Her Nefes - Ağustos 2014 / Gazze

Page 1

AÐUSTOS 2014

59.sayý

Tasavvuf Kültürü Dergisi

gazze


EDÝTÖRDEN... Merhaba Her Nefes dostlarýmýz, Aðustos 2014 sayýmýz biraz geç elinize ulaþýyor. Öncelikle gecikme için hoþgörünüze sýðýnýyoruz. Geç çýkma sebebimize gelince Aslýnda Aðustos sayýmýz için planladýðýmýz konumuz Tasavvuf ve Eðitim di; fakat dünyada ve özellikle Gazze de yaþananlar bizi derinden sarstý. Ülkemizin elinden gelen ilgiyi ve desteði Gazze ye ve Gazzeli kardeþlerimize gösterdiði bu zor günlerde bizler de bu destek ve ilgiye kendi çapýmýzda destek vermek istedik. Konumuzu deðiþtirdik ve çok kýsa bir süre içinde, þu an karþýnýzda bulunan Gazze sayýmýzý hazýrlamaya çalýþtýk. Burada amacýmýz, ancak ülkelerarasý iliþkiler ile çözülebilecek bu konu üzerinde kesinlikle siyâsî yorumlar ve eleþtiriler yapmak deðildir. Sadece yaþananlarý ne yazýk ki seyrederken, bizim gönüllerimizdeki yansýmalarý ve yangýnlarý becerebildiðimiz kadar dile getirmeye çalýþmaktýr. Hissettiklerimizi dilimizin döndüðünce anlatmaya çalýþtýk. Kendi çapýmýzda maddî-mânevî her türlü desteði vermeye çalýþtýðýmýz Gazzeli kardeþlerimizin yaþadýðý bu zor günlerde, cân-ý gönülden, samimiyetle elimizden geleni yapmaya inþaallah devam edeceðiz. Elbette hâdiseler için derinden üzüntü duyuyoruz. Tepki göstermek bir yöntem olsa da gerek muhteþem güzellikteki dinimiz, gerek almakta olduðumuz tasavvuf eðitimimiz bizi edeb e davet ediyor. Mesnevî hikâyesini bilirsiniz. Hz. Ýsa ya sorarlar: Allah ýn en çok neyinden korkarsýnýz? Hz. Ýsa gazabýndan diye buyururlar. Allah ýn gazabýndan nasýl korunuruz? diye sorulduðunda, Hz. Ýsa Kendi gazabýnýzý yenerek diye cevap verirler. Özetle, zâlimin zulmüne eþlik etmemek için gönlümüzden geçenleri paylaþmak istedik. Elbette lisân-ý münâsiple ve inþaallah bizlere yakýþan edebimizle Yine de bir eksiðimiz, kusurumuz, haddi aþmamýz olduysa hoþgörünüze sýðýnýyoruz. Kusurlarý elbette bizlere, güzellikleri âlemlerin Rabbine aittir. Cân-ý gönülden dualarýmýzla

Yosun Mater



SOHBETLER

-Etrâfýmýza nasýl hizmet eylemeliyiz?

- "Allah rýzâsý için mü'min kardeþine hizmet eden kimse, Allâh'ýn himâyesindedir. Kulun kusurlu olduðunu bile bile hizmet ve yardýmý esirgememelidir. Onun için kardeþlerinize dâimâ yardým etmelisiniz. Bizim aramýzda fakirlik zenginlik yoktur. Hepiniz bir vücutsunuz." (Ken'an Rifâî, Sohbetler, Kubbealtý Neþriyâtý, Ýstanbul, 2000, s. 643)

**** Sâmiha Haným: -Hadîs-i þerifte Ýnsanlar arasýnda en þiddetli belâya duçar olan¬lar nebilerdir. Sonra onlara yakýn olanlar, sonra da bu yakýnlara yakýn olanlar gelir buyruluyor. Hamlarýn tahammülü olmadýðý için mi bu böyledir? -"Tabiî... Pek çok kimse vardýr ki en küçük sýkýntý karþýsýnda þikâyet ve feryada baþlar. Çünkü ýztýrâba tahammül edecek olgunluða sahip olmamýþtýr. Onun için en büyük belâ en üst derecede olanlara verilir." Sâmiha Haným: -Daðýna göre kýþ... -"Evet, daðýna göre kýþ. Bilmiyor musunuz, Resûlullah Efendimiz Hiçbir peygamber benim kadar ezâ çekmemiþtir! diyor." (Ken'an Rifâî, Sohbetler, Kubbealtý Neþriyâtý, Ýstanbul, 2000, s. 109)

****


- "Bir müridin ayaðýný yýlan sokmuþ. Ayaðý þiþen mürit þeyhine gelerek: Siz bana her þeyin Hak olduðunu söylediniz. Halbuki yýlan beni soktu! demiþ. Þeyhi de ona Cenâb-ý Hakk'ý celâl sýfatýnda görürsen kaç! Yýlan da Cenâb-ý Hakk'ýn celâl sýfatýnda görünüþüdür, diye cevap vermiþ!" (Ken'an Rifâî, Sohbetler, Kubbealtý Neþriyâtý, Ýstanbul, 2000, s. 319)

**** -Tevekkül, sebebi terketmek ve Allâh'a güvenmektir ve kaderden kaçmaya uðraþmak ise kendinden kaçmaya uðraþmak gibidir deniyor: -"Kader demek, senin vücûdunun yuðurulmuþ topraðýdýr. Her ne olup ne bitecekse topraðýnla berâber yuðurulmuþtur. Zamâný geldikçe vukua gelir. Fakat bütün bunlar sebeplere baðlanmýþtýr. Ancak, sen sebepleri görme.. Hep Allah'tandýr. Evvel de odur, âhir de odur. Zâhir de odur, bâtýn da odur. Þimdi bir el resmi çizsem bu, elin ancak sûretidir ve þeklidir. O benim elim gibi tutamaz. Ýþte sebep de bir þekildir." (Ken'an Rifâî, Sohbetler, Kubbealtý Neþriyâtý, Ýstanbul, 2000, s. 600)


Gazze de Ýslâm âlemini büyük bir hizmet bekliyor

cemâlnur sargut la söyleþi

Gazze de yaþanan zulüm, geçen Temmuz ayýna damgasýný vurdu. Filistin halký, Ýsrail in havadan ve karadan yürüttüðü askerî operasyonlarýn tazyiki altýnda inliyor. Bu halk, her bakýmdan yaralý, sýkýntýlý, muhtaç Ortadoðu da bir þehir, o þehrin Müslüman halký, bütün dünyanýn gözleri önünde katliama uðruyor. Bu vahþet ve bizlerin almamýz gereken tavýr hakkýnda Cemâlnur Sargut Hocamýzla sohbet ettik. ---------------------------------------------Soru: Çok elim bir hâdise yaþanýyor Gazze de Allah ýn zulmetmeyeceðine, cemâlinin celâlini örteceðine, dolayýsýyla bütün bu sýkýntýlarýn sonunda bir hayýr olacaðýna imân ediyoruz. Bu bakýmdan Gazze de yaþanan bu hâdiseyi nasýl anlamalý, nasýl deðerlendirmeliyiz? Ýdrâkimizde nereye koymalýyýz? Cemâlnur Sargut: Takdir edilmelidir ki çok acý þeyler yaþanýyor Gazze de Asýl þaþýlacak þey, bu ara Müslümanlarýn baþýnda bu sýkýntýlý hâdiselerin oluþu Maalesef Batý âlemi kendisine düþman olarak Ýslâm ý seçtiðinden beri Ýslâm dünyasý çok acý þeyler yaþýyor. Bunu görmemek mümkün deðil. Peygamber in Komþun açken tok yatamazsýn hadisi bile bize Gazze de

yaþananlara bîhaber kalamayacaðýmýzý anlatýyor. Tabiî ki iþin iç yüzünde Allah ýn takdiri var, o takdire karþý gelmek mümkün deðil tabiî ki ama Allah, zâlimin zulmüne eþlik etmeyi bize yasakladýðý için bizden büyük bir hizmet bekliyor. Ben böyle zamanlarý hep Allah a yaklaþmak için bir fýrsat olarak deðerlendirir ve hep nasýl hizmet edebileceðimi düþünürüm. Dolayýsýyla da bu hâdisede kalbimizi döndürmeden, olanlarý büyük bir üzüntüyle karþýladýðýmýz hâlde, Allah ýn takdirine itiraz etmeden, çok büyük bir hizmet Ýslâm âlemini bekliyor diye düþünüyorum. Bu hizmetin çeþitli þekilleri var. Duâlar, maddî yardýmlar, mânevî destekler vs. Þu an çeþitli kuruluþlardan öðrendiðimize göre 250 bin kiþi maalesef sokakta, 10 bin tane ev yýkýlmýþ, 35 bin ev içine girilmez durumda Orada bir soykýrým yapýlýyor, bunu kabul etmek lâzým. Ve karþýsýnda Yahudi âleminden çok siyonist âlem var. Siyonist âlem, izm lerle hareket edenler, karþýsýndakini insan olarak görmeyip yok etmeye yönelik hareket eden gruplardýr. Onun için mücâdelemizi izm lerle yapmalýyýz. Dinlerle, imanlarla, inançlarla deðil, izm lerle yapmalýyýz.


Ýlk yapmamýz gereken, Gazze deki yetimleri devralmak olmalý Gazze bizim için kanayan bir yaradýr. Gece rahat uyumak Ýslâm âlemi için mümkün deðil. Yani yemek yerken bile insan çok büyük bir hüzün duyuyor; onlar açken, onlar yemek bulamazken ben bu lezzetli yemeði nasýl yiyorum diye Tabiî insanlarý, kamuoyunu bilinçlendirmek gerektiðini de düþünüyoruz. Çünkü birçok kiþi televizyonda seyretmiyor, hâdiselerden haberi yok. Allah razý olsun, çok ciddi þekilde çalýþan kuruluþlar var. Ýnsanlar onlara hizmet edilebilir. Ama ben yeni duyduðum bir kampanya için aktif olmak istiyorum: Yetime hizmet kampanyasý Mâlûm, Gazze de yetim sayýsý çok artmýþ durumda ÝHH, 90 TL lik bir kampanya açmýþ. Herkes istediði sayýda yetime bakabiliyor bu sâyede. Dolayýsýyla ilk yapmamýz gereken, oradaki yetimleri devralmak çünkü bu, âyet ve hadislerde de bize çok hatýrlatýlan ve evlâdýn zekâtý olan bir þey. Soru: Bu tür hâdiseler karþýsýnda hissettiðimiz çâresizlik, aczimizi bilmemiz için midir? Cemâlnur Sargut: Mutlaka bizim de çabalarýmýz belli bir acz içinde yapýlýyor; aczimizi biliyoruz, idrak ediyoruz. Ama aczimizi bilmek çabamýzý engellememeli. Allah, Kur ân-ý Kerim de çalýþmamýzý emrettiði için, biz gayretimizi göstermekle vazifeliyiz. Þu anda öðrendiklerimize göre


yakýn tâkipteyiz- Gazze ye hiçbir þey sokulamýyor. Ne eþya, ne saðlýk yardýmý Ancak orada ticaret devam ettiði için para gönderilebiliyor. Herkes güvendiði kuruluþlar vâsýtasýyla oraya para gönderebilir. Bu arada Baþbakanlýk ýn kampanyasý var. Ayrýca Kýzýlay ýn ve ÝHH nýn Bunlar en güvenilen, orada ciddi çalýþan kuruluþlar Yâhut herkes bir proje yapabilir, bu projeler deðerlendirilebilir.

cemâlnur sargut la söyleþi

Soru: Zulüm karþýsýnda mutasavvýf bir Müslümanýn tavrý ne olmalýdýr? Sâmiha Ayverdi'nin "zâlim ile deðil, zulüm ile mücâdele etmek" düsturunu bu çerçevede nasýl deðerlendirebiliriz? Cemâlnur Sargut: Yardým, insan olma yolunda en büyük hizmettir diye düþünüyorum ben Ýnsaný diri tutar, çünkü Sadaka verenin ömrü uzar hadisinden anlaþýldýðýna göre, insanýn ömrü ezelden belirlendiðine ve asla þeklen uzamayacaðýna göre, demek ki sadaka verince ölü olan hayatýmýz diriye dönüyor. Dirilmemiz için hizmet etmemiz ve yardým etmemiz þart. Kendimizin maddî imkânlarý olmayabilir ama maddî imkânlarý olanlarý uyandýrmak bile çok büyük bir yardýmdýr. Mümkün olduðu kadar bol bol duâ çok büyük bir yardýmdýr. Dokuz kiþi birleþip her biri 10 TL vererek hizmet edebilirler; bu çok büyük bir yardýmdýr. Kurban paralarýný oraya göndererek yardým yapabilirler. Öðrendik ki orada bir kurban 5 bin lira, çok pahalý Ýnsanlar açlar, dolayýsýyla kurban paralarý oraya giderek çok büyük bir hizmet yapýlabilir. Tabiî ki bu yeterli deðil. Ýnsan her an ne yapacaðým diye düþünmelidir.

Kiþilerle kavgalý deðiliz; mücâdelemiz zulümle Maalesef Türkiye nin çok büyük bir eksiði, hâdiseler patlak verdiði anda büyük tepkiler gösterip sonra asýl ihtiyaç olduðu anda insanlarýn çok çabuk hâdiseleri unutmasý Halbuki buraya bir yardýmýn senelerce ve düzenli olarak gitmesi gerekebilir. Çünkü hiçbir þeyleri kalmadý insanlarýn; çok feci durumdalar. Tabiî ki bütün dinlerden insanlara ve sýkýntýlý olan herkese yardým etmek vazifemiz ama önce komþun denildiðine göre, Müslümanlýk âlemi bu kadar sýkýntýdayken önce onlardan baþlamak gerektiðine inanýyorum. Ve Gazze den baþlamak gerektiðine Kiþilerle kavgalý deðiliz; zulümle mücâdele etmenin ön p l a n d a o l d u ð u n a i n a n ý yo r u m . Soru: Sizin Gazze problemi karþýsýnda yapmayý planladýðýnýz ne gibi faaliyetler var? Cemâlnur Sargut: Ben þahsen bir kitabýmýn -ölüm ile ilgili hazýr bir kitabýmýn- gelirini tamamen Gazze ye býrakýyorum. Bu da benim için bir çaba olmayacak, çünkü ben kitaplarýmdan para almýyorum. Ama Allah razý olsun, çalýþtýðým Nefes Yayýnevi, bu kitabýn gelirini tamamen Gazze ye býrakmaya karar verdi. Ben de çeþitli kampanyalarda, konuþmalarda Gazze nin ne kadar maðdur durumda olduðunu anlatmaya çalýþacaðým. Bu yolda yapýlan her þey, Allah a


þükürdür. Biz bu durumda olmadýðýmýz için âdetâ utanç duyup yardým ederek Allah a þükretme yoluna gidebiliriz. Artýk rahat uyuyamayýz, rahat yemek yiyemeyiz. Hepimizin yapmasý gereken çok þey var. Bu sýrf Gazze deðil; daha sonra Irak ta, Türkistan da yaþananlar, Çin de yaþananlar Bu, baþka Müslümanlara da nasýl hizmet edebileceðimiz þeklinde bir düþünce de getiriyor insanýn aklýna Görülüyor ki Ýslâm âlemi hakikaten zor durumda. Tamam, duâmýzý edelim bütün gücümüzle; ben de yeni geldim umreden ve orada da imamlar bütün Ramazan ve bayram boyunca aðlayarak duâ ettiler, ama bu da yeterli deðil. Daha fazla çalýþmamýz lâzým. El ele vermemiz lâzým Ben þahsen, halký yetim için kampanyaya dâvet ediyorum. Bir 10 lira en fakirin bile bütçesini zedelemez. Ama 10 lira, bir insana yaþam gücü verebilir. Afrika dan bir yetimin, kendisine yardým eden bir Türk hanýma yazdýðý mektup beni çok etkiledi. Anacýðým diye baþlamýþ, Beni düþündüðün için sana teþekkür ediyorum demiþ. Orada hiç tanýmadýðý bir kadýna anacýðým diyecek kadar ona sýðýnmýþ bir çocuk var . Bir Müslüman çocuk Onun için insanlar lütfen artýk harekete geçsinler ve hizmet etsinler.

Dirilmemiz için hizmet etmemiz ve yardým etmemiz þart. Kendimizin maddî imkânlarý olmayabilir ama maddî imkânlarý olanlarý uyandýrmak bile çok büyük bir yardýmdýr. Mümkün olduðu kadar bol bol duâ çok büyük bir yardýmdýr.


emine ebru

GAZZE YANIYOR!

Yurdumdaki insanlarýn ekserisi gibi ben de televizyon izlemeyi severim. Diziler, filmler, yarýþma programlarý derken haber programlarý da kumandamýn tuþlarýna takýlýr. Genelde gazetelerin üçüncü sayfalarýnda yer bulan cinsten adlî vakalar Allahým, sen evlerden uzak et! minvalinde bir duâ ve kulaðý çekiþtirip tahtalara vurmakla geçiþtirilir. Ama bazen öyle haberler takýlýr ki insanýn gözüne, ne yutabilirsin ne geçebilirsin... Midene bir yumruk iner gibi olur, bir dakika nefessiz kalýr, sonra tekrar nefes almaya baþlamak için beklemek zorunda kalýrsýn. Son günlerde Gazze den gelen çocuk görüntüleri yumruk üzerine yumruk indiriyor mideme. Nefes alamýyorum. Kimisinin cansýz bedeni iniyor darbe olarak, kimisinin yaralarýnýn acýsýyla kývranan yüzü. Bazýsý ise anasýný, babasýný kaybetmiþ olmanýn verdiði o korunaksýzlýk içinde, korku ve çaresizlik dolu bakýþlarýyla çýkýyor karþýma. Söylesenize hangisine daha fazla üzüleyim? Savaþ var Gazze de. Yok, hayýr aslýnda savaþ demek yanlýþ bir ifade olur: Kýyým var Gazze de! Gücü elinde tutanýn güçsüze zorbaca yaptýðý kýyýmýn çýðlýklarý var. Ve çocuklar yine baþrolde. Filistinli hemcinsim aðlýyor; doðduðu, büyüdüðü, atasýndan miras aldýðý vatan topraðýný yýllardýr kendine dar edenler var. Oysa ben sýnýrlarý belli ve dünyaca tanýnan baðýmsýz bir ülkenin vatandaþýyým. Söylesenize, nasýl anlarým ben onu? Benim hemcinsim evinin üzerinde


toplarla, tüfeklerle sürekli dans ettikleri için sabah çatýsý yerinde kalmýþ olacak mý bilemiyor. Oysa ben eskiyen koltuklarýmýn yüzünü ne zaman deðiþtirsem planý yapýyorum. Söylesenize, nasýl anlarým ben onu? Hemcinsim evlâdýna çorba kaynatacak erzaðý bulamýyor. Oysa ben deðiþiklik olsun çocuklara diye haftanýn belli öðünlerinde dýþarýdan yemek söylerken bulabiliyorum kendimi. Söylesenize, nasýl anlarým ben onu? O kardeþim evlâtlarý için gece silâh seslerinden uyuyamadýlar diye üzülemiyor; evlâdý en azýndan o an için sað ve yanýnda diye þükrediyor muhakkak. Hele yanýbaþýndaki anacýk, ölen evlâdýnýn acýsýndan göðsünü yumruklarken Gazze de yine çocuklar baþrolde. Biliyor musunuz, çocuk cesetlerini dondurma dolaplarýnda bekletiyorlarmýþ. Bu yaz günü neþe ile dondurma yemeleri gerekmiyor muydu onlarýn? Bu nasýl bir ironidir ki bize ibret olsun diye vuku bulmuþ. Yapan yaptýran Allah týr muhakkak. Söyleyecek sözüm, isyan edecek haddim yok elbet. Yine de zulümle mücâdele üzerime vebaldir. Bu mesele farklý siyâsî görüþlerin münâzara malzemesi olmanýn çok daha ötesinde insan olmakla ilgilidir. Hangi siyâsî görüþü temsil ediyor olursam olayým, biliyorum ki hiçbir önemi yok. Ben dindar da olabilirim, dinsiz de Zengin de olabilirim, fakir de Birilerini seviyor da olabilirim, nefret ediyor da Bu konu farklý; bu konu insan olmakla

ilgili. Eðer içimde zerre kadar insan olma kaygýsý varsa, Gazze konusuna duyarsýz kalamam, kalmamam lâzým. Beni oradaki hemcinsimden daha ayrýcalýklý ya da daha üstün kýlan gerçekte hiçbirþeyimin olmadýðýnýn bilinciyle duyarsýz kalmamalýyým. Ben yalnýzca daha þanslýyým. Ne yapabilirim bilmiyorum ama iþe önce onun acýsýný paylaþmakla baþlamam gerektiðini biliyorum. Yürekten paylaþmakla Sonra belki oralara hizmete gidemem ama buradan da olsa çaba gösterebilirim. Öncelikle belli markalarý artýk satýn almayý bile býrakýrsam biliyorum ki baþlarýna inen kurþunlarý gönderenlere ortaklýk etmemiþ olurum. Belki kendi bütçem içinde planladýðým bir harcamadan onlar için vazgeçerim. Açýlan kampanyalardan birine az da olsa bir katkýda bulunurum. Belki ilâç, belki gýda olarak ulaþýr hemcinsime. Ama asýl dualarýma katarým onlarý. Bu zorbalýk son bulsun ve geceleri rahat bir uykuya kavuþabilsinler diye Gazze de bombalar patladý: Her yer toz duman. Sarý sýcak bir yaz yaþanýyor, çocuklarýn dondurma yiyemediði


elif hilâl doðan DEFÎNE


Gazze de yaþanan insanlýk dramý devâm ediyor Genelde Gazze haberlerine böyle baþlýyor sunucular. Aslýnda bundan sonra söyleyeceklerini söylemeseler, sâdece görüntüleri izlesek de yeterli. Gazze de ve dünyânýn birçok yerinde yapýlan zulümler, soykýrýmlar, medenî devletlerin insanlýkla dalga geçiþi gibi. Medeniyetin teknolojiyle, ekonomiyle, askerî güçle kurulamamýþ olduðunu tüm açýklýðýyla görüyoruz. Bu medeniyet kavramýnýn içinde insan yok, sâdece deðiþken menfaatler var. Hak-hukuk, özgürlük, insanlýk konularýnda mangalda kül býrakmayanlarýn ne kadar dürüst olduklarý da apaçýk meydanda. Düþünün; bir an için yaþam duruyor, her þey donuyor, sesler susuyor, iþte oradasýnýz. Seyrediyorsunuz etrâfýnýzda olan yýkýmý, Allah tan baþka kimsenizin olmayýþýný seyrediyorsunuz. Öylesi bir gariplik hissi sarýyor ki insaný, bir anda her þey yabancý geliyor. Menfaatlerini ilgilendiren bir þeyiniz olmadýðý için bütün dünyâ size kör, saðýr. Bu nasýl bir umursamazlýk, nasýl bir vurdumduymazlýk? Hani insan haklarý, hani medeniyet, özgürlük hani, hukuk hani? Hayâtýný yitirdi dediðimiz insanlar için, o minik bebeklerden, yürümeye mecâli olmayan ninelerimize kadar bütün þehitlerimiz için hiçbir sorgunun, sýkýntýnýn olmamasý, lûtuf üstüne lûtuf olmasý nedeniyle mahzun deðilim. Onlar için baþým hep dik, gözlerim sâdece onlardan ötürü duyduðum gururdan dolayý yaþarabilir. Çünkü onlar Allah tarafýndan en nasipdar kýlýnan kullar. Asýl boynumu büken, Cemâl e yürüyenlerin ardýndan kalýp bütün bu zulmün içinde yaþamaya çalýþan âilelerinin, yakýnlarýnýn

durumu. Kendini kaybetmemek zorunda olanlarýn, baþýný dik tutarak hak mücâdelesine devâm etmek zorunda olanlarýn hâli en zoru. Maddî þartlarýn olumsuzluðu bir yana, mânevî þartlarýn olumsuzluðu yakýyor insanýn içini. Bâzen yemekten, ilâçtan daha çok ihtiyaç olan þey insan oluyor. Ýnsan, kardeþ eli, dost yüreði sizinleyse, yaranýzý, açlýðýnýzý hissetmeden mücâdele etme gücünü bulabiliyorsunuz. Çünkü bâzen âilenizden birinin cenâzesinin nerede olduðunu bile bilmiyorsunuz. Bâzen cenâzenin yerini bilseniz, yanýna gidemiyorsunuz, defnedemiyorsunuz. Bâzen de bir kayýbý ya yaþýyorsa, nerede, ne hâlde? diye bir ümitle gözünü kýrpmadan, zaman donmuþçasýna beklemek, cenâze haberinin gelmesinden daha zor oluyor. Bunlarý yaþayanlar biliyor. Her gün bu ve benzeri nice olaylar yaþanýyor. Filistin gibi, Doðu Türkistan gibi daha birçok ülkede yaþanan zulümlerin, soykýrýmlarýn boyutlarýyla, medeniyet dediðimiz tek diþi kalmýþ canavar ýn geliþim boyutlarý yarýþ hâlinde gibiler. Târihi bilmemek, ondan ibret alamamak, eðitime-öðrenmeye gayrette gevþek davranmak ne yazýk ki bizleri kültürümüzden, özümüzden nihâyetinde birbirimizden uzaklaþtýrarak zayýf býrakýyor, yaban rüzgârlarýnýn önünde savrulmaya doðru itiyor. Hepimizin geleceði için bu gidiþâta karþý bir uyanýþla birlik olup, diriliði saðlamak zorundayýz. Önce biz uyanýk olalým, bilinçli ve güçlü olalým ki milletimize, kardeþlerimize de faydalý olabilelim. Acýda, umutta, mutlulukta bir bütün olan bizler; her zorlukla birlikte Allah ýn tecellisini daha bir güzel görebilme direnciyle hak mücâdelesini sürdürmede de birlikte olalým. Bu celâlî tecelliyle birlikte, her þeyde Hakk ý görerek çok çalýþalým. Elbet bu enkâzýn altýnda gün ýþýðýna çýkacak bir defîne vardýr. Ve kimbilir, belki de her þey bunun içindir


AYNI ÇATI Son zamanlarda Müslümanlarýn çektiði acýlar hepimizin içini kan aðlatýyor. Birçok bölgede Müslümanlar zulüm altýnda. Peki biz bu hâdiselere nasýl bakmalýyýz? Ýslâm gözlüðünü takarak olaylarýn iç yüzünü nasýl idrâk etmeliyiz?

banu büyükçýngýl

Hayýr ve þerrin Allah tan geldiðine inanýyorsak, Gazze deki hâdiselerin de Allah tan geldiðini idrâk etmeliyiz. Allah bize birþey göstermek ya da öðretmek için bizi çeþitli sýnavlarla kendimize getirmek ister. Gazze de acý olaylarýn yaþanmasý bizim Yahudilere karþý düþmanlýk beslememiz için deðil, Ýslâm dünyasý olarak kendi eksiklerimizi görüp düzeltmemiz gerektiðini göstermek içindir. Âcizane, bu þerrin hayra dönüþmesi için, ah edip vah etmek yerine zâlim ile deðil, onlarýn yaptýðý zulüm ile mücâdele ederek kendimize çeki düzen vermeliyiz. Sâmiha Ayverdi Hocamýzýn, saðlýðýnda Arap emirlerine ve devlet baþkanlarýna, Ýslâm dünyasýnýn birleþmesi konusunda birçok mektup yazdýðýný biliyoruz. Bu büyük sultan, bugünleri önceden görmüþ olacak ki, Ýslâm dünyasýnýn mezhep ve düþünce farklýlýklarýyla bölünüp pâre pâre olacaðýnýn uyarýsýný önceden yapmýþ. Þimdi birçok Ýslâm devleti, Ortadoðu nun ortasýndaki bu hâdiseye karþý kulaklarýný týkamýþ oturuyor. Her ne kadar kulaklarýmýz týkasak da, gözlerimizi sýmsýký yumsak

da bu hâdisede bizim de payýmýz var. Biz meþrep ayrýlýklarýný bahâne edip bölüne bölüne Peygamber Efendimizin yolundan arka sokaklara saptýk. Kimimiz yolunu kaybetti ve savruldu, kimimiz kendi mezhebi daha iyi diye böbürlendi. Oysa büyük olan Allah, Peygamber ve onun izinden gidenler Bize düþen, farklýlýklara saygý göstermek, Peygamber in yolundan gitmek ve farklý devletler olarak beraberce ayný sancaðýn altýnda yaþamak. Allah bizi uyandýrmak, harekete geçirmek için celâliyle tek yolu iþaret ediyor. Zâlimi týpký bir maþa gibi zulmettiriyor. Ama unutmayalým ki, zâlim de Allah ýn kuludur. Âcizane Gazze bize diyor ki, artýk Ýslâm devletleri birleþmeli. Mezhep ve düþünce farklýlýklarýný vurgulamayý býrakýp ayný çatý altýnda mezhep ve meþreplere saygý göstererek Peygamber in sancaðý altýnda toplanmalý. Biz de bu birleþme için önce kendi çevremizdeki farklý meþreplere saygý gösterip kabul etmeyi öðrenmeliyiz. Ve bu halka büyüyerek kocaman bir Ýslâm dünyasý haline gelmeli. Farklýlýklarý hoþgörerek birlik beraberlik içinde yaþamayý ve sevgi ve merhamet ile birleþip tek bir yürek olmayý Allah nasip etsin inþaallah.



nazende yýlmaz

GECE YÜRÜYEN KURTULUÞ FIRKASI

Dünya perdesinde oynanan oyunun yine en ateþli sahnelerinden birini yaþýyoruz. Kimimiz huzurlu hayatýnda bir fark hissetmiyor. Kimimiz bu huzurun içinde, ilâç tadýnda bir sýzýyý yüreðinde duyuyor. Belki de çoðunlukla unutup kahkahasýnýn son deminde Filistin de yaþananý hatýrlýyor. Nedir bu beþ vakit duâlarýmýza dahil olan savaþ yerlerinin hikmeti? John Lennon ýn algý seviyesi düþük Imagine þarkýsý gibi mi düþünmeliyiz? Savaþlarýn olmadýðý, herkesin barýþ içinde yaþadýðý ný mý hayal edeceðiz? Allah bizi böyle yaratmadý. Melekler dahi insan yaratýldýðýnda idrakte zorlandýlar. Ve düþün ki rabbin melâikeye «Ben Yerde muhakkak bir halife yapacaðým» dediði vakit «Â!.. Orada fesat edecek ve kanlar dökecek bir mahlûk mu yaratacaksýn?. biz hamdinle tesbih ve seni takdis edip dururken» dediler. «Her halde ben sizin bilemeyeceðiniz þeyler bilirim» buyurdu (Bakara, 30). Fakat Allah savaþmaktan hoþlanmayan insanlara, zulme karþý savaþý farz kýldý. Bunu da kaidelere baðladý. Bir fýrka ise tarih boyunca savaþmayý sevdi, saldýran olmayý seçti. Bu da mülk âleminin kuralý deðil mi? Neticede cihat hepimize farz, ama nefsimiz ve zulme karþý mý, mazluma karþý mý cihat edeceðimiz mühim. Bugün dünyayý kan dökerek idare eden zümre, atalarýnýn yazdýklarý dinde kendilerini seçilmiþ ýrk olarak adlandýrýrlar. Peki nedir seçilmiþ olmak? Tevrat ta Hz.


Musa nýn Mýsýr dan çýkardýðý, kutsal topraklara yol alan Ýsrailoðullarý na Allah ýn böyle bir vaadi vardýr. Ancak þartý da vardýr bu vaadin. Ýsrailoðlu olabilmek; yani dünya karanlýðýnda, zulmette Allah yolunda sapmadan yürüyor olmak. Allah ýn güçlü kýldýðý kul olmak. Hakiki Musevîler bu ayýrýmý pek de güzel bilirler. Bu yüzden her sene New York gibi bir metropolde toplanýp zorbalýkla kurulmuþ olan devleti protesto ederler. Ama haber kanallarýnda denk gelmeyiz bu görüntülere. Hz. Peygamber (s.a.s) Ebû Hureyre'den rivayet edilen bir hadislerinde: ".... Ümmetim yetmiþ üç fýrkaya ayrýlacak, kurtuluþa eren fýrka (Fýrka-ý Naciye) dýþýnda kalan yetmiþ iki fýrka Cehenneme gidecektir" buyurmuþlardýr. Ayrýca bu türden olan hadislerin devamýnda sahâbîlerin, Fýrka-ý Naciye'den sormalarý üzerine Hz. Peygamber, Fýrka-ý Naciye'yi "Benim yürüdüðüm yola ve bu yolda beni takip eden ashâbýmýn yoluna uyanlardýr" diye tarif etmiþtir. Bu Fýrkaý Naciye , Ýsrailoðullarý kavramýyla ne güzel örtüþmektedir. Yani kurtulan fýrka, ayný zamanda Peygamberinin izinde, mülk âleminin karanlýðýnda yürüyen zümre olmalýdýr. Tasavvufta bu zümrenin özelliði ayrýlýk yaratan deðil birleyici olarak tarif edilir. O halde üzerine füze düþen çocuðun acýsýný, Ýstanbul daki konforlu ortamýnda hissetmeyen, kurtuluþ fýrkasýna dahil olamaz deðil mi? Ya da ben yaratýlýþ itibariyle diðerlerinden üstünüm diyen gece yürüyebilmiþ, kurtuluþa ermiþ sayýlamaz. Kur an bize piyonlara bakmayý deðil, Yaradan ýn sembollerini okumayý

öðütlüyor. Âyet in kelime mânâsý dahî iþaret . Ýþaretleri okumaya çalýþýrsak karþýmýza, yolunu terk etmiþ bir zümrenin yaptýðý katliamý görüyoruz. Diðer tarafta Ýbranice kökü Kuvvet sahibi, saðlam anlamýna gelen bir yerde, Gazze de ise mazlum ama Allah ýna teslim bir Ýslâm topluluðu. Allah hepimize saðlam tarafta ve kurtuluþ yolunda olmayý nasip etsin.


hundi


Kelimeleri bir araya getirsem, bütünlesem ne fayda Her þey, her yer paramparça Lokmalar dizilse boðazýma Onlarýnkinden geçer mi? Herkes susarsa olmamýþ mýdýr olanlar? Konuþursak durur mu akan kanlar? Sevgi de mi her þeyle birlikte yanar? Zalim zulmüne ne zaman kanar? Dua en büyük silah, Muzaffer eylesin Allah


SEBEPLER KÝFÂYETSÝZ KALINCA

Tasavvuf ile tanýþmýþ her kim var ise bilir ki, her iyide biraz kötü, her kötüde biraz iyi vardýr; ve ikisinin de kaynaklandýðý yer mutlak sûretle aynýdýr. Fakat bazý hikâyeler vardýr, neyin iyi, neyin kötü, kimin haklý, kimin haksýz olduðunun hiçbir önemi yoktur. Zira mühim olan sonuçtur. Ýþte haftalardýr Gazze de yaþananlar benim için böyle bir hikâye Ben kendimi dünya politikasý üzerine beyânatta bulunacak kadar donanýmlý görmüyorum. Benim iþim, benim içim, bizim iþimiz, bizim içimiz, siyâset deðil; hiçbir zaman olmadý. Fakat bu konularda çalýþan birçok kýymetli hocamýzýn yazýlarýný okumaya devam etmekte, öðrenmeye, anlamaya çalýþmaktayýz.

sesil pir

Bugün herhangi bir kimse internette, tek bir dilde þöyle kabaca bir araþtýrma, tarama yapsa, Filistin taraftarý sayýsýz profesörün yazýlarýný ve hemen yanýnda Ýsrail taraftarý sayýsýz profesörün savunmalarýný bulabilirler. Benim gibi þanslý iseniz, belki üst komþunuz Ýsrailli dir ve uyayamadýðý geceler, kapýnýzý çalýp su kaçaðýný tâmir etmeye gelen Türk teknisyene Kanada doðumlu olduðunu söylediðini anlatýr. Babasýný da eþi diye tanýttýðýný... Zira

ülkesinde yaþananlardan utanmaktadýr. Korkar garip... Diyelim birimiz veya hepimiz, bütün günlerimizi ve hattâ aylarýmýzý iþin gerçeði ni bulmaya adadýk. Bu konudaki uzmanlarýn araþtýrmalarýný bulduk, okuduk; komþumuzu, arkadaþlarýmýzý dinledik. Diyelim ki, bir sürü yeni ve deðerli bilgi kazandýk. Peki elimize geçen bütün verileri tartarken, netice fark eder mi? Biz kim haklý, kim haksýz diye düþünürken, ölen çocuklarýndan bir teki bile azalýr mý? Bir tek anne bile daha az aðlar mý elimizdeki veriler sayesinde? Ýþte tam da bu yüzden, Gazze de yaþananlar, o veya bu çýkýþ sebebinden öte, kimin haklý, kimin haksýz olduðundan baðýmsýz, baþlý baþýna bir insanlýk ayýbýdýr. Bu yüzyýlda, bu donanýmda, geliþmiþ diplomasi yapýlarý ve olasýlýklarý varken, politika aracý olmuþ taraflar, diyalog kurabilme yetisini yetirmiþ liderler yüzünden yüzlerce çocuk gün ve gün ölmektedir. Aileler evlerini kaybetmekte, ülke talan olmaktadýr. Ýþin en acýklý kýsmý da bizler, yani dünyalýlar, bütün bu olanlarý sessizce izlemekle yetinmekteyizdir. Benim duâm odur ki, takdiri ve merhameti sonsuz olan Rabbim, tez zamanda ilgili kimselerin gözlerine indirdiði perdeleri kaldýrsýn ve inþaallah bu yaþananlar bir daha tekrar edilmemek üzere son bulsun. Bizler de, bu zor zamanlarda, insan olmanýn getirisi ile, orada olan kardeþlerimize yardým edebilecek vâsýtalar bulup, peþlerinden gidebilmeyi meþgale edinelim.



yavuz celep

FÝLÝSTÝN DE KATLÝAM VAR!


Dünyanýn ruhu mesâbesindedir Doðu. Dünyadaki neredeyse bütün bilgelik, ilim, mânevî deðerler Doðu'ya aittir. Buna karþýlýk Batý, maddî ilimlerde ilerlemenin zuhur yeri olarak ruhu ayakta tutan vücud gibidir. Hep eleþtiririz, yazýnýn devamýnda belki ben de yine eleþtireceðim ama Doðu'nun mânevî büyüklüðü ve Batý'nýn maddî büyüklüðü olmadan dünyanýn dengesinden söz etmek mümkün olur muydu bilmiyorum? Tabiî kimimize göre dünyada denge yoktur, o da ayrý bir tartýþma konusu... Kadim bilgeliðin kaynaðý, anasý olan Doðu'nun ortasýnda kýyametler kopuyor. Bütün deðerler resmen bir kýyým içinde. Bütün önemli bilgi kaynaklarý, içinde bulunan insanlarla birlikte yok ediliyor. Ve bunu yapan, ruhu ayakta tutan vücudun ta kendisi. Ýnsanýn kendisiyle olan savaþlarýna ne kadar da benziyor durum: Maddî isteklerimiz ve tutkularýmýz yüzünden ihmal ettiðimiz ve hattâ zulmettiðimiz iç dünyamýz gibi... Batý'nýn özenilen, kýskanýlan, bazen insaný kendi deðerlerinden ferâgat ettiren "deðerlerinin", söz konusu Doðu olduðu zaman nasýl da etkisiz kaldýðýna þâhit oluyoruz. Ýnsan haklarý ve barýþ adýna mücâdele ettiðini ileri süren önemli Batý kurumlarýnýn, soykýrýma, kýllarýný kýpýrdatmak bir yana dursun, þiddetle destek verdiðini görüyoruz. Yani aslýnda Batý'nýn insan haklarý kavramýný, sadece ve sadece kendi halklarý için bir hak olarak gördüðüne ve dünyanýn geri kalanýný, çeþitli yollarla paraya dönüþtürülmesi gereken bir materyal olarak algýladýðýna þâhitlik ediyoruz.

Peki tüm katliamlarýn sorumlusu sadece Batý mý? Vücudumuzun bitmek tükenmek bilmeyen istekleri yüzünden susturulan, aþaðýlanan, pasifleþtirilen, güçsüz düþen iç dünyamýzýn hiç suçu yok mu? Ne yazýk ki belki en büyük suç, Doðu'nun kendisinin. Kendi ektiðini biçer bir durumda. Geçenlerde ateist olduðunu söyleyen bir kiþinin internet üzerinde þöyle bir eleþtirisine rastladým: "Müslümanlar ne kadar aptal, 1400 yýldýr orucu neyin bozup neyin bozmayacaðýný tartýþýyorlar, hâlâ öðrenememiþler." Ne kadar haklý bir eleþtiri! Doðu, eðitimi, birliði, ahlâký, insânî deðerleri bir kenara býrakýp þeklî uygulamalar ile problemlerini çözmeye çalýþtýðý için çok ciddi kan kaybýna uðradý. Saðlam bir kale yapamayýp savaþta neden kaybettim diye aðlayýp inleyen bir rol içinde þu an. Bilgeliðinin temeli olan tevhid akidesini bir kenara býraktýkça zelilliðe daha fazla yaklaþtý. Belki de Doðu'yu katleden düþman Doðu'nun kendisidir demek çok daha uygun bir taným olacaktýr. Batý'nýn sadece ve sadece para için yaptýðý bu soykýrýmýn ve zulmün, bir gün kendisini de boðacaðý muhakkak. Çünkü her þeye raðmen þu kaçýnýlmaz bir gerçektir ki, vücudun ihtiraslarý yüzünden güçsüzleþen iç âlem, katliama, huzursuzluða ve mutsuzluða mahkûm býrakýldýkça vücud da bundan nasibini alacak ve bir noktada patlamak zorunda kalacaktýr. Mühim olan, Doðu'nun bir an önce silkinip kendine gelmesi ve belki de birlik ve beraberlik anlayýþýný bir devlet kuralý haline getirerek toplumlara yayma yolunda bir gayret içine girmesidir.


ALLAH IN ASKERÝ Adým Omid Safi. Kuzey Karolayna da yaþayan Ýranlý bir Amerikalý yým. Gazze ye destek veriyorum çünkü ben bir insaným ve hiçbir insan Filistin halkýnýn yaþamaya zorlandýðý þartlarda yaþamamalýdýr. Filistinlilerin içinde bulunduðu zor durumla yakýndan ilgileniyorum çünkü ben bir insaným ve derûnumda biliyorum ki hepimiz özgür olana dek hiçbirimiz tam anlamýyla özgür olamayýz. Son nefesime kadar özgür Filistin i görmek için çalýþacaðým çünkü hiçbir insan hiçbir zaman, ama hiçbir zaman iþgal altýnda yaþamamalýdýr.

hüseyin gökhan

Hepimiz kalplerimizin derinliklerinde biliyoruz ki bizim özgür olmamýz için baþkalarýnýn esâret altýnda olmasýna gerek yok ve hepimiz ayný anda özgür olabiliriz. Hepimiz birbirimize baðlýyýz. Býrakalým sevgi ve adâlet biribirine karýþsýn, býrakalým tüm daðlarýn tepelerinden hak çýð gibi yuvarlansýn, tâ ki tüm vadiler onunla dolsun. Hz. Ýbrahim in evlâtlarý yeniden beraberce yaþayabilsin, beraberce sevebilsin, beraberce ibâdet edebilsin. Kudüs tekrar isminin mânâsýnýn, kutsal þehirliðin liyâkatini yaþayabilsin. Herkes için #Barýþ&Sevgi. Hiç kimse için zulüm

Mahmud Derviþ ten bir þiir: Biz Filistinliler umut denilen, þifâsý olmayan bir hastalýktan muzdaribiz. Özgürlük ve baðýmsýzlýk için umut Hiçbirimizin ne kahraman ne de kurban olduðu normal bir hayat için umut Çocuklarýmýzýn tehlikesiz bir þekilde okula gitmeleri için umut Hâmile bir kadýnýn bir askerî kontrol noktasýnýn önünde ölü bir çocuk deðil, Hastanede, canlý bir doðurabilmesi için umut

çocuk

Þâirlerimizin kýrmýzýnýn güzelliðini güllerde görebilmeleri için umut Akan kanda deðil Bu vatanýn isminin gerçek mânâsýna kavuþabilmesi, tekrar umut ve barýþ ülkesi olabilmesi için umut Bizlerle bu umûdun bayraðýný taþýdýðýnýz için hepinize teþekkürler. *** Son zamanlarda sosyal paylaþým sitelerine pek girmiyorum. Fakat geçenlerde bir Amerikan haber sitesinde Cemâlnur Hocamýzýn en sevdiði öðrencilerinden Omid Safi hakkýnda yazýlan menfî bir yazý okudum. Yazýda Duke Üniversitesi Ýslâmî Araþtýrmalar Merkezi Direktörlüðüne getirildiðinden, bunun çok önemli bir görev olduðundan ve pozisyonun milyonlarca dolar araþtýrma bütçesinin olduðundan bahsediliyordu. Bu Ýran asýllý


Amerikalý nýn sosyal paylaþým hesabýnda bu göreve getirildikten sonra verimli, dönüþtürücü ve hepsinden önemlisi faydalý ilim yapmak için elinden geleni yapacaðýný yazdýðý söyleniyordu. Fakat söylediklerinin önünde Allah izin verirse mânâsýnda Arapça bir terim olan inþaallah kelimesini kullanmýþtý! Yazýnýn geri kalanýnda Ýsrail in 1948 de Filistin in Deir Yasin kasabasýna yaptýðý saldýrýyý Omid in Nazi lerin Yahudi katliamýna benzettiði ve bunun kabul edilemez bir antisemitizm örneði olduðu gösterilmeye çalýþýlýyordu. Bu tip antisemitist yorumlar yazabilen bir kiþiye Duke Üniversitesi gibi muteber bir kurumda nasýl önemli bir görev verildiði sorgulanýyordu. Ýlk iþim, kapattýðým hesabýmý açarak sosyal paylaþým aðýna girmek ve Omid in paylaþýmlarýný okumak oldu. Yazýmýn baþýnda bunlardan iki tanesini örnekledim. Onlarca yazý, haber ve fotoðrafý insanlarýn Filistin de neler olup bittiðini daha iyi anlayabilmesi için paylaþmýþ Omid. Belki fakir bu yazýyý yazarken o da bilgisayarýnýn baþýna oturmuþ bir þeyler daha ulaþtýrmaya çalýþýyordur bizlere. Amerika da azýmsanamayacak kadar büyük bir güce sahip olan Ýsrail lobisine ve bu lobinin finanstan akademiye, politikadan spora kadar her noktada büyük etkisine raðmen Omid in Filistin i destekleyen yazýlar yazmasý takdire þâyandýr. Edward Said in sembolik dahî olsa Ýsrail e fýrlattýðý taþýn devamýdýr bu yazýlar. Omid in hedefi, týpký Said in taþý gibi kimsenin canýný yakmak deðil.

Sayfasýndan alýntýladýðým paylaþýmlardaki gibi onun hedefi ancak ve ancak hak. Bunu yaparken de insaný özendiren derviþâne bir üslûp kullanýyor. Ýsrailli dahî olsa, farklý düþünceye sahip vicdan sahibi herkesi insanlýðý kucaklamaya teþvîk ediyor. Bu tarz konularýn genellikle kýrýcý ve saldýrgan atýþmalara dönüþtüðü sosyal paylaþým mecrâsýnda o, itidâli hiç kaybetmiyor. Onun attýðý bu þefkat taþlarý ise eninde sonunda en çok kendi canýný yakabilir. Yukarýda bahsettiðim, hakkýnda yayýnlanan taraflý makâleler ve daha birçok benzer silâh aracýlýðýyla onun akademik itibârýný ve hakkýyla geldiði makamlarý elinden alabilirler. Fakat o gülümseyen yüzü, belki acý dolu vicdanýyla yapabildiði hiçbir þeyi esirgemiyor. Bunu yaparken de Allah tan baþka kimseden korkmuyor. Sevgili Omid! Her ne kadar televizyonlarda teröristleri, zâlimleri, câhilleri Ýslâm dininin ideali olarak göstermeye çalýþsalar da bizler Allah ýn ordularýndaki gerçek neferlerin senin gibi cesur, senin gibi ahlâklý ve senin gibi insan olduklarýný biliyoruz. Duâlarýmýz seninle ve savunduðun mazlumlarla beraber. Gazân mübârek olsun!


umut alihan dikel

NEFESÝMÝZÝN YETTÝÐÝ KADAR Bismillahirrahmanirrahim. Allah'ým, kalbinde seni eksik etmeyenlerin omuzladýklarý acýlara iþtirak etmeyi bizlere nasip eyle. Küçükten büyüðe, uzaktan yakýna, her bir yönden el ele tutuþup yardýmlaþabilelim. Bir diðerini unutmanýn, kardeþ olanlarýn birbirine yaþattýðý çâresizlik olduðunu hiçbir gün aklýmýzdan çýkarma. Has kardeþliði hâl edelim ve yaþayalým. Düþmanýmýz diye aklýmýzdan geçirdiklerimizin de gönülden kardeþimiz olduklarýný bilelim. Yapanýn da yaptýranýn da her dâim sen olduðunun idrâkiyle yaþayalým. Eksik gördüðümüzün bizlerin eksikliðinden ötürü eksik göründüðünü hep bilelim. Zâlimle deðil zulümle mücâdele edelim sözünün hakikatini idrak edelim. Yaþadýðýmýz dünyanýn içerisinde gönlümüzden birbirimize bakalým ve görelim ki burada senden gayrý yok. Sen var olansýn, bizler de yalnýzca yokuz. Her yönden sayýsýz tecelliler ile gelenin yine sen olduðun hakikatiyle yaþayalým.


Acý çekenlere ulaþmayý, yanlarýnda olmayý ve kendileri ile birlikte sabretmeyi lûtfet. Yardýmlaþmanýn en gerektiði anda bizlere el ele vermeyi öðret. Ufak adýmlar birleþip dev adýmlar olarak her yere vardýðýnda bizleri buna þâhit et. Biz kullarýna senin gölgende yardýmlaþmayý ve herþey olup bittiðinde birbirimizi hoþgörüp affetmeyi nasip et. Peygamberimizin her yere ve herkese yetiþen hakikati bizlere uzansýn ve bizimle olsun, inþaallah. Âmin.




ÝÇÝMDEKÝ GAZZE Sýradan bir yaz günü iþten dönmüþ, yemek yedikten sonra biraz televizyon seyretmiþ ve ertesi gün iþe giyeceðim kýyafetleri düþünüp karar verdikten sonra uyumuþtum. Sýcak bir yaz akþamýydý. Gece þiddetli bir sarsýntý ile uyandým. Ne olduðunu anlamadým ilk anda, sonra yataktan fýrladým. Dýþarýsý kýzýl renkteydi, salona koþtum, ilk aklýma gelen þeyi yaptým, kapý kiriþi altýnda ellerimi baþýmýn altýna alarak sarsýntýsýnýn geçmesi için duâ etmeye baþladým. Evde yalnýzdým, dolaplarýn kapaklarý açýlýp kapanýyordu ve içimden þöyle duâ ettiðimi hatýrlýyorum: Allah ým, evimiz baþýmýza yýkýlmak üzere, merhamet et, dursun artýk.

yeþim

Sarsýntý bittiði an, hýzla evden çýkmak için harekete geçtim, merdivenleri yürüyerek indim, bahçeye vardým. Pek çok insan evlerinden çýkmýþtý. Yere oturdum, bacaklarým titriyordu. Ne yapacaðýmý düþündüm. Beklemeye karar verdim. Bir süre sonra telefonum çaldý, aðabeyim nasýl olduðumu soruyor, beklememi, gelip beni alacaklarýný söylüyordu. Rahatladým. Tarih 17 Aðustos 1999 idi ve birkaç saat sonra Ýzmit merkezli depremin detaylarýný ve yarattýðý hasarý öðrenecektim.

Sabah olduðunda iþe gitmem gerektiðini düþündüm, tüm uyarýlara raðmen hazýrlanmak üzere evimize girdim. Her zaman sýðýnaðým olan eve girdiðimde ise bir an önce dýþarý çýkmak istediðimi fark ettim. Hýzla hazýrlandým ve kelimenin tam anlamýyla kendimi evden dýþarý attým. Takip eden günler artçý sarsýntýlar, evinize girmeyin uyarýlarý ile geçti. Bu dönemde ülkemizde yaþanan bu acý olayýn etkilerine, kayýplara, parçalanan ailelerin yaþadýklarýna þâhitlik ederken, bir baþka sarsýntý sonrasýnda evden çýkmýþtýk. Dýþarýda küçük bir duvara yaslanmýþ otururken þöyle düþündüðümü hatýrlýyorum: Allah ým, ne kadar büyüksün, her zaman en güvenli olduðunu zannettiðim evimiz bir anda tehlikeli oldu. Büyük zannettiðim sýkýntýlarým bir anda önemsiz oldu. Ýnsanýn kendi evine rahatça girememesi ne korkunçmuþ, bugüne kadar þikâyet ettiðim, üzüldüðüm her þey için beni affet. Ülkemizde büyük kayýplarýn yaþandýðý o deprem ile ben bir insanýn evinde, þehrinde, ülkesinde güven ve huzur içinde yaþamasýnýn ne büyük bir lûtuf olduðunu fark etmiþtim. Maalesef uzun zamandýr komþu ülkelerde ve þimdi de Gazze de insanlar evlerinde rahat uyuyamýyorlar. Atýlan bombalar, basýlan evler, çýkan yangýnlar, feryatlar, kayýplar içinde hayatta kalmaya çalýþýyorlar. Evlâtsýz anneler, annesiz evlâtlar dolaþýyor her yerde. Çocuklar için okula gitmek, oyun oynamak güvenli deðil. Böyle bir durumda insan evinden


çýkarken nasýl ayrýlýr ailesinden? Çocuðunu okula gönderirken ne der? Evini terk edip yola düþtüðünde ne hisseder? Yýllardýr sürüp giden bu þiddete insan alýþýr mý dersiniz? Kanýksar mý? 4 yaþýndaki bir çocuða nasýl anlatýrsýnýz sürekli patlamalarý, kan göllerini, artýk eve gelmeyen babasýný, amcasýný, ninesini? Hepimizin medyadan takip ettiðimiz bu elim olaylarý seyrederken insan insana bunu neden yapar diye düþünüyorum. Hz. Hamza nýn kalbini söküp yiyen Vahþi yi hiç anlayamadýðým gibi, hiç tanýmadýðý insanlarý öldürürken zevkten dans eden insanlarý da anlayamýyorum. Anlayamamakla birlikte her þeyin Allah ýn idâresinde olduðuna da yürekten inanýyorum. Bugüne kadar okuduklarým ve dinlediklerim, herkes yaratýlýþý gereði hareket eder diyor ve, en büyük cihâdýn kendi nefsimiz ile verdiðimiz savaþ olduðunu söylüyor. Ýçi cehennem olan insanýn dýþýný da cehenneme çevirmek istediðini, nefsin terk edilmesi gereken kin, kibir, haset, öfke, riyâ, yalan gibi özellikleri olduðunu, bu özellikleri terk etmeden insan sûretinde de olsak tam insan olamayacaðýmýzý... Peki bu durumda ne yapmalý diye kendime sormadan edemiyorum. Ne yapmalý? Her zaman dýþarýdakini eleþtirmeden önce kendini eleþtirmenin en iyi yol olduðunu öðretmemiþler miydi bana? Öyleyse öncelikle kendi evime bakmakla iþe baþlamaya karar verdim. Kendi nefsimi yenmek için daha sýký mücâdele etmeliyim diye düþündüm. Çünkü nefis öyle bir canavar ki kestiðimiz baþýn yerine yenisi

zuhur ediyor, yeteri kadar dikkatli olmazsak O zaman önce kendi nefsime zulmü býrakmalýyým diye düþünüyorum, dýþarýdaki zulümleri görüp ne kadar zararlý olduðunu idrak ettikçe. Mânâda bununla uðraþýrken dünyamýz koþullarýnda ne yapmak gerekir peki? Yine deprem günlerine gidiyor aklým, herkesin tek vücut olduðu, acýnýn paylaþýldýðý, gücü yettiðince herkesin diðerine yardýma koþtuðu... Ýmanýmýzý kaybetmeden, yapanýn ve yaptýranýn Allah olduðunu bilerek fakat yaþananlardan ders alýp tekrarlanmamasý için o zaman nasýl seferber olduysak þimdi de her zamankinden fazla birlik olup yaþanan bu acýlarýn durmasý için, barýþ için, huzur için gücümüz ölçüsünde çaba göstermeliyiz diye düþünüyorum. Öfkenin öfkeyi yok etmediðine, aksine arttýrdýðýna, sevginin, saðduyunun her zaman kazandýðýna, bazen daha uzun sürse bile daha kalýcý sonuçlar yarattýðýna inanýyorum. Bu yüzden bu mücâdele bize yakýþan þekilde olmalý. Doðrudan þaþmadan, bireye zarar vermeden, yalnýzca kavramlar ile mücâdele ederken, yetim baþý okþamak dahî dinimizde yüceltilmiþken, binlerce yetime nasýl þifâ olunur diye araþtýrarak...


NE HABER? Gazze Ateþ Altýnda!

ümit gülbüz ceylan

Ýsrail in Gazze ye 7 Temmuz da önce havadan ve denizden, 17 Temmuz da da karadan baþlattýðý saldýrýlar, bugüne kadar yaklaþýk 2000 Filistinli nin ölmesine, 11000 Filistinli nin de yaralanmasýna sebep olmuþ durumda... Ýsrail tarafý ise 64'ü asker 3'ü sivil 67 vatandaþýnýn hayatýný kaybettiðini duyurdu. Gazze de 14 Aðustos tarihine kadar alýnan son ateþkes kararýna kadar 36700, 152 cami, 189 okul ve 24 saðlýk merkezi hasar gördü. 5622 ev ve 64 cami tamamen yýkýldý. Gazze nin geleceði, 14 Aðustos tarihine kadar alýnan ateþkes kararý ile þimdilik belirsizliðini koruyor. Ateþkes kararýyla evlerine dönenler, yukýntýlar arasýnda hayatlarýný sürdürmeye devam ediyorlar ve saldýrýlarýn yeniden baþlamasýndan endiþe ediyorlar. Bu orantýsýz saldýrýlar, bugüne kadar birçok ülke halklarý tarafýndan protestolarla kýnandý. Oscar ödüllü Ýspanyol sinema oyuncularý mektup yazarak Ýsrail i soykýrým yapmakla suçladýlar. Birleþmiþ Milletler olaylarý sadece eleþtirmekle kalýp ciddi yaptýrýmdan uzak açýklamalar yayýnladý. Öte yandan Hamas Siyasi Büro Temsilcisi yardýmcýsý Ýsmail Heniye kalýcý ateþkesin

saðlanabilmesi için Gazze deki ablukanýn kalkmasýnýn gerektiðini söylüyor. Bu arada Ýsrail in Gazze sýnýrýna asker ve mühimmat yýðdýðýnýn haberleri geliyor. Bütün bunlar olurken, Türkiye, Saðlýk Bakanlýðý nýn ambulans uçaðý ile Filistinli yaralýlarý Türkiye ye getiriyor. Yaralýlarýn sevkiyatýnda Ýsrail havaalanlarýnýn kullanýlmasý dolayýsýyla büyük güçlükler yaþanýyor ve istenen yaralý sayýsýndan çok daha azý Türkiye ye ulaþabiliyor. Uzmanlar, Ýsrail in, bu saldýrýlar ile amacýna da ulaþamadýðý deðerlendirmesini yapýyorlar. " uzmaný" olarak bilinen Þeridi'ndeki Ümmet Üniversitesi öðretim üyesi Prof. Dr. Adnan Ebu Amir, Ýsrail'in baþarýsýz olduðunu ifade ederek, "Ýsrail, uðruna Gazze'ye savaþ açtýðý hiçbir hedefi gerçekleþtiremedi. Daha önceki saldýrýlarýnda da hiç bu derecede baþarýsýz olmamýþtý. Ýsrail çocuklarý, kadýnlarý öldürmek ve sivillerin baþlarýna evlerini yýkmaktan baþka bir þeyde baþarýlý olmadý" diyor. Önümüzdeki zaman diliminde Gazze yi güzel günlerin beklemesi için ve konu ile ilgili yetkililerin inisiyatif alarak etkili olmalarý için herkes duâ ediyor.



mehmet can taþçý

DÂVÂ ADAMI

Dâvâ adamý olun. Sâmiha Anne nin gençliðe tavsiyesiydi, okuduðum kitaplarýndan birinde böyle buyurmuþlardý. Ben o cümleyi okurken kendisini bu fânî gözlerle görmeden âþýk olmuþtum. Ýçimde hissetmiþ, baðlanmýþtým. Kimseyi kýrmadan, incitmeden, içinde hedefine doðru kararlý bir þekilde yürümek, sýrât-ý müstakim kadar þaþmaz olmak, doðru olmanýn horlandýðý, ayýplandýðý günümüzde doðru olmak... Nereden geldiðimizi ve ne olduðumuzu sonradan uydurulmuþ âyet gibi görülen tabulardan, kitaplardan deðil, esas olandan öðrenmek... Bugünü yaratmada geçmiþte kurulan o müthiþ medeniyetin evlâtlarý olduðumuz duygusunun yerleþtirilmesi... Ýþte bunlar hep onun güzel eserlerinde hâlen yaþýyor. Ýrþad, sýr olunca daha mý güzel oluyor? Yüz sene önce bütün topraklarý istilâ edilmiþ, muâsýr medeniyetlere uyma bahânesiyle dili yok edilmiþ, kendi dedelerinin ninelerine yazdýðý aþk mektuplarýný okuyamayacak duruma gelmiþ, müthiþ medeniyetinin kafasý giyotinde kurban edilmiþ, her köþe baþýnda bulunan ve insanýný harmanlayan mânevî kurumlarýna balyoz indirilmiþ, ümmeti birleyen kurumu yok edilmiþ, senelerce uyumuþ- uyutulmuþ bir milletin çocuðu olarak ben Gazze yi unutmadým, Bosna yý unutmadýðým kadar. Senelerce Peygamber Efendimiz (s.a.v) Arap ýrkýnýn mensubu olmasýna raðmen, planlýprogramlý bir þekilde bilinçaltýmýza iþlenen pis Araplar sloganýný


unutmadým, kardeþim Araplarý unutmadýðým kadar. Balkanlarý da unutmadým 1915 diye baðýrýrken tek diþi kalmýþ canavar, milyonlarca Türk ün Anadolu ya kaçarken katlediliþini unutmadým. Unutmamalarýma karþý ümmetini unutanlarý da unutmadým, unutamýyorum, unutmayacaðým. Bosna da 90 larýn ortasýnda, -ironiktir, adýna Zeus un metresinin ismini verdikleri o iffetsiz kýzýn kýtasý olan medeniyet beþiðinde - milyonlarca insanýn sýrf Müslüman diye katlediliþini unutmadým. Þimdi Türk ten intikam zamanýdýr diyip Srebrenica ya giren o komutaný unutmadým. Ýþte Gazze seni de unutmuyorum. Peygamberi gözlerinin önünde denizleri yaran, sayýsýz mûcize gösteren, halvete çekildiðinde de kendi elleriyle buzaðý yapýp tapaný unutmadýðým gibi unutmuyorum seni Gazze. Kudret helvalarý, býldýrcýnlar Rabbin izniyle göklerden inerken, yetinmeyip nimet beðenmeyen, nefsinin kurbaný o kavmi unutmadýðým gibi unutmuyorum seni Gazze. Gazze sokaklarýnda bir umudun yansýmasý olan, gençliðimize belki de kim olduðunu en güzel öðretebilecek, hangi mirasýn sahibi olduðunu, sorumluluðunun ne kadar büyük olduðunu hatýrlatabilecek o duvar yazýsýný da unutmuyorum. Düþmanýn ellerinin kirlettiði, kurþun yaralarýnýn hasar verdiði ama öldürmediði ecdad duvarlarýndaki Ottoman will come back haykýrýþýný.

Seni unutmuyorum Gazze. Aklýmdasýn, memleketimin tevhid çekilen tekkelerinde Gül gibi geçinip gittiðimiz taþlý, bakýmsýz ama mutlu kaldýrýmlarýnda Stüdyo dairelerinde deðil, hep beraber anamla, babamla, zevcemle, Allah ýn emâneti güzel yavrularla yaþadýðým o rutûbetli konaklarda Boðaz da, Rumeli de, selâ sesleriyle Hicaz da, Kýzýl Sakal ýn diyarý Kuzey Afrika da Ýþte biz böyle unutmaya unutmaya, gün olur belki sana döneriz Gazze. Selâm ve muhabbetler ile


GAZZE NÝN DUÂSI

melike türkân baðlý

Zaman yaz günlerinde, bir filin yavaþ ve telâþsýz adýmlarýyla ilerler gibidir bazen Güneþ, sisteminin ortasýndan maðrur bir kraliçe gibi aðýr aðýr yükselir. Yapraklar, ömürlerinin son demine girdiklerini bildiklerinden rehâvet içinde dallarýn ucunda salýnýrlar. Rüzgâr, kararsýzca eser ve durur. Sonra yeniden esmeyi düþünür ama bekler Çiçeklerin kokusu havada asýlý kalýr. Tatiller, planlarý askýya alýr; hareketler yavaþlar Öðleden sonralarý, akþamüzerleri, her þey uzar. Fýrtýna öncesi sessizlik gibidir sanki bu hâl Ama fýrtýna, sessizlikten sonra kopmaz her zaman Fýrtýna, sessizliðin yanýbaþýnda, kýyýsýnda ve bazen de paralelindedir. Sessizliðe paralel bir þekilde, kendi seyrinde ilerlemektedir. Yani, çoktan kopmuþtur; delice savurmaktadýr, yeri göðü inletmektedir. Maðrur güneþin önüne kara bulutlarý geçirmiþ, ucunda yapraklarýn sallandýðý aðaçlarý kökünden sökmüþ, kararsýzlýðýna deli bir öfkeyle son vermiþ, kadran içinde âheste âheste týkýrdayan akrebi ve yelkovaný girdaba sokmuþtur.

Gazze, sessizliðe paralel bu zamanda kopmuþ olan fýrtýnadýr. Fýrtýnanýn maddî tesirleri herkesin mâlûmudur. Kuvvete ve þiddete mâruz kalan her madde gibi, Gazze de þekil deðiþtirmiþtir. Taþlar yerinden sökülmüþ, evler, okullar, câmiler ve mahalleler yýkýlmýþ, hastanelerin çatýsý uçmuþ, yollar harap olmuþ, borular patlamýþtýr Ayný deðiþiklik Gazzeli nin bedeni için de geçerlidir: Kollar, bacaklar, kafalar kopmuþ, yanmýþ; çocuklar, kadýnlar, yaþlýlar ölmüþ, can candan, beden bedenden ayrýlmýþtýr. Bir de gönüller vardýr, yürekler vardýr Evlâdýný kaybetmiþ bir babanýn gözlerinde, çocuðu için çâresizlikle inleyen bir ananýn gökyüzüne doðru açtýðý kollarýnda, hastasýna ilâç temin edemediði için aðlayan doktorun hýçkýrýklarýnda, cenâzelerin arkasýndan tekbir sesleriyle yürüyen kalabalýklarýn hançerelerinde, yüreklerde yaþanan fýrtýnanýn alâmetleri vardýr. Yüreklerindeki fýrtýna ile sarsýlan bu insanlar, belki de þu an Allah ýn en y a k î n i d i r l e r. Ç ü n k ü C e m â l n u r Hocamýzdan da sýk sýk iþittiðimiz gibi, Allah, sýkýntý ve belâ ânýnda kuluna yaklaþýr. Muhtemeldir ki bu yakýnlýk dolayýsýyla da mazlumun duâsý, Peygamber Efendimiz tarafýndan reddedilmeyen duâlar arasýnda sayýlmýþtýr. Allah ýn her fiilinde muhakkak ki büyük hikmet vardýr. Bu zulmün ve fýrtýnanýn


hikmetli sýrrýný O bilmektedir. Bize düþen, her bakýmdan yaralý bu insanlara elimizden geldiðince yardým etmek, destek olmak, yoldaþlýk ve hâldaþlýk eylemektir. Zâhirde muhtaç olan onlardýr. Ancak unutulmamalý ki, biz de onlarýn Peygamber Efendimiz tarafýndan reddedilmediði buyrulmuþ olan duâlarýna muhtâcýz. Ve dileriz ki, bu vesileyle, onlarýn Allah ýn kendisine yakýnlaþtýrdýðý gönüllerinden kopacak bir içten duânýn kelimelerinde adlarýmýz geçer ve biz de o nebînin þefaatine nâil oluruz.


GAZZE ÝÇÝN KELEBEK ETKÝSÝ Antik filozof, Empedokles e göre evrene egemen iki güç vardýr: Sevgi ve nefret. Sevgi ile var olanlar daima verirler, birleþtirirler. Oysa nefret ayýrýcýdýr; parçalar, böler ve yok eder. Gerçek bir insan olmak, bir psikanalist ve düþünür olan Erich Fromm a göre olmak la alâkalýdýr. Fromm, Sahip Olmak ve Olmak" baþlýklý kitabýnda gerçekte bir insanýn ne olduðunu sorgular.

eren bayar

Kendisi Yahudi asýllý bir Amerikalýdýr ve muhtemelen o yýllarda Yahudi olduðundan dolayý Almanya dan Amerika ya göç etmek zorunda kalýr. Çünkü bu mezâlime kendini çaðdaþ olarak nitelendiren ülkeler suskun kalmýþtýr. Ýlk düþündüðü þey, artan þiddete karþý ne yapabileceðidir. Kendince basit bir cevap bulur ve hemen bir siyasi partiye üye olur. Fakat daha sonra þunu fark ettiðini söyler: Hiçbir siyasi parti, hiçbir politika ya da ideoloji insana özgürlüðünü veremez. Bir insana özgürlüðünü yalnýz hakikat verebilir. Evet, Gazze için insanlýktan söz edebilmek çok zor. Bu savaþa sebep olanlara þu soruyu sormak isterdim: Kendi çocuklarýnýzýn baþýný nasýl okþayabiliyorsunuz? Ve neden? Bir avuç toprak ya da petrol için mi? Deðer mi?

Aslýnda Gazze bir insanlýk sýnavý Çoðu insan þunu söylüyor: Ben ne yapabilirim ki? Ýþte bu umursamazlýktýr asýl insanlýk sorunsalý. Oysa bu dünyadaki her hareket (yapraðýn yere düþmesi bile) týpký bir kelebek etkisi gibidir. Bazen çok cýlýz bir ses çok derin bir etki yaratýr ve unutulmuþ insanlýðý uyandýrýr uykusundan. Düþman diye bir þey yoktur. Biz düþmaný korkularýmýzý ve benliðimizi besleyerek yaratýrýz. Fanatiklik, ucuz politikalar insanlarý birbirine düþman eder. Marmara depreminde Yunanlýlar canla baþla koþtular yardýmýmýza. Biz de kýtlýk zamaný onlara el uzatmamýþ mýydýk? Tasavvuf, bize her varlýða hürmet etmeyi öðretti, ince düþünmeyi ve sevginin kendisine teslim olmayý Yapabileceðimiz çok þey var: Sanmasýnlar ki o bebekler gerçekten öldü. Biz gayret edip insanca mücâdele ettiðimiz sürece onlar hep var olacaklar



sezin özdemir

LÂ MEVCÛDE ÝLLÂ HÛ Ýnsan ömrünün yaklaþýk 800-1000 sene olduðu Nuh (a.s.) zamanýnda bir kadýn aðlayarak hazrete gelir ve oðlu 275 yaþýnda öldüðü için ne kadar üzgün olduðundan dert yanar. Hz. Nuh Bu kadar üzülme, âhir zamanda bir ümmet gelecek ve ömürleri sadece 70 80 yýl olacak, onlar ne yapsýn? der. Kadýn çok þaþýrýr ve sorar: Ev de yapacaklar mý? Ýnsanoðlunun, aslýnda olmayan dýþ âlemini mâmur etmekle hayli meþgul olup hakîkati ve özü olan iç âlemiyle baðlarýný kopardýðý ve bu kopukluðun yansýmalarýna üzüntü içinde þâhit olduðumuz bir devreden geçmekteyiz. Hz. Þems in Makâlat ta, Kendi kendime dedim ki, Beni bu þekilde yaratan Tanrý ile doðrudan doðruya konuþmadýkça ve sorduðum sorulara cevap almadýkça benim yemek ve uyku ile ne iþim var? Bu âleme körü körüne yemek yiyip içmek için mi geldim? O na neden geldiðimi ve nereye gideceðimi sormalýyým ancak ondan sonra yemek yiyip uyuyabilirim buyurduðu gibi bizler de bu âleme gelmekteki esas amacýmýzý unuttuðumuz ve þehvetlerimizin esîri olduðumuz sürece nefis ile ruh arasýndaki bu ezelî


çekiþmenin süregitmesi kaçýnýlmaz olsa gerek Sâmiha Ayverdi nin Dile Gelen Taþ adlý eserinde, Âlem halký, ellerinde silahlar ve imkânlarla birbirlerini tepeleyip dururken, kapýnýn eþiðini atlayan b a ht i y a r l a r a , e v v e l â ke n d i i ç düþmanlarýna saldýrmayý öðrettiðini olsun, ifþâ edeyim mi Devletlim?" sözleriyle ifâde ettiði gibi, hýrs, öfke, kin, nefret, haset, þehvet çamurlarýna batmýþ ve tüm bu nifâkýn sebebi olan nefisleri terbiye etmenin, o bireylerden oluþan halklarda, ülkelerde ve tüm âlemde barýþ, refah ve kemâl hâsýl edebilmenin ön þartý olduðu açýkça görülmektedir. Ken ân Rifâî Hazretleri de ayný mânâyý Sohbetler de þöyle anlatýr: Biz derviþler, kimseye lânet etmez, þu þudur, bu budur demeyiz. Bize ancak Yezid nefsimize lânet etmek yaraþýr. Çünkü biz hiçbir þeye sahip deðiliz. Af da bizden deðil, cezâ da. La fâile illallah. Yâni Allah tan baþka fâil olmadýðýný bilmiyorsak yazýk bize! Yapan, yaptýran Allah týr. Allah ýn emri olmaksýzýn bir kýl oynamaz. Lâyýðýna cezâ, müstehakýna mükâfat vermek de o irâdenin þânýdýr. Sen kendi baþýna bak. Seni Allah tan uzaklaþtýracak olan nefsindir, onu ýslâha çalýþ. Aç olmadýðýmýz halde, zevk için yemek yediðimizde, bize ters bir lâf eden, hattâ

sadece bizden farklý düþünen birine tüm kibir ve benliðimizle cevap verdiðimizde ya da bir sivrisineði sadece rahatsýz olduðumuz için öldürdüðümüzde, baþka ülkelerin topraklarýný ele geçirmek için mâsum insanlarý bombalayanlar ile aramýzda, fenâlýk derecesinden baþka ne fark kalýyor? Ýþte kâinatta, tek vücut olan Hakk ýn vücudundan gayrýsýný görmeyen, âhirette kendisini zindana atanlarýn peþinden koþup Ya Rabbi! Onlarý cennetine almadan ben de girmem diyerek kendisine kötülük yapanlarý bile seven, affeden ve onlar için duâ eden nûr-u Muhammedî vârisi irfan sahipleri, Hakk ýn isim ve sýfatlarýnýn mazharý olan mevcûdat ile iliþkilerimizi düzenlemekte bizlere en güzel örnektir. Ben sanýrdým âlem içre bana hiç yâr kalmadý, Ben beni terk eyledim gördüm ki aðyâr kalmadý. sýrrýna eren âriflere benzeyebilmek niyâzý ile


zehra karpuz

herkesin yapabileceĂ°i bir Ăžey var!


Ýnsan her yaptýðý þeyin kendisine dönebildiðini görse bu kadar kötülük yapabilir miydi bilmem? Gazze de insanlar, çocuklar, binalar yok edilirken, saldýrganlar aslýnda kendi insanlýklarýný, vicdanlarýný, þereflerini, haysiyetlerini de yok ediyorlar. Ýleride bu kadar insanýn, mazlumun âhýný alan bir devlet otoritesinin baþýna neler gelebileceðini düþünemiyorum bile Ýnsanlar gibi devletler de her yaptýðýnýn karþýlýðýný alýyor veya alacaktýr diye düþünüyorum. Bu dünyada ve öbür dünyada Her gün bu acýnýn ne zaman biteceðini düþünüyor, duâ ediyoruz. Çocuklarýn, hele çocuklarýn böyle bir acýya mâruz kalmasý gerçekten çok üzücü Onlarýn küçücük yüreklerinde ne yaralar açýlabileceðini düþünmek gerekiyor. Ama düþünmek yetmiyor, bunu biliyoruz. Bir þeyler yapmalýyýz! Maddî ve mânevî olarak kimin gücü neye yetiyorsa O yaralarý sarmalý, güçlü olmalý, bilinçli olmalý! Bu bilinç belki aldýðýmýz bir ürünün nereye, kime hizmet ettiðini bilerek hareket etmekten baþlýyor. Ve bunu süregelen bir alýþkanlýk haline getirebilmekten Çevremizi de bilinçlendirmek gerek Maddî destek gönderebilmek kadar, sabretmek ve her þeyde olduðu gibi bunda da Allah ýn bir hikmeti olduðu bilip duâmýzý hiç eksik etmemek.

Gazze için herkesin yapabileceði bir þey var!


rânâ

ÝSRAÝL Ý NASIL BÝLÝRÝZ?


Ýsrail e kýzabilmeyi çok isterdim fakat yapamýyorum. Çünkü bana kendimi hatýrlatýyor. Ben de tehdit altýnda olduðumu düþündüðüm zaman kendimi korumaya çalýþtýðýmda baþkalarý için bir acýma duymuyorum. Bana zarar verildiðine, haklý olanýn hep kendim olduðuna o kadar ikna oluyorum ki karþýlýk verebilmek için elimden geleni yapmaktan baþka bir þey düþünemiyorum. Belki benim füzelerim yok ama kelimelerim var. Belki insanlarý öldürmüyorum fakat þüphesiz kalplerini kýrabiliyorum. Bir kalbin kutsal topraklardan ne farký olabilir? Onlar diye baþlayan her cümlemde Bir grubu olumsuz nitelediðimde

bir

sýfatla

Karþýmdakinin hislerini hiç umursamadan sadece haklý çýkmak için bir tartýþmaya giriþtiðimde Gülümseyiþim yerini çatýk kaþlara ve anlayýþlýlýðým yerini nefrete býraktýðýnda Ýsrail çirkin yüzüme bir ayna tutuyor. Nefret bir bireyde ne ise bir millette de o deðil midir? Eðer Gazze halký için gerçekten barýþý istiyorsam nefret hissimden kurtulmam gerek. Herkesten, her þeyden ayrý bir ben olduðum fikrini kafamdan atmak zorundayým. Bunu yaptýðým anda ne üzülürüm, ne de baþkalarýný üzme ihtiyacý duyarým. Sâmihâ Ayverdi nin tavsiyesi bu deðil mi? Kýrýlmadýðým için kýrmam.

Yüce Kur an da Ey inananlar, içinizden bir topluluk, baþka bir toplulukla alay etmesin, olabilir ki alay edilenler, öbürlerinden daha hayýrlýdýr (Hucûrat, 11) buyuruluyor. Ýsrail i her yeriþimizde biz daha mý iyiyiz diye düþünelim. Kalplerimizde yeþerteceðimiz barýþýn dünyayý da barýþa götürecek anahtar olduðunu görmemiz için Allah hepimizin yardýmcýsý olsun.


þimdi yeni bir þeyler yapmak lâzým Þiddet, savaþ, saldýrganlýk, öfke her yerde Özellikle bizim coðrafyamýzda, komþularýmýzda, akþam ekranlardan yansýyan görüntülerde, sokaklarda, yanýbaþýmýzda Özellikle Gazze de yaþananlar, yürek yakan görüntüler dayanma gücümüzü zorluyor. Ýnsan olarak, olan bitenden utanç duyuyoruz, anlamaya çalýþýyoruz ama çözemiyoruz. Bir þeyler yapmak istiyoruz ama olay öyle vahim ki ne yapacaðýmýzý bilemiyoruz, çâresizlik belimizi büküyor.

sema süvarioðlu

Öte yandan paradoksal olarak müdâhale etme (ya da edememe) þeklimizden ya da içsel olarak kendi yaþadýklarýmýz üzerinden de kavgaya tutuþuyoruz. Þiddete karþý birtakým ses duyurma çabalarý var ama onlar da ne yazýk ki þiddet içeriyor. Mevlânâ nýn dediði gibi, þimdi yeni bir þeyler söylemek lâzým Beyin çalýþmalarý, nörobilim çalýþmalarý bize söylüyor ki bir kelimeyi zikrettiðimiz zaman o kavramý dikkat alanýmýza sokmuþ oluyoruz. Yani Þiddete karþýyýz Kahrolsun Savaþ vs. diyerek bu duruma karþý olumlu bir þeyler yapmýþ olmuyoruz, hattâ bilmeden

körüklenmesine bile katkýda bulunabiliyoruz. Peki ne yapacaðýz, susup oturacak mýyýz? diye sorabilirsiniz. Yine nörobilim araþtýrmalarý bize söylüyor ki ne istemediðimizi deðil, ne istediðimizi dile getirirsek, söylemlerimizde, düþüncelerimizde, hareketlerimizde daha çok isteklerimize odaklanýrsak yerine gelme olasýlýðý daha yüksek. Psikoloji çalýþmalarýnda kullandýðýmýz bir uygulama var; danýþanlarýmýzý içsel bir sürece tâbî tutarak en içteki arzularýna ulaþmalarýný saðlýyoruz. Bu bir terapi tekniði, detaylarýna çok girmek istemiyorum, ama asýl söylemek istediðim þu: Bu tekniði uyguladýðýmýzda görüyoruz ki, hangi ýrktan, hangi yaþtan, hangi etnik kökenden, hangi sosyal sýnýftan, hangi cinsiyetten (listeyi uzatabilirsiniz) olursa olsun, insan olduðumuz için hepimizin en derinlerdeki ortak arzumuz barýþ, huzur, birlik ve en önemlisi SEVGÝ. Þimdi de diyebilirsiniz ki, biz tek baþýmýza bu konuda ne yapabiliriz ki, sorun bu kadar büyükken? Çalýþmalarýmda sýklýkla kullandýðým kýsa bir Hint filmi var, internet üzerinde. Aslýnda Hindistan ýn tanýtýmý için çekilmiþ. Adý Lead India . Seyretmenizi öneririm ama özetle içeriði ve mesajý þöyle: Ýþlek bir yolun üzerine kocaman bir aðaç devriliyor ve tabiî trafiði felç ediyor. Okul servisleri, özel araçlar, herkes koca kütüðün arkasýnda mahsur


kalýyorlar. Sonra çok þiddetli bir yaðmur baþlýyor. Durum o kadar kontrol dýþý ve kimsenin yapacak bir þeyi yok gibi görünüyor ki, herkes çâresizlik içinde araçlarýnýn içinde durumdan þikâyetçi þekilde oturuyor. Bir þeyler yapmasý gereken görevliler de durumun vahameti karþýsýnda önce yüksek sesle itiraz eden maðdur kiþileri sakinleþtirmeye çalýþýyorlar, sonra da çekip gidiyorlar. Herkes çaresizlik içinde bekleþirken okul servisinden bir çocuk atlýyor ve kendinden kat be kat büyük kütüðe yüklenerek kaldýrmaya çalýþýyor. Tabiî bu durum yetiþkinlere çok garip görünüyor. Ancak çocuk aðacý yerinden oynatacaðýna o kadar inançlý ve o kadar gayretli ki önce diðer çocuklar sonra da yavaþ yavaþ da olsa yetiþkinler yardýma, duruma müdâhale etmeye geliyorlar. Ortak amaçlarýna, kütüðü yoldan kaldýrmaya hep bitlikte öyle bir asýlýyorlar ki baþta çok uzak bir ihtimal, hattâ imkânsýz gibi görünen hâl gerçekleþiyor, yol açýlýyor. Kýssadan hisse: Eðer inanýrsak ve çok çok odaklanýrsak, vazgeçmeden o yolda devam edersek, etrafýmýzdakileri de harekete geçirme gücümüz var. Önce biz sevmeyi öðrenerek baþlamalýyýz. Koþulsuz, neden beklemeden, hepimiz insan olduðumuz için, ayný kaynaktan geldiðimiz, býkmadan usanmadan sevgi gösterirsek, sevgiyi yayarsak bu sevgisiz ortamý düzeltmeye baþlayabiliriz. Hatice Cenan Hazretleri nin hepimizin bildiði sözlerini bir kere daha hatýrlatmak isterim:

Ýnsanlarý seveceksin. Senin içinde tükenmez af, merhamet ve müsâmaha hazineleri var. Onun için bütün mahlûkatý ayný yorulmaz hýz ve ayný tükenmez iþtiyakla seveceksin. Sende mevcut cevheri cömertçe harcamalýsýn, hatâlarýnda ve sevaplarýnda onlarla bir olarak seveceksin. Doðumlarý ile çoðalýp ölümleri ile eksilecek kadar onlarla olacaksýn. SEVGÝ ile kalýn, sevgi hissedin, sevgi yayýn, sevgi konuþun, sevgi gösterin. Sevgiye odaklanýn, sadece sevmeye inanarak


görüþmek üzere...

w w w . n e f e s y a y i n e v i . c o m h e r n e f e s d e r g i s i @ n e f e s y a y i n e v i . c o m facebook.com/HerNefesDergisi twitter.com/HerNefesDergisi


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.