NİSAN 2012 • SAYI 285 • 7 TL (KDVD)
• Kelamullah’ta Rasulullah • Rahmet ve Savaş Peygamberi Hz. Muhammed Prof. Dr. Mustafa Ağırman • İçtikçe Bereketlenen Kaynak İbrahim Çiftçi • Osmanlı Sultanları’nda Peygamber Sevgisi Hikmet İnce
HİZMET ADABI • Nefis Kötülüğü Emreder/Nureddin Soyak • İslam Toplumu Yard.Doç.Dr.İlhami Nalçacıoğlu • Medine Minberindir, Mihrabın Mekke Senin Abdullah Gülcemal
2
DERGiSi
NİSAN 2012 / 285
3
4
DERGiSi
NİSAN 2012 / 285
5
Kapak
6
DERGiSi
NİSAN 2012 / 285
7
8
DERGiSi
NİSAN 2012 / 285
9
10
DERGiSi
Kapak
NİSAN 2012 / 285
11
12
DERGiSi
NİSAN 2012 / 285
13
Kapak
14
DERGiSi
NİSAN 2012 / 285
15
“Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.” (Tevbe 128)
16
DERGiSi
NİSAN 2012 / 285
17
Kapak
18
DERGiSi
NİSAN 2012 / 285
19
20
DERGiSi
NİSAN 2012 / 285
21
22
DERGiSi
NİSAN 2012 / 285
23
KAPAK
24
DERGiSi
NİSAN 2012 / 285
25
Kapak
26
DERGiSi
NİSAN 2012 / 285
27
28
DERGiSi
NİSAN 2012 / 285
29
Kur’an İklimi
Selim Armağan
selim.armagan@ilkadimdergisi.net
“Ey iman edenler, şeytanın adımlarına uymayın, kim şeytanın adımlarına uyarsa, (bilsin ki) gerçekten o, çirkin utanmazlıkları ve kötülüğü emreder. Eğer Allah’ın üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı, sizden hiç biri ebedi olarak temize çıkamazdı. Ancak Allah, dilediğini temize çıkarır. Allah, işitendir, bilendir.” (Nur:21)
Kılavuz
C
eddimiz Âdem aleyhisselamın ruhu bedenine üflendiği zaman varlık âleminden ilk tecrübe ettiği kötü İblis, ilk kötülük de yaratıcıya isyandı. İblisi kötü yapan duygu dünyasıydı. İblisin gönlü kendini beğenme, büyüklük taslama ve kıskançlık gibi aşağı duyguların odağı olmuştu. Bu kötü hasletler İblisin benliğini kuşatmış onu nefsinin esiri yapmıştı. Artık İblis bile kendini tanıyamaz olmuştu. Rabbinin emrini bırakıp nefsinin arzusuna uyması onu ebedi lanete uğrattı. İblisin geçmişinden de bildiğimiz gibi Yüce Rabbimiz hiçbir canlıyı doğuştan suçlu, günahkâr ya da kötü sıfatların merkezi olarak yaratmamıştır. Yaratılan İblis de olsa Âdem de olsa Allah’ın hüküm aynıdır. İnsanı da en güzel şekilde yaratmış ve doğru yolun üzerine koy-
30
DERGiSi
muştur. İnsana olan rahmetini daha ilk günün de meleklerin ona secde etmesini emrederek göstermiş, Âdem’i iblisle, kötü ve kötülük ile tanıştırmış kötü sıfatların zararlarından uzak durmasını, sahip olduğu şeylerin kıymetini bilmesini öğütlemiştir. “Biz de Âdem’e şöyle demiştik: Ey Âdem! Şüphesiz bu İblis sana ve eşine düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın, sonra bedbaht olur sıkıntı çeker, perişan olursun.’ Doğrusu sen Cennette aç ve açık kalmazsın. Ve sen orada ne susarsın, ne de güneşin sıcağında kalırsın.” (Taha:117-119) Yüce Rabbimiz insanın ilk nasihatçisi olmuştur. Âdemi kötülüğe ve sonuçlarına karşı uyarmadan onu sorumlu tutmamıştır. “Nihayet şeytan ona vesvese verdi. Şöyle dedi: Ey Âdem! Sana sonsuzluk ağacını ve çökmesi olmayan bir saltanatı göstere-
yim mi? Bunun üzerine ikisi de o ağaçtan yediler...” (Taha:120121) Âdem, doğru nasihatçiyi dinlememesinin cennette dahi olsa sonsuzluk ve çökmesi olmayan bir saltanat peşine düşmesinin yani cennetin içinde dahi bir cenneti aramasının, açgözlülüğünün sonuçları ile yüzleşti. Âdem hemen tevbe etti. “Sonra Rabbi, onu seçti tevbesini kabul buyurdu ve ona doğru yolu gösterdi”. (Taha:122) İnsan için ebedi hayat isteği, zenginlik isteği, konfor isteği… Kötü istekler mi? Elbette ki değil. İnsanoğlu mutlaka her şeyin en iyisine layıktır. Ancak idealler ile realite birbirine gerçek bir uyum göstermelidir. İlahî kaynaklardan beslenmemiş, manevî değerlere sahip olmayan kişinin idealleri de gene dünyevî, süflî, nefsanî ve asla bitmez tü-
kenmez bir iştahta ve oburlukta olacaktır. Bu durumun tehlikeli sonuçlar doğurması ihtimaline de hazırlıklı olmalıdır. Yusuf aleyhisselamın dilinden yüce Rabbimizin ifade ettiği gibi: “ …Rabbimin rahmeti ile korudukları dışındaki tüm nefisler, insanı ısrarla kötülüğe kışkırtırlar. Hiç şüphesiz Rabbim affedicidir, merhametlidir.” (Yusuf:53) Nefis, arzularının önünde engel olanlara karşı kör ve sağırdır. Salyalarını akıtarak sağa sola saldırır, vahşice konuşur. Böyle nefislerin ağzı, gözü ve kulağı mutlaka terbiye edilmeli ve ehlileştirilmelidir. Kur’an, kendi bulunduğu yeri ve konumu iyi tespit edemeyen, kulluğunun ve güçsüzlüğünün idrakinde olmayan, yapılan çağrılara kulakları kapalı sadece isteklerini söyleyenleri nefsine tapınanlar olarak tanımlar. “Kötü duygularını kendisine tanrı edinen kimseyi gördün mü? Şimdi ona sen mi vekil olacaksın?” ( Furkan:43) Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Yüce Allah’ın katında sema gölgesi altında Allah’tan başka tapılan ilahlar içinde, uyulan hevâdan (Kötü duygulardan) daha büyüğü yoktur.” Dinimizin temel konularında dahi “Ben böyle düşünüyorum.” Cümlesinde olduğu gibi benliğini düşünce ve inancının öznesi yapan, iyilik ve kötülüğün ölçeğini insan
merkezli olarak ortaya koyan ve tedavi edilmesi gereken bazı çığırtkanlarla karşı karşıyayız. Nefsi ıslah ve yeniden imar edecek olan hiç şüphesiz Kur’an-ı Kerim’dir. Kur’an çaresizlik kitabı değildir. Çaresizlerin kitabıdır. Her türlü vahşetin, gaddarlığın, zulmün, haksızlığın ve kötülüğün ilacı gönüllerin şifası Allah’tan kullarına bir rahmet ve nasihat kitabıdır. Tabi ki inananlara, Kur’an’a kalbini gözünü, gönlünü ve kulağını açanlara. Kur’an, nefsi öldürmez ıslah ve tezkiye eder. Allah’ın davetine kör olanın gözünü, kulağını ve gönlünü açar. Onu terbiye eder. Yani Rabbanîleştirir ve Rabbimizin rızasına uygun hareket ettirir. İyilik ve kötülüğün kaynağını ve nasıl değerlendirme yapılması gerektiğini anlatır. Ölçüsüz arzulara ölçü koyar, İnsanın ayağını yere bastırır ve sağlam adımlar atmasını temin eder. Müslüman, iyi ve kötüyü tanımlarken bence diye başlayan bir cümle kuramaz. Efendimizin yolumuzu aydınlatacak yıldızlar olarak tanımladığı nur yüzlü sahabeler en iyi bildikleri şeylerde dahi Efendimizin sorularına “Allah ve Rasulü daha iyi bilir” diye cevap vermişlerdir. Allah’ın elçisi âlemlere rahmet peygamberi de “Mü’min bir yılan deliğinden iki kere ısırılmaz.” diyerek mü’minleri tecrübeye ve uyanık davranmaya teşvik etmiştir. Nefsimizin, şeytanın ve çağdaş sözcülerinin dost gibi yaklaşıp vesveselerle maneviyatımızı yılan
gibi sokmalarına izin vermememizi istemiştir. Babamız dahi söylese Allaha isyan içiren istekler de kullara itaat edilmez. Allah hesap sorar. “Allah mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara, altlarından ırmaklar akan cennetler vaad etmiştir.” (Tevbe:72) “Allah, erkek kadın bütün münafıklara ve bütün kâfirlere cehennem ateşini ebedî olarak vaad etmiştir…” (Tevbe:68) İsyan çığırtkanlarının bizi çağırdığı ve Allah’ın kesinlikle haram kıldığı temel günahlar özetle şunlardır: • Allah’a ortak koşmak • Allah, Peygamber ve Kur’an gibi kutsallarla şakalaşmak ve alaya almak • Allah ve Rasulüne itaatsizlik ve ibadetsizlik • Anne ve babanın meşru isteklerine karşı gelmek • Sihir yapmak • Cinayet işlemek • Zina etmek • Namuslu kadınlara iftira etmek • Cihattan kaçmak • Yalan yere şahitlik • Faiz yemek • Yetim malı yemek • Anne ve babaya lanet etmek veya sövmek • Mekke’nin hareminde günah işlemek • Hırsızlık yapmak • Alkol ve uyuşturucu kullanmak • Kumar oynamak
NİSAN 2012 / 285
31
Hadis Ä°klimi Ahmet AÄ&#x;manvermez
a.agmanvermez@ilkadimdergisi.net
32
DERGiSi
NİSAN 2012 / 285
33
34
DERGiSi
NİSAN 2012 / 285
35
Ahmet Belada
ahmet.belada@ilkadimdergisi.net
36
DERGiSi
tarihe yรถn verenler
NİSAN 2012 / 285
37
38
DERGiSi
40
DERGiSi
NİSAN 2012 / 285
41
42
DERGiSi
NİSAN 2012 / 285
43
44
DERGiSi
NİSAN 2012 / 285
45
46
DERGiSi
NİSAN 2012 / 285
47
48
DERGiSi