Her Nefes - Kasım 2011 / Şehâdet

Page 1

KASIM 2011

26.sayý

Tasavvuf Kültürü Dergisi

þehâdet


editörden Merhabalar Her Nefes Dostlarýmýz, Merakla beklediðiniz Kasým sayýmýz sonunda gönüllerimizle buluþuyor. Bu sayýmýz üst üste gerçekleþen yurt dýþý seyahatlerimiz dolayýsýyla epeyce geç kaldý; bunun için siz deðerli okuyucularýmýz ve Allah âþýklarýndan özür diliyor ve geçmiþ kurban bayramýnýzý tebrik ediyoruz. Bu ay aslýnda o kadar çok ve özel gün birarada yer alýyor ki hangisini siz dostlarýmýzla paylaþalým, bilemedik. Kurban bayramý, müteâkiben öðretmenler günü, mübârek Muharrem ayý baþlangýcý (diðer bir deðiþle Hicrî olarak yeni bir yýlýn baþlangýcý) Velhâsýl yine dopdolu bir ay Sonunda hepsinden biraz olsun, az olsun ama gönülden olsun dedik. Gönlümüzden kalemimize dökülenleri derledik. Bu sayýmýzda her özel güne dâir bir-iki kelâmýmýz var. Elbette her zamanki gibi temel konumuz ALLAH AÞKI Umarýz beðenir ve gecikmemiz için bizi hoþgörürsünüz Hayýrlý bayramlar, hayýrlý seneler efendim. Yosun Mater



Sohbetler den... Ömer Efendi: -Geçen akþam irþat buyurduðunuz veçhile Cenâb-ý Hak Âdem'e bütün esmâyý tâlim etti. Bu sûretle de Âdem, her mevcuttan ziyâde bilgiye mâlik oldu. Diðer âyet-i kerîmede ise, Allah emâneti göklere, yere ve daðlara teklif ettiði hâlde hiçbiri kabul etmedi. Ancak onu insan kabul etmekle zâlim ve câhil oldu buyruluyor. Birbirine zýt görünen bu iki âyeti nasýl telif edeceðiz? -"Âdem, emâneti yâni aþký kabul etmesi cihetiyle nefsine zulmetti. Zirâ o öyle aðýr bir emânettir ki ancak Cenâb-ý Hak tarafýndan imtihan olarak ve tekâmüle hizmet etsin diye verilmiþ olan nefsi ve nefsin bütün icaplarýný çiðnemeden buna tahammül edilemez. Ýþte Âdem bu aðýr yükü kabul ettiði için nefsine karþý zâlim oldu. Câhil olmasý da, bu emâneti kabul etmekle baþýna gelecek türlü iptilâlara câhil olmasý dolayýsýyledir. Yoksa herkesin anladýðý mânâda câhil ve zâlim demek deðildir. Cenâb-ý Hak insana tekâmülüne vesîle olmasý için nefis verdi. Bu sâyede de insan, meleklerden daha þerefli oldu. Meleklerde nefis olmadýðý için, dâimî sûrette ibâdette bulunsalar da yine Âdem'in seviyesine çýkamazlar. Ýnsan, emâneti kabul etmekle, nefsinin aldatýþlarýna karþý durup Allah yoluna koyulduðu, nefsini garip býrakýp rûhunu yükseltmek savaþýnda bulunduðu için zâlim oldu.


Hazret-i Mevlânâ da Mesnevî'sinde Ney, kanlý yolun sözlerinden bahsediyor. Mecnûn'un aþký kýssalarýndan bahsediyor buyurur. Çünkü aþk yolu kanlý yoldur. Aþk, ikilik kabul etmez. Hem nefis hem canan olmaz. Aþk sahibi, ölmeden evvel ölür. Bu yol, kanlý yoldur. Nefsin izzeti, þerefi kýrýlýp Allah nâmýna feda edildiði için kanlýdýr. Fakat insan da bu kanlý yolu seçmekle bütün ilâhî isimlere mazhar oluyor. Böylece de Âdem'in, herkesten, her þeyden, hattâ meleklerden, Arþ ve Kürs'ten ilmen üstün ve tercih edilmiþ olmasý, hiçbir yaratýlmýþýn kabul edemediði ilâhî emâneti kabul etmesi ile sâbit olmuyor mu? Emânetten maksat, nefsini bilen Allah'ýný bilir mânâsýdýr, yâni aþktýr, cezbedir. Hayvanlarda vesâir eþyada bu kabiliyet var mýdýr? Bu kabiliyet yalnýz insana verilmiþtir. Rahmân'ýn cezbesine, aþka istîdâdý olan yalnýz insandýr." Ken an Rifâî, Sohbetler, Kubbealtý Neþriyatý. Ýstanbul, 2000. (s. 514-515)


söyleþi:kurban ýn mânâsý Müge Doðan: Hocam, bu ay kurban bayramýný kutlamamýz dolayýsýyla bayramýn ve kurbanýn mânâlarýný öðreneceðiz sizden. Öncelikle bayram nedir? diye soralým. Cemâlnur Sargut: Bayram kelimesi herkesin toplandýðý yer anlamýna geliyor. Herkes ayný mânâda toplanýrsa, iþte o zaman bütün dünyâ hakiki bayramý yaþar denmek istiyor Allah. Yani insanlar iki zor zamanýn sonucunda bayramý yaþýyorlar. Birincisi, bir ay tutulan oruç yani nefsânî sýkýntýlarýn sonunda Çok þükür, Allah için bunu yapabildim demenin zevkiyle bayramý yaþýyorlar; ikincisi, nefsi kurban etmenin zevkiyle bayramý yaþýyorlar. MD: Hocam kurban bayramý, nefsi kurban etmenin bayramýdýr dediniz. Bunun hem zâhirî hem bâtýnî mânâsýný açar mýsýnýz lütfen? CS: Allah her þeyi sîreti ve sûretiyle yaratmýþtýr yani her þeyin bir iç mânâsý bir de dýþ mânâsý vardýr. Kurban kesmek, þekliyle þeriat, fakat iç mânâsýyla tasavvuf ve hakikattir. O bakýmdan þekliyle kurban kesmek de son derece önemlidir. Kurban kesmek þekli itibârýyle zor bir iþ, kesmekte zorlananlarý anlýyorum ama yanlýþ algýladýðýmýz bir nokta var. Eskiden harbe giderken analar evlâtlarý þehit olsunlar diye duâ ederlermiþ. Allahým,

yetiþtirdim, büyüttüm, senin yoluna þehit olmayý ona nasip et diye duâ ederler ve çocuklarýný harbe Allah uðruna þehit olsun diye yollarlarmýþ. Þimdi aman çocuðumuz gidecek de birilerine bir þey olacak diye korkuyoruz. Ýþte kurban da bir çeþit hayvanýn kendi maddî varlýðýný yok ederek insanýn mânevî varlýðýna karýþmasý ve onunla hizmet hâline dönmesi demektir. Yani kurban, hayvanýn þehit olmasý makamýdýr. Þimdi bu açýdan bakýnca kýnalayarak yolladýðýmýz o kurbanlarýn ne kadar büyük ve ne kadar nûrânî bir vazife yaptýðýný görüyoruz. Kurban bayramý, idraksiz olan kurbanýn insan tarafýndan yenilerek, insan makamýna yükselmesi ve idrakli olmasý için þehit olmasý demektir. Kurbaný islâmî usûllere göre kesmek çok önemlidir çünkü kurbanýn canýný acýtmamak mecbûriyetimiz vardýr. Bunun sebebi hayvanda da, bütün yaratýlýþta olduðu gibi Allah ýn tecellisinin mevcut olmasýdýr. Ýbn Arabî Hazretleri hayvan kelimesi üzerinde çok duruyorlar. Hayvan, hay olan, yani dirilmiþ olandýr diyorlar. Tabii ki orada da Allah ýn eser derecede de olsa tecellisi var. Ama bütün bu âlem Allah a kurban olmak üzere gelmiþtir. Bu arada Batý nýn hayvan haklarý diye bizim kurbanýmýza karýþtýktan sonra diri diri haþladýklarý istakozlarý yemeleri beni çok þaþýrtýyor. Diri diri kaynar suya attýklarý istakozlarý yerken hayvan


cemâlnur sargut haklarý olmuyor, bizim kurbanlarýmýzýn hiç acý çekmeden öldürülerek kurban ediliþi hayvan haklarý oluyor; iþte bunun üzerinde durmak lâzým. MD: Hocam kýsaca kurban hâdisesini anlatabilir misiniz? C.S: Biliyorsunuz kurban hâdisesi görünüþte ilk defa Hz. Ýsmâil, Hz. Ýbrâhim le olmuþ bir hâdisedir. Hz. Ýbrâhim ilk mânevî göçü baþlatmýþ peygamberdir. Muhiyyidin Arabî ye göre Hz. Ýbrâhim tevhidin zirve noktasýdýr ve teslim makamýdýr, yani Ýslâm ýn baþlangýç noktasýdýr. O bilindiði gibi bir evlât istiyor Allah ýndan ve Allah ona bir evlât veriyor. Fakat bakýyor ki sevgilisinin gönlünde o evlât çok yer etti, o zaman rüyâsýnda Allah hadi onu kes ya Ýbrâhim diyor. Ýþte arefeden bir gün önceki gün Hz. Ýbrâhim in bütün bir gün tefekkür ettiði ve gerçekten kesmem mi isteniyor diye düþündüðü gündür. Çok mühim bir gündür. O gün bize de tefekkür fýrsatý verilmiþtir ve ibâdetler çok önemlidir. Böyle bir gün sonucunda Allahým, en sevdiðimden vazgeçmeye hazýrým diyor. Sonuçta da oðlundan þöyle cevap geliyor: Baba, emrolunduðun gibi hareket et. Þimdi burada iki önemli noktayý açýklamak istiyorum: Hz. Ýbrâhim ruh makamýdýr; evet nefsin kötülüklerinden uzaklaþmaya ruh hazýrdýr. Fakat nefs de hazýr olmalýdýr. Nefs, rûha evet, ben

artýk bu kötülüklerden uzaklaþmak istiyorum, sana âþýðým demelidir. Yani Hz. Ýshak gibi kabullenmelidir ki nefsimizi boðazlayabilelim. O zaman Allah diyor ki, Hayýr, sen vazgeçtin gönlünle, gönlünle vazgeçince artýk onu kesmene lüzum yok, ben sana bir koç göndereyim de onu kes. Cennette otladýðý söylenen, Hz. Âdem in oðlu için otlattýðý söylenen o muazzam koç gönderiliyor ve Hz. Ýbrâhim onu kurban ediyor. Buradan kasýt, nefsin hazlarýnýn kurbanýdýr. MD: Kurban bayramýný ne þekilde idrak etmeliyiz? Bu bayramýn bizim içimizde uyandýrmasý gereken hikmet nedir? CS: Bu bayram Berat la baþlayan bir hâdisenin son noktasýdýr. Her þey Berat la baþlar. Ýnsanlýk âlemi, Berat gecesinde Allah a Bana temiz olduðuma dâir bir berat indir Allahým diye yalvarmaya baþlar. O kandil çok yüce bir kandildir. Ondan sonra dünyânýn en güzel ayý olan Ramazan ayý gelir. Allah her þeyi birbirine denk kýlmakla beraber, bazý günü bazý güne, bazý ayý bazý aya, bazý peygamberleri de diðerlerine üstün kýlmaktadýr. Ýþte Ramazan ayý ve Kadir Gecesi bütün aylarýn ve gecelerin en yücesidir. Sabrý bize öðretir. Âdetlerden kurtarýr. Mesela kahvaltý etmeyi, öðlen yemeði yemeyi âdet edinmiþiz. Bunlarýn hepsi âdettir. Meselâ, namazý âdet olmaktan çýkarýp zevke yolculuk hâline getirir. Eðer vücûdumuzun her zerresi oruç tutarsa, meselâ gözümüz kötüye bakmaktan, elimiz harama uzanmaktan, aðzýmýz dedikodu etmekten oruç tutarsa inþaallah, o zaman biz bu ayý doðru geçirmiþ


söyleþi:kurban ýn mânâsý oluruz. Ýþte o sabrýn sonucunda Kadir Gecesi nde Kuran ýn mânâsý bizim gönlümüze iner. Ýþte o gecenin üçte biri dediði, gece gibi sýkýntýlý olan Ramazan ayýnýn son üçte birinde gelen Kadir Gecesi nin mânâsý, yani Allah ýn hakikati gönlümüze gelir. Eðer bu hâl bizde oluþursa Allah bunu bayram ile þereflendirir. Bayram ben senin bu hâlinden memnunum demektir. Arefe günleri insan hayatýnýn en önemli günleridir. Bayramdan da önemlidir arefe. Çünkü arefe muhâsebe günüdür. Ben bu sene bu bayramdaki mânâyý idrak ettim mi acaba? Hak edecek hâlde miyim? Doðru düzgün ibâdetlerimi yaptým mý? Yani, Allah a yakýnlaþtým mý, halka hizmet ettim mi? diye düþünür insan. Ve bayramý hak ettiðini düþündüðü zaman o bayram ona hakiki bayram olur. Namazla baþlayan bayram hâline döner. Sonra o hâl devam ederse, yani kendi nefsi ile olan mücâdele devam ederse, âdetlerden kurtulmak devam ederse, kurban etmek üzere nefsimizin arzu ve istekleri önümüze gelir. O zaman insan der ki: Ben Allah ýmý memnun etmek üzere, Ahlâk-ý Muhammedî yi giyindim. Kinlerimi, nefretlerimi, kýrgýnlýklarýmý, kýskançlýklarýmý Allah ýn önünde kurban etmek üzere yatýrdým. Buna karþýlýk Allah da der ki: Evlâdým, ben senin hâlinden memnunum, sen hiçbir þeyini kesme. Ben sana bir kurban hediye

edeyim. Mâdemki benim için, nefsinin arzu ve isteklerini kesmek adýyla baþladýn, o kurbaný fedâ et ki onu insanlýk makamýna geçir. Ýþte kurban bayramýnýn hakikati budur. Ve sonuçta, etin üçte birini kendimize, üçte birini komþularýmýza ve akrabalarýmýza, üçte birini de fakirlere vermek mecbûriyetindeyiz. Bunun mânâsý da þudur: Senin bu güzelleþmiþ hâlinden, bu Allah yolunda ilerlemiþ hâlinden sen de yararlanýrsýn, güzelleþir ve hürriyetine kavuþursun, etrafýn, komþularýn ve kurbiyet sahibi olduðun kiþiler de senin bu hâlinle Allah a yaklaþýrlar. Mânevî fakirler de senden etkilenerek zenginleþirler. Yani gönülleri Allah aþký ile dolar. Ýþte kurban bayramýnýn hakikati budur. Eðer bunu anlayarak bayrama eriþirsek ve bayramý lâyýkýyla Allah ýn istediði gibi geçirmek nasip olursa bu idrak ortaya çýkar. MD: Günümüzde bayram eskilerin anlattýðý gibi kutlanmýyor hocam. Sizce bayramý nasýl kutlamalýyýz? CS: Biliyorsunuz Hýristiyanlarýn Noel i var ve onu o kadar câzip hâle getirdiler ki biz Türkler bile Noel i kutlamaya baþladýk. Biz de çocuklarýmýza kandili ve bayramý öyle yaþatmalýyýz. Bayram sabahlarýný öyle bir zevk hâline getirelim ki, çocuklar bayramý dört


cemâlnur sargut gözle beklesinler. Biz çocukluðumuzda, kandillerde elimizde kandille gezerdik, bütün komþularýn kapýlarýný çalar para ya da þeker toplardýk. Biz de bu þekilde çocuklarý bayramlarda ve kandillerde mesut etmeliyiz. Ben 6 yaþýndayken verem geçirdim. Yataktan uzun süre hiç kalkamadým. Âilemizin durumu iyiydi ama bize sadece bayramda, bayram zevkini yaþayalým diye kýyâfet alýnýrdý. Þimdi çocuklara yaptýðýmýz gibi sürekli elbise alýnmazdý. Ben bir çift kýrmýzý ayakkabý için sabaha kadar uyumadýðýmý hatýrlýyorum. O sene hasta olamama raðmen annemler bana elbise aldýlar ve bayram harçlýðý verdiler. Lunapark da sadece bayram günleri kurulurdu. Kardeþim, dört yaþýndaydý ve elindeki parayý yataða atarak ne zaman iyileþirsen o zaman lunaparka gideriz dedi. Bu hâdiseyi hiç unutamam. Demek ki bayram birleþme, affetme, birbirimize olan sevgimizi izhar etme günleridir. Allah bayramlarý bu þekilde geçirmeyi cümlemize nasip etsin inþaallah.

Hz. Ýbrâhim ruh makamýdýr; evet nefsin kötülüklerinden uzaklaþmaya ruh hazýrdýr. Fakat nefs de hazýr olmalýdýr. Nefs, rûha evet, ben artýk bu kötülüklerden uzaklaþmak istiyorum, sana âþýðým demelidir. Yani Hz. Ýshak gibi kabullenmelidir ki nefsimizi boðazlayabilelim.


Cân-ý candýr Hazret-i Ahmet Muhammed Mustafâ Tende hem rûh-i revânýmdýr Aliyyü l-Murtazâ Kurre-i ayn-ý Muhammed Þah Hasan ibn-i Alî Hem Hüseyn-i müctebâ þâh-ý þehîd-i Kerbelâ Seyyidü s-süccâd Alî Zeyne l-abâ Bâkýr Velî Þâfi-i mahþerdir elhak Câfer-i nûr-i hüdâ Mûsa-i Kâzým erenler cem inin mýsbâhýdýr Hak-nümâdýr Hazret-i Þah-ý Alî hulku r-rýzâ Sâký-i kevser Takî mýsbâh-ý pür-envar Nakî Kýble-i irfân hasen el-Askerî bedrü d-dücâ Rehber-i dîn-i mübîndir, kýble-i hâcâttýr Hâdi-i hükm-i þerîat mehdi-i sâhib-livâ On iki imamdan elhak þems-i aþk etti tulû Hep bu aþkýn âþýk u pervânesi buldu rehâ Ýstemez ihsânýna Allah Azîmü þ-þân ecr Ýstiyor ancak muhabbet, Ehl-i Beyt e Kibriyâ Allah ýn emriyle farzdýr, hubb-i Ehl-i beyt heman Ehl-i Beyt imde dedi Allah, Resûl-i müctebâ Ýsrine girmektir ancak bil muhabbet onlara Hüccet ister buna kal ile olmaz iddiâ Seyyid Ahmet den tecellî etti envâr-ý Alî Oldu aktâba Rifaî muktedâ vü pîþivâ Can nedir ki eyleyeyim dâim fedâ-yý Ehl-i Beyt Etmesin aþk u edebden Ken an ý Allah cüdâ Ken ân Rifâi Hz.



ilim çin de bi had


le olsa arayýnýz dis-i þerif


mürid Kur an-ý Kerîm de Bizim uðrumuzda mücâhede edenleri, elbette yollarýmýza eriþtireceðiz (Ankebut, 69)buyuruluyor. Hz. Peygamber de nefis mücâdelesini gazadan üstün tutmuþtur. Yola giren müride ilk gereken þey, bu yolda sâdýk ve samimi olmaktýr. Farz olan ibâdetlerini yerine getirmektir. Ýlim sâhibi olmaktýr. Müridin bütün hatâ ve kusurlarýndan tövbe etmesi, bir daha iþlememeye azmetmesi gerekir. Mal sevgisini, makam ve mevki hýrsýný terk etmesi lâzýmdýr. Halkýn onu kabul veya reddetmesi onun için ayný olmadýkça, ondan bir hayýr gelmez. Mürid için en zararlý þey, halkýn ona kendisinde fazilet bulunan deðerli bir insan gözüyle bakmasýdýr. Bu yolda itibar sevgisinden kurtulmak lâzýmdýr. Çünkü bu öldürücü bir zehirdir. Asla kalbi ile mürþide itiraz etmemelidir. Herkesin ve her þeyin kendisinden üstün olduðunu düþünmelidir. Bu konuda Ahmed erRifâî Hazretleri Sokaða çýktýðýnda herkesin ve her þeyin kendisinden üstün olduðunu düþünmeyen kiþiyi adamlarýmýz defterimize kaydetmezler diyor. Ken an Rifâî Hazretleri de Ben bir aþçý gibi güzel yemek yapamam, bir eþek gibi yük

taþýyamam, bir deve gibi uzun günler boyunca susuz çölleri geçemem, bir sarýmsaðýn saðladýðý antibiyotik özelliði veremem. Demek ki her þeyin bizden üstün bir tarafý vardýr demiþler. Mürid, sýrrýný gizlemelidir. Bu yolda baþýna gelecek birçok ilâhî tecellîlere ve acý-tatlý hâllere razý olmasý gerekir. Karþýlaþacaðý zarar, zillet, fakirlik, hastalýk ve elem gibi þeylerden dolayý yolu terk etmemelidir. Mürid, kalbi kötü düþüncelerden temizlemeli, kötü ahlâklarý tedâvi edip güzel ahlâka çevirmeli ve kalbden gafleti gidermelidir. Az olsun, çok olsun kendisinin hakký olan bir hususta muhâtaplarý ile çekiþmeyi ve bir þeyi istemeyi terk etmelidir. Hayýr iþi yaparken kendine göre bir tercih yapýyor ve hizmette þahýs seçiyorsa o, hâlinde yapmacýk ve zorlama içindedir, ihlâslý deðildir; onun sür atle dünyaya dönme tehlikesi vardýr. Müridin indinde malýn varlýðý ile yokluðu bir olmalýdýr. Dünya kendisinden alýnsa gam çekmemeli, dünya kendisine verilse


neþe taþ neþelenmemelidir. Herkesi kendisine tercih etmeli ve tevâzû sahibi olmalýdýr. Mürid bu hâle ancak kendisinde bir kuvvet ve kýymet görmeyip her þeyin Allah ýn elinde olduðunu bilerek ulaþýr. Müride gerekenlerden biri de, öne çýkma ve baþ olma sevdâsýna düþmemesi, insanlarýn kendisine talebe ve mürid olmasýný istememesidir. Kendisine faydasý dokunmayanýn baþkasýna da faydasý olmaz. Mürid, halktan gelen bütün eza ve cefalara sabretmelidir. Dinin edeb ve hükümlerini hakký ile muhâfaza etmelidir. Elini haram ve þüpheye uzatmamalýdýr. Âzâlarýný haram olan iþlerden korumalýdýr. Her nefes nefsini hesâba çekmelidir. Kýsa emelli olmalýdýr. Derviþ, içinde bulunduðu vaktin derdine düþen, o vakit içinde lâzým olan iþi yerine getirendir. Dünya ehlinden uzak durmalýdýr, zirâ onlarla sohbet ve beraberlik, kalb için öldürücü bir zehirdir.


bayram ola sesil çetindað

Kurban Bayramý geldi. Yetiþkin olarak çok bayram yaþamýþ deðilim ve bir canlýnýn canýný almak fikren hiç hoþuma gitmese de bayramýn gelmesini heyecanla beklemekteyim. Zirâ, ilk defa bir bayram sýrasýnda Türkiye deyim ve el öpebilecek olmanýn heyecanýný yaþýyorum. Lâkin bugün sordum kendime: Nedir bu bayramýn mânâsý, neden sevinmeli insan bayram diye? Ýtiraf etmeliyim ki hakikatli bir cevap bulamadým. Bilmemek ayýp deðil elbet, öðrenmemek ayýp. Öðleye doðru dedemi doktora getirirken anneme sordum bu sefer: Kurban Bayramý neden bu kadar özel? Annem bugünlerde çoðunluðun niyetten þaþmýþ olduðundan dolayý

kurban bayramlarýný yadýrgadýðýný anlattý bana. Ýnsanlarýn sevap peþinde hayvanlarý kapý önlerinde câhilce kendilerinin kestiklerini ve canlýya istemeden zulmettikleri anlattý. Üzüldüm. Arabayý sessizlik kapladý. Derken annem devam etti: Biz küçükken dedi, çocukken, mâlûm babamýz çiftçi, çok et yenmiyordu. Bizden fakirler de vardý mutlak. Mahallede et yiyebilmek için bayramý beklerdik. Zenginin muhtâca yardým yoluydu kurban kestirmek. Zenginin muhtâcý anlamasýnýn yoluydu. Biz bir senelik cep harçlýðýmýzý çýkarýrdýk üstelik. Büyüklerin elini öperdik. Kimimizin babasý-anasý tarlada çokça vakit geçirdiðinden âilemizle kardeþlerimizle özlem giderirdik. Düþündüm, aklým erdi. Ziyâretimizden dönerken dedem bize Ýstanbul un eski günlerini anlatýyordu. Konu neydi, nasýl oraya geldi, hatýrlamýyorum ama neden sonra dedem


dedi ki: Hayvan deyip geçme, hayvanýn bile bir meziyeti var bu dünyada. Hayatý boyunca birilerine hayat veriyor bak. Sonra sabah konuþulanlardan habersiz, ekledi: O hayvan dediðimiz, vakti geldiðinde canýndan bile vazgeçiyor bizim için. O an aklýmda köprüler kuruldu. Öyle ya bir koyun, bir dana bizler için canýndan vazgeçebiliyor da bizler nefsimizden vazgeçemiyoruz ya. Birtakým maddeler için birbirimizi kýrýyoruz. Ýstediðimiz olmayýnca kýyâmetler koparýyor, durduk yere insan kalbi kýrýyoruz ya. Sokakta en çok acelesi olan bizmiþiz gibi herkesi ite kalka yürüyoruz ya. Ah korkarým, bazen bir kurban kadar cesur ve asil olamýyoruz ya. O an anladým Kurban Bayramýnýn ehemmiyetini. Bizlere öðretilmek

istenenin ne olduðunu... Bütün sohbetlerde dinliyoruz. Zirâ iþimiz kendimize dönmek bu varoluþta, aslýmýzý bulmak. Ona, buna, þuna, sahip olmak deðil. Öðretmenim diyor ki: Tasavvuf, mâden, bitki ve hayvan vasýflarýyla yaratýlmýþ beþerin insan olmasý sanatýdýr. Durup düþünmek þart. Ýnsan olmak için sevmek lâzým. Herþeyde, herkeste birliði görüp Yaratan a riyâeten sevebilmek lâzým. Yoksa sözde kalýyor bütün güzellikler. Fuzûli nin dediði gibi: Âþýk odur ki; kýlar cânýn fedâ canânýna Meyl-i canân etmesin her kim ki kýymaz cânýna Cânýný, canâna vermektir kemâli âþýkýn Vermeden can îtiraf etmek gerek noksânýna Haydi artýk Bayram olsun o zaman. Þimdi ve her zaman. Kurban Bayramý olsun...


Kurban Bayramýnýn ardýndan kaleme aldýðým bu yazý, bayram boyunca aklýmdan geçirdiðim birçok düþünceyi satýrlara dökmeme vesile oldu. Tabiî bu düþüncelerin oluþmasýna da vesile olan birtakým nedenler var: Çocukluk hâtýralarý, dünyadaki kavgalar, Prof. Dr. Ali Murat Daryal ýn Kurban Kesmenin Psikolojik Temelleri adlý kitabý ile bir sosyolog akademisyenin gazete yazýsý Ramazan Bayramý ve ardýndan gelen Kurban Bayramý, Ýslâm âleminin en önemli günlerini idrak ettiði zamanlardýr. Kaynaþma, dayanýþma, birlik-beraberlik vurgusu bayram zamanlarýnda çokça yapýlýr. Peki, neden bir bayram kutlamak için bir hayvan öldürmek gerekir? Ýþte tam da burada Kurban Bayramýný Ramazan Bayramýndan ayýran en önemli özellik ortaya çýkmaktadýr. Kurban kelimesi, yani kurbiyet, kurb kelimesinden gelmektedir. Yani yakýnlýk anlamýný taþýmaktadýr. Buradaki yakýnlýk , tabiî ki Allah a yakýnlýktýr. Kurban keserek Allah ile yakýnlýk kurarýz. Cemâlnur Sargut Hocamýzýn ifâdeleriyle, kurban kesmek nefsimizi kurban etmektir. Yani nefsimizi besleyen kötü huylarýmýzý yok etmekle nefsimizin derecesini yükseltiriz ve Allah a yakýnlaþýrýz. Her kurban kesiþimizde bir adým daha bir adým daha yaklaþýrýz. Yani kötü huylarýmýzý Allah için fedâ ettiðimizde O na yakýnlaþýrýz. Belki Allah Teâlâ, avamýn anlamasý için Hz. Ýbrâhim in, çok düþkün olduðu oðlundan geçmesi için onu kurban etme emrini vermiþ ve bilindiði gibi son anda gökten bir koç inerek Hz. Ýbrâhim, onu oðlu yerine kurban etmiþtir. Aslýnda taptýðýmýz her þey, bizim için Allah a kavuþmamýzda bir engeldir. Bu olay da, belki metaforik olarak tasavvufun nasýl yaþanýr hâle geleceðini ifâde etmektedir. Asýl konumuza gelince Televizyonlarda yetkili aðýzlardan hiç duyamadýðým bir nokta var. Diyânet in veya sevgili hocalarýmýzýn her Kurban Bayramý üzerinde durduðu kurban keselim ve fakirlerle paylaþalým konusunun ötesinde bir yere deðinmek istedim. Kurban kesmenin temelinde kan akýtmak vardýr. Ýnsanda yaradýlýþ gereði kan dökme isteði olduðu görülür. Nitekim Kur ân-ý Kerim de de bu konuda insandan kan dökücü diye bahsedilen yerler vardýr. Kan akýtmakla insan bir nevi dinginleþmektedir. Bu yüzden kurbanýn kesilirken özellikle bakýlmasý, kiþinin eðer imkâný varsa- kendi kurbanýný kendisinin kesmesi önemlidir. Ýþte akýtýlan bu kanla insanýn içindeki vahþi duygular da akýp gitmektedir. Bu bayramý içimizdeki vahþi duygularý ehlileþtirmenin en önemli yollarýndan biri olan kurban kesme hâdisesine bu pencereden bakarak geçirdim ve tüm bunlarý sizlerle de paylaþmak istedim.


kurban kes, içindeki vahþeti engelle.. ümit ceylan


ol galibe

Hayattaki seçimler çok komik deðil mi? Her zaman önüne iki seçenek çýkýyor. Senin hangisini seçeceðin belli olsa bile ol emrini bir nevi kendin veriyorsun Iþýðý açmak için düðmesine basmalýsýn. Hava karardýðýnda onu açýp açmamak senin için bir seçenek olamaz, ama onu harekete geçiren büyülü güçler olmuyor. Sen vesile oluyorsun. O sen olmasan da baþka biri tarafýndan açýlacak. Sen olmazsan o senin eyleminle doðan bir kader olmaktan çýkýp, baþkasýnýn oluyor Ama yine de senin o düðmeye basýp basmayacaðýn belli O ýþýðýn yanmasý için ol emrini sen veriyorsun Ayný o ýþýk gibi hayatýmýzda karþýmýza çýkan fýrsatlara da ol emrini biz vermiyor muyuz? Kendi adýma konuþacaðým Þunu söyleyebilirim ki bir derya var içimde. Biliyorum, her hücremle hissediyorum Herkesin içinde kendine has bir derya akar. Ben ise benimkinin farkýndayým Bazýlarý bunu görebiliyor, ben bazýlarýnkini görebiliyorum, bazýlarý ise ne benimkini görebiliyor, ne de ben onlarýnkini Hayatýmdaki seçimlerimde bunu göremeyen insanlarý seçiyorum. Peki neden? Herkes tersini ister fakat kaçý bu seçimi yapar? Gerçekten bilmiyorum, tek ölçüm kendimim. Düþünüyorum, ben neden bu deryayý görmeyen insanlarý seçtim? Bunu tabiî ki farkýnda olarak yapmadým. O ýþýk zaten yanacaktý. Sadece düðmesine bastým. Fakat o ýþýðýn bana yararlarýný ve zararlarýný þimdi görebilirim. Çünkü her olay bir sonuç doðurur. Ben deryamý gören insanlarla olmayý seçtim diyelim Sürekli bana bu deryayý hatýrlatacak, belki de benim uzaklaþmama neden olacaklardý O deryayý hayranlýkla seyredenler besleyemez Aksine o deryayý aramaya vesile olacak kiþiler benim o deryanýn derinliklerini keþfetmeme yardýmcý olur Biri bir þeyin sizde olmadýðýný söylerse siz içinize bakýp onu ararsýnýz Soruyorum kendime: Bu dünyaya mutlu olmak için mi geldim? Cevabým, hem evet hem de hayýr sanýrým. Bu dünyaya acýlar içinde kývranýrken mutlu olmayý


öðrenmeye geldim. Dünya önce canýmý öyle acýtmalý ki, dünyanýn ötesini görebilmeliyim Acýlarýn acýtan kýsmýný görmekten geçip bir bütünün içinde yarattýðý hârikalarý görmeyi öðrenmeliyim Peki bunu böyle kabul edersem, hayatta adýmlarýmý mantýkla atmak ne kadar doðru olur? O yüzden mi aþk bu kadar kuvvetli? O yüzden mi mantýðýnýn kolayca önüne geçebiliyor? Seni acý yola sokuyor, gözünü kör ediyor Ama bence bir yandan da seni sevgi kabuðuyla koruyor ki yanmayasýn. Ayný bir kek gibi. Dýþý sert, içi ise yumuþacýk Yavaþ yavaþ ateþte piþiriyorsun. Kabuk, için yanmasýna engel oluyor ama piþmesine engel olmuyor O zaman mutluluðu bulmak için önce kaybetmek gerek. Aþkýn seni yakýp aptala çevirmesi gerek. Böylece piþtikten sonra çok lezzetli olabilesin Ne kadar idrakinde olursan ol Aþk seni göre göre o uçurumdan atlatýyor. O ateþe doðru kendi ayaklarýnla yürümene neden oluyor. Buna sadece insan aþký neden olabiliyor. Allah aþký neler yapabilir, düþünsene Aman Yarabbi Dünyalarý deðiþtirir; deðiþtirmiþ de, deðiþtirmekte de Her þey onu zikrediyor. En küçüðünden en büyüðüne, görünen, görünmeyen, nefes alan, almayan Neden bunun farkýna varamýyoruz? Bizi bu kadar kör yapan nedir? Duygularýmýzý böylesine esir alan ne? Neden sevginin kaynaðýna inip, saf olandan iþitip göremiyoruz? Unutuyoruz Unutturuluyoruz demeye dilim varmýyor. Bu tamamen bizim hatâmýz. Sanýrým, unutmazsak acý da çekmeyiz. Kaybetmediðimiz bir þeyi aramaya ihtiyaç duymayýz. Sanýrým acýlar þart Aþkta aþký bulmak için þart Herkese bulmak nasip olur inþaallah...


Âyetler Iþýðýnda Muhiddin Ýbn Arabî de Þehitlik kavramý:

þehitlik kutsal deðerler için kurban olmaktýr. meral hasýrcý Benden Kurban konulu bir yazý yazmam istenince aklýma ilk gelen Þehitler oldu. Hak katýnda en makbul olan kurban þehitlik olsa gerek ki bu vatanýn insanlarý evlatlarýný askere yollarken kýnalayýp da yollarlar. Tabii ki, hayvanlardan kurban kesmenin de vataný uðruna, dini uðruna canýný vermenin de aslý esasý nefsini kurban etmektir. Þehitlik mertebesinin bu kadar yüce olmasýnýn sebebi de budur. Ben ne þehitlik konusunda ne de nefsini kurban etme konusunda herhangi bir duygumu, fikrimi paylaþabilecek konumda deðilim. Bu nedenle, daha önce þehitlikle ilgili yapmýþ olduðum kýsa bir araþtýrmamý paylaþmak istiyorum.

Allah Yolundaki þehitleri görmez misin? Onlar, Allah düþmanlarýyla savaþýrken canlarýný Allah a kurban olarak verdiklerinde, sürekli bir hayat, sürekli bir rýzýk ve Allah ýn kendilerine verdiði þeyler karþýlýðýnda sevince sahip olmuþlardýr. Bu nedenle, þehitler hakkýnda ölü denilmez. Çünkü Allah böyle demeyi yasaklamýþtýr. Allah yaratýklarýn gözlerini þehitlerin canlýlýðýný algýlamaktan engellemiþtir. Bununla beraber, onlarýn bizimle beraber olduðunu biliriz ve þehitlerin ölmediðine inanýrýz. Çünkü Allah Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyiniz, onlar diridir. (Al-i Ýmran 3/169) buyuruyor. Allah ýn haberi doðrudur. Þehitler canlarýný Allah a kurban etmek iradesini ortaya koyunca, hayat sahibi olmuþlardýr. Ýbn Arabî,Fütûhâtý Mekkiyye, C.4, s.42

Allah yolunda savaþýrken öldürülen kiþi diridir ve rýzýklanýr. Bize, ölüyü yýkamamýz emredildi. Þehide ise ölü denilmeyeceði gibi ölü olduðu da zannedilemez. Bilakis o, önünden ve arkasýndan yanlýþýn giremediði doðru haberin bildirdiðine göre, diridir. Fakat Allah, bizim gözlerimizi onda bulunan canlýlýðý anlamaktan perdelemiþtir. Allah þöyle buyurur: Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyiniz, onlar diridir ve Rableri katýnda rýzýklanýrlar. (Al-i Ýmran 3/169) Baþka bir ayette ise Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyin, onlar diridir,


fakat siz fark edemezsiniz. (Bakara, 2/154)denilir. Ölen insan sorgu esnasýnda diri olacaðý gibi þehitler de kendi hayatlarýyla diridirler. Ölü, rabbinin huzuruna temiz bir þekilde çýkmak için yýkanýr ve temizlenir. Þehit ise, Rabbinin katýnda hazýr olarak bulunur ve bu nedenle yýkanmaz. O, Rabbinin katýndadýr. Ýbn Arabî,Fütûhâtý Mekkiyye, C.4, s.215, 216

Çatýþmada þehit düþen kiþi canlý kabul edilir. Þehit canlýdýr ve rýzýklanýr. Onun canlý olmasý, týpký Ali nin ve Mehmet in canlý olmasýna benzer. Ýbn Arabî,Fütûhâtý Mekkiyye, C.4, s.266

Allah ýn þehadet ile dost edindiði bu kimseler, Allah a yaklaþan kimselerdendir. Onlar, kendisini bilmenin döþeðinde, Allah ýn karþýsýnda huzur sahibidir. Bu insanlar, tanýklýk döþeðinde melekler ile bir araya gelir. Ýbn Arabî,Fütûhâtý Mekkiyye, C.6, s.164

Doða, onu (insaný) öldürürse, o da ölür. Ruh onu öldürürse, Rabbinin nezdinde rýzýklanan diri bir þehit olur. Ýbn Arabî,Fütûhâtý Mekkiyye, C.8, s.250 Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyin, onlar diridir, fakat siz fark edemezsiniz. (Bakara, 2/154) Tevhid yolunda nefsini maktul ve fani kýlan, hevasýndan ölerek uzaklaþan kimselere ölüler demeyin. Bilakis

onlar diridirler Rableri katýnda gerçek bir hayatla, Allah ýn sonsuz, ebedi hayatýyla, zatî huzurda Allah ý müþahede etmekte ve buna güç yetirmektedirler. lakin siz anlayamazsýnýz Çünkü basiretiniz kör olmuþ, kalplerin kutsî âlemin ayn larýný ve ruhlarýn hakikatlerini görmesini saðlayan nurdan mahrum kalmýþsýnýz. Muhyiddîn Ýbn Arabi, Tefsir-i Kebir Te vilât,C.1, s.114

Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyiniz, onlar diridir ve Rableri katýnda rýzýklanýrlar. (Al-i Ýmran 3/169) Rableri katýnda gerçek hayatla yaþamaktadýrlar, tabiatýn kirlerinden arýnmýþlardýr, kutsal huzura yakýnlaþtýrýlmýþlardýr. rýzýklanýrlar. Manevi rýzýklara nail olmaktadýrlar. Yani marifetlerle, hakikatlerle besleniyor, nurlarýn ýþýðýnda aydýnlanýyor ve týpký diðer canlýlar gibi maddi cennetlerde rýzýklanýyorlar. Muhyiddîn Ýbn Arabi, Tefsir-i Kebir Te vilât,C.1, s.234


nehaber ne haber?

Hz. Mevlânâ nýn Oðlu Sultan Veled Hazretleri Anýlýyor SIRRIN SIRRI ULUSLARARASI SULTAN VELED SEMPOZYUMU

Türk Kadýnlarý Kültür Derneði (TÜRKKAD), 2008 yýlýnda baþlattýðý uluslararasý sempozyumlar dizisine bir baþka âbide þahsiyet i konu alarak devam ediyor. Sultan Veled Hazretleri, uluslararasý bir sempozyumla Aralýk ayý içinde anýlacak. Hz. Mevlâna, Sultan Veled Hazretleri için Benim bu âleme gelmemden maksat, senin zuhûrundur. Çünkü bütün sözler benim kavlim, sen ise fiilimsin buyuruyor. Ayný þekilde Bana yaradýlýþ ve huy bakýmýndan en fazla benzeyen sensin demekle sultanýn makamýný bir kez daha teyit ediyor. Sultan Veled Hazretleri nin tasavvufî, târihî ve edebî açýdan daha iyi anlaþýlmasý için Türkiye den ve yurtdýþýndan uzmanlarýn biraraya

getirileceði iki aþamalý sempozyumun ilk adýmý, TÜRKKAD Ýstanbul ve Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi'nin iþbirliði ile Ýstanbul'da ve ikinci adýmý da TÜRKKAD Ýstanbul, Selçuk Üniversitesi Hz. Mevlânâ Enstitüsü, Konya Büyükþehir Belediyesi ve Konya Valiliði Ýl Kültür Müdürlüðü'nün iþbirliði ile Konya da gerçekleþtirilecek. Sempozyumun Ýstanbul daki ayaðý, ÝTÜ Maslak Süleyman Demirel Kültür Merkezi nde, Konya daki ayaðý ise Mevlânâ Kültür Merkezi Sultan Veled Salonu nda gerçekleþecektir. (Ayrýntýlý bilgi için www.turkkad.org)


rnehabern


kur ân ýn getirdiði edep (ahmed er Kur ân ýn her kelime, harf ve noktasýnýn tertibinde bir mûcize vardýr. Câhiller, Kur ân ý okuduðunda: Allah bu kitapta Yûsuf un (a.s.) kýssasýný anlatýyor derler. Ârifler okuduðunda ise, Allah ýn ondaki yüce âyetlerini görür ve onun harflerinin diziliþinde akýlcý müfessirlerin anlayamayacaðý bazý sýrlarý keþfederler. Fakat bu sýrra vâkýf olan ârifler de susmayý tercih ederler. Bunlarýn hepsi mâzur kimselerdir. Çünkü akýlcý müfessirler, kelimenin ihtiva ettiði kapalý mânâlarý açýp, bu kelime hakkýnda söylenenleri naklederler. Ârif kiþiler ise, kelimenin esrârýna vâkýf olduklarý halde bunu gizlerler. Böylece Kur ân ýn ihtiva ettiði çeþitli mânâlardan, isteyenler için edebî sanatlar, erbâbý için nazarî bilgi ve istidlâlî temeller, ayrýca ferâsetle týlsýmlanmýþ muhtevalar, hikmet ve siyasetle ilgili metodlar ortaya çýkmýþtýr. Emrolunduðun þeyi açýkla! (Hicr, 94) âyetini okuyan bir yönetici, toplumu yönetme konusunda bu âyetin ulaþtýðý zirvenin üzerine nasýl çýkabilir? Mütefekkir olduðunu zanneden kiþi, Ýyiliði emret, câhillerden yüz çevir (A râf, 199) âyetinin hakîkati ortadayken, hikmet asâsýna dayandýðýný nasýl iddia edebilir? Kudret lisaný, De ki, Hak Rab binin katýndadýr. O halde isteyen ona inansýn, isteyen inkâr etsin (Kefh,

29) âyetini okuduktan sonra çeþitli problemleri edebî yönden nasýl çözebilir? Allah adâleti, ihsâný, yakýn akrabaya vermeyi emredip fuhuþ, kötülük ve azgýnlýklardan nehyediyor (Nahl, 90) âyeti ortadayken, beyan ilmine sahip olan kimse, nasýl olur da artýk beyan hakkýnda konuþabilir? Bir rasathâneci, Allah gündüzü geceye, geceyi gündüze girdirmiþtir. Güneþi ve ayý onlarýn emrine vermiþtir. Bunlarýn her biri takdir edilen zamana kadar dönerler (Fâtýr, 13) âyeti Kur ân-ý Kerîm de mevcut iken, nasýl olur da elindeki âletiyle bu âyet-i kerîmeyi aþabilecek tarzda kainatý gözetler. Sizin yaratýlýþýnýzda ve yeryüzünde yaydýðý canlýlarda gerçekten akledenler için büyük âyetler vardýr. (Câsiye, 4) âyetinin baðlayýcýlýðýndan sonra, nasýl olur da taayyün felsefecileri kainatýn özünü ortaya çýkarabilirler? Ey Muhammed! De ki, gökten ve yerden size rýzký veren kimdir? Kulak ve gözlerin sahibi kimdir? Allah ölüden diriyi, diriden ölüyü yaratýr. Onlara: Ýþleri kim yönetiyor diye sorulsa, Allah diye cevap vereceklerdir (Yûnus, 31) âyetinin þiddetli darbesi ortadayken, nasýl olur da yanlýþ kanaat sahibi kiþiler, kainat olaylarýyla müjdelenir ve kendisini gerçek fâil olarak tahayyül edebilir? Allah ýn rahmetinden uzak olan kimse, Hakkýnda bilgi sahibi olmadýðýnýz hususlarda niçin mücadele


r rifâi hz.den...) ediyorsunuz? (Âl-i Ýmrân) âyeti mevcût iken nasýl olur da va d ve vaîdi yalanlama konusundaki sakat anlayýþýný kesin doðru kabul edebilir? Bir uzay bilimcisi, Güneþ ve Ay belli bir hesap dahilinde hareket ederler. Yýldýz ve aðaçlar Allah a secde ederler (Rahmân, 5-6) âyeti varken, nasýl olur da burçlar arasýnda bir denge tesbit ettiðini iddia edebilir?

zeynep gencer

Bizim, yeryüzüne gelip, onun kenarlarýnda eksilttiðimizi görmediler mi? (Ra d, 41) âyeti açýk bir þekilde oradayken, nasýl olur da bir jeolog yerkürenin deðiþmezliðini söyleyerek bilinmeyen bir þey ortaya koyduðunu iddia edebilir? Biz o gün (kýyâmet günü) daðlarý yürütürüz de sen yeryüzünü dümdüz olarak görürsün (Kehf, 47) âyetindeki iþaret mevcutken, yeryüzündeki hareketsizliði (deðiþmezliði) ispatlamak için bir deliller zinciri oluþturarak kutuplarý ölçenlerin oraný nasýl doðru olabilir?

göstererek tabiat olaylarýný, tabiatýn yarattýðýna hükmedebilir? Ey Allah ýn kendisini îman üzere yarattýðý, kalbini hidâyet ve Ýslâm nûruyla nurlandýrdýðý mü min, cehâletini gidermek için, dinden çýkanlarýn safsatalarýna kulak vermekten þiddetle sakýn. Çünkü onlarýn süslü sözlerini hikmet zanneder ve dininin hikmetini küçük görürsün. Halbuki Allah, o dini þerefini senin için yüceltmiþtir. Dinin getirdiði bu hikmetler, en son noktaya ulaþmýþ ve diðer bütün hikmetler, onun ulaþtýðý seviyeden düþük kalmýþtýr. Allah seni, beni ve bütün müslümanlarý bu duruma düþmekten muhafaza buyursun. Yoksa bu öldürücü zehir, eskilerin cevher, âraz ve bileþik maddelere iþaret eden sözlerinden derlediði bir takým asýlsýz lâflarla, sana dininden vazgeçmeyi telkin eder. Ortaya yeni bir þey konulduðunu zanneden nefsin de, ona meylediverir. Yazýk senin gibilere! Eðer bilmiyorsanýz bilenlere sorunuz. (Nahl, 43)

Bir insan, Biz rüzgarý bir aþýlayýcý olarak gönderdik. Gökten suyu indirdik ve onunla sizi suladýk. Onun idâresi sizin elinizde deðildir. (Hicr, 22) âyetini teremüm ettikten sonra, nasýl olur da tabiat olaylarýný tabiatýn yarattýðýný kabul ederek, câhil vaizlerin aðzýndan akýcý bir üslüpla çýkan bu yanlýþ fikri alýp müdafaa eder ve aklýna geldiði gibi kasýlarak konuþur. Böylece dini eksik

Ey nebevî hikmeti arzulayan Muhammed ümmeti! Gel meclisime katýl. Problemlerini de beraberinde getir ki, onlarý halledelim. Gel de ins ve cinden olan þeytanlarýna karþý bizden yardým iste. Gel de Resûlullah ýn (s.a.s.) güzel kokusunu kokla. Allah a yaklaþma noktasýnda, bu mânevî feyzi, Hz. Peygamber in nebevî denizinden avuçlayýp doldurmaktan üstün bir yol


kur ân ýn getirdiði edep (ahmed er yoktur. Gel, sana bâtýlý ve yanlýþý hoþ gösterip ona dâvet edeni de beraberinde getir. Çünkü bu meclis þeytanýn kaçtýðý yerdir. Burada Allah ýn kokusundan bir koku ve aktâbýn,abdalýn,encâbýn,âriflerin, ehli gayb ve ehli huzurun derecelerine göre istifade edebileceði ölçüde Resûlullah ýn (s.a.s.) nefesinden nefesler vardýr. Bu Allah ýn büyük bir lûtfu olup kullarýndan dilediðine verir. Þüphesiz Cenâb-ý Allah, bol lûtuf sahibidir. Ey bilgin kiþi, gurura kapýlma ve her þeyi bilme iddiasýndan vazgeç. Sen, ilmine lâyýk olan Allah korkusunu al. Çünkü Allah tan en çok korkan, âlim kullardýr. Ey câhil, nefsini cehâlet girdabýna düþmekten koru. Ciddiyet ve gayretinle kendini âlimler gurubuna dahil et. Çünkü âyet-i kerîmede: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? (Zümer,9) buyurulmuþtur. Ey sûfî, dinde fakih olmaya çalýþ. Çünkü Allah kime hayýr dilerse onu dinde fakih kýlar. Ey muhib, iþlerinde beyyine ile yani delile dayalý olarak hükmet ve insaflý ol! Ne zulmet ne de zulme uðra! Ancak haklýya öncelik taný ve haksýz yere onu geri býrakma. Dünya ve âhiret

iþlerinizde sizi Allah dan sakýndýrýrým. Gafillerden olmayýnýz. Kalplerin dostu olan Allah Teâlâ nýn sizinle dost olabilmesi için kalbinizi düzeltiniz. O, sâlih kiþilerin dostudur. Ýþte bunlar Cenâb-ý Allah ýn fakir, miskin kulu olan Ahmed in kalbine ilham ettiði þeylerdir. De ki, bunlarýn hepsi Allah tandýr. Güç ve kuvvet ancak þâný yüce olan Cenâb-ý Hak ka mahsustur. Ýzzet sahibi olan Cenâb-ý Allah ý kâfirlerin nitelemesinden tenzih ederim. Senin kudret ve þeref sahibi Rab bin onlarýn isnat ettikleri vasýflardan yüce ve münezzehtir. Âlemlerin Rab bi olan Allah a hamd ve gönderilen bütün peygamberlere de selâm olsun.


r rifâi hz.den...)

zeynep gencer

Ey nebevî hikmeti arzulayan Muhammed ümmeti! Gel meclisime katýl. Problemlerini de beraberinde getir ki, onlarý halledelim. Gel de ins ve cinden olan þeytanlarýna karþý bizden yardým iste. Gel de Resûlullah ýn (s.a.s.) güzel kokusunu kokla. Allah a yaklaþma noktasýnda, bu mânevî feyzi, Hz. Peygamber in nebevî denizinden avuçlayýp doldurmaktan üstün bir yol yoktur.


srebrenica nýn kurbanlarý Melike Türkân Baðlý

Bugün Srebrenica ya gittik Srebrenica, zor bir kelime. Telâffuzu da zor, orada yaþananlarý anlatmasý da Uzayýp giden mezar taþlarý soykýrýmýn þiddetini anlatmak için yeterli deðil. 1991-1995 yýllarý arasýndaki Yugoslavya Ýç Savaþý sýrasýnda Sýrp Ordusu ve Sýrp özel güçleri tarafýndan Temmuz 1995 de sadece beþ gün süren bir operasyonla katledilen yaklaþýk 8000 Boþnak Aralarýnda her yaþtan çocuk, kadýn ve erkek Özellikle erkekler Özellikle erkek çocuklar Yapýlanýn, soykýrým olduðunu kanýtlayan bir cinsiyet seçimi Ellerindeki silâhlar güvenlik gerekçesiyle toplanmýþ, tamamen korunmasýz bir halkýn topyekûn yok edilmeye çalýþýlmasý Korunacaklarý sözüyle Birleþmiþ Milletler Gücü tarafýndan þehirdeki pil fabrikasýnda toplanan Boþnaklar, Sýrp komutanýna teslim ediliyorlar. Þimdi bir sergi alaný ve Srebrenicalý Kadýnlar Derneði nin çalýþma mekâný olarak kullanýlan bu pil fabrikasýnda gösterilen film, aklýmýzý baþýmýzdan alýyor. Ayný anda yaþanan birden fazla duygu ki her biri birbirine zýt Ben bütün

bunlardan ne çýkarmamýz gerektiðini kendime sorarken, hocamýz, Peygamber in, evlâdýný kaybedenlerle birdenbire fakirleþenlerin birebir mürþidi olduðuna dair hadis-i þerifini hatýrlatýyor. Ve film sonrasýnda bizi derneklerinde aðýrlayan kadýnlarýn yüzlerine bakýyor ve onlarý tanýdýðýmýzý fark ediyoruz. Bu kadýnlar, az önce seyrettiðimiz filmde çocuklarýný, kocalarýný ve diðer yakýnlarýný nasýl kaybettiklerini, onlarýn, gözlerinin önünde nasýl öldürüldüklerini, onlarý son defa nasýl gördüklerini anlatan kadýnlar Kimisi, yakýnlarýnýn cesetlerine ulaþmayý baþarmýþ; kimisi hâlâ onlardan bir iz bulabilmeyi ümit ediyor. Hocamýz bu kadýnlarýn bize hizmet ederken yarattýklarý pozitif ortamdan bahsediyor. Kadýnlardan, Peygamber in lûtfu sâyesinde hiçbir negatiflik zuhûr etmediðini, bu sâyede huzur içinde bir yemek yediðimizi söylüyor. Srebrenica, duygularýn baþýbaþ býrakýlmamasý gereken bir yer. Srebrenica, duygularýn rencide edilmemesi, istismar edilmemesi gereken bir yer. Filmde, fabrikada toplanan insanlardan görüntüler var. Birazdan baþlarýna ne geleceðini bilmiyorlar. Bir çocuk -10-12 yaþlarýnda bir oðlan- o keþmekeþin ve belirsizliðin içinde, güneþin altýnda, baþlarýna ne geleceðini bilmeksizin beklerken kucaðýnda beyaz bir tavþan tutuyor. Çocuk, aslýnda o tavþandan daha


savunmasýz. Ama tavþaný sýký sýký kucaklýyor. Sonra o insanlarýn hepsi, Birleþmiþ Milletler Gücü ne baðlý Hollandalý komutan tarafýndan Sýrplara teslim ediliyorlar. Ve hepsi öldürülüyorlar. Tavþana ne olduðunu bilmiyoruz. Tuzla ya doðru kaçanlar da ormanda tavþanlar gibi vurularak avlanýyorlar. Srebrenica nýn uzayýp giden mezarlýðýna bugün hâlâ yeni isimler ekleniyor. Tâ o zaman öldürülen kiþilerin isimleri O ihânet fabrikasýnda Sýrplara teslim edilen Müslümanlar, Birleþmiþ Milletler Gücü tarafýndan güvenli bölge ilân edilen Srebrenica nýn topraðýný, bugün o topraðýn þehitleri olarak bekliyorlar. Srebrenica, binlerce þehidiyle þimdi emin belde Þehitler, gittikleri yerden herhalde memnunlar ki Srebrenica da kan kokusu belki hâlâ duyuluyor ama kin ve nefret kokusu yok Desteðe, yardýma ihtiyacý olan insanlar var; aslýnda bizim de onlara yardým etmeye ihtiyacýmýz var


selamiçeþmeli YÂKUBÝ BABA dan

nefes alan tarifler


BU BÖLÜMÜMÜZ MUHARREM AYI SEBEBÝYLE BU AY YEMEK TARÝFÝ YAYINLAMAYACAKTIR. BÜTÜN ÞEHÝTLERÝMÝZE RAHMET VE CÜMLEMÝZE ÞEHADET ÞERBETÝ TEMENNÝSÝ ÝLE...


görüþmek üzere...


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.