti¤imiz günlerde, ‹stanbul Kuyumcular Odas›’n›n dergilerine yönelik karalama amaçl› imzas›z posta gönderilerine, sektör dergileri ortak bir tepki gösterdi. Her türlü ticari ve mesleki eti¤e ayk›r› bu hareketi k›nayan sektör dergileri ortak bir metne de imza att›. “Sektörümüze Duyuru” bafll›kl› bildiriye imza atan, sektör dergileri flunlar: Alt›n Dünyas›, Dreams Turkey, Gold Book, Golden Guide, Golden Life, Gold Magazine, Jewellery Star Magazine, J.P. Jewelry Passion, Kuyum Time ve RFJ Magazine.
174 G BAHAR / SPRING 2009
YAYINLAR(LA)
6/12/09
10:59 PM
Page 12
FUARIN ARDINDAN 2009
6/13/09
1:14 PM
Page 1
HAKKIMIZDA / ABOUT US
“‹stanbul Jewelry Show” A¤ustos 2008
176 G BAHAR / SPRING 2009
FUARIN ARDINDAN 2009
6/13/09
1:14 PM
Page 2
“Istanbul Jewelry Show” August 2008
A¤ustos buluflmas›... Meeting in August … Rotaforte’nin 28-31 A¤ustos 2008 tarihlerinde düzenledi¤i ‹stanbul Jewelry Show-II, dünya mücevher sektöründen 11.762 profesyoneli bir araya getirdi. Rotaforte’s Istanbul Jewelry Show-II, which brought together 11,762 professionals from the international jewelry industry, took place between 28-31 August 2008. Rotaforte Uluslararas› Fuarc›l›k ve Medya’n›n 27. kez düzenledi¤i ‹stanbul Jewelry Show-II, geçti¤imiz a¤ustos ay›nda dünyan›n dört bir yan›ndan gelen mücevher firmalar›n›, üreticilerini, perakendecilerini, tasar›mc›lar›n› ve tabii benzersiz de¤erdeki mücevherleri buluflturdu. 28-31 A¤ustos tarihlerinde gerçeklefltirilen fuara kat›lan toplam 11.762 ziyaretçinin beflte birinden fazlas›, yani 2722’si yabanc› ziyaretçilerden olufluyordu. Ziyaretçi baz›nda, 74 ayr› ülkeden konu¤u a¤›rlam›fl olmak, ‹stanbul Jewelry Show-II’nin art›k tam bir dünya fuar› oldu¤unu göstermesi aç›s›ndan da önemliydi. Dört gün boyunca büyük bir ziyaretçi ve kat›l›mc› ak›n›na u¤rayan fuarda 534 firma ürün ve tasar›mlar›n› sergileme f›rsat›
Rotaforte International Trade Fairs and Media organized Istanbul Jewelry Show-II for the 27th time last August. It brought together jewelry firms, manufacturers, retailers, designers and of course, unique jewelry from all around the world. More than one fifth of the 11,762 visitors, that is 2,722, were foreigners. In terms of visitors, Istanbul Jewelry ShowII was important because it welcomed guests from 74 different countries, evidence that the event has truly become an international fair. The Fair, which welcomed a large number of visitors and participants for 4 whole days, became a platform for 534 firms to showcase their products and designs. 197 of these were foreign BAHAR / SPRING 2009 G
177
FUARIN ARDINDAN 2009
6/13/09
1:14 PM
Page 3
HAKKIMIZDA / ABOUT US
buldu. Bunlar›n 197’si yabanc› firmayd› ve Polonya’dan Singapur’a, Ukrayna’dan Çin’e kadar 25 ayr› ülkeyi temsil ediyorlard›. Fuara kat›lan firmalar›n yaklafl›k %62’si Türkiye kaynakl›yken yabanc› kat›l›mc›larda bafl› %10’luk bir oranla ‹talyan firmalar çekti. ‹kincilik ise %4.5 ile Almanya’n›n oldu. Küresel mücevher piyasalar›n›n büyük bir ra¤bet gösterdi¤i ‹stanbul Jewelry Show-II’nin ziyaretçi profili de inan›lmaz bir çeflitlili¤e sahipti. Etiyopya’dan Kazakistan’a, Makedonya’dan Arjantin’e uzanan bu enternasyonal ziyaretçi profilinde ilk s›ray› alanlar ise, komflumuz ‹ranl›lar oldu. ‹ran’› s›ras›yla Rusya, Bulgaristan ve Ukrayna’n›n takip etti¤i yabanc› ziyaretçiler, fuar›n hem kültürel, hem de ticari çeflitlili¤ine iflaret ediyordu. Alt›n tak›, p›rlanta, de¤erli ve yar› de¤erli tafll› tak›lar, inci, gümüfl tak› ve ev eflyalar›, yar› k›ymetli ve sentetik tafllar, saat, montür, makina, kuyumcu malzeme ve ekipmanlar›, aksesuar ve vitrin malzemeleri, kuyumcu yaz›l›mlar› ve güvenlik araçlar›n›n sergilendi¤i ‹stanbul Jewelry Show-II, yerli ve yabanc› 212 bas›n ve medya kuruluflu arac›l›¤›yla çok daha genifl kitlelere buluflmay› da baflard›. Üç k›tan›n kültürünü, bilgi ve becerisini, onlarca uygarl›¤›n miras›n› bar›nd›ran ve mücevherin yolculu¤una ›fl›k tutmufl bir co¤rafyada düzenlenen ‹stanbul Jewelry Show II, Türkiye’nin dünya liderli¤i yönündeki kararl› yürüyüflünün de önemli göstergelerinden biri olarak kay›tlara geçti.
Rakamlarla A¤ustos Fuar›
August Fair in Figures
Kat›l›mc› firma: 534
Participatory Firms: 534
Yabanc› kat›l›mc› firma: 197
Foreign participatory firms: 197
Temsil edilen ülke: 25
Countries represented: 25
Toplam ziyaretçi say›s›: 11.762
Total number of visitors: 11,762
Yabanc› ziyaretçi say›s›: 2722
Number of foreign visitors: 2,722
Bas›n ve medya kat›l›m›: 212
Media participation: 212
178 G BAHAR / SPRING 2009
firms representing 25 different countries ranging from Poland to Singapore, Ukraine to China. While 62% of participating firms were of Turkish origin, Italian firms with a participation rate of 10% led foreign participation. Germany was the second leading foreign group with a participation of 4.5%. The visitor profile at the Istanbul Jewelry Show-II, which is highly favored by global jewelry markets, also showed unbelievable diversity. The international visitor profile ranging from Ethiopia to Kazakhstan, Macedonia to Argentine was led by our neighbor, Iran. Iran was followed by Russia, Bulgaria and Ukraine. The diversity indicates that the fair has both cultural and business diversity. Istanbul Jewelry Show-II was an opportunity to showcase gold jewelry, diamonds, precious and semi precious stone jewelry, pearls, silver jewelry and homeware, semi precious and synthetic stones, watches, mounting, machinery, jewelry materials and equipment, accessories along with display materials, jewelry software and security tools. It succeeded in reaching a wide audience thanks to the 212 local and foreign attending media institutions. Istanbul Jewelry Show-II, which is organized in a geography that harbors the culture, knowledge, skill and the heritage of tens of civilizations, sheds light on our journey of jewelry, making its impdrtant mark in Turkey’s plight towards world leadership .
FUARIN ARDINDAN 2009
6/13/09
1:14 PM
Page 4
FUARIN ARDINDAN 2009
6/13/09
1:14 PM
Page 5
Yorumlar ‹mam Alt›nbafl / ‹DMM‹B Baflkan› Alt›nbafl Holding Yönetim Kurulu Baflkan› Sektör temsilcilerine önerim flu yöndedir: Fuarlara, bir sporcunun olimpiyatlara haz›rlanmas› gibi haz›rl›kl› olmal›lar. Farkl› ürünler ve koleksiyonlar ile son derece haz›rl›kl› olarak fuara kat›lmal›lar. Al›c› olan insanlar›n bu fuarda farkl› bir fleyler görmeleri gerekir ki fuarda ifl yap›ls›n. E¤er yenilik yapam›yorsan›z, al›fl›lm›fl›n d›fl›na ç›kam›yorsan›z, zaten sat›fl yapman›z da mümkün olmaz.
‹mam Alt›nbafl / ‹DMM‹B Chairman Alt›nbafl Holding Chairman My suggestion to industry representatives is that they must prepare for fairs the way athletes prepare for the Olympics. They must participate in fairs with different products and collections. Buyers need to see something different at these fairs for business to be fruitful. If you can’t be innovative or create unusual products, then it’s not possible to sell anything.
‹lyas Genço¤lu / Mioro Yönetim Kurulu Baflkan› Ziyaretçi aç›s›ndan bakt›¤›m›zda, fuara gelen müflteriler gerçek al›c›lardan olufluyordu ki bu durum bizim için sevindirici oldu. Fuara kat›lmaktan memnunuz. Önümüzdeki y›l fuar ekim ay›nda gerçekleflecek. Bu durumun da, fuar aç›s›ndan daha verimli neticeler getirece¤ini düflünüyoruz.
‹lyas Genço¤lu / Mioro Chairman When looking at the fair from the perspective of visitors, the customers who came to the fair were genuine buyers which was quite pleasing for us. We have no regrets about taking part in the fair. The fair will take place in October next year. We think that this situation will prove to be more fruitful in terms of the fair.
Ayhan Güner / On Mücevherat Sahibi Bu fuar illaki olacakt›r, bundan kimsenin flüphesi olmas›n. Biz mal›m›z› dünyaya en iyi flekilde kendi fuar›m›zda satabiliriz; bofla para harcamayal›m, yurtiçi fuarlar›m›za sahip ç›kal›m, yurtd›fl›na mal satal›m… Can Özkök / ‹nnova Yönetim Kurulu Baflkan› Olmas› gereken bir fuar. Dünyadaki iflsizlik bu fuar› kald›rm›yor belki ama bizim sektör olarak bu fuara sahip ç›kmam›z laz›m. Di¤er ülkelerde iki hatta üç fuar birden yap›l›yor ve hepsi de baflar›yla sonuçlan›yor. Fuar› desteklememiz ve sab›r göstermemiz laz›m. Fuar›n önümüzdeki sene ekim ay›nda yap›lacak olmas›ndan umutluyuz; konufltu¤umuz sektör temsilcileri de ayn› görüflü paylafl›yorlar. ‹nnova olarak beklentimiz herkesin beklentileriyle çak›fl›yordu, beklentimize oranla düzgün bir fuar geçirdik.
180 G BAHAR / SPRING 2009
Ayhan Güner / On Mücevherat (Proprietor) This fair will take place no matter what. Our own fair is the best place to sell our products to the world. Let’s not waste money. Let’s embrace our national fairs and let’s sell to foreign markets… Can Özkök / ‹nnova Chairman This is a necessary fair. International unemployment may not support the fair but as an industry, we must embrace this fair. In other countries, 2, in fact 3 fairs take place all at the same time and they all end successfully. We have to
FUARIN ARDINDAN 2009
6/13/09
1:15 PM
Page 6
Observations Emil Güzelifl / Zen Diamond Yönetim Kurulu Baflkan› Firmam›z aç›s›ndan fuar iyi geçti, geçen seneye oranla çok daha iyiydi. Bunun en önemli sebebi, yurtd›fl›ndaki müflterilerimizi buraya davet etmemizdir. Di¤er firmalara tavsiyem de ayn› yönde hareket etmeleridir. Bu flekilde hem ‹stanbul’u tan›tm›fl oluyoruz hem yeni ürünlerimizi sergileme f›rsat› yakal›yoruz hem de fuar›n hareket kazanmas›n› sa¤l›yoruz. Musa Öztürk / Start Fuarc›l›k Yönetim Kurulu Baflkan› Fuar› düzenleyen arkadafllar›n baflar›lar›n›n devam›n› diliyorum. Kat›l›mc› firmalar› da emeklerinden ve desteklerinden dolay› kutluyorum. Suzanne Eid– Collection Magazine - Lübnan (Editor) Son IJS Fuar›, Rotaforte’nin bugüne kadarki en büyük fuar› olmamas›na ra¤men, tan›flma f›rsat› buldu¤um çok say›da Ortado¤ulu ziyaretçinin mevcudiyeti neticesinde, bu fuar›n güzel bir iletiflim zenginli¤i yaratt›¤›n› söylemeliyim. Bu fuarda ziyaretçiler, her çeflit mücevher ve kuyumculuk malzeme seçeneklerini kolayl›kla birbirleriyle k›yaslama ve ihtiyac› olan› sat›n alma f›rsat›n› buldu. Arta Ertekin – ADL Magazine – Belçika (Editör) Mücevherat sektörü aç›s›ndan Türkiye çok özel ve önemli bir ülke. IJS II ‘i ziyaretçi yo¤unlu¤u aç›s›ndan biraz sakindi. Rotaforte’nin yapm›fl oldu¤u organizasyon gayet baflar›l› ve sorunsuzdu. IJS I’de gerçeklefltirilen etkinlik ve seminerlerin IJS II’de de düzenlenmesi gerekti¤ini düflünüyorum.
support the fair and be patient. We’re hopeful about the fair taking place in October next year and other industry representatives feel the same way. We, as Innova, have the same expectations as everyone else. And considering our expectations, the fair was rather good. Emil Güzelifl / Zen Diamond Chairman “The fair was productive for our firm and in fact, I can say that compared to last year, it was much better. The most important reason for this is that we invited our foreign clients here. My advice to other firms is to do exactly the same. In this way, we get the chance to promote Istanbul and showcase our products. We also bring activity to the fair. Musa Öztürk / Start Fairs Chairman I wish the organizers continuation of their success. I also thank participating firms for their efforts and support. Suzanne Eid– Collection Magazine - Lebanon (Editor) The last IJS Fair wasn’t the largest Rotaforte fair organized, however, I can say that this fair created a wealth of communication due to the many number of Middle Eastern visitors I had the chance to meet. Visitors at this fair had the opportunity to compare and buy all sorts of jewelry and equipment. Arta Ertekin – ADL Magazine – Belgium (Editor) Turkey is a very special and important country in terms of the jewelry industry. In terms of visitor numbers, I felt that IJS II was a little placid. Rotaforte’s organization was rather successful and problem-free. However, I think that the activities and seminars that took place at IJS I should have taken place at IJS II as well. BAHAR / SPRING 2009 G
181
HONGKONG
6/12/09
11:03 PM
Page 1
ULUSLARARASI FUARLAR / INTERNATIONAL FAIRS
Dünyan›n en serbest ekonomisi The world's the freest economy
Hong Kong Yaz›/Text Asl› Cerciso¤lu
Hong Kong Fuar›’n›n baflar›s›n›n s›rr›, sadece organizasyonel bir çal›flman›n ürünü de¤il. Bu baflar›da, kentin sundu¤u ekonomik imkânlar da rol oynuyor.
The secret behind the success of the Hong Kong Fair is not just a product of an organizational effort. This success is also owed to the economic opportunities presented by the city. Hong Kong’u seviyorum. Sabaha kadar yaflayan, çal›flan, kazanan, baflaran bir flehir. Bir yandan da çok k›skan›yorum, baflarmalar›n› sa¤layacak bütün imkânlara sahip olduklar› için. Yeterli alan olmad›¤›ndan havaalanlar›n› sonradan doldurduklar› baflka bir adada inflaat etmek zorunda kalm›fl, y›llarca ‹ngiliz boyunduru¤unda yaflam›fl olan, bu bedenleri küçük, zekalar› büyük insanlar›n kazanma yolundaki hedeflerine kilitlenmifllikleri ve adanm›fll›klar›, Asya’n›n ve çok yak›nda dünyan›n ifl merkezi konumuna nas›l ulaflacaklar›n› aç›kl›yor. Burada her fley düflünülmüfl. Caddelerdeki trafik ›fl›klar›, görme engelli kiflilerin rahatça geçebilmeleri için ses ile sinyal veriyor. Mükemmel bir metro a¤lar› var, sabaha kadar aç›k marketler, bütün alanlarda kullan›ma aç›k WiFi yani kablosuz internet ba¤lant›s›, havaalan›ndan flehre inebilmek için her bütçeye uygun tafl›ma araçlar›; her fley ama her fley, kolay, h›zl› ve pratik kullan›ma yönelik. Konsantre bir hayat yaflan›yor Hong Kong’da. Uzun ve gösteriflli binalar›n s›raland›¤› bu küçük adada, o büyük binalar›n içerisindeki ofis ve konutlar sadece yaflamak için. Her y›l on binlerce insan Hong Kong’a, yaln›z mücevher fuarlar›n› de¤il, çeflitli konulardaki fuarlar› ziyaret etmek, ifl ba¤lant›lar› kurmak için ak›n ediyor. Dünya’n›n di¤er ucundaki bu küçük ada ana karadaki bölümü ile birlikte 7 gün 24
182 G BAHAR / SPRING 2009
I like Hong Kong. It’s a city that lives, works, wins and succeeds 24 hours a day. On the other hand, I’m also very jealous because they have all the opportunities they need to succeed. Insufficient land mass forced the city to construct its airport on a superficial island. For years, Hong Kong was a dependent territory of the United Kingdom. Its people are little yet they have big minds and are dedicated and focused on winning – that explains how Hong Kong has succeeded in becoming Asia’s, and very soon the world’s business capital. Everything has been well thought out here. The traffic lights even have audio signals for blind people so that they can safely cross the road. They have an excellent metro network. The supermarkets are open until the morning; there is WiFi Internet access in all public spaces, and transportation to suit every budget from the airport to the city. Everything and I mean everything is easy, fast and practical. A concentrated lifestyle prevails in Hong Kong. Tall and magnificent buildings line this tiny island and the offices and residences in those huge buildings are just to live in. Each year, tens of thousands of people flock to Hong Kong not just for the jewelry fairs, but also other industry fairs. This tiny island and the part on the main land on the other side of the world lives 24 hours a day using its advantage of being a free trade zone with the right investments.
HONGKONG
6/12/09
11:03 PM
Page 2
saat yafl›yor ve serbest bölge olman›n avantaj›n› do¤ru yat›r›mlar ile kullan›yor. Hong Kong’da düzenlenen 3 tane büyük mücevher fuar› var. Bunlardan Eylül ay›nda CMP taraf›ndan düzenlenen fuar, Hong Kong Island’daki Hong Kong Convention and Exhibition Center’dan taflarak, havaalan›n›n hemen yan›nda kurulu Asia World Expo’da 4 ayr› salon ile on binlerce ziyaretçiye ev sahipli¤i yap›yor. Fuar aç›l›r aç›lmaz kay›t masalar›n›n önünde biriken yüzlerce ziyaretçi, yürüyen merdivenlerin kalabal›¤›, hiç kesilmeyen bir u¤ultu ile mücevher sektörü bir haftal›¤›na Hong Kong’da bir araya geliyor. Bu baflar›n›n s›rr›n›n, organizasyon baflar›s›n›n çok ötesinde, serbest bölgede sunulan mükemmel ekonomik imkânlar oldu¤u herkesçe biliniyor. Burada ifl kurmak, ofis açmak, fuarlara kat›lmak, giriflimcilere ve yat›r›mc›lara s›n›rs›z olanaklar sa¤l›yor. Halihaz›rda Asya’n›n en büyük ifl merkezi olma vasf›n› tafl›yan Hong Kong, ifl dünyas›n›n kalbi olma yolunda h›zl› ve emin ad›mlarla yürüyor. Hong Kong ayn› zamanda milyarl›k nüfusu ve ucuz ifl gücüyle dünyan›n üretim merkezi olan Çin’in ticaret kap›s›, son y›llardaki ekonomik büyümeyle yine al›c› konumuna geçen ülkenin liman› olma görevlerini üstleniyor. Bu da her ifl kolundan flirketleri Hong Kong’a çekiyor. Uluslararas› ba¤›ms›z kurulufllar›n de¤erlendirmelerine göre Hong Kong dünyan›n en serbest ekonomisine sahip ve as›l gücünün kayna¤› da bu... Rotaforte, her y›l Hong Kong’da düzenlenen iki önemli fuar› da, pazarlama faaliyetleri kapsam›nda ziyaret ediyor. Eylül ve mart aylar›nda düzenlenen fuarlara bizzat temsilcilerini gönderip stand açarak, ‹stanbul Jewelry Show ve RFJ Magazin’i on binlerce kifliye duyuruyor. Geçti¤imiz Eylül Hong Kong fuar›n›, Rotaforte’nin kreatif direktörü ve RFJ dergisinin bafl editörü Lalehan Uysal da ziyaret ederek hem sektörün bu en önemli fuar›n› yak›ndan inceleme, hem de dünyan›n dört bir taraf›ndan gelen meslektafllar› ile ba¤lant›lar kurma f›rsat› buldu. Beraberimizde götürdü¤ümüz 1000 adet RFJ Magazine, son güne gelindi¤inde tükenmifl, Türk kuyumculu¤unu dünyaya tan›tmaya devam etmiflti. Dergiye gösterilen ilgi, aylarca gecesini gündüzüne katarak içerik ve görsel olarak RFJ’yi üst s›n›f bir dergi olarak piyasaya ç›karan editörümüzün çabalar›n›n en büyük ödülüydü. Her y›l oldu¤u gibi, bu y›l da Hong Kong’un ikinci büyük mücevher fuar›na, TDC taraf›ndan düzenlenen Mart fuar›na stand›m›zla kat›l›yor, ‹stanbul Jewelry Show ve RFJ Magazine’i tan›tmaya devam ediyoruz. Dergimiz bask›ya girdi¤inde Hong Kong fuar› henüz aç›lmad›¤› için, kriz sonras› Hong Kong’da nas›l bir fuar geçti¤ini bir sonraki say›m›zda sizlerle paylaflaca¤›m.
There are three large jewelry fairs that take place in Hong Kong. The fair, organized by CMP in September, extends from the Hong Kong Convention and Exhibition Center, hosting tens of thousands of visitors in four separate halls at Asia World Expo, which is located immediately alongside the airport. The jewelry industry comes together with hundreds of visitors who queue in front of the application desk as soon as the fair opens, the crowds on the escalators, and the ceaseless murmurs in Hong Kong for a whole week. The secret of this success goes beyond being just a successful organization. It also has a lot to do with the excellent economic opportunities presented. Entrepreneurs and investors are presented with unlimited opportunities to establish businesses, open an office and take part in fairs. Hong Kong, which is already Asia’s greatest business capital, is heading towards becoming the heart of the business world with quick and confident steps. Hong Kong is the trade door to China, which has a population in the billions creating cheap labor, and with its economic growth in recent years it has become even more attractive. As the harbor of China, it draws companies from every industry to Hong Kong. According to assessments by independent international organizations, Hong Kong has the highest trade free economy and this is where its strength lies… As part of its marketing activities, Rotaforte visits the two important fairs that take place in Hong Kong each year. It buys stands at both the September and March fairs with representatives marketing the Istanbul Jewelry Show and RFJ Magazine to tens of thousands of people. Rotaforte’s creative director and RFJ Magazine’s Editor-in-Chief Lalehan Uysal visited the Hong Kong Fair last september where she had the opportunity to closely examine the fair, and network with other industry professionals from all around the world. We took 1000 copies of RFJ Magazine with us and by the last day of the fair, had no copies left. They were distributed to visitors at the stand in return for business cards. This is just one example of how Rotaforte continues to promote the Turkish jewelry industry to the world. The interest in the magazine was the greatest reward for our editor who had spent days and nights for months putting together a high quality RFJ magazine. Like every year, Hong Kong’s second largest jewelry fair was organized by TDC in March. We participated in the fair with our stand where we continued to promote the Istanbul Jewelry Show and RFJ Magazine. As the Hong Kong fair had not commenced by the time our magazine went to print, I will share with you my observations of the post-crisis Hong Kong fair in the next issue. BAHAR / SPRING 2009 G
183
MACARISTAN
6/12/09
11:04 PM
Page 1
ULUSLARARASI FUARLAR / INTERNATIONAL FAIRS
Karat Show
Hungary Macaristan
Yaz›/Text fieyda Selçuk
Macaristan’da oldukça karamsar bir tablo ile karfl›lafl›yoruz. Ekonomik kriz fena vurmufl ülkeyi ve Karat Show’u. Yine de, alt›n için olmasa da gümüfl ve bijuteri üreticileri için Macaristan’da ifltah aç›c› bir pazar var.
Hungary presented quite a pessimistic picture. The economic crisis has hit the country and Carat Show hard. However, Hungary is still an appetizing market for silver and bijoux manufacturers, but not for gold. 12-15 fiubat tarihlerinde Macaristan’›n baflkenti Budapeflte’de bu y›l 17.’si düzenlenen Karat Uluslararas› Mücevher, Tafl ve Saat Fuar›’n› ziyaret etmek üzere ‹stanbul’dan yola ç›kt›k. Rahat ve k›sa bir yolculu¤un ard›ndan otelimize yerleflip hemen fuar alan›na gitmek üzere yola koyulduk. Fuar alan› di¤er ad›yla HungExpo flehir merkezine çok yak›n. Yaklafl›k 20 dakikada fuar alan›na ulafl›yoruz; zaten Budapeflte genel olarak ulafl›m› rahat bir flehir. Üç hatta hizmet veren ve birbirine ba¤lanan metrolar ile hemen her yere ulaflabiliyorsunuz. Bunun için yaln›zca bir metro haritas› edinmeniz yeterli. HungExpo, Budapeflte’deki en büyük fuar merkezi. Bizim fuar› ziyaret amac›m›z olan Karat Show ile ayn› anda Boat Show’u da izlemek mümkün. Ön kay›t yapt›r›p, fuar kataloglar›m›z› edindikten sonra fuar alan›na giriyoruz. Karat Show yer plan›nda yazan A girifline do¤ru yöneliyoruz. Uzun bir aray›fltan sonra nihayet Karat Show’a ulaflt›¤›m›zda ise yaflad›¤›m›z kelimenin tam anlam›yla bir hayal k›r›kl›¤›. Toplam kat›l›mc› say›s› 24 olan, yaklafl›k 300 metrekare alan üzerine kurulu bir mücevher fuar› ile karfl›lafl›yoruz. Az say›da yerli kat›l›mc›, birkaç yabanc› kat›l›mc› (Yunan ve ‹talyan firmalar) ve birkaç tasar›mc›dan baflka fuarda hiç kimse yok. Az say›daki firmay› teker teker dolafl›p Macar ekonomisi ve mücevher sektörü hakk›nda bilgi toplamaya çal›fl›yoruz. Macar ekonomisinin özellikle 2008 Ekim’inde tüm
184 G BAHAR / SPRING 2009
We hit the road from Istanbul bound for Budapest, Hungary’s capital, to visit the Carat International Exhibition and Trade Fair for Jewelry, Gems and Watches that was taking place for the 17th time this year. After a comfortable journey and settling into our hotel, we immediately made our way to the fairground. The fairground, better known as HungExpo, is very close to the city center. We reached the fairground in roughly 20 minutes. In terms of transportation, Budapest is quite a comfortable city. There are connecting metros which operate on three lines and you can reach just about everywhere by metro. All you need is a metro map. HungExpo is the largest fairground in Budapest. To give you an idea of the size, the Boat Show and Carat Show was being held simultaneously. After registering and receiving our fair catalogues, we headed into the fairground in the direction of Entrance A. When we finally got to Carat, we were totally disappointed with what we saw. There were a total of 24 participants in a jewelry fair that was taking place in an area of 300 square meters. There were only a few local participants, a few foreign participants (Greek and Italian firms) and a few designers. That was all. We visited each firm to try and receive information about the Hungarian economy and the jewelry industry there.
MACARISTAN
6/12/09
11:04 PM
Page 2
dünyay› etkileyen küresel krizden en fazla etkilenmifl ülkelerden biri oldu¤u söyleniyor. Macar mücevher sektörü de bu tür karamsar yorumlardan nasibini al›yor. Özellikle son 10 y›ld›r, zaten yüksek hacimli olmayan mücevher sektörünün gittikçe darald›¤› bilgisini al›yoruz. Çok fazla yerli üretim yok. Yurtd›fl› al›mlar›n önemli bir k›sm› alt›ndan gümüfle ve bijuteriye do¤ru kay›yor. Tüm firmalarla uzun sohbetler yap›p yar›m gün içinde fuar ziyaretimizi tamaml›yoruz. Ertesi gün ilk dura¤›m›z Budapeflte’de Gaàl MÓZES bölgesinde yer alan toptanc›lar çarfl›s›n› gezmek. Çarfl› üç binadan olufluyor. Binalar birbiri ile arkal› önlü sokaklarda ve bir binadan di¤eri görünmüyor. D›flar›dan bak›nca mücevher toptanc›lar› oldu¤unu anlamak mümkün de¤il. Tek tek tüm çarfl›lar› dolafl›yoruz. Giriflte güvenli¤e derdimizi anlatmakta zorlan›rsak hemen ‹ngilizce bilen bir eleman ça¤›r›yorlar. Ziyaret etti¤imiz tüm firmalar bir önceki gün fuarda edindi¤imiz bilgilere benzer bilgiler veriyorlar. Firmalar›n tamam› ‹stanbul Jewelry Show’u tan›yor. Birço¤u geçti¤imiz y›llarda fuara kat›lm›fl veya ziyaret etmifl. Bu y›l da ziyaretçi olarak geleceklerini söyleyenler var. Tüm firmalarla görüfltükten sonra edindi¤imiz izlenim Macaristan’dan Türkiye’ye gelebilecek alt›n al›c›s› firmalar›n çok say›da olmad›¤› yönünde. Üç ya da dört firmadan söz ediliyor. Daha çok gümüfl ve bijuteri al›c›lar› var, onlar›n da büyük bir bölümü Uzakdo¤u’dan al›flverifl yap›yor. Fuar alan›nda ve toptanc›lar çarfl›s›nda firmalarla yapt›¤›m›z görüflmeler Macaristan ‹stanbul Konsoloslu¤u Ticaret Müflaviri Savafl Malkoç’un verdi¤i bilgileri do¤rular nitelikte. Ülke genelinde zaten pek fazla faal olmayan kuyumcu derneklerinin son y›llarda yaflanan durgunlukla kapand›¤›n› ö¤reniyoruz. So¤uk bir k›fl ziyaretinde oldukça karamsar bir tablo ile karfl›laflt›¤›m›z Macaristan ziyaretimizi üçüncü günün sonunda “Her karanl›kta bir ayd›nl›k vard›r” diyerek noktal›yoruz. Alt›n için olmasa da gümüfl ve bijuteri üreticileri için Macaristan’da geliflmekte olan, ifltah aç›c› bir pazar oldu¤u bilgisini iyimserlik hanesine yazmakta fayda var!
It’s said that the Hungarian economy was one of the worst impacted by the crisis that broke out in 2008 especially. And the Hungarian jewelry industry is getting its fair share of these pessimistic statements. We learned that the jewelry industry has gradually been shrinking in an environment that hasn’t been enjoying high volumes in the last 10 years especially. There’s very little manufacturing going on. A large portion of the purchases from abroad has been slipping from gold to silver and bijoux. We completed our visit to the fair in only half a day after speaking with every single firm present. Our first stop the next day was the wholesalers market in Budapest’s Gaàl MÓZES district. The market comprises 3 buildings that are lined one after the other and you can’t see one building from the other. From outside, it’s impossible to understand that the nature of the business inside. We visited each of the markets. If we had a little difficulty trying to explain ourselves at security entrance, they immediately called for English-speaking personnel. We were given similar information that we’d received from the firms at the fair the previous day. All of the firms know Istanbul Jewelry Show and many of them have participated in the fair in previous years or have visited it. There are some who say that they will come this year as visitors. After visiting all the firms, our view was that there were very few gold buyers from Hungary that could come to Turkey. Maybe only 3 or 4 firms could be potential buyers. There are more silver and bijoux buyers in Hungary and most of them purchase from the Far East. The information we received from the firms at the fairground and wholesalers market was confirmed by Savafl Malkoç, the Istanbul Consulate Business Advisor based in Hungary. We also learned from him that the jewelers’ associations that aren’t very active in the country generally have closed down due to the inactivity experienced in recent years. We completed our cold winter visit to Hungary where we were faced with a rather pessimistic picture on the third day saying ‘There is light at the end of the tunnel’ because Hungary is still an appetizing market for silver and bijoux manufactures despite the pessimism…
BAHAR / SPRING 2009 G
185
ISPANYA - JAPONYA
6/13/09
1:16 PM
Page 1
ULUSLARARASI FUARLAR / INTERNATIONAL FAIRS
Japonya pazar› sab›r istiyor Japan market requires patience Asya’n›n önde gelen fuarlar›ndan biri olan International Jewellery Tokyo’yu, Avrupa pazar› düflüflte iken de¤erlendirmekte fayda var…
International Jewelry Tokyo is one of Asia’s leading fairs and should be considered now that the European market is on the decline… Yaz›/Text Ebru ‹ldan
Madrid’den geleli henüz 24 saat olmad›, ancak ben Tokyo uça¤›nday›m. 11.5 saatlik bir uçufltan sonra Tokyo’ya iniyorum. ‹ki ülke aras›ndaki 7 saatlik fark çok s›k›nt› yarat›yor. ‹lk üç gece sürekli uyan›yorum. Üstelik son derece so¤uk, çok ama çok üflüyorum ve olan oluyor, a¤›r bir gribe yakalan›yorum. Japonya günlerim sürekli hapfl›rarak geçiyor. Japonya so¤uk oldu¤u kadar temiz bir ülke… Sokaklar, metro her yer tertemiz… ‹çim aç›l›yor… Çözemedi¤im tek fley ise Japonlar›n Amerikan hayranl›¤›… Hindistan ve Çin pazar›n› biliyordum, Japonya pazar›n› yeni tan›yaca¤›m, bu nedenle heyecanl›y›m. Buras› önemli ve zor bir pazar. Bu zorlu¤un bir nedeni dil sorunuysa di¤eri Japonlar›n afl›r› titizli¤i. Tafl›n üzerindeki do¤al çizgilerden bile hofllanmayan bir yap›ya sahipler. Tafl› pürüzsüz istiyorlar. Narin, zarif ürünlerden hofllan›yorlar. ‹ngilizce yaz›flmada iyiler ancak ifl konuflmaya gelince bunu söylemek imkâns›z. Sab›r isteyen bir pazar Japonya… “International Jewellery Tokyo” bu y›l 20. kez düzenleniyor. 21-24 Ocak tarihlerinde gerçekleflen bu fuar kapsam›nda ayr›ca bir de saat fuar› organize ediliyor. Avrupa
186 G BAHAR / SPRING 2009
It had been less than 24 hours since arriving from Madrid and there I was on a plane to Tokyo where I would land 11.5 hours later. The seven-hour difference between the two countries is really bothersome and I constantly woke up during the first three nights there. Furthermore, it was really cold and of course, I caught a cold. My days in Japan were spent sneezing. Japan is just as cold as it is clean… The streets, metro, everything is clean… It was a breath of fresh air… The only thing I couldn’t make sense of the admiration that Japan feels for America… I knew the Indian and Chinese market and I was excited to become acquainted with the Japanese market. Japan is an important and difficult market… If one of these problems is due to language, the other is the exaggerated fastidiousness of Japanese people. They even have a nature that doesn’t like natural marks on a stone… They want stones to be flawless. They like delicate and elegant products. They’re good at writing in English but when it comes to talking business, well I can’t really say the same thing. The Japanese market is a market that requires patience… “International Jewelry Tokyo” took place for the 20th time this year. A watch fair was also organized under the scope of the fair that took place between 21-24 January. Compared to European fairs, this fair was good with excellent participation. According to participating
ISPANYA - JAPONYA
6/13/09
1:17 PM
Page 2
fuarlar›na göre bence iyi bir fuar, kat›l›mc›s› çok iyi. Kat›l›mc› firmalara göre fuar, geçen y›llara göre zay›f. Hindistan, ‹talya, Almanya, Avustralya, Hong Kong, Tayland, Fransa, Çin kat›l›m yapan ülkeler. ‹talya 40 firma ile fuarda. Her yerde karfl›m›za ç›kan Hintliler burada da var. Japonca bilen, bu dilde kendine kartvizit haz›rlam›fl Hintlilerin azim ve çal›flkanl›klar›na yine hayran oldum. Fuara kat›l›m yapan tek Türk firmas›yd›k. ‹stanbul Jewelry Show ve RFJ Magazine’i buradaki 9 metrekarelik stand›m›zda ben temsil ettim. Tabii bir de hostesimiz vard›, çekik gözlü… Japonya Kuyumculuk Derne¤i Baflkan› Nobohiro Imanishi stand›m›z› ziyaret etti, ona da tüm kat›l›mc› firmalara oldu¤u gibi ‹stanbul Jewelry Show ile ilgili bilgiler verdim. Asya’n›n önde gelen fuarlar›ndan biri bu fuar… Avrupa pazar› düflüflte iken de¤erlendirmekte fayda var.
firms, this fair was not as successful compared to previous years. Countries that participated in the fair were India, Italy, Germany, Australia, Hong Kong, Thailand, France, and China. There were 40 firms from Italy alone. The Indians that appear before us everywhere were at this fair as well. I met Indians who knew Japanese and had in fact printed business cards in Japanese and I was in awe of their determination and conscientiousness. We were the only Turkish firm to take part in the fair. I represented Istanbul Jewelry Show and RFJ Magazine at our 9 square meter stand. We had a hostess of Asian descent. Nobuhiro Imanishi, the President of the Japanese Jewelers’ Association visited our stand and just like everyone else, I gave him information about the Istanbul Jewelry Show. If you ask me, this fair is one of the leading fairs in Asia… It may be worth considering while the European market is on the decline.
BAHAR / SPRING 2009 G
187
ISPANYA - JAPONYA
6/13/09
1:17 PM
Page 3
ULUSLARARASI FUARLAR / INTERNATIONAL FAIRS
‹spanya pazar›na girmek için Breaking into the Spanish market Ekonomik krize ra¤men, ‹spanya pazar›na girmek için önemli bir organizasyon Iberjoya Fuar›… Despite the economic crisis, Iberjoya Fair is an important organization for those Yaz›/Text Ebru ‹ldan wanting to reach the Spanish market…
Ocak ay›n›n ortas›… Madrid nas›l da buz gibi… Kuru bir so¤u¤u var. 42. kez düzenlenen Iberjoya Fuar› için buraday›m. Fuar 15-19 Ocak tarihleri aras›nda gerçeklefliyor. Küresel krizden en çok etkilenen ülkelerin bafl›nda ‹spanya’n›n geldi¤i söyleniyor. Kuyumculuk sektöründeki pek çok firman›n kapand›¤› ve bu sektördeki pek çok insan›n iflsiz kald›¤› bilgileri geliyor. Bunu do¤rularcas›na fuar›n kat›l›mc› ve ziyaretçi say›s›nda düflüfller var. Toplam iki salonda gerçekleflen fuara bu y›l 265 firma kat›l›yor. ‹talyan ve Portekiz firmalar› a¤›rl›kta. Meksika’dan 15, Türkiye’den ise 5 firma var. Gümüfl ifli yapan Türk firmalar› fuar›n çok iyi geçti¤ini bildiriyor ancak alt›n ve p›rlanta firmalar› ayn› görüflte de¤il. Gerçekten de gümüfl firmalar›n›n bulundu¤u salon son derece kalabal›kken, mücevher ve de¤erli tafllar›n bulundu¤u salon neredeyse bombofl. Y›lda iki kez düzenlenen bu fuar›n bundan böyle senede bir kez gerçekleflece¤ini duyduk. Öyle olsa da, beklentiler karfl›lanmasa da yine de ‹spanya pazar›na girmek ya da oradaki ifllerini gelifltirmek isteyen firmalar için önemli bir organizasyon Iberjoya Fuar›…
188 G BAHAR / SPRING 2009
It was the middle of January and Madrid was as cold as ice. Madrid has a dry cold… I was there for the 42nd Iberjoya Fair, which took place between 12-19 January. It’s said that Spain is one of the leading countries to have been impacted by the global crisis and there is consistent news of many firms in the jewelry industry closing down and rising unemployment levels. The decreasing number of participants and visitors verified this situation. 265 took part in a total of two halls at this year’s fair. Firms were generally of Italian and Portuguese origin. There were 15 firms from Mexico and 5 firms from Turkey. Turkish firms in the silverware business stated that the fair was excellent however; gold and diamond manufacturers had negative views. While the hall in which the silverware was located was truly crowded, the hall showcasing jewelry and precious stones was nearly empty. We heard that this fair would be held once a year as opposed to bi-annually. Even if that’s the case and even if expectations aren’t met, the Iberjoya Fair is still a noteworthy organization for firms that want to enter the Spanish market or want to realize their business there…
ISPANYA - JAPONYA
6/13/09
1:17 PM
Page 4
Inhorgenta ihmal edilmemeli Inhorgenta should not be overlooked Almanya çok önemli bir pazar. Bu yüzden Inhorgenta Fuar›’n› ihmal etmemek gerekiyor. Germany is a significant market. That’s why the Inhorgenta Fair should not be overlooked. 20-23 fiubat tarihleri aras›nda Almanya Münih’te gerçekleflen fuar toplam 6 salondayd›. 10 Türk firmas›n›n kat›ld›¤› bu fuar Vicenza’dan sonra y›ld›z› en parlak fuar olarak an›l›yor. Gümüfle ciddi bir ilgi gözlemledim, san›yorum gümüfl firmalar› bu fuarda hayli iyi bir ifl ç›kard›lar. Almanya çok önemli bir pazar. Türkiye ise Alman üretici firmalar› için iyi bir pazar olarak görülmüyor. Alman firmalar bunun nedenini, iflçiliklerinin pahal› olmas› nedeniyle ürün fiyatlar›n›n Türkiye’ye pahal› gelmesine ba¤l›yorlar. Hava -6 derece ve her yer kar alt›nda olmas›na karfl› ziyaretçi say›s› çok iyiydi ancak kat›l›mc›lara göre ziyaretçiler genellikle son tüketiciydi. Onlar elbette toptanc›lar› görmek istiyorlard›, bu durum do¤rusu biraz hayal k›r›kl›¤› yaratt› ama sürekli kat›l›m›n getirece¤i avantajlar nedeniyle Inhorgenta Fuar›’n› ihmal etmemek gerekti¤ine inan›yorum.
There were a total of six halls at the fair that took place between 2023 February in Munich, Germany. This fair, which 10 Turkish firms participated in, is being mentioned as the best fair after Vicenza. There was serious interest in silver so I assume that those in the silver business drummed up quite a bit of business. Germany is a significant market. German manufacturers however, do not regard Turkey as a good market. German firms tie this to the fact that their labor is expensive meaning that their prices are too high for Turkey. It was -6 degrees and everywhere was covered in snow. Despite this, visitor numbers were very high and visitors were generally the end consumer. They wanted to see wholesalers so naturally there was a little disappointment but in terms of the advantages of consistent participation, I believe that the Inhorgenta Fair should not be overlooked. BAHAR / SPRING 2009 G
189
RUSYA-ITALYA
6/12/09
11:06 PM
Page 1
ULUSLARARASI FUARLAR / INTERNATIONAL FAIRS
Y›l›n habercisi Vicenzaoro 1
Harbinger of the year
Yaz›lar/Texts Suat Kurflun
Ekonomik kriz nedeniyle beklenen ziyaretçi ve al›c›lar gelmedi bu y›l ancak unutmay›n kriz geçecek ama Vicenzaoro fuarlar› kalacak.
Visitor numbers and buyers did not meet expectations this year due to the economic crisis, however, the crisis will pass and the Vicenzaoro fairs will continue to live on. Daha önce Vicenzaoro Winter diye an›lan bu fuara art›k “First” deniyor. Bu da normal ve fuara yak›flan bir isim, çünkü y›l›n ilk ay›nda düzenlenen ilk fuar. Bu y›l 11-18 Ocak tarihlerinde gerçekleflti. Y›l›n habercisi bir fuar bu. O y›l›n nas›l geçece¤inin ilk ipuçlar›n› veriyor. Bazen moday› bile belirliyor. ‹talya’n›n Venedik yak›nlar›ndaki Vicenzaoro flehrinde gerçekleflen fuar kat›l›mc›s› ve ziyaretçisi aç›s›ndan çok büyük olarak de¤erlendirilebilir. Y›llarca yer bekleyen firmalar var Vicenzaoro Fuar›’na kat›lmak için. Firmalar›n stand bulamad›¤› ve stand bulan firmalara alanlar›n› bölüflmeyi teklif etti¤i bir fuardan söz ediyoruz. Önceki y›llarla karfl›laflt›r›ld›¤›nda bu y›l›n biraz daha zay›f geçti¤i söylenebilir. Hem kat›l›mc›lar hem de ziyaretçiler aç›s›ndan belli zay›fl›klar vard›. Beklenen ziyaretçi ve al›c›lar gelmedi bu y›l. Bunun tek sebebi içinde bulundu¤umuz kriz ortam›. ‹nsanlar›n yat›r›m yapmak istemedikleri, krizin t›rmand›¤› bir zamana denk geldi. Yoksa bu fuar›n popülaritesi ve karl›l›¤› azalm›fl de¤il. Kriz geçecek ama Vicenzaoro Fuarlar› kalacak.
190 G BAHAR / SPRING 2009
This fair that was previously referred to as Vicenzaoro Winter, is now called “First”. This is normal and it’s a name that suits the fair because the fair is organized in the first month of the year. This year, the fair was held between 11-18 January. This fair is a harbinger of the year. It gives the first clues to how that year will be. And sometimes, it determines the trend. In terms of participation and visitors, this fair that takes place in the city of Vicenzaoro near Venice, was notable. There are firms who wait for years to be able to take part in the Vicenzaoro Fair. We’re talking about a fair in which firms offer to share stands due to limited space. In comparison to previous years, this fair was not as strong. There were obvious decreases in participation and visitor numbers. Visitors and buyers expected did not attend this year. The only reason for this is the global economic crisis. It coincided with a time when people don’t want to invest, when the crisis is becoming even deeper. Otherwise, the fair’s popularity and profitability hasn’t waned. The crisis will pass and Vicenzaoro Fairs will continue to live on.
RUSYA-ITALYA
6/12/09
11:07 PM
Page 2
Baflar›l› ve kalabal›k / Successful and busy
St. Petersburg
St. Petersburg Fuar›’n› perakende fuar› deyip geçmemek gerekir, çünkü salonlar› t›kl›m t›kl›m dolu…
The St. Petersburg Fair is far more than a retail fair and the halls are overcrowded with visitors…
Siz hiç denizin üzerinde yürüdünüz mü? Ben yürüdüm. Hem de 150-200 metre. ‹nan›lmaz bir deneyim. ‹nsanlar açt›klar› deliklerden bal›k tutuyorlar, bir k›s›m insan da denizin üzerinde yürüyor. Nerede mi? St. Petersburg’da… Bu olana¤› bana hemen denizin kenar›nda düzenlenen Junwex St. Petersburg 2009 Fuar› verdi. Bu y›l 17.’si düzenlenen fuar Türkiye mücevher sektörü için çok önemli. Rusya bizim için çok iyi bir pazar, çünkü Rus al›c›lar›n çok yüksek bir sat›n alma gücü var. 4-8 fiubat tarihleri aras›nda gerçekleflen fuara Türkiye’den 5 kuyumcu markas› ve bir makine firmas›yla kat›ld›k. Fuar› organize eden Rectec firmas› hiçbir ayr›nt›y› atlamam›flt›. Bu nedenle fuar hiç aksakl›k yaflanmadan son derece baflar›l› geçti. Toplam 8 hol vard› ve tümü h›nca h›nç doluydu, bir metrekare bile bofl alan yoktu. Holler ürünlere göre ayr›lm›flt›: Alt›n, p›rlanta, makine… Kalabal›k bir ziyaretçi ak›n›na u¤rad› fuar. Son tüketiciler, butik al›c›lar, büyük toptanc›lar herkes bu fuar› ziyaret etti. Perakende fuar› deyip geçmemek gereken bir fuar St. Petersburg. Rusya bu alanda iyi olmaya çal›flsa da müthifl bir tarihe sahip olan Türk kuyumcular kadar olamazlar. Bu nedenle Türkiye’den al›m yapmaya mecburlar. Türk firmalar› bu gerçe¤i göz ard› etmemeli ve bu fuara düzenli kat›l›m göstermeli.
Have you ever walked on the sea? I have. It’s an unbelievable experience. People fish from manmade holes while others simply walk. Where? St. Petersburg… The Junwex St. Petersburg 2009 Fair organized just along the seaside gave me this chance. The 17th Junwex St. Petersburg Fair is very important for the Turkish jewelry industry. Russia is a very good market for us because Russian buyers have immense buying power. We took part in the fair that took place between 4-8 February with 5 jewelry brands from Turkey and a machinery firm. Rectec, the organizer of the fair, hadn’t overlooked a single detail. That’s why the fair went along smoothly without any hitches whatsoever. There were a total of 8 halls and all of them were full. The halls were separated by product: gold, diamonds, and machinery… End consumers, boutique buyers, large wholesalers… they were all there. St. Petersburg is far more than a retail fair. Although Russia is striving to be good in this field, Russians can never be as good as Turkey’s jewelers who have a spectacular history behind them. That’s why they have to buy from Turkey. Turkish firms should consider this reality and show regular participation in this fair. BAHAR / SPRING 2009 G
191
HABERLER 4SF
6/12/09
11:08 PM
Page 1
HABER / NEWS
‹DMM‹B Logosunu Yeniledi... IDMMIB Renewed Its Logo…
2003 y›l›ndan bu yana Türk mücevher sektörünün ve ihracat›n›n geliflmesinde büyük pay sahibi olan ‹stanbul De¤erli Maden ve Mücevherat ‹hracatç›lar› Birli¤i; TAJ (Turkish Association of Jewellers) kurumsal logosonu JTR (Turkish Jewellery Association) olarak yeniledi. Beyaz bir daire içindeki “JTR”’ harflerinden ve yan›nda yer alan “Türk Mücevhercileri Birli¤i” yaz›s›ndan oluflan yeni logo; kullan›lan renkleri ile kalite ve yal›nl›¤› hedeflerken, sadeli¤i yans›tan modern grafik tasar›m uygulamas› ile Türk Mücevhercileri Birli¤i’nin uluslararas› alanda tan›n›rl›¤›n› pekifltirmeyi amaçl›yor.
The Turkish Association of Jewelers (TAJ), which has played a significant role in the development of the Turkish jewelry industry and exports since 2003, renewed its corporate logo as JTR (Turkish Jewelers’ Association). The contemporary design and the colors of the new logo, which is made up of a white circle with the letters “JTR” and the words “Türk Mücevhercileri Birli¤i” (Turkish Jewelers’ Association) alongside it, reflect quality and simplicity. The new logo will contribute to strengthening the Association’s recognizability internationally.
Dünya Alt›n Konseyi’nin Yeni Ortado¤u ve Türkiye Yönetici Direktörü The New Middle East Dünya Alt›n Konseyi (World Gold Council) Ortado¤u ve Türkiye Yönetici Direktörlü¤ü görevine Anan Fakhreddin atand›. Tak› pazar› ve finansal pazarlama konusunAnd Turkey Managing da deneyim sahibi olan Anan Fakhreddin, Dünya Alt›n Konseyi’nin Ortado¤u’da önemli bir rol üstlendi¤ini belirterek “Bu sorumlulu¤u almaktan çok mutluyum. ‹lk Director of the, olarak pazardaki önemli ortaklar›m›z› dinleyerek istek ve ihtiyaçlar›n› yans›tan strategelifltirilmesini sa¤layaca¤›m” dedi. World Gold Council is jiler Anan Fakhreddin, Suudi Arabistan American Express Bat› Bölge Müdürü olarak 10
Anan Fakhreddin
y›l çal›flt›ktan sonra, Birleflik Arap Emirlikleri Diamond Trading Corporation (DTC De Beers) Baflkan› olarak görev ald›. Buradaki sekiz y›ll›k ifl hayat› boyunca birçok önemli projeye imza atan Fakhreddin, yeni görevine 1 Mart 2009 itibariyle bafllad›.
Anan Fakhreddin has been appointed as the new Middle East and Turkey Managing Director of the World Gold Council. Stating that he has taken on an important role in the Middle East for the World Gold Council, Anan Fakhreddin, who has experience in the jewelry market and financial marketing, said, “I’m very happy to accept this responsibility. I will first listen our important partners in the industry to ensure that strategies are developed meeting their desires and needs .” After working as the Saudi Arabia American Express West Region Manager for 10 years, he took an appointment as the President of the United Arab Emirates Diamond Trading Corporation (DTC - De Beers). He signed his name to many significant projects during his eight years with DTC – De Beers and took on his current assignment on March 1, 2009.
192 G BAHAR / SPRING 2009
HABERLER 4SF
6/12/09
11:08 PM
Page 2
Nader Nasreddine: “Türkiye, Ortado¤u’nun parlayan y›ld›z›” “Turkey Is The Sparkling Star Of The Middle East” Rosy Blue, dünyan›n en önemli maden bölgelerinden sa¤lanan ham elmas›n rakipsiz tedarikçisi olman›n gururunu yafl›yor. 45 y›l önce Hindistan’da kurulan flirket, halihaz›rda elmas ticaretinin küresel lideri olarak kabul ediliyor. Ham elmastan parlat›lm›fl elmasa ve mücevhere kadar, Rosy Blue’nun tutkusu, yapt›¤› her üründe en mükemmel par›lt›y› yakalamak. Dünya çap›nda 15’dan fazla ülkede faaliyet gösteren flirket, Türkiye’yi geliflmekte olan büyük pazarlardan biri olarak görüyor. Türkiye pazar›na esas olarak Dubai ofisinden ürün sa¤layan Rosy Blue, Türkiye elmas ve mücevher piyasas›na verdi¤i hizmetlerini geniflletmek ve iletiflimi kuvvetlendirmek için geçti¤imiz y›l ‹stanbul’da bir ba¤lant› ofisi açt›. Dubai Ofisi’nin Elmas Bölümü yöneticisi Nader Nasreddine, “Türkiye’nin pazar liderleri ile ba¤lant›ya geçmekten gurur duyuyoruz ve Türk mücevher ve elmas sektöründe çok daha yüksek bir potansiyel ve gelecek görüyoruz. Türkler gerçekten çok ak›ll› ve hedeflerini nas›l elde edeceklerini iyi biliyorlar” diyor.
Rosy Blue enjoys an unparalleled supply of rough diamonds, sourced from the major mining regions of the world. The company was established in India more than 45 years ago and is now regarded to be the global leader in the diamond business. From rough diamonds to polished diamonds to fine jewelry, Rosy Blue’s passion for excellence sparkles in everything it does. The company is well established in more than 15 countries worldwide and sees Turkey as a big market in progress. Rosy Blue has been supplying the Turkish market mainly from its Dubai office and last year, it opened a liaison office in Istanbul in order to extend its services and establih communications with the Turkish diamond and jewelry community. Nader Nasreddine, GM of the diamond division in the Dubai office says, “We are proud to be associated with the market leaders in Turkey and we see higher potential and prosperity of the diamond jewelry industry in Turkey. The Turks are very clever and they know how to hit their targets.” BAHAR / SPRING 2009 G
193
INDEX
6/13/09
5:55 PM
Page 1
İNDEKS / INDEX (15) ARİŞ Nuruosmaniye Cad. Şeref Efendi Sk, No: 27, Eminönü, İstanbul / Türkiye Tel:+90 212 5200102 Fax: +90 212 5181376 www.e-aris.com info@aris.com (21) ASTUR Hüseyinağa Cami Sk. No: 12 Beyazıt, Eminönü İstanbul / Türkiye Tel: +90 212 527 44 31 Fax: +90 212 520 77 52 (Kapak / Accordion front cover) ATASAY Merkez Mah. Ali Duran Cad. Sedir Sk, No: 7, Yenibosna İstanbul / Türkiye Tel:+90 212 652 33 66 Fax: +90 212 652 71 64 www.atasay.com (29 / 71) BAG JEWELRY Şeref Efendi Sk. Şeref Han No: 58/76-77, Nuruosmaniye İstanbul / Türkiye Tel:+90 212 511 70 10 Fax: +90 212 513 50 03 alen@bagjewelry.com www.bagjewelry.com (131) BANGKOK GEMS & JEWELLRY bkkgems@smart.co.th (33) BELBAK Mollafenari Mah. Şeref Efendi Sk, No: 33/2, Cağaloğlu, Eminönü İstanbul / Türkiye Tel: +90 212 512 73 24 Fax: +90 212 512 87 03 info@belbak.com.tr www.belbak.com.tr (77 / 153) DUBAI INTERNATIONEL JEWELLERY WEEK www.jewelleryshow.com jewelleryweek@dwtc.com (78 / 79) FAGOLD Tel: +90 212 519 05 05 www.fagold.org (10 / 11) HAT GOLD Vezirhan Cad. Şerefefendi Sk. Şeref Han. Kat: 3 No: 35 Kapalıçarşı İstanbul / Türkiye Tel: +90 212 511 03 45 (181) İDEAL KUYUMCULUK Mollafenari Mah. Vezirhan Cad. No: 78 Nuruosmaniye, İstanbul / Türkiye Tel: +90 212 511 23 58 Fax: +90 212 512 92 30 www.idealkuyumculuk.com.tr ideal@superonline.com
194 G BAHAR / SPRING 2009
(6, Inside Back Cover) İSTANBUL JEWELRY SHOW Nuruosmaniye Cad. Orient Center, K: 7 705/6 Cağaloğlu, İstanbul / Türkiye Tel: +90 212 519 07 19 Fax: +90 212 513 30 38 info@rotaforte.com www.rotaforte.com (Inside back cover) (55 / 17) JASABI JEWELRY Nuruosmaniye Cad. Şeref Efendi Sk, No: 20 Cağaloğlu İstanbul / Türkiye Tel: +90 212 526 79 69 Fax: +90 212 526 40 74 sadeis@sadeis.com.tr http://www.sadeis.com.tr (143) JEWELRY INTERNATIONAL www.brilliant-art.com.hk (56 / 57) JİVAL Tel: +90 212 472 01 80 Fax: +90 212 472 02 22 www.jival.com.tr jival@jival.com.tr. (175) JMA HONGKONG www.jewelryshows.org (93 / 117) KARAKAŞ ATLANTİS Akçay Cad. No: 283/A Gaziemir İzmir / Türkiye Tel: +90 0232 252 22 22 Fax: +90 232 252 55 15 www.karakaskuyumculuk.com (35) KOLIBRI JEWELLERY Kuyumcukent Cad. Kuyumcukent Kompleksi Atölye Bloğu, 4.Kat 1.Sk No: 5 34197 Bahçelievler İstanbul / Türkiye Tel: +90 212 603 10 33 Fax: +90 212 603 10 35 info@kolibrijewellery www.kolibrijewellery.com (133) KOREA INTERNATIONAL JEWELRY&WATCH FAİR www.jewelfair.com jewelfair@kita.net (37 / 53) MAIA JEWEL Tel: +90 232 381 58 17 www.maiajewel.com (30-31) MIORO Tel: +90 212 551 22 22 Fax: +90 212 551 33 34 www.mioro.com.tr
(25) MODEL Şerefefendi Sk. No: 63 Nuruosmaniye İstanbul / Türkiye Tel: +90 212 511 28 38 Fax: +90 212 527 83 58 (39) ORYUM (Franco Fontena) Vezirhan Cad. No: 63 Çemberlitaş, İstanbul / Türkiye Tel: +90 212 526 37 57 Fax: +90 212 513 88 73 (67) ÖZCAN GÜMÜŞ Kürkçülerpazarı Sk. No: 6 Çemberlitaş, İstanbul / Türkiye Tel: +90 212 528 63 31 Fax: +90 212 528 24 92 www.ozcangumus.com.tr ozcan@ozcangumus.com.tr (127) PALAKISS VICENZA www.palakisstore.com info@palakisstore.com (23) PERA DIAMOND Şerefefendi Cad. Alibaba Türbe Sk. No: 22, Cağaloğlu İstanbul / Türkiye Tel: (+90 212) 511 68 69 pbx Fax: (+90 212) 519 90 98 info@peradiamond.com (27-73 / 94-95) PREMIER Mollafenari Mah. Şeref Efendi Sk. No: 17, Cağaloğlu İstanbul / Türkiye Tel: +90 212 5131112 Fax: +90 212 5146451 www.premieraltin.com (62/ 63) ROBERTO BRAVO Vezirhan Cad. No: 101, Çemberlitaş İstanbul 34120 / Türkiye Tel: +90 212 520 03 87 Fax: +90 212 513 50 63 info@robertobravo.com http://www.robertobravo.com (85) ROSYBLUE sales.jewel.dubai@rosyblue.com (13 / 17 / 47 Arka Kapak / Back Cover) SADE-İŞ Nuruosmaniye Cad. Şeref Efendi Sk. No: 20, Cağaloğlu İstanbul 34440 / Türkiye Tel: +90 212 526 79 69 Fax: +90 212 526 40 74 sadeis@sadeis.com.tr http://www.sadeis.com.tr
(19) SIMORO Mollofenari Mah. Nuriosmaniye Cad. No: 49 Eminönü İstanbul / Türkiye Tel: +90 212 886 20 02 Fax: +090212 886 20 03 simchain@simoro.com www.simoro.com.tr (69) STAR PIRLANTA Nuruosmaniye Cad. No: 51 Çarşıkapı İstanbul / Türkiye Tel: +90 212 528 10 00 Fax: +90 212 520 36 67 www.starpirlanta.com.tr info@starpirlanta.com.tr (129) SOLITAIRE INTERNATIONAL solitaire@gjepcindia.com (4-5) TARZ www.tarz alyans.com İzmir: +90 323 425 47 49 İstanbul: +90 212 519 88 46 (123) THAILAND THE WORD’S GEMS & JEWELRY HUB www.bangkokgemsfair.com (139) THE JEWELLER MAGAZINE www.thenewjeweller.com (49) UĞUR İNCİ Kılıççılar Sk, No: 15 Kapalıçarşı İstanbul / Türkiye Tel: +90 212 513 11 98 Fax: +90 212 513 33 53 www.ugurinci.com ugurinci@ugurinci.com