corten-09-2

Page 1

Þubat 09-2

ÇÖRTEN Aylýk Dijital Kültür - Edebiyat ve Gençlik Dergisi


Ýçerik Çörten / Þubat 2009

3

Merhaba

4

Adalet Aðaoðlu’nun Romanlarýnda Kadýna Bakýþ Hülya Yamen

6

Halid Ziya’ya Sami Çelik

7

Son Kahve Özge Doymuþ

8

Þiirlikutu Eda Uçar Damla Üçer Altun Aytekin

10

Mülakat: Obezite

12

Anýlarýmda Dokunur Hereke

13

Ýbn-i Sina’dan

14

Okudum Ayaþlý ile Kiracýlarý

12

13

Ezgi Akça 15

Çaðrýþým

Kübra Zengin Ebru Coþgun 16

Zihinceleme Osman Ýnkaya

17

TDK Sözlük Anketi

18

Karikatürler Kübra Þenel Zehra Aydýn Gamze Küçük

7 14 Yayýn Kurulu Derya Sezen Ay, Veysel Çayýr, Sami Çelik, Hülya Yamen, Osman Ýnkaya, Meral Güzelli, Hilal Göktaþ, Kübra Zengin, Ebru Coþgun, Esmanur Dalkýlýç


Merhaba Çörten Okurlarý, ÇÖRTEN Aylýk Dijital Okul Kültür - Edebiyat ve Gençlik Dergisi Sayý: 2 Sahibi Sincan Ýbn-i Sina Lisesi Hazýrlayanlar Sami Çelik Derya Sezen Ay Hülya Yamen

Dergimizin daha birinci sayýsýnýn tepkilerini alamadan, ikinci sayýsýnýn zamaný geldi çattý. Birinci sayýnýn eksikleri üzerinde henüz yoðunlaþmýþken araya giren sömestr tatili, ikinci sayý için düþünmemize ve çalýþmalarýmýzý hýzlandýrmamýza yol açtý. Bu sayýmýzda da içeriðimizin renkliliðine ve çeþitliliðine özen gösterdik. Þiir, okuma notlar,ý söyleþi, aný, anket, mülâkat türlerinin yaný sýra okulumuzdan ayrýlan deðerli öðretmenlerimizin vedalarýna da yer verdik. Bu iki sayýsýyla dergimize bir kimlik oluþturma çabasýný sergilediðimizi düþünüyoruz. Hayallerin, umutlarýn, sevginin ve yeteneklerin yitip gitmemesi adýna gösterdiðimiz çabanýn gönüllerinizde yanký bulacaðýný umuyoruz. Dergimiz, siz deðerli öðretmen ve öðrencilerimizin ürünleriyle zenginleþecektir. Þiirle, hikâyeyle, anýyla hayat bulan sevinciniz, hüznünüz, düþünüz, düþünceleriniz dergimizin sayfalarýný onurlandýrsýn. Böylece dergimizde yayýmlanan her ürün hepimizin zenginliði olsun.

Osman Ýnkaya Adile Güngör Meral Güzelli Editör Derya Sezen Ay Tasarým SaÇe Ýletiþim sincanibnisialisesi.meb.k12.tr sincanibnisialisesi@gmail.com Ürünlerinizi e-posta adresimize gönderebilir, ya da bilgisayar ortamýna aktarýlmýþ olarak elden teslim edebilirsiniz.

Yine Bir Hikaye: Japonya'da yaþanmýþ gerçek bir olay þöyledir: Evini yeniden dekore ettirmek isteyen Japon, bunun için bir duvarý yýkar. Japon evlerinde genellikle iki tahta duvar arasýnda çukur bir boþluk bulunur. Duvarý yýkarken, orada dýþarýdan gelen bir çivinin ayaðýna battýðý için sýkýþmýþ bir kertenkele görür. Adam bunu gördüðünde kendini kötü hisseder, ayný zamanda meraklanýr da kertenkelenin ayaðýna çakýlmýþ çiviyi görünce. Muhtemelen bu çivi yýllar önce, ev yapýlýrken çakýlmýþtý. Peki nasýl olmuþ da kertenkele bu pozisyonda hiç kýpýrdamadan, karanlýk bir duvar boþluðunda bunca zaman yaþamayý baþarmýþtý? Böylece adam çalýþmayý býrakýr ve kertenkeleyi izlemeye baþlar. Bir müddet sonra nereden çýktýðýný fark edemediði baþka bir kertenkele gelir, aðzýnda taþýdýðý yiyecekle... Adamý sersemletir gördüðü manzara. Bu nasýl bir sevgi? Ayaðý çivilenmiþ kertenkele, neredeyse yedi yýldýr diðer kertenkele tarafýndan beslenmektedir... Gönüllerdeki güzelliklerin paylaþýldýðý, paylaþtýkça zengileeceðimiz yeni sayýlarda buluþmak üzere...

3


Hülya Yamen Türk Dili ve Edebiyat Öðretmeni

ADALET AÐAOÐLU'NUN Adalet Aðaoðlu, incelediðimiz dokuz romanýnda (Ölmeye Yatmak,. Fikrimin Ýnce Gülü, Bir Düðün Gecesi, Yazsonu, Üç Beþ Kiþi, Göç Temizliði, Hayýr...,Ruh Üþümesi ,Romantik Bir Viyana Yazý ) her kesimden kadýný kullanmýþtýr. Köylerde, küçük kasabalarda, kasabadan daha farklý olmayan taþra kentlerinde, büyük kentlerde yaþayan bu kadýnlarýn, eðitimleri, sýnýflarý, ekonomik durumlarý ve yaþamdan beklentileri de farklýdýr. Yazarýn romanlarýnda kullandýðý kadýnlarý, kiþilikleri açýsýndan üç temel grupta toplayabiliriz: Yoz ve yüzeysel kadýnlar, kiþiliði baskýn veya olumlu yönde geliþmiþ kadýnlar ve kendisiyle barýþýk olmayan, çekinik kadýnlar. Yaþadýklarý yerler ve kiþilikleri, kadýnlarýn uðraþtýklarý sorunlarý da büyük

ölçüde belirler. Kýrsal alanda yaþayan kadýnlarýn sorunlarý genellikle geleneksel deðerler, aile baskýsý, ekonomik sorunlar ve eðitimsizlik merkezlerinde toplanýrken; kentlerde yaþayan kadýnlarýn sorunlarý daha çok bireysel kaynaklýdýr. Siyasal içerikli sorunlar da yine eðitim görmüþ kadýnlarýn sorunlarýdýr. Batýlýlaþmanýn yanlýþ anlaþýlmasý, ahlâkî çöküntüler de kent kadýnýnýn çevresinde sýkça görülür. Geleneklerin, ekonomik sorunlarýn, siyasal baskýlarýn ve cinsel ayrýmcýlýðýn sýnýrlayýp sýkýþtýrdýðý kadýnlar, eðitimleri ve kiþilikleriyle farklý tavýrlar geliþtirmiþlerdir. Sorunlar karþýsýnda direnmeyen, hatta sorunun ne olduðu konusunda bile kafa yormayan kadýnlarýn, uyarýna göre yaþadýklarý ve giderek ahlâkî deðerlerden uzaklaþýp yozlaþtýklarý gözlenir. Yoz ve yüzeysel olarak deðerlendirdiðimiz bu kadýnlar arasýnda her toplum katmanýndan kadýn bulunmaktadýr. Osmanlýlýktan Cumhuriyet ideolojisine geçiþte, bu yozlaþmýþ kadýnlar-taþrada ya da kentte yaþamalarý pek fark etmeksizinbenzer özellikler gösterirler. Örneðin, milletvekili kýzý Müjgân ve eski saraylý olan Nevâl, farklý ortamlarda yaþamalarýna raðmen, paraya ve gösteriþe önem vererek kendilerine çýkar iliþkilerine dayalý ortamlar yaratmýþlardýr. Deðiþen deðer yargýlarýna, baskýcý siyasal rejimlere raðmen kendi kimliklerini oluþturabilmiþ, baskýn kadýnlar da benzer geçiþ dönemlerinde yetiþmiþlerdir. Örneðin, Aysel, kendi yaþamýný biçimlendirebilmek ve düþünsel özgürlüðe ulaþabilmek amacýyla elini taþýn altýna koymaktan hiç çekinmeyen olumlu bir kadýn kiþiliði ortaya koyar. Aysel'den çok farklý bir ortamda yaþayan, eðitimsiz bazý kadýnlar da yaþama tutunma konusunda en az onun kadar mücadeleci bir yapý ortaya koymuþlardýr. Okuma yazmasý bile olmayan Engin'in annesi, somut adýmlar atmak konusunda Aysel kadar yüreklidir.

4


ROMANLARINDA KADINA BAKIÞ Çekinik ve kendisiyle barýþýk olmayan kadýnlarýn çoðu kendilerine sunulanla yetinmiþlerdir. Ancak Tezel ve Kýsmet'in geliþimleri farklýlýk gösterir. Tezel, “Dar Zamanlar” üçlemesinin sonuncusu olan Hayýr…'da olgunluk çaðýnda, olumluya doðru geliþimi yakalayabilmiþtir. Kýsmet ise pek kýsa bir sürede kendisinden beklenmeyecek bir deðiþim yürekliliði gösterir. Çözümsüzlüðün ortasýnda kalan Kýsmet, o güne kadar kendisine dayatýlmýþ yollardan hiçbirini seçmez ve kendi yolunu çizme kararýný alýr. Deðerlendirmeye baþlarken, toplumun farklý kesimlerinden kadýnlarýn sorunlara karþý tavýrlarýnýn da farklýlýk gösterdiðini söylemiþtik. Küçük burjuva olarak tanýmlanabilecek kadýnlar, geleneklerden kaynaklanan sorunlarla, kýrsal kesim kadýnlarýndan daha az uðraþýrlar. Kentsoylu kadýn, daha çok bireysel içerikli sorunlarla boðuþur. Güvensizlik, sýnýfsal ve politik içerikli sorunlar bunlarýn baþlýcalarýdýr. Kýrsal kesim kadýný, cinsel bunalýmlarla, topluma uyumsuzlukla, yetersizlik duygusuyla pek uðraþmaz. Ekonomik anlamda faal olanlarýn dýþýnda kalanlar, üretim ve iþçi sorunlarýyla da yüzleþmez. Kýrsal kesim kadýnýnýn gelecek kaygýsý toplumsal içerikli deðildir, daha çok ekonomik kaygýlarý vardýr. Toplumsal geliþme ve siyasal yönelimler, kentli kadýnlarýn sorunlarý kapsamýnda ele alýnmýþtýr. Hangi gruptan olursa olsun, hangi sorunla mücadele ederse etsin, Adalet Aðaoðlu'nun kadýn karakterleri, bir ülkenin siyasal ve kültürel geliþim panaromasýnýn birer parçasýdýr. Onlarýn geliþimlerini tarihten ve toplumdan soyutlayarak ele almak, olaylara tek yönlü yaklaþmak olur. Dar açýdan bakarak üretilmeye çalýþýlacak bir çözüm yöntemi, iþe yaramaz, çünkü kadýnýn içinde bulunduðu çeliþki ve çözümsüzlük ortamýndan kurtulmasý, toplumun her kesimini aydýnlýða çýkaracak çözümler sayesinde olabilecektir. Adalet Aðaoðlu, romanlarýnda buna yönelik direkt çözümler öne sürmese de kadýnýn eðitiminin, toplumun parçasý olma konusunda önemli bir basamak olduðunu sezdirir; çünkü eðitilen, sorgulayan, kiþiliðini “var eden“ kadýn, çözümün de bir parçasýdýr. Romanlarda, kendine güvenen, çözüm arayan ve sunulanýn ötesindeki yaþamý arayan kadýnlarýn, genellikle eðitimli olmalarý yazar tarafýndan özellikle kurgulanmýþtýr.

5


Sami Çelik Felsefe Öðretmeni

HALÝD ZÝYA'ya Bir matem gecesiydi Kasýmýn Dijital hayatýn uzantýsý, Aþk-ý Memnu. Oysa yaðmur ne tatlý yaðýyordu, Kokacaktý misler gibi ah… Ah bir deðseydi dudaklarý topraða Topraða düþebilseydi, ben olurdum Matem gecesinde kasýmýn, Aþk-ý Memnu. Kalp aðrým orada bir yerde, kasýmda… Ya Behlül'ün kaçýþýnda, ya Bihter'in intiharýnda. Oysa toprak saracaktý sinesine, Rüzgârýn sesinden, kimse duymayacaktý çýðlýklarýný Yarýlýp girecektim matem gecesinde topraða. Varsayýyorum, baþucunda hastanýn Gece ölümün kokusu ve yaðmur Belki sýyýrýp getirir bana cennet meyvemi Tüketip dururken müflis hayalleri Boynumuzda ilmek, yaþýyoruz gerçekleri. Bu yaðmurlu matem gecesinde kasýmýn, Pervane oluþum lambasýz yollarda Þaþkýným, çýkmaza saplanan kim? Koyup gelmeli miydim, söküp atmalý mý? Sýrasý karýþtý hayalle gerçeðin. Avuçlanmýþ metal pençelere teslim yüreðim, Budaklý bakýþlarým matem gecesinde kör Bu kaçýncý tükeniþim, kaçýncý kaçýþým þehirden. Iskalamýþken doðuþunu güneþin, söz almýþtým batýþýna Sözünü yedi güneþ; kaldým bir baþýma… Kim bilecek çingene müziðinden aman dileyiþimi Kim, kim… þehrin sisinde silinip gittiðimi… Bu yaþadýðým ölümdür, biliyorum, Bir sonsuz ziyaya pervaz oluþum… Vakit varken, matem gecesinde kasýmýn, Dön geri Behlül, dön…

6


Özge Doymuþ 12 Mat-D

Yalnýzlýk kelimesi ne hatýrlatýr insana? Düþüncenin sýnýrsýz dünyasýna girebilmek, bembeyaz bulutlarda hayaller kurmak, o eþsiz dünyaya gidebilmek yalnýz kaldýðýn anlarda saklýdýr. Hayatta önemli bir yer kaplar yalnýzlýk. O an üzüldüðün sevindiðin her þey derstir senin için. Öðretmen hayat öðrenci sensin. Cevdet Bey yalnýzlýkla baþ baþa kalmýþ, yalnýzlýktan yaþamayý öðrenmiþ, hayatý öfkeyle geçirmek, her þeye kötü bakmak yerine yaþamla arkadaþ olmuþ hayata sýmsýký baðlanmýþ bir insandý. Bu yaþýna kadar neler görmüþ, neler geçirmiþti? Hayatý hayatla öðrenen bu insan neden yalnýzlýkla cezalandýrýlýyordu. Dört köþe bir evde yalnýz baþýna yaþýyordu. Eski günleri düþündüðü her an gözleri buðulanýyor, aðlamamak için kendini zor tutuyordu. Baþýný öne eðdiði her saniye kalbi bir kere daha parçalanýyordu. Adeta kendisiyle hesaplaþýyor, ruhundaki fýrtýnalarý sessiz çýðlýklara dönüþtürüyordu. Aylardýr boþ sokaklara haykýramadýðýný kimsenin kulaðýna fýsýldayamýyordu. Sessizlik ona can yoldaþý, yalnýzlýðýna da arkadaþ olmuþtu. Konuþabileceði kimse yoktu çünkü. Duvarlar üzerine üzerine geliyor ölümün sýcak nefesini ensesinde hissediyordu artýk. Arada bir yanýndaki kedisi boncuðun baþýný okþuyor ve onun yanýnda olduðunu hissetmeye çalýþýyordu. Sonra elini yine baþýna koyuyor ve düþünüyordu. Sigarasýndan her bir nefes çektiðinde ciðerleri yanýyordu. Arada bir öksürüyor sonra nur düþmüþ saçlarýna yine elini koyuyordu. Neydi onu bu karanlýk yalnýzlýða götüren? Neydi onu böylesine düþündüren, dertlendiren? Sigarasýndan çektiði her bir nefesten sonra 'Ah!' ettiren neydi? Neydi? Yanýndaki kahveye arada bir bakýyor ama içemiyordu. Cesaretini toplayýp uzattýðý elleri titrediði için mi? Hayýr! Yaþlýlýktan titremiyordu elleri… Peki, neden soðuktu kahve? Neden o kahveye baktýðýnda yüreðindeki zehri boþaltmak istercesine aðlýyordu? Karýsýndan kalan son kahveydi bu kahve. Tam üç ay geçmiþti üzerinden. Gülizar hanýmdan kahve yapmasýný istemiþti. Gülizar Haným hemen yapýp Cevdet Beyin yanýndaki sehpaya k o y m u þ t u kahveyi ve bir an 'Kalbim!' deyip yere yýðýlmýþtý. Cevdet Bey zorluklarl a hastaneye yetiþtirebilmiþti karýsýný ama artýk çok geçti. Güliz ar Haným ilk günkü gibi sevdiði eþini yalnýz býrakýp gitmiþti. Ölümüne baþ koymuþlardý bu yola ve onlarý ayýran yine ölüm olmuþtu. Cevdet Bey “Allah'ýn emri” diyor yine de kendini tutamayýp aðlýyordu. Son nefesine kadar yanýnda olduðu karýsýný mezarda yalnýz býrakýrken “Fazla beklemeyeceksin, bende geleceðim.” demiþti. O gün aklýna geldiði her an iç çekiyor ve düþünüyordu. O içten gülümseyiþ yoktu dudaðýnda. Hüzün ve dert vardý simasýnda. Güneþin kollarýnda ölen gece gibi sessizliðin kollarýnda can vermiþti. Evet, Cevdet Bey yoktu artýk. Karýsýna kavuþacaðý günü bekliyordu hep. Söz verdiði gibi fazla bekletmedi karýsýný ve gitti… Ne Cevdet Bey vardý o dört köþe evde ne de Gülizar Haným. Boncuk, Boncukta yoktu ama o sehpaya koyulmuþ kahve hala orada Gülizar hanýmýn koyduðu þekilde duruyordu. Ýþte o kahve son kahveydi…

7


siirlikutu KIYDILAR BANA… Düþüncelerde,masum çocuk yüreklerinde kýydýlar Bana masallarda da kýydýlar. Yemyeþil aðaçlarýmý;kapkara ürkütücü gösterdiler. Pamuk prensesi kaybettiler,beni, suçlu gösterdiler. Korkuttular bebekleri,korkuttular çocuklarý, Bana masallarda da kýydýlar. Neþe içinde ötüþen kuþlarý(mý)dinlemeden, Korkutucu müziklerle doldurdular bebeklerin kulaklarýný, Benden korkutarak,nefret ettirerek büyüttüler. Kuþlarýmý düþman düþürdüler,zamansýz susturdular. Bana notalarda da kýydýlar. Tek olduðum zamanlarda paramparça ettiler bedenimi, Çizdiler kazýdýlar suretimi. Ýsimlerini ölümsüzleþtirmek için býçak sapladýlar yüreðime, Bana kelimelerde,bana çizgilerde de kýydýlar. Eda UÇAR 10/SOS-A

8


siirlikutu SUSMAK ZORUNDA KALDIM Muhabbet arzusuyla yanarken için için Sohbete baþlamadan susmak zorunda kaldým Bir gönül sevdasýna sebep olmamak için Duygumun frenine basmak zorunda kaldým. Kýymet bilmez bir aþkýn uðruna harcan diye Aþkýn, bana feleðin verdiði son hediye Ateþ barut yanyana durur mu derler diye Seninle muhabbeti kesmek zorunda kaldým. Yediveren tenine pembe güller giyerek Gözlerimin önünden geçtin boyun eðerek Okþayýp koklayamadým darýlýrsýn diyerek Seni için bahtýma küsmek zorunda kaldým. Damla Üçler 12 Mat-C

AYRI DÜÞTÜK Unuttuk mu omuz omuza durmayý, Ne zaman unuttuk yaralarýmýzý sarmayý, Ne zaman býraktýk türküler söylemeyi, Ayrýlýk yakýþmaz bize. Kalbimiz atar her parçasýnda vatanýn Vermeyiz düþmana bir karýþýný Budur iþte Anadolu'nun þahlanýþý Ayrýlýk yakýþmaz bize. Altun AYTEKÝN 11 / MAT A 9


ERGÜN CANATAN ÝLE

MÜLAKAT

Halk arasýnda “Su içsem yarýyor.” Sözünü sýklýkla duyarýz. Bir insan en çok ne zaman su içer veya ne zaman su içme isteði duyar? Tabiki bir þeyler yedikten sonra… Aslýnda bu sözü daha çok kadýnlar kullanýyor. Altýn günlerinde veya oturmaya gittikleri komþularýnda yedikleri poðaça, börek, pastanýn üzerine “Bir bardak su” içip sonra “Ben de su içsem yarýyor” diyorlar. Hâlbuki o “Bir bardak su” an önce yedikleri onca unlu gýdayý saymadan… Erkekler “Erkek dediðin balkonlu olur.” Deyip hem þiþman olduklarý kabul ediyorlar, hem de bununla gurur duyar bir havaya bürünüyorlar. Oysaki kadýnlarýn zayýf erkeklerden hoþlandýklarýný unutuyorlar… Son zamanlarda küçücük çocuklarda bile takýntý haline geldi bu þiþmanlýk. Yemekten önce yedikleri onca abur cuburun üstüne sofraya oturduklarýnda “Az koyun bana, sonra göbüþüm çýkýyor.”diyorlar… Can boðazdan gelir deyip yemediðimiz onca yemeði yerken ayný zamanda canýn boðazdan çýkacaðýný da unutmamalýyýz. Çaðýn hastalýðý olan obezitenin tanýmýný yapar mýsýnýz? Aslýnda birçok tanýmý var. Bilimsel olarak þöyle bir taným yapayým: Vücut kitle endeksine göre yani kilo/ boy'un karesinden çýkan sonuç normalin altýndaysa zayýf, üstünde ise obezitedir. Obezite hastalýðýnda erken teþhis var mý? Varsa nasýl teþhis konuluyor? Ýnsanlarýn dýþ görünüþüne bakarak mý deðerlendiriliyor? Yani her þiþman bir Obezite midir? Erken teþhis var. Aslýnda bu hastalýk çocukluktan baþlar. Ýlaç tedavisine mümkün olduðu kadar erken baþlanmalý. Mesela bir kiþinin tansiyon hastasý olduðunu, tansiyonun birkaç kez ölçtüðümüzde deðerleri yüksek çýkýyorsa anlarýz. Belki de çocukluktan beri vardý ama hastalýðýný doktora geldiði zaman öðrenir. Obezite insanlarýn dýþ görünüþüne bakarak deðerlendirilmez. Yani her þiþman Obezite deðildir.

10

Baþka hastalýklarý da tetikliyor mu? Peki, bu hastalýklar nelerdir? Tabiki de tetikliyor. En baþta kalp ve damar hastalýklarýný, þeker hastalýðýný, ortopedik problemleri, deri hastalýklarýný tetikler. Obezite tedavi edilmezse ölümcül bir hastalýk mýdýr? Evet. Direk þiþmanlýktan deðil de komplikasyonlarýndan dolayý insanýn ömrünü kýsaltýr ve öldürebilir. “Ayþe benden daha fazla yemek yiyor ama bir türlü þiþmanlamýyor.” “Ahmet bu kadar yiyip nasýl formda kalýyor anlamýyorum…” Bu tür yakýnmalara son yýllarda çevremizde sýklýkla duyar olduk. Bazýlarý kendilerine çok sýký kilo verebilmek için her yolu denerken bazýlarý da çok yedikleri halde formunu devamlý koruyor. Peki, bu durumun sebebi nedir? Metabolizma ile ilgilidir. Bir insanýn metabolizmasý hýzlý çalýþýyorsa daha rahat kilo verir, yediklerini daha rahat yakar. Yavaþ çalýþýyorsa kilo vermesi zorlaþýr. Örneðin bazý arabalarýn motorlarý hýzlý çalýþýr, bazýlarý da yavaþ çalýþýr. Ýnsan metabolizmasý da aynen bu þekildedir. Hepimiz yemek aralarýnda bir þeyler atýþtýrmayý severiz. Aðýrlaþan yaþam koþullarý insanlarý gittikçe stresli yaparken arada abur cubur atýþtýrmanýn dozu da artýyor. Sizce atýþtýrmak þiþmanlýk sebebi midir? Ayrýca belli bir saatten sonra yemek yemek zararlý mýdýr? Evet. Günümüzde yaygýnlaþan fast-foodlar þiþmanlýk sebebidir. Ayrýca insanlar stresli olduklarýnda kendilerini yemeðe veriyorlar. Düzensiz beslendikleri için bu da þiþmanlýða yol açmaktadýr. Özellikle akþam yatmadan önce yemek yemek zararlýdýr. Mide kelepçesi veya mide bandý hakkýnda ki fikirleriniz nelerdir? Hastalarý bu konuda çok iyi seçmek lazým. Bu yöntemi kaldýrabilecek insanlara uygulanýr. Televizyonlarda gördüðümüz olumsuz sonuçlar insanlarý yanýltýyor. Aslýnda çoðu zaman olumlu sonuç alýnan bir yöntemdir.


OBEZÝTE ÜZERÝNE Hacettepe Üniversitesi'nde yapýlan bir araþtýrmada iþsiz ve eðitimsiz bireylerin diðerlerine göre daha þiþman olduklarý belirlendi. Bu konuda ne düþünüyorsunuz? Böyle olmasý beklenen bir sonuç. Çünkü eðitimsiz bireyler ne yapacaklarýný ne yiyeceklerini bilmiyorlar. Ýþsiz olduklarý için gün boyu evde oturuyorlar ve hareketsiz kalýyorlar. Sonuçta hareketsizlik de Obezite nedenidir. Obezite' nin dünya ülkelerine göre Türkiye'de görünme oraný ne kadardýr? Orta sýralardadýr. En baþta ABD yer almaktadýr. Onlarýn bir porsiyonu ile bizim altý kiþimiz rahat karnýný doyurur. Affedersiniz ama adamlar öküz gibi yemek yiyorlar. Sonra da obez oluyorlar iþte. Obezitelerin fazla veya az görünmesinin kültürümüzle etkisi var mýdýr? Tabiki de var. Akdeniz'de daha çok sebze tüketilirken Doðu ve Güneydoðu Anadolu'da daha çok et tüketiliyor. Bu da obezitelerin bölgelere göre daðýlýmýný deðiþtiriyor. Bireysel ve toplumsal olarak neler yapýlabilir? Bireysel olarak; “Sadece tuzsuz veya þekersiz yeme.” Diyerek olmaz. Kiþinin her þeyi yiyerek dengeli beslenmesi gerekir. Kiþiye destek de verilmesi çok önemlidir. Toplumumuzu her konuda olduðu gibi bu konuda da eðitmeliyiz. Saðlýklý beslenme nasýl olmalýdýr? Bir gün boyunca neler yiyebiliriz? O konuda bir sýnýr koyamam. Dengeli beslenmek þarttýr. Alýnan yiyeceklerde ki protein, karbonhidrat gibi deðerler önemlidir. Hepsinden eþit miktarda alarak dengeli beslenebiliriz. Bir insanýn ideal kilosu nedir? Yani

nasýl belirlenir? Vücut kitle endeksine göre belirlenir. Yani boyun ve kilonun orantýlý olmasý gerekir. Sýfýr beden hakkýnda ki görüþleriniz nelerdir? Bence gayet güzel. Ama saðlýk açýsýndan zararlý. Örneðin mankenler sýfýr bedende kalabilmek için yiyorlar. Fakat yediklerini geri çýkarýyorlar. Böyle olunca da vücut dengesi bozuluyor. Artýk manken ajanslarý bile sýfýr beden istemiyor. Bazý ülkeler obezite ile savaþýrken, bazýlarý da açlýkla savaþýyor. Bu konuda ki düþünceleriniz nelerdir? Bu konuda her þey söylenebilir. Yoruma açýktýr. Bana göre güçlünün güçsüzü ezmesi yani sömürülmekle alakalýdýr. Ülkenin sahip olduðu kaynaklarla da ilgilidir. Bu konuda insanlarý kobay olarak da kullanýyorlar. Son olarak Türkiye'de ki saðlýk sorunlarý hakkýnda ne düþünüyorsunuz? Bizimki tam bir kaos. Bu soruya cevap veremezsin aslýnda. Bir kere sistem yok. Her gelen hükümet kendine göre bir sistem yerleþtirmeye çalýþýyor. Neyin nasýl iþleyeceðini kimse bilmiyor. Ama bu geliþmiþ ülkelerde böyle mi? Tam tersine onlarda yerleþik bir sistem var.

Mülakatý yapanlar: Zehra Zengin, Fatma Gülcü, Küba Ata, Þaziye Kocaoðlu, Neþe Öçal

11


Okuyacaðýnýz bu metin 11 Fen- B öðrencisi Nurseda Daðdeviren in anýsýndan hareketle Derya Sezen Ay ve Sami Çelik in katkýlarýyla yeniden düzenlenmiþtir...

ANILARIMDA DOKUNUR HEREKE Biz her yaz annem ve kardeþlerimle Ýzmit Hereke'deki dayýmlara tatile giderdik. Dayýmlarýn evinin balkonundan baktýðýmýzda karþýmýza uçsuz bucaksýz bir deniz çýkardý. Bu öyle bir manzaraydý ki, dünyadaki pek çok güzelliðe deðerdi. Ailemizde bu manzaraya en çok ben hayrandým galiba. Çünkü saatlerce balkonda oturur, içeri girmek istemezdim. Bu yaz Hereke'ye gidiþimde o muhteþem manzarayý tekrar görmek için ilk iþim kendimi balkona atmak oldu. Yolculuðun verdiði bitkinlikle balkonun en rahat köþesine, dayýmýn kendi elleriyle hazýrladýðý þark köþesine, uzandým. Bütün bir yýl sabýrsýzlýkla bu aný beklemiþtim. Denizin güzel kokusunu içime çekmek, martýlarýn çýðlýklarýný duymak ve tatlý bir hayalin kollarýnda uyumak istiyordum. Derin bir nefes aldým; denizin insana huzur veren kokusunu iliklerime kadar hissetmek istiyordum. Kuzenimle birlikte, ufuk çizgisinde bir martý gibi sonsuzluða, özgürlüðe süzülen beyaz gemilerin güvertesinde hayal ederdik kendimizi. Þimdi, yine o tatlý hayallerin kollarýnda gittikçe uzaklaþan gemilerin seslerini duymak istiyordum. Bizimkiler içerde birbirlerine kavuþmanýn verdiði mutlulukla sohbet ediyordu; attýklarý þen kahkahalar balkona kadar geliyordu. Her yaz büyük bir mutlulukla dinlediðim, beni uzak ülkelere alýp götüren bu büyülü senfonide eksik bir týný vardý sanki. Ýçimi bunaltan bir kaygý, tarif edilmez bir boþluk. Dahasý büyünün her an bozuluvereceði korkusu… Ne acý ki kaygýlanýþým, korkularým boþa deðilmiþ. Evet, zihnimde hâlâ canlýlýðýný koruyan bu eþsiz tablo artýk bir hayal ülkesi kadar uzaktý. Hakikatte, çocuk yüreðimin tek mutluluk kaynaðýnýn renkleri solmuþ, her seferinde biraz daha dalgalanarak söylediði özgürlük þarkýsýnýn notalarý duyulmaz olmuþtu. Derinliklerinde yok olduðum denizimle arama giren bu heyula, kara bir yýlan gibi soðuktu; savaþ sonrasý masum kardeþleri birbirinden ayýran duvarlar gibi kýyýcýydý. Dehþet içindeydim. Nasýl olmuþtu da bir yýlda denizi doldurup demiriyle, tuðlasýyla üzerime yýkýlacak gibi duran bu koca fabrikayý kurmuþlardý?. Benim yüreðimi burkan bu metal yýðýný belki de yoksul yüreklerin sýcak bir çorba hayaliydi; babalarýn çocuklarý için hayata tutunuþuydu. Böyle mi olmalýydý? Yok muydu baþka yolu. Yýkýlan hayaller, yok olan güzellikler baþkalarýnýn umudu olabilir miydi? Mutsuzluklar üzerine, yanlýþlýklar üzerine kurulan fabrikada paydos zili çalmýþtý. Bitkinlikleri her hallerinden belli iþçiler, biten günün kýzýllýðýnda, kendilerinden daha yorgun gölgeleri önlerinde, kahýrla yürüyorlardý evlerine. Son bir gayretle denizi hissetmek, martýlarý görmek, ufuk çizgisinde güneþin denizle buluþmasýna þahit olmak için parmaklarýmýn üzerinde yükseldim. Beyhudeydi çabalarým. Fabrikadan yükselen ikinci siren, gerçeðin sesiydi. Bir zamanlar hayranlýkla dalýp gittiðim güzellikler, içimi sýzlatan bir hatýra olarak kalacaktý. Kül olup gidecekti unutuþun yangýnýnda. Garip bir titreme hissettim. Oyundan atýlmýþ bir çocuk gibi üzgün döndüm içeri; yüreðimde dinmeyecek bir aðrý, dudaklarýmda belli belirsiz kýrýk notalar: … “guruba karþý bu son bahçelerde, keyfince, ya þevk içinde harab ol, ya aþk içinde gönül! ya lale açmalýdýr göðsümüzde yahud gül.”

12


Ýbn-i Sina’dan... Mehmet Gürbüz / Türk Dili ve Edebiyatý Öðretmeni ...ve daha ne güzellikler paylaþacaktýk birlikte... türkülerimizi, þiirlerimizi okuyacaktýk coþkuyla. Yeni yelkenler açacaktýk billur gökyüzüne... Þimdi sizinle, inkitaya uðrasa da bu yolculuðumuz, samimi yüreðim yanaþmaz gerçek bir ayrýlýða. Bir yaným hep Ýbn-i Sina’da kalacak. Güzel haberler alýp vermek dileðiyle hoþçakalýn...

Ayr ýlýk dev rüzga am rlar esm ediyor ý eye Veysel Çayýr Türk Dili ve Edebiyatý Öðretmeni

El veda Biraz ölüm kokar bizde vedalar; El vedâ… Biraz hüzün katar nedense, bilmem Her edâ… Halbuki maziden âtiye giden Hoþ seda… Hicraný umuda eyliyor Fedâ… Deðerli Çörten okurlarý, Okulumuz öðretmen ve öðretmenlerinin katkýlarý ile hazýrlanmýþ olan bu derginin ikinci sayýsýnýn yayýnlandýðý günlerde aranýzda olamayacaðýz. Okulumuzdan tayinimizin çýkmasý dolayýsý ile ayrýlmýþ bulunuyoruz. Altý yýl boyunca sevgi ile görevimizi yaptýðýmýz bu okulda bir çok öðrencimiz oldu, birçok dostluklar kazandýk. Aranýzdan ayrýlýrken tüm öðrencilerimize, öðretmen arkadaþlarýmýza sevgilerimizi sunuyoruz. Hepinize bundan sonraki yaþamýnýzda dostluk dolu, barýþ dolu günler dileriz. Saklý olan ne varsa dostlara aþikârdýr. Hoþçakalýn… Ýsmail Taþýgüzel Türk Dili ve Edebiyatý Öðretmeni Feridun Dal Matematik Öðretmeni

Ýbni Sina Lisesinde bulunduðumuz yýllar boyunca bize göstermiþ olduðunuz sevgi ve güleryüz için sonsuz teþekkürler. Mutlu ve huzurlu kalýn... Deniz Erdem Ulaþ - Hacer Duran Rehberlik ve Psikolojik Danýþman

Feda olsun dökülen umutlarým Feda olsun sevgili Ýbn-i Sina.

Modernizasyon sürüyor

Okulumuzda bulunan ancak yetersizliðinden dolayý kullanýlamayan Fizik, Kimya ve Biyoloji (FKB) lâboratuarlarý günün þartlarýna uygun olarak düzenlenerek yeniden kullanýma açýldý. lâboratuarlar derslerde ihtiyaç duyulabilecek modern malzemelerle donatýlmýþ olup, akýllý tahtalar ile de desteklenmiþtir. Öte yandan öðretmenler odasý da mobilya ve teknik cihazlarla (LCD-Tv, PC) yeniden düzenlenmiþtir.

13


Ezgi Akça

AYAÞLI ÝLE KÝRACILARI

11 Mat-A

14

okudum... Türkçe' de hatýrý sayýlýr bir okur kitlesi olan 1946 da CHP roman ödülü sahibi Memduh Þevket ESENDAL' ýn en önemli yapýtlarýndan birisi “Ayaþlý ve Kiracýlarý”dýr. Birinci basýmý 1934 de olan kitap belirli aralýklarla altý defa daha basýlmýþ ve geniþ bir okur kitlesine ulaþmýþtýr. 1934 yýlýnda çýkan “Ayaþlý ve Kiracýlarý” Bilgi Yayýnevi tarafýndan yayýmlandý. Kitap edebiyat meraklýlarý için yeni bir okuma macerasý olarak deðerlendirilebilir. Cumhuriyet'in ilk yýllarýndaki Ankara'dan bir kesit sunar. Ayaþlý Ýbrahim Efendi'nin sahibi olduðu apartman benzeri bir yapýlanma vardýr. Binanýn her odasýnda bir aile vardýr. Her odada farklý bir hayat, farklý insan iliþkileri vardýr. Yazarýn bu binaya taþýnmasýyla baþýna gelen olaylar zinciri bir bütünlük içinde anlatýlmaktadýr. Yazar bir bankada çalýþmaktadýr. Arkadaþý Doktor Fahri ile olan iliþkilerini düzenlemek üzere kuruludur. Oturduðu binada yanýna gelen kiþilerin onun statüsünden yararlanmak istemesi onun anlayýþýna ters düþmektedir. Turan Haným, Hasan Bey, Ýskender, Ayaþlý onun komþularý arasýndadýr. Hepsi ile ayrý bir baðý vardýr. Cumhuriyet yýllarýnda ki Ankara'nýn insanlarýn içinde bulunduðu boþluk, çýkar çatýþmalarý yalýn ve akýcý bir dille anlatýlmýþtýr. Temizlikçi Halime'nin hatalý davranýþlarý; Þoför Fuat'ýn evinin içindeki durum, eþi ve kaynanasý; Turan Haným'ýn küçük odasýndaki büyük iþleri ve Ayaþlýnýn bunlara karþý tutumunu anlatýr. Hasan Bey'in beklenmedik ölümü üzerine bu olayla ilgilenen yazar Hasan Bey'in kýzý Selime ile tanýþýr. Selime Haným ile hayýtýný birleþtirme kararý alan yazar yakýn dostu Fahri ile düðününü beraber yapar. Uzun zaman sonra bile Ayýþlý ile görüþen yazar böyle bir saygýn insan kazandýðý için o binaya taþýndýðýna bir kez daha sevinir. Yazar'ýn bu kitabýndan baþka “Vassaf Bey”, “Miras”, “Bir Kucak Çiçek” ve “Gödeli Mehmet”in de arasýnda bulunduðu on üç kitabý vardýr. Yazarýn yalýn ve akýcý bir üsluba sahip olmasý, haklý olarak yazýn tarihimizde önemli bir yer edinmesini saðlamýþtýr.


Kübra Zengin Ebru Coþgun

ÇAÐRIÞIM

11 Fen-A Adil Gezer / Din Kültürü ve Ah.Bil.Öðretmeni

Sibel Yýldýz / Türk Dili ve Edebiyatý Öðretmeni

Þimdiki aklým olsaydý… Yabancý dil öðrenmeye daha çok önem verirdim.

Þimdiki aklým olsaydý… Ýngilterede yaþamak isterdim. Birde Milli Eðtim Bakaný olup derslere Kozmoloji dersi yerleþtirmeyi.

Lost adasýnda olmasýný istediðiniz, yaþayan ya da ölmüþ 3 kiþi. Dizi hakkýnda pek bilgim yok. Okuldan Hüseyin Bey'i, Veysel bey'i ve Muzaffer Bey'i gönderirdim.

Lost adasýnda olmasýný istediðiniz, yaþayan ya da ölmüþ 3 kiþi. Anneannem olsun (vefat etti). Orda zaman durmuþ.

Ne zaman keþke öðretmen olmasaydým dersiniz (dediniz) ? Öðrenciler not dilenmeye baþladýklarýnda.

Ne zaman keþke öðretmen olmasaydým dersiniz (dediniz) ? Hiçbir zaman.

Çizgi film karakterlerinden hangisini canlandýrmak isterdiniz? Hiç birisini.

Çizgi film karakterlerinden hangisini canlandýrmak isterdiniz? Pamuk Prenses

“Düþünüyorum, o halde varým” diyorsanýz, varlýðýnýzý neye borçlusunuz? Ýnsan olarak ve diðer bütün varlýklardan en üstün yaratýldýðým için yüce Allah!a borçluyum.

“Düþünüyorum, o halde varým” diyorsanýz, varlýðýnýzý neye borçlusunuz? Dünyada düþünceleriyle insanlarý etkilemiþ, insanlýðý yönlendirmiþ þahýslarýn öðütlerine, Ainstein, Mevlana…

Size en fazla keyif veren kötü huyunuz? Hiçbir kötü huyum keyif vermez.

Size en fazla keyif veren kötü huyunuz? Yok, kötü huyum yok. (Ama serap Hoca'nýn örgüsünü bozmayý baþardým.)

Öðretmenliðinizin ilk dersinde ne hissettiniz? Gayet doðal ve zevkli bir ders iþledim. Ancak biraz tedirginlik vardý.

Öðretmenliðinizin ilk dersinde ne hissettiniz? Bu meslek için yaratýldýðýmý…

Hangi doðaüstü þeyin doðal yeteneðiniz olmasýný isterdiniz? Hiç birisini.

Hangi doðaüstü þeyin doðal yeteneðiniz olmasýný isterdiniz? Hiçbir þey, doðal yeteneklerim yeterli…

Kimseyle paylaþmadýðýnýz bir þeyi bizimle paylaþýr mýsýnýz? Hayýr.

Kimseyle paylaþmadýðýnýz bir þeyi bizimle paylaþýr mýsýnýz? Gözlerimin turkuaz renklidir..

Bizim zamanýmýzda böyle miydi? Diye hayýflandýðýnýz nelerdir? Hiçbir þey yok.

Bizim zamanýmýzda böyle miydi? Diye hayýflandýðýnýz nelerdir? Öðrenci öðretmen iliþkileri.

Ah keþke… Gerçekten adil olabilsek…

Ah keþke… Eskiþehirde okusaydým.

Serbest çaðrýþým;

Serbest çaðrýþým;

Mazi : Gençlik Gece : Endiþe Doðum : Mucize

Gelecek: Yaþlýlýk Gündüz: Aydýnlýk Ölüm: Hesap verme

Mazi : Geçmiþ Gece : Karanlýk Doðum: Hayat

Gelecek : Güzel günler Gündüz : Aydýnlýk, sevin Ölüm : Ýkinci bir hayata doðuþ

15


! ü l l r ödü ata kaddoaðru

Osman Ýnkaya Matematik Öðretmeni

b Þu arý nda 20 sorul arasý þi i tüm enler ile 3 k ir. çöz ura cekt k çile se

Kendini oluþturan rakamlarýn faktöriyellerinin toplamýna eþit olan 4 sayý vardýr. Bunlar 1!=1, 2!=2, 145=1! + 4! + 5! dir. Dördüncü sayýyý siz bulunuz. Þekilde görülen 9 noktadan kaleminizi kaldýrmadan ve çizdiðiniz doðrunun üzerinden ikinci kez geçmeden 4 doðru çizebilir misiniz?

Elinizde 21 süt bidonu: 7'si dolu, 7'si yarý dolu ve 7'si boþ. Bunlarý üç kiþi arasýnda öyle paylaþtýrýn ki her birine hem 7 bidon, hem de eþit hacimde süt düþsün.

Bir müzik meraklýsý 1 metre çapýnda dev bir plak yaptýrdý. Plaðýn ortasýnda 10 cm çapýnda bir delik vardý. Dýþ kenardan 5 cm içerden müzik baþlýyordu. Plaðýn 1 cm sinde 190 çizgi (yan yana ortak merkezli 190 daire) bulunduðuna göre plaðý baþtan sona dinlediðimizde iðne yaklaþýk ne kadar yol gider?

5 ile 6 arasýna öyle bir aritmetiksel iþaret koyun ki meydana gelecek sayý 5 den büyük 6 dan küçük olsun. Þekildeki üçgenin üç köþesine sýrayla rakamlar yerleþtirilmiþ. 4, 5, 6, 7, 8 ve 9 sayýlarýný her bir kenara iki sayý gelecek þekilde öyle yerleþtirin ki üçgenin her kenarýndaki sayýlarýn toplamý 17 olsun Halkalardan birini çýkardýðýmýzda ne olur?

2

Soru iþaretinin yerine hangi sayý gelmelidir?

1 2 3 2 5 10 3 10 25 4 17 52

4 17 52 ?

Çok ciddi soru Ayný sokakda karþýlýklý iki ev yanýyor. Bu evlerden biri fakir birisinin evi diðer ev ise çok zengin birinin evi, içinde paha biçilmez eþyalar vs. var. Fakirde hiç birþey yok, sokaða giren ambulans iþe hangi evi söndürmekle baþlar, zenginin mi ? fakirin mi?

16

1

3

24 askeri her biri 5 kiþilik 6 sýra halinde nasýl yerleþtirirsiniz?

Ocak sayýsýnýn cevaplarýný, okulumuzun web sayfasýnda 10 þubattan sonra öðrenebilirsiniz. Tüm sorularý çözenler 10 Þubat tarihine kadar Osman Ýnkaya`ya bildirmeleri gerekmektedir. Sorularýn tamamýna doðru cevap verenler arasýndan kura ile üç öðrenciye hediyeler verilecektir. Bu sayýnýn cevaplarýný ise 20 Þubat`a kadar bildirmeniz gerekiyor.


TDK SÖZCÜK ANKETÝ (!) Sabahtan akþama kadar çay içen baðýmlý kimse.. Çay müptelasý.

a) Çaycý b) Çaykomazki c) Çayyaþ Görgüsüz, kýro erkeðin ipek gömleðinin önünü derin açarak sergilediði kýllý ve altýn kolyeli göðsü. a) Savruk b) Dekýlte c) Kýllýbaðýr Duþ alýrken gelen ilhamla ülke sorunlarý, hayatýn anlamý veya benzer derin konulara kafa yoran ve özgün fikirler üreten entelektüel ve temiz kimse. a) Duþünür

b) Duþakabin c) Duþpýnar 'Kýzým, senin içine cin girmiþ' diyerek kadýnlarýn oralarýný buralarýný mýncýklayan, cinsel tacizde bulunan, üfürükçü. a) Cingöz b) Üfürotçu c) Cinekolog Yolsuz kaldýðýnýzda borç para aldýðýnýz yakýn arkadaþ. a) Otlak b) Baba c) Kankamatik Her akþam bir yerde içip, eve zil zurna sarhoþ gelip karýsýný, çocuðunu döven koca, kötü baba, zayýf karakter. a) Ziftçi b) Ottaþ c) Ýçerdöver Üniversitede derslere girmeyen, sýnavlara baþkalarýnýn notlarýndan fotokopi çekerek hazýrlanan beleþçi ve hayta öðrenci. a) Haytaleþ b) Notlakçý c) Fotoktayta 13-19 yaþlarýnda boþ ve cahil genç. a) týntýnager b) cahileb c) serboþ

Çok zeki olmamasýnýn dezavantajýný çok çalýþarak kapatacaðýna, bütün gün yan gelip yatan tembel ve akýlsýz öðrenci, kimse. a) Tembel b) Embetel c) Tembesil Aptallýðýn en aþmýþ noktasý. Zýrvanýn zirvesi ve nirvanasý. Salaklýðýn ulaþýlabilecek en üst seviyesi. a) Zýrvak b) Zýrvana c) zýrvacý Sokaða tezgâh açmýþ uyuþturucu satýcýsý. a) Otportacý b) Keþportacý c) Keþgahtar Uzun yýllar yasadýþý faaliyetlerle uðraþan kulaðý kesik þahsýn hapisten çýktýktan sonra, ayný pis iþlere bulaþmakla sakin ve namuslu bir hayat yaþamak arasýnda yapmasý gereken zor seçim. a) Kararsýz b) Derkenar c) Tö be or not tö be… Saçlarýna bir kutu jöle sürmeden asla insan içine çýkmayan, görünüþüne fazlasýyla düþkün genç erkek. a) Jeltoþ b) Jeliþ c)Jeloðlan Söyleyeceðiniz sözü unutmanýz. a) lafstop b) lafýza kaybý c) susana Saçý olmayan erkeklerin, kafalarýný soðuk hava, yaðmur gibi dýþ etkilerden korumak için kullandýklarý þapka, peruk gibi gereçler. a) Keldiven b) Keruk c) Keþpa Saç þeklini ve rengini üzerindeki marka giysiye göre deðiþtiren, dýþ görünüþüne aþýrý önem veren boþ ve sýð insan. a) Markalemun b) Markaspýk c) Markoþ

17


Kübra Þenel 10-Sos-A

18

karikatür


Zehra Aydýn 11-Mat-A

19


Gamze Küçük 11 Mat A


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.